KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI LİSANS ALAN BİLGİSİ TESTİ (HUKUK-İKTİSAT-MALİYE-MUHASEBE) 3-5 ŞUBAT 2017 Çözüm Kitapçığı Deneme-4 Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır. HUKUK 2017 - KP SS/AB 1. 4. Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olan norm ve işlemler şunlardır: ● Kanunlar ● Dönem sınırlaması Olağan dönem KHK’leri ● Süre sınırlaması ● Anayasa değişiklikleri (şekil yönünden) ● Yürütme (devlet başkanı) vetosu ● TBMM İç Tüzüğü ● Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin karar ● Birden fazla görüşme şartı olması ● ● Milletvekilinin TBMM üyeliğinin düşürülmesine ilişkin karar Değiştirilmesinde halk oylaması öngörülmesi (referandum) ● Değiştirilemez maddelerin varlığı Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olmayan norm ve işlemler şunlardır: ● Anayasanın değiştirilmesinin kabulü için nitelikli çoğunluk aranması ● Milletlerarası anlaşmalar ● ● OHÂL ve sıkıyönetim KHK’leri Anayasanın değiştirilmesi teklifi için nitelikli çoğunluk aranması ● İnkılap kanunları ● İç tüzük değişikliği, dokunulmazlığın kaldırılması ve milletvekilliğinin düşürülmesi dışındaki tüm parlamento kararları A B C D E 5. ● Bakanları seçmek ve görevden alınmasını önermek ● Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek ● Bakanlar arasında koordinasyonu sağlamak ● Bakanların görevlerini yerine getirmesini gözetmek ● Hükûmetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek ● MGK’ye katılmak ● Yönetmelik çıkarmak A B C D E Yalnızca kanun ve anayasa değişikliklerinin şekil yönünden iptali istemiyle iptal davası açma süresi 10 günlük süreye tabidir. Bunun dışında kanunların esas bakımından, TBMM İç Tüzüğü ve KHK’lerin şekil ve esas bakımından iptali istemiyle dava açma süresi 60 gündür. A B C D E ● Soru ● Genel görüşme ● Faaliyet raporunu değerlendirme A B C D E 6. Ancak genelkurmay başkanını atamak Cumhurbaşkanı’nın görevleri arasında yer alır. İl genel meclisi, il özel idaresinin en yüksek görüşme ve karar organıdır. İl genel meclisi ildeki seçmenler tarafından seçilir ve normal görev süresi 5 yıldır. İl genel meclisi, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. İl genel meclisi şu yollarla bilgi edinme ve denetim yetkisini kullanır: Görüldüğü üzere, gensoru bu bilgi edinme ve denetim yolları arasında yer almamaktadır. ise m Başbakan; Cumhurbaşkanı tarafından, TBMM üyeleri arasından atanır. Başbakan milletvekili olmak zorundadır. Başbakan’ın görev ve yetkileri şunlardır: ya yın cılık A B C D E 3. Bir anayasayı sert anayasa hâline getiren yöntemler şu şekildedir: ● Ancak milletlerarası anlaşmalar, YSK kararları, HSYK kararları, Cumhurbaşkanı’nın resen yaptığı işlemlerde yargısal denetim dışındadır. 2. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 İl encümeni, il özel idaresinin, müzakere, danışma ve karar organdır. İl encümeni, valinin başkanlığında genel sekreter ile il genel meclisinin her yıl kendi üyeleri arasından seçeceği 3 üye ve valinin her yıl birim amirleri arasından seçeceği 2 üyeden oluşur. Valinin katılmadığı encümen toplantısına genel sekreter başkanlık eder. İl encümeni, haftada en az bir defa olmak üzere önceden belirlenen gün ve saatte toplanır. Başkan acil durumlarda encümeni toplantıya çağırabilir. Encümen, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır ve katılanların salt çoğunluğuyla karar verir. Çekimser oy kullanılamaz. Oyların eşitliği durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır. Vali; kanun, tüzük, yönetmelik ve il genel meclisi kararlarına aykırı gördüğü encümen kararının bir sonraki toplantıda görüşülmesini isteyebilir. Encümen, kararında ısrar ederse karar kesinleşir. Bu takdirde vali, kesinleşen encümen kararının uygulanmasını durdurur ve idari yargı mercilerine yürütmeyi durdurma istemi ile birlikte 10 gün içinde başvurur. İtiraz, Danıştayca en geç 60 gün içinde karara bağlanır. A B C D E 2 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 7. 20 17- K P S S /A B 9. TBMM Başkanlık Divanı; ● TBMM Başkanı ● Başkan vekilleri (4) ● İdare amirleri (7) ● Katip üyeler (3) ● aynı yerde bir göreve atananlar ertesi gün, ● başka bir yerde göreve atananlar ise 15 gün içerisinde göreve başlamalıdır. şeklinde kurulur. ♦ TBMM Başkanı hiçbir oturumda oy kullanamaz. ♦ Başkan vekilleri ise yalnızca yönettiği oturumda oy kullanamaz. ♦ TBMM Başkanı’nın varsa siyasi partisiyle ilişiği kesilmez. ♦ TBMM Başkanlık Divanına ilişkin bir yasama döneminde 2 seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev süresi 2 yıl, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi o yasama döneminin sonuna kadardır. ♦ TBMM Başkanlığı seçimi en çok 4 turda gizli oyla yapılır. A B C D E 10. ● İl özel idaresi teşkilatının en üst amiri olarak il özel idaresi teşkilatını sevk ve idare etmek, il özel idaresinin hak ve menfaatlerini korumak ● İl özel idaresini stratejik plana uygun olarak yönetmek, il özel idaresinin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, il özel idaresi faaliyetlerinin ve personelinin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak ● İl özel idaresini devlet dairelerinde ve törenlerde; davacı ve davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek ● İl encümenine başkanlık etmek ● İl özel idaresinin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek ● İl özel idaresinin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek ● Yetkili organların kararlarını almak şartıyla sözleşme yapmak ● İl genel meclisi ve encümen kararlarını uygulamak ● Bütçeyi uygulamak, bütçede meclis ve encümenin yetkisi dışında kalan aktarımları yapmak ● Şartsız bağışları kabul etmek ● Bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayrılan ödeneği kullanmak ise m İl genel idaresinin başı olan vali, aynı zamanda il özel idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidir. İl özel idaresinin başı sıfatıyla valinin görevlerinin bazıları şunlardır: ya yın cılık A B C D E 8. İlgili kurum tarafından yapılan resmi işlem ve araştırmalar sonrasında atama işlemi yapılır ve kişiye tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren; KİT’ler iktisadi devlet teşekküllerinin veya kamu iktisadi kuruluşlarının veya bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az %15’ine, en çok %50’sine sahip bulundukları anonim şirketlerdeki hisseleridir. KİT’ler bir kamu kurumu olarak kamu tüzel kişiliğine, ayrı bir mal varlığına ve personele sahiptir. KİT’ler özel hukuk hükümlerine tabidir. KİT’lerin sundukları hizmetten yararlananlara ve üçüncü kişilerle yaptığı işlemlerde özel hukuk hükümleri uygulanır. KİT’ler kuruluş, iç yapı ve ilişkileri itibarıyla idare hukukuna tabidir. KİT’ler özerk bütçelidir. KİT’ler Devlet İhale Kanunu’na dâhil değildir. Bu kurumlar, harcama gerektiren işlerde Kamu İhale Kanunu kapsamı içerisine alınmıştır. KİT’ler Sayıştay aracılığıyla TBMM tarafından denetlenir. A B C D E 11. Failin suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen elinde olmayan nedenlerle bunu gerçekleştirememesi hâline suça teşebbüs denir. Suça teşebbüs TCK’nin 35. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” Taksirli suçlara teşebbüs mümkün değildir. Teşebbüs kasten işlenebilen suçlar hakkında uygulanabilir. Zira taksirli suçun bir icra hareketi yoktur. Olası kastla işlenen suçlara teşebbüs olmaz. İhmalî suçlara teşebbüs olmaz. Çünkü ihmalî bir suç, netice meydana geldiğinde yani suç tamamlandığında oluşacaktır. İhmal suretiyle icrai suçlara teşebbüs mümkündür. Mütemadi (Kesintisiz) suçlara teşebbüs mümkündür. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlara teşebbüs mümkün değildir. Zira ağırlaşan netice meydana gelmedikçe neticesi sebebiyle ağırlaşan bir suçtan da söz edilmeyecektir. Sırf hareket suçlarına (biçimsel suçlara) teşebbüs kural olarak mümkün değildir. Fakat sırf hareket suçlarındaki eylem kısımlara bölünebiliyorsa bu suçlara da teşebbüs mümkün olacaktır. Tehlike suçlarına teşebbüs mümkün olabilir. A B C D E A B C D E 3 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 12. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 15. Davayı düşüren sebepler olarak şunlar gösterilir: Tutuklama yasağının bulunduğu hâller şunlardır: ● Sanığın ölümü ● Üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlar ● Dava zaman aşımı ● Sadece adli para cezasının gerektiren suçlar ● Genel af ● Tutuklama şartlarının bulunmadığı hâller ● Şikayetten vazgeçme ● ● Uzlaşma Verilecek ceza ile tutuklama kararı arasında ölçü olmayan hâller ● Ön ödeme Türkiye’de saklanan kaçaklar hakkında da gıyabında tutuklama kararı verilemez. Ancak vücut dokunulmazlığına karşı işlenen kasıtlı suçlarda üst sınırı 2 yıldan az olsa dahi tutuklama kararı verilebilir. (KASIM 2016) Özel af, genel af gibi olmayıp kamu davasının açılmasına engel olmaz. Açılmış olan kamu davasını da düşürmez. Ayrıca soruşturma evresinde suç şüphesi altındaki kişiye şüpheli denir. Bu evrede dava olmadığından dava düşmez, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. A B C D E A B C D E 16. ● Doku ve organ ticareti ● Kişi hürriyetinden yoksun kılma ● Mal varlığına karşı suçlar ● Para ve kıymetli damgada sahtecilik ● Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ● Zimmet, rüşvet, iftira ve yalan tanıklık Ancak kasten öldürme suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz. A B C D E 14. ya yın cılık Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı suçlar şunlardır: ise m 13. A B C D E 17. Uzlaşma kapsamındaki suçlar şunlardır: ● Basit ve hafif kasten yaralama ● Taksirle yaralama ● Çocukların alıkonulması ve kaçırılması ● Tehdit ● Hırsızlık ● Dolandırıcılık ● Konut dokunulmazlığının ihlali Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilmesine zincirleme suç denir. Aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesine de aynı neviden fikri içtima adı verilir ve zincirleme suç hükümleri uygulanır. Zincirleme suçta kişiye tek bir suçtan ceza verilir ancak bu ceza 1/4’ten 3/4’e kadar artırılır. Soruda verilen olay da Betül’ün fiili aynı neviden fikri içtima kapsamındadır ve kendisine tek bir hakaret suçundan ceza verilecek ve artırılacaktır. Ayrıca hakaret suçu sırf hareket suçu (biçimsel suç) kapsamındadır. Kanunda boşluk bulunmasının nedenleri şunlardır: ● Teknik ve bilimdeki gelişmeler ● Kanun koyucunun ihmalkâr tutumu ● Sonradan yapılan değişiklikler ● Belli durumlarda kanun koyucunun kasıtlı susması A B C D E 18. Ancak cinsel dokunulmazlık kapsamındaki suçlarda uzlaşmaya gidilemez. Tam ehliyetsizlerin fiil ehliyetleri hiç yoktur, bu kişiler fiil ehliyetinin en önemli şartı olan ayırt etme gücünden yoksun olan kimselerdir. Tam ehliyetsizlerin, kural olarak hukuki işlem ehliyeti yoktur zira hukuki işlem, bir hukuki sonuç elde etmek üzere irade açıklamasında bulunmaktadır. Hatta yasal temsilcilerin rızası ile dahi hukuki işlemlerde bulunmaları mümkün değildir, yaptıkları işlemler hiçbir hüküm doğurmaz. Somut olaydaki işlem de mutlak butlanla geçersizdir. A B C D E A B C D E 4 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 19. 20 17- K P S S /A B 22. Paylı mülkiyet konusu taşınmaz üzerinde ipotek kurulması yani mal üzerinde tasarruf edilebilmesi için paydaşların oy birliği ile karar alınması gerekmektedir. (A) Paydaşlar tarafından binanın öğrenci yurdu olarak kiraya verilebilmesi, malın özgülendiği amacın değiştirilmesidir ve bu karar ancak oy birliği ile alınabilmektedir. (B) Paydaşların birbiri arasında paylarının bir kısmını veya tamamını devretmeleri hâlinde diğer paydaşlar yasal ön alım hakkını kullanamaz. (C) Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır: ● Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması ● Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması ● Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması ● Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması Yasal temsilcinin izninin bulunmaması ise nispi butlan sebebidir. Paylı mülkiyet konusu taşınmaza yapılacak saldırılarda her paydaş tek başına savunma hakkın kullanabilir ve buna ilişkin dava ve koruma yollarına başvurabilir. Ancak doğan zararlar nedeniyle tazminat davası açılacaksa her paydaş sadece kendi payı oranında tazminat talep edebilir. (D, E) A B C D E 23. A B C D E Ayni haklardan sahibine tam ve en geniş yetkiler vereni, mülkiyet hakkıdır. Ayşe, kolyesini rehin olarak kendi rızası ile Betül’e bırakmıştır. Betül öldükten sonra hakları mirasçısı Sercan’a geçer. Recep iyi niyetliyse kolyenin mülkiyetini kazanır ve rehin hakkı sona erer. A B C D E MK m. 429 hükmüne göre, kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır: Dava açma ve sulh olma ● Taşınmazların alımı, satımı ve taşınmazlar üzerinde rehin ve başka bir aynî hak kurulması ● Kıymetli evrak alım, satımı ve rehnedilmesi ● Ödünç verme ve alma ● Ana parayı alma ● Bağışlama ● Kambiyo taahhüdü altına girme ● Kefil olma ● Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri ya yın cılık ● 24. Borcun kaynakları şunlardır: ● Hukuki işlemlerden doğan borçlar ● Haksız fiillerden doğan borçlar ● Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar A B C D E 25. ise m 20. İrade beyanı kural olarak hukuki işlemin temel kurucu unsurudur. Bazı hukuki işlemlerde başka bir unsura gerek olmadan irade beyanı yalnız başına hukuki işlemi meydana getirmeye yeterlidir. İradenin sadece varlığı yeterli değildir, bunun yanında iradenin açıklanması da gerekir. Sarih irade beyanında kişi; iradesini yorum gerektirmeyen, başka hâl ve davranışta bulunmayı gerektirmeyen açık bir beyanla ortaya koyar. İrade beyanı açık ve nettir. Bu açıklık sözlü ya da yazılı olabilir. A B C D E A B C D E 26. 21. ● Borçlunun mal varlığında bir zenginleşme meydana gelmelidir. ● Zenginleşme bir başkasının aleyhine meydana gelmiş olmalıdır. ● Zenginleşme haklı bir nedene dayanmamalıdır. ● Borç, zaman aşımına uğramış olmalıdır. ● Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin alt soyu ve eşi arasında Zenginleşme ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanmamalıdır. ● Mal varlığındaki azalmanın, kayıp doğmadan başka davalarla önlemmesi mümkün olmalıdır. A B C D E ● Nedensellik bağı olmalıdır. Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır: ● Üst soy ile alt soy arasında; kardeşler arasında, amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında ● Kayın hısımlığını meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile eşlerden biri ile diğerinin üst soyu veya alt soyu arasında ● Sebepsiz zenginleşmenin şartları şunlardır: A B C D E 5 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 27. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 31. Tasarruf işlemleri ile taahhüt işlemleri arasındaki farklar şunlardır: ● Tasarruf işlemleri, genellikle taahhüt işlemlerinden sonra ve bu işlemlerden doğan borcu yerine getiren işlemlerdir. Elden bağışlama, bu duruma örnektir. ● Tasarruf işlemi mal varlığının aktifini etkiler, taahhüt işlemi ise etkilemez. ● Borç doğurucu işlemin (taahhüt) kurulması için tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip olması yeterlidir. Tasarruf işleminin sonuç doğurması için tasarruf edenin işlemi yaptığı sırada hukuki işlem ehliyetinin yanı sıra tasarruf yetkisine de sahip olması gerekir. ● Tasarruf işlemleri bir hakkın devri ve ortadan kaldırılması sonucunu doğurduklarından yalnız bir defa yapılabilir. Tasarrufla hak sona erdiği için aynı hak üzerinde ikinci bir tasarruf işlemi yapılamaz. Tarih itibarıyla ilk yapılan işlem, öncelik ilkesi gereğince geçerli olur. Oysa borçlandırıcı işlemlerde bu tür durumlarda eşitlik ilkesi geçerlidir. Şahsi edimde borçlu, bedensel veya fikirsel gücüyle borç konusunu yerine getirmeyi üstlenmiştir. Yapma ve yapmama edimleri de söz konusudur. Somut olayda da şahsi edim söz konusu olmaktadır. A B C D E 29. Ticari nitelikte olmayan ödünç sözleşmelerinde taraflarca kararlaştırılmadıkça kapital faiz istenemez. Ancak ödünç, ticari iş niteliğindeyse sözleşmede kararlaştırılmamış olsa da kapital faiz istenebilir. Temerrüt faizi ise hem adi hem de ticari işlerde önceden kararlaştırılmamış olsa da istenebilir. Dolayısıyla II numaralı öncül yanlıştır. Ticari işlerde taraflar faizin işleyeceği tarihi serbestçe kararlaştırabilirler. Şayet sözleşmede tarih kararlaştırılmamışsa faiz, vade tarihinden itibaren işlemeye başlar. Şayet belirli bir vade de yoksa ihtar tarihinden itibaren faiz işlemeye başlar. A B C D E 32. ise m 28. ya yın cılık A B C D E Hukuk sistemimizde adli yargıda mahkemeler asliye ve sulh olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Adli yargıda aynı zamanda asliye hukuk mahkemelerinin özel işlemlere ait alt türleri de vardır ki bunlar çocuk mahkemesi, iş mahkemesi, tapu kadastro mahkemesi vb. dairelerdir. Ticaret mahkemesi de özel bir asliye hukuk mahkemesidir. HMK madde 2 gereği dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. TTK madde 5/1’de de bu düzenleme çerçevesinde, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın bütün ticari davalara bakmakla aksine hüküm bulunmadıkça asliye ticaret mahkemeleri görevli kılınmıştır. Eski kanunda değerine göre bazı davaların sulh hukuk mahkemesinde görülmesine izin veren sistem değiştirilmiş ve her tür ticari davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında görev ilişkisi vardır. Dolayısıyla D seçeneğindeki ifade yanlıştır. Çünkü asliye ticaret mahkemesi özel olarak ticari davalara bakan bir ihtisas mahkemesidir. Bir ticari dava asliye ticaret mahkemesi yerine asliye hukuk mahkemesinde açılırsa hâkim tarafından resen dikkate alınarak görevsizlik kararı verilir. Ticari bir davanın asliye hukuk mahkemesinde veya ticari olmayan bir davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi, tek başına hükmün bozulması için yeterli olmaktadır. A B C D E TTK madde 52/1 hükmü gereği, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı şekilde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi; ● durumun tespitini, ● yasaklanmasını, ● tescil yapılması kaydın değiştirilmesini veya silinmesini, ● tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, ● gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını, ● zarar oranında maddi ve manevi tazminat isteyebilir. 30. ● Türk ● Türkiye ● Cumhuriyet A B C D E ● Millî Bu dört ibarenin ticaret unvanında yer alabilmesi için Bakanlar Kurulunun izni gereklidir. İzinsiz kullananlar üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır. 33. A B C D E Anonim şirket ve paylı komandit şirketlerde birleşme kararı genel kurulda görüşülür. Birleşme kararı, esas (kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış) sermayenin çoğunluğunu teşkil etmesi kaydıyla genel kurulda mevcut bulunan oyların 3/4’ü ile alınır. A B C D E 6 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 34. 20 17- K P S S /A B 38. Ticari temsilcinin özel olarak yetkisi olmaksızın yapamayacağı işler şunlardır: ● İşletmeyi devredemez, rehnedemez. ● İşletmenin faaliyet konusuna girmediği sürece taşınmazları devredemez, bir hak ile sınırlandırılamaz. ● İşletmeye ortak kabul edemez, çıkaramaz. ● Tacirin iflasını isteyemez, konkordato teklifinde bulunamaz. ● Ticari temsilci atayamaz. ● Tüzel kişi tacirlerde birleşme, bölünme ve tür değişikliği yapamaz, feshini isteyemez. Önce RPÇYT’ye başvurma kuralının birtakım istisnaları mevcuttur: ● Alacağı rehinle güvence altına alınmış alacaklının elinde aynı zamanda bu alacak için bir kambiyo senedi de varsa RPÇYT’ye başvurmadan haciz veya iflas yoluyla takip de yapabilir. ● Sermaye Piyasası Kanunu’nda tanım bulan ve konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile TOKİ Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ister RPÇYT’ye isterse de haciz yoluna başvurulabilir. ● İpotekle güvence altına alınmış faiz ve yıllık taksit alacakları için, haciz ya da iflas yoluyla da takip yapılabilir. ● Takip konusu alacak, rehin tutarı ile karşılanamıyorsa toplam alacak için tahsilde tekerrür olmaması koşulu ile haciz yoluyla takip yapılabilir. ● Kira alacağı hapis hakkı ile güvence altına alınmışsa genel haciz veya iflas yoluyla takip yapılabilir. A B C D E Satış, icra takibinin bir aşamasıdır ve haczedilen malların paraya çevrilme sürecini ifade eder. Satış aşamasında kural, istem üzerine satıştır. Yani icra dairesinin istisnai hâller dışında kendiliğinden satış yapması mümkün değildir. Şayet haczolunan mal bir taşınır ise hacizden itibaren 6 ay, bir taşınmaz ise hacizden itibaren 1 yıl içinde satışı istenmelidir. 36. 37. İtirazın iptali davası, alacaklı tarafından alacak hakkının ispatlanması ve borçlunun itirazını hükümden düşürerek icra takibinin diğer aşamaya geçmesini sağlamak için açılabilir. İtirazın iptali davası açabilmenin şartları şunlardır: ya yın cılık A B C D E A B C D E 39. ise m 35. İcra dairesinin görevleri şunlardır: ● İcra takip talebini kabul etmek ● Borçluya ödeme veya icra emri göndermek ● Borçlunun mallarını haczetmek ● Haczedilen malları satmak ● Öncelikle geçerli olarak yapılmış bir ilamsız icra takibi olmalıdır. ● Süresinde yapılmış geçerli bir itiraz olmalıdır. ● Sıra cetvelini düzenlemek ● Alacaklının dava açmada hukuksal bir yararı olmalıdır. ● Elde edilen parayı alacaklılar arasında paylaştırmak ● İtirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmalıdır. ● Borç ödemeden aciz belgesi vermek ● Alacak hakkında kesin hüküm bulunmamalıdır. ● İlamlı icrada icranın iadesini gerçekleştirmek. Görüldüğü üzere itirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde açılır. Takibin iptal ve talikine karar vermek ise icra mahkemesinin görev alanı içine girmektedir. A B C D E A B C D E Alacaklı, elindeki ilamı icra dairsine vererek takip talebinde bulunur. Şayet para alacağına ilişkin bir ilamın icrası söz konusuysa alacaklı, takip talebinde hangi takip yolunu seçtiğini bildirmek zorunda değildir. İlama dayanan takip, son işlem üzerinden 10 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. 40. A B C D E Borçtan kurtulma davası, itirazın geçici kaldırılması kararının borçluya tefhim veya tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde açılır. A B C D E 7 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 1. İK T İS AT 4. Tek vergi politikasının uygulandığı iktisadi yaklaşım Fizyokratik Yaklaşım’dır. Fizyokratik Yaklaşım, Merkantilizme tepki olarak Fransa’da ortaya çıkmıştır. Fizyokrasi Okulu’nun temsilcileri ekonomide devlet müdahalesi olmasına karşı çıkmışlar ve verimli olan tek sektörün ise tarım olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu nedenle yaklaşıma göre devlet, tek verimli sektör olduğu için vergileri sadece tarım sektöründen almalıdır. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 Lerner Endeksi monopol gücün ölçülmesinde kullanılır. Buna göre, talebin fiyat esnekliğinin tersine eşit olan firmanın gücü fiyatın marjinal maliyetten yüksek olmasına P - MC 1 şeklinde hesapbağlıdır. Lerner endeksi = P ed lanır. 0 ile 1 arasında değerler alır. Esneklik ile monopol gücü arasında ters yönlü ilişki vardır. Bu nedenle endeks “1”e yaklaştıkça fiyat ile marjinal maliyet arasındaki fark büyür ve esneklik sıfıra yaklaşır. Böyle bir durumda monopol gücü artar. A B C D E A B C D E 5. Keynes’in faiz teorisine karşı çıkarak faiz oranlarının mal ve para piyasasındaki eş anlı dengeye bağlı belirleneceğini öne süren ve bu bağlamda IS-LM modelinin gelişmesine katkı sağlayan iktisatçı Hicks’tir. ise m A B C D E 3. Bütçe doğrusu bir tüketicinin nominal gelirinin tamamını harcayarak alabileceği maksimum mal bileşenlerini gösterir. Y ya yın cılık 2. Y1 A(X 2,X 2) Y2 X2 X X1 Grafikte de görüldüğü üzere tüketici, aynı bütçe doğrusu üzerinde kalma şartı ile mallardan birinin miktarını artırdığında diğer malın miktarını azaltmak durumundadır. Diğer değişkenler sabit olduğu bir durumda X ve Y mallarının tüketildiği varsayımı altında bütçe denklemi, Diğer şartlar sabitken bir malın nispi fiyatının değişmesi doğrultusunda söz konusu malın talebinde ortaya çıkan değişiklik ikame etkisi, tüketicinin reel gelirinde ortaya çıkan değişiklik doğrultusunda söz konusu malın talebinde ortaya çıkan değişiklik ise gelir etkisi olarak adlandırılır. M = Px:X + Py:Y şeklinde gösterilir. Bütçe doğrusunun eğimi ise bir maldan daha fazla tüketmenin alternatif maliyetini gösterir ve - Px Py şeklinde gösterilir. Talep eğrisi, normal mallarda her zaman negatif eğimlidir çünkü fiyatlarda yaşanan düşmeye bağlı olarak tüketicinin talep miktarı artar. Talep Kanunu’nun bir istisnası Giffen mallardır. Giffen mallarda pozitif gelir etkisi negatif ikame etkisinden baskın olduğu için fiyat ile talep edilen miktar arasındaki ilişki doğru yönlüdür. Bu durum, Giffen mallarının talep eğrisinin pozitif eğimli olmasına neden olur. Bu bilgiler doğrultusunda diğer değişkenler sabitken bir tüketicinin aynı bütçe doğrusu üzerinde kalması koşuluyla birim fiyatının 3 TL olduğu X malı ile 5 TL olduğu Y malının satın alınması durumunda bütçe doğrusunun eğimi Dolayısıyla bir malın pozitif gelir etkisinin negatif ikame etkisinden büyük olmasının sonucu olarak talep eğrisinin pozitif eğimli olmasını açıklayan görüş Giffen paradoksudur. A B C D E - Px Py =- 3 = 0, 6 olur. 5 A B C D E 8 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 6. 20 17- K P S S /A B 9. Bir firmanın başa baş noktası toplam hasılat (TR) ile toplam maliyetin (TC) eşit olduğu noktada (TR = TC) gerçekleşir. Soruda verilenlere göre Kısa dönem üretim modelinde kullanılan girdilerin tamamı homojen nitelikte iken kullanılan girdilerin bir kısmı sabit bir kısmı ise değişkendir. Diğer değişkenler sabitken kısa dönemde değişken girdi miktarı devamlı olarak artarsa çıktı miktarı önce artan hızla sonra azalan hızla artarken daha sonra da azalır. Emeğin marjinal verimliliğinin belirli bir üretim düzeyinden sonra azalmasına bağlı olarak kısa dönem üretim modelinde Azalan Verimler Yasası geçerlidir. Bundan dolayı kısa dönemde ölçek getirisi söz konusu değildir. Çünkü ölçeğe göre, getiri tüm girdilerin değişken olduğu uzun dönemde ortaya çıkar. Satış fiyatı (P) = 20 TL Toplam sabit maliyet (TFC) = 900 TL Toplam değişken maliyet (TVC) = 5Q Toplam maliyet, toplam sabit maliyet ile toplam değişken maliyetin toplamından oluşur. Toplam hasılat ise satış fiyatı ile miktarın çarpımından elde edilir. Buna göre firmanın başa baş noktasını TR ile TC denklemlerini birbirine eşitleyerek buluruz. A B C D E TC = TFC + TVC TC = 900 + 5Q TR = P • Q TR = 20 • Q TR = TC 10. 20Q = 900 + 5Q 15Q = 900 Q = 60 olur. A B C D E TP2 - TP1 L2 - L1 ile elde edilir. İş gücünün bir birim artırılması ile(örneğin 2 birim iş gücünden 3 birim iş gücüne çıkması ile) toplam ürün 60 birimden 150 birime çıkıyorsa marjinal ürün, 150 - 60 = 90 birim olacaktır. MP = 3- 2 ya yın cılık Telafi edilmiş talep eğrisi sadece ikame etkisi dikkate alınarak elde edilir yani gelir etkisi analize dâhil edilmez. İkame etkisi her zaman negatif iken gelir etkisi malın niteliğine göre pozitif ya da negatif olabilir. Dolayısıyla telafi edilmiş talep eğrisi yalnızca ikame etkisini yansıtır. Bundan dolayı da telafi edilmiş talep eğrisi daima negatif eğimli çizilir. MP = A B C D E ise m 7. Marjinal ürün, iş gücünün bir birim artırılmasının toplam ürüne yaptığı değişimdir. Diğer bir ifade ile ilave bir iş gücü miktarının üretime yaptığı katkıdır. Marjinal ürünlerin toplamı toplam ürünü vermektedir. Açıklamalardan da görüldüğü üzere telafi edilmiş talep eğrisi ile ilgili olarak I ve II. öncüller doğru olacaktır. 11. A B C D E Bir mal için ödemeye razı olunan maksimum fiyat ile söz konusu malın piyasa fiyatı arasındaki fark tüketici rantını ifade eder.Tipik bir talep eğrisi üzerinde, eğrinin fiyat eksenini kestiği nokta ile arz ve talep eğrilerinin kesiştiği bölgedeki ortaya çıkan piyasa fiyatı arasındaki alanı gösterir. P S P2 8. İkame esneklik katsayısının sonsuz olduğu üretim fonksiyonu doğrusal üretim fonksiyonu ve bire eşit olduğu üretim fonksiyonu Cobb-Douglas üretim fonksiyonudur. A P0 P1 İkame esneklik katsayısının sıfır (k = 0) olduğu üretim fonksiyonu ise Leontief üretim fonksiyonudur. Fonksiyon sabit oranlı üretim fonksiyonu olarak da adlandırılır. Leontief üretim fonksiyonu, q = (K, L) = (aL, bK)min şeklinde gösterilir ve L şeklindeki eş ürün eğrisini yansıtan uzun dönem üretim fonksiyonudur. Aynı zamanda bu fonksiyonlarda ölçeğe göre getiri söz konusu değildir. 0 Q0 D Q Örneğin X malının piyasa fiyatı 30 TL iken bir tüketicinin X malı için ödemeye razı olduğu maksimum fiyat 40 TL, diğer bir tüketicinin 50 TL ise tüketici rantları sırasıyla 10 ve 20 TL olur. A B C D E A B C D E 9 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 12. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 Eksenlerde iyi ve kötü malın bulunduğu durumda çizilen farksızlık eğrileri doyumsuzluk varsayımına uymazlar ve bu nedenle pozitif eğimli çizilirler. i BP A B C D E Y 0 13. Sermaye hareketliliğinin olmadığı bir durumda BP eğrisi dik bir doğru şeklindedir. Marjinal ithalat eğilimi ise yüksektir. İkame ve gelir esnekliklerinin ters yönlü işlediği negatif eğimli talep eğrisine sahip mallar düşük mallardır ve bu mallarda tüketici gelirinde gerçekleşen artış talebin sola kaymasına neden olarak piyasa denge fiyatı ve miktarında düşüşe yol açar. i BP 0 Y1 A B C D E Y Görüldüğü üzere, BP eğrisinin gelir eksenine dik bir doğru şeklinde olduğu bir durumda sermaye hareketliliği yoktur. Q = min (aL, bK) şeklindeki üretim fonksiyonunu Leontief tipi üretim fonksiyonudur ve tam tamamlayıcı girdiler için söz konusudur. Bu fonksiyonda üretimde kullanılan girdi oranları sabittir ve girdi ikame esneklik değeri sıfırdır. ise m A B C D E A B C D E ya yın cılık 14. 15. BP eğrisi ödemeler bilançosunun dengede olduğunu gösteren faiz oranı ve reel gelir bileşimlerinin geometrik yeridir. BP eğrisinin eğimi, marjinal ithalat eğilimi ve sermaye hareketliliğinin ülke içi faiz oranı ve ülke dışı faiz oranı arasındaki farka olan duyarlılığına bağlı olarak değişir. 16. Sermaye hareketliliğinin tam olması durumunda BP eğrisi yatay eksene paraleldir. Ülke içi faiz oranı, ülke dışı faiz oranına eşittir ve marjinal ithalat eğilimi sıfırdır. i i* Enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlar olarak tanımlanır ve bazı kriterlere göre çeşitleri vardır: Görünürlüğüne göre açık enflasyon, bastırılmış enflasyon, şiddetine göre ılımlı enflasyon, yüksek enflasyon, hiperenflasyon, beklentilerine göre beklenmeyen enflasyon, beklenen enflasyon. Kaynağına göre ise talep enflasyonu, maliyet enflasyonu, fiyat enflasyon ve çekirdek enflasyon olarak ayrılır. Merkez bankasının etkileri haricindeki unsurların arındırıldığı enflasyon türü çekirdek enflasyondur. Çekirdek enflasyonun hesaplanmasında gıda ürünleri ve enerji fiyatları hesaplamalara dâhil edilmez, dışsal olarak kabul edilir. BP A B C D E 0 Y Sermaye hareketliliğinin düşük olduğu yani tam olmaması durumunda BP eğrisi pozitif eğimlidir. Marjinal ithalat eğilimi ise yüksektir. 10 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 17. 20 17- K P S S /A B 19. Bir değişkenin, karşılaştığı geçici şok etkisinin ortadan kalkmasına rağmen tekrar eski seviyesine dönememesi Histerezis etkisi olarak adlandırılır. Histerezis etkisi Yeni Keynesyen Yaklaşımın kabul ettiği varsayımlarından biridir. Gelir etkisi, tüketicinin nominal gelirinde bir değişme yokken yani sabitken mal fiyatında ortaya çıkan değişmelerin reel geliri etkilemesidir. Meltzer paradoksu, bir mala büyük bir ülkenin uyguladığı tarife sonucunda o malın yurt dışında ve yurt içinde tarife öncesine göre daha ucuz hâle gelmesidir. Mali politika uygulamasında kamu harcamaları ve vergilerin birlikte arttırılması denk bütçe politikası olarak adlandırılır ve denk bütçe çarpanı harcama ve vergi çarpanlarının toplamına eşittir. Vergilerin gelire bağlı alındığı dışa kapalı bir ekonomide denk bütçe çarpanı, 1 K BB = 1 - c _1 - ti K BB = 1 - c _1 - ti 1- c + -c 1 - c _1 - ti olacaktır. Bu durumda < 1koşulu geçerli olacağı için denge gelir kamu harcamalarındaki artıştan daha az artacaktır. Dışlama etkisi, kamu harcamalarında ortaya çıkan artışın, faiz oranlarını yükselterek özel sektör yatırım harcamalarını azaltmasıdır. A B C D E Likidite tuzağı, faiz oranının düşebileceği en alt seviyeye düşmesi nedeniyle para arzını artırarak fon oranlarını daha fazla düşürmenin mümkün olmamasıdır. A B C D E ya yın cılık 20. Yeni Keynesyen Yaklaşım, Yeni Klasik Yaklaşım’a tepki olarak ortaya çıkmıştır. Endüstrilerin çoğunda nominal ücretler, ekonomideki değişmeler ile aynı hızla değişmezler. Bu durum ücretlerin ve fiyatların katılığı (yapışkanlığı) şeklinde açıklanır. Ücretlerin ve fiyatların yapışkanlığının nedenleri Yeni Keynesyen Yaklaşım’a göre şu şekilde açıklanmıştır: ● Ölçek ekonomileri ● Toplam talep dışsallıkları ● Fiyatların karışık ayarlanması ● Koordinasyondaki yetersizlikler ● Etkin Ücret Teorisi’nin varlığı ● Uzun dönemli sözleşmeler ● Zımni sözleşmeler ● İçerdekiler-Dışardakiler Modeli 0 LRPC uN u SRPC Bir ekonomide enflasyon ve işsizlik arasındaki ilişkiyi gösteren Phillips eğrisi üzerinde beklenen enflasyon sabittir. Kısa dönemde işsizlik ve enflasyon arasında ters yönlü ilişki oluşması nedeni ile kısa dönem Phillips Eğrisi (SRPC) negatif eğimli çizilirken uzun dönemde işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkinin kapsamı nedeni ile uzun dönem Phillips Eğrisi (LRPC) doğal işsizlik oranı düzeyinde düşey eksene paralel çizilir. Fiilî enflasyonda gerçekleşen değişimler Phillips eğrisi üzerinde harekete neden olurken doğal işsizlik oranının değişmesi Phillips eğrisini kaydırır. ise m 18. r A B C D E 21. A B C D E Paranın dolaşım hızının sabit ve ekonominin tam istihdamda olduğunu savunan Klasik görüşte LM eğrisinin eğimi sonsuzdur. A B C D E 11 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 22. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 24. Tüm sektörlerinsatın almak istediği reel GSYİH’ ye toplam planlanan harcama denir. Toplam planlanan harcama fonksiyonu, dikey eksende planlanan harcamanın (AE) ve yatay eksende reel millî gelirin gösterildiği grafikte pozitif eğimli çizilir. AE Hükûmetin olduğu dışa açık bir ekonomide sızıntılar; tasarruflar (S), devletin net gelirleri (T) ve ithalattan (M) oluşurken enjeksiyonlar özel kesim yatırımları (I), kamu harcamaları (G) ve ihracattan (X) oluşur. Enjeksiyonlar ve sızıntılar eşit olduğunda mal piyasası dengeye gelir. Buna göre, AE Enjeksiyonlar = Sızıntılar I+G+X=S+T+M A0 Bütçe dengesini bulabilme için denklem şu şekilde yazılabilir: Y 0 S – I = G –T = X – M S – I = Toplam tasarruflar Vergilerin tam anlamıyla otonom olduğu yani marjinal vergi oranının sıfır olduğu bir durumda toplam harcama eğrisinin eğimini, marjinal tüketim eğilimi (c)belirler. Vergilerin bir kısmının otonom ve bir kısmının gelire bağlı olduğu durumda ise toplam harcama eğrisinin eğimini marjinal tüketim eğilimi ve marjinal vergi oranı belirler. G – T = Kamu dengesi X – M = Dış ticaret dengesi Soruda verilenleri denklemde yerine yazılırsa 800 – 175 = G – T= – 450 G – T = 1075 olarak bulunur. Buna göre kapalı bir ekonomide marjinal tüketim eğilimi (c) artarsa ve marjinal vergi haddi (t) azalırsa toplam harcama eğrisi dikleşir. Dolayısıyla yalnızca III. öncül doğrudur. A B C D E 25. ise m ya yın cılık A B C D E 23. Bu bilgiler doğrultusunda zorunlu karşılık oranında, serbest rezerv oranında ve nakit tercih oranında yaşanan bir azalış para çarpanını artıracaktır. Bu durumda doğru yanıt öncüllerin tamamının yer aldığı E seçeneği olacaktır. Klasik Yaklaşım’a göre ekonomi tam istihdamdadır ve bu sebeple toplam arz eğrisi (AS) dik bir doğru şeklindedir yani reel gelir, tam istihdam gelir düzeyine eşittir. P P2 Para çarpanı, parasal tabanda ortaya çıkan değişikliklerin para arzı üzerine etkisini ölçer. Para çarpanının etkileyen faktörler zorunlu karşılık oranı, nakit tercih oranı ve serbest rezerv oranıdır. Bu unsurlarda yaşanan artış, para çarpanını azaltırken bu unsurlarda yaşanan azalış, para çarpanını artırır. A B C D E AS P1 AD 0 Y1 Y 26. Grafikte de görüldüğü üzere genişletici maliye politikaları ve genişletici para politikaları toplam talebi artırır ve toplam talep (AD) eğrisi sağa kayar. Klasik Yaklaşım’a göre, toplam arz eğrisi dik bir doğru olduğundan toplam talep eğrisi sağa kaydığında fiyatlar genel düzeyi artarken ancak reel hasıladüzeyi değişmez. Para politikasının uygulanması sırasında merkez bankasınca kullanılan araçlara para politikası araçları adı verilir. Para politikası araçları genel ve özel olmak üzere ikiye ayrılır. Genel para politikası araçları şunlardır: A B C D E ● Açık piyasa işlemleri ● Reeskont politikası ● Zorunlu rezerv politikası Özel para politikası araçları şunlardır: 12 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 ● Farklılaştırılmış iskonto oranları ● İthalat için depozito zorunluluğu ● Disponibilite oranı ● Tüketici kredilerinin kontrolü 20 17- K P S S /A B 30. Seçeneklerde yer alan swap işlemi fon kullanıcılara çeşitli piyasalarda uygun fonlar sağlayabilme olanağı yaratan döviz kurları ve faiz oranları riskine karşı geliştirilen finansal bir tekniktir. A B C D E Teklif eğrisi, bir ülkenin başka bir ülkeden talep edeceği bir birim ürün karşılığında, ülkenin kendi ürünündenteklif edeceği miktarları gösterir. Teklif eğrisi söz konusu ülkeninhem arz eğrisini hem de talep eğrisini ifade eder. Eğri orijinden çıkıp yurt içi maliyet doğrusu ile belli bir süre hareket edip daha sonra ondan ayrılıp kavisli bir görünüm alır. Teklif eğrisinin konumu ise teknolojide yaşanan gelişmeler ve ülkelerin zevk ve tercihlerinindeğişmesi durumunda değişir. Dolayısıyla yurt içi fiyatlarda yaşanan değişiklikler teklif eğrisinin konumuna etki etmez. A B C D E 27. Para otoritesinin para basma yolu ile elde ettiği reel gelire senyoraj adı verilir. Senyoraj aynı zamanda paranın değeri ile üretim maliyetleri arasındaki farkı ifade eder. 31. Gümrük birliği; birliğe üye olan ülkeler arasındaki uluslararası ticarette tarifeler ve miktar kısıtlamalarının kaldırıldığı birliğe üye olmayan ülkelere ise ortak bir tarifenin uygulanması olarak ifade edilir. Para ikamesi, yüksek enflasyon ve ekonomide yaşanan istikrarsızlıklar sonucunda ulusal para yerine yabancı paraların tercih edilmesidir. Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinde yaşanan sürekli artışlardır. Gümrük birliğinin ekonomi üzerinde statik ve dinamik etkileri vardır. Statik etkiler, ticaret yaratıcı etki ve ticaret saptırıcı etkidir. Dinamik etkiler ise ölçek ekonomileri, dış rekabetteki artışlar, teknolojik ilerleme, yatırımları özendirme ve kaynak hareketliliğidir. Spekülasyon, şimdiki fiyat düzeyi ile gelecekteki fiyat düzeyine ilişkin yapılan tahminler arasındaki farklılıklardan sağlanan getiridir. 28. Merkez bankasının nakit ihtiyacı içinde olan bankalara borç verebilir. Verdikleri krediye uygulanan faiz oranı ise reeskont oranı olarak adlandırılır. Reeskont oranlarında yaşanan değişikliklerin finansal çevrelere uyarı görevi yapmasına anons etkisi adı verilir. Reeskont oranında yaşanan değişikliklerin halka duyurulması, reeskont oranında yaşanan bir artışın finansal çevrelere merkez bankasının kısa zamanda daha güçlü araçları kullanacağına ilişkin uyarı görevini yapar. Çünkü reeskont oranının yükseltilmesi halkın bekleyişlerinde değişikliklere yol açabilir. 32. Yabancı sermaye hareketleri ödemeler bilançosunun Sermaye hesabında izlenirken bunlardan bağlanan faiz, kâr gibi gelirler ödemeler bilançosunu Hizmetler hesabında izlenir. A B C D E 33. A B C D E 29. A B C D E ya yın cılık A B C D E ise m Arbitraj, iktisadi varlıkların çeşitli piyasalarda oluşan fiyat farklılıklarından kâr sağlamak maksadı ile eş anlı olarak alınıp satılmasıdır. Gümrük Birliği Ekonomik Entegrasyon Teorisi içerisinde yer alan iktisadi birleşme hareketlerinden biridir. Verimlilik farklılıklarından yola çıkarak toprak rantını açıklayan Diferansiyel Rant Teorisi, David Ricardo’ya aittir. Ricardo, toplam ürünün, kapitalistler, işçiler ve toprak sahipleri arasındaki bölüşümünü açıklar ve sırasıyla kâr, ücret ve rant geliri elde ederler. Buna göre toprak sahipleri, üründen topraktaki verimlilik farkı sayesinde rant elde eder. Bu durum diferansiyel rant olarak adlandırılır. Diferansiyel rant diğer bir ifade ile toprağı işleme monopolünden ortaya çıkan bu ranttır. Malthus Büyüme Modeli’nde azalan verimler kanunu geçerlidir. Malthus’a göre doğum oranı kişi başına gelir düzeyinden bağımsız olarak incelenir. Ölüm oranı dakişi başına gelir düzeyi arttıkça azalır. Modelde doğum oranı ile ölüm oranının eşit olduğu kişi başına gelir düzeyinde, nüfus artış hızı sıfırdır. Nüfus artış hızının sıfır olduğu bu noktada isegelir düzeyi istikrarlıdır. Kişi başına gelir düzeyinde herhangi bir değişikliğe yol açmayan unsur Malthus’a göre teknik birilerlemedir. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda Malthus’a göre ölüm oranı kişi başına gelir düzeyi arttıkça azalır yani kişi başına gelir düzeyinden bağımsız değildir. Kişi başına gelir düzeyinde bir değişikliğe yol açmayan unsur doğum oranıdır. A B C D E A B C D E 13 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 34. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 Harrod Domar Büyüme Modeline göre fiilî büyüme hızı, tasarruf oranı (s) ve sermaye - hasıla katsayısı (v) tarafından belirlenir. Fiilî büyüme hızı talep büyümesi olarak da ifade edilir ve tasarruf oranının sermaye-hasıla katsayısı- Sonuç olarak 1960-1980 Dönemi’nde kalkınma planları hazırlanmasının nedenleri arasında ithal ikameci politikaların etkinsiz olması yer almaz çünkü ithal ikameci politikalar kalkınma planlarının uygulandığı dönemde uygulanmıştır. s na oranı ( v ) şeklinde hesaplanır. Sorudaki verilenlere göre bir ekonomide sermaye hasıla katsayısı 0,2 ve tasarruflar 15 birim ise Fiilî büyüme hızı = A B C D E 15 0, 2 38. Fiilî büyüme hızı = 75 A B C D E Kalkınmanın aşamalarına ilişkin olarak geliştirilen modeller Clark’ın Sektör Tezleri ve Rostowgil Büyüme Aşamaları Teorisi’dir. A B C D E 36. Solow Modeli’ne göre tasarruf haddindeki artışlar uzun dönem durağan durum işçi başına hasıla düzeyini ve sermaye stoğunu değiştiremeyecektir. Bu durum, Solow Paradoksu olarak adlandırılır. ya yın cılık Clark’ın Sektör Tezleri ülkelerin üretimini üç bölgeye ayrılarak incelemiştir. Modele göre üretimin aşamaları sırasıyla birincil malların yer aldığı tarımsal üretimden, ikincil malların yer aldığı imalat üretime ve daha sonra da üçüncü malların yer aldığı hizmet üretimidir. Rostowgil Büyüme Aşamaları Teorisi’nde ise kalkınmanın aşamaları geleneksel toplum aşaması, kalkışa hazırlık aşaması, kalkış aşaması, olgunluk aşaması ve yoğun kitlesel tüketim aşaması olarak incelenmiştir. 7 Eylül 1946 Devalüasyonunun Türkiye ekonomisi üzerindeki sonuçlardan bazıları şunlardır: Türk lirasının döviz karşısındaki değeri düşmüştür. ● Yurt içi fiyatlar yükselmiştir. ● Ekonomideki dengesizlikler artmıştır. ● Uluslararası mal değişimi oranı ülkemiz aleyhine olmuştur. ● Sterlin fiyatı dünya piyasası düzeyi üzerine çıkmıştır. ● Döviz ve altın stoku azalmıştır. Görüldüğü üzere 1946 Devalüasyonu sonucunda yurt içindeki fiyatlar düşmemiş aksine artmıştır. A B C D E 39. A B C D E 37. ● ise m 35. Savaş dönemi dolayısıyla 1940-1945 Dönemi’nde yüksek enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin yüksek olmasına yani enflasyonun artmasına neden olmuştur. Devlet bu durumda, ihracatı artırmak amacıyla Türk lirasının dolar karşısındaki değerinin düşürülmesine karar vermiş ve 7 Eylül 1946’da devalüasyon yapmıştır. Türkiye 1950’li yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin de etkisiyle 1960 yılından sonra ekonomi kalkınma planları ile yönetilmiştir. 1960-980 yılları arasında ithal ikameci politikalar uygulanmıştır. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası, Dünya Bankasının da desteğini alarak özel sektörün tüketim malları üretmesi amacıyla uygulanan ithal ikameci politikanın benimsenmesi için 1950 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin ilk özel yatırım ve kalkınma bankası olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının, özel kesim sanayi kuruluşlarını desteklemek, yeni sanayi sektörü alanları yaratmak ve kredi imkanları sağlamak gibi amaçları da vardır. A B C D E Türkiye ekonomisinde 1960-1980 Dönemi’nde kalkınma planları hazırlanmasının nedenleri şu şekilde özetlenebilir: ● Enflasyon oranlarının engellenemeyecek düzeyde artması ● Dış ticaret açıklarında artışların artması ● Sermayenin yeterince kullanılamaması ● Hazırlanan bu planlar ile ekonominin düzeleceğine inanılması ● Ekonomideki istikrarsızlıkların artması 40. Türkiye’de Merkez Bankası kurulana kadar devletin bankacılığını yapma ve hazine işlemlerini yürütme görevi Osmanlı Bankasına verilmiştir. A B C D E 14 Diğer sayfaya geçiniz. M A L İY E TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 1. 4. Toplumu oluşturan bireylerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek yeterliliğe sahip olmadığı düşüncesiyle hayatın her alanına müdahale hakkını kendinde gören devlet anlayışı, Paternalistik devlet anlayışıdır. Bu anlayışa göre halkın, her zaman korunup kollanacak, her ihtiyacını karşılayacak güçlü bir otoriteye yani devlete ihtiyacı vardır. Çünkü bu anlayışta halk, toplumsal yaşamın getirdiği sorunlar ve problemleri kendi kendine çözümleme yeteneğine sahip değildir. 20 17- K P S S /A B Kamu ekonomisini başarısızlığa uğratan etmenler şunlardır: ● Politikada tam rekabetin geçerli olmaması ● Politik dışsal ekonomiler – Politikada patronaj ilişkileri – Politik yandaşlık ve partizanlık – Rant oluşturma ve rant dağıtma faaliyetleri – Çıkar gruplarının rant kollama faaliyetleri Dolayısıyla toplumun sağlığı ve refahı bakımından lüzum teşkil ettiği hâlde yeterli bilgi ve eğitim düzeyi olmaması nedeniyle talebin yetersiz kaldığı mallar olan erdemli (merit) mallar, devlet tarafından üretimi ve tüketimi zorunlu kılınan mallardır. – Dışsal ekonomiler, politik miyopluk ● Politikada negatif ölçek ekonomiler ● Politikada bütçe kaynaklarının coğrafi ve sektörel dağılımında dengesizlikler – Lobicilik A B C D E – Hizmet kayırmacılığı – Merkeziyetçilik ● Kamusal güç ve yetki dağılımında adaletsizlik – Devlet harcamalarında israf ve savurganlık – Mali yanılma Adalet, diplomasi, ulusal güvenlik gibi mal ve hizmetlerden oluşan tam kamusal (kolektif) mal ve hizmetlerin özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Faydaları bölünebilirlik özelliğine sahip değildir. ● Ortak tüketim söz konusudur. ● Fiyatlandırılamazlar, pazarlanamazlar. ● Piyasa ekonomisinin üretimine bırakılmaz. ● Tüketiminde rekabet yoktur. ● Üretimi, siyasi süreçle belirlenir. ● Gelir dağılımı üzerindeki etkisi nötrdür. ● Faydaları toplumsaldır. Ferdi taleplere cevap verdiğinin belirtildiği seçenek ise hatalıdır. Çünkü kolektif mal ve hizmetlerin faydası bireysel değil, toplumsaldır. Kayıt dışı ekonomi A B C D E 5. Topluma sunulan kamu harcamalarındaki artış ile birlikte ekonomiye sunulan mal ve hizmetlerin miktar ve kalitesinde de artış yaşanıyorsa kamu harcamaları gerçekte artar. Tersi durumda ise yani topluma sunulan kamu harcamalarındaki artışa karşın ekonomiye sunulan mal ve hizmetin miktar ve kalitesinde herhangi bir artış görülmüyorsa kamu harcamaları görünüşte artar. Kamu harcamalarının görünüşte artış nedenleri şunlardır: A B C D E 3. Bütçe açıkları ● Ücret ve fiyatların yapışkanlığı ise piyasa sektörünü başarısızlığa uğratan faktörler arasında yer almaktadır. ya yın cılık ● ise m 2. ● Adam Smith’in temellerini attığı Klasik İktisadi Yaklaşım’a göre piyasada görünmez el vardır ve bu vasıta ile ekonomi kendiliğinden dengeye gelir. Jandarma devlet anlayışının hakim olduğu Klasik Yaklaşım’da bütçenin denk olması esastır. Borçlanmayı olağanüstü gelir olarak kabul eden Klasiklerde, tarafsız maliye anlayışı hâkimdir. Devletin ekonomiye müdahalesine karşı çıkan Klasik Yaklaşım’a göre devletin görevi, temel faaliyetlerle sınırlandırılmalıdır. Söz konusu temel faaliyetler ise adalet, diplomasi, ulusal güvenlik hizmetleridir. ● Ayni ekonomiden parasal ekonomiye geçilmesi ● Fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi (para değerinin düşmesi) ● Bütçe usullerinin değişmesi (safi usulden gayrisafi usule geçilmesi) ● Ülke sınırlarının genişlemesi ● Kamulaştırma ve devletleştirme ● Millîleştirme Kamu harcamalarının gerçekte artış nedenleri ise şunlardır: A B C D E ● Askerî sebepler (savaş ve savunma harcamaları vb.) ● Sosyal nedenler ● İktisadi nedenler (ekonomik krizler, buhran vb.) ● Siyasi sebepler ● Teknolojik sebepler A B C D E 15 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 6. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 9. A. Wagner’in kamu harcamaları artış kanunu fikri ile artışların süreklilik taşıdığını kabul eden Henry Carter Adams’a göre artışın sebepleri ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Adams’a göre, kamu harcamalarının artması sonucunu doğuran ekonomik, siyasi ya da askeri faktörler, her ülke için farklıdır. Wagner, kamu harcamaları artışını sosyal ilerlemenin sonucu olarak devlet faaliyetlerindeki büyüme zorunluluğuna bağlarken Adams, harcamalardaki artışı, uluslararası ilişkilerdeki gerginlikten doğmakta olduğunu dolayısıyla savaş ve savunma harcamalarından ileri geldiğini savunmuştur. Savunma harcamaları için gerekli olan finansmanı, yüklü borçlanmalar ile giderilebileceğini ifade eden Adams’a göre, kamu gelirlerindeki artışların, kamu harcamaları üzerinde bir etkisi yoktur. Kamu giderlerinin genel özellikleri şu şekildedir: ● Toplumsal ihtiyaçların karşılanabilmesi için katlanılması gereken nakdi masraflardır. Kamu giderleri kısaca, kamu hizmetlerinin sunulması için yapılan giderlerdir. ● Kamu giderlerinde, özel fayda ve kâr amacı olmayıp amaç toplumsal faydadır. ● Kamu harcamaları kanunla yapılır (bütçe kanunu). ● Üst sınırı millî gelirdir ve millî geliri aşamaz. ● Kamu harcamaları sürekli artış eğilimindedir. ● Klasik anlayışa göre, kamu harcamaları ekonomiye müdahale aracıdır. Onlara göre kamu harcamaları devletin tüketim yapması demektir ve devlet millî geliri tüketerek topluma düşen payı azaltmakta ve refah seviyesini düşürmektedir. Kısaca kamu harcamaları millî geliri azaltmaktadır. Bu nedenlerden dolayı klasik anlayışa göre kamu harcamaları kısılmalıdır. Klasik maliye anlayışına göre, kamu harcamaları verimsizdir ve sadece kurumsal (idari) sınıflandırmaya esastır. ● Modern maliye anlayışına göre, kamu harcamaları talep yaratıcı özelliğe sahiptir ve fonksiyonel (işlevsel) sınıflandırmada yapılmalıdır. ● Neo Klasik anlayışa göre, kamu harcamaları verimsiz, enflasyonist etkilere sahip olduğu için azaltılmalıdır. Barone’ye göre, vergilerin siyasal fiyat olup piyasa fiyatına konu olamamalarının sebebi, marjinal faydanın kolektif (kamusal) ihtiyaçların belirlenmesinde kullanılamayacak olmasıdır. Barone’ye göre tam kamusal mal ve hizmetler vergilerle yani siyasi (politik) fiyatla, yarı kamusal mal ve hizmetler ise harçlarla yani yarı politik fiyatla karşılanır. Barone gelirin marjinal faydası üzerine kurulmuş bütün vergi teorilerini yetersiz ve keyfi olarak nitelemiştir. Vergi sistemi açık ve öngörülebilir olmalıdır ve objektif olarak incelenmesi mümkün olmayan bireyin ruh hâli üzerine de dayandırılmamalıdır. Dolayısıyla vergiler siyasal olup piyasa fiyatı niteliğinde değildir. A B C D E ise m 7. ya yın cılık A B C D E A B C D E 8. Dar anlamda kamu kesimi, merkezî yönetim kuruluşları ile yerel idare kuruluşlarının harcamalarının toplamından oluşmaktadır. Merkezi yönetim kapsamında; genel bütçeli idareler, özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların bütçeleri yer almaktadır. İl özel idareleri, belediyeler ve köyler ise yerel yönetim birimleridir. 10. Seçeneklerde yer alan Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü genel bütçeli idareler arasında, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu düzenleyici ve denetleyici idareler arasında yer almaktadır. Colin Clark, kamu harcamalarının seviyesinin millî gelirin %25’i kadar olması gerektiğini savunur. Clark’a göre, kamu harcamalarının millî gelire oranı %25’i aştığında aşan kısım vergilerle finanse edilirse işçilerin çalışma istekleri azalmakta, işletmelerin maliyetten tasarruf etme istekleri kırılmakta ve millî gelir gerilemektedir. Kısacası kamunun millî gelirden daha fazla pay alması hâlinde özel sektörün çalışma, yatırım ve tasarruf istekleri kırılmakta ve millî gelir azalmaktadır. A B C D E Kamu iktisadi teşebbüsleri ise geniş anlamda kamu harcaması kapsamında yer almaktadır. A B C D E 16 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 11. 20 17- K P S S /A B 14. Mali anestezi, vergi mükelleflerinin ödemiş oldukları verginin farkına varılmadan ödenmesidir. Bu sebeple mali anestezi etkisi yüksek vergilerde verginin yatırım, tüketim ve tasarruf gibi iktisadi davranışlar daha az etkilenir. Mali anestezi etkisi genel olarak harcama vergilerinde yüksektir. Harcama vergilerindeki artış tüketimi kısmak yerine artırıyorsa ekonomide enflasyonist eğilim artacaktır. Harcama vergilerindeki artış dar gelirli kişilerin tüketimini kısıp yüksek gelirli kişileri etkilemiyorsa sosyal adalet zedelenecek, gelir dağılımı bozulacaktır. Harcama üzerinden alınan vergiler ise şunlardır: ● Katma Değer Vergisi ● Damga Vergisi ● Özel Tüketim Vergisi ● Gümrük Vergisi ● Şans Oyunları vergisi ● Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi ● Özel İletişim Vergisi ● Harçlar ● Belediye Vergileri Harcama üzerinden alınan vergiler; üretilen, satılan veya tüketilen mal ve hizmetler üzerine konulan vergiler olup dolaylı vergi niteliğindedir. Harcama vergileri mal ve hizmetlerin fiyatı içine gizlenebildiğinden bireylerin psikolojisine uygun vergi tipleridir. A B C D E Seçeneklerde yer alan veraset ve intikal vergisi ise servet veya servet transferi üzerinden alınan vergiler içinde yer almaktadır. Kişisel vergi yükü, objektif vergi yükü ve subjektif vergi yükü olmak üzere iki türlüdür. Subjektif vergi yükü, bireyin ödediği vergi nedeniyle oluşan yükün kendisinde yarattığı psikolojik hissiyattır. Ancak subjektif vergi yükünün hesaplanabilmesi mümkün değildir. Objektif vergi yükü ise kişinin belirli bir dönem için ödemiş olduğu vergilerin tamamı ile elde ettiği gelir arasındaki nispi ilişkidir. ise m 12. ya yın cılık A B C D E A B C D E 13. 15. Vergi Usul Kanunu’na göre vergi mükellefi, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden (düşen) gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Türkiye Cumhuriyeti tabiyetinde bulunan her gerçek kişi ile tüzel kişilere bir vergi numarası verilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye ve vergi numarasının kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerle ilgili kayıtlarda ve düzenlenecek belgelerde kullanılması mecburiyetini getirmeye Maliye Bakanlığı yetkilidir. Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir. Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz. Dolayısıyla küçükler, kısıtlılar, mümeyyiz olmayanlar da ödeme güçleri mevcutsa vergi mükellefi olabilirler. Zira vergi mükellefiyetinin kaynağı, ödeme gücüdür. Vergilerin tüketim (harcamalar) üzerinden alınmasını savunan maliyeci Kaldor’dur. Tasarrufların vergiye tabi tutulmasına karşı çıkan Kaldor’a göre, gelir yerine elde edilen gelirin tüketime kayan kısımından vergileme yapılmalıdır. Çünkü tasarruflar, bireylerin ulusal servete kattıkları değerdir. Kaldor’u bu düşünceye iten sebep ise tüketimi fazla olan bireylerin, ödeme güçlerinin yüksek olduğu kanaatidir. Tüzel kişiliğin olmaması kurumlar vergisi mükellefiyetine engel teşkil etmez. Örneğin iş ortaklıklarının tüzel kişiliği bulunmamakta ancak kurumlar vergisi mükellefidir. Negatif dışsallıkları olan malların daha yüksek oranda vergilendirilmesi Pigou tipi vergileme, boş zamanın tamamlayıcısı olan malın vergilendirilmesi Corlett-Hague tipi vergileme, talep esnekliği düşük olan malın daha yüksek oranda vergilendirilmesi ve talep esnekliği yüksek olan malın daha düşük vergilendirilmesi Ramsey tipi vergileme, uluslararası döviz hareketleri üzerine yapılan vergileme ise Tobin vergisidir. Mükellefiyet şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan biri olup sözleşme ile üçüncü kişilere devredilmesi mümkün değildir. Ancak firmalar açısından müşterek bir şekilde gerçekleştirilebilir. A B C D E A B C D E 17 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 16. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 19. Matrah belirleme usulleri şu şekilde sıralanabilir: ● Beyan Usulü: Mükellefin kendisinin kanunda belirtilen şekil ve esaslara göre matrahını vergi idaresine bildirmesidir. ● Basit Usul: Hesap dönemi içerisinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki farka göre matrahın hesaplanmasıdır. Hesaplama gelir ve giderleri gösteren belgelere göre yapılır. ● Karineler Usulü: Mükellefe ait dış belirtilere göre belirlenir. (kapı-pencere sayısı, sahip olunan hayvan sayısı vb.) ● İdarece Takdir Usulü: Vergi idaresi tarafından matrahın tespit edilmesidir. Matrahın tespitine ilişkin güçlüklerin var olması durumunda idarenin takdir yetkisini kullanmasıdır. İdare takdir komisyonları kanalı ile veya dış belirtilere göre hesaplama yapabilir. ● Götürü Usul: Matrahın idare tarafından belirlenmesidir. Ancak idarenin takdir usulü ve karine usulü gibi mükelleflerin matrahını tek tek değil, mükellefleri gruplara ayrıştırarak matrahları belirlemesidir A B C D E 20. A B C D E Musgrave tarafından ileri sürülen mali kaldıraç, maliye politikasının yarattığı cari mali etkinin ölçümüne yönelik bir araç olup şu şekilde formülize edilir: MK = (ΔG – ΔT):k Formülde ΔG kamu harcamalarındaki değişimi, ΔT vergilerdeki değişimi, “k” ise çarpan değerini ifade eder. ΔT = 370 – 130 = 240 Otomatik amortisman, borcun enflasyon sebebiyle aşınmasıdır. Monetizasyon, borcun para basma suretiyle ödenmesi işlemidir. Konversiyon ise yüksek devlet borçlanma senetlerinin, düşük borçlanma senetleri ile değiştirilmesi işlemidir. ise m Sorudaki değerleri yerine koyduğumuzda MK = (360 – 240):3 MK = 360 milyar TL olur. Devletin durumunun iyi olduğu zamanlarda sermaye piyasasından kendi tahvillerini alması işlemine raçhat adı verilmektedir. Bir diğer ifadeyle hazinenin durumu iyiyse ve bütçe fazlası varsa devlet, piyasadan kendi tahvillerini geri satın almaktadır. İhtiyari amortisman, devletin vadesi gelmeyen borçlarını ödemesi işlemidir. ya yın cılık 17. İki yanlı yardımlar kapsamında değerlendirilen program kredileri, kalkınma kredileri içersinde yer almakta olup bütçe açıklarını finanse etmek, ham madde ya da yarı mamul gibi malların ithalatını finanse etmek veya ithalat aşamasında meydana gelen aksaklıkları gidermek amacıyla alınır. Özellikle üretim kapasitesinin temel taşı olan ithalatın finansmanı amacıyla kullanılan program kredileri, dış borçlanma araçlarından biridir. IMF’den sağlanan krediler, program kredisi niteliğindedir. A B C D E A B C D E 18. Devlet bulunduğu zor durumdan kurtulmak ve borçlanmayı kolaylaştırmak amacıyla devlet iç borçlanma senetlerini elinde bulunduran tasarruf sahiplerine faiz getiri yanında bazı çıkarlar da sağlamaktadır. Birincil çıkarlar olarak adlandırılan ve faizi dolaylı yoldan artıran uygulamalar şunlardır: ● Başabaştan ihraç, tahvillerin üzerinde yazılı bedel üzerinden ihraç edilmesi olup basit usulde ihraç olarak da adlandırılır. ● Başabaşın altında ihraç, devlet tahvillerinin nominal değer altından satışa sunulması biçiminde gerçekleştirilen ihraçtır. ● İkramiyeli (Piyangolu) ihraç, kura usulü ile belirlenen tahvil sahiplerinden bazılarına reel fazi oranını yükseltme suretiyle gerçekleştirilen ihraçtır. ● Primli ihraç, tahvil sahiplerinin tamamına tahvillerin geri ödenme zamanında nominal değerlerine ek olarak belirli bir prim ile ödenmesi suretiyle gerçekleştirilen ihraçtır. 21. Borçlanma bütçe kanununda verilen yetkilere dayanılarak yapılmakta ve borçlanma ile ilgili herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Uzun vadeli borçlanmalar için ayrı bir kanun çıkarılabilir. KİT’lerin iç ve dış kaynaklardan borçlanması Hazine kefaleti verilmesine bağlı olarak yapılmakta, yerel yönetimlerin iç borçlanması İller Bankasından, dış borçlanması ise Hazine kefaleti ile yapılmaktadır. Devlet borçlanması, bilimsel anlamda ilk olarak Charles Davenmant (1710) ve David Hume (1752) tarafından incelenmiştir. Borçlanma, kamunun gelir ihtiyacını karşılamak üzere yapılır. Dar anlamda sadece merkezî devletin, geniş anlamda ise yerel yönetimlerin yaptığı borçlanmaları da kapsar. Kısacası, gelir ihtiyacı nedeni ile bugün ihtiyaç duyulan fonun borçlanılması yani gelecekte tahsil edilecek vergilerin bugün borçlanarak temin edilmesidir. A B C D E A B C D E 18 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 22. 20 17- K P S S /A B 25. Konsolidasyon, kısa süreli borçların uzun süreli ya da süresiz borç hâline getirilmesidir. Bu işlemde, süresi dolmuş devlet tahvilleri daha uzun süreli tahvillerle değiştirilir. Konsolidasyona başvuru nedenleri kısaca şöyledir: ● Süresi gelen borçların ödenmesinde sıkıntı yaşanması ● Kısa vadeli borçların itfasının piyasada yaratacağı olumsuz etkiler (özellikle enflasyonist dönemlerde) ● Kısa vadeli borç artışının borcun çevrilebilirliğini zorlaması ● Uzun vadeli borçlanma koşullarının, kısa vadeli borçlanmaya kıyasla daha uygun hâle gelmesi Devlet ekonomide enflasyonist sürecin yaşanması hâlinde kısa vadeli borçları, uzun vadeli hâle getirerek yani borcu vadesinde ödemeyerek ekonomide parasallaşmayı engeller. Dolayısıyla deflasyonist süreçte bu uygulama yapılmaz. Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet ve hükümet icapları için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçelerine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve ailelerinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri, giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi hâlinde yeni yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir. ● Bütçelerin hazırlanması ve uygulanmasında, makroekonomik istikrarla birlikte sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak esastır. ● Kamu idarelerine bütçeyle verilen harcama yetkisi, kanunlarla düzenlenen görev ve hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılır. ● Bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika, hedef ve önceliklere uygun şekilde, idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve faydamaliyet analizine göre hazırlanır, uygulanır ve kontrol edilir. ● Bütçeler, stratejik planlar dikkate alınarak izleyen iki yılın bütçe tahminleriyle birlikte görüşülür ve değerlendirilir. (D seçeneği hatalıdır.) ● Bütçe, kamu mali işlemlerinin kapsamlı ve saydam bir şekilde görünmesini sağlar. ● Tüm gelir ve giderler gayri safi olarak bütçelerde gösterilir. ● Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır. ● Bütçelerde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esastır. ● Bütçeler, ait olduğu yıl başlamadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamaz. ● Bütçelerde, bütçeyi ilgilendirmeyen hususlara yer verilmez. ● Bütçeler kurumsal, işlevsel ve ekonomik sonuçların görülmesini sağlayacak şekilde Maliye Bakanlığınca uluslararası standartlara uygun olarak belirlenen bir sınıflandırmaya tabi tutularak hazırlanır ve uygulanır. ● Bütçe gelir ve gider tahminleri ile uygulama sonuçlarının raporlanmasında açıklık, doğruluk ve mali saydamlık esas alınır. ● Kamu idarelerinin tüm gelir ve giderleri bütçelerinde gösterilir. ● Kamu hizmetleri, bütçelere konulacak ödeneklerle, mevzuatla belirlenmiş yöntem, ilke ve amaçlara uygun olarak gerçekleştirilir. ● Bütçelerde, ödenekler belirli amaçları gerçekleştirmek üzere tahsis edilir. ise m 23. ya yın cılık A B C D E Bütçelerin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünde aşağıdaki ilkelere uyulur: A B C D E 24. A B C D E Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanun tasarısının metnini maddeler, gider ve gelir cetvellerini kamu idareleri itibarıyla görüşür ve bölümler hâlinde oylar. Merkezî yönetim bütçe kanunu malî yıl başından önce Resmî Gazetede yayımlanır. Kamu yatırım programı, merkezî yönetim bütçe kanununa uygun olarak Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanır ve anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on beş gün içinde Bakanlar Kurulu kararıyla Resmî Gazete’de yayımlanır. A B C D E 19 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB Ödeme emri belgesine bağlandığı hâlde ödenemeyen tutarlar, bütçeye gider yazılarak emanet hesaplarına alınır ve buradan ödenir. Ancak malın alındığı veya hizmetin yapıldığı malî yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar talep edilmeyen emanet hesaplarındaki tutarlar bütçeye gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen tutarlar, mahkeme kararı üzerine ödenir. Kamu idarelerinin nakit mevcudunun tüm ödemeleri karşılayamaması hâlinde giderler, muhasebe kayıtlarına alınma sırasına göre ödenir. Ancak sırasıyla kanunları gereğince diğer kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, prim, fon kesintisi, pay ve benzeri tutarlara, tarifeye bağlı ödemelere, ilama bağlı borçlara, ödenmemesi hâlinde gecikme cezası veya faiz gibi ek yük getirecek borçlara ve ödenmesi talep edilen emanet hesaplarındaki tutarlara öncelik verilir. A B C D E 27. Kamu idarelerinin yıllık iç denetim programı üst yöneticinin önerileri de dikkate alınarak iç denetçiler tarafından hazırlanır ve üst yönetici tarafından onaylanır. İç denetçi, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir: ● Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol yapılarını değerlendirmek ● Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması bakımından incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak ● Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak ● İdarenin harcamalarının, malî işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının, amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans programlarına uygunluğunu denetlemek ve değerlendirmek ● Genel bütçe kapsamı dışında kalan idarelerde muhasebe hizmetlerini yürütmek ise mali hizmetler biriminin görevleri arasında yer almaktadır. A B C D E 28. 29. Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunmak ● Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında ilgili idarenin en üst amirine bildirmek Otomatik stabilizatör, dışarıdan herhangi bir müdahaleye gerek duyulmaksızın ekonomik sistemin içindeki bazı vasıtaların kendiliğinden harekete geçerek iktisadi hayatta gözlemlenen aksaklıkları ve düzensizlikleri azaltmaya ya da iktisadi hayatı dengelemeye yarayan araçlardır. Vergiler içinde otomatik stabilizatörlük gücü yani gelir esnekliği en fazla olan vergi türü kişisel gelir vergisidir. En düşük esnekliğe sahip olan vergi türü ise servet vergileridir. Seçeneklerde yer alan veraset ve intikal vergisi de servet vergisidir. A B C D E 30. Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli artışlar anlamına gelmekte olup bu dönemlerde toplam talep toplam arzı aştığından talep şişkinliği yaşanmaktadır. Enflasyonist dönemlerde hükümetin amacı toplam talebi azaltmaktır. Dolayısıyla hükûmet ya kamu harcamalarını azaltmak suretiyle ya vergi oranlarını artırmak suretiyle ya da kişi ya da firmalardan yapılacak borçlanma ile toplam talebi düşürecektir. Enflasyonun sebep olduğu sonuçlar şunlardır: Mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak ● Sıfır Tabanlı Bütçeleme Sisteminde, her yılın işlemleri kendi bünyesi içinde yargılanmakta olup geçmiş yılların politikalarına ya hiç önem verilmemekte veya çok az bağlantı kurulmaktadır. Bir başka deyişle tüm faaliyet ve harcamaların temel gerekçesinin yeniden ve baştan belirlendiği, bütçedeki her harcama kaleminin değerlendirmesinin yapıldığı bir bütçe sistemidir. Hiçbir harcama kalemi bütçede otomatik olarak yer almamakta ve her bir harcama kalemi diğer harcamalar ışığında yeniden gözden geçirilmektedir. A B C D E ya yın cılık İlgili olduğu mali yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde alacaklıları tarafından geçerli bir mazerete dayanmaksızın, yazılı talep edilmediğinden veya belgeleri verilmediğinden dolayı ödenemeyen borçlar zaman aşımına uğrayarak kamu idareleri lehine düşer. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde, bir taahhüde ve harcama talimatına dayanmayan giderlere ilişkin olup Maliye Bakanlığınca belirlenecek ekonomik kodlardan yapılan ve bütçede ödeneği öngörülmüş olmakla birlikte oluştuğu yer ve zamanda ödeneği bulunmayan giderler; dayanağını oluşturan harcama belgeleri de eklenmek suretiyle usulüne göre gerçekleştirilerek ilgili hesaplara alınır ve ödeneğinin gelmesini müteakip ödenir. Bu tutarlara ilişkin ödenek gönderme belgeleri, en geç mali yılın sonuna kadar muhasebe birimine gönderilerek muhasebeleştirme işlemleri tamamlanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usül ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir. İç denetçi bu görevlerini, İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getirir. ise m 26. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 ● Kaynak dağılımı bozulur. ● Kamu gelirleri, reel olarak azalır. ● Kamu harcamaları görünüşte artar. ● Paranın satın alma gücü azalır. ● Gelir dağılımı bozulur. ● Üretim yapmak cazibesini yitirir. ● Refah düzeyi azalır. ● Kişilerin tasarruf eğilimleri azalır. A B C D E 20 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 31. 20 17- K P S S /A B Kamu kesiminin; ekonomik istikrar (fiyat istikrarı ve tam istihdam), ekonomik büyüme ve bölüşümde adaleti sağlama maksadıyla mali araçları kullanarak oluşturdukları politikalara maliye politikası adı verilir. Söz konusu mali araçlar; kamu gelirleri, kamu harcamaları, bütçe ve borçlanmadır. Hükûmetin ekonomik etkilerini, iktisat politikasının amaçlarına uygun olarak yönlendirme işlevi olan maliye politikası, mali araçlar yoluyla iktisat politikası amaçlarına ulaşma çabasıdır. ● Ekonomik İstikrarı Sağlamak: Bir ekonomide ekonomik istikrarın sağlanabilmesinin iki temel dengeye bağlıdır. Bunlar; fiyatların aşağı ve yukarı dalgalanmamasını ifade eden fiyat istikrarı ile ekonomide işsizliğin olmamasını ifade eden tam istihdamdır. (Tam istihdam dar anlamda işsizliğin olmamasını, geniş anlamda ise tüm üretim faktörlerinin kullanılmasını ifade etmektedir.) A B C D E Para politikası ise Merkez Bankasının munzam (zorunlu) karşılık oranları, reeskont oranları ve açık piyasa işlemleri yoluyla para arzını daraltması ya da genişletmesi yönünde uyguladığı politikalardır. A B C D E Sabit kur politikasının uygulandığı dışa açık bir ekonomide ● 34. Genişletici para politikası ile para arzı artar. Artan para arzı, faizlerin düşmesine ve yurt içi sermayenin yurt dışına kaymasına neden olur. Bu sebeple para arzı tekrar daralır. Sonuç olarak başlangıç seviyeye dönülür. Ayrıca yurt içi fiyatlar arttığından ithalat ucuzlar ve ihracat pahalılaşır. Bu durum da yurt içi talebi, yurt dışına kaydırarak daraltıcı etki yaratır. Bu sebeple para politikası etkin değildir. Genişletici maliye politikası ile kamu harcamaları artar. Artan harcamalar, işlem güdüsüyle para talebini de artırır. Bu sebeple faizler yükseldiğinden yabancı sermaye ülke içine girer. Sermaye girişine pararlele olarak ekonomide artan döviz nedeniyle Merkez Bankası, döviz alımı yapar. Döviz alımı yapıldığından ekonomide yerli para arzı artar. Para arzı arttığından faizler düşer ve yatırımlar artar. Sonuç olarak ekonomide genişletici etki meydana geldiğinden maliye politikası etkindir. ya yın cılık ● ise m 32. Post Keynesyen ekolün savunucuları, ekonomik büyüme, gelir dağılımı ve fiyatlama üzerinde durmuşlardır. Ekonomik büyüme ve gelir dağılımını ilişkilendirerek ve bu iki kavramın temel belirleyicisinin yatırım oranı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Piyasada karlılık oranlarının (mark-up), yani fiyatlamanın yatırımı belirleyen etken olarak görmüşlerdir. IS-LM analizleri yapmışlardır. ● Geçmiş ekonomik deneyimleri dikkate almışlar, geleceğin belirsiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. ● Ücretler ve fiyatlar aşağı doğru esnek değildir ve ekonomide yapısal işsizlik vardır. ● Ücretler sendikalar ile işverenler arasında belirlendiğinden fiyatlar ise oligopolistik piyasa yapısından dolayı esnek değildir, bu da ekonomik istikrarsızlığa neden olmaktadır. ● Maliye ve para politikaları birlikte kullanılmalıdır. Ancak maliye politikası daha etkindir. A B C D E A B C D E 33. Maliye politikasının amaçları şunlardır: ● ● ● İktisadi Büyüme ve Kalkınmayı Sağlamak: Büyüme, ekonominin belirli bir millî gelirindeki reel gelişimi diğer bir deyişle üretilen ürün miktarındaki artışı ifade ederken kalkınma belirli bir dönemde ülkede ekonomik ve sosyal her anlamda ilerleme ve gelişmeyi kapsayan bir ifadedir. 35. Gelir Dağılımında Adaleti Sağlamak: Devlet ekonomiden vergi vb. gelirler toplamakta, daha sonra bu gelirleri kamu hizmetlerini gerçekleştirmek için harcamaktadır. Burada toplanan gelirlerin harcama olarak ekonomiye yeniden katılmasına gelirin yeniden dağılımı denilmektedir. Özel usulsüzlük suçları genel olarak fatura, fiş, serbest meslek makbuzu gibi belgelerin verilmemesi veya alınmaması ile ilgilidir. Ayrıca günü gününe defter kaydı, vergi levhası asılması gibi başka bazı şekli ödevlere uymama fiilleri de özel usulsüzlük suçu kapsamına alınmıştır. Özel usulsüzlük suçları yakın tehlike suçu olarak adlandırılmaktadır. Özel usulsüzlük suçlarının önemli kısmı, vergi mükelleflerinin belge bulundurmama, verme, alma yükümlülüğüne uymaması durumlarında cezalandırılmaktadır. Kaynak Dağılımında Etkinliği Sağlamak: Bir ekonomide kaynaklar kıt ihtiyaçlar sonsuzdur. Kıt olan kaynakların hem kamu ve özel sektör arasında paylaşımı hem de özel sektörün ve kamu sektörün bu kaynakları etkin bir şekilde kullanımı ulaşılması güç ama zorunlu olan amaçlardan biridir. Seçeneklerde yer alan diğer ifadeler ise genel usulsüzlük suçlarıdır. A B C D E 21 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 36. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 Aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler bu kanunun esaslarına göre defter tutmaya mecburdur: ● Ticaret ve sanat erbabı ● Ticaret şirketleri ● İktisadi kamu müesseseleri ● Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ● Serbest meslek erbabı ● Çiftçiler Kurum kazancının vergilendirilmesinde; Defter tutma mecburiyeti aşağıda yazılı gerçek ve tüzel kişiler hakkında uygulanmaz: ● Gelir vergisinden muaf olan esnaf ve gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler ● Gelir Vergisi Kanunu’na göre, kazançları basit usulde tesbit edilenler ● Kurumlar vergisinden muaf olan ● İktisadi kamu müesseseleri ● Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ● ihraç edilen menkul kıymetlere ilişkin tüm giderler ● ilk tesis ve örgütleme giderleri veya kuruluş ve geliştirme giderleri ● genel kurul toplantıları ile birleşme, fesih ve tasfi ye giderleri (Hissedarların seyahat giderleri ile kokteyl ve ziyafet giderleri indirilemez.) ● sigorta teknik ihtiyatları (Sigorta şirketlerince gider yazılır.) ● eshamlı (hisseli) komandit şirketlerde yani sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde komandite ortağın kâr payı ● katılım bankalarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları ● zararlar (cari yılın veya geçmiş 5 yılın zararları) ● bağış ve yardımlar (Kazancın %5’ini aşamaz.) kurum kazancından indirilmektedir. A B C D E A B C D E Aşağıda yazılı resmi makamlarla gerçek ve tüzel kişiler, her ay muttali oldukları (bilgi edindikleri) ölüm vakaları ile intikalleri ertesi ayın 15 inci günü akşamına kadar vergi dairesine yazı ile bildirmeye mecburdur. ● Sulh yargıçları, icra, nüfus ve tapu memurları ● Yabancı memleketlerdeki Türk konsolosları veya konsolosluk görevini yapanlar (Memur oldukları yerde ölen Türk tebaasının soyadı, adı ve sıfatları ile Türkiye’deki ikametgahlarını Maliye Bakanlığına bildirirler.) ● Mahalle ve köy muhtarları (Kendi mahalle veya köylerinde ölenleri bildirirler) ● Banka, bankerler ve şirketler ile emanet kabul eden gerçek ve tüzel kişiler (Mevduat, şirket hissesi, emanet para ve eşya veya sair suretle alacak sahiplerinden birinin ölümü hâlinde, ölenin soyadını, adını, alacağının nevini ve miktarını bildirirler.) ise m 37. ya yın cılık 39. ● ● Deniz ulaştırmalarında %15 ● Kara ulaştırmalarında %12 ● Hava ulaştırmalarında %5 Buna göre kurumlar vergisine tabi safi kazanç = (100.000 x %5) + (120.000 x %15) + (250.000 x %12) A B C D E 40. Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, indirilemeyecek giderler şunlardır: ● ● 5.000 + 18.000 + 30.000 = 53.000 TL A B C D E 38. Yabancı ulaştırma kurumlarında matrahı oluşturacak safi kurum kazancı, Türkiye’de elde edilen hasılata, ortalama emsal oranlarının uygulanması ile bulunur. Bu şekilde yabancı ulaştırma kurumlarının (net kazançları) matrahları, götürü usulde tespit edilir yani giderler dikkate alınmaz. Ortalama emsal oranları Maliye Bakanlığınca tespit edilir ve Resmî Gazete’de yayımlanır. Tebliğ ile belirlenen oranlar şöyledir: Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler Damga vergisine tabi olan kağıtlar şunlardır: ● Sözleşmeler, taahhütnameler, teminatlar, temlikname, kefalet, rehin senetleri vb. ● Makbuzlar, beyannameler (GV, KV vb.), bildirgeler, resmi dairelere sunulan bilançolar, gelir tabloları, işletme hesap özetleri ● Konşimento, irat senedi, ipotekli borç senedi vb. ● Kararlar ve mazbatalar (ihale ve hakem kararları) Damga vergisine tabi olmayan kâğıtlar ise şunlardır: Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler. ● Noter kâğıdı, mal beyanı vb. Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar ● Protesto, vekâletname, resen senet, banka çekleri ● Nüfus cüzdanı, aile cüzdanı, ehliyet ● Sürücü çalışma, motorlu araç trafik ve tescil, iş makinesi tescil belgesi ● Pasaport, yabancılar için ikamet tezkeresi ● Ayrılan yedek akçeler ● Para cezaları, vergi cezaları, gecikme faizleri ● Menkul kıymetlerin itibari değerlerinin altında ihracından doğan zararlar A B C D E 22 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 1. MU H A S E B E Tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir. Kişilik kavramı; işletmenin sahip veya sahiplerinden, yöneticilerinden, personelinden ve diğer ilgililerden ayrı bir kişiliğe sahip olduğunu ve o işletmenin muhasebe işlemlerinin sadece bu kişilik adına yürütülmesi gerektiğini öngörür. Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, sosyal sorumluluk kavramı muhasebenin işlevini yerine getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı, ‘‘Muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder.’’ şeklinde tanımlanmıştır. Dönemsellik kavramı; işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Sosyal sorumluluk kavramı, muhasebenin işlevini yerine getirme hususundaki sorumluluğunu belirtmekte ve muhasebenin kapsamını, anlamını, yerini ve amacını göstermektedir. Sosyal sorumluluk kavramı; muhasebenin organizasyonunda, muhasebe uygulamalarının yürütülmesinde ve mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasında; belli kişi veya grupların değil, tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi ve dolayısıyla bilgi üretiminde gerçeğe uygun, tarafsız ve dürüst davranılması gereğini ifade eder. 3. Geçmiş yıllara ait faaliyet dönemlerinde ortaya çıkan ve dönem net karından ortaklara dağıtımı yapılmayan hesapları izlemek amacıyla kullanılan hesap Geçmiş Yıllar Kârları hesabıdır. Kâr dağıtımına karar veren işletmelerde söz konuş hesap borçlandırılarak, Ortaklara Borçlar hesabı alacaklandırılır. İşletmenin ortaklara kar payı dağıtması kaydı: ya yın cılık Parayla ölçülme kavramı, parayla ölçülebilen iktisadi olay ve işlemlerin muhasebeye ortak bir ölçü olarak para birimiyle yansıtılmasını ifade eder. Parayla ölçülme kavramına göre kayıtlar yapıldıkları tarihte ulusal para birimine göre yapılmalıdır. İşletme yapmış olduğu tahsilatı 10.000$ üzerinden değil, TL karşılığı olan 20.000 TL üzerinden kayıtlara almıştır. A B C D E Geçmiş Yıllar Karları XXX Kar payının ödenmesi hâlinde ise yapılacak kayıt şu şekilde olacaktır: Ortaklara Borçlar XXX Kasa A B C D E 2. XXX Ortaklara Borçlar ise m Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte, bazı durumlarda farklılıklar ortaya çıkabilir. Bu takdirde, özün biçime önceliği esastır. 20 17- K P S S /A B XXX A B C D E Tarafsızlık ve belgelendirme kavramı, muhasebe kayıtlarının gerçek durumu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif belgelere dayandırılması ve muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve ön yargısız davranılması gereğini ifade eder. 4. Özün önceliği kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade eder. Tam açıklama kavramı; mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder. Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir. Yansıtma hesapları, maliyet hesaplarında kullanılmaktadır. Maliyet hesapları şunlardır: ● 710 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri ● 720 Direkt İşçilik Giderleri ● 730 Genel Üretim Giderleri ● 740 Hizmet Üretim Maliyeti ● 750 Araştırma ve Geliştirme Giderleri ● 760 Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri ● 770 Genel Yönetim Giderleri ● 780 Finansman Giderleri Yukarıda bahsi geçen hesapların yansıtma hesapları ise şu şekildedir: 23 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 ● 711 Direkt İlk Madde ve Malzeme Giderleri Yansıtma hesabı ● 721 Direkt İşçilik Giderleri Yansıtma hesabı ● 731 Genel Üretim Giderleri Yansıtma hesabı ● 741 Hizmet Üretim Giderleri Yansıtma hesabı ● 751 Araştırma ve Geliştirme Giderleri Yansıtma hesabı ● 761 Pazarlama, Satış ve Dağıtım Giderleri Yansıtma hesabı ● 771 Genel Yönetim Giderleri Yansıtma hesabı ● 781 Finansman Giderleri Yansıtma hesabı 7. Vergi usul kanunu 272. maddesine göre gayrimenkuller için yapılan değer arttırıcı harcamalar ve gayrimenkullerin değerini arttıran harcamalar maliyet bedeline dahil edilir. Ancak gayrimenkuller kira ile tutulmuşsa yapılan bu harcamalar özel maliyet bedeli olarak tekdüzen hesap planında yer alan özel maliyetler hesabında takip edilecektir. Yine Vergi usul kanunu 327. maddesine göre özel maliyet bedelleri kira süresine göre ve eşit yüzdelerle (normal amortisman yöntemi) itfa edilecektir. Ayrıca aynı madde gereğince özel maliyet bedellerinin itfa edilmesinde azalan bakiyeler yoluyla amortisman yöntemi kullanılmayacağı anlaşılmaktadır. Soruda kira süresi 5 yıl olarak verildiğinden ilk yılın sonunda (31.12.2015) 1.600 TL (1/5 yıldan amortisman oranı %20 olacaktır.), ikinci yılın sonunda (31.12.2016) yine 1.600 TL amortisman ayrılmak suretiyle itfa edilecektir. (Gider yazılacaktır.) Seçeneklerde yer alan 653 kodlu Komisyon Giderleri hesabı ise gelir tablosu hesapları arasında yer almakta olup yansıtma hesabı bulunmamaktadır. A B C D E İşletmenin 01.03.2015 tarihinde yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: TEZ işletmesi, mallarını yurt dışına sattığından Yurt Dışı Satışlar hesabı alacaklandırılır. Alacaklandırılacak tutar ise 60.000$ x 1,8 = 108.000 TL olacaktır. Ödeme işletmenin banka hesabına yapıldığından borçlandırılacak hesap Bankalar hesabı olacaktır. 108.000 Yurt Dışı Satışlar 108.000 İşletme sürekli envanter yöntemini tercih ettiğinden her satış kaydından sonra maliyet kaydı da yapılacaktır. Satılan Ticari Malın Maliyeti 100.000 Ticari Mallar 100.000 8.000 1.440 101 Alınan Çekler 9.440 KDV tutarı: 8.000 x %18 = 1.440 ya yın cılık Bankalar 264 Özel Maliyetler 191 İndirilecek KDV ise m 5. İşletmenin 31.12.2015 tarihinde ise yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 770 Genel Yönetim Giderleri 1.600 268 Birikmiş Amortismanlar 1.600 Ayrıca 31.12.2016, 31.12.2017, 31.12.2018, 31.12.2019 tarihinde de yukarıdaki kayıt tekrarlanmalıdır. A B C D E A B C D E 6. Senedin iskonto ettirilmesi yani kırdırılması ile iskonto ettirilen senet, ters kayıtla alacaklandırılarak kapatılır. İşletme tarafından tahsilatı yapılan tutar borçlandırılır. Arada oluşan olumsuz fark ise işletme açısından gider sayıldığından Finansman Giderleri hesabı borçlandırılır. Dolayısıyla yapılacak kayıt şu şekildedir: Kasa Finansman Giderleri Alacak Senetleri 22.560 4.240 26.800 A B C D E 24 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 8. 20 17- K P S S /A B 10. KDV’siz tutar = 177.000 / 1,18 = 150.000 TL (brüt satış) GELİR TABLOSU Brüt Satışlar 150.000 1. Yurt içi satışlar 150.000 2. Yurt dışı satışlar --- Satış İndirimleri (–) 19.000 1. Satış iadeleri 10.000 2. Satış iskontoları 501 Ödenmemiş Sermaye 9.000 Net Satışlar 131.000 Satışların Maliyeti (–) 80.000 1. Satılan ticari mallar maliyeti 80.000 Brüt Satış Kârı 51.000 Faaliyet Giderleri (–) 2. Pazarlama satış dağ. giderleri --20.000 Faaliyet Kârı 15.000 60.000 Çıkarılan hisse senetleri çıkarılma değerinin (nominal) üzerinde satıldığında ise yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir (27.03.2016): 1.000 3. Genel yönetim giderleri 60.000 500 Sermaye 21.000 + AR-GE 1. AR-GE giderleri İşletme sermaye artırımına karar verdiğinde (sermaye artırımı dolayısıyla hisse senedi çıkardığında) arttırılacak tutar kadar ödenmemiş sermaye hesabının borcuna, sermaye hesabının ise alacağına kayıt yapılmalıdır. 29.01.2016 tarihinde yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 102 Bankalar 65.000 501 Ödenmemiş Sermaye 520 Hisse Senedi İhraç Primleri Finansman giderleri (–) 60.000 5.000 Olağan kâr Brüt satışlar – Satış indirimleri = Net satışlar A B C D E 150.000 – 19.000 = 131.000 Net satışlar – Satışların maliyeti = Brüt satış kârı 11. 131.000 – 80.000 = 51.000 ya yın cılık Brüt satış kârı – faaliyet giderleri 51.000 – (21.000 + ARGE) = 15.000 30.000 – ARGE = 15.000 ARGE = 15.000 Araştırma ve geliştirme giderleri 15.000 TL olarak bulunacaktır. 654 Karşılık Giderler hesabı, ilgili giderler meydana geldiğinde hesabın borcuna, dönem sonunda ise 690 Dönem Kârı veya Zararı hesabına devredilerek kapatılır. A B C D E ise m (PSDG + GYG + ARGE) = Faaliyet kârı 51.000 – faaliyet giderleri (1.000 + 20.000 + ARGE) = 15.000 654 Karşılık Giderleri hesabı, işletmelerin aktifinde yer alan değerlere ilişkin olarak ayrılan karşılıkların gider olarak yazıldığı hesaptır. Bilançonun aktifinde bulunan hesaplarda ortaya çıkan değer düşüklükleri için ayrılan söz konusu karşılıklar ihtiyatlılık kavramı gereği kullanılmaktadır. 12. Alıcı firmanın alış kaydı: A B C D E 9. 153 Ticari Mallar 191 İndirilecek KDV Kredili mal satışı ile işletme Alıcılar hesabını borçlandırırken yaptığı satış dolayısıyla Yurt İçi Satışlar hesabını alacaklandırır. Alıcılar 321 Borç Senetleri XXX XXX 50.000 TL’nin 10.000 TL’si kadar iskonto yapılmıştır. 50.000 TL değerinde mal alışında bulunulduğunda 9.000 TL indirilecek KDV hesabı kullanılarak KDV indirimi yapılmıştır. Dolayısıyla 10.000 TL’nin KDV’si (1.800 TL) kadar tutar indirim hesabından çıkarılmalıdır. Ayrıca aynı ay içerisinde iskonto yapılması hâlinde indirilecek KDV hesabı 1.800 TL alacaklandırılmalı, izleyen aylarda iskonto yapılması hâlinde ise aylık kdv tahakkuk kayıtları yapılmış olacağından dolayı hesaplanan KDV hesabı 1.800 TL alacaklandırılarak kayıt yapılmalıdır. İşletme stok hareketlerini sürekli envanter yöntemine göre muhasebeleştirdiğinden her yapılan satış kaydından sonra maliyet kaydı da yapılmaktadır. Satılan Ticari Mallar Maliyeti Ticari Mallar 59.000 KDV Kanun’na göre, satış anında yapılan ticari teamüllere uygun miktardaki iskontolar KDV matrahına dâhil değildir. Sorumuzda önemli olan husus iskontonun satış anında yapılması hâlinde KDV hesaplanmayacağı, ileri bir tarihte yapılması hâlinde KDV hesaplanacağıdır. XXX Yurt İçi Satışlar Hesaplanan KDV 50.000 9.000 XXX XXX A B C D E 25 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 14. Alıcı firma tarafından yapılması gereken iskonto kaydı aşağıdaki gibidir: 321 Borç Senetleri 11.800 153 Ticari Mallar 191 İndirilecek KDV 10.000 1.800 NOT: Satış İskontoları hesabı satıcı firma tarafından yapılacak kayıtlarda kullanılacak olup alıcı firma tarafından kullanılacak hesap ise yukarıda görüldüğü üzere Ticari Mallar hesabı olacaktır. Pasifi düzenleyici aktif karakterli hesaplar şunlardır: ● 302 Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri(–) ● 308 Menkul Kıymetler İhraç Farkı (–) ● 322 Borç Senetleri Reeskontu (–) ● 337 Diğer Borç Senetleri Reeskontu (–) ● 371 Dönem Kârının Peşin Ödenen Vergi Ve Diğer Yükümlülükleri (–) ● 402 Ertelenmiş Finansal Kiralama Borçlanma Maliyetleri(–) ● 408 Menkul Kıymetler İhraç Farkı (–) ● 422 Borç Senetleri Reeskontu (–) ● 437 Diğer Borç Senetleri Reeskontu (–) ● 501 Ödenmemiş Sermaye (–) ● 580 Geçmiş Yıllar Zararları (–) ● 591 Dönem Net Zararı (–) A B C D E Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı hesabı aktifi düzenleyen pasif karakterli bir hesap olup seçeneklerdeki diğer hesaplar pasifi düzenleyen aktif karakterli hesaplardandır. Bilindiği üzere avans alınması hâlinde 340 ALINAN SİPARİŞ AVANSLARI hesabının kullanılması gerekir. Sorunun çözümünün kolay algılanabilmesi için öncelikle işletmenin daha önceden almış olduğu avansın kaydı yapılacak olursa 100 Kasa ise m 13. ya yın cılık A B C D E 2.000 340 Alınan Sipariş Avansları 2.000 600 Yurt İçi Satışlar 391 Hesaplanan KDV İndirilecek KDV hesabı ay içerisinde borçlu olarak kullanıldığından ay sonunda aylık toplam bakiyesine alacak kaydı yapılarak kapatılmalıdır. Hesaplanan KDV hesabı ay içerisinde alacaklı olarak kullanıldığından ay sonunda aylık toplam bakiyesine borç kaydı yapılarak kapatılmalıdır. İndirilecek KDV toplamının, hesaplanan KDV toplamından büyük olması hâlinde aradaki fark bir sonraki aya devreden KDV olacaktır. Hesaplanan KDV toplamının, indirilecek KDV toplamından büyük olması hâlinde ise aradaki fark aylık olarak beyan edilip ödenecek katma değer vergisidir ve Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabında izlenir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır: Satışın yapıldığı sırada avansın alındığı tarihte alacak kaydı yapılan alınan Sipariş Avansları hesabına borç kaydı yapılarak hesap kapatılmalıdır. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 340 Alınan Sipariş Avansları 101 Alınan Çekler 121 Alacak Senetleri 15. 2.000 3.000 6.800 391 Hesaplanan KDV 10.000 1.800 4.750 191 İndirilecek KDV 360 Ödenecek Vergi ve Fon A B C D E 3.750 1.000 A B C D E 26 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 16. 20 17- K P S S /A B 18. 7/A ve 7/B seçeneği maliyet hesapları aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir: 7/A 7/B Direkt ilk madde ve malzeme giderleri İlk madde ve malzeme giderleri Direkt işçilik giderleri İşçi ücret ve giderleri Genel üretim giderleri Memur ücret ve giderleri Hizmet üretim maliyeti Dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler Araştırma geliştirme giderleri Çeşitli giderler Pazarlama satış dağıtım giderleri Vergi resim harçlar Genel yönetim giderleri Amortisman ve tükenme payları Finansman giderleri Finansman giderleri Muhasebe uygulamaları genel tebliğine göre, Diğer Hazır Değerler hesabı; nitelikleri itibarıyla hazır değer sayılan pullar, vadesi gelmiş kuponlar, tahsil edilecek banka ve posta havaleleri (yoldaki paralar gibi) değerleri kapsar. İşleyişi: Bu değerler elde edildiğinde hesabın borcuna, elden çıkarıldığında da hesabın alacağına kaydedilir. Posta pullarının muhasebeleştirilmesinde iki yöntem kullanılmaktadır. ● Gider Çeşitleri Yansıtma hesabı Aktifleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle diğer hazır değerler hesabında takip edilerek aktife kaydedilecek, dönem sonunda posta pullarının kullanılan miktarı ilgili gider hesabına aktarılarak gider yazılacaktır. İşletme soruda görüldüğü üzere aktifleştirme yöntemini seçmiştir, yapılması gereken kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır: Posta pulları alındığında Üretim Maliyeti hesabı 108 Diğer Hazır Değerler A B C D E 1.000 100 Kasa 1.000 Dönem sonunda 1/ekonomik ömür = Amortisman oranı 1/4 = %25 40.000 x %25 = 10.000 TL ● İlk yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL ● 2. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL ● 3. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL ● 4. yıl ayrılması gereken amortisman = 10.000 TL ise m 17. ya yın cılık 770 Genel Yönetim Giderleri Giderleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle gider hesabına alınacak, dönem sonunda posta pullarının kullanılmayan miktarı diğer hazır değerler hesabında aktifleştirilecektir. İşletme giderleştirme yöntemini seçmiş olsaydı yapılması gereken kaydın aşağıdaki gibi olması gerekirdi. 770 Genel Yönetim Giderleri 1.000 100 Kasa 1.000 Dönem sonunda İşletmenin endirekt kayıt yöntemine göre yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 108 Diğer Hazır Değerler 212 770 Genel Yönetim Giderleri 10.000 Birikmiş Amortismanlar ● 788 Posta pulları alındığında İşletmeler amortismana tabi iktisadi kıymetleri için direkt veya endirekt kayıt yöntemlerinden birini tercih edebilecektir. Ayrıca üretim işletmesi olduğundan muhasebe uygulamaları genel tebliği hükümlerine göre genel üretim giderleri hesabının kullanımı uygun olacaktır. Genel Üretim Giderleri 788 108 Diğer Hazır Değerler 212 A B C D E 10.000 İşletmenin Direkt kayıt yöntemine göre yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. Genel Üretim Giderleri Tesis Makine Cihazlar 10.000 10.000 A B C D E 27 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 19. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 21. Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliği’ne göre, kısa ve uzun vadeli banka kredileri hesaplarının açıklamaları aşağıdaki gibidir: 300 BANKA KREDİLERİ Bu hesap, banka ve diğer finans kuruluşlarından sağlanan kısa vadeli kredilere ilişkin tutarları içeren hesap kalemidir. İşleyişi: Alınan kısa vadeli krediler bu hesaba alacak, ödenmeleri hâlinde borç kaydedilir. 400 BANKA KREDİLERİ VUK 285. maddesine göre, borç senetleri mukayyet değerle değerlenir ve değerleme gününde borç senetleri değerleme günü kıymetine irca edilebilir hükmü yer almaktadır. Kanun lafzından borç senetlerine reeskont ayrılmak suretiyle senedin değerleme gününde olan kıymetinin tespit edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki reeskont uygulaması ihtiyari bir uygulama olup kullanılması mükellefin tercihine bırakılmakla birlikte borç senetlerine reeskont uygulayan işletmeler alacak senetlerine de reeskont uygulamak zorundadır. A x n x t / 360 + (n x t) formülü ile, Banka ve diğer finans kuruluşlarından alınan uzun vadeli kredilerin yer aldığı hesaptır. 12.000 x 0,10 x 50 / 360 + (0,10 x 50) = 164,38 İşleyişi: Alınan uzun vadeli krediler bu hesaba alacak, ödenmeleri hâlinde borç kaydedilir. Bilanço tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenecek ana para taksitleri ile vadesi bir yıla düşen tutarlar 303. Uzun Vadeli Kredilerin Anapara Taksitleri ve Faizleri hesabının alacağına aktarılmak suretiyle bu hesaba borç kaydedilir. 322 Borç Senetleri Reeskontu 164,38 647 Reeskont Faiz Gelirleri 164,38 A B C D E NOT: Kredilerin vadesi 1 yıldan az ise 300 BANKA KREDİLERİ hesabı, vadesi 1 yıldan uzun olması hâlinde ise 400 BANKA KREDİLERİ hesabı kullanılacaktır. %10 olan yıllık faiz oranı sorunun çözümünde kullanılmayacak olup kafa karıştırıcı unsur olarak verilmiştir. 100.000 400 Banka Kredileri 100.000 A B C D E 20. 255 DEMİRBAŞLAR hesabı: Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre İşletme faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılan her türlü büro makine ve cihazları ile döşeme, masa, koltuk, dolap, mobilya gibi maddi varlıkların izlendiği hesaptır. Bu nedenle işletme ofisinde (bürosunda) kullanmış olduğu bilgisayarı 255 DEMİRBAŞLAR hesabında izlemesi gerekmektedir. Ayrıca muhasebenin temel kavramlarından olan parayla ölçülme kavramına göre muhasebe işlemleri ulusal para birimine göre yapılacağından TL karşılığı tutarların muhasebe kayıtlarına alınması gerekir. ise m 102 Bankalar ya yın cılık Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 226 Verilen Depozito ve Teminatlar 6.500 102 Bankalar 6.500 Soruda verilen kaydı BGM işletmesi yapmış olsaydı BGM işletmesinin yapması gereken düzeltme kaydı şu şekilde olacaktı: KDV hariç tutar 75.000/1,18 = 63.559,3 KDV tutarı 75.000 – 63.559,3 = 11.440,7 olup yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. 103 Verilen Çek ve Öd Emr. Alınan depozito ve teminatlar hesabı, işletme depozito aldığında kayıt yapılması gereken bir hesaptır. Soruda BTL İşletmesi depozito alan taraf olduğundan yapılan kayıt doğrudur ve düzeltme kaydı yapılmaz. BGM İşletmesinin yapması gereken kayıt ise şu şekildedir: KDV dahil tutar 30.000 x 2,5 = 75.000 255 Demirbaşlar 191 İndirilecek KDV 22. 226 Verilen Depozito ve Teminatlar 326 Alınan Depozito ve Teminatlar 102 Bankalar 63.559,3 11.440,7 75.000 6.500 6.500 13.000 A B C D E A B C D E 28 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 23. 20 17- K P S S /A B ● Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiili sayım sonucu kasa mevcudundan küçük ise aradaki fark kadar sayım ve tesellüm fazlaları hesabına alacak kaydı yapılır. ● Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiili sayım sonucu kasa mevcudundan büyük ise, aradaki fark kadar sayım ve tesellüm noksanları hesabına borç kaydı yapılır. 25. İşleyişi: Borcun doğması hâlinde hesaba alacak, ödenmesi hâlinde ise borç kaydedilir. İşletmenin ortağından borç aldığı sırada yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: Kasa hesabının borç kalanı = Borç toplamı – Alacak toplamı Kasa hesabının borç kalanı = 126.000 – 112.000 = 14.000 olarak bulunacaktır. 100 Kasa Görüldüğü üzere kasa hesabının borç kalanı (14.000), fiili sayım sonucu kasa mevcudundan (13.500) büyüktür. 500 TL sayım ve tesellüm noksanları hesabının borcuna kaydedilmelidir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir. 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları 100.000 331 Ortaklara Borçlar 100.000 İşletmenin ortağına olan borcunu geri ödediğinde yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 500 100 Kasa Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, Ortaklara Borçlar hesabı, işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklara (ferdi işletmelerde işletme sahibine) borçlu bulunduğu tutarların izlendiği hesaptır. 500 331 Ortaklara Borçlar 100 Kasa A B C D E 50.000 50.000 Vergi Usul Kanunu’nun şüpheli alacaklar başlıklı 323. maddesine göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ve yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır. Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. ise m 24. ya yın cılık A B C D E 26. Gelir tablosu hesapları dönem sonu envanter işlemleri ile kapatılması gerektiğinden dolayı bir sonraki dönemin dönem başı bilançosunda bulunmayacaktır. 622 Satılan Hizmet Maliyeti hesabı bir gelir tablosu hesabıdır. A B C D E İşletmenin dava açtığı tarihteki yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 128 Şüpheli Ticari Alacaklar 40.000 120 Alıcılar 40.000 40.000 TL tutarındaki şüpheli alacağın %30’luk kısmına karşılık ayrıldığı için 40.000 x 0,30 = 12.000 TL tutar kadar karşılık ayrılması gerekir. İşletmenin dönem sonunda yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir: 654 Karşılık Giderleri 129 Şüpheli Tic. Alacak. Karş. 27. 12.000 12.000 A B C D E Vergi Usul Kanunu’na göre, reeskont uygulaması için alacak ve borç senede bağlanmış olmalı, söz konusu alacak ve borç senetleri ticari ilişkiden ileri gelmeli, senet bir vade içermeli ve dönem sonunda vadesinin dolmamış olması gereklidir. Bahsi geçen koşulları taşımayan senetler için reeskont uygulaması söz konusu değildir. Örneğin şüpheli hâle gelen senetli alacaklar, şartlara uymayan teminatlı alacaklar ve senede bağlı KDV alacakları için reeskont uygulanamaz. A B C D E 29 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 30. Değerleme, iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre, aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır: ● Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara bağlı olarak her türlü giderlerin toplamını ifade eder. ● Borsa rayici, gerek menkul kıymetler ve kambiyo borsasına, gerekse ticaret borsalarına kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son muamele gününde borsadaki muamelelerinin ortalama değerlerini ifade eder. Normal temevvüçler dışında fiyatlarda bariz kararsızlıklar görülen hâllerde, son muamele günü yerine değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki ortalama rayici esas olarak aldırmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir. ● Tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. ● Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir. ● İtibari değer, her nevi senetlerle esham ve tahvillerin üzerinde yazılı olan değerlerdir. ● Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeridir. ● Emsal bedeli, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması hâlinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir. Hazır Değerler = Kasa + Alınan Çekler + Verilen Çek ve Ödeme Emirleri Hazır Değerler = 9.000 + 4.000 + (–1.000) = 12.000 Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar da soruda 15.000 TL olarak verildiğine göre Nakit Oranı = Hazır Değerler / KVYK Nakit Oranı = 12.000 / 15.000 = 0,8 olacaktır. A B C D E 31. 29. Hazır Değerler: 12.000 Stoklar: 5.000 (Ticari Mallar, stoklar grubunda yer almaktadır.) Buna göre Stok bağımlılık oranı = (KVYK – Hazır Değerler) / Stoklar Stok bağımlılık oranı = (15.000 – 12.000) / 5.000 Stok bağımlılık oranı = 0,6 Diğer Dönen Varlıklar grubunda yer alan hesaplar şunlardır: ● 190 Devreden KDV ● 191 İndirilecek KDV ● 192 Diğer KDV ● 193 Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar ● 195 İş Avansları ● 196 Personel Avansları ● 197 Sayım ve Tesellüm Noksanları ● 198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar ● 199 Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı (-) Stok bağımlılık oranı, kısa vadeli yabancı kaynaklardan hazır değerlerin çıkarılmasından sonra kalan tutarın stoklara bölümü ile elde edilir. Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar: 15.000 ise m A B C D E Nakit oranı, hazır değerlerin kısa vadeli yabancı kaynaklara oranı ile elde edilir. Sorudaki tabloya baktığımızda hazır değerler, Kasa, Alınan Çekler ve Verilen Çek ve Ödeme Emirlerinden oluşmaktadır. ya yın cılık 28. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 A B C D E 32. Likidite oranı, işletmelerin stoklarını kullanmadan kısa vadeli borçlarını ödeyebilme gücünü gösteren orandır. Asittest oranı olarak da adlandırılan likidite oranı, işletmelerin stoklarına ne derecede bağımlı olduğunu göstermektedir. Likidite oranı, dönen varlıklardan stoklar indirildikten sonra kalan tutarın kısa vadeli yabancı kaynaklara bölümü ile elde edilmektedir. Seçeneklerde yer alan 360 Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabı ise Ödenecek Vergi ve Diğer Yükümlülükler grubunda yer almaktadır. Likidite oranı = (Dönen varlıklar-Stoklar) / KVYK Likidite oranı = (20.000 – 5.000) / 15.000 A B C D E Likidite oranı = 1 olacaktır. A B C D E 30 Diğer sayfaya geçiniz. TG D EN EME ÇÖZ ÜM -4 33. 20 17- K P S S /A B 35. Uzun vadeli yabancı kaynakların toplam yabancı kaynaklara oranı, soruda 0,4 olarak verilmiştir. UVYK / (UVYK + KVYK) = 0,4 İşletmelerin faaliyetleri sonucu elde ettikleri karların yeterli düzeyde olup olmadığını değerleme maksadıyla kullanılan oranlara, kârlılık oranları denmektedir. Karlılık oranları şunlardır: UVYK / (UVYK + 15.000) = 2/3 ● Brüt satış kârı / Net satışlar ● Olağan kâr / Net satışlar ● Dönem kârı / Net satışlar ● Faaliyet kârı / Net satışlar ● Faaliyet giderleri / Net satışlar 20.000 + 30.000 = 15.000 + 30.000 + Öz kaynaklar ● Net kâr / Net satışlar Özkaynaklar = 5.000 olacaktır. ● Ekonomik rantabilite ● Net kâr / Toplam varlıklar 3.UVYK = 2.UVYK + 30.000 UVYK = 30.000 Aktif ile pasif toplamı birbirine eşit olacağından Dönen varlıklar + Duran varlıklar = KVYK + UVYK + Özkaynaklar A B C D E Seçeneklerde yer alan asit-test oranı ise likidite oranları arasında yer almakta olup karlılık oranları arasında sayılmamaktadır. TMS 7’ye göre Nakit Akış Tablosu finansman faaliyetlerine ilişkin nakit akışları şu şekildedir: ● Finansman faaliyetlerinden sağlanan nakit girişleri (+) – Kısa vadeli mali borçlardan sağlanan nakit girişleri – Uzun vadeli mali borçlardan sağlanan nakit girişleri ise m 34. ya yın cılık A B C D E KDV’siz bedel = KDV dâhil tutar/ (1+ KDV oranı) KDV’siz bedel = 70.800/ (1+ 0,18) KDV’siz bedel = 60.000 60.000 TL, işletme açısından %25 zarar ile yapılan satış fiyatıdır. Malın maliyeti X olsun – Sermaye artırımından sağlanan nakit girişleri X – X.(%25) = 60.000 – Hisse senedi ihraç primlerinden sağlanan nakit girişleri %75X = 60.000 – Diğer finansman faaliyetlerinden sağlanan nakit girişleri ● 36. X = 80.000 TL olacaktır. Finansman faaliyetlerine ilişkin nakit çıkışları (–) A B C D E – Kısa vadeli mali borç ödemeleri – Uzun vadeli mali borç ödemeleri – Ödenen temettüler – Sermayenin azaltımı – Diğer finansman faaliyetlerine ilişkin nakit çıkışları A B C D E 31 Diğer sayfaya geçiniz. 2017 - KP SS/AB 37. TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 4 39. A malının satış fiyatını 100X olarak varsayalım: 100X TL satış fiyatı iken zarar 40X ise malın maliyeti 140X olur. 140X TL de zarar 40X ise 100X maliyette zarar ? TMS 2’ye göre, tahminî satış fiyatından, tahminî tamamlanma maliyetleri ile satışı gerçekleştirmeye yönelik tahmini satış fiyatı toplamının çıkarılması ile elde edilen değere net gerçekleşebilir değer denmektedir. TMS 12’ye göre vergiye esas değer, varlıkların ya da kaynakların vergisel yönden taşıdığı değeri ifade eder. 100 . 40/140 = %28,5 TMS 16’ya göre gerçeğe uygun değer, piyasa katılımcıları arasında ölçüm tarihinde aynı stoka ilişkin esas piyasadaki olağan bir işlemde bahsi geçen stokun satımıyla elde edilecek veya bir borcun devrinde ödenecek fiyattır. A B C D E VUK’a göre mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir. VUK’a göre tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değerdir. Bankaya yatırılan paranın faiz getirisinin hesaplanışı şu şekildedir: Faiz bedeli = (Anaparara x Faiz oranı x Süre) /1.200 (Faiz getirisi hesaplanışında süre ay olarak belirtildiyse paydada 1.200, yıl olarak belirtildiyse 100, gün olarak belirtiliyse 36.000 yer almaktadır.) ise m 38. ya yın cılık A B C D E 40. Malın maliyetini 100X olarak varsayalım. Satış fiyatı = Maliyet bedeli – iskonto bedeli 442.000 = 100X – (100X • 32 / 100) 442.000 = 100X – 32X = 68X X = 6.500 TL olur. Soruda verilenler formülde yerine konulacak olursa Dolayısıyla malın maliyeti 100X = 650.000 TL olacaktır. 2.250 = (25.000 x Faiz oranı x 9) /1.200 Malın maliyeti üzerinden %32 indirim yapıldığına ve indirim bedeli sorulduğuna göre 2.700.000 = 225.000 x Faiz oranı 650.000 x %32 = 208.000 TL olacaktır. Faiz oranı = %12 Ya da satış fiyatından maliyet bedelinin çıkarılmasıyla da iskonto bedeli elde edilebilir. A B C D E 442.000 = 650.000 – İskonto bedeli İskonto bedeli = 208.000 TL A B C D E 32