Marka olmak mı, doğmak mı?

advertisement
Marka olmak mı,
doğmak mı?
Ürün veya hizmetimizi ayırt edici şekilde sunmamızı sağlayan marka, geleceğimiz içinde değerlidir. Bu değerin oluşması için bilinçli hareket
ederek birikimler üst üste konulmalıdır. Marka olacak işareti rastgele seçilmiş kelimelerden değil de, ürün veya hizmetle bağlantısı olan bir
işareti uzun uzun düşündükten sonra karar vermeliyiz. Uzun bir yol haritasını gerektiren bu çalışma için iyi bir ekiple marka ve imajını
belirlemeliyiz. Bu yapılmadığı zaman bizim ülkemizde olduğu gibi “Marka olunur mu, doğulur mu?” tartışması yapılır. Marka olmanın veya
doğmanın ne olduğunu hangi unsurlar ortaya koyacaktır.
Marka olmak için;
Ürün ve hizmetin tanıtımından, müşteri kitlesine kadar pek çok unsuru birlikte ifade eden işaret olması önemlidir. Aynı zamanda bulunan
işaretlerin tescilinden önce Türkiye de tescili yapılıp yapılamayacağının araştırmasının yaptırılması yine önemli bir husustur. Oluşturulacak
markanın ihracat ta kullanılması hedefleniyorsa yurt dışında tescilinin olup olmayacağının araştırılması gereklidir. Ayrıca tanıtım için
ayrılacak bütçesinin belirlenmesi gibi maddeleri sıraladığımızda marka olmak kolay değildir.
Marka olmanın şartlarını değerlendirmeden yapılacak çalışmalar boşa harcanmış zaman ve para demektir. Doğmuş olan markaların
vizyonlarını uzmanların belirlemiş olduğu şartlara göre düzelterek yollarına devam etmeleri çok yararlı olacaktır.
Ülkemizde markalı ürün ve hizmet sayısını arttırmak için yapılacak çalışmaların sonucu, bizi dünyanın pek çok ülkesinde temsil eden
markalar olmalıdır. Bu marka olmak adına yapılan yorucu ve uykusuz geçen geceler demektir. Doğan markaları korumak elbette ki gerekir,
ancak değişen ve globalleşen şartlarda hedeflerimizi gerçekleştirmek MARKA OLMAK’tan geçer. Ülkemizde marka olmanın getirdiği
avantajları kullanan çok değerli sanayicilerimiz var ve bunlar ülkemizin aynı zamanda tanıtım elçileridir. Bu değerli markaların sayılarını
arttırıp dünyanın pek çok ülkesinde Türk markalarını ön plana çıkarmak mümkün olacaktır.
Konun hassasiyetinle paralel olduğu için hatırlatmakta yarar görüyorum: Dış Ticaret Müsteşarlığının 2000 yılında teşvik etme kararı aldığı
Markalar bugün yaygınlaşma projelerini bu destekle sürdürmektedir. Dış Ticaret Müsteşarlığımızın aynı şekilde yeniden bir düzenleme
yaparak İhracatçı Birlikleri kanalı ile belirlenecek yeni firmalar belirlemesi olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır. İhracat rakamlarını ancak
markalı ürünlerle veya özgün tasarımlı ürünlerle arttırmak mümkündür. Milyonlarca metre kumaş ihraç edip birkaç tane makine almanın
ülkemiz kaynaklarının boşa kullanımı anlamına geldiğini vurgulamak isterim.
Dünyada Global markaların öyküleri bize bunun yol haritasını göstermektedir. Marka olmak için devamlılık ve marka koruma şemsiyesinin
büyük önemi vardır. Taklitleri karşısında zayıf kalan markaların kısa zamanda genelleşip korunamaz konuma düşmemesi için Marka
Vekilleri ile markaların tescil kapsamını iyi belirlemek gerekir. Dünya markası diye bir kavram olmadığından Dünyanın her ülkesinde geçerli
bir koruma sistemini oluşturan tescil sistemi de yoktur.
Ülkemizin 1999 tarihinde dahil olduğu “Madrid Protokolü” halen 55 ülkede korumanın yapıldığı, tescil kolaylığı sağlayan ve maliyetler
bakımından da çok ucuz maliyetle bundan yararlanma imkanı sağlayan uluslararası bir anlaşmadır. Avrupa Birliği yolunda hızla yol alan
ülkemiz sanayicileri için yurtdışı marka tescillerinde önemli avantajlar getiren bu uygulama ile bu güne kadar 1000 den fazla markanın yurt
dışında tescil işlemi yapılmıştır. Bu müracaat ülkemizde Türk Patent Enstitüsü ne yapılmakta ve ilgili kuruma (WIPO) gönderilmektedir.
Tüm bu işlemlerle oluşan markanın bir de izlenmesi son derece yararlı sonuçlar ortaya koymaktadır. Zira ülkemizde marka müracaatları
tek yetkili kurum olan Türk Patent
Enstitüsüne yapılmakta ve bu kurum tarafından kendisine yapılan müracaatlar yaklaşık 8 ay sonra 3. kişilere ve kurumlara duyurulmak
üzere ilan edilmektedir. İşte bu bültenler izlenerek hem tescilli markalarımıza benzer marka yayınlanıp yayınlanmadığını hem de
rakiplerimizin hangi markaları müracaat ettiklerini öğrenmek mümkün olacaktır.
Zaten sınai haklar sistemi firmalar arası bir yarıştır. Ama bu yarışta yenilikler korunarak teşvik edilecek ve katma değerler oluşturulacaktır.
İyi günler dileklerimle.
Download