Hutbe: Kur’ân-ı Kerîm okuma ve okutma, 12 Cemâziyelevvel 1432 (15 Nisan 2011) ِ ﺬﻳِﻦ ﻳـ ْﺘـﻠُﻮ َن ﻛِﺘَﺎبن اﻟ ِ ا: اﺳﺘﻌﻴﺬ ﺑﺎﷲ ﺼﻠَﻮةَ َو اﷲ َواَﻗﺎَ ُﻣﻮا اﻟ َ ََ ِ َﻤﺎ رَزﻗْـﻨ اَﻧْـ َﻔ ُﻘﻮا ﻣ ِ ِ ﻮر ُ َ َ ُﺎﻫ ْﻢ ﺳ ّﺮاً َو َﻋﻼَﻧﻴَ ًﺔ ﻳَـ ْﺮ ُﺟﻮ َن ﺗﺠﺎَ َرًة ﻟَ ْﻦ ﺗَـﺒ ُ َﻤﻪ َﻢ اْﻟ ُﻘ ْﺮا َن َو َﻋﻠ َﺧ ْﻴـ ُﺮُﻛ ْﻢ َﻣ ْﻦ ﺗَـ َﻌﻠ: اﻟﺤﺪﻳﺚ şöyle buyurulmaktadır: “Allah’ın kitabını okumaya devam edenler, namazı dosdoğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve âşikâr infak edenler kat’iyyen kesat bulmayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü (Allah) onların mükafatlarını eksiksiz olarak verir. Onlara fazlından ziyadesini de verir. Şüphesiz O çok bağışlayıcı, çok nimet vericidir.” Kur'ân-ı Mübin’i yüzünden ve ezberden okumak; sesli ya da sessiz okumak hususunda hepsinin ayrı ayrı derece ve sevapları olduğu bir çok rivayetle beyan edilmiştir. Muhterem Mü’minler, Muhterem Mü’minler, Hutbemiz KUR’ÂN-I KERİM'İ OKUMANIN VE OKUTMANIN FAZİLETİ hakkındadır. Allâh-ü Teâlâ, insanlığın çoğunluk olarak hak ve adâletten uzaklaştığı bir devirde, Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'i, bir hidayet rehberi olarak göndermiş, O’na Kur'ân-ı Kerîm'i inzal buyurmuş ve böylece İslam Dini'ni tesis etmiştir. Rasülullah (s.a.v.) Efendimiz, diğer peygamberlere nisbetle, Cenab-ı Hak indinde nasıl kıymetli ise, Kur'ân-ı Kerîm de diğer ilahî kitaplara nispetle öyle kıymetlidir. Cenab-ı Hak, bir ayet-i celilesinde “Bu bir kitaptır ki; kendisinde hiçbir şüphe yoktur. O, takva sahipleri için doğru yolun ta kendisidir.”1 buyurmaktadır. Kur'an-ı Kerim’in faziletlerini saymakla bitirmemiz mümkün değildir. Bu itibarla, yüce kitabımızla ne kadar çok meşgul olunursa, maddi-manevi o kadar çok fayda elde edilir. Kur'an-ı Kerim ile meşgul olmanın birçok yolu vardır. Bunlardan en mühimi şüphesiz ki Kur'ân okumaktır. Cenab-ı Hakk’ın kitabı olan Kur'an-ı Kerim’i okumak bir ibadet, hem de Allah katında ecir ve sevabı çok yüksek olan bir ibadettir. Fâtır Suresi, 29 ve 30. Ayetlerde 1 Bakara Suresi, 2. ayet Kurân-ı Kerim ile meşgul olmak insana bu kadar derece ve sevap kazandırdığına göre, başkalarının da bu nimeti elde etmesi için vesile olan, gayret eden yani Kur’ân Hizmeti yapan insanlar, elbette çok daha fazla sevap ve derece elde edeceklerdir. Hele bu hizmetler dinin garip zamanlarında ve özellikle çocuklarımızı yetiştirmenin bu kadar zor olduğu zamanlarda olursa, kazanılacak ecir kat kat daha fazla olacaktır. Böyle bir devirde, Kur'an-ı Kerim’i müslüman nesillere öğretmek ve sevdirmek, Kur'an’ın muhafazası hususunda onlara görevlerini hissettirmek, dil uzatanlara karşı onu müdafaa etmek ve bu hizmetleri yapanlara yardımcı olmak hepimizin vazifesidir. Çok önemli bir husus daha vardır ki; o da bugünlerde başlayan ara tatilini çok iyi değerlendirip kendi çocuklarımızın ve tanıdıklarımızın evladlarının dini eğitimlerini almalarını temin etmede titizlik göstermektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir”2 2 Sahih-i Buhari, Fezâilü’l-Kur’an 21