13. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Kongresi - Doktor

advertisement
13. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Kongresi - Doktor Poster Bildiriler
kısmı saçma tanelerinin dağılmasıyla dokuya aktarıldığından doku
hasarı fazla olur. Bu yazımızda av tüfeği yaralanmasına bağlı tamponad
kliniği ile opere ettiğimiz ve miyokard dokusu içinde saçma taneleri
saptanan bir hastayı sunmayı amaçladık.
Bulgular: Yirmi yedi yaşında erkek hasta av tüfeğine bağlı yaralanma
nedeniyle acil servise başvurdu. Hastaya çekilen torakoabdominal
bilgisayarlı tomografi sonucunda sol akciğer, batın ve miyokard dokusu içinde multipl saçma taneleri saptandı. Bu nedenle istenilen kalp
damar cerrahisi konsültasyonu sonucu hasta değerlendirildi. Sol tüp
torakostomi uygulanarak hemotoraksın boşaltılmasından sonra yapılan
transtorasik ekokardiyografi’de (TTE) kardiyak tamponad saptanması
ve tansiyon arteryel değerinin düşmesi üzerine hasta acil şartlarda operasyona alındı. Median sternotomiyi takiben açılan perikarddan tamponad boşaltıldıktan sonra yapılan eksplorasyonda sağ ventrikül anterior duvarında 4 adet, sol ventrikül anterior duvarında iki ve posterior
duvarında üç adet olmak üzere toplamda dokuz adet saçma giriş deliği
görüldü. Saçma giriş yerleri primer sütür tekniği ile onarıldı. Kanama
olmaması üzerine ilave girişim düşünülmedi ve sternum kapatıldı.
Tartışma ve Sonuç: Toraksa nafiz ateşli silah yaralanması olan hastalarda hemodinami stabil olsa bile ilk önce kalp yaralanması ekarte
edilmelidir. Av tüfeği ile oluşan kardiyak yaralanmalarda, saçma tanesi
miyokard dokusu içinde ise operasyon kararı ve cerrahi yaklaşım hastanın kliniği ve ekokardiyografik verilere göre belirlenmelidir.
cismin sağ anailiyak ven cidarında olduğu görüldü. Hasta tekrar
ameliyathaneye alınarak relaparatomi yapıldı. Cismin sağ anailiyak
venden subhepatik alana kadar olan alanda olmadığı görülmesi üzerine diafragma ile karaciğer arasından yapılan manüel muayenede
inferior vena cava ile sağ atriyum bileşkesinde olduğu görülmüş ve
resternotomi yapılarak sağ atriyuma kese ağzı dikişleri konularak
sağ atriyumdan kitle palpe edilirken manuel olarak inferior vena
cavanın suprahepatik kısmından itilerek sağ atriyumdan çıkarılmıştır.
Çıkarılan cisim 4x3 cm’lik keskin kenarlı, hafif bir metaldi. hasta post
operatif 7. günde şifayla taburcu edildi.
Tartışma ve Sonuç: Sonuç olarak intrakardiyak ve/veya intravasküler
alanda bulunan yabancı cismin çıkartılması amacıyla çok iyi bir cerrahi
strateji yapılmalı ve yer değiştirebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Hastanın operasyon masasına alınması sırasında dahi cismin
yerçekimi etkisi ile yer değiştirebileceği unutulmamalı cerrahi strateji
bu bilgiler ışığında planlanmalıdır.
[P-674]
Kalıcı diyaliz kateteri olan hastalarda kateter uzunluğunun yeri
ve önemi
Mehmet Okan Donbaloğlu, Selami Gürkan, Özcan Gür
Namık Kemal Üniversitesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Tekirdağ
Giriş ve Amaç: Kronik böbrek yetmezlikli hastalarda tedavi seçenekleri arasında hemodiyaliz, periton diyalizi ve renal transplantasyon yer
almaktadır. Öncelikli tercih böbrek nakli olsa da donör bulmadaki zorluk nedeniyle tedavi seçeneği genelde diyaliz olmaktadır. Hemodiyaliz
uygulamalarında AV şantlar (fistül veya greft) ve diyaliz kateteri (geçici
veya kalıcı) kullanılmaktadır. Burada kalıcı diyaliz kateteri takılan
hastada damar içinde kalan bölümün yeterli olmamasına bağlı oluşan
problemleri sunmayı amaçladık.
Şekil 2. Toraks bigisayarlı tomografi
görüntüsü.
Şekil 1. Ayakta direk batin grafisi.
Olgu: Elli iki yaşında bayan hasta. 15 yıldır kronik böbrek yetmezliği
nedeniyle diyaliz uygulanan hastanın AV fistülünün durması üzerine başvurduğu dış merkezde sağ juguler venden kalıcı diyaliz kateteri takılmış.
İşlem sonrası diyalize girmek isteyen hastanın kateterinin çalışmaması
üzerine polikliniğimize başvurdu. Hastanın çekilen akciğer grafisinde
kateter ucunun kavaatrial hatta olmadığı gözlendi. Hasta yatırılarak
skopi altında kateterin içinden klavuz tel göderilerek kateter ucunun ilerletilmesi sağlandı. Kateter kulakları kontrol edilerek işleme son verildi.
[P-673]
Bulgular: Hasta şifa ile taburcu edildi.
İntravasküler alanda yer değiştiren şarapnel: Olgu sunumu
Tartışma ve Sonuç: Diyaliz kateterinin kavaatrial yola yeterince girememesi ve buna bağlı diyaliz sırasında yeterli akım oluşmaması önemli
bir problemdir. Bu nedenle diyaliz kateteri takılması işlemi sırasında
mümkünse skopi kullanılmalıdır. Mutlaka kateter kulakçıklarından
rahat kan akımı sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilmelidir. İşlem bitiminde akciğer grafisinde kateter hattı tekrar değerlendirilmelidir.
İbrahim Özsöyler1, Özgür Ersoy2, Hakan Özgen1, Hasan Uncu1,
Ahmet Çakallıoğlu1, Faruk Başdoğan1, Hacı Ali Uçak1, Suat Karaca1,
Ferid Cereb1
1
Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Kliniği,
Adana
2
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği,
Ankara
Giriş ve Amaç: Kurşun ya da şarapnel vb. fragmentlerle oluşan yaralanmalarda bu materyallerin vücutta intra vasküler alanda oldukça
değişken yollar izledikleri bilinmektedir. Yaralanma sonrasında intra
kardiyak ya da periferik damarsal yapılarda hastanın her pozisyon
değişikliğinde cisim yer değiştirebilir. Bu yazımızda operasyona alınan
ve şifa ile taburcu edilen böyle bir olgu bildirilmektedir
Bulgular: Suriyede patlama sonrasında yaralanan ve laparatomi
uygulanan hasta,toraksta şarapnel parçası tespit edilmesi üzerine
hastanemiz acilservisine geldi.yapılan incelemede hastanın karaciğer
yaralanmasının tedavi edildiği ve batında başka pataloji olmadığı
tespit edildi. nöbetçi ekip tarafından, preoperatif yapılan EKO ve
BT’sinde yabancı cismin intrakardiyak olduğu görülmesi üzerine
şarapnel parçacığının çıkarılması amacıyla acil operasyon planlandı.
Sternotomi ardından aorto bikaval kanülasyonla KPB’ye girildi. Kitle
sağ ve sol atriyum ile sağ ve sol ventriküler boşluklarda bulunamadı.
Operasyon sonlandırılarak hasta CYBÜ’ye çıkarıldı. Çekilen grafide
Şekil 1.
Şekil 2.
[P-675]
Küçük safen ven yetmezliği tedavisinde yeni bir yöntem:
Variclose ven kapama sistemi
İlker Kiriş1, Umut Kantarcı2, Mehmet Beşir Akpınar1, İhsan Sami Uyar1,
Veysel Şahin1, Faik Fevzi Okur1
401
Turk Gogus Kalp Dama Suppl 1, 2014
1
Şifa Üniversitesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, İzmir
Şifa Üniversitesi, Radyoloji Anabilim Dalı, İzmir
2
Giriş ve Amaç: Variclose ven kapama sistemi, N-Butil -polimer etken
maddesi içeren bir safen ven embolizasyon yöntemidir. Safenopopliteal
ve küçük safen ven (KSV) yetmezliği olan bir hastada Variclose ven
kapama sistemi uygulamasını sunuyoruz.
Yöntem: Kırk iki yaşında erkek hasta sağ bacakta ağrı ve şişlik
yakınması ile kliniğimize başvurdu. Fizik incelemede sağ bacakta
diz altı seviyede sol bacağa göre 3 cm çap farkı ve KSV alanına uyan
varis pakeleri vardı. Venöz Doppler ultrasonografide, safenofemoral
yetmezlik olmaksızın, sağ popliteal venden KSV’e yaklaşık 5 sn süren
reflü akım saptandı. Hastaya sağ safenopopliteal yetmezliğe yönelik
Variclose ven kapama sistemi ve varis pake eksizyonu uygulanmasına
karar verildi. Spinal anestezi altında, prone pozisyonda ve ultrasonografi eşliğinde, varis pake proksimalinde dizaltı orta seviyede KSV
ponksiyonu yapıldı. KSV’ye 7 F vasküler sheat yerleştirildi (Şekil 1).
Ultrasonografi eşliğinde kateter safenopopliteal bileşkeden 3 cm uzak
noktaya yerleştirildi. Ultrasonografi probu ile safenopopliteal bileşkeye
bastırılarak bileşke kapatıldı. 0,1 cc yüksek yoğunluklu embolizan sıvı
verildi ve 30 sn baskı uygulayarak beklendi. Her 3 cm’ye 0,1 cc yüksek
yoğunluklu embolizan sıvı verilerek KSV embolizasyonu tamamlandı.
Ardından varis pake eksizyonu yapıldı.
Yöntem: Derin ven trombozu venöz sistemin herhangi bir yerinde
görülebilecek bir hastalıktır. Kliniğimize huzursuz bacak şikayeti ile
başvuran bir hastamızda çekilen RDUS’ da DVT tespit ettik. DVT’nin
klasik semptomlarından olan ağrı, hassasiyet, çap farkı, renk değişikliği klinik olarak hastamızda olmayıp hastamızın tek şikayeti bacağında
huzursuzluk hissi idi.
Bulgular: Yetmiş bir yaşında erkek hasta, kliniğimizde beş ay önce
4’lü koroner bypas operasyonu olmuş ve sağ alt ekstremiteden safen ven
çıkarılmıştı. Hastanın sol alt ekstremitesinde huzursuzluk hissi şikayeti
vardı. Hastanın yapılan sol alt ekstremite muayenesinde hiçbir patolojik
vasküler anomali tespit edilemedi. Bilateral alt ekstremite arteryal muayenesi normal olan hastaya bilateral alt ekstremite venöz RDUS çekildi.
RDUS’ta sol ana ve yüzeysel femoral vende, popliteal vende akut evre
DVT tespit edildi. Hastaya uygulanan medikal tedavi ile hastanın bir
hafta içerisinde şikayetleri kayboldu. Hasta tedavisine ayaktan devam
etmek üzere şifa ile taburcu edildi.
Tartışma ve Sonuç: Venöz tromboembolizmin tanısı koymada klinik
bulgular ve semptomlar her zaman yeterli olamamaktadır. Bazen hiçbir
klinik bulgu olmadan da DVT gelişebilir. En önemli ölümcül olabilen
tehlikelerinden biriside pulmoner emboli olan bu hastalıkta klinik muayeneye her zaman güvenmek doğru olmayıp semptomsuz hastalarda da
DVT olabileceği akılda tutulmalıdır.
Bulgular: Herhangi bir komplikasyon gelişmeyen hasta postoperatif
birinci günde taburcu edildi. Postoperatif 10. günde ve birinci ayda
kontrol venöz Doppler ultrasonografide KSV’nin tamamen oklude olduğu, reflü ya da derin ven trombozu olmadığı saptandı.
Tartışma ve Sonuç: KSV yetmezliği için termal ablasyon yöntemlerinde sural sinir hasarı, parestezi, trombotik komplikasyonlar ve rekanalizasyon gibi yan etkiler görülebilir. Variclose ven kapama sistemi, KSV
yetmezliğinde bu yan etkilere yol açmayan, tümesan anestezi gerektirmeyen ve etkili bir yeni tedavi yöntemi olarak akılda tutulmalıdır.
Şekil 1. Hastaya ait sol alt ekstremite RDUS görüntüsü.
[P-677]
Şekil 1. Variclose ven kapama sistemi
bileşenleri.
Şekil 2. Sağ popliteal vene yerleştirilmiş
7F vasküler sheat.
[P-676]
Sessiz derin ven trombozu
Ümit Arslan1, Ziya Yıldız1, Mehmet Tort1, Eyüp Serhat Çalık1,
Hüsnü Kamil Limandal1, Mehmet Ali Kaygın1, Özgür Dağ1,
Bilgehan Erkut1, İhsan Yüce2
1
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi
Kliniği, Erzurum
2
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Radyoloji, Erzurum
Giriş ve Amaç: Derin ven trombozu (DVT) en sık alt ekstremite ve
pelvik venlerden kaynaklanmaktadır. Trombozun etyopatogenezi halen
Virchow triadı ile açıklanmaktadır. Bunlar kan akımı değişiklikleri,
damar duvarı değişiklikleri ve koagülasyon bozukluklarıdır. Derin ven
trombozunda en yaygın şikayet bacakta ağrı, hassasiyet, şişlik ve bacağın renginin özellikle ayakta iken morumsu olmasıdır. Bazen hiçbir
klinik bu olmaksızın da DVT gelişebilir. Kliniğimize huzursuz bacak
şikayeti ile başvuran bir hastamızda yapılan tetkikler sonucu DVT tespit edilmesi üzerine bu olguyu paylaşmak istedik
402
The snare technique: a simple atraumatic method for the
removal of broken central venous catheter
Orkut Güçlü1, Oğuz Karahan1, Sinan Demirtaş1, Ahmet Çalışkan1,
Celal Yavuz1, Orhan Tezcan1, Süleyman Yazıcı2, Binali Mavitaş1
1
Department of Cardiovascular Surgery, Medical School of Dicle
University,Diyarbakır, Turkey
2
Department of Cardiovascular Surgery, Medical School of Bilim University,
Florence Nigihtingale, Hospital, Istanbul, Turkey
Introduction-Objective: Venous access methods are frequently used
for a variety of clinical indications. Especially, central venous catheters
(CVC) are used for long term venous access requirement. Central
venous catheters are useful to give medicines, fluids, nutrients, or blood
products over a long period of time, usually several weeks or more.
However, this long-term usage leads to damage on catheter structure
via external traumas or kinked with skeletal motion. Catheter can be
broken and piece of catheter can remain in vascular structure or heart.
Method: We presented a technique for removing catheter pieces
without surgical intervention.
Results: A 42-year-old female patient under hemodialysis treatment
due to the chronic renal failure admitted to our clinic with broken
hemodialysis catheter. Proximal 2/3 part of catheter was seen outside of
the body. However, remained 1/3 part of catheter was detected in venae
Download