SAVAŞIN GÖLGESİNDE BİR PİYANİST OLMAK Hepinizin bildiği

advertisement
SAVAŞIN GÖLGESİNDE BİR PİYANİST OLMAK
Hepinizin bildiği üzere günümüzde film endüstrisi ve teknolojisi çok gelişmiş durumda..Beyazperde
deki bu teknolojik ve ekonomik gelişmeler filmlerin çekim süreci ve hızını da çok kolaylaştırdı bu
yüzden de yönetmenler veya sinemacılar senede birçok film çekme imkanı buluyorlar.Çekilen film
sayısının ve filmlerin kalitesinin artmasına rağmen filmlerin senaryolarının eskiye göre daha özgün ve
yaratıcı olduğunu söylemek benim için zor.Özellikle bu görüşüm The Pianist filmini her izlediğimde
daha da artıyor.
Geçmişinde bu kadar savaş yaşamış bir milletin son nesli olarak, sanırım hepmiz atalarımızın
dedelerimizin bize anlattığı bir kaç savaş hikayesi vardır.Genelde benim dedemlerden duyduğum
‘‘gavuru şöyle kovduk,şöyle attık vatanımızdan’’gibi sözler içeren kahramanlık hikayeleridir.Keza
dedemin ve dedem gibi bir çok büyüğümüzün kahramanlıklarından hiç bir şüphem yoktur.Ama onlara
yaşadıkları acıları kaybettikleri arkadaşları,dostları hatta ailelerini sorduğumuzda,genelde boğazları
düğümlenir,pek bir şey anlatamazlar.Ben Piyanisti her izlediğimde sanki büyüklerimin anlatamadığı
acılara tanık olurmuş gibi hissederim.Sanki dedelerimizin boğazını düğümleyen şey benimde
boğazımı düğümler.Savaşın yarattığı tüm o yıkım ve buhranı tüm kalbimde hissettirir piyanist filmi
sanki bana
.Ben bu hissiyatı şuna bağlıyorum.Yıllarca tek bir kişi veya bölüğün koca bir ülkeyi ele geçirdiği,bunu
yaparken Amerikan propagandası yapmak için bir kaç masumun göstermelik kurtarıldığı,Amerikan
savaş filmleri kafamızda hep buna benzer bir ‘‘savaş filmi’’ algısı yarattı.Ama savaş bana göre
kahramanca savaşılarak insanların vatanlarını kurtardığı, ya da kahramanca saldırarak insanların
vatanını kurtarmaya mecbur kaldığı, bir olay değildir.Savaşın içinde sadece kahramanlık veya destansı
mücadeleler yoktur.Savaş aynı zamanda yıkımın ve acının da en yüksek seviyede olduğu bir olay
aslında.Bence bu film savaşın bu yıkıcı ve yıpratıcı yönünü çok iyi ortaya koyuyor.Ayrıca film normal
hayatlarında gayet saygıdeğer ya da imrenilen hayatlar süren insanların, olası bir savaş durumunda
düşebilecekleri durumu da gözler önüne seriyor.Savaştan önceki hayatınızda, iyi bir sanatçı
olabilirsiniz ya da filme ismine veren ana karakter gibi piyanist olabilirsiniz.Ama savaş anında
bunların hiç bir önem ve ehemmiyeti kalmıyor.Keza piyano tuşlarına basan ya da tuval tutan o
parmaklar silah tutup,insanlara karşı doğrulabiliyor.Savaş insanları olmadığı ve olacağını hiç
düşünmediği kişiler haline getirebiliyor
Filmde insanların olası bir savaş durumunda olabilecekleri karakterler de çok güzel gösterilmiş ve
canlandırılmış.Tüm bunların dışında film son dönemde yapılan İkinci Dünya Savaşı filmlerinden de
çok farklı.Son dönemde yapılan ikinci dünya savaşı filmleri genelde sadece Nazi rejimini eleştirnek ve
yermek üzerine kurulu.Bu konuda haksız sayılmazlar ama tüm dünyayı gerek mental gerek ekonomik
olarak etkilemiş bir olaya sadece yahudi penceresinden bakmak da yanlış bence.Piyanist filmi, savaşın
daha çok psikolojik ve insanların yaşamlarını nasıl etkilediğini bize anlatıyor.Benim ilgimi çeken de
zaten filmde,savaşın insanlar üzerüne etkilerinin gösterilmesi ve gerçekçi bir şekilde anlatılması oldu
Ayrıca insanların umudunu hiç bir zaman yitirmemesi gerektiğini de anlamış oldum.En kötü
zamanlarda bile,insanlar bir çıkış yolu olma ihtimalini,göz zardı etmeden yollarına devam etmeliler
bence.Hayatın sizin önünüze ne getireceği belli olmaz.Savaş da her şey gibi bir gün biter.Filmde de
umudumuzu kaybetmememiz gerektiğini bize gösteriyor aslında.Sonuç olarak piyanist filmi bir çok
açıdan etkilendiğim ve ders aldığım bir film benim için.Çünkü, film yaşadığım hayatın kıymetini daha
çok bilmeme yardımcı oldu ve savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu bir kez daha anlamama neden
oldu.Umudunu yitirmemenin insan için en önemli vasıflardan biri olduğunu düşünüyorum.Umarım
filmdeki ana karakter kadar hayata ve umut ettiği şeylere sıkı sıkı sarılan biri olabilirim.
Download