ııı. kutlu dogum sempozyumu

advertisement
T.C.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESi
III. KUTLU DOGUM
SEMPOZYUMU
(TEBLİGLER)
20 NİSAN 2000
ISPARTA
S.D.Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESi YAYINLARI NO: 9
BİLİMSEL TOPLANTıLAR YA YIN NO : 3
TERTİP HEYETi
Başkan
: Prof. Dr. İsmailYAKIT (Dekan)
Sekreter
:Yrd. Doç. Dr. Kemal SÖZEN
Üyeler
:Prof. Dr. Mustafa ÇETİN
·· Prof. Dr. M. Orhan ÜNER
Doç. Dr. M. Saffet SARIKAYA
ISBN 975-7929-33-6
DİZGİ
Ayşe SERİM
KAPAK
S.D.Ü. Basın ve Halkla İlişkiler
BASKI
Ali: ...ÇOLAK
'
.1
: •.
Yayınl~an Tebliğierin Sorumluluğu. Yazariarına Aittir.
Yayınlanan tebliğler hltynak gösterilmek şartiyla iktihas ve atıf şeklinde kullanılabilir
· ©snü''iııihiyat FakÜi1;s-rısparta-2ooı
iSTEME ADRESi
S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi Merkez KampüsüISPARTA
Tel: (0.246) 237 10 61 Fax: (0.246) 237 10 58
II
ÇAGIMIZDA HZ. PEYGAMBERi ANLAMAK VE
ANLATMAK
Ramazan BUYRUKÇU*
Giriş
Hz. Peygamberi anlamak ve anlatmanın değişik metot ve
teknikleri vardır. Bunun en kolay ve yaygın olanı, elde mevcut ve
anlaşılması kolay olan Siyer kitaplarından O'nun hayatını, Hadis
kaynaklarından da söz, fıil ve takrifleri ile ilgili rivayetleri okumak
veya okutmaktır.Ancak ilmi ve teknik gelişmelerin arttığı, sanayi ve
bilgi çağının yaşandığı, ilmi ve teknolojik gelişmelerin doğal bir
sonucu olarak · kültürel değişim ve yozlaşmalann yaygınlaştığı,
ekonomik endişe ve ferdi menfaatlerin manevi değerleri sarstığı, hatta
dini değerlerin tartışıldığı çağımızda klasik teknik ve yöntemlerle
Peygamberi anlamak ve anlatmak çok kolay olmadığı gibi, çeşitli
sosyo-kültürel ve ekonomik problemlerle iç içe yaşayan günümüz
insanını inanç bağlamında olmasa bile, bilgilendirme açısından
yeterince tatmin etmemektedir. Aynca uzayın sınırlannı zorlayan,
hayvanın kopyalanmasını gerçekleştiren hatta insanın kopyalanmasını
gündeme getiren bilimsel , ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı
günümüzde bundan 14 asır önce farklı bir coğrafyada değişik sosyokültürel şartlarda yaşamış olan Hz. Peygamberin anlaşılmasın ihtiyaç
var mıdır,sonısu akıllara gelmekte, zaman zaman da sorulmaktadır.
İşte biz bu tebliğimizde, çağımızın nitelikleri çerçevesinde
günümüzde Hz. Peygamberi yeniden anlamak ve anlatmanın ihtiyaç
olup olmadığı; ihtiyaçların ferdin ve toplumun duygu , düşünce ve
davranışlan üzerindeki yönlendirici etkisi realitesi ve ihtiyaçlann
nedenlerinin sorgulanmasının gerekliliği ilkelerinden hareketle Hz.
Peygamberin nasıl anlaşıldığı ve nedenlerini tartışmaya açarak, nasıl
anlaşılması ve anlatılması gerektiği hususunda teklifler sunmaya
çalışacağız.
Yrd. Doç. Dr., S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Öğretim Üyesi.
Çağıınız
ve Nitelikleri
Hz. Peygamberi anlamak ve anlatmanın mahiyeti ve melodik
değerlendirilmesine geçmeden önce sosyal olaylann analizinde, sosyal
kurumlarm incelenmesinde, sosyal yapı ve çevrenin iyi tanınmasının
sosyolojik bilimselliğini esas alarak çağımızı ve çağımız toplumlannın
niteliklerini belirlemek, hem konunun daha geçerli ve güvenilir
değelendirilmesine hem de daha kolay anlaşılınasına imkan verecektir.
Başka bir ifade ile günümüz toplumlarını özellikleri itibariyle iyi tahlil
etmek, günümüz insanın Peygamberlik kurumuna ve Hz. Peygamberi
anlama ihtiyacı olup olmadığı ve ihtiyacın sürekliliğini daha doğru
tesbit etmeye kolaylık sağlı(yacaktır.
Çağımız, tek cümle ile bilgi ve teknoloji çağıdır. Çağımız
toplumlan da bilgi ve teknolojiyi üretme ve kullanma itibariyle tarım,
sanayi ve bilgi toplumu olarak sınıflandınlmaktadır. Şüphesiz her
sınıftaki toplumlar kendilerine göre farklılıklar ve benzerlikler ihtiva
etmektedirler. Ancak genel olarak baktığımızda bilgi özellikle
teknoloji~ insan ve topluni'hayatında önemli kolaylıklar sağladığı gibi,
milll ve inanevi değerlerde de ciddi değişmelere neden olmaktadır. Bu
gelişme ve değişimler toplum yapılanna göre farklılık gösterse de
tamamına şöyle veya böyle yansımalan olmuştur. İlın! ve teknolojikbilhassa iletişim alanındaki gelişmeler sonucu milll kültürleri ayıran
sınırlar açılsa, ideqlojiler çözülse ve birbirlerine sempati gülücükleri
dağıtsa da; başka bir ifade ile dünya ne kadar küreselleşse de,
toplumlann küreselleşen dünyada yer alışlan ve ilişkileri yine de
farklılık göstermektedir. Farklılıklar ilmi ve teknolojik gelişmelere
göre oluştuğu gibi, dini inançlara ve inançlarm gelişmelere etkisine
göre de oluşabilmektedir .
Bu oluşurnlara baktığımızda; bir tarafta ilmi gelişme ve
teknolojik değişmelerle, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel
gelişmişlik gösteren Batı Toplumu, diğer tarafta yüzyıllardır Batı ile
arasında açılmakta olan gelişmişlik uçurumunu fark edemeyen,
kendi iç çekişmeleriyle birbirinden bir hayli farklılaşmış İslam
anlayışlan içinde gerçek İslam'ın atılım dinamiğini kaybetmiş bir
İslam Toplumu yine bu oluşumda zengin bir tarih ve kültür mirasına
sahip, anacak onu işlemesini ve geliştinnesini bilemediği için, bir an
114
önce bu mirastan kurtularak Batı'ya geçerek ve bütün problemlerini
çözebileceğini ve kalkınabileceğini, hatta temel insan hak hürriyetine
kavuşabileceğini hayal eden, ancak Batı dünyasında kendisine bir türlü
yer bulamayan,yer bulamayışın da psikolojisi ile zaman zaman
övündüğü
parlak geçmışının gururunu bırakmak istemeyen,
bırakmamak için direnen, bu dualist sosyal yapıda, dindarlık ve
laiklik adına yaşanan endişelerle zaman zaman gerçekleştirilen idari,
lıuku.kl düzenlemelerle, batıl inanç ve hurafelerin neden olduğu siyası,
sosyal, kültürel, ekonomik ve dini alanlarda zorlukların yaşandığı Türk
Top!umu.
Özellikleri itibariyle çağıİnızı ve toplumları değerlen­
nedenleri farklı o lmakla birlikte günümüz insanının
zilınen ve rulıen yeterince mutlu ve huzurlu olmadığını, ilim ve inanç
bağlamında yeni arayışlar içinde olduğunu söyleyebiliriz. Psikolojik
ve sosyolojik araştırmalar ve görüntülü iletişim de bu düşüncemizi
dirdiğimizde;
doğrulamaktadır.
Sonuç olarak, hangi toplumsal özelliğe sahip olursa olsun
çağımız insanı mutlu, toplumu huzurlu değildir. Bilim, teknoloji ve
sağlık
alanındaki
gelişmelere rağmen
insanın ve
insanlığın
mutsuzluğu, ilınl, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin sosyokültürel hayat ile din ve ahlak anlayışı üzerindeki etkileriyle dini ve
ahlaki değerler üzerinde~i tartışmaların yaygınlaşması, Hz.
Peygamberin yeniden anlaşılması ve anlatılmasına, O'nun insanın
mutluluğu insanlığın refahı için getirdiği değerlere, ortaya koyduğu
ilke ve prensipiere olan ihtiyacın ilml temelleridir .Çünkü asıl olan
insanın mutluluğu ve insanlığın huzurudur.
Ayrıca Müslüman için peygamberi anlama ihtiyacı dine olan,
dinin doğru aniaşılmasına olan ihtiyaçla da yakından ilgilidir .Yani
Hz. Peygamberi anlama ve anlatmanın ihtiyaç olması Hz,
Peygamberin kimliği ve konumu ile bağlantılıdır. Dinin doğru
yaşanınası için doğru anlaşılması gerekir. Dinin doğru anlaşılması için
de Kur'an'la birlikte Hz. Peygamberin iyi ve doğru anlaşılması
zorunludur, önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü sünnet bir manada Kur'an'ın
tefsiridir, bir başka ifade ile ilah1 alemden dünyev1 aleme geçiştir.
Peygamberler, hem dünyada hem de ahirette insanlığın mutluluğa
115
ulaşınalarmı
sağlamak
amacıyla
yüce
All ah
tarafından
elçilerdir .Onların asıl görevleri Allah'tan aldıklan
ilahi mesajlan insanlara tebliğ etmek, onlara hakikat yollarını
göstermek, onlara önderlik ve örneklik yapmaktır. Son Peygamber
olan Hz. Muhammed (s.a.v.) de aynı misyonu icra etmiştir. O kedisine
inanan insanlara rehberlik etmiş, onlara örnek bir hayat sergilemiştir .
görevlendirilnıiş
Hz. Peygamber Müslümanlar için ideal bir şahsiyettir. O'nun
söz ve davranışlarında inanan kimseler için güzel bir örnek vardır.
Nitekim Kur'an'da "Andolsun ki, Allah'ın resülün de sizin için Allah'ı
ve ahireti arzu eden ve Allah 'ı çok zikreden kimseler için güzel bir
örnek vardır, buyrulmuştur: Bu nedenle hangi asırda yaşarsa yaşasın
O'na inanan insaniann ideal bir Müslüman olabilmesi, O'nu
tanımalan, anlamalan, O'nun çizgisini, ilke ve davranışlarını doğru
anlaınalan, benimserneleri ve uygulamalar ile mümkün olacaktır .
Çünkü Hz. Peygamberin söz, fiil ve takTirleri olarak tanımlanan
sünnet, Kuran'dansonra İslam'ın ikinci temel kaynağıdır. Bu nedenle
günümüzde Hz. Peygaınperi anlamak ve anlatmak bir ihtiyaç mıdır?
Sorusunlfll cevabı müslüman için "evet"olacaktır. Ancak inanç
boyutuyla Peygamberi almanın gerekliliği düşüncesi tarihi süreç
içerisinde hem peygamberin anlaşılınasını eksik bırakmış, hem
Müslümanın dini ve ahlaki hayatını formelleştirıniş hem de
Müslümanın sosyal, kültürel ve ekonomik anlayış ve yaşayışını
olumsuz yönlenditıniştir. Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu
sosyal, kültürel,ekonoınik ve ahlaki durumlan düşüncemizi
doğrulamaktadır.
Dolayısıyla
Müslümanların
Hz. Peygamberi
günümüzde yeniden anlamaya olan ihtiyaç dinen de bir
zorunluluktur. Kaldı ki, Hz. Peygamberi yeniden anlama ve
anlatmanın ihtiyaç oluşu sadece Müslümanlar için değil, yukanda da
ifade edildiği üzere bütün insanlık içindir. Kur'an'ın ifadesi ile "O'nun
bütün insanlara, müjdeleyici ve uyarcı olarak gönderilmesi" yani
"aleınlere rahmet olarak gönderilmesi" O'nun tebliğ etmekle
görevtendirildiği dinin, yani İslam'ın genel manasının Hz, Adem 'den
Hz. Muharnıned'e kadar Allah tarafından gönderilmiş o 1an bütün
dinlerin ortak adı olması, bugün farklı diniere mensup insaniann da
O'nu yeniden anlamasının gerekliliğinin dini temeli olarak
ifadelendirilebilir .
116
Hz. Peygamberi Farklı Anlama Temayülleri ve Nedenleri
Geçmişte ve
günümüzde Müslümanların İslam anlayışını
genelde Kur'an ve sünnet belirlemiştir. İsHl.m, Kur'an ve sünnetin
doğru anlaşılınasına göre şekillenmiştir. Dolayısıyla İslam'ın doğru
anlaşılması ve yaşanınası Kur'an'ın anlaşılması kadar Peygamberin
sünnetinin doğru anlaşılınasına bağlıdır. Ayrıca Kur'an'ın doğru
anlaşılmasında da sünnetin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çünkü
sünnetin kaynağı tartışılabilir olmakla birlikte Kur'an'dır. Sünnet,
Kur'an nurunun bir yansıması, Kur'an'ın hayata bir açılımı, O'nun
yaşanmış bir tefsiridir.
Hz. Peygamberin risalet hayatı Kur'an-i düşüncenin
uygulamaya geçirilmesinden ibarettir. Bu nedenle Hz. Peygamberin
hayatını sağlıklı bir şekilde tanımak hem Kur'an'ın hem sünnetin
doğru anlaşılınasına katkı sağlayacak, hem de gerçek İslami anlayış ve
yaşayışın
belirlenınesini
kolaylaştıracaktır.
Bu anlamda, Hz
Peygamberi Peygamberlik öncesi ve sonrası yakından tanımış
olma! an nedeniyle sahabenin peygamber anlayışı ayrı bir önem arz
etmektedir. Sahabe; Hz Muhammed'i insan, resul, öğretmen, komutan,
hakim ve devlet başkanı olarak tanımış, Hz. Peygamberin söz, fiil ve
takrirleri hakkında farklı anlayışlar göstermişlerdir. Şüphesiz anlama,
anlayış ve davranış insanın yetenek ve kabiliyeti ile ilgili bir olgu
olduğu kadar, insanın eğitirp.i,yaşadığı çevrenin sosyal, kültürel ve
ekonomik yapı ve şartlan ile de ilgili bir olgudur. Kanaatimizce
sahabenin sünnet anlayışı ve uygulamalarındaki farklılıklar onlann
anlama, yetenek ve kabiliyet, bilgi birikimi,yorum ve değerlendirme
farklılıkları gibi insani nedenler yanında sosyal, kültürel, ekonomik,
özellikle de dinl-siyasi nedenlere dayanmaktadır. Bir başka ifadeyle
sebepler ferdi olabileceği gibi,sosyal içerikli de olabilir. Sebep ister
ferdi olsun ister sosyal, sahabenin sünnet anlayışlannı; zahiri ve şekli
sünnet, fıkhl ve ictihadl sünnet veya"rivayeti ve dirayeti" esas alan
sünnet anlayışları şeklinde sınıflandırmak mümkündür.
Zahiri ve
Şekil
Sünnet Anlayışı ve Günümüze Etkileri:
Yukarıda da ifade edildiği üzere,Hz. Muhammed; gerek bir
insan olarak, gerekse insanlan hakka davet etmek,dinl inanç,ibadet ve
ahlaki kurallan öğretmek hakikatleri açıklamakla yükümlü bir elçi,
117
askeri hareketleri yöneten komutan,devleti yöneten bir devlet başkanı
olarak insanlarla konuşuyor,emirler veriyor,tavsiyelerde bulunuyor,
kısaca çeşitli vesilelerle insanlarla iletişim kuruyordu. Bazı sahabe
tarafından Hz. Peygamberin Peygamberi söz, fıil ve davranışlan
yanında insani söz ve davranışlan da aynen olduğu gibi, yani
illet,sebep,hikmet,maksat, söylediği ortam ve şartlar, maslahatlar
dikkate alınmaksızın lafzi ve şekli olarak kabullenmiş ve yaşanmıştır.
Bu uygulama geleneksel bir anlayış içinde günümüze kadar ulaşmış,
Peygamber anlayışımızı şekillendirmiştir. Hz. Peygamberin sözlerinin
tamamen lafz1, fiilierinin de bütünüyle şekli olarak benimsenip,
davranış haline getirilmesi--zaman zaman din adına çeşitli sıkıntılara
neden olmuş ve olabilmektedir. Peygamberi bu şekilde anlayan ve
böyle davranan bazı sahabe ve günümüz müs 1ümanlarının tutumlan
her ne kadar Peygamber sevgisine dayalı olarak harfi harfıne
Peygamberi
taklid
etme
ve
O'na
benzeme
şeklinde
değerlendirilebilirse de-genellikle öyledir. Sünneti bütüncül bir
yaklaşımla . ~ göz öniliıe aldığımızda Kur' an-ı esas aldığımızda;
Peygamber sevgisine dayalı duygusal lafzi ve şekli Peygamber anlayışı
uğruna, çoğu zaman farkında olmaksızın Kur'an ve sünnetin ruhunu
ihlal ve ihmal etmek şeklinde değerlendirilebilir. Daha genel bir
ifadeyle özün, ruhun şekle feda edilmesi sonucunu doğurabilir,
doğurmaktadır.
Öyle ki rivayetleri esas alan bazı sahabiler Hz. Peygamberin
giydiği elbisenin rengi,satık sannası, parmağına taktığı yüzüğün
niteliği gibi kılık-kıyafet, yediği yemeğİn türü, miktan, yemek yeme
şekli gibi yeme-içme ile ilgili kişisel zevk ve tercihlerini dahi örnek
almaya, giyim kuşamı, yemek tercihi ve şekli ile O'na benzerneye
çalışmışlardır. Bugünde benzeri anlayışlar hala canlı ve yaygındır.
Halbuki Hz.Muhamned Peygamberlik öncesi de benzeri zevk ve
tercihlerini yaşıyordu.
Fıkhi
ve İcitihadi Sünnet Anlayışı ve Günümüze
Yansımalan:
Sahabeden bazılan özellikle hayatlarında Peygambere daha
yakın olan ilmi ve idari yönü güçlü olanlar Hz. Peygamberin söz ve
fıillerini; kaynağı, sebebi,maksadı,söylendiği ortam ve şartlan,
118
sürekliliği
ve
rivayetin
yanında
bağlayıcılığı
yönüyle değedendirmişlerdir. Bu salıalıeler
dirayete önem vermişler, Peygamberin söz ve
davranışlarını anlamaya gayret ve özen göstermişlerdir. Kendi
dönemlerinin şartları içerisinde toplumun ihtiyaçları doğrultusunda
önemli tahlil ve tenkitlerde bulunmuşlardır. Hatta bazları hadisleri
yorumla kalmamışlar, ortaya çıkan yeni problemlere yönelik sünnete
dayalı içtihatlarda bulunmuşlardır. içtihatlar sadece hüküm çıkannakla
sınırlı kalmayıp, değiştirme ve yenileştirmeye yönelik idari ve siyasi
uygulamalar şeklinde gerçekleştirilmiştir. İdari, siyasi, hukuki; dini,
ahlaki ve ekonomik alanlarda değiştirme ve yenileştirmeye yönelik
olarak fıkh1 ve ictihad1 sünnet anlayı-şını benimseyenlerin yııkarıda da
ifade edildiği üzere,genelde peygambere en yakın yöneticilerden ve
zamanın ilmi ehlinden oluşması dikkat çekicidir. Şüphesiz bu anlayışı
benimseyen sahabenin anılan niteliklere sahip kişilerle sınırlı
olduğunu söyleyemeyiz. İdari görevlerde bulunan bu sahabenin,
toplumun ihtiyaçlarını karşılamak ve ortaya çıkan problemleri
çözümlernek zarureti onları fıkhi ve ictihad1 sünnet anlayışına sevk
etmiştir, denilebilirse de onların bu düşünce ve uygulamalarında
peygamberin yönetici niteliğini iyi anlama ve kendilerininde yönetici
olmaları etkili olmuştur. O'nun sünnetini illet,maksat ve maslahatlar
doğrultusunda değerlendirmişlerdir. Bu anlayışa, sadece rivayetleri
esas alan ve bu anlayışa sahip olan sahabelerde tepki gösterenler,
hatta tavır alanlar olmuştur. Onlar düşünce ve uygulamalarını lafzi ve
şekli sünnet anlayışlarına göre temellendirilmişler, bu hususta fetva
vermekten ve ictihada gitmekten uzak durmuşlardır.
Rivayeti ve dirayeti esas alan sünnet anlayış ve uygulamaları
daha sonraki ilim anlayışımızı, bilhassa hadis, fıkıh ve fıkıh usulü
ilimlerine kaynaklık etmiştir. Hatta itikadi ve arneli mezhep
imamlarının görüşlerini şekillendirmiştir .Bu düşünce ve uygulamalar
mezhep imamlannın görüşleri şeklinde gününüz ilim anlayışına, dini
anlayış ve yaşayışa da büyük ölçüde aynen yansımıştır. Hatta ilmi
düşüncelerin Ayet ve Hadislerle temellendirilme ihtiyacı ve
zorunluluğu Ayetlerin te'vili Hadis uydurma gibi olumsuzluklada
birlikte ilirnde sınıdandırmaya da neden o lmuştur. Fıkhi ve ictihadi
sünnet anlayışının günümüze taşman olumsuz yansımaları ise,
Hadislerin dini, ilmi, siyasi, idari düşüncelerimizi destekler şekilde
119
yorumlanması
daha da olumsuzu düşüncemize uygun düşen veya
yorumlanamayan hadislerin zayıf veya uydurma şeklinde
değerlendirilmesidir. Dün olduğu gibi fıkh1 ve ictihad1 sünnet anlayışı,
ilmi-idari endişe ve menfaatlerle günümüzde de suistimaliere neden
olabilmektedir. Bu suistimaller, bu anlayışa ikaz ve itirazların
oluşmasına, tepki olarak da şekli ve lafz1 sünnete yönelişlerin
artmasına ve yaygınlaşmasına ortam hazırlamaktadır, diyebiliriz.
Geçmişte ve günümüzde Müslümanların İslam anlayışını
genelde Kur'an ve sünnet belirlemiştir. İslam, Kur' an ve sünnetin
doğru anlaşılınasına göre şekillenmiştir .Sahabeden günümüze Kur'an
ve sünnet ortak referans ··olmakla birlikte, yııkanda da açıklandığı
üzere, ortaya farklı dini anlayış ve yaşayışlar çıkabilmiştir. Farldılıklar
islama düşünce zenginliği kazandırmış, sadece İslam dünyasına değil,
Avrupa' da da fikri gelişmelere ortam ve imkan hazırlamış ise de;
zaman zaman ifrat-te:frit noktasına ulaşarak, Hz. Peygamberin ve
O'nun tebliğ ettiği dinin farklı anlaşılması ve yaşanmasına, O'nun
sosyal, siyasi, ilmi ve iktisadi alanlara farklı ve eksik yaklaşılmasına
neden olmuştur. Farklı anlayışlar, dini birlik ve bütünlüğü sarstığı
gibi, idari, siyasi, hukukl, sosyal, kültürel ve ekonomik pek çok
probleme de kaynaklık etmiş, hatta ortam ve imkan hazırlamıştır.
1
Daha da düşündürücü olanı yııkarıda, ifadelendirmeye
olum\u ve olumsuz gelişmelere kaynaklık eden Hz.
Peygamberin söz ve davranışlarının nasıl anlaşılması ve uygulanması
gerektiği konusunun hala tartışılan değerler arasında yer alması ve
süreklilik kazanmasıdır.
çalıştığımız
çağında sahabe döneminden başlayan bu farklı sünnet
nedenleri, bu anlayışın günümüz din ve ilim anlayışına
özellikle sosyo-kültürel ve ekonomik hayata yansımaları, ilmi
platformlarda tartışılarak, Hz. Peygamberin günümüzde nasıl
anlaşılması
gerektiği
hususunda fikir birliği oluşturularak
kamuoyunun aydınlatılması gerekir.
Bilgi
anlayışlannın
Hz. Peygamber Nasıl Anlaşılınalı ve Anlatılmalı?
Dini doğru anlayabilmek ve yaşayabilmek, ilim ve
teknolojide çağdaş uygarlığı yakalayabilmek için Hz. Peygamberi
120
doğru
anlamak ve anlatmak zorundayız. Sadece sevgiye dayalı
duygusal yaklaşımla Peygamberin insani zevk ve tercihlerini şekilsel
olarak taklit etmekten ibaret olan Peygamber anlayışı veya O'nun
mucizelerini duygusal bir şekilde aktararak Hz. Peygamberi aniatma .
düşüncesi ne kadar eksikse, yetersizse, sadece akla dayalı düşünsel
yaklaşımla Peygamberi kendi ilmi, idari, siyasi, dini ve ideolojik
düşünce ve tercihlerine temel oluşturmak şeklindeki Peygamber
anlayışı da o kadar eksik ve yanlıştır. Hele hele mevcudiyetlerini
birbirlerine tavır alış, birbirlerini inkar şeklinde devam ettirme duygu
ve düşünceleri, din ve Peygamber adına daha tehlikeli bir anlayıştır.
Günümüzde Kur' ani bir Peygamber -anlayışına ihtiyaç vardır. Duygu
ve düşünce boyutuyla riya ve takiyyeden uzak, insani ve Peygamberi
özellikleri, ilkeleri ve uygulamalan ile örnek alınması gereken
bütüncül bir sünnet anlayışı ile Peygamberi anlamak ve anlatmak,
ihtiyaç ve zarureti vardır.
Şayet
Peygamberin sünnetini doğru anlar ve ıyı
yorumlayabilirsek asırlardır birikmiş pek çok problemimizi çözer, ilmi
ve dini gelişmemizin önünü açabiliriz. Hz. Peygamber insani ve
Peygamberi hususiyederi ile doğru anlaşılır ve anlatılırsa öğrenci,
öğretmen, hakim, savcı, komutan, siyasetçi ve yönetici olarak herkesin
O'ndan alabileceği örnekler bulunabilir. Bunun ötesinde insan olarak;
Yaratıcıya,
kendimize,
hemcinsierimize
karşı
görev
ve
sorumluluklarımızı öğrenmemiz ve yerine getirmemizde, canlı cansız
bütün varlıklarla olan ilişkilerimizde, kainatı işleme ve
şekillendirmemizde, çevreyi düzenlememizde, O'nun emir, tavsiye ve
uygulamalanndan örnekler seçmemiz mümkün olabilir.
Kısaca;
mutlu insan ve huzurlu toplum olabilmek için cahili
yerine Kitabi Peygamber anlayışını oluşturmamız,
yaygınlaştırmamız, hakim kılmamız gerekir. Peygamber sevgisiyle,
Peygambere benzeme adına,oluşturulacak Kitabi Peygamber
peygamber
anlayışı
anlayışına karşı çıkmamalıyız.
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlenen ilmi
sempozyumlann Kur'ani Peygamber anlayışının oluşması ve
yaygınlaşmasına vesile olacağı düşüncesiyle, hepinizi saygıyla
selamlanm.
121
Kaynaklar
1) ERUL Bünyamin, Sahabenin Sünnet
Vakfı Yay .Ankara 1999
Anlayışı,
Türkiye Diyanet
Türk Aydını ve Yakın Tarih Perspektifi
Türkiye'de İslam Gerçeği" Kutlu Doğum Haftası,
Türkiye Diyan et Vakfı, Ankara 1990 s, 77 -84
2) OCAK, A.
Yaşar, "Çağdaş
İçinde
3) KIRBAŞOGLU, M. Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Fecr Yay.
Ankara 1993
4) GÖRMEZ, Mehmet, Sünnet Ve Hadisin Anlaşılması Ve
Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, Türkiye Diyanet
Vakfı,Yay. Ankara 1997
5) KILIÇ, Recep, "Hz. Peygamberin Hayatından Davranış Modelleri"
Hz. Peygamberi Anlamak, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları,
Ankara 1999, s.31-80
122
Download