Çözüm Kitapçığı Deneme-5

advertisement
KAMU PERSONEL SEÇME SINAVI
LİSANS
ALAN BİLGİSİ TESTİ
(HUKUK-İKTİSAT-MALİYE-MUHASEBE)
17-19 ŞUBAT 2017
Çözüm
Kitapçığı
Deneme-5
Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Merkezimizin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması, yayımlanması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki. mali külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
HUKUK
2017 - KP SS/AB
●
Yüksek yargı organlarına üye seçmek
●
Kanunları Meclise geri göndermek
●
Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunmak
●
Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak
●
Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek
●
Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık
etmek
●
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek
●
Millî Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak ve başkanlık etmek (Cumhurbaşkanı’nın katılmadığı Millî
Güvenlik Kurulu toplantılarına Başbakan başkanlık
eder.)
●
Devlet Denetleme Kurulu başkan ve üyelerini atamak.
Sıkıyönetim, seferberlik ve savaş ilanında; kolluk yetkileri
Genelkurmay Başkanlığına bağlı sıkıyönetim komutanlıklarındadır. Sıkıyönetim hâlinde temel hak ve hürriyetler
kısıtlanabilir, durdurulabilir. Bazı suçlara askerî mahkemelerde bakılır. Sıkıyönetim ilânının TBMM tarafından onaylanması bir parlamento kararı olduğundan Anayasa Mahkemesinin yargısal denetiminin dışındadır. Bu dönemde
çıkacak KHK’leri Anayasa Mahkemesi denetleyemez.
A B C D E
5.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek ise
karşı imza kuralına dâhil işlemler arasında yer alır.
İdari işlemlerin genel amacı, kamu yararının sağlanmasıdır. Dolayısıyla idari işlemler kişisel, özel çıkar sağlama
amacı güdülerek tesis edilemez. İşlemlerin bu amaçla tesis edilmesi amaç unsuru bakımından hukuka aykırılık taşır. Hukuka aykırılık hâlinde yetki saptırması oluşur. Yetki
saptırmasına iptal edilebilirlik yaptırımı uygulanır. Somut
olayda Nihal Yıldız’ın iddiası doğruysa idari işlemde amaç
unsuru yönünden hukuka aykırılık söz konusudur ve iptal
edilebilirlik yaptırımı uygulanır.
A B C D E
A B C D E
Anayasa Mahkemesinin bir görevi de siyasi partilerin kapatılması davalarına bakmaktır. 1982 Anayasası’nda siyasi partilerin Anayasa Mahkemesince kapatılabilmesinin
nedenleri şunlardır:
●
Partinin program ve tüzüğünün anayasaya aykırı olması
●
Partinin eylemlerinin anayasaya aykırı olması
●
Partinin yabancılardan maddi yardım alması
ya yın cılık
2.
4.
Cumhurbaşkanı’nın tek başına yaptığı işlemler şunlardır:
6.
ise m
1.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
Partinin ticari faaliyette bulunması ise kapatılma nedenleri
arasında sayılmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti idaresinin görevleri 6 başlık altında
toplanmıştır.
●
Millî güvenliğin korunması
●
Kamu hizmetlerinin yürütülmesi
●
Kolluk faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi
●
Planlama faaliyetleri
●
Teşvik faaliyetleri
●
İç düzen (öz yönetim) faaliyetleri
İdarenin personel istihdamı, eğitim ve gerekli araç gerecin
sağlanmasına ilişkin görevleri öz yönetim faaliyetleridir.
A B C D E
A B C D E
3.
Sayıştay bir yüksek mahkeme olmamakla birlikte 1982
Anayasası’nın yargı kısmında düzenlenmiştir. Sayıştay
üyeleri, Sayıştay Genel Kurulunun önerdiği adaylar arasından TBMM tarafından seçilir. Sayıştay başkanı yine
Sayıştay’ın önerdiği iki aday arasından TBMM tarafından
seçilir. Yani Sayıştay üyelerini de Sayıştay başkanını da
seçen, TBMM olup Sayıştay, TBMM’ye karşı sorumludur.
7.
A B C D E
Okuma yazma bilmeyen kişilerin oylarının yarım oy sayılması seçimlere yönelik “eşit oy” ilkesine aykırılık teşkil
eder. Seçimlerde oy kullanma yeterliliğine sahip olan her
vatandaşın oyu “bir” sayılır ve eşittir.
A B C D E
2
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
8.
20 17- K P S S /A B
11.
İdari yargı kolu askerî yüksek idare mahkemesi ve Danıştay olmak üzere iki yüksek mahkemenin görev yaptığı bir
temele sahiptir. Bu yanıyla idari yargı örgütü iki bölümde
incelenir. Genel idare örgütünün altında olan ilk derece
mahkemeleri; idare ve vergi mahkemeleri ile Danıştay Kanunu madde 24’te sayılan davalar bakımından Danıştaydır. Üst derece mahkemeleri ise temyiz mahkemesi olarak
Danıştay ve bölge idare mahkemesidir.
A B C D E
Memurun görevden çekilmiş sayılması; yasada sayılmış
koşulların gerçekleşmesi durumunda, idarenin bir işlemiyle memurun istifa etmiş sayılmasıdır müstafi de denir.
Aşağıdaki hallerde memur görevinden çekilmiş sayılır:
İzinsiz, mazeretsiz ve kesintisiz olarak bir ay içerisinde 10 gün işe gelmeme
●
Terhis olduktan sonra 10 gün içinde işe başlamama
●
Aynı yerde göreve atanıp ertesi gün işe başlamama
●
Yabancı ülkelere izinli olarak gönderilip izin bitiminden 15 gün sonra işe başlamama
●
Başka yerdeki göreve atanıp 15 gün içinde göreve
başlanılmaması üzerine verilen ek 10 günlük sürede
de işe başlamama
Görüldüğü gibi izinsiz, mazeretsiz ve kesintisiz olarak 15
gün değil, 10 gün işe gelmeme durumunda memur görevinden çekilmiş sayılır.
A B C D E
Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcılarının, bu
sıfatları dolayısıla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler
●
Hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların
yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensuplarının, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve
bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler
●
Mali işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterlerin
bu sıfatları dolayısıla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler
A B C D E
ya yın cılık
●
●
Söz konusu maddenin 2. fıkrasında ise avukatlar veya
stajyerleri veya yardımcıları dışında kalanların ilgilisinin
rızası hâlinde tanıklıktan çekinemeyeceklerini belirtmektedir. Yani avukat yardımcıları sır sahibinin rızası olsa dahi
tanıklıktan çekinebilirler.
12.
ise m
9.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 46. maddesi
meslekleri ve uğraşları sebebiyle tanıklıktan çekinebilecekleri düzenlemektedir. Buna göre, şu konu ve koşullarda bu kişiler tanıklıktan çekinebilir:
Yetkisizlik iddiasına ilişkin karar geciktirilmeden verilmeli
ve gerektiğinde hemen yargılamaya devam edilmelidir.
Buna göre, kendisine yetkisizlik iddiası yöneltilen mahkeme bu iddiaya ilişkin kararını CMK’nin 18. maddesinin 2.
fıkrasında şu şekilde düzenlemiştir:
●
İlk derece mahkemelerinde sanığın sorgusundan
önce,
●
Bölge adliye mahkemelerinde duruşmasız işlerde incelemenin hemen başlangıcında,
●
Bölge adliye mahkemelerinde duruşmalı işlerde inceleme raporu okunmadan önce
vermelidir.
10.
A B C D E
Adli kolluk, kamu düzeni bozulduktan sonra harekete geçen, suçluları ve delilleri araştıran kolluktur. Soruşturma
işlemlerini cumhuriyet savcısının emriyle yerine getirirler. Adli kolluk, adli görevlerin haricindeki hizmetlerinde,
üstlerinin emrindedir. Gerekli durumlarda veya cumhuriyet savcısının istemiyle diğer kolluk birimleri de adli kolluk görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Kamu düzeni
bozulduktan sonra harekete geçer. Bastırıcı çalışmalar
yaparlar. Ceza hukukuna tabidir. Uyuşmazlıklar adli yargıda çözümlenir. Yalnızca devlet tüzel kişiliği adına çalışır.
Yalnızca bireysel idari işlemlerde bulunur. Tam teşekküllü
polis karakollarında görev yaparlar. İşledikleri suçlarda
cumhuriyet savcılığınca doğrudan kovuşturulurlar.
13.
A B C D E
Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir.
Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi
kararı, hükümdür. Dolayısıyla durma Ceza Muhakemesi
Kanunu tarafından hüküm olarak nitelendirilmemiştir.
A B C D E
3
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
14.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
17.
Sanığın eğiliminin hukuka aykırı olmadığını tespit eden
karara beraat kararı denir. CMK’nin 223. maddesine göre
aşağıdaki hâllerde beraat kararı verilir:
●
Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı
hâller
●
Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit
olduğu hâller
●
Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığı hâller
●
Yüklenen suç sanık tarafından işlenmesine rağmen
olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu
hâller
●
Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit
olmadığı hâller
Bilinçli boşluk durumunda kanun koyucunun bilerek bir
hukuki konuyu düzenlememesi söz konusudur. Kural içi
boşluktan farklıdır. Kural içi boşlukta, boşluk bilerek bırakılmış ve boşluğu, hâkimin doldurması düşünülmüştür.
Bilinçli boşlukta ise boşluk, hâkimin doldurması istendiğinden değil, o hususun zikredilmesi gerekmediğinden
bırakılmıştır.
A B C D E
18.
Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşüldüğü hâllerde
ise ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.
A B C D E
Sahibinin elinden rızası dışında çıkmış taşınır bir malı
kazanan kimse subjektif iyiniyetli olsa dahi kural olarak o
malın mülkiyetini kazanamamaktadır. Söz konusu taşınırı
geri almak için iyiniyetli zilyetlere karşı 5 yıl içinde taşınır
davası açılmalıdır. Kötü niyetli zilyetlere karşı ise bu dava
her zaman açılabilir.
Kanun yollarına başvurulabilmesi için kanunda gösterilen
belli süreler içinde harekete geçerek başvurunun yapılması gerekir. Zira bu sürelerin kaçırılmasından sonra kural
olarak artık o kanun yoluna başvurulamaz. Başvurulsa
bile reddedilir. Kanun yolları için kabul edilen süreler şunlardır:
●
CMK’nin 268. maddesine göre, itiraz kanun yolu için
süre 7 gündür.
●
CMK’nin 273. maddesine göre, istinaf kanun yolu için
süre 7 gündür.
●
●
19.
ise m
15.
ya yın cılık
A B C D E
CMK’nin 291. maddesine göre, temyiz kanun yolu için
süre 7 gündür.
CMK’nin 308. maddesine göre Yargıtay cumhuriyet
başsavcısının sanık aleyhine itirazı kanun yolu için
süre 30 gündür. Yargıtay cumhuriyet başsavcısının
sanık lehine itirazında süre aranmaz.
Hâkimin takdir yetkisinin sınırlarını aşağıdaki durumlar
oluşturmaktadır:
●
Kanunda takdir yetkisinin tanınmış olması gerekir.
●
Takdir yetkisi, kanunun çizdiği sınır içinde kullanılmalıdır.
●
Takdir yetkisi, hakkaniyet ölçüsünde, yani hak (adalet) ve nisfet (vicdan) ölçülerine uygun hareket edilmek suretiyle kullanılmalıdır.
A B C D E
A B C D E
20.
Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar;
1. sırada ölüme bağlı tasarrufların tamamı,
16.
2. sırada sağlar arası kazandırmaların en yeni tarihlisi,
Yasama sorumsuzluğu, milletvekiline disiplin cezası verilmesine engel değildir. Dolayısıyla milletvekili Zeliha
Kovalar’ın kürsüde konuşma yapan milletvekili Betül
Kaçmaz’a küfretmesi durumunda Zeliha Kovalar hakkında disiplin cezası verilebilir.
3. sırada sağlar arası kazandırmaların en eski tarihlisi,
son sırada kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek
ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar tenkis edilir.
A B C D E
A B C D E
4
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
21.
20 17- K P S S /A B
24.
Zilyetlik, bir eşyayı fiilî hâkimiyet altında bulundurma anlamına gelir. Zilyetliğin çeşitleri şu şekilde sıralanabilir:
●
Hakka dayanan - hakka dayanmayan zilyetlik: Hukuka uygun olarak kurulan zilyetlik hakka dayanan, hukukun izin vermediği şeklide tesis edilen zilyetlik ise
hakka dayanmayan zilyetliktir.
●
Asli - ferî zilyetlik: Bir şeye malik sıfatıyla sahip olanlar
o şeyin asli zilyedidir. Bir şeye mülkiyet dışındaki bir
hakka dayanarak sahip olanlar ise feri zilyet sayılırlar.
Buna göre zilyet, bir sınırlı ayni hak veya bir kişisel
hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak
için o şeyi başkasına teslim ederse bunların ikisi de
zilyet olur. Menkul bir malı rehin veren asli zilyet, rehin
alan ise feri zilyettir.
●
●
Değiştirici yenilik doğuran hakların kullanılması ile taraflar arasında mevcut borç ilişkisi değişikliğe uğrar. Seçimlik borçta, seçim hakkının kullanılması, değiştirici yenilik
doğurucu hak kullanımının niteliğini taşır. Hak sahibi, tek
taraflı irade açıklamasında bulunmak suretiyle mevcut
bir hukuki işlemi değiştirmektedir. Ayıplı malın ayıpsızıyla
değiştirilmesi de değiştirici yenilik doğuran hakkın kullanılmasıdır.
A B C D E
Vasıtasız (dolaysız) - vasıtalı (dolaylı) zilyetlik: Eşya
üzerindeki fiilî hakimiyeti doğrudan kullanan kimsenin
zilyetliği vasıtasız zilyetlik; eşya üzerindeki fiilî hâkimiyeti bir başkası aracılığı ile kullanan kimsenin zilyetliği
ise vasıtalı zilyetliktir. Buna göre, ev sahibi vasıtalı zilyet, kiracı ise vasıtasız zilyettir.
25.
Tek başına - birlikte zilyetlik: Bir eşya üzerinde tek
kişinin yalnız başına zilyet olmasıdır. Tek zilyet, asli
veya ferî zilyet olabilir.
Aşağıdaki hâllerde öneride bulunan önerisini geri alabilecektir:
●
Öneri, karşı tarafa varmadan önce, dönme iradesi
varmışsa öneri hüküm ifade etmeyecek, dönme iradesine üstünlük sağlanacaktır.
●
Öneri ile dönme iradesi karşı tarafa aynı anda varırsa bu hâlde de dönme iradesine üstünlük tanınacak,
öneri hüküm ifade etmeyecektir.
●
Öneri karşı tarafa vardığı ancak karşı henüz bunları
öğrenmediğinde, dönme iradesi sonradan varmış ve
daha önceden öğrenilmişse yine dönme iradesine üstünlük tanınmıştır.
●
Öneriyi yapan kabulden önce ölmesi durumunda eğer
şahsi edim söz konusu değilse bu öneriyle mirasçılar
bağlıdır.
22.
Sahibinin elinden rıza ile çıkmaya; emanet verme, tamir
edilmesi veya kuru temizleme yapılması için bırakma örnek olabilir. Kuru temizleme ile ceketinizi bıraktığınızda
sizin elinizden rızanız ile çıkan bir mal söz konusudur.
Kuru temizlemecinin bu malı satması veya bağışlaması
durumunda üçüncü kişi, iyiniyetli ise malın mülkiyetini
derhal kazanır. Görüldüğü üzere kuru temizlemecinin bu
malı satması durumunda Hasan, iyi niyetli olduğu için malın mülkiyetini derhal kazanır. Zira kuru temizlemeci emin
sıfatıyla zilyettir. Bekir kendi iradesi ile taşınırı bırakmıştır.
ise m
ya yın cılık
A B C D E
Görüldüğü üzere aynı anda ulaşsa da öneri mektubuna
öncelik tanınacaktır, ifadesi yanlıştır çünkü öneri ile dönme iradesi karşı tarafa aynı anda varırsa bu hâlde de
dönme iradesine üstünlük tanınacak, öneri hüküm ifade
etmeyecektir.
A B C D E
A B C D E
26.
23.
Borcun konusu olan edim, belirlenmiş özel nitelikleri ve
somut ayırıcı özellikleri itibarıyla tayin edilmişse parça edimi (borcu) söz konusudur. Burada, borcun konusu olan
edim, tüm somut özellikleriyle diğerlerinden ayrılmıştır.
Antika bir fincan takımı buna örnektir.
Edim sadece genel ayırıcı nitelikleri ve miktarları itibarıyla belirlenebiliyorsa cins borcu söz konusudur. Parça
borcu cins borcu ayrımının önemi, kendini özellikle satım
sözleşmelerinde gösterir. Cins, benzeri olan bir edimdir
ve her zaman temin edilebilir. Parça borcunda ise borç
konusu edim benzerlerinden ayrılmıştır ve her zaman temin edilemez. Görüldüğü üzere, 1 kg sucuk teslimi cins ve
bölünebilir edime örnektir.
A B C D E
A B C D E
5
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
27. ●
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
31.
Kamu hukukundan kaynaklanan bir yetkinin kullanılması
●
Meşru Müdafaa
●
Iztırar halinin bulunması
●
Özel hukuktan kaynaklanan bir yetkinin kullanılması
Anonim şirkette nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az %25’i tescilden önce, geri kalanı da şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenir. Payların agio
primlerinin (primli pay) tamamı tescilden önce ödenir.
A B C D E
gibi sebepler hukuka aykırılı ortadan kaldırırken haksız fiil
hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz.
A B C D E
32.
28.
BK’ye göre “Kumar ve bahis bir alacak hakkı doğurmaz.”
Kumar ve bahis borcu için dava açılır ise dava mahkeme
tarafından resen reddedilir. Borçlu, kumar borcunu kendi
rızasıyla öderse ödeme geçerlidir. Alacak hakkı doğurmadığı için B seçeneğinde verilen ifade yanlıştır.
A B C D E
Kambiyo senetleri birer yazılı belge oldukları için üzerlerinde yer alan irade açıklamalarının ilgilileri tarafından imzalanmaları gerekir. Zira Borçlar Kanunu madde 14 hükmü gereği yazılı şekle tabi hukuki işlemlerin borç altına
girenler tarafından imzalanması gerekir. Kanunun emredici hükmü gereği kambiyo senetlerinde sorumluluk imza ile
ortaya çıkmaktadır. Düzenleyen, ciranta, avalist ve kabul
edenin imzaları bulunmak zorundadır. Çünkü kambiyo senetleri de birer hukuki işlemdir.
Komandite ortağın özellikleri şunlardır:
●
Gerçek kişi olabilirler.
●
Emek ve ticari itibar dâhil iktisadi değeri haiz olan her
şeyi sermaye olarak getirebilir.
●
Şirketi yönetmek ve temsil yetkisini haizdirler.
●
Rekabet yasağına tabidirler.
●
Dolaylı, sınırsız ve müteselsil sorumludurlar.
33.
ise m
29.
ya yın cılık
A B C D E
Tıpkı anonim şirket gibi limitet şirketin de kurulabilmesi
için 1 veya daha fazla gerçek yahut tüzel kişinin varlığı
yeterlidir. Buna karşılık kanun koyucu, limitet şirketler
bakımından azami ortak sayısı öngörmüştür. Buna göre,
limitet şirketlerde ortak sayısı 50’yi aşamaz (1-50 ortak).
Anonim şirket pay sahipleri bakımından aranan şartlar limitet şirket ortakları bakımından da caridir.
A B C D E
30.
A B C D E
Şirketi yönetmeye sadece komandite ortaklar yetkilidir.
Komanditer ortakların yönetim yetkileri olmadığı için yöneticilerin yaptığı işlemlere karşı itiraz hakları da yoktur.
Komandite ortakların denetim hakkı kolektif şirket ortaklarının hakkı ile aynıdır. Komanditerler ise iş yılı sonunda ve
iş saatleri içinde denetim haklarını kullanabilir. Komandite
ortaklar, kolektif şirket ortakları gibi rekabet yasağına tabi
iken komanditerler hakkında rekabet hükümleri uygulama
alanı bulmaz. Kâr ve zarar paylaşımında öncelikle sözleşme hükümlerine bakılır. Sözleşmede bir hüküm yoksa
bütün ortaklar eşit olarak katlanırlar.
34.
Nama yazılı kıymetli evrakın özellikleri şunlardır:
●
Belli bir şahsın adını taşıması
●
Emre kaydını içermemesi
●
Kanunen emre yazılı senetlerden sayılmaması
A B C D E
A B C D E
6
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
35.
20 17- K P S S /A B
38.
Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödeme
emrine itiraz edilmezse takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesiyle borçlu, harç ve giderleriyle birlikte borcu öderse
takip son bulur. Tebliğden itibaren 7 gün içerisinde ödeme
emrine itiraz edilebilmesi için bu itirazın dilekçe ile yapılması gerekir.
A B C D E
İflas masasına girmeyen mal ve haklar şunlardır:
●
İflasın açılmasından sonraki kişisel çalışması sonucu
müflis tarafından elde edilen ücret masaya girmez.
●
Borçlunun borcunu temin için üçüncü kişilerin verdiği
rehinler iflas masasına girmez.
●
İflasın açılmasından önce paraya çevrilmiş olan hacizli malların satış bedeli masaya girmez.
●
Kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğu için devri mümkün olmayan mallar masaya girmez.
●
Devredilemediği için paraya çevrilemeyen mallar masaya girmez.
●
Haczi caiz olmayan mallar masaya girmez.
Dikkat edilirse mülkiyeti üçüncü kişilere ait olan rehinli
mallar masaya girmezken mülkiyeti müflise ait rehinli mallar masaya girer.
36.
A B C D E
Mirasçılar ve tereke alacaklıları tasfiye memuru tarafından yapılan işlemlere karşı öğrendikleri tarihten itibaren 7
gün içinde sulh mahkemesine yazılı olarak şikâyette bulunabilir. Tasfiyenin son bulduğuna yani iflasın kapandığına
ilişkin karar, sulh hâkimi tarafından verilir.
39.
●
Başvurma harcı
●
Peşin harç
●
Tahsil harcı
●
İcranın yerine getirilmesi harcı
●
Cezaevleri harcı
●
Feragat harcı
ise m
ya yın cılık
A B C D E
İcra harç ve giderleri şunlardır:
37.
İflas yargılaması içinde bir hukuksal kurum olan iflasın ertelenmesi, sermaye şirketlerinin veya kooperatiflerin ödeyemeyeceği kadar borçlarının olması hâlinde iflas etmelerini önlemek ve finansal durumlarını düzeltmek amacıyla
sunulan iyileştirme projesi çerçevesinde yapılır. Borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş ve bu sebepten dolayı iflasın istenilmiş olması gerekir. Borca batıklık nedeni dışında
iflas istenmişse iflasın ertelenmesine karar verilemez.
A B C D E
40.
●
anonim şirketlerde yönetim kurulu,
İcra takip işlemleri, alacaklının alacak hakkına kavuşmasını amaçlayan ve borçluya karşı icra organınca yapılan
işlemlerdir. Bir işlemin icra takip işlemi olması, icra takip
işleminin tatil ve talik süreleri içerisinde yapılamaması ve
zaman aşımını kesmesi bakımından önemlidir. İcra takip
işlemlerinden olmayan ve icra organlarınca yapılmayan
alacaklı, borçlu ve üçüncü kişiler tarafından tatil ve talik
süreleri içerisinde gerçekleştirilebilen işlemler ise taraf takip işlemleridir. Taraf takip işlemlerinden bazıları şunlardır:
●
limitet şirketlerde müdür veya müdürler kurulu,
●
Takip talebi
●
paylı komandit şirketlerde yönetim kurulu,
●
Haciz talebi
●
kooperatiflerde yönetim kurulu,
●
Satış talebi
●
tasfiye halindeki şirketlerde tasfiye memurları
●
Ödeme emrine itiraz
tarafından yapılır.
●
İstihkak iddiası
Buna göre, iflasın ertelenmesini vakıflar talep edememektedir.
●
Paraların paylaştırılması
●
İhtiyati haciz
Borca batıklık bildirimi;
A B C D E
A B C D E
7
Diğer sayfaya geçiniz.
İK T İS AT
2017 - KP SS/AB
1.
5.
Ekonomide yaşanan değişiklikleri yenilik ve girişimcilik kavramlarına bağlı olarak açıklayan iktisatçı Schumpeter’dir.
Yenilikler, üretim faktörleri miktarları ile üretim miktarı
arasındaki ilişkiyi ifade eden üretim fonksiyonunun değiştirilmesidir. Girişimci ise yenilikleri uygulayan ve sermaye
sisteminde yaşanan değişikliklerin sürekliliğini sağlayan
kişiler olarak tanımlanır.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
Tüketici denge koşulu,
PX
MRS X, Y =
veya
PY
Tüketicinin MRS X, Y >
MU X
MU Y
PX
PX
=
MU X
veya
PY
şeklindedir.
PY
MU Y
>
PX
PY
koşulunda tüke-
tim yapması durumunda dengeye gelebilmesi için
Sonuç olarak Schumpeter’in ekonomi alanında yaptığı en
önemli analiz, kapitalizmi teknolojik yenilik ve girişimciliğe
bağlaması olmuştur.
●
X malının tüketimini arttırarak marjinal faydasını
azaltması ve
●
Y malının tüketimini azaltarak marjinal faydasını arttırması gerekir.
A B C D E
A B C D E
2.
M. Friedman sürekli gelir analizi, geliştirdiği para teorisi ve
istikrar politikalarının karmaşıklığının gösterilmesi üzerine
1976’da Nobel Ödülü’ne layık görülmüştür.
A B C D E
Bir malın fiyatının 15’ten (P1) 18’e (P2) yükselmesi sonucunda arz edilen miktar %50 oranında artarsa söz konusu malın arz esnekliğini bulabilmek için öncelikle malın
fiyat esnekliğini hesaplamak gerekir.
P1
=
18 - 15
15
=
3
15
K=
PL
PK
Arz edilen miktarın %50 oranında artması durumunda arz
esnekliği şu şekilde hesaplanır:
es :
TC
PK
-
80
TC
PK
= 2'dir.
PK
–
K → Sermaye miktarı
L → Emek miktarı
: L şeklindedir.
TC → Toplam maliyet
PL → İş gücü fiyatı
2:L fonksiyonunda,
PL
PL = 8 & PK =
2
& PK =
8
& PK = 4
2
= 80 ve PK = 4 & TC = PK : 80 & TC = 4 : 80 & TC = 320
A B C D E
7.
Maliyetlerin olmadığı varsayımı altında (MC = 0) firma
dengesi, MR = MC = 0 koşulunda oluşur. (Q0 üretim düzeyi)
3
50
=
15
100
P
2.P0
e s = 2, 5 olur.
A B C D E
4.
PL
PK → Sermaye fiyatı
ise m
Malın fiyat esnekliği =
P2 - P1
Maliyet kısıtı fonksiyonu,
K=
Arz esnekliği (es) bir malın arz edilen miktarının, malın fiyatındaki değişmelere olan duyarlılığı olarak ifade edilir.
Arz edilen miktardaki yüzde değişmenin malın fiyatındaki
yüzde değişmeye oranı şeklinde hesaplanır.
ya yın cılık
3.
6.
P0
Bir tüketicinin toplam fayda (TU) fonksiyonu 10kX – X2
şeklinde ise marjinal fayda (MU) fonksiyonu, toplam fayda
fonksiyonunun türevi alınarak bulunur. Marjinal fayda fonksiyonunun sıfıra eşit olduğu noktada ise tüketici doyum
noktasına ulaşır. Söz konusu tüketici doyum noktasında
5 birim mal tükettiğine göre k sayını bulmamız için toplam
fayda fonksiyonunun türevi alınıp sıfıra eşitlenmelidir.
E=1
MR
0
D = P = AR
Q0
2.Q0 Q
Q0 üretim düzeyi negatif eğimli doğrusal talep eğrisinin
orta noktasına denk geldiği için bu üretim düzeyinde birim
esnek talep söz konusudur (E = 1).
Firmanın toplam hasılatının fiyat esnekliği,
TU = 10:kX – X2
MU =10:k – 2X
E TR
P =
10:k – 2:5 = 0
Toplam hasılattaki % değişim
Fiyattaki % değişim
= 1 - E & E TR
P = 1- 1 = 0
k = 1 olarak bulunur.
A B C D E
A B C D E
8
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
8.
20 17- K P S S /A B
Bütçe doğrusu (kısıtı) gelirin tamamının harcandığı ve
zevk ve tercihlerin sabit kabul edildiği bir durumda söz
konusu tüketicinin alabileceği maksimum mal bileşenlerini
gösterir.
11.
y
0
P = ACmin eşitliğinin olduğu y noktası firmanın başa baş
noktasıdır. y noktasında firma üretim yaptığında sabit maliyetlerini ve değişken maliyetlerin tümünü karşılar durumdadır. Firma y noktasında üretim yaparsa zararı sıfır olur
ve normal kâr elde eder.
Fiyat - tüketim eğrisi, tüketicinin geliri ve tercihleri sabit
iken tüketimi yapılan mallardan birinin fiyatındaki bir değişiklik durumunda tüketiciye maksimum fayda sağlayan
mal sepetlerinin seyrini gösteren ve bütçe doğrusunun
eğimi ile denge noktasının değişmesi sonucu oluşan yeni
denge noktalarının geometrik yerini ifade eder.
M
PX
M
PX
X
Fiyat tüketim eğrisinin yatay eksene paralel olduğu durumda talebin fiyat esnekliği bire eşittir. Bunun nedeni, bir
malın miktarında ortaya çıkan değişmenin, fiyatta ortaya
çıkan değişme ile aynı olmasından kaynaklanır.
ya yın cılık
Fiyat-tüketim eğrisi
●
a + b > 1 & ölçeğe göre artan getiri
●
a + b = 1 & ölçeğe göre sabit getiri
●
a + b < 1 & ölçeğe göre azalan getiri
Bu bilgiler doğrultusunda yalnızca I. öncüldeki ifade doğrudur.
A B C D E
10.
Cobb - Douglas tipi üretim fonksiyonunda ikame esneklik
katsayısı 1’e eşittir. Orijine göre, dışbükey eş ürün eğrisini yansıtır ve uzun dönem üretim fonksiyonudur. Üretim
fonksiyonu q = f(K,L) = A :Kb:La şeklinde ifade edilir.
Cobb - Douglas tipi üretim fonksiyonu değişken oranlı üretim fonksiyonu olarak da adlandırılır. Ölçeğe göre getiri
q = f(K,L) = A:Kb:La fonksiyonundan hareketle şu şekilde yorumlanır:
ise m
0
A B C D E
12.
A2
Q
P = AVCmin eşitliğinin olduğu x noktası, firmanın kapanma noktasıdır. x noktasında firma değişken maliyetlerini
karşılayabilecek durumdadır. Bu noktada firmanın üretim
yaptığında ya da yapmadığında oluşacak zararı birbirine
eşittir. Ancak firmanın üretime devam edip etmeyeceği kararı diğer faktörlere bağlıdır.
A B C D E
A1
AVC
x
Dolayısıyla iki malın mevcut olduğunun varsayıldığı bir
ekonomide tüketicinin geliri ile malların fiyatları üç kat
artarsa bütçe doğrusunda herhangi bir değişiklik olmaz.
Y
M
PY
MC
AC
Tüketici gelirindeki artış ya azalışlar bütçe doğrusunu
paralel olarak sağa ya da sola kaydırır, malların fiyatında
ortaya çıkan artış ya da azalışlar ise bütçe doğrusunun
eğimini değiştirir. Ancak aynı oranda ve aynı anda hem
fiyatların hem de gelirin değişmesi bütçe doğrusunun eğimini ve konumunu etkilemez.
9.
P
A B C D E
Tam rekabet piyasasında atomisite, mobilite, homojen
mal ve şeffaflık varsayımları geçerlidir. Atomisite koşulu,
piyasadaki alıcı ve satıcı sayısının çok olmasını mobilite
koşulu piyasaya giriş ve çıkışların önünde bir engel olmamasını, homojen mal koşulu üretilen malların homojen
olduğunu ve şeffaflık koşulu ise üreticiler ve tüketicilerin
tam bilgiye sahip olmasını ifade eder.
13.
Monopson, iş gücü piyasasında emek talep eden bir tek
firmanın bulunmasıdır. Diğer bir ifade ile monopsonun olduğu piyasada emek arz eden işçileri istihdam edecek tek
bir firma vardır.
Monopsoncu bir firmanın piyasadaki emek arz eğrisi pozitif eğimlidir. Bu durumda firmanın bir birim fazla emek
istihdam etmesi bir önceki işçiye daha yüksek ücret
ödemek zorunda olduğunu gösterir. Firma istihdam ettiği bütün işçilere aynı ücreti ödediği için son birim emeğe
ödediği ücreti tüm işçilere uygulayacaktır. Bu sebeple son
istihdam edilen işçinin marjinal maliyeti, ücret düzeyinden
fazladır.
Piyasaya giriş ve çıkışların serbest olmasını ifade eden
mobilite varsayımına göre alıcılar ve satıcılar ekstra bir
maliyete katlanmadan piyasaya kolaylıkla girip çıkabilirler.
Bu durum ise tam rekabet piyasasında uzun dönemde
normal kâr elde etmenin nedeni olarak açıklanır.
A B C D E
A B C D E
9
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
14.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
16.
Monopol piyasasında talep eğrisi negatif eğimlidir. Monopolcü bir firma, talebin fiyat esnekliğinin birden büyük
olduğu bölgede üretim yapar ve firma, malın fiyatını düşürerek toplam hasılatını artırır, talebin fiyat esnekliğinin
birden küçük olduğu bölgede ise fiyatı yükselterek hasılatını artırabilir.
Talebin fiyat esnekliğinin bire eşit olduğu noktada ise monopolcü firma toplam hasılatını maksimize eder. Böyle bir
durumda talepteki yüzde artış, fiyattaki yüzde azalmaya
eşit olduğundan toplam harcamayı da değiştirmez.
Keynes’e göre, 1929 Büyük Bunalımı’nın temel nedeni,
toplam talepte yaşanan yetersizliktir. Klasik Yaklaşımın
varsaydığı, gibi ekonomi tam istihdamda değildir. Keynesyen Yaklaşıma göre ekonominin tam istihdamda olabilmesi için devlet müdahalesi gerekir. Keynesyen iktisat
yaklaşımının varsayımlarından bazıları şunlardır:
●
Ekonomide eksik istihdam koşulları geçerlidir.
●
Ücretler ve fiyatlar yapışkandır.
●
Say Yasası geçerli değildir. Diğer bir deyişle her arz
kendi talebini yaratmaz.
●
Paranın yansızlığı anlayışı reddedilmiştir.
●
Ekonomide tasarruf - yatırım eşitliği her zaman söz
konusu değildir. Keynes’e göre, tasarrufları belirleyen
etken, gelir düzeyidir.
●
Tüketim, harcanabilir kişisel reel gelire bağlıdır.
●
Para sadece işlem amaçlı değil, ihtiyat güdüsüyle ve
spekülasyon güdüsüyle de talep edilir.
●
Ekonomi eksik istihdamda olduğu için toplam arz
(AS) eğrisi yatay eksene paralel olur.
A B C D E
Ancak Keynes’e göre, devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiği için ekonomideki maliye politikasının etkisi,
para politikasının etkisinden daha fazla olacaktır.
15.
Toplam arz ve toplam talebin eşitlendiği noktada ekonomi dengededir. Denge düzeyi toplam arz eğrisi (AS) ile
toplam talep eğrisinin (AD) kesiştiği noktada belirlenen fiyatlar genel düzeyi ile reel gelir düzeyinde oluşur. Toplam
talep eğrisinde ve toplam arz eğrisinde yaşanan değişmeler sonucunda fiyatlar genel düzeyi ve reel gelir düzeyi
değişir.
AS1
P
P1
ise m
ya yın cılık
A B C D E
Para politikası çarpanı,
Mali politika çarpanı,
AS2
0
k 0 .h
k 0 .b.k + h
b → yatırımın faiz esnekliği
k → para talebinin gelir esnekliği
AD
Y2
k0 : b
k0 : b : k + h
k0 → harcama çarpanı
E2
Y1
Marjinal tüketim eğiliminin artması harcama çarpanının
artmasına yol açar.
IS - LM dengesinde,
E1
P2
17.
h → para talebinin faiz esnekliği
Y
Harcama çarpanının (k0) artması söz konusu iki politika
çarpanını da arttıracaktır.
Grafikte görüldüğü üzere toplam talep eğrisi (AD) sabitken toplam arz eğrisi (AS) sağa kaydığında fiyatlar genel
düzeyi (P) düşerken reel gelir düzeyi (Y) artar.
A B C D E
A B C D E
10
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
18.
20 17- K P S S /A B
21.
Marjinal tüketim eğilimi, harcanabilir gelirdeki değişimin
tüketiminde yarattığı değişimi ifade eder. Bu durumda harcanabilir gelirde 50 birimlik artışın tüketimde yaratacağı
değişim şu şekilde olur:
MPC =
dC
dC
& 0, 80 =
& dC = 40
dYd
50
LM eğrisi para piyasasının dengeye geldiği faiz-hasıla
bileşiminin geometrik yeridir. Eğri üzerindeki her noktada, para piyasası dengededir. Faizler ile hasıla arasında
doğru yönlü ilişki olduğu için de LM eğrisi pozitif eğimlidir.
Eğimi h/k şeklindedir.
h: para talebinin faize duyarlılığı
Sonuçta harcanabilir gelirde görülen 50 birimlik artış tüketimde 40 birimlik artışa neden olacaktır. Bu durumda yeni
tüketim düzeyi, C = 120 + 40 & C = 160 olur.
k: para talebinin gelire duyarlılığı
Yani LM eğrisi para talebinin gelire duyarlılığına ve para
talebinin faize duyarlılığına bağlı olarak dikleşir veya yatıklaşır.
A B C D E
Para talebinin gelire duyarlılığı ne kadar fazla ise LM eğrisi o kadar dik olur.
19.
Para talebinin faize duyarlılığı ne kadar azsa LM eğrisi o
kadar dik olur.
İçsel para arzı teorisine göre, piyasa faiz oranlarında gerçekleşecek artış serbest rezerv oranı ve nakit tercih oranını düşürecektir.
Para Çarpanı:
A B C D E
1
rDD + e + c + t : TD
22.
rDD → vadesiz mevduat zorunlu rezerv oranı
e → serbest rezerv oranı
c → nakit tercih oranı
Faiz oranı ve reel gelir bileşimlerinin geometrik yerini gösteren BP eğrisi ödemeler bilançosunun dengede olduğunu ifade eder. Ödemeler bilançosu eğrisinin (BP) üzerinde
yer alan her noktada ödemeler bilançosu dengededir ve
ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarına eşittir.
P
BP
rTD → vadeli mevduat zorunlu rezerv oranı
Bu durumda serbest rezerv ve nakit tercih oranının azalması
para çarpanını dolayısıyla da para arzını arttıracaktır.
A
B
0
ise m
A B C D E
ya yın cılık
t → vadeli mevduat oranı
20.
BP eğrisinin solundaki bölgede ödemeler dengesi fazlası
vardır. Bu bölgede, ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarından büyüktür ve döviz talebi döviz arzından küçüktür.
BP eğrisinin sağındaki bölgede ödemeler dengesi açığı
vardır. Bu bölgede, ülke içi faiz oranları ülke dışı faiz oranlarından küçüktür ve döviz talebi döviz arzından fazladır.
Basit Keynesyen Modeli Gelir-Harcama Modeli olarak da
ifade edilir. Modelde;
●
Amortisman, dolaylı vergiler, sosyal güvenlik kesintileri, sübvansiyonlar, kurumlar vergisi sıfır olarak varsayılır.
●
Ekonomideki fi yat düzeyi ile faiz oranı sabittir.
●
Para arzı dışsaldır yani sabittir.
Y
A B C D E
23.
Basit Keynesyen Model’e göre gelir düzeyinde ortaya çıkan bir artış ile para talebi arasında pozitif yönlü ilişki mevcuttur. Bu nedenle gelir düzeyindeki bir artış para talebini
artırır. Para arzı ise modelde dışsal kabul edildiği için para
talebinde yaşanan bir artış faiz oranlarını yükseltir ancak
faiz oranları ile yatırım arasında negatif yönlü ilişki olması
sebebiyle yatırımlar azalır. Sonuç olarak gelir düzeyindeki
bir artış para arzını değiştirmez, para talebini artırır.
Yaşam Boyu Gelir Hipotezi 1950’lerde F. Modigliani, A.
Ando ve R. Brumberg tarafından geliştirilmiş mikro temelli
yaklaşımdır. Buna göre, ortaya çıkacak değişmelerin tüketim harcamaları üzerindeki etkisini yok etmek amacıyla
yüksek gelir elde ettiklerinde bunu tasarruf ederler. Emeklilik dönemlerinde gelirleri azaldığında tüketimlerini söz
konusu tasarrufları ile finanse ederler. Bireyler gelirlerinde
bir azalma olduğunda ise tüketimlerini kısmak yerine tasarrufları azaltmayı seçerler.
A B C D E
A B C D E
11
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
24.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
27.
Üretim faktörlerinin yani emek, sermaye, toprak ve girişimcinin kullanılması sonucu elde edilen gelirler toplamı
milli geliri oluşturur.
Millî Gelir (MG) = Ücret + Faiz + Rant + Kâr
Para piyasaları, vadesinin bir yıldan az olduğu parasal
fonların arz ve talebinin oluştuğu piyasalardır. Bireyler ya
da finansal kuruluşlar kısa süreli ya da günlük ihtiyaçları
için para piyasalarını kullanırlar.
Para piyasalarının taşıdığı genel özellikleri şu şekildedir:
Millî gelir şu şekilde de hesaplanır:
MG = SMH – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar
Safi millî hasıla (SMH) gerçek üretim gücünü gösterir ve
GSMH’den amortismanların çıkarılması ile hesaplanır.
SMH = GSMH – Amortismanlar
Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere safi milli hasıladan dolaylı vergilerin düşülmesi ile millî gelire ulaşılır.
●
Likiditesi yüksektir.
●
Kısa vadelidir.
●
Risk düşüktür.
●
Paraya çevrilme maliyetleri düşüktür.
●
Fiyat dalgalanması azdır.
A B C D E
A B C D E
25.
Klasik Miktar Teorisi, Irving Fisher tarafından ortaya atılmıştır. Miktar kuramı M:V = P:Y şeklinde ifade edilir ve
para miktarındaki değişmenin fiyatlar genel düzeyini aynı
yönde ve aynı oranda değiştireceğini açıklar.
28.
Klasik Miktar Teorisi’nin varsayımlarından bazıları şunlardır:
●
Para talebinin faiz esnekliği 0’a eşittir.
●
Paranın dolaşım hızı sabittir.
●
Fiyatlar ve ücretler esnektir.
●
Para talebi gelirin bir fonksiyonudur.
●
Para işlem ve ihtiyaç amacıyla talep edilmektedir.
Bu bilgiler doğrultusunda Klasik Miktar Kuramı’na göre,
para talebinin faize esnekliğinin 1’e eşit olduğunun ifade
edildiği B seçeneği yanlıştır.
A B C D E
ya yın cılık
Para talebinin gelir esnekliği 1’e eşittir.
29.
ise m
●
Teklif eğrileri, bir ülkenin belli bir miktar ithal malı karşılığı
belli bir miktar ithal malı karşılığı önerdiği iharç malı miktarını gösterir.
Alıcılar ile satıcıların varlıkların alım satımını yapmak için
toplandıkları örgütlü piyasaya borsa adı verilir ve ekonomik varlıklar birincil ve ikincil piyasa olarak incelenir. Birincil piyasalar devletler veya şirketler tarafından çıkarılmış
olan menkul kıymetlerin ilk alıcılara satıldığı piyasalar,
ikincil piyasalar daha önceden çıkarılmış olan menkul kıymetlerin alınıp satıldığı piyasalar olarak tanımlanır. Ayrıca
borsada işlem altına alınacak ekonomik varlıkların belli
standartlara ayrılabilmesi, homojen olması ve çok miktarlar
sağlanabilmesi gereklidir.
A B C D E
A B C D E
26.
Döviz kuru hedeflemesi döviz kurunu hedeflenen seviyede tutmak amacıyla döviz alım satımının yapıldığı bir uygulamadır ve dolarizasyon ve para kurulu şeklinde yapılır.
30.
Döviz kuru hedeflemesinin ekonomi üzerinde yarattığı
avantajlar şunlardır:
●
Kolay anlaşılabilir nitelikte bir uygulamadır.
●
Dış ticarette konusu olan malların fiyat belirsizliği ortadan kalkar.
İthal ikameci sanayileşme stratejisi ithalatın toplam arz
içindeki oranının azaltılması ve yerli üretimin ön plana
çıkması için uygulanır. İthal ikameci sanayileşme stratejisi
doğrultusunda uygulanan politikalardan bazıları şunlardır:
●
Gümrük tarifeleri ve kotalar yüksek oranda uygulanır.
●
Ulusal paranın aşırı değerlenmesi politikası uygulanır.
●
Enflasyon kontrol altında tutulur.
●
Faiz oranları, piyasa faiz oranlarından düşük tutulur.
●
Zaman tutarsızlığı sorunu ortadan kalkar.
●
Kambiyo denetimi uygulanır.
●
Fiyatları, devlet kuruluşları belirler.
●
Vergi gelirleri çoğunlukla dolaylı vergilerden elde edilir.
Ancak döviz kuru hedeflemesinde merkez bankasının
açıklığı ve hesap verilebilirliği artmaz aksine azalır. Aynı
zamanda döviz kuru hedeflemesinde ekonomi spekülatif
hamlelere maruz kaldığı için finansal kriz yaşanma riski
artar. Dolayısıyla döviz kuru hedeflemesi ile ilgili yalnızca
III. öncül doğrudur.
İthal ikameci sanayileşme stratejisinde döviz kuru serbest
belirlenmez yani kambiyo denetimi uygulanır.
A B C D E
A B C D E
12
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
31.
20 17- K P S S /A B
34.
Üretim hacminde yaşanan değişmeler ile maliyetler arasındaki ilişkiler sabit maliyetler, azalan maliyetler ve artan
maliyetler şeklinde açıklanmıştır.
Üretim faktörlerinin birbiri yerine tam ikame edilebilir olması sonucunda ortaya çıkan ve bir endüstriden diğer bir
endüstriye aktarılan kaynakların, aynı oranda verimli olmaları durumu üretimde sabit maliyetleri diğer bir ifade ile
sabit verimi ifade eder.
Gelişmiş ülkelerden transfer edilen teknoloji ile az gelişmiş ülkelerin sosyal yeteneği daha etkin bir şekilde kullanabilecek seviyeye ulaşmasını açıklayan kalkınma modeli
Abramovitz’in Yakalama Modeli’dir.
Yakalama Modeli’ne göre, teknoloji yönünden ne kadar
geri kalmış bir ülke o kadar çok kalkınma potansiyeline
sahiptir.
Abramovitz’in geliştirdiği modelde esas önemli olan sosyal yetenek olgusudur. Teknoloji açısından geri kalmış bir
ülke, gelişmiş ülkelerden teknolojiyi transfer ettikten sonra
sosyal yeteneğini etkin bir şekilde kullanabilecek düzeye
ulaşarak gelişmiş ülkeleri yakalama potansiyeline sahiptir.
Artan maliyetler diğer bir ifade ile azalan verim, bir kesimden diğerine aktarılan her yeni kaynağın, üretime bir
öncekinden daha az fayda sağlamasını ifade eder. Üretimdeki artan maliyetlerin sonucunda ise ekonomide eksik
uzmanlaşma ortaya çıkar.
A B C D E
Azalan maliyetler diğer bir ifade ile artan verim ise bir kesimden diğerine aktarılan her yeni kaynağın üretime bir
öncekinden daha fazla fayda sağlaması olarak açıklanır.
A B C D E
●
s = marjinal tasarruf eğilimi
●
c = marjinal tüketim eğilimi
●
m = marjinal ithalat eğilimi
Dışa açık bir ekonomide dış ticaret çarpanı 2 ve marjinal
tasarruf eğilimi 0,40 ise dış ticaret çarpanı formülünde yerine yazıldığında
35.
İç maliyet farklılıklarının nedenlerini açıklamak için Faktör
Donatım Teorisi diğer adı ile Heckscher - Ohlin Modeli ortaya çıkmıştır.
Faktör Donatımı modelinde geçerli olan varsayımlardan
bazıları şunlardır:
ya yın cılık
Dış ticaret çarpanı yurt içi talepte yaşanan artışın uluslararası ticaret üzerindeki etkisini gösterir. Denge düzeyinin Y = C + I + G + NX şeklinde gösterildiği dışa açık
bir ekonomide dış ticaret çarpanı 1/(s + m) oranına eşittir.
Aynı zamanda marjinal tasarruf eğilimi ile marjinal tüketim
eğiliminin toplamı 1’e eşittir. (c + s = 1)
ise m
32.
1
=2
0, 40 + m
0, 8 + 2 : m = 1
●
İki mal ve ekonomi vardır.
●
Emek ve sermaye homojendir.
●
Ekonomide tam rekabet koşulları geçerlidir.
●
Ekonomi tam istihdamdadır.
●
Serbest ticaret şartları geçerlidir.
●
Ülkelerdeki faktör donanımları birbirinden farklıdır.
●
Malların faktör yoğunlukları emek yoğun ya da sermaye yoğun olmak üzere farklılık gösterir.
●
Ölçeğe göre sabit getiri koşulları geçerlidir.
●
Ülkelerin talep koşulları benzer kabul edilmiştir.
A B C D E
m = 0, 1 olarak bulunur.
A B C D E
33.
Solow (Neoklasik) Büyüme Modeli’ne göre emek ve sermaye tam tamamlayıcı değil, birbirlerinin yerine ikame
edilebilirdir. Modelde Cobb-Douglas tipi üretim fonksiyonu
kullanılır ve ölçeğe göre sabit getiri söz konusudur.
Ölçeğe göre sabit getiri koşulunda üretim faktörlerinde
yaşanan bir artış durumunda çıktı düzeyi de bu artış oranında artar. Y = f (K, L) şeklindeki gösterilen kapalı fonksiyona teknolojinin de ilave edilmesi halinde fonksiyon
Y = Ka Lβ şeklinde olur. Solow Büyüme Modelinde ölçeğe
göre sabit getiri geçerli olduğu için ise α + β = 1 kabul
edilir.
36.
Yapısalcı yaklaşıma göre az gelişmiş ülkelerin ihraç mallarına yönelen fiyat ve gelir esnekliklerinin düşük olması
ve bu ürünler yerine kullanılabilen sentetik maddelerin geliştirilmesi nedeni ile dış ticaret hadleri az gelişmiş ülkeler
aleyhine dönmektedir.
A B C D E
A B C D E
13
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
37.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
39.
Ekonomide kamu sektörünün etkinliğinin azaltılıp özel
sektörün etkinliğinin artırmasını amaç edinerek Dördüncü
Beş Yıllık Kalkınma Dönemi’nde 24 Ocak 1980 Kararları
uygulamaya konulmuştur.
Türkiye ekonomisinde 24 Ocak 1980 Kararlarından sonra
yaşanan önemli gelişmelerden bazıları şu şekilde özetlenebilir:
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi’nde ekonomideki özel sektörün etkinliğinin artırılması amacıyla 24
Ocak 1980 Kararları uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye,
uygulamaya konulan bu 24 Ocak 1980 Ekonomik İstikrar
Programı ile birlikte liberal dış ticaret politikası uygulamasına geçmiştir. Diğer bir ifade ile ihracata dayalı ve dışa
açık politikalar uygulamıştır.
A B C D E
●
Kambiyo rejimi serbestleştirilmiştir.
●
Sermaye Piyasası Kurulu oluşturulmuştur.
●
Dış ticaret büyük ölçüde serbestleştirilmiştir.
●
Serbest Bölgeler Kanunu yürürlüğe konmuştur.
●
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) faaliyete
geçmiştir.
●
Merkez Bankası açık piyasa işlemlerine başlamıştır.
●
Sermaye hareketleri serbestleştirilmiştir.
38.
Türkiye ekonomisinde, 2001 yılının şubat ayında yaşanan
kriz neticesinde dalgalı kur rejimine geçilmiştir. Dalgalı
kur sistemine geçilmesinin ardından ise Türk lirası, değer
kaybetmiştir. Merkez Bankası, bunun sonucunda döviz
kurunu ve enflasyonu kontrol altına almak amacıyla politikalar uygulamıştır.
ise m
ya yın cılık
A B C D E
40.
Enflasyonla Mücadele Programı’nın genel stratejileri arasında döviz kurunun nominal çapa olarak belirlenmesi yer
almaktadır. Türkiye’de enflasyon hedeflemesine 2002’de
başlanmıştır.
A B C D E
Şubat 2001 Krizi’nin Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı
sonuçlardan bazıları şunlardır:
●
Merkez Bankasının rezervleri tükenmiştir.
●
Gecelik repo faizleri artmıştır.
●
Türk lirası karşısında döviz değerlenmiştir.
●
Dalgalı döviz kuru uygulamasına geçilmiştir.
●
Borsada düşüş yaşanmıştır.
●
Ülkeden sermaye çıkışı yaşanmıştır.
Görüldüğü üzere Şubat 2001 Finansal Krizi sonucunda
Merkez Bankasının rezervlerinde bir artış yaşanmamış,
aksine rezervler tükenmiştir.
A B C D E
14
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
1.
M A L İY E
3.
Hangi kaynakların, ne kadar üretileceğini ve kimler için
üretileceğine üretim faktörleri sahiplerinin karar verdiği
ekonomik sisteme liberal ekonomik sistem denir. Kapitalist sistem ve piyasa ekonomisi sistemi adı da verilen
liberal ekonomik sistemde, özel mülkiyet anlayışı hakim
olup özel hukuk kurallarına dayalı sistem yapısı oluşturulmuştur.
20 17- K P S S /A B
Geleneksel maliye yaklaşımları şunlardır:
●
Kurumsal yakşalım
●
Yapısal yaklaşım
●
Değişim yaklaşımı
●
Refah yaklaşımı
●
Gelir yaklaşımı
Ekonominin bireyci hatlarla örgütlenmesini ve iktisadi kararların bireyler tarafından alınmasını öngören bu sistemde devletin tek görevi, yurttaşların güvenliğini ve ekonomi
dışı gereksinimlerini sağlamak olup daha fazlasına karışmamaktır.
Kurumsal yaklaşımda devlet tarafından yürütülen faaliyetler, hukuki ve idari açıdan incelenir.
A B C D E
Değişim yaklaşımında vergi, fiyat olarak kabul görmekle
birlikte kamu kesiminde optimal üretim seviyesinin tespitinin özel kesime benzer şekilde tespitini amaçlar.
Yapısal yaklaşımda kamu faaliyetleri ile ilgili konular, iktisadi (ekonomik) açıdan incelenir. (örneğin kamu faaliyetlerinin kaynak dağılımına etkisi)
Gelir yaklaşımında amaç, devlet tarafından gerçekleştirilen faaliyetlerin millî gelir üzerindeki etkilerinin görülmesidir. Söz konusu yaklaşım, fonksiyonel maliye olarak da
isimlendirilmektedir.
Refah yaklaşımında ise kamusal faaliyetler ile toplum
refahının ne şekilde maksimumlaştırılması gerektiği incelenir. Diğer bir ifadeyle toplumu meydana getiren bireylerden herhangi birinin refahında bir azalma olmadan toplumsal refahı artırma anlamına gelen Pareto optimumunu
amaçlar.
ya yın cılık
Çağdaş (Modern) yaklaşımlar ise şunlardır:
Yerel yönetim birimlerinin önemli finansman araçlarından biri de merkezî yönetim birimleri tarafından yapılan
yardımlardır. Merkezî teşkilat yapısı tarafından yapılan
yardımların yerel harcamalar üzerindeki artış etkisine ise
sinek kâğıdı etkisi adı verilir. Yapılan yardımlar, yerel idarelerin gelirlerini artıracak, dolayısıyla yerel nitelikli harcamalarda da artış görülecektir.
Siyasi yaklaşım
●
Hukuki yaklaşım
●
İktisadi (Ekonomik) yaklaşım
●
Psikolojik ve sosyolojik yaklaşım
A B C D E
ise m
2.
●
4.
Üretimin herhangi bir biçimde finanse edileceği algısı ile
vatandaşların bazı mal ve hizmetlerin finansmanına katılmak istememesi problemi, bedavacılık sorunu olarak
adlandırılmaktadır. Söz konusu sorun ise tam kamusal bir
diğer ifadeyle saf (pür) kamusal mallarda ortaya çıkmaktadır.
Tam kamusal mallar, devlet tarafından üretilmesi teşkil
eden, bölünebilirlik özelliğine sahip olmayan, fiyatlandırılamayan ve pazarlanması mümkün olmayan mal ve
hizmetlerdir. Söz konusu mal ve hizmetlerin faydası bölünemediğinden bu mal ve hizmetler, üretilip topluma sunulduğunda tüm bireyler bu mal ve hizmetlerin faydasından
ortak olarak yararlanır. Dolayısıyla toplumu oluşturan bireylerden hiçbiri söz konusu mal ve hizmetlerin faydasından mahrum bırakılamaz.
Merkezî yönetim teşkilatının vergi indirimlerine gitmesi,
toplumu oluşturan bireylerin gelirlerini aynı miktarda artıracak ve bu durum yerel nitelikli harcamalar üzerinde de
artış şeklinde yansıyacaktır. Dolayısıyla merkezî yönetimden yapılan toplu transferler (yardımlar), merkezî yönetimin yaptığı vergi indirimlerinden daha fazla miktarda yerel
harcamalara teşvik edecektir.
A B C D E
Adalet, diplomasi, millî savunma gibi hizmetlerden oluşan
tam kamusal mal ve hizmetlerin üretimi için bir finansman
gerekir. Ancak buna karşılık toplumu oluşturan bireyler,
tam kamusal mal ve hizmetler için herhangi bir ödemede
bulunmak istemeseler dahi kamusal mal ve hizmetlerin
faydasından yararlanacaklarının farkındadırlar.
A B C D E
15
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
5.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
7.
Dışsallık bir üretici veya tüketici birimin bir üretim veya
tüketim faaliyeti nedeniyle yine başka bir üretici veya tüketici birimin üretim veya tüketim faaliyetini olumlu ya da
olumsuz bir şekilde etkilemesidir. Dolaylı olarak ilk defa
Adam Smith, sistemli olarak ilk defa Knut Wicksell tarafından ele alınmıştır. Dışsallığın var olduğu durumlarda
kaynak kullanımında etkinliğin bozulabilmesi mümkündür.
Bu nedenle devletin toplumsal anlamda dışsallığın söz
konusu olduğu mal ve hizmetlerin üretiminde bulunması
veya bu mal ve hizmetlerin üretimini düzenlemesi gerekir.
Bir üretim ya da tüketim faaliyetindeki ilave değişiklikten
dolayı ekonomik birimlerin fayda veya maliyet fonksiyonlarındaki olumlu ya da olumsuz değişmelere marjinal dışsallıklar denir. Etki ihmal edilebilir derecede küçük boyutta
ortaya çıkıyor ya da etki belli noktadan sonra ortaya çıkıyorsa inframarjinal dışsallık söz konusu olmaktadır.
(∆G/G) / (∆Y/Y) > 1
Olumlu ya da olumsuz dışsallık, diğer ekonomik birimler
üzerindeki etkilerini piyasa mekanizmasından geçerek
gösterir. Örneğin bir tüketicinin A malına talebi, endüstride
artan getiri varsa A malının ucuzlamasına neden olur. Bu
malı kullanan bir tüketicinin bundan pozitif bir dışsallığı
söz konusu olacaktır. Teknolojik dışsallık, üretim ya da
fayda fonksiyonunda kaymalara neden olarak reel etkiler
meydana getirirler. Örneğin A tüketicisinin otomobil kullanımı sonucu ortaya çıkan zehirli gazlar, B tüketicisinin faydasını azaltacaktır. Burada, teknolojik dışsallığın varlığı
hâlinde tüketici ya da üreticiler maksimizasyon davranışlarında ayarlamalar yapacaklar, bu da fiyatlarda değişiklik
ortaya çıkaracaktır.
∆G/G > ∆Y/Y
olacaktır.
A B C D E
8.
Kamu harcamalarını görünüşte artıran sebepler şunlardır:
●
Para ekonomisinin yaygınlaşması
●
Bütçeleme usulünün değişmesi (safi usulden gayrisafi usule geçilmesi)
●
Para değerinin düşmesi
●
Ülke sınırlarının büyümesi
●
Devletleştirme
Çoğaltan etkisi de denilen kamu harcamalarının çarpan
etkisi, hükûmetin kamu harcamalarını belirli bir düzeyde
artırması sonucu millî gelir düzeyinin, yapılan kamu harcamaları tutarından daha fazla artmasıdır. Bu sebeple
çarpan etkisi ile millî gelir seviyesi artacaktır.
Kamu harcaması çarpanının formülü şu şekildedir:
kg = 1 / (1 – c)
c, marjinal tüketim eğilimidir. Dolayısıyla marjinal tüketim
eğilimi arttıkça çarpanın değeri artacağından etkisi de artacaktır. Millî geliri arttırdığı için de ekonomide yarattığı
etki daraltıcı değil, genişleticidir.
ise m
Toplumda yaşayan bireylere sunulan mal ve hizmetlerin
kalitesinde ya da miktarında artış yaşanmamasına karşın kamu harcamalarında yaşanan artışa görünüşte artış
denmektedir.
ya yın cılık
A B C D E
6.
1883 yılında yapmış olduğu incelemeler neticesinde kamu
harcamalarındaki artışın sebebini, devlet faaliyetlerindeki
sürekli artışa bağlayan ve bu nedenle kamu harcamalarındaki artışın süreklilik kazandığını ifade eden maliyeci
Adolph Wagner’dir. Çalışmalarını ‘’Kamu Harcamalarının
Artış Kanunu’’ adıyla destekleyen Wagner’e göre, toplumu oluşturan bireylerin sosyal yönden gelişimi engellenemeyeceğinden söz konusu gelişme ile kamu faaliyetleri
artış göstermekte bu durum da harcamaları artırmaktadır.
Ayrıca Wagner’e göre, kamu harcamalarının nispi artışının, milli gelirdeki nispi artışa oranı birden büyüktür. Diğer
bir ifadeyle kamu harcamaları, millî gelirden daha hızlı
yükselmektedir. Bu durum formülize edildiğinde
A B C D E
Ayni olarak gerçekleştirilen kamu hizmetlerine yapılan
harcamaların, nakdi ödeme şeklinde yapılmaya başlanması ile topluma götürülen hizmetlerin kalitesinde artış olmamasına rağmen kamu harcamaları artış gösterecektir.
9.
Bütçe hesaplarının safi usulle kaydedilmesi yapılan harcamalar ile toplanan gelirleri birbirinin arkasına gizlediğinden harcamalar devlet bütçesine doğrudan açık bir şekilde yansımaz. Bu sebeple gayrisafi usule geçilmiş, kamu
gelirleri devlet hazinesinde toplanmış ve harcamaların
tamamı aynı yerden gerçekleştirilerek bunların birbirine
mahsubu yapılmaksızın bütçede olduğu gibi gösterilmesi
sağlanmıştır. Bu durum da kamu harcamalarını görünüşte
artırmıştır.
Kamu harcamalarının belirli bir dönem içinde parasal olarak artmasına mutlak artış denir. Mutlak artışta dikkate
alınan yalnızca nakdî artış olup diğer ekonomik göstergelerle ilişkisi ya da orantısı dikkate alınmamaktadır.
Kamu harcamalarının parasal değil, diğer ekonomik göstergelere oranla artmasına ise göreli (nispi) artış denmektedir. Örneğin kamu harcamalarının nüfusa oranla artması
gibi.
Fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli artışlar (enflasyon) nedeniyle bireylere sunulan hizmetlerin nitelik
ya da kalite yönünde artma olmamasına rağmen yapılan
harcamalar para değerinde düşüş yaşanması sebebiyle
arttığından görünüşte artış söz konusudur.
Ülke sınırlarının genişlemesi ile hâlihazırda sunulan hizmetin kalitesini artırmamasına rağmen kamu harcamalarında artış görülecektir.
Topluma sunulan kamu harcamalarındaki artış ile birlikte
ekonomiye sunulan mal ve hizmetlerin miktar ve kalitesinde de artış yaşanıyorsa kamu harcamaları gerçekte artar.
Tersi durumda ise yani topluma sunulan kamu harcamalarındaki artışa karşın ekonomiye sunulan mal ve hizmetin miktar ve kalitesinde herhangi bir artış görülmüyorsa
kamu harcamaları görünüşte artar.
A B C D E
A B C D E
16
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
10.
20 17- K P S S /A B
13.
Piyasa ekonomisini başarısızlığa iten sebepleri tam rekabetin gerçekleşememesi ile içsel ve dışsal ekonomilere
bağlayan neoklasik iktisadın savunucularına göre kamu
harcamaları verimsizdir, enflasyonist baskıya neden olur.
Neoklasik Yaklaşım’ın savunucularına göre, kamu harcamalarının, kamu gelirlerinden fazla olması yani bütçe
açığının meydana gelmesi, ekonomide artan faiz ile enflasyonu beraberinde getirecektir. Bu sebeple bütçe açığı
meydana getirilmemeli, kamu harcamalarının artışı önlenmelidir.
Parafiskal gelirler ilgili kuruluşların finansmanını sağlamak amacıyla kullanılmakta olup devlet bütçesinde yer
almamakta, kendi özel bütçeleri içerisinde yer almaktadır.
Mamelek gelirleri olarak da adlandırılan mülk gelirleri ile
patrimuan gelirler olarak da ifade edilen teşebbüs gelirleri,
devletin bina, arazi, orman, maden gibi gayrimenkullerinden veya ticari ve mali girişimlerinden elde edilen gelirlerdir.
A B C D E
Devletin bazı taşınmazlarını satması veya kiraya vermesi
sonucu elde ettiği gelirler mülk gelirleri iken bazı iktisadi
işletmeleri işletmesi sonucu elde ettiği gelirler patrimuan
gelirlerdir.
KİT Bütçeleri
Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulurlar.
●
Kendi gelirleri ile giderlerini karşılarlar.
●
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun’a
tabi değillerdir.
●
Sayıştay denetimine tabilerdir.
●
Bütçelerindeki gelir-gider açığı genel bütçeden yapılan transfer harcamaları ile karşılanmaktadır.
●
Genel bütçe dışında, kendi bütçeleriyle yönetilirler.
●
Açıkları, genel bütçeden yapılan transfer harcamasıyla finanse edilir.
A B C D E
12.
Vergi, kamu kudretine sahip toplulukların gerçekleştirdiği
kamu hizmet ve faaliyetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla esas olarak gerçek ve tüzel kişilerden
herhangi bir yarar karşılığı olmaksızın mali güce oranla
cebri olarak tahsil olunan gelirlerdir.
Devalüasyon gelirleri ise döviz kurunun değer kazanması ya da millî paranın yabancı paralar karşısında değer
kaybetmesi sonucu devletin sahibi olduğu döviz kaynaklarının millî para üzerinden değerinin artması sonucu elde
edilen gelirdir.
A B C D E
14.
ya yın cılık
●
Vergi sonrası sermaye değeri = Yıllık getiri (1 – Vergi oranı) / Piyasa faiz oranı
Sermaye değeri = 12.000 / 0,08
= 150.000 TL
Vergi sonrası sermaye değeri = 12.000 (1 – 0,15) / 0,08
= 127.500 TL
Vergilerin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
●
Devletin egemenlik gücüne göre alınır. (Cebrîdir.)
●
Herhangi bir hizmet karşılığı olarak alınmaz. (Karşılıksızdır.)
●
Parasal bir ödemedir.
●
Ödeme gücüne göre alınır.
●
Gerçek ve tüzel kişilerden alınır.
●
Kesindir.
●
Gelir, gider ve servet üzerinden alınır.
Herhangi bir mal veya hak üzerine konulan vergi sebebiyle söz konusu mal ya da hakkın değerinin piyasa cari
faiz oranına karşılık gelen miktarda azalmasına verginin
amortismanı adı verilir.
Sermaye değeri = Yıllık getiri / Piyasa faiz oranı
ise m
11.
Vergi benzeri gelirler olarak da isimlendirilen parafiskal
gelirler, yalnızca kendi üyelerine hizmet sunan kuruluşların kendi üyelerinden prim, aidat adı altında topladıkları
bedellerdir.
Dolayısıyla vergi sonrası sermaye değeri düşmüştür.
A B C D E
15.
Mali anestezi, vergi mükelleflerinin ödemiş oldukları verginin farkına varılmadan ödenmesidir. Bu sebeple mali
anestezi etkisi yüksek vergilerde verginin yatırım, tüketim
ve tasarruf gibi iktisadi davranışlar daha az etkilenir. Dolaysız vergilerde söz konusu etkinin düşük olması sebebiyle kişiler, bu tip vergilerde yapılacak değişikliklere hızlı
tepki verirler. Vergilere karşı olan bu aşırı duyarlılığa ise
vergi alerjisi adı verilir.
Bir ülkede vergi oranlarının yüksek dolayısıyla vergi yükünün fazla olması, vergi yükü dağılımında adaletsizliklerin olması ve sık değiştirilen bir vergi sisteminin olması
vergi alerjisine sebep olan unsurlardandır. Cari işlemler
açığının ise vergi alerjisi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Belirli bir hizmet taahhüdü karşılığı alınması ise verginin
özellikleri arasında yer almamaktadır. Devlet vergi tahsil
ederken kişilere sunacağı hizmeti belirtmek ve kişiye özel
ayrıcalık tanımak gibi bir özelliğe sahip olmadığından B
seçeneğindeki ifade hatalıdır.
A B C D E
A B C D E
17
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
16.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
19.
Verginin gelir etkisi, vergi yükü nedeniyle geliri azalan
bir bireyin söz konusu azalmayı bertaraf etmek için daha
fazla çalışma arzusunda olmasıdır. Verginin ikame etkisi
ise verginin yaratmış olduğu baskı ve yükün kişilerin daha
az çalışıp daha fazla boş zaman talep etmelerine neden
olmasıdır.
Musgrave tarafından ileri sürülen ve maliye politikasının
yarattığı cari mali etkinin ölçümüne yönelik bir araç olan
mali kaldıraç, maliye politikasının dönemsel hareketler
üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla kullanılmakta
olup şu şekilde formüle edilir:
MK = (ΔG – ΔT):k
İkame etkisinde vergi yükünde meydana gelen artışın, fiyatı düşen boş zamanı, pahalıya gelen çalışma süresi ile
değiştirme eğilimi mevcuttur. Artan oranlı tarife yapılarında, marjinal vergi oranı ortalama vergi oranlarından büyük
olduğundan ikame etkisi daha baskındır.
MK: Mali kaldıraç etkisi
ΔG: Kamu harcamalarındaki değişim
ΔT: Vergilerdeki değişim
k: Maliye politikası çarpanı
A B C D E
24 = (132 – 124):k
17.
24 = 8:k
Bireylerin ödeme gücüne göre vergilemede, kamu mal
ve hizmetlerinden elde ettikleri faydadan daha fazla vergi ödemlerine mali sömürü, elde ettikleri faydadan daha
az vergi ödemelerine mali rant denir. Diğer bir ifadeyle,
toplumun belirli bir kesimi, kamu hizmetinden daha fazla
faydalanıyor ve daha az vergi ödüyorsa mali rant, diğer
kesimi kamu hizmetinden daha az yararlanıyor ve daha
fazla vergi ödüyorsa mali sömürü söz konusudur. Pareto
optimalitesinin gerçekleşebilmesi için her ikisinin de olmaması gerekmektedir.
k = 3 olur.
A B C D E
20.
Tahvil sahiplerine sağlanan birincil çıkarlar şunlardır:
●
Başabaştan ihraç
●
Başabaşın altında ihraç
●
Primli ihraç
●
Piyangolu (ikramiyeli) ihraç
●
Vergisel avantaj
A B C D E
ise m
18.
ya yın cılık
A B C D E
En önemli temsilcilerinin J Quesnay ve Turgot’un olduğu
Fizyokrasi Yaklaşımı, 18. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmış bir akımdır. Devlet müdahaleciliğine karşı çıkan ve
doğal düzenin varlığına inanan bu yaklaşımda minimal
devlet anlayışı hâkimdir. Devlet borçlanmasına karşı çıkan fizyokratlar, tarım sektörünün ekonominin temel taşı
olduğunu ileri sürmüş ve tarımdan alınacak tek vergili sistemi kabul etmişlerdir.
21.
Tahvil sahiplerine sağlanan ikincil çıkarlar şunlardır:
●
Vadesi gelmeden tahvilin paraya çevrilebilmesi
●
Tahvillerin hacze konu olmaması
●
Tahvillerle vergi borcunun ödenebilmesi
●
Tahvillerin kamu ihalelerinde teminat olarak kullanılabilmesi
●
Tahvillerin reeskonta kabul edileceğine veya karşılığında avans verileceğine garanti vermesi
Borç yönetimi, borçların miktarında ve bileşiminde devlet
tarafından yapılan değişikliklerdir. Devlet borcunun alınmasından ödenmesine kadar tüm işlemler borç yönetimini
ifade eder.
Borç yönetiminin amaçları şu şekilde sıralanabilir:
●
Devletin finansal pazarlara girmesinin sağlanması
●
Borçlanma maliyetinin düşürülmesi
●
Hükûmetin borçlanması sırasında piyasa kaynaklı etkilerin minimize edilmesi
Tasarruf sahiplerine sağlanan garantiler ise şunlardır:
●
Fırsat yakalandığında borç yükünün hafifletilmesi
●
Konversiyona başvurmama garantisi
●
Borçlanma araçlarının çeşitliliğinin sağlanması
●
Erken ödeme yapmama garantisi
●
Dengeli bir vade yapısının oluşturulması
●
Borçlanma senedinin değerini koruma garantisi
●
En ziyade müsaadeye mazhar alacak garantisi
●
Tahvil piyasalarının sağlıklı gelişimine destek verilmesi
●
Enflasyona karşı garanti
●
Kişi ve kurumların tasarrufa teşvik edilmesi
●
Para ve borçlanma programının koordinasyonunun
sağlanması
Tahvillerin hacze konu olmaması garantiler arasında değil, ikincil çıkarlar arasında yer almaktadır.
A B C D E
A B C D E
18
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
22.
20 17- K P S S /A B
25.
Daimî ya da süresiz borçlanma olarak da ifade edilen
devamlı borçlar, hükûmetin vadeye bağlamadığı ve belirli
bir süre ödeme taahhüdüne girmediği borçlanma türüdür.
Söz konusu borçlanma türünde borcun geri ödenme zamanı ile ödeme şeklini tek taraflı olarak kamu otoritesi
belirlemektedir. Borç veren tasarruf eğilimi yüksek tahvil
sahipleri, anaparayı isteme hakkına sahip değilken yalnızca faiz gelirlerini talep edebilme hakkına sahiptirler.
Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında denetimin sağlanması amacıyla kamuoyu zamanında
bilgilendirilir. Bu amaçla;
●
görev, yetki ve sorumlulukların açık olarak tanımlanması,
●
hükûmet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili
organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama
sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir
olması,
●
genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından sağlanan teşvik ve desteklemelerin bir yılı geçmemek üzere belirli dönemler itibarıyla kamuoyuna
açıklanması,
●
kamu hesaplarının standart bir muhasebe sistemi ve
genel kabul görmüş muhasebe prensiplerine uygun
bir muhasebe düzenine göre oluşturulması
A B C D E
23.
Birincil bütçe dengesi, faiz dışı kamu harcamalarının kamu
gelirlerinden farkıdır. Bu durum formülize edildiğinde
BBD = T – (G – F)
zorunludur.
Bu formülde “T” vergileri, “G” kamu harcamalarını, “F” ise
devletin faiz ödemelerini ifade eder.
Mali saydamlığın sağlanması için gerekli düzenlemelerin
yapılması ve önlemlerin alınmasından kamu idareleri sorumlu olup bu hususlar Maliye Bakanlığınca izlenir.
Buna göre
A B C D E
BBD = –20 çıkar. Bu aynı zamanda birincil bütçe açığının
olduğunu ortaya koyar.
Elde edilen değerin sıfırdan büyük olması halinde birincil
bütçe fazlası, sıfıra eşit olması hâlinde ise birincil bütçe
dengesi söz konusu olur.
ise m
A B C D E
ya yın cılık
BBD = 240 – (380 – 120)
26.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, merkezî yönetim bütçe kanununun uygulama sonuçlarını onama yetkisini kesin
hesap kanunuyla kullanır. Kesin hesap kanunu tasarısı,
muhasebe kayıtları dikkate alınarak, merkezî yönetim bütçe kanununun şekline uygun olarak Maliye Bakanlığınca
hazırlanır. Bu tasarı, bir yıllık uygulama sonuçlarını karşılaştırmalı olarak gösteren değerlendirmeleri içeren gerekçesiyle birlikte izleyen mali yılın hHaziran ayı sonuna
kadar Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine
sunulur ve bir örneği Sayıştaya gönderilir.
Kesin hesap kanun tasarısının ekinde
24.
Zorunlu nedenlerle merkezî yönetim bütçe kanununun
süresinde yürürlüğe konulamaması hâlinde, geçici bütçe
kanunu çıkarılır. Geçici bütçe ödenekleri, bir önceki yıl
bütçe başlangıç ödeneklerinin belirli bir oranı esas alınarak belirlenir. Geçici bütçe uygulaması altı ayı geçemez.
Cari yıl bütçesinin yürürlüğe girmesiyle geçici bütçe uygulaması sona erer ve o tarihe kadar yapılan harcamalar ve
girişilen yüklenmeler ile tahsil olunan gelirler cari yıl bütçesine dâhil edilir. Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması
hâlinde veya öngörülmeyen hizmetlerin yerine getirilmesi
amacıyla, karşılığı gelir gösterilmek kaydıyla, kanunla ek
bütçe yapılabilir.
●
genel mizan,
●
bütçe gelirleri kesin hesap cetveli ve açıklaması,
●
bütçe giderleri kesin hesap cetvelleri ve açıklaması,
●
bütçe gelir ve giderlerinin iller ve idareler itibarıyla
dağılımı,
●
devlet borçları ve Hazine garantilerine ilişkin cetveller,
●
yılı içerisinde silinen kamu alacakları cetveli,
●
mal yönetim hesabı icmal cetvelleri,
●
maliye Bakanlığı tarafından gerekli görülen diğer belgeler
yer alır.
A B C D E
Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinin kesin hesabının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
A B C D E
19
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
28.
Maliye Bakanlığına bağlı İç Denetim Koordinasyon Kurulu, yedi üyeden oluşur. Üyelerden biri Başbakan’ın, biri
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığının bağlı olduğu
bakanın, biri Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın, biri İçişleri Bakanı’nın, başkanı dâhil üçü Maliye Bakanının önerisi üzerine beş yıl süre ile Bakanlar Kurulu
tarafından atanır. Maliye Bakanı tarafından önerilecek
adaylardan birinin ekonomi, maliye, muhasebe, işletme
alanlarından birinde doktora derecesine sahip öğretim
üyeleri arasından olması şartı aranır. Üyeler, bu sürenin
sonunda yeniden atanabilirler.
İç Denetim Koordinasyon Kurulu, kamu idarelerinin iç denetim sistemlerini izlemek, bağımsız ve tarafsız bir organ
olarak hizmet vermek üzere aşağıdaki görevleri yürütür:
İç denetime ilişkin denetim ve raporlama standartlarını belirlemek, denetim rehberlerini hazırlamak ve
geliştirmek uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk değerlendirme yöntemlerini
geliştirmek
●
Kamu idarelerinin denetim birimleri ile iş birliğini sağlamak
●
Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması
için gerekli önlemlerin alınması konusunda önerilerde
bulunmak risk içeren alanlarda iç denetçilere program
dışı özel denetim yaptırılması için kamu idarelerine
önerilerde bulunmak
●
İç denetçilerin eğitim programlarını düzenlemek
●
İç denetçiler ile üst yöneticiler arasında görüş ayrılığı
bulunması hâlinde anlaşmazlığın giderilmesine yardımcı olmak
●
İdarelerin iç denetim raporlarını değerlendirerek sonuçlarını konsolide etmek suretiyle yıllık rapor hâlinde
Maliye Bakanına sunmak ve kamuoyuna açıklamak
●
İşlem hacimleri ve personel sayıları dikkate alınmak
suretiyle idareler ile ilçe ve belde belediyeleri için iç
denetçi atanıp atanmayacağına karar vermek
●
İç denetçilerin atanmasına ilişkin diğer usulleri belirlemek
●
İç denetçilerin uyacakları etik kuralları belirlemek
●
Kalite güvence ve geliştirme programını düzenlemek
ve iç denetim birimlerini bu kapsamda değerlendirmek
A B C D E
ya yın cılık
●
Maliye Bakanlığı, merkezî yönetim bütçe kanunu tasarısının hazırlanmasından ve bu amaçla ilgili kamu idareleri
arasında koordinasyonun sağlanmasından sorumludur.
Merkezî yönetim bütçesinin hazırlanma süreci, Bakanlar
Kurulunun en geç eylül ayının ilk haftası sonuna kadar
toplanarak kalkınma planları, stratejik planlar ve genel
ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel
ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde Kalkınma
Bakanlığınca hazırlanan orta vadeli programı kabul etmesiyle başlar. Orta vadeli program, aynı süre içinde Resmî
Gazete’de yayımlanır.
Orta vadeli program ile uyumlu olmak üzere, gelecek üç
yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef
açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek
teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından
hazırlanan orta vadeli mali plan, en geç eylül ayının onbeşine kadar Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara
bağlanır ve Resmî Gazete’de yayımlanır.
ise m
27.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
Harcama birimleri tarafından hazırlanan birim faaliyet raporlarını da esas alarak idarenin faaliyet raporunu hazırlamak ise mali hizmetler biriminin görevleri arasında yer
almaktadır.
A B C D E
29.
Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile
devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet ve hükümet icapları için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık bütçelerine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen
görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer
kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve ailelerinin kişisel harcamaları ile
siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında
kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının
binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare
bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri,
giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve
kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi halinde yeni
yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan,
Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir.
A B C D E
20
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
30.
20 17- K P S S /A B
33.
Bir ekonomide aynı anda hem işsizlik hem de enflasyon
yaşanması durumuna stagflasyon adı verilir. Yüksek enflasyon oranı ile kullanılamayan üretim kapasitesi ve yetersiz büyümenin birarada yaşandığı stagflasyonda ciddi bir
ikilem yaşanmaktadır. Çünkü yüksek enflasyonu dindirebilmek için daraltıcı politikaların uygulanması gerekirken
işsizliğin, yetersiz büyümenin giderilebilmesi için genişletici politikalrın uygulanması gerekmektedir. Bu sebeple
stagflasyonun yaşandığı bir ekonomide karma politikalar
etkili olacaktır. Stagflasyonla mücadelede kullanılacak
yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
●
Gelirler politikası
●
Vergi temelli gelir politikası
●
İndeksleme
●
Üretim teşvikleri ve toplam arz
Reel kamu harcaması katsayısı formülü, 1/(1 – c) dir.
Buna göre 1/(1 – 0,80) işleminden harcama çarpanı katsayısı 5 çıkar.
Millî gelir ise (5 • 8.000) = 45.000 birim artar.
Vergi çarpanı –c / (1 – c) formülüyle bulunduğuna göre
-0,80/(1 – 0,80) işleminden sonuç –4 çıkar.
Millî gelir ise (–4 • 5.000) = –20.000 birim azalacaktır.
Reel kamu harcamaları millî geliri 45.000 birim artırdığına, genel vergiler ise millî geliri 20.000 birim azalttığına
göre (45.000- 20.000) = 25.000 birimlik millî gelirde artış
olacaktır.
Bunlardan gelirler politikası, ücret ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan müdahale edilmesi suretiyle gerçekleştirilmektedir. Kamu harcamaları ve kamu gelirlerini sabit
tutarak toplam talebi azaltmadan ekonomide meydana
gelen enflasyonu dindirmeye yönelik önlem alınmasını ifade eden gelirler politikası ile artan ücret ve fiyatları
azaltmak için firma ve sendikaları ikna etmek ve kabul
edilebilir ücret ve fiyat artışları geliştirmek ya da ücret ve
fiyatları dondurmak şeklinde önlemler alınmaktadır.
A B C D E
34.
Kamu harcamalarının, kamu gelirlerinden daha fazla olması anlamına gelen bütçe açığı ekonomi üzerinde genişletici, kamu gelirlerinin, kamu harcamalarından fazla olması anlamaına gelen bütçe fazlası ise ekonomi üzerinde
daraltıcı etkiye sahiptir. Denk bütçe varsayımında yapılan
eşit oranlı kamu harcamaları ve kamu gelirlerindeki artış
ise bütçe açığı ya da bütçe fazlasına neden olmayacak
ancak ekonomide genişletici etki yaratacaktır. Bu sebeple
tam istihdam bütçe fazlası kavramı ortaya çıkmıştır.
Ekonomisi büyüyen bir ülkede, vergi politikalarında herhangi bir değişim olmasa dahi verginin negatif çarpan
etkisi nedeniyle otomatik artışlar, ters etki göstererek ekonominin büyümesini engelleyerek aşırı istikrara götürür.
Tam istihdam bütçe fazlası sebebiyle meydana gelen bu
daralma ise mali sürüklenme olarak adlandırılır.
ise m
Gelir dağılımında adaletsizliği ölçmede kullanılan Gini
Katsayısı, Lorenz Eğrisi ile 45 derecelik doğru arasında
kalan alanın hipotenüsünün, dik üçgen alanına olan oranı
ile elde edilmektedir. (Dolayısıyla Lorenz Eğrisi yardımıyla elde edilmektedir.) Gini Katsayısı sıfır ile bir arasında
değerler almaktadır. Katsayının sıfıra yaklaşması ile gelir
dağılımda adalet artarken bire yaklaşması ile gelir dağılımında adalet bozulur. Mutlak eşitlik doğrusu ile Lorenz
Eğrisi uzaklaştıkça eşitsizlik artarken yakınlaştıkça eşitsizlik azalacaktır. Dolayısıyla bu durumun tersini ifade
eden seçenek hatalıdır.
ya yın cılık
A B C D E
31.
Marjinal tasarruf eğilimi 0,20 ise marjinal tüketim eğilimi
c + s = 1 ‘den 0,80 olarak elde edilir.
A B C D E
A B C D E
32.
Otomatik stabilizatör, dışarıdan herhangi bir müdahaleye
gerek duyulmaksızın ekonomik sistemin içindeki bazı vasıtaların kendiliğinden harekete geçerek iktisadi hayatta
gözlemlenen aksaklıkları ve düzensizlikleri azaltmaya ya
da iktisadi hayatı dengelemeye yarayan araçlardır.
35.
Bir vergi sisteminin otomatik stabilizatörlük gücü, vergilerin yapısına ve teknik özelliklerine bağlıdır. Buna göre,
verginin otomatik stabilitazörlük gücünü artıran özellikleri
şu şekilde sıralayabiliriz:
En önemli temsilcisinin Milton Friedman olduğu Monetarist Yaklaşım’a göre ekonomide meydana gelen istikrarsızlıkların nedeni, yanlış uygulanan para politikalarıdır.
Ekonomide doğal işsizliğin bulunduğunu ileri süren yaklaşımın savunucularına göre, uzun dönem Phillips eğrisi
diktir ve para arzı sabit orana göre artırılmalıdır. Bu anlamda para arzı önem arz etmektedir.
●
Genel bir vergi olmalı ve her kazancı vergilemelidir.
●
Artan oranlı tarifeye sahip olmalıdır.
●
Gelir vergisinde kayıp ve kaçakçılık olmamalıdır.
●
Vergi stopaj usulüne göre alınmalı, götürü usulle tahsil edilmemelidir.
●
Şahsi gelir vergisi mükelleflerinin önemli bir kısmının,
gelir vergisinin en düşük gelir dilimlerinde bulunmamalıdır.
●
Her türlü kazanç ve irat vergilendirilmelidir.
●
Muafiyet, istisna ve indirimlere fazla yer verilmemelidir.
Monetaristlere göre millî gelirin belirleyici unsuru, gelecekteki gelirdir. Dolayısıyla geçmiş deneyimlere göre değil, gelecek deneyimlere göre iktisadi politikalar yönlendirilmelidir.
A B C D E
A B C D E
Kamu harcamalarının, borçlanma yoluyla finanse edilmesinde finansman kaynağı kişiler olursa dışlama etkisi
ortaya çıkacağını ifade eden yaklaşımda özel sektör istikrarlıdır, kamu sektörü ekonomiye müdahale etmemelidir.
21
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
36.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
38.
Zaman aşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan
vergi hataları düzeltilemez. Şu kadar ki düzeltme zamanaşımı süresi:
●
zaman aşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ
edilen vergilerde hatanın yapıldığı,
●
ilan yolu ile tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava
konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği,
●
ihbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen
vergilerde 6183 sayılı Kanuna göre haczin yapıldığı
tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamaz.
A B C D E
A B C D E
●
Mükellefin şahsında hata: Bir verginin asıl borçlusu
yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınmasıdır.
●
Mükellefiyette hata: Açık olarak vergiye tabi olmayan
veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
●
Mevzuda hata: Açık olarak vergi mevzuuna girmiyen
veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır.
●
Vergilendirme veya muafiyet döneminde hata: Aranan verginin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin
yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla
hesaplanmış olmasıdır.
ise m
Vergilendirme hataları şunlardır:
ya yın cılık
39.
37.
Vergi borcunu zamanında ödemeyen mükellef, gönderilen ödeme emrine karşı, böyle bir borcu olmadığını veya
kısmen ödediğini veya zaman aşımına uğradığını iddia
ederek 7 gün içinde vergi mahkemesine dava açabilir.
Ödeme emrine karşı açılan dava verginin tahsilini durdurmaz. Ödeme emrine karşı açılan davayı sonuçlandırması için vergi mahkemesine 7 günlük süre tanınmıştır.
Mükellef, davayı kaybetmesi durumunda normal borcunu
%10 zamlı ödemek zorundadır. Bu borcun ve cezalarının
kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi veya
mal bildiriminde bulunulması gereklidir. Bu zorunluluğa
uyulmaması durumunda mükellefin 3 ay hapis cezası ile
cezalandırılması istenebilir.
Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının
başından 25. günü akşamına kadar, gelirin sadece basit
usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması hâlinde izleyen yılın Şubat ayının başından 25. akşamına
kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine, dar mükellefiyette Türkiye’de vergi muhatabı mevcutsa onun Türkiye’de oturduğu yerin, Türkiye’de vergi
muhatabı yoksa iş yerinin, iş yeri birden fazla ise bu iş
yerlerinden herhangi birisinin bulunduğu yer vergi dairesine verilir veya taahhütlü olarak posta ile gönderilir.
A B C D E
Hesap hataları şunlardır:
●
Matrah hataları: Vergilendirme ile ilgili beyanname,
tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda
matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya
fazla gösterilmiş veya hesaplanmış olmasıdır.
●
Vergi miktarında hatalar: Vergi nispet ve tarifelerinin
yanlış uygulanması, mahsupların yapılmamış veya
yanlış yapılmış olması, birinci bentte yazılı vesikalarda verginin eksik veya fazla hesaplanmış veya gösterilmiş olmasıdır.
●
Verginin mükerrer olması: Aynı vergi kanununun uygulanmasında belli bir vergilendirme dönemi için aynı
matrah üzerinden bir defadan fazla vergi istenmesi
veya alınmasıdır.
40.
Katma değer vergisinde, vergilendirme dönemi üçer aylık
dönemler olmakla birlikte Bakanlar Kurulu vergilendirme
dönemini ay olarak belirlemiştir. Bir aya ait KDV ertesi
ayın 24. günü akşamına kadar vergi dairesine beyan edilir, 26. günü akşamına kadar ödenir. İşi bırakma hâlinde
de işin bırakıldığı ayı takip eden ayın 24. günü akşamına
kadar beyanname verilir ve 26. günü akşamına kadar vergi ödenir. Diğer hâllerde beyanname verme süreleri içinde
vergi ödenir. İndirilecek KDV ile hesaplanan KDV gelir ve
kurumlar vergisinde gider olarak gösterilemezler.
A B C D E
A B C D E
22
Diğer sayfaya geçiniz.
MU H A S E B E
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
1.
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre ihtiyatlılık kavramı muhasebe olaylarında temkinli davranılması ve işletmenin karşılaşabileceği risklerin göz önüne
alınması gereğini ifade eder. Bu kavramın sonucu olarak
işletmeler, muhtemel giderleri ve zararları için karşılık ayırırlar, muhtemel gelir ve kârlar için ise gerçekleşme dönemlerine kadar herhangi bir muhasebe işlemi yapmazlar. Ancak bu kavram gizli yedekler veya gereğinden fazla
karşılıklar ayrılmasına gerekçe oluşturamaz.
20 17- K P S S /A B
4.
GELİR TABLOSU
Brüt Satışlar
110.000
1. Yurt İçi Satışlar
110.000
2. Yurt Dışı Satışlar
---
Satış indirimleri (–)
7.000
1.Satış iadeleri
2.000
2.Satış iskontoları
A B C D E
5.000
Net Satışlar
103.000
Satışların Maliyeti (–)
28.000
1.Satılan ticari mallar maliyeti
28.000
Brüt Satış Kârı
75.000
Faaliyet Giderleri (–)
12.000
1.Ar-ge giderleri
---
2.Pazarlama satış dağ. Giderleri
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre, tam
açıklama kavramı mali tabloların bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru karar vermelerine yardımcı
olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını ifade eder.
Mali tablolarda finansal bilgilerin tam olarak açıklanması
yanında, mali tablo kalemleri kapsamında yer almayan
ancak alınacak kararları etkileyebilecek, gerçekleşmesi
muhtemel olaylara da yer verilmesi bu kavramın gereğidir.
Faaliyet Kârı
63.000
Finansman giderleri (–)
23.000
Olağan Kâr
40.000
110.000 – 7.000 (2.000 + 5.000) = 103.000
Net satışlar – Satışların maliyeti = Brüt satış kârı
103.000
–28.000
=75.000
Brüt satış kârı – faaliyet giderleri (Arge + PSDG + GYG)
= Faaliyet kârı
75.000
–12.000 (0+0+12.000) = 63.000
Faaliyet kârı – finansman giderleri = Olağan kâr
ise m
A B C D E
12.000
Brüt satışlar – Satış indirimleri (Satış iade + Satış iskonto)
= Net satışlar
ya yın cılık
2.
---
3.Genel Yönetim Giderleri
63.000
–23.000
= 40.000
A B C D E
3.
İşletmelerin elektrik, su tüketimi gibi tahmini giderleri
tekdüzen hesap planında borç ve gider karşılıkları hesap grubunda yer alan maliyet gider karşılığı hesabında
izlenmelidir. İşletme, üretim işletmesi olduğundan Genel
Yönetim Giderleri değil, Genel Üretim Giderleri hesabı
kullanılmalıdır.
Genel Üretim Giderleri
Maliyet Giderleri Karşılığı
5.
570. Geçmiş Yıl Kârları
540. Yasal Yedekler
541. Statü Yedekleri
542. Olağanüstü Yedekler
331. Ortaklara Borçlar
1.000
1.000
35.000
10.000
8.000
9.000
8.500
A B C D E
1kw = 2TL ise 500 kw = 1.000 TL
A B C D E
23
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
6.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
8.
Vergi Usul Kanunu’na göre mal alımında alıcı tarafından
yüklenilen taşıma giderleri bir alış gideri niteliğinde olup
malın maliyetine dahil edilmesi gereken giderlerdendir.
Dolayısıyla alış gideri için de 150. İlk Madde Malzeme hesabı kullanılmalıdır.
Yapılması gereken alış kaydı aşağıdaki gibidir.
150 İlk Madde ve Malz.
191 İndirilecek KDV
196. Personel Avansları
57.000
10.260
320 Satıcılar
100 Kasa
Sorunun çözümünün kolay algılanması için öncelikle
avans (yolluk) verilmesi kaydının yapılması isabetli olacaktır. Bilindiği üzere personele yolluk verilmesi hâlinde
personel avansları hesabına borç kaydı yapılmalıdır.
Avansın verildiği tarihte yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
1.200
100. Kasa
64.900
2.360
1.200
Personel seyahatten döndüğünde ise daha önce borç
kaydı yapılan personel avansları hesabına alacak kaydı
yapılarak hesap kapatılmalıdır. Personele yolluk verilmesi
Gelir Vergisi Kanunu 40. maddeye göre genel gider niteliğinde olduğundan dolayı işletme açısından genel yönetim
giderleri hesabında takip edilmeli, fazladan harcanan tutar
ise nakden personele ödendiğinden dolayı Kasa hesabı
kullanılmalıdır.
NOT: Yukarıdaki kayıt 2 ayrı kayıt yapılmak suretiyle de
yapılabilecektir.
A B C D E
Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır:
770 Genel Yönetim Giderleri
ya yın cılık
196 Personel Avansları
100 Kasa
1.300
1.200
100
ise m
A B C D E
7.
7/A seçeneğini kullanan işletmelerde İlk madde ve malzeme hesabı üretime sevk aşamasında sevk edilen tutar
kadar alacaklandırılarak direkt ilk madde ve malzeme giderleri hesabının borcuna devredilecektir. Burada dikkat
edilmesi gereken husus 55.000’in değil, 57.000’in yarısının (28.500) üretime sevk edilmesi gerektiğidir. Üretime
sevk aşamasında yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
9.
Stok değer düşüklüğü karşılığı stoklar hesap grubunda
yer alan aktifi düzenleyen pasif karakterli bir hesaptır.
Borç senetleri reeskontu ticari borçlar hesap grubunda yer
alan pasifi düzenleyici aktif karakterli bir hesaptır.
Ortaklara borçlar hesabı ise diğer borçlar hesap grubunda
yer alan bir hesap olup düzenleyici hesaplardan değildir.
A B C D E
710 Direkt İlk Madde ve Malzeme
Giderleri
150 İlk Madde ve Malzeme
28.500
28.500
A B C D E
24
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
10.
20 17- K P S S /A B
12.
İndirilecek KDV hesabı ay içerisinde borçlu olarak kullanıldığından dolayı ay sonunda aylık toplam bakiyesine
alacak kaydı yapılarak kapatılmalıdır.
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerden dileyenler, amortismana tabi iktisadi değerlerini, azalan bakiyeler
üzerinden amortisman usulü ile yok edebilirler.
Hesaplanan KDV hesabı ay içerisinde alacaklı olarak kullanıldığından dolayı ay sonunda aylık toplam bakiyesine
borç kaydı yapılarak kapatılmalıdır.
Bu usulün tatbikinde
İndirilecek KDV toplamı hesaplanan KDV toplamından
büyük olması halinde aradaki fark bir sonraki aya devreden KDV olacaktır. Hesaplanan KDV toplamı indirilecek
KDV toplamından büyük olması halinde ise aradaki fark
aylık olarak beyan edilip ödenecek katma değer vergisidir
ve Ödenecek Vergi ve Fonlar hesabında izlenir. Yapılması
gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır.
391. Hesaplanan KDV
190. Devreden KDV
13.375
7.875
191. İndirilecek KDV
Vergi usul kanununun azalan bakiyeler yöntemiyle ilgili
mükerrer 315. Maddesi aşağıdaki gibidir.
●
Her yıl, üzerinden amortisman hesaplanacak değer,
evvelce ayrılmış olan amortismanlar toplamının tenzili suretiyle tespit olunur. Enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde, üzerinden amortisman ayrılacak
değer, amortismana tâbi iktisadi kıymetin düzeltilmiş
değerinden daha evvel ayrılmış olan amortismanların toplamının taşınmış değerleri indirilmek suretiyle
tespit edilir.
●
Bu usulde uygulanacak amortisman oranı %50’yi
geçmemek üzere normal amortisman oranının iki
katıdır.
●
Bu usulde amortisman süresi normal amortisman nispetlerine göre hesaplanır.
21.250
A B C D E
Bu sürenin son yılına devreden bakiye değer, o yıl tamamen yok edilir. Amortisman oranı normal amortisman oranının iki katıdır.
ise m
ya yın cılık
A B C D E
11.
7/A ve 7/B seçeneği maliyet hesapları aşağıdaki tabloda
görüldüğü gibidir.
7/A
7/B
Direkt ilk madde ve malzeme giderleri
İlk madde ve malzeme giderleri
Direkt işçilik giderleri
İşçi ücret ve giderleri
Genel üretim giderleri
Memur ücret ve giderleri
Hizmet üretim maliyeti
Dışarıdan sağlanan fayda
ve hizmetler
Araştırma geliştirme giderleri
Çeşitli giderler
Pazarlama
giderleri
Vergi resim harçlar
satış
dağıtım
Genel yönetim giderleri
Amortisman
payları
ve
tükenme
Finansman giderleri
Finansman giderleri
Gider çeşitleri yansıtma hesabı
Üretim maliyeti hesabı
A B C D E
25
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
14.
Muhasebe uygulamaları genel tebliğine göre diğer hazır
değerler hesabı; nitelikleri itibarıyla hazır değer sayılan
pullar, vadesi gelmiş kuponlar, tahsil edilecek banka ve
posta havaleleri (yoldaki paralar gibi) değerleri kapsar.
Muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre 300
Banka Kredileri hesabının açıklamaları aşağıdaki gibidir.
300 Banka Kredileri
İşleyişi: Bu değerler elde edildiğinde hesabın borcuna, elden çıkarıldığında da hesabın alacağına kaydedilir.
Bu hesap, banka ve diğer finans kuruluşlarından sağlanan kısa vadeli kredilere ilişkin tutarları içeren hesap kalemidir.
Posta pullarının muhasebeleştirilmesinde iki yöntem kullanılmaktadır.
İşleyişi:
Alınan kısa vadeli krediler bu hesaba alacak, ödenmeleri
halinde borç kaydedilir.
Aktifleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle diğer hazır
değerler hesabında takip edilerek aktife kaydedilecek, dönem sonunda posta pullarının kullanılan miktarı ilgili gider
hesabına aktarılarak gider yazılacaktır. İşletme aktifleştirme yöntemini seçmiş olsaydı yapılması gereken kayıtlar
aşağıdaki gibi olurdu;
NOT: kredilerin vadesi 1 yıldan az ise 300.BANKA KREDİLERİ hesabı, vadesi 1 yıldan uzun olması halinde ise 400.
BANKA KREDİLERİ hesabı kullanılacaktır. Soruda vade
3 ay olduğundan dolayı 300.BANKA KREDİLERİ hesabının kullanılması gerekmektedir. Yapılması gereken kayıt
aşağıdaki gibidir.
Posta pulları alındığında
108 Diğer Hazır Değerler
1.000
100 Kasa
300. Banka Kredileri
1.000
12.000
102. Bankalar
12.000
Dönem sonunda,
788
108 Diğer Hazır Değerler
788
Giderleştirme yöntemi: Posta pulları öncelikle gider hesabına alınacak, dönem sonunda posta pullarının kullanılmayan miktarı diğer hazır değerler hesabında aktifleştirilecektir. İşletme soruda görüldüğü üzere giderleştirme
yöntemini seçmiştir, yapılması gereken kayıtlar aşağıdaki
gibidir:
Posta pulları alındığında
770 Genel Yönetim Giderleri
ya yın cılık
770 Genel Yönetim Giderleri
A B C D E
ise m
13.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
1.000
100 Kasa
1.000
Dönem sonunda
108 Diğer Hazır Değerler
770 Genel Yönetim Giderleri
15.
KDV dahil tutar 14.160 x 2,5 = 35.400TL
KDV hariç tutar 35.400TL/1,18 = 30.000TL
KDV tutarı 35.400 – 30.000 = 5.400TL
İşletmelerin senetli alacakları muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre alacak senetleri hesabında
izlenmelidir. Ayrıca muhasebenin temel kavramlarından
olan parayla ölçülme kavramına göre muhasebe işlemleri
ulusal para birimine göre yapılacağından dolayı TL karşılığı tutarların muhasebe kayıtlarına alınması gerekir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibi olacaktır;
121. Alacak Senetleri
212
600. Yurt İçi Satışlar
391. Hesaplanan KDV
212
A B C D E
35.400
30.000
5.400
A B C D E
26
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
16.
20 17- K P S S /A B
18.
VUK 281 ve 285 maddelerine göre alacak ve borç senetleri mukayyet değerle değerlenir ve değerleme gününde değerleme günü kıymetine irca edilebilir hükmü yer
almaktadır. Kanun lafzından alacak ve borç senetlerine
reeskont ayrılmak suretiyle senedin değerleme gününde
olan kıymetinin tespit edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki reeskont uygulaması ihtiyari
bir uygulama olup kullanılması mükellefin tercihine bırakılmakla birlikte borç senetlerine reeskont uygulayan
işletmeler alacak senetlerine de reeskont uygulamak zorundadır.
657 Reeskont Faiz Giderleri
322 Borç Senetleri Reeskontu
Kayıtlara göre kasa hesabının borç kalanı, fiilî sayım sonucu kasa mevcudundan büyük ise, aradaki fark kadar
sayım ve tesellüm noksanları hesabına borç kaydı yapılır.
Kasa hesabının borç kalanı = Borç toplamı – Alacak toplamı
Kasa hesabının borç kalanı =29.200 – 19.800 = 9.400
olarak bulunacaktır.
Görüldüğü üzere, kasa hesabının borç kalanı (9.400),
fiili sayım sonucu kasa mevcudundan(9.800) küçüktür.
400 TL sayım ve tesellüm fazlaları hesabının alacağına
kaydedilmelidir. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir.
1.200
122 Alacak Senetleri
Reeskontu
12.000
100 Kasa
1.400
647 Reeskont Faiz Giderleri
Kayıtlara göre Kasa hesabının borç kalanı, fiilî sayım sonucu kasa mevcudundan küçük ise aradaki fark kadar
sayım ve tesellüm fazlaları hesabına alacak kaydı yapılır.
400
397 Sayım ve Tesellüm
Fazlaları
1.400
400
A B C D E
İşleyişi: Satın alındıkları ya da üretildikleri maliyet bedelleri ile bu hesabın borcuna, üretime verildiğinde, tüketildiğinde, satıldığında veya devredildiğinde ise hesabın
alacağına kaydedilir.
ya yın cılık
Muhasebe sistemi uygulamaları genel tebliğine göre 150
İlk Madde ve Malzeme hesabı üretimde veya diğer faaliyetlerde kullanılmak üzere işletmede bulundurulan hammadde, yardımcı madde, işletme malzemesi, ambalaj
malzemesi ve diğer malzemelerin izlendiği hesaptır.
19.
ise m
17.
A B C D E
İşleyişi: Tanımdaki niteliğe dönüşen varlıklar ilgili bulundukları varlık hesaplarından çıkarılarak bu hesaba alınır,
elden çıkarıldıklarında ise hesap kapatılır. Yapılması gereken kayıt aşağıdaki gibidir.
Dolayısıyla Ticari Mallar hesabı yerine ilk madde ve malzeme hesabı kullanılmalıydı. Ticari mallar hesabına alacak kaydı yapılarak hesap kapatılmalı, ilk madde malzeme hesabına ise borç kaydı yapılmalıdır.
294 El Çıkarılacak Stoklar ve Maddi
Duran Varlıklar
153 Ticari Mallar
Veresiye olarak alış yapıldığında alıcılar hesabı değil,
satıcılar hesabı kullanılması gerekirdi. Dolayısıyla alıcılar
hesabına borç kaydı yapılarak hesap kapatılmalı, satıcılar
hesabına ise alacak kaydı yapılmalıdır. Yapılması gereken düzeltme kaydı aşağıdaki gibidir:
120 Alıcılar
150 İlk Madde ve Malzeme
153 Ticari Mallar
320 Satıcılar
Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre 294 Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar Hesabı;
çeşitli nedenlerle işletmede kullanılma ve satış olanaklarını yitiren stoklar ve duran varlıkların izlendiği hesaptır.
80.000
80.000
A B C D E
2.000
2.000
2.000
2.000
20.
NOT: Sorunun çözümü 2 ayrı kayıt yapılmak suretiyle de
yapılabilecektir.
Gelir tablosu hesapları dönem sonu envanter işlemleri ile
kapatılması gerektiğinden dolayı dönem sonu bilançosunda bulunmayacaktır. 600. Yurt İçi Satışlar hesabı bir gelir
tablosu hesabı olduğundan yanıt C seçeneği olacaktır.
A B C D E
A B C D E
27
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
21.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
23.
Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre Ortaklara Borçlar hesabı; işletmenin, esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla ortaklara (ferdi işletmelerde
işletme sahibine) borçlu bulunduğu tutarların izlendiği
hesaptır.
İşleyişi: Borcun doğması halinde hesaba alacak, ödenmesi hâlinde ise borç kaydedilir.
İşletmenin ortağından borç aldığı sırada yapması gereken
kayıt aşağıdaki gibidir:
100 Kasa
Alacak senetli olduğundan Alacak Senetleri hesabı alacaklandırılır, kasaya para girişi gerçekleştiğinden
xxxx
331 Ortaklara Borçlar
İşletmelerin döviz ile mal alım-satımında döviz, mal alış
ya da satış tarihindeki alış kuru ile TL’ye çevrilerek ilgili hesaplara kaydedilir. İşletme 66.700 TL karşılığında
29.000 dolar aldığına göre doların alındığı tarihte kur,
66.700/29.000= 2,3 TL’dir. Alım-satım sonucunda işletmelerin kârı olursa Kambiyo Kârları hesabı, zarar olursa
Kambiyo Zararları hesabı kullanılmaktadır. Ancak soruda
işletmenin alacağını tahsil ettiği zamanki kayıt sorulmuştur ancak işletmenin alacağını tahsil ettiği zamanki kayıt
sorulduğundan Kambiyo Kârı ya da Zararı hesabı kullanılmayacaktır.
xxxx
Kasa hesabı borçlandırılır.
İşletmenin ortağına olan borcunu geri ödediğinde yapması gereken kayıt aşağıdaki gibidir:
331 Ortaklara Borçlar
100 Kasa
Kasa
66.700
Alacak Senetleri
66.700
xxxx
A B C D E
xxxx
ise m
ya yın cılık
A B C D E
22.
Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine göre 610 Satıştan İadeler hesabı, satılan malların iade edilen bölümünün fatura tutarlarını kapsar.
24.
İşletme, senetli alacağını tahsil ettiğinde
1$ = 66.700 / 29.000 = 2,3 TL idi.
Dolar, 2,3 TL den alınmış ancak bir bölümü 2,9 TL’den
satıldığına göre satılan her bir dolar için
İşleyişi: Daha önce yapılan satışlar ile ilgili olarak ilgili
hesaplara borç, brüt satışlardan ilgili hesaplara alacak
kaydedilmiş bulunan malın fatura tutarı, malın kısmen ya
da tamamen iade edilmesi durumuna göre, 610 Satıştan
İadeler hesabının borcuna, buna karşılık ilgili hesaba alacak kaydedilir.
2,9 – 2,3 = 0,6 TL kâr elde edilmiştir.
1 dolardan 0,6 TL kâr elde ediliyorsa
X dolardan 9.000 TL kâr elde edilir.
X = 9.000 / 0,6 = 15.000
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere 610 Satıştan
İadeler hesabı dönem içerisinde borçlu olarak çalışmaktadır. Dönem sonunda ise 610 Satıştan İadeler hesabına
alacak kaydı yapılarak 690 Dönem Kârı veya Zararı hesabının borcuna aktarılması gerekir.
Dolayısıyla 15.000 dolar, TL’ye çevrilmiştir.
A B C D E
A B C D E
28
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
25.
20 17- K P S S /A B
27.
Geçici yatırım amacıyla satın alınan hisse senetleri, 110
Hisse Senetleri hesabının borcunda izlenir. Alış değeri
ile değerlenen hisse senetleri, kâr ile satıldığında Menkul Kıymet Satış Kârları hesabı alacaklandırılır. Senetlerin
alım ve satımı sırasında katlanılan giderler ise Komisyon
Giderleri hesabının borcunda izlenir.
Diğer Dönen Varlıklar grubunda yer alan hesaplar şunlardır:
190 Devreden KDV
191 İndirilecek KDV
192 Diğer KDV
193 Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar
Adedi 6 TL’den 68.530 adet hisse senedinin alış bedeli
68.530 x 6 = 411.180 TL olacaktır. 411.180 TL ile alış bedeliyle değerlenen hisse senetlerini yarısı ise 205.590 TL
değerinde olacaktır. Ancak söz konusu senetler 210.590
TL ile satışa sunulduğundan aradaki fark kâr niteliğinde
olacaktır.
195 İş Avansları
196 Personel Avansları
197 Sayım ve Tesellüm Noksanları
198 Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar
199 Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı
Buna göre, yapılacak kayıt aşağıdaki gibidir:
102 Bankalar hesabı
653 Komisyon Giderleri
110 Hisse Senetleri
645 Menkul Kıymet Satış
Kârları
A B C D E
209.590
1.000
205.590
5.000
Fon Akım Tablosu: işletmenin, belirli bir hesap döneminde
sağladığı fon kaynaklarını ve bunların kullanım yerlerini
gösteren tablodur. Bu tabloda, fon kavramı tüm finansal
araçları kapsar.
Nakit Akım Tablosu: İşletmenin belirli bir hesap dönemi
içinde ortaya çıkan nakit akışlarını, kaynakları ve kullanım
yerleri bakımından gösteren tablodur. Bu tabloda fon kavramı, kasa mevcudu ve bankadaki mevduatları kapsar.
ise m
26.
ya yın cılık
A B C D E
Net İşletme (Çalışma) Sermayesindeki Değişim Tablosu:
İşletmenin belirli bir hesap döneminde, net işletme sermayesinin kaynaklarını ve kullanım yerlerini gösteren tablodur. Bu tabloda, fon kavramı dönen varlıklar ile kısa vadeli
yabancı kaynaklar farkını belirten net işletme (çalışma)
sermayesini kapsar.
28.
262 Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri, işletmenin kurulması, yeni bir şubenin açılması, işlerin sürekli olarak genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir değer
elde edilmeyen giderlerin aktifleştirilmeleri durumunda izlendiği hesaptır. Söz konusu giderler gerçekleştirildiğinde
hesabın borcunda izlenir.
103 Verilen Çek ve Ödeme Emirleri hesabı, işletmenin
üçüncü kişilere bankalardan çekle veya ödeme emri ile
yapacağı ödemelerin izlendiği hesaptır. Kişilere çek ve
ödeme emri verildiğinde hesaba alacak; çek ve ödeme
emirlerinin bankadan tahsil edildiği anlaşıldığında bu hesaba borç, bankalar hesabına alacak kaydedilir.
Çeklerin cirosu alınan çekleri, çeklerin keşidesi verilen
çek ve ödeme emirlerini muhasebeleştirmeyi gerekli kılmaktadır.
A B C D E
Senedin cirosu Alacak Senetlerini muhasebeleştirmeyi
gerekli kılarken senedin keşide edilmesi borç senetlerini
muhasebeleştirmeyi gerekli kılmaktadır.
Buna göre, yapılacak kayıt şu şekilde olacaktır:
KDV’siz tutar: 53.690 / 1,18 = 45.500 TL
KDV bedeli: 53.690 – 45.500 = 8.190 TL
Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri
İndirilecek KDV
Verilen Çek ve Ödeme
Emirleri
45.500
8.190
53.690
A B C D E
29
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
29.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
32.
Amortisman hesaplamalarında demirbaşa ait hurda değeri varsa amortismana tabi tutar hesaplanırken hurda
değer, duran varlığın maliyetinden indirilir.
Cari oran, dönen varlıklar vasıtası ile kısa vadeli borçların
ne kadarının ödenebildiğini gösteren orandır.
Cari oran = Dönen Varlıklar / KVYK
Duran varlık için yıllık 1.400 TL amortisman ayrıldığına
göre, 40 yıl boyunca 40 x 1.400 = 56.000 TL amortisman
ayrılır. Hurda değeri ise 38.000 TL olduğuna göre, duran
varlığı maliyet değeri 56.000 + 38.000 = 94.000 TL olacaktır.
Dönen varlıklar = Kasa + Bankalar + Verilen Çek ve Öd
Emir + Hisse Senetleri + MKDDK + Ticari Mallar + Ver.
Sip Avansları
(Verilen çek ve ödeme emirleri ile Menkul kıymet değer
düşüklüğü karşılığı hesapları düzenleyici hesaplar olduğundan toplamdan çıkarılmalıdır.)
A B C D E
Yukarıdaki çözümde dönen varlıkları 40.000 TL, kısa vadeli yabancı kaynakları ise 20.000 TL olrak elde etmiştik
Buna göre cari oran = Dönen varlıklar / KVYK
119 Menkul Kıymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı, menkul
kıymetlerin borsa veya piyasa değerlerinde önemli ölçüde
ya da sürekli olarak değer azalması olduğu tespit edildiğinde ortaya çıkacak zararların karşılanması amacı ile ayrılması gereken karşılıkların izlendiği hesaptır.
A B C D E
31.
Devamlı sermaye, uzun vadeli yabancı kaynaklar ile özkaynakların toplamından oluşmaktadır. Bir diğer ifadeyle
toplam pasif tutarından kısa vadeli yabancı kaynakların
çıkarılmasıyla elde edilir.
A B C D E
ya yın cılık
Değer azalışları için azalışın tamamını karşılayacak olan
tutar bu hesaba alacak 65 Diğer Faaliyetlerden Olağan
Gider ve Zararlar grubunda yer alan 654 Karşılık Giderleri
hesabına borç kaydedilir. Kendisine karşılık ayrılmış olan
menkul kıymet elden çıkarıldığında veya değer düşüklüğünün gerçekleşmemesi hâlinde bu hesaba borç kaydedilerek karşılık tutarı 644 Konusu Kalmayan Karşılıklar
hesabına aktarılarak kapatılır.
Cari oran = 40.000 / 20.000 = 2 olacaktır.
ise m
30.
33.
Finansman oranı, öz kaynakların, toplam borçların ne kadarı olduğu gösteren bir orandır. Söz konusu oranın birden büyük olması istenir. Birden küçük çıkması halinde
işletmenin finansman riski taşıdığı anlaşılır.
Finansman oranı = Öz kaynaklar / (KVYK + UVYK)
Tabloya baktığımızda uzun vadeli yabancı kaynaklar
30.000 TL, özkaynaklar ise 50.000 TL olarak verildiğine
göre devamlı sermaye tutarı da 80.000 TL olacaktır.
Kısa vadeli yabancı kaynakları önceki çözümde 20.000
TL olarak bulmuştuk. Toplada uzun vadeli yabancı kaynaklar 30.000, öz kaynaklar ise 50.000 TL olarak verilmiştir. Buna göre,
Net işletme sermayesi, dönen varlıklardan kısa vadeli yabancı kaynakların düşülmesi ile elde edilir.
Finansman oranı = 50.000 / (20.000 + 30.000) = 1 olacaktır.
Dönen varlıklar = Kasa + Bankalar + Verilen Çek ve Öd
Emir + Hisse Senetleri + MKDDK + Ticari Mallar + Ver.
Sİp Avansları
A B C D E
Dönen Varlıklar = 14.000 + 7.500 + (–500) + 4.500 +
(5.500) + 12.000 + 8.000 = 40.000 TL olacaktır.
Dönen varlıklar + Duran varlıklar = KVYK + UVYK + Öz
kaynaklar ise
40.000 + 60.000 = KVYK + 30.000 + 50.000
KVYK = 20.000 TL olacaktır.
Buna göre net işletme sermayesi = 40.000 – 20.000 =
20.000 TL olacaktır.
A B C D E
30
Diğer sayfaya geçiniz.
TG D EN EME ÇÖZ ÜM -5
34.
20 17- K P S S /A B
36.
İşletme sahip/sahiplerinin işletmeye koydukları kaynakların verimli kullanılıp kullanılmadığını gösteren mali rantabilite oranı = Net kâr/Öz kaynaklar formülü ile elde edilir.
Y bankası 268.000 TL’lik krediden faiz yükünü düştükten
sonra 230.480 TL yatırıyorsa faiz gideri
= 268.000 – 230.480 = 37.520 TL olacaktır.
Sorudaki tabloya baktığımızda net kârın 45.000 TL, öz
kaynakların ise 50.000 TL olduğunu görmekteyiz. Buna
göre,
Faiz yükü = (Anapara x Faiz oranı x vade) / 1.200 ise
37.520 = (268.000 x i x 8) / 1.200
Mali rantabilite oranı = 45.000 / 50.000 = 0,9 olacaktır.
i = %14 olacaktır.
A B C D E
140X – 140X : %25 = 105X olacaktır.
ya yın cılık
Sehpanın alış fiyatına 100X dersek satış fiyatı 140X olur.
Satış fiyatı olan 140X üzerinden %25 iskonto uygulandığına göre
ise m
35.
A B C D E
105X’e satılan malın maliyeti 100X ise
210 TL’ye satılan malın maliyeti A TL olur.
A = (100X:210) / 105X = 200 TL olacaktır.
A B C D E
37.
MSUGT’e göre, fon kaynaklarını oluşturan kalemler şunlardır:
●
Faaliyetlerden sağlanan kaynaklar
●
Olağandışı faaliyetlerden sağlanan kaynaklar
●
Dönen varlık tutarındaki azalışlar
●
Duran varlık tutarındaki azalışlar
●
Kısa vadeli yabancı kaynaklardaki azalışlar
●
Uzun vadeli yabancı kaynaklardaki azalışlar
●
Sermaye artırımı
●
Hisse senedi ihraç primleri
Öncüllerde yer alan vergiler ise fon kullanımları arasında
yer almaktadır.
A B C D E
31
Diğer sayfaya geçiniz.
2017 - KP SS/AB
38.
TG D E NE M E Ç Ö ZÜM - 5
40.
Çiçek işletmesinin elinde bulunan malların tamamının maliyetini 100X olarak varsayalım.
Malın maliyetini 100X olarak varsayalım.
100X’lik malın 3 / 4’ü 75X, kalanı ise 25 X yapar.
Satış fiyatı = Maliyet – zarar (iskonto / indirim) olduğuna
göre, söz konusu mal %A indirim ile satılırsa
75X’lik kısımda % 40 kâr elde edildiğine göre,
Satış fiyatı = 100X – 100X:%A olur.
75X:%40 = 30X kâr
Buna göre,
25X’lik kısımda %20 zarar elde edildiğine göre
225 = 100X – 100X:%25
25X:%20 = 5X zarar
225 = 75X
toplamda elde edilen kâr marjı ise (30X – 5X) = 25X
X = 3 ise malın maliyeti 100X ten 300 TL olacaktır.
Dolayısıyla 100X’lik maldan 25X’lik kâr elde edildiğine
göre kâr marjı %25’tir.
300 TL maliyetli malın %25’i ise indirim (iskonto) tutarı
olacaktır.
A B C D E
300 x %25 = 75 TL iskonto bedelidir.
Günlük faiz hesaplamalarında kullanılacak formül aşağıdaki gibidir:
Faiz getirisi = (Anapara x Vade x Faiz oranı) / 36.000
Buna göre,
ise m
39.
ya yın cılık
A B C D E
27.708 = (108.000 x t x 9) / 36.000
t = 236 gün olacaktır.
A B C D E
32
Download