cerrahide enfeksiyonsuz yarınlar

advertisement
“CERRAHİDE ENFEKSİYONSUZ YARINLAR”
09-11 MART 29017
Karabük Üniversitesi 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu
Karabük Üniversitesi Demirçelik Kampüsü 78050 KARABÜK
1.KARADENİZ CERRAHİ HEMŞİRELİĞİNDE TEMEL YAKLAŞIMLAR
KONGRESİ
KONGRE ONURSAL BAŞKANLARI
Prof. Dr. Nurullah Okumuş (Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü)
Prof. Dr. Refik Polat (Karabük Üniversitesi Rektörü)
KONGRE BAŞKANI
Uz. Hem. Kadriye Gülseren (Türkiye Ebe ve Hemşireler Derneği Genel Başkanı)
KONGRE KORDİNATÖRLERİ
Yrd. Doç. Dr. Işıl Işık Andsoy (KBÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölüm Başkanı)
Yrd. Doç. Dr. Asiye GÜL(Sağlık Bilimleri Üniversitesi)
Muhdedir Caner (Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi)
KONGRE SEKRETERİ
Hem. Muhdedir Caner
DÜZENLEME KURULU
Dr. Asiye Gül
Dr. Işıl Işık Andsoy
Dr. İsmail Kara
Dr. Erkan Doğan
Dr. Nevin Onan
Dr. Özlem Öztürk
Dr. Gülcan Kar
Uz. Hem. Duygu Kes
Uz. Hem. Kadriye Gülseren
Uz. Hem. Elif Çalık
Hem. Muhdedir Caner
Uz. Hem. Hanife Karabacak
Uz. Hem. Sevda Ural
Uz. Hem. Sevgi Hür
Hem. Aysu Alperen
2
BİLİMSEL KURUL
Prof. Dr. İbrahim Kürtül
Uz. Hem. Kadriye Gülseren
Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Uz. Hem. Hanife Karabacak
Prof. Dr. Gökhan Aygün
Uz. Hem. Pakize Aygün
Prof. Dr. Ahmet Başustaoğlu
Uz. Hem. Ebru Erbozkurt
Prof. Dr. Ömer Faik Ersoy
Uz. Hem. Emine Önalan
Prof. Dr. Süreyya Karagöz
Uz. Hem. Nurcan İnal
Prof. Dr. Sevim Çelik
Uz. Hem. Handan Aktaş
Prof. Dr. Ayişe Karadağ
Uz. Hem. Aytün Leymun
Prof. Dr. Nurettin Karaoğlanoğlu
Uz. Hem. Birgül Turan
Doç. Dr. Asiye Gül
Uz. Hem. Fatma Akdaş
Doç. Dr. Seval İzdeş
Uz. Hem. Nagihan Uysal
Doç. Dr. Gülten Kıyak
Uz. Hem. Nesrin Gülhan
Doç. Dr. Zeliha Koçak
Uz. Hem. Meltem Öztürk
Doç. Dr. Arzu İlçe
Uz. Hem. Tülay Kaya
Doç. Dr. İbrahim Tümen
Uz. Hem. Gülnur Mert
Doç. Dr. Taylan Özgür Sezer
Hem. Muhdedir Caner
Yrd. Doç. Dr. Zeynep Tosun
Hem. Mahperi Kavak
Yrd. Doç. Dr. Gülcan Kar
Yılmaz
Hem. İlkay Mavili
Yrd. Doç. Dr. Nevin
Onan
Hem. Semaİşleker
Yrd. Doç. Dr. Işıl Işık Andsoy
Hem. Birgül Ödül Özkaya
Yrd. Doç. Dr. Erkan Doğan
Hem. Gülhan Işık
Yrd. Doç. Dr. Selda Rızalar
Yrd. Doç. Dr. Özlem Öztürk
Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Oksay Şahin
Yrd. Doç. Dr. Yeliz CİĞERCİ
Yrd. Doç. Dr. Hülya Üstündağ
Yrd. Doç. Dr Uygar Daşar
Yrd. Doç. Dr. Gülay Oyur Çelik
Dr. Abdullah Öztürk
Dr. Alaattin Dilsiz
Dr. Alperen Eroğlu
3
Dr. Erol Koç
Dr. Dilek Tarhan
Dr. Murat Parpucu
Dr. Nuriye Özder
Öğr. Gör. Elif Çalık
Öğr. Gör. Pınar Avşar
Öğr. Gör. Gonca Buran
Arş. Gör. Duygu Kes
Arş. Gör. Sevda Ural
Arş. Gör. Sevgi Hür
Av. Erkan Çavuşoğlu
Av. Sevil Serin
Not: Bilimsel Kurul Akademik titrasyona göre sıralanmıştır
4
KONU BAŞLIKLARI
1.Karadeniz Cerrahi Hemşireliğinde Temel Yaklaşımlar Kongresi
Sözel-Poster Konu Başlıkları
Hemşirelik Mesleğinde Eğitim
Hemşirelik Mesleğinde Sertifikasyon
Sağlık Hizmetlerinin Sunumunda Kalite ve Akreditasyon
Tıbbi Hatalar ve Hemşirelik
Cerrahide Tek Kullanımlık Ekipmanlar
Endoskopik Aletler ve Sterilizasyon
Cerrahi Ekipde Stres ve Tükenmişlik
Cerrahi Ekipde Motivasyon
Cerrahide Hipoterminin Kontrolü
Ameliyathanelerin Gizli Tehlikesi Cerrahi Duman
Cerrahide Enfeksiyonlar
Güvenli cerrahi Uygulamaları
Cerrahide Kanıt temelli uygulamalar
Cerrahi Hastalıkları Hemşireliğinde Hasta Eğitimi
Cerrahide Teknoloji
Cerrahide Etik Sorunlar
5
KONUŞMA METİNLERİ*
Telif hakları ile ilgili tüm sorumluluk yazarlara aittir.
6
SAĞLIKTA KALİTE VE AKREDİTASYON STANDARTLARINDA SAĞLIK
HİZMETİ İLİŞKİLİ ENFEKSİYONLARIN ÖNLENMESİ
Uzm. Dr. Dilek TARHAN
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı
Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi’ne ilişkin çalışmalar 27.06.2015 tarih ve 29399 sayılı
“Sağlıkta Kalitenin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” kapsamında
gerçekleştirilmektedir.
Sağlıkta Kalite Sisteminin amacı; Türkiye’de sağlık hizmeti sunan tüm kurum ve kuruluşlarda,
hasta ve çalışan güvenliği ile hasta ve çalışan memnuniyetinin sağlanması, aynı zamanda etkin,
etkili, zamanında ve hakkaniyet çerçevesinde hizmet sunulmasıdır.
Bakanlığımız bünyesinde Sağlıkta Kalite Sistemi’nin temelleri 2003 yılında “Sağlıkta
Dönüşüm Programı”nın 6. Bileşeni olan “Nitelikli ve Etkili Sağlık Hizmetleri için Kalite ve
Akreditasyon” bileşeni ile atılmıştır.
663 sayılı KHK’nin 8. Maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
görevlerinden ilgili olan hususlar aşağıda yer almaktadır:
“d) Hasta hakları ile hasta ve çalışan güvenliğine yönelik düzenleme yapmak.
ı) Sağlık hizmetlerinde kalite ve akreditasyon kuralları belirlemek ve uygulamasını
sağlamak.”
Söz konusu KHK’ye dayanarak 27.06.2015 tarihinde yayımlanan 29399 sayılı “Sağlıkta
Kalitenin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” şu anda yürürlükte
bulunmaktadır. Yönetmelik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmeti ile koruyucu sağlık hizmeti
sunan kamu ve özel tüm sağlık kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır.
Yönetmelik gereği kurum ve kuruluşlar, Bakanlıkça hazırlanan standart setlerini esas alarak
uygulamalarını yapmak durumundadırlar. Aynı şekilde Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü de
bu standartları esas alarak sağlıkta kalite değerlendirmelerini gerçekleştirmekle yükümlüdür.
Yönetmelik kapsamında yayımlanan standart ve rehberler ile gerçekleştirilen faaliyetler
aşağıda özetlenmiştir:
Yayımlanan Standartlar ve Rehberler
•
•
•
•
•
•
•
•
SKS Hastane (Versiyon 5)
SKS ADSM (Versiyon 3)
SKS Diyaliz (Versiyon 1)
SKS Evde Sağlık (Versiyon 1)
SKS 112 (Versiyon 1)
SAS Hastane Seti
SAS ADSM Seti
SAS Diyaliz Seti
7
•
•
•
•
•
•
•
SAS Laboratuvar Seti
Güvenli Cerrahi Uygulama Rehberi
İlaç Yönetimi Rehberi
Doküman Yönetimi Uygulama Rehberi
Memnuniyet Anketi Uygulama Rehberi
Gösterge Yönetimi Rehberi
Klinik Kalite Rehberleri (11 Sağlık Olgusuna Yönelik)
Geliştirilmekte Olan Standart Setleri
•
•
•
•
•
SKS 112 Seti (Versiyon 3)
SKS Laboratuvar Seti
SKS ASM Seti
SKS Psikiyatri Seti (Versiyon 1)
SKS Rehabilitasyon Seti (Versiyon 1)
Kalite Kültürünün Geliştirilmesine Yönelik Faaliyetler
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sağlıkta Kalite Değerlendirmeleri
Sağlıkta Kalite Değerlendiricisi Sertifikalı Eğitim Programları
Hasta ve Çalışan Güvenliği Sempozyumları
Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongreleri
Sağlıkta Kalite ve Güvenlik Ödülleri
Performans, Kalite ve Hasta Güvenliği Ajansı
Performans ve Kalite Dergisi
Sağlıkta İndikatör Yönetim Sistemi (SİYÖS)
Güvenlik Raporlama Sistemi (GRS)
Hata Sınıflandırma Sistemleri
Sağlıkta kalite ve akreditasyon çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen bütün bu faaliyetler ve
yayımlanan standartlarda, enfeksiyonların önlenmesi konusu çok önemli bir yere sahiptir.
Bunun nedeni, sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyon düzeylerinin verilen sağlık hizmeti kalitesinin
en önemli göstergelerinden biri olmasıdır. Bir anlamda, bir kurumda enfeksiyonlarla mücadele
ne kadar etkinse, orada o kadar kaliteli bir sağlık hizmeti sunulmaktadır denilebilir. Çünkü
enfeksiyonlarla mücadele bir ekip işidir. Sadece hekimin çok iyi ve dikkatli bir klinik hizmeti
vermesi ve bu hizmeti verirken hijyen kurallarına riayet etmesi yetmez. Sterilizasyon
hizmetlerinden, ameliyathanenin temizliğine, hasta bakımında el hijyeni sağlanmasından
havalandırma sistemine kadar tüm süreçlerin kontrol altına alınması gerekmektedir. Sağlıkta
Kalite ve Akreditasyon Standartları da bu bakış açısı ile hazırlanmaktadır. Bu nedenle sadece
“Enfeksiyonların Önlenmesi” başlığı altındaki standartlar değil, standart setleri içinde yer alan
pek çok bölüm de enfeksiyonların önlenmesine katkı sağlamaktadır. Örneğin sterilizasyon
hizmetleri, temizlik hizmetleri, hasta ve hasta yakınlarının enfeksiyonların önlenmesi
konusunda bilgilendirilmesi, havalandırma sistemleri gibi konularla ilgili standartlar da bu
mücadelede rol almaktadır.
Sağlıkta Kalite Standartları (SKS) Hastane setinde “Enfeksiyonların Önlenmesi”
bölümünde 12 standart ve 28 değerlendirme ölçütü bulunmaktadır. Bölümde yer alan
standartlar aşağıda gösterilmiştir:
8
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
SEN01-Enfeksiyonların önlenmesine yönelik ‘Enfeksiyon Kontrol Komitesi’
oluşturulmalıdır.
SEN02-Hastanenin tüm bölümlerini kapsayan enfeksiyonların önlenmesine yönelik
program bulunmalıdır.
SEN03-Hastane enfeksiyonlarının sürveyansına yönelik düzenleme yapılmalıdır.
SEN04-Çalışanlar, el hijyeni konusunda bilgilendirilmeli ve teşvik edilmelidir.
SEN05-El hijyenini sağlamaya yönelik malzeme bulunmalıdır.
SEN06-Çalışanların el hijyeni kurallarına uyumu değerlendirilmelidir.
SEN07-İzolasyon önlemleriyle ilgili düzenleme yapılmalıdır.
SEN08-Temizlik, dezenfeksiyon, sterilizasyon ve antisepsi süreçlerine yönelik kurallar
belirlenmelidir.
SEN09-Dezenfeksiyon işlemlerine yönelik düzenleme yapılmalıdır.
SEN10-Çalışanların mesleki enfeksiyonlardan korunmasına yönelik düzenlemeler
yapılmalıdır.
SEN11-Enfeksiyonların önlenmesi hakkında sağlık çalışanlarına eğitim verilmelidir.
SEN12-Enfeksiyonların önlenmesine yönelik uygulamalar izlenmeli ve sürekli
iyileştirme için gerekli faaliyetler gerçekleştirilmelidir.
Ayrıca Gösterge Yönetimi boyutunda enfeksiyonların önlenmesi ile ilgili “Bölüm Bazlı
Göstergeler” başlığı altında aşağıdaki göstergeler yer almaktadır:
•
•
•
•
•
•
•
GBEN01 El Hijyeni Uyumu
GBEN02 Santral Venöz Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonu
GBEN03 Üriner Kateter İlişkili Üriner Sistem Enfeksiyonu
GBEN04 Ventilatör İlişkili Pnömoni/Ventilatör İlişkili Olay
GBEN05 Umblikal Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonları
GBEN06 Prosedür Bazında Cerrahi Alan Enfeksiyonu Hızı
GBEN07 Cerrahi Profilaksi Uygun Antibiyotik Kullanım Oranı
Bu standartlar ve göstergeler kapsamında kurumlarımızda gerçekleştirilen faaliyetler ve
Bakanlığımızca yapılan periyodik değerlendirmeler, kurumlarımızda kalite kültürünün
geliştirilmesine önemli katkı sağlamıştır. Bundan sonraki süreçte, enfeksiyonların önlenmesi
konusunun Bakanlığımız öncelikleri arasında yer alması ve değerlendirme sürecinde
kurumlarımızda ilgili standartlara odaklanılması, ülke genelinde bu yönde gelişim sağlanması
açısından faydalı olacaktır.
9
HEMŞİRELERİNYASALHAKLARI
Genelde Hak; Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkilere ve kişilerin hukuk düzeni
tarafından korunan menfaatleri olarak tanımlanmakta olup, Hemşire ise; 6283 sayılı
Hemşirelik Kanununa göre hemşirelik mesleğini icra etmeye yetkili sağlık personeli olarak
tanımlanmaktadır. Mer’i olan mevzuatımızda düzenleme altına alınan hemşireliğin yasal
haklarına geçmeden önce dünyada ve ülkemizde hemşirelik mesleği ile ilgili yapılan yasal
düzenlemelerekronolojikolarakbaktığımızda;
Dünyada; İlk profesyonel hemşireliği düzenleyen çalışmalar Güney Afrika birliğinde
başlamış olup, ilk bağımsız hemşirelik yasası 1901 yılında Yeni Zelanda da çıkarılmıştır. Bu
düzenlemeyi1903yılındaABDGordineeyaletindeyapılandüzenlemeizlemiştir.
Ülkemizde ise profesyonel anlamda Hemşirelik mesleği ile ilgili ilk yasal düzenleme
1928yılındaçıkarılanTababetveŞuabatıSan’atlarınınTarzıİcrasınaDairKanunlayapılmıştır.
1936yılındayürürlüğegiren3017sayılıkanunlaistihdamedilecekhemşireveyardımcılarının
sayılarıkadroolarakdüzenlenmiştir.1943yılındayayımlananTrahomlaSavaşTalimatnamesi
hizmet alanında hemşirenin yetki ve sorumluluklarını düzenleme altına almış olup, 1954
yılında kabul edilen ve halen yürürlükte olan 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu ile bir meslek
mensubuna özgü olarak kanuni düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir. 1961 yılında kabul
edilen 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun ile de özellikle 1.
Basamak sağlık hizmetlerinin nerelerde yürütüleceği ve bu yerlerde hangi meslek
mensuplarınınistihdamedileceğiyolundadüzenlemeyapılmışolup,HalkSağlığıHemşiresinin
görev yetki ve sorumluluğuna yer verilmiştir. 1965 yılında kabul edilen 657 sayılı Devlet
MemurlarıKanunuileDevletMemuruolanHemşirelerdedâhilbütünmemurlarabelirlihaklar
verilmiştir.
657sayılıKanunun3.Bölümüaltındadüzenlenenhaklarabakıldığında;
MezkûrKanunun;
UygulamayıİstemeHakkıbaşlığıaltındadüzenlenen17ncimaddesinegöre;Devlet
MemurustatüsünühaizolanHemşirelerdedâhilbütünmemurlarmezkûrkanunvebukanuna
dayanılarak yayımlanan tüzük ve yönetmeliklere göre tayin ve tespit olunup yürürlükte
bulunanhükümlerinkendilerihakkındaaynenuygulanmasınıistemekhakkınasahiptirler.
Güvelik başlığı altında düzenlenen 18 inci maddesine göre; Kanunlarda yazılı haller
dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden
alınamazhükmünühaizdir.
Emeklilikbaşlığıaltındadüzenlenen19uncumaddesinegöre;Devletmemurlarının,
özelkanunundayazılıbelirlişartlariçinde,emeklilikhaklarıvardırhükmüdüzenlenmiştir.
Çekilme başlığı altında düzenlenen 20 nci maddesine göre; Devlet memurları, bu
kanundabelirtilenesaslaragörememurluktançekilebilirlerhükmünühaizdir.
Müracaat,şikâyetvedavaaçmabaşlığıaltındadüzenlenen21incimaddesinegöre;
Devletmemurlarıkurumlarıylailgiliresmiveşahsiişlerindendolayımüracaat;amirleriveya
kurumlarıtarafındankendilerineuygulananidarieylemveişlemlerdendolayışikâyetvedava
açmahakkınasahiptirler.Müracaatveşikâyetlersözveyayazıileenyakınamirdenbaşlayarak
silsile yolu ile şikâyet edilen amirler atlanarak yapılır hükmü düzenlenmiş olup, bu alanda
Bakanlar Kurulunca 1982 yılında Devlet Memurlarının Şikâyet ve Müracaatları Hakkında
Yönetmelikçıkarılmıştır.
Sendikakurmabaşlığıaltındadüzenlenen22incimaddesinegöre;Devletmemurları,
Anayasada ve özel kanununda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlar
kurabilirvebunlaraüyeolabilirlerhükmüdüzenlenmiştir.
10
İzinbaşlığıaltındadüzenlenen23üncümaddesinegöre;Devletmemurları,bukanunda
gösterilensüreveşartlarlaizinhakkınasahiptirlerhükmünühaizolup;Buçerçevede;
(1)657sayılıDevletMemurlarıKanununun102ncimaddesiuyarıncahizmetsüresibiryıldan
onyılakadar(onyıldâhil)olanlarınyıllıkizinsüreleriyirmigün,onyıldanfazlaolanlarınise
otuzgündür.Yıllıkizinlerinimemuriyetmahallidışındageçirecekmemurlariçinolağanhale
getirmemekkaydıylagidilecekyerinuzakolmasıgözönünealınarakikişergünolmaküzere
dörtgünlükyoliznieklenebilir.Yoliznibiryıldadörtgündenfazlakullandırılamaz.
(2)Memuraverilecekyıllıkizinsüresininhesabında;
Hangi statüde olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında bir kadro veya pozisyon
karşılığındakamupersoneliolarakgeçenhizmetsüreleri,
Kamu kurum ve kuruluşlarında geçmese dahi Devlet memurlarının kazanılmış hak
aylıklarındadeğerlendirilenhizmetsüreleri,
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına borçlanılıp borçlanılmadığına bakılmaksızın
muvazzafaskerliktegeçensürelerileokuldevresidâhilyedeksubaylıktageçensürelerdeyıllık
izinhesabında,dikkatealınır.
(3) Aday memur olan hemşireler içinde ikinci fıkrada belirtilen usulle hizmet süresi
değerlendirmesiyapılarakizinkullandırılır.
Kovuşturmaveyargılamabaşlığıaltındadüzenlenen24incimaddesinegöre;Devlet
memurlarınıngörevleriileilgiliveyagörevlerisırasındaişlediklerisuçlardandolayısoruşturma
ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir hükmü yer
almakta olup, bu alanda kastedilen adli makamlarca memur aleyhine yapılacak işlemler
şeklindekarşımızaçıkmaktadır.Memurolanhemşire,göreviileilgiliişlediğisuçlardandolayı
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun
kapsamındayeralansuçlardandolayıdoğrudanCumhuriyetSavcılıklarıncasoruşturulamazlar.
Öncelikle Kanun kapsamında görevlendirilen Makamlarca haklarında Ön İnceleme yaptırılıp
sonucundasoruşturmaizniverilirisesoruşturmayatabitutulabilirler.
İsnat ve İftiralara Karşı Koruma başlığı altında düzenlenen 25 inci maddesine göre;
Devletmemurlarıhakkındakiihbarveşikâyetler,garazveyamücerrethakaretiçin,uydurma
bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem
sonucundabuisnatsabitolmadığıtakdirde,merkezdebumemurunenbüyükamiri,illerde
valiler,isnattabulunanlarhakkındakamudavasıaçılmasınıCumhuriyetSavcılığındanisterler
hükmüva’zolunmuştur.
657 sayılı Kanunla hüküm altına alınan, yukarıda sayılan genel hakların yanında;
Kişilerinuğradıklarızararlarbaşlığıaltındadüzenlenen,13.Maddesinegörede;Kişilerkamu
hukukunatabigörevlerleilgiliolarakuğradıklarızararlardandolayıbugörevleriyerinegetiren
personelaleyhinedeğil,ilgilikurumaleyhinedavaaçarlar.Ancak,Devletdairelerinetevdiveya
bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kâğıtların ilgili
personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat
sonucubeklenmedenHazinetarafındanhaksahibineödenir.Kurumun,genelhükümleregöre
sorumlupersonelerücuhakkısaklıdırhükmüiledehemşireolandevletmemurunagörevinden
kaynaklıkişiselzararlarındandolayıdoğrudan3.kişileredavaikameetmehakkıverilmemiştir.
MEMURLARA SOSYAL ALANDA VERİLEN YASAL HAKLARI BU KAPSAMDA ÖZNELE
İNDİRGEYEREKHEMŞİRELEREVERİLENHAKLAROLARAKELEALMAYAÇALIŞACAĞIZ
DOĞUM YAPAN VEYA ENGELLİ OLAN HEMŞİREYE 2 YIL SÜRE İLE GECE NÖBETİ
VERİLEMEZ
Yürürlükteolanmevzuatımızagöredevletmemurustatüsünühaizbayanhemşirelere
tabipraporundabelirtilmesihalindehamileliğinin24üncühaftasındanitibarenvedoğumdan
sonrakiikiyılsüreilegecenöbetivegecevardiyasıgöreviverilemeyeceğiAyrıcaengelliolan
11
hemşireleredeisteğidışındagecenöbetivegecevardiyasıgöreviverilemeyeceğikayıtaltına
alınmıştır.
HEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENŞUAİZNİ
Hizmetleri sırasında radyo aktif ışınlarla çalışan hemşireye de yıllık iznine ilaveten 1
aylıkşuaiznidiyeisimlerindensağlıkhizmetininverilmesiyasaldüzenlemealtınaalınmıştır.
BAYANHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENANALIKİZNİ
Bayan hemşirelere; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere
toplamonaltıhaftasüreyleanalıkizniverilir.Çoğulgebelikdurumunda,doğumöncesisekiz
haftalık analık izni süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta
öncesinekadarsağlıkdurumununçalışmayauygunolduğunutabipraporuylabelgeleyenkadın
memur,isteğihâlindedoğumdanöncekiüçhaftayakadarkurumundaçalışabilir.Budurumda,
doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni
süresine eklenir. Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin
kullanılamayanbölümüdedoğumsonrasıanalıkiznisüresineilaveedilir.Doğumöncesianalık
iznininbaşlamasıgerekentarihtenöncegerçekleşendoğumlardaisedoğumtarihiileanalık
iznininbaşlamasıgerekentariharasındakisüredoğumsonrasıanalıkiznineilaveedilir.
EVLATLIKEDİNENHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENİZİN
Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen
memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan
eşlerine,çocuğunteslimedildiğitarihtenitibarensekizhaftasüreileizinverilir.Buizinevlatlık
kararıverilmedenönceçocuğunfiilenteslimedildiğidurumlardadauygulanır.
EVLENMEVEYAÖLÜMHALİNDEVERİLMESİGEREKENİZİN
Memura,eşinindoğumyapmasıhâlinde,isteğiüzerineongünbabalıkizni;kendisinin
veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve
kardeşininölümühâllerindeisteğiüzerineyedigünizinverilir.
Yukarıda sayılan izinler dışında, amirinin takdiri ile hemşireye 10 gün mazeret izni
verilebilir.Mazeretindevamıhalindeyıllıkizindendüşülmekkaydıyla10gündahamazeretizni
verileceğiyasaldüzenlemealtınaalınmıştır.
DevletPersonelBaşkanlığıgörüşlerinegöreölüdoğumyapanmemuradaanalıkizniile
ilgiliizinlerinverilmesigerekmektedir.
BAYANHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENSÜTİZNİ
Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim
tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde birbuçuk saat süt izni
verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın
memuruntercihiesastır.
YARIZAMANLIÇALIŞMA
Doğumsonrasıanalıkiznisüresisonundakadınmemur,isteğihâlindeçocuğunhayatta
olması kaydıyla analık izni bitiminde başlamak üzere ayrıca süt izni verilmeksizin birinci
doğumdaikiay,ikincidoğumdadörtay,sonrakidoğumlardaisealtıaysüreylegünlükçalışma
süresininyarısıkadarçalışabilir.Çoğuldoğumlardabusürelerebirerayilaveedilir.Çocuğun
engellidoğmasıveyadoğumdansonrakionikiayiçindeçocuğunengellilikdurumununtespiti
hâllerindebusüreleronikiayolarakuygulanır.Üçyaşınıdoldurmamışbirçocuğueşiylebirlikte
veyamünferitolarakevlatedinenmemurlarilememurolmayaneşinmünferitolarakevlat
edinmesi hâlinde memur olan eşleri de, istekleri üzerine (A) fıkrası uyarınca verilen sekiz
haftalık iznin bitiminden itibaren bu haktan aynı esaslar çerçevesinde yararlanır. Memurun
(3)(4)
çalışacağısürelerilgilikurumtarafındanbelirlenir.
HASTALIKVEREFAKATİZNİ
Memura,aylıkveözlükhaklarıkorunarak,verilecekrapordagösterileceklüzumüzerine,
kanser,veremveakılhastalığıgibiuzunsürelibirtedaviyeihtiyaçgösterenhastalığıhâlinde
onsekizayakadar,diğerhastalıkhâllerindeiseonikiayakadarizinverilir.
Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir
meslekhastalığınatutulanmemur,iyileşinceyekadarizinlisayılır.
Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde
hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza
geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık
12
kuruluraporuylabelgelendirilmesişartıyla,aylıkveözlükhaklarıkorunarak,üçayakadarizin
verilir.Gerektiğindebusürebirkatınakadaruzatılır.
AyrıcaMemuriyette5yılınıdolduranlara2defadakullanılmaküzere1yılizinverilmesi
deyasalolarakdüzenlenmiştir.
MEMURSTATÜSÜNÜHAİZHEMŞİRELEREKANUNLAVERİLENDİĞERSOSYALHAKLAR
Yeniden işe alıştırma hakkı, Kreş ve Sosyal tesis hakkı, Konur Kredisi hakkı, Öğrenim
Kredisi ve Yurt Hakkı, Aile Yardımı Hakkı, Doğum Yardımı Ödeneği, Ölüm Yardımı Ödeneği,
TedaviYardımıveCenazeGiderlerinindevletçeödenmesihakkı.
HEMŞİRELERİNKADEMEDERECEİLERLEMELERİ
Bilindiğiüzere657sayılıKanunun36.MaddesiOrtakHükümlerAbölümündedevlet
memuruolarakgörevyapanpersonelinişegirişderecekademesiileyükselebileceklerienson
derecevekademeleribelirlenmiştir.
Bunagörelisemezunuolarakgörevebaşlayanvehemşireolarakgörevyapanpersonel
2009 yılından önce 12. derecenin 3. kademesinden ataması yapılarak 3.derecenin
8.kademesine kadar yükselebilmektedir. Ancak 2009 yılından sonra tüm liselerin eğitim
süresinin dört yıla çıkarılmasıyla beraber lise mezunu bir hemşire 12.derecenin
2.kademesinden göreve başlayarak 3.derecenin 8.kademesine kadar terfi edebilmektedir.
Bununistisnası6111sayılıKanunladeğişik64.maddededüzenlenmiştir.2011yılındansonra
herhangibirdisiplincezasıalmayanpersoneltavandelerek2.derecenin6.kademesinekadar
yükselebilir.
Önlisans ve lisans mezunu olarak göreve başlayan hemşireler ise 10.derecenin
2.kademesi ile 9.derecenin 1.kademesinden ataması yapılarak 1.derecenin 4.kademesine
kadar yükselebilirler. Ayrıca kalkınmada öncelikli il kapsamında görev yapan personel
tamamlanmışherikiyılınsonundailavetenbirkademeilerlemesihakeder.
Yükseklisansyapılmasıhalindedalınabakılmaksızınbirkademeilerlemesiyapılır.
Meslekleriyle ilgili dallarda doktora eğitimi yapılması halinde 657 sayılı kanunun
36.maddesiA-10fıkrasıgereğincebirdereceilerlemesiyapılır.
Uzman Hemşireler ile ilgili 190 sayılı kanunda kadro bulunmamaktadır. Ancak Sağlık
Bakanlığı bu alanda çalışma yapmaktadır. Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün11.04.2016tarihliyazılarıileUzmanHemşirelerdiplomalarınıtescilettirdikten
sonraBelgeleriniKurumlarınaibrazetmelerihalinde3.DönemTopluİşSözleşmesindeyeralan
düzenleme çerçevesinde 2016/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan
DevletMemurlarınaÖdenecekZamveTazminatlaraİlişkinKararaekli(ll)sayılıcetvelegöre
dereceleriitibarıylayararlanmaktaolduklarıtazminatoranlarına5puanilaveedilmektedir.
HEMŞİRELER KAZANÇ GETİRİCİ FAALİYET BULUNABİLİR Mİ? ŞİRKET
ORTAĞI OLABİLİR Mİ ?
MemurlarTürkTicaretKanununagöre(Tacir)veya(Esnaf)sayılmalarınıgerektirecekbir
faaliyettebulunamaz,ticaretvesanayimüesseselerindegörevalamaz,ticarimümessilveya
ticarivekilveyakollektifşirketlerdeortakveyakomanditşirkettekomanditeortakolamazlar.
(Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç)
Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro,
muayenehanevebenzeriyerleraçamaz;gerçekkişilere,özelhukuktüzelkişilerineveyakamu
kurumuniteliğindekimeslekkuruluşlarınaaitherhangibirişyerindeveyavakıfyükseköğretim
kurumlarındaçalışamaz.MaddeyebakıldığındaMemurlar;
*Tacirveesnafsayılmasınıgerektirecekbirfaaliyettebulunamazlar.(TicaretKanunum.12)
*Ticaritemsilci(BorçlarKanunuMd.547)veTicarivekil(BK.551Md.)olamazlar
13
*KollektifŞirketortağıolamazlar
*Komanditşirketinkomanditeortağıolamazlar
*Ticarivesanayimüesseselerindegörevalamazlar
Hülasaten memurlar Komandit şirkette komanditer ortak, limited şirket ortağı, adi
şirketortağı,özelşirketingizliortağı,anonimşirketiortağıolabilirler.
HEMŞİRELERSÜRÜCÜKURSLARINDAİLKYARDIMDERSİVEREBİLİRMİ?
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda yapılan düzenleme çerçevesinde
uzman öğretici, usta öğretici ve öğretmenlik yapma nitelik ve şartlarını taşıyan devlet
memurlarınailgilibirimlerinizniylehaftada10(on)saatigeçmemeküzereücretlidersverme
hakkıtanınmışolup,ÖzelMotorluTaşıtSürücüleriKursuYönetmeliğinin27ncimaddesinin1
incifıkrasınınabendinegörehemşirelerdeyüksekokulmezunuolmanınyanındaİlkYardım
Yönetmeliği kapsamında alacakları İlk Yardım Eğitmeni Sertifikası ile gerekli izinleri aldıktan
sonrahaftadaonsaatigeçmemeküzeredersverebilirler.
Av.ErkanÇAVUŞOĞLU
14
DisposableMalzemeleriTekrarKullanalımmı?
MuhdedirCaner
KırıkkaleYüksekİhtisasHastanesi
[email protected]
TekrarKullanım
Tekrarkullanımişlemleri;
ü Tıbbialetlerintemizlenmesini
ü Steriledilmesini
ü Fonksiyonunundevamettiğininkanıtlanmasınıiçerenişlemlerdir
Reusable”malzeme,
ü Tekrarkullanılabilen,genelliklemetal,cam,lastikveyakumaştan
yapılmışmalzemelerdir
ü Üreticitarafındantekrarkullanılabilirolduğubelgelenir
ü Hastalardakullanılmadanöncetemizlenir,steriledilirler
ü Başlangıçtaalımmaliyetiyüksekolabilir,tekrarlanankullanımlar
sonucuortalamamaliyetleridüşükolur
ü Bualetleruygundezenfeksiyonvesterilizasyonişlemlerinedayanıklı
olduğuiçinfarklıhastalararasındakullanılabilirler
Disposable”malzeme:
ü Plastikgibiısıyaduyarlıveucuzmalzemelerdir.
ü Üreticidendoğrudansteriledilmişolarakkullanımahazıralınırlar
ü Alımmaliyetleridüşüktür,dolayısıylatekrarkullanımınmalikazancı
çokfazlaolmaz
ü Birkezkullanılırlarveatılırlar
ü Doğrudanhastakullanımınayönelikbirmalzemeisegenellikle“tek
kullanımlıktır”şeklindeetiketleribulunur
15
ü Ayrıcatekkullanımlıkaletlerinsterilitelerininbozulduğu
kanıtlandığındaörneğinpaketbütünlüğübozulduğundadayeniden
kullanımgündemegelebilmektedir
Tekrarişlemdengeçirme”(reprocessing);
ü Hastadakullanılmışveyahastadakullanılmamışancakpaketihasar
görmüşbirmalzemenintemizlenmesi,testedilmesi,yeniden
paketlenmesivesterilizasyonu
“Tekrarkullanım”(reuse);
ü Üreticifirmasıtarafından“tekkullanımlık”veya“disposable”olarak
etiketlenmişbirmalzemeninhastabakımındailkkullanımından
sonra“tekrarişlemdengeçirme”basamaklarınınuygulanıpaynıveya
başkabirhastadatekrarkullanılması.
Tekrarkullanım:Neden?
ü Maliyetidüşürme
ü Atıkmiktarınıazaltarakçevreyidekorumaçabaları
ü Tekkullanımlıkaletlerinyenilerinintemininkesintiyeuğraması,
paketiaçılmışveyahasarlanmışancakkullanılmamışaletlerin
sterilizasyondurumununbilinememesi
EnSıkTekrarKullanılanAletler
Sorunlar
ü Dekontaminasyonvesterilizasyonişlemleriningüvenliolupolmadığı
ü İşlemsırasındamalzemedefonksiyonelbirkayıpmeydanagelip
gelmediği
16
ü Tekrarkullanılanmalzemeninnasılfaturaedileceği
ü Yasalveetiksorunlar
ü Kayıttutulmadığındabahsedilensorunlarınsonuçlarınıntakip
edilememesi
TekrarKullanımınSıklığı
ü 1976’dahastanelerin%14’ünde
ü 1982’de%90’larayükselmiş
TekrarKullanımdaUluslarArasıVeriler
ü 1984yılındayapılanbiranketçalışmasında;Hastanelerin%82’sinin
tekrarkullanımuyguladıklarısaptanmış,
ü %6’sıpolitikalarıgereğincetekrarkullanımınyasakolduğunuve
tekrarkullanımyapmadıklarını,
ü %12’siisehastanelerindekiuygulamalarıbilmediklerinibelirtmişler
Sıklık
ü Hemodiyalizerler(%46),
ü Kardiyovaskülerkateterler(%31),
ü Solunumdevreleri(%18),
ü Biyopsiiğneleri(%17),koterler(%16),
ü Anestezidevreleri(%14)
ü Ençarpıcıolansonuç;yanıtverenlerin%5-10’ununsüturzımbası
sökücülerin,şırıngaların,aspirasyonkaplarınınvetrakealtüplerinde
yenidenkullanıldığınıbelirtmesi
Enfazlatekrarkullanımyapılantekkullanımlıkaletler;
ü Sıkıştırıcıkolları(%15.8)
ü Matkapucu,testere,bleytler(%7.3)
ü Biyopsiforsepsleri(%6.2),
ü Endoskopiklaparoskopikkesiciler,tutucularveklempler(%6.1),
17
ü Elektrofizyolojiktanıkateterleri(%3.9)
2000’liyıllardaABD’de
ü Hastanelerinyalnızca%24.2’sinintekkullanımlıkaletleritekrar
kullandığı
ü Tekrarkullanımyapanhastanelerin%84.6’sınınbunuüçüncüşahıs
firmalarayaptırdığısaptanmıştır
1238hastanenindeğerlendirildiğibirçalışmada
ü Büyükhastanelerin(200’denfazlayatağıolan)%86’sındadüzenli
olaraktekrarkullanımyapıldığı
ü Yalnızca%5’indeaslauygulanmadığısaptanmış
ü Bunakarşınküçükhastanelerin%50’sindebuuygulamanın
yapılmadığı,
ü %38’inindüzenliolarak,%12’sininsadeceacildurumlarlasınırlıolarak
tekrarkullanımyaptıklarısaptanmış
ü Düzenlikullanımyaptığınıbelirtenhastanelerinyalnızca%38’inin
yazılıprosedürüolduğugörülmüş
2010yılındakibirraporagöre;
ü Tekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımı;
ü İspanya’dahastanelerin%80’inde
ü Almanya’dahastanelerin%40’ında,
ü Japonya’dahastanelerin%80-90’ındauygulanmakta
ü Fransa’da,İngiltere’dereuseyasak
ü Gelişmekteolanülkelerdetekrarkullanımdahaçokiğneucu,şırınga
veürinerkateterlerikapsıyor
ü YeterlisterilizasyonyapılmadığıiçinHIV,hepatitBveC
infeksiyonlarınanedenoluyor
ü Gelişmişülkelerdedahaçokpahalı,yüksekteknolojiürünlerinde
tekrarkullanımyapılıyor
18
ü Yenidenkullanımiçinnetrehberlervar,ihmallereyönelikuygun
kontrolmekanizmalarıönşart
ü Bütünbunlaryenidenkullanımıgüvenli,maliyetetkinvemantıklıhale
getiriyor
Örnekler
326yataklıbirhastanede22ayiçinde623tanealetilişkilihasta
güvenliğinitehditedenolaybildiriliyor;
ü %70’itekkullanımlıkaletlerleilişkili
ü İlkkullanım-yenidenkullanımayrımıyapılmamışFDA’nın
MedicalDeviceReport(MDR)sistemi:
ü 1996-1999arasındaraporedilen300.000olaydan245’i70farklı
tiptekitekkullanımlıkaletinyenidenkullanımıileilişkili
Reuseyapılanbirkardiyakkateterinkırılmasıvehastanınuyluk
bölgesindekalması
ü Bilinenenyüksekmaddiceza:970.000$
ü Doktorvehastanesorumlu
ü Orijinalkateterüzerindesadeceüçkeztekrarkullanılabileceğibilgisi
mevcut
ü Hastanekayıtlarınagöreyenidenkullanımsayısı=19
ü Bukateterüreticifirmatarafından9yılöncepiyasadançekilmiş
ü Hastanedeposundabukateterden53adetmevcut.
ü 72yaşındabirhastanınendotraealentübasyonusırasındakılavuztel
(reuse)özefagusiçindekırılıyor
ü Hastanınduodenumuperforeoluyor
ü Kılavuztelüzerindeüreticifirmanın“yenidenkullanmayınız”uyarısı
mevcut
ü BazıkatetertürlerivetekkullanımlıközefagialstetoskoplarEO
sterilizasyonusonrasındastabilitesiniyitiriyor.
19
ü Tekkullanımlıklansetlerinyenidenkullanımı:18hastayaHepatitB
bulaşı
GerçekRiskNedir?
ü Tekkullanımlıkaletlerinyenidenkullanımınozokomiyal
infeksiyonriskitaşır
ü Buriskinuygunişlemdengeçirilmemiş“reusable”malzemelerin
taşıdığırisktendahayüksekolduğunugösterenyeterlibilimsel
kanıtyok.
ü Pirojenler,toksikkalıntılar,biyolojikuyumsuzlukvefonksiyonel
stabilitekonularındabirsonucavarabilmekiçindahakapsamlı
sistematikçalışmalaraihtiyaçvar.
Ülkemiz’deDurum
ü Ülkemizdetekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımınınsıklığını
belirleyenherhangibirçalışmabulunmamaktadır
ü Ancakdeğişikmerkezlerdenmaliyet,komplikasyonlargibi
konuylailgilitektekbildirilenraporlarülkemizdedeyaygınbir
uygulamaolduğunudüşündürmektedir
"Görmek"içingittiklerihastanede"kör"olduklarınıiddiaettiler
Adana'daözelbirhastanedegözlerindekataraktolduğuiçin
ameliyatolan17kişiden10'u,görmediğiyadagörmekaybı
yaşadığıiddiasıylaCumhuriyetSavcılığı'naşikayettebulundu.(13
Eylül2016-Hürriyet)
Afyonkarahisar'dakataraktameliyatıolan7hastagörme
yeteneğinikaybetti,İzmir’deise8hastakörolmariskiyaşıyor.
Katarakameliyatlarınedenkörlüklesonuçlanıyor?(18Ocak
2011NTV)
TekkullanımlıkAletlerinTekrarKullanımınaAitRiskler
ü Olasıtıbbiriskler:Fizikselvefizyolojikzararlasonuçlanabilir
ü Tıbbiolmayanriskler:Etikvesorumlulukanlamındakiriskler
OlasıTıbbiRiskler
ü Yetersiztemizlikvedekontaminasyon: Pekçoktıbbialet
ulaşılamayacakeklemlervedarlümenleriçerdiğiiçin
temizliğinintamolarakyapılmasımümkündeğildir
20
ü Çaprazinfeksiyonriski:Temizlik,dekontaminasyon,
dezenfeksiyonveyasterilizasyonişlemlerininyeterince
yapılmamasınabağlıolarakgelişebilecekçaprazinfeksiyonriski
tekrarkullanımişlemlerininenbüyükriskinioluşturmakta
ü Mekanikbozulma:Aletlerinfarklıkimyasallaraveyadiğer
işlemleremaruzkalmasısonucukorozyonveya materyalde
değişimmeydanagelebilmekte
ü Pirojenler:Sterilizasyonişlemimikroorganizmalarıparçalarancak
lipopolisakkaridveyaendotoksinkalıntılarınıetkilemez.Aletsteril
bileolsatekrarkullanılanhastadaateşesebepolabilir
ü Toksikkalıntılar:Tekrarkullanımişlemlerindekullanılanpekçok
germisid,deterjanvetoksikgazlarınkalıntılarınıntamamen
uzaklaştırılamadığıdurumlarda,hastalardadokularazarar
verebilirler
ü Biyolojikuyuşmazlık:Hastayaimplanteedilenveyahastanın
dokularıylabelirgintemasıolantıbbialetlerokişiyeaitbazı
hücrelerleveyabiyokimyasallarlakaplanabilmektedir.Bualet
başkabir hastadatekrarkullanıldığındayabancıcisim
reaksiyonlarınayolaçabilir
ü Fonksiyonelgüvenilirlik:Aletlerinelektronik,mekanik,optikve
fizikselözellikleriyıllariçindevetekrarlanankullanımla
bozulmaktadır.Hastanelerintıbbialetlerigüvenlibirşekildekaç
kezkullanabileceğinisaptamasıoldukçazorbirkonudur
Fizikselbütünlükvesterilbariyerler:Tekrarlanankullanımlar,
temizlikvesterilizasyonişlemlerininaletleringerilmedirenci,
patlamavesızdırmabasıncı,yüzeybütünlüğüüzerineetkisinin
neolacağıbilinememekte
YapılanRandomize,kontrollübirçalışmada;tekrarkullanılanveyeni
koroneranjiyobalonkateterlerikarşılaştırılmış;
ü
ü
ü
ü
ü
Herikigruparasındabalonyetmezliğiinsidansının,
Anjiografikbaşarıoranının,
Kullanılanbalonkatetersayısının,
Kontrastmiktarının,
İşlemsüresinin,
21
ü İşlemsonrası30güniçindegörülenmajoristenmeyenkardiyak
soruninsidansınınaynıolduğu,
ü Ayrıcaişlemsonrasıateşinsidansınınfarklıolmadığı
saptanmıştır
Ülkemizdeyapılanbirçalışmada
ü Laparoskopikkolesistektomidekullanılantekkullanımlıklaparoskopik
aletler
ü İlkkullanımı(62hasta)ileyenidensteriledilerekkullanımı(63hasta)
karşılaştırılmış
ü Ortalamaameliyatsüresi,
ü Ağrıskoru,
ü Analjeziksüresivemiktarı,
ü Yatışsüresiarasındafarksaptanmamış,
ü Toplamkomplikasyonoranları(%3.2ve%4.8)veinfeksiyonoranları
(%1.6ve%3.2)benzerbulunmuş
TıbbiOlmayanRiskler
Tekrarkullanımınınbaştagelensebebimaliyetetkinolacağıdüşüncesi
ü Ancakbukonudayapılmışyeterlirandomizekontrollüçalışmalar
yoktur
ü Tümalettipleriiçinortalama%49tasarrufsağlandığı
belirlenmiş,
ü Mevcutanalizsonuçlarınagöretekkullanımlıkaletlerintekrar
kullanımınınmaliyetetkinolduğunusöylemeninmümkün
olmadığınıbelirtmişlerdir
Etiksorunlargiderekderinleşmekte
ü Tekrarkullanımahastanasılrazıedilecek
ü Yazılıonamformundakibilgilerinçerçevesinasılçizilecek?
ü Hangihastatekkullanımlıkaletinkullanılacağıilkhastaolacak?
22
ü Hangihastasonhastaolacak?gibisorularbukonudakiçekinceleri
oluşturmaktadır
ÜlkemizdekiYasalDüzenleme
23
SorumluKim?
ü Talimatıverenhekim
ü Uygulayanhekimveyasağlıkpersoneli
ü Başhekim
İnfeksiyonKontrolKomitesi
TekrarKullanımaOnayVerenÜlkelerdeYaklaşım
ü Üreticifirmanınönerileridoğrultusundahazırlanmışyazılı
talimatlarsağlandıysa
ü Tekrarkullanımınhastagüvenliğivetıbbialetin
etkinliği/fonksiyonelliğinietkilemediğidökümanteedildiğinde
izinverilmekte
ü Tekrarkullanımlailgilitümmaliyetanalizleriyapılaraktekrar
kullanımınmaliyetetkinolduğugösterilmişolmalı
ü Tekrarkullanımıplanlananheraletiçinhastaneyönetiminin,
hastaneinfeksiyonkontrolkomitesinin,riskyönetimi
komitesininonayıbulunmalı
RiskSınıflamasında
ü Yüksekriskli;Balonangioplastikateterleri,implanteinfuzyon
pompaları
ü Ortariskli;Ultrasonkateterleri,laparoskopikaletler
ü Düşükriskli;Elastikbandajlar,turnikeler
24
NelerÖneriliyor?
ü Tekrarkullanımkomitelerininoluşturulması
ü Yazılıtalimatlarveprogramınuygulanması
ü Geçerlikılma(validasyon)
ü İstenmeyenetkilerintakibivesorumluluk
GüvenliBirŞekildeAletinTekrarKullanılabilmesiİçinÖnceBazı
SorularCevaplandırılmalıdır;
ü Tekrarkullanımgerçektengereklimi?
ü Gerekliprosedürbelirlenmişmi?
ü Personelyeterikadareğitimlimi?
ü Hastabilgilendirilmişmi?
ü Aletişgörebilirmi?
ü Netürmateryaldenyapılmış?
ü Uygunşekildetemizlik-paketlemevesterilizasyonyapılabilir
mi?
ü Kaçkezkullanıldığınasılkontroledilmeli?
ü Hangidurumlardaatılmalı?
SonuçOlarak
ü Tümolumsuzsonuçlarınarağmenpekçoksağlıkkuruluşu
aletlerintekyadaçokkullanımlıkolaraküretilipüretilmediğine,
hastabakımındatümşartlarısağlayıpemniyetliolupolmadığına
bakmaksızıntıbbialetleriyenidenkullanmakta
ü Ancaktekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımısırasındaher
hastaiçintamamenemniyetlivegüvenilirbiraletsağlandığı
garantiedilememekte
ü Tekkullanımlıkaletlerinyenidenkullanımıçoksayıdatest,
geçerliliktestivebelgelemegerektirmekte
ü Ülkemizdeyasaldüzenlemeolmaklabirliktehastanelerarası
standartbiryaklaşımınsağlanmasıgerekmektedir
Kaynaklar
ü Tıbbicihazlarınsterilizasyonugenelgesi
ü BuchwalskyR,GroveR,Feldkamp2001;90:542-9
ü HastaneİnfeksiyonlarıKongresi,ÖzetKitabı,Antalya,12-15
Nisan2012
25
ü HızelK.TekKullanımlıkAletlerinTekrarKullanımı,Hastane
İnfeksiyonlarıDergisi,2000:4:187-90.
ü SağlıktaNabızDergisi,2011,Sayı:28
ü GreneVW.In:MayhallCG,2004:1535-45
ü https://www.fda.gov/MedicalDevices/DeviceRegulationandGuid
ance
ü CampbellBA.AmJInfectControl1987;15:196-200
26
CERRAHİ EKİPTE STRES VE TÜKENMİŞLİK
Yrd.Doç.Dr.NevinONAN
KBÜ.SBF.HemşirelikBölümüPsikiyatriHemşireliğiAD
Zorlanma karşılığında kullanmakta ve stres, herhangi bir varlığa uygulandığı zaman gerginlik,
düzen bozukluğu yaratan, çok şiddetli olunca da yapı ve işlevlerde köklü değişimler ve
çökkünlüklere neden olan bir güç olarak açıklanmaktadır. Stres ve bireysel psikolojik
özelliklerin etkileşiminde kişilere bağlı önemli farklılıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Aynı
olaylar kişiden kişiye son derece farklı tepkilerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Stres, her
zaman olumsuzluklarla dolu ve hastalığa yol açan bir durum olmayıp yaşam için gereklidir.
Normal gelişim ve olgunlaşmada, yaşamın güçlükleri ile başa çıkmada, kişisel yapıcılığın ve
etkinliğin, fiziksel ve ruhsal dayanıklılığın artmasında stres olumlu rol oynamaktadır. Stresin
olumlu etkisi bireyin iç ve dış çevresindeki gereksinimleri ile uyum sağlama kapasitesi
arasındaki dengeye bağlıdır. Stres kişi ve çevrenin etkileşimi sonucunda oluşur.
İş hayatında yaşanan stresler ve bunların sonuçları doğrudan veya dolaylı olarak dünyadaki
herkesi ilgilendirmektedir ve bu nedenle önemli bir problem olarak görülmektedir. İş stresi,
bireyde yetersizliklere, fiziksel ya da psikolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve gerilim
yaratan durum olarak tanımlanmaktadır. Stres tepkisini doğuran iş koşulları çalışanlar üzerinde
baskı ve zorlanma yaratır. İş stresi çalışma yaşantısında kaçınılmaz bir deneyim olmakla
birlikte, iş stresinin sıklığı ve süresi bireyin baş edebilme gücünden fazla olduğunda sorunlar
ortaya çıkmaktadır.
Yaşanan stresli olayların sıklığı ve yoğunluğu hem iş yerinin koşulları, hem de bireyin
kişiliğinin etkileşimi ile ilgilidir.
İş hayatında strese yol açan durumlar; rollerdeki belirsizlik, rol çatışması, kişilerarası
anlaşmazlıklar, yöneticilerle çatışmalar, çok fazla ya da az sorumluluk, yoğun iş yükü, zaman
sınırlamaları, mekan ve yer sorunları, işe özgü stresörler, yeni teknoloji, yetersiz personel,
gerçek dışı ve belirlenmemiş amaçlar, özel yaşam ve aile yaşamı, işin niteliksel yönü, iş
güvenliği, ücret ve vardiyalı çalışmadır.
Sağlık bakım alanı, hem yoğun stres yaşayan bireylere hizmet verilmesi hem de çalışan
personelin stres yaşantıları ile çok sık karşılaşması nedeniyle, diğer iş ortamlarından daha fazla
iş stresinin yaşandığı bir ortam olarak değerlendirilmektedir. Tıp teknolojisindeki gelişmeler,
personelin uygun olmayan dağılımı, sağlık bakımı vermede yeni düzenlemeler, hastalarla uzun
süre temas, aşırı hasta yükü, insanların sağlık ve iyiliğinden sorumlu olma, zaman zaman
27
ölümle baş etmek, karmaşık ilişkiler, özel ve iş yaşamında çatışmalar, mesleki beklentilerini
gerçekleştirememe, mali endişeler ve kişisel hastalık gibi durumlar sağlık bakım sistemlerinde
çalışanlar için önemli stresörlerdir. Yaşanılan stresin sağlık ekibi açısından; fiziksel ve
psikolojik semptomlar, tükenmişlik ya da psikiyatrik sorunlar gibi sonuçları vardır.
Tükenmişlik
İlk kez 1974’te Freudenberger tarafından tanımlanan, iş stresi ve çevresinin bir işlevi olarak kabul
edilen tükenmişlik, aşırı stres ve doyumsuzluğa tepki olarak kişinin kendini psikolojik olarak işinden
geri çekmesi olarak özetlenmiştir.
Tükenmişlik sendromu, bireylerin işleri gereği karşılaştıkları insanlara karşı duyarsızlaşmaları,
duygusal yönden kendilerini tükenmiş hissetmeleri ve kişisel başarı ile yeterlilik duygularının azalması
biçiminde tanımlanabilir. 3 boyutlu olarak ele alınır. Duygusal tükenme; kişinin yaptığı iş nedeniyle
aşırı yüklenilmesi ve tüketilmiş olma duyguları ile tanımlanır. Duyarsızlaşma; kişinin bakım ve hizmet
verdiklerine karşı duygudan yoksun biçimde tutum ve davranışlar sergilemesini içerir. Kişisel başarı
eksikliği; sorunun başarı ile üstesinden gelme ve kendini yeterli bulma eksikliği olarak tanımlanır.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hemşirelerin çalışma ortamına ait başlıca stresörleri
yöneticilerle yaşanan çatışmalar, rol çatışması ve belirsizliği, aşırı is yükü, hastalarla çalışma nedeniyle
yaşanan duygusal stres, yoğun bakıma gereksinimi olan ve ölmekte olan hastalarla çalışma, hastalarla
yaşanan çatışmalar ve vardiya ile çalışma olarak tanımlamaktadır. Cerrahi klinikleri, hem hasta
sayısının fazla olması hem de hastaların kişisel gereksinimlerini karşılama anlamında hemşireye
bağımlı olması nedeni ile hemşirelik bakımına en çok gereksinim duyulan, teknolojik olarak kompleks
kliniklerdendir.
Hastanelerde cerrahi birimler olarak bilinen cerrahi klinikler, ameliyathaneler, acil birimler ve
cerrahi yoğun bakım üniteleri kritik düşünmenin, çabuk karar vermenin ve uygulamanın acil olarak
yaşama geçirilmesi gereken, birebir ekip çalışmasının en yoğun olduğu ortamlardır. Bu ortamlarda
zaman zaman rol belirsizliklerinin yaşanması, aynı pozisyonda çalışma sürelerinin uzun olabilmesi,
kapalı ortamlar olan bazı cerrahi birimlerin fiziksel çevre koşulları, havalandırma, aydınlatma, ısı gibi
özellikleriyle zaman zaman yetersiz olabilmesi, stres yaşanmaktadır.
Cerrahi ortam, enfeksiyon, yaralanma, tehlikeli maddelerle karşılaşma olasılığı nedeniyle cerrahi
hemşiresi ve cerrahi girişim uygulanacak hasta için yüksek riskli bir ortamdır. Ekip ile uzun süreli
fiziksel yakınlığı gerektirmesi, yaşamı tehdit eden durumların bulunması ve hızlı karar vermeyi
gerektirmesi nedeniyle stresli bir ortamdır. Bu stresli ortam, hemşireleri fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan
olumsuz yönde etkileyerek tükenmişliğe yol açabilmektedir. Ameliyathane ekip üyeleri arasında
hastalara, prosedürlere ve risklere yönelik ortak bir anlayışın olmayışı, ekip arasında iletişim
problemlerinin olması, bilgi paylaşımının olmaması, kurum kültürünün olmaması strese yol
açabilmektedir. Cerrahi ortamlarda kaynak yetersizliği (insan ve aletler) ve iletişim problemleri
28
uygulama hatalarına yol açabilir ve dolayısıyla hastanın sağlığını tehlikeye sokabilir, stres ve gerginliği
arttırır. Ayrıca cerrahın gergin ve sinirli olması da diğer ekip üyelerini olumsuz etkileyebilir.
Cerrahi birimlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde tükenmişliğin orta seviyelerde olduğu, en çok
emosyonel tükenme yaşandığı ve bunu duyarsızlaşmanın takip ettiği görülmektedir. Mesleğin
istemeyerek seçilmesi, bazı ekip üyelerinin istemeden çalıştığı birim olması, ekip üyelerinin sağlık
hizmetlerindeki sınırlı kontrol algısı, mesleki gelişme fırsatlarının olmayışı, hedeflerin mesleki ve
kişisel değerleri yansıtacak şekilde önceliklendirilmemesi, kurumsal destek algısının yetersizliği,
hastalar tarafından takdir edilmeme, kariyer fırsatlarının sürekli sorgulanması tükenmişliğe yol
açabilmektedir. Aynı zamanda mesleki deneyimsizlik, vardiyalı çalışma, uyku sorunları ve düşük
özsaygı da tükenmişlikte rol oynamaktadır.
İş stresi ve Tükenmişliği önleme ve başa çıkma stratejileri
Genellikle bireysel, kurumsal ve hatta sistemden kaynaklanan etmenlerin bir arada rol
oynaması ile ortaya çıkan tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır.
Etkili müdahale, hem bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya
çıkarıcı etmenlerin giderilmesi, yeterli olmazsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale
edilmesidir.
a) Örgütsel düzeyde yapılması gerekenler: Görev tanımlarının açık ve net olması, işe
yeni başlayan kişilerin uyum programlarına alınması ve süpervizyon sağlanması, iş ile çalışan
arasında uyumu sağlamak için işin yeniden düzenlenerek bölümlerin özelliklerine göre etkin
personel planının yapılması, düzenli ekip içi toplantıları ile öneri ve eleştirilerin alınması, sorun
çözmede kalıcı mekanizmaların oluşturulması, sorunların ilk ortaya çıkış anında ele alınması,
yöneticilerin çalışanı destekledikleri, sıkıntılı bir durumda kendilerinden yardım alabilecekleri,
elemanların gereksinim duyduğu sürekli eğitim olanaklarının sağlanması, sistemdeki ödül
kaynaklarının çoğaltılması, çalışanların bireysel ihtiyaçlarının karşılanmasına önem verilmesi
ve kolaylaştırılması, alınan kararlara katılımın sağlanması gereklidir.
b) Bireysel düzeyde yapılması gerekenler
b.1. Bireysel düzeyde yapılması gerekenler: İş ortamını kontrol etme olasılığının az olduğu yerlerde
bireysel baş etme yöntemleri öncelik kazanmaktadır.
• Tükenmişlik seviyesine gelmiş olan bireyin en önemli ihtiyacı güç ve inançtır. Bu nedenle bakış
açılarının, düşünce sisteminin, değer ve algıların değiştirilmesi ve geliştirilmesi olumsuz düşüncelerin
yeniden yapılandırılması,
• İşe başlamadan önce kişi yaptığı işin zorluklarını ve risklerini öğrenmesi,
•Kişinin kendindeki durumu erkenden tanıması ve çözüm aramaya yönelmesini
sağlayabilmesi için tükenmenin ne olduğunun ve belirtilerinin bilinmesi,
•Kişilerin duygularını ve zorluklarını paylaşmaları gerektiğinde yardım istemesi,
29
•Kişinin sınırlılıkları olan bir birey olduğunu ve sorumluluklarının sınırlarını bilmesi,
gereksiz ve kaldıramayacağı yüklerin altına girmesini önleyebilir. Kişi hizmet sunduğu kişilere
ancak kendi sorumluluk sınırları içinde yardım edebileceğini, kurumun sınırlılıklarını
kendisinin aşamayacağını, aşmasının da gerekmediğini, tüm sistemin sorunlarından değil ancak
kendi yaptıklarından sorumlu olduğunu bilmesi,
• Kişilerin yaşamının iş dışındaki alanlarını geliştirmesi için teşvik edilmesi,
• Kişinin tatil ve dinlenme olanaklarını mutlaka kullanması,
• İş çıkışı rahatlatıcı aktivitelerde bulunması,
• Nefes alma, gevşeme teknikleri, meditasyon yapabilmesi,
• Kişinin hayatında nükteye, mizah dergilerine yer vermesi gerekir.
b.2. İş arkadaşları düzeyinde yapılması gerekenler:
• Aynı yerde çalışan kişilerin zaman zaman iş dışı konularda konuşmaları ve birlikte hoşça
vakit geçirmeleri, aralarında daha sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine
olan desteklerini arttırır.
• Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları, aralarında adil bir görev
paylaşımının olması, hem hizmetin kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler.
• Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında, sorun kronikleşmeden çözülmesi
gerekli ve işte karşılaşılan sorunların, duygusal zorlukların paylaşılabileceği destekleyici
grupların oluşturulması da yararlıdır.
• Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni başlayan kişilere gerçekçi rol modelleri olabilmeli
ve destekleyici bir ortam içinde olunmalıdır.
b.3.Aile düzeyinde yapılması gerekenler:
İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın kişilerin desteği vazgeçilmezdir, ayrıca bu yolla
kişi, işi dışında var olduğu ve takdir edildiği bir alan bulmuş olacaktır.
KAYNAKLAR
1. Aydemir İ, Yıldırım T. Ameliyathane Cerrahi Ekibinin Teknik Olmayan Becerilere İlişkin
Tutumlarının Belirlenmesi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
2016; 8(15):66-84.
2. Balcıoğlu İ. (2005). Stres Kavramı ve Tarihsel Gelişim. Medikal Açıdan Stres ve Çareleri. (Ed:
İbrahim Balcıoğlu), s: 9-12, İstanbul.
3. Baltaş A, Baltaş Z. (2002 ): Stres ve Başaçıkma Yolları. Remzi Kitabevi (21.Basım), İstanbul.
4. Batıgün AD, Şahin NH. (2006). İş stresi ve sağlık psikolojisi araştırmaları için iki ölçek: A-tipi
kişilik ve iş doyumu. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(1):32-45.
5. Bertges Yost W. Eshelman A. Raoufi M. Abouljoud S. A National Study of Burnout Among
American Transplant Surgeons. Transplantation Proceedings.2005;37:1399–1401.
6. Campbell DA. Sonnad SS.. Eckhauser FE, Campbell KK. Greenfield LJ. Burnout among
American surgeons. Surgery. 2001; 130: 696-705.
30
7. Clegg A. (2001). Occupational stress in nursing: a review of literature. Journal of Nursing
Management, 9:101-106.
8. Çam O. (1993). Tükenmişlik nedir? Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 9(1):5154.
9. Çelebi E. Sunal N. Cerrahi Servislerinde Çalışan Hemşirelerin Yaşam Kalitesi ve Etkileyen
Değişkenlerin Belirlenmesi. JAREN 2016;2(2):84-91
10. Erdağı S, Özer N. Cerrahi kliniklerde çalışan hemşirelerin çalışma ortamlarının, hasta
güvenliği kültürü algılarının ve tükenmişlik durumlarının incelenmesi. Anadolu Hemşirelik ve
Sağlık Bilimleri Dergisi, 2015;18:2
11. İşçen P. (2006). Onkologların Çatışma Eğilimlerinin, Empatik Becerilerinin, İş Doyumlarının
ve Stresle Başa Çıkma Tarzlarının İncelenmesi. İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, (Danışman: Prof. Dr. Güler Bahadır).
12. Kaçmaz N. (2005a). Tükenmişlik (Burnout) Sendromu. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 68(1):2932.
13. Kaçmaz N. (2005b). Hemşirelerde İş Stresi ve Tükenmişlik. Hemşirelik Bülteni, XIII (54):6575.
14. Koraş K, Öcalan D, Solak O. Cerrahi hekimlerin ameliyathanedeki gergin davranışlarının
hemşireler üzerindeki etkileri. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Gümüşhane
University Journal of Health Sciences:2015;4(4).
15. Mackereth PA. White K. Cawthorn A. Lynch B. (2005). Improving stressful working lives:
complementary therapies, counselling and clinical supervision for staff. European Journal of
Oncology Nursing. 9:147-154.
16. McGowan J, Gardner D, Fletcher R. (2006). Positive and negative affective outcomes of
occupational stress. New Zeland Journal of Psychology. 35(2): 92-98.
17. Salmond S. Ropis, PE. Job Stress and General Well-Being: A Comparative Study of MedicalSurgical and Home Care Nurses. Medsurg Nursing; 2005; 14 (5):301-309.
18. Taycan O. Kutlu L. Çimen S. Aydın N. Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerde
depresyon ve tükenmişlik düzeyinin sosyodemografik özelliklerle ilişkisi.Anatolian Journal of
Psychiatry 2006; 7:100-108
19. Tel H, Karadağ M, Tel H, Aydın Ş. (2003). Sağlık çalışanlarının çalışma ortamındaki stres
yaşantıları ile baş etme durumlarının belirlenmesi. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme
Dergisi,5(2):13-23.
20. Williams M. (2007). Caregiver care, fallow these tips to prevent professional burnout. ONS
Connect. Aprıl:2.
21. Yöndem Z. D. (2006): Kişilik Dinamikleri ve Stresle Baş Etme. Morpa Kültür yayınları,
İstanbul.
31
KATETER İLE İLİŞKİLİ ENFEKSİYONLARIN ÖNLENMESİ
Uzm.Hem.Pakize Aygün
İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi
Damar içi kateterler modern tıbbın vazgeçilmez araçlarından biri haline gelmiştir. Kateterler
sıvı tedavileri, parenteral beslenme, yakın bir izlem, kan ve kan ürünleri uygulanması, çeşitli
ilaçların infüzyonu,... gibi pek çok girişim için gerekli uygulamalardır. Özellikle yoğun bakım
üniteleri (YBÜ) kateter uygulamalarının en yoğun yaşandığı birimler olarak dikkati
çekmektedir. Bu hastalarda santral venöz kateterler yaşam desteği ve tedavi anlamında büyük
öneme sahip araçlardır. Amerika Birlesik Devletleri’nde (ABD) her yıl 150 milyondan fazla
damar içi kateter kullanılmaktadır. Bunların yaklaşık olarak 15 milyonunun santral venöz
kateter (SVK) olduğu ve yoğun bakım ünitelerin-de 80.000 kateter ilişkili kan dolaşımı
infeksiyonu (KİKDİ) saptandığı belirtilmektedir
Epidemiyoloji:
Kateter kaynaklı enfeksiyonlar özellikle riskli hastaların yatırıldığı ünitelerde karşılaşılan
sorunlardır. Kateter kaynaklı enfeksiyonların oranları öncelikle kateter tipleri ile ilgilidir. PVK
çok düşük dolaşım enfeksiyonu oranlarına neden olurken takılı kaldıkları süre uzayacak olursa
flebite neden olmaktadır. Kateter kullanımına bağlı başta infeksiyon olmak üzere çeşitli
komplikasyonlar oluşabilmektedir. Alınan tüm önlemlere karşın kateterlerin daha sık
kullanımıyla doğru orantılı olarak, kateter infeksiyonlarında bir artış söz konusudur. Bu durum
morbidite/mortalite hızlarının artışının yanında hastalara ve kurumlara ek maliyet
getirmektedir.
Plastik PVK için % 1.3, teflon ve poliüretan PVK, kelebek iğneler için % 0.2-0.5 enfeksiyon
riski belirtilmektedir. Periferik arter kateterleri için oran % 1.9 kadar belirtilmektedir. Sayılar
düşük görünse de uygulama sıklığının artışı ve son yıllarda belirtilen PVK kaynaklı dolaşım
enfeksiyonları düşünülürse PVK üzerinde biraz dikkatle durulması gerektiği ortaya çıkar.
Risk Faktörleri
Damar içi kateter ilişkili infeksiyon için risk faktörleri konak, kateter, hastane ve ekiple ilgili
duruma göre değişiklik göstermektedir. Santral venöz kateter ilişkili kan dolaşımı infeksiyonu
için risk faktörleri kateterizasyon öncesi uzamış yatış süresi, uzun süreli kateterizasyon,
kateterin acil şartlarda takılması, hub ve giriş yerinde yoğun mikrobiyal kolonizasyon, internal
juguler kateterizasyon, granülositopeni, altta yatan hastalığın ciddiyeti, başka odakta aktif
infeksiyon, cilt bütünlüğünün bozulması, erken doğum, kateter yoluyla total parenteral
beslenme ve standart dışı kateter bakımını içermektedir. Kısa süreli SVK’lerde subklavian
yerleşim femoral bölgeye göre daha düşük kolonizayon ve tromboemboli riski taşıdığından
kateterizasyonda subklavian yerleşim tercih edilir. Uzun süreli santral venöz kateteri olan
kanser hastalarında juguler ve subklavian yerleşimin her ikisi benzer risk taşır.
Tedavi
Kateterle ilişkili infeksiyonlara yaklaşımda sıklıkla kateterin çıkarılması, sonrasında ampirik
antibiyotik başlanması ve kültür sonuçlarına göre değişiklik planlanması tedavinin temelini
oluşturur. Kateterin çıkarılması hastalarda iyileşme sağlamakla birlikte beraberinde
antimikrobiyal tedavi uygulanmalıdır. Kritik hastalarda kateterin değişimi komplikasyon
nedeniyle güçlük gösterebilir. KNS gibi virülansı düşük mikroorganizmaların etken olduğu
32
durumlarda kateter çıkarılmaksızın tedavi yapılabilir. Kateterin çıkarılma kararı etken
mikroorganizmaya, infeksiyonun seyrine, kateter tipine ve konağın durumuna göre
verilmelidir.
Korunma:
Bu konuda ulusal ve uluslararası bir çok rehber hazırlanmıştır.
Genel hatlarıyla koruyucu önlemler şu şekilde özetlenebilir:
- Kateterler ancak endikasyonları varsa takılmalı ve ihtiyaç ortadan kalktığında mutlaka kateter
çıkarılmalıdır. Özellikle yoğun bakım birimlerinde günlük vizitin önemli bir ayağı kateterlerin
gerekliliğini sorgulamak olmalıdır.
- Sürveyans uygulamaları mutlaka yapılmalıdır. Kateter giriş/çıkış yerinin düzenli olarak görsel
ve elle kontrolü yapılmalı, herhangi bir bulgu ya da hastanın şikayeti varsa örtü açılarak
incelenmelidir.
- Tüm nozokomiyal enfeksiyonlar için olduğu gibi kateter kullanılması ve bakımı sırasında da
el hijyeni mutlaka dikkatle uygulanmalıdır.
- SVK için ilk tercih subklaviyan vene takılmasıdır. Çocuklarda bu konuda yeterli veri
bulunmamaktadır.
- Kateter takılmasında aseptik tekniğe mutlaka uyulmalıdır. Özellikle SVK takılması sürecinde
steril eldiven, maske, bone, önlük giyilmesi ve geniş delikli örtü kullanılması (maksimum
bariyer önlemleri) önerilir. Cilt antisepsisinden sonra bölge yeniden çıplak elle palpe
edilmemelidir.
- Giriş/çıkış yeri antisepsisinde klorheksidin ( %2) son yıllarda daha başarılı bulunmaktadır ve
özellikle önerilmektedir. Povidon iyot, % 70 etil/izopropil alkol diğer kullanılabilecek
antiseptiklerdir.
- Kateter yerleştirilmeden önce endikasyon gerekliliği ayrıntılı değerlendirilmelidir.
Kateterizasyon sonrasında önlem demetlerini içeren uygulama listesinin değerlendirilerek
alınması gereken önlemlere uyumun kontrolü sağlanmalıdır. Uyumun artırılmasına yönelik
infeksiyon kontrol komitesi sürveyans verileri eşliğinde infeksiyon oranları geriye dönük
bilgilendirme yoluyla hastane ünitelerine iletilmelidir.
- Kateter giriş yeri gazlı bez, şeffaf yarı geçirgen örtüler ile kapatılmalıdır. Kateter giriş yeri
örtüleri, nemlenme, gevşeme, kirlenme durumunda değiştirilmelidir. Kısa süreli kateterlerde
gazlı bez örtüler iki günde bir, yarı şeffaf örtüler ise yedi günde bir değiştirilmelidir.
Antibiyotikli lokal pomatlar kolonizasyonu artırdığından kateter bakımında kullanılmamalıdır
Santral venöz kateterler rutin olarak belirli periyodda değiştirilmemelidir. Ancak kateter
takılması sırasında asepsiyi bozan bir durum varsa kısa sürede değiştirilmelidir. Enjeksiyon
sırasında önce % 70 alkol veya iyodofor solüsyonu ile silinmeli, uygulamada kullanılan alet
steril olmalı, kullanılmayan tüm lümenler kapalı tutulmalıdır.
Gelişmekte olan ülkelerde KİKDİ hızı, gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir . Yetersiz sayıda
eğitimli sağlık personeli, infeksiyon kontrol kurallarına uyum sorunu, infeksiyon kontrol
sürveyansı ve akreditasyonunun hastanelerde zorunlu tutulmaması bu durumun başlıca
nedenleridir. Önlem demetlerinin daha kapsamlı uygulanması yönünde bilincin oluşturulması,
bize kateter infeksiyonlarının sıfır düzeyine çekilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
1. Seifert H, Jansen B, Widmer AF, Farr BM: Central-Venous Catheters. In: Seifert H, Jansen
B, Farr BM (Eds): Catheter-Related Infections. 2th edition, New York, Mar-cel Dekker 2005:
293-326.
33
2. O'Grady NP, Alexander M, Burns LA, Dellinger EP, Gar-land J, Heard SO, Lipsett PA,
Masur H, Mermel LA, Pear-son ML, Raad II, Randolph AG, Rupp ME, Saint S; Health-care
Infection Control Practices Advisory Committee. Gui-delines for the prevention of
intravascular catheter-related infections. Am J Infect Control 2011; 39: 1-34.
3. Beekmann SE, Henderson DK: Infections caused by percutaneous intravascular devices. In:
Mandell GL, Ben-nett JE, Dolin R (Eds): Mandell, Douglas, and Bennett's Principles and
Practice of Infectious Diseases. 7th edition, Philadelphia, PA: Churchill, Livingstone, Elsevier
2010: 3347-62.
4. Pascual A. Pathogenesis of catheter-related infections: lessons for new designs. Clin
Microbiol Infect 2002; 8: 256-64.
34
CERRAHİ ALAN İNFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİ
Giriş
El yıkamanın öneminin anlaşılması,antibiyotiğin keşfi,asepsi ilkelerinin tanımlanması ve
yaygın kullanımına karşın cerrahi alan infeksiyonları günümüzde de cerrahinin önemli bir
sorunu olmaya devam etmektedir.
En sık görülen ve maliyeti en yüksek hastane infeksiyonları olarak bilinen cerrahi alan
infeksiyonları tüm hastane enfeksiyonlarının %20’sini oluşturmaktadır. Cerrahi alan
infeksiyonları operasyon sonrası yatış gününde ortalama 7-11 günlük bir artış sağlamakla
birlikte enfeksiyon gelişmeyen hastalara göre mortalite riskini 2-11 kat artırmaktadır.
Ülkemizde 2015 yılı sağlık istatistik verilerine baktığımızda yılda ortalama 4.770.145
operasyon yapılmış olduğunu, 44.102 vakada cerrahi alan infeksiyonu geliştiğini ve cerrahi
alan infeksiyonlarına bağlı olarak ise 1323 kişinin öldüğünü söyleyebiliriz.
Tanım
Cerrahi alan enfeksiyonları (CAE) insizyon yerinde ,cerrahi girişimde bulunulan ve girişim
sırasında manüple edilen organ ve alanlarda ,cerrahi girişimi izleyen ilk 30 yada 90 gün
içerisinde (cerrahi girişim günü 1. gün olarak alınacak),beden içerisine yabancı cisim konulan
vakalarda ise 1 yıl içerisinde gözlenen enfeksiyonlardır.Cerrahi alan infeksiyonları Yüzeyel
C, Derin ve Organ-boşluk CAE olarak sınıflandırılmaktadır. Sütür abseleri ,epizyotomi, sünnet
yaraları ve enfekte yanık alanları CAE olarak kabul edilmemektedir.
CAE Risk faktörleri
Cerrahi alan enfeksiyonları ile ilişkili risk faktörleri hasta ,cerrahi işlem ve ameliyathane ile
ilgili çevresel faktörler olarak sınıflandırılabilir.
Hasta ile ilişkili faktörler;Yaş,immün sistem yetmezliği,diyabet,obezite,sigara
kullanımı,immünosupresif ilaç kullanımı,malnütrisyon,MRSA kolonizasyonu,ameliyat öncesi
uzamış hastanede kalış süresi sayılabilir.
Cerrahi işlem ile ilgili faktörler;Yetersiz el hijyeni,yaranın kontaminasyon derecesi,steril
olmayan araç ve malzemeler,ameliyatın türü,aciliyeti,normotermin bozulması,cerrahi teknik,48
saatten uzun kalan üriner katater,yara bakımında yetersizlik sayılabilir.
Ameliyathane ile ilgili çevresel
faktörler ise ameliyathane trafiğinin yoğun
olması,ameliyathane temizliği,ameliyathane havalandırması,ameliyathanenin sıcaklığı ve nemi
dir.
CAE’lerin Önlenmesi
Preoperatif dönem
— Cerrahi el yıkama :CAE önlenmesinde el yıkamanın önemi büyüktür.Ameliyat
öncesinde el,tırnak ve ön koldan debrisi ve geçici mikroorganizmaları
uzaklaştırmak,kalıcı mikroorganizmaları en aza indirmek için yapılır. El yıkamada
povidon iyot,klorheksidin yada alkol klorheksidin içeren sabunlar kullanılabilir. Eller
günün ilk ameliyatında 3-5 dakika ve ara yıkamalarda en az 2 dakika olacak şekilde
friksiyon yapılarak yıkanmalı ,uzun süren ameliyatlarda ve eldiven değiştirildiğinde ise
eller tekrar yıkanmalıdır.
— İnsizyon bölgesindeki kıllar ameliyat açısından bir olumsuzluk yaratmadığı sürece
temizlenmemelidir .Kılların temizlenmesi gerekiyorsa bu işlem ameliyat öncesinde
(ameliyat gününde) yapılmalı ve kıllar elektrikli aletler yada tüy dökücü kremler
kullanılarak,ayrı bir odada temizlenmelidir.
— Hastalar ameliyattan bir önceki gece antiseptikli bir solüsyonla banyo yapmalı veya duş
alması tercih edilmelidir.
35
— Preoperatif cilt hazırlığında kullanılan antiseptik ajan insizyon yapılacak alanın
ortasından perifere doğru konsantrik daireler halinde uygulanmalı ve kuruması
beklenmelidir. Cilt hazırlığı için uygun bir antiseptik ajan (%10’uk povidon iyot,
%4’lük klorheksidin glukonat, %60-95 etil alkol, veya %50-9o izopropil alkol)
kullanılmalıdır. Kullanılan antiseptik ajanlar hasta değerlendirmesine dayanarak
seçilmelidir.
— Tüm diabetik hastalarda kan glukoz düzeyinin yeterli kontrolü sağlanmalı, özellikle
preoperatif dönemde hiperglisemi önlenmeli <200dl/ml tutulmalıdır.
— Ameliyat öncesinde hastanede yatış süresi mümkün olduğunca kısa
tutulmalıdır.Yapılan çalışmalar hastanedeki kalış süresine paralel olarak CAE arttığını
göstermiştir.
— Antimikrobiyal profilaksi sadece gerçekten endike olduğu durumlarda kullanılmalıdır.
Profilaktik antimikrobiyal ajanın ilk dozu, ilacın insizyon yapıldığı sırada serumda ve
dokularda bakterisidal konsantrasyona ulaşmış olmasını sağlayacak şekilde
uygulanmalıdır. Ameliyat süresince ve en fazla ameliyathanede insizyonun
kapatılmasından sonraki birkaç saat boyunca serumda ve dokularda terapötik
antimikrobiyal ajan düzey korunmalıdır.(insizyondan önce 1 saat içinde).Amerikan
Sağlık sistemi eczacılar birliğine (ASHP) rehberinde antibiyotik proflaksisinin 24
saatten uzun olmaması ve sadece kardiotorasik işlemlerde 48 saate kadar uzatılabileceği
bildirilmiştir.
İntraoperatif Dönem
— Cerrahi giysiler CAE önlemede vazgeçilmezdir. Mümkünse su geçirmez cerrahi giysi
ve örtüler tercih edilmelidir. Cerrahi ekip, önlüğü giydikten sonra, steril cerrahi eldiven
giymelidir. Cerrahi giysiler kirlendiğinde ve ıslandığında değiştirilmelidir.
— Maske ağız burunu kapatacak şekilde takılmalı,her cerrahi girişim sonrasında
değiştirilmelidir. Saçlı deriyi tümüyle kapatan tek kullanımlık kep giyilmeli ve her
ameliyatta değiştirilmelidir.
— Galoş giyilmesi önerilmemektedir.Kaygan olmayan antistatik ayakkabı giyilebilir.
— Enfeksiyon kontrolü için ameliyathanenin veya ameliyat odalarının girişine yapışkan
paspaslar veya kumaş örtüler konulmamalıdır.
— Ameliyathane hava değişimi saatte en az üç kez temiz hava olacak şekilde en az 15
hava değişimi olacak şekilde sağlanmalı, hava akımı temiz alandan daha az temiz alana
olmalı,sıcaklık 18-26 ˚C ,rölatif nem ise %30-60 olmalıdır. Ameliyat odalarında
koridorlara ve diğer komşu alanlara göre pozitif basınç sağlanmalıdır.Hava girişi
tavandan, çıkışı ise yere yakın bir yerden olmalıdır.Ortopedik implant yerleştirilen
cerrahi girişimler ultra-temiz havaya sahip ameliyat odalarında yapılmalıdır.Operasyon
sırasında ameliyathane
odası kapıları kapalı tutulmalı, kalabalık minimuma
indirilmeli,ameliyat sırasında gereksiz konuşma vb yapılmamalıdır.
36
— Ameliyathane temizliği belirlenen protokoller doğrultusunda yapılmalıdır.Standartlara
uygun (enf komitelerince) belirlenen dezenfektanlarla gün sonu ve aralarda
ameliyathane temizliği yapılmalıdır.Ameliyathane temizliğine başlamadan önce
hastanın ameliyathaneden ayrılması sağlanmalıdı
— Cerrahi Yara Sınıflaması’na göre “Kontamine” veya “Kirli-Enfekte” sınıfına giren
ameliyatlardan (gazlı gangren dahil) ve Hepatit B, Hepatit C veya HIV ile enfekte
hastaların ameliyatlarından sonra ameliyathanede diğer ameliyatlardakinden farklı özel
bir temizlik yapılmamalı, ameliyat odası veya ameliyathane kapatılmamalıdır.
— Cerrahi aletler, kılavuzlara uygun olarak steril edilmelidir.Sterilizasyon öncesi aletlerin
etkin temizliği sağlanmalı,steril malzemelerin paketleri/bohçaları kullanımdan hemen
önce açılmalı ve kullanım öncesinde paket/bohça üzerindeki maruziyet indikatörü ve
paket/bohça içindeki integratör veya çok parametreli indikatör kontrol edilmelidir.
Sterilitesi, konusunda şüpheye düşülen malzemeler kullanılmamalıdır.
— Operasyon süresi kısa tutulmalıdır.2 saatten uzun süren operasyonlarda enfeksiyon
oranlarının artmakta olduğu bildirilmiştir.
— Hipotermi ameliyat öncesi,sırası ve sonrasında önlenmelidir.Ameliyat sırasında
hipotermiye maruz kalmak CAE görülme riskini artırdığını gösteren yayınlar
mevcuttur.
— Ameliyat sürsince yeterli oksijen desteği sağlanmalıdır. O2 Saturasyon %95 üstünde
tutulmalıdır.
— Cerrahi tekniğe dikkat edilmeli,dokuya nazik davranmalı, ölü boşluk ve ölü doku
bırakmamaya özen göstermeli, Potansiyel boşlukları drene edilmelidir. Anastomozda
gerginliğe, dolayısıyla hipoksiye yol açmamalıdır.insizyon açılmasında diyatermi
kullanılmaması önermektedir (bistüri kullanımı).
Postoperatif dönem
— Primer olarak kapatılmış bir insizyon ameliyat sonrasında 24-48 saat süreyle steril bir
örtü ile kapalı tutulmalıdır.Pansumandan ve yara ile her türlü temastan önce ve sonra el
hijyeni sağlanmalıdır.Pansuman değiştirilirken steril teknik kullanılmalıdır .Hasta ve
ailesi doğru insizyon bakımı, CAİ semptomları ve bu semptomların bildirilmesinin
gerekliliği konusunda eğitilmelidir.
Etkili enfeksiyon sürveyansı ve enfeksiyon kontrol programları cerrahi alan
infeksiyonlarının azaltılmasında etkilidir.Enfeksiyon kontrol hemşirelerininde yer aldığı
enfeksiyon kontrol komitesi tarafından enfeksiyon verileri sürekli toplanarak sağlık
kuruluşuna özel enfeksiyon kontrol program yapılmalıdır. CAİ önlenmesi ile ilgili sürekli
eğitimler düzenlenmeli ve çalışanların katılımı sağlanmalıdır.
37
CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONLARI (CAİ): İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİMİZ
*Mahperi Kavak
*Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Birim
Sorumlu Hemşiresi
Cerrahi alan enfeksiyonları, asepsi ve antisepsi uygulamalarında, sterilizasyon
metotlarında, ameliyathane koşullarında ve cerrahi teknik, yoğun bakım imkanlarındaki
ilerleme ve gelişmelere ve profilaktik antibiyotik uygulamalarına rağmen hala modern
cerrahinin çok önemli ve ciddi bir problemi olmaya devam etmektedir. Cerrahi alan
enfeksiyonuna neden olan mikroorganizmaların cerrahi yaraya bulaşması üç yolla olur: 1.
Sağlık personelinin deri ve mukozası, özellikle elleri yoluyla, 2. Hastanın deri ve mukozalarının normal florasından ve içi boş organlarından 3. Ameliyathane ortamından (cerrahi personel,
ameliyat odası ve çevresi, kullanılan cerrahi malzemeler). Acinetobacter hastalarda kolonize
olarak ciddi enfeksiyonlara, septik şoka ve ölümlere yol açan nonfermentatif, gram-negatif bir
bakteridir. K.pneumoniae, sağlıklı bireylerin solunum yollarında ve dışkıda daha sınırlı olarak
% 5-10 oranında bulunmakla birlikte hastanede yatarak tedavi gören hastalarda kolonizasyon
oranları artmaktadır. Hastanelerde sıklıkla üriner sistem, alt solunum yolu, safra kesesi ve
cerrahi alanda fırsatçı patojen olarak infeksiyona neden olabilmekte ve özellikle çoklu dirençli
suşlar karşımıza çıkmaktadır. Yoğun bakım veya hastanede uzun süre kalmanın, bağışık yanıt
yetersizliğinin, invaziv araç kullanımının ve çoklu antibiyotik kullanılmasının dirençli suşların
ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler olduğu bilinmektedir.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’nde Acinetobacter Deneyimi: Beyin ve Sinir Cerrahi
Servisinde 2011 ocak ayında yatan 6 hastada A. baumanni izole edildi. Hastaların BOS (4) ve
Kan (2) kültürü izolatları değerlendirildi. Hastalar yatışlarından itibaren; yattıkları servis, oda,
yatış tanıları, invaziv işlemler ve işlemi yapan sağlık çalışanı, hastaların risk faktörleri,
bakımından sorumlu sağlık çalışanları, bulaşa neden olabilecek risklerin değerlendirilmesi
yapıldı. Klinikte BOS’ta ilk üreme tespit edilmesi üzerine klinik ziyaret edildi, gerekli eğitimler
verildi. Devam eden üremelerle birlikte klinikte çevre ve el kültürleri alındı. Serviste
Enfeksiyon Kontrol hemşiresi gözetiminde detaylı temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri
yaptırıldı. Pansumanda kullanılan tüm malzemeler yenilendi. Yatan hastalardan A.baummannii
izole edilen hastaların temas izolasyonu kültür sonuçları doğrultusunda devam edildi. Aynı
zamanda personel kohortlandı. Dış merkezden transfer gelen hastalara BOS, kan ve yara
kültürü takibi yapıldı; kültüründe herhangi bir mikroorganizma olmadığı bilgisi alınana kadar
temas izolasyonu’na devam edildi. Dış merkezden özellikle yeni doğan yoğun bakımdan
operasyon için transferle gelen hastaların operasyonlarından sonra temizlik, dezenfeksiyon ve
izolasyon işlemlerinin takibi yapıldı. El hijyeni sağlanması konusunda sürekli eğitimler yapıldı.
Sağlık çalışanlarının el hijyenine uyumu takip edildi ve uyumu arttırmaya yönelik teşvik edici
etkinlikler düzenlendi. Ameliyathane basamağında ameliyathane ve sterilizasyon üniteleri
ziyaret edildi. Ameliyathanenin detaylı olarak temizlik ve dezenfeksiyonu sağlandı.
Sterilizasyon ünitesinde tüm basamaklar gözden geçirildi. Kültür antibiyogram sonuçları ve
hastaların klinik bulguları doğrultusunda antibiyotik rehberlerine uygun tedavilerinin takibi
yapıldı. Sonuç olarak klinikten A. baumannii eradike edildi. Belirtilen önlemlerin uygulanması
ileride olabilecek salgınları da önleyecektir.
Yanık Ünitesinde Yara Yanık Enfeksiyon Oranlarının Artması deneyimi; yanık
ünitelerinde hidroterapi tankları enfeksiyon riskinin ve çapraz bulaşın en fazla olduğu
alanlardır. Dezenfeksiyonda etkin ürün kullanılması enfeksiyon kontrol önlemlerinin önemli
bir basamağıdır. Yanık merkezi gibi iş yükü yoğun olan ünitelerde %2’lik konsantrasyonda 2
dakikada etkinliğini gösteren “Perasetik Asit” ve “%10’luk Sodyum Hipoklorid”in dönüşümlü
38
kullanılarak enfeksiyon oranlarının azaltılmasına yönelik bir çalışma yapıldı. Yanık merkezi 6
yoğun bakım ve 16 servis olmak üzere toplam 22 yatak kapasitelidir. Yanık servisinde yatan
Ekim 2010-Eylül 2012 tarihleri arasında 1178 hasta ve 11696 hasta günü hastane enfeksiyonu
varlığı açısından Dört dönemde değerlendirildi. Hidroterapi tanklarında Ekim 2010-Eylül 2012
tarihlerinde Hidroterapi tanklarında dezenfektan olarak %2’lik konsantrasyonda 2 dakikada
etkinliğini gösteren perasetik asit kullanılan II. ve IV. Dönemlerle %10’luk sodyum hipoklorid
kullanılan I. ve III. dönemler karşılaştırıldığında; perasetik asit kullanılan dönemlerde HE hızı
ve İD’nde %50’nin üzerinde azalma olduğu görüldü. Sonuç olarak hidroterapi tanklarında
dezenfektan olarak perasetik asitin kullanıldığı dönemlerde HE hızı ve İD’nde %50’nin
üzerinde azalma görülmesinin yanı sıra; 2 dakika gibi kısa bir sürede dezenfeksiyon işlemini
gerçekleştirmesi ünitenin işleyişinde önemli bir zaman kazancı sağladı. Bu kazançlardan sonra
hidroterapi tanklarında perasetik asit kullanımına devam edildi.
Üroloji Kliniği; Karbapenem dirençli Klepsiella pneumoniae (KPC) Deneyimi; Üroloji
Servisinde yatan 5 hastada Ekim (2) ve Aralık(5) 2016 KPC izole edildi. Hastaların idrar
kültürü (5), Yara(2) izolatı değerlendirildi. Klepsiella pneumoniae (KPC); Yayılma potansiyeli
yüksek ve kısıtlı tedavi seçeneği olan, mortaliteyi arttıran gram negatif mikroorganizmadır.
Sağlık merkezi bölgedeki ve merkezdeki prevalansı bilmeli, başvuru esnasında
kolonize/enfekte hasta tanımlanmalı, belirli epizotlarda merkezin insidans, hastaların temel
epidemiyolojik bilgileri, bulaşı önlemek için girişimler uygulamaya koymalıdır. Klinikte KPC
taramasına başlandı, enfeksiyon kontrol önlemleri ile ilgili basamaklar takip edildi. El hijyeni
sağlanması konusunda sürekli eğitimler yapıldı. Sağlık çalışanlarının el hijyenine uyumu takip
edildi. Uygun endikasyon ve rasyonel el hijyeni, saat kullanımı ,yüzük kullanımı ,tırnak
uzunluğu ,takma tırnak yasaklandı. Uygun Temas Önlemi; eldiven takmadan ve önlük
giymeden önce el hijyeni uygulanması, enfekte ya da kolonize hastanın odasına girmeden önce
eldiven takılması ve önlük giyilmesi, enfekte ya da kolonize hastanın odasından çıkmadan önce
eldiven ve önlüğün çıkarılması ve el hijyeni uygulanması sağlandı. KPC önleme stratejileri;
personel eğitim temas önlemleri, el hijyeni konusunda, el hijyeni sağlanması konusunda ,sürekli
eğitimler yapıldı. İnvaziv araç kullanımı alet kullanımının azaltılması infeksiyon hız ve
dansitesinde azalma labotaruvar bildirimi .klinik ve sürveyans örneklerinde üreme takibi .hızlı
bildirim-4-6 saat içinde erken enfeksiyon kontrol önlemleri açısından oldukça önemlidir. KPC
transfer için engel değil kurumlar arası bilgilendirme ile transfer hastanın transferi sırasında ve
dış kuruma sevk durumunda bilgilendirme yapıldı. Antimikrobiyal Yönetim; önceki kullanılan
antibiyotik-direnç gelişimi için risk faktörüdür. Karbapenem kullanımının azalmasıKarbapenem dirençli pseudomonas ve acinetobacter azalması sağlanabilir. Antibiyotiklerin
kullanımı; uygun endikasyonda, uygun sürede kullanımı, uygun en dar spektrumlu kullanımı
ile ilgili eğitimler verilerek uygulamalar takip edildi. Çevre Temizliği; temizlik personeline
detaylı temizlik ve dezenfeksiyon ile ilgili eğitim verildi. Çevre bulaşta kaynaktır ve yüzeylerde
uzun süre canlı kalabilmektedir. Salgınlarda artırılmış temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları
önem arzettiğinden enfeksiyon kontrol hemşiresi ve sorumlu hemşire gözetiminde temizlik ve
dezenfeksiyon sağlandı. Kullanılan dezenfektan değiştirildi, pulvarizasyon ve temizlik
kontrolü yapıldı. Hasta ve çalışan kohortu; tek kişilik oda, koğuş veya ünite, personel kohortu,
deneyimli personel hastalar izolasyona alındı .personel kohortlandı .Kpc Tarama ; klinik
örneklerde saptanmayan KPC kolonizasyonunu saptamak amacı ile gaita, rektal veya perirektal
kültürler ve bazen de cilt, yara ve idrar kültürleri (eğer üriner kateter mevcutsa) alınmaya
başlandı. Sonuç olara klinikten KPC eradike edildi. Belirtilen önlemlerin uygulanması ileride
olabilecek salgınları da önleyecektir.
KAYNAKLAR
39
1. AltunsoyA,AypakC,AzapA,ErgönülÖ,BalıkI.Theimpactofanationwideantibiotic
restrictionprogramonantibioticusageandresistanceagainstnosocomialpathogensin
Turkey.IntJMedSci2011;4:339–344.
2. Bratuetal.Rapidspreadofcarbapenem-resistantKlebsiellapneumoniaeinNewYorkcity:a
newthreattoourantibioticarmamentarium.ArchInternMed2005;165:1430–1435
3. CDC-ManagementofMultidrug-ResistantOrganismsInHealthcareSettings2006.
NNIS-NationalNosocomialInfectionsSurveillance(NNIS)SystemReports,datasummary
fromJanuary1992throughJune2004
4. DebbyBD,GanorO,YasminMetal.EpidemiologyofcarbapenemresistantKlebsiella
pneumoniaecolonizationinanintensivecareunit.Eur.J.Clin.Microbiol.Infect.Dis.31(8),
1811–1817(2012)
5. ESCMIDguidelines-2014
6. FacilityGuidanceforControlofCarbapenem-resistantEnterobacteriaceae(CRE)November
2015Update-CREToolkit
7. Çiftci İ.H ve ark. Karbapenem Dirençli Klebsıella Pneumonıae Suşlarında Oxa-48 Ve Kpc
VarlığınınAraştırılmasıANKEMDerg2013;27(2):49-54)
8. Lovedayetall.Clinicalgloveuse:healthcareworkers'actionsandperceptions.JHospInfect.
2014Feb;86(2):110-6
9. Loveetall.Realtionofintensityofstaphylococcalinnewborninfantsto
contaminationofnurseshandsandsurroundingenviroment.Pediatrics
1963;32:956-965
10. Lubbertetall.Long-termcarriageofKlebsiellapneumoniaecarbapenemase-2-producingK.
pneumoniaeafteralargesingle-centeroutbreakinGermany.AmJInfect
Control2014;42:376–80.
11. FagernesM1,LingaasE,Factorsinterferingwiththemicrofloraonhands:aregression
analysisofsamplesfrom465healthcareworkers.JAdvNurs.2011Feb;67(2):297-307
12. PublicHealthEnglandCPE2013
40
VENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ (VİP)
Prof. Dr. Seval İZDEŞ
Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP), entübasyondan veya ekstübasyondan en az 48 saat sonra
oluşan ve kritik hastada maliyet, morbidite, ve mortaliteyi artıran hastane kökenli pnömonidir.
VİP sıklığı %9-40, mortalitesi ise %33-60 aralığında değişmektedir. Sıklığının bu kadar geniş
bir aralıkta olması, VİP gelişmesini önlemek için alınan önlemlerin ve yoğun bakım ünitelerinin
kaynak ve koşullarının farklı olmasından olabilir. Bazı çalışmalarda VİP oranının sıfıra
düşürülebileceği savunulmaktadır. Mortalitenin bu kadar yüksek olmasının nedenleri ise, kültür
sonuçları çıkmadan ampirik olarak başlanan antibiyotik tedavisinin gecikmesi, etkin olmaması,
uygun dozda, sürede ve doz aralığında verilmemesidir.
VİP gelişmesi için ileri yaş, altta yatan hastalıkların şiddeti, sigara, gastrik ve orafaringeal
kolonizasyon gibi hastaya ait; acil, tekrarlayan, uzun süreli entübasyonlar, gastrik içeriğin
aspirasyonu, düz sırt üstü pozisyon gibi medikal işlemlere ait ve uzun süre antibiyotik
tedavisi, antiasid, H2 reseptör blokerleri, proton pompa inhibitörleri, sedatif, nöromusküler
bloker ve immünosüpresif tedavi uygulanması, eritrosit transfüzyonu gibi medikal tedaviye
ait risk faktörleri vardır. Akciğerlere ulaşan bakteri miktarı ve virülansı ile konakçının
immünitesi de VİP gelişmesi açısından önemli faktörlerdir.
VİP’in oluşmasında bir çok mekanizma rol almaktadır. Ancak en temel mekanizma uygun kaf
basıncı ve kaf şekline rağmen, orofarenkste biriken sekresyonların entübasyon tüpünün
kenarından alt hava yollarına sızmasıdır. Diğer mekanizmalar arasında; endotrakeal tüpün
içinin mikroorganizmalarla kontamine ve kolonize olması ile oluşan biyofilm tabakasından
aspirasyonlar sırasında kopan mikroorganizmaların alt hava yollarına ilerlemesi, mide
içeriğinin aspirasyonu ya da diğer enfeksiyon odaklarından hematojen yolla patojen
mikroorganizmaların akciğerlere ulaşması sayılabilir. Ayrıca pnömoni riskini azaltan, öksürük
refleksi ve mukosiliyer aktivite gibi mekanizmalar da entübe hastalarda bozulmaktadır.
Entübasyon sırasında pnömönisi olmayan mekanik ventilasyon desteğindeki hastada
entübasyondan en az 48 saat sonra akciğer grafisinde yeni veya progresif infiltrasyon, sistemik
inflamasyon bulguları, trakeal aspirat sekresyonlarında artış ve/veya karakterinde değişiklik
olması ile klinik tanı konurken; kesin tanı etkenin mikrobiyolojik olarak saptanması ile konur.
VİP en sık gram negatif ve pozitif bakteriler ile oluşur. Virüsler ve mantarlar daha çok
bağışıklığı zayıf hastalarda etken olur. Klinik olarak VİP şüphesi olduğunda, olası etkene
yönelik antibiyotik tedavisi geciktirilmemeli, daha sonra da mikrobiyolojik sonuçlara göre
uygun şekilde değiştirilmelidir. Çünkü antibiyotik tedavisinin erken ve uygun verilmesi VİP’in
prognozunu belirler. VİP’e neden olan mikroorganizmaların tahmininin yanı sıra,
antimikrobiyal duyarlılıklarının da tahmin edilmesi gerekmektedir. Bunun için ünitenin
sürveyans verilerinin düzenli olarak takip edilmesi gerekmektedir. Son zamanlarda Amerika
Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) tarafından, VİP sürveyans
kriterlerinin daha objektif kriterlere dayandırılabilmesi için, yeni tanımlamalar ve kriterler
belirlenmiştir.
41
VİP entübasyon sonrası ilk 5 gün içinde olursa erken gelişen VİP, 5-7 gün sonra başlarsa geç
gelişen VİP denir. Erken VİP’de etkenin normal orafaringeal florada olan daha duyarlı
mikroorganizmalar (en sık H. influenza, Streptococcus pneumoniae ve metisilin duyarlı S.
Aureus (MSSA)), geç gelişen VİP’de ise etkenin hastane kökenli, çoklu ilaç direnci (ÇİD) olan
mikroorganizmalar olduğu (en sık görülen P. aeruginosa, A. baumanii ve metisilin dirençli S.
aureus (MRSA)) düşünülmektedir. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalarda erken ve geç
başlangıçlı VİP olgularında, potansiyel ÇİD olan mikroorganizmalar (A. baumannii ve P.
aeruginosa) açısından fark saptanamamıştır. Uzamış entübasyon ve geniş spektrumlu
antibiyotik kullanma öyküsü olan hastaların alt solunum yollarında, Candida türleri de kolonize
olabilmektedir.
Entübe hastalarda VİP’in öncelikle önlenmesi için gerekli tüm önlemlerin alınması gereklidir.
Bunun için mümkün olduğunca entübasyondan kaçınmak ve noninvaziv mekanik ventilasyon
uygulamak, entübe edilmesi gereken hastalarda da VİP önleme paketlerini (bundle) uygulamak
ve mümkün olan en düşük düzeyde sedasyon vererek en kısa zamanda ekstübe etmeye çalışmak
en temel yaklaşımdır.
Bu konuşmada VİP’in tanısı ve sürveyans için yeni tanımları, etiyopatogenezi, önleme
yöntemleri ve tedavisi ayrıntılı anlatılacaktır.
42
YOĞUN BAKIMDA “BUNDLE” UYGULAMALARI
Prof Dr Gökhan AYGÜN
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi , HEKK
Yoğun Bakım Üniteleri (YBÜ) sağlık bakımı ile ilişkili enfeksiyonların en sık rastlandığı
birimlerdir. Hastalara ait, uygulamalara ait, tasarıma ve çalışanlara ait bu yoğunluğun
oluşmasında temel öneme sahip parametrelerdir. Ülkemizde YBÜ enfeksiyonları sorunu ise
diğer ülkelere kıyasla çok daha önemli boyutlardadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki durumu
ortaya koyan INICC , Amerika Birleşik Devletleri ortalamalarını gösteren NHSN ve INICC
çalışmasında ülkemize ait verileri ortaya koyan çalışmalar değerlendirildiğinde Ülkemizde
invaziv aletle ilişkili enfeksiyon oranlarının belirgin yüksek olduğu görülmektedir.
YBÜ enfeksiyonları ve cerrahi alan enfeksiyonlarının önlenmesi konusunda çok sayıda
karmaşık önlemler yerine temel önlemlerin her zaman uygulanmasının daha etkin sonuçlar
doğuracağı ortaya konulduktan sonra “bundle” (demetler) uygulamaları gündeme gelmiştir.
Bu uygulamalar tek tek etkinliği kanıtlanmış temel uygulamaların gerekli tüm hastalara ve her
zaman uygulanmasının başarıyı sağlayacağı gerçeğine dayanarak geliştirilmiş bir uygulamadır.
Bu süreci ilk kez 2001 yılında “ Institüte for Healthcare Improvement” (IHI) geniş anlamıyla
tanımlamış ve uygulamaya koymuştur. IHI, “bundle concept” kavramını açıklarken amacı
kritik uygulamalarda güvenlik ve başarıyı en üst seviyeye çıkarmak, YBÜ’lerinde iletişimi ,
takım çalışmasını ve disiplinlerarası ilişkiyi geliştirmek ve özellikle çok riskli, ciddi sonuçları
olan alanlarda yoğunlaşıp güçlü kanıtların olduğu alanlarda uygulamayı hedeflemek olarak
açıklamıştır.
Temel yaklaşım olarak; kanıt düzeyi yüksek uygulamalardan
bir kısmını (3-5 adet)
belirlemek ve bu uygulamaları her defasında uygulamayı sağlamak olarak belirlemiş ve
uygulamayı iki aşamalı bir süreç olarak ortaya koymuştur : İlk aşama demetleri oluşturmak ve
sonrasında uyumu izleyerek uyumu sağlayacak çalışmalar yapmak. Demetleri oluştururken;
kanıt düzeyinin yüksekliği dışında bir diğer önemli adım kabul görmesidir. Bu yüzden
yukarıdan belirlenen demetlerle değil üniteye özgün demetlerin oluşturulmasının önemi
vurgulanmalıdır. Bu yüzden uygulanacak demetlerin ünite çalışanlarının katılımı ile
oluşturulması kilit öneme sahiptir.
Uyumun izlenmesi ve uyumun arttırılması konusunda ise en çok kullanılan yöntem çok yönlü
bir eğitim programı oluşturmak, kontrol listeleri oluşturarak uyumun izlenmesi olarak
gözlenmiştir. Bir çok çalışma göstermiştir ki uyum oranlarının artışı ile olumlu sonuç belirgin
bir parelellik göstermektedir.
Ülkemizde yapılan çalışmalar ve demet uygulama deneyimlerinde en dikkati çeken
uygulama sorunu , demet uygulamalarında çok sayıda uygulamayı birden gündeme getirmek,
43
fakat ne yazık ki uygulamaları yeterince izlememek olmaktadır. Unutulmamalıdır ki bu
çalışmaların başarılı olmasındaki kilit felsefe”ya hep ya hiç” olarak ifade edilebilen bu
uygulamaların her zaman gerçekleştirilmesidir. Bu konuda sadece tıbbi kontrendikasyonlar
uygulamamanın geçerli mazereti olarak kabul edilirler. Başarıyı getirecek izlemde uyum hızı:
gözlemcilerin izlediği uyum listesinin tümüne uyulan hasta/ çalışma grubundaki hasta sayısıdır.
Bu hızın % 90 ve üzerinde olması ideal sonuç olarak istenenen temel parametredir.
Demetler genelde beş alanda tanımlanmış ve kullanılmaktadır. Bu alanlar:
1- Ventilatör demeti
2- Santral kateter demeti
3- Kateter ilişkli üriner enfeksiyon demeti
4- Cerrahi alan enfeksiyonları demeti
5- Dirençli mikroorganizmaların yayılımının önlenmesi demeti olarak sıralanabilir.
Yapılan çalışmalar demet uygulamalarının başarılı sonuçlar verdiğini fakat bu uygulamaların
ancak uyumun etkin bir şekilde izlendiği durumlarda faydalı olacağı aksi takdirde gereksiz bir
form/belge uygulaması olarak kalabileceği kaygısını ortaya koymaktadır.
Kaynaklar:
1- www.ihi.org
2- Rosenthal VD. Epidemiology and control of Healthcare-acquired infections in limitedresource settings. In Jarvir WR (ed) Hospital Infections. 6.eds.Wolters
Kluwer/Lippincott Williams&Wilkins, Philedelphia; 2014: 230-276.
3-
44
GELECEKHENÜZAVUÇLARINIZDA
HasanYILDIZ1
Önceliklebaştaüniversitemizinvederneğimizinkıymetliyöneticileriileburadaki
tümhazırunusaygıvesevgilerimleselamlıyorum.Hepinizhoşgeldiniz,sefalargetirdiniz.
Bugünsizlerleolmaktançokmutluyum.Bildiğinizüzereuzunzamandır“Gelecek
HenüzAvuçlarınızda”mottosuylakiaynızamandakitabımındaadıdır.Ülkemizdekitüm
üniversiteleri geziyor gençlerle birlikte oluyorum. Bu bana önemli bir fırsat sağlıyor.
onların gözlerine daha yakından bakma fır-satı buluyorum. Hepsi kendi hikayesini en
talihsizolanzannederken,benyanlarındaolmayaçalışıyorum.
Buülkeninyetiştirdiğibirgençişadamıolaraküzerimdesorumlulukhissettiğim
bucennetülkeningençlerinebirşeylerkatmakarzusuileonlarcaüniversitenindavetlisi
olarak katıldığım “Kariyer Sohbetleri” ile hayata onların gözlerinden bakma fırsatı
buluyor hem de iş ve medya alanındaki tecrübelerimi aktarıyorum. Bugün alanında
Uluslararasıdüzeydesayılıbirkuruluşunbilgi,özgüvenvecesaretleilmekilmekdokunan
hikayesinianlatıyorum.
Konuk olduğum her üniversitede büyük ilgiyle karşılanıyorum biliyorum ki
içtenlik karşınızdakinin en kolay anladığı sözsüz iletişim şekli gençlerimiz her şeyi
yapabilecek enerji ve donanımdalar tek eksikleri özgüven ve onlara yol gösterecek bir
örnekişteyapmakistediğimtamdabutekkaygılarıgelecekolanbuçocuklarımıziçinbir
örnekvebelkideinançlarınakatkıolabilmeyiarzuluyorum.Biliyorumkibaşarıyagiden
yolunilkveenönemlikoşulununkendineinanmaklabaşlıyor.
Burada bulunan ve bulunmayan herkes için temel gerçeklik şudur. Hayatlarınız
boyunca hiçbiriniz geçmişlerinizi değiştiremezsiniz ama gelecek henüz avucunuzun
içindedir. O yüzden her ne yapmak istiyorsanız, inanın ve önünüze bakın diyorum.
Gençleri gerçekten önemsiyorum. Gençler eğer her platformda belirtildiği gibi içinde
bulunduğu toplumun temeli ve geleceğin teminatı ise; iddiaları, rüyaları ve idealleri
olmalıdır.Kendibenliğindenkopmayan,değerleriilebarışıkvefikirüretmekaygısınıher
zamanüzerindetaşıyanbirgençlik,geleceğindünyasındabaşatroldeyeralmakaygısında
olanTürkiye'ninyarınlarıiçindeumuttaşımaktadır.
Ümitsiz ve hedefsiz bir gençlik kötü bir gelecektir. Ben bu pırıl pırıl genç
arkadaşların her konferansım sonunda gözlerindeki parıltıyı görüyorum. Sürekli
tekrarlıyorum gideceği yönü olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez derler. Biz
gençlerimizerüzgarolmakdeğil,onlarınyelkenlerinihangiyöneçevirmelerigerektiğini
anlatıyorum.
Unutulmamasıgerekenesasşudur.Bizlerbugünnerede,hangikonumdayadakim
olarak yaşamımızı sürdürüyorsak, o geçmişteki tercihlerimizin ürünüdür. Tıpkı bugün
olduğugibigelecekteneredeolacağımız,nasılbirhayatsüreceğimizinadımlarıisebugün
attıklarımız olacaktır. Eğer hayatın adil olmadığını düşünenlerdenseniz bu adımları
kendinizatmakveadaletisizsağlamakzorundasınız.UnutmayınHenryFord'undediği
gibi; “ Engeller, yolunuzu hedeften ayırdığınız zaman gözünüze çarpan korkunç
şeylerdir...”
Şimdiarkanızayaslanıpbirdüşününnekadarkendimizolabiliyoruzhayatta,ne
kadar yapabiliyoruz istediklerimizi bizi bir yöne doğru götüren şey gerçekten
hayallerimiz mi yoksa çevresel başka başka etkenler mi var hayatımızda? Ya da hayal
kuruyormuyuz?Dahadaönemlisihayalkurmayıbili-yormuyuz?
1
Yapımcı-Yönetmen/KişiselGelişimUzmanı
45
Aslında daha çocukluğumuzdan itibaren çevresel gerekliliklerle hayatımıza yön
vermeyebaşlıyoruz.Mesleklerimiziistediklerimizdençoktoplumcadeğerverilenyada
gelecekgarantisi(!)adıverilenbirolguyagörebelirliyoruz.Birçoğumuzistemediğimiz
bir işi yapıyoruz ve iş süresinin yemek, içmek ve uyumak dışında bırakıldığında insan
hayatındakiağırlığıdüşünüldüğündeaslındaistemediğimizbirhayatıyaşıyoruzsonrada
kendi zihnimizin kıvrımlı basamakları arasında oturup, alıp başımızı iki avucumuzun
arasındanedenmutsuzuzdiyesoruyoruz.
Dahaçokbilgiiçin,dahafazlavakitharcıyoramaaslındaAlbertEinstein’ın“Hayâl
kurmak bilgiden önemlidir…” dediğini bilmiyoruz. Ne kadar doğru bir söz aslında her
insanın yapabilecekleri kapasitesi ile orantılıdır. Kapasitemiz ile ne büyüklük-te işler
başarabileceğimizinsınırınıdahayallerimizbelirler.Aynıkapasite,imkanvezekayasahip
kişilerin birbirinden çok farklı işler başarabilmelerini, çevre şartları, fırsatlar ile
açıklayamayız.Aradakifarkıhayallerimizinbüyüklüğütayineder.
William Russell “Büyük işler, büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca
başarılmıştır” derken aslında hiçte haksız değildir. Üstelik hayallerin iş hayatında
kullanılmasıiçinmantıklıbirgerekçenizdahavardır.Eğitim,Sermaye,Toprak,İşgücühep
maddikarşılığıolankaynaklardır.Yanisahipolmanıziçinparaödemenizgerekirhayaller
isetamamenücretsizdir.
Gençler;toplumuntemelivegeleceğinteminatıise;iddiaları,rüyalarıveidealleri
olmalı. Kendi benliğinden kopmayan, değerleri ile barışık ve fikir üretme kaygısını her
zamanüzerindetaşıyanbirgençlik,geleceğindünyasındabaşatroldeyeralmakaygısında
olanTürkiye'ninyarınlarıiçindeumuttaşımaktabütünbunlarıyapabil-meninisetekbir
yoluvardırodakendinegüvenmek.
Aslınabakarsanızyaşamagözleriniaçtığındanberiherinsanınhayatıtanımasıyla
birliktekendisinegüvenvegüvensizlikduyduğubirtutumvebuçerçevedeşekillendirdiği
bakış açısı vardır. İlk defa ayakta durmaya çalışan bir bebeğin önce kendi bedenini
destekleyecek bir yerlere tutunmasıyla başlayan ardından kendi ayaklarının üzerinde
durmasıyla devam eden süreç ilk kendisine güven duygusunun da alındığı dönemdir.
Kendinegüven,insanınkendisihakkındaolumluamagerçekçitutumdaolmasıdır.Yani
kendisinegüvenmekdemekbirinsaniçingerçekleştireceğişeyleriertelemedenolumlu
düşünerekmücadeleetmesianlamınagelmektedir.
Birdiğerönemlikonudazamanıetkinvedoğrukullanmaktır.
Hayatınızı seviyorsanız, zamanınızı boşa geçirmeyiniz; çünkü zaman hayatın ta
kendisidir.
Gerçektendeyaşadığımızhayattakarşımızaçıkanşeylerin,yadabizeverilenlerin
bazennekadaradaletsizolduğunudüşünsekbilehepimizineminolduğubirşeyvardıro
dazamandır.Hepimiziçinenadilolarakverilenkavramzamandır.Birgüntüminsanlar
için 24 saattir. Mühim olan o sürenin içerisinde bizlerin neler yaptığı, nasıl
değerlendirdiğidir.Birgünümüz,24altındeğerindebirservettir.Onuverimlikullanmak,
enkazançlıyoldur.İdealleriolanbirvarlıkolaninsaniçinbueşitsüreninnasılkullanıldığı
olgusu,çoğukezyarışhalindeolduğumuzmoderndünyanınkoşullarındadiğerinsanlar
karşısındaki avantaj ya da dezavantajımız olmaktadır. Bu yüzdendir ki zaman, tekrar
kazanılmayantekservettir;iyideğerlendirilirsemeyvelerikarşımızaödülolarakçıkar.
Ellerinizi başınızın arasına alarak birkaç saniye düşünün sadece TV başında
geçirdiğiniz zamanı, bu zamanı geçirirken ne izlediğinizi, izlediğinizin size ne kattığını,
dostlarınızla bir araya geldiğinizde bazen gereksiz konularla ve aslında iletişim adına
yaptığınızı düşündüğünüz bazı sohbetlerinizin ne kadar vaktinizi çaldığını, ne kadar
süredeyemekmasasındakaldığınızyadauyuduğunuzu?Bukıyassonundaçıkansüreçok
defaaslında“çokfazlaşeyyapmakistiyorumamavaktimkalmıyor”serzenişindekineden
46
benimvaktimyokgizlisorusununcevabıdırbiranlamda.Üstelikbiyolojikbirvarlıkolan
insaniçinyaşlanma,ölümyaratılışıngerçekliğidir.
Sonolarakherneyapıyorsanızyapınoişineniyisiolun.Kendisinesaygısıolanın
işinedeaynıözenigöstermesigerektiğiniunutmayın.Büyüdükçeküçülünveaslaegonuz
olmasın.Göreceksinizkihayatsizehakettiğinizisunacaktır.
Bu arada önemli bir parantez açmak zorundayım. Burada bulunan herkesin
üzerinde bir kat daha fazla sorumluluk var aslında. Ben gelecek henüz avuçlarınızda
diyerekyolaçıktımmalumunuzancaksizlerinavuçlarındaaynızamandabaşkalarınında
hayatları, sağlıkları, hayalleri ve düşleri kısaca gelecekleri var. İfa etmiş olduğunuz
işleriniztemeldebumantığadayanıyor.Sizlerkendizamanlarınızınbüyükbirbölümünü
başkaları için harcayan çok önemli bir görev yapıyorsunuz. Bu camiayı çok yakından
tanıyan,hattaTRTHaberkanalındauzunsürelibirgerçekzamanlısağlıkprogramıyapıp
yönetmiş biri olarak buna şahidim ve hepinizin çabalarını, meslek azimlerinizi takdir
ettiğimibelirtmekistiyorum.İyikivarsınız.
Hepinizisaygıvesevgilerimleselamlıyorum…
47
BASINÇ YARALARINDA HEMŞİRELİK BAKIM SÜRECİ
Basınç Yaralanması, genellikle kemik çıkıntılarının veya tıbbi araçların/diğer araçların
üzerindeki deride ve/veya deri altındaki yumuşak dokuda oluşan lokalize hasardır. Yaralanma,
doku bütünlüğü tam veya açık ülser şeklinde görülebilir ve ağrılı olabilir. Yaralanma, yoğun
ve/veya uzun süreli basınç veya basınç ve eşlik eden yırtılma (shear) etkisiyle oluşur. Etyolojisi,
fizyopatolojisi, önleme, tanı ve tedavi yöntemleri bilinmesine rağmen, basınç yaralanması
(BY); yaygın görülmesi, bakımının ve tedavisinin güç olması, uzun sürmesi ve tedavi
maliyetinin yüksek olması ile hemem hemen tüm dünyada güncelliğini koruyan önemli bir
sağlık problemidir . Terminolojik olarak BY, günümüze kadar farklı şekillerde ifade edilse de
“Dekübit” terimi Latince’de “Decumbere” yani uzanmak, yatmaktan gelen bir terimdir ve
mevcut klinik durumu her zaman tam olarak yansıtmamaktadır. BY her zaman yatağa
bağımlılıkla ilgili olmayabilir. Örneğin, paraplejik bir hastada tekerlekli sandalyeye bağlı
görülebilmekte veya hastanın yatağa bağlı olmadığı halde, deri yüzeyindeki geçici bir sıkışma,
ezilme sonucunda da ortaya çıkabilmektedir . Yara bakım hemşireliğinin gelişmesine paralel
olarak bu alanla ilgili kavram analizleri yapılmış ve basıncın oluşturduğu doku hasarını en iyi
ifade ettiği için ‘basınç yaralanması ’ teriminin kullanması önerilmiştir.
BY, çoğunlukla önlenebilir
bir sorundur. Bireysel boyutta özellikle bireyin ağrı
yaşamasına neden olması açısından önemlidir. BY özellikle hareketsiz, duyu fonksiyonları
zayıflamış yaşlı kişilerde sekonder komplikasyon olarak sık gelişmektedir. Basınç ülserlerini
önlemek hastanın gereksiz acı ve sıkıntı yaşamasına hatta ölümüne engel olur.
Basınç yaralanmalarının tedavisi önlenmesinden daha pahalıdır ancak basınç ülserini
önlemenin maliyeti de düşük değildir.
BASINÇ YARALANMALARININ ÖNLENMESİ
Ø Risk Faktörleri ve Risk Değerlendirmesi
Ø Deri ve Doku Değerlendirmesi
Ø Önleyici Deri Bakımı
Ø Basınç Yaralanmasında Önleyici Yeni Tedaviler
Ø Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi
Ø Pozisyon ve Erken Mobilizasyon
Ø Topuk Basınç Yaralanmasının Önlenmesi
48
Ø Destek Yüzeyi Kullanımı
Ø Tıbbi
Araçlara
Bağlı
Basınç
Yaralanmalarının
Önlenmesi
(NPUAP/EPUAP/PPPIA, 2014)
Risk Faktörleri ve Risk Değerlendirmesi
v Risk değerlendirmesini (hastanın yatışından en geç 8 saat içinde, daha sonra risk
faktörleri oluştuğunda hastanın durumu değiştikçe) kayıt edin.
v
Basınç ülseri riskini değerlendirmede yapılandırılmış bir yaklaşım, kapsamlı bir cilt
değerlendirmesi ve klinik karar ile kombine edilen bir risk değerlendirme ölçeğinin
kullanımıyla başarılabilir.
Deri ve Doku Değerlendirmesi
v Sağlık bakım ortamlarında BY riskinin değerlendirilmesinin bir parçası olarak tepeden
tırnağa tam bir deri değerlendirilmesi yapılmalıdır.
v Deri değerlendirmesi ilk olarak hasta hastaneye yattıktan sonra yapılmalıdır. BY
gelişmesi
açısından
risk
grubundaki
hastalar
daha
sonra
günlük
olarak
değerlendirilmelidir.
v Deride bulunan renk değişiklikleri, kabarcıklar, yanık alanlarının varlığı, şişlik, sivilce,
morluk, çürüme, kesik gibi oluşumlar dikkatlice gözlenmeli ve hastanın değerlendirme
bulguları kaydedilmelidir.
Önleyici Deri Bakımı
v Deri temizliğinde ılık ve cildi tahriş etmeyen, cilt kuruluğunu en aza indiren yumuşak
sabunlar kullanılmalıdır. Cilt pH değeri 4,5- 6,5 arasında olan bir cilt temizleyicisi ile
temizlenmelidir Deriyi tahriş edecek ya da kuruluğa neden olacak sabunlar/losyonlar
kullanılmamalı
v Basınç yaralanmasını önlemek için özellikle kemik çıkıntılarının olduğu bölgelere
masaj uygulanmamalıdır. Daha önce kullanılan bir yöntem olup, kan ve lenf dolaşımını
artırdığına ve kas gerginliğini azalttığına inanılan masajın yararı kanıtlanamamış olup,
kemik çıkıntılarının olduğu bölgelerde sürtünmeyi artıracağı ve derin doku hasarı riski
nedeni ile önerilmemektedir.
Basınç Yaralanmasında Önleyici Yeni Tedaviler
v Nem ve Isı Kontrolü
49
v Profilaktik Pansumanlar
v Tekstil Ürünleri
Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi
v Oral besin alımı yetersiz olan hastalarda enteral ve parenteral besin destekleri
sağlanmalıdır.
v Risk altında olan hastalara A, C ve E vitamini gibi kollajen sentezini arttıran,
epitelizasyonu sağlayan ve immün sistemi güçlendiren vitaminler verilmeli,
v Sıvı elektrolit dengesi sağlanmalı ve dehidratasyon önlenmeli,
v Beslenme
durumu
ve
beslenmeye
ilişkin
göstergeler
(albumin,
pre-
albumin,hemoglobin) değerlendirilmelidir.
Pozisyon ve Erken Mobilizasyon
v Hasta yatağa bağımlı ise en fazla iki saatte bir, tekerlekli sandalyeye bağımlı ise saat başı
pozisyonu değiştirilmeli ve 15 dakikalık aralıklarla küçük vücut hareketleri yaptırılmalıdır
Topuk Basınç Yaralanmasının Önlenmesi
v Topukları düzenli olarak kontrol edin.
v Topukların yatağın yüzeyinden uzak olmasını sağlayın.
v Topukları aşil tendonuna baskı yapmaksızın baldır boyunca bacağın ağırlığını dağıtacak
şekilde cihazlar kullanın.
v Diz hafif (5 ° ila 10 °) fleksiyonda olmalıdır.
v Özellikle Aşil tendonu altında yüksek basınç alanın oluşumundan kaçının.
v Topukları yükseltmek için bir köpük yastık kullanın.
v Topuk için kullanacağınız cihazları üretici firma talimatlarına göre uygulayın.
v Cildin bütünlüğünü değerlendirmek için topuk için kullandığınız cihazı periyodik
olarak çıkarın.
Destek Yüzeyi Kullanımı
v BY gelişme riski yüksek olan hastalar, mümkün olan en erken dönemde destek yüzeyler
üzerine yatırılmalıdır.
50
v Özel yataklar, yaygılar ve şilteler hareketsiz vücut parçaları üzerindeki basıncı eşit
olarak dağıtır.
v Risk altındaki bireylerde basıncı azaltıcı destek yüzeyler kullanılmalı,
v Yüksek riskli hastalarda basıncı giderici yataklar kullanılmalıdır.
Tıbbi Araçlara Bağlı Basınç Yaralanmalarının Önlenmesi
v Deriyi tıbbi cihaz ve araçların sebep olduğu basınç hasarı açısından gözleyin.
KAYNAKLAR
NPUAP (NationalPressureUlcerAdvisory Panel). “Prevention and Treatment of
Pressure
Ulcers:
Quick
Reference
Guide”.
http://www.npuap.org/wp-
content/uploads/2014/08/Updated-10-16-14-Quick-Reference-Guide-DIGITALNPUAP-EPUAP-PPPIA-16Oct2014.pdf. Son erişim tarihi: 9 Eylül 2015.
Beeckman D et al. Proceedings of the Global İAD Expert Panel. İnkontinans Alakalı
Dermatit:
Önlemeyi
Geliştirme.
Wounds
International
2015.
http://www.woundsinternational.com .Son erişim tarihi: 9 Eylül 2015.
Avşar, P. (2012). Hemşirelerin Braden ve Waterlow BÜ Risk Değerlendirme
Ölçekleri'ne ilişkin görüşleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Gül, Ş. (2011). Ameliyathanede sıvı dolgulu destek yüzey kullanmanın BÜni önlemeye
etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Ankara.
Hanaönü, S. (2014). Yoğun Bakım Ünitelerinde Tıbbi Araçlara Bağlı Gelişenbasınç
Ülserleri Görülme Oranının Belirlenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Bryant, R., Nix, D. Acute and Chronic Wounds Current Management Concepts4th
Edition. 2012.
51
HASTAYINEZAMANMOBİLİZEEDELİM?
Cerrahiuygulamalarveanestezitekniklerindeönemliyeniliklerolmasınakarşın
cerrahi girişimden sonra morbiditenin halen bir sorun olarak görülmesiyle, 1990’ların
başlarında cerrahi süreçteki bakımın iyileştirilmesi amacıyla multidisipliner yaklaşımı
temsil eden hızlandırılmış cerrahi (Fast Track Surgery, FTS) teknikleri geliştirilmiştir
(1,2).
Cerrahi biliminde yaşanan en büyük değişimlerden birisi elektif cerrahi sonrası
iyileşmenin hızlandırılması protokollerinin uygulamaya girmesidir (3). İlk olarak
1990’lardaHenrikKehlettarafındanönesürülencerrahisüreçtebakımıngeliştirilmesi
fikrinin hastaya kazandırdığı yararlar, daha sonra yapılmış birçok çalışmayla
desteklenmiştir. Bu gelişmeler sonucunda Kuzey Avrupa ülkelerinden (İskoçya, İsveç,
Danimarka, Norveç ve Hollanda) beş merkez bir araya gelerek cerrahi girişim sonrası
iyileşmenin hızlandırılması (Enhanced Recovery After Surgery- ERAS) protokolünü
tanımlayıp uygulamaya başlamışlardır (4). İlk uygulama sonuçlarının oldukça olumlu
olmasınedeniylebuprotokollerinuygulanmasıyaygınlaşmayabaşlanmıştır,
ERASprotokolü,hastanıngüvenliğindenödünvermeksizincerrahistresiazaltıp
cerrahigirişimsonrasıiyileşmeyihızlandırıp,fonksiyonelkaybıhafifletmeyiamaçlayan
stratejilerdenoluşmaktadır(5-7).ErkenmobilizasyonERASprotokolününiçerisindeyer
alanönemlibirkonuolmuştur(6,8,9).
Uzamışyatakistirahatinincerrahigirişimdensonramorbiditeiçinönemlibirrisk
faktörü olduğu bilinmektedir (10,11). Hızlandırılmış cerrahi ve ERAS ilkelerine göre
mobilizasyoncerrahigirişimdensonramümkünolanenkısasüredebaşlatılmalıdır(5).
Bu nedenle ERAS ve diğer cerrahi süreç bakım yönergeleri tarafından mobilizasyonun
cerrahi girişim günü (cerrahi müdahale başlangıcından başlayarak yataktan çıkma
aktivitelerinebaşlama)uygulanmasıönerilmektedir(6,11-15).
AşağıdakibakımkılavuzlarınıntümündeERASprotokolüönerilerineyerverilmekte
veerkenmobilizasyon;
1) Karaciğercerrahisi2016bakımkılavuzu,
2) Jinekolojik/onkolojicerrahisi2016bakımkılavuzu,
3) Bariatrikcerrahi2016bakımkılavuzu,
52
4) Pankreatikoduodenektomi2013bakımkılavuzu,
5) Elektifkoloncerrahisi2013bakımkılavuzu,
6) Elektifrektal/pelvikcerrahi2013bakımkılavuzu,
7) Mesanekanseriiçinradikalsistektomi2013bakımkılavuzu
önerilmektedir(7,9,16-20).
Erken mobilizasyon; cerrahi girişimden sonra yaşam bulguların stabil olması
şartıyla 6-8 saat aralığında yatak kenarında birkaç adım atmak olarak belirtilmektedir
(13,21). Bakım protokollerinde hastaların cerrahi girişim gününde 2 saat, hastaneden
taburcuoluncayakadarisegünde6saatyataktançıkmalarıönerilmektedir(6,15,16,20).
Bakımprotokollerifarklılıkgöstermekteveyataktaegzersizyapmak,yataktaoturmak,
ayakta durmak, odada yürümek, koridorda yürümek veya egzersiz yapmak gibi erken
mobilizasyon için standart bir tanım bulunmamaktadır (22). Hastaların sonuçlarını
iyileştirmekiçinmobilizasyonunsıklığıvesüresinibelirlemekiçindahaileriçalışmalara
ihtiyaçolduğubelirtilmektedir(17).
Erken mobilizasyonla, pulmoner komplikasyonların, insülin direncinin ve kas
atrofisininazalması(6,9,14,16-18,23-25),derinventrombozunun(DVT)önlenmesi(26),
miyokardiyal oksijen tüketiminin ve sol ventrikülün sistolik ve diyastolik basınçlarının
azalması, lipid ve karbonhidrat metabolizmasında düzelme (27), iştah artışı ile erken
beslenmeye geçişde kolaylık, immobilizasyon nedeniyle oluşan sırt ağrısında azalma,
midevebarsaklarıneskifonksiyonlarınadahahızlıdönmesi,hastanınkendinegüveninin
vememnuniyetininartmasının(21,28)yanındahastanedekalışsüresininkısaltılmasıgibi
birçok yararları olduğu bildirilmiştir. Hastanede yatışın kısaltılması bir taraftan
maliyetleriazaltırkendiğertaraftanfarklıhastalariçinyatakihtiyacınınkarşılanmasına
dakatkıdabulunmaktadır(25).
Total kalça ve diz artroplastisi uygulanan hastalarla yapılan çalışmada DVT
proflaksisi için kullanılan düşük molekül ağırlıklı heparin ile cerrahi girişim sırasında
pasif hareket ve cerrahi girişim sonrasında erken mobilizasyon uygulamasının DVT
profilaksisindeetkisininkarşılaştırılmasıamaçlanmıştır(26).Cerrahigirişimsırasında
ekstremiteyeenaz10kez70-80derecepasifhareketuygulanmış,cerrahigirişimden2.
saat sonra hastalar önce yatak kenarında oturur pozisyona getirilip yaşam bulguları
değerlendirilerek yürüteç yardımıyla 8-10 metre yürütülmüş, aynı işlem cerrahi
girişimden6.saatsonratekrarlanıp,cerrahigirişimdensonraki1.gündenitibarendiğer
53
gruptaki hastalarla aynı rehabilitasyon programları uygulanmıştır. Diğer gruptaki
hastalaraiseheparincerrahigirişimden12saatöncebaşlanarakcerrahigirişimden10
gün sonrasına kadar subkütan olarak uygulanmıştır. Total kalça ve diz artroplastisi
uygulananhastalardacerrahigirişimsırasındapasifhareketinvecerrahigirişimsonrası
erkenmobilizasyonunDVTgelişmesinienazdüşükmolekülağırlıklıheparinkullanımı
kadar engellediği, profilaktik farmakolojik ajanların neden olabileceği yan etkileri
içermemesi ve ek maliyet getirmemesi nedeniyle artroplasti cerrahilerinde DVT
profilaksisi için uygulanabileceği belirtilmiştir. Elektif kalça atroplastisi uygulanan
hastalarla yapılan başka bir çalışmada cerrahi girişimin yapıldığı gün mobilize olan
hastalarıncerrahigirişimdensonrakigünmobilizeolanhastalaragörehastanedekalış
sürelerininkısalmışolduğubildirilmiştir(29).
Yapılan bir meta-analizde 17 sistematik derleme ve 12 randomize kontrollü
çalışma
incelenmiş,
ERAS
protokollerinin
etkisi
hakkındaki
kanıtlar
değerlendirilmiştir(30). ERAS uygulamalarının hastanın tekrar hastaneye başvuru
oranını artırmadan hastanede kalış süresini azalttığı belirtilmiştir. Elektif kardiyak
cerrahi hastalarında erken mobilizasyon protokolünün güvenirliliğini araştıran pilot
çalışmada (31), hastalar cerrahiden 12-24 saat sonra mobilize edilmiştir. Kalp
cerrahisindeerkenmobilizasyonunistenmeyenkomplikasyonları,özelliklesolunumyolu
komplikasyonoranınıazaltabileceğibelirtilmiştir.
ERAS protokolünün cerrahi girişim sonrası hızlı iyileşme sağladığı bildirilmiştir
(32).MajörkaraciğerrezeksiyonuyapılanveERASprokollerininuygulandığıhastalarda
hastanede kalış süresi, sıvı ve katı gıdaya başlama zamanı, mobilizasyon zamanı ve
cerrahigirişimdenöncekiaktivitelerineulaşmazamanıkarşılaştırılmıştır(32).Çalışma
grubunaERASprotokolleri,kontrolgrubunaiseklasikbakımyöntemleriuygulanmıştır.
ERAS protokolleri uygulanan bireylerde hastanede kalış süresinde, sıvı ve katı gıdaya
geçişzamanında,mobilizasyonvecerrahigirişimöncesiaktivitelerinedönüşzamanında
kontrol grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede bir azalma olduğu
bildirilmiştir. Alt ekstremite ampütasyonu sonrası erken mobilizasyonun etkisini
değerlendirmek ve farklı mobilizasyon zamanlarının etkinliğini karşılaştıran için
sistematikbirderlemedecerrahigirişimgünündedisiplinlerarasıoluşturulmuşbirekip
ilemobilizasyonunyapılmasısonucunaulaşılmıştır(33).
54
Yapılanbirmeta-analizçalışmasındaERASprotokollerininuygulandığıhastalarda
hastalarındeneyimleriaraştırılmıştır.Hastalarınerkenbeslenme,erkenmobilizasyonve
hastanedekalışsürelerininkısalmasındanmemnunolduklarıbildirilmiştir(28).
Cerrahi girişimden sonra hemşirelik bakımı hedeflerinden birisi olan erken
mobilizasyon ile gelişebilecek istenmeyen komplikasyonlar önlenebilmektedir. Cerrahi
girişimin sonlanmasıyla başlayan cerrahi girişim sonrası bakım süreci, etkin bir
hemşirelikbakımıilehastayauygulanancerrahiteknikkadarönemtaşımaktadır.Cerrahi
girişimsonrasıdönemdeerkenmobilizasyon,hızlıiyileşmesağlayıp,fonksiyonkaybını
ve diğer istenmeyen komplikasyon oranlarını azaltarak hastanede kalış süresini
kısaltmaktadır. Multidisipliner bir ekip yaklaşımı gerektiren erken mobilizasyon
hastalarınyaşamkalitesinindeartmasındaönemlibiretkendir.
KAYNAKLAR
1.
KehletH,WilmoreDW.Evidence-basedsurgicalcareandtheevolutionoffast-track
surgery.Annalsofsurgery2008;248:189-98.
2.
WhitePF,KehletH,NealJM,SchrickerT,CarrDB,CarliF.Theroleoftheanesthesiologist
infast-tracksurgery:frommultimodalanalgesiatoperioperativemedicalcare.
Anesthesiaandanalgesia2007;104:1380-96,tableofcontents.
3.
BaşG,BaşakF.CerrahideAmeliyatSonrasıHızlıİyileşmeProtokolü.TürkiyeKlinikleri
GenelCerrahiÖzelDergisi2014;7:51-56.
4.
ErsoyE,GündoğduH.CerrahiSonrasıİyileşmeninHızlandırılması.UlusalCerrahiDergisi
2007;23:35-40.
5.
SteenhagenE.EnhancedRecoveryAfterSurgery:It'sTimetoChangePractice!Nutrition
inclinicalpractice:officialpublicationoftheAmericanSocietyforParenteraland
EnteralNutrition2016;31:18-29.
6.
GustafssonUO,ScottMJ,SchwenkWetal.Guidelinesforperioperativecareinelective
colonicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Societyrecommendations.
Clinicalnutrition(Edinburgh,Scotland)2012;31:783-800.
7.
LassenK,CoolsenMM,SlimKetal.Guidelinesforperioperativecarefor
pancreaticoduodenectomy:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Society
recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:240-58.
8.
VaradhanKK,NealKR,DejongCH,FearonKC,LjungqvistO,LoboDN.Theenhanced
recoveryaftersurgery(ERAS)pathwayforpatientsundergoingmajorelectiveopen
55
colorectalsurgery:ameta-analysisofrandomizedcontrolledtrials.Clinicalnutrition
(Edinburgh,Scotland)2010;29:434-40.
9.
ThorellA,MacCormickAD,AwadSetal.GuidelinesforPerioperativeCareinBariatric
Surgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)SocietyRecommendations.World
journalofsurgery2016;40:2065-83.
10.
KillewichLA.Strategiestominimizepostoperativedeconditioninginelderlysurgical
patients.JournaloftheAmericanCollegeofSurgeons2006;203:735-45.
11.
AllenC,GlasziouP,DelMarC.Bedrest:apotentiallyharmfultreatmentneedingmore
carefulevaluation.Lancet(London,England)1999;354:1229-33.
12.
FioreJF,Jr.,CastelinoT,PecorelliNetal.EnsuringEarlyMobilizationWithinan
EnhancedRecoveryProgramforColorectalSurgery:ARandomizedControlledTrial.
Annalsofsurgery2016.
13.
MorrisBA,BenettiM,MarroH,RosenthalCK.Clinicalpracticeguidelinesforearly
mobilizationhoursaftersurgery.Orthopedicnursing2010;29:290-316;quiz317-8.
14.
HaganKB,BhavsarS,RazaSMetal.Enhancedrecoveryaftersurgeryforoncological
craniotomies.Journalofclinicalneuroscience:officialjournaloftheNeurosurgical
SocietyofAustralasia2016;24:10-6.
15.
FearonKC,LjungqvistO,VonMeyenfeldtMetal.Enhancedrecoveryaftersurgery:a
consensusreviewofclinicalcareforpatientsundergoingcolonicresection.Clinical
nutrition(Edinburgh,Scotland)2005;24:466-77.
16.
CerantolaY,ValerioM,PerssonBetal.Guidelinesforperioperativecareafterradical
cystectomyforbladdercancer:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))society
recommendations.Clinicalnutrition(Edinburgh,Scotland)2013;32:879-87.
17.
MelloulE,HubnerM,ScottMetal.GuidelinesforPerioperativeCareforLiverSurgery:
EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)SocietyRecommendations.Worldjournalof
surgery2016;40:2425-40.
18.
NelsonG,AltmanAD,NickAetal.Guidelinesforpre-andintra-operativecarein
gynecologic/oncologysurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Society
recommendations--PartI.Gynecologiconcology2016;140:313-22.
19.
GustafssonUO,ScottMJ,SchwenkWetal.Guidelinesforperioperativecareinelective
colonicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))Society
recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:259-84.
20.
NygrenJ,ThackerJ,CarliFetal.Guidelinesforperioperativecareinelective
rectal/pelvicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))Society
recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:285-305.
56
21.
VermişliS,ÇamK.ÜrolojikRadikalCerrahiSonrasıErkenMobilizasyonunEtkinliği.
BulletinofUrooncology2015;14:324-326.
22.
FeldheiserA,AzizO,BaldiniGetal.EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)for
gastrointestinalsurgery,part2:consensusstatementforanaesthesiapractice.Acta
anaesthesiologicaScandinavica2016;60:289-334.
23.
KehletH,WilmoreDW.Multimodalstrategiestoimprovesurgicaloutcome.American
journalofsurgery2002;183:630-41.
24.
VanderLeedenM,HuijsmansR,GeleijnEetal.Earlyenforcedmobilisationfollowing
surgeryforgastrointestinalcancer:feasibilityandoutcomes.Physiotherapy
2016;102:103-10.
25.
EpsteinNE.Areviewarticleonthebenefitsofearlymobilizationfollowingspinal
surgeryandothermedical/surgicalprocedures.Surgicalneurologyinternational
2014;5:S66-73.
26.
ŞerİfoğluR,BİlgenMS,AticiT,BİlgenÖF,YilmazlarA.ArtroplastideDerinVenTrombozu
ProfilaksisindeAktifveErkenHareketinEtkinliğiUludağÜniversitesiTıpFakültesi
Dergisi2007;33:127-134.
27.
SaçarM,ÖnemG,AdaliF,VerdİD,SaçkanKG,BaltalarliA.KoronerArterBaypas
CerrahİsİVeHastanedeKalişSüresİ:BelİrleyİcİFaktörler.PamukkaleTıpDergisi
2008;1:91-97.
28.
SibbernT,BullSellevoldV,SteindalSA,DaleC,Watt-WatsonJ,DihleA.Patients'
experiencesofenhancedrecoveryaftersurgery:asystematicreviewofqualitative
studies.Journalofclinicalnursing2016.
29.
OkamotoT,RidleyRJ,EdmondstonSJ,VisserM,HeadfordJ,YatesPJ.Day-of-Surgery
MobilizationReducestheLengthofStayAfterElectiveHipArthroplasty.TheJournalof
arthroplasty2016;31:2227-30.
30.
PatonF,ChambersD,WilsonPetal.Effectivenessandimplementationofenhanced
recoveryaftersurgeryprogrammes:arapidevidencesynthesis.BMJopen
2014;4:e005015.
31.
CassinaT,PutzuA,SantambrogioL,VillaM,LickerMJ.Hemodynamicchallengetoearly
mobilizationaftercardiacsurgery:Apilotstudy.Annalsofcardiacanaesthesia
2016;19:425-32.
32.
BayarÖÖ,BademciR,SözenerU,TüzünerA,KarayalçınK.MajorKaraciğer
RezeksiyonundaERASProtokolü.OkmeydanıTıpDergisi2013;29:135-142.
33.
MadsenUR,HommelA,BerthelsenCB,BaathC.Systematicreviewdescribingtheeffect
ofearlymobilisationafterdysvascularmajorlowerlimbamputations.Journalofclinical
nursing2017.
57
YANIK AMELİYATLARI VE HEMŞİRENİN ROLÜ
DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞ. VE AR.HASTANESİ
YANIK VE YARA MERKEZİ YANIK AMELİYATHANE ÜNİTESİ
Uzm.Hem. Nesrin Fikirli Gülhan
İSTANBUL -2017
İçerik Planı
I. Yanık
Yanıkta tedavi yöntemleri
II. Yanıkta Cerrahi Girişimler
Eskar Eksizyonu
a.Tanjansiyel eksizyon
b.Fasya Eksizyon
Deri Grefti
Eskaratomi/Fasyatomi
Ampütasyon
III. Yanık Ameliyatlarında Hemşirenin Rolü
YANIK
Deri ve deri altı dokusunun; sıcak, sıcak bir madde, yakıcı kimyasal maddeler, elektrik
akımı veya radyasyon gibi bir nedenle oluşan yumuşak doku yaralanmalarına yanık denir.
Yanık travmaları yaralanmaların en ağır biçimini temsil etmektedir. (Hockenberry& Wilson,
2007; Wong, 1995). Tıp ve teknolojik ilerlemelere rağmen, yanık halen yaşamı tehdit eden
ve büyük fiziksel ve ruhsal yıkım yaratan ciddi bir sorundur. Bu nedenle yanığı, oluşmadan
alınacak önlemlerle engellemek en ucuz ve en etkili yöntemdir.Yanık bakımı ve tedavisi,
oldukça zor ve kompleks prosedürler içerir. Bundan dolayı yanık olgularının tedavisi titiz
ve multidisipliner yaklaşımlar gerektirmektedir.
Yanıkların Şiddetini Belirleyen Faktörler
Ø Lund Browder, Dokuzlar Kuralı (yüzey miktarı),
Ø Derinlik,
Ø Kritik yanıklar ve bölgeler,
Ø Hastanın yaşı (çok genç veya çok yaşlı),
Ø Hastanın genel sağlık durumu (diğer yaralanmalar veya hastalıklar) (Ege 1995, Aksoy ve
ark. 1992)
Yanığın Derinliği
58
I.
Derece yanık epidermiste lokalizedir
II.
Derece epidermis ve yüzeyel dermis etkilenmiştir.
III.
1.Süperfasiyal parsiyel yanık (Yuzeyel İkinci Derece Yanık) Papiller dermisi içine alır
2.Derin parsiyel yanık (Derin İkinci Derece Yanık) Yanık hasarın alt sınırı retiküler dermise
kadar inmiştir
Derece subkutan yağ dokusuna uzanan epidermis ve dermisin tam kat hasarı,
IV.
Derece alttaki kas ve kemiğe uzanan cilt-cilt altı yağ tabakasının hasarı olarak tanımlanır
Yanıkta En Önemli Sorunlardan Bir Tanesi Tedavide Hangi Yöntem?
Yanık oluşan hasarın büyüklüğüne göre lokal tedavinin yanı sıra sistemik tedavi de
gerektiren bir durumdur. Hastanın gerekli resüsitasyonunu takiben yanık yarasının
tedavisine başlanmalıdır. Günümüzde çok çeşitli pansuman malzemeleri, sentetik yara
örtüleri, biyolojik örtüler yanık yarasının tedavisinde uygulanmaktadır. Fakat bunun yanında
gerek erken aşamada gerekse yanık sekeline bağlı cerrahi tedavilerde uygulanmaktadır. Bu
durumda da en önemli belirleyici yanığın derinliğidir.
KONSERVATİF TEDAVİ
ü pansuman malzemeleri
ü sentetik yara örtüleri
ü biyolojik örtüler
ü vakum yardımlı kapama
CERRAHİ TEDAVİ
ü Trakeastomi
ü Eskaratomi/fasiatomi
ü Eksizyon/greftleme
ü Amputasyon/dezartikülasyon
ü Fleb
NEDEN CERRAHİ TEDAVİ?
Özellikle derin hasar ile seyreden alev, elektrik , süt yanığı gibi olgularda cerrahi tedavi ön
plana geçmektedir. Yanık tedavisindeki gelişmeler sayesinde mortalitenin ve
amputasyonların günümüzde azaldığını gözlemlemekteyiz.Derin yanıklarda erken eksizyon
ve greftleme oldukça başarılı olmaktadır.Deneyimli bir ekip tarafından uygulandığında
hastaların yaşam oranını ve kalitesini yükseltmektedir.
YANIKTA CERRAHİ GİRİŞİMLER
ü Eskaratomi/fasiatomi
ü Eksizyon/greftleme
59
ü Amputasyon/dezartikülasyon
ü Fleb
ü Trakeastomi
ESKARATOMİ/FASYATOMİ
KOMPARTMAN SENDROMU (KS) : Damar ve sinir içeren kapalı boşluklarda doku
basıncının, perfüzyonu engelleyecek kadar artması sonucu ortaya çıkan hipoksiyle birlikte
kas ve sinir dokusunun iskemiye maruz kalması ve bunu izleyen değişiklikler sonucu ortaya
çıkan tablodur.
Klinik Bulguları;
Pain(ağrı),
Pallor(solukluk,
Paresthesia(duyu kaybı),
Paresis(hareketsizlik),
Pulselessnes(nabız alınamaması) dır.
En önemli amaç ;artmış doku basıncını erken teşhis edip iskemi, nekrozu önlemektir.
Eskaratomi genellikle yeterli tedavi sağlar ancak çok büyük yanıklarda, masif sıvı
replasmanı yapılanlarda ve eskaratominin yetersiz ve geç yapıldığı durumlarda fasyotomi
de gerekebilir.
Kompartmanın uzunluğu boyunca yapılan longitutinal kesi basıncı azaltır.Yara, birkaç gün,
ödem gerileyene kadar açık bırakılır.
Kompaartman sendromunda En önemli tehlike geç tanıdır.
Ø Aşırı ödemli ekstremitelerde cilt insizyonundan kaçınılmamalı,yeterli debritman
yapılmalıdır.
Ø
Kas iskemisi çok ilerlemişse fasyotomi faydalı olmaz.
Ø Alt ekstremitede her kompartman için kasların yarısının kaybı tolere edilebilir.
Ø İkiden fazla kompartmanın kaybı amputasyon endikasyonudur.
Ameliyat Sonu Pansumanı
Ø Fasyatomi hattı boyunca ıslak gaz yerleştirilir.
Ø Gümüş sülfadiazin, mupirosin kalsiyum içerikli pomadlar
Ø Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü
Ø Batınları koyduktan sonra
Ø Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır.
60
AMPUTASYON
Vücutta kol, bacak ya da parmakların tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak
kesilerek çıkarılması işlemidir. Amaç sadece patolojik dokuların uzaklaştırılması değil,
kalan doku desteğini ve örtünmeyi iyi sağlamaktır. Yanık Merkezimizde amputasyonun
olma nedenleri arasında en sık elektrik yanıkları ve Donmadır.
ESKAR EKSİZYONU
Yanmış olan nekrotik doku; enfeksiyon oluşumuna zemin hazırlayan, gecikmiş iyileşme
ve başka komplikasyonlara ve inflamatuvar yanıta neden olan ölü dokuların uzaklaştırılması
esasına dayanan erken eksizyon ve greftleme günümüzde konservatif tedavilere göre
oldukça başarılıdır ve tercih edilmektedir . Geniş yanıkların kapatılması ve başarılı bir
eksizyonun yapılması için gerekli olan şartlar yanık merkezinin bu eksizyon konusunda
deneyimli olmasının yanı sıra ameliyatta ekipmanının tam olması anestezi ekibinin
çıkabilecek her tür soruna karşı hazırlıklı olmasıdır.Eskar dokusunun yanmadan sonraki ilk
72 saat içinde eksizyonu ile bakterilerin kolonizasyonu için uygun ortama sebep olan
maddeleri uzaklaştırmanın yanında yara greft ile kapatılarak yara yüzeyinden ısı,
protein, elektrolit, sıvı kaybı önlenebilmektedir .
Eskar eksizyonu iki ayrı yöntemle yapılır.
a. Tanjansiyel eksizyon
b. Fasya eksizyon
ESKAR EKSİZYONU
a.Tanjansiyel Eksizyon
En uygun yanıklar derin ikinci derece yanıklardır. Altta sağlıklı ve kanamalı dokulara
gelene kadar eskar dokusu ince dilimler halinde kesilerek alınır. Hemostaz sağlandıktan
sonra yara kapatılır.El dermatomu veya diğer mekanik dermatomlarla yapılır. Versajet
Versajet irrigasyon-aspirasyon sistemi kullanarak ucunda 45°lik bıçağın titreşimiyle
eskarları temizleyen bir cihazdır. Hassas bölgelerde ( Yüz el ,parmak araları v.b ) tercih
edilir.Etrafa sıçrayan parçacıklar enf. riski oluşturmaktadır.Öncelikle çalışan güvenliğini
sağlamak gerekir.(Göz korumalı maske kullanılmalıdır.)
ESKAR EKSİZYONU
b.Fasiyal Eksizyon
Klinik olarak tam kat yanık olduğu ve hatta cilt altı yağ dokusununda yandığı düşünülüyorsa
fasya eksizyonu tekniği kullanılır. Deri elastikiyetini kaybetmiş, beyaz, kahverengi veya
siyah renk almıştır. (Uysal 1992, Ege 1995, Civilo 2002, Weed 2005).Ön gövdeye yapmış
olduğumuz fasiyal eksizyonda satürasyon ameliyat öncesi % 85 ve ameliyat sonrası%
99-100 olduğunu gözlemledik.
Bu işlem, tanjansiyel eksizyon tekniğine göre daha az kanamalıdır, ancak subkutan yağ
dokusu da çıkarıldığından daha büyük kozmetik deformite bırakır.
TANJANSİYEL EKSİZYON/FASYA EKSİZYON
Ameliyat Sonu Pansumanı
q Gümüş sülfadiazin, mupirosin kalsiyum içerikli pomadlar
q Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü
q Asit borik tozu
61
q Batınları koyduktan sonra
q Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır.
NOT:Greftleme işlemi yapılırsa ıslak pansumanla yapılmalıdır.
DERİ GREFTİ
GREFT (YAMA) :Sözcük anlamı "yama" olan greft (graft), dolaşımını kendisi
sağlayamayan, yaşamını sürdürebilmek için alıcı yatağın dolaşımından yararlanan doku
(deri, kas, sinir, tendon, kemik vs.) parçası demektir.
Otogreft:
Kişinin vücudununun bir bölgesinden başka bir bölgeye aktarılan doku
İzogreft:
Kalıtsal yapıları aynı olan kişiler arasında aktarılan doku (İkizler)
Allogreft:
Aynı türden farklı kalıtımdaki bireyler arasında aktarılan doku(İnsan-insan)
Ksenogreft:
Farklı türden bireyler arasında aktarılan doku (Köpek-insan)
1.FULL THİCKNESS SKİN GRAFTS
Epidermis ve dermisin tamamını içerenlere "tam kalınlıkta deri greftleri“
2.SPLİT THİCKNESS SKİN GRAFTS
Epidermis ve dermişin bir kısmını içerenlere "bölünmüş tabaka deri greftleri“
Yanık eskar dokusunun eksizyonundan sonra yaranın otojen greftleme veya
homogreft ile yara kapatılmasının en uygun şekli eksizyondan hemen sonra yapılmasıdır.
Eğer hastaya bazı sebeplerden dolayı greftleme yapılmayacaksa en fazla bir gün bekletimeli
ve ertesi gün greftleme yapılmalıdır. Mümkünse bu şekilde davranmaktan kaçınılmalıdır.
CİHAZLAR
ü Şarjlı/motorlu dermatom cihazı
ü Mesher ve Mesher tahtası
DERMATOM CİHAZI
Ø Greft alırken dermatom cihazının bıçakları daima temiz olmalı
Ø Dermatom cihazının kesim aralığı 2 ile 5 arasındadır. Numaralar
artmaktadır.Ortalama en çok 2’de kullanmaktayız.
büyüdükçe deri kalınlığı
Ø Şarjlı dermotomların pilinin şarjı unutulmamalıdır.
Ø Dermatom bıçakları genellikle her hastaya yeni açılmaktadır.Kör bir bıçakla kaliteli greft
alınmadığından hem hastaya zarar vermiş oluruz hem de iş yükümüzü arttırmış oluruz.
MESHER CİHAZI
Ø Mesher deri kesme cihazını kullanma amacımız greft altı hematom oluşmasını önlemektir.
Ø Alınan derinin alanını daha büyütmektir.
62
Ø Aldığımız deri grefti çok değerlidir. Dikkatli bir şekilde dermatom cihazından dişsiz
pensetle aldıktan sonra izotonik içine koymalıyız.
Ø Mesher tahtasına özenle yayılan deri greftinin iç kısmı dışa gelecek şekilde yayılmalıdır.
Ø Derinin kalınlığına göre 1’den 5 ‘e kadar olan mesher aralığı ayarlanıp kesilmelidir.
Ameliyat Sonu Greftleme Pansumanı
ü Defekt alanlarına yerleştirilen greftlerin üzerine sırasıyla önce parafin ve klorheksidin asetat
içerikli gözenekli örtü
ü Islak pamuklar
ü Çaput dediğimiz Islak gazlı bezler
ü Batınları koyduktan sonra
ü Vücut bölgesine göre sargı bezi
ü Rulo sargı(pamuklu)
ü Eklem yerlerindeki greftlemelerde alçı konularak flaster yapıldıktan sonra işlem sona ermiş
olur.
Ameliyat Sonu Donör Alanı Pansumanı
o Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü
o Rifosin
o Batınları koyduktan sonra
o Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır
YANIK AMELİYATLARINDA HEMŞİRENİN ROLÜ
1. Yanık hastasının tedavisi bir ekip çalışmasını gerektirir. Yanık ameliyatları konusunda
uzmanlaşmış ameliyathane hemşireleri de ekibin önemli üyeleridir.
2. Pansuman karmaşık ve zaman alıcıdır.Bundan dolayı hemşire dikkatli,deneyimli ve titiz
olmalıdır.
3. Yanık yara bakımı yönetiminde yara bandajları ilkelerine dayanmaktadır. Pansuman
bandajlarının rahatsızlık vermemesine özen gösterilmelidir.İşlem sırasında iki veya daha
fazla hemşirelere gerektirebilir. Büyük yanıklar için ameliyattaki pansuman iki saat veya
daha fazla sürebilir . (“ BURN STAGES AND BURN UNIT NURSING” Nursing
Comments Stephanie S. Jewett 2014 )
4. Basınç riski açısından ; pansumandan sonra ve ameliyat sırasında hastayı kontrol
etmeli dir.
5. Cerrahi işlem sırasında hastayı hipotermiden korumak için;
Ø Isıtılmış hava-sıvı iletimli ısıtma battaniyeleri kullanmalıdır.
63
Ø Isıtılmış intravenöz sıvı ve kan verilmelidir.
Ø İrigasyon sıvıları ortalama 37C° olmalıdır.
Ø Özellikli ameliyathane oda sıcaklığı 22C°-32C° olmalıdır.
6. Hastanın örtülmesini sağlamalıdır.
7. Aseptik tekniği uygulamalı ve sürdürmelidir
8. Cerrahi enfeksiyonlardan korumalıdır.
§
Hastanın yanık olan tüm bölgelerinin ve cerrahi alana dahil olan doku temizliğini sağlama;
§
Hastanın yanık bölgesi etrafında ve greft alınacak yerleri elektrikli makine ile tüylerden
arındırılarak cilt temizliği yapılmalı(CAE oranını azaltır)
§
Yanık ve dönör bölgesi çevresindeki kirler antiseptik solüsyonla boyama öncesi betadin
veya klor heksidinli fırçalarla yıkanmalı ve temizlenmelidir.
§
Hasta örtüldükten sonra greft alınacak bölge işlemden önce izotonikle muhakkak
temizlenir.
9. Odaların ve malzemelerin temizliği ameliyat kadar önemli bir süreçtir.
10. Hastanın güvenliğini sağlamak için koter ve diğer cihazları kontrol etmelidir.
Fasyatomi, ampütasyon vb. ameliyatlar sırasında monopolar uçlu elektro koter
kullanılmaktadır. Monopolar uçla elektro koter kullanırken plak takılması hiçbir zaman
unutulmaması gereken bir durumdur.
11. Olağan dışı yaşanacak müdehaleler için tüm cerrahi alet ve malzemeleri hazır
bulundurmalıdır.
12. Greft ve greftlenmiş bölgelerin korunması ,
13. Dokuların dikkatle tutulması,damar, tendon vb. korunması gerekmektedir.
14. Supine ve prone en sık kullanılan pozisyondur.Bazen hastadan prone pozisyonunda
greft alınarak supine pozisyonuyla ameliyata devam edilmektedir.Ameliyat akışı içinde kol
ve bacaklar devamlı Dr. ve hemşire tarafından kaldırılarak oldukça hareketli, kondisyon
gerektiren bir süreçle devam etmektedir. Travma açısından hastanın vücut bütünlüğünü
kontrol etmelidir!!!!!!
15. Etkili hemostaz için;
Ø Hazırlanan adrenalinli solüsyonları kontrollü kullanmalı
Ø Cerrahla olduğu gibi anestezi ekibiyle işbirlik içinde olmalı
Ø Damar yaralanmalarına karşı hazırlıklı olmalı
64
Ø Cerrahi alanda dokuya nazik davranılmalı, kanama kontrol edilmeli
8. Ekip ve kendine karşı koruyucu önlemler almalıdır.
Sonuç olarak;
Enfeksiyon başlamadan önce yanık alanlarının eksizyon ve greftlenmesi patojenik
faktörlerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır .Böylece septik komplikasyonlar ve ölüm
önlenebilmektedir.
§
§
Yanıklı hastanın bakımı, hemşirelik uygulamaları arasında önemli yeri olan ve en fazla
ihtiyaç duyulan alanlardan biridir (Erdil ve Özhan Elbaş 2001). Özellikle ciddi yanıklı
hastalarda hızla ortaya çıkan fizyopatolojik değişiklikler nedeniyle yanıklı hastanın
takibinde deneyimli ve eğitimli bir sağlık ekibinin bulunması oldukça önemlidir.
§
Yanık merkezinin çalışma koşulları
Ø
Sürekli ve yoğun olarak ağır geçtiği,
Ø
Hastalarla sıkı ve yakın ilişkinin ve empatinin kaçınılmaz olduğu,
Ø
Tedavi sonuçlarının geç ve güç ortaya çıktığı bir yerde çalışmanın; bireyin ruhsal
dünyasında travmatik bir etki yapacağı ve dolayısıyla da bireysel ve sosyal ilişkilerine belirli
bir yük getirmektedir. Yanık Ünitesi hemşireleriyle yapılan bir çalışmada yanık
hemşirelerinde iş yükü ve yetersiz ödüllendirmenin en önemli stresörler olduğu
saptanmıştır. Stresörle başa çıkmada “hemşireler arasındaki iyi ilişkiler” ve “grup
desteği” nin iyi düzeyde olması çok önemli olduğu bildirilmiştir.
TEŞEKÜR EDERİM
Sensin belki de orada yatan; ona göre davran!!!!
KAYNAKÇA:
1. Eti Aslan F, Karadakovan A. (2014). Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım (s.10191047).Akademisyen Tıp Kitabevi
2. Burns University of Maryland Medical Center,
http://umm.edu/health/medical/altmed/condition/burns#ixzz3Jh4DO1fz Burns | University
of Maryland Medical Center,Erişim tarihi 10/11/2014
3. T.C. Sağlık Bakanlığı Yanık Yaralanmaları Tedavi 2012 TPCD
65
4. Ovayolu N, Türk N, Uçan Ö,(2006) . Yanık Nedeniyle Acile Gelen hastaların
değerlendirilmesi ve Hemşire Yaklaşımı, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi Cilt: 9 Sayı: 4
5. Çetinkale O, Erdost K Ş.(2008).Yanık ve Yara Tedavisi,İ.Ü Cerrahpaþa Tıp Fakültesi
Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Yara Bakımı ve Tedavisi Sempozyum Dizisi No:67 s.107117
6. S.B.Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ,(2011) Cerrahi Gerektiren Hastalıklar
Hemşirelik Bakım Rehberi
7. Özkan Z, Alataş E, (2014). Yanıkta cerrahi tedavi ve klinik deneyimlerimiz, JCEI / 5 (1):
76-79
8. Cantürk NZ, Utkan NZ, Gönüllü NN, Yıldırır C, (1991). Genel Cerrahi Yanık ve İmnıun
Sistem, Cumhuriyet Üniv. Tıp Fak. Genel Cerrahi ABD, SİVAS TKlin Tıp Bilimleri
9.
Karagöz H,Bayram Y, Kapı E, Özkan M. (2013).Yanıkta Ekip Çalışması ve Ekip Lideri
Olarak Cerrah, TAF Prev Med Bull. 12(1): 111-114
10. Jabir s, Frew o, Magdum A,El-Muttardi N, (2015).Burns; Complex free tissue transfer;
Microvascular; Reconstruction, pii: S0020-1383(15)00245-4.
11. J Wound Care. 2014 Nov;23(11):563-5, 568-9. doi: 10.12968/jowc.2014.23.11.563.
12. Silver AG, Zamboni WA, Bavnosa RC. (2014). Operative management of acute pavement
burns: a case series, Nov;23(11):563-5, 568-9. doi: 10.12968/jowc.2014.23.11.563
13. Başal ö,Korkmaz S,Türk b. (2015).Ampütasyonlar. Orthopaedics and Traumatology
Department, Süleyman Demirel University, Faculty of Medicine. Derman Tıbbi
Yayıncılık.s.856
14. Ebrinç S, Açıkel C, Başoğlu C, Çetin M, Çeliköz B,(2002)Yanık merkezi hemşirelerinde
anksiyete, depresyon, iş doyumu, tükenme ve stresle başa çıkma: Karşılaştırmalı bir çalışma,
Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002; 3:162-168
66
GÜNÜBİRLİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK YAKLAŞIMLARI
Günübirlik cerrahi günümüzde yaygın olarak uygulanmaktadır. Günübirlik cerrahi, ameliyat
öncesinde günübirlik cerrahi için uygunluğu belirlenen hastaların, planlı olarak cerrahi girişime
alınmasını ve aynı gün içerisinde taburcu olabilmelerini sağlayan girişimler olarak
tanımlanmaktadır. Cerrahi girişim sonrası erken mobilizasyon, hastane maliyetinin daha düşük
olması ve en önemlisi hastanede yatış süresinin kısa olması hastaların günübirlik cerrahiyi
tercih etmelerine neden olmaktadır.
Günübirlik cerrahi girişimlerin, hasta ve sağlık bakım sistemi için birçok yararları
bulunmaktadır.
• Hastanın hastanede yatış süresini kısaltır, hastayı yatağa bağlı olmaktan kurtarır.
• Hastane enfeksiyonu riskini azaltır.
• Hastanın beslenme düzenini ve aile düzenini fazla etkilemez.
• Hasta memnuniyetini artırır.
• Küçük cerrahi girişimler için bekleme süresini kısaltır.
• Kaynakların daha etkili ve verimli kullanımını sağlar.
• Personel ihtiyacını azaltır.
• Maliyeti azaltır.
Günübirlik Cerrahi Ekibi ve Bu Ekipte Hemşirenin Rolü
Günübirlik cerrahi ünitesinin başarısı etkin bir ekip çalışmasına bağlıdır. Ekibi oluşturan üyeler
arasında işbirliği ve motivasyon önemlidir. Günübirlik cerrahi ekibi genellikle; klinik sorumlu
hekimi, uzman cerrah ve asistanlar, anestezi hekimi, günübirlik cerrahi hemşiresi, fizyoterapist
ve diğer teknik personelden oluşur.
Günübirlik cerrahi ekibi içinde hemşireler önemli rol üstlenmektedirler. Günübirlik cerrahi
hemşiresinin, sürecin her aşamasında hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi, hastanın ünitede
ameliyat sonrası dönemdeki bakımı ve evde izlemi, ünitenin gereksinimlerinin belirlenip
çözüm geliştirilmesi ve ekibin diğer üyeleriyle işbirliği konusunda önemli rolleri vardır. Bu
rollerden en önemlisi, günübirlik cerrahi süreci boyunca hastanın bilgilendirilmesidir.
Ameliyat öncesi değerlendirme
Ameliyat öncesinde ilgili poliklinikte öncelikle hastanın günübirlik cerrahi için uygunluğu
değerlendirilir. Uygun hasta seçimi, günübirlik cerrahinin başarılı olabilmesi için büyük önem
taşır. Hastanın ayrıntılı tıbbi hikayesi alınmalı ve kapsamlı fizik muayenesi yapılmalıdır.
Günübirlik cerrahi için ameliyat öncesi değerlendirme normal bir ameliyat için yapılan
67
değerlendirmeleri kapsar. Bunlar fiziksel değerlendirme, öykü alınması, rutin ilaçlar ve madde
kullanımı, sistemlere ilişkin öykü alınmasıdır.
Günübirlik cerrahi hastası ile yatan hasta arasındaki en önemli farklılıklardan birisi, günübirlik
cerrahide hasta-hemşire ilişkisinin çok kısa bir süre içinde gerçekleşmesi gerektiğidir. Hasta
eğitiminin, girişim kararından hemen sonra multidisipliner bir yaklaşımla başlatılması ve
taburculuk sonrasında da sürdürülmesi gereklidir. Günübirlik cerrahi girişim öncesi ve sonrası
bakıma ilişkin aktivitelerin büyük bir bölümü hasta ve yakınları tarafından uygulanması
gerekliliği, eğitimin bu süreçte önemini ortaya koymaktadır. Çalışmalar günübirlik cerrahi
hastalarına yapılan eğitimin mutlaka yazılı olarak verilmesi gerektiğini, hastanede yatmama
nedeniyle anlaşılamayan ya da zaman içinde unutulan bilginin tekrarlanma olanağı
olamayacağının özellikle dikkate alınması gerektiğini belirtmektedirler.
Hasta gereksinimlerine ilaveten günübirlik cerrahi hastalarına verilecek eğitimde;
* Girişim öncesi gecede yapılması gereken hazırlıklar,
* Günübirlik üniteye kabul ve girişim günü hazırlığı,
* Girişim yerinin büyüklüğü ve bakımı,
* Aktiviteler, kısıtlamalar, destek araç gereçler,
* ilaçlar,
* İyileşme için gerekli zaman,
* Olası ağrı/rahatsızlıkla baş etme yöntemleri konularında bilgilendirme yapılmalıdır.
Günübirlik cerrahide girişim öncesi genel hazırlık, girişim öncesi gece hazırlığı, girişim günü
hazırlığı olarak devam etmektedir.
Cerrahi girişimin yapıldığı gün bakım verecek hemşire tarafından karşılanan hastanın yatağına
kabulü yapılması, diğer sağlık çalışanları tanıştırılması, servise uyumlandırılması ve kabul
işlemlerindeki bilgilerinin kontrol edilmesi gerekir. Girişim öncesi birey ve refakatçiye ilişkin
gerekli bilgi kayıtları tamamlanmış olmalıdır. Bu kayıtlarda;
• Acil bir durumda ilişki kurulabilecek bireyler, telefonlar,
• En son yiyecek içecek alınan saat,
• En son alınan ilaç ve saati,
• Değerli eşyaların kaydı, güvenliği,
• Makyaj, oje kontrolü,
• Protezlerin çıkarıldığı,
• Allerjik durum kontrolü,
• Gerekli ise cilt hazırlığı, ameliyat giysisi, bone takılması,
• Bilgilendirilmiş yazılı izin, gerekirse premedikasyon ve saati yer almalıdır.
68
Gerekli hazırlıkların kontrolü yapılarak hasta, dosyası ve gerekli araç gereç, ilaçlar ile birlikte
hemşire refakatinde, tercihen tekerlekli iskemle ya da yürüyerek cerrahi girişime götürülür.
Hastanın yakınları bekleme salonuna alınarak gerekli bilgi verilmelidir. Hasta yakınlarının
girişim süresince haber alabilmelerinin sağlanması rahatlamalarına ortam hazırlayacaktır.
Ameliyat
Ameliyat günü hasta günübirlik cerrahi ünitesine kabul edilir. Günübirlik cerrahi ünitesinde
gerekli değerlendirmeler ve gerekiyorsa premedikasyon yapılarak hasta ameliyata alınır. Hasta
ameliyattan çıktıktan sonra günübirlik cerrahi ünitesinde, yaşam bulguları, kanama, bulantıkusma ve bilinç yönünden değerlendirilir, uygun pozisyon verilir, gerekli izlemler yapılır.
Hasta aldığı anestezi türü ve ameliyatına göre ortalama 2-4 saat günübirlik cerrahi ünitesinde
kalabilir.
Taburculuk
Hastaların günübirlik cerrahi ünitesinden taburcu olabilmesi için bazı kriterleri taşıması
gerekir. Genel ve bölgesel anestezi için taburculuk kriterleri genelde aynıdır.
Bunlar hastanın;
Ameliyat sonrasında yaşamsal bulgularının normal seyrediyor olması (en az 1.5-2 saat),
• Ayağa kalkabilmesi,
• Uyanık ve oryante olması,
• Ekstremitelerinde duyuların geri dönmesi ve dolaşımın yeterli olması,
• Oral sıvı alımını tolere edebilmesi,
• İdrarını yapabilmesi,
• Ağrısının kontrol altına alınmış olması,
• Bulantı,kusma ve baş dönmesinin en az düzeyde olması,
• Aşırı miktarda kanamasının ve yara yerinden akıntısının olmaması,
• Taburcu olduktan sonra, evde ilk 24-48 saat süre içinde bakabilecek bir yakınının olması
olarak sıralanabilir.
Hastanın taburcu olurken bilgilendirilmesinin temel amacı, hastanın kısa süre içinde
iyileşmesini sağlamak, anestezi ve ameliyatın komplikasyonlarını azaltmak, evde yaşadığı
güçlükleri önlemek, anksiyete ve stresini azaltmaktır. Bilgilendirmenin, hem hastayı hem de
ailesini kapsayacak nitelikte olması gerekir.
Ameliyat sonrası izlem
Taburcu olduktan sonra evde fiziksel ve duygusal durumlarının izlemi için özellikle ilk 24 saat
içinde telefon ile aranır. Hemşire hastaya kanama, ağrı, bulantı ve kusma, sıvı alımı ve atılımı
ve ilaçların etkinliği gibi konular hakkında sorular sorar. Hemşire herhangi bir sorun belirlediği
69
zaman hasta kayıtlarını inceleyerek önerilerde bulunur, gerekirse hastayı hekime yönlendirir.
Hasta ile ilgili tüm kararlar hekime bildirilir ve kaydedilir.
Cerrahi Girişim Sonrası Evde Yaşanan Güçlükler ve Bunların Önlenmesine Yönelik
Bakım
1. Ameliyat bölgesi ile ilgili sorunlar
2.
solunum sistemi ile ilgili sorunlar
3. Yaşamsal bulgular ile ilgili sorunlar
4. Ağrı, baş ağrısı ve dönmesi
5. Sindirim sistemi ile ilgili sorunlar
6. Sinir sistemi ve duygusal duruma ilişkin sorunlar
7. Üriner sistem ile ilgili sorunlar
8. Kas iskelet sistemi ile ilgili sorunlar
9. Hasta yakınlarının hastanın bakımında yaşadığı güçlükler
10. Sağlık personeline ulaşma ve yeterli yardım alma ile ilgili sorunlar
Sonuç olarak, günübirlik cerrahi sürecinin başarılı olabilmesi için ekip çalışması gereklidir.
Hastanın ve hasta yakınlarının cerrahi süreç boyunca bilgilendirilmesi, cerrahi girişim öncesi
ve sonrası dönemde gelişebilecek sorunların önlenmesinde etkin olacağı ve bakımın kalitesini
artıracağı belirtilmektedir.
Kaynaklar
1. Aksoy G, Sayın Yazıcı Y. Günübirlik Cerrahide Hasta Hazırlığı. Cumhuriyet
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2004; 8 (2): 39-46.
2. Çilingir D , Bayraktar N. Günübirlik Cerrahi Süreci ve Hemşirelik Bakımı. Hacettepe
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006; 69–81
3. Goktas SB, Yildiz T, Kosucu Nargiz S.The Evaluation of Nursing Care Satisfaction
and Patient Learning Needs in day Case Surgery. Indian J Surg, 2015: 77(3):1172-1179
4. Jun EY, Oh H. Patient Needs and Satisfaction With Nursing Care After Day Surgery
Based on a Patient-Centered Care Framework. Clinical Nursing Research, 2016; 1-17
5. Warre´n Stomberg M, Segerdahl M, Rawal N, Jakobsson J, Brattwall M. Clinical
Practice and Routines for Day Surgery in Sweden: Implications for Improvement in
Nursing Interventions Journal of PeriAnesthesia Nursing, 2008; 23 (5): 311-320
6. Yavuz M. Günübirlik Cerrahi. Ed.Karadakovan A, Eti Aslan F. Dahili ve Cerrahi
Hastalıklarda Bakım, 2011; Nobel Kitabevi Adana, 343-362.
70
SÖZEL BİLDİRİLER
71
HASTA VE YAKINLARININ CERRAHİ OPERASYON ÖNCESİ YAŞADIKLARI
PSİKOSOSYAL SORUNLAR VE HEMŞİRELİK YAKLAŞIMI
Yrd. Doç.Dr. Özlem IŞIL* Yrd. Doç.Dr Özcan ERDOĞAN*
*Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi
Cerrahi girişimler acı gideren, hayat kurtaran bir tedavi olduğu kadar, kişinin kaygı yaşamasına,
fiziksel tehdit altında hissetmesine ve bir yaşam krizinin ortaya çıkmasına neden
olabilmektedir. Hastanın iyileşme sürecinde, ameliyat öncesi hazırlık ve eğitim ile ameliyat
sonrası bakım, en az yapılan cerrahi girişim kadar önemlidir. Ameliyat öncesi kaygı gelişimini
etkileyen faktörler, hastanın yaşı, gelişimsel dönemi, kişilik özellikleri, genel sağlık durumu,
içinde bulunulan hastalığın türü ve süreci, tanısı belli olmadan yapılan veya tanı amaçlı yapılan
cerrahi girişimler, daha önceki hastalık, hastane ve ameliyat deneyimleri, içinde bulunulan
durumun anlamı, önemi, tedaviden beklenti durumu, ameliyat hakkında hastanın
bilgilendirilme düzeyi, sağlık çalışanları ile iletişim, hastanın psikiyatrik özgeçmişi, kullanılan
ilaçlar ve yan etkileri, hastanenin alışılmadık ortamı, sosyal ve aile destek sistemlerinin
işlevselliği ve ekonomik sorunlar olarak sıralanabilir. Cerrahideki korku kaynakları, ölüm
korkusu, bedeninin zarar göreceği ve acı çekeceği korkusu, anestezi sırasında kimliğini ve
denetimini yitireceği korkusu, ameliyat sonrasında yetiyitimi ve bağımlılık korkusu, hem
cerrahi, hem de anestezi ile ilişkili olarak bilinmeyenden korku, işlemin belirli yönlerine ilişkin
özgül korkular şeklinde sıralanabilir. Hastaların çoğunda ameliyat öncesi farklı derecelerde
kaygı ve korku görülmektedir. Bu kaygı ve korku anestezi tipine bağlı olabildiği gibi, hastanın
önceki deneyimlerine, kişilik özelliklerine, cerrahi girişime ait endişelere ve ameliyat sonrası
dönemdeki ağrılarına da bağlı olabilir. Hastaların anksiyete düzeyleri ise daha önceki
deneyimleri, hastaneye geliş şekli, cinsiyet, yaş ve geçireceği ameliyatın tipi gibi çok çeşitli
faktörlerden etkilenebilmektedir. Kaygısı olan hastaların zihinleri hastalıkları hakkında
zorlayıcı duşunceler ve imajlarla doludur. Bedenlerine gelecek zarar ya da ölüme ilişkin
korkuları vardır. Kaygılı hastalar genellikle felaketci düşünme ve aşırı genelleme
eğilimindedirler. Olasılığı düşük tehlikelerin bile olabileceği ve beklenmeyen sonucların
kendilerini bulacağına ilişkin beklentileri vardır. Bu süreçte hastanın kaygı ve korkularını ifade
etmesi, duygusal destek ve güvencenin sağlanması, motivasyon ve mücadeleci tutumun
arttırılması, sorumluluk almasının cesaretlendirilmesi önemlidir. Gevşeme teknikleri, stresle
başa çıkma eğitimi vb. yöntemler bu amaçla uygulanabilir. Hastanın eşinin, yakınlarının desteği
de çok önemlidir. Ameliyat öncesi dönemde, hastaneye yatış ve cerrahi girişim hakkında hasta
ve ailesinin bilgilendirilmesi, onların sorun olarak gördüğü birçok şeye açıklık getirebilmekte,
endişelerini azaltmaya yardımcı olmakta dolayısıyla hastanede kalış süresini azalttığı,
iyileşmesini hızlandırarak aktif yaşama geri dönüşünü kolaylaştırdığı belirlenmiştir. Ameliyat
öncesi psikolojik hazırlanma ve destek, ameliyat sonrası tıbbi ve davranışsal sorunları
azaltmakta ve psikososyal uyumu hızlandırmaktadır.
KAYNAKLAR
1.
Babadağlı B, Erim SE, Erdoğan S. (2006) Hekimlerin ve Hemşirelerin Hastayla İletişim
Becerilerinin Değerlendirilmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:3, Syf:54
2.
Cimilli C. (2001) Cerrahide Anksiyete, Klinik Psikiyatri. 4:182-186
3.
Dolgun E, Dönmez YC. (2010) Hastaların Ameliyat Öncesi Döneme Ait Bilgi
Gereksinimlerinin Belirlenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi,
Cilt:3, Sayı:3,
4.
Güner Küçükkaya P. (2011) Ameliyat Öncesi Psikososyal Değerlendirme Psikiyatri
Hemşireliği Dergisi. 2(2):94-99
72
5.
Kumcağız H, Yılmaz M, Çelik SB, Avcı İA. ( 2011) Hemşirelerin İletişim Becerileri.
[Özet] Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Samsun Sağlık Yüksekokulu, Halk
Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, Dicle Tıp Dergisi; 38 (1): 49-56
6.
Özkan S, Alçalar N. (2009) Meme Kanserinin Cerrahi Tedavisine Psikolojik Tepkiler
Meme Sağlığı Dergisi. Cilt: 5 Sayı: 2
7.
Taşdemir A, Erakgün A, Deniz M N , Ertuğ A. (2013) Preoperatif Bilgilendirme Yapılan
Hastalarda Ameliyat Öncesi ve Sonrası Anksiyete Düzeylerinin State-Trait Anxiety Inventory
Test ile Karşılaştırılması .Turk J Anaesth Reanim.41: 44-9
73
HEMŞİRELERDEKİTÜKENMİŞLİĞİN
CERRAHİGİRİŞİMLERSONRASINDAGELİŞENHASTANEENFEKSİYONLARIÜZERİNEETKİSİ
Yrd.Doç.Dr.ÖzcanERDOĞAN,Yrd.Doç.Dr.ÖzlemIŞIL
Tükenmişlik, “başarısız olma, yıpranma, aşırı yüklenme sonucu güç ve enerji kaybı veya
karşılanamayan istekler sonucu bireyin iç kaynaklarında tükenme durumu” olarak
tanımlanmaktadır. Tükenmişlik sendromu açısından hastanelerdeki en riskli gruplar cerrahi ve
yoğun bakım birimlerinde görev yapan sağlık çalışanlarıdır. Literatürlerde bu birimlerde çalışan
hemşirelerde tükenmişlik için risk oluşturan etkenler;
• ağır ve ölümcül hastalara bakım verme,
• hasta bakımının karmaşık olması,
• acil durumda müdahale etmek zorunda olması,
• kapalı çalışma ortamı,
• hasta-aile-ekip üyeleriyle çatışmalar,
• yönetimle çatışma,
• yalnız nöbet tutma ve nöbet sayısının fazla olması,
• yoğun iş yükü,
• duygusal destek verme zorunluluğu,
• yetersiz hastane kaynakları,
• eleman azlığı ve
• uyku düzeninin bozulması şeklinde sıralanmaktadır
Aynı zamanda bu birimler hastane geneline göre invaziv girişimlerin daha sık uygulandığı,
dirençli mikroorganizmaların daha çok izole edildiği yerlerdir ve bu nedenle buralarda hastane
enfeksiyonları da daha sık görülmekte, cerrahi girişim sonrası hemşirelik bakımına hastaların
ihtiyacı da daha fazla olmaktadır. Pek çok çalışmada hemşirelerinin iş ortamlarının tükenmişlik
düzeyine etkisi incelenmiş ama tükenmişlik oranlarının klinik sonuçları özellikle de
enfeksiyonları nasıl ve ne ölçüde etkilediği konusunda pek çalışma yapılmamıştır. Hemşirelerin
tükenmişlik düzeyi ile sağlıkla ilişkili enfeksiyon arasındaki ilişkiyi inceleyen yayınlanmış
çalışmalar oldukça sınırlıdır.
Stone ve arkadaşlarının 42 çalışmayı inceleyerek yaptıkları sistematik bir derlemede,
hemşirelik bakımının unsurlarının sağlıkla ilişkili enfeksiyonların yaygınlığı ile ilişkili olduğu
ileri sürülmüş ve hemşire başına düşen hasta oranı ve hasta başına düşen bakım saatinin hastane
enfeksiyonlarının yayılımında etkili olduğu ifade edilmiştir. Yapılan diğer bir çalışmada
hemşirelerdeki tükenmişlik oranı ve hastane enfeksiyonları arasındaki ilişki incelenmiş ve
hemşire başına düşen hasta sayısı azaldıkça hastane enfeksiyonlarının azaldığı hemşire başına
düşen hasta sayısının 1 hasta artmasının idrar yolu ve cerrahi alan enfeksiyonlarını % 0.7
oranında arttırdığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde başka bir çalışmada hemşirenin iş yüküne
eklenen her hasta için üriner sistem enfeksiyonu riskinin, 1000 hasta başına 0,86 (P = 0,02) ve
cerrahi alan enfeksiyonlarının 1000 hasta başına 0,93 (P = 0,04) oranında yükseldiği, ayrıca,
Maslach Tükenmişlik Envanteri-İnsan Hizmetleri Anketi'nde yüksek puanlara sahip olan
hemşirelerin her birinde % 10'luk bir artışın, idrar yolu enfeksiyonlarında 1000 hasta başına
1.85 (P = 0.02) ve cerrahi alan enfeksiyonlarında 1000' hastada 1.58( P <0.01) oranında
yükselmeye yol açtığı rapor edilmiştir.
Sonuç olarak; hastanelerde hemşire iş yükündeki farklılıklar ve buna bağlı olarak tükenmişlik
ile hastane enfeksiyon oranları arasında ilişki olduğu aşikardır. Tükenmişliğin bir süreç olduğu,
tükenmişlik yaşayan sağlık çalışanları ve hemşireler nedeniyle Cerrahi girişimler sonrasında
74
gelişen sağlıkla ilişkili enfeksiyonların morbidite, mortalite ve sağlık kuruluşlarına yapılan
harcamalarda artışlara neden olduğu yöneticiler ve kurumlar tarafından unutulmamalı ve
tükenmişliğin sinyalleri doğru algılanarak, farkındalık ve zamanında müdahale ile gerekli
önlemler alınmalıdır. Sağlık kurumlarında hemşirelerin çalışma ortamlarının geliştirilmesi,
nitelikli hemşire sayısının arttırılması hastane enfeksiyonlarına harcanacak olan maliyeti
düşürecektir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda; tükenmişliğe bağlı enfeksiyonları azaltmak
için hemşirelerin çalışma koşullarının ve saatlerinin iyileştirilmesi, tükenmişlikle nasıl baş
edebileceği, tükenmişlik ve enfeksiyonlar arasındaki ilişki ve el hijyeninin öneminin anlatıldığı
hizmet içi eğitimlerin verilmesi ve hemşirelere psikolojik destek sağlanması önerilebilir.
Kaynaklar:
1. Yeliz İrem Tunçel, Menşure Kaya, Rukiye Neslihan Kuru, Saadet Menteş, Süheyla Ünver,
Onkoloji Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde Hemşirelerin Tükenmişlik Sendromu, Turk
Yoğun Bakım Derneği Dergisi (2014)12: 57-62
2. Stone PW, Pogorzelska M, Kunches L, Hirschhorn LR. Hospital staffing and health care–
associated infections: a systematic review of the literature. Clin Infect Dis. 2008; 47:937–
44.
3. Jeannie P. Cimiotti, Linda H. Aiken, Douglas M. Sloane, Evan S. Wu, Nurse staffing,
burnout, and health care–associated infection, Am J Infect Control. 2012 August ; 40(6):
486–490.
4. Nurse staffing, burnout linked to hospital infections http://www.apic.org/For-Media/NewsReleases/Article?id=5735f13d-b466-4ab9-8205-baf703ed5ee4
5. Doris C. Vahey, Linda H. Aiken, Douglas M. Sloane, Sean P. Clarke, Delfino Vargas,
Nurse Burnout and Patient Satisfaction, Med Care. Author manuscript; available in PMC
2010 July 15.
6. Nilgun Aksoy, Coşkun Polat, Akdeniz Bölgesindeki Bir İlde Üç Farklı Hastanenin Cerrahi
Birimlerinde Çalışan Hemşirelerin İş Doyumu ve Etkileyen Faktörler, Hemşirelikte Eğitim
Ve Araştırma Dergisi 2013;10 (2): 45-53
75
CERRAHİ HEMŞİRELİĞİNDE ÖĞRENCİLERİN İLAÇ UYGULAMA HATALARI
Şehriban SARI*, Yrd. Doç.Dr. Özcan ERDOĞAN**, Yrd. Doç.Dr. Özlem Işıl**
*Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 4. Sınıf Öğrencisi
**Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi
Cerrahi klinikleri, cerrahi yoğun bakım üniteleri, ameliyathaneler ve acil servisler gibi en
karmaşık çalışma ortamına sahip birimlerde ilaç güvenliği önemli ve yaşamsal bir kriterdir.
Hemşirelerin, ilaç hakkında bilgi sahibi olma, mesleki ilkelere göre, güvenli bir şekilde ilaç
uygulama, hasta ve hasta yakınını eğitme gibi yasal ve etik sorumlulukları olup doğru ilaç,
doğru hasta, doğru doz, doğru zaman, doğru veriliş yolu, doğru ilaç şekli, doğru kayıt ve doğru
etkiden oluşan ilaç uygulama ilkelerine uymaları gerekmektedir (Aştı ve Kıvanç 2003, Ayık,
Özsoy ve Çetinkaya 2010). İlaçların uygulanma sürecinde, izlenmesi gereken kurallara
uyulmaması sonucunda gerçekleşen hatalı uygulamalar, ilaç uygulama hataları olarak
tanımlanabilir (Aslan ve Ünal 2005). Dünyadaki uygulamalara bakıldığında, yanlış ilaç
uygulamaları hastalık ve ölümlere yol açan en yaygın hatalar arasında yer almaktadır (Top ve
Çam 2016). Doğru ilaç uygulama, hastalığın tedavi sürecinde önemli bir yere sahipken hatalı
uygulama hastaya, sağlık personeli ve kuruma zarar vermektedir.
Yapılan çalışmalarda hemşirelerin uygulamalarda karşılaştıkları hatalar arasında % 57 gibi
oldukça yüksek bir oranla ilaç uygulama hataları yer almaktadır (Çırpı, Merih ve Kocabey
2009). Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde yapılan bir çalışmada parenteral ilaç uygulama
hatalarının, ilaç uygulama öncesinde el yıkanmaması, enjeksiyon bölgesinin antiseptik
solüsyonla silinmemesi, order edilmeyen ilacın uygulanması ve doğru dozun uygulanmaması
olduğu tespit edilmiştir (Çırpı, Merih ve Kocabey 2009).
Öğrencilerle yapılan bir çalışmada ise, öğrencilerin % 37’sinin staj sırasında tıbbi hata
yaptıkları, bu hataların % 59’unun ilaç uygulama hatası olduğu, yapılan bu hataların sonucunda
hastaların % 12’sinin zarar gördüğü ve öğrencilerin % 71’inin de hatayı rapor etmedikleri, ilaç
uygulama ilkelerinden en çok doğru zaman ilkesine uymadıkları belirlenmiştir (Bodur, Filiz,
Çimen ve arkadaşları 2012).
Öğrencilerin ilaç dozu hesaplama becerileri ve ilaç uygulama hataları ile ilgili yapılan bir
çalışmada, % 45.2’sinin ilaç dozu hesaplamalarını bildiğini ifade etmelerine rağmen doz
hesaplama problemlerine verdikleri doğru cevaplara göre sadece % 16.7’sinin soruları doğru
cevaplandırdığı, %38.9’ unun üç ve üzerinde hatalı işlem yaptıkları veya soruyu
cevaplandırmadıkları belirlenmiştir (Karaca ve Açıkgöz 2014).
76
Bir diğer çalışmada, başka birinin hazırladığı ilacı uygulama, son kullanma tarihine bakmama
ve oral ilaç uygulama sırasında hastanın yanında beklememe öğrencilerin en sık yaptıkları
hatalar olarak belirlenmiştir (Ayık, Özsoy ve Çetinkaya 2010).
Yapılan hatalar sonucunda, empatik ve olumlu bir yaklaşımla öğrenmeyi kolaylaştıran,
suçlayıcı olmayan bir kültür oluşturarak yeni hataların oluşmasının önüne geçilebilir.
Öğrenciler, yeterli bilgi sahibi olmama, deneyimsizlik, özgüven eksikliği, eğiticilerinden
korkma, suçlanma, cezalandırılma korkusu gibi nedenlerle hata yapma ve hatalarını gizleme
eğiliminde oldukları için hasta güvenliği riske girmektedir. Bu nedenle hasta güvenliği
kapsamında sağlık profesyonellerine düzenli olarak verilen doğru ilaç uygulama eğitimi
öğrenciler için de gereklidir (Bodur, Filiz, Çimen ve arkadaşları 2012).
Öğrencilere klinik öncesi laboratuvar koşullarında daha çok pratik yapma olanağı verilmesi,
ilaç uygulama sırasında öğretim elemanları tarafından daha sık denetlenmesi, klinikteki rehber
hemşire ile doğru iletişiminin sağlanması, farmakoloji bilgilerini geliştirebilecek hemşireliğe
yönelik kaynaklardan yararlandırılması, ilaç uygulama hatalarının neler olduğunu ve nerelerden
kaynaklandığını fark edebilmesi ve tüm ilaç uygulamalarının kayıt altında tutulmasına yönelik
eğitimler verilmesi önerilebilir (Ayık, Özsoy ve Çetinkaya 2010, Hergül, Özbayır ve Gök
2016).
Kaynaklar
Aslan, Ö. Ünal, Ç. Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde Parenteral İlaç Uygulama Hataları. Gülhane Tıp Dergisi
2005;47: 175-178.
Aştı, T. Madenoğlu Kıvanç, M. Ağız Yolu ile İlaç Verilmesine İlişkin Hemşirelerin Bilgi ve Uygulamaları. Atatürk
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2003; 6(3): 1-8.
Aygin, D. Cengiz, H. İlaç Uygulama Hataları ve Hemşirenin Sorumluluğu. Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni. 2011;
45(3): 110-114.
Ayık, G. Altuğ Özsoy, S. Çetinkaya, A. Hemşirelik Öğrencilerinin İlaç Uygulama Hataları. İstanbul Üniversitesi
Florence Nightingale Hemşirelik Dergisi. 2010; 18(3): 136-143.
Bayındır Çevik, A. Demirci, A. Güven, Z. Hemşirelik Öğrencilerinin Klinik Eğitim Sırasında Yaptıkları İlaç
Uygulama Hataları ve Tıbbi Hata Farkındalıkları. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2015; 6(3):
152-159.
Bodur, S. Filiz, E. Çimen, A. Kapçı, C. Ebelik ve Hemşirelik Son Sınıf Öğrencilerinin Hasta Güvenliği ve Tıbbi
Hatalar Konusundaki Tutumu. Genel Tıp Dergisi. 2012; 22(2): 37-42.
Cebeci, F. Gürsoy, E. Tekingündüz, S. Hemşirelerin Tıbbı Hata Yapma Eğilimlerinin Belirlenmesi. Anadolu
Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2012; 15(3): 188-196.
Cebeci, F. Karazeybek, E. Sucu Dağ, G. Öğrenci Hemşirelerin Hastane Uygulamaları Sırasında Tanık Oldukları
Tıbbi Hata Durumları. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2014; 3(2): 736-745.
77
Çırpı, F. Doğan Merih, Y. Yaşar Kocabey , M. Hasta Güvenliğine Yönelik Hemşirelik Uygulamalarının ve
Hemşirelerin Bu Konudaki Görüşlerinin Belirlenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi.
2009; 2(3): 27-34.
Gökdoğan, F. Yorgun, S. Sağlık Hizmetlerinde Hasta Güvenliği ve Hemşireler. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık
Bilimleri Dergisi. 2010; 13(2): 53-59.
Kabu Hergül, F. Özbayır, T. Gök, F. Ameliyathanede Hasta Güvenliği Sistematik Derleme. Pamukkale Tıp
Dergisi. 2016; 87- 97.
Karaca, A. Açıkgöz, F. Hemşirelik Öğrencilerinin İlaç Dozu Hesaplama Becerileri ve İlaç Uygulama Hataları.
Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2014; 17(2): 110-116.
Karaoğlu, N. Şeker, M. İlaç Uygulama Becerilerinin Önemi ve Bu Konuda Öğrenci Geri Bildirimleri Üzerine
Selçuk Üniversitesi’nde bir Analiz. Genel Tıp Dergisi. 2009; 19(3): 121-127.
Özer, N. Çetinkaya, F. Cerrahi Kliniklerinde Yatan Hastaların Öğrenci Hemşirelerden Memnuniyeti. Anadolu
Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2010; 13:1
Pirinççi, E. Bozan, T. Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin Akılcı İlaç Kullanım Durumları. Fırat Tıp
Dergisi. 2016; 21(3): 129-136.
Üstüner Top, F. Çam, H. Hastanede Çalışan Hemşirelerin İlaç Uygulama Hataları ve Etkileyen Faktörlerin
İncelenmesi. TAF Preventive Medicine Bulletin. 2016; 15(3): 213-219.
Yıldız, D. Eren Fidancı, B. Ünver, V. Saray Kılıç, H. Yava, A. Tosun, N. Views of Senior Nursing Students on
Patient Safety. Gülhane Tıp Dergisi. 2013; 55: 269-275.
78
CERRAHİ ENFEKSİYON SONUCU UZAMIŞ HOSPİTALİZASYONUN HASTANIN
PSİKOLOJİSİNE ETKİSİ
SibelÇakır,ŞehribanSarıveYrd.Doç.Dr.ÖzlemIşıl
Hastane enfeksiyonları son 30 yıldır tüm enfeksiyon hastalıkları içinde önemli bir rol
oynamakta olup, hastanede kalış süresini uzatan, ek tedavi masraflarını arttıran, morbidite ve
mortaliteyi yükselten enfeksiyonlardır. Hastane enfeksiyonları genel olarak enfeksiyon dışında
bir nedenle hastaneye başvuran bir hastada hastanede olduğu süre içinde gelişen enfeksiyonlar
olarak açıklanmaktadır. Hastane enfeksiyonları genellikle hasta hastaneye yattıktan sonraki 48
ile 72 saat içinde veya taburcu olduktan sonraki on gün içinde gelişmektedir. (1) Cerrahi ortam,
enfeksiyon, yaralanma, tehlikeli maddelerle karşılaşma olasılığı nedeniyle cerrahi hemşiresi
ve cerrahi girişim uygulanacak hasta için riskli bir ortamdır. Uzun ve komplike cerrahi
girişimlerin sayısının artması, cerrahi yöntem ve aseptik kuralların gerektirdiği gibi
uygulanmaması ve uygun olmayan antibiyotik kullanımı gibi nedenlere bağlı olarak cerrahi
alan enfeksiyonları artmakta ve ciddi klinik tablolar ile daha sık karşılaşılmaktadır. (2)
Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde hastane enfeksiyonların %40’ından fazlasının
önlenebilir olduğunu belirtmektedir. (3)
Cerrahi enfeksiyonların, hastanede yatış süresini, mortaliteyi, morbiditeyi ve maliyeti
arttırdığından enfeksiyonlardan korunmak için risk faktörlerinin bilinmesi ve buna yönelik
önlemlerin alınması gerekmektedir. (3)
Hastanın enfeksiyon sonucu uzun süreli yatışına bağlı olarak hastaya uygulanan ilaç, tedavi ve
bakım gereksinimleri artmaktadır. Ayrıca hastanın kaybettiği iş günleri, hastanın çektiği
ızdırap, fonksiyon kayıpları, kalabilecek sekeller, yaşam kalitesindeki düşüş, yakınlarına
verdiği üzüntü ve bazen ölüm gibi hiç hesaba katılmayacak yönler de vardır. (4)
Hastanede uzun süreli yatan hastada öfke, gerginlik ve anksiyete gibi belirtiler
görülebilir. Hastaneler hastaların psikolojik gücünün azaldığı yerler olarak tanımlanabildiği
için hemşirelik yaklaşımı tedavi odaklı olması yerine holistik yaklaşım benimsenerek, hastanın
fiziksel ve psikolojik gereksinimlerine yönelik planlamalar yapılmalıdır. Bu gereksinimler
güven duyma, etkin iletişim, bilgi paylaşımı, özbakım ve destek şeklinde sıralanabilir. (5,6)
Hastalığın uzun sürmesi, hasta ile hemşire arasında uzun vadeli bir ilişki gerektirir. Bu noktada
hastaların hemşireye bağımlı hale gelmeden psikososyal gereksinimlerinin hasta ile
planlanarak karşılanması uygun olur. (6)
Hastanede uzun süreli yatan hastanın gereksinimlerinin değerlendirilmesi, hemşirelere yönelik
eğitim programlarının ve tedavinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Kaynaklar
1.
Mert, H. Gül, H. Eyigün, C. Hastane Ortamında Oluşam Hastane Enfeksiyonları
Epidemiyolojisi. TAF Prew Medicine Bulletion 2011; 10(3): 379-389.
2.
Orucu, M. Geyik, M. Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Görülen Enfeksiyonlar. Düzce Tıp
Fakültesi Dergisi 2008;1:40-43.
3. Yüceer, S. & Bulut, H. Beyin cerrahi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin hastane
enfeksiyonların önlenmesine ilişkin uygulamaları. Dicle Tıp Dergisi 2010; 37 (4): 367-374.
79
4.
Sünter, T., Pekşen Y., Dündar, C., Canbaz, S. & Göktaş, A. G. Cerrahi Kliniklerdeki
Hastane İnfeksiyonlarının Hastanede Kalış Süresine ve Maliyete Etkisi. Erişim
Linki:http://www.hastaneinfeksiyonlaridergisi.org/managete/fu_folder/2000-02/html/2000-42-101-105.htm
5.
Henderson, A. R. Psychology of Hospitalized Patients. Journal of the National Medical
Association 1976; 68 (5): 378-383.
6.
Polikandrioti, M. Ntokou, M. Needs of hospitalized patients. Health Science Journal
2011; 5 (1): 15-22
80
OBEZİTEDEÖNEMLİBİRYOLAYIRIMI:BARİYATRİKCERRAHİNİNPSİKOSOSYAL
YÖNÜ
Öğr.Gör.NaregDOĞAN,Yrd.Doç.Dr.ÖzlemIŞIL
Obezite,yaşamkalitesinivesüresiniolumsuzyöndeetkileyenkronikbirhastalıktır.Tedavi
edilmediğinde ciddi fizyolojik, psikolojik ve sosyo-ekonomik sorunlara neden olmaktadır.
Günümüzdehemgelişmişdünyaülkeleri,hemdeülkemiziçinönemlibirsağlıksorunuhaline
gelmiştir.
Obezitenin tedavisinde; diyet, egzersiz, davranış değişikliği ve farmakoterapinin yanında
bariyatrikcerrahidehemülkemizdehemdünyadasıkçakullanılmayabaşlanmıştır.Bariyatrik
cerrahinin,hastalardafazlakilonunverilmesininyanında,obeziteninolumsuzsonuçlarından
hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, obstrüktif uyku apnesi gibi tıbbi komorbiditeyi de
iyileştirdiğiliteratürdeyeralmaktadır.Ayrıcauzundönemdehertürlümortaliteyiazalttığıve
yaşamkalitesiniarttırdığıdabilinmektedir.Cerrahitedavininobeziteyiveobeziteninneden
olduğu hastalıkları ortadan kaldırmaya yönelik başarısı, hastada obezitenin oluşumuna
nedenolanpsikolojikfaktörlerinvarlığındanetkilenmektedir.Yapılançalışmalardabariyatrik
cerrahi girişimi öncesinde hastaların içselleştirilmiş damgalama, bireysel baş etmede
yetersizlik, yeme bozuklukları, duygudurum bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve
diğer ruhsal bozukluklar açısından rutin olarak değerlendirilmeleri gerektiği
vurgulanmaktadır.Obezitehastalarınınbağımlılıkvedürtükontrolbozukluğuolankişilerle
benzer davranışsal özellikler gösterdikleri bilinmektedir. Bariyatrik cerrahi sonrası bazı
hastalarda alkol kötüye kullanımı, kumar, kompülsif alışveriş veya kompülsif seks gibi
bağımlılıkileilişkilidürtüselbozukluklardaartışolduğunadairolgubildirimlerimevcuttur.
Yapılan çalışmalarda bariyatrik cerrahi operasyonu geçiren hastalarda, ağır obezite
hastalarınagöreintiharoranıdahayüksekbulunmuştur.İntiharoranlarındakibuartış,daha
öncepsikiyatrikbirhastalığınvarlığıileaçıklanabileceğigibi,bariatrikcerrahininaşırıobez
bireylerinyaşambiçimiüzerindekiköklüdeğişimlerinetkisiyledeaçıklanabilmektedir.
Tümbuolasıpatolojilerinvarlığınıngözardıedilmesi,hastalarıncerrahioperasyonsonrası
önerilenyaşamtarzınavetedaviyeuyumlarınıolumsuzetkileyecektir.Buyüzdenoperasyon
öncesi ve sonrasında fiziksel bakım ve tedavi ile ruhsal tedavi ve psikososyal bakımın
entegrasyonununsağlanması,uygulamasonrasındaoluşabilecekkomplikasyonlarınönüne
geçebilecek ve sağlık ekibi tarafından hasta ile ilgili planlanan hedefleri olumlu yönde
etkileyecektir.Buentegrasyonunsağlanmasındahastayabakımverenhemşireninyanısıra
fiziksel bakım ile psikososyal bakım arasında bir bağ sağlayan konsültasyon liyezon
psikiyatrisihemşiresineönemlirollerdüşmektedir.
81
KAYNAKLAR
1.Sevinçer,G.M.Coşkun,H.,Konuk,N.,Bozkurt,S.(2014).BariatrikCerrahininPsikiyatrik
vePsikososyalYönleri.PsikiyatrideGüncelYaklaşımlar.6(1).32-44
2.Ahnis,A.,Figura,A.,Hofmann,T.,Stengel,A.,Elbelt,U.,Klapp,B.F.(2015).Surgicallyand
ConservativelyTreatedObesePatientsDifferinPsychologicalFactors,RegardlessofBody
Mass Index or Obesity-Related Co-Morbidities: A Comparison between Groups and an
AnalysisofPredictors.PLoSONE10(2
3. Lier,Ø.H.,Biringer,E.,Stubhaug,B.,Tangen,T.PatientEducationandCounseling.87.
336–342
4.Cassin,E.S.,Sockalingam,S.,Wnuk,S.,Strimas,R.,Royal,S.,Hawa,R.,Parikh,S.W.(2013).
Cognitive Behavioral Therapy for Bariatric Surgery Patients: Preliminary Evidence for
Feasibility,Acceptability,andEffectiveness.CognitiveandBehavioralPractice.20.529–54
5. Kocaman, N. (2005). Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Hemşireliği Ve Rolü Nedir?.
AnadoluHemşirelikveSağlıkBilimleriDergisi.8(3).107-118.
82
CERRAHİ ENFEKSİYON SONRASI HASTANEDE KALIŞ SÜRESİ UZAMIŞ
HASTAYA BAKIM VERENLERİN PSİKOLOJİSİ
Şehriban SARI*, Sibel ÇAKIR** Yrd. Doç.Dr. Özcan ERDOĞAN***,
*Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 4. Sınıf Öğrencisi
**Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi
***Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi
Hastane enfeksiyonu, hastanın hastaneye başvurduğu anda var olmayan, ancak hastaneye
yatırıldıktan sonraki 48-72 saat içinde gelişen ya da hastanede gelişmesine rağmen, bazen
taburcu olduktan sonraki on gün içinde ortaya çıkabilen enfeksiyonlar olarak tanımlanmaktadır
(Sünter, Pekşen, Dündar ve arkadaşları, 2015). Hastane enfeksiyonları, tüm enfeksiyon
hastalıkları içinde giderek önem kazanan bir sorun olarak karşımıza çıkmakta, hastanede kalış
süresini uzatmakta, hastane personelinin iş gücü kaybına neden olmakta ve ek tedavi
masraflarını arttırmaktadır. Operasyon sırasında hastaların direncinin zayıflaması, invaziv
girişimler, antibiyotik kullanımı ve hastaların hastanede kalış sürelerinin uzaması gibi birçok
nedene bağlı olarak cerrahi kliniklerinde enfeksiyon riski artmaktadır. Hastane geneline göre
invaziv girişimlerin daha sık uygulandığı ve dirençli mikroorganizmaların daha çok izole
edildiği yerler olan cerrahi yoğun bakım ünitelerinde de hastane enfeksiyonlarına daha sık
rastlanmakta ve bu enfeksiyonlar önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olarak kabul
edilmektedir (Orucu ve Geyik 2008). Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede hastane
enfeksiyon oranı % 2,4 ile %10 arasında değişmektedir (Sünter, Pekşen, Dündar ve arkadaşları,
2015).
Cerrahi alan enfeksiyonlarında operatif süreçle ilgili etkili faktörler, operasyon öncesinde
başlayıp, operasyon sırası ve sonrasını da kapsamaktadır (Taycan, Kutlu, Çimen ve Aydın
2015). Hemşireler kadar hasta yakınları da hastaya bakım verici rol üstlenmektedirler.
Hastalanma, hastaneye yatma süreci ve hastaneye yatış süresinin uzaması hasta üzerinde olduğu
kadar bakım vericiler üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Yapılan bir
çalışmanın sonuçlarına göre; hasta yakınlarının hastaya yardımcı olmaya çalışırken çeşitli
güçlüklerle karşılaştıkları, hastaların bu durumdan etkilenerek fiziksel ve psikolojik yönden
uyum sağlamada güçlük çektikleri ve aile bireylerinin bu destek gereksinimlerinin sıklıkla
hemşireler tarafından karşılanmasını bekledikleri belirlenmiştir. Hastanın hastalığı, ailenin
işlevselliğini tehdit ettiği için, hemşireler, aileye destek olmalı ve onları hasta bakım planı içine
dahil etmelidirler. Hemşirenin, soruları yanıtlaması, umut vermesi ve aile üyelerini dinlemesi,
olumlu ilişkiler geliştirerek onların hasta bakımına katılmalarını sağlaması aileye güven verir.
Literatürde, aile üyelerinin ya da hasta yakınlarının gereksinimlerinin bilinmesinin ve
83
karşılanmasının, hastanın iyileşme sürecine olumlu etki yaptığı belirtilmektedir (Uzun, Özer ve
Çevik Akyıl 2002).
Sağlık sektöründe çalışanların iş yoğunlukları ve streslerinin yüksek olduğu hemen hemen
herkes tarafından bilinmektedir (Öcal, Kürklü ve Tekin 2015). Kişinin profesyonel iş
yaşamında ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde olumsuzluklara yol açan özsaygı yitimi, kronik
yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının gelişimi ile birlikte seyreden fiziksel,
duygusal ve entelektüel tükenmeyle karakterize bir sendrom oluşabilmektedir (Taycan, Kutlu,
Çimen ve Aydın 2015). Bu nedenle cerrahi hemşirelerinde stres, tükenmişlik gibi durumlar
belirlenerek, azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılabilir (Öcal, Kürklü ve Tekin 2015).
Cerrahi enfeksiyon sonucu hastanede kalış süresinin uzamasının hem hastaya hem de hastaya
bakım verenlere olumsuz etkileri vardır. Bu nedenle; bakım veren hemşirelere ve hasta
yakınlarına sürekli biçimde motivasyon çalışması yapılmalı ve yeni stratejiler geliştirilmeli, zor
işlerin dönüşümlü olarak yapılması sağlanmalı ve danışmanlık hizmetleri verilmelidir. Bu
kapsamda hemşirelere motivasyon sağlanmasına yönelik olarak, yönetsel düzeyde yapılması
gerekenler; uzun çalışma saatlerinin azaltılması, personel yetersizliğinin giderilmesi, düzenli
nöbetlerin oluşturulması şeklinde sıralanabilir. Bireysel düzeyde yapılması gerekenler ise; işe
başlamadan önce kişinin yaptığı işin zorluklarını ve risklerini öğrenmesi, tükenmenin
belirtilerini bilmesi, kendisindeki durumu erken tanımasını ve çözüm aramaya yönelmesini
sağlayacaktır (Taycan, Kutlu, Çimen ve Aydın 2015).
Kaynaklar
Akgün, M. Sistematik Hastalığı Olmayan Ortopedi ve Beyin Cerrahisi Hastalarında Cerrahi Alan Enfeksiyon
Gelişimini Etkileyen Risk Faktörleri. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2012; 2(4): 181189.
Dizer, B. İyigün, E. Kılıç, S. Yoğun Bakım Hemşirelerinin Tükenmişlik Düzeylerinin Belirlenmesi. Yoğun Bakım
Hemşireliği Dergisi 2008;12(1-2): 1-11.
Karabulut, N. Çetinkaya, F. Cerrahi Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Hasta Bakımında Karşılaştıkları Güçlükler
ve Motivasyon Düzeyleri. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi 2011; 14-22.
Karahan, A. Gürpınar, K. Özyürek, P. Hizmet Sektöründeki İşletmelerin Örgüt İçi Stres Kaynakları: Afyon İl
Merkezindeki Hastanelerde Çalışan Cerrahi Hemşirelerin Stres Kayaklarının Belirlenmesi. Ekonomik ve Sosyal
Araştırmalar Dergisi, Bahar 2007; 3(1) : 27-44.
Orucu, M. Geyik, M. Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Görülen Enfeksiyonlar. Düzce Tıp Fakültesi Dergisi
2008;1:40-43.
Öcal, D. Kürklü, S. Tekin, K. Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Kliniklerde Çalışan Hemşirelerin Stres
ve Motivasyon Düzeylerinin Belirlenmesi. Sağlık Akademisyenleri Dergisi 2015; 2(3): 147-154.
Sünter, T. Pekşen, Y. Dündar, C. Canbaz, S. Güçlü Göktaş, A. Cerrahi Kliniklerdeki Hastane İnfeksiyonlarının
Hastanede Kalış Süresine ve Maliyete Etkisi. Hastane İnfeksiyonları Dergisi 2015; 1-5.
Taycan, O. Kutlu, L. Çimen, S. Aydın, N. Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerde Depresyon ve
Tükenmişlik Düzeyinin Sosyodemografik Özelliklerle ilişkisi. Anatolian Journal of Psychiatry 2006; 7: 100-108.
Uzunköy, A. Cerrahi Alan Enfeksiyonları: Risk Faktörleri ve Önleme Yöntemleri. Ulus Travma Dergisi 2005;
269-281.
84
KALP DAMAR CERRAHİ SONRASI İNTRAAORTİK BALON POMPASI
KULLANIMI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
Tuğba Yılmaz
Kalp damar cerrahisi sonrası ,medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda düşük
kalp debisini desteklemek amacıyla en sık kullanılan mekanik dolaşım desteği intraaortik
balon pompasıdır(IABP).Inraaortik balon pompası endikasyonları,anstabil anjina,iskemik
kalp hastalıkları,düşük sol ventrikül bozuklukları ve koroner cerrahi sonrası gelişen düşük
kalp debisidir.Intraaortik balon pompası myokarda oksijen gidişini arttırır,sol ventrikül iş
yükünü azaltır ve kalp debisini artırmaktadır.Intraaortik balon pompası kullanımı bir çok
komplikasyonu da beraberinde getirmektedir; enfeksiyon,iskemi,kanama,tromboemboli.
Intraaortik balon pompası takılı hastalarda bakım verirken hemşire; bu cihazın fizyolojik
etkilerini,endike-kontrendike olduğu durumları,komplikasyonlarını bilmeli ve bunları
bakımına yansıtmalıdır.
85
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA
MERKEZİ CERRAHİ KLİNİKLERİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN
AMELİYAT ÖNCESİ HASTA BAKIMINDA KANITA DAYALI
UYGULAMALARA İLİŞKİN BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
Ayşe ÇUVADAR, Yeter ÇUVADAR
Giriş ve Amaç: Kanıta dayalı uygulama; hasta bakımıyla ilgili kararlar almak
için mevcut en iyi kanıtların bir araya getirilmesidir (1). Kanıta dayalı
uygulamaların hemşirelik biliminde kullanılması ise; bakım kalitesini ve bu
bakımın sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda fark yaratmak, bakımı
standardize etmek, hemşire ve hasta memnuniyetini artırmak açısından önemlidir
(2). Bu çalışma hemşirelerin ameliyat öncesi hasta bakımında kanıta dayalı
uygulamalara ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacı ile planlanmıştır.
Gereç Yöntem: Merkez müdürlüğünden yazılı izin alındıktan sonra, 20-30 Aralık
2016 tarihleri arasında sağlık araştırma ve uygulama merkezinde cerrahi
kliniklerde görev alan hemşirelerden oluşan 92 kişilik evrenden araştırmaya
katılmayı kabul eden 77 kişiye (evrenin % 84’ü) anket uygulanmıştır.
Katılımcıların bilgi düzeylerinin ve sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi
için 2 bölümden oluşan anketler yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanmıştır.
Toplam 17 soruluk ankette 11 soru bilgi düzeylerini belirlemek için sorulmuştur.
Çalışmamız tanımlayıcı ve kesitsel türdedir.
Bulgular: İlgili tarihler arasında merkezde cerrahi kliniklerde çalışan hemşire
sayısı 92, araştırmaya katılmayı kabul eden 72 kişidir. Çalışmaya katılanların
%36,3’ü 20-30 yaş arası, %50,6’sı 31-40 yaş arası ve %13,1’i 41 yaş ve üzeridir.
Katılımcıların %11,7’si lise mezunu, %15,6’sı önlisans, %63,6’sı lisans ve %9,1’i
yükseklisans mezunudur. Hemşirelerin %44,2’si 0-5 yıl, %27,3’ü 6-10 yıl,
%10,4’ü 11-15 yıl , %9,1’i 16-20 yıl, % 9,1 i 21 ve daha fazla süre ile cerrahi
klinikte çalışma deneyimine sahiptir. Katılımcıların %59,7’si kanıta dayalı
uygulama hakkında bilgi sahibi olduğunu bildirirken, %40, 3’ü bilmediğini ifade
etmiştir. Katılımcılar eğitim durumlarına göre değerlendirildiğinde; yüksek lisans
mezunu olanların %85,7’sinin kanıta dayalı uygulamayı (KDU) bildiği, bu oranın
lise mezunu olanlarda %44.4 olduğu anlaşılmıştır. KDU ile ilgili eğitim alınma
durumuna bakıldığında yüksek lisans mezunu olanların %42,9’unun eğitim aldığı,
lise mezunlarının ise %11,1’inin bu eğitimi aldıkları görülmüştür. Eğitim alan
katılımcıların bu eğitimi daha çok hizmet içi eğitim biçiminde aldıkları
görülmüştür.KDU’ya ilişkin ameliyat öncesi hazırlıkta nikotin kullanımının
sonlandırılmasına yönelik soruyu katılımcıların %73’ü doğru yanıtlamışken,
kanıta dayalı uygulamalara ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla sorulan
sorulardan 7’sine katılımcıların eğitim, yaş, çalışma yılı gibi değişkenlere
bakılmaksızın çoğunun yanlış yanıt verdiği belirlenmiştir.
86
Sonuç ve Öneriler: Cerrahi klinik hemşirelerinde eğitim, yaş, çalışma yılı gibi
değişkenlere bakılmaksızın ameliyat öncesi hasta bakımında KDU’ya ilişkin bilgi
düzeyleri arasında önemli bir fark bulunamamıştır. Sorulara verilen yanıtların
dağılımı incelendiğinde hemşirelerin bilgi düzeyinin yetersiz olduğu saptanmıştır.
Buna yönelik; hizmet içi eğitim programlarının genişletilmesi, verilen eğitimlerin
hemşirenin araştırmacı yönünü destekleyici nitelikte olması ve örgün hemşirelik
eğitiminde kanıta dayalı uygulamalı derslere yer verilmesinin etkili olacağı
düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hemşire, Kanıta Dayalı Uygulama, Ameliyat Öncesi Hasta
Bakımı.
Kaynaklar:
1. Polit,
F.D.,Beck,
C.T.
(2008).
NursingResearch: GeneratingandAssessingEvidenceforNursingPractice.
Philadelphia : WoltersKluwerHealth/lippincott Williams &Wilkins.
2. Şenyuva, E. (2016). Hemşirelik Eğitimi ve Kanıta Dayalı Uygulamalar.
FloranceNightingale Hemşirelik Dergisi, 24(1), 59-65.
87
CERRAHİ OPERASYONLARDA HASTAYA VERİLEN EĞİTİMİN ÖNEMİ
Kübra Delican
Amaç: Bu derleme, cerrahi operasyon geçiren hastalara verilen eğitimin önemini ve bu
bağlamda hemşirelerin, hemşirelik bakım planı oluştururken hasta eğitimini daha kaliteli ve
hasta odaklı haline getirmesi gerektiğini vurgulamak amacıyla yazılmıştır.
Özet: Cerrahi operasyon geçirecek ya da geçirmiş olan hastaların öncelikli sorunu bilinmezlik
duygusudur. Hissedilen bu duygu hastaya verilen bakımda öncelik sıramızı etkilemektedir.
Çünkü hasta operasyon sonunda yaşamının devamlılığı veya bu operasyon yaşam kalitesini
ne yönde etkileyeceğine dair düşünceler sonucu verilen diğer eğitimlere odaklanamayarak
verilen bakıma istendik yönde cevap veremeyecektir. Yapılan bir araştırma hastaya verilen
eğitimin anksiyete düzeyine olumlu yönde etkisinin olduğunu göstermektedir. Anksiyetesi
giderilen hastanın tedavi ve bakım hakkında olan eğitime katılması ve uyumu daha kolaydır.
Bunun yanı sıra hasta eğitimi yaparken yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, yaşam koşulları gibi
dikkat edilmesi gereken önemli noktalarda vardır. Yani eğitim hastalık odaklı değil hasta
odaklı olmalıdır. Açık kalp ameliyatı geçiren hastalara eğitim verilen bir çalışmada erkekler
ve kadınlara aynı eğitim verildikten sonra hastalar izlenmektedir. İşe geri dönme ve sigarayı
bırakma konuları erkeklerde daha yararlı olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda erkeklerin sigara
içme öyküsünün uzun olduğu ve daha çok depresif belirti gösterdikleri saptanmıştır. Tüm
bunlar çalışma yapılan kişiler üzerinde erkek ve kadına daha farklı bir eğitimle yaklaşılması
gerektiğini kanıtlamıştır. Ayrıca cerrahi girişimler sonrası hastanın ağrı düzeyinin artma
korkusuyla genellikle fiziksel hareketlerden kaçınılması nedeniyle hastaların evde bakımı
hakkında eğitilmeleri de önemlidir. Fiziksel hareketlerden kaçınması tromboemboli, ödem,
hipertansiyon, hipotansiyon gibi dolaşım komplikasyonlarına yol açmaktadır. Hasta birey
postoperatif dönemin sonunda taburcu olduktan sonra evde bakıma yönelik taburculuk
eğitimine oldukça önem verilmesi gerekmektedir. Çünkü hastalıkla baş etmede hasta artık
burada tek başınadır ve kendi kararlarını kendisi alabilmelidir. Bu yöntem ile hasta olası
komplikasyonlardan kendini koruyabildiği öngörülmektedir. Başka bir çalışmada cerrahi
girişim sonrası hastaların evde yaşadıkları sorunlar araştırılmıştır. Yapılan araştırma sonucu
hastaların karşılaştıkları sorunlar arasında en çok ağrı, ağrıyı takiben dolaşım,
egzersiz/aktivite ve özbakım olarak tespit edilmiştir. İfadelerinde aldıkları hasta eğitimin
yetersiz kaldığı ve bu sorunları çözebilmek için bir sağlık personeline ihtiyaç duydukları
belirtilmiştir. İncelenen başka bir çalışmada, açık kalp ameliyatı geçirmiş bireylerde evde
bakım gereksinimleri belirlenmiştir. Burada hastalar taburcu edildikten bir hafta sonra
beslenme, boşaltım, aktivite, uyku vb. fizyolojik sağlık örüntülerinde sorunlar; biliş ve algı,
kendini algılama, rol ve ilişki, cinsellik, stresle baş etme gibi sosyal örüntülerde sorun
yaşadıkları görülmüştür. Altıncı hafta sonunda beslenme, kendini algılama, cinsellik
örüntüleri ile ilgili sorunlarında artma, diğer sorunlarda azalma olduğu bildirilmiştir. Hastalar
bu bağlamda eğitimin yetersiz olduğunu ve bu sorunlarla baş edebilmek için sağlık
personellerine ihtiyaç duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu araştırma şunu gösteriyor ki
yapılacak olan iyi bir eğitimin hastaların hastaneye başvurmalarını azaltmaktadır.
88
Sonuç ve Öneriler: Hasta eğitiminin bakımda ve tedavide önemi ve yeri oldukça büyüktür.
Etkin yapılan eğitimlerin hastanın anksiyete düzeyini azaltmakta olduğu ve hastada
oluşabilecek komplikasyonları önleyerek hastaneye başvurma ve yatış sürelerini azalttığını ya
da ortadan kaldırdığını görmekteyiz. Bu bağlamda sağlık personellerinin hasta üzerinde
sekonder iş yükü azalmaktadır ve diğer hastalara ulaşma imkanı sağlanmış olmaktadır. Buna
ek olarak, hasta ve hastahane üzerine düşen maliyette azalmaktadır. Taburculuk eğitimi
yaparken hastaya ek olarak yazılı materyaller, evde bakım hizmeti ve hastanede danışmalık
hizmeti verilmesi önerilmektedir.
Anahtar Sözcükler: Cerrahi, Hasta Eğitimi, Hemşirelik.
89
GÜVENLİ CERRAHİ UYGULAMALARI
Gamze Kaya, Tülay Kaya
Tıpta temel prensip hastaya zarar vermemektir. Cerrahide bu prensibin temelini Güvenli
Cerrahi oluşturmaktadır.
Güvenli cerrahi; kişinin hastaneye yatışından taburculuğuna kadar olan ameliyat öncesi,
sırası ve sonrası dönemi kapsayan bakım ve tedavi hizmeti sürecinde, hastayı oluşabilecek tıbbi
hatalara karşı korumak ya da hataları en aza indirmek olarak tanımlanabilir. Bu durumda
güvenli cerrahinin sağlıklı tamamlanabilmesi için klinik, ameliyathane ve anestezi sonrası
bakım ünitesi çalışanlarının iş birliğiyle çalışmasıyla mümkündür. Güvenli Cerrahi Kontrol
listesi Sağlık Bakanlığı tarafından ülkemiz de 2009 yılından itibaren tüm hastanelerde
kullanılmaktadır. Kontrol listesi, cerrahi tedaviyi, her bir girişimin normal seyrine özgü zaman
dilimine karşılık gelen dört ayrı aşamaya bölmektedir;
1. Klinikten ayrılmadan önceki periyot (Klinikten Ayrılmadan Önce)
2. Anestezinin verilmesinden önceki periyot (Anestezi vermeden Önce)
3. Anestezinin verilmesinden sonraki ve cerrahi insizyondan önceki periyot (Ameliyat
Kesisinden Önce)
4. Yaranın kapanması sürecindeki ya da kapanmasının hemen sonrasındaki ancak hastanın
ameliyathaneden çıkarılmasından önceki periyot (Ameliyattan Çıkmadan Önce).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) cerrahide güvenlik sağlamak için aşağıda yer alan 10 ana
hedefi belirlemiştir;
1. Ekip, doğru hastaya doğru ameliyat uyguladığından ve doğru tarafı ameliyat ettiğinden emin
olmalı,
2. Ekip, hastayı ağrıdan korurken olası zararlı anestezi risklerine karşı da korumalı,
3. Ekip, hastayı tehdit eden havayolu ve solunum kaybından korumalı
4. Ekip, hastanın kan kaybı riskine karşı hazırlıklı olmalı
5. Ekip, hastada alerjik durum ya da yan etki ortaya çıkarabilecek uygulamalardan kaçınmalı
6. Ekip, hastada cerrahi alan enfeksiyonu oluşturmayacak yöntemler uygulamalı
7. Ekip, hastada gazlı bez ya da alet unutulmasını engellemeli
8. Ekip, hastadan alınan tüm cerrahi numunelerin isimlendirilmesini sağlamalı
9. Ekip, ameliyatın bütün kritik hasta bilgilerini etkili bir şekilde birbirine iletmeli
10. Hastanelerden ameliyat kapasitesi ve ameliyat sonuçları bilgilerinin düzenli olarak elde
edilmesi sağlanmalı.
90
Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi’nin cerrahide güvenliği tehdit edebilecek hasta,
ameliyat ya da cerrahi ekip kaynaklı tüm olasılıkları içerdiği görülmektedir. Bu nedenle listenin
amacına hizmet edecek şekilde uygun kullanımı ile ameliyathane kaynaklı tıbbi hatalarda
azalma sağlanması düşünülmektedir.. Türkiye’de Sağlık Bakanlığınca uygulanması zorunlu
tutulan kontrol listesinin kullanımına ve uygulanışına ilişkin çalışmalar oldukça az sayıdadır.
Bu nedenle derlememiz sağlık çalışanlarının Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi tanıması ve
Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi nasıl uygulanması gerektiği konusunda bilgi edinmesine ilişkin
yol gösterici niteliktedir.
91
HEMŞİRELİK MESLEĞİNDE EĞİTİM
Gülnur MERT2, Muhdedir CANER
Amaç
Bu çalışma Bursa ilinde faaliyette alanında bulunan Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde 2016 yılı içinde hemşire olarak görev yapanlara yönelik olarak tertiplenen
hizmet içi eğitimlerin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem
Arastırmanın evrenini Bursa ilinde faaliyette alanında bulunan Şevket Yılmaz Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nin 1900 çalışanı oluşturmuştur. Örneklemi ise rastgele yöntemle
belirlenen değişik birimlerde ve statülerde çalışan 100 hemşire oluşturmaktadır. Araştırma için
çeşitli
literatürlerden
yararlanılarak
bir
anket
formu
oluşturulmuştur.
Verilerin
değerlendirilmesinde SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 23.0 istatistik programı
kullanılarak frekans analizi yapılmıştır. Araştırma verileri 01.12.2016 – 30.12.2016 tarihleri
arasında toplanmış ve 01.01.2017 – 10.01.2017 tarihleri arasında veriler değerlendirme
yapılmak üzere SPSS programına aktarılmıştır.
Bulgular
Hizmet içi eğitim anket formları incelendiğinde, 2016 yılı içinde düzenlenen eğitimlere 4 ve
daha fazla katılanlar %55,4, hizmet içi eğitimin gerekli olduğunu düşünenler %97,1, hizmet içi
eğitimleri kimin planladığını bilmeyenler %45,3 oranlarında oldukları saptanmıştır. Eğitimlere
katılan hemşirelerin %41’i aldıkları eğitimlerin tümünü çalışma ortamında kullandığı,
%39,2’sinin eğitim gereksinimlerinin karşılandığı, %60,3’ünün ileride düzenlenecek eğitimlere
katılmayı düşündüğü tespit edilmiştir
Sonuç
Hizmet
içi
eğitimlere
katılan
hemşirelerin
eğitim
sonucunda
%30’nun
başarı
değerlendirilmesinin yapılmadığı, %38,8’nin ekonomik kazanç elde etmediği, %77,5’nin
eğitimler neticesinde unvan kazanmadığı, %29,6’nın işinde saygınlığının artmadığı
belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Hizmet içi eğitim, sağlık, hemşirelik
2
Yakın Doğu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Kıbrıs, [email protected]
92
Bir Cerrahi Servisinde Hasta Memnuniyetinin Değerlendirilmesi
Rujnan Tuna1 , Birşen Dallı2 , Birgül Ödül Özkaya3
1
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 2,3 TC Sağlık
Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Özet
Amaç: Hastaneler sundukları sağlık hizmetlerinin ertelenemez özellikte olması sebebiyle,
hastalara sundukları hizmetin kaliteli ve güvenilir olması gerekir. Bu bağlamda hasta tatmini
günümüzde çok önemli bir yer tutmaktadır. Hastaneler için hasta memnuniyetinin ölçülmesi ve
değerlendirilmesi, hastaların daha sonraki gelişlerini sağlayabilmek ve hastanenin iyileştirmeye
açık alanlarını belirleyebilmek için önemlidir. Çalışma, bir eğitim ve araştırma hastanesinin bir
cerrahi servisinde yatarak tedavi gören hastaların 1 aylık memnuniyetlerinin ölçülüp
değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Çalışma, İstanbul’da bir kamu hastanesinin bir servisinde yatarak
tedavi gören 70 hasta ile gerçekleştirildi. Araştırmanın verilerinin toplanmasında “Yatan Hasta
Memnuniyet Anketi” kullanıldı. Veriler IBM SPSS Statistics 16.0 istatistik programı
kullanılarak analiz edildi. Elde edilen veriler tanımlayıcı, t testi ve korelasyon analizi ile
hesaplanmıştır.
Bulgular: Çalışmada örneklemin %55,7’sinin kadın, %44,3’nün erkek; büyük çoğunluğunun
okur yazar-ilkokul mezunu (%38,6) ve 30-59 yaş aralığında (%42,9) olduğu bulunmuştur.
Hasta memnuniyet oranı ise ölçek toplamında %85,38 oranında yüksek düzeyde belirlenmiştir.
Hasta memnuniyetinin yaş, cinsiyet ve eğitim durumu açısından anlamlı bir fark göstermediği
(p˃0,05) saptanmıştır.
Sonuç: Devlet hastanesinin yataklı servisinde sunulan sağlık hizmetinden hastaların memnun
kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Hasta Memnuniyeti, Sağlık Hizmet Kalitesi, Sağlık Sektörü
93
HASTANEMİZDE BACİLLUS TÜRLERİNE BAĞLI GELİŞEN YALANCI
SALGININ MOLEKÜLER EPİDEMİYOLOJİK ANALİZİ
Nergis Aşgın(1), Elçin Kal Çakmaklıoğulları(1), Barış Otlu(2), Betül Çelik(2), Ömer Faik
Ersoy(3), Ahmet Başustaoğlu
AMAÇ: Hastanemizde basillus türlerine bağlı gelişen yalancı salgının analizi ve moleküler
epidemiyolojisinin araştırılması amaçlanmıştır.
YÖNTEM: Ocak 2015- Mart 2015 tarihleri arasında çeşitli kliniklerden Mikrobiyoloji
laboratuvarına gönderilen yara kültürlerinde basillus türü bakteri üremelerinde artış olması
üzerine ameliyathane, yoğun bakım ve hasta odalarından çevre kültürleri alınarak incelendi.
Ayrıca
personellerden
burun kültürleri alındı.
Hem çevre hem de personel tarama
kültürlerinde basillus türü üreme oldu. Aynı dönemde poliklinik hastalarından gelen boğaz
kültürlerinin bazılarında da
malzemesi
basillus türü
üreme olması üzerine
kaynaklı bir kontaminasyon olabileceği düşünüldü.
laboratuvar
Aynı markanın farklı
lot numaralı kültür tüplerinin kültür çubuğu ve taşıma besiyerinden ayrı ayrı kültür yapıldı.
Aynı lot numarasına sahip bir serinin taşıma besiyerinde ( Stuart Transport Medium) klinik
örneklerdekine benzer şekilde basillus üremesi görüldü. Pamuklu çubuğunda ise üreme
olmadı. Diğer serilerde üreme olmadı. Bunun üzerine tüm poliklinik ve servislerdeki kültür
tüpleri toplatıldı. Başka bir marka kültür tüpü mikrobiyolojik kontrolü yapıldıktan sonra
dağıtıldı. Bundan sonra basillus üremesi gözlenmedi. Bu dönemde üreyen izolatların 47
adedi
çalışmaya dahil edildi. İzolatların tür düzeyinde tanımlanmasında MALDİTOF
yöntemi ( VİTEK MS Biomeriux) kullanıldı. İzolatlar arasındaki klonal ilişkinin tespiti için;
AP-PCR genotiplendirme yöntemi kullanıldı. Bant analizleri için benzerlik hesaplarının
yapılmasında Dice korelasyon katsayısı ve kümeleşme analizi için de UPGMA
(Unweighthed Pairvise Grouping Matematical Avenaging) yöntemi kullanıldı. İzolatlar
benzerlik katsayıları göz önüne alınarak birbirleriyle %95’ın üzerinde benzerlik gösteren
suşlar aynı, %95’in altında olan suşlar ise ayrı olarak değerlendirilmiştir.
BULGULAR: Çalışmaya alınan 47 İzolatın
megaterium olarak tanımlandı.
20'si Bacillus firmus, 27'si Bacillus
B. firmus izolatlarının 7' si yara sürüntülerinden (genel
cerrahi, Ortopedi, Kadın Doğum), 10 u çevre kültürlerinden(batikon şişesi, pansuman arabası
vb.), 2 si kültür tüpü besiyerinden, bir tanesi de personel burun kültüründen izole edildi. B.
megaterium izolatlarının 11'i yara (Yoğun bakım, Genel Cerrahi, Ortopedi, Acil), 9' u çevre
(ameliyat masası, pansuman arabası, batikon şişesi), 5'i personel burun kültüründen, ikisi de
kültür tüpü besiyerinden izole edilmiştir. Yirmi Bacillus firmus izolatı arasında 8 farklı
94
genotip tespit edilmiş olup izolatlar 5 farklı küme içerisinde toplanmıştır (tolerans 1.0, cutoff
%90). Bu 20 izolatın 17’si herhangi bir küme içerisinde yer almakta olup, kümeleşme oranı
%85’tir. En büyük küme; 5 izolatın yer aldığı III no’lu kümedir. Yirmi yedi Bacillus
megaterium izolatı arasında 10 farklı genotip tespit edilmiş olup, izolatlar 6 küme içerisinde
toplanmıştır. Bu 27 izolatın 23’ü herhangi bir küme içerisinde yer almakta olup, kümeleşme
oranı %85’tir. En büyük küme 7 izolatın yer aldığı I nolu kümedir.
SONUÇ:
Gerek doğada
gerekse hastane ortamında yaygın olarak
bulunan basillus
türleri bir salgının (yalancı veya gerçek) etkeni olabilmektedir. Hastanemizdeki yalancı
salgının kaynağının
kontamine kültür tüpü olduğu düşünülmüştür. Herhangi bir
nozokomiyal salgın şüphesi durumunda, bunun yalancı bir salgın olabileceği de akılda
tutulmalıdır. Salgınları önlemek için hem laboratuvarda ve hem de kliniklerde kullanılan
ekipmanlar ve malzemeler periyodik olarak gözden geçirilmelidir.
95
BİR DEVLET ÜNİVERSİTESİNDEKİ HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN
ROBOTİK CERRAHİ VE ROBOTİK HEMŞİRELİK HAKKINDAKİ
DÜŞÜNCELERİ
1
2
ElifÇALIK ,IşılIŞIKANDSOY ,ÜmranÖNDER3,EsraKAYA3,SametÇAKIR3,EmelYUVA3
Özet
Sağlık sektöründeki teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin sağlık üzerine olumlu
etkilerinden, yaşam beklentisinin uzamasına bağlı hemşirelik bakımı gerektiren durumların
artmasından bahsetmek mümkündür. Doku mühendisliği, nanoteknoloji ve robotik
uygulamaların sağlık sektöründe özellikle cerrahi alanında uygulama alanı bulduğu
belirtilmektedir. Günümüzde robotik cerrahi ile cerrahın robot kollarını bilgisayar destekli bir
sistem ile kullanarak ameliyatını yapması mümkün hale gelmiştir. Bununla birlikte robotik
hemşirelik alanında da prototip uygulamaların, hastanın yaşam kalitesini arttırma ve hastaya
bakım verme alanlarında odaklanmakta olduğu görülmektedir. Halen prototip aşamasında
bulunan bu uygulamaların temel amacı, gelecekte teknolojik gelişmelere paralel olarak yapay
zeka uygulamaları ve optimizasyon yöntemlerindeki gelişmeler doğrultusunda hemşirelik
uygulamalarının bir çoğunun robotik hemşireler tarafından yapılabilir duruma getirmektir.
Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışma, gelecekte bu teknolojiyle iç içe olacak olan hemşirelik
öğrencilerinin robotik cerrahi hakkındaki düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi.
Araştırmanın evrenini, 20-28 Şubat 2017 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Fakültesi hemşirelik bölümünde eğitim gören 378 öğrenci oluşturdu. Araştırma
verileri, literatür ve uzman görüşlerine dayalı 15 soruluk anket formu kullanılarak, çalışmaya
katılmayı gönüllü olarak kabul eden 150 öğrenciyle yüz yüze görüşülerek toplandı. Yaşları 1830 arasında değişen öğrencilerin %72.7 si kadın (n=109), %63.3 ü hemşirelik bölümünü
isteyerek seçmiş(n=95), %29.3ü robot hemşire olduğunu (n=44), %48i robot hemşirelerin
olmadığını (n=72), %90’i ameliyatını cerrahın yapmasını istediğini (n=135), %35.3 ü gelecekte
robotların hemşirelerin yerini alacağını (n=53) ifade etti. Sonuç olarak sağlık bakım hizmetinin
önemli bir parçası olan hemşireler, çağın getirdiği gereksinimlerin farkında olmalı, teknolojik
gelişmeleri izlemeli, teknolojiye uyum sağlamalı ve kendilerini sürekli geliştirmelidir.
Anahtar kelimeler: Hemşirelik öğrencisi, robotik cerrahi, robotik hemşirelik
1
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi, [email protected]
2
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı, Yardımcı Doçent Doktor
3
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı
Öğrencisi
96
AMELİYATHANE ÇALIŞANLARINDA KESİCİ DELİCİ ALETLERLE
YARALANMA DURUMU VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Aylin AYDIN SAYILAN, Ayşe DÜZGÜN, Özge KARAGÖZ, Ebru DERELİ, Neşe
ALPARSLAN
Çalışma, özel bir hastanenin ameliyathanesinde görev yapan sağlık
çalışanlarında cerrahi aletlerle yaralanma sıklığını, yaralanmalara neden olan faktörleri,
sağlık
çalışanlarının
yaralanmalarını
önlemeye
ve
yaralanma
sonrasındaki
uygulamalarına yönelik bilgi, beceri ve uygulamalarını belirlemek amacıyla planlanan
tanımlayıcı bir araştırmadır.
1 Nisan- 1 Haziran 2016 tarihleri arasında, incelenen kaynaklar doğrultusunda
araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu, ameliyathanede çalışan 20 doktor, 16
hemşire ve 11 temizlik personeline uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde
aritmetik ortalama ve frekans analizi, grupların karşılaştırmasında Ki-Kare testi
kullanılmıştır. Yanılma düzeyi α=0,05 olarak belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen
verilerin değerlendirme sonuçlarına göre; ameliyathane çalışanlarının %47’sinin meslek
yaşamları süresince en az bir kez yaralanma yaşadığı; en çok yaralanma olayının Genel
Cerrahi bölümünde (%56) yaşandığı ve bu bölümü Ortopedi (%35,4) ve nöroşirurji
(%35) bölümlerinin izlediği görüldü.
Çalışmada en fazla delici-batıcı aletlerle %63 yaralanma yaşandığı; hekimlerin %35’i
sütur atarken iğneyi kendisine batırarak yaralandığını; hemşirelerin %54,7’si iğneyi ya
da aletleri alırken veya verirken acele etmeleri sonucu yaralandıklarını; temizlik
personelleri ise en fazla atıkları toplarken yaralandıklarını belirtti.
Katılımcıların çok az bir bölümünün (%3) yaralanma durumlarını rapor ettiği; rapor
edenlerin %67,8’inin hemşire olduğu; hemşirelerin ve temizlik personellerinin
%26,4’ünün hepatit B aşısı yaptırmadığı; ameliyatın 3 saati aşmasının, aciliyet
gerektirmesinin;
gece
geç
saatte
veya
sabaha
karşı
yapılıyor
olmasının,
ameliyathanedeki kişi sayısının fazla olmasının; uykusuzluğun, yorgunluğun, kahvaltı
yapmamanın, ameliyattaki stresin yaralanma düzeyini artırdığı saptandı. Ayrıca yeterli
dinlenmenin,
ameliyathanenin
uygun
havalandırılmasının
ve
motivasyonun
yaralanmaları azalttığı görüldü.
97
Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Problem Çözme Beceri Düzeylerinin Kanıta Dayalı
Uygulamalardaki Etkisi
Özge KARAGÖZ, Ayşe DÜZGÜN, Aylin AYDIN SAYILAN, Zülfiye BIKMAZ, Figen
DIĞIN
1. Araştırmanın Amacı ve Tipi:
Bu çalışma ebelik ve hemşirelik 3 ve 4. Sınıf öğrencilerinin problem çözme beceri düzeylerinin
kanıta dayalı uygulamalardaki etkisini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlandı.
2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı
Çalışmanın verileri, Sağlık Yüksekokulu’nda öğrenimini sürdüren Ebelik ve Hemşirelik
öğrencilerinden Kasım 2016’da toplanıldı.
3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Çalışmanın evrenini bir üniversite sağlık yüksekokulunun ebelik ve hemşirelik bölümü 3. ve 4.
Sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Çalışmada gönüllülük esas alınmış ve PDÖ 2’ yi tam dolduran
150 kişinin verileri analiz için kullanıldı.
4. Etik izinler
Çalışmanın yapılabilmesi için ilgili kurumdan, PDÖ ‘nün kullanımı için ölçeği geliştirip
geçerlik-güvenirlik uygulamasını yapan Doç Dr. Gamze Sezgin Selçuk ve arkadaşlarından
yazılı izin; çalışmaya katılan gönüllü öğrencilerden yazılı ve sözlü izin alındı.
5. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları
Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından literatür eşliğinde oluşturulan sosyodemografik ve cerrahi alandaki kanıta dayalı uygulamalara yönelik soruları içeren anket formu
ve PDÖ anketi kullanıldı.
6. Bulgular
Öğrencilerin %28,0’ı diğer olarak staj alanı belirtmiştir (n:42). Bu alanlar; acil, nöroloji,
dahiliye, ameliyathane, beyin cerrahisi, gastroenteroloji, diyaliz, cerrahi onkoloji, çocuk
cerrahisi, transplantasyon ünitesi, nefroloji, göğüs hastalıkları, jinekoloji,
yoğun bakım,
onkoloji, NİCU, doğumhane, FTR, koroner yoğun bakım, hematoloji, ayaktan kemoterapi,
psikiyatri, amatem, yoğun bakım ünitesi’dir.
Ağrı yönetiminde farmakolojik yöntem kullanımı sonrası hastayı ne zaman sonra ağrı yönünden
değerlendirdiniz? Sorusuna öğrencilerin %44,7’si 30 dk sonra ve %32,0’ı 1 saat sonra olarak
yanıtlamıştır.
%63,7’si post-op dönemde bağırsak hareketleri başladığı zaman oral alımın açıldığını
belirtmiştir. Post-op dönemde %57,1’i hastaya derin solunum ve öksürme egzersizi uyguladığı
98
bulunmuştur. %60,3’ü post-op dönemde hastayı mobilize etme deneyimi yaşadığını
belirtmiştir.
PDÖ toplam puan ortalaması 149,6±20,04 (min: 74,0, max:203) bulunmuştur. Cronbachs’ alfa
değeri 0,95’tir. Bölüm, sınıf, cinsiyet ve staj yılının PDÖ puan ortalamaları açısından anlamlı
fark yaratmadığı bulunmuştur (p>0,05).
Pre-op dönemde oral alımın ne zaman kesileceği konusunda bilgi verenlerden kaynaklı olarak
PDÖ toplam puanı arasında anlamlı fark vardır (zMW=-2,025, p<0,05).
Pre-op dönemde hastaya premedikasyon uygulayanlardan kaynaklı olarak PDÖ toplam puanı
arasında anlamlı fark vardır (zMW=-2,030, p<0,05).
7. Sonuç
Hemşirelik ve ebelik bölümü öğrencileri ile gerçekleştirdiğimiz çalışma,kanıta dayalı
uygulamalar konusunda; mobilizasyon, ağrının değerlendirilmesi gibi konularda PDÖ’nün
kullanıldığı; fakat oral alım kısıtlaması, premedikasyon gibi uygulamalarda PDÖ’nün
uygulanmadığı sonucuna varıldı.
99
HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN AMELİYATHANE ALAN UYGULAMASINA
YÖNELİK DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ
Ümran ÖNDER1, Merve ÖZDEMİR1, Fatih YURTOĞLU1, Mehmet YİĞİT1 Işıl IŞIK
ANDSOY2
1
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı
Öğrencisi
2
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı, Yardımcı Doçent Doktor
Özet
Amaç: Hemşirelik eğitiminde en önemli öğrenme yaşayarak öğrenmedir. Hemşirelik
eğitiminin temel öğesi olan klinik eğitim, öğrencinin teorik bilgilerini sahada uygulayarak
öğrenmesini sağlamakta, bilişsel bilgiyi psikomotor duruma getirerek mesleğe özgü düşünce
ve tutum geliştirmesine, sağlık profesyonelleriyle iş birliği yapabilmesine yardımcı olmaktadır.
Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin ameliyathane alan
uygulamasına yönelik duygu ve düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi.
Yöntem: Araştırmanın evrenini, 15 Aralık-15 Şubat 2017 tarihleri arasında ameliyathane alan
uygulamasına çıkan hemşirelik bölümü 3. ve 4.sınıfta eğitim gören 150 öğrenci oluşturdu.
Çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 112 öğrenci çalışmanın örneklemine dahil
edildi. Araştırmanın verileri literatür doğrultusunda hazırlanan 15 soruluk anket formu ile
toplandı. Elde edilen veriler SPSS paket programında değerlendirildi, yüzde ve frekans dağılımı
kullanıldı.
Bulgular: Çalışmaya alınan öğrencilerin yaş ortalaması 22,27±1.2 idi. Öğrencilerin %74,1’i
kadın, % 25,9 erkektir. Öğrencilerin %62,5’i 3.sınıfta,%37,5’i 4.sınıfta okumaktaydı.
Ameliyathane denilince akıllarına gelen ilk ifade olarak öğrencilerin %23,0’ı soğuk, %15,9’u
insizyon, %13,3’ü anksiyete, %9,7’si anestezi, ameliyathaneye ilk girdiklerindeki duygu ve
düşünceleri değerlendirildiğinde öğrencilerin %46,9’u soğuk, %23,0’ı anksiyete olarak bildirdi.
Cerrahi dersi saha uygulamasında öğrencilerin %74,1’i cerrahi girişime katıldığını ve bunların
%21,6’sı cerrahi girişim sırasında uygulama (%2,7’si steril paket açma, %4,4’ü sütur atma)
yaptığını; cerrahi girişime katılanların %33,0’ı kendini cerrahi ekibin bir üyesi olarak
hissettiğini ,%29,2’si cerrahi girişime katılmanın kendilerine deneyim anlamında katkı
sağladığını belirtti.
Sonuç ve Öneriler: Ameliyathane deneyiminin öğrencilere katkı sağladığı ancak yetersiz
olduğu sonucuna varılmış olup,
öğrencilerin daha fazla günü içeren ameliyathane
uygulamasının yapması gerektiği önerilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hemşirelik öğrencisi, ameliyathane, düşünce ve duygu
100
AMELİYATHANE HEMŞİRELERİNİN TEMEL AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ
BİLGİ DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Büşra Demirgan4, Birgül Tekin5
Giriş: Ameliyathane hemşiresi; invaziv girişim nedeniyle potansiyel olarak koruyucu
refleksleri veya kendine bakım yetisi tehlikeye giren hastaların fizyolojik, psikolojik, sosyokültürel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamak üzere hemşirelik sürecini kullanarak bakımı
belirleyen, koordine eden, belirlenmiş protokol ve standartlar doğrultusunda çalışan
profesyonel hemşiredir. Ameliyathane ortamı ise ileri teknolojinin olduğu, sürekli
değişimlerin yaşandığı dinamik bir ortamdır. Bu değişim ve gelişime uyum sağlamak için
çalışanların bilgilerinin belirlenmesi ve eğitimlerinin sağlanması önemlidir.
Amaç: Ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin temel ameliyathane hemşireliği bilgi
düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlandı.
Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel
olarak planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve
üniversite hastanelerinin ameliyathanelerinde çalışan hemşireler oluşturdu. Ankette
hemşirelerin sosyo-demografik özelliklerin yanısıra ameliyathane ve kurumun özellikleri,
sterilizasyon, enfeksiyon, ameliyathanede kullanılan sütür/malzemeler ve ameliyathanede
dikkat edilmesi gereken önemli noktalar ile ilgili 33 sorudan oluşan bir anket e-mail yoluyla
katılımcılara yollandı. Ankette yer alan sorular literatür bilgisi doğrultusunda araştırmacılar
tarafından hazırlandı. 2500 ameliyathane hemşiresine elektronik ortamda anket soruları
gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %88,4’dür.
Bulgular: Çalışmaya 2210 ameliyathane hemşiresi alındı. Çalışmaya en yüksek Eğitim
Araştırma Hastanelerinde katılım oldu (%44.16). Katılımcıların %76,5’i kadın, %74,5’i
üniversite mezunuydu. Ameliyathanelerin %66,3’ünde 15 ve üzerinde ve sertifikalı hemşire
sayısı %50,8’di. Kurumların ameliyathanelerinin %77.60’ında sirküle hemşire uygulamasının
olmadığı belirlendi. Hemşirelerin %40,7’si cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için hastanın
ameliyattan bir gün önce ameliyat bölgesine traşının olması gerektiğini, %13,5’i kortikosteroid
ilaçların yara iyileşmesini etkileyen faktörlerden biri olduğunu, %39,7’si operasyonun tipinin
CAE (Cerrahi Alan Enfeksiyonu) oluşumunda önemli olduğunu belirttiler. %12,3’ü hastaya
pozisyon vermenin scrup hemşirenin görevleri arasında olduğunu, %48,6’sı polisarb’ın
absorbe olmayan sütürlerden olduğunu, %40,1’i fenollerin yüksek düzey dezenfektanlardan
olduğunu bildirdiler.
Sonuç: Ameliyathane hemşirelerinin temel ameliyathane hemşireliği bilgi seviyelerinin
istenilen düzeyde olmadığı saptanmıştır. Bu bölümlerde çalışan hemşirelere oryantasyon
programları, sertifikalar, bilgi güncellemeleri gibi eğitim programlarının düzenlenmesi ve bu
programların sürekliliğinin sağlanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
101
Ameliyathane Hemşirelerinin Temel Ameliyathane Hemşireliği Bilgi Düzeylerinin
Değerlendirilmesi
Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Büşra Demirgan4, Birgül Tekin5
1
Sağlık Bakanlığı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi
Sağlık Bakanlığı İzmir Foça Devlet Hastanesi
3
İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi
4
İzmir Özel Medifema Hastanesi
5
Sağlık Bakanlığı Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi
2
Giriş: Ameliyathane hemşiresi; invaziv girişim nedeniyle potansiyel olarak koruyucu refleksleri veya
kendine bakım yetisi tehlikeye giren hastaların fizyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel ve ruhsal
gereksinimlerini karşılamak üzere hemşirelik sürecini kullanarak bakımı belirleyen, koordine eden,
belirlenmiş protokol ve standartlar doğrultusunda çalışan profesyonel hemşiredir. Ameliyathane
ortamı ise ileri teknolojinin olduğu, sürekli değişimlerin yaşandığı dinamik bir ortamdır. Bu değişim
ve gelişime uyum sağlamak için çalışanların bilgilerinin belirlenmesi ve eğitimlerinin sağlanması
önemlidir.
Amaç: Ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin temel ameliyathane hemşireliği bilgi düzeylerinin
değerlendirilmesi
amaçlandı.
Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel olarak
planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve üniversite
hastanelerinin ameliyathanelerinde çalışan hemşireler oluşturdu. Ankette hemşirelerin sosyodemografik özelliklerin yanısıra ameliyathane ve kurumun özellikleri, sterilizasyon, enfeksiyon,
ameliyathanede kullanılan sütür/malzemeler ve ameliyathanede dikkat edilmesi gereken önemli
noktalar ile ilgili 33 sorudan oluşan bir anket e-mail yoluyla katılımcılara yollandı. Ankette yer alan
sorular literatür bilgisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlandı. 2500 ameliyathane
hemşiresine elektronik ortamda anket soruları gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %88,4’dür.
Bulgular: Çalışmaya 2210 ameliyathane hemşiresi alındı. Çalışmaya en yüksek Eğitim Araştırma
Hastanelerinde katılım oldu (%44.16). Katılımcıların %76,5’i kadın, %74,5’i üniversite mezunuydu.
Ameliyathanelerin %66,3’ünde 15 ve üzerinde ve sertifikalı hemşire sayısı %50,8’di. Kurumların
ameliyathanelerinin %77.60’ında sirküle hemşire uygulamasının olmadığı belirlendi. Hemşirelerin
%40,7’si cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için hastanın ameliyattan bir gün önce ameliyat
bölgesine traşının olması gerektiğini, %13,5’i kortikosteroid ilaçların yara iyileşmesini etkileyen
faktörlerden biri olduğunu, %39,7’si operasyonun tipinin CAE (Cerrahi Alan Enfeksiyonu) oluşumunda
önemli olduğunu belirttiler. %12,3’ü hastaya pozisyon vermenin scrup hemşirenin görevleri arasında
olduğunu, %48,6’sı polisarb’ın absorbe olmayan sütürlerden olduğunu, %40,1’i fenollerin yüksek
düzey
dezenfektanlardan
olduğunu
bildirdiler.
Sonuç: Ameliyathane hemşirelerinin temel ameliyathane hemşireliği bilgi seviyelerinin istenilen
düzeyde olmadığı saptanmıştır. Bu bölümlerde çalışan hemşirelere oryantasyon programları,
sertifikalar, bilgi güncellemeleri gibi eğitim programlarının düzenlenmesi ve bu programların
sürekliliğinin sağlanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Ameliyathane Hemşireliği
102
BAKTERİYEL KONJONKTİVİT ETKENLERİNİN RUTİNDE KULLANILAN
ANTİBİYOTİKLERE İNVİTRO DUYARLILIKLARI
1
2
2
Murat Çakmaklıoğulları , Elçin Kal Çakmaklıoğulları , Nergis Aşgın , Ahmet Başustaoğlu
1
Karabük Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları ABD
2
Karabük Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji ABD
3
Girne Amerikan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
3
GEREÇ YÖNTEM;
Bu çalışma, 2015-2016 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi
Göz Hastalıkları Polikliniği'ne gözde yanma,batma,kızarıklık,akıntı şikayetleri ile başvuran
akut bakteriyel konjonktivit öntanısı almış herhangi bir (topikal/sistemik) antibiyotik kullanımı
olmayan 30 kadın 35 erkek toplam 65 hasta dahil edilerek yapıldı.
Hastaların gözlerindeki mukopürülan akıntılı alandan steril eküvyonlu çubuk ile örnek alınarak
taşıma besiyeri ile mikrobiyoloji laboratuarına gönderildi. Alınan kültür örneği kanlı agar,
EMB agar ve çikolata agara ekimleri yapıldı ve 37ºC de 24-48 saat inkübasyona bırakıldı. Aynı
zamanda alınan örnekten preparat hazırlanarak gram boyama ile bakteri ve lökosit varlığı
yönünden incelendi. Değerlendirme sonucu preparatta lökosit olmayan örnekler değerlendirme
dışı bırakıldı. Toplamda 65 kültür örneği değerlendirmeye alındı.
Üreyen bakterilerin identifikasyonu için BD Phoenix (Becton Dickinson Diagnostics, USA)
otomatize sistem kullanıldı. Bakteriyel konjonktivitli hastaların tedavisinde sıklıkla kullanılan
antibiyotik içerikleri (Netilmicin, Tobramicin, Oflokcacin, Trimetoprim, Trimetoprimsulfametaksazol, Tetrasiklin, Kloramfenicol, Gentamicin, ,Azitromicin, Lomefloksacin,
Moksifloksasin, Ciprofloksacin, Fucidik asit) baz alınarak yapılan çalışmamızda antibiyotik
duyarlılıklarının tespiti için disk difüzyon yöntemi kullanıldı ve sonuçlar CLSI 2016 ya göre
değerlendirildi.
BULGULAR;
Olgulardan alınan 65 konjonktival kültürün 43’ünde(%66) etken bakteri izole edilirken
22’sinde(%34) üreme gözlenmedi.43 üremenin 24’si (%56) stafilokok olup bunlardan 19’u
(%44) koagülaz negatif stafilokok 5’i(%12) ise S. aureus, 12’si(%28) streptokok, ,4’ü(%10)
coryneobacterium, ve 2’si(%6) pseudomonas olarak izole edildi. Bu tespit edilen bakterilere
uygulanan disk difüzyon yöntemi antibiyogram sonuçları CLSI 2016 kriterlerine göre
değerlendirilerek bulunan sonuçlar; Netilmicin 3R(%7), Kloramfenicol 3R(%7), Gentamicin
4R(%9), Moksifloksasin 6R(%14), Oflokcacin 7R(%16), Tobramicin 8 R(%19), Tetrasiklin
103
8R(%19), Trimetoprim 13R(%30), Ciprofloksacin 10R(%23),
Lomefloksacin11R(%25),
Azitromicin12R(%28), Fucidik asit 19 R(%44), Trimetoprim- sulfametaksazol 23 R(%53).
SONUÇ;
Akut bakteriyel konjonktivit etkeni olarak gram pozitif bakteriler onlardan da sıklıkla koagülaz
negatifler karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak konjiktivitlerde etken bakteriyi üretmek zor ve
zaman alıcı olarak görüldüğü için polikliniklerde rutin kültür uygulanmaksızın ampirik tedavi
başlanmaktadır. Yaptığımız çalışmada piyasada bulunan antibiyotikli göz damlalarının
içerikleri invitro olarak disk difüzyon yöntemi kullanılarak direnç ve duyarlılıkları saptanmıştır.
Konjonktivit etkenlerinin sıklığı ve antibiyotiklerin direnç yüzdeleri göz önünde
bulundurularak başlanacak amprik tedavinin tedavi açısından çok daha başarılı sonuçlar
vereceğini düşünmekteyiz.
104
CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ STAJINA ÇIKAN ÖĞRENCİ
HEMŞİRELERİN TEKNOLOJİK EKİPMAN KULLANIMINA İLİŞKİN
GÖRÜŞLERİ VE YAŞADIKLARI GÜÇLÜKLER
Selda KARAVELİ ÇAKIR
Amaç: Gelişen teknoloji, sağlık alanında etkili ve verimli hizmet sunma olanağını
arttırmaktadır. Tüm mesleklerde olduğu gibi hemşirelik mesleğinin eğitim ve uygulama
alanlarında teknoloji kullanımının önemi giderek artmaktadır. Sağlık alanında tanı koymada,
tedavide ve bakımda birçok teknolojik özelliği olan cihazdan yararlanılmaktadır. Topluma
kaliteli bir hizmet sunabilmesi için öğrenci hemşireler yer aldıkları her alanda teknik bilgiye
sahip olmalıdırlar. Bu araştırma, cerrahi hastalıkları hemşireliği stajına çıkan öğrenci
hemşirelerin teknolojik ekipman kullanımına ilişkin görüşlerini ve yaşadıkları güçlükleri
belirlemek amacı ile planlanmıştır.
Yöntem: Araştırmanın örneklemini, bir üniversitede cerrahi hastalıkları hemşireliği stajına
çıkan 15 öğrenci oluşturmuştur. Etik kurul onayı alındıktan sonra öğrencilere araştırmanın
amacı, yapılacak olan görüşmenin ses kayıt cihazıyla kaydedileceği açıklanarak kendilerinden
yazılı izin alınmıştır. Araştırmanın verileri 6 -17 Şubat 2017tarihleri arasında derinlemesine
görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin toplanmasında Sosyo-Demografik Özellikler Soru
Formu ve konuyla ilgili ayrıntılı açıklama ve görüş almayı sağlayacak Yarı Yapılandırılmış
Görüşme Formu kullanılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazıyla kayıt edilmiş ve not tutularak
desteklenmiştir. Ses kayıtları araştırmacılar tarafından tekrar tekrar dinlenmiş ve yazılı hale
getirilmiştir. Araştırmacı öğrencilerin ifadelerinin yansıttığı anlama odaklanmıştır.
Araştırmacılar yaşanılan deneyimlerin arkasındaki anlamı yakalamaya çalışmışlardır. Sosyo
demografik verilerin sayı ve yüzde değerleri hesaplanmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Araştırmaya dahil edilen öğrencileri 19-21 yaş arasında, %80’inin kadın
olduğu belirlenmiştir.
Teknolojik cihazların yabancı dilde olması kullanımını
güçleştirmektedir. Bu araştırma sonucunda öğrencilerin “korku, stres” duydukları saptanmıştır.
Öğrenci hemşireler staj sırasında teknolojik cihazlar ile sıklıkla karşılaşmaktadırlar. Öğrenci
hemşirelerin hastane ortamında teknolojik ekipmanları etkin ve doğru kullanımı sağlık
çalışanları tarafından desteklenmelidir. Hemşirelik mesleğinin tanınmasında ve bilimsel
temellerinin güçlendirilmesinde teknolojinin kullanılması önemlidir. Bu doğrultuda teknolojiye
yönelik olumlu tutumun, hemşirelik eğitimi sırasında yerini alması gerekmektedir.
Anahtar Kelime: Öğrenci hemşire, teknoloji, cerrahi, teknolojiye ilişki
105
HASTANELERDE TEMİZLİK DEZENFEKSİYON VE STERİLİZASYON
UYGULAMALARI ‘İLE İLGİLİ MEVCUT DURUMUN DEĞERLENDİRMESİ
Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Gülnur Mert4, Sema Polatlı5
Giriş:
Amerikan
Ulusal
Standartlar
Enstitüsü
(AmericanNationalStandardsInstitute)dekontaminasyon sürecinde; yıkama işlemi ile ilgili
veriler,ürün tanımlaması, izlenebilirlik, sterilizasyon sürecine ait veriler, cihazlara ait bakım,
arıza ve onarım raporları gibi standartların sorgulanması gerektiğini önermektedir. Hastane
enfeksiyonların sebep olduğu mortalite, morbitide ve maliyet artışının önüne geçmenin
önemli
basamaklarından
biri
etkin
sterilizasyon
sistemi
oluşturmaktır.
Amaç: Bu çalışmada hastanelerin temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon uygulamalarına
yönelik
mevcut
durumun
değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel
olarak yapıldı. Çalışmanın evrenini, özel, devlet ve üniversite hastanelerindeki enfeksiyon,
ameliyathane ve sterilizasyon ünitelerinde çalışan sağlık profesyonelleri oluşturdu.Literatür
bilğisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanan toplam 23 sorudan oluşan bir soru
formu kullanıldı. Formda katılımcıların sosyo-demografik özelliklerin yanısıra, kurumların
özellikleri ve temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon uygulamalarına yönelik sorular yer
almaktaydı. Anket formu elektronik ortamda e-mail yoluyla toplam 1500 kişiye ulaştı.
Anketlerin geri dönüş oranı %79 (n=1185)’dür. Verilerin analizi yüzdelik, sayı ve ortalama
olarak
değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 1185 sağlık çalışanı katıldı. En az katılım %14.8 özel
hastanelerden oldu. Katılımcıların %41,2’si merkezi sterilizasyon ünitesi hemşiresi, %24.7’si
meslek lisesi mezunu, %35,2’si 1000’den fazla yataklı bir kurumda çalışmaktaydı. %47.3’ü
kurumlarındaki ameliyathane sayısının 13 ve üzerinde olduğunu, %89.1’u kurumda
enfeksiyon kontrol komitesinin bulunduğunu, %89’u komitenin etkin çalışmadığını
düşündüklerini belirtti.%20’si solunum devrelerinin, %32.9’u laringoskop bleyitlerinin
dezenfeksiyonun da yüksek düzey dezenfektanların kullanılabileceğini, %65.1’i anestezi
işlemlerinde kullanılan malzemelerin temizliğinin temizlik personeli tarafından,%37,9’u acil
serviste kullanılan cerrahi aletlerin temizliğini acil servis personeli tarafından yapıldığını
bildirdi. %99,6’u ameliyathanelerinin düzenli bir temizlik planının olduğunu,%84.8’u vaka
aralarında temizlik yapılmadığını, %58.8’i temizlik yapılmama nedeninin cerrahi ekibin karşı
çıkması
olduğunu
belirtti.
Sonuç: Sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonların ve sebep olduğu mortalite, morbidite ve
maliyet artışlarının önlenmesinde etkin,güvenilir temizlik, dezenfeksiyon, sterilizasyon
politikaları üretilmesi gerekir.
106
HEMŞİRELERDE KAN KÜLTÜRÜ ALIMINDA FARKINDALIĞIN VE BİLGİ
DÜZEYİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Okan Dereli1, Sinem Adlin1, Seçil Doğan1, Ayşe Seyer2, Muhdedir Caner3, Ahmet
Başustaoğlu2
Sepsis immün sistemin ortadan kaldırabileceği kapasitesinin üzerindeki mikroorganizma
varlığı ile ortaya çıkan bir tablodur. Hızlı tanı için en duyarlı, güvenilir yöntem kan kültürüdür.
Sepsis düşünülen hastalarda doğru cilt antisepsisi, doğru zamanlama, doğru şişe çeşidi ve
sayısı, transportu, zamanında sisteme yüklenmesi gibi doğru uygulama önerilerine
uyulduğunda gittikçe artan oranlarda sepsisin gerçek etkenini ortaya koyabilmektedir. Kültür
yöntemleri çok hassas olduğu için ciltteki kommensal mikroorganizmaların enfeksiyon etkeni
olarak değerlendirilmesini önleyebilmek için işlemler preanalitik süreçten itibaren dikkatle
kontrol edilmelidir.Sepsis tedavisinin başlanmasındaki her bir saatlik gecikmenin mortalite
oranını 7,8 kat artırmaktadır.
Bu çalışmanın amacı: Hemşirelik hizmetleri içerisinde yer alan kan kültürünün özellikle
preanalitik sürecinde yer alan uygulamalar hakkındaki hemşirelerin farkındalığını ve bu
uygulamaların önemini ortaya koymaktır.
Gereç ve Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel
olarak planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve
üniversite hastanelerindeki hemşireler oluşturdu. Çalışmada kurumların özellikleri ve kan
kültürü uygulamalarına yönelik 26 sorudan oluşan bir anket http://www.onlineanket.gen.tr üzerinden e-mail yoluyla katılımcılara yollandı. Ankette yer alan sorular literatür
bilgisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlandı. 1300 kişiye elektronik ortamda
anket soruları gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %77,30’dur.
Bulgular: Anketi tüm Türkiye’den homojen bir dağılımla toplam 1005 hemşire katılmıştır.
Çalıştıkları hastaneleri %72’si 200’den fazla yatağa sahiptir ve %57’sinin bir kan kültürü
alım protokolü yoktur. Bunların sadece %5,57 sinde enfeksiyon konsültasyonu istendiği,
%29,55 inde hiçbir zaman istenmediği saptanmıştır. Alınan kan kültürlerinin %97,61 gibi
yüksek bir oranla hemşireler tarafından alındığı belirtilmiştir. Hemşirelerin %28,56’sı
hastanelerindeki kontaminasyon oranını bilmediklerini belirtmişlerdir. %86,97 kişi bu konuda
eğitim veriliyor derken %85,48 kişi eğitimlerin hemşireler tarafından verildiğini %63,78’i bu
eğitimlerin kontaminasyon oranını etkilemediğini belirtmiştir. Katılımcıların%67,96’si hiç bir
bilimsel yayını takip etmediğini belirtmişlerdir.
Sonuç: Ankete verilen cevaplar bütün olarak değerlendirildiğinde kan kültürü
alımında standartlara uyulmadan uygulama yapıldığı ve hemşirelerde bu konuda bilgi ve
farkındalık yetersizliği olduğu saptanmıştır.
107
KESİCİ DELİCİ ALET YARALANMALARINA İLİŞKİN İZLEM
PROSEDÜRLERİNİN RETROSPEKTİF İNCELENMESİ
1
2
Yrd. Doç. Dr. Gülay OYUR ÇELİK
Uzm. Hem. Meltem ÖZTÜRK
1
İzmir Katip Çelebi Üni. Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği AD
T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İzmir İl Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterliği Foça İlçe Devlet Hastanesi
2
Amaç: Hastaneler enfeksiyon etkenleri bakımından zengin bir ortam olup sağlık personeli bu enfeksiyon
etkenleriyle sıklıkla temas etmekte ve bu temas sağlık çalışanlarında ciddi enfeksiyonlara yol açmaktadır.
Sağlık çalışanını bu enfeksiyon etkenleriyle karşı karşıya bırakan en önemli risk faktörü Kesici/Delici
Alet Yaralanmaları (KDAY)’dır. İş güvenliği yasasının ardından KDAY ile ilgili birçok önlem alınmış
ve uygulamalara geçilmiştir. Bu bağlamda araştırma sağlık çalışanlarının maruz kaldığı KDAY’nda
uygulanan mevcut izlem (takip) prosedürlerini ve aksayan yönlerini belirlemek, çözüm önerileri
oluşturmak amacı ile retrospektif, tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışma olarak planlandı.
Gereç ve Yöntem: Veriler etik izin alındıktan sonra, İzmir ili Kuzey Kamu Hastaneleri
Birliği’ne bağlı araştırmanın yapılmasına izin veren üç hastaneden toplandı. Retrospektif
inceleme Ocak 2013- Mayıs 2016 tarihleri arasını kapsadı. Araştırmacılar tarafından hazırlanan
13 sorundan oluşan hastaneye ait bilgilerin ve 21 sorudan oluşan yaralanmalar sonrasında
yapılan uygulamalara ilişkin verilerin yer aldığı iki bölümlü KDAY Formu kullanıldı.
Yaralanmaya maruz kalan 69 hastane çalışanının evrakları örneklemi oluşturdu. Verilerin
analizinde frekans ve ortalama, uygulamalar arasındaki farklılığı belirlemek amacı ile Pearson
Ki-kare analizi kullanıldı.
Bulgular ve Sonuç : Araştırmada KDAY’na en çok maruz kalan sağlık çalışanlarının
hemşireler olduğu belirlendi. KDAY’nda olayın gerçekleşme tarihine ve sonrası izleminde
aşılanma yapıldığı α=0,05 düzeyinde anlamlı bulundu. Sağlık çalışanın KDAY’sı olayının
gerçekleşme tarihi ile yasal süreç arasında izlemin etkili olması dikkat çekici idi (p=0,0001).
Özellikle enfeksiyon kontrol komitesi tarafından durumun takip edilmesi olumlu bir tutum
olarak görüldü(p=0,0001). Yasal süreçteki takibin ilk aylarda prosedür gereği uygun şekilde
yapılmakta olduğu fakat 6. aydan sonra ise takiplerin bırakıldığı dikkat çekti. Araştırma
sonuçları değerlendirildiğinde yaralanmanın gerçekleşmesinin ardından gerekli yasal sürecin
başlaması prosedürlere uygun olarak yapılmakta fakat daha sonraki izlemler göz ardı
edilmektedir. Bu durum kurumun dikkatinden kaçmasına bağlı olarak gelişebildiği gibi
yaralanan sağlık çalışanlarının kurum değiştirmesi gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığını
düşündürmektedir. Sonuç olarak yaralanan sağlık çalışanlarının kurumlardan ayrılması
neticesinde gidecekleri kurumlarda bilişim sistemi üzerinden bağlantı kurularak hem
sağlıklarına hem de yasal sürecin takibine ilişkin programların geliştirilmesi yada mevcut
hastane bilişim süreci üzerinden gerekli takiplerin yapılabilmesi için kurumlar arası işbirliği
önerilir.
Kaynaklar:
1. Aksu, S., Dede, B., Karaca, R., Karagöz, G., Çomoğlu, Ş., Dandin, Z., Seymen M.., Çobanoğlu R.;
Tuğaslantepe, Z., Kadanalı, A., Toksöz, N, Güner, S., (2014) “Sağlık Çalışanlarında Kesici/Delici Alet
Yaralanmaları ve Farkındalıklarının Değerlendirilmesi”; 2. DAS Kongresi, Antalya,
2. Beşer A., (2012) “Sağlık Çalışanlarının Sağlık Riskleri ve Yönetimi”; Dokuz Eylül Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi, 5 (1)
3. Dişbudak Z., (2013), “Hemşirelerin Kesici/Delici Alet Yaralanması ile Karşılaşma Durumları ve
Karşılaşma Sonrası İzledikleri Yöntemler”, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep
108
AMELİYAT ÖNCESİ CİLT TEMİZLİĞİ VE CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONLARI
Gülay OYUR ÇELİK Sinem ESKİDEMİR Sümeyye ZEHİR
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği AD
Amerikan Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezine (CDC; Centers for Disease Control and
Prevention) göre Cerrahi Alan Eenfeksiyonları(CAE); cerrahi girişimi takiben 30 veya 90 gün
içinde gelişebilen (cerrahi girişim günü birinci gün olarak alınır), ameliyat bölgesinde gözlenen
enfeksiyonlar olarak tanımlamıştır(1,2). Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 2009 yılında
yapılan bir prevalans çalışmasında cerrahi alan enfeksiyonlarının en yaygın sağlık hizmetleriyle
ilişkili enfeksiyon olduğu ve %31’ini oluşturduğu belirtilmiştir. Ulusal Sağlık Güvenlik Ağı
(NHSN; National Health Safety Network) 2006-2008 verilerine göre izlenen 849.659 cerrahi
girişimin 16.147’sinde CAE saptanmış olup genel CAE oranı %1.9, CAE ilişkili mortalite oranı
ise %3 bulunmuştur (bu ölümlerin %75’i doğrudan CAE ile ilgili)(2). Ülkemizde de, “Ulusal
Hastane Enfeksiyonları Sürveyans Ağı (UHESA)” 2014 verilerine göre izlenen 509.851 cerrahi
girişimin 4.257’sinde CAE saptanmış olup bu verilere göre genel olarak CAE oranı yaklaşık
olarak %1 bulunmuştur. CAE maliyeti üzerine yapılan bir sistematik incelemede çeşitli
ülkelerin 2004-2008 verilerine göre, enfekte olan bir hastanın bakım maliyetinin enfekte
olmayanlara oranla %115 artış gösterdiği vurgulanmıştır. (2) Bu makalede CAE’nın
önlenmesinde etkin yöntemlerden biri olan ameliyat öncesi cilt temizliğine ilişkin uygulamalar
incelenmiştir. Hastanın kendi cilt florası CAE için en önemli kaynaktır ve mikroorganizmalar
iyi hazırlanmamış ciltten yaraya kolaylıkla bulaşabilmektedir. Uygun şekilde yapılmayan
preoperatif cerrahi alan tıraşı sırasında oluşan mikroskobik kesilerde bakteri kolonizasyonu
meydana gelmekte ve tıraş zamanı ile operasyon zamanı arası uzadıkça CAE riski artmaktadır.
(3) Tüy temizliği jiletle, tıraş makinesiyle veya tüy dökücü kremle (depilasyon kremi)
yapılabilmektedir(3,4). Ameliyat öncesi cilt hazırlığında hastanın cilt bütünlüğünün korunması
çok önemlidir(2). Bu nedenle, cerrahi alanın tıraşı yapılacaksa ameliyattan hemen önce
yapılmalı ve jilet veya bistüri yerine, makas, elektrikli tıraş makinesi veya kıl dökücü kremler
kullanılmalıdır. Yapılan çalışmalarda operasyondan hemen önce yapılan tıraşlarda CAE %1-2
iken, bir gece önce yapılanlarda CAE %3-5’e çıkmaktadır. Operasyondan 24 saat önce tıraş
yapılanlarda ise CAE oranı 7 kat artmaktadır. Yapılan bir çalışmada 24 saatten önce yapılan
tıraşın CAE oranını %20 arttırdığı belirlenmiştir.(3) Bu bağlamda; Hemingway ve
arkadaşlarının (2007) CAE azaltmak amacıyla ameliyat öncesi; a. Ameliyat öncesi tüy
temizleme gerekmiyorsa tüylern temizlenmesini (Sınıf A), b. Ameliyat öncesi tüy temizleme
109
gerekiyorsa epilasyon kremi veya tıraş makinesi tercih edilmesini(Sınıf A), c. Krem
kullanmadan önce alerji testi yapılmasını, cilt reaksiyonu yoksa krem kullanılmasını (Sınıf B),
d. Kreme karşı cilt reaksiyonu geliştiyse tıraş makinesinin tercih edilmesini (Sınıf A), e. Tıraş
makinesinin ameliyat günü uygulanmasını (Sınıf B) önermektedirler. Bu ve benzer uygulamalar
yapılırken önüne alınmalı fakat kurumlar kendi prosedürlerini koşullarına en uygun şekilde
belirlemelidirler.
Kaynakça
1. World Health Organization 2016 Global Guidelines for the Prevention of Surgical Site
Infection a. WHO 2016Global Guıdelınes For The Preventıon Of Surgıcal Sıte Infectıon: A
New Step To Improve Patıents’ Safety Before, Durıng And After Surgery
2. Candan Dönmez Y., 2016, Türkiye Klinikleri J Surg Nurs-Special Topics, Ameliyat Öncesi
Cilt Hazırlığı
3. Uzunköy Ali, Turkish Journal of Trauma & Emergency Surgery, 2005, Cerrahi alan
enfeksiyonları: risk faktörleri ve önleme yöntemleri
4. Aygin D, Marul F., 2016, Cerrahi Alan Enfeksiyonu Tanımlarında Yenilikler ve Ameliyat
Öncesi Tüy Temizliğinde Güncel Uygulamalar, Online Türk Sağlık Bilimleri Dergisi 2016, Cilt
1, Sayı 3, 28-36
110
İNTRAAORTİK BALON POMPASI VE HEMŞİRELİK BAKIMI
TUĞBA YILMAZ,BİRGÜL ARSLAN
Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Kalp ve Damar Cerrahisi Yoğun Bakım
Ünitesi,Karabük
AMAÇ
Kalp damar cerrahisi sonrası,medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda düşük kalp debisini
desteklemek amacıyla en sık kullanılan mekanik dolaşım desteği intraaortik balon
pompasıdır(İ).Kalp ve damar cerrahisi yoğun bakım ünitelerinde İABP tedavisi uygulanan
hastaların takip ve bakımı büyük önem taşımaktadır.Bu çalışmanın amacı İABP uygulanmış
hastalarda hemşirelik bakım ve takibinin incelenmesidir.
YÖNTEM
Çalışmamızda KEAH kalp ve damar cerrahisi yoğun bakımında Ocak 2016-Ocak 2017 tarihleri
arasında İABP takılı 2 hastada hemşirelik bakım deneyimlerimiz retrospektif incelenip
aktarılmıştır.
SONUÇ
İABP uygulanmış hastalarda iyi bir hemşirelik bakımı tedavinin etkinliğini olumlu yönde
etkilemektedir.İABP takılı hastada hemşirelik bakımı için tedavi öncesi ve sürecinde
hemşirenin İABP çalışma prensiplerini,fizyolojik etkilerini,endikasyon ve komplikasyonlarını
bilmesi ve önlemeye yönelik girişimlerini uygulayabilmesi gerekmektedir.
111
POSTER BİLDİRİLER
112
P1 HASTANEMİZDE YATAN HASTALARDAN İZOLE EDİLEN YARA
ENFEKSİYON ETKENLERİ VE ANTİBİYOTİK DİRENÇ PROFİLİ
NERGİS AŞGIN(1), ELÇİN KAL ÇAKMAKLIOĞULLARI(1)
AMAÇ: Bu çalışmada 1 Ocak-31 Aralık 2016 tarihleri arasında hastanemiz yoğun bakım
ve servislerinde yatan hastaların yara kültürlerinden izole edilen mikroorganizmaların
dağılımı ve hastanemizdeki antibiyotik direnç durumunun belirlenmesi amaçlanmıştır.
YÖNTEM: Hastanemizde yatan hastalardan gönderilen yara kültürleri kanlı agar , çikolata
agar ve EMB agara ekilerek etüvde 24-48 saat inkübe edilmiştir. Üreyen bakterilerin
identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılığı BD-Phoenix 100(USA) tam otomatize sistem
kullanılarak tespit edilmiştir. İzolatlardan İmipenem, Meropenem ve Kolistine dirençli
bulunanlar
E
test
(Biomeriux)
ile
konfirme
edilmiştir.
Tüm
antibiyogram sonuçları EUCAST standartlarına göre değerlendirilmiştir.
BULGULAR: 2016 yılı içinde izole edilen toplam 161 suşun 70'i kadın 161' i erkek
hastalardan izole edilmiştir. Ortalama yaş: 68 (Median değer).( Min.18- Max. 95). Hastaların
20 si yoğun bakım(%12), 141'i (%78)servis hastasıdır. En sık genel cerrahi(%34.7), palyatif
bakım(%28.3) ortopedi(%12.7) ve enfeksiyon (%8.5) servislerinden izole edilmiştir. İzole
edilen bakterilerin 50'si(%31) gram pozitif, 111 i(%69) gram negatiftir. Gram negatif
bakterilerin 50 si E.coli (%45), 27 sı A. baumanni (%24) , 17 si Pseudomonas spp. ( %15),
8 i Klebsiella spp (%7), 5 Enterobacter spp ve 4) diğer türlerdir(%3). Gram pozitif bakterilerin
22 si S. aureus(% 44), 15 'i Corynebacterium spp.(%30), 12'si Enterococcus spp. (%24) ikisi
Streptococcus . spp(%4) idi. ESBL pozitifliği E.coli, Klebsiella ve Enterobacter spp için
sırasıyla %84, %75, %40 olarak tespit edilmiştir. Karbapenem direnci A. baumanni de %85,
Pseudomonas spp de %6 dır. E.coli, Klebsiella ve Enterobacter türlerinde karbapenem
direnci görülmedi. İki A. baumanni izolatı Kolistin dirençli bulundu (%8). E.coli, Klebsiella
ve Enterobacter türlerinde kolistin direnci saptanmadı. Stafilokok izolatlarının 3 tanesi
Metisiline dirençli idi(%14). Enterokok türlerinde Vankomisin direnci saptanmadı. İki
suşta ampisilin ve ikisinde de yüksek düzey gentamisin direnci tespit edildi.(%16).
Corynebacterium
izolatları, Klindamisine %86 Gentamisine %79, Siprofloksasine
%64 oranında dirençli bulundu. Vankomisin ve linezolide direnç gözlenmedi.
SONUÇ:
Hastanemizde gram negatif bakterilerde antibiyotik direnç oranlarının yüksek olduğu ve yeni
dirençli suşların ortaya çıktığı gözlenmektedir. ESBL pozitifliği oldukça yüksek
bulunmuştur.(%40-84) Bu da karbapenemlerin daha fazla kullanımına neden olacaktır.
Acinetobacterlerde yüksek oranda karbapenem direncinden sonra kolistin direncinin ortaya
çıkması ve Pseudomonaslarda da karbapenem direncinin görülmesi endişe verici olup, bu
direncin diğer türler arasında yayılma riski söz konusudur. Bu nedenle mikroorganizmaların
antibiyotik direnç profillerinin belirlenmesi
ve buna uygun antibiyotik kullanım
politikalarının oluşturulması enfeksiyon kontrolü açısından önemlidir. Her hastane kendi
direnç profilini tespit etmeli ve ona göre tedavi protokolleri geliştirmelidir.
113
P2 YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDE TEDAVİ EDİLEN MEKANİK VENTİLATÖR
DESTEĞİNDEKİ HASTALARDA AĞIZ BAKIMININ ÖNEMİ
Öksüzoğlu Ayşe, Dirimeşe Elif,
Yoğun bakım üniteleri, hasta bakımının en yoğun şekilde uygulandığı, hastalar için maliyeti
yüksek, teknoloji ile iç içe olan, birden fazla organı ilgilendiren hayati hastalıkların tedavi
edildiği, multidisipliner, kritik bakım üniteleridir. Yirmi dört saat hizmet veren, temel ve ileri
yaşam desteğinin sağlandığı tanı ve tedavi üniteleri olan yoğun bakımda hizmet alan hastalar,
tamamen yatağa bağımlı veya günlük yaşam aktivitelerini karşılayamayan, sürekli bakımına
ihtiyaç duyan, oksijen tedavisi, sıklıkla mekanik ventilasyon tedavisi alan hastalardır.Mekanik
ventilasyon, soluması olmayan veya soluması yetersiz olan hastaların solumalarının
desteklenmesi veya sağlanmasıdır. Mekanik ventilatörler ise; soluma (inspirasyon ve
ekspirasyon) işlemini tarafımızdan ayarlanan parametrelere göre otomatik olarak yaptıran
elektronik, mekanik veya pnömatik kontrollü aygıtlardır.Yoğun bakımda tedavi edilen
hastalarda ağız sağlığı önemli derecede etkilenmektedir. Bir çok farklı etken nedeniyle dental
plak yoğunlaşır ve oral flora etkilenir. Burada gelişen mikroorganizmalar kolonize olarak
akciğere yerleşebilmekte ve son bulgular sayesinde de ağzın respiratör patojenler ile
kolonizasyonunun ventlatörle ilikili pnömoniye neden olmaktadır.. Ağız bakımı ventilatörle
ilişkili pnömoni için önemli bir önleyici etki içerir ve hastada rahatlama sağlar. Ağız bakım,
hastaları rahat ettirmek, komplikasyonları önlemek ve hastaların yaşamlarını en yüksek
derecede sürdürmelerini sağlamak için gerekli girişimleridir. Bireysel farklılıklara göre önceliği
ve sıklığı değişmektedir. Hemşirelerin özellikle ağız yoluyla beslenemeyen, sıvı kısıtlaması
olan, nazogastrik sonda uygulanan, ağızdan solunum yapan, oksijen tedavisi alan, ağız ve çene
ameliyatı geçiren, radyasyon tedavisi, kemoterapi uygulanan, terminal dönemde, komada ve
mekanik ventilatöre bağlı hastalarda ağız mukozasının bütünlüğünü sürdürmeye yönelik yeterli
ağız bakımını sağlaması gerekir .Hastalara yeterli ağız bakımı yapılarak ağız problemleri ve
olası komplıkasyonları engellemek açısından gereklidir Mekanik ventilatöre bağlı bireylerde
ağız mukoza bütünlüğünün sürdürülmesi önemlidir. Çünkü bu hastalarda tedavi için kullanılan
ilaçlar, endotrakeal tüp nedeniyle ağzın sürekli olarak açık kalması, ağız yoluyla sıvı ve besin
alınmaması, endotrakeal tüpün varlığı ve tespit için kullanılan flasterler, ağız ve çevresindeki
doku bütünlüğünün bozulmasına ve periodontal hastalıklar, ağız kokusu, ağız kuruluğu, dudak
çatlakları, stomatitis gibi çeşitli ağız sorunlarının gelişmesine yol açmaktadır Bu hastalar
ağızdan beslenemedikleri için yara iyilesmelerinin gecikmemesi enfeksiyona karıı
bağışıklılıklarının azalmaması ve enfeksiyona yatkınlıklarının artmaması için enteral veya
parenteral beslenmeleri gerekmektedir. Mekanik ventilatör desteğindeki hastalar
organizmaların kolonizasyonu açısından daha çok risk altındadır. endotrakeal tüp nedeniyle,
solunum yollarına bakterilerin girişi kolaylaşmakta, öksürme refleksinin ve mukosiliar
aktivitenin bozulması sekresyon artışına neden olmaktadır. Bu durumda ağız mukozasında
normal florayı oluşturan gram (+) bakterilerin yerini gram (-) bakteriler alarak ağız florasında
değişikliklere ve dişlerde plak oluşumuna neden olmaktadır.Yukarıda ifade edilen
değişikliklerle beraber özellikle ağız florasındaki değişiklik mekanik ventilatöre bağlı
hastalarda ventilatörle ilişkili pnömoni (VİP) gelişme riskini de artırmaktadır. Literatürde,
mekanik ventilatördeki hastaların %22.8’inde VİP görüldüğü ve mortalite oranının %24-%50
arasında olduğu belirtilmektedir. VİP gelişmesi mekanik ventilasyon süresini ortalama 10 gün,
yoğun bakımda kalış süresini ise 6.5 gün uzatmaktadır Yine VİP nedeniyle her vakada maliyetin
yaklaşık 30.000-40.000 $ arttığı belirtilmektedir Entübe hastalar organizmaların kolonizasyonu
açısından daha çok risk altındadır. genellikle tüp ve tüpün sabitleme aracının yeri ağız bogluğnu
tam olarak görmeyi engeller. bu durum etkin ağız bakımı yapmayı kısıtlamaktadır.Temel ağız
bakımı amaçlarının ilk bileşimi oral mukozayı korumak, yumuşak dokuda enfeksiyon
gelişimini önlemek , oral ağrı ve kanama gibi semptomları hafifletmek ve azaltmaktır. Ağız
114
bakımı verilirken diş fırçası, süngerli çubuk, sakşınlı diş fırçası, sakşınlı süngerli çubuk
kullanılmaktadır. Literatürde mekanik ventilatöre bağlı hastaların ağız mukozasının
bütünlüğünün korunması ve devamlılığının sağlanması için ağız bakımı sıklığı ile ilgili farklı
bilgiler yer almaktadır .Bazı çalışmalar mekanik ventilatöre bağlı hastalara 2-4 saatte bir veya
hastanın ihtiyacı oldukça ağız bakımının verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bazı çalışmalar
ise ağız bakımının 4-8 saatte bir veya 12 saatte bir verilmesi gerektiğini göstermektedir. Yoğun
bakım ünitelerinde tedavi gören hastaların ağız bakım kalitesi yükseltilmelidir. bunun içinde;
eğitim programlarında yeterli ağız bakım uygulamalarına yer verilmesi, karşılaşılan güçlüklerle
hemşirelerin baş etmelerinin kolaylaştırılması ve ağız bakım sağlığını hastane yöneticilerinin
desteklemesi çok önemlidir.Bunlar eğitim desteği,yeterli süre ve personel sağlanması gibi
olanaklardır.Yine yapılan literatür araştırmalarında; Hemşirelere sağlanan eğitim, yeterli
donanım,süre ve personel desteği ile ünitelerde ağız bakımlarına öncelik verildiğini ve ağız
bakım kalitelerinin yükseldiğini belirtmektedir.
115
P3 CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONU VE ANTİBİYOTİK PROFİLAKSİSİ
Sevim ÇELİK1, Hatice AKKAYAOĞLU2, Nurten TAŞDEMİR1, Elif DİRİMEŞE1
1
Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak
2
Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak
Cerrahi alan enfeksiyonları, cerrahi hastalar arasında en sık görülen sağlık hizmeti ile ilişkili
enfeksiyonlardandır. Bu enfeksiyonlar; morbidite ve mortalitede artışa, hastanede yatış
sürelerinin uzamasına, antibiyotik kullanımının artmasına neden olmakta, hastalara ve sağlık
kurumlarına tedavi ve bakım için ek mali yükler getirmektedir. Ciddi morbidite ve mortalite
nedeni olan cerrahi alan enfeksiyonlarının oluşumunda ana etkenler; gram pozitif
mikroorganizmalar ile hastanın endojen florasıdır. Ameliyat öncesi risk faktörleri arasında ise
uygun olmayan asepsi, profilaksi ve cerrahi teknik gibi faktörler bulunmaktadır.
Antimikrobiyal profilaksi, cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek üzere yapılan başarılı
uygulamalardan biridir. Pek çok rehber ve kaynak kitaplarda antimikrobiyal profilaksi ile ilgili
öneriler bulunmaktadır. Buna karşın pratikte yanlış uygulamalara hâlen rastlanmaktadır.
Gereksiz antibiyotik kullanımının, hastalarda antimikrobiyal direnç gelişimine önemli katkıda
bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, cerrahi profilaksi ile ilgili temel bilgi ve
uygulamaların bilinmesi sağlık çalışanları için kritik öneme sahiptir.
Bu literatür incelemede, cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için yapılan antibiyotik
profilaksisi; doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz, doğru zaman ve doğru uygulama yolu başlıkları
altında incelenerek sağlık personellerine temel oluşturması amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: cerrahi alan enfeksiyonu,antibiyotik profilaksisi, profilaksi, ameliyat
öncesi hazırlık
116
P4
KANITA DAYALI HEMŞİRELİK UYGULAMALARININ VENTİLATÖR İLİŞKİLİ
PNÖMONİ GELİŞME SIKLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Sevim Çelik1, Özge Engin2, Elif Dirimeşe1, Nurten Taşdemir1
1
Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak
2
Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak
GİRİŞ-AMAÇ: Yoğun bakım ünitelerindemekanik ventilasyon desteği alan hastaların
birçoğu ventilatör ilişkili pnömoni (VİP) gelişme sıklığı açısından risk altındadır. Bu nedenle;
çalışmada mekanik ventilasyon desteği alan hastaların ventilasyon süresince VİP’in
önlenmesinde kanıta dayalı hemşirelik uygulamalarının etkilerinin açıklanması amaçlanmıştır.
GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada;Pubmed, EBSCOhost, Ulakbim ve Google Akademik arama
motorunda “mekanik ventilatör”, “ventilatör ilişkili pnömoni”, “pnömoni önleme stratejileri”
ve kanıta dayalı hemşirelik” kelimeleri kullanılarak, 2010-2016 yılları arasında yayınlanmış
Türkçe ve İngilizce dilindeki toplam 45 makale taranmıştır. Bunların toplam 20’i
kullanılmıştır.
BULGULAR: Literatür incelendiğinde, doğru uygulanan hemşirelik uygulamalarının VİP
gelişme sıklığını azaltma yönünde etkilediği belirlenmiştir. Önlenebilir risk faktörlerine
yönelik basit ve uygulanması kolay VİP bundle/ demetinde yer alan uygulamaların
gerçekleştirilmesi ile hastaların yoğun bakımda kalış süresinin kısalmasına, sağlık hizmetine
harcanan maliyetlerin azalmasına ve hasta/aile memnuniyetinin artmasına katkı sağlayacağı
saptanmıştır.
SONUÇ: Elde edilen bulgular, yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilasyon desteği alan
hastalarda kanıta dayalı hemşirelik uygulamalarının gerçekleştirilmesinin sağlık çalışanı,
hasta, hasta, hasta ailesi ve sağlık kurumu açısından son derece önemli olduğunu göstermiştir.
117
P5 CERRAHİDE ETİK BİR SORUN: AYDINLATILMIŞ ONAM VE HEMŞİRENİN
ETİK SORUMLULUĞU
Berna KÖKTÜRK DALCALI, Hatice KAYA
Etik, felsefenin insanlar arası ilişkilerini ve sorunlarını konu edinen dalıdır ve neyin olması
gerektiği, doğru ve yanlış arasındaki farkı ayırt etme, iyi ve kötüyü değerlendirme, etik
tercihler yapma, ödev ve yükümlülükler oluşturma ile ilgilenir (Cherie ve ark. 2005; Acaroğlu
2003).
Bilim ve teknolojideki ilerlemelerin birtakım değer sorunlarının ortaya çıkmasına neden
olması, sağlık alanında etiğin önemini arttırmakta, bilimsel bilgi içeriği gittikçe zenginleşen
hemşirelik, çalıştığı alanlara özgü mesleki ve etik problemleri çözümlemek durumunda
kalmaktadır (Karaöz 2000;Aslan ve ark. 2003). Cerrahi birimlerdeçalışan hemşireler, diğer
hemşirelerle benzer nitelikteki etik konularla karşılaşmaktadır fakat birçok invaziv işlem
geçirecek olan hastanın bakımını üstlendikleri için, özerklik ilkesi konusunda birtakım
sorunların yaşandığı gözlenmektedir (Karaöz 2000).Özerklik ilkesi, uygulamada bireyin
kurum, hekim vb. seçimlerini yapmakla ve ‘aydınlatılmış onam’ süreci ile başlar (Tosun
2005). Aydınlatılmış onam; bireyin kendi bedenine yapılacak olan her türlü tıbbi uygulamayı
bilme ve belirleme hakkına sahip olduğu görüşünü temel alan ve hastalık anında da kişilik
haklarını koruyabilmek için bu konuda düzenlenmiş yasalarla güvence altına alınmış olan,
başlarda bir öğretiden ibaret iken tarihi gelişimiyle birlikte uyulması zorunlu hale gelen bir
kavramı ifade etmektedir (Tümer ve ark. 2011).
Aydınlatılmış onamda hemşirenin etik sorumluluğu, hastaların cerrahi tedavi konusunda
bilgilendirildiktensonra ve anlamış olarak onayladıklarınıbelirlemektir. Cerrahi girişimöncesi
hastanın duygu, düşünce ve sorularınıdile getirebilmesimesi, bilgi eksikliği ve yanlışanlama
durumunda konunun açıklığa kavuşması için hemşirenin cerrah ile iletişime girmesi gerekir
(Karaöz 2000).
Ertem ve ark. (2013) kardiyak cerrahi uygulanan bireylerle yaptıkları bir çalışmada hastaların
% 27.2’si aydınlatılmış onamın hemşire tarafından sözlü olarak alındığını %76.1’i yazılı
olarak alındığını belirtmiştir. Özlü ve ark. (2015) tarafından yapılan çalışmada ise hastaların
%59.7’si
cerrahi
aydınlatılmış
onam
hakkında
açıklamanın
hemşire
tarafından
yapıldığını,%55.5’i cerrahi aydınlatışmış onamın hemşire tarafından imzalatıldığını
belirtmişlerdir.
Oysa ki cerrahi aydınlatılmış onamın yalnızca hemşire tarafından sözlü ya da yazılı olarak
bildirilmesi etik açından uygun değildir ( Ertem ve ark. 2013)
Anahtar Kelimeler: Etik, cerrahi, aydınlatılmış onam.
118
P6 CERRAHİ HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON: SİSTEMATİK
DERLEME
Nevin Onan, Rıdvan Top, Cemalettin Yılmaz
Amaç: Cerrahi girişimler hastalarda psikolojik sorunlar oluşturma potansiyeli yüksektir. Bu
çalışmada cerrahi girişim yapılan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeylerinin tespiti için
yapılan çalışmaların sistemik olarak incelenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: 2006 ile 2016 yılları arasında Türkiye’de yapılmış cerrahi hastalarında
anksiyete ve depresyonu inceleyen 15 çalışma araştırmamızın örneklemini oluşturmuştur.
Google akademik ve ulakbim veri tabanından ‘cerrahi anksiyete’ ve ‘cerrahi depresyon’ anahtar
kelimeler kullanılarak 25 çalışmaya ulaşıldı. 4 makale yıl kriterine uymadığı için, 1 makale
Türkiye dışında yapıldığı için, 2 tanesi derleme makale olduğu için, 3 makalede araştırma
konusuna uygun olmadığı için çalışma kapsamına alınmamıştır.
Bulgular: İncelene 15 makalenin 7’sinde anksiyete ve 7’sinde depresyon düzeylerinin orta
düzeyin üstünde olduğu belirlenmiştir. İncelenen çalışmalarda örneklem grubu olarak en
yüksek oranda (n=7) karışık cerrahi alanlardan oluşmuştur. 3 çalışmada nörolojik cerrahi
kliniğinde yapıldığı belirlenmiştir.
Anksiyeteyi etkileyen farktörler açısından yapılan
çalışmalar incelendiğinde cerrahi girişimle ilgili bilgilendirme düzeyi, odadaki hasta sayısı,
eğitim düzeyi, yaşlarına göre değiştiği, beyin cerrahisinde diğer alanlara göre daha fazla
anksiyete yaşandığı tespit edilmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Cerrahi kliniklerde yatan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeyleri
yüksek bulunmuştur. Cerrahide çalışan hemşirelerin hastalara yaklaşımlarında bu konuyu ele
almaları, ve hastaya bütüncül bakım vermeleri, liyezon psikiyatri hizmetinin aktif kullanılması
önerilmektedir.
119
P7 HEMŞİRELİKTE İLAÇ UYGULAMA HATALARINA YÖNELİK YAPILAN
LİSANSÜSTÜ TEZLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: SİSTEMATİK İNCELEME
Seda YILDIZ, Yasemin USLU
GİRİŞ
Tıbbi hata (malpraktis); yalnızca yanlış veya eksik yapılan girişim, tedavi ya da uygulama
değil, aynı zamanda yapılması gerektiği halde yapılmayan ya da yapılmaması gerektiği halde
yapılan işlem olarak tanımlanmaktadır. Hemşireler, hasta bakımında doğrudan görev
aldığından hasta güvenliğini ihlal eden tıbbi hatalar konusu daha önemli hale
gelmektedir. İlaç uygulama hataları ise tıbbi hataların en yaygın tipi olup hekimden,
hemşireden, hastadan ya da sistemden kaynaklanabilmektedir. Bu araştırma, hemşirelikte ilaç
uygulama hatalarına yönelik yapılan lisansüstü tezlerin değerlendirilmesi, bir sonraki
çalışmalara örnek olması ve konu hakkında hemşirelere katkı sağlaması amacıyla planlandı.
GEREÇ YÖNTEM
Bu araştırmada tarama modelinde betimleyici araştırma yöntemi kullanıldı. Çalışmanın
evrenini, Türkiye’de 1999-2016 yılları arasında “Hemşirelikte İlaç Uygulama Hataları” na
yönelik yapılan lisansüstü tezler oluşturdu. Örnekleme ise aynı tarihlerde yapılan, tam
metnine ulaşılan yüksek lisans ve doktora tezleri dâhil edildi. Araştırmada veriler YÖK’ün
ulusal tez merkezi (www.tez.yok.gov.tr) veri tabanı kullanılarak “ilaç uygulama hatası”, “ilaç
hataları”, “malpraktis”, “tıbbi uygulama hatası” ve“tıbbi hata” anahtar kelimeleri ile tarama
yapıldı. Kodlama sürecinde tezler; sayı, yıl, başlık, anabilim dalı, örneklem grubu, çalışma
türü, sonuç ve yorum şeklinde kategorize edildi.
BULGULAR
Araştırma kapsamında toplam 41 tez incelendi ve 26’sının tam metnine ulaşıldı. Tezlerin 10
tanesi hemşirelik alanında olup araştırmaya dahil edildi ve bu kapsamda incelendi. İncelenen
tezlerin tümü yüksek lisans tezi olduğu, sırasıyla en fazla Hemşirelik Anabilim Dalı (n:5),
Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı (n:2), Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı (n:1), Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı (n:1) ve Adli Tıp Hemşireliği Anabilim Dalında (n:1)
olduğu saptandı. Araştırma metodu olarak en fazla tanımlayıcı tipte (n:9) planlanan
çalışmaların örneklem gruplarına bakıldığında ise sağlık ekip üyeleri (n:8) ve hasta/sağlıklı
bireylerle (n:2) çalışıldığı belirlendi.
TARTIŞMA VE SONUÇ
İlaç uygulama hataları, hastaların tedavilerinde ciddi sorunlar yaratmakta hatta ölümlere
sebebiyet verebilmektedir. Yapılan tezler incelendiğinde ilaç uygulama hatalarının
çoğunlukla cerrahi kliniklerde gerçekleştiği ve ilaç uygulama hata oranlarının yüksek olduğu
saptandı. Hata nedenlerinde ise; iş yükünün fazla olması, çalışma saatleri, stres, yorgunluk,
120
mesleki bilgi ve beceri eksikliklerinden kaynaklanan problemlerin neden olduğu
belirtilmektedir. Çalışma önerilerinde ise ilaç uygulama hatalarının azaltılmasında iletişimin
geliştirilmesi, eğitim faaliyetlerinin planlanması, ödüllendirme sisteminin kullanılması,
çalışma saatlerinin düzenlenmesinin ön plana çıktığı görülmektedir. Araştırma, YÖK’ün
ulusal tez merkezi veri tabanı kullanılarak elde edilmesinden dolayı tam metin ulaşılabilen
lisansüstü tezlerle sınırlıdır. Çalışmalar yapılırken tekrarlanabilir yöntemler ve standardize
veri toplama yöntemlerinin kullanılması, ilaç uygulama hatalarını etkileyen kişisel ve örgütsel
faktörlerin göz önünde bulundurularak daha kapsamlı çalışmaların yapılması önerilmektedir.
121
P8 NÖROŞİRURJİ YOĞUN BAKIM HASTALARINDA UYGULANAN DERİN VE
YÜZEYEL ENDOTRAKEAL ASPİRASYONUN ETKİLERİ: LİTERATÜR
İNCELEMESİ
Sibel Altıntaş, Sevim Çelik
GİRİŞ: Ameliyat sonrası yoğun bakım ünitelerinde entübeşekilde takip edilen nöroşirurji
hastalarıntrakealarındave ağız içinde birikensekresyonların temizlenmesi hastaların prognozu
açısından çok önemlidir. Biriken sekresyonların temizlenmesi için uygulanan ve yoğun bakım
hemşirelerinin en önemli görevlerinden biri olan aspirasyon işlemi, hastayı olası
komplikasyonlardan koruduğu gibi hemodinamik parametrelerde olumlu yada olumsuz
değişiklikler yaratabilmektedir.
AMAÇ: Nöroşirurji yoğun bakım hastalarında hemşireler tarafından sıklıkla uygulanan derin
ve yüzeyelendotrakealaspirasyon öncesi, sırası ve sonrası hemodinamik parametrelere,elde
edilen sekresyon miktarına yönelik sonuçlarını değerlendirmek amacıyla literatür incelemesi
yapıldı.
GEREÇ-YÖNTEM:01.09.2015-01.11.2016
tarihleri
arasında
'derin
veyüzeyelendotrakealaspirasyon, nöroşirurji, yoğun bakım, hemodinamik parametreler ve
hemşire' anahtar kelimeleri kullanılarak, literatürde 30'u İngilizce 47 ' si Türkçe olan toplam
77 makale incelenmiştir.
BULGULAR:Literatürde; derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyon uygulaması sırası ve
sonrasında arteriyel kan basıncı, kalp atım hızı ve oksijen satürasyonunda olumlu ya da
olumsuz yönde önemli değişiklikler olabileceğine dikkat çekilmiştir. Özellikle, aspirasyon
öncesi ölçülen hemodinamik parametrelerin uygulamadan hemen sonra, 5 ve 30 dakika sonra
karşılaştırılmasının aspirasyonun etkinliğini değerlendirmede önemli olduğu vurgulanmıştır.
Uygulanan aspirasyon, özellikle hastanın sistolik ve diyastolikarteriyel kan basınçlarında, kalp
atım hızında ve hastanın SpO2 düzeyinde aspirasyon sonrası belirli zamanlarda ki
ölçümlerinde önemli kliniksel değişiklikler yaratmıştır. Aspirasyon öncesi ve sonrasındaki
yapılan farklı zaman ölçümlerinde; sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Derin
endotrakeal ve yüzeyelendotrakealaspirasyonun her ikisi de bu değişiklikleri yaratırken derin
endotrakealaspirasyonun nöroşirurji hastaları için daha travmatik ve komplikasyonlar
açısından daha riskli olduğu gibi bir ortak noktada buluşulduğu görülmüştür. Ancak bazı
önceki yıllarda yapılan yayınlarda, bu sonuca ters sonuçlar görülse de son yapılan araştırma
sonuçlarının birbirine benzer olduğu belirlenmiştir.
SONUÇ:Literatür
incelemesine
göre;
özellikle
nöroşirurji
hastalarında
yüzeyelendotrakealaspirasyonun, derin endotrakealaspirasyona göre ilk tercih olarak
uygulanmasının gerektiği, yüzeyelendotrakealaspirasyonun yeterli olmadığı durumlarda derin
endotrakealaspirasyonun uygulanmasının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca
aspirasyon üzerine yapılan araştırmaların sayısı çok olmasına rağmen derin ve
yüzeyelendotrakealaspirasyon ve nöroşirurji hastaları üzerine yapılan araştırmaların sayısının
122
az olduğu dikkat çekmiştir. Bu denli önemli hasta grubu ve önemli bir uygulama olan
aspirasyon işlemi üzerine daha fazla sayıda araştırma yapılması önerilmektedir.
123
P9 ÇÖZÜMLENMEMİŞ KONU: AMELİYATHANE HEMŞİRELERİNDE OJE
KULLANIMI
Dilek Yıldırım Tank, Sevim Çelik
Modern sağlık hizmetlerindeki tüm gelişmelere karşın, cerrahi alan enfeksiyonları önemli
bir problem olmaya devam etmektedir. Önlenmesi mümkün olabilen cerrahi alan
enfeksiyonları; asepsi ve antisepsi uygulamalarında, sterilizasyon yöntemlerinde,
ameliyathane koşullarında ve cerrahi teknikte, yoğun bakım olanaklarında ilerlemelere ve
profilaktik antibiyotik uygulamalarına karşın modern cerrahinin çok önemli ve ciddi bir
problemi olmaya devam etmektedir. Görülme sıklığı %1-40 oranında değişen cerrahi alan
enfeksiyonları, mortalite sonuçlu sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar arasında ilk sırada
karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar, enfeksiyon hastalıklarının taşınmasında en
büyük etkenin sağlık çalışanlarının elleri olduğunu göstermiştir. Bu aşamada el yıkama,
enfeksiyonların önlenmesinde en eski, en basit, en ucuz ve en etkili yol olarak karşımıza
çıkmaktadır. Cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemenin en önemli yolu cerrahi el yıkama
olduğu bilinse de, el yıkamaya ilişkin bir standart oluşturulamamıştır. Önerilen
prosedürlerde ameliyat ekibinin yapay tırnak kullanması (Kanıt düzeyi: IA) kesinlikle
yasaklanırken, oje kullanımı hakkında kesin ifadeler bulunmamakta, çözümlenmemiş konu
olarak araştırılması önerilmektedir. Literatür incelendiğinde; bazı çalışmalarda oje süren
ameliyathane hemşirelerinin ellerinde cerrahi el yıkama sonrası bakteri sayılarında
değişiklik olmadığı görülürken; bazı çalışmalarda bakteri sayılarında artış olmasına rağmen
istatistiksel olarak anlamlılık ifade etmediği görülmüştür.
Sonuç olarak araştırmacıların oje kullanımına ilişkin randomize kontrollü çalışmalar
yapmasının bu konunun çözümlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Hastane enfeksiyonu, el kontaminasyonu, cerrahi el yıkama,
ameliyathane hemşiresi, oje.
124
P10 AMELİYATHANELERDE CERRAHİ DUMAN TEHLİKESİ
SURGİCAL SMOKE DANGER İN OPERATİNG ROOMS
,
Nigar Ak Türkiş2, Nurten Taşdemir1 , Elif Dirimeşe1 Sevim Çelik1
1
2
Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak
Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak
Ameliyathanelerde koter ve lazer gibi çeşitli cerrahi aletlerin doku ile teması sonucu ortama
salınan cerrahi duman, birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Kan ve doku parçacıkları,
bakteri, virüs, toksik gazlar, canlı ve ölü hücre materyalleri içermesiyle tehlikeyi daha da
artırmaktadır. Birçok sağlık çalışanı bu durumdan habersizdir ve risk altındadır. Her yıl
500.000'den fazla sağlık çalışanı bu tehlikeye maruz kalmaktadır. Yapılan çalışmalarda cerrahi
dumanın olumsuz etkileri ve sağlığa zararları doğrulanmıştır. Literatürde ameliyathane
hemşirelerinin cerrahi dumana maruz kalmaya bağlı en çok baş ağrısı ,mide bulantısı ,öksürük
,göz yaşarması ,sinirlilik ,boğazda yanma, hapşırma, solunum problemleri, baş dönmesi
semptomlarını yaşadıkları belirlenmiştir. Cerrahi dumanın zararlı etkilerine karşı koruyucu
önlemler yetersizdir. Yapılan çalışmalarda ameliyathanelerde büyük oranda cerrahi dumandan
korunmaya yönelik girişimlerin yetersiz olduğu doğrulanmıştır. Ameliyat odalarının
havalandırılması, cerrahi duman için yeterli değildir, cerrahi maskeler bu durumda etkisizdir.
Bu nedenle de ameliyathanede duman tahliye cihazları kullanılması, işlem bitiminde hortum,
filtre ve absorbe edici maddelerin enfekte atık olarak düşünülmesi ve enfekte atık çöpüne
atılması, cerrahi dumanı aspire eden duvara monte edilmiş aspiratör cihazlarının
kullanılmasıdır. Literatürde kişisel koruyucu ekipmanların kullanım oranının yüksek olduğu
ancak doğru kullanılıp kullanılmadığına yönelik bilgilerin yetersiz olduğu belirtilmektedir.
Ameliyathanelerde cerrahi duman etkileri konusunda daha fazla araştırma yapılarak, cerrahi
dumanın potansiyel etkilerini ve bu etkilerden sağlık çalışanlarını korumaya yönelik hizmet içi
eğitimlerin arttırılması kurumların cerrahi dumanın tahliyesine yönelik etkin yöntemlere yer
vermesi önerilmektedir. Bu çalışmada ameliyathanelerde cerrahi duman tehlikesi incelenmiştir.
Anahtar kelimeler: Cerrahi duman, Güvenli ameliyathane ortamı, Koruyucu önlemler
125
P11 DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARI DERLEME
YAZARLAR:PROF.DR. SEVİM ÇELİK,YRD.DOÇ.DR. NURTEN
TAŞDEMİR,YRD.DOÇ..DR ELİF DİRİMEŞE,AYCAN ATABİLEN
ÖZET
Diyabetik ayak enfeksiyonu, diyabet komplikasyonları içinde hastaneye en sık başvuru ve en
uzun süre yatma nedenleri arasında yer alan ülkemizde ve dünyada sağlık ve ekonomik olarak
bir çok soruna yol açan sağlık sorunları arasında yer almaktadır.
Diyabetik ayak, doku
ve organ kayıplarına yol açarak enfeksiyon gelişmesiyle birlikte
hastaların uzun ve sıkıntılı bir süreç içerisine girmesine, hasta yakınları ve toplum açısından da
ekonomik yük oluşturması nedeniyle ciddi toplumsal bir problemdir. Basit olarak başlayan bir
diyabetik
enfeksiyon
alt
ekstremitenin
yanı
sıra
yaşamı
tehdit
eder
hale
gelebilmektedir.Diyabetik ayak enfeksiyonu tanısında klinik değerlendirme çok önemli yer
almaktadır. Hastalığın tedavisi,antibiyotik tedavisi, cerrahi tedavi ve diğer tedaviler olarak
gruplandırılabilmektedir. Bu nedenle hastalığın tedavisinde multidisipliner yaklaşımı
gerektirmektedir. Bu derlemede diyabetik ayak enfeksiyonlarında tanı, tedavi yöntemi ve
hastalık sürecinde hemşirenin hastaya yaklaşımı ele alınacaktır.
126
P12 RECTUM CA TANISI İLE AMELİYAT OLAN HASTADA İSTENMEYEN
DURUM : BASINÇ ÜLSERİNE HEMŞİRELİK BAKIMI
Ayşegül Küçük, Birgül Ödül Özkaya
GİRİŞ: Bası yaraları, vücudun özellikle kemik çıkıntılarının bulunduğu bölgelerde uzun süreli
ya da tekrarlayan basılara bağlı olarak o bölgede dolaşımın bozulması sonucu ortaya çıkan
nekroz ve ülserasyonlardır. Hastane içinde insidansı %10-23 arasında iken, yoğun bakım
ünitelerinde bu oran %56’ya kadar çıkmaktadır. Bası yaraları, yoğun bakım ünitelerinde
(YBÜ) sık görülen, hastanede yatış süresini uzatan, mortaliteyi arttıran ve tedavi giderlerini
yükselten bir sağlık sorunudur. Hasta servise kabul edildiğinde bası yarası riski
değerlendirilmeli, bakım planı yapılarak sürekliliği sağlanmalıdır.
AMAÇ: Uzun süren ameliyatlardan sonra yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların bası yarası
gelişmesini önlemek için , hemşirelik bakımının önemini sunmayı amaçladık.
OLGU SUNUMU: 79 yaşında erkek hasta kızıyla yaşıyor. Öz geçmişinde hipertansiyon ve
diabetus mellitus hastalıkları mevcut. Perfore rectum ca teşhisiyle acil operasyona alınan
hastaya kolostomi açılmış. Hasta ameliyat sonrası anestezi yoğun bakıma nakil edildi. On yedi
gün yoğun bakım takibinden sonra genel cerrahi servisine geldi. Sakral bölgede 15x12x3
derinliğinde 3 . evre basınç ülseri olan hasta ya havalı yatak, pozisyon, şeker takibi ,
beslenme konularında eğitim verildi. Hastanın yara kültüründe klebsiella pneumonia, apse
kültürün de acineto bacteri spp üredi. Antibiotik tedavisi başlandı. Temas izolasyon yöntemleri
uygulandı. Önce cerrahi debritman
yapılıp yatak başı beş seans vakumlu asist kapama
uygulaması yapıldı.
Yara boyutlarının küçülmesiyle beraber 10x10 pasif kapama
yöntemlerine geçildi. İki günde bir pansumanı değiştirildi . Yaranın minimal olmasıyla hasta
yakınına pansuman eğitimi verilerek hasta taburcu edildi.(3x5)
SONUÇ: Yoğun bakımlarda hastaların sakral bölgelerinde basınca bağlı çok sık yara
açılabilir. Yoğun bakımda çalışan hemşirelerin basınç ülserlerinin önlenmesi konusunda
eğitimlerinin düzenli olarak yapılması gerekir. Basınç ülseri olan hastaya multidisipliner bir
yaklaşımla tedavi edildiği görülmüştür.
127
P13 CERRAHİ HASTALARIN BAKIM ALGISININ İNCELENMESİ
Fatih GÖĞÜŞ
Bilgi ve teknolojideki gelişmeler, sağlık bakımı alan kişilerde beklenti ve görüşleri değiştirmiş,
bakım veren bireylerin de daha nitelikli sağlık hizmeti vermesini gerektirmiştir.Sağlık
hizmetinde özellikle de cerrahide eski bilgi ve teknoloji yerini yenilerine bırakırken bu
değişimden hemşirelik bakımı da etkilenmektedir. Hastalara verilen sağlık hizmetinin büyük
bir kısmını oluşturan hemşirelik bakımı, hastaların sağlık bakımına ilişkin genel
memnuniyetlerini etkileyen en önemli faktörlerden biri olması nedeniyle ülkelerin sağlık
hizmet kalitesinin değerlendirilmesinde önemli bir parametredir.Hastaların hemşirelik bakımını
algılama düzeyleri geniş ölçüde hastanın sosyal durumuna, yaşına, eğitim düzeyine bağlı olarak
değişse de, hemşirelerden aldıkları destek, hemşirelerin hastaya gösterdiği saygı, onlara karşı
kibar davranması, sorularına açık ve net yanıt vermesi, hemşirenin ulaşılabilirliği hasta
memnuniyeti için önemli kriterlerdir.Bireylere sunulan bakımın etkinliği sunulan hizmetin
değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. verilen hizmetin en iyi şekilde değerlendirmesi hizmet
alan tarafından yapılacağı düşünüldüğünde, . Literatür incelendiğinde hastaların aldıkları
bakımdan memnun oldukları verilen sağlık hizmetini yeterli buldukları görülmüştür.
Sonuç olarak hemşirelik bakımının değerlendirilmesi için hastaların bakım algılarının bilinmesi
önemli bir faktördür. Yapılacak çalışmalarla birlikte hastaların hastalık algıları konusunda daha
kapsamlı bilgiye ulaşılablir.
Anahtar Kelimeler: Hasta , bakım, bakım algısı
128
P14 NONİNVAVİZ MEKANİK VENTİLATÖRLE İLİŞKİLİ YÜZDE BASINÇ
YARASI GELİŞİMİNİN ÖNLENMESİ
Akın Neslihan, Dirimeşe Elif
Solunum Yetmezliği; solunum sisteminin oksijen ve karbondioksit değişimini
sağlamada yetersiz kalma durumudur. Noninvaziv mekanik ventilasyon (NIV) uygulaması,
akut ve kronik solunum yetmezliği için ortak bir tedavi haline gelmiştir. NIV, endotrakeal veya
trakeostomi tüpü kullanılmadan maske yardımı ile ventilatör desteği sağlayan bir yöntemdir.
NIV’i, invaziv mekanik ventilasyondan ayırmak için kullanılan maske, NIV başarısının en
önemli etkenlerinden biridir. NIV’de en rahatsız edici ve ağrılı maske ile ilişkili
komplikasyonlar yüz basınç yaralanmalarıdır. Literatürde, yüz basınç yaralanmalarının başlıca
sebebinin; genellikle cihazların nasıl kullanılacağı, ne sıklıkla çıkarılabileceği ve derinin
muayene edilmesi konusundaki bilgi eksikliğiyle ilişkili olduğu gösterilmektedir. NIV sırasında
yüz basınç yaralanmalarının görülme sıklığını azaltmak için stratejiler geliştirmek ve bunları
tedavinin başlangıcından itibaren uygulamak önemlidir.
Hastaya bağlı risk faktörlerinin çoğu değiştirilemez, ancak maskeleme, düzenli
değerlendirme ve deri korunması tedavinin başlangıcından itibaren düşünülürse ve hastanın
gereksinimlerine göre uyarlanırsa, çoğu durumda deri yaralanmasından kaçınılabilir ya da bu
deri hasarını azaltabilir. NIV alan her hastanın ilk değerlendirmesinde, derinin maske ile temas
ettiği alanlardaki yüz ve baş çevresindeki deri bütünlüğü değerlendirilmelidir. En az sekiz saat
aralıklara bu değerlendirme yapılmalıdır. İdeal olarak maske her çıkartıldığında deri tekrar
değerlendirilmelidir.
Yüz basınç yaralanmalarının önlenmesindeki en önemli strateji, deriye uygulanan
basıncı olabildiğince düşük tutmaktır. Bu nedenle, hastanın geribildirimi ve deneyimleri
önemlidir. Daha fazla sayıda bağlama noktası bulunan maskeler, maskenin çevresi boyunca
basıncın daha eşit bir şekilde dağılmasına yardımcı olacaktır. Çok küçük bir hava sızıntısı
bırakarak veya baş kayışının altından en az iki parmak geçecek kadar boşluk bırakarak maske
tespitinin yapılması yüzdeki basıncı azaltan uygulamalardır. Deride maske basıncına düzenli
aralıklar vermek, ideal olarak her 2-4 saatte bir, basınç etkilerini azaltmak için önemlidir ve
maskenin altındaki derinin muayene edilmesini sağlar. Deri koruyucu stratejiler cildin temiz ve
kuru olmasının yanı sıra, düzenli basınç tahliyesi, özel maske yastıkları kullanımı ve basıncın
yeniden dağıtılması ve sürtünmeyi azaltması için cilde pansuman maddeleri uygulanmasını
içerir. Anatomisi çok belirgin olan ya da basınç yaralanmaları gelişme riski yüksek olan
hastalarda, yumuşak yastıkları (hidrojel minderler, çift yaylı hava dolu yastıklar ya da ikisinin
bir kombinasyonu) olan maskeler kullanılabilir. Ayarlanabilir alın ayırıcısı, yüzdeki basıncın
daha eşit bir şekilde dağılmasına ve burnun köprüsünde basıncın azaltılmasına yardımcı
olabilir. Maske basıncına aralık verilemeyecek durumdaki hastalarda ise doku üzerindeki
basıncı azaltmak için farklı maskelerin planlı sıralı kullanımı ile, en yüksek basınç noktalarını
değiştirerek basınç etkileri azaltabilir. Bu uygulama NIV'in toleransını ve etkililiğini arttırmak
için de yararlıdır.
Oronazal maske ve tam yüz maskesinin dönüşümlü kullanılması, burun köprüsünde düzenli
olarak basınç azalmasına izin verir. Yüksek basınç yaralanması riskinde olan hastalarda maske
rotasyonu baştan başlamalıdır.
Yüksek basınçlı bölgelere uygulanan koruyucu kaplamaların rutin kullanımı, basınç
yaralanmalarının oluşumunu azaltabilir. Köpük pedi, hidrokolloidler veya jel basıncın
dağılımını sağlar, sürtünmeyi azaltır ve aynı zamanda küçük hava sızıntılarını azaltabilir. NIV
başlangıcından itibaren yüz basınç yaralanması riski yüksek olan hastalarda veya kızarıklığın
ilk belirtileri göründüğünde cilt üzerinde önerilirler.
129
NIV kullanımı son 20 yılda sürekli olarak büyümüştür. Günümüzde birçok hastalığın
tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. NIV uygulamasının başarıya ulaşması için
hemşireler; yüz basınç yarası sorunlarını öngörmek, önlemek ve yönetmek için etkin stratejiler
belirlemeli ve uygulamalıdır.
130
P15 CERRAHİ EKİPTE STRES, TÜKENMİŞLİK VE MOTİVASYON ÜÇGENİ
Deniz Çetin, Özlem Işıl
Sağlık endüstrisinin her geçen gün bilim ve teknolojideki gelişmeler ve ilerlemeler ile birlikte
daha emin adımlarla yol almakta olduğu görülmektedir.
Günümüz sağlık anlayışı gelenekselden bilimsele, profesyonelliğe doğru bir yön almaktadır.
Bu da bütüncül sağlık bakımının önemini vurgulamakta ve sağlık ekibinin her bir üyesinin
kendi disiplinine özgü bilgi, beceri, rol, sorumluluk ve yetkileri doğrultusunda işbirliği
içerisinde çalışmaları beklenmektedir. Bu beklenti sağlık ekibine önemli bir sorumluluğun yanı
sıra stres faktörünü de getirmektedir. Söz konusu cerrahi birimler, ameliyathane, yoğun bakım,
acil, organ ve doku nakil üniteleri gibi özellikli birimlerde görev alan sağlık çalışanlarındaysa
bu stres faktörü daha da artmaktadır.
Meslek hayatının kişiyi doğrudan etkilemekte olduğu yapılan araştırmalarda da doğrulanmıştır.
Kişi mesleki hayatında kendini sürekli güvensiz, tehdit unsurları barındıran,özgüveni
zedeleyen, umutsuz, bitkin ve bezgin bir ortamda hissediyorsa fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak
çöküntüye uğrayacaktır.
Stres, zorlanma ve uyum gösterme süreçlerinin içerisinde ortaya çıkan karmaşık, duygusal
davranışsal tepkiler ile bu tepkilerin fizyolojik bağlantılarına verilen addır.
Günümüzde kabul gören tükenmişlik tanımı ise Maslach tarafından “kişinin profesyonel iş
yaşamında ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde olumsuzluklara yol açan özsaygı yitimi, kronik
yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının gelişimi ile birlikte seyreden fiziksel,
duygusal ve entelektüel tükenmeyle karakterize bir sendrom“ şeklinde tanımlanmıştır.
Sağlık sektörü ve çalışanları iş yoğunluğu, stres ve tükenmişliğin had safhada olduğu alanlardır.
Sağlık ekibinin içerisinde en çok paya sahip olan meslek grubu hemşireliktir. Hemşirelik
mesleği bireyin sağlığını koruyucu, iyileştirici, geliştirici ve rehabilite edici bir yönde
yapılanmış ve büyük bir sorumluluğu da üstlenmiştir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hemşirelerin çalışma ortamlarıyla ilgili stresörleri
yöneticilerle yaşanan çatışmalar, rol çatışması ve belirsizliği, ağır iş yükü, bakım ihtiyacı fazla
olan hasta ve onların yakınlarıyla uğraşma, vardiyalı çalışmak olduğunu belirtmiştir.
Cerrahi birimler karmaşık ve teknolojik açıdan gelişmiş alanlardır. Hayati riskler taşıyan, ani
ve doğru kararlar verilmesi gereken ekip çalışmasının önemli olduğu, bağımlı hastaların daha
geniş
bir
grubu
oluşturduğu
stresli
bir
ortamdır.
Bunun
için bireylerin gereksinimlerinin neler olduğunun bilinmesi kurumun hedefleri ile kişisel
gereksinimler arasında dengeli ilişkiler kurulması çalışanlar arasında işbirliği sağlanması ve
ortak hedefe ilerlenmesi ancak ciddi bir motivasyonla gerçekleştirilir.
Motivasyon, bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren bir güçtür.
Yönetimde görev alanların özellikle motivasyonu arttırıcı önlemler almaları ekip başarısını
etkileyen önemli faktörlerden biridir. Yöneticiler motive edici durumları bilmeli ve
uygulamalıdır. Yöneticiler tarafından kurum içinde kalite çalışmaları eğitim çalışmaları gibi
hem mesleki bilgilerini arttırıcı hem de önemli motive edici faktör olarak anlamlı olan
faaliyetleri desteklenmelidir. Böylece hemşirelerin yeteneklerini geliştirecek imkânlar
sunulmuş, yaratıcılık ve önderlik yeteneklerini ortaya çıkartmalarına imkan sağlanmış olunur.
Stresle
etkili
mücadele
edilerek
optimum
verimlilik
sağlanmalıdır.
Hemşirelerin olabildiğince istedikleri alanlarda çalıştırılması, onların iş doyumlarının artması
ve tükenmişlik düzeylerinin azaltılmasında oldukça etkilidir. Çalıştığı servisten memnun
olmayanlar için ise belirli aralıklarla rotasyon programları düzenebilir. Motivasyonla ilgili
faktörler sürekli gözden geçirilmeli ve yeni stratejiler geliştirilmelidir.
Anahtar Kelimeler ;Stres,motivasyon,tükenmişlik,hemşirelik,sağlık ekibi
131
P16 AMELİYATHANEDE CERRAHİ DUMAN GÜVENLİĞİ
Yeliz Ciğerci*
Cahide Çevik*
*Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyon Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü,
Afyonkarahisar
ÖZET
Cerrahi duman, eksizyon, hemostaz ve diseksiyon sırasında kullanılan ısı üreten aletlerin
dokularda etkileşimi sonucu oluşmaktadır. Dokularda oluşan termal yıkım ile çeşitli derecede
gaz ve partiküller açığa çıkar. Yılda 500.000 sağlık çalışanın cerrahi dumandan etkilendiği
bildirilmektedir. Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Yönetimi (The Occupational Safetyand
Health Administration, OSHA) 500.000’den fazla sağlık çalışanının cerrahi duman nedeniyle
ciddi işyeri tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirtmektedir. Bir gram doku koterizasyonunun
ürettiği cerrahi dumanın 6 filtresiz sigaranın yol açtığı mutajeniteye eşdeğer olduğu rapor
edilmiştir. Cerrahi duman su buharı, yanma ürünleri ve hücresel kalıntı içerir. Çalışmalar
sonucu cerrahi duman içerisinde çok sayıda kimyasal tespit edilmiştir. Bu gazlar içerisinde
poliaromatik hidrokarbonlar(PAH), nitritler, aminler, aldehitler, metan, karbon monoksit,
serbest radikaller ve Human Papilloma Virus (HPV) bulunmaktadır. Cerrahi duman; solunum
sistemi enfeksiyonları, göz irritasyonu, dermatit, kardiyovasküler disfonksiyon, boğaz
irritasyonu, kolik, anksiyete, anemi, lökopeni, nazoferengeal lezyonlar, burun akıntısı, hepatit,
HIV ve karsinoma gibi bazı sağlık risklerini de beraberinde getirmektedir.
Cerrahi işlem sırasında hastayı ve sağlık çalışanını mikroorganizmalara ve aerosol vücut
sıvılarına karşı korumak içi kullanılan en standart ekipmandır. Ancak sadece büyük damlacıklar
ya da 5 mm’den büyük partikülleri bloke edebilir ve bu durumda cerrahi maskeler cerrahi
duman için yetersizdirler. Bu nedenle en az %95 filtrasyon etkisi olan “Yüksek Filtrasyon Etkili
Maskeler” kullanılmalıdır.
Ameliyat odalarının havalandırılması, cerrahi dumanın uzaklaştırılması için yeterli değildir. Bu
nedenle de ameliyathanede duman tahliye cihazları kullanılması, işlem bitiminde hortum, filtre
ve absorbe edici maddelerin enfekte atık olarak düşünülmesi ve enfekte atık çöpüne atılması,
cerrahi dumanı aspire eden duvara monte edilmiş aspiratör cihazlarının kullanılmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Cerrahi duman, ameliyathane, güvenlik
132
P17 İNTRADERMAL PLATELETTEN ZENGİN PLAZMA TEDAVİSİNİN YARA
İYİLEŞMESİNDEKİ ROLÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
EVALUATİON OF THE ROLE OF INTRADERMAL PLATELET-RİCH PLASMA
TREATMENT İN WOUND HEALİNG
Sevim Çelik1, Tülin Kurt2, Elif Dirimeşe1, Nurten Taşdemir1
1Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak
2Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak
GİRİŞ-AMAÇ: Ülkemizde plateletten zengin plazma (platelet rich plasma - PRP) tedavisinin
yara iyileşmesine yönelik çalışma çok az bulunmaktadır. Oysaki klinik endikasyonları, etkililiği
ve güvenilirliğinden dolayı yara iyileşmesinde plateletten zengin plazma kullanımı çok faydalı
bulunmuştur. Bu nedenle; bu çalışmada, basınç yarası olan hastaların yaralarının iyileşme
sürecinde plateletten zengin plazma tedavisinin rolünün ortaya konması amaçlanmıştır.
GEREÇ-YÖNTEM: Pubmed, Science Direct ve Google Akademik arama motorunda ‘Basınç
yarası’, ‘Plateletten zengin plazma’ ve ‘Yara iyileşmesi’ kelimeleri kullanılarak, 2019-2016
yılları arasında yayınlanmış yerli ve yabancı kaynaklı toplam 40 makale taranmıştır. Bunların
15’i kullanılmıştır.
BULGULAR: Plateletten zengin plazma tedavisinin yara iyileşmesinde kısa sürede olumlu
etkileri bulunmaktadır. Zararlı yan etkileri yoktur. Güvenilir, kullanımı kolay ve ucuza mal
edilebilmektedir.
SONUÇ: Sonuçlarımıza göre, plateletten zengin plazma tedavisi yara iyileşmesindeki olumlu
etkilerinden dolayı alternatif bir tedavi olmasını sağlamaktadır. Fakat plateletten zengin plazma
tedavisine yönelik çalışma sayısı çok azdır. Yara iyileşmesi hakkında etkinliğinin araştırılması
ve uygun tedavi protokellerinin oluşturulması için deney ve kontrol grubu içeren daha fazla
hasta sayılı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Anahtar kelimeler: Plateletten zengin plazma, prp, basınç yarası, yara iyileşmesi
133
P18 AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİNDE ORYANTASYON PROGRAMI VE
ÖNEMİ
Havva Başdemir1, Meltem Falcı1, Bayram Işıldak1, Ekrem Köse1, Işıl Işık Andsoy2
1
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı Öğrencisi, 2Karabük
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü , Yardımcı Doçent Doktor
ÖZET
Türk Dil Kurumu’ na göre oryantasyon kelimesi yönlendirme, belli bir konuda
yetiştirme, eğitme olarak tanımlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde işe yeni başlayan
sağlık çalışanlarına yönelik hastane protokollerini içeren oryantasyon eğitimi ile uymaları
gereken kuralları içeren ‘Oryantasyon Bülteni’ verilmekte, bu eğitimler sonucunda sınava tabi
tutulmaktadırlar. ‘Oryantasyon Bülteni’ içerisinde her klinikte çalışan hemşirelerin
sorumlulukları, görev tanımları ve o görev için aranılan şartlar yer almaktadır. Türkiye’ de
hemşirelik alanında branşlaşma henüz mevcut değildir. Ameliyathane gibi çok kapsamlı ve özel
eğitim gerektiren alanlar için bu durum engel teşkil etmekte, genel hemşirelik eğitimi alan her
birey herhangi bir sertifika ya da yeterli bilgi birikimi olmadan ameliyathanede
çalışabilmektedir. Bu bağlamda sistemli oryantasyon eğitiminin şart olduğu ameliyathanelerde
herhangi bir oryantasyon programı uygulanmamakta, çoğu hemşireler usta-çırak ilişkisi ile
eğitilmektedirler. Diğer yandan, bu sorunu çözmek amacıyla Sağlık Bakanlığı sağlık alanında
ülkemizin gereksinimi olan nitelikli insan gücü yetiştirmeye yönelik ‘Sağlık Bakanlığı
Sertifikalı Eğitim yönetmeliği’ yayınlamıştır. Bu yönetmeliğe göre hemşirelere yönelik
standartta yayımlanan sertifikalı eğitim programları arasında ‘Ameliyathane Hemşireliği
Sertifikalı Eğitim Programı’ da yer almaktadır. Ameliyathane hemşireliğinin oryantasyon
programına yönelik yapılan yeterli sayıda çalışma ile karşılaşılamamış, bir çalışmada
ameliyathanede çalışan hemşirelerin ameliyathane hemşireliği ile ilgili oryantasyon programına
katılmadığı, katılan hemşirelerin büyük bir bölümünün oryantasyon programına katılımın
yararlı bulduğu bildirilmiştir. Bunun yanı sıra oryantasyon programı uygulamasının en çok özel
hastaneler tarafından uygulandığı, devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde
oryantasyon eğitimine önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Diğer yandan, oryantasyon
programları, hemşirelerin meslekte yeniliklerden haberdar olmasına olanak vermekte, sağlık
kalitesine olumlu etkisi ile hasta memnuniyetinde artış sağlamaktadır. Bu bağlamda özel bilgi
ve beceri gerektiren ameliyathane hemşireliğine özel oryantasyon programlarının tüm özel ve
kamu hastanelerinde uygulanması hemşirelerin ameliyathanede daha bilinçli ve istekli
çalışmasına, dolayısıyla hasta ve çalışan güvenliğinin sağlanmasına da katkı sağlayacağı
düşünülmektedir.
134
P19 BİR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ACİL SERVİS HEMŞİRELERİNİN
ADLİ VAKALARA YAKLAŞIM KONUSUNDAKİ DÜŞÜNCELERİ
ElifÇALIK1,BaharÖZDURAN2
Özet
Acil servislerde çalışan hemşireler adli vakalarla karşılaşan ilk kişilerdir. Kanıt niteliği taşıyan
unsurların tespit edilmesi, korunması, saklanması, kayıt altına alınması ve gerekli mercilere
bildirilmesi, adli olguların aydınlatılmasında önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bu sürecin
sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde acil servis hemşireleri önemli rol üstlenmektedir.
Tanımlayıcı olarak planlanan bu araştırma, acil servis hemşirelerinin adli vakalara yaklaşım
hakkındaki düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Bu araştırma 01 Mart - 31 Mayıs
2016 tarihleri arasında etik kurul kararı ve gerekli kurum izini alındıktan sonra Karabük
Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servis’inde yürütüldü. Araştırma verileri,
literatür ve uzman görüşlerine dayalı 22 soruluk anket formu kullanılarak, araştırmaya
katılmayı gönüllü olarak kabul eden 55 acil servis hemşiresi ile yüz yüze görüşülerek toplandı.
Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamasının 32,74±7,03 olduğu, %34,5’inin (n=19)
lisans mezunu olduğu, acil serviste çalışma deneyimlerinin ortalama 5,43 (±4,46) yıl olduğu
bulundu. Suçluya veya mağdura objektif davranma konusunda hemşirelerin %41,8’i (n=23)
katıldıklarını belirtirken kararsız kalanların oranı %20,0 (n=11) olarak bulundu. Hemşireler adli
vakalar ile karşılaşıldığında ilk olarak adli yetkililere bildiririm görüşüne %49,1’inin (n=27)
kesinlikle katıldıkları, hemşirelerin %14,5’inin (n=8) ise bu görüşe katılmadığı belirlendi.
Sonuç olarak acil servis ekibinin önemli bir parçası olan hemşirelerin, çalışma alanlarında
sıklıkla karşılaştıkları adli vakalara yaklaşım konusunda bilgilerinin güncel tutulması ve suç
unsuru niteliği taşıyan delillerin toplanması, korunması, kayıt altına alınması ve bildiriminin
yapılması aşamalarında en son kullanılan yöntemleri takip etmesi gerekmektedir.
Anahtar kelimeler: Acil servis, hemşirelik, Adli vakaya yaklaşım
1
Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi, [email protected]
2
Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hemşire
135
P20 GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ
ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM KALİTESİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Yağmur Vuslat Çolak1, Cengiz Akpınar1, Burcu Bükücü1, Zeynep Kırıkkaleli1, Mehmet Zeki
Avcı2, Ahmet Başustaoğlu2
Girne Amerikan Üniversitesi, Hemşirelik Yüksek Okulu Öğrencisi, KKTC
Girne Amerikan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, KKTC
Bu çalışmada Girne Amerikan Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencilerinin
yaşam kaliteleri ve davranış biçimlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada daha önce bu
konuda yapılmış bazı araştırmaların verileri de göz önüne alınarak hazırlanmış 18 sorudan
oluşan anket homojen bir şekilde öğrencilere uygulanmıştır.
Ankete katılan öğrencinin kimliğinin istenmediği belirtilerek anketi endişe duymadan
doldurması sağlanmıştır. Ankete toplam 170 öğrenci katılmıştır(58 bay, 112 bayan) bunlardan
37 kişi KKTC vatandaşı olup 133’ü TC vatandaşıdır. 59 öğrenci meslek seçiminden mutlu
olduğunu ve 104 kişi okul seçimini kendi yaptığını belirtmiştir. 36 öğrenci sadece diploma
almak için, 58 tanesi akademisyen olmak için, 81 kişi kendini güvende hissetmek için, 85 kişi
kendini yetiştirmek ve iyi bir hemşire olmak için ve 83 tanesi kolay iş istihdamı sağladığı için
okuduklarını belirtmişlerdir.
Öğrencilerin 115 tanesi sağlığının mükemmel olduğunu, 55 tanesi ise orta-kötü olarak
değerlendirmiştir. Güncel durumlarının geçen yıl ile karşılaştırdıklarında ise 67 tanesi aynı
olduğunu belirtirken, 32 kişi ise geçen yıla göre kötüleştiğini belirtmişlerdir.
Öğrencilerin 39 tanesi ailesi ile birlikte yaşamakta diğerleri ise yurt ve kiralanan evlerde
kalmaktadır. 61 tanesi çeşitli işlerde kısmi zamanlı olarak çalışmaktadır. 54 tanesi sigara
içmekte ve 37 tanesi sosyal içici olduğunu belirtmektedir. 65 kişi alkol tüketmediğini, 22 tanesi
sürekli içtiğini, 83 tanesi ise sosyal içici olduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin 4 tanesi
uyuşturucu 8 tanesi de sedatif ilaç kullandığını belirtmiştir. Yurtta ve arkadaşları ile bir evde
kalan öğrencilerin arasında sigara ve içki içme alışkanlığının diğerlerine göre anlamlı bir
şekilde yüksek olduğu saptanmıştır.
Güncel aktiviteleri ve gün sonu performansları değerlendirildiğinde öğrencilerin günlük
eğitim süreçlerinin ve sosyal yaşam koşullarının % 77,05 oranında negatif yönde etkili olduğu
saptanmıştır. Bunun yanında öğrencilerin arkadaş, aile, çevre ilişkilerinde %47,64 oranında
duygusal problemler yaşadığı saptanmıştır. Tüm bu koşullar altında öğrencilerin %62,94’ü
kendini enerjik hissettiğini, %49,41’i kolay sinirlendiklerini, %75,29’u toplum içinde kendini
rahat hissettiğini ve öz güvene sahip olduğunu ve %74,70’i kendini mutlu ve huzurlu
hissettiğini geleceğe yönelik umutları olduğunu belirtmişlerdir.
Sonuç olarak öğrencilerin yüksek oranda isteyerek meslek seçimi yaptıkları ve bu
grupta yer alanların öncelikle kendilerini geliştirmek istedikleri ve akademisyenliği hedef
gördükleri saptanmıştır.
136
P21 HEMŞİRELİK EĞİTİMİNDE SİMÜLASYON YERİ
Aslı Nur ELVANLI, Ceren Nur ÖZGER
Zülfiye BIKMAZ, Ebru DERELİ
Kırklareli Üniversitesi SYO Hemşirelik
Özet
Simülasyon teknik anlamda gerçek bir dünya süreci veya sistemin işletilmesinin zaman
üzerinden taklit edilmesidir. Sistem nesneleri arasında tanımlanmış ilişkileri içeren sistemlerin
bir modelidir. Hemşirelik eğitiminde simülasyonun kullanımı yoluyla öğrenci hemşirelerin
bilginin aktarılması, beceri kazandırılması, iletişim kurma, eleştirel düşünme ve hasta
etkileşiminde etkili olabilmeye yarar sağlamaktadır. Üç boyutlu organ modelleri, temel plastik
mankenler, hayvan modelleri ve insan kadavraları ile simülize/standardize olmak üzere ileri
teknoloji içermeyen simülasyonlar, görüntüye dayalı simülatörler, gerçekçi, aslına uygunluğu
yüksek girişimsel simülatörler, gerçekçi üst teknoloji interaktif insan simülatörleri ve sanal
gerçeklik ve dokunmatik sistemler olmak ileri teknoloji içeren simülasyonlar olmak üzere iki
grupta sınıflandırılan ve sağlık eğitiminde kullanılan çeşitli türleri mevcuttur. Bunların dışında
hem sağlık eğitiminde ve sürekli eğitim çerçevesinde sağlık kuruluşlarında personel
güçlendirmek için kullanılan simülasyon teknikleri de mevcuttur. Simülasyonların sıklıkla
üzerinde durulan üç önemli amacı arasında araştırma ve planlama yapmak, ustalığı
değerlendirmek ve eğitim yer almaktadır. Simülasyon tekniğinin birçok amacı olmakla birlikte
yatırım yapmadan önce problem alanlarını belirlemek, değişikliklerin etkilerini ortaya
çıkarmak, gözlemlenen sonuçların sebeplerini belirlemek, bütün sistem değişkenlerinin
bulunmasını sağlamak, belirli kararların sonuçlarını ve gidişatlarını tahmin etmekte,
verimsizlikleri belirlemekte, yeni fikir geliştirmeyi ve yeni düşünceyi teşvik etmekte,
planlarımızın bütünlüğünü ve fizibilitesini test etmekte kullanılmaktadır. Günümüz
koşullarında gerçek durumlara benzerliği yüksek olan simülasyonların maliyetinin oldukça
yüksek olması ve öğrencinin istediği zaman ulaşamaması gibi olumsuz yanları mevcuttur.
Bunun yanında hemşirelik mesleğinin gerektirdiği bilgi ve becerinin kazanılmasında gerçek
hastalarla yapılan deneyimler sonrasındaki olumsuz sonuçların maddi ve manevi kaybının bu
maliyetin üzerinde olduğu da unutulmamalıdır.
Sonuç olarak ülkemizde simülasyon uygulamaları daha çok maket üzerinde yapılmaktadır.
Senaryolar doğrultusunda simülasyonun bir beceri geliştirme ve değerlendirme yöntemi olarak
uygulanması ve hemşirelik eğitimine entegre edilmesinin ülkemizde istendik düzeyde olmadığı
ve YÖK, Sağlık Bakanlığı ve diğer paydaşların desteği ile üniversite ve sağlık kurumlarında
memnuniyet ve performansı geliştirmek için hem de çalışan ve hizmet verdiğimiz grubun
memnuniyet ve komplikasyonlarını engellemek için simülasyon eğitimi yaygınlaştırılmak için
çalışmalar yapılmalıdır.
Anahtar kelimeler: simülasyon, hemşirelik, eğitim
137
Download