Slayt 1 - video.eba.gov.tr

advertisement
VI. ÜNİTE:
HADİS
VE
SÜNNETİN
ANLAŞILMASI
ÜNİTEYE HAZIRLIK
• Garibu’l-hadis demektir?
• “Yerellik ve evrensellik”
kavramlarını inceleyelim.
• “Örnek almak” ve “taklit etmek”
kavramaları ve aralarındaki farklar
nelerdir?
Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasını Konu
Edinen Geleneksel Hadis İlimleri
1. GARİBU’L-HADİS
Garibu’l-hadis, hadis metinlerinde yer alıp
Anlaşılması zor olan kelimelerin ve kavramların
doğru anlaşılmasına hizmet eden bir ilim dalıdır.
Hicri ikinci asırdan itibaren bu alanla ilgili
müstakil eserler yazılarak hadis ve sünnetin daha
iyi anlaşılmasına katkı sağlanmıştır.
Garibu’l-hadis eserlerinde hadis metinlerinde
kullanılıp da anlaşılması zor olan kelimeler tespit
edilmiş ve açıklamaları yapılmıştır.
2. Muhtelifu’l- Hadis
Görünüşte içerikleri
birbirine zıt görünen ancak
dikkatle incelendiği zaman bir
çelişkinin olmadığı anlaşılan
hadislere muhtelifu’l- hadis
denir.
Te’vilu muhtelifi’l- hadis de
denilmiştir.
İslam bilginleri, hadisler arasında çelişki gibi
görünen sorunu çözmek için bu hadislere şu
yöntemi uygulamışlardır:
a. İlk önce birbiriyle çelişkili olan hadisler birleştirilmeye
çalışılır.
b. Eğer bu hadisleri cem etmek mümkün değilse o hadislerin
ne zaman söylendiğine yani vurud tarihlerine bakılır.
c. Hadislerin ne zaman söylendiği tespit edilemediği zaman
bu hadislerin senet ve metinleri incelenerek bazı tercih
sebeplerine göre biri diğerine tercih edilir.
d. Hadisler arasında bir tercih yapmak mümkün olmadığı
zaman her iki hadisle de amel edilmeyerek bu konuda
kesin bir karar verilmez.
3. Fıkhu’l- Hadis
Hadis ve sünneti doğru anlayarak Hz.
Peygamberin amacını kavramaya fıkhu’l-hadis
denir.
Hadis ve sünneti amacına uygun olarak
anlamak doğru anlamanın ilk şartıdır. Hz.
Peygamber, çoğu zaman muhatabın
anlayabileceği şekilde sadeliği ve doğrudan
anlatımı tercih ederek konuşmuştur.Ancak yerine
göre de mecaz, teşbih (benzetme) ve temsil gibi
dolaylı anlatım üslubuna da başvurmuş ve onu
dinleyenlerden bazıları bu dolaylı anlatımı
anlamakta zorlanmıştır.
İşte böyle durumları anlamaya fıkhu’l -hadis
denir.
4. Esbâbu Vurudi’l-Hadis
Hz. Peygamberin söz ve fiillerini daha
iyi anlayıp kavramak için bu söz ve fiillerin
tarihsel vetoplumsal bağlamlarını, zaman ve
mekân boyutunu, yerellik ve evrenselliğini
tespit etmek gerekir.
Hadislerin söyleniş sebeplerini içeren
esbâbu vurudi’l-hadis, Hz. Peygamberin
Söz ve davranışlarının hangi sebeplere
dayandığını araştırır.
2. Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasında
Modern Bilimlerin Katkısı
İslam bilginleri, sünnet ve hadisin anlaşılması
için dönemlerindeki bilimlerden
yararlanmışlardır. Örneğin; kelam ve akaid ilmi,
sünnet ve hadisin inançla ilgili olan kısmıyla
ilgilenirken fıkıh ilmi ibadet ve muamelatla ilgili
boyutunu ele almıştır.
İslam öncesi din ve kültürlerden geçen
unsurların tespit edilmesi için dinler tarihi,
etnoloji, antropoloji, arkeoloji ve tarih gibi
bilimlerden yararlanmak gerekir.
Sünnet ve hadisin anlaşılmasında tarih ve
coğrafya bilgisinin de çok önemli
Hadislerde adı geçen yer ve bölgelerin tespit
edilmesinde coğrafyadan, o günkü Arap
toplumunun kültürel ve yerel özelliklerinden
bahseden rivayetleri anlamak için de kültürel
antropoloji ve halk bilim dallarından
faydalanmak gerekir.
Hadis metinlerinde yer alan veya anlaşılması
zor olan birçok kelime ve kavramın o günkü
anlamını, tarih içinde uğradığı anlam
farklılığını tespit etmek için filoloji ve edebiyat
biliminin verilerinden yararlanmak gerekir. Vb.
3. Dinin Kaynağı Olması Bakımından
Hadis ve Sünnetin Değeri
İslam’ın temel kaynağı Kur’an-ı
Kerimdir. Ancak Kur’an’ı Allah’tan
aldığı gibi insanlara tebliğ eden, söz ve
davranışlarıyla açıklayan Hz.
Peygamberdir.
Dolayısıyla onun söz ve fiillerinden
oluşan hadis ve sünnet, İslam dininin
kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir.
Hz. Peygamberin yaşamında bireysel
ve toplumsal hayatımıza yön verecek
hedef, ilke ve prensipler vardır.
Müslümanlar da bunlar
doğrultusunda çağın gelişen ve
değişen şartları çerçevesinde
sorunlarına çözüm üretmeye
yönelik bir kaynak olarak hadisi
almak zorundadır.
İslam âlimleri, dinin anlaşılmasında ve
yorumlanmasında hadis ve sünneti üç
Kısımda ele almışlardır:
1. Kur’an doğrultusunda hüküm getiren
ve onun hükümlerini teyit eden sünnet.
2. Kur’an’ı açıklayan sünnet.
3. Kur’an çerçevesinde yeni hükümler
getiren sünnet.
3. Hadis ve Sünnetin Bağlayıcılığı
 Hadis ve sünnet,Kur’an-ı
Kerim’de yer alan hükümleri
açıklar ve bunun yanı sıra
Müslümanlar için önem arz
eden bazı konularda da Kur’an
çerçevesinde yeni hükümler
getirir.
İşte Hz. Peygamberin sahabeye çeşitli
konularda yaptığı uyarılar ve verdiği
emirler, Kur’an’a dayandığı için
bağlayıcıdırlar.
Ör, “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda
batıl yollarla yemeyin...”
ayetine
uygun olarak Hz. Peygamberin kendi rızası
olmadan bir kimsenin malının başkasına helal
olmayacağını ifade etmesi aynı şekilde ayetle
belirtilen hüküm gibi bağlayıcıdır.
(Uygulamak Farzdır)
Nisâ suresi, 29. ayet.
Hz. Peygamberin hadis ve sünnetinin önemli bir kısmı da Kur’an’ı
açıklama ve yorumlamayla ilgilidir.
Kur’an-ı Kerim’de emredilen birçok
ibadetin nasıl yerine getirileceğiyle
ilgili olarak Hz. Peygamberin yaptığı
uygulamalar bağlayıcıdır.
Ör; Kur’an-ı Kerim’de, “Namazı
eksiksiz şartlarına uygun bir
şekilde kılın ...” buyrulur.
Fakat namazın nasıl kılınacağı kaç
rekât olduğu ayrıntılarıyla
açıklanmaz. Peygamberimiz namaz
konusunda “Namazı benden
gördüğünüz gibi kılınız.” buyurmuş
ve namazın ne şekilde kılınacağını,
nerde hangi duaların okunacağını,
uygulamasıyla göstermiştir.
İbadetlerdeki uygulama biçimleri
konusunda bize rehberlik yaptığı için
sünnet bağlayıcı kabul edilmiştir.
Hz. Peygamberin namaz, oruç, hac, zekât
vb. gibi konularda yaptığı açıklama ve
uygulamaları bağlayıcı niteliktedir.
Ticaret, ziraat, harp tedbirleri, hastalık
tedavisi, sanat vb. uzmanlık gerektiren
alanlar ilahî bir mesaj taşımıyorsa dinî bir
sorumluluk gerektirmez.
Bu yaklaşımı bizzat Peygamberimizin
hayatından çıkarmak mümkündür.
Peygamberimiz Medinelilerin hurmaları
aşıladıklarını görünce onlara hurmaları
aşılamamalarını tavsiye eder. Medineli
Müslümanlar Peygamberin bu tavsiyesine
uyarlar ve aşılamayı bırakırlar. Ancak o yıl
meyve olgunlaşmadan dökülür ve telef olur.
Peygamberimiz bu durumu görünce,
“O söylediğim şahsi kanaatten ibarettir, işe
yararsa uyarsınız. Ben de ancak sizin gibi bir
insanım; şahsi kanaat hatalı da olabilir isabetli
de. Fakat size Yüce Allah’ın bana bildirdiği bir
şeyi söylersem bilin ki asla Allah’a yalan nispet
etmem.” buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Muhammed için,
“O, Allah’ın Resulü ve peygamberlerin
sonuncusudur...” buyrulur.
Kur’an, Hz. Peygamberin, üstün ahlaki
kişiliğine, insani erdemlerine değindiği
hâlde onun fiziki yönüne, bir insan
olarak yaptığı; yeme, içme, giyinme,
uyuma, oturup kalkma gibi özelliklerine
değinmemiştir.
-Kur’an, Hz. Peygambere itaat
edilmesini isterken peygamberlik
misyonuna,
-onu örnek gösterirken de ahlaki
meziyetlerine dikkat çekmiştir.
Ör, Kur’an-ı Kerim’de onun, “üstün bir
ahlak sahibi” Kalem suresi, 4 .
“müminlere karşı çok düşkün, şefkatli ve
merhametli” Tevbe suresi, 128.
“nazik ve yumuşak kalpli” Âl-i İmrân suresi, 159.
olduğuna işaret edilir.
Hadis ve Sünnetin Anlaşılmasında
Bütünlüğün Gözetilmesi
Hadis ve sünnetin doğru bir şekilde
anlaşılması için Hz. Peygamberin söz ve
fiilleri arasındaki bütünlüğün gözetilmesi
gerekir. Çünkü Hz. Peygamber, aynı
konuda muhataplarının içinde bulunduğu
özel durumları göz önünde bulundurarak
farklı sözler söylediği gibi bulunduğu
zaman ve mekânın şartlarına göre farklı
uygulamalarda da bulunmuştur.
“İman etmedikçe
cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.”
buyurmuştur.
Bu hadiste cennete girmenin iman
etmekle ve gerçek anlamda iman etmenin
de birbirini sevmekle mümkün olduğu
vurgulanmıştır.
Bu konudaki diğer hadisleri göz ardı
ederek bu hadise yaklaşmak ve cennete
girmek için sadece iman edip başka bir şey
yapmamak ve imanı de sadece sevgiden
ibaret görmek gibi bir sonuca ulaşmak
doğru değildir.
Mesela, Hz. Peygamber
3.3. Hadiste Yerellik ve Evrensellik
Hadiste yerellik; Hz. Peygamberin yaşadığı
dönemdeki sosyal ve coğrafi alanlarda
evrensel niteliği olmayan sadece o döneme
ait söz, fiil ve tutumları anlamına gelir.
Evrensellik ise hadis ve sünnetin bütün
insanlara yönelik, belli bir zamanla sınırlı
olmayan bir mesaj içermesidir. Dolayısıyla
bir hadisin hem yerel hem de evrensel
boyutu olabilir. Çünkü bir hadis söylendiği
ortamın özelliklerini taşıması yönüyle yerel,
vermek istediği mesaj yönüyle de
evrenseldir.
Örneğin, Hz. Peygamberin, toplu hâlde yemek
yerken herkesin kendi önünden ve iki-üç
parmağıyla yemesini tavsiye etmesi, aynı kaptan
ve elle yenilen bir yemek kültürüne işaret ettiğini
gösterir. Aynı kaptan elle yemek hadisin yerel
boyutunu gösterir ve evrensel sünnetle bir ilgisi
yoktur.
Ancak yemek esnasında başkalarının hakkına
saygı göstererek kimseyi rahatsız etmemek ve
yemeği önünden yemek ise evrensel sünnetle
ilgilidir. Ayrıca Hz. Peygamber, “yemekten önce
ve sonra elleri yıkamayı” , “mideyi tıka basa
doldurmamayı” tavsiye etmiştir ve bu tavsiyeler
bugün de geçerliliğini koruyan kurallardır.
4. Örnek Alma ve Taklit
Etme Arasındaki Fark
Hz. Muhammed, bütün
Müslümanlar için örnek bir
şahsiyettir. Bundan dolayı da
Hz.
Peygamberi örnek almak ile onu taklit
etmek arasındaki farkı iyi bilmek
önemlidir.
Örnek almak bilinçli bir şekilde
hareket etmektir. Örnek alınacak
davranış ve sözleri bilerek ve faydasına
inanarak benimsemektir.
Taklit etmek ise bilinçsizce yapılan
bir davranıştır. Bir davranışı taklit
eden kişi bunu niçin yaptığının
farkında değildir. Örnek almak insanın
kişiliğinde ve davranışlarında köklü
değişimlere yol açtığı hâlde, taklit
etmek ise insanın davranışlarında
sadece yüzeysel ve şekilsel bir değişim
sağlar.
Kur’an-ı Kerim, bizlerden Hz.
Peygamberi taklit etmemizi değil onu
örnek almamızı vurgulamaktadır.
Ahzâb suresinin 21. ayetinde
“And olsun, Allah’ın Resulünde sizin
için; Allah’a ve ahiret gününe
kavuşmayı uman, Allah’ı çok
zikreden kimseler için güzel bir
örnek vardır.”
denilerek Hz. Peygamberin örneklik
boyutuna dikkat çekilmiştir.
Hz. Peygamberin birçok
konuda ashabıyla istişare
yapması, onların uyarılarını
dikkate alması gibi davranışları
da kendisinin her konuda
olduğu gibi bilinçsizce taklit
edilmesini istemediğini
gösterir.
Hz. Peygamberi örnek almak onun söz ve
davranışlarının amacını iyi kavrayarak
benimsemek ve içselleştirerek yaşamaktır. Onun
evrensel nitelik taşıyan tüm söz ve fiilleri ile
yerel nitelik taşıyan birçok davranışının
amaçları bizim için bir örneklik içerir.
Hz. Peygamber döneminin örf ve âdetlerini,
bireysel ve toplumsal alışkanlıklarını, o
dönemin coğrafî ve tarihî özelliklerini yansıtan
uygulamalarını taklit etmeye çalışmak onun
verdiği mesajları doğru anlamamaktır.
Helal rızık aramak cihaddır.
Hat: Saim Özel
SORU
Hadis olarak duyduğumuz
Sözlerin doğruluğundan
şüphelendiğimiz zaman
ne yapmalıyız?
Değerlendirelim.
Download