1 neticilerine verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur`u zarara

advertisement
T.B.M.M.
B:64
19.6.1996
0:1
neticilerine verdiği talimatlar neticesinde Çay-Kur'u zarara uğratmak suretiyle görevini kötüye kul­
landığı ve bu eyleminin Türk Ceza Kanununun 240 ve ilgili hükümlerine uyduğu iddiasıyla, eski
Başbakan Mesut Yılmaz hakkında, Anayasanın 100 üncü maddesi uyarınca bir Meclis soruşturma­
sı açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.
• Bu görüşmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir di­
ğer imza sahibine, şahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruşturma istenmiş bulunan
eski Başbakan Mesut Yılmaz'a söz verilecektir. Konuşma süreleri 10'ar dakikadır.
Meclis soruşturması önergesi, Genel Kurulun 4.6.1996 tarihli 57 nci Birleşiminde okunmuş ve
bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıştır; onun için, Önergeyi tekrar okutmuyorum.
İlk söz, önerge sahibi olarak Sayın Mahmut Nedim Bilgiç'e ait.
Buyurun Sayın Bilgiç.
-
' Konuşma süreniz 10 dakikadır.
MAHMUT NEDİM BİLGİÇ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında, Çay-Kur'la
ilgili işlemlerden dolayı verdiğimiz soruşturma önergesi üzerindeki görüşlerimi arz edeceğim. .
Çay tarımı ye sanayii, Doğu Karadeniz Bölgesi ve özellikle Rize için çok önem arz etmekte­
dir. Şöyle ki, Doğu Karadenizli ve Rizeli çayla özdeşleşmiştir, bütünleşmiştir. Orada, çay tarımı ve
sanayiiyle ilgili olarak bir teamül yerleşmiş ve bu sistem, bozulmadan, 1991 yılına kadar gelmiş­
tir.
Rizemizde, Çay-Kur tarafından 45 fabrika, 3 paketleme tesisi yapılmış, 3092 sayılı Kanundan
sonra irili ufaklı 300'e yakın tesis kurulmuş ve bu tesisler, normal üretim sezonuyla beraber, dört
ay, tam kapasite çalışmışlardır.
Sektörün kuruluşundan bugüne kadar, yaprak alımı mayıs ayında başlamıştır. Mayıs ayından
itibaren -sürgünler çıktıktan sonra- alım başlamış; birinci sürgün döneminde -mayıs ve haziran ay­
larında- mahsulün yüzde 38-40'ı, ikinci sürgün döneminde -temmuz ve ağustos aylarında- yüzde
40-42'si, üçüncü sürgün ve son dönemde ise geriye kalan yüzde 15-20'si alınarak fabrikalarda işle­
tilmiştir.
Burada önemle üzerinde durulan husus, normal olarak, çay alımıyla beraber, fabrikalar da tam
kapasite, mayıs ayından itibaren çalışmaya başlar ve 120 günlük iş günü süresi içerisinde, tam ka­
pasite çalışan fabrikalarda işçilerimiz de çalışırlar.
Bu uygulama, 1991 yılı hariç, öncesi ve sonrası yıllarda hep böyle olmuştur. Bu uygulamalar­
dan hiçbir çalışanımız şikâyetçi olmamıştır; çünkü, çalışmadan, emek vermeden, hiçbir işçi ve yö­
re halkı ücret almak istemez.
1991 yılıyla beraber, 14 Eylül tarihi itibariyle, ülke, erken genel seçim havasına girince, uzun
yıllar uygulaması devam eden çay alımı ve işlenmesi olayı aniden siyasî istismara vesile olmuş; bu
45 fabrikanın rantabl çalışmayan dönemlerinde normal olarak işçilerin çıkarılması gerekirken, ey­
lül ve ekim aylarında, işçiler çıkarılmayarak; fabrikalar tam kapasite çalışmadan, hiçbir üretim yap­
madan, bu işçilerimize ücretleri ödenmiştir.
Bunlar, demin, sayın arkadaşımızın buyurduğu gibi, soyut kavramlar, deliller değildir, Yüksek
Denetleme Kurulunun raporlarıyla tespit edilmiştir. Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarında
çok açık ve seçik şekilde görülmektedir ki, 1991 ve 1992 yıllarının ortalamasına baktığımızda, ey­
lül ve ekim aylarında, 13 bin işçimize, çalışmadan, oturtularak ücret verilmiştir. Buna karşılık da,
Anavatan Partisi, Rize'den 3 milletvekilliği istemiştir. Bu, bir siyasî istismardır; aynı zamanda, do-
-155-
Download