ii ÖNSÖZ Bu çalışma, Türk limancılık sektörünün ülkemiz

advertisement
ÖNSÖZ
Bu çalışma, Türk limancılık sektörünün ülkemiz ekonomisine sağladığı büyük
katkılar dikkate alınarak, sektörün gelecekteki gelişiminde faydalı olması amacıyla
hazırlanmıştır.
Öncelikle, çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen, her türlü desteği vererek
beni cesaretlendiren çok değerli öğretim üyesi, hocam, Sayın Prof. Dr. Nil GÜLER’
e gönülden teşekkür ederim. Yüksek lisans öğrenimim boyunca kendilerinden çok
şeyler öğrendiğim değerli öğretim üyesi hocalarıma da buradan ayrıca sevgi ve
saygılarımı sunarım.
Değerli dostlarım Olgun Kaya, Orçun Ön, Soner Ataman, Eray Erzi ve T. Tolga İlki’
ye göstermiş oldukları anlayış ve yardımlar ile başta Bay Valeriy Zemlyakov olmak
üzere tüm BSCSL, ADMIRAL ve MARTI ekibine bana katlanmış oldukları için
minnettarım.
Hayatı boyunca her koşulda yanımda olup destek veren, sevgisini esirgemeyip
yetişmemde en çok emeği olan canım anneme ve aileme de sonsuz şükranlarımı bir
borç bilirim.
Mayıs 2005
Murat ERER
ii
İÇİNDEKİLER
KISALTMALAR
TABLO LİSTESİ
ŞEKİL LİSTESİ
ÖZET
SUMMARY
v
vı
vıı
vııı
ıx
1. GİRİŞ
1.1. Genel Olarak Ulaştırma Sistemi
1.2. Ulaştırma Sisteminde Ekonomik ve Stratejik Yönden Liman
1.2.1. Liman İşlev ve Hizmetleri
1.2.2. Liman Faaliyetlerini Doğrudan Etkileyen Liman İlişkili Grup ve
Kurumlar
15
2. LİMAN YÖNETİMİ
2.1. Rekabetçi Dünyada Limanların Evrimleşme Süreci
2.1.1. Limanlarda değişimi zorunlu kılan sebepler
2.2. Limanlardaki Rekabetçi Oluşum
2.2.1. Varolan limanlar arası rekabet
2.2.2. Yeni limanların ve hizmet sağlayıcılarının katılımı
2.2.3. Potansiyel yük hareketleri
2.2.4. Liman kullanıcılarının pazarlık etme gücü
23
23
27
30
33
40
41
41
2.2.5. Hizmet sağlayıcılarının pazarlık etme gücü
2.3. Limanlardaki Yönetsel Yapı
2.3.1. Liman yönetimi
2.3.2. Dünyada yaygın olarak kullanılan liman yönetim şekilleri
2.3.2.1. Genel idari rejim bakımından
2.3.2.2. Arazi sahipliği ve kullanımı bakımından
3. LİMAN İDARİ REFORM VE STRATEJİ VE YÖNTEMLERİ
3.1. Amaçlar
3.2. Liman İdari Reform Stratejileri ve Uygulanmasında Kullanılan Araçlar
1
1
7
42
43
44
48
48
51
59
59
64
3.2.1. Liman idaresinin modernizasyonu
66
3.2.2. Ticarileşme / Şirketleşme
3.2.3. Özelleştirme ve limanlara özel sektörün katılım yolları
3.2.3.1. Kısmi özelleştirme
67
69
70
iii
3.2.3.2. Çok yönlü özelleştirme
83
3.2.4. Özelleştirmenin temel liman hizmetleri üzerindeki etkisi
84
4. DÜNYADAKİ LİMAN İDARİ REJİM REFORM VE UYGULAMALARI 89
4.1. Limanların Özelleştirilmesinde Tarihsel Gelişmeler
89
4.2. Asya
92
4.3. Latin Amerika
95
4.4. Afrika
99
4.5. Avrupa
102
5. TÜRKİYE'DEKİ MEVCUT DURUM İLE UYGULANABİLECEK
YÖNETİM VE YAPILANDIRMA MODELİ
5.1. Giriş
5.2. Limanların Bölgesel Değerlendirilmesi
5.3. Türkiye'de Liman Özelleştirmesi ve Uygulamaları
5.3.1. Türkiye'de limanların özelleştirilmesinin altında yatan sebepler
5.3.2. Limanların özelleştirilmesindeki kanuni düzenlemeler
5.3.3. Yapılan liman özelleştirmeleri
5.4. Günümüz Türk Limancılık Sektörü ve Yönetimi
107
107
110
118
119
121
124
5.5. Mevcut Türk Limanları ve Türk Limancılık Sektörü için Uygulanabilecek
Yönetim ve Yapılandırma Modeli
128
6. SONUÇ
6.1. Yirmi Birinci Yüzyıl Liman Dinamikleri ve Türkiye
6.2. Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
134
134
138
KAYNAKLAR
140
ÖZGEÇMİŞ
146
iv
KISALTMALAR
IMO
OECD
WTO
AB
TEU
AEB
UNCTAD
YİD
DTO
TOBB
TDİ
TCDD
KEİB
DLH
Dwt
: International Maritime Organization
: Organization for Economic Co-operation and Development
: World Trade Organization
: Avrupa Birliği
: Twenty-foot Equivalent Unit
: Avrupa Ekonomik Bölgesi
: United Nations Conference on Trade and Development
: Yap-İşlet-Devret
: Deniz Ticaret Odası
: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
: Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.
: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
: Karadeniz Ekonomik ve İşbirliği Teşkilatı
: Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel
Müdürlüğü
: Deadweight tons
v
TABLO LİSTESİ
Sayfa No
Tablo 1.1.
Tablo 1.2.
Tablo 2.1.
Tablo 2.2.
Tablo 2.3.
Tablo 3.1.
Tablo 4.1.
Tablo 4.2.
Tablo 4.3.
Tablo 4.4.
Tablo 4.5.
Tablo 4.6.
Tablo 4.7.
Tablo 4.8.
Tablo 4.9.
Tablo 5.1.
Tablo 5.2.
Tablo 5.3.
Tablo 5.4.
Tablo 5.5.
Tablo 5.6.
Tablo 5.7.
Tablo 5.8.
Tablo 5.9.
Tablo 5.10.
Tablo 5.11.
Tablo 5.12.
Dünya filo gelişimi(milyon dwt)..................................................
Dünyanın en büyük konteyner hat işleticileri...............................
Konteynerizasyonun liman verimliliği üzerine etkisi………….
Konteyner taşımacılığında rekabet türünü belirleyen eşik değerler
Temel liman yönetim yapıları.......................................................
Temel Liman Yönetim Yapılarının Liman İşlevleri Üzerindeki
Dağılımı..........................................................................................
Gelişmekte olan ülkelerdeki özel sektörün katıldığı liman
projeleri (1990-1998).....................................................................
Gelişmekte olan ülkelerdeki özel sektörün katıldığı liman
projelerinin toplam yatırım tutarı(1990-1998)...............................
Bueno Aires Liman Verimlilik Göstergeleri...................................
Bueno Aires Liman Verimlilik Göstergeleri[63].............................
Mozambik, Cibuti ve Tanzanya'daki Limanların Yapmış Olduğu
Sözleşmeler ...............................................................................
Dar es Salaam Limanı Verimlilik Göstergeleri …………..........
Cibuti Limanı Verimlilik Göstergeleri........................................
Louis Limanı Verimlilik Göstergeleri........................................
Liman Yapılarının Farklı Ülkelerdeki Yatırım Biçimleri[71]......
Türkiye'nin Dış Ticaret Taşımalarının Ulaştırma Türlerine Göre
Dağılımı(%)................................................................................
Türk Limanlarında Yapılan Yükleme-Tahliye Faaliyetleri(ton)....
2003 yılı KEİB Ülkeleri Dış Ticaret Taşımaları(ton)[16]............
Samsun Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu
ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar..................
Trabzon Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu
ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar...................
İstanbul Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu
ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar...................
Çanakkkale Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren
Kamu ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar..........
İzmir Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve
Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar.........................
Antalya Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu
ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar...................
Mersin Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel
Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar...................................
Türkiye’de Faaliyet Gösteren Belli Başlı Limanların Temel İdari
Yapılanmaları..............................................................................
Türkiye’de Faaliyet Gösteren bbelli Başlı Limanlara ait
İstatistikler...................................................................................
vi
5
22
28
34
57
88
91
91
96
96
100
100
101
102
106
110
111
112
113
113
114
115
116
117
117
126
126
vii
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No
Şekil 1.1
Şekil 1.2
Şekil 2.1
Şekil 2.2
Şekil 2.3
Şekil 3.1
Şekil 3.2
Şekil 3.3
Şekil 5.1.
Şekil 5.2.
Şekil 5.3.
Şekil 5.4.
Şekil 5.5.
: Limanda sunulan hizmetler..........................................................
: Çeşitli yük gruplarının limanda oluşturduğu potansiyel hizmet
sunum değerleri.............................................................................
: 21. yüzyılda liman dinamikleri....................................................
: Limancılık sektöründe rekabeti belirleyen unsurlar....................
: Dünyada yaygın olarak kullanılan temel liman yönetim
yapıları........................................................................................
: Liman yapıları..............................................................................
: Liman idari yapılanmasında kullanılan yöntemler......................
: Kira sözleşmelerinin karşılaştırılması..........................................
: Türkiye 2003 Yılı İthalat/İhracat Taşımaları...............................
: 2003 yılı KEİB Ülkeleri ile Denizyolu Taşıma Yüzdeleri[16] ..
: Türkiye’de Kullanılan Özelleştirme Yöntemleri........................
: Mevcut limanların ve limancılık sektörünün genel idari
yapılanma modeli.........................................................................
: Uygulanacak modelin genel işleyiş şekli....................................
vii
12
13
30
32
58
62
66
76
111
112
119
131
132
TÜRK LİMANCILIK SEKTÖRÜ VE YÖNETİMİNİN YAPILANDIRILMASI
ÖZET
Bu çalışmada, deniz ticareti açısından büyük bir potansiyeli bünyesinde barındıran,
lojistik yönetimi ve zincirinin önemli bir parçasını oluşturan ve ekonomiye doğrudan
etkisi olan stratejik tesisler olarak da tanımlanabilecek Türk Limanlarının şimdi ve
gelecekte, alt ve üstyapısıyla birlikte hızlı, etkin, verimli çalışabilmesi ve uluslararası
arenada rekabet edebilmesi için genel idari yapılanmalarının nasıl olması gerektiği
sorusuna cevap aranmış, bu amaçla mevcut analiz ve yöntemler incelenerek Türk
Limanları için bir genel yönetim yapılanma ve sahiplenme modeli önerilmiştir.
İlk olarak, ulaştırma sistemi ve limanların bu sistem içindeki yeri ve öneminden
bahsedilerek, günümüz çağdaş bir limanının sunduğu hizmetlere değinilmiş ayrıca,
liman faaliyetlerini etkileyen kurum ve gruplar kısaca anlatılmıştır. Limanların gerek
idari, gerek işlevsel olarak günümüze değin geçirmiş oldukları evrimselleşme süreci
ile bu süreci tetikleyen sebeplerin irdelenmesi ikinci bölümün konuları arasındadır.
Günümüz limanlarının üstlenmiş olduğu roller dikkate alınarak, sahip olması gereken
yönetim yapısı ile dünyada yaygın olarak kullanılan temel liman yönetim şekillerinin
incelenmesi ise ikinci bölümün ana temasını oluşturmaktadır.
Limanların sahipliğindeki ve/veya idaresindeki değişimi gerekli kılan amaçlar ve en
uygun yapının belirlenmesinde kilit rol oynayan temel liman yapılarının
sınıflandırılması üçüncü bölümde yer almıştır. Bu bölümde ayrıca, liman idari
yapılanmasında kullanılan belli başlı stratejiler hakkında kapsamlı bir literatür
taraması yapılarak, dördüncü bölümde bunların kullanıldığı limanlar kıta ve ülke
bazında ele alınmış, veriler irdelenmiştir.
Beşinci bölümde Türkiye’deki limanların yönetsel, kapasitesel ve ekonomik açıdan
mevcut durumları değerlendirilmiş, sonuç olarak elde edilen bulgular ışığında, Türk
limanları ve limancılık sektörü için uygun olabilecek bir sahiplenme ve yönetim
modeli önerilmiştir.
viii
RESTRUCTURING
OF
THE
TURKISH
PORT
SECTOR
AND
MANAGEMENT
SUMMARY
Ports can be defined as strategic facilities pertaining to Turkey that shelters a great
potential in terms of maritime trade. Ports also form a crucial part of the logistic
administration and chain and which have direct influence on economy. The answer to
the question of how the general administrative structuring of the ports should
currently and subsequently be for the sake of their rapid, efficient and effective
operation complete with their infrastructures and superstructures to compete in
international arena has been sought. For this purpose, a general administrative
structuring and ownership scheme for Turkish Ports has been proposed having
scrutinized the current analyzes and methods.
In this study in which the port administrative structures and ownership styles have
been taken up, first the transportation system, and the position and importance of
ports in this system has been mentioned, services offered by a contemporary port
today has briefly been touched and also agencies and groups having influence on port
operations have been discussed in short. Scrutinizing the process of evolution that
was undergone by ports both in administrative and operational terms to date together
with the causes triggering such process stand among the topics of the second chapter.
Having considered the roles undertaken by current ports together with variations
occurring throughout their structuring process, the study of major forms of port
administration employed worldwide comparable to the essential and ideal
administrative structure and characteristics of ports constitute the theme of the
second chapter.
Objectives requiring changes in ownership and/or administration of ports together
with the classification of key port structures having critical role in determining the
most appropriate structure are included in the third chapter where also a
ix
comprehensive literature survey in fundamental strategies employed in the
administrative structuring of ports is provided, and in the fourth chapter ports where
foregoing strategies are employed have been listed by country and continent, and
relevant data have been examined. In the fifth chapter, the current state of Turkish
ports in terms of administration, capacity and economy have been assessed, and as a
conclusion in line with findings derived, a scheme for ownership and administration
appropriate for ports and port services sector in Turkey has been suggested.
x
1. ULAŞTIRMA SİSTEMİNDE EKONOMİK VE STRATEJİK YÖNDEN
LİMAN
1.1.
GENEL OLARAK ULAŞTIRMA SİSTEMİ
Üretilen ürünlerin bol olduğu bölgelerden bu ürünlerin kıt olduğu veya tüketiminin
fazla olduğu bölgelere doğru nakletmek isteği insanlık tarihi kadar eskidir.
Ġnsanoğlu, tarihin ilk devirlerinden bu yana bir yerden baĢka bir yere gitmek ve
ürettikleri Ģeyleri diğer bölgelere nakletmek ihtiyacını duymuĢtur[1]. Bununla
birlikte, insan ve insana faydalı Ģeylerin bulunduğu yerden kullanılacağı yere
özelliğinin bozulmadan ve miktarının azaltılmadan götürülmesi, yani nakli büyük bir
önem taĢımaktadır. ĠĢte ulaĢım da dar anlamıyla bir Ģeyin bir yerden baĢka bir yere
nakli olup daha kapsamlı bir ifade ile insan ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla
üretilen malların, ihtiyaç duyulan bölgelere zamanında ulaĢtırılması için gerekli
faaliyetler ve bunların zaman içerisinde örgütlenerek bir hizmet sektörü haline
gelmesidir[2,3]. ĠĢte ticari malların hareketi açısından taĢımacılık, hammadde ve
mamul maddelerin düĢük kullanım alanlarından daha yüksek kullanım alanlarına
taĢınmasını sağlamaktadır. Böylece taĢımacılık dünya üzerindeki kaynakların hem
hammaddeler
hem
de
mamul
maddeler
yönünden
geliĢtirilmesini
kolaylaĢtırmaktadır[4,5].
Günümüzde baĢ döndürücü hızla ilerleyen teknoloji ve onun ürünü olan ulaĢım ve
iletiĢim, ülkeler arasındaki iliĢkileri inanılmaz ölçülerde artırmıĢtır. Mevcut
ekonomik iliĢkileri daha da geliĢtirmek için ülkeler bir takım çalıĢmalar yapmakta ve
bunun amacını da malların, hizmetlerin, sermayenin, kiĢilerin dünyada daha da
serbest dolaĢımı oluĢturmaktadır. Ticari anlamda neredeyse sınırların ortadan
kalktığı, rekabetin had safhalarda olduğu dünyamızda yaĢanan bu değiĢimi en fazla
etkileyen ve etkileyecek olan sektörlerden biri de ulaĢtırma sektörüdür.
SanayileĢmenin hızla geliĢmesine, nüfus artıĢına ve yerleĢim merkezlerinin
yaygınlaĢmasına paralel olarak yolcu ve yük taĢımacılığında; ekonomi, hız, güvenlik
ve konfor her ulaĢtırma sisteminde aranması gereken özellikler olarak karĢımıza
1
çıkmaktadır. Bunların yanında çevreyi en az kirletmesi, ülkede mevcut enerji
kaynaklarını kullanması ve bu sırada yolcu-km veya ton-km baĢına tükettiği
enerjinin az olması, ilk tesis ve bakım-onarım kolaylığı ulaĢtırma türlerinin
tercihinde göz önünde tutulması gereken diğer unsurlardır. Dünyada yolcu ve yük
taĢınmasında ulaĢım türlerinden yalnız birinden yararlanan ülke yoktur. Hemen her
ülkede demiryolu, karayolu, havayolu ulaĢtırmasının yanında ülkenin coğrafi
konumuna göre deniz yolu ulaĢtırması ile sıvı yük taĢımacılığında boru hatlarından
yararlanılır. Burada önemli olan ülkenin sosyal durumuna, mali imkanlarına, sahip
olduğu enerji kaynakları ile coğrafi özelliklerine, teknolojik yapısına uygun düĢen
ulaĢtırma türlerinin seçilip her birine gerekli olan ağırlığın verilmesidir. ĠĢte bu
yüzdendir ki uluslararası arenada, ulaĢtırma sektörünün liberalizasyonu; ulusal
altyapı Ģebekelerinin entegrasyonu; daha etkin, rekabetçi ve güvenli bir hizmet
sunumu için ortak politikalar belirlenmektedir. Bu politikalarda, ekonomik
geliĢmenin yadsınamaz bir unsuru olarak ulaĢtırma alt sistemlerinin koordineli ve
kombine yapıda faaliyet göstermesi temel alınmaktadır[6].
21.yüzyıl ile birlikte, teknoloji ve insan ihtiyaçlarına paralel olarak geliĢme
gösterdiği tespit edilen ulaĢtırma sektörü içindeki yük taĢımacılığını; taĢımacılığın
yapılma biçimine, Türkiye ve dünyadaki mevcut durumu içerisinde yer alan
taĢımacılık araçlarına göre aĢağıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür[7,8]:
-
Karayolu TaĢımacılığı,
-
Demiryolu TaĢımacılığı
-
Havayolu TaĢımacılığı,
-
Denizyolu TaĢımacılığı
a) Karayolu Taşımacılığı
Dünya yol istatistikleri incelendiğinde diğer taĢıma sistemleri çok geliĢmiĢ olan
ülkeler dahil bir çok yerde, yük ve yolcu taĢımacılığında karayoluna olan talebin
sürekli artan bir eğilim gösterdiği izlenmektedir. Karayolu taĢımacılığı, üretim
yerinden tüketim mahalline aktarmasız ve hızlı taĢıma yapılmasına olanak vermesi
nedeniyle, diğer taĢıma türlerine göre daha fazla tercih edilmektedir. Ekonomik
kalkınmanın ve refahın geliĢmesinde büyük önemi olan karayolu taĢımacılığı, kendi
bünyesi içinde baĢlı baĢına ekonomik bir faaliyet olduğu gibi, diğer bütün sektörlerle
2
de çok yakın iliĢkisi olan ve bu sektörleri olumlu veya olumsuz yönde etkileyen bir
hizmet türü konumundadır[9].
Türkiye, Avrupa ve Asya kıtaları arasında bir köprü özelliği taĢıdığından dolayı söz
konusu kıtalar arasında ilk çağlardan bu yana karayolu ulaĢım ağının bir merkezi
olmuĢtur. BaĢlangıçta askeri amaçlı inĢa edilen ve sonraları da ticari amaçla
kullanılan yolların bugünkü karayolları ağının çatısını oluĢturmakta büyük rolü
olmuĢtur[10]. Türkiye'de yolcu ve yük taĢımacılığında karayollarının payı diğer
ulaĢtırma türleri ile karĢılaĢtırdığında, karayollarının ulaĢtırma sektörü içinde ne
denli önemli bir paya sahip olduğu net bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
b) Demiryolu Taşımacılığı
UlaĢtırma sektörünün ana unsurlarından birisi olan demiryolları da diğer ulaĢım
türleri gibi değiĢen ve geliĢen dünyaya ayak uydurabilmek için önemli bir yapısal ve
teknik değiĢim sürecinden geçmektedir. Günümüzde, demiryolu sektörünün sadece
diğer ulaĢtırma türleri karĢısında rekabet gücünü arttırmaya değil birden fazla
iĢleticinin faaliyetine imkan vererek sektör içinde de rekabet yaratılmaya
çalıĢılmaktadır. UlaĢtırma sistemleri arasındaki mevcut dengesizliğe karĢın,
demiryolları kombine
ve konteyner taĢımacılığına giderek artan bir katkı
yapmaktadır. Son yıllarda dünya ekonomisinde, dünya nüfusunun büyük bir kısmının
yaĢadığı Asya Kıtası'nın öneminin artması nedeniyle, Avrupa ile Asya arasındaki
ulaĢım koridorları, özellikle demiryolu koridorları, önümüzdeki yıllarda kritik bir rol
oynayacaktır. Yük taĢımacılığı açısından 21. yüzyılda kombine taĢımacılık ve bu
bağlamda demiryolları etkin rol oynayacaktır. Özellikle limanların kara içindeki
kesimlere bağlanmasında demiryollarının yer almasına özen gösterilecektir. Bu
bağlamda bugün için ülkemizde liman-yurtiçi bağlantılarında demiryollarının ancak
%5 dolayında olan payının arttırılması, üzerinde durulacak bir konu olacaktır[11].
c) Havayolu Taşımacılığı
Hava yolu ulaĢtırma sektörü kısa sürede çok hızlı teknolojik ve yapısal değiĢiklikler
gösteren bir sektördür. Sektörde geniĢ kapasiteli, yakıt tasarrufu sağlayan, düĢük
gürültü ve emisyon seviyelerine sahip uçakların geliĢtirilmesi havayolu Ģirketlerinin
faaliyetleri, yönetimi, hizmet kalitesi ve kapsamı üzerinde büyük ölçüde etkide
bulunmuĢ, serbestleĢme ve özelleĢtirme ile sektörün daha ticari bir yapıya
3
dönüĢtürülmesi ve iĢbirliklerinin oluĢması sektörün yapısını değiĢtirmiĢ ve sektörü
tüketicilerin hakim olduğu bir pazara dönüĢtürmüĢtür.
Hava kargo trafiği havayolu Ģirketlerinin en önemli gelir kaynağı olma hedefine
henüz ulaĢamamıĢtır. Hava kargo taĢımacılığından elde edilen gelirin, yolcu
taĢımacılığından elde edilen gelirden daha az olmasının birkaç temel nedeni
bulunmaktadır. Bunlardan ilki, diğer taĢıma sistemleri ile karĢılaĢtırılınca daha pahalı
olmasıdır. Ġkinci neden, günümüzde kullanılan uçakların özel olarak kargo taĢıma
amacıyla dizayn edilmemesidir. Üçüncü neden ise, yöneticiler arasında hava
kargonun karlı bir yatırım olmaması düĢüncesinin yaygın olmasıdır[12]. Tüm
bunların yanı sıra dünya ekonomisindeki geliĢmelere paralel olarak tüm ulaĢım
türlerinden ve araçlarından daha süratli olması, zaman faktörünün önemli olduğu
durumlarda, özellikle değeri yüksek ve kısa zamanda bozulabilir nitelikli malların
taĢınmasında, havayolu taĢımacılığı en önemli alternatifi oluĢturmaktadır[13].
d) Denizyolu Taşımacılığı
Denizcilik sektörü denildiğinde, farklı pazar ve ekonomik koĢullar altında faaliyet
gösteren
çeĢitli
sektör
ve
endüstriyel
grupların
oluĢturduğu
bir
sistem
düĢünülmelidir[14]. Çünkü dünyada hızla geliĢen teknolojilere paralel olarak
günümüzde genel olarak deniz ve denizcilik, yük ve yolcu taĢımacılığı baĢta olmak
üzere, gemi inĢa sanayi, liman hizmetleri, deniz turizmi ile doğal kaynakların üretimi
ile bir ticaret ve hizmet dalıdır. Denizyolu ulaĢtırmasının faaliyet alanı uluslararası
bir özellik taĢımakta olup uluslararası siyasi, ekonomik geliĢmeler ve koĢullar deniz
ulaĢtırmasının kural ve yöntemlerini saptamaktadır[15].
Denizyolu taĢımacılığı dünya ticaretinin en önemli ulaĢım aracıdır. Bilindiği gibi
dünya ekonomisindeki geliĢme ve değiĢimler, dünya ticaret hacmi ve niteliği
üzerinde önemli rol oynamaktadır. Gerek denizyolu yük taĢımacılığı gerek diğer
ulaĢtırma sistemleri dünya ticaret hacmindeki bu değiĢimlerden etkilenmektedir.
Ancak denizyolu yük taĢımacılığı toplam yük taĢımacılığı içindeki yük payını
korumakta, hatta artırmakta olup bugün dünya ticaretinin yaklaĢık yüzde 80’lik bir
bölümü deniz yoluyla yapılmaktadır. Dünya ticaret filosundaki artıĢ da buna en güzel
kanıt olarak gösterilebilir. AĢağıda yıllar itibariyle dünya ticaret filosu tonajının gemi
tipleri açısından bir değerlendirilmesi yer almaktadır:
4
Tablo 1.1 : Dünya Filo GeliĢimi(milyon dwt) [16]
Yıllar
Tankerler
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
261.8
266.9
265.0
263.2
267.2
268.7
273.6
281.2
284.1
283.5
283.8
Dökme
Yükler
215.0
219.0
225.5
242.2
252.1
263.3
263.3
267.4
276.3
288.5
295.9
Kombine
Diğerleri
Taşıyıcılar
31,3
125.4
28,7
130.6
25,9
134.8
20,7
140.9
17,3
149.1
16,9
155.3
16,1
160.9
15,2
166.7
14,6
169.3
13,8
174.7
12,6
181.2
Toplam
633.5
645.2
651.2
667.0
685.7
704.2
713.9
730.5
744.3
760.5
773.5
Denizyolu taĢımacılığını diğer taĢıma sistemlerine göre üstün kılan özelliklerin
baĢında, büyük miktarlardaki yüklerin diğer taĢıma sistemlerine oranla bir defada,
çok daha düĢük maliyetle ülkeler ve kıtalar arası taĢınmasını mümkün
kılabilmesidir[3]. Öyle ki; bir yükün bir kilometre taĢınması için denizyolu ton/km
maliyeti, yaklaĢık olarak demiryolu taĢımacılığına oranla 3.5 kat karayolu
taĢımacılığına oranla ise 7 kat daha ucuz olabilmektedir. Güçlü bir deniz filosuna
sahip olan ülkeler denizyolu taĢımacılığı ile döviz girdisi sağlayabildikleri gibi,
uluslar arası sularda bayrak gezdirmek suretiyle ülke itibarını artırmakta, politik güç
sağlamakta ve donanma gücüne destek olmaktadır. Denizlere hakim olan ülkelerin
dünya ticaretine hakim olacakları düĢüncesi gittikçe yaygınlaĢmakta, denize kıyısı
olmayan ülkeler de deniz ticaret filosunu kurmaya çalıĢmaktadırlar. Bunun yanı sıra
deniz ulaĢtırma sektörü, ekonomik katkısının yanı sıra ulusal güvenlik açısından da
hayati öneme sahiptir.
Önemli bir coğrafi konumda bulunan ülkemizde, deniz ve deniz çevresi ile ilgili
konular, ülkemizin hak ve menfaatleri korunarak uluslararası denizcilik örgütü’
nün(IMO) faaliyetleri doğrultusunda yürütülmekte olup OECD, WTO ve özellikle
Avrupa Birliği gibi uluslararası ve bölgesel kuruluĢlarla denizcilik politikalarında
uyum içinde olmaya özen gösterilmektedir. Ülkemiz bugün otuz üçten fazla ülke ile
ikili
denizcilik
anlaĢması
içinde
olup
çabasındadır[15].
5
denizcilik
faaliyetlerini
geliĢtirme
Denizyolu taĢımacılığı sisteminin diğer taĢıma sistemlerine göre genel üstünlüklerini
aĢağıdaki gibi özetlemek mümkündür[2]:
1. Dünyanın ¾’ü denizlerle kaplı olduğundan, birçok ülke ve bölge birbirlerinden
denizle ayrılmıĢlardır. Bu durumda ülkeler arasındaki taĢımacılık sadece deniz ve
havayolu ile sağlanabilmektedir. Havayolu taĢımacılığı da denizyolu taĢımacılığına
göre pahalı bir sistem olduğundan, denizyolu taĢımacılığı bu durumda en uygun
taĢımacılık sistemi olmaktadır.
2. DüĢük maliyetli olduğu için denizyolu taĢımacılığı büyük hacimli taĢımalarda
uygun bir taĢımacılık türü olmaktadır.
3. Uluslar arası kara ve havayolu taĢımacılığı sırasında, birçok ülkenin kara ve hava
sahası içinden geçildiğinden, taĢımacılık bu ülkelerdeki politik gerginliklerden
etkilenmekte ve taĢımacılığın güvenliği azalmaktadır.
4. Denizyolu ile yapılan taĢımacılık süratli olmaktadır. GeliĢmiĢ elleçleme
teknikleri ile limanların uygunluğu bu hızın artmasına katkıda bulunmaktadır.
Denizyolu ulaĢtırmasında ulaĢım ağının sınırlılığı da böylece deniz ve kara ulaĢım
ağının birbirlerine süratle bağlanmasıyla çözülmektedir. Bu ulaĢım ağının en önemli
kısımlarından birini oluĢturan limanlarda
ulaĢtırmasında;
gerçekleĢtirilen
deniz
yolu
zaman, miktar, maliyet ve güvenlik unsurları önem taĢımakta,
günümüz rekabet koĢullarında hizmetlerdeki verimlilik ve kalitenin yükseltilmesi,
limanların uluslararası standartlara getirilmesi gerekmektedir. Türk denizcilik
sektörünün dünyadaki yerini bu geliĢmeleri yeterli düzeyde ve zamanında uyum
sağlayabilmesi belirleyecektir.
6
1.2. ULAŞTIRMA SİSTEMİNDE EKONOMİK VE STRATEJİK YÖNDEN
LİMAN
Denizcilik sektörü, ülkelerin dünyaya açılımını ve bütünleĢmesini sağlayan en
önemli sektörlerden biridir. Bu açılım ve bütünleĢme ne kadar güçlü olursa ülkelerin
ekonomisi de o kadar güçlü olmaktadır. 20. yüzyılın son çeyreğinde, dünyadaki
politik ve teknolojik geliĢmeler dünya deniz ticaretini de etkilemiĢ ve yapısal
değiĢimlere zorlamıĢtır. Bu değiĢim ve etkileĢim, denizyolu ile yük taĢımacılığının
toplam yük taĢımacılığı içindeki yük payını koruma hatta arttırma gibi etkileri
olmuĢtur. Dünyada değiĢen ekonomik Ģartlar, siyasi olaylar ve teknolojik geliĢmelere
paralel olarak gemilerin hız ve boyutunun artması, dünyanın bir ucundaki pazarlara
daha kolay ulaĢılmasını sağlamıĢ, deniz taĢımacılığı; dökme taĢımacılıktan konteyner
taĢımacılığına doğru kaymıĢtır. Kara, deniz ve hava taĢımacılığı bütünleĢme eğilimi
göstermiĢ ve yüklerin kapıdan kapıya taĢınmasına olanak sağlayan çoklu taĢımacılık
ve konteyner taĢımacılığı giderek artan bir önem kazanmıĢtır. Dolayısıyla
taĢımacılık, alt taĢıma sistemleriyle bütünleĢen bir taĢıma zinciri yani kombine
taĢımacılık durumuna gelmiĢtir. Artık 21. yüzyılın taĢıma tarzı olan çoklu
taĢımacılık, transit ülke durumundaki Türkiye’yi de limanlar ve diğer ulaĢım
altyapısı yönünden etkilemektedir[17].
Genel olarak gemilerin olumsuz deniz ortamında sığınabilecekleri, yanaĢabilecekleri,
yükler için yükleme boĢaltma, yolcular için indirme-bindirme yapabilecekleri
fiziksel ortamı sağlayan ve bunlara iliĢkin alt yapılar, açık kapalı mekanlar ve
tesisler ile gemi, yük ve yolculara yönelik hizmetleri veren, kontrol ve güvenlik
iĢlemleri için gereken yerleĢik birim ve örgütleri içeren, ülkenin belli bir bölgesi
üzerinde ekonomik faktör teĢkil eden, taĢıma sistemleri arasında dönüĢüm noktası
olan yerler liman olarak tanımlanabilir. Liman, gemiler için hizmet ve olanak
sağlayan yüke ve gemiye bağımlı bir hizmet üretim ünitesi olup, yük açısından
toplama ve dağıtma yeri, ulaĢım sistemleri açısından ise taĢıma hizmetinin Ģekil
değiĢtirme noktasıdır. Burada yüklerin toplanması ve denizaĢırı pazarlara
gönderilmesi esastır. Yine, denizaĢırı pazarlardan getirilen yükler buradan
hinterlanda dağıtılır. Yükleri toplama ve dağıtma özellikleri sebebiyle ekonominin
nabzı ve dıĢ ticaret kapısı durumunda olan limanlar, günümüze gelene değin büyük
bir iĢlev değiĢimine
uğramıĢtır. Önceleri yalnızca gemilerin barınması
düĢünülen bu ticarethaneler, sonraları
hizmet
7
üretim
için
merkezleri durumuna
dönüĢmüĢlerdir. Gemi barındırma iĢlevi artık bir liman için ikinci derecede öneme
sahip olup asıl önemli olan yükü; ucuz, hızlı, güvenli, zamanında ve hasarsız olarak
ulaĢım sistemleri arasında aktarabilmektir. Bu ise, limanları hem ekonomik
düĢünmeye hem de ekonomik davranmaya itmiĢtir. Aksi taktirde limanın ekonomik
olmayan bir davranıĢı, taĢımanın bütününü etkileyebilmektedir[15]. Bu bakımdan
sağlıklı bir ekonomik geliĢmede liman ve hinterlandı önemli bir yere sahiptir.
Limanlar ulaĢtırma zincirindeki önemi ile ulusal ve bölgesel geliĢme için stratejik bir
araç olup, ticareti geliĢtirdikleri gibi ticaret merkezlerinin büyümesine de yardımcı
olurlar. Limanlar ayrıca hem özel hem de kamusal fayda sağlamakta ve bunlar
arasındaki etkileĢim de bir takım ekonomik değerler ortaya çıkarmaktadır. Devlet
sahip olduğu yüksek sermaye gücü ile temel liman yapılarının oluĢturulması ve
bunların korunmasını sağlamakla birlikte, özel kesim sunduğu hizmetler ile malların
yurtiçi ve yurtdıĢı dolaĢımına neden olmakta ve bu da büyük bir ekonomik girdi
sağlamaktadır. Limanların bu çoklu ekonomik etkileri ile gümrük, bankacılık,
iletiĢim, iç taĢımacılık gibi çeĢitli sektör ve iĢ alanları canlılık kazanmaktadır. Ayrıca
birbiriyle iliĢkili sanayi dallarına ait planlı geliĢtirme politikaları ve planlı büyümeler
çerçevesinde birçok liman, sahip olduğu özellikler ile her türlü endüstriyel çevrede
önemli bir yer de edinmiĢtir. Endüstriyel çevreler, birbirleriyle rekabet içerisinde
olan veya iĢbirliği yapan Ģirketler ile özel üretim ve dağıtım alanlarına sahip
tedarikçilerin bir birleĢimi olarak karĢımıza çıkmakta olup bu çevreler, önemli bir
faaliyetler zinciri ve ağı sunmaktadır. Bu Ģekilde oluĢan etkileĢimler, bu bütünü
meydana getiren parçalar arasında verimliliğin artması, birim maliyetlerin azalması,
teknolojik desteğin sağlanması ve yeni iĢ alanlarının ortaya çıkması gibi
etkileĢimlere sebep olmaktadır. Bu da aynı zamanda büyük bir rekabet unsurunu da
beraberinde getirmektedir.
Büyük limanlar, sanayiler ve dağıtım odaklı giriĢimciler için oldukça çekici bir
konum oluĢturmaktadır. Bu bakımdan son elli yıl içerisinde Rotterdam, Yokohama,
Antwerp, Hamburg, Houston gibi birkaç önemli liman merkezli endüstriyel çevreler
ortaya çıkmıĢtır. Buralar, üretim-dağıtım odaklı firmalar açısından oldukça cazip
merkezler olup bu Ģekilde azalan ulaĢtırma masrafları ve artan verimlilik oranlarıyla
dünya pazarında rekabet etme güçlerini artırmaktadırlar[18]. 1970’li yıllarda büyük
Avrupa limanları hatırı sayılır baĢarılar elde etmek amacıyla, yerleĢim ve geliĢim
yerleri olarak rafineriler ile kimyasal sanayi kesimlerini hedef almıĢlardır. Buna bir
8
örnek olarak, 1950’li yıllarda geliĢtirilen devlet politikaları ile beĢ rafineri ve birçok
büyük kimyasal iĢlem fabrikasının Rotterdam Limanı civarında konuĢlanması
verilebilir. Rotterdam Limanı, güçlü hinterlant bağlantıları, Kuzey Denizi’nde
bulunan petrol ve gaz rezervleri ile sunduğu kaliteli ve uzmanlaĢmıĢ hizmetlerin
sonucu olarak, dünyadaki sayılı birkaç liman arasında yerini almıĢtır[19]. Diğer bir
örnek olarak Colombo Limanı gösterilebilir. Çevresinde büyük bir tekstil sanayii
barındıran Colombo Limanı, iĢleri zamanında ve yerinde karĢılamak için güvenilir ve
kısa transit konteyner hizmetleri üzerinde yoğunlaĢmıĢtır. Bu geliĢme yalnızca bir
devlet politikasının ürünü olmayıp özel teĢebbüsün de katkıları söz konusudur[18].
Kısaca denizyolu yük trafiği limanlara ve limanlarda verilen hizmetlerin kalitesine
bağlı olup limanlar, denizyolu ile kara ulaĢtırma sistemleri arasında yer alan bir geçiĢ
ünitesidir. Günümüz modern bir limanın sahip olduğu rol ise Ģu Ģekilde özetlenebilir:
Limanlar çoklu ulaĢtırma sistemleri içerisinde merkezi bir yapıya sahip endüstriyel
alanlardır ve buraları sadece yüklerin ve malların el değiĢtirdiği yerler olmayıp aynı
zamanda üretildiği, sınıflandırıldığı ve dağıtımının yapıldığı yerler olarak da
karĢımıza çıkmaktadır. Limanlar ayrıca, iĢlev ve hizmetlerini tam anlamıyla yerine
getirmeleri için lojistik zinciriyle bütünleĢmesi gereken çok boyutlu bir sistemdir.
Verimli bir liman, altyapı ve üstyapının yanı sıra diğer ulaĢtırma sistemleriyle yeterli
bağlantılara ve etkili bir yönetim ile eğitimli kalifiye çalıĢanlara ihtiyaç duyar[20].
1.2.1. Liman İşlev Ve Hizmetleri
Liman iĢlev ve hizmetleri, bir limanın idaresi ve operasyonunda can alıcı bir unsur
olup, bu iĢlemler dünya bazında tüm liman otoriteleri tarafından büyük bir dikkat ve
hassasiyetle yürütülmektedir. Uluslar arası ticaretin sürekli geniĢlemesi, teknolojik
geliĢmeler, artan gemi trafiği ve boyutları ile konteynerizasyonun yaygınlaĢması,
limanlarda bu tür iĢlemlerin üzerine daha yoğun bir odaklanmayı gerekli kılmıĢtır.
Ayrıca günümüzdeki modern gemilerin günlük iĢletme maliyetleri oldukça yüksek
olduğundan ve gemilerin yıllık hizmet süreleri içerisinde limanlarda kalma paylarının
bu maliyetler üzerindeki önemi göz önüne alınacak olursa, bir geminin limanda
mümkün olduğu kadar az zaman harcaması istenmektedir[21]. Çünkü liman, alıcı ve
satıcı açısından bir maliyet kapısı olup gemi çalıĢtıranlar limanları, taĢımalarda
verimi düĢüren yerler olarak nitelendirmektedirler. Bu nedenle de gemi iĢletici
firmalar, taĢımalarda verimi yükseltebilmek için limanları harekete geçirirler[15].
9
Tersine düĢünülecek olursa bir liman için de en büyük gelir kaynağı elbette ki gemi
olup, liman idaresi mümkün olduğu kadar çok sayıda gemiye hizmet vermek ister.
Fakat günümüzde limanlar arası rekabet olgusu ve gemi iĢletici firmaların yukarıda
sayılan düĢünceleri dikkate alınacak olursa bir liman idaresi, iĢletmesinin karlı
olabilmesi ve rekabetçi ortamda ayakta kalabilmesi için, az zamanda çok sayıda
gemiye etkin hizmet verme yükümlülüğü altına girmiĢ olur. Bu da ancak yükün ve
geminin yapısına uygun çağdaĢ ekipmanın uzman ekip tarafından kullanımı ile bu
sistemin verimli bir Ģekilde idaresi ile mümkün olacaktır.
Genellikle; bir limanın iĢlevi, ulaĢtırma ağı içerisindeki bir nokta olarak mali
durumuna, hinterlandına ve teknolojik geliĢmelere bağlıdır. Modern üretim teknikleri
ile tüketim Ģekilleri, ulaĢtırma sistemlerinin kullanımını ticaretin geliĢmesiyle
birlikte, tahmin edilen noktanın da ötesinde artırmaktadır ve çok daha fazla liman,
bütünleĢmiĢ lojistik zincirin birer halkası haline gelmektedir. Bu da, alanında
uzmanlaĢmıĢ hizmet ve lojistik destek ihtiyacını doğurmaktadır. Son yirmi yıldan
beri batı ülkelerinde yer alan bu uzmanlaĢma ve sürekli değiĢen bir karaktere sahip
olan taleplerdeki süreç, yeni pazar ekonomilerinde daha da büyük bir hız
kazanmıĢtır. Bu bakımdan yeni ve kaliteli bir hizmetin oluĢturulması, potansiyel
müĢterileri cezbedeceği gibi limanın performansını ve sahip olduğu avantajları
artıracak, limanın içinde bulunduğu rekabetçi konumunun geliĢmesine de yardımcı
olacaktır[18]. Bu doğrultuda düĢünülecek olursa limanda sunulan hizmetlerin temel
amacı can kaybının, yükte meydana gelebilecek hasarların ve çevreye olabilecek
zararların etkin bir yönetimle önlenmesi veya en aza indirgenmesi ile gemi ve yük
trafiğinin hızlı ve verimli bir biçimde idare edilmesi olmalıdır. Buradaki hızlı olma
tanımı, gemilerin limana giriĢ ve çıkıĢları ile limanda geçirdikleri zamanı minimum
yapacak önlemleri almayı, böylece daha çok gemiye hizmet vermeyi temin etmektir.
Limanların temel iĢlev ve hizmetleri yüke ve ulaĢım sistemine göre değiĢiklik
göstermektedir. Limanlarda her çeĢit yük elleçlenmekte olup elleçlenen yüklerin ayrı
sınıflarda oluĢu hizmette ayrıcalık gerektirmektedir[20]. Bu yüzden hem üretimi
artırabilmek, hem de hizmette birim maliyeti olası en düĢük düzeyde tutabilmek
için, limanda verilecek hizmetlerin açıkça tanımlanması ve belli bir düzen dahilinde
planlanması gerekir. Bu da sıkıĢıklıktan, beklenmedik durumlardan ve tehlikelerden
doğabilecek zaman kaybını minimize etmeyi sağlar[21]. Genel olarak limanda
sunulan hizmetler, limana giriĢ ve çıkıĢlarda, yanaĢma ve demirlemede güvenli ve
10
hızlı bir gemi trafiğinin sağlanması ile gemiler limanda iken, gemi ve yükle ilgili
sorumlulukları yerine getirmeyi taahahhüd eden liman iliĢkili faaliyetlerdir. Buna
karĢılık limanlar bu hizmetleri farklı bir biçimde tanımlayabilir ve bunları
sağlamaktaki sorumlulukları farklı olabilir. Bu bakımdan pek çok farklı faaliyeti
bünyesinde bulunduran liman hizmetleri aĢağıdaki gibi bir sınıflandırmaya tabi
tutulabilir;
a) Gemiye Verilen Hizmetler
 Seyir ve gemi trafik denetim : gemilerin güvenle limana giriĢ ve çıkıĢlarını
sağlamak için verilen hizmetler bütünüdür. Pilotaj, romörkaj, palamar...
 Barınma: geminin liman sınırları dahilinde emniyetinin sağlanması, iletiĢim
ve enerji temin hizmeti, demirleme ve yanaĢtırma .
 Gemi bakım ve onarımı
 Gemiye verilen diğer hizmetler: yakıt, içme suyu, kumanya temini; ambar
temizliği, atık alımı gibi geminin bir sonraki sefere hazırlanmasına yardımcı
hizmetler.
b) Yüke Verilen Hizmetler
Liman içerisinde hareket halinde bulunan malların tabiatına doğrudan etki etmeyen
geleneksel lojistik faaliyetlerdir.
 Yükleme-Tahliye hizmeti
 Ambarlama ve yük iĢlem hizmeti: yükün taĢınması, sınıflandırılması,
muayenesi, istiflenmesi, birimleĢtirilmesi, dağıtımı, kalite kontrol, yeniden
paketleme, gümrükleme, onarma, yeniden kullanım... Her bir yük çeĢidi için
bu hizmetin verilmesinde farklı elleçleme ekipmanları kullanılmaktadır.
c) Genel Hizmetler
 Liman altyapı ve ekipmanlarının bakımı.
 Tehlikeli eĢyaların kontrolü: Genellikle liman otoritesi bünyesinde yer alan
uzman bir bölüm tarafından yürütülür.
 Acil durum hizmetleri:
Genellikle polis, itfaiye, sağlık yardım, liman
otoritesi gibi çeĢitli kamu kurumları tarafından verilir.
11
 Güvenlik ve çevre koruma denetim: Kuralların ve yönetmeliklerin
uygulanması, kamu ve doğal yaĢamı tehdit eden çevre kirliliği, gürültü gibi
faktörlerin ortadan kaldırılması.
 Dokümantasyon ve bilgi akıĢı: Liman operasyonunun tamamı bir bilgi akıĢı
zinciri olup doğru zamanda ve doğru yerde karar almanın kaçınılmaz olduğu
düĢünülecek olursa
sağlıklı bir iletiĢim sisteminin önemi hemen ortaya
çıkmaktadır.
 Liman operasyon denetim ve idaresi: Liman kullanıcıları ile limanda hizmet
sunan gruplar arasında iĢbirliğinin sağlanması, tarife, gümrükleme ve diğer
benzeri hususların belirlenmesi.
 Tarama faaliyetleri: Liman otoritesi tarafından kontrol edilmesi oldukça
önemlidir. Çoğunlukla liman otoritesi veya yetkili idarenin böyle bir
uygulama konusunda yeterli bir uzmanlığı olmadığından tarama iĢi genellikle
özel Ģirketler tarafından yürütülür. Kendi tarama iĢlerini yürütmek ve bunun
sürekli olarak bakımını yapmak çoğu liman için sermaye yoğun bir faaliyet
olabilir.
LĠMANDA SUNULAN HĠZMETLER
GENEL LOJĠSTĠK
TESĠSLER
GENEL LOJĠSTĠK
HĠZMETLER
Gemiye
Verilen
Hizmetler
Yüke Verilen
Hizmetler
Barınma
Yükleme
Bakım/Onarım
Tahliye
Seyir /Trafik Kontrol Ambarlama
Diğer
Yük iĢlem
Diğer
Diğer
Hizmetler
Acil Durum Hizmetleri
Güvenlik ve Çevre Koruma
Dokümantasyon ve Bilgi AkıĢı
Liman alt/üst yapı bakımı
Tehlikeli eĢya denetimi
Tarama Faaliyeti
Diğer
Park Alanları
Ambarlar
Sundurmalar
Atölyeler
Konteyner bakım/onarım tesisi
Ġdari binalar
Gümrük Binaları
Yemekhane
Diğer
Şekil 1.1: Limanda Sunulan Hizmetler
12
Yukarıda sayılan hizmetlerin sunulduğu katma değere sahip tesisler ise oldukça geniĢ
bir yelpazeye yayılmıĢlardır. Bu çeĢit tesislerin, belirli bir kesim ürün veya navlun
akıĢı için uygun olduğu düĢünülmemelidir. Bununla birlikte bu tip tesislerin, kuru,
sıvı, dökme yükler, genel yük, konteynerize yük, ro-ro bakımından analiz yapılması
suretiyle sınıflandırılması da mümkündür. Örneğin fazla konteyner girdi-çıktısı,
konteyner onarım tesisleri için ekonomik bir temel oluĢturabilir; büyük miktardaki
kimyasalların elleçlenmesi, liman kabul tesislerine olan ihtiyacı doğurur; fazlaca roro trafiği de, tır, çekici ve benzeri araçlar için bakım-onarım tesisleri gerektirebilir.
AĢağıdaki grafik, geniĢ yelpazede, hem katma değer lojistik hizmet faaliyetleri hem
de katma değer tesislerdeki faaliyetlerde kullanılabilecek farklı tip potansiyel yükleri
göstermektedir[18]:
YÜKSEK
KATMA DEĞER TESİS
KONTEYNER
GENEL YÜK
RO-RO
DÖKME SIVI
DÖKME KURU
YÜKSEK
DÜŞÜK
KATMA DEĞER LOJİSTİK HİZMET
Şekil 1.2 : ÇeĢitli Yük Gruplarının Limanda OluĢturduğu Potansiyel Hizmet Sunum Değerleri
Konteynerize ve genel yükler genellikle en yüksek katma değer lojistik hizmet
potansiyeli barındırır ve bu çeĢit bir hizmet de bu tip yüklere hizmet vermede en iyi
fırsata sahiptir. Ro-Ro için ise bu potansiyel sınırlı olmakla birlikte, temizleme,
onarım, park, güvenlik, kiralama gibi hizmetler sunan katma değer tesisleri için bu
potansiyel daha yüksektir. Kuru ve dökme yüklerde her iki kategori için daha düĢük
bir potansiyel bulunmaktadır.
13
Stratejik geliĢtirme politikaları doğrultusunda pek çok liman, bünyesinde barındırdığı
çeĢitli katma değer hizmetlerini; kiralama yoluyla iĢbirliği yaparak ilerletme
durumunda kalmaktadır. Bu Ģekilde hizmet kalitelerini yükseltmeye çalıĢmakta ve
giriĢimcileri cezbederek kendi lojistik zincirlerini geniĢletmek amacıyla uğraĢ
vermektedirler. Bu tip limanlar sundukları gemi onarım, konteyner bakım-onarımtemizleme, ambarlama, bankacılık ve benzeri diğer genel hizmetleri geliĢtirme çabası
içerisindedirler. Bu bakımdan pek çok liman katma değer tesisler ve lojistik
hizmetler için en elveriĢli çevreyi oluĢturabilmek amacıyla distripark adı verilen
“özel dağıtım alanları” geliĢtirmiĢtir. Distriparklar;, artan talebi karĢılayabilmek ve
düĢük maliyetlerle zamanında hizmet vermesi gereken taĢıma firmalarına bir
dayanak oluĢturabilmesi için meydana getirilmiĢ donanımlı alanlardır. Distriparklar,
dağıtım harekatının etkili bir biçimde gerçekleĢtirilmesi için, yük terminalleri ve
transit aktarma yüklerine has çoklu taĢıma tesislerine yakın bir yere konuĢlandırılmıĢ
geliĢmiĢ lojistik parklardır. Buralarda ileri düzeyde bilgi ve iletiĢim teknolojileri
kullanılmaktadır. Distriparks, yüklerin elleçlenmesi ve depolanması, konteynerlerin
doldurulup boĢaltılması, ambarlama ve benzeri iĢlemler için bir alan sağlamaktadır.
Buralarda Ģirketler ister kendileri isterlerse yöresel uzmanlaĢmıĢ firmalar aracılığıyla
müĢteri
gereksinimlerine
yürütebilmektedirler.
uygun
Ayrıca
bu
olarak
alanlardaki
yükleriyle
gümrükleme
ilgili
iĢlemleri
iĢlemleri
süratle
gerçekleĢmektedir. Bu gibi yerlerde firmalar, ticaret ve taĢıma ile ilgili hizmetlerini
yürütebilmektedir.
Bir
distripark
için
standart
bir
geliĢtirme
planı
bulunmamaktadır[18]. Hollanda’da Rotterdam, Ġtalya’da Verona, Almanya’da
Bremen ve Ġngiltere’de Wakefield limanlarındaki çeĢitli geliĢmelerden görüleceği
üzere; buralardaki distriparklarda büyük bir çeĢitlilik mevcuttur[22]. Örneğin
Rotterdam’da üç tane distripark bulunmaktadır. Bunların en eskisi olan Eemhaven
konteyner dağıtımı üzerine, Botlek kimyasal yükler üzerine, sonuncusu ise sahip
olduğu büyük ambarlar ile Batı Avrupa’ya dağıtım yapmakta ve son zamanlarda
konteynerize yükler üzerine çalıĢmaktadır. Rotterdam’da uzman bir nitelik kazanmıĢ
olan bu merkezlerde, Avrupa haricindeki devletlerden tüccarlar ve üreticiler
buluĢmakta böylece hem birbirleriyle hem de Avrupalı ortaklarıyla ticari faaliyetler
yürütebilmektedirler. Ayrıca üreticileri bölgesel marketlere ve onun gereksinimlerine
yönlendirmektedir. Her bir merkez; ürün, pazar, finansal kaynaklar, teknoloji,
hükümet kanalları ile diğer kurumların bir karıĢımı Ģeklinde olup aynı zamanda bu
merkezler sanayiinin farklı dallarında uzmanlaĢmıĢ durumdadır.
14
1.2.2. Liman Faaliyetlerini Doğrudan Etkileyen Liman İlişkili Grup ve
Kurumlar
a) Denizcilik Müsteşarlığı:
Pazar yönlü ekonomik düzenlerde, denizcilik müsteĢarlığının ulusal ve uluslararası
seviyede yürüttüğü çeĢitli görevleri bulunmaktadır. Genel olarak müsteĢarlığın
kuruluĢ amacı, denizcilik sistem ve hizmetlerinin ülkenin çıkar ve ihtiyaçlarına
uygun olarak oluĢturulması ve geliĢtirilmesi için, teĢkilat ve görevlerine iliĢkin
esasları düzenlemek olup kıyı Ģeridi ve limancılık meseleleri bakımından icra etmesi
gereken temel görev ve sorumlulukları ise Ģu Ģekilde özetlenebilir:
- Politika Belirleme. MüsteĢarlık sahil Ģeridinin korunması, liman giriĢ yerleri, deniz
fenerleri, üzerinde seyir yapılan rotalar, kanallar, boğazlar ve benzeri temel
denizcilik altyapılarının planlanması ve geliĢtirilmesi; limanların planlanması ve
geliĢtirilmesi; liman hinterlant bağlantılarının planlanması ve geliĢtirilmesi ile ilgili
konularla ilgili olarak ulaĢtırma ve liman politikaları geliĢtirir.
- Yasama. MüsteĢarlık, ulaĢtırma ve liman kanunları ile ulusal yönetmelik ve
kararnameleri hazırlar ve uygular. Bu düzenlemeler, ilgili uluslar arası sözleĢmeler
dahilinde meydana getirilir.
- Uluslar arası iliĢkiler. MüsteĢarlık içindeki uzmanlaĢmıĢ bölümler, ülkeyi ikili
veya çoklu liman ve denizcilik forumlarında temsil ederler. MüsteĢarlık ayrıca
komĢu ülkelerle denizyolu taĢımacılığı ve iç taĢımacılık imtiyaz anlaĢmaları
hakkında görüĢmelerde bulunur.
- Mali ve Ekonomik ĠĢler. MüsteĢarlık genellikle ulusal projelerin planlanması ve
finansmanından sorumludur. MüsteĢarlık, ulusal politikalar ve öncelikler bağlamında
yer alan projelerin sosyo-ekonomik ve mali fizibilitelerini değerlendirir; mali ve
ekonomik analizlerini yürütür.
- Denetleme. Denetleme fonksiyonları bağımsız olarak iĢlemekte ve denetçiler
doğrudan müsteĢarlığa rapor verirler. UlaĢtırmadan sorumlu yönetim kurulları,
bakanlık bünyesi içinde bağımsız bir yapı olarak yer alır ve bir yöneticilik
fonksiyonuna sahiptir. Bu kurul genellikle denizcilik ve liman yönetimi yönetim
kurulu gibi tek tip ulaĢtırma Ģeklinden sorumludur.
15
- Deniz ticaretini, deniz ticaret filosu ve gemi sanayiini teĢvik edici tedbirleri almak,
denizcilik endüstrisinin, deniz ve iç sular potansiyelinin geliĢtirilmesini ve
iĢletilmesini sağlamak,
- Denizcilikle ilgili talep ve ihtiyaçları tespit etmek ve planlayarak, denizlerde can
ve mal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak,
- Deniz araçlarının teknik nitelik ve yeterlilikleriyle bunlarda çalıĢanların yeterlilik
Ģartlarının belirtilmesi hususlarında temel prensip ve politikayı tespit etmek,
koordine etmek,
- Devletin denizcilikle ilgili hedef ve politikaların tespiti ve uygulaması amacıyla
gerekli araĢtırmalar yapmak ve yaptırmak,
- Deniz konularıyla ilgili hizmet görev kurum ve kuruluĢları, devletin deniz politikası
ve stratejisi doğrultusunda yönlendirmek ve koordine etmek.
- Deniz ulaĢtırmasında acente ve komisyonculuk yapan veya yapacak olan gerçek ve
tüzel kiĢilerin yeterlik Ģartlarını ve hizmet esaslarını belirlemek, bunları denetlemek
ve tarifesine göre alınacak ücret karĢılığında izin belgelerini vermek,
- MüsteĢarlığın kendi görev ve sorumluluk alanına giren konularda, deniz ortamının
bozulmasını ve kirlenmesini önlemek amacıyla her türlü tedbiri almak, izlenmesini
ve denetlenmesini sağlamak, bu konu ile ilgili diğer kuruluĢlarla iĢbirliği yaparak,
toplumda deniz sevgisini geliĢtirmek ve deniz kültürünü yaygınlaĢtırmak için gerekli
çalıĢmaları yapmak,
- Deniz sigortacılığı ile ilgili çalıĢmalar yapmak, bu çalıĢmaları koordine etmek ve
izlemek,
- Uluslararası seviyedeki denizcilik ile ilgili hukuki, ekonomik, siyasi ve benzeri
konularda ilgili kuruluĢlarla koordineli çalıĢmak,
- Gemilerin ve gemi adamlarının sicillerini tutarak, gemilerin ve yatların haberleĢme
alanında denetim yapmak, gemilerle yapılan sahil konuĢmalarını kolaylaĢtırıcı
tedbirler almak, deniz iĢletmelerinin, acentalarının ve benzerlerinin uyması gereken
teknik ve idari hususları ilgili kuruluĢlarla birlikte haberleĢme kurallarına uygun
olarak düzenlemek,
- Liman tesislerinin ve ulaĢım alt sistemlerinin çok noktalı taĢıma sistemlerine
uygunluğunu sağlamak için kara ve deniz yolu ulaĢım sistemlerinin entegre
16
olabilecek tesisleri planlamak, yapmak, yaptırmak, bu tesislerin kara içinde uzantısı
olan ek göstergeleri planlamak, yapmak veya yaptırmak,
- Deniz ulaĢtırması ile liman ve iskelelerin çalıĢmaları ve boğazlardaki deniz trafiği
hakkında istatistikler tutmak,
- Gemi ĠnĢa, onarım, söküm ve yan sanayiini teĢvik edici tedbirleri alarak, ülke
kıyıları ölçeğinde tersane ve gemi söküm yerlerini belirlemek, planlamak, tahsis
etmek ve izin vermek, gerektiğinde iptal etmek, denetlemek; kamu ve özel sektör
tersanelerinin ve gemi söküm tesislerinin kapasitesini ve verimini artırmak için, tevsi
ve modernizasyonuna izin vermek, modern üretim, yönetim ve pazarlama
metotlarının hakim kılınmasını sağlayacak tedbirleri almak, uygulanmasını takip
etmek ve ilgili kuruluĢlarla koordinasyonu sağlamak,
- Ticaret gemilerinin ve yatların yapılıĢını nitelik ve güvenlik bakımından
denetlemek ve bunun için ulusal ve yabancı klas kuruluĢlarıyla ilgili iĢleri yapmak
- Gemi inĢa ve yan sanayiin ihracata yönelmesi için yurt-dıĢı gemileri izlemek ve
gerekli tedbirleri almak, ilgili ulusal ve uluslararası kuruluĢlarla iĢbirliği yapmak,
- Taraf olduğumuz uluslararası denizcilik kuruluĢlarında, ülkemiz hak ve
menfaatlerini korumak, etkin ve sürekli bir biçimde katılımı sağlayacak önlemleri
almak, bunları koordine etmek,
- Üyesi olduğumuz uluslararası denizcilik kuruluĢlarının zaman cetvellerini
gündemlerini takip etmek, değerlendirmek, ilgili birimlere sürekli bilgi sunmak,
uluslararası kuruluĢların toplantılarına ait kitap, rapor, belge ve sair yayınları takip ve
tedarik etmek, arĢivlenmesini sağlamak, bunlarla ilgili raporlar ve yayın sirkülerini
hazırlamak,
- Uluslararası iki veya çok taraflı denizcilik iliĢkilerinde ortaya çıkan meseleler
hakkında inceleme ve araĢtırma yapmak ve yaptırmak[23].
b) Liman Başkanlığı:
Genelde liman baĢkanlığı, liman otoritesi organizasyonunun parçası veya bulunduğu
bölgede denizcilik departmanının baĢıdır. Bazı ülkelerde bağımsız bir kamu kuruluĢu
olarak da görev yaptığı görülür. Liman baĢkanı, liman otoritesi veya devlet adına tüm
denizcilik hizmetlerinin koordine edilmesinden sorumludur. Liman baĢkanlarının
yetki alanları genel olarak limanın su yolundaki ve karadaki can, mal ve çevre
17
güvenliğini sağlamak; deniz çevresini özellikle gemi kaynaklı kirlilikten korumaktır.
Liman baĢkanlığı, gemi trafik hareketlerini kontrol ve rıhtımlarla liman imkanlarının
gemilere dağılımını organize ederek, limanın ticari faaliyetlerine doğrudan katkıda
bulunur. Tehlikeli veya çevreye duyarlı yük taĢıyan gemiler için tarafsız ve kararlı
bir operasyonel güvenlik sisteminin uygulanması tüm limanlar için esas unsur teĢkil
ettiğinden dolayı liman baĢkanlığı bazen tehlikeli eĢyaların elleçlenmesinin
düzenlenmesi ile liman kabul tesislerinin etkili kullanımını sağlamakla da mesul
olabilir. Liman baĢkanının ayrıca acil durumlarda müdahale için çoğunlukla bir yasal
gücü
de bulunmaktadır. Liman baĢkanının kamu karakterli bu sorumlulukları
bakımından kamu ve özel sektör çıkarlarında bir uyuĢmazlık meydana geldiği
sıklıkla görülse de, liman baĢkanlığı kamu vazifelerini tarafsız ve etkili bir biçimde
idare etme özgürlüğü olmalıdır. Özellikle de acil durumlarda(kaza, çevre kirliliği...)
görevini yerine getirmede tam bağımsız ve tek otorite sahibi olarak gerekli olan tüm
faaliyetleri yerine getirme sorumluluğu olmalıdır[24].
c) Liman Operatörleri ve Denizcilik Hatları:
Limancılık iĢ çevresinde devletlerin ve liman otoritelerinin önemli bir yeri olsa da,
özel sektör operatörleri limanlar açısından daha hayati bir role sahiptir. Bu bakımdan
günümüzde liman otoriteleri artan bir Ģekilde, uluslar arası boyut kazanan terminal
operatörleri ile yüzleĢmektedirler. 1990’lar boyunca çok sayıda terminal operatörü ve
denizcilik hattı sahibi firmalar, tüm dünya üzerindeki büyük terminalleri kontrol
etmek ve bu yönde yatırım yapmak için ortaya çıkmıĢlardır. Bu eğilimin, liman
yönetiminin stratejik konumuna ve sahip olduğu büyük müĢterilere bağlı olarak
değiĢtiği gözlenmekte olup, daha çok konteynerizasyon iĢlemleri doğrultusunda bir
artıĢ göstermektedir[22].
Terminal operatörleri tipik olarak kar maksimizasyonu, büyüme ve pazardan pay
alma gibi geleneksel mikro ekonomik hedefleri yakalama peĢindedir. Bunlar karada
veya denizde tamamlayıcı terminal tesisleri sunarak, stratejik konumlarını korumaya
çalıĢmaktadırlar. Bu uygulama, konteynerize yüklerle bağlantılı olarak hemen fark
edilebilir. Fakat bir operatör kara terminalleri, demiryolu tesisleri veya tüm liman
kompleksini çevreleyecek kadar diğer tesislerin iĢletilmesi iĢiyle de uğraĢması
durumunda, sahip olduğu hedef ve güdüler lokalize olmuĢ bir limanınkinden daha
geniĢ olabilmektedir. Olağanüstü bir tedarik zinciri yönetimine sahip olan Rotterdam
18
Limanında bahsi geçen bu durum kolaylıkla fark edilebilir. Burada çok büyük ham
petrol taĢıyıcıları, petrol üretici ülkelerden aldığı ham petrolü buraya tahliye
etmektedir. Rotterdam Limanı, Kuzey Denizi’ne açılan çok derin bir kanalının
bulunması sebebiyle, Kuzey Avrupa’daki bu trafik bakımından tam bir tekel
durumundadır. Hinterlandındaki(Belçika ve Almanya) pek çok rafineriyle bağlantı
sağlamak için boru hattı sistemleri inĢa edilmiĢtir. Böylece ham petrolün
taĢınmasında dengeli bir ortam oluĢturarak, iç taĢımacılık zinciri tek bir limandan
etkili bir biçimde kontrol edilmiĢ olmaktadır. Bu idari ve yönetsel planlamada
Rotterdam Belediye Liman Yönetimi boru hattının geliĢtirilmesinde yatırımcı olarak
değil bir yardımcı olarak rol almıĢ olup ayrı bir özel Ģirket, petrol taĢıma iĢlevini
yerine getirmek ve gerekli olacak altyapıyı temin etmek üzere tesis edilmiĢtir.
Genel olarak limanlar ve denicilik hatları arasındaki iliĢkiler dört ana kategoriye
ayrılabilir[18]:
 Limanlar, konteynercilik sektöründe, limanlar arası Ģiddetli bir rekabetle karĢı
karĢıyadırlar. Konteyner hatları kolaylıkla faaliyet alanlarını finansal ve
operasyonel taleplerinin karĢılandığı baĢka bir limana kaydırabilir. Bu
bakımdan liman otoriteleri bunları çekmek için çeĢitli kolaylıklar sağlarken,
diğer küçük hatlara genel kullanım terminallerinde yer verir. Bu tip
kolaylıkların olmadığı zamanlarda büyük hatlar diğer rekabetçi limanlardan
birini seçebilir.
 Limanlar, büyük konteyner hatları vasıtasıyla bir avantaj ve hakimiyet sağlar.
 Liman trafik hacmi bakımından tek bir taĢıma hattının hakim olamayacağı
yerlerdeki limanlarda; daha geniĢ bir alandaki transit trafik rekabetinden
dolayı, bir taĢıma hattı, liman otoritesi üzerinde, terminalin kendi iĢletimine
verilmesi konusunda bir baskı ortamı tesis edebilir.
 Rotterdam, Antwerp ve Singapur gibi dünya ölçeğindeki büyük limanlar,
terminal operatörlerinin desteğiyle modern ekipmanlara ve otomasyona
yapılan yatırımlarla geliĢmiĢ terminallere sahiptirler. Bunlar genellikle, genel
amaçlı kullanıma sahip terminalleri iĢletmekte olup, oldukça büyük konteyner
gemilerine hizmet veren rakiplerinden daha güçlü bir pazar konumuna
sahiptirler.
Büyük
limanlar,
terminallerinin
büyük
hat
firmalarının
kullanımına verilmesi konusunda oldukça Ģiddetli bir baskıya maruz kalmıĢ
19
durumdadırlar. Büyük limanların, yalnızca rekabetçi konumlarından dolayı
değil, aynı zamanda bölgesel terminal operatörlerinin finansal ve operasyonel
gücüne bağlı olarak oluĢan bu çeĢit baskılara da direnebilmesi oldukça
güçtür. Bu bakımdan son yıllarda melez bir düzenleme ortaya çıkmıĢ olup,
büyük
terminaller
genellikle
ortak
giriĢimcilik
ile
idare
edilmektedirler.(Rotterdam’da Maersk, Sealand ve P&O Nedlloyd’un
oluĢturduğu birliktelik gibi). Sahip oldukları büyük miktardaki yük trafik
hacimlerini kaybetmek gibi ciddi bir olasılıkla karĢılaĢtıklarında liman
otoriteleri; büyük konteyner hat birliklerine boyun eğmek zorunda kalabilir.
Böyle bir olay geçen yıllar içerisinde Rotterdam Limanı’nda meydana gelmiĢ,
liman otoritesi kendi terminallerini iĢletmek üzere Maersk Sealand ve P&O
Nedloyd’un oluĢturduğu birlikteliğe izin vermiĢtir[18].
Büyük konteyner hatlarından baĢka, 1990’li yıllarda sınırlı sayıda uluslar arası
stevedor Ģirket de ortaya çıkmıĢtır. Bunların en büyükleri Ģunlardır:

Hutchison Port Holdings (Hong Kong)

P&O Ports (Avustralya)

International Container Terminal Services (Filipinler)

Stevedoring Services of America (A.B.D.)

PSA Corporation Ltd. (Singapur).

Eurogate (Almanya).
Bu Ģirketler, dünya üzerinde çok sayıdaki terminaldeki yük elleçleme iĢlemlerini
gerçekleĢtirmekte olup, bu Ģirketler için ana amaç, ulaĢtırma zincirini kontrol etmek
değil, verdiği hizmetler ile iyi bir kar elde edebilmektir. Buna karĢılık bir bölge
içerisinde yer alan çok sayıdaki terminalin kontrolünü tek bir Ģirkete vermemek için
devlet veya mahalli idareler bu konuda bir yönetmelik hazırlamaya karar verebilirler.
Böyle bir olay Rotterdam’da, Hutchison International’ın ECT’den %49 pay alması
ile gerçekleĢmiĢtir. Avrupa Birliği Komisyonu bu iĢlem için verilen izni reddetmiĢ ve
böylece zaten Felixstowe, Thamespot ve Harwich bölgelerini kontrol eden
Hutchison’nın Kuzeybatı Avrupa pazarında egemen olmasının önüne geçilmiĢtir.
AĢağıda 2000 yılının baĢında, en önemli birkaç uluslar arası terminal operatörü ile
bunların iĢlettiği veya ortak olduğu terminaller bulunmaktadır:
20
Hutchinson International Terminals (HIT): Balbao ve Cristobal (Panama),
Freeport
(Bahamalar),
Thamesport,
Felixstowe
and
Harwich
(Ġngiltere),
Rotterdam(Hollanda), Hongkong, Yantian ve Shanghai (Çin), Rangoon (Myanmar),
Tanjung Priok (Endonezya).
International Container Terminals Systems Inc. (ICTSI): Veracruz, Ensenada ve
Manzanillo (Meksika), Buenos Aires (Arjantin), Damman (Suudi Arabistan),
Karachi (Pakistan), Laem Chabang (Tayland), Manila (Filipinler) ve Dar-es-Salaam
(Tanzanya).
Maersk/Sea-Land: Tacoma, Oakland, Long Beach, New Jersey, Norfolk,
Charleston ve Jacksonville (USA), Algeciras (Ġspanya), Gioao Tauro (Ġtalya),
Rotterdam (Hollanda), Kaohshiung (Tayvan), Yokohama ve Kobe (Japonya).
P&O Ports : Çin’de çeĢitli terminaller (Qingdao dahil), Avustralya’da çeĢitli
terminaller, Southampton ve Tilbury (Ġngiltere), Cagliari (Ġtalya), Buenos Aires
(Arjantin), Qasim (Pakistan), Nhava Sheva, Cochin, Chennai ve Kandla (Hindistan),
Colombo (Sri Lanka), Manila (Filipinler), Surabaya (Endonezya), Gulf Services
(Amerika) and Güney Asya Limanları (Malezya).
PSA Corporation: Dalian, Fuzhou, Nantong (Çin), Aden (Yemen), Pipapav ve
Tuticorin (Hindistan), Sines (Portekiz) ve Genova (Ġtalya).
Terminal operatörleri ile denizcilik hatlarının liman ve denizcilik sektörü üzerindeki
ekonomik etkileri her ne kadar büyük olsa da dikkat edilmesi gereken önemli bir
husus daha vardır. Günümüz dünyasında az sayıdaki büyük lojistik birliktelikler ve
bağımsız terminal operatörleri, baĢlıca konteyner ticaret rotalarına egemen
durumdadır. Bu büyük firmalar, önemli stratejik sahalarda yer alan büyük konteyner
terminalleri üzerinde uzun vadeli sözleĢmelerle, sahip oldukları rekabetçi
konumlarını korumaya çalıĢmakta, böylece lojistik zincirde yer alan her aĢamayı
kontrol edebilmektedirler. Fakat bu uluslar arası lojistik zinciri bütünleĢtirme
çabaları, liman otoritelerinin büyük taĢıyıcılarla olan iliĢkilerinde bir çeliĢkiyi ortaya
çıkarmaktadır. ġöyle ki; bir liman veya bir devlet kendi ülkesinde/bölgesinde,
terminalini iĢletme talebinde bulunan büyük bir konteyner terminal operatörüne karĢı
nasıl bir tavır takınması gerektiği veya böyle bir operatörü limanından uzaklaĢtırması
için ne yapması gerektiği konusu tartıĢmaya açık bir ikilemdir. Burada üzerinde
durulması gereken Ģey, tüm lojistik zinciri kontrol altında tutmak isteyen tek bir
21
konsorsiyumun, tekelci bir kuruluĢun arzu edilmeyen bir geliĢme olduğudur. Fakat
Avrupa Birliği ve ABD yönetmelikleri ve yasalarına göre, lojistik zincirinin
karmaĢıklığı ve burada çok sayıda kiĢi veya kurumun yer almasından dolayı, bir
operatörün veya denizcilik hattının tüm zinciri kontrol etmesi mümkün değildir.
Buna rağmen bazı oluĢumlar, pazar hakimiyetinde önemli seviyelere eriĢmiĢlerdir.
AĢağıdaki liste, büyük konteyner taĢıyıcı hatlarının filosuyla birlikte bazı istatistiksel
veriler içermektedir:
Tablo 1.2 : Dünyanın En Büyük Konteyner Hat ĠĢleticileri [25]
İŞLETEN
TOPLAM
KİRA(%)
Adet TEU(x1000) Adet TEU
ORT.GEMİ KAP.(TEU)
MAERSK
MSC
EVERGREEN
PONL
HANJIN
APL
CMA-CGM
COSCO
K-LINE
NYK
MOL
OOCL
HAPAG-LLOYD
CP SHIPS
ZIM
221
146
121
122
75
58
60
64
58
61
49
35
34
56
42
683,6
407,7
378,2
374,2
279,3
225,3
197
192
190
174,3
149
136,6
135
131,4
122,8
52
57,5
15,7
63,1
73,3
53,4
73,3
7,8
69
55,7
61,2
45,7
35,3
53,6
54,8
40,8
56,1
11,5
53,3
68
49,2
68,8
8,1
63
42,9
57,9
44,6
24,2
48,4
46,4
3093
2793
3126
3067
3724
3885
3283
3000
3279
2858
3042
3902
3970
2347
2925
DĠĞER
629
1.283,00
59,3
58
2040
1831
5059,4
831
741
50334
TOPLAM
Büyük birliktelikler arasındaki rekabet oldukça Ģiddetli bir seyir halindedir. Yeni
nesil konteyner gemilerine olan yatırım miktarı, bunun daha da artacağının bir
göstergesidir. Bu miktardaki gemiyi dolu tutmak için firmalar, bölgesel kontrolü
ellerinde bulundurmak ve ülke karasuları içerisindeki taĢımacılık iĢleri ile feeder
iĢlemlerde iĢbirliği yapmak zorundadırlar. Ancak bu Ģekilde kendi pazar paylarını
koruyabilirler.
Bu hedeflere ulaĢmada liman elleçleme ücretleri ikinci derecede
önem oluĢturmaktadır.
22
2. LĠMAN YÖNETĠMĠ
2.1. REKABETÇĠ DÜNYADA LĠMANLARIN EVRĠMLEġME SÜRECĠ
Limancılık sektörü geçen iki yüzyıl içerisinde büyük bir değiĢime uğramıĢtır. 19. yy
ve 20. yüzyılın ilk üç çeyreği boyunca limanlar sömürgeci ve güçlü ülkelerin birer
enstrümanı durumunda kalmıĢlardı. Limanlar arası rekabet az olup liman iliĢkili
maliyetler kıtalararası ve iç taĢımacılık ile oluĢan maliyetlere kıyasla oldukça
düĢüktü. Üstelik
pek çok
liman darboğazlarla uğraĢmakta, düĢük verimlilik
oranlarıyla çalıĢmaktaydı ve liman verimliliğini artırmaya yönelik çalıĢmalar yok
denecek kadar azdı. Bu dönem içerisinde
hizmet kalitesinde ortaya çıkan bu
yozlaĢmanın üç temel sebebi vardı[18]:
a) Sınırlı iĢgücü uygulamaları
Ġkinci dünya savaĢından sonra mevcut iĢ gücü için kullanılan eski yöntem ve
uygulamaların; modern dökme yük elleçleme metotlarının ve tüm elleçleme
ekipmanlarının uyumlaĢtırılması ile konteynerizasyon çalıĢmaları için tüm bu
faktörlerin düzenlenmesi ve bunların yeniden elden geçirilmesi ihtiyacı giderek
artıyordu. Tüm bu geliĢmeler ilerleyen teknoloji ile birlikte liman elleçleme
ekipmanlarının hızla modernize edilmesiyle sonuçlandı[26]. Sendikalar önceleri
sıklıkla iĢgücündeki azalmanın ve bu iĢ için lazım olan beceri ve yeteneğin
gerekliliğini kabul etmediyseler de sonraları iĢgücündeki uzmanlaĢmanın kaçınılmaz
olduğunun farkına vardılar. Liman çalıĢanlarının ve onların oluĢturduğu sendikaların
kurumsal reformlara ve çoğunlukla ona eĢlik eden teknolojik geliĢmelere kayıtsız
kalmaları mümkün değildi[27].
b) Limancılık sektöründeki devlet etkisinden dolayı pek çok limanın artan
talebe karĢılık veremeyiĢi
Özellikle 1960 ve 1980 yılları arasında, diğer sektörlerde olduğu gibi limancılık
sektöründe de merkezi planlama, yalnızca sosyalist ekonomilerde değil aynı
zamanda çoğu kez liman otoritesinin uluslar arası teĢvik gördüğü birçok batılı ve
23
geliĢmekte olan ülkelerde de bir biçim olarak yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtı. Ağır
ilerlemeler ile birlikte katı hiyerarĢik planlama, kontrol ve yönetim yapıları sık sık bu
merkezi planlamaya eĢlik etmiĢti. Eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ile pek çok
sosyalist orjinli geliĢmekte olan ülkelerde ise limanlar, ulusal devletin bir parçası
olarak görülüyor ve çoğunlukla ulusal denizcilik firmaları tarafından idare
ediliyordu. Denizcilik politikalarını içeren her konu hakkında, merkezi olarak karar
veriliyordu. 1980’li yılların baĢlarında, ulusal hükümetlerin operasyonel kapasiteleri
ve yönetimindeki geleneksel uygulamalar, pazar ekonomisi bazlı çoğu devlette
azalmaya ve merkezi yapılar erimeye, güçlerini yitirmeye baĢladı. Yine 1980’li
yıllarda komünist sistemin çöküĢü ve dünya bazında pazar odaklı politikaların ortaya
çıkması devletin
liman iĢlerine olan katılımının azalmasına ve böylece liman
yönetiminin daha geniĢ bir çerçevede ele alınmasına yol açtı. Sonunda bu ülkeler de,
kendi limancılık sektörlerinin mali ve kurumsal yapılarını pazar koĢullarına adapte
etmek zorunda kaldılar[28].
c) Birçok devletin, fazlasıyla sermaye yoğun bu sektöre yatırım yapmak
istemeyiĢi,
bu konuda yetersiz kalması veya yapılan yatırımların günün
ihtiyaçlarına cevap veremeyiĢi
Bu son durumda, gerçekleĢtirilmiĢ olan pek çok liman yapısı birer ölü yatırım haline
gelerek talebi karĢılamada yetersiz kaldılar. Örnek olarak; yakın bir geçmiĢe kadar
Mısır’ da yer alan Damietta limanındaki konteyner terminali liman geliĢimi açısından
bir ölü yatırım olarak görülüyordu. Bu liman, Doğu Akdeniz’deki beklenen
konteyner aktarma trafiğini karĢılamak maksadıyla 1970’li yıllarda gerekli tüm
ekipmanı ile birlikte hizmete sunulmuĢtu. Yıllar boyunca çeĢitli nedenlerden dolayı
iĢ yapamaz durumda kalan bu limanı, bir denizcilik firması olan Scan-Dutch’un
Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri için kullandığı Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki
limanı ile değiĢtirmesinden sonra büyük bir canlılık kazandı. YaklaĢık yirmi yıldan
fazla bir süreden sonra bugün Damietta Limanı, bölgesinde lider bir konteyner
limanı olarak Ġtalya, Malta ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile beraber rekabet
içerisindedir. Diğer bir örnek olarak Ģu olay gösterilebilir; 1960’lı yıllar boyunca
Rotterdam, Antwerp, Hamburg ve diğer benzeri baĢlıca Batı Avrupa limanları, yakın
çevrelerinde büyük sanayi kuruluĢlarının oluĢmasına sebebiyet vererek, bu alanların
petrokimya endüstrileri ve rafineriler için birer merkez haline gelmesini sağlamıĢtır.
Bu limanların birer sanayi merkezi olarak göstermiĢ oldukları baĢarıdan sonra Alman
24
hükümeti, ekonomik olarak zayıf kalmıĢ bölgelerde, buraları desteklemek amacıyla
üç liman oluĢturmuĢtu. Bunlardan ikisi olan Flushing ve Terneuzen limanları, büyük
komĢuları olan Antwerp ve Rotterdam limanlarına yakın bir yerde Schelt Nehri
boyunca konuĢlanmıĢ olduğundan oldukça baĢarılı bir geliĢme göstermiĢlerdi. Fakat
Almanya’nın kuzeyinde, Groningen Ģehrinin yakınlarında yer alan Eems Nehrine
inĢa edilen üçüncü liman Eemnhaven Limanı, sahip olduğu tüm modern imkanlara
rağmen diğer iki liman gibi bir baĢarıyı ne yazık ki gösterememiĢtir. Bu liman
oldukça tecrit edilmiĢ bir konumda yer alıyordu ve yeterli sanayi hinterlandı
bulunmamaktaydı. Sadece yıllar boyunca belirli ve küçük olan pazar payını
geliĢtirmek için mücadele etti. Bu olay,
belirli ve önemli bir yük akıĢı ile
hinterlandının olmadığı yerlerde kurulan yeni bir limanın baĢarıyı garanti etmediğini
göstermektedir[18].
Son elli yılda ise, devletlerin limanların ekonomik önemi üzerine odaklanması
neticesinde dünya ticaretinde keskin bir dönüĢ yaĢandı. 1950 ve 1960’larda devletler,
ulusal ve bölgesel düzeylerdeki liman geliĢiminin koordine edilmesi hedefi ve pahalı
liman altyapılarındaki fazla yatırımın önlenmesi ile ilgili kurumsal değiĢikliklerle
tanıĢtı. Sadece bu amaç için Ġngiltere, Ulusal Limanlar Konseyini kurmuĢtu. Bu
durum, özellikle geliĢmekte olan endüstriyel çevrelerde kurulmuĢ büyük limanlarda
ortaya çıktı. YaĢanan bu değiĢim ve geliĢme süreci içerisinde, liman geliĢimi ve
yönetimindeki sistematik baĢarısızlıkların birer sonucu olarak devletler, bütçelerinde
yer alan bu kalemlerin azalması için özel giriĢimciliğe artan bir Ģekilde güvenmeye
ve yatırımdan doğacak risklerin bu katılımcılar arasında paylaĢtırılması gerekliliğine
inanmaya baĢlamıĢ oldu. Bu yeni oluĢum çerçevesinde, 1980’li yıllar boyunca kamu
ve özel sektör arasında ortaya çıkacak sorumlulukların nasıl paylaĢtırılmasına dair
birçok sorun ortaya çıktı. Nihayetinde; bir liman yatırımının oluĢturduğu çok sayıda
fayda ve etki göz önüne getirildiğinde, planlamacılar, devletin çeĢitli organları
arasında bir iĢbirliği olması ve çeĢitli liman yatırımları için danıĢmanlık gerekliliği
ihtiyacının farkına vardılar. Dahası baĢta Ġngiltere olmak üzere bazı büyük devletler
ve sonrasında dünyanın kalan diğer kısımlarındaki ülkeler, liman operasyonlarında
devletin büyük çaptaki katılımının bütünüyle zararla sonuçlanacağının ve özel
teĢebbüsü de engelleyeceğinin farkına vardılar. Pazar odaklı bir ekonomide devletin
rolünün, yalnızca kamu faydası oluĢturmak ve ulusal çıkarların korunması için
gerekli düzenlemeleri yapmak olduğu düĢüncesi hakim duruma gelerek, böylece
25
devletin limanlardaki operasyonel görevleri ve hizmetleri özel sektöre doğru
kaymaya baĢlamıĢ oldu[28]. ġöyle ki; genellikle devlet artık bu sektörde planlayıcı,
altyapıyı temin edici, bu konularda gerekli yasal düzenlemeleri yapan bir kurum
haline gelmiĢ; bunun yanında özel sektör hizmet sağlayıcı, operatör, geliĢtirici ve
buna benzer rolleri almıĢ olup böylece limancılık sektöründeki geleneksel sınırlar
yeni baĢtan çizilmek zorunda kalmıĢtır. Limanların idari yapılanmasındaki değiĢim
süreci ve özel sektörün gerçek manada ciddi olarak limancılık sektörüne katılımı ve
yatırım yapmaya baĢlaması ise 1980’li yıllarda baĢladı. Bu konuyla ilgili olarak
yapılan ilk uygulama da Ġngiltere’de Margaret Thatcher tarafından 1970’lerin sonu
1980’lerin baĢında devlet limanlarının tam olarak özelleĢtirilmesi oldu. Bu da,
limancılık sektörünü derinden etkiledi ve devletle özel sektörün rollerinin yeniden
değerlendirilmesine sebep oldu. Kamu ve özel kesimler arasındaki sınırlarda
meydana gelen bu değiĢiklikle elde edilen deneyim, doğruluğu ve gerçekliği yalnızca
ortaya çıkan hareketlerin sonuçları ve baĢarılarıyla değerlendirilen bir olgu halini
almıĢtır. Böylece en iyi uygulama Ģekli, sonuçlardan elde edilenler olup bu Ģekilde
uzmanlaĢma ön plana çıkmıĢ, limanlardaki verimlilik artarak iĢlerdeki sürekliliğin
devamı sağlanmıĢtır[29]. Aynı zamanda limanlarda yer alan çeĢitli terminallerin yük
elleçleme araç ve yöntemleriyle bir hayli özel nitelik kazanmasıyla birlikte “yeĢil
saha(green field)” adı verilen kısımların bu doğrultuda geliĢtirilmesi artan bir olgu
haline gelmiĢtir. Bu Ģekilde yeni “yeĢil saha” konteyner terminalleri özel giriĢimlerle
inĢa edilmekte ve diğer konteyner terminalleri de özelleĢtirmenin bir biçimi olarak
yeniden yapılandırılmaktadır[30].
Günümüze gelindiğinde pek çok liman dünya ölçeğinde birbiriyle yarıĢır hale gelmiĢ
olup limanlara artık uluslar arası lojistik zincirinde verimliliği artıran bir bileĢen
gözüyle bakılmaktadır. Bu da liman verimliliğini artıran, yük elleçleme maliyetlerini
azaltan, liman hizmetlerinin diğer uluslar arası dağıtım kanallarının bileĢenleriyle
bütünleĢmesini sağlayan bir güç olarak ortaya çıkmaktadır. Verimliliği artırmaya
yönelik çalıĢmalar yoğun sermaye
gerektirdiğinden, limanlar kamu bürokratik
kontrolünden sıyrılıp çeĢitli liman iliĢkili faaliyetleri gerçekleĢtiren özel sektörün
kontrolü altına girmeye baĢlamıĢtır. Fakat son otuz yıldır yapıla gelen sosyal ve
ekonomik reformlara rağmen, kamu sektörü liman geliĢimindeki güçlü rolünü
korumuĢtur. Çünkü genellikle pazar bazlı ekonomilerde bir devlet, kamusal faydanın
geliĢimindeki sorumluluğuna devam etmek zorundadır ve özel sektör de bu tür
26
faaliyetlerin karlılığının düĢük ya da hiç olmamasından dolayı rağbet etmemektedir.
Devletlerin limancılık sektöründeki katılımlarına devamının bir diğer nedeni ise arazi
kullanım planlanması, çevre ve doğayı koruma, istihdam oluĢturma ve geliĢmemiĢ
sahaların
ekonomik
olarak
teĢvik
edilmesi
konularındaki
güçlü
bağları
oluĢturmaktadır[18].
2.1.1. Limanlarda DeğiĢimi Zorunlu Kılan Sebepler
a) DeğiĢen ve GeliĢen Teknoloji
Temel teknolojik geliĢmeler uluslar arası denizcilik sektörünü ve dolayısıyla da
liman alt ve üst yapıları ile hizmetlerini doğrudan etkilemektedir. Gemilerin
tonajlarındaki ve limanlardaki yük elleçleme araçlarındaki artıĢ ve çeĢitlilik;
otomasyon kullanımının artması, yeni gemi bağlama Ģekillerinin oluĢması, tehlikeli
yüklerin artması; sörvey, koruma ve seyir kontrol cihazlarındaki geliĢmeler, bilgi
teknolojisi ile bilgisayar uygulamaları, elektronik haritalardaki geliĢmeler bu grup
altında toplanabilir[24].
Denizcilikte teknolojinin etkisinin en çok görüldüğü alan ise konteynerizasyon ve
onu takiben limancılık sektörüdür. Çok açık bir Ģekilde
görülebilir ki
konteynerizasyon, uluslar arası bağlamda artan bir Ģekilde yaygınlaĢma göstermekte
olup bu gidiĢatın gelecekte de devam edeceği tahmin edilmektedir[31].
Konteynerizasyonun liman operasyonlarına olan etkisine Ģöyle bir bakmak gerekirse,
konteyner ve dökme yük operasyonları arasındaki farklılığın oldukça ĢaĢırtıcı olduğu
görülebilir. Bu farklılık, özellikle limanda harcanan zaman açısından hemen ön plana
çıkmaktadır. Konteynerizasyon ayrıca pek çok bakımdan yük elleçleme sistemleri ile
liman tesislerinin yapılarında büyük değiĢikliklere sebebiyet vermiĢ olup, eleman
ihtiyacını azaltmıĢ, limandaki verimlilik oranlarını artırmıĢtır. Bu da posta ve vardiya
usullerinde değiĢikliklere, çalıĢanların birden fazla görevden sorumlu olmasına,
limanların saklama, dağıtım, konteyner tamir merkezleri haline gelmesine yol
açmıĢtır.
27
Tablo 2.1 : Konteynerizasyonun Liman Verimliliği Üzerine Etkisi [32]
YIL
1960
1980
1987
1993
1994
1995
1996
ADAM-SAAT
ELLEÇLENEN YÜK
VERİMLİLİK
(milyon)
MİKTARI(milyon ton)
(ton/adam-saat)
29,1
18,5
17,1
15,7
17
17,9
18
28,5
113,7
157,8
183,6
198,8
220,2
215,5
0,98
6,15
9,23
11,69
11,69
12,3
11,97
Fakat öte yandan liman yatırım maliyetlerinin yükselmesi, yeterli ve nitelikli iĢ
gücünün bulunması ile iletiĢim teknolojilerinde daha büyük bir ihtiyaç gerekliliği
sorunu da konteynerizasyonla birlikte ortaya çıkmıĢtır. Ġkinci olarak da
konteynerizasyonla birlikte gemi boyutlarında meydana gelen önemli derecede
değiĢikliklerdir. Bu oluĢumlar limanları denizcilik ihtiyaçlarına uygun bir Ģekilde
daha iyi hizmet verme ve rekabet edebilme doğrultusunda zorlayıcı unsurlar olarak
karĢımıza çıkmaktadır[33].
b) Üretimin KüreselleĢmesi
Dünya ekonomileri giderek büyüyen ve geliĢen ticaret ile üretimin bir parçası haline
gelmektedir. Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca pek çok ülkenin ticaret hacmi
geniĢlemiĢ olup, dünyanın farklı köĢelerinde bulunan ülkeler birbirleriyle aynı
pazarda rekabet eder duruma gelmiĢlerdir. Bu temel etkiler dünya ekonomilerinin
daha bağımsız ve birbirleriyle daha da iliĢkili olmalarına sebebiyet vermiĢtir.Dünya
ticaretinde meydana gelen bu değiĢiklikler dünya bazında lojistik zincirinde yer alan
üreticileri önemli derecede etkilemiĢtir. Bu da küresel arz zincirine yeni halkalar
eklemiĢ ve üretim sürecinde yer alan ulaĢtırma yoğunluğunu artırmıĢtır.
Firmalar artık artan bir gidiĢatla uzmanlaĢtığı konular üzerinde odaklanmaya ve
kendi dağıtım operasyonlarını içine alan lojistik halkasını geniĢletme uğraĢısı içine
girmeye baĢlamıĢlardır. Özellikle yeni nesil yüksek değere sahip olan ürünlerin
ortaya çıkması bu lojistik zincirine büyük katkılar sağlamaktadır. Artık pek çok mal
dünyanın farklı köĢelerinden temin edilebilmekte olup, temin edilecek kaynağın
nereden alınması gerektiğine dair verilecek kararlar çoğunlukla lojistik bağlamdaki
maliyetlere bağlı olmaktadır[34].
28
c) Düzenleme ve SözleĢmeler ile Çevre Bilincindeki DeğiĢiklikler
Hemen hemen tüm uluslar arası denizcilik sözleĢmeleri ve önerileri, ulusal ve
bölgesel düzenlemeler, ticari birliktelikler, limanlar üzerinde önemli yaptırımlar
getirmiĢtir. Son yıllarda tüm bu düzenlemelerde, güvenlik ve çevre koruma ile ilgili
düzenlemeler öncelikli olarak ele alınmıĢtır. Çünkü toplumun liman alanı ve çevresi
konusundaki çevresel fikirleri pek çok ülkede değiĢmekte olup, çevrede yaĢayan
halkın tehlikeli ve zararlı yüklerden zarar göreceği, gemilerden kaynaklanan
kirlenmenin doğal çevreye zarar vereceği düĢüncesi ağırlık kazanmaktadır.
d) Limanların Kuruldukları Yerler
Limanlar ve Ģehirler ekonomik, sosyal, kültürel ve çevre konuları gibi pek çok
bakımdan birbirleriyle etkileĢim halinde olup çok sayıdaki büyük Ģehir, bir limanın
kurulması ile birlikte doğmuĢtur. Günümüzde ise pek çok liman, yerleĢim yerlerinin
dıĢına taĢınmıĢtır. Modern teknolojinin operasyonel gereklilikleri, liman alanlarında
büyüklük, Ģekil ve plan açısından önemli değiĢiklikler getirmiĢtir. Yeni faaliyet
alanları, özel rota sistemleri gerektiren trafik akıĢının farklılaĢmasına yol açmıĢtır.
Konut, eğlence merkezi ve sanayi tesislerinin deniz kıyısında kurulması isteği ve
bunun yarattığı baskı, limanlardaki imkan ve tesisler için gerekli olan yer konusunda
sorunlar oluĢturmuĢtur. Deniz tarafında ise daha derin su çekimli gemiler, trafik
ayrımı, sanayisel tarama, özel su bölgelerinin geri istenmesi, liman deniz sahasında
değiĢikliklere yol açmıĢtır[24]. Fakat buna karĢılık, çoklu taĢıma ve ulaĢtırma
sistemleri içinde önemli bir yere sahip olan liman; kentsel, bölgesel, ulusal geliĢim
ile beraber, iĢgücü oluĢumu ve endüstriyel faaliyetlerle yakından ilgili olup ele
alınacak her bir liman yönetim ve sahiplenme değiĢim süreci, liman Ģehri unsurları
ile liman unsurları arasındaki bağlantıları göz önünde bulundurmak zorundadır.
29
ÜRETĠM
REKABET
ÇEVRE BĠLĠNCĠ
TEKNOLOJĠ
LĠMANIN
KONUMU
GÜNÜMÜZ
LĠMANLARI
ġekil 2.1 : 21. Yüzyılda Liman Dinamikleri
2.2. LĠMANLARDAKĠ REKABETÇĠ OLUġUM
Limanlar arasındaki ve liman içindeki rekabetin, liman yönetim yapıları ile liman
otoriteleri ve terminal operatörleri/yük elleçleme Ģirketleri arasındaki iliĢkiler
üzerinde bir ilgisi mevcuttur. Bu değiĢken iliĢkiler çoğunlukla, değiĢen liman
yönetim mekanizmaları için önemli bir neden olarak adından söz ettirmektedir. Çoğu
liman otoritesi, liman politikalarının temel taĢı olarak da, liman operatörleri
arasındaki rekabet koĢullarının oluĢmasını ele alır. Farklı limanlar arasındaki rekabet
ile aynı liman kompleksi içinde yer alan farklı giriĢimciler arasındaki rekabet
arasındaki fark ise açıkça görülebilir. Tekelci oluĢum riskini azaltmak için liman
otoriteleri genellikle, liman içi rekabeti canlandırır. Buna karĢılık, orta ve daha küçük
boyutlardaki limanlar, sahip oldukları sınırlı trafik yoğunluğu sebebiyle, çoğunlukla
bünyelerinde tek bir terminal operatörü barındırır. Bu gibi durumlarda liman
otoriteleri, sıklıkla, yarı kamusal gücünü liman tarifesini düzenlemek için kullanır.
Bazı liman otoriteleri liman alanının dıĢında terminal tesisleri kurarak veya
mevcutlara yenilerini ekleyerek müĢterileri çekmeye çalıĢırlar. Bir liman otoritesinin
bu geniĢ bakıĢ açısı, geleneksel liman yönetim yapılarını etkileyecek bir potansiyele
30
sahiptir.
Bir
liman
otoritesinin
kendi
ev
sahipliğinin
ötesinde,
terminal
operasyonlarına olan katılımı sadece lojistik zincirin geliĢtirilmesi üzerinde
odaklanmayabilir. Ana amaç, daha geniĢ çapta operasyonel uzmanlık ve yönetim
anlayıĢı kullanılarak liman otoritesinin gelirlerini maksimize etmek olabilir. Bu
durum özellikle liman otoritesinin bir terminal operatörü gibi davrandığı durumlarda
geçerli olmaktadır. Liman otoriteleri lojistik zincirinde sağlam bir halka olmaya
çalıĢırlarken, olası çıkar çatıĢmalarını ve tarafsızlık konumlarının potansiyel kaybını
fark edebilmelidirler. Yardımcı kamu iĢlevlerini içeren bir liman sahası yönetimi, bir
lojistik zinciri optimize etmekten farklıdır. Böyle bir durum liman sanayisi için
destekleyici bir iĢlev olarak göz önünde bulundurulabilir ve rekabet açısından gerekli
bir neden olabilir[34]. Liman otoritelerinin ve liman hizmet sağlayıcılarının karĢı
karĢıya kaldığı bu rekabetçi ortama 21. yüzyılda beĢ kuvvet Ģekil vermektedir:
1- Varolan limanlar arasındaki rekabet
2- Rekabetçi ortama yeni limanların katılımı
3- Liman kullanıcılarının pazarlık etme güçleri
4- Liman hizmet sağlayıcılarının pazarlık etme gücü
5- Potansiyel yük hareketleri
Bu faktörler tüm limanları tarife belirleme kararları, sunulan hizmet kalitesi, liman
geniĢlemesi ve liman yönetimiyle ilgili diğer faaliyetler bakımından etkilemekte olup
liman yöneticilerinin rekabetçi bir ortamda stratejik olarak limanlarını nereye
oturtacağı gibi önemli bir sorunu ortaya çıkarmaktadır.
31
REKABET ORTAMI
YENĠ LĠMAN VE HĠZMET
SAĞALAYICILARININ KATILIMI
LĠMAN
KULLANICIL
ARININ
PAZARLIK
ETME GÜCÜ
VAROLAN LĠMANLAR
ARASI REKABET
LĠMAN
HĠZMET
SAĞLAYICIL
ARININ
PAZARLIK
ETME GÜCÜ
POTANSĠYEL YÜK HAREKELERĠ
DĠĞER
ġekil 2.2 : Limancılık Sektöründe Rekabeti Belirleyen Unsurlar
32
2.2.1. Varolan Limanlar Arasındaki Rekabet:
Liman içerisinde ve limanlar arasındaki rekabetin yoğunluğu, rekabetçi ortama Ģekil
veren etkilerin baĢında gelmektedir. Bazı limanlarda bu oldukça az iken bazı
durumlarda ise rakipler arasındaki çekiĢme yoğun olup bu da doğrudan verilen
hizmetin kalitesini, tarifeleri dolayısıyla kar marjlarını etkilemektedir. Limanlar arası
rekabetini etkileyen birkaç faktör bulunmaktadır:
a) Coğrafi Konum ve Liman Kapasitesi
Sıklıkla kullanılan, benimsenmiĢ rotalara yakın yerlerde stratejik olarak konuĢlanmıĢ
bir liman, rekabetsel üstünlüklere sahiptir. Bir stratejik konum en azından aĢağıdaki
özellikleri taĢımalıdır:
-
Bir veya daha fazla ana rotaya yakın olması;
-
Doğal su derinliğine, karada ve denizde geniĢleme olanağı ile dalgalar ve
gelgitlere karĢı korunağa sahip olması;
-
Temel üretim ve tüketim sahalarına yakın olması;
-
Sağlam bağlantılar sunan, yoğun bir trafik hacmine sahip güçlü hinterlant
iliĢkilerinin olması.
Dünya üzerinde yer alan sayılı miktardaki limanlar önemli bir pazar payına sahip
olmasına, hatta bazılarının aktarma limanları Ģeklinde karĢımıza çıkmasına ve tüm bu
limanların
stratejik
konumlarının
önemine
rağmen
buralarda
da
rekabet
kaçınılmazdır. Singapur Güney Asya’da, Asya-Avrupa ticari rotası bazında dünyanın
en büyük aktarma limanı olup önemli bir merkez durumundadır. Malta ve Gioia
Tauro aynı bakımlardan Akdeniz’de önemli bir konumda yer almaktadır. Colombo
ve Dubai Arap Denizi ve Hindistan üzerindeki trafik açısından bölgesel bir hubport
olarak yerlerini almıĢlardır. Singapur limanı Port Kelang ve son zamanlarda da
Tanjung Pelapas ile rekabet halindedir. Akdeniz’deki diğer limanlar artan bir Ģekilde
aktarma yük pazarı için Malta ve Gioia Tauro ile Salalah ve Aden ise Dubai ve
Colombo ile ciddi bir rekabet içerindedir. Tüm bu rekabet çoğunlukla yoğun olup
büyük ölçüde aktarma tarifesi üzerinde baskı oluĢturmaktadır.
Ayrıca bir bölge içerisindeki liman kapasitesindeki dengesizlik limanlar arasındaki
rekabetin seviyesini de etkileyecektir. Fazla kapasite limanları pazardan daha çok
33
pay almaları yönünde tetikleyecektir. Aynı mantıkla düĢünülecek olursa bir bölgede
yeterli trafiğin oluĢturulmasındaki yetersizlik mevcut pazar için rekabeti artıracaktır.
b) Liman Ġçi Rekabet
Liman içerisinde faaliyet gösteren hizmet sağlayıcıları arasında da rekabet görülebilir
ve bu da büyük çoğunlukla limanın performansını, verimliliğini ve pazardaki
rekabetçi konumunu etkilemektedir. Liman içerisinde özellikle konteyner terminali
elleçlemesi gibi belirli bir grup hizmeti temin edecek olan firma sayısı genelde
birden çok olamamaktadır. Bu da limanın içinde bulunduğu coğrafi konuma, limanın
büyüklüğüne, mevcut trafiğe ve mevzuata bağlı olarak değiĢebilmektedir. Bu son
halde, limanların veya limanın bulunduğu ülkenin ortaya koyduğu bir takım politika
ve yasalar liman içi rekabetin derecesine de etki edebilmektedir. Rekabetle ilgili
düzenlemelerin gerekli olduğu yerlerde kesin bir görüĢ ortaya koymak için,
operatörler arasındaki rekabetin derecesini gösteren birtakım bulgulara göz atmakta
fayda vardır. Her yük grubu ve liman için geçerli bir değer bulmak oldukça güç
olabilirken, konteyner taĢımacılığı için uzmanlar arasında aĢağıdaki rakamsal
değerler bazında bir görüĢ birliği vardır:
Tablo 2.2 : Konteyner TaĢımacılığında Rekabet Türünü Belirleyen EĢik Değerler
Rekabet Türü
Trafik Seviyesi(TEU/year)
Terminal İçi
30.000
Terminaller Arası
100.000
Limanlar Arası
300.000
Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere bir limandaki konteyner trafiğinin yıllık 30 bin
TEU’ nun altında olması, pazarın oldukça dar olduğu anlamına gelmekte ve tek bir
operatörün çalıĢması uygun bulunmaktadır. Eğer ki trafik 30 bin ile 100 bin TEU
arasında ise tek bir terminalde birkaç tane operatörün bulunması makul olmakta ve
böylece liman terminal içi bir rekabete sahne olabilmektedir. Yıllık konteyner
trafiğinin 100 bin TEU’yu aĢtığı durumlarda limanın, birkaç firma tarafından
iĢletilebilecek kadar fazla terminale sahip olma potansiyeli vardır. Bu durumda
firmalar farklı rıhtımları kullanabilir ve onları daha iyi iĢleterek diğer terminallerle
rekabet edebilir. Ayrıca bu miktardaki trafik hacmine sahip limanlarda, özel
34
operatörler liman üst ve alt yapılarının inĢası ve bakımının gerçekleĢtirilmesi
konularında istekli olabilir.. Son olarak yıllık konteyner trafiğinin 300 bin TEU’yu
aĢtığı bölgelerde pazar, birden çok limanın bu trafik için rekabet edebilmesini
olanaklı kılar. Limanlar arası rekabetin olduğu bölgelerde genellikle tarife üzerindeki
devlet kontrolü neredeyse son bulur. Fakat bu gibi durumlarda özel operatörlerle
yapılacak sözleĢmelere dikkat edilmesi gerekir ve operatörler sadece liman
hizmetlerinin sunulması konularında değil aynı zamanda liman alt ve üst yapılarının
oluĢturulması için zorlanmalıdır[35].
Bazı durumlarda da limanın sahip olduğu tarihsel bir takım uygulamalar da bunu
etkileyebilmekte ve bunu değiĢtirmek hayli zor olabilmektedir. Japonya’daki
limanlarda sunulan hizmetler çok sayıda stevedor firma tarafından yürütülmekte olup
yeni bir firmanın burada mücadele edebilmesi neredeyse imkansızdır ve yine
Beyrut’ta, limandaki konteyner terminalindeki elleçleme iĢleri 20 yıl süresince
yalnızca tek bir firmaya verilmiĢtir. Bunun yanı sıra Cidde Limanı’ndaki konteyner
terminali tesislerinin iĢletim hakkını iki firmaya vermek mümkün olabilmiĢtir. Hong
Kong Limanı’nda ise üç ayrı konteyner terminal operatörü ile diğer farklı hizmetleri
gören firmalar birbirleriyle rekabet içerisindedir.
c) Yeni Yatırım Riski ve OluĢacak Kayıpların Geri Kazanımı
Rekabetin yoğun olarak yaĢandığı bölgelerde liman kapasitesi ile verilen hizmetin
kalitesini artırmaya yönelik yatırımlar büyük sermaye gerektirdiğinden dolayı,
bununla birlikte bir risk de beraberinde gelmesine rağmen, geleceğe dönük yine aynı
oranda büyük avantajlar da ortaya çıkabilmektedir. Bu süreç içerisinde liman
yönetiminde oluĢabilecek sermaye ve kar kayıplarının absorbe edilebilmesi büyük
önem taĢımakta olup bu da doğal olarak rekabetin yoğunluğunu ve dengesini
değiĢtirebilmektedir. Dünya çapında yer edinmiĢ güçlü bir mali yapıya sahip büyük
terminal operatörlerinin bir bölgedeki kayıpları belli bir süreliğine absorbe etmesi,
bölgedeki rekabeti büyük ölçüde kırabilir. Örneğin büyük bir rekabetin yaĢandığı
Kuzey Avrupa’da Rotterdam Limanı yöre ekonomisi açısından önemli bir yere sahip
olup bölge trafiğindeki pazar payını yakın geçmiĢte yapmıĢ olduğu büyük yatırımlar
sayesinde yıllardır sürdürebilmektedir[34].
35
d) Liman ĠĢlev, Hizmet ve Kaynaklarının Etkin Kullanımı
Limanda verilen hizmet kalitesindeki geliĢmeler de bölge pazarındaki pay için
yapılan rekabeti etkilemektedir. Özellikle liman iĢlemleri sırasında kullanılan
birtakım formalite, prosedürler ile gümrük muameleleri de sunulan hizmetin
kalitesini dolayısıyla rekabeti etkilemektedir. Ayrıca kendisine ait mali kaynakları
bulunan ve/veya limanın geliĢimi için gerekli kaynağı oluĢturabilecek potansiyele
sahip olan bir liman her zaman; sınırlı kaynağa sahip veya hiçbir mali özerkliği
olmayan limanlara karĢı bir üstünlüğü bulunmaktadır. Liman masrafları, özellikle
yük sahiplerinin veya onların temsilcilerinin seçim yapmasında göz önünde
bulundurduğu önemli bir faktördür. Üreticilerin bulunduğu bir dünyada, karmaĢık
lojistik iĢlerine uyum sağlama yönünde, müĢteri hizmetleri anlayıĢının geliĢtirilmesi
ile maliyetlerin azaltılmasına çalıĢılmakta olup, verimlilik ve fiyat-performans oranı
artan bir öneme sahip olmaktadır ve bu da sektörde bir limanın izleniminde önemli
bir yer teĢkil etmektedir.
e) Devlet Desteği ve AB Liman Politikaları
Limanlar arasındaki rekabeti bazı durumlarda devletin limanlara uyguladığı teĢvikler
de etkilemektedir. Devletlerin limanlar hakkındaki kanısı, onların sürekli bir değiĢim
içinde olduğudur. Limanlar hala ulusal, bölgesel ve yerel planlama amaçlarına tabi
olsa da, artan bir Ģekilde ayrı bir ekonomik varlık olarak görülmektedirler ve bu
sebeple limanlar ticari bir temel üzerinde iĢletilmelidir.
AB denizciliği günümüzde GT bazında dünya filosunun % 41’ini oluĢturmakta ve
bünyesinde 2 milyon kiĢiye istihdam sağlamaktadır. Bu rakam yan sektörlerle
birlikte
bütün AB ulaĢım sektöründe 10 milyona
kadar ulaĢmaktadır. Avrupa
Ekonomik Bölgesi (AEB) filosu ortalama yaĢı ise 11.9’dur. Günümüzde dünya filosu
yaĢ ortalamasının 13.5 olduğu göz önüne alındığında AB filosunun nispeten genç bir
filoya sahip olduğu görülmektedir. Üye ülkeler arasında gerçekleĢen ticaretin hacim
% 90’ı ve Ton-Mil bazında % 42’si deniz yolu ile yapılmaktadır. 190 000’den fazla
gemi adamı AB bayraklı gemilerde istihdam edilmektedir. Bunların % 70’i AB
vatandaĢıdır. Buna ilaveten binlerce AEB vatandaĢı gemi adamı da AEB armatörleri
tarafından iĢletilen üçüncü ülke bayraklı gemilerde istihdam edilmektedir. Daha
geniĢ bir değerlendirme ile armatörlerin ofisleri, acenteler, tersaneler ve limanlar gibi
36
sektörün diğer birimleri de düĢünüldüğünde, iki milyondan fazla bir istihdam
yaratıldığı ortaya çıkmaktadır.
Limanların özelleĢtirilmesi ise Avrupa birliği için ana konudur. Avrupa Birliği
GeniĢleme Komisyonu-Teknik Yardım ve Bilgi DanıĢma Bürosu, Avrupa Birliği
GeniĢleme Komisyonu-Enerji ve UlaĢtırma Genel Müdürlüğü ile Avrupa Limanlar
Birliği tarafından 17 Ekim 2002 tarihinde Polonya/ Gdansk’da, Avrupa Birliği’nin
limanlara yönelik politikası ve yönetmeliğin uygulanması esnasında karĢılaĢılacak
zorlukların değerlendirilmesi konulu bir toplantı gerçekleĢtirilmiĢ olup, Avrupa
Birliği limanlardaki faaliyetler ile ilgili rekabet ve antitröst kuralları
en önemi
konular olarak ele almaktadır. Bunun yanı sıra AB yasaları kapsamında, “malların
serbest dolaĢımı”, “dıĢ iliĢkiler” ve “rekabet” ile ilgili kurallarının da limanlardaki
“hizmet serbestiyeti” kuralları kadar önemli olduğu vurgulanmaktadır. Kuralların
gerçekleĢme nedenleri arasında, “Liman Hizmetlerindeki Verimsizlik”, “Fiyat
Politikaları”, “Devlet Yardımları” gibi faktörlerin rolü bulunmasına rağmen, ağırlık
“Rekabet ve “Antitröst” kurallar üzerinde odaklanmaktadır. Bunların yanında söz
konusu kuralların oluĢturulmasında, çevre, kurumsallaĢma serbestiyeti, hizmet
serbestiyeti, ayrımcılık, istihdam, kamu yararı, denizde emniyet, Liman Devleti
Kontrolü ve ulaĢtırma ile ilgili genel kurallar da göz önünde bulundurulmuĢtur.
Yapısal bir rekabet ortamı AB denizciliği için her zamankinden daha geçerlidir. Üye
ülkelerin büyük çoğunluğu yapısal önlemler alarak küresel rekabete karĢı denizcilik
endüstrilerini güçlendirme gayreti içindedirler.
AB Komisyonu’nca ġubat 2001 yılında bir “Liman Hizmetleri Yönetmeliği” teklifi
hazırlanmıĢtır. AB Liman Yasaları, limanların ve hizmetlerin liberelizasyonu ile
mevzuatların yeniden düzenlenmesi üzerine yoğunlaĢmıĢ, bununla beraber üye
ülkelerin elinde bulunan yetkilerin hiçbir zaman tamamen Birlik’e devredilmeyeceği
hususu vurgulanmıĢtır. Kullanıcılarının limanlarla olan iliĢkilerinin geliĢtirilmesinin
sağlanmasının yanında, limanlardaki verimsizlik, emniyet, bayrak ayrımı, pahalılık
gibi sorunlara çözüm bulunması konuları da AB’nin birinci derecede ilgi alanına
girmektedir. Komisyonun diğer bir hedefi de limanlardaki verimi yükseltmektir.
ġubat 2001 yılında hazırlanan Limanlar Yönetmeliği’nin ana hatları Avrupa
Parlamentosu ile Avrupa Konseyi tarafından henüz ortak bir metinde uzlaĢma
sağlanmaması nedeniyle taslak Ģeklindedir. Taslak yönetmeliğin benimsediği
hususlar;
37
 Limanlarda Devlet hakimiyetini azaltarak özelleĢmenin teĢvik edilmesi.
 Mevzuatların Ģeffaf, eĢitlik ilkesini benimsemiĢ ve objektif olması,
 Rekabete açık olması, ancak emniyet ve çevreye önem verilmesi,
olarak özetlenebilir. Yönetmelikte yer alan bazı önemli hususlar, yıllık 1,5 milyon
ton üstünde kargo elleçlenmesi veya 200 bin yolcu trafiği olan limanları kapsayacak
liman iĢletmelerinin tatmin edici bir kaliteyi yakalaması, belirli Ģartlar (emniyet, yer
ve kapasite yetmezliği gibi) haricinde, hizmet veren firma sayısı kısıtlanmaması ve
seçimlerinin Ģeffaf olması, yatırım yapmıĢ olanlara, yatırım miktarına göre 10, 15,
36 yıl gibi süreler verilebilmesidir. Özelikle “From Road to Sea” anlayıĢı
çerçevesinde karayolundan denizyoluna entegrasyon tartıĢmaları kapsamında,
gümrük iĢlemlerinin artık tüm Avrupa limanlarında son derece uygun fiyatlarla
halledilebilir hale gelmesinin vazgeçilmez bir gereksinim olduğu vurgulanmıĢtır.
Ro/Ro firmaları
gibi kullanıcılarının kendi hizmetlerini verebilmelerine olanak
tanınması da söz konusudur[36].
AB SözleĢmesi’nin Devlet Yardımı Kuralları’nın limanlara da uygulanacağı
Komisyon tarafından açıklanmıĢ olmasına rağmen üye ülkelerde devletler tarafından
limanların altyapılarına yönelik önemli kaynak aktarımı olmaktadır. SözleĢmenin 87.
ve 88. Maddeleri, devlet kaynaklarının transferi, ekonomik avantaj sağlama, seçici
davranma ve diğer üye ülkelerle olan ticarette rekabeti etkileme gibi kriterlerle
belirlenen devlet yardımlarının, genelde serbest piyasa koĢullarına aykırı olması
nedeniyle üye ülkelerde yasaklamaktadır. Ancak bazı durumlarda, kalkınmaya
muhtaç bölgelere yapılacak yardımlar ile kültür ve tarihi mirasının korunması için
yapılacak yardımlar ve AB’nin genel ekonomik yararına veya genel ulaĢtırma
sisteminin geliĢmesine yönelik yardımlar. komisyonun onayı alınmak Ģartıyla
yapılabilmektedir.
Avrupa ülkeleri yıllardan bu yana daha büyük ekonomik girdi sağlamak maksadıyla
limanlarına teĢvik uygulamaktadır. Bazı araĢtırmalar da göstermiĢtir ki Akdeniz
ülkelerinin uyguladığı bu teĢvikler aktarma limanlarının yeterliliğini büyük ölçüde
etkilemektedir[37]. AĢağıda AB’nin bu konu ile ilgili tutumunu gösteren bir özet yer
almaktadır:
38
Liman TeĢviki Konusunda AB Kuralları;
1960’ların baĢında, liman teĢviki konusunda Avrupa’da uygulanacak esaslar
hakkında hararetli tartıĢmalar olmuĢtur. Özellikle Ġngiltere, avrupa ülkelerini, kendi
limanlarının rekabetsel konumlarını geliĢtirmek için gizlice yaptıkları teĢvikler
konusunda suçladı. Gerçekten de çoğu Avrupa ülkesi doğrudan veya dolaylı olarak
kendi liman geliĢimlerini sağlamak maksadıyla desteklemelerde bulundu. Hiçbir
Avrupa ülkesinin yasa ve yönetmeliğinde bu konuya dair bir atıf bulunmamaktaydı,
çünkü limancılık sektörü Roma AnlaĢması’nın içeriğinde yer almamaktaydı. Buna
rağmen, liman altyapı teĢviklerinin düzenlenmesine iliĢkin kararlar çatısı altında yer
aldı. Bu anlaĢmanın 93. fıkrası 3. paragrafında, liman altyapısı konusunda kabul
edilebilir devletlerin yapacağı teĢvikler düzenlenmiĢtir[34]:

TeĢvikler, söz konusu gerçekleĢtirilecek projeler için zorunlu olmalı.

TeĢvik dönemi sınırlı olmalı.

TeĢvikler AB çıkarları doğrultusunda olmalı.

TeĢvikler, genel ulaĢtırma politikaları ile uyuĢmalı.

TeĢvikler rekabeti bozmamalı.

Birden fazla taraf verilecek teĢviklerden faydalanmalı.

Limandaki hareketli varlıkların teĢvikine izin verilemez.

Operasyonel maliyetleri içine alan teĢviklere izin verilemez.
TeĢvike izin verilip verilmeyeceği kanısındaki ana ölçüt, ülkedeki ticaret sektörünün
seçici desteğinin alınmasıdır. Limanlara gelince, temel liman altyapısı ve
operasyonel altyapısındaki yatırımlarla ilgili düĢüncesi, devlet teĢvikini göz önüne
alacak kadar seçici değildir. Operasyonel altyapılar için yapılacak yatırımlar, AB
komisyonuna önceden bildirilmelidir. Tam bir müĢteri potansiyeline ulaĢamamıĢ
olan terminallere yapılacak yatırımlar, yasadıĢı devlet desteği olarak görülür ve
bunlara izin verilmez[38].
f) Forwarder’lar
Forwarder’lar, günümüzün sürekli olarak değiĢen taĢımacılık anlayıĢında, özellikle
de eĢyaların kapıdan kapıya taĢınması yapısı içerisinde önemli bir yere sahiptirler.
UlaĢtırma ve dağıtım uzmanları olarak bunlar, limanlar arası rekabeti ve liman
39
seçimini etkileyecek büyük bir etkiye sahiptirler. Bölgelerinde kendi Ģebekeleri olup,
limanlar arasındaki teknik, ticari, operasyonel ve sosyal farklılıklarla ilgili sürekli
olarak güncellenen bilgileri temin ederler. Nakliyeciler ve müĢterilerin bir parçası
olan özel nitelikteki limanların teĢhis ve onlara olan bağlılığına katkıda bulunurlar.
2.2.2. Yeni Limanların ve Hizmet Sağlayıcılarının Katılımı
Rekabeti etkileyen kuvvetlerin ikincisi yeni limanların, liman tesislerinin veya
hizmet sağlayıcılarının pazara girmiĢ olmasıdır. Yeni limanların devreye giriyor
olması
yükün
akıĢ
güzergahını
ve ülkelerin hinterlandını
büyük ölçüde
değiĢtirebilmektedir. Bu tehdidin büyüklüğü pek çok faktöre bağlı olarak limandan
limana değiĢmektedir:
a) DeğiĢen Dağıtım Kanalları
Dağıtım kanallarında meydana gelebilecek olan değiĢiklikler yeni rakiplerin ortaya
çıkmasına sebep olabilmektedir. Özellikle konteyner taĢımacılığında yeni bir
yükleme merkezinin ortaya çıkması bölgedeki trafiğin diğer limanlardan buraya
doğru kaymasına neden olmaktadır.
b) ĠĢletim SözleĢmelerindeki Hükümler
Özel giriĢimciler tarafından yapılacak kira, imtiyaz ve diğer sözleĢme türlerinde
bulunan bir takım hükümler ile yatırımcı, ortaya çıkabilecek yeni rakiplere karĢı
koruma altına alınabilir. Örneğin bir limandaki konteyner terminalini iĢletme hakkını
20 yıllığına almıĢ olan bir firma, bu süre içerisinde bu terminalle ilgili her türlü
iĢletim hakkını elde etmiĢ olur.
c) Maliyet Avantajları ve MüĢteri Sadakati
Varolan liman ve hizmet sağlayıcıların tarife avantajları ile müĢterilerin sadakati
pazara girecek yeni rakiplere karĢı genellikle bir üstünlük sağlamaktadır. Bunun yanı
sıra müĢteri sadakati geçici olabilirken, sunulan hizmetin kalitesi hizmet sağlayan
firmalara göre değiĢebilmekte ve bu da yeni rakiplerin tehdidine karĢı bir koruma
sağlamaktadır. Sunulan hizmetin kalitesi ve uygulanan tarife ise müĢteriler için bir
cazibe ortamı oluĢturabilmektedir.
40
2.2.3. Potansiyel Yük Hareketleri
Rekabetçi ortamı Ģekillendiren üçüncü kuvvet potansiyel liman kullanıcılarının farklı
yük gruplarına kayması olup bu da limandaki faaliyetlerin çeĢidini ve seviyesini
değiĢtirebilmektedir. ÇeĢitli tiplerdeki meyve ve sebzeler buna bir örnek olarak
verilebilir. Mesela muz meyvesi genelde Batı Afrika, Latin ve Doğu Amerika,
Karayipler veya Asya’dan temin edilmekte olup ihracı söz konusu olan bu meyvenin
talep miktar ve yerindeki değiĢiklikler doğrudan liman faaliyetlerini etkilemektedir.
Bazı durumlarda deniz aĢırı alıcılar aynı limanda iĢlem gören baĢka bir yükü de
tercih edebilirler. Örneğin bir enerji santralı iĢleten firma ihtiyaç duyduğu kömür
hammaddesini yine aynı limanda iĢlem gören baĢka bir hammadde ile mesela gazoil
veya baĢka bir Ģeyle değiĢtirebilir. Bu da liman faaliyet ve maliyetlerini doğrudan
etkileyen bir durum olarak karĢımıza çıkar[28].
Liman masrafları da kullanıcıların tercihlerini etkileyen önemli bir husustur.
Özellikle rekabetin had safhada olduğu pek çok limanın birbirlerine yakın olarak
konuĢlandığı
bölgelerde
kullanıcılar/yükleyiciler
liman
masraflarını
lojistik
zincirinde kontrol edilebilir bir kalem olarak görmektedirler[30]. ġöyle ki; pazar
değeri yüksek olan malların yükleyicileri ile pazar değeri düĢük malların
yükleyicileri için liman masrafları farklı olabilmektedir. Keza bu aynı zamanda malın
miktarı ve hacmine bağlı olarak da değiĢiklik gösterebilmektedir.
2.2.4. Liman Kullanıcılarının Pazarlık Etme Gücü
TaĢıyıcılar ve yükleyicilerin liman yönetimi üzerinde pazarlık etme gücü ve kontrolü
bulunmaktadır. Bu, rekabet ortamını etkileyen dördüncü kuvvet olarak karĢımıza
çıkar.
Bazı önemli liman kullanıcıları liman yönetimi açısından büyük bir değer
taĢımaktadır. Sürekli, büyük miktarlarda ve değerli malların yükleyiciliğini yapan
böyle firmalar için farklı politika ve fiyatlar kullanılmakta ve liman yönetimi bu tip
kullanıcıları ellerinde tutabilmek için bazı değerlerinden feragat edebilmektedir.
Ayrıca limanın ekonomiye olan katkısı hesaba katıldığında büyük müĢterilerin
kaybedilmesi yan sanayisi ile birlikte çalıĢan iĢgücü ve yerel gelir tıpkı bir su
damlasının
damladığında
meydana
getirdiği
dalgalanma
Ģeklinde
tümüyle
etkilenebilir. Liman trafiği üzerinde önemli bir kontrol payına sahip olan böyle bir
liman kullanıcısı, liman yönetimi ve hizmet sağlayıcı firmalarla daha fazla pazarlık
41
etme kabiliyetine sahip olmaktadır. Bazı durumlarda çok büyük bir taĢıma payına
sahip olan firmalar liman yönetimi veya kullandığı terminalin iĢletim hakkı üzerinde
bile pazarlık edebilmektedirler. Örneğin yakın bir geçmiĢte büyük bir konteyner
taĢıyıcı firma sahip olduğu %20’lik konteyner trafik payı sebebiyle New York ve
New Jersey Limanlarının imtiyaz sözleĢmesini elde etmiĢtir. Liman yönetimi ise
bölgesel ekonomiye olan katkıları ve sahip olduğu kar marjı sebebiyle elbette ki
böylesine büyük bir taĢıyıcıyı baĢka limanlara kaydırmak istememiĢtir[34]. Bu
bakımdan liman kullanıcılarının yerel ekonomiye katkıları ne kadar çok olursa
pazarlık etme gücü de o oranda artmaktadır.
Ayrıca çok sayıda ve benzer ya da aynı hizmetleri sunan limanların bir arada
bulunduğu bölgelerde taĢıyıcı firmalar tarifelerde meydana gelen artıĢlara, verilen
hizmetteki kalitenin azalması ve buna benzer sorunlara karĢı hemen yüklerini bir
baĢka limandan yükleme biçiminde bir tepki koyma avantajına sahiptirler.
2.2.5. Hizmet Sağlayıcıların Pazarlık Gücü
Rekabet ortamını etkileyen son kuvvet ise limanda hizmet veren özel nitelikli
firmaların pazarlık etme gücüdür. Liman içinde faaliyet gösteren çeĢitli stevedor,
operatör ve gruplar verdiği hizmetleri yavaĢlatma veya tamamıyla durdurma yoluyla
liman yönetimi üzerinde etkileri bulunmaktadır. Öncelikle bu grupların sahip olduğu
tecrübe , donanım ve alanında uzmanlık, pazarlama gücüne etki eden faktörlerin
baĢında gelmektedir. Bundan baĢka bazı büyük liman operatörlerinin liman
tesislerine olan katılımı da bu pazarlık gücünü etkileyebilmektedir. ġöyle ki, bir
liman için gerekli olan altyapının temin edilmesi bir operatör veya baĢka bir liman
kullanıcısı tarafından garanti edilmiĢse, böyle bir grubun liman yönetimi üzerinde
büyük bir etkisi olacağı kuĢku götürmez bir gerçektir.
Limanlar artık izole edilmiĢ bir çevrede iĢletilmemektedir. Limanlar da diğer
sektörlerin karĢı karĢıya kaldığı aynı rekabetçi ortamla yüzleĢmektedir. Halihazırda
bulunan rakipler, sektöre yeni girenler, güçlü müĢteri ve tedarikçiler arasında Ģiddetli
bir çekiĢme bulunmaktadır. Tüm bunlarla mücadele etmek bir liman yöneticisinin
kaçınılmaz vazifeleri arasında yer almaktadır. Bu bağlamda liman yöneticisi her
bakımdan geliĢmeleri dikkatle takip etmeli, müĢteri gereksinmelerini göz önünde
bulundurarak limanına iĢ çevresi içinde bir yer kazandırmak için strateji
belirlemelidir[39].
42
2.3. LĠMANLARDAKĠ YÖNETSEL YAPI
Limanlar artan bir Ģekilde dünya bazındaki lojistik zincir ile bütünleĢmekte ve
kamuya olan faydaları bölgesel ve uluslar arası bir sıfat kazanmaktadır. Ġçinde
bulunduğumuz 21. yüzyılda bölgesel limanların sağlamıĢ olduğu hizmetlerin önemi,
bölgesel ve ulusal sınırları da aĢmıĢ bulunmaktadır. Ortaya çıkan bu çeĢitlilik,
sektörde büyük çapta yatırım gerektirdiğinden, birtakım ilginç durumlar ile
karĢılaĢılmaktadır. Bu bakımdan özel liman hizmet sağlayıcıları dünyada önemli bir
yer edinmiĢlerdir. Bundan da ötesi, günümüzde çok büyük Ģirketlerin hem gemi
yönetimi hem de liman yönetimi konusunda oluĢturduğu stratejik ortaklıklar,
limanların finansmanı, operasyonu ve diğer konularda esaslı uygulamaları ortaya
çıkarmıĢ olmasına rağmen liman yönetim yapı ve idaresindeki bütün bu geliĢmeci
uygulamalar kesin bir netlik kazanmamıĢtır. Tüm bu çalıĢmalar ile limanların idari
ve sahiplik yapılarının nasıl olması gerektiği sorusu zaman içerisinde ortaya
çıkacaktır.
Bugün “liman yönetim reformu” teriminden, geleneksel liman iĢ ve yönetim
yapılarındaki değiĢiklikler ile özel sektörün liman varlıkları, terminaller ve/veya
hizmetlerdeki katılımının artması anlaĢılmaktadır. Liman yönetim reformu böylece
kamu ve özel sektörler arasındaki değiĢen iliĢkilerin bir sonucu olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Genel olarak liman yönetimi ile ilgili sorumluluğun mahalli organlar ile
özel sektörde, limanın geliĢmesiyle ilgili teknik, finansal yardım ve koordinasyonla
ilgili sorumluluğun ise devletlere ait olması gerekliliği bir gerçektir. Limanlarda ana
altyapının geliĢtirilmesinin planlama ve koordinasyonun liman otoritelerinin görevi
olduğu, üst yapılarının tesisi ile ekipmanların temini ve bunların bakımının
yapılmasının özel sektöre bırakılmasının daha uygun olacağı yaygın bir görüĢ
olmakla birlikte bu çoklu ekonomik etki ile, limanlardaki kamu-özel yönetim ve
idaresindeki
sınırlar
ile
her
birinin
üzerlerine
düĢen
roller
yeniden
belirlenmektedir[40]. Bu bağlamda, öncelikle “liman yönetimi” kavramından ne
anlaĢılması gerektiği büyük bir önem kazanmaktadır.
43
2.3.1. Liman Yönetimi
Limanlar genellikle liman otoritesi, liman yönetimi veya liman iĢletmesi Ģeklinde
ifade edilen yönetsel bir yapıya sahip olan birer ekonomik varlıktır. Liman Yönetimi,
bu üç terimden herhangi biri olarak dünyada yaygın bir biçimde kullanılmasına
rağmen “Liman Otoritesi” terimi çoğunlukla otonom limanların idaresinden sorumlu
idare olarak hafızalarda yer etmiĢtir. Ayrıca uluslar arası literatürde yer alan “Port
Administration” ve “Port Management” kavramları da yer almaktadır ki her birinin
ayrıca birer tanımlarının yapılması faydalı olacaktır.
“Port Administration”,
genel olarak bir ülke sınırları içerisinde yer alan tüm
limanlara uygulanacak gerekli politika, strateji ve planları ortaya koyan, liman
yönetimince kararlaĢtırılmıĢ temel liman geliĢtirme projelerini onaylayan/koordine
eden ve bu hedeflere ulaĢmak için gerekli kanuni düzenlemeleri gerçekleĢtiren tek
hakim merkezi güç olarak düĢünülebilir ki bu da genellikle devlettir[41].
“Port Management” ise daha çok “Port Authority” olarak ele alınmakta olup, 1997
yılında Avrupa Birliği Komisyonu liman otoritesini “devlet, belediye, kamu veya
özel bir yapıya sahip; geniĢ anlamda liman yapılarının inĢası, idaresi ve bazı hallerde
liman iĢleri ile belirli durumlarda limanın güvenliği konularında sorumluluğa haiz bir
kuruluĢ” olarak tanımlamıĢtır. Bu tanımlama, Avrupa Birliği bünyesinde olsun veya
olmasın yeryüzünde varolan çeĢitli liman yönetim modellerini kapsayacak
yeterliliktedir ve genellikle liman otoritesi, liman sınırları içerisinde etkili ve verimli
bir trafiğin yürütülmesinden, liman hizmetleri ve iĢlerinin koordine edilmesinden,
liman ve çevre güvenliği ile ilgili tüm liman faaliyetlerinin idaresinden
sorumludur[38].
UNCTAD tarafından, geliĢmekte olan ülkelerdeki liman planlamacıları için
hazırlanmıĢ olan rehber kitapçıkta, bir ulusal liman otoritesinin haiz olacağı yasal
yetkiler aĢağıda sıralanmıĢtır:

Yatırım: Belirli bir miktar maliyetin üzerindeki liman yatırım önerilerini
onaylama yetkisi. Onaylama yetkisi için gerekli olan kriter, teklifin ulusal
planlamaya göre uygunluğu olup olmadığıdır.

Mali Politika: Liman için gerekli olacak yatırımların ne Ģekilde ve hangi
öncelikle finansmanının sağlanması ile borçlanma konusunda hükümete
tavsiyelerde bulunarak gerekli düzenlemeleri yapma yetkisi.
44

Tarife Politikası: Kamu faydasını gözetmek kaydıyla hizmetlerin
ücretlendirilmesi konusunda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisi.

İşgücü Politikası: ĠĢe alım, ücretlendirme, terfilendirme koĢullarını ve
standartlarını düzenleme ile sendikalaĢma prosedürlerini onaylama
yetkisi.

Lisanslama: Uygun Ģartlar altında, liman iĢgücü, acentecilik ve benzeri
alanlarda lisanslama prensiplerini belirleme yetkisi.

Bilgilendirme ve araştırma: Limanın genel kullanımına ait liman
aktiviteleri hakkında istatistiksel bilgilerin toplanması, karĢılaĢtırılması,
analiz edilmesi ve bunların yayınlanmaları ile birlikte bazı liman
meseleleri hakkında sponsor araĢtırma yapma yetkisi.

Yasal Durum: Diğer liman otoritelerine karĢı bir yasal danıĢman gibi
hareket etme yetkisi.
Devletler gittikçe,
geniĢ çaptaki düzenleme yetkilerini uygulamaktan ziyade,
kaynakların tahsisi yönündeki limancılık politikalarını kullanmaktadırlar. Devletler,
faal limancılık politikaları doğrultusunda makro ekonomik unsurları takip etmeli ve
liman otoritesi, liman finansmanı ve operasyonları üzerinde geniĢ kapsamlı
yoğunlaĢmalıdır. Limancılık sektöründeki uzmanlar arasında gittikçe artan Ģekilde
kabul gören bir görüĢ bulunmaktadır. Buna göre bir liman otoritesi prensip unsur
olarak, sermaye maliyetlerini de içeren tüm limanla ilgili maliyetleri karĢılayacak bir
yedek bütçesinin olması gerekmektedir. Bu durum liman otoritesine Ģu konularda
yardımcı olacaktır:

Ġç mali disiplini sürdürmek,

Yatırımcılar için cazip bir konuma gelmek ve güvenli bir nakit akıĢı
sağlamak,

Gelir ve maliyetler arasındaki dengeyi uzun süre garanti altına alacak,
özellikle terminal operatörlerinin, liman kullanıcılarının, rakip limanların ve
bölgesel operatörlerin yüz yüze geleceği çeĢitli fonksiyonel alanlardaki
yenilikleri harekete geçirmek ,

Liman alt ve üst yapılarının modernize edilmesi için bir döner sermayenin
oluĢmasını sağlanmak,
45

Pazar dizgesi kurallarına göre rekabet etmek,

Bazı pazar görüĢlerine göre uygun düĢen fakat mali performansı
zedeleyebilecek teĢvik uygulamalarına bir sınır koymak,

Temel
liman
varlıklarının
üçüncü
Ģahısları
tatmin
amacıyla
faydalandırılmasından kaçınmak. (liman sahasının bir kısmının karĢılıksız
liman kullanıcılarının hizmetine sunulması, Ģehir yönetimine kendi amaçları
doğrultusunda belirli bir liman alanını tahsis edilmesi gibi..)
Liman otoriteleri sıklıkla gemicilik ve liman operasyonları ile ilgili konularda geniĢ
bir yetki gücü bulunmaktadır. Bu bakımdan liman otoriteleri; liman ve çevre
güvenliği ile seyir ve sağlığın korunması hususundaki sözleĢmelerin, kanunların,
yönetmeliklerin uygulanmasından sorumludur. Liman otoriteleri ayrıca liman
arazisinin kullanımı, limandaki gemilerin hareketleri gibi diğer baĢka konularla ilgili
yönetmelik ve kuralların yasalar çerçevesinde uygulanmasından da sorumludur.
Bundan baĢka geniĢ bir polis yetkisinin ve denetiminin bulundurulması da liman
otoritelerinin yetkilerinin bir parçasıdır[18].
a) Liman Yönetiminin Etkileri
Görev ve sorunların önemi ve bunların icrasındaki yoğunluk, limandan limana
değiĢmektedir ve limanın özel Ģartlarından kaynaklanmaktadır. Bu özel Ģartlar:
-
limanın büyüklüğü ve önemi
-
fonksiyonların karıĢıklığı
-
yerleĢim Ģartları
Ģeklinde ortaya çıkmaktadır.
Bir limanın idari ve organizasyonel Ģekli tamamıyla onun kendine has geliĢimiyle
tayin edilir. Bu geliĢmeler tarihi, politik ve coğrafik olarak sıralanabilir. Liman idare
Ģekli
üzerindeki
en
esaslı
etki,
liman
arazisinin
sahipliği
konusundan
kaynaklanmaktadır. Limana sahip olan, liman arazisinin kullanımının kontrolü ile
ilgilenecek ve limanın geliĢmesini menfaatlerine göre yönetebilecek bir idare Ģeklini
seçecektir. Demek ki; idarenin Ģeklini, ulaĢtırma-ekonomi açısından değil liman
alanlarının sahipliğinin devlete veya özel teĢebbüse ait olması oranı tayin edecektir.
46
Her ülkenin kendine has sorunları, kendi idari çalıĢmaları, kendine göre iĢleri
yürütme tarzı ve felsefesi vardır. En iyi görünen idari yapı, sadece sınırlı bir zaman
için geçerlidir. Bu yapı limanın çalıĢtığı iç ve dıĢ durumlara bağlı olarak Ģartlara göre
değiĢmektedir.
b) Liman Yönetiminin Esasları
Liman ister devlet ister belediye veya Ģehir, ister özel teĢebbüs veya bunların
karıĢımından ibaret bir yapıya sahip olsun genelde; limanla kamu menfaati arasında
pek çok karĢılıklı iliĢki mevcuttur. Buna göre;
-
Limanların çoğunda su ve kara alanlarının sahibi esas olarak kamu
otoriteleridir.
-
Limanın derinleĢtirilmesi veya yeni bir liman yardımcı haberleĢme
sistemlerinin tesisi gibi alt yapı önlemleri devlet otoritesinin etki alanı
içerisindedir.
-
Dünyanın pek çok limanında, liman demiryollarının iĢletmesi ve sahipliği
kamuya aittir.
-
Birçok limanda yaygın olarak kullanılan üstyapı tesisleri devlet tarafından
sağlanır.
Yukarıda sayılan unsurlar, kamu faydasının pratikte limanlar üzerinde ne derecede
etkili olduğunu göstermektedir. Kamunun etkisi; devletin doğrudan veya dolaylı mali
yardımları ile arazinin, tesislerin devlete ait olma durumuna bağlı olarak artar ve
önem kazanır. Güçlü bir devlet etkisi, liman için politik engelleme ile bürokrasiye,
liman idaresinin esnekliğinin kaybolmasına, özel teĢebbüsün kaçınmasına ve
sorumlulukların birbirine karıĢtırılmasına neden olur. Genel kullanım için limanlar,
liman otoritesinin yetkisinde olmalıdır. Bu prensibin amacı:
-
mevcut tesislerin etkin bir Ģekilde kullanımını sağlamak
-
ekonomik olarak atıl kapasitenin oluĢmasını engellemek
-
liman planlamasını kolaylaĢtırmak
-
yeterli bir iĢletme yapısı oluĢturmak
-
etkin bir iletiĢim ve haberleĢme ağının kurulması
-
liman masraflarının azaltılarak sabitleĢtirilmesi
47
-
çalıĢma Ģartlarının, eğitim ve sosyal olanakların standardize edilmesi
-
değiĢimlere karĢı hızlı uyum sağlamaktır.
2.3.2. Dünyada Yaygın Olarak Kullanılan Liman Yönetim ġekilleri:
2.3.2.1. Genel Ġdari Rejim Bakımından
Limanların kuruldukları yerler ve liman politikaları, milli politikalara göre
çeĢitlenmektedir. Bazı ülkelerde liman yapımı için müsait alanların sayısı az ve
gelecek geliĢmeler için seçilecek alanlar oldukça belirli iken sahil Ģeridinin uzun
olduğu ülkelerde bu imkanlar oldukça fazladır. Bu ülkeler limanlarını uyum
içerisinde çalıĢtırmak üzere milli bir liman politikası izlemektedirler. Özellikle
denizcilikte geliĢmiĢ ülkelerde “limanlar milli konsey” leri oluĢturularak bu
konseylerden danıĢma kurulu olarak yararlanılmaktadır. DanıĢma kurulu,
 limanların ıslahı ve geliĢtirilmesi için milli bir plan düzenleyip devamlı takip
ve incelemede bulunmakta
 istatistik tutulmasını ve araĢtırmaların desteklenmesini sağlayarak yönetimi
bilgilendirmekte
 liman hizmet gelirlerine yapılan itirazları dikkatle ele almaktadır[42].
Dünyadaki limanların idari rejimi ve iĢletme Ģekilleri ülkeden ülkeye, hatta bazen
aynı
ülke
içinde
limandan
limana
farklılıklar
gösterebilmektedir.
Dünya
limanlarındaki idari rejimler, genelde üç ana grup altında toplanabilir. Liman idari
yapılarına bakıldığında bunların;
-
devlet idaresi
-
mahalli idareler
-
özel idareler
Ģeklinde yapılandırıldıkları görülmektedir[43].
a) Devlet Limanları
Devlet kontrolündeki limanlar, limanın bulunduğu yerde merkezi idare yoluyla
devlet adına idare edilirler. Devlet liman idaresi rejiminde limanların mülkiyeti,
inĢası, donatımı, iĢletmesi ve idaresi devlete aittir. Yatırım kararları ve diğer önemli
48
meseleler hakkındaki kararlar merkezi olarak alınır. Demiryolları gibi bir müessese
tarafından iĢletilen limanlarda teĢkilatlanma ve iĢletme özellikleri özel Ģirketlerdeki
gibi olup sermaye devlete aittir ve vergi gelirleri devlet limanlarının iĢletilmesinde
kullanılabilir. Ancak her ülkenin mevzuatına göre bu konuda değiĢikliklere
rastlanmaktadır.
Genelde devlet limanları;
-
liman bölgesindeki sanayiinin etkinliğini teĢvik ve yardım, sermaye
yatırımlarının kontrolü, liman statü ve kuruluĢunun gözden geçirilmesi ile
liman geliĢtirme projeleri gibi görev ve sorumluluklarla yükümlüdür.
-
Yeterince sermaye bulma imkanına sahiptir. Çoğu büyük limanın ekonomiye
dolaylı katkısı ve kamu faydasını gözetmesi bakımından az kar marjı ile
çalıĢmalarından dolayı sermayeyi normal özel teĢebbüs yöntemleriyle
arttırmak kolay değildir.
b) Mahalli Ġdare Limanları
o
Belediyelerce iĢletilen limanlar
Belediye idaresi rejiminde, limanların bütçesi,
belediye bütçesi içerisindedir,
limanlar ayrı yasa ve kurallara bağlıdır ve mülkiyetleri ile iĢletilmeleri yönetim
kurulunun yetkisi altındadır. Ayrıca bu rejim altında idare olunan limanlar:
 belediye meclislerince denetlenir
 politik etkilere maruzdur
 yüksek borçlanma imkanına sahiptirler
 liman kullanıcılarına eĢit hizmet sunar
 bölgesel planlamada kolayca geliĢme sağlarlar ve
 limanın mahalli tüm ihtiyaçlarında tam bir iĢbirliğine gidilir.
o
Otonom limanlar
Bu gruptaki limanlar trustport, port commision olarak da tanımlanmaktadır. Ġlk
otonom liman idaresi 1815’te Ġskoçya’nın Dundee Limanında kurulmuĢ ve 1830’da
horbour trust olarak tescil edilmiĢtir. Liverpool ilk uluslar arası önemi olan otonom
idareye sahip bir limandır. Bu tip idare edilen limanlar kendi kendini yöneten halka
49
açık tröstlerdir. Otonom liman idaresi rejiminde, limanların idaresi yasal olarak
bağımsız bir kuruluĢa verilmektedir. Bu kuruluĢ gayri siyasidir, kendine özgü bir
bütçesi vardır ve devlet kuruluĢlarının dıĢında kendi yasal mevzuatı bulunmaktadır.
Otonom yönetim meclis kararıyla kurulmuĢ ve bir hükümet akdi varmıĢ gibi iĢleyen
bir teĢkilattır. Görevleri bakımından tarif olunan bir bölgede, birleĢik uygulanan bir
yönetim sürdürür. Otonom limanlar limanın bulunduğu yerdeki teĢebbüsler
tarafından tayin edilen kiĢilerce politikası yönlendirilen idarelerce yönetilir.
Kendi kendini yöneten veya limanı kullananların talimatı ile çalıĢtırılıp kontrol
edilen bir liman olarak diğer ilgili organizasyonlar, yönetim kurulu diye adlandırılan
bir organca temsil edilmektedirler. Bu yönetim kurulu iki çeĢit üyeden oluĢur:
-
seçim yoluyla gelenler
-
tayinle gelenler.
Seçim yoluyla gelenler; yükleyicileri, ithalatçıları, ihracatçıları ve gemicilik
Ģirketlerini temsil etmek üzere limanı kullananlar tarafından seçilirler. Tayin yoluyla
gelenler; konusunda liman iĢleri ile ilgisi olan organlar tarafından hükümet daireleri,
genelde denizcilik müsteĢarlığı ve mahalli otoriteleri, pilotaj hizmetlerini yürüten
kurumlar kendi düzenlemeleri içinde kendi temsilcilerini çıkarırlar. Bu idarenin esas
özelliği kontrolün mahalli ve tek limana ait oluĢu ve üyelerin seçim ve tayin yoluyla
getiriliĢi ve hükümetten bağımsız oluĢudur. Yönetimde hükümet, gemicilik Ģirketleri,
tüccarlar ve diğer liman kullanıcıları yer alır.
Çok fonksiyonlu bir liman için en iyi yönetim Ģekli olarak bu rejim gösterilebilir.
Limanın mali özerkliğinin bulunması yüzünden, iyi hizmet veren ve kar eden bir
firmanın zarar eden baĢka birinin yükünü sırtlanması gibi istenmeyen bir durum
ortadan kalkmaktadır. Bu tip idari rejime tabi olan limanlarda yük elleçleme,
romörkaj, ambarlama gibi hizmetler genellikle özel firmalara bırakılmıĢ olup, elde
edilen kazanç bu firmalara ait olmasına rağmen bu firmalarla yapılan sözleĢmeler
gereği de liman idaresi bunlardan kar payı, kira ve benzeri gelir kalemleri elde eder.
c) Özel TeĢebbüs Tarafından ĠĢletilen Limanlar
Bu tip limanlar genelde mahalli endüstriyel grup veya belirli endüstriyel
teĢebbüslerin ihtiyaçlarını karĢılamak üzere inĢa olunmuĢ limanlardır. Limanların
iĢletilmesi özel ve ticari bir Ģirkete aittir. Hissedarların karı söz konusudur ve özel
50
çıkarlar hakim bulunmaktadır. Bu limanların bazı tesislerinin satıldığı veya kiraya
verildiği de görülür. Özel teĢebbüsün sahip olduğu, özel yüklerle uğraĢan özel amaçlı
Ģirket veya Ģirket gruplarına ait limanlar da bulunmaktadır. Fakat bu tip limanların,
sermayesini artırmada güçlük çekmek ve varsa milli liman politikası ile uyuĢmazlık
göstermesi gibi bir takım dezavantajları vardır. Bu limanlar hizmet veren endüstriyel
teĢebbüsün doğrudan bir parçası olarak görülebilir ve Ģirket limanı, kendi
iĢletmelerinden biri olarak yönetir.
Özel iĢletilen limanların bir diğer tipi de limandan faydalananların genel kullanımı
için inĢa edilen limanlardır. Bu limanlar genel ticari ve devlet veya belediyece
iĢletilen limanlara benzemektedir. ĠĢletilmesi, idaresi ve teĢkilatlanması ilgili
ülkelerdeki kuruluĢlar gibidir. Kar ve zararı özel teĢebbüs sahipleri karĢılar ve
paylaĢır[42].
2.3.2.2. Arazi Sahipliği ve Kullanımı Bakımından
Yukarıda belirtilen idari rejim uygulamaları çerçevesinde, liman arazi sahipliğinin
önemi de göz önüne alınarak zaman içerisinde dört temel liman kategorisi ortaya
çıkmıĢtır. Tüm dünya tarafından kabul gören ve konusunda uzman kiĢi ve
kurumlarca
tanımlanmıĢ
bu
limanlar
dört
temel
model
içerisinde
sınıflandırılabilir[44]:
a) Service Port
b) Tool Port
c) Landlord Port
d) Tam özelleĢmiĢ liman
Bu modeller sahip oldukları bir takım özellikler nispetinde birbirinden ayrılır[18]:

Hizmetlerin kamu, özel veya kamu-özel ortaklığı Ģeklinde sunulması;

Yersel, bölgesel veya dünya çapındaki etkileri;

Liman altyapı mülkiyeti(liman arazisi dahil)

Liman üstyapı ve ekipmanların(özellikle elleçleme ekipmanları ve
ambarlar) mülkiyeti

ĠĢgücü durumu ve idaresi.
51
Service ve Tool limanlar çoğunlukla kamu faydasının gerçekleĢmesi üzerinde
odaklanır. Landlord limanlar bunların bir karıĢımı olup kamu ve özel fayda
arasındaki dengeyi sağlamayı hedefler. Tam özelleĢmiĢ limanlar ise özel
fayda(hissedar) üzerinde odaklanır.
a) Service Liman
Ağırlıklı olarak kamu karakterlidir. GeliĢmekte olan ülkelerdeki çok sayıda liman
hala bu yönetim modeline göre idare olunmaktadır. Bu model dahilindeki liman
otoriteleri, limancılık sektörünün ihtiyacı olan tüm hizmetleri eksiksiz olarak temin
eder. Liman otoritesi mevcut her varlığın(hareketli-mobile ve sabit) bakım-onarımını
yapar, iĢletir ve tüm yük elleçleme iĢleri liman otoritesince çalıĢtırılan iĢgücü
tarafından yürütülür. Hizmet limanları genellikle bir bakanlık(veya bir uzantısı)
tarafından kontrol edilir. Yönetici, bakanlık tarafından tayin edilir ve bu yönetici
doğrudan bakanlığa rapor verir. Hizmet limanlarının baĢlıca görevleri arasında yük
elleçleme faaliyetleri bulunmaktadır. Bazı geliĢmekte olan ülke limanlarında bu
faaliyet, ayrı bir kamu organı tarafından idare edilir. Bu tip kamu Ģirketleri,
genellikle tıpkı hizmet limanlarında olduğu gibi ilgili merciye rapor verirler[26].
Farklı ve bazen de aralarında uyuĢmazlık olan kamu Ģirketlerinin operasyonel sahada
iĢbirliğine zorlanması, ciddi yönetim sorunlarına sebebiyet verir. Bu sebepten dolayı
bazı ülkelerde liman otoriteleri ve yük elleçleme Ģirketleri tek bir kamu kuruluĢu
çatısı altında birleĢtirilmiĢlerdir.
Güçlü Noktalar:
-
Üstyapı
geliĢtirme
ve
yük
elleçleme
iĢlemleri
aynı
kurumun
sorumluluğundadır.(yetki birliği)
Zayıf Noktalar:
-
Yük elleçleme iĢlemlerinde özel sektörün ya hiç ya da çok az bir rolü
bulunmaktadır.
-
Liman idaresinin, ana iĢgücü kaynağı olmasından ötürü, iĢgücü sorunları
bakımından daha az sorun çözme yeteneği ve esnekliği bulunmaktadır.
-
DüĢük verim oranlarından ötürü yetersiz rekabet edebilme gücü vardır.
52
-
Devlet bütçesine bağımlılık ile devlet etkisinde bulunmasının bir sonucu
olarak, kaynakların yerli yerinde kullanamaması ve/veya israf edilmesi söz
konusudur.
-
Liman operasyonlarını müĢteri veya pazar odaklı değildir.
-
Yeniliklerin yetersiz ve zamana uyum sağlayamama sorunu vardır.
b) Tool Liman
Bu tip limanlarda liman otoritesi, yük elleçleme ekipmanlarını da kapsayacak Ģekilde
üstyapı kadar altyapıyı da geliĢtirir ve bakımını yapar. Liman otoritesi personeli
genellikle liman otoritesinin sahibi olduğu tüm ekipmanları iĢletir. Fakat gemi ile
ilgili yük elleçleme iĢleri genellikle denizcilik acentelerinin anlaĢma yaptığı özel yük
elleçleme firmaları tarafından veya liman otoritesince yetkilendirilmiĢ kiĢi veya
kurumlarca yürütülür. Örneğin Fransa’da, otonom limanlarda bulunan konteyner
terminallerindeki, gemiden karaya ve karadan gemiye konteyner elleçleme iĢleri
özel terminal operatörlerine ait olmasına rağmen, arazi sahipliği ve kullanım hakkı
devlete ait olduğu için bu limanlar tool liman biçimde değerlendirilebilir. Fakat böyle
bir düzenleme, liman otoritesi çalıĢanları ile terminal operatörü arasında
uyuĢmazlıklara neden olabilmekte ve bu da operasyonel verimliliğe engel teĢkil
etmektedir. Tool liman sistemi içerisindeki bu görev ayrımı, bu tip bir yönetim
modeliyle ilgili olarak “bölünmüĢ operasyonel sorumluluklar” gibi temel bir sorunu
ortaya koymaktadır. Liman otoritesi sahibi olduğu limanı ve elleçleme araçlarını
iĢletirken, özel yük elleçleme firması genellikle gemi sahibi veya yük sahibi ile yük
elleçleme sözleĢmesi imzalar. Buna rağmen yük elleçleme firması, elleçleme iĢini
tam olarak kontrol etme gücüne sahip değildir. Yük elleçleme firmaları arasındaki
anlaĢmazlıkları önlemek için bazı liman otoriteleri, operatörlerin kendi ekipmanını
kullanmasına izin verir ki bu noktada artık tool liman kavramı neredeyse sona
erer[18,20,22,26].
Güçlü Noktalar:
Liman altyapı ve ekipman yatırımlarının(özellikle gemi-kıyı ekipmanlar) kamu
sektörü tarafından karara bağlanıp temin edililerek etkili bir liman planlamasının
yapılması. Böylece gereksiz yere fazladan aynı liman varlıklarının yapılmasından
kaçınılması .
53
Zayıf Noktalar:
-
Liman idaresinin ve özel teĢebbüsün yük elleçleme iĢlemlerini ortaklaĢa
paylaĢması neticesinde iĢlerde çatıĢma/uyuĢmazlık durumlarının ortaya
çıkması,
-
Terminal operatörleri kendi esas ekipmanlarının olmayıĢı sebebiyle, gelecek
büyüme planlarının sınırlı ve dengesiz olması, rekabet etme imkanını
bulamaması,
-
Yatırımın yetersiz olma riskinin oluĢması ve
-
Yeniliklerin yetersiz oluĢu, zamana uyum sağlayamaması.
c) Landlord Liman
Limanla ilgili gerçek iĢlerin(yük elleçleme, ambarlama, dağıtım...) tamamıyla özel
sektöre bırakıldığı ve liman otoritesinin arazi mülkiyet sahibi olarak düzenleyici bir
yapıya sahip olduğu kamu liman sahipliği ile özel sektör limancılık iĢinin birleĢimi
Ģeklindeki bu uygulama
sıklıkla “landlord” liman modeli olarak tabir edilir.
Landlord liman modelinde, altyapı özel Ģirketlere veya rafineri, kimyasal fabrika ve
benzeri sanayi kuruluĢlarına kiralanır. Liman otoritesine ödenecek olan kira bedeli
genellikle metrekare üzerinden yılda bir defa olarak enflasyon miktarı oranınca
belirlenir. Özel liman operatörleri, binalar da(ofisler, sundurmalar, ambarlar...) dahil
olmak üzere kendi üstyapısını temin ederek bakım ve tutumunu yapar. Bunlar aynı
zamanda terminalde kullanacakları kendi ekipmanlarını da satın alırlar. Landlord
liman modelindeki iĢgücü, özel terminal operatörleri tarafından idame ettirilir. Bazı
limanlarda bu iĢgücü için bir havuz sisteminden faydalanılır[44,45].
Günümüzde liman idarelerinin sıklıkla yüz yüze geldiği en önemli sorunlardan biri
kıyıda yer alan arazinin sınırlı olması ve limanın geniĢleme olanağının, coğrafi,
hidrografik veya politik engellemelerden dolayı kısıtlanmasıdır. Bu tür fiziksel
kısıtlamalar var olmasa da, artan çevre bilinci veya mali yetersizlikler sebebiyle yeĢil
alanların liman sahasına dönüĢtürülmesi veya denizin doldurulması zor ve zaman
alıcı bir iĢ olabilir. Sonuç itibariyle liman sahası kıymetli olup yalnızca bugünkü
durumu değil gelecekteki değiĢiklikliler de göz önünde bulundurularak çok dikkatli
bir Ģekilde kullanılmalıdır. Landlord model bu amaca ulaĢmada etkili bir yol önerir.
54
Çünkü landlord modeli dahilinde liman alanları satılmaz, yalnızca belli bir müddet
için özel liman operatörlere kiraya verilir. Tesis edilen liman sahası içindeki yerler
sözleĢme süresinin bitimine kadar liman idaresinin kullanımındadır. Liman idaresi
çoğunlukla liman sahasında, bir firmayı, ortaya çıkacak masrafları karĢılamak
kaydıyla baĢka bir yere yerleĢtirmek için
sözleĢmeyi süre bitiminden önce
feshedebilme hakkına sahiptir. Hamburg’da bu durumun, özellikle yük elleçleme
faaliyetleri için daha fazla faydalanılacak durumda olmayan, limanın daha eski
yerlerinin yeniden yapılandırılması konularında
kullanıĢlı olduğu kanıtlanmıĢtır.
Landlord limanların aynı zamanda verimli limanlar olduğunu destekleyen iki temel
tez vardır. Ġlki, Landlord liman modeli, liman altyapısının dünya ticaretinin sürekli
değiĢen ihtiyaçlarına hızlı bir Ģekilde uyum sağlamasına sebebiyet verir. Ġkincisi, bu
tür bir organizasyonel sistem; gemilere, yolculara ve yüklere verilen her türlü hizmet
için faaliyet gösteren tedarikçiler arasında rekabeti mümkün kılar[46].
Rotterdam, Antwerp, New York ve 1997’den itibaren de Singapur limanları buna bir
örnek olarak verilebilir. Günümüzde ise landlord liman, orta ve büyük boy
limanlarda kullanılan baskın bir liman modeli olarak karĢımıza çıkmaktadır. Kuzeybatı Avrupa anakarasında yer alan dünyadaki sayılı beĢ liman (Antwerp, Rotterdam,
Bremen/Bremerhaven, Hamburg) Ģiddetli bir rekabet içerisinde olup, ĢaĢırtıcı bir
biçimde, bu limanlardaki temel organizasyonel yapı oldukça benzerdir. Kamu-Özel
ortaklığı Ģeklinde idare edilen bu limanlardaki kamu kuruluĢunun sorumluluğu
yalnızca aĢağıdaki gibidir:

Yasal çatının ve liman geliĢtirmedeki ana noktaların düzenlenmesi;

Liman altyapısının tedariki;

Kamuya ait alanların idaresi ve kiralanması;

Gemi hareketlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi.
Güçlü Noktaları:
-
Tek ve bağımsız bir varlık(özel sektör), yük elleçleme iĢlemleri ile birlikte bu
amaç için kullanılan ve sahibi olduğu ekipmanları iĢletir.
-
Terminal operatörleri limana daha fazla bağlı olup, yaptığı uzun vadeli
anlaĢmaların bir sonucu olarak limana gerek duyduğu yatırımları yapma
eğilimi fazladır.
55
-
Özel terminal yük elleçleme Ģirketleri genellikle pazar ihtiyaçlarını
karĢılamada daha baĢarılıdır.
Zayıf Noktalar:
-
Farklı özel operatörlerin baskısından dolayı fazla kapasite oluĢma riski;
-
Ek kapasite ekleme zamanlamasında yapılabilecek hata riski.
d) Tam ÖzelleĢmiĢ Liman
Dünyada bu tip limanların sayısı fazla olmayıp, genellikle Ġngiltere’de ve Yeni
Zelanda’da görülmektedir. Tam özelleĢme, bir uç liman reformu biçiminde yer alır.
Bu modelde, kamu politikalarının veya devletin limancılık sektöründe belirgin bir
katılımı söz konusu değildir. Tam özelleĢmiĢ limanlarda liman arazisi, diğer yönetim
modellerindeki durumun aksine özel teĢebbüse aittir. Liman arazisinin el
değiĢtirmesi
sırasında
ise
Ġngiltere’de
olduğu
gibi
bazı
devletler
yönetmelik/düzenleme fonksiyonlarını da özel Ģirketlere transfer edebilir. Bu tarz bir
düzenlemede meydana gelebilecek en büyük risk, liman arazisinin liman dıĢı
faaliyetlere sahip bir kuruma satılması olup, böyle bir durumda ise bu alanın orijinal
kullanım sahasına dönüĢtürülmesi neredeyse imkansızdır[18].
Güçlü Noktalar:
-
Liman operasyonlarında ve yatırımlarda maksimum esneklik.
-
Doğrudan devlet müdahalesinin olmaması;
-
Liman sahibinin, tarife politikaları ile pazara yönelik liman geliĢtirme
konularında yeterli imkanının bulunması,
-
Limanın yeniden yapılandırılması durumunda, özel operatörün, liman
arazisinin satıĢ değerinin yüksek olduğunun farkında olması;
-
Limanın sahip olduğu stratejik konumu, terminal operatörlerine faaliyet
sahalarını geniĢletme olanağı sağlayabilmesi.
Zayıf Noktalar:
-
Devletin
tekelci gibi görünen durumu kontrol altına almak için bir
yönetmelik meydana getirme riskinin bulunması,
56
-
Yerel, bölgesel veya ulusal yönetim, liman iĢinden dolayı, uzun vadeli
ekonomik geliĢim politikasını icra etme yeteneğini kaybedebilir.
-
Liman sahasının yeniden yapılanma gereksiniminin artması durumunda,
devlet bu alanı satın alabilmek için büyük bir miktar harcamak zorunda kalır,
-
Liman sahibi/sahiplerinin limanla ilgili spekülasyon oluĢturma riski.
Dört temel liman yönetim modeli altında çeĢitli sorumluluklara sahip kamu ve özel
sektörlerin sahip olduğu genel fonksiyonlar aĢağıdaki gibi özetlenebilir:
Tablo 2.3: Temel Liman Yönetim Yapıları
Temel Liman Yönetim Yapıları
Tip
Kamu Hizmet
Limanı
Tool Liman
Landlord Liman
Özel Liman
Altyapı Üstyapı
ĠĢgücü
Diğer Fonksiyonlar
Kamu
Kamu
Kamu
Çoğunlukla Kamu
Kamu
Kamu/Özel
Özel
Kamu
Özel
Özel
Kamu/Özel
Özel
Özel
Kamu/Özel
Kamu/Özel
Çoğunlukla Özel
57
ARAZĠ SAHĠPLĠĞĠ VE
KULLANIMI
BAKIMINDAN
GENEL ĠDARĠ REJĠM
BAKIMINDAN
DEVLET ĠDARESĠ
HĠZMET LĠMANI
MAHALLĠ ĠDARE
LANDLORD
BELEDĠYE
OTONOM
TOOL
ÖZEL ĠDARE
ÖZEL
ġekil 2.3 : Dünyada Yaygın Olarak Kullanılan Temel Liman Yönetim Yapıları
58
59
3. LİMAN İDARİ REFORM STRATEJİ VE YÖNTEMLERİ
3.1.
AMAÇLAR
Bir limanın rekabetçi bir ortamda başarılı olması, yeterli ve aynı zamanda yüksek
maliyetli bir altyapıya sahip olmasına bağlıdır. Genellikle liman otoritelerinin, temel
liman altyapılarının inşası veya geliştirilmesi için devletin yardımına ihtiyacı vardır.
Fakat devletin temel liman altyapılarını finanse edip etmeyeceği, siyasi ve ekonomik
politikalarına bağlı bulunmaktadır. Şayet limanlar, ülkenin genel ulaştırma
altyapısının bir parçası olarak dikkate alınıyorsa, buralara yapılacak yatırımların
ulusal faydanın gelişimine yardımcı olacağı gözüyle bakılmakta, eğer ki limanlar
bağımsız birer ekonomik varlık olarak ele alınıyorsa o zaman, bu kuruluşlar tüm
maliyetleri ve giderleri devlet desteği olmaksızın karşılamak zorunda kalmaktadır.
Bazı ülkelerde ise, temel liman altyapılarının sağlanması bir kamu görevi olarak
düşünülmektedir. Çünkü liman altyapısının bu parçası, bir kamusal alan olup
kanunlarla korunmaktadır. Buna karşılık bu tip kamu yatırım kararlarında sıkça
karşılaşılan sorun ise yatırım kararının, bunun için mali kaynaklarını kullanan ve
gereken sorumluluklara sahip devlet kademesi tarafından alınmayışıdır. Bundan
dolayı, kamu görevlilerinin liman varlıklarının karlılığını ve verimliliğini artırmaya
yönelik ilgisi sınırlı olmakta, yatırım kararlarının başarısı veya başarısızlığından
dolayı sorumlu olmamaktadırlar[44].
Daha önceden de bahsedildiği üzere, limancılık sektöründeki özel girişimciliğin artan
rolünün, liman yönetimi ve operasyonlarında olduğu kadar liman altyapı yatırımları
üzerindeki etkisi de büyüktür. Özel sektör, rıhtım, deniz doldurma, derinleştirme,
ekipman alımı gibi tüm terminal inşasının finanse edilmesi konularında da
ilgilenmeye başlamıştır. Bu ise, çok çeşitli yönetim ve finansman tasarılarının ortaya
çıkmasına sebebiyet vermekle beraber ele alınan her bir proje, kamu ve özel
faydalarını gözetirken, aynı zamanda özel sermayenin devreye sokulması için
tasarlanmaktadır. Bunun dışında limandaki fiziksel yapıların inşası, rehabilitasyonu
59
ve bakımına ek olarak limanlar; organizasyonel yönetimin ve işgücünün yeniden
yapılandırılması için de finansmana ihtiyacı olabilmektedir.
Limanlarda kullanılması gereken en uygun yönetim yapısının belirlenmesi ile ilgili
yaklaşımlara daha fazla açıklık getirmek için, temel liman altyapısı, operasyonel
liman altyapısı, liman üstyapısı ve operasyonel liman üstyapısı gibi yapılacak
yatırımlar arasındaki farka dikkat etmek gerekir. Bunlar arasındaki farklılıkları
kavramak bize, hangi yatırımların kimler tarafından yapılması gerektiği konusunda
fikir vermekte yardımcı olacaktır[47]. Aşağıda bir limanın genelde sahip olduğu
yapısal varlıklarının sınıflandırılması yer almaktadır:
Temel Liman Altyapısı:

Liman girişi

Dalgakıran gibi koruyucu yapılar

Karadan limana ulaşım (karayolu, demiryolu...)

Hinterlant ve liman arasındaki bağlantı

Varsa liman sahası içindeki iç su yolları

Rıhtım, iskele ve mendirekler
Operasyonel Liman Altyapısı:

Gemiler için manevra alanı, gel-git korunma alanı

Liman sahası içindeki yollar, tüneller, köprüler

Seyir yardımcıları, şamandıralar, fenerler

Hidro-meteorolojik sistemler

Özel nitelikli gemi bağlama şamandıraları

Gemi trafik yönetim sistemi

Yangın müdahale gemileri

Doklar

Liman arazisi(üstyapı ve asfaltlama hariç)

Gemi onarımı için doklar
60
Temel Liman Üstyapısı:

Asfaltlama ve yol kaplaması

Terminal ışıklandırılması

Park alanları

Sundurmalar, ambarlar ve istifleme alanları

Silolar

İdari binalar

Atölyeler

Terminal operasyonları için gerekli diğer yapılar
Operasyonel Liman Üstyapısı:

Römorkörler

Tarama ekipmanları

Karadan gemiye ve gemiden karaya elleçleme ekipmanları

Terminal, apron, ambarlar ve liman içi diğer alanlarda kullanılan yük
elleçleme ekipmanları
Burada dalgakıran, mendirek ve deniz doldurma gibi temel liman altyapı yatırımları
oldukça masraflı, buna karşılık uzun yaşam süresine sahip olmasına rağmen, bu
konularda özel yatırımcıları bulmak oldukça güçtür. Bununla birlikte, bu tip altyapı
yatırımlarının, ulusal ve bölgesel ekonomiler için ikinci ve üçüncü dereceden
faydaları oldukça büyük olabilmektedir. Bu nedenle devletler, kamusal politika
hedeflerine ulaşmada kullanılan yapılar için hala bu tip yatırımları gerçekleştirmekte
gönüllü olmaktadır. Bununla birlikte birçok ülkede devlet, temel altyapıyı doğrudan
veya katılım yoluyla finanse etme sorumluluğuna sahiptir. Örneğin Hollanda’da bazı
geçit ve yolların bakım ve onarım işleri devlet tarafından karşılansa da, liman
otoritesi ortaya çıkan maliyetin üçte birini ödeme yükümlülüğüne sahiptir. Devlet
için, limanda yapılacak yatırımlarla ilgili iki önemli nokta vardır: Gerekli olan
sermayenin temin edilmesi ile bunun nasıl amorti edilmesi gerektiğidir. Bu durumda
devlet veya diğer ilgili kamu organlarının yapılacak yatırımlar için gerekli olan
sermayeyi sağlamanın yolları çeşitlidir:
61

Doğrudan yapılacak olan yatırımların masrafı devlet bütçesinden sağlanır;

Doğrudan yapılacak olan yatırımların masrafı özel bir fondan sağlanır;

Uluslar arası finans kurumlarından borç alınır.
Landlord limanlarda terminaldeki yatırım, terminal konsensiyumu veya kiracıları
tarafından temin edilmelidir. Landlord liman otoritesi açısından en cazip durum,
liman sahasının bir kısmının kullanımı için operatörle yapılacak olan uzun vadeli bir
kira sözleşmesidir. Bu tip kira sözleşmesi, şartlarına bağlı olarak yasal bir mülkiyet
hakkı özelliğine sahip olup, bir takım avantajları bulunmaktadır[18].
LİMAN YAPILARI
LİMAN
ALTYAPISI
LİMAN
ÜSTYAPISI
OPERASYONEL
ALTYAPI
TEMEL ÜSTYAPI
Liman Girişi
Fenerler
İdari Binalar
Elleçleme Araçları
Dalgakıran
Şamandıra
Atölyeler
Römorkör
Mendirek
Seyir Yardımcısı
Ambar/Sundurma
Tarama Aracı
Rıhtım-İskele
Doklar
İstif Alanı
Diğer
Hinterlant Bağlantısı
Acil Yardım Gemisi
Park Alanı
Diğer
Diğer
Diğer
TEMEL ALTYAPI
OPERASYONEL
ÜSTYAPI
Şekil 3.1 : Liman Yapıları
Limanların organizasyonunu, yapılanmasını ve yönetilmesini etkileyen; bir ülkenin
sahip olduğu sosyo-ekonomik yapı, tarihsel gelişim, limanın konumu, elleçlenen
yüklerin çeşidi gibi pek çok faktör bulunmaktadır. Limanların sahipliği ve/veya
idaresindeki değişimi gerekli kılan amaçlar aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir[48,49]:
62
Genel Amaçlar:

Limanın verimliliğini artırmak

Hizmet kalitesini artırmak

Ulusal ve bölgesel rekabet gücünü artırmak

Müşteri odaklı olmak

Liman üst ve altyapı yatırım gereksinimlerini karşılamak

Sanayinin gelişmesini sağlamak

Liman tesis ve kaynaklarının azami kapasitede kullanımını sağlamak
Yönetsel / İdari Amaçlar:

Kamu liman idaresini depolitize etmek

Bürokrasiyi azaltmak

Performans temelli yönetimi oluşturmak

Devlet tekelinden kaçınmak

Limanları modern işletme teknikleri ve uygulamaları ile yönetmek
Mali Amaçlar:

Kamusal giderleri azaltmak

Maliyetleri azaltmak

Yabancı yatırımı çekmek

Kamu sektörü için ticari yatırım risklerini azaltmak

Bölgesel ve ulusal ekonomideki özel katılımın payını artırmak

Finansal bağımsızlık sağlamak

Piyasa ekonomisi şartlarına uygun esnek bir tarife yapısı oluşturmak

Bölgesel ve ulusal ekonomiye katkıda bulunmak
63
İşgücü Bakımından Amaçlar:

Kamu idaresinin boyutlarını azaltmak

Liman işgücünü yeniden yapılandırmak

Sınırlayıcı işgücü uygulamalarını ortadan kaldırmak

Özel işgücü katılımını artırmak

Uygun çalışma koşullarını, yüksek ücret, terfi fırsatları, teşvik sistemini
sağlamak
3.2.
LİMAN İDARİ REFORM STRATEJİLERİ VE BUNLARIN
UYGULANMASINDA KULLANILAN ARAÇLAR
Çoğu liman yöneticisi ve ilgili kamu görevlileri, kamu liman organizasyonlarının
performansının gelişim yolunun özelleştirmeden geçtiğini bilir ve ticari başarıya
ulaşmada bunun bir gereklilik olduğu düşüncesini savunurlar. Bu bakımdan
“özelleştirme” terimi, liman reformuyla eş anlamlı hale getirilmiştir. Özelleştirme,
liman reformunun tek bir boyutunu ele almaktadır ve bu da genelde özel sektörün
kamunun faaliyet alanının içine girdiği durumlardır. Oysa ki devletler ve liman
yöneticileri, organizasyonel ve operasyonel performansı artırıcı çok çeşitli stratejiler
arasından aşağıda yer alan yöntemleri seçebilir[35]. Buna karşılık unutulmaması
gereken bir şey vardır ki her bir seçenek, limanlardaki yapısal değişim için aynı
ölçüde başarılı olmayı garanti etmemektedir:
1) Liman idare ve yönetiminin modernizasyonu;
2) Ticarileşme / Şirketleşme
3) Özelleştirme.
a) Kısmi Özelleştirme
- Yönetim Sözleşmeleri
- İmtiyaz Düzenlemeleri
b) Tam Özelleştirme
Liman idaresinin modernizasyonu; bürokratik zorluklar içerisinde yer alan sisteme,
daha
elverişli
sistemlerin,
işgücü
uygulamalarının,
64
ekipman
ve
araçların
eklenmesiyle performansının artabileceğini varsayar. Bu stratejinin avantajı,
organizasyon içindeki belirgin değişikliklerin, ulusal politika veya yasaların
değiştirilmesine gerek kalmadan yapılabilmesidir.
Ticarileşme / Şirketleşme ile her ne kadar kamu limanı bir özel şirkete dönüşmez ise
de, tüm performansı ve kararlarında sorumlu olmasına neden olarak onu daha da
özerk bir biçime sokar. Bununla, tıpkı özel sektördeki gibi aynı yönetim ve denetim
kullanılarak, daha verimli, karlı ve müşteri odaklı olabilmek için özel sektör
özelliklerini ve uygulamalarını kendine adapte eder. Şirketleşme durumunda bir
kamu limanına, sahiplik özelliğinin aynı kalması şartıyla bir özel şirketin yasal
statüsü verilir. Arazi kira hakları da dahil olmak üzere, tüm liman varlıkları bu özel
şirkete devredilir.
En karmaşık liman reform biçimi ise özelleştirmedir. Özelleştirme, tüm liman
varlıklarının sahipliğinin kamudan özel sektöre devredilmesi veya özel sermayenin,
liman varlıkları, ekipmanlar ve sistemlerinde yatırım için kullanılmasıdır. Limancılık
sektörüyle daha da yakından ilgili bu konunun çeşitli biçimleri bulunmaktadır:
Tam Özelleştirme: Bir ardıl şirketin, bir liman arazisi içindeki tüm varlıklarla birlikte
tüm kara ve su alanlarının sahibi durumuna gelmesi halidir. Bir diğer anlamda ise
tüm liman sahasının özel bir şirkete satılması olayıdır.
Kısmi Özelleştirme: Bir kamu liman yapısı içinde yer alan varlıkların veya
faaliyetlerin sadece bir kısmının özel sektöre devrinin söz konusu olduğu durumlarda
geçerlidir. Özet olarak özelleştirme, özel sektörün yeni liman varlıklarının
geliştirilmesi de dahil olmak üzere, var olan hizmet ve yapıların işletilmesi ve/veya
sahiplenmesi konusundaki rolünü genişletmiştir[28].
65
Liman İdari Yapılanmasında
Kullanılan Yöntemler
Liman İdare ve Operasyonlarının Modernizasyonu
Ticarileşme ve Şirketleşme
Özelleştirme
Kısmi
Tam
Yönetim Sözleşmeleri
İmtiyaz Düzenlemeleri
Şekil 3.2 : Liman İdari Yapılanmasında Kullanılan Yöntemler
3.2.1. Liman İdaresinin Modernizasyonu:
Liman hizmetlerinin yeniden düzenlenmesi, ticarileşme, şirketleşme ve özelleştirme
gibi tüm stratejiler, liman idaresinin verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalardır.
Tüm bu stratejiler etkili olabilse de bazı devletler, bu tip kurumsal değişimlerin
hizmetlerin bozulmasına veya devlet otoritesinin ayrıcalığının ve gücünün
azalmasına sebep olacağı korkusundan, bunları uygulamakta isteksiz olmaktadır.
Sonuç olarak devletler bazen, liman idaresinin modernizasyonu gibi organizasyonel
performansı artırıcı, daha dar kapsamlı metotları tercih ederler. Böyle bir stratejinin
uygulanması ile, bürokratik işlemlerin baskın olduğu bir çevrede performansın
geliştirilebileceği varsayılır. Böyle bir stratejinin avantajı, organizasyondaki
değişikliklerin
yasal
veya
politik
bir
düzenlemeye
ihtiyaç
olmaksızın
yapılabilmesidir. Bu şartlar altında yapılabilecek değişiklikleri şu şekilde sıralamak
mümkündür:
66

Ortak planlama uygulamalarının benimsenmesi;

İnsan kaynakları gelişim planlamasının uygulanması;

Bilgisayar uygulamalarının, yönetim haberleşme sistemlerinin kullanımı;

Elektronik veri değişim sistemi ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin
geliştirilmesi.
Tüm bu uygulamalara rağmen liman idaresinin modernizasyonu seçeneği, limancılık
sektöründe büyük değişikliklere yol açmasa bile liman eskisine nazaran daha iyi bir
performans gösterebilmektedir. Bu bakımdan bu seçenek, daha etraflı bir geliştirme
programına doğru ulaşmada kullanılan bir basamak olarak düşünülebilir[20,27].
3.2.2. Ticarileşme / Şirketleşme
Ticarileşme ticari prensiplerin ve uygulamaların, limanın temel pazar kuralları
içerisinde işletilmesi için, liman otoritesi veya onun parçası olan bir kısım yönetim
veya operasyonunun içine yerleştirilmesidir. Esas itibariyle ticarileşmenin amacı,
liman otoritesinin ticari temeller üzerinde çalışabileceği bir çevre oluşturmaktır.
Ticarileşme aynı zamanda, liman yönetiminin kendi meseleleriyle ilgili konuları
geniş kapsamda idare etmesine olanak tanıyarak kendi karar ve performansı
üzerindeki
sorumlulukları
yüklenmesine
sebep
olur.
Bir
anlamda
liman
yöneticilerinin karar verici bir uzman olmalarını ve varolan özel sektör
organizasyonlarındaki benzer sorumlulukları taşımalarını sağlar. Bu bakımdan liman
organizasyonunun yasal ve kurumsal yapısındaki bürokratik engellemelerin
kaldırılmasına ihtiyaç vardır. Ticarileşme sürecindeki ve bürokratik işlemlerin
ortadan kaldırılmasındaki yaygın olan ilk adım ise, liman organizasyonunun
tamamen otonom bir liman otoritesine dönüştürülmesidir. Buna karşılık liman tekel
bir yapıya sahip olabilir. Bu ve pazar rekabetinin uyguladığı baskıyla da yöneticiler
gerekli disiplin ve zorluklarla yüzleşemeyebilir. Bu yüzden ticarileşmiş fakat
rekabeti hedef olarak belirlememiş bir devlet organizasyonu, aynı koşullar altındaki
bir özel sektör kadar verimli olamayacaktır. Ayrıca günlük hayattaki uygulamalarda
devlet, liman ile ilgili verilecek tüm kararlarda etkisini sürdürmeye devam edecek ve
kamu yararını gözetecek önlemleri de alacaktır.
Şirketleşme, limanın tüzel kişi hukuku altındaki bir firmaya dönüşüm sürecidir.
Bununla liman otoritesi, kendi yönetim kurulu ile hukuki ve finansal açıdan bağımsız
67
bir yasal bir yapıya dönüşmesine rağmen devlet, limanın sahibi olarak kalır. Pazar
ilkelerinin uygulanmasıyla şirketleşme, verimliliği arttırıcı bir başrol üstlenebilir.
Çoğu ülkede ticarileşme / şirketleşme süreci, sözleşme şekilleri ulusal düzenlemelere
tabi olduğu için yalnızca kısmen uygulanabilmektedir. Ticarileşme sürecindeki zayıf
nokta, yöneticilik görevini devralan kişinin organizasyondaki değişiklikleri
gerçekleştirme sorumluluğudur. Onun liman otoritesinin ticarileşme sürecindeki
performansı ve sorumluluğu, takımını, sürecin hızını ve şeklini etkilemektedir.
Bunun zor bir geçiş olduğunu ve çoğu süreçte özel sektör tecrübesine sahip
yöneticilerin önceki idarenin yerini alması gerektiğini deneyimler göstermiştir.
Şirketleşmeyi diğer seçeneklerden ayıran etken unsur, tek ve bağımsız bir varlık
olarak şirketleşmiş bir firmanın oluşturulmasıdır. Bu bağlamda yönetim doğrudan
devlet engellemelerinden bağımsız olmalı veya devlet ticari temeller üzerinde şirketi
yönetmeye izin vermeli ve yönetim, yaptığı faaliyetlerden ötürü sorumlu
tutulmalıdır. Bu şekilde daha net hedefler belirlenebilir ve o doğrultuda ilerlenebilir.
Daha sıkı iç mali denetimler oluşturulabilir ve gerekli hallerde bilgi ve raporlama
sistemleri yayınlanabilir. Tüm bunlar liman faaliyetlerinin, daha da pazar ve müşteri
odaklı olmasını sağlar. Şirketleşmiş limanların en güçlü yanlarından biri de mali
otonomidir. Yani tarifelerin belirlenmesinde bakanlığın ya da yerel yönetimlerin(eğer
monopol bir çevre yoksa ve devlet katı bir kontrol uygulamıyorsa) resmi izinlerine
ihtiyaç yoktur ve şirket kendi anlaşma, tedarik, kiralama uygulamalarını
gerçekleştirebilir. Buna ek olarak bu gibi limanların yatırımlar için devlet desteğine
ihtiyacı yoktur ve doğrudan ticari bankalarla kredi alma konularında görüşme yapma
yetkisi bulunmaktadır. Buna rağmen devlet bir takım politik kontrol ölçütleri
kullanmaya devam edecektir. Genellikle bu, yönetim kurulu üyelerinin atanması
yoluyla sağlanır. Şirketleşme stratejisinin tercih edilmesindeki başlıca sebepler
yönetimin, tam özelleştirme beklentisi öncesindeki yeni rolünü benimsemesi için
zaman kazanması ve kamu yararını gözetmesidir. Buna karşılık şirketleşmenin; yeni
tüzel varlığın hala monopol bir yapıya sahip olması, rekabetin oluşturulmaması
durumunda tüzel varlık umulduğu gibi verimli olamayabilmesi ve devletin, yönetim
kuruluna atadığı üyeler ile şirket üzerinde politik bir etkiye sahip olması gibi bir
takım olumsuz tarafları da mevcuttur.
Politik ve yasal nedenlerden dolayı(çoğu zaman her ikisi de) çok yönlü veya kısmi
özelleştirme mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda ticarileşme / şirketleşme, daha
68
verimli ve pazar yönlü bir duruma ulaşmada önemli bir alternatif olarak
önerilebilir[28,45].
3.2.3. Özelleştirme ve Limanlara Özel Sektörün Katılım Yolları
Pek çok sebep devletleri özelleştirme süreci içerisine girmeye sevk edebilir. Fakat
alternatif liman yönetim modeli stratejileri konusunda karar almadan önce devletler,
bunun getireceği faydaları açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koymalıdırlar. Geniş
kapsamda karşılarında iki seçenek bulunmaktadır:

Limancılık sektöründe söz sahibi olan bir kamu liman otoritesi, yük elleçleme
işlemlerini özelleştirerek kendi kamusal rolünü sınırlamak isteyebilir. Bu durumda,
varolan operasyonların özelleştirilmesi yoluyla devlet limanları, landlord liman
olarak yeniden düzenlenmelidir. Bu seçenek ile kısmi özelleştirme amaçlanmaktadır.

Limancılık sektöründe söz sahibi olan kamu kuruluşu genellikle kamusal
çerçevede yer alan sorumluluklarını göz önünde bulundurarak tüm sektörü
özelleştirmek isteyebilir. Liman arazisinin sahipliği, planlanması, yatırımlar ve
yönetim gibi unsurların tamamı, hiçbir kamu kurumuna karşı resmi olarak
sorumluluğu olmayan özel sektör kuruluşlarına devredilir. Bu seçenek ile çok yönlü
özelleştirme amaçlanmaktadır.
Limanlardaki özelleştirme; özel sektörün liman hizmetlerinin performansına, liman
tesislerine, operasyonlarına ve finansmanına doğrudan veya dolaylı olarak
katılımıdır. Limancılık sektöründe hizmetlerin etkin ve verimli olarak verilmesi ve
ticari esneklik sağlamak için özelleştirme bir araç olarak kullanılır. Limanların
özelleştirilmesi stratejilerinde başlıca iki unsur mevcuttur. Bunlardan birincisi
limanların daha fazla ticari esaslara göre çalıştırılmasının ve gerekli finansmanın
sağlanması amacıyla yönetiminin
özel sektöre transferi olup ikinci yaklaşım
ise liman hizmetlerinin etkinliğinin ve verimliliğin artırılması amacıyla bu
hizmetlerin
imtiyaz
hakkı,
kira
sözleşmeleri
ile
özel
sektör
tarafından
yürütülmesidir[50,51]. Dünyada kamu sektörüne ait limanlar idari yapılarına göre
limanların veya rıhtımların hisse satışı, işçilere hisse satışı, işletme hakkının devri,
yönetim anlaşmaları, kiralama gibi yöntemlerle özelleştirilmektedir[52].
Özelleştirme çok yönlü veya kısmi olabilir. İkincisi kamu-özel işbirliği biçimini alır
ve genellikle Landlord Liman Otoritesi biçimiyle birleşir. Kısmi özelleştirme,
69
devletin liman yatırımlarından tamamen çekilmesi anlamına gelmemektedir. Buna
rağmen liman yatırımlarının çok büyük bir kısmı, geniş kapsamlı sosyal ve ekonomik
faydalar üzerinde uzlaşılmaksızın özel sektör tarafından karşılanabilir. Hala modern
bir limanın geliştirilmesi için, dengelenmiş risk paylaşımına sahip dengelenmiş bir
kamu-özel mali paketine ihtiyaç vardır. Çok yönlü özelleştirme ise bir istisna olarak
kalmakta ve büyük limanlar için bu seçenek tercih edilmemektedir.
Sosyal, siyasi, kültürel gibi unsurlar ülkelerin idari yapılarının oluşturulmasında ve
yönlendirilmesinde etkin olmaktadır. Limanların idari yapıları da her ülkedeki söz
konusu unsurlara göre farklılıklar göstermekte ve dolayısıyla özelleştirmenin boyutu
ve yöntemleri de ülkelere göre değişmektedir[50]. Bu durumda daha çok, kısmi
özelleştirmenin üzerinde durulmasında fayda vardır. Çünkü bu yaklaşım, kamu ve
özel çıkarların dengelenmesinde başarılı bir şekilde kullanılmıştır.
3.2.3.1. Kısmi Özelleştirme
a) Yönetim Sözleşmesinin Yapılması ve Kullanılması
Devletler
için
limanın
verimliliğini
ve
performansını
geliştirmek
için
kullanılabilecek araçlardan biri, daha önceden kamu liman yönetimi tarafından icra
edilen belirli görevlerin bir sözleşme yapılarak özel sektöre bırakılması yöntemidir.
Bu yöntem ile; liman operasyonları devlet denetiminde olduğundakinden daha az bir
maliyetle gerçekleştirilebilir ve geniş çapta bir rekabet ortamı oluşturulabilir. Bu
şekilde stratejik öneme sahip faaliyetlerin dışındaki operasyonlar kademe kademe
özel sektöre devredilebilir. Bununla birlikte özel sektör, artan verimlilik isteği ile
gelişen liman-müşteri ilişkilerinin hakim olduğu rekabetçi bir dünyada, önceden
belirlenmiş hizmetlerin gerçekleştirilmesi hususunda yetkilendirilir. Aslında bu
uygulamanın mantığı, kamu liman otoritesini tümüyle ticari faaliyetlerden çekmek ve
onu liman operasyonel işlev düzenleyicisi gibi başka bir alana konsantre olmasını
sağlamaktır. Bu uygulama ile kamu liman yapısının rekabetten ötürü tekelci gücü
zayıflayarak tarifeler, daha da uygun seviyelere getirilebilir. Fakat bu durumda
sözleşmenin
icrası
dikkatle
yapılmalı
ve
aşağıdaki
riskler
göz
önünde
bulundurulmalıdır:
 İhale katılımcılarının sayısı sınırlı ise, tekliflerin anlamlı bir karşılaştırılmasının
yapılması mümkün olamayabilir;
70
 İhale katılımcıları bir kartel olabilir veya ihaleye fesat karıştırabilir;
 Sözleşme, sözü geçen faaliyetler için bir tekel oluşturabilir ve bu da kamu
menfaatiyle örtüşmeyebilir.
Kamu liman otoritesinin tamamı için yapılacak bir sözleşmenin dışında kamu
terminal operatörünün idaresi için de ayrı bir sözleşme yapılabilir. Bu sistemin diğer
liman idari reform sistemleriyle karşılaştırıldığında en önemli avantajı, kamu liman
operatörünün verimsiz olsa dahi, başarısız özel operatörlerin sunduğu hizmetteki
bozulmalara karşı tıpkı bir sigorta gibi varlığını sürdürecek olmasıdır. Buna karşılık
doğrudan veya dolaylı liman içi karşılıklı teşviklerden dolayı genellikle bu çeşit bir
uygulamaya karşı çıkılır. Bu durum, yasalarla genel çerçevesi belirlenmiş tekel
limanlardaki zarar halindeki hizmetlerin, karlı hizmetler ile desteklendiği hallerde
ortaya çıkmaktadır. Örneğin çoğu limandaki en karlı faaliyet konteyner terminal
operasyonları olup, buradan elde edilen gelirlerle genel ve dökme yük hizmet ve
tesisleri
desteklenir.
Bununla
ilgili
bir
diğer
olasılık
da
kamu
liman
organizasyonlarının, denizcilikle ilgili olmayan faaliyetlerden elde edilen gelirle
desteklenmesi ve liman ilişkili maliyetlerin bunlarla karşılanması olabilir. Bu çeşit
bir destekleme ile kamu organizasyonu özel firmalara göre bir rekabet avantajı
kazanır. Bu yöntem ile ilgili diğer bir potansiyel sorun ise, kamu liman
organizasyonunun
özel
operatörlere
karşı
rekabette
kullanacağı
haksız
uygulamalardır. Örneğin liman otoritesi bu uygulamalarla kendisi için faydalı bir
ortam oluştursa da, özel terminaller için bu ortam bir dezavantaj olabilir. Asya
limanlarında bakanlık veya kamu liman otoriteleri kendileri için liman derinleştirme
hizmetlerini temin ederlerken, bu hizmetlerin özel operatörlere sunulmasını kabul
etmezler. Ayrıca bu gibi hizmetlerin özel sektöre yüksek ücretten temin edilmesi
gibi bir sorun da ortaya çıkabilmektedir. Bu tip potansiyel çıkar çatışmalarından
kaçınmak için devlet, bu esaslı ve tamamlayıcı hizmetleri, ortak bir çıkar alanı
oluşturması bakımından yeniden düzenlenmesine veya özelleştirilmesine de karar
verebilir. Pek çok durumda, kamu sektörü kamusal desteğe bel bağlamaya devam
eder ve bu da kamu ve özel sektör arasındaki rekabete balta vurur. Bu konuda liman
otoritesinin ticari ve düzenleyici rollerinin açıkça belirlenmesi gerekmektedir.
Çoğunlukla liman otoritesi düzenleyici bir yapıya sahip olurken ticari faaliyetler özel
sektöre kaydırılır.
71
Fakat devletler için her zamanki alışılmış uygulama tarzı, özel sektörle tüm liman
için bir yönetim sözleşmesi üzerinde varılacak anlaşmadır. Bununla özel sektör,
limandaki var olan kadroyu çalıştırmayı, tüm müşterilere yeterli ve verimli bir
hizmet vermeyi kabul eder. Buradaki varolan kadroyu çalıştırma zorunluluğu,
çoğunlukla yönetim sözleşmesinin başarısızlığı için temel bir neden teşkil edebilir.
Özel firma bu durumda fazla işçi ve işçi maliyetlerini yüklenmek zorunda kalabilir
ve bu da rekabetçi bir ortamda sürdürülmesi olanaksız bir hal oluşmasına sebebiyet
verebilir. Buna karşılık sözleşmenin kapsamı ne olursa olsun, böyle bir aracın
kullanılması ile liman otoritesi özel sektör yönetiminden önemli derecede bir fayda
temin eder.
Yönetim sözleşmeleri genellikle üç-beş yıl gibi belirli bir zaman dilimini içerecek
biçimde yapılır. Sözleşme süresinin dolmasıyla birlikte sözleşme ya aynı firma için
yenilenir ya da bu görev başka bir firmaya verilir. Böyle bir yönetim sözleşmesi,
daha kapsamlı bir uygulama için bir basamak olarak kullanılabilir. Buradaki önemli
olan husus, yönetim sözleşmesinin yürürlüğe girmesinden itibaren devletin, özel
firmanın açıkça belirtilmiş olan minimum verimlilik seviyesi, mali performans ve
elleçlenen yük miktarına ulaşamaması durumunda,
mali ceza verme ve/veya
sözleşmeyi iptal etme hakkına sahip olduğudur[17,20].
b) İmtiyaz Düzenlemeleri
Devletler günümüzde hala geniş çapta liman yönetiminde yer almaktadırlar. Buna
karşılık sektördeki özel girişimcinin rolü büyümeye devam etmekte olup, devlet
limanları yavaş yavaş azalarak Landlord Liman biçimine bürünmektedir. Hatta çok
sayıda küçük boyutta özel liman ortaya çıkmış olup tam özelleşmiş büyük boyuttaki
limanların oluşması beklenmektedir. Bir landlord liman ise pek çok bakımdan, liman
operasyonlarına kendisini doğrudan bulaştırmamakta, bunun yerine özel liman
operatörleri ve hizmet sağlayıcılar kendi işlerini serbestçe yönetip, pazarda rekabet
etmektedirler. Devlet de limanın gelişmesine yardımcı olarak tarafsız bir rol
üstlenmekte ve birlikte, liman otoritesinin liderliğinde tüm limanın çıkarları adına
hareket etmektedirler. Landlord limanlardaki kamusal yapı, mal ve arazi sahibi
olarak kalmakta fakat mali ve operasyonel risklerin büyük bir çoğunluğunu da özel
sektöre devretmektedir. Devletler çoğunlukla kanun yapıcı(düzenleyici) ve arazi
geliştirici olarak işlevlerini sürdürürken, özel sektör ise operasyonel sorumlulukları
72
almaktadır.
Bu
tip
oluşturulmasında
kamu-özel
kullanılan
rol
ve
temel
sorumluluklarını
araç
ise
içeren
ilişkilerin
konsensiyumdur(imtiyaz
düzenlemeleri)[27].
Bu tip düzenlemeler günümüzde limancılık sektöründe sıklıkla kullanılmaktadır.
Konsensiyum bir tür sözleşme olup, sözleşmedeki maddeler gereğince ve devletin
onayına bağlı olarak taraflarca kabul edilen limandaki operasyonel hakların,
devletten özel sektöre devredilmesini içeren bir faaliyettir. Sözleşme, liman
altyapısının rehabilitasyonunun veya inşasının taraflardan biri tarafından yapılacağı
maddesini de içerebilir. Bu özellikler konsensiyumu diğer yönetim sözleşmeleri ile
çok yönlü özelleştirmelerden ayırır. Konsensiyumlar devletlere; liman arazisinin
sahipliğini,
liman
operasyonları
ile
inşa
faaliyetlerinin
yetki
belgelerinin
verilmesindeki sorumluluğu, hatta kamu çıkarlarını gözetme yetkisini verir. Aynı
zamanda, önemli derecedeki operasyonel risklerin ve finansal yüklerin de devlet
üzerinden kalkmasına neden olur[18].
Devlet ile özel sektör arasındaki ilişkiler genelde temelde kira anlaşmalarına dayalı
ticari ilişkiler ve liman otoritesinin; gemi trafik yönetimi hizmetleri, tehlikeli eşyalara
ait düzenlemeler, limanın yasalar çerçevesinde idare ettirilmesi gibi kamu çıkarlarını
gözetmeye dayalı ilişkiler olmak üzere iki kısım olup günümüzde limanlar için iki
temel konsensiyum tipi kullanılmaktadır[53]:

Kira(lease) sözleşmeleri. Bununla bir operatör, liman arazisi üzerinde uzun
vadeli bir kiralama işine girer ve genellikle buradaki üstyapı ve ekipmanlardan
sorumludur.

İmtiyaz sözleşmeleri. Bununla operatör yatırım maliyetlerini ve tüm varsayılan
ticari riskleri üzerine alır. Bu tip sözleşmeler çoğunlukla Yap-İşlet-Devret gibi özel
bir mali tasarı ile bütünleşir.
Kira sözleşmeleri ve imtiyaz sözleşmeleri genellikle aynı temel özellikleri taşır:
o Kamu liman otoritesi özel şirkete bir takım özel haklarını devreder;
o Belirlenmiş bir zaman dönemini içerirler;
o Doğrudan veya dolaylı olarak mali ve operasyonel riskleri bünyelerinde
taşırlar.
73

Kira Sözleşmeleri:
Günümüzde üç temel kiralama çeşidi kullanılmaktadır: tam bedel(flat rate), TavanTaban ve gelir paylaşımlı kira sözleşmeleri.
- Tam Bedel Kira Sözleşmesi
Bu sözleşme kiracıya, belirli bir bedel üzerinden periyodik ödemeler karşılığında,
belirli bir süre için sabit bir mal varlığının kullanım hakkını verir. Arazinin
kiralanması durumunda ödemeler metrekare başına yıllık olarak yapılabilir. Kira
bedelleri liman alanının gelişme durumuna bağlı olarak(asfaltsız alan, yapılaşmanın
olmadığı alan...) değişiklik gösterebilir ve kira sözleşmesi boyunca enflasyon oranı
itibariyle düzenlenebilir. Bu tip sözleşmelerin en önemli avantajı, kira bedelinin
taraflarca önceden belirlenmesidir. Bu tip bir sözleşme kiracıya ayrıca, terminaldeki
mevcut kapasiteden maksimum faydalanma imkanını verir.
Liman otoritesi, kira sözleşmesi boyunca kullanılacak olan liman varlıkları için
alınacak kira bedelinin yeterli bir seviyede olmasını temin etmelidir. Bu bakımdan
limanın, kira sözleşmesi dönemince gerçekleştirebileceği ticaret hacmini doğrulukla
tahmin etmelidir ve bunun için gerekli olan çalışmayı titizlikle yapmalıdır. Çünkü
kiracı, geliri ne olursa olsun kira dönemi boyunca sabit bir kira bedeli verecek olup
aynı zamanda, kiraladığı alan ve yapıların kullanımında güçlü bir inisiyatifi
bulunacaktır. Tam bedel kira sözleşmeleri çoğunlukla, başlıca hedefi elleçlenen yük
miktarını ve bölgesel ekonomiye olan faydaları maksimize etmek isteyen limanlar
tarafından tercih edilmektedir.
- Tavan-Taban Kira Sözleşmesi
Bu sözleşme ile kiralayan kiracıya, değişken ödemeler karşılığında, belirli bir süre
için sabit bir mal varlığının kullanım hakkını verir. Yapılan işin miktarına bağlı
olarak ortada en az ve en yüksek kira bedeli değeri bulunmaktadır.
Tavan-Taban kira sözleşmelerinin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

Kiracının üstyapı, ekipman ve arazinin kullanımından dolayı kiralayana
ödeyeceği bedel, elleçlenen yük ve yapılacak iş miktarına bağlı olarak belirlenir;
74

En az kira bedeli, daha önceden yapılmış olan trafik tahminleri neticesinde
ortaya çıkmış en az ticaret hacmine bağlı olarak belirlenir;

En yüksek kira bedeli yine aynı şekilde, daha önceden yapılmış olan trafik
tahminleri neticesinde ortaya çıkmış en yüksek ticaret hacmine bağlı olarak belirlenir
ve kira bedeli kira dönemi boyunca bu iki değer arasında yapılan iş miktarına göre
değişiklik gösterir.

En az kira bedeli, kiralayanın çıkarlarını ve amortisman miktarını
karşılayamayabilir;

Belirlenen en fazla iş miktarı aşılsa bile kiracı bunun için belirlenen bedelin
üzerinde bir ödeme yapma yükümlülüğüne sahip değildir.
Bu tarz bir sözleşme ile kiralayan ve kiracı, liman yatırım ve operasyonlarının
getireceği risk ve ödülleri paylaşmış olur. Kiracının etkili bir biçimde idare etme ve
önceden belirlenen en fazla iş miktarının ötesinde iş oluşturma konularında güçlü bir
inisiyatifi bulunmaktadır. Çünkü bu noktanın ötesinde oluşan her türlü gelir fazlası
kendisine ait olacaktır.
- Gelir Paylaşımlı Kira Sözleşmesi
Bu tür bir sözleşme ile de kiralayan kiracıya, değişken ödemeler karşılığında, belirli
bir süre için sabit bir mal varlığının kullanım hakkını verir. Tavan-Taban kira
sözleşmesinden farklı olarak, iş miktarı ne olursa olsun bir en düşük ödeme sınırı
olmakta buna karşılık bir en yüksek ödeme sınırı bulunmamaktadır. Yine aynı
şekilde en düşük kira ödemesi kiralayanın çıkarlarını ve amortisman miktarını
karşılayamama gibi bir risk oluşturmaktadır.
Hem tavan-taban hem de gelir paylaşımlı kira sözleşmeleri, kiralayan ile kiracı
arasındaki gerçek bir ortaklığı açığa vurur. Her iki sözleşme şartları altında liman
otoritesi; mali yükümlülüklerini, kendi trafik hacim tahminleri ile, oluşacak riskleri
dikkate alarak en düşük kira ödeme sınırını dikkatlice belirlemek durumundadır. Bir
kere en düşük elleçlenen yük miktarı(throughput) seviyesine ulaşılırsa, kiracı ve
kiralayan herhangi bir ilave faaliyetten dolayı oluşacak kazançları paylaşır. Gelir
paylaşımlı kira sözleşmesi, liman otoritesinin gelirlerini, işgücünü ve iş miktarını en
yüksek dereceye çıkartabilecek tek yaklaşımdır. Bununla birlikte birtakım riskler de
yanı sıra gelir[54].
75
Aşağıdaki grafik, ulusal bir terminalde bu üç farklı kira sözleşmesinin nasıl işlediğini
göstermektedir:
Kira Bedeli
Gelir Paylaşımlı Kira S.
Tavan-Taban Kira S.
Tam Bedel Kira S.
Trafik Hacmi
Şekil 3.3 : Kira Sözleşmelerinin Karşılaştırılması [18]
Tüm bu kira sözleşmelerinde bir kamu liman otoritesi için terminal operatörleri,
yük elleçleme şirketleri, denizcilik hatları ve nakliye komisyoncuları/acenteleri
başlıca potansiyel kiracılar arasındadır. Günümüzde, limanlardaki başlıca kiracılar
olarak karşımıza genelde denizcilik hatları çıkmaktadır. Fakat bu durumda tarafların
başarıya ulaşabilmesi için, iki anahtar koşulun bulunması gereklidir. Bunlardan
birincisi, kiracı olarak denizcilik hatları limanda, büyük bir yük hacmi(önemli bir
müşteri olabilir) oluşturmalıdır; buna karşılık tekelci bir oluşumu önlemek için
liman, denizcilik hattına kiralanmış aynı tip ilave tesis veya müşteriye sahip
olmalıdır. Eğer liman benzer tesislere(veya müşterilere) sahip değilse, meydana
gelecek tekelci bir oluşum, hem liman hem de ulusal ekonominin çıkarlarıyla ters
düşebilecektir. Bu bakımdan aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurmak gerekir:

Denizcilik hatları herhangi bir aşamada, mali koşullardaki veya ticari gidişattaki
değişimlerden dolayı sunduğu hizmetleri azaltabilir, güzergahını değiştirebilir veya
tümüyle faaliyetlerini durdurabilir. Bu duruma iyi bilinen bir örnek olarak,
1980’lerde United States Lines’ın hizmetlerini feshetmesi olayı verilebilir.
76

Denizcilik hatları değişmez bir biçimde diğer denizcilik hatlarıyla işbirliği/ittifak
anlaşmaları içerisine girmektedir. Bu tip uygulamalar, gemicilik programlarının
değişmesine veya başka limanlarla özel bağların tesis edilmesine sebebiyet verebilir.

Denizcilik hatları bir takım sebeplerden dolayı kendi programlarını yeniden
düzenleyebilir.
Özel bir operatörle yapılacak olan kira sözleşmesi, bir denizcilik hattıyla yapılacak
olan sözleşmeden daha az riskli olabilir, çünkü operatörlük şirketi, tek bir müşteri
yerine genellikle
anlaşmaya varacağı birkaç müşteri ile ticari çıkarlarının
güvenliğini sağlar ve oluşabilecek riskleri dağıtır. Eğer kira sözleşmesi küçük
boyuttaki bir şirket
ile yapılmışsa, rehin hakkı ile diğer yasal yaptırımların
uygulanması genellikle daha kolay olacaktır.
Hangi kira sözleşmesi tipinin tercih edilmesi gerektiğine aşağıdaki durumlar dikkate
alınarak karar verilebilir:

Şayet limanın temel hedefleri arasında, elleçlenen yük miktarını en yüksek
seviyeye çıkarmak ve bölgesel ekonomiye etkili bir işgücü ile en yüksek faydayı
sağlamak varsa, tam bedel kira sözleşmesi tercih edilebilir. Bu durum çoğunlukla
yeni bir limanın tesisi ve bunun iş hacmini geliştirmek isteği hallerinde ortaya çıkar.

Şayet limanın temel hedefleri arasında, ilk olarak terminal kiracısını destekleme
ihtiyacı ile elleçlenen yük miktarını ve işgücünü en yüksek seviyeye çıkarmak varsa
tavan-taban kira sözleşmesi tercih konusu olabilir.

Şayet limanın temel hedefleri arasında, ilk olarak terminal kiracısını destekleme
ihtiyacı ile elleçlenen yük miktarını en yüksek seviyeye çıkarmak varsa gelir
paylaşımlı kira sözleşmesi tercih edilebilir[18].

İmtiyaz Sözleşmeleri:
Geçen on beş yıl boyunca, landlord liman otoriteleri ile özel liman operatörleri
arasındaki ilişkiler gittikçe
karmaşık bir hal almıştır. Buna karşılık, landlord
limanların en önemli özelliklerinden bir tanesi sorumlulukların açık bir şekilde
dağıtılması olmuştur. Burada her bir taraf sahip olduğu hakları ve mali
sorumlulukları
kesin olarak bilmektedir. Daha da fazlası çoğu devlet artık
günümüzde, limanlardaki finansal katılımını azaltma uğraşında olup bunun yanı sıra
rıhtım gibi temel altyapı inşasını içeren yeni liman geliştirme planlarını finanse
77
etmek için özel sektörü kullanmak istemektedir. Bu gibi durumlarda, basit ve açık bir
kira sözleşmesi tüm sorumlulukları karşılamada sıklıkla verimsiz olduğundan daha
karmaşık bir yapısal bağlantı geliştirilmiş olup bu da imtiyaz anlaşması şeklinde
tanımlanmaktadır[20].
İmtiyaz anlaşmalarının öncelikli hedefi, yatırım maliyetlerinin devletten özel sektöre
devredilmesi olmalıdır. Taraflar belli bir dönem için, bir hizmet veya tesisin
işletilmesi ile altyapının inşası ve rehabilitasyonu konularının gerçekleştirilmesine
mecbur edilmelidirler. Bu bakımdan sözleşmenin çok dikkatlice yapılması
gerekir[55]. Limancılık sektörü açısından bir imtiyaz anlaşmasının faydaları
şunlardır[18]:

Özel operatörlerin daha iyi ve daha verimli bir liman yönetimi ortaya koyması;

Tesislerin finansmanı, inşası ve işletilmesi risklerinin özel sektöre devredilmesi;

Yabancı sermaye ve teknolojiden faydalanılması.

Belirli koşullar altında devlet için, yeni gelir akımlarının oluşması;

Ekonomik ve sosyal olarak gerçekleştirilmesi arzu edilen projelere özel
sermayenin uygulanması ile bunlar için ayrılacak devlet bütçesinin önceliği olan
diğer başka projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılması;

Ayrıntılı sözleşme koşulları dahilinde tekelci bir oluşumun meydana getireceği
engellerden kaçınılması.
İmtiyaz anlaşmaları ile ilgili dezavantajlar ise şu şekilde sıralanabilir[56]:

Sürekli yakın devlet gözetim ve düzenleme ihtiyacı bulunmaktadır;

Sistem ancak, yasal düzenlemeler arazi kullanım haklarının özel kesime devri
işlemini mümkün kıldığı ölçüde etkili bir şekilde işleyebilir;

Çekici teklifler bazen gerçek dışı finansal öngörülere bağlı olabilir;

İmtiyaz hakkını elde etmiş olan tarafın, sözleşme şartları gereğince tesisleri etkili
bir biçimde idare edememe ve sözleşme bitiminde tesisleri kötü bir vaziyette devlete
teslim etme tehlikesi mevcuttur. Bunun dışında, devlet ile imtiyaz hakkını elde eden
taraf, önemli yatırımların gerçekleştirilmesi ve limanın operasyonel ihtiyaçlarının
tespiti konusunda anlaşmazlığa düşebilir.
78
İmtiyaz anlaşmaları sıklıkla YİD tasarısının bir parçası olarak geliştirilir ve liman
otoritesi ile liman geliştirme projelerinin inşa ve operasyon işlerinin yürütülmesi için
imtiyaz hakkını elde etmiş kesim arasındaki özel şartları içerir. Sözleşme uyarınca
tüm mal varlıklarının esas sahibi olarak yerel yönetim veya devlet kalır. Aynı
zamanda liman tesislerin işletilmesi ve/veya temin edilmesi ile ilgili ticari risklerin
büyük bir kısmı imtiyaz hakkını elde etmiş kesime devredilir. İmtiyaz hakkını elde
etmiş taraf anlaşma dönemi süresince yeterli hizmet sağlamalı, konu ile ilgili
güvenlik ve çevre koruma standartlarını dikkate almalı, tarifenin makul seviyelerde
olmasını sağlayarak limanın rekabetsel konumunu tehlikeye düşürmemeli ve tüm mal
varlıkları ile tesislerin bakım ve tutumunu etkili bir şekilde yürüterek sözleşme
dönemi bitiminde bunları liman otoritesine işler durumda devretmelidir[20].
Devlet imtiyaz hakkını elde etmiş olan tarafa finansal olarak katılımı tercih
etmemişse, devletin bağımsız ve tarafsız bir kamu kurumu olarak rolü önemli
derecede değişiklik göstermez. Fakat devletin imtiyaz sözleşmesine ilaveten hissedar
olarak katılımının söz konusu olduğu durumlarda, rolü önemli derecede değişikliğe
uğrar. Bu durumda devlet, liman operasyonlarına daha fazla katılmak durumunda
kalır ki bazen bu durum Polonya’da olduğu gibi kanunlarla yasaklanabilmektedir.
Fakat imtiyaz sahibi limanda bir tekel(imtiyaz sahibinin tek konteyner terminalinden
sorumlu olması gibi) oluşturuyorsa bu durum, devletin düzenleyici ve yatırımcı
rolleri arasında bir çıkar çatışması oluştursa da kabul edilebilir. Eğer imtiyaz sahibi
limanda bir tekel oluşturmayıp limandaki diğer terminallerle rekabet içerisine girecek
olursa, ciddi çıkar uyuşmazlıkları ortaya çıkacak ve böylece hisse sahibi olarak
devletin bağımsız ve tarafsız kişiliği zarar görecektir.
Yeşil alan(greenfield) projesi için kullanılacak olan imtiyaz sözleşmesi, varolan
terminal veya limanı devralmak için yapılan sözleşmeden daha az karmaşıktır. Böyle
bir durumda imtiyaz anlaşması, devlet ile imtiyaz sahibi arasında kara ve demiryolu
inşası ile su, elektrik ve diğer olanaklar gibi şeylerin karşılanması için yapılmalıdır.
Son olarak bazı durumlarda, özel operatöre liman işlevlerinin pek çoğunu idare etme
imkanını tanıyan ana bir ana imtiyaz sözleşmesi yapılabilir. Bu tip bir sözleşme
yaygın olarak kullanılmamasına rağmen kamu liman otoritesi, temel liman işlevlerini
gerektiği gibi yerine getirmemesi durumunda bir seçenek olarak karşımıza çıkar. Ana
imtiyaz sözleşmesi, diğer imtiyaz sözleşmelerinde yer alan aynı temel bileşenleri
içerir. İkisi arasındaki fark, ana imtiyaz sözleşmesinin, diğer operatörlerle de geniş
79
kapsamlı alt sözleşmeleri bünyesinde barındırmasıdır. Böyle bir sözleşme çok yönlü
özelleştirmeye yakın bir konumdadır. Ana imtiyaz sözleşmelerindeki temel mesele,
imtiyaz hakkı sahibinin kamu hizmet işlevi ile onun ticari faaliyetleri arasındaki
potansiyel çıkar çatışmalarından nasıl uzak durulması gerektiğidir. Bu ayrıntılı
yaklaşım biçimi, küçük boyutlu limanlar için en uygun zemin olabilir.
YİD Anlaşmaları:
Bir landlord liman otoritesi tipik olarak, terminal alanları ile rıhtım ve kanallar gibi
temel altyapının inşasından sorumludur. Kural olarak liman otoriteleri, özel
operatörlerin liman ek kapasitenin çoğunun finansmanını karşılamasını temin
etmelidirler. Liman otoritesi bu şekilde altyapının temini ile liman geliştirme ve
onarma-yenileme ile ilgili koruyucu işlere konsantre olabilir. Kısaca YİD
düzenlemeleri ele alınan limanın landlord yapısı değiştirilmeksizin liman
altyapı/üstyapının oluşturulmasında, özel mali katılımcılığı artırmak için dizayn
edilmiş ve sıklıkla kullanılan bir çeşit özel imtiyaz sözleşmesi olup pek çok
bakımdan geçici bir özelleştirme karakterine sahiptir. Bir YİD düzenlemesinin özü,
proje dahilindeki mal varlıklarının tamamının veya bir kısmının belirli bir zaman
dilimi için devrinin söz konusu olduğu sözleşmelerdir[54]. Bir YİD anlaşmasının
açıklayıcı bir tanımı şu şekilde yapılabilir:
“Genellikle devlet/hükümet tarafından, sözleşme sonunda herhangi bir bedel veya
önceden belirlenmiş bir değer karşılığı söz konusu olmaksızın tam işlevli tesisin
idareye devredilmesi şartıyla, sözleşme dönemi içerisinde bahsi geçen tesisin bakımı,
operasyonu, finansmanı ve inşasından sorumlu olan iştirakçiye, bilinen ismiyle
imtiyaz sahibine imtiyaz tanınması temeline dayanan bir projedir. Sözleşme dönemi
süresince, teşebbüs sahibi tesisi sahiplenir ve işletir, yatırım maliyetlerini karşılamak
için gelir toplar, tesisin bakım ve tutumunu yaparak bir kar marjı elde eder[57].”
YİD yaklaşımı altında devlet özel sektöre, bir liman projesinin yapılması ve
işletilmesi için özel bir ayrıcalık tanır. Karşılık olarak özel sektör projeyi tamamlama
ve verimli bir şekilde işletme riskini göze alır. Sözleşme bir süre devam ettikten
sonra proje mal varlıkları devlete devredilir. Sözleşme bitiminden sonra devlet/liman
otoritesi, bu tesisleri kiralayabilir ve yeni bir yapı elemanını içeren veya içermeyen
başka bir imtiyaz ile yönetim sözleşmesi yapabilir. Tasarı, özel şirketin tüm liman
ücretlerini toplaması şeklinde düzenlenebilir. Bu durumda devlete, sabit bir taban
80
fiyat artı diğer gelirler ile yük elleçlemelerden(ton veya birim-TEU) elde edilen
gelirden oluşan değişken bir ücret ödenir. Bu şekilde liman otoritesi artan verimlilik
oranları neticesinde daha çok gelir elde eder.
YİD tasarıları planlanırken önemle üzerinde durulması gereken konu, limanın hangi
kısımlarının liman otoritesinde kalması hangi kısımların özel sektöre devredilmesi
gerektiğidir. Genel olarak YİD tasarısı tüm liman varlıkları için uygulanabilir ve her
biri ayrı birer ticari alan olarak işletilebilir. Bunlar arasında çok önemli yer tutan bazı
mal varlıkları şunlardır:
Kanallar/Geçitler: Liman altyapısının bu kısmı, bir YİD usulü ile ele alınarak imtiyaz
sahibinin bakım ve derinleştirme işlerini yürütmesi, belli bir süre için buradan
geçecek gemilerden, üzerinde kararlaştırılan bir ödeme sistemi ile gelir elde etmesi
sağlanabilir.
Terminaller: YİD tasarıları genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki özel nitelikli
terminallere uygulanır. Örneğin; JNPT-Nhava Sheva, India; Queen Elizabeth
Terminal, Colombo,Sri Lanka; Buenos Aires Limanı, Arjantin;....
Tüm Liman Kompleksi: Bir YİD düzenlemesi ana bir imtiyaz sözleşmesi olarak, pek
çok farklı terminalden oluşan tüm bir liman kompleksini içine alacak şekilde
yapılandırılabilir. Burada imtiyaz sahibi, inşası bakımından üzerinde anlaşmaya
varılmış mal varlıkları için bir landlord liman otoritesi rolünü benimser. Ana imtiyaz
sahibi böylece sıklıkla üçüncü kişilere terminalleri alt kira sözleşmesi ile verebilir.
Böyle bir uygulama çok yönlü bir özelleştirmeye yaklaşmaktadır. Bir YİD ve ana
imtiyaz sözleşmesindeki tek gerçek ayırım, mal varlıklarının sahipliğinin geçici
olması ve imtiyaz sahibinin deniz güvenliği, çevre ve gemi trafiği konularında hiçbir
düzenleyici sorumluluğunun olmamasıdır. Bundan başka dalgakıran, pier ve benzeri
genel kullanım amaçlı alanlar gibi diğer liman varlıklarının ise kolaylıkla imtiyazı
sağlanamamaktadır. Buna karşılık bu varlıklar, ana imtiyaz sözleşmesinin veya çok
yönlü özelleştirme tasarısının bir parçası olabilmektedir.
Dikkatlice düzenlenmiş bir sözleşme, bir YİD tasarısının uygulanmasında hayati
önem taşır. İmtiyaz sözleşmesi imtiyaz sahibine, tesisi işletme ve yatırımından ticari
bir kazanç elde etme hakkını(sınırlı ve açıkça tanımlanmış devlet gözetimi dahilinde)
verir. İmtiyaz/YİD sözleşmesi, yapılacak bir iş planı ile olası gelirleri, giderleri, borç
ödemeleri ve karı belirleyecektir. Bu bakımdan böyle bir ön çalışma, projenin mali
81
uygulanabilirliğini ve borç ödeme kapasitesini ortaya koymakta yardımcı olacaktır.
Pek çok planlanmış YİD projesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Çünkü projenin
uygulanabilir olup olmadığı göz önünde bulundurulmadan anlaşma koşulları
akdedilmiştir. Devletler, proje için gerekli olan düzenlemeler gereğince yapılmadan
ve projenin kapsamı belirlenmeden önce, çoğunlukla proje hazırlık aşamasının erken
bir safhasında YİD düzenlemelerini görüşmeye çalışır. Bu, devlet için kısa vadede
önemli ölçüde gelir getirebilse de aynı zamanda karşı tarafa tamamlanması güç bir
proje yükleyebilir.
YİD düzenlemelerinin ayrıca pek çok değişik biçimi bulunmaktadır:

Yap-Sahiplen-İşlet(YSİ): Tam özelleştirme anlamındadır. Liman alanı ve tesisleri
yapıldıktan sonra devlete/liman otoritesinde devredilmez.

Donat-İşlet-Devret(DİD): Altyapısı mevcut bulunan bir limandaki üstyapının
imtiyaz sahibi tarafından temin edilmesidir.

Yap-Devret-İşlet(YDİ): Yeni liman tesisleri inşa edildikten hemen sonra yetkili
kuruluşa(devlet veya liman otoritesi) devredilir. YDİ düzenlemeleri, kanunun temel
liman altyapılarının özel mülkiyete geçmesine izin vermeyen ülkelerde gereklidir.
(Kosta Rika, Güney Kore...).

Yap-Sahiplen-İşlet-Devret(YSİD): Arazinin ve tesislerin sahipliği imtiyaz
sahibine kayar fakat sözleşme süresi bitiminde bunlar, kararlaştırılan bir değerden
devredilir.

Özel bir hal olarak Sargı YİD düzenlemesi de mevcuttur . Bu model, devletin
sahip olduğu tesislerin, özel sektör tarafından genişletilmesi durumunda kullanılır.
Özel sektör yalnızca genişletme konusunda hak sahibidir. Bu model çatısı altında
imtiyaz sahibi bir Proje Geliştirme Sözleşmesi kapsamında tüm liman tesisini idare
edebilir, yönetim sözleşmesi kapsamında devletin sahibi olduğu bölümleri idare
edebilir veya YİD sözleşmesi kapsamında tesisi genişletebilir.
Özel katılımcılar temel liman altyapılarının yatırımına isteksiz görünür. Çünkü
altyapı kullanımına değer biçmek oldukça güçtür ki zaten imtiyaz sahibine yatırım
üzerinden orta karar bir kazanç sağlar ve aynı zamanda bu yatırımlar büyük oranda
taşınmaz olup karşılaştırılmaya müsaade edecek bir alternatifi de yoktur. Siyasi
82
belirsizlikler, denetimdeki değişiklikler, anti-özelleştirme çabaları, beklenmedik yeni
vergi kanunları çok yönlü YİD düzenlemelerini daha az cazip kılabilir[54].
3.2.3.2. Çok Yönlü Özelleştirme
Özelleştirmeyi tanımlamak oldukça karmaşık, zor ve tartışmaya açık bir iş olup,
UNCTAD’ in getirmiş olduğu bir tanımlama tüm bu çelişkileri ortadan
kaldırmaktadır.
Buna göre özelleştirme, tüm liman varlıklarının sahipliğinin
kamudan özel sektöre devredilmesi veya özel sermayenin, liman varlıkları,
ekipmanlar ve sistemlerinde yatırım için kullanılmasıdır[54].
Çok yönlü özelleştirme yakın bir geçmişe kadar yalnızca İngiltere ve Yeni
Zelanda’da gerçekleştirilmiştir. Çünkü bir liman sahasının, çevre ve güvenlik
denetimi gibi geleneksel kamu liman görevleriyle birlikte topyekün satışı az görünen
bir olay olup çoğunlukla diğer ülkeler, liman ve terminal operasyonlarını kiralama
veya imtiyaz sözleşmeleri yoluyla özelleştirme uygulamalarını hayata geçirmişlerdir.
Çok yönlü özelleştirme genellikle yeni yasaların çıkartılması, sahipliğin ve işlevlerin
devri düzenlemeleri ile; kamu ve özel sektör arasındaki sınırın yeniden tanımlanması
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu gibi düzenlemelerde özellikle şu hususlar
üzerinde durulmasında fayda vardır:
 Devletin özelleştirmeyi yönetmesi ve şekillendirmesi için gerekli olan temel
yetkilendirmeyi ve mekanizmayı tesis etmeli;
 Satış bedeli üzerinden bir vergi tesis edilmeli
 Özelleştirme tasarısı çerçevesinde, devredilen liman arazisinin kullanımının bir
sonucu olarak, özel şirketten oluşan karlar üzerinden bir vergi tesis edilmeli
 Liman otoritesi personelinin devri veya çıkartılması için koşullar tesis edilmeli;
 Kamu faydası sağlayan görevlerin(tehlikeli eşyaların elleçlenmesi, pilotaj, çevre
koruma...) devri konusunda gerekli koşullar tesis edilmeli;
Yukarıda sayılanların dışında özelleştirme düzenlemeleri, önceki liman otoritesinin
yapısı ile ülkedeki sosyo-ekonomik, kurumsal, yasal ve bölgesel duruma bağlı olarak
bir takım ek öğeler de içerebilir.
Denizcilik uluslarının çok büyük bir bölümü, çok yönlü özelleştirmenin ulusal ve
bölgesel çıkarlarla uyuşmayacağını düşünürler. Devletlerin ve liman otoritelerinin
83
tam özelleştirme çabalarından kaçınmalarına neden olan sebepler çeşitli olmakla
birlikte, çoğunlukla aşağıda sıralanan sebeplerden birini veya daha fazlasını içerirler:

Bir kamu tekeli kolaylıkla sürekli olarak bir özel tekel olabilir;

Büyük liman komplekslerinin bölgesel ve ulusal ekonomiye olan makro-
ekonomik faydaları çok yönlü özelleştirmeyle tehlikeye girdiği düşünülür;

Limanın kamu hizmet işlevinin özel firma tarafından ihmal edileceği
düşünülür;

Kamu yetkililerinin liman gelirlerini kaybetmeye isteksiz olmaları.

Kamu yetkililerinin siyasi kontrolü kaybetmeye isteksiz olmaları;

Liman kullanıcılarının farklı davranışlar sergileyebilir;

Uygulamada özelleştirmenin rekabete balta vurma riski meydana gelebilir;

İşçi birliklerinin güvence unsuru olarak devletin çekilmesine gönülsüz
olmaları ile işlerini kaybetme korkusu.
3.2.4. Özelleştirmenin Temel Liman Hizmetleri Üzerindeki Etkisi
Temel liman hizmetleri limana girişlerde güvenli ve seri gemi trafiği ile rıhtımda
güvenliği,
yanaşma veya demirlemeyi sağlayan sorumlulukları yerine getirmeyi
taahüd eden liman ilişkili faaliyetlerdir. Güvenlikten kasıt; liman koşullarının,
gemiler limanı kullanırken liman ve deniz çevresinin tehlikeden korunaklı olması
bakımından uygunluğu belirtmekte olup seri bir gemi trafiği ile de, gemilerin limana
giriş ve çıkışları ile limanda geçirdikleri zamanı minimum yapacak önlemleri almayı,
böylece daha çok gemiye hizmet verme amaçlanmaktadır. Buna karşılık limanlar bu
hizmetleri farklı bir biçimde tanımlayabilir ve bunları sağlamaktaki sorumlulukları
farklı olabilir. Bunların dışında yer alan diğer hizmetler de liman verimliliğine ve
güvenliğine etki edebilme özelliğine sahip olabilir. Tüm bu temel hizmetler için
liman otoritelerinin sorumluluklarını tanımlayan uluslar arası bir kanun ile standart
uygulamalar veya genel bir kural bulunmamaktadır. Bir liman otoritesi tarafından
icra edilen bu hizmetler genellikle, limanın yer aldığı alan tarafından coğrafi olarak
sınırlanmıştır. Buna karşılık kimi ülkelerde liman otoriteleri, kontrol alanına en yakın
yerlerdeki deniz fenerleri hizmetlerinin idaresinden de sorumludur. Bu geniş alan
liman sularını içine alacak şekilde açık denize ulaşan yerleri de çevreleyebilir.
84
Önemli olan husus, bu hizmetlerin nasıl ve hangi şartlarda özelleştirilebileceği,
imtiyaz hakkının verilebileceğidir[18].
a) Kılavuzluk ve Romörkaj Hizmeti
Liman reform süreci içerisinde kılavuzluk hizmeti özelleştirme sırasında çoğunlukla
ilk sırada yer alırlar. Kılavuz kaptanlar genellikle profesyonellerden oluşmuş bir grup
oluştururlar ve limancılık
sektöründeki
konumlarının
benzersiz olduğunun
farkındadırlar. Başarılı bir gemi trafik yönetimi, etkili bir kılavuzluk hizmetine
bağlıdır. Kılavuzluk hizmetinin gemi trafik yönetiminde önemli bir yeri vardır ve
liman alanı içerisinde güvenli gemi geçişleri için uzman bir gemi trafik yönetimi
organizasyonuna ihtiyaç duyulur. Çoğu ülkede bu hizmeti sunan organizasyonlar iyi
veya kötü özelleştirilmişlerdir. Bu tip bir özelleştirmenin, kılavuzluk hizmetinde,
özellikle ulusal ve bölgesel ölçekte, bir özel sektör tekeli oluşturma riski vardır.
Fakat bu nedenle, bugün dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir devlet, denizciliğin özel bir
uzmanlık alanı olan kılavuzluk hizmetlerinde rekabete izin vermemektedir Buna
Avrupa Birliği ülkeleri de, kapitalizmin ve rekabetin beşiği olan Amerika Birleşik
Devletleri de dahildir. Konuyla ilgili IMO kararları da, IMPA kararları da “Bir
bölgede bir kılavuzluk teşkilatı çalışır” kuralını getirir.
Sonuç itibariyle kılavuz kaptanların, liman otoritesi denizcilik departmanının bir
parçası olarak tutulması, liman yönetimi ile operasyonlarına ait diğer unsurların
özelleştirilme durumunda arzu edilebilir. Kılavuzluk hizmetinin özelleştirilmesinde
iki yol vardır. Kılavuzluk, ya kılavuz kaptanların lisansörü ve düzenleyicisi olarak
liman otoritesinin denetimi altında çalıştırılır ya da kılavuz kaptanlar özel bir şirket
bünyesinde organize olurlar.
Romörkaj hizmeti ise genellikle özel firmalar tarafından yürütülür. Eğer gemi trafik
hacmi bu hizmetin ticari açıdan gerçekleşmesine imkan tanımıyorsa, liman otoritesi
bu hizmeti kendisi sağlamak zorundadır. Bazı durumlarda komşu limanlar, ticari
operatörü güçlü tutmak için bu hizmeti paylaşabilirler. Pek çok örnekte, bir liman
bölgesi içerisinde trafik yoğunluğu sadece tek bir özel römorkaj şirketinin
çalışmasına müsaade etmektedir. En uygun durum, bir limanda birçok römorkaj
hizmeti sunan firmanın rekabet etmesidir. Bu şartlarda liman otoritesi tarifeyi
düzenlemek zorunda kalmayacaktır. Bu hizmetle ilgili diğer tarafların düzenlenmesi
85
örneğin adamla donatma gibi unsurlar, liman otoritesinin inisiyatifinde olup bölgesel
duruma bağlıdır.
Kılavuzluk ve Romörkaj hizmeti aynı zamanda bir kamu hizmetidir. Çünkü liman
devleti sıfatıyla hükümranlık haklarının mevcut olduğu deniz alanları ve limanlarda
seyir, can, mal ve çevre güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması zorunluluğu
olduğundan diğer hizmet gruplarından farklı bir yapısı olup her zaman ticari bir
faaliyet olarak değerlendirilmemesi gerektir. Söz konusu hizmetlerin icrasında
oluşabilecek aksaklıklar hizmeti veren kuruluşla ilgili olarak düşünülmekle birlikte,
konunun muhatabı olarak denizcilikten sorumlu idare görülmektedir. Bu bakımdan
bu tür hizmetlerin özelleştirilmesi konusunda dikkat ve özenle davranılması
gerekir[58].
b) Palamar Hizmeti
Küçük limanlardaki bu hizmetler, yerel bir stevedor tarafından sağlanabilir. Daha
büyük limanlarda bu hizmet genellikle uzmanlaşmış özel bir şirket tarafından yapılır.
Bazı özel hallerde(büyük gelgit farklılıklarının olduğu yerlerdeki kimyasal ve gaz
taşıyan gemiler için yapılmış özel niteliğe sahip rıhtımlar, tek nokta demirleme ve
yanaşma şamandıraları...) bu hizmetin yapılması özel nitelikli uzmanlaşmış bir ekip
ve ekipman gerektirir. Tek bir uzmanlaşmış firmanın bulunduğu hallerde liman
otoritesi bu faaliyeti düzenleme şıkkını seçebilir.
c) Gemi Trafik Hizmetleri ve Seyir Yardımcıları
Gemi Trafik Hizmetleri genellikle liman veya denizcilik otoritesinin parçasıdır. Bu
tip hizmetler liman sahalarında ve yoğunlukla dar boğaz ve geçitlerde veya ulusal
sahil hattı boyunca kullanılır. İlke olarak bu hizmetlerin özelleştirilmesi bir imtiyaz
sözleşmesi ile mümkündür. Otorite tarafından düzenlenmesi gereken bu hizmetin
unsurları şunlardır:
Seyir yardımcıları ile ilgili olan sorumluluk liman sahası içinde liman otoritesinde,
sahil alanlarında denizcilik otoritesindedir. Çoğunlukla bu tip seyir yardımcılarının
tedariki, donatılması ve bakımı sözleşme dahilinde olur. Seyir yardımcıları bütün
olarak denizcilik altyapısının bir parçasıdır, dolayısıyla bunların özelleştirilmesi
zordur.
86
d) Diğer Hizmetler
Tehlikeli eşyaların kontrolü genellikle liman otoritesi bünyesinde yer alan uzman bir
bölüm tarafından yürütülür. Tehlikeli eşyaların kara taşımacılığı ile ilgili denetim ve
düzenleme genellikle devletin sorumluluğu altındadır. Bu işin hayli yüksek bir teknik
ve hassasiyet gereksinimi olduğundan özelleştirilmesi tavsiye edilmez.
Limanlardaki atık yönetim hizmetleri genellikle liman otoritesi veya yetkili bir
kurumun ciddi kontrolü altında özelleştirilir. Buna karşılık özelleştirme, özellikle
kimyasalların denetim bakımından bir takım riskler taşımaktadır. Etkili bir atık
yönetimi denizcilik hatları için masraflı olabilir. Sahip olduğu yüksek maliyetler
sebebiyle gemi kaptanları bu atıkları denize veya liman sularına bırakabilir. Bu tip
olayların özellikle de kimyasal yüklerin kontrolü oldukça güçtür. Atık yönetim
maliyetlerini karşılayabilmek için, limanlar, bu maliyetlerin tamamını veya bir
kısmını genel liman ücretleri ile telafi edebilirler. Atıkların, özellikle çok büyük
liman sahalarında, gemilerden kabul tesislerine aktarılması bir sorunu da gündeme
getirmektedir. Liman otoriteleri bu amaç için mavna veya çekicileri tedarik ve
organize edebilmelidir. Çalışanları ve tesisleri içeren tam bir atık yönetim sistemi,
yetkili idare tarafından yakından kontrol edilmelidir. Atıkların elleçlenmesinden
sorumlu olan kişiler özel firmalarsa, yetkili otorite ilgili yasaların uygulanmasını
temin etmek için bir bilirkişi bulundurmalıdır.
Çok büyük limanlar, çeşitli kamu kontrol işlevlerini yerine getirmek için devriye
gemi ve araçlar kullanır. Bazı limanlarda bu tip devriye gemilerin yangınla mücadele
ekipmanları bulunmaktadır. Liman devriye hizmetleri liman başkanlığının parçası
olup bu yüzden özelleştirilmesi mümkün değildir.
Acil durum hizmetleri genellikle polis, itfaiye, sağlık yardım, liman otoritesi gibi
çeşitli kamu kurumları tarafından verilir. Bazı limanlar kriz yönetimine yardımcı
gelişmiş araçlara sahiptir. Bu gibi araçlar genellikle gemi trafik yönetim sistemi
merkezinde yer almaktadır. Özel firmalar kriz yönetiminde yardımcı bir rol
üstlenebilirler. Devriye gemilerine sahip olmayan limanlar, bir römorkaj şirketi ile
anlaşarak yangınla mücadele konusunda bir yeterlilik elde edebilir.
Tarama faaliyetlerinin liman otoritesi tarafından kontrol edilmesi oldukça önemlidir.
Çoğunlukla liman otoritesi veya yetkili idarenin böyle bir uygulama konusunda
yeterli bir uzmanlığı yoktur. Geniş su alanlarına sahip liman otoriteleri tarama
87
sözleşmelerinin hazırlanması ve bu faaliyetin kontrolü için yeterli ölçüde becerili
personel çalıştırmalıdır. Sondalama liman otoritesinin bizzat kendisinin yapabileceği
bir faaliyettir. Fakat tarama işi genellikle özel şirketler tarafından yürütülür. Kendi
tarama işlerini yürütmek ve bunun sürekli olarak bakımını yapmak çoğu liman için
sermaye yoğun bir faaliyet olabilir.
Aşağıda, en önemli liman işlevlerinin yerine getirilmesindeki yaygın yaklaşımların
bir özeti yer almaktadır:
Tablo 3.1 : Temel Liman Yönetim Yapılarının Liman İşlevleri Üzerindeki Dağılımı
MODEL
Kamu
Limanı
Liman İdaresi
Seyir İdaresi
Seyir Altyapısı
Liman Altyapısı
Liman Üstyapısı
Yük Elleçleme
Kılavuzluk
Römorkaj
Palamar Hizmeti
Tarama
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Özel
Kamu
Özel
Özel
Özel
Özel
Kamu / Özel
Özel
Özel
Kamu / Özel
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu
Kamu
Kamu / Özel
Özel
Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Kamu / Özel
Diğer
Fonksiyonlar
Kamu
Kamu / Özel Kamu / Özel
Kamu / Özel
Özel Liman Tool Liman
88
Landlord
Liman
4.
DÜNYADAKİ
LİMAN
İDARİ
REJİM
REFORMU
VE
ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARI
Genel olarak tüm dünya ülkelerindeki limanların özelleştirme süreci ve özel sektörün
limanlara katılımı imtiyaz düzenlemeleri ve kira sözleşmeleri kullanılarak
gerçekleştirilmekte olup tüm liman kompleksinin satışı nadiren görülmektedir. Bu
süreç içerisinde devletler ve merkezi hükümetlerin temel liman faaliyetleri
üzerindeki sorumluluğu azaltılarak, bu sorumluluk düzenleyici, denetleyici ve kanun
koyucu şeklinde kendini belli etmektedir. Dolayısıyla limanın temel faaliyetlerine
ilişkin tüm idare ve denetim özel sektör tarafından yürütülmektedir. Dünyada limanın
içinde bulunduğu ülkenin sosyo-ekonomik şartlarına ve yer aldığı coğrafi yapı ile
hinterlandına bağlı olarak çeşitli sahiplenme ve özelleştirme modelleri görmek
mümkündür.
4.1. LİMANLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİNDE TARİHSEL GELİŞMELER
Limanlar Ortaçağda Avrupa‟da dernekler veya özel kişiler tarafından işletilirdi.
Limanların kontrolü ise hükümet veya yerel otoriteler tarafından yapılırdı. Daha
sonraları ise ingiliz kanunları uygulanmaya başlandı. Fransa‟da yaygın olan otonom
limanların tarihsel gelişimi ise liman yönetiminde ikiliği önleme çabalarını
göstermektedir. 1566 yılından itibaren Fransa‟da tüm limanların mülkiyeti devlete
aitti. Liman altyapı ve üstyapının sağlanması ve idaresinden devlet sorumlu iken,
1898‟de çıkan bir yasa ile yerel ticaret odalarına, kiracı hüviyeti ile liman tesisleri ve
ekipmanını kurma-işletme izni verilmiştir. 1902‟de liman altyapı masraflarına
katılmaları istenen yerel ticaret odalarına, gemi ve yükünden alınacak liman
gelirlerini tahsil etme yetkisi verilmiştir.
16. yüzyılda limanların altyapı çalışmalarına özel kişiler katkıda bulunmuş olup, özel
limanlar İngiltere‟de 17. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu
dönemde limanlara ilişkin yatırımlar, merkezi hükümet ve özel sektör tarafından
gerçekleştiriliyordu. Altyapı yatırımlarını devlet, üstyapı yatırımlarını ise özel sektör
ve ticaret odaları üstleniyordu. 19. yüzyılın başlarında İngiltere‟de özel limanlarda
89
liman şirketlerinin birbirleriyle çatışması ve etkin çalışmaması nedeniyle bir azalma
görülmeye başlamıştır. Bunun üzerine Trust Port olarak adlandırılan liman türü
ortaya çıkmıştır. Bu limanların özelliği liman arazi ve yönetiminin bu liman türüne
ait olması, işçi istihdam ve operasyonel konularda bağımsız olmalarıdır. Bu tür
limanlar kamu kuruluşları olup bu limanlardan kar elde etmek amacından ziyade
sermayelerini ve işletme masraflarını karşılamalarının beklenmesi nedeniyle liman
şirketlerinden farklıdır.
Sonraları Birinci Dünya Savaşının ulaştırma sistemi için oluşturduğu talepler,
limanlar arasında koordinasyon ve işbirliğinin önemini göstermiştir. 1920 yılında
limanlar, otonom ve otonom olmayan limanlar olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Otonom
limanlar devlet yardımı ile yatırım harcamalarını karşılamaktan sorumlu, mali
bağımsızlığa sahip otoriteler olmuştur ve yatırım kararlarının alınması Bayındırlık
Bakanlığının yetkisine bırakılmıştır. Değişen koşullar ve komşu ülke limanlarının
rekabetleri, devlet ve ticaret odaları arasında ikili yönetimin sakıncalarını ortaya
çıkarmış ve 1965‟te çıkarılan bir yasa otonom limanların idari bağımsızlığını artırmış
ve mali yardım sağlamıştır.
Avrupa‟da lisans, imtiyaz ve kira anlaşmaları, kamuya ait limanlarda faaliyetlerini
sürdürmek isteyen özel operatörler, işleticiler tarafından kullanılan yasal araçlar
olmuştur. Kira sözleşmeleri sistemi Fransa‟da ticaret odası tarafından tasarlanmış,
geliştirilmiş ve özel sektör tarafından kullanılmaya başlanmıştır[17].
Özel sektör yaygın olarak, 1990‟lı yıllardan itibaren liman operasyonlarına artan bir
şekilde katılım göstermiştir. Geçen on yıl süresince, liman idari reform çalışmaları
özellikle gelişmekte olan ülkelerde büyük bir ivme kazandı. Aşağıdaki tablolarda
görüleceği üzere sadece 1990 ve 1998 yılları arasında, gelişmekte olan yirmi sekiz
ülkede yatırım maliyeti 9 milyar amerikan dolarını aşan 112 liman projesi hayata
geçirildi. 1990 yılından önce ise 1967‟de Kingston Limanı-Jamaika, 1986‟da Port
Klang-Malezya ve Manila Limanı-Filipinler gibi çok az sayıda liman geliştirme
projesi yapılmıştır.
90
Tablo 4.1 : Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Özel Sektörün Katıldığı Liman Projeleri
(1990-1998)
25
20
15
A DET
10
5
0
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
YIL
Tablo 4.2 : Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Özel Sektörün Katıldığı Liman Projelerinin
Toplam Yatırım Tutarı(1990-1998)
2500
2000
1500
m ilyo n
d o lar ( A BD)
1000
500
0
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
YIL
Yapılan bu 112 projenin 49 tanesi mevcut liman tesislerinin geliştirilmesi, 35 tanesi
yeşil saha geliştirme konularında olup, bunların da çoğu Latin Amerika ülkeleri(8
adet yeşil saha geliştirme ve 29 tane konsorsiyum) ile Doğu Asya ülkelerinde(18 adet
yeşil saha geliştirme ve 13 konsorsiyum) hayata geçirilmiştir. Bu 112 projenin de 20
91
tanesini ise limanda hiçbir yatırım taahhüdü içermeyen yönetim sözleşmeleri
oluşturmaktadır[59].
Limanların bölge ve ülke ekonomileri açısından taşıdığı hayati önem vurgulandıktan
sonra dünyada liman yönetimi konusunda izlenen yöntemleri incelemekte fayda
vardır. Kuşkusuz bu yönetim modelleri her ülkenin sahip olduğu kendine özgü
koşulların sonu olarak zaman içinde ortaya çıkmıştır. Aşağıda kıta ve ülke bazında
bazı liman yönetim ve özelleştirme örneklerine değinilmektedir:
4.2. ASYA
Hong Kong ve Japonya‟da olduğu gibi bazı Asya ülkelerinde özel sektörün
limancılık sektörüne katılımı altyapı inşaatı da dahil olmak üzere çok uzun zaman
önce başlamıştı. Bu ülkelerde liman alt ve üstyapıları uzun dönemli imtiyaz
sözleşmeleri ile özel sektör tarafından yapılmakta ve işletilmektedir.
a) Sri Lanka
Sri Lanka-Colombo‟daki Jaya konteyner terminali, Sri Lanka‟daki tüm limanların
işletilmesinden sorumlu olan Sri Lanka Liman Otoritesi‟nin(SLPA) bir parçası olup
son on yılın ikinci yarısı boyunca, çift rakamlı haneler civarındaki bir büyümeden
sonra, 1999 yılında terminal kapasite yetersizliği tehdidiyle karşılaştı ve verimli bir
şekilde konteyner elleçlenemedi. Bu durum feeder gemiler için gecikmelere
sebebiyet verdi. Bundan dolayı kapasitenin geliştirilmesi yönündeki en önemli adım,
P&O Ports, P&O Nedlloyd, Evergreen ve Jhon Keels Holdings Ltd.(Sri Lanka)
konsorsiyumundan oluşan 30 yıllık bir imtiyaz(concession) sözleşmesinin yürürlüğe
girmesi oldu. Sözleşme, Queen Elizabeth Terminalinin yıllık milyon TEU kapasiteye
ulaşması için yeniden inşa, operasyon ve bakım-onarımı içermekteydi. İkinci ve daha
önemli olan adım ise seviyeli bir rekabet ortamının oluşturulması oldu. Bu bakımdan
Sri Lanka hükümeti, Jaya konteyner terminalini daha verimli yapmak için
şirketleştirmeye ve büyük bir aktarma limanı olmasını sağlamak için de Colombo‟yu
destekleme kararı aldı[18,59,60].
92
b) Singapur
Singapur Limanı çok başarılı bir konteyner limanı olup 1986‟dan bu yana, ticaret
hacmi bakımından dünyadaki en yoğun liman olup bu trafik hacminin çoğunluğunu
konteynerize yük aktarması oluşturmaktadır. Singapur Limanı önceleri tek bir
organizasyonda yük operasyonları, yasal işlevler ile arazi sahipliğinin birleşiminden
oluşan dünyadaki en iyi birkaç kamu limanından biriydi. Buna rağmen devlet
1996‟da limanın yönetim yapısında kökten bir değişiklik yapma kararını vererek
PSA şirketini, limanın yeterli esneklikte işletilmesi ve özellikle büyük denizcilik
hatları üzerinde konumlanmış konteyner terminallerinin bulunduğu bölgelere yatırım
yapılmasını temin etmek için kurarak limanın yapısını değiştirdi. Liman otoritesinin
bir kısmının şirketleşmesi mali otonominin artmasına ve daha büyük bit nakit
akışının oluşmasına sebep olarak Singapur Limanı‟nın konumunu bir merkezi liman
olarak öne çıkardı. PSA‟ nın bir tekel konuma sahip olmasından dolayı 1996‟da
Singapur Denizcilik ve Liman Otoritesi yasası çıkartıldı.
Yeni otoritenin temel
görevleri limanın gelişimini ve ilerlemesini sağlamak, reklamını yapmak, gemi
hareketlerini kontrol altında tutarak seyir güvenliğini sağlamak, geleneksel yük
terminallerini de içeren tesisleri ve denizcilik hizmetlerini düzenlemek, kiraya
vermek;
liman endüstrisinin davranışlarını
düzenlemek şeklinde sıralamak
mümkündür. Bu yasa ile, denizcilik ve liman tesislerinin işletilmesine otorite veya
bir kamu yetkisi olmaksızın hiç kimseye izin verilmemekte, otorite kiracılardan tahsil
edeceği ücreti saptayabilmekte ve kontrol edebilmekte, aktarma işinin uluslar arası
ve rekabetçi bir yapıya sahip olmasından dolayı, aktarma yükler için bir düzenleme
yapılmasına müsaade etmemektedir. Bugün PSA, şirketler kanunu çerçevesinde
düzenleyici bir terminal operatörü olarak görev yapmaktadır. Tüm bu yasal
düzenlemelere rağmen limandaki konteyner operasyonlarının yürütülmesi işi özel
operatörlere verilmemiş olup liman içi rekabetle tanışma henüz gerçekleşmemiştir.
Buna karşılık PSA Şirketi, terminal operasyonlarının ve operatörlerinin dünya
çapında yer edinmesi bakımından önemli bir örnektir. Kuruluşundan bu yana
terminal idaresinde, dünya çapında bir lider haline gelmiş olup bugün dünya
çapındaki konteyner terminalleri ile lojistik merkezleri zincirinin sahibi, yöneticisi ve
idarecisidir[22,61].
93
c) Malezya
Asya‟da en büyük özelleştirme uygulaması Malezya‟da gerçekleştirilmiş olup
devlete ait limanların tamamına yakını özelleştirilmiştir. İlk uygulama ise Kelang
konteyner terminalinin 1986 yılında 21 yıllığına Kelang Container Terminal(KCT),
devlet ve diğer özel katılımcıların oluşturduğu yatırım ortaklığına verilmesi
olmuştur. 1992 yılında ise limanın geriye kalan altyapısının Kelang Port
Management(KPM) adlı başka bir özel firmayla yapılan imtiyaz sözleşmesiyle ikinci
özelleştirme uygulaması hayata geçirilmiştir. Bu şekilde aynı liman içinde aynı
faaliyetleri gerçekleştiren iki firma arasında rekabetin önü açılarak tekelci oluşuma
izin verilmemiştir. Daha sonra ise limanda oluşan sıkışıklığı azaltmak için yine
Kelang içinde Westport ta yeni tesislerin kullanıma kazandırılması amacıyla Kelang
Multi-Terminal Konsorsiyumuna 30 yıllığına verildi. Bu da limandaki rekabeti
artırarak daha kaliteli hizmet sunulmasına yol açtı[60].
d) Çin
Shangai liman otoritesi ve Hutchinson Whampoa Ltd. şirketi 1993 yılında
oluşturdukları yatırım ortaklığıyla limandaki konteyner terminallerini sahiplenecek
ve işletecek olan Shangai Container Terminals Ltd.(SCT)‟i kurdular. Ortaklığı takip
eden ilk yılın sonunda SCT bir önceki yıla göre %25 daha fazla konteyner
elleçlerken verimlilik oranı da %30‟dan fazla bir artış gösterdi. SCT daha sonra ise
diğer limanlardaki konteyner terminallerinin geliştirilmesi hakkını da elde etmiştir.
Hutchinson Whampoa ise ayrıca Çin‟in dört büyük aktarma limanından biri olacak
gözüyle bakılan Yantian Limanının geliştirilmesi projesinde yer almaktadır. Çin
Limanlarının geliştirilmesiyle ilgilenen firmalar düzenli servisleri olan büyük
denizcilik hatları olup bunlardan Maersk Yantian Limanının kullanımı konusunda,
P&O ise Tianjin Liman geliştirme projesi ve Shekou konteyner terminalinde önemli
yatırım projeleri ile ilgili anlaşmaları mevcuttur.
e) Filipinler
Asya‟daki ilk imtiyaz düzenlemelerinden bir tanesi de 1988 yılında 25 yıllığına özel
firmaların oluşturduğu Manila International Container Terminal konsorsiyumudur.
Bununla limanda önemli derecede değişiklikler gerçekleşerek gemilerin limanda
kalış süreleri %60 azaltılmıştır. Sözleşme, taban kira sözleşmesi niteliğinde olup
yaklaşık 54 milyon dolarlık bir yatırımı içermektedir. Ayrıca Asian Terminal Inc.,
94
P&O ve yerel bir özel firma olan 7-R Port Services ten oluşan bir konsorsiyum
Filipinler Liman Otoritesi ile 15 yıllığına Güney Manila Limanı için sözleşme
imzalamışlardır. Şimdilerde ise buraya beşinci bir rıhtımın eklenmesiyle yıllık
kapasitenin 1 milyon TEU‟nun üzerine çıkarılması planlanmaktadır[59,60,61].
f) Hindistan
Şubat 1997‟de, Maharashtra eyalet hükümeti 950 milyon Amerikan doları
tutarındaki “yeşil saha” nın geliştirilmesi ve Vadhavan‟daki konteyner limanı için
P&O Ports Ltd. ile bir konsorsiyum gerçekleştirdi. Buradaki paylar şu şekilde
oluştu[18]:
-
Maharashtra Government: 11%
-
ICICI: 11%
-
Jakari Terminals: 4%
-
Meherji Cassinath: 2%
-
P&O Ports and other private investors: 72%.
4.3. LATİN AMERİKA
Latin
Amerika
ülkeleri
ise
yeni
liman
tesislerinin
yapımı,
varolanların
modernizasyonu ve kiralanması, işletilmesi gibi konularda hayli dinamik bir yapıya
sahiptirler. Kamu-özel ortaklığı şeklinde yürütülen bu çalışmalar; yoğun sermaye
gerektirdiğinden ve devletin de bu konuda yetersiz kalmasından, bu ülkelerin hızlı
bir ekonomik büyümeye sahip olmaları, dolayısıyla yeni pazarların ortaya çıkması ile
oluşan yoğun rekabetin getirdiği baskıların, limanların yenilenmesi ihtiyacını
gündeme getirmesinin sonucu olarak oldukça başarılı olmuşlardır.
a) Arjantin
Arjantin‟de birçok kamu limanı ve özel terminal mevcuttur. Arjantin‟de limanlar,
genel liman idaresi olarak adlandırılan bir kamu kurumu tarafından idare
edilmekteydi. Fakat 1992 yılında kanunlarda yapılan önemli düzenlemelerle,
limanlardaki idari değişim süreci başlamış oldu. Bu şekilde, önceden merkezi bir
kamu kurumuna bağlı olan limanlar bulundukları bölgenin yönetiminden sorumlu
idarelere
devredildi.
Küçük
boyutlardaki
95
limanlar
bulundukları
yerin
sorumluluğunda olan belediyelere devredilirken, Buenos Aires gibi büyük limanlar
ise içinde devletin de olduğu birkaç yerel idarenin sorumluluğuna verildi. Yapılanlar
bununla sınırlı kalmayıp düzenlemeler özel katılımın, limanın altyapısının
geliştirilmesi de dahil
olmak üzere tüm
liman faaliyetlerini ve işgücü
uygulamalarının yapılmasını kapsayacak şekilde geliştirildi. Buenos Aires limanında
başlangıçta iki terminal bulunmaktaydı ve buraları basit bir imtiyaz düzenlemesi ile
beş farklı operatöre bırakılmıştı. Fakat yapılan düzenlemelerle liman, altı terminale
ayrılarak buraların alt ve üstyapı çalışmaları için süresi 18 ila 25 yıl süren imtiyaz
sözleşmeleri imzalandı. Fakat Pazar koşulları ve rekabetten ötürü bu terminallerden
birisi kapatılmak zorunda kaldı. Günümüzde ise yalnızca iki terminal konteyner
pazarında faaliyet göstermekte, diğerleri ise nispeten küçük olup genel yüklerle
ilgilenmektedir. Aşağıdaki tablo incelenecek olursa düzenlemelerin başladığı tarihten
bu yana limanın verimliliğinin ne kadar arttığı görülebilir[62].
Tablo 4.3 : Bueno Aires Liman Verimlilik Göstergeleri
GÖSTERGE
1991
Elleçlenen Konteyner (TEU)
Konteyner Kapasitesi (TEU)
Konteynerin Limanda Kalma Süresi(gün)
Genel Yük (ton)
Kreyn Sayısı
Operasyonel Saha (hektar)
Verimlilik(ton/çalışan/yıl)
300 bin
400 bin
2,5
4 milyon
3
65
800 bin
1997
1,23 milyon
1,3 milyon
1,3
8,5 milyon
13
132
3,1 milyon
Tablo 4.4: Bueno Aires Liman Verimlilik Göstergeleri[63]
GÖSTERGE
1991 1998 2000 2001 2002
Ton / İşçi-Yıl
Ortalama Gemi Bekleme Süresi(gün)
Ortalama Gemi Operasyon Hizmet Süresi(saat)
Kapasite(1000xTEU / Yıl
900 4850 5250 5417 4136
1,5
0
0
0
0
72 33
25 23
15
500 2500 2500 2500 2500
Buna karşılık Arjantin‟de geçtiğimiz yıllar içerisinde ulusal ekonomi açısından
büyük bir öneme sahip olan bir projenin imtiyaz düzenlemesi çerçevesinde nasıl
gerçekleştirildiğini incelemek her bakımdan bir fayda oluşturacaktır. Arjantin,
özellikle başta tahıl ve hububat ürünleri olmak üzere diğer ürünleri ihraç etmek için
San Martin – Rosario Suyolunu kullanmaktadır. 1995 yılından önce ana suyolu olan
River Plate to Santa Fe(589km) seyir için tehlike oluşturmaktaydı. Su yeteri kadar
96
derin değildi ve nehir seyir için oldukça bakımsızdı. Suyolunun derinliği alüvyonla
dolduğundan 32 feetten 24 feete inmişti ve geceleri seyir neredeyse imkansızlaşmıştı.
Suyolunu geliştirmek amacıyla Arjantin Hükümeti, nehri derinleştirme ile birlikte
700 km kadar daha uzatmak ve IALA standartlarına göre seyir yardımcıları ile nehri
donatmak için bir ihale açtı. Uzunca bir ihale ve teklif sürecinden sonra, Hidrovia
SA(Belçika Tarama Müteahhidi Jan de Nul ile bir Arjantin Sanayi grubu olan
Empema SA arasındaki risk ortaklığı-joint venture) suyolunu modernize etmek için
bir imtiyaz sözleşmesi imzaladı. 15 yıllık sözleşme yaklaşık 650 milyon dolarlık bir
bedele tekabül etmekte olup bunun büyük bir kısmı, daha güvenli ve derin suyolunu
kullanacak gemilerden alınan geçiş ücretinden temin edilecektir.
Projenin ilk aşaması River Plate nehrinin, Punto Indio‟dan Parana River‟a ve Aşağı
Parana‟dan Puerto San Martin‟e kadarki kısmıının derinliğini 28 feete ve bu
aşamının ikinci kısmı, Parana Medio‟dan Santa Fe‟ye kadar olan kısmın derinliğini
22 feete çıkarmadan oluşmaktaydı. Son olarak bu aşama, Panamax tipi gemilerin
nehrin bazı tehlikeli ve zor kısımlarında güvenle seyir yapabilmeleri için, 500 kadar
şamandıra ve deniz feneri ile donatmayı içermekteydi. İkinci aşama ise nehrin
derinliğini 28 feetten 32 feete çıkarmaktı.
Projenin bir önemli özelliği ise alınacak geçiş ücreti idi ve ilk olarak birinci aşama
tamamlandıktan sonra tüm suyolu için uygulanabildi. Geçiş ücreti, imtiyaz sahibinin
sunduğu hizmet kalitesi göz önünde bulundurularak, gemilerin NRT ve en yüksek su
çekimi üzerinden hesaplanmaktadır. Geçiş ücreti 15 feet üzerindeki su çekimine
sahip her gemiden herbir NRT başına 1US$ olarak tahsil edilmektedir. Suyolu ayrıca
bölümlere ve alt bölümlere ayrılmış olup bir gemiden geçtiği bölüm(ler) ve alt
bölüm(ler) nispetinde tahsilat yapılmaktadır. İmtiyaz sahibi tahsilat yapmakla
sorumlu olmasına rağmen Prefectura Donanması geçiş ücret tahsilatını geçersiz
kılarak herhangi bir gemi için geçiş iznini tanımama yetkisine sahiptir[18].
b) Şili
Şili‟de 11‟i kamu sahipliği 27‟si özel sahiplik olmak üzere toplam 38 liman mevcut
olup özel limanların 11 tanesi madencilik ve benzeri şirketler tarafından işletilmekte
olup kalan 16 limanın sahibi özel firmalar olmasına rağmen devlet tarafından
işletilmektedir. 1981 yılına kadar kamu limanlarında tam bir kamu işçi
tekeli
bulunmaktaydı ve sahip oldukları yasal haklardan dolayı da istedikleri gibi
97
davranmakta böylece limanın verimliliğini düşürmekteydiler. Fakat devletin 1981
yılında çıkardığı bir yasa ile özel girişimciliğin limanlara katılımı sağlandı ve işçi
gruplarına da kaybetmiş oldukları hakları telafi etmek amacıyla tazminat verildi.
Ülkenin en büyük devlet limanı durumunda olan Emporchi, yapılan bu düzenlemeler
ile yüksek verimlilik oranlarını yakaladı. Öyle ki, genel yüklerde ton başına $17,7,
kuru dökme yüklerde ise ton başına $1,43 gibi bir tasarruf sağlandı. Bu
düzenlemelerin ardından 1997 yılında ise daha çok özel katılımcıyı limancılık
sektörüne çekmek ve günün denizcilik ihtiyaçlarını karşılamak için başka bir yasa
çıkartıldı. Bununla Emporchi Limanı 10 farklı otonom şirkete ayrılarak her bir şirket
liman altyapılarının geliştirilmesinden sorumlu olurken liman operasyonları özel
firmalarca idare edilmeye başlandı[64]. Ayrıca San Antonio ve Valparaiso
limanlarındaki terminaller için 1999 yılında YİD modeliyle 25 yıllığına imtiyaz
sözleşmeleri imzalandı[65].
c) Brezilya
1993 yılına kadar Brezilya limancılık sektörü düşük verimlilik oranları, aşırı
bürokrasi uygulamaları ve sektördeki yetersiz yatırımlar ile karşı karşıyaydı ve bu da
liman tarifelerinin dünya standartlarının çok yukarısında olmasına, limanda
gecikmelere, gemilerin limanda fazla kalmasına ve benzeri olaylara sebebiyet
veriyordu. 1990 yılında limancılık sektöründen sorumlu kamu kurumu olan
“Portobras” ın
ortadan kaldırılmasıyla limancılık reformu başlamış oldu. 1993
yılında çıkan bir yasayla da tüm limanlara otonom bir yapı kazandırılarak özel
sektörün liman işlerinde yer almasına izin verildi. Böylece ülkede yer alan belli başlı
büyük limanlardaki (Santos, Rio Janerio, Rio Grande) terminaller imtiyaz
düzenlemeleri ile altyapının büyük çoğunluğu da dahil olmak üzere özel sektöre
verildi. Buna karşılık, reformların uygulanması sırasında işçi birlik ve sendikalarının
büyük direnişiyle karşılaşılmasından ötürü gecikmeler yaşanmakta ve limanlar hala
fazla işgücü barındırmaktadır. Buna çözüm olarak da liman operatörleri ile işçi
sendikalarının birleşiminden oluşan bir kurum liman faaliyetlerini ve çalışanlarını
idare etmektedir[20].
98
d) Meksika
Meksika‟daki limanların modernizasyon ve reform çalışmaları 1992 yılında özel
firmaların limancılık sektörüne girmesini sağlayan “limanlar genel yasası”nın
çıkartılması ile başlamış olup devletin bu sektördeki rolü yeniden tanımlanmıştır.
Bununla devlet liman işletmesi ve idaresi, terminal faaliyetleri ve benzeri her türlü
liman hizmetlerinden çekilmiştir. Buradaki amaçlanan hedef limanların “landlord
liman” formuna dönüşmesini sağlamaktır. Böylece kamu sahipliğinde bulunan tesis
ve araziler liman otoriteleri tarafından idare edilebilecek ve gerektiğinde imtiyaz
sözleşmeleri düzenlenebilecektir[66].
e) Kolombiya: Başlangıçta 25 özel liman için belirli tip yüklerin elleçlenmesine izin
veren kanun 1991 yılında çıkan yeni bir kanunla tüm yük tiplerinin elleçlenmesini
sağladı ve kamu liman organizasyonlarının sorumluluğunu elinde bulunduran
merkezi kamu kuruluşu ortadan kaldırıldı. Bununla ülkenin temel limanlarını rekabet
ile tanıştırmak amaçlandı[35].
4.3. AFRİKA
Afrika limanları, kıtanın uluslararası pazarla bütünleşmesini sağlaması ve kıta
ticaretinin %90‟ının deniz yoluyla gerçekleşmesi yüzünden ekonomisi açısından
büyük öneme sahiptir. Latin Amerika ve Asya ülkelerindeki kadar olmasa da
limanlardaki reform çalışmaları ilk olarak 1990‟ların sonunda Mozambik‟te başlamış
olup sonrasında da tüm ülkeye yayılmıştır. Güney Afrika‟da ise yalnızca sekiz ülke
liman
ekipmanlarını
2002‟nin
sonunda
kiralayarak
özelleştirme
trenine
katılmışlardır. Bu reformların yapılmasının ardında yatan güç ise bölgesel rekabet ile
uluslar arası finansal kuruluşların oluşturduğu baskıdır.
a) Mozambik, Cibuti ve Tanzanya
İlk ve en katı özelleştirme uygulamaları 1990‟ların sonunda Doğu ve Güney Afrika
bölgesinde yer alan üç ülkede görülmektedir: Mozambik, Cibuti ve Tanzanya. Bu
limanların geliştirilmesi ve yönetilmesinde özellikle uluslar arası liman operatörleri
yer almış olup her birinin bu limanlar için yapmış olduğu sözleşmeler aşağıda yer
almaktadır:
99
Tablo 4.5 : Mozambik, Cibuti ve Tanzanya'daki Limanların Yapmış Olduğu Sözleşmeler
Sözleşme
Süre
Türü
(yıl)
1998-Ekim
İmtiyaz
25
Cornelder Mozambique
13
Mozambik - Nacala Limanı
2000-Haziran
İmtiyaz
15
SCDN
52
Mozambik - Maputo Limanı
2000-Eylül
İmtiyaz
15
Mersy Docks(MPDC)
50-100
Cibuti - Cibuti Otonom Limanı
2000-Mayıs
Yönetim
20
Dubai Port Int.'l
54
2000-Nisan
İmtiyaz
10
ICTS/HPH
6,5
Liman
Tarih
Mozambik - Beira Limanı
Tanzanya
Dar es Salaam Konteyner T.
Operatör
Yatırım
(milyon$)
Tanzanya‟daki imtiyaz sözleşmesine göre International Container Servives ve
International Holdings Corporation %70 ve Vertex Financial Services adlı yerli bir
firma %30 pay almıştır. Bu sözleşme gereğince yıllık kira bedeli 3,68 milyon dolar,
elleçlenen her bir konteyner için 13 dolar ve bunun da ilk beş yıl boyunca her yıl bu
değerinden %3 indirim yapılması ve bu miktarın devlete ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Buna ilaveten ayrıca terminalin modernize edilmesi için 6.5 milyon dolarlık bir
yatırım yapma ve üstyapının bakım işlerinin gerçekleştirilmesi yükümlülüğü de
getirilmiştir. Haziran 2001‟de de ICTS sahip olduğu payı Hutchinson Port
Holdings(HPH)‟e satmıştır.
Tablo 4.6 : Dar es Salaam Limanı Verimlilik Göstergeleri
GÖSTERGE
1999
2000
112 bin
136 bin
Elleçlenen Konteyner (TEU)
1,2 milyon 1,4 milyon
Genel Yük (ton)
1,2
0,7
Hizmet Zamanı(gemi/gün)
1,4
0,9
Turnaround Zamanı(gemi/gün)
16
14,2
Kreyn Verimi(hareket/saat/kreyn)
48
44
Rıhtım İşgal Oranı(%)
2000/1999
21,40%
15,00%
-39%
37,00%
11%
-8,30%
Mozambik teki Maputo Limanında uluslar arası üç şirket olan Mersey Docks and
Horbours %18,3, Skanska %16,3 ve Liscont %14,8 payalırken ülkenin yerel
kuruluşları olan Mozambik Liman ve Demiryolu Şirketi(CFM) %33 Gestores de
Mozambik ise %16 pay sahibi olmuşlardır. Bu sözleşme sonucu liman Maputo Port
Development Company adını almış fakat limandaki tüm taşınmaz mallar ve arazi
devlete kalmıştır. Sözleşme gereğince kira bedeli yıllık 5 milyon dolar olarak
100
belirlenmiş olup buna ilaveten ilk beş yıl için gelirin %10‟u, sonraki beş yıl için
%12,5‟u ve bunu takip eden her beş yılda bir gelirin %15‟i devlete verilecektir.
Cibuti hükümeti 8 Mayıs 2000 tarihinde Dubai Liman Otoritesi(DPA) ile limanın
geliştirilmesi ve işletilmesi konusunda 20 yıllık bir yönetim sözleşmesi imzaladı.
Buna göre devlet yönetimde yer almamakla birlikte kurulda bir temsilci bulundurma
hakkı elde etti. Kısa bir süre içerisinde de başarılı bir performans ortaya çıkardı[67]:
Tablo 4.7 : Cibuti Limanı Verimlilik Göstergeleri
GÖSTERGE
2000
Elleçlenen Konteyner (TEU)
Rıhtım İşgal Oranı(%)
Turnaround Zamanı(gemi/gün)
Genel Yük (ton)
Kreyn Verimi(hareket/saat/kreyn)
Hizmet Zamanı(gemi/gün)
2001
127 bin
148 bin
58
56
1,32
1,64
1 milyon 1,3 milyon
20
24
0,56
0,56
2001/2000
16,30%
-3,40%
25%
22,60%
20%
-
b) Omani
1997 yılında Salalah Liman Hizmetleri, Oman‟daki Salalah Limanını donatmak ve
işletmek üzere 30 yıllık bir konsensiyum düzenledi. Böylece SLH, %30 yabancı
yatırım, %70 Omani Hükümeti ile bir kamu/özel yatırım ortaklığı haline geldi.
Konsensiyum, konteyner terminali, genel yük terminali ile serbest bölgeyi
kapsıyordu. Yatırım ortaklığının payları şu şekilde oluştu:
-
Omani Hükümeti: %20
-
Devlet Emeklilik Fonu: %11
-
Deniz-Kara Hizmetleri: %15
-
Omani Özel Teşebbüsü: %24
-
Devlet Katılımı : %20
-
Maersk / A.P. Moller: %30
Başlangıç yatırımı 260 milyon Amerikan Doları tuttu ve hükümet altyapıyı inşa
etti[18].
101
c) Mauritius
1998 yılında yürürlüğe giren bir yasa ile Mauritius Denizcilik Otoritesi Mauritius
Liman Otoritesi(MPA) adını alarak bir “landlord liman” biçimine dönüştü ve Cargo
Hnadling Corporation Ltd.(CHCL) Louis limanındaki, özel işletmeler için
düzenlenmiş kanunlara tabi ilk kamu operatörü oldu. Bu firmanın %60 hissesi
devlete %40 hissesi de MPA „ya aittir. 1999 yılında MPA düzenlediği bir imtiyaz ile
terminali 5 yıllığına CHCL‟ye kiraladı ve ekipmanları da ona sattı. Devlet şimdilerde
bu terminal için uluslar arası bir operatör arayışı içindedir[67].
Tablo 4.8 : Louis Limanı Verimlilik Göstergeleri
GÖSTERGE
Elleçlenen Konteyner (TEU)
Genel Yük (ton)
Hizmet Zamanı(gemi/gün)
Turnaround Zamanı(gemi/gün)
Kreyn Verimi(hareket/saat/kreyn)
Rıhtım İşgal Oranı(%)
1999
2000
2000/1999
127 bin
1,1 milyon
0,85
0,96
14,4
49,4
150 bin
1,3 milyon
0,72
0,78
17,8
42,8
18,10%
14,00%
-16%
-18,60%
24%
-13,40%
4.4. AVRUPA
Avrupa‟da sahiplenme ve yönetime dair meydana çıkan modeller, çoğunlukla özel
sektörün üstyapı yatırımlarını gerçekleştirmek suretiyle veya varolan tesisleri
modernize etme yoluyla liman operasyonlarını gerçekleştirme ve yine genellikle
altyapının çoğunluğunun devlet tarafından
karşılanması
şekliyle
karşımıza
çıkmaktadır. Doğu Avrupa‟da ise bu çeşit özel katılımcılık, St. Petersburg limanının
%51‟ine çalışanların sahip olması durumunda olduğu gibi liman çalışanlarının liman
hisselerinden pay alması biçiminde de vuku bulmuştur. Fakat Avrupa‟da bu konu ile
ilgili en köklü değişiklikler ise İngiltere‟de yük elleçleme işlemlerinin %70‟inin
gerçekleştiği limanların tam olarak özelleştirilmesi ile gerçekleştirilmiştir.
102
a) İngiltere
İngiltere‟de limanlar yönetim biçimlerine göre beş gruba ayrılmaktadır:
- İngiliz Taşımacılık dokları heyeti tarafından yönetilen ulusal limanlar hükümetten
bağımsız olarak kendi mali sorumlulukları altında yönetilmekte olup özel statüye
sahiplerdir.
- Liman komisyonun yönetimi altında bulunan ancak liman yetkililerince bağımsız
birimler olarak yönetilen limanlar. Liman komisyon heyeti liman kullanıcıları
temsilcilerinden oluşmaktadır.
- Şehir idaresi tarafından yönetilen limanlar
- Özel sektör tarafından yönetilen limanlar
- Demir ve suyolları işletmeleri tarafından yönetilen limanlar.
İngiltere aynı zamanda çok yönlü(tam) özelleştirme ile ilgili olarak geniş bir
deneyime sahip olan tek örnek ülkedir. İngiltere tecrübesini analiz etmek çok yönlü
özelleştirme yaklaşımında ortaya çıkan şartları görmek bakımından öğretici olabilir.
İngiltere‟de hiçbir büyük şehir, en azından iki limandan, 100 milden daha ötede yer
almamaktadır, dolayısıyla bu limanlar arasında şiddetli bir rekabet söz konusudur.
Bu bakımdan özellikle liman endüstrisi için bir anti-tekel kontrolüne gerek olmadığı
gözükür. Buna karşılık elli yılı aşkın bir süredir İngiliz liman yapıları aşağıdaki
nedenlere bağlı olarak değişim geçirmişlerdir:

Sanayi devriminin ilk yıllarına kadar uzanan
bir geçmişi olan
kurumların, kullanıcıların değişen ihtiyaçlarına karşılık verebilmek için
modernize edilmesi;

Özel kaynaklardan gelen mali pay ile mali dengeye ulaşmak ve mali
performansı artırmak;

Liman girişimlerinde işgücü katılımının katılmasıyla birlikte rasyonalizm
düzeyini ve işgücü dengesini sağlamak.
İngiltere‟de, kronik işgücü kargaşası ve modası geçmiş iş kuralları, liman reformu
için temel nedenleri oluşturdu. Aslında özelleştirme 1991 limanlar yasasından önce
başlamıştı.
103
Gerçekte tam özelleştirme süreci 1991 yılında yürürlüğe giren “liman yasası” ndan
önce Thatcher Hükümetinin 1981 ulaştırma yasası ile British Transport Docks Board
(BTDB)‟u özelleştirmesi ve sonrasında 1983‟te İngiliz Limanları Derneğini
kurmasıyla başladı. Ardından 1989‟da Ulusal Liman İşçi Birliği‟nin(national dock
labour scheme) ortadan kalkmasıyla özelleştirme çalışmalarına hız verildi. Bu birlik
limancılık sektöründe fazlaca verimsizlik ve ardından da zayıf finansal performans
oluşturarak,
işçilere ömür boyu çalışma garantisi sağlamıştı. Bu da limancılık
sektöründeki temel yapısal sorunlardan bir tanesini ortaya çıkarmaktaydı.. Bunlar
liman kullanıcılarının temsilcisi olma eğilimindeydiler ve liman tesisleri için gerekli
olan geliri oluşturan tarifeyi yeterli derecede artırma yetkisine karşı isteksizdiler. Bu
tarif artışları da artan işgücü maliyetleri ile dengeleniyordu. Bu yüzden limanlar
yetersiz verimlilikte ve eski yapıların amortismanını karşılayacak ödeneklerin
eksikliği ile çalışıyorlardı. Önemli derecede iş faaliyetleri olmadığında limanlar
modernizasyon için gerekli parayı faizli borçlanmayla elde ediyordu. Bu faktörler
neticesinde
limanlar1970‟lere
kadar
büyük
bütçe
açıklarıyla
idare
edilmişlerdi[68,69].
b) Belçika
Belçika‟da limanların büyük bir kısmı belediye mülkiyetinde otonom bir yapıya
sahiptir. Buradaki dört büyük limandan biri olan Zeebrugge-Bruges devlet, eyalet ve
özel sektörce mali açıdan desteklenen bir kurum tarafından idare edilmekte olup
diğerleri bulundukları şehir idaresi tarafından desteklenmekte ve yönetilmektedir.
Bunun yanısıra tüm limanlar devletten inşaat ödeneği de almaktadır. Anvers
Limanında liman arazi ve bir takım liman ekipman mülkiyeti belediyeye ait olup
liman otoritesi, belediye ve çeşitli kamu bakanlıklarından oluşan bir yönetime
sahiptir. Liman arazisi çoğunlukla kendi ekipmanlarını kullanan özel operatörler
tarafından kısa veya uzun dönemli kira sözleşmeleri ile kiralanarak üstyapıyı
geliştirmekte ve altyapının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktadır[70].
c) Hollanda
Hollanda‟daki dünya çapında öneme sahip limanlar da belediye mülkiyeti altında
olup çoğunlukla yönetim belediye, yerel taşımacılık firmaları ve ilgili bakanlıkların
üyelerinden oluşmaktadır. Devletin limanlara müdahalesi sınırlı olup çoğunlukla
genel limancılık politikalarını belirleyen, bu doğrultuda ve özellikle rekabet
104
ortamının belli seviyede tutulması ile ilgili kanunlar çıkartan, denetleyen ve liman
altyapılarının çoğunluğunu gerçekleştiren bir yapı şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Liman arazisi ekipmanlı-ekipmansız özel sektöre kiraya verilmekte olup
tüm
yükleme ve tahliye işlemleri bu özel operatörler tarafından gerçekleştirilmektedir.
Özel sektör elleçleme ekipmanları, depo, ambar gibi üstyapı yatırımlarını yapmakta,
dışarıdan işçi kiralamakta, pazarlama faaliyetlerini sürdürmekte ve gerekli altyapı
yatırımlarına da katkıda bulunmaktadır.
d) İsveç
İsveç‟teki Göteburg Limanı İskandinavya‟nın en büyük limanı olup limanın
işletilmesi 1985‟te yapılan bir yönetim sözleşmesi ile özel bir kuruluşa verilmiştir.
Bu kuruluş, liman sahası içerisinde yer alan tüm liman faaliyetlerini yürütmekte olup
Belediye tarafından denetlenmektedir.
e) Fransa
Fransa‟da kurumsal bir yapıya ve mali özerkliğe sahip altı adet otonom liman, devlet
kontrolü dışında olmakla birlikte devletin yetkilerini devralmış olan bölgesel özerk
birimler veya ticaret ve sanayi odaları tarafından işletilen iki yüzü aşkın değişik
yönetim tarzında liman ve devlet tekelinde on beş liman bulunmaktadır. Altyapı
maliyetlerinin büyük bir kısmı gene devlet tarafından karşılanmaktadır.
f) Almanya
Almanya‟da federal hükümet liman idaresiyle ilgilenmemekte, tüm liman
yönetimleri bölgesel idarenin sorumluluğunda bulunmaktadır. Bazı bölgesel idareler
limanları kendileri işletmekte bazıları da yönetim sözleşmesi ile özel sektöre
bırakmışlardır. HHLA konteyner terminali özelleştirilmiştir[17,70].
g) Diğer
1991 yılında denizcilik sektörünün yeniden yapılandırılmasından sonra Rusya,
Murmansk, Kaliningrad,St. Petersburg, Vostochny, Vladivostock, Arkhangel,
Novorossiysk gibi belli başlı liman tesislerini özelleştirme kapsamına aldı. Fakat
bununla birlikte katılımcı firmalar limanın geliştirilmesi ile ilgili mali açıdan sıkıntı
içine girdiler. Bu amaçla yalnızca Vostochny limanındaki konteyner tesisleri için
1995 yılında bir kira sözleşmesi yapıldı. Bölgedeki başka bir ülke olan
105
Romanya‟daki Köstence Limanı, hububat terminalinin inşası ve işletilmesi için 1997
yılında özel bir konsorsiyum kuruldu[59].
Tablo 4.9 : Liman Yapılarının Farklı Ülkelerdeki Yatırım Biçimleri[71]
PİLOTAJ /
RÖMORKAJ
LİMAN
ALTYAPISI
LİMAN
ÜSTYAPISI
Kamu/Özel
Özel
Özel
Venezuella
Özel
Özel
Özel
Şili
Özel
Kamu
Özel
Brezilya
Özel
Kamu / Özel
Özel
Meksika
Özel
Özel
Özel
Malta
Kamu
Özel
Özel
Singapur
Özel
Kamu
Özel
Malezya
Özel
Kamu / Özel
Özel
Hong Kong
Özel
Özel
Özel
Almanya
Kamu
Kamu
Özel
Hollanda
Kamu
Özel
Özel
İngiltere
Özel
Özel
Özel
Fransa
Kamu/Özel
Kamu/Özel
Özel
İsveç
Belçika
Özel
Kamu
Özel
Kamu
Özel
Özel
ÜLKE
Arjantin
LİMAN BAĞLANTISI
Çoğu liman otoritesi
liman sahası içinde
yeralan tüm ulaştırma
bağlantılarını
gerçekleştirmek
zorunda iken hinterlant
bağlantılarıçoğunlukla
devletin
sorumluluğundadır.
Demiryolu
bağlantılarıbazen
devlete(Belçika), bazen
liman otoritelerine
(Almanya) bazen de
yapılacak
imtiyazdüzenlemelerin
e(Arjantin) göre
yapılmaktadır.
Yukarıdaki tabloda görüleceği üzere liman alt ve üstyapılarının finansmanı
konusunda dünyada çok çeşitli uygulamalar mevcuttur. Özellikle Hollanda, Belçika
ve Almanya‟da olduğu gibi otonom belediye limancılık modeli, Güney Avrupa ve
Amerika‟daki tüm büyük limanların finansmanı ve kontrolünden sorumlu eyalet
liman idare modeli ve tüm maliyet ve yatırımların çoğunluğu kendisine ait özel liman
idare biçimlerini tanımlamak kolaylıkla mümkün olmaktadır. Fakat limanlardaki
verimlilik, idare ve sahiplik olguları bir arada incelendiğinde bazı yazarlar, her
zamanki alışılagelmiş sonuçlardan farklı olarak oldukça ilginç bulgular elde
edilebileceğini savunmuşlardır. Şöyle ki bazı istisnai durumlarda liman idaresi biçimi
ile verimliliği arasında her zaman doğrudan bir ilişki bulunmayabilmektedir. Örnek
olarak sıklıkla adlarından bahsedilen Singapur ve Hong Kong limanları verilebilir.
Bu iki liman da oldukça yüksek verimlilik oranlarıyla çalışmakta ve dünyada sayılı
limanlar arasında yer almalarına rağmen, birisi kamu diğeri de özel karakterlidir. Bu
yüzden yukarıda bahsi geçen hususlar üzerinde tartışmak her zaman mümkün olup,
bu tip tablo ve göstergeler dünyadaki limanların gerçek durumlarını tamamıyla
ortaya koymamaktadır. Yalnız gerçek olan şudur ki, tüm limanların şimdi ve
gelecekte meydana gelen değişikliklere karşı kayıtsız kalmayıp bir değişim süreci
içerisinde olduklarıdır.
106
5.
TÜRKİYE’DEKİ
MEVCUT
DURUM
İLE
UYGULANABİLECEK
YÖNETİM VE YAPILANDIRMA MODELİ
5.1. GİRİŞ
Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de uluslar arası ticaretin büyük bir bölümü
halen en ekonomik sistem olan denizyolu ile gerçekleştirilmektedir. Türk Boğazları
yolu ile Karadeniz‟e sahili olan ülkelere, dolayısıyla Orta Asya‟ya, Uzak Doğuya,
Doğu
Akdeniz‟deki
konumu
nedeniyle
Orta
Doğuya,
Kuzey
Afrika‟ya,
Cebelitarık‟la Atlantik‟e, Süveyş‟le Hint Okyanusu‟na, Uzak Doğuya açılan Türkiye,
kıtalar arsındaki jeopolitik konumuyla büyük bir ticaret güzergahının kalbi
durumundadır. Bugün Avrupa Ren-Tuna su yolu ile Karadeniz üzerinden Türk
Cumhuriyetleri ve Asya‟ya bağlanmış olup ayrıca Akdeniz‟den büyük konteyner
hatları geçmektedir. Böyle bir coğrafyada Türk Limanları, Karadeniz ve Akdeniz‟de
çok önemli avantajlara sahiptir[72].
Tarihe baktığımızda da, Osmanlı Devletinin denizciliğe ve deniz ticaretine ne derece
büyük önem verdiği ortaya çıkmaktadır. Osmanlı kuruluşundan başlayarak, tüm
ekonomik faaliyetleri ve bu arada deniz ticaretini de devletin sıkı denetimi altında
tutmasını öngören bir zihniyete sahipti. Devlet güçlendiği ve genişlediği ölçüde
ulaşabildiği tüm denizlerdeki ticareti denetimi altına almaya, doğu ve batı arasındaki
ticaret yollarını batılılara kapatmaya çalışıyordu. Zaman içinde Doğu ve Orta
Akdeniz, Ege, Karadeniz, Arabistan topraklarının ele geçirilmesinin ardından da
Kızıldeniz‟in Hint Okyanusuna kadar uzanan bölge büyük ölçüde Osmanlı
donanması tarafından denetim altına alınmıştı. Özellikle Akdeniz‟deki deniz ticareti
Osmanlıyla dostluk içinde bulunan az sayıdaki Avrupa devletinin tüccarına tanınmış
bir imtiyaz görünümündeydi. Karadeniz ise uzun yıllar boyunca tüm yabancı gemiler
için yasak bölge olarak kaldı. Bu sistem içinde gerek yerli gerekse batılı tüccarlar
için geçerli önemli kısıtlamalar vardı. İşte bu sistem içinde liman ve iskeleler
yaşamsal bir öneme sahipti. Çünkü hem iç hem de dış ticaretin en kolay
denetlenebildiği noktalar limanlardı. Fakat buralarda gerçekleştirilen bir takım
107
uygulamalar bir yandan liman bürokrasisine gayri meşru bir güç ve kazanç
sağlarken, ekonominin kuralları kendi mantığı içinde işlemeye başlıyor, ithali ve
ihracı yasak mallar denetimden uzak noktalarda gemilere yüklenip tahliyesi yapılarak
el değiştiriyordu. Böylece koyduğu ağır ve ekonomik anlayıştan uzak kuralların
bedelini ağır ödeyen Osmanlı hükümeti denetimi sağlayamazken mali açıdan da
büyük kayıplara uğruyordu. Bu durum uzun yıllar devam ederek zaman içinde batılı
ülkelere verilen kapitülasyonlar ile kısıtlamalar büyük ölçüde kalkarken, bu olanağa
sahip olmayan yerli tüccarlar ülke içinde devam eden kısıtlama, iç gümrük ve tekel
uygulamaları karşısında büyük bir gelişme gösteremiyordu. Daha sonrasında
yabancılarla yapılan birtakım ticaret anlaşmaları ile Osmanlı batıya neredeyse tam
olarak teslim hale geldi ve 1880‟lerin başlarından itibaren ekonominin denetimi
büyük ölçüde yabancıların eline geçti
Kurtuluş Savaşının ardından, yeni doğan Türk devletinin önderliğini yapan kişiler
geçmiş yıllarda yapılan hataların ışığında ulusal ekonomiyi canlandırmak için milli
bir tüccar kitlesi oluşturma gayreti içine girdiler. Ticaretin ve ekonominin
millileştirilmesi noktasındaki kabotaj hakkı ulusal egemenliğin vazgeçilmez
unsurlarından biri olarak ele alındı ve 19 nisan 1926 tarihinde çıkartılan yasayla Türk
Limanları arasındaki deniz taşımacılığı yabancı bayraklı gemilere yasaklandı. Yeni
kurulan devletin içinde bulunduğu mali sıkıntılar, özel sektörün de sermaye
birikimine sahip olmaması, ekonomik bağımsızlığın korunması yolunda özel
teşebbüs tarafından gerçekleştirilebilecek bir çok yatırımın kamu eliyle yapılmasını
zorunlu kılıyordu. Bu alanlardan biri de kuşkusuz denizcilik sektörüydü. İkinci
Dünya savaşının başlamasıyla bu çabalar büyük ölçüde sekteye uğradı.
Savaş
sonrasında da uzun dönem değişikliklerin yaşanmadığı sektörde devlet Denizcilik
Bankası vasıtasıyla mal ve yolcu taşımacılığını yürütmeye, liman ve diğer tesisleri
inşa ederek işletmeye çalışıyordu.
Sanayileşme atılımlarının ilk sonuçlarının alınmaya başlandığı 1970‟li yıllarda
ekonominin genelinde bazı önemli gelişmeler yaşanıyordu. Artık özel sektör yaptığı
yatırımlarla birçok alanda devletle rekabete girmeye başlıyordu. Artan üretim ve
ticaret hacmi daha çok gemi ve liman ihtiyacını gündeme getiriyordu. İşte bu yıllarda
ilk kez yalnızca sahibi olan kişi ya da kuruluşlara hizmet veren limanlar inşa
edilemeye başlandı. Yeni kurulan fabrika ve sanayiler bulundukları bölgede ithalat
ve ihracat konusunda yükleme, boşaltma ve depolama ihtiyaçlarını kendi işlettikleri
108
limanlarla karşılamayı, devlet tarafından işletilen mevcut limanlar karşısında daha
hızlı, güvenli ve ucuz bir alternatif sunuyorlardı. Başlangıçta yalnızca bağlı olduğu
firmaya hizmet verme sınırlaması 1989 sonlarında dönemin bakanlar kurulunun
aldığı bir kararla kaldırıldı. Artık bu limanlar devlete bir pay ödemek koşuluyla
üçüncü kişilere de hizmet vermeye başlamış oldular. Ancak gerçek anlamda liman
işletmeciliği izninin verilmesi için birkaç yıl daha geçmesi gerekti. İlk kez Turgut
Özal‟ın Başbakanlığı döneminde sağlanan destek sonucu, ilk özel liman tesisi olan
Gemlik/Gemport 1992 yılında faaliyete geçti. Gemport‟un ardından hizmete giren
Altaş Ambarlı Tesisleri ise bu alanda ikinci sırayı almıştır. Bugün değişik tür ve
büyüklükte özel sektörce işletilen limanların sayısı elliye aşmış bulunmaktadır. Bu
limanların bugüne kadar göstermiş olduğu performans dikkate alınacak olursa özel
sektörün bu alanda ekonomik anlamda başarılı olduğu söylenebilir.
1980‟lerden itibaren izlenmeye başlanan ekonominin dışa açılması ve devletin
payının küçültülmesi politikasının limanlar konusundaki uygulamaları yalnızca özel
liman inşa ve işletmeciliğinin teşvik edilmesiyle kalmayıp, işletmesi kamu
kuruluşlarının elinde bulunan limanların özelleştirilmesi biçiminde de gündeme
geldi. Bu konuda özel sektör içinde ilk adım 1993 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Genel Kurulunun “kamuya ait limanların özelleştirilme kapsamı içine
alınması konusunun incelenmesi görevini İstanbul DTO‟ya vermesiyle atılmış oldu.
Bunun üzerine başlatılan araştırmada önce mevcut limanlar ayrıntılı biçimde
incelenerek, ardından konuyla ilgili tüm kurum ve kişilerle bir dizi görüşmeler
yapılarak elde edilen sonuçlar bir rapor halinde TOBB‟ye sunuldu. Bu rapordaki ilk
saptama TDİ ve TCDD gibi işletmelere bağlı limanlarda istihdamın ihtiyaç
duyulanın çok üstünde olması, gelişen teknolojiye ve taşıma şekillerine zamanında
ayak uyduramaması, devletin etkisi ve benzeri nedenlerle limanların verimli bir
şekilde işletilemediği vurgulanmakta ve özelleştirmenin bir ihtiyaç olduğu
belirtilmektedir[70].
Bölgesinde önemli derecede politik, ekonomik ve askeri gücü bulunan Türkiye‟nin
gücünü koruması ve geliştirmesi için en mühim unsurlardan birisi çevre denizlere
egemenliğini yayması ile mümkün olacaktır. Bu açıdan bakıldığında Doğu
Akdeniz‟e egemen olmanın önemi kolayca kavranabilecektir. Ortadoğu ve
Kafkasların önemli yer altı kaynakları olan petrol ve doğal gazın, Avrupa ve dünyaya
dağıtılmasında önemli roller üstleneceği de göz önüne alındığında Türkiye‟nin Doğu
109
Akdeniz‟e egemenliğini yaymasının önemi daha da artmaktadır. Eğer Ülkemiz
jeopolitik konumunun getirdiği avantajları iyi değerlendiremezse Avrupa-AsyaOrtadoğu üçgenindeki ticaret hareketinde komşu ülkeler tarafından desteklenen bir
ülke konumunu gelecekte de sürdürme ihtimali oldukça yüksektir. Bunu
değiştirebilmek amacıyla altyapı, işletmecilik konuları bakımından gerekli reformlar
yapılarak ve uygun dış politikalar geliştirerek Türkiye‟yi bölgede ana hatların uğrak
noktası ve transit trafiğin geçiş koridoru olma noktasına taşımak en önemli amaç
olmalıdır.
5.2. LİMANLARIN BÖLGESEL DEĞERLENDİRMESİ
Türkiye‟deki ulaştırma sistemlerine baktığımızda, genel olarak son elli yılda
ulaştırma talebinin önemli derecede artış gösterdiği görülmektedir. 1950 yılından bu
yana ulaştırma talebi, yolcu-km ve ton-km bazında toplamda yıllık yaklaşık %8‟lik
bir artış göstermiştir. Bu artış yıllık bazda karayolları için %7,6, demiryolu için %2,
havayolu için %16 ve denizyolu için %5 olarak gerçekleşmiştir. 1950 yılında
ulaştırma sektöründe karayolunun %37, demiryolunun %55 ve denizyolunun %22
pay aldığı; 2000 yılına geldiğimizde bu oranların karayolunda %93, demiryolunda
%4 ve deniz yolunda ise %2 olarak gerçekleştiği görülmektedir[73]. Buna karşılık
aşağıdaki tablolarda görüleceği üzere, yük taşımacılığı konusunda denizyolu
ulaştırma sistemi, dolayısıyla ticarete konu olan malların ekonomiye giriş çıkış
yaptığı üsler olarak ifade edilebilecek olan limanlarımızın etkin kullanımı karşımıza
tek ve en ekonomik seçenek olarak çıkmaktadır[16].
Tablo 5.1: Türkiye'nin Dış Ticaret Taşımalarının Ulaştırma Türlerine Göre Dağılımı(%)
YIL DENİZYOLU DEMİRYOLU
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
92,1
91,1
84,8
85,5
88,1
88,9
88,6
87
87,3
87,6
KARAYOLU
0,5
0,8
0,3
0,3
0,6
0,5
0,5
0,6
0,7
0,8
7,2
7,7
11,4
12,5
9,1
8,7
8,6
10,6
9,7
10,5
110
HAVAYOLU DİĞER
0,2
0,2
0,8
0,4
0,3
0,2
0,2
0,2
0,2
0,1
0
0,2
2,7
1,3
2
1,8
2,1
1,6
2,1
1
100.000.000
90.000.000
80.000.000
70.000.000
60.000.000
50.000.000
40.000.000
30.000.000
20.000.000
10.000.000
0
DENİZYOLU
DEMİRYOLU
KARAYOLU
HAVAYOLU
DİĞER
İHRACAT
41.476.801
553.917
9.448.608
99.706
24.091
İTHALAT
98.673.637
778.425
7.344.689
79.410
1.542.587
Şekil 5.1 : Türkiye 2003 Yılı İthalat/İhracat Taşımaları
Tablo 5.2 : Türk Limanlarında Yapılan Yükleme-Tahliye Faaliyetleri(ton)
TAŞIMA CİNSİ
1999
2000
7.501.788
8.516.593
25.421.479
TOPLAM
T.C GEMİSİ
İTHALAT YAB.GEMİ
TOPLAM
YÜKLEME
TRANSİT TAHLİYE
TOPLAM
YÜKLEME
TOPLAM TAHLİYE
T.C.
GEMİSİ
İHRACAT YAB. GEMİ
TOPLAM
2001
2002
2003
10.022.452
9.527.317
9.798.081
23.774.508
30.611.304
23.592.922
31.678.720
32.923.267
32.291.101
40.633.756
33.120.239
41.476.801
24.290.639
27.565.778
25.174.302
28.072.237
29.946.962
53.687.514
58.391.177
47.606.300
47.547.768
68.726.675
77.978.153
85.956.955
72.780.602
75.620.005
98.673.637
20.835.816
30.761.285
28.718.044
23.435.730
28.807
8.721
5.700
20.864.623
30.770.006
28.723.744
23.435.730
71.188.058
79.532.596
82.999.420
56.555.969
98.673.637
99.235.976 106.813.271
85.420.080
75.620.005
41.476.801
-
-
170.424.034 186.345.867 168.419.500 132.175.974 140.150.438
a) Karadeniz
Hopa, Rize, Trabzon, Giresun ve Samsun limanları bölgede yer alan büyük
limanlardan olmasına rağmen, sahip oldukları birtakım eksikliklerden ve genelde
yöresel hizmet sunduklarından dolayı kapasiteleri altında çalışmaktadırlar. Ancak
Karadeniz‟e kıyısı olan ülkeler ve Türk Cumhuriyetleri ile yürütülen ekonomik
ilişkiler ve özelleştirilen limanların bünyesinde barındırdığı potansiyel nedeniyle bu
bölgede önemli gelişmeler beklenmektedir. Özellikle KEİB ülkeleri ile yapılan ve
111
aşağıdaki tablolarda görüleceği üzere ticaret hacmindeki büyüklük ve geçmiş yıllara
göre bu değerin artıyor olması, bölgemizde yer alan limanlarımız açısından olumlu
bir gelişme göstermektedir. Ayrıca hem Türkiye hem de Orta Doğu ülkeleri ile
Rusya ve Ukrayna arasındaki Ro-Ro taşımacılığı da bu konuda kayda değer bir önem
oluşturmaktadır. Aşağıda Karadeniz Bölgesi sahil şeridi Denizcili Müsteşarlığı bölge
müdürlükleri kapsamında yer alan bazı önemli liman ve iskele yapılarının özellikleri
ile fonksiyonlarının yönetsel sınıflandırılması yer almaktadır[23]. Buradan açık bir
şekilde görüleceği üzere, bölgede özelleştirilen TDİ limanları açısından bir
tekelleşme oluşumu dikkat çekicidir.
Tablo 5.3: 2003 yılı KEİB Ülkeleri Dış Ticaret Taşımaları(ton)[16]
KEİB ÜLKELERİ
ARNAVUTLUK
AZERBEYCAN
BULGARİSTAN
ERMENİSTAN
GÜRCİSTAN
MOLDOVA
ROMANYA
RUSYA
UKRAYNA
YUNANİSTAN
TOPLAM
TOPLAM DIŞ
TİCARET
İHRACAT
İTHALAT
215.799
297.532
1.544.464
1.594.610
34.427
3.594.610
21.042.591
7.433.509
1.627.875
37.372.219
209.265
36.268
155.120
157.641
14.113
294.859
957.437
635.752
1.158.385
3.618.840
6.534
261.264
1.389.344
1.436.969
20.314
3.286.553
20.085.154
6.797.757
469.490
33.753.379
YUNANİSTAN
4%
UKRAYNA
20%
DİĞER BUGARİSTAN
4%
GÜRCİSTAN
1%
ROMANYA
4%
10%
RUSYA
57%
Şekil 5.2 : 2003 yılı KEİB Ülkeleri ile Denizyolu Taşıma Yüzdeleri[16]
112
Tablo 5.4 : Samsun Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel
Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
Fatsa Belediye Başkanlığı
438
Ünye Belediye İskelesi Ünye Belediye Başkanlığı
149
Fatsa Belediye
Rıhtım/İskelesi
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
1.241.000
4.000
Ünye Limanı
Ünye Belediye Başkanlığı
150
365.000
-
Ordu
Çakıroğlu Ordu Liman İşl.
A.Ş.
269.00
865
1,3
Sinop
Çakıroğlu Sinop Liman İşl.
A.Ş.
197.20
-
400
Samsun Azot İskelesi
Samsun Gübre Sanayi A.Ş
617
715.400
-
Gerze İskelesi
Gerze Belediye Başkanlığı
150
146.000
-
Ayancık Belediye
İskelesi
Ayancık Belediye
Başkanlığı
119
146.000
-
İnebolu Limanı
İnebolu Belediyesi
1.188
766.500
-
Amasra Limanı
Amasra Belediyesi
154
419.750
-
Bartın Limanı
Bartın Belediyesi
220
511.000
18.000
Tablo 5.5 : Trabzon Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel
Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
Akçaabat İskelesi
Akçaabat Belediye
Başkanlığı
150
109.500
-
Vakfıkebir İskelesi
Vakfıkebir Belediye
Başkanlığı
238
146.000
-
Görele Belediyesi
Rıhtım ve İskelesi
Görele Belediye
Başkanlığı
173
146.000
-
Hopa Belediye İskelesi
Hopa Belediye
Başkanlığı
167
182.500
500
Hopa Limanı
Park Denizcilik ve
Hopa Liman İşl. A.Ş.
1.066
3.020.000
19.020
Giresun Limanı
Çakıroğlu Giresun
Liman İşl. A.Ş.
738
1.400.000
2325
Bulancak Belediye
İskelesi
Bulancak Belediye
Başkanlığı
262
182.500
-
Ünye Çimento Çayeli
Limanı
Ünye Çimento
60
91.250
-
Sürmene İskelesi
Sürmene Belediye
Başkanlığı
90
-
-
Rize Limanı
Riport Rize Liman
İşletmesi A.Ş.
1.000
2.500.000
-
113
b) Marmara
Türkiye ticaret hacminin büyük bir kısmı burada faaliyet gösteren sanayi ve
dolayısıyla limanlar vasıtasıyla gerçekleştirilmekte olup bu bölgedeki yük trafiği
özellikle konteyner trafiği her yıl artış göstermektedir. İstatistikler incelenecek olursa
her üç yılda bir bölge konteyner trafiğinin iki kat arttığı kolayca fark edilebilecektir.
Bu bakımdan genel olarak Marmara Bölgesinde liman sıkışıklığı gündemdedir.
Bölgenin en büyük ve modern limanı olan Haydarpaşa limanının şehir içinde kalması
ve genişleme olanağının neredeyse mümkün olmaması, Türkiye‟nin ve bölgenin en
büyük özel liman kompleksi durumunda olan Ambarlı Liman tesislerinin de şu anki
durumu itibari ile bir sıkışıklık yaşıyor olması, bölgede sanayi faaliyetlerinin gittikçe
yoğunlaşması sebebiyle Marmara kıyılarında yeni liman tesisleri inşası ve
mevcutların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan gerek Haydarpaşa Limanının
yükünü hafifletmek gerekse bölge trafiğini rahatlatmak için Derince Limanında bir
konteyner terminali inşa edilmesi programa alınarak DLH tarafından ihale edilmiş,
ayrıca Kuzey Marmara‟da bir liman yapımı öngörülmüştür. Aşağıda Marmara
Bölgesi sahil şeridi Denizcilik Müsteşarlığı bölge müdürlükleri kapsamında yer alan
bazı önemli liman ve iskele yapılarının özellikleri ile fonksiyonlarının yönetsel
sınıflandırılması yer almaktadır[23].
Tablo 5.6 : İstanbul Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel Sektöre ait Bazı
Liman/İskele ve Rıhtımlar
RIHTIM
YILLIK
UZUNLUĞU
ELLEÇLEME
(m)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
Çolakoğlu
Çolakoğlu Metalurji A.Ş.
1.078
2.200.000
22.000
Nuh Çimento
Nuh Çimento San. A.Ş.
314
-
3.970
Aksa
Aksa Akrilik Kimya San.A.Ş.
306
1.095 000
-
Kızılkaya
İstanbul Demir Çelik Fab.
A.Ş.
475
1.250.000
11.000
Alemdar
Alemdar Diliskelesi Liman
İşl.A.Ş.
700
3.000.000
33.000
Solventaş
Solventaş Teknik Depolama
A.Ş.
-
430.000
500
İgsaş
İstanbul Gübre Sanayi A.Ş.
579
817.600
-
Poliport
Poliport Kimya San.Tic.A.Ş.
358
1.250.000
36.877
İzmit Diler Demir
Çelik A.Ş.
Ok Denizcilik Tic. A.Ş.
448
1.000.000
25.570
Yarımca Belediye
Rıhtımı
Yarımca Belediyesi
344
912.500
5.000
114
DEPOLAMA
ALANI(m2)
Tablo 5.6 (Devam) : İstanbul Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel
Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
İzmit Petkim İskele
ve Rıhtımı
Petkim Petro Kimya A.Ş.
2.200
547.500
40.000
İzmit Tüpraş İskele
ve Rıhtımı
Türkiye Petrol Raf. İzmit Raf. Md.lüğü
1511 (8 adet)
58.765.000
-
İzmit Petrolofisi
İskelesi
Petrol Ofisi A.Ş.
150
2.555.000
-
Mardaş
Mardaş Marmara Deniz İşl.liği A.Ş.
823
3.650.000
46.000
Kumport
Kumport Liman Isletmesi San. Tic. A.S.
2.380
8.000.000
Marport
ARKAS
2450
1.150.000 TEU
15.810
Akport
Tekirdağ Akport Lim. İşl. A.Ş.
1,014.00
2.900.000
361
TMO İskelesi
TMO Gn. Md.lüğü Tekirdağ Şb.Md.lüğü
620
2.600.000
70.000
Erdemir Limanı
Ereğli Demir ve Çelik Fab. T.A.Ş.
1.345
10.000.000
5.100
Kdz.Ereğli Eski
Liman
Türkiye Taş Kömürleri Kurumu
625
1.825.000
23.500
Zonguldak Limanı
Türkiye Taşkömürü Kurumu Gn. Md.
1.000
3.248.500
33.854
M. Ereğli Botaş LNG
Term. İskelesi
Botaş Boru Hatları İle Petrol Taş. A.Ş.
1.900
54.750.000
750.000
Tablo 5.7 : Çanakkale Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel Sektöre ait
Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
YILLIK
ELLEÇLEME
KAPASİTESİ(ton)
DEPOLAMA
ALANI(m2)
Akçansa İskelesi
Akçansa Çimento
A.Ş.
459
3.102.500
1.000
Karabiga Limanı
Karabiga Belediye
Başkanlığı
405
-
10.000
Ayvalık motor
İskelesi
Ayvalık Belediye
Başkanlığı
25
127.750
-
Bagfaş İskelesi
Bandırma Gübre
Fabrikası A.Ş.
100
400.000
-
Akçay İskelesi
Edremit Belediye
Başkanlığı
60
730.000
34.000
Mudanya Bel-Şehir Mudanya Belediye
İskelesi
Başkanlığı
184
2.000.000
-
Gemlik Belediye
Başkanlığı
164
1.200.000
-
Gemlik BP İskelesi BP Petrolleri A.Ş.
55
-
-
Gemlik Belediye
İskelesi
Gemport Limanı
Gemport A.Ş.
839
2.800.000
142.000
Gemlik Borusan
İskelesi
Boru Nakliyat
T.A.Ş.
165
-
5.500
115
c) Ege
Bölgenin tek ve en önemli limanı olan İzmir Limanı, Batı Anadolu hinterlandının tek
çıkış kapısı olup yaklaşık 5 milyon ton/yıl yük elleçleme kapasitesine sahiptir. Bölge
içerisinde yer alan sanayileşmenin getirdiği yoğunluk ve artan transit trafiği varolan
liman sıkışıklığına ilaveten bir yük oluşturmakta ve yeni liman tesislerine olan
ihtiyacı artırmaktadır. Bu bakımdan Yüksek Planlama Kurulunun 1999 yılında aldığı
karar ile İzmir limanının geliştirilmesi öngörülmüş ve hazırlanan plan-proje uyarınca
yetkili kılınan DLH İnşaat Genel Müdürlüğü kanalı ile “İzmir Limanı Tarama ve
Tevsii İnşaatı” adı altında YİD modeli ile ihaleye çıkılmış ancak yeterli teklif
alınamamasından dolayı bu çalışmalar askıya alınmıştır. Ayrıca İzmir-Çandarlı
Körfezinde yapımı uygun bulunan bir limanla ilgili gerekli çalışmalar yürütülmekte
olup Çiğli havzasında İzmir Limanına destek bir ticari limanın yapılaması da
gündemdedir. Tüm bu çalışmaların gerçekleşmesi durumunda Ege bölgesinin liman
talebi büyük ölçüde karşılanmış olacak ve üçüncü kuşak konteyner gemi trafiği için
bir zemin oluşturacaktır. Aşağıda Ege Bölgesi sahil şeridi Denizcilik Müsteşarlığı
bölge müdürlükleri kapsamında yer alan bazı önemli liman ve iskele yapılarının
özellikleri ile fonksiyonlarının yönetsel sınıflandırılması yer almaktadır[23].
Tablo 5.8 : İzmir Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren Kamu ve Özel Sektöre ait Bazı
Liman/İskele ve Rıhtımlar
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
Petkim Limanı
Petkim Petro
Kimya A.Ş.
1.093
-
210.000
Ege Gübre İskelesi
Ege Gübre A.Ş.
123
1.020.000
30.000
Nemtaş İskelesi
Nemrut Liman
İşletmeleri A.Ş.
250
1.200.000
112.000
Limaş İskelesi
Limaş Liman
İşletmeleri A.Ş.
154
730.000
10.000
Çukurova İskelesi
Çukurova Liman
İşletmeleri A.Ş.
371
1.460.000
23.000
Habaş İskelesi
Habaş Sınai Gazlar
A.Ş.
250
1.100.000
55.000
Petrol Ofisi İskelesi
Petrol Ofisi Bölge
Müdürlüğü
37
-
-
Çeşme Belediye
İskelesi
Çeşme Belediye
Başkanlığı
88
-
-
Fethiye Belediye
İskelesi
Fethiye Belediye
Başkanlığı
194
1.095.000
-
116
d) Akdeniz
Bölgenin en büyük ve ana liman olma kapasitesi bakımından en önemli limanları
durumunda olan İskenderun ve Mersin limanları Ortadoğu ülkelerinin transit
taşımalarında geçmiş yıllarda büyük roller üstlenmişlerdir.. fakat ortadoğuda
süregelen siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar bu limanlardaki trafiğin azalmasına
sebep olmuştur. Buna karşılık doğu Akdeniz üzerinden ana konteyner taşımacılık
hatları geçiyor olması ve GAP projesi dahilinde gelişecek sanayi ve elde edilen
ürünler açısından bu limanlar önemli derecede büyük bir potansiyele sahiptir.
Aşağıda Akdeniz Bölgesi sahil şeridi Denizcilik Müsteşarlığı bölge müdürlükleri
kapsamında yer alan bazı önemli liman ve iskele yapılarının özellikleri ile
fonksiyonlarının yönetsel sınıflandırılması yer almaktadır[23].
Tablo 5.9 : Antalya Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren
Kamu ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
Antalya Limanı
Ortadoğu Antalya
Liman İşl.A.Ş.
1143
3.000.000
13.600
Alanya İskelesi
Alidaş Alanya
Liman İşl.
Denizcilik Tur. Tic.
Ve San. A.Ş.
239
-
-
Finike Belediye
İskelesi
Setur Marina
50
146.000
2.000
Kaş Belediye Rıhtımı
Kaş Belediye
Başkanlığı
516
-
-
Kalkan Rıhtımı
Kalkan Belediye
Başkanlığı
395
-
-
Tablo 5.10 : Mersin Bölge Müdürlüğü Sınırlarında Faaliyet Gösteren
Kamu ve Özel Sektöre ait Bazı Liman/İskele ve Rıhtımlar
YILLIK
DEPOLAMA
ELLEÇLEME
ALANI(m2)
KAPASİTESİ(ton)
LİMAN/RIHTIM/
İSKELE
İŞLETİCİ
RIHTIM
UZUNLUĞU(m)
İsdemir Limanı
Demir Çelik Fab.
A.Ş. Genel Md.
1.395
21.900.000
90.000
813
27.922.500
23.000
Sarıseki Süper Fosfat
Sarıseki Gübre Fab.
İskelesi
O. Ekinci Demir
Çelik Limanı
Ekinciler Demir
Çelik Fab. A.Ş.
850
1.822.500
8.450
Taşucu Seka Limanı
Seka Akdeniz
İşletme Müdürlüğü
606
511.000
219.000
Taşucu Belediye
İskelesi
Taşucu Belediyesi
163
803.000
-
Toros Gübre Fabrika
İskelesi
Toros Gübre ve
Kimya San.End.
A.Ş.
2.850
23.068.000
183.000
Botaş Dörtyol
İskelesi
Botaş A.Ş.
1.320
3.832.500
160.000
117
5.3. TÜRKİYE’DE LİMAN ÖZELLEŞTİRMESİ VE UYGULAMALARI
Genel olarak özelleştirmenin amacı, devletin temel görevleri olan adalet ve
güvenliğin
sağlanması
yüklenilemeyecek
yolundaki
altyapı
harcamalar
yatırımlarına
ile
özel
yönelmesi,
sektör
ekonominin
tarafından
ise
pazar
mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi olmalıdır. Özelleştirme ile devletin
ekonomideki ticari ve işletmecilik faaliyetlerinin en aza indirilmesi veya tamamen
ortadan
kaldırılması
hedeflenirken,
rekabete
dayalı
piyasa
ekonomisinin
oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki finansman yükünün azaltılması, sermaye
piyasasının geliştirilmesi ve atıl kapasitenin ekonomiye kazandırılması, bu yolla elde
edilecek kaynakların altyapı yatırımlarına yönlendirilebilmesi ile mümkün olacaktır.
Öte yandan borsa ve sermaye piyasalarını geliştirmeden Türkiye‟de sağlıklı bir
ekonomik gelişmeden bahsetmek mümkün değildir. Şirketlerin yalnızca bankacılık
sektörüne bağlı olmadan hisse senedi, tahvil veya bono ihracı yoluyla kaynak temin
edebilmeleri ve bu kaynak maliyeti ile enflasyon arasında sağlıklı bir ilişkinin
olabilmesi için, sermaye piyasalarının geliştirilmesi gerekir. Sermaye piyasasının
gelişimi ise, tasarrufların daha büyük bir kısmının mali piyasalara yönlendirilmesi ve
bu suretle oluşan fonların sermaye piyasasına akışına imkan verecek bir ekonomik
yapının oluşturulması ile mümkündür. Bu açıdan değerlendirildiğinde özelleştirme
uygulamaları ile, bir yandan mali piyasalara ve dolayısıyla sermaye piyasalarına
yönelmeyen yerli ve yabancı tasarrufları bu piyasalara yönlendirerek yeni kaynaklar
yaratılması, diğer yandan da kamu kesiminin fonlar üzerindeki talebi nedeniyle
sıkışan mali piyasa üzerindeki olumsuz baskının engellenmesi hedeflenmektedir.
Aşağıda Türkiye‟de kullanılan başlıca özelleştirme yöntemlerinin özet bir tablosu yer
almaktadır[74]:
118
Şekil 5.3 : Türkiye‟de Kullanılan Özelleştirme Yöntemleri
5.3.1. Türkiye’de Limanların Özelleştirilmesinin Altında Yatan Sebepler
a) Yönetim ,Teknoloji ve Mali Bakımından
Türkiye‟nin dış ticaret hacminin gelişmesinde limanların verimli çalıştırılmasının
büyük önem taşıdığı düşünülecek olursa, devlet eliyle işletilen limanların, özellikle
TCDD limanlarının ekonominin ve ticaretin gereği olan faktörler dikkate alınmadan
işletildiği, yönetimde profesyonel kadrolardan çok politik kadrolar bulunduğu, eski
araç ve yük donanımları ile gelişen teknoloji ve yük sistemlerine ayak
uydurulamadığı, yanaşma yerleri, rıhtımlar, rıhtım boyları ve derinliklerinin yetersiz
olduğu,
özerkliğin
olmadığı,
yoğun
bürokrasi
uygulamalarının
olduğu,
potansiyellerinin altında bir katma değer oluşturdukları, uzun vadeli ve istikrarlı bir
ulusal ve uluslararası liman politikasının olmadığı, liman devleti kontrol
mekanizmasının yetersiz olduğu, finansman ihtiyacının olduğu, liman hizmetlerinin
etkin ve verimli olmadığı, etkin pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin olmadığı,
düzenli bir bilgi akışını sağlayacak Elektronik Veri Aktarımı (EDI) Sisteminin
olmadığı, kapıdan kapıya taşımacılık sisteminin yetersiz olduğu ve kapasite kullanım
oranlarının düşük olduğu görülmektedir. Liman yatırımları süratle karar alınması ve
119
uygulamaya konulması gereken yatırımlar olup, devlet limanlarında uygulana gelen
bürokratik işlemlerin yoğunluğu karar alma mekanizmasının yavaş işlemesine sebep
olmaktadır. Limanlardan elde edilen hasılat, devletin zarar eden diğer işletmelerine
aktarıldığından oluşan gelirler limana dönmemekte ve yatırım için yeterli kaynak
oluşturulamamaktadır.
b) İşgücü Bakımından
Birçok limanımızda, özellikle kamu limanlarında aşırı istihdama rağmen iş verimi
oldukça düşük olup aynı zamanda hizmete göre kalifiye ve eğitimli çalışan
bulunmamaktadır.. İşçilerin ruh hali, çalışma denetimi olup olmaması gibi çok basit
faktörler çok ciddi gecikmelere yol açabilmektedir ve pek çok liman hizmeti
acentelerin büyük gayret ve ekstra masrafları ile alınabilmektedir.
Modern liman işletmelerinde çekirdek kadro çok dar tutulmakta, yoğun işler
müteahhit eliyle ya da iş süresine bağlı geçici işçi çalıştırılarak yapılmaktadır.
Türkiye‟de devlet tarafından işletilen limanlarda bu konuda bir karmaşa olup, boş
işçilik maliyetlerinin yüksek tutarda olması ve işçi sendikalarının oluşturduğu baskı
nedeniyle devlet limanlarındaki işçilik maliyetleri yüksek oranda gerçekleşmektedir.
Oysaki limancılık hizmet yoğun bir sektör olduğundan bu tür maliyetlerin %25-30
civarında gerçekleşmesi temel unsurdur[58].
c) Tarifeler Bakımından
Devlet limanlarında belirli bir tarife uygulama politikasının olmamasından ötürü
liman pazarlaması ve dolayısıyla rekabetin gelişmesi mümkün olamamaktadır.
Dışişleri bakanlığı tarafından yapılan “Ulaştırmanın dış ticaretimizdeki lojistik
önemi” başlıklı araştırmada da liman ücretlerimizin yüksekliği teyit edilmiş, Türk
limanlarının tüm Avrupa ve Akdeniz içinde Karadeniz limanları ile birlikte en pahalı
limanlar olduğu belirtilmiştir. Buna karşılık da tüm Türk limanlarının liman
masraflarının yüksek olduğunu savunmak hatalı olup her liman, kendi sunduğu
hizmete ve içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirilmelidir. Bu konuda örneğin
Kuzey Avrupa limanlarındaki rekabet ve hizmet şartları bizimkilerden çok farklı
olduğundan buralarda uygulana gelen ücretlerin bizim limanlarımız için bir ölçü
olarak alınması hatalı olabilir.. Bu bölge içerisinde ülkeler iç içe geçmiş olup aynı
hinterlanda hizmet veren birçok terminal vardır ve bunlar birbirleri ile kıyasıya
mücadele etmek zorundadır. Liman tüzük, yönetmelik ve talimatlarına göre
120
gemilerden römorkaj, pilotaj ile katı ve sıvı atık alımda GT‟a dayalı masraf
uygulaması limanlar için çok kolay uygulanan ve nispeten şeffaf bir uygulama
olmakla
birlikte
bazı
önemli
haksızlıkları
beraberinde
getirmektedir.
Verilmeyen/istenmeyen hizmet için ücret alınması uygulaması -atık alım hizmetleri
gibi bazı istisnalar hariç- ayakbastı ücreti gibi, hiçbir hizmet vermeden alınan
ücretler tekrar gözden geçirilebilir[58].
5.3.2. Limanların Özelleştirilmesindeki Kanuni Düzenlemeler
Kamu kaynaklarının ve mevcut kapasitelerinin etkin bir şekilde kullanılması,
verimliliğin artırılması, giderek genişleyen hizmet sektöründe kamunun mali ve idari
yükünün azaltılması amacıyla özelleştirilmeler, 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı
özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı karar ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair 02.05.1995 tarih ve 4105 sayılı kanun
hükümleriyle düzenlenmiş olup, bu kapsamda kamu limanlarının özelleştirilmesi
işlemi özelleştirme İdaresi Başkanlığı sorumluluğuna verilmiştir. Söz konusu
düzenlemeyle,
yapılamayacağı
limanlar
ve
hakkında
limanların
mülkiyetin
mülkiyetin
devri
devri
suretiyle
özelleştirme
dışındaki
yöntemlerle
özelleştirilmelerinden Türk uyruklu gerçek ve tüzel kişilerin yararlanabileceği, bu
haktan yararlanabilecek şirketin Türk Ticaret siciline tescil edilmiş olup, yabancı
sermaye payının %49‟u geçmemesi, idare ve temsil etmeye yetkili olanların
çoğunluğunun Türk vatandaşı olması ve şirket ana sözleşmesine göre oy
çoğunluğunun Türk vatandaşlarında bulunması zorunluluğu getirilmiştir.
5.3.3. Yapılan Liman Özelleştirmeleri
a) TDİ Liman Özelleştirilmeleri
TDİ tarafından limanda verilen barınma, yükleme, boşaltma, kılavuzluk, römorkaj,
palamar, gemilere su verme, atık alma, yolcu salonu işletmeciliği ve bakım, onarım,
vb. diğer hizmetlerin yerine getirilebilmesi amacıyla; limanda TDİ‟nin kullanımında
olan devlete ait tüm taşınmazlar ile TDİ‟nin mülkiyetinde bulunan diğer taşınmazlar
ve bunların altyapı ve üstyapı tesisleri ile varsa bu belirtilen taşınmazlardan limanda
TDİ tarafından kiraya verilmiş tesis ve gümrüksüz mağazaların, işletme hakkı süresi
içerisinde işletici tarafından inşa edilerek kullanılacak veya kiraya verilebilecek açık
ve kapalı alanların, 30 yıl süreyle işleticiye işletme hakkı verilmesi yöntemiyle
121
özelleştirilmesine karar verilmiştir. Limanların işletme hakkı bedeline, liman
envanterinde kayıtlı makine, ekipman, teçhizat ve bunların sözleşme tarihindeki
yedek parçaları ile limanda pilotaj, romörkaj ve barınma hizmetlerine bağlı olarak
bulunan deniz vasıtaları ve kara taşıtlarının satış bedeli de dahil edilmiştir. Bu
bağlamda,
1997 yılında Tekirdağ, Rize, Ordu, Sinop, Giresun ve Hopa Limanları
1998 yılında Antalya Limanı
2000 yılında Marmaris ve Alanya Limanları
2003 yılında Çeşme, Kuşadası, Trabzon ve Dikili Limanları
30 yıl süre ile işletme hakkı devri yöntemi ile özelleştirilmiştir.
Ayrıca, İstanbul Salı pazarı mevkiinde bulunan ve yük limanı olarak kullanılmak
üzere inşa edilen Salı pazarı Liman tesislerinin 01.4.1996 tarihinden itibaren yük
gemilerine kapatılıp yolcu ve turistik gemilerine tahsisi için uluslararası standartlarda
Yolcu Limanı kompleksine dönüştürülmesi hususunda görevlendirilen Şirketin, Salı
pazarı Kruvaziyer Liman Projesi‟nin Yap-İşlet-Devret Modeli çerçevesinde
gerçekleştirilebilmesini sağlamak amacıyla Yüksek Planlama Kurulu Kararı
alınmıştır. Söz konusu proje için hazırlanan imar planları Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından 30.09.2004 tarihinde onaylanmıştır.
İşletme hakkı süresinin sonunda ve sözleşmenin herhangi bir sebeple feshi halinde,
limandaki TDİ‟ye ait taşınmazlar ile devlet ait olup TDİ‟nin kullanımında bulunan
taşınmazlar ve bunlara ait altyapı ve üstyapı tesislerinin, işletici tarafından ilave
edilecek bütün unsurları ile birlikte işleticiye ait her türlü borç hariç, bakımlı, çalışır
ve kullanılabilir durumda bedelsiz olarak TDİ‟ye iadesinden işletici sorumlu
olacaktır. İşletici tarafından ilave olarak yapılmış taşınabilir yatırımlar işleticiye iade
edilecektir. Limanda fiilen başlamış olan yatırımlar ise(ihalesi başlamamış olanlar
hariç) TDİ tarafından tamamlanacaktır.
İşletici şirket, 4046 sayılı kanunun 37. maddesinin (a) bendi gereğince kurulacak
olup, yönetim kuruluna TDİ personelinden, Denetim Kuruluna da limanın bulunduğu
ilin valiliğinde görevli personelden bir üye atanması zorunludur. Sözleşme tarihi
itibariyle limanın faaliyeti için gerekli olan işletme ve gerekli olacak diğer tüm
ruhsatları alma yükümlülüğü işleticiye ait olacaktır. İşletici, işletme hakkının
122
verildiği limanı yürürlükteki kanun, yönetmelik, tüzük ve T.C. tarafından kabul
edilmiş uluslar arası sözleşme ve kurallar ile ikili anlaşmalara uygun olarak
işletecektir. İşletici, yürürlükteki ilgili mevzuata uygun olarak, liman içinde ve deniz
vasıtaları ile yapılacak faaliyetlerle ilgili her türlü can ve mal emniyetini
sağlayacaktır. İşletici işletme hakkı süresi içerisinde sözleşmede TDİ‟ ye tanınan hak
ve yetkilerin kullanılabilmesi için limanda yeterli sayıda TDİ personeli
bulundurulmasına imkan tanıyacaktır. İşletici gerek liman faaliyetlerinin denetimi,
gerekse Türkiye‟deki özelleştirme programının denetimi için öngörülen genel
kurallara uygun olarak talep edecekleri bilgi ve belgelerin idare ve TDİ‟ ye
verilmesini sağlayacaktır.
İşletici, liman hizmetlerine ilişkin ücret tarifelerini tespit etmeye yetkili kılınmış olup
ancak ilk beş yıllık süre zarfında, bir yıl içinde tarifelerin döviz cinsinden %20, Türk
lirası cinsinden TEFE‟nin üzerinden artırılması durumunda değişiklik TDİ„nin onayı
ile geçerlilik kazanacaktır. 5 yıl süre sonunda fiyat ayarlamalarına ilişkin olarak TDİ‟
den onay alma şartı ortadan kalkacaktır. Limanda çalışmakta olan kapsam içi
personelin fiili teslim tarihine kadar gerçekleşecek ihbar ve kıdem tazminatları TDİ
tarafından üstlenilecektir. Limanda çalışan 1475 ve 854 sayılı iş kanunlarına tabi
personel ile nakli olmayıp limanda kalan nakle tabi personelin kanundan doğan
hakları korunacaktır[75].
b) TCDD Liman Özelleştirmeleri
Özelleştirme Yüksek Kurulu‟nca; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı‟nın 23/11/2004
tarih ve 12150 sayılı yazısı ile TCDD'ye ait Bandırma, İzmir, Samsun, Derince,
Mersin ve İskenderun limanlarının özelleştirme programına alınmasına, söz konusu
limanların "İşletme Hakkı Verilmesi", "Kiralama" ve/veya mülkiyetin devri dışındaki
diğer yöntemlerle işlemlerinin 12 ay içerisinde gerçekleştirilmesi şartıyla
özelleştirilmelerine, bu limanların özelleştirme işlemleri tamamlanıncaya kadar
TCDD'nin yönetiminde kalmasına, özelleştirme sonrası bu limanları devralacak
yatırımcıların bakım onarım ve diğer yükümlülüklerine ilişkin denetim ve
kontrollerinin TCDD tarafından yerine getirilmesine, limanların özelleştirilmesi ile
elde
edilecek
çerçevesinde
gelirlerin,
TCDD
Bakanlar
Genel
Kurulu
Müdürlüğü'ne
aktarılmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda;
123
Kararıyla
devredilmesi
belirlenecek
şartıyla
esaslar
hazineye
01 Nisan 2004 tarihinde TCDD, İskenderun Limanındaki kızaklama adı verilen
bakım-onarım tesislerini yapılan bir ihale ile Tesko Endüstriyele devredilmiştir..
15 Temmuz 2004 tarihinde TCDD, 4 adet vinç kurulması karşılığı İzmir
Limanı'ndaki 3 rıhtımda yapılacak konteyner yükleme boşaltma işlerini 15 yıl
süreyle Reha Denizcilik'e verdikten kısa bir süre sonra 31 Aralık 2004‟te TCDD
Reha Denizcilik' in sözleşmesini feshetmiştir.
15 Temmuz 2004 tarihinde TCDD, İzmir Limanı'ndaki bir adet ekskavatör ve 1
konveyör (yürüyen bant) kurulması karşılığı İzmir Limanı'ndaki bir bölüm kuru yük
taşıma işlerini 5 yıllığına Radem Lojistik'e vermiştir[76].
5.4. GÜNÜMÜZ TÜRK LİMANCILIK SEKTÖRÜ VE YÖNETİMİ
Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir deniz ülkesi olmasına rağmen henüz denizci
bir ülke olamadığı, denizlerden ve kıyılardan yeterince yararlanamadığı, potansiyel
ticaret açısından son derece dinamik bir bölgede yer almasına rağmen, Türkiye
limanlarında fonksiyon işletmecilik, altyapı olarak istenilen düzeyde hizmet verebilir
ve diğer ülke limanlarıyla rekabet edebilir seviyeye ulaşamadığı ve çoklu taşımacılık
sisteminin yeteri kadar gelişme kaydedemediği bir gerçektir. Oysa ki, ülkemiz sahip
olduğu kıyı uzunluğu ve bulunduğu coğrafi konum ile bölgesinde çok büyük
avantajlara sahip, dünya üzerindeki nadir ülkelerden biri olup neredeyse eşsiz bir
yere sahiptir. Konumu itibariyle Doğu ile Batı arasında bir köprü oluşturması
bölgedeki ekonomik gelişim açısından ulaştırma sektörünü çok önemli kılmaktadır.
Son yıllarda gerçekleşen ekonomik büyüme ve Avrupa Birliği uyum çalışmaları
çerçevesinde elde ettiği istikrarlı gelişim süreci Türkiye‟nin önemini her
zamankinden daha çok arttırmış bulunmaktadır.
Ulaştırma sektörü Avrupa Birliği üyelik sürecinin en önemli beş unsurundan(makro
ekonomik denge, işgücü, tarım, çevre ve ulaştırma) birini meydana getirmekte ve
burada karşımıza çıkan problemler ağını ise çevresel ve diğer faktörler göz önünde
bulundurularak ulaştırma sistemlerinin kendi içerisinde uyumlaştırılması, bu
sistemlerin sahip oldukları alt ve üstyapıları ile birlikte genel lojistik zinciri ile
bütünleşmesi oluşturmaktadır. Ayrıca bu süreç içerisinde, sunulan sosyal hizmetlerle
ticari hizmetlerin birbirinden ayrılması gerektiği vurgulanmaktadır[73].
124
Dünya deniz ticareti ve konteyner hacminin kayda değer oranlarda gerçekleştiği,
transit yük trafiğinin her geçen gün arttığı bir alanda üç tarafı denizlerle kaplı olan
Türkiye‟nin Anadolu, Trakya ve Adalar kıyısı olmak üzere yaklaşık 8000km‟lik bir
sahil şeridi bulunmakta olup, buralarda küçük ölçekli liman ve iskele, balıkçı
barınakları, yat limanları ve çekek yerleri hariç yaklaşık 100 liman ve iskele
niteliğinde deniz ulaştırma yapısı bulunmaktadır. Limanlarımız yaklaşık olarak
kabotaj hariç 140 milyon ton/yıl yük elleçleme kapasitesine ve ayrıca 160 milyon
ton/yıl kapasiteli petrol ve petrol ürünleri yükleme-boşaltma tesislerine sahip olup,
rıhtım ve toplam gemi yanaşma uzunluğu 33 km‟yi geçmektedir.
Böylesine büyük bir ticaret hacmini ve potansiyel aktarma limanı olabilecek kıyı
yapılarını bünyesinde barındıran Türkiye‟de yer alan bu deniz ulaştırma yapılarının
sahiplik ve idari yapılanmalarının
kamu limanları, belediye limanları ve özel
limanlar şeklinde olduğu görülmektedir. Genel itibariyle, limanlarımızın yönetim ve
sahiplik biçimleriyle, bu limanlarda sunulan hizmetlerin yönetim yapılarına göre
dağılımında kesin bir çizgi bulunmakta olup buna karşılık, limanlarımızın tümünde
arazi sahipliği devlete aittir. Aşağıdaki tablo ise yukarıda değinilen konuya istinaden,
Türkiye‟de faaliyet gösteren ve önemli miktarda deniz ve yük trafiğini bünyesinde
barındıran belli başlı limanların yük elleçleme faaliyetlerini, temel yönetim
biçimlerini ve buralarda sunulan hizmetler ile yapılacak yatırımlardaki sorumluluğun
kime ait olduğunu göstermektedir:
125
Tablo 5.11 : Türkiye‟de Faaliyet Gösteren Belli Başlı Limanların Temel İdari Yapılanmaları
FONKSİYON
YÖNETİM
ALTYAPI ÜSTYAPI
LİMAN
YÜK
ELLEÇLEME
KLAVUZLUK RÖMORKAJ
HAYDARPAŞA
MERSİN
İZMİR
İSKENDERUN
SAMSUN
DERİNCE
BANDIRMA
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
KAMU
MARDAŞ
KUMPORT
MARPORT
SEDEFPORT
BORUSAN
GEMPORT
AKPORT
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
TRABZON
HOPA
GİRESUN
ANTALYA
EREĞLİ
İSDEMİR
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
Tablo 5.12 : Türkiye‟de Faaliyet Gösteren Belli Başlı Limanlara Ait İstatistikler
ELLEÇLENEN YÜK MİKTARI
TOPLAM
LİMAN
RIHTIM
ALAN(m2) UZUNLUK(m)
KONTEYNER (TEU)
2002
2003
2004
GENEL KARGO(1000XTON)
2002
2003
2004
HAYDARPAŞA
320.000
2.765
224.642 244.467
316.982 2.769.618 3.203.175 3.320.515
MERSİN
994.000
4.605
363.920 467.111
532.999 1.004.885 1.102.223 1.064.862
İZMİR
902.000
2.959
573.211 700.795
804.563
567.725
614.348
673.254
İSKENDERUN
750.000
1.426
32
1.745
607
223.185
468.848
173.214
SAMSUN
588.000
1.756
374
-
-
838.999
619.153
756.183
DERİNCE
312.000
1.092
687
1.936
1.509
692.529
765.798
1.090.900
BANDIRMA
246.000
2.788
4
-
36
133.702
160.529
768.797
51.089
MARDAŞ
46.000
823
85.914
132.566
2.786
2.644
2.551
KUMPORT
316.700
2.380
254.572 439.993
483.831
378
413
660
MARPORT
373.000
2.450
234.084 250.126
462.009
264
313
-
26.371
31.731
34.180
542
509
499
67.452
80.909
82.806
1.708
1.690
2.027
133.000 172.806
204.893
330
470
631
SEDEFPORT
407
BORUSAN
GEMPORT
592.000
850
126
Ayrıca, Türkiye‟de limanların birden fazla merkez tarafından yönetildiği
görülmektedir. Bir yanda yakın dönemde sektöre girmesine izin verilen özel sektör
tarafından inşa edilerek işletilmekte olan limanlar ve farklı devlet birimleri tarafından
işletilmekte olan kamu limanları bir arada varlıklarını sürdürmeye devam etmektedir.
İşte bu kamu ve özel sektör arasındaki hassas çizgi, liman yönetimi ve liman
geliştirme politikası temel yapılarını belirlemekte olup bu sınır çizgisinde,
birbirinden farklı bir kurumsal yapılandırma çeşitliliği görmek mümkündür. Bunun
bir ucunda limancılık alanında planlama, düzenleme, hizmet ve benzeri konularda
tam bir yetkiye sahip devlet kontrolü; diğer ucunda ise neredeyse tüm bunlar
üzerinde devlet denetiminin ortadan kalktığı özel idareli bir mekanizma
bulunmaktadır. Bununla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta, kamu
limanlarının da farklı devlet kurumları tarafından idare ediliyor olması ve temel
uzmanlık alanı demiryolu taşımacılığı olan TCDD‟nin Türkiye‟nin en büyük
limanlarını yönetiyor olmasıdır. Mevcut kamu limanları ise klasik tür limanlar olup
idari ve fiziksel yapılanma şekilleri de eskiye dayanmaktadır. Zaman içerisinde
taşımacılık şekli büyük değişiklikler kaydetmişse de bu kamu limanları, değişime
yeteri kadar ayak uyduramamış ve aynı zamanda bu yönde verimlilik açısından
büyüteç altına alınmamıştır. Ülkemiz kamu limanlarının tek bir merkezden idare
edilerek kararların, limanların içinde bulunduğu şartlar göz önüne bulundurulmadan
merkeziyetçi bir uygulamayla alınması, rekabetçi ortamda ekonominin bel kemiğini
oluşturan limanlarımızı her geçen gün daha zayıflatmaktadır. Ayrıca, bu tür klasik
limanların bünyesinde çeşitli terminallerin yapılması bir başka sorunu da gündeme
getirmektedir. Şöyle ki; dar alan üzerine oturtulmuş klasik limanlarda daha geniş
alan gerektiren terminallere yer verilmesi durumunda o liman için sağlıklı ve verimli
bir büyüme gerçekleşememektedir ki bunun tipik örneğini Haydarpaşa konteyner
terminalinde görmek mümkündür. Klasik tür limanlar için ortaya çıkan bir başka
sorun ise, genellikle şehir içinde kaldıkları için büyüme imkanlarının neredeyse hiç
olmamasıdır. Haydarpaşa ve Trabzon gibi limanlar buna örnek olarak verilebilir. Bu
limanların dünyadaki örnekleri gibi başka yerlere taşınmaları ekonomik ve sağlıklı
çözüm olarak ele alınabilir. New York.un limanı 100 km. ötedeki Newark.a
taşınarak liman kurtarılmıştır. Yine aynı şekilde, Marsilya limanı Fos‟a taşınarak
rekabet gücü koruma altına alınmıştır.
127
5.5.
TÜRK
LİMANCILIK
SEKTÖRÜ
İÇİN
UYGULANABİLECEK
YÖNETİM VE YAPILANDIRMA MODELİ
Limanların verimli ve ekonomik işletme koşulları; hizmet sunum derecesine,
rekabetçi pazar çevresinde limanın içinde bulunduğu coğrafi ve sosyolojik ortamdaki
ulaştırma sistemlerinin uyumuna, liman alt ve üstyapısı ile sahip olduğu
teknik/teknolojik imkanlara, yönetim biçimine, işgücü yapısına ve daha başka pek
çok faktöre bağlı olarak oluşmakla birlikte limanın sahip olduğu yönetim biçimi,
tüm bu sayılanları çevreleyecek ve etkileyecek biçimde önemli bir yere sahiptir. Bu
bakımdan genel olarak limanlar için en uygun yönetim modeli ve özelleştirme
stratejisinin belirlenmesinde ulusal ekonomi, çevresel faktörler, liman kullanıcıları,
liman çalışanları, parçası olduğu denizcilik sektörü ve liman işleticisinin amaçları,
özelleştirme programının amaçları, yönetimin etkinliği, liman hinterlandı, limanın
hava, kara ve demiryolu bağlantıları, diğer bölge limanlarına yakınlığı, ve limancılık
sektörüne etki eden diğer faktörler dikkate alınmalıdır.
Yukarıda ve daha önceki bölümlerde belirtilen sebeplerden ötürü Türk Limanlarının,
içinde bulunduğu mevcut duruma istinaden daha ekonomik ve rasyonel çalışmalarını
sağlamak için yeniden yapılanma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu da limanların yönetim
biçimlerini ve sahip olduğu koşulları geliştirebilecek bir karar modelinin
oluşturulmasını gündeme getirmektedir. Amaç, limanların ülkemizin bugün ve
gelecekteki ihtiyaçlarına cevap verebilecek AB limancılık stratejisi ile uyumlu bir
işletme politikası izlenerek iş kapasitelerinin arttırılması, mevzuat ve teknolojik
gelişmelere uygun olarak rasyonel ve bölgesel limanlarla rekabete dayalı çağdaş
işletmecilik esasları içerisinde çalıştırılması ve hizmeti iyileştirecek esaslardan
hareketle
karlılığın
ve
verimliliğin
sağlanması
olacaktır.
Bu
hedefin
gerçekleştirilmesinde limancılık alanında hem kamu hem de özel kesim çıkarları
dengeli biçimde korunmalıdır. Gerek özel sektör, gerekse kamu tarafından yapılacak
yatırımlarda kıyı kullanımı en iyi biçimde planlanarak, küçük tesisler yerine
bölgesel ölçekte hizmet verebilecek kombine yatırımlara gidilmesi hedeflenmeli ve
yönlendirilmelidir. Bunun için de mevcut ve yeni limanların ülkenin ekonomik ve
ulaştırma ana hedefleri doğrultusunda stratejik olarak planlanması, işletmecilik
konusunda
ise
rekabetçi
ortamın
korunması
kullanılabilir:
128
amacıyla
aşağıdaki
yöntem
1. Aşama:
Oluşabilecek olası bir karmaşanın önüne geçmek için öncelikle; farklı kamu
kuruluşlarınca idare edilen limanların yönetimi tek bir çatı altında toplanmalı ve
ardından devlet ve özel teşebbüs tarafından işletilen ulusal ekonomiye büyük
katkıları olan limanlar için konusunda uzman kişilerce ve ilgili sektörel ve sivil
toplum kuruluşlarınca oluşturulmuş bir “ulusal limanlar komitesi”nin kurulması
gereklidir. Bu komitenin asli unsurlarından birisi genel olarak danışmanlık ve
tavsiyede bulunma görevi üstlenmek olmalı ve ilk olarak ulusal ekonomik unsurları
destekleyen ve liman gelişimi için nedensel yapı oluşturan bir ulusal liman politikası
ve her liman için bir master plan tesis etmelidir. Bununla birlikte bu komitenin
bünyesinde barınacak ve bölgesinde yer alan limanlar hakkındaki her türlü gelişmeyi
takip edecek, istatistikleri tutacak ve bu konular hakkında yönetimi bilgilendirecek
şubelerinin yer alması gerekmektedir.
2. Aşama:
Limanlara uygulanabilecek idari reform ve özelleştirme stratejisinin derecesini
belirlemede etken bir unsur olarak karşımıza, limanlarımızın sahip oldukları trafik
hacmine, hizmet sunduğu alana ve büyüklüklerine göre net bir şekilde
tanımlamasının yapılması gerekliliği çıkmaktadır. Buna göre iskele niteliğine sahip
küçük limanlar haricindeki limanlarımızı aşağıdaki gibi bir sınıflandırmaya tabi
tutabiliriz:
-
Yerel Limanlar : dar hacimli bir kesime hitap eden, kabotaj taşımacılığı veya
kısa yol taşımacılık yapan gemilerce kullanılan ve genellikle her türlü yükün
elleçlenebildiği sınırlı imkanlara sahip limanlardır.
-
Bölgesel Limanlar: çoğunlukla uluslar arası taşımacılık yapan gemilerce
kullanılan, özelleşmiş terminal ve tesislere sahip, dikkate değer bir trafik hacmi
olan limanlardır.(Tüm TCDD Limanları, Kumport gibi özel limanlar)
-
Potansiyel Ana Limanlar: sahip oldukları tesis, ekipmanlar ve ticaret hacmi,
bulundukları coğrafi konum itibariyle ana yük akış ve hat güzergahlarına
yakınlığı ve genişleme olanaklarının fazla olması sebebiyle ana liman olabilecek
potansiyele sahip bölgesel limanlardır.(TCDD Mersin ve İzmir Limanları)
Böyle bir sınıflandırma yapıldıktan sonra bu çeşit kamu limanları için
uygulanabilecek yönetim ve özelleştirme modelleri daha da bir netlik kazanmaktadır.
129
Buna göre birinci grupta yer alan liman ve iskele niteliği taşıyan kıyı yapılarının,
TDİ limanları için yapılan özelleştirme modeli dahilinde özelleştirilmesi uygun
olmakla birlikte, otonom yönetim yapısının kullanılması da diğer alternatifi
oluşturmaktadır. Diğer iki gruba ait limanların öncelikli olarak, yapılacak yasal
düzenlemelerle ticari ve arazi yönetiminin merkezi idareden bölgesel idareye
kaydırılması düşünülebilir. Bölgesel idareden kasıt yönetimde, liman kullanıcılarının,
bölgesel ticaret odalarının, belediyenin ve devleti temsilen bir kamu görevlisinin yer
alacağı bir yönetim kurulunun bulundurulması olup amaç limanı otonom bir idareye
dönüştürmektir. Yönetim kurulunda devletin yer almasındaki maksat daha önceki
bölümlerde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, kamu faydasının gözetilmesinin temini
ve tekelci oluşumların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu durumda, her
türlü ticari risk, mali ve operasyonel denetim, yetki ve karar verme unsuru liman
otoritesinde bulunacaktır.
3. Aşama:
2. aşamada belirtildiği üzere, otonom liman idaresi çerçevesinde liman yönetim
kurulunun oluşturulması sonucunda, mevcut limanın potansiyeline, ihtiyaçlarına,
trafik hacim öngörü ve planlamalarına bağlı olarak limanda faaliyet gösteren
terminaller, diğer hizmet grupları ve liman geliştirme projesi dahilinde yer alan kısım
ve arazinin yapılacak analizler dahilinde dikkatlice yapılacak yönetim, kira veya
imtiyaz sözleşmesi düzenlemeleri ile özel sektöre bırakılabilir.
130
1. AŞAMA
BAĞIMSIZ ULUSAL
LİMANLAR KURULUNUN
OLUŞTURULMASI
İLGİLİ AKADEMIK KURUMLAR
SEKTÖREL KURUMLAR
DEVLET
a.ULUSAL LİMAN POLİTİKASININ BELİRLENMESİ
b.BÖLGESEL LİMAN MASTER PLANLARININ OLUŞTURULMASI
c.UYGULAMALAR VE DENETİM
d.TAVSİYE VE GÖRÜŞ SUNMA
2. AŞAMA
MEVCUT KAMU
LİMANLARININ
SINIFLANDIRILMASI VE
İDARENİN BELİRLENMESİ
YEREL
LİMANLAR
BÖLGESEL
LİMANLAR
1-YEREL İDARE
2- İŞLETME
HAKKI DEVRİ
İLE
ÖZELLEŞTİRME
3-OTONOM
İDARE
3. AŞAMA
POTANSİYEL ANA
LİMANLAR
OTONOM LİMAN OTORİTESİ
LİMAN SAHA, İŞLEV VE
HİZMETLERİNİN KULANIM
HAKKININ BELİRLENMESİ
YÖNETİM SÖZLEŞMELERİ
İMTİYAZ DÜZENLEMELERİ
Şekil 5.4 : Mevcut Limanların ve Limancılık Sektörünün Genel İdari Yapılanma Modeli
131
DENIZCILIK
MUSTESARLIĞI
BÖLGESEL
LİMAN
KOMİTESİ
ULK
Temel ulusal/bölgesel liman
politikalarının belirlenmesi
LİMAN OTORİTESİ
Liman
Planlama
Liman otoritelerinden gelecek
liman geliştirme projeleri
Liman Geliştirme
Projesi Hazırlama
hakkında gerekli planlama ve
düzenlemeleri hazırlayarak
tavsiyede bulunmak.
Denetim ve ilgili
kamu birimi için
raporlama
Plan ve Projenin
Uygulanması
DENIZCILIK
MUSTESARLIĞI
Şekil 5.5 : Uygulanacak Modelin Genel İşleyiş Şekli
132
Burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken esas unsur, stratejik önemi, değeri
ve az bulunma niteliği açısından liman arazisinin özel sektöre satılmasının kabul
edilebilir bir durum olmadığıdır.. Bu yüzden pek çok liman otoritesi, liman arazisinin
işletilmesi ve yönetimi gibi büyük bir sorumluluğa sahiptir. Bu idare; ekonomik
işletme, arazinin uzun vadeli gelişimi, rıhtımlar, yollar, tüneller gibi temel liman
altyapılarının bakımından sorumludur.
Belediye ve yerel yönetimlerle olan işbirliği durumundaki liman otoritelerinin,
planlama fonksiyonu karmaşık bir hadise olup bu durum, özellikle şehirde veya şehir
yakınlarına konumlanmış büyük limanlar için önem arz etmektedir. Liman idare
sistemindeki planlamacılar özel master planların, makro-ekonomik hususlar göz
önünde bulundurularak ulusal ve bölgesel denizcilik politikaları ile bütünleşme
durumunu
göz önünde bulundurmak zorundadır. Aynı bölge içindeki farklı
limanlara ait master planların bütünleşmesi ise şu durumlar için uygun olabilir:
Gemi ile ilgili operasyonların yürütülmesi liman otoritesinin buyruğunda olmalıdır
ve çoğunlukla liman otoritesinin görevi olarak görülmelidir. Bu genellikle, liman
sınırları dahilinde güvenli ve verimli gemi idaresi ile ilgili bütün yasal ve
operasyonel işlevleri içerir. Liman otoritesi, rıhtıma yanaşmakta olan veya rıhtımdan
ayrılmakta olan gemilerin ihtiyacı olan tüm hizmetleri koordine etme ve onlara
rıhtım tahsis etme yükümlülüğüne sahiptir. Bu hizmetler pilotaj, römorkaj,
demirleme ve yanaşma ile gemi trafik hizmetlerini içermekte olup, tüm bu genel
güvenlik işlevleri açısından liman otoritesi kamusal bir karaktere sahiptir. Liman
otoritesi ayrıca limanla ilgili önemli sorunlarda(patlamalar, çatışmalar, doğal
felaketler,deniz kirliliği...) ve bunların idaresinde önemli bir role sahiptir.
Liman pazarlama ve teşvik fonksiyonu, liman planlama fonksiyonun mantıksal bir
uzantısıdır. Liman pazarlama; hem liman otoritesi için müşteri çekmek hem de
limancılık endüstrisi için kendi iş tanıtımını yapmak maksadıyla bütün liman
kompleksinin avantajlarını göstermek amacını güder. Bu çeşit bir liman pazarlaması;
belirli, özel nitelikli terminal ve hizmetlere özgün müşteri ve yüklerin elde
edilmesinin hedeflendiği müşteri odaklı pazarlama işinden belirgin bir farklılık
gösterir.
133
6. SONUÇ
6.1. YİRMİBİRİNCİ YÜZYIL LİMAN DİNAMİKLERİ VE TÜRKİYE
Limancılık sektöründeki değişimler beraberinde liman yönetimine, terminal
operatörlerine ve diğer hizmet sağlayıcılara bir takım zorluklar getirmektedir. Fakat
bu değişim rüzgarı, aynı zamanda bir takım fırsatlar da sunmaktadır. Geleneksel
liman operasyon ve idaresinin daha verimsiz olan kamu sahipliğinde kalması artık
kabul edilebilir bir durum olmaktan çıkmıştır. Dünya çapında tüm liman otoriteleri
operasyonların idaresinin özel sektöre kayma baskısıyla karşı karşıyadır. Bu baskı
daha çok rekabetin oluşturduğu ortamdan ve pazarda yer edinebilme kaygısından
meydana gelmektedir. Limandaki işleri yürütmekte kullanılan geleneksel yöntemler
dünya çapında, artan liman verimlilik talebi, daha düşük maliyetlerle yük
taşımacılığının gerçekleştirilmek istenmesi ve müşteri odaklı çalışmalar ile
değişmektedir. Bu ise, liman operasyonlarına özel sektörün katılımı ile bürokratik
işlemlerin azalması, çağdaş ekipman ve tesislerin kullanımıyla verimliliğin
artmasında görülebilir.
Son yıllardaki gelişmelere baktığımızda, kamu ve özel sektör arasındaki ilişkiler
devletin limancılık alanındaki girişimlerinin azalmasıyla sonuçlanmıştır. Her ne
kadar devletin limancılık sektörüne olan katılımındaki bu azalış eğilimi belirgin ve
kesin ise de, liman hizmetleri alanında şiddetli rekabetin bulunduğu yerler ile
uluslararası pazar çevresinde oluşabilecek fazla liman trafik hacminin yer aldığı
ortamlar bu konuda
hala bir istisna oluşturmaktadır. Çoğu devlet, günümüzde
doğrudan veya dolaylı olarak liman yatırımının içine girmekte olup bu mantık, liman
tesisi yatırımının ulusal ekonomi üzerinde büyük etkisi olduğu inancından
kaynaklanmaktadır. Ayrıca devlet kaynaklarının kullanılması taahhüdü, ticari ve
endüstriyel sektörlerin işbirliği yapmasının teşvik edilmesi açısından da gereklidir.
Buna rağmen; kamu yatırımı ile özel ticari faaliyetler arasındaki nedensel
bağlantıların belirlenmesi oldukça zor ve spekülatif olabilmektedir. Devletlerin
halihazırda, gelecek gelişim senaryolarını planlayarak beyan etmesi, sıklıkla özel
134
sektörle olan istişaresini sürdürmesi ve özel sektörün projelere güvenle yatırım
yapmasını sağlayacak ortamı oluşturmayı amaçlaması hala büyük bir önem
taşımaktadır. Diğer taraftan, yürütülmesi gereken liman işlerinin de optimum
sermaye kullanımı ile gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna karşılık liman tesislerine
yapılan yatırımlar devamlı surette rekabetten ve diğer etkenlerden dolayı bir tehdit
altında olup bazı durumlarda devlet bazlı teşvikler, liman geliştirmedeki kaynakların
tahsisini tahrif edebilmekte ve bazen de yatırımın yetersiz veya ölü yatırım olmasına
sebebiyet verebilmektedir. Bu bakımdan özelleştirme ile ilgili geçmişte yaşanmış pek
çok başarı hikayesine bakarak limanlardaki özelleştirmelerin daima beraberinde
başarıyı da getireceğini söylemek doğru olmayabilir.
Kısaca özetlemek gerekirse 21. yy liman faaliyetlerini de içine alacak şekilde büyük
değişikliklere sahne olacaktır. Artan bir şekilde sürecek olan dünya bazındaki yoğun
rekabet uluslar arası lojistik zincirinde yer alan tüm oyuncuları büyük değişimlere
zorlayacaktır. Gelişen teknoloji, liman altyapısı için gerekli olan ihtiyaçları kesin
olarak değiştirecek ve uzmanlaşmanın derecesini artıracaktır. Liman kullanıcıları ile
hizmet sağlayıcı gruplar arasındaki ilişkiler ve düzenlemeler devam edecek olup
dağıtım kanalları ile coğrafi yapıdaki değişiklikler limanlar arasında bir hiyerarşinin
oluşmasına neden olacaktır. Çevre ve güvenlik konuları tüm limanları daha da
derinden etkileyecek ve onları ticari olarak geri dönüşü olmayacak bir takım yatırım
ve çalışmalar yapmaya itecektir. Ayrıca verimli ve yolunca bir hizmet anlayışı,
gemilerdeki
gelişme ve değişmelere
limanın zamanında ayak uydurmasını da
gerekli kılmaktadır. Yani, gemi yükün hizmetinde olup yükün taşımada gereksindiği
ekonomi
gemileri değişime
ittikçe
limanlar
da
böylesi
gidişin etkisinde
kalmaktadır.
Türkiye’de ise limanlar, ekonominin destek üniteleri olup Türkiye’nin kendi iç
pazarları arasındaki taşımaları düzenlediği gibi, dış dünya ile ticari ilişkilerin
sürdürülmesine de yardımcı olmaktadır. Bu sebeple Türkiye AB ile bütünleşme
arayışı içerisinde olup, bu yolda Batının Doğuya açılan kapısı görevini üstlenmesi
beklenen Türkiye’de limanlara önemli görevler düşmektedir. Bu doğrultuda; Türk
Limancılık Sektörünün idari açıdan yapılandırılması için en uygun stratejiyi
belirlemede ulusal ekonomi, liman kullanıcıları, işçiler, denizcilik sektörü ve liman
işleticisinin ve özelleştirme programının amaçları ile liman hinterlandı, limanın
hava, kara ve demiryolu bağlantıları, liman yöresinin sosyo-ekonomik yapısı, diğer
135
bölge limanlarına yakınlığı, liman varlıkları ve liman sektörüne etki eden diğer
faktörler dikkate alınarak her bir limanın alt ve üst yapı işletme ve finansman
şartlarını içine alacak
şekilde tüm fonksiyonlarının incelenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, limanların güçlü ve zayıf yanları ile fırsat ve tehdit oluşturabilecek unsurların
belirlenmesi gerekmektedir. Türk Limanları’nın ise başlıca avantajlı ve dezavantajlı
yönleri, söz konusu limanlar için fırsat ve tehdit oluşturabilecek unsurlar ise şu
şekilde sıralanabilir:
 Türk Limanları’nın başlıca avantajlı yönleri; Ülkemizin 8333 km’yi bulan
sahil şeridi ile Asya ile Avrupa arasında köprü konumda ve jeopolitik
konumu itibariyle uluslararası ulaşım yolları üzerinde bulunması, ülkemizin
ithalat ve ihracat taşımalarının yaklaşık %90’lık bölümünün denizyoluyla
yapılması ve karayolu ve demiryolu bağlantılarının geliştirilme imkanının
bulunmasıdır.
 Türk Limanları’nın başlıca dezavantajlı yönleri; Uzun vadeli ve istikrarlı bir
ulusal ve uluslararası liman politikasının olmaması, mevzuatın ihtiyaca cevap
verememesi ve güncel olmaması, Liman Devleti Kontrol mekanizmasının
yetersiz olması, limanların yönetiminde çok başlılık, yatırım gereksinimi,
finansman ihtiyacı, altyapı ve üst yapı yetersizliği, limanların uluslararası
standartta olmaması, liman hizmetlerin etkin ve verimli olmaması, etkin
pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin olmaması, düzenli bir bilgi akışını
sağlayacak Elektronik Veri Aktarımı (EDI) Sisteminin olmaması, esnek bir
tarife yapısının olmaması, kapıdan kapıya taşımacılık sisteminin yetersizliği,
büyüyen gemileri alabilecek rıhtım sayısının ve derinliklerin yetersiz
olmasıdır.
 Türk Limanları için fırsat oluşturabilecek unsurlar; Karadeniz’e kıyıları
olmayan Türk Cumhuriyetlerinin, Akdeniz’de ve Kızıldeniz ile Basra
Körfezi’nde kıyıları bulunmayan Ortadoğu ülkelerinin mallarının Türkiye
üzerinden taşınmalarının sağlanması, Orta Asya Cumhuriyetleri ile yapılacak
ekonomik işbirliğinin Karadeniz Limanları’nın potansiyelinin artırması,
Akdeniz’de Bakü-Ceylan petrol boru hattının gerçekleşmesi, GAP Projesi’nin
getirebileceği üretim artışları, bu bölgedeki limanların bir transit limanı olma
özelliğine sahip olması nedeniyle limanlarımızın ana aktarma limanı ve
dağıtım merkezi konumuna gelerek bölge limanları ile rekabet gücünün
136
artması, liman hinterlandında sanayileşme, limanların gelişmesinin yan
sanayii geliştirmesi ve istihdamı artırmasıdır.
 Türk Limanları için tehdit oluşturabilecek unsurlar; liman kullanıcıların ve
gemi işleten firmaların daha iyi hizmet veren ve daha az bürokratik işlemlere
sahip diğer bölge limanlarını tercih etmesi, konteyner gemilerindeki
gelişmeler karşısında limanlarımızın yetersiz kalması, gelecekte konteyner
destek hizmetlerinin önem kazanması ile limanın bu gelişmelere ayak
uyduramaması halinde rekabet şansının azalması, Türkiye’nin güney
kıyılarında konteyner terminali inşasının yapılmasının limanların rekabet
şansını azaltması, limanların önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde artacak olan
özellikle konteyner trafiğine cevap verecek yeterli altyapı ve üst yapı
yetersizliği ve çevresel etkilerdir.
Fakat ne yazık ki limancılıkta stratejisini 20. yüzyılın ortalarında belirlemiş ve
yönetim bakımından otonom idari yapılanma biçimini benimsemiş olan Avrupa’nın
yanında Türk Limancılık Sektörü, yönetim tarzı ile tamamen farklı bir yörünge
içerisindedir. Çünkü yönetim şekli sahip oldukları sosyal, ekonomik ve kültürel
yapılarından dolayı ülkeden ülkeye hatta aynı ülke içerisinde bir limandan diğerine
değişiklik
göstermesine rağmen gelişmiş ekonomilerde otonom idare limancılık
sektörünün belirgin yönetim biçimini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, kamu
tarafından işletilmekte olan limanların otonom bir yapıya dönüştürülerek kendi
içinde özerk, ancak ülkenin genel alandaki ekonomik, politik ve sosyal hedefleri ile
bağdaşır biçimde hizmet vermesinin Türkiye için en uygun yol olacağı düşünülebilir.
Bu doğrultuda, yeni ve organize liman yatırımları ile liman işletmeciliği
standardının otonom yönetim yoluyla çağdaşlaştırılması ve Türkiye Ulusal Limanlar
Master Planı çalışması sonuçlarının dikkate alınmasının gerekliliği son derece
önemlidir. Ayrıca 21. yüzyıl taşımacılığı olarak gözüken kombine taşımacılık hızla
gelişmekte olup bunun önemli altyapıları, limanlar ile onun hinterlant uzantılarıdır.
Bu nedenle, hinterlant uzantılarını oluşturan karayolu, demiryolu altyapılarının bu
taşıma sistemine uyumlu hale getirilmesi, iyileştirilmesi ya da yeniden yapılması
ile kıyı tesisleri ile bağlantılı hinterlant uzantılarının eşzamanlı olarak hizmete
alınması sistem bütününün verimle çalıştırılması önem arz etmektedir.
137
6.2. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Türk Limancılık Sektörünün idari açıdan yapılandırılmasında ve bunun bir parçasını
oluşturan özelleştirilme sürecinde dikkate alınması gereken önemli hususları ve
ulaşılması hedeflenen amaçları şu şekilde sıralamak mümkündür:
 Türkiye limanlarında özelleştirme çalışmaları gerçekleştirilirken, bunun
ortaya çıkardığı tüm üretim olanakları toplum tabanına yayılarak, sosyal
denge koşullarının sağlanması büyük önem taşımaktadır.
 Kamu ve özel liman işletme biçimlerinde verimlilik, ekonomi ve rekabet
koşullarının geliştirilmesi, liman yönetim şekillerinin çeşitlendirilerek tekel
eğilimlerinin kırılması, sosyo-ekonomik dengelerin oluşturulması olanaklı
olmalıdır.
 Liman hizmetlerinin kamu faydası özelliği yitirilmemelidir.
 Liman özelleştirme programının amaçları ülkenin ticaret ve ulaştırma
amaçlarına uygun olmalıdır.
 Özelleştirme ne şekilde yapılırsa yapılsın devletin faal olarak liman
yönetiminde yer alması önlenmelidir.
 Limanların özelleştirilmesi sürecinde yeterli kurumsal ve toplumsal
katılımcılığın nesnel koşulları oluşturulmuş olmalıdır.
 İstihdam kaybına ilişkin sosyal boyutunun dikkate alınarak yeterli işgücü
güvenliği tesis edilmelidir.
 Liman özelleştirmesinde kullanılacak olan fiyatlandırma yöntemi gerçekçi ve
ekonomik değerler doğrultusunda, özellikle politik etkilerden uzak olarak
belirlenmelidir.
 Limanların özelleştirilmesi, bu alanda yeni kamu yatırım ve işletme projeleri
için mali kaynak ile potansiyeli oluşturmalıdır. Bu şekilde sistemin başarıya
kavuşturulması kamuya ait liman tesislerinin özel sektöre transferinde
potansiyel yatırımcılar için kısıtlamaları kaldıracak veya azaltacaktır.
 Devlet özelleştirilen limanların niteliğine, oluşturduğu ekonomik ve sosyal
faydaya ve büyüklüğüne bağlı olarak geliştirme projelerine katkıda
bulunmalıdır.
138
Sistemin başarıya kavuşturulması, kamuya ait liman tesislerinin özel sektöre
transferinde potansiyel yatırımcılar için kısıtlamaları kaldıracak veya azaltacak
gerekli yasal düzenlemelerin yapılması ve bunlara etkinlik kazandırılması ile ayrıca
liman özelleştirme programının amaçlarının ülkelerin ticaret ve ulaştırma amaçlarına
uygun olması ile mümkündür. Son yıllarda artan konteyner trafiğine paralel olarak
deniz taşımacılığında önemli bir paya sahip ve uluslararası ticaret için lojistik bir
platform olan Türk Limanlarının özelleştirilmesi ile liman operasyonlarının etkinliği
ve verimliliği artacak, üst ve alt yapı yatırım gereksinimleri karşılanacak, limanlar
çağdaş işletmecilik anlayışı ve ticari esaslara göre işletilecek, ve bunun sonuncunda
da Türk Limanlarının bölge limanları ile rekabet şansı artacak olup, limanlar bölgesel
ve ulusal ekonomiye daha fazla katkı sağlayacaktır. Ayrıca, özelleştirme limanların
rekabet koşullarında işletilmesini sağlayacak transfer ve ekonomi fonksiyonlarında
olması gereken şartların daha iyi yerine getirilmesini sağlayacaktır. Liman
hinterlandında sanayiinin gelişmesi ile limanın sanayi fonksiyonu da işlerlik
kazanacak olup, bölgesel ve ulusal ekonomi gelişecek ve istihdam artacaktır.
139
KAYNAKLAR
[1] Barda, S., 1964. Mübadele Ekonomisi, İ.Ü. İktisat Fakültesi Yayını, No:154,
İstanbul.
[2] Pekdemir, I.M., 1991. Denizyolu Yük Taşımacılığı: Yönetim ve Organizasyonu,
İstanbul.
[3] Hille, S.J. and Poist, R.F., 1974. Transportation: Principles and Perspectives,
The Interstate Printers and Publishers, Inc., Danville.
[4] Branch,A.E., 1988. Economics of Shipping Practice and Management, London:
Chapman and Hall Ltd.
[5] Cerit, A.G., 1998. Deniz Ulaştırma Güvenliği ve Denizcilik Eğitimi, Mersin
Deniz Ticareti, Mayıs 1998, 18-24.
[6] Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O., 2001. Ulaştırma Sektörü, Sektör
Araştırmaları Serisi, No:24
[7] Wood, D.F. ve Johnson, J.C., Contemporary Transportation, New Jersey:
Prentice Hall Inc.
[8] Lieb, R.C., 1978. Transportation: The Domestic SYSTEM, Reston Publishing
Co., Inc., Reston.
[9] DPT, 2001. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ulaştırma Ö.İ.K. Raporu-Karayolu
[10] Basık, F.O., 1983. Ulaştırma Sistemlerinde Maliyet Muhasebesi, Eko-Bil
Ekonomi ve Bilimsel Yayınlar Ltd. Şti. Yayını, No:7, İstanbul.
[11] DPT, 2001. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ulaştırma Ö.İ.K. Raporu-Demiryolu
[12] DPT, 2001. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ulaştırma Ö.İ.K. Raporu-Havayolu
[13] Burch, R.C., 1986. Entepreneurship, John Wiley & Sons, Inc., New York.
[14] McConville, J., 1999. Economics of Maritime Transport, Theory and Practice,
Witherby & CO Ltd., London.
[15] DPT, 2001. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ulaştırma Ö.İ.K. Raporu-Denizyolu
[16] İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret
Odası, 2003. Deniz Sektörü Raporu
140
[17] Ece, J.N., 2001. Limanların Özelleştirilmesi, Deniz Ticareti Dergisi, 18, 28-36
[18] www.worldbank.org, World Bank, 2001. Port Reform Toolkit, Module 3
[19] Schellekens T., 2002. Rotterdam Municipal Port Management looking beyond
traditional boundaries, Bunkerworld yearbook 2002, 69-73
[20] Nombela, G. ve Trujillo, L., 2000. Privatization and Regulation of the Seaport
Industry.
[21] Branch, A.E., 1986. Elements of Port Operation and Management, Capman and
Hall Ltd.
[22] Juhel, M.H., 1998. Globalisation, Privatisation and Restructing of Ports, 10’th
Annual Australasian Summit, Ports, Shipping and Waterfront Reform,
December 30.
[23] www.denizcilik.gov.tr
[24] Açıkgöz, R., 2001. Liman Başkanlıklarının Değişen Yöneticilik Rolleri ve
Konumu, Deniz Ticareti Dergisi, 18, 40-44
[25] Institute of Shipping Economics and Logistics, June 2003, Shipping Statistics
and Market Review
[26] www.unctad.org, Nombela, G. ve Trujillo, L., 2000. Multiservice
Infrastructure-Privatizing Port Services, Public Policy for the Private
Sector, 222.
[27] www.unctad.org, 1999. Port Modernization: A pyramid of interrelated
challenges, U.N. Economic Commission for Latin America and The
Caribbean-ECLAC, 13 April 1999.
[28]
www.unctad.org,
1995.
Comparative
analysis
of
deregulation,
commercialization and privatization of ports, United Nations
Conference on Trade and Development, 24 May 1995.
[29] www.unctad.org, 1993. Port privatization - the UK experience, Port
Development International, January, p.53.
[30] Drewry Shipping Consultants, 1998. World Container Terminals: Global
Growth and Private Profit. London.
[31] Slack, 1985. Containerisation, interport competition and port selection, Journal
of Maritime Policy Management.
[32] Pacific Maritime Association.
141
[33]Alderton P.M., 1995. Sea Transport-Operation and Economics, Thomas Reed
Publications.
[34] www.worldbank.org, World Bank, 2001. Port Reform Toolkit, Module 2
[35] Kent, P.E. and Hochstein, A., (1998). Port reform and privatization in
conditions of limited competition: the experience in Colombia, Costa
Rica and Nicaragua. Journal of Maritime Policy Management. Vol.
25, no. 4, 313-333.
[36] İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret
Odası, 2002. Deniz Sektörü Raporu
[37] European Parliament, 1993. European Sea Port Policy, Directorate General for
Research, Transport Series E-1, 7-1993.
[38] European Commission 1997. Green Paper on Sea Ports and Maritime
Infraestructure, Official Publications of the EU Communities, COM
(97) 678 final.
[39] www.unctad.org, 1992. The principles of modern port management and
organization, (TD/B/C.4/AC.7/13)
[40] www.unctad.org, Strategic planning for port authorities, (UNCTAD/SHIP/646),
July 1993, chap.III.
[41] Japan Int’l Cooperation Agency(JICA), 2000. The Nationwide Port
Development Master Plan in the Republic of Turkey
[42] Altınçubuk F., 2000. Liman İdare ve İşletmesi, İstanbul ve Marmara, Ege,
Akdeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası Yayını, yayın no:12
[43] Holocher, H.K., 1990. Organizational Structure of Seaports, Port Mnagement
Textbook, Vol.1, Institute of Shipping Economicss and Logistics,
Bremen.
[44] Juhel, M. 1997. Government Regulation of Port Activities: What Balance
Between Public and Private Sectors? International Course on
Privatization and Regulation of Transport Services. World Bank.
Washington DC.
[45] Hochstein, A. 1996. Strategies for Improving Port System Perfomance, In
Hakim, S., P.Seidenstat and G. W. Bowman (eds): Privatizing
Transportation Systems. Westport, Connecticut.
142
[46] Heinrich M., 1999. Port Efficiency-the Public-Private Partnership, World Ports
Development, Published in association with the International
Association of Ports and Harbors, 16-17.
[47] McDonagh, S., 1999. Port Development International, March 1999.
[48] Kikeri S.; Nellis J. and Shirley M., 1992. Privatization, The Lessons of
Experience, Washington, World Bank Publication, 1992.
[49] Benneth, M.F., 1988. Privatization in the Port Sector, Second Australian Port
Harbour and Offshore Engineering Conference, Brisbane, 25-27
October, 1988.
[50] Matons, J.G., 1989. Transportation Research Forum on Privatization and the
Private Financing of Ports.
[51] Cook P. and Kırkpatrick C., 1989. Privatization in Less Developed Countries,
Worchester, Billing&Sons, 1989, 2nd Edition.
[52] Ott F. and Hartley K., 1991. Privatization and Economic Efficiency, A
Comparative Analysis of Developed and Developing Countries,
Worchester, Elgar Publishing Ltd,1991.
[53]
Cass, S., 1996. Port Privatization: Process, Players and Progress, Cargo
Systems report, London, 1996.
[54] www.unctad.org, 1998. Guidelines for Port Authorities and Governments on the
privatization of port facilities, United Nations Conference on Trade
and Development, 23 September 1998.
[55] www.worldbank.org, Crampes, C. and Estache, A. 1997. Regulatory
Tradeoffs in Designing Concession Contracts for Infrastructure
Networks, World Bank/Economic Development Institute. Policy
Research Working Paper, 1854. Washington DC.
[56] www.worldbank.org, Kerf, M., Gray, R., Irwin, T., L”vesque, C., and
Taylor, R. 1998. Concessions for Infraestructure: A guide to their
Design and Award , World Bank. Technical Paper no. 399.
Washington DC.
[57] Denton Hall Projects Group; 1998. A Guide to Project Finance; 1998 Edition,
p.47
[58] www.turkishpilots.org, İstikbal, C., Erol, Aykut.,
Türkiye’de Kılavuzluk
Hizmetleri ve Özelleştirme, Kılavuzluk Hizmetleri ve Rekabet.
143
[59] www.unctad.org, Sommer, D., 1999. Private Participation in Port FacilitiesRecent Trends, Public Policy for the Private Sector, 193.
[60] Peters, H. J., 1995. Private Sector Involvement in East and Southeast Asian
Ports, an Overview of Contractual Arrangements. Infraestructure.
Transport Notes no. PS-10.
[61] Webster, M. y Cohen, P., 1997. Ports: Continued Buoyancy for Private
Ports, Infraestructure Yearbook 1997. Privatisation International. Ed.
Wade, J. London.
[62] www.worldbank.org, Estache, A., Carbajo, J., y De Rus, G., 1998.
Desregulation and Privatisation: The Argentina Case, Mimeo. World
Bank, Washington DC.
[63] www.worldbank.org, Trujillo, L., and Serebrisky, T., 2003. Market Power:
Ports A Case Study of Postprivatization Mergers, Public Policy for
the Private Sector, 260.
[64] www.worldbank.org., Tortello, M. 1998. La organizacion de la estiba en los
paises de Mercosur y Chile: El modelo portuario de Chile, Congreso
Internacional de Estiba. Puertos del Estado.Las Palmas de Gran
Canaria (Spain).
[65] www.worldbank.org., Foxley, J., and Mardones, J. L., 2000. Port Concessions
in Chile-Contract Design to Promote Competition and Investment,
Public Policy for the Private Sector, 223.
[66] www.unctad.org., Estache, A., González, M., and Trujillo, L., 2001.
Technical Efficiency Gains from Port Reform: The Potential for
Yardstick Competition in Mexico.
[67] ] www.unctad.org., 2003. African Ports: Reform and the role of the private
sector, United Nations Conference on Trade and Development, 31
March 2003.
[68] Ferrer, J., 1997. Assessment of UK Port Privatisation, Department of
Maritime Studies and International Transport, University of Wales.
Cardiff (UK)
[69] Thomas, B.J., 1994. The privatization of United Kingdom seaports, Maritime
Policy and Management, vol. 21, no. 2, 1994, pp. 135-148.
[70] Deniz, R., 2003. Liman İşletmeciliği: Limancılık mevzuatları ve uygulamaları,
Akademi Yayıncılık, yayın no:16.
144
[71] ESPO, European Sea Ports Organisation, 1996. Report of an Enquiry into
the Current Situation in the Major Community Sea Ports. Fact Finding
Report, revision 1996. EU Commission.
[72]
Arıkan, H. A., 2000. Liman İşletmeciliğine Genel Yaklaşım, 2. Ulusal
Denizcilik Şurası, Kıyı Yapıları ve Limanlar Çalışma Grubu, İstanbul,
28-30 Eylül, s.11
[73] www.worldbank.org, The World Bank Group, Infrastructure & Energy -Transport web site.
[74] www.öib.gov.tr
[75] Demirbaş, G., 2000. Liman Özelleştirmeleri, 2. Ulusal Denizcilik Şurası, Kıyı
Yapıları ve Limanlar Çalışma Grubu, İstanbul, 28-30 Eylül, s.151-158
[76] www.vatanim.com.tr ve www.sabah.com.tr
145
Download