MARKANIN EKONOMİK DEĞERİ Ve DEĞERLEME METOTLARI

advertisement
T.C.
TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
MARKALAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI
MARKANIN EKONOMİK DEĞERİ
Ve
DEĞERLEME METOTLARI
Uzmanlık Tezi
Özhan Ünal
Ankara-2005
GİRİŞ
Bir işletmenin bilançosunun aktifinde yer alan maddi olmayan duran varlıklar,
herhangi bir fiziksel varlığı bulunmayan ve işletmenin belli bir şekilde yararlandığı
veya yararlanmayı beklediği aktifleştirici giderler ile belli koşullar altında
hukuken himaye gören haklar ve şerefiyelerin izlendiği hesap grubudur.
Bu çalışmada haklar kapsamında değerlendirilen markanın
değerlemesinin
gerekliliği, değerlemeyi etkileyen faktörler, değerleme metotları, ve Türk marka
hukukunda yer alan mevzuatlar detaylı bir şekilde incelenmeye çalışılacaktır.
Patent, ticari marka, telif hakkı, endüstriyel tasarım, yazılım ve ticaret unvanı
vb. fikri (gayri maddi) haklar; bir bedel karşılığında elde edilebileceği gibi,
işletmeler tarafından da oluşturulabilir. İşletme tarafından oluşturulan haklar ya
maliyet bedeli ile aktifleştirilir ya da bilançoların dipnotlarında gösterilir. İşletmenin
sahip olduğu ticari markalar, hukuki varlık-öz kaynak niteliğinde olup, işletmenin
fiziksel varlığından ayrı olarak satılabilir, kiralanabilir, rehin edilebilir ve hatta bir
başka işletmeye ayni sermaye olarak konulabilir. Böylelikle kayıt olarak işletme
aktifleri içinde yer almasa da gerçekte şirketin hisse senetlerinin değerini etkiler.
İşletme ister satın alma yoluyla (devren iktisap), isterse bizzat kendisi
oluşturmuş (asaleten iktisap) olsun ticari markasının değeri, ham madde arz
edenlerden nihai tüketiciye kadar işletmenin içinde bulunduğu değerler zincirinde
mevcut kişilerin tümünü ilgilendirir.
Ticari
markaların
güncel
değerleriyle
mali
durum
tablolarına
yansıtılması konusunda; işletmelerde ticari markaların oluşturulması için yapılan
Reklam-Araştırma-Geliştirme-Tutundurma vb. harcamaların fiilen gerçekleşmiş bir
gider-zarar olarak nitelendirilemeyeceği; maddi olmayan duran varlık hesapları içinde
aktifleştirilmesinin de yetmeyeceği; işletme için haiz olduğu fiili (güncel) değerinin
bilançonun aktifinde daha düşük değerle gösterilmesi ya da aktif dışında
tutulmasının, işletmenin gerçek değerinin görülmesini engellediği yolunda
tartışmalar
mevcuttur.
Çalışmamızda
bu
konularla
ilgilide
bilgi
verilmeye
çalışılacaktır. Fikri mülkiyet hakları içinde yer alan ticari markaların değerlemesi,
gerek teoride gerekse ticaret hukuku ile vergi hukuku alanlarında farklı kurallara tabi
bulunmaktadır. İşletme bilançolarının aktifinde, ticari markaların işletme için
haiz olduğu güncel değerinin yer alması temel muhasebe ilkelerinin gereğidir.
Markaların parasal değerini tespit etmeye yönelik uygulamalar, marka değerinin
en doğru nasıl hesaplanacağı sorusunu da gündeme getirmiştir. Akademisyenler,
finansçılar ve danışmanlık şirketleri tarafından bir çok değerleme metodu geliştirilmiştir.
Ancak, maddi olmayan bir duran varlık olarak markanın yarattığı etkileri ölçmenin zor
olması, her markanın, markalara sahip olan şirketlerin ve sektörlerin çok farklı
özelliklere sahip olması, güvenilir sonuçlar verecek metotların geliştirilmesini
engellemiştir. Halihazırda kullanılmakta olan metotlar, sübjektif bir çok varsayıma
dayanmakta ve birbirilerinden çok farklı sonuçlar verebilmektedirler.
Ülkemizde halka açık şirketlerin sahip oldukları markaları alıp-satmaları
sırasında, şirket birleşmelerinde ve yapılan değerlemelerde, çeşitli marka değerleme
metotları kullanılarak markaların değerlerinin belirlendiği görülmektedir. Marka
değerleme metotlarının dayandıkları sübjektif varsayımlar ve ulaştıkları farklı sonuçlar
nedeniyle, bu tür işlemler esnasında markanın değerinin halka açık şirketlerin aleyhine
olacak bir şekilde belirlenerek SPK mevzuatının belirttiği hükümlere aykırı işlemlerin
gerçekleştirilmesi veya halka açık şirketlerin mali durumlarının çarpıtılması ihtimali
bulunmaktadır.
Çalışmamızın birinci bölümünde; Marka ile ilgili genel bilgiler verilmeye
çalışılmıştır, Fikri Mülkiyet kavramı kapsamında Ticari Markanın yeri, ekonomik
önemi, korunması gereği ve bu yöndeki gelişmeler incelenmiştir.
İkinci bölüm; Değerleme prensiplerinin incelendiği bölümdür.
Üçüncü bölümde; Marka Değerlemesinin yapılma nedeni, markanın değerini
oluşturan etkenler, marka değerlemesinin sağladığı hizmetler incelenmiştir.
Dördüncü Bölümde; Marka değerleme yaklaşımlarını oluşturan maliyet piyasa
ve gelir yaklaşımı konuları incelenmiştir.
Beşinci Bölümde; Marka Değerleme Metotları incelenmiştir.
Altıncı Bölümde; iflas, teminat ve hukuki ihtilaf durumlarındaki marka
değerlemesi incelenecektir.
Yedinci
Bölümde;
Ticari
markaların
global
değerlemesi
konusu
incelenecektir.
Sekizinci Bölümde; marka değerlemesi ile ilgili Türk Hukukunda yer alan
mevzuatlar incelenmeye çalışılacaktır.
BİRİNCİ BÖLÜM
MARKA GENEL BİLGİLERİ
1. MARKA NEDİR?
Günlük hayatımızın her safhasında belki bilerek ve farkında olarak belki de
bilmeden iktisadi hayatın, en önemli unsurlarından biri olan “markalar” ile iç içe
yaşıyoruz. Her gün kullandığımız eşyaların bazılarını alışkanlıklarımızın bir sonucu
olarak hep aynı özelliklerde ve hep aynı pazardan satın alıyoruz. Satın alacağımız bu
mal ya da ürün için satıcımıza başvurduğumuzda memnun olduğumuz bu malın aynısını
tekrar alabilmek için bu malın markasına başvuruyoruz. Hatta kişileri ismiyle
çağırdığımız gibi, satın almak istediğimiz ürünü de satıcıdan markasını belirterek
istiyoruz.
İktisadi hayatta üretilen her mal ya da hizmet için üreticisi için adres gösteren ve
tüketicinin tercihlerini net bir şekilde belirlemesini sağlayan markalar tanınmışlıkları ve
tercih edilme oranlarına göre artık şirket bilançolarının aktifler kısmında önemli
meblağlar oluşturmaktadır. İktisadi aktörlerin en önemlisi olan tüketiciler, talep
fonksiyonunun en önemli öğesi olan tüketici tercihlerini belirtirlerken bu konuda tekel
niteliğinde olan markalardan faydalanmaktadırlar.
Her geçen gün önemi artan ve üretici ve tüketiciler tarafından ehemmiyeti
anlaşılan markalar ulusal sınırlar içinde (bazı anlaşmalar çerçevesinde uluslararası
alanda) yetkili Devlet Daireleri nezdinde tescil ettirilerek korunmaktadırlar. Bu tescil ile
marka ve sahibi arasında hukuki bir mülkiyet ilişkisi resmen kurulmuş olmaktadır. Bu
girişten sonra markanın tanımı ile ilgili bilgilere geçebiliriz.
2. MARKANIN TANIMI
Uluslararası iktisadın gelişmesi ile ekonomik sınırların kalkması ve rekabetin
uluslararası düzeye taşınması ile markalar en kritik unsurlardan biri haline gelmiştir.
Tüketici ihtiyaçlarının artması, tercihlerin çeşitlenmiş olması ve aynı kategorideki
ürünlerin çok farklı üreticiler tarafından üretilmeye başlanması ile markalaşma ve
markanın kullanımı kaçınılmaz hale gelmiştir. Tüketicinin tercihine hitap eden ürünler
arasında farklılıkların az olduğu durumlarda, tüketici tercihlerini ürünün fiyatı ve
kalitesine göre belirlemektedir. Ancak günümüzde rekabet ortamının gelişmesi ile
birlikte üreticiler üretim maliyetlerini minimum düzeyde tutacak ve kaliteli üretim
yapabilecek ölçek ekonomilerini kullanmaya başlamışlardır. Kalite ve fiyat konusunda
birbirleriyle rekabet eden ürünlerde bu özellikler de birbirine yakın olduğundan,
tüketiciler tercihlerini belirtebilecek bir rehbere ihtiyaç duymaktadırlar. Bu ihtiyaç
marka kavramının doğması ve daha sonra da korunması gereğini ortaya çıkarmıştır.
Verilen bilgiler ışığında, ilgili birçok ulusal mevzuatta marka tanımlanmıştır.
Kanun Hükmünde Kararname olarak düzenlenmiş olmasına rağmen halen yürürlükte
olan 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye
(KHK) göre marka; “bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya
hizmetlerinden ayırt etmesi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil; özellikle sözcükler,
şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajı gibi çizimle görüntülenebilen
veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her
türlü işaret” olarak tanımlanmıştır1.
Marka ile ilgili teknik çerçeveyi de beliren bu tanımda kanaatimizce can alıcı
nokta mal veya hizmetlerin ayırt edilmesidir. Burada belirtmek isteriz ki markanın en
önemli fonksiyonu aynı çeşit mal veya hizmetleri diğerlerinden ayırt etme özelliğidir.
Bu bağlamda “marka bir işletmenin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya
1
556 Sayılı KHK Md. 5.
hizmetlerinden ayıran işarettir” şeklinde yapılabilecek bir tanım yerinde bir tanım
olacaktır.
İnsanların isimleriyle çağrılmaları ve diğer insanlardan ayırt edilmeleri gibi,
iktisadi hayatta mallar veya hizmetler de markaları ile ayırt edileceklerdir. Söz konusu
mal veya hizmetler her zaman markaları ile tanımlanacak ve bu şekilde anılacaklardır.
Tüketiciye benzer ürünler arasında seçim yapma şansı veren markalar aynı zamanda
tüketicinin o malı daha önce kullanması sonucunda tekrar satın alması ya da almaması
kararını vermesi konusunda bir işaret olacaktır. Memnun kalınan ürün her zaman
markası ile talep edilecek, memnun kalınmayanda ise o marka dışındaki markalar
tüketilecektir.
Bunların dışında daha önce tüketilmeyen bir ürün ya da marka ile ilgili tüketiciler
seçim yapmak zorunda da kalabileceklerdir. Bu durumda aynı kategorideki mallarla
ilgili tercihleri belirlerken fiyat ne kadar önemli ise marka da o denli önemli olacaktır.
Bu durumda belirli bir markalı ürün daha önce kullanılmamış olduğu için markalı malın
kalitesi tüketici tercihlerini belirleyici fonksiyonunu haiz bulunmamaktadır. Böyle bir
durumda mal veya hizmet için seçilen markanın tüketicilerin estetik duyularına hitap
edecek şekilde belirlenmesi büyük etki doğuracaktır. Kamu düzeninde negatif bir yere
sahip olan bir ifadenin ya da insan duyularına hoş gelmeyecek bir unsurun marka olarak
belirlenmesi rasyonel üretici davranışları ile direkt olarak çelişecektir. Bu konuda örnek
verecek olursak; 13 sayısının A.B.D.’de halk arasında kötü şans getirdiğine dair bir ünü
vardır. Bu sayının herhangi bir mal veya hizmet için marka olarak seçilmesi durumunda
normal şartlar altında bu markalı mala veya hizmete olan talep çok düşük seviyede
olacaktır. Ancak şunu da belirtmek gerektir ki kozmopolit yapının hâkim olduğu
toplumlarda tüketici kitlesinin tamamını memnun edecek ve tamamını olumlu yönde
etkileyecek bir marka oluşturmak pek mümkün değildir. Basit bir şekilde dile getirecek
olursa, anne ve babanın çocuklarına koydukları isimler nasıl çocuğun toplum içindeki
konumuna etki edecek ise mal veya hizmet üzerine konulan markalar da aynı şekilde
iktisadi ortamda mal veya hizmetin konumuna etki edecektir. Hiç kuşku yoktur ki fiyat
ve kalite iyi seçilen bir marka ile birleşmiş ise, üreticinin ve ürünün pazar payı istikrarlı
bir şekilde artacaktır. Artan talep ile birlikte arz da artacak ve bu işletme rakiplerinin de
dirençleri ölçüsünde piyasada tekelleşme yolunda ilerleyecektir. Bunun yanında etkin
işleyen piyasa koşullarının varlığı ise markalaşma ile birlikte etkin rekabeti
körükleyecektir.
3. MARKA İLE TİCARET UNVANI ARASINDAKİ FARK
Ticaret unvanı ticari işletmelerin diğer ticari işletmelerden ayırt edilmesini
sağlama amacındadır. Ticaret unvanı bir işletmenin kapısında, telefon rehberinde yazılı
ismidir. İşletmeler tüzel kişilik olarak ticaret unvanları ile anılırlar. Hukuki işlemleri
ticaret unvanları ile tüzel kişilikleri üzerinden yaparlar. Ticaret unvanından, bir
işletmenin belirli bir isim altında ticari etkinliklerde bulunabilmek için ticaret siciline
kayıtlı olduğu anlaşılır. Ancak ticaret unvanı marka olarak anlaşılamaz2.
Tacirin ticari işlerinde kullandığı ad olarak tanımlanabilen ticaret unvanının
tescili mecburidir. Ticaret unvanının tescil edilmediğini öğrenen ilgililer için ihbar
yükümlülüğü söz konusudur. Mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları ve
noterler, görevlerini yaparken ticaret unvanının tescil edilmediğini veya kanuna aykırı
olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse, keyfiyeti yetkili sicil memuruna
ve savcılığa bildirmeğe mecburidirler3. Ancak piyasada tescilsiz olarak kullanılan
markalar için böyle bir durum söz konusu değildir. Markanın kullanılması tescil şartına
bağlanamaz.
Tescil edilmiş olan ticaret unvanını kanuna aykırı bir şekilde kullanan kimse
aleyhine, hak sahibi dava açarak, bu halin menini ve haksız kullanılan ticaret unvanı
tescil edilmişse, bunun kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini ister.
Ayrıca kusurun bulunduğu hallerde, unvanı haksız bir şeklide kullanan kimse aleyhine
tazminat davası açılır. Ticaret unvanı tescil edilmemişse, unvanı kullanmaya hakkı olan
kimse, haksız rekabet halinin mevcudiyetinde haksız rekabet davalarından yararlanabilir.
Ancak tekrar belirtmek gerektir ki ticaret unvanının tescili mecburidir.
2
OYTAÇ, Kutlu, Karşılaştırmalı Markalar Hukuku, 2. Baskı, İstanbul, Nobel Kitabevi, 2002, s. 8, 9.
3
BOZER, Ali, GÖLE, Celal, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara, 1998, s. 100-101.
Bir tüzel kişiliğin ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir Sicil Dairesinde daha
önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu
takdirde, lüzumlu ilavelerin yapılması mecburidir. Ancak marka tescil başvurularının
incelenmesinde böyle bir durum kesinlikle söz konusu değildir.
4. MARKA İLE İŞLETME ADI ARASINDAKİ FARK
İşletme adı, ticaret unvanı gibi değerlendirilir. İşletme adının hedefi işletme
sahibi değildir. Amaç bir işletmeyi diğer işletmelerden ayırmaktır, işletme sahibini hedef
tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt için
kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi lazımdır. “Divan Oteli”,
“Sakarya Eczanesi” örneklerinden de anlaşılacağı gibi işletme adından işletmenin
sahibini anlamaya imkân yoktur. Ancak ticaret unvanları şahıs ticaret unvanları ise bu
direkt olarak işletme sahibine işaret eder. Bu bakımdan markalar işletme adlarıyla
paralellik gösterirler.
İşletme adının oluşum biçimini kanun koyucu belirlememiştir. Bu adı kullanmak
isteyen adın seçiminde tam bir serbestîye sahiptir. Oysa marka olarak belirlenecek
ifadeler için belirli kısıtlamalar söz konusudur.
İşletme adının kullanılması zorunluluğu yoktur. Ancak işletme adını kullanan
tacirin bunu ticaret siciline tescil ettirme zorunluluğu vardır. İşletme adının korunması
da ticaret siciline ilişkin müeyyideler ve ticaret unvanı hükümleri ile sağlanmaktadır.
Tescil edilmemiş işletme adının haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunması
gerekir. İşletme adı, sahibine tekel hakkı tanımış olması açısından markalara
benzemektedir.
İşletme adı üzerinde tecavüze uğrayan kimse, bu ad tescil edilmiş olmak
kaydıyla, tecavüz eden kimsenin işletme adının değiştirilmesini, kayıttan silinmesini,
zarar görmüşse ve kusur halinde, tazminat verilmesini talep edebilir. İşletme adını tescil
ettirmeyen kimse ise haksız rekabet davaları ile hakkını koruyabilir. İşletme adı bazen
ticaret unvanına ek olarak bazen de bağımsız bir biçimde kullanılır.
Genel olarak bunlarla markalar arasındaki fark belirttiği unsur açısından ortaya
çıkar. Marka sadece üretilen mal veya hizmet için kullanılır ve bunları belirtir. Oysa
ticaret unvanı ve işletme adı tacirin şahsını veya ticari işletmenin kendisini
belirtmektedir. Ancak şunu da belirtmek gerektir ki bu ifadelerin her biri ekonomik
değeri olan ifadelerdir. Normal şartlarda işletmenin devri ile her biri aksi
kararlaştırılmadığı sürece devredilmiş sayılır.
5. MARKANIN İŞLEVLERİ
5.1. Ayırt Edicilik veya Farklılaştırma İşlevi
Markanın
temel
fonksiyonu
bir
işletmenin
mal
veya
hizmetlerini
diğerlerinkinden ayırmasıdır. Bu ayırım veya farklılık işlevi, marka sahibine, mal ya da
hizmetini pazarlama, müşteriye ise birbirine rakip firmalarca üretilen rakip mal ya da
hizmetler arasından seçim yapma olanağı sağlar. Marka, tüketiciye bir ürünü
diğerlerinden ayırt etme imkânı vererek, ürüne olan talebi devamlı hale getirir4. Bir mal
veya hizmetten memnun kalınmaması durumunda söz konusu mal ya da hizmetin
markası size bir daha o marka altındaki mal ya da hizmeti tüketmemenizi söyleyen bir
işaret olacaktır.
Markaların üzerinde kullanıldıkları mal ya da hizmetleri rakiplerinden ayırması
için ayırt edici niteliği haiz olmaları gerekmektedir. Jenerik (tür) isimleri ya da markanın
üzerinde kullanılacağı ürünün genel tasarımı, markanın ayırt edicilik işlevini
sağlamamaktadır. Ürünü pazarda satıldığı halde elimize aldığımızda ambalajın üzerinde
yer alan ibarelere bakıldığında ürünün cinsi veya kalitesi ile ilgili ibareler marka olarak
değerlendirilemez. Bununla birlikte farklı işletmelerin aynı mal veya hizmetler için
kullandıkları markaların da birbirine ayırt edilemeyecek kadar benzer olmaması gerekir.
Hatta ve hatta farklı işletmelerin aynı türden mal ve hizmetler için kullandıkları
markaların karıştırılma ihtimali dahi iki marka arasında hakların rekabeti sonucunu
doğuracaktır.
4
McNEIL, James U. , An Introduction to Consumer Behavior, New York, 1973, s. 5-6
5.2. Markanın Kaynak Gösterme İşlevi
Başta belirtmek gerektir ki burada belirtilen kaynak coğrafi kaynak değildir.
Kaynağın belirlenmesi, marka sahibinin adı veya unvanı ya da mal veya hizmetin hangi
işletme tarafından üretildiği ya da pazarlandığını göstermektedir. Satın alınan mal ya da
hizmetin markasından bu mal ya da hizmetin üreticisi tespit edilebilecektir5.
Eskiden beri markalar bir ürünün hangi üreticiye ait olduğunu gösterme amacıyla
kullanılmaktadır. Tarihsel gelişim içinde markanın en önemli işlevi olarak kaynak
gösterme işlevi değerlendirilebilir. Ancak kanaatimizce, büyüyen ekonomiler içinde
artan rekabet sonucunda, günümüzde markanın ayırt edicilik işlevi kaynak gösterme
işlevinden daha önemli hale gelmiştir. Ancak tanınmış markalar için tanınmış markaya
olan güven onun işaret ettiği işletmeye duyduğu güvenden kaynaklanmaktadır.
5.3. Kalite İşlevi
Bir markanın kalite işlevi, bu markada üretilen her ürünün aynı kalitede
olduğunu garanti etmek amacındadır. Bazı ülkelerin marka kanunları, markaların kalite
işlevini doğrudan veya dolaylı olarak referans göstermektedirler. Hiç şüphe yok ki bir
mal ya da hizmetin kalitesi tüketici tercihleri için en önemli unsurdur. Tüketici, tükettiği
iktisadi malın kalitesinin korunması ile direkt ilgilidir. Bu konudaki istikrar markaya
olan güveni artıracak ve sonucunda artık o ürün markası ile birlikte talep ediliyor
olacaktır. Bu durum ilgili malın tüketici bütçesi içinde işgal ettiği oran itibariyle doğru
orantılı olarak önem kazanacaktır. Çok ve sık tüketilen mallar için tüketici riske girmeyi
tercih etmeyecek ve kalitesine güvendiği markada ısrar edecektir. Tüketici
alışkanlıklarının değişmesi zordur.
Marka, tüketiciye ilgili üründe her zaman aynı kalite garantisi vermektedir.
Tüketicileri malların kalitesini her seferinde tekrardan denemekten kurtarmaktadır. Daha
öncede belirttiğimiz gibi belli bir süre sonra tüketici piyasada ürünü markası ile istemeye
başlayacaktır. Bu da üreticileri kazandıkları müşteri memnuniyetini kaybetmemeleri için
kalite konusunda standardizasyon sağlamaya yönlendirecektir.
5
BORCHARD, William M., Trademark Basics: A Guide for Business, New York, 1995, s. 45.
5.4. Reklâm ve Tanıtım İşlevi
Reklâm ve tanıtım ürünün daha çok tüketici tarafından tanınması için en etkili
araçlardır. Reklâm ve tanıtım aracıyla üreticiler ürünlerinin farklı yönlerini ve kalitesini
ön plana çıkarmayı hedeflemektedirler6. Markalar reklâm için uygun araçlardır. Belirli
bir markada istikrar ve kaliteyi yakalayan bir üretici için olumlu referans olacaklardır.
Bu güven sayesinde, marka sahibi firmanın diğer ürünlerine karşı da bir talep artışı
olacaktır. Bunun dışında, bir markanın tüketicileri diğer tüketicilerin tercihlerini
etkileme konusunda da yönlendirici olacaktır. Bir markadan memnun olan tüketicinin
diğer tüketicilere yapacağı olumlu telkin ve tahşidat en önemli reklâm aracı olacaktır.
6. MARKA ÇEŞİTLERİ
6.1. Ticaret Markası
Ticaret markası genel marka tanımı içinde sadece bir işletmenin malları ile ilgili
anlam içermektedir. Burada bir işletmenin mallarının diğer işletmenin mallarından
ayırma işlevi vardır7. Ancak buradaki mal tanımı iktisadi mal anlamında değildir.
İktisadi mal içine tüketicinin ihtiyaç duyduğu her şey girerken burada sadece emtia
anlamında bir kapsam söz konusudur. Yani hizmetler ticaret markası tanımında yer
almayacaktır.
Günlük hayatta karşımıza en çok çıkan markalar ticaret markalarıdır. Ticaret
markaları, malın hangi işletmede üretildiğini ya da hangi işletme tarafından piyasaya
sürüldüğünü gösterir. Markalar günlük tüketimde kullanılacak mallar için önemli olduğu
kadar dayanıklı tüketim malları açısından da önemlidir. Hane halkı bütçesi içinde önemli
bir oranın harcanması ile satın alınabilecek dayanıklı tüketim mallarında tüketiciler daha
az risk almak isteyecekler ve markasına güvendikleri ürünü tercih edeceklerdir.
Ticaret markalarının kullanım hakkı tescil ile elde edilir. Bunun dışında gerekli
şart ve durumlarda bu münhasır hak, ticari alanda ilk kullanımla da kazanılabilmektedir.
Marka hukuku, markalarını tescil ettiren işletmelere markanın kullanımını, paylaşımını
kısaca marka hakkı üzerindeki tüm hukuki haklarını kullanma hakkını vermektedir.
6
7
BORCHARD, W.M, 1995, s. 50.
TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Bası, İstanbul, Beta Bas.Yay.Dağ. AŞ., 2004, s. 347.
6.2. Hizmet Markası
Hizmet markaları ise belirli bir işletmenin ürettiği hizmetlerin diğer işletmelerin
hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlayan işaretlerdir. Hizmetlere; araba kiralama,
konaklama, nakliyecilik, sigortacılık, tamirat hizmetleri seyahat düzenleme gibi
hizmetler örnek olarak verilebilir. TRIPs Anlaşmasının 15. maddesine göre üye ülkeler
hizmet markalarını da ticaret markaları gibi koruma altına almak zorundadırlar. Bunun
sonucu olarak 556 Sayılı KHK hem ticaret hem de hizmet markaları düzenlenmiştir8.
Hizmet markaları da ticaret markaları gibi bütün dünyada korunmaktadırlar.
Markalar genelde ticaret ve hizmet markaları olarak ikiye ayrılırlar daha sonra
belirteceğimiz marka çeşitleri de farklı ayırımlar sonucu ortaya çıkmıştır. Bunlara ferdi
marka, çok sahipli marka, garanti markaları, ortak markalar ayırımını da örnek
gösterebiliriz.
6.3. Ferdi Markalar
Ferdi markalar, gerçek veya tüzel kişiler tarafından münferiden ve müstakil
olarak kullanılan markalardır. Burada marka sahipliği tek bir kişide bulunmaktadır.
Marka hakkında yapılacak tüm hukuki işlemlerde bu kişi yetkili ve sorumludur.
6.4. Çok Sahipli Markalar
İki veya daha fazla kişi tarafından tek bir marka tescili için başvuru yapılabilir.
Bunlar çok sahipli marka olarak değerlendirilmelidir. Bunlar ortak marka gibi
değerlendirilmeyip ticaret veya hizmet markası olarak işlem görürler. Burada marka
sahipleri arasındaki ilişkiler 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değil Borçlar
Kanunu hükümlerine göre düzenlenecektir.
Çoklu marka sahipliği birden çok kişinin tek bir marka başvurusunda bulunması
ile olabileceği gibi bir marka sahibinin ölümü ya da markanın icra yoluyla birden fazla
kişiye satışı sonrasında da oluşabilir. Devir yoluyla da ferdi bir marka çok sahipli bir
marka haline dönüşebilir.
8
TEKİNALP, Ü., 2004, s. 347.
6.5. Ortak Marka
Ortak markalar üretim veya ticaret ya da hizmet işletmelerinden oluşan bir grup
tarafından kullanılır. Belli bir kalite standardını sağlamak için, aynı konuda faaliyet
gösteren işletmeler grubu tarafından kullanılan markalardır. Ortak markalar genelde bir
işletmeler grubuna veya bu grupların oluşturduğu bir birliğe aittir. Ortak markanın
kullanımıyla ilgili Yönetmelikle belirlenmiş koşullara uyulmak zorundadır. Ortak
markanın ana işlevi, üzerinde kullanıldığı ürünlerin kalitesi konusunda tüketiciyi
bilgilendirir ve güven verir olmasıdır. Ortak marka bir gruba ait olan işletmelerce
kullanılabildiği için ortak markayı kullanan işletmeler bundan ayrı ticaret ya da hizmet
markaları da kullanabilirler.
Ortak markanın grup içinde kullanımına ilişkin düzenlemeler, ortak marka
yönetmeliğinde yer almalıdır. Bu yönetmelikler de mutlaka ulusal düzeyde tescil
yetkisine sahip Ofislere bildirilmelidir. Ortak marka yönetmeliğine aykırı hükümler
içeren ve kamuyu yanıltıcı şekilde kullanılan ortak markalarla ilgili kullanma yetkisi
iptal edilir9. Yanıltıcı uygulamalara karşı tüketicilerin korunması bu şekilde sağlanmış
olur. Serbest Mali Müşavirler Odasına ait ortak marka bu markaların en önemli
örneklerinden biridir. Bu marka tescil ettirildikten sonra belirli koşullar altında tüm
üyelere kullandırılabilir. Ortak markalar kullanıcı üyelerin kendi markaları ile birlikte
kullanılır. Paris Sözleşmesinde ortak marka ile ilgili hükümler de yer almaktadır.
6.6. Garanti Markası
Garanti markası, marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından
kullanılan, o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve
kalitesini garanti eden bir tanıtma işaretidir. “Woolmark”, “TSE” gibi markalar garanti
markalarına verilebilecek örneklerdir.
Garanti markasını ortak markadan ayıran en belirgin fark, belirlenmiş standartları
sağlayan bütün işletmelerce kullanılabilir olmasıdır10. Ortak markalar ise sadece belirli
işletmelerce kullanılabilmektedir. Ayrıca garanti markasının tescili için başvuru
9
TEKİNALP, Ü., 2004, s. 348.
Ibid.
10
yapılırken, markanın kullanma usul ve esaslarını belirleyen bir teknik yönetmelik
verilmesi zorunludur. Bu teknik yönetmelik, marka ile mal veya hizmetlerin garanti
edilen ortak özelliklerini, markanın kullanımına ilişkin kontrol hükümlerini ve aykırı
kullanımlarda verilecek cezaları belirtmelidir. Garanti markasının kullanımı anında
marka sahibince belirlenen ortak özelliklere uyulup uyulmadığı ayrıca kontrol
edilmelidir.
Garanti markasının sahibi, hem markayı kullanan hem de kontrol eden
durumunda olmamalıdır. Bu nedenle garanti markaları, marka sahibine iktisaden bağlı
olan işletmeler tarafından kullanılamaz. Burada kastedilen sadece marka sahibinin
yönetimine hâkim olduğu şirketler değil marka sahibinin tarafsız denetim yapamayacağı
diğer halleri de içermektedir.
Devir ve lisansa konu olabilen garanti markaları, belirlenen standartları
karşılayan her işletme tarafından kendiliğinden kullanılamaz. Bunları kullanabilmek için
mutlaka marka sahibinden izin almak gerekir.
Yukarıda belirtilen ayırımlar dışında ses markaları ve koku markaları da
literatüre girmiştir. İşitilmesi ile birlikte belli bir işletmenin mal veya hizmetini
çağrıştıran sesli işaretlere, ses markası denilmektedir. Aygaz, Eurovision tanıtım
müzikleri ses markalarına örnek olarak verilebilir. Ses markasında tescil edilen marka
olarak kullanılan melodinin notalarıdır. Ülkemizde ses markaları tescili edilmemektedir.
Bir işletmenin ürettiği malları diğer işletmelerin mallarından ayırmak üzere koku
yoluyla ayırması ile oluşan işarete koku markası denilebilir. Koku markaları ayırt edici
kokusu dışında hiçbir marka özelliği taşıyan ibare barındırmayan ürünler için geçerli
olabilir. Buna ise tenis topu üreticisi bir firmanın toplarına “yeni kesilmiş çimen kokusu”
nu marka olarak belirlemesi ve bunu her topta kullanmasını örnek olarak gösterebiliriz.
Koku markalarının tescilinde ise kokuyu veren kimyasal bileşimin formülü tescil
edilmektedir.
7. MARKANIN EKONOMİK ÖNEMİ
Marka
günümüzde;
endüstrileşmiş
ya
da
gelişmekte
olan,
piyasa
ekonomileri ve planlı ekonomilerde olmak üzere bütün ülkelerde, ticaret ve
pazarlamada çok önemli bir rol oynayarak, yaygın olarak kullanılmaktadır. İmalatta
veya ticarette mallarını tanımlamak, diğer imalat mallarından ve diğerlerinin
sattıklarından ayırmak için uygulanan herhangi bir isim, kelime, sembol, işaret veya
bunların kombinasyonu olan marka; imalatçılar, üreticiler, dağıtımcılar, toptan ve
perakende satıcılar olarak pazardaki bütün mal ve hizmet sunucularına ve tüketici
çıkarına, kamu otoritelerine ve genelde ekonomiye aynı oranda hizmet etmektedir.
Marka, onu kullanan teşebbüsün üretimine, olası tüketicinin dikkatini
çekmekte, sonuç olarak piyasaya sunulan aynı tip ürünlerden ayırt edilmesini
sağlamaktadır. Bu yolla belli bir marka altında piyasaya sunulan ürünle ilgili güven
elde edilmektedir.
Markanın temsil ettiği değer, bunun sürdürülmesi ve genişletilmesi, marka ve
ürün arasındaki bu ortak ilişkiden türemektedir. Bir kere marka firma itibarını
sağladıktan sonra yeni piyasalara nüfuzu kolaylaşmakta ve ihracat faaliyetlerini
uyarmaktadır11.
Marka, çeşitli yollarla tüketici çıkarını da korumaktadır. Markanın kullanım
ve geliştirilmesi, piyasada mevcut mal ve hizmetlerin orijinini tüketicinin daha iyi
tanımlamasını sağlar, benzer mal ve hizmetler arasındaki seçimini etkiler. Bütün bu
faktörler rekabeti uyarır. Uzun vadede bu, tüketim malları sayısında ve tipinde artışa
yol açacak, nihai olarak fiyatlarda düşüşe neden olacaktır12. Marka kullanımı, kalite
yönünden kullanıcılar arasında rekabeti uyaracak, uzun dönemde bütün mal ve
hizmetlerin kalitesinin iyileştirilmesine yardım edecektir.
Etkin bir ticari marka sistemi, tüketicilerin, farklı çeşitlerde h aksız ticaret
uygulamalarına karşı korunmasını sağlayacaktır. Pek çok ülke tüketici korunmasında
spesifik
11
yasal
yürütmeye
sahip
değildir.
Tüketiciler
sık
sık
haklarını
MARTIN, David. N., Romancing the Brand: The Power of Advertising and How to use It, New
York, 1989, s. 28.
12
Ibid.
koruyamamaktadırlar. Böyle durumlarda ticari marka kanunu, tüketici mevcut nadir
kaynağı tesis etmektedir.
Marka aynı şekilde otoriteler için de yararlıdır.
Özellikle farklı kalitede ve özellikteki mal ve hizmetlerin ayrıştırılabilmesinde,
şikâyetlerin kabul edilmesinde ve test edilmesinde, aynı yapıda özdeş mal ve
hizmetlerde ve aynı kategorideki mal ve hizmetlerde. Sonuç olarak marka tescili,
ulusal otoritelerin bilgilenmesine ve istatistik bilgiye kaynak teşkil eder. Her ülke bu
nedenlerle etkin tüketici ile üreticinin çıkarlarının korunmasını sağlayan, ekonomik
kalkınmaya katkıda bulunan markaları koruyan sistemin oluşturulmasıyla ilgilidir.
Bir ticari marka, imalatçı ve ticaret yapanların mallarını tanımlayıcı ve diğerlerinin
sattıkları veya imal ettiklerinden kaynağını ayırıcı hareket eden bir kelime, isim
veya semboldür. Bir hizmet markası ise taşımacılık veya sigortacılık gibi bir hizmeti
tanımlamakta kullanılan bir marka veya aygıttır. Tanımlanabilmiş-ayırt edici olmuş
markalar, marka sahiplerine kazanç, para getirebilir. Ayırt edici ve orijinal
araçlar, sadece malın orijinini etkin olarak tanımlamaz, aynı zamanda dikkatin mala
çevrilmesine
yardım
ederek
bu
anlamda
pazarlama
fonksiyonunun
yerine
getirilmesine neden olur. Hatta açıklık yoluyla sahibi için kârlı olur. Yine de
öncelikle mülkiyeti belirginleştirir.
Bir ticari marka veya hizmet markası sahibi, taklitçiler ya da sahtekârlara
karşı hareket etme hakkına sahip olur. Bir ticari marka; sahibinin satış veya
dağılıma sunduğu ya da reklâmını yaptığı mal veya hizmetlerin kopyalanması,
markanın taklidinin yapılması sonucu marka sahibinin zarar görmesi, mali çöküntüye
uğramasından korunmasını sağlar.
Günümüzde rekabet sınai ve ticari yaşamda vazgeçilmez bir unsur haline
gelmiştir. Ve markanın en önemli özelliği de piyasaya sunulmuş olan mal ve hizmetler
arasından tüketiciye seçme şansı vermesidir. Bu da piyasada işletmeler arasında
rekabet oluşturmaktadır. Oluşan bu rekabet firmaların kalite ve fiyatta birbirleriyle
yarışmaları ve sonucunda tüketiciye daha kaliteli ve daha ucuz iktisadi mal sunulması
sonucunu doğuracaktır. Markalar olmamış olsaydı tüketiciye mallar veya hizmetler
arasında seçim yapma imkânı tanınmamış olacaktı. Bu da ekonomiyi canlandırma
konumunda olan etkin rekabetin olmaması anlamına gelecekti.
Markalar işletmeler içinde çok önemli değerler içermektedirler. Tanınmış bir
markaya sahip olmak demek piyasada kar maksimizasyonu saikiyle çalışan
işletmelerin daha çok mal satması ve kalitesini değiştirmediği sürece daima talebinin
yüksek düzeyde seyretmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca üreticiler bu markalarından
elde ettikleri olumlu izlenim dolayısıyla diğer ürünlerini piyasaya sürdüklerinde de
beklenilenden daha fazla bir taleple karşılaşacaklardır. Bu konuya markanın reklâm ve
tanıtım işlevini irdelerken de değinmiş bulunmaktayız.
Kısaca belirtmek gerekirse marka, tüketicide ürüne bağlılık oluşturarak tüketici
tercihlerini tamamen üretici lehine çevirmekte ve üreticiye rakiplerine karşı üstünlük
sağlayarak piyasayı yönlendirme olanağı vermektedir. Güçlü bir marka bir işletmenin
hayatı boyunca servet kaynağı olarak destek olacaktır. Tüketici alışkanlıklarının
değişmesinin zor olması ve markanın sağladığı tüketici bağlılığı ile üreticiler
piyasadaki paylarını net ve belirli bir şekilde belirliyebileceklerdir. Bu da üreticinin
pazardaki payının istikrarlı bir hal alması ve söz konusu üreticinin kaynak dağılımını
daha rasyonel bir şekilde yapmasını sağlayacaktır.
Tanınmış ve tutulmuş markalar artık işletmeler için arazi, nakit varlıklar,
demirbaşlar gibi hatta bazen onlardan daha değerli varlıklar haline gelmişlerdir 13.
İşletme bilançolarında aktif kısımda markalar yer almaktadır. Günümüzde işletmelerin
devredilmesi ya da işletme değerlerinin hesaplanmasında işletmenin sahip olduğu
markalar çok önemli yekûn tutmaktadır. Bunun dışında markaların kullanım hakları
için ödenen bedeller markanın ekonominin geneli ve sahibi için ne kadar önemli
olduğu konusunda çarpıcı bilgiler vermektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
DEĞERLEME PRENSİPLERİ
13
BARACH, Arnold, B., Famous American Trademarks, Washington, DC, Public Affairs Press, 1971,
s.78.
1. GENEL OLARAK
Değerlemenin markaya uygulanış şekline bakmadan önce, bazı değerleme
prensiplerine göz atalım. Bu prensipler, gayrimenkullerin değeriyle birlikte zaman içinde
gelişen bilgiler kullanılarak oluşturuldu. Aynı zamanda bu prensipler, tüm veya kısmi
olarak, makinelerin, kıymetli taşların, sanat eserlerinin değerinin bulunmasında
kullanılmaktadır. Marka değerlemesi için de geçerli prensiplerdir. Burada “kıymet takdir
etme” ve “değerleme” terimlerini “mülkün parasal değeri hakkındaki tahmin” anlamında
kullanacağız.
“Mülk” ve “değer” terimleri önem arz ettiği için, bu terimlerin farklı manalarını
incelemek gerekmektedir. Bu bağlamada, markaya özgü olmayan örnekleri de
kullanabiliriz. Ancak değerleme terminolojisinde karışıklığa yol açan kavramları ortaya
çıkarmalı ve bu değerleme kavramlarını iyi ayırmalıyız.
2. DEĞERLEME KAVRAMI
Babcock “değer”i şöyle açıklamaktadır: “Zaman içinde mülk karşılığı harcanan
veya ödenebilir toptan para yani belirli bir zamanda gelecekteki faydaları edinme
hakkı”14.
Oliver Wendell Holmes “değer”in birçok anlamı olduğunu fark etti. “Değer”,
belli veya değişmez değildir. O yaşam görüşünün derisi gibidir. Duruma ve zamana göre
büyük oranda renk ve içerik değiştirebilir15.
Değer, bazen eşit de olsalar fiyat veya masraf gibi değildir. Pazarlık yaptığımızda
veya çok pahalı bir şey için ödeme yaptığımızda fiyat ile değer arasındaki farkı
anlayabiliriz.
Değer mülk sahibinin gelecekte elde edeceği bütün faydaların tek bir tutar olarak
belirtilmesidir. Bundan dolayı değer, gelecekteki faydaların artması veya azalmasına
bağlı olarak devamlı değişmektedir. Mülk sahibinin gelecekte elde edeceği faydaların,
14
15
BABCOCK, Henry A., Appraisal Principles and Procedures, Washington, DC, 1980, s. 95.
The Appraisal of Real Estate, Chicago, 1978, s. 21.
kimin mülkiyeti olduğu ve/veya kıymet takdirinin temel amacının iyi tanımlanması
gerekmektedir.
Mülkiyetin ve kıymet takdirinin belirlenmesi bütün işlemler için gereklidir.
Değerleme, değerleme kavramı tanımlanmadan yapılamaz. Örneğin, hiç kimse “Benim
arabamın değeri ne kadardır?” sorusuna anlamlı bir cevap bulamaz. Çünkü ek bilgiler
gerekmektedir. Değer soyut olarak tek başına mevcut değildir. Zaman dilimi, yer,
potansiyel sahipler ve potansiyel kullanımların belirlenmesi gerekmektedir. Eğer değer
seyircinin gözüyle ne olduğu ise, bu seyircinin kim olduğunu bilmemiz gerekir16.
1 - Sigorta şirketi
2 – İkinci el araba satıcısı
3 – Bitişik komşu
4 – tahakkuk memuru
5 – Muhasebeci
6 – Hurda satıcısı
olabilir.
Bazen kıymet takdirini yaptıran kişinin belirlenmesi de değer kavramını tanımlar.
Bazı durumlarda, değerlemenin nasıl kullanılacağını belirlemek gerekir. Bazı örnekler
aşağıdaki işlemler için değerlemeyi kullanmıştır17.
1 – Yerine konulan malın değerini tahmin etmek
2 – Ne kadar sigorta yapılacağı
3 – Satış fiyatını belirlemede yardımcı olmak
4 – Bağışın miktarını belirlemek
5 – Miras, ödül veya gelirlerin vergisini hesaplamak
6 – Zararının miktarını belirlemek
7 – Açık artırmada malın ne kadara satılacağını tahmin etmek
Bu kıymet takdirlerinin kullanımı ve amaçlarının kendine özgü bir değer kavramı
vardır.
16
17
SMITH, Gordon V., Trademark Valuation, US, 1997, s. 12.
SMITH, G.V., 1997, s. 13.
Aynı sorular ve cevaplar fikri mülkiyet için de geçerlidir. Örneğin, fikri
mülkiyete sahip olan bir üniversite olsun. Onu en iyi şekilde işletmek isteyecektir.
Bundan dolayı o mülkiyetin kullanımı açısından en ümit verici fikri oluşturacaktır.
Mesela18,
-
Onun geliştirmeye devam edip kendisi piyasaya sunabilir
-
Uygun bir sektörle ortak girişim oluşturabilir.
-
Fikri mülkiyeti başkalarına lisans hakkını verebilir.
Diğer sorular şöyledir.
En iyi ve en yüksek kullanım şekli nedir? Bunu nasıl belirleyebiliriz? En yüksek
ve en iyi kullanım en yüksek net getiriyi sağlar. Tabi bu, fikri mülkiyetin nasıl, ne zaman
ve kiminle işletileceğine bağlı olarak değişebilir.
Belirli varlıkların kıymet takdirinde değerin dikkatli tanımlanması çok önemlidir.
Bir mal ne kadar özel bir amaç için tasarlanan, inşa edilmişse, farklı değer kavramlarıyla
belirlenmiş değerlerde de o kadar fark olur. Bu bir parçası oldukları firma ile birlikte
kendisinden en yüksek değeri elde etmesi beklenen ticari markalar için de geçerlidir
Diğer yandan yeni bir 50 YTL’lik bir banknotun kıymet takdiri sorulacak olsa,
değer kavramının sonuca bir katkısı olmayacaktır. Kıymet takdirinin kim için, hangi
amaç için ve hangi zamanda yapıldığının bir önemi olmayacak. Şekle göre malın farklı
sınıflandırmaları için farklı değerleme kavramları dikkate alındığında değerin nasıl
değiştiğini göstermektedir.
3. MÜLKİYET TANIMI
Bazılarına göre kıymet takdiri yapılacak mülkiyeti tanımlama işi, diğer işlere
göre daha önemsiz gelebilir. Birçok kişi mülkiyet kavramını fiziksel tanım içinde
düşünmektedir. Tabi ki fiziksel tanım ilk basamaktır. Eğer bir arazi parselinin değeri
belirlenecekse öncelikle sınırları ve alanı belirlenmelidir. Aynı zamanda düz, tepelik,
kuru veya yaş vb. özellikleri bilinmelidir. Bir makinenin değerini belirlemek için ne iş
yaptığı, kaç yaşında olduğu, modeli ve seri numarası ve durumu bilinmelidir.
18
Ibid.
4. GERÇEK PİYASA DEĞERİ
Bu değer belirlemesi şekli en çok kullanılan fakat maalesef en fazla yanlış
anlaşılandır. Piyasa değeri, gerçek değer, gerçek değer ve mübadele değeri terimleri de
değerleme literatüründe, yasa ve davalarda bulunmaktadır. Bu değer kavramının yanlış
anlaşılmasına ve karmaşaya neden olan, sözleşmeyi oluşturan avukatlar ve kanunları
yazan kanun yapıcılar tarafından anlamsızca kullanmalarıdır.
4.1. Adil Piyasa Değeri – Mübadele Koşulları
Adil Piyasa Değeri mülkiyetin mübadelesi kavramını kapsamaktadır. Üstelik o
mübadelenin koşullarını
da tanımlamaktadır. Bundan dolayı bu koşullar değiştikçe
farklı adil piyasa değeri çeşitleri bulunmaktadır. Ancak hepsi aşağıdaki temel
kavramlardan meydana gelmektedir19.
1 – Adil Piyasa Değeri mübadele edilecek malın tutarını gösteren değerdir.
İki kişinin bir mal ile paranın değişimi için bir araya gelmesi
2 – Bir istekli satıcı bir de istekli alıcı olacak.
Bu iki kişi değişimi yapmak istiyorlar
3 – Hiçbiri zorlama altında olmayacak
Her iki taraf da diğer tarafından bu iş için zorlanmayacak
4 – Her iki taraf da bütün ilgili etkenler hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Her iki taraf da satışta, malın durumu, geçmişi ve muhtemel kullanımında neler
olduğunun farkında olmalılar.
5 – Her iki taraf da eşit fayda sağlamalıdır.
Bu değişim her iki taraf için de adil olmalıdır. Hiçbir taraf anlaşmada veya satış
koşullarında avantaj sağlamamalıdır. Bu tanım gerçek piyasa değerinin en açık şeklidir.
4.2. Alternatif Mübadele Koşulları
İstekli olmayan alıcı ve/veya satıcı olduğunda veya zorlamanın olduğu bir
durumda veya kullanılan malın satıcı tarafından başka alıcı tarafından başka bir amaç
için kullanıldığı durumlar da vardır. Bu gibi durumlar için yukarıda bahsedilen
19
Ibid.
maddelerde bazı değişiklikler yapmak gerekmektedir. En çok karşılaşılan mülkiyet
sahibinin kredi verenler borcunu ödemek için malını satmak zorunda kaldığı iflas
durumudur20. Mal tasfiye edilmeli yani nakit haline dönüştürülmelidir. Tasfiye etmek
terimi mülkiyet sahibinin yani satıcının bir anlamda zorlama altında olduğunu ima
etmektedir.
Çünkü
satıştan
elde
edilecek
tutar
büyük
ihtimalle
beklentiyi
karşılamayacaktır.
4.2.1. Düzenli Tasfiye
Bu, satışı gerçekleştirmek için makul bir sürenin olduğu durumdur. Tabi ki neyin
makul olduğu malın çeşidine göre değişebilir. Sınırlı bir amaç için benzersiz bir mal çok
küçük bir piyasaya hitap edecektir21. Reklâmını yapmak, aracı kurumları bulmak ve bu
işi bitirmek altı ay ile bir yıl arasında bir süre alabilir. Örneğin, bir petrokimya tesisi aynı
amacı gerçekleştirmek için uzun yıllara ihtiyaç duyar. Eğer Bir fikri mülkiyet piyasaya
girmişse, ona makul bir alıcının bulunması en azından bir yılı alır.
4.2.2. Zorunlu Tasfiye
Bu satış işleminin daha hızlı fakat satış fiyatında biraz fedakârlık yapmayı
gerektirir. Genelde bu tür satış, bir aracı firmaya satmaktır. Daha sonra bu firma üzerine
kar koyarak bu malı elinden çıkartır.
4.2.3. Açık Artırma
Bu en düşük fiyatla sonuçlanacak bir durumdur. Çünkü en iyi alıcı grubu ile
iletişim kurma imkânı bulunmamakta ve malın en kısa sürede satılması vardır. Makine
ve ekipmanı, demirbaş vb. gibi malların açık artırması genelde “olduğu gibi ve nerede
olduğu” satış şekline girmektedir. Bundan dolayı, alıcı malı taşıma ve nakil ücretlerini
de dikkate alır. Gayri maddi varlıklar ve fikri mülkiyetler nadiren parçası oldukları
işletmeden ayrıca mübadele edilirler.
20
21
SMITH, G. V., 1997, s. 15.
Ibid.
4.3. Adil Piyasa Değeri-Ekonomik Kriter
Adil Piyasa Değerinin ikinci tanımı oldukça önemli olup değerleme işlemi için
en faydalı rehberi sağlamaktadır. Bu standart ile, adil piyasa değeri mülkiyet sahibinin
gelecekteki ekonomik faydalarının günümüzdeki değerine eşittir22. Daha sonra, adil
piyasa değerini belirlemek için günümüzdeki değeri tahmin etme metotlarının
açıklamasını vereceğiz.
Özetle adil piyasa değerinin birçok permutasyonu vardır. En sade şekilde,
herhangi bir şekilde zorlanmayan bilgili insanlar arasındaki bir mübadeleyi
göstermektedir. Bazı durumlarda da taraflardan biri baskı altında işlemi tamamlamak
zorunda kalabilir veya işlemin bitmesi için elde olan süre sınırlı olabilir. Sonuç olarak,
bir mülkiyetin adil piyasa değeri içinden çıkılmaz surette mülkiyetin kazandırma
kapasitesiyle ilişkilidir.
5. ÜRETİM MALİYETİ
Bir ticari marka için üretim maliyeti, analizi yapılan markayı geliştirmek için
yapılan planlama, tasarlama, araştırma, yasal işlemler, reklam ve promosyon
maliyetlerini göstermektedir. Üretim maliyeti diğer değerlerin belirlenmesi için
başlangıç olarak faydalı olabilir.
6. YENİLEME MALİYETİ
Yenileme maliyeti, değerleme tarihi itibariyle, konu ile ilgili eşit fayda sunan bir
varlık için ödenen maliyettir. Bilgisayar yazılımı örneğinden yola çıkarsak, mevcut
donanımlara uygun en yeni en verimli dilde yazılmış bir sistem olacaktır. Aynı zamanda,
mevcut kullanıma da uygun olacaktır. Eski sistemle aynı yararı sunacak fakat daha farklı
şekilde gereksinimleri karşılayacaktır.
7. GERÇEK MALİYET
Gerçek maliyet, geçmişte bir varlığın oluşturulması, yapılandırılması veya satın
alımı için kayıtlı harcanmış tutardır. Genel olarak bir kuruluşun mali defterlerinde kayıtlı
22
HORVATH, James L., Valuing Professional Practises, Ontario, 1990. s. 45.
miktardır ve malzeme, işçilik, genel masraflar, vergiler ve diğer harcamaların
toplamıdır. Belli bir zamanda, belli şartlarda yapılmış harcamalardır23. Tesadüfen
değerleme ile ilgisi olabilir. Çünkü, söz konusu harcamalar yapıldığı zaman fiyatlar
anormal olarak düşük veya yüksek olabilir. Gayri maddi varlıkların ve fikri mülkiyetin
değerlemesinde, muhasebe veya vergiye dayalı değerleri kullanırken dikkat edilmelidir.
Değerleme yapılırken gerçek maliyet;
1. Daha önceki bir zamandaki üretim maliyetine bir rehber
2. Bir firmanın bilançosunun bir bölümü
3. Fiyat eğilimlerinin kullanımı ile üretim maliyetlerinin gelişmesinde bir
başlangıç noktası
olarak kullanılabilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MARKA DEĞERİ
1. GENEL OLARAK
Yeni ekonomik düzende kazanan firmalar tüketicileriyle teklifsiz dostluklar
kurabilen, kendilerini yenileyebilen firmalar olacaktır 24.
Bu bölümde, marka değerinin ne olduğu ele alınmakta, marka değerinin
dört
önemli
niteliği
olan,
"Marka
bilinci",
"Marka
bağlılığı",
"Marka
çağrışımları” ve "Algılanan kalite" kavramları ayrıntılarıyla incelenmektedir. Marka
değerinin, marka ile tüketici arasında nasıl duygusal ilişkiler oluşturduğu, ayrıca
markanın, marka değerinin niteliklerini ne şekilde kullanarak tüketici ile ilişkiye
23
24
HORVATH, J.L., 1990, s. 54
GARELLI, Stephan, International Competitiveness of Enterprises, Switzerland, 2000, s. 26.
geçtiği, burada incelenmektedir. Buradaki marka değeri tanımında, markanın dört
temel niteliğinden yola çıkılmaktadır 25.
"Marka bilinci" bir tüketicinin o ürün türü içinde, daha önce reklâmını
gördüğü ürün ya da hizmetin markasını tanıması ve o markanın, marka
anımsamasında ilk akla gelen marka olmasıyla ilgilidir. Bir markanın tüketicinin
zihninde güçlü bir şekilde var olması da, marka bilinci ile doğrudan ilişkil idir.
"Marka bağlılığı" tüketicinin alışverişinde her defasında aynı markayı satın
almasıyla ilgilidir. Aslında bu bağlılık tüketicinin markanın kendisine verdiği
vaatlere olan sempatisini, her satın alma hareketinde kanıtlaması demektir.
Tüketicileri memnun eden, verdiği sözleri yerine getiren markaların bağlılık
yarattığı da, marka bağlılığı konusunda ele alınmaktadır.
"Marka
çağrışımları"
duygusal
olarak
markayla
kurulan
ilişkileri
içermektedir. Marka çağrışımı, duygulara ilişkin bir süreç oluşturmakta ve bu
durumla birlikte markayla ilgili bilgiler anımsanmaktadır. Marka çağrışımları,
satın alma için farklılaşmayı sağlamakta ve aynı zamanda markaya yönelik
olumlu duygular oluşturmaktadır. Marka çağrışımları konusu, "Marka kimliği" ve
"Marka kişiliği" başlıkları ile incelenmektedir.
Marka kimliği, marka sahibinin markayı nasıl tanımladığıyla ilgilidir.
Marka kimliği yaratma çalışmaları ile firma, tüketicinin ürünü belli cazip
özelliklerle birleştirmesi ve ürünü kendi gözünde diğerlerine göre farklı hale
getirmesi hususu üzerinde durmaktadır.
Marka kişiliği konusunda ise, kişinin kendi özünü farklı bir dilde
tanımlaması yani markayı insani özelliklerle tanımlaması arttıkça, kişinin o
markayı tercih etme oranı da artacaktır. Bu sebeple, tüketici ile kurulan bu diyalog
marka için önemlidir.
25
ÖZKAYA, Dilşad, Marka Değeri Planlamasında Tüketici Algısının Yönlendirilmesi, İstanbul,
2002, s. 53.
"Algılanan kalite" tüketicilerde oluşan kısmen bir algıdır ve aynı zamanda
tüketiciler için önemli olan şeyin ne olduğu ile ilgilidir. Algılanan kalite konusunda
kurum kimliği ve markanın kalitesiyle ilgili mesajları tüketiciye inandırıcı bir tavırla
iletmenin önemi ele alınmakta ve bu mesajların tüketicilerin o markayı algılamalarını ne
şekilde etkilediği incelenmektedir.
2. MARKA DEĞERİ NEDİR?
Marka değeri nedir sorusu "Bir şirketin müşterilerine sağladığı, ürün ya da
hizmete eklenen marka ismi, sembolü ve değeri" olarak cevaplandırılmaktadır26. Marka
değeri; markanın satıldığında veya envanterde gösterildiğinde ayrıştırılabilir bir varlığı
olarak toplam değeridir. Marka değeri, tüketicilerin markayla bağlantısının gücünü gösteren
bir ölçümdür. Tüketicinin marka hakkındaki çağrışım ve inançlarının tanımıdır27.
Marka değeri yaratma; öncelikle firmanın pazarlama stratejisini oluştururken
belirli bir hedefe odaklaşması demektir. Eğer firma odaklaşma yaklaşımını, firmanın temel
kurumsal stratejisine dönüştürebilmişse, firmanın yaşantısına da odaklaşma egemen
olmakta ve bu markanın güçlenmesini hızlandırmaktadır28. Belirli bir ürün ya da hizmet
türü alanında kendisini sınırlayan firmanın başarısı, hedeflenen alanda elde edileceği için,
firma bütün kaynak ve ilgisini seçtiği alana odaklaştırmalıdır. Bilinçli bir şekilde odaklaşma
çizgisini seçen bir firma, daha sonra odaklaşacağı hedefi saptamalıdır. Bu hedefler, ürün,
üretim, markanın becerisi ve tüketici olmalıdır29.
Bu çalışmada incelenen odaklaşma "tüketiciye odaklaşmadır." Yani firmanın
amacı tüketiciyle genel bir ilişki kurmak yerine, adeta her tüketiciyle özel ilişkiler
geliştirmek, tüketiciyi marka anlamının içine sokmak, tüketicinin markadan
beklentilerini, markaya olan hislerini, markayı nasıl gördüğünü anlayabilmektir. Marka bu
26
AAKER, David A., Managing brand equity : capitalizing on the value of a brand name New York:
Free Press; Toronto: Maxwell Macmillan Canada, 1991, s. 7.
27
ÖZKAYA, D., 2002, s. 54.
28
KOZLU, Cem, Uluslararası Pazarlama/İlkeler ve Uygulamalar, İstanbul, İş Bankası Yayınları, 2000,
s. 182.
29
Ibid.
yaklaşımda, tüketiciye sağladığı somut ya da soyut faydanın yanında, tüketicinin
beklentilerini de önemsemektedir.
Buradaki, marka değeri anlamı; duygusal davranışlarla tüketicide değer
oluşturmak şeklinde algılanmalıdır. Aaker'e göre marka, dört temel niteliği kullanarak değer
oluşturmaktadır30. Bunlar:
i-
Marka bilinci (Brand awareness )
ii-
Marka bağlılığı (Brand loyalty)
iii-
Marka çağrışımları ( Brand associations )
iv-
Algılanan kalitedir. (Perceived quality)
Marka değerinde para olarak algılanan değerin dışında bir değerden söz
edilmektedir. Ancak uzun vadede oluşturulan marka değeri, firmaya milyon dolarlarla
dönmektedir31.
Marka Değeri Modelinin hareket noktası beş değerli niteliktir. Bu nlar marka
bilinci, marka bağlılığı, marka çağrışımı, algılanan kalite ve marka sahibine ait üretimle
ilgili değerlerdir. Her markanın kendi finans ve üretimi ile ilgili hedefleri farklı
olacağından, en son niteliğe değinilmemektedir.
Markanın değer yaratması, tüketiciler ve firma arasındaki ayrıntılarda gizlidir.
İşte marka değeri bu üretimdir. Markanın değer yaratmasıyla ilgili izlenen bu yolda
marka değerinin nitelikleri kısa ve özlü bir biçimde özetlenmiştir 32.
Marka bilinci, marka değerinin bir dizi varlıktan oluştuğunu bilmek demektir.
Dolaysıyla marka varlığı yönetimi bu varlıkların yaratılması ve değerinin
çoğaltılması için çeşitli yatırımları kapsamaktadır.
Marka bağlılığı pazarlama maliyetlerinin düşürülmesi, yeni tüketicilerin cezp
edilmesi, rakiplere cevap vermek için doğru zamanın seçilmesi gibi çeşitli yollarla
30
AAKER, D.A., 1991, s. 8.
www.strategicnewspapers.com. 14.01.2005.
32
AAKER, D.A., 1991, s. 269.
31
yaratılan bir değerdir. Marka bağlılığı, güçlü markaların değer yaratırken izledikleri
yollar konusunda hassas olmalarını gerektiren bir konudur.
Marka çağrışımları, marka ismi ve sembolüne bağlı olarak belirlenen
varlıklar ya da yükümlülüklerle ilgilidir. Markanın ismi ya da sembolü
değiştirildiğinde bu varlıklar ve yükümlülüklerden bir kısmı ya da hepsi
kaybedilebilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında bu varlık ve yükümlülüklerin
(liabilities ) bir kısmı, yeni isim ve sembole aktarılmalıdır.
Algılanan kalite, tüketici için olduğu kadar firma içinde değer yaratan bir
marka hakkıdır. Örneğin Hilton, yalnızca seyahat eden tüketicilerdeki imgesine değil,
seyahat acentelerindeki imgesine de dikkat etmek ve onunla da ilgilenmek
zorundadır33. Tablo 3.1. marka değeri kavramının kuruluş biçimini göstermektedir.
33
AAKER, D.A., 1991, s. 8.
1.
Marka
Bağımlılığı
2.
3.
4.
1.
Azalan Pazarlama
Maliyetleri
Ticari Güç
Yeni müşterileri cezbetme
a. Farkındalık yaratma
b. Güven Tazeleme
Rakiplerin tehditlerine
cevap verme
Diğer çağrışımların
bağlanabileceği kanca
Marka
Farkındalığı
Marka
Hakkı
Mülkiyeti
Algılanan
Kalite
2.
Aşinalık / Hoşlanma
3.
İçeriğin İşareti
4.
Dikkate alınan marka
1.
Satın alma nedeni
2.
Farkı belirtmek / Konum
3.
Fiyat
4.
Dağıtım Kanallarının
Tüketicinin
niteliklerini
geliştirerek,
tüketiciye
kazandırılan
değerler
a. Yorumlama /
Bilginin
sürecine
katılma
b. Satın alma
kararında
güven
c. Kullanıcının
tatmin olması
önemi
üyelerinin ilgisi
5.
1.
Marka
Çağrışımları
Genişletmeler
Yardım süreci / Bilginin
yeniden kazanılması
2.
Satın alma nedeni
3.
Olumlu tutumların
yaratılması / Duygular
4.
Genişletmeler
Rekabetçi tutumun yararları
Marka sahibine
ait diğer marka
değerleri
Firmanın
niteliklerini
geliştirerek
firmaya
kazandırılan
değerler;
a. Pazarlama
programında
verimlilik ve
etkili olma
b. Marka
bağlılığı
c. Fiyatlar /
Sınırlar
d. Marka
Genişletmeleri
e. Ticari Güç
f. Rekabetçi
Tutumun
yararları
2.1. Finansal Açıdan Marka Değeri Nasıl Arttırılabilir?
Marka fiziksel varlığı olmayan değerli bir niteliktir34. Marka değeri,
finansal olarak arttırılmak istendiğinde, firma, bayiler ve müşteri hizmetleri aynı
yönde yürümelidir. Finansal değer artışında, markanın satın alınan fiyat değerinde 5 %
artış, satışlarda ise, 30 % artış sağlanmaktadır.
Hissedarlar bazen, kısa dönemde markanın performansını arttırmak için çeşitli
yollardan markaya baskı yaparlar. Ancak, kısa vadede markaya uygulanan fiyat
promosyonlarının, uzun vadede, yani marka imgesinin oluşturulmasında çok az etki
ettikleri gözlenmiştir. İşte bu nedenle uzun dönemde markayı korumak için yapılan
marka konumlandırma çalışmaları doğru yöntemlerdir.
Marka değeri finansal açıdan değerlendirilirken amaç, üründen beklenen
faydayı yükseltmek, yatırımlarla markaya destek olmak, markanın yaşam eğrisini
tüketicilerin gözünde yükseltmek, kısa vadede nakit akışını arttırmaktır 35.
Genellikle
markanın
değeri
belirlenirken,
direk
ya
da
dolaylı
ölçümler
kullanılmaktadır.
Direk
ölçümlerde
fiyat,
yatırımlarla
birlikte
markanın
gerisinde
desteklenmelidir. Dolaylı ölçümlerde ise, marka değeri geri plandakileri
desteklemelidir. Direk ölçümlerde sık sık kullanılan bir metot "bilinç metodu" dur.
Bu metot, yeni ürünle ilgili projeler üretildiğinde, genellikle çözüm reklamda
bulunuyorsa ve beklenen sonuç markanın farkına varılmasını sağlamak ise
kullanılmaktadır. Dolaylı ölçümler ise; markanın hangi eksikliklerin bulunduğu ile
ilgilidir. Dolaylı ölçümlerde kullanılan ilk metot "yüksek dikkat metodudur". Bu
metotta amaç, bir ürünün yararını arttırarak değerini saptamak ya da kısa vadede
nakit akışını arttırarak, bunu markaya yönelik satın alma davranışa dönüştürmektir.
Örnek olarak Nutrasweet'in iki içecek üzerinde yaptığı bir araştırma verilebilir.
Bu araştırmada Nutrasweet, içeceklerden birinin üzerinde logo kullanırken, diğerinde
kullanmamıştır. Ancak iki bardağa da aynı içeceği koymuş ve deneklere hangi içeceği
34
35
www.jrcanda.com, how much for that brand in the window? 14.01.2005
AAKER, D.A., 1991, s. 271.
tercih ettiklerini sormuştur. 1980'lerde tüketicinin tercihi logolu içeceğe daha
yakınken, aynı ölçümler 1990'larda yapıldığında, tüketicinin logolu içeceği tercih
oranı düşmüştü. Bunun sebebi, Nutrasweet'in finans bazında seneler içinde
markasına hiç yatırım yapmaması ve tüketicilerin Nutrasweet markası tercihleri söz
konusu olunca, artık bu markayı iyi anımsayamamasıdır. Sonuçta Nutrasweet'in
marka değeri o markanın, kaybolmasıyla birlikte bitmiştir36. Aşağıdaki tablolarda bazı
firmaların pazar değeri, ticari değeri ve marka değeriyle ilgili çeşitli bilgiler verilecektir:
Tablo: 3.2.
Firma Değerinin Önemi
FİRMA
Pazar
Değeri
Ticari
Değeri
Firma
İtibarı
Yüzde
%
Cola-Cola
$ 142 bn
$ 10 bn
$ 132 bn
93%
Express
$ 69bn
$ l0 bn
$ 59 bn
85%
Disney
$ 81bn
$ 44 bn
$ 37 bn
46%
IBM
$ 194bn
$ 21 bn
$ 173 bn
89%
BP
$ 217bn
$ 44 bn
$ 173 bn
80%
American
36
www.jrcanda.com, how much for that brand in the window? 14.01.2005
FİRMA
Pazar
Değeri
Ticari
Değeri
Marka
Değeri
Yüzde
%
Cola-Cola
$ 142 bn
$ l0 bn
$ 73 bn
93%
Express
$ 69 bn
$ l0 bn
$ 16 bn
85%
Disney
$ 81bn
$ 44 bn
$ 34 bn
46%
IBM
$ 194 bn
$ 21 bn
$ 53 bn
89%
BP
$ 217 bn
$ 44 bn
$ 3 bn
80%
American
Tablo 3.3.
Marka Değerinin Önemi
Marka Değerinin Firma
Sermayesine Oranı
FIRMA
Pazar
Değeri
Marka
Değeri
Cola-Cola
$ 142 bn
$ 73 bn
51%
Express
$ 69 bn
$ 16 bn
23%
Disney
$ 81 bn
$ 34 bn
42%
IBM
$ 194 bn
$ 53 bn
27%
BP
$217 bn
$ 3 bn
1%
American
Tablo 3.4.
Marka Değerinin, Firma Sermayesine Oranı
Finansal açıdan marka değeri "net değer”i de içermektedir. Bu değer;
markanın ne kadar yaşayacağını ummakla ilgilidir. Marka değeri kâğıt
üzerinde de yapılabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, marka tüketicilerle
girilen ilişkiler sonucu zamana yayılan bir süreçte oluşmaktadır. Ancak bu oluşumda
zaman zaman yönetimin katı fikirleri de söz konusudur. Bu yöneticiler genellikle
satışlarını
markalarla
yapmamakta,
marka
stratejileri
oluşturmaya
gerek
duymamaktadır. Böyle bir durumda marka bir değer oluşturamamaktadır. Markanın
yaşamı kısalmakta ve marka gelecekte yok olmaktadır. Bu sebeple, marka kurum içi
organizasyona dâhil edilmeli ve markaya finans desteği verilmelidir.
2.2. Marka Değerlemesinin Temeli Ve Amacı
Marka, pazarlamanın temel unsurlarından biri olmasına rağmen, markaların
değerlerinin belirlenmesine ilk olarak şirket ele geçirme veya birleşmeleri esnasında
ihtiyaç duyulduğundan, konu ilk önce şirketlerin finans bölümlerinin ilgi alanına
girmiştir. Ancak zamanla markanın bir şirket varlığı olarak öneminin artması ve
değerinin korunması ve iyi yönetilmesi konusunda çalışmaların yoğunlaşması sonucu
marka değerinin tespiti çok değişik nedenlerle yapılır hale gelmiştir 37. Kriegbaum'un
belirttiği gibi, bir çok sektörde markanın şirketler arasındaki rekabette en önemli silah
haline gelmesi, sahip oldukları markaların değerlerini ve güçlerini, pazarlama ve
finans bölümleri ile üst yönetimler dâhil şirketlerin gündeminde tutmaktadır.
Sahip olduğu marka ya da markaların değerini korumayı rekabet stratejisinin
bir parçası olarak gören bir şirketin markasının değerini ölçmek isteyeceği kuşkusuzdur.
Değerleme yapan, değerlemeye marka değerini belirlemek amacıyla
başlamaktadır. Bu değerleme üç ana başlık altında yapılabilir;

mevcut kullanım

piyasa değeri ve

likiditasyon (varlığın paraya çevrilebilme kabiliyeti)
Marka değerlemesi mevcut kullanıma dayandırıldığında, gayri maddi
varlığın
gelecekte
de
şimdi
olduğu
gibi
kullanılmaya
devam
edileceği
varsayımından hareket edilir. Bu nedenle, mevcut herhangi bir planın varlığı veya
farklı yollarda varlığın yayılmasının formüle edilmesi dikkate alınmaz. Örneğin, farklı
37
KRIEGBAUM, Catharina, Valuation of Brands – A Critical Comparison of Different Methods,
Working Paper-Dresden University, 1998, s. 2.
coğrafi alanlarda veya farklı piyasa sektörlerinde. Bu nedenle de gerçekleştirilen
değerleme potansiyel değerlemeye karşıt yapıdadır.
Piyasa değerinin değerlemeye esas alınmasında; varlığı satmaya ve almaya
gönüllü alıcı ve satıcılar arasındaki işlemlerde yapılan ödemelerin miktarı
olarak tanımlanır. Bu terimin tanımlanması bu kadar kolayken uygulamada tesisi
bu kadar kolay olmayacaktır. Değer piyasa koşullarında ve varlığın yayılma olasılığı
dikkate alınarak, satıcıya karşılık potansiyel alıcı olacağı varsayımı altında hesaba
alınırlar38. Muhasebeleştirilmeleri de piyasa koşullarında gerçekleştirilir.
Likiditasyon değeri, gayri maddi varlıkların sahipleri tarafından duyulan bir
ihtiyaç nedeniyle satılması sonucu oluşan değeridir ve piyasa değerinin altında bir
değer olacaktır.
Bu nedenle uygulanabilecek marka değerleme yaklaşımları;
1.
Maliyet
-tarihsel maliyet
-replacement (yenileme) maliyeti
2.
Ekonomik
-net gelir/ nakit akımı
-marka katkısı -royalty
3.
Piyasa
-karşılaştırmalı piyasa değeri
-karşılaştırmalı royalty oranı
4.
Bileşik metot
- varlık yaklaşımı fiyat primi/kazanç
olarak dikkate alabiliriz.
38
KRIEGBAUM, C., 1998, s. 8.
Marka değerleme hizmeti veren Brand Finance plc. (Brand Finance) şirketi
tarafından marka değerlemelerinin aşağıdaki uygulamalarda kullanıldığı ifade
edilmektedir.
Finansal Açıdan
- Şirket Ele Geçirmeleri ve Birleşmeler
- Vergi Planlaması
- Sermaye Piyasalarından Borçlanma
- Lisans ve Franchising Anlaşmaları
- Yatırımcılarla İlişkiler
- Marka Alım-Satımı
Stratejik Açıdan
- Pazarlama Bütçesinin Belirlenmesi
- Yeni Ürün Geliştirme
- Reklam Çalışmalarının Başarısının Ölçülmesi
- Kaynak Dağılımı
- Marka Yönetimi Çalışmalarının Başarısının Ölçülmesi
Ülkemizdeki halka açık şirketler ise, marka değerlemesini, marka alım-satımı,
birleşme ve devralmalar, lisans ve franchising anlaşmaları gibi işlemler ile TTK 324.
kapsamındaki değerlemelerde kullanmaktadırlar39.
Marka değerlemesi işlemleri bir firmaya bazı yollardan çeşitli stratejik avantajlar
sağlayabilir:
Marka değeri daha düşük olan rakip firmalara göre daha yüksek fiyatlı satışlar
gerçekleştirilebilir.
Kuvvetli markalar düşük fiyatlı ve zaruri olmayan ürünlerin satış sürecindeki
karar verme aşamasını kolaylaştırır.
39
KANE, Siegrun D., Trademark Law, A Practitioner’s Guide, 2. B. New York 1991, s. 45.

Marka sahip olduğu değerle müşterilerin ürünle ilgili aldıkları riski azaltarak
müşterileri rahatlatır.

Marka değeri özellikle ürünlerle ilgili mevcut farkındalığı kuvvetlendirir.

Marka değeri
yeni ürünler piyasaya sürerken özellikle önemli olur bir
kaldıraç etkisi gösterir.

Marka değeri ekseriyetle bir kalite göstergesi olarak da vazife görür.

Yüksek marka değeri bir firmanın ürünlerinin çoğu tüketicilerin ilgi alanında
yer bulduğunu gösterir.

Yeni ürün ve rakiplere karşı ciddi bir bariyer oluşturur.
3. MARKA DEĞERLEMESİ NEDEN YAPILIR?
Genelde marka değerlemesinin muhasebe bilanço hesapları için kullanıldığı
yönünde bir kanaat olsa dahi aslında bugün marka değerlemelerinin çoğu marka
yönetimi ve stratejisinin belirlenmesinde kullanılmaktadır40. Firmalar her geçen gün
marka korumasının ve yönetiminin ticaretlerini arttırmadaki önemini daha fazla fark
etmektedirler.
Ürün veya hizmetler oluşturulan değer tüketiciye marka vasıtasıyla ulaştırılır.
Tüketici sadece ürün ve hizmet değil aynı zamanda güven ve tanışıklığa dayalı bir ilişki
de talep etmektedir.
Marka Değerlemesinin Uygulama Alanları
40

Marka yönetimi ve geliştirilmesi

Yönetim iletişimlerinin arttırılması

Yıllar boyunca değer değişiminin gözlemlenmesi

Marka merkezli bir kültürün oluşturulması
KANE, S.D., 1991, s. 58.

Lisanslama, marka kontrolü ve vergi planlaması

Firma birleşmeleri ve satılmaları

Ortak çalışma müzakereleri

Marka tecavüzünde oluşan hasarın ekonomik hasarın tespiti çerçevesinde uzman
görüşü

Finansman ve iflas fon korumasının gayri maddi varlıkların belirlenmesi ile
sağlanması

Bilanço
4. MARKA DEĞERLEMENİN SAĞLADIĞI HİZMETLER
Genel olarak incelendiğinde marka değerlemesinin üç ana sebepten
gerçekleştirildiği izlenmiştir:

Muhasebe işlemleri çerçevesinde

İleriye dönük tahminler çerçevesinde

Marka yönetiminde faydalanmak amacıyla
Firmalar bazen sahip oldukları markaları kardeş firmalarına satabilmektedirler.
Daha sonra satın alan merkezi firma diğer firmalara belli ücret karşılığında kullanım
hakkı tanımaktadır. Böylece bu firmaların bazı vergilerden muaf tutulmasını sağlamaya
çalışmaktadırlar. Tabi bu işlemlerin yapılabilmesi için mali otoriteler markaların değeri
hakkında bilgi talep etmektedir.
Bu tip bir durum firmaların satılmalarında veya markaların üçüncü taraflara
lisanslanmasında da oluşmaktadır. Her bir durumda satılan veya lisanslanan varlığın
değerinin kontrol edilebilmesi için etraflı bir ekonomik analiz ihtiyacı vardır. Ancak
bundan sonra anlaşma şartları üzerinde tartışmak mümkün olabilecektir.
Marka değerlemesinin hizmet edebileceği üçüncü bir ticari amaç da hem değer
yükseltilmesinde en iyi imkan olabilir hem de efor ve harcamaların israf edilmesi için en
büyük tehlike olabilir. Daha önceki teknik ve finansal uygulamaların tersine buradaki
durum sadece pazarlama verimliliğinin arttırılmasıdır. Teorik olarak bakıldığında
değerlemenin amacı salt olarak iş hacmini ve firma değerini arttırmada markanın etkisini
tespit etmektir41. Uygulamada değerleme modeli genelde tahrip edilir ve pazarlama
bütçesinin savunulması amacıyla kullanılır.
İkinci tehlike sebebi pazarlama amaçlı marka değerlemesinin değerlendirmesi
yapılan varlıkla ilgili olarak daha geniş perspektifli bir düşünce sistemini
gerektirmesidir42. Teknik ve finansal amaçlı marka değerlemeleri genelde daha ziyade
markanın dar anlamı çerçevesinde yoğunlaşır ancak bu gibi durumlarda ise markanın
tüketiciler nezdinde sahip olduğu etki ve iyi niyet duyguları da ön plana geçmektedir.
Marka sahibi bir firmanın satın alınması sırasındaki varlıkların boyutlarının
incelenebileceği güzel bir önek Rolce Royce Motors firmasının Volkswagen tarafından
1988 senesinde 667 milyon dolara satın alınmasıdır. Satın alma işlemi tüm fiziksel
varlıkların dahil edilmesi ile gerçekleşmiştir. Ama BMW ayrı bir işlem ile 62 milyon
dolara markanın kullanım hakkını satın almıştır. Dolayısıyla pazarlama amaçlı marka
değerlemesi
yapılırken
değerlendirilen
varlıkların
doğasının
iyi
bir
şekilde
belirlenmesine özel bir önem vermek gereklidir.
Marka değerlemesine ihtiyaç duyulan diğer bir alan da bankalardan alınan
krediler için markaların teminat olarak gösterilmesidir. Özellikle yaygın uygulaması
olan bu durumun güzel bir örneği Disney firmasının markasını teminat göstermek
suretiyle bankadan aldığı ciddi miktardaki borç paradır.
5. MARKANIN DEĞERİNİ OLUŞTURAN ETKENLER
Pazar: Marka değerinin %10’unu teşkil eder. Daha dayanıklı tüketici tercihlerine
sahip markalar daha yüksek seviyede bir puanlamaya sahip olabilirler. Örneğin bir gıda
veya deterjan markası parfüm veya elbise markasından daha yüksek değere olabilir
41
MARSTON, Anson, WINFREY, Robley. vd., Engineering Valuation and Depreciation, Ames IA,
1989, s. 79.
42
MARSTON, A, WINFREY, R. vd., 1989, s. 85.
çünkü parfüm ve elbise markaları öncekilere nazaran tüketici tercih değişikliklerine daha
çok maruz kalabilmektedir.
İstikrar: Marka gücünün %15’ini teşkil eder43. Uzun dönemler boyunca
oluşturulmuş markalar tabi ki daha yüksek değerlere sahip olurlar çünkü bu uzun süreç
içinde tüketiciyle marka arasında sadakat ve bağımlılık ilişkisi ortaya çıkar. Dolayısıyla
Rolce Royce markasının değerinin bu anlamda Lexus’a göre daha fazla olacağını
öngörebiliriz.
Liderlik: Marka değerinin %25’idir. Pazarın lideri olan marka her zaman daha
değerli olarak değerlendirilebilir. Bunun ana sebebi de baskın olan kuvvet olmasıdır ve
ayrıca Pazar paylaşımında ciddi etkinliği vardır. Küresel anlamda değerlendirildiğinde
Coca-Cola markasının Pepsi markasından daha yüksek bir değere sahip olacağı
düşünülebilir.
Kar Trendi: %10 civarında bir marka değeri teşkil eder. Uzun dönemli kar
trendleri markanın tüketici nezdinde güncel ve ilişkili olarak kalmasının önemli bir
ölçütü olarak değerlendirilmektedir.
Destek: Marka değerinin %10’u. Düzenli olarak yatırım yapılan ve yoğun olarak
desteklenen
markalar daha yüksek değerlere ulaşabilmektedir. Ancak bu desteğin
miktarı kadar kalitesi de çok önemlidir.
Coğrafi Yaygınlık: Marka değerinin %25’idir. Uluslararası kabul görmüş
onaylanmış markalar, bölgesel veya ulusal markalardan daha kuvvetlidir. Bunun ana
sebebi rekabete dayalı saldırılardan daha az etkilenmeleri ve böylece daha istikrarlı
varlıklara sahip olmalarıdır.
Koruma: Marka değerinin %5’i.
Markanın uluslararası marka hukuku
çerçevesinde yetkin bir korumaya kavuşturulması marka değerini etkilen son bileşendir.
Ancak bu değerlerin mutlak değerler olmadığını önceden kabul etmek de gerekir 44. Bu
değerler markanın mahiyetine göre farklılıklar gösterebilir. Örneğin yukarıdaki
puanlama eski markalara yenilere göre daha fazla bir değer atfetmektedir. Bu tip bir
43
44
MARSTON, A, WINFREY, R. vd., 1989, s. 85.
MARSTON, A, WINFREY, R. vd., 1989, s. 85.
durumda daha yeni kabul edilebilecek olan Amazon ve Starbucks markalarının
değerlendirilmesinde yanlışların oluşmasına sebep olabilir
6. EKONOMİK YARARIN BELİRLENMESİ
Bir ticari markanın ekonomik yararın belirlenmesi çok kolay değildir45. Çok fazla
analiz yapılması gerektiği için hesaplamalar daha karmaşık olmaktadır.
Markalaşmış ürünlerin üreticileri için tek önemli unsur vardır : fark edilebilir
kaliteli ürün ve tahmin edilebilir nakit akışını oluşturan ürünler.
6.1. Maksimum Fiyatlandırma
Bir ticari markanın en belirgin ekonomik etkilerinden biri, sahibine piyasada
benzer ürün üreten veya hizmet sunan diğer firmalardan daha fazla kazanmasını
sağlamasıdır. Bu da söz konusu ürün veya hizmetin artırılmış piyasa talebiyle
gerçekleşir. Eğer ürün veya hizmetteki bu artmış
piyasa talebi
markadan
kaynaklanıyorsa, maksimum fiyatlama tarafından temsil edilen gelir akışı bu varlığa
bağlanabilir.
Görünen ekonomik teoriler ve temel kavramlar anlamlı olsa da, bu tekniği
kullanırken dikkat edilmelidir. Potansiyel risk, maksimum fiyatlandırmanın tamamını
ticari markaya bağlayıp bağlamayacağımız sorusudur. Örneğin Rolex marka bir saat
diğer X marka bir saat ile aynı mıdır veya bir Mercedes-Benz otomobil başka bir
otomobil markası ile aynı mıdır? Aynılıktan kastımız, performans, güvenirlik, uzun
ömürlülük, teknolojik gelişme ve benzeri unsurlardır. Çok az marka uzun süre bir marka
üzerinde maksimum fiyatlandırma ile ayakta kalır. Bunun dışında üründe veya hizmette
bu ürünün liderliğini destekleyecek başka özellikler de olmalıdır. Eğer bu doğru ise, tabi
ki maksimum fiyatlandırmanın tamamını marka ile nitelenebilir ekonomik yarar olarak
ilişkilendiremeyiz.
45
Ibid.
Bu uyarı bir yana, gelecekteki ekonomik yarar nasıl hesaplanır? Tablo 3.5.
Tablo 3.5. Maksimum Fiyatı Belirleme
FANCY FİRMASI
1
2
3
4
5
TOPLAM
MAKSİMUM FİYATLI ÜRÜNLERİN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
PLAIN FİRMASI
150000
156000
162240
168730
175479
2,49
2,49
2,49
2,49
2,49
$373,500 $388,440 $403,978 $420,137 $436,942 $2,022,996
JENERİK ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
150000
156000
162240
168730
175479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
Satış
$328,500 $341,640 $355,306 $369,518 $384,299 $1,779,262
Geliri
Markaya Atfedilen Gelir
$243,735
Bu örnekte, 5 yıllık bir periyot için, yüksek fiyatlı ürün veya hizmet ile jenerik
olanla arasındaki tahmini satış geliri farkını hesapladık.
Her iki firmanın da aynı miktarda mal veya hizmet sattığını varsaydık. Fancy
firmasının yüksek fiyatlı ürün veya hizmetinden elde ettiği gelir 243,735 Amerikan
Doları daha fazladır. Bu da markanın gelecekte en azından 5 yıl içinde sağlayacağı
ekonomik yarardır.
Fancy firması ile tam olarak aynı büyüklükte bir, firma bulmak zor olduğundan
alternatif bir hesaplama gereksinimi vardır. Aynı sonucu birim fiyatları karşılaştırarark
(2,49 ile 2,19)
ve markası olan firmanın satış miktarı ile çıkan fark çarparak da
bulunabilir. Tablo 3.6.
Bu modeli, maksimum fiyatlandırma avantajının zaman içinde değiştiği
durumlarda da kullanabiliriz46. Eğer Fancy ve Plain firmalarının ürünleri veya hizmetleri
arasındaki kalite farkının piyasa algısı değişirse ne olur? Yüksek fiyat avantajının
kaybolacağı sonucunu çıkartabiliriz. Fancy firması rekabet etmek için fiyatı aşağı
çekmek zorunda kalır. Bunun da gelecekteki ekonomik yarar üzerinde etkisi olur. Tablo
3.7.
Tablo 3.6. Maksimum Fiyatı Belirlemenin Alternatif Yolu
FANCY FİRMASI
1
2
3
4
5
TOPLAM
MAKSİMUM FİYATLI ÜRÜNLERİN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Yüksek
Fiyat
Bileşeni
(2.49-2.19
=$0.30)
Satış
Geliri
PLAIN FİRMASI
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
0.30
0.30
0.30
0.30
0.30
$45,000
$46,800
$48,672
$50,619
$52,644
$243,735
3
4
5
TOPLAM
Tablo 3.7. Maksimum Fiyatın Negatif Etkisi
FANCY FİRMASI
1
2
MAKSİMUM FİYATLI ÜRÜNLERİN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
PLAIN FİRMASI
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2.49
2.49
2.39
2.29
1.98
$373,500 $388,440 $387,754 $386,391 $347,448 $1,883,532
JENERİK ÜRÜNÜN SATIŞLARI
46
MEINHARDT, Peter, Inventions Patents & Trade Marks, London, 1971, s. 63.
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
Satış
$328,500 $341,640 $355,306 $369,518 $384,299 $1,779,262
Geliri
Markaya Atfedilen Gelir
$104,270
Plain firmasının 2,19 Dolarlık satış fiyatının bir miktarı markasından dolayı
olabilir. O miktara ek olarak hesapladığımız 0,30 Dolarlık fiyat avantajı Fancy
firmasının markasının katkısını daha iyi yansıtabilir. Böylece bu metodu kullanarak
Fancy markasının değerini anlayabiliriz47. Eğer hiç markası olmayan, taşeron bir üretici
gibi, bir firmanın fiyatı ile karşılaştırmış olsaydık daha doğru bir sonuç elde edecektik.
6.2. Ölçek Ekonomisi Tekniği
Bütün bunlar Plain markasının hiçbir değeri olmadığını mı gösteriyor? Tabi ki
hayır. Söz konusu firmamız Fancy yerine Plain olsaydı ne olurdu? Onun markası ne
üretiyor? Tabi ki bir şeyler üretiyor. Ürününün üzerinde bir marka ibaresi var ve aynı
maksimum fiyatlandırma hesaplamasını yapabiliriz. Eğer Plain piyasada büyük rol
oynayan bir firma ise durumu dikkatli bir şekilde incelemeliyiz. Plain firması üretimde
veya ticaretin diğer unsurlarında ölçek ekonomisini kullanabilir. Bu da kar getirebilir.
Bu gelir markadan kaynaklanabilir. Bunu anlatmak için Plain firması ile aynı piyasada
yer alan firmaları karşılaştırabiliriz. Bu da bir grup karşılaştırılabilir firma seçerek Plain
firmasının mali performansı ile karşılaştırılarak yapılır48. Plain firmasının ürünü veya
hizmeti için maksimum fiyatlandırmadan para kazanamayacağını bildiğimiz için
incelememizi genişletmemiz gerekir. Doğal olarak rekabetçi piyasada aynı fiyattan para
kazanan birçok firma bulunabilir. Bundan dolayı, gelir raporlarında potansiyel ekonomik
faydalara bakmamız gerekiyor.
47
48
MEINHARDT, P. 1971, s. 78.
MEINHARDT, P. 1971, s. 96.
(Tablo 3.8.)
Tablo 3.8. Brüt Kar ile Belirlenen Ölçek Ekonomisi
PLAIN FİRMASI
1
2
3
4
5
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
328,500
341,640
355,306
369,518
384,299
1.50
1.50
1.50
1.50
1.50
225,000
234,000
243,360
253,094
263,218
TOPLAM
ÜRÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin birim
maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt Kar
$103,500 $107,640 $111,946 $116,423 $121,080
1,779,262
$560,589
31.51%
KARŞILAŞTIRILABİLİR FİRMA
GRUBU
ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
780,000
811,200
843,648
877,394
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
1,642,500 1,708,200 1,776,528 1,847,589 1,921,493
Satılan ürünlerin
birim maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt
Kar
750,000
1.65
1.65
1.65
1.65
8,896,310
1.65
1,237,500 1,287,000 1,338,480 1,392,019 1,447,700
$405,500 $421,200 $438,048 $455,570 $473,793 $2,193,611
24.66%
Bu örnekte, 5 yıllık bir periyot için, Plain firması satışlarının %31.51 i kadar bir
kar elde ederken, rakipleri % 24.66 lık bir kar oranı elde ediyor. Plain firması, üretimde
ölçek ekonomisinin yararlarını markası sayesinde sağladığı piyasa hakimiyeti ile elde
etmiştir. Sürekli ve güçlü bir ürün veya hizmet talebinin faydaları aşağıda belirtilen
sonucu ortaya çıkar:
1 – Ham madde üzerinde büyük indirimler sağlamak
2 – Fiyat düşükken malzeme stoku yapabilmek
3 – Optimum seviyede üretim faaliyetlerini büyütmek
4 – Diğer tedarikçi firma veya taşeron firmalarla avantajlı düzenlemeler yapmak.
Bu durumda Plain firmasının avantajının üretim maliyetlerini düşürmek için
kullandığı bazı üretim teknolojilerinden kaynaklanmadığını bilmemiz gerekir.
Plain firmasının satış gelirini diğer karşılaştırılabilir firmaların kar yüzdesi ile
çarparak gelire çevirebiliriz (1,779,262 x ,2466 = $ 438,766) ve bu sonucu da Plain
firmasının gerçek karı olan $ 560,589’dan çıkartırsak (560,589-438,766 = $ 121,823)
sonucunu buluruz. Yani, Plain firması sattığı malları daha az birim fiyata satmazsa $
122,000 civarında kazanacaktır.
6.3. İşletme Karı Karşılaştırması
Bu brüt karların karşılaştırılması marka avantajının hepsini gösterir mi?
Gerçekten güçlü bir marka promosyon harcamaları ve satış harcamalarını karşılamalıdır.
Bu harcamalar satılan malların maliyetlerine dahil değildir. Tabi ki gelir raporuna daha
detaylı olarak incelememiz gerekiyor.
Bunu yapabilmenin bir yolu, karşılaştırılabilir firmalar grubu ile Plain firmasının
işletme karı seviyelerini karşılaştırmaktır. (Tablo 3.9.)
Tablo 3.9.’a göre, Plain firmasının mali performansı, karşılaştırılabilir
firmalarınkine göre hem sattığı malların daha düşük fiyat olması hem de satış, genel ve
idari harcamalarının daha düşük olması nedeni ile daha iyi durumdadır49. Plain
firmasının işletme karı, satış gelirinin yüzdesi olarak ifade edildiğinde, % 16.5 olmasına
karşın diğer firmalarınki %6.7’dir. Bu değer bize Plain firmasının markasının sağladığı
gelir $ 174,368’dır [(.165-.067)x $ 1,779,262].
49
MEINHARDT, P. 1971, s. 105.
Bu yolla Plain firmasının markasının sağladığı bütün gelirleri dikkate almaya
çalıştık.
Tablo 3.9. İşletme Karı Karşılaştırması
PLAIN FİRMASI
1
2
3
4
5
TOPLAM
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
328,500
341,640
355,306
369,518
384,299
1.50
1.50
1.50
1.50
1.50
225,000
234,000
243,360
253,094
263,218
Brüt Kar
103,500
107,640
111,946
116,423
121,080
Satış, Genel ve İdari
Harcamalar
49,275
51,246
53,296
55,428
57,645
İşletme Karı
$54,225
$56,394
$58,650
$60,996
$63,436
$293,700
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
750,000
780,000
811,200
843,648
877,394
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
ÜRÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin birim
maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
İşletme Karının Satış
Gelirine Oranı
1,779,262
KARŞILAŞTIRILABİLİR FİRMA
GRUBU
ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin
birim maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt Kar
1,642,500 1,708,200 1,776,528 1,847,589 1,921,493
1.65
1.65
1.65
1.65
1.65
1,237,500 1,287,000 1,338,480 1,392,019 1,447,700
405,500
421,200
438,048
455,570
473,793
8,896,310
Satış, Genel ve
İdari Harcamalar
295,650
307,476
İşletme Karı
$109,350
$113,724 $118,273 $123,004 $127,924
İşletme Karının
Satış Gelirine Oranı
6.7%
6.7%
319,775
6.7%
332,566
6.7%
345,869
$592,275
6.7%
6.7%
6.4. Varlıklar Açısından Karşılaştırılabilir Gelir Yöntemi
Diğer bir belirleme şekli firmanın varlıklarının gelirlerini karşılaştırmaktır.
Seçilmiş emsal grubunkinden daha fazla bir gelir, iyi bir performans gösteren bir varlığı
belirtir. Eğer bu performansın markadan dolayı olduğunu düşünüyorsak, bu durum bizi
markanın değerine yönlendirebilir.
Bu örnekte (Tablo 3.10.), Plain firması kullandığı varlıklar üzerinden % 14’lük
bir gelir sağlamaktadır. Karşılaştırılan grubun ise % 10.9’dur. Eğer Plain firması
karşılaştırılan grup kadar kazansaydı, net gelir akışı gerçek miktarından $ 6,570 daha az
olacaktı [(.140-.109)x $215,000]50. Bu Plain firmasının markasının sağladığı net gelir
akışı olarak belirtilen gelirdir.
Tablo 3.10. Varlıkların Getirisi Yaklaşımı
PLAIN FİRMASI
ÜRÜN SATIŞI
Gerçek
Proforma
Parasal Varlıklar (Net İşleyen Sermaye)
90,000
90,000
Maddi Varlıklar
125,000
125,000
Toplam Varlık
215,000
215,000
Net Nakit Akışı
30,080
23,510
Varlıkların Getiri
Oranı
KARŞILAŞTIRILABİLİR FİRMA GRUBU
14.0%
10.9%
50
MEINHARDT, P. 1971, s. 108.
Fark
6,570
ÜRÜN SATIŞI
Parasal Varlıklar (Net İşleyen Sermaye)
400,000
Maddi Varlıklar
600,000
Toplam Varlık
1,000,000
Net Nakit Akışı
109,350
Varlıkların Getiri
Oranı
10.9%
Bütün bu hesaplamalar marka tarafından sağlanan bazı gelirlerin tahmin edilmesidir.
Marka değerini belirleyen hesaplamalar değildir.
6.4.1. Gruplar ve Karşılaştırılabilirlik
Bazı tahmin etme teknikleri, karşılaştırılabilir bir firma veya bir grup firmanın
verilerini kullanır. Böyle bir firmanın verilerini değerleme işlemi için kullanma kavramı,
temel piyasa yaklaşımından gelmektedir. İlk olarak, çalıştığımız konu açısından birebir
aynı bir örnek ararız. Eğer birebir aynı bir örnek yoksa, ki çoğu zaman durum böyledir,
benzer örnekler ararız. Eğer işimiz bir konutun değerini belirlemek ise, konut satışları
ile ilgili bilgi edinmek isteriz. Eğer adi hisse senetlerinin değerini belirleyeceksek,
benzer firmaların adi hisse senetlerinin satışını inceleriz.
Yukarıda anlatılan örneklerde, benzer firmaların mali performanslarını kullandık.
Gerçekte tam olarak benzer firmaların ve onların raporlarının mali sonuçlarını
kullanıyoruz. Yani, söz konusu firmanın, kendi markaları nedeni ile, ürünleri veya
hizmetleri için bir maksimum fiyatlandırma yaptığı hipotezimiz var. Bu hipotezi söz
konusu firma ile benzer firmaların mali performansını karşılaştırarak test edebiliriz. Eğer
hipotezimiz doğru çıkarsa, aynı tekniği farkı belirlemek için kullanırız.
Karşılaştırılabilir firmaların analizindeki bütün bu dayanaklar varmak istediğimiz
amaç için karşılaştırılabilirliği tanımlamamızı gerektirir. Bunu yapmak için diğer
kaynaklardan karşılaştırılabilirlik standartları üzerindeki bazı düşünceleri de kullanmak
gerekir. Böylece ortaya genel kriterler çıkar51. Bunların hepsi her durum için geçerli
olmamaktadır.
Karşılaştırılabilirliği
belirlemek
elde
olan
bilgiye
bağlıdır.
Karşılaştırılacak firmalar hakkında istediğimiz bu bilgilerin çoğu da sahibinde gizli bilgi
olup kamuya açık değildir52. Basit olarak mevcut ve konu ile ilgili bilgiler doğrultusunda
yapabileceğimizin en iyisini yapmalıyız.
Birkaç yıl önce, ortak birkaç firmanın adi hisse senetlerinin değeri ile ilgili
ihtilafla karşılaşan IRS, Gelir Kuralları 59-60 adında, kıymet takdiri yapanların
karşılaştırılabilirlik analizinde yapacakları ile ilgili olarak talimatlar içeren bir kitapçık
hazırladı. Bunlar;
1 – Başlangıcından itibaren firmanın tarihi ve yaptığı işin tanımı
2 – Genel ekonomik görünüş ve ilgili sektörün durumu genel görünüşü
3 – Firmanın gelir kapasitesi
4 – Firmanın kar payı ödeme geçmişi ve gelecekteki kar payı ödeme kapasitesi
5 – Firmanın gayri maddi veya fikri mülkiyetinin olup olmadığı
6 – Adi hisse senetlerinin satışı
7 – Serbest ve açık bir piyasada aktif olarak mallarını sunan aynı veya benzer iş
dalında çalışan firmaların piyasa fiyatları
Sonuç olarak, bu standartlar adi hisse senetlerinin değerinin belirlenmesine
uygulanabilir. Bu standartlar aynı zamanda söz konusu firmanın iş alanı, çalıştığı
sektörle olan ilişkisini ve genel olarak ekonomi hakkında bilgili olmak gerektiğini
belirtmektedir.
6.4.2.Fonksiyonlar
Dikkate
alınan
karşılaştırmalıyız53.
51
KANE, S.D., 1991, s. 53.
Ibid.
53
KANE, S.D., 1991, s. 87.
52
taraflar
ne
yapıyorlar?
Onlara
ait
aşağıdaki
verileri
-
Reklam ve promosyon
-
Araştırma ve geliştirme
-
Ürün tasarımı ve mühendislik
-
Üretim ve işleme mühendisliği
-
Ürün fabrikasyonu, montaj
-
Satın alma ve malzeme yönetimi
-
Piyasaya sunma ve dağıtım, envanter yönetimi
6.4.3. Sözleşme ile ilgili Koşullar
Söz konusu firma, karşılaştırılabilir firmalarla aynı işi mi yapmaktadır?
Karşılaştırılabilir
firmaların
satış
gelirlerini
karşılaştırmalı
değerlendirme
için
kullanıyoruz. Ancak gerçekten bu yapılanlar karşılaştırılabilir olarak ele alınabilir mi?
Ürünümüzü belirli bir garanti ömrü vererek satıyoruz ancak diğer firmalar garantisiz
satıyorlar54. Daha yüksek fiyata satmak garantiden mi yoksa markadan dolayı mı
olmaktadır? Bunun için aşağıdakilerin incelememiz gerekmektedir.
-
Alış veya satış miktarı
-
Sağlanan garantinin şartları ve kapsamı
-
Güncellenmesi gereken haklar, revizyonlar veya değişiklikler
-
Alıcı ve satıcı arasındaki devam eden iş ilişkileri
-
Yapılan ödeme veya karşıdan yapılan ödemenin şekli
6.4.4. Riskler
Aşağıda anlatılan bir takım riskler de vardır.
54
-
Maliyette, talepte, fiyatlamada ve gelişimde dalgalanmayı içeren piyasa riski
-
Araştırma ve geliştirmenin başarısı veya başarısızlığı ile ilgili riskler
-
Faiz oranları ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı içeren mali riskler
-
Kredi veya halktan toplanan para riski
-
Ürün sorumluluğu riski
-
Varlığın sahibi ile ilgili olarak genel iş riskleri
KANE, S.D., 1991, s. 69.
6.4.5. Ekonomik Şartlar
Firmaları veya ticari işlemleri etkileyen ekonomik koşulların da benzer olması
gerekir ve aşağıdaki durumlar dikkate alınmalıdır.
-
Bölgesel piyasaların benzerliği
-
Piyasaların göreceli büyüklüğü ve gelişim aşamaları
-
Piyasa seviyesi (toptancı veya perakende)
-
Üretim yeri ve özel maliyet faktörleri
-
Piyasalarda rekabetin büyüklüğü
-
Sanayiinin ekonomik koşulları(daralma veya genişleme)
Mal veya Hizmetler: Karşılaştırılabilir olması için, karşılaştırılan işe konu olan ürün
veya hizmetlerin benzer olması gerekmektedir. Ancak, markanın benzersiz yapısından
dolayı ele alınacak benzer örnekler bulmak oldukça zordur.
6.5. Yatırım Getiri Oranı Analizi
Bir önceki bölümde anlatılan Varlıklar üzerindeki karşılaştırılabilir Gelir
Tekniğinde söz konusu firmanın mali performansını karşılaştırılabilir bir grup firma ile
karşılaştırmasına baktık55. Aynı temel tekniği firma mali profilini kullanmadan, piyasada
karşılaştırılabilen firmaların getiri oranını kullanarak uygulayabiliriz. Bu metot bazı
temel kavramlarla daha iyi anlaşılabilir.
Bir firmanın toplam gelirinin kendisine ait olan varlıkları değerlendirerek
sağladığını biliyoruz. Bundan dolayı
Et = Ewc + Efa + Eiaip
Et = Firmanın toplam kazancı
Ewc = Net iş sermayesinden sağlanan kazanç
Efa = Duran varlıklardan sağlanan kazanç
Eiaip = Gayri maddi varlıklardan ve fikri mülkiyetten elde edilen kazanç
Şunu da biliyoruz ki gayri maddi varlıklardan elde edilen gelirler ticari mal
benzeri gayri maddi varlıklar ( yazılım vb.) ve fikri mülkiyetten elde edilmektedir. Yani,
55
PARR, Russell L., Intellectual Property Infringement Damages, New York, 1991, s. 186.
Eiaip = Eia + Eip
Eia = Gayri maddi varlıklardan elde edilen gelirler
Eip = Fikri Mülkiyetten elde edilen gelirler
Burada amaç sadece ticari markadan elde edilen geliri bulmak olduğundan, bir
sonraki basamak:
Eip = Et –(Ewc + Efa + Eia)
Varlıklar arasındaki kazancın dağılımı varlıkların değeri ve onların göreceli
riskleri sonucunda bulunur56.
Bu kavramı kullanarak Et, Ewc, Efa ve Eiaip’nin değerlerini tahmin edebiliriz.
(Tablo 3.11.)
Tablo 3.11. VARLIKLAR ARASINDAKİ GELİR DAĞILIMI
VARLIK TÜRÜ
VARLIK DEĞERİ
($ 000's)
Net İşletme Sermayesi
90,000
6.0%
5,400
Maddi Varlıklar
125,000
9.0%
11,250
Gayri Maddi Varlıklar
35,000
14.0%
4,900
Fikri Mülkiyet
50,000
17.0%
8,500
300,000
10.0%
30,050
Patentler
10,000
14.5%
1,450
Sahip Olunan Teknoloji
15,000
20.3%
3,050
Markalar
25,000
16.0%
4,000
50,000
17.0%
8,500
Toplam
GETİRİ
ORANI
GETİRİ
MİKTARI
($ 000's)
Tablo 3.11’nin üst tarafında fikri mülkiyetten elde edilen gelir $8.5 milyon olarak
hesaplanmış. Varlıkların toplam geliri ise $30.05 milyon olarak hesaplanmıştır. Fikri
mülkiyetten elde edilen bu 8.5 milyon doların ne kadarının markadan kaynaklandığını
56
PARR, R.L., 1991, s. 196.
bulmamız gerekmektedir. Bu da diğer varlık sınıfları için yapılan aynı prensipler
kullanılarak bulunur.
Bu hesaplamada 8.5 milyon doları fikri mülkiyete ayırdık ve bunun da 4.0
milyon dolarının sadece markadan geldiği sonucuna vardık.
6.6. İskonto Edilmiş Nakit Akışı Yöntemi
İskonto edilmiş nakit akışı modeli önceden anlatılanların bir permutasyonudur.
Ancak firmanın geliri doğrudan gelir raporunda yer alan değerler kullanılarak
bulunur57.Tablo 3.12.
Bu modelin avantajı “farz edelim = what if” sorularını değişebilen ilgili gelir
veya harcama kalemlerine bakarak cevaplayabilmemiz ve fikri mülkiyetten elde edilen
gelir üzerindeki etkilerini hemen bulabilmemizdir.
FANCY FİRMASININ 31 ARALIK 1995'TE BİTEN MALİ YIL İÇİN GELİR TABLOSU
Satışlar
$373,500
- Satılan ürünlerin maliyeti
195,000
Brüt Marj
178,500
- Satış, genel ve idari harcamalar
74,700
Net İşletme Geliri
103,800
Diğer harcamalar
(32,000)
Gelir vergilerinden önceki net gelir
71,800
- Gelir Vergileri
28,720
Hesapta olmayan kalemlerden önceki net gelir
43,080
Hesapta olmayan kalem harcamaları
(5,000)
Net Gelir
38,080
57
SMITH, G., 1997, s. 48.
NET NAKİT AKIŞI HESABI
+ Yıpranma Payı
17,000
- Sermayeye yapılan ilave
15,000
- Sermaye harcamaları
10,000
30,080
DİĞER VARLIKLARDAN ELDE EDİLEN GETİRİLER
- Net İşletme Sermayesi
5,400
Maddi Varlıklar
11,250
Gayri Maddi Varlıklar
4,900
Fikri mülkiyetten Elde Edilen
(Tablo
4.9)
(Tablo
4.9)
(Tablo
4.9)
8,530
6.7. Royalti Yöntemi
Bazılarına göre bu metot şu ana kadar anlatılanlar içerisinde en önemlisidir ve en
başta anlatılması gerekmektedir. Markanın gelecekteki ekonomik faydalarını tahmin
etmede en cazip teknik piyasa royalti oranlarını veya belirlenmiş pratik kuralları
kullanmaktır58. Bu gibi royalti oranları bir ticari markada elde edilen gelirin yerine
kullanılabilir. Bunun aslı, bir ticari marka sahibinin sahipliğinden dolayı royalti
ödemesinden kurtulmasıdır. Eğer ticari markası yok ise, bir tane kiralamak zorunda ve
bunun içinde ödeme yapması gerekmektedir.
Bu değerlemede yeni bir kavram değildir. Maddi varlıkların değerlemesinde
piyasa odaklı kira oranları genel olarak kullanılmaktadır. Spesifik bir maddi varlık için
sahibine sağladığı geliri hesaplamak için çıkartılan harcamalardan gelir akışı oluşturmak
için kullanılmaktadırlar. Bu teknik piyasa aktif bir piyasa ise ve söz konusu mal
genellikle kiralanan bir mal ise iyi sonuçlar verir. Bu metot fikri mülkiyet için genelde
uygulanan bir metot değildir.
58
SMITH, G., 1997, s. 54.
Russell Parr bu teknik kullanıldığında dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde
durmuştur.
Piyasa işlemlerinden bazen makul royalti göstergeleri çıkartılabilir ancak çok
dikkatli analiz gereklidir. Farklı firmaların lisansladığı aynı markanın
makul
royalti
göstergesi
sağlayabilir.
Makul
royaltiyi
tutarı bazen
belirlemek
için
ve
kullanılabileceği düşünülen piyasa işlemleri genelde fikri mülkiyetin ticari odak olduğu
birbiri ile ilişkisi olmayan taraflar arasında olmaktadır.
Tecavüz zararlarını hesaplamak için tespit edilen royaltiler benzer fikri mülkiyet
içeren lisanslarda belirtilen royalti şartlarına bakarak bulunur. Tecavüz zararlarını tespit
eden faydalı bir lisans;
1- Bir aile şirketi ve ona bağlı bir şirket arasında yapılmış bir iç lisans
olmamalıdır.
2- Tecavüz zararlarının belirlendiği tarihe uygun olan bir tarihte müzakere
edilmiş olmalıdır.
3- Mali sıkıntı yüzünden işlemi tamamlamak zorunda kalmayan iki bağımsız
firma arasında olmalıdır.
4- Tecavüzün olduğu aynı sanayide kullanmak için lisanslanan benzer fikri
mülkiyeti içermelidir.
5- Tecavüzün olduğu ülke gibi benzer ekonomik koşulları olan bir ülkede benzer
fikri mülkiyetin kullanımı için lisans haklarını aktarmalıdır.
Tecavüz zararlarını tespit için belge olarak bir lisans ele alınmadan önce lisans
anlaşması birçok yönden analiz edilmelidir59. Benzer lisans anlaşmalarının royalti
koşullarının incelenmesi, tecavüz zararları için belge olarak ele alınabilir ancak bunu
başarılı bir şekilde yürütmek çok zordur.
Eğer bu amaç için uygun bir şekilde karşılaştırılabilir bir royalti oranı varsa,
hesaplama aşağıdaki gibi yapılır.(Tablo 3.13.)
59
SMITH, G., 1997, s. 57.
Tablo 3.13. Piyasa Royalti Oranlarının Kullanılması
FANCY FİRMASI
Satış Geliri
Marka
Royalti
Oranı
Markadan
Gelen
Gelir
1
2
3
4
5
TOPLAM
373,500
388,440
387,754
386,391
347,448
1,883,533
5%
5%
5%
5%
5%
18,675
19,422
19,388
19,320
17,372
94,177
Özetle bir ticari markanın gelecekteki ekonomik yararını tahmin etmek amacıyla
birkaç metot anlatıldı. Her bir metodun kendine özgü kuvvetli ve eksik yönleri vardır.
Bunlardan birisini seçmek mi gerekir? Hayır, hatta bunlardan çoğunu kullanarak limitler
belirlenerek bir karar verilebilir.
Buna ek olarak, metotlar birleştirilerek birçok faydayı yansıtmak için
kullanılabilir.
Bir firmanın ticari markasından dolayı elde edeceği gelirin veya ticari
markasından dolayı elde edeceği ekonomik yararı tahmin etmek çok kolay bir işlem
değildir. Burada tahmin etme işleminde kullanılacak araçları sunduk. Bu araçlar yatırım
getiri oranı mali prensiplerine dayanır. Düzgün bir şekilde uygulandığında makul
sonuçlar verir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MARKA DEĞERLEME YAKLAŞIMLARI
1. GENEL OLARAK
Bu bölümde marka değerlemesine ilişkin genel kavramlardan bahsedilecektir.
Daha detaylı bilgi Beşinci Bölümde verilecektir.
2. MALİYET YAKLAŞIMI
Maliyet değer ile aynı değildir.Bir markanın mülkiyetinden ekonomik faydalar
elde etmedikçe, bu markanın değeri markayı başlangıçta geliştirmek için gerekli
miktardan daha düşüktür. Örneğin Dusenburg markasını ele alalım. Bu otomobil ismi
Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok kişi tarafından hala bir tanınırlığa sahiptir.
Benzer bir güçte otomobil ismi oluşturmak onlarca milyon dolara mal olacaktır. Bu
ismin mülkiyeti henüz kar olarak bir fayda sağlamamıştır. Eski ve sürekli olmayan bir
ürünle birlikte yeterli miktarda müşteriyi ikna etmeyebilir. Bir markanın adil piyasa
değeri ilgili sektörün ekonomisi ile azalabilir60. Marka gibi varlıklar oldukça değer
kaybedebilir, çünkü ilgili işin dışında çok az kullanımları vardır.
Markanın değerinin kullanıldığı sanayi veya işin ekonomik şartları ile yakından
ilgisi vardır. Başka bir sanayide bir marka ismini yeniden geliştirmek çok kolay bir iş
değildir. Yani bir markanın ekonomik kaderi kullanıldığı iş alanı ile paraleldir.
2.1. Maliyet Yaklaşımının Uygulanması
Maliyet yaklaşımının başlangıç noktası, marka oluşturmak için yapılan tahmini
masrafı belirlemektir. Bir metot geçmiş maliyetlerin yeniden değerlemesidir.
2.1.1. Geçmiş Maliyetlerin Yeniden Değerlemesi
Bu teknik, varlığı oluşturmak için bugün yapılması gereken yatırımın toplam
tutarını verecek geçmiş harcamaların yeniden raporlanmasını içerir. Tablo 4.1 marka
sahibinin markanın gelişimi için yapılan harcamaları göstermektedir.
60
SMITH, G., 1997, s. 129.
Yıl
HARCAMA ($000's)
1982
350
1983
800
1984
1,200
1985
3,000
1986
5,000
1987
6,000
1988
6,000
1989
7,000
1990
7,500
$36,850
Buradaki en büyük problem markanın gelişimine ne zaman başladığı ve ne
zaman bittiğini belirlemektir. Bazen, reklam ve promosyon harcamaları ürün veya
hizmeti satmak amacıyla yapılır ve markanın oluşturulması ile ilgili tamamen ilgili
değildir61. Tabloda gösterilen harcamalar;
1- Kavram Geliştirmek
2- Danışma Harcamaları
3- Marka Araştırmaları
4- Ön müşteri anketi
5- Ambalaj tasarımı
6- Reklam kampanyası geliştirmek
7- Ticari planlama
8- Televizyon, radyo, gazete ve magazin reklam masraflarıdır.
İlk iş bu harcamaları şu anki değeri üzerinden hesaplamaktır. Bu da genelde
üretici veya tüketici fiyat endeksi kullanılarak hesaplanır. Tablo 4.2
61
SMITH, G., 1997, s. 131.
1982 ile 1990 yılları arasında 36,850,000 Amerikan Doları masrafı olan bir
markanın günümüzde 47,112,000 Amerikan Doları’na ihtiyacı olacaktır62. Başlangıçta
yapılan masraflar 1990 yılında yeni bir marka oluşturdu. Ancak, mevcut marka eskidi.
Eskime gayri maddi varlıklar veya fikri mülkiyetler için birkaç şekilde görülebilir.
Ancak bir marka için sadece ekonomik ve/veya işlevsel eskime dikkate alınmalıdır.
Yıl
HARCAMA ($000's) TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ
1982
350
1.55
544
1983
800
1.51
1,205
1984
1,200
1.44
1,732
1985
3,000
1.39
4,182
1986
5,000
1.37
6,843
1987
6,000
1.32
7,923
1988
6,000
1.27
7,608
1989
7,000
1.21
8,468
1990
7,500
1.15
8,607
$36,850
$47,112
2.1.2. Yeniden Yapılandırma Maliyetleri
Bir ticari markayı yeniden oluşturmak için gerekli maliyeti belirlemenin başka
bir yolu da onu oluşturmak için gerekli emek ve maliyetin doğrudan tahminidir.
Geçmişteki harcamalarla ilgili olarak doğru kayıtlar eksik olduğunda, bu yaklaşım
kullanılır.
Tanınmış markaları oluşturmak için harcanan maliyet ile ilgili bilgi sadece bazen
elde edilebiliyor. Bu bilgiler benzer temel özellikleri olan markalar için değerlemede
rehber olabilir63. Bu özelliklerden önemli olanlar
62
SMITH, Gordon V., Corporation Valuation-A Business and Professional Guide, New York, 1988, s.
34.
63
SMITH, G. V., 1988, s. 36.
-
Markanın rekabet ettiği piyasanın büyüklüğü
-
Markanın ilgili olduğu piyasadaki payı
-
Reklam desteği
-
Markanın ilgili olduğu ürün veya hizmetin karlılığı
-
Markanın hizmet ettiği muhtemel bölge
-
Müşterinin piyasada tanıma kriterleri
Eğer kabul edilebilir bir karşılaştırma mevcut ise ve spesifik bir markayı
oluşturmak için gerekli maliyet biliniyorsa, bu miktar analizi yapılan markanın değerini
belirlemede kullanılabilir. Piyasa danışmanları, yeni bir markanın ulusal düzeyde
piyasalara girmesinin maliyetinin en azından 20 milyon US Doları olduğunu
belirtiyorlar. Sadece isim belirlenmesi işi bile çok pahalı. Danışman firmalar,
75,000’den 750,000 US Dolara kadar varan fiyatlarla isim belirleme işi yapıyorlar. Bu
işlem;
1- Belirlenen ibarenin diğerleri tarafından kullanılmadığına emin olmak için
yasal bir araştırma yapmayı
2- Müşterilerle, ortaklarla, sanayi alanındaki uzmanlarla ve psikologlarla görüş
alış-verişinde bulunmayı
3- Bu manaya gelen yabancı dillerde araştırma yapmayı
4- Müşterilerin, hissedarların, firma yöneticilerinin tepkilerini görmek için piyasa
araştırması yapmayı
5- Font ve karakter büyüklüğü ile ilgili olarak araştırma yapmayı
6- İsim ve ürün ile bağdaşacak renkleri seçmek için araştırma yapmayı
içermektedir.
Bu işlem, firmanın kıdemli yöneticilerinin de büyük zamanını alır. Bütün bu
emek ve harcamalar kampanya geliştirmek için tutulan reklam ajanlarına ödeme
yapmadan önce gerçekleşir. Dil araştırması ürünün global olarak satışa başlamasından
daha önemlidir. Hatta renk seçimi de önemli sayılır ve ek araştırma ve potansiyel
müşterilerle görüşmeyi gerektirir. Sürpriz bir şekilde, isim seçen bazı uzmanlar arzu
edilen isimlerin azaldığını belirtmektedirler64. Arzu edilen isimler kalite, değer,
performans, güç, vizyon ve/veya sorumluluk izlenimi bırakmaktadırlar. Bu ihtiyaçları
karşılamak da pahalı bir çalışmadır.
Bütün bu faktörler isim değişikliği olduğunda da rol oynar. İş alanında üretimden
hizmete olan geçiş arttı. Bir firmanın iş alanını yansıtan isimlerin artık bu işlevi
bulunmuyor. Buna en iyi örnek Primerica markasıdır. Geçmişte Amerikan Teneke Kutu
Firması diye adlandırılan firma artık teneke kutu imalatıyla iştigal etmiyor. Esso
isminden Exxon ismine olan değişiklik firmaya 100 ile 150 milyon dolara mal oldu.Orta
ölçekli bankalar, şube sayısına bağlı olarak, yeni bir isim için 2 milyon dolar
harcayabilmektedir.
Exxon için maliyet sadece yeni istasyonları ve kart vizitleri yazmak ve işaretleri
değiştirmeyi değil, bu markayı taşıyan her bir istasyondaki işaretlerin değiştirilmesini de
içermektedir. İyi bilinen bir markayı oluşturmak için büyük harcama, ve onu başka bir
marka ile değiştirmek de büyük harcama gerektirir. Marka değeri karşılaştırılabilen
isimleri oluşturan maliyetleri inceleyerek veya yeni bir markanın oluşturulmasında
dikkate alınan işlerin şimdiki maliyetlerinin analizi yapılarak elde edilebilir.
Örneğin reklam harcamalarında önde gelen bazı Amerikan firmaları hakkında
bazı istatistiklere bakabiliriz. Bağıntıyı matematiksel olarak açıklayamasak da reklam
harcamaları ile marka değeri arsında bir bağıntı olduğunu çıkarılabilir. Advertising Age
tarafından yayınlanan Amerika’daki reklam harcamalarında önde gelen firma
listesinden, reklam harcamaları hakkında bilgi edinebilir ve kar marjını ve reklam
harcamalarını gelirin yüzdesi olarak hesaplanabilir65. Tablo 4.3’te
KAR MARJI ANALİZİ ($ MILLIONS)
Firma
American Express Co.
64
65
1994
Reklam
Maliyeti
285.9
1993
1994
1993
1994 Kar 1993 Kar
Reklam
Reklam
Reklam
Marjı
Marjı
Harcaması Maliyetinin Maliyetinin
Gelire Oranı
Gelire
Oranı
311.1
2.6%
3.1%
13.0%
12.4%
SMITH, G. V., 1988, s. 84.
PARR, Russell L., Investing in Intangible Assets, New York, 1991, s. 241.
American Home
Products Corp.
American Stores Inc.
572.7
567
9.7%
10.0%
22.8%
25.7%
136.9
135.8
0.7%
0.7%
1.9%
1.3%
AT&T Corp.
1102.7
812.1
1.6%
1.3%
12.9%
11.6%
Chrysler Corp
971.6
761.6
2.1%
2.0%
11.5%
8.4%
Circuit City Stores
366.2
308.5
6.6%
7.5%
3.0%
3.2%
Coca-Cola Co.
491
356.7
9.6%
7.8%
17.1%
17.1%
Compaq Comp. Corp.
125
85.1
2.3%
2.3%
9.7%
8.4%
Delta Airlines
126.4
113.1
1.0%
0.9%
2.6%
-4.3%
Ford Motor Co.
1,186
1,015.5
1.3%
1.3%
7.1%
5.3%
1,929.4
1,539.7
1.6%
1.4%
1.1%
0.2%
Gillette Co.
227
167.2
11.7%
9.5%
19.8%
14.5%
IBM Corp.
248.1
172
1.0%
0.7%
4.0%
-21.7%
Levi Strauss & Co.
215.4
249
5.6%
6.4%
14.9%
12.0%
Nike Inc.
280.2
281.4
9.3%
11.6%
16.7%
13.3%
PepsiCo
1,097.8
1,038.8
5.4%
5.7%
13.4%
13.8%
Philip Morris Cos.
2,413.3
1,882.1
5.9%
4.9%
17.9%
14.8%
Procter & Gamble Co.
2,689.8
2,391.4
16.6%
15.8%
11.5%
11.3%
934.8
777.3
12.1%
11.6%
18.1%
23.7%
Generel Motors Corp.
Walt Disney Co.
2.1.3. Maliyet Yaklaşımı Uyarıları
Maliyet yaklaşımı, adil piyasa değerini tahmin etmek için gerekli unsurları
içermesine rağmen bunu markaya uygulamak çok zordur. Bu zorluk ekonomik
yıpranmanın belirlenememesinden kaynaklanmamaktadır. Ekonomik yıpranma aşağıda
belirtilen faktörlere işaret etmektedir66.
66
PARR, R.L., 1991, s. 246.
1- Mülkiyet ile ilgili gelecekteki ekonomik yararın miktarı. Bu yararlar ürün
veya hizmete olan taleple ortaya çıkar.
2- Ekonomik yararların temayülü hakkında bilgi. Büyüyen bir oranla ekonomik
yarar sağlayan bir marka aşağı doğru meyil gösteren bir markadan çok daha
fazla değerli olabilir.
3- Beklenilen ekonomik yararların elde edilmesi ile ilgili riskler. Yüksek
seviyede bir risk beklentilerin gerçekleşmesini spekülatif yapar. Düşük bir
değer ise genelde doğru sonucu verir.
4- Ekonomik yararların devam ettiği periyot. Bir markanın kalan ekonomik
ömrü değerleme için hayati bir önem taşır.
Örneğin aşağıdaki özelliklere sahip iki ticari markaya değerleme yapıldığını
varsayalım.
Birinci marka rekabet az olan ve büyüyen bir sanayide yüksek karlı bir ürünle iş
yapmaktadır. Tüketici algısı kuvvetli ve markayı yeni ürünler üzerinde yaymak için
potansiyel bulunmakta ve ortalama üzeri bir kar marjı elde etmektedir.
İkinci marka ise rekabetin fazla olduğu ve düşüşte olan bir sanayide düşük karlı
bir ürünle iş yapmaktadır. Tüketici algısı zayıf olmakla birlikte markayı yeni ürünler için
yaymak için de potansiyel bulunmamaktadır.
Eğer her iki firma da ulusal markalarla iş birliği içinde ise ve reklam
kampanyaları yapıyorlarsa, maliyet yaklaşımının unsurları her iki marka için de aynı
değeri gösterebilir. Her iki ismi de oluşturmak için yapılan araştırma, reklam ve
promosyonlar çok benzer olabilir67. Geçmiş maliyetler kullanılırsa benzer değerlere
varılır.
Ancak iki markanın adil piyasa değerlerinin farklı olacağı verilen bilgilerden
anlaşılmaktadır. Bu fark, iki markadaki mevcut ekonomik yıpranma miktarının farklı
olmasından gelmektedir. Tek bir varlık için ekonomik yıpranmayı belirleme işi kişiyi,
firmanın diğer varlıklarını ve kendisinin değerini de dikkate alan gelir yaklaşımını
kullanmaya yöneltir.
67
SMITH, G. V., 1997, s. 134.
Ancak, maliyet yaklaşımı diğer yaklaşımlardan çıkan değerleri kontrol etmek
veya değerleme için bir başlangıç noktası olabilir. Fikri mülkiyetlerin değerini tahmin
etmek için kullanılan maliyet yaklaşımı metodu hatalı sonuçlar verebilir. Bu yüzden,
maliyet yaklaşımı ile bulunan sonucu destekleme açısından diğer değerleme yaklaşımları
da kullanılmalıdır.
3. PİYASA YAKLAŞIMI
Piyasa Yaklaşımı değeri belirlenecek varlığa benzer bir varlığın satış işlemlerini
inceleyerek bilgi verir. Serbest ve açık piyasada meydana gelen işlemler değeri
belirlenecek varlık için iyi bir veridir68. Bu yaklaşım için;
1- Karşılaştırılabilir varlık içeren aktif bir piyasanın olması
2- Karşılaştırılabilir varlığın ticareti ile ilgili fiyat ve miktar bilgilerine erişim
3- Bağımsız firmalar arasındaki işin bilinmesi
gereklidir.
Bir sonraki konuda inceleyeceğimiz bu maddelerin bir arada olması hemen
hemen imkansızdır.
3.1. Piyasa Verilerini Kullanma
Marka değerinin göstergeleri bazen dolaylı olarak fikir vermektedir. Philip
Morris’in 2 Nisan 1993’te Marlboro satış fiyatını düşürmesi buna bir örnek teşkil eder.
Bu %20’lik fiyat indirimi, ucuz kötü ekonomik koşulların hakim olduğu piyasada yer
edinen sahte sigaraları durdurmak için yapılmış bir işlemdi.1981’den başlayarak ucuz
sigaralar piyasanın %36’sını ele geçirmişti. Ve uzmanlar 80’lerin sonunda bu oranın
%50’ye ulaşacağını düşünüyorlardı. Nisan 1993’te markalı sigara ile markasız sahte
sigaraların arasındaki fiyat farkı paket başına 1.4 Amerikan Doları idi.
68
SMITH, G. V., 1997, s. 138.
Wall Street Uzmanları, Philip Morris’in bu fiyat indiriminin tütün ürünlerinden
vergi öncesi kazancını bir önceki mali yıla göre 5.2 milyar Amerikan Doları’ndan 2.0
milyar Amerikan Doları’na düşebileceğini tahmin etmişlerdir. Bu fiyat indirimi büyük
hisse senedi ticaretine yol açtı ve Philip Morris’in hisse senedi fiyatları bir günde %23
oranında düştü. 2 Nisan, 1993’te bir günlük toplam kaybı 13 milyar Amerikan Doları’na
ulaştı. Bu kayıp Marlboro markasının değerindeki kayıp olarak ele alınabilir69.
Bu sayılardan yola çıkarak, Marlboro markasının değeri hakkında bir şeyler
söylenebilir. Eğer 13 milyar Amerikan Dolar’ı fiyat indirimi yapmadan önce markanın
değerinin %20’lik kısmına tekabül ediyorsa, markanın değeri 2 Nisan’dan önce 65
milyar Amerikan Doları 2 Nisan’dan sonra ise 52 milyar Amerikan Doları’dır. Böyle bir
çıkarım basitliği açısından cazip gelebilir ancak her zaman doğru sonuç vermez70.
Sonra, Philip Morris toparladı ve bu olaydan önce %22 olan piyasa payının
olaydan sonra %31’e çıktığını rapor etti. Bu arada, Philip Morris reklam harcamalarını
iki katına çıkardı, promosyonlarını azaltarak tekrar fiyat indirimine gitti ve çok başarılı
bir ticaret kampanyası yürüttü. Ancak, bu olay çok güçlü bile olsa uluslararası bir
markanın hassasiyetini göstermektedir71.
Piyasada ticari markaların satışı genelde firmanın veya birimin tamamının içinde
yer alır. Bağımsız olarak spesifik bir markanın satılması çok nadir olarak rastlanır. Genel
olarak firma ile birlikte, sahip olduğu markalar, bir miktar döner sermaye, iş gücü,
taşınmaz varlıkları ve diğer gayri maddi varlıkları ve fikri mülkiyetler satışa konu olur.
Sadece ticari marka satışa konu olduğunda, fiyat nadiren açıklanır. Markaların bağımsız
olarak satıldığı ve fiyat bilgisinin açıklandığı son zamanlarda olan bazı olaylar;
-“After six” markasının iflası sonucu 7 milyon Amerikan Doları’na satılması,
-Bir Amerikan firması olan Seagram firmasının yedi likör markasını 372.5
milyon Amerikan Doları’na satın alması.Bu markalar Calvert Gin, Calvert
Extra American Whiskey, Kessler American Blended Whiskey, Leroux
Cocktails, Lord Canadian Whiskey, Ronrico Rum ve Wolfschmidt Vodka
69
SMITH, G. V., 1997, s. 139
Ibid.
71
Ibid.
70
-1985 yılında et ambalajı yapan Rath firmasının iflası sonucu Black Hawk
markasının 3 milyon Amerikan Doları’na satılması,
-1988 yılında Murjani firmasının markası olan Gloria Vanderbilt’in Gitano
firmasına 15 milyon Amerikan Doları’na satılması,
-Menley & James Laboratuarlarının 52 milyon Amerikan Doları’na 32 adet
tıbbi ilaç markasını satın alması,
Bu bilginin faydalı olması için, ortak noktalara getirmek gerekir. Arazi satışları
dönüm üzerinden, binalar metrekare üzerinden yapılmaktadır. Menley & James
Laboratuarları tarafından 52 milyon Amerikan Dolar’a satın alınan 32 marka, değer
biçilecek tek bir marka olduğunda yararlı olmaz72.
Menley & James tarafından satın alınan bu 32 marka içerisinde Contac nezle
ilacı, Ecotrin aspirin, Hold öksürük ilacı, Arm alerji ilacı ve Rosemik deri losyonu gibi
reçete gerektirmeyen tıbbi ilaçlar bulunmaktadır. Bu ürünlerin satın almadan önceki
yıllık satışları yaklaşık 32 milyon Amerikan Doları’dır. Alış değeri olan 52 milyon
Amerikan Doları’nı 32 milyon Amerikan Doları’na bölersek bu markalar için 1.73 gibi
bir fiyat-gelir çarpanı bulunur. Her bir markanın yaklaşık değeri 1.6 milyon Amerikan
Doları’dır. Menley & James üretim, depo ve dağıtım için taşeron firmalar kullandığı için
bu alış değerini sadece markalar için olduğunu varsaymak makul olur.
Aynı tür hesaplamaları Seagram tarafından satın alınan likör markaları için
yaparsak fiyat-gelir çarpanı 1.59 olmaktadır. Toplam satın alma fiyatını yediye bölersek,
her bir markanın yaklaşık değeri 53.2 milyon Amerikan Dolar’ı olur. Ancak Calvert
ibaresi satın alınan markalardan üçünde olduğundan, satın alma fiyatını dörde bölmek
daha uygun olur ve her bir markanın değeri 93.1 milyon Amerikan Doları olarak
bulunur.
Son zamanlarda yapılan satışlara bakacak olursak, 1995 yılında Unilever’in
Hazeline cilt bakımı ve tuvalet sabunu markasını 146 milyon Amerikan Doları’na satın
72
SMITH, G. V., 1997, s. 140.
aldığı rapor edildi. Satış öncesi Hazelin’in varlıklarının değerinin 13.7 milyon Amerikan
Doları olduğu bildirildi. Buradan anlaşılıyor ki; marka için ödenen değer 132.3 milyon
Amerikan Doları’dır. Satıştan önce Hazelin’in satış geliri 48.8 milyon Amerikan Doları
olup, bu da 3.0 gibi bir fiyat-gelir çarpanına tekabül etmektedir.
Ocak 1996’nın sonunda, Corel Şirketi Novell Şirketi’nin bağlı kuruluşu olan
Wordperfect Şirketini aldığını açıkladı. Wordperfect Şirketi Wordperfect kelime
işlemcisi yazılımını, Quattro Pro hesap çizelgesi programını ve PerfectOffice beraber
çalışan programlar paketini yapan bir firmadır. Satın alma değeri 124 milyon Amerikan
Doları olup, bu değer Novel Şirketi’nin 1994 yılında vermiş olduğu 855 milyon
Amerikan Doları’ndan çok çok düşüktür.
Wordperfect satışlarının, 1994 yılında Novel Şirketi onu aldığı değerin yarısı
kadar veya 300 veya 400 milyon Amerikan Doları civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bu satış işleminin detayını bilmeden, satın alma fiyatının Wordperfect, Quattro
Pro ve PerfectOffice markalarına dağılım oranı bilinemez. Bu örnek için fiyat-gelir
çarpanı 2.8’dir73.
3.2. Piyasa Verilerini Düzenlemek
Maddi
varlıkların
değerlemesinde,
genel
olarak
piyasa
işlemlerinin
kullanımlarını daha uygun hale getirmek için onları düzenlemek gerekir. Örneğin köşede
bulunan bir binanın verilerini ortada bulunan bir bina için düzenlemek gerekir. Bir
makinenin satışı aynı özelliği olmayan başka bir makine ile karşılaştırılması için yeniden
düzenlenir.
Ticari marka için bu düzenlemeleri yapmak oldukça zordur. Çünkü, bir ticari
markanın değerini etkileyen bir çok değişken bulunmaktadır.
3.3. Karşılaştırılabilirlik
73
SMITH, G. V., 1997, s. 141.
Sadece markaları içeren ticari işlemler çok nadiren görülür. Görüldüğünde de
ticaret koşulları genelde açıklanmaz. Bundan dolayı ticari markalara uygulandığı zaman
piyasa yaklaşımının en zor tarafı karşılaştırılabilirliktir.
4. Gelir Yaklaşımı
Bir varlığın geçek piyasa değeri, gelecek ekonomik yararlarının şimdiki değeri
olarak ifade edilebilir. Bir ekonomist bu gelir akışını tekel karı olarak görür. Bir firma
maliyetinden fazla kazanç elde ettiği zaman, bu tekelci konumundan dolayı olmaktadır..
Böyle bir tekel mevkii fikri mülkiyetin rekabeti durdurması ya da engellemesi sonucu
meydana gelmektedir. Böylece tekel kazancı patent veya markadan elde edilebilir..
Ekonomistler tekel kazancının sermayeleşme eğiliminde olduğunu da belirtmektedirler.
Yani, onların varlığı ait olduğu firmanın değerini arttırır74. Bundan dolayı gelir
yaklaşımı marka gibi varlıkları değerlendirmede kuvvetli bir değerleme metodudur. Bu
metot
1- Elde edilen ekonomik faydanın durumu ve miktarının
2- Eknomik faydanın süresinin
3- Beklenen faydanın gerçekleşmesi ile ilgili risklerin
bilinmesini gerektirir.
Gelecekteki ekonomik faydanın durumu ve miktarının en iyi belirleme şekli
markanın kullanılmasından ortaya çıkan net nakit akışı miktarı ile olur. Net nakit akışı
hem markayı desteklemek için gerekli ek sermaye yatırımını hem de iş yapmanın
maliyetini dikkate alır. Karlılık net nakit akışı miktarını etkileyen anahtar faktördür75.
Sonraki bölümlerde marka değerlemesi için gelir yaklaşımının uygulanışının
örneklerini verip inceleyeceğiz.
4.1. Kalan Değer Yöntemi ile Marka Değerlemesi
En doğrudan marka değerinin belirlenmesi metodu kalan değer yaklaşımıdır. Bu
da matematiksel olarak
74
75
GILSON, Jerome, Trademark Protection and Practice, New York, 1972, s. 12.
GILSON. J., 1972, s. 16.
Vtm = Vbe – Vm – Vt –Via
Vtm = Marka Değeri
Vbe = Firmanın değeri
Vm = Parasal varlıkların değeri
Vt = Maddi varlıkların değeri
Via = Diğer gayri maddi varlıkların değeri
Bu metodun en iyi tarafı basitliği ve kolayca anlaşılmasıdır. Zor tarafı ise
firmanın değerinden çıkartılacak olan varlıkların değerinin belirlenmesidir.
4.2. Maksimum Fiyatlandırma Kullanarak Değerleme
Tablo 3.1’de bir markadan elde edilen gelirin hesaplanması vardı. Gelirin
kaynağı söz konusu markanın mal veya hizmetleri ile piyasada ulaştığı en yüksek
fiyattır. Bu markanın değeri, kendisiyle ilişkili gelirin şu anki değeri hesaplanarak
bulunabilir.(Tablo 4.4)
Fancy ve Plain firmalarının satış gelirleri Tablo 3.1’de hesaplanmıştı. Tablo
4.4’te, satış geliri tahminleri arasındaki farkı , bunun gelir sonrası vergisi ve bu gelir
akışının şu anki değeri hesaplandık.
Tablo 6.4 Yüksek fiyatlandırma Avantajının Değerlemesi
FANCY FİRMASI
1
2
3
4
5
MAKSİMUM FİYATLI ÜRÜNLERİN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
PLAIN FİRMASI
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2.49
2.49
2.49
2.49
2.49
$373,500 $388,440 $403,978 $420,137 $436,942
JENERİK ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2.19
2.19
2.19
2.19
2.19
TOPLAM
Satış
Geliri
MARKADAN
DOLAYI OLAN
GELİR
(-) Gelir Vergileri
328,500
341,640
355,306
369,518
384,299
4 45,000
5
46,800
48,672
50,619
52,644
18,000
18,720
19,469
20,248
21,057
Vergi sonrası
markadan olan gelir
27,000
28,080
29,203
30,371
31,586
Vergi sonrası gelirin
günümüzdeki değeri
25,288
23,070
21,046
19,200
17,516
GÜNÜMÜZDEKİ TOPLAM
DEĞERİ
106,119
Bu örnekte çok önemli varsayımlar bulunmaktadır.
Maksimum fiyat avantajı kar hanesine yazılır. Yani, fiyat avantajının her bir
doları vergi öncesi geliri bir dolar arttırır. Bu her durum için geçerli değildir. Yüksek
fiyatlı bir ürüne veya hizmete üretim maliyetlerinden, reklam harcamalarından ve satış
ve promosyon harcamalarına göre daha fazla destek verilmelidir76.
Diğer bir varsayım, karşılaştırılan firmaların nakit akışları arasında fark
olmadığıdır.
Basit olsun diye, tahmin süresi sadece beş yıl alınmıştır. Fiyat avantajı bundan
daha uzun veya kısa süre devam edebilir. Her bir durum kendi içinde incelenmelidir.
Bu teknikle söz konusu markadan elde edilen gelirin hepsi bulunamaz. Daha
önceden de bahsedildiği gibi Plain firmasının da bir markası bulunmaktadır. Elbette
markasının kazancına katkısı vardır. Yani, Fancy firmasının markasından elde ettiği ek
bir gelir bulunmaktadır.
Bu varsayımlar ileride anlatılacak örnekler açısından unutulmamalıdır.
4.3. Brüt Kar Yöntemi
Tablo 3.4’de, markaya atfedilen, üretim maliyetleri için oluşturduğu ölçek
ekonomisinden kaynaklanan gelir akışını hesaplandı. Bu, söz konusu marka için
76
SMITH, G. V., 1997, s. 157.
avantajlı brüt kar marjında gösterildi. Benzer bir hesaplama yaparak, şimdiki değeri
tahmin edilebilir.(Tablo 4.5)
Tablo 4.5’de, Markaya atfedilen geliri tahmin etmek için söz konu markanın brüt
karından karşılaştırılabilir firma grubunun brüt geliri çıkartıldı. Yine brüt kar akışındaki
farkların hepsi en aşağıda kar hanesine yazıldığını varsayıldı. Böylece hesaptan düşme
işi sadece gelir vergileri için gereklidir. Markaya atfedilen vergi sonrası gelirin şimdiki
değeri 53,059 Amerikan Doları’dır.
Tablo 4.5 Brüt Kar Yönetimi ile Değerleme
PLAIN FİRMASI
1
2
3
4
5
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
328,500
341,640
355,306
369,518
384,299
1.50
1.50
1.50
1.50
1.50
225,000
234,000
243,360
253,094
263,218
TOPLAM
ÜRÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin birim
maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt Kar
$103,500 $107,640 $111,946 $116,423 $121,080
1,779,262
$560,589
31.51%
KARŞILAŞTIRILABİLİR FİRMA
GRUBU
ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin
birim maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt
750,000
780,000
811,200
843,648
877,394
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
1,642,500 1,708,200 1,776,528 1,847,589 1,921,493
1.65
1.65
1.65
1.65
8,896,310
1.65
1,237,500 1,287,000 1,338,480 1,392,019 1,447,700
$405,500 $421,200 $438,048 $455,570 $473,793 $2,193,611
Kar
24.66%
MARKADAN ELDE
EDİLEN BRÜT KAR
(-) Vergi Gelirleri
22,500
23,400
24,336
25,309
26,322
9,000
9,360
9,734
10,124
10,529
Markadan elde edilen
vergi sonrası gelir
13,500
14,040
14,602
15,186
15,793
Vergi sonrası gelirin
günümüzdeki değeri
12,644
11,535
10,523
9,600
8,758
TOPLAM DEĞER
53,059
Burada dikkat edilmesi gereken husus, brüt karın hepsinin markadan kaynaklanıp
kaynaklanmadığıdır. Brüt karı belirleyen satılan malların maliyetinde birçok unsur
vardır.
4.4. İşletme Karı Yöntemi
Bu, önceki örnek ile benzer olup burada bütün faydaların gösterildiği varsayımı
ile vergi sonrası net gelirin şimdiki değeri hesaplandı. Bir önceki metoda göre
muhtemelen daha güvenilir bir varsayım, çünkü işletme karı düzeyinde hemen hemen
bütün değişkenler dikkate alındı.(Tablo 4.6)
Tablo 3.5 İşletme Karı Karşılaştırması
PLAIN FİRMASI
1
2
3
4
5
150,000
156,000
162,240
168,730
175,479
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
328,500
341,640
355,306
369,518
384,299
1.50
1.50
1.50
1.50
1.50
225,000
234,000
243,360
253,094
263,218
103,500
107,640
111,946
116,423
121,080
TOPLAM
ÜRÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin birim
maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
Brüt Kar
1,779,262
Satış, Genel ve İdari
Harcamalar
49,275
51,246
53,296
55,428
57,645
İşletme Karı
$54,225
$56,394
$58,650
$60,996
$63,436
$293,700
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
16.5%
750,000
780,000
811,200
843,648
877,394
2,19
2,19
2,19
2,19
2,19
İşletme Karının Satış
Gelirine Oranı
KARŞILAŞTIRILABİLİR FİRMA
GRUBU
ÜRÜNÜN SATIŞLARI
Tahmini Satış Adedi
Birim Fiyat
Satış
Geliri
Satılan ürünlerin
birim maliyeti
Satılan ürünlerin
maliyeti
1,642,500 1,708,200 1,776,528 1,847,589 1,921,493
1.65
1.65
1.65
1.65
1.65
1,237,500 1,287,000 1,338,480 1,392,019 1,447,700
Brüt Kar
405,500
421,200
438,048
455,570
473,793
Satış, Genel ve İdari
Harcamalar
295,650
307,476
319,775
332,566
345,869
İşletme Karı
$109,350
$113,724 $118,273 $123,004 $127,924
İşletme Karının Satış
Gelirine Oranı
MARKADAN ELDE
EDİLEN İŞLETME
KARI
(-) Gelir Vergileri
Markadan elde edilen
vergi sonrası gelir
Vergi sonrası gelirin
günümüzdeki değeri
TOPLAM DEĞER
8,896,310
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
32,355
33,649
34,995
36,395
37,851
12,942
13,460
13,998
14,558
15,140
19,143
20,190
20,997
21,837
22,710
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
76,299
$592,275
6.7%
6.7%
İşletme karı avantajına dayanarak bulunan vergi sonrası gelirin şimdiki değeri
76,299 Amerikan Doları’dır.
4.5. Royaltiden Kurtulma Yöntemi
Bu metot, bir firmanın ticari markası olması halinde royalti ödemekten
kurtulacağı kavramına dayanan bir metottur77. Bu hayali ödeme markadan elde edilen
gelir olarak yerine düşünülebilir ve buna göre de vergi sonrası şimdiki değerinin
hesaplaması yapılır.(Tablo 4.7)
Daha önce de bahsedildiği gibi, bu hesaplamada kullanılan royalti ya genelde
piyasadan alınır ya da ilgili sanayiden yaklaşık hesap edilerek bulunur. Burada verilen
örneklerin 5 yıllık bir gelir tahminini kullandığını unutmayalım, çünkü birçok durumda
marka geliri daha uzun bir periyotta gerçekleşir. Royaltiden kurtulma hesabı gelir akışını
sermayeleştirerek yapılır.
Vergi sonrası ilk yıl Geliri / Sermayeleştirme oranı = 11,205 / .10 = 112,050
Sermayeleşme oranı gelir akışının beklenilen büyüme oranından % 14 daha
düşük bir orana eşittir. Bu değer ile Tablo 4.7’de gösterilen değer arsındaki belirgin fark
ikincisinin 5 yıllık için hesaplanmış olmasıdır.
Tablo 4.7. Royaltiden Kurtulma Yöntemi
FANCY FİRMASI
Satış Geliri
1
2
3
4
5
373,500
388,440
387,754
386,391
347,448
5%
5%
5%
5%
5%
18,675
19,422
19,388
19,320
17,372
32,355
33,649
34,995
36,395
37,851
12,942
13,460
13,998
14,558
15,140
Marka Royalti Oranı
Markadan elde edilen
gelir
MARKADAN ELDE
EDİLEN İŞLETME
KARI
(-) Gelir Vergileri
77
SMITH, G. V., 1997, s. 159.
Markadan elde edilen
vergi sonrası gelir
Vergi sonrası gelirin
günümüzdeki değeri
19,143
20,190
20,997
21,837
22,710
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
6.7%
4.6. İskonto Edilmiş Nakit Akışı Yöntemi
Bize göre değer kavramının bütün unsurlarını dikkate alan model İskonto
Edilmiş Nakit Akışı modelidir (Discounted Cash Flow-DCF). Bu model bir ticari
markanın değerini etkileyen mali girdilerin hepsini yansıtan değerleme araçlarını
sunar78. Daha önce verdiğimiz örneklerde, brüt kar veya işletme gelirindeki bütün
farkların sadece ticari markadan dolayı olmayabileceğini ve maksimum fiyat avantajı
marka değerini vermeyebilir.
Bütün avantajlarına rağmen, bu model değerlemeyi yapanı inceleme ve tahmin
etme yükünden kurtarmıyor.
Tablo 3.7 hatırlanacak olursa, buradaki önemli nokta, eğer bir firmanın
tamamının değerini ve yaptığı işten elde ettiği geliri ve bazı varlıklarının getiri oranları
ve değerleri biliniyorsa, yinelemeli işlemi (iterative process) kullanarak bilinmeyen
varlıkların getiri oranları belirlenebilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
MARKA DEĞERLEME METODLARI
1. GENEL OLARAK
İşletmeler gelir sağlama amacına yönelik olarak kurulmuş olan, maddi ve
gayri maddi haklardan oluşan ekonomik bir bütündürler. Gayri maddi hakları,
ticaret unvanı, işletme adı, patentler, marka, endüstriyel tasarım hakları gibi haklar
oluşturur. Global piyasaların büyümesi ve daha evvel olmadığı kadar teknolojiye
dayanması, fikri ve sınaî mülkiyete önemli bir pozisyon kazandırmıştır. Pek çok şirket
78
KRIEGBAUM, C., 1998, s. 54.
için bugün, gayri maddi varlıklar olarak, sınaî mülkiyet hakları çok değerli işletme
varlıkları arasındadır.
Gayri maddi varlıkların değerlemesinin uygulamada kullanıldığı yerler:
- Vergileme amaçlı olarak;
- Lisans sözleşmeleri için; markanın lisans sözleşmelerinin kapsadığı uygun
royalti
düzeyinin
belirlenmesinde
söz
konusu
gayri
maddi
varlığın
değerlemesinde;
- Birleşmeler ve satın almalarda (mergers and acquisition) gayri maddi hakların
değerlemesinde;
- Fon yükseltmelerinde, gayri maddi varlıkların değerlemesi ortak tabana
oturmaz ve finansal düzenlemelerde güvenlik olarak kullanılırlar.
- Finansal raporlama; bazı şirketlerin finansal raporlamaları için gayri maddi
hakların değerlemesi gerekli olur.
Gayri maddi hakların değerlemesi ile ilgili bir rapor için atılması gereken
adımlar;
1. Sabit varlıkların tanımlanması ve sınıflandırılması
2. Değerlemenin amacı ve değerlemenin kullanılacağı bazın tanımlanması
3. Değerleme metodolojisinin seçimi
4. Araştırma ile elde edilen bilginin niçin değerlendirmeyi gerektirdiği
5. Değerleme hesaplamalarının performansı
6. Değerleme verilerinin farklılaştırılması
7. Değerleme raporunun yayınlanması
Gayri maddi hak ve sınaî mülkiyet hakkı olarak marka değeri önem arz
etmektedir. Marka, pazarlamanın temel unsurlarından biri olmasına rağmen, markaların
değerlerinin belirlenmesine ilk olarak şirket ele geçirme veya birleşmeleri esnasında
ihtiyaç duyulduğundan, konu ilk önce şirketlerin finans bölümlerinin ilgi alanına
girmiştir79. Ancak zamanla markanın bir şirket varlığı olarak öneminin artması ve
değerinin korunması ve iyi yönetilmesi konusunda çalışmaların yoğunlaşması sonucu
marka değerinin tespiti çok değişik nedenlerle yapılır hale gelmiştir. Birçok sektörde
markanın şirketler arasındaki rekabette en önemli silah haline gelmesi, sahip
oldukları markaların değerlerini ve güçlerini, pazarlama ve finans bölümleri ile üst
yönetimler dâhil, şirketlerin gündeminde tutmaktadır. Sahip olduğu marka ya da
markaların değerini korumayı rekabet stratejisinin bir parçası olarak gören bir şirketin
markasının değerini ölçmek isteyeceği kuşkusuzdur.
Değerleme yapan, değerlemeye değeri belirlemek amacıyla başlamaktadır.
Bu değerleme üç ana başlık altında yapılabilir;
1. Mevcut kullanım
2. Piyasa değeri ve
3. Likiditasyon (varlığın paraya çevrilebilme kabiliyeti)'dur.
Marka değerinin tespit edilmesine yönelik çalışmalar 1980'lerde hız kazanan
şirket ele geçirme ve birleşmelerinde ilk kez ciddi olarak gündeme gelmiştir. Bu
dönemde geliştirilen metotlar “finansal modeller” olarak adlandırılmakta olup, bunlar
markanın parasal değerini anlamlı bir şekilde tespit etmeye yönelmiş, şirket dışından
bilgi toplama ihtiyacı az olan, müşteri tercihlerini dikkate almayan modellerdir80.
Finansal modellerin
müşteri
davranışlarını
ve
eğilimlerini
dikkate
almamalarından dolayı, stratejik uygulamalarda daha uygun araçlar olabilecek müşteri
davranış ve tercihlerine dayalı metotlar geliştirilmiştir. Bu metotlar ise anketler ve
benzeri metotlarla müşterilerin tercihlerine yoğunlaşarak, müşterilerin "kalplerinde ve
kafalarında"81 olanı açıklamaya çalışmaktadırlar. Stratejik bakış açısından geliştirilen
bu metotların çoğunluğu müşteriler açısından markayı oluşturan unsurları belirlemek,
79
KAYA, Yusuf, Marka Değerleme Metotları Ve Bu Metotların Kullanımında Sermaye Piyasası
Mevzuatı Açısından Çıkabilecek Sorunlar, Sermaye Piyasası Kurulu Yeterlik Etüdü, İstanbul, 2002. s.
3.
80
KAYA, Yusuf, age, s. 4.
81
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., “Brand Equity Review” Brand Equity Excellence Projesi, 2001, C.1
marka yönetimini desteklemek amacıyla geliştirilmiş, parasal bir marka değeri
belirlemekten çok markanın gücünü ölçen kaliteye yönelik metotlardır.
Şirketlerin sahip oldukları markaları değerletmeye başlamaları ile birlikte birçok
danışmanlık şirketi bu hizmeti vermeye başlayarak değerleme konusunda kendi
metotlarını geliştirmişlerdir. Bu metotlar finansal ve davranışa dayalı metotların
ölçümlerinin birlikte kullanıldığı bileşik metotlardır. Söz konusu metotlar bu
danışmanlık şirketleri tarafından genel hatlarıyla kamuoyuna açıklanmış ancak
hesaplamaya yönelik birçok ayrıntı gizli tutulmuştur.
Çalışmamızda, marka değerleme metotları yukarıda anlatılan gelişme seyrine
göre bir ayrıma tabi tutularak incelenecektir.3 Buna göre marka değerleme metotları üçe
ayrılmaktadır:
1. Finansal Metotlar
2. Davranışa Dayalı Metotlar
3. Karma (Finansal/Davranışa Dayalı) Metotlar
2. FİNANSAL METOTLAR
2.1. Maliyete Dayalı Marka Değerleme Metodu
Bu yaklaşıma göre, bir işletmenin sahip olduğu bir markanın değeri, o marka için
katlanılan maliyetlerin toplamıdır. Bu yaklaşım altında varsayım; alım fiyatı veya
yeni mülkiyeti geliştirmek için üstlenilen maliyetler, hizmetlerin ekonomik değeri
ile uyumludur, esas mülkiyet ekonomik yaşam sırasında sağlanır. Maliyet yaklaşımı
direkt olarak sağlanabilecek ekonomik yarar miktarını dikkate almaz.
Bu yaklaşıma göre, marka değeri iki yöntemle belirlenmektedir:
-
Tarihi maliyet metodu,
-
Yenileme maliyeti metodu.
Tarihi maliyet metoduna göre markanın değeri, şirket tarafından marka için
markanın satın alınması ya da şirket tarafından yaratılmasında ve değerinin
korunmasında yapılmış tüm harcamaların toplamından oluşur. Yenileme maliyeti
metoduna göre, markanın değeri, aynı bir markanın yeniden yaratılmak istenmesi
durumunda güncel bedellere göre katlanılacak toplam maliyete eşittir.
Bu yaklaşımın dayandığı, daha fazla kaynak aktarılan, daha yüksek maliyete sahip
markanın daha değerli olacağı varsayımı bu metodun en önemli eksikliğidir. Bu
yaklaşım, çok fazla reklâm harcaması yapılan markaları ödüllendirmekte, yapılmayanları
ise cezalandırmaktadır82. Değiştirme maliyeti metodunda ise aynı güçte, değerde bir
markayı yaratmak için ne kadar harcama yapılması gerektiğinin belirlenmesi tamamıyla
sübjektif hesaplamalara dayanmaktadır. Değiştirme maliyetlerini hesaplarken uzman
görüşlerine bağlı kalma zorunluluğu metodun sağlıklı hesaplama yapmasının önünde
engel teşkil etmektedir.
Maliyete dayalı
yöntemlerin
diğer
bir
eksikliği
de
geleceği
hesaba
katmamalarıdır. Marka ve şirketle ilgili olumlu veya olumsuz beklentiler marka değerine
yansımamaktadır. Gücünü ve pazar payını kaybetmiş bir markanın geçmiş maliyetlerine
göre değerlenmesi değerinin olduğundan yüksek hesaplanmasına neden olabilecektir.
Hangi maliyetlerin marka değerine ekleneceği konusunda da belirsizlik bulunmaktadır83.
Doğrudan marka için yapılmayan ancak markayı destekleyen harcamaların marka
değerine nasıl ekleneceğini belirlemek oldukça zordur. Reklâmların, markalı ürünün
satışlarını artırma ve marka tanınırlığını artırmak gibi iki faydası mevcuttur. Marka
değeri hesaplanırken reklâm harcamalarının marka değerine ne ölçüde katkıda
bulunduğunun belirlenmesi gerekecektir. Maliyet bedellerine göre marka değeri
hesaplanırken reklâm harcamalarının tamamının marka değerine eklenmesi doğru bir
yaklaşım değildir. Ciddi bir pazar ve müşteri araştırması yapmadan, reklâm
harcamaların ne kadarının marka değerine eklenebileceğini tespit etmek mümkün değildir.
Uzun yıllardan beri var olan markalar için tarihi maliyet metodunu kullanmak
mümkün değildir84. Örneğin Coca-Cola markasının tarihi 1887'ye kadar dayanmakta
82
CHEVRON, Jacques, “Valuing brands, on paper and in truth” Brandweek, 2000, C. 1, S. 4, s. 24-26
SEETHARAMAN, A. vd., “A conceptual study on brand valuation” The Journal of Product & Brand
Management, 2001, C. 10, S. 4, s. 243-256.
84
KAPFERER, Jean-Noël, Strategic Brand Management – New Approaches to Creating And
Evaluating Brand Equity, 1992, New York: Free Press; Toronto: Maxwell Macmillan Canada
83
olup, o tarihten bugüne kadar marka değerine katkı yapan tüm harcamaların tespit
edilmesi mümkün olmayacaktır.
2.2. Piyasa Değerine Göre Marka Değerleme Metodu
Piyasa yaklaşımında; istekli alıcı ve satıcılar arasında el değiştiren emsal bir
markanın fiyatıyla karşılaştırıldığında değer, bir gösterge sağlayacaktır. Yani bu
metoda göre bir markanın değeri, emsali olan markaların piyasa değerleri ile kıyaslanarak
belirlenmektedir. Piyasa yaklaşımı kullanıldığında karşılaştırılabilir markaya ödenen
fiyat, sınai mülkiyetin kazandığı spesifik değeri ifade eder ve piyasa yaklaşımında
değerin göstergesi olarak kullanılır.
Bu yaklaşımın başarılı bir şekilde kullanılabilmesi için şunlar gereklidir,
-
Aktif bir piyasanın varlığı,
-
Karşılaştırılabilir mülkiyetin geçmiş muameleleri,
-
Fiyatlama enformasyonuna giriş
-
Bağımsız taraflar arasında muamele
Markaların sık sık alım satıma konu olmamalarından dolayı, aynı sektörde,
yakın tarihte gerçekleşmiş, emsal alınabilecek bir marka alım satım işlemi bulmak
mümkün olmayabilecektir. Böyle bir işlem gerçekleşmiş olsa bile, emsal alınacak
alım-satım işleminin içeriği hakkında detaylı bilgiye sahip olunamaması karşılaştırma
yapmayı zorlaştıracaktır85. Emsal alınacak markanın çok iyi tespit edilmesi
gerekmektedir. Güçlü, sadık bir müşteri kitlesine, yüksek pazar payına sahip, tanınmış
bir markanın daha güçsüz ve daha az tanınan bir marka için emsal olarak alınması yanlış
sonuçlar verecektir. Her şirketin ve markanın kendine has birçok özelliğinin
bulunması da uygun bir emsal bulunmasını engellemektedir. Örneğin, yüksek düzeyde
pazar payı yakalamış iki markadan, birinin başarısı markanın gücünden diğerinin ise
şirketin sahip olduğu çok güçlü dağıtım kanallarından kaynaklanıyor olabilir.
85
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 33.
Piyasadaki her alıcının kendine göre farklı amaçlarının olması, bu amaçlar
doğrultusunda farklı fiyatları ödemeye razı olması nedeniyle herhangi bir alıcı
tarafından bir markaya ödenen bedelin diğer alıcılar için bir emsal oluşturması
mümkün değildir. Fiyatı, piyasa değil alıcının marka ile ilgili planları, markayı
ne kadar değerli algıladığı belirlemektedir86. Eğer alıcı satın aldığı markayı, ürünü
üretecek tesislere sahipse, sinerji yaratmasını sağlayacak iyi bir dağıtım kanalı veya
aynı sektörde başka markaları varsa normal değerinden daha yüksek bir bedel ödeyebilir.
Amerika ve Avrupa'da gerçekleşen şirket ele geçirmelerinde oluşan çok yüksek marka
bedellerinin, ele geçirmeyi yapan şirketlerin güçlü organizasyonları sayesinde satın
aldıkları marka ile çok yüksek miktarda nakit akımı yaratabilecekleri yönündeki
beklentilerinden kaynaklandığı ifade edilmektedir87. Ayrıca gerçekleşen alım-satım
işlemlerinin birçoğunda marka şirketle beraber satılmaktadır. Bu durumda emsal
alınacak markanın değerini tespit etmek mümkün olmayacaktır88.
Sonuç olarak, gayrimenkul değerlemesi için kullanılmakta olan bu metodun
marka değerlemesi için kullanılması mümkün görünmemektedir. Bu metodun
verebileceği en iyi sonuç marka değerlerindeki trendi yansıtmak olacaktır.
2.3. Sermaye Piyasalarına Dayalı Değerleme Metodu
Bu metot, Carol J. Simon ve Marry W. Sullivan tarafından marka değerlemesini
sermaye piyasaları vasıtasıyla yapabilmek amacıyla geliştirilmiştir. Marka değerini
gelecekte elde edilecek, sadece markaya dayandırılabilen gelirlerin bugünkü değeri
olarak tanımlayan Simon ve Sullivan, sermaye piyasalarının etkin olduğunu ve şirketin
piyasa değerinin şirketin sahip olduğu tüm maddi ve maddi olmayan varlıkların
gelecekte elde edeceği gelirleri yansıttığını varsaymaktadırlar. Bu nedenle şirketin piyasa
86
KAPFERER, Jean-Noël, 1992, s. 282.
FELDWİCK, Paul, “What is brand equity anyway, and how do you measure it?” Journal of the
Market Research Society, 1996, C. 38, S. 2, s. 85-105.
88
BARWISE, P. Vd. Accounting for Brands, The London Business School and the Institute of Chartered
Accountants in England and Wales Ortak Projesi, 1989, s. 55.
87
değerinin, şirketin sahip olduğu maddi olmayan varlıklardan biri olan marka değerini de
yansıtacağı öngörmektedirler89.
Marka değerinin şirketin toplam piyasa değerinden ayırt edilmesinde iki aşamalı
olarak regresyon analizleri kullanılmaktadır. Öncelikle, regresyon analizi kullanılarak
şirketin piyasa değeri şirketin sahip olduğu maddi ve maddi olmayan varlıklara
bölünmekte, sonra tekrar regresyon analizi yapılarak maddi olmayan varlıkların değeri 3
kategoriye ayrılmaktadır. Bu kategoriler şunlardır90,
-
Marka Değeri.
-
Marka dışında şirketin rakiplerine göre maliyetlerini düşürmesini ve avantaj
kazanmasını sağlayan maddi-olmayan varlıklar(Ar-Ge, Patentler).
-
Şirkete avantaj sağlayan kanuni düzenlemeler ve pazara diğer şirketlerin girme
zorluğu.
Tespit edilen maddi olmayan varlık değerinden, marka değerini ayırt edebilmek
amacıyla kullanılan regresyon analizleri şirketin ve rakiplerinin reklâm harcamalarını,
şirketin ve rakiplerinin sahip oldukları patentleri, bunlar için yapmış oldukları
harcamaları, piyasanın genel verilerini dikkate alarak yapılmaktadır. Bu metodun marka
değerini doğru olarak tespit edebilmesi için, hisse senetleri piyasası mutlaka etkin ve
saydam olmalıdır. Marka değerini etkileyecek olaylar mutlaka hisse senedinin fiyatını da
etkilemelidir. Aksi halde metodun temel varsayımı ortadan kalkacaktır91. Hisse
senetlerinin fiyatlarına bağımlı olması nedeniyle fiyatlarda meydana gelecek
manipülatif değişimler marka değerini de değiştirecektir.
Özellikle manipülatif
hareketlere açık, derinliği olmayan hisse senetlerine sahip şirketlere ait markalar için
yapılacak değerlemeler yanlış sonuçlar verecektir. Bu yöntem birden fazla markası olan
firmalar için uygun bir yöntem değildir. Sadece borsalara kote hisse senetleri için
kullanılabilecek bir metottur.
2.4. Royaltilerden Kurtulma Metodu
Royaltilerden kurtulma metodu, kolay uygulanabilir olmasından dolayı, en çok
89
SIMON, Carol J. ve SULLIVAN, Marry W. “The Measurement and Determinants of Brand Equity:
A Financial Approach” Marketing Science, 1992, C. 12, S. 1, s. 28-52.
90
KELLER, Kevin Lane, Strategic brand management : building, measuring and managing brand
equity, Upper Saddle River, N.J.: Prentice Hall, 1998, s. 360.
91
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 33.
kullanılan marka değerleme metotları arasındadır. Bu metotla değerleme yapılırken,
markaya sahip olmadan, markanın kullanımı karşılığında bir telif hakkı (royalty) bedeli
ödendiği varsayımından hareket edilmektedir. Markaya sahip olmak için yapılacak
vergi sonrası royalti (post tax royalty) ödemeleri belirlenerek, markaya sahip
olunmakla tasarruf edilen tutar hesaplanmaktadır. Royalti genellikle satışların belli bir
oranı olarak hesaplanmakta ve geleceğe dönük olarak tahmin edilen satış rakamlarına
uygulanmaktadır. Gelecek yıllarda ödeneceği tahmin edilen royalti bedelleri ıskonto
edilerek, royalti ödemelerinin toplam güncel değeri bulunur. Bu tutar, markanın o andaki
değeri olmaktadır92.
Bu metotla yapılan değerlemelerin doğru sonuçlar verebilmesi için gereken en
önemli unsurlardan biri royalti oranının doğru tespit edilmesidir. Bunun için aynı
sektörde benzer nitelikte markalar için ödenen royalti bedelleri incelenerek bir emsal
oluşturulmalıdır. Ancak, royalti oranının tespitinde ve kullanımında çıkabilecek ciddi
sorunlar bulunmaktadır. Royalti anlaşmaları, kullanım süresi, kullanılacak ülke, bölge,
kullanım
haklarındaki
farklılıklar
nedeniyle
birbirinden
ciddi
farklılıklar
gösterebilmektedir. Bu nedenle emsal bulmak zorlaşmaktadır.
Royalti anlaşmaları genellikle, sadece marka kullanımını içermemekte,
hammadde ve know-how sağlanması, ürün kalitesini korumak amacıyla bazı
hizmetlerin verilmesi gibi unsurları da kapsamaktadır. Bu sebeple sadece marka için
ödenmeyen bir ücreti marka değerini tespitinde esas almak markanın değerinin
olduğundan yüksek hesaplanmasına yol açacaktır93. Bütün sektörlerde royalti
uygulaması bulunmadığından, bu metot ancak bazı sektörlere uygulanabilecektir.
Bulunduğu sektörde emsal royalti bedeli tespit edilemeyen bir markayı değerlemek için
başka sektörlerdeki royalti bedellerini kullanmak yanlış sonuçlara götürecektir94.
Değerlemeye esas alınacak royalti bedelinin tespitinde çıkabilecek bu sorunların
yanı sıra, gelecekteki satışların tahmin edilmesi, tahmin edilen satış rakamlarının güncel
değerlere getirilmesi için bir ıskonto oranının belirlenmesi gibi sübjektif unsurlar
barındırması, royaltilerden kurtulma metodunun güvenilirliğini azaltmaktadır. Gelecek
92
KAYA, Yusuf, age, s. 10.
LEIFER, Andrew vd., Brands and Customer Values, The Stapple Inn Actuarial Society Report, 2002,
s.20.
94
KAPFERER, Jean-Noël, 1992, s. 286.
93
yıllardaki satışlara ilişkin tahminlerin fazla iyimser veya kötümser olarak yapılması,
ıskonto oranının markanın ait olduğu şirketin ve markanın bulunduğu sektörün sahip
olduğu riskler hesaba katılmadan belirlenmesi markanın değerinin olması gerekenden
yüksek ya da düşük çıkmasına neden olacaktır95.
Bu konuda halka açık bir şirkete ait bir marka için hazırlanan iki adet değerleme
raporu çok çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu raporların ikisinde de
royaltilerden kurtulma metoduna göre değerleme yapılmış olup, aynı satış tahminleri
(satışların ilk 5 yıl boyunca yılda %20 oranında artacağını sonraki yıllar için sabit
olacağı) ve aynı royalti oranı (%4) kullanılmıştır. İki rapor arasındaki tek farklılık
iskonto oranında bulunmaktadır. Raporların birisinde ıskonto oranı %13 olarak
alınırken diğerinde %7 olarak alınmıştır. İki iskonto oranına göre hesaplanan marka
değerleri aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo.5.1: Değişik İskonto Oranlarının Marka Değerine Etkisi ($)
Sonraki
Marka Değeri
Yıllar İçin
Sabit Tutar
Satış Miktarı 67,227.955 80,673,546 96,808,255 116,169,906 139,403,887 139,403,887
Yıl 1
2,689,118
Royalti
Geliri
%13 Iskonto 2,379,751
Oranı
2,513,195
%7 İskonto
Oranı
95
Yıl 2
Yıl 3
Yıl 4
Yıl 5
3,226,942
3,872,330
4,646,796
5.,576,155
5.576.155
2,527,169 2,,683,719
2,849,967
3,026,514
23,280,875
36,747,995
2,818,536
3,545,019
3,975,722
56,796,026
72,809,472
KAYA, Yusuf, age, s. 10.
3,160,975
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere diğer varsayımların aynı olmasına rağmen
iskonto oranının %13 yerine %7 olarak alınması marka değerininin yaklaşık iki katma
çıkmasına neden olmuştur. Bu fark, iskonto oranının doğru belirlenmesinin önemini ve
iskonto oranının değiştilmesi yoluyla marka değerinin çarpıtılabilmesi konusundaki
potansiyeli göstermesi bakımından önemlidir. Benzer bir risk gelecek yıllara ilişkin satış
tahminleri için de mevcuttur. Yukarıda bahsedilen değerleme raporlarının her ikisinde de
satışların yıllık %20 oranında artacağı varsayılarak gelecek yıllara ilişkin tahmini satış
rakamları belirlenmiştir. Ancak, son 10 yıllık dönem incelendiğinde söz konusu markalı
ürünün satışlarının yılda ortalama %6, sektördeki satışların ise yılda ortalama %10
oranında arttığı görülmektedir. Bu durum satışlarda yıllık %20 artış taliminin fazlaca
iyimser olduğunu ve gerçekleşmesinin pek mümkün olmadığını göstermektedir. %20
yerine, sektör potansiyeli de göz önünde bulundurularak %10'luk bir artış oranının
seçilmesi durumunda oluşacak satış tahminleri ve marka değerleri aşağıdaki tabloda yer
almaktadır.
TabIo-5.2: %10 Artış Oranı Benimsendiğinde Oluşan Marka Değeri
Yıl 5
Sonraki Yıllar
İçin Sabit
Tutar
($)
Marka
Değeri
Yıl 1
Yıl 2
Yıl 3
Yıl 4
Satış Miktarı
61.625.625
67.788.188
74.567.007
82.023.707 90.226.078
Royalti
Geliri
%13 Iskonto
Oranı
%7 Iskonto
Oranı
2.465.025
2.711.528 2.982.680
3.280.948
3.609.043
3.609.043
2.181.438
2.123.524
2.067.147
2.012.267
1.958.844
15.068.031
25.411.251
2.303.762
2.368.353 2.434.756
2.503.020
2.573.198
36.759.970
48.943.058
90.226.078
Yukarıdaki tabloda yer aldığı üzere, satışlar için %10'luk bir artış oranının
belirlenmesi durumunda marka değeri, %13 iskonto oranının kullanıldığı değerleme
raporuna göre %31 (36.747.995 $'dan 25.411.521 $'a), %7 iskonto oranının kullanıldığı
değerleme raporuna göre %33 oranında (72.809.472 $'dan 48.943.058 $'a) düşmektedir.
Daha değişik bir ifade ile, artış oranının %10 yerine %20 olarak benimsenmesi ile marka
değeri, %13 iskonto oranının kullanıldığı değerleme raporu için %45, %7 iskonto
oranının kullanıldığı değerleme raporu için %49 oranında yükselmiştir.
Söz konusu iki marka değerleme raporunda da satışların yıllık %20 oranında
artacağı varsayılarak, royalti oranı %4 olarak alınmıştır. Markanın bulunduğu sektörde
uygulanan royalti oranlarına ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamış olmasına rağmen,
yaratacağı etkiyi göstermek amacıyla, royalti oranı %4 yerine %3 olarak alındığında
oluşan royalti gelirlerine ve marka değerine aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.
Tahlo-5.3: %3 Royalti Oranı Benimsendiğinde Oluşan Marka Değeri
Satış Miktarı
Royalti
Geliri
%13 İskonto
Oranı
%7 İskonto
Oranı
Yıl 4
Yıl 5
Sonraki Yıllar
İçin Sabit
Tutar
139.403.887
139 403 887
(S)
Yıl l
Yıl 2
Yıl 3
67.22^.955
S0.673.546
96.808.255 1 16.169.906
2.016.839
2.420.206
2.904.248
3.485.097
4.182.117
4.182 117
1 784 813
1.895.377
2.012.789
2.137.475
2.269.885
17.460.657
27.560.996
1 8X4 896
2.113.902
2.370.731
2.658.764
2.981.791
42.597.019
54.607.104
Marka
Değeri
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, royalti oranının %4 yerine %3 olarak
benimsenmesi marka değerini her iki marka değerleme raporu için de %25 oranında
azaltmıştır. Diğer bir ifade ile, gerçek royalti oranı varsaydığımız şekilde %3 olsaydı, söz
konusu değerleme raporlarında %4 olarak alınması marka değerinin olduğundan %33
daha yüksek çıkmasına neden olacaktı.
Amerikan danışmanlık firması Consor tarafından royaltilerden kurtulma
yaklaşımına
benzer
şekilde
lisans
bedeli
oranına
dayanan
bir
metot
kullanılmaktadır96. Consor, 20 farklı kritere göre değerlendirme yaparak marka gücünü
ölçmekte, daha sonra elinde bulunan 8.500 tane gerçek marka lisans ve satış işlemi ile
kıyaslayarak uygun lisans oranını tespit etmektedir. Bulunan lisans oranı, markanın
tahmin edilen faydalı ömrü, markanın mevcut yıllık satış miktarı, satışlardaki yıllık artış
oranı ve markanın faydalı ömrü için belirlenen ıskonto faktörü ile çarpılarak marka
değeri hesaplanmaktadır. 20 farklı kriteri dikkate alması ve 8.500 gerçek işlemle
kıyaslaması nedeniyle Consor tarafından daha gerçekçi bir lisans oranı elde
edilebilecektir. Ancak, bu metot da royaltilerden kurtulma yaklaşımının sahip olduğu
eksikliklere sahiptir ve aynı şekilde sübjektif unsurların marka değerine etkisi yüksektir.
2.5. Markanın Yarattığı Artı Kazançlara Dayalı Marka Değerleme Metodu
Marka değerini, markanın gelirlere olan katkısını ölçmek suretiyle hesaplayan
birçok metot geliştirilmiştir. Bu metotlar, çeşitli tekniklerle markalı üründen elde edilen
gelirin ne kadarlık kısmının markadan kaynaklandığını oransal olarak ölçmekte, bu oran
gelecekte elde edileceği tahmin edilen gelirlerle çarpılarak marka sayesinde yaratılacak
nakit akımı hesaplanmaktadır. Bu nakit akımının güncel değeri markanın değeri
olmaktadır97.
2.5.1. Fiyat Pirimi Metodu
Fiyat primi metodu, markalı bir ürüne sahip şirketin, aynı ürünü markasız olarak
üreten veya daha güçsüz bir markaya sahip başka bir şirkete göre daha fazla fiyat talep
edebileceği varsayımından hareket eder. Markalı ürünle, markasız veya daha az güçlü
markalı ürün arasındaki markadan kaynaklanan fiyat farkı marka değerinin
hesaplanmasına temel teşkil etmektedir. Markanın yarattığı fiyat farkı oran olarak
hesaplandıktan sonra bu oran gelecek yıllara ilişkin olarak tahmin edilen satışlarla
çarpılır. Bulunan tutarlar güncel değere getirilerek marka değeri tespit edilir.
Fiyat primi metodunun doğru sonuçlar verebilmesi için bazı hususlara çok dikkat
edilmesi gerekmektedir. Bunlar98;
96
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 36.
KAYA, Yusuf, age, s. 10.
98
Ibid.
97
-
Kıyas yapılacak markasız ürün bulunamaması durumunda, sadece tek bir rakip
marka ile kıyas yapılmamalı benzer nitelikteki tüm markalar dikkate alınmalıdır.
-
Markalı ürünle kıyas yapılan diğer markalara ait ürünlerin aynı ya da benzer
özelliklere sahip olması gerekmektedir. Aradaki fiyat farkının ürünler arasındaki
kalite farklılığından kaynaklanması durumunda, hesaplanacak marka değeri
yanlış olacaktır. Ayrıca, aynı markanın bir şirket tarafından üretilen birçok
ürünün üzerinde bulunabileceği göz önüne alınarak, her ürünün fiyatı aynı
tipteki ürünlerle kıyas yapılmalıdır. Benzer nitelikteki ürünler arasındaki
fiyatlara etki edebilecek nitelikteki ambalaj ve miktar farklılıkları da dikkate
alınmalıdır.
-
Değerlemesi yapılan marka ile karşılaştırılan markalara ait ürünler arasındaki
fiyat farkının anlık olup olmadığı da incelenmelidir. Elindeki stokları eritmek
için kısa süreli bir indirime gitmiş olan bir rakibin o andaki fiyatları ile
kıyaslama yapmak, markanın değerinin olduğundan yüksek çıkmasına neden
olacaktır.
Bu durumu engellemek için, son 1 ya da 2 yıllık fiyatlar
incelenerek ortalama bir fiyat farkı tespit edilebilir.
-
Şirketler tarafından liste fiyatları üzerinden uygulanan indirimler ve satışların
vadeli yapılıp yapılmadığı mutlaka hesaba katılmalıdır. Aksi takdirde, marka
değeri hatalı bir şekilde hesaplanacaktır. Halka açık bir şirket tarafından
yaptırılan, fiyat primi metodunun kullanıldığı bir marka değerlemesinde
indirimlerin ve vadeli satışların doğru tespit edilmediği varsayılarak böyle bir
hatanın muhtemel etkisi ortaya konacaktır. Halka açık bir şirket tarafından
yaptırılan söz konusu marka değerleme raporunda, markalı ürünlerin fiyatı 3
rakibin benzer nitelikteki ürünleri ile karşılaştırılarak %7 oranında markadan
kaynaklanan fiyat farkı hesaplanmış, uygulanan indirimlerin ve vadelerin
şirketler arasında farklılık arz etmediği belirtilmiştir. Satışların gelecek yıllık
%6 oranında artacağı tahmin edilmiş, iskonto oranı %15 olarak alınmıştır. Marka
değeri aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır.
Tablo-4: Fiyat Primi Metoduna Göre Marka Değerleme
($)
Markalı Ürünün Satışından Elde Edilen Yıllık Gelir
Markadan Kaynaklanan Fiyat Farkı
Markadan Kaynaklanan Gelir Farkı
Marka Değeri = 2.940.000 / (0,15-0,06)
42.000.000
7%
2.940.000
32.666.667
Şirketler tarafından satışlara uygulanan vadenin aynı olmadığını, değerlemesi
yapılan markaya sahip olan şirketin satışlara 3 ay diğerlerinin ise 1 ay vade uyguladığım
ve aylık basit faizlerin %2 oranında olduğunu varsaydığımızda değerlemesi yapılan
markanın yarattığı fiyat farkı %3,25'e düşecektir. Buna göre hesaplanacak marka değeri
aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo-5: Vade Farkının Hesaba Katılması Sonucu Oluşacak Marka Değeri
Markalı Ürünün Satışından Elde Edilen Yıllık Gelir
Markadan Kaynaklanan Fiyat Farkı
Markadan Kaynaklanan Gelir Farkı
Marka Değeri = 1.365.000 / (0,15-0,06)
($)
42.000.000
3.25%
1.365.000
15.166.667
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere, vade farkı uygulamasının dikkate
alınmaması marka değerinin %115 daha yüksek (15.166.667$ yerine 32.666.667$)
çıkmasına neden olacaktır.
Benzer şekilde indirim miktarlarının da aynı olmadığını, liste fiyatları üzerinden,
değerlemesi yapılan markayı taşıyan ürünler için ortalama %5, diğer markalar için ise
ortalama %10 indirim yapıldığını varsayalım. Fiyat indirimlerinin hesaba katılması
markanın yarattığı fiyat farkını yaklaşık %12'ye çıkaracaktır. Bu durumda oluşacak
marka değeri aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo-6: Fiyat İndirimlerinin Hesaba Katılması Sonucu Oluşacak Marka Değeri ($)
Markalı Ürünün Salısından l \ l d e lAİi len Yıllık Gelir
Markadan Kaynaklanan Fiyat Farkı
Markadan Kaynaklanan Gelir Farkı
Marka Değeri = 5.040.000 ,' (0,15-0,06)
42.000.000
12,00%
5.040.000
56.000.000
Yukarıdaki tabloda yer aldığı üzere; fiyat indirimlerinin dikkate
alınmaması marka değerinin %41 daha düşük (56.000.000$ yerine 32.666.667$)
çıkmasına neden olacaktır.
- İskonto oranı, gelecek yıllara ilişkin gelir artış tahminlerinin belirlenmesi
sübjektif değerlendirmelere dayanmakta olup, bunların gerçekçi bir şekilde
belirlenmemesi marka değerini ciddi miktarlarda çarpıtabilecektir.
Yukarıda bahsedilen hususların yaratabileceği olumsuz etkiler dışında; fiyat
primi metoduna aşağıda sayılan eleştiriler yöneltilmektedir.
-
Bu metot, maliyetleri ve yüksek satış yakalamış markaların sahip olduğu
ölçek ekonomisini dikkate almamaktadır99.
-
Rekabetçi fiyat uygulayıp esas faydayı artan satışlar ve verimlilikten elde
eden Swatch gibi markaların düşük değerlenmesine neden olacaktır100.
-
Sadece mevcut fiyat farkları dikkate alınmakta, gelecekte doğabilecek farklar
hesaba katılmamaktadır101.
-
Markayı yaratmak ya da desteklemek amacıyla katlanılan maliyetler hesaba
katılmamaktadır102.
2.5.2. Bileşik Analiz Metodu
Bu metotta da fiyat pirimi metoduna benzer şekilde, marka değeri markanın
satış gelirlerine olan katkısını ölçmek suretiyle hesaplanmaktadır. Bunun için bileşik
analiz verilen bir yöntem kullanılarak markalı ürün için ödenen ücretin ne kadarlık
kısmının marka için ödendiği oransal olarak belirlenmektedir. Bileşik analiz ile bir
99
TOLLINGTON, Anthony, “Brand accounting and the marketing interface” Management
Accounting; 1995, C. 73, S. 7, s. 60.
100
CALDERON, Hayde, “Brand assessment: a key element of marketing strategy” The Journal of
Product and Brand Management, 1997, C. 6, S. 5 s. 293-304
101
AAKER, D. A., 1991, s. 110.
102
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 40.
bütün olarak tercih edilen bir ürünün hangi özelliklerinden dolayı tercih edildiği
araştırılmakta, bu özelliklerin müşterilerin ürüne verdikleri toplam değere olan etkisi
ölçülmektedir. Ölçümleri yapmak için anket, mülakat ya da zorunlu seçim
deneyleri kullanılmaktadır. Müşterilerden markalı ürünü bir bütün olarak çeşitli
niteliklerle açıklamaları istenmekte, daha sonra bu nitelikler toplu olarak
değerlendirilerek her niteliğin müşteri tercihlerine etkisi ortaya konmaktadır. Bileşik
analiz, tüm ürün için olan ödeme isteğinin her ürün özelliği için olan ödeme
isteklerine bölünmesine imkân vermektedir103. Ürünün sahip olduğu özelliklerin fiyata
olan etkisi belirlenirken bu özelliklerden biri olan markanın da etkisi ortaya
konulmaktadır. Markalı ürüne ödenen fiyatın ne kadarının marka yüzünden
ödendiğinin oransal olarak belirlenmesinden sonra, bu oran tahmin edilen gelecek
yıllara ait satışlarla çarpılarak markanın yaratacağı nakit akımı tespit edilir. Bu nakit
akımının güncel değeri markanın değeri olmaktadır.
Bu metot da fiyat primi metoduna benzer şekilde, markanın fiyata olan
etkisinde gelecekte meydana gelebilecek değişiklikleri ve marka yüzünden katlanılan
maliyetleri hesaba katmaması yüzünden eleştirilmektedir. Ayrıca, fiyata etkileri
araştırılan ürün niteliklerinin birçoğunun birbirinden bağımsız olmaması, birçok
ürünün marka ile bütünleşmiş niteliklerinin bulunması, bu niteliklerin fiyata olan
etkilerinin ayrıştırılması işleminin doğruluğunu azaltmaktadır104. Gelecek yıllara
ilişkin satış tahminleri ve ıskonto oranı gibi sübjektif unsurlar da marka değerinin
ciddi miktarda değiştirilmesini sağlayacak potansiyele sahiptir.
2.5.3. Hedonik (Hedonic) Marka Değerleme Metodu
Bu metot, hedonik fiyat teorisine dayanmaktadır. Bu teori, ürünlerin fiyatlarını
sahip oldukları özelliklere göre ve bu özelliklerin derecesine göre açıklamaya
çalışmaktadır. Hedonik fiyat teorisi bu yönüyle bileşik analize benzemekle birlikte,
bileşik analizde olduğu gibi müşteri değerlendirmelerini temel almamakta, piyasadaki
değişik özelliklere sahip ürünler arasındaki fiyat farlıklıklarını dikkate alan çoklu
regresyon analizi kullanmaktadır. Regresyon sonucunda, ürün özellikleri ile fiyat
arasında fonksiyonel bir ilişki tanımlanmaktadır. Tanımlanan fonksiyon kullanılarak,
103
104
KRIEGBAUM, C, 1998, s. 12.
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 40.
ürüne
ait
özelliklerden
hesaplanmaktadır
105
biri
olan
markanın
ürün
fiyatındaki
payı
. Daha sonra bu oran kullanılarak, gelecek yıllara ilişkin olarak
tahmin edilen satış gelirlerinde markanın payı tespit edilmektedir. Söz konusu
markadan kaynaklanan gelirlerin güncel değerinden, marka için katlanılan bazı
maliyetler (örn: markaya kanuni olarak sahip olunması için yapılan harcamalar)
düşülerek marka değeri hesaplanmaktadır.
Bileşik analiz metodu ile aynı zayıflıklara sahip olan hedonik marka
değerleme metodu ile ilgili olarak aşağıdaki hususlar da önem taşımaktadır.
-
Ürün özellikleri değişik markalı ürünler arasında homojen olmalı, müşteri
tarafından algılanabilir ve birbirinden bağımsız olmalılardır106.
-
Pazar kesinlikle saydam olmalı, bir ürün için pazarda tek fiyat olmalıdır.
Pazarın saydam olmaması durumunda az bilgiye sahip bir müşteri aynı ürün
özelliğine daha fazla ödeyecek ve böylece bütün özelliklerin kesin bir fiyatı
olduğunu varsayan hedonik fiyat teorisi ortadan kalkacaktır 107. Bu
varsayımın
pek
gerçekçi
olmaması
bu
metot
tarafından
yapılan
değerlemelerin güvenilirliğini azaltmaktadır.
-
Ayrıca, markayı yaratmak ya da desteklemek amacıyla katlanılan maliyetler
arasında bulunmasına rağmen, hiçbir pazarlama gideri marka değerinin
hesaplanmasında maliyet olarak değerlendirilmemektedir.
2.5.4. Crimmins Metodu
James C. Crimmins tarafından da markanın yarattığı artı değeri tespit etmek
amacıyla bir metot geliştirilmiştir. Crimmnis, marka tarafından eklenen değerin 3
boyutu olduğunu belirtmektedir108.
-
105
Markanın eklediği değerin miktarı
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 37.
SANDER, M., Die Bestimmung und Steuerung des Wertes von Marken:eine Analyse aus
Sicht des Markeninhabers, Heidelberg:Physica-Verlag (BBDO Group Germany tarafından yapılan
İngilizce çevirisi ). 1994, s. 152.
107
KRIEGBAUM, Catharina, 1998, s. 13.
108
CRIMMINS , James C., “Better Measurement and Management of Brand Value” Journal of
Advertising Research, 1992, C. 32, S. 4, s. 11-19
106
-
Markanın eklediği değerin genişliği (markanın hangi başka ürün
kategorilerinde artı değer yaratabileceği)
-
Markanın eklediği değerin içeriği (markanın artı değer yaratmasını
sağlayan, markanın işaret ettiği güvenilirlik gibi belirli unsurlar).
Markanın eklediği değerin miktarı, markanın parasal değeri olup Crimmins
bunu tespit etmek için deneysel bir metodoloji önermektedir. Markalı ürünün fiyatı
yükseltilip alçaltılarak, potansiyel müşterilerin markalı ürünün rakibi benzer bir ürün
ile markalı ürünü seçmek arasında kayıtsız hale geldiği fiyat bulunur. Eğer markalı
ürün için artı bir değer söz konusu ise markanın yarattığı prim olarak
hesaplanmaktadır. Örneğin, deneylere katılan müşterilerin markalı ürünle rakip
ürün arasında kayıtsız olduğu noktada, markalı ürünün fiyatı 11 birim, diğerinin
fiyatı 10 birim ise, marka %10 artı değer yaratıyor demektir109. Bu oran markanın
yarattığı fiyat primi olup, parasal marka değeri bu oran kullanılarak fiyat primi
metodunda anlatıldığı gibi hesaplanmaktadır.
Benzer bir prosedür uygulayarak markanın yakın bir ürün kategorisinde de
üretilmeye başlanması durumunda yaratacağı artı değer ölçülebilecektir. Bu durumda
kıyaslanacak ürün o kategorideki lider ya da ikinci sıradaki marka olacaktır. Crimmnis,
ayrıca uzun süreli çalışmalar yaparak markanın artı değer yaratmasını sağlayan
sebeplerin belirlenmesini önermektedir. Ancak, bunlar markanın potansiyelini
belirlemeye yönelmiş çalışmalar olup, parasal marka değeri hesaplamasına dâhil
edilmemektedir.
Bu metoda yöneltilen eleştiriler fiyat primi metodu ile benzeşmektedir. Ayrıca,
potansiyel müşterilere tercihlerini açıklatarak yapılan deneysel çalışmaların yanlı
sonuçlara ulaşma ihtimali bulunmaktadır. Zimmerman tarafından, müşterilerin
söyledikleri ile gerçekte yaptıkları arasında farklılıklar bulunmasının sık karşılaşılan
bir durum olduğu ifade edilmektedir110.
2.5.5. Arz Etkilerini Dikkate Alarak Marka Değerleme
Bu metoda göre, bir rafta hepsi aynı fiyatta olan ve eşit raf payına sahip
ürünler aynı miktarda satılmıyorsa aradaki farkların nedeni ürünlerin taşıdığı
109
110
Ibid.
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., 2001, s. 39.
markalardır111. Markanın değerini tespit edebilmek için markalı ürünün raflarda
elde ettiği payın pazar payı ile kıyaslanması gerekmektedir. Teorik olarak mantıklı
bir yaklaşım olsa da veri toplamasının zorluğu nedeniyle pratik olarak uygulanması
zor olan bir metottur.
Markanın yarattığı artı kazançlara dayalı metotların tamamı markalı bir
ürünün benzer ürünlere karşı sağladığı avantajın markadan kaynaklandığını
varsaymakta ve çeşitli yöntemlerle bu avantajın sağladığı artı kazancı hesaplayarak
marka değerini hesaplamaktadırlar. Kapferer'e göre hangi değerleme metodu
kullanılırsa kullanılsın en önemli, en az çözüme kavuşturulabilen sorun, markanın
şirketin geri kalanından ve diğer maddi olmayan varlıklardan nasıl ayrılabileceğidir.
Kapferer, herhangi bir alıcının herhangi bir markalı ürünü satın almakla o
markayı almış olmayacağını ifade etmektedir. Herhangi bir müşterinin benzer
ürünlere ait markalardan bir tanesini tercih etmesi, o ürünün markası yerine, o
dükkândaki tek ürünün o olması, ürünün şekli, rafta gözünün ilk çarpan o olması
gibi unsurlar sebebiyle olabilmektedir112.
Müşteri talebinin yanıltıcılığı ile ilgili olarak, Amerikan NutraSweet Co.
tarafından "logolu/logosuz(logo/no-logo)" testleri çok çarpıcı bir örnek teşkil
etmektedir113. Söz konusu testlerde katılımcılara, biri NutraSweet logolu, biri logosuz
iki tane teneke kutu içerisinde içecek gösterilmektedir. Daha sonra katılımcılara ayrı
tenekelerden doldurulduğu söylenen iki bardak içecek verilmekte, ancak gerçekte
iki bardak da aynı tenekeden doldurulmaktadır. 1980'lerin başında, Amerika'da
cyclamate ve sakarinin yasaklanmasından sonra yapılan testlerde Nutrasweet
markalı içeceğin olduğu söylenen bardak çok bariz bir şekilde tercih edilmiştir.
Ancak 1990 yılında testler tekrar edildiğinde, NutraSweet ürün içeriğini öne
çıkaran bir reklâm stratejisi izlemiş olmasına rağmen, NutraSweet markasına yönelik
müşteri tercihinin ortadan kalktığı görülmüştür. Test ne kadar karmaşık hale
getirilirse getirilsin marka etkisi olduğuna dair bir sonuç elde edilememiştir.
Chevron'a göre114, test, suni tatlandırıcıların yasaklanmasının ardından meydana gelen
müşteri korkusunu ölçmekteydi ve 1990 yılında konuyla ilgili müşteri hafızasının
111
KAPFERER, Jean-Noël, 1992, s. 287.
KAPFERER, Jean-Noël, 1992, s. 271, 286.
113
CHEVRON, Jacques, “Valuing brands, on paper and in truth” Brandweek, 2000, C. 1 S. 4 s.
24-26.
114
Ibid.
112
zayıflamış olması NutraSweet markası için olan tercihin ortadan kalkmasına neden
oldu. Bu bölümde anlatılan metotların tamamı bu testlere benzer şekilde bir yanlış
ölçüm riski taşımaktadır.
2.6. Fiyat/Satış Oranlan Arasındaki Farklar ile Marka Değeri Tespiti
Bu metot marka değerini, değerlenen markaya sahip olan şirket ile güçsüz bir
markaya sahip şirketin fiyat/satış oranları veya sermaye/satış oranları arasındaki
farka göre hesaplamaktadır. Bu metot Aswath Damadoran tarafından Kellogg ve
Coca-Cola markalarını değerlemek için kullanılmıştır115.
3. DAVRANIŞLARA DAYALI MODELLER
Finansal yöntemler, fiyat primleri, lisans bedelleri gibi sayısal değerler
üzerinden markanın parasal değerini tespit etmeye yoğunlaşmaktadırlar. Bu metotlar
markanın gücünü oluşturan tüm unsurları kavrayamadıkları, müşteri davranışlarını ve
eğilimlerini dikkate almadıkları gerekçesiyle eleştirilmektedirler. Bu nedenle,
müşteri bakış açısından markanın değerini nelerin oluşturduğunu, hangi unsurların
markaya yönelik bir müşteri tercihi yarattığını tespit etmeye çalışan modeller
geliştirilmiştir. Bu modeller, anket ve benzeri metotlar bu unsurları ölçerek marka
gücünü tespit etmeye çalışmaktadırlar.
Bu tür modeller arasında en çok tanınanları, David A. AAKER, Jean N.
KAPFERER, Kevin L. KELLER ve Young&Rubicam şirketi tarafından geliştirilen
modellerdir. Bu modeller markanın müşteri bakış açısından değerlendirilmesi ve
marka değerini oluşturan psikolojik unsurların belirlenmesi konusunda ciddi bir
çerçeve oluşturmalarına rağmen marka değerini oluşturan bu unsurları parasal olarak
ifade etmek konusunda belirgin bir metodoloji getirmemektedirler.
4. BİLEŞİK METOTLAR
1980'lerin
sonlarından
itibaren
şirketlerin
sahip
olduğu
markaları
değerletmeye başlamaları ile birlikte birçok danışmanlık şirketi bu hizmeti vermeye
başlayarak, değerleme konusunda kendi metotlarını geliştirmişlerdir. Bu metotlar
finansal ve davranışa dayalı metotların analizlerinin birlikte kullanıldığı bileşik
115
KAYA, Yusuf, age, s. 20.
metotlardır. Söz konusu metotlar bu danışmanlık şirketleri tarafından genel
hatlarıyla kamuoyuna açıklanmış ancak hesaplamaya yönelik birçok ayrıntı gizli
tutulmuştur. Bu nedenle bu metotlar şirketler tarafından açıklanan ayrıntıların izin
verdiği ölçüde incelenecektir.
4.1. Interbrand Metodu
En çok bilinen değerleme metotlarından birisi danışmanlık şirketi Interbrand
tarafından geliştirilmiştir. Interbrand her yıl kendi metoduna göre tespit ettiği en
değerli
markaları
açıklamaktadır.
Interbrand'ın
internet
sitesinde
(www.interbrand.com) değerleme modelinin 4 aşamadan oluştuğu ifade edilmektedir.
Bunlar:
1. Finansal Tahmin
2. Markanın Rolü (Role of Branding)
3. Marka Gücü
4. Marka Değerinin Hesaplanması
Finansal Tahmin: Bu aşamada, markayı taşıyan ürün ya da servisten
gelecekte elde edilecek gelirler tahmin edilmekte, ardından belirlenen bu gelirden
ödenecek vergi, tüm faaliyet giderleri ve sermaye maliyeti düşülmektedir. Böylece
maddi olmayan varlıklardan kaynaklanan gelir tespit edilmektedir.
Markanın Rolü: Markanın rolü analizi ile maddi olmayan varlıklardan
kaynaklanan gelirin ne kadarlık kısmının markaya ait olduğu hesaplanmaktadır.
Interbrand tarafından bu analizin müşteri talebinin ve markaya olan bağımlılığın
unsurlarını tanımlayarak ağırlıklandırdığı, böylece markaya ait olan gelirin
bulunduğu ifade edilmektedir. Bu analizle ilgili daha fazla ayrıntı belirtilmemiştir.
Marka Gücü: Marka gücü analizi ile gelecek yıllara ilişkin olarak tahmin
edilen markaya ait gelirlerin güncel değerlere getirilmesinde kullanılacak iskonto
oranı belirlenmektedir. Marka gücünün markanın riskini gösterdiği, düşük marka
gücünün tahmin edilen gelirlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği riskini artırdığı
varsayılmaktadır. Marka gücünü hesaplamak için 7 kriter grubuna (toplamda 80'den
fazla alt kritere) göre marka değerlendirilmektedir. Söz konusu kriter grupları116;
1. Pazar: Müşteri talebinin istikrarlı olduğu veya muhtemel rakiplerinin
pazara girişi için çeşitli bariyerlere(örn: yüksek know-how gereksinimi) sahip
piyasalarda bulunan markalar daha değerli sayılmaktadır. Teknoloji, moda ya da
müşteri tercihlerindeki değişime çok bağlı olan pazarlarda faaliyet gösteren
markalar daha güçsüz kabul edilmektedir.
2. İstikrar: Uzun süreden beri var olan ve belli bir müşteri sadakati yakalamış
olan markalar yeni ortaya çıkan markalardan daha değerli sayılmaktadır.
3. Liderlik: Bulunduğu pazardaki trendleri ve fiyat politikalarını etkileme
kabiliyetine sahip baskın durumda olan markaların diğer markalara göre çok büyük
bir avantaja sahip olduğu kabul edilmektedir.
4. Pazarlama Desteği: Bu kriter ile, markanın pazarlama faaliyetleri ile
desteklenip
desteklenmediği
ve
kurumsal
olarak
yönetilip
yönetilmediği
değerlendirilmektedir.
5. Trend: Markanın gelişme potansiyeline ilişkin bir değerlendirmedir.
6. Markanın Uluslararası Erişimi: Uluslararası markalar daha büyük
genişleme potansiyeline sahip olduklarından bölgesel markalardan daha değerli
sayılmaktadırlar.
7. Korunma: Markanın telif hakları kanunları ile korunup korunmadığına
ilişkin bir değerlendirmedir.
Her kriter grubu için bir ağırlık belirlenmiş olup söz konusu ağırlıklar
aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Interbrand tarafından kullanılan Kriterlerin Ağırlıkları
.
.
,
Kriterler
Ağırlıkları
Tablo-8: Interbrand Tarafından Kullanılan Kriterlerin Ağırlıkları
Liderlik
25%
İstikrar
15%
Pazar
10%
Markanın Uluslararası Erişimi
25%
Trend
10%
Pazarlama Desteği
10%
Korunma
5%
Toplam
100%
116
CRAVENS Karen S. ve GUİLDİNG Chris, “Strategic brand valuation: a cross-functional
perspective” Business Horizons, 1999, C. 42, S. 4, s.53-63.
Marka'ya her kriter grubu için bir puan verilerek toplamda 0-100 arasında bir
puan elde edilir. Örneğin, yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere marka liderliğinin
ağırlığı %25 olarak belirlenmiş olup, bu kriter açısından değerlendirilen markalara 025 arasında bir puan verilmektedir. Daha sonraki aşamada, elde edilen 0-100
İSKONTO ORANI
arasındaki marka puanı bir dönüşüm fonksiyonu ile ıskonto oranını tespit etmekte
0
20
40
60
80
100
MARKA GÜCÜ
kullanılır. Bu dönüşüm, marka gücü ile marka çarpanı arasındaki ilişkiyi gösteren, Sşeklinde özel bir marka indeks eğrisi ile ifade edilmektedir.
Eğrinin şeklinin nedeni güçlü bir uluslararası markanın oluşmasında
meydana gelen evrelerle açıklanmaktadır. Buna göre(Birkin 1993:25-31);
1) Yeni oluşan veya tanınmayan bir markanın pazarda orta sıralarda bir
marka haline gelmesi esnasında gücü yavaş bir şekilde artacaktır.
2) Markanın iç pazardan dünya pazarlarına açılması veya bulunduğu pazarda
lider markalardan (2. ve 3. sırada bir marka) biri haline gelmesi esnasında
değeri çok ciddi bir oranda artacaktır.
3) Güçlü bir uluslararası marka haline geldikten sonra markanın gelişmesi tekrar
yavaşlayacaktır.
Herhangi bir markanın 100 puan alması, markanın riskten bağımsız olduğu
anlamına gelecektir. Bu da ABD'de risksiz borçlanma oranı olan %5 olacaktır. Ekteki
grafikte yer aldığı üzere, 55 puan alan bir marka %12, 50 puan alan bir marka %15,
45 puan alan bir marka da %20 iskonto oranı ile karşılaşacaktır.
Marka Değerinin Hesaplanması: Marka değeri, tahmin edilen marka
gelirlerinin, her marka için belirlenen ıskonto oranına göre net bugünkü değerine
getirilmesi ile hesaplanmaktadır.
Çok kapsamlı bir metot olmasına ve birçok unsuru dikkate alarak marka
değerlemesi
yapmasına
rağmen
Interbrand
tarafından
geliştirilen
metodun
kullanımında da bir çok sorun ortaya çıkabilecektir.
-Marka ile ilgili geleceğe yönelik gelir tahminleri, marka gücünü ölçmek
için kullanılan kriterlerin seçimi, bunların puanlandırılması, verilen puanların
ağırlıklandırılması sübjektif değerlendirmeler sonucu yapılmaktadır. Bunların
belirlenmesinde yapılacak hatalar marka değerini ciddi derecede çarpıtabilecektir.
- Kullanılan kriterlerden bir çoğu birbiriyle bağımlı olup, ölçtükleri
hususlar içice geçmiş durumdadır. Bu da aynı hususların değişik isimler altından
çeşitli defalar hesaplamaya katılmasına neden olarak marka değerinin yanlış
hesaplanmasına yol açacaktır.
- Reklam harcamaları ile marka değeri arasında bağlantı kurmak (pazarlama
desteği markanın gücünü artırdığı varsayılmakta, dolayısıyla ıskonto oranı
düşmektedir), çok reklam harcamasının marka değerini artırması gibi şüpheli sonuçlar
verebilecektir.
- Interbrand ürün gelirlerinden markaya ait olan kısmın ayrılabileceğini
öngörmektedir
ancak,
bu
ayrımın
nasıl
yapılacağı
konusunda
belirsizlik
bulunmaktadır.
- Markaların gücü her ürün ve pazarda aynı değildir. Bir üründe çok güçlü
olan marka başka bir üründe, ya da bir ülkede çok güçlü olan marka başka bir
ülkede güçsüz olabilmektedir. Örneğin, çok güçlü bir uluslararası marka olan
Pepsi'nin pazar payı ülkeden ülkeye %1 ile %100 arasında değişebilmektedir.
- S-şeklindeki eğrinin dayandığı kavramlar genel olarak makul ve geçerli
sayılmakta, ancak bazı akademik kaynaklarda, bu eğrinin tam şeklinin çıkarılması,
kapsamlı bir bilimsel metoda dayanmadığı, sadece uygulayıcıların tecrübelerine
dayandığı için eleştirilmektedir.
4.2.Financial World Metodu
Interbrand gibi her yıl en değerli markalar listesi açıklayan Financial World,
Interbrand tarafından kullanılan metodun daha basitleştirilmiş bir versiyonunu
kullanmaktadır. Marka gücü de Interbrand'e benzer şekilde hesaplanmakta, ancak
daha az kriter kullanılmaktadır. Bunlar; liderlik, stabilite(müşteri sadakati),
uluslararasılık, markanın endüstrideki sürekli önemi, markanın sahip olduğu kanuni
korunmadır. Financial World metodunda marka gücünü ölçmek için Interbrand
metodundan daha az kriter kullanılması nedeniyle, benzer özelliklerin tekrar tekrar
ölçülerek hesaba katılması riskini daha az taşımaktadır. Ancak Interbrand metodunun
sahip olduğu diğer tüm eksiklikler bu metotta da bulunmaktadır.
4.3. A.C. Nielsen Marka Bilançosu (Brand Balance Sheet) ve Marka
Performans Değerleyicisi (Brand Performancer) Metodu
A. C. Nielsen isimli danışmanlık firması tarafından, "Marka Bilançosu" adı
verilen, Interbrand metoduna benzer bir değerleme metodu geliştirilmiştir. Nielsen
Marka Bilançosu metodu da marka gücünü ölçmek için bir puanlama sistemi
kullanmakta olup, 6 başlık altında 19 kritere göre değerlendirme yapılmaktadır.
Kriterler ağırlıklandırılarak 0-500 arasında marka gücünü gösteren bir puan elde
edilmektedir. Kullanılan kriter grupları;
1. Pazar Potansiyeli
2. Pazar Payı
3. Toptancıların ve Perakendecilerin Markaya İlişkin Değerlendirmeleri
4. Şirketin Marka ile İlgili Çabaları
5. Müşterilerin Markayı Nasıl Değerlendirdikleri
6. Markanın Uluslararası Erişimi
Kriterlerin ağırlıklandırılmasının ve değerlendirilmesinin nasıl yapıldığına
ilişkin ayrıntılar A. C. Nielsen tarafından açıklanmamıştır. Elde edilen puan,
interbrand metodunda olduğu gibi, markanın gelecekteki performansına ilişkin olarak
referans kabul edilmekte ve risk ile ilişkilendirilmektedir. Markanın puanının
yüksek çıkması durumunda risk daha düşük olmakta, bu da ıskonto oranını düşürerek
(ıskonto oranına eklenen risk priminin düşmesi sonucu) markanın değerini
artırmaktadır. Marka değerinin matematiksel olarak hesaplanması için gelecek
yıllardaki (markanın tahmin edilen ömrü içerisinde) marka sayesinde elde edileceği
tahmin edilen karlar marka gücüne göre hesaplanmış olan ıskonto oranı ile güncel
değere getirilmektedir.
Interbrand metoduna ilişkin olarak belirtilen eksikliklerin tamamı Nielsen
Marka Bilançosu metodunda da bulunmaktadır. Sübjektif unsurların çokluğu
metodun güvenilirliğini azaltmaktadır.
Marka Bilançosu yöntemindeki sorunlar nedeniyle, A. C. Nielsen tarafından
Marka Performans Değerleyicisi modeli geliştirilmiştir. Bu model sadece parasal
olarak marka değerini hesaplamamakta, marka yönetimi ve kontrolü için bütünsel bir
sistem getirmektedir117. Marka Gözetimi, Marka Değerleme Sistemi, Marka Yönetim
Sistemi ve Marka Kontrol Sistemi adı verilen dört başlığa ayrılan bu modelin
merkezinde Marka Gözetimi bulunmaktadır. Marka gözetimi, marka gücünü
belirlemek için bir puanlama sistemi olup, Marka Bilançosu metoduna göre daha az
kriter kullanılmaktadır. Kullanılacak kriterler istatistikî sebep analizleri ile
belirlenmekte, bu analizler sonucunda marka gücü üzerinde büyük etki gösterdiği
tespit edilen kriterler değerlendirmeye alınmaktadır. Söz konusu kriterler pazar hacmi,
pazar payı, pazar payı artışı, pazar büyümesi, göreceli pazar payı, benzer rakip
markalar, marka sadakati ve markanın tanınma miktarıdır.
Marka Performans Değerleyicisi modelinde parasal marka değeri, Marka
Değeri Sistemi ile tespit edilmektedir. Marka değerini hesaplamak için öncelikle
markanın ve aynı pazardaki rakip markaların gücü belirlenmektedir. Ardından, tüm
pazarın kar potansiyeli gelecek yıllar için tahmin edilmekte ve bu kar potansiyeli
markalar arasında güçlerine göre bölünmektedir. Markanın elde edeceği tahmin edilen
bu karlar ıskonto edilerek marka değeri hesaplanmaktadır.
Marka Performans Değerleyicisi modeli hem şirkete hem de müşterilere
dayalı bir değerleme sistemi getirmeye çalışmaktadır. Puanlama sisteminde daha az
kriter kullanılması ve kullanılan kriterlerin istatistiki sebep analizine göre seçilmiş
olması bu açıdan metodun sübjektifliğini azaltmaktadır. Ancak bu metotta da bazı
eksiklikler mevcuttur.
- Metot,
güçlü
markaların
güçsüz
markalara
göre
pazarın
kar
potansiyelinin daha büyük bir kısmını elde edebileceğini varsaymaktadır. Ancak
çok güçsüz markalar daha ucuz olmaları gibi bazı sebepler yüzünden çok büyük
pazar paylarına ulaşabilmektedirler.
117
KRIEGBAUM, Catharina, 1998, s. 16.
- Marka değerinin hesaplanması için diğer markaların da gücünün belirlenecek
olması kullanımı zorlaştırmakta, hata payını artırmaktadır.
- Pazarın kar potansiyelinin tahmini ve ıskonto oranının tespiti gibi unsurlar
metodun sübjektifliğini artırmaktadır.
- Marka için katlanılan maliyetler hesaba katılmamaktadır.
4.4. Brand Finance Metodu
Brand Finance plc tarafından geliştirilen marka değerleme metodunda da
marka değeri, markalı üründen gelecekte elde edilecek gelirlerin tahmin edilmesi ve bu
gelirlere markanın katkısının belirlenmesi yoluyla tespit edilmektedir. İskonto oranını
belirlemek için Interbrand ve A.C. Nielsen metotlarına benzer şekilde bir puanlama
sistemi kullanılmaktadır. Brand Finance metodu 5 aşamadan oluşmakta oluşmaktadır.
1. Segmentasyon
2. Finansal Tahminler
3. BVA® (Brand Value Added) Analizi (Markanın talebe olan katkısının
analizi)
4. BrandBeta® Analizi (Tahmin edilen gelirlere ilişkin riskin belirlenmesi)
5. Değerleme ve Duyarlılık Analizi
Brand Finance plc'nin internet sayfasında(www.brandfinance.com) söz konusu
analizle ilgili olarak aşağıdaki bilgiler yer almaktadır.
Segmentasyon: Brand Finance tarafından marka değerleme çalışmasının
ilk ve en önemli aşamalarından birinin segmentasyon olduğu ifade edilmektedir.
Coğrafi dağılımın, müşteri ve ürünlerin dikkate alınarak yapıldığı uygun bir
bölümleme ile, bu faktörlerdeki bazı önemli farklılıkların gözden kaçırılmasının
önlenmesi ve uygun rakiplerin seçilmesi amaçlanmaktadır. Ancak, yeterli data
toplamayı engelleyecek derecede ayrıntılı segmentasyon yapmanın da isabetli
olmadığı da belirtilmektedir.
Finansal Tahminler: Bu aşamada öncelikle markalı ürüne olan talebi
etkileyebilecek makro-ekonomik faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir. Faaliyet
gösterilen sektör ve marka için trendin belirlenmesine çalışılmakta, ayrıca, geçmişte
markaya olan talebi etkileyen faktörler de dikkate alınmaktadır. Bunun için gözlem,
pazar
araştırmaları
veya
ekonometrik
ve
başka
istatistiksel
metotların
kullanılabileceği ifade edilmektedir. Başka bir önemli çalışma da, pazarlama
faaliyetleri ve fiyatlandırma ile satışlar arasındaki ilişkinin tespit edilmesidir.
Tüm bu faktörler satışlara ilişkin tahminlerde kullanılmaktadır. Yapılan
analizlerin sonucunda şirket içi dinamiklere bağlı değil, pazara dayalı finansal
tahminlerin elde edilmesi amaçlanmaktadır118.
BVA Analizi: Bu aşamada gelecekteki kazançların ne kadarının markaya bağlı
olduğu belirlenmektedir. Bunun için büyük örneklemli piyasa araştırması ve trade-off
analizi kullanılmaktadır. Bu analiz ile markanın müşterilerim alım kararlarındaki
göreceli etkisi belirlenmektedir. Bu analiz, segmentler arasındaki farklılıklara göre
yapılmakta ve rakipler de dikkate alınmaktadır.
Marka Riskinin Belirlenmesi: Marka değerlemesinde dördüncü adım tahmin
edilen kazançların bugüne getirilmesi için gerekli ıskonto oranının hesaplanmasıdır.
Brand Finance, ıskonto oranını tespit etmek için geliştirdikleri yaklaşımın, Finansal
Varlık Fiyatlandırma Modeli (FVFM) modelinin adaptasyonu olduğunu ifade
etmektedir. Iskonto oranının formülü:
İskonto
Oranı
= BrandBeta ® (Marka Beta) sına Göre + (Borç Maliyeti) x
Uyarlanmış Sermaye Maliyeti x (Sermaye
(Borç
Finansmanının Payı)
Finansmanının
Payı)
BrandBeta® (Marka Beta’sı)
Risksiz
na göre uyarlanmış sermaye
Oran
maliyeti
118
+ (Sermaye Yatırımı Risk
Primi) x (Sektör betası) x
BrandBeta®)
HEBERDEN, Tim, “Brand value management: The Achille's heel of many risk management
systems” Risk Management Bulletin, 2002, C. 22 S. 4 s.58-62
Risksiz oran, o ülkedeki/bölgedeki 10 yıllık risksiz borçlanma oranıdır.
Sermaye Yatırımı Risk Primi, yatırımcılar tarafından sermaye yatırımı yapmak için
talep edilen ekstra(risksiz oranın üzerindeki) getiridir. Markanın bulunduğu sektör
için de bir risk faktörü(beta) belirlenmekte olup, teknolojiye dayanan sektörler
gibi riskli olan sektörlerde daha yüksek belirlenmektedir. Ayrıca değerlemesi yapılan
marka için de bir beta belirlenmektedir. Burada Interbrand tarafından kullanılan
metoda benzer şekilde bir skor sistemi kullanılarak, o sektörde bulunan markaların
göreceli güçleri tespit edilir. Brand Finance tarafından markanın gücünü ölçmek
için 10 kriter kullanılmaktadır. Bunlar, markanın pazarda ne zamandan beri
bulunduğu, dağıtım kanalı, pazar payı, pazar pozisyonu, satış artış oranı, fiyat primi,
fiyat esnekliği, pazarlama harcamaları, reklamların ulaşabildiği kitle ve marka
tanınırlığıdır. Brand Finance tarafından bunun genel bir liste olduğu, her duruma
göre en uygun görülen risk kriterlerinin değerlendirmeye alındığı ifade
edilmektedir. Ayrıca, hangi rakiplerin izlenerek değerlendirileceği konusunun da
ciddi bir planlama gerektirdiği belirtilmektedir.
Kullanılan 10 kriterin her biri için 0 ile 10 arasında bir puan verilmekte
böylece 0-100 arasında bir puan elde edilmektedir. 50 puan, o markanın o sektördeki
ortalama yatırım riski kadar bir riske sahip olduğunu göstermekte dolayısıyla
BrandBeta®'sının 1 olmaktadır. 100 puan ise markanın riskten bağımsız olduğunu
ifade etmektedir.
Değerleme ve Duyarlılık Analizi:
Bahsedilen analizler sonucunda
belirlenen her segment için maddi olmayan varlık kazançları, markanın her segment
için kazançlardaki payı ve riski hesaplanmış olacaktır. Markanın maddi olmayan
varlıkların kazancındaki payı belirlenen ıskonto oranları ile güncel değerlere
getirilerek markanın marka değerini hesaplanmaktadır. Bu aşamada ayrıca, bazı
varsayımların değiştirilmesinin yaratacağı etkileri gösteren bir duyarlılık analizi
yapıldığı ifade edilmektedir, ancak buna ilişkin ayrıntılar Brand Finance tarafından
açıklanmamıştır.
Brand Finance metodunun eksiklikleri Interbrand metodu ile benzerdir.
Ayrıca, çok yoğun ve ayrıntılı bir çalışma içermesi metodun kullanılmasını
zorlaştırmaktadır.
4.5. BBDO Modeli
Alman danışmanlık firması BBDO Consulting GmbH tarafından geliştirilen
metoda göre değerleme yapılabilmesi için öncelikle, marka değerini oluşturan 8 unsur
belirlenmektedir. Bunlar;
1. Markanın Satış Performansı ve Potansiyeli
2. Net Faaliyet Marjı (Vergi Öncesi Net Faaliyet Gelirinin Satışlara Oranı):
Son 3 yılın ortalaması olarak alınmaktadır.
3. Markanın Gelişme İmkanı: Marka değerlemesini yapan analistlerin endüstri
ve genel ekonomiye ilişkin beklentileri markanın gelecekteki potansiyeli
için kriter olarak alınmaktadır.
4. Markanın Uluslararası Yay ılımı: Satışların ne kadarının yurtdışında
yapıldığı dikkate alınmakta ve markanın uluslararası gelişimine ilişkin
beklentiler ortaya konmaktadır.
5. Markaya Olan Reklam Desteği: Vergi öncesi gelirin ne kadarının
reklam için harcandığını göstermektedir. BBDO tarafından markaya olan
reklam desteğini hesaba katmanın endüstriler arasındaki farklılığı
yansıtacağını, zira reklam desteğinin endüstriden endüstriye çok büyük
farklılıklar gösterdiği ifade edilmektedir119.
6. Markanın Endüstrideki Gücü: Markanın satışları endüstrideki en güçlü
rakibi ile karşılaştırılarak, markanın göreceli gücü tespit edilmektedir.
7. Marka İmajı
8. Son 3 Yıldaki Vergi Öncesi Kazanç Miktarları
Yukarıda sayılan unsurların belirlenmesinin ardından, "Markanın Satış
Performansı", "Net Faaliyet Marjı" ve "Markanın Gelişme İmkanı" unsurları
konsolide edilerek "Marka Kalite Faktörü (factor of brand quality)" adı verilen bir
faktör değeri hesaplanır. Bulunan bu faktör, "Markanın Uluslararası Yayılımı",
"Markaya Olan Reklam Desteği", "Markanın Endüstrideki Gücü" ve "Marka İmajı"
faktörleri ile belirli ağırlıklarda birleştirilerek genel bir faktör değeri tespit edilir. Söz
konusu genel faktör değeri, aşağıdaki tabloda gösterildiği üzere, son 3 yıldaki vergi
öncesi karların ağırlıklı ortalaması ile çarpılarak marka değeri tespit edilmektedir.
119
Zimmerman. 2001, s.44.
Tablo-9: BBDO Marka Değerleme Metodu
Markanın Satış Performansı Marka Kalite Genel Faktör X Son 3 Yıldaki =
ve Potansiyeli
Faktörü
Değeri
Vergi Öncesi
Net Faaliyet Marjı
Karların
Markanın Gelişme İmkanı
Markanın Uluslararası Yayılımı
Ağırlıklı
Markaya Olan Reklam Desteği
Ortalaması
Markanın Endüstrideki Gücü
Marka İmajı
Marka Değeri
BBDO modeli vergi öncesi karda ve net faaliyet marjında son 3 yılın
ortalamasını alarak daha gerçekçi bir yaklaşım sergilemektedir. Ancak, hangi
ağırlıklarda birleştirildikleri belirtilmeyen faktörlerin seçimi ve ağırlıklarının tespiti
tamamen sübjektif değerlendirmeler ile yapılmaktadır. "Markanın Gelişme
İmkanı", "Satış Potansiyeli" ve "Marka İmajı" gibi marka değerlemesini yapan
tarafından belirlenen unsurlar değerleme metodunun sübjektifliğini, dolayısıyla
marka değerinin çarpıtılması imkanını artırmaktadır.
4.6. Brand Rating Değerleme Sistemi
Brand Rating GmbH şirketi tarafından, marka değerini müşteri bakış açısından
belirlemeyi amaçlayan 3 parçalı bir değerleme sistemi geliştirilmiştir120. Metodun
ilk parçası, "Aysberg(Buzdağı)" modeli olarak adlandırılmakta olup, bu aşamada
Interbrand
ve
diğer
bileşik
modellere
benzer
şekilde,
markanın
gücü
hesaplanmaktadır. Bu modele göre buzdağının görünen kısmı markanın imajı olup,
markanın müşteriler tarafından nasıl algılandığını ifade etmektedir. Buzdağının "su
altında" olan kısmında ise müşteri davranışlarındaki uzun dönem değişiklikleri,
markaya olan bağlılığı ve markaya daha önceden yapılmış olan yatırımları ifade eden
"Marka Varlıkları(Brand Assets)" yer almaktadır. Bu modele göre markaların gücü
yaşlan ile de ilgilidir.
120
Zimmerman. 2001, s. 61.
İkinci bölümde markanın yarattığı fiyat farkı hesaplanmaktadır. Fiyat farkı,
aynı endüstrideki bir markasız ürünle son 3 yılı kapsayacak şekilde fiyatların
kıyaslanması ile tespit edilmektedir. Tespit edilen oransal fiyat farkı satışlarla
çarpılarak marka sayesinde elde edilen gelirler tespit edilir. Marka sayesinde elde
edilen gelirlerin gelecek yıllarda sabit olarak (bir anüite şeklinde) kazanılmaya
devam edeceği varsayılmaktadır. Bu anüiteler endüstrinin risk primi hesaba katılarak
hesaplanan bir faiz oranı ile ıskonto edilmektedir.
Metodun 3. bölümü markanın gelecekteki performansını tahmin etmeye
yöneliktir. Markanın gelecekteki performansı, markanın gelişme potansiyeli ve
markanın sahip olduğu mevcut kanuni korunmaya göre hesaplanmaktadır.
Nihai marka değerini tespit etmek için bahsedilen 3 bileşen belli bir algoritma
ile birleştirilir. Söz konusu algoritma Brand Rating tarafından açıklanmamaktadır.
Brand Rating metodunda, fiyat primini hesaplanırken son 3 yılın dikkate
alınması daha gerçekçi bir tespit yapılmasına imkan verecektir. Ancak, fiyat primi
metodu için sayılan diğer sorunlar ve bileşik metotlarda bulunan genel eksiklikler bu
metotta da mevcuttur.
4.7.Semion Yaklaşımı
Semion Brand Broker GmbH tarafından geliştirilen bu metotta, marka
değerinin belirleyen 4 unsur(driver) tanımlanmaktadır. Bunlar, şirketin fınansal
değeri, markanın sahip olduğu korunma, marka gücü ve marka imajıdır. Bu
parçaların altında bulunan kriterler aşağıdaki tabloda yer almaktadır.
Tablo-10: Semion Tarafından Kullanılan Kriterler
Şirketin Finansal Değeri
Vergi Öncesi Kazanç
Kazanç Trendi
Markanın Sahip Olduğu Korunma
Ürün Sınıflandırması
Markanın Korunması
Marka İmajı
Müşteride Yarattığı Çağrışımlar
Marka İmajının Diğer Ürünlere Göre Durumu
Marka Gücü
Pazar Payı
Pazardaki Etki
Pazarlama Faaliyetleri
Dağıtım Ağı
Tanınma
Markanın Potansiyeli
Marka değeri hesaplanırken, marka değerini oluşturan dört parça için, her
birinin altında bulunan kriterlere göre bir faktör değeri belirlenmektedir. Bulunan
dört faktör değeri toplanarak genel bir ağırlık faktörü bulunur, bu faktör son 3 yıldaki
vergi öncesi karın ortalaması ile çarpılarak marka değeri elde edilir.
Marka
Değeri
= Finansal Değer
X (finansal değer faktörü) + (marka koruma faktörü) +
(marka gücü faktörü) + (marka imajı faktörü)
Bu metotta da, diğer bileşik metotların sahip olduğu eksiklikler
bulunmaktadır.
ALTINCI BÖLÜM
ÖZEL TİCARİ MARKA
DEĞERLEME DURUMLARI
1. GENEL OLARAK
Önceki bölümlerde bir işletmede ticari markanın değeri, belki de hukuki
ihtilafların getirdiği koşullar istisnası ile, olağan bağlam içinde tartışıldı. Ticari
marka değeri olağandışı işletme durumlarından etkilenmesi bu, bu bölümün
konusunu oluşturmaktadır.
2. İFLAS DURUMUNDA TİCARİ MARKALAR
Son yıllarda, iflas durumundaki bir işletmenin bir parçası olan ticari
markaların değerlemesi konusu gündeme geldi. Bu, kalkınma planına girdi sağlamak,
bir kayyıma yardımcı olmak ya da bir kredi sağlayıcısının ya da bir hissedarın
ekonomik konumunu açıklığa kavuşturmak şeklinde olabilir. Eğer durum iflas ile
sonuçlanırsa, ticari markaların değeri hukuki ihtilaf konusu haline gelebilir.
Giderek artan sayıda işletme artık kazançlarının temeli olarak fikri mülkiyete
bel bağlamaya başladığı için, tasfiye koşullarında ticari markalar sıklıkla işin içine
girmekte, yeni ve benzersiz sorunlar doğurmaktadır. İş adamları, avukatlar, kredi
sağlayıcıları ve diğer profesyonellerin tasfiye durumlarında zararı asgariye indirmek
için tasfiye gerçekleşmeden önce varlıkların değerini tahmin etmeleri gerekmektedir.
Biz burada bu koşullar altında ticari markaların sergiledikleri karakteristik özellikleri
aydınlatmaya ve bu karakteristik özellikleri tasfiye durumunda incelemeye
çalışacağız121.
2.1. Kullanım Değeri Karşısında Tasfiye Değeri
Bu tartışma, alıcı ve satıcının çeşitli motivasyonlarını ayırt etmek için
kullanılan adil piyasa değerine ilişkin pek çok tanımı sunduğumuz “Adil Piyasa
Değeri ” başlıklı bölümlerde verilen tanımı ayrıntılandırmaktadır. Devam eden
kullanımda, adil piyasa değerini, ekonomik olarak yaşamsallığı bulunan işletmenin
bir parçası olan işletme varlıkları değeri olarak ve sanki bu varlıklar gönüllü alıcılar
ve satıcılar arasında takas edilen varlıklarmış gibi ele aldık.
İşletme varlıkları bir tasfiye öncülü altında değerlendiklerinde, bu durum
genellikle işletmenin ekonomik yaşam gücünü kaybetmesinden kaynaklanır ve
satıcının bir nedenle görece hızlı bir satış gerçekleştirmek zorunda olduğu düşünülür.
Satıcının varlıkları bir “sıkıntılı satış”ın parçası haline gelmişlerdir çünkü
alacaklıların borçlarını ödemek için ya da iş sahibinin hasılatı yeni yerlere
yatırmasını sağlamak için elden çıkarılırlar. Bu hâlâ adil piyasa değeridir ama artık
spesifik bir öncül altındadır.
Ayrıca bir de varlıkların orijinal işletme içindeki kullanım amaçlarından
oldukça farklı olabilecek farklı kullanım amaçları için satılabileceği varsayımı vardır.
Bu işlemin dayatılan nitelikte oluşu, satışın satış esnasında (ve bazen de satış
yerinde) mevcut olan herhangi bir piyasaya satışını zorunlu kılar. Bir varlığın özel
niteliğinden faydalanabilecek (yani onun “en yüksek ve en iyi kullanım”ını
gerçekleştirebilecek) bir alıcı olsa bile, eğer kendisi bunu yapabilecek yegâne
alıcıysa ve öteki kullanıcıların başka piyasaların yegâne temsilcisi olduklarını
biliyorsa fiyat, alternatif kullanım seviyesine çekilecektir122.
2.2. Varlıkların Karakteristik Özellikleri
Farklı türde varlıklara ilişkin bu değer öncüllerine tezat oluşturacak biçimde,
bir dizi ilave nicel unsurun ortaya çıktığı görülmektedir. Bu unsurların ticari
121
122
HEBERDEN, T., 2002, s. 60.
HEBERDEN, T., 2002, s. 62.
markalara uygulandıkları biçimleriyle anlaşılmalarına yardımcı olmak için, bu
unsurları Şekil 9.1’de grafik biçiminde açıkladık.
Bu örneklemenin amacı doğrultusunda, standart adil piyasa değeri öncülüne
dayanarak kullanım değerini satıcı tarafına bir zorlama dayatan tasfiye değeri ile
karşı karşıya getirdik. Şekil 9.1’de, çizgiler arasındaki dikey mesafe, çeşitli varlık
biçimlerine uygulandıkları biçimleriyle bu öncüller altında tahmin edilen değerler
arasındaki farklılığı temsil etmektedir.
ŞEKİL 9.1
İşletme Varlıklarının Karakteristik Özellikleri
2.2.1. Parasal Varlıklar
Şekil 9.1’in çizgilerin buluştuğu sol tarafı, nakit varlıklara yönelik her iki
öncül altında da değer bakımından bir farklılığın olmadığını göstermektedir. Nakit
tamamen likittir ve son derece çok yönlüdür. Şeklin sağ tarafına doğru ilerledikçe,
parasal varlıkların diğer biçimleri için bile artan bir farklılık görülür. Alacaklar
“nakit benzeri”dir ama nakit likiditesini gerçekleştirmek için tahsil edilmeleri vakit
gerektirir. Alacaklar, örneğin bir komisyoncuya satılarak daha hızlı bir şekilde nakde
dönüştürülebilirler ama gerçekleşen meblağ, alacak olarak kaydedilen meblağdan
daha az olacaktır. Her iki durumda da, tasfiye durumunda değerde azalma vardır ve
bu azalma, iki öncül tarafından ölçüldüğü biçimiyle değerdeki farklılığı oluşturur123.
Envanter varlıklarının da bazı karakteristik özellikleri vardır ama bu varlıklar
daha fazla vurgulanırlar. Resim fırçalarının imalatında kullanılan çeşitli hayvan kılı
türlerinin stoku bir örnek olarak verilebilir. Bu tür bir envanter faaliyetini sürdüren
bir işletme içinde çok değerli olabilir ama işletmeyi tasfiye etmek gerektiğinde, elde
edilecek hasılatın oldukça düşük olması beklenecektir. Envanter kategorisi içinde
ham maddelerde tamamlanmış ürünlerde olduğundan daha az bir değer farklı
bulunması beklenecektir. Çelik sac için hazır bir Pazar olabilir ama bu sac bir kez
kesildiğinde, eğildiğinde ve boyandığında (işlemden geçtiğinde) ya da çamaşır
makineleri içinde kullanıldığında (tamamlanmış ürün) bu sacın değeri piyasanın
şartlarına uygun hale gelecektir. Bunlar genel örneklerdir ve bu örnekler test
edilmeden önce olası pazarlar konusunda fikir yürütmek istendiği zaman
kullanılabilir. Yukarıda verilen çelik sac örneğinin bile işlenmesi gerekir. Çelik, çok
çeşitli ve zahmetli spesifikasyonlara göre imal edilir. Çamaşır makinesi imalatında
kullanılacak çelik sac stoku kuvvet, biçim alabilirlik ya da kaplama ile ilgili olarak
bir tasfiye durumunda başka kullanımlar için cazibesini azaltacak özel karakteristik
özelliklere sahip olabilir.
2.2.2. Maddi Varlıklar
Kullanım değeri ile tasfiye değeri karşıtlığından bakılırsa, tamamlanmış
ürünler envanteri maddi varlıklara çok benzer. Arsa, bina, genel amaçlı makineler ya
da taşıtlar gibi bazı maddi varlıklar pek çok işletmenin amaçlarına hizmet edebilirler
ve bunlar görece likittirler. Dar amaçlar doğrultusunda tasarlanmış olan diğer maddi
varlıkların bir sıkıntılı satış durumunda çok düşük bir tasfiye değerleri olabilir.
Bunun bir nedeni, bizatihi sıkıntılı satışın bu varlıkların amaçladığı dar piyasanın
ortadan kalkmasından kaynaklanması olabilir.
123
SMITH, G.V., 1997, s. 167.
Yüksek teknolojiye sahip olan maddi varlıklar, özel bir amaç doğrultusunda
tasarlanmamış olsalar bile, genellikle bu belirgin farklılığı sergilerler. Bunun nedeni,
işlevlerinin hızla eskimesi ve bu varlıkların pazardaki cazibelerini yitirmeleridir.
Bilgisayarlar buna iyi bir örnektir. Ancak burada yine bunların genel kurallar olduğu
ve gözlemcilerin istisnaların farkında olmalarının gerektiği belirtilmelidir. Bir
bilgisayar teknik açıdan eskiyebilir ve piyasada çok az değeri kalabilir ya da hiç
değeri kalmayabilir ve yine de bir işletme içinde oldukça bir hizmet veriyor
olabilir124. Eğer verdiği hizmet daha üstün bilgisayarların hız ve özelliklerini
gerektirmiyorsa ve eğer işletme herhangi bir ekonomik sıkıntı ile karşı karşıya
değilse, bu iki öncül ile ölçülen değerler arasında yine de önemli bir farklılık
bulunabilir.
2.2.3. Maddi Olmayan Varlıklar
Şekil 9.1’in sağ tarafından görüldüğü üzere, maddi olmayan varlıklar ve fikri
mülkiyet, bu iki öncül ile ölçüldüklerinde en dramatik farklılığı sergilerler. Bunun
nedeni, maddi olmayan varlıkların ve fikri mülkiyetin genellikle işletme içinde
yaratılıp işletme ile iç içe geçmiş olmaları ve bu nedenle işletmenin dışında çok az
değere sahip olmalarıdır. Bunun doğruluğu, varlığın ne kadar çok yönlü olduğuna
bağlıdır. Çok yönlü bir varlığın çok sayıda potansiyel alıcısının olması gerekir.
Örneğin, bir kahve alımı sözleşmesi için piyasa fiyatından daha iyi bir fiyat
üzerinden bir dizi potansiyel alıcı bulunması beklenebilir çünkü bu emtia için
neredeyse evrensel, bir pazar mevcuttur125. Diğer bir örnekte, bu koşulun
yaratılmasında pazar koşulları varlık türünden çok daha etkili olabilir. Eğer bir
tasarruf ve kredi kuruluşu gibi bir finans kurumu ekonomik olarak sıkıntıya düşer ve
iflasını vermek zorunda kalırsa, ipotek portföyünün oldukça pazarlanabilir nitelikte
olması beklenebilir. Sonuçta, herhangi bir gerçek coğrafi sınırlandırma olmaksızın
ipotekler devamlı olarak alınır ve satılırlar.
2.2.4.Borç ve Öz Sermaye Finansmanı
124
125
SMITH, G.V., 1997, s. 168.
Ibid.
Varlık sınıflandırmalarına uygulandığı biçimiyle değer öncülüne etkisi
bulunan çatışan etkenlerden bazılarını örneklemek için, Şekil 9.2’de görüldüğü
üzere, Şekil 9.1’e bazı bilgiler ilave ettik.
Şekil 9.2’de belirtilen ilave karakteristik özellikler, riski merkezinde
toplanırlar. Parasal, maddi ya da maddi olmayan varlıklara yatırım yapmanın riskleri
birbirinden oldukça farklıdır. Bu nedenle, parasal ve maddi varlıklar genellikle borç
ile finanse edilebilirler çünkü bunlara sahip olduğunuzda risk spektrumunda daha
düşük bir seviyede algılanırsınız126. Riskin daha düşük olmasının nedeni, bunların
kullanım değerleri ile tasfiye değerleri arasındaki farkın az oluşudur. Eldekiler likit
ve pazarlanabilir nitelikte ise, bunlara sahip olmanın riski azalır ve borç finansmanı
daha kolay bir şekilde ve daha az maliyetle bulunabilir. Banka cüzdanı kredisi
denilen, bankadaki nakit teminat karşılığında verilen krediler buna örnek olarak
gösterilebilir.
ŞEKİL 9.2
126
İşletme Varlıklarının Karakteristik Özellikleri
SMITH, G.V., 1997, s. 170.
Faaliyette olan bir kamu hizmeti şirketinin büyük elektrik üretim tesisi buna
olası bir istisna olarak gösterilebilir. Bu yüksek oranda uzmanlaşmış varlık, kullanım
değeri ile tasfiye değeri arasındaki muazzam farktan ötürü normal olarak riskli bir
yatırım olarak algılanacaktır. Ancak, kamu hizmeti şirketinin kanunlar çerçevesinde
tekel konumunda olması, bu durumu dengeler. Bu konum, fiziksel yaşamı boyunca
varlığın ekonomik yaşam gücünü destekler ve tasfiye ihtimalini o kadar azaltır ki,
kamu hizmeti şirketinin yüksek oranda borç sermayesi ile finanse edilmesi mümkün
olur. Kamu hizmeti şirketlerinin varlıkları ile ilgili olarak klasik durum budur. Son
yıllarda, rekâbetçi ortamın gelişmeye başlaması nedeniyle bu düzenlemenin içerdiği
teminatta bazı aşınmalar olmuştur127. Burada temel nokta, düzenleyici kısıtlama ve
koruması ile hükümet kısıtlamaları ve korumasının kullanım değeri ile tasfiye değeri
arasında farklılığa önemli ölçüde etki ettiğidir.
Bir kredi sağlayıcısı her zaman tasfiye değerini göz önünde bulundurur çünkü
kredi faizi ödenmediği takdirde eline geçmesi muhtemel olan değer bu değerdir. Bu
nedenle bir kredi sağlayıcısı (yukarıda açıklandığı gibi) teminat olarak risk
varlıklarını azaltmaya çalışır Bunun karşılığında işletme sahibi bu varlıklara
odaklanır çünkü bu varlıkların maliyetinin büyük bir bölümü borç sermayesi ile
finanse edilebilir. Örnek olarak, bir kredi sağlayıcısı envanter için satın alınan ham
maddelerin maliyetinin % 90’ına ama ısmarlama makinelerin maliyetinin sadece %
50’sine ya da daha azına kredi sağlamaya istekli olabilir. Makinelerin işletme için
taşıdıkları ekonomik değer ham maddelerin taşıdıkları ekonomik değerden daha fazla
olabilmesine karşın, makinelerin tasfiye değeri orantısal olarak çok daha düşüktür ve
bir yatırımcı (kredi sağlayıcısı) bundan rahatsız olur. Kredi sağlayıcısı sağlayacağı
krediyi değer oranına göre düşürerek riski azaltma imkânı vardır. Bu şekilde, tasfiye
durumunda sağlamış olduğu kredi meblağını tasfiye hasılatından elde edebilmeyi
aşağı yukarı garanti altına almış olur. Çapraz teminat, teminat testi, temettü
kısıtlamaları vb. gibi, kredi sağlayıcıların çeşitli varlık tiplerinin finansmanı ile ilgili
olarak kendilerini istenen seviyede güvence almak için kullandıkları pek çok başka
teknik de mevcuttur. Bu noktayı aydınlatmak için “kredi – değer” oranını
kullanacağız. Ayrıca, (işletmelere borç sermayesi finansmanı sağlayan) kredi
127
SMITH, G.V., 1997, s. 173.
sağlayıcılarının bir işletmeyi oluşturan varlıkların portföy risklerindeki farklılıkları
kabul eden yegâne yatırımcılar olduğunu da göz önünde bulundurmalıyız128.
Öz sermaye yatırımcıları (şirketin adi hisse senetlerinin alıcıları) ve ticari
kredi sağlayıcıları riski ıslah etmeye de çalışırılar ve piyasa eylemlerini buna uygun
olarak düzenlerler. Eylemlerinin daha az doğrudan olması gerekir çünkü onlar, borç
alanın aksine, bir tasfiye durumunda genellikle işletmenin varlıkları üzerinde
dolaysız hak sahibi değildirler. Bu nedenle, kullanım değeri ile tasfiye değeri
arasındaki farklılıklara daha az odaklanırlar ama bu farklılık onların yatırım
kararlarını almalarında etkilidir.
2.2.5. Risk Unsuru
Şekil 9.2’de sağa, maddi olmayan varlık kategorisine doğru gidildiğinde,
algılanan yatırım riskinde bir artış olduğu görülür. Birincil varlıkların likiditesi düşük
olduğunda sermayeyi elde etmek çok daha güç hale gelir ya da sermaye ancak çok
yüksek maliyet ile elde edilebilir. Varlıkların giderek öz sermaye ile finanse edilmesi
gerekir. Örneğin faaliyete yeni başlamakta olan bir biyoteknoloji işletmesindeki
patent ya da patentli teknoloji gibi bazı çok yüksek riskli maddi olmayan varlıklar
için beklenen geri dönüşler çok yüksektir ve risk sermayesi oranlarına yaklaşır.
Farklı tip varlıklar için yatırım dönüş oranının seçimi önceki kısımlarda tartışıldı.
Şekil 9.2’de, tipik dönüş oranları verilmiştir.
2.3. İflas Durumunda Ticari Markaların Değerlemesi
Bir önceki tartışmadan hareketle şunları gözlemleyebiliriz:

Ticari markalar, diğer pek çok işletme varlığından daha az çok yönlüdür

Ticari markalar diğer pek çok işletme varlığından daha riskli olabilir

Ticari markalar öz sermaye yatırımı ile yaratılırlar

Tasfiye halinde ticari markaların değerlerinin kullanım değerlerinden önemli
oranda daha az olmaları beklenir.
128
GARELLI, S., 2000, s. 56.
Bu ifadeler her zaman geçerli değildir. Coca-Cola ticari markası, işletmesinin
diğer varlıklarından daha riskli olabilir mi? Olamaz. Peki tasfiye halinde değeri düşer
mi? (Tasfiye nedenine bağlı olarak) düşmez. Ama genel olarak, yukarıdaki ifadeler
ticari marka durumunu açıklamaktadır.
Bir iflas durumunda ticari markaların satıldığı bazı olaylardan örnekler
verdik. Kesinlikle pek çoğu da iflas durumu öngörülerek satılmıştır. Bu ticari
markalar129;

Markayı canlı tutarak pazar paylarını artırmayı isteyen rakiplere

Markayı yok ederek pazar paylarını artırmak isteyen rakiplere

Pazara yeni girmekte olan ve pazara girişlerini daha az sancılı hale getirip
reklâm giderlerini azaltmak isteyen işletmelere

Yeni bir çizgi başlatmak isteyen piyasa katılımcılarına
satılırlar.
Pan American World Airways 1991’de iflasını verdi ve onun Pan Am ticari
markası ve diğer varlıkları 1993 yılında 1,3 milyon $’a satıldı. Şu anda Pan Am, New
York’un Kennedy Havalimanı’nı merkez alarak düşük ücretli bir nakliye şirketi
olarak yeniden canlanıyor. Ancak, esnekliği ile birlikte, Pan Am ticari markasının
görece düşük bir çok yönlülüğü vardır. Onun güçlü şekilde havayolu işletmeciliği ile
özdeşleştirilmesi, o sektörde başka bir fırsat için beklerken işletmeyi atıl konumda
tutmuştur130.
Jenkins
Valve
Company’nin
ticari
markaları
ve
diğer
varlıkları
Philadelphia’da açık artırma ile satıldı. A.B.D.’nde düşük bir pazar payına sahip olan
bir ürün grubu ile özdeşleştirilen bu markalar, (rakip bir şirket olan) Crane Company
tarafından 1.050.000 $ karşılığında satın alındı.
1992 yılında, He-Ro Group Ltd. giyim eşyası markaları olan Russ Togs,
Crazy Horse, Villager ve Red Horse markaları ve iflas hesabından diğer varlıklar ile
envanter için (4,5 milyon $’ı yedi yıllık bir dönemde ödenmek üzere) 7,9 milyon $
ödedi.
129
130
SMITH, GV., 1997, s. 175.
SMITH, GV., 1997, s. 176.
1993 yılının başlarında, bir iflas açık artırmasında bir giyim eşyası markası
olan After Six, yaklaşık 7 $ tutar karşılığında satıldı. Satışa az miktarda makine ve
envanter de dahildi.
Açık artırma madalyonunun diğer yüzünde, 1995 yılında Samsung
Electronics Co. Orca Technology Inc.’in patent portföyü için 3,65 milyon $ ödedi.
Bu meblağ şaşırtıcı ölçüde fazlaydı ama meblağın yüksek oluşu, Samsung’un çok
rekabetçi olan disk sürücü imalatı alanında bazı defansif patentleri elde etme isteği
ile açıklanabilir. Ancak, Orca ticari markalarının bu açık artırma ile ilgili olarak
belirtilmediğini söylemeliyiz. Ayrıca Orca’nın patentleri iflas eden başka bir disk
sürücü imalatçısı olan Priam Corp.’tan 1990 yılında satın aldığını da söylemeliyiz.
Burada yine ticari markalardan söz edilmemiştir.
Bir işletmenin iflas durumuna nasıl geldiği, bir ticari markanın sonraki
koşullar altında ortaya çıkan değeri üzerinde çok etkilidir. İflas durumu, dahili ve
harici olaylar olarak adlandırabileceğimiz olaylardan kaynaklanabilir. Dahili olaylar
şunları içermektedir131:

(Borçlanarak satın alma, “tehlike durumunda satma” ya da devralma
önündeki diğer caydırıcılar gibi) borç fazlalığından kaynaklanan mali kararlar

Anahtar yönetimin yitirilmesi

Sigortasız tesis varlıklarının ya da ekipmanın yitirilmesi

Sonradan nakit akışını tüketen bir iktisap

Yasadışı faaliyetler

Tedbirsiz büyüme ya da başarısız olan yeni bir ürün grubu çıkarma

Sermaye eksikliği

Çevresel bir sorunun ya da güvenlik ile ilgili bir sorunun pahalıya mal olacak
şekilde düzeltilmesi

Kapsamlı hukuki ihtilaf

İşgücünün yarattığı sorunlar
Bir işletmenin iflası ile sonuçlanabilecek harici olaylar şunları içermektedir:
131

Genel ekonomik koşullardaki durgunluk

Temel ürün grubunun (gruplarının) teknolojik açıdan eskimesi

Ezici rekabet
SMITH, GV., 1997, s. 177.

Kirlenme veya bir sağlık tehdidinin ya da yan etkinin keşfedilmesi gibi ürün
“felaketleri”

(Tüketim malları ya da eğlence araçları ile ilgili olarak) beğenilerin değişmesi

Yanlış giden bir reklâm programı

Kalite ya da performanstaki düşüşün müşteri tarafından algılanması
Genel olarak, dahili olayların neden olduğu iflasların ticari markaların tasfiye
değeri üzerinden asgari etkisi olacaktır. Eğer, örneğin, yönetim bir satın almayı
finanse etmek için büyük miktarda borç alır ve bunun işletmeye dönüşü az olursa ve
bu durumda borcu karşılamaya yetmeyecek bir nakit akışını doğurursa, iflas durumu
meydana gelebilir. O işletmenin müşterilerinin bu durumdan tamamıyla habersiz
olmaları ve şirketin ürün ya da hizmetlerinin pazarda kabul görme oranlarını aynı
şekilde sürdürebilmeleri mümkündür132. İşletme, işletme içindeki varlıkların
kazanma gücü ile özdeşleştirilemeyecek olan tedbirsizce alınmış mali kararlar
nedeniyle iflas etse dahi, işletmenin ticari markalarının değerini koruması gerekir.
Diğer yandan eğer nakit akışı sorunları uzun süre devam eder ve yönetim,
ürün ya da servis kalitesin kademeli olarak düşürecek olan sıkı maliyet azaltma
önlemleri alırsa, ticari markanın tasfiye değerinde de azalma meydana gelecektir. Bu
durumda, dahili bir sorun (tedbirsizce alınmış mali kararlar) harici bir sorun
(piyasanın markayı reddetmesi) haline gelecektir.
Bu nedenle iflasın niteliğini incelemek, iflasa yol açan olaylara ilişkin bilgi
edinmek ve bu iflasın işletmeyi ve işletmenin dışarıdan algılanışını nasıl etkilediğini
anlamak gerekir. Potansiyel bir tasfiye durumunda ticari markaların adil piyasa
değerini makul bir şekilde tahmin edebilmek ancak bu bilgi ile mümkün olabilir.
Ticari markanın çok yönlülüğü, marka genişlemelerine uygunluğu, yaşı ve
piyasadaki kabul edilebilirliği de ayrıca ele alınmalıdır.
2.3.1. Gelir Yaklaşımı
İflas durumunda bu yaklaşımın kullanılması, 6. Bölümde belirtilen araçlar ile
aynı araçların kullanılmasını gerektirir. Ancak altta yatan varsayımlar neredeyse
tamamen farklıdır. Bir İskonto Edilmiş Nakit Akışı hesaplamasında, ticari markanın
“kurtarılma” sürecinde düşük nakit akışı ya da nakit akışının olmayışı ve giderlerin
132
SMITH, GV., 1997, s. 178.
olağan giderlerden fazla oluşu pekâla yansıtılabilir. Telif ücreti hesaplamalarından
kurtulma, piyasa aralığının tam da tabanında bir oranı yansıtabilir. Brüt kâr
marjinleri, imalat dışı kullanımların zorunlu oluşu nedeniyle azalabilir.
Tüm bunlar, işletmenin yok oluşuna nelerin neden olduğuna, bu yok oluşun
ne kadar uzun sürdüğüne ve bu durumu onarmak için hangi adımların atılabileceğine
bağlıdır. Burada verdiğimiz modeller, bu ve diğer varsayımların örneklenmesine
uygundur.
2.3.2. Maliyet Yaklaşımı
Bu yaklaşım, bir ticari markanın değerinin “kullanım” temelinde tahmin
edilmesi ve işletmenin yaşadığı felaketin neden olduğu hasarı onarmak için gereken
maliyetin bu değerden çıkarılması ile uygulanabilir. Ürün kirlenmesi durumları buna
örnek olarak verilebilir. Charles Bacciocco, iyileştirme için gerekli olan adımlar
hakkında şunları yazmıştır133:
Hatırlatma Maliyeti. Bu, geçici çalışanların, kiralanmış ekipmanın,
kamuoyuna verilecek güvenilirlik mesajlarının, özel testlerin, işleme ve elden
çıkarma işlemlerinin, kriz yönetiminin ve/veya Halkla İlişkiler danışmanlık
ücretlerinin maliyetini içermektedir.
Değiştirme Maliyeti. Daha önce teslim edilmiş olan ürünün değiştirilmesinin
getireceği maliyetlerin tamamı.
Yitirilmiş Kârlar. Bu, geri çekilmiş ürünlerde yitirilen kârları ve bu olay
nedeniyle gelecekte satışlarda yaşanacak azalmanın getireceği kâr kayıplarını
içerebilir.
Markanın Eski İtibarına Kavuşturulma Maliyeti. Bu, ilave reklâmları,
piyasaya yeni ürün sürmenin getireceği marjinal maliyetleri ve kamuoyunda üreticiye
ve onun ürünlerine yeniden güven kazandırılması için gerekli olacak özel tanıtımları
içermektedir.
2.3.3. İkâme İlkesi
133
BACCIOCCO, Charles, Product Contamination Exposure. Insurance International, Bahar 1995.
Bay Bacciocco, Aon Specialty Group’un ürünlere müdahale eden ve marka bütünlüğü sigortası ile
ilgilenen bölümü olan Prodtect’in program direktörü olarak yazmıştır.
Varlık değerinin klasik bir ölçütü de, ikâme bir varlığın ya da aynı işlevi
görebilecek bir varlığın iktisabı için gerekecek maliyettir. Bu ölçüt, tasfiye
durumunda önemli hale gelir. Bir ticari marka, bir otoparkın alışveriş merkezine
dönüştürülmesi ile aynı anlamda bir alternatif kullanıma sahip değildir. Farklı olan
ama mantıksal olarak ilişkili olan mal ya da hizmetler için kullanılabilir ama bir ticari
marka olarak kalacaktır.
Bu nedenle, ikâme ticari marka kavramına dayanarak düşünmemiz gerekir.
Pan Am’ın durumu bunun için çok iyi bir örnektir. Eğer sınırlı bir alana hizmet
verene yeni, düşük ücretli bir havayolu şirketi kurmak istiyorsak, işletmenin
başlatılmasına ilişkin mali öngörülerde bulunuruz. Piyasaya yeni girişin getireceği
reklâm ve tanıtım maliyetlerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Eğer Pan
Am gibi bir ticari markayı alabiliyorsak, bu maliyetler ister istemez daha düşük
olacaktır. “Biz kimiz” sorusunu çok daha kolaylıkla yanıtlayabiliriz (biz Pan Am’ız)
ve dünyaya yalnızca nereye ve kaç paraya uçtuğumuzu anlatmamız yeterli olur.
Maliyetteki bu azalma, ve belki de gelir akışlarındaki hızlanma, Pan Am ticari
markasının kullanım hakları için ne kadar ödemek isteyebileceğimiz ile ilgili olarak
bir ölçüt olacaktır.
Burada yine yatırım ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerekir. Yeni bir
ticari marka yaratmak ile var olan bir ticari markayı satın almak arasında ne gibi bir
mali farklılık vardır? Sıkıntıdaki bir rakibin ticari markasını satın almanın karşısında
diğer yöntemde ilave pazar payı elde etmek için ne gibi bir yatırım gerekecektir?
2.4. Piyasa Yaklaşımı
Yukarıda bazı piyasa işlemlerine ilişkin örnekler verdik ama burada
kendimize bunun fazla yardımının dokunup dokunmayacağını sormamız gerekiyor.
Piyasa yaklaşımı olan bir durumdaki bir işletme için kullanıldığında çıkan güçlükler,
aynı şekilde olağandışı bir işletme durumunda için kullanıldığında da ortaya çıkar.
Burada karşılaştırılabilirlik, üstesinden gelinmesi gereken büyük bir engeldir.
3. TEMİNAT OLARAK TİCARİ MARKALAR
Ticari markaların işletme kredilerinde teminat olarak gösterildiği durumları
sıklıkla gözlemleriz. Bunların pek çoğu, teminatın esas odak noktası olan diğer
maddi varlıklar ile birlikte ticari markaların, diğer maddi olmayan varlıkların ve fikri
mülkiyetin de teminat olarak gösterildiği oldukça eski anlaşmalardır. Ancak bu
durum değişmektedir.
Melvin Simensky şöyle bir gözlemde bulunmuştur: “Fikri mülkiyet bir
zamanlar ticari işlemlerde kullanılan köpeğin kuyruğuydu. Artık köpeğin kendisi
oldu.” Bu dönüşüm gerçekleştikçe, fikri mülkiyet için finansmanda kredileri
destekleyici teminat olarak yeni bir rol gelişti. Bay Simensky’nin daha ayrıntılı
olarak gözlemlediği gibi:
Fikri mülkiyet, kredi alan tarafın en değerli varlığı olabilir ve böyle olduğunda, kredi
sağlayıcısına kredi alan tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde el koyabileceği,
sahip olabileceği ve satabileceği ipotek teminatı için değerli bir kaynaktır. Fikri mülkiyetin
teminat olarak verilebilmesini sağlayan yasal belge, “teminat anlaşması”dır – bu belge, kredi
sağlayıcısına yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda kullanabileceği teminattan
beklenecek hakları sağlar. Teminat hakkı kavramı yeni bir kavram değildir ama fikri
mülkiyeti teminat olarak gösterme kavramı yeni bir kavramdır. 134
Ticari
markaların
teminat
olarak
kullanılmasını
çevreleyen
bazı
karmaşıklıklar vardır ve bunlar, ticari markaların marka ile manevi değerleri
birleştirmesinden kaynaklanır. Bir ticari markadaki manevi değer özelliği, ticari
marka sahibinin ürünlerin ya da hizmetlerin alıcılarının yanıltılmaması için ticari
markanın kullanımı üzerinde kalite denetimi yapmasını gerektirir. Bu nedenle, bir
ticari markanın sahibinin o marka altında satılan malların imalatçısından tamamen
ayırt edilmemesi gerekir. Bir anlamda, bir yabancı tarafından edinilen bir teminat
hakkı, Bay Simensky’ye göre bu A.B.D.’nde ve pek çok yabancı ülkede teorik bir
ayrım olsa da, ticari markanın sahibi ile teminat altına alınan ticari markayı
birbirinden ayırır. Ancak bazı ülkelerde bu, teminat haklarının ticari markalarda
kullanılmasını etkili bir şekilde engelleyen gerçek bir ayrımdır.
134
SIMENSKY, Melvin, The New Role of Intellectual Property in Commercial Transactions,
Licensing Economics Review, Cilt 2, No. 8, Mayıs 1992.
Burada söylemek istediğimiz şey, ticari marka sahiplerinin ticari markalarını
kullanmalarının başka bir yolu daha olduğudur. Bu yeni uygulama hakkında daha
fazla bilgi edinmek isteyen okuyucular, Bibliyografyada da verilmiş olan Bay
Simensky’nin kitabına ya da alıntı yapılan makalesine başvurabilirler.
5. TİCARİ MARKALAR VE AD VALOREM VERGİLER
Mülk vergileri mülkiyetin değerine dayanırlar ve bu nedenle ad valorem
(kıymet esaslı) vergi olarak bilinirler. Vergilendirilebilir mülkiyet tipik olarak gayri
menkulden (arsa, arazi ıslahı ve binalar) ve kişisel mülkiyetten (taşınabilir makineler
ve ekipman, ev eşyaları vb.) oluşur. Genel olarak söylersek, maddi olmayan varlıklar
ya da fikri mülkiyet vergilendirme dışı tutulurlar ya da, bazı durumlarda, ayrı olarak
vergilendirilirler.
5. HUKUKİ İHTİLAF DURUMUNDA TİCARİ MARKA DEĞERLERİ
8. Bölümde ticari markalar ile ilgili hukuki ihtilaf durumunda parasal
zararların rakamlara dökülmesi konusunu tartıştık. Burada, bir ticari marka sahibi
olan işletmeyi de kapsayacak şekilde, (askıda ya da görülmekte olan) hukuki ihtilaf
değeri üzerindeki etkiye değineceğiz.
Kısa süre önce yayınlanan bir makalede Filbeck, Gorman ve Herron, ticari
markalar ile ilgili hukuki ihtilafın çeşitli özelliklerinin ilgili şirketlerin hisse senedi
fiyatları
üzerindeki
etkisini
analiz
ettikleri
bir
çalışmanın
sonuçlarını
tartışmaktadırlar. Ele alınan şirketlerin çoğunu tanınmış, ilk 500’e giren şirketler
oluşturmaktadır. Çalışmada toplam altmış üç örnek ele alınmıştır ve bu örnekler şu
dört senaryoya odaklanmaktadırlar:
1. Şirket, ticari marka hakkının ihlali ile ilgili hukuki yollara başvurma niyetini
beyan eder
2. Şirket, bir ticari marka ihlalinde ya da ürün adı-ürün özdeşleşmesinin
kullanılması ile ilgili bir davada davalı taraftır
3. Şirket, davacı ya da davalı olmasından bağımsız olarak, hukuki yollardan ya
da anlaşma yoluyla davayı kendisi için olumlu olacak bir biçimde çözer
4. Şirket, davacı ya da davalı olmasından bağımsız olarak, hukuki yollardan ya
da anlaşma yoluyla davayı kendisi için olumlu olacak bir biçimde
çözemez.135
Bu makalenin yazarları, yalnızca üçüncü senaryonun hisse senedi fiyatlarında
önemli bir değişikliğe – artışa – yol açtığını bildirirler. İlk iki senaryoda hisse senedi
fiyatlarında değişiklik olmamasının nedeninin, ticari marka ile ilgili hukuki ihtilafı
çevreleyen büyük belirsizlik ve yatırımcıların aldıkları haberleri satın alma ve satma
kararlarını
etkileyecek
bir
biçimde
yorumlayamamaları
olduğunu
tahmin
etmektedirler. Dördüncü senaryoda hisse senedi fiyatlarında değişiklik olmamasının
nedeni ise bizi şaşırtır. Yazarlar, daha kapsamlı bir analiz yapacaklarını
duyurmuşlardır ve bu analizi üstleneceklerini ümit ediyoruz. Bu bilgi bize ticari
markaların değerlemesinde piyasa yaklaşımını kullanırken başka bir araç daha
kazandıracaktır.
YEDİNCİ BÖLÜM
TİCARİ MARKALARIN GLOBAL DEĞERLEMESİ VE
KULLANILMASI
1. GENEL OLARAK
Sonunda paranın, menkul kıymetlerin, hizmetlerin, seçeneklerin, vadeli ticari
işlemlerin, bilginin ve patentin, yazılım ve donanımın, şirketlerin ve know-hown’ın,
varlıkların ve üyeliklerinin, unvanların ve markaların ulusal hassasiyetler
güdülmeden geleneksel sınırların ötesinde alınıp satıldığı bir dünyada yaşıyoruz.136
İspanya, Alicante’de İç Piyasaların Uyumlulaştırılması Ofisi’nin (OHIM) ya
da Avrupa Topluluğu Ticari Marka Ofisi’nin açılması, uluslararası ticari marka
dünyası için büyük bir haberdi. Sonrasındaki otuz yıl içinde, Avrupa Toplulukları
135
FILBECK, Greg, GORMAN, Raymond F., HERRON, Daniel J. Stock Price Reaction to
Trademark Related Lawsuits. TMR, Cilt 85 No. 2, Mart-Nisan 1995.
136
OHMAE, Kenichi, The Borderless World, McKinsey & Company, 1990.
Yönetmeliği ile ilgili Konseyin nihai metni, 1994 yılının başlarında yayınlandı.
Yönetmelikte şöyle deniyordu:
… Bütün Topluluk çapında… ulusal bir piyasada elde edilenlere benzer koşullar sunan… rekâbetçi bir
iç piyasanın oluşturulması ile… ekonomik faaliyetlerin uyumlu bir gelişiminin desteklenmesi
istenmektedir
… mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı önündeki engellerin kalkması yeterli değildir … işletmelerin
faaliyetlerini Topluluk ölçeğine uydurmalarını sağlayacak yasal koşulların da yaratılması
gerekmektedir… ve bu amaçlar doğrultusunda, işletmelerin ürün ve hizmetlerinin sınırlara
bakılmaksızın Topluluğun her yerinde aynı araçlar ile ayırt edilebilmesini sağlayacak olan ticari
markalar…
… böylesi bir eylem, ticari markalar için işletmelerin tek bir prosedür sistemi aracılığıyla tek tip bir
korumanın sağlandığı ve etkilerini Topluluk alanının her yanında gösteren topluluk ticari markalarını
alabilecekleri Topluluk düzenlemelerinin oluşturulmasını gerektirmektedir. 137
A.B.D. şirketleri için bu, Avrupa Birliği’ne üye yirmibeş devletin tamamını
kapsayacak tek bir Avrupa topluluğu ticari marka tescilinin elde edilebileceği
anlamına gelmektedir. Bu başvuru ve tescil süreçleri OHIM aracılığıyla
gerçekleştirilecektir.
Üye ülkelerde hâlâ ulusal tesciller verilmektedir ve pek çok şirket
muhtemelen yeni sistem oturana ve zorlayıcı mekanizmalara ve benzer
mekanizmalara güven sağlanana kadar Topluluk Ticari Marka tesciline ek olarak
kendi ulusal tescillerini yaptırmaya muhtemelen devam edeceklerdir.
Yönetmelikler kapsamında üye devletler kendi bölgelerinde Topluluk ticari
marka mahkemeleri olarak işlev görecek olan ulusal mahkemeler tayin etmekle
yükümlüdürler. Bu mahkemelerin ihlal eylemleri ile ilgili olarak yargı yetkileri
bulunacak ve bu mahkemeler davalıyı ihlale konu olan faaliyetini sürdürmekten men
edecek olan kararları alma yetkisine sahip olacaklardır. Daha sonra mahkeme, ihlal
eyleminin meydana geldiği Üye Devletin yasalarını uygulayacaktır.138
2. MUHASEBE KONULARI
Dünyada bilanço standartlarında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu
farklılıklar beyan edilen kazançlar ile ve işletmede kullanılan sermaye ile ilgili
olduklarında özellikle sıkıntı yaratmaktadır. Bazı ülkelerde şirketler varlıklarını
137
138
(EC) 40/94 sayılı Konsey Yönetmeliğinin önsözü.
40/94 sayılı Konsey Yönetmeliği, Başlık X, Kısım 2, Madde 91-98.
tarihsel
maliyet
temelinde
kayda
geçirirken
diğerleri
cari
değerlemeler
kullanmaktadır. Ek olarak, amortisman karşılıkları bazı mali kurallara göre
ölçülebilmekte
ve
tekil
işletmenin
ya
da
ürün
gruplarının
ekonomisini
yansıtmayabilmektedir. A.B.D. ile Birleşik Krallık arasındaki şirket kazançlarını
uzlaştırırken bile, emeklilik maaşlarının ve vergi maliyetlerinin muhasebe
işlemlerinde ve ayrıca edinilmiş manevi değerlerde ve varlık temelinin rakamlara
dökülmesinde önemli farklılıklar bulunmaktadır.
Uluslararası Muhasebe Standartları (IAS) 1970’lerin başlarında belirlendi ve
ilk olarak yerleşik ulusal muhasebe standartlarına sahip olmayan pek çok ülkede
yerleştirildi. IAS standartları çok geniştir ve hâlâ ülkeden ülkeye önemli farklılıklar
bulunmaktadır. Pek çok daha büyük Avrupalı şirket, dünya sermaye piyasalarına
erişimlerini kolaylaştırmak için IAS’ı kabul etmiştir. Ancak bu uygulama daha da
yaygınlaşıncaya kadar, değerleyicilerin uluslararası muhasebe farklılıklarına karşı
hassas olmaları gerekmektedir.
Herhangi bir ticari marka kullanım tekniği bir nokta da mali kayıtların
analizini ya da incelenmesini gerektirir. Bu işlem için muhasebe standartlarına ilişkin
bir ölçüde bilgi sahibi olmak gerekir.
Muhasebe standartları çok ayrıntılı kurallar biçiminde de olabilir, tekil bir
şirket için önemli ölçüde serbestlik sağlayan genel ya da çok yüksek seviyede ilkeler
biçiminde de olabilir. İşletmelerin sermaye yapısında daha fazla borcun bulunduğu
Almanya’da mali bildirimler kredi sağlayıcılarının değerlendirmesine ve vergi
konularına yöneliktir çünkü bu bildirimler vergi makamları tarafından da
kullanılırlar. Japonya’daki mali bildirimler de kredi sağlayıcılara ve vergi konularına
yönelimlidirler. İsveç’in mali bildirimleri, hissedarın bilgilendirilmesine karşı olarak,
vergi yasalarından çokça etkilenmiştir.
Yabancı işletmeler hakkında erişilebilecek muhasebe bilgilerinde de büyük
farklılıklar vardır. Tartışmakta olduğumuz işlem türünü etkileyen ulusal muhasebe
standartlarının farklılık gösterdiği başlıca alanlar, amortisman ve ticari marka ve
manevi değer ile ilgili olan alanlardır. Her durumda, bu harcamaların gelecek
dönemlerde nasıl yansıtılması gerektiği konusunda anlaşmazlık vardır. Bir uçta
amortisman mümkün olduğu kadar çabuk bir biçimde yansıtılır ve başka bir şirketin
satın alımında edinilmiş manevi değerler derhal hesaptan çıkarılır. Kazançlar ile ilgili
olarak, vurgu şimdiye yapılır ve böylelikle gelecekteki finansmanların geçmişin
yükünü taşımaması sağlanır. Diğer uçta ise bu yükler, harcamanın faydalarının
gerçekleşeceği gelecek dönemlere yansıtılır. Bu fikirde gelecek kavramının ne kadar
kapsamı olacağına ilişkin büyük düşünce farklılıkları vardır. Bu fikirlerin etkisi kâr
hanesinde hissedilir.
3. VERGİ KONULARI
Bizim amacımız uluslararası vergiler konusu ile ilgili bir kaynak sağlamak
değil ama ticari markaların uluslararası bir ölçekte kullanımı ve değerlemesi için
vergilerin bir dereceye kadar incelenmesi gereklidir.
Hemen hemen her ülkede yabancı iştirakçilere ödenen telif ücretleri üzerinde
bir tür vergi bulunmaktadır. Yabancılara yapılan telif ücreti ödemelerinden alınan
vergiler, telif ücretinin ödenmesine dayanak teşkil eden fikri mülkiyetin türüne bağlı
olarak, yaklaşık % 15 civarındadır ama sıfır (İrlanda, Hollanda, Norveç, İsveç,
İsviçre, Tayvan ve Rusya) ile % 10 ila 35 (Çin, İtalya, Meksika ve Birleşik Krallık)
arasında değişebilir. Çifte vergilendirmeyi ortadan kaldırmayı ve böylelikle yurt
dışına çıkan telif ücretleri üzerindeki vergileri sıfıra indirmeyi amaçlayan geçerli pek
çok vergi anlaşması vardır. Patentli ve patentsiz teknolojilerin kullanımı için
ödenmekte olan telif hakları konusunda ticari marka telif hakları konusunda
olduğundan daha fazla kaygı mevcuttur. Bunun nedeni pekâlâ ticari markaların
kullanımı için ödenen şirket için telif ücretlerinin fazla yaygın olmaması olabilir.
Bize göre bu, uluslararası ticaret yaygınlaştıkça ve tüketim mallarını ve hizmetlerini
giderek daha fazla kapsar hale geldikçe değişecektir.
Açık ki, ulusal gelir vergileri de çok çeşitlilik sergilemektedir. Bu nedenle bir
değerleyicinin nakit akışları ile ilgili ülke için hesaplamalar yaparken, vergi öncesi
ve vergi sonrası indirimleri ve vergi öncesi ve vergi sonrası gelir akışlarına göre
hareket eden kapitalizasyon oranlarını sigortalarken buna karşı hassas olması
gerekmektedir.
3.1. Transfer Fiyatlandırması
Her gelir vergisi tahsildarı yetki alanındaki işletmelerin son derece kârlı
olmasını ister ve (başka bir ülkeye telif ücretlerinin ödenmesi gibi) vergilendirilebilir
geliri azaltan mahsuplar ile ilgili olarak tarafgir davranır. Bu nedenle ilgili taraflara
yapılan vergiden indirilebilir ödemeler bu incelemede çok yükse profilden işlemler
haline gelir. Buna rağmen, bağlı şirketler arasında ticari marka telif ücretlerinin
ödenmesinin çok gerçek bir gerekçesi vardır. Endüstriyel sektörlerde bile ticari
markalar iş yapmayı kolaylaştırırlar ve bağlı bir şirket, tanınmış bir markayı
kullanma hakkı için ödeme yapmaya istekli olacaktır.
4. ULUSLARARASI ORTAMDA TİCARİ MARKALAR
Dünyanın
gelişmekte
olan
ülkelerinin
hükümetleri
kritik
altyapı
harcamalarına odaklanırken (yakın zaman önce yayınlanan bir raporda dünya
çapında iletişim sistemlerine, taşımacılığa, otoyol ve havalimanlarına, sağlık
koşullarının geliştirilmesine ve enerji tesislerine yapılan 20 büyük altyapı yatırımının
toplam 319,2 milyar $’ı bulduğu belirtilmektedir), gelişmekte olan devletlerin
tüketicileri ekonomileri iyileştikçe ürün aramaya başladılar. Böylelikle, bazı
ekonomik faaliyetler beton dökmek ve çelik dikmek ile uğraşmak zorunda kalırken,
dünyada ticari markalı ürünlere yönelik giderek artan ve doyurulmamış bir talep var.
Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı tarafından bildirildiği üzere, ticari marka
başvurularının yapılması ile ilgili bazı ilgi çekici istatistikler vardır. İlk yedi ülkenin
içinde bazı beklenmedik maddeler ile karşılaşıyoruz.
Japonya – 174.585
Birleşik Devletler – 150.419
Çin Halk Cumhuriyeti – 132.323
Fransa – 76.302
Brezilya – 62.493
Kore Cumhuriyet – 59.593
İspanya – 59.487
4.1. Global Markalar
Dünya giderek global bir köy haline geldikçe, pazarlamacıların markalarını
globalleştirmeye çalışacakları söylenmektedir. Sherwin-Williams Company’nin bir
kutudan akan ve “Yeryüzünü Kaplayan” boyayı gösteren ticari markası bize bunu
hatırlatır.139 Ülkeler arasındaki siyası ve ekonomik engellerin zayıflaması ve
Topluluk ticari markası kavramı gibi yasal çerçevelerin tesis edilmesi bunu kesinlikle
kolaylaştırmaktadır. Kısa bir süre önce yayınlanan makalesinde Nick Kochan şu
yorumda bulunur: “… Aynı zamanda tüketici beğenisinin de uyumlulaştığını
düşünmek hata olur. Aslında, Batılı tüketiciler ve pazarlar giderek daha karmaşık
hale geliyorlar.”140 Kendisi Kellogg’un Nutragrain hububatını Britanya piyasasına
sokmadaki başarısızlığını anlatır. Ayrıca, markalarını ulusal sınırların ötesine
taşımakta başarısız olmuş başka uluslararası şirketlerden de örnekler verir.
Aynı makalede, Landor Associates tarafından oluşturulan dünyanın en güçlü
markaları listesi de vardır. Dünya çapında bu markalar şunlardır:
Coca-Cola
Sony
Mercedes-Menz
Kodak
Disney
Nestlé
Toyota
McDonalds
IBM
Pepsi-Cola
Birleşik Devletler için sıralanan en güçlü markalar arasında on markadan
yalnıza beşinin dünya çapındaki listeye girmesi ilginçtir. Avrupa’nın ilk on
markasından sadece dördü aynı zamanda dünya listesine girmiştir ve Japonya’nın ilk
on markasının yalnızca üçü dünya listesindedir. Global markalar oluşturmak
düşündüğümüz kadar kolay olmayabilir. Belki de tehdit edici büyüklükteki markalar
139
Bu ünlü ticari marka 1985’ten beri şirketine hizmet vermiştir ve dikkatli gözlemciler, kürenin
sürülmüş olduğuna ve böylece boyanın şirketin Cleveland Ohio’daki merkezinden aktığına dikkat
etmişlerdir.
140
KOCHAN, Nick, Smart Strategies for the 1990s, Crossborder, Ekonomi İstihbarat Birimi,
Newyork, NY, Kış 1994.
bunu yapabilirler ama dünya çapında bir marka olmak, ürün ya da hizmetleri ile ülke
içinde rekabet etmek zorunda olan markalar için daha zor olabilir.
Advertising Age de 2000 yılına kadar dünya çapında global markalar
olacağını düşündüğü yirmi beş yeni markadan oluşan bir liste yayınlamıştır; bu yirmi
beş markadan bazıları şunlardır:
Acer (kişisel bilgisayarlar, Tayvan)
Bodyshop (kişisel bakım ürünleri, Birleşik Krallık)
Danone (yoğurt, Fransa)
Dr. Pepper (meşrubat, A.B.D.)
Ericcson (cep telefonu, İsveç)
The Gap (giyim eşyası, A.B.D.)
IKEA (mobilya zinciri, İsveç)
Lotus Notes (bilgisayar yazılımı, A.B.D.)
Orangina (meşrubat, Fransa)
Samsung (elektronik tüketim malları, Kore)
Bu bölümde, uluslararası ticari marka kullanımında yalnızca artan riski
yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda fırsatların olgunlaşmasını da yansıtan
farklılıklara değiniyoruz. Burada yine bu analizi kullanımdan kaynaklanacak
gelecekteki nakit akışlarının mevcut değerinin değerlendirilmesi açısından ortaya
koyacağız. Bu nedenle, uluslararası ortamdan kaynaklanan koşulların etkisinin ele
alınması gerekmektedir. Şimdiye kadar rakamlara dökmüş olmamız gereken unsurlar
oldukça tanıdık unsurlardır: Süre (bu koşul gelecekteki nakit akışlarının süresini
değiştirecek mi?); miktar (uluslararası ortam nakit akışı miktarını nasıl değiştirecek?)
ve risk (uluslararası hale gelmek riski değiştirir mi?).
Bir örnek olarak başka bir ülkede iş yapmanın bir siyasi risk unsuru içerdiğini
kabul edebiliriz. Nakit akışına ilişkin projeksiyonlarımızda bunu artan bir ıskonto
oranı ile ya da gelir akışının ömrünün kısalması ile yansıtabiliriz. Uluslararası
unsurların potansiyel olaylara mümkün olduğu kadar yakın bir biçimde yansıtılması
gerektiğini düşünüyoruz. Örnek olarak, eğer markamızı genişletmekte olduğumuz
ülkenin tarihinde istikrarsız hükümetler varsa, bu durumda bunu yansıtmanın en iyi
yolu, elde edilecek potansiyel gelire uyguladığımız ıskonto oranında yansıtmak
olacaktır. Neyin olabileceğini ya da bu siyasi istikrarsızlığın kendisini nasıl
göstereceğini bilmiyoruz. Diğer yandan, sınırları dahilindeki bir ruhsat sahibinin ya
da bir ortak girişimin başarısını gözlemleyen bir hükümetin bu işletmenin ekonomik
başarısından yurttaşları için tam fayda elde etmek adına onu etkili şekilde
“kelepçelemesi” alışılmadık bir şey değildir. Eğer buna ilişkin bir tarih mevcutsa,
belki de bu olasılığın işletmenin ya da ürün girişinin ekonomik yaşamının kısalması
ile yansıtmak gerekecektir.
Açık ki, ticari marka haklarının korunmasına ilişkin olarak ülkeden ülkeye
değişen önemli farklılıklar mevcuttur. Bu konu ile ilgili oldukça zengin bilgi
kaynakları vardır ve ulusal mahkemelerin kararları değerleme uzmanlığı değil hukuki
uzmanlık gerektirir.
5. ULUSLARARASI DEĞERLEME KONULARI
Tıpkı muhasebe standartlarının birbirimizle “iş”ten konuşurken kullandığımız
ortak bir dili tanımlaması gibi, değerleme standartları da iş fırsatlarını ve performansı
ortak
bir
zemin
sunmaktadırlar.
üzerinde
Muhasebecilik
değerlendirebilmemize
mesleği
uluslararası
olanak
sağlayan
muhasebe
aracı
standartlarını
geliştirebilmek için çok çaba sarf etmiş olsa da, bu standartlar hâlâ gelişmektedir.
Uluslararası olarak kabul edilen değerleme standartlarının gelişimi oldukça
gecikmiştir ama bir ilerleme de kaydedilmiştir.
Uluslararası muhasebe standartların geliştirilmesinin önünde engel teşkil
etmiş olan aynı siyasi, kültürel ve ekonomik farklılıklar, değerleme standartlarının
gelişimi önünde de engel teşkil etmiştir. Eğer, örneğin, arazi ile ilgili tüm hakların
sahibi devlet ise, bunun adil piyasa değerini nasıl anlayabiliriz? Eğer hayat kurtaran
bir ilacın nasıl üretileceğinin bilgisi onu geliştirenden çok toplumun mülkiyeti olarak
görülüyorsa ya da özel mülkiyet olarak korunmuyorsa, bu durumda onun değerini
nasıl anlayabiliriz? Eğer ticari markalara “ortak mülkiyet” muamelesi yapılıyorsa, bir
markanın değeri nedir? Bir gelir kapitalizasyonun aritmetiğini nasıl anlayacağız?
Hangi finans piyasası rehberlik yapacak?
Bugünün ticari mülkiyetinin temel olarak maddi olmayan bir nitelikte olması,
bu süreci şiddetlendirmektedir. İşletmelerimizin odak noktası eskiden traktörlerken
artık bilgisayarlar haline geldi ve bu durum uluslararası ticaret için de geçerli. Bu
nedenle, durumu anlamak için sürekli genişleyen gedikten atlanması gerekmektedir.
Anlayışımızın devletin sahip olduğu arazilerden piyasadaki arazilere sıçrayışı
kapsamakla kalmamalı, aynı zamanda devletin sahip olduğu arazi kavramının ötesine
uzanarak bilgisayar yazılımlarının, multimedya ürünlerinin ya da ticari markaların
kullanım haklarını da kapsamalıdır.
5.1. Uluslararası Değerleme Standartları
Sorunu ve ihtiyacı açıkladıktan sonra, mevcut çözümlerden bazılarını ele
alabiliriz. Şunu vurgulamamız gerekir ki, uluslararası değerleme standartları ile ilgili
olarak mutabakat elde etmek küçümsenecek bir mesele değildir. “adil piyasa
değeri”nin tanımı daha önce tartışıldı. İngilizler bu kavramı az çok farklı bir şekilde
tanımlamaktadır:
“Açık Piyasa Değeri”, değerleme tarihinde özel bir anlaşma ile bir mülkiyetteki hissenin satılmasının
beklenebileceği en iyi fiyat kastedilmektedir; bunun için aşağıdakiler varsayılmaktadır:
(a) satıcının istekli bir satıcı olduğu;
(b) mülkiyetin niteliği ve piyasanın durumu göz önünde bulundurarak satışın müzakere
edilebileceği makul bir sürenin olduğu;
(c) bu dönem boyunca değerlerin statik kalacağı;
(d) mülkiyetin piyasaya serbest biçimde açılacağı;
(e) özel bir alıcının vereceği ilave bir teklifin hesaba katılmasının zorunlu olmayacağı.” 141
Bu, şoke edici bir farklılık değildir ve bu tanım, adil piyasa değerinin belli
bazı permutasyonlarını açıklamak için kullanmamız gereken belirtenlerin bazılarını
güzel bir şekilde birleştirmektedir. Ama, farklıdır ve verili bir durumdaki
farklılıkların ayırt edilmesi için üzerinde düşünmeyi gerektirir. Bir ticari marka
değerleme işini Malezya’ya, Almanya’ya ya da İsveç’e taşıdığımızda, süreçteki
(uygun değer öncülünü belirleyen) ilk adım rutin bir adımdan çok karmaşık bir
adıma dönüşebilir.
5.1.1. Uluslararası Varlık Değerleme Standartları Komitesi
1981 yılında, Uluslararası Varlık Değerleme Standartları Komitesi (TIAVSC)
kuruldu. O sıralar, kendi üyeleri için mesleki uygulama standartları geliştirmiş ve
yerleştirmiş olan bir dizi ulusal değerleme kuruluşu mevcuttu. Bazı ülkelerde ayrıca
mesleki etik kuralları da geliştirildi. Bu ulusal grupların üyeleri giderek uluslararası
141
W.H. Rees, vd. Valuation: Principles into Practice, The Estates Gazette Limited, London, W1V
4BN, 1988, s. 481.
mali
piyasaların
değerleme
uygulamaları
ve
standartlarına
ilişkin
olarak
standardizasyona ihtiyaç duyduklarını anladılar.
TIAVSC’nin temel hedefi, mali bildirimlerde kullanılmak üzere varlıkların
değerlemesi için değerleme standartlarını ve prosedür rehberliğini kamu yararına
formüle edip yayınlamak ve bunların dünya çapında kabul görüp gözetilmelerini
desteklemektir.
İkinci
hedef
ise,
dünya
devletleri
arasında
standartları
uyumlulaştırmak ve standart bildirimlerde ve/veya standartların uygulanmasında
farklılıklar ortaya çıktığında bu farklılıkları ifşa etmektir. Uluslararası muhasebe
bildirimlerinde ve diğer rapor verme standartlarında uluslararası değerleme
standartlarının tanınması ve Değerleyicilerin başka mesleki disiplinlerin standartları
altında neye ihtiyaç duyduklarını anlamaları da TIAVSC’nin özel bir hedefidir.142
Şu anda bu kuruluşa kırk devlet katılmış durumdadır. Komite 24 Mart 1994
tarihinde bir Önsöz ve dört adet Uluslararası Değerleme Standardı (IVS)
yayınlamıştır. Aşağıda, belirtilmesi gerektiğini düşündüğümüz konulara değinerek,
sözü edilen standartlar ile aynı ya da onlara benzer oldukları için ya da onlardan
önemli ölçüde farklılık gösterdikleri için, bu uluslararası standartları kısaca
inceleyeceğiz.
Amortisman. Standartlar, muhasebe ve değerleme amortismanı arasındaki
farklılığı kabul etmektedir. “Amortisman” kelimesi değerdeki kayba işaret etmek için
ve “sermaye açığını kapatma” teriminin muhasebe amaçları için kullanılmıştır.
Uluslararası Standartlar, “amortisman” terimini her iki durum içinde kullanmaktadır
ama fiziksel bozulmaya, işlevsel ya da teknik eskimeye veya harici eskimeye
atfedilebilecek olan değer kaybını “tahakkuk etmiş amortisman” olarak adlandırıp,
muhasebeciler tarafından yapılan “tarihsel maliyetler kapsamında varlıkların orijinal
maliyetlerini dengeleyici” indirimler olarak “amortisman için tahakkuklar” terimini
öne sürmüşler ve bu ikisi arasında ayrım yapmışlardır. Bu nedenle, değerlemeye mi
yoksa muhasebe terminolojisine mi gönderme yapıldığını bilebilmek için,
uluslararası amortisman terminolojisine karşı daha dikkatli olmamız gerekmektedir.
142
“International Valuation Standards,” Uluslararası Varlık Değerleme Standartları Komitesi, 12
Great George Street, Parliment Square, London SWIP 3AD, önsöz, s.2.
Bir Piyasa standartlar tarafından içinde alıcılar ve satıcıların bir fiyat
mekanizması aracılığıyla mal ve hizmetlerin ticaretini yaptıkları bir sistem olarak
tanımlanmaktadır. Alıcılar ve satıcılar arasındaki ticarette gereksiz kısıtlamalar
yoktur ve alıcılar da satıcılar da arz-talep ilişkilerine, bilgilerine ve ticareti yapılan
mal ya da hizmetlerin kullanımına ilişkin anlayışlarına yanıt vermektedirler. Bu,
hemen hemen her yerde kabul göreceğine inandığımız oldukça evrensel bir tanımdır.
Piyasa
Değeri.
TIAVSC
standartları
piyasa
değerini
şu
şekilde
tanımlamaktadır: “Taraflardan her birinin bilgili, ölçülü bir şekilde ve herhangi bir
zorlama olmaksızın hareket ettiği uygun pazarlamanın ardından gelen makul piyasa
koşullarında istekli bir alıcı ve istekli bir satıcı arasındaki değerleme tarihinde bir
varlığın takas edileceği tahmini değer.”143
Mevcut Kullanım için Piyasa Değeri. Mali bildirimlerin değerlemesine
yönelik Standartlar (IVS 3), şöyle bir ilave tanım kullanmaktadır: “Bir varlığın
mevcut kullanımının devamlılığına dayanan, varlığın mevcut kullanım amacıyla açık
pazarda satılabileceğini varsayan ve aksi takdirde mevcut kullanımın varlığın en
yüksek ve en iyi kullanımını temsil edip etmemesinden bağımsız olarak piyasa değeri
tanımına bağlı kalan Piyasa Değeri.”144
Bizim vermiş olduğumuz tanımlara en yakın paralelliğe sahip olan tanım,
devam eden kullanımdaki piyasa değerinin tanımıdır. Bu, genellikle bir işletme
bağlamında kullanılır. Buradaki temel unsur, bir varlığın başka varlıkların
portföyünün bir parçası olarak değerleniyor olması ve varlıklardan herhangi biri
portföyden ayrılıp başka bir kullanımın kapsamına alındığında daha yüksek değere
ulaşabilecek olsa bile, bu portföyün bundan etkilenmiyor olmasıdır.
En
yüksek
tanımlamaktadır:
ve
En
“Varlığın
İyi
Kullanım.
fiziksel
olarak
Standartlar,
mümkün
bunu
olan,
şu
şekilde
uygun
şekilde
gerekçelendirilmiş, yasal olarak izin verilebilir, mali açıdan uygulanabilir olan ve
değerlenen varlığın en yüksek değere sahip olmasına yol açan en muhtemel
kullanımı.”145
143
IVS 1, sayfa 1-5, paragraf 3.1.
IVS 3, sayfa 3-5, paragraf 3.3.
145
IVS 3, sayfa 3-5, paragraf 3.2.
144
İşletme Değeri. IVS 3’te şu şekilde tanımlanmaktadır: “… bir işletmenin tüm
maddi ve maddi olmayan varlıklarının tüm pasifler ele alındıktan sonra ölçülen net
değeri. Değer tahmini bizatihi işletmenin değerini temsil ettiği için tekil değer
miktarları normal olarak herhangi belirli bir mülkiyet varlığına paylaştırılamaz. Bu
nedenle, tekil varlıkların bir işletme değeri yoktur ve bu dayanağın mali bildirim için
varlık değerlemelerinde yeri yoktur.”146
Bu tanımın anlaşılması biraz güçtür ama bir bu tanımı daha önce işletme
değeri olarak adlandırdığımız değer olarak yorumluyoruz. Genel olarak, bir
işletmenin değerlemesinde tekil varlıkların değerini ele alırız.
Uluslararası Varlık Değerleme Standartları Komitesi şu anda Uluslararası
Değerleme Standartlarının parçası olacak olan Maddi Olmayan Varlık Değerlemesi
için standartların taslağını hazırlamaktadır. Bunları taslak halinde gözden geçirdik ve
bu standartlar da bizim önceki bölümlerde değinmiş olduğumuz kavramlar ile
oldukça yakından ilintililer.
5.2. OECD Standartları
1995 yılının başlarında, Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD),
Devir Fiyatlandırma Kılavuzunun II. Kısmının taslağını yayınladı. Bu belgeye, diğer
kısımların yanı sıra, Kılavuzun ticari markalar da dahil olmak üzere maddi olmayan
varlıkların uluslararası devri ile ilgili olan IV. Bölümünde değinilmektedir.
Daha önce, Birleşik Devletler’de yürürlükte olan devir fiyatlandırma
düzenlemelerinden maddi varlıklar ile ve özellikle de ticari markalar ile ilgili
olanlara değindik. OECD, üyelerini dünyanın gelişmiş ülkelerinin çoğunu temsil
ettiği bir teşkilattır.
Yeni OECD taslak düzenlemeleri ile ilgili bu tartışmayı ele almamızın
nedeni, bu düzenlemelerin ticari markaların değeri, ticari markaların nasıl
değerleneceği ve ticari marka ruhsatlandırması ile ilgili konular açısından dünyanın
büyük bir bölümünün felsefesini temsil etmesidir. Ayrıca, genel olarak OECD
kararlarının iyi tasarlanmış olduğunu ve işletme ve yatırım gerçeklerine sağlam bir
şekilde dayandığını gördük.
146
IVS 3, sayfa 3-6, paragraf 3.4.2.
Devir fiyatlandırma meseleleri dünya ticaretinde son derece önemli bir hale
gelmiştir. Çokuluslu şirketler mallarını, mülkiyetini ve hizmetlerini kendilerine bağlı
şirketleri arasında ve ulusal sınırların ötesinde taşıdıklarında, vergi konuları da önem
kazanmaktadır. Dünya çapında vergi makamları bu mal ve hizmetlerin devrinin
çokuluslu şirketler tarafından devredilen mülkiyetin gerçek değeri hesaba katılmadan
vergileri asgariye indirecek biçimde yapay olarak belirlenebileceği kaygısını
taşımaktadırlar. Gelişmiş ülkelerin çoğunda, vergi makamlarına bu işlemleri
inceleme ve bu işlemlerin gerçekçi olmadığını tespit ettikleri durumlarda tedbir alma
yetkisi veren devir fiyatlandırma yasaları çıkarıldı. Dünya çapında geçerli olan
felsefe, bu tür işlemlerin ilişkisiz taraflar arasında müzakere edilen işlemler ile aynı
zemine oturması gerektiği yönündedir. Başka bir şekilde ifade edersek, bu işlemler
makul piyasa koşulları standardına göre ölçülmektedir.
Devir fiyatlandırması ile ilgili meseleler ister istemez taraflar arasında
devredilen malların, mülkiyetin ve hizmetlerin değerinin analizine ve ayrıca bunların
kullanımları için adil fiyata dayanmaktadır, zira maddi olmayan varlıkların devri
genellikle bütün hakların bir anda tamamen satılması biçiminde değil, yalnızca bazı
hakların sahipliğinin satılması biçiminde gerçekleşmektedir. Bu nedenle devir
fiyatlandırma düzenlemeleri, maddi olmayan varlıkların değeri ve makul piyasa
koşullarında ruhsatlandırma işlemleri hakkındaki temel felsefeleri yansıtmaktadırlar.
Bu yüzden, devir fiyatlandırma düzenlemeleri bizi ilgilendirmektedir.
Aşağıdaki paragraflar, OECD Taslak Kılavuz’dan alınmıştır.147
Maddi Olmayan Mülkiyetin Önemi. “Bu Bölümde, ortak işletmeler arasında
maddi olmayan mülkiyet ile ilgili işlemlerde oluşturulan ya da dayatılan koşulların
makul piyasa koşullarını yansıtıp yansıtmadığı sorunundan kaynaklanan özel konular
tartışılmaktadır. Maddi olmayan mülkiyet ile ilgili işlemlere özel dikkat göstermek
gerekmektedir
çünkü
vergilendirme
amaçları
doğrultusunda
bu
işlemleri
değerlendirmesi genellikle güçtür.”
Maddi Olmayan Mülkiyetin Tanımı. “Bu Bölümün amaçları doğrultusunda,
‘maddi olmayan mülkiyet’ terimi patentler, ticari markalar, marka isimleri, tasarım
ya da modeller, sözel ya da sanatsal mülkiyet hakları ve know-how ve meslek sırrı
olarak tanınan fikri mülkiyet gibi endüstriyel varlıkların kullanım haklarını
147
OECD II Kısım Taslağı, Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax
Administration, OECD, Paris, 1995.
kapsamaktadır.
Şirketin bilançosunda defter kıymetleri olmasa da, bu maddi
olmayan varlıklar önemli bir değere sahip olabilirler. Ayrıca bunlar ile
özdeşleştirilebilecek önemli riskler de mevcut olabilir (örn. sözleşme ya da ürün
yükümlülüğü ve çevresel zararlar).”
Pazarlamaya ilişkin Maddi Olmayan Varlıklar. “Pazarlamaya ilişkin maddi
olmayan varlıklar bir ürünün ya da hizmetin ticari kullanımına yardımcı olabilecek
ticari markaları ve marka isimlerini, müşteri listelerini, dağıtım kanallarını ve ilgili
ürün açısından önemli bir tanıtım değerine sahip olan benzersiz isimleri, sembolleri
ya da resimleri kapsamaktadır.”
Pazarlamaya ilişkin Maddi Olmayan Varlıkların Değeri. “Pazarlamaya
ilişkin maddi olmayan varlıkların değeri, aralarında marka isminin ya da ticari
markanın sağlanan mal ve hizmetlerin geçmişteki kalitesinden beslenen itibarının ve
güvenilirliğinin, kalite kontrol derecesinin ve devam etmekte olan araştırma
geliştirme çalışmalarının, dağıtım ve bulunabilirliğin, mal ya da hizmetlerin
desteklenmesi için yapılan tanıtım harcamalarının büyüklüğünün ve başarısının…
pazarlanan maddi olmayan varlıkların erişim sağlayacağı piyasanın değerinin de
bulunduğu pek çok faktöre bağlıdır.”
Pazarlamaya İlişkin bir Maddi Olmayan Varlık olarak Know-how. “Knowhow, patenti alınabilen ya da alınamayan, bir ürünün ya da işlemin doğrudan ve aynı
koşullar altında endüstriyel yeniden üretimi için gerekli olan ifşa edilmemiş teknik
bilgilerdir; deneyime dayandığı için know-how, bir imalatçının yalnızca ürünü
inceleyerek ve yalnızca teknik gelişimi bilerek elde edemeyeceği bir bilgiyi temsil
etmektedir.”
“Know-how ve meslek sırları genellikle MNE148 gruplarının ticari
faaliyetlerinde önemli bir rol oynar.”
Know-how ile ilgili bu yorumları verdik çünkü know-how pekâlâ bir
“marka”yı oluşturan varlıklar portföyünün bir unsuru olabilir. OECD, know-how’ın
üretime ya da pazarlamaya ilişkin bir maddi olmayan varlık olabildiğini
gözlemleyerek bunu kabul etmiştir.
148
Çokuluslu işletmeler.
Piyasa Yaklaşımı ile Maddi Olmayan Varlıkların Değerlemesi. “…
araştırma ve geliştirme harcamalarının hepsi üretim ile ilgili değerli maddi olmayan
varlıklar üretmez ve pazarlama faaliyetlerinin hepsi pazarlamaya ilişin maddi
olmayan bir varlığın oluşması ile sonuçlanmaz. Belirli bir harcamanın ne ölçüde
başarılı bir işletme varlığı doğurduğunu değerlendirmek ve bu varlığın belirli bir
yıldaki ekonomik etkisini hesaplamak güçtür… maliyetler ile değer arasında bağlantı
yoktur. Özellikle, maddi olmayan mülkiyetin fiili adil piyasa değeri genellikle
mülkiyetin geliştirilmesinin ve muhafaza edilmesinin getirdiği maliyetler ile ilişkili
olarak ölçülemez.”
Maddi Olmayan Varlıklara ilişkin Hakların Devri. “Bir ticari marka bir
şahıs tarafından bir başka şahsa satılabilir; bu şahıs bu ticari markanın ruhsatı
verilebilir ya da onu başka bir şekilde devredilebilir. Uygulamada çok çeşitli ruhsat
sözleşmeleri yapılmaktadır. Ticari markanın sahibi tarafından üretilen ürünleri
satarken bir satıcıya ortada herhangi bir ruhsat anlaşması olmadan bu ticari markayı
kullanma izni verilebilir ama ticari marka ruhsatlandırması da özellikle uluslararası
ticarette yaygın bir uygulama haline gelmiştir.”
Sonrasında, OECD taslak Kılavuzu telif ücretlerin analizini ve bu ücretlerin
makul
piyasa
koşullarına
göre
değerlendirilebilmesine
olanak
sağlayacak
yöntemlerin analizini tartışmaktadır.
Makul Piyasa Koşullarında Telif Ücretleri. “Maddi olmayan mülkiyet ile
ilgili olarak makul piyasa koşulları ilkesini kontrollü işlemlere uygularken,
karşılaştırılabilirliği etkileyen bazı özel faktörlerin göz önünde bulundurulması
gerekmektedir. Bu faktörler maddi olmayan mülkiyetten beklenen (ve bir net mevcut
değer hesaplaması ile belirlenmesi mümkün olan) kârı,… coğrafi alan üzerindeki
sınırlamaları,… ihracat sınırlamalarını,… devredilen hakların münhasır nitelikte olup
olmadığını,… (yeni tesisler inşa etmek ya da özel makineler satın almak için yapılan)
sermaye yatırımını,… işe başlama giderlerini ve pazarda gereli olan geliştirme
işlerini,… alt-ruhsat verme olanağını,… ruhsat sahibinin dağıtım ağını…
içermektedir.”
Karşılaştırılabilirlik ile ilgili Konular. “Bir ticari marka gibi maddi olmayan
mülkiyeti bünyesinde barındıran malların satışında, CUP149 ya da yeniden satış fiyatı
yöntemini kullanmak da mümkün olabilir… bir ticari marka söz konusu olduğunda,
karşılaştırılabilirlik analizinin, tüketicinin kabul edebilirliğini, coğrafyanın önemini,
pazar paylarını, satış hacmini ve diğer ilgili faktörleri göz önünde bulundurarak,
ticari markanın eklediği değeri ele alması gerekmektedir.”
“Yüksek değerde maddi olmayan mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda,
yeterli karşılaştırmayı yapabilmek için… işlemsel özelliklerinde yeteri kadar yakın
olan bağımsız işletmeler arasında işlemler bulmak zor olabilir… aslında, bağımsız
işletmeler arasındaki yüksek değerde maddi olmayan mülkiyeti içeren işlemler sık
gerçekleşmez… gerçekleştiklerinde de, kısmen gizlilik ile ilgili kaygılar dolayısıyla,
vergi mükellefi de vergi idaresi de bunlar hakkında bilgi elde edinemeyebilir.”
5.3. Özelleştirmede Değerleme Standartları
Özelleştirme, Birleşik Devletler de dahil tüm dünyada devam ediyor. Ancak
bu süreç önceki Sovyetler Birliği ve Çin gibi aynı zamanda piyasaların da
yaratılmasının gerektiği ülkelerde çok zorlu geçiyor. Özelleştirme ile ilgili olarak ilk
ele alınması gereken konulardan biri de değerleme konusudur. Aşağıda, bu süreçten
kaynaklanan bazı kavramları bulacaksınız.
Macaristan. Önceden COMECON ülkelerinden biri olan Macaristan artık
Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi’nin (CMEA) bir parçasıdır ve özelleştirmede
önemli ilerlemeler kaydetmiştir. 1990 yılında özelleştirme sürecini denetlemek için
Devlet Mülkiyet Kurumunu (SPA) kurmuştur.
SPA düzenlemeleri, ticari marka ve telif hakkı gibi maddi olmayan varlıkların
özelleştirme süreci içinde değerlenmesini gerektirmektedir. Bu farlıklar satın alındığı
takdirde, değerleri muhasebe amaçları için kayda geçirilebilir.
Maddi olmayan varlıkların değerlemesi genellikle ıskontolu nakit akışı
teknikleri kullanılarak makul şekilde rakamlara dökülebilecek olan kazançlara
dayanılarak ölçüldüğünde kabul edilebilirdir. Uygulamada bu durum Macaristan’da
sorunlara
yol
açmıştır
çünkü
kazançlar
şirket
defterlerinde
ayrı
olarak
belirtilmemektedir ve dolayısıyla da uygun veriler mevcut değildir. Belli bazı
149
Karşılaştırılabilir Kontrolsüz Fiyat, yani iki ilişkisiz taraf arasında aynı mülkiyet ile ilgili bir
işlemde ortaya çıkan fiyat.
durumlarda kabul edilebilir olan buna alternatif bir yöntem de, belirli bir ürünün
geliştirilmesi ile ilgili maliyetlerin tespiti ve bu maliyetlerin tesis ya da
makinelerinkine benzer bir şekilde endekslenmesi olabilir. Aşırı değerlemeye yol
açabilecek olası faktörlere karşı sonuçların incelenmesi gerekmektedir.150
İşletme değerlemesini tartışırken SPA hem fiyat-kazanç yönteminden hem de
ıskontolu nakit akışı yönteminden söz eder. Dönüş oranları ile ilgili doğrultular ilgi
çekicidir:
Bir ıskonto faktörü olarak kullanılacak dönüş oranı, çeşitli yollardan tahmin
edilebilir. Yöntemlerden bir tanesi, karşılaştırma amaçları için kullanılan şirketlerin
ağırlıklı sermaye maliyetine dayanmaktadır. Bu, her şeyden önce, öz sermaye oranı
ile borç oranının belirlenmesi ile hesaplanır…. Öz sermaye oranı, halihazırda 6 ila
12 arasında olduğu tahmin edilen genel bir öz sermaye risk primine uygulanır ve bu,
BETA faktörü olarak bilinen bir faktör tarafından ayarlanır. Bu faktör, borsacılar
tarafından farklı risklerin ve farklı endüstrilerin dönüş oranları arasında bir ayrım
yapılabilmesi amacıyla endüstri temelinde hesaplanır. Ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetine Macaristan’da genel olarak yüzde 4 ila 8 arasında hissedilen bir ülke risk
primi ilave edilir.151
Polonya. Polonya’daki işletme değerleme metodolojileri, aşağıdaki biçimde
tartışılan ıskontolu nakit akışı analizini içermektedir:
Iskontolu nakit akışı yöntemleri, işletmeyi sınırsız bir süre çerçevesinde
gelecekteki tüm nakit akışlarının (ya da kazançların, kâr paylarının) mevcut
değerinin toplamı olarak değerlerler. Bir ıskonto faktörü olarak kullanılacak olan
dönüş oranı, karşılaştırma amaçları için kullanılan şirketlerin ağırlıklı sermaye
maliyetine dayandırılabilir. Siyasi ve ekonomik iklimin hâlâ tamamıyla istikrara
kavuşmadığı Polonya’da gelecekteki nakit akışlarını tahmin etmek güçtür. Bu
noktada, faiz oranları ve vergi politikaları hakkında kestirimlerde bulunmak da
güçtür ve piyasa eğilimleri ya da yabancı tedarikçilerin piyasaya girişi ile ilgili olarak
özel iş sektörlerinin gelecekteki gelişimi hakkında çok az şey söylenebilir.152
150
Birch, Michael, “Valuation and Privatisation: Main Aspects,” Valuation and Privatisation, OECD,
Paris, Fransa, 1993, s. 15.
151
Agy., s. 20. (vurgulama sonradan eklenmiştir)
152
JERMAKOWİCZ, Eva ve Wladyslaw,p Approaching Business Valuation in the Polish
Privatisation Program, s. 44.
Fiyat-kazanç yöntemi ile ilgili olarak aşağıdaki yorum sunulmaktadır:
Son olarak, sermaye piyasalarının henüz gelişmekte olduğu bir durumda
fiyat-kazanç yöntemini uygulamak pek mümkün değildir. Ancak, bu yöntem, ülkenin
kendisindeki yatırımcıların ya da birçok ülkenin ortalamasının PE oranı alınırsa ve
dönüşüm halindeki bir ekonomiye yatırım yapmanın getirdiği ilave riski yansıtmak
için bir risk primi eklenirse, yabancı yatırımcılar ile ilgili olarak sınırlı bir ölçüde
uygulanabilir.153
Almanya. Daha önceki Demokratik Almanya’da, muhasebe sıkı şekilde
düzenleniyordu ve kâr ve zarar hesapları, Almanya’nın geri kalanındakilere benzerdi.
Ancak, bir öz sermaye ölçümü ve piyasa fiyatlarının yansıması yoktu. Bu nedenle,
Doğu Almanya’daki işletmeler 30 Haziran 1990 tarihinde defterlerini kapadılar,
envanter çıkardılar ve 1 Temmuz 1990 tarihinde açılış bilançosu verdiler ve o
zamandan beri bu muhasebe bildirimleri uygulanmaya başladı.
Genel olarak, Orta ve Doğu Avrupa ile ilişkili olduğu ölçüde, Hervé işletme
değerlemesinin özellileştirme süreci için anahtar olduğunu belirtir ve aşağıdaki
tanımı yapar:
Bir işletme değerlemesi önceden analiz yapılması yoluyla bir işletmeye bir
yatırımcının ödeyebileceği fiyatın belirlenmesidir. İşletmenin gelecekteki muhtemel
durumlarına ve alternatif yatırım biçimleri, manevi değer ve işletmenin bulunduğu
ülkenin ekonomik durumu gibi unsurları göz önünde bulunduran yatırımcının
beklediği dönüş oranına dayalıdır.
Fiyat-kazanç yöntemi kesinlikle en yaygın olan yöntemdir… Bu yöntem,
özellikle de aleni biçimde el değiştiren karşılaştırılabilecek şirketlerin olduğu
durumlarda, büyük Batı Avrupalı şirketlerin özelleştirilmelerinde büyük oranda
kullanılmıştır… Orta ve Doğu Avrupa’daki güçlük, borsaların olmayışıdır ve
Macaristan gibi borsanın olduğu yerlerde bile gelişmemiş olmalarıdır.
Iskontolu nakit akışı yöntemi, fiyat-kazanç yöntemine çok yakındır… Nakit
akışları… makul bir süre içinde (10-15 yıllık bir süre olağandır) alınacak net akışları
temsil etmektedir… Sermaye Varlık Fiyatlandırma Modeli kullanılarak, yüzde 2 ila
10 oranında bir ülke risk priminin eklenmesi gerekmektedir.154
153
154
JARUGA, Alicja, Accounting for Intangible Assets in Poland, s. 85.
HERVE, Laurent, Issues of Business Valuation, s. 95 ff. (vurgulama sonradan eklenmiştir)
5.4. Diğer Uluslararası Değerleme Konuları
Önceki bölümlerde değerlemeye maliyet, piyasa ve gelir yaklaşımlarını
tartıştık. Bu yaklaşımların evrensel olmasına ve dünyanın herhangi bir yerindeki
mülkiyet ile ilgili bir duruma uygulanabilecek olmasına karşın, bu yaklaşımların
uygulanmasının önünde daha önceden açıkladığımız şekilde yasal, ekonomik ya da
pratik kısıtlamalar olabilir. Aşağıdaki paragrafta maddi olmayan varlıklar ile ilgili
bazı örneklemelere yer verilmiştir çünkü, biz mümkün olan yerlerde (parasal, maddi
ve maddi olmayan tüm varlıkları kapsayacak şekilde) işletmenin tamamının analizi
kavramını savunuyoruz.
5.4.1. Maliyet Yaklaşımı
Değişik ülkelerde maliyet yaklaşımının uygulanışının oldukça benzer olacağı
düşünülebilir (TIAVSC Standartları ile ilgili önceki tartışmadan kesinlikle bu sonuç
çıkmaktadır) ama bu yaklaşımın uygulanışını etkileyebilen tekil faktörler vardır.
Eğer başka bir ülkedeki bir ticari marka için değiştirme maliyeti tekniğinden
faydalanacaksak, belki de bizim aşina olduğumuzdan tamamen farklı bir maliyet
yapısını öğrenmemiz gerekecektir. Örneğin bir ticari marka arayışının maliyeti
önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Coğrafi zorunluluklar nedeniyle ticari marka
gelişiminin pek çok ülkeyi içine alması muhtemeldir. Ulusal sınırlar genellikle
piyasalardan daha küçük alanları tanımlarlar. Bu karmaşıklıklar işin içine girdiğinde,
maliyetler artar.
Dünyanın çoğu bölgesinde yeniden üretim maliyetinin tahmini için orijinal
maliyet tekniğinin uygulanması muhtemelen imkânsız olacaktır. Uygulama rahatlığı
nedeniyle fiyat trendlerini kullanmak çok çekici gelse de, ülkeye özgü trend
faktörleri erişilebilir durumda değilse, yerel ülke koşullarının ve maliyetlerinin trendi
imkânsız hale getirecek oranda farklılık gösterebileceğini kabul etmemiz gerekir.
Mülkiyetin ait olduğu işletmenin tanımlanmasının güç olduğu durumlarda,
neredeyse her durumda mevcut olan ekonomik açıdan eskimişliği ölçmek son derece
güç olabilir. Fabrikaların sahiplerinin ve işletmecilerinin devlet olduğu ülkelerde
bunun pek çok örneği mevcuttur. Sıklıkla bu fabrikalar yalnızca imalat varlıklarını
değil, aynı zamanda çalışanların lojmanları, okullar, kreşler ve diğer sosyal altyapı
unsurları gibi “sosyal varlıklar”ı de içerirler. Bu durumda, işletmeyi sosyal birimden
ayırmak ve ekonomik eskimişliği ölçmek çok güç olabilir.
5.4.2. Piyasa Yaklaşımı
Üç standart değerleme yaklaşımından uluslararası ölçekte, özellikle de az
gelişmiş ülkelerde ya da devlet kontrollü ekonomileri terk etmekte olan devletlerde
uygulaması en güç olanı muhtemelen bu yaklaşımdır. Bu duruma bir dizi faktör
katkıda bulunabilir:
Piyasalar çok “ince” olabilir ve çok az işlem gerçekleştiriliyor olabilir.
Bir piyasa işleminin varlığı hakkında ve ayrıca ilgili taraflar, satışın şartları,
mülkiyetin hukuki tanımı, fiyat vb. gibi işlem ayrıntıları hakkında genellikle önemli
ölçüde bilgi eksikliği vardır
Yasal ya da siyasi kısıtlamalar nedeniyle gerçek bir satış (tüm hakların satışı)
olmayabilir. Örneğin, Lincoln Institute of Land Policy, Ukrayna’nın Kharkiv
şehrinde ilk kez gerçekleştirilen arazi satışı açık artırması hakkında rapor vermiştir.
Mevcut ulusal yasalar arazinin ticari amaçlarla satışını yasakladığı için şehir, arazi
parsellerini 50 yıllığına kiraladı. “Özel mülkiyeti mümkün olduğu kadar taklit
edebilmek amacıyla, Kharkiv hükümeti kiralama anlaşmasını yenilenebilir ve
devredilebilir nitelikte yaptı.”155
Çin’de, Çin Halk Cumhuriyeti araziye sahip olmayı sürdürdü ve “satış”
işlemleri genellikle daha kısa süreliğine sahip olma ve işgal etme hakkı ya da, ikâmet
arazileri ya da çiftlik arazilerinde, yaşam boyu kiracılık öngörülerek gerçekleştirildi.
5.4.3. Gelir Yaklaşımı
Gelir yaklaşımının bileşenleri evrenseldir – gelir miktarı, gelirin süresi ve
geliri elde etme riski – ama bu yaklaşımı uygulayabilme şansımız ülkeden ülkeye
önemli farklılıklar sergilemektedir.
Gelir Miktarı. İlk belirsizlik, muhasebe standartları ile ilgilidir. Söz konusu
ülkede “net gelir” ya da “nakit akışı” dendiğinde kastedilen nedir? Elbette, değerin
menşe ülkeninkinden farklı bir para kurunda ifade edilmesi gerekiyorsa, kur
dalgalanmaları değerlemeyi belirgin biçimde etkileyebilir.
155
Landlines, Lincoln Institute of Land Policy bülteni, 113 Brattle Street, Cambridge, MA, Eylül
1994, Cilt. 6, No. 5.
Risk. Uluslararası değerlemelerde riski etkileyebilecek sayısız faktör vardır.
Bunlar, kazançların ülke dışına çıkması riskini ve işletmeye yönelik siyasi ve
ekonomik riskleri kapsamaktadır.156
Belirli bir gelir akışına ulaşmanın önündeki riskler oldukça açık bir biçimde
anlaşılmış olsa bile, bu riski yerel menkul kıymet piyasaları ile ilişkili olarak
rakamlara dökmek oldukça güç olabilir. Tipik olarak, ıskonto ve kapitalizasyon
oranları için piyasaya bakar ve böylelikle farklı yatırım biçimleri ile ilişkili olarak
yatırımcının gereksinim duyduğu dönüş oranlarının kapsamını gözlemleyebiliriz.
Menkul kıymetler piyasası yeni palazlanmakta olan ya da ekonominin istikrarsız
olduğu bir ülkede, gelir yaklaşımının bu unsurunun yerine geçebilecek başka bir
bilgiyi arayabiliriz.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
TÜRK HUKUKUNDA MARKA DEĞERLEMESİ
1. GENEL OLARAK
Günümüzde işletmelerin faaliyetlerini düzenleyen yasal düzenlemelerin
sayıları gittikçe artmaktadır, aynı konu, farklı mevzuatların konusuna girdiği
zaman ilgili mevzuatın hükümlerine göre değerlendirilmektedir. Marka
Değerlemesi konusunda ülkemizde uygulanan üç yasal düzenleme mevcuttur,
bunlardan ilki Türk Ticaret Kanunu’dur (TTK). İşletmeye ait olan varlıkların
çalıştırılması, işletilmesi veya döndürülmesi belirli kuralları, çalışma yöntem ve
ilkeleri
olan piyasaları gerekli kılmıştır, bu piyasa olgusu gelişmiş ve
kurumsallaşmasını tamamlamış ekonomilerde sermaye piyasası veya para
piyasası
olarak
adlandırılmaktadır.
Sermaye
piyasası
gibi
kurumsal
piyasalardan söz edildiğinde, bu piyasaların uymaları gereken yasal düzenleme
ve kurallar uyarınca varlıkların değerlemesinde sermaye piyasası mevzuatına göre
156
DE LA TORRE, Jose, ve NECKAR, David H., Forecasting Political Risks for International
Operations, Handbook of Forecasting, Spyros Makridakis ve Steven C. Wheelwright, ed. (John
Wiley & Sons, Inc.) 1987.
yapılan değerleme karşımıza çıkmaktadır. Üçüncü sırada ise, bu varlıkların
döndürülmesi, çalıştırılması, işletilmesi veya kullanılması sonucu bir gelir,
kazanç veya getiri elde edilmesi olası bulunduğundan Vergi Usul Kanunu
(VUK)'na göre değerleme yapılmaktadır.
Değerleme; bir ekonomik varlığın belirli bir zamanda ya da dönemde
değerlerinin ya da ederinin saptanmasına dönük olarak gerçekleştirilen
işlemlerin tümüdür. Bu anlamda, değerleme devingen bir süreçtir. Kayıtlarda
yer alan varlıkların niteliklerinin ve özelliklerinin tam belirlenmesi;
varlıkların
tartışmaya
yer
bırakmayacak
biçimde
adlandırılması
ve
tanımlanması: bu varlıkların kayıtlara giriş, kayıtlardan çıkış vb. tarihlerin ve
dönemlerin net olarak saptanması; varlıklara ilişkin tüm değerlerin, ölçülerin,
fiyatların tespit edilmesi, belirlenmiş olan bu değerleme ölçütlerinin bir araya
getirilerek çeşitli matematiksel işlemlerle ve finansal tekniklerle varlığın
istenen zamandaki değerinin ortaya çıkarılması devingen bir süreci içerir157.
2. TÜRK TİCARET KANUNU'NA GÖRE DEĞERLEME
TTK'da kişi işletmelerindeki değerleme 75. maddede düzenlenmiştir.
Anılan madde uyarınca; bütün aktifler, en çok bilanço gününde işletme
için haiz oldukları değer üzerinden kaydolunur. Borsada kote edilen emtia ve
kıymetler o günün borsa rayicine göre ve tahsil edilemeyen veya ihtilaflı
bulunanlar müstesna olmak üzere, bütün alacaklar da itibari miktarlarına göre
hesap edilir. Söz konusu maddeye göre markaların, bilanço günü itibariyle sahip
oldukları değer üzerinden değerlenmesi gerekmektedir.
3. VERGİ YAKLAŞIMLI MARKA DEĞERLEMESİ
Vergi Usul Kanunu’na göre marka değerlemesinin tarifi:
157
ALTUĞ, Asaf Murat, Fikri Mülkiyet Haklarının Gelişimi ve Ticari Markaları Değerleme
Yaklaşımları, İstanbul, 2001, s. 65.
Değerleme
Vergi
Usul
Kanunu
(VUK)'nun
258.
maddesinde
tanımlanmıştır. Buna göre; değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla
ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir.
Vergi Usul Kanunu (VUK)'nun 260. maddesine göre;
değerlemede,
iktisadi kıymetlerden her biri tek başına nazara alınır. Uygulamada aynı cinsten
sayılan malların ve düşük kıymetli çeşitli eşyaların toplu olarak değerlenmesi
yapılabilir.
3.1.Değerlemenin Konusu
Genel olarak, değerlemenin konusu; ekonomik varlıklar veya servet
unsurlarıdır.
İşletmeye dahil iktisadi kıymetlerin değerlemesinde ise değerlemenin
konusu işletmeye dahil iktisadi kıymet unsurlarıdır. İktisadi kıymetlerin
değerleme konusu olabilmesi için öncelikle, işletmeye dahil olması gerekmektedir.
Basit olarak tanımlamak gerekirse, bir iktisadi kıymetin işletmeye dahil olması için
işletmenin mülkiyetinde olması ve işletme tarafından kullanılması gerekmektedir.
Vergi Kanunları, işletmede belirli dönemlerde kullanılmamış olsa dahi sadece
işletmenin mülkiyetine dahil olmasını, iktisadi kıymetin değerlemeye tabi
tutulması için yeterli görmüştür. 158
3.2. Değerleme Ölçüleri
Vergi Usul Kanunu (VUK)'nun 261. maddesine göre; değerleme, iktisadi
kıymetin çeşidi ve özelliklerine göre, aşağıdaki ölçülerden biri ile yapılır:
1. Maliyet bedeli;
2. Borsa rayici;
3. Tasarruf değeri:
4. Mukayyet değer;
158
ALTUĞ. A.M., 2001, s. 69.
5. İtibari değer;
6. Vergi değeri;
7. Rayiç bedel;
8. Emsal bedeli ve ücreti.
3.2.1. Maliyet Bedeli
Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin
artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara ilişkili bilumum giderlerin
toplamını ifade eder.
Vergi Usul Kanunu (VUK)'nun 269. maddesine göre iktisadi işletmelere
dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir.
Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:
1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzleri ve teferruatı;
2. Tesisat ve makinalar;
3. Gemiler ve diğer taşıtlar;
4. Gayrimaddi haklar.
İşletmeye ait marka VUK'nun hükümlerine göre gayrimaddi hak olarak
kabul edilmektedir ve maliyet bedeli ile değerlenmesi gerekmektedir.
Maliyet
bedelini oluşturan unsurlar ise şunlardır, markanın elde edilmesi için gerçekleştirilen
harcamalar, markanın değerinin artırılması münasebetiyle yapılan harcamalar, ve bu
sayılan harcamalara müteferri ilişkili çeşitli giderlerin toplamını ifade eder.
Markanın elde edilmesi için gereken harcamaları ise marka tescili için
gereken
danışmanlık ve vekillik ücretleri, resmi kurumlara verilmesi gereken
başvuru ve tescil için gerekli olan harçlar olarak belirtilebilir.
Markanın değerinin artırılması amacıyla yapılan harcamaları ise, markanın
oluşturulması için
yapılan
Araştırma-Geliştirme harcamalar, halkla ilişkiler
konusunda firmalardan satın aldığı hizmetler , markaya ilişkin olarak yapmış
olduğu reklam harcamaları, markayı piyasada tutundurmak için yapılan
harcamalar olarak belirtilebilir.
Vergi Usul Kanunu (VUK)'nun 259. maddesine göre değerlemede, iktisadi
kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlarda sahip oldukları
kıymetler esas tutulur.
Marka Haklarının
(Gayrimaddi
Hakların) Amortismanı
VUK'nun
269'uncu maddesi gereği gayrimenkuller gibi değerlenen marka hakları yine
aynı kanunun 313 üncü maddesi gereğince amortismanın mevzuuna
girmektedir. VUK'nun 313'üncü maddesine göre amortismanın mevzuu aşağıdaki
şekilde belirtilmiştir: "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya,
aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayri menkullerle 269'uncu
madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat,
mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısmındaki esaslara göre tespit
edilen değerinin bu kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu
teşkil eder. "İşletmede bir yıldan fazla kullanıldığı, yıpranmaya ve aşınmaya
maruz kaldığı ve 269'uncu madde gereğince de gayrimenkul gibi değerlenen bir
iktisadi kıymet olduğu için satın alma ya da aktifleştirme yoluyla edinilen marka
hakları, amortisman konusuna girmektedir.
4. SPK MEVZUATI
SPK'nun XI/I seri no.lu Tebliği’nin159 Haklar ve Peştemallıklar başlıklı 36.
maddesine göre; Maddi Olmayan Duran Varlıklar içinde yer alan; patent, lisans,
know-how, işletme hakkı, marka ve benzeri haklar elde etme maliyeti ile değerlenir.
Haklar yararlanma süreleri içerisinde; yararlanma sürelerinin belli olmaması veya
tesbit edilmemiş olması halinde, 5 yıllık sürede eşit taksitlerle itfa olunur
4.1.Markalar
İşletmeler, bilimsel veya teknik bilgi, yeni süreçler ve sistemlerin tasarlaması
ve uygulaması, lisanslar, fikri mülkiyet, piyasa bilgisi ve ticari markalar gibi maddi
olmayan kaynakların iktisabı, geliştirilmesi, idamesi veya iyileştirilmesi için
ekonomik kaynaklarını kullanır veya borçlanır. Bilgisayar yazılımı, patentler, telif
hakları, sinema filmleri, müşteri listeleri, ipotek hizmet hakları, avlanma lisansları,
ithalat kotaları, isim hakkı, müşteri veya tedarikçiyle ilişkiler, müşteri sadakati, pazar
159
Bundan sonra Tebliğ olarak bahsedilecektir.
payı ve pazarlama hakları söz konusu marka örnekleridir. Bir kalemin marka olarak
kabul edilebilmesi için, tanımlanabilir olması, ilgili kaynak üzerinde kontrolün
bulunması ve gelecekte elde edilmesi beklenen bir ekonomik faydanın varlığı şarttır.
Bu çerçevede, bu şartları taşımayan kalemler marka kapsamına girmez.
4.2.Tanımlanabilirlik
Tanımlanabilir olması için, marka şerefiyeden kolaylıkla ayırt edilebilmesi
şarttır. İktisap işlemlerinde ortaya çıkan şerefiye, iktisap edenin geleceğe yönelik
ekonomik fayda beklentisiyle yaptığı bir ödemeyi temsil eder. Geleceğe yönelik
ekonomik fayda, iktisap edilen tanımlanabilir varlıklar arasındaki sinerjiden veya
mali tablolarda yalnız başına gösterilme niteliği olmayan fakat iktisap edenin iktisap
sırasında ödeme yapmaya razı olduğu varlıklardan ortaya çıkar.160
Marka, varlığın ayrılabilir olması durumunda şerefiyeden kolaylıkla ayırt
edilebilir. Varlığın ayrılabilir olması, aynı gelir yaratan faaliyette kullanılan diğer
varlıklardan kaynaklanan geleceğe yönelik ekonomik faydalar elden çıkarılmaksızın,
varlığa atfedilebilen ekonomik faydaların kiraya verilmesi, satılması, takası ve
dağıtımının mümkün olması durumudur. 161
Markanın farklı yollarla da tanımlanması mümkün olduğundan, ayrılabilirlik,
tanımlanabilirlik için gerekli bir şart değildir. (Örnek; bir marka, bir grup varlıkla
birlikte iktisap edilmiş ve iktisap işleminde de söz konusu maddi olmayan varlığı
tanımlamayı mümkün kılan yasal hakların varlığı söz konusu olabilir.)
4.2.Kontrol
İşletmenin varlıkla ilgili kaynaklardan gelecekte sağlanacak ekonomik
faydaları elde etme gücüne sahip olması ve de üçüncü kişilerin bu faydalara
ulaşımını kısıtlayabilmesi durumunda, işletmenin ilgili varlığı kontrol ettiği kabul
edilir.
Bir işletmenin, maddi olmayan bir varlığa ilişkin gelecekteki ekonomik
faydaları kontrol etme kapasitesi, normal olarak, mahkemelerde ileri sürülebilecek
yasal hakların mevcut olması durumunda söz konusudur. Marka üzerinde yasal
hakların mevcut olmaması halinde, kontrolü göstermek daha zor olmakla birlikte,
160
161
16/1no’lu tebliğ, madde 180
a.g.tebliğ., madde180
ekonomik faydaların başka yollarla kontrol edildiğinin ispatı durumunda, yasal
olarak kullanılabilir bir hakkın varlığı kontrol için gerekli bir koşul değildir. Piyasa
bilgisi ve teknik bilgi, gelecekte ekonomik faydanın doğmasını sağlayabilir.
İşletmeler, bu faydaları, söz konusu bilginin, telif hakları gibi yasal haklarla
korunduğu durumlarda kontrol edebilir. 162
4.3.Gelecekteki Ekonomik Faydalar
Markadan sağlanacak gelecekteki ekonomik faydalar, ürünlerin veya
hizmetlerin satışından elde edilecek geliri, maliyet tasarrufunu veya varlığın işletme
tarafından kullanımından kaynaklanan diğer faydaları kapsar. (Örnek; bir üretim
sürecinde fikri mülkiyetin kullanımı, gelecekteki gelirleri artırmaktan ziyade
gelecekteki üretim maliyetlerini azaltabilir.163
4.4. Markaların Mali Tablolara Alınması Ve İlk Değerleme İşlemi
Bir kalemin marka olarak tanınması, ilgili varlığın marka tanımına uyması ve
bu kısımda düzenlenen mali tablolara alınma kriterlerini taşıması halinde
mümkündür:
Bir marka, sadece işletmenin gelecekte varlıktan ekonomik fayda elde
etmesinin muhtemel olması ve varlığın maliyetinin güvenilir bir biçimde
ölçülebilmesi halinde mali tablolara alınır.164
İlgili varlıkla ilgili gelecekteki ekonomik faydanın muhtemel olup olmadığı
hususu, varlığın faydalı ömrü boyunca var olacak ekonomik koşullar hakkında
yönetimin en iyi tahminlerini temsil eden makul ve destekleyici varsayımlar
kullanılarak değerlendirilir.
İşletmeler, varlığın kullanımından sağlanabilecek gelecekteki ekonomik fayda
akışının kesinlik derecesini değerlendirirken, dış kaynaklardan elde edilen kanıtlara
ağırlık vererek, ilk mali tablolara alınma tarihi itibarıyla ulaşılabilir olan kanıtlara
dayanarak takdir yetkisini kullanır.165
162
a.g.tebliğ., madde 181
a.g.tebliğ., madde 181
164
a.g.tebliğ., madde 183
165
a.g.tebliğ., madde 183
163
Markalar ; başlangıçta, elde etme maliyeti üzerinden değerlenir.
4.5. Ayrı İktisap
Markalar ayrı olarak satın alınırsa, maliyeti güvenilir olarak belirlenebilir. Bu
özellikle bedelin para ya da parasal varlıklar olarak ödendiği durumlar için geçerlidir.
Bir markanın elde etme maliyeti;
a) Satış iskontoları ve indirimler düşüldükten sonraki, ithalat vergileri ile
iade alınamayacak satın alma vergilerini de içeren iktisap fiyatını,
b) Markanın
amaçlanan kullanıma hazır hale getirilmesi ile doğrudan
ilişkilendirilebilecek harcamaları içerir.
Doğrudan ilişkilendirilebilecek giderler ilgili varlığı çalışır hale getirmekle
doğrudan ilişkili ücret giderleri ile ilgili meslek mensuplarına ödenen ücretleri
içerir.166
Yönetim
tarafından,
markanın
amaçlanan
kullanımına
hazır
hale
getirilmesinden sonra maliyetlerin aktifleştirilmesine son verilir. Dolayısıyla,
markanın kullanımı sırasında veya daha verimli hale getirmek için katlanılan
maliyetler (varlıkların standart performanslarının iyileştirilmesinden farklı olarak),
bu varlıkların maliyetine dahil edilmez. Aşağıda örnek olarak yer alan maliyetler,
marka maliyetinden hariç tutulur
a)Varlığın üreteceği mal veya hizmete talep oluşurken katlanılan maliyetler
gibi, başlangıç faaliyet zararları.
b)Markanın geliştirilmesi ile bağlantılı olarak ortaya çıkan, fakat varlığın
yönetimce amaçlanan faaliyetleri yapabilir hale getirilmesi için gerekli olmayan
faaliyetlere ilişkin gelir ve ilgili giderler dönem kar veya zararında dikkate alınır ve
gelir tablosunda ilgili gelir ve gider sınıflarında yer alır. 167
4.6. İşletme Birleşmeleri Yoluyla Edinilen Marka
166
167
a.g.tebliğ., madde 184
a.g.tebliğ., madde 184
İşletme birleşmeleri yoluyla edinilen markanın maliyet bedeli, edinildikleri
tarihteki makul değerleridir.
Bu yolla edinilen markanın elde etme maliyetinin, söz konusu varlığın ayrı
olarak
mali
tablolara
alınması
amacıyla,
yeterli
güvenilirlikte
ölçülüp
ölçülemeyeceğinin belirlenmesinde takdir yetkisi kullanımı şarttır. Aktif bir piyasada
oluşan piyasa fiyatları, en güvenilir makul değer göstergesidir. Uygun piyasa fiyatı,
genellikle, cari alış fiyatıdır. Cari alış fiyatları belirlenebilir değilse, en son benzer
işlemin fiyatı, işlem tarihi ile varlığın makul değerinin tahmin edildiği tarih arasında
ekonomik koşullarda önemli bir değişiklik olmadığı varsayımıyla, makul değerin
tahmininde esas alınır. 168
Bir varlık için aktif bir piyasada oluşan fiyat mevcut olmadığı durumda, elde
etme maliyeti; iktisap tarihi itibarıyla, bilgili ve istekli taraflar arasında yapılan
işlemde, ulaşılabilir en fazla bilgi esas alınarak, varlık için işletmenin ödeyeceği
tutarı ifade eder. Bu tutarın belirlenmesinde, benzer varlıklara ilişkin son işlemlerin
sonuçları da dikkate alınır.
Düzenli şekilde markanın alış ve satış işlemi ile uğraşan işletmelerin, bu
varlıkların makul değerlerini dolaylı olarak tahmin etme konusunda geliştirdikleri
teknikler, iktisap yoluyla elde edilen bir marka ilk değerlemesinde kullanılabilir. Bu
teknikler, varlıktan beklenen net nakit akımlarının bugünkü değerine indirgenmesi
veya karlılıkla ilgili belirli göstergelerin kullanılması şeklinde olabilir.169
Tanımlanabilir varlık ve yükümlülüklerin mali tablolara alınmasına ilişkin olarak;
a) İktisap eden, iktisap edilenin mali tablolarına alınmamış olsa dahi, mali
tablolara alınma kriterini sağlayan markayı mali tablolarına alır.
b) İktisap edilen bir markanın elde etme maliyeti güvenilir bir biçimde
ölçülemiyorsa, söz konusu varlık ayrı bir marka olarak mali tablolara alınmaz, ancak
şerefiyeye dahil olur.
168
169
a.g.tebliğ., madde 185
a.g.tebliğ., madde 185
İktisap edilen bir marka için aktif bir piyasa olmadıkça, marka mali tablolara
alınan başlangıç maliyeti, iktisap tarihi itibariyle negatif şerefiye doğmasına neden
olamayacak veya ortaya çıkan negatif şerefiyeyi artırmayacak şekilde belirlenir. 170
4.7. Devlet Teşviki Yoluyla İktisap
İşletme, bu Tebliğin “Devlet Teşvik ve Yardımları” Kısmında izin verilen
şekilde, alınan bir varlığı başlangıçta makul değer üzerinden mali tablolara almayı
tercih etmezse, varlık başlangıçta teşvik için verilen tutar ve varlığın amaçlanan nihai
kullanıma hazır hale getirilmesi ile doğrudan ilişkili giderler toplamı üzerinden mali
tablolara alır. 171
4.8. Varlıkların Takası Suretiyle Elde Etme
Bir marka diğer bir varlıkla kısmen veya tamamen takas edilmek suretiyle
iktisap edilebilir. Bu tür bir varlığın elde etme maliyeti, vazgeçilen varlığın makul
değeri ile ilave verilen nakit veya nakit benzeri bedel üzerinden değerlenir. Alınan
varlığın makul değeri, vazgeçilen varlığın makul değerinden daha doğru bir gösterge
sunuyorsa, maliyet tespitinde alınan varlığın makul değeri esas alınır.172
Markanın mali tablolara alınabilmesi için maliyetinin güvenilir bir biçimde
ölçülebilmesi gerekli olup, nakit veya nakit benzeri dışında değerlerle iktisap edilen
marka maliyetinin güvenilir bir biçimde ölçülüp ölçülemeyeceğinin belirlenmesinde
bu tebliğin “İşletme birleşmeleri yoluyla edinilen varlıklar” başlıklı maddesindeki
esaslar dikkate alınır. Benzer varlıkların piyasada nadir işlem görmesi ve makul
değere ilişkin alternatif hesapların yapılamadığı durumlarda, marka (maliyeti)makul
değerinin güvenilir bir biçimde belirlenemediği kabul edilir.
Benzer bir varlığın takası karşılığında iktisap edilen bir marka maliyeti,
takasa konu varlıkların makul değerlerinin güvenilir bir biçimde belirlenemediği
durumlarda, vazgeçilen varlığın kayıtlı değeri esas alınarak belirlenir.
170
a.g.tebliğ., madde 185
a.g.tebliğ., madde 186
172
a.g.tebliğ., madde 187
171
4.9. İşletme Bünyesinde Oluşturulan Marka
İşletme bünyesinde oluşturulan markalar, yayın isimleri, müşteri listeleri ve
bu nitelikteki benzer unsurlar işletmenin bir bütün olarak geliştirilme maliyetlerinden
ayrılamayacağından marka olarak mali tablolara alınmaz. 173
4.10. Harcamaların Mali Tablolara Alınması
Aşağıdaki haller haricinde, bir marka için yapılan harcamalar gider olarak
mali tablolara alınır.
a) Mali tablolara alınma kriterini taşıyan marka maliyetinin parçasını
oluşturan harcamalar
b) İşletme birleşmeleri yoluyla edinilen marka. Bu durumda, bu harcamalar
iktisap tarihi itibarıyla şerefiye ile ilişkilendirilecek tutarın bir parçasını oluşturur.174
Gerçekleştiği anda gider olarak mali tabloya alınacak harcamalar aşağıda yer
almıştır:
a) Araştırma safhasında yapılan harcamalar,
b) Eğitim faaliyetlerine ilişkin harcamalar,
c) Reklam ve promosyon faaliyetlerine ilişkin harcamalar,
d) Bir işletmenin kısmen veya tamamen yeniden organizasyonu veya yeniden
yerleşimine ilişkin harcamalar.175
4.11. Sonraki Dönemlerde Yapılan Harcamalar
Marka iktisabından sonra söz konusu marka için yapılan harcamalar,
markadan elde edilecek faydayı, varlığa atfedilmiş bulunan performans standardını
aşacak derecede artırmasının muhtemel olması, güvenilir bir biçimde ölçülebilmesi
ve varlıkla doğrudan ilişkilendirilebilmesi haricinde, gerçekleştiği anda gider olarak
mali tablolara alınır.
maliyetine dahil edilir.
173
174
175
176
a.g.tebliğ., madde 189
a.g.tebliğ., madde 193
a.g.tebliğ., madde 193
a.g.tebliğ., madde 195
176
Bu koşullar karşılandığında, yapılan harcamalar marka
4.12. Mali Tablolara İlk Alınmadan Sonraki Dönemlerde Değerleme
4.12.1. Temel Yöntem
Mali tablolara ilk alınma sonrasında, marka, mali tablolarda maliyetinden
birikmiş itfa payları ve birikmiş değer düşüklüğü zararları indirildikten sonraki
değeri üzerinden gösterilir.
4.12.2. Alternatif Yöntem
İlk mali tablolara alınma sonrasında, marka, mali tablolarda yeniden
değerlenmiş tutarı (yeniden değerleme tarihindeki makul değeri) üzerinden gösterilir.
Yeniden değerlenmiş tutar, yeniden değerleme tarihindeki makul değerden, birikmiş
itfa payları ve birikmiş değer düşüklüğü zararlarının indirilmesi suretiyle bulunan
değerdir. Bu kısım kapsamındaki yeniden değerlemenin, aktif bir piyasadaki fiyatlar
esas alınarak yapılması şarttır. Yeniden değerleme, bilanço tarihi itibarıyla, ilgili
varlığın makul değerinin, mali tablolardaki kayıtlı tutarından önemli ölçüde farklı
olmasına neden olmayacak şekilde düzenli aralıklarla yapılır. 177
Bu kısımda geçen yeniden değerleme, vergi mevzuatı çerçevesinde yapılan
yeniden değerlemeden farklıdır.
Alternatif yöntem;
a) Varlık olarak daha önce mali tablolara alınmayan markanın yeniden
değerlemesine,
b) Markanın mali tablolara ilk alınmasının, maliyeti dışındaki bir tutar
üzerinden yapılmasına izin vermez.
Alternatif yöntem, bir varlığın maliyeti üzerinden ilk defa mali tablolara
alınmasından sonra uygulanır. Ancak, marka maliyetinin sadece bir bölümü varlık
olarak mali tablolara alındığı durumda da, alternatif yöntem varlığın tamamına
uygulanabilir. Ayrıca, alternatif yöntem, devlet teşviği yoluyla alınan ve ödenen cüzi
miktar üzerinden mali tablolara alınan maddi olmayan bir varlığa da uygulanabilir.
178
177
178
a.g.tebliğ., madde 197
a.g.tebliğ., madde 196
Markanın aktif bir piyasasının olması olağan bir durum değildir. Serbestçe
transfer edilebilen taksi lisansları, üretim kotaları için aktif bir piyasa varolabilir.
Ancak, her birinin tek olması nedeniyle işletme adları ve ticari markalar için aktif bir
piyasa olamaz. Ayrıca, marka alınıp satılsalar da kontratlar bireysel alıcılar ve
satıcılar arasında görüşülebilir ve işlemler göreceli olarak az sayıda oluşur. Bu
nedenlerle bir varlık için ödenen fiyat, diğerinin gerçeğe uygun değerinin yeterli bir
kanıtını oluşturmayabilir.
Yeniden değerlemenin sıklığı, yeniden değerleme konusu marka makul
değerindeki dalgalanmaya bağlıdır. Yeniden değerlenen bir varlığın makul değeri,
kayıtlı değerinden önemli ölçüde farklıysa, tekrar yeniden değerlemeye tabi tutulur.
Bir marka yeniden değerlendiğinde, yeniden değerleme tarihindeki birikmiş
itfa tutarı,
a) Varlığın brüt kayıtlı değerindeki değişiklikle orantılı olarak artırılır ve
böylece yeniden değerleme sonrasında varlığın kayıtlı değeri yeniden değerlenmiş
tutarına eşit hale getirilir, veya
b) Varlığın brüt kayıtlı değerinden indirilir ve net tutar varlığın yeniden
değerlenmiş tutarı olarak yeniden ifade edilir.
Marka yeniden değerlenirse, aktif bir piyasası olmayanlar hariç, aynı sınıftaki
tüm diğer varlıklar da yeniden değerlenir
Yeniden değerlenen marka sınıfında olan ancak aktif bir piyasası olmaması
nedeniyle yeniden değerlemeye tabi tutulamayan bir marka, maliyet değerinden
birikmiş itfa payları ve değer düşüklüğü zararlarının indirilmesi suretiyle bulunan
değeri üzerinden mali tablolarda taşınır.
Yeniden değerlenen bir marka makul değerinin aktif bir piyasada oluşan
fiyatlara göre belirlenmesinin mümkün olmaktan çıkması durumunda, varlığın kayıtlı
değeri aktif bir piyasaya referansla yapılan son yeniden değerleme tarihindeki
yeniden değerlenmiş tutardan birikmiş itfa payları ve birikmiş değer düşüklüğünün
indirilmesi suretiyle bulunan tutar olarak belirlenir 179
179
a.g.tebliğ., madde 197
Yeniden değerlenen bir varlık için artık aktif bir piyasanın olmaması durumu
o varlığın değerinin azaldığına işaret edebilir ve bu “Varlıklarda Değer Düşüklüğü”
Kısmında yer alan hükümlere göre işlem yapılmayı gerektirir.
Varlığın makul değeri, ileri bir tarihte aktif bir piyasada oluşan fiyatlar esas
alınarak belirlenebilir hale geldiğinde, alternatif yöntem söz konusu tarihten itibaren
uygulanır.
Markanın kayıtlı değeri, yeniden değerleme uygulaması sonucunda artmışsa,
bu artış doğrudan öz sermaye hesap grubunda "yeniden değerleme fonu" adı altında
mali tabloya alınır. Ancak, bir yeniden değerleme artışı, aynı varlığın yeniden
değerleme değer azalışını tersine çeviriyorsa ve bu yeniden değerleme azalışı daha
önce gider olarak mali tablolara alınmışsa, gelir olarak mali tablolara alınır.
Bir varlığın kayıtlı değeri, yeniden değerlemenin bir sonucu olarak
azaltılmışsa, azalış gider olarak mali tablolara alınır. Ancak, söz konusu varlıkla ilgili
olarak daha önceden bir yeniden değerleme fonu oluşturulmuşsa, söz konusu azalış
öncelikle söz konusu hesaptan düşülür. Değer azalışının söz konusu hesaptan fazla
olması durumunda, fazla kısım doğrudan gelir tablosu ile ilişkilendirilir.
İlgili varlığın satışı veya kullanımdan çekilmesi sonucu söz konusu yeniden
değerleme fonunun kullanılabilir hale gelmesi durumunda, söz konusu hesap gelir
tablosu ile ilişkilendirilmeksizin doğrudan birikmiş karlarla ilişkilendirilir.
4.13. İtfa
4.13.1. İtfa Süresi
Markanın itfa edilebilir tutarı, söz konusu varlığın faydalı ömrü boyunca
sistematik olarak itfa edilir. Markanın faydalı ömrünün, aksi kanıtlanmadıkça, söz
konusu varlığın kullanıma hazır hale geldiği tarihten itibaren yirmi yılı geçmeyeceği
kabul edilir. İtfaya markanın kullanım için hazır olduğu tarihte başlanır. Marka elde
edilecek ekonomik fayda zaman içinde tüketileceğinden, varlığın kayıtlı değeri bu
tükenmeyi yansıtacak şekilde azaltılır. Azaltma işlemi, varlığın maliyetinden ya da
yeniden değerlenmiş tutarından hurda değerinin düşülmesinden sonra kalan tutarın
varlığın faydalı ömrü boyunca bir gider olarak sistematik şekilde dağıtılması yolu ile
gerçekleşir. İtfa tutarı, varlığın makul değerinde veya geri kazanılabilir tutarında artış
olup olmadığına bakılmaksızın mali tablolara alınır. Marka faydalı ömrünü
saptamada diğer hususların yanında, aşağıda sıralananlar da dikkate alınır:
a) Varlığın işletme tarafından beklenen kullanımı ve varlığın başka bir
yönetim ekibi tarafından etkili bir şekilde yönetilip yönetilemeyeceği,
b) Varlığın bilinen ömrü ve benzer şekilde kullanıma sahip varlıkların faydalı
ömürlerinin tahminine ilişkin bilgiler,
c) Teknik, teknolojik, ticari veya diğer sebeplerden kaynaklanan eskime,
d) Varlığın faaliyet gösterdiği endüstrinin istikrarı ve o varlığın kullanımı
yoluyla elde edilen ürün ve hizmetlere olan talep değişiklikleri,
e) Rakiplerden veya potansiyel rakiplerden beklenen hareketler,
f) Varlıklardan beklenen ekonomik faydanın elde edilmesi için gerekli olan
bakım-onarım harcamalarının düzeyi ve işletmenin bu düzeydeki harcamaları yapma
isteği ve yapabilirliği,
g) Varlığın üzerindeki kontrol dönemi ve kiralamaların vade bitim tarihi gibi
varlığın üzerindeki yasal ya da benzeri sınırlamalar,
h) Varlığın faydalı ömrünün işletmenin diğer varlıklarının faydalı ömrüne
bağımlı olup olmadığı.
Faydalı ömrün 20 yıldan daha fazla olduğuna ilişkin delillerin bulunduğu
durumda, işletme,
a) Maddi olmayan varlığı faydalı ömrüne ilişkin en iyi tahmin edilen sürede
itfa eder,
b) Değer azalışlarını belirlemek için marka geri kazanılabilir tutarını en az
yılda bir kez tahmin eder,
c) Faydalı ömrün 20 yılı aşmasının nedenleri ve varlığın faydalı ömrünün
tahmin edilmesinde önemli rol oynayan faktörleri açıklar.
Markanın gelecek ekonomik faydaları üzerindeki kontrol, sınırlı bir süre için
verilmiş yasal haklar ile sağlanıyorsa, marka faydalı ömrü,
yasal hakların
yenilenebilmesi ve yenilenmesinin kesine yakın olması dışında yasal hakların
sürelerini geçemez.180
180
a.g.tebliğ., madde 198
Diğer faktörlerin yanı sıra, aşağıdaki faktörler yasal hakların yenilenmesinin
kesine yakın olduğunun göstergesi olarak değerlendirilebilir:
a) Markanın
makul
değeri
başlangıçta
belirlenen
vade
tarihine
yaklaşıldığında azalmadıysa, veya makul değer ilgili hakkın yenilenme maliyetinden
daha fazla azalmadıysa,
b) Yasal hakların yenileneceğine ilişkin kanıt varsa,
c) Yasal hakların yenilenmesini sağlamak için gereken koşullara sahip
olunduğunu gösteren kanıt varsa.
4.13.2. İtfa Yöntemi
Markanın itfasında varlığın gelecek ekonomik faydalarının işletme tarafından
tüketilme modelini yansıtacak bir yöntem kullanılır. Kullanılacak yöntemin güvenilir
bir şekilde belirlenemediği durumlarda, azalan bakiyeler veya toplam çıktıyı esas
alan yöntemler yerine eşit tutarlı (normal, doğrusal) amortisman yöntemi
kullanılmalıdır. Her dönemin itfa tutarı, diğer kısımlarda bu tutarın başka bir varlığın
kayıtlı değerine dahil edilmesine izin vermemiş veya zorunlu tutulmamışsa gider
olarak mali tablolara alınır.181
Uygulanacak olan amortisman yöntemi, varlıktan beklenen ekonomik
faydanın gerçekleşmesine bağlı olarak seçilir ve ekonomik faydanın gerçekleşmesi
ile ilgili beklentiler değişmedikçe takip eden dönemlerde de aynı şekilde
uygulanmaya devam edilir.
Varlıktan sağlanacak ekonomik faydaların giderlerin arttırmasında değil,
işletme tarafından bir başka varlığın üretilmesinde kullanılması durumunda, itfa
tutarı gider olarak değil, diğer varlıkların maliyetine dahil edilmek suretiyle
muhasebeleştirilir ve itfa tutarı söz konusu varlıkların kayıtlı değeri içinde yer alır.
182
4.14.Kayıtlı Değerin Geri Kazanılması:
DEĞER DÜŞÜKLÜKLERİ
181
a.g.tebliğ., madde 199
182
a.g.tebliğ., madde 199
Değer düşüklüğü , iktisap yoluyla elde edilen markanın elde edilme
tarihinden sonra başlayan ilk yıllık hesap döneminin bitiminden önce meydana
gelirse, söz konusu zarar, elde etme tarihi itibarıyla mali tablolara alınan maddi
olmayan varlığa tahsis edilen tutarda, ve şerefiyede (veya negatif şerefiyede) bir
düzeltme olarak mali tablolara alınır. Ancak, değer düşüklüğü , elde etme tarihinden
sonraki tarihte, belirli olaylarla ya da şartlarda meydana gelen değişmelerle ilgili ise,
söz konusu zarar, elde etme tarihinde mali tablolara alınan şerefiye (veya negatif
şerefiye) tutarında bir düzeltme olarak değil, bu Tebliğin “Varlıklarda Değer
Düşüklüğü” Kısmına uygun olarak mali tablolara alınır.183
Bir işletme aşağıda sayılan markanın geri kazanılabilir tutarlarını, değer
düşüklüğüne ilişkin bir belirti olmasa bile, en az her yıllık hesap dönemi sonunda
tahmin etmelidir
a) Henüz kullanıma hazır olmayan marka,
b) Kullanıma hazır olduğu tarihten itibaren yirmi yılı aşan bir dönemde itfa
edilecek marka.
Marka, maliyet değerini koruyabilmek için yeterli gelecek ekonomik fayda
yaratma kabiliyeti genellikle, o varlık kullanım için hazır hale gelene kadar
belirsizdir. Bu nedenle, henüz kullanıma hazır olmayan markada değer düşüklüğü
olup olmadığı en az yılda bir kez gözden geçirilir. 184
Mali tablolara ilk alındığı tarih itibarıyla faydalı ömrü 20 yıldan az olarak
belirlenen, ancak daha sonraki harcamalarla faydalı ömrü kullanıma başlandığı
tarihten itibaren 20 yıldan daha uzun olarak belirlenen marka için değer düşüklüğü
olup olmadığı hususu en az yılda bir kez olmak üzere üçüncü fıkrada belirtilen
esaslar çerçevesinde gözden geçirilir.
4.15. Kullanım Dışı Bırakma Ve Elden Çıkarma
Marka elden çıkarıldığında veya kullanımından veya elden çıkarılmasından
herhangi bir ekonomik fayda elde edilemeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda mali
tablolardan çıkarılır.
183
a.g.tebliğ., madde 202
184
a.g.tebliğ., madde 202
Markanın kullanım dışı bırakılması ya da elden çıkarılması nedeniyle oluşan
kar veya zarar, elden çıkarma neticesinde elde edilen net tutar ile kayıtlı değeri
arasındaki fark olarak belirlenir. Bu fark kullanım dışı bırakılma veya elden
çıkarılma tarihinde gelir tablosunda gelir ya da gider olarak mali tablolara alınır.185
Markanın elden çıkarılması sonucu elde edilen kıymetler, mali tablolara ilk
olarak makul değerleri üzerinden alınır. Ödeme işlemi ertelenirse, elde edilen kıymet,
eşdeğer peşin fiyatı üzerinden kayıtlara yansıtılır. Elden çıkarılmak üzere aktif
kullanımdan çekilen marka, aktif kullanımdan geri çekildiği tarihteki kayıtlı değeri
üzerinden izlenir.
4.16. Kamuya Açıklanacak Hususlar
İşletme içinde oluşturulan markalar ve diğer markalar arasında bir
sınıflandırma yapılmak suretiyle, her bir marka için aşağıdaki hususlar dipnotlarda
açıklanır:
a)Faydalı ömürleri ve itfa için kullanılan oranlar,
b) Kullanılan itfa yöntemi,
c)Dönem başında ve sonundaki brüt kayıtlı değeri ve birikmiş itfa tutarı,
d) İtfa tutarının gelir tablosunda hangi kalem içerisinde gösterildiği,
e)Dönem başındaki kayıtlı değerleri ve dönem sonundaki kayıtlı değerleri
arasında bağ oluşturacak şekilde,
1-Kayıtlı değerine işletme içi geliştirme ve birleşme sonucunda yapılan
ilaveler ayrı ayrı gösterilmelidir.
2-Kullanılmadan çekilmeler ve elden çıkarmalar.
f) Dönem içinde “Alternatif yöntem “ başlıklı Maddesine göre yeniden
değerleme sonucunda oluşan ve bu Tebliğin “Varlıklarda Değer Düşüklüğü”
Kısmında yer alan hükümlere göre doğrudan öz sermaye ile ilişkilendirilmek
suretiyle mali tablolara alınan veya iptal edilen değer düşüklüğü zararlarından
kaynaklanan artış veya azalışlar,
185
a.g.tebliğ., madde 203
1-Dönem içinde bu Tebliğin “Varlıklarda Değer Düşüklüğü” Kısmına göre
gelir tablosuna alınan değer düşüklüğü ,
2-Dönem içinde bu Tebliğin “Varlıklarda Değer Düşüklüğü” Kısmına göre
iptal edilerek gelir tablosu ile ilişkilendirilen değer düşüklüğü ,
3-Dönem içinde mali tablolara alınan itfa tutarı,
4-Mali tablolarının farklı bir gösterim para birimine çevrilmesinden veya
yabancı işletmelerin mali tablo düzenleyen işletmenin gösterim para birimine
dönüştürülmesinden kaynaklanan net çevrim farkları,
5-Dönem içinde kayıtlı değerindeki diğer değişimler.
Ayrı bir grup olarak değerlendirilebilecek maddi olmayan varlığa ilişkin
örnekler aşağıda yer almıştır.186
a) Ticari markalar
b) Gazete ve dergi adları
c) Bilgisayar yazılımları
d) Lisanslar, ve isim hakları,
e) Telif hakları, patentler ve diğer endüstriyel haklar, hizmet ve işletme
hakları,
f) Tarifler, formüller, modeller, taslaklar ve prototipler,
g) Geliştirilmekte olan marka.
Finansal tablo kullanıcılarının ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacak olması
durumunda, yukarıdaki sınıflandırmanın daha küçük parçalara ayrılması ya da daha
büyük sınıflar oluşturulması mümkündür.
Finansal tablolarda ayrıca, aşağıdaki hususlarda açıklama yapılmalıdır.187
a) Marka itfa süresi 20 yılı aşıyorsa, “faydalı ömrün varlığın kullanıma hazır
hale geldiği tarihten itibaren 20 yılı aşmayacağı” varsayımına uyulmamasının nedeni,
faydalı ömrün belirlenmesinde dikkate alınan faktörler,
186
a.g.tebliğ., madde 204
187
a.g.tebliğ., madde 204
b) İşletmenin bir bütün olarak finansal tabloları için önemli olan her bir
marka kayıtlı değeri ve kalan itfa süresi,
c) Devlet teşviği ile elde edilen ve makul değerleri ile mali tablolara alınan
markanın başlangıçta mali tablolara alınan makul değeri,
d) Hakları sınırlandırılmış olan markanın olup olmadığı ve kayıtlı değeri,
yükümlülükler için teminat olarak verilmiş olan markanın kayıtlı değeri,
e) Markanın elde edilmesinde bir sözleşme çerçevesinde yüklenilen
taahhütlerin tutarı.
4.17. Alternatif Yönteme Göre Kayıtlarda İzlenen Markala İlgili
Açıklamalar
Markanın kayıtlarda yeniden değerlenen tutarları üzerinden izlenmesi
durumunda, aşağıdaki hususların açıklanması şarttır.
a) Marka sınıfları itibarıyla,
1-Yeniden değerlemenin yapıldığı tarih,
2-Yeniden değerlenen markanın kayıtlı değeri,
3-Yeniden değerlemeye tabi tutulmuş markanın, temel yönteme göre
kayıtlarda izlenmesi halinde oluşacak olan kayıtlı değerleri,
b) Marka ile ilgili yeniden değerleme yedeğinin dönem başı ve sonundaki
tutarı ve dönem içindeki değişiklikler, bu bakiyenin hisse sahiplerine dağıtılması
konusunda sınırlamaların olup olmadığı.
c) Markaların makul değerinin tahmininde kullanılan yöntemler ile önemli
varsayımlar.
Mali tablo kullanıcılarının ihtiyacına uygun olması amacıyla yeniden
değerlenen marka sınıflarını daha büyük sınıflarda toplamak gerekebilir. Bu
durumda, temel yönteme göre izlenen marka ile alternatif yönteme göre izlenen
marka aynı sınıf içinde toplanamaz. 188
188
a.g.tebliğ., madde 205
4.18. Araştırma Ve Geliştirme Giderleri İle İlgili Açıklamalar
Dönem içinde gider olarak mali tablolara alınan araştırma ve geliştirme
harcamalarının toplam tutarı, mali tablolarda açıklanır. Araştırma ve geliştirme
harcamaları, araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle doğrudan ilişkili olan veya bu
faaliyetlere makul ve tutarlı esaslara göre dağıtılabilen tüm harcamaları kapsar.189
İşletmeler, tamamen itfa olan ancak işletme içinde kullanımına halen devam edilen
maddi varlıklar ile bu kısımda öngörülen kriterleri karşılamadığı için ya da bu kısım
yürürlüğe girmeden önce elde edilmiş veya işletme içinde oluşturulmuş olduğu için,
varlık olarak mali tablolara alınmayan fakat işletmenin kontrolü altında olan önemli
marka hakkında açıklama yapabilirler.
4.19. Varlıklarda Değer Düşüklüğü
Markanın kayıtlı değeri, kullanım veya satış yoluyla geri kazanılacak
tutarından yüksekse, marka geri kazanılabilir tutarından daha fazla tutarda izleniyor
olabilir. Böyle bir durum mevcut ise, markada değer düşüklüğü meydana gelmiştir
ve değer düşüklüğünün mali tablolara alınması şarttır. 190
4.20. Değer Düşüklüğüne Uğramış Olan Varlıkların Tespiti
Bir marka, kayıtlı değeri geri kazanılabilir tutarını aştığı zaman değer
düşüklüğüne uğramıştır. Değer düşüklüğünün ortaya çıkmış olabileceğine ilişkin
bazı göstergelerden herhangi biri mevcutsa, geri kazanılabilir tutara yönelik bir
tahminde bulunulur. Böyle bir gösterge mevcut değilse, bu uygulama zorunlu
değildir.191
Her bir bilanço tarihinde, bir markanın değer düşüklüğüne uğrayabileceğine
ilişkin herhangi bir gösterge olup olmadığı değerlendirilir. Böyle bir gösterge
mevcutsa, markanın geri kazanılabilir tutarına ilişkin tahminde bulunulur.
189
a.g.tebliğ., madde 206
a.g.tebliğ., madde 209
191
a.g.tebliğ., madde 211
190
Bir markanın değer düşüklüğüne uğrayabileceğine ilişkin herhangi bir
gösterge olup olmadığını değerlendirirken, asgari olarak aşağıdaki göstergeler
dikkate alınır:192
4.20.1. Dış Kaynaklı Bilgiler
a) Dönem boyunca, bir markanın piyasa değerinin, zaman aşımı veya normal
kullanım sonucunda, beklenilenden önemli ölçüde düşmüş olması,
b) Dönem boyunca, işletmenin faaliyet gösterdiği piyasada, teknolojik,
ekonomik veya hukuki ortamda veya varlığın tahsis edildiği piyasada, işletmeye
olumsuz etkide bulunan önemli değişikliklerin ortaya çıkması ya da yakın gelecekte
ortaya çıkacak olması,
c) Piyasadaki faiz oranlarının veya yatırım karlılığına ilişkin diğer piyasa faiz
oranlarının dönem boyunca artmış olması, ve muhtemelen bu artışların varlıkların
değerinin hesaplanmasında kullanılan iskonto oranını etkileyecek olması ve varlığın
geri kazanılabilir tutarını önemli derecede azaltacak olması,
d) İşletmenin
net
aktiflerinin
kayıtlı
değerlerinin
işletmenin
piyasa
değerinden daha fazla olması;
4.20.2. İç Kaynaklı Bilgiler
a) Bir varlığın fiziksel hasara uğradığına veya eskidiğine ilişkin kanıtların
mevcudiyeti,
b) Markanın mevcut veya beklenen kullanılma derecesinde ya da şeklinde,
işletmeye olumsuz etkide bulunan önemli değişikliklerin ortaya çıkması veya yakın
gelecekte ortaya çıkacak olması. Bu değişiklikler, varlığın ait olduğu faaliyetlerin
durdurulmasına veya yeniden yapılandırmasına ya da varlığın, önceden belirlenmiş
tarihten önce elden çıkarılmasına ilişkin planları da kapsar.
c) İşletmenin faaliyet raporlarında, markanın
ekonomik performansının
beklenenden kötü olduğu veya olacağına ilişkin kanıtların mevcudiyeti.
192
a.g.tebliğ., madde 211
Yukarıdaki liste ayrıntılı olmayıp, markanın değer düşüklüğüne uğramış
olabileceğine ilişkin başka göstergeler de belirlenebilir. Bu durumda bu göstergeler
de, işletmenin, varlığın geri kazanılabilir tutarını belirlemesini gerektirir.
İşletmenin faaliyet raporlarında, markanın değer düşüklüğüne uğramış
olabileceğine ilişkin kanıtlar aşağıdakilerin mevcudiyetini kapsar:
a) Markayı
devralmak için gereken nakit akımlarının ya da o varlığı
çalıştırmaya veya korumaya ilişkin sonraki nakit ihtiyaçlarının bütçede ilk
planlanandan önemli ölçüde yüksek olması,
b) Markaya ilişkin fiili net nakit akımlarının veya faaliyet kar/zararlarının
planlanandan önemli ölçüde kötü olması,
c) Markaya ilişkin planlanmış net nakit akımlarında veya faaliyet karlarında
önemli ölçüde bir azalma, ya da planlanmış zararlarda önemli ölçüde bir artma
olması,
d) Cari dönemin rakamları geleceğe ilişkin planlanmış rakamlarla bir araya
getirildiğinde, markaya ilişkin faaliyet zararları veya net nakit çıkışlarının ortaya
çıkmış olması.
Markanın geri kazanılabilir tutarının tahminine ihtiyaç olup olmadığını
tespitte önemlilik kavramı uygulanır. Önceki hesaplamalar varlığın geri kazanılabilir
tutarının kayıtlı değerinden önemli derecede yüksek olduğunu gösteriyor ve aradaki
farkı ortadan kaldıran hiçbir olay ortaya çıkmamışsa, varlığın geri kazanılabilir
tutarının yeniden tahmin edilmesi zorunlu değildir.
4.21. Geri Kazanılabilir Tutarın Ölçümü
Geri kazanılabilir tutar bir markanın net satış fiyatı ile kullanım değerinden
yüksek olanı olarak tanımlanır. Bir markanın hem net satış fiyatını hem de kullanım
değerini belirlemek her zaman gerekmez. Bu tutarlardan herhangi biri markanın
kayıtlı değerini aşıyorsa, varlık değer düşüklüğüne uğramamıştır ve başka bir tutar
tahminine gerek yoktur.193
193
a.g.tebliğ., madde 212
Aktif bir piyasada alışverişe konu olmasa bile, markanın net satış fiyatını
belirlemek mümkündür. Ancak, bazı durumlarda, varlığın, bilgili ve istekli taraflar
arasında, herhangi bir ilişkiden etkilenilmeyecek şartlar altında satışından elde
edilebilir tutara ilişkin güvenilir bir tahmin yapmak için hiç bir temel
oluşmadığından, net satış fiyatını belirlemek mümkün olmayacaktır. Bu durumda,
markanın geri kazanılabilir tutarı, kullanım değeri olarak dikkate alınır.
Bir markanın kullanım değerinin net satış fiyatını önemli derecede aştığına
inanılması için ortada hiçbir neden yoksa, markanın geri kazanılabilir tutarı net satış
fiyatı olarak dikkate alınır. Bu, satış amacıyla elde bulundurulan varlıklarda sık
karşılanan bir durumdur. Bunun nedeni, satış amacıyla elde bulundurulan markanın
kullanım değerinin esas olarak net satış gelirini içermesidir, zira, varlığın, satışına
kadar olan kullanımından elde edilecek nakit akımları ihmal edilebilir niteliktedir. 194
Varlık, sürekli kullanımıyla, diğer varlıklar veya varlık gruplarının
ürettiklerinden büyük ölçüde bağımsız nakit girişleri üretiyorsa, geri kazanılabilir
tutar söz konusu varlık için belirlenir. Aksi halde markanın net satış fiyatı kayıtlı
değerinden yüksek değilse veya kullanım değeri net satış fiyatına yakın olarak
tahmin edilemiyorsa ve net satış fiyatı belirlenemiyorsa geri kazanılabilir tutar
markanın ait olduğu bu Kısmın “Nakit üreten birimler” başlıklı bölümü uyarınca
nakit üreten birim için belirlenir.
Bazı durumlarda, tahminler, ortalamalar ve hesaplamaya yönelik kısa yollar,
net satış fiyatını veya kullanım değerini belirlemede bu Kısımda izah edilen ayrıntılı
hesaplamalara makul derecede yaklaşabilir.
4.22. Net Satış Fiyatı
Herhangi bir ilişkiden etkilenilmeyecek şartlar altında yapılan bağlayıcı bir
anlaşmada yer alan, markanın elden çıkarılması ile doğrudan ilişkilendirilebilecek
maliyetlere göre düzeltilmiş fiyat net satış fiyatına en iyi temeli oluşturur.195
194
195
a.g.tebliğ., madde 212
a.g.tebliğ., madde 213
Bağlayıcı bir anlaşma yoksa fakat varlık aktif bir piyasada alışverişe konu
olabiliyorsa, net satış fiyatı markanın piyasa fiyatından elden çıkarma maliyeti
düşüldükten sonra kalan tutardır. Uygun olan piyasa fiyatı genellikle cari alış
fiyatıdır. Cari alış fiyatlarına ulaşılamaması halinde, en yakın zamanda gerçekleşen
işlemin fiyatı, söz konusu işlem tarihi ile tahminin yapıldığı tarih arasındaki
ekonomik koşullarda önemli bir değişiklik olmamış olması kaydıyla, net satış fiyatı
tahminine temel sağlayabilir.
Bir varlığa ilişkin bağlayıcı sözleşme ya da aktif bir piyasa yoksa, net satış
fiyatı, markanın bilgili ve istekli taraflar arasında, herhangi bir ilişkiden
etkilenilmeyecek şartlar altında elden çıkarılmasında işletmenin elden çıkarma
maliyeti düşüldükten sonra kazanabileceği tutarı yansıtan bilanço tarihinde elde
edilebilir en iyi bilgiye dayanır. Bu tutarı belirlemede, işletme aynı endüstri
dahilindeki benzer varlıklar için yakın zamanlarda
gerçekleşen işlemlerin
sonuçlarını dikkate alır. Yönetim varlığı derhal satmaya mecbur kılınmamışsa, net
satış fiyatı zorunlu olarak yapılmış bir satışı yansıtmaz. 196
Yükümlülük olarak önceden mali tablolara alınmış olanların dışındaki elden
çıkarma maliyetleri net satış fiyatı hesaplanırken düşülür, markanın elden
çıkarılmasını takiben, faaliyeti sona erdirme sonucu işçilere ödenen tazminatlar ve
bir işi küçültme veya yeniden düzenleme ile ilgili maliyetler varlığı elden çıkartmak
için katlanılan maliyetlerden sayılmaz.
197
Bazen, markanın elden çıkarılması sonucunda alıcının bir yükümlülüğü
devralması gerekebilir ve hem varlık hem de yükümlülük için sadece bir tek net satış
fiyatı mevcut olabilir.
4.23. Kullanım Değeri
Bir markanın kullanım değerinin tahmini aşağıdaki aşamaları kapsar:
a) Markanın sürekli kullanımından ve en son elden çıkarılmasından
türetilecek nakit giriş ve çıkışlarının tahmini,
196
197
a.g.tebliğ., madde 213
a.g.tebliğ., madde 213
b) Bu nakit akımlarını iskonto etmekte kullanılacak uygun bir iskonto
oranının dikkate alınması.
4.24. Gelecekteki Nakit Akımlarının Tahminine İlişkin Esaslar
Kullanım değerinin ölçümünde:
a) Nakit akımı tahminleri, yönetimin markanın kalan faydalı ömrü üzerinde
var olacak ekonomik şartlara ilişkin en iyi tahminlerini temsil eden makul ve
kanıtlanabilir varsayımlara dayanmalıdır. Harici (işletme bünyesi dışındaki) kanıtlara
büyük ağırlık verilmelidir,
b) Nakit akımı tahminleri yönetim tarafından onaylanmış, en son finansal
bütçelere dayanmalıdır. Bu tahminlere dayandırılan projeksiyonlar, daha uzun bir
dönemin kullanılması gerektiği kanıtlanamıyorsa, azami beş yıllık bir dönemi
kapsamalıdır,
c) En son bütçelerin kapsadığı dönemlerin ötesindeki nakit akım tahminleri,
artan bir oranın kullanılması gerektiği kanıtlanamıyorsa, sonraki yıllara ilişkin sabit
veya azalan bir büyüme oranı kullanılarak bütçelere dayanan projeksiyonlardan
çıkarım yapılması yoluyla tahmin edilmelidir. Bu büyüme oranı, daha yüksek bir
oranın kullanılması gerektiği doğrulanamıyorsa, ürünlere, endüstrilere veya
işletmenin faaliyet gösterdiği ülkeye ya da ülkelere, veya markanın kullanıldığı
piyasaya ilişkin uzun dönem ortalama büyüme oranını aşmamalıdır. 198
Beş yıldan daha uzun dönemler için gelecekteki nakit akımlarına ilişkin
ayrıntılı, kesin ve güvenilir finansal bütçeler genellikle hazırlanamaz. Bu nedenle,
yönetimin gelecekteki nakit akımlarına ilişkin tahminleri en son azami beş yıllık
bütçelere dayanır. Yönetim, tahminlerin güvenilir olduğundan eminse ve geçmiş
yıllardaki tecrübelere dayanarak, daha uzun sürede nakit akımlarını doğru tahmin
etme kabiliyetini öne sürebiliyorsa, beş yıldan daha uzun bir dönemi kapsayan
finansal bütçelere dayanan nakit akımı tahminleri de kullanabilir.
Markanın faydalı ömrünün sonuna kadar yapılan nakit akımı tahminleri,
sonraki dönemler için bir büyüme oranı kullanılmasıyla bütçelere dayanan
tahminlerinden çıkarım yapılarak tahmin edilir. Bu oran, orandaki artış ürüne veya
endüstriye ait hayat çizgisi boyunca ortaya çıkan örnekler hakkında objektif bilgiyle
198
a.g.tebliğ., madde 181
eşleşmiyorsa, sabit ya da azalan bir orandır. Uygun olması halinde büyüme oranı sıfır
veya negatiftir.
İşletme, finansal bütçelerdeki bilgiyi kullanırken bilginin, yönetimin
markanın kalan faydalı ömrü üzerinde var olacak ekonomik şartlara ilişkin en iyi
tahminlerini
temsil
eden
makul
ve
kanıtlanabilir
varsayımlara
dayanıp
dayanmadığını göz önünde bulundurur.
4.25. Gelecekteki Nakit Akımlarına İlişkin Tahminlerin İçeriği
Gelecekteki nakit akımlarına ilişkin tahminler aşağıdaki hususları içerir:199
a)Markanın sürekli kullanımından oluşan nakit girişlerinin tahmini,
b) Markanın sürekli kullanımından oluşan nakit girişleri üretmek amacıyla
zorunlu olarak katlanılan ve varlığı kullanıma hazır hale getirmek için katlanılanlar
da dahil varlıkla doğrudan ilişkilendirilebilen veya makul ve tutarlı bir esasla varlığa
tahsis edilebilen nakit çıkışlarının tahmini,
c)Varsa, markanın faydalı ömrü sonunda elden çıkarılmasından elde edilecek
net nakit akımları.
Gelecekteki nakit akımlarına ve iskonto oranına ilişkin tahminler, genel
enflasyondan ötürü fiyat artışları hakkında tutarlı varsayımları yansıtır. Bu nedenle,
iskonto oranları genel enflasyondan dolayı fiyat artışlarını dikkate alıyorsa,
gelecekteki nakit akımları nominal bazda tahmin edilir. İskonto oranları genel
enflasyondan dolayı fiyat artışlarını dikkate almıyorsa, gelecekteki nakit akımları
reel bazda tahmin edilir, ancak gelecekteki belirli fiyat artışları veya azalışları da
dikkate alınır.
Nakit çıkışlarının tahmini, varlıkla doğrudan ilişkilendirilebilen veya varlığa
makul ve tutarlı bir esasla tahsis edilebilen gelecekteki genel giderleri de dikkate alır.
Markanın kayıtlı değeri, varlık kullanıma veya satışa hazır olmadan önce
katlanılan tüm nakit çıkışlarını henüz içermediği zaman, gelecekteki nakit
çıkışlarının tahmini, varlık kullanıma veya satışa hazır olmadan önce katlanılması
beklenen tüm nakit çıkışlarının tahminini dikkate alır.
199
a.g.tebliğ., madde 216
Mükerrerliği önlemek için gelecekteki nakit akımları aşağıdakileri dikkate
almaz:
a) Sürekli kullanımı üzerinden nakit girişleri üreten varlıklardan gelen ve
inceleme altındaki markanın sağladığı nakit girişlerinden büyük ölçüde bağımsız
olan nakit girişlerini;
b) Önceden borç olarak kayıtlara alınmış
yükümlülüklere ilişkin nakit
çıkışlarını.
Gelecekteki nakit akımları markanın cari durumuna göre tahmin edilmelidir.
Gelecekteki nakit akımları işletmenin şimdiye kadar taahhüt etmediği bir yeniden
yapılandırmadan veya varlığa önceden atfedilen performans standardını geliştirecek
ya da artıracak gelecekteki yatırım harcamalarından kaynaklanması beklenen tahmini
gelecek nakit giriş veya çıkışlarını içermez.200
Gelecekteki nakit akımları markanın cari durumuna göre tahmin edildiği için,
kullanım değeri, işletmenin şimdiye kadar taahhüt etmediği bir yeniden
yapılandırmadan kaynaklanması beklenen nakit çıkışlarını veya bunlarla ilgili
maliyet tasarruflarını ya da faydaları ile varlığa önceden atfedilen performans
standardını geliştirecek ya da artıracak gelecekteki yatırım harcamalarını veya
bunlardan sağlanacak faydaları yansıtmaz.
Yeniden yapılandırma, yönetim tarafından planlanan ve kontrol edilen ve
işletmenin üstlendiği iş kapsamını ya da işin yapılma üslubunu önemli ölçüde
değiştiren bir programdır. Karşılıklar, Şarta Bağlı Yükümlülükler ve Şarta Bağlı
Varlıklar” başlıklı Kısmı işletmenin bir yeniden yapılandırmayı ne zaman taahhüt
ettiğini açıklığa kavuşturan yönlendirici hükümler içerir.201
İşletme yeniden yapılandırmayı taahhüt ettiği zaman, bazı varlıkların bundan
etkilenmesi muhtemeldir. İşletme yeniden yapılandırmayı taahhüt ettiğinde:
a) Kullanım değerini belirlerken, gelecekteki nakit girişleri ve çıkışlarına
ilişkin tahminler, maliyet tasarruflarını ve işletme tarafından onaylanmış en son
finansal bütçeye dayanan yeniden yapılandırmadan sağlanan diğer faydaları yansıtır,
200
201
a.g.tebliğ., madde 216
a.g.tebliğ., madde 216
b) Yeniden yapılandırmaya ilişkin gelecekteki nakit çıkışları tahminleri
“Karşılıklar, Şarta Bağlı Yükümlülükler ve Şarta Bağlı Varlıklar” başlıklı Kısım
uyarınca bir yeniden yapılandırma karşılığı ile ilişkilendirilir.
İşletme, varlık için önceden takdir edilen performans standardını geliştirecek
ya da artıracak yatırım harcamalarında bulunana kadar, gelecekteki nakit akımlarına
ilişkin tahminler, bu harcamalardan doğması beklenen tahmini gelecek nakit
girişlerini içermez.
Gelecekteki nakit akımlarına ilişkin tahminler, varlık için önceden takdir
edilen performans standardını sürdürmek veya muhafaza etmek için gerekli olan
gelecekteki yatırım harcamalarını içerir.
Gelecekteki nakit akımlarına ilişkin tahminler, finansman faaliyetlerinden
gelen nakit girişleri veya çıkışlarını ya da gelir vergisi ödemelerini veya hasılatını
içermemelidir.
Gelecekteki nakit akımlarına ilişkin tahminler, iskonto oranının belirlenme
yöntemiyle tutarlı olan varsayımları yansıtır. Aksi takdirde, bazı varsayımların
etkileri mükerrer olacaktır ya da ihmal edilecektir. Paranın zaman değeri, tahmini
gelecek nakit akımlarının bugüne indirgenmesi ile göz önünde bulundurulduğundan,
bu nakit akımları finansman faaliyetlerinden gelen nakit giriş ve çıkışlarını dikkate
almaz. Benzer bir şekilde, iskonto oranı vergi öncesi olarak belirlendiğinden,
gelecekteki nakit akımları vergi öncesi olarak tahmin edilir.
Markanın faydalı ömrü sonunda elden çıkarılmasından elde edilecek net nakit
akımlarının tahmini tutarı, işletmenin, bilgili ve istekli taraflar arasında, herhangi bir
ilişkiden etkilenilmeyecek şartlar altında yapılan elden çıkarma işleminde tahmini
elden çıkarma maliyetleri düşüldükten sonra, kazanmayı beklediği tutara eşit
olmalıdır.
Markanın faydalı ömrü sonunda elden çıkarılmasından elde edilecek net nakit
akımları tahmin edilirken;
a) İşletmenin, faydalı ömürlerinin sonuna gelmiş ve markanın kullanılacağı
benzer koşullarda iş görmüş benzer varlıklara ilişkin tahminin yapıldığı tarihte
geçerli olan fiyatları kullanması;
b) Bu fiyatların, hem genel enflasyondan kaynaklanan gelecekteki fiyat
artışlarının hem de özel fiyat artışlarının(azalışlarını) etkilerine göre düzeltilmesi.
Ancak, markanın sürekli kullanımından kaynaklanan gelecekteki nakit akımlarına
ilişkin tahminler ve iskonto oranı genel enflasyonun etkisini içermiyorsa, bu etki,
elden çıkarmada yapılan net nakit akımları tahmininde de dikkate alınmaz.
.
4.26. Yabancı Para Cinsinden Gelecekteki Nakit Akımları
Gelecekteki nakit akımları, üretileceği yabancı para cinsinden tahmin edilir
ve daha sonra o yabancı paraya uygun olan iskonto oranı kullanılarak şimdiki değere
indirgenir.
202
4.27. İskonto Oranı
İskonto oranı veya oranları, paranın zaman değerine ilişkin geçerli piyasa
değerlendirmelerini ve varlığa özgü riskleri yansıtan bir vergi öncesi oran veya
oranlar olmalıdır. İskonto oranı veya oranları, gelecekteki nakit akımları
tahminlerinin düzeltilmesi amacıyla dikkate alınan riskleri yansıtmamalıdır.
Paranın zaman değerine ilişkin cari piyasa değerlendirmelerini ve varlığa
özgü riskleri yansıtan bir oran, yatırımcıların, eğer işletmenin varlıktan elde etmeyi
beklediğine eşit tutarda, zamanda ve risk profilinde nakit akımları üretecek bir
yatırımı seçecek olsalardı, bu yatırımdan bekleyecekleri getiri oranıdır. Bu oran,
benzer varlıklara ilişkin cari piyasa işlemlerinin gerçekleştiği orandan ya da hizmet
potansiyeli ve incelenen varlığa ait risk açısından benzeyen tek bir varlığa veya bir
varlık portföyüne sahip, borsaya kayıtlı bir işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye
maliyetinden yola çıkılarak tahmin edilir. 203
Piyasadan varlığa özgü bir oran doğrudan elde edilemediği zaman, işletme
iskonto oranını tahmin etmek için onun yerine geçebilen oranları kullanır. Amaç,
mümkün olduğunca markanın faydalı ömrünün sonuna kadarki dönemlere ilişkin
paranın zaman değerine ve gelecekteki nakit akımlarının tutar veya zamanlama
açısından tahminlerden farklı olma risklerine ilişkin bir piyasa değerlendirmesinde
bulunmaktır.
202
203
a.g.tebliğ., madde 217
a.g.tebliğ., madde 218
Başlangıç olarak, işletme aşağıdaki oranları dikkate alabilir:
a) İşletmenin, ‘sermaye varlıklarını fiyatlama modeli’ gibi teknikler
kullanılarak belirlenen, ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti,
b) İşletmenin marjinal borçlanma oranı,
c) Diğer piyasa borçlanma oranları.
Bu oranlar piyasanın, tasarlanan nakit akımlarıyla ilişkili özel riskleri
değerlendirme yöntemini yansıtmak ve tasarlanan nakit akımlarıyla ilişkili olmayan
riskleri dikkate almamak amacıyla düzeltilir.
Ülke riskleri, kur riskleri, fiyat riskleri ve nakit akımı riskleri gibi riskler göz
önünde bulundurulur.
Mükerrerliği önlemek için, iskonto oranı, gelecekteki nakit akımları
tahminlerinin düzeltilmesi amacıyla dikkate alınan riskleri yansıtmamalıdır.
İskonto oranı, işletmenin sermaye yapısından ve markanın alımını finanse
etme yönteminden bağımsızdır, çünkü varlıktan doğması beklenen gelecekteki nakit
akımları markanın alımını finanse etme yöntemine bağlı değildir.
İskonto oranı vergi sonrası esasına dayanıyorsa, bu esas vergi öncesi oranı
yansıtacak şekilde düzeltilir.
İşletme, bir markanın kullanım değerine ilişkin tahmin yaparken normal
olarak tek bir iskonto oranı kullanır. Ancak, kullanım değerinin, ayrı dönemler için
risklerde bir farklılığa ya da faiz oranlarının vade yapısına duyarlı olduğu
durumlarda, farklı gelecek dönemler için ayrı iskonto oranları kullanır. 204
4.28. Değer Düşüklüğünün Mali Tablolara Alınması Ve Değerlemesi
Markanın geri kazanılabilir tutarı ancak kayıtlı değerinden düşükse, markanın
kayıtlı değeri geri kazanılabilir tutarına indirilir. Bu indirim bir değer düşüklüğüdür.
Varlık, yeniden değerlenmiş tutarı ile izlenmiyorsa, değer düşüklüğü derhal
gelir tablosuna gider olarak yansıtılmalıdır. Yeniden değerlenmiş varlığa ait her
değer düşüklüğü, yeniden değerleme azalışı olarak işleme tabi tutulur.205
204
205
a.g.tebliğ., madde 218
a.g.tebliğ., madde 219
Yeniden değerlenmiş bir varlıktaki değer düşüklüğü gelir tablosuna gider
olarak yansıtılır. Ancak, yeniden değerlenmiş varlıktaki değer düşüklüğü, markanın
yeniden değerleme fonu hesabında tutulan tutarını aşmadığı sürece, direkt olarak
varlığa ilişkin söz konusu hesaptan düşülür.
Değer düşüklüğü için tahmin edilen tutar markanın kayıtlı değerinden büyük
olduğu zaman, işletme, ancak, Tebliğde yer alan diğer Kısım hükümleri
gerektiriyorsa, bunu bir yükümlülük olarak mali tablolara alır.
Değer düşüklüğü mali tablolara alındıktan sonra, varlığa ilişkin itfa tutarı,
gelecek dönemlerde, varlığın, hurda değeri(varsa) düşüldükten sonraki düzeltilmiş
kayıtlı değerini kalan faydalı ömrü boyunca sistematik olarak dağıtmak amacıyla
düzeltilir.
Değer düşüklüğü mali tablolara alınmışsa, ilgili tüm ertelenmiş vergi
alacakları veya borçları, markanın düzeltilmiş kayıtlı değeri ile varlığa ilişkin vergi
bazının karşılaştırılması yoluyla, Kurum Kazancı Üzerinden Hesaplanan Vergiler”
başlıklı Kısmı uyarınca belirlenir. 206
4.29. Nakit Üreten Birimler
4.29.1. Markanın Ait Olduğu Nakit Üreten Birimin Tespiti
Bir varlıkta değer düşüklüğü olabileceğine ilişkin herhangi bir gösterge varsa,
markanın geri kazanılabilir tutarı tahmin edilir. Markanın geri kazanılabilir tutarını
tahmin etmek mümkün değilse, işletme markanın ait olduğu nakit üreten birimin geri
kazanılabilir tutarını belirler.207
Aşağıda yer alan hususlar mevcutsa, tek bir markanın geri kazanılabilir tutarı
belirlenemez:
a) Markanın sürekli kullanımından gelecek nakit akımlarının ihmal edilebilir
bir tutar olacağına yönelik tahmin bile yapılamadığı durumlarda olduğu gibi
markanın kullanım değeri net satış fiyatına yakın bir şekilde tahmin edilemiyorsa,
206
207
a.g.tebliğ., madde 219
a.g.tebliğ., madde 221
b) Varlık sürekli kullanımından, diğerlerininkinden önemli ölçüde bağımsız
olarak nakit girişi üretemiyorsa. Bu gibi durumlarda, kullanım değeri, ve dolayısıyla,
geri kazanılabilir tutarı sadece markanın nakit üreten birim için belirlenebilir.
Bir markanın nakit üreten biriminin tespiti takdire dayanır. Tek bir varlık için
geri kazanılabilir tutar belirlenemiyorsa, işletme, sürekli kullanımından, önemli
ölçüde bağımsız olarak nakit girişleri üreten en düşük seviyedeki varlık kümesini
tespit eder.208
Markanın sürekli kullanımından sağlanan nakit girişleri, mali tablo hazırlayan
işletmenin dışındaki taraflardan elde edilen nakit ve nakit benzeri girişlerden
oluşmaktadır. Varlıktan veya varlık grubundan nakit girişlerinin diğer varlıklardan
veya varlık grubundan önemli ölçüde bağımsız olup olmadığını tespit ederken,
işletme, yönetimin işletme faaliyetlerini ne şekilde kontrol ettiği veya işletmenin
varlıklarını ve faaliyetlerini devam ettirme veya elden çıkarma hususlarında nasıl
karar aldıkları da dahil olmak üzere çeşitli faktörleri göz önünde bulundurur.
Bir varlık veya varlık grubu tarafından üretilen ürünler için aktif bir piyasa
mevcutsa, bu varlık veya varlık grubu, ürünlerin bir Kısmı ya da tümü işletme içinde
kullanılacak olsa bile, nakit üreten birim olarak tanımlanmalıdır. Böyle bir durum
mevcut ise, ürünün gelecekteki piyasa fiyatlarına ilişkin yönetimin en iyi tahmini:
a)Ürünün işletme içi kullanımı ile alakalı gelecekteki nakit girişlerini tahmin
ederken, nakit üreten birimin kullanım değerinin belirlenmesinde,
b)Ürünün işletme içi kullanımı ile alakalı gelecekteki nakit çıkışlarını tahmin
ederken,
işletmenin
diğer
nakit
üreten
birimlerinin
kullanım
değerinin
belirlenmesinde kullanılmalıdır.209
Bir varlık veya varlık grubu tarafından üretilen ürünlerin bir Kısmı ya da
tümü, işletmenin diğer birimleri tarafından kullanılsa bile, bu varlık veya varlık
grubu, işletme bu ürünleri aktif bir piyasada satabilirse, ayrı bir nakit üreten birimi
oluşturur. Bunun nedeni, bu varlık veya varlık grubunun sürekli kullanımdan, diğer
varlıklar veya varlık gruplarınınkinden önemli ölçüde bağımsız nakit girişleri
üretebilmesidir. İşletme, böyle bir nakit üreten birim ile alakalı, finansal bütçelere
208
a.g.tebliğ., madde 221
209
a.g.tebliğ., madde 221
dayanan bir bilgiyi kullanırken; işletme içinde geçerli olan fiyatlar, yönetimin, nakit
üreten birimin ürününün gelecekteki piyasa fiyatlarına ilişkin en iyi tahminini
yansıtmıyorsa, söz konusu bilgiyi buna göre düzeltmelidir.
Bir değişiklik olduğu kanıtlanmadığı sürece, nakit üreten birimler, aynı varlık
ya da varlık çeşitleri için dönemden döneme tutarlı olarak belirlenir.
4.29.2. Nakit Üreten Birimin Geri Kazanılabilir Tutarı Ve Kayıtlı Değeri
Nakit üreten birimin geri kazanılabilir tutarı, net satış fiyatı ile kullanım
değerinin yüksek olanıdır. Nakit üreten birimin kayıtlı değeri, geri kazanılabilir
tutarın belirlenmesindeki yöntem ile uyumlu olarak belirlenir.
Nakit üreten birimin kayıtlı değeri:
a) Sadece, nakit üreten birim ile doğrudan ilişkilendirilebilen ya da bu birime
makul ve tutarlı bir esasla tahsis edilebilen ve nakit üreten birimin kullanım
değerinin belirlenmesinde tahmin edilen gelecekteki nakit girişlerini üretecek
varlıkların kayıtlı değerini içerir,
b) Nakit üreten birimin geri kazanılabilir tutarı, kaydedilmiş herhangi bir
yükümlülük olmadan belirlenebiliyorsa, bu yükümlülüğün kayıtlı değerini içermez.
Bunun nedeni, nakit üreten birimin net satış fiyatının ve kullanım değerinin,
nakit üreten birimin bir parçası olmayan varlıklarla ve mali tablolara önceden alınmış
yükümlülükler ile alakalı olan nakit akımları hariç tutularak belirlenmesidir.
Varlıkların geri kazanılabilirlik değerlendirmesi amacıyla bir araya getirildiği
yerlere, nakit üreten birimde sürekli kullanımdan ilgili nakit girişleri akışını üreten
tüm varlıklar dahil edilir. Aksi takdirde, nakit üreten birim, aslında bir değer
düşüklüğüne uğramış olmasına rağmen, tamamen geri kazanılabilir gözükebilir. Bazı
durumlarda, belirli varlıklar, nakit üreten birimin tahmini gelecekteki nakit
akımlarına katkıda bulunsa da, makul ve tutarlı bir esasla nakit üreten birime tahsis
edilemezler.210
210
a.g.tebliğ., madde 222
Nakit üreten birimin geri kazanılabilir tutarını belirlemek amacı ile kayıtlara
alınmış belirli yükümlülükleri göz önünde bulundurmak gerekebilir. Bu, nakit üreten
birimin elden çıkarılması, alıcının bir yükümlülüğü devralmasını gerektiriyorsa
ortaya çıkabilir. Bu durumda, nakit üreten birimin net satış fiyatı, elden çıkarma
maliyetleri düşüldükten sonra kalan, nakit üreten birimin varlıklarının ve söz konusu
yükümlülüğün tahmini satış fiyatıdır. Nakit üreten birimin kayıtlı değeri ile geri
kazanılabilir tutarı arasında anlamlı bir karşılaştırma yapılabilmesi için, nakit üreten
birimin kullanım değeri ve kayıtlı değerinin belirlenmesinde yükümlülüğün kayıtlı
değeri düşülür.211
Uygulamada, nakit üreten birimin geri kazanılabilir tutarı, bazen, nakit üreten
birimin bir parçası olmayan varlıkların ya da mali tablolara önceden alınmış
yükümlülüklerin göz önünde bulundurulmasından sonra belirlenir. Bu gibi
durumlarda, nakit üreten birimin kayıtlı değeri, söz konusu varlıkların kayıtlı değeri
kadar artırılıp yükümlülüklerin kayıtlı değeri kadar da azaltılır.
4.29.3. Şerefiye Dışı Varlıklar
Şerefiye dışı varlıklar, merkez binası veya işletmenin bir bölümü, bilgi-işlem
ekipmanı veya araştırma merkezi gibi grup ya da bölüm varlıklarını içerir. Bir
varlığın, nakit üreten birime ilişkin şerefiye dışı varlıklara dair bu Kısımda yer alan
tanımını karşılayıp karşılamadığını işletmenin yapısı belirler. Şerefiye dışı varlıkların
en önemli özellikleri, diğer varlık veya varlık gruplarından bağımsız olarak nakit
girişleri üretememeleri ve kayıtlı değerlerinin inceleme altındaki nakit üreten birim
ile tamamen ilişkilendirilememeleridir.212
Şerefiye dışı varlıklar ayrı nakit girişleri üretemediğinden, tek başına bir
şerefiye dışı markanın geri kazanılabilir tutarı, yönetim varlığı elden çıkarmaya karar
vermemişse, belirlenemez. Bunun sonucunda, eğer şerefiye dışı markanın değer
düşüklüğüne uğrayacağına dair bir gösterge varsa, geri kazanılabilir tutar şerefiye
dışı ait olduğu nakit üreten birim için, bu birimin kayıtlı değeri ile karşılaştırılarak
belirlenir .
211
212
a.g.tebliğ., madde 222
a.g.tebliğ., madde 224
Nakit üreten birimi değer düşüklüğü için test ederken, işletme inceleme
altındaki nakit üreten birime ait tüm şerefiye dışı varlıkları tespit eder. Şerefiye dışı
markanın kayıtlı değeri inceleme altındaki nakit üreten birime makul ve tutarlı bir
esasla tahsis edilebiliyorsa, yalnızca “aşağıdan yukarıya” testi; tahsis edilemiyorsa,
hem “aşağıdan yukarıya” hem de “yukarıdan aşağıya” testi uygulanır.213
4.29.4. Nakit Üreten Birim İçin Değer Düşüklüğü
Nakit üreten birim için değer düşüklüğü, ancak, birimin geri kazanılabilir
tutarı kayıtlı değerinden düşük olduğunda mali tablolara alınır. Değer düşüklüğü,
birim varlıklarının kayıtlı değerlerini azaltmak amacıyla ilk olarak, varsa, nakit
üreten birime tahsis edilmiş şerefiyeye ve daha sonra, birimdeki her bir markanın
kayıtlı değerine dayanarak oransal olarak diğer varlıklara tahsis edilir.214
Değer düşüklüğünü, tahsis ederken, markanın kayıtlı değerindeki azaltma:
a) Belirlenebiliyorsa net satış fiyatından,
b) Belirlenebiliyorsa kullanım değerinden, ve
c) Sıfırdan
en yükseğinin altına inmemelidir.
Varlığa başka türlü tahsis edilmiş olan değer düşüklüğü tutarı birimin diğer
varlıklarına oransal olarak tahsis edilmelidir.
Nakit üreten birime tahsis edilmiş şerefiye, yapısı gereği, birimin diğer
varlıklarının kayıtlı değerlerinden önce azaltılır.
Nakit üreten birimdeki her bir markanın geri kazanılabilir tutarını tahmin
etmenin pratik bir yolu yoksa, bu Kısım değer düşüklüğünün birimin varlıkları
arasında ihtiyari tahsisini gerektirir, çünkü nakit üreten birimin tüm varlıkları birlikte
çalışmaktadırlar.215
Tek bir markanın geri kazanılabilir tutarı belirlenemiyorsa:
213
a.g.tebliğ., madde 224
a.g.tebliğ., madde 225
215
a.g.tebliğ., madde 225
214
a) Markanın kayıtlı değeri, net satış fiyatının ve bu Maddenin ilk iki
fıkrasında belirtilen tahsis etme prosedürünün verdiği sonuçların yüksek olanından
daha büyükse değer düşüklüğü mali tablolara alınmalıdır;
b) İlgili nakit üreten birim değer düşüklüğüne uğramadıysa varlık için değer
düşüklüğü mali tablolara alınmaz. Bu, markanın net satış fiyatı kayıtlı değerinden
düşük olsa bile geçerlidir.
4.30. Değer Düşüklüğünün İptali
İşletme, her bir bilanço tarihinde, bir varlığa ilişkin önceki yıllarda mali
tablolara alınmış değer düşüklüğünün daha fazla mevcut olamayacağına ya da
azalmış olduğuna dair herhangi bir gösterge olup olmadığını değerlendirir. Eğer
böyle bir gösterge mevcutsa, işletme o markanın geri kazanılabilir tutarını tahmin
eder.216
Bir varlığa ilişkin önceki yıllarda mali tablolara alınmış değer düşüklüğünün
daha fazla mevcut olamayacağına ya da azalmış olduğuna dair herhangi bir gösterge
olup olmadığını değerlendirirken, işletme, asgari olarak, aşağıdaki göstergeleri göz
önünde bulundurur:217
4.30.1. Dış Kaynaklı Bilgiler
a) Dönem boyunca markanın piyasa değeri önemli derecede artmıştır;
b) İşletmenin faaliyet gösterdiği piyasada, teknolojik, ekonomik veya hukuki
ortamda ya da markanın ithaf edildiği piyasada, dönem boyunca işletme için olumlu
etkileri olan önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır, ya da yakın gelecekte çıkacaktır;
c) Piyasa faiz oranları ya da yatırım karlılığı oranları dönem boyunca
düşmüştür, ve bu düşüşler muhtemelen markanın kullanım değerini belirlemede
kullanılan iskonto oranını değiştirmekte ve markanın geri kazanılabilir tutarını önemi
derecede artırmaktadır.
216
217
a.g.tebliğ., madde 226
a.g.tebliğ., madde 226
4.30.2. İç Kaynaklı Bilgiler
a) Markanın şimdiki veya beklenen kullanım derecesinde ya da kullanım
şeklinde dönem boyunca işletme için olumlu etkileri olan önemli değişiklikler ortaya
çıkmıştır, ya da yakın gelecekte çıkması beklenmektedir. Bu değişiklikler, kendisine
önceden atfedilen performans standardını aşması için, markanın geliştirilmesi ya da
artırılmasına yönelik dönem boyunca katlanılmış olan yatırım harcamalarını veya
markanın ait olduğu faaliyetin durdurulmasına ya da yeniden yapılandırılmasına
ilişkin bir taahhüdünü içerir;
b) İşletmenin faaliyet raporlarından, markanın ekonomik performansının
beklenenden daha iyi olduğuna ya da olacağına işaret eden kanıt elde
edilebilmektedir.
Önceki yıllarda mali tablolara alınmış bir değer düşüklüğünün iptaline ihtiyaç
duyulup duyulamayacağının ve belirlenen markanın geri kazanılabilir değerinin
tespit edilmesinde “önemlilik kavramı” uygulanır. 218
Bir varlığa ilişkin önceki yıllarda mali tablolara alınmış değer düşüklüğünün
daha fazla mevcut olamayacağına ya da azalmış olduğuna dair herhangi bir gösterge
mevcutsa, bu, varlık için hiçbir değer düşüklüğü iptal edilmese bile, kalan faydalı
ömrün, itfa yönteminin veya hurda değerin varlığa uygulanabilen Tebliğin diğer
Kısımlarında yer alan hükümler uyarınca, gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi
gerektiğine işaret edebilir.
Önceki yıllarda varlık için mali tablolara alınan bir değer düşüklüğü, ancak,
en son değer düşüklüğünün mali tablolara alınmasından beri markanın geri
kazanılabilir tutarını belirlemede kullanılan tahminlerde bir değişiklik olmuşsa iptal
edilmelidir. Böyle bir durum mevcut ise, markanın kayıtlı değeri geri kazanılabilir
değerine kadar artırılır. Bu artış değer düşüklüğünün iptalidir.
Değer düşüklüğünün iptali, işletmenin varlık için değer düşüklüğünü mali
tablolara aldığı son tarihten sonra markanın tahmini hizmet potansiyelinde satıştan
veya kullanımından kaynaklanan bir artışı yansıtır. İşletme, tahmini hizmet
potansiyelindeki artışa sebep olan tahminlerdeki değişiklikleri tespit eder.
218
a.g.tebliğ., madde 226
Tahminlerdeki değişikliklere ilişkin örnekler aşağıdakileri içerir:
a) Geri kazanılabilir tutarın temelindeki bir değişiklik;
b) Geri kazanılabilir tutar kullanım değerine dayandıysa: tahmini gelecek
nakit akımlarının ya da iskonto oranının tutarında veya zamanlamasındaki bir
değişiklik; veya
c) Geri kazanılabilir tutar net satış fiyatına dayandıysa: net satış fiyatının
bileşenlerinin tahminindeki bir değişiklik.
4.31. Tek Bir Varlık İçin Değer Düşüklüğünün İptali
Değer düşüklüğünün iptali nedeniyle markanın kayıtlı değerinde meydana
gelen artış, önceki yıllarda hiç değer düşüklüğünün mali tablolara alınmamış olması
halinde belirlenmiş olacak kayıtlı değeri aşmamalıdır.
Önceki yıllarda hiç değer düşüklüğünün mali tablolara alınmamış olması
halinde belirlenmiş olacak kayıtlı değeri aşan, markanın kayıtlı değerindeki her artış
bir yeniden değerlemedir.219
Yeniden değerlenmiş bir varlığa ilişkin değer düşüklüğünün iptali, yeniden
değerleme değer artışı başlığı altında doğrudan öz sermaye hesap grubuna yansıtılır.
Ancak, aynı yeniden değerlenmiş varlığa ilişkin değer düşüklüğü önceden gelir
tablosuna gider olarak yansıtılmışsa, bu kaybın iptali gelir tablosuna gelir olarak
yansıtılır.220
4.32. Nakit Üreten Birim İçin Değer Düşüklüğünün İptali
Nakit üreten birim için değer düşüklüğünün iptali, birimin varlıklarının kayıtlı
değerlerini artırması amacıyla aşağıdaki sırayla tahsis edilir:221
a) İlk olarak, şerefiye dışındaki varlıklara, birim varlıklarının kayıtlı
değerlerine dayanarak, oransal olarak;
b) Daha sonra, “Şerefiye için değer düşüklüğünün iptali” başlıklı Maddedeki
gerekler karşılanmışsa, nakit üreten birime tahsis edilmiş şerefiyeye.
219
a.g.tebliğ., madde 227
a.g.tebliğ., madde 227
221
a.g.tebliğ., madde 228
220
Kayıtlı değerlerdeki bu artışlar, tek bir varlık değer düşüklüğünün iptali gibi
ele alınmalı ve ilgili Madde uyarınca mali tablolara alınır.
Nakit üreten birim için değer düşüklüğünün iptali bir önceki fıkra uyarınca
tahsis edilirken, markanın kayıtlı değeri geri kazanılabilir tutarının ve önceki yıllarda
hiç değer düşüklüğünün mali tablolara alınmamış olması halinde belirlenmiş olacak
kayıtlı değerin düşük olanının üzerine çıkacak şekilde artırılmamalıdır.
Dönem boyunca mali tablolara alınan veya iptal edilen değer düşüklüğü
toplamda mali tablolarda önem arz ediyorsa; bir önceki madde uyarınca hakkında
hiçbir bilgi açıklanmayan değer düşüklüğünden (iptallerinden) etkilenen ana varlık
başka türlü tahsis edilmiş olan nakit üreten birim için değer düşüklüğünün iptal tutarı
birimin diğer varlıklarına oransal olarak tahsis edilmelidir. 222
SONUÇ
Ticari işletmeler kâr etmek için kurulur. İşletmelerin gerçek sahibi
müşterileridir; çünkü işletmeleri, müşterileri yaşatır. Müşteri, alacağı mal ve
hizmetin fiyatının, kalitesinin ve teslim zamanının, bekleyişlerine uygun olmasını
ister, pazarlama konusu ürünün ticari markası ile kendisini güvencede hisseder.
Müşteri bekleyişlerinin bilançolara da yansıdığı, bilançolarda maddi olmayan
duran varlık yatırımlarının giderek artmasından bellidir.
Bu varlıklar, patent, ticari sır, telif haklan, ticari markalar ve diğer tip bilgi
tabanlı varlıkları kapsamaktadır . Bu varlıkların ekonomik faaliyetlerde hızla artan
rolü, kontrolü ve korunması ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. Bu çerçevede;
yasal korumanın sağlanmasına yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde
yoğunlaşan çabalar, "fikri mülkiyet haklan ve koruması" olarak sürmektedir.
222
a.g.tebliğ., madde 229
"Ticari Markalar" da günümüzde, işletmelerin sahip oldukları en değerli
iktisadi varlıklarından biri olup, bu varlığa ilişkin mülkiyet hakkının korunması
ihtiyacı da önemli boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.
Özellikle de; "Ticari Marka"nın, diğer fikri mülkiyet türlerine göre, değerinin
saptanması, raporlanması ve izlenmesinde sahip olduğu güçlükler, bu işletme
varlığına yönelik hakların korunmasında hassasiyeti daha da arttırmaktadır.
İşletmelerin, ister satın alma yoluyla (devren iktisap), isterse bizzat yaratarak
(asaleten iktisap) malik oldukları ticari markalarına karşı yapılan her türlü
tecavüzden korunması uluslararası genel kabul görmüş bir hukuk kuralıdır.
Gelişmeler
ve
gereksinimler
aşağıda
açıklanan
gerekçelerle
Marka
değerlemesi işlemlerinin son zamanlarda yapıldığını göstermektedir.
Bu gerekçeler; en ağırlıklı ve yoğun kullanım amacı olarak, pazarlama
bütçesinin gerçekçi değerlerle gerçekleştirilmesi ve pazarlama yönetimine yardımcı
bir araç olması için, gerek ihtiyati ve gerekse zorunlu borçlanmada kredibilite ve
rehin işlemleri için baz alınacak değerin belirlenmesi için, iki şirketin birleşmesi ve
birleşen (birleşecek) bu şirketlerin gereksinimlerinin planlanması ve şirket
unsurlarından biri olan markanın değerinin bilinmesi ve bunun birleşme
işlemlerine yansıtılması açısından duruma göre ya birleşme öncesinde ya da
sonrasında, yatırımcı firmanın ilişkileri ve yapacağı yatırımlar konusunda marka
yönünden firmanın geleceğini görebilmesi için, gerek marka üzerinden vereceği
lisans ya da franchisingler konusunda yapacağı düzenlemeler ve almayı talep
edeceği bedeller ve gerekse almayı düşündüğü lisans ve franchisingler için
vermeyi düşündüğü bedeller için, geniş portföyü bulunan firmalarda marka-isim
portföyünün olası artı veya eksi her türlü değerlendirilmelerinde kullanılması için,
stratejik pazar planlaması yapabilmek ve değerlendirmeye konu markanın bu
planlamadaki yerini görebilmek için, pazara sürülecek markaların doğuracağı iş
hacimleri bakımından ticari verimlilikle paralel olarak, markaların gücüne bağlı
olarak vergi planlaması için, firma içi ilişkilerde yapılacak düzenlemelerde
kullanılması için, gerek yeni edinilecek kaynakların düzenlenmesinde ve gerekse
firma kaynaklarının marka bazında yapılacak paylaşımlarında markalar arasındaki
tahsisatı düzenlemek için, sosyal sorumluluk kampanyaları ile var olan bir markanın
çıkışı düşünülüyorsa buna yönelik yapılacak işlemlerin gerekliliği konusunda
verilecek karar ya da kararlar için ışık tutucu bilgi alabilmek içindir.
Çeşitli hesaplama teknikleri ile marka değerini belirleyen metotların
dayandıkları bazı varsayımlarda sorunlar bulunmakta ve metotların tamamı
hesapladıkları marka değerini ciddi biçimde değiştirebilecek sübjektif unsurlar
barındırmaktadırlar. Bu durum, sübjektif unsurların değiştirilmesi yoluyla, marka
değerinin kolaylıkla değiştirilebilmesine imkan tanımaktadır. Konu halka açık şirketler
açısından değerlendirildiğinde, halka açık bir şirketin sahip olduğu bir markayı
satması sırasında ya da birleşme/devralınma esnasında sahip olduğu markaların değeri
tespit edilirken düşük değerleme yapılması yoluyla veya halka açık bir şirketin marka
satın alması ya da birleşme/devralma esnasında birleşilen/devralınan şirketin sahip
olduğu markaların değeri tespit edilirken yüksek değerleme yapılması yoluyla zarara
uğratılması imkanı bulunmaktadır. Özetle, iskonto oranı, tahmin edilen satışların artış
oranı gibi sübjektif unsurlarda yapılacak çok küçük değişiklikler marka değerini çok
büyük miktarda değiştirerek, halka açık şirketleri çok ciddi miktarlarda zarara
uğratılabilecektir.
Marka değerleme raporlarında en az 2 metoda göre hesaplanmış marka değeri
yer almalı, kullanılan metotlara göre hesaplanan marka değerlerinin doğruluğunun
hangi varsayımların gerçekleşmesine bağlı
olduğu ayrıntılı bir şekilde
açıklanmalıdır.Varsayımların gerçekleşmemesi durumunda marka değerinin ne kadar
değişeceğine senaryolar halinde yer verilmelidir. Iskonto oranı, satışların/gelirlerin
artış oranı, royalti oranı veya marka sayesinde yaratılan gelir gibi marka değeri
hesaplamasına temel teşkil eden unsurların çeşitli kombinasyonları sonucunda
oluşacak marka değeri, tablolar halinde verilmelidir. Bu tür bilgiler, yapılan
varsayımların etkisini ortaya koyacak ve hatalı varsayımların tespit edilmesi
durumunda, bu varsayımların düzeltilmesi sonucunda oluşacak marka değerini tespit
etmeyi kolaylaştıracaktır. Marka değerleme raporlarında yer alan marka ile ilgili
veriler değerlemeyi yapan şirket tarafından denetlenmelidir. Markanın mevcut
satışları, endüstrideki durumu gibi değerleme yaptıran şirket tarafından sunulan
bilgilerin doğruluğu, değerlemeyi yapan şirket tarafından mutlaka kontrol
edilmelidir. Söz
konusu
raporlarda kullanılabilecek metotların kendine has
eksiklikleri bulunmakla birlikte,bir çok metotta ortak olarak yer alan bazı sübjektif
hususlarla ilgili olarak;
a) Gelecek yıllardaki satış veya gelir tutarlarının tahmin edilmesine dayanan
metotlarda, satış veya gelirdeki artış oranlarının, geçmiş yıllarda şirketin satış veya
gelirlerindeki artış oranları ve sektördeki geçmiş yıllardaki büyüme oranları göz
önüne alınarak mantıklı bir şekilde belirlenmesi talep edilebilir.
b) Değerleme raporlarında kullanılan iskonto oranının nasıl belirlendiğinin
ayrıntılı bir şekilde açıklanması zorunlu tutulabilir. Hem şirketin sahip olduğu
riskler hem de sektörün sahip olduğu riskler iskonto oranına eklenmelidir.
Markanın yarattığı artı geliri aynı sektördeki markalar ile kıyaslayarak
belirleyen metotların kullanımında, kıyaslanan markalar benzer olmalı, ayrıca
sadece
anlık kıyaslamalar yapılmamalı,
dönemsel
etkilerden kurtulmak için
son 1 ya da 2 yılın ortalamaları alınmalıdır.
İşletme ilgilerinin, marka sahiplerinin, tüketicilerin ve halka açık şirket
hissedarlarının (yatırımcılar) ve muhasebe-fınansman meslek mensuplarının
korumasında kamu yararı bulunduğu açıktır.
Ticari markanın sadece işletmenin piyasadaki rakiplerine değil, kötü niyetli
işletme sahip ve yöneticilerine karşı da korunması şarttır. Bu koruma, ticari markanın
güncel değerinin hem bilançonun aktif toplamına katılması ve hem de SPK
tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanan Güncel
Marka Değerleme Raporlarının yayınlanması ile gerçekleştirilebilir.
SPK bünyesinde , borsaya kayıtlı şirketlerin marka değerleme raporlarının
izlenmesi amacıyla bir birim oluşturulmalıdır. Konuyla ilgili olan Türk Ticaret
Kanunu, Markalar Kanunu,Vergi Kanunu ve SPK
uygulamalarla
uyumlu
hale
getirilmesi
mevzuatının
gerekmektedir.
Marka
uluslar arası
değerlemesi
konusunda ülkemizde akademik alanda yeterli çalışmaların yapılmamış olması
ülkemiz açısından bir eksikliktir, bu konuda daha fazla akademik çalışmanın
yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır.
KAYNAKÇA
AAKER, David A., Managing brand equity : capitalizing on the value of a brand
name New York: Free Press; Toronto: Maxwell Macmillan Canada, 1991.
ALTUĞ, Asaf Murat, Fikri Mülkiyet Haklarının Gelişimi ve Ticari Markaları
Değerleme Yaklaşımları, İstanbul, 2001.
BABCOCK, Henry A., Appraisal Principles and Procedures, Washington, DC,
1980.
BACCIOCCO, Charles,
International, Bahar 1995.
Product
Contamination
Exposure.
Insurance
BARACH, Arnold, B., Famous American Trademarks, Washington, DC, Public
Affairs Press, 1971.
BARWISE, P. Vd. Accounting for Brands, The London Business School and the
Institute of Chartered Accountants in England and Wales Ortak Projesi, 1989.
BORCHARD, William M., Trademark Basics: A Guide for Business, New York,
1995.
BOZER, Ali, GÖLE, Celal, Bankacılar İçin Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara,
1998.
CALDERON, Hayde, “Brand assessment: a key element of marketing strategy”
The Journal of Product and Brand Management, 1997, C. 6, S. 5.
CHEVRON, Jacques, “Valuing brands, on paper and in truth” Brandweek, 2000,
C. 1, S. 4.
CRIMMINS , James C., “Better Measurement and Management of Brand Value”
Journal of Advertising Research, 1992, C. 32, S. 4.
CRAVENS Karen S. ve GUİLDİNG Chris, “Strategic brand valuation: a crossfunctional perspective” Business Horizons, 1999, C. 42, S. 4.
DE LA TORRE, Jose, ve NECKAR, David H., Forecasting Political Risks for
International Operations, Handbook of Forecasting, Spyros Makridakis ve Steven
C. Wheelwright, ed. (John Wiley & Sons, Inc.) 1987.
FELDWİCK, Paul, “What is brand equity anyway, and how do you measure it?”
Journal of the Market Research Society, 1996, C. 38, S. 2.
FILBECK, Greg, GORMAN, Raymond F., HERRON, Daniel J. Stock Price
Reaction to Trademark Related Lawsuits. TMR, Cilt 85 No. 2, Mart-Nisan 1995.
GARELLI, Stephan, International Competitiveness of Enterprises, Switzerland,
2000.
GILSON, Jerome, Trademark Protection and Practice, New York, 1972.
HEBERDEN, Tim, “Brand value management: The Achille's heel of many risk
management systems” Risk Management Bulletin, 2002, C. 22 S. 4.
HERVE, Laurent, Issues of Business Valuation.
HORVATH, James L., Valuing Professional Practises, Ontario, 1990.
JARUGA, Alicja, Accounting for Intangible Assets in Poland,
JERMAKOWİCZ, Eva ve Wladyslaw,p, Approaching Business Valuation in the
Polish Privatisation Program.
KANE, Siegrun D., Trademark Law, A Practitioner’s Guide, 2. B. New York
1991.
KAPFERER, Jean-Noël, Strategic Brand Management – New Approaches to
Creating And Evaluating Brand Equity, 1992, New York: Free Press; Toronto:
Maxwell Macmillan Canada.
KAYA, Yusuf, Marka Değerleme Metotları Ve Bu Metotların Kullanımında
Sermaye Piyasası Mevzuatı Açısından Çıkabilecek Sorunlar, Sermaye Piyasası
Kurulu Yeterlik Etüdü, İstanbul, 2002.,
KELLER, Kevin Lane, Strategic brand management : building, measuring and
managing brand equity, Upper Saddle River, N.J.: Prentice Hall, 1998.
KOCHAN, Nick, Smart Strategies for the 1990s, Crossborder, Ekonomi İstihbarat
Birimi, Newyork, NY, Kış 1994.
KOZLU, Cem, Uluslararası Pazarlama/İlkeler ve Uygulamalar, İstanbul, İş
Bankası Yayınları, 2000.
KRIEGBAUM, Catharina, Valuation of Brands – A Critical Comparison of
Different Methods, Working Paper-Dresden University, 1998.
LEIFER, Andrew vd., Brands and Customer Values, The Stapple Inn Actuarial
Society Report, 2002.
MARSTON, Anson, WINFREY, Robley. vd., Engineering Valuation and
Depreciation, Ames IA, 1989.
MARTIN, David. N., Romancing the Brand: The Power of Advertising and How
to use It, New York, 1989.
McNEIL, James U. , An Introduction to Consumer Behavior, New York, 1973.
MEINHARDT, Peter, Inventions Patents & Trade Marks, London, 1971.
OHMAE, Kenichi, The Borderless World, McKinsey & Company, 1990.
OYTAÇ, Kutlu, Karşılaştırmalı Markalar Hukuku, 2. Baskı, İstanbul, Nobel
Kitabevi, 2002.
ÖZKAYA, Dilşad, Marka Değeri
Yönlendirilmesi, İstanbul, 2002.
Planlamasında
Tüketici
Algısının
PARR, Russell L., Investing in Intangible Assets, New York, 1991.
PARR, Russell L., Intellectual Property Infringement Damages, New York, 1993.
SANDER, M., Die Bestimmung und Steuerung des Wertes von Marken:eine
Analyse aus Sicht des Markeninhabers, Heidelberg:Physica-Verlag (BBDO Group
Germany tarafından yapılan İngilizce çevirisi ). 1994.
SEETHARAMAN, A. vd., “A conceptual study on brand valuation” The Journal
of Product & Brand Management, 2001, C. 10, S. 4.
SIMENSKY, Melvin, The New Role of Intellectual Property in Commercial
Transactions, Licensing Economics Review, Cilt 2, No. 8, Mayıs 1992
SMITH, Gordon V., Corporation Valuation-A Business and Professional Guide,
New York, 1988.
SMITH, Gordon V., Trademark Valuation, US, 1997.
SIMON, Carol J. ve SULLIVAN, Marry W. “The Measurement and Determinants
of Brand Equity: A Financial Approach” Marketing Science, 1992, C. 12, S. 1.
TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, 3. Bası, İstanbul, Beta Bas.Yay.Dağ.
AŞ., 2004.
The Appraisal of Real Estate, Chicago, 1978.
TOLLINGTON, Anthony, “Brand accounting and the marketing interface”
Management Accounting; 1995, C. 73, S.7.
W.H. Rees, vd. Valuation: Principles into Practice, The Estates Gazette Limited,
London, W1V 4BN, 1988.
www.jrcanda.com how much for that brand in the window? 14.01.2005
www.strategicnewspapers.com. 14.01.2005.
ZIMMERMANN, Dr.Rainer vd., “Brand Equity Review” Brand Equity Excellence
Projesi, 2001
Download