“CERRAHİDE ENFEKSİYONSUZ YARINLAR” 09-11 MART 29017 Karabük Üniversitesi 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu Karabük Üniversitesi Demirçelik Kampüsü 78050 KARABÜK 1.KARADENİZ CERRAHİ HEMŞİRELİĞİNDE TEMEL YAKLAŞIMLAR KONGRESİ KONGRE ONURSAL BAŞKANLARI Prof. Dr. Nurullah Okumuş (Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü) Prof. Dr. Refik Polat (Karabük Üniversitesi Rektörü) KONGRE BAŞKANI Uz. Hem. Kadriye Gülseren (Türkiye Ebe ve Hemşireler Derneği Genel Başkanı) KONGRE KORDİNATÖRLERİ Yrd. Doç. Dr. Işıl Işık Andsoy (KBÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölüm Başkanı) Yrd. Doç. Dr. Asiye GÜL(Sağlık Bilimleri Üniversitesi) Muhdedir Caner (Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi) KONGRE SEKRETERİ Hem. Muhdedir Caner DÜZENLEME KURULU Dr. Asiye Gül Dr. Işıl Işık Andsoy Dr. İsmail Kara Dr. Erkan Doğan Dr. Nevin Onan Dr. Özlem Öztürk Dr. Gülcan Kar Uz. Hem. Duygu Kes Uz. Hem. Kadriye Gülseren Uz. Hem. Elif Çalık Hem. Muhdedir Caner Uz. Hem. Hanife Karabacak Uz. Hem. Sevda Ural Uz. Hem. Sevgi Hür Hem. Aysu Alperen 2 BİLİMSEL KURUL Prof. Dr. İbrahim Kürtül Uz. Hem. Kadriye Gülseren Prof. Dr. Mustafa Öztürk Uz. Hem. Hanife Karabacak Prof. Dr. Gökhan Aygün Uz. Hem. Pakize Aygün Prof. Dr. Ahmet Başustaoğlu Uz. Hem. Ebru Erbozkurt Prof. Dr. Ömer Faik Ersoy Uz. Hem. Emine Önalan Prof. Dr. Süreyya Karagöz Uz. Hem. Nurcan İnal Prof. Dr. Sevim Çelik Uz. Hem. Handan Aktaş Prof. Dr. Ayişe Karadağ Uz. Hem. Aytün Leymun Prof. Dr. Nurettin Karaoğlanoğlu Uz. Hem. Birgül Turan Doç. Dr. Asiye Gül Uz. Hem. Fatma Akdaş Doç. Dr. Seval İzdeş Uz. Hem. Nagihan Uysal Doç. Dr. Gülten Kıyak Uz. Hem. Nesrin Gülhan Doç. Dr. Zeliha Koçak Uz. Hem. Meltem Öztürk Doç. Dr. Arzu İlçe Uz. Hem. Tülay Kaya Doç. Dr. İbrahim Tümen Uz. Hem. Gülnur Mert Doç. Dr. Taylan Özgür Sezer Hem. Muhdedir Caner Yrd. Doç. Dr. Zeynep Tosun Hem. Mahperi Kavak Yrd. Doç. Dr. Gülcan Kar Yılmaz Hem. İlkay Mavili Yrd. Doç. Dr. Nevin Onan Hem. Semaİşleker Yrd. Doç. Dr. Işıl Işık Andsoy Hem. Birgül Ödül Özkaya Yrd. Doç. Dr. Erkan Doğan Hem. Gülhan Işık Yrd. Doç. Dr. Selda Rızalar Yrd. Doç. Dr. Özlem Öztürk Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Oksay Şahin Yrd. Doç. Dr. Yeliz CİĞERCİ Yrd. Doç. Dr. Hülya Üstündağ Yrd. Doç. Dr Uygar Daşar Yrd. Doç. Dr. Gülay Oyur Çelik Dr. Abdullah Öztürk Dr. Alaattin Dilsiz Dr. Alperen Eroğlu 3 Dr. Erol Koç Dr. Dilek Tarhan Dr. Murat Parpucu Dr. Nuriye Özder Öğr. Gör. Elif Çalık Öğr. Gör. Pınar Avşar Öğr. Gör. Gonca Buran Arş. Gör. Duygu Kes Arş. Gör. Sevda Ural Arş. Gör. Sevgi Hür Av. Erkan Çavuşoğlu Av. Sevil Serin Not: Bilimsel Kurul Akademik titrasyona göre sıralanmıştır 4 KONU BAŞLIKLARI 1.Karadeniz Cerrahi Hemşireliğinde Temel Yaklaşımlar Kongresi Sözel-Poster Konu Başlıkları Hemşirelik Mesleğinde Eğitim Hemşirelik Mesleğinde Sertifikasyon Sağlık Hizmetlerinin Sunumunda Kalite ve Akreditasyon Tıbbi Hatalar ve Hemşirelik Cerrahide Tek Kullanımlık Ekipmanlar Endoskopik Aletler ve Sterilizasyon Cerrahi Ekipde Stres ve Tükenmişlik Cerrahi Ekipde Motivasyon Cerrahide Hipoterminin Kontrolü Ameliyathanelerin Gizli Tehlikesi Cerrahi Duman Cerrahide Enfeksiyonlar Güvenli cerrahi Uygulamaları Cerrahide Kanıt temelli uygulamalar Cerrahi Hastalıkları Hemşireliğinde Hasta Eğitimi Cerrahide Teknoloji Cerrahide Etik Sorunlar 5 KONUŞMA METİNLERİ* Telif hakları ile ilgili tüm sorumluluk yazarlara aittir. 6 SAĞLIKTA KALİTE VE AKREDİTASYON STANDARTLARINDA SAĞLIK HİZMETİ İLİŞKİLİ ENFEKSİYONLARIN ÖNLENMESİ Uzm. Dr. Dilek TARHAN Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı Türkiye Sağlıkta Kalite Sistemi’ne ilişkin çalışmalar 27.06.2015 tarih ve 29399 sayılı “Sağlıkta Kalitenin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” kapsamında gerçekleştirilmektedir. Sağlıkta Kalite Sisteminin amacı; Türkiye’de sağlık hizmeti sunan tüm kurum ve kuruluşlarda, hasta ve çalışan güvenliği ile hasta ve çalışan memnuniyetinin sağlanması, aynı zamanda etkin, etkili, zamanında ve hakkaniyet çerçevesinde hizmet sunulmasıdır. Bakanlığımız bünyesinde Sağlıkta Kalite Sistemi’nin temelleri 2003 yılında “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın 6. Bileşeni olan “Nitelikli ve Etkili Sağlık Hizmetleri için Kalite ve Akreditasyon” bileşeni ile atılmıştır. 663 sayılı KHK’nin 8. Maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevlerinden ilgili olan hususlar aşağıda yer almaktadır: “d) Hasta hakları ile hasta ve çalışan güvenliğine yönelik düzenleme yapmak. ı) Sağlık hizmetlerinde kalite ve akreditasyon kuralları belirlemek ve uygulamasını sağlamak.” Söz konusu KHK’ye dayanarak 27.06.2015 tarihinde yayımlanan 29399 sayılı “Sağlıkta Kalitenin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” şu anda yürürlükte bulunmaktadır. Yönetmelik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmeti ile koruyucu sağlık hizmeti sunan kamu ve özel tüm sağlık kurum ve kuruluşlarını kapsamaktadır. Yönetmelik gereği kurum ve kuruluşlar, Bakanlıkça hazırlanan standart setlerini esas alarak uygulamalarını yapmak durumundadırlar. Aynı şekilde Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü de bu standartları esas alarak sağlıkta kalite değerlendirmelerini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Yönetmelik kapsamında yayımlanan standart ve rehberler ile gerçekleştirilen faaliyetler aşağıda özetlenmiştir: Yayımlanan Standartlar ve Rehberler • • • • • • • • SKS Hastane (Versiyon 5) SKS ADSM (Versiyon 3) SKS Diyaliz (Versiyon 1) SKS Evde Sağlık (Versiyon 1) SKS 112 (Versiyon 1) SAS Hastane Seti SAS ADSM Seti SAS Diyaliz Seti 7 • • • • • • • SAS Laboratuvar Seti Güvenli Cerrahi Uygulama Rehberi İlaç Yönetimi Rehberi Doküman Yönetimi Uygulama Rehberi Memnuniyet Anketi Uygulama Rehberi Gösterge Yönetimi Rehberi Klinik Kalite Rehberleri (11 Sağlık Olgusuna Yönelik) Geliştirilmekte Olan Standart Setleri • • • • • SKS 112 Seti (Versiyon 3) SKS Laboratuvar Seti SKS ASM Seti SKS Psikiyatri Seti (Versiyon 1) SKS Rehabilitasyon Seti (Versiyon 1) Kalite Kültürünün Geliştirilmesine Yönelik Faaliyetler • • • • • • • • • • Sağlıkta Kalite Değerlendirmeleri Sağlıkta Kalite Değerlendiricisi Sertifikalı Eğitim Programları Hasta ve Çalışan Güvenliği Sempozyumları Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongreleri Sağlıkta Kalite ve Güvenlik Ödülleri Performans, Kalite ve Hasta Güvenliği Ajansı Performans ve Kalite Dergisi Sağlıkta İndikatör Yönetim Sistemi (SİYÖS) Güvenlik Raporlama Sistemi (GRS) Hata Sınıflandırma Sistemleri Sağlıkta kalite ve akreditasyon çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen bütün bu faaliyetler ve yayımlanan standartlarda, enfeksiyonların önlenmesi konusu çok önemli bir yere sahiptir. Bunun nedeni, sağlık hizmeti ilişkili enfeksiyon düzeylerinin verilen sağlık hizmeti kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olmasıdır. Bir anlamda, bir kurumda enfeksiyonlarla mücadele ne kadar etkinse, orada o kadar kaliteli bir sağlık hizmeti sunulmaktadır denilebilir. Çünkü enfeksiyonlarla mücadele bir ekip işidir. Sadece hekimin çok iyi ve dikkatli bir klinik hizmeti vermesi ve bu hizmeti verirken hijyen kurallarına riayet etmesi yetmez. Sterilizasyon hizmetlerinden, ameliyathanenin temizliğine, hasta bakımında el hijyeni sağlanmasından havalandırma sistemine kadar tüm süreçlerin kontrol altına alınması gerekmektedir. Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Standartları da bu bakış açısı ile hazırlanmaktadır. Bu nedenle sadece “Enfeksiyonların Önlenmesi” başlığı altındaki standartlar değil, standart setleri içinde yer alan pek çok bölüm de enfeksiyonların önlenmesine katkı sağlamaktadır. Örneğin sterilizasyon hizmetleri, temizlik hizmetleri, hasta ve hasta yakınlarının enfeksiyonların önlenmesi konusunda bilgilendirilmesi, havalandırma sistemleri gibi konularla ilgili standartlar da bu mücadelede rol almaktadır. Sağlıkta Kalite Standartları (SKS) Hastane setinde “Enfeksiyonların Önlenmesi” bölümünde 12 standart ve 28 değerlendirme ölçütü bulunmaktadır. Bölümde yer alan standartlar aşağıda gösterilmiştir: 8 • • • • • • • • • • • • SEN01-Enfeksiyonların önlenmesine yönelik ‘Enfeksiyon Kontrol Komitesi’ oluşturulmalıdır. SEN02-Hastanenin tüm bölümlerini kapsayan enfeksiyonların önlenmesine yönelik program bulunmalıdır. SEN03-Hastane enfeksiyonlarının sürveyansına yönelik düzenleme yapılmalıdır. SEN04-Çalışanlar, el hijyeni konusunda bilgilendirilmeli ve teşvik edilmelidir. SEN05-El hijyenini sağlamaya yönelik malzeme bulunmalıdır. SEN06-Çalışanların el hijyeni kurallarına uyumu değerlendirilmelidir. SEN07-İzolasyon önlemleriyle ilgili düzenleme yapılmalıdır. SEN08-Temizlik, dezenfeksiyon, sterilizasyon ve antisepsi süreçlerine yönelik kurallar belirlenmelidir. SEN09-Dezenfeksiyon işlemlerine yönelik düzenleme yapılmalıdır. SEN10-Çalışanların mesleki enfeksiyonlardan korunmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. SEN11-Enfeksiyonların önlenmesi hakkında sağlık çalışanlarına eğitim verilmelidir. SEN12-Enfeksiyonların önlenmesine yönelik uygulamalar izlenmeli ve sürekli iyileştirme için gerekli faaliyetler gerçekleştirilmelidir. Ayrıca Gösterge Yönetimi boyutunda enfeksiyonların önlenmesi ile ilgili “Bölüm Bazlı Göstergeler” başlığı altında aşağıdaki göstergeler yer almaktadır: • • • • • • • GBEN01 El Hijyeni Uyumu GBEN02 Santral Venöz Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonu GBEN03 Üriner Kateter İlişkili Üriner Sistem Enfeksiyonu GBEN04 Ventilatör İlişkili Pnömoni/Ventilatör İlişkili Olay GBEN05 Umblikal Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonları GBEN06 Prosedür Bazında Cerrahi Alan Enfeksiyonu Hızı GBEN07 Cerrahi Profilaksi Uygun Antibiyotik Kullanım Oranı Bu standartlar ve göstergeler kapsamında kurumlarımızda gerçekleştirilen faaliyetler ve Bakanlığımızca yapılan periyodik değerlendirmeler, kurumlarımızda kalite kültürünün geliştirilmesine önemli katkı sağlamıştır. Bundan sonraki süreçte, enfeksiyonların önlenmesi konusunun Bakanlığımız öncelikleri arasında yer alması ve değerlendirme sürecinde kurumlarımızda ilgili standartlara odaklanılması, ülke genelinde bu yönde gelişim sağlanması açısından faydalı olacaktır. 9 HEMŞİRELERİNYASALHAKLARI Genelde Hak; Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkilere ve kişilerin hukuk düzeni tarafından korunan menfaatleri olarak tanımlanmakta olup, Hemşire ise; 6283 sayılı Hemşirelik Kanununa göre hemşirelik mesleğini icra etmeye yetkili sağlık personeli olarak tanımlanmaktadır. Mer’i olan mevzuatımızda düzenleme altına alınan hemşireliğin yasal haklarına geçmeden önce dünyada ve ülkemizde hemşirelik mesleği ile ilgili yapılan yasal düzenlemelerekronolojikolarakbaktığımızda; Dünyada; İlk profesyonel hemşireliği düzenleyen çalışmalar Güney Afrika birliğinde başlamış olup, ilk bağımsız hemşirelik yasası 1901 yılında Yeni Zelanda da çıkarılmıştır. Bu düzenlemeyi1903yılındaABDGordineeyaletindeyapılandüzenlemeizlemiştir. Ülkemizde ise profesyonel anlamda Hemşirelik mesleği ile ilgili ilk yasal düzenleme 1928yılındaçıkarılanTababetveŞuabatıSan’atlarınınTarzıİcrasınaDairKanunlayapılmıştır. 1936yılındayürürlüğegiren3017sayılıkanunlaistihdamedilecekhemşireveyardımcılarının sayılarıkadroolarakdüzenlenmiştir.1943yılındayayımlananTrahomlaSavaşTalimatnamesi hizmet alanında hemşirenin yetki ve sorumluluklarını düzenleme altına almış olup, 1954 yılında kabul edilen ve halen yürürlükte olan 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu ile bir meslek mensubuna özgü olarak kanuni düzenleme yapılması yoluna gidilmiştir. 1961 yılında kabul edilen 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun ile de özellikle 1. Basamak sağlık hizmetlerinin nerelerde yürütüleceği ve bu yerlerde hangi meslek mensuplarınınistihdamedileceğiyolundadüzenlemeyapılmışolup,HalkSağlığıHemşiresinin görev yetki ve sorumluluğuna yer verilmiştir. 1965 yılında kabul edilen 657 sayılı Devlet MemurlarıKanunuileDevletMemuruolanHemşirelerdedâhilbütünmemurlarabelirlihaklar verilmiştir. 657sayılıKanunun3.Bölümüaltındadüzenlenenhaklarabakıldığında; MezkûrKanunun; UygulamayıİstemeHakkıbaşlığıaltındadüzenlenen17ncimaddesinegöre;Devlet MemurustatüsünühaizolanHemşirelerdedâhilbütünmemurlarmezkûrkanunvebukanuna dayanılarak yayımlanan tüzük ve yönetmeliklere göre tayin ve tespit olunup yürürlükte bulunanhükümlerinkendilerihakkındaaynenuygulanmasınıistemekhakkınasahiptirler. Güvelik başlığı altında düzenlenen 18 inci maddesine göre; Kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamazhükmünühaizdir. Emeklilikbaşlığıaltındadüzenlenen19uncumaddesinegöre;Devletmemurlarının, özelkanunundayazılıbelirlişartlariçinde,emeklilikhaklarıvardırhükmüdüzenlenmiştir. Çekilme başlığı altında düzenlenen 20 nci maddesine göre; Devlet memurları, bu kanundabelirtilenesaslaragörememurluktançekilebilirlerhükmünühaizdir. Müracaat,şikâyetvedavaaçmabaşlığıaltındadüzenlenen21incimaddesinegöre; Devletmemurlarıkurumlarıylailgiliresmiveşahsiişlerindendolayımüracaat;amirleriveya kurumlarıtarafındankendilerineuygulananidarieylemveişlemlerdendolayışikâyetvedava açmahakkınasahiptirler.Müracaatveşikâyetlersözveyayazıileenyakınamirdenbaşlayarak silsile yolu ile şikâyet edilen amirler atlanarak yapılır hükmü düzenlenmiş olup, bu alanda Bakanlar Kurulunca 1982 yılında Devlet Memurlarının Şikâyet ve Müracaatları Hakkında Yönetmelikçıkarılmıştır. Sendikakurmabaşlığıaltındadüzenlenen22incimaddesinegöre;Devletmemurları, Anayasada ve özel kanununda belirtilen hükümler uyarınca sendikalar ve üst kuruluşlar kurabilirvebunlaraüyeolabilirlerhükmüdüzenlenmiştir. 10 İzinbaşlığıaltındadüzenlenen23üncümaddesinegöre;Devletmemurları,bukanunda gösterilensüreveşartlarlaizinhakkınasahiptirlerhükmünühaizolup;Buçerçevede; (1)657sayılıDevletMemurlarıKanununun102ncimaddesiuyarıncahizmetsüresibiryıldan onyılakadar(onyıldâhil)olanlarınyıllıkizinsüreleriyirmigün,onyıldanfazlaolanlarınise otuzgündür.Yıllıkizinlerinimemuriyetmahallidışındageçirecekmemurlariçinolağanhale getirmemekkaydıylagidilecekyerinuzakolmasıgözönünealınarakikişergünolmaküzere dörtgünlükyoliznieklenebilir.Yoliznibiryıldadörtgündenfazlakullandırılamaz. (2)Memuraverilecekyıllıkizinsüresininhesabında; Hangi statüde olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında bir kadro veya pozisyon karşılığındakamupersoneliolarakgeçenhizmetsüreleri, Kamu kurum ve kuruluşlarında geçmese dahi Devlet memurlarının kazanılmış hak aylıklarındadeğerlendirilenhizmetsüreleri, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığına borçlanılıp borçlanılmadığına bakılmaksızın muvazzafaskerliktegeçensürelerileokuldevresidâhilyedeksubaylıktageçensürelerdeyıllık izinhesabında,dikkatealınır. (3) Aday memur olan hemşireler içinde ikinci fıkrada belirtilen usulle hizmet süresi değerlendirmesiyapılarakizinkullandırılır. Kovuşturmaveyargılamabaşlığıaltındadüzenlenen24incimaddesinegöre;Devlet memurlarınıngörevleriileilgiliveyagörevlerisırasındaişlediklerisuçlardandolayısoruşturma ve kovuşturma yapılması ve haklarında dava açılması özel hükümlere tabidir hükmü yer almakta olup, bu alanda kastedilen adli makamlarca memur aleyhine yapılacak işlemler şeklindekarşımızaçıkmaktadır.Memurolanhemşire,göreviileilgiliişlediğisuçlardandolayı 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun kapsamındayeralansuçlardandolayıdoğrudanCumhuriyetSavcılıklarıncasoruşturulamazlar. Öncelikle Kanun kapsamında görevlendirilen Makamlarca haklarında Ön İnceleme yaptırılıp sonucundasoruşturmaizniverilirisesoruşturmayatabitutulabilirler. İsnat ve İftiralara Karşı Koruma başlığı altında düzenlenen 25 inci maddesine göre; Devletmemurlarıhakkındakiihbarveşikâyetler,garazveyamücerrethakaretiçin,uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucundabuisnatsabitolmadığıtakdirde,merkezdebumemurunenbüyükamiri,illerde valiler,isnattabulunanlarhakkındakamudavasıaçılmasınıCumhuriyetSavcılığındanisterler hükmüva’zolunmuştur. 657 sayılı Kanunla hüküm altına alınan, yukarıda sayılan genel hakların yanında; Kişilerinuğradıklarızararlarbaşlığıaltındadüzenlenen,13.Maddesinegörede;Kişilerkamu hukukunatabigörevlerleilgiliolarakuğradıklarızararlardandolayıbugörevleriyerinegetiren personelaleyhinedeğil,ilgilikurumaleyhinedavaaçarlar.Ancak,Devletdairelerinetevdiveya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kâğıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucubeklenmedenHazinetarafındanhaksahibineödenir.Kurumun,genelhükümleregöre sorumlupersonelerücuhakkısaklıdırhükmüiledehemşireolandevletmemurunagörevinden kaynaklıkişiselzararlarındandolayıdoğrudan3.kişileredavaikameetmehakkıverilmemiştir. MEMURLARA SOSYAL ALANDA VERİLEN YASAL HAKLARI BU KAPSAMDA ÖZNELE İNDİRGEYEREKHEMŞİRELEREVERİLENHAKLAROLARAKELEALMAYAÇALIŞACAĞIZ DOĞUM YAPAN VEYA ENGELLİ OLAN HEMŞİREYE 2 YIL SÜRE İLE GECE NÖBETİ VERİLEMEZ Yürürlükteolanmevzuatımızagöredevletmemurustatüsünühaizbayanhemşirelere tabipraporundabelirtilmesihalindehamileliğinin24üncühaftasındanitibarenvedoğumdan sonrakiikiyılsüreilegecenöbetivegecevardiyasıgöreviverilemeyeceğiAyrıcaengelliolan 11 hemşireleredeisteğidışındagecenöbetivegecevardiyasıgöreviverilemeyeceğikayıtaltına alınmıştır. HEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENŞUAİZNİ Hizmetleri sırasında radyo aktif ışınlarla çalışan hemşireye de yıllık iznine ilaveten 1 aylıkşuaiznidiyeisimlerindensağlıkhizmetininverilmesiyasaldüzenlemealtınaalınmıştır. BAYANHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENANALIKİZNİ Bayan hemşirelere; doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplamonaltıhaftasüreyleanalıkizniverilir.Çoğulgebelikdurumunda,doğumöncesisekiz haftalık analık izni süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesinekadarsağlıkdurumununçalışmayauygunolduğunutabipraporuylabelgeleyenkadın memur,isteğihâlindedoğumdanöncekiüçhaftayakadarkurumundaçalışabilir.Budurumda, doğum öncesinde bu rapora dayanarak fiilen çalıştığı süreler doğum sonrası analık izni süresine eklenir. Doğumun erken gerçekleşmesi sebebiyle, doğum öncesi analık izninin kullanılamayanbölümüdedoğumsonrasıanalıkiznisüresineilaveedilir.Doğumöncesianalık iznininbaşlamasıgerekentarihtenöncegerçekleşendoğumlardaisedoğumtarihiileanalık iznininbaşlamasıgerekentariharasındakisüredoğumsonrasıanalıkiznineilaveedilir. EVLATLIKEDİNENHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENİZİN Üç yaşını doldurmamış bir çocuğu eşiyle birlikte veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi hâlinde memur olan eşlerine,çocuğunteslimedildiğitarihtenitibarensekizhaftasüreileizinverilir.Buizinevlatlık kararıverilmedenönceçocuğunfiilenteslimedildiğidurumlardadauygulanır. EVLENMEVEYAÖLÜMHALİNDEVERİLMESİGEREKENİZİN Memura,eşinindoğumyapmasıhâlinde,isteğiüzerineongünbabalıkizni;kendisinin veya çocuğunun evlenmesi ya da eşinin, çocuğunun, kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşininölümühâllerindeisteğiüzerineyedigünizinverilir. Yukarıda sayılan izinler dışında, amirinin takdiri ile hemşireye 10 gün mazeret izni verilebilir.Mazeretindevamıhalindeyıllıkizindendüşülmekkaydıyla10gündahamazeretizni verileceğiyasaldüzenlemealtınaalınmıştır. DevletPersonelBaşkanlığıgörüşlerinegöreölüdoğumyapanmemuradaanalıkizniile ilgiliizinlerinverilmesigerekmektedir. BAYANHEMŞİREYEVERİLMESİGEREKENSÜTİZNİ Kadın memura, çocuğunu emzirmesi için doğum sonrası analık izni süresinin bitim tarihinden itibaren ilk altı ayda günde üç saat, ikinci altı ayda günde birbuçuk saat süt izni verilir. Süt izninin hangi saatler arasında ve günde kaç kez kullanılacağı hususunda, kadın memuruntercihiesastır. YARIZAMANLIÇALIŞMA Doğumsonrasıanalıkiznisüresisonundakadınmemur,isteğihâlindeçocuğunhayatta olması kaydıyla analık izni bitiminde başlamak üzere ayrıca süt izni verilmeksizin birinci doğumdaikiay,ikincidoğumdadörtay,sonrakidoğumlardaisealtıaysüreylegünlükçalışma süresininyarısıkadarçalışabilir.Çoğuldoğumlardabusürelerebirerayilaveedilir.Çocuğun engellidoğmasıveyadoğumdansonrakionikiayiçindeçocuğunengellilikdurumununtespiti hâllerindebusüreleronikiayolarakuygulanır.Üçyaşınıdoldurmamışbirçocuğueşiylebirlikte veyamünferitolarakevlatedinenmemurlarilememurolmayaneşinmünferitolarakevlat edinmesi hâlinde memur olan eşleri de, istekleri üzerine (A) fıkrası uyarınca verilen sekiz haftalık iznin bitiminden itibaren bu haktan aynı esaslar çerçevesinde yararlanır. Memurun (3)(4) çalışacağısürelerilgilikurumtarafındanbelirlenir. HASTALIKVEREFAKATİZNİ Memura,aylıkveözlükhaklarıkorunarak,verilecekrapordagösterileceklüzumüzerine, kanser,veremveakılhastalığıgibiuzunsürelibirtedaviyeihtiyaçgösterenhastalığıhâlinde onsekizayakadar,diğerhastalıkhâllerindeiseonikiayakadarizinverilir. Görevi sırasında veya görevinden dolayı bir kazaya veya saldırıya uğrayan veya bir meslekhastalığınatutulanmemur,iyileşinceyekadarizinlisayılır. Ayrıca, memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği takdirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşlerinden birinin ağır bir kaza geçirmesi veya tedavisi uzun süren bir hastalığının bulunması hâllerinde, bu hâllerin sağlık 12 kuruluraporuylabelgelendirilmesişartıyla,aylıkveözlükhaklarıkorunarak,üçayakadarizin verilir.Gerektiğindebusürebirkatınakadaruzatılır. AyrıcaMemuriyette5yılınıdolduranlara2defadakullanılmaküzere1yılizinverilmesi deyasalolarakdüzenlenmiştir. MEMURSTATÜSÜNÜHAİZHEMŞİRELEREKANUNLAVERİLENDİĞERSOSYALHAKLAR Yeniden işe alıştırma hakkı, Kreş ve Sosyal tesis hakkı, Konur Kredisi hakkı, Öğrenim Kredisi ve Yurt Hakkı, Aile Yardımı Hakkı, Doğum Yardımı Ödeneği, Ölüm Yardımı Ödeneği, TedaviYardımıveCenazeGiderlerinindevletçeödenmesihakkı. HEMŞİRELERİNKADEMEDERECEİLERLEMELERİ Bilindiğiüzere657sayılıKanunun36.MaddesiOrtakHükümlerAbölümündedevlet memuruolarakgörevyapanpersonelinişegirişderecekademesiileyükselebileceklerienson derecevekademeleribelirlenmiştir. Bunagörelisemezunuolarakgörevebaşlayanvehemşireolarakgörevyapanpersonel 2009 yılından önce 12. derecenin 3. kademesinden ataması yapılarak 3.derecenin 8.kademesine kadar yükselebilmektedir. Ancak 2009 yılından sonra tüm liselerin eğitim süresinin dört yıla çıkarılmasıyla beraber lise mezunu bir hemşire 12.derecenin 2.kademesinden göreve başlayarak 3.derecenin 8.kademesine kadar terfi edebilmektedir. Bununistisnası6111sayılıKanunladeğişik64.maddededüzenlenmiştir.2011yılındansonra herhangibirdisiplincezasıalmayanpersoneltavandelerek2.derecenin6.kademesinekadar yükselebilir. Önlisans ve lisans mezunu olarak göreve başlayan hemşireler ise 10.derecenin 2.kademesi ile 9.derecenin 1.kademesinden ataması yapılarak 1.derecenin 4.kademesine kadar yükselebilirler. Ayrıca kalkınmada öncelikli il kapsamında görev yapan personel tamamlanmışherikiyılınsonundailavetenbirkademeilerlemesihakeder. Yükseklisansyapılmasıhalindedalınabakılmaksızınbirkademeilerlemesiyapılır. Meslekleriyle ilgili dallarda doktora eğitimi yapılması halinde 657 sayılı kanunun 36.maddesiA-10fıkrasıgereğincebirdereceilerlemesiyapılır. Uzman Hemşireler ile ilgili 190 sayılı kanunda kadro bulunmamaktadır. Ancak Sağlık Bakanlığı bu alanda çalışma yapmaktadır. Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün11.04.2016tarihliyazılarıileUzmanHemşirelerdiplomalarınıtescilettirdikten sonraBelgeleriniKurumlarınaibrazetmelerihalinde3.DönemTopluİşSözleşmesindeyeralan düzenleme çerçevesinde 2016/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan DevletMemurlarınaÖdenecekZamveTazminatlaraİlişkinKararaekli(ll)sayılıcetvelegöre dereceleriitibarıylayararlanmaktaolduklarıtazminatoranlarına5puanilaveedilmektedir. HEMŞİRELER KAZANÇ GETİRİCİ FAALİYET BULUNABİLİR Mİ? ŞİRKET ORTAĞI OLABİLİR Mİ ? MemurlarTürkTicaretKanununagöre(Tacir)veya(Esnaf)sayılmalarınıgerektirecekbir faaliyettebulunamaz,ticaretvesanayimüesseselerindegörevalamaz,ticarimümessilveya ticarivekilveyakollektifşirketlerdeortakveyakomanditşirkettekomanditeortakolamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç) Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehanevebenzeriyerleraçamaz;gerçekkişilere,özelhukuktüzelkişilerineveyakamu kurumuniteliğindekimeslekkuruluşlarınaaitherhangibirişyerindeveyavakıfyükseköğretim kurumlarındaçalışamaz.MaddeyebakıldığındaMemurlar; *Tacirveesnafsayılmasınıgerektirecekbirfaaliyettebulunamazlar.(TicaretKanunum.12) *Ticaritemsilci(BorçlarKanunuMd.547)veTicarivekil(BK.551Md.)olamazlar 13 *KollektifŞirketortağıolamazlar *Komanditşirketinkomanditeortağıolamazlar *Ticarivesanayimüesseselerindegörevalamazlar Hülasaten memurlar Komandit şirkette komanditer ortak, limited şirket ortağı, adi şirketortağı,özelşirketingizliortağı,anonimşirketiortağıolabilirler. HEMŞİRELERSÜRÜCÜKURSLARINDAİLKYARDIMDERSİVEREBİLİRMİ? 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda yapılan düzenleme çerçevesinde uzman öğretici, usta öğretici ve öğretmenlik yapma nitelik ve şartlarını taşıyan devlet memurlarınailgilibirimlerinizniylehaftada10(on)saatigeçmemeküzereücretlidersverme hakkıtanınmışolup,ÖzelMotorluTaşıtSürücüleriKursuYönetmeliğinin27ncimaddesinin1 incifıkrasınınabendinegörehemşirelerdeyüksekokulmezunuolmanınyanındaİlkYardım Yönetmeliği kapsamında alacakları İlk Yardım Eğitmeni Sertifikası ile gerekli izinleri aldıktan sonrahaftadaonsaatigeçmemeküzeredersverebilirler. Av.ErkanÇAVUŞOĞLU 14 DisposableMalzemeleriTekrarKullanalımmı? MuhdedirCaner KırıkkaleYüksekİhtisasHastanesi [email protected] TekrarKullanım Tekrarkullanımişlemleri; ü Tıbbialetlerintemizlenmesini ü Steriledilmesini ü Fonksiyonunundevamettiğininkanıtlanmasınıiçerenişlemlerdir Reusable”malzeme, ü Tekrarkullanılabilen,genelliklemetal,cam,lastikveyakumaştan yapılmışmalzemelerdir ü Üreticitarafındantekrarkullanılabilirolduğubelgelenir ü Hastalardakullanılmadanöncetemizlenir,steriledilirler ü Başlangıçtaalımmaliyetiyüksekolabilir,tekrarlanankullanımlar sonucuortalamamaliyetleridüşükolur ü Bualetleruygundezenfeksiyonvesterilizasyonişlemlerinedayanıklı olduğuiçinfarklıhastalararasındakullanılabilirler Disposable”malzeme: ü Plastikgibiısıyaduyarlıveucuzmalzemelerdir. ü Üreticidendoğrudansteriledilmişolarakkullanımahazıralınırlar ü Alımmaliyetleridüşüktür,dolayısıylatekrarkullanımınmalikazancı çokfazlaolmaz ü Birkezkullanılırlarveatılırlar ü Doğrudanhastakullanımınayönelikbirmalzemeisegenellikle“tek kullanımlıktır”şeklindeetiketleribulunur 15 ü Ayrıcatekkullanımlıkaletlerinsterilitelerininbozulduğu kanıtlandığındaörneğinpaketbütünlüğübozulduğundadayeniden kullanımgündemegelebilmektedir Tekrarişlemdengeçirme”(reprocessing); ü Hastadakullanılmışveyahastadakullanılmamışancakpaketihasar görmüşbirmalzemenintemizlenmesi,testedilmesi,yeniden paketlenmesivesterilizasyonu “Tekrarkullanım”(reuse); ü Üreticifirmasıtarafından“tekkullanımlık”veya“disposable”olarak etiketlenmişbirmalzemeninhastabakımındailkkullanımından sonra“tekrarişlemdengeçirme”basamaklarınınuygulanıpaynıveya başkabirhastadatekrarkullanılması. Tekrarkullanım:Neden? ü Maliyetidüşürme ü Atıkmiktarınıazaltarakçevreyidekorumaçabaları ü Tekkullanımlıkaletlerinyenilerinintemininkesintiyeuğraması, paketiaçılmışveyahasarlanmışancakkullanılmamışaletlerin sterilizasyondurumununbilinememesi EnSıkTekrarKullanılanAletler Sorunlar ü Dekontaminasyonvesterilizasyonişlemleriningüvenliolupolmadığı ü İşlemsırasındamalzemedefonksiyonelbirkayıpmeydanagelip gelmediği 16 ü Tekrarkullanılanmalzemeninnasılfaturaedileceği ü Yasalveetiksorunlar ü Kayıttutulmadığındabahsedilensorunlarınsonuçlarınıntakip edilememesi TekrarKullanımınSıklığı ü 1976’dahastanelerin%14’ünde ü 1982’de%90’larayükselmiş TekrarKullanımdaUluslarArasıVeriler ü 1984yılındayapılanbiranketçalışmasında;Hastanelerin%82’sinin tekrarkullanımuyguladıklarısaptanmış, ü %6’sıpolitikalarıgereğincetekrarkullanımınyasakolduğunuve tekrarkullanımyapmadıklarını, ü %12’siisehastanelerindekiuygulamalarıbilmediklerinibelirtmişler Sıklık ü Hemodiyalizerler(%46), ü Kardiyovaskülerkateterler(%31), ü Solunumdevreleri(%18), ü Biyopsiiğneleri(%17),koterler(%16), ü Anestezidevreleri(%14) ü Ençarpıcıolansonuç;yanıtverenlerin%5-10’ununsüturzımbası sökücülerin,şırıngaların,aspirasyonkaplarınınvetrakealtüplerinde yenidenkullanıldığınıbelirtmesi Enfazlatekrarkullanımyapılantekkullanımlıkaletler; ü Sıkıştırıcıkolları(%15.8) ü Matkapucu,testere,bleytler(%7.3) ü Biyopsiforsepsleri(%6.2), ü Endoskopiklaparoskopikkesiciler,tutucularveklempler(%6.1), 17 ü Elektrofizyolojiktanıkateterleri(%3.9) 2000’liyıllardaABD’de ü Hastanelerinyalnızca%24.2’sinintekkullanımlıkaletleritekrar kullandığı ü Tekrarkullanımyapanhastanelerin%84.6’sınınbunuüçüncüşahıs firmalarayaptırdığısaptanmıştır 1238hastanenindeğerlendirildiğibirçalışmada ü Büyükhastanelerin(200’denfazlayatağıolan)%86’sındadüzenli olaraktekrarkullanımyapıldığı ü Yalnızca%5’indeaslauygulanmadığısaptanmış ü Bunakarşınküçükhastanelerin%50’sindebuuygulamanın yapılmadığı, ü %38’inindüzenliolarak,%12’sininsadeceacildurumlarlasınırlıolarak tekrarkullanımyaptıklarısaptanmış ü Düzenlikullanımyaptığınıbelirtenhastanelerinyalnızca%38’inin yazılıprosedürüolduğugörülmüş 2010yılındakibirraporagöre; ü Tekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımı; ü İspanya’dahastanelerin%80’inde ü Almanya’dahastanelerin%40’ında, ü Japonya’dahastanelerin%80-90’ındauygulanmakta ü Fransa’da,İngiltere’dereuseyasak ü Gelişmekteolanülkelerdetekrarkullanımdahaçokiğneucu,şırınga veürinerkateterlerikapsıyor ü YeterlisterilizasyonyapılmadığıiçinHIV,hepatitBveC infeksiyonlarınanedenoluyor ü Gelişmişülkelerdedahaçokpahalı,yüksekteknolojiürünlerinde tekrarkullanımyapılıyor 18 ü Yenidenkullanımiçinnetrehberlervar,ihmallereyönelikuygun kontrolmekanizmalarıönşart ü Bütünbunlaryenidenkullanımıgüvenli,maliyetetkinvemantıklıhale getiriyor Örnekler 326yataklıbirhastanede22ayiçinde623tanealetilişkilihasta güvenliğinitehditedenolaybildiriliyor; ü %70’itekkullanımlıkaletlerleilişkili ü İlkkullanım-yenidenkullanımayrımıyapılmamışFDA’nın MedicalDeviceReport(MDR)sistemi: ü 1996-1999arasındaraporedilen300.000olaydan245’i70farklı tiptekitekkullanımlıkaletinyenidenkullanımıileilişkili Reuseyapılanbirkardiyakkateterinkırılmasıvehastanınuyluk bölgesindekalması ü Bilinenenyüksekmaddiceza:970.000$ ü Doktorvehastanesorumlu ü Orijinalkateterüzerindesadeceüçkeztekrarkullanılabileceğibilgisi mevcut ü Hastanekayıtlarınagöreyenidenkullanımsayısı=19 ü Bukateterüreticifirmatarafından9yılöncepiyasadançekilmiş ü Hastanedeposundabukateterden53adetmevcut. ü 72yaşındabirhastanınendotraealentübasyonusırasındakılavuztel (reuse)özefagusiçindekırılıyor ü Hastanınduodenumuperforeoluyor ü Kılavuztelüzerindeüreticifirmanın“yenidenkullanmayınız”uyarısı mevcut ü BazıkatetertürlerivetekkullanımlıközefagialstetoskoplarEO sterilizasyonusonrasındastabilitesiniyitiriyor. 19 ü Tekkullanımlıklansetlerinyenidenkullanımı:18hastayaHepatitB bulaşı GerçekRiskNedir? ü Tekkullanımlıkaletlerinyenidenkullanımınozokomiyal infeksiyonriskitaşır ü Buriskinuygunişlemdengeçirilmemiş“reusable”malzemelerin taşıdığırisktendahayüksekolduğunugösterenyeterlibilimsel kanıtyok. ü Pirojenler,toksikkalıntılar,biyolojikuyumsuzlukvefonksiyonel stabilitekonularındabirsonucavarabilmekiçindahakapsamlı sistematikçalışmalaraihtiyaçvar. Ülkemiz’deDurum ü Ülkemizdetekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımınınsıklığını belirleyenherhangibirçalışmabulunmamaktadır ü Ancakdeğişikmerkezlerdenmaliyet,komplikasyonlargibi konuylailgilitektekbildirilenraporlarülkemizdedeyaygınbir uygulamaolduğunudüşündürmektedir "Görmek"içingittiklerihastanede"kör"olduklarınıiddiaettiler Adana'daözelbirhastanedegözlerindekataraktolduğuiçin ameliyatolan17kişiden10'u,görmediğiyadagörmekaybı yaşadığıiddiasıylaCumhuriyetSavcılığı'naşikayettebulundu.(13 Eylül2016-Hürriyet) Afyonkarahisar'dakataraktameliyatıolan7hastagörme yeteneğinikaybetti,İzmir’deise8hastakörolmariskiyaşıyor. Katarakameliyatlarınedenkörlüklesonuçlanıyor?(18Ocak 2011NTV) TekkullanımlıkAletlerinTekrarKullanımınaAitRiskler ü Olasıtıbbiriskler:Fizikselvefizyolojikzararlasonuçlanabilir ü Tıbbiolmayanriskler:Etikvesorumlulukanlamındakiriskler OlasıTıbbiRiskler ü Yetersiztemizlikvedekontaminasyon: Pekçoktıbbialet ulaşılamayacakeklemlervedarlümenleriçerdiğiiçin temizliğinintamolarakyapılmasımümkündeğildir 20 ü Çaprazinfeksiyonriski:Temizlik,dekontaminasyon, dezenfeksiyonveyasterilizasyonişlemlerininyeterince yapılmamasınabağlıolarakgelişebilecekçaprazinfeksiyonriski tekrarkullanımişlemlerininenbüyükriskinioluşturmakta ü Mekanikbozulma:Aletlerinfarklıkimyasallaraveyadiğer işlemleremaruzkalmasısonucukorozyonveya materyalde değişimmeydanagelebilmekte ü Pirojenler:Sterilizasyonişlemimikroorganizmalarıparçalarancak lipopolisakkaridveyaendotoksinkalıntılarınıetkilemez.Aletsteril bileolsatekrarkullanılanhastadaateşesebepolabilir ü Toksikkalıntılar:Tekrarkullanımişlemlerindekullanılanpekçok germisid,deterjanvetoksikgazlarınkalıntılarınıntamamen uzaklaştırılamadığıdurumlarda,hastalardadokularazarar verebilirler ü Biyolojikuyuşmazlık:Hastayaimplanteedilenveyahastanın dokularıylabelirgintemasıolantıbbialetlerokişiyeaitbazı hücrelerleveyabiyokimyasallarlakaplanabilmektedir.Bualet başkabir hastadatekrarkullanıldığındayabancıcisim reaksiyonlarınayolaçabilir ü Fonksiyonelgüvenilirlik:Aletlerinelektronik,mekanik,optikve fizikselözellikleriyıllariçindevetekrarlanankullanımla bozulmaktadır.Hastanelerintıbbialetlerigüvenlibirşekildekaç kezkullanabileceğinisaptamasıoldukçazorbirkonudur Fizikselbütünlükvesterilbariyerler:Tekrarlanankullanımlar, temizlikvesterilizasyonişlemlerininaletleringerilmedirenci, patlamavesızdırmabasıncı,yüzeybütünlüğüüzerineetkisinin neolacağıbilinememekte YapılanRandomize,kontrollübirçalışmada;tekrarkullanılanveyeni koroneranjiyobalonkateterlerikarşılaştırılmış; ü ü ü ü ü Herikigruparasındabalonyetmezliğiinsidansının, Anjiografikbaşarıoranının, Kullanılanbalonkatetersayısının, Kontrastmiktarının, İşlemsüresinin, 21 ü İşlemsonrası30güniçindegörülenmajoristenmeyenkardiyak soruninsidansınınaynıolduğu, ü Ayrıcaişlemsonrasıateşinsidansınınfarklıolmadığı saptanmıştır Ülkemizdeyapılanbirçalışmada ü Laparoskopikkolesistektomidekullanılantekkullanımlıklaparoskopik aletler ü İlkkullanımı(62hasta)ileyenidensteriledilerekkullanımı(63hasta) karşılaştırılmış ü Ortalamaameliyatsüresi, ü Ağrıskoru, ü Analjeziksüresivemiktarı, ü Yatışsüresiarasındafarksaptanmamış, ü Toplamkomplikasyonoranları(%3.2ve%4.8)veinfeksiyonoranları (%1.6ve%3.2)benzerbulunmuş TıbbiOlmayanRiskler Tekrarkullanımınınbaştagelensebebimaliyetetkinolacağıdüşüncesi ü Ancakbukonudayapılmışyeterlirandomizekontrollüçalışmalar yoktur ü Tümalettipleriiçinortalama%49tasarrufsağlandığı belirlenmiş, ü Mevcutanalizsonuçlarınagöretekkullanımlıkaletlerintekrar kullanımınınmaliyetetkinolduğunusöylemeninmümkün olmadığınıbelirtmişlerdir Etiksorunlargiderekderinleşmekte ü Tekrarkullanımahastanasılrazıedilecek ü Yazılıonamformundakibilgilerinçerçevesinasılçizilecek? ü Hangihastatekkullanımlıkaletinkullanılacağıilkhastaolacak? 22 ü Hangihastasonhastaolacak?gibisorularbukonudakiçekinceleri oluşturmaktadır ÜlkemizdekiYasalDüzenleme 23 SorumluKim? ü Talimatıverenhekim ü Uygulayanhekimveyasağlıkpersoneli ü Başhekim İnfeksiyonKontrolKomitesi TekrarKullanımaOnayVerenÜlkelerdeYaklaşım ü Üreticifirmanınönerileridoğrultusundahazırlanmışyazılı talimatlarsağlandıysa ü Tekrarkullanımınhastagüvenliğivetıbbialetin etkinliği/fonksiyonelliğinietkilemediğidökümanteedildiğinde izinverilmekte ü Tekrarkullanımlailgilitümmaliyetanalizleriyapılaraktekrar kullanımınmaliyetetkinolduğugösterilmişolmalı ü Tekrarkullanımıplanlananheraletiçinhastaneyönetiminin, hastaneinfeksiyonkontrolkomitesinin,riskyönetimi komitesininonayıbulunmalı RiskSınıflamasında ü Yüksekriskli;Balonangioplastikateterleri,implanteinfuzyon pompaları ü Ortariskli;Ultrasonkateterleri,laparoskopikaletler ü Düşükriskli;Elastikbandajlar,turnikeler 24 NelerÖneriliyor? ü Tekrarkullanımkomitelerininoluşturulması ü Yazılıtalimatlarveprogramınuygulanması ü Geçerlikılma(validasyon) ü İstenmeyenetkilerintakibivesorumluluk GüvenliBirŞekildeAletinTekrarKullanılabilmesiİçinÖnceBazı SorularCevaplandırılmalıdır; ü Tekrarkullanımgerçektengereklimi? ü Gerekliprosedürbelirlenmişmi? ü Personelyeterikadareğitimlimi? ü Hastabilgilendirilmişmi? ü Aletişgörebilirmi? ü Netürmateryaldenyapılmış? ü Uygunşekildetemizlik-paketlemevesterilizasyonyapılabilir mi? ü Kaçkezkullanıldığınasılkontroledilmeli? ü Hangidurumlardaatılmalı? SonuçOlarak ü Tümolumsuzsonuçlarınarağmenpekçoksağlıkkuruluşu aletlerintekyadaçokkullanımlıkolaraküretilipüretilmediğine, hastabakımındatümşartlarısağlayıpemniyetliolupolmadığına bakmaksızıntıbbialetleriyenidenkullanmakta ü Ancaktekkullanımlıkaletlerintekrarkullanımısırasındaher hastaiçintamamenemniyetlivegüvenilirbiraletsağlandığı garantiedilememekte ü Tekkullanımlıkaletlerinyenidenkullanımıçoksayıdatest, geçerliliktestivebelgelemegerektirmekte ü Ülkemizdeyasaldüzenlemeolmaklabirliktehastanelerarası standartbiryaklaşımınsağlanmasıgerekmektedir Kaynaklar ü Tıbbicihazlarınsterilizasyonugenelgesi ü BuchwalskyR,GroveR,Feldkamp2001;90:542-9 ü HastaneİnfeksiyonlarıKongresi,ÖzetKitabı,Antalya,12-15 Nisan2012 25 ü HızelK.TekKullanımlıkAletlerinTekrarKullanımı,Hastane İnfeksiyonlarıDergisi,2000:4:187-90. ü SağlıktaNabızDergisi,2011,Sayı:28 ü GreneVW.In:MayhallCG,2004:1535-45 ü https://www.fda.gov/MedicalDevices/DeviceRegulationandGuid ance ü CampbellBA.AmJInfectControl1987;15:196-200 26 CERRAHİ EKİPTE STRES VE TÜKENMİŞLİK Yrd.Doç.Dr.NevinONAN KBÜ.SBF.HemşirelikBölümüPsikiyatriHemşireliğiAD Zorlanma karşılığında kullanmakta ve stres, herhangi bir varlığa uygulandığı zaman gerginlik, düzen bozukluğu yaratan, çok şiddetli olunca da yapı ve işlevlerde köklü değişimler ve çökkünlüklere neden olan bir güç olarak açıklanmaktadır. Stres ve bireysel psikolojik özelliklerin etkileşiminde kişilere bağlı önemli farklılıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Aynı olaylar kişiden kişiye son derece farklı tepkilerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Stres, her zaman olumsuzluklarla dolu ve hastalığa yol açan bir durum olmayıp yaşam için gereklidir. Normal gelişim ve olgunlaşmada, yaşamın güçlükleri ile başa çıkmada, kişisel yapıcılığın ve etkinliğin, fiziksel ve ruhsal dayanıklılığın artmasında stres olumlu rol oynamaktadır. Stresin olumlu etkisi bireyin iç ve dış çevresindeki gereksinimleri ile uyum sağlama kapasitesi arasındaki dengeye bağlıdır. Stres kişi ve çevrenin etkileşimi sonucunda oluşur. İş hayatında yaşanan stresler ve bunların sonuçları doğrudan veya dolaylı olarak dünyadaki herkesi ilgilendirmektedir ve bu nedenle önemli bir problem olarak görülmektedir. İş stresi, bireyde yetersizliklere, fiziksel ya da psikolojik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve gerilim yaratan durum olarak tanımlanmaktadır. Stres tepkisini doğuran iş koşulları çalışanlar üzerinde baskı ve zorlanma yaratır. İş stresi çalışma yaşantısında kaçınılmaz bir deneyim olmakla birlikte, iş stresinin sıklığı ve süresi bireyin baş edebilme gücünden fazla olduğunda sorunlar ortaya çıkmaktadır. Yaşanan stresli olayların sıklığı ve yoğunluğu hem iş yerinin koşulları, hem de bireyin kişiliğinin etkileşimi ile ilgilidir. İş hayatında strese yol açan durumlar; rollerdeki belirsizlik, rol çatışması, kişilerarası anlaşmazlıklar, yöneticilerle çatışmalar, çok fazla ya da az sorumluluk, yoğun iş yükü, zaman sınırlamaları, mekan ve yer sorunları, işe özgü stresörler, yeni teknoloji, yetersiz personel, gerçek dışı ve belirlenmemiş amaçlar, özel yaşam ve aile yaşamı, işin niteliksel yönü, iş güvenliği, ücret ve vardiyalı çalışmadır. Sağlık bakım alanı, hem yoğun stres yaşayan bireylere hizmet verilmesi hem de çalışan personelin stres yaşantıları ile çok sık karşılaşması nedeniyle, diğer iş ortamlarından daha fazla iş stresinin yaşandığı bir ortam olarak değerlendirilmektedir. Tıp teknolojisindeki gelişmeler, personelin uygun olmayan dağılımı, sağlık bakımı vermede yeni düzenlemeler, hastalarla uzun süre temas, aşırı hasta yükü, insanların sağlık ve iyiliğinden sorumlu olma, zaman zaman 27 ölümle baş etmek, karmaşık ilişkiler, özel ve iş yaşamında çatışmalar, mesleki beklentilerini gerçekleştirememe, mali endişeler ve kişisel hastalık gibi durumlar sağlık bakım sistemlerinde çalışanlar için önemli stresörlerdir. Yaşanılan stresin sağlık ekibi açısından; fiziksel ve psikolojik semptomlar, tükenmişlik ya da psikiyatrik sorunlar gibi sonuçları vardır. Tükenmişlik İlk kez 1974’te Freudenberger tarafından tanımlanan, iş stresi ve çevresinin bir işlevi olarak kabul edilen tükenmişlik, aşırı stres ve doyumsuzluğa tepki olarak kişinin kendini psikolojik olarak işinden geri çekmesi olarak özetlenmiştir. Tükenmişlik sendromu, bireylerin işleri gereği karşılaştıkları insanlara karşı duyarsızlaşmaları, duygusal yönden kendilerini tükenmiş hissetmeleri ve kişisel başarı ile yeterlilik duygularının azalması biçiminde tanımlanabilir. 3 boyutlu olarak ele alınır. Duygusal tükenme; kişinin yaptığı iş nedeniyle aşırı yüklenilmesi ve tüketilmiş olma duyguları ile tanımlanır. Duyarsızlaşma; kişinin bakım ve hizmet verdiklerine karşı duygudan yoksun biçimde tutum ve davranışlar sergilemesini içerir. Kişisel başarı eksikliği; sorunun başarı ile üstesinden gelme ve kendini yeterli bulma eksikliği olarak tanımlanır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hemşirelerin çalışma ortamına ait başlıca stresörleri yöneticilerle yaşanan çatışmalar, rol çatışması ve belirsizliği, aşırı is yükü, hastalarla çalışma nedeniyle yaşanan duygusal stres, yoğun bakıma gereksinimi olan ve ölmekte olan hastalarla çalışma, hastalarla yaşanan çatışmalar ve vardiya ile çalışma olarak tanımlamaktadır. Cerrahi klinikleri, hem hasta sayısının fazla olması hem de hastaların kişisel gereksinimlerini karşılama anlamında hemşireye bağımlı olması nedeni ile hemşirelik bakımına en çok gereksinim duyulan, teknolojik olarak kompleks kliniklerdendir. Hastanelerde cerrahi birimler olarak bilinen cerrahi klinikler, ameliyathaneler, acil birimler ve cerrahi yoğun bakım üniteleri kritik düşünmenin, çabuk karar vermenin ve uygulamanın acil olarak yaşama geçirilmesi gereken, birebir ekip çalışmasının en yoğun olduğu ortamlardır. Bu ortamlarda zaman zaman rol belirsizliklerinin yaşanması, aynı pozisyonda çalışma sürelerinin uzun olabilmesi, kapalı ortamlar olan bazı cerrahi birimlerin fiziksel çevre koşulları, havalandırma, aydınlatma, ısı gibi özellikleriyle zaman zaman yetersiz olabilmesi, stres yaşanmaktadır. Cerrahi ortam, enfeksiyon, yaralanma, tehlikeli maddelerle karşılaşma olasılığı nedeniyle cerrahi hemşiresi ve cerrahi girişim uygulanacak hasta için yüksek riskli bir ortamdır. Ekip ile uzun süreli fiziksel yakınlığı gerektirmesi, yaşamı tehdit eden durumların bulunması ve hızlı karar vermeyi gerektirmesi nedeniyle stresli bir ortamdır. Bu stresli ortam, hemşireleri fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan olumsuz yönde etkileyerek tükenmişliğe yol açabilmektedir. Ameliyathane ekip üyeleri arasında hastalara, prosedürlere ve risklere yönelik ortak bir anlayışın olmayışı, ekip arasında iletişim problemlerinin olması, bilgi paylaşımının olmaması, kurum kültürünün olmaması strese yol açabilmektedir. Cerrahi ortamlarda kaynak yetersizliği (insan ve aletler) ve iletişim problemleri 28 uygulama hatalarına yol açabilir ve dolayısıyla hastanın sağlığını tehlikeye sokabilir, stres ve gerginliği arttırır. Ayrıca cerrahın gergin ve sinirli olması da diğer ekip üyelerini olumsuz etkileyebilir. Cerrahi birimlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde tükenmişliğin orta seviyelerde olduğu, en çok emosyonel tükenme yaşandığı ve bunu duyarsızlaşmanın takip ettiği görülmektedir. Mesleğin istemeyerek seçilmesi, bazı ekip üyelerinin istemeden çalıştığı birim olması, ekip üyelerinin sağlık hizmetlerindeki sınırlı kontrol algısı, mesleki gelişme fırsatlarının olmayışı, hedeflerin mesleki ve kişisel değerleri yansıtacak şekilde önceliklendirilmemesi, kurumsal destek algısının yetersizliği, hastalar tarafından takdir edilmeme, kariyer fırsatlarının sürekli sorgulanması tükenmişliğe yol açabilmektedir. Aynı zamanda mesleki deneyimsizlik, vardiyalı çalışma, uyku sorunları ve düşük özsaygı da tükenmişlikte rol oynamaktadır. İş stresi ve Tükenmişliği önleme ve başa çıkma stratejileri Genellikle bireysel, kurumsal ve hatta sistemden kaynaklanan etmenlerin bir arada rol oynaması ile ortaya çıkan tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır. Etkili müdahale, hem bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya çıkarıcı etmenlerin giderilmesi, yeterli olmazsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale edilmesidir. a) Örgütsel düzeyde yapılması gerekenler: Görev tanımlarının açık ve net olması, işe yeni başlayan kişilerin uyum programlarına alınması ve süpervizyon sağlanması, iş ile çalışan arasında uyumu sağlamak için işin yeniden düzenlenerek bölümlerin özelliklerine göre etkin personel planının yapılması, düzenli ekip içi toplantıları ile öneri ve eleştirilerin alınması, sorun çözmede kalıcı mekanizmaların oluşturulması, sorunların ilk ortaya çıkış anında ele alınması, yöneticilerin çalışanı destekledikleri, sıkıntılı bir durumda kendilerinden yardım alabilecekleri, elemanların gereksinim duyduğu sürekli eğitim olanaklarının sağlanması, sistemdeki ödül kaynaklarının çoğaltılması, çalışanların bireysel ihtiyaçlarının karşılanmasına önem verilmesi ve kolaylaştırılması, alınan kararlara katılımın sağlanması gereklidir. b) Bireysel düzeyde yapılması gerekenler b.1. Bireysel düzeyde yapılması gerekenler: İş ortamını kontrol etme olasılığının az olduğu yerlerde bireysel baş etme yöntemleri öncelik kazanmaktadır. • Tükenmişlik seviyesine gelmiş olan bireyin en önemli ihtiyacı güç ve inançtır. Bu nedenle bakış açılarının, düşünce sisteminin, değer ve algıların değiştirilmesi ve geliştirilmesi olumsuz düşüncelerin yeniden yapılandırılması, • İşe başlamadan önce kişi yaptığı işin zorluklarını ve risklerini öğrenmesi, •Kişinin kendindeki durumu erkenden tanıması ve çözüm aramaya yönelmesini sağlayabilmesi için tükenmenin ne olduğunun ve belirtilerinin bilinmesi, •Kişilerin duygularını ve zorluklarını paylaşmaları gerektiğinde yardım istemesi, 29 •Kişinin sınırlılıkları olan bir birey olduğunu ve sorumluluklarının sınırlarını bilmesi, gereksiz ve kaldıramayacağı yüklerin altına girmesini önleyebilir. Kişi hizmet sunduğu kişilere ancak kendi sorumluluk sınırları içinde yardım edebileceğini, kurumun sınırlılıklarını kendisinin aşamayacağını, aşmasının da gerekmediğini, tüm sistemin sorunlarından değil ancak kendi yaptıklarından sorumlu olduğunu bilmesi, • Kişilerin yaşamının iş dışındaki alanlarını geliştirmesi için teşvik edilmesi, • Kişinin tatil ve dinlenme olanaklarını mutlaka kullanması, • İş çıkışı rahatlatıcı aktivitelerde bulunması, • Nefes alma, gevşeme teknikleri, meditasyon yapabilmesi, • Kişinin hayatında nükteye, mizah dergilerine yer vermesi gerekir. b.2. İş arkadaşları düzeyinde yapılması gerekenler: • Aynı yerde çalışan kişilerin zaman zaman iş dışı konularda konuşmaları ve birlikte hoşça vakit geçirmeleri, aralarında daha sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine olan desteklerini arttırır. • Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları, aralarında adil bir görev paylaşımının olması, hem hizmetin kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler. • Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında, sorun kronikleşmeden çözülmesi gerekli ve işte karşılaşılan sorunların, duygusal zorlukların paylaşılabileceği destekleyici grupların oluşturulması da yararlıdır. • Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni başlayan kişilere gerçekçi rol modelleri olabilmeli ve destekleyici bir ortam içinde olunmalıdır. b.3.Aile düzeyinde yapılması gerekenler: İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın kişilerin desteği vazgeçilmezdir, ayrıca bu yolla kişi, işi dışında var olduğu ve takdir edildiği bir alan bulmuş olacaktır. KAYNAKLAR 1. Aydemir İ, Yıldırım T. Ameliyathane Cerrahi Ekibinin Teknik Olmayan Becerilere İlişkin Tutumlarının Belirlenmesi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2016; 8(15):66-84. 2. Balcıoğlu İ. (2005). Stres Kavramı ve Tarihsel Gelişim. Medikal Açıdan Stres ve Çareleri. (Ed: İbrahim Balcıoğlu), s: 9-12, İstanbul. 3. Baltaş A, Baltaş Z. (2002 ): Stres ve Başaçıkma Yolları. Remzi Kitabevi (21.Basım), İstanbul. 4. Batıgün AD, Şahin NH. (2006). İş stresi ve sağlık psikolojisi araştırmaları için iki ölçek: A-tipi kişilik ve iş doyumu. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(1):32-45. 5. Bertges Yost W. Eshelman A. Raoufi M. Abouljoud S. A National Study of Burnout Among American Transplant Surgeons. Transplantation Proceedings.2005;37:1399–1401. 6. Campbell DA. Sonnad SS.. Eckhauser FE, Campbell KK. Greenfield LJ. Burnout among American surgeons. Surgery. 2001; 130: 696-705. 30 7. Clegg A. (2001). Occupational stress in nursing: a review of literature. Journal of Nursing Management, 9:101-106. 8. Çam O. (1993). Tükenmişlik nedir? Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 9(1):5154. 9. Çelebi E. Sunal N. Cerrahi Servislerinde Çalışan Hemşirelerin Yaşam Kalitesi ve Etkileyen Değişkenlerin Belirlenmesi. JAREN 2016;2(2):84-91 10. Erdağı S, Özer N. Cerrahi kliniklerde çalışan hemşirelerin çalışma ortamlarının, hasta güvenliği kültürü algılarının ve tükenmişlik durumlarının incelenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2015;18:2 11. İşçen P. (2006). Onkologların Çatışma Eğilimlerinin, Empatik Becerilerinin, İş Doyumlarının ve Stresle Başa Çıkma Tarzlarının İncelenmesi. İ.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, (Danışman: Prof. Dr. Güler Bahadır). 12. Kaçmaz N. (2005a). Tükenmişlik (Burnout) Sendromu. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 68(1):2932. 13. Kaçmaz N. (2005b). Hemşirelerde İş Stresi ve Tükenmişlik. Hemşirelik Bülteni, XIII (54):6575. 14. Koraş K, Öcalan D, Solak O. Cerrahi hekimlerin ameliyathanedeki gergin davranışlarının hemşireler üzerindeki etkileri. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Gümüşhane University Journal of Health Sciences:2015;4(4). 15. Mackereth PA. White K. Cawthorn A. Lynch B. (2005). Improving stressful working lives: complementary therapies, counselling and clinical supervision for staff. European Journal of Oncology Nursing. 9:147-154. 16. McGowan J, Gardner D, Fletcher R. (2006). Positive and negative affective outcomes of occupational stress. New Zeland Journal of Psychology. 35(2): 92-98. 17. Salmond S. Ropis, PE. Job Stress and General Well-Being: A Comparative Study of MedicalSurgical and Home Care Nurses. Medsurg Nursing; 2005; 14 (5):301-309. 18. Taycan O. Kutlu L. Çimen S. Aydın N. Bir üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerde depresyon ve tükenmişlik düzeyinin sosyodemografik özelliklerle ilişkisi.Anatolian Journal of Psychiatry 2006; 7:100-108 19. Tel H, Karadağ M, Tel H, Aydın Ş. (2003). Sağlık çalışanlarının çalışma ortamındaki stres yaşantıları ile baş etme durumlarının belirlenmesi. Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi,5(2):13-23. 20. Williams M. (2007). Caregiver care, fallow these tips to prevent professional burnout. ONS Connect. Aprıl:2. 21. Yöndem Z. D. (2006): Kişilik Dinamikleri ve Stresle Baş Etme. Morpa Kültür yayınları, İstanbul. 31 KATETER İLE İLİŞKİLİ ENFEKSİYONLARIN ÖNLENMESİ Uzm.Hem.Pakize Aygün İ.Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi Damar içi kateterler modern tıbbın vazgeçilmez araçlarından biri haline gelmiştir. Kateterler sıvı tedavileri, parenteral beslenme, yakın bir izlem, kan ve kan ürünleri uygulanması, çeşitli ilaçların infüzyonu,... gibi pek çok girişim için gerekli uygulamalardır. Özellikle yoğun bakım üniteleri (YBÜ) kateter uygulamalarının en yoğun yaşandığı birimler olarak dikkati çekmektedir. Bu hastalarda santral venöz kateterler yaşam desteği ve tedavi anlamında büyük öneme sahip araçlardır. Amerika Birlesik Devletleri’nde (ABD) her yıl 150 milyondan fazla damar içi kateter kullanılmaktadır. Bunların yaklaşık olarak 15 milyonunun santral venöz kateter (SVK) olduğu ve yoğun bakım ünitelerin-de 80.000 kateter ilişkili kan dolaşımı infeksiyonu (KİKDİ) saptandığı belirtilmektedir Epidemiyoloji: Kateter kaynaklı enfeksiyonlar özellikle riskli hastaların yatırıldığı ünitelerde karşılaşılan sorunlardır. Kateter kaynaklı enfeksiyonların oranları öncelikle kateter tipleri ile ilgilidir. PVK çok düşük dolaşım enfeksiyonu oranlarına neden olurken takılı kaldıkları süre uzayacak olursa flebite neden olmaktadır. Kateter kullanımına bağlı başta infeksiyon olmak üzere çeşitli komplikasyonlar oluşabilmektedir. Alınan tüm önlemlere karşın kateterlerin daha sık kullanımıyla doğru orantılı olarak, kateter infeksiyonlarında bir artış söz konusudur. Bu durum morbidite/mortalite hızlarının artışının yanında hastalara ve kurumlara ek maliyet getirmektedir. Plastik PVK için % 1.3, teflon ve poliüretan PVK, kelebek iğneler için % 0.2-0.5 enfeksiyon riski belirtilmektedir. Periferik arter kateterleri için oran % 1.9 kadar belirtilmektedir. Sayılar düşük görünse de uygulama sıklığının artışı ve son yıllarda belirtilen PVK kaynaklı dolaşım enfeksiyonları düşünülürse PVK üzerinde biraz dikkatle durulması gerektiği ortaya çıkar. Risk Faktörleri Damar içi kateter ilişkili infeksiyon için risk faktörleri konak, kateter, hastane ve ekiple ilgili duruma göre değişiklik göstermektedir. Santral venöz kateter ilişkili kan dolaşımı infeksiyonu için risk faktörleri kateterizasyon öncesi uzamış yatış süresi, uzun süreli kateterizasyon, kateterin acil şartlarda takılması, hub ve giriş yerinde yoğun mikrobiyal kolonizasyon, internal juguler kateterizasyon, granülositopeni, altta yatan hastalığın ciddiyeti, başka odakta aktif infeksiyon, cilt bütünlüğünün bozulması, erken doğum, kateter yoluyla total parenteral beslenme ve standart dışı kateter bakımını içermektedir. Kısa süreli SVK’lerde subklavian yerleşim femoral bölgeye göre daha düşük kolonizayon ve tromboemboli riski taşıdığından kateterizasyonda subklavian yerleşim tercih edilir. Uzun süreli santral venöz kateteri olan kanser hastalarında juguler ve subklavian yerleşimin her ikisi benzer risk taşır. Tedavi Kateterle ilişkili infeksiyonlara yaklaşımda sıklıkla kateterin çıkarılması, sonrasında ampirik antibiyotik başlanması ve kültür sonuçlarına göre değişiklik planlanması tedavinin temelini oluşturur. Kateterin çıkarılması hastalarda iyileşme sağlamakla birlikte beraberinde antimikrobiyal tedavi uygulanmalıdır. Kritik hastalarda kateterin değişimi komplikasyon nedeniyle güçlük gösterebilir. KNS gibi virülansı düşük mikroorganizmaların etken olduğu 32 durumlarda kateter çıkarılmaksızın tedavi yapılabilir. Kateterin çıkarılma kararı etken mikroorganizmaya, infeksiyonun seyrine, kateter tipine ve konağın durumuna göre verilmelidir. Korunma: Bu konuda ulusal ve uluslararası bir çok rehber hazırlanmıştır. Genel hatlarıyla koruyucu önlemler şu şekilde özetlenebilir: - Kateterler ancak endikasyonları varsa takılmalı ve ihtiyaç ortadan kalktığında mutlaka kateter çıkarılmalıdır. Özellikle yoğun bakım birimlerinde günlük vizitin önemli bir ayağı kateterlerin gerekliliğini sorgulamak olmalıdır. - Sürveyans uygulamaları mutlaka yapılmalıdır. Kateter giriş/çıkış yerinin düzenli olarak görsel ve elle kontrolü yapılmalı, herhangi bir bulgu ya da hastanın şikayeti varsa örtü açılarak incelenmelidir. - Tüm nozokomiyal enfeksiyonlar için olduğu gibi kateter kullanılması ve bakımı sırasında da el hijyeni mutlaka dikkatle uygulanmalıdır. - SVK için ilk tercih subklaviyan vene takılmasıdır. Çocuklarda bu konuda yeterli veri bulunmamaktadır. - Kateter takılmasında aseptik tekniğe mutlaka uyulmalıdır. Özellikle SVK takılması sürecinde steril eldiven, maske, bone, önlük giyilmesi ve geniş delikli örtü kullanılması (maksimum bariyer önlemleri) önerilir. Cilt antisepsisinden sonra bölge yeniden çıplak elle palpe edilmemelidir. - Giriş/çıkış yeri antisepsisinde klorheksidin ( %2) son yıllarda daha başarılı bulunmaktadır ve özellikle önerilmektedir. Povidon iyot, % 70 etil/izopropil alkol diğer kullanılabilecek antiseptiklerdir. - Kateter yerleştirilmeden önce endikasyon gerekliliği ayrıntılı değerlendirilmelidir. Kateterizasyon sonrasında önlem demetlerini içeren uygulama listesinin değerlendirilerek alınması gereken önlemlere uyumun kontrolü sağlanmalıdır. Uyumun artırılmasına yönelik infeksiyon kontrol komitesi sürveyans verileri eşliğinde infeksiyon oranları geriye dönük bilgilendirme yoluyla hastane ünitelerine iletilmelidir. - Kateter giriş yeri gazlı bez, şeffaf yarı geçirgen örtüler ile kapatılmalıdır. Kateter giriş yeri örtüleri, nemlenme, gevşeme, kirlenme durumunda değiştirilmelidir. Kısa süreli kateterlerde gazlı bez örtüler iki günde bir, yarı şeffaf örtüler ise yedi günde bir değiştirilmelidir. Antibiyotikli lokal pomatlar kolonizasyonu artırdığından kateter bakımında kullanılmamalıdır Santral venöz kateterler rutin olarak belirli periyodda değiştirilmemelidir. Ancak kateter takılması sırasında asepsiyi bozan bir durum varsa kısa sürede değiştirilmelidir. Enjeksiyon sırasında önce % 70 alkol veya iyodofor solüsyonu ile silinmeli, uygulamada kullanılan alet steril olmalı, kullanılmayan tüm lümenler kapalı tutulmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde KİKDİ hızı, gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir . Yetersiz sayıda eğitimli sağlık personeli, infeksiyon kontrol kurallarına uyum sorunu, infeksiyon kontrol sürveyansı ve akreditasyonunun hastanelerde zorunlu tutulmaması bu durumun başlıca nedenleridir. Önlem demetlerinin daha kapsamlı uygulanması yönünde bilincin oluşturulması, bize kateter infeksiyonlarının sıfır düzeyine çekilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır. KAYNAKLAR 1. Seifert H, Jansen B, Widmer AF, Farr BM: Central-Venous Catheters. In: Seifert H, Jansen B, Farr BM (Eds): Catheter-Related Infections. 2th edition, New York, Mar-cel Dekker 2005: 293-326. 33 2. O'Grady NP, Alexander M, Burns LA, Dellinger EP, Gar-land J, Heard SO, Lipsett PA, Masur H, Mermel LA, Pear-son ML, Raad II, Randolph AG, Rupp ME, Saint S; Health-care Infection Control Practices Advisory Committee. Gui-delines for the prevention of intravascular catheter-related infections. Am J Infect Control 2011; 39: 1-34. 3. Beekmann SE, Henderson DK: Infections caused by percutaneous intravascular devices. In: Mandell GL, Ben-nett JE, Dolin R (Eds): Mandell, Douglas, and Bennett's Principles and Practice of Infectious Diseases. 7th edition, Philadelphia, PA: Churchill, Livingstone, Elsevier 2010: 3347-62. 4. Pascual A. Pathogenesis of catheter-related infections: lessons for new designs. Clin Microbiol Infect 2002; 8: 256-64. 34 CERRAHİ ALAN İNFEKSİYONLARININ ÖNLENMESİ Giriş El yıkamanın öneminin anlaşılması,antibiyotiğin keşfi,asepsi ilkelerinin tanımlanması ve yaygın kullanımına karşın cerrahi alan infeksiyonları günümüzde de cerrahinin önemli bir sorunu olmaya devam etmektedir. En sık görülen ve maliyeti en yüksek hastane infeksiyonları olarak bilinen cerrahi alan infeksiyonları tüm hastane enfeksiyonlarının %20’sini oluşturmaktadır. Cerrahi alan infeksiyonları operasyon sonrası yatış gününde ortalama 7-11 günlük bir artış sağlamakla birlikte enfeksiyon gelişmeyen hastalara göre mortalite riskini 2-11 kat artırmaktadır. Ülkemizde 2015 yılı sağlık istatistik verilerine baktığımızda yılda ortalama 4.770.145 operasyon yapılmış olduğunu, 44.102 vakada cerrahi alan infeksiyonu geliştiğini ve cerrahi alan infeksiyonlarına bağlı olarak ise 1323 kişinin öldüğünü söyleyebiliriz. Tanım Cerrahi alan enfeksiyonları (CAE) insizyon yerinde ,cerrahi girişimde bulunulan ve girişim sırasında manüple edilen organ ve alanlarda ,cerrahi girişimi izleyen ilk 30 yada 90 gün içerisinde (cerrahi girişim günü 1. gün olarak alınacak),beden içerisine yabancı cisim konulan vakalarda ise 1 yıl içerisinde gözlenen enfeksiyonlardır.Cerrahi alan infeksiyonları Yüzeyel C, Derin ve Organ-boşluk CAE olarak sınıflandırılmaktadır. Sütür abseleri ,epizyotomi, sünnet yaraları ve enfekte yanık alanları CAE olarak kabul edilmemektedir. CAE Risk faktörleri Cerrahi alan enfeksiyonları ile ilişkili risk faktörleri hasta ,cerrahi işlem ve ameliyathane ile ilgili çevresel faktörler olarak sınıflandırılabilir. Hasta ile ilişkili faktörler;Yaş,immün sistem yetmezliği,diyabet,obezite,sigara kullanımı,immünosupresif ilaç kullanımı,malnütrisyon,MRSA kolonizasyonu,ameliyat öncesi uzamış hastanede kalış süresi sayılabilir. Cerrahi işlem ile ilgili faktörler;Yetersiz el hijyeni,yaranın kontaminasyon derecesi,steril olmayan araç ve malzemeler,ameliyatın türü,aciliyeti,normotermin bozulması,cerrahi teknik,48 saatten uzun kalan üriner katater,yara bakımında yetersizlik sayılabilir. Ameliyathane ile ilgili çevresel faktörler ise ameliyathane trafiğinin yoğun olması,ameliyathane temizliği,ameliyathane havalandırması,ameliyathanenin sıcaklığı ve nemi dir. CAE’lerin Önlenmesi Preoperatif dönem Cerrahi el yıkama :CAE önlenmesinde el yıkamanın önemi büyüktür.Ameliyat öncesinde el,tırnak ve ön koldan debrisi ve geçici mikroorganizmaları uzaklaştırmak,kalıcı mikroorganizmaları en aza indirmek için yapılır. El yıkamada povidon iyot,klorheksidin yada alkol klorheksidin içeren sabunlar kullanılabilir. Eller günün ilk ameliyatında 3-5 dakika ve ara yıkamalarda en az 2 dakika olacak şekilde friksiyon yapılarak yıkanmalı ,uzun süren ameliyatlarda ve eldiven değiştirildiğinde ise eller tekrar yıkanmalıdır. İnsizyon bölgesindeki kıllar ameliyat açısından bir olumsuzluk yaratmadığı sürece temizlenmemelidir .Kılların temizlenmesi gerekiyorsa bu işlem ameliyat öncesinde (ameliyat gününde) yapılmalı ve kıllar elektrikli aletler yada tüy dökücü kremler kullanılarak,ayrı bir odada temizlenmelidir. Hastalar ameliyattan bir önceki gece antiseptikli bir solüsyonla banyo yapmalı veya duş alması tercih edilmelidir. 35 Preoperatif cilt hazırlığında kullanılan antiseptik ajan insizyon yapılacak alanın ortasından perifere doğru konsantrik daireler halinde uygulanmalı ve kuruması beklenmelidir. Cilt hazırlığı için uygun bir antiseptik ajan (%10’uk povidon iyot, %4’lük klorheksidin glukonat, %60-95 etil alkol, veya %50-9o izopropil alkol) kullanılmalıdır. Kullanılan antiseptik ajanlar hasta değerlendirmesine dayanarak seçilmelidir. Tüm diabetik hastalarda kan glukoz düzeyinin yeterli kontrolü sağlanmalı, özellikle preoperatif dönemde hiperglisemi önlenmeli <200dl/ml tutulmalıdır. Ameliyat öncesinde hastanede yatış süresi mümkün olduğunca kısa tutulmalıdır.Yapılan çalışmalar hastanedeki kalış süresine paralel olarak CAE arttığını göstermiştir. Antimikrobiyal profilaksi sadece gerçekten endike olduğu durumlarda kullanılmalıdır. Profilaktik antimikrobiyal ajanın ilk dozu, ilacın insizyon yapıldığı sırada serumda ve dokularda bakterisidal konsantrasyona ulaşmış olmasını sağlayacak şekilde uygulanmalıdır. Ameliyat süresince ve en fazla ameliyathanede insizyonun kapatılmasından sonraki birkaç saat boyunca serumda ve dokularda terapötik antimikrobiyal ajan düzey korunmalıdır.(insizyondan önce 1 saat içinde).Amerikan Sağlık sistemi eczacılar birliğine (ASHP) rehberinde antibiyotik proflaksisinin 24 saatten uzun olmaması ve sadece kardiotorasik işlemlerde 48 saate kadar uzatılabileceği bildirilmiştir. İntraoperatif Dönem Cerrahi giysiler CAE önlemede vazgeçilmezdir. Mümkünse su geçirmez cerrahi giysi ve örtüler tercih edilmelidir. Cerrahi ekip, önlüğü giydikten sonra, steril cerrahi eldiven giymelidir. Cerrahi giysiler kirlendiğinde ve ıslandığında değiştirilmelidir. Maske ağız burunu kapatacak şekilde takılmalı,her cerrahi girişim sonrasında değiştirilmelidir. Saçlı deriyi tümüyle kapatan tek kullanımlık kep giyilmeli ve her ameliyatta değiştirilmelidir. Galoş giyilmesi önerilmemektedir.Kaygan olmayan antistatik ayakkabı giyilebilir. Enfeksiyon kontrolü için ameliyathanenin veya ameliyat odalarının girişine yapışkan paspaslar veya kumaş örtüler konulmamalıdır. Ameliyathane hava değişimi saatte en az üç kez temiz hava olacak şekilde en az 15 hava değişimi olacak şekilde sağlanmalı, hava akımı temiz alandan daha az temiz alana olmalı,sıcaklık 18-26 ˚C ,rölatif nem ise %30-60 olmalıdır. Ameliyat odalarında koridorlara ve diğer komşu alanlara göre pozitif basınç sağlanmalıdır.Hava girişi tavandan, çıkışı ise yere yakın bir yerden olmalıdır.Ortopedik implant yerleştirilen cerrahi girişimler ultra-temiz havaya sahip ameliyat odalarında yapılmalıdır.Operasyon sırasında ameliyathane odası kapıları kapalı tutulmalı, kalabalık minimuma indirilmeli,ameliyat sırasında gereksiz konuşma vb yapılmamalıdır. 36 Ameliyathane temizliği belirlenen protokoller doğrultusunda yapılmalıdır.Standartlara uygun (enf komitelerince) belirlenen dezenfektanlarla gün sonu ve aralarda ameliyathane temizliği yapılmalıdır.Ameliyathane temizliğine başlamadan önce hastanın ameliyathaneden ayrılması sağlanmalıdı Cerrahi Yara Sınıflaması’na göre “Kontamine” veya “Kirli-Enfekte” sınıfına giren ameliyatlardan (gazlı gangren dahil) ve Hepatit B, Hepatit C veya HIV ile enfekte hastaların ameliyatlarından sonra ameliyathanede diğer ameliyatlardakinden farklı özel bir temizlik yapılmamalı, ameliyat odası veya ameliyathane kapatılmamalıdır. Cerrahi aletler, kılavuzlara uygun olarak steril edilmelidir.Sterilizasyon öncesi aletlerin etkin temizliği sağlanmalı,steril malzemelerin paketleri/bohçaları kullanımdan hemen önce açılmalı ve kullanım öncesinde paket/bohça üzerindeki maruziyet indikatörü ve paket/bohça içindeki integratör veya çok parametreli indikatör kontrol edilmelidir. Sterilitesi, konusunda şüpheye düşülen malzemeler kullanılmamalıdır. Operasyon süresi kısa tutulmalıdır.2 saatten uzun süren operasyonlarda enfeksiyon oranlarının artmakta olduğu bildirilmiştir. Hipotermi ameliyat öncesi,sırası ve sonrasında önlenmelidir.Ameliyat sırasında hipotermiye maruz kalmak CAE görülme riskini artırdığını gösteren yayınlar mevcuttur. Ameliyat sürsince yeterli oksijen desteği sağlanmalıdır. O2 Saturasyon %95 üstünde tutulmalıdır. Cerrahi tekniğe dikkat edilmeli,dokuya nazik davranmalı, ölü boşluk ve ölü doku bırakmamaya özen göstermeli, Potansiyel boşlukları drene edilmelidir. Anastomozda gerginliğe, dolayısıyla hipoksiye yol açmamalıdır.insizyon açılmasında diyatermi kullanılmaması önermektedir (bistüri kullanımı). Postoperatif dönem Primer olarak kapatılmış bir insizyon ameliyat sonrasında 24-48 saat süreyle steril bir örtü ile kapalı tutulmalıdır.Pansumandan ve yara ile her türlü temastan önce ve sonra el hijyeni sağlanmalıdır.Pansuman değiştirilirken steril teknik kullanılmalıdır .Hasta ve ailesi doğru insizyon bakımı, CAİ semptomları ve bu semptomların bildirilmesinin gerekliliği konusunda eğitilmelidir. Etkili enfeksiyon sürveyansı ve enfeksiyon kontrol programları cerrahi alan infeksiyonlarının azaltılmasında etkilidir.Enfeksiyon kontrol hemşirelerininde yer aldığı enfeksiyon kontrol komitesi tarafından enfeksiyon verileri sürekli toplanarak sağlık kuruluşuna özel enfeksiyon kontrol program yapılmalıdır. CAİ önlenmesi ile ilgili sürekli eğitimler düzenlenmeli ve çalışanların katılımı sağlanmalıdır. 37 CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONLARI (CAİ): İYİ UYGULAMA ÖRNEKLERİMİZ *Mahperi Kavak *Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Birim Sorumlu Hemşiresi Cerrahi alan enfeksiyonları, asepsi ve antisepsi uygulamalarında, sterilizasyon metotlarında, ameliyathane koşullarında ve cerrahi teknik, yoğun bakım imkanlarındaki ilerleme ve gelişmelere ve profilaktik antibiyotik uygulamalarına rağmen hala modern cerrahinin çok önemli ve ciddi bir problemi olmaya devam etmektedir. Cerrahi alan enfeksiyonuna neden olan mikroorganizmaların cerrahi yaraya bulaşması üç yolla olur: 1. Sağlık personelinin deri ve mukozası, özellikle elleri yoluyla, 2. Hastanın deri ve mukozalarının normal florasından ve içi boş organlarından 3. Ameliyathane ortamından (cerrahi personel, ameliyat odası ve çevresi, kullanılan cerrahi malzemeler). Acinetobacter hastalarda kolonize olarak ciddi enfeksiyonlara, septik şoka ve ölümlere yol açan nonfermentatif, gram-negatif bir bakteridir. K.pneumoniae, sağlıklı bireylerin solunum yollarında ve dışkıda daha sınırlı olarak % 5-10 oranında bulunmakla birlikte hastanede yatarak tedavi gören hastalarda kolonizasyon oranları artmaktadır. Hastanelerde sıklıkla üriner sistem, alt solunum yolu, safra kesesi ve cerrahi alanda fırsatçı patojen olarak infeksiyona neden olabilmekte ve özellikle çoklu dirençli suşlar karşımıza çıkmaktadır. Yoğun bakım veya hastanede uzun süre kalmanın, bağışık yanıt yetersizliğinin, invaziv araç kullanımının ve çoklu antibiyotik kullanılmasının dirençli suşların ortaya çıkmasını kolaylaştıran faktörler olduğu bilinmektedir. Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’nde Acinetobacter Deneyimi: Beyin ve Sinir Cerrahi Servisinde 2011 ocak ayında yatan 6 hastada A. baumanni izole edildi. Hastaların BOS (4) ve Kan (2) kültürü izolatları değerlendirildi. Hastalar yatışlarından itibaren; yattıkları servis, oda, yatış tanıları, invaziv işlemler ve işlemi yapan sağlık çalışanı, hastaların risk faktörleri, bakımından sorumlu sağlık çalışanları, bulaşa neden olabilecek risklerin değerlendirilmesi yapıldı. Klinikte BOS’ta ilk üreme tespit edilmesi üzerine klinik ziyaret edildi, gerekli eğitimler verildi. Devam eden üremelerle birlikte klinikte çevre ve el kültürleri alındı. Serviste Enfeksiyon Kontrol hemşiresi gözetiminde detaylı temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri yaptırıldı. Pansumanda kullanılan tüm malzemeler yenilendi. Yatan hastalardan A.baummannii izole edilen hastaların temas izolasyonu kültür sonuçları doğrultusunda devam edildi. Aynı zamanda personel kohortlandı. Dış merkezden transfer gelen hastalara BOS, kan ve yara kültürü takibi yapıldı; kültüründe herhangi bir mikroorganizma olmadığı bilgisi alınana kadar temas izolasyonu’na devam edildi. Dış merkezden özellikle yeni doğan yoğun bakımdan operasyon için transferle gelen hastaların operasyonlarından sonra temizlik, dezenfeksiyon ve izolasyon işlemlerinin takibi yapıldı. El hijyeni sağlanması konusunda sürekli eğitimler yapıldı. Sağlık çalışanlarının el hijyenine uyumu takip edildi ve uyumu arttırmaya yönelik teşvik edici etkinlikler düzenlendi. Ameliyathane basamağında ameliyathane ve sterilizasyon üniteleri ziyaret edildi. Ameliyathanenin detaylı olarak temizlik ve dezenfeksiyonu sağlandı. Sterilizasyon ünitesinde tüm basamaklar gözden geçirildi. Kültür antibiyogram sonuçları ve hastaların klinik bulguları doğrultusunda antibiyotik rehberlerine uygun tedavilerinin takibi yapıldı. Sonuç olarak klinikten A. baumannii eradike edildi. Belirtilen önlemlerin uygulanması ileride olabilecek salgınları da önleyecektir. Yanık Ünitesinde Yara Yanık Enfeksiyon Oranlarının Artması deneyimi; yanık ünitelerinde hidroterapi tankları enfeksiyon riskinin ve çapraz bulaşın en fazla olduğu alanlardır. Dezenfeksiyonda etkin ürün kullanılması enfeksiyon kontrol önlemlerinin önemli bir basamağıdır. Yanık merkezi gibi iş yükü yoğun olan ünitelerde %2’lik konsantrasyonda 2 dakikada etkinliğini gösteren “Perasetik Asit” ve “%10’luk Sodyum Hipoklorid”in dönüşümlü 38 kullanılarak enfeksiyon oranlarının azaltılmasına yönelik bir çalışma yapıldı. Yanık merkezi 6 yoğun bakım ve 16 servis olmak üzere toplam 22 yatak kapasitelidir. Yanık servisinde yatan Ekim 2010-Eylül 2012 tarihleri arasında 1178 hasta ve 11696 hasta günü hastane enfeksiyonu varlığı açısından Dört dönemde değerlendirildi. Hidroterapi tanklarında Ekim 2010-Eylül 2012 tarihlerinde Hidroterapi tanklarında dezenfektan olarak %2’lik konsantrasyonda 2 dakikada etkinliğini gösteren perasetik asit kullanılan II. ve IV. Dönemlerle %10’luk sodyum hipoklorid kullanılan I. ve III. dönemler karşılaştırıldığında; perasetik asit kullanılan dönemlerde HE hızı ve İD’nde %50’nin üzerinde azalma olduğu görüldü. Sonuç olarak hidroterapi tanklarında dezenfektan olarak perasetik asitin kullanıldığı dönemlerde HE hızı ve İD’nde %50’nin üzerinde azalma görülmesinin yanı sıra; 2 dakika gibi kısa bir sürede dezenfeksiyon işlemini gerçekleştirmesi ünitenin işleyişinde önemli bir zaman kazancı sağladı. Bu kazançlardan sonra hidroterapi tanklarında perasetik asit kullanımına devam edildi. Üroloji Kliniği; Karbapenem dirençli Klepsiella pneumoniae (KPC) Deneyimi; Üroloji Servisinde yatan 5 hastada Ekim (2) ve Aralık(5) 2016 KPC izole edildi. Hastaların idrar kültürü (5), Yara(2) izolatı değerlendirildi. Klepsiella pneumoniae (KPC); Yayılma potansiyeli yüksek ve kısıtlı tedavi seçeneği olan, mortaliteyi arttıran gram negatif mikroorganizmadır. Sağlık merkezi bölgedeki ve merkezdeki prevalansı bilmeli, başvuru esnasında kolonize/enfekte hasta tanımlanmalı, belirli epizotlarda merkezin insidans, hastaların temel epidemiyolojik bilgileri, bulaşı önlemek için girişimler uygulamaya koymalıdır. Klinikte KPC taramasına başlandı, enfeksiyon kontrol önlemleri ile ilgili basamaklar takip edildi. El hijyeni sağlanması konusunda sürekli eğitimler yapıldı. Sağlık çalışanlarının el hijyenine uyumu takip edildi. Uygun endikasyon ve rasyonel el hijyeni, saat kullanımı ,yüzük kullanımı ,tırnak uzunluğu ,takma tırnak yasaklandı. Uygun Temas Önlemi; eldiven takmadan ve önlük giymeden önce el hijyeni uygulanması, enfekte ya da kolonize hastanın odasına girmeden önce eldiven takılması ve önlük giyilmesi, enfekte ya da kolonize hastanın odasından çıkmadan önce eldiven ve önlüğün çıkarılması ve el hijyeni uygulanması sağlandı. KPC önleme stratejileri; personel eğitim temas önlemleri, el hijyeni konusunda, el hijyeni sağlanması konusunda ,sürekli eğitimler yapıldı. İnvaziv araç kullanımı alet kullanımının azaltılması infeksiyon hız ve dansitesinde azalma labotaruvar bildirimi .klinik ve sürveyans örneklerinde üreme takibi .hızlı bildirim-4-6 saat içinde erken enfeksiyon kontrol önlemleri açısından oldukça önemlidir. KPC transfer için engel değil kurumlar arası bilgilendirme ile transfer hastanın transferi sırasında ve dış kuruma sevk durumunda bilgilendirme yapıldı. Antimikrobiyal Yönetim; önceki kullanılan antibiyotik-direnç gelişimi için risk faktörüdür. Karbapenem kullanımının azalmasıKarbapenem dirençli pseudomonas ve acinetobacter azalması sağlanabilir. Antibiyotiklerin kullanımı; uygun endikasyonda, uygun sürede kullanımı, uygun en dar spektrumlu kullanımı ile ilgili eğitimler verilerek uygulamalar takip edildi. Çevre Temizliği; temizlik personeline detaylı temizlik ve dezenfeksiyon ile ilgili eğitim verildi. Çevre bulaşta kaynaktır ve yüzeylerde uzun süre canlı kalabilmektedir. Salgınlarda artırılmış temizlik ve dezenfeksiyon uygulamaları önem arzettiğinden enfeksiyon kontrol hemşiresi ve sorumlu hemşire gözetiminde temizlik ve dezenfeksiyon sağlandı. Kullanılan dezenfektan değiştirildi, pulvarizasyon ve temizlik kontrolü yapıldı. Hasta ve çalışan kohortu; tek kişilik oda, koğuş veya ünite, personel kohortu, deneyimli personel hastalar izolasyona alındı .personel kohortlandı .Kpc Tarama ; klinik örneklerde saptanmayan KPC kolonizasyonunu saptamak amacı ile gaita, rektal veya perirektal kültürler ve bazen de cilt, yara ve idrar kültürleri (eğer üriner kateter mevcutsa) alınmaya başlandı. Sonuç olara klinikten KPC eradike edildi. Belirtilen önlemlerin uygulanması ileride olabilecek salgınları da önleyecektir. KAYNAKLAR 39 1. AltunsoyA,AypakC,AzapA,ErgönülÖ,BalıkI.Theimpactofanationwideantibiotic restrictionprogramonantibioticusageandresistanceagainstnosocomialpathogensin Turkey.IntJMedSci2011;4:339–344. 2. Bratuetal.Rapidspreadofcarbapenem-resistantKlebsiellapneumoniaeinNewYorkcity:a newthreattoourantibioticarmamentarium.ArchInternMed2005;165:1430–1435 3. CDC-ManagementofMultidrug-ResistantOrganismsInHealthcareSettings2006. NNIS-NationalNosocomialInfectionsSurveillance(NNIS)SystemReports,datasummary fromJanuary1992throughJune2004 4. DebbyBD,GanorO,YasminMetal.EpidemiologyofcarbapenemresistantKlebsiella pneumoniaecolonizationinanintensivecareunit.Eur.J.Clin.Microbiol.Infect.Dis.31(8), 1811–1817(2012) 5. ESCMIDguidelines-2014 6. FacilityGuidanceforControlofCarbapenem-resistantEnterobacteriaceae(CRE)November 2015Update-CREToolkit 7. Çiftci İ.H ve ark. Karbapenem Dirençli Klebsıella Pneumonıae Suşlarında Oxa-48 Ve Kpc VarlığınınAraştırılmasıANKEMDerg2013;27(2):49-54) 8. Lovedayetall.Clinicalgloveuse:healthcareworkers'actionsandperceptions.JHospInfect. 2014Feb;86(2):110-6 9. Loveetall.Realtionofintensityofstaphylococcalinnewborninfantsto contaminationofnurseshandsandsurroundingenviroment.Pediatrics 1963;32:956-965 10. Lubbertetall.Long-termcarriageofKlebsiellapneumoniaecarbapenemase-2-producingK. pneumoniaeafteralargesingle-centeroutbreakinGermany.AmJInfect Control2014;42:376–80. 11. FagernesM1,LingaasE,Factorsinterferingwiththemicrofloraonhands:aregression analysisofsamplesfrom465healthcareworkers.JAdvNurs.2011Feb;67(2):297-307 12. PublicHealthEnglandCPE2013 40 VENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ (VİP) Prof. Dr. Seval İZDEŞ Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP), entübasyondan veya ekstübasyondan en az 48 saat sonra oluşan ve kritik hastada maliyet, morbidite, ve mortaliteyi artıran hastane kökenli pnömonidir. VİP sıklığı %9-40, mortalitesi ise %33-60 aralığında değişmektedir. Sıklığının bu kadar geniş bir aralıkta olması, VİP gelişmesini önlemek için alınan önlemlerin ve yoğun bakım ünitelerinin kaynak ve koşullarının farklı olmasından olabilir. Bazı çalışmalarda VİP oranının sıfıra düşürülebileceği savunulmaktadır. Mortalitenin bu kadar yüksek olmasının nedenleri ise, kültür sonuçları çıkmadan ampirik olarak başlanan antibiyotik tedavisinin gecikmesi, etkin olmaması, uygun dozda, sürede ve doz aralığında verilmemesidir. VİP gelişmesi için ileri yaş, altta yatan hastalıkların şiddeti, sigara, gastrik ve orafaringeal kolonizasyon gibi hastaya ait; acil, tekrarlayan, uzun süreli entübasyonlar, gastrik içeriğin aspirasyonu, düz sırt üstü pozisyon gibi medikal işlemlere ait ve uzun süre antibiyotik tedavisi, antiasid, H2 reseptör blokerleri, proton pompa inhibitörleri, sedatif, nöromusküler bloker ve immünosüpresif tedavi uygulanması, eritrosit transfüzyonu gibi medikal tedaviye ait risk faktörleri vardır. Akciğerlere ulaşan bakteri miktarı ve virülansı ile konakçının immünitesi de VİP gelişmesi açısından önemli faktörlerdir. VİP’in oluşmasında bir çok mekanizma rol almaktadır. Ancak en temel mekanizma uygun kaf basıncı ve kaf şekline rağmen, orofarenkste biriken sekresyonların entübasyon tüpünün kenarından alt hava yollarına sızmasıdır. Diğer mekanizmalar arasında; endotrakeal tüpün içinin mikroorganizmalarla kontamine ve kolonize olması ile oluşan biyofilm tabakasından aspirasyonlar sırasında kopan mikroorganizmaların alt hava yollarına ilerlemesi, mide içeriğinin aspirasyonu ya da diğer enfeksiyon odaklarından hematojen yolla patojen mikroorganizmaların akciğerlere ulaşması sayılabilir. Ayrıca pnömoni riskini azaltan, öksürük refleksi ve mukosiliyer aktivite gibi mekanizmalar da entübe hastalarda bozulmaktadır. Entübasyon sırasında pnömönisi olmayan mekanik ventilasyon desteğindeki hastada entübasyondan en az 48 saat sonra akciğer grafisinde yeni veya progresif infiltrasyon, sistemik inflamasyon bulguları, trakeal aspirat sekresyonlarında artış ve/veya karakterinde değişiklik olması ile klinik tanı konurken; kesin tanı etkenin mikrobiyolojik olarak saptanması ile konur. VİP en sık gram negatif ve pozitif bakteriler ile oluşur. Virüsler ve mantarlar daha çok bağışıklığı zayıf hastalarda etken olur. Klinik olarak VİP şüphesi olduğunda, olası etkene yönelik antibiyotik tedavisi geciktirilmemeli, daha sonra da mikrobiyolojik sonuçlara göre uygun şekilde değiştirilmelidir. Çünkü antibiyotik tedavisinin erken ve uygun verilmesi VİP’in prognozunu belirler. VİP’e neden olan mikroorganizmaların tahmininin yanı sıra, antimikrobiyal duyarlılıklarının da tahmin edilmesi gerekmektedir. Bunun için ünitenin sürveyans verilerinin düzenli olarak takip edilmesi gerekmektedir. Son zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) tarafından, VİP sürveyans kriterlerinin daha objektif kriterlere dayandırılabilmesi için, yeni tanımlamalar ve kriterler belirlenmiştir. 41 VİP entübasyon sonrası ilk 5 gün içinde olursa erken gelişen VİP, 5-7 gün sonra başlarsa geç gelişen VİP denir. Erken VİP’de etkenin normal orafaringeal florada olan daha duyarlı mikroorganizmalar (en sık H. influenza, Streptococcus pneumoniae ve metisilin duyarlı S. Aureus (MSSA)), geç gelişen VİP’de ise etkenin hastane kökenli, çoklu ilaç direnci (ÇİD) olan mikroorganizmalar olduğu (en sık görülen P. aeruginosa, A. baumanii ve metisilin dirençli S. aureus (MRSA)) düşünülmektedir. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalarda erken ve geç başlangıçlı VİP olgularında, potansiyel ÇİD olan mikroorganizmalar (A. baumannii ve P. aeruginosa) açısından fark saptanamamıştır. Uzamış entübasyon ve geniş spektrumlu antibiyotik kullanma öyküsü olan hastaların alt solunum yollarında, Candida türleri de kolonize olabilmektedir. Entübe hastalarda VİP’in öncelikle önlenmesi için gerekli tüm önlemlerin alınması gereklidir. Bunun için mümkün olduğunca entübasyondan kaçınmak ve noninvaziv mekanik ventilasyon uygulamak, entübe edilmesi gereken hastalarda da VİP önleme paketlerini (bundle) uygulamak ve mümkün olan en düşük düzeyde sedasyon vererek en kısa zamanda ekstübe etmeye çalışmak en temel yaklaşımdır. Bu konuşmada VİP’in tanısı ve sürveyans için yeni tanımları, etiyopatogenezi, önleme yöntemleri ve tedavisi ayrıntılı anlatılacaktır. 42 YOĞUN BAKIMDA “BUNDLE” UYGULAMALARI Prof Dr Gökhan AYGÜN Cerrahpaşa Tıp Fakültesi , HEKK Yoğun Bakım Üniteleri (YBÜ) sağlık bakımı ile ilişkili enfeksiyonların en sık rastlandığı birimlerdir. Hastalara ait, uygulamalara ait, tasarıma ve çalışanlara ait bu yoğunluğun oluşmasında temel öneme sahip parametrelerdir. Ülkemizde YBÜ enfeksiyonları sorunu ise diğer ülkelere kıyasla çok daha önemli boyutlardadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki durumu ortaya koyan INICC , Amerika Birleşik Devletleri ortalamalarını gösteren NHSN ve INICC çalışmasında ülkemize ait verileri ortaya koyan çalışmalar değerlendirildiğinde Ülkemizde invaziv aletle ilişkili enfeksiyon oranlarının belirgin yüksek olduğu görülmektedir. YBÜ enfeksiyonları ve cerrahi alan enfeksiyonlarının önlenmesi konusunda çok sayıda karmaşık önlemler yerine temel önlemlerin her zaman uygulanmasının daha etkin sonuçlar doğuracağı ortaya konulduktan sonra “bundle” (demetler) uygulamaları gündeme gelmiştir. Bu uygulamalar tek tek etkinliği kanıtlanmış temel uygulamaların gerekli tüm hastalara ve her zaman uygulanmasının başarıyı sağlayacağı gerçeğine dayanarak geliştirilmiş bir uygulamadır. Bu süreci ilk kez 2001 yılında “ Institüte for Healthcare Improvement” (IHI) geniş anlamıyla tanımlamış ve uygulamaya koymuştur. IHI, “bundle concept” kavramını açıklarken amacı kritik uygulamalarda güvenlik ve başarıyı en üst seviyeye çıkarmak, YBÜ’lerinde iletişimi , takım çalışmasını ve disiplinlerarası ilişkiyi geliştirmek ve özellikle çok riskli, ciddi sonuçları olan alanlarda yoğunlaşıp güçlü kanıtların olduğu alanlarda uygulamayı hedeflemek olarak açıklamıştır. Temel yaklaşım olarak; kanıt düzeyi yüksek uygulamalardan bir kısmını (3-5 adet) belirlemek ve bu uygulamaları her defasında uygulamayı sağlamak olarak belirlemiş ve uygulamayı iki aşamalı bir süreç olarak ortaya koymuştur : İlk aşama demetleri oluşturmak ve sonrasında uyumu izleyerek uyumu sağlayacak çalışmalar yapmak. Demetleri oluştururken; kanıt düzeyinin yüksekliği dışında bir diğer önemli adım kabul görmesidir. Bu yüzden yukarıdan belirlenen demetlerle değil üniteye özgün demetlerin oluşturulmasının önemi vurgulanmalıdır. Bu yüzden uygulanacak demetlerin ünite çalışanlarının katılımı ile oluşturulması kilit öneme sahiptir. Uyumun izlenmesi ve uyumun arttırılması konusunda ise en çok kullanılan yöntem çok yönlü bir eğitim programı oluşturmak, kontrol listeleri oluşturarak uyumun izlenmesi olarak gözlenmiştir. Bir çok çalışma göstermiştir ki uyum oranlarının artışı ile olumlu sonuç belirgin bir parelellik göstermektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalar ve demet uygulama deneyimlerinde en dikkati çeken uygulama sorunu , demet uygulamalarında çok sayıda uygulamayı birden gündeme getirmek, 43 fakat ne yazık ki uygulamaları yeterince izlememek olmaktadır. Unutulmamalıdır ki bu çalışmaların başarılı olmasındaki kilit felsefe”ya hep ya hiç” olarak ifade edilebilen bu uygulamaların her zaman gerçekleştirilmesidir. Bu konuda sadece tıbbi kontrendikasyonlar uygulamamanın geçerli mazereti olarak kabul edilirler. Başarıyı getirecek izlemde uyum hızı: gözlemcilerin izlediği uyum listesinin tümüne uyulan hasta/ çalışma grubundaki hasta sayısıdır. Bu hızın % 90 ve üzerinde olması ideal sonuç olarak istenenen temel parametredir. Demetler genelde beş alanda tanımlanmış ve kullanılmaktadır. Bu alanlar: 1- Ventilatör demeti 2- Santral kateter demeti 3- Kateter ilişkli üriner enfeksiyon demeti 4- Cerrahi alan enfeksiyonları demeti 5- Dirençli mikroorganizmaların yayılımının önlenmesi demeti olarak sıralanabilir. Yapılan çalışmalar demet uygulamalarının başarılı sonuçlar verdiğini fakat bu uygulamaların ancak uyumun etkin bir şekilde izlendiği durumlarda faydalı olacağı aksi takdirde gereksiz bir form/belge uygulaması olarak kalabileceği kaygısını ortaya koymaktadır. Kaynaklar: 1- www.ihi.org 2- Rosenthal VD. Epidemiology and control of Healthcare-acquired infections in limitedresource settings. In Jarvir WR (ed) Hospital Infections. 6.eds.Wolters Kluwer/Lippincott Williams&Wilkins, Philedelphia; 2014: 230-276. 3- 44 GELECEKHENÜZAVUÇLARINIZDA HasanYILDIZ1 Önceliklebaştaüniversitemizinvederneğimizinkıymetliyöneticileriileburadaki tümhazırunusaygıvesevgilerimleselamlıyorum.Hepinizhoşgeldiniz,sefalargetirdiniz. Bugünsizlerleolmaktançokmutluyum.Bildiğinizüzereuzunzamandır“Gelecek HenüzAvuçlarınızda”mottosuylakiaynızamandakitabımındaadıdır.Ülkemizdekitüm üniversiteleri geziyor gençlerle birlikte oluyorum. Bu bana önemli bir fırsat sağlıyor. onların gözlerine daha yakından bakma fır-satı buluyorum. Hepsi kendi hikayesini en talihsizolanzannederken,benyanlarındaolmayaçalışıyorum. Buülkeninyetiştirdiğibirgençişadamıolaraküzerimdesorumlulukhissettiğim bucennetülkeningençlerinebirşeylerkatmakarzusuileonlarcaüniversitenindavetlisi olarak katıldığım “Kariyer Sohbetleri” ile hayata onların gözlerinden bakma fırsatı buluyor hem de iş ve medya alanındaki tecrübelerimi aktarıyorum. Bugün alanında Uluslararasıdüzeydesayılıbirkuruluşunbilgi,özgüvenvecesaretleilmekilmekdokunan hikayesinianlatıyorum. Konuk olduğum her üniversitede büyük ilgiyle karşılanıyorum biliyorum ki içtenlik karşınızdakinin en kolay anladığı sözsüz iletişim şekli gençlerimiz her şeyi yapabilecek enerji ve donanımdalar tek eksikleri özgüven ve onlara yol gösterecek bir örnekişteyapmakistediğimtamdabutekkaygılarıgelecekolanbuçocuklarımıziçinbir örnekvebelkideinançlarınakatkıolabilmeyiarzuluyorum.Biliyorumkibaşarıyagiden yolunilkveenönemlikoşulununkendineinanmaklabaşlıyor. Burada bulunan ve bulunmayan herkes için temel gerçeklik şudur. Hayatlarınız boyunca hiçbiriniz geçmişlerinizi değiştiremezsiniz ama gelecek henüz avucunuzun içindedir. O yüzden her ne yapmak istiyorsanız, inanın ve önünüze bakın diyorum. Gençleri gerçekten önemsiyorum. Gençler eğer her platformda belirtildiği gibi içinde bulunduğu toplumun temeli ve geleceğin teminatı ise; iddiaları, rüyaları ve idealleri olmalıdır.Kendibenliğindenkopmayan,değerleriilebarışıkvefikirüretmekaygısınıher zamanüzerindetaşıyanbirgençlik,geleceğindünyasındabaşatroldeyeralmakaygısında olanTürkiye'ninyarınlarıiçindeumuttaşımaktadır. Ümitsiz ve hedefsiz bir gençlik kötü bir gelecektir. Ben bu pırıl pırıl genç arkadaşların her konferansım sonunda gözlerindeki parıltıyı görüyorum. Sürekli tekrarlıyorum gideceği yönü olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez derler. Biz gençlerimizerüzgarolmakdeğil,onlarınyelkenlerinihangiyöneçevirmelerigerektiğini anlatıyorum. Unutulmamasıgerekenesasşudur.Bizlerbugünnerede,hangikonumdayadakim olarak yaşamımızı sürdürüyorsak, o geçmişteki tercihlerimizin ürünüdür. Tıpkı bugün olduğugibigelecekteneredeolacağımız,nasılbirhayatsüreceğimizinadımlarıisebugün attıklarımız olacaktır. Eğer hayatın adil olmadığını düşünenlerdenseniz bu adımları kendinizatmakveadaletisizsağlamakzorundasınız.UnutmayınHenryFord'undediği gibi; “ Engeller, yolunuzu hedeften ayırdığınız zaman gözünüze çarpan korkunç şeylerdir...” Şimdiarkanızayaslanıpbirdüşününnekadarkendimizolabiliyoruzhayatta,ne kadar yapabiliyoruz istediklerimizi bizi bir yöne doğru götüren şey gerçekten hayallerimiz mi yoksa çevresel başka başka etkenler mi var hayatımızda? Ya da hayal kuruyormuyuz?Dahadaönemlisihayalkurmayıbili-yormuyuz? 1 Yapımcı-Yönetmen/KişiselGelişimUzmanı 45 Aslında daha çocukluğumuzdan itibaren çevresel gerekliliklerle hayatımıza yön vermeyebaşlıyoruz.Mesleklerimiziistediklerimizdençoktoplumcadeğerverilenyada gelecekgarantisi(!)adıverilenbirolguyagörebelirliyoruz.Birçoğumuzistemediğimiz bir işi yapıyoruz ve iş süresinin yemek, içmek ve uyumak dışında bırakıldığında insan hayatındakiağırlığıdüşünüldüğündeaslındaistemediğimizbirhayatıyaşıyoruzsonrada kendi zihnimizin kıvrımlı basamakları arasında oturup, alıp başımızı iki avucumuzun arasındanedenmutsuzuzdiyesoruyoruz. Dahaçokbilgiiçin,dahafazlavakitharcıyoramaaslındaAlbertEinstein’ın“Hayâl kurmak bilgiden önemlidir…” dediğini bilmiyoruz. Ne kadar doğru bir söz aslında her insanın yapabilecekleri kapasitesi ile orantılıdır. Kapasitemiz ile ne büyüklük-te işler başarabileceğimizinsınırınıdahayallerimizbelirler.Aynıkapasite,imkanvezekayasahip kişilerin birbirinden çok farklı işler başarabilmelerini, çevre şartları, fırsatlar ile açıklayamayız.Aradakifarkıhayallerimizinbüyüklüğütayineder. William Russell “Büyük işler, büyük hayaller kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır” derken aslında hiçte haksız değildir. Üstelik hayallerin iş hayatında kullanılmasıiçinmantıklıbirgerekçenizdahavardır.Eğitim,Sermaye,Toprak,İşgücühep maddikarşılığıolankaynaklardır.Yanisahipolmanıziçinparaödemenizgerekirhayaller isetamamenücretsizdir. Gençler;toplumuntemelivegeleceğinteminatıise;iddiaları,rüyalarıveidealleri olmalı. Kendi benliğinden kopmayan, değerleri ile barışık ve fikir üretme kaygısını her zamanüzerindetaşıyanbirgençlik,geleceğindünyasındabaşatroldeyeralmakaygısında olanTürkiye'ninyarınlarıiçindeumuttaşımaktabütünbunlarıyapabil-meninisetekbir yoluvardırodakendinegüvenmek. Aslınabakarsanızyaşamagözleriniaçtığındanberiherinsanınhayatıtanımasıyla birliktekendisinegüvenvegüvensizlikduyduğubirtutumvebuçerçevedeşekillendirdiği bakış açısı vardır. İlk defa ayakta durmaya çalışan bir bebeğin önce kendi bedenini destekleyecek bir yerlere tutunmasıyla başlayan ardından kendi ayaklarının üzerinde durmasıyla devam eden süreç ilk kendisine güven duygusunun da alındığı dönemdir. Kendinegüven,insanınkendisihakkındaolumluamagerçekçitutumdaolmasıdır.Yani kendisinegüvenmekdemekbirinsaniçingerçekleştireceğişeyleriertelemedenolumlu düşünerekmücadeleetmesianlamınagelmektedir. Birdiğerönemlikonudazamanıetkinvedoğrukullanmaktır. Hayatınızı seviyorsanız, zamanınızı boşa geçirmeyiniz; çünkü zaman hayatın ta kendisidir. Gerçektendeyaşadığımızhayattakarşımızaçıkanşeylerin,yadabizeverilenlerin bazennekadaradaletsizolduğunudüşünsekbilehepimizineminolduğubirşeyvardıro dazamandır.Hepimiziçinenadilolarakverilenkavramzamandır.Birgüntüminsanlar için 24 saattir. Mühim olan o sürenin içerisinde bizlerin neler yaptığı, nasıl değerlendirdiğidir.Birgünümüz,24altındeğerindebirservettir.Onuverimlikullanmak, enkazançlıyoldur.İdealleriolanbirvarlıkolaninsaniçinbueşitsüreninnasılkullanıldığı olgusu,çoğukezyarışhalindeolduğumuzmoderndünyanınkoşullarındadiğerinsanlar karşısındaki avantaj ya da dezavantajımız olmaktadır. Bu yüzdendir ki zaman, tekrar kazanılmayantekservettir;iyideğerlendirilirsemeyvelerikarşımızaödülolarakçıkar. Ellerinizi başınızın arasına alarak birkaç saniye düşünün sadece TV başında geçirdiğiniz zamanı, bu zamanı geçirirken ne izlediğinizi, izlediğinizin size ne kattığını, dostlarınızla bir araya geldiğinizde bazen gereksiz konularla ve aslında iletişim adına yaptığınızı düşündüğünüz bazı sohbetlerinizin ne kadar vaktinizi çaldığını, ne kadar süredeyemekmasasındakaldığınızyadauyuduğunuzu?Bukıyassonundaçıkansüreçok defaaslında“çokfazlaşeyyapmakistiyorumamavaktimkalmıyor”serzenişindekineden 46 benimvaktimyokgizlisorusununcevabıdırbiranlamda.Üstelikbiyolojikbirvarlıkolan insaniçinyaşlanma,ölümyaratılışıngerçekliğidir. Sonolarakherneyapıyorsanızyapınoişineniyisiolun.Kendisinesaygısıolanın işinedeaynıözenigöstermesigerektiğiniunutmayın.Büyüdükçeküçülünveaslaegonuz olmasın.Göreceksinizkihayatsizehakettiğinizisunacaktır. Bu arada önemli bir parantez açmak zorundayım. Burada bulunan herkesin üzerinde bir kat daha fazla sorumluluk var aslında. Ben gelecek henüz avuçlarınızda diyerekyolaçıktımmalumunuzancaksizlerinavuçlarındaaynızamandabaşkalarınında hayatları, sağlıkları, hayalleri ve düşleri kısaca gelecekleri var. İfa etmiş olduğunuz işleriniztemeldebumantığadayanıyor.Sizlerkendizamanlarınızınbüyükbirbölümünü başkaları için harcayan çok önemli bir görev yapıyorsunuz. Bu camiayı çok yakından tanıyan,hattaTRTHaberkanalındauzunsürelibirgerçekzamanlısağlıkprogramıyapıp yönetmiş biri olarak buna şahidim ve hepinizin çabalarını, meslek azimlerinizi takdir ettiğimibelirtmekistiyorum.İyikivarsınız. Hepinizisaygıvesevgilerimleselamlıyorum… 47 BASINÇ YARALARINDA HEMŞİRELİK BAKIM SÜRECİ Basınç Yaralanması, genellikle kemik çıkıntılarının veya tıbbi araçların/diğer araçların üzerindeki deride ve/veya deri altındaki yumuşak dokuda oluşan lokalize hasardır. Yaralanma, doku bütünlüğü tam veya açık ülser şeklinde görülebilir ve ağrılı olabilir. Yaralanma, yoğun ve/veya uzun süreli basınç veya basınç ve eşlik eden yırtılma (shear) etkisiyle oluşur. Etyolojisi, fizyopatolojisi, önleme, tanı ve tedavi yöntemleri bilinmesine rağmen, basınç yaralanması (BY); yaygın görülmesi, bakımının ve tedavisinin güç olması, uzun sürmesi ve tedavi maliyetinin yüksek olması ile hemem hemen tüm dünyada güncelliğini koruyan önemli bir sağlık problemidir . Terminolojik olarak BY, günümüze kadar farklı şekillerde ifade edilse de “Dekübit” terimi Latince’de “Decumbere” yani uzanmak, yatmaktan gelen bir terimdir ve mevcut klinik durumu her zaman tam olarak yansıtmamaktadır. BY her zaman yatağa bağımlılıkla ilgili olmayabilir. Örneğin, paraplejik bir hastada tekerlekli sandalyeye bağlı görülebilmekte veya hastanın yatağa bağlı olmadığı halde, deri yüzeyindeki geçici bir sıkışma, ezilme sonucunda da ortaya çıkabilmektedir . Yara bakım hemşireliğinin gelişmesine paralel olarak bu alanla ilgili kavram analizleri yapılmış ve basıncın oluşturduğu doku hasarını en iyi ifade ettiği için ‘basınç yaralanması ’ teriminin kullanması önerilmiştir. BY, çoğunlukla önlenebilir bir sorundur. Bireysel boyutta özellikle bireyin ağrı yaşamasına neden olması açısından önemlidir. BY özellikle hareketsiz, duyu fonksiyonları zayıflamış yaşlı kişilerde sekonder komplikasyon olarak sık gelişmektedir. Basınç ülserlerini önlemek hastanın gereksiz acı ve sıkıntı yaşamasına hatta ölümüne engel olur. Basınç yaralanmalarının tedavisi önlenmesinden daha pahalıdır ancak basınç ülserini önlemenin maliyeti de düşük değildir. BASINÇ YARALANMALARININ ÖNLENMESİ Ø Risk Faktörleri ve Risk Değerlendirmesi Ø Deri ve Doku Değerlendirmesi Ø Önleyici Deri Bakımı Ø Basınç Yaralanmasında Önleyici Yeni Tedaviler Ø Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi Ø Pozisyon ve Erken Mobilizasyon Ø Topuk Basınç Yaralanmasının Önlenmesi 48 Ø Destek Yüzeyi Kullanımı Ø Tıbbi Araçlara Bağlı Basınç Yaralanmalarının Önlenmesi (NPUAP/EPUAP/PPPIA, 2014) Risk Faktörleri ve Risk Değerlendirmesi v Risk değerlendirmesini (hastanın yatışından en geç 8 saat içinde, daha sonra risk faktörleri oluştuğunda hastanın durumu değiştikçe) kayıt edin. v Basınç ülseri riskini değerlendirmede yapılandırılmış bir yaklaşım, kapsamlı bir cilt değerlendirmesi ve klinik karar ile kombine edilen bir risk değerlendirme ölçeğinin kullanımıyla başarılabilir. Deri ve Doku Değerlendirmesi v Sağlık bakım ortamlarında BY riskinin değerlendirilmesinin bir parçası olarak tepeden tırnağa tam bir deri değerlendirilmesi yapılmalıdır. v Deri değerlendirmesi ilk olarak hasta hastaneye yattıktan sonra yapılmalıdır. BY gelişmesi açısından risk grubundaki hastalar daha sonra günlük olarak değerlendirilmelidir. v Deride bulunan renk değişiklikleri, kabarcıklar, yanık alanlarının varlığı, şişlik, sivilce, morluk, çürüme, kesik gibi oluşumlar dikkatlice gözlenmeli ve hastanın değerlendirme bulguları kaydedilmelidir. Önleyici Deri Bakımı v Deri temizliğinde ılık ve cildi tahriş etmeyen, cilt kuruluğunu en aza indiren yumuşak sabunlar kullanılmalıdır. Cilt pH değeri 4,5- 6,5 arasında olan bir cilt temizleyicisi ile temizlenmelidir Deriyi tahriş edecek ya da kuruluğa neden olacak sabunlar/losyonlar kullanılmamalı v Basınç yaralanmasını önlemek için özellikle kemik çıkıntılarının olduğu bölgelere masaj uygulanmamalıdır. Daha önce kullanılan bir yöntem olup, kan ve lenf dolaşımını artırdığına ve kas gerginliğini azalttığına inanılan masajın yararı kanıtlanamamış olup, kemik çıkıntılarının olduğu bölgelerde sürtünmeyi artıracağı ve derin doku hasarı riski nedeni ile önerilmemektedir. Basınç Yaralanmasında Önleyici Yeni Tedaviler v Nem ve Isı Kontrolü 49 v Profilaktik Pansumanlar v Tekstil Ürünleri Beslenme Durumunun Değerlendirilmesi v Oral besin alımı yetersiz olan hastalarda enteral ve parenteral besin destekleri sağlanmalıdır. v Risk altında olan hastalara A, C ve E vitamini gibi kollajen sentezini arttıran, epitelizasyonu sağlayan ve immün sistemi güçlendiren vitaminler verilmeli, v Sıvı elektrolit dengesi sağlanmalı ve dehidratasyon önlenmeli, v Beslenme durumu ve beslenmeye ilişkin göstergeler (albumin, pre- albumin,hemoglobin) değerlendirilmelidir. Pozisyon ve Erken Mobilizasyon v Hasta yatağa bağımlı ise en fazla iki saatte bir, tekerlekli sandalyeye bağımlı ise saat başı pozisyonu değiştirilmeli ve 15 dakikalık aralıklarla küçük vücut hareketleri yaptırılmalıdır Topuk Basınç Yaralanmasının Önlenmesi v Topukları düzenli olarak kontrol edin. v Topukların yatağın yüzeyinden uzak olmasını sağlayın. v Topukları aşil tendonuna baskı yapmaksızın baldır boyunca bacağın ağırlığını dağıtacak şekilde cihazlar kullanın. v Diz hafif (5 ° ila 10 °) fleksiyonda olmalıdır. v Özellikle Aşil tendonu altında yüksek basınç alanın oluşumundan kaçının. v Topukları yükseltmek için bir köpük yastık kullanın. v Topuk için kullanacağınız cihazları üretici firma talimatlarına göre uygulayın. v Cildin bütünlüğünü değerlendirmek için topuk için kullandığınız cihazı periyodik olarak çıkarın. Destek Yüzeyi Kullanımı v BY gelişme riski yüksek olan hastalar, mümkün olan en erken dönemde destek yüzeyler üzerine yatırılmalıdır. 50 v Özel yataklar, yaygılar ve şilteler hareketsiz vücut parçaları üzerindeki basıncı eşit olarak dağıtır. v Risk altındaki bireylerde basıncı azaltıcı destek yüzeyler kullanılmalı, v Yüksek riskli hastalarda basıncı giderici yataklar kullanılmalıdır. Tıbbi Araçlara Bağlı Basınç Yaralanmalarının Önlenmesi v Deriyi tıbbi cihaz ve araçların sebep olduğu basınç hasarı açısından gözleyin. KAYNAKLAR NPUAP (NationalPressureUlcerAdvisory Panel). “Prevention and Treatment of Pressure Ulcers: Quick Reference Guide”. http://www.npuap.org/wp- content/uploads/2014/08/Updated-10-16-14-Quick-Reference-Guide-DIGITALNPUAP-EPUAP-PPPIA-16Oct2014.pdf. Son erişim tarihi: 9 Eylül 2015. Beeckman D et al. Proceedings of the Global İAD Expert Panel. İnkontinans Alakalı Dermatit: Önlemeyi Geliştirme. Wounds International 2015. http://www.woundsinternational.com .Son erişim tarihi: 9 Eylül 2015. Avşar, P. (2012). Hemşirelerin Braden ve Waterlow BÜ Risk Değerlendirme Ölçekleri'ne ilişkin görüşleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Gül, Ş. (2011). Ameliyathanede sıvı dolgulu destek yüzey kullanmanın BÜni önlemeye etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Hanaönü, S. (2014). Yoğun Bakım Ünitelerinde Tıbbi Araçlara Bağlı Gelişenbasınç Ülserleri Görülme Oranının Belirlenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Bryant, R., Nix, D. Acute and Chronic Wounds Current Management Concepts4th Edition. 2012. 51 HASTAYINEZAMANMOBİLİZEEDELİM? Cerrahiuygulamalarveanestezitekniklerindeönemliyeniliklerolmasınakarşın cerrahi girişimden sonra morbiditenin halen bir sorun olarak görülmesiyle, 1990’ların başlarında cerrahi süreçteki bakımın iyileştirilmesi amacıyla multidisipliner yaklaşımı temsil eden hızlandırılmış cerrahi (Fast Track Surgery, FTS) teknikleri geliştirilmiştir (1,2). Cerrahi biliminde yaşanan en büyük değişimlerden birisi elektif cerrahi sonrası iyileşmenin hızlandırılması protokollerinin uygulamaya girmesidir (3). İlk olarak 1990’lardaHenrikKehlettarafındanönesürülencerrahisüreçtebakımıngeliştirilmesi fikrinin hastaya kazandırdığı yararlar, daha sonra yapılmış birçok çalışmayla desteklenmiştir. Bu gelişmeler sonucunda Kuzey Avrupa ülkelerinden (İskoçya, İsveç, Danimarka, Norveç ve Hollanda) beş merkez bir araya gelerek cerrahi girişim sonrası iyileşmenin hızlandırılması (Enhanced Recovery After Surgery- ERAS) protokolünü tanımlayıp uygulamaya başlamışlardır (4). İlk uygulama sonuçlarının oldukça olumlu olmasınedeniylebuprotokollerinuygulanmasıyaygınlaşmayabaşlanmıştır, ERASprotokolü,hastanıngüvenliğindenödünvermeksizincerrahistresiazaltıp cerrahigirişimsonrasıiyileşmeyihızlandırıp,fonksiyonelkaybıhafifletmeyiamaçlayan stratejilerdenoluşmaktadır(5-7).ErkenmobilizasyonERASprotokolününiçerisindeyer alanönemlibirkonuolmuştur(6,8,9). Uzamışyatakistirahatinincerrahigirişimdensonramorbiditeiçinönemlibirrisk faktörü olduğu bilinmektedir (10,11). Hızlandırılmış cerrahi ve ERAS ilkelerine göre mobilizasyoncerrahigirişimdensonramümkünolanenkısasüredebaşlatılmalıdır(5). Bu nedenle ERAS ve diğer cerrahi süreç bakım yönergeleri tarafından mobilizasyonun cerrahi girişim günü (cerrahi müdahale başlangıcından başlayarak yataktan çıkma aktivitelerinebaşlama)uygulanmasıönerilmektedir(6,11-15). AşağıdakibakımkılavuzlarınıntümündeERASprotokolüönerilerineyerverilmekte veerkenmobilizasyon; 1) Karaciğercerrahisi2016bakımkılavuzu, 2) Jinekolojik/onkolojicerrahisi2016bakımkılavuzu, 3) Bariatrikcerrahi2016bakımkılavuzu, 52 4) Pankreatikoduodenektomi2013bakımkılavuzu, 5) Elektifkoloncerrahisi2013bakımkılavuzu, 6) Elektifrektal/pelvikcerrahi2013bakımkılavuzu, 7) Mesanekanseriiçinradikalsistektomi2013bakımkılavuzu önerilmektedir(7,9,16-20). Erken mobilizasyon; cerrahi girişimden sonra yaşam bulguların stabil olması şartıyla 6-8 saat aralığında yatak kenarında birkaç adım atmak olarak belirtilmektedir (13,21). Bakım protokollerinde hastaların cerrahi girişim gününde 2 saat, hastaneden taburcuoluncayakadarisegünde6saatyataktançıkmalarıönerilmektedir(6,15,16,20). Bakımprotokollerifarklılıkgöstermekteveyataktaegzersizyapmak,yataktaoturmak, ayakta durmak, odada yürümek, koridorda yürümek veya egzersiz yapmak gibi erken mobilizasyon için standart bir tanım bulunmamaktadır (22). Hastaların sonuçlarını iyileştirmekiçinmobilizasyonunsıklığıvesüresinibelirlemekiçindahaileriçalışmalara ihtiyaçolduğubelirtilmektedir(17). Erken mobilizasyonla, pulmoner komplikasyonların, insülin direncinin ve kas atrofisininazalması(6,9,14,16-18,23-25),derinventrombozunun(DVT)önlenmesi(26), miyokardiyal oksijen tüketiminin ve sol ventrikülün sistolik ve diyastolik basınçlarının azalması, lipid ve karbonhidrat metabolizmasında düzelme (27), iştah artışı ile erken beslenmeye geçişde kolaylık, immobilizasyon nedeniyle oluşan sırt ağrısında azalma, midevebarsaklarıneskifonksiyonlarınadahahızlıdönmesi,hastanınkendinegüveninin vememnuniyetininartmasının(21,28)yanındahastanedekalışsüresininkısaltılmasıgibi birçok yararları olduğu bildirilmiştir. Hastanede yatışın kısaltılması bir taraftan maliyetleriazaltırkendiğertaraftanfarklıhastalariçinyatakihtiyacınınkarşılanmasına dakatkıdabulunmaktadır(25). Total kalça ve diz artroplastisi uygulanan hastalarla yapılan çalışmada DVT proflaksisi için kullanılan düşük molekül ağırlıklı heparin ile cerrahi girişim sırasında pasif hareket ve cerrahi girişim sonrasında erken mobilizasyon uygulamasının DVT profilaksisindeetkisininkarşılaştırılmasıamaçlanmıştır(26).Cerrahigirişimsırasında ekstremiteyeenaz10kez70-80derecepasifhareketuygulanmış,cerrahigirişimden2. saat sonra hastalar önce yatak kenarında oturur pozisyona getirilip yaşam bulguları değerlendirilerek yürüteç yardımıyla 8-10 metre yürütülmüş, aynı işlem cerrahi girişimden6.saatsonratekrarlanıp,cerrahigirişimdensonraki1.gündenitibarendiğer 53 gruptaki hastalarla aynı rehabilitasyon programları uygulanmıştır. Diğer gruptaki hastalaraiseheparincerrahigirişimden12saatöncebaşlanarakcerrahigirişimden10 gün sonrasına kadar subkütan olarak uygulanmıştır. Total kalça ve diz artroplastisi uygulananhastalardacerrahigirişimsırasındapasifhareketinvecerrahigirişimsonrası erkenmobilizasyonunDVTgelişmesinienazdüşükmolekülağırlıklıheparinkullanımı kadar engellediği, profilaktik farmakolojik ajanların neden olabileceği yan etkileri içermemesi ve ek maliyet getirmemesi nedeniyle artroplasti cerrahilerinde DVT profilaksisi için uygulanabileceği belirtilmiştir. Elektif kalça atroplastisi uygulanan hastalarla yapılan başka bir çalışmada cerrahi girişimin yapıldığı gün mobilize olan hastalarıncerrahigirişimdensonrakigünmobilizeolanhastalaragörehastanedekalış sürelerininkısalmışolduğubildirilmiştir(29). Yapılan bir meta-analizde 17 sistematik derleme ve 12 randomize kontrollü çalışma incelenmiş, ERAS protokollerinin etkisi hakkındaki kanıtlar değerlendirilmiştir(30). ERAS uygulamalarının hastanın tekrar hastaneye başvuru oranını artırmadan hastanede kalış süresini azalttığı belirtilmiştir. Elektif kardiyak cerrahi hastalarında erken mobilizasyon protokolünün güvenirliliğini araştıran pilot çalışmada (31), hastalar cerrahiden 12-24 saat sonra mobilize edilmiştir. Kalp cerrahisindeerkenmobilizasyonunistenmeyenkomplikasyonları,özelliklesolunumyolu komplikasyonoranınıazaltabileceğibelirtilmiştir. ERAS protokolünün cerrahi girişim sonrası hızlı iyileşme sağladığı bildirilmiştir (32).MajörkaraciğerrezeksiyonuyapılanveERASprokollerininuygulandığıhastalarda hastanede kalış süresi, sıvı ve katı gıdaya başlama zamanı, mobilizasyon zamanı ve cerrahigirişimdenöncekiaktivitelerineulaşmazamanıkarşılaştırılmıştır(32).Çalışma grubunaERASprotokolleri,kontrolgrubunaiseklasikbakımyöntemleriuygulanmıştır. ERAS protokolleri uygulanan bireylerde hastanede kalış süresinde, sıvı ve katı gıdaya geçişzamanında,mobilizasyonvecerrahigirişimöncesiaktivitelerinedönüşzamanında kontrol grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede bir azalma olduğu bildirilmiştir. Alt ekstremite ampütasyonu sonrası erken mobilizasyonun etkisini değerlendirmek ve farklı mobilizasyon zamanlarının etkinliğini karşılaştıran için sistematikbirderlemedecerrahigirişimgünündedisiplinlerarasıoluşturulmuşbirekip ilemobilizasyonunyapılmasısonucunaulaşılmıştır(33). 54 Yapılanbirmeta-analizçalışmasındaERASprotokollerininuygulandığıhastalarda hastalarındeneyimleriaraştırılmıştır.Hastalarınerkenbeslenme,erkenmobilizasyonve hastanedekalışsürelerininkısalmasındanmemnunolduklarıbildirilmiştir(28). Cerrahi girişimden sonra hemşirelik bakımı hedeflerinden birisi olan erken mobilizasyon ile gelişebilecek istenmeyen komplikasyonlar önlenebilmektedir. Cerrahi girişimin sonlanmasıyla başlayan cerrahi girişim sonrası bakım süreci, etkin bir hemşirelikbakımıilehastayauygulanancerrahiteknikkadarönemtaşımaktadır.Cerrahi girişimsonrasıdönemdeerkenmobilizasyon,hızlıiyileşmesağlayıp,fonksiyonkaybını ve diğer istenmeyen komplikasyon oranlarını azaltarak hastanede kalış süresini kısaltmaktadır. Multidisipliner bir ekip yaklaşımı gerektiren erken mobilizasyon hastalarınyaşamkalitesinindeartmasındaönemlibiretkendir. KAYNAKLAR 1. KehletH,WilmoreDW.Evidence-basedsurgicalcareandtheevolutionoffast-track surgery.Annalsofsurgery2008;248:189-98. 2. WhitePF,KehletH,NealJM,SchrickerT,CarrDB,CarliF.Theroleoftheanesthesiologist infast-tracksurgery:frommultimodalanalgesiatoperioperativemedicalcare. Anesthesiaandanalgesia2007;104:1380-96,tableofcontents. 3. BaşG,BaşakF.CerrahideAmeliyatSonrasıHızlıİyileşmeProtokolü.TürkiyeKlinikleri GenelCerrahiÖzelDergisi2014;7:51-56. 4. ErsoyE,GündoğduH.CerrahiSonrasıİyileşmeninHızlandırılması.UlusalCerrahiDergisi 2007;23:35-40. 5. SteenhagenE.EnhancedRecoveryAfterSurgery:It'sTimetoChangePractice!Nutrition inclinicalpractice:officialpublicationoftheAmericanSocietyforParenteraland EnteralNutrition2016;31:18-29. 6. GustafssonUO,ScottMJ,SchwenkWetal.Guidelinesforperioperativecareinelective colonicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Societyrecommendations. Clinicalnutrition(Edinburgh,Scotland)2012;31:783-800. 7. LassenK,CoolsenMM,SlimKetal.Guidelinesforperioperativecarefor pancreaticoduodenectomy:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Society recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:240-58. 8. VaradhanKK,NealKR,DejongCH,FearonKC,LjungqvistO,LoboDN.Theenhanced recoveryaftersurgery(ERAS)pathwayforpatientsundergoingmajorelectiveopen 55 colorectalsurgery:ameta-analysisofrandomizedcontrolledtrials.Clinicalnutrition (Edinburgh,Scotland)2010;29:434-40. 9. ThorellA,MacCormickAD,AwadSetal.GuidelinesforPerioperativeCareinBariatric Surgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)SocietyRecommendations.World journalofsurgery2016;40:2065-83. 10. KillewichLA.Strategiestominimizepostoperativedeconditioninginelderlysurgical patients.JournaloftheAmericanCollegeofSurgeons2006;203:735-45. 11. AllenC,GlasziouP,DelMarC.Bedrest:apotentiallyharmfultreatmentneedingmore carefulevaluation.Lancet(London,England)1999;354:1229-33. 12. FioreJF,Jr.,CastelinoT,PecorelliNetal.EnsuringEarlyMobilizationWithinan EnhancedRecoveryProgramforColorectalSurgery:ARandomizedControlledTrial. Annalsofsurgery2016. 13. MorrisBA,BenettiM,MarroH,RosenthalCK.Clinicalpracticeguidelinesforearly mobilizationhoursaftersurgery.Orthopedicnursing2010;29:290-316;quiz317-8. 14. HaganKB,BhavsarS,RazaSMetal.Enhancedrecoveryaftersurgeryforoncological craniotomies.Journalofclinicalneuroscience:officialjournaloftheNeurosurgical SocietyofAustralasia2016;24:10-6. 15. FearonKC,LjungqvistO,VonMeyenfeldtMetal.Enhancedrecoveryaftersurgery:a consensusreviewofclinicalcareforpatientsundergoingcolonicresection.Clinical nutrition(Edinburgh,Scotland)2005;24:466-77. 16. CerantolaY,ValerioM,PerssonBetal.Guidelinesforperioperativecareafterradical cystectomyforbladdercancer:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))society recommendations.Clinicalnutrition(Edinburgh,Scotland)2013;32:879-87. 17. MelloulE,HubnerM,ScottMetal.GuidelinesforPerioperativeCareforLiverSurgery: EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)SocietyRecommendations.Worldjournalof surgery2016;40:2425-40. 18. NelsonG,AltmanAD,NickAetal.Guidelinesforpre-andintra-operativecarein gynecologic/oncologysurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS(R))Society recommendations--PartI.Gynecologiconcology2016;140:313-22. 19. GustafssonUO,ScottMJ,SchwenkWetal.Guidelinesforperioperativecareinelective colonicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))Society recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:259-84. 20. NygrenJ,ThackerJ,CarliFetal.Guidelinesforperioperativecareinelective rectal/pelvicsurgery:EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS((R)))Society recommendations.Worldjournalofsurgery2013;37:285-305. 56 21. VermişliS,ÇamK.ÜrolojikRadikalCerrahiSonrasıErkenMobilizasyonunEtkinliği. BulletinofUrooncology2015;14:324-326. 22. FeldheiserA,AzizO,BaldiniGetal.EnhancedRecoveryAfterSurgery(ERAS)for gastrointestinalsurgery,part2:consensusstatementforanaesthesiapractice.Acta anaesthesiologicaScandinavica2016;60:289-334. 23. KehletH,WilmoreDW.Multimodalstrategiestoimprovesurgicaloutcome.American journalofsurgery2002;183:630-41. 24. VanderLeedenM,HuijsmansR,GeleijnEetal.Earlyenforcedmobilisationfollowing surgeryforgastrointestinalcancer:feasibilityandoutcomes.Physiotherapy 2016;102:103-10. 25. EpsteinNE.Areviewarticleonthebenefitsofearlymobilizationfollowingspinal surgeryandothermedical/surgicalprocedures.Surgicalneurologyinternational 2014;5:S66-73. 26. ŞerİfoğluR,BİlgenMS,AticiT,BİlgenÖF,YilmazlarA.ArtroplastideDerinVenTrombozu ProfilaksisindeAktifveErkenHareketinEtkinliğiUludağÜniversitesiTıpFakültesi Dergisi2007;33:127-134. 27. SaçarM,ÖnemG,AdaliF,VerdİD,SaçkanKG,BaltalarliA.KoronerArterBaypas CerrahİsİVeHastanedeKalişSüresİ:BelİrleyİcİFaktörler.PamukkaleTıpDergisi 2008;1:91-97. 28. SibbernT,BullSellevoldV,SteindalSA,DaleC,Watt-WatsonJ,DihleA.Patients' experiencesofenhancedrecoveryaftersurgery:asystematicreviewofqualitative studies.Journalofclinicalnursing2016. 29. OkamotoT,RidleyRJ,EdmondstonSJ,VisserM,HeadfordJ,YatesPJ.Day-of-Surgery MobilizationReducestheLengthofStayAfterElectiveHipArthroplasty.TheJournalof arthroplasty2016;31:2227-30. 30. PatonF,ChambersD,WilsonPetal.Effectivenessandimplementationofenhanced recoveryaftersurgeryprogrammes:arapidevidencesynthesis.BMJopen 2014;4:e005015. 31. CassinaT,PutzuA,SantambrogioL,VillaM,LickerMJ.Hemodynamicchallengetoearly mobilizationaftercardiacsurgery:Apilotstudy.Annalsofcardiacanaesthesia 2016;19:425-32. 32. BayarÖÖ,BademciR,SözenerU,TüzünerA,KarayalçınK.MajorKaraciğer RezeksiyonundaERASProtokolü.OkmeydanıTıpDergisi2013;29:135-142. 33. MadsenUR,HommelA,BerthelsenCB,BaathC.Systematicreviewdescribingtheeffect ofearlymobilisationafterdysvascularmajorlowerlimbamputations.Journalofclinical nursing2017. 57 YANIK AMELİYATLARI VE HEMŞİRENİN ROLÜ DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞ. VE AR.HASTANESİ YANIK VE YARA MERKEZİ YANIK AMELİYATHANE ÜNİTESİ Uzm.Hem. Nesrin Fikirli Gülhan İSTANBUL -2017 İçerik Planı I. Yanık Yanıkta tedavi yöntemleri II. Yanıkta Cerrahi Girişimler Eskar Eksizyonu a.Tanjansiyel eksizyon b.Fasya Eksizyon Deri Grefti Eskaratomi/Fasyatomi Ampütasyon III. Yanık Ameliyatlarında Hemşirenin Rolü YANIK Deri ve deri altı dokusunun; sıcak, sıcak bir madde, yakıcı kimyasal maddeler, elektrik akımı veya radyasyon gibi bir nedenle oluşan yumuşak doku yaralanmalarına yanık denir. Yanık travmaları yaralanmaların en ağır biçimini temsil etmektedir. (Hockenberry& Wilson, 2007; Wong, 1995). Tıp ve teknolojik ilerlemelere rağmen, yanık halen yaşamı tehdit eden ve büyük fiziksel ve ruhsal yıkım yaratan ciddi bir sorundur. Bu nedenle yanığı, oluşmadan alınacak önlemlerle engellemek en ucuz ve en etkili yöntemdir.Yanık bakımı ve tedavisi, oldukça zor ve kompleks prosedürler içerir. Bundan dolayı yanık olgularının tedavisi titiz ve multidisipliner yaklaşımlar gerektirmektedir. Yanıkların Şiddetini Belirleyen Faktörler Ø Lund Browder, Dokuzlar Kuralı (yüzey miktarı), Ø Derinlik, Ø Kritik yanıklar ve bölgeler, Ø Hastanın yaşı (çok genç veya çok yaşlı), Ø Hastanın genel sağlık durumu (diğer yaralanmalar veya hastalıklar) (Ege 1995, Aksoy ve ark. 1992) Yanığın Derinliği 58 I. Derece yanık epidermiste lokalizedir II. Derece epidermis ve yüzeyel dermis etkilenmiştir. III. 1.Süperfasiyal parsiyel yanık (Yuzeyel İkinci Derece Yanık) Papiller dermisi içine alır 2.Derin parsiyel yanık (Derin İkinci Derece Yanık) Yanık hasarın alt sınırı retiküler dermise kadar inmiştir Derece subkutan yağ dokusuna uzanan epidermis ve dermisin tam kat hasarı, IV. Derece alttaki kas ve kemiğe uzanan cilt-cilt altı yağ tabakasının hasarı olarak tanımlanır Yanıkta En Önemli Sorunlardan Bir Tanesi Tedavide Hangi Yöntem? Yanık oluşan hasarın büyüklüğüne göre lokal tedavinin yanı sıra sistemik tedavi de gerektiren bir durumdur. Hastanın gerekli resüsitasyonunu takiben yanık yarasının tedavisine başlanmalıdır. Günümüzde çok çeşitli pansuman malzemeleri, sentetik yara örtüleri, biyolojik örtüler yanık yarasının tedavisinde uygulanmaktadır. Fakat bunun yanında gerek erken aşamada gerekse yanık sekeline bağlı cerrahi tedavilerde uygulanmaktadır. Bu durumda da en önemli belirleyici yanığın derinliğidir. KONSERVATİF TEDAVİ ü pansuman malzemeleri ü sentetik yara örtüleri ü biyolojik örtüler ü vakum yardımlı kapama CERRAHİ TEDAVİ ü Trakeastomi ü Eskaratomi/fasiatomi ü Eksizyon/greftleme ü Amputasyon/dezartikülasyon ü Fleb NEDEN CERRAHİ TEDAVİ? Özellikle derin hasar ile seyreden alev, elektrik , süt yanığı gibi olgularda cerrahi tedavi ön plana geçmektedir. Yanık tedavisindeki gelişmeler sayesinde mortalitenin ve amputasyonların günümüzde azaldığını gözlemlemekteyiz.Derin yanıklarda erken eksizyon ve greftleme oldukça başarılı olmaktadır.Deneyimli bir ekip tarafından uygulandığında hastaların yaşam oranını ve kalitesini yükseltmektedir. YANIKTA CERRAHİ GİRİŞİMLER ü Eskaratomi/fasiatomi ü Eksizyon/greftleme 59 ü Amputasyon/dezartikülasyon ü Fleb ü Trakeastomi ESKARATOMİ/FASYATOMİ KOMPARTMAN SENDROMU (KS) : Damar ve sinir içeren kapalı boşluklarda doku basıncının, perfüzyonu engelleyecek kadar artması sonucu ortaya çıkan hipoksiyle birlikte kas ve sinir dokusunun iskemiye maruz kalması ve bunu izleyen değişiklikler sonucu ortaya çıkan tablodur. Klinik Bulguları; Pain(ağrı), Pallor(solukluk, Paresthesia(duyu kaybı), Paresis(hareketsizlik), Pulselessnes(nabız alınamaması) dır. En önemli amaç ;artmış doku basıncını erken teşhis edip iskemi, nekrozu önlemektir. Eskaratomi genellikle yeterli tedavi sağlar ancak çok büyük yanıklarda, masif sıvı replasmanı yapılanlarda ve eskaratominin yetersiz ve geç yapıldığı durumlarda fasyotomi de gerekebilir. Kompartmanın uzunluğu boyunca yapılan longitutinal kesi basıncı azaltır.Yara, birkaç gün, ödem gerileyene kadar açık bırakılır. Kompaartman sendromunda En önemli tehlike geç tanıdır. Ø Aşırı ödemli ekstremitelerde cilt insizyonundan kaçınılmamalı,yeterli debritman yapılmalıdır. Ø Kas iskemisi çok ilerlemişse fasyotomi faydalı olmaz. Ø Alt ekstremitede her kompartman için kasların yarısının kaybı tolere edilebilir. Ø İkiden fazla kompartmanın kaybı amputasyon endikasyonudur. Ameliyat Sonu Pansumanı Ø Fasyatomi hattı boyunca ıslak gaz yerleştirilir. Ø Gümüş sülfadiazin, mupirosin kalsiyum içerikli pomadlar Ø Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü Ø Batınları koyduktan sonra Ø Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır. 60 AMPUTASYON Vücutta kol, bacak ya da parmakların tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak kesilerek çıkarılması işlemidir. Amaç sadece patolojik dokuların uzaklaştırılması değil, kalan doku desteğini ve örtünmeyi iyi sağlamaktır. Yanık Merkezimizde amputasyonun olma nedenleri arasında en sık elektrik yanıkları ve Donmadır. ESKAR EKSİZYONU Yanmış olan nekrotik doku; enfeksiyon oluşumuna zemin hazırlayan, gecikmiş iyileşme ve başka komplikasyonlara ve inflamatuvar yanıta neden olan ölü dokuların uzaklaştırılması esasına dayanan erken eksizyon ve greftleme günümüzde konservatif tedavilere göre oldukça başarılıdır ve tercih edilmektedir . Geniş yanıkların kapatılması ve başarılı bir eksizyonun yapılması için gerekli olan şartlar yanık merkezinin bu eksizyon konusunda deneyimli olmasının yanı sıra ameliyatta ekipmanının tam olması anestezi ekibinin çıkabilecek her tür soruna karşı hazırlıklı olmasıdır.Eskar dokusunun yanmadan sonraki ilk 72 saat içinde eksizyonu ile bakterilerin kolonizasyonu için uygun ortama sebep olan maddeleri uzaklaştırmanın yanında yara greft ile kapatılarak yara yüzeyinden ısı, protein, elektrolit, sıvı kaybı önlenebilmektedir . Eskar eksizyonu iki ayrı yöntemle yapılır. a. Tanjansiyel eksizyon b. Fasya eksizyon ESKAR EKSİZYONU a.Tanjansiyel Eksizyon En uygun yanıklar derin ikinci derece yanıklardır. Altta sağlıklı ve kanamalı dokulara gelene kadar eskar dokusu ince dilimler halinde kesilerek alınır. Hemostaz sağlandıktan sonra yara kapatılır.El dermatomu veya diğer mekanik dermatomlarla yapılır. Versajet Versajet irrigasyon-aspirasyon sistemi kullanarak ucunda 45°lik bıçağın titreşimiyle eskarları temizleyen bir cihazdır. Hassas bölgelerde ( Yüz el ,parmak araları v.b ) tercih edilir.Etrafa sıçrayan parçacıklar enf. riski oluşturmaktadır.Öncelikle çalışan güvenliğini sağlamak gerekir.(Göz korumalı maske kullanılmalıdır.) ESKAR EKSİZYONU b.Fasiyal Eksizyon Klinik olarak tam kat yanık olduğu ve hatta cilt altı yağ dokusununda yandığı düşünülüyorsa fasya eksizyonu tekniği kullanılır. Deri elastikiyetini kaybetmiş, beyaz, kahverengi veya siyah renk almıştır. (Uysal 1992, Ege 1995, Civilo 2002, Weed 2005).Ön gövdeye yapmış olduğumuz fasiyal eksizyonda satürasyon ameliyat öncesi % 85 ve ameliyat sonrası% 99-100 olduğunu gözlemledik. Bu işlem, tanjansiyel eksizyon tekniğine göre daha az kanamalıdır, ancak subkutan yağ dokusu da çıkarıldığından daha büyük kozmetik deformite bırakır. TANJANSİYEL EKSİZYON/FASYA EKSİZYON Ameliyat Sonu Pansumanı q Gümüş sülfadiazin, mupirosin kalsiyum içerikli pomadlar q Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü q Asit borik tozu 61 q Batınları koyduktan sonra q Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır. NOT:Greftleme işlemi yapılırsa ıslak pansumanla yapılmalıdır. DERİ GREFTİ GREFT (YAMA) :Sözcük anlamı "yama" olan greft (graft), dolaşımını kendisi sağlayamayan, yaşamını sürdürebilmek için alıcı yatağın dolaşımından yararlanan doku (deri, kas, sinir, tendon, kemik vs.) parçası demektir. Otogreft: Kişinin vücudununun bir bölgesinden başka bir bölgeye aktarılan doku İzogreft: Kalıtsal yapıları aynı olan kişiler arasında aktarılan doku (İkizler) Allogreft: Aynı türden farklı kalıtımdaki bireyler arasında aktarılan doku(İnsan-insan) Ksenogreft: Farklı türden bireyler arasında aktarılan doku (Köpek-insan) 1.FULL THİCKNESS SKİN GRAFTS Epidermis ve dermisin tamamını içerenlere "tam kalınlıkta deri greftleri“ 2.SPLİT THİCKNESS SKİN GRAFTS Epidermis ve dermişin bir kısmını içerenlere "bölünmüş tabaka deri greftleri“ Yanık eskar dokusunun eksizyonundan sonra yaranın otojen greftleme veya homogreft ile yara kapatılmasının en uygun şekli eksizyondan hemen sonra yapılmasıdır. Eğer hastaya bazı sebeplerden dolayı greftleme yapılmayacaksa en fazla bir gün bekletimeli ve ertesi gün greftleme yapılmalıdır. Mümkünse bu şekilde davranmaktan kaçınılmalıdır. CİHAZLAR ü Şarjlı/motorlu dermatom cihazı ü Mesher ve Mesher tahtası DERMATOM CİHAZI Ø Greft alırken dermatom cihazının bıçakları daima temiz olmalı Ø Dermatom cihazının kesim aralığı 2 ile 5 arasındadır. Numaralar artmaktadır.Ortalama en çok 2’de kullanmaktayız. büyüdükçe deri kalınlığı Ø Şarjlı dermotomların pilinin şarjı unutulmamalıdır. Ø Dermatom bıçakları genellikle her hastaya yeni açılmaktadır.Kör bir bıçakla kaliteli greft alınmadığından hem hastaya zarar vermiş oluruz hem de iş yükümüzü arttırmış oluruz. MESHER CİHAZI Ø Mesher deri kesme cihazını kullanma amacımız greft altı hematom oluşmasını önlemektir. Ø Alınan derinin alanını daha büyütmektir. 62 Ø Aldığımız deri grefti çok değerlidir. Dikkatli bir şekilde dermatom cihazından dişsiz pensetle aldıktan sonra izotonik içine koymalıyız. Ø Mesher tahtasına özenle yayılan deri greftinin iç kısmı dışa gelecek şekilde yayılmalıdır. Ø Derinin kalınlığına göre 1’den 5 ‘e kadar olan mesher aralığı ayarlanıp kesilmelidir. Ameliyat Sonu Greftleme Pansumanı ü Defekt alanlarına yerleştirilen greftlerin üzerine sırasıyla önce parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü ü Islak pamuklar ü Çaput dediğimiz Islak gazlı bezler ü Batınları koyduktan sonra ü Vücut bölgesine göre sargı bezi ü Rulo sargı(pamuklu) ü Eklem yerlerindeki greftlemelerde alçı konularak flaster yapıldıktan sonra işlem sona ermiş olur. Ameliyat Sonu Donör Alanı Pansumanı o Parafin ve klorheksidin asetat içerikli gözenekli örtü o Rifosin o Batınları koyduktan sonra o Vücut bölgesine göre sargı bezi kapatılır YANIK AMELİYATLARINDA HEMŞİRENİN ROLÜ 1. Yanık hastasının tedavisi bir ekip çalışmasını gerektirir. Yanık ameliyatları konusunda uzmanlaşmış ameliyathane hemşireleri de ekibin önemli üyeleridir. 2. Pansuman karmaşık ve zaman alıcıdır.Bundan dolayı hemşire dikkatli,deneyimli ve titiz olmalıdır. 3. Yanık yara bakımı yönetiminde yara bandajları ilkelerine dayanmaktadır. Pansuman bandajlarının rahatsızlık vermemesine özen gösterilmelidir.İşlem sırasında iki veya daha fazla hemşirelere gerektirebilir. Büyük yanıklar için ameliyattaki pansuman iki saat veya daha fazla sürebilir . (“ BURN STAGES AND BURN UNIT NURSING” Nursing Comments Stephanie S. Jewett 2014 ) 4. Basınç riski açısından ; pansumandan sonra ve ameliyat sırasında hastayı kontrol etmeli dir. 5. Cerrahi işlem sırasında hastayı hipotermiden korumak için; Ø Isıtılmış hava-sıvı iletimli ısıtma battaniyeleri kullanmalıdır. 63 Ø Isıtılmış intravenöz sıvı ve kan verilmelidir. Ø İrigasyon sıvıları ortalama 37C° olmalıdır. Ø Özellikli ameliyathane oda sıcaklığı 22C°-32C° olmalıdır. 6. Hastanın örtülmesini sağlamalıdır. 7. Aseptik tekniği uygulamalı ve sürdürmelidir 8. Cerrahi enfeksiyonlardan korumalıdır. § Hastanın yanık olan tüm bölgelerinin ve cerrahi alana dahil olan doku temizliğini sağlama; § Hastanın yanık bölgesi etrafında ve greft alınacak yerleri elektrikli makine ile tüylerden arındırılarak cilt temizliği yapılmalı(CAE oranını azaltır) § Yanık ve dönör bölgesi çevresindeki kirler antiseptik solüsyonla boyama öncesi betadin veya klor heksidinli fırçalarla yıkanmalı ve temizlenmelidir. § Hasta örtüldükten sonra greft alınacak bölge işlemden önce izotonikle muhakkak temizlenir. 9. Odaların ve malzemelerin temizliği ameliyat kadar önemli bir süreçtir. 10. Hastanın güvenliğini sağlamak için koter ve diğer cihazları kontrol etmelidir. Fasyatomi, ampütasyon vb. ameliyatlar sırasında monopolar uçlu elektro koter kullanılmaktadır. Monopolar uçla elektro koter kullanırken plak takılması hiçbir zaman unutulmaması gereken bir durumdur. 11. Olağan dışı yaşanacak müdehaleler için tüm cerrahi alet ve malzemeleri hazır bulundurmalıdır. 12. Greft ve greftlenmiş bölgelerin korunması , 13. Dokuların dikkatle tutulması,damar, tendon vb. korunması gerekmektedir. 14. Supine ve prone en sık kullanılan pozisyondur.Bazen hastadan prone pozisyonunda greft alınarak supine pozisyonuyla ameliyata devam edilmektedir.Ameliyat akışı içinde kol ve bacaklar devamlı Dr. ve hemşire tarafından kaldırılarak oldukça hareketli, kondisyon gerektiren bir süreçle devam etmektedir. Travma açısından hastanın vücut bütünlüğünü kontrol etmelidir!!!!!! 15. Etkili hemostaz için; Ø Hazırlanan adrenalinli solüsyonları kontrollü kullanmalı Ø Cerrahla olduğu gibi anestezi ekibiyle işbirlik içinde olmalı Ø Damar yaralanmalarına karşı hazırlıklı olmalı 64 Ø Cerrahi alanda dokuya nazik davranılmalı, kanama kontrol edilmeli 8. Ekip ve kendine karşı koruyucu önlemler almalıdır. Sonuç olarak; Enfeksiyon başlamadan önce yanık alanlarının eksizyon ve greftlenmesi patojenik faktörlerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır .Böylece septik komplikasyonlar ve ölüm önlenebilmektedir. § § Yanıklı hastanın bakımı, hemşirelik uygulamaları arasında önemli yeri olan ve en fazla ihtiyaç duyulan alanlardan biridir (Erdil ve Özhan Elbaş 2001). Özellikle ciddi yanıklı hastalarda hızla ortaya çıkan fizyopatolojik değişiklikler nedeniyle yanıklı hastanın takibinde deneyimli ve eğitimli bir sağlık ekibinin bulunması oldukça önemlidir. § Yanık merkezinin çalışma koşulları Ø Sürekli ve yoğun olarak ağır geçtiği, Ø Hastalarla sıkı ve yakın ilişkinin ve empatinin kaçınılmaz olduğu, Ø Tedavi sonuçlarının geç ve güç ortaya çıktığı bir yerde çalışmanın; bireyin ruhsal dünyasında travmatik bir etki yapacağı ve dolayısıyla da bireysel ve sosyal ilişkilerine belirli bir yük getirmektedir. Yanık Ünitesi hemşireleriyle yapılan bir çalışmada yanık hemşirelerinde iş yükü ve yetersiz ödüllendirmenin en önemli stresörler olduğu saptanmıştır. Stresörle başa çıkmada “hemşireler arasındaki iyi ilişkiler” ve “grup desteği” nin iyi düzeyde olması çok önemli olduğu bildirilmiştir. TEŞEKÜR EDERİM Sensin belki de orada yatan; ona göre davran!!!! KAYNAKÇA: 1. Eti Aslan F, Karadakovan A. (2014). Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım (s.10191047).Akademisyen Tıp Kitabevi 2. Burns University of Maryland Medical Center, http://umm.edu/health/medical/altmed/condition/burns#ixzz3Jh4DO1fz Burns | University of Maryland Medical Center,Erişim tarihi 10/11/2014 3. T.C. Sağlık Bakanlığı Yanık Yaralanmaları Tedavi 2012 TPCD 65 4. Ovayolu N, Türk N, Uçan Ö,(2006) . Yanık Nedeniyle Acile Gelen hastaların değerlendirilmesi ve Hemşire Yaklaşımı, Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi Cilt: 9 Sayı: 4 5. Çetinkale O, Erdost K Ş.(2008).Yanık ve Yara Tedavisi,İ.Ü Cerrahpaþa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Yara Bakımı ve Tedavisi Sempozyum Dizisi No:67 s.107117 6. S.B.Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi ,(2011) Cerrahi Gerektiren Hastalıklar Hemşirelik Bakım Rehberi 7. Özkan Z, Alataş E, (2014). Yanıkta cerrahi tedavi ve klinik deneyimlerimiz, JCEI / 5 (1): 76-79 8. Cantürk NZ, Utkan NZ, Gönüllü NN, Yıldırır C, (1991). Genel Cerrahi Yanık ve İmnıun Sistem, Cumhuriyet Üniv. Tıp Fak. Genel Cerrahi ABD, SİVAS TKlin Tıp Bilimleri 9. Karagöz H,Bayram Y, Kapı E, Özkan M. (2013).Yanıkta Ekip Çalışması ve Ekip Lideri Olarak Cerrah, TAF Prev Med Bull. 12(1): 111-114 10. Jabir s, Frew o, Magdum A,El-Muttardi N, (2015).Burns; Complex free tissue transfer; Microvascular; Reconstruction, pii: S0020-1383(15)00245-4. 11. J Wound Care. 2014 Nov;23(11):563-5, 568-9. doi: 10.12968/jowc.2014.23.11.563. 12. Silver AG, Zamboni WA, Bavnosa RC. (2014). Operative management of acute pavement burns: a case series, Nov;23(11):563-5, 568-9. doi: 10.12968/jowc.2014.23.11.563 13. Başal ö,Korkmaz S,Türk b. (2015).Ampütasyonlar. Orthopaedics and Traumatology Department, Süleyman Demirel University, Faculty of Medicine. Derman Tıbbi Yayıncılık.s.856 14. Ebrinç S, Açıkel C, Başoğlu C, Çetin M, Çeliköz B,(2002)Yanık merkezi hemşirelerinde anksiyete, depresyon, iş doyumu, tükenme ve stresle başa çıkma: Karşılaştırmalı bir çalışma, Anadolu Psikiyatri Dergisi 2002; 3:162-168 66 GÜNÜBİRLİK CERRAHİDE HEMŞİRELİK YAKLAŞIMLARI Günübirlik cerrahi günümüzde yaygın olarak uygulanmaktadır. Günübirlik cerrahi, ameliyat öncesinde günübirlik cerrahi için uygunluğu belirlenen hastaların, planlı olarak cerrahi girişime alınmasını ve aynı gün içerisinde taburcu olabilmelerini sağlayan girişimler olarak tanımlanmaktadır. Cerrahi girişim sonrası erken mobilizasyon, hastane maliyetinin daha düşük olması ve en önemlisi hastanede yatış süresinin kısa olması hastaların günübirlik cerrahiyi tercih etmelerine neden olmaktadır. Günübirlik cerrahi girişimlerin, hasta ve sağlık bakım sistemi için birçok yararları bulunmaktadır. • Hastanın hastanede yatış süresini kısaltır, hastayı yatağa bağlı olmaktan kurtarır. • Hastane enfeksiyonu riskini azaltır. • Hastanın beslenme düzenini ve aile düzenini fazla etkilemez. • Hasta memnuniyetini artırır. • Küçük cerrahi girişimler için bekleme süresini kısaltır. • Kaynakların daha etkili ve verimli kullanımını sağlar. • Personel ihtiyacını azaltır. • Maliyeti azaltır. Günübirlik Cerrahi Ekibi ve Bu Ekipte Hemşirenin Rolü Günübirlik cerrahi ünitesinin başarısı etkin bir ekip çalışmasına bağlıdır. Ekibi oluşturan üyeler arasında işbirliği ve motivasyon önemlidir. Günübirlik cerrahi ekibi genellikle; klinik sorumlu hekimi, uzman cerrah ve asistanlar, anestezi hekimi, günübirlik cerrahi hemşiresi, fizyoterapist ve diğer teknik personelden oluşur. Günübirlik cerrahi ekibi içinde hemşireler önemli rol üstlenmektedirler. Günübirlik cerrahi hemşiresinin, sürecin her aşamasında hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi, hastanın ünitede ameliyat sonrası dönemdeki bakımı ve evde izlemi, ünitenin gereksinimlerinin belirlenip çözüm geliştirilmesi ve ekibin diğer üyeleriyle işbirliği konusunda önemli rolleri vardır. Bu rollerden en önemlisi, günübirlik cerrahi süreci boyunca hastanın bilgilendirilmesidir. Ameliyat öncesi değerlendirme Ameliyat öncesinde ilgili poliklinikte öncelikle hastanın günübirlik cerrahi için uygunluğu değerlendirilir. Uygun hasta seçimi, günübirlik cerrahinin başarılı olabilmesi için büyük önem taşır. Hastanın ayrıntılı tıbbi hikayesi alınmalı ve kapsamlı fizik muayenesi yapılmalıdır. Günübirlik cerrahi için ameliyat öncesi değerlendirme normal bir ameliyat için yapılan 67 değerlendirmeleri kapsar. Bunlar fiziksel değerlendirme, öykü alınması, rutin ilaçlar ve madde kullanımı, sistemlere ilişkin öykü alınmasıdır. Günübirlik cerrahi hastası ile yatan hasta arasındaki en önemli farklılıklardan birisi, günübirlik cerrahide hasta-hemşire ilişkisinin çok kısa bir süre içinde gerçekleşmesi gerektiğidir. Hasta eğitiminin, girişim kararından hemen sonra multidisipliner bir yaklaşımla başlatılması ve taburculuk sonrasında da sürdürülmesi gereklidir. Günübirlik cerrahi girişim öncesi ve sonrası bakıma ilişkin aktivitelerin büyük bir bölümü hasta ve yakınları tarafından uygulanması gerekliliği, eğitimin bu süreçte önemini ortaya koymaktadır. Çalışmalar günübirlik cerrahi hastalarına yapılan eğitimin mutlaka yazılı olarak verilmesi gerektiğini, hastanede yatmama nedeniyle anlaşılamayan ya da zaman içinde unutulan bilginin tekrarlanma olanağı olamayacağının özellikle dikkate alınması gerektiğini belirtmektedirler. Hasta gereksinimlerine ilaveten günübirlik cerrahi hastalarına verilecek eğitimde; * Girişim öncesi gecede yapılması gereken hazırlıklar, * Günübirlik üniteye kabul ve girişim günü hazırlığı, * Girişim yerinin büyüklüğü ve bakımı, * Aktiviteler, kısıtlamalar, destek araç gereçler, * ilaçlar, * İyileşme için gerekli zaman, * Olası ağrı/rahatsızlıkla baş etme yöntemleri konularında bilgilendirme yapılmalıdır. Günübirlik cerrahide girişim öncesi genel hazırlık, girişim öncesi gece hazırlığı, girişim günü hazırlığı olarak devam etmektedir. Cerrahi girişimin yapıldığı gün bakım verecek hemşire tarafından karşılanan hastanın yatağına kabulü yapılması, diğer sağlık çalışanları tanıştırılması, servise uyumlandırılması ve kabul işlemlerindeki bilgilerinin kontrol edilmesi gerekir. Girişim öncesi birey ve refakatçiye ilişkin gerekli bilgi kayıtları tamamlanmış olmalıdır. Bu kayıtlarda; • Acil bir durumda ilişki kurulabilecek bireyler, telefonlar, • En son yiyecek içecek alınan saat, • En son alınan ilaç ve saati, • Değerli eşyaların kaydı, güvenliği, • Makyaj, oje kontrolü, • Protezlerin çıkarıldığı, • Allerjik durum kontrolü, • Gerekli ise cilt hazırlığı, ameliyat giysisi, bone takılması, • Bilgilendirilmiş yazılı izin, gerekirse premedikasyon ve saati yer almalıdır. 68 Gerekli hazırlıkların kontrolü yapılarak hasta, dosyası ve gerekli araç gereç, ilaçlar ile birlikte hemşire refakatinde, tercihen tekerlekli iskemle ya da yürüyerek cerrahi girişime götürülür. Hastanın yakınları bekleme salonuna alınarak gerekli bilgi verilmelidir. Hasta yakınlarının girişim süresince haber alabilmelerinin sağlanması rahatlamalarına ortam hazırlayacaktır. Ameliyat Ameliyat günü hasta günübirlik cerrahi ünitesine kabul edilir. Günübirlik cerrahi ünitesinde gerekli değerlendirmeler ve gerekiyorsa premedikasyon yapılarak hasta ameliyata alınır. Hasta ameliyattan çıktıktan sonra günübirlik cerrahi ünitesinde, yaşam bulguları, kanama, bulantıkusma ve bilinç yönünden değerlendirilir, uygun pozisyon verilir, gerekli izlemler yapılır. Hasta aldığı anestezi türü ve ameliyatına göre ortalama 2-4 saat günübirlik cerrahi ünitesinde kalabilir. Taburculuk Hastaların günübirlik cerrahi ünitesinden taburcu olabilmesi için bazı kriterleri taşıması gerekir. Genel ve bölgesel anestezi için taburculuk kriterleri genelde aynıdır. Bunlar hastanın; Ameliyat sonrasında yaşamsal bulgularının normal seyrediyor olması (en az 1.5-2 saat), • Ayağa kalkabilmesi, • Uyanık ve oryante olması, • Ekstremitelerinde duyuların geri dönmesi ve dolaşımın yeterli olması, • Oral sıvı alımını tolere edebilmesi, • İdrarını yapabilmesi, • Ağrısının kontrol altına alınmış olması, • Bulantı,kusma ve baş dönmesinin en az düzeyde olması, • Aşırı miktarda kanamasının ve yara yerinden akıntısının olmaması, • Taburcu olduktan sonra, evde ilk 24-48 saat süre içinde bakabilecek bir yakınının olması olarak sıralanabilir. Hastanın taburcu olurken bilgilendirilmesinin temel amacı, hastanın kısa süre içinde iyileşmesini sağlamak, anestezi ve ameliyatın komplikasyonlarını azaltmak, evde yaşadığı güçlükleri önlemek, anksiyete ve stresini azaltmaktır. Bilgilendirmenin, hem hastayı hem de ailesini kapsayacak nitelikte olması gerekir. Ameliyat sonrası izlem Taburcu olduktan sonra evde fiziksel ve duygusal durumlarının izlemi için özellikle ilk 24 saat içinde telefon ile aranır. Hemşire hastaya kanama, ağrı, bulantı ve kusma, sıvı alımı ve atılımı ve ilaçların etkinliği gibi konular hakkında sorular sorar. Hemşire herhangi bir sorun belirlediği 69 zaman hasta kayıtlarını inceleyerek önerilerde bulunur, gerekirse hastayı hekime yönlendirir. Hasta ile ilgili tüm kararlar hekime bildirilir ve kaydedilir. Cerrahi Girişim Sonrası Evde Yaşanan Güçlükler ve Bunların Önlenmesine Yönelik Bakım 1. Ameliyat bölgesi ile ilgili sorunlar 2. solunum sistemi ile ilgili sorunlar 3. Yaşamsal bulgular ile ilgili sorunlar 4. Ağrı, baş ağrısı ve dönmesi 5. Sindirim sistemi ile ilgili sorunlar 6. Sinir sistemi ve duygusal duruma ilişkin sorunlar 7. Üriner sistem ile ilgili sorunlar 8. Kas iskelet sistemi ile ilgili sorunlar 9. Hasta yakınlarının hastanın bakımında yaşadığı güçlükler 10. Sağlık personeline ulaşma ve yeterli yardım alma ile ilgili sorunlar Sonuç olarak, günübirlik cerrahi sürecinin başarılı olabilmesi için ekip çalışması gereklidir. Hastanın ve hasta yakınlarının cerrahi süreç boyunca bilgilendirilmesi, cerrahi girişim öncesi ve sonrası dönemde gelişebilecek sorunların önlenmesinde etkin olacağı ve bakımın kalitesini artıracağı belirtilmektedir. Kaynaklar 1. Aksoy G, Sayın Yazıcı Y. Günübirlik Cerrahide Hasta Hazırlığı. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2004; 8 (2): 39-46. 2. Çilingir D , Bayraktar N. Günübirlik Cerrahi Süreci ve Hemşirelik Bakımı. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi 2006; 69–81 3. Goktas SB, Yildiz T, Kosucu Nargiz S.The Evaluation of Nursing Care Satisfaction and Patient Learning Needs in day Case Surgery. Indian J Surg, 2015: 77(3):1172-1179 4. Jun EY, Oh H. Patient Needs and Satisfaction With Nursing Care After Day Surgery Based on a Patient-Centered Care Framework. Clinical Nursing Research, 2016; 1-17 5. Warre´n Stomberg M, Segerdahl M, Rawal N, Jakobsson J, Brattwall M. Clinical Practice and Routines for Day Surgery in Sweden: Implications for Improvement in Nursing Interventions Journal of PeriAnesthesia Nursing, 2008; 23 (5): 311-320 6. Yavuz M. Günübirlik Cerrahi. Ed.Karadakovan A, Eti Aslan F. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım, 2011; Nobel Kitabevi Adana, 343-362. 70 SÖZEL BİLDİRİLER 71 HASTA VE YAKINLARININ CERRAHİ OPERASYON ÖNCESİ YAŞADIKLARI PSİKOSOSYAL SORUNLAR VE HEMŞİRELİK YAKLAŞIMI Yrd. Doç.Dr. Özlem IŞIL* Yrd. Doç.Dr Özcan ERDOĞAN* *Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Cerrahi girişimler acı gideren, hayat kurtaran bir tedavi olduğu kadar, kişinin kaygı yaşamasına, fiziksel tehdit altında hissetmesine ve bir yaşam krizinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Hastanın iyileşme sürecinde, ameliyat öncesi hazırlık ve eğitim ile ameliyat sonrası bakım, en az yapılan cerrahi girişim kadar önemlidir. Ameliyat öncesi kaygı gelişimini etkileyen faktörler, hastanın yaşı, gelişimsel dönemi, kişilik özellikleri, genel sağlık durumu, içinde bulunulan hastalığın türü ve süreci, tanısı belli olmadan yapılan veya tanı amaçlı yapılan cerrahi girişimler, daha önceki hastalık, hastane ve ameliyat deneyimleri, içinde bulunulan durumun anlamı, önemi, tedaviden beklenti durumu, ameliyat hakkında hastanın bilgilendirilme düzeyi, sağlık çalışanları ile iletişim, hastanın psikiyatrik özgeçmişi, kullanılan ilaçlar ve yan etkileri, hastanenin alışılmadık ortamı, sosyal ve aile destek sistemlerinin işlevselliği ve ekonomik sorunlar olarak sıralanabilir. Cerrahideki korku kaynakları, ölüm korkusu, bedeninin zarar göreceği ve acı çekeceği korkusu, anestezi sırasında kimliğini ve denetimini yitireceği korkusu, ameliyat sonrasında yetiyitimi ve bağımlılık korkusu, hem cerrahi, hem de anestezi ile ilişkili olarak bilinmeyenden korku, işlemin belirli yönlerine ilişkin özgül korkular şeklinde sıralanabilir. Hastaların çoğunda ameliyat öncesi farklı derecelerde kaygı ve korku görülmektedir. Bu kaygı ve korku anestezi tipine bağlı olabildiği gibi, hastanın önceki deneyimlerine, kişilik özelliklerine, cerrahi girişime ait endişelere ve ameliyat sonrası dönemdeki ağrılarına da bağlı olabilir. Hastaların anksiyete düzeyleri ise daha önceki deneyimleri, hastaneye geliş şekli, cinsiyet, yaş ve geçireceği ameliyatın tipi gibi çok çeşitli faktörlerden etkilenebilmektedir. Kaygısı olan hastaların zihinleri hastalıkları hakkında zorlayıcı duşunceler ve imajlarla doludur. Bedenlerine gelecek zarar ya da ölüme ilişkin korkuları vardır. Kaygılı hastalar genellikle felaketci düşünme ve aşırı genelleme eğilimindedirler. Olasılığı düşük tehlikelerin bile olabileceği ve beklenmeyen sonucların kendilerini bulacağına ilişkin beklentileri vardır. Bu süreçte hastanın kaygı ve korkularını ifade etmesi, duygusal destek ve güvencenin sağlanması, motivasyon ve mücadeleci tutumun arttırılması, sorumluluk almasının cesaretlendirilmesi önemlidir. Gevşeme teknikleri, stresle başa çıkma eğitimi vb. yöntemler bu amaçla uygulanabilir. Hastanın eşinin, yakınlarının desteği de çok önemlidir. Ameliyat öncesi dönemde, hastaneye yatış ve cerrahi girişim hakkında hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi, onların sorun olarak gördüğü birçok şeye açıklık getirebilmekte, endişelerini azaltmaya yardımcı olmakta dolayısıyla hastanede kalış süresini azalttığı, iyileşmesini hızlandırarak aktif yaşama geri dönüşünü kolaylaştırdığı belirlenmiştir. Ameliyat öncesi psikolojik hazırlanma ve destek, ameliyat sonrası tıbbi ve davranışsal sorunları azaltmakta ve psikososyal uyumu hızlandırmaktadır. KAYNAKLAR 1. Babadağlı B, Erim SE, Erdoğan S. (2006) Hekimlerin ve Hemşirelerin Hastayla İletişim Becerilerinin Değerlendirilmesi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:3, Syf:54 2. Cimilli C. (2001) Cerrahide Anksiyete, Klinik Psikiyatri. 4:182-186 3. Dolgun E, Dönmez YC. (2010) Hastaların Ameliyat Öncesi Döneme Ait Bilgi Gereksinimlerinin Belirlenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3, Sayı:3, 4. Güner Küçükkaya P. (2011) Ameliyat Öncesi Psikososyal Değerlendirme Psikiyatri Hemşireliği Dergisi. 2(2):94-99 72 5. Kumcağız H, Yılmaz M, Çelik SB, Avcı İA. ( 2011) Hemşirelerin İletişim Becerileri. [Özet] Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Samsun Sağlık Yüksekokulu, Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalı, Dicle Tıp Dergisi; 38 (1): 49-56 6. Özkan S, Alçalar N. (2009) Meme Kanserinin Cerrahi Tedavisine Psikolojik Tepkiler Meme Sağlığı Dergisi. Cilt: 5 Sayı: 2 7. Taşdemir A, Erakgün A, Deniz M N , Ertuğ A. (2013) Preoperatif Bilgilendirme Yapılan Hastalarda Ameliyat Öncesi ve Sonrası Anksiyete Düzeylerinin State-Trait Anxiety Inventory Test ile Karşılaştırılması .Turk J Anaesth Reanim.41: 44-9 73 HEMŞİRELERDEKİTÜKENMİŞLİĞİN CERRAHİGİRİŞİMLERSONRASINDAGELİŞENHASTANEENFEKSİYONLARIÜZERİNEETKİSİ Yrd.Doç.Dr.ÖzcanERDOĞAN,Yrd.Doç.Dr.ÖzlemIŞIL Tükenmişlik, “başarısız olma, yıpranma, aşırı yüklenme sonucu güç ve enerji kaybı veya karşılanamayan istekler sonucu bireyin iç kaynaklarında tükenme durumu” olarak tanımlanmaktadır. Tükenmişlik sendromu açısından hastanelerdeki en riskli gruplar cerrahi ve yoğun bakım birimlerinde görev yapan sağlık çalışanlarıdır. Literatürlerde bu birimlerde çalışan hemşirelerde tükenmişlik için risk oluşturan etkenler; • ağır ve ölümcül hastalara bakım verme, • hasta bakımının karmaşık olması, • acil durumda müdahale etmek zorunda olması, • kapalı çalışma ortamı, • hasta-aile-ekip üyeleriyle çatışmalar, • yönetimle çatışma, • yalnız nöbet tutma ve nöbet sayısının fazla olması, • yoğun iş yükü, • duygusal destek verme zorunluluğu, • yetersiz hastane kaynakları, • eleman azlığı ve • uyku düzeninin bozulması şeklinde sıralanmaktadır Aynı zamanda bu birimler hastane geneline göre invaziv girişimlerin daha sık uygulandığı, dirençli mikroorganizmaların daha çok izole edildiği yerlerdir ve bu nedenle buralarda hastane enfeksiyonları da daha sık görülmekte, cerrahi girişim sonrası hemşirelik bakımına hastaların ihtiyacı da daha fazla olmaktadır. Pek çok çalışmada hemşirelerinin iş ortamlarının tükenmişlik düzeyine etkisi incelenmiş ama tükenmişlik oranlarının klinik sonuçları özellikle de enfeksiyonları nasıl ve ne ölçüde etkilediği konusunda pek çalışma yapılmamıştır. Hemşirelerin tükenmişlik düzeyi ile sağlıkla ilişkili enfeksiyon arasındaki ilişkiyi inceleyen yayınlanmış çalışmalar oldukça sınırlıdır. Stone ve arkadaşlarının 42 çalışmayı inceleyerek yaptıkları sistematik bir derlemede, hemşirelik bakımının unsurlarının sağlıkla ilişkili enfeksiyonların yaygınlığı ile ilişkili olduğu ileri sürülmüş ve hemşire başına düşen hasta oranı ve hasta başına düşen bakım saatinin hastane enfeksiyonlarının yayılımında etkili olduğu ifade edilmiştir. Yapılan diğer bir çalışmada hemşirelerdeki tükenmişlik oranı ve hastane enfeksiyonları arasındaki ilişki incelenmiş ve hemşire başına düşen hasta sayısı azaldıkça hastane enfeksiyonlarının azaldığı hemşire başına düşen hasta sayısının 1 hasta artmasının idrar yolu ve cerrahi alan enfeksiyonlarını % 0.7 oranında arttırdığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde başka bir çalışmada hemşirenin iş yüküne eklenen her hasta için üriner sistem enfeksiyonu riskinin, 1000 hasta başına 0,86 (P = 0,02) ve cerrahi alan enfeksiyonlarının 1000 hasta başına 0,93 (P = 0,04) oranında yükseldiği, ayrıca, Maslach Tükenmişlik Envanteri-İnsan Hizmetleri Anketi'nde yüksek puanlara sahip olan hemşirelerin her birinde % 10'luk bir artışın, idrar yolu enfeksiyonlarında 1000 hasta başına 1.85 (P = 0.02) ve cerrahi alan enfeksiyonlarında 1000' hastada 1.58( P <0.01) oranında yükselmeye yol açtığı rapor edilmiştir. Sonuç olarak; hastanelerde hemşire iş yükündeki farklılıklar ve buna bağlı olarak tükenmişlik ile hastane enfeksiyon oranları arasında ilişki olduğu aşikardır. Tükenmişliğin bir süreç olduğu, tükenmişlik yaşayan sağlık çalışanları ve hemşireler nedeniyle Cerrahi girişimler sonrasında 74 gelişen sağlıkla ilişkili enfeksiyonların morbidite, mortalite ve sağlık kuruluşlarına yapılan harcamalarda artışlara neden olduğu yöneticiler ve kurumlar tarafından unutulmamalı ve tükenmişliğin sinyalleri doğru algılanarak, farkındalık ve zamanında müdahale ile gerekli önlemler alınmalıdır. Sağlık kurumlarında hemşirelerin çalışma ortamlarının geliştirilmesi, nitelikli hemşire sayısının arttırılması hastane enfeksiyonlarına harcanacak olan maliyeti düşürecektir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda; tükenmişliğe bağlı enfeksiyonları azaltmak için hemşirelerin çalışma koşullarının ve saatlerinin iyileştirilmesi, tükenmişlikle nasıl baş edebileceği, tükenmişlik ve enfeksiyonlar arasındaki ilişki ve el hijyeninin öneminin anlatıldığı hizmet içi eğitimlerin verilmesi ve hemşirelere psikolojik destek sağlanması önerilebilir. Kaynaklar: 1. Yeliz İrem Tunçel, Menşure Kaya, Rukiye Neslihan Kuru, Saadet Menteş, Süheyla Ünver, Onkoloji Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde Hemşirelerin Tükenmişlik Sendromu, Turk Yoğun Bakım Derneği Dergisi (2014)12: 57-62 2. Stone PW, Pogorzelska M, Kunches L, Hirschhorn LR. Hospital staffing and health care– associated infections: a systematic review of the literature. Clin Infect Dis. 2008; 47:937– 44. 3. Jeannie P. Cimiotti, Linda H. Aiken, Douglas M. Sloane, Evan S. Wu, Nurse staffing, burnout, and health care–associated infection, Am J Infect Control. 2012 August ; 40(6): 486–490. 4. Nurse staffing, burnout linked to hospital infections http://www.apic.org/For-Media/NewsReleases/Article?id=5735f13d-b466-4ab9-8205-baf703ed5ee4 5. Doris C. Vahey, Linda H. Aiken, Douglas M. Sloane, Sean P. Clarke, Delfino Vargas, Nurse Burnout and Patient Satisfaction, Med Care. Author manuscript; available in PMC 2010 July 15. 6. Nilgun Aksoy, Coşkun Polat, Akdeniz Bölgesindeki Bir İlde Üç Farklı Hastanenin Cerrahi Birimlerinde Çalışan Hemşirelerin İş Doyumu ve Etkileyen Faktörler, Hemşirelikte Eğitim Ve Araştırma Dergisi 2013;10 (2): 45-53 75 CERRAHİ HEMŞİRELİĞİNDE ÖĞRENCİLERİN İLAÇ UYGULAMA HATALARI Şehriban SARI*, Yrd. Doç.Dr. Özcan ERDOĞAN**, Yrd. Doç.Dr. Özlem Işıl** *Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 4. Sınıf Öğrencisi **Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Cerrahi klinikleri, cerrahi yoğun bakım üniteleri, ameliyathaneler ve acil servisler gibi en karmaşık çalışma ortamına sahip birimlerde ilaç güvenliği önemli ve yaşamsal bir kriterdir. Hemşirelerin, ilaç hakkında bilgi sahibi olma, mesleki ilkelere göre, güvenli bir şekilde ilaç uygulama, hasta ve hasta yakınını eğitme gibi yasal ve etik sorumlulukları olup doğru ilaç, doğru hasta, doğru doz, doğru zaman, doğru veriliş yolu, doğru ilaç şekli, doğru kayıt ve doğru etkiden oluşan ilaç uygulama ilkelerine uymaları gerekmektedir (Aştı ve Kıvanç 2003, Ayık, Özsoy ve Çetinkaya 2010). İlaçların uygulanma sürecinde, izlenmesi gereken kurallara uyulmaması sonucunda gerçekleşen hatalı uygulamalar, ilaç uygulama hataları olarak tanımlanabilir (Aslan ve Ünal 2005). Dünyadaki uygulamalara bakıldığında, yanlış ilaç uygulamaları hastalık ve ölümlere yol açan en yaygın hatalar arasında yer almaktadır (Top ve Çam 2016). Doğru ilaç uygulama, hastalığın tedavi sürecinde önemli bir yere sahipken hatalı uygulama hastaya, sağlık personeli ve kuruma zarar vermektedir. Yapılan çalışmalarda hemşirelerin uygulamalarda karşılaştıkları hatalar arasında % 57 gibi oldukça yüksek bir oranla ilaç uygulama hataları yer almaktadır (Çırpı, Merih ve Kocabey 2009). Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde yapılan bir çalışmada parenteral ilaç uygulama hatalarının, ilaç uygulama öncesinde el yıkanmaması, enjeksiyon bölgesinin antiseptik solüsyonla silinmemesi, order edilmeyen ilacın uygulanması ve doğru dozun uygulanmaması olduğu tespit edilmiştir (Çırpı, Merih ve Kocabey 2009). Öğrencilerle yapılan bir çalışmada ise, öğrencilerin % 37’sinin staj sırasında tıbbi hata yaptıkları, bu hataların % 59’unun ilaç uygulama hatası olduğu, yapılan bu hataların sonucunda hastaların % 12’sinin zarar gördüğü ve öğrencilerin % 71’inin de hatayı rapor etmedikleri, ilaç uygulama ilkelerinden en çok doğru zaman ilkesine uymadıkları belirlenmiştir (Bodur, Filiz, Çimen ve arkadaşları 2012). Öğrencilerin ilaç dozu hesaplama becerileri ve ilaç uygulama hataları ile ilgili yapılan bir çalışmada, % 45.2’sinin ilaç dozu hesaplamalarını bildiğini ifade etmelerine rağmen doz hesaplama problemlerine verdikleri doğru cevaplara göre sadece % 16.7’sinin soruları doğru cevaplandırdığı, %38.9’ unun üç ve üzerinde hatalı işlem yaptıkları veya soruyu cevaplandırmadıkları belirlenmiştir (Karaca ve Açıkgöz 2014). 76 Bir diğer çalışmada, başka birinin hazırladığı ilacı uygulama, son kullanma tarihine bakmama ve oral ilaç uygulama sırasında hastanın yanında beklememe öğrencilerin en sık yaptıkları hatalar olarak belirlenmiştir (Ayık, Özsoy ve Çetinkaya 2010). Yapılan hatalar sonucunda, empatik ve olumlu bir yaklaşımla öğrenmeyi kolaylaştıran, suçlayıcı olmayan bir kültür oluşturarak yeni hataların oluşmasının önüne geçilebilir. Öğrenciler, yeterli bilgi sahibi olmama, deneyimsizlik, özgüven eksikliği, eğiticilerinden korkma, suçlanma, cezalandırılma korkusu gibi nedenlerle hata yapma ve hatalarını gizleme eğiliminde oldukları için hasta güvenliği riske girmektedir. Bu nedenle hasta güvenliği kapsamında sağlık profesyonellerine düzenli olarak verilen doğru ilaç uygulama eğitimi öğrenciler için de gereklidir (Bodur, Filiz, Çimen ve arkadaşları 2012). Öğrencilere klinik öncesi laboratuvar koşullarında daha çok pratik yapma olanağı verilmesi, ilaç uygulama sırasında öğretim elemanları tarafından daha sık denetlenmesi, klinikteki rehber hemşire ile doğru iletişiminin sağlanması, farmakoloji bilgilerini geliştirebilecek hemşireliğe yönelik kaynaklardan yararlandırılması, ilaç uygulama hatalarının neler olduğunu ve nerelerden kaynaklandığını fark edebilmesi ve tüm ilaç uygulamalarının kayıt altında tutulmasına yönelik eğitimler verilmesi önerilebilir (Ayık, Özsoy ve Çetinkaya 2010, Hergül, Özbayır ve Gök 2016). Kaynaklar Aslan, Ö. Ünal, Ç. Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde Parenteral İlaç Uygulama Hataları. Gülhane Tıp Dergisi 2005;47: 175-178. Aştı, T. Madenoğlu Kıvanç, M. Ağız Yolu ile İlaç Verilmesine İlişkin Hemşirelerin Bilgi ve Uygulamaları. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2003; 6(3): 1-8. Aygin, D. Cengiz, H. İlaç Uygulama Hataları ve Hemşirenin Sorumluluğu. Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni. 2011; 45(3): 110-114. Ayık, G. Altuğ Özsoy, S. Çetinkaya, A. Hemşirelik Öğrencilerinin İlaç Uygulama Hataları. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Dergisi. 2010; 18(3): 136-143. Bayındır Çevik, A. Demirci, A. Güven, Z. Hemşirelik Öğrencilerinin Klinik Eğitim Sırasında Yaptıkları İlaç Uygulama Hataları ve Tıbbi Hata Farkındalıkları. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2015; 6(3): 152-159. Bodur, S. Filiz, E. Çimen, A. Kapçı, C. Ebelik ve Hemşirelik Son Sınıf Öğrencilerinin Hasta Güvenliği ve Tıbbi Hatalar Konusundaki Tutumu. Genel Tıp Dergisi. 2012; 22(2): 37-42. Cebeci, F. Gürsoy, E. Tekingündüz, S. Hemşirelerin Tıbbı Hata Yapma Eğilimlerinin Belirlenmesi. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2012; 15(3): 188-196. Cebeci, F. Karazeybek, E. Sucu Dağ, G. Öğrenci Hemşirelerin Hastane Uygulamaları Sırasında Tanık Oldukları Tıbbi Hata Durumları. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2014; 3(2): 736-745. 77 Çırpı, F. Doğan Merih, Y. Yaşar Kocabey , M. Hasta Güvenliğine Yönelik Hemşirelik Uygulamalarının ve Hemşirelerin Bu Konudaki Görüşlerinin Belirlenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi. 2009; 2(3): 27-34. Gökdoğan, F. Yorgun, S. Sağlık Hizmetlerinde Hasta Güvenliği ve Hemşireler. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2010; 13(2): 53-59. Kabu Hergül, F. Özbayır, T. Gök, F. Ameliyathanede Hasta Güvenliği Sistematik Derleme. Pamukkale Tıp Dergisi. 2016; 87- 97. Karaca, A. Açıkgöz, F. Hemşirelik Öğrencilerinin İlaç Dozu Hesaplama Becerileri ve İlaç Uygulama Hataları. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi. 2014; 17(2): 110-116. Karaoğlu, N. Şeker, M. İlaç Uygulama Becerilerinin Önemi ve Bu Konuda Öğrenci Geri Bildirimleri Üzerine Selçuk Üniversitesi’nde bir Analiz. Genel Tıp Dergisi. 2009; 19(3): 121-127. Özer, N. Çetinkaya, F. Cerrahi Kliniklerinde Yatan Hastaların Öğrenci Hemşirelerden Memnuniyeti. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 2010; 13:1 Pirinççi, E. Bozan, T. Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin Akılcı İlaç Kullanım Durumları. Fırat Tıp Dergisi. 2016; 21(3): 129-136. Üstüner Top, F. Çam, H. Hastanede Çalışan Hemşirelerin İlaç Uygulama Hataları ve Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. TAF Preventive Medicine Bulletin. 2016; 15(3): 213-219. Yıldız, D. Eren Fidancı, B. Ünver, V. Saray Kılıç, H. Yava, A. Tosun, N. Views of Senior Nursing Students on Patient Safety. Gülhane Tıp Dergisi. 2013; 55: 269-275. 78 CERRAHİ ENFEKSİYON SONUCU UZAMIŞ HOSPİTALİZASYONUN HASTANIN PSİKOLOJİSİNE ETKİSİ SibelÇakır,ŞehribanSarıveYrd.Doç.Dr.ÖzlemIşıl Hastane enfeksiyonları son 30 yıldır tüm enfeksiyon hastalıkları içinde önemli bir rol oynamakta olup, hastanede kalış süresini uzatan, ek tedavi masraflarını arttıran, morbidite ve mortaliteyi yükselten enfeksiyonlardır. Hastane enfeksiyonları genel olarak enfeksiyon dışında bir nedenle hastaneye başvuran bir hastada hastanede olduğu süre içinde gelişen enfeksiyonlar olarak açıklanmaktadır. Hastane enfeksiyonları genellikle hasta hastaneye yattıktan sonraki 48 ile 72 saat içinde veya taburcu olduktan sonraki on gün içinde gelişmektedir. (1) Cerrahi ortam, enfeksiyon, yaralanma, tehlikeli maddelerle karşılaşma olasılığı nedeniyle cerrahi hemşiresi ve cerrahi girişim uygulanacak hasta için riskli bir ortamdır. Uzun ve komplike cerrahi girişimlerin sayısının artması, cerrahi yöntem ve aseptik kuralların gerektirdiği gibi uygulanmaması ve uygun olmayan antibiyotik kullanımı gibi nedenlere bağlı olarak cerrahi alan enfeksiyonları artmakta ve ciddi klinik tablolar ile daha sık karşılaşılmaktadır. (2) Dünya Sağlık Örgütü, gelişmekte olan ülkelerde hastane enfeksiyonların %40’ından fazlasının önlenebilir olduğunu belirtmektedir. (3) Cerrahi enfeksiyonların, hastanede yatış süresini, mortaliteyi, morbiditeyi ve maliyeti arttırdığından enfeksiyonlardan korunmak için risk faktörlerinin bilinmesi ve buna yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir. (3) Hastanın enfeksiyon sonucu uzun süreli yatışına bağlı olarak hastaya uygulanan ilaç, tedavi ve bakım gereksinimleri artmaktadır. Ayrıca hastanın kaybettiği iş günleri, hastanın çektiği ızdırap, fonksiyon kayıpları, kalabilecek sekeller, yaşam kalitesindeki düşüş, yakınlarına verdiği üzüntü ve bazen ölüm gibi hiç hesaba katılmayacak yönler de vardır. (4) Hastanede uzun süreli yatan hastada öfke, gerginlik ve anksiyete gibi belirtiler görülebilir. Hastaneler hastaların psikolojik gücünün azaldığı yerler olarak tanımlanabildiği için hemşirelik yaklaşımı tedavi odaklı olması yerine holistik yaklaşım benimsenerek, hastanın fiziksel ve psikolojik gereksinimlerine yönelik planlamalar yapılmalıdır. Bu gereksinimler güven duyma, etkin iletişim, bilgi paylaşımı, özbakım ve destek şeklinde sıralanabilir. (5,6) Hastalığın uzun sürmesi, hasta ile hemşire arasında uzun vadeli bir ilişki gerektirir. Bu noktada hastaların hemşireye bağımlı hale gelmeden psikososyal gereksinimlerinin hasta ile planlanarak karşılanması uygun olur. (6) Hastanede uzun süreli yatan hastanın gereksinimlerinin değerlendirilmesi, hemşirelere yönelik eğitim programlarının ve tedavinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Kaynaklar 1. Mert, H. Gül, H. Eyigün, C. Hastane Ortamında Oluşam Hastane Enfeksiyonları Epidemiyolojisi. TAF Prew Medicine Bulletion 2011; 10(3): 379-389. 2. Orucu, M. Geyik, M. Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Görülen Enfeksiyonlar. Düzce Tıp Fakültesi Dergisi 2008;1:40-43. 3. Yüceer, S. & Bulut, H. Beyin cerrahi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin hastane enfeksiyonların önlenmesine ilişkin uygulamaları. Dicle Tıp Dergisi 2010; 37 (4): 367-374. 79 4. Sünter, T., Pekşen Y., Dündar, C., Canbaz, S. & Göktaş, A. G. Cerrahi Kliniklerdeki Hastane İnfeksiyonlarının Hastanede Kalış Süresine ve Maliyete Etkisi. Erişim Linki:http://www.hastaneinfeksiyonlaridergisi.org/managete/fu_folder/2000-02/html/2000-42-101-105.htm 5. Henderson, A. R. Psychology of Hospitalized Patients. Journal of the National Medical Association 1976; 68 (5): 378-383. 6. Polikandrioti, M. Ntokou, M. Needs of hospitalized patients. Health Science Journal 2011; 5 (1): 15-22 80 OBEZİTEDEÖNEMLİBİRYOLAYIRIMI:BARİYATRİKCERRAHİNİNPSİKOSOSYAL YÖNÜ Öğr.Gör.NaregDOĞAN,Yrd.Doç.Dr.ÖzlemIŞIL Obezite,yaşamkalitesinivesüresiniolumsuzyöndeetkileyenkronikbirhastalıktır.Tedavi edilmediğinde ciddi fizyolojik, psikolojik ve sosyo-ekonomik sorunlara neden olmaktadır. Günümüzdehemgelişmişdünyaülkeleri,hemdeülkemiziçinönemlibirsağlıksorunuhaline gelmiştir. Obezitenin tedavisinde; diyet, egzersiz, davranış değişikliği ve farmakoterapinin yanında bariyatrikcerrahidehemülkemizdehemdünyadasıkçakullanılmayabaşlanmıştır.Bariyatrik cerrahinin,hastalardafazlakilonunverilmesininyanında,obeziteninolumsuzsonuçlarından hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi, obstrüktif uyku apnesi gibi tıbbi komorbiditeyi de iyileştirdiğiliteratürdeyeralmaktadır.Ayrıcauzundönemdehertürlümortaliteyiazalttığıve yaşamkalitesiniarttırdığıdabilinmektedir.Cerrahitedavininobeziteyiveobeziteninneden olduğu hastalıkları ortadan kaldırmaya yönelik başarısı, hastada obezitenin oluşumuna nedenolanpsikolojikfaktörlerinvarlığındanetkilenmektedir.Yapılançalışmalardabariyatrik cerrahi girişimi öncesinde hastaların içselleştirilmiş damgalama, bireysel baş etmede yetersizlik, yeme bozuklukları, duygudurum bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve diğer ruhsal bozukluklar açısından rutin olarak değerlendirilmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.Obezitehastalarınınbağımlılıkvedürtükontrolbozukluğuolankişilerle benzer davranışsal özellikler gösterdikleri bilinmektedir. Bariyatrik cerrahi sonrası bazı hastalarda alkol kötüye kullanımı, kumar, kompülsif alışveriş veya kompülsif seks gibi bağımlılıkileilişkilidürtüselbozukluklardaartışolduğunadairolgubildirimlerimevcuttur. Yapılan çalışmalarda bariyatrik cerrahi operasyonu geçiren hastalarda, ağır obezite hastalarınagöreintiharoranıdahayüksekbulunmuştur.İntiharoranlarındakibuartış,daha öncepsikiyatrikbirhastalığınvarlığıileaçıklanabileceğigibi,bariatrikcerrahininaşırıobez bireylerinyaşambiçimiüzerindekiköklüdeğişimlerinetkisiyledeaçıklanabilmektedir. Tümbuolasıpatolojilerinvarlığınıngözardıedilmesi,hastalarıncerrahioperasyonsonrası önerilenyaşamtarzınavetedaviyeuyumlarınıolumsuzetkileyecektir.Buyüzdenoperasyon öncesi ve sonrasında fiziksel bakım ve tedavi ile ruhsal tedavi ve psikososyal bakımın entegrasyonununsağlanması,uygulamasonrasındaoluşabilecekkomplikasyonlarınönüne geçebilecek ve sağlık ekibi tarafından hasta ile ilgili planlanan hedefleri olumlu yönde etkileyecektir.Buentegrasyonunsağlanmasındahastayabakımverenhemşireninyanısıra fiziksel bakım ile psikososyal bakım arasında bir bağ sağlayan konsültasyon liyezon psikiyatrisihemşiresineönemlirollerdüşmektedir. 81 KAYNAKLAR 1.Sevinçer,G.M.Coşkun,H.,Konuk,N.,Bozkurt,S.(2014).BariatrikCerrahininPsikiyatrik vePsikososyalYönleri.PsikiyatrideGüncelYaklaşımlar.6(1).32-44 2.Ahnis,A.,Figura,A.,Hofmann,T.,Stengel,A.,Elbelt,U.,Klapp,B.F.(2015).Surgicallyand ConservativelyTreatedObesePatientsDifferinPsychologicalFactors,RegardlessofBody Mass Index or Obesity-Related Co-Morbidities: A Comparison between Groups and an AnalysisofPredictors.PLoSONE10(2 3. Lier,Ø.H.,Biringer,E.,Stubhaug,B.,Tangen,T.PatientEducationandCounseling.87. 336–342 4.Cassin,E.S.,Sockalingam,S.,Wnuk,S.,Strimas,R.,Royal,S.,Hawa,R.,Parikh,S.W.(2013). Cognitive Behavioral Therapy for Bariatric Surgery Patients: Preliminary Evidence for Feasibility,Acceptability,andEffectiveness.CognitiveandBehavioralPractice.20.529–54 5. Kocaman, N. (2005). Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Hemşireliği Ve Rolü Nedir?. AnadoluHemşirelikveSağlıkBilimleriDergisi.8(3).107-118. 82 CERRAHİ ENFEKSİYON SONRASI HASTANEDE KALIŞ SÜRESİ UZAMIŞ HASTAYA BAKIM VERENLERİN PSİKOLOJİSİ Şehriban SARI*, Sibel ÇAKIR** Yrd. Doç.Dr. Özcan ERDOĞAN***, *Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 4. Sınıf Öğrencisi **Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi ***Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Hastane enfeksiyonu, hastanın hastaneye başvurduğu anda var olmayan, ancak hastaneye yatırıldıktan sonraki 48-72 saat içinde gelişen ya da hastanede gelişmesine rağmen, bazen taburcu olduktan sonraki on gün içinde ortaya çıkabilen enfeksiyonlar olarak tanımlanmaktadır (Sünter, Pekşen, Dündar ve arkadaşları, 2015). Hastane enfeksiyonları, tüm enfeksiyon hastalıkları içinde giderek önem kazanan bir sorun olarak karşımıza çıkmakta, hastanede kalış süresini uzatmakta, hastane personelinin iş gücü kaybına neden olmakta ve ek tedavi masraflarını arttırmaktadır. Operasyon sırasında hastaların direncinin zayıflaması, invaziv girişimler, antibiyotik kullanımı ve hastaların hastanede kalış sürelerinin uzaması gibi birçok nedene bağlı olarak cerrahi kliniklerinde enfeksiyon riski artmaktadır. Hastane geneline göre invaziv girişimlerin daha sık uygulandığı ve dirençli mikroorganizmaların daha çok izole edildiği yerler olan cerrahi yoğun bakım ünitelerinde de hastane enfeksiyonlarına daha sık rastlanmakta ve bu enfeksiyonlar önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olarak kabul edilmektedir (Orucu ve Geyik 2008). Türkiye dahil olmak üzere birçok ülkede hastane enfeksiyon oranı % 2,4 ile %10 arasında değişmektedir (Sünter, Pekşen, Dündar ve arkadaşları, 2015). Cerrahi alan enfeksiyonlarında operatif süreçle ilgili etkili faktörler, operasyon öncesinde başlayıp, operasyon sırası ve sonrasını da kapsamaktadır (Taycan, Kutlu, Çimen ve Aydın 2015). Hemşireler kadar hasta yakınları da hastaya bakım verici rol üstlenmektedirler. Hastalanma, hastaneye yatma süreci ve hastaneye yatış süresinin uzaması hasta üzerinde olduğu kadar bakım vericiler üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre; hasta yakınlarının hastaya yardımcı olmaya çalışırken çeşitli güçlüklerle karşılaştıkları, hastaların bu durumdan etkilenerek fiziksel ve psikolojik yönden uyum sağlamada güçlük çektikleri ve aile bireylerinin bu destek gereksinimlerinin sıklıkla hemşireler tarafından karşılanmasını bekledikleri belirlenmiştir. Hastanın hastalığı, ailenin işlevselliğini tehdit ettiği için, hemşireler, aileye destek olmalı ve onları hasta bakım planı içine dahil etmelidirler. Hemşirenin, soruları yanıtlaması, umut vermesi ve aile üyelerini dinlemesi, olumlu ilişkiler geliştirerek onların hasta bakımına katılmalarını sağlaması aileye güven verir. Literatürde, aile üyelerinin ya da hasta yakınlarının gereksinimlerinin bilinmesinin ve 83 karşılanmasının, hastanın iyileşme sürecine olumlu etki yaptığı belirtilmektedir (Uzun, Özer ve Çevik Akyıl 2002). Sağlık sektöründe çalışanların iş yoğunlukları ve streslerinin yüksek olduğu hemen hemen herkes tarafından bilinmektedir (Öcal, Kürklü ve Tekin 2015). Kişinin profesyonel iş yaşamında ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde olumsuzluklara yol açan özsaygı yitimi, kronik yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının gelişimi ile birlikte seyreden fiziksel, duygusal ve entelektüel tükenmeyle karakterize bir sendrom oluşabilmektedir (Taycan, Kutlu, Çimen ve Aydın 2015). Bu nedenle cerrahi hemşirelerinde stres, tükenmişlik gibi durumlar belirlenerek, azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılabilir (Öcal, Kürklü ve Tekin 2015). Cerrahi enfeksiyon sonucu hastanede kalış süresinin uzamasının hem hastaya hem de hastaya bakım verenlere olumsuz etkileri vardır. Bu nedenle; bakım veren hemşirelere ve hasta yakınlarına sürekli biçimde motivasyon çalışması yapılmalı ve yeni stratejiler geliştirilmeli, zor işlerin dönüşümlü olarak yapılması sağlanmalı ve danışmanlık hizmetleri verilmelidir. Bu kapsamda hemşirelere motivasyon sağlanmasına yönelik olarak, yönetsel düzeyde yapılması gerekenler; uzun çalışma saatlerinin azaltılması, personel yetersizliğinin giderilmesi, düzenli nöbetlerin oluşturulması şeklinde sıralanabilir. Bireysel düzeyde yapılması gerekenler ise; işe başlamadan önce kişinin yaptığı işin zorluklarını ve risklerini öğrenmesi, tükenmenin belirtilerini bilmesi, kendisindeki durumu erken tanımasını ve çözüm aramaya yönelmesini sağlayacaktır (Taycan, Kutlu, Çimen ve Aydın 2015). Kaynaklar Akgün, M. Sistematik Hastalığı Olmayan Ortopedi ve Beyin Cerrahisi Hastalarında Cerrahi Alan Enfeksiyon Gelişimini Etkileyen Risk Faktörleri. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi 2012; 2(4): 181189. Dizer, B. İyigün, E. Kılıç, S. Yoğun Bakım Hemşirelerinin Tükenmişlik Düzeylerinin Belirlenmesi. Yoğun Bakım Hemşireliği Dergisi 2008;12(1-2): 1-11. Karabulut, N. Çetinkaya, F. Cerrahi Kliniklerinde Çalışan Hemşirelerin Hasta Bakımında Karşılaştıkları Güçlükler ve Motivasyon Düzeyleri. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi 2011; 14-22. Karahan, A. Gürpınar, K. Özyürek, P. Hizmet Sektöründeki İşletmelerin Örgüt İçi Stres Kaynakları: Afyon İl Merkezindeki Hastanelerde Çalışan Cerrahi Hemşirelerin Stres Kayaklarının Belirlenmesi. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Bahar 2007; 3(1) : 27-44. Orucu, M. Geyik, M. Yoğun Bakım Ünitesinde Sık Görülen Enfeksiyonlar. Düzce Tıp Fakültesi Dergisi 2008;1:40-43. Öcal, D. Kürklü, S. Tekin, K. Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Kliniklerde Çalışan Hemşirelerin Stres ve Motivasyon Düzeylerinin Belirlenmesi. Sağlık Akademisyenleri Dergisi 2015; 2(3): 147-154. Sünter, T. Pekşen, Y. Dündar, C. Canbaz, S. Güçlü Göktaş, A. Cerrahi Kliniklerdeki Hastane İnfeksiyonlarının Hastanede Kalış Süresine ve Maliyete Etkisi. Hastane İnfeksiyonları Dergisi 2015; 1-5. Taycan, O. Kutlu, L. Çimen, S. Aydın, N. Bir Üniversite Hastanesinde Çalışan Hemşirelerde Depresyon ve Tükenmişlik Düzeyinin Sosyodemografik Özelliklerle ilişkisi. Anatolian Journal of Psychiatry 2006; 7: 100-108. Uzunköy, A. Cerrahi Alan Enfeksiyonları: Risk Faktörleri ve Önleme Yöntemleri. Ulus Travma Dergisi 2005; 269-281. 84 KALP DAMAR CERRAHİ SONRASI İNTRAAORTİK BALON POMPASI KULLANIMI VE HEMŞİRELİK BAKIMI Tuğba Yılmaz Kalp damar cerrahisi sonrası ,medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda düşük kalp debisini desteklemek amacıyla en sık kullanılan mekanik dolaşım desteği intraaortik balon pompasıdır(IABP).Inraaortik balon pompası endikasyonları,anstabil anjina,iskemik kalp hastalıkları,düşük sol ventrikül bozuklukları ve koroner cerrahi sonrası gelişen düşük kalp debisidir.Intraaortik balon pompası myokarda oksijen gidişini arttırır,sol ventrikül iş yükünü azaltır ve kalp debisini artırmaktadır.Intraaortik balon pompası kullanımı bir çok komplikasyonu da beraberinde getirmektedir; enfeksiyon,iskemi,kanama,tromboemboli. Intraaortik balon pompası takılı hastalarda bakım verirken hemşire; bu cihazın fizyolojik etkilerini,endike-kontrendike olduğu durumları,komplikasyonlarını bilmeli ve bunları bakımına yansıtmalıdır. 85 TRAKYA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ CERRAHİ KLİNİKLERİNDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN AMELİYAT ÖNCESİ HASTA BAKIMINDA KANITA DAYALI UYGULAMALARA İLİŞKİN BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ Ayşe ÇUVADAR, Yeter ÇUVADAR Giriş ve Amaç: Kanıta dayalı uygulama; hasta bakımıyla ilgili kararlar almak için mevcut en iyi kanıtların bir araya getirilmesidir (1). Kanıta dayalı uygulamaların hemşirelik biliminde kullanılması ise; bakım kalitesini ve bu bakımın sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda fark yaratmak, bakımı standardize etmek, hemşire ve hasta memnuniyetini artırmak açısından önemlidir (2). Bu çalışma hemşirelerin ameliyat öncesi hasta bakımında kanıta dayalı uygulamalara ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacı ile planlanmıştır. Gereç Yöntem: Merkez müdürlüğünden yazılı izin alındıktan sonra, 20-30 Aralık 2016 tarihleri arasında sağlık araştırma ve uygulama merkezinde cerrahi kliniklerde görev alan hemşirelerden oluşan 92 kişilik evrenden araştırmaya katılmayı kabul eden 77 kişiye (evrenin % 84’ü) anket uygulanmıştır. Katılımcıların bilgi düzeylerinin ve sosyo-demografik özelliklerinin belirlenmesi için 2 bölümden oluşan anketler yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanmıştır. Toplam 17 soruluk ankette 11 soru bilgi düzeylerini belirlemek için sorulmuştur. Çalışmamız tanımlayıcı ve kesitsel türdedir. Bulgular: İlgili tarihler arasında merkezde cerrahi kliniklerde çalışan hemşire sayısı 92, araştırmaya katılmayı kabul eden 72 kişidir. Çalışmaya katılanların %36,3’ü 20-30 yaş arası, %50,6’sı 31-40 yaş arası ve %13,1’i 41 yaş ve üzeridir. Katılımcıların %11,7’si lise mezunu, %15,6’sı önlisans, %63,6’sı lisans ve %9,1’i yükseklisans mezunudur. Hemşirelerin %44,2’si 0-5 yıl, %27,3’ü 6-10 yıl, %10,4’ü 11-15 yıl , %9,1’i 16-20 yıl, % 9,1 i 21 ve daha fazla süre ile cerrahi klinikte çalışma deneyimine sahiptir. Katılımcıların %59,7’si kanıta dayalı uygulama hakkında bilgi sahibi olduğunu bildirirken, %40, 3’ü bilmediğini ifade etmiştir. Katılımcılar eğitim durumlarına göre değerlendirildiğinde; yüksek lisans mezunu olanların %85,7’sinin kanıta dayalı uygulamayı (KDU) bildiği, bu oranın lise mezunu olanlarda %44.4 olduğu anlaşılmıştır. KDU ile ilgili eğitim alınma durumuna bakıldığında yüksek lisans mezunu olanların %42,9’unun eğitim aldığı, lise mezunlarının ise %11,1’inin bu eğitimi aldıkları görülmüştür. Eğitim alan katılımcıların bu eğitimi daha çok hizmet içi eğitim biçiminde aldıkları görülmüştür.KDU’ya ilişkin ameliyat öncesi hazırlıkta nikotin kullanımının sonlandırılmasına yönelik soruyu katılımcıların %73’ü doğru yanıtlamışken, kanıta dayalı uygulamalara ilişkin bilgi düzeylerini belirlemek amacıyla sorulan sorulardan 7’sine katılımcıların eğitim, yaş, çalışma yılı gibi değişkenlere bakılmaksızın çoğunun yanlış yanıt verdiği belirlenmiştir. 86 Sonuç ve Öneriler: Cerrahi klinik hemşirelerinde eğitim, yaş, çalışma yılı gibi değişkenlere bakılmaksızın ameliyat öncesi hasta bakımında KDU’ya ilişkin bilgi düzeyleri arasında önemli bir fark bulunamamıştır. Sorulara verilen yanıtların dağılımı incelendiğinde hemşirelerin bilgi düzeyinin yetersiz olduğu saptanmıştır. Buna yönelik; hizmet içi eğitim programlarının genişletilmesi, verilen eğitimlerin hemşirenin araştırmacı yönünü destekleyici nitelikte olması ve örgün hemşirelik eğitiminde kanıta dayalı uygulamalı derslere yer verilmesinin etkili olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Hemşire, Kanıta Dayalı Uygulama, Ameliyat Öncesi Hasta Bakımı. Kaynaklar: 1. Polit, F.D.,Beck, C.T. (2008). NursingResearch: GeneratingandAssessingEvidenceforNursingPractice. Philadelphia : WoltersKluwerHealth/lippincott Williams &Wilkins. 2. Şenyuva, E. (2016). Hemşirelik Eğitimi ve Kanıta Dayalı Uygulamalar. FloranceNightingale Hemşirelik Dergisi, 24(1), 59-65. 87 CERRAHİ OPERASYONLARDA HASTAYA VERİLEN EĞİTİMİN ÖNEMİ Kübra Delican Amaç: Bu derleme, cerrahi operasyon geçiren hastalara verilen eğitimin önemini ve bu bağlamda hemşirelerin, hemşirelik bakım planı oluştururken hasta eğitimini daha kaliteli ve hasta odaklı haline getirmesi gerektiğini vurgulamak amacıyla yazılmıştır. Özet: Cerrahi operasyon geçirecek ya da geçirmiş olan hastaların öncelikli sorunu bilinmezlik duygusudur. Hissedilen bu duygu hastaya verilen bakımda öncelik sıramızı etkilemektedir. Çünkü hasta operasyon sonunda yaşamının devamlılığı veya bu operasyon yaşam kalitesini ne yönde etkileyeceğine dair düşünceler sonucu verilen diğer eğitimlere odaklanamayarak verilen bakıma istendik yönde cevap veremeyecektir. Yapılan bir araştırma hastaya verilen eğitimin anksiyete düzeyine olumlu yönde etkisinin olduğunu göstermektedir. Anksiyetesi giderilen hastanın tedavi ve bakım hakkında olan eğitime katılması ve uyumu daha kolaydır. Bunun yanı sıra hasta eğitimi yaparken yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, yaşam koşulları gibi dikkat edilmesi gereken önemli noktalarda vardır. Yani eğitim hastalık odaklı değil hasta odaklı olmalıdır. Açık kalp ameliyatı geçiren hastalara eğitim verilen bir çalışmada erkekler ve kadınlara aynı eğitim verildikten sonra hastalar izlenmektedir. İşe geri dönme ve sigarayı bırakma konuları erkeklerde daha yararlı olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda erkeklerin sigara içme öyküsünün uzun olduğu ve daha çok depresif belirti gösterdikleri saptanmıştır. Tüm bunlar çalışma yapılan kişiler üzerinde erkek ve kadına daha farklı bir eğitimle yaklaşılması gerektiğini kanıtlamıştır. Ayrıca cerrahi girişimler sonrası hastanın ağrı düzeyinin artma korkusuyla genellikle fiziksel hareketlerden kaçınılması nedeniyle hastaların evde bakımı hakkında eğitilmeleri de önemlidir. Fiziksel hareketlerden kaçınması tromboemboli, ödem, hipertansiyon, hipotansiyon gibi dolaşım komplikasyonlarına yol açmaktadır. Hasta birey postoperatif dönemin sonunda taburcu olduktan sonra evde bakıma yönelik taburculuk eğitimine oldukça önem verilmesi gerekmektedir. Çünkü hastalıkla baş etmede hasta artık burada tek başınadır ve kendi kararlarını kendisi alabilmelidir. Bu yöntem ile hasta olası komplikasyonlardan kendini koruyabildiği öngörülmektedir. Başka bir çalışmada cerrahi girişim sonrası hastaların evde yaşadıkları sorunlar araştırılmıştır. Yapılan araştırma sonucu hastaların karşılaştıkları sorunlar arasında en çok ağrı, ağrıyı takiben dolaşım, egzersiz/aktivite ve özbakım olarak tespit edilmiştir. İfadelerinde aldıkları hasta eğitimin yetersiz kaldığı ve bu sorunları çözebilmek için bir sağlık personeline ihtiyaç duydukları belirtilmiştir. İncelenen başka bir çalışmada, açık kalp ameliyatı geçirmiş bireylerde evde bakım gereksinimleri belirlenmiştir. Burada hastalar taburcu edildikten bir hafta sonra beslenme, boşaltım, aktivite, uyku vb. fizyolojik sağlık örüntülerinde sorunlar; biliş ve algı, kendini algılama, rol ve ilişki, cinsellik, stresle baş etme gibi sosyal örüntülerde sorun yaşadıkları görülmüştür. Altıncı hafta sonunda beslenme, kendini algılama, cinsellik örüntüleri ile ilgili sorunlarında artma, diğer sorunlarda azalma olduğu bildirilmiştir. Hastalar bu bağlamda eğitimin yetersiz olduğunu ve bu sorunlarla baş edebilmek için sağlık personellerine ihtiyaç duyduklarını ifade etmişlerdir. Bu araştırma şunu gösteriyor ki yapılacak olan iyi bir eğitimin hastaların hastaneye başvurmalarını azaltmaktadır. 88 Sonuç ve Öneriler: Hasta eğitiminin bakımda ve tedavide önemi ve yeri oldukça büyüktür. Etkin yapılan eğitimlerin hastanın anksiyete düzeyini azaltmakta olduğu ve hastada oluşabilecek komplikasyonları önleyerek hastaneye başvurma ve yatış sürelerini azalttığını ya da ortadan kaldırdığını görmekteyiz. Bu bağlamda sağlık personellerinin hasta üzerinde sekonder iş yükü azalmaktadır ve diğer hastalara ulaşma imkanı sağlanmış olmaktadır. Buna ek olarak, hasta ve hastahane üzerine düşen maliyette azalmaktadır. Taburculuk eğitimi yaparken hastaya ek olarak yazılı materyaller, evde bakım hizmeti ve hastanede danışmalık hizmeti verilmesi önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: Cerrahi, Hasta Eğitimi, Hemşirelik. 89 GÜVENLİ CERRAHİ UYGULAMALARI Gamze Kaya, Tülay Kaya Tıpta temel prensip hastaya zarar vermemektir. Cerrahide bu prensibin temelini Güvenli Cerrahi oluşturmaktadır. Güvenli cerrahi; kişinin hastaneye yatışından taburculuğuna kadar olan ameliyat öncesi, sırası ve sonrası dönemi kapsayan bakım ve tedavi hizmeti sürecinde, hastayı oluşabilecek tıbbi hatalara karşı korumak ya da hataları en aza indirmek olarak tanımlanabilir. Bu durumda güvenli cerrahinin sağlıklı tamamlanabilmesi için klinik, ameliyathane ve anestezi sonrası bakım ünitesi çalışanlarının iş birliğiyle çalışmasıyla mümkündür. Güvenli Cerrahi Kontrol listesi Sağlık Bakanlığı tarafından ülkemiz de 2009 yılından itibaren tüm hastanelerde kullanılmaktadır. Kontrol listesi, cerrahi tedaviyi, her bir girişimin normal seyrine özgü zaman dilimine karşılık gelen dört ayrı aşamaya bölmektedir; 1. Klinikten ayrılmadan önceki periyot (Klinikten Ayrılmadan Önce) 2. Anestezinin verilmesinden önceki periyot (Anestezi vermeden Önce) 3. Anestezinin verilmesinden sonraki ve cerrahi insizyondan önceki periyot (Ameliyat Kesisinden Önce) 4. Yaranın kapanması sürecindeki ya da kapanmasının hemen sonrasındaki ancak hastanın ameliyathaneden çıkarılmasından önceki periyot (Ameliyattan Çıkmadan Önce). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) cerrahide güvenlik sağlamak için aşağıda yer alan 10 ana hedefi belirlemiştir; 1. Ekip, doğru hastaya doğru ameliyat uyguladığından ve doğru tarafı ameliyat ettiğinden emin olmalı, 2. Ekip, hastayı ağrıdan korurken olası zararlı anestezi risklerine karşı da korumalı, 3. Ekip, hastayı tehdit eden havayolu ve solunum kaybından korumalı 4. Ekip, hastanın kan kaybı riskine karşı hazırlıklı olmalı 5. Ekip, hastada alerjik durum ya da yan etki ortaya çıkarabilecek uygulamalardan kaçınmalı 6. Ekip, hastada cerrahi alan enfeksiyonu oluşturmayacak yöntemler uygulamalı 7. Ekip, hastada gazlı bez ya da alet unutulmasını engellemeli 8. Ekip, hastadan alınan tüm cerrahi numunelerin isimlendirilmesini sağlamalı 9. Ekip, ameliyatın bütün kritik hasta bilgilerini etkili bir şekilde birbirine iletmeli 10. Hastanelerden ameliyat kapasitesi ve ameliyat sonuçları bilgilerinin düzenli olarak elde edilmesi sağlanmalı. 90 Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi’nin cerrahide güvenliği tehdit edebilecek hasta, ameliyat ya da cerrahi ekip kaynaklı tüm olasılıkları içerdiği görülmektedir. Bu nedenle listenin amacına hizmet edecek şekilde uygun kullanımı ile ameliyathane kaynaklı tıbbi hatalarda azalma sağlanması düşünülmektedir.. Türkiye’de Sağlık Bakanlığınca uygulanması zorunlu tutulan kontrol listesinin kullanımına ve uygulanışına ilişkin çalışmalar oldukça az sayıdadır. Bu nedenle derlememiz sağlık çalışanlarının Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi tanıması ve Güvenli Cerrahi Kontrol Listesi nasıl uygulanması gerektiği konusunda bilgi edinmesine ilişkin yol gösterici niteliktedir. 91 HEMŞİRELİK MESLEĞİNDE EĞİTİM Gülnur MERT2, Muhdedir CANER Amaç Bu çalışma Bursa ilinde faaliyette alanında bulunan Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2016 yılı içinde hemşire olarak görev yapanlara yönelik olarak tertiplenen hizmet içi eğitimlerin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem Arastırmanın evrenini Bursa ilinde faaliyette alanında bulunan Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 1900 çalışanı oluşturmuştur. Örneklemi ise rastgele yöntemle belirlenen değişik birimlerde ve statülerde çalışan 100 hemşire oluşturmaktadır. Araştırma için çeşitli literatürlerden yararlanılarak bir anket formu oluşturulmuştur. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) 23.0 istatistik programı kullanılarak frekans analizi yapılmıştır. Araştırma verileri 01.12.2016 – 30.12.2016 tarihleri arasında toplanmış ve 01.01.2017 – 10.01.2017 tarihleri arasında veriler değerlendirme yapılmak üzere SPSS programına aktarılmıştır. Bulgular Hizmet içi eğitim anket formları incelendiğinde, 2016 yılı içinde düzenlenen eğitimlere 4 ve daha fazla katılanlar %55,4, hizmet içi eğitimin gerekli olduğunu düşünenler %97,1, hizmet içi eğitimleri kimin planladığını bilmeyenler %45,3 oranlarında oldukları saptanmıştır. Eğitimlere katılan hemşirelerin %41’i aldıkları eğitimlerin tümünü çalışma ortamında kullandığı, %39,2’sinin eğitim gereksinimlerinin karşılandığı, %60,3’ünün ileride düzenlenecek eğitimlere katılmayı düşündüğü tespit edilmiştir Sonuç Hizmet içi eğitimlere katılan hemşirelerin eğitim sonucunda %30’nun başarı değerlendirilmesinin yapılmadığı, %38,8’nin ekonomik kazanç elde etmediği, %77,5’nin eğitimler neticesinde unvan kazanmadığı, %29,6’nın işinde saygınlığının artmadığı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Hizmet içi eğitim, sağlık, hemşirelik 2 Yakın Doğu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Kıbrıs, [email protected] 92 Bir Cerrahi Servisinde Hasta Memnuniyetinin Değerlendirilmesi Rujnan Tuna1 , Birşen Dallı2 , Birgül Ödül Özkaya3 1 İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, 2,3 TC Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özet Amaç: Hastaneler sundukları sağlık hizmetlerinin ertelenemez özellikte olması sebebiyle, hastalara sundukları hizmetin kaliteli ve güvenilir olması gerekir. Bu bağlamda hasta tatmini günümüzde çok önemli bir yer tutmaktadır. Hastaneler için hasta memnuniyetinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi, hastaların daha sonraki gelişlerini sağlayabilmek ve hastanenin iyileştirmeye açık alanlarını belirleyebilmek için önemlidir. Çalışma, bir eğitim ve araştırma hastanesinin bir cerrahi servisinde yatarak tedavi gören hastaların 1 aylık memnuniyetlerinin ölçülüp değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışma, İstanbul’da bir kamu hastanesinin bir servisinde yatarak tedavi gören 70 hasta ile gerçekleştirildi. Araştırmanın verilerinin toplanmasında “Yatan Hasta Memnuniyet Anketi” kullanıldı. Veriler IBM SPSS Statistics 16.0 istatistik programı kullanılarak analiz edildi. Elde edilen veriler tanımlayıcı, t testi ve korelasyon analizi ile hesaplanmıştır. Bulgular: Çalışmada örneklemin %55,7’sinin kadın, %44,3’nün erkek; büyük çoğunluğunun okur yazar-ilkokul mezunu (%38,6) ve 30-59 yaş aralığında (%42,9) olduğu bulunmuştur. Hasta memnuniyet oranı ise ölçek toplamında %85,38 oranında yüksek düzeyde belirlenmiştir. Hasta memnuniyetinin yaş, cinsiyet ve eğitim durumu açısından anlamlı bir fark göstermediği (p˃0,05) saptanmıştır. Sonuç: Devlet hastanesinin yataklı servisinde sunulan sağlık hizmetinden hastaların memnun kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hasta Memnuniyeti, Sağlık Hizmet Kalitesi, Sağlık Sektörü 93 HASTANEMİZDE BACİLLUS TÜRLERİNE BAĞLI GELİŞEN YALANCI SALGININ MOLEKÜLER EPİDEMİYOLOJİK ANALİZİ Nergis Aşgın(1), Elçin Kal Çakmaklıoğulları(1), Barış Otlu(2), Betül Çelik(2), Ömer Faik Ersoy(3), Ahmet Başustaoğlu AMAÇ: Hastanemizde basillus türlerine bağlı gelişen yalancı salgının analizi ve moleküler epidemiyolojisinin araştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEM: Ocak 2015- Mart 2015 tarihleri arasında çeşitli kliniklerden Mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen yara kültürlerinde basillus türü bakteri üremelerinde artış olması üzerine ameliyathane, yoğun bakım ve hasta odalarından çevre kültürleri alınarak incelendi. Ayrıca personellerden burun kültürleri alındı. Hem çevre hem de personel tarama kültürlerinde basillus türü üreme oldu. Aynı dönemde poliklinik hastalarından gelen boğaz kültürlerinin bazılarında da malzemesi basillus türü üreme olması üzerine kaynaklı bir kontaminasyon olabileceği düşünüldü. laboratuvar Aynı markanın farklı lot numaralı kültür tüplerinin kültür çubuğu ve taşıma besiyerinden ayrı ayrı kültür yapıldı. Aynı lot numarasına sahip bir serinin taşıma besiyerinde ( Stuart Transport Medium) klinik örneklerdekine benzer şekilde basillus üremesi görüldü. Pamuklu çubuğunda ise üreme olmadı. Diğer serilerde üreme olmadı. Bunun üzerine tüm poliklinik ve servislerdeki kültür tüpleri toplatıldı. Başka bir marka kültür tüpü mikrobiyolojik kontrolü yapıldıktan sonra dağıtıldı. Bundan sonra basillus üremesi gözlenmedi. Bu dönemde üreyen izolatların 47 adedi çalışmaya dahil edildi. İzolatların tür düzeyinde tanımlanmasında MALDİTOF yöntemi ( VİTEK MS Biomeriux) kullanıldı. İzolatlar arasındaki klonal ilişkinin tespiti için; AP-PCR genotiplendirme yöntemi kullanıldı. Bant analizleri için benzerlik hesaplarının yapılmasında Dice korelasyon katsayısı ve kümeleşme analizi için de UPGMA (Unweighthed Pairvise Grouping Matematical Avenaging) yöntemi kullanıldı. İzolatlar benzerlik katsayıları göz önüne alınarak birbirleriyle %95’ın üzerinde benzerlik gösteren suşlar aynı, %95’in altında olan suşlar ise ayrı olarak değerlendirilmiştir. BULGULAR: Çalışmaya alınan 47 İzolatın megaterium olarak tanımlandı. 20'si Bacillus firmus, 27'si Bacillus B. firmus izolatlarının 7' si yara sürüntülerinden (genel cerrahi, Ortopedi, Kadın Doğum), 10 u çevre kültürlerinden(batikon şişesi, pansuman arabası vb.), 2 si kültür tüpü besiyerinden, bir tanesi de personel burun kültüründen izole edildi. B. megaterium izolatlarının 11'i yara (Yoğun bakım, Genel Cerrahi, Ortopedi, Acil), 9' u çevre (ameliyat masası, pansuman arabası, batikon şişesi), 5'i personel burun kültüründen, ikisi de kültür tüpü besiyerinden izole edilmiştir. Yirmi Bacillus firmus izolatı arasında 8 farklı 94 genotip tespit edilmiş olup izolatlar 5 farklı küme içerisinde toplanmıştır (tolerans 1.0, cutoff %90). Bu 20 izolatın 17’si herhangi bir küme içerisinde yer almakta olup, kümeleşme oranı %85’tir. En büyük küme; 5 izolatın yer aldığı III no’lu kümedir. Yirmi yedi Bacillus megaterium izolatı arasında 10 farklı genotip tespit edilmiş olup, izolatlar 6 küme içerisinde toplanmıştır. Bu 27 izolatın 23’ü herhangi bir küme içerisinde yer almakta olup, kümeleşme oranı %85’tir. En büyük küme 7 izolatın yer aldığı I nolu kümedir. SONUÇ: Gerek doğada gerekse hastane ortamında yaygın olarak bulunan basillus türleri bir salgının (yalancı veya gerçek) etkeni olabilmektedir. Hastanemizdeki yalancı salgının kaynağının kontamine kültür tüpü olduğu düşünülmüştür. Herhangi bir nozokomiyal salgın şüphesi durumunda, bunun yalancı bir salgın olabileceği de akılda tutulmalıdır. Salgınları önlemek için hem laboratuvarda ve hem de kliniklerde kullanılan ekipmanlar ve malzemeler periyodik olarak gözden geçirilmelidir. 95 BİR DEVLET ÜNİVERSİTESİNDEKİ HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN ROBOTİK CERRAHİ VE ROBOTİK HEMŞİRELİK HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ 1 2 ElifÇALIK ,IşılIŞIKANDSOY ,ÜmranÖNDER3,EsraKAYA3,SametÇAKIR3,EmelYUVA3 Özet Sağlık sektöründeki teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin sağlık üzerine olumlu etkilerinden, yaşam beklentisinin uzamasına bağlı hemşirelik bakımı gerektiren durumların artmasından bahsetmek mümkündür. Doku mühendisliği, nanoteknoloji ve robotik uygulamaların sağlık sektöründe özellikle cerrahi alanında uygulama alanı bulduğu belirtilmektedir. Günümüzde robotik cerrahi ile cerrahın robot kollarını bilgisayar destekli bir sistem ile kullanarak ameliyatını yapması mümkün hale gelmiştir. Bununla birlikte robotik hemşirelik alanında da prototip uygulamaların, hastanın yaşam kalitesini arttırma ve hastaya bakım verme alanlarında odaklanmakta olduğu görülmektedir. Halen prototip aşamasında bulunan bu uygulamaların temel amacı, gelecekte teknolojik gelişmelere paralel olarak yapay zeka uygulamaları ve optimizasyon yöntemlerindeki gelişmeler doğrultusunda hemşirelik uygulamalarının bir çoğunun robotik hemşireler tarafından yapılabilir duruma getirmektir. Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışma, gelecekte bu teknolojiyle iç içe olacak olan hemşirelik öğrencilerinin robotik cerrahi hakkındaki düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini, 20-28 Şubat 2017 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi hemşirelik bölümünde eğitim gören 378 öğrenci oluşturdu. Araştırma verileri, literatür ve uzman görüşlerine dayalı 15 soruluk anket formu kullanılarak, çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 150 öğrenciyle yüz yüze görüşülerek toplandı. Yaşları 1830 arasında değişen öğrencilerin %72.7 si kadın (n=109), %63.3 ü hemşirelik bölümünü isteyerek seçmiş(n=95), %29.3ü robot hemşire olduğunu (n=44), %48i robot hemşirelerin olmadığını (n=72), %90’i ameliyatını cerrahın yapmasını istediğini (n=135), %35.3 ü gelecekte robotların hemşirelerin yerini alacağını (n=53) ifade etti. Sonuç olarak sağlık bakım hizmetinin önemli bir parçası olan hemşireler, çağın getirdiği gereksinimlerin farkında olmalı, teknolojik gelişmeleri izlemeli, teknolojiye uyum sağlamalı ve kendilerini sürekli geliştirmelidir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik öğrencisi, robotik cerrahi, robotik hemşirelik 1 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi, [email protected] 2 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Yardımcı Doçent Doktor 3 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı Öğrencisi 96 AMELİYATHANE ÇALIŞANLARINDA KESİCİ DELİCİ ALETLERLE YARALANMA DURUMU VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER Aylin AYDIN SAYILAN, Ayşe DÜZGÜN, Özge KARAGÖZ, Ebru DERELİ, Neşe ALPARSLAN Çalışma, özel bir hastanenin ameliyathanesinde görev yapan sağlık çalışanlarında cerrahi aletlerle yaralanma sıklığını, yaralanmalara neden olan faktörleri, sağlık çalışanlarının yaralanmalarını önlemeye ve yaralanma sonrasındaki uygulamalarına yönelik bilgi, beceri ve uygulamalarını belirlemek amacıyla planlanan tanımlayıcı bir araştırmadır. 1 Nisan- 1 Haziran 2016 tarihleri arasında, incelenen kaynaklar doğrultusunda araştırmacı tarafından hazırlanan anket formu, ameliyathanede çalışan 20 doktor, 16 hemşire ve 11 temizlik personeline uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde aritmetik ortalama ve frekans analizi, grupların karşılaştırmasında Ki-Kare testi kullanılmıştır. Yanılma düzeyi α=0,05 olarak belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirme sonuçlarına göre; ameliyathane çalışanlarının %47’sinin meslek yaşamları süresince en az bir kez yaralanma yaşadığı; en çok yaralanma olayının Genel Cerrahi bölümünde (%56) yaşandığı ve bu bölümü Ortopedi (%35,4) ve nöroşirurji (%35) bölümlerinin izlediği görüldü. Çalışmada en fazla delici-batıcı aletlerle %63 yaralanma yaşandığı; hekimlerin %35’i sütur atarken iğneyi kendisine batırarak yaralandığını; hemşirelerin %54,7’si iğneyi ya da aletleri alırken veya verirken acele etmeleri sonucu yaralandıklarını; temizlik personelleri ise en fazla atıkları toplarken yaralandıklarını belirtti. Katılımcıların çok az bir bölümünün (%3) yaralanma durumlarını rapor ettiği; rapor edenlerin %67,8’inin hemşire olduğu; hemşirelerin ve temizlik personellerinin %26,4’ünün hepatit B aşısı yaptırmadığı; ameliyatın 3 saati aşmasının, aciliyet gerektirmesinin; gece geç saatte veya sabaha karşı yapılıyor olmasının, ameliyathanedeki kişi sayısının fazla olmasının; uykusuzluğun, yorgunluğun, kahvaltı yapmamanın, ameliyattaki stresin yaralanma düzeyini artırdığı saptandı. Ayrıca yeterli dinlenmenin, ameliyathanenin uygun havalandırılmasının ve motivasyonun yaralanmaları azalttığı görüldü. 97 Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Problem Çözme Beceri Düzeylerinin Kanıta Dayalı Uygulamalardaki Etkisi Özge KARAGÖZ, Ayşe DÜZGÜN, Aylin AYDIN SAYILAN, Zülfiye BIKMAZ, Figen DIĞIN 1. Araştırmanın Amacı ve Tipi: Bu çalışma ebelik ve hemşirelik 3 ve 4. Sınıf öğrencilerinin problem çözme beceri düzeylerinin kanıta dayalı uygulamalardaki etkisini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak planlandı. 2. Araştırmanın Yeri ve Zamanı Çalışmanın verileri, Sağlık Yüksekokulu’nda öğrenimini sürdüren Ebelik ve Hemşirelik öğrencilerinden Kasım 2016’da toplanıldı. 3. Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Çalışmanın evrenini bir üniversite sağlık yüksekokulunun ebelik ve hemşirelik bölümü 3. ve 4. Sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Çalışmada gönüllülük esas alınmış ve PDÖ 2’ yi tam dolduran 150 kişinin verileri analiz için kullanıldı. 4. Etik izinler Çalışmanın yapılabilmesi için ilgili kurumdan, PDÖ ‘nün kullanımı için ölçeği geliştirip geçerlik-güvenirlik uygulamasını yapan Doç Dr. Gamze Sezgin Selçuk ve arkadaşlarından yazılı izin; çalışmaya katılan gönüllü öğrencilerden yazılı ve sözlü izin alındı. 5. Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından literatür eşliğinde oluşturulan sosyodemografik ve cerrahi alandaki kanıta dayalı uygulamalara yönelik soruları içeren anket formu ve PDÖ anketi kullanıldı. 6. Bulgular Öğrencilerin %28,0’ı diğer olarak staj alanı belirtmiştir (n:42). Bu alanlar; acil, nöroloji, dahiliye, ameliyathane, beyin cerrahisi, gastroenteroloji, diyaliz, cerrahi onkoloji, çocuk cerrahisi, transplantasyon ünitesi, nefroloji, göğüs hastalıkları, jinekoloji, yoğun bakım, onkoloji, NİCU, doğumhane, FTR, koroner yoğun bakım, hematoloji, ayaktan kemoterapi, psikiyatri, amatem, yoğun bakım ünitesi’dir. Ağrı yönetiminde farmakolojik yöntem kullanımı sonrası hastayı ne zaman sonra ağrı yönünden değerlendirdiniz? Sorusuna öğrencilerin %44,7’si 30 dk sonra ve %32,0’ı 1 saat sonra olarak yanıtlamıştır. %63,7’si post-op dönemde bağırsak hareketleri başladığı zaman oral alımın açıldığını belirtmiştir. Post-op dönemde %57,1’i hastaya derin solunum ve öksürme egzersizi uyguladığı 98 bulunmuştur. %60,3’ü post-op dönemde hastayı mobilize etme deneyimi yaşadığını belirtmiştir. PDÖ toplam puan ortalaması 149,6±20,04 (min: 74,0, max:203) bulunmuştur. Cronbachs’ alfa değeri 0,95’tir. Bölüm, sınıf, cinsiyet ve staj yılının PDÖ puan ortalamaları açısından anlamlı fark yaratmadığı bulunmuştur (p>0,05). Pre-op dönemde oral alımın ne zaman kesileceği konusunda bilgi verenlerden kaynaklı olarak PDÖ toplam puanı arasında anlamlı fark vardır (zMW=-2,025, p<0,05). Pre-op dönemde hastaya premedikasyon uygulayanlardan kaynaklı olarak PDÖ toplam puanı arasında anlamlı fark vardır (zMW=-2,030, p<0,05). 7. Sonuç Hemşirelik ve ebelik bölümü öğrencileri ile gerçekleştirdiğimiz çalışma,kanıta dayalı uygulamalar konusunda; mobilizasyon, ağrının değerlendirilmesi gibi konularda PDÖ’nün kullanıldığı; fakat oral alım kısıtlaması, premedikasyon gibi uygulamalarda PDÖ’nün uygulanmadığı sonucuna varıldı. 99 HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNİN AMELİYATHANE ALAN UYGULAMASINA YÖNELİK DUYGU VE DÜŞÜNCELERİ Ümran ÖNDER1, Merve ÖZDEMİR1, Fatih YURTOĞLU1, Mehmet YİĞİT1 Işıl IŞIK ANDSOY2 1 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı Öğrencisi 2 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Yardımcı Doçent Doktor Özet Amaç: Hemşirelik eğitiminde en önemli öğrenme yaşayarak öğrenmedir. Hemşirelik eğitiminin temel öğesi olan klinik eğitim, öğrencinin teorik bilgilerini sahada uygulayarak öğrenmesini sağlamakta, bilişsel bilgiyi psikomotor duruma getirerek mesleğe özgü düşünce ve tutum geliştirmesine, sağlık profesyonelleriyle iş birliği yapabilmesine yardımcı olmaktadır. Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinin ameliyathane alan uygulamasına yönelik duygu ve düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Araştırmanın evrenini, 15 Aralık-15 Şubat 2017 tarihleri arasında ameliyathane alan uygulamasına çıkan hemşirelik bölümü 3. ve 4.sınıfta eğitim gören 150 öğrenci oluşturdu. Çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 112 öğrenci çalışmanın örneklemine dahil edildi. Araştırmanın verileri literatür doğrultusunda hazırlanan 15 soruluk anket formu ile toplandı. Elde edilen veriler SPSS paket programında değerlendirildi, yüzde ve frekans dağılımı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan öğrencilerin yaş ortalaması 22,27±1.2 idi. Öğrencilerin %74,1’i kadın, % 25,9 erkektir. Öğrencilerin %62,5’i 3.sınıfta,%37,5’i 4.sınıfta okumaktaydı. Ameliyathane denilince akıllarına gelen ilk ifade olarak öğrencilerin %23,0’ı soğuk, %15,9’u insizyon, %13,3’ü anksiyete, %9,7’si anestezi, ameliyathaneye ilk girdiklerindeki duygu ve düşünceleri değerlendirildiğinde öğrencilerin %46,9’u soğuk, %23,0’ı anksiyete olarak bildirdi. Cerrahi dersi saha uygulamasında öğrencilerin %74,1’i cerrahi girişime katıldığını ve bunların %21,6’sı cerrahi girişim sırasında uygulama (%2,7’si steril paket açma, %4,4’ü sütur atma) yaptığını; cerrahi girişime katılanların %33,0’ı kendini cerrahi ekibin bir üyesi olarak hissettiğini ,%29,2’si cerrahi girişime katılmanın kendilerine deneyim anlamında katkı sağladığını belirtti. Sonuç ve Öneriler: Ameliyathane deneyiminin öğrencilere katkı sağladığı ancak yetersiz olduğu sonucuna varılmış olup, öğrencilerin daha fazla günü içeren ameliyathane uygulamasının yapması gerektiği önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Hemşirelik öğrencisi, ameliyathane, düşünce ve duygu 100 AMELİYATHANE HEMŞİRELERİNİN TEMEL AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Büşra Demirgan4, Birgül Tekin5 Giriş: Ameliyathane hemşiresi; invaziv girişim nedeniyle potansiyel olarak koruyucu refleksleri veya kendine bakım yetisi tehlikeye giren hastaların fizyolojik, psikolojik, sosyokültürel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamak üzere hemşirelik sürecini kullanarak bakımı belirleyen, koordine eden, belirlenmiş protokol ve standartlar doğrultusunda çalışan profesyonel hemşiredir. Ameliyathane ortamı ise ileri teknolojinin olduğu, sürekli değişimlerin yaşandığı dinamik bir ortamdır. Bu değişim ve gelişime uyum sağlamak için çalışanların bilgilerinin belirlenmesi ve eğitimlerinin sağlanması önemlidir. Amaç: Ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin temel ameliyathane hemşireliği bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve üniversite hastanelerinin ameliyathanelerinde çalışan hemşireler oluşturdu. Ankette hemşirelerin sosyo-demografik özelliklerin yanısıra ameliyathane ve kurumun özellikleri, sterilizasyon, enfeksiyon, ameliyathanede kullanılan sütür/malzemeler ve ameliyathanede dikkat edilmesi gereken önemli noktalar ile ilgili 33 sorudan oluşan bir anket e-mail yoluyla katılımcılara yollandı. Ankette yer alan sorular literatür bilgisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlandı. 2500 ameliyathane hemşiresine elektronik ortamda anket soruları gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %88,4’dür. Bulgular: Çalışmaya 2210 ameliyathane hemşiresi alındı. Çalışmaya en yüksek Eğitim Araştırma Hastanelerinde katılım oldu (%44.16). Katılımcıların %76,5’i kadın, %74,5’i üniversite mezunuydu. Ameliyathanelerin %66,3’ünde 15 ve üzerinde ve sertifikalı hemşire sayısı %50,8’di. Kurumların ameliyathanelerinin %77.60’ında sirküle hemşire uygulamasının olmadığı belirlendi. Hemşirelerin %40,7’si cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için hastanın ameliyattan bir gün önce ameliyat bölgesine traşının olması gerektiğini, %13,5’i kortikosteroid ilaçların yara iyileşmesini etkileyen faktörlerden biri olduğunu, %39,7’si operasyonun tipinin CAE (Cerrahi Alan Enfeksiyonu) oluşumunda önemli olduğunu belirttiler. %12,3’ü hastaya pozisyon vermenin scrup hemşirenin görevleri arasında olduğunu, %48,6’sı polisarb’ın absorbe olmayan sütürlerden olduğunu, %40,1’i fenollerin yüksek düzey dezenfektanlardan olduğunu bildirdiler. Sonuç: Ameliyathane hemşirelerinin temel ameliyathane hemşireliği bilgi seviyelerinin istenilen düzeyde olmadığı saptanmıştır. Bu bölümlerde çalışan hemşirelere oryantasyon programları, sertifikalar, bilgi güncellemeleri gibi eğitim programlarının düzenlenmesi ve bu programların sürekliliğinin sağlanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. 101 Ameliyathane Hemşirelerinin Temel Ameliyathane Hemşireliği Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Büşra Demirgan4, Birgül Tekin5 1 Sağlık Bakanlığı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Sağlık Bakanlığı İzmir Foça Devlet Hastanesi 3 İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi 4 İzmir Özel Medifema Hastanesi 5 Sağlık Bakanlığı Gaziemir Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi 2 Giriş: Ameliyathane hemşiresi; invaziv girişim nedeniyle potansiyel olarak koruyucu refleksleri veya kendine bakım yetisi tehlikeye giren hastaların fizyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel ve ruhsal gereksinimlerini karşılamak üzere hemşirelik sürecini kullanarak bakımı belirleyen, koordine eden, belirlenmiş protokol ve standartlar doğrultusunda çalışan profesyonel hemşiredir. Ameliyathane ortamı ise ileri teknolojinin olduğu, sürekli değişimlerin yaşandığı dinamik bir ortamdır. Bu değişim ve gelişime uyum sağlamak için çalışanların bilgilerinin belirlenmesi ve eğitimlerinin sağlanması önemlidir. Amaç: Ameliyathanelerde çalışan hemşirelerin temel ameliyathane hemşireliği bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve üniversite hastanelerinin ameliyathanelerinde çalışan hemşireler oluşturdu. Ankette hemşirelerin sosyodemografik özelliklerin yanısıra ameliyathane ve kurumun özellikleri, sterilizasyon, enfeksiyon, ameliyathanede kullanılan sütür/malzemeler ve ameliyathanede dikkat edilmesi gereken önemli noktalar ile ilgili 33 sorudan oluşan bir anket e-mail yoluyla katılımcılara yollandı. Ankette yer alan sorular literatür bilgisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlandı. 2500 ameliyathane hemşiresine elektronik ortamda anket soruları gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %88,4’dür. Bulgular: Çalışmaya 2210 ameliyathane hemşiresi alındı. Çalışmaya en yüksek Eğitim Araştırma Hastanelerinde katılım oldu (%44.16). Katılımcıların %76,5’i kadın, %74,5’i üniversite mezunuydu. Ameliyathanelerin %66,3’ünde 15 ve üzerinde ve sertifikalı hemşire sayısı %50,8’di. Kurumların ameliyathanelerinin %77.60’ında sirküle hemşire uygulamasının olmadığı belirlendi. Hemşirelerin %40,7’si cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için hastanın ameliyattan bir gün önce ameliyat bölgesine traşının olması gerektiğini, %13,5’i kortikosteroid ilaçların yara iyileşmesini etkileyen faktörlerden biri olduğunu, %39,7’si operasyonun tipinin CAE (Cerrahi Alan Enfeksiyonu) oluşumunda önemli olduğunu belirttiler. %12,3’ü hastaya pozisyon vermenin scrup hemşirenin görevleri arasında olduğunu, %48,6’sı polisarb’ın absorbe olmayan sütürlerden olduğunu, %40,1’i fenollerin yüksek düzey dezenfektanlardan olduğunu bildirdiler. Sonuç: Ameliyathane hemşirelerinin temel ameliyathane hemşireliği bilgi seviyelerinin istenilen düzeyde olmadığı saptanmıştır. Bu bölümlerde çalışan hemşirelere oryantasyon programları, sertifikalar, bilgi güncellemeleri gibi eğitim programlarının düzenlenmesi ve bu programların sürekliliğinin sağlanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Ameliyathane Hemşireliği 102 BAKTERİYEL KONJONKTİVİT ETKENLERİNİN RUTİNDE KULLANILAN ANTİBİYOTİKLERE İNVİTRO DUYARLILIKLARI 1 2 2 Murat Çakmaklıoğulları , Elçin Kal Çakmaklıoğulları , Nergis Aşgın , Ahmet Başustaoğlu 1 Karabük Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları ABD 2 Karabük Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji ABD 3 Girne Amerikan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 3 GEREÇ YÖNTEM; Bu çalışma, 2015-2016 tarihleri arasında Karabük Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniği'ne gözde yanma,batma,kızarıklık,akıntı şikayetleri ile başvuran akut bakteriyel konjonktivit öntanısı almış herhangi bir (topikal/sistemik) antibiyotik kullanımı olmayan 30 kadın 35 erkek toplam 65 hasta dahil edilerek yapıldı. Hastaların gözlerindeki mukopürülan akıntılı alandan steril eküvyonlu çubuk ile örnek alınarak taşıma besiyeri ile mikrobiyoloji laboratuarına gönderildi. Alınan kültür örneği kanlı agar, EMB agar ve çikolata agara ekimleri yapıldı ve 37ºC de 24-48 saat inkübasyona bırakıldı. Aynı zamanda alınan örnekten preparat hazırlanarak gram boyama ile bakteri ve lökosit varlığı yönünden incelendi. Değerlendirme sonucu preparatta lökosit olmayan örnekler değerlendirme dışı bırakıldı. Toplamda 65 kültür örneği değerlendirmeye alındı. Üreyen bakterilerin identifikasyonu için BD Phoenix (Becton Dickinson Diagnostics, USA) otomatize sistem kullanıldı. Bakteriyel konjonktivitli hastaların tedavisinde sıklıkla kullanılan antibiyotik içerikleri (Netilmicin, Tobramicin, Oflokcacin, Trimetoprim, Trimetoprimsulfametaksazol, Tetrasiklin, Kloramfenicol, Gentamicin, ,Azitromicin, Lomefloksacin, Moksifloksasin, Ciprofloksacin, Fucidik asit) baz alınarak yapılan çalışmamızda antibiyotik duyarlılıklarının tespiti için disk difüzyon yöntemi kullanıldı ve sonuçlar CLSI 2016 ya göre değerlendirildi. BULGULAR; Olgulardan alınan 65 konjonktival kültürün 43’ünde(%66) etken bakteri izole edilirken 22’sinde(%34) üreme gözlenmedi.43 üremenin 24’si (%56) stafilokok olup bunlardan 19’u (%44) koagülaz negatif stafilokok 5’i(%12) ise S. aureus, 12’si(%28) streptokok, ,4’ü(%10) coryneobacterium, ve 2’si(%6) pseudomonas olarak izole edildi. Bu tespit edilen bakterilere uygulanan disk difüzyon yöntemi antibiyogram sonuçları CLSI 2016 kriterlerine göre değerlendirilerek bulunan sonuçlar; Netilmicin 3R(%7), Kloramfenicol 3R(%7), Gentamicin 4R(%9), Moksifloksasin 6R(%14), Oflokcacin 7R(%16), Tobramicin 8 R(%19), Tetrasiklin 103 8R(%19), Trimetoprim 13R(%30), Ciprofloksacin 10R(%23), Lomefloksacin11R(%25), Azitromicin12R(%28), Fucidik asit 19 R(%44), Trimetoprim- sulfametaksazol 23 R(%53). SONUÇ; Akut bakteriyel konjonktivit etkeni olarak gram pozitif bakteriler onlardan da sıklıkla koagülaz negatifler karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak konjiktivitlerde etken bakteriyi üretmek zor ve zaman alıcı olarak görüldüğü için polikliniklerde rutin kültür uygulanmaksızın ampirik tedavi başlanmaktadır. Yaptığımız çalışmada piyasada bulunan antibiyotikli göz damlalarının içerikleri invitro olarak disk difüzyon yöntemi kullanılarak direnç ve duyarlılıkları saptanmıştır. Konjonktivit etkenlerinin sıklığı ve antibiyotiklerin direnç yüzdeleri göz önünde bulundurularak başlanacak amprik tedavinin tedavi açısından çok daha başarılı sonuçlar vereceğini düşünmekteyiz. 104 CERRAHİ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ STAJINA ÇIKAN ÖĞRENCİ HEMŞİRELERİN TEKNOLOJİK EKİPMAN KULLANIMINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ VE YAŞADIKLARI GÜÇLÜKLER Selda KARAVELİ ÇAKIR Amaç: Gelişen teknoloji, sağlık alanında etkili ve verimli hizmet sunma olanağını arttırmaktadır. Tüm mesleklerde olduğu gibi hemşirelik mesleğinin eğitim ve uygulama alanlarında teknoloji kullanımının önemi giderek artmaktadır. Sağlık alanında tanı koymada, tedavide ve bakımda birçok teknolojik özelliği olan cihazdan yararlanılmaktadır. Topluma kaliteli bir hizmet sunabilmesi için öğrenci hemşireler yer aldıkları her alanda teknik bilgiye sahip olmalıdırlar. Bu araştırma, cerrahi hastalıkları hemşireliği stajına çıkan öğrenci hemşirelerin teknolojik ekipman kullanımına ilişkin görüşlerini ve yaşadıkları güçlükleri belirlemek amacı ile planlanmıştır. Yöntem: Araştırmanın örneklemini, bir üniversitede cerrahi hastalıkları hemşireliği stajına çıkan 15 öğrenci oluşturmuştur. Etik kurul onayı alındıktan sonra öğrencilere araştırmanın amacı, yapılacak olan görüşmenin ses kayıt cihazıyla kaydedileceği açıklanarak kendilerinden yazılı izin alınmıştır. Araştırmanın verileri 6 -17 Şubat 2017tarihleri arasında derinlemesine görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Verilerin toplanmasında Sosyo-Demografik Özellikler Soru Formu ve konuyla ilgili ayrıntılı açıklama ve görüş almayı sağlayacak Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu kullanılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazıyla kayıt edilmiş ve not tutularak desteklenmiştir. Ses kayıtları araştırmacılar tarafından tekrar tekrar dinlenmiş ve yazılı hale getirilmiştir. Araştırmacı öğrencilerin ifadelerinin yansıttığı anlama odaklanmıştır. Araştırmacılar yaşanılan deneyimlerin arkasındaki anlamı yakalamaya çalışmışlardır. Sosyo demografik verilerin sayı ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Bulgular ve Sonuç: Araştırmaya dahil edilen öğrencileri 19-21 yaş arasında, %80’inin kadın olduğu belirlenmiştir. Teknolojik cihazların yabancı dilde olması kullanımını güçleştirmektedir. Bu araştırma sonucunda öğrencilerin “korku, stres” duydukları saptanmıştır. Öğrenci hemşireler staj sırasında teknolojik cihazlar ile sıklıkla karşılaşmaktadırlar. Öğrenci hemşirelerin hastane ortamında teknolojik ekipmanları etkin ve doğru kullanımı sağlık çalışanları tarafından desteklenmelidir. Hemşirelik mesleğinin tanınmasında ve bilimsel temellerinin güçlendirilmesinde teknolojinin kullanılması önemlidir. Bu doğrultuda teknolojiye yönelik olumlu tutumun, hemşirelik eğitimi sırasında yerini alması gerekmektedir. Anahtar Kelime: Öğrenci hemşire, teknoloji, cerrahi, teknolojiye ilişki 105 HASTANELERDE TEMİZLİK DEZENFEKSİYON VE STERİLİZASYON UYGULAMALARI ‘İLE İLGİLİ MEVCUT DURUMUN DEĞERLENDİRMESİ Muhdedir Caner1, Meltem Öztürk2, Asiye Gül3, Gülnur Mert4, Sema Polatlı5 Giriş: Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü (AmericanNationalStandardsInstitute)dekontaminasyon sürecinde; yıkama işlemi ile ilgili veriler,ürün tanımlaması, izlenebilirlik, sterilizasyon sürecine ait veriler, cihazlara ait bakım, arıza ve onarım raporları gibi standartların sorgulanması gerektiğini önermektedir. Hastane enfeksiyonların sebep olduğu mortalite, morbitide ve maliyet artışının önüne geçmenin önemli basamaklarından biri etkin sterilizasyon sistemi oluşturmaktır. Amaç: Bu çalışmada hastanelerin temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon uygulamalarına yönelik mevcut durumun değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapıldı. Çalışmanın evrenini, özel, devlet ve üniversite hastanelerindeki enfeksiyon, ameliyathane ve sterilizasyon ünitelerinde çalışan sağlık profesyonelleri oluşturdu.Literatür bilğisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanan toplam 23 sorudan oluşan bir soru formu kullanıldı. Formda katılımcıların sosyo-demografik özelliklerin yanısıra, kurumların özellikleri ve temizlik, dezenfeksiyon ve sterilizasyon uygulamalarına yönelik sorular yer almaktaydı. Anket formu elektronik ortamda e-mail yoluyla toplam 1500 kişiye ulaştı. Anketlerin geri dönüş oranı %79 (n=1185)’dür. Verilerin analizi yüzdelik, sayı ve ortalama olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya toplam 1185 sağlık çalışanı katıldı. En az katılım %14.8 özel hastanelerden oldu. Katılımcıların %41,2’si merkezi sterilizasyon ünitesi hemşiresi, %24.7’si meslek lisesi mezunu, %35,2’si 1000’den fazla yataklı bir kurumda çalışmaktaydı. %47.3’ü kurumlarındaki ameliyathane sayısının 13 ve üzerinde olduğunu, %89.1’u kurumda enfeksiyon kontrol komitesinin bulunduğunu, %89’u komitenin etkin çalışmadığını düşündüklerini belirtti.%20’si solunum devrelerinin, %32.9’u laringoskop bleyitlerinin dezenfeksiyonun da yüksek düzey dezenfektanların kullanılabileceğini, %65.1’i anestezi işlemlerinde kullanılan malzemelerin temizliğinin temizlik personeli tarafından,%37,9’u acil serviste kullanılan cerrahi aletlerin temizliğini acil servis personeli tarafından yapıldığını bildirdi. %99,6’u ameliyathanelerinin düzenli bir temizlik planının olduğunu,%84.8’u vaka aralarında temizlik yapılmadığını, %58.8’i temizlik yapılmama nedeninin cerrahi ekibin karşı çıkması olduğunu belirtti. Sonuç: Sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonların ve sebep olduğu mortalite, morbidite ve maliyet artışlarının önlenmesinde etkin,güvenilir temizlik, dezenfeksiyon, sterilizasyon politikaları üretilmesi gerekir. 106 HEMŞİRELERDE KAN KÜLTÜRÜ ALIMINDA FARKINDALIĞIN VE BİLGİ DÜZEYİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Okan Dereli1, Sinem Adlin1, Seçil Doğan1, Ayşe Seyer2, Muhdedir Caner3, Ahmet Başustaoğlu2 Sepsis immün sistemin ortadan kaldırabileceği kapasitesinin üzerindeki mikroorganizma varlığı ile ortaya çıkan bir tablodur. Hızlı tanı için en duyarlı, güvenilir yöntem kan kültürüdür. Sepsis düşünülen hastalarda doğru cilt antisepsisi, doğru zamanlama, doğru şişe çeşidi ve sayısı, transportu, zamanında sisteme yüklenmesi gibi doğru uygulama önerilerine uyulduğunda gittikçe artan oranlarda sepsisin gerçek etkenini ortaya koyabilmektedir. Kültür yöntemleri çok hassas olduğu için ciltteki kommensal mikroorganizmaların enfeksiyon etkeni olarak değerlendirilmesini önleyebilmek için işlemler preanalitik süreçten itibaren dikkatle kontrol edilmelidir.Sepsis tedavisinin başlanmasındaki her bir saatlik gecikmenin mortalite oranını 7,8 kat artırmaktadır. Bu çalışmanın amacı: Hemşirelik hizmetleri içerisinde yer alan kan kültürünün özellikle preanalitik sürecinde yer alan uygulamalar hakkındaki hemşirelerin farkındalığını ve bu uygulamaların önemini ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma 1 Haziran-31 Temmuz 2016 tarihlerinde tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlandı. Çalışmanın evrenini Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteren özel, devlet ve üniversite hastanelerindeki hemşireler oluşturdu. Çalışmada kurumların özellikleri ve kan kültürü uygulamalarına yönelik 26 sorudan oluşan bir anket http://www.onlineanket.gen.tr üzerinden e-mail yoluyla katılımcılara yollandı. Ankette yer alan sorular literatür bilgisi doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlandı. 1300 kişiye elektronik ortamda anket soruları gönderildi. Anketlerin geri dönüş oranı %77,30’dur. Bulgular: Anketi tüm Türkiye’den homojen bir dağılımla toplam 1005 hemşire katılmıştır. Çalıştıkları hastaneleri %72’si 200’den fazla yatağa sahiptir ve %57’sinin bir kan kültürü alım protokolü yoktur. Bunların sadece %5,57 sinde enfeksiyon konsültasyonu istendiği, %29,55 inde hiçbir zaman istenmediği saptanmıştır. Alınan kan kültürlerinin %97,61 gibi yüksek bir oranla hemşireler tarafından alındığı belirtilmiştir. Hemşirelerin %28,56’sı hastanelerindeki kontaminasyon oranını bilmediklerini belirtmişlerdir. %86,97 kişi bu konuda eğitim veriliyor derken %85,48 kişi eğitimlerin hemşireler tarafından verildiğini %63,78’i bu eğitimlerin kontaminasyon oranını etkilemediğini belirtmiştir. Katılımcıların%67,96’si hiç bir bilimsel yayını takip etmediğini belirtmişlerdir. Sonuç: Ankete verilen cevaplar bütün olarak değerlendirildiğinde kan kültürü alımında standartlara uyulmadan uygulama yapıldığı ve hemşirelerde bu konuda bilgi ve farkındalık yetersizliği olduğu saptanmıştır. 107 KESİCİ DELİCİ ALET YARALANMALARINA İLİŞKİN İZLEM PROSEDÜRLERİNİN RETROSPEKTİF İNCELENMESİ 1 2 Yrd. Doç. Dr. Gülay OYUR ÇELİK Uzm. Hem. Meltem ÖZTÜRK 1 İzmir Katip Çelebi Üni. Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği AD T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İzmir İl Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Foça İlçe Devlet Hastanesi 2 Amaç: Hastaneler enfeksiyon etkenleri bakımından zengin bir ortam olup sağlık personeli bu enfeksiyon etkenleriyle sıklıkla temas etmekte ve bu temas sağlık çalışanlarında ciddi enfeksiyonlara yol açmaktadır. Sağlık çalışanını bu enfeksiyon etkenleriyle karşı karşıya bırakan en önemli risk faktörü Kesici/Delici Alet Yaralanmaları (KDAY)’dır. İş güvenliği yasasının ardından KDAY ile ilgili birçok önlem alınmış ve uygulamalara geçilmiştir. Bu bağlamda araştırma sağlık çalışanlarının maruz kaldığı KDAY’nda uygulanan mevcut izlem (takip) prosedürlerini ve aksayan yönlerini belirlemek, çözüm önerileri oluşturmak amacı ile retrospektif, tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışma olarak planlandı. Gereç ve Yöntem: Veriler etik izin alındıktan sonra, İzmir ili Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği’ne bağlı araştırmanın yapılmasına izin veren üç hastaneden toplandı. Retrospektif inceleme Ocak 2013- Mayıs 2016 tarihleri arasını kapsadı. Araştırmacılar tarafından hazırlanan 13 sorundan oluşan hastaneye ait bilgilerin ve 21 sorudan oluşan yaralanmalar sonrasında yapılan uygulamalara ilişkin verilerin yer aldığı iki bölümlü KDAY Formu kullanıldı. Yaralanmaya maruz kalan 69 hastane çalışanının evrakları örneklemi oluşturdu. Verilerin analizinde frekans ve ortalama, uygulamalar arasındaki farklılığı belirlemek amacı ile Pearson Ki-kare analizi kullanıldı. Bulgular ve Sonuç : Araştırmada KDAY’na en çok maruz kalan sağlık çalışanlarının hemşireler olduğu belirlendi. KDAY’nda olayın gerçekleşme tarihine ve sonrası izleminde aşılanma yapıldığı α=0,05 düzeyinde anlamlı bulundu. Sağlık çalışanın KDAY’sı olayının gerçekleşme tarihi ile yasal süreç arasında izlemin etkili olması dikkat çekici idi (p=0,0001). Özellikle enfeksiyon kontrol komitesi tarafından durumun takip edilmesi olumlu bir tutum olarak görüldü(p=0,0001). Yasal süreçteki takibin ilk aylarda prosedür gereği uygun şekilde yapılmakta olduğu fakat 6. aydan sonra ise takiplerin bırakıldığı dikkat çekti. Araştırma sonuçları değerlendirildiğinde yaralanmanın gerçekleşmesinin ardından gerekli yasal sürecin başlaması prosedürlere uygun olarak yapılmakta fakat daha sonraki izlemler göz ardı edilmektedir. Bu durum kurumun dikkatinden kaçmasına bağlı olarak gelişebildiği gibi yaralanan sağlık çalışanlarının kurum değiştirmesi gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıktığını düşündürmektedir. Sonuç olarak yaralanan sağlık çalışanlarının kurumlardan ayrılması neticesinde gidecekleri kurumlarda bilişim sistemi üzerinden bağlantı kurularak hem sağlıklarına hem de yasal sürecin takibine ilişkin programların geliştirilmesi yada mevcut hastane bilişim süreci üzerinden gerekli takiplerin yapılabilmesi için kurumlar arası işbirliği önerilir. Kaynaklar: 1. Aksu, S., Dede, B., Karaca, R., Karagöz, G., Çomoğlu, Ş., Dandin, Z., Seymen M.., Çobanoğlu R.; Tuğaslantepe, Z., Kadanalı, A., Toksöz, N, Güner, S., (2014) “Sağlık Çalışanlarında Kesici/Delici Alet Yaralanmaları ve Farkındalıklarının Değerlendirilmesi”; 2. DAS Kongresi, Antalya, 2. Beşer A., (2012) “Sağlık Çalışanlarının Sağlık Riskleri ve Yönetimi”; Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi, 5 (1) 3. Dişbudak Z., (2013), “Hemşirelerin Kesici/Delici Alet Yaralanması ile Karşılaşma Durumları ve Karşılaşma Sonrası İzledikleri Yöntemler”, Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep 108 AMELİYAT ÖNCESİ CİLT TEMİZLİĞİ VE CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONLARI Gülay OYUR ÇELİK Sinem ESKİDEMİR Sümeyye ZEHİR İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği AD Amerikan Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezine (CDC; Centers for Disease Control and Prevention) göre Cerrahi Alan Eenfeksiyonları(CAE); cerrahi girişimi takiben 30 veya 90 gün içinde gelişebilen (cerrahi girişim günü birinci gün olarak alınır), ameliyat bölgesinde gözlenen enfeksiyonlar olarak tanımlamıştır(1,2). Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 2009 yılında yapılan bir prevalans çalışmasında cerrahi alan enfeksiyonlarının en yaygın sağlık hizmetleriyle ilişkili enfeksiyon olduğu ve %31’ini oluşturduğu belirtilmiştir. Ulusal Sağlık Güvenlik Ağı (NHSN; National Health Safety Network) 2006-2008 verilerine göre izlenen 849.659 cerrahi girişimin 16.147’sinde CAE saptanmış olup genel CAE oranı %1.9, CAE ilişkili mortalite oranı ise %3 bulunmuştur (bu ölümlerin %75’i doğrudan CAE ile ilgili)(2). Ülkemizde de, “Ulusal Hastane Enfeksiyonları Sürveyans Ağı (UHESA)” 2014 verilerine göre izlenen 509.851 cerrahi girişimin 4.257’sinde CAE saptanmış olup bu verilere göre genel olarak CAE oranı yaklaşık olarak %1 bulunmuştur. CAE maliyeti üzerine yapılan bir sistematik incelemede çeşitli ülkelerin 2004-2008 verilerine göre, enfekte olan bir hastanın bakım maliyetinin enfekte olmayanlara oranla %115 artış gösterdiği vurgulanmıştır. (2) Bu makalede CAE’nın önlenmesinde etkin yöntemlerden biri olan ameliyat öncesi cilt temizliğine ilişkin uygulamalar incelenmiştir. Hastanın kendi cilt florası CAE için en önemli kaynaktır ve mikroorganizmalar iyi hazırlanmamış ciltten yaraya kolaylıkla bulaşabilmektedir. Uygun şekilde yapılmayan preoperatif cerrahi alan tıraşı sırasında oluşan mikroskobik kesilerde bakteri kolonizasyonu meydana gelmekte ve tıraş zamanı ile operasyon zamanı arası uzadıkça CAE riski artmaktadır. (3) Tüy temizliği jiletle, tıraş makinesiyle veya tüy dökücü kremle (depilasyon kremi) yapılabilmektedir(3,4). Ameliyat öncesi cilt hazırlığında hastanın cilt bütünlüğünün korunması çok önemlidir(2). Bu nedenle, cerrahi alanın tıraşı yapılacaksa ameliyattan hemen önce yapılmalı ve jilet veya bistüri yerine, makas, elektrikli tıraş makinesi veya kıl dökücü kremler kullanılmalıdır. Yapılan çalışmalarda operasyondan hemen önce yapılan tıraşlarda CAE %1-2 iken, bir gece önce yapılanlarda CAE %3-5’e çıkmaktadır. Operasyondan 24 saat önce tıraş yapılanlarda ise CAE oranı 7 kat artmaktadır. Yapılan bir çalışmada 24 saatten önce yapılan tıraşın CAE oranını %20 arttırdığı belirlenmiştir.(3) Bu bağlamda; Hemingway ve arkadaşlarının (2007) CAE azaltmak amacıyla ameliyat öncesi; a. Ameliyat öncesi tüy temizleme gerekmiyorsa tüylern temizlenmesini (Sınıf A), b. Ameliyat öncesi tüy temizleme 109 gerekiyorsa epilasyon kremi veya tıraş makinesi tercih edilmesini(Sınıf A), c. Krem kullanmadan önce alerji testi yapılmasını, cilt reaksiyonu yoksa krem kullanılmasını (Sınıf B), d. Kreme karşı cilt reaksiyonu geliştiyse tıraş makinesinin tercih edilmesini (Sınıf A), e. Tıraş makinesinin ameliyat günü uygulanmasını (Sınıf B) önermektedirler. Bu ve benzer uygulamalar yapılırken önüne alınmalı fakat kurumlar kendi prosedürlerini koşullarına en uygun şekilde belirlemelidirler. Kaynakça 1. World Health Organization 2016 Global Guidelines for the Prevention of Surgical Site Infection a. WHO 2016Global Guıdelınes For The Preventıon Of Surgıcal Sıte Infectıon: A New Step To Improve Patıents’ Safety Before, Durıng And After Surgery 2. Candan Dönmez Y., 2016, Türkiye Klinikleri J Surg Nurs-Special Topics, Ameliyat Öncesi Cilt Hazırlığı 3. Uzunköy Ali, Turkish Journal of Trauma & Emergency Surgery, 2005, Cerrahi alan enfeksiyonları: risk faktörleri ve önleme yöntemleri 4. Aygin D, Marul F., 2016, Cerrahi Alan Enfeksiyonu Tanımlarında Yenilikler ve Ameliyat Öncesi Tüy Temizliğinde Güncel Uygulamalar, Online Türk Sağlık Bilimleri Dergisi 2016, Cilt 1, Sayı 3, 28-36 110 İNTRAAORTİK BALON POMPASI VE HEMŞİRELİK BAKIMI TUĞBA YILMAZ,BİRGÜL ARSLAN Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Kalp ve Damar Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesi,Karabük AMAÇ Kalp damar cerrahisi sonrası,medikal tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda düşük kalp debisini desteklemek amacıyla en sık kullanılan mekanik dolaşım desteği intraaortik balon pompasıdır(İ).Kalp ve damar cerrahisi yoğun bakım ünitelerinde İABP tedavisi uygulanan hastaların takip ve bakımı büyük önem taşımaktadır.Bu çalışmanın amacı İABP uygulanmış hastalarda hemşirelik bakım ve takibinin incelenmesidir. YÖNTEM Çalışmamızda KEAH kalp ve damar cerrahisi yoğun bakımında Ocak 2016-Ocak 2017 tarihleri arasında İABP takılı 2 hastada hemşirelik bakım deneyimlerimiz retrospektif incelenip aktarılmıştır. SONUÇ İABP uygulanmış hastalarda iyi bir hemşirelik bakımı tedavinin etkinliğini olumlu yönde etkilemektedir.İABP takılı hastada hemşirelik bakımı için tedavi öncesi ve sürecinde hemşirenin İABP çalışma prensiplerini,fizyolojik etkilerini,endikasyon ve komplikasyonlarını bilmesi ve önlemeye yönelik girişimlerini uygulayabilmesi gerekmektedir. 111 POSTER BİLDİRİLER 112 P1 HASTANEMİZDE YATAN HASTALARDAN İZOLE EDİLEN YARA ENFEKSİYON ETKENLERİ VE ANTİBİYOTİK DİRENÇ PROFİLİ NERGİS AŞGIN(1), ELÇİN KAL ÇAKMAKLIOĞULLARI(1) AMAÇ: Bu çalışmada 1 Ocak-31 Aralık 2016 tarihleri arasında hastanemiz yoğun bakım ve servislerinde yatan hastaların yara kültürlerinden izole edilen mikroorganizmaların dağılımı ve hastanemizdeki antibiyotik direnç durumunun belirlenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM: Hastanemizde yatan hastalardan gönderilen yara kültürleri kanlı agar , çikolata agar ve EMB agara ekilerek etüvde 24-48 saat inkübe edilmiştir. Üreyen bakterilerin identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılığı BD-Phoenix 100(USA) tam otomatize sistem kullanılarak tespit edilmiştir. İzolatlardan İmipenem, Meropenem ve Kolistine dirençli bulunanlar E test (Biomeriux) ile konfirme edilmiştir. Tüm antibiyogram sonuçları EUCAST standartlarına göre değerlendirilmiştir. BULGULAR: 2016 yılı içinde izole edilen toplam 161 suşun 70'i kadın 161' i erkek hastalardan izole edilmiştir. Ortalama yaş: 68 (Median değer).( Min.18- Max. 95). Hastaların 20 si yoğun bakım(%12), 141'i (%78)servis hastasıdır. En sık genel cerrahi(%34.7), palyatif bakım(%28.3) ortopedi(%12.7) ve enfeksiyon (%8.5) servislerinden izole edilmiştir. İzole edilen bakterilerin 50'si(%31) gram pozitif, 111 i(%69) gram negatiftir. Gram negatif bakterilerin 50 si E.coli (%45), 27 sı A. baumanni (%24) , 17 si Pseudomonas spp. ( %15), 8 i Klebsiella spp (%7), 5 Enterobacter spp ve 4) diğer türlerdir(%3). Gram pozitif bakterilerin 22 si S. aureus(% 44), 15 'i Corynebacterium spp.(%30), 12'si Enterococcus spp. (%24) ikisi Streptococcus . spp(%4) idi. ESBL pozitifliği E.coli, Klebsiella ve Enterobacter spp için sırasıyla %84, %75, %40 olarak tespit edilmiştir. Karbapenem direnci A. baumanni de %85, Pseudomonas spp de %6 dır. E.coli, Klebsiella ve Enterobacter türlerinde karbapenem direnci görülmedi. İki A. baumanni izolatı Kolistin dirençli bulundu (%8). E.coli, Klebsiella ve Enterobacter türlerinde kolistin direnci saptanmadı. Stafilokok izolatlarının 3 tanesi Metisiline dirençli idi(%14). Enterokok türlerinde Vankomisin direnci saptanmadı. İki suşta ampisilin ve ikisinde de yüksek düzey gentamisin direnci tespit edildi.(%16). Corynebacterium izolatları, Klindamisine %86 Gentamisine %79, Siprofloksasine %64 oranında dirençli bulundu. Vankomisin ve linezolide direnç gözlenmedi. SONUÇ: Hastanemizde gram negatif bakterilerde antibiyotik direnç oranlarının yüksek olduğu ve yeni dirençli suşların ortaya çıktığı gözlenmektedir. ESBL pozitifliği oldukça yüksek bulunmuştur.(%40-84) Bu da karbapenemlerin daha fazla kullanımına neden olacaktır. Acinetobacterlerde yüksek oranda karbapenem direncinden sonra kolistin direncinin ortaya çıkması ve Pseudomonaslarda da karbapenem direncinin görülmesi endişe verici olup, bu direncin diğer türler arasında yayılma riski söz konusudur. Bu nedenle mikroorganizmaların antibiyotik direnç profillerinin belirlenmesi ve buna uygun antibiyotik kullanım politikalarının oluşturulması enfeksiyon kontrolü açısından önemlidir. Her hastane kendi direnç profilini tespit etmeli ve ona göre tedavi protokolleri geliştirmelidir. 113 P2 YOĞUN BAKIM ÜNİTELERİNDE TEDAVİ EDİLEN MEKANİK VENTİLATÖR DESTEĞİNDEKİ HASTALARDA AĞIZ BAKIMININ ÖNEMİ Öksüzoğlu Ayşe, Dirimeşe Elif, Yoğun bakım üniteleri, hasta bakımının en yoğun şekilde uygulandığı, hastalar için maliyeti yüksek, teknoloji ile iç içe olan, birden fazla organı ilgilendiren hayati hastalıkların tedavi edildiği, multidisipliner, kritik bakım üniteleridir. Yirmi dört saat hizmet veren, temel ve ileri yaşam desteğinin sağlandığı tanı ve tedavi üniteleri olan yoğun bakımda hizmet alan hastalar, tamamen yatağa bağımlı veya günlük yaşam aktivitelerini karşılayamayan, sürekli bakımına ihtiyaç duyan, oksijen tedavisi, sıklıkla mekanik ventilasyon tedavisi alan hastalardır.Mekanik ventilasyon, soluması olmayan veya soluması yetersiz olan hastaların solumalarının desteklenmesi veya sağlanmasıdır. Mekanik ventilatörler ise; soluma (inspirasyon ve ekspirasyon) işlemini tarafımızdan ayarlanan parametrelere göre otomatik olarak yaptıran elektronik, mekanik veya pnömatik kontrollü aygıtlardır.Yoğun bakımda tedavi edilen hastalarda ağız sağlığı önemli derecede etkilenmektedir. Bir çok farklı etken nedeniyle dental plak yoğunlaşır ve oral flora etkilenir. Burada gelişen mikroorganizmalar kolonize olarak akciğere yerleşebilmekte ve son bulgular sayesinde de ağzın respiratör patojenler ile kolonizasyonunun ventlatörle ilikili pnömoniye neden olmaktadır.. Ağız bakımı ventilatörle ilişkili pnömoni için önemli bir önleyici etki içerir ve hastada rahatlama sağlar. Ağız bakım, hastaları rahat ettirmek, komplikasyonları önlemek ve hastaların yaşamlarını en yüksek derecede sürdürmelerini sağlamak için gerekli girişimleridir. Bireysel farklılıklara göre önceliği ve sıklığı değişmektedir. Hemşirelerin özellikle ağız yoluyla beslenemeyen, sıvı kısıtlaması olan, nazogastrik sonda uygulanan, ağızdan solunum yapan, oksijen tedavisi alan, ağız ve çene ameliyatı geçiren, radyasyon tedavisi, kemoterapi uygulanan, terminal dönemde, komada ve mekanik ventilatöre bağlı hastalarda ağız mukozasının bütünlüğünü sürdürmeye yönelik yeterli ağız bakımını sağlaması gerekir .Hastalara yeterli ağız bakımı yapılarak ağız problemleri ve olası komplıkasyonları engellemek açısından gereklidir Mekanik ventilatöre bağlı bireylerde ağız mukoza bütünlüğünün sürdürülmesi önemlidir. Çünkü bu hastalarda tedavi için kullanılan ilaçlar, endotrakeal tüp nedeniyle ağzın sürekli olarak açık kalması, ağız yoluyla sıvı ve besin alınmaması, endotrakeal tüpün varlığı ve tespit için kullanılan flasterler, ağız ve çevresindeki doku bütünlüğünün bozulmasına ve periodontal hastalıklar, ağız kokusu, ağız kuruluğu, dudak çatlakları, stomatitis gibi çeşitli ağız sorunlarının gelişmesine yol açmaktadır Bu hastalar ağızdan beslenemedikleri için yara iyilesmelerinin gecikmemesi enfeksiyona karıı bağışıklılıklarının azalmaması ve enfeksiyona yatkınlıklarının artmaması için enteral veya parenteral beslenmeleri gerekmektedir. Mekanik ventilatör desteğindeki hastalar organizmaların kolonizasyonu açısından daha çok risk altındadır. endotrakeal tüp nedeniyle, solunum yollarına bakterilerin girişi kolaylaşmakta, öksürme refleksinin ve mukosiliar aktivitenin bozulması sekresyon artışına neden olmaktadır. Bu durumda ağız mukozasında normal florayı oluşturan gram (+) bakterilerin yerini gram (-) bakteriler alarak ağız florasında değişikliklere ve dişlerde plak oluşumuna neden olmaktadır.Yukarıda ifade edilen değişikliklerle beraber özellikle ağız florasındaki değişiklik mekanik ventilatöre bağlı hastalarda ventilatörle ilişkili pnömoni (VİP) gelişme riskini de artırmaktadır. Literatürde, mekanik ventilatördeki hastaların %22.8’inde VİP görüldüğü ve mortalite oranının %24-%50 arasında olduğu belirtilmektedir. VİP gelişmesi mekanik ventilasyon süresini ortalama 10 gün, yoğun bakımda kalış süresini ise 6.5 gün uzatmaktadır Yine VİP nedeniyle her vakada maliyetin yaklaşık 30.000-40.000 $ arttığı belirtilmektedir Entübe hastalar organizmaların kolonizasyonu açısından daha çok risk altındadır. genellikle tüp ve tüpün sabitleme aracının yeri ağız bogluğnu tam olarak görmeyi engeller. bu durum etkin ağız bakımı yapmayı kısıtlamaktadır.Temel ağız bakımı amaçlarının ilk bileşimi oral mukozayı korumak, yumuşak dokuda enfeksiyon gelişimini önlemek , oral ağrı ve kanama gibi semptomları hafifletmek ve azaltmaktır. Ağız 114 bakımı verilirken diş fırçası, süngerli çubuk, sakşınlı diş fırçası, sakşınlı süngerli çubuk kullanılmaktadır. Literatürde mekanik ventilatöre bağlı hastaların ağız mukozasının bütünlüğünün korunması ve devamlılığının sağlanması için ağız bakımı sıklığı ile ilgili farklı bilgiler yer almaktadır .Bazı çalışmalar mekanik ventilatöre bağlı hastalara 2-4 saatte bir veya hastanın ihtiyacı oldukça ağız bakımının verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bazı çalışmalar ise ağız bakımının 4-8 saatte bir veya 12 saatte bir verilmesi gerektiğini göstermektedir. Yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hastaların ağız bakım kalitesi yükseltilmelidir. bunun içinde; eğitim programlarında yeterli ağız bakım uygulamalarına yer verilmesi, karşılaşılan güçlüklerle hemşirelerin baş etmelerinin kolaylaştırılması ve ağız bakım sağlığını hastane yöneticilerinin desteklemesi çok önemlidir.Bunlar eğitim desteği,yeterli süre ve personel sağlanması gibi olanaklardır.Yine yapılan literatür araştırmalarında; Hemşirelere sağlanan eğitim, yeterli donanım,süre ve personel desteği ile ünitelerde ağız bakımlarına öncelik verildiğini ve ağız bakım kalitelerinin yükseldiğini belirtmektedir. 115 P3 CERRAHİ ALAN ENFEKSİYONU VE ANTİBİYOTİK PROFİLAKSİSİ Sevim ÇELİK1, Hatice AKKAYAOĞLU2, Nurten TAŞDEMİR1, Elif DİRİMEŞE1 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak Cerrahi alan enfeksiyonları, cerrahi hastalar arasında en sık görülen sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlardandır. Bu enfeksiyonlar; morbidite ve mortalitede artışa, hastanede yatış sürelerinin uzamasına, antibiyotik kullanımının artmasına neden olmakta, hastalara ve sağlık kurumlarına tedavi ve bakım için ek mali yükler getirmektedir. Ciddi morbidite ve mortalite nedeni olan cerrahi alan enfeksiyonlarının oluşumunda ana etkenler; gram pozitif mikroorganizmalar ile hastanın endojen florasıdır. Ameliyat öncesi risk faktörleri arasında ise uygun olmayan asepsi, profilaksi ve cerrahi teknik gibi faktörler bulunmaktadır. Antimikrobiyal profilaksi, cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek üzere yapılan başarılı uygulamalardan biridir. Pek çok rehber ve kaynak kitaplarda antimikrobiyal profilaksi ile ilgili öneriler bulunmaktadır. Buna karşın pratikte yanlış uygulamalara hâlen rastlanmaktadır. Gereksiz antibiyotik kullanımının, hastalarda antimikrobiyal direnç gelişimine önemli katkıda bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, cerrahi profilaksi ile ilgili temel bilgi ve uygulamaların bilinmesi sağlık çalışanları için kritik öneme sahiptir. Bu literatür incelemede, cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemek için yapılan antibiyotik profilaksisi; doğru hasta, doğru ilaç, doğru doz, doğru zaman ve doğru uygulama yolu başlıkları altında incelenerek sağlık personellerine temel oluşturması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: cerrahi alan enfeksiyonu,antibiyotik profilaksisi, profilaksi, ameliyat öncesi hazırlık 116 P4 KANITA DAYALI HEMŞİRELİK UYGULAMALARININ VENTİLATÖR İLİŞKİLİ PNÖMONİ GELİŞME SIKLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Sevim Çelik1, Özge Engin2, Elif Dirimeşe1, Nurten Taşdemir1 1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak GİRİŞ-AMAÇ: Yoğun bakım ünitelerindemekanik ventilasyon desteği alan hastaların birçoğu ventilatör ilişkili pnömoni (VİP) gelişme sıklığı açısından risk altındadır. Bu nedenle; çalışmada mekanik ventilasyon desteği alan hastaların ventilasyon süresince VİP’in önlenmesinde kanıta dayalı hemşirelik uygulamalarının etkilerinin açıklanması amaçlanmıştır. GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada;Pubmed, EBSCOhost, Ulakbim ve Google Akademik arama motorunda “mekanik ventilatör”, “ventilatör ilişkili pnömoni”, “pnömoni önleme stratejileri” ve kanıta dayalı hemşirelik” kelimeleri kullanılarak, 2010-2016 yılları arasında yayınlanmış Türkçe ve İngilizce dilindeki toplam 45 makale taranmıştır. Bunların toplam 20’i kullanılmıştır. BULGULAR: Literatür incelendiğinde, doğru uygulanan hemşirelik uygulamalarının VİP gelişme sıklığını azaltma yönünde etkilediği belirlenmiştir. Önlenebilir risk faktörlerine yönelik basit ve uygulanması kolay VİP bundle/ demetinde yer alan uygulamaların gerçekleştirilmesi ile hastaların yoğun bakımda kalış süresinin kısalmasına, sağlık hizmetine harcanan maliyetlerin azalmasına ve hasta/aile memnuniyetinin artmasına katkı sağlayacağı saptanmıştır. SONUÇ: Elde edilen bulgular, yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilasyon desteği alan hastalarda kanıta dayalı hemşirelik uygulamalarının gerçekleştirilmesinin sağlık çalışanı, hasta, hasta, hasta ailesi ve sağlık kurumu açısından son derece önemli olduğunu göstermiştir. 117 P5 CERRAHİDE ETİK BİR SORUN: AYDINLATILMIŞ ONAM VE HEMŞİRENİN ETİK SORUMLULUĞU Berna KÖKTÜRK DALCALI, Hatice KAYA Etik, felsefenin insanlar arası ilişkilerini ve sorunlarını konu edinen dalıdır ve neyin olması gerektiği, doğru ve yanlış arasındaki farkı ayırt etme, iyi ve kötüyü değerlendirme, etik tercihler yapma, ödev ve yükümlülükler oluşturma ile ilgilenir (Cherie ve ark. 2005; Acaroğlu 2003). Bilim ve teknolojideki ilerlemelerin birtakım değer sorunlarının ortaya çıkmasına neden olması, sağlık alanında etiğin önemini arttırmakta, bilimsel bilgi içeriği gittikçe zenginleşen hemşirelik, çalıştığı alanlara özgü mesleki ve etik problemleri çözümlemek durumunda kalmaktadır (Karaöz 2000;Aslan ve ark. 2003). Cerrahi birimlerdeçalışan hemşireler, diğer hemşirelerle benzer nitelikteki etik konularla karşılaşmaktadır fakat birçok invaziv işlem geçirecek olan hastanın bakımını üstlendikleri için, özerklik ilkesi konusunda birtakım sorunların yaşandığı gözlenmektedir (Karaöz 2000).Özerklik ilkesi, uygulamada bireyin kurum, hekim vb. seçimlerini yapmakla ve ‘aydınlatılmış onam’ süreci ile başlar (Tosun 2005). Aydınlatılmış onam; bireyin kendi bedenine yapılacak olan her türlü tıbbi uygulamayı bilme ve belirleme hakkına sahip olduğu görüşünü temel alan ve hastalık anında da kişilik haklarını koruyabilmek için bu konuda düzenlenmiş yasalarla güvence altına alınmış olan, başlarda bir öğretiden ibaret iken tarihi gelişimiyle birlikte uyulması zorunlu hale gelen bir kavramı ifade etmektedir (Tümer ve ark. 2011). Aydınlatılmış onamda hemşirenin etik sorumluluğu, hastaların cerrahi tedavi konusunda bilgilendirildiktensonra ve anlamış olarak onayladıklarınıbelirlemektir. Cerrahi girişimöncesi hastanın duygu, düşünce ve sorularınıdile getirebilmesimesi, bilgi eksikliği ve yanlışanlama durumunda konunun açıklığa kavuşması için hemşirenin cerrah ile iletişime girmesi gerekir (Karaöz 2000). Ertem ve ark. (2013) kardiyak cerrahi uygulanan bireylerle yaptıkları bir çalışmada hastaların % 27.2’si aydınlatılmış onamın hemşire tarafından sözlü olarak alındığını %76.1’i yazılı olarak alındığını belirtmiştir. Özlü ve ark. (2015) tarafından yapılan çalışmada ise hastaların %59.7’si cerrahi aydınlatılmış onam hakkında açıklamanın hemşire tarafından yapıldığını,%55.5’i cerrahi aydınlatışmış onamın hemşire tarafından imzalatıldığını belirtmişlerdir. Oysa ki cerrahi aydınlatılmış onamın yalnızca hemşire tarafından sözlü ya da yazılı olarak bildirilmesi etik açından uygun değildir ( Ertem ve ark. 2013) Anahtar Kelimeler: Etik, cerrahi, aydınlatılmış onam. 118 P6 CERRAHİ HASTALARINDA ANKSİYETE VE DEPRESYON: SİSTEMATİK DERLEME Nevin Onan, Rıdvan Top, Cemalettin Yılmaz Amaç: Cerrahi girişimler hastalarda psikolojik sorunlar oluşturma potansiyeli yüksektir. Bu çalışmada cerrahi girişim yapılan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeylerinin tespiti için yapılan çalışmaların sistemik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 2006 ile 2016 yılları arasında Türkiye’de yapılmış cerrahi hastalarında anksiyete ve depresyonu inceleyen 15 çalışma araştırmamızın örneklemini oluşturmuştur. Google akademik ve ulakbim veri tabanından ‘cerrahi anksiyete’ ve ‘cerrahi depresyon’ anahtar kelimeler kullanılarak 25 çalışmaya ulaşıldı. 4 makale yıl kriterine uymadığı için, 1 makale Türkiye dışında yapıldığı için, 2 tanesi derleme makale olduğu için, 3 makalede araştırma konusuna uygun olmadığı için çalışma kapsamına alınmamıştır. Bulgular: İncelene 15 makalenin 7’sinde anksiyete ve 7’sinde depresyon düzeylerinin orta düzeyin üstünde olduğu belirlenmiştir. İncelenen çalışmalarda örneklem grubu olarak en yüksek oranda (n=7) karışık cerrahi alanlardan oluşmuştur. 3 çalışmada nörolojik cerrahi kliniğinde yapıldığı belirlenmiştir. Anksiyeteyi etkileyen farktörler açısından yapılan çalışmalar incelendiğinde cerrahi girişimle ilgili bilgilendirme düzeyi, odadaki hasta sayısı, eğitim düzeyi, yaşlarına göre değiştiği, beyin cerrahisinde diğer alanlara göre daha fazla anksiyete yaşandığı tespit edilmiştir. Sonuç ve Öneriler: Cerrahi kliniklerde yatan hastalarda anksiyete ve depresyon düzeyleri yüksek bulunmuştur. Cerrahide çalışan hemşirelerin hastalara yaklaşımlarında bu konuyu ele almaları, ve hastaya bütüncül bakım vermeleri, liyezon psikiyatri hizmetinin aktif kullanılması önerilmektedir. 119 P7 HEMŞİRELİKTE İLAÇ UYGULAMA HATALARINA YÖNELİK YAPILAN LİSANSÜSTÜ TEZLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: SİSTEMATİK İNCELEME Seda YILDIZ, Yasemin USLU GİRİŞ Tıbbi hata (malpraktis); yalnızca yanlış veya eksik yapılan girişim, tedavi ya da uygulama değil, aynı zamanda yapılması gerektiği halde yapılmayan ya da yapılmaması gerektiği halde yapılan işlem olarak tanımlanmaktadır. Hemşireler, hasta bakımında doğrudan görev aldığından hasta güvenliğini ihlal eden tıbbi hatalar konusu daha önemli hale gelmektedir. İlaç uygulama hataları ise tıbbi hataların en yaygın tipi olup hekimden, hemşireden, hastadan ya da sistemden kaynaklanabilmektedir. Bu araştırma, hemşirelikte ilaç uygulama hatalarına yönelik yapılan lisansüstü tezlerin değerlendirilmesi, bir sonraki çalışmalara örnek olması ve konu hakkında hemşirelere katkı sağlaması amacıyla planlandı. GEREÇ YÖNTEM Bu araştırmada tarama modelinde betimleyici araştırma yöntemi kullanıldı. Çalışmanın evrenini, Türkiye’de 1999-2016 yılları arasında “Hemşirelikte İlaç Uygulama Hataları” na yönelik yapılan lisansüstü tezler oluşturdu. Örnekleme ise aynı tarihlerde yapılan, tam metnine ulaşılan yüksek lisans ve doktora tezleri dâhil edildi. Araştırmada veriler YÖK’ün ulusal tez merkezi (www.tez.yok.gov.tr) veri tabanı kullanılarak “ilaç uygulama hatası”, “ilaç hataları”, “malpraktis”, “tıbbi uygulama hatası” ve“tıbbi hata” anahtar kelimeleri ile tarama yapıldı. Kodlama sürecinde tezler; sayı, yıl, başlık, anabilim dalı, örneklem grubu, çalışma türü, sonuç ve yorum şeklinde kategorize edildi. BULGULAR Araştırma kapsamında toplam 41 tez incelendi ve 26’sının tam metnine ulaşıldı. Tezlerin 10 tanesi hemşirelik alanında olup araştırmaya dahil edildi ve bu kapsamda incelendi. İncelenen tezlerin tümü yüksek lisans tezi olduğu, sırasıyla en fazla Hemşirelik Anabilim Dalı (n:5), Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı (n:2), Hemşirelik Esasları Anabilim Dalı (n:1), Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı (n:1) ve Adli Tıp Hemşireliği Anabilim Dalında (n:1) olduğu saptandı. Araştırma metodu olarak en fazla tanımlayıcı tipte (n:9) planlanan çalışmaların örneklem gruplarına bakıldığında ise sağlık ekip üyeleri (n:8) ve hasta/sağlıklı bireylerle (n:2) çalışıldığı belirlendi. TARTIŞMA VE SONUÇ İlaç uygulama hataları, hastaların tedavilerinde ciddi sorunlar yaratmakta hatta ölümlere sebebiyet verebilmektedir. Yapılan tezler incelendiğinde ilaç uygulama hatalarının çoğunlukla cerrahi kliniklerde gerçekleştiği ve ilaç uygulama hata oranlarının yüksek olduğu saptandı. Hata nedenlerinde ise; iş yükünün fazla olması, çalışma saatleri, stres, yorgunluk, 120 mesleki bilgi ve beceri eksikliklerinden kaynaklanan problemlerin neden olduğu belirtilmektedir. Çalışma önerilerinde ise ilaç uygulama hatalarının azaltılmasında iletişimin geliştirilmesi, eğitim faaliyetlerinin planlanması, ödüllendirme sisteminin kullanılması, çalışma saatlerinin düzenlenmesinin ön plana çıktığı görülmektedir. Araştırma, YÖK’ün ulusal tez merkezi veri tabanı kullanılarak elde edilmesinden dolayı tam metin ulaşılabilen lisansüstü tezlerle sınırlıdır. Çalışmalar yapılırken tekrarlanabilir yöntemler ve standardize veri toplama yöntemlerinin kullanılması, ilaç uygulama hatalarını etkileyen kişisel ve örgütsel faktörlerin göz önünde bulundurularak daha kapsamlı çalışmaların yapılması önerilmektedir. 121 P8 NÖROŞİRURJİ YOĞUN BAKIM HASTALARINDA UYGULANAN DERİN VE YÜZEYEL ENDOTRAKEAL ASPİRASYONUN ETKİLERİ: LİTERATÜR İNCELEMESİ Sibel Altıntaş, Sevim Çelik GİRİŞ: Ameliyat sonrası yoğun bakım ünitelerinde entübeşekilde takip edilen nöroşirurji hastalarıntrakealarındave ağız içinde birikensekresyonların temizlenmesi hastaların prognozu açısından çok önemlidir. Biriken sekresyonların temizlenmesi için uygulanan ve yoğun bakım hemşirelerinin en önemli görevlerinden biri olan aspirasyon işlemi, hastayı olası komplikasyonlardan koruduğu gibi hemodinamik parametrelerde olumlu yada olumsuz değişiklikler yaratabilmektedir. AMAÇ: Nöroşirurji yoğun bakım hastalarında hemşireler tarafından sıklıkla uygulanan derin ve yüzeyelendotrakealaspirasyon öncesi, sırası ve sonrası hemodinamik parametrelere,elde edilen sekresyon miktarına yönelik sonuçlarını değerlendirmek amacıyla literatür incelemesi yapıldı. GEREÇ-YÖNTEM:01.09.2015-01.11.2016 tarihleri arasında 'derin veyüzeyelendotrakealaspirasyon, nöroşirurji, yoğun bakım, hemodinamik parametreler ve hemşire' anahtar kelimeleri kullanılarak, literatürde 30'u İngilizce 47 ' si Türkçe olan toplam 77 makale incelenmiştir. BULGULAR:Literatürde; derin ve yüzeyel endotrakeal aspirasyon uygulaması sırası ve sonrasında arteriyel kan basıncı, kalp atım hızı ve oksijen satürasyonunda olumlu ya da olumsuz yönde önemli değişiklikler olabileceğine dikkat çekilmiştir. Özellikle, aspirasyon öncesi ölçülen hemodinamik parametrelerin uygulamadan hemen sonra, 5 ve 30 dakika sonra karşılaştırılmasının aspirasyonun etkinliğini değerlendirmede önemli olduğu vurgulanmıştır. Uygulanan aspirasyon, özellikle hastanın sistolik ve diyastolikarteriyel kan basınçlarında, kalp atım hızında ve hastanın SpO2 düzeyinde aspirasyon sonrası belirli zamanlarda ki ölçümlerinde önemli kliniksel değişiklikler yaratmıştır. Aspirasyon öncesi ve sonrasındaki yapılan farklı zaman ölçümlerinde; sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Derin endotrakeal ve yüzeyelendotrakealaspirasyonun her ikisi de bu değişiklikleri yaratırken derin endotrakealaspirasyonun nöroşirurji hastaları için daha travmatik ve komplikasyonlar açısından daha riskli olduğu gibi bir ortak noktada buluşulduğu görülmüştür. Ancak bazı önceki yıllarda yapılan yayınlarda, bu sonuca ters sonuçlar görülse de son yapılan araştırma sonuçlarının birbirine benzer olduğu belirlenmiştir. SONUÇ:Literatür incelemesine göre; özellikle nöroşirurji hastalarında yüzeyelendotrakealaspirasyonun, derin endotrakealaspirasyona göre ilk tercih olarak uygulanmasının gerektiği, yüzeyelendotrakealaspirasyonun yeterli olmadığı durumlarda derin endotrakealaspirasyonun uygulanmasının daha uygun olacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca aspirasyon üzerine yapılan araştırmaların sayısı çok olmasına rağmen derin ve yüzeyelendotrakealaspirasyon ve nöroşirurji hastaları üzerine yapılan araştırmaların sayısının 122 az olduğu dikkat çekmiştir. Bu denli önemli hasta grubu ve önemli bir uygulama olan aspirasyon işlemi üzerine daha fazla sayıda araştırma yapılması önerilmektedir. 123 P9 ÇÖZÜMLENMEMİŞ KONU: AMELİYATHANE HEMŞİRELERİNDE OJE KULLANIMI Dilek Yıldırım Tank, Sevim Çelik Modern sağlık hizmetlerindeki tüm gelişmelere karşın, cerrahi alan enfeksiyonları önemli bir problem olmaya devam etmektedir. Önlenmesi mümkün olabilen cerrahi alan enfeksiyonları; asepsi ve antisepsi uygulamalarında, sterilizasyon yöntemlerinde, ameliyathane koşullarında ve cerrahi teknikte, yoğun bakım olanaklarında ilerlemelere ve profilaktik antibiyotik uygulamalarına karşın modern cerrahinin çok önemli ve ciddi bir problemi olmaya devam etmektedir. Görülme sıklığı %1-40 oranında değişen cerrahi alan enfeksiyonları, mortalite sonuçlu sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar arasında ilk sırada karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalar, enfeksiyon hastalıklarının taşınmasında en büyük etkenin sağlık çalışanlarının elleri olduğunu göstermiştir. Bu aşamada el yıkama, enfeksiyonların önlenmesinde en eski, en basit, en ucuz ve en etkili yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Cerrahi alan enfeksiyonlarını önlemenin en önemli yolu cerrahi el yıkama olduğu bilinse de, el yıkamaya ilişkin bir standart oluşturulamamıştır. Önerilen prosedürlerde ameliyat ekibinin yapay tırnak kullanması (Kanıt düzeyi: IA) kesinlikle yasaklanırken, oje kullanımı hakkında kesin ifadeler bulunmamakta, çözümlenmemiş konu olarak araştırılması önerilmektedir. Literatür incelendiğinde; bazı çalışmalarda oje süren ameliyathane hemşirelerinin ellerinde cerrahi el yıkama sonrası bakteri sayılarında değişiklik olmadığı görülürken; bazı çalışmalarda bakteri sayılarında artış olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlılık ifade etmediği görülmüştür. Sonuç olarak araştırmacıların oje kullanımına ilişkin randomize kontrollü çalışmalar yapmasının bu konunun çözümlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Hastane enfeksiyonu, el kontaminasyonu, cerrahi el yıkama, ameliyathane hemşiresi, oje. 124 P10 AMELİYATHANELERDE CERRAHİ DUMAN TEHLİKESİ SURGİCAL SMOKE DANGER İN OPERATİNG ROOMS , Nigar Ak Türkiş2, Nurten Taşdemir1 , Elif Dirimeşe1 Sevim Çelik1 1 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak Ameliyathanelerde koter ve lazer gibi çeşitli cerrahi aletlerin doku ile teması sonucu ortama salınan cerrahi duman, birçok sağlık sorununa neden olmaktadır. Kan ve doku parçacıkları, bakteri, virüs, toksik gazlar, canlı ve ölü hücre materyalleri içermesiyle tehlikeyi daha da artırmaktadır. Birçok sağlık çalışanı bu durumdan habersizdir ve risk altındadır. Her yıl 500.000'den fazla sağlık çalışanı bu tehlikeye maruz kalmaktadır. Yapılan çalışmalarda cerrahi dumanın olumsuz etkileri ve sağlığa zararları doğrulanmıştır. Literatürde ameliyathane hemşirelerinin cerrahi dumana maruz kalmaya bağlı en çok baş ağrısı ,mide bulantısı ,öksürük ,göz yaşarması ,sinirlilik ,boğazda yanma, hapşırma, solunum problemleri, baş dönmesi semptomlarını yaşadıkları belirlenmiştir. Cerrahi dumanın zararlı etkilerine karşı koruyucu önlemler yetersizdir. Yapılan çalışmalarda ameliyathanelerde büyük oranda cerrahi dumandan korunmaya yönelik girişimlerin yetersiz olduğu doğrulanmıştır. Ameliyat odalarının havalandırılması, cerrahi duman için yeterli değildir, cerrahi maskeler bu durumda etkisizdir. Bu nedenle de ameliyathanede duman tahliye cihazları kullanılması, işlem bitiminde hortum, filtre ve absorbe edici maddelerin enfekte atık olarak düşünülmesi ve enfekte atık çöpüne atılması, cerrahi dumanı aspire eden duvara monte edilmiş aspiratör cihazlarının kullanılmasıdır. Literatürde kişisel koruyucu ekipmanların kullanım oranının yüksek olduğu ancak doğru kullanılıp kullanılmadığına yönelik bilgilerin yetersiz olduğu belirtilmektedir. Ameliyathanelerde cerrahi duman etkileri konusunda daha fazla araştırma yapılarak, cerrahi dumanın potansiyel etkilerini ve bu etkilerden sağlık çalışanlarını korumaya yönelik hizmet içi eğitimlerin arttırılması kurumların cerrahi dumanın tahliyesine yönelik etkin yöntemlere yer vermesi önerilmektedir. Bu çalışmada ameliyathanelerde cerrahi duman tehlikesi incelenmiştir. Anahtar kelimeler: Cerrahi duman, Güvenli ameliyathane ortamı, Koruyucu önlemler 125 P11 DİYABETİK AYAK ENFEKSİYONLARI DERLEME YAZARLAR:PROF.DR. SEVİM ÇELİK,YRD.DOÇ.DR. NURTEN TAŞDEMİR,YRD.DOÇ..DR ELİF DİRİMEŞE,AYCAN ATABİLEN ÖZET Diyabetik ayak enfeksiyonu, diyabet komplikasyonları içinde hastaneye en sık başvuru ve en uzun süre yatma nedenleri arasında yer alan ülkemizde ve dünyada sağlık ve ekonomik olarak bir çok soruna yol açan sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Diyabetik ayak, doku ve organ kayıplarına yol açarak enfeksiyon gelişmesiyle birlikte hastaların uzun ve sıkıntılı bir süreç içerisine girmesine, hasta yakınları ve toplum açısından da ekonomik yük oluşturması nedeniyle ciddi toplumsal bir problemdir. Basit olarak başlayan bir diyabetik enfeksiyon alt ekstremitenin yanı sıra yaşamı tehdit eder hale gelebilmektedir.Diyabetik ayak enfeksiyonu tanısında klinik değerlendirme çok önemli yer almaktadır. Hastalığın tedavisi,antibiyotik tedavisi, cerrahi tedavi ve diğer tedaviler olarak gruplandırılabilmektedir. Bu nedenle hastalığın tedavisinde multidisipliner yaklaşımı gerektirmektedir. Bu derlemede diyabetik ayak enfeksiyonlarında tanı, tedavi yöntemi ve hastalık sürecinde hemşirenin hastaya yaklaşımı ele alınacaktır. 126 P12 RECTUM CA TANISI İLE AMELİYAT OLAN HASTADA İSTENMEYEN DURUM : BASINÇ ÜLSERİNE HEMŞİRELİK BAKIMI Ayşegül Küçük, Birgül Ödül Özkaya GİRİŞ: Bası yaraları, vücudun özellikle kemik çıkıntılarının bulunduğu bölgelerde uzun süreli ya da tekrarlayan basılara bağlı olarak o bölgede dolaşımın bozulması sonucu ortaya çıkan nekroz ve ülserasyonlardır. Hastane içinde insidansı %10-23 arasında iken, yoğun bakım ünitelerinde bu oran %56’ya kadar çıkmaktadır. Bası yaraları, yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) sık görülen, hastanede yatış süresini uzatan, mortaliteyi arttıran ve tedavi giderlerini yükselten bir sağlık sorunudur. Hasta servise kabul edildiğinde bası yarası riski değerlendirilmeli, bakım planı yapılarak sürekliliği sağlanmalıdır. AMAÇ: Uzun süren ameliyatlardan sonra yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların bası yarası gelişmesini önlemek için , hemşirelik bakımının önemini sunmayı amaçladık. OLGU SUNUMU: 79 yaşında erkek hasta kızıyla yaşıyor. Öz geçmişinde hipertansiyon ve diabetus mellitus hastalıkları mevcut. Perfore rectum ca teşhisiyle acil operasyona alınan hastaya kolostomi açılmış. Hasta ameliyat sonrası anestezi yoğun bakıma nakil edildi. On yedi gün yoğun bakım takibinden sonra genel cerrahi servisine geldi. Sakral bölgede 15x12x3 derinliğinde 3 . evre basınç ülseri olan hasta ya havalı yatak, pozisyon, şeker takibi , beslenme konularında eğitim verildi. Hastanın yara kültüründe klebsiella pneumonia, apse kültürün de acineto bacteri spp üredi. Antibiotik tedavisi başlandı. Temas izolasyon yöntemleri uygulandı. Önce cerrahi debritman yapılıp yatak başı beş seans vakumlu asist kapama uygulaması yapıldı. Yara boyutlarının küçülmesiyle beraber 10x10 pasif kapama yöntemlerine geçildi. İki günde bir pansumanı değiştirildi . Yaranın minimal olmasıyla hasta yakınına pansuman eğitimi verilerek hasta taburcu edildi.(3x5) SONUÇ: Yoğun bakımlarda hastaların sakral bölgelerinde basınca bağlı çok sık yara açılabilir. Yoğun bakımda çalışan hemşirelerin basınç ülserlerinin önlenmesi konusunda eğitimlerinin düzenli olarak yapılması gerekir. Basınç ülseri olan hastaya multidisipliner bir yaklaşımla tedavi edildiği görülmüştür. 127 P13 CERRAHİ HASTALARIN BAKIM ALGISININ İNCELENMESİ Fatih GÖĞÜŞ Bilgi ve teknolojideki gelişmeler, sağlık bakımı alan kişilerde beklenti ve görüşleri değiştirmiş, bakım veren bireylerin de daha nitelikli sağlık hizmeti vermesini gerektirmiştir.Sağlık hizmetinde özellikle de cerrahide eski bilgi ve teknoloji yerini yenilerine bırakırken bu değişimden hemşirelik bakımı da etkilenmektedir. Hastalara verilen sağlık hizmetinin büyük bir kısmını oluşturan hemşirelik bakımı, hastaların sağlık bakımına ilişkin genel memnuniyetlerini etkileyen en önemli faktörlerden biri olması nedeniyle ülkelerin sağlık hizmet kalitesinin değerlendirilmesinde önemli bir parametredir.Hastaların hemşirelik bakımını algılama düzeyleri geniş ölçüde hastanın sosyal durumuna, yaşına, eğitim düzeyine bağlı olarak değişse de, hemşirelerden aldıkları destek, hemşirelerin hastaya gösterdiği saygı, onlara karşı kibar davranması, sorularına açık ve net yanıt vermesi, hemşirenin ulaşılabilirliği hasta memnuniyeti için önemli kriterlerdir.Bireylere sunulan bakımın etkinliği sunulan hizmetin değerlendirilmesi ile mümkün olacaktır. verilen hizmetin en iyi şekilde değerlendirmesi hizmet alan tarafından yapılacağı düşünüldüğünde, . Literatür incelendiğinde hastaların aldıkları bakımdan memnun oldukları verilen sağlık hizmetini yeterli buldukları görülmüştür. Sonuç olarak hemşirelik bakımının değerlendirilmesi için hastaların bakım algılarının bilinmesi önemli bir faktördür. Yapılacak çalışmalarla birlikte hastaların hastalık algıları konusunda daha kapsamlı bilgiye ulaşılablir. Anahtar Kelimeler: Hasta , bakım, bakım algısı 128 P14 NONİNVAVİZ MEKANİK VENTİLATÖRLE İLİŞKİLİ YÜZDE BASINÇ YARASI GELİŞİMİNİN ÖNLENMESİ Akın Neslihan, Dirimeşe Elif Solunum Yetmezliği; solunum sisteminin oksijen ve karbondioksit değişimini sağlamada yetersiz kalma durumudur. Noninvaziv mekanik ventilasyon (NIV) uygulaması, akut ve kronik solunum yetmezliği için ortak bir tedavi haline gelmiştir. NIV, endotrakeal veya trakeostomi tüpü kullanılmadan maske yardımı ile ventilatör desteği sağlayan bir yöntemdir. NIV’i, invaziv mekanik ventilasyondan ayırmak için kullanılan maske, NIV başarısının en önemli etkenlerinden biridir. NIV’de en rahatsız edici ve ağrılı maske ile ilişkili komplikasyonlar yüz basınç yaralanmalarıdır. Literatürde, yüz basınç yaralanmalarının başlıca sebebinin; genellikle cihazların nasıl kullanılacağı, ne sıklıkla çıkarılabileceği ve derinin muayene edilmesi konusundaki bilgi eksikliğiyle ilişkili olduğu gösterilmektedir. NIV sırasında yüz basınç yaralanmalarının görülme sıklığını azaltmak için stratejiler geliştirmek ve bunları tedavinin başlangıcından itibaren uygulamak önemlidir. Hastaya bağlı risk faktörlerinin çoğu değiştirilemez, ancak maskeleme, düzenli değerlendirme ve deri korunması tedavinin başlangıcından itibaren düşünülürse ve hastanın gereksinimlerine göre uyarlanırsa, çoğu durumda deri yaralanmasından kaçınılabilir ya da bu deri hasarını azaltabilir. NIV alan her hastanın ilk değerlendirmesinde, derinin maske ile temas ettiği alanlardaki yüz ve baş çevresindeki deri bütünlüğü değerlendirilmelidir. En az sekiz saat aralıklara bu değerlendirme yapılmalıdır. İdeal olarak maske her çıkartıldığında deri tekrar değerlendirilmelidir. Yüz basınç yaralanmalarının önlenmesindeki en önemli strateji, deriye uygulanan basıncı olabildiğince düşük tutmaktır. Bu nedenle, hastanın geribildirimi ve deneyimleri önemlidir. Daha fazla sayıda bağlama noktası bulunan maskeler, maskenin çevresi boyunca basıncın daha eşit bir şekilde dağılmasına yardımcı olacaktır. Çok küçük bir hava sızıntısı bırakarak veya baş kayışının altından en az iki parmak geçecek kadar boşluk bırakarak maske tespitinin yapılması yüzdeki basıncı azaltan uygulamalardır. Deride maske basıncına düzenli aralıklar vermek, ideal olarak her 2-4 saatte bir, basınç etkilerini azaltmak için önemlidir ve maskenin altındaki derinin muayene edilmesini sağlar. Deri koruyucu stratejiler cildin temiz ve kuru olmasının yanı sıra, düzenli basınç tahliyesi, özel maske yastıkları kullanımı ve basıncın yeniden dağıtılması ve sürtünmeyi azaltması için cilde pansuman maddeleri uygulanmasını içerir. Anatomisi çok belirgin olan ya da basınç yaralanmaları gelişme riski yüksek olan hastalarda, yumuşak yastıkları (hidrojel minderler, çift yaylı hava dolu yastıklar ya da ikisinin bir kombinasyonu) olan maskeler kullanılabilir. Ayarlanabilir alın ayırıcısı, yüzdeki basıncın daha eşit bir şekilde dağılmasına ve burnun köprüsünde basıncın azaltılmasına yardımcı olabilir. Maske basıncına aralık verilemeyecek durumdaki hastalarda ise doku üzerindeki basıncı azaltmak için farklı maskelerin planlı sıralı kullanımı ile, en yüksek basınç noktalarını değiştirerek basınç etkileri azaltabilir. Bu uygulama NIV'in toleransını ve etkililiğini arttırmak için de yararlıdır. Oronazal maske ve tam yüz maskesinin dönüşümlü kullanılması, burun köprüsünde düzenli olarak basınç azalmasına izin verir. Yüksek basınç yaralanması riskinde olan hastalarda maske rotasyonu baştan başlamalıdır. Yüksek basınçlı bölgelere uygulanan koruyucu kaplamaların rutin kullanımı, basınç yaralanmalarının oluşumunu azaltabilir. Köpük pedi, hidrokolloidler veya jel basıncın dağılımını sağlar, sürtünmeyi azaltır ve aynı zamanda küçük hava sızıntılarını azaltabilir. NIV başlangıcından itibaren yüz basınç yaralanması riski yüksek olan hastalarda veya kızarıklığın ilk belirtileri göründüğünde cilt üzerinde önerilirler. 129 NIV kullanımı son 20 yılda sürekli olarak büyümüştür. Günümüzde birçok hastalığın tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. NIV uygulamasının başarıya ulaşması için hemşireler; yüz basınç yarası sorunlarını öngörmek, önlemek ve yönetmek için etkin stratejiler belirlemeli ve uygulamalıdır. 130 P15 CERRAHİ EKİPTE STRES, TÜKENMİŞLİK VE MOTİVASYON ÜÇGENİ Deniz Çetin, Özlem Işıl Sağlık endüstrisinin her geçen gün bilim ve teknolojideki gelişmeler ve ilerlemeler ile birlikte daha emin adımlarla yol almakta olduğu görülmektedir. Günümüz sağlık anlayışı gelenekselden bilimsele, profesyonelliğe doğru bir yön almaktadır. Bu da bütüncül sağlık bakımının önemini vurgulamakta ve sağlık ekibinin her bir üyesinin kendi disiplinine özgü bilgi, beceri, rol, sorumluluk ve yetkileri doğrultusunda işbirliği içerisinde çalışmaları beklenmektedir. Bu beklenti sağlık ekibine önemli bir sorumluluğun yanı sıra stres faktörünü de getirmektedir. Söz konusu cerrahi birimler, ameliyathane, yoğun bakım, acil, organ ve doku nakil üniteleri gibi özellikli birimlerde görev alan sağlık çalışanlarındaysa bu stres faktörü daha da artmaktadır. Meslek hayatının kişiyi doğrudan etkilemekte olduğu yapılan araştırmalarda da doğrulanmıştır. Kişi mesleki hayatında kendini sürekli güvensiz, tehdit unsurları barındıran,özgüveni zedeleyen, umutsuz, bitkin ve bezgin bir ortamda hissediyorsa fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak çöküntüye uğrayacaktır. Stres, zorlanma ve uyum gösterme süreçlerinin içerisinde ortaya çıkan karmaşık, duygusal davranışsal tepkiler ile bu tepkilerin fizyolojik bağlantılarına verilen addır. Günümüzde kabul gören tükenmişlik tanımı ise Maslach tarafından “kişinin profesyonel iş yaşamında ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde olumsuzluklara yol açan özsaygı yitimi, kronik yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk duygularının gelişimi ile birlikte seyreden fiziksel, duygusal ve entelektüel tükenmeyle karakterize bir sendrom“ şeklinde tanımlanmıştır. Sağlık sektörü ve çalışanları iş yoğunluğu, stres ve tükenmişliğin had safhada olduğu alanlardır. Sağlık ekibinin içerisinde en çok paya sahip olan meslek grubu hemşireliktir. Hemşirelik mesleği bireyin sağlığını koruyucu, iyileştirici, geliştirici ve rehabilite edici bir yönde yapılanmış ve büyük bir sorumluluğu da üstlenmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) hemşirelerin çalışma ortamlarıyla ilgili stresörleri yöneticilerle yaşanan çatışmalar, rol çatışması ve belirsizliği, ağır iş yükü, bakım ihtiyacı fazla olan hasta ve onların yakınlarıyla uğraşma, vardiyalı çalışmak olduğunu belirtmiştir. Cerrahi birimler karmaşık ve teknolojik açıdan gelişmiş alanlardır. Hayati riskler taşıyan, ani ve doğru kararlar verilmesi gereken ekip çalışmasının önemli olduğu, bağımlı hastaların daha geniş bir grubu oluşturduğu stresli bir ortamdır. Bunun için bireylerin gereksinimlerinin neler olduğunun bilinmesi kurumun hedefleri ile kişisel gereksinimler arasında dengeli ilişkiler kurulması çalışanlar arasında işbirliği sağlanması ve ortak hedefe ilerlenmesi ancak ciddi bir motivasyonla gerçekleştirilir. Motivasyon, bir insanı belirli bir amaç için harekete geçiren bir güçtür. Yönetimde görev alanların özellikle motivasyonu arttırıcı önlemler almaları ekip başarısını etkileyen önemli faktörlerden biridir. Yöneticiler motive edici durumları bilmeli ve uygulamalıdır. Yöneticiler tarafından kurum içinde kalite çalışmaları eğitim çalışmaları gibi hem mesleki bilgilerini arttırıcı hem de önemli motive edici faktör olarak anlamlı olan faaliyetleri desteklenmelidir. Böylece hemşirelerin yeteneklerini geliştirecek imkânlar sunulmuş, yaratıcılık ve önderlik yeteneklerini ortaya çıkartmalarına imkan sağlanmış olunur. Stresle etkili mücadele edilerek optimum verimlilik sağlanmalıdır. Hemşirelerin olabildiğince istedikleri alanlarda çalıştırılması, onların iş doyumlarının artması ve tükenmişlik düzeylerinin azaltılmasında oldukça etkilidir. Çalıştığı servisten memnun olmayanlar için ise belirli aralıklarla rotasyon programları düzenebilir. Motivasyonla ilgili faktörler sürekli gözden geçirilmeli ve yeni stratejiler geliştirilmelidir. Anahtar Kelimeler ;Stres,motivasyon,tükenmişlik,hemşirelik,sağlık ekibi 131 P16 AMELİYATHANEDE CERRAHİ DUMAN GÜVENLİĞİ Yeliz Ciğerci* Cahide Çevik* *Afyon Kocatepe Üniversitesi, Afyon Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Afyonkarahisar ÖZET Cerrahi duman, eksizyon, hemostaz ve diseksiyon sırasında kullanılan ısı üreten aletlerin dokularda etkileşimi sonucu oluşmaktadır. Dokularda oluşan termal yıkım ile çeşitli derecede gaz ve partiküller açığa çıkar. Yılda 500.000 sağlık çalışanın cerrahi dumandan etkilendiği bildirilmektedir. Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Yönetimi (The Occupational Safetyand Health Administration, OSHA) 500.000’den fazla sağlık çalışanının cerrahi duman nedeniyle ciddi işyeri tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını belirtmektedir. Bir gram doku koterizasyonunun ürettiği cerrahi dumanın 6 filtresiz sigaranın yol açtığı mutajeniteye eşdeğer olduğu rapor edilmiştir. Cerrahi duman su buharı, yanma ürünleri ve hücresel kalıntı içerir. Çalışmalar sonucu cerrahi duman içerisinde çok sayıda kimyasal tespit edilmiştir. Bu gazlar içerisinde poliaromatik hidrokarbonlar(PAH), nitritler, aminler, aldehitler, metan, karbon monoksit, serbest radikaller ve Human Papilloma Virus (HPV) bulunmaktadır. Cerrahi duman; solunum sistemi enfeksiyonları, göz irritasyonu, dermatit, kardiyovasküler disfonksiyon, boğaz irritasyonu, kolik, anksiyete, anemi, lökopeni, nazoferengeal lezyonlar, burun akıntısı, hepatit, HIV ve karsinoma gibi bazı sağlık risklerini de beraberinde getirmektedir. Cerrahi işlem sırasında hastayı ve sağlık çalışanını mikroorganizmalara ve aerosol vücut sıvılarına karşı korumak içi kullanılan en standart ekipmandır. Ancak sadece büyük damlacıklar ya da 5 mm’den büyük partikülleri bloke edebilir ve bu durumda cerrahi maskeler cerrahi duman için yetersizdirler. Bu nedenle en az %95 filtrasyon etkisi olan “Yüksek Filtrasyon Etkili Maskeler” kullanılmalıdır. Ameliyat odalarının havalandırılması, cerrahi dumanın uzaklaştırılması için yeterli değildir. Bu nedenle de ameliyathanede duman tahliye cihazları kullanılması, işlem bitiminde hortum, filtre ve absorbe edici maddelerin enfekte atık olarak düşünülmesi ve enfekte atık çöpüne atılması, cerrahi dumanı aspire eden duvara monte edilmiş aspiratör cihazlarının kullanılmasıdır. Anahtar Kelimeler: Cerrahi duman, ameliyathane, güvenlik 132 P17 İNTRADERMAL PLATELETTEN ZENGİN PLAZMA TEDAVİSİNİN YARA İYİLEŞMESİNDEKİ ROLÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ EVALUATİON OF THE ROLE OF INTRADERMAL PLATELET-RİCH PLASMA TREATMENT İN WOUND HEALİNG Sevim Çelik1, Tülin Kurt2, Elif Dirimeşe1, Nurten Taşdemir1 1Bülent Ecevit Üniversitesi, Zonguldak Sağlık Yüksekokulu, Hemşirelik Bölümü, Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Zonguldak 2Bülent Ecevit Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Anabilim Dalı, Zonguldak GİRİŞ-AMAÇ: Ülkemizde plateletten zengin plazma (platelet rich plasma - PRP) tedavisinin yara iyileşmesine yönelik çalışma çok az bulunmaktadır. Oysaki klinik endikasyonları, etkililiği ve güvenilirliğinden dolayı yara iyileşmesinde plateletten zengin plazma kullanımı çok faydalı bulunmuştur. Bu nedenle; bu çalışmada, basınç yarası olan hastaların yaralarının iyileşme sürecinde plateletten zengin plazma tedavisinin rolünün ortaya konması amaçlanmıştır. GEREÇ-YÖNTEM: Pubmed, Science Direct ve Google Akademik arama motorunda ‘Basınç yarası’, ‘Plateletten zengin plazma’ ve ‘Yara iyileşmesi’ kelimeleri kullanılarak, 2019-2016 yılları arasında yayınlanmış yerli ve yabancı kaynaklı toplam 40 makale taranmıştır. Bunların 15’i kullanılmıştır. BULGULAR: Plateletten zengin plazma tedavisinin yara iyileşmesinde kısa sürede olumlu etkileri bulunmaktadır. Zararlı yan etkileri yoktur. Güvenilir, kullanımı kolay ve ucuza mal edilebilmektedir. SONUÇ: Sonuçlarımıza göre, plateletten zengin plazma tedavisi yara iyileşmesindeki olumlu etkilerinden dolayı alternatif bir tedavi olmasını sağlamaktadır. Fakat plateletten zengin plazma tedavisine yönelik çalışma sayısı çok azdır. Yara iyileşmesi hakkında etkinliğinin araştırılması ve uygun tedavi protokellerinin oluşturulması için deney ve kontrol grubu içeren daha fazla hasta sayılı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar kelimeler: Plateletten zengin plazma, prp, basınç yarası, yara iyileşmesi 133 P18 AMELİYATHANE HEMŞİRELİĞİNDE ORYANTASYON PROGRAMI VE ÖNEMİ Havva Başdemir1, Meltem Falcı1, Bayram Işıldak1, Ekrem Köse1, Işıl Işık Andsoy2 1 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Lisans Programı Öğrencisi, 2Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü , Yardımcı Doçent Doktor ÖZET Türk Dil Kurumu’ na göre oryantasyon kelimesi yönlendirme, belli bir konuda yetiştirme, eğitme olarak tanımlanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde işe yeni başlayan sağlık çalışanlarına yönelik hastane protokollerini içeren oryantasyon eğitimi ile uymaları gereken kuralları içeren ‘Oryantasyon Bülteni’ verilmekte, bu eğitimler sonucunda sınava tabi tutulmaktadırlar. ‘Oryantasyon Bülteni’ içerisinde her klinikte çalışan hemşirelerin sorumlulukları, görev tanımları ve o görev için aranılan şartlar yer almaktadır. Türkiye’ de hemşirelik alanında branşlaşma henüz mevcut değildir. Ameliyathane gibi çok kapsamlı ve özel eğitim gerektiren alanlar için bu durum engel teşkil etmekte, genel hemşirelik eğitimi alan her birey herhangi bir sertifika ya da yeterli bilgi birikimi olmadan ameliyathanede çalışabilmektedir. Bu bağlamda sistemli oryantasyon eğitiminin şart olduğu ameliyathanelerde herhangi bir oryantasyon programı uygulanmamakta, çoğu hemşireler usta-çırak ilişkisi ile eğitilmektedirler. Diğer yandan, bu sorunu çözmek amacıyla Sağlık Bakanlığı sağlık alanında ülkemizin gereksinimi olan nitelikli insan gücü yetiştirmeye yönelik ‘Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim yönetmeliği’ yayınlamıştır. Bu yönetmeliğe göre hemşirelere yönelik standartta yayımlanan sertifikalı eğitim programları arasında ‘Ameliyathane Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı’ da yer almaktadır. Ameliyathane hemşireliğinin oryantasyon programına yönelik yapılan yeterli sayıda çalışma ile karşılaşılamamış, bir çalışmada ameliyathanede çalışan hemşirelerin ameliyathane hemşireliği ile ilgili oryantasyon programına katılmadığı, katılan hemşirelerin büyük bir bölümünün oryantasyon programına katılımın yararlı bulduğu bildirilmiştir. Bunun yanı sıra oryantasyon programı uygulamasının en çok özel hastaneler tarafından uygulandığı, devlet hastaneleri ile eğitim ve araştırma hastanelerinde oryantasyon eğitimine önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Diğer yandan, oryantasyon programları, hemşirelerin meslekte yeniliklerden haberdar olmasına olanak vermekte, sağlık kalitesine olumlu etkisi ile hasta memnuniyetinde artış sağlamaktadır. Bu bağlamda özel bilgi ve beceri gerektiren ameliyathane hemşireliğine özel oryantasyon programlarının tüm özel ve kamu hastanelerinde uygulanması hemşirelerin ameliyathanede daha bilinçli ve istekli çalışmasına, dolayısıyla hasta ve çalışan güvenliğinin sağlanmasına da katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 134 P19 BİR EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ACİL SERVİS HEMŞİRELERİNİN ADLİ VAKALARA YAKLAŞIM KONUSUNDAKİ DÜŞÜNCELERİ ElifÇALIK1,BaharÖZDURAN2 Özet Acil servislerde çalışan hemşireler adli vakalarla karşılaşan ilk kişilerdir. Kanıt niteliği taşıyan unsurların tespit edilmesi, korunması, saklanması, kayıt altına alınması ve gerekli mercilere bildirilmesi, adli olguların aydınlatılmasında önemli bir aşamayı oluşturmaktadır. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinde acil servis hemşireleri önemli rol üstlenmektedir. Tanımlayıcı olarak planlanan bu araştırma, acil servis hemşirelerinin adli vakalara yaklaşım hakkındaki düşüncelerini incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Bu araştırma 01 Mart - 31 Mayıs 2016 tarihleri arasında etik kurul kararı ve gerekli kurum izini alındıktan sonra Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servis’inde yürütüldü. Araştırma verileri, literatür ve uzman görüşlerine dayalı 22 soruluk anket formu kullanılarak, araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 55 acil servis hemşiresi ile yüz yüze görüşülerek toplandı. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamasının 32,74±7,03 olduğu, %34,5’inin (n=19) lisans mezunu olduğu, acil serviste çalışma deneyimlerinin ortalama 5,43 (±4,46) yıl olduğu bulundu. Suçluya veya mağdura objektif davranma konusunda hemşirelerin %41,8’i (n=23) katıldıklarını belirtirken kararsız kalanların oranı %20,0 (n=11) olarak bulundu. Hemşireler adli vakalar ile karşılaşıldığında ilk olarak adli yetkililere bildiririm görüşüne %49,1’inin (n=27) kesinlikle katıldıkları, hemşirelerin %14,5’inin (n=8) ise bu görüşe katılmadığı belirlendi. Sonuç olarak acil servis ekibinin önemli bir parçası olan hemşirelerin, çalışma alanlarında sıklıkla karşılaştıkları adli vakalara yaklaşım konusunda bilgilerinin güncel tutulması ve suç unsuru niteliği taşıyan delillerin toplanması, korunması, kayıt altına alınması ve bildiriminin yapılması aşamalarında en son kullanılan yöntemleri takip etmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Acil servis, hemşirelik, Adli vakaya yaklaşım 1 Karabük Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi, [email protected] 2 Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Hemşire 135 P20 GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN YAŞAM KALİTESİ VE DAVRANIŞ BİÇİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Yağmur Vuslat Çolak1, Cengiz Akpınar1, Burcu Bükücü1, Zeynep Kırıkkaleli1, Mehmet Zeki Avcı2, Ahmet Başustaoğlu2 Girne Amerikan Üniversitesi, Hemşirelik Yüksek Okulu Öğrencisi, KKTC Girne Amerikan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, KKTC Bu çalışmada Girne Amerikan Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencilerinin yaşam kaliteleri ve davranış biçimlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmada daha önce bu konuda yapılmış bazı araştırmaların verileri de göz önüne alınarak hazırlanmış 18 sorudan oluşan anket homojen bir şekilde öğrencilere uygulanmıştır. Ankete katılan öğrencinin kimliğinin istenmediği belirtilerek anketi endişe duymadan doldurması sağlanmıştır. Ankete toplam 170 öğrenci katılmıştır(58 bay, 112 bayan) bunlardan 37 kişi KKTC vatandaşı olup 133’ü TC vatandaşıdır. 59 öğrenci meslek seçiminden mutlu olduğunu ve 104 kişi okul seçimini kendi yaptığını belirtmiştir. 36 öğrenci sadece diploma almak için, 58 tanesi akademisyen olmak için, 81 kişi kendini güvende hissetmek için, 85 kişi kendini yetiştirmek ve iyi bir hemşire olmak için ve 83 tanesi kolay iş istihdamı sağladığı için okuduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin 115 tanesi sağlığının mükemmel olduğunu, 55 tanesi ise orta-kötü olarak değerlendirmiştir. Güncel durumlarının geçen yıl ile karşılaştırdıklarında ise 67 tanesi aynı olduğunu belirtirken, 32 kişi ise geçen yıla göre kötüleştiğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin 39 tanesi ailesi ile birlikte yaşamakta diğerleri ise yurt ve kiralanan evlerde kalmaktadır. 61 tanesi çeşitli işlerde kısmi zamanlı olarak çalışmaktadır. 54 tanesi sigara içmekte ve 37 tanesi sosyal içici olduğunu belirtmektedir. 65 kişi alkol tüketmediğini, 22 tanesi sürekli içtiğini, 83 tanesi ise sosyal içici olduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin 4 tanesi uyuşturucu 8 tanesi de sedatif ilaç kullandığını belirtmiştir. Yurtta ve arkadaşları ile bir evde kalan öğrencilerin arasında sigara ve içki içme alışkanlığının diğerlerine göre anlamlı bir şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Güncel aktiviteleri ve gün sonu performansları değerlendirildiğinde öğrencilerin günlük eğitim süreçlerinin ve sosyal yaşam koşullarının % 77,05 oranında negatif yönde etkili olduğu saptanmıştır. Bunun yanında öğrencilerin arkadaş, aile, çevre ilişkilerinde %47,64 oranında duygusal problemler yaşadığı saptanmıştır. Tüm bu koşullar altında öğrencilerin %62,94’ü kendini enerjik hissettiğini, %49,41’i kolay sinirlendiklerini, %75,29’u toplum içinde kendini rahat hissettiğini ve öz güvene sahip olduğunu ve %74,70’i kendini mutlu ve huzurlu hissettiğini geleceğe yönelik umutları olduğunu belirtmişlerdir. Sonuç olarak öğrencilerin yüksek oranda isteyerek meslek seçimi yaptıkları ve bu grupta yer alanların öncelikle kendilerini geliştirmek istedikleri ve akademisyenliği hedef gördükleri saptanmıştır. 136 P21 HEMŞİRELİK EĞİTİMİNDE SİMÜLASYON YERİ Aslı Nur ELVANLI, Ceren Nur ÖZGER Zülfiye BIKMAZ, Ebru DERELİ Kırklareli Üniversitesi SYO Hemşirelik Özet Simülasyon teknik anlamda gerçek bir dünya süreci veya sistemin işletilmesinin zaman üzerinden taklit edilmesidir. Sistem nesneleri arasında tanımlanmış ilişkileri içeren sistemlerin bir modelidir. Hemşirelik eğitiminde simülasyonun kullanımı yoluyla öğrenci hemşirelerin bilginin aktarılması, beceri kazandırılması, iletişim kurma, eleştirel düşünme ve hasta etkileşiminde etkili olabilmeye yarar sağlamaktadır. Üç boyutlu organ modelleri, temel plastik mankenler, hayvan modelleri ve insan kadavraları ile simülize/standardize olmak üzere ileri teknoloji içermeyen simülasyonlar, görüntüye dayalı simülatörler, gerçekçi, aslına uygunluğu yüksek girişimsel simülatörler, gerçekçi üst teknoloji interaktif insan simülatörleri ve sanal gerçeklik ve dokunmatik sistemler olmak ileri teknoloji içeren simülasyonlar olmak üzere iki grupta sınıflandırılan ve sağlık eğitiminde kullanılan çeşitli türleri mevcuttur. Bunların dışında hem sağlık eğitiminde ve sürekli eğitim çerçevesinde sağlık kuruluşlarında personel güçlendirmek için kullanılan simülasyon teknikleri de mevcuttur. Simülasyonların sıklıkla üzerinde durulan üç önemli amacı arasında araştırma ve planlama yapmak, ustalığı değerlendirmek ve eğitim yer almaktadır. Simülasyon tekniğinin birçok amacı olmakla birlikte yatırım yapmadan önce problem alanlarını belirlemek, değişikliklerin etkilerini ortaya çıkarmak, gözlemlenen sonuçların sebeplerini belirlemek, bütün sistem değişkenlerinin bulunmasını sağlamak, belirli kararların sonuçlarını ve gidişatlarını tahmin etmekte, verimsizlikleri belirlemekte, yeni fikir geliştirmeyi ve yeni düşünceyi teşvik etmekte, planlarımızın bütünlüğünü ve fizibilitesini test etmekte kullanılmaktadır. Günümüz koşullarında gerçek durumlara benzerliği yüksek olan simülasyonların maliyetinin oldukça yüksek olması ve öğrencinin istediği zaman ulaşamaması gibi olumsuz yanları mevcuttur. Bunun yanında hemşirelik mesleğinin gerektirdiği bilgi ve becerinin kazanılmasında gerçek hastalarla yapılan deneyimler sonrasındaki olumsuz sonuçların maddi ve manevi kaybının bu maliyetin üzerinde olduğu da unutulmamalıdır. Sonuç olarak ülkemizde simülasyon uygulamaları daha çok maket üzerinde yapılmaktadır. Senaryolar doğrultusunda simülasyonun bir beceri geliştirme ve değerlendirme yöntemi olarak uygulanması ve hemşirelik eğitimine entegre edilmesinin ülkemizde istendik düzeyde olmadığı ve YÖK, Sağlık Bakanlığı ve diğer paydaşların desteği ile üniversite ve sağlık kurumlarında memnuniyet ve performansı geliştirmek için hem de çalışan ve hizmet verdiğimiz grubun memnuniyet ve komplikasyonlarını engellemek için simülasyon eğitimi yaygınlaştırılmak için çalışmalar yapılmalıdır. Anahtar kelimeler: simülasyon, hemşirelik, eğitim 137