HADİS VE SÜNNETİN ANLAŞILMASI KONULAR 1. Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasını Konu Edinen Geleneksel Hadis İlimleri 1.1. Garibu’l-Hadis 1.2. Muhtelifu’l- Hadis 1.3. Fıkhu’l- Hadis 1.4. Esbâbu Vurudi’l-Hadis 2. Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasında Modern Bilimlerin Katkısı 3. Dinin Kaynağı Olması Bakımından Hadis ve Sünnetin Değeri 3.1. Hadis ve Sünnetin Bağlayıcılığı 3.2. Hadis ve Sünnetin Anlaşılmasında Bütünlüğün Gözetilmesi 3.3. Hadiste Yerellik ve Evrensellik 4. Örnek Alma ve Taklit Etme Arasındaki Fark Okuma Metni: Alışverişle İlgili Hadis Metinleri Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasını Konu Edinen Geleneksel Hadis İlimleri Garibu’l-Hadis Fıkhu’l- Hadis Muhtelifu’lHadis Esbâbu Vurudi’lHadis Garibu’l-Hadis Hadis metinlerinde yer alan anlaşılması zor olan kelimelerin ve kavramların doğru anlaşılmasına hizmet eden bir ilim dalıdır. Hattabî diyor ki: “Hadis âlimlerinin hicri üçüncü asırdan sonra vefat etmesiyle birlikte zaman değişti. Acemler (Arap olmayan) hadislerle yoğun bir şekilde uğraşmaya başladılar. Hadislerin yalnızca lafızlarını rivayet edenler çoğaldı. Hadislerin manalarına riayet edenlerin sayısı azaldı. Böylece dil hataları yaygınlaştı ve hadis metinleri büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. İşte bundan dolayı da Hz. Peygamberin hadislerine yabancı bir unsurun bulaşmasını istemeyen akıl ve basiret sahibi kimseler hadislerde geçen garib lafızların üzerindeki sır perdelerini aralamayı, müşkül manalarını izah etmeyi, nakilcilerden kaynaklanan hataları düzeltmeyi, Müslümanlara karşı samimiyetin ve dinî konularda titiz davranmanın bir gereği olarak gördüler.” (Hattabî, Garibu’l- Hadis, C 1, s. 47.) ÖRNEK Hz. Peygamber üzerinde sarı renkli elbise bulunan bir kadını gördüğünde ona “güzel olmuş” anlamına gelen « َنة َ س َ ََسنة َ » kelimelerini kullanarak beğenisini dile getirmiştir. Habeşçe olan bu kelimenin Arapçadaki « »حسنة kelimesinin karşılığı olduğunu Garibu’l-hadis kitapları açıklamıştır. İbnu’l-Esir el-Cezerî en-Nihaye fî Garibi’l-Hadis ve’l-Eser Zemahşerî İbnu’l-Cevzi İbn Kuteybe Hattabî Ebu Ubeyd Kâsım b. Sellâm el-Faik fî Garibi’l-Hadis Garibu’l-Hadis Garibu’l-Hadis Garibu’l-Hadis Garibu’l-Hadis Muhtelifu’l- Hadis Görünüşte içerikleri birbirine zıt görünen bir çelişkinin olmadığı anlaşılan hadisleri inceleyen ancak dikkatle incelendiği zaman ilim dalına Muhtelifu’l-Hadis denir. Hadislerin Birbiriyle Çelişkili Görünmesinin Sebepleri Hz. Peygamberin muhataplarının ihtiyaçlarının farklı olması Hz. Peygamberin görevlerinin (devlet başkanı, aile reisi, hakim, peygamber, müftü vb.) farklılık arz etmesi Râviden kaynaklanan unutma, yanılma, yanlış anlama gibi hatalar Sika bir râviye muhalif olarak rivayet İslam bilginleri, hadisler arasında çelişki gibi görünen sorunu çözmek için bu hadislere şu yöntemi uygulamışlardır: 1. İlk önce birbiriyle çelişkili olan hadisler birleştirilmeye çalışılır. Eğer bu birleştirme işi mümkün oluyorsa her iki hadisin de sahih olduğu sonucuna varılır. 2. Eğer bu hadisleri cem etmek mümkün değilse o hadislerin ne zaman söylendiğine yani vurud tarihlerine bakılır. Hadislerin söylendiği tarih tespit edildiği zaman hadisler arasında nesh uygulamasına başvurulur. 3. Hadislerin ne zaman söylendiği tespit edilemediği zaman bu hadislerin senet ve metinleri incelenerek bazı tercih sebeplerine göre biri diğerine tercih edilir. 4. Hadisler arasında bir tercih yapmak mümkün olmadığı zaman her iki hadisle de amel edilmeyerek bu konuda kesin bir karar verilmez. Birbiriyle çelişkili olan hadislerden biri Hz. Peygambere ait olmayabilir. Eğer birbiriyle çelişen iki hadisten biri Kur’an, sünnet, akıl ve tarih gibi kıstaslardan herhangi birine ters düşüyorsa bu hadislerin arasını uzlaştırma gibi bir çaba gösterilmez ve o hadis sahih kabul edilmez. ÖRNEK Hz. Peygamber, kendisine yolculuk esnasında oruç tutma konusu sorulduğunda, “İstersen tut, istersen tutma.”(Buhari, Savm, 33) buyurmuş başka bir hadiste de, “Yolculukta oruç tutmak, mukim iken (yolcu değilken) oruç tutmamak gibidir.”(Nesai, Sıyam, 53) demiştir. Birbiriyle çelişkili gibi görünen bu iki hadisten birincisi, kolay bir yolculuk yapan ve bir zorlukla karşılaşmayan kimsenin isterse oruç tutabileceğini dile getirirken diğeri de çok meşakkatli bir yolculuk yapan kimsenin oruç tutmaması gerektiğini ifade etmektedir. BİLGİ KUTUSU Hadis ve hadisçilere karşı başlayan itirazlara cevap vermek ve sünnetin iç tutarlılığını ortaya koymak için bu alanda eserler verilmiştir. İlk eser İmam Şafiî’ye, ikincisi ise meslekten bir hadisçi olmayan İbn Kuteybe ’ye aittir. İmam Şafiî, İhtilafu’l-Hadis’e sadece fıkhi perspektiften bakarken ve fıkhi hadisler arasındaki tearuzu ele alırken İbn Kuteybe dilimize de tercüme edilen eserinde kelamcıların çeşitli konularda çelişkili gördükleri hadislere yönelttikleri eleştirilere cevap vermiştir. Bu sahada derli toplu ilk çalışma İsmail L. Çakan’ın kaleme aldığı “Hadislerde Görülen İhtilaflar ve Çözüm Yolları” adlı eserdir. (Mehmet Görmez, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, s. 118–121.) Fıkhu’l- Hadis Hadis ve sünneti doğru anlayarak Hz. Peygamberin amacını kavramaya fıkhu’l-hadis denir. TARTIŞALIM “…Fıkıh bilgisini nakleden nice kimseler vardır ki anlama kabiliyetine sahip değildir. Nice kimseler de vardır ki sahip oldukları bilgiyi kendilerinden daha iyi anlayana ulaştırırlar.” (Ebu Davud, İlim, 10) ÖRNEK Sahabeden Ebu Said el-Hudrî ölümcül hastalığında yeni elbiselerini giydi, bunun sebebini soranlara da çünkü Allah’ın Resulü, “Ölen kimse, içinde öldüğü elbiselerle diriltilecektir.” (Ebu Davud Cenaiz, 18) buyurdu, diye cevap vermiştir. Oysaki Hz. Aişe’nin söz konusu hadisle ilgili yaptığı açıklamadan anlaşılıyor ki Hz. Peygamber bu hadiste geçen ‘siyab/elbise’ kelimesiyle ameli kastederek, “Herkes dünyada işlediği amelle diriltilip haşrolunacaktır.” demek istemiştir. (Zerkeşi, s.160) İmam Beyhakî (Şafi) Kitabu’s-Süneni’l-Kebir İmam Tahavî (Hanefi ) Şerhu Maani’l-Asâr BU ALANDA YAZILMIŞ ESERLER Esbâbu Vurudi’l-Hadis Hz. Peygamberin söz ve fiillerini daha iyi anlayıp kavramak için zaman ve mekân boyutunu, yerellik ve evrenselliğini bu söz ve fiillerin tarihsel ve toplumsal bağlamlarını, tespit eden ilim dalıdır. ÖRNEK «Cuma günü gusletmek (yıkanmak) büluğa ermiş olan herkese vaciptir.» (Müslim, Cuma, 1) Bu hadise göre ulema Cuma günü gusletmenin farziyetini tartışmış. «Her kim Cuma namazına gelirse yıkanarak gelsin ve eğer varsa güzel kokusunu sürsün.» (Şeybani, c.1,s.281) Hadisine göre yıkanmak Cuma saatine kadar çalışıp da terleyen dolayısıyla kötü kokular yayan müslümanlar için tavsiye edilmiştir. Bu Alanda Yazılan Eserler Süyûtî İbn Hamza elHüseynî Ramazan Ayvalı Esbâbu Vurudi’l-Hadîs el-Beyân ve’t-Ta‘rîf fî Esbâbi Vurudi‘l-Hadîsi ‘ş-Şerîf Esbâbu Vurudi’l-Hadîs ve Bunun İslam Teşriindeki Yeri ve Önemi Coğrafya Sünnet ve Hadisin Anlaşılmasında Modern Bilimlerin Katkısı Halkbilim Hadis Arkeoloji OKUYALIM-YORUMLAYALIM Sünnetin, çağın insanına hitap edecek bir dünya görüşü hâline getirilebilmesi için hadis ilmi dışında daha pek çok disiplinden yararlanılması yani disiplinler arası bir çalışmaya gidilmesi zorunludur. ... Bugün gerek İslam dünyasının gerek diğer toplumların çözmek durumunda oldukları insan hakları, çevre problemleri, enflasyon, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, bankacılık (faiz) işçi hakları, kadın hakları gibi pek çok konu bulunmaktadır. Bunların İslami çözümüne dair sünnetin bize ne gibi ilkeler sunduğunu ortaya koyabilmek için bu konularla ilgili çağdaş bilim ve kültüre sahip olmak gerekir. Ayrıca organ ve doku nakli, tüp bebek, organ bağışı, genetik mühendisliği vb. tıbbi-ahlaki problemlerin çözümünde bize yardımcı olmak üzere sünnetten birtakım ilkeler çıkarabilmek için de tıp ve genetik mühendisliği konusundaki çağdaş birikimden yararlanmak zorunludur. (M. Hayri Kırbaşoğlu, İslam Düşüncesinde Sünnet, s. 127.) Dinin Kaynağı Olması Bakımından nbvc Değeri Hadis ve Sünnetin “Ant olsun ki, Resulullah, sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab, 21) Hadis ve Sünnetin Bağlayıcılığı *Hadis ve sünnet,Kur’an-ı Kerim’de yer alan hükümleri açıklar ve bunun yanı sıra Müslümanlar için önem arz eden bazı konularda da Kur’an çerçevesinde yeni hükümler getirir. “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin...” (Nisa,29) *Hz. Peygamberin hadis ve sünnetinin önemli bir kısmı da Kur’an’ı açıklama ve yorumlamayla ilgilidir. “Namazı eksiksiz şartlarına uygun bir şekilde kılın ...” (Bakara, 43) *Hz. Peygamber bazı durumlarda Kur’an’da bulunmayan konularla ilgili yeni hükümler de ortaya koymuştur. Resulullah olaylar karşısında, belli bir süre geçtiği hâlde vahiy gelmemiş ise kendi görüşü ve içtihadı ile hareket etmiştir. Örneğin şura prensibi, suç ve ceza dengesi, sözleşmelere bağlı kalma, haksız kazancın haramlığı *Hz. Peygamberin namaz, oruç, hac, zekât vb. gibi konularda yaptığı açıklama ve uygulamaları bağlayıcı niteliktedir. Ticaret, ziraat, harp tedbirleri, hastalık tedavisi, sanat vb. uzmanlık gerektiren alanlar ilahî bir mesaj taşımıyorsa dinî bir sorumluluk gerektirmez. Örneğin, hurma aşılanması isteği BİLİYOR MUYDUNUZ? Hz. Muhammed, sahabelerin yediği bazı yiyecekleri yememiş ama onların yemesine de engel olmamıştır. Kendisine teklif edilen ve alışkın olmadığı ya da hoşlanmadığı için yemediği bir şeyi arkadaşlarının yemesinde bir sakınca görmemiştir. Örneğin, Hz. Peygamber kelerden (çölde yaşayan bir hayvan), sarımsaktan ve meğafir isimli baharatın kokusundan hoşlanmazdı. Buna karşın kabağı, tatlıyı, balı ve güzel kokuyu severdi. Peygamberimizin bir insan olarak sevmediği şeylerin bize haram olması söz konusu olmadığı gibi, sevdiği şeylerin sevilmemesi de ona muhalefet sayılmaz. İslam âlimleri, dinin anlaşılmasında ve yorumlanmasında hadis ve sünneti üç kısımda ele almışlardır: Hadis ve Sünnetin Anlaşılmasında Bütünlüğün Gözetilmesi Hadis ve sünnetin doğru bir şekilde anlaşılması için Hz. Peygamberin söz ve fiilleri arasındaki bütünlüğün gözetilmesi gerekir. Örneğin, Hz. Peygamber bir hadislerinde iman etmenin gereğini dile getirirken, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.” buyurmuştur. Bu hadiste cennete girmenin iman etmekle ve gerçek anlamda iman etmenin de birbirini sevmekle mümkün olduğu vurgulanmıştır. Bu konudaki diğer hadisleri göz ardı ederek bu hadise yaklaşmak ve cennete girmek için sadece iman edip başka bir şey yapmamak ve imanı de sadece sevgiden ibaret görmek gibi bir sonuca ulaşmak doğru değildir. İLKELER ÇIKARALIM “Mümin ülfet eden (uzlaşıp kaynaşan) insandır; ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 2, s. 400.) “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona ihanet etmez, yalan söylemez, onu sıkıntıda bırakmaz. Her Müslümanın diğerine namusu, malı ve kanı haramdır. Takva işte buradadır (kalptedir). Bir kimsenin Müslüman kardeşini hor görmesi kendisine yapacağı kötülük olarak yeter!” (Buharî, Mezâlim, 3) “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu düşman eline bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir; kim Müslüman kardeşini bir sıkıntıdan kurtarırsa Allah da onu bir sıkıntıdan kurtarır; kim Müslüman kardeşinin bir kusurunu gizlerse Allah da onun kusurunu gizler (affeder).” (Buharî, Mezâlim, 3 “Müminler birbirini sevmekte, birbirine şefkat göstermekte ve korumakta, herhangi bir organı rahatsız olduğunda diğer organları da bu yüzden uykusuzluğa ve hummaya tutulan bir vücut gibidirler.” (Buharî, Edep, 27.) Hadiste Yerellik ve Evrensellik HADİS Söylendiği ortamın özelliklerini taşıması yönüyle Vermek istediği mesaj yönüyle Yerel Evrensel Örnek Hz. Peygamberin, toplu hâlde yemek yerken herkesin kendi önünden ve iki-üç parmağıyla yemesini tavsiye etmesi, aynı kaptan ve elle yenilen bir yemek kültürüne işaret ettiğini gösterir. Aynı kaptan elle yemek hadisin yerel boyutunu gösterir ve evrensel sünnetle bir ilgisi yoktur. Ancak yemek esnasında başkalarının hakkına saygı göstererek kimseyi rahatsız etmemek ve yemeği önünden yemek ise evrensel sünnetle ilgilidir. Örnek Alma ve Taklit Etme Arasındaki Fark Hz. Peygamberi taklit etmek mı gerekir? örnek almak Hz. Peygamber, ashabıyla birlikte kıldıkları bir namaz esnasında terliklerini çıkartmıştı. Beraberindeki sahabenin de terliklerini çıkarttıklarını görünce onlara bu davranışlarının sebebini sormuş ve sırf kendisi yaptığı için yaptıklarını öğrenince, “Ben terliklerimde pislik olduğunu fark ettiğim için çıkarttım.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 3, s. 92.) diyerek, onların maksada dikkat etmeleri gerektiğine işaret etmiştir.