tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü çalışma ekonomisi ve

advertisement
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ
ANABİLİM DALI
TÜRK ÇALIŞMA HAYATINDA KORUMALI İŞYERLERİ VE
ENGELLİ İSTİHDAMI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Esin ÖZBAYRAM
Tez Danışmanı
Doç. Dr. İbrahim AYDINLI
Ankara-2014
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ
ANABİLİM DALI
TÜRK ÇALIŞMA HAYATINDA KORUMALI İŞYERLERİ VE
ENGELLİ İSTİHDAMI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Esin ÖZBAYRAM
Tez Danışmanı
Doç. Dr. İbrahim AYDINLI
Ankara-2014
i
ÖZET
ÖZBAYRAM, Esin, Türk Çalışma Hayatında Korumalı İşyerleri ve Engelli
İstihdamı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2014.
Ülkemizde yıllardır göz ardı edilen, nüfus sayımlarında bile toplam sayıya
dahil edilmeyen engellilerin artık, “engelin” onların olmadığının anlaşılması,
hayata karışmaları ile birlikte çalışma hayatına girmeleri söz konusu olmuştur.
Normal eğitim imkanları dahi kısıtlı olan engellilerin işgücü piyasasına
kazandırılması amacıyla mesleki rehabilitasyon ve de istihdam imkanı ilgili yasa
beraberinde devlet tarafından desteklenmektedir. Amaç, engelli bireyleri de
toplum içerisinde var olan, bağımsız, aktif ve üretken bireyler haline
getirebilmektir. Engelli kişilerin kendi kendilerine yetebilmeleri, ekonomik olarak
ayakları üzerinde durabilmeleri, üretken konuma gelebilmeleri için uygun
koşulların sağlanmasına yönelik faaliyetlerde bulunulmalıdır. Engellilerin ve
ailelerinin sorunların üstesinden gelebilmeleri için eğitim, sağlık ve destek
hizmetleri almaları büyük önem taşımaktadır. Temel insan haklarından biri de
çalışmadır. Engellilerin başkalarına yük olmadan, kendilerine toplumda bir yer
edinmelerinin birincil koşulu istihdam edilmeleridir.
Anahtar Kelimeler:
1) Engelli
2) Engelli İstihdamı
3) Engellilerin Çalışma Hayatında Korunması
4) İstihdam
5) Rehabilitasyon
ii
ABSTRACT
ÖZBAYRAM, Esin, Sheltered Workshops in Turkish Working Life and
Disability Employment, Master’s Thesis, Ankara, 2014.
For many years in our country censuses are not included in the total
number of disabled people, even now, "disability" is found not in their life, to take
their career have been concerned with interference. In the labor market, regular
training opportunities to people with disabilities, even with limited employment
opportunities in order to obtain the vocational rehabilitation and supported by the
government with relevant laws. The aim is that there are people with disabilities
in the community, independent, active, and turn them into productive individuals.
Self-reliance of persons with disabilities, to stand on its feet economically
productive activities in order to ensure favorable conditions for them to
accompany location. Persons with disabilities and their families to overcome the
problems of education, health and support services is of great importance to take.
One of the basic human rights work. Without being a burden to others with
disabilities, their place in society is that they are acquiring the primary condition
of employment.
Key Words:
1) Disability
2) Employment of the disabled
3) Protecting the disabled in working life
4) Employment
5) Rehabilitation
ÖNSÖZ
Engellilik tarih boyunca bütün toplumlarda büyük bir sorun olarak varlığını
sürdürmüştür. Türkiye’de engelli sayısı ve türü ile engelliliğe neden olan faktörler
hakkında yeterince bilimsel veri mevcut değildir. Engelliliğin önlenmesi, engellilere
yardım için alınacak tedbirler ve uygulanacak tedavilerde öncelikle üzerinde
durulacak olan konuları saptamak için bu tür bilgilere gereksinim vardır. Bu
konularda bilimsel net veriler bütün ülkeyi kapsayan geniş çaplı çalışmalar ile
sağlanabilir.
Çalışmak,
temel
insan
haklarındandır.
Engellilerin
yetenekleri
doğrultusunda yapabilecekleri bir işte eğitilmesi, verimli kılınarak ekonomik ve
sosyal refahının sağlanması, onlara meslek kazandırılması amacıyla mesleki
rehabilitasyon
hizmetlerinden
yararlanmasının
sağlanması
gerekmektedir.
Engellinin toplumda bağımsız bir birey olarak var olması, ancak toplumsal
yaşama eşit haklarla katılımının sağlanması ile gerçekleşebilir.
Bu doğrultuda engellilik kavramı ve doğurduğu sonuçlar anlaşılmaya
çalışılmış olup bu durumun ülkemizde ve yabancı ülkelerdeki ele alınışı
değerlendirilmiştir.
Yüksek lisans tezimin oluşturulmasında bana sürekli destek veren aileme,
birlikte çalıştığım yöneticilerime, çok sevgili arkadaşım Sezgi KOLSUZ’ a ve de
değerli katkılarından dolayı tez danışmanım Sayın Doç. Dr. İbrahim AYDINLI’ ya
çok teşekkür ederim.
iv
İÇİNDEKİLER
ÖZET ................................................................................................................... i
ABSTRACT ........................................................................................................ ii
ÖNSÖZ ...............................................................................................................iii
İÇİNDEKİLER .....................................................................................................iv
KISALTMALAR .................................................................................................vii
TABLOLAR LİSTESİ........................................................................................viii
ŞEKİLLER LİSTESİ............................................................................................ix
GİRİŞ .................................................................................................................. 1
BİRİNCİ BÖLÜM
ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN ULUSAL VE
ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDEKİ YERİ VE ANLAMI
1.1. ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN İNCELENMESİ .............. 3
1.1.1. Sakat Kavramı ...................................................................................... 4
1.1.2. Malul Kavramı ....................................................................................... 4
1.1.3. Özürlü Kavramı ..................................................................................... 6
1.1.4. Engelli Kavramı..................................................................................... 7
1.2. TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA ENGELLİLERE YAKLAŞIM AÇISI ve
FARKLILIKLARI ........................................................................................ 12
1.3. MEDİKAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK.......................................... 14
1.4. SOSYAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK ........................................... 16
1.5. ENGELLİLİK VE SOSYAL DIŞLANMA .................................................... 17
1.6. ULUSAL DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI ...... 21
1.6.1. Türkiye’ de Engellilik Kurumunun Tarihsel Gelişimi ............................ 21
1.6.2. Türkiye’ de Engellilik İle İlgili Kamusal Alandaki Yapılanmalar............ 23
1.6.2.1. Dokuzuncu Kalkınma Planı.......................................................... 25
1.6.2.2. Onuncu Kalkınma Planı ............................................................... 26
v
1.6.3. Ulusal Düzenlemelerde Engellilerin Çalışma Hakkı ............................ 28
1.6.3.1. Genel Olarak ............................................................................... 29
1.6.3.2. Engelliler İle İlgili Anayasal Düzenlemeler ................................... 29
1.6.3.3. Engelliler İle İlgili Genel Yasal Düzenlemeler .............................. 31
1.6.3.4. Deniz İş Kanunu’nda Engelliler .................................................... 33
1.6.3.5. İş Kanunu’nda Engelliler .............................................................. 34
1.6.3.6. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda
Engelliler .................................................................................... 38
1.6.3.7. Engelliler Kanunu ........................................................................ 43
1.7. ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA
HAKKI ........................................................................................................ 46
1.7.1. Tarihsel Gelişim .................................................................................. 46
1.7.2. Engellilerin İstihdamında Uygulanan Modeller .................................... 46
1.7.3. Avrupa Birliği Hukuku’nda Engellilere Yönelik İstihdam Stratejileri ..... 48
İKİNCİ BÖLÜM
ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ, SOSYAL
POLİTİKA UYGULAMALARI VE İSTATİSTİKİ DEĞERLENDİRMELER
2.1. ENGELLİ İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ ................................ 54
2.1.1. Korumalı İşyeri Kavramı...................................................................... 55
2.1.2. Korumalı İşyeri Statüsü Kazanılması İçin Başvuru Şartları ................. 56
2.1.3. Korumalı İşyerinde Çalıştırılacak Personel ......................................... 59
2.1.4. Korumalı İşyerinde Çalışacak Engelliler ............................................. 59
2.1.5. Korumalı İşyerlerine Sağlanan Teşvik Düzenlemesi ........................... 60
2.1.6. 2006 Tarihli Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan 2013
Değişikliğinin Karşılaştırılması............................................................ 66
2.1.7. Dünya’da Korumalı İşyerleri ................................................................ 70
2.1.7.1. Almanya Örneği ........................................................................... 71
2.1.7.2. Hollanda Örneği ........................................................................... 73
vi
2.1.8. Türkiye’de Korumalı İşyerleri .............................................................. 75
2.2. ENGELLİLERİN ÇALIŞMA HAYATINA KATILMA GEREĞİ AÇISINDAN
REHABİLİTASYON KAVRAMI .................................................................. 78
2.3. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINA YÖNELİK İŞVEREN TUTUMLARI ......... 79
2.4. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA ETKİLİ OLAN POLİTİKALAR ............. 81
2.5. İSTATİKSEL VERİLERLE ENGELLİLER ................................................. 83
2.5.1. Türkiye Engelliler Araştırması ............................................................. 83
2.5.1.1. Engelli Nüfus Oranları.................................................................. 83
2.5.1.2. Yaş Yapısı ................................................................................... 84
2.5.1.3. Eğitim Durumu ............................................................................. 85
2.5.1.4. Tamamlanmış Eğitim Durumuna Göre Engelli Nüfus Oranı ........ 86
2.5.1.5. İşgücüne Katılım .......................................................................... 87
2.5.1.6. Sağlık........................................................................................... 88
2.5.1.7. Sosyal Güvenlik ........................................................................... 91
2.5.1.8. Engellilerin Kurum Ve Kuruluşlardan Beklentileri......................... 92
2.5.1.9. Engellilik Oranı ............................................................................ 93
2.5.1.10. Engelin Ortaya Çıkışı ................................................................. 94
2.5.2. Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması ..................................... 96
2.5.3. Türkiye İş Kurumu İstatistikleri ............................................................ 99
SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ....................................................................101
KAYNAKÇA ....................................................................................................105
vii
KISALTMALAR
A.g.e.
A.g.m.
AB
ASPB
BM.
BOİB
Çeis
DSÖ.
ICIDH
İş-Kur
Kamu-İş
KDV
Md.
Mess
No.
OECD
ÖTV
RG.
s.
SSGSSK
STK
TBMM
T.C.
Tes-İş
TL
TÜİK
UWV
yy.
: Adı geçen eser
: Adı geçen makale
: Avrupa Birliği
: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
: Birleşmiş Milletler
: Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı
: Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası
: Dünya Sağlık Örgütü
:Bozukluklar,
Yetiyitimi
ve
Engellilerin
Uluslararası
Sınıflandırılması (International Classifisation of Impairments,
Disabilities and Handicaps
: Türkiye İş Kurumu
: Kamu İşçileri Sendikası
: Katma Değer Vergisi
: Madde
: Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası
: Numara
: Organisation for Economic Co-operation and Development Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
: Özel Tüketim Vergisi
: Resmi Gazete
: Sayfa
: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
: Sivil Toplum Kuruluşu
: Türkiye Büyük Millet Meclisi
: Türkiye Cumhuriyeti
: Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası
: Türk Lirası
: Türkiye İstatistik Kurumu
:Uitvoeringsinsituut Werknemers Verzekeringen (Çalışan
Yardımları Planlama Kurumu)
: Yüzyıl
viii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1: Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ............................... 84
Tablo 2: Engelli nüfusun ortanca yaşı .............................................................. 85
Tablo 3: Okuma yazma oranları ....................................................................... 85
Tablo 4: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % 86
Tablo 5: Süreğen hastalıklara sahip olan nüfus % ........................................... 87
Tablo 6: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus % 88
Tablo 7: Süreğen hastalığa sahip olan nüfus % ............................................... 88
Tablo 8: Ortopedik engellilerin tedavi olma durumları ...................................... 89
Tablo 9: Görme engellilerin tedavi olma durumları %....................................... 89
Tablo 10: İşitme engellilerin tedavi olma durumları % ...................................... 90
Tablo 11: Dil ve konuşma engellilerin tedavi olma durumları ........................... 90
Tablo 12: Zihinsel engellilerin tedavi olma durumları ....................................... 90
Tablo 13: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus.. 91
Tablo 14:Süreğen hastalığa sahip olan engelli................................................. 91
Tablo 15: Parasal katkı yapılmasını isteyen engelliler...................................... 92
Tablo 16: Yaşa göre engellilik oranları ............................................................. 93
Tablo 17: Ortopedik Engelli .............................................................................. 95
Tablo 18: Görme Engelli % .............................................................................. 95
Tablo 19: İşitme Engelli % ................................................................................ 95
Tablo 20: Dil ve Konuşma Engelli .................................................................... 95
Tablo 21: Zihinsel Engelli ................................................................................. 95
Tablo 22: Engelli Kontenjanları ........................................................................ 99
Tablo 23: Engelli Çalışan Sayısı .................................................................... 100
ix
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1: Fiziksel çevre düzenlemelerinin engelli bireyin kullanımına uygun
olmadığını düşünenler, ....................................................................... 97
Şekil 2: Kamu kurum ve kuruluşlarından beklentilerinin özür türüne göre
dağılımı, ............................................................................................. 98
GİRİŞ
Günlük hayatta engellilerin, ayrımcılığa maruz kaldıkları, eğitim, tecrübe ve
özgüvenden yoksun oldukları için istihdam olanakları sınırlıdır. Aslında,
gelişmekte olan ülkelerde engelli bireyler için istihdam olanağı neredeyse yoktur.
Engelililer için günlük yaşamdan tüm hayat boyu dışlanmaktan kurtulmanın tek
yolu çalışmak yani işe yerleşmektir. Engelliler özellikle çocukluk dönemlerinde
toplum içine karışmamışlar ise büyüdükçe aynı yaştaki engelli olmayan akranları
ya da vatandaşlarca; söz konusu engellilerin sahip oldukları haklar ile değerleri
tanımak bir yana onların varlığını bile fark etmeyebilirler.
Bundan dolayı engellilerin çalışma hayatına ve de sosyal hayata
katılımlarının sağlanması gerekmektedir. Engelli kişilerin işgücü piyasasında
yaşamış oldukları en büyük olumsuzluk eğitim yetersizliğidir. Engelli kişilerin
eğitim, mesleki eğitim ve rehabilitasyon yönünden yeterince desteklenememeleri
sonucunda vasıfsız olmaları nedeniyle istihdam edilememektedirler. Bu yüzden
engellilere istihdam olanağı sağlayan kişi veya kurumların devlet desteği görüyor
olması piyasalar açısından teşvik edici bir nitelik taşımaktadır. Sonuç itibariyle
doğuştan ya da sonradan bedeni, ruhi ya da zihni engele sahip kişilerin topluma
kazandırılıp işgücüne dahil edilmesini sağlayan korumalı işyerleri toplumsal bir
önem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmanın ana temeli 2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler Kanunun
14.madddesine dayanarak hazırlanmış olan 30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı ve
de 23.11.2013 tarih, 28833 sayılı Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmeliğidir. Bu
yönetmeliğe göre gerçek ve tüzel kişilerin, işgücü piyasasına kazandırılmaları güç
olan engelliler için istihdam oluşturmak amacıyla korumalı işyeri açabilmeleri
birçok yönden teşvik edilmiştir. Ayrıca çalışmada engellilerin işgücü piyasası
içindeki yeri istatistiki verilere göre ele alınmıştır.
2
Çalışma iki bölümde ele alınarak incelemeye tabi tutulmuştur. Engellilik ile
ilgili kavramların değerlendirildiği ilk bölümünde geçmişten günümüze ulusal ve
uluslararası gelişmeler incelenmiştir. Son bölümde ise rehabilitasyon kavramına
değinilerek engelli bireylerin çalışma hayatına dahil edilmesi ele alınmıştır. Engelli
istihdamında işverenlerin tutumlarından bahsedilmiş ve korumalı işyerleri ile ilgili
düzenlemelere ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. Konuya ilişkin istatistiksel
verilerin
değerlendirilmesi ile
tamamlanmaktadır.
de
son
bölümde
sunulması ile
çalışma
BİRİNCİ BÖLÜM
ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN ULUSAL VE
ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDEKİ YERİ VE ANLAMI
1.1. ENGELLİ KAVRAMI VE İLGİLİ KAVRAMLARIN İNCELENMESİ
En gelişmiş canlı olan insan, doğuştan ve/veya sonradan meydana gelen
nedenlerle bazı organlarını ve melekelerini tam anlamıyla normal bir şekilde
kullanamayabilir. Çeşitli bedensel ve zihinsel engelleri olabilir. Bu engeller,
doğumla ya da doğumdan sonra ortaya çıkabilirler. Hatta normal olarak yaşamını
devam ettiren her insan, her an engelli durumuna düşebilir.
1
Yapılan tanımlarda özürlü, engelli veya sakat kelimelerinin çoğu kez aynı
anlamda kullanıldığı görülmektedir. Engellilikle ilgili konuların farklı kanunlarda
farklı biçimlerde; engelli, özürlü, sakat veya malul şeklinde kullanılmış olduğu
görülür. Bu farklılık dildeki gelişme veya değişme sonucu meydana gelmektedir.
Dilimizde kullanılan sakat, malul, özürlü ve engelli kelimelerinin yabancı
dillerdeki karşılıkları her zaman aynı anlamda kullanılmamaktadır. Örneğin
“disability” kavramı genellikle engellilik olarak çevrilmesine rağmen bazı
durumlarda yetersizlik kelimesi anlamına da gelmektedir. Hatta “disability”
kavramının hem “engelli” hem de “engellilik, özürlülük” olarak kullanıldığı da
görülmektedir. Yabancı metinlerde yer alan “disability rights” veya “disability law”
Yayman, Derya, Çımat, Ali; “Türk Vergi Hukukunda Yer Alan Sakat ve Engellilere Yönelik Vergisel
Ayrıcalıklar”; Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XVI, Sayı 3,Ankara 2012, s.297
1
4
şeklindeki tamlamalar ise bizim dilimizde engelli hakları veya engelli hukuku
olarak karşılık bulmaktadır.
2
1.1.1. Sakat Kavramı
Uluslararası Hukuk alanında sakatlığın tanımı konusunda kültürler ve
toplumlar arasında değişik anlamlar söz konusudur. Çeşitli mevzuatlar ilgili hizmet
konularına göre engelliyi birçok şekilde tanımlanmıştır. Engelliler için eskiden beri
sakat ve/veya yakın geçmişte sakat yerine daha fazla engelli kelimesi
kullanılmaktaydı. Ülkemizde yapılan yeni düzenlemelerle, engellinin tanımı
yeniden gözden geçirilmiş ve daha kapsamlı hale getirilmiştir.
Sakat kelimesi kelime anlamı olarak; bozuk veya eksik, vücudunda hasta
veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü demektir. 3 Tanımdan da görüleceği üzere
birbiri yerine kullanılan kelimelerdir.
1.1.2. Malul Kavramı
Malul kavramı, “bir kimsenin bir dış etki, hastalık veya kaza sonucunda
çalışma gücünü kısmen veya tamamen yitirmesi” olarak tanımlanmaktadır.
4
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK)
25.maddesinde de ilgili düzenlemeye yer verilmiştir. Çalışma gücünü veya iş
kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü en az %60
Çakmak, Naci Munci; Türk Kamu Hukuku Açısından Engellilerin Hukuki Statüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006, s. 13
3
Genel Türkçe Sözlük, (Erişim)
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.52cbf6eea29971.3371519
0 06.01.2014
4
Yılmaz, Ejder Yılmaz; Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 1996, s. 516.
2
5
oranında kaybedenler malul sayılmaktadırlar. Söz konusu açıklama ilgili kanunun
md.4/I, (a) ve (b) bendine göre sigortalı sayılanlar içindir. Kanunda md.4/I, (c)
bendine göre sigortalı olanlar için ise daha farklı bir malullük durumu belirlenmiştir.
Buna göre çalışma gücünün en az %60 oranında kaybı ya da vazifelerini
yapamayacak
şekilde
meslekte
kazanma
gücünün
kaybedilmesinden
bahsedilmektedir. Bu koşulun dışında ayrıca, malullüğün çalışmaya başladıktan
sonra
ortaya
gerekmektedir.
çıkması
ve
durumun
sağlık
raporuyla
tespit
edilmesi
5
T.C. Emekli Sandığı Kanununda (1949 tarih ve 7325 sayılı) malullük; adi
malullük, vazife malullüğü ve harp malullüğü olarak üçe ayrılmıştır. Adi malullük
olarak nitelenen durum Kanunun 44/I hükmünde şu şekilde ifade edilmiştir. “Her
ne sebep ve suretle olursa olsun, vücutlarında hasıl olan arızalar veya duçar
oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak
duruma giren iştirakçilere malul denir”. Vazife malullüğünün düzenlendiği md.45’e
göre ise, md.44’te yazılı malullük: İştirakçilerin vazifelerini yaptığı sırada
vazifelerinden doğmuş olursa, vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir
kuruma ait işleri yaparken bu işlerden doğmuş olursa, kurumların menfaatini
korumak maksadıyla bir iş yaparken o işten doğmuş olursa ya da fabrika, atölye
ve benzeri işyerlerinde, işe başlamadan evvel, iş sırasında veya iş bitirdikten
sonra, o işyerinde husule gelen ve yine o işyerinin mahiyetinden veya çalışma
konusundan ileri gelen kazadan doğmuş olursa, buna vazife malullüğü ve bunlara
uğrayanlara da vazife malulü denir. Vazife malullüğü hali, savaşta ateş altında,
savaş bölgelerindeki harekat ve hizmet sırasında, harbe hazırlık döneminde,
düşman silahlarının etkisiyle, askeri iç tedip veya sınır hareketleri sırasında,
görevli olarak uçuş sırasında, uçuşun havadaki ve yerdeki etkisiyle, görevli olarak
dalış sırasında, görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç kıtasında
Güzel, Ali; Okur, Ali Rıza; Caniklioğlu, Nurşen; Sosyal Güvenlik Hukuku, 5510 sayılı Kanuna göre
hazırlanmış, 12.Bası, Nisan 2009 İstanbul, s. 413
5
6
bulunduğu sırada Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararıyla veya
milletlerarası antlaşmalar gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker veya
sivil personelin, yurt içinde veya yurt dışında meydana gelmişse harp malullüğü
söz konusu olur (md.64) .
6
Genel anlamdaki malullüğe yol açan durumun, kişinin kendisinden
kaynaklanan nedenlerle veya dış etkenlerle meydana gelmesi sonuca etki etmez.
Malullüğe yol açan sebebin maddi veya manevi kökenli olması; kişinin kendi
ihmali veya kastıyla meydana gelmesi; hatta söz konusu fiilin ceza hukuku ve
disiplin hukuku çerçevesinde cezai yaptırıma bağlanmış olması; çalışılan kurum
içinde veya dışında gerçekleşmesi; görevi nedeniyle veya göreviyle ilgili
olmaksızın meydana gelmesi herhangi bir farklılık yaratmamaktadır. Bu durum
Kanunda “her ne sebeple olursa olsun” şeklindeki ifade ile tartışmalara yer
vermeyecek şekilde ifade edilmiştir. Dolayısıyla sebep ne olursa olsun, kişi
vazifesini yapamayacak hale gelmişse malul sayılır.
7
1.1.3. Özürlü Kavramı
Sözlük anlamı olarak “özürlü” kelimesi; bir şeyin düşük ve işe yaramaz
kısmı; fena ve faydasız şey bozuk ya da yanlış anlamlarına gelmektedir. Özür,
doğuştan ya da sonradan bir kayıp, işleyiş bozukluğu olarak ifade edilmekle
beraber, geçirilen bir hastalık ya da kazadan sonra geriye kalan bireysel faaliyetin
sınırlanmasına neden olan engel şeklinde ifade edilmekte ve özrün belirlenmesi,
konunun tıbbi boyutunu oluşturmaktadır. Özür; zihinsel, ruhsal, bedensel,
(konuşma, görme veya işitme özrü) ya da kas, iskelet, dolaşım ve solunum gibi
6
7
Bostancı, Yalçın; “Yargı Kararları Işığında Vazife Malullüğü”, Kamu-İş Dergisi; C.8, S.1/2005, s.1
Bostancı, a.g.m., s. 4
7
sistemlere ait zedelenme ve buna bağlı olarak yetersizlik biçiminde ortaya
çıkabilir.
8
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu, engelliyi,
“bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinde belirli oranda fonksiyon kaybına neden
olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu, toplumsal rolünü gerçekleştirilebilmesi
için bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi”
olarak ele alınırken; bugün “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya
kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli
derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uymama
durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek
hizmetlerine ihtiyacı olan kişi” olarak tanımlanmaktadır.
9
Bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerindeki engelleri
nedeniyle çalışma gücünün en az yüzde 40’ından yoksun olduğu sağlık kurulu
raporuyla belgelenen kimseler özürlü olarak tanımlanmaktadır.
10
1.1.4. Engelli Kavramı
Engelliliği, doğuştan veya sonradan herhangi bir sebeple bedensel, zihinsel,
ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle
toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlükleri olan
ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç
duyulması olarak tanımlamak mümkündür.
11
Hasırcıoğlu, Abdullah; İşverenlerin Engelli İstihdamına Yaklaşımı (Sakarya Örneği), Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2006, s.6
9
Hasırcıoğlu, a.g.e., s.7-8
10
Geçer, Bekir; Evcil, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş Kanunu
Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST Eğitim Yayınları: 1, s.300
11
Öztürk, Mustafa; Türkiye’de Engelli Gerçeği, Müsiad Cep Kitapları: 30, İstanbul Şubat 2011, s. 21
8
8
Ülkemizde 5378 sayılı Engelliler Kanunu* md.3 gereği engelli: doğuştan
veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal
yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum
sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım,
rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi olarak
tanımlanmaktadır.
12
Genel tanımıyla engelli, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık
veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal, sosyal yetilerini çeşitli
derecelerde kaybetmiş, normal yaşamın gereklerine uyamayan kişilerdir.
Engelliliğin sebepleri sonucu çıkan tanımlamalara da değinmekte yarar vardır.
Zihinsel Engelli: Çeşitli derecelerde zihinsel yetersizliği olan kişidir. Zeka
geriliği olanlar (mental retardasyon), Down Sendromu, Fenilketonüri (zeka
geriliğine yol açmışsa) bu gruba girer.
İşitme Engelli: Tek veya iki kulağında tam veya kısmi işitme kaybı olan
kişidir. İşitme cihazı kullananlar da bu gruba girmektedir.
Görme Engelli: Tek veya iki gözünde tam veya kısmi görme kaybı veya
bozukluğu olan kişidir. Görme kaybı ile birlikte göz protezi kullananlar, renk
körlüğü, gece körlüğü (tavuk karası) olanlar da bu gruba girmektedir.
Ortopedik Engelli: Kas ve iskelet sisteminde yetersizlik, eksiklik ve
fonksiyon kaybı olan kişidir. Kol, ayak, bacak, parmak ve omurgalarında kısalık,
eksiklik, fazlalık, yokluk, hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, kas güçsüzlüğü, kemik
12
Zaim Gökbay, İnci, Ergen, Ahu, Özdemir, Nesrin; “Engelli Bireylerin İstihdamına Yönelik Bir Vaka
Çalışması: Engelsiz Eğitim”; Öneri.C.9.S.36. Temmuz 2001, s.1
* 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun1.maddesiyel bu kanunun adında yer alan “Özürlüler” ibaresi
“Engelliler” şeklinde değiştirilmiştir. Çalışmada Engelliler Kanunu olarak yer verilecektir.
9
hastalığı olanlar, felçliler, serebral palsi, spastikler ve spina bifida olanlar bu gruba
girmektedir.
Dil ve Konuşma Engelli: Herhangi bir nedenle konuşamayan veya
konuşmanın hızında, akıcılığında, ifadesinde bozukluk olan ve ses bozukluğu
olan kişidir. İşittiği halde konuşamayanlar, gırtlağı alınanlar, konuşmak için alet
kullananlar, kekemeler, afazi, dil-dudak-damak çene yapısında bozukluk olanlar
bu gruba girmektedir.
Ruhsal ve Duygusal Hastalığı Olan: Duygu, düşünce ve davranışlardaki
normalden farklı örüntüler nedeni ile günlük yaşam aktivitelerine tamamlamada,
kişiler arası ilişkilerini devam ettirmede güçlük yaşayan kişidir. Depresyon
şizofreni gibi hastalıklar bu gruba girmektedir.
Süreğen
Hastalık:
Kişinin
çalışma
kapasitesi
ve
fonksiyonlarının
engellenmesine neden olan, sürekli bakım ve tedavi gerektiren hastalıklardır. (kan
hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, sindirim sistemi
hastalıkları, idrar yolları ve üreme yolları hastalıkları, cilt ve deri hastalıkları,
kanserler, endokrin ve metabolik hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, HIV)
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu: Çocukta 7 yaşından önce
başlayan, en az iki ortamda (ev, okul) 6 ay süreyle yaşına ve gelişim seviyesine
uygun olmayan dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, hiperaktivite ve dürtüsellik
belirtileriyle görülen bozukluktur.
13
Engellilik tanımı ülkeden ülkeye, hatta bir ülke içerisinde de değişiklik
gösterebilir. Engellilik konularına ilişkin terimlerin standart hale getirilmesi ve
verilerin karşılaştırılabilmesi için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), uluslararası
T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Özürlülük Eğitimi: Toplum Özürlülüğü Nasıl Anlıyor
Temel Araştırması, s.27-28, (Erişim) www.,ozida.gov.tr , 05.03.2011
13
10
yetersizlik,
özürlü
ve
özürlülük
sınıflandırması
geliştirmiştir.
DSÖ’nün
tanımlamaları aşağıdaki gibidir;
Yetersizlik: Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik (fiziksel)
yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ve anormalliği ifade eder.
Özürlülük: Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı
herhangi bir yeteneğin normal kabul edilen bir kişiye göre azalması veya
kaybedilmesidir.
Engellilik: Yetersizlik veya özürlülük nedeniyle, kişinin yaş, cinsiyet, sosyal
ve kültürel durumuna göre normal kabul edilen yaşantısını yerine getirememesi
durumudur.
Bu tanımlamalara istinaden verilen bir örnek şöyledir; “On altı yaşında bir
çocuk trafik kazası geçirmiş ve bacağı dizinin üzerinden kesilmiştir.
Yetersizlik: Bacağın olmayışı
Özürlülük: Yürüme yeteneğinin azalması
Engellilik: Çalışma, normal toplumsal etkinliklerden (spor, dans) hoşlanma
ve toplumsal ilişkilere girme yeteneğinin azalması”.
14
5378 sayılı Engelliler Kanunu, hafif, ağır ve bakıma muhtaç engelli tanımını
yapmıştır. Buna göre engelliler, uluslararası temel engellilik ölçütüne göre hafif ve
ağır engelliler olarak ayrılmaktadır. (md 3/b,c,d) Aynı maddenin devamında ise
bakıma muhtaç engelli; engellilik sınıflandırmasına göre resmi sağlık kurulu
raporu ile ağır engelli olduğu belgelendirilen, günlük hayatın alışılmış, tekrar eden
gereklerini önemli ölçüde yerine getirememesi nedeniyle başkasının yardımı ve
14
Hasırcıoğlu, a.g.e., s.7
11
bakımı olmadan devam ettiremeyecek derecede düşkün olan kişileri ifade eder
(md.3/e) .
Engelliler Kanunu bakıma muhtaç engelliyi tanımlarken düşkün kelimesine
de yer vermiştir. Düşkün; bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı,
tutkun, müptela anlamının yanı sıra, eski değer ve onurunu yitirmiş anlamına
gelmektedir. Yoksulluk, işsizlik, hastalık, sakatlık, yaşlılık nedeniyle gücünü
yitirmiş veya büyük geçim sıkıntısına düşmüş, maddi bakımdan başkalarına
muhtaç kimse demektir. 15
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde,
engelliyi; “normal kişinin, kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendine yapması
gereken işleri, bedensel ve ruhsal kabiliyetlerindeki kalıtımsal ya da sonradan
olma noksanlık sonucu yapamayan” olarak tanımlamıştır. BM tarafından engelli
birey ise “yaşama eşit katılım fırsatlarında azalma ya da kısıtlanma” başka bir
deyişle “çevre ile engellinin karşı karşıya kalması” olarak tanımlanmıştır. Bu
tanımla; eksik çevre koşulları ile engelli bireylerin bilgi, iletişim, eğitim ve sosyal
alanlarda
toplumdaki
diğer
bireylerle
engellenmesi durumuna dikkat çekilmiştir.
birlikte
aktivitelere
katılımlarının
16
Yapılan tanımlar aslında yaşamın normal akışından uzak kalmak ve
başkalarının yardımına ihtiyaç duymak noktasında birleşmektedir. Kendisinden
başka kişi ya da kişiler olmadan gerekleri karşılamak önemlidir, bu açıdan
bakıldığında yoksullar, zenciler, çocuklar ve kadınların da bu tanımlarda gündeme
gelme durumu oluşabilir.
15
Düşkün ne demektir?, (Erişim) http://nedir.dictionarist.com/d%C3%BC%C5%9Fk%C3%BCn
06.01.2014
16
Özgöbek, Hatice Reyhan, “Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
2007, s.4
12
Yıllardır birbirinin yerine kullanılan kelimelerin ‘engelli’ çatısı altında
birleşmesi, aynı anlamı göstermesi, literatürdeki birlik açısından sevindiricidir.
Aynı zamanda engelli kelimesini kullanırken hitap edilen veya bahsedilen bireyleri
incitmeyecek olmak muhteviyat açısından en önemli özelliktir.
1.2. TÜRKİYE’DE VE DÜNYA’DA ENGELLİLERE YAKLAŞIM AÇISI ve
FARKLILIKLARI
Engellilik, nedenleri ve sonuçları açısından toplumsal bir olgu niteliği
taşımaktadır. Bedensel farklılıklar, yüzyıllardır toplumsal yaşam üzerinde
belirleyici olmaktadır. Bu belirleme, toplumsal normun dışında kalan bedenlerin
“öteki” olarak tanımlanmasıyla gerçekleşmektedir. Tarih içinde engelliliğe, sosyal
yönü ihmal eden salt tıbbi boyuttan bakılmıştır. Engelli insanların “farklı” oldukları
yolundaki anlayışın yerleşmesinde bu bakış, önemli bir rol oynamış böylece
bütünleşmeden çok farklılıkları öne çıkaran “özel çözümler”, kural haline
gelmiştir.
17
Türk toplumu, hiç görmeyeni, az veya hiç işitmeyeni, kol ve bacaklarında
ağır sakatlığı olanları sakat, özürlü veya engelli olarak tanımlayıp böyle kabul
etmektedir. Kalp damar hastalıklarını, böbrek hastalığı sebebi ile diyaliz
makinesine bağlananları ve solunum sistemi hastalıklarını ise sakat, özürlü,
engelli olarak kabul etmemektedir. Başka bir ifade ile toplumda yerleşen algıya
göre hasta, hastalıklı ve engelli kişiler farklı bakış açısı ile tanımlanmaktadır.
18
Engelli kavramına ilişkin söz konusu yaklaşım TBMM tarafından 25 Nisan
2013 tarihinde kabul edilen “6462 Sayılı Kanun ve Kanun Hükmünde
17
Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen
Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 1
18
Karademir, Şeniz, “Özürlülük Sınıflaması için Bir Model Oluşturma”, Yüksek Lisans Tezi, Aydın
2008, s. 4
13
Kararnamelerde Yer Alan Engelli Bireylere Yönelik İbarelerin Değiştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun” ile mevzuatımızda yer alan sakat, özürlü ve çürük
ibarelerinin ve türevlerinin yerine engelli ibaresinin ve türevlerinin kullanılması için
yasal düzenleme getirilmiştir.
DSÖ,
1980
yılında
deneme
amacı
ile
sakatlıkla
ilgili
terimleri
standartlaştırmak ve ortak bir dil oluşturmak amacıyla Bozukluklar, Yetiyitimi ve
Engellilerin
Uluslararası
Sınıflandırılması
(International
Classifisation
of
Impairments, Disabilities and Handicaps, ICIDH) isimli bir sınıflama sistemini
ortaya koymuştur. Bu sisteme göre:
Yetersizlik ya da özürlülük: Kişinin fizyolojik, psikolojik, anatomik yapı ya
da işlevlerindeki geçici ya da kalıcı herhangi bir eksiklik yada anormalliktir.
Sakatlık (Disability): Yetersizlik sonucu oluşan ve normal bir insanın başarı
ile sonuçlandırabileceği herhangi bir aktiviteyi gerçekleştirmede ortaya çıkan
eksiklik ya da sınırlamadır.
Engellilik (Handicapped): Yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel etmenlere bağlı
olarak özürlülük ve sakatlık sonucu oluşan, o birey için normal olarak bir işlevin
yerine getirilememesi ya da eksik kalmasıdır.
2001 yılında DSÖ “İşlevsellik, Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası
Sınıflandırılması” adıyla ICF’i yayınlanmıştır. ICF’e göre “engelli” (handicap) terimi
küçük düşürücü iması nedeni ile tümden çıkarılmış bunun yerine daha geniş
kapsamlı bir terim olan “yetiyitimi” kelimesinin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu
sınıflandırmaya göre, örneğin “zihinsel engelli” kişi yerine “öğrenme güçlüğü olan
kişi” ifadesi kullanılmıştır.
19
Karademir, a.g.e., s. 5
19
14
Geçmişten günümüze gelindiğinde yabancı kaynakları ve çevirilerinde
‘disabilitiy’ kelimesinin kullanıldığı ve buna karşılık olarak da ‘engelli’ kelimesinin
yer aldığı görülmektedir.
1.3. MEDİKAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK
Engelli bireylere yönelik tanımlamalar zaman içinde gelişerek değişmiştir.
Engelliliği medikal açıdan ve sosyal açıdan inceleyen modellere göre bu gelişim
süreci izlenebilir.
Literatürde eziyet veren bir yaklaşım olarak kabul edilen medikal model
(tıbbi model), engellilik halini “tedavi edilebilir, iyileştirilebilir veya onarılabilir bir
hastalık hali” olarak değerlendirir. Bu modelin engelli insanı “rahatsız/hasta”
insan olarak ele alması önemli bir eksikliktir.
20
Medikal model olarak bilinen yaklaşımların engelliliği önleme ya da tedavi
etmekteki başarıları oldukça önemlidir. Bununla birlikte modelin kökeninde yatan
liberal faydacı normalleştirme düşüncesi engelliler açısından çok ciddi güçlüklere
kaynaklık etmiştir. Örneğin; meseleye tıbbi yaklaşımın uç noktalara taşınması
sonucu bazı dönemlerde tüm toplumun normalleştirilmesi ve engellilik olgusunun
yok edilmesi adına engellilerin yaşam
haklarına
sistematik
saldırılarda
bulunulması anlamına gelen öjenizm (soy temizleme) ideolojisi gündeme
gelmiştir.
Medikal yaklaşımların olumsuz yönleri sadece öjenizm gibi aşırılık
durumları ile de kalmamaktadır. Bu yaklaşımlar genel olarak engelli kişiye hasta
ve pasif insan rolü vermekte, engellilik olgusundaki sosyal engelleri ve meselenin
politik yanını göz ardı etmektedir. Bu süreç ana hatları ile şu şekilde ilerlemiştir; II.
Dünya savaşı sonrasında dünyada engelli nüfusun önemli bir artış göstermesi
Özgökçeler, Serhat, Alper, Yusuf; “Özürlüler Kanunu’nun Sosyal Model Açısından Değerlendirilmesi”,
İşletme ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı:1 Yıl: 2010, s. 33
20
15
engellilik sorunlarını politika gündemine taşımış ve savaş sonrası dönemdeki
sosyal refah devleti uygulamaları kapsamında tüm dezavantajlı kesimler gibi
engelliler de önemli kazanımlar elde etmişlerdir.
21
Medikal model perspektifinde engellilik, büyük ölçüde ferdin yetersizliğine
dayalı olarak anlatılmaktadır. Engellileri medikal açıdan yetersiz olarak ele alıp
incelemek pek çok sıkıntının meydana gelmesine de yol açabilmektedir. Engelli
bireylere ilişkin ayrımcı, damgalayıcı ve dışlayıcı tutumlar olarak yapılan
tanımlamalar sıkıntılar olarak sıralanabilir. Kişi, engelli olması sebebiyle aciz,
yetersiz, biçare ve yılgın biçiminde tanımlandığında bu doğrultuda müdahalelere
de hedef olabilmektedir. Bununla birlikte engelli bireye rağmen; kendisi adına türlü
düzenlemeler de yapılmaktadır. Halbuki engelliler kendilerini ilgilendiren
noktalarda yine kendilerinin karar vermeleri gerektiğini söylemektedirler ve buna
gereksinim hissetmektedirler. Söz konusu durumun tersinin işlemesi engellilerin
kendilerini daha da sınırlandırılmış hissetmelerine neden olmaktadır. Ayrıca
özgüvenleri ve özsaygıları da incinebilmekte; intihara kadar uzanan başta
depresyon olmak üzere türlü ruhsal problemler de yaşamaktadırlar.
22
Türkiye dahil olmak üzere pek çok ülkede, medikal modelin normalanormal şeklinde yaptığı sınıflamanın engelli bireylere yönelik ayırımcı tutumları
güçlendirdiği söylenebilmektedir. Ayrıca modelin engelli bireyleri tam değil daha
az kabul etmesi, insanların farklılıkları olabileceği gerçeğine ters düşmektedir. Bu
açıdan bakıldığında medikal model, bir tür sosyal ırk ayrımı olarak ele alınmıştır. 23
Patır, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası Söylem Ve Politikaların
Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek
Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012, s.3
22
Arıkan, Çiğdem; “Sosyal Model Çerçevesinde Özürlülüğe Yaklaşım”, Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, C. 2,
Sayı.1, Mayıs 2002, s. 2.
23
Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 37
21
16
1.4. SOSYAL MODEL AÇISINDAN ENGELLİLİK
Medikal modelle ilgili olarak yöneltilen eleştirilerin fazlalığı, engelliliğin
sadece tıbbi ve rehabilitasyon edilebilirliği açısından ele alınması ve kişisel bir
trajedi olarak algılanması, dünya ölçeğinde engellilere yönelik bakış açısı yeni bir
modele ihtiyaç duyulmasına zemin hazırlamıştır. Bu yeni model, toplumsal bir
sorun çözümleyici niteliği taşıyan engelli hakları hareketi temelinde “sosyal model”
olarak anılmaktadır.
24
Engellilik, sosyal model çerçevesinde bir bozukluğa veya noksanlığa sahip
olmanın sosyal sonuçları olarak tanımlanmıştır. Bu açıdan bakıldığında sosyal
model, medikal modelin engelli bireyin yetersiz kabul etmesinden farklı bir tez ileri
sürmektedir.
25
Sosyal model; engelliliği büyük ölçüde, toplumun engelliliğe tepkisinin
meydana getirdiği dururumun bir sonucu olarak ele almaktadır. Bu anlamda, kişiyi
engelli konuma getiren, engelin kendisi değil; toplumun engelli bireye olan
engelleyici bakış açısıdır. Sosyal model, baskının yerine yetki sahibi olmayı;
tedavi süreci yerine bütüncül bir sosyal bakım ve hizmetler yelpazesini işaret eder
ve ayrıştırılmanın, damgalanmanın yerine toplumla bütünleşerek toplumsal
hayata katılmayı sağlamak adına uğraş vermektedir.
26
Sosyal model ve medikal model arasındaki temel bakış açışı farklılığı,
örnek üzerinden hareketle aşağıdaki şekilde özetlenebilir; 27
24
Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 37
Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007,
s. 11
26
Özgökçeler, Alper, a.g.m., s. 33
27
Örnekli antaım:. Medikal Model – Sosyal Model Arasındaki Temel Farklılıklar
Kaynak: Social Model. (2002). www.southamptoncil.demon.co.uk/membership.htm adlı siteden akt.
Arıkan (2002) Erişim Tarihi: 15.08.2007. makaleden akt. Özgöbek, Alper
25
17
MEDİKAL MODEL SORUN’A YÖNELİR
Kavanoz kapaklarını, kapıları açmakta
zorlanan, açamayan eller
SOSYAL MODEL ÇÖZÜM’E
YÖNELİR
İyi düşünülerek tasarlanmış kavanoz
kapakları, otomatik kapılar
Uzun süre ayakta kalmakta zorluk çekme
Kamuya ait yerlerde oturabilecek
daha fazla sayıda koltuk
Binalardaki merdivenleri çıkmakta başarısız
olma
Tüm binalarda rampa ve asansörler
Yapamayacağını düşündükleri için insanların
engelli bireylere iş vermemeleri
İnsanları sorun aramak yerine
engellilerin yeteneklerini görmek
yönünde eğitmek
Sosyal modele göre, engellilik eksikliğin doğrudan sonucu değil, sosyal
kısıtlamaların bir sonucudur. Engelli bireyler yürüyebilen, mükemmel görme ve
işitmeye sahip, net konuşabilen ve zeka olarak hünerli olan insanların ihtiyaçlarına
uyarlanmış bir toplum tarafından, engelli duruma getirilmektedir. Modelde, engelli
bireylerin mümkün olduğunca kendi hayatlarını kontrol edebilmesi ve bunu
yapması gerektiği öne çıkar. Her şeyden önce onların kişiliğine, sebepsiz
kısıtlamaların etkisinde kalmadan bağımsız olabilmelerine, kendi tercihlerini
yapabilmelerine ve bunları gerçekleştirebilmelerine saygı duyulmalıdır. Engeli
olan ya da olmayan her insanın yapabileceği ve yapamayacağı bir dizi, bireye
özgü olan zihinsel ve fiziksel beceriler dizisi olduğu görüşü gelişmiştir.
28
1.5. ENGELLİLİK VE SOSYAL DIŞLANMA
Sosyal dışlanma; bireyin toplumla bütünleşmesini sağlayan ve bireyin
kendi geleceğini oluşturmasında fırsatların tam olarak erişimini engelleyen temel
Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007,
s. 12-13
28
18
gereksinimlerden yoksun kalması, toplumla bağlarının kopması, sivil, siyasal,
ekonomik ve yurttaşlık haklarından yoksun olma, yoksun bırakılma sürecidir. 29
Avrupa kökenli bir kavram olan “sosyal dışlanma” dinamik bir kavramdır ve
bir süreci ifade eder. Sosyal dışlanmanın belli başlı nedenleri: işgücü
piyasasındaki değişim, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk, sosyal
korumanın yetersizliği ve eşitsizlik olarak sayılabilir. Engelli bireylerin topluma
uyum sağlayamamış olması da onları sürecin dışına itmektedir. Burada,
küreselleşmenin getirdiği serbest rekabet ortamında emeğin ucuz olduğu
gelişmekte olan ülkelerde “çalışan yoksul” kavramı karşımıza çıkmaktadır. Düşük
gelirli bireyler gelirlerinin büyük bir kısmını ya da tamamını asgari yaşam
gereksinimleri için tüketmekte, eğitim ve kültür gibi faaliyetlere yeterince kaynak
ayıramamaktadırlar. Bu durum sosyal yaşamla olan bağları zayıflatmaktadır.
Günümüzde
sosyal
risklerin
niteliği
ve
sayısı
göz
30
önünde
bulundurulduğunda vatandaşların gün geçtikçe daha fazla riskle karşı karşıya
kaldığı görülmektedir. Bu riskler de beraberinde sosyal dışlanma süreciyle birlikte
sosyal dışlanmış insanları getirmektedir. Sosyal dışlanma sürecinde bireyler
topluma katılmada ve toplumun bir parçası olarak kabul edilmede güçlükler
yaşamaktadır.
Toplumda
sosyal
bütünleşmenin
gerçekleşememesinin alt yapısını hazırlamaktadır.
ve
kaynaşmanın
31
Birey siyasi, ekonomik ve sosyal haklarını kullanamaz duruma düştüğünde,
toplum ile bağlarını yitirerek sosyal dışlanma tehdidi ile karşı karşıya kalır. Bu
durum, bizleri sosyal devletin rolünü ve sosyal dışlanmaya maruz kalan
Sapancalı, Faruk; “Avrupa Birliğinde Sosyal Dışlanma Sorunu ve Mücadele Yöntemleri”, Çalışma
ve Toplum Dergisi, Sayı 3, 2005, s. 53
30
“Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ekseninde Çalışan Yoksul-Mobbing İlişkisi”, (Erişim)
http://www.yenimakale.com/sosyal-dislanma-sorunsali-ekseninde-calisan-yoksul-mobbing-iliskisi.html,
20.03.2011
31
Toplu, Aslı, Sosyal Dışlanma Perspektifinde Türkiye’de Engelli İstihdamı, Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2009, s. 5
29
19
vatandaşları ile ilişkisini tekrar düşünmeye yönlendirmektedir. Böylece sosyal
dışlanma ile mücadelede vatandaşlık hakkını temel alan sosyal politikaların
gerekliliği kendini göstermektedir. Sosyal dışlanma ile mücadeleyi bir hak arayışı
gördüğümüz yerde düşünmemiz gereken diğer konu da sosyal alanda gittikçe
önem kazanan sivil toplum kuruluşlarının (STK) rolüdür. Bugün, gerek Avrupa
Birliği’nde (AB) gerekse Türkiye’de birçok STK, sosyal hizmet ve sosyal yardım
alanında faaliyet göstermektedirler. Kadın, çocuk, yaşlı, engelli, göçmenler gibi
sosyal dışlanma tehdidi ile karşı karşıya kalan gruplara yönelik toplum temelli
çalışmalar yürütmektedirler. STK’ ların, toplum temelli sosyal hizmet modellerini
geliştirilmesinde büyük etkileri mevcuttur. Ancak, sivil toplum örgütlerinin,
sağladıkları sosyal yardımın ve sosyal hizmetin sürekliliğinden sorumlu
olmadıklarını unutmamak gerekir. Yani, hizmet götürdükleri, yardım sağladıkları
gruplara hak temelli bir sorumlulukları yoktur. STK faaliyetleri, sosyal sorumluluk
ile keyfilik arasındaki ince çizgide durmaktadır. Ancak, sivil toplum örgütlerinin
sosyal dışlanma ile mücadele politikalarının oluşturulmasındaki son derece
önemli rolü ise, devletin sosyal politika oluşturma süreçlerine müdahil olmak ve
vatandaş hakkını temel alan sosyal dışlanma ile mücadelede politikaları
geliştirmesini sağlamaktır. Yani sosyal devletin etkinliğini mümkün olduğunca
arttırmaktır. Bu şekilde belki de göz ardı edilmiş konulara ve gruplara dikkat
çekilmiş, işaret edilmiş olunmaktadır.
32
Sosyal dışlanmanın en önemli niteliği, bireyin veya belirli bir grubun
toplumla olan ilişkilerinin veya farklı refah kurumlarıyla olan bağlarının
zedelenmesi veya kopma noktasına gelmesidir. Bireyin toplumla bağlarının
kopması ise toplumda dayanışma düşüncesinin zayıfladığını göstermektedir.
Devlet, hem bireyleri topluma karşı, hem de toplumu bireylere karşı korumak
Ekim, Başak; “Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Hak Temelli Yaklaşım: Avrupa Yoksulluk ile Mücadele
Ağı”, Tes-İş Dergisi, Haziran 2007, s. 81
32
20
zorundadır. Bu doğrultuda sosyal dışlanma, daha çok biçimsel dayanışmanın
zayıflaması ve buna bağlı olarak güven mekanizmasının gerilemesiyle ilgilidir.
33
Toplumlar genellikle engellileri, üretken olmayan, bu nedenle de ailesi ya
da devlet tarafından özel bir bakıma muhtaç olan bireyler olarak gördüklerinden,
onlara çoğunlukla acıma duygusuyla yaklaşılmaktadır. Bu acıma duygusu
engellinin engelini ön plana çıkartırken, sahip olduğu yetenek ve becerilerinin de
ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. Bu sebeple engellilerin topluma dahil
olmaları ve toplumda daha çok yer almaları gerekmektedir.
34
Çalışmak, bireylerin yalnızca bir gelir sahibi olmalarının ötesinde sosyal
ilişkileri, kişisel doyumu, mutluluğu ve aile ilişkileri gibi pek çok faktörü
etkilemektedir. Engelliler, istihdamda en dezavantajlı kesimlerden biridir.
Engellilerin sorunlarının çözümünde istihdamın çok önemli bir rolü vardır. Bu
anlamda öncelikle kabul edilmesi gereken, engellilerin sağlam insanlara göre
istihdam edilmeye çok daha fazla ihtiyaç duyduklarıdır. Uzun bir süreç ve bazı
zorluklar içerse de engellinin çalışma hayatına atılması ya da gelir getirici çeşitli
işlerin sorumluluğunu alması, onların hem ekonomik açıdan bağımsız olmalarını
mümkün kılacak
hem de psikolojik ve sosyal
hissetmelerini sağlayacaktır.
açılardan
kendilerini
iyi
35
Engellilik bir sosyal dışlanma unsurudur. Engelliler için sosyal ilişkilerden,
kültürel ve toplumsal faaliyetlerden, temel hizmetlere erişimden, yakın çevreden
ve iktisadi sahadan engellenmek ikinci bir engel durumu olarak görülmektedir.
Bunun için sosyal içerme-toplumla bütünleşme kendileri için ciddi bir önem
taşımaktadır. Sosyal içerme, sosyal dışlanmaya maruz kalan bireylerin veya
grupların, sosyo-ekonomik hayatta yer almalarına engel olabilecek faktörlerin
Sapancalı, a.g.m., s. 55
Ergün, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler, Ankara Mayıs 2005
35
Çizel, Rabia, Engellilerin Çalışma Yaşamı, Engelsiz Turizm Sempozyumu Bildiri Kitapçığı, Ankara,
s.19
33
34
21
ortadan kaldırılarak; hayat standartlarının toplumda kabul edilebilir bir düzeye
getirilerek toplumla bütünleşmelerinin sağlanmasından bahsetmektedir.
36
1.6. ULUSAL DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA HAKKI
Engellilerin
çalışma
güçlerinin
atıl
bırakılmaması,
topluma
kazandırılmaları, uğradıkları maddi ve manevi kaybın toplumsal yönden telafisi
bakımından sosyal amaçlarla yasal düzenlemeler yapılmıştır. 37
1.6.1. Türkiye’ de Engellilik Kurumunun Tarihsel Gelişimi
Türkiye engelli bireylere ilişkin bilimsel araştırmalara ve bu temelde
gelişecek hukuksal, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel düzenlemelere epey geç
ulaşmıştır. Batıdaki engelli bireylerin sosyal engellemelere karşı kendilerinin
yaptıkları sistemli mücadeleler engelliliğe ilişkin bilimsel bakışın da gelişmesine
neden olurken, Türkiye’de oldukça gecikmeli olarak gelişen ve sistemli
mücadeleleri içermeyen ama yine de engelliliğe bakışı canlandıran bir
kıpırdanmanın 1990’lı yıllara rastladığını görmekteyiz. Engelliliğe ilişkin alt yapı
oluşumunun, Türkiye’de engelliliğe ilişkin devlet politikalarının, Cumhuriyet
döneminden itibaren şekillenmeye başladığı söylenebilir. Türkiye’de Cumhuriyet
dönemiyle başlangıcı yapılan özellikle engelli çocukların eğitimine ilişkin hareketler
ile 1950’lerde devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarınca önemsenmeye
başlanılan engelli bireyler, 1960’lı yıllardan itibaren toplumsal konuları açısından
dikkat çekmiştir. 1970’lerde engelli bireylerin ekonomik durumları iş yaşamlarına
36
Genç, Yusuf, Çat, Güldane; “Engellilerin İstihdamı ve Sosyal İçerme İlişkisi”, Akademik İncelemeler
Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, Yıl: 2013, s. 365
37
Geçer, Bekir; Evcil, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş 4857 Sayılı İş Kanunu
Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST Eğitim Yayınları: 1, s.299
22
katılımlarına ilişkin tartışmalar, 1980’lerde kalkınma planlarında ve anayasada
engellilere ilişkin politikalar oluşturulmaya başlanmış, engellilik tanımı yapılmış,
1990’larda engelli bireylerin sorunlarına ilişkin araştırmalar yapılmak istenmiş,
kurumsallaşmaya
gidilmiştir.
(Örnek
olarak
1997
de
Özürlüler
İdaresi
Başkanlığı’nın* kurulması ve 1999 yılında da Birinci Özürlüler Şurası
gerçekleştirilmesini gösterebiliriz.) 2000’li yıllarda özellikle Türkiye’nin AB’ ne dahil
olabilme çalışmalarının hız kazanmasıyla engelli bireylere ilişin düzenlemeler
daha sistemli ve ciddi ele alınmaya başlanmıştır.
38
Türkiye’deki tarihsel sürece bakıldığında dezavantajlı gruplara yönelik
olarak her zaman olumlu bir tutum ve davranış sergilendiği gözlenmektedir. Bu
kapsamda örf, adet, geleneklerimiz ve halkın dayanışma duygusu engellilere
verilen hizmetlere dayanak oluşturmuştur. Yüzlerce yıllık geçmişi olan vakıf, lonca
ve hayratları geleneksel kurumlar olarak bu alanda önemli görev üstlenmişlerdir.
Osmanlı Devleti döneminde engellilerin yaşlılar evinde koruma altına alındığı ya
da bazılarının yeteneklerine uygun işlerde çalıştırıldıkları dikkati çekmektedir.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte engellilik alanındaki çalışmalar uluslararası
gelişmelere paralel başlamış, Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuk hakları
bağlamında engelli çocukları da kapsayan ilk belge “1924 Cenevre Çocuk Hakları
Bildirgesi” nin imzalanması bu dönemin ilk adımını oluşturmuştur. Başta İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere birçok belgede, engelliliğe temelde bir
insan hakları sorunu olarak yaklaşımı; Türkiye Anayasasında ve buna bağlı
çıkarılan yasalarda da yerini almıştır. Cumhuriyet Dönemiyle birlikte; toplumun
refahını ve insan değerini ön planda tutan bir düşüncenin gereği olan sosyal hukuk
devleti anlayışı ve eşitlik ilkesi çerçevesinde engelli bireylerin başta Anayasa
Özürlüler Vakfı; Kongre Bildirileri Kitabı Özürlüler’ 07; “Özürlülere İlişkin Hukuki Düzenlemeler”;
s.247
* 633 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. İlgili KHK ve ilgi yazı gereği 31.12.2011 tarihi
itibariyle Özürlüler İdaresi Başkanlığı Kurumu kapatılarak bu kuruma ait iş ve işlemler de ilgili Genel
Müdürlüklere devredilmiştir.
38
23
olmak üzere kanunlar karşısında tüm vatandaşlara tanınan yasal hak ve görevlere
sahip oldukları ifade edilmiştir. Diğer yandan da fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik
düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 39
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, engellilere yönelik gelişmeler 1980
yılından itibaren hız kazanmıştır. Engellilere yönelik hizmetlerin koordinasyonu ve
izlenmesini
sağlamak
amacıyla
1981
yılında
“Sakatları
Koruma
Milli
Koordinasyon Kurulu” oluşturulmuştur. Türkiye’de de engellilere yönelik
oluşturulan politikalar uluslararası gelişmelerden etkilenmiştir. 1980’lere kadar
engellilerin toplumda yer alma biçimini büyük ölçüde dini inanışlar ve geleneksel
değerler belirlemiştir. Bu doğrultuda engellilere yönelik oluşturulan politikalar ise
büyük oranda tıbbi bakım, rehabilitasyon ve yardımla sınırlı kalmıştır. Uluslararası
düzeyde 1980 sonrası engellilik olgusuna yaklaşımdaki değişim ve Engelliler için
Dünya Eylem Programı’nın Türkiye’de uygulanmasını sağlamak üzere 1981
yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde engellilere yönelik
hizmetlerin koordinasyonu amacıyla sürekli kurul olarak “Sakatları Koruma Milli
Koordinasyon
Kurulu”
oluşturulmuştur.
Başbakanlık
Özürlüler
İdaresi
Başkanlığı’nın 1997 yılında kurulmasına kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Kurul
tüm kamu ve kuruluş temsilcileri ile sivil toplumun temsil edildiği yaklaşık 60 kişilik
geniş bir katılımla çalışmalarını sürdürmüştür. 40
1.6.2. Türkiye’ de Engellilik İle İlgili Kamusal Alandaki Yapılanmalar
Ülkemiz açısından engellilere yönelik uygulamalar için politika belirleme,
yasal mevzuatı ve kurumsal yapıyı oluşturma faaliyetlerinin 1990’lı yılların ikinci
yarısından itibaren yoğunlaştığı söylenebilir. 1997 yılında “Özürlüler İdaresi
Başkanlığı” nın kurulması, 1999 yılında “Özürlüler Şurası” nın toplanması ve
39
40
Özgöbek, a.g.e., s.19
Özgöbek, a.g.e., s.19
24
2005 yılında kısaca “Özürlüler Kanunu” (Engelliler Kanunu) olarak bilinen yasal
düzenlemenin yapılması engellilere yönelik politikalardaki yoğunlaşmanın temel
göstergelerini oluşturmaktadır. Buna karşın ülkemizde engelli bireylerimizin
sorunlarının daha çok hukuki bir zemine taşınarak tartışıldığı gözlenmektedir.
Bu düşüncenin, yasama ve yürütme organı tarafından da benimsendiği
söylenilebilir. Nitekim yürürlüğe konulan mevzuat ve mevzuat hükümlerinde
yapılan değişikliklere bakılacak olursa; ülkemizde engelli bireylerin pek çok yasal
düzenlemeye konu olduğu görülmektedir. Mevzuat hükümleri üzerinde bu denli
sıkça ve çokça yapılan değişiklikler, hem sorunun varlığını ve hem de çözümü
doğrultusunda hukuki düzenlemelere yüklenen önemi göstermektedir. Ancak
engellilere ilişkin bir özel kanunun (Engelliler Kanunu) varlığına rağmen engelli
bireyimiz ile ilgili düzenlemeler bir araya toplanamamıştır ve bu anlamda
mevzuatımızdaki dağınıklık devam etmektedir. 41
Ülkemizde Kalkınma Bakanlığı’nın yayınladığı orta vadeli kalkınma
planlarında engellilere ait konular da işlenmiştir. 2014-2016 yıllarına ait Kalkınma
Planı istihdam politikaları başlığı altında etkin ve bütüncül bir istihdam politikası
izlenerek; kadın, genç ve engelliler başta olmak üzere, işgücüne katılım ve
istihdam oranları artırılmaya devam edilmesi konusunda düzenlemeye yer
verilmiştir. (md.232)
42
İstihdamın arttırılması, işgücü piyasasının geliştirilmesi başlığı altında
gençler, kadınlar ve engelliler başta olmak üzere işgücü piyasasında özel politika
Şişman, Yener; “Türkiye’de Özürlülere Yönelik Yasal Düzenlemeler”; Sosyal Siyaset Konferansları,
Sayı: 60, 2011/1, s. 171
42
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan Orta Vadeli Program (2014-2016) 09/09/2013 tarihli ve 2013/5444
Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek 08/10/2013 tarihli ve 28789 sayılı mükerrer Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır. s.47
42
Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan Orta Vadeli Program (2013-2015) 10/09/2012 tarihli ve 2012/3793
Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek 09/10/2012 tarihli ve 28436 sayılı mükerrer Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır. s.51
41
25
gerektiren kesimlere yönelik destekleyici politikalar ilave tedbirler alınarak
sürdürülmesine yer verilmiştir.
43
Gelir dağılımının iyileştirilmesi ile yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında
bulunan birey ve grupların; ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının artırılması,
yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve toplumla bütünleşmelerinin sağlanması temel
amaçlardır. Dezavantajlı gruplar için eğitim, sağlık, istihdam ve sosyal güvenlik
gibi temel hizmetlere erişilebilirlik artırılacak ve engellilerin ekonomik ve sosyal
hayata katılımlarının artırılması için sosyal ve fiziki çevre koşulları iyileştirilmeye
devam edilecektir.
44
1.6.2.1. Dokuzuncu Kalkınma Planı
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), TBMM tarafından 28 Haziran
2006 tarihinde kabul edilmiştir. Dokuzuncu Kalkınma Planında engellilere yönelik
ilgili durum tespitine yer verildiği görülmektedir.
İşgücü piyasası açısından dezavantajlı gruplar kadınlar, engelliler, gençler
ve eski hükümlülerdir.
Engelliler, işgücü piyasası ve eğitimde yeterince yer
alamamaları nedeniyle sosyal yaşamlarında topluma entegre olmakta zorluk
çekmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı
tarafından 2002 yılında yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması sonuçları dikkate
alındığında ülkemizde özel eğitim hizmetine erişebilenlerin sınırlı sayıda kaldığı
görülmektedir. Engellilerin % 21’i okuma-yazma bilmemektedir. Engelliler
arasında işsizlik oranı % 11,7’dir. Bu oranın ortalama işsizlik oranından çok
yüksek olmayışının en önemli nedeni engellilerde % 22,6 olan işgücüne katılma
oranının düşüklüğüdür. Engellilerin işgücüne katılma oranı, ülkemizdeki mevcut
43
44
Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015) s.51
Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015) s.55
26
sosyal yaşam alanlarının engellilerin hareket edebilirliklerini kısıtlaması,
işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması ve engelli işgücüne olan talebin
oldukça sınırlı olmasından dolayı düşüktür. Engelliler temel eğitim, mesleki eğitim
ve mesleki rehabilitasyon olanaklarından yeteri kadar yararlanamamakta, bu
nedenle işveren taleplerini karşılayamayan engellilerin istihdamı mümkün
olamamaktadır.
45
1.6.2.2. Onuncu Kalkınma Planı
2014-2018 yıllarını kapsayan 10.Kalkınma Planı’nda engellilere yönelik
düzenlemeler de yer almaktadır. 10.Kalkınma Planı’nda ele alınan maddeler
aşağıdaki gibidir.
46
• Ekonomik kriz döneminde dünyada genel olarak sosyal harcamalar
azalırken ülkemizde bu alanda yapılan harcamaların artması, sosyal
yardımların gerek kapsam gerekse miktar bakımından artış göstermesi
ve yoksullukla mücadelede kurumsal kapasitenin geliştirilmiş olması,
krizin yoksulluk ve gelir eşitsizliği üzerindeki olumsuz etkilerini
hafifletmiştir. Kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların ekonomik ve sosyal
hayatta daha fazla yer almalarına ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesine
yönelik önemli adımlar atılmış, geri kalmış bölgelerimizde sosyal
içermenin sağlanması kapsamında Sosyal Destek Programı (SODES)
başta olmak üzere bölgesel sosyal kalkınma programları uygulanmıştır.
Bununla birlikte önümüzdeki dönemde sosyal harcamalarda denetimin
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Özel İhtisas Kalkınma Raporuİşgücü Piyasası Raporu, Yayın No: DPT: 2709 – ÖİK:662, Ankara 2007, s.60
46
Kalkınma Planları, (Erişim)
http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebContentGosterim.aspx?Enc=51C9D1B02086EAF
B654E1718CECE5A14 15.12.2013
45
27
artırılması ve destek uygulamalarının, vatandaşları üretim sürecine
daha fazla dahil edecek şekilde iyileştirilmesi gereği bulunmaktadır.
• İlk ve orta öğretimde başta engelliler ve kız çocukları olmak üzere tüm
çocukların okula erişimi sağlanacak, sınıf tekrarı ve okul terki
azaltılacaktır.
• Özel eğitime gereksinim duyan engellilerin ve özel yetenekli bireylerin,
bütünleştirme eğitimi doğrultusunda, uygun ortamlarda eğitimlerinin
sağlanması amacıyla beşeri ve fiziki altyapı güçlendirilecektir.
• Korunmaya muhtaç çocuklara yönelik sevgi evi ve çocuk evi modellerine
geçilmiş, engellilere yönelik evde bakım ve eğitim desteğinin kapsamı
genişletilmiş ve istihdam teşvikleri getirilmiştir.
• Fiziki çevre şartlarının engellilere uygun hale getirilmesi, engellilerin
eğitime ve işgücü piyasasına katılımının artırılması ve bakım
hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi, artan yaşlı nüfusa yönelik
hizmetlerin çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ihtiyacı önemini
korumaktadır.
• Engellilere yönelik eğitim, istihdam ve bakım hizmetlerinin etkinliği ve
denetimi artırılacak, bu kapsamda kaynaklar daha verimli kullanılacak
ve fiziksel çevre şartları engellilere uygun hale getirilecektir.
• Yaşlılar, engelliler ve çocuklar öncelikli olmak üzere toplumun farklı
kesimleri için yaşanabilirliği artırmayı hedefleyen; fırsat eşitliğini ve
hakkaniyeti
gözeten
mekansal
planlama
ve
kentsel
tasarım
uygulamaları hayata geçirilecektir.
• Konut üretiminin gelir gruplarının ihtiyaçlarına, yerleşmelerin gelişme
eğilimlerine ve özelliklerine göre yönlendirilmesi; yaşlı, çocuk ve
28
engellilerin ihtiyaçlarına uygun konut ve çevrelerinin tasarlanması ve
yapımına olan ihtiyaç devam etmektedir.
• Köylerdeki nüfus yoğunluğunun düşmesi nedeniyle yaşlı ve engelli
bireylerin, ekonomik ve sosyal hayata katılımı ile bakım ve diğer sosyal
hizmetlere erişimini kolaylaştırmak amacıyla yerel düzeyde kamunun
hizmet
sunum
kapasitesi
güçlendirilecek
ve
yenilikçi
modeller
geliştirilecektir.
• Sosyal
hizmet
ve
yardımlar
alanında
hizmet
standartlarının
oluşturulması, nitelikli personel istihdamı ve denetimin geliştirilmesi,
korunmaya muhtaç çocuklara yönelik kurum bakımı dışında alternatif
modeller geliştirilmesi yanında fiziki çevre şartlarının engellilere uygun
hale getirilmesi, engellilerin eğitime ve işgücü piyasasına katılımının
artırılması ve bakım hizmetlerinin niteliğinin yükseltilmesi, artan yaşlı
nüfusa yönelik hizmetlerin çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması ihtiyacı
önemini korumaktadır.
1.6.3. Ulusal Düzenlemelerde Engellilerin Çalışma Hakkı
Türk çalışma hayatında engelliler ile ilgili hukuksal düzenlemeler yaklaşık
50 yıl öncesine dayanır. 1967 yılında yürürlüğe giren Deniz İş Kanunu’ ndan
günümüze konu güncellenerek ilerlemiştir. İşverenlere kota getirilerek istihdam
arttırılmak istenmiş ve de aynı zamanda sağlanan teşvikler ile düzenlemeler
desteklenmiştir.
29
1.6.3.1. Genel Olarak
Ülkemizde, yıllardan beri kota sistemi uygulanmasına rağmen, cezai
müeyyidesinin parasal boyutu çok düşük tutulduğundan, ciddi manada bir gelir
elde edilememiştir. Ayrıca, bu paraların hangi alanlar için kullanılacağı konusunda
da kesin hükümler bulunmamaktaydı. Ancak, geride bıraktığımız son yıllarda hem
aylık para cezasının miktarı önemli derecede artırılmış, hem de oluşturulacak
fonun engellilerin mesleki eğitimi ve istihdamı için harcanacağı yeni yasal
düzenlemelerle belirlenmiştir. Ne var ki, kota sistemine tabi olan işyerlerinin sayısı,
bunlardan hangi oranda kotayı uyguladıkları ve bu işyerlerinin engelliler fonuna
sağlayacağı veya sağladığı maddi katkılar noktasında çalışmalar ve gerekli
denetimler yapılmamaktadır. Bu sebeple fonun yıllara göre gelir dağılımı ve bu
gelirlerin şimdiye kadar hangi alanlar için harcandığı konusunda fazla bilgilere
ulaşılamamaktadır.
Özellikle
bu
açılardan
bakıldığında,
Türkiye'de
uygulanmakta olan engelli kota sisteminin ülkeler arası boyutuyla mukayese
yapmak noktasında güçlük çekilmektedir.
47
1.6.3.2. Engelliler İle İlgili Anayasal Düzenlemeler
1982 Anayasası’nda kişinin hakları ve ödevleri (klasik haklar) ile sosyal ve
ekonomik haklar ve ödevler düzenlenmiştir. Kişinin hakları ve ödevleri arasında
kişi dokunulmazlığı, zorla çalıştırma yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, özel
hayatın gizliliği ve korunması, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bilim
ve sanat özgürlüğü, basın ve yayın özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlükleri ile
mülkiyet hakkı sayılmıştır. Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler kapsamında ise
ailenin korunması, eğitim ve öğrenim hakkı, çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı,
Seyyar, Ali; Sakarya Üniversitesi İİBF; “Uluslararası Boyutuyla Engelli Kota Sistemi” Kamu-İş; Cilt: 6
Sayı: 1/2000; s. 12.
47
30
sağlık ve çevrenin korunması, gençliğin, sporcunun, sanatçının ve esnafın
korunması bulunmaktadır.
48
Devletin tüm organ ve kurumlarıyla anayasaya ve hukuka uygun davranmasını sağlamak, hakkaniyet ve adaletin tesisi, temel hak ve özgürlüklerin
korunmasıyla
mümkündür.
Devlet-birey
ve
toplum
ilişkisini
doğrudan,
bireylerarası ilişkileri ise dolaylı olarak belirleyen ve sınırlarını çizen anayasal
hukuk düzenlerinde ayrımcılık yasağı ve eşitliğin temel ilkelerden sayılmasının
nedeni de budur. Ayrımcılığın önlenmesi ve giderilmesinde, eşitsizlik üreten yasal
sorunların çözümünde anayasa yargısı, son sözü söyleyen kurumsal sistemiyle
diğer yargı kurumlarından daha etkili bir işleyişe sahiptir.
49
T.C. Anayasasına göre her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak
ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür,
medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi
varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahiptir.
1982 Anayasasının 48. maddesindeki “Herkes, dilediği alanda çalışma ve
sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” ifadesiyle güvence altına alınan sözleşme
özgürlüğü ilkesi, diğer özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi, iş sözleşmelerinde
de genel olarak geçerlidir. 50 Sözleşme özgürlüğü açısından da durum ele
alındığında her bir çalışan gibi engelli çalışanlar için de sözleşme hürriyetine sahip
olmak söz konusudur.
Özet olarak bakılacak olursa toplumdaki güçsüz gruplardan olan engellilere
yönelik 1982 Anayasası “Sosyal ve Ekonomik Ödevler” bölümünde devlete
Yazıcı, Ergün; “Engellilere İlişkin Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları: İzmir İli Bakımından Bir
Değerlendirme”, Özveri Dergisi, 2010, s. 188
49
Çağlar, Selda;” Anayasa Mahkemesi Kararlarında Eşitliğin Dar Yorumu”, Ankara Barosu Dergisi,
3/2012, s. 45
50
Özdemir, Cumhur Sinan; “İş Sözleşmesi Serbestîsi ve Sınırlaması”, Terazi Aylık Hukuk Dergisi, Ocak
2007, s. 43
48
31
sorumluluklar yüklemiştir. Bu sorumlulukları taşıyan Anayasa maddeleri aşağıdaki
gibi sıralanmaktadır;
51
Öncelikle eğitim hakkı ve ödevi başlıklı madde ile devletin, durumları
sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak önlemleri almasını
zorunlu kılmıştır (md.42). Bir başka önemli husus ise Çalışma ve sözleşme
hürriyeti ve Çalışma hakkı ve ödevi başlıklı maddeler ile herkesin dilediği alanda
çalışma ve sözleşme yapmasının temel bir hürriyet olduğu konusunun güvence
altına alınmasıdır. (md.48,49).
Çalışma koşulları ve dinlenme hakkı başlıklı
düzenleme ile anayasa koyucu bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma
koşulları bakımından özel olarak korunmalarını hükme bağlamıştır (md. 50).
Anayasanın engellileri doğrudan konu alan ve “Sosyal güvenlik
bakımından özel olarak korunması gerekenler” başlıklı 61. maddesinde, “Devlet,
sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.”
düzenlemesi ile engellilerin korunması devletin sorumluluğuna verilmiştir. Böylece
sakatların korunmaları ve toplum yaşamına uyumlarını sağlayıcı önlemlerin
alınması görevi açıkça devletin kamusal bir yükümlülüğü olarak anayasal
düzenleme şeklinde yerini almıştır.
1.6.3.3. Engelliler İle İlgili Genel Yasal Düzenlemeler
1982 anayasası ile engellilerin sosyal ve ekonomik alanda korunmasına
ilişkin devlete yüklenen kamusal görevler dolayısıyla yasama organı, söz konusu
yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla farklı kanunlar altında düzenlemeler
getirmiştir.
Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen
Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 30
51
32
Bu düzenlemelerden ilki 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Kanunu’nda da engellileri içeren düzenlemelere yer verilmiştir. Bu
Kanunun amacı, “korunmaya, bakıma veya yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat,
yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere
kurulan teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları ile faaliyet ve gelirlerine
ait esas ve usulleri düzenlemektir” (md.1) Kanunun kapsamına sosyal hizmetlerle
ilgili tüm kamu kurumu ve kuruluşları ile gerçek kişiler, özel hukuk kişileri, sosyal
hizmet kurum ve kuruluşlarında çalışanlara ayrıca sosyal hizmetlerden
faydalanacak olanlar girmektedir. (md. 2) Amaç maddesi herkesi kapsar biçimde
kaleme alınmış ise de, genel esasları düzenleyen md.4/c ‘de bu konuda muhtaç,
çocuk, sakat ve yaşlıya öncelik tanınacağı açıklanmıştır.
52
Mevzuatımızda, son yıllarda engellilere yönelik ciddi adımlar atılmış, 2005
yılı engellilerin istihdam yılı olarak kabul edilmiştir. Bunu takiben yine 2005 yılında
5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş, 2005-2010 Engellilerin
İstihdamı Eylem Planı hazırlanarak konuyla ilgili temel hedefler belirlenmiştir.
5378 sayılı Kanun ile; engelliliğin önlenmesi, engellilerin sağlık, eğitim,
rehabilitasyon, istihdam, bakım ve sosyal güvenliğine ilişkin sorunların çözümü
amaçlanmıştır. Aynı Kanun; engellilerin her bakımdan gelişmelerini ve önlerindeki
engelleri kaldırmayı sağlayacak tedbirleri alarak topluma katılımlarını sağlamayı
ve
bu
hizmetlerin
hedeflemektedir.
53
koordinasyonu
için
gerekli
düzenlemeleri
yapmayı
(İş-Kur ise 2013 yılını “Kadın ve Engelli İstihdam Yılı” olarak
ilan ederek, engelsiz bir Türkiye için bundan sonraki süreçte de çalışmalarını
sürdürmeye devam edeceğini söylemiştir. )
Güzel, Okur, Caniklioğlu, a.g.e., s. 802
Aytekin, Şeyda; “Engelli İstihdamında Korumalı İşyerleri Çözüm Olacak Mı?” Mess Mercek Dergisi,
Ekim 2010, s. 151
52
53
33
Engellilerin
çalışma
hakkına
ilişkin
yasal
düzenlemeler
vergisel
düzenlemeleri de doğurmaktadır. Türk Vergi Sistemi’nde; gelir vergisi, katma
değer vergisi (KDV), emlak vergisi, özel tüketim vergisi (ÖTV), motorlu taşıtlar
vergisi kanunlarından vergisel ayrıcalıklar düzenlenmiştir.
Engellilere tanınan vergisel ayrıcalıkların önemli bir kısmı gelir vergilerinde,
bir kısmı KDV, ÖTV ve gümrük vergileri gibi harcamalar üzerinden alınan
vergilerde ve çok az bir kısmı da servet üzerinden alınan vergilerde toplanmıştır.
Engellilerin işe girmeleri ve gelir elde etmeleri konusu son derece önemli bir
konudur. Çalışma güçlerinin bir kısmını veya tamamını kaybetmiş engelliler,
toplum içerisinde daha iyi koşullarda yaşamayı hak etmektedir.
54
Son olarak; TBMM’nce 25 Nisan 2013 tarihinde kabul edilen “6462 Sayılı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Yer Alan Engelli Bireylere Yönelik
İbarelerin
Değiştirilmesi
Amacıyla
Bazı
Kanun
ve
Kanun
Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile mevzuatımızda yer alan
sakat, engelli ve çürük ibarelerinin ve türevlerinin yerine engelli ibaresinin ve
türevlerinin kullanılması için yasal düzenleme getirilmiştir.
1.6.3.4. Deniz İş Kanunu’nda Engelliler
Türkiye’de
engelli
işgücünün
piyasa
koşullarında
ücret
karşılığı
istihdamında, 1967 yılından beri Türkiye’de uygulanmaya çalışılan zorunlu kota
uygulaması terk edilmiş ve primli sistemle teşvik edilen kota uygulaması
benimsenmiştir.
55
Yayman, Çımat, a.g.m., s.317
Kayhan Kuzgun, İnci; “Türkiye’de Engelli İşgücünün Ücret Karşılığı İstihdamında Politika Değişikliği
ve Nedenleri”, Toprak İşveren Dergisi, 2010, s. 2
* 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu madde başlığında yer alan “Sakat” ibaresi
“Engelli” aynı maddenin birinci fıkrasında yer alan “sakat” ibaresi “engelli” şeklinde değiştirilmiştir.
54
55
34
854 sayılı Deniz İş Kanunu 13.maddede engelli ve eski hükümlü çalıştırma
konusu düzenlenmiştir. Buna göre, bu kanunun kapsamına giren işveren veya
işveren vekilleri, işyerlerinde İş Kanununun ve bununla ilgili tüzüğün bu konuda
koyduğu hükümler, esaslar, ölçüler ve şartlara göre engelli ve eski hükümlü
gemiadamı çalıştırmak zorundadır. * Önelsiz fesih ve infisah konusunun
düzenlendiği madde.14/III’e göre işveren, işveren vekili veya gemiadamı
tarafından süresi belirli olan veya olmayan veya sefer üzerine yapılan hizmet akti;
geminin herhangi bir sebeple 30 günden fazla bir süre seferden kaldırılması,
gemiadamının herhangi bir sebeple sürekli olarak gemide çalışmasına engel bir
hastalığa yakalanması veya engelli hale gelmesi durumlarında feshedilebilir. **
Deniz İş Kanunu madde.50/ç’ye göre ceza hükümleri engelli çalıştırma
konusunu içermektedir. Söz konusu maddeye göre (Değişik: 23/1/2008-5728/319
md.) 13 üncü madde gereğince engelli ve eski hükümlü gemi adamı çalıştırma ile
ilgili kanun ve tüzük hükümlerine uymayan işveren veya işveren vekiline
çalıştırmadığı her engelli veya eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için ikibin
Türk Lirası idari para cezası verilir. ***
1.6.3.5. İş Kanunu’nda Engelliler
Türkiye'de engellilere yönelik kota sistemi, bir başka ifadeyle işverenlere
engelli çalıştırma mecburiyetinin getirilmek istenmesi, 1967 yılında yürürlüğe
giren Deniz İş Kanunu ile gerçekleşmiştir. Buna göre, kapsama giren işverenler,
işyerinde İş Kanunu’ nun ve bununla ilgili tüzüğün bu konuda koyduğu hükümler,
ölçüler ve şartlara göre sakat ve eski hükümlü çalıştırmak mecburiyetindeydi. 56
** 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu alt bentte yer alan ““engel bir hastalığa
veya sakatlığa uğraması” ibaresi “engel bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi” şeklinde
değiştirilmiştir.
35
Bu hükme göre, engelli çalıştırma ile ilgili hukuki düzenlemeler, 931 sayılı İş
Kanununda ve çıkartılacak tüzükte yapılması gerekmekteydi. Ne var ki, Anayasa
Mahkemesi, 931 sayılı İş Kanununu iptal etmesiyle, söz konusu tüzüğün hazırlanıp
yürürlüğe girmesi geciktirilmiştir. 1971 yılında kabul edilen 1475 sayılı İş Kanunu,
1967'deki kota uygulaması ile
ilgili düzenlemelerinin birçoğunu aynen
benimsemiş ve engellilerin işe alma usul ve esaslarının belirlenmesi noktasında
bir yönetmeliğin hazırlanmasını şart koşmuştur. Bunun üzerine, kota sistemi,
1972 yılında "Sakat ve Eski Hükümlülerin Çalıştırılması Hakkında Yönetmelik" in
yürürlüğe girmesiyle uygulanabilir hale gelmiştir. Yönetmelik 1974 yılında ve İş
Kanunu da 1983 yılında değişikliğe uğramıştır. En önemli değişiklik, engelliler
ile eski hükümlülerin ayrı kategoride değerlendirilmesi olmuştur. Bu iki gruba
yönelik hükümler, yeni düzenlemeler sayesinde ayrılmış ve 1987 yılında
"Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük" hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. Engelli
istihdam yükümlülüğü, 1475 sayılı İş Kanununun 25. maddesinde "Çalıştırma
Zorunluluğu" başlığı ile düzenlenmiştir. Buna göre; “50 veya daha fazla işçi
çalıştıran işverenler, işyerlerinde %2 oranında kanun kapsamına giren engellileri,
mesleki,
bedeni
ve
mecburiyetindedirler.”
ruhi
durumlarına
uygun
bir
işte
çalıştırmak
57
Yüzde 2 oranındaki bu pay, 1997 yılında, 2001 yılından itibaren geçerli
olmak üzere yüzde 3'e çıkarıldıktan sonra 58 yeni bir düzenleme ile %3 engelli
çalıştırma oranının yürürlük tarihi, 2 yıl öne, yani 01.01.1999'a alınmış ve bu
tarihten itibaren de uygulanmaya başlanmıştır.
59
*** 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu alt bentte yer alan ““engel bir hastalığa
veya sakatlığa uğraması” ibaresi “engel bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi” şeklinde
değiştirilmiştir.
56
1967 tarih ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu; m. 13.
57
25.08.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu; m. 25 A
58
30.05.1997 tarih ve 572 sayılı KHK m. 13 ve m. 28.
59
21.10.98 tarih ve 4382 sayılı Kanun; m. 1.
36
İş Kanunu ve "Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük" hükümleri gereği,
işverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde, bedensel, zihinsel ve
ruhsal özürleri nedeniyle, çalışma gücünün en az %40'ından yoksun olduğu sağlık
kurulu raporunda çalışamayacakları belirtilmiş olanlardan % 3 oranında engelliyi
istihdam etmekle yükümlüdür.
60
4857 sayılı Kanunun 30. maddesine göre çalıştırılacak işçi sayısının
tespitinde kısmı süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılanlar çalışma süresi dikkate
alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülerek işçi sayısı tespit edilir.
İşyerinde
çalıştırılacak
işçi
sayısının
tespitinde
belirsiz
süreli
iş
sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır.
Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam
süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler
dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. 61
Engelli çalıştırma zorunluluğunun doğabilmesi için, öncelikle o işyerinde
en az 50 işçinin çalışması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, bir işyerinde 50'den
az işçinin çalıştırılması halinde, işveren açısından engelli çalıştırma zorunluluğu
bulunmamaktadır. 50'den daha az sayıda işçinin çalıştığı işyerleri için engelli
çalıştırma yükümlülüğünden söz edilmemektedir. 62
Engelli çalıştırma yükümlülüğü, İş Kanunu’na tabi işçi çalıştıran tüzel veya
gerçek kişilerin yanında kamu işverenlerini de kapsamaktadır. Diğer taraftan, İş
Kanunu anlamında işveren olmanın şartının yanında, işyerinde yapılan işin de
İş Kanunu kapsamına girmesi gerekmektedir. 5. maddede belirtilen istisnalar
Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük; md. 8.
Vural, Hüseyin; “Engelli ve Hükümlü Çalıştırma Zorunluluğu”, Maliye Postası Dergisi, sayı 549,
Temmuz 2003, s.124
62
Esen, Güven; Bireysel İş Hukuku; 1.Kitap-Temel Kavramlar, İşletmelerde İş ve Sosyal Güvenlik
hukuku, İnsangücü Yönetimi; Cilt 1; İstanbul; 1985;s. 174
60
61
37
hariç, engelli çalıştırma mükellefiyeti, faaliyet konularına bakılmaksızın, bütün
işverenler için geçerlidir. 63
İş hukukunda da sosyal nedenlerle işverene bazı durumlarda belirli
kişilerle sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiş ve sözleşme özgürlüğü
sınırlandırılmıştır. Bu yükümlülüklere örnek olarak 4857 sayılı İş Kanunu madde
30’da yer alan işverenin engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu
gösterilebilir. Aynı kanun madde 30/8 malulen ayrılmak zorunda kalan işçinin
maluliyeti ortadan kalktıktan sonra işveren tarafından yeniden işe alınması
gerektiğinden bahsetmektedir.
64
4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesinde, 15.05.2008 tarih ve 5763 sayılı
Kanun’un 2.maddesi ile yapılan değişiklikle, korumalı işyerlerinde çalıştırılan
engelli sigortalıların, prime esas kazanç alt sınırı esas alınarak hesaplanan sigorta
primine ait işveren hisselerinin tamamı; kontenjan fazlası engelli çalıştıran veya
çalıştırma
yükümlülüğü
olmadıkları
halde
engelli
çalıştıran
işverenlerin
çalıştırdıkları her bir engelli işçi için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden
hesaplanan
sigorta primine ait işveren
hisselerinin %50’nin
Hazine’ce
karşılanması öngörülmüştür. İşverenlerin kanunla getirilen söz konusu sigorta
prim teşvikinden yararlanabilmeleri için 5510 sayılı Kanun uyarınca gerekli prim
ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na
vermeleri ve sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine
isabet eden tutarı ile Hazine’ce karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı
ödemeleri gerekir. Öte yandan işveren tarafından ödenmesi gereken primlerin geç
Caniklioğlu, Nurşen; Türk Hukukunda Sakat ve Eski Hükümlü Çalıştırma Yükümlülüğü;
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi; İstanbul; 1991; s. 52
64
Yenidünya, Caner;”5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Ayrımcılık Suçu”, Çalışma ve Toplum Dergisi,
sayı 11, 2006, s. 104
63
38
ödenmesi sebebiyle, Hazine’ce Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılacak ödemenin
gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. 65
1.6.3.6. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda Engelliler
Kanunun öngördüğü sayıdan fazla engelli çalıştıran işverenlere, 4382 sayılı
Kanunla birlikte 1998 yılından beri bazı yeni kolaylıklar getirilmiştir. Buna göre,
işverenlerin yüzde 3 oranından fazla engelli çalıştırmaları halinde, fazladan
çalıştırdıkları her engelli için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre ödenmesi
gereken
işveren
karşılanacaktır.
sigorta
prim
payının
yüzde
50'si
Hazine
tarafından
66
Türkiye’de istihdam sübvansiyonları uygulamada birçok şekilde yer
almaktadır. Engellilerin istihdamı konusunda uzun bir süredir uygulanan yasal
düzenlemelerin yanı sıra,
bu konudaki en yakın uygulama olağanüstü hal
bölgesindeki, yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu, istihdamı teşvik etmek
amacıyla 1998 yılında yürürlüğe giren 4325 sayılı kanun ile başlamıştır.
İşverenlerin payına düşen sosyal sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesini
öngören yasa işverenlerin ücret maliyetlerini % 21,5-27 arasında düşürülmesine
olanak sağlamıştır.
67
Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı birleştiren
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu
düzenleme ile sosyal güvenlik sisteminde, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nı
Makas, Recep; “Korumalı İşyeri”, Çeis Dergisi, Kasım 2011, s. 11-12
Seyyar, a.g.m. , s. 9
67
Taş, Seyhan, Bozkaya, Gülferah; “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de Uygulanan İstihdam
Politikaları”, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
Cilt 2, Sayı 1, Kahramanmaraş Haziran 2012,s.163
65
66
39
kapsayan üç kurumu “tek çatı” altında toplayan “Sosyal Güvenlik Kurum
Başkanlığı” (SGK) adı altında tek kurum oluşturulmuştur.
Türkiye’de engelli bireylere erken emeklilik konusunda da avantaj
sağlanmaktadır. 5510 Sayılı SSGSSK’ na göre, “01.01.2007 tarihi ve sonrasında
işe giren sigortalılar” ile ilgili olmak koşuluyla, malulen emekliliğin temel şartı;
sigortalının, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce çalışma
gücünün en az % 60’ını kaybetmemiş olmasıdır. Diğer bir ifadeyle; sigortalı kişi,
sigortalı olarak ilk işe girdiği tarihten sonra, çalışma gücünün veya iş kazası veya
meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını kaybetmiş
bulunuyorsa, malulen emekliliğe hak kazanmaktadır. Ancak, sigortalı kişinin,
çalışma gücünün % 60’ını, sigortalı olarak ilk çalışmaya başladığı tarihten önce
kaybettiğinin tespit edilmesi durumunda, sigortalı, bu hastalık ve engeli sebebiyle
malullük aylığından yararlanamayacaktır. Ancak, sigortalı olarak ilk defa
çalışmaya başladığı tarihten önce, bu hükme göre malul sayılmayı gerektirecek
derecede hastalık veya engeli bulunan ve bu nedenle malul aylığından
yararlanamayan sigortalılara, en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az
3960 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirmiş olmak şartıyla,
yaşlılık aylığı bağlanabilmektedir.
SGK tarafından yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının, sağlık
kurullarınca usulüne uygun olarak düzenlenecek raporlar ve tıbbi belgelere göre
Kurum Sağlık Kurulu’nca çalışma gücündeki kayıp oranının;
- % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri
sigortalı olmaları ve 4320 gün,
-% 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri
sigortalı olmaları ve 4.680 gün, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları
40
primi bildirmiş olmak koşuluyla, yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığı
almaya hak kazanacaklardır.
68
Çalışma gücü kayıp oranları ve ilgili indirim düzenlemesi emeklilik şartlarını
da etkilemektedir.
Engelli İndirimi; çalışma gücü kayıp oranı asgari % 40 ve üzerinde olanların
ücret ve/veya kazançlarına girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda
indirimin uygulanmasıdır. Engellilik bulgularına göre girecekleri derecelere esas
oranlar; çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece,
asgari % 60'ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece, asgari % 40'ını kaybetmiş
bulunanlar ise üçüncü derece olarak belirlenmektedir. 69 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu’na göre; Çalışma gücünün asgari % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet
erbabı birinci derece engelli, asgari % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı
ikinci derece engelli, asgari % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü
derece engelli sayılır ve aşağıda engellilik dereceleri itibariyle belirlenen aylık
tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir. 70
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesinde yer alan engellilik
indirimi tutarları, 2013 yılındaki rakamlarla aynı olarak 2014 takvim yılında
uygulanmak üzere; birinci derece engelliler için 800 TL, ikinci derece engelliler
için 400 TL, üçüncü derece engelliler için 190 TL olarak tespit edilmiştir.
Engelli indiriminden yararlanmak isteyen kişiler aşağıdaki belgelerle birlikte
Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi
Başkanlığı olmayan illerde ise Gelir Müdürlüğüne, Bağımsız Vergi Dairesi
Çakar, Elif; “Türkiye Ve Bazı Yabancı Ülkelerde Özürlülere Sağlanan Avantajlar: Vergi Düzenlemeleri
İle Ekonomik Ve Sosyal Düzenlemeler”, Mevzuat Dergisi, Sayı 112, Nisan 2007, (Erişim)
http://www.mevzuatdergisi.com/2007/04a/02.htm 25.12.2013
69
10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318# 02.01.2014
70
TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Araştırma, Geliştirme ve Proje Dairesi Başkanlığı, Engelli
Bireylere İlişkin İstatistiki Bilgiler, Kasım 2013, s 19
68
41
bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde
ise Mal müdürlüklerine bir dilekçe ile başvuracaklardır.
•
Ücretli-Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir
belge, T.C. Kimlik numarası (no.su),
•
Bakmakla
yükümlü
olduğu
özürlü
kişi
bulunan
ücretli-
Çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir,
kendisinin ve özürlü kişinin T.C. Kimlik No.su özürlü kişiye bakmakla
yükümlü olunduğunu gösterir belge.
•
Sakat serbest meslek erbabı-Vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik
numarasını gösteren belge.
•
Bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabıSerbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik
numarasını gösteren belge, sakat kişinin T.C. Kimlik no.su, sakat
kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren belge (sağlık karnesi
örneği).
•
Basit usulde vergilendirilenler-Vergi kimlik numarasını veya T.C.
kimlik numarasını gösteren belge.
Başvuru sahibinin çalışma gücü kayıp oranları Gelir Vergisi Kanununa ve
bu
Kanun
gereğince
hazırlanan
Yönetmeliğe
göre
belirlenmektedir.
İlgililerin hastanelerden aldıkları ve ilgili müdürlükler vasıtasıyla Gelir İdaresi
Başkanlığına gönderilen raporları Merkez Sağlık Kurulunca “Özürlülük Ölçütü,
Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında
Yönetmelik” ve eki cetvellere göre incelenir. Merkez Sağlık Kurulunca tespit edilen
çalışma gücü kayıp oranlarına göre belirlenen sakatlık dereceleri Gelir İdaresi
42
Başkanlığı tarafından ilgilinin başvurduğu Vergi Dairesi Başkanlığına veya
Defterdarlığa, bu birimler tarafından da başvuru sahibine tebliğ edilir. 71
Engellilere tanınan pozitif ayrımcılık ödeyecekleri verginin çalışma gücü
tam olanlara nispeten daha az olmasıyla sınırlı değildir. Engelliler çalışma
yaşamında, emekli olma şartları açısından özellikle korunmuştur.
Kadın sigortalının çocuğunun doğum tarihi dikkate alınarak, çocuğun
maluliyetinin işe giriş tarihinden önce olması halinde; işe giriş tarihinden, sonra
olması halinde ise maluliyet tarihinden itibaren Kanunun erken emekliliğe ilişkin
hükümleri uygulanır. Şayet çocuğun başka birinin bakımına muhtaç derecede
malullüğü 1 Ekim 2008 tarihi öncesinde oluşmuşsa bu durumda kadın sigortalının
1 Ekim 2008 tarihinden sonra primi ödenen sürelere ilave edilecek ve yaştan
indirilecek sürelerin hesabında başlangıç olarak 1 Ekim 2008 tarihi dikkate alınır.
Aslında erkek sigortalının da başkasının bakımına muhtaç derecede malul
çocuğu varsa ve çocuğa bakacak kimse olmadığı için (annenin ölmesi, boşanma
vb.) çocuğa bakacak başka kimse yoksa çocuğun bakımını da erkek sigortalı
üstleniyorsa, bu haktan erkek sigortalıyı yararlandırmak gerekir. Zira, diğer
sigortalılara göre daha erken emekli olmayı meşrulaştıran ve objektif açıdan
haklılaştıran neden, çocuğun başkasının bakımına muhtaç derece engelli olması
ve bakımın yerine getirilmesidir. Bakımın erkek yada kadın tarafından
üstlenilmesinin önemi yoktur. Asıl olan bakıma muhtaç malul çocuğun bakımının
üstlenilmesidir.
72
5510 sayılı SSGSSK hükümleriyle, sigortalı olarak işe başlamadan önce
malul olan, çalışma gücü kayıp oranı %40’ın üzerinde bulunup vergi indirim
belgesi alan ve başkasının sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu
10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318# 02.01.2014
Göktaş, Murat; Baki, Gürsel; “Vergi İndirim Belgesine Sahip Engelli Sigortalılar İle Başkasının Bakımına
Muhtaç Çocuğu Bulunan Kadın Sigortalıların Emekliliği”, Mali Çözüm Dergisi, Temmuz-Ağustos 2010,
s. 185
71
72
43
bulunan kadın sigortalıların daha erken emekli olmaları sağlanmıştır. Sigortalı
olarak işe başlamadan önce malul olan veya çalışma gücü kayıp oranı % 40’ın
üzerinde bulunup vergi indirim belgesi alan sigortalıların işe giriş tarihinin 5510
sayılı Kanunun yürürlük tarihi öncesi olması halinde, 506 sayılı Kanunda
düzenlenen uygulama aynen devam edeceğinden sigortalıların olumsuz
etkilenmeleri önlenmiştir. 73
1.6.3.7. Engelliler Kanunu
Türkiye’de engelliler pek çok alanda ülke standartlarının oldukça
gerisindedirler ve bu gerilik onları yoksullaştırmaktadır. Bazı araştırmacılar
ülkemizdeki engellilerin durumunu sosyal felaket olarak ifade etmektedir.
Engellilerin içinde bulunduğu bu durum günümüze kadar politika açısından ilgi
çekmemiş ve bu konuda gerekli adımlar atılmamıştır. Fakat günümüzde
uluslararası
değişimler
sürecini
yaşanmaktadır. BM üyesi ve AB üyeliği için aday olan Türkiye,
engellilik
konusunda
değişimlerin
bu
kuruluşların
etkilerinin
doğurduğu
yaklaşımlarından
etkilenmektedir.
Etkilenme
sonucunda 5738 sayılı Engelliler Kanunu (eski adı ile; Özürlüler Kanunu)
yapılmıştır.
74
2004 yılında hazırlıkları tamamlanan Engelliler Kanunu Temmuz 2005’te
yürürlüğe girmiştir. (RG 7/7/2005 tarih ve 25858 sayılı) Toplam 52 maddeden
oluşan Kanun; bir çerçeve (16 Madde) ve 36 maddeden oluşan değiştirilen
hükümler olarak iki bölümden oluşmaktadır. Çerçeve, engelliler politikasının
parametrelerini saymakla birlikte özellikle kamu idaresine bir perspektif
Göktaş, Baki, a.g.m., s. 186
Patır, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası Söylem Ve Politikaların
Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek
Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012, s.74
73
74
44
kazandırma işlevini yüklenmiştir; sosyal haklar, istihdam, eğitim, bakım hizmetleri,
ulaşılabilirlik ana düzenleme alanlarıdır. İkinci bölüm var olan mevzuatta bulunan
engelliliğe dayalı ayrımcı düzenlemeleri kaldırmıştır.
Engelliler Kanunu Türkiye’deki mevzuatta yer alan tanımları değiştirdiği gibi
yeni alanlarla ilgili tanımlamaları da mevzuata dahil etmiştir. Buna göre hem yeni
tanımlar hem de yeni açılan kategoriler kanun metninin tanımlar bölümünde
sayılmıştır. Tasarım bütün olarak değerlendirildiğinde, engellilik konusunda
sentez bir yaklaşımın eseridir. Dünyada geleneksel yaklaşım dışarıda
bırakıldığında iki temel yaklaşımdan söz edilebilir; medikal ve sosyal model.
Medikal model ve sosyal model engellilerle ilgili politikaları belirleyen iki uç
yaklaşımdır. Engelliliğin toplumsallığını ve engelliliği öne çıkaran sosyal model
engelliler hareketinin en önemli dayanağıdır. Türkiye’de engellilik alanında
medikal yaklaşımın ağırlığı söz konusudur ve bu yapı karşısında sosyal model
daha anlamlı gelen yaklaşımdır. Ancak devlet düzeyinde yapılan çalışma ve
düzenlemelerin her ikisinin bir sentezinde yer alması kaçınılmaz olduğu için
uygulamaya yansıyan açıkça ne o ne de diğeri diyebileceğimiz bir sentezdir.
DSÖ’nün geliştirdiği sınıflandırma, bir sentez modelin Türkiye’de kullanıma girmiş
olması tesadüf değildir. Engelliler kanunu bu anlamda gelecek dönemde
engellilerle ilgili düzenlemeleri belirleyeceği gibi özellikle sivil toplum ve gönüllü
kuruluşların, engelli ailelerinin çalışmalarını da biçimlendirmektedir. Engelliler
kanunu modern gelenek olarak sayabileceğimiz kurum temelli ve kamu idaresi
merkezli hizmet anlayışı yerine, engellileri sosyal evreninden kopartmadan
sunulacak hizmetlere yer vermiştir. Bu yaklaşım Türkiye’de sosyal hizmet
kurumlarının yeniden yapılandırılmasını belirlemiştir. Türkiye’de kanundan önce
kamu idaresi merkezli bir kurumlaşma yanında sosyal hizmetlerde kamu tekeli
45
söz konusuydu. Sorunları ülke sınırları dışına taşmış olan bu yapılanmanın
değiştirilmesi için engelliler kanununda yeterli alt yapı kurulmuştur. 75
Engelliler Kanunu’nun genel esaslar bölümü ayrımcılıkla mücadelenin
vurgulandığı ve engellilerle ilgili kamu perspektifinin oluşturulduğu bölümdür. Bu
bölümde yer alan vurgu daha sonra getirilen hükümlere Ceza Kanunu’nda yapılan
düzenlemeyle genel olarak yansımıştır. Engelliler Kanunu’nun en önemli
bölümlerinden biri istihdamdır. Türkiye’de engellilerle ilgili en önemli sorunların
başında istihdam gelmektedir. Türkiye’de engelli istihdamında kota uygulaması
bulunmaktadır. Özel sektörde belli bir başarısı olan kota politikası kamu alanında
başarısızdır.
Ayrıca
bu
istihdam
modeliyle
ağır
engellilerin
istihdamı
sağlanamamaktadır. Bu bağlamda Türkiye’de engellilerin istihdamıyla ilgili
korumalı işyerleri ve mesleki rehabilitasyon merkezlerinin kurulması, kanunda yer
almıştır.
Engelliler Kanunu’nun Türkiye’de açtığı yeni alanlardan en önemlisi bakım
hizmetleridir. Daha önce sınırlı sayıda bakıma muhtaç engelliye bakım veren
Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü kanunla birlikte hizmet alma yoluyla ağır
engellilere bu hizmeti sağlamakla yükümlü olmuştur. Ağır engelli çocuğu olan
ailelerinin en önemli sorunu olan kendilerinden sonra çocuklarının ne olacağı
endişesi karşısında kanunla ağır engellilere bakım teminatı getirilmiştir.
Düzenlemeyle Türkiye’de özel bakım merkezlerinin oluşması ve yaygınlaşması
öngörülmüştür. Ayrıca ulaşılabilirlik açısından kamu kurumlarına süre verilerek
gerekli alt yapının oluşturulması hükme bağlanmıştır. Yine Türk İşaret Dilinin
oluşturulması kanunun önemli hükümlerindendir. 76
Aysoy, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”, (Erişim)
http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013
76
Aysoy, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”, (Erişim)
http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013
75
46
1.7. ULUSLARARASI DÜZENLEMELERDE ENGELLİLER VE ÇALIŞMA
HAKKI
1.7.1. Tarihsel Gelişim
Engelliler, 19. yy.'ın son çeyreğinde sosyal politikalara konu olmaya
başlamışlardır. Bu konudaki çalışmaları, tarihi açıdan üç evreye ayırmak
mümkündür. I. Dünya Savaşı'na kadar olan dönemde, engellilerin özel ve temel
eğitim hizmetlerinden mümkün olduğunca çok yararlanmalarını sağlama amacı
taşıyan çalışmalar yapıldığı görülmektedir. I. Dünya Savaşı’ndan sonraki
dönemde, engellilere tıbbi ve mesleki rehabilitasyon hizmetlerinin sağlanmasına
yönelik çalışmalar ağırlık kazanmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde
ise, engellilerin istihdam edilerek korunmalarına yönelik politikalar önem
kazanmaya başlamıştır. Günümüzde de engellilere yönelik sosyal politikaların,
engellilerin istihdam edilmeleri ile çalışma hayatı ve iş ilişkilerinin engelliler
açısından özel olarak düzenlenmesine yönelik olduğu görülmektedir. 77
Engellilerin sosyal ve ekonomik yaşama katılmalarına yönelik çalışmalar
20. yüzyılın başlarına denk düşmektedir. Engelli çalıştırma yükümlülüğü fikri ise,
özellikle Dünya Savaşları sonucunda Avrupa toplumlarında harp malulü
nüfusunun artışı ile doğmuştur.
78
1.7.2. Engellilerin İstihdamında Uygulanan Modeller
Engellilerin istihdamı ile ilgili olarak dünyada belli başlı iki sistem
uygulanmaktadır. Bunlardan ilki ve tarih itibariyle de öncelikli olarak uygulanan
77
Engelliler İdaresi Başkanlığı, II. Engelliler Şurası, Komisyon Raporları ve Genel Kurul Görüşmeleri,
Nurol Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Ankara, 2005, s. 51
78
Kayacı, Ekrem; Engelliler İçin Verimli Bir İstihdam Politikası Oluşturulması, Uzmanlık Tezi, Ankara
2007, s. 5
47
engelli çalıştırma yükümü yöntemi, (kota rejimi)’dir.
79
Belirli oranda engelli
istihdam edilmesini zorunlu kılan çalıştırma yükümü (kota rejimi), engellilerin
istihdam ilişkisi içerisinde pozitif anlamda korunmalarına yönelik ilk düzenlemedir.
Bu anlamda kota rejimi, sosyal adalet duygusunun da bir sonucu olarak
işverenlerin üzerine kanuni zorlama ile verilmiş bulunan bir moral yükümlülüktür.
Kota rejimi, Ocak 1919’da ilk kez Almanya’da uygulanmıştır. Almanya’dan sonra,
1920 yılında Avusturya, 1921 yılında İtalya ve Polonya, 1923 yılında da Fransa
engelli işçiler için kota öngörmüştür. Şunu belirtmekte yarar vardır ki, kota sistemi
Avrupa’da engellilerin istihdamını sağlamaya yönelik temel sistemdir. 80
Engelli çalıştırma yükümünde, (kota rejimi) iki sistem görülmektedir.
Bunlardan ilki doğrudan doğruya kota rejimidir. 1995 yılından önce İngiltere’de
uygulanmış olup İtalya, İspanya gibi birçok ülke tarafından yaygın olarak
benimsenmektedir. Diğeri ise, kotaya uyulmasa da onun bedelini ödemeyi
öngören, Almanya, Fransa ve Avusturya’da uygulanan sistemdir. Doğrudan
doğruya kota sisteminde, işverenler kanunun tanımladığı anlamda engelliyi
çalıştırmak durumundadırlar. Yine, benimsenen sisteme göre, kotanın ihlalinde
de yaptırım farklı olabilmektedir. Birinci sistemi benimseyen ülkelerde, İtalya ve
İspanya’da olduğu gibi, kotanın ihlali, para cezası ve/veya hapis cezasını
gerektirmektedir. Buna karşılık diğer sistemde, karşılığın ödenmesi söz
konusudur. Yine yükümlülük ihlal edilirse burada da ceza söz konusudur. İkincisi
ise, son yıllarda uygulama alanı bulan ve engellilere yönelik ayrımcı davranışları
ortadan kaldırmayı hedefleyen ayrımcılığı önlemeye yönelik kanunlaştırma
hareketleri bir başka ifadeyle, ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuatın
oluşturulması yöntemidir.
Kayacı, a.g.e., s. 5
Durmuşoğlu, Hasan; İşverenin Engelli, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru Çalıştırma Zorunluluğu,
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır
2005, s.18
79
80
48
Engellilerin istihdamında ilave olarak bir başka sistem de bahsedilebilir;
belli
işlerin
yalnızca
engellilerin
istihdam
edildiği
işler
olarak
da
tanımlayabileceğimiz seçilmiş iş yöntemidir. Örneğin İtalya, Yunanistan ve
Danimarka’da telefon santral memurluğu görme engelliler için ayrılmış iştir.
Türkiye’de de adı böyle konmasa görme özürlülerin en çok istihdam edildiği iş,
telefon santral memurluğudur.
81
1.7.3. Avrupa Birliği Hukuku’nda Engellilere Yönelik İstihdam Stratejileri
Avrupa devletleri, I. Dünya Savaşı’ndan sonra kamu ve özel sektörlerde
belirli sayıda engellinin istihdam edilmesi yönünde çalışmalar yapmışlardır.
82
Kota biçiminde engelli çalıştırma uygulamaları, özellikle savaşta sakatlanan harp
malullerin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla, ilk kez Almanya'da (1919), daha
sonra Avusturya (1920), İtalya (1921), Polonya (1921) ve Fransa'da (1923)
uygulanmaya konulmuştur. 83
Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulamada olan Engelli Amerikalılar
Yasası, engelli kimseler açısından önemli bir yasa olup, engellilik hakkında çok
yararlı uygulamalar öngörmektedir. Amerikan hukukunda engelli kavramı, kısa ve
açık bir biçimde tanımlanmıştır. Geçmişte yaşanmış bozukluk/engellilik durumları
ile engelli olmamasına rağmen engelliymiş gibi muamele gören kişiler de
Kanunun korumasından yararlanmaktadır. Aynı doğrultuda çalışma hayatında yer
bulmaları sağlanmaktadır.
84
1990 Engelli Amerikalılar Yasası bir dönüm noktası
olarak nitelendirilmekte; hatta engelli insanların “Azad edilme – Serbest Bırakılma
İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, s. 53
Uşan, Fatih; “İş Hukuku’nda Sakat İstihdamı”; Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası; 1999; s. 90
83
Kettle, Melvyn; “The Cjuestion of Quota”; in: Floyd, Michael and North, Klaus; Disability and
Employment-Report on an Anglo-American Conference; London; 1985; s. 8
84
Çakmak, Dr. Munci, Amerika Birleş,ik Devletleri’ndeki Engelli Tanımı Hakkında Bir İnceleme, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara 2008, s.51
81
82
49
Bildirisi” (Emancipation Proclamation) olarak görülmektedir. Yasa; istihdam,
barınma ve ulaşım ile ilgili hakları garanti altına almakta, engellilerin diğer
Amerikalılarla aynı haklara sahip olduğu konusunda toplumsal farkındalık
uyandırmaya çalışmaktadır ve kendilerine eşit muamele için çalışan güçlü, etkili
ve düşüncelerini savunan, engellilere özgü yeni bir kültür oluşturmaktadır.
Engelli Amerikalılar Yasası’nın, engelli hukukuna olan ilgiyi önemli ölçüde
artırdığı iddia edilmektedir. 85
Pek
çok
OECD
(Organisation
for
Economic
Co-operation
and
Development - Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkesinde engele
odaklanmak yerine mevcut iş görebilirlik kapasitesini desteklemeye ve artırmaya
yönelik uygulamalar ağırlık kazanmaktadır,
ne var ki pasif sosyal yardım
sistemini istihdam özendirici bir araca dönüştürmek için daha yapılması
gerekenler mevcuttur.
86
Avrupa Birliği’nin Engellilerle İlgili Stratejisine bakıldığında ise, herkese ve
herkesin katılımına açık bir toplumun yaratılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bu yönde, engellerin tanımlanması ve ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu
yaklaşım, BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen “Engelli Kişilere Fırsat Eşitliği
Sağlanması ile ilgili Standart Kurallar”da tanımlanmıştır. AB’nin Engellilerle İlgili
Stratejisinin üç temel odak konusu bulunmaktadır:
• Komisyon ve Üye Ülkeler arasında işbirliği
• Engellilerin katılımının tam anlamıyla sağlanması
• Engellilikle ilgili konuların politika yapım sürecinde tüm ana plan ve
programlara dahil edilmesi
85
86
Çakmak, a.g.m., s.54
Gökbay, Ergen, Özdemir, a.g.m. s.7
50
Herkesin katılımına açık bir toplumun yaratılması yönündeki uygulamaların
çoğu en etkili biçimde Üye Ülkeler tarafından hayata geçirilir. Bu konuda yetki
devri ilkesi uygulanır: en etkili sonucu ulusal düzeyde verecek tüm çalışmalar
ulusal düzeyde yürütülmektedir. Ancak, Üye Devletlerin temel rol oynadığı
durumlarda dahi Komisyon aşağıda sıralanan amaçlar doğrultusunda bir rol
üstlenebilir:
• Engellilik alanında Üye Ülkelerle ve bu ülkeler arasındaki işbirliğini
güçlendirmek
• Karşılaştırılabilir bilgi ve istatistiklerle başarılı uygulamaları derlemek, bu
türden bilgi ve deneyimlerin ülkeler arasında paylaşılmasını ve daha da
geliştirilmesini sağlamak
• Engellilikle ilgili konularda farkındalık yaratmak
• Komisyonun hem kurum içi hem de kurum dışı tüm politika ve yasama
çalışmalarına engellilikle ilgili konuların dahil edilmesini sağlamak.
Üye Ülkeler arasında görüş alışverişinin sağlanması için Üye Ülkelerin
temsilcilerinden oluşan Engellilerle İlgili Yüksek Çalışma Grubu düzenli aralıklarla
toplanmaktadır. Engellilikle ilgili konularda farkındalık yaratmaya yönelik
çalışmalar, her yıl Aralık ayında kutlanan “Avrupa Engelliler Günü” çerçevesinde
yürütülmektedir. Birleşmiş Milletlerin 1992 yılında aldığı karar ile 3 Aralık
“Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etmiştir.
İstihdam alanında engellilere yönelik tutumlarının değiştirilmesi en önemli
konulardan biridir. İstihdam Ulusal Eylem Planlarında ve Yoksulluk ve Sosyal
Dışlamayla Mücadele Ulusal Eylem Planlarında engellilerin durumuna ilişkin
bölümler yer almaktadır. Bu belgelerde, önemli istatistiki bilgiler, göstergeler ve
erişimin sağlanması konusundaki uygulamalar anlatılmaktadır.
51
Avrupa Birliği Ayrımcılıkla Mücadele konusunda Kasım 2000’de kabul
edilen direktif kararıyla birlikte Üye Ülkeler, işgücü piyasasında, mesleki eğitim
sürecinde ve işyerlerinde engellilerin ve diğer kişilerin maruz kaldığı ayrımcılığın
önlenmesini
yönelik
uygulamaları
(eğer
henüz
önlememişlerse)
hayata
geçirmeye karar vermişlerdir. Bu belgeyle birlikte hayata geçirilen en önemli yasal
değişiklik, işyerlerinde engelli kişilerin ihtiyaçlarına uygun çalışma koşullarının
sağlanmasına yönelik yükümlülüktür.
7 -9 Aralık 2000 tarihlerinde gerçekleşen Nice’deki Avrupa Konseyinde
Temel Haklar Şartı Konsey, Avrupa Parlamentosu ve Komisyon tarafından ortak
deklarasyonla kabul edilmiştir. Bu Şart, çeşitli uluslararası belgelerde, Avrupa
belgelerinde ya da ulusal belgelerde yer verilen kişisel, siyasal, ekonomik, sosyal
ve toplumsal hakları tek bir belgede toplamaktadır. Avrupa Konseyi, bu Şartın
mümkün
olan
en
yaygın
şekilde
Birlik
vatandaşlarına
ulaştırılmasını
hedeflemektedir.
Komisyon yeni bir politika geliştirirken ya da mevcut politikalarda değişiklik
yaparken engellilerin ihtiyaç ve haklarının göz önünde bulundurulmasını
hedeflenmektedir. Komisyon, sosyo-ekonomik politika, program ve projelerde
engellilikle ilgili konuların yer almasına özel bir önem atfetmektedir.
Engellilerin Entegrasyonunun Sağlanmasıyla İlgili Birim, engellilikle ilgili
konuların Komisyonun tüm ana plan ve programlarına dahil edilmesini sağlamakla
sorumludur. Bu birim Kurum İçi Engelliler Grubu adı altında diğer Genel Müdürlük
temsilcileriyle düzenli toplantılar gerçekleştirmektedir. Bu grup engellilikle ilgili
konuların Genel Müdürlükler tarafından anlaşılmasını, Genel Müdürlükler
arasında
bu
konularda
işbirliğinin
sağlanması
ve
güçlendirilmesini
amaçlamaktadır. Komisyon, politika, uygulama ve programlarda gerçekleştirilen
değişikliklerin planlanması, izlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik süreçlere
engelli kişilerin dahil edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Komisyon bunu hem
52
kendi işleyiş sürecinde hayata geçirmeyi amaçlamakta hem de bu uygulamaları
hayata geçirmeleri konusunda diğer kurum/ kuruluşları teşvik etmektedir.
Komisyonun Avrupa Engelliler Forumu ile geliştirdiği diyalog bu türden
uygulamalara örnek oluşturmaktadır. (Avrupa Engelliler Forumu bir şemsiye örgüt
niteliğindedir. Bu örgüt çatısı altında, örneğin, engelliler konusunda Avrupa’da
Koordinasyonu
edilmektedir.)
sağlayan
STK’lar
ve
Ulusal
Engelliler
Kurulları
temsil
53
Komisyon,
sağlanmasına
engelli
yönelik
kişilerin
çalışmalara
işgücü
Sosyal
piyasasına
Tarafların
entegrasyonlarının
dahil
edilmesini
amaçlamaktadır. Sosyal Taraflar, 19 Mayıs 1999’da gerçekleştirilen Sosyal
Diyalog Komite toplantısında, engelli kişilerin istihdamıyla ilgili olarak Ortak
Deklarasyon yayımlamışlardır. Bir başka örnek 2000-2006 yılları arasındaki
EQUAL girişimidir. Bu çerçevede, sosyal taraflar ve aralarında işgücü piyasasında
ayrımcılığa maruz kalan grupların temsilcilerinin de bulunduğu diğer kilit
oyuncular, iş yaratma konusunda yeni düşünceler geliştirmekte ve geliştirilen
programları sınamaktadır.
87
İş-Kur Ankara İl Müdürlüğü, paylaşılan makaleden alıntı, 2012
· Temel belgeler
http://europa.eu.int/comm/employment_social/index/7003_en.html
· Avrupa Engelliler Günü (European Day of Disabled People)
http://europa.eu.int/comm/employment_social/disability/day_en.html
· İstihdam Ulusal Eylem Planları (National Action Plans on Employment)
http://europa.eu.int/comm/employment_social/news/2001/may/naps2001_en.html
· Yoksulluk ve sosyal dışlamayla mücadele konusunda Ulusal Eylem Planları (National Action Plans against
Poverty and Social Exclusion)
http://europa.eu.int/comm/employment_social/news/2001/jun/napsincl2001_en.html
· EQUAL Girişimi
http://europa.eu.int/comm/employment_social/equal/index.cfm
· Engellilerle İlgili Yüksek Çalışma Grubu (The High Level Group on Disability)
http://europa.eu.int/comm/employment_social/disability/contact_en.html
· Ayrımcılıkla Mücadele (Anti-discrimination)
http://europa.eu.int/comm/employment_social/fundamri/legln_en.htm
· Avrupa Engelliler Forumu (European Disability Forum)
http://www.edf-feph.org
· Engellilerin İstihdamına İlişkin Ortak Deklarasyon (Joint Declaration on the Employment of people with
disabilities )
http://europa.eu.int/comm/employment_social/soc-dial/social/news/declaration_en.htm
· Temel Haklar Şartı (Charter of Fundamental Rights)
http://europa.eu.int/comm/justice_home/unit/charte/index_en.html
· Birleşmiş Milletler Engelli Kişilere Fırsat Eşitliği Sağlanması ile ilgili Standart Kurallar (United Nations
Standard Rules on Equalization of Opportunities for Persons with Disabilities)
http://www.un.org/esa/socdev/enable/dissre00.htm
87
İKİNCİ BÖLÜM
ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ, SOSYAL
POLİTİKA UYGULAMALARI VE İSTATİSTİKİ DEĞERLENDİRMELER
2.1. ENGELLİ İSTİHDAMINDA KORUMALI İŞYERLERİ
Engellilerin istihdam edilme zorunluluğu ve bu zorunluluğun bir yansıması
olarak, engellilerin nasıl ve ne şekilde istihdam edilebileceklerine yönelik yapılan
yoğun tartışmalar farklı engelli istihdam yöntemleri doğurmuştur. Yaygın olarak
kullanılan yöntemler aşağıdaki gibi sıralanabilir.
88
• Kota Sistemi
• Korumalı İşyerleri
• Kişisel Çalışma Yöntemi
• İşverenlerin Zorunluluk Olmadan Engelli İstihdamı
• Evde Çalışma
• Kooperatif Çalışma Yöntemi
En yaygın olarak bilinen ve uygulanan kota sistemi yalnızca kota
uygulamasından yararlanabilme aşamasında yer alan prosedürlere katılabilen ve
diğer engellerle rekabet edebilen engellileri kapsamaktadır. Bu grubun dışında
yer alan engelliler için ise farklı programların varlığı gerekmektedir. Örneğin
korumalı işyerleri bu grupta yer alamayan engelliler için tasarlanmıştır. 89
88
Öz, Cihan Selek; Orhan, Serdar; Engelli İstihdam Yöntemlerinin Uygulanabilirliği Üzerine Bir
Değerlendirme, Çalışma İlişkileri Dergisi, Temmuz 2012, Cilt 3, Sayı 2, s. 38
89
Yılmaz, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve Bunları Etkileyen
Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004, s. 23
55
Korumalı iş istihdamı olarak bilinen ve engelli insanların açık çevrede
ancak korumalı binalarda çalıştığı kamu sektörleri, şirketlerde üretim ünitesi
olarak yer alan korumalı işyerleri düzeni, geri dönüşüm ve onarım atölyeleri
oluşturma gibi programlar en sık bilinenlerdir.
Korumalı
istihdam,
kişisel
90
noksanlıkları
veya
engelleri
nedeniyle
yaşamlarını normal bir mesleki faaliyetle kazanamayacaklar için özel olarak
düzenlenip, kurulan işyerlerindeki istihdam türüdür. Bu yöntem hem kota rejimini
hem de ayrımcılığı önlemeye yönelik mevzuat yöntemini kabul eden ülkeler
tarafından uygulanmaktadır. Genellikle özürlülerin istihdamı devletin yasal
müdahaleleri ile gerçekleşmektedir. Buna literatürde “korumalı istihdam”
denilmektedir. Bu kavram aynı zamanda ileri derecede ki engelliler için kurulup
düzenlenen işyerlerinde istihdam olanağı sağlamasını da kapsamaktadır.
91
Korumalı işyeri (korumalı istihdam) yönteminde diğer işyerlerinde
çalışamayacak engellileri, özel olarak kurulan ve düzenlenen işyerlerinde
istihdam etme yöntemidir. Bu yöntem kota rejiminin yanında ayrımcılığı önlemeye
yönelik mevzuat yöntemini kabul eden önemli bir uygulamadır.
92
2.1.1. Korumalı İşyeri Kavramı
Korumalı işyeri kavramı, ülkemizde 2005 tarih ve 5378 sayılı Engelliler
Kanunu’nun 14.maddesine istinaden hazırlanmış olan 30.05.2006 tarih ve (RG)
26183 sayılı Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik ile gündeme gelmiştir. 2013
yılında konu ile ilgili yeni yönetmelik yayımlanmıştır.
90
Öz; Orhan,; a.g.m., s. 38
Türkiye Korumalı İşyerleri Araştırması, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/8461/2 01.01.2013
92
T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İşgücü
Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, Aralık 2011, Ankara, s. 53
91
56
26 Kasım 2013 tarihli ve 28833 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlan Korumalı
İşyerleri Hakkında Yönetmeliğin amacı, “korumalı işyeri statüsünün kazanılması,
korumalı işyerlerinin işleyişi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esasları
düzenlemektir” (md.1).
Yönetmelikte korumalı işyeri: “İşgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan
zihinsel veya ruhsal engelli bireylere istihdam oluşturmak amacıyla Devlet
tarafından teknik ve mali yönden desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak
düzenlenen işyeridir.” şeklinde tarif edilmiştir.(md.3/c).
Korumalı işyerlerinde asıl amaç; engelliye, normal çalışma ortamında
olduğu varsayılan yarışma ve başarısız olma riski olmadan çalışma fırsatı
vermektedir.
Engelli
kişiyi,
problem
ve
risklerden
koruyarak
birtakım
düzenlemelerle beraber (çalışma tarih ve saatleri, üretim planları gibi) engellinin
işin gerektirdiği normal görevlere en kolay şekilde devam etmesini sağlamaktadır.
Korumalı işyerlerinin en önemli ve kritik bileşeni “korumalı” kavramının getirdiği
anlam ile ilgilidir. Bu kavram, engellilere, rekabet faktörü olmaksızın, korunaklı bir
ortamda çalışma ve işi öğrenme olanağı tanımakta ve aynı zamanda
rehabilitasyon amacı taşımaktadır. 93
2.1.2. Korumalı İşyeri Statüsü Kazanılması İçin Başvuru Şartları
Korumalı
İşyerleri
Hakkındaki
Yönetmeliğe
göre;
korumalı
işyeri
statüsünün kazanılması için en az % 40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli en
az sekiz bireyin çalıştığı işyerinin işvereni, korumalı işyeri statüsünün kazanılması
için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) İl Müdürlüğüne başvuruda
bulunur. Korumalı işyerlerinde çalışacak engelli bireylerin sayısının toplam işçi
sayısına oranı yüzde yetmiş beşten az olamaz. Bu kapsamda çalıştırılacak işçi
93
Aytekin, a.g.m., s. 149
57
sayısının tespitinde, belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli iş sözleşmesine
göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar,
çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranların
hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla
olanlar tama dönüştürülür (md.4).
Yönetmeliğin
5.maddesine
göre
korumalı
işyeri
statüsünün
elde
edilebilmesi için başvuruda istenecek belgeler düzenlenmiştir. Buna göre gerçek
veya tüzel kişiler, işyerinin üretim faaliyetini veya faaliyetlerini, işyerinde çalışan
veya çalışacak toplam işçi sayısını, çalışan veya çalışacak engelli birey sayısını,
engel durumlarını ve işyerinde yaptığı veya yapacağı işler ile işyerinin adresini
belirten ve işyerine korumalı işyeri statüsü kazandırma talebini içeren dilekçe ile
aşağıda yer alan (md.5/2 ve md.6) belgelerle birlikte Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğüne başvuru yapılmaktadır.
Korumalı işyeri açmak isteyen gerçek kişiden veya tüzel kişi temsilcisinden
istenen belgeler aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır;
a) T.C. Kimlik numarası beyanı,
b) Adli sicil kaydına ilişkin yazılı beyanı,
c) Tüzel kişinin temsilcisinin yetki belgesi,
ç) Dernek ve vakıflar için, vakıf senedi veya dernek tüzüğünde amaçlar
arasında eğitim ve üretim faaliyetlerinin yer aldığını gösteren belge,
d) Yıllık gelir ve yıllık kurumlar, katma değer, özel tüketim, özel iletişim ve
banka ve sigorta muameleleri vergileri, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin
tevkifatlar ve geçici vergiye ilişkin vergi asılları ile bu vergi türlerine ait
vergi ziyaı cezaları, gecikme zam ve faizleri bağlamında vergi borcu ile
58
sosyal güvenlik kurumlarından alınacak prim borcu olmadığına dair
belge,
e) İlgili mevzuatı uyarınca alınması gereken izin ve belgelerdir.
Korumalı işyeri yöneticisinden istenecek belgeler ise; T.C. Kimlik numarası
beyanı, adli sicil kaydına ilişkin yazılı beyanı, bulaşıcı bir hastalığı bulunmadığına
ilişkin yazılı beyanı, eğitim durumuna ilişkin yazılı beyandır (md.6).
Taleplerin komisyonca değerlendirilmesi ve korumalı işyeri statüsü
belgesinin düzenlenmesi 28833 sayılı yönetmelik madde 7’de düzenlenmiştir.
Buna göre; “korumalı işyeri statüsü almak üzere Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğüne başvuran gerçek veya tüzel kişilerin talepleri işyerinde gerekli tespit
ve incelemeleri yapmak suretiyle en geç otuz gün içinde Komisyonca
değerlendirilir.” Başvurusu yapılanlardan Komisyonca yapılacak değerlendirme
sonucunda uygun görülen işyerlerine Valilikçe, Korumalı İşyeri Statüsü Belgesi
düzenlenmektedir.
Korumalı İşyerinin Yıllık Faaliyet Raporunu Düzenlemesi konusunda ise;
korumalı işyeri bir yıllık üretim, istihdam, satış, bağış, yatırım, pazarlama, stok,
istihdam ettiği personel gibi faaliyetlerini içeren raporunu her yılın Mart ayı içinde
vermelidir.
Korumalı işyeri statüsü verilen işyerleri, denetim raporları sonucunda
belirlenen ve Yönetmelikte belirtilen koşulların bir veya birkaçını yerine
getirmediği tespit edildiği takdirde yazılı olarak uyarılmaktadır. Otuz gün içerisinde
belirtilen
eksiklikleri
tamamlamayan
işverenlerin
korumalı
işyeri
belgesi
Komisyonun görüşü doğrultusunda Valilikçe iptal edilmektedir. İşyeri taşınma,
devir, kapanma gibi durumlarını on beş gün öncesinden bildirmek zorundadır.
94
Aytekin, a.g.m, s. 150
94
59
2.1.3. Korumalı İşyerinde Çalıştırılacak Personel
Korumalı işyerlerinde çalışacakların da tanımlamaları yapılmıştır. Korumalı
işyerinde işyeri yöneticisi, eğitici personel ve engelliler istihdam edilir. İşyerinin
korumalı
işyeri
statüsü
almasından
değerlendirilerek,
uygun
görülmesi
sonra
gerekli
durumunda,
teknik
belli
destekler
periyotlarda
görevlendirilecek personel tarafından yerine getirilir.
Korumalı işyerlerinde çalıştırılacak personelin nitelikleri yönetmelikte
“korumalı işyerinde; işyeri yöneticisi ile mesleki ve teknik eğitim alanında
yükseköğrenim görmüş veya usta öğreticilik yeterliliğini haiz eğitici personel
istihdamı zorunludur” şeklinde düzenlenmiştir (md.8).
• İşyeri yöneticisi, birden fazla korumalı işyerinin yöneticisi olamaz.
Ancak, nitelikleri haiz olmak kaydıyla, aynı iş yerinde eğitici personel
görevini yürütebilir.
• Korumalı işyerinde, işyerinin kapasitesine göre ayrıca teknik, idari ve
yardımcı personel ile ihtiyaç duyulabilecek diğer personel çalıştırılabilir.
Korumalı işyerlerine Komisyon tarafından gerekli görülmesi halinde
Valilikçe ilgili il müdürlüklerinden görevlendirme yoluyla uzman personel desteği
sağlanabilir. (md.9)
2.1.4. Korumalı İşyerinde Çalışacak Engelliler
26 Kasım 2013 tarihli ve 28833 sayılı yönetmelikte korumalı işyerlerinde
çalışabilecek engelliler belirlenmiştir. Buna göre; korumalı işyerinde istihdam
edilebilmek için; (md.14)
• En az % 40 oranında zihinsel veya ruhsal engelli olmak,
60
• Türkiye İş Kurumuna kayıtlı olmak,
• 15 yaşını bitirmiş olmak gerekir.
Korumalı işyerine kabulde ise aşağıdaki belgeler istenmektedir;
• T.C. Kimlik Numarası beyanı,
• Engelliler için Sağlık Kurulu Raporunun aslı veya onaylı örneği,
• İki adet fotoğraf,
• Var ise öğrenim belgesinin veya çıkış belgesinin aslı veya aslı ibraz
edildiğinde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce onaylanan örneği
istenir.
Korumalı işyerinde çalışan engelli bireyin işten ayrılmasında ise aynı
yönetmeliğin 15.maddesine göre; “korumalı işyerleri, aylık personel durum
çizelgesini takip eden ayın ilk haftasında düzenleyerek Aile ve Sosyal Politikalar
İl Müdürlüğüne gönderir. İşyeri herhangi bir sebeple iş sözleşmesi sona eren
engelli bireyin ayrılış nedenlerini on beş gün içinde Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür.”
2.1.5. Korumalı İşyerlerine Sağlanan Teşvik Düzenlemesi
Korumalı işyerleri hakkında yönetmelik (26.11.2013/28833 sayı) tanım
kısmında korumalı işyerlerinin devlet tarafından teknik ve mali yönden
desteklenen ve çalışma ortamı özel olarak düzenlenen işyeri olarak açıklandığı
görülmektedir. Devlet tarafından yapılan ve/veya yapılacak destek ile ilgili açık bir
düzenleme yönetmelikte yer almamaktadır.
Engellilerin istihdamında kamu ve özel sektör kuruluşlarında yasal
düzenlemelerle, toplam işçi sayısının belli bir oranında engelli işçi çalıştırma
zorunluluğunu ifade eden zorunlu kota yöntemi yanında, Devlet tarafından
getirilen yönlendirici tedbirler de oluşturulabilmektedir. Söz gelimi, engelli kişi
61
kendi işini kurmak istiyorsa, kendisine uygun krediler verilmesi ve vergi indirimi
uygulanması; dernek ya da kooperatif biçiminde örgütlenmelerinin temin edilmesi,
zorunlu çalışmanın dışında engellilerin de aday olabileceği işe giriş ortamlarının
oluşturulması, vergi indirimi ya da muafiyeti tanınması, ucuz ya da uzun vadeli
kredi kolaylığı sağlanması gibi yönlendirmeler sıralanabilir.
95
Zorunlu kota sisteminin devreye girebilmesi için işyerinde en az elli işçinin
(tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde 51 veya daha fazla işçi) çalışıyor
olması
gerekmektedir.
Yurtiçinde
İşe
Yerleştirme
Hizmetleri
Hakkında
Yönetmeliğin 11. maddesine göre; yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar, işyerinin
güvenliğinden sorumlu özel güvenlik görevlileri, işyerinde çalıştırılan engelli veya
eski hükümlüler, toplam işçi sayısının hesabında dikkate alınmaz. Bunun sonucu
olarak, korumalı işyerlerinde zorunlu olarak engelli çalıştırma yükümlülüğünün
doğabilmesi için işyerinde varsa, yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar, özel
güvenlik görevlileri ile engelli veya eski hükümlü işçilerin dışında iş kanunda
belirtilen sayıda (en az 50 işçinin - tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde
51 veya daha fazla) işçinin çalışıyor olması gerekir. Bu ihtimal ise aynı anda hem
korumalı işyeri statüsüne sahip olmayı hem de herhangi bir özrü olmayan ve çok
sayıda işçinin çalıştığı işyerlerinde söz konusu olabilir. Belirtilen koşulları
sağlayan özel sektör kapsamındaki korumalı işyerinde çalışan sigortalı engelli
işçiye yönelik sigorta primine ait işveren hissesinin tamamı aynı şekilde Hazine’ce
karşılanacaktır. Korumalı işyerinde herhangi bir engeli olmayan işçilerin sayısının
fazla olmaması sebebiyle zorunlu kota sisteminin düşünülemeyeceği durumlarda
da, Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte (md.17) öngörülen engellilik oranını
sağlayamayan engellilerin çalıştırılması mümkündür. Söz gelimi, zihinsel, ruhsal
engelli grubu dışında olmakla beraber, engellilik oranı %40 - %59 engellilik
oranına sahip bireyler korumalı işyerlerinde engelli grubu kapsamında yer
Bilgin, Kamil Ufuk; “Engellilerin Çalışma Hayatındaki Sorunları ve Çözüm Önerileri”, Kamu-İş, Yıl
2000, Cilt 5, Sayı 4
95
62
almamaktadırlar. Ancak bu kişilerin korumalı işyerlerinde çalıştırılmaları halinde
prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren
hisselerinin % 50’si Hazine tarafından karşılanacaktır.
Korumalı
işyerleri
araştırmasının
96
sonuçları
doğrultusunda
engelli
istihdamına ve de konuyla ilgili teşvik konusuna ağırlık verilmiştir. Araştırmalar
yapılmıştır ve de proje teklif çağrıları duyurulmuştur.
Uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerince fonlanan ve varlık
nedeni işgücü piyasasında istihdam edilemeyecek nitelikte ağır engelli bireylerin
istihdamı olan korumalı işyerlerinde istihdam yaratılması hedeflenen gerçek
kitleye ulaşmada sorun yaşanmaktadır. Örneğin Bizim Köy Engelliler Üretim
Merkezi Avrupa Birliği Fonu, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Sanayi Odası’nın
bağışlarıyla oluşturulmuş, korumalı işyeri statüsüne sahip bir merkezdir.
Çalışanların tamamı engellilerden oluşmaktadır. Yalnız engellilik oranı oldukça
düşüktür. Yöneticisinin verdiği bilgilere göre engellilere uygun işten ziyade işe
uygun engelliler işe alınmaktadır. Örnek olarak 60 engelli çalışanın olduğu
konfeksiyon bölümünde üretim dijital makinelerde yapılmakta buna göre bu
makineyi kullanabilecek engellilik oranı düşük olanlar işe alınmaktadır. Yani
korumalı iş statüsünde, piyasada iş bulamayan engellilik oranı yüksek kişilerin
çalışması gerekirken burada piyasada daha rahat iş bulabilen engelliler
çalışmaktadır.
97
09 Ocak 2014 tarih ve 288877 sayılı Engelli ve Eski Hükümlü
Çalıştırmayan İşverenlerden Tahsil Edilen İdari Para Cezalarını Kullanmaya
Yetkili Komisyona Dair Yönetmelik engellilerin istihdam edilmesini sağlayacak ve
de yaygınlaştıracak projelerin hazırlanması, değerlendirilmesi, uygulanması,
izlenmesi ile ilgili düzenlemeleri içerir. Yönetmelikte geçen proje; işsiz engellilerin
96
97
Makas, a.g.m., s. 11-12
Patır, a.g.e, s.65
63
ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve rehabilitasyonu ile kendi işlerini kurmaları,
engellilerin iş bulmalarını sağlayacak destek teknolojileri ile engellilerin işe
yerleştirilmeleri, işe ve işyerine uyumlarının sağlanması ve bu gibi kapsam ve
içeriği
başvuru
rehberinde
ve
ilgili
mevzuatında
belirtilen
amaçları
gerçekleştirmeye yönelik projeleri ifade eder. (md.2/ı)
T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şubat 2013’te konu ile ilgili çalışmalar
başlatılmış ve Korumalı İşyerleri Projesini başlatmıştır. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile İş-Kur tarafından alt
yapısı geliştirilen Korumalı İşyerleri Projesi ile engelli istihdamında yeni imkanlar
sunulması amaçlanmaktadır.
Teklif çağrısı kapsamında, Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik
kapsamındaki engellilere yönelik projelere kaynak tahsis edileceği vurgulanmıştır.
Kaynak tahsis edilmesine karar verilen projelere, kuruluş sermayesi olarak,
engelli çalıştırmayan işverenlerden kesilen cezaların oluşturduğu Ceza Paraları
Fonundan karşılanmak üzere, ilgili komisyonun değerlendirmeleri sonucunda,
kuruluş tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, en fazla 150 bin TL hibe verilecektir.
Proje başlangıcından itibaren kurulan korumalı işyerinde çalışacak engelli işçilerin
maaş giderleri (asgari ücret üzerinden) ilk bir yıl boyunca, engelli çalıştırmayan
işverenlerden
kesilen
cezaların
oluşturduğu
Ceza
Paraları
Fonundan
karşılanacaktır.
Proje kapsamında kurulacak korumalı işyeri, 5 yıl boyunca İş-Kur ve ASPB
tarafından takip ve denetime tabi olacak. Bu 5 yıllık süre içerisinde başlangıçta
alınan makine ve donanımın satış veya devri yapılamayacaktır. Korumalı işyerinin
kuruluşundan itibaren 5 yıl içerisinde herhangi bir nedenle kapanması, tasfiye
edilmesi veya çalışan engelli sayısının belirtilen orandan ve sayıdan aşağı
düşmesinden bir ay içerisinde eski sayı ve orana ulaşamaması halinde
başlangıçta hibe olarak verilen kuruluş sermayesi yasal faizi ile birlikte geri
64
alınacak, engelli işçi maaş giderleri kapsamında verilen desteğin ise yüzde 30’u
geri tahsil edilecektir. Proje Teklif Çağrısı ile; engelli kişilerin haklarını savunan
sosyal
desteklenmesi,
tarafların
engelli
istihdamının
altyapısının
geliştirilmesi, işgücü piyasasında normal şartlar altında çalışma imkanı kısıtlı olan
ağır engelli kişilere istihdam ortamları oluşturulması amacıyla korumalı işyerlerinin
kurulması ve yaygınlaştırılması, mesleki rehabilitasyon imkanı veren işletmelerin
sayısının ve etkinliklerinin artırılması, engelli istihdamında artış sağlanması,
engellilerin toplumsal hayatın her alanına aktif katılımını sağlanması, sosyal
ortaklar
ile
İş-Kur
hedeflenmektedir.
ve
ASPB
arasındaki
diyalogun
geliştirilmesi
98
Korumalı İşyerleri ile ilgili 17 Aralık 2013 tarihinde bir proje çağrısı daha
yapılmıştır. ASPB Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve İş-Kur
koordinasyonunda korumalı işyerlerinin desteklenmesi ve güçlenmesi amacı ile
hazırlanacak projeler, 4857 sayılı Kanunun 101. maddesi99 gereğince tahsil edilen
fondan desteklenmektedir.
Teklif çağrısı kapsamında desteklenecek projeler ile engelli kişilerin
haklarını
savunan
sosyal
tarafların
desteklenmesi,
engelli
istihdamının
altyapısının geliştirilmesi, işgücü piyasasında normal şartlar altında çalışma
imkanı kısıtlı olan zihinsel ve ruhsal engelli kişilere istihdam ortamları
oluşturulması amacıyla korumalı işyerlerinin kurulması ve yaygınlaştırılması, bu
tür işletmelerin sayısının ve etkinliklerinin artırılması ve engelli istihdamında artış
hedeflenmektedir. Bu teklif çağrısı kapsamında, 26.11.2013 tarih 28833 sayılı
RG’ de yayımlanan Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelik kapsamındaki
Korumalı İşyerleri Projesi, (Erişim)
http://www.fatmasahin.net/tr/html/171/KORUMALI-ISYERLERI-PROJESI 23.02.2013
99
4857 sayılı İş Kanunu md.101 Engelli ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık: Bu kanunun
30.maddesindeki hükümlere aykırı olarak engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya işveren
vekiline çalıştırmadığı her engelli ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için binyediyüz Tük Lirası idari
para cezası verilir. Kamu Kuruluşları da bu para cezalarından hiçbir şekilde muaf tutulamaz.
98
65
zihinsel veya ruhsal engellilere yönelik projelere kaynak tahsis edilir. Teklif Çağrısı
kapsamında yapılacak proje teklifleri, bu teklif çağrısı ile ekli dokümanlar
kapsamında belirlenen usul ve esaslara uygun olarak 4857 sayılı Kanunun 30/7.
maddesi kapsamında oluşturulan Komisyon tarafından değerlendirilir. Proje teklif
çağrısına katılım için hazırlanan başvuru formu ve açıklamalı rehber ASPB resmi
internet sayfasında yayınlanmıştır.
100
Her ne kadar 2008 yılında getirilen İstihdam Paketi ile engellilerin istihdamı
için prim teşviki sağlanmış da olsa, bu teşvik, engelli istihdamının istenilen düzeye
gelmesi için yeterli değildir. Yönetmelik’te, devletçe yapılacak teknik yardımın ve
mali desteğin kimlere, nasıl ve hangi miktarda verileceği gibi konularda herhangi
bir açıklık bulunmamaktadır. Tüm bu hususların açıklığa kavuşturulması ise,
korumalı işyerlerinin engelli istihdamı konusunda etkin bir rol oynayabilmesi
bakımından büyük önem taşımaktadır. Kaldı ki, Yönetmeliğin yayımından bu yana
geçen süreç içinde, korumalı işyerlerinin engelli istihdamına sağladığı katkı
konusunda da sağlıklı bir veri bulunmamaktadır. Bu hususta gerek Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, gerek konuyla ilgili diğer resmi ve özel kuruluşlara
önemli görevler düşmektedir. Engelli istihdamında doğru yaklaşım “zorunluluklar”
koymak değildir. Bu nedenle, Avrupa ülkelerindeki örneklere uygun şekilde
korumalı işyerlerinin kurulması teşvik edilmeli, bu işyerlerinin etkin şekilde işleyişi
sağlanmalı ve bununla bağlantılı olarak engelli istihdamı korumalı işyerleri dışında
kalan işyerleri bakımından zorunluluk olmaktan çıkarılmalıdır. 101
Korumalı İşyeri Destek Projesi Teklif Çağrısı Başvuru Rehberi ve Başvuru Formu, (Erişim)
http://www.eyh.gov.tr/tr/26176/Korumali-Isyeri-Destek-Projesi-Teklif-Cagrisi 19.12.2013
101
Aytekin, a.g.m., s. 152-153
100
66
2.1.6. 2006 Tarihli Korumalı İşyerleri Hakkında Yönetmelikte Yapılan 2013
Değişikliğinin Karşılaştırılması
Korumalı işyerleri konusunda, 2006 yılında düzenlenen ilk yönetmelik ve
yakın zamanda 2013 yılında yayımlanan yönetmelik incelendiğinde gerçekleşen
değişiklikler maddeler ile incelenmektedir.
Madde 1
30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı
(1) Bu Yönetmeliğin amacı, normal işgücü
piyasasına kazandırılmaları güç olan
özürlüler için açılacak olan gerekli teknik
donanımı devletçe sağlanacak olan
işyerlerinin korumalı işyeri statüsü
kazanması, işleyişi ve denetlenmesine
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Yönetmelik, normal işgücü
piyasasına kazandırılmaları güç olan
özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve
istihdam oluşturmak amacıyla gerçek ve
tüzel kişilerce açılan ve açılacak olan
işyerlerini kapsar.
26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı
(1) Bu Yönetmeliğin amacı, korumalı
işyeri statüsünün kazanılması, korumalı
işyerlerinin işleyişi ve denetlenmesine
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
(2) Bu Yönetmelik, işgücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan engelli bireylere
istihdam oluşturmak amacıyla gerçek ve
tüzel kişilerce açılan ve açılacak olan
işyerlerini kapsar.
Korumalı işyerleri hakkında yönetmeliğin birinci bölümü amaç ve kapsam
sınırı ile başlamaktadır. 2006 ve 2013 yıllarında çıkan yönetmelik maddelerine
bakıldığında; 2006 yılında mesleki rehabilitasyon ve istihdam bir arada yer
alırken, 2013 yılında yalnızca istihdam oluşturmak amacı şeklinde düzenlendiği
görülmektedir. 2013 yılında, yönetmeliğin amacında ‘gerekli teknik donanımın
devletçe sağlanacağı’ yer almamaktadır.
2006 yılında yayımlanan yönetmeliğin 15.maddesinde korumalı işyerinin
bölümleri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre korumalı işyerinin bölümleri;
67
değerlendirme bölümü, üretim bölümü ve sosyal servis olmak üzere 3 bölümden
oluşmaktadır.
2013 yılında ise korumalı işyerlerinin bölümlerine yönetmelikte yer
verilmemiştir. 2013 yılında yayımlanan yönetmelikte amaç kısmında mesleki
rehabilitasyon konusunun yer almaması ile paralel olarak, engelli bireylerin ihtiyaç
duyacağı fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmetleri, bireysel ve grup programlarının
düzenlendiği
danışmanlık
hizmetlerinden
bahsedilmemektedir.
Korumalı
işyerinde istihdam edilecek engelli bireylerin en az %40 zihinsel veya ruhsal
engelli olmak kriteri ile sınırlı kalması, diğer özür gruplarından %60 ve üzeri engelli
bireyler ilgili madde içeriğinde bulunmamaktadır.
Madde 3
30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı
26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı
c) Komisyon: İllerde Valilik bünyesinde,
Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü, İl Milli
Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, İl
Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve gerekli
hallerde Valilikçe görevlendirilen kamu
kurum ve kuruluşları temsilcilerinden
oluşan, sekreteryası Türkiye İş Kurumu İl
Müdürlüğü tarafından yürütülen ve
çalışma usul ve esasları Türkiye İş
Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından
belirlenecek olan komisyonu,
b) Komisyon: İllerde Valilik bünyesinde,
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü,
Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, İl
Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık
Müdürlüğü ve gerekli hallerde Valilikçe
görevlendirilen diğer kamu kurum ve
kuruluşları temsilcilerinden oluşan,
sekretaryası Aile ve Sosyal Politikalar İl
Müdürlüğü tarafından yürütülen ve
çalışma usul ve esasları Engelli ve Yaşlı
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından
belirlenecek olan komisyonu,
ç) Korumalı işyeri: Normal işgücü
piyasasına kazandırılmaları güç olan
özürlüler için mesleki rehabilitasyon ve
istihdam oluşturmak amacıyla, Devlet
tarafından ilgili mevzuatta teknik
donanımın sağlandığı ve mali yönden
desteklendiği, çalışma ortamının özel
olarak düzenlendiği işyerini, ifade eder.
c) Korumalı işyeri: İşgücü piyasasına
kazandırılmaları güç olan zihinsel veya
ruhsal engelli bireylere istihdam
oluşturmak amacıyla Devlet tarafından
teknik ve mali yönden desteklenen ve
çalışma ortamı özel olarak düzenlenen
işyerini, ifade eder.
68
Yeni yönetmeliğe göre korumalı işyerleri ile ilgili temsilcilerden oluşan
komisyon; sekretaryası Türkiye İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve
çalışma usul ve esasları Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü değil, sekretaryası
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından yürütülen ve çalışma usul ve
esasları Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecektir.
Konunun çıkış yerini oluşturan tanım kısmında da zihinsel ve ruhsal
engelliler ve istihdam amacı noktaları ile düzenleme yapılmıştır. Mesleki
rehabilitasyon amacı ve diğer yüksek engel gruplarına tanımda yer verilmemiştir.
Madde 4
30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı
26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı
1) Çalışan sayısının büyükşehir belediye
sınırları içinde en az otuz, büyükşehir
belediye sınırları dışında en az onbeş
olduğu ve çalışanlarının yüzde
yetmişbeşini bu Yönetmeliğin 17 nci
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nitelikleri haiz özürlülerin oluşturduğu
işyeri işverenleri korumalı işyeri
statüsünün kazanılması için il
müdürlüğüne başvuruda bulunur. Bu
kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının
tespitinde belirsiz süreli iş sözleşmesine
ve belirli süreli iş sözleşmesine göre
çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli
iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma
süreleri dikkate alınarak tam süreli
çalışmaya dönüştürülür.
(1) Bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz
engelli en az sekiz bireyin çalıştığı
işyerinin işvereni, korumalı işyeri
statüsünün kazanılması için Aile ve
Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne
başvuruda bulunur. Korumalı işyerlerinde
çalışacak engelli bireylerin sayısının
toplam işçi sayısına oranı yüzde yetmiş
beşten az olamaz. Bu kapsamda
çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde,
belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli
süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan
işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş
sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma
süreleri dikkate alınarak tam süreli
çalışmaya dönüştürülür.
(2) Oranların hesaplanmasında yarıma
kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve
daha fazla olanlar tama dönüştürülür.
(2) Oranların hesaplanmasında yarıma
kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve
daha fazla olanlar tama dönüştürülür.
Korumalı işyeri statüsü için başvuruda bulunma konusunda 2006 yılında;
çalışan sayısının büyükşehir belediye sınırları içinde en az otuz, büyükşehir
69
belediye sınırları dışında en az onbeş olduğu ve çalışanlarının yüzde yetmişbeşini
bu Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz
engellilerin oluşturduğu işyeri işverenleri korumalı işyeri statüsünün kazanılması
için il müdürlüğüne başvuruda bulunabilmekteydi. 2013 yılında ise yönetmeliğin
14 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nitelikleri haiz engelli en az sekiz
bireyin çalıştığı işyerinin işvereni, korumalı işyeri statüsünün kazanılması için Aile
ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne başvuruda bulunabilmektedir.
Korumalı
işyerinde
çalışacak
engelli
sayısının
(ilgili
maddedeki
düzenlemeye haiz) 15’ten 8’e düştüğü ve de başvurunun Türkiye İş Kurumu İl
Müdürlüğü’ne değil, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne yapılacağı
görülmektedir.
Korumalı işyerlerine çalışacak engelli bireyler;
30.05.2006 tarih ve 26183 sayılı
26.11.2013 tarih ve 28833 sayılı
Madde 17/1 a) En az %40 oranında
zihinsel, ruhsal-duyusal ve davranışsal
özürlü olmak veya diğer özür
gruplarından ise %60 ve üzeri özürlü
olmak,
Madde 14/1 a) En az % 40 oranında
zihinsel veya ruhsal engelli olmak,
Korumalı işyerinde istihdam edilebilme koşulunda sınırın daraltıldığı daha
yüksek özür gruplarına yönelme olduğu görülmektedir. En az %40 oranında
zihinsel
veya
ruhsal
engelli
bireyler
istihdam
edilmek
için
başvuru
yapabilmektedir, %60 ve üzeri diğer engelli bireyler başvuru şartlarını
karşılayamamaktadır.
70
2.1.7. Dünya’da Korumalı İşyerleri
Tarihsel olarak korumalı işyerlerinin ilk örneklerine 1800’lü yıllarda ABD’de
rastlanmaktadır. Günümüzde korumalı istihdam, pek çok ülkede birbirinden farklı
ve çeşitlilik gösteren kurumsal örgütlenmelerle yaygınlaşma eğilimi göstermiş ve
çalışmak isteyen engellilere iş imkanı sağlamaya başlamıştır ve de sağlamaya
devam edecektir.
102
Engellilerin istihdamı için korumalı işyerleri oluşturulması doğru bir
yaklaşım olmakla birlikte Yönetmelik, büyük yatırımlar gerektiren bu tür
işyerlerinin kurulmasını teşvik için herhangi bir açıkça hüküm içermemektedir.
Halbuki Avrupa ülkelerinde korumalı işyerlerinin kurulmasını teşvik için işverene
başka bazı imkanlar tanınmaktadır. Örneğin Almanya ve Fransa’da, korumalı
işyerlerinden mal satın alınmasının veya bu işyerleri ile taşeron sözleşmesi
yapılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi teşvikler bulunmaktadır. Ayrıca
engelliler için yasal istihdam zorunluluğu bulunan Avrupa ülkelerinden Almanya,
Fransa, Çek Cumhuriyeti, İspanya, Romanya, Avusturya, Belçika, Finlandiya ve
Polonya’da işverene vergi indirimi sağlanması, yapılması zorunlu olan yatırımların
yarısının devletçe karşılanması, belirli süreyle ücretlerinin ve/veya sigorta primlerinin devletçe karşılanması, işverene kredi veya sübvansiyon verilmesi gibi
teşvik edici devlet katkıları da mevcuttur.
103
Engellilerin istihdamında yurtdışı örneklerine bakıldığında Almanya,
İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Hollanda’yı ilk olarak
görmek mümkündür.
Almanya’da Alman Ağır “Özürlüler Kanunu” ile düzenlemiştir. Söz konusu
kanunda Alman hukukunda, 1 Ekim 2000 tarihinde yürürlüğe giren “Özürlülerin
102
103
Aytekin, a.g.m, s. 150
Aytekin, a.g.m., s. 152-153
71
İşsizliğe Karşı Mücadelesi Kanunu” ile bazı değişiklikler yapılmıştır. Böylece
devlet, ücret telafisi yöntemiyle engellinin mesleki rehabilitasyonu için gereken
harcamalara teşvik desteği vermiş, işverenlerinin engelli istihdamı üzerindeki
yükleri hafifletilmiştir. İngiltere, engelli istihdamı konusunu, ayrımcılığı önlemeye
dönük yasama faaliyetleri ile birlikte ele almıştır. İngiltere, 1995 yılında “Özürlü
Ayrımcılığı Kanunu” nu yürürlüğe koymuştur; bu Kanun, adil bir şekilde
davranıldığı takdirde engelli kişinin de iş için iyi bir aday olabileceği ön kabulüne
dayandırılmıştır. Fransa engelli istihdamında kota rejimini 1987 tarihli kanuna
göre uygulamaktadır. ABD “Özürlüler Kanunu” 1990 yılında kabul edilmiştir.
Hollanda’da 1986 tarihli “Özürlü Kişiler İstihdam Kanunu”, işverenleri ve
sendikaları engelli kişilerle ilişki kurmak ve bütünlük oluşturmakla yükümlü
bırakmaktadır. Temel bakış açısı tüm çalışanlara eşit fırsatlar yaratılmasıdır.
Korumalı işyerleri açısından bakıldığında ise Almanya ve Hollanda
örnekleri öne çıkmaktadır.
2.1.7.1. Almanya Örneği
Almanya’da engelli istihdamı ile ilgili önemli bir uygulama, Özürlü Çalışma
Atölyeleridir (ÖÇA). Meslek atölyeleri de denebilecek bu uygulama ile engellilerin
iş performanslarını geliştirmek suretiyle işe ve toplumsal hayata yeniden
kazandırılmalarını amaçlamaktadır. Mevcut iş gücü piyasası dışında engellilerin
mesleki rehabilitasyonu, eğitimi ve istihdamına yönelik korumalı işyerleri
konumunda bulunan ÖÇA’lar, engellinin yeterliğini artırma, işe alıştırma ve işte
çalışma şeklinde aşamalı olarak üç bölüme ayrılmıştır. Her bir aşamayı ifade eden
bölümlerde, özürlülere yönelik pedagojik formasyona sahip uzmanlar görev
almaktadır. ÖÇA’lar içinde tüm bölümler engellilerin mesleki rehabilitasyonu,
72
pedagojik, sosyal, psikolojik, tıbbi, terapötik destek ve fiziksel bakım hizmetleri
açısından sürekli desteklenmektedir.
104
Özürlü Çalışma Atölyeleri – ÖÇA’lar ülkemizdeki korumalı işyerleri
uygulamasına benzer bir yapılanmadır. Kuruluş olarak daha önceki yıllara
dayanmaktadır.
Ülkede ilk olarak çalışma atölyeleri sivil örgütler tarafından inşa edilmiş,
1961’den sonra Federal Sosyal Yardım Kanunu kapsamında, çoğu sivil örgütler
tarafından kurulan ÖÇA’lara devlet maddi destek sağlamaya başlamıştır. 1974
yılında ise Federal Meclis ÖÇA’ların nasıl kurulacağı, finanse edileceği, yönetilip,
işletileceği konularını düzenleyen bir kanun çıkarmıştır. Günümüz Almanya’sında
ÖÇA’lar, ÖÇA Yönetmeliği paralelinde son derece profesyonel ve çok yönlü
olarak düzenlenmiş koşullarda, sayısını artırmış, engelli gençlerin istihdamında
büyük yol almıştır.
Atölyeler iş gücü piyasası şartlarına göre istihdam edilemeyen ve fakat
çalışabilir durumda olan engelli bireyleri üretime katmak için Almanya’da
engellinin ulaşabileceği her yere, kırsal bölgelere kadar yaygınlaştırılmıştır.
ÖÇA’lar engellilerin ikamet ettikleri evlerine yakın yerlerde faaliyet göstermektir.
ÖÇA’lar engelliye çalışma kapasitesini arttırıp, kendisini geliştirebileceği uygun
mesleki ve fiziki çalışma ortamını hazırlamanın yanında ücret de vermektedir.
ÖÇA’larda en az 120 engelli istihdam edilirken; istihdam edilecek engellilerin
sayısı ve ne tür bir mesleğe kazandırılmak için istihdam edildiği daha en başında
bellidir. ÖÇA’lar içinde istihdam edilebilmeleri için engellinin, asgari düzeyde
çalışabilme yetisine sahip olma şartı aranmaktadır. Ancak bu yetinin ekonomik
değerinin olması ya da olmaması ikinci derecede önemlidir. Bir diğer önemli nokta
da engellinin ÖÇA’da istihdam edilmesinin kendi isteğine bağlı olmasıdır. İş ve
İşçi Bulma Kurumu’nun Özürlüler Mesleki Danışma birimi, temel mesleki eğitimini
104
İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.54
73
tamamlamış engellilere, ÖÇA’larda çalışmanın söz konusu kişi için uygun olup
olmadığı konusunda bilgi vererek yönlendirmede bulunmaktadır. İş ve İşçi Bulma
Kurumu ve Sosyal Daire çalışanlarından oluşan bir jüri, kuruma başvuru yapan
engellinin ÖÇA’ya alınmasını uygun bulmadığında engelliye başka alternatifler
sunabilmektedir. ÖÇA’larla engelliye sağlanan bu büyük istihdam desteğinin
masrafları İş ve İşçi Bulma Kurumu ve Sosyal Daire tarafından karşılanmaktadır.
Engellinin kabulü ve işe alıştırma masrafları İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından
üstlenilirken, çalışma aşaması masraflarının büyük bir bölümü Sosyal Daire’ce
yüklenilmektedir.
105
2.1.7.2. Hollanda Örneği
Hollanda’da uygulamada yaşanan güçlükler nedeniyle engelli istihdamında
kota sistemi, yerine daha başarılı sonuç verdiği görülen teşvik sistemi uygulamaya
konmuştur. Buna göre devlet, korumalı iş merkezlerine maddi destek vermektedir.
Söz konusu desteklerin, serbest rekabet koşullarına zarar vermemesine özen
gösterilmektedir.
Hollanda örneği çalışana ve işverene istihdamın sağlanması için gerekli
ortamı hazırlamaktadır. İşveren ve de çalışanlar için teşvikler maddeler halinde
sıralanmıştır.
Hollanda’da Engelli Çalışanlara Verilen Teşvikler:
1) İşyerine ulaşımı,
2) İşitme engelliler için tercüman, körler için sesli okuma araçlarının temini,
105
İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.55
74
3) Kişinin engeli nedeniyle işini yaparken kullanması gereken her türlü
malzemenin sağlanması,
4) İşyerinde kişiye özel düzenleme teşvikleri,
5) Kişiye iş öncesi işin nasıl yapılacağı, iş etiği konularında rehberlik eden,
işe motive eden “iş koçlarının” atanması,
6) Maaş teşvikleri (Ücret yardımları). İşçinin verimliliği oranında iş yerinde
hak ettiği maaşı işveren verirken; normal maaşa tamamlanmasını
Çalışan Yardımları Planlama Kurumu (Uitvoeringsinsituut Werknemers
Verzekeringen - UWV) gerçekleştirir.
Hollanda’da İşverene Verilen Teşvikler:
1) Engellinin üç aylık deneme süresi maaşı UWV tarafından karşılanır.
2) Engelli olmayan bir çalışan hastalandığı zaman işveren iki yıl boyunca
ücret ödemesi yapmak zorundadır, çalışan engelli ise bu ödemeyi beş
yıl süresince UWV yapar,
3) Çalışırken hastalanan 18 yaşından önce engelli olmuş kişilerin maaşları
hayatları boyunca UWV tarafından ödenir,
4) İşverenlere üç yıl çalıştırdığı engelli için yılda 2000 Euro vergi indirimi
sağlanır; 18 yaşından önce engelli olan bir kişiyi çalıştırıyorsa vergi
indirimi 3360 Euro olarak uygulanır,
5)
Engellinin
çalışması
için
işyerlerinde
gerçekleştirilen
düzenlemelerin masrafları UWV tarafından karşılanır,
fiziksel
75
6) İşyerinde tüm çalışanlar için alınan tedbirler dışında engelli çalışan için
ayrıca alınan tedbirlerin 150 Euro’yu aşması halinde üstü UWV
tarafından karşılanır.
106
2.1.8. Türkiye’de Korumalı İşyerleri
2003 yılında korumalı işyerleri araştırması Başbakanlık Özürlüler İdaresi
Başkanlığı tarafından başlatılmıştır. Başkanlık 2003 yılında yapılan çalışma
sonuçlarına göre korumalı işyerleri ile iletişime geçmiş ve soru formları ile 25
Mayıs-15 Haziran 2004 tarihleri arasında 13 korumalı işyeri ziyaret edilerek
araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada ülkemizde “korumalı işyeri” olarak
nitelendirilebilecek
tüm
işyerlerine
ulaşılması
hedeflenmiştir.
kapsamında değerlendirilen 13 tane merkez bulunmaktadır.
Araştırma
107
Araştırma kapsamına alınan merkezler;
• Bedensel Engelliler Derneği Hakkari Şubesi Tekstil Atölyesi
• Batman Halk Eğitim Merkezi Gümüş İşletmeciliği Kursu
• Batman Halk Eğitim Merkezi Oltu Taşı İşlemeciliği Kursu
• Diyarbakır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Bedensel Ev
Tekstil ve Galoş Atölyesi
• Diyarbakır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Bedensel Vaksan
Ayakkabı Üretim Atölyesi
106
107
İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, 2011, s.56
Türkiye Korumalı İşyerleri Araştırması, (Erişim) http://www.eyh.gov.tr/tr/8461/2 01.01.2013
76
• Karadeniz Ereğli Fiziksel Engelliler İş Atölyesi, Mesleki Rehabilitasyon
ve Eğitim Merkezi
• Karadeniz Ereğli Fiziksel Engelliler İş Atölyesi, Mesleki Rehabilitasyon
ve Eğitim Merkezi
• Türkiye Sakatlar Derneği Zonguldak Şubesi Mesleki Rehabilitasyon ve
İş Atölyesi Merkezi
• Türk Spastik Çocuklar Derneği Zonguldak Şubesi İş- Uğraşı ve
Kaynaştırma Merkezi
• Çaycuma Özürlüler Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi
• Vakıf Sağlık Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, Amasya
• Omurilik Felçliler Derneği Tekstil Atölyesi/Folyo Atölyesi / Resim
Atölyesi, İstanbul
• Dilek Sabancı Gülen Yüzler Engelliler Mesleki Rehabilitasyon ve İşyeri
Projesi, Kocaeli
Araştırma kapsamında ziyaret edilen merkezlerde gerçekleştirilmesi
planlanan görüşmelerde standart sağlanması amacıyla 20 soruluk bir soru formu
geliştirilmiş ve görüşmeler bu soru formu yardımıyla gerçekleştirilmiştir.
Yapılandırılan bu görüşme formunda; korumalı işyerinin adres bilgileri, mülkiyet
durumu, kuruluşu, işbirliği yapılan kurum ve kuruluşlar, üretim yapılan/yapılması
planlanan alanlar ve izlenen yöntem, mesleki rehabilitasyon, mesleki rehberlik
uygulamaları ve destek hizmetler, gelirler, giderler ve karşılanma yöntemleri,
pazarlama yöntemleri ve karşılaşılan sorunlar, hedefler, çalışan özürlülerin çeşitli
değişkenler açısından özellikleri, iş alanı ile ilgili başlıca sorunları ve sosyal
güvenlik durumları, işyerinde özürlülere yönelik düzenlemeler ve çalışan
eğiticilerin profili gibi konularda bilgi alınmasını sağlayıcı sorular yer almıştır.
77
Ayrıca görüşülen kişinin görüşlerini ve önerilerini daha özgürce ifade edebilmesini
sağlamak amacıyla açık uçlu sorulara da yer verilmiştir. Geliştirilen bu soru formu
yardımı ile ziyaret edilen merkezler korumalı işyerleri kriterleri açısından
değerlendirilmiştir. Bu kriterler:
•
Korumalı işyerleri normal işgücü piyasasında yer alamayan ağır ve
zihinsel engelliler için oluşturulmalı, işyerleri; engellilerin normal işgücü
piyasasında çalışabilmelerini sağlayacak geçiş mekanizmaları olarak
tasarlanmalıdır.
•
Engellinin özellikleri ile işin gereklilikleri ve iş organizasyonu birbiri ile
uyumlu olmalıdır.
•
Çalışanların yasal durumu, işin türü, çalışma saatleri ve alacakları ücret
göz önüne alınmalıdır.
•
Çalışanlara tıbbi, sosyal ve psikolojik destek ve yeterli danışman
personel sağlanmalıdır.
•
Çalışanlara normal bir çalışma ortamında özel eğitim ve denetim
sağlanmalıdır.
•
Korumalı işyerleri, iş piyasasında geçerliliği olan iş programları
geliştirmeli ve gerekli personel desteğini sağlamalıdır.
•
Normal firmalara bağlı bağımsız üretim birimleri oluşturulmalıdır.
•
Korumalı işyerleri engellileri destekleme fonksiyonunu gerçekleştirme
yanında mümkün olduğunca rekabetçi bir ekonomik sistemin parçası
olmalıdır.
•
Yapılan işin özelliklerine bağlı olarak tatmin edici ücret sağlanmalıdır.
78
•
Korumalı işyerleri sosyal amaçlarını gerçekleştirmenin yanında mali
olarak varlıklarını sürdürmeye çalışmalıdır. Bu, çoğunlukla verilen
ücretin bir kısmının devlet desteği ile verilmesiyle sağlanır.
•
Danışman personelin gerekli teknik vasıflara sahip olması gereklidir.
Ayrıca gerek duyulduğunda ek bilgi ve eğitimin verilmesi gerekmektedir.
•
Korumalı işyerlerinde çalışan özürlüler sözleşmeli statüye sahip olmalı
ve mümkün olduğunca normal bir işveren\işçi ilişkisi kurulmalıdır.
108
2.2. ENGELLİLERİN ÇALIŞMA HAYATINA KATILMA GEREĞİ AÇISINDAN
REHABİLİTASYON KAVRAMI
Rehabilitasyon kelime kökeni Latince’ den gelmektedir. Engelli kişilerin
profesyoneller tarafından desteklenmesi ve yönlendirilmesi rehabilitasyon
kavramı içinde ele alınmaktadır. BM tarafından rehabilitasyon; “engellinin fiziksel,
duyusal, zihinsel, psikolojik ve sosyal performansın gelişmesi ile (ulaşması ile) en
üst
seviyede
özgürce
hayatını
sürdürebilmesi”
olarak
tanımlamıştır.
Rehabilitasyon, fonksiyonların yeniden düzenlenmesi veya sağlanması ya da
fonksiyon kısıtlılıkları veya fonksiyon yokluğu-azlığı gidermeyi içermektedir. BM’
in ortaya koyduğu tanımlarda, rehabilitasyon süreci tıbbi bakımı içermemektedir.
Mesleki rehabilitasyon gibi özellikli hedefi olan aktivitelerin olduğu temel ve genel
rehabilitasyon çerçevesinde ölçüm ve aktiviteleri içermektedir.
DSÖ’nün
engelli
bireyin
rehabilitasyon
hizmetleri
konusunda;
“Rehabilitasyon hizmeti kullananın izni olmadan ve katılımı sağlanmadan
uygulanamaz. Rehabilitasyon, engelli bireylerin tam katılımında ihtiyaç olan
Özürlülük Araştırmaları – Korumalı İşyerleri,
(Erişim) http://www.ozida.gov.tr/arastirma/korumaisyeri.htm 05.03.2011
108
79
hizmetler
hakkında
savunucuların
verdiği
karar
olarak
gözlenmektedir.
Rehabilitasyon hizmetini veren profesyoneller, engelli bireylere bilgi sağlamaktan
sorumludurlar, bu nedenle onlarla ilgili alınacak kararlarda bilgi vermelidirler.”
prensiplerini ortaya koymuştur.
Türkiye’de ise yine 2005 Tarih ve 5378 Sayılı Engelliler Kanunu,
rehabilitasyon kavramını: “Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle oluşan
özrü ortadan kaldırmak veya engelliliğin etkilerini mümkün olan en az düzeye
indirmek, engelliye yeniden fiziksel, zihinsel, psikolojik, ruhsal, sosyal, meslekî ve
ekonomik yararlılık alanlarında başarabileceği en üst düzeyde yetenekler
kazandırarak; evinde, işinde ve sosyal yaşamında kendine ve topluma yeterli
olabilmesi ve engellinin toplum ile bütünleşmesi, ayrımcılığa karşı tüm tedbirlerin
alınması amacıyla verilen koruyucu, tıbbi, mesleki, eğitsel, rekreasyonal ve psikososyal hizmetler bütününü” olarak tanımlamıştır.
109
2.3. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINA YÖNELİK İŞVEREN TUTUMLARI
Toplumun ve işverenlerin büyük bir çoğunluğu engellilere ne gibi hizmet
verilebileceğinden ve onlardan nasıl yararlanabileceğinden habersizdir. Pek çok
işveren ise, bazı kaygılardan ve ön yargılar sebebiyle, çalışmaya ihtiyacı olduğu
halde engellileri istihdam etmek istememektedir. Engellilerin işe alınmaları
konusunda günümüze kadar süre gelen ve gerçek olmayan ön yargılar ve yanlış
düşünceler geçerliliğini korumaktadır.
110
Engelliler, yöneticilerin gözünde genellikle hukuki bir zorunluluk ya da özel
bir nedenleri olmadıkça çalıştırmayı tercih etmedikleri kişilerdir. Çünkü işverenlere
109
Özgöbek, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2007,
s. 8-9
110
Ergün, Mehmet; “İşverenlerin Engellilere Yönelik Tutumları Ve Öğrenme Güçlüğü Olan Bireylere
Yaklaşımları”, Özveri Dergisi, Cilt:III, Sayı 1, Ağustos 2006, s. 708
80
göre, engelliler genelde deneyimsizdirler; kariyer ve mesleki eğitim açısından da
işe uygun değillerdir. Bu yüzden, diğer işsizlere göre şansları daha azdır.
İşverenler açısından engelli eleman çalıştırmamaları için birden çok nedenleri
sıralanabilir. Öncelikle işgücü piyasasında emek arzı, engelli çalıştırmayı
gerektirmeyecek kadar fazladır. Engelliler, çokça mazeret izni alırlar, düzgün ve
iyi çalışmazlar, kazalara daha çok neden olurlar. Engellilerin hareket
yeteneklerindeki sınırlılık işyerlerinde özel düzenlemeleri gerektirir ve diğer diğer
çalışanları olumsuz etkilerler. Yurt dışında yapılan bir araştırmaya göre, engelli
istihdamı ile ilgili peşin hükümlerin başında şunlar gelmektedir; engelli işçiler, sık
sık mazeret izni alırlar ve sürekli hastalanırlar, verimli ve iyi çalışamazlar,
hissidirler. Alıngan, kırılgan olurlar ve çabuk kızarlar, kariyer yapmaları zordur,
diğer
çalışanları
rahatsız
etmektedirler
ve
genel
çalışma
temposunu
düşürmektedirler, daha çok iş kazalarına maruz kalmaktadırlar, halkla ilişkiler
açısından olumsuz bir manzara oluştururlar, işyerinde özel düzenlemelerin
yapılması masraflıdır, işten atmak ve cezai müeyyideler uygulamak daha zordur,
emek piyasasında yeterince sağlam işsiz bulunmaktadır.
Bu olumsuzluklar, engellilerin vasıflarına uygun olmayan daha geri ve
önemsiz görevlerde çalıştırılarak, ücret kayıplarına neden olmaktadır. Diğer
çalışanlara
tanınan
esirgenmektedir.
eğitim
ve
meslek
geliştirme
imkanları
onlardan
111
Yine yurt dışında yapılan bir başka araştırma ise, işverenlerin engellilerle
ilgili ön yargılarını tamamen ortadan kaldıracak mahiyettedir. Şöyle ki; engelliler,
işyerlerinde sağlam işçilerden daha iyi huy ve davranış göstermektedir. İşi
bırakma
ihtimalleri daha
az olmaktadır.
Sorumlu
ve
kesintisiz olarak
çalışmaktadırlar. Daha az iş kazalarına sebep olmaktadırlar. İşlerini daha çabuk
kavramaktadırlar. Daha çok iş bilincine sahiptirler. Daha fazla güvenilirdirler.
111
Ergün, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler, Ankara Mayıs 2005
81
Normal işçiler kadar verim gösterirler. İşlerine zamanında gelmektedirler. Diğer
insanlarla daha iyi diyalog kurmaktadırlar.
112
2.4. ENGELLİLERİN İSTİHDAMINDA ETKİLİ OLAN POLİTİKALAR
İstihdam kavramı geniş anlamda, bütün üretim faktörlerinin mal ve hizmet
üretmek amacıyla üretim sürecinde kullanılmasıdır; dar anlamda ise yalnızca
emek
faktörünün
mal
ve
hizmet
üretmek
amacıyla
üretim
sürecinde
kullanılmasıdır. Dolayısıyla bir ekonomide emek faktörünün eksik istihdamı varsa
o ekonomide işsizlik var demektir.
113
Gelişmiş ülkelerde insanların sosyal güvenlikleri büyük ölçüde ele alınmış
ve yasal düzenlemelerle işlerlik kazandırılmıştır. Günümüzde istihdam ve
istihdamın yaygınlaştırılması, sosyal güvenlikle birlikte ortaya çıkan en önemli
sorunlardan biridir. Türkiye’de meydana gelen teknolojik alandaki gelişmeler ve
ekonomik büyümede sağlanan somut başarılar takip edilmektedir. Buna rağmen
istihdam sorunu önemini ve önceliğini korumaktadır. Türkiye gibi genel bir
istihdam sorununun sürekli devam ettiği bir ülkede engellilerin istihdam sorununun
çözümlenmesi oldukça güç olmaktadır. Ancak bütün güçlüklere rağmen
küçümsenmeyecek bir nüfusa sahip olan engelliler için işsizlik sorunlarına yönelik
olarak, ek imkanlar sağlanması ve devletin en kısa sürede bu sorunları
çözümleme yoluna gitmesi gerekir.
114
14 Temmuz 2009 tarihli RG’ de yayımlanan Engellilerin Haklarına İlişkin
Sözleşme, çalışma ve istihdamla ilgili düzenlemeleri de içermektedir. Buna göre
md.27 düzenlemeye bakacak olursak; taraf Devletler engellilerin diğer bireylerle
112
Toplu, a.g.e., s. 93-94
Taş, Bozkaya, a.g.m., s.152
114
Baykan, Zeynep; “Engellilük, Engellilik, Sakatlık Nedenleri ve Korunma”, Sürekli Tıp Eğitim Merkezi
Dergisi, 09/2000; s. 336-338
113
82
eşit koşullar altında çalışma hakkına sahip olduğunu kabul eder. Bu hak,
engellilerin, açık, bütünleştirici ve erişilebilir bir iş piyasası ve çalışma ortamında
serbestçe seçtikleri bir işle hayatlarını kazanmaları fırsatını da içerir. Taraf
Devletler çalışırken engelli olanlar dahil olmak üzere tüm engellilerin istihdam
hakkının yasama çalışmalarını da içeren uygun tüm tedbirleri alarak güvence
altına alır. Taraf Devletler engellilerin kölelik altında tutulmalarını engeller ve
engellileri zorla veya mecburi çalışmaya karşı diğer bireylerle eşit koşullar altında
korur. Taraf Devletler bunların yanı sıra; istihdam, fırsat eşitliği, rehabilitasyon gibi
pek çok konuda bu alanda gelişmeler için aktif rol alır.
115
Türkiye’de nüfusun yüzde 12’sini oluşturan engellilerin toplum ile entegre
olabilmeleri için istihdamda fırsat eşitliği sağlanmalı, engellilerin işgücü piyasasına
katılımlarını teşvik edecek politikalar geliştirilmeli, engellilerin bireysel becerilerini,
mevcut potansiyellerini ve fonksiyonel kapasitelerini tanımlayıcı bir kod ve kayıt
sistemi geliştirilmeli, engellilerin uygun bir mesleğe yönlendirilmeleri
ve işe
yerleştirilmeleri sağlanmalıdır. Engelli istihdamının artırılabilmesi için çalışan
sayısına bağlı zorunlu istihdam uygulamalarının yanı sıra teşvik sistemi
geliştirilmeli, işverene sağlanacak destekler sadece mali boyutla sınırlı kalmayıp,
istihdam öncesi eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri ile
istihdam sonrası
engellilerin işe uyumlarını sağlayacak rehberlik hizmetleri ve iş yerindeki fiziksel
düzenlemeleri de içerecek şekilde verilmelidir. Korumalı işyerlerinin teknik ve mali
yönden teşvik edilmesine yönelik düzenlemeler yapılmalıdır.
116
Yayman, Çımat, a.g.m., s.318
İstihdam Politikası Önerileri (Erişim)
http://statik.iskur.gov.tr/tr/duyurular/istihdam_politikasi_onerileri.htm 31.08.2013
115
116
83
2.5. İSTATİKSEL VERİLERLE ENGELLİLER
T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından Devlet İstatistik
Enstitüsü’ne yaptırılan “Türkiye Engelliler Araştırması” ile ülkemizdeki engellilik
profili geniş kapsamlı olarak araştırılmıştır.
Türkiye Engelliler Araştırması ile Engellilerin Sorun ve Beklentileri verileri
ilerleyen sayfalarda sunulmuş olup resmi olarak kullanılmış sonuçlardır. Türkiye
İş Kurumu verilerine de yer verilmiştir.
2.5.1. Türkiye Engelliler Araştırması
Araştırma sonuçlarına göre, engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki
oranı %12.29’dur. Buna göre ülkemizde 8.431.937 kişi engelli olarak yaşamlarını
sürdürmektedir. Engellilik sadece bu sorunu yaşayan kişiyi değil, ailesini ve yakın
çevresini ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir sorundur. Türkiye
Engelliler Araştırması’ndaki bazı bulgulara bakıldığında engellilik öncelikle bir
sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık sistemindeki eksikliler, ülkenin
gelişmişlik düzeyi, vatandaşların kaliteli sağlık hizmetleri almasına engel
olmaktadır. Bilgi eksikliği, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliği, ekonomik yük, tıbbi
yetersizlikler vb. nedenler, engellinin yeterli, zamanında ve sürekli sağlık hizmeti
almasını engellemektedir.
2.5.1.1. Engelli Nüfus Oranları
Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı %12.29’dur. Ortopedik,
görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerin oranı %2.58 iken (yaklaşık
1,8 milyon) süreğen hastalığı olanların oranı ise % 9.70’dir(Yaklaşık 6,6
milyon)(Tablo 1). Engelli olma oranları yaş grubu bazında incelendiğinde her iki
84
grupta da ileri yaşlarda artmaktadır. Ancak, bu artış süreğen hastalığı olanlarda
diğer özür grubundakilere göre daha fazladır. 0-9 yaş grubunda ortopedik, görme,
işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanların oranı %1.54 iken 0-9 yaş
grubunda süreğen hastalığa sahip olanların oranı % 2.60’tır. Bu oran, ortopedik,
görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanlarda 50-59 yaş grubu,
süreğen hastalığı olanlarda ise 20-29 yaş grubunda yaklaşık iki katına
çıkmaktadır.
Tablo 1: Engelli olan nüfusun toplam nüfus içindeki oranı
Ortopedik, görme, işitme,
Süreğen hastalığa sahip
dil ve konuşma ve zihinsel
olan nüfus
engelli nüfus
Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek
Kadın
Toplam Erkek
Kadın
Toplam engelli nüfus
12,29
11,1
13,45
2,58
3,05
2,12
9,7
8,5
11,33
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
2.5.1.2. Yaş Yapısı
Araştırma sonuçlarına göre engelli grubun ortanca (medyan yaş) yaşı,
ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerde yaklaşık 34,
süreğen hastalığı olanlar için yaklaşık 49 dur. Ortanca yaş toplam nüfus için ise
yaklaşık 26’dır. Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli nüfus,
toplam nüfustan daha yaşlı bir nüfus yapısına sahip iken süreğen hastalığı
olanların ise en yaşlı nüfus yapısına sahip olduğu görülmektedir. Ülkemizde
doğumda yaşam beklentisi kadınlarda 70, erkeklerde 66 yıldır. Genel olarak orta
yaşa gelindiğinde eğitim ve işle ilgili sorunların çözümlenmiş ve üretken döneme
geçilmiş olması istenir. Engellilerin her yaş grubunda farklı gereksinimleri
olmaktadır. Genel bir perspektifle bakıldığında çocukluk döneminde erken tanı ve
tedavi, ardından eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri, arkasından da işe yerleştirme
gelmektedir. Engellilerin yarısının 34 yaşından küçük olması bu gereksinimlerinin
karşılanması için ciddi çabalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir. (Tablo2)
85
Tablo 2: Engelli nüfusun ortanca yaşı
nüfusun Ortopedik, görme, işitme, dil ve
Engelli
ortanca(medyan)
konuşma ve zihinsel engelli
yaşı
nüfus
Süreğen
hastalığa
sahip
olan nüfus
Türkiye
33,86
48,87
Kent
32,6
47,19
Kır
35,37
52,3
Erkek
32,95
47,6
Kadın
35,5
49,71
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
2.5.1.3. Eğitim Durumu
Ülkemizde son yıllarda okuma-yazma bilmeyen nüfusun azaltılması
konusunda ve eğitim düzeyinin yükseltilmesi konusunda oldukça önemli
mesafeler kat edilmiştir. Ancak genel nüfusun göstergeleriyle engelli nüfusun
göstergeleri arasında çok büyük uçurumlar vardır. Genel nüfusta okuma yazma
bilmeyenlerin oranı yaklaşık %13’ tür. Bu oran engellilerde yaklaşık %36, süreğen
hastalığı olanlarda yaklaşık %25’dir( Tablo 3)
Tablo 3: Okuma yazma oranları
Ortopedik, görme, işitme, dil ve Süreğen hastalığa sahip olan
konuşma ve zihinsel engelli nüfus nüfus
Okuma yazma
Okuma yazma
Okuma yazma
Okuma yazma
bilmeyen
bilen
bilmeyen
bilen
Türkiye
36,33
63,67
24,81
75,19
Kent
29,58
70,42
20,49
79,51
Kır
43,44
56,56
32,85
67,15
Erkek
28,14
71,86
9,78
90,22
Kadın
48,01
51,99
35,04
64,96
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
86
2.5.1.4. Tamamlanmış Eğitim Durumuna Göre Engelli Nüfus Oranı
25 ve daha yukarı yaştaki kişilerin tamamlamış oldukları eğitim düzeyidir.
Kişinin 25 yaşına kadar tüm eğitim düzeylerini tamamladığı varsayılmıştır.
Tamamlanmış eğitim durumuna göre engelli nüfus oranı verileri de genel nüfusa
göre oldukça düşüktür. Engellilerin yaklaşık % 41’i, süreğen hastalığı olanların
yaklaşık % 47.10’u ilkokul mezunudur. İlkokul sonrası eğitim düzeyi ise oldukça
düşüktür. Yüksek okula devam eden engelli oranı % 2.24, süreğen hastalığa
sahip olanlarda ise % 4.23’dür. Eğitim düzeyi doğrudan yaşam kalitesini etkileyen
bir göstergedir. Sağlık, çalışma durumu, gelir ve sosyal yaşama katılma düzeyi
eğitim düzeyi ile doğru orantılı olarak artar. Engelli olmak eğitim yaşamına
katılmayı engelleyen bir durum olduğu gibi, bu durumun sonucu engelliliğin
yükünü artırır. Bu kısır döngüyü kırmak engelliler için gereken özel eğitim
hizmetlerinin nitelik ve niceliğini, ulaşılabilirliğini artırmakta, bunun yanı sıra
normal eğitime devam edebilecek engellilere fırsat eşitliği sağlamakla mümkün
olabilecektir. Bunu sağlamanın yolu toplumsal bilincin geliştirilmesi çalışmalarına
ek olarak yasal düzenlemelerle fırsat eşitliğini devlet garantisi altına almaktan
geçmektedir. ( Tablo 4, Tablo 5)
Tablo 4: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus %
Okuma
Ortaokul
Lise veya
veya dengi
dengi
Yüksek
meslek
meslek
öğretim
okulları
okulları
40,97
5,64
6,9
2,42
6,85
42,75
8
10,62
4,36
54,64
8,54
39,17
3,31
3,16
0,47
25,75
74,22
7,95
47,21
6,98
8,98
3,1
51,26
48,74
7,32
32,22
3,78
3,97
1,45
Okuma-
Okuma
yazma
yazma
bilmeyen
bilen
Türkiye
36,37
63,62
7,69
Kent
27,4
72,58
Kır
45,36
Erkek
Kadın
yazma bilen
fakat bir okul
İlkokul
bitirmeyen
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
87
Tablo 5: Süreğen hastalıklara sahip olan nüfus %
Okuma
yazma bilen
İlkokul
fakat bir okul
bitirmeyen
Ortaokul
veya dengi
meslek
okulları
Lise veya
dengi
Yüksek
meslek
öğretim
okulları
Okumayazma
bilmeyen
Okuma
yazma
bilen
26,64
73,36
8,1
47,1
6,31
7,61
4,23
22
78
7,02
46,96
7,92
10,14
5,95
Kır
35,07
64,93
10,07
47,34
3,39
3,01
1,11
Erkek
10,16
89,84
7,42
54,41
9,5
11,43
7,07
Kadın
37,33
62,67
8,54
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
42,35
4,25
5,14
2,39
Türkiye
Kent
2.5.1.5. İşgücüne Katılım
Engellilerin işgücüne katılmaları ile ilgili verilere bakıldığında yaklaşık
%78’nin işgücüne dahil olmadığı görülmektedir. İşgücüne dahil olan yaklaşık
%22’lik oranın ise yalnız yaklaşık % 20’si istihdam edilmektedir (Tablo 6). Süreğen
hastalığı olanların % 23’ü işgücüne katılmakta yaklaşık % 20’si istihdam
edilmektedir. Bu grupta işgücüne dahil olmayanların oranı ise yaklaşık % 77’dir
(Tablo 7). Bu durum engellinin üretim dışı ve tamamen başkalarına bağımlı
olduğunun bir göstergesidir. Engellilerin istihdam sorununun çözülmesi hem
kendilerinin hem de ailelerinin üretim yaşamına katılmasının yanı sıra, bağımsız
yaşama ve yaşam kalitelerinin artmasını sağlayacak tek yoldur. Bu sorun ve
çözümü çok boyutludur ve devlete çok önemli görevler yüklemektedir. Devlet tüm
vatandaşlarının yaşamlarını idame ettirecek miktarda gelir sağlayabilecekleri iş
alanları yaratmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük engelliler için de geçerlidir ve ek
olarak engelliler için istihdam alanında fırsat eşitliği yaratma görevi kaçınılmazdır.
88
Tablo 6: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus %
Türkiye
Kent
Kır
Erkek
Kadın
İşgücüne katılma
oranı
21,71
25,61
17,76
32,22
6,71
İşsizlik oranı
15,46
17,43
12,58
14,57
21,54
İşgücüne dahil olmayan
nüfus oranı
78,29
74,39
82,24
67,78
93,29
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 7: Süreğen hastalığa sahip olan nüfus %
Türkiye
Kent
Kır
Erkek
Kadın
İşgücüne katılma
oranı
22,87
23,08
22,48
46,58
7,21
İşsizlik oranı
10,77
12,72
7,08
10,28
12,84
İşgücüne dahil olmayan
nüfus oranı
77,13
76,92
77,52
53,42
92,79
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
2.5.1.6. Sağlık
Engellilerin tedavi olma durumları özür türü bazında incelendiğinde, tedavi
olan engellilerin oranı, ortopedik, görme ve işitme engellilerde %50’nin üzerindedir
(Tablo;8, 9, 10) Bu özür türlerinde engellilerin tedavi olma oranları sırasıyla
%56.66, %57.31, % 52.04’tür. Dil ve konuşma ile zihinsel engellilerin tedavi olma
oranları ise sırasıyla % 32.92 ve % 42.95’tir (Tablo;11,12).Tedavi olma oranı en
yüksek görme engellilerde gözlenirken en düşük oran dil ve konuşma engellilerde
gözlenmektedir. Tedavi olanların oranı, tüm özür türlerinde kentte daha yüksektir.
Tüm özür türlerinde tedavi olan erkeklerin oranı ise kadınlardan daha yüksektir.
Gerek sağlık sistemimizdeki aksaklıklar, gerek ülkenin ekonomik gelişmişlik
düzeyi vatandaşların sağlık hizmetlerinden eşit düzeyde yararlanmasına engel
olmaktadır. Bilgi eksikliği, sağlık hizmetlerinin ulaşılabilirliği, ekonomik yükü, tıbbi
yetersizlikler vb. nedenler engellinin yeterli, zamanında ve sürekli sağlık hizmeti
89
almasını engellemektedir. Engelliler araştırmasına göre engellilerin yaklaşık %
47’si özründen dolayı herhangi bir şekilde tedavi edilmediğini bildirmiştir. Bu
durum belki de tedavi sonrası bağımsız ve üretken biçimde yaşamına devam
edebilecek pek çok engelliyi bağımlı hale getirmenin başlangıcını oluşturmaktadır.
Tablo 8: Ortopedik engellilerin tedavi olma durumları
Tedavi yapılıyor
Toplam
Erkek
Kadın
Türkiye
17,08
16,09
18,49
Kent
18,38
17,3
19,97
Kır
15,64
14,69
16,93
Tedavi yapıldı
Toplam Erkek
Kadın
39,58
43,78
33,61
40,62
44,45
34,93
38,42
42,99
32,21
Tedavi yapılmadı
Toplam
Erkek
Kadın
Türkiye
38,84
36,17
42,64
Kent
36,8
34,71
39,89
Kır
41,11
37,84
45,56
Bilinmeyen
Toplam Kadın
Erkek
4,5
3,97
5,25
4,21
3,53
5,2
4,82
4,47
5,3
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 9: Görme engellilerin tedavi olma durumları %
Tedavi yapılıyor
Toplam
Erkek
Kadın
Türkiye
20,3
19,86
20,91
Kent
23,31
23,8
22,7
Kır
17,02
15,84
18,78
Tedavi yapılmadı
Toplam
Erkek
Kadın
Türkiye
38,6
37,07
40,7
Kent
36,64
34,03
39,96
Kır
40,74
40,17
41,59
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tedavi yapıldı
Toplam Erkek
Kadın
37,01
39,49
33,6
37,17
39,23
34,56
36,82
39,75
32,46
Bilinmeyen
Toplam Kadın
Erkek
4,09
3,58
4,78
2,87
2,94
2,78
5,42
4,24
7,17
90
Tablo 10: İşitme engellilerin tedavi olma durumları %
Tedavi yapılıyor
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 13,02
13
13,04
Kent
15
14,3
15,79
Kır
10,87
11,68
9,81
Toplam
39,02
41,92
35,88
Tedavi yapıldı
Erkek
Kadın
40,79
36,89
43,59
40,05
37,95
33,2
Tedavi yapılmadı
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 43,61
42,78
44,61
Kent
38,36
38,71
37,97
Kır
49,29
46,91
52,4
Toplam
4,35
4,72
3,96
Bilinmeyen
Kadın
Erkek
3,43
5,46
3,4
6,2
3,47
4,59
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 11: Dil ve konuşma engellilerin tedavi olma durumları
Tedavi yapılıyor
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 11,27
11,09
11,57
Kent
13,8
12,64
15,69
Kır
8,48
9,41
6,88
Tedavi yapılmadı
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 63,02
61,4
65,74
Kent
60,81
60,51
61,31
Kır
65,45
62,36
70,76
Tedavi yapıldı
Toplam
Erkek
Kadın
21,65
23,9
17,87
22,02
24,16
18,52
21,24
23,61
17,13
Bilinmeyen
Toplam
Kadın
Erkek
4,07
3,61
4,83
3,37
2,69
4,48
4,84
4,61
5,23
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 12: Zihinsel engellilerin tedavi olma durumları
Tedavi yapılıyor
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 18,07
18,25
17,79
Kent
23,74
23,18
24,5
Kır
12,92
14,08
11,01
Toplam
24,88
24,66
25,07
Tedavi yapılmadı
Toplam Erkek
Kadın
Türkiye 54,08
53,16
55,48
Kent
48,52
47,53
49,89
Kır
59,14
57,92
61,13
Bilinmeyen
Toplam Kadın
Erkek
2,97
2,75
3,3
3,07
2,51
3,84
2,87
2,95
2,75
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tedavi yapıldı
Erkek
Kadın
25,84
23,43
26,78
21,77
25,04
25,11
91
2.5.1.7. Sosyal Güvenlik
Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ile zihinsel engelli olanların
yaklaşık %48’inin (Tablo 13) süreğen hastalığı olanların ise yaklaşık % 64’ünün
(Tablo 14) sosyal güvenliği bulunmaktadır. Sosyal güvenliği olan engellilerin oranı
kentte daha yüksektir. Engellilerin ve süreğen hastalığı olanların ancak yarısı
sosyal güvenliğe sahipken, bunların yarısından fazlası bağımlı olarak sosyal
güvenlik şemsiyesi altındadır. Büyük çoğunluğu yoksul olan engellilerin özellikle
tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri için sosyal güvenlik önemli bir araçtır. Bundan
yoksun olanların tamamen kaderine terk edildiği açıktır. Bunun yanı sıra özellikle
çalışamayacak durumda ve ailesine bakamayacak durumda olan engelliler için
sosyal güvenlik şemsiyesi altında sağlayacak parasal yardımların önemi de
kaçınılmazdır.
Tablo 13: Ortopedik, görme, işitme, dil ve konuşma ve zihinsel engelli nüfus
Sosyal güvenlik durumu
Türkiye
Kent
Kır
Erkek
Kadın
Olan
Olmayan
47,55
59,27
35,15
44,84
51,41
52,45
40,73
64,85
55,16
48,59
Kayıtlılık durumu
Kendi
Bağımlı
adına
45,21
54,79
44,86
55,14
45,84
54,16
67,96
32,04
17,04
82,96
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 14:Süreğen hastalığa sahip olan engelli
Sosyal güvenlik durumu
Türkiye
Kent
Kır
Erkek
Kadın
Olan
Olmayan
63,67
70,8
50,28
62,4
64,56
36,33
29,2
49,72
37,6
35,44
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Kayıtlılık durumu
Kendi
Bağımlı
adına
44,36
55,64
45,23
54,77
42,06
57,94
86,42
13,58
15,89
84,11
92
2.5.1.8. Engellilerin Kurum Ve Kuruluşlardan Beklentileri
Araştırma döneminde engelli olan kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarından
en önemli beklentilerine ilişkin bilgiler alınmıştır. Bu çalışmaya göre engellilerin en
önemli beklentilerinin yaklaşık % 61 ile parasal katkı olduğu gözlenmektedir.
Parasal katkı yapılmasını isteyen engellilerin oranı kırda % 68 iken kentte yaklaşık
% 55’dir. Engelli erkeklerin yaklaşık % 59’u, kadınların yaklaşık % 64’ü kurum ve
kuruluşlardan parasal destek istemektedir. Parasal katkı yapılmasını isteyen
engellilerin kırda daha yüksek olması ve kadınların bu desteği daha çok istemesi
kadınların gelirlerinin daha düşük olmasından kaynaklandığı söylenebilir( Tablo
15). İş bulunmasına yardım edilmesinin en önemli beklenti olduğunu ifade eden
engellilerin oranı yaklaşık % 10’dur. Bu beklenti kentte ve erkeklerde daha
yüksektir. En önemli beklentilerinin iş bulunmasında yardımcı olunması, eğitim
olanaklarının yaratılması ve yasal haklarının savunulması olduğunu ifade
edenlerin oranı erkeklerde ve kentte daha yüksektir.
Tablo 15: Parasal katkı yapılmasını isteyen engelliler
Parasal
katkıda
bulunma
Türkiye
Kent
Kır
Erkek
Kadın
61,22
55,28
68,03
59,34
63,76
Evde uzman
personel
İş
Yasal
Eğitim
tarafından
bulmaya
hakları
olanakları
bakım ve
yardımcı
savunma
yaratma
tedavi hizmeti
olma
verme
3,31
4,23
2,25
3,63
2,88
9,55
10,2
8,8
12,33
5,78
3,51
4,6
2,26
4,1
2,72
4,12
4,71
3,45
2,97
5,67
Diğer Bilinmeyen
13,53
15,37
11,41
12,65
14,72
4,76
5,6
3,8
4,98
4,46
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Engellilerle ilgili çalışmalarda pek çok eksikliğine rağmen yine de öncelikli
grup çocuklar ve gençlerdir. Yetişkin ve yaşlı grup genellikle göz ardı edilmektedir.
Engelli nüfusun yaş kompozisyonuna bakıldığında genel nüfusa oranla daha yaşlı
oldukları görülmektedir. Yaşlanmanın sonucu ortaya çıkan engellilik veya engelli
olarak yaşlanmak yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunların başında
93
sürekli bakım ve evde bakım gelmektedir. Engellilerin yaşla birlikte artan yardım
ve bakım ihtiyacı sosyal devlet ilkesi temelinde öncelikle ele alınması gereken
konulardan biridir. Sürekli bakım ve yardım ihtiyacı yalnız yaşlı grubun değil, ağır
engellilerin ve özellikle de zihinsel engellilerin acil ihtiyacıdır (Tablo 16).
2.5.1.9. Engellilik Oranı
Engel türlerinin toplam nüfus içindeki yaygınlığının incelenebilmesi
amacıyla her engel türü için engelli nüfus oranı hesaplanmıştır. En yüksek
engellilik oranı ortopedik engellilerde gözlenirken en düşük engellilik oranı işitme
engellilerde gözlenmektedir. Yaşa göre engellilik oranları incelendiğinde,
ortopedik, görme ve işitme engellilerde yaşla birlikte engellilik oranı da
artmaktadır. (Tablo16)
Tablo 16: Yaşa göre engellilik oranları
Ortopedik
Engelli
Görme
engelli
İşitme
engelli
Dil ve konuşma
engelli
Görme
engelli
Türkiye
1,25
0,6
0,37
0,38
0,48
0-9 yaş
grubu
0,64
0,33
0,2
0,46
0,42
10 -19
20-29
30-39
40-49
50-59
60-69
70 +
Kent
Kır
Erkek
Kadın
0,77
1,21
1,26
1,39
1,79
2,8
3,94
1,09
1,49
1,48
1,02
0,36
0,45
0,46
0,62
0,91
1,56
2,98
0,52
0,73
0,7
0,5
0,29
0,32
0,35
0,35
0,41
0,77
1,7
0,32
0,45
0,41
0,33
0,43
0,42
0,31
0,26
0,3
0,41
0,39
0,33
0,46
0,48
0,28
0,58
0,65
0,54
0,39
0,26
0,27
0,31
0,38
0,64
0,58
0,38
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
94
2.5.1.10. Engelin Ortaya Çıkışı
Yaklaşık % 12’lik engellilik oranı, engellilerin sağlık, eğitim, iş edinme ve
sosyal yaşam gibi alanlarda çok büyük dezavantajlar yaşaması müdahale
edilmesi gereken başka bir konuyu karşımıza çıkarmaktadır. Bu da engelliliğin
önlenmesi ve erken tanısıdır. Türkiye Engelliler Araştırması sonuçlarına göre
engel nedenleri arasında doğuştan engellilik yaklaşık % 34 olarak bildirilmiştir.
Ülkemize özgü koşullarda (akraba evliliği yaygınlığı gibi) düşünüldüğünde doğum
öncesi nedenlere bağlı engelliliğin önemli bir sorun olarak karşımızda durduğunu
kabul etmek zorundayız. Bu durumun genel dünya ortalamalarına bakarak
ülkemizde daha büyük bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Engelin ortaya çıkış
zamanı doğuştan ve sonradan olmak üzere iki başlık altında incelenmiştir. Engelin
ortaya
çıkış
zamanı,
(%73.30)(Tablo17)
Engelin
görme
türüne
göre
(%76.32)(Tablo
18)
incelendiğinde,
ve
işitme
ortopedik
engellilerde
(%67.10)(Tablo19) sonradan engelli olanların oranı daha yüksektir. Ancak, dil ve
konuşma engelli ile (Tablo 20) zihinsel engellilerde (Tablo 21) doğuştan veya
sonradan engelli olma oranları arasında önemli bir farklılık gözlenmemektedir. Bu
iki engel türünde doğuştan engelli olma oranı %46.63 (Tablo 20) ve 47.92’dir
(Tablo 21). Özrün ortaya çıkış zamanı kent- kır ayrımında incelendiğinde, tüm
engel türlerinde doğuştan engelli olanların oranının kırda daha yüksek olduğu,
sonradan engelli olanların oranının ise kentte daha yüksek olduğu görülmektedir.
Engelin ortaya çıkış zamanı, cinsiyet ayrımında incelendiğinde görme ve işitme
engelli olanlarda cinsiyet ayrımında önemli bir farklılık gözlenmemektedir.
Ortopedik, dil ve konuşma ile zihinsel engellilerde, doğuştan engelli olanların
oranı kadınlardan daha yüksektir.
95
Tablo 17: Ortopedik Engelli
Doğuştan
Toplam Erkek
Türkiye 23,91
21,51
Kent
21,69
19,22
Kır
26,39
24,15
Kadın
27,33
25,33
29,45
Sonradan
Toplam Erkek
73,3
76,17
75,56
78,61
70,77
73,36
Kadın
69,21
71,05
67,26
Bilinmeyen
Toplam Erkek Kadın
2,79
2,32
3,46
2,76
2,17
3,62
2,83
2,49
3,29
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 18: Görme Engelli %
Doğuştan
Toplam Erkek
Türkiye
Kent
Kır
20,41
19,78
21,1
20,46
19,06
21,88
Sonradan
Bilinmeyen
Kadın Toplam Erkek
Kadın Toplam Erkek
20,35
20,69
19,93
76,09
77,2
74,76
76,32
77,77
74,75
76,49
78,21
74,75
3,27
2,45
4,15
Kadın
3,05
2,73
3,38
3,56
2,1
5,31
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 19: İşitme Engelli %
Doğuştan
Toplam Erkek
Türkiye 29,49
29,14
Kent
24,59
23,83
Kır
34,81
34,53
Kadın
29,92
25,43
35,17
Sonradan
Toplam Erkek
67,1
68,13
71,8
73,66
62
62,52
Kadın
65,85
69,71
61,32
Bilinmeyen
Toplam Erkek Kadın
3,41
2,73
4,24
3,61
2,51
4,85
3,2
2,96
3,51
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 20: Dil ve Konuşma Engelli
Doğuştan
Toplam Erkek
Türkiye
Kent
Kır
46,63
41,6
52,18
45,73
38,81
53,22
Sonradan
Bilinmeyen
Kadın Toplam Erkek
Kadın Toplam Erkek
48,14
46,17
50,38
47,39
48,83
45,76
50,16
55,14
44,67
51,81
58,98
44,03
3,21
3,26
3,15
2,46
2,2
2,74
Kadın
4,46
5
3,86
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Tablo 21: Zihinsel Engelli
Doğuştan
Toplam Erkek
Türkiye 47,92
46,12
Kent
45,99
42,17
Kır
49,68
49,45
Kadın
50,64
51,23
50,05
Sonradan
Toplam Erkek
49,89
51,98
51,65
56,09
48,29
48,51
Kaynak: 2002 Türkiye Özürlüler Araştırması
Kadın
46,73
45,56
47,92
Bilinmeyen
Toplam Erkek Kadın
2,19
1,9
2,63
2,36
1,74
3,21
2,03
2,03
2,04
96
2.5.2. Engellilerin Sorun ve Beklentileri Araştırması
Engelliler İdaresi Başkanlığı ile yapılan protokol kapsamında; Ulusal
Engelliler Veri Tabanında kayıtlı olan engelli bireylere yönelik olarak, “Engellilerin
Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010” ülke genelinde ilk kez gerçekleştirilmiştir.
Bu araştırma ile engelli bireylerin günlük yaşam içindeki sorun ve beklentileri
tespit edilerek, bu alandaki politikaların etkin bir biçimde oluşturulabilmesi
hedeflenmektedir.
Araştırmada,
Engelliler
İdaresi
Başkanlığı
tarafından
oluşturulan Ulusal Engelliler Veri Tabanı çerçeve olarak kullanılmış, çalışmanın
alan uygulaması ise Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Ulusal Engelliler
Veri Tabanına kayıtlı engellilerin % 29,2’si zihinsel engelliler, % 25,6’sı süreğen
hastalığı olan engelliler, % 8,8’i ortopedik engelliler, % 8,4’ü görme engelliler, %
5,9’u işitme engelliler, % 3,9’u ruhsal ve duygusal engelliler, % 0,2’si dil ve
konuşma engelliler ve % 18’i birden fazla özre sahip olanlardır. Kayıtlı engellilerin,
% 58,6’sı erkek, % 41,4’ü kadındır.
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 56,8’inin özrü hastalık sonucu ortaya
çıkmıştır. Kayıtlı engellilerin, özrünün ortaya çıkma nedenlerine bakıldığında,
ikinci sırada %15,9 ile genetik veya kalıtsal bozukluk, % 9,6 ile kaza ve % 3 ile
gebelikte/doğum sırasında yaşanan problemler yer almaktadır.
97
Şekil 1: Fiziksel çevre düzenlemelerinin engelli bireyin kullanımına uygun
olmadığını düşünenler, 2010
(%)
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Kaldırım, yaya yolu
ve yaya geçiti
Oturduğu bina
(katlara ulaşma,
bina içinde
hareketlilik)
Dükkan, market,
mağaza ve
lokantalar
Kamu binaları
Postane ve
bankalar vb.
Kaynak :TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010, s.27
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 66,9’u kaldırımların, yaya yollarının ve yaya
geçitlerinin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını düşünmektedir.
Yaşadıkları yerdeki fiziksel çevre düzenlemeleri ile ilgili olarak, kayıtlı olan engelli
bireylerin % 66,3’ü oturdukları binanın, % 59,5’i dükkan, market, mağaza ve
lokantaların, % 58,4’ü kamu binalarının, % 55,4’ü postane ve banka benzeri
yerlerin engelli bireyin kullanımına uygun olmadığını belirtmiştir.
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 38,4’ü sosyal yardımlardan düzenli olarak
yararlanmaktadır. Kayıtlı olan engelli bireylerin % 27’si engelli aylığından, %
11,2’si ise Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün ayni ve
nakdi yardımlarından düzenli olarak yararlandıklarını belirtmiştir.
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 55,7’si ağır fiziksel iş ve güç gerektirmeyen
işlerde çalışmayı istemektedir. Kayıtlı olan engelli bireylerin çalıştığı/çalışabileceği
işte ihtiyaç duyduğu düzenlemeler veya çalışma koşullarına bakıldığında, %
33,3’ü sağlık problemleri nedeniyle çalışma zamanı içinde daha fazla kısa molalar
kullanmayı, % 27,6’sı ise yarı zamanlı işte çalışmayı istemektedir.
98
Şekil 2: Kamu kurum ve kuruluşlarından beklentilerinin özür türüne göre dağılımı,
2010
(%)
Kamu kurum ve
kuruluşlarından
beklentiler
Görme
Toplam özürlü
İşitme
özürlü
Dil ve
konuşma
özürlü
Ruhsal ve
Ortopedik Zihinsel duygusal
özürlü
özürlü
özürlü
Süreğen
hastalık
Çoklu
Özürlülük
Sosyal yardım ve
desteklerin artırılması
85,7
85,1
85,3
74,1
84,4
85,0
84,9
86,7
87,0
Sağlık hizmetlerinin
iyileştirilmesi
77,0
74,4
73,5
66,3
73,8
74,1
75,0
82,0
79,2
Bakım hizmetlerinin
iyileştirilmesi ve
yaygınlaştırılması
40,4
33,8
25,4
23,4
38,0
35,4
41,4
48,0
47,0
İş bulma olanaklarının
artırılması
28,7
45,5
43,5
31,0
40,5
21,9
28,7
27,0
23,5
Eğitim olanaklarının
artırılması
25,6
17,4
33,3
54,4
17,4
43,0
17,6
13,4
21,4
Fiziksel çevre ve
ulaşım imkanları
konusunda
düzenlemelerin
yapılması
17,7
23,0
15,1
13,2
23,0
12,3
14,3
19,6
20,4
Hiçbir beklentisi
olmayanlar
2,2
1,8
2,5
4,3
2,0
2,6
5,0
1,8
1,9
Diğer
8,6
7,0
8,5
16,0
8,0
11,6
10,4
6,1
7,7
Not. Bir kişi birden fazla seçenek işaretleyebildiği için, toplamı 100 'ü vermemektedir.
Kaynak: TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması, 2010 s. 51
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 85,7’si sosyal yardım ve desteklerin
artırılmasını istemektedir.
Kayıtlı olan engelli bireylerin % 77’si sağlık
hizmetlerinin iyileştirilmesi, % 40,4‘ü bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi ve
yaygınlaştırılması, % 28,7’si iş bulma olanaklarının arttırılması, % 25,6’sı eğitim
olanaklarının arttırılması, % 17,7’si fiziksel çevre ve ulaşım imkanları konusunda
99
düzenlemelerin yapılması yönünde kamu kurum ve kuruluşlarından beklentileri
olduğunu belirtmektedir.
117
2.5.3. Türkiye İş Kurumu İstatistikleri
Türkiye İş Kurumu resmi internet sitesinde aylık olarak istihdam istatistikleri
yayınlanmaktadır. Engelli istihdamına ait veriler de incelenmeye açıktır. Son üç
yılda
engelli
ulaşılmaktadır;
istihdamındaki
sayılara
bakıldığında
aşağıdaki
bilgilere
118
Tablo 22: Engelli Kontenjanları
Sayı
2011 YIL SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI
Engelli
Çalıştırmakla
Engelli
çalıştırmakla
Engelli çalışan
Engelli açık
yükümlü olduğu
kontenjan
yükümlü
sayısı
kontenjan sayısı
engelli sayısı
fazlası sayısı
50+ işyeri sayısı
KAMU
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL
1.004
15.118
13.511 91.877 12.347 71.088 1.164 20.789 3.015 5.270
Sayı
Engelli
çalıştırmakla
yükümlü
50+ işyeri sayısı
KAMU
ÖZEL
979
16.980
2012 YIL SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI
Çalıştırmakla
yükümlü olduğu
engelli sayısı
KAMU
13.289
ÖZEL
102.797
Engelli çalışan
sayısı
KAMU
12.358
ÖZEL
77.547
Engelli açık
Engelli kontenjan
kontenjan sayısı
fazlası sayısı
KAMU
931
ÖZEL
25.250
KAMU
3.043
ÖZEL
5.475
2013 EKİM SONU İTİBARİYLE ENGELLİ KONTENJANLARI
Engelli
Çalıştırmakla
Engelli
çalıştırmakla
Engelli çalışan
Engelli açık
yükümlü olduğu
kontenjan
yükümlü
sayısı
kontenjan sayısı
engelli sayısı
fazlası sayısı
50+ işyeri sayısı
KAMU
ÖZEL
KAMU
ÖZEL
KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL KAMU ÖZEL
23.698
Sayı
844
17.386 11.668 102.391 11.008 78.693
660
2.656
5.010
Kaynak: www.iskur.gov.tr, 06.01.2014
117
118
TUİK Haber Bülteni, sayı 71, (Erişim) www.tuik.gov.tr, 7 Nisan 2011
TÜİK İstatistikler, (Erişim) http://www.iskur.gov.tr/tr-tr/kurumsalbilgi/istatistikler.aspx 06.01.2014
100
2011, 2012 ve 2013 yıllarında her geçen sene engelli çalışan sayılarında
artış olduğu görülmektedir. 2013 yılı verilerinin Ekim ayına ait olduğu
hatırlandığında yılsonu rakamlarında artış olacağı öngörülmektedir. (Tablo 23)
Tablo 23: Engelli Çalışan Sayısı
Engelli Çalışan Sayısı
Kamu
Özel
2011
12.347
71.088
2012
12.358
77.547
2013
11.008
78.693
35.713
227.328
Toplam
Genel Toplam
263.041
Engelli Çalışan Sayısı
92.000
90.000
88.000
86.000
84.000
82.000
80.000
Engelli Çalışan Sayısı
2011
2012
2013
83.435
89.905
89.701
Kaynak: www.iskur.gov.tr, 06.01.2014
SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Engelliler, hemen her zaman toplumun en alt kesimlerinden birini meydana
getirmişlerdir. Toplum içerisinde her ne kadar çocuklar, hastalar veya
emeklilerden oluşan gruptan belirli bir ölçekte verim beklenmese dahi, engelli
kesimlere davranıldığı kadar onlara dışlayıcı davranılmamaktadır. Bununla ilgili
olarak çocuklar, toplumun gelecekteki üretken alanın muhtemel potansiyel
sahipleri; hastalar iyileşecek ve yaşlılar üretkenliğini yitirmiş bireyler olarak,
toplumda engelli gruplardan daha üst bir grupta değerlendirmeye tabi
tutulmaktadırlar. 119
Türkiye’nin temel sorunlarını şöyle sıralayabiliriz;
Birincisi; ayrımcılıkla mücadele engellilik alanında en önemli stratejidir;
ancak engellilik ayrımcılık olgusunun sadece bileşenlerinden biridir. Ayrımcılıkla
mücadele Batı dünyasında daha farklı boyutlarda ortaya çıkmış, en son engelliliği
kapsamıştır. Irka dayalı, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadele Batıda tarihselliğe
sahip olmuştur. Geçen sürede cinsiyete dayalı ayrımcılıkla mücadelede belli bir
yol alınmasına karşın dine dayalı ayrımcılık karşısında aynı başarıya
ulaşılamamıştır. Bu durum ayrımcılık konusunun Türkiye’de diğer boyutlarını da
kapsayan
bir
yaklaşım
ve
düzenlemelerle
çözümlenebilir
olmasını
göstermektedir.
İkincisi; engellilerin topluma katılımında en önemli boyut olan istihdam,
gelinen durumda çözümsüzlüğe itilmiştir. Kota-ceza sistemine dayalı politika
sınırlı bir sonuç getirmektedir ve Türkiye’de alternatif modellerin hayata geçirilme
zorunluluğu bulunmaktadır.
Özgökçeler, Serhat, Sosyal Dışlanma Sorunsalı ve Engellilerin Sosyal Politikası Bağlamında
Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006, s.200
119
102
Üçüncüsü; Türkiye’de yaşlılık konusunda önemli bir farkındalık sorunu
bulunmaktadır. Sürekli genç bir nüfusa sahip olunduğuna dair yapılan vurgu
halihazırda yaşlı yokmuş gibi bir algıyı da koşullamaktadır. Yaşlılık önemli bir
engellilik nedenidir, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü verilerinde
durum oldukça çarpıcı yanlarıyla belirgindir. Türkiye’de 100 yaşın üzerinde 33.000
kişi, 95-100 arasında 215.000 kişi yaşamaktadır. Yaşlılık sınırı olan 65 ve artı
olarak değerlendirildiğinde ortaya çıkan hesap olgunun boyutlarını bize
sunmaktadır. 5.3 Milyon kişi yaşlılık sınırı üzerindedir. Yaşlılığın bir engel nedeni
olması ve yaşlanmaya paralel olarak ülkemizin engellilik oranının yükselecek
olması konuyu çok daha farklı bir boyuta sürüklemektedir. Diğer yandan
ülkemizde yaşlılık öncelikle bir yoksulluk nedenidir. Bu durum sadece sosyal
güvenlikle ilgili de değildir. Emekli olan bireylerin yaşam kalitelerinde ortaya çıkan
farklılık yanında, yaşa dayalı bir ayrımcılığa uğruyor olmaları diğer bir gerçekliktir.
Dördüncüsü; ülkemizde sorunları ülke sınırları dışına taşmış olan bakım
hizmetlerinin yeniden yapılandırılması ve kurumsallaşmasının sağlanması
gerekmektedir.
Bu
bağlamda
Türkiye’de
etkin
bir
sosyal
politikanın
kurumlaşamamasını, kendi koşullarına uygun bir toplum modelinin olmadığı
argümanına dayandırılabilir. Tanım gerektirdiği takdirde “geleneksel toplum
modeli” olarak tanımlanabilecek olan durum karşısında kuşatıcı bir toplum modeli
ihtiyacı bulunmaktadır.
Halihazır toplum anlayışı Türkiye’de bir yoksulluk kültürünün oluşmasını,
yoksulluğun buna yeni yoksulluk da dahil derinleşmesini belirlemektedir.
Ayrımcılık konusunda karşımıza çıkan engeller yine bu bağlamın dışında değildir.
Toplumu kozmopolit yapısı üzerine değil yoksulluğu, yaşlılığı, engelliliği homojen
birer yapı olarak algılayan bu yaklaşım sonuçta çözümü sosyal yardımla sınırlı
olarak değerlendirmektedir.
120
120
Aysoy, Mehmet; Engelliler Kanunu’nun Engelleri, (Erişim)
103
Sektör bazlı inceleme yapılarak engelli bireylerin çeşitli fonksiyonlara göre
çalışma koşulları uygun işyerlerinin nereler olabileceği düşünülmelidir. Mevcutta
herhangi bir ilave değişiklik yapılmasına gerek duyulmaksızın engelliler için
fiziksel koşulları uygun olan pek çok çalışma ortamına sahip işyeri bulunmaktadır.
Aynı şekilde iş kolları açısından da yapılacak bir çalışma, engelli istihdamına
çözüm için yerinde olacaktır.
İşverenin, işyerinde engelli işçileri yasal bir zorunluluk bulunmaksızın,
kendi istekleri ile istihdam etmeleri nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle
sosyal politikaların konuya ilişkin hedefini belirleyen “engelliyi çalışma yaşamının
içine alarak koruma” ilkesinin gerçekleştirilmesinde sağlık ve eğitim politikalarının
yanı sıra çalışma hukuku da önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır ve
engellilerin
istihdamı,
çalışılmaktadır.
devletin
Devletlerin
yasal
engelli
müdahaleleri
ile
gerçekleştirilmeye
istihdamını
yasal
müdahalelerle
gerçekleştirmeye çalışması, korumalı istihdam olarak karşımıza çıkmaktadır.
121
Engelli bireylerin toplumdan dışlanmaması, kendilerini rahatça her konuda
ifade edebilmeleri için öncelikle kendilerine güven duymaları gerekmektedir. Bu
güven ise bireyin topluma ve kendisine yararlı olması ile doğru orantılıdır. Kendine
hayatta yer bulan engelliler, çalışma hayatlarında var oldukları sürece kendilerini
ayrı hissetmekten kurtulacaklardır.
İşverenlerin engellilere karşı tutumları, o ülkenin engellilere sunduğu
rehabilitasyon ve eğitim imkanlarının da birer göstergesidir. Her bir vatandaş için
sunulan imkanlar engelliler için de geçerlidir. Engelli bireylerin çalışma hayatında
korunmaları onlara uygun koşulları içeren çalışma ortamları ile mümkün olabilir.
http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013
121
Şişman, a.g.m., s. 192
104
Engelliler için iş yerlerinde adil ücret politikalarının uygulanması ve ayrımcılığın
önlenmesi de son derece önemlidir.
Engelli bireyler için her türlü eğitim, rehabilitasyon imkanı ile birlikte iş
hayatında bulunmalarını destekleyen düzenlemeler birbirini izleyen adımları
içermektedir. Devletin önderliğinde, toplumun tüm bireyleri, engellileri çalışma
hayatına katılma konusunda desteklemelidir.
Engelin ortaya çıkması ile birlikte aile desteği ve beraberinde yürütülecek
sosyal politikalar ile engelli bireyler toplum içine karışabilecek, ve kendilerini
geliştirebileceklerdir. Bu gelişim toplumun tüm bireylerine ve alanlarına yayılarak
devam edecektir. Ancak bu şekilde engellilerin işgücüne katılım arttırılabilir.
105
KAYNAKÇA
AYTEKİN, Şeyda; “Özürlü İstihdamında Korumalı İşyerleri Çözüm Olacak Mı?”
Mess Mercek Dergisi, Ekim 2010, s. 148 – 153
ARIKAN, Çiğdem; “Sosyal Model Çerçevesinde Özürlülüğe Yaklaşım”, Ufkun
Ötesi Bilim Dergisi, C. 2, Sayı.1, Mayıs 2002, s. 2-11.
BAYKAN, Zeynep;
“Özürlülük, Engellilik, Sakatlık Nedenleri ve Korunma”,
Sürekli Tıp Eğitim Merkezi Dergisi, Eylül 2000; s. 336-338
BOSTANCI, Yalçın; “Yargı Kararları Işığında Vazife Malullüğü”, Kamu-İş Dergisi;
C.8, S.1/2005
ÇAĞLAR, Selda;” Anayasa Mahkemesi Kararlarında Eşitliğin Dar Yorumu”,
Ankara Barosu Dergisi, Mart 2012, s. 43 – 86
ÇAKMAK, Dr. Munci; “Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Engelli Tanımı Hakkında
Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Ankara 2008, s.
51-62
ÇAKMAK, Naci Munci; Türk Kamu Hukuku Açısından Engellilerin Hukuki
Statüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara 2006
ÇİZEL, Rabia; Engellilerin Çalışma Yaşamı, Engelsiz Turizm Sempozyumu
Bildiri Kitapçığı, Ankara
DURMUŞOĞLU, Hasan; İşverenin Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru
Çalıştırma Zorunluluğu, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2005
106
EKİM, Başak; “Sosyal Dışlanma ile Mücadelede Hak Temelli Yaklaşım: Avrupa
Yoksulluk ile Mücadele Ağı”, Tes-İş Dergisi, Haziran 2007, s. 81 - 82
ERGÜN, Mehmet; “İşverenlerin Özürlülere Yönelik Tutumları Ve Öğrenme
Güçlüğü Olan Bireylere Yaklaşımları”, Özveri Dergisi, Cilt:III, Sayı 1, Ağustos
2006, s. 708
ERGÜN, Mehmet; Engellilerin Çalışma Yaşamına Katılımı & İşverenler,
Ankara, Mayıs 2005
GEÇER, Bekir; EVCİL, Cahit; Açıklama ve Yargı Kararları ile Zenginleştirilmiş
4857 Sayılı İş Kanunu Uygulama Rehberi, İstanbul Haziran 2006, DATASSIST
Eğitim Yayınları: 1
GENÇ, Yusuf, ÇAT, Güldane; “Engellilerin İstihdamı ve Sosyal İçerme İlişkisi”,
Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt: 8, Sayı:1, Yıl: 2013, s.363-393
GÜZEL, Ali; OKUR, Ali Rıza; CANİKLİOĞLU, Nurşen; Sosyal Güvenlik Hukuku,
5510 sayılı Kanuna göre hazırlanmış, 12.Bası, Nisan 2009 İstanbul
GÖKTAŞ, Murat; BAKİ, Gürsel; “Vergi İndirim Belgesine Sahip Engelli Sigortalılar
İle Başkasının Bakımına Muhtaç Çocuğu Bulunan Kadın Sigortalıların Emekliliği”,
Mali Çözüm Dergisi, Temmuz-Ağustos 2010, s. 181-186
HASIRCIOĞLU,
Abdullah;
İşverenlerin
Özürlü
İstihdamına
Yaklaşımı
(Sakarya Örneği), Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2006
Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2013-2015), Ekim 2012 Ankara
Kalkınma Bakanlığı, Orta Vadeli Program (2014-2016), Ekim 2013 Ankara
107
KARADEMİR, Şeniz, “Özürlülük Sınıflaması için Bir Model Oluşturma”,
Yüksek Lisans Tezi, Aydın 2008
KAYACI, Ekrem; Özürlüler İçin Verimli Bir İstihdam Politikası Oluşturulması,
Uzmanlık Tezi, Ankara 2007
KAYHAN KUZGUN, İnci;
“Türkiye’de Özürlü İşgücünün Ücret Karşılığı
İstihdamında Politika Değişikliği ve Nedenleri”, Toprak İşveren Dergisi, 2010, s.
2
KETTLE, Melvyn; “The Cjuestion of Quota”; in: Floyd, Michael and North,
Klaus; Disability and Employment-Report on an Anglo-American Conference;
London; 1985
MAKAS, Recep; “Korumalı İşyeri”, Çeis Dergisi, Kasım 2011 s. 4 – 13
ÖZ,
Cihan
Selek;
ORHAN,
Serdar;
Özürlü
İstihdam
Yöntemlerinin
Uygulanabilirliği Üzerine Bir Değerlendirme, Çalışma İlişkileri Dergisi, Temmuz
2012, Cilt 3, Sayı 2, s. 36 – 48
ÖZDEMİR, Cumhur Sinan; “İş Sözleşmesi Serbestisi ve Sınırlaması”, Terazi
Aylık Hukuk Dergisi, Ocak 2007, s. 43
ÖZGÖBEK, Hatice Reyhan, Türkiye’nin Engelliler Politikası Analizi, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara 2007
ÖZGÖKÇELER, Serhat, Sosyal Dışlanma Sorunsalı ve Engellilerin Sosyal
Politikası Bağlamında Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa 2006
ÖZGÖKÇELER, Serhat, ALPER, Yusuf; “Özürlüler Kanunu’nun Sosyal Model
Açısından Değerlendirilmesi”, İşletme ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Cilt:1,
Sayı:1 Yıl: 2010, s. 33-54
108
ÖZTÜRK, Mustafa; Türkiye’de Engelli Gerçeği, Müsiad Cep Kitapları: 30,
İstanbul Şubat 2011
Özürlüler İdaresi Başkanlığı, II. Engelliler Şurası, Komisyon Raporları ve
Genel Kurul Görüşmeleri, Nurol Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Ankara, 2005
Özürlüler Vakfı; Kongre Bildirileri Kitabı Özürlüler’ 07; “Özürlülere İlişkin Hukuki
Düzenlemeler”
PATIR, Çağlar, Özürlülük Olgusunun Tarihsel Sürecinde 1980 Sonrası
Söylem Ve Politikaların Küreselleşme Ortamında Hayata Geçirilebilirliği
Üzerine Bir Tartışma: Türkiye Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2012
SAPANCALI, Faruk; “Avrupa Birliğinde Sosyal Dışlanma Sorunu ve Mücadele
Yöntemleri”, Çalışma ve Toplum Dergisi, Sayı 3, 2005
SEYYAR, Ali; Sakarya Üniversitesi İİBF; “Uluslararası Boyutuyla Özürlü Kota
Sistemi” Kamu-İş; Cilt: 6 Sayı: 1/2000; s. 12
ŞİŞMAN, Yener; “Türkiye’de Özürlülere Yönelik Yasal Düzenlemeler”; Sosyal
Siyaset Konferansları, Sayı: 60, 2011/1, s. 169–221.
T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü, İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi, Aralık 2011,
Ankara,
T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Dokuzuncu Kalkınma Planı, Özel
İhtisas Kalkınma Raporu-İşgücü Piyasası Raporu, Yayın No: DPT: 2709 ÖİK:662,
Ankara 2007
TAŞ, Seyhan, BOZKAYA, Gülferah; “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de
Uygulanan İstihdam Politikaları”, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi
109
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Kahramanmaraş
Haziran 2012, s. 151 - 176
TOPLU, Aslı, Sosyal Dışlanma Perspektifinde Türkiye’de Özürlü İstihdamı,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara 2009
UŞAN, Fatih; “İş Hukuku’nda Sakat İstihdamı”; Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası;
1999
YAYMAN, Derya, ÇIMAT, Ali; “Türk Vergi Hukukunda Yer Alan Sakat ve
Engellilere Yönelik Vergisel Ayrıcalıklar”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Cilt XVI, Sayı 3, Ankara 2012, s. 297 - 321
YAZICI, Ergün; “Engellilere İlişkin Sivil Toplum Kuruluşlarının Sorunları: İzmir İli
Bakımından Bir Değerlendirme”, Özveri Dergisi, 2010, 2. 187 – 215
YENİDÜNYA, Caner; “5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Ayrımcılık Suçu”,
Çalışma ve Toplum Dergisi, sayı 11, 2006, s. 97 – 116
YILMAZ, Ejder Yılmaz; Hukuk Sözlüğü, Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 1996
YILMAZ, Zühal, Çalışan Özürlülerin İş Yaşamında Karşılaştıkları Sorunlar ve
Bunları Etkileyen Etmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2004
ZAİM GÖKBAY, İnci, ERGEN, Ahu, ÖZDEMİR, Nesrin; “Engelli Bireylerin
İstihdamına Yönelik Bir Vaka Çalışması: Engelsiz Eğitim”, Öneri C.9.S.36.
Temmuz 2001; s.1-8
10 Soruda Sakatlık İndirimi, (Erişim) http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1318#
02.01.2014
110
AYSOY, Mehmet; “Engelliler Kanunu’nun Engelleri”,
(Erişim) http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=482 01.09.2013
ÇAKAR, Elif; “Türkiye Ve Bazı Yabancı Ülkelerde Özürlülere Sağlanan Avantajlar:
Vergi Düzenlemeleri İle Ekonomik Ve Sosyal Düzenlemeler”, Mevzuat Dergisi,
Sayı 112, Nisan 2007, (Erişim) http://www.mevzuatdergisi.com/2007/04a/02.htm
25.12.2013
Düşkün ne demektir, (Erişim)
http://nedir.dictionarist.com/d%C3%BC%C5%9Fk%C3%BCn 06.01.2014
İstihdam Politikası Önerileri (Erişim)
http://statik.iskur.gov.tr/tr/duyurular/istihdam_politikasi_onerileri.htm 31.08.2013
Genel Türkçe Sözlük, (Erişim)
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.52
cbf6eea29971.33715190
06.01.2014
Kalkınma Planları, (Erişim)
http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebContentGosterim.aspx?E
nc=51C9D1B02086EAFB654E1718CECE5A14 15.12.2013
Korumalı İşyerleri Projesi, (Erişim)
http://www.fatmasahin.net/tr/html/171/KORUMALI-ISYERLERI-PROJESI
23.02.2013
Korumalı İşyeri Destek Projesi Teklif Çağrısı, (Erişim)
http://www.eyh.gov.tr/tr/26176/Korumali-Isyeri-Destek-Projesi-Teklif-Cagrisi
19.12.2013
Özürlülük Araştırmaları – Korumalı İşyerleri, (Erişim)
http://www.ozida.gov.tr/arastirma/korumaisyeri.htm 05.03.2011
111
“Sosyal Dışlanma Sorunsalı Ekseninde Çalışan Yoksul-Mobbing İlişkisi”,
(Erişim)
http://www.yenimakale.com/sosyal-dislanma-sorunsali-ekseninde-
calisan-yoksul-mobbing-iliskisi.html, 20.03.2011
TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Araştırma, Geliştirme ve Proje Dairesi
Başkanlığı, Engelli Bireylere İlişkin İstatistiki Bilgiler, Kasım 2013, s 19
T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Özürlülük Eğitimi: Toplum
Özürlülüğü
Nasıl
Anlıyor
Temel
Araştırması,
s.27-28,
www.,ozida.gov.tr , 05.03.2011
TUİK Haber Bülteni, sayı 71, (Erişim) www.tuik.gov.tr, 07.04.2011
TÜİK İstatistikler, (Erişim)
http://www.iskur.gov.tr/tr-tr/kurumsalbilgi/istatistikler.aspx 06.01.2014
(Erişim)
Download