deneme sınavı soru dağılımı

advertisement
DENEME SINAVI SORU DAĞILIMI
TEMEL BİLİMLER
KLİNİK BİLİMLER
1 - 14
: Anatomi
15 - 22
: Histoloji Embriyoloji
23 - 32
: Fizyoloji
33 - 54 : Biyokimya
73 - 108 : Genel Cerrahi
55 - 76 : Mikrobiyoloji
77 - 98 : Patoloji
109 - 120: Kadın Doğum
99 - 120
: Farmakoloji
1 - 42
: Dahiliye
(Dahiliye + Dahiliye Küçük Stajlar)
43 - 72
: Pediatri
M
(Genel Cerrahi + Cerrahi Küçük Stajlar)
1
E
31
A
2
B
32
E
3
C
33
C
4
E
34
A
5
D
35
E
6
A
36
C
7
C
37
A
8
C
38
B
9
B
39
B
10
E
40
E
11
A
41
D
SE
8. DENEME SINAVI CEVAP ANAHTARI
12
E
42
13
A
14
C
15
TEMEL BİLİMLER
KLİNİK BİLİMLER
A
91
E
1
C
31
D
61
D
91
A
62
E
92
D
2
C
32
C
62
C
92
D
63
B
93
C
3
C
33
D
63
D
93
E
64
C
94
B
4
D
34
B
64
C
94
A
65
A
95
D
5
E
35
D
65
E
95
D
66
D
96
B
6
C
36
A
66
B
96
C
67
A
97
C
7
D
37
D
67
D
97
A
68
C
98
E
8
A
38
A
68
B
98
B
69
D
99
B
9
E
39
A
69
C
99
C
70
C
100
E
10
D
40
E
70
A
100
C
71
B
101
C
11
C
41
B
71
B
101
E
D
72
C
102
A
12
D
42
E
72
A
102
B
43
A
73
B
103
D
13
B
43
A
73
C
103
C
44
B
74
D
104
C
14
C
44
C
74
A
104
C
E
45
E
75
E
105
D
15
C
45
C
75
D
105
D
16
E
46
D
76
B
106
E
16
C
46
D
76
B
106
C
17
A
47
A
77
E
107
A
17
C
47
E
77
E
107
B
18
E
48
E
78
B
108
B
18
C
48
B
78
A
108
E
19
D
49
A
79
E
109
B
19
A
49
D
79
C
109
C
20
E
50
C
80
C
110
A
20
E
50
E
80
C
110
E
21
E
51
D
81
D
111
C
21
B
51
A
81
B
111
E
22
A
52
A
82
D
112
E
22
D
52
E
82
A
112
A
23
B
53
B
83
B
113
D
23
D
53
A
83
A
113
E
24
A
54
C
84
D
114
B
24
C
54
B
84
D
114
D
25
E
55
C
85
B
115
C
25
C
55
A
85
B
115
C
26
D
56
B
86
E
116
B
26
C
56
E
86
B
116
D
27
E
57
C
87
E
117
C
27
A
57
C
87
A
117
C
28
B
58
E
88
D
118
D
28
D
58
D
88
E
118
C
29
A
59
D
89
C
119
B
29
C
59
D
89
C
119
B
30
A
60
B
90
A
120
A
30
B
60
A
90
B
120
C
TU
61
Bu cevap anahtarı ile ilgili tartışmalı ve değişiklikleri (www.tusem.com.tr) adresinden takip edebilirsiniz.
Temel Bilimler / T 41 - 8
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
1.
Anorektal bölge: V. mesenterica inferior yoluyla v. porta’ya dökülen v. rectalis superior ile v. iliaca interna’ya dökülen v. rectalis
medius arasında ve, gene v. rectalis superior ile v. pudenda interna yoluyla v. iliaca interna’ya dökülen v. rectalis inferior arasında.
I. Foramen rotundum
II. Canalis facialis
III. Canalis condylaris
IV. Canalis caroticus
3.
A)I-II
B) I-III
C)I-II-III
D)II-III
B) Syndesmosis
C) Plana
D) Synchondrosis
3–C
1–E
Plana tipi eklemler, sinovyal eklemdir ancak eksenleri yoktur,
basit kayma hareketleri yaparlar.
Canalis facialis ve canalis caroticus temporal kemikte yer alır.
Canalis facialis’ten nervus facialis geçer, orta kulak boşluğunun hem arka hem de içyan duvarlarında yer alır; canalis
caroticus’tan arteria carotis interna geçer ve ortak kulak boşluğunun ön duvarında yer alır.
SE
Başlıca plana tipi eklemler:
Foramen rotundum ise sfenoid kemiğin ala major’ünde yer
alır ve nervus maxillaris geçer; canalis condylaris ise oksipital
kemiğe aittir ve içinden vena emisseria occipitalis geçer.
Aşağıdakilerden hangisi porto-sistemik anastomoz bölgelerinden birisi değildir?
-
Art. acromioclavicularis
-
Artt. zygaphophysiales (faset eklemler
-
Artt.costocertebrales
-
Artt.costotransverseae
-
Artt.intercarpales
-
Artt.intertarsales (art.subtalaris en önemlisi)
4.
A) Özofagus-mide bileşkesi
TU
B) Göğüs arka duvarı
A) Symphysis
E) Gomphosis
E)II-IV
2.
Aşağıdakilerden hangisi non sinovyal eklem tiplerinden değildir?
Yukarıda verilen oluşumlardan hangisi/hangileri temporal kemiğe aittir?
M
Aşağıdakilerden hangisi nervus medianus felcinden etkilenmez?
A) M.flexor digitorum superificialis
C) Göbek çevresi
B) M.flexor digitorum profundus 1-2
D) Retroperitoneal bölge
C) M.flexor pollicis longus
E) Anorektal bölge
D) M.abductor pollicis longus
E) M.flexor pollicis brevis caput profundum
2–B
Porto kaval şantlar:
4–E
Özofagus distalinde: vv. gastrica sinistra’ ya dökülen distal 1/3
özofagus venleri ile v. aygos ve v. hemiazygos’a dökülen proksimal özofagus venleri arasında (özofagus varisleri)
M.flexor pollicis brevis’in caput superficiale’si nervus medianus
tarafından innerve edilir ve tenar tümsek kaslarındandır, caput
profundum’u ise nervus ulnaris tarafından innerve edilir.
Göbek çevresinde: V. porta sinistra’ya dökülen vv.
paraumblicales’ler ile v. epigastrica superior ve gene vv.
paraumblicales’ler ile v. epigastrica inferior arasında (Caput
medusa).
5.
Retroperitoneal: V. porta’ya dökülen kolon venleri ile vena
cava inferior’a dökülen vv. lumbales’ler arasında ve vv.
pancreatici’ler ile v. renalis sinistra arasında.
www.tusem.com.tr
Aşağıdakilerden hangisinin dalları nazal septumun beslenmesinde Kiesselbach (Little) anastomozuna katılmaz?
A) A.ophthalmica
B) A.facialis
C) A.palatina major
D) A.palatina minor
E) A.sphenopalatina
2
Temel Bilimler / T 41 - 8
5–D
7–C
Nazal kaviteyi:
Uterusun en güçlü tutucu bağı: lig.transversum cervicis (kardinal bağ)
a.carotis interna’dan çıkan a.ophthalmica’nın a.ethmoidalis
anteror ve posterior dalları
-
a.carotis externa’dan çıkan a.maxillaris’in a.sphenopalatina
dalı ve a.palatina major’un ramus septi nasi dalı
-
a.carotis externa’dan çıkan a.facialis’in a.labialis superior
‘unun ramus septi nasi dalı besler
Uterusun en güçlü asıcı bağı: Lig.sacrocervicale (sacrouterina
da denir)
Uterusun en geniş örtücü bağı: Lig. latum uteri
Periton kökenli olmayan ve inguinal kanaldan geçen tek uterus bağı: Lig.teres uteri
Kiesselbach anastomozu:
-
A.ophthalmica’nın a.ethmodalis anterior’u
-
A.sphenopalatina’nın septal dalı
-
A.labialis superior’un septal dalı
-
A.palatina major’un septal dalı tarafından oluşturulur.
Lig. ovarii proprium ise overi karın arka duvarına asar ve içersinde overin otonomları ve damarları yer alır.
8.
A.palatina minor katılmaz.
M
-
Aşağıdakilerden hangisi veya hangileri nervus facialis’e
ait ganglionlardandır?
I. Ganglion ciliare
II. Ganglion pterygopalatinum
6.
Aşağıdaki kaslardan hangisi nervus trigeminus tarafından innerve edilmez?
B) M.mylohyoideus
IV. Ganlion semilunare
SE
A) M.geniohyoideus
III. Ganglion geniculi
C) M.digastricus venter anterior
D) M.pterygoideus lateralis
E) M.tensor tympani
6–A
M.tensor veli palatini
D)II-III-IV
Nervus facialis’in parasempatik ganlionları
- Gg.pterygopalatinum
- Gg.submandibulare
Nervus facailis’in sensitif ganglionu:
- Gg.geniculi
Gg. ciliare, nervus oculomotorius’un parasempatik ganglionudur.
Gg.semilunare (Gasser) ise trigeminal sinirin duyusal ganglionudur.
TU
-
C)II-III
8–C
Nervus trigeminus’un innerve ettiği (1.yutak kavsi kasları):
M.tensor tympani
B) I-II-III
E)I-IV
M.geniohyoideus nervus hypoglossus’la birlikte gelen C1 spinal sinirin ön dalı tarafından innerve edilir (ansa cervicalis’in
pars superior’u)
-
A)I-II
-M.masseter
9.
Aşağıdakilerden hangisi medulla spinalis’in funiculus
anterior’unda yer almaz?
-
M.pterygoideus lateralis ve medialis
-
M.temporalis
-
M.digastricus’un venter anterior’u
A) Tractus tectospinalis
-
M.mylohyodeius
B) Tractus rubrospinalis
7.
C) Tractus vestibulospinalis
Aşağıdakilerden hangisi uterus’un en güçlü asıcı bağı
olup içerisinde uterusun otonomlarını barındırır?
D) Tractus olivospinalis
E) Tractus reticulospinalis
A) Ligamentum transversum cervicis
9–B
B) Ligamentum ovarii proprium
EFferent yollardan sadece tractus corticospinalis lateralis ve
tractus rubrospinalis, funiculus lateralis’te yer alırlar, diğer
tüm inen yollar funiculus anterior yerleşimlidir.
Ancak tractus reticulospinalis ve olivospinalis funiculus
lateralis’e de uzanırlar.
C) Ligamentum sacrocervicale
D) Ligamentum latum uteri
E) Ligamentum pubocervicale
3
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
10. Aşağıdakilerden hangisi orta kulak arka duvarında yer alır?
13. Sol gözü aşağı dışa bakamayan kişide aşağıdaki nucleuslardan hangisinde lezyon vardır?
A) Canalis caroticus
B) Canalis musculotubarius
A) Sağ nucleus nervi trochlearis
C) Promontorium
B) Sol nucleus nervi trochlearis
D) Fenestra rotundum
C) Sağ nucleus nervi oculomotorius
E) Eminentia pyramidalis
D) Sol nucleus nervi oculomotorius
E) Sol nucleus nervi abducentis
10 – E
13 – A
M
Nucleus nervi trochlearis hasarında karşı tarafın, nervus trochlearis hasarında ipsilateral superior oblik kası felç olur ve o göz
aşağı dışa ve aşağı içe bakamaz, vertikal bakışta diplopi görülür.
14. Aşağıdakilerden hangisi diaphragma ürogenitale’yi
oluşturur?
A) M. İschiocavernosus
SE
B) M. Bulbospiongiosus
C) M. Transversus perinei profundus
D) M. Transversus perinei superficialis
E) M. Levator ani
14 – C
11. Aşağıdakilerden hangisinin özel visseral efferent aksonu yoktur?
A) N. oculomotorius
C) N.facialis
E) N.vagus
Ürogenital diyafram: m.transversus perinei profundus
D) N.hlossopahryngeus
Perineal membran ise m.transversus perinei superficialis tarafından oluşturulur.
15. Aşağıdakilerden hangisi eritrosit için doğru değildir?
TU
11 – A
Pelvik diyaframı: m.levator ani
B) N.trigeminus
Özel visseral efferent aksonlar yutak kavsi kaslarının motor innervasyonunu yaparlar, bunlara branchiomotor lifler de denir.
Nervus trigeminus: 1. Yutak kavsi
Nervus facialis: 2. Yutak kavsi
Nervus glossopahryngeus: 3. Yutak kavsi
Nervus vagus: 4. Yutak kavsi
Nervus accesorius (bulbar kısmı): 6. Yutak kavsi kaslarını innerve eder.
A) Bant 3 proteini klor şifti yapar.
B) Glikoforin A kan gruplarını belirler.
C) Eritrosit membranı proteinden zengindir.
D) Ankrin molekülü stoplazmada bulunur.
E) Eritrosit DNA’sı sirkülerdir.
15 – E
Eritrosit DNA içermez.
12. Aşağıdakilerden hangisi nervus radialis tarafından innerve edilir?
16. Aşağıdakilerden hangisi kalp debisini artırmaz?
A) M.coracobrachialis B) M.brachialis
C) M.pronator teres
D) M.biceps brachii
E) M.brachioradialis
B) Anksiyete
D) Adrenalin
E) Asetilkolin
12 – E
16 – E
M.brachioradialis, radial sinierden innerve edilir, önkola fleksiyon-supiansayon ve pronasyon yaptırır.
www.tusem.com.tr
A) Ateş
C) Nöradrenalin
Asetilkolin kalp hızını yavaşlatır. Kalp debisini düşürür.
4
Temel Bilimler / T 41 - 8
17. Aşağıdakilerden hangisi epifiz için doğrudur?
21. Paneth hücresi için aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?
A) Akşam üzeri melatonin artmaya başlar.
B) Melatonin histaminden yapılır.
A) İnce bağırsakta bulunur.
C) Melatonin uykuda azalır.
B) Lizozim salgılar.
D) Melatonin salgısı alfa adrenarjik aracılıkla olur.
C) Antimikrobiyal peptik salgılar.
E) Melatonin azlığında puberte gecikir.
D) Epitel hücresidir.
E) Liberkühn kriptasının yüzeyinde bulunur.
17 – A
21 – E
Paneth hücresi Liberkühn kriptasının tabanında bulunur.
M
18. Aşağıdakilerden hangisi pulmoner emboli için doğru
değildir?
22. Purkinje hücresi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) D dimer artar.
B) Pro BNP artar.
A) Glikojen içerir.
C) Sağ kalp yetmezliği olabilir.
B) Miyofibrilden zengindir.
D) Tansiyon genellikle düşüktür.
C) Gap juntion sayısı azdır.
E) Hipoksi ve hiperkarbi tipiktir.
D) Miyokardın içinde bulunur.
E) Miyofibriller hücrenin merkezine dizilmiştir.
SE
18 – E
22 – A
Pulmoner embolide hipoksi ve hipokarbi oluşur.
Purkinje hücresi glikojen içerir.
19. Karaciğer ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
23. Aşağıdaki görme ile ilgili ifadelerden hangisi doğru değildir?
A) Portal sahalarda mason boyanma normaldir
A) Transdusin ile regüle edilir.
C) Santral ven lobül ortasındadır.
B) Fosfodiesteraz tip 7 rol oynar.
D) Disse aralığında kollegen tip 1 yoğundur.
C) Fotona bağlı hiperpolarizasyon oluşur.
TU
B) Sinüzoit duvarında kupffer hücresi bulunur.
D) CGMP aralık eder.
E) Hepatosit mikrovillusları sirozda kaybolur.
E) Rodopsin tarafından algılanır.
19 – D
Disse aralığında tip 1 kollegen yoktur. Az miktarda tip 3 kollegen bulunur.
23 – B
20. Aşağıdakilerden hangisi aort için yanlıştır?
24. Aşağıdakilerden hangisi embriyo dönemi için yanlıştır?
Fosfodiesteraz tip 6 tarafından regüle edilir.
A) Aort kompliansı yaşla azalır.
A) İlk 3 haftalık süreçtir.
B) Komplians sistolik basıncı etkiler.
B) Organlar gelişir.
C) Aortta yoğun miktarda elastik lif bulunur.
C) Teratojenlere en açık dönemdir.
D) Aortta, fibrillin stabilizasyonu sağlar.
D) Karaciğer ve pankreas tomurcuğu gelişir.
E) Aort yetmezliğinde diastolik basınç yükselir.
E) El ve ayak tomurcukları gelişir.
20 – E
24 – A
Aort yetmezliğinde diastolik basınç düşer.
Embriyo 3-8 haftalık dönemdir.
5
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
25. Aşağıdakilerden hangisi eozinofil için doğru değildir?
30. Aşağıdakilerden hangisi tropomodulinin görevidir?
A) Yüksek miktarda arjinin barındırır.
A) Aktin uzunluğunu regüle eder.
B) Parazit hücrelerine karşı reaksiyon gösterir.
B) Aktini baştan sonra örter.
C) Bazik proteinden zengindir.
C) G aktini birbirine bağlar.
D) Çift çekirdeklidir.
D) Miyozini stabilize eder.
E) CD1A eksprese eder.
E) Z çizgisini oluşturur.
25 – E
30 – A
Üzerinde FC reseptörü eksprese eder. CD1A langerhans hücresinde bulunur.
Aktin uzunluğunu regüle eder.
31. Aşağıdakilerden hangisi GnRH salımını artırır?
M
26. Aşağıdakilerden hangisi iştah için doğru değildir?
A) Leptin iştah kesicidir. B) GLP iştahı azaltır.
C) Östrojen iştahı azaltır. D) Endorfin iştahı azaltır.
A) Kispeptin B) Endorfin
C)Histamin
D)Melatonin
E)Katenin
E) TNF iştahı azaltır.
31 – A
Endorfin iştahı artırır.
Kispeptin GnRH salımını artırır.
SE
26 – D
27. Aşağıdakilerden hangisi büyüme hormonu için yanlıştır?
32. Aşağıdakilerden hangisi kan akımı için yanlıştır?
A) Etkileri için IGF gerekir.
A) Polisitemide kan akışı azalır.
B) Stres durumunda artar.
B) Damar boyu artarsa kan akışı azalır.
C) Egzersizle artar.
C) Damar çapı azalırsa kan akışı azalır.
D) Arjininle artar.
D) Nöradrenalin böbrek kan akımını azaltır.
E) Progesteron ile artar.
27 – E
E) Dopamin sistemik direnci artırır.
32 – E
Büyüme hormonu progestoranla azalır.
TU
Dopamin sistemik direnci azaltır.
28. Aşağıdakilerden hangisi rubro spinal yolun görevidir?
33. Aşağıdaki hormonlardan hangisinin reseptörü hücre
membranında bulunur?
A) Alt ekstremitte fleksiyon üst ekstremitte ekstansiyon
B) Üst ekstremitte fleksiyon alt ekstremitte ekstansiyon
C) Üst ekstremitte ekstansiyon alt ekstremitte ekstansiyon
Üst ekstremitte fleksiyon alt ekstremitte ekstansiyon
29. Aşağıdakilerden hangisinin retrograd iletici görevi vardır?
D)Ghrelin
34. Yapısında en çok gliserol bulunan membran lipidi aşağıdakilerden hangisidir?
E) Kalmodulin
29 – A
A) Kardiyolipin B) Fosfatidil kolin
C) Sfingomyelin
D) Glikozil seramid
E)Plazmalojen
NO, retrograd ileticidir.
www.tusem.com.tr
D)Kalsitriol
Tüm protein-peptid yapılı hormonların reseptörleri hücre
membranında bulunurken, steroid hormonların ve tiroid hormonlarının reseptörleri hücre içindedir.
28 – B
C)Oreksin
C)TSH
33 – C
E) Üst ekstremite abduksiyon alt ekstremite adduksiyon
B) Histamin
B) Östradiol
E) Progesteron
D) Üst ekstremite fleksiyon alt ekstremitte fleksiyon
A) NO A) Tiroid hormonu
6
Temel Bilimler / T 41 - 8
34 – A
37 – A
Kardiyolipin (difosfatidil gliserol) prokaryot membranlarında
bulunan bir membran fosfolipitidir. Ökaryotik membranlar
içinde sadece mitokondri membranlarında bulunur. Yapısındaki 3 adet gliserolle en çok gliserol içeren membran lipitidir.
Seruloplazmin yapısındaki bakır atomları sayesinde, +2 değerlikli demiri +3 değerliğe yükseltger, bu sayede transferrin ve
ferritin gibi plazma proteinin bağlayıp; taşıması ve depolaması
sağlanmış olur.
35. Birden fazla protein zincirinin bir araya gelerek oluşturdukları son fonksiyonel yapı aşağıdakilerden hangisidir?
38. Enzimlerin Km değeri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
B) Sekonder yapı
C) Süpersekonder yapı D) Tersiyer yapı
A) Bir reaksiyonun maksimum hızının yarısını veren
substrat konsantrasyonudur.
E) Quarterner yapı
B) Non-kompetitif inhibisyonda azalır.
M
A) Primer yapı
C) Enzim miktarı ile değişmez.
35 – E
D) Sayısal olarak küçük Km değeri bir enzimin substratına yüksek ilgisini gösterir.
Birden fazla protein zincirinin bir araya gelerek oluşturdukları
son fonksiyonel yapı quarterner yapıdır.
E) Kompetitif inhibisyonda artar.
38 – B
36. Kollajenin sentezi ve işlenişi sırasında aşağıdakilerden
hangisi ekstrasellüler ortamda gerçekleşir?
SE
Bir enzimin Km değeri, reaksiyonun maksimum hızının yarısını veren substrat konsantrasyonudur. Sayısal olarak küçük
Km değeri bir enzimin substratına yüksek ilgisini, sayısal olarak büyük Km değeri ise bir enzimin substratına düşük ilgisini
gösterir. Kompetitif inhibisyonda, Km değeri artarken; nonkompetitif inhibisyonda değişmez.
A) Sinyal peptidinin koparılması
B) Prolin ve lizin amino asitlerinin posttranslasyonel
modifikasyonu
C) Lizil ve hidroksilizil rezidülerinin oksidatif deaminasyonu
D) Lizil rezidülerinin glikozilasyonu
39. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin 32 haftalık bir gebede yüksek olması hepatobiliyer sisteme ait bir patoloji
düşündürmez?
E) Üçlü helikal yapının meydana gelişi
A) 5’ nükleotidaz
TU
36 – C
Kollajenin sentezi ve işlenişi sırasında intrasellüler ve ekstrasellüler işlemler.
B) Alkalen fosfataz
C) Lösin amino peptidaz
İntrasellüler
1. Sinyal peptidinin koparılması,
2. Prolil ve lizil rezidülerinin hidroksilasyonu, lizil rezidülerinin glikolizasyonu,
3. N ve C terminal uçtaki polipeptid uzantıları sayesinde zincir içi ve zincirler arası S-S bağlarının oluşumu,
4. Üçlü helikal yapının meydana gelişi,
39 – B
Ekstrasellüler
1. Amino ve karboksi terminal uçtan polipeptid uzantıların koparılması,
2. Kollagen fiberlerinin bir araya gelişi,
3. Lizil ve hidroksilizil rezidülerinin oksidatif deaminasyonu,
4. Zincir içi ve zincirler arası çapraz bağlantıların meydana gelişi.
ALP başlıca karaciğer, kemik, plasenta, bağırsak ve bazı kanserlerde ektopik olarak üretilir. Gebelerde plasental kaynaklı olması sebebiyle, 2 ve 3. trimestırda artması, kullanımını gebelerde sınırlar.
D) Laktat dehidrogenazın 5 izoformu
E) Gama glutamil transferaz
37. Seruloplazminin ferro oksidaz aktivitesinden aşağıdakilerden hangisi sorumludur?
A) Bakır
B) Sistein
C) Demir
D) Glukoz
40. Glikolizde gliseraldehit 3-P dehidrogenaz reaksiyonuyla elde edilen hidrojen ve elektronlar aşağıdaki yapıların hangisi üzerinden solunum zincirine katılır?
E)Serin
A) Sitokrom b
B) Süksinat dehidrogenaz
C) Sitokrom oksidaz
D) Sitokrom-c redüktaz
E) Gliserol-3-fosfat dehidrogenaz
7
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
40 – E
43. Aşağıdaki glukoz taşıyacılarından hangisi plazma
membranında bulunmaz?
Glikolizde gliseraldehit 3-P dehidrogenaz reaksiyonuyla elde
edilen hidrojen ve elektronlar ETZ’ye mekik sistemleri aktarılır. Karaciğer malat-aspartat mekik sistemini kullanır ve elektronlar mitokondrial NAD+’a aktarılarak kompleks I üzerinden
girerler. Diğer dokular ise gliserol fosfat mekik sistemini kullanır ve elektronlar mitokondri iç zarına gliserol-3-fosfat dehidrojenaz ile aktarılarak KoQ üzerinden girerler.
C) GLUT 4
D) GLUT 1
43 – A
Hücre içinde (endoplazmik retikulum membranında) tanımlanmış tek glukoz transporter GLUT 7’dir.
44. Piruvat dehidrojenaz enzim kompleksini aşağıdakilerden hangisi allosterik olarak inhibe eder?
M
A) Triptofan-sistein
B)Glisin-serin
A)ADP
B) NADH
C) Koenzim A
D) İnsülin
E) Glukagon
C) Fenilalanin-triptofan
D) Metiyonin-tirozin
44 – B
Piruvat dehidrojenaz enzim kompleksi, mitokondrinin düşük
enerji kıstasları, ADP, NAD+ ve KoA ile allosterik olarak aktive edilirken; yüksek enerji kıstasları, ATP, NADH ve asetil-KoA ile allosterik olarak inhibe edilir. İnsülin enzimi kovelent modifikasyonla
defosforile ve aktive, glukagon enzimi fosforile ve inhibe eder.
SE
41 – D
B) GLUT 2
E) GLUT 5
41. Adrenalin sentezinde kullanılan amino asit çifti aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir?
E) Triptofan-metiyonin
A) GLUT 7
Katekolaminlerin öncülü tirozin amino asididir. Katekolamin
sentezinde son basamak noradrenalin adrenalin dönüşümü
ise bir transmetilasyon reaksiyonudur ve metil vericisi olarak
metiyonin kullanılır.
45. Glikojen yıkımında kullanılan enzimlerden 1,6-glikozidaz
enziminin aktivitesiyle aşağıdakilerden hangisi oluşur?
A) Glukoz-1-fosfat
42. Koenzim fonksiyonu olan elektron taşıyıcılar için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
B) Glukoz-6-fosfat
C) Glukoz-1,6-bisfosfat
B) FAD grubu daima prostetik grup olarak bulunur.
E) Glukoz
TU
A) Mitokondrial NADH’ın oksidasyonunu, mitokondri iç
zarı üzerindeki kompleks I sağlar.
D) UDP-glukoz
C) NADPH indirgen biyosentezlere elektron aktarır.
45 – E
D) NADH koenzim olarak çalıştığı enzimlere kovalent
bağlanır.
1,6-glikozidaz enzimi glikojenin dallarını yıkar ve serbest glukoz oluşturur.
E) Mitokondrial NAD+’ın redüklenmesinde sitrik asit
siklusu en önemli kaynaktır.
46. Fosfoglukonat yolu için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
42 – D
A) Fagositik hücrelerin sentezlediği H2O2’yi oluşturmak
için NADPH sentezi
NAD ve NADP niasinden, FAD ve FMN riboflavinden sentezlenir. FAD ve FMN çalıştığı enzime kovalent bağlanır yani
prostetik gruptur; NAD ve NADP ise hidrojen bağıyla bağlanır.
Mitokondrideki tüm NADH’lar elektronlarını kompleks I üzerinden aktarır. Bu NADH’ların en büyük kısmının kaynağı krebs
döngüsüdür. NADPH’ın ise elektron aktardığı yerlerden birisi,
yağ asit biyosentezi ve kolesterol biyosentezi gibi indirgen biyosentez reaksiyonlarıdır.
www.tusem.com.tr
B) Pentozların glikolize dahil edilmesi
C) Nükleotid sentezleri için 5 karbonlu şekerlerin sağlanması
D) Detoksifikasyon için glukronik asit oluşumu
E) Biyosentezler için indirgen güç oluşumu
8
Temel Bilimler / T 41 - 8
46 – D
50. Aşağıdakilerden hangisi sekonder safra asitidir?
Fosfoglukonat yolu pentoz fosfat yolunun diğer adıdır. Yolağın iki temel amacı NADPH oluşumu ve riboz-5-fosfat oluşumudur. Riboz-5-fosfat ya pürin ve pirimidin nükleotidlerinin
yapımı için kullanılır veya kullanılmayacaksa yolağın sonunda
glukoz-6-fosfat üzerinden glikolize dahil edilir. NADPH ise özellikle 4 farklı yerde önemlidir.
1) yağ asidi ve kolesterol biyosentezi gibi indirgen sentezlerde,
2) H2O2’nin suya indirgenmesinde,
3) ksenobiyotiklerin uzaklaştırılması için gereken faz I hidroksilasyonunda,
4) fagositik hücrelerin süperoksit anyon (O2-) oluşturmak için
kullandığı NADPH oksidazın çalışması için gereklidir.
D)PGE2
E)Prostasiklin
47 – A
50 – C
Kolik ve kenodeoksikolik asitler karaciğerde kolesterolden sentezlenen primer safra asitleridir. Karaciğer peroksizomlarında
bunların bir kısmı, glisin ve taurin ile konjuge olur safra tuzlarını
oluşturur (glikokolik asit, glikokenodeoksikolik asit, taurokolik
asit, taurokenodeoksikolik asit). Barsağa dökülen safra asitlerinden bakteriler sekonder safra asitleri olan, deoksikolik asit
ve litokolik asit gibi sekonder safra asitlerini oluştururlar.
51. Aşağıdakilerden amino asitlerden hangisi vazodilatör
bir ajanın öncülüdür?
A)Glisin
B) Tirozin
C) Triptofan
D) Arginin
E) Glutamat
51 – D
PGG2 ilk sentezlenen prostanoiddir. PGH2 ise aktif diğer tüm
prostaglandinlerin öncülüdür.
Arginin, NO sentaz enzimi ile sitrüllin ve nitrik oksit (NO) oluşturur.
NO vazodilatör ve trombosit adezyon-agregasyonunu engeller.
48. Aşağıdaki moleküllerden hangisinin endojen sentezi sırasında karbon kaynağı olarak asetil-KoA kullanılmaz?
A) Asetoasetik asit
B) Dolikol
C) Palmitik asit
D) Kalsitriol
52. mRNA’nın sentezi ve posttranskripsiyonel modifikasyonu için aşağıdakilerden hangisi gerekli değildir?
A) RNA primaz
B) Ribonükleotidler
C) Küçük nükleer RNA D) Magnezyum
TU
E) Ubikitin
D) Glikokolik asit
M
C)PGD2 C) Deoksikolik asit
SE
B)PGH2
B) Kenodeoksikolik asit
B) Taurokenodeoksikolik asit
47. Siklooksijenaz yolunda ilk oluşan prostanoid aşağıdakilerden hangisidir?
A)PGG2
A) Kolik asit
48 – E
E) RNA polimeraz II
Asetil-KoA’dan sentez sırasında karbon atomu alan başlıca üç
sentez vardır. Yağ asitleri, kolesterol ve ketonlar asetil-KoA
karbonları ile sentezlenir. Kolesterol biyosentezinin ara maddesi farnezil’den sentezlenen dolikol ve KoQ’nun karbon kaynağı da bu yüzden asetil-KoA olur. Kolesterolden sentezlenen
steroid hormonlar, safra asit-tuzları ve D vitamini (kalsitriol)
de karbonlarını asetil-KoA’dan almış olurlar.
52 – A
mRNA sentezini RNA polimeraz II yapar. Sentezde DNA kalıbı okunurken, ribonükleotidler kullanılır ve magnezyum gerekir. Sentez
sonrası işlenirken (posttranskripsiyonel modifikasyon) intronları
çıkaran, ekzonları uç-uca ekleyen ise küçük nükleer RNA’dır.
53. Aşağıdakilerden hangisi ürik asit artışına neden olmaz?
49. LDL’nin reseptör aracılı endositozla hücre içine alınması ve hücre içindeki metabolizması ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Gut hastalığı
B) Orotik asidüri
C) Lesch-Nyhan hastalığı D) von-Gierke hastalığı
A) Hücre yüzeyinde LDL reseptör sayısı artar.
E) Fazla fruktozlu diyet
B) HMG-KoA redüktaz allosterik inhibe olur.
53 – B
C) ACAT enzimi aktive olur ve kolesterol esterleşir.
Gut, Lesch-Nyhan, von-Gierke hiperüriseminin genetik, fazla
fruktozlu diyet ise beslenme kaynaklı nedenidir. Orotik asidüri
pirimidin sentezinde kalıtsal bir enzim eksikliğidir.
D) Apo B100 ve Apo E proteinleri endositozda gereklidir.
E) Klatrin proteinine ihtiyaç vardır.
49 – A
9
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
54. Aşağıdakilerden hangisi B12 vitaminin besinlerde yer
alan koenzim formlarının öncülüdür?
A) Metilkobalamin
56. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde cilt veya yumuşak
doku örnekleri mikrobiyolojik tanı açısından değer taşımaz?
B) Aquakobalamin
C) Hidroksikobalamin D) Adenozilkobalamin
A) İmpetigo
B) Kızıl
E)Transkobalamin
C) Erizipel
D) Gazlı gangren
E) Meningokoksemi
54 - C
B12 vitaminin koenzim formları, metil ve adenozil kobalamindir. Aquakobalamin depo, siyanokobalamin ise ticari preperatlardaki formudur. B12 vitamini dokuya hidroksikobalamin
olarak girer, koenzim formlarına dönüşür.
56 – B
M
Kızıl: Genellikle streptokokal faranjitin bir komplikasyonu olarak
lizojenik bir bakteriyofajla kodlanan eritrojenik toksine (pyrojenik ekzotoksin) bağlı gelişir. 1-2 günlük inkübasyon döneminden
sonra gövdenin üst kısmı ve boyundan başlayan basmakla solan
makülopapüler döküntüler tüm vücuda yayılır. Döküntüden
dolayı deri zımpara kağıdı gibi pürtüklüdür ve ağız çevresinde
döküntü olmaz (perioral solukluk). Derinin kıvrım yerlerinde
görülen döküntü yoğunlaşmasına pastia çizgileri denir. Dilde
beyaz çilek dili ve daha sonra bu beyaz örtünün kaybolmasıyla birlikte papil ödemine bağlı kırmızı çilek dili gelişir. Döküntü
deskuamasyonla kaybolur. El ve ayaklarda eldiven çorap tarzında deskuamasyonlar görülür. Bağışıklık eritrojenik toksinin
tipine bağlı olduğundan tekrar kızıl geçirilebilir. Kızamıkçık,
6. Hastalık ve kawasaki sendromu gibi hastalıklarla karıştırılabilir.
A) Katalaz
C) Lipit A
E)Elastaz
55 – C
SE
55. Nötropenik hastalarda Pseudomonas aeruginosa’ya
bağlı septik şok gelişiminden aşağıdakilerden hangisi
sorumlu tutulur?
B) Flagella
D) O polisakkarit
Kızıl toksini deri içi verilerek kızıla duyarlılık araştırılabilir
(Dick testi). Schultz – Charlton sönme olayı ile döküntünün
kızıla ait olup olmadığı anlaşılır (Döküntü bölgesinde deri içine antitoksin verildiğinde döküntünün solması).
LİPOPOLİSAKKARİD (ENDOTOKSİN)
Gram negatif bakterilerin duvarı parçalandığında ortaya çıkan lipopolisakkarit maddeye endotoksin denir. Endotoksin
kromozom tarafından kodlanır ve üç kısımdan oluşur.
57. Sık antijenik değişiklik nedeniyle tekrarlayan reenfeksiyonlara neden olan ve bu nedenle aşı geliştirilemeyen,
bir milyonun üzerinde serotipi bulunan etken aşağıdakilerden hangisidir?
TU
1. Lipit A: Endotoksinin toksik etkilerinden sorumludur.
Tüm endotoksinler ateş, hipotansiyon ve septik şoka neden olur.
2. Kor polisakkarit: Grup spesifik antijendir. Tüm gram negatiflerde aynı yapıdadır.
A) Chlamydia trachomatis
B) Neisseria meningitidis
3. Polisakkarit: Tür spesifik antijendir. 50 -100 adet tekrarlayan şeker ünitelerinden oluşur. O somatik antijeni diye bilinir ve IgM sınıfı antikor yanıtına neden olur. E. coli ve Salmonella (2000 tür) gibi bir çok gram negatif bakterilerin
tiplendirilmesi için kullanılır. Neisseria ve H. influenzae’de
O antijeni bulunmaz, çünkü bu bakterilerin endotoksini lipopolisakkarit değil lipooligosakkarit yapıdadır.
C) Neisseria gonorrhoeae
D) Streptococcus pneumonia
E) Staphylococcus aureus
57 – C
Sık Antijenik Değişiklik
• Neisseria gonorrhoeae (pili proteinleri)
Shwartzman ve Jarish herxheimer reaksiyonuna neden olan
hücre duvarı yapı taşı lipopolisakkarittir (endotoksin) ve bu
reaksiyona neden olan temel sitokin TNF-alfa’dır. Bu durumda sitokin yanıtını baskılamak için steroid kullanılabilir. Limulus lizat testi bir sıvıda endotoksin varlığını tespit etmek
için kullanılır.
www.tusem.com.tr
• Borrelia recurrentis (antijenik şift ile dış membran proteinlerinde değişiklik)
• Salmonella typhimurium (2 flagellar varyant)
• Trypanosoma (homolog rekombinasyon)
• İnfluenza (genetik reassortment ile antijenik şift)
10
Temel Bilimler / T 41 - 8
58. Aşağıdaki enfeksiyon ajanlardan hangisi aşı içeriğinde
adjuvan olarak kullanılabilir?
A) Hepatit A
B) Hepatit B
C) Kızamık
D) Clostridium tetani
60. On aylık bir çocukta 39.8 C ateş ve letarji tespit edilmiş
olup BOS örneğinde gram negatif koko-basiller görülmüştür. Bu hastada olası etkene göre uygulanması gereken aşının özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trivalan ölü aşı
E) Mycobacterium bovis
B) Kovalen bağlı protein- poliribitol aşı
58 – E
C) 23 serovarlı polisakkarit aşı
Adjuvan: Kendisi antijen olmadığı halde birlikte bulunduğu
antijenin gücünü arttıran maddelerdir. Özellikle aşıların hazırlanmasında kullanılır (Alüminyum, civa vb.), en kuvvetli
adjuvan Freund adjuvanıdır (Mycobacterium duvarında bulunan waks D ve parafin gibi).
D) Heptavalan polisakkarit – protein konjuge aşı
E) Vi antijeni içeren polisakkarit aşı
M
60 – B
Küçük gram negatif kokobasil. Polisakkarit kapsülü bulunan H.
influenzae üst solunum yolu florasında bulunmamasına rağmen
özellikle çocuklarda % 2- 4 oranında nazofarinks taşıyıcılığı bulunabilir. Kapsülsüz türler ise nazofarinks florasında bulunur (%5080). Kapsülü poli ribitol fosfat yapısında (PRP) olup antijeniktir.
Özgül antiserumlarla yapılan kapsül şişme reaksiyonuyla tanı
konabilir (S. pneumoniae’de olduğu gibi). Polisakkarit kapsülüne
göre altı serotipe ayrılır (a, b, c, d, e, f). En virülan olan serotip
b’dir ve invazif hastalıkların %90’ından sorumludur.
59. Karbapenemler aşağıdaki etkenlerden hangisinin tedavisinde kullanılmaz?
A) Yara enfeksiyonuna neden olan Pseudomonas aeruginosa
SE
B) Genişlemiş spektrumlu betalaktamaz üreten Escherichiae coli
C) Metisiline duyarlı Staphylococcus aureus
D) Stenotrophomonas maltophilia’ya bağlı pnömoni
E) Penisiline dirençli Streptococcus pneumoniae
59 – D
61. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde deri döküntüsünden yapılan kültürde etken üretilemez?
Beta-laktamaz grupları ve genel özellikleri (Ambler sınıflaması)
A) Stafilokokal toksik şok sendromu
Sınıf A: Genişlemiş spektrumlu beta laktamazlar (GSBL) bu
gruba girer. Genellikle antibiyotik kullanımına bağlı olarak plazmid kontrolünde gelişen bir dirençtir. GSBL (veya ESBL) üretimi
en sık Klebsiella spp. ve E. coli suşlarında görülür. GSBL üreten
suşlar karbapenemler hariç tüm beta- laktamlara dirençli kabul edilir. Bu durum hastane enfeksiyonları için risk oluşturur.
B) Meningokoksemide peteşiyal döküntü
C) Kandidemili hastalarda püstüler lezyonlardan
D) Eritema kronikum migrans
TU
E) Tifolu hastalarda rozeollerden
61 – A
Sınıf B (metallo betalaktamaz): Bu direncin gelişebilmesi için
çinko iyonuna ihtiyaç vardır. Stenotrophomonas maltophilia,
Bacteroides fragilis, Aeromonas ve Legionella suşları bu dirençte genellikle karbapenemlere dirençlidir.
Toksik şok sendromu: Toksik şok sendromu toksini-1 (TSST-1,
enterotoksin F veya pyrojenik ekzotoksin C) ısıya dirençli bir
süper antijendir.
Toksik şok sendromunda major kriterler;
- Ateş (> 38.8 oC)
- Hipotansiyon
- Diffüz maküler eritematöz döküntülerin yaygın deskuamasyon gösterdiği bir tablodur (el ayası ve ayak tabanında da
döküntü olur).
Kusma, ishal ve yaygın organ tutulumu görülür. Uzun süreli vajinal tampon kullanan bayanlarda görülebilir. Menstiruasyon
dışında meydana gelen toksik şok sendromundan enterotoksin
B ve C sorumludur. Etken kan kültüründen izole edilemez. Serolojiyle tanı konabilir fakat TSST’e karşı meydana gelen antikorlar %50 vakada hasta düzeldikten sonra ortaya çıkar. TSST’i
aerobik ortamda ve nötr pH’da salındığından apse formasyonu
(asit pH ve anaerob) oluşturan S. aureus suşları TSST salgılamaz.
Sınıf C: Genellikle gram negatif bakterilerde görülür ve kromozomal lokalizasyonludur. İndüklenebilir beta-laktamazlar
bu grupta yer alır, yani bir beta laktam antibiyotiğin varlığında
ortaya çıkarlar ve klavulonik asitle inhibe olmayan tek betalaktamaz grubudur. İndüklenebilir beta- laktamaz en sık P.
aeruginosa’da görülmekle birlikte Enterobacter cloacae, Citrobacter freundii ve Serratia marcescens’de de gözlenir. Buna
rağmen Pseudomonas aeruginosa suşlarına karşı en etkili
betalaktam antibiyotiğin karbapenem olması bu antibiyotiğin
OprD diye bilinen özel bir kanal sistemini kullanmasına ve molekül ağırlığının düşük olmasına bağlanabilir.
Sınıf D: Oksasilini parçalayan oksasilinazlar bu gruptadır.
11
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
62. Tipik ve atipik pnömoni ayrımının net olarak yapılamadığı durumlarda aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin
kullanılması uygun değildir?
A) Klaritromsin
B) Levofloksasin
C)Azitromisin
D)Doksisiklin
Salmonellalar laktoz etki etmediğinden MacConkey veya EMB
agar besiyerinde renksiz koloniler oluşturur. TSI besiyerinde
alt kısım sarı (asit), üst kısım kırmızı (alkali) görünüme neden
olduğu gibi, gaz oluşturur ve besiyerinde ferroz sülfat bulunduğundan hidrojen sülfid (H2S) oluşturarak besiyerini siyaha
boyar (Salmonella H2S +, Shigella H2S -). S. typhi diğer salmonellalardan farklı olarak gaz oluşturmaz ve az miktarda H2S
oluşturur. Salmonellaların besiyerindeki görünümü proteusla
karışır, fakat proteusun üreazının pozitif olması ayırt edici bir
özelliktir. Besiyerinde üreyen kolonilerden özgün antiserumlarla (O, H, Vi) tiplendirme yapılabilir.
E) Sefiksim
62 – E
Tipik ve atipik pnömoni arasındaki farklılıklar
Mycoplasma
(Atipik pnömoni)
Faranjit
Yaygın
Yok
Başlangıç
Yavaş
Hızlı
Subfebril
(< 39 0C)
Yüksek 39-40 0C
(titremeyle yükselir)
Paroksismal nonprodüktif,
zamanla prodüktif hal alır
Prodüktif
Ateş
Öksürük
Normal
Kanlı/ pürülan
Balgamda hücre
Lenfosit veya lökosit
Lökosit (bol nötrofil)
Balgamın gram
boyasında etken
Yok
Var
Kanlı ve çukulatalı
agarda üreme
Yok
Plörotik göğüs
ağrısı
Yok
Ampiyem veya
pevral effüzyon
Yok
Komplikasyonlar
Otit, büllöz miringit, eritema multiforme major, otoimmün hemolitik anemi,
myokardit ve perikardit
Bakteriyemi, menenjit,
otit ve
Plevral effüzyon
Makrolit veya kinolon
Beta laktamlar
Tedavi
64. Sinüziti olan hastada üreyen etkenin laktozu, sükrozu
ve glukozu fermente etmediği tespit ediliyor. Amoksisilin tedavisine cevap vermeyen hastada etken olarak
aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
A) Streptococcus pneumoniae
B) Streptococcus pyogenes
C) Branhamella catarrhalis
SE
Balgam görünümü
Pnömokokal pnömoni
(Lober pnömoni)
M
Özellik
Var
D) Neisseria meningitidis
Var
E) Haemophylus influenzae
64 – C
Bazen
Branhamella catarrhalis
Normal konakta nazofarinkste kolonize olan immünitesi düşük kişilerde otit, sinüzit, bronşit ve pnömoni oluşturabilen bir
etkendir. Oksidaz ve DNAase’ı pozitif gram negatif diplokoktur. DNAase S. aureus ve S. pyogenes’de de pozitiftir.
Yüsek oranda (% 90) beta laktamaz salgıladığı için tedavide
amoksisilin klavulonik asit gibi betalaktam inhibitörlü bir
kombinasyon kullanılmalıdır.
TU
63. Tavuk yedikten 12 saat sonra karın ağrısı, bulantı ve ishal yakınmaları başlayan bir hastanın dışkı kültüründe
üreyen laktoz negatif, H2S pozitif, gram negatif bakteri
aşağıdakilerden hangisidir?
Gram negatif diplokokların özellikleri
A) Shigella dysenteriae
B) Salmonella enteritidis
C) Pseudomonas aeruginosa
D) Escherichia coli
E) Campylobacter jejuni
Gram negatif
diplokoklar
Fermentasyon
Glukoz
Maltoz
DNAse
Beta
laktamaz
Tedavi
Neisseria
meningitidis
+
+
-
Yok
Penisilin
Neisseria
gonorrhae
+
-
-
Bazen
Seftriakson
Moraxiella
(Branhamella)
catarrhalis
-
-
+
Çoğunlukla
Amoksisilin
klavulonik a.
63 – B
65. Menenjiti olan 15 günlük bir yenidoğanda beyin omurilik
sıvısının incelenmesi sonucunda gram pozitif basiller görülmüş olup kültürde üretildiğinde beta hemoliz yapan ve
CAMP testi pozitif etken aşağıdakilerden hangisidir?
SALMONELLA
TANI: Hastalığın 1. haftasında en iyi sonucu kan kültürü ve
kemik iliği asprasyon kültürü (sırasıyla % 80 ve % 90 duyarlı)
verir. Gaita ve idrar kültürü 2. ve 3. haftalarda iyi sonuç verir.
İkinci haftadan itibaren serum aglutininleri artmaya başlar ve
5. haftada maksimum seviyeye ulaşır. Hastalık remisyona girdikten sonra da düşük seviyede devam eder.
A) Listeria monocytogenes
B) Streptococcus agalactiae
C) Staphylococcus aureus
D) Corynebacterium diphtheria
E) Haemophylus influenza
www.tusem.com.tr
12
Temel Bilimler / T 41 - 8
65 – A
67 – A
LİSTERİA
TANI: Gram pozitif L vaya V şekinde görünüm arzeden bir basildir, bu nedenle derinin normal flora üyesi olan corynebacterium
(difteroidler) ile karışır. Klinik örnekler 4 oC’de bekletildiğinde
bakteri çoğalır ve buna soğukta zenginleştirme denir. Soğukta
zenginleştirme listeria ve yersinia’da görülür. 37 oC’de hareketsiz,
22 oC’de takla atar şekilde hareket eden listeriya hareketsiz
olan corynebacteriumlardan bu sayede ayrılır. Koyun kanlı agar
besiyerinde üreyen kolonilerin etrafında hemolitik streptokoklarda olduğu gibi beta hemoliz zonu oluşur fakat katalazının pozitif olmasıyla streptokoklardan ayrılır. CAMP testi pozitif olup
şekerleri fermentasyonla parçalar fakat gaz oluşturmazlar. BOS
incelemesinde bakterinin tespit edilememesi çok önemli bir
özelliğidir, çünkü BOS’ta bakterinin tespit edilebilmesi için gerekli olan sınır konsantrasyonun (104 /ml) altında bakteri bulunur (birçok bakteriyel menenjit etkeni BOS’ta tespit edilebilir).
HTLV-1 (Human T-cell leukemia virüs) HTLV-1’in neden olduğu
hastalıklarda T lenfositlerin çekirdekleri çiçek demeti şeklindedir.
a. Erişkin T hücreli lenfositik lösemi (latent dönem 20-30
yıl): HTLV-1 Tax proteini aracılığıyla devamlı IL-2 (T lenfosit büyüme faktörü- otokrin aktivatör) salınımına neden
olarak T lenfositlerin kontrolsüz çoğalmasına ve erişkin T
hücreli lenfositik lösemiye neden olur. Ayrıca Tax proteini
tümör süpressör p53’ü inhibe eder. Derinin en sık görülen lenfoması mycosis fungoides’te olduğu gibi HTLV1’de pautrier mikroapseleri görülür.
M
b. Myelopati (Tropikal spastik pareparezi): Bacaklarda ilerleyici zayıflama ve multipl skleroza (MS) benzer klinikle seyreden demiyelinizan otoimmün bir hastalıktır.
MS’den farklı olarak remisyon göstermez.
68. AIDS hastalarında en sık rastlanan intrakranial enfeksiyon etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
SE
66. Akut Ebstein-Barr virus enfeksiyonu geçirmekte olan bir
çocuğun serumunda,
A) İnsan Herpes virüs tip 8
I. Anti-EA (erken antijen) IgG
II. Anti-VCA (viral kapsid antijeni) IgM
B) Crptococcus neoformans
III. Anti-VCA (viral kapsid antijeni) IgG
C) Toxoplasma gondii
IV. Anti-EBNA (Ebstein-Barr virus çekirdek antijeni)
D) Ebstain Barr virüsü
antikorlarından hangilerinin bulunması beklenir?
E) Herpes simpleks
A) Yalnız IV B) Yanlız II
68 – C
C) II ve IV D) I, II ve III
TOKSOPLAMASMA
E) I, II, III ve IV
İmmünitesi sağlam konakta
TU
66 – D
- Genellikle asemptomatik
Epstein Barr virüs serolojisi
- Semtomatik enfeksiyon sıklıkla polilenfadenopati şeklinde görülür. Özellikle posterior servikal lenfadenopati ile birlikte çocuklarda polilenfadenopati ve erişkinde ise tek bir lenfadenopati ile
karakterizedir. Lenfadenopati (%60) 1-2 ay içinde kaybolurken,
bazen aylar sürebileceği gibi %6 vakada normale dönmez.
Heterofil
antikor
Downey
hücreleri
VCA
IgM
VCA
IgG
EA
IgG
EBNA-1
IgG
Yorum
+/-
+/-
+
+
+/-
-
Akut enfeksiyon
-
-
-
+
-
+
Geçirilmiş
enfeksiyon
-
-
-
+
+ (R)
+
Burkitt
lenfoma
- Az bir kısmı enfeksiyoz mononükleazise benzer semptomlara
neden olabilir (heterofil antikor negatif).
-
-
-
+
+ (D)
+
Nazofarinks
karsinomu
İmmün yetmezliklilerde (AIDS vb)
AIDS’lilerde santral sinir sistemi enfeksiyonlarının en sık etkeni toksoplasmadır.
67. HTLV- 1’e bağlı gelişen T hücreli lenfositik lösemi gelişme mekanizması aşağıdakilerden hangisidir?
- Ensefalit (meningoensefalit): Genellikle endojen kistin reaktivasyonu sonucunda gelişir.
A) IL- 2 reseptör aktivasyonu
- Serebral apse (ring enhancing mass). Beyin MR’ında mutifokal hipodens alanlar görülür.
B) MHC- 2 aktivasyonu
C) Gama interferon salınımı
- Oftalmik toksoplazmozis: Tek taraflı koryoretinit.
D) Alfa interferon salınımı
E) c- myc proteinleri
13
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
69. Gansiklovir dirençli sitomegalovirüs enfeksiyonlarının
tedavisinde tercih edilecek antiviral ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Valgansiklovir
B) Asiklovir
C) Ribavirin D) Foskarnet
patojendir. Tip 1 alveolar epitel hücre yüzeyini kapatarak gaz
alışverişini bozar. Ateş, nonprodüktif öksürük ve prodüktif
dispne görülür. Laktat dehidrogenaz seviyesi 500 mg /dl’nin
üzerindedir fakat spesifik değildir. HIV enfeksiyonu olanlarda
pnömotoraks geliştiğinde P. jiroveci’den şüphe edilmelidir.
TANI: Kültürü yapılamamıştır ve gramla boyanmaz. Giemza
ve metanamin gümüş boyasıyla boyanabilir. İnce duvarlı trofozoid ve kalın duvarlı kisti vardır. Kistinin içinde sekiz adet
intrakistik cisimcik bulunur.
E) İdoksuridin
69 – D
Antiviral ilaçlar
ETKİN OLDUGU VİRUS ve ÖNEMLİ NOTLAR
DNA polimeraz enzim inhibitörleri (genellike herpes virüs enfeksiyonlarında
kullanılır)
Asiklovir
(Zovirax)
Valasiklovir
HSV ve VZV.
Etkili olabilmeleri için viral timidin kinaz enzimiyle aktif metabolitine dönüşmesi gerekir. CMV’ün timidin kinazı yoktur.
Nörotoksik (deliryum, tremor) ve nefrotoksik yan etkileri
vardır. Asiklovir, intratübüler kristal oluşumu ile obstrüksiyona neden olduğundan akut böbrek yetmezliğine yol açar.
Vidarabin
HSV ve HBV
Idoxuridine
Herpes keratitinde kullanılır, Timidin kinaz inhibitörüdür ve
sadece lokal uygulanır.
Famsiklovir
Pensiklovir
71. Akut miyelositer lösemi nedeniyle tedavi gören ve 10 gündür nötropenik olan bir hastada, nötropenik ateş nedeniyle
başlanan antipsödomonal antibiyotiklere yanıt alınamıyor.
Ateş dışında yakınması olmayan hastanın akciğer grafisi
normal bulunuyor. Çekilen bilgisayarlı toraks tomografisinde “buzlu cam alanı” ile çevrili nodül saptanıyor.
Bu hastada en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Stafilokok pnömonisi
SE
Trifluorotimidin Herpes keratitinde kullanılır, sadece lokal uygulanır.
Gansiklovir
Valgansiklovir
CMV. Timidin kinaza ihtiyacı yoktur, virüsün kodladığı fosfokinaz enzimiyle aktivite kazanır. Kullanımını kısıtlayan en önemli
yan etkisi kemik iliği süpresyonudur.
Fomivirsen
CMV. Sentetik tek iplikli DNA molekülü. CMV mRNA’sının
komplementeri olduğundan sadece sitomegalovirüs
mRNA’sını inhibe eder. Sitomegalovirüs retinitinin tedavisinde
intravitreal uygulanır.
Sidafovir
Herpes grubu virüsler, HPV, adenovirüs, poxvirüsüne etkili
nükleotid analoğudur. Yarı ömrü uzundur, doz kısıtlayıcı yan
etkisi nefrotoksik etkisidir. Oral yoldan absorbe olmaz.
CMV. Aktivasyona gerek duymaz.
Foscarnet
Pirofosfat analoğu olduğundan pirofosfat bağlarını inhibe
eder. DNA polimeraz enzim inhibitörlerine dirençli suşların
tedavisinde kullanılır. Geri dönüşümlü Nefrotoksisite ve
fosfatemi oluşturur.
B) İnvaziv pulmoner aspergilloz
C)Tüberküloz
D) Sitomegalovirus pnömonisi
E) Pneumocystis jirovecii pnömonisi
71 – B
TU
Fosfonoformat
70. Pneumocystis jiroveci’nin metanamin gümüş boyası ile
incelenmesi durumunda en güvenilir tanı koydurucu
form aşağıdakilerden hangisidir?
A)Trofozoid
B) Prekist
C) Kist
D) Metakistik trofozoid
-
İnvazif aspergillozis: Nötropeni, hematolojik malignitesi
ve kemik iliği transplantasyonu yapılmış olanlarda nekrotizan bir bronkopnömoni tablosuna neden olur. En sık
etken Aspergillus fumigatus’tur.
-
Akciğer tomografisinde önce halo sonra hilal belirtisi görülür.
-
Serumda;
• Galaktomannan antijeni
• β- glukan antijeni
• D- mannitol antijeni gösterilebilir.
E)Metakist
72. Deride enfeksiyona neden olan, sabouraud dekstroz
agar besiyerinde oda ısısında 1- 4 haftada üreyen küf
kolonilerinde bölmeli hifler, makro ve mikrokonidiumlar
saptanan mantar hücresi aşağıdakilereden hangisidir?
70 – C
PNEUMOCYSTİS JİROVECİ (Eski adı P. carini)
Temel olarak solunum yoluyla bulaşmasına rağmen bulaş yolları ve rezervuarı tam aydınlığa kavuşmamıştır. AIDS’lilerde en
sık rastalanan fırsatçı patojen, en sık rastlanan pnömoni etkeni, en sık rastlanan mantar (eskiden kandidaydı) ve ölüme
en sık neden olan etkendir. Yaptığı pnömoniye plazma hücreli
pnömoni denir (diffüz bilateral interstisyel plazma hücreleri)
fakat AIDS’lilerde plazma hücreleri bulunmaz. Ekstrasellüler bir
www.tusem.com.tr
M
İLAÇ
A) Candida albicans
B) Aspergillus fumigatus
C) Trichophyton rubrum
D) Malessezia furfur
E) Sporosthrix schenckii
14
Temel Bilimler / T 41 - 8
74 – D
T. pedis (atlet ayağı): Erişkinde en sık ratlanan mantar enfeksiyonudur. En sık etkenler T. rubrum (antropofilik) ve T. mentagrophytes (zoofilik)’tir. T. rubrum tüm dünyada en sık rastlanan dermatofitoz etkenidir. Ayrıca saçlı deri dışında meydana
gelen tüm dermatofit enfeksiyonlarının en sık rastlanan etkenidir. T. rubrum kültürde pamuğumsu, beyaz renkli koloniler oluşturur. Palağa arka yüzünden bakıldığında kırmızı pigmentli koloniler oluşturur. Direk incelemede gözyaşı damlası
şeklinde mikrokonidyalar görülür. T. mentagrophytes ise spiral
şekilde hifler oluşturur. En sık komplikasyon bakteriyel sellülüt
ve tırnak veya bacağa kadar ilerleyen mantar invazyonudur.
Taenia saginata: En sık görülen sestod enfeksiyonudur. Rostellumu bulunmadığından silahsız tenya diye bilinir. Ayrıca
Taenia soleuma göre daha uzundur (5 m) ve proglottidi hareketlidir. Ara konak sığır, kesin konak insandır. Sığır etinin iyi
pişirilmeden yenmesi sonucunda larvanın (Cysticercus bovis)
oral yolla alınmasıyla bulaşır. Barsağa ulaşan larvalar yumurta
üretir. Gebe halkalarda yumurtlama deliği bulunmadığından
yumurtalar ancak halkanın parçalanmasıyla ile serbest kalır.
Olgun halkalar güçlü kas yapısı nedeniyle zincirden koparak
anüsten atılır (abdest bozan). En sık görülen belirti halka düşürmedir (hareketli proglottid). Atılan gebe halkalar toprağa
düşer ve sığırlar otla beslenirken bu yumurtayı alır.
73. Aşağıdaki parazitlerden hangisi ara konağa ihtiyaç göstermez?
KLİNİK: Devamlı acıkma, iştah bozukluğu, açlık ağrıları, parazitin toksik ürünlerine bağlı sinir sistemi bozukluğu, uyurken diş
gıcırdatma, ağızdan salya gelmesi görülebilir. Barsak tıkanıklığı
ve apandisite neden olabilir.
M
72 – C
A) Paragonimus westermani
B) Strongyloides stercoralis
D) Fasciola hepatica
E) Schistosoma mansoni
73 – B
TANI: Hastalar genellikle düşürdükleri yassı halkalarla gelir (hareketli proglottid). Bu tanı için yeterlidir. Hastanın dışkısı incelendiğinde çift cidarlı ve içinde üç çift çengeli olan onkosfer görülür.
SE
C) Dyphylobatrium latum
TEDAVİ: İlk tercih niklozamid’dir. Tedaviyle baş kısmının barsaktan ayrılması gerekir. Korunmada etlerin en az 75 oC’de 15
dakika pişirilmesi gerekir. – 10 oC’de 5 gün süreyle dondurularak larvanın ölmesi sağlanabilir.
TU
STRONGYLOİDES STERCORALİS
İnsan gaitasıyla bulaşmış olan topraktan filariform larvanın
penetrasyonuyla bulaşır. Larvalar kan yoluyla akciğere gelir
(Askaris ve kancalı kurtlarda olduğu gibi) nazofarinksten yutularak mideden geçip barsağa gelirler. Barsak mukozası içinde
çiftleşen yumurtlarlar barsak boşluğuna atılınca açılır ve rabditiform larvalar gaitayla atılır (gaitada yumurta görülmez).
İntestinal nematodlar içinde en küçük olandır. Yaşam döngüsünü insan vücudunda tamamlar.
Otoenfeksiyon: Barsak boşluğunda bazı nonpatojen rabditiform larvalar tekrar patojen olan flariform larvaya dönüşür
buna internal otoenfeksiyon denir. Bazen filariform larvalar
perianal bölgeden deriyi delerek tekrar kana karışır buna eksternal otoenfeksiyon denir.
İndirek evrim (heterojenik döngü): Erişkin erkek ve dişiler
birkaç nesil toprakta yaşayabilir. Erişkin formu toprakta bulunan tek parazittir.
75. İmmün sistemin T regülatör hücre yönünde değişimini
uyaran sitokin aşağıdakilerden hangisidir?
A) IL-17
B) IL-12
C) IL-10
D) IL-4
E) TGF- beta
75 – E
Th1, Th2 ve Th17 yönünde farklılaşma
74. Gastrointestinal sistem şikayetleri bulunan hastanın
dışkı incelemesinde proglottid gözleniyor. Buna göre
aşağıdakilerden hangisi etken olarak düşünülmelidir?
A) Enterobius vermicularis B) Trichuris trichura
C) Ascaris lumbricoides
D) Taenia saginata
E) Necator americanus
15
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
76. Tüm periferik T lenfositlerinde bulunan temel belirteç
aşağıdakilerden hangisidir?
78 – B
Waterhouse-Friderichsen Sendromu:
A) CD34
B) CD3
Aşağıdaki bulgularla karekterizedir.
C) CD4
D) CD8
• Sıklıkla N. meningitidis septisemi sonrası gelişir. (nadiren
Pseudomanas, pnömokok, H. influenza sonrası )
E) B7
76 – B
• Hızlı progresif karekterde hipotansiyon ve şok
αβ T lenfosit (%90): Lenf bezlerinde peptid antijenlerin sunumu
ile aktivasyon kazanır. CD4 ve CD8 T lenfositleri bu grupta yer alır.
• Yaygın purpuralarla karekterize DIC tablosu
• Masif bilateral adrenal kanamayla birlikte hızlı gelişen adrenokortikal yetmezlik
M
γδ T lenfosit: Kan ve dokularda erken dönemde lokal (mukozal) cevaptan sorumludur. Özellikle barsakların lamina
propriasında bulunur. Genellikle bu hücrelerde CD4 ve CD8
bulunmaz (double negative cell). Bu nedenle periferik T lenfositlerde temel olarak CD3 bulunur.
Diğer T lenfositleri
CD4 CD25 Treg: Tolerans ve hafıza hücrelerinin gelişimini sağlar.
CD4 Th17 hücresi: İmmün yetmezlikli hastalarda immün sistemi kuvvetlendirmek için IL- 17 salgılar.
SE
79. Aşağı eşleştirmelerden hangileri doğrudur?
Th3: Oral mukozal immüntoleranstan sorumludur.
I. Tip 2 diyabet= amiloid birikimi
T LENFOSİTLERİ: Antijen sunan hücreler protein antijenleri MHC
ile T lenfositlere sunar. MHC, 6. kromozomda bulunan HLA (insan
lökosit antijeni) genleri tarafından kodlanan bir proteindir.
II. Tip 1 diyabet = insülitis
III. Tip 1 diyabet = HLA ilişkisi
IV. Tip 1 diyabet= otoimmünite
A) I ve II
77. Aşağıdaki otoimmün hastalıkların hangisinde B hücreli
lenfoma gelişme riski artmıştır?
B) I ve III
C) I, II ve III
A) Otoimmün hemolitik anemi
D) II, III ve IV
E) I,II,III ve IV
TU
B) Sistemik sklerozis
C) Çölyak hastalığı
79 – E
D) Sistemik lupus eritematozis
Diyabet hiperglisemi ile seyreden böbrek, göz, sinir ve damarları etkileyen bir kronik hastalıktır. Primer diyabetde major
sorun insülin üretimi iken sekonder diyabette sıklıkla periferik
insülin cevabının azalması mevcuttur.
E) Sjögren sendromu
77 – E
Sjögren zemininden MALTOMA gelişme riski artmıştır.
Tip 1 diyabet patogenezi:
İmmün reaktif hücrelerin beta hücrelerini öldürmesiyle karekterize otoimmün bir hastalıktır. Adacık hücrelerinde yoğun
immün hücre birikimi ve insulitis izlenir. Patogenezde genetik,
immunolojik ve çevresel faktörler (virüsler) suçlanmaktadır.
78. Meningokoksemi sonrasında ilerleyici hipotansiyon,
dissemine intravasküler koagulasyon ve adrenal kanamayla birlikte adrenokortikal yetmezliğin gözlendiği
bir çocukta en olası tanı aşağıdakileren hangisidir?
A) Addison hastalığı
Bu hastalarda %70 oranında anti beta hücre antikorları izlenir.
B) Waterhouse-Friedrichsen sendromu
Tip 2 diyabet patogenezi:
C) Weil Marchesani sendromu
Multifaktöryel kompleks bir hastalıktır. Periferik dokularda insüline karşı direnç oluşumu ve düzensiz insülin salınımı izlenir.
Obezite çok önemli bir risk faktörüdürür. Adacık hücrelerinde
amiloid birikimi izlenebilir.
D) Loeyz-Dietz sendromu
E) Conn sendromu
www.tusem.com.tr
16
Temel Bilimler / T 41 - 8
81 – D
Diabetes Mellitus
TIP 1 DM
TİP II DM
Klinik
Çocukluk ve adolesan dönem
başlangıç
Normal kilo
İnsülin seviyelerinde progresif
düşüş
Dolaşımda otoantikorlar (anti-insulin, anti-GAD,anti-ICA512)
Diabetik ketoasidoz
Yetişkin başlangıç
Obez
Erken aşamada yüksek
insülin ileri dönemlerde
normal veya hafif azalmış insülin seviyesi
Nonketotik hiperosmolar koma
Patogenez
Regulatuar T hücreler dysregulas- İnsulin rezistans
yon (sonucunda adacık hücrelere Obezite ve obezite ilişkili
self toleransın kaybı)
faktörlerin insülin rezistansına neden olması
Genetik
HLA ilişkili
HLA ilişkisi yok
CTLA4, PTPN22 ve insulin geni Obezite ilişkili genlerle
VNTRs genlerinde polimorfizm
ilişki
Adacık hücre İnsulitis
morfolojisi
Beta hücre kaybı ve atrofi
Pyojenik Granulom: Çocuklar, gençler ve gebe kadınlarda izlenen inflamatuar bir lezyondur. Benign vasküler bir lezyondur. Gebelikte izlenen pyojenik granulom granuloma gravidarum diye bilinir.
82. Aşağıdakilerden hangisi intraduktal papiller müsinöz
karsinom için yanlıştır?
A) Sıklıkla pankreasın başından gelişir.
M
Hafif beta hücre kaybı
İnsulitis yoktur
B) Büyük pankreatik kanallardan gelişir.
C) Erkeklerde daha sıktır.
80. Aşağıdakilerden hangisi alkolik hepatit bulgusu değildir?
D) Ovariyan stromaya benzer stromaya sahiptir.
A) Mallory-Denk cisimciği
E) Malign dönüşüm izlenebilir.
B) Kümes teli paterni fibrozis (chicken-wire fibrozis)
82 – D
SE
C) Plazma hücresiden zengin inflamasyon
Pankreasın kistik tümörleri, pankreas tümörlerinin %5ini,
pankreas kistlerinin ise yaklaşık olarak %10 unu oluşturmaktadırlar. İleri yaş kadınlarda izlenirler.
D) Balonlaşma dejenerasyonu
E) Nötrofil infiltrasyonu
80 – C
Seröz Kistadenom
Prognoz çok iyidir ve daima benigndirler. İleri yaş kadınlarda
izlenir ve sıklıkla pankreasın kuyruğundan gelişirler.En sık görülen mutasyon VHL mutasyonudur. Rezeksiyon yeterlidir. Kistik tümörlerin %25’ini oluşturur. Nonspesifik şikayetler, karın
ağrısı en sık semptomudur
ALKOLİK HEPATİTİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ
• Hepatositlerde şişme ve nekroz
Hepatositlerde balonlaşma dejenerasyonu ve nekroz izlenir. Sişmenin sebebi
yağ, su ve protein akümülasyonudur.
• Mallory cisimciği
Sitokeratin intermedier flamanının ve diğer sitoplazma proteinlerinin koagülasyonu ile oluşur. Şişmiş ya da ölü hepatositlerin nükleusları çevresinde yerleşmiş, belirgin eozinofilik, düzensiz kümeler şeklindeki cisimlerdir. Mallory cisimciği alkolik hepatit için karekteristiktir fakat spesifik değildir. Görülebildiği
diğer hastalıklar: Primer bilyer siroz, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı, kronik
kolestatik sendromlar, wilson hastalığı, hepatosellüler karsinom
• Nötrofilik reaksiyon ve birikim
• Fibrozis: Sıklıkla sinuzoidal ve perivenüller fibrozis (santral ven çevresinde) olarak ba şlar.
TU
Müsinöz Kistadenom
Kadınlarda daha sık %95 (kadın predominansı en fazla olan
tip) izlenir. Seröz kistadenomlardan farklı olarak invaziv karsinomlarla bir arada izlenebilir. Daha büyük kistik boşluklar
içerir. Bu hastaların üçte birinde adenokarsinom izlenir. En sık
görülen mutasyonlar: KRAS,TP53 ve RNF43. Ovarian stromaya benzer stroması vardır.
81. Yirmi haftalık gebe hastada yaklaşık 2 haftadır sağ üst çene
molar diş hizasında gingival yerleşimli hiperemik lezyon bulunmaktadır. Diş fırçalama sırasında kanayan kitleye eksizyonel biyopsi yapılmıştır. Histopatolojik incelemede yoğun
granülasyon dokusunu andıran lobüler vasküler proliferasyon ve inflamatuar hücreler olduğu saptanmıştır.
Intraduktal Papiller Müsinöz Tümörler
A) Periferal dev hücreli granülom
Müsin üreten intraduktal tümörlerdir. Diğerlerinden farklı olarak erkeklerde daha sık izlenir ve pankreasın başından kaynaklanırlar. Müsinöz kistadenomlardan iki önemli farkı vardır.
Müsinöz tümörlerde izlenen ovarian stroma izlenmez ve büyük pankreatik kanallarda gözlenirler. En sık izlenen mutasyonlar GNAS ve SMAD4.
B)Hemanjiyom
Solid Pseudopapiler Tümör
C)Fibrom
Genç kadınlarda daha sık gözlenen, lokal agresif bir tümördür.
Beta catenin/APC mutasyonları nerdeyse yüzde yüz izlenir.
Cerrahi rezeksiyon yeterlidir.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
D) Pyojenik granülom
E) Gingival granülom
17
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
83. Otuz beş yaşında oral kontraseptif kullanımı hikayesi
olan kadın hastanın karaciğerinde 4 cm çaplı kitle saptanıyor. Yapılan histolojik incelemede iki sıralı hepatosit
kordonlarından oluşan düzgün sınırlı lezyon ve çevresinde normal histolojik görünüme sahip karaciğer dokusu
ve HNF1 alfa mutasyonu olduğu gözleniyor.
85. Çocuklarda en sık görülen malign paratestiküler tümör
aşağıdakilerden hangisidir?
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
85 – B
A) Hepatoselüler karsinom
En sık malign paratestiküler tümör çocuklarda rabdomyosarkom, erişkinlerde ise liposarkomdur. Proksimal spermatik
kordun en sık tümörü lipomdur. En sık benign paratestiküler
tümör adenomatoid tümördür. Sıklıkla epididim üst polde
küçük bir nodül olarak izlenirler. Testis etrafında izlenen nadiren izlenen birkaç benign tümörden biridir.
A) Liposarkom
B) Rabdomyosarkom
C) Teratom
D) Liposarkom
E) Embryonel sarkom
B) Hepatoselüler adenom
C) Fibrolamellar hepatoselüler karsinom
M
D) Nodüler rejeneratif hiperplazi
E) Fokal nodüler hiperplazi
83 – B
86. Aşağıdaki morfolojik bulgulardan hangisi progresif karaciğer hasarının habercisidir?
Hepatoselüler Adenom
Oral kontraseptif kullanan genç kadınlarda görülür ve ilacın
kesilmesiyle geriler. Lezyonun histolojisinde portal alan yoktur, bunun yerine tümör içinde dağılmış arter ve venler izlenir.
HCC ile karışma ihtimalleri ve subkapsüler lezyonlardaki rüptür riski nedeniyle önemlidir (özellikle gebelerde). Bu rüptür
intraabdominal kanamaya neden olur.
A) Councilman cismi
SE
B) Balonlaşma dejenerasyonu
C) Makroveziküler yağlanma
D) Mallory-Denk cismi
E) İnterface hepatit ve köprüleşme nekrozu
• Nadiren malignleşebilir. (özellikle beta-catenin gen mutasyonu bulunan vakalarda ve glikojen depo hastalıkları
olanlarda malignleşme riski artar)
86 – E
Güve yeniği nekrozu (piece meal nekroz): Nekroz portal
alana komşu hepatositlerde de görülmeye başlamışsa buna
piecemeal nekroz veya inteface hepatit denir. Portal alan –
parankim sınırında düzensizleşme izlenir.
Hepatosellüler adenom alt tipleri
Üç tipi vardır. HNF1-alfa inaktive hepatosellüler adenom
(MODY-3 ile ilişkili, histolojik olarak yağlı ve hücrelerden fakirdir, malignite riski yoktur, LFABP mutasyonu vardır), betacatenin aktive hepatosellüler adenom (malignite riski yüksek,
glutamine sentetaz diffüz olarak pozitif izlenir), inflamatuar
hepatosellüler adenom (en sık, serum Amiloid ve CRP yüksekliği eşlik eder, nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı ile ilişkili,
JAK-STAT sinyal yolu ile ilişkilidir.
TU
Köprüleşen (bridging) nekroz: Kronik hepatitler gibi ağır hasarlarda, Portal-Portal, Portal-Santral, Santral-Santral alanlar
arasında kalan karaciğer parankiminde birleşen parankimal
nekroz alanları olmasıdır.
• Bu nekrotik bölgelerin yerini fibröz bantlar doldurursa;
köprüleşme fibrozisi oluşur.
Periportal nekroz ( Zone 1 ) : Öncelikle portal alan etrafında
nekroz görülmesidir. Sıklıkla viral hepatitlerde görülür.
Midzonal nekroz ( Zone 2 ): Viral enfeksiyonlar özellikle sarı
humma sonrası görülür.
84. Aşağıdakierden hangisi immünohistopatolojik değerlendirmelerde pan T antijeni olarak kullanılır?
A)CD4
B) CD5
C) CD8
D) CD3
Sentrlobüler nekroz ( Zone 3 ): Santral ven çevresindeki hepatositlerin nekrozudur.
Konjesyon veya başka nedenlerle oluşan iskemik hasar, ilaçlar
ve toksinlerin etkisiyle oluşur.
E) CD21
• Kalp yetmezliği, Alkolik karaciğer hastalığı, ilaç ve toksik
hepatit nekrozları sentrlobüler bölgeden başlarlar.
84 – D
• Feathery dejenerasyonu: Safra kolestazı durumlarında
hepatositlerin diffuz vakuollü ve köpüksü görülmesidir.
CD 3 pan T antijeni olarak kabul edilir.
www.tusem.com.tr
18
Temel Bilimler / T 41 - 8
• Apoptotik hücre ölümü (Councilman cisimciği): Özellikle akut viral hepatitlerde hepatosit hücre ölümüne denir.
Hepatositler koyu pembe eozinofilik sitoplazmalı küçülmüş, piknotik veya fragmente çekirdeklidir ve bu hücrelere
Councilman’s body adı verilir. Ayrıca yoğun eozinofilik boyanmalarından dolayı asifodilik cisimler diye de adlandırılırlar.
88. Aşağıdakilerden hangisi Paget hastalığı zemininden gelişebilecek komplikasyonlardan değildir?
A) Diş köklerinde hipersementöz ve ankilöz
B) Yüksek debili kalp yetmezliği
C) Diş kemiklerinde periodontal ligmanet boşluğunda
obliterasyon
• Confluent nekrozis= hepatositlerin ağır zonal nekrozudur
ve genelde yaygın parenkimal hasar bulgusudur.
D) Kemiklerde erlenmayer tüpü deformitesi gelişimi
E) Kemiklerde mozaik patern oluşumu
88 – D
87. Aşağıdakilerden hangisi venöz trombüslerin özellikleri
arasında yer almaz?
M
Paget hastalığı Kemik yapımı ve yıkımı ile giden, son aşamada dayanıksız ve şekli bozuk kemik oluşumu ile karekterize bir
hastalıktır.
Paget hastalığının üç evresi bulunur.
1. Osteoklastik(litik) evre: Kemik trabeküllerinin osteoklastlarla yıkıldığı evredir. (Resim 6)
2. Mikst evre: Kemik yapım ve yıkımının birlikte olduğu evredir.
3. Osteosklerotik evre: Osteoklastik aktivitenin kaybolması
ve düzensiz kemik sentezinin olduğu evredir.
• Yeni oluşan kemik rastgele “mozaik” patternde gelişir ve
bu patern paget hastalığı için patagnomoniktir.
Paget hastalığının komplikasyonları:
• Paget hastalığı yaşlı hastalarda osteosarkom gelişimi için
predispozan bir faktördür.
• Ağrı en yaygın problemdir.
• Kafa kemiklerinde irileşme, kafanın dik tutulamaması, kraniyel sinirlerde sıkışmalar
• Kafasında çenede büyüme (eski şapkanın küçük gelmesi,
protezlerin küçük olması)
• Çene kemiklerinde alveolar proseslerde genişleme, dişlerde diastema oluşumu
• Diş köklerinde hipersementoz ve ankiloz
• Zor diş çekimi (iskemi ve osteomyelit riski)
• Sekonder osteoartrit ve alt ekstremitenin uzun kemiklerinde chalstik tipi tebeşir kırıkları en sık kompklikasyondur.
• Kompresyon kırıkları ve bunun sonucu lordoz.
• Y üksek debili kalp yetmezliği
• En ciddi komplikasyon özellikle poliostatik formda izlenen
sarkom gelişimidir(osteosarkom, malign fibröz histiositom ve kondrosarkom).
Önemli radyolojik bulguları: lokalize radyoopak lezyonlarının
oluşturduğu pamuk yada yün paterni. Hipersementöz ve ankiloz diş köklerinde rezorpsiyon, Periodontal ligmanet boşluğunda obliiterasyon,lamina durada kayıptır.
Kemiklerde erlenmayer tüpü deformitesi oluşumu osteosklerozis hastalığında görülen bir bulgudur.
A) En sık alt ekstremitenin derin venlerinde yerleşir.
B) Hemorajik ( kırmızı ) trombüs de denir.
C) Trombüsün kuyruğu akım yönüne doğrudur.
D) Pulmoner tromboemboli gelişebilir.
87 – E
SE
E) Zahn çizgileri belirgindir.
Venöz trombüslerde zahn çizgileri görülmez. Zahn çizgileri arteryel trombüslerde görülür.Trombüslerde fibrin birikimi sonucunda gri renki çizgilenmelere Zahn çizgileri denir.
Venöz trombüsler , venöz sistemin akımının yavaş olmasından
dolayı trombüsün eritrositrle kaplanması sonucu kırmızı görünür ve kırmızı (hemorajik) enfarkt adını alır.En sık alt ekstremitenin derin venlerinde yerleşir.
TU
Trombüsün kuyruğu, arteriel trombüslerde akım yönünün tersine doğru;venöz trombüslerde ise akım yönüne doğru uzanır.
Yani her iki durumda da kalbe doğrudur.
Venöz İnfarkt – Hemorajik İnfarkt
Testis ve over gibi bir tek venle drene olan organlarının venleri
tıkanırsa veya torsiyone olursa organda kapiller dolaşım duracağından venöz infarkt oluşur. Genellikle arteriyel sistem tıkanmalarında oluşan infarkt alanları normal dokuya göre daha soluk
veya beyaz olur. Ancak bazı durumlarda infarkt bölgesine kanama olur ki bu durumda kırmızı (hemorajik) infarkttan söz edilir T
Soluk İnfarkt
Pankreas kalp, dalak ve böbrek gibi solid organlarda arteriyel
dolaşımın oklüzyonu ile oluşur. İnfarkt alanı soluk beyaz renkli
ve üçgen şeklindedir. Üçgenin tepesi arterin tıkanan kısmında,
taban kısmı ise dallanan kısımlarında oluşur. İskemik infarkt
alanlarında oluşan nekroz; koagülasyon nekrozudur. Beyinde
ise istisnai olarak iskemi sonucu likefaksiyon nekrozu görülür.
Çoğu organın infarktı skar (fibrozis) ile iyileşir.Beyin infarktı ise
gliozis ile iyileşir, beyinde skar oluşmaz.
19
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
89. Tükrük bezlerinin en agresif tümörü aşağıdakilerden
hangisidir?
4. AIDS’e eşlik eden (epidemik) KS: AIDS’li olgularda, deri,
mukozalar, lenf nodları ve sindirim sistemini sık tutar. Histolojik görünümü atipik iğsi hücrelerle karakterizedir. Kaposi sarkomu sıklıkla ekstremite distal bölgelerinde gelişir.
A) Mukoepidermoid karsinom
B) Asinik hücreli karsinom
C) Malign mikst tümör
D) Klasik adenokarsinom
91. Beyinde en sık izlenen nöronal tümör aşağıdakilerden
hangisidir?
E) Warthin tümörü
89 – C
A) Santral nörositoma
Malign mikst tümör (karsinoma ex pleomorfik adenom) tükrük bezlerinin en agresif (malign) tümörüdür.
B) Pleomorfik ksantroastrositom
M
C)Astrositom
D) Medulloblastom
90. Klasik kaposi sarkomu için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
E) Gangliogliom
A) AIDS ile ilişkilidir.
91 – E
B) Sıklıkla 40-70 yaş arası Akdeniz ve Doğu Avrupa erkeklerinde ve Yahudilerde rastlanır.
BEYİNDE NÖRONAL TÜMÖRLER
SE
En sık görüleni gangliogliomdur. Sıklıkla adolesan dönemde
izlenir ve temporal lobda izlenir. Epilepsiye neden olabilir. Disembryoblastik nöroepitelyal tümör: İyi prognozlu, çocuklarda izlenen düşük gradeli bir tümördür. Epilepsiye neden olur.
Santral nörositoma: Düşük gradeli ventriküller içerisinde yerleşen bir tümördür. Sıklıkla lateral ve 3. Ventrikülde yerleşir.
C) Prognozu diğer kaposi sarkomu tiplerine göre daha
iyidir.
D) Klasik kaposi sarkomu genelde ciltte lokalizedir ve
viseral tutulum nadirdir.
E) Klasik kaposi sarkomu radyoterapiye duyarlı bir tümördür.
90 – A
KAPOSİ SARKOMU
Atipikal Teratoid/Rhabdoid tümör
Çocuklarda izlenen oldukça malign bir tümördür. Hem supratentoryal hem de infratentoryal yerleşimli olabilirler. Rhabdoymyosarkoma benzer hücreler temel histolojik özelliğidir.
Sıklıkla 22. Kromozomda anomaliler izlenir.
TU
Damar endotelinden köken alır. Etyolojisinde HHV-8 vardır ve
AİDS’te en sık rastlanan tümördür.
HHV-8 normal hücre proliferasyonunu artırır ve apoptozisi inhibe eder. P53 inhibisyonu, siklin D aktivasyonu yapar.
92. Lökositlerde bulunan aşağıdaki reseptörlerden hangisi
küçük bakteriyel peptidleri ve kemokinleri tanımaya
yardımcı olur ve böylece kemotaksis gerçekleşir?
Dört formu bulunur
1. Klasik KS (Kronik / Avrupa tip) : Çok büyük oranda yaşlılarda özellikle Avrupa Yahudilerinde izlenir. Sıklıkla alt ekstremite derisi tutulur, iç organ tutulumu nadirdir. Sıklıkla
asemptomatiktir ve uzak yayılım yapmaz, lokalize kalır. Lokal agresif seyirlidir. Yavaş gidişlidir. İkinci bir maligniteye
eşlik edebilir. AIDS ile ilişkili değildir.
A) Toll like reseptör
B) Opsonin reseptörleri
C) Nonopsonin tanıma molekülü (MAC-1)
D) G-protein bağlı reseptörler
E) Scavenger reseptörler
2. Afrika KS (endemik / lenfadenopatik): Genç erkek ve çocuklarda Güney Afrikada endemik olarak görülür. Agresif
seyirlidir. Lokalize veya generalize lenfadenopati ile agresif seyreder, iç organ tutulumu sık izlenir.
92 – D
G-protein bağlı reseptörler: Küçük bakteriyel peptidleri
(N-formil metionin rezidü içerenler) tanımada yardımcı olur.
Ayrıca lipid mediatörleri ve diğer kemokinlerin tanınmasında
yardımcı olur. Bu reseptör aktivasyonuyla endotel adezyonu
ve kemotaksis hızlanır.
3. Transplantasyona eşlik eden KS: İmmünsupresyona bağlıdır. Agresif seyirlidir sıklıkla nodal, mukozal ve viseral
tutulum ile gider. Bazen immünsupresif tedavi kesilince
gerileyebilir.
www.tusem.com.tr
20
Temel Bilimler / T 41 - 8
LÖKOSİTLERDE BULUNAN RESEPTÖRLER VE İNFLAMASYONDA ETKİLERİ
Reaktif (sekonder) amiloidozis nedenleri
G-protein bağlı
reseptörler
Küçük bakteriyel peptidleri (N-formil metionin rezidü
içerenler) tanımada yardımcı olur özellikle nötrofiller.
Ayrıca lipid mediatörleri ve diğer kemokinlerin tanınmasında yardımcı olur. Bu reseptör aktivasyonuyla
endotel adezyonu ve kemotaksis hızlanır
TLR (Toll like
reseptörler)
Mikrobiyal ürünleri (lipopolisakkarit) tanımada yardımcı olur ve sonuç olarak inflamatuar mediatörlerin
üretimi gerçekleşir.
Romatid Artrit (en sık)
FMF
Tüberküloz
Bronşektazi
Kronik osteomiyelit
Ülseratif Kolit
Crohn Hastalığı
Sitokin reseptörler
Mikropların öldürülmesine yardımcı olur. Makrofajları
uyaran major sitokin İFN-γ dır.
Opsonin
reseptörleri
Mikropların opsonizasyonuna yardımcı olur.
Hodgkin hastalığı
Konnektif doku hastalıkları (Ankilozan spondilit)
Neoplaziler (renal hücreli kanser)
Kronik deri infeksiyonları (intravenoz
ilaç veya uyuşturucu kullanılması)
Amilod yapısı: Biyokimyasal olarak %95 fibril proteinler ve %5
P komponenti vardır. H-E boyası ile şekilsiz eozinofilik boyanan anormal katlanmış proteinlerden oluşan bir maddedir.
20 ye yakın farklı amiloid proteini vardır. Bunlardan 3 tanesi
görülen major tiplerdir.
Çoğu mikrobun tanınması ve fagosite edilebilmesi için opsonin adı verilen serum proteinleri ile kaplanması gereklidir.
Yabancı ajanların ve mikroorganizmaların serum proteinleri
ile kaplanması sonrası fagositozları daha kolaylaşır. Bu işleme
opsonizasyon denir.
M
1. AL (amiloid hafif zincir): İmmünglobulin hafif zincirlerinden
meydana gelir. Plazma hücreli neoplazmlarda biriken proteindir. (Multiple myelom ve diğerleri )
Başlıca opsoninler:
2. AA (amiloid assosiye protein): İmmunoglobulin yapısında
olmayan bir proteindir. SAA (serum amiloid assosiye protein)
denilen serumda yüksek dansiteli lipoproteinin protein komponenti (apoprotein) olarak davranan büyük prekursör proteinden gelişir. Kronik iltihabi hastalıklarda depolanır.
• Kompleman ( C3b)
• Immunoglobulinlerin Fc parçarsı ( özellikle IgG )
SE
• Plazma lektinleri ( mannoz bağlayıcı lektin )
Makrofajlar üzerinde fagositozu kolaylaştırıcı üç farklı reseptör bulunmaktadır.
3. Amiloid β protein: Büyük bir transmebran protein olan
amiloid prekürsör olarak gelişir. Alzheimerda beyinde birikir
• Mannoz reseptörleri (lektinlerdir ve bakteri duvarındaki
mannoz ve glikoproteinlere bağlanarak fagositozu kolaylaştırırlar.)
94. Elli yaşında bayan hasta doktora sağ memede kitle şikayetiyle geliyor. Yapılan biyopside ada benzeri tümöral
hücrelerin olduğu ve bu hücrelerin etrafındaki konnektif
dokunun aşırı kollajenöz yapıda olduğu gözlenmiş ve invaziv duktal karsinom tanısı konmuştur.
• Scavenger (Çöpçü) reseptörleri (asıl fonksiyonları artık
reseptörlere bağlanamayan LDL lere bağlanıp fagosite etmektir ve ayrıca ek olarak bir çok mikroorganizmaya bağlanarak fagositozu kolaylaştırabilir )
TU
• Opsoninler için reseptörler (yukarıda bahsedilen opsoninlere bağlanmayı kolaylaştırır)
Makrofajlar mikroorganizmaları opsoninler olmadan integrinleri yardımıyla (özellikle MAC-1) fagosite edebilir. (non opsonin tanıma molekülü)
Bu hastada biyopsi bulguları ile tariflenen patolojik
bulgu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anaplazi
B) Desmoplazi
C) Displazi
D) Metaplazi
E) Plemorfizm
94 – B
93. Reaktif amiloidoz gelişimine en sık neden olan kanser
aşağıdakilerden hangisidir?
Bu vakada desmoplazi tariflenmiştir. Neoplastik oluşumlarda
parankimal dokunun yoğun kollajen üretimini stimüle etmesiyle yoğun fibrozis gelişimine desmoplazi denir.
A) Tiroid papiller karsinom
B) Hepatosellüler karsinom
C) Renal hücreli karsinom
95. Granülasyon dokusu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
D) Küçük hücreli akciğer kanseri
E) Tiroid medüller karsinom
A) Yaygın ödem ve tip 3 kollajen birikimi vardır.
93 – C
B) Çok az miktarda akut iltihap hücresi eşlik eder.
Kanserlerden en sık reaktif amiloidoza neden olan renal hücreli karsinomdur. Ayrıca Hodgkin lenfoma hastalarında da yine
reaktif amiloidoz görülebilir.
C) Neovaskülarizasyon yoğundur.
D) Granülom oluşumu gözlenebilir.
E) Yoğun fibroblast birikimi mevcuttur.
21
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
95 – D
97. Apopitotik hücrede izlenen morfolojik bulgular aşağıdakilerden hangileridir?
Granülasyon dokusunda granülom oluşumu gözlenmez.
A) Hücrede büzüşme, sitoplazmik büzülme ve myelin
figürlerin oluşumu ve sabonifikasyon
Granülasyon dokusu: Fibroblast ve vasküler endotel hücre
proliferasyonu yara iyileşmesinin 1. ve 3. günlerinde başlar ve
granülasyon dokusunu oluştururlar.
Yara iyileşmesinin erken dönemde ana komponentidir. Pembe
renkli, yumuşak ve granüler görünümlü bir dokudur. 1-7 gün
içerisinde gelişir.
C) Hücrenin büzüşmesi, kromatinin perifere yerleşip
kondanse oluşu, hücrenin fragmante olup apoptotik
cisimleri oluşturması
• 5-7. günlerde granülasyon dokusu ve neovaskülarizasyon maksimumdur.
D) Hücresel şişme, kromatin küçülmesi ve koyu boyanması, makrofajların fagositozu
M
• Doku tamirinin en önemli bulgusudur.
B) Hücrede şişme, kromatinin küçülmesi ve koyu boyanması ve apoptotik cisimciklerin oluşumu
Sonrasında fibroz doku sentezi ile fibrozis ve geç dönemde
skar oluşumu gerçekleşir.
E) Hücrede şişme, karyoreksiz ve karyolizis
97 – C
Granülasyon dokusunun komponentleri:
Apoptotik hücrelerde izlenen 4 major morfolojik bulgu:
1. Hücresel büzülme (küçülme): Apoptozisde hücre ve çekirdeğin, hacmi küçülerek yoğunlaşmaya başlar.
2. Kromatin kondansasyonu: Apoptozisin en karekteristik
bulgusudur. Kromatin nükleer membranın hemen altında
periferal kondanse yerleşim gösterir.
3. Stoplazmik bleb ve apoptotik cisimlerin oluşumu: Apoptoz sırasında sitoplazmik büyük veziküller (kabarcıklar)
oluşur ve bunlar hücre yüzeyinden ayrılırlar, bunlara
apoptotik cisimler denmektedir.
4. Apoptotik cisimlerin makrofajlar tarafından fagositozu:
Apoptotik cisimciklerin makrofajlar tarafından fagositozunu
kolaylaştıran moleküller fosfotidilserin ve trombospondindir.
• Gevşek ekstrasellüler matriks elemanları
• İnflamatuar hücreler
Fibroblastlar
SE
• Yeni damar oluşumları (anjiogenez)
96. Aşağıdakilerden hangisi fizyolojik apoptozis örneği değildir?
A) Akut inflamasyonda görevi biten immün hücrelerin
ölümü
B) Hatalı katlanmış proteinlerin birikimi sonucu hücre
ölümü
C) İntestinal kriptalarda epitel hücre delesyonları
TU
D) Gelişim sürecinde otoreaktif hücrelerin ölümü
E) Menstrüasyonda endometriyal hücrelerde apoptozis
98. Aşağıdakilerden tümörlerden hangisinin etyopatogenezinde sigara rol oynamaz?
96 – B
APOPTOZİS
A) Mesane kanseri
B) Hipernefroma
D) Larinks kanseri
Fizyolojik Apoptozis
Patolojik Apoptozis
C) Pankreas kanseri
Embriyogenezis esnasında programlanan hücre ölümü (gelişimsel
involüsyon, farklılaşma)
Hormon bağımlı involüsyon
(menstrüasyonda endometriyal
hücreler,menopozda over folikül
atrezisi, sütten kesme sonrası
memede regresyon, kastrasyon
sonrası prostatda atrofi)
Hızlı çoğalan hücrelerde oluşan
delesyonlar (Kemik iliğinde ve
timusda başarılı antijen ekspresyonu yapamayan lenfositlerin
ölümü, germinal merkezlerde B
lenfositler ve intestinal kriptalarda
epitel hücrelerinin homeostasis
amacıyla ölümü)
Akut inflamasyonda görevi biten
immün hücrelerin ölümü
Gelişim sürecinde otoreaktif T hücrelerin yok edilmesi
DNA hasarı durumları
Hatalı katlanmış proteinlerin birikimi
Parenkimal organlarda duktus
obstruksiyonu
Virüslerle enfekte hücrelerde T
lenfosit aracılığıyla hücre ölümü
(Councilman cisimcikleri)
E) Malign mezotelyoma
www.tusem.com.tr
98 – E
Mesane kanseri, hipernefroma , pankreas kanseri ve larinks
kanserinde sigaranın etiopatogenezde rolü ispatlanmıştır.Fakat Malign mezotelyoma etiyopatogenezinde sigaranın rolü
tanımlanmamıştır.
Sigara etyopatogenezinde rol oynadığı malign tümörler
22
Oral kavite kanserleri
Renal hücreli kanser
Larinks kanseri
Pankreatik kanser
Bronkojenik kanser
Mesane kanseri
Özefagial kanser
Lenfoma
Temel Bilimler / T 41 - 8
Malign Mezotelyoma
100. GABA reseptörleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
Mezotel hücrelerinden köken alır. Viseral ve parietal plevra-
A)GABAA reseptörü pentamerik yapıda olup Cl- iyon
kanalı ile kenetlidir.
da, nadiren periton ve perikarda yerleşir.
Adenokarsinom ile sık karışır.
B)GABAA reseptörünün α, β ve γ alt birimleri vardır.
Asbeste maruz kalma etiyolojide çok önemlidir. Sigara içimi
C)GABAA reseptörünün α1 ve γ2 altbirimleri arasında
benzodiazepin ve atipik benzodiazepin bağlanma
bölgeleri vardır.
ile ilişkisi yoktur. Uzak metastaz nadirdir.
Toraks duvarı ve subplevral akciğer dokusuna lokal invazyon
yapar. 3 tipi vardır:
D) Barbitüratlar, GABAA reseptörünün α altbiriminde
benzodiazepinlerden farklı bir noktaya bağlanır.
• Epitelyal (adenokarsinom benzeri tübuler ve papiller yapılar yapar)
E)GABAB reseptörü G-protein kenetli olup adenilat siklazı aktive eder.
M
• Sarkomatoid (iğsi fibroblast benzeri tümör hücreleri)
• Bifazik (epitelyal ve sarkomatoid tiplerin birlikte olması)
100 – E
Uzak metasta nadirdir, akciğerlere infiltrasyon yapar ve akci-
GABAA reseptörü
ğer yetmezliği oluşturur ve erkenden ölüme neden olur.
I. Muskarinik etki yapma
II. Nikotinik etki yapma
SE
99.
Pentamerik yapıda olup Cl- iyon kanalıdır. α, β ve γ alt birimleri
vardır. α1 ve γ2 altbirimleri arasında (α1 altbirimde) benzodiazepin ve atipik benzodiazepin (zolpidem, zopiklon ve zaleplon) bağlanma bölgeleri vardır. Flumazenil, benzodiazepinlerin ve atipik
benzodiazepinlerin bağlandığı yere bağlanarak bu ilaçların etkisini önler. Barbitüratlar, α altbirimde farklı bir noktaya bağlanır.
GABAB reseptörü
Presinaptik nöronlarda bulunur. G protein kenetli olup adenilat
siklaz inhibisyonu yapar. 5-HT1A reseptörü ile aynı potasyum kanalını paylaşır. Baklofen, presinaptik GABAB reseptörlerini uyarır. Faklofen ve saklofen GABAB reseptörlerini bloke eder.
III. Santral sinir sistemine geçememe
IV. Kolinesteraza dirençli olma
Yukarıdakilerden hangileri kolin esterlerinin ortak özellikleridir?
101. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi anksiyete tedavisinde kullanılmaz?
TU
A) I, II ve III
B) I ve III
A) Klordiazepoksit
B) Venlafaksin
C) II ve IV
C) Suvoreksant
D) Buspiron
D) Yalnız IV
E) Propranolol
E) I, II, III ve IV
101 – C
99 – B
Anksiyete tedavisi
Kolin esterleri: Mide-barsak kanalında hızla hidrolize uğrarlar.
Benzodiazepinler: Akut anksiyete ve panik atakların hızlı kontrolünde kullanılırlar. Sedasyon, amnezi, bağımlılık ve alkolle
alındığında santral depresyon gibi olumsuz etkileri vardır. Alprazolam, panik atak ve agarofobide diğerlerinden daha etkilidir.
Santral sinir sistemine geçemezler. Bazıları asetilkolinesteraz
enzimine dayanıklıdır ve sistemik olarak verilebilir.
Tablo: Kolin Esterleri
Kolin Esteri
Kolinesteraza
Duyarlılık
Muskarinik Etki
Nikotinik Etki
Asetilkolin
Duyarlı
+++
+++
Betanekol
Dirençli
++
Yok
Karbakol
Dirençli
++
+++
Metakolin
Duyarlı
++++
Yok
Selektif serotonin re-uptake inhibitörleri (SSRI): Fluoksetin, paroksetin, sitalopram ve sertralin, 5-HT geri alımını selektif inhibe
ederek anksiyete ve panik bozuklukta öncelikle tercih edilir.
Selektif serotonin-noradrenalin re-uptake inhibitörleri (SSNRI):
Venlafaksin ve duloksetin, 5-HT ve noradrenalin geri alımını selektif inhibe ederek anksiyete ve panik bozuklukta kullanılır.
23
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
104 – C
Buspiron: Raphe nükleusta 5-HT1A reseptörlerinin parsiyel
agonistidir. Sedasyon, bağımlılık, antikonvulsan ve spazmolitik
etki yapmadan anksiyolitik etki yapar.
Pnömosistis jiroveci pnömonisi
CD4+ 200/mL’nin altındaki AIDS’li hastalarda pnömosistis jiroveci pnömonisinin profilaksisinde ve tedavisinde
ilk tercih ilaç ko-trimoksazol’dur. Tedavide pentamidin,
primakin+klindamisin veya atovakuon da kullanılır.
Beta blokörler: Propranolol ve metoprolol, anksiyeteye bağlı
taşikardinin kontrolünde yararlıdırlar.
102. Aşağıdaki antihelmintik ilaçlardan hangisi tedavisinde
kullanıldığı helmint ile birlikte verilmemiştir?
105.
I. Kolestipol
A) Niklozamid – Trichuris trichiura
II. Fenofibrat
B) Albendazol – Echinococcus granulosus
III.Niasin
D) Bithinol – Fasciola hepatica
E) İvermektin – Onchocerca volvulus
102 – A
Ailesel disbetalipoproteinemi tedavisinde yukarıdaki
ilaçlardan hangileri kullanılabilir?
M
C) Praziuantel – Schistosoma haematobium
A) Yalnız I
B) Yalnız III
C) I ve II
D) II ve III
E) I, II ve III
Niklozamid
105 – D
Sestotlara etkili olmasına karşın nematod enfeksiyonlarında
kullanılmaz. Oksidatif fosforilasyonu inhibe eder, ATP’az aktivitesini artırır.
SE
Tablo: Hiperlipidemi Tedavisi
T.saginata, T.solium ve D.latum gibi sestotların tedavisinde etkilidir. Sistemik dolaşıma yeterince geçmediği için T.soliuma
bağlı sistiserkosiste tercih edilmez.
T.solium enfestasyonunda parçalanan tenyadan açığa çıkan
yumurtalara bağlı sistiserkozis riskini artıracağı için laksatif
ilaçla birlikte verilmelidir.
TU
103. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi 17 hidroksilaz ve 17-20 liyazı inhibe ederek refrakter prostat kanserinin medikal
tedavisinde kullanılır?
A) Finasterid
B) Flutamid
C)Gosarelin
D)Abirateron
Hastalık
Lipit Profili
Primer şilomikronemi
Şilomikron ve VLDL ↑
Tedavi
Diyet / Niasin / Fibrat
Ailesel hipertrigliseridemi
VLDL ve şilomikron ↑
Fibrat / Niasin
Ailesel kombine hiperlipoproteinemi
VLDL ve LDL ↑
Statin / Fibrat /
Niasin
Ailesel disbetalipoproteinemi
VLDL ve şilomikron ↑
Fibrat / Niasin
Heterozigot ailesel
hiperkolesterolemi
LDL ↑
Statin / Reçine /
Niasin / Ezetimib
Homozigot ailesel hiperkolesterolemi
LDL ↑
Statin / Niasin /
Ezetimib
Ailesel ligand-defektif
Apo B
LDL ↑
Statin / Niasin /
Ezetimib
Hiperlipoprotein (a)
Lp(a) ↑
Niasin
106. Aşağıdaki beta blokörlerden hangisi damar düz kaslarında mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız olarak inhibe
etmesinin yanında lipitleri peroksidasyona karşı korur?
E)Ganireliks
103 – D
A)Sotalol
B) Labetalol
Abirateron
C) Nebivolol
D) Seliprolol
En yeni steroid sentez inhibitörüdür. 17 hidroksilaz ve 17-20 liyazı
inhibe ederek kortizol ve testosteron sentezini baskılar. Refrakter
prostat kanserinin medikal tedavisinde kullanılan ön ilaçtır.
E) Karvedilol
106 – E
Karvedilol
Adrenerjik α1, β1 ve β2 reseptörleri bloke eder. Parsiyel agonist
etki yapmaz. Lipit peroksidasyonunu önleyerek antioksidan
etki yapar. Zayıf kalsiyum kanal blokörü etkisi de vardır. Damar düz kaslarındaki mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız
olarak inhibe eder. Genetik polimorfizm gösteren CYP2D6 ile
metabolize olur. Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltır. Astımı veya KOAH’ı olanlarda kullanılmaz.
104. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi Pnömosistis jiroveci pnömonisinin tedavisi veya profilaksisinde kullanılmaz?
A)Ko-trimoksazol B) Pentamidin
C) Meglumin antimonyat
D) Primakin
E) Atovakuon
www.tusem.com.tr
24
Temel Bilimler / T 41 - 8
107. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi barsak epitelinde bulunan
guanilat siklaz 2C’yi aktivite ederek klorürden zengin
sekresyonu artırır ve irritabl kolon sendromu ile kronik
konstipasyon tedavisinde kullanılır?
A) Linaklotid
B) Crofelemer
C) Domperidon
D) Alvimopan
Vortioksetin, serotonin modülatör ve stimülatör atipik antidepresandır. 5-HT geri alımını inhibe eder ve 5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yapar.
Mirtazapin: Tetrasiklik yapıda atipik antidepresandır. Belirgin
re-uptake inhibisyonu yapmaz. Presinaptik α2 reseptörleri bloke ederek norepinefrin ve 5-HT salgısını artırır.
Postsinaptik 5-HT2 reseptörleri de inhibe eder. H1 reseptör
blokajına bağlı sedasyon yapar. Hipotansiyon riski yüksektir.
Antimuskarinik yan tesir riski düşüktür.
E) Prukaloprid
107 – A
Linaklotid
109. Aşağıdakilerden hangisi atropinin kullanım endikasyonlarıdan biri değildir?
M
Peptit yapıdadır. Düşük oranda absorbe edilir. Barsak epitelinde bulunan guanilat siklaz 2C’yi aktivite ederek cGMP’yi,
klorürden zengin sekresyonu (CFTR) ve barsak hareketlerini
artırır. İrritabl kolon sendromunda kronik konstipasyonun tedavisinde kullanılır. En sık yan tesiri diyaredir.
A) Fosforlu insektisid intoksikasyonu
B) Adenozine bağlı bradikardi ve AV blok
C) Preanestezik medikasyon
Crofelemer, CFTR’yi inhibe ederek linaklotidin tersi etki yapar,
HIV-bağımlı diyare tedavisi için onay almıştır.
SE
E) Miyokart enfarktüsü
109 – B
108.
I.Trazodon
II. Amitriptilin
III. Mirtazapin
IV.Venlafaksin
Atropinin kullanım endikasyonları
Kolinerjik ilaç zehirlenmesi (pilokarpin ve fizostigmin gibi)
Fosforlu insektisid zehirlenmesi (pralidoksim ile birlikte)
Miyokart enfarktüsünde ağrıya bağlı vagal stimülasyonun
düzeltilmesi
Katatere, periton uyarısına, miyokart enfarktüsüne, digoksine, fenilefrine ve süksinilkoline bağlı bradikardi ve AV blok
Adenozine bağlı bradikardide kontrendikedir.
Chagas hastalığına bağlı bradikardi
Graves hastalığında atrial fibrilasyonun önlenmesi
Diyare
Preanestezik medikasyon ve hiperhidrozis
Yukarıdaki antidepresan ilaçlardan hangilerinin sedasyon ve hipotansiyon riski yüksek, antimuskarinik yan
tesir riski düşüktür?
A) I, II ve III
B) I ve III
C) II ve IV
D) Yalnız IV
TU
D)Diyare
E) I, II, III ve IV
108 – B
110. Aşağıdakilerden hangisi hepatik klerensi yaşlanmayla
azalan ilaçlardan biri değildir?
5-HT Reseptör Modülatörleri (Trazodon / Vilazodon / Nefazodon / Vortioksetin)
Atipik antidepresanlardır. Trazodon ve nefazodon, 5-HT2A reseptörlerini ve 5-HT geri alımını inhibe eder. Nefazodon, norepinefrin re-uptake’ni de azaltır. Antidepresan, anksiyolitik ve
hipnotik etki yaparlar.
A) İzoniazid
B) Diazepam
C) Propranolol
D) Meperidin
E) Teofilin
110 – A
Alfa1 ve H1 reseptör blokajına bağlı hipotansiyon ve sedasyon
yaparlar. Antimuskarinik yan tesir riskleri düşüktür. Trazodon
en fazla priapizm yapan antidepresandır. Nefazodon, CYP3A4
enzimlerinin potent inhibitörlerinden biridir ve hepatotoksisiteye neden olur.
Tablo: Hepatik Klerenslerinin Yaşla Değişimi
Azalanlar
Diazepam / Alprazolam / Klordiazepoksit
Barbitürat
Propranolol
Meperidin
İmipramin / Nortriptilin
Fenilbutazon
Teofilin
Kinin / Kinidin
Vilazodon, 5-HT geri alımını inhibe eder ve 5-HT1A reseptörlerine parsiyel agonist etki yapar. Antidepresan ve anksiyolitik
etki yapar.
25
Değişmeyenler
Lorazepam / Oksazepam
Etanol
İzoniazid
Prazosin
Lidokain
Salisilat
Varfarin
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
113 – D
111. Epilepsi tedavisinde kullanılan Vigabatrin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
GnRH Analogları (Löprolid / Gosarelin / Nafarelin / Busarelin
/ Relinler)
A) GABA reseptörlerini aktive etmez.
B) Metabolize edilmez.
Hipotalamusta GnRH reseptörlerine agonist etki yaparlar. İlk
7-10 gün gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu
stimüle ederler. 10.günden sonra reseptörlerde desensitizasyona bağlı gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu
baskılayarak tıbbi kastrasyona neden olurlar.
C) Kompleks parsiyel nöbette etkisizdir.
D) İnfantil spazmda ACTH’nın (kosintropin) alternatifidir.
E) İrreversibl periferal görme alanı defekti yapabilir.
111 – C
114.
Vigabatrin (γ-vinil GABA)
II. Lupus bulguları
III.Anemi
IV. Hepatotoksisite
C) Erlotinib
D) Bosutinib
C) II ve IV
D) Yalnız IV
İzoniazid
Ön ilaçtır. Tüberküloz basilindeki katalaz-peroksidazı (katG) ile
aktifleşir. KatG genindeki mutasyona bağlı etkisine direnç gelişir. Latent tüberküloz infeksiyonlarında ve tüberküloz profilaksisinde tek başına kullanılır. Diğer mikobakterilere etkisizdir.
Mikolik asit sentezini inhibe ederek tüberküloz basilinin aside
dirençli olmasını önler. Makrofajlara girerek hücre içi ve dışı
basillere bakterisid etki yapar.
112 – E
Tofasitinib
Janus kinaz-3 inhibitörüdür. Oral yoldan aktiftir, büyük oranda
CYP3A4 enzimlerince metabolize edilir. Primer endikasyonu
solid organ transplantasyonu ve romatoid artrittir. İnflamatuvar barsak hastalıkları, spondiloartrit, psöriyasis ve kuru göz
tedavisinde de yararlıdır.
İlk olarak N-asetilasyonla faz II’ye sonra hidroliz ile faz I’e uğrar.
N-asetiltransferaz (NAT-2) genetik polimorfizm gösterir. Hızlı asetilleyicilerdeki yarılanma ömrü, yavaş asetilleyicilerin üçte biri
kadardır. Böbrek yetmezliğinde doz ayarlamasına gerek yoktur.
Yavaş asetilleyicilerde daha fazla olmak üzere piridoksin eksikliğine bağlı periferik nöropati, anemi ve konvülsiyon yapar.
Periferik nöropati yan tesirini önlemek için piridoksin ile birlikte verilir.
113. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu önce stimüle sonra inhibe eder?
Ateş, döküntü ve lupus benzeri bulgular gibi immun kaynaklı
yan tesirlere neden olur. En ciddi yan tesiri metabolitine bağlı
hepatittir. Hızlı asetilleyicilerde, rifampin kullananlarda, yaşlılarda ve alkoliklerde hepatit riski artar. Karaciğer transaminazlarında artış ve sarılık da görülebilir. Hepatit geliştiğinde ilaç
hemen kesilmelidir. Transaminaz takibi yapılmalıdır.
A)Mekasermin
B)Anastrazol
C)Ganireliks
D)Nafarelin
E) Aminoglutetimid
www.tusem.com.tr
B) I ve III
114 – B
TU
E) Tofasitinib
A) I, II ve III
E) I, II, III ve IV
112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi janus kinazı inhibe ederek
romatoid artrit tedavisinde kullanılır?
B) Desatinib
Tüberküloz tedavisinde kullanılan izoniazidin yukarıdaki yan tesirlerinden hangileri yavaş asetilleyicilerde
daha sık görülür?
SE
Vigabatrin kullanan hastaların %40’da irreversibl periferal
görme alanı defekti ortaya çıkabilir. Görme keskinliği takibi
yapılmalıdır.
A) Gefitinib
M
I. Periferik nöropati
GABA transaminazı (GABA-T) irreversibl inhibe eder. GABA reseptörlerini aktive etmez. Plazma proteinlerine bağlanmaz ve
metabolize edilmez. Kompleks parsiyel nöbet ve West sendromunda (infantil spazm) kullanılır. İnfantil spazmda ACTH’nın
(kosintropin) alternatifidir.
26
Temel Bilimler / T 41 - 8
116 – B
Yavaş asetilleyicilerde daha fazla olmak üzere piridoksin eksikliğine bağlı periferik nöropatiye neden olur. Malnütrisyon,
AIDS, alkolizm ve diyabet periferik nöropati riskini artırır.
Yedek Reseptörler
Maksimum etkiye katkı yapmayan reseptörlerdir. Uyarıldıklarında etki oluştururlar. Maksimum etkinin yarısını yapan konsantrasyonun (EC50), reseptörlerin yarısını uyaran konsantrasyondan (KD) küçük olmasına neden olurlar. Yedek reseptörü
olmayan dokuda EC50=KD, yedek reseptör varlığında KD>EC50’dir.
Konvülsiyon, psikoz, hipokrom mikrositer anemi, hafıza kaybı,
optik nörit, glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliğinde hemolitik anemi yapar. Periferik nöropati, anemi, psikoz ve konvülsiyon yan tesirlerini piridoksin önler.
MAO inhibitörüdür. Tiraminden zengin besinle alındığında hipertansif kriz görülebilir. Fenitoin, varfarin ve teofilinin metabolizmasını inhibe eder.
115. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi diyastolik kalp yetmezliğinde yararlı olabilmesine karşın sistolik kalp yetmezliğinde kullanılmaz?
117.
M
İrreversibl (non-kompetetif) antagonist ile gösterilirler. Yedek
reseptörü olan dokularda parsiyel agonistler maksimum etkiyi oluşturabilir, non-kompetetif antagonist, agonistin maksimum etkisi değişmez.
A) Digoksin
B) Levosimendan
I. Alprostadil
C) Verapamil
D) Spironolakton
II. Treprostinil
E) Lizinopril
III. Karbaprost
SE
IV. Epoprostenol
115 – C
Tablo: Sistolik ve Diyastolik Kalp Yetmezliği
İlaç Grubu
Sistolik Yetmezlik
Diüretik
Ödemi olanlarda ilk basamak Dikkatli kullanılmaları
tedavide kullanılırlar
gerekir
Diyastolik Yetmezlik
ACE inhibitörleri
Kronik yetmezlikte
mortaliteyi azaltırlar
Sol ventrikül
hipertrofisini
düzeltemede
yardımcı olabilirler
Anjiotensin
reseptör blokörleri
Kronik yetmezlikte
mortaliteyi azaltırlar
Aldosteron
antagonistleri
Kronik yetmezlikte
mortaliteyi azaltırlar
Verapamil
Kullanılmaz
Digoksin
Semptomları azaltır
Kullanılmaz
Nitrat
Akut tedavide yararlı olabilir
Tercih edilmez
PDE inhibitörleri
Akut tedavide yararlı olabilir
Çalışma yeterli
değildir
Pozitif inotropikler
Semptomları azaltırlar
Önerilmez
Levosimendan
Akut yetmezlikte mortaliteyi
azaltır
Önerilmez
Yukarıdakilerden hangileri pulmoner hipertansiyon tedavisinde kullanılan prostasiklin preparatlarıdır?
A) I, II ve III
B) I ve III
C) II ve IV
D) Yalnız IV
E) I, II, III ve IV
117 – C
Sol ventrikül
hipertrofisini
düzeltemede
yardımcı olabilirler
İlioprost / Epoprostenol / Treprostinil
Prostasiklin preparatlarıdır. Pulmoner hipertansiyon tedavisinde parenteral yoldan kullanılırlar. Periferik damar hastalığı
ve agregasyonu önlemek için de yararlıdır.
TU
Yararlı olabilirler
Kalp hızını ve kan
basıncını azaltarak
tedavide yararlıdır
118. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi kalsiyum duyarlı reseptörleri (CaSR) aktive ederek parathormon sekresyonunu
inhibe eder ve kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidide kullanılır?
A) Teriparatid
B) Sevalemer
C) Lantanum karbonat D) Sinakalset
116. Yedek reseptörler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
E) Strontium ranelat
118 – D
A) Maksimum etkiye katkı yapmazlar.
Sinakalset
B) Uyarıldıklarında etki oluşturmazlar.
Kalsiyum-sensör mimetik (kalsimimetik) etki yapar. Paratiroid
bezinde bulunan kalsiyum duyarlı reseptörleri (CaSR) aktive
ederek parathormon sekresyonunu inhibe eder.
C) İrreversibl (non-kompetetif) antagonist ile gösterilirler.
D)KD dğerinin EC50 değerinden büyük olmasına neden
olurlar.
Kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder hiperparatiroidi ve
paratiroid kanserinde oral yoldan kullanılır.
E) Yedek reseptörü olan dokuda non-kompetetif antagonist, agonistin maksimum etkisini değiştirmez.
27
www.tusem.com.tr
Temel Bilimler / T 41 - 8
119. Aşağıdakilerden hangisi antineoplastik ilaçların yan
tesirlerini önlemek için kullanılan antidotlardan biri
değildir?
A) Mesna
B) Pentostatin
C) Lökovorin
D) Amifostin
E)Deksrazoksan
119 – B
Siklofosfamide bağlı hemorajik sistiti önlemek için mesna
Sisplatine bağlı nefrotoksisiteyi önlemek için amifostin
M
Metotreksata bağlı karaciğer yan tesirini önlemek için lokovorin (folinik asit)
SE
Daunorubisin ve doksurobisine bağlı kardiyak yan tesirleri önlemek için deksrazoksan ve alfa-tokoferol
120. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin 5-HT2A ve
M1 reseptörlerini bloke edici etkisi yüksek, α1 ve H1 reseptörlerini bloke edici etkisi düşüktür?
A) Olanzapin
B) Klozapin
D) Haloperidol
TU
C) Risperidon
E) Klorpromazin
120 – A
Tablo: Antipsikotiklerin Reseptörleri Bloke Edici Derişimleri
D2
5-HT2A
M1
α1A
H1
Haloperidol
1.2
57
>10000
12
1700
Flufenazin
0.8
3.2
1100
6.5
14
Tiotiksen
0.7
50
>10000
12
8
Tioridazin
8.0
28
13
3.2
16
Klopromazin
3.6
3.6
32
0.3
3.1
Ziprasidon
6.8
0.6
>10000
18
63
Risperidon
3.2
0.2
>10000
5
20
Aripiprazol
1.6
8.7
6800
26
28
Olanzapin
31
3.7
2.5
>10000
>10000
Ketiyapin
380
640
37
22
6.9
Klozapin
160
5.4
6.2
1.6
1.1
Sulpirid
6.4
>10000
>10000
>10000
>10000
www.tusem.com.tr
28
Klinik Bilimler / T 41 - 8
KLİNİK TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR
2.
Bilinen meme karsinomu olan 63 yaşında kadın hastanın
mastektomi sonrası tedavisine kemoterapi ve radyoterapi ile devam edilmektedir. Hasta tedavisi devam ederken
şiddetlenen nefes darlığı şikayeti ile acil servise başvurmuştur. Fizik muayenesinde TA: 75/30 mmHg, Nb: 118/
dk ve boyunda venöz dolgunluk tespit ediliyor. Hastanın
yapılan arteryel monitörizasyonunda her inspiryumda
sistolik kan basıncında 12 mmHg düşüş saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konstrüktif perikardit
B) Akciğer ödemi
A) Mitral darlık
B) Mitral yetmezlik
C) Aort darlığı
D) Aort yetmezliği
E) Hipertrofik kardiyomiyopati
C) Kardiyak tamponad
2–C
D) Pulmoner emboli
Kolay ve TUS’da çıkması muhtemel bir vaka sorusu. Soruda
aortik odakta tipik sistolik ejeksiyon üfürümü verilmiştir, ek
olarak aort darlığında görülebilecek EKG bulgusu olan sol
ventrikül hipertrofi bulgularıda verilmiştir. Vakanın başlangıcında ise aort darlığında sıklıkla karşılaşabileceğimiz semptomlardan olan anjina verilmiştir.
SE
E) Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
1–C
Yetmiş üç yaşında kadın hasta anjina şikayeti ile acil
servise başvuruyor. Hastanın hipertansiyonunun olduğu öğreniliyor. Fiziksel muayenesinde TA: 150/90
mmHg, Nb: 95/dk olarak tespit ediliyor. Kardiyak oskültasyonda A2 şiddetinde azalma, sternum sağında 2.
interkostal aralıkta karotislere yayılan kreşendo-dekreşendo vasfında sistolik üfürüm tespit ediliyor. Çekilen
EKG’de sol ventrikül hipertrofi bulguları mevcut olan
hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
M
1.
Vaka meme karsinomu olan bir hasta diye başlamakta sadece
bu cümle bile bizi ön tanı olarak kardiyak tamponadı düşündürmelidir. Sorunu devamında şiddetli nefes darlığı, hipotansiyon ve boyun venöz dolgunluğu kardiyak tamponaddaki
beck triadını hatırlatmaktadır. Sorunun sonuna doğru inspiryumdaki sistolik arteryel basınçta 10 mmHg’dan daha fazla
düşüş yani pulsus paradoksus tespit edilmiş olması kardiyak
tamponad tanısı koydurur. Ancak şıklara bakacak olursak pulsus paradoksus yapan diğer nedenlerde mevcuttur bunlar;
konstrüktif perikardit, pulmoner emboli ve KOAH’dır ancak
vaka tam olarak incelendiğinde en olası tanı kardiyak tamponaddır. Pulsus paradoksus nedenleri;
Kırk altı yaşında erkek hasta yaklaşık 10 dakikadır devam
eden çok şiddetli göğüs ağrısı ile acile başvuruyor. Çekilen EKG’de ST segment elevasyonu ve nabız dakikada 40
sinüs ritmi olarak gözleniyor.
*Kardiyak tamponad
Bu hastada aşağıdaki koroner arterlerin hangisinde total oklüzyon olması en olasıdır?
*Kardiyojenik şok
A) Sirkumfleks arter
*Pulmoner emboli
B) Sol ana koroner arter
*Astım
C) Sağ koroner arter
*KOAH
D) Sol ön inen arter
*Tansiyon pnömotoraks
E) Birinci diagonal arter
TU
3.
*Anaflaktik şok
3–C
*Süperiyor vena kava sendromu
Vakada sorulmak istenen koroner anatomiyi sorgulamak. Hastada ST segment elevasyonlu akut miyokard infarktüs vakası
mevcuttur, eş zamanlı sinüs bradikardisi vardır. Özellikle sağ
koroner arter (RCA) oklüzyonu olan vakalarda SA nod ve AV
nod beslenmeside bozulacağı için sinüs bradikardisi, AV bloklar gelişebilir. Vakada özellikle bu sorgulanmak istenmiştir.
29
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
Yirmi sekiz yaşında bayan hasta senkop şikayeti ile acil
servise başvuruyor. Bilinen çarpıntı hikayesi olan hasta bu
nedenle doktora başvurmuş. Hastaya ismini bilmedikleri
bir ilaç önerilmiş ve hasta bir haftadır bu ilacı kullanıyormuş. Fizik muayenesinde bilinci kapalı olan hastanın TA:
90/70 mmHg, nabız:45/dk, ateş: 36 derece bulunuyor.
Kan glukozu:76 mg/dl olan hastaya çekilen EKG’de sinüs
bradikardisi, PR aralığında uzama tespit ediliyor.
6.
Yirmi altı yaşında kadın hasta gittikçe artan nefes darlığı,
kuru öksürük ve göğüs ağrısı şikayeti ile kliniğe başvuruyor.
Hastada intersitisyel akciğer hastalığından şüpheleniliyor.
Aşağıdakilerden hangisi mevcut klinik tablo ile ilgili
yanlıştır?
A) En sık neden idiopatik pulmoner fibrozistir.
B) İkinci sıklıkta çevresel ve mesleksel hastalıklar gelir.
Bu hastaya tedavide aşağıdakilerden hangisinin yapılması yanlıştır?
C) En iyi görüntüleme yöntemi direk grafidir.
A) İ.v dekstroz tedavisine başlanması
E) Tedavide steroidler kullanılır.
D) Kesin tanı biyopsi ile koyulur.
B) Glukagon verilmesi
6–C
C) İ.v kalsiyum uygulanması
İntersitisyel akciğer hastalığında en iyi görüntüleme yöntemi
yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografidir. Direk akciğer
grafisi ilk tercih edilecek görüntüleme yöntemidir.
M
4.
D) Dijital verilmesi
E) Atropin verilmesi
4–D
SE
Soruda verilen vaka çarpıntısı olan genç bayan hasta olduğu için
mitral valv prolapsusu ve hastaya beta blokor başlanmış. İlacın
fazla kullanımına bağlı intoksikasyon gelişmiştir. Beta blokor intoksikasyonunda beklenen bulgular hipotansiyon, bradikardi,
senkop, bronkokonstrüksiyon, hipoglisemi beklenir. EKG de sinüs
bradikardisi, av bloklar, ekstrasistoller, QRS de genişleme görülebilir. Tedavide tansiyon düzeltilir. Fizyolojik antagonizma amaçlı
hastaya glukagon ve kalsiyum verilebilir. Kalp hızını düzeltmek
için AV geçişini artıran ilaçlar verilir. AV nodu bsakılayan kalsiyum
kanal blokorü, adenozin, dijtal gibi ilaçlar kontraendikedir.
Bu hastanın kesin tanısı için aşağıdaki görüntüleme
yöntemlerinden hangisi kullanılmalıdır?
B) Torakal magnetik rezonans görüntüleme
C) Dinamik toraks bilgisayarlı tomografi
D) Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı akciğer tomografisi
E) Bronkografi
7–D
Vaka bir bronşektazi vakasıdır. Bronşektazi bronş ve bronşiollerin kalıcı kas ve elastik dokusunun yıkımı ile giden, kalıcı
dilatasyon oluşan bir hastalıktır. Proksimal sub-segmental dallar daha sık tutulur. Sol alt lob en sık tutulan lobdur. Tanıda
öncelikle tipik anamnez (yani sabahları bol pürülan balgam
çıkarma) ve fiziksel muayene çok değerlidir. Sonrasında ilk
istenecek tetkik direk akciğer grafisidir. Direk grafide bronşektazi için non spesifik değişiklikler izlenir, bunlar; tramvay
yolu, ekmek içi manzarası gibi görüntüler görülebilir. Yüksek
rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi (HRCT) altın standart en iyi
tanı yöntemidir. HRCT’de taşlı yüzük manzarası veya ekmek içi
manzarası net bir biçimde görülür. Bronkografi ise artık yeni
textbooklarda yerini HRCT’ye bırakmıştır.
Aşağıdaki antiviral ilaçlardan hangisi HIV tedavisinde
kullanılmaz?
A) Doltegravir
B) İndinavir
C) Efavirenz D) Emtrisitabin+ tenofovir
E) Entekavir
5–E
Entekavir kronik hepatit B tedavisinde kullanılan yüksek direnç
bariyeri olan bir antiviral ilaçtır.HIV tedavisinde kullanılmaz.
Seçeneklerdeki diğer ilaçlar HIV tedavisinde kullanılabilir.
www.tusem.com.tr
Kırk iki yaşında erkek hasta nefes darlığı, öksürük ve balgam
çıkarma şikayetleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın özellikle
sabahları bol miktarda ve pürülan balgam çıkardığı öğreniliyor. Nefes darlığının da tüm gün devam ettiğini söylüyor.
A) Direk akciğer grafisi
TU
5.
7.
30
Klinik Bilimler / T 41 - 8
Otuz altı yaşında kadın hasta son dört yıldır gittikçe artan
nefes darlığı ve non prodüktif öksürük ile kliniğe başvuruyor. Hastanın fizik muayenesinde TA:120/80 mmHg, Nb:
74/dk, oksijen satürasyonu %96 (oda havasında) olarak
tespit ediliyor. Hastanın çekilen akciğer grafisinde bilateral
retikülonodüler görünüm tespit ediliyor. Hastada restriktif
akciğer hastalığı düşünülüyor ve biyopsi yapılıyor. Biyopsi
sonucunda idiopatik pulmoner fibrozis tanısı koyuluyor.
10. Hiperkortizolemi şüphesi ile tarama testi yapılan ve pozitif çıkan hastanın bazal ACTH seviyesi yüksek tespit
edilmiştir. Tanıyı kesinleştirmek için yapılan yüksek doz
deksametazon testi de pozitif gelen hastaya bundan
sonraki aşamada aşağıdakilerden hangisi yapılmalıdır?
A) Adrenaller için BT çekilmesi
B) 24 saatlik idrar kortizolü bakılması
C) Transsfenoidal cerrahi
Bu hasta için aşağıdaki tedavilerden hangisi uygun değildir?
A) Kortikosteroid
B) Proton pompa inhibitörleri
C) Talidomid
D) Nintedanib
D) CRH stimülasyon testi yapılması
E) İnferiyor petrosal sinüs örneklemesi
10 – D
M
8.
E) Pirfenidon
8–A
SE
Vaka idiopatik pulmoner fibrozis (IPF) vakası olup tedavisi sorgulanmıştır. Özellikle yeni onay alan ve textbooklara giren tedavileri nedeni ile TUS’da soru potansiyeli olan yerlerdendir.
IPF’de kortikosteroid tedavisinin faydası tespit edilememiştir
sadece solunum fonksiyonları çok ileri derecede bozulan ve
saturasyonları düşüp yoğun bakım tedavisi gereken hastalarda
ampirik olarak verilebilir. Ancak diğer tedaviler rutin olarak idiopatik pulmoner fibroziste kullanılır. PPİ; reflüyü engeller kronik
aspirasyonu önler, talidomid; kronik öksürük tedavisinde kullanılır, nintedanib ve pirfenidon ise anti fibrotik yeni tedavilerdir.
TU
11. Yirmi sekiz yaşında erkek hasta nefes darlığı, aşırı terleme, konsantrasyonda azalma ve zayıflama şikayeti ile
kliniğe başvuruyor. Yapılan RAI uptake testinde artış
saptanan hastanın tanısının aşağıdakilerden hangisi
olması beklenmez?
9.
Yirmi sekiz yaşında kadın hasta doğum sonrası halsizlik,
yorgunluk şikayeti ile kliniğe başvuruyor. Laboratuar tetkiklerinde Hb: 10,7 mg/dl, T3,T4 ve TSH düşük, LH, FSH ve
ACTH düşük, prolaktin yüksek tespit ediliyor. Hastanın çekilen hipofiz MR’ında büyümüş hipofiz bezi tespit ediliyor.
A) TSH salgılayan hipofiz adenomu
B) Toksik adenom
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hipofiz metastazı
C) Subakut tiroidit
B) Sheehan sendromu
D) Jod-Basedow
C) Orak hücre anemisi D) Primer empty sella
E) Foliküler karsinom
E) Lenfositik hipofisitis
11 – C
9–E
RAI uptake testleri soru değeri yüksek yerlerdendir. RAI
uptake’in arttığı ve tirotoksikoz olan vakalar; graves, toksik
adenom, multinodüler toksik guatr, TSHoma, foliküler karsinoma, endemik guatr ve trofoblastik hastalıklardır. Jod basedow etkisinde ise RAI uptake genelde düşüktür ancak nadiren
yükselebilir. Bu seçenek çeldirici olarak koyulmuştur.
Vaka postpartum dönemde lenfositik hipfisitis vakasıdır. Diğerlerinden önemli ayrımı ön hipofiz hormonlarından prolaktin yüksek diğerlerinin düşük olmasıdır ayrıca MR’da kitlesel
görünüm olması özellikle sheehan sendromundan ayrımında
önemlidir. Lenfositik hipofisitiste sedimantasyon da yükselir.
31
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
12. Elli beş yaşında kadın hasta tetani ve çenesinde kas se-
15. Aşağıdaki durumların hagisinde üst endoskopi öncelikli yaklaşım değildir?
yirmeleri ile kliniğe başvuruyor. Hastanın yapılan labo-
ratuvar tetkiklerinde Ca düzeyinin düşük olduğu tespit
A) Disfajili hasta
ediliyor. Hastanın ölçülen PTH düzeyi ve fosfor düşüktür.
B) Hematemezli hasta
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
C) Genç erişkinde alarm bulguları olmayan dispepsi
A) Böbrek yetmezliği
B) Psödohipoparatiroidi
D) 60 yaşındaki hastada dispepsi
C) Hipoparatiroidi
D) Vit D eksikliği
E) Yabancı cisim çıkarmak için
E) Hipomagnezemi
15 – C
Genç bir hasta, alarm bulgusu yoksa, analjezik vb kullanıyorsa kesilmesi; asit azaltıcı PPİ verilmesi uygundur. Bu ampirik tedaviye
cevap vermezse non-invazif testle HP araştırılır ve eradikasyonu
yapılır (Bu uygulama ABD gibi HP prevalnsının düşük olduğu ülkelerde önceliklidir; Ülkemiz gibi HP’nin endemik olduğu toplumlarda ise HP eradikasyonu, ampirik PPİ tedavisinden önceliklidir).
12 – D
M
Hipokalsemi algoritmasından hazırlanmış bir soru. Bir hastada
hipoklasemi mevcut ise PTH, Mg, fosfor, vit D ve GFR ölçülür.
Bu 5 parametreye göre ayırıcı tanıya gidilir. Vakada verilen
PTH yüksekliği ve fosfor düşüklüğü iki durumda karşımıza çıkar bunlar; vit D eksikliği ve bifosfonat kullanımıdır.
13. Aşağıdaki aşılardan hangisi aşının içeriğinde bulunan
endotoksine bağlı olarak aşı yapılan bebek ve çocuklarda konvülziyon ve hipotonik hiporesponsif atağa neden olabilir?
C) Pnömokok
E) Şarbon
13 – B
SE
A) Difteri
16. Aşağıdakilerden hangisi antibiyotik tedavisinden fayda
görmeyen bir malabsorpsiyon nedenidir?
A) Whipple hastalığı
B) Boğmaca
B) Tropikal sprue
D) Tetanoz
C) Non-tropikal sprue
D) Bakteriyel overgrowth sendromu
E) Giyardiyazis
Seçeneklerde yer alan boğmaca aşısı bakterinin ekzotoksininden elde edilen toksoid aşıdır. Bordetella pertussis boğmaca
hastalığı etkeni Gram negatif kokobasil olup, endotoksine sahiptir. Boğmaca aşısının içerdiği endotoksine bağlı olarak aşı
yapılan bebek ve çocuklarda konvülzyon ve hipotonik hiporesponsif atak gelişebilir. Diğer seçeneklerde yer alan aşıların
elde edildiği bakteriler Gram pozitif bakteriler olup,Gram pozitif bakterilerde endotoksin bulunmaz.
16 – C
TU
Non-tropikal sprue, gluten hastalığı olup otoimmün etyoloji
ön plandadır, tedavi glutensiz diyet, gerektiğinde immünsupresif ajanlardır. Diğer seçenekler antbiyotik tedavisi gereken
malabsorpsiyon nedenleridir.
17. Otoimmün karaciğer hastalıklarının biyopsi bulgularının eşleştirmesi aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak
verilmiştir?
14. Kronik öksürüğü olan bir hastada öksürük yapacak
diğer nedenler dışlanmışsa, GÖRH’ye bağlı olduğunu
göstermek için en değerli yöntem hangisidir?
A) Baryumlu grafi
1-Otoimmün hepatit, 2-Primer biliyer siroz/kolanjit,
3-Primer sklerozan kolanjit
B) Üst endoskopi
a-Florid duktus lezyonu, granülom, b-Fibrozan kolanjit,
C) pH monitorizasyonu-impedans
c-Ağır interface hepatit, plazma hücreleri, rozet
D) Sintigrafi
A) 1a,2b,3c
B) 1b,2c,3a
E) Manometri
C) 1c,2a,3b
D) 1c,2b,3a
14 – C
E) 1a,2c,3b
pH monitorizasyonu non-erozif reflüyü de gösterdiği için en
duyarlı-değerli yöntemdir.
www.tusem.com.tr
17 – C
32
Klinik Bilimler / T 41 - 8
18. Halsizlikle gelen 20 yaşındaki bir erkeğin yapılan tetkik-
20. Uzun yıllardır hemolitik anemisi olan, otuz bir yaşında kadın hasta halsizlik şikayeti ile geliyor. Anne ve babasında
anemi olmayan kadın hastanın kardeşinde de anemi olduğu öğreniliyor. 16 yaşında iken splenektomi yapıldığını
ama bir değişiklik olmadığını söylüyor. Laboratuar tetkiklerinde; Hb: 10 g/dL, Htc %31, MCV: 96 fl, LDH: 750 IU/L
ve retikülosit %15 tespit ediliyor. Periferik yaymasında
hemoliz bulguları ve bazofilik noktalanma tespit ediliyor.
lerinde anemi ve kreatinin yüksekliği tespit ediliyor. Periferik yayması aşağıda gösterildiği gibidir.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pirüvat kinaz eksikliği
A) Demir eksikliği anemisi
B) Glukoz 6 fosfat eksikliği
M
B) Talasemi majör
C) Herediter sferositoz
C) Hemolitik üremik sendrom
D) Herediter stomatositoz
D) Sideroblastik anemi
E) Primidin 5’ nükleotidaz eksikliği
E) Pirüvat kinaz eksikliği
20 – E
18 – C
Şıklardaki tüm hastalıklar hayat boyu olan hemoliz ile karakterizedir. Pirüvat kinaz eksikliği ve P5N eksikliği otozomal resesif
geçişlidir (normal anne-baba, hasta çocuklar). Splenektomi
başarısızlığı P5N eksikliği için tipik olmakla beraber bazı herediter stomatositoz vakalarında da olabilir (dikkat!! Herediter
stomatositozda splenektomi kontrendikedir). Şıklarda bazofilik noktalanma görülen tek anemi zaten P5N eksikliğidir. Degrade, diffüze olamayan RNA birikimleri nedeni ile görülür.
SE
Resim soruları son yıllarda kendine çok daha fazla yer bulmaya başladı. Bu konseptte hematolojide en popüler sorular periferik yaymadan tanıya soruları olacaktır. Soruda bize verilen
ipucu hastada böbrek fonksiyon bozukluğu olduğu. Sadece bu
açıdan bakılsa bile HÜS tanısına ulaşılabilir çünkü diğerlerinde
beklenen bir bulgu değildir. Periferik yaymayı değerlendirecek
olursak yardımcı olması için görülmesi gereken hücreler ok ile
gösterilmiştir. Bunlar şiştosit olarak isimlendirilen parçalanmış eritrositlerdir. Hemen akla trombotik mikroanjiopatileri (DİK, TTP, HÜS) ve metalik kapak hemolizini getirmelidir.
Şıklarda buna uyan tek cevap HÜS’tür. Aynı zamanda merak
edenler için yaymada gördükleri çekirdekli hücre bir normoblasttır, yani eritrosit gelişimindeki son çekirdekli hücredir.
21. Aşağıdakilerden hangisi akut graft versus host hastalığı
gelişiminde risk faktörü değildir?
TU
A) HLA uyumsuzluğu
B) Vericinin CMV negatif olması
C) Hasta ve vericinin yaşının ileri olması
19. Herediter elipsositoz hastalarında en sık görülen mutasyon aşağıdakilerden hangisidir?
A) Spectrin
B) Ankyrin
C) Band proteinleri
D) RhAG
D) Kadın multipar verici olması
E) Akraba dışı verici olması
21 – B
Alıcı ve ya vericide CMV seropozitifliği olması (negatifliği değil) akut GVHD açısından risk faktörüdür. Diğer tüm şıklar akut
GVHD riskini arttıracaktır. Birden fazla vericisi olanlarda bu
şartlara göre seçim yapılır.
E) Glikoprotein 2b/3a
19 – A
Membran anormallikleriyle giden herediter hemolitik anemilerle ilgili bir bilgi sorusu. Bu grupta en sık sorulan ve popüler
olan hastalık herediter sferositozdur (HS). HS hastalarında en
sık mutasyon ankyrin mutasyonudur (eskiden spectrin mutasyonuydu, lütfen karıştırmayalım). Herediter elipsositoz (HE)
hastalarında ise en sık mutasyon spectrin mutasyonudur. Hastaların çoğu asemptomatiktir. Semptomatik olanlarda splenektomi yapılabilir.
22. Aşağıdaki kanserlerin hangisinin gelişiminde infeksiyöz
bir ajanın etkisi yoktur?
A) Serviks kanseri
B) Hepatoselüler kanser
C) Baş-boyun kanseri
D) Kronik lenfositer lösemi
E) Gastrik kanser
33
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
22 – D
25. Aşağıdakilerden hangisi rabdomiyoliz ile ilgili olarak
doğru bir ifade değildir?
Serviks kanseri ve Baş-Boyun kanseri – HPV
Hepatoselüler kanser – hepatit B/C
A) Hipokalemi ve hipofosfatemi etyolojide rol oynar.
Gastrik kanser – helikobakter pylori
B) Rabdomiyoliz sonucunda hiperkalemi, hipokalsemi,
hiperfosfatemi oluşabilir.
KLL herhangi bir infeksiyöz ajan ile ilişkili değildir
C) Tedavisinde öncelik hipokalseminin düzeltilmesidir.
D) FeNa %1’in altındadır.
23. Elli yaşındaki erkek nöbet nedeniyle acil servise getiriliyor.
E) İdrarda eritrosit saptanmazken hematüri olabilir
Beyin tomografisinde soliter lezyon tespit edilen hastada
alınan biyopsi sonucunda lezyon akciğer aden karsinomu
25 – C
ile uyumlu bulunuyor ve moleküler incelemede EGFR mu-
Rabdomiyoliz etyolojisinde hipernatremi, hipokalemi, hipofosfatemi olabilir. Sonucunda hiperkalemi, hiperfosfatemi ve
hipokalsemi saptanabilir, ancak asemptomatikse hipokalsemi
tedavisi gereksizdir, çünkü tedavi ile dokulardan olan şift ile
hiperkalsemi oluşabilir. İdrarda eritrosit saptanmaz ancak miyoglobine bağlı hematüri olur.
M
tasyonu exon 19 bölgesinde tespit ediliyor.
Aşağıdaki ilaçlardan hangisi bu hastanın tedavisinde
kraniyal radyoterapi ile beraber kullanılmalıdır?
A) Bevacizumab
B) Sertolizumab
C) Vorinostat
D) Erlotinib
E) Crizotinib
SE
23 – D
26. Otuz iki yaşındaki kadın hasta 3 haftadan beri olan simetrik olarak proksimal interfalangeal ve metakarpofalangeal
eklemlerindeki sertlik ve şişlik nedeni ile başvuruyor.
Moleküler hedeflenmiş tedaviler her sınavın vazgeçilmez sorularında biri olmuştur. Bu yüzden klinikte sık kullanılan ilaçlar
mutlaka bilinmelidir. Hem klinik (burada olduğu gibi) hem de
spot olarak birçok soru kurgulanabilir. Akciğer adenokanserinde tedaviyi yönlendiren iki önemli mutasyon bulunmaktadır:
EGFR ve ALK. Eğer EGFR pozitif ise tedavide ERLOTİNİB, ALK
pozitif ise CRİZOTİNİB verilmelidir. Bevacizumab VEGF inhibisyonu, Vorinostat ise HDAC inhibisyonu yapar. Sertolizumab’ın
ise konuyla hiç alakası yoktur, kendisi bir TNF antikorudur.
A) Eritrosit sedimentasyon hızının 65 mm/saat olması
B) RF titresinin yüksek olması
C) Anti-CCP titresinin yüksek olması
D) ANA pozitifliği
TU
E) Aile öyküsü olması
26 – C
İnflamatuar artritle prezente olan bir hastada süre kısa bile
olsa Anti-CCP pozitifliği RA tanısında %99 spesifiktir. Bu hastalarda böylece DMARD grubun tedavisinin erken başlanması
sağlanır. Diğer tüm şıklar non-spesifiktir.
24. Aşağıdaki elektrolit bozukluklarından hangisi respiratuvar asidoz ile ilişkilidir?
A) Hiponatremi
B) Hiperkalsemi
C) Hipofosfatemi
D) Hiperkalemi
Aşağıdakilerden hangisi bu hastada romatoid artrit tanısını daha çok destekler?
27. Otuz yaşındaki erkek sol diz ve ayak bileğinde yeni gelişen şişlik, kızarıklık ve ağrı ile başvuruyor. Öyküsünde
Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ne yemek turizmi nedeniyle gittiği ve 2 hafta önce ishalinin başladığı ama şu an
olmadığı öğreniliyor. Herhangi bir göz semptomu ya da
deri bulgusu olmayan hastada bu aşamada öncelikle yapılması gereken tetkik/işlem aşağıdakilerden hagisidir?
E) Hipomagnezemi
24 – C
Potasyum nöromuskuler iletiden sorumludur. Hipokalemide
hiperpolarizasyona bağlı olarak kas güçsüzlüğü, paralizi, konstipasyon, ileus, respiratuvar paralizi ile ilişkilidir. Solunum kaslarında güçsüzlük hiperkapni ve dolayısı ile respiratuvar asidoz
ile ilişkilidir. Bunun yanında hipofosfatemide meydana gelen
2,3-DPG eksikliği nedeni ile hemoglobin oksijen disosiyasyonu
oluşamaz. Hastada mekanik ventilasyon ihtiyacı doğabilir.
A) Diz eklem aspirasyonu ve sinovial sıvı kültürü
B) Geniş spektrumlu antibiyotik başlanması
C) Servikal ve lomber radyografi
D) ANA bakılması
E) Ampirik olarak metotreksat başlanması
www.tusem.com.tr
34
Klinik Bilimler / T 41 - 8
30. Kırk iki yaşında bir ev hanımı son birkaç yıldan beri giderek
ilerleyen, sağ elinde daha çok baş parmakta olmak üzere
işaret ve orta parmağında gece uykudan uyandıran ağrı ve
uyuşma yakınması ile başvuruyor. Ellerini ovuşturup sallamakla ağrı ve uyuşmanın kısmen azaldığını ifade ediyor.
27 – A
Yeni eklem şişliği ile gelen bir hastada özellikle bir ya da iki
eklem tutulumu bulunduğunda mutlaka ekarte edilmesi gereken tanı septik artrittir. Vücutta herhagi bir yerde infesiyon
durumunda hematojen eklem yayılımı akılda tutulmalıdır. Bu
vakada hastanın öyküsü öncelikle reaktif artrit düşündürmekle beraber bu tanı konulmadan önce bir acil durum olan septik artrit ekartasyonu yapılmalıdır.
Bu olgunun nörolojik muayenesinde pozitif bulunma
olasılığı olan işaret aşağıdakilerden hangisidir?
A) Froment işareti B) Tinel işareti
C) Hoffman işareti D) Myerson işareti
E) Lhermitte işareti
28. Aşağıdaki etken mikroorganizma ve antibiyotik direnci
eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
Mikroorganizma
M
30 – B
Karpal Tünel Sendromu
Antibiyotik direnci
A) Kolistin
Mediyan sinirin karpal tünelde sıkışması en sık görülen tuzak
nöropatisidir. İdiyopatik tip pratikte en sık görülendir. Hasta
özellikle geceleri ağrılı durumdan kurtulmak için elini sallar ya
da ovuşturarak rahatlar. Buna “sallama-‘flick’ fenomeni” adı
verilir ve karpal tünel sendromunun klinik tanısı için patognomoniktir. Ağrı distal yerleşimlidir, zaman içerisinde önkol, kol
ve omuza yayılır. Motor belirti ve bulgu geç dönemde ortaya
çıkar. Bilek düzeyinde mediyan sinirin perküsyonu yapıldığında el parmaklarına yayılan elektriklenme hissi Tinel belirtisi
olarak bilinir ve yüksek oranda pozitiftir.
S.aureus
B) Enterococcus gallinarum Vankomisin
Sefuroksim
D) Genişlemiş spektrum sentezleyen E.coli
Ertepenem
SE
C) Enterococcus faecium
E) Mycoplasma pneumoniaeİmipenem
28 – D
Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten E.coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarının tedavisinde en etkili antibiyotik
grubu karbapenemlerdir.Ertapenem karbapenenm grubunda
yer alır ve genişlemiş spektrumlu beta laktamaz üreten E.coli
suşlarına karşı etkilidir
31. Aşağıdakilerden hangisi multipl skleroz kötü prognostiktir?
TU
Diğer seçeneklerdeki eşleştirmeler doğrudur.
A) Hastanın kadın olması
B) İlk belirtinin duyusal olması
29. Omurilik yaralanması olan bir hastada, aşağıdaki belirtilerden hangisi otonom disrefleksi tanısı koydurur?
C) İlk belirtinin optik nöropati olması
A) Taşikardi
B) Miyozis
D) İlk belirtinin serebellar bulgular olması
C) Hipertansiyon
D) Hipotermi
E) İlk belirtinin tek MSS bölgesini etkilemiş olması
E) Bulanık görme
31 – D
29 – C
MS kötü prognoz
Otonomik disrefleksi, T6-T8 spinal kord (major sempatik
splanknik çıkış) seviyesinin üzerinde spinal kord yaralanması
olan hastalarda, kalp ve vasküler tonusun koordineli otonomik yanıtının kaybının sonucu spesifik uyaranlara yanıt olarak
ortaya çıkan, kontrolsüz refleks sempatik boşalımların yol
açtığı, hayatı tehdit edebilen, hipertansiyon, zonklayıcı başağrısı, aşırı terleme, kızarma, bradikardi ve piloereksiyon ile
karakterize bir sendromdur.
Hastalığın geç yaşlarda ortaya çıkması
Progresif başlangıç
Erkek cinsiyet
2 yılda sık atak geçirme
Ataklarda zayıf iyileşme ile çıkma
Motor ve serebellar bulgular
2 yılın sonunda özürlülük oluşması
35
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
34. Aşağıdaki tümörlerden hangisi medulloblastoma benzer
histopatolojik özelliklere sahip ancak farklı olarak periferal yerleşimli olan ve daha az hidrosefali yapabilen;
beraberinde renal tümör izlenen erken çocukluk çağındaki oldukça agresif seyirli posterior fossa tümörüdür?
32. Acil servise başvuran 35 yaşındaki erkek hasta, yaklaşık 30
dakika süren, sağ gözünün etrafında yoğunlaşan ve ataklar şeklinde olan ve gece uykudan uyandıran baş ağrısının
olduğunu; ağrının zaman zaman günde 2-3 kez olduğunu
ve sağ gözünde kızarıklık, yaşarmaya yol açtığını belirtiyor.
Bu hasta için en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pilositik astrositom
A) Migren B) Atipik Teratoid Rabdoid tümör
B) Gerilim tipi baş ağrısı
C) Küme tipi baş ağrısı D) Trigeminal nevralji
C) Ependimom
E) Retrobulbar nörit
D) Koroid pleksus papillomu
E) Pleomorfik ksantoastrositom
32 – C
34 – B
En sık görülen çocukluk çağı tümörleri posterior fossa tümörleridir ki;Pilositik astrositom,Medulloblastom,Ependimom,AT
RT (Atipik teratoid rabdoid tümör) olguların %90’ını oluşturmaktadır.Soru içerisinde özellikleri verilen tümör ATRT’dir.En
sık görülen çocukluk çağı tümörü pilositik astrositom,en malign olanı,leptomeningeal yayılım yanı sıra hematojen metastaz bile yapabilen, vermis orijinli, MR’da hiperintens(parlak)
görülen tömör medulloblastomdur.Ependimomun 4.ventrikülü doldurup hidrosefaliye yol açabileceğini, Magendi ve
Luschkaya girebileceğini ve kanama içerebileceğini unutmamalıyız. Koroid pleksus papillomu ise BOS sentezindeki artış
ile hidrosefali mekanizması farklı olan tümördür.
SE
Ağrı sırasında
M
Her yaşta rastlanmakla birlikte daha yaygın olarak 20-40 yaş
arası ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde ve sigara içenlerde sıktır.
Ağrının tipik özellikleri tek taraflı, çok şiddetli ve kısa süreli olmasıdır. Küme başağrısı olarak adlandırılmasının en belirgin
nedeni periyodik şekilde oluşmasıdır. Atakta aura yoktur ve
ağrı 10-15 dakikada en yüksek seviyeye ulaşır.
Parsiyel Horner Sendromu (miyoz, pitoz), Burun tıkanıklığı
veya akıntısı, Göz yaşarması (nazolakrimal kanalın blokajına
bağlı olarak) Konjuktival kanlanma, Alın ve yüzde terlemede
artış (nadir) Ateş basması (nadir) Yüzü ve göz kapağını içeren
ödem, Supraorbital ‘cold spot’ görülebilir.
TU
33. Altmış dokuz yaşında erkek hasta ani gelişen konuşamama ve sağ tarafının tutmaması yakınması ile saat 10.00’da
acil servise getiriliyor. Aile olayın saat 08.45’de olduğunu
belirtiyor. Enalapril 10 mg 1x1 dışında tedavi almıyor. Geliş nörolojik muayenesi: TA: 175/90 mmHg Nabız: 92/dak/
aritmik. Global afazi, sağ hemiparezi, hemianopsi, hemihipoestezi var. NİH skoru:22 Rankin skoru: 5.
35. Aşağıdakilerden hangisi opioid aşırı dozunda görülür?
A) Pupiller dilatasyon
B) Piloereksiyon
Bu hastada en uygun yaklaşım ve tedavi yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
C) Kan basıncında artma
A) Tetkik yapmadan aspirin verilir
D) Solunum depresyonu
B) Kranial BT çekilip acilen IV heparin tedavisi başlanır
E) Vücut sıcaklığında artma
C) Kranial BT çekilip servise yatırılır ve fizyoterapi başlanır
35 – D
• Bilinç kaybı
D) Kranial BT çekilip kanama ekarte edilerek IV trombolitik tedavi uygulanır
• Toplu iğne başı pupilla
E) Yoğun bakım ünitesine yatırılıp entübe edilir ve kafa
içi basınç artışına yönelik tedavi başlanır
• Solunum <10/dakika
• Solunumun yavaşlaması ve sığlaşması
• Kalp atımı <40/dakika
33 – D
www.tusem.com.tr
• Overdoz triad: apne, koma, pinpoint pupilla
36
Klinik Bilimler / T 41 - 8
38. Aşağıdakilerden hangisi ikincil korunmaya örnek durumlardan biridir?
36. Yirmi iki yaşında erkek hasta, yolda tek başına amaçsız
ve şaşkın biçimde gezerken bulunup polis tarafından
hastaneye getiriliyor. Kendisi kim olduğunu, ne iş yaptığını, İstanbul’a nasıl ve ne amaçla geldiğini bilmediğini
söylüyor. Üstünden herhangi bir kimlik belgesi, para çıkmayan hastanın elinde Bursa-İstanbul bileti bulunuyor.
A) Asemptomatik koroner kalp hastalığı bulunan kişilerde kan kolesterol seviyesini kontrol altında tutmak
B) Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi uygulamak
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
C) Lomber disk hernisinde fizik tedavi uygulamak
A) Dissosiyatif amnezi
D) Splenektomi yapılan olgularda pnömokok aşısı uygulamak
B) Obsesis kompulsif bozukluk
C) Dissosiyatif kimlik bozukluğu
E) Akut miyokart enfarktüsü geçirmekte olan olgulara
tromboliz uygulamak
M
D) Konversiyon bozukluğu
E) Yapay bozukluk
38 – A
36 – A
Birincil (primer) korunma: Hastalık kişide biyolojik olarak başlamadan önce bazı önlemler alarak söz konusu hastalığın görülmesini önlemektir. Bunlar, çevredeki olumsuz etmenlerin yok
edilmesi, insanların maruz kalmasının önlenmesi, aşılama, iyi beslenme, kazaları önlemek için alınan önlemler, hiç sigara içmemek,
kişisel hijyen kurallarına uymak, çocuk yetiştirme konusunda çocuğa bakım veren kişilerin ve toplumun eğitimi gibi önlemlerdir. Unutkanlık Çözülmesi (Dissosiyatif Amnezi)
SE
Dissosiyatif amnezinin temel özelliği önemli kişisel bilgilerin
sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak biçimde anımsanamamasıdır. Dissosiyatif amnezi genellikle ani başlar ve biter.
Amnezi sıklıkla ağır bir psikososyal stres sırasında başlar.
İkincil (sekonder) korunma: Hastalıkların belirtisiz dönemlerinde ya da belirtilerin (semptomların) hafif olduğu dönemlerde teşhis edilerek tedavi edilmeleridir. İkincil korumaya
“erken tanı” hizmetleri de denir. Üçüncül (tersiyer) korunma: Hastalığın klinik bulgu ve belirtilerinin ortaya çıkışından sonra, hastaların en iyi şekilde tedavisi, sekelli hastaların rehabilite edilmesi gibi hizmetleri kapsar.
Hastaların, hastalığın kötü sonuçlarından korunmasını amaçlar. TU
37. Sıfır-altı yaş arası aşısız 1000 çocuk bulunan bir bölgede kızamık salgını görülmüştür. Bu salgında ilk vaka 3
Ocak’ta görülmüştür. 4 Ocak-23 Ocak arasında 89, 24
Ocak-14 Şubat arasında 50 çocukta kızamık saptanmıştır.
39. Özellikle gelişmiş ülkelerde su kaynaklı salgınların en
önemli nedeni olan ve klorlamaya dirençli olan etken
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cryptosporidium parvum
Bu bölgede, kızamık salgınındaki primer ve sekonder
atak hızları % kaçtır?
Primer Atak Hızı (%)
B) Giardia lamblia
C) Escherichia coli
Sekonder Atak Hızı (%)
D) Salmonella typhi
A) 8.9
4.6
B) 8.9
5.2
C) 9.0
4.6
39 – A
D) 9.0
5.4
E) 9.0
13.6
Cryptosporidium’un eliminasyonu zor ve enfeksiyonun tekrarlama olasılığının yüksek olması nedeniyle, temel tedavi yaklaşımı
hastalıktan korunma olmalıdır. Bu amaçla içme suyu kalitesinin
arttırılmasına ve suların dezenfeksiyonuna önem verilmelidir.
Cryptosporidium’un dezenfeksiyonu zordur. Suyun ozon veya
klor ile filtrelenmesi ookistler açısından yarar sağlamamaktadır.
Risk altındaki insanlar, kaynatılmış suları kullanmalı ve hayvan
dışkısıyla kontaminasyondan kaçınmalıdır.
E) Vibrio cholerae
37 – D
Atak hızı insidans hızının bulaşıcı hastalıklarda kullanılan formudur. İnsidans hızı sağlam kişilerde yeni görülen hastalık sayısını ifade etmektedir.
37
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
40.
43 – A
I. Eksitasyon ve deliryum dönemi
Yenidoğanda pulmoner hemoraji nedenleri
II. Analjezi dönemi
RDS
Akut pulmoner enfeksiyonlar
Ciddi asfiksi
Mekanik ventilasyon
PDA
Konjenital Kalp Hastalıkları
III. Bulber paralizi dönemi
IV. Cerrahi anestezi dönemi
Genel anestezi sırasında yukarıdaki durumların doğru
sıralaması aşağıdakilerden hangisidir?
A) I-III-IV-II
B) III-II-I-IV
C) II-III-IV-I
D) I-II-III-IV
44. On beş günlük yenidoğan bebek kırmızı idrar yapma nedeniyle hastaneye getiriliyor. Hastanın yapılan fizik muayenesinde flank bölgede unilateral solid kitle saptanıyor. Kan sayımında trombositopeni ve idrarda hematüri tespit ediliyor.
E) II-I-IV-III
40 – E
A) Mezoblastik nefrom
Genel anestezide sıralama önemlidir ve özellikle operasyon
boyunca hastanın bulber paralizi döneminde olması ve eksitasyon-deliryum dönemine girmemesi amaçlanır.
B) Nöroblastom
C) Renal ven trombozu
D) Displastik böbrek
E) Sepsis
41. Cerrahi sırasında kan kaybının azaltılması amacıyla
kontrollü hipotansiyon uygulanacak olan bir hastada bu
amaçla aşağıdaki ilaçlardan hangisi kullanılmamalıdır?
C) Fenoldopam
E) Sodyum nitroprusid
41 – B
44 – C
SE
A) Nitrogliserin Renal ven trombozu sıklıkla 1 yaş altında görülür. Yenidoğanda renal ven trombozunun en sık nedeni diyabetik anne çocuğu olmaktır. Hasta genellikle tek taraflı, bazen iki taraflı flank
bölgede ele gelen kitle, hematüri, trombositopeni ve hipertansiyonla başvurur.
B) Dopamin
D) Adenozin
45. Aşağıdakilerden hangisi gestasyon yaşına göre düşük
doğum ağırlıklı olarak miadında doğan bir bebekte görülmesi beklenen bir patoloji değildir?
42. Kronik osteomiyelitin sinüs ağzında aşağıdaki tümörlerden hangisi en sık görülür?
TU
A) Adenokarsinom
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
M
Eritroblastozis fetalis
Yenidoğanın hemorajik hastalığı
Trombositopeni
Amonyak metabolizma bozuklukları
Soğuk hasarı
Surfaktan tedavisi
B) Retiküler hücreli karsinom
A) Perinatal asfiksi
B) Hipoglisemi
C) Anemi
D) Hipotermi
E) Fetal yüz anomalisi
C) Malign melanom
D) Yuvarlak hücreli karsinom
45 – C
E) Yassı hücreli karsinom
Term düşük doğum ağırlıklı bebeklerde fetal distrese sekonder artan kortizol nedeniyle sekonder polistemi görülür. Anemi beklenen bir patoloji değildir.
42 – E
Risk faktörleri: UV(öz. UVB), çevresel karsinojenler(arsenic, sigara, alkol), iyonize radyasyon, HPV, immünsupresyon, kronik
inflamasyon(skar dokusu üzerinden gelişen marjolin ülseri).
Gestasyon yaşına göre küçük (SGA) veya IUGR’li bebeklerin problemleri
Problem
43. Aşağıdakilerden hangisinin yenidoğanda masif pulmoner hemoraji yapması beklenmez?
A) Pulmoner sekestrasyon
B) Üre siklus defekti
Hipoksi, asidoz, infeksiyon, letal anomali
Perinatal asfiksi
Doğumda uteroplasental perfüzyon azalması
± kronik fetal hipoksi-asidoz, Mekonyum aspirasyon sendromu
Hipoglisemi
Azalmış glukojen deposu; azalmış glukoneogenez, hiperinsülinizm; hipoksi, hipotermi ve
büyük beynin glukoz ihtiyacını artırması
Polistemi-hiperviskosite
Fetal hipoksiye sekonder eritropoetin
Azalmış O2 kullanımı/hipo- Hipoksi, hipoglisemi, açlık etkisi, zayıf cilt altı
termi
yağ dokusu
C) Yenidoğanın hemorajik hastalığı
Dismorfoloji
D) Hipotermi
E) Patent duktus arteriosus
www.tusem.com.tr
Patogenez
İntrauterin fetal ölüm
38
Sendrom anomalileri, kromozomal-genetik
bozukluklar, oligohidroamniyosa bağlı deformasyonlar, TORCH (tokso., diğer ajanlar, rubella, CMV, HSV)
Klinik Bilimler / T 41 - 8
• Canlı virüs aşıları (kızamık)PPD’yi bozar. Aynı gün veya 5-6
hafta arayla yapılmalıdır.
46. Aşağıdaki ek gıdaya başlama ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?
• Aynı ekstremiteye birden çok aşı yapılacaksa an az 2 cm
mesafe olmalıdır.
A) Anne sütüne devam edilir.
B) Demir içeren gıdalar verilmelidir.
• Atlanmış aşılama durumunda tekrar başlamaya gerek
yoktur, kalınan yerden devam edilir.
C) Allerjik potansiyeli yüksek gıdalardan kaçınılmalıdır.
D) Eş zamanlı birden fazla gıda başlanabilir.
46 – D
• Bilinmeyen ya da emin olunamadığı durumlarda; Bu kişiler hastalığa yatkın kabul edilip uygun aşılama yapılmalıdır. Bağışıklık kazanmış kişiye tekrar MMR, suçiçeği, Hib,
hepatit B veya polio aşısı yapılmasının kontrendikasyonu
yoktur. Yedi yaş üzerinde DBT yerine Td aşısı yapılmalıdır.
• Bebeğin günlük ve haftalık tartı alma hızı, anne sütünün
miktarca yeterliliğinin en iyi göstergesidir.
• Aşı güveni ve etkili olmakla birlikte hiçbir aşının tam koruyuculuk garantisi yoktur.
• Anne sütü doğumu takiben çocuğa iki saat aralar ile verilebilir. Sağlıklı bir annenin sütü çocuğa ilk 4–6 ay yeterlidir.
Bu dönemde ek besin kaynağı gerekmez. Emzirme genellikle iki saatte bir 20 dk süreyle yapılmalıdır. D vitamini
desteği 15.günden itibaren başlanmalıdır.
AŞI KONTRENDİKASYONLARI VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN
DURUMLAR
M
E) Mineral emilimini bozmaması için fitat alımı az olmalıdır.
A-Genel Aşı Kontrendikasyonları
1. Bir aşıya gelişen anaflaktik reaksiyon, o aşının sonraki dozları için kesin kontrendikasyon oluşturur.
• 4 – 6 aylardan itibaren kalori gereksiniminin karşılanmasında anne sütü yetersiz kalmaktadır. Ek gıdalara geçilmelidir.
Balık, fındık, yumurta, inek sütü gibi alerjik potansiyelli gıdalardan kaçınmak gerekir. Mineral absorbsiyonunu azaltacağından fitat alımı az olmalıdır. Demir ve çinko içeriği
yüksek gıdaların verilmesi önerilir. Anne sütüne en az 12.
Aya kadar devam edilmeli ve ek gıdaların enerji yoğunluğu
anne sütünü geçmelidir. Tek bir ek gıda ile başlanmalıdır,
eş zamanlı birden fazla gıda verilmemelidir. Uygun aylarda
biberon yerine bardak tercih edilmelidir.
SE
2. Bir aşı komponentine gelişen anaflaktik reaksiyon, bunu
içeren aşılar için kesin kontrendikasyondur.
3. Ateşli veya ateşsiz ciddi hastalık durumunda izleyen hekimine danışılmadan aşı uygulanmaz.
B-Canlı aşıların kontrendike olduğu durumlar
1. Konjenital veya edinsel immun yetmezlikler
2. Malign hastalığı olan ve kemoterapi alanlar; Steroid tedavisi alanlar; Radyoterapi alanlar
3. Cilt enfeksiyonları
4. Hamileler
47. Aşılama ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
TU
5. Evde immun yetmezlikli çocuk varsa oral aşılar
C-Kontrendikasyon olmayan durumlar (aşı yapılabilir):
A) İçindeki bir maddeye anafilaksi öyküsü olan çocuğa
o aşı kesinlikle yapılmaz.
1. Bir önceki aşı dozunda hafif-orta ateş, ishal veya lokal reaksiyon (şişlik, kızarıklık, ağrı)
B) Aynı ekstremiteye yapılacaksa aralarında en az 2 cm
mesafe olmalıdır.
2. Ateşli veya ateşsiz hafif hastalık; Antibiyotik tedavisi alıyor
olmak; Hastalığın nekahat dönemi
C) Atlanmış aşılama durumunda tekrar başlamaya gerek yoktur.
3. Prematürite (rotavirüs dahil)
4. Aile veya kendinde non-spesifik alerji öyküsü
D) İki canlı aşı aynı gün, iki farklı yerden uygulanabilir.
5. Penisilin veya diğer antibiyotiklere karşı non-anafilaktik
alerji olması
E) Humoral immun yetmezliği olanlara difteri aşısı
kontrendikedir.
6. Yakın zamanda enfeksiyöz hastalıkla temas öyküsü
47 – E
7. Anne sütüyle beslenme
Difteri-boğmaca-tetanoz aşısı ölü aşıdır, humoral immun yetmezliği olanlarda uygulanabilir.
8. Anne ya da aynı evde bir kişide hamilelik
9. Evde temasta olanlardan birinde bağışıklanmamış birisinin olması
AŞILAR VE İMMÜNİZASYONLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER
10.PPD pozitifliği
• Aynı günde canlı veya ölü birden fazla aşılama yapılabilir.
Farklı ölü aşıların ardışık uygulamasında bir sakınca yok
iken farklı canlı aşıların (MMR ve suçiçeği) en az 1 ay arayla uygulanması gerekir
39
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
48. Aşağıdakilerden hangisi diyabetik ketoasidoz tedavi
komplikasyonlarından değildir?
A) Katarakt
B) Hiperfosfatemi
C) Hepatomegali
D) Hipoglisemi
50. Doğumda normal olan bir bebekte birkaç saat içinde
letarji, aksiyal kaslarda ve ekstremitelerde hipotoni ile
ilerleyici ensefalopati gelişiyor. Solunumu düzensizleşen
bebek hıçkırmaya başlıyor. Asit-baz değişikliği izlenmiyor, amonyağı normal saptanıyor.
E) Hipokalemi
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
48 – B
A) Sitrülinemi
DKA tedavi komplikasyonları: Hipoglisemi, hipokalemi, hiponatremi, hiperkloremik asidoz, laktik asidoz, hipofosfatemi,
beyin ödemi (en sık mortalite nedeni) ve geçici komplikasyonlar olan katarakt ve hepatomegali
B) İzole sülfit oksidaz eksikliği
C) Molibden kofaktör eksikliği
D) Hiperlizinemi
M
E) Nonketotik hiperglisinemi
50 – E
SE
Glisin uzaklaştırma enziminin genetik eksikliğidir. Yenidoğanda emmeme, kusma, koma, apne, myoklonik nöbet, hıçkırık
şeklinde klinik bulgu veren hastalıklardan bir tanesidir. Amonyak düzeyi normaldir, kan gazında asidoz saptanmaz. Tanı
BOS’da glisinin plazmaya oranla daha fazla artışının gösterilmesi ile konur.
49. Konvülsiyon nedeniyle getirilen 3 yaşındaki hastanın serum kalsiyumu 7 mg/dl, fosforu 7.2 mg/dl ölçülüyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu hastada beklenen bulgulardan değildir?
A) Laringospazm
D) Kemik fraktürü
TU
C) Konfüzyon
B) Katarakt
E) Elde parestezi
49 – D
51. Gestasyon yaşına göre küçük doğan bebeğin lökokorisi, ciltte skatrisyel alanlar ve ekstremite hipoplazisi saptanıyor.
Serum kalsiyumu düşük, fostoru yüksek hastada hipoparatiroidi düşünülür. Hipoparatiroidili hastalar karşımıza hipokalsemiye
bağlı klinik ve laboratuar bulgularla başvurur. Hipoparatiroidide
kemikten kalsiyum resorbsiyonu azaldığı için kemik fraktürü
beklenmez. Kemik fraktürü hiperparatiroidi bulgusudur.
A) Konjenital varisella
B) Konjenital toksoplazma
C) Herediter retinoblastom
Klinik bulgular: Parestezi (oral-el-ayak), Tetani (karpopedal
spazmlar-ebe eli-, laringospazm, nöbet), Chovostek, Trousseau, Laringospazm (inspiratuar stridor, apne, siyanoz), Konvülziyon , Psödotümör serebri, Diş çıkması gecikir. Cilt kuru ve
pullu, Tırnaklarde enine çizgiler, Katarakt , Mental bozukluk ,
Depresyon, psikoz, Konfüzyon, demans, stupor
D) Galaktozemi
E) Konjenital sitomegalovirus
51 – A
Ortak görülen belirti ve bulgular; IUGR, mikrosefali veya hidrosefali, intrakraniyal kalsifikasyonlar, koryoretinit, katarakt,
miyokardit, pnömoni, hepatosplenomegali, direkt hiperbilirubinemi, sarılık, anemi, trombositopeni, hidrops fetalis ve
peteşi, purpura ve veziküller.
Laboratuvar bulgular: Ca düşük (5-7 mg/dl) , P yüksek (712 mg/dl), ALP (N/↓), 1-25(OH)2D3 (↓), Mg(N/↓), PTH (↓);
EKG’de Uzun QT ,uzun ST , pik T Aritmiler, kalp bloku, Hipotansiyon; BBT’de bazal ganglionlarda kalsifikasyon görülür.
www.tusem.com.tr
Bu bebekte en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
40
Klinik Bilimler / T 41 - 8
52 – E
Konjenital enfeksiyonlar
Patojen
Fetus
Neonatal
hastalık
Kongenital
defekt
Geç sekel
Kızamıkçık, boğmaca, influenza aşıları yapılmalıdır
Rubella
Abortus
SGA, anemi,
HSM, peteşi,
osteit, kardit,
ensefalit,
pnömoni, “blueberry muffin”
cilt lezyonları
Kalp defektleri
(PDA) katarakt,
mikroftalmi
mikrosefali
Sağırlık, MMR,
endokrinopati
(DM), otizm,
konvülziyon
1.İnhalasyon tedavisi:
Anemi, trombositopeni
HSM, hepatit,
ensefalit
retinit, pnömoni, LAP, “blueberry muffin”
cilt lezyonları
Mikrosefali,
hidrosefali,
mikroftalmi,
periventriküler
kalsifikasyon
Sağırlık, MMR ,
konvülziyon
SGA, korioretinit, kongenital
su çiçeği
Ekstremite
hipoplazisi,
kortikal atrofi,
ciltte skar
Sekonder enfeksiyona bağlı
ölüm, MMR
CMV
---
%0.9 NaCl , İnsan rekombinant DNAse tedavisi , N asetil sistein
Salbutamol ve diğer β2 agositler
Kromolin sodyum,
İnhale kortikosteroidler
Aerolize antibiyotik
2.Akciğer fizyoterapisi:
3.Antibiyotik tedavisi:
Tedavinin temelidir
---
Coxackie /
Echovirus
Abortus
---
Rinit, döküntü,
hepatit ensefalit, HSM,
pnömoni
Miyokardit
Nörolojik
defisit, konvülziyon
Poliovirus
Abortus
Kongenital
poliomiyelit
---
Paralizi
Mukus tıkaçlarının açılması, Atelektazini tedavisi
Herpes
simplex
Abortus
Vezikül, hepatit, HSM,
hemorajik
ensefalit,
retinopati
Mikrosefali,
hidrosefali,
ciltte skar,
hidransefali
Nörolojik defisit
6-Nutrisyonel tedavi:
Hepatit B
---
Nadiren akut
hepatit
---
Kronik hepatit
HIV
---
HSM, trombosi- Serebral kalsifitopeni
kasyon
AİDS, MMR
Parvovirus
B19
Ölü
doğum
Hidrops
Anemi
---
---
Toksoplazma
Abortus
Hidrops
SGA, HSM,
sarılık anemi
Hidrosefali,
mikrosefali,
yaygın serebral
kalsifikasyon
Korioretinit,
MMR, santral
diabetes incipitus, sağırlık
Sifiliz
Ölü
doğum
Hidrops
Cilt lezyonları,
mükopürülan
kanlı rinit,
HSM, sarılık,
osteit,
---
Nefrotik sendrom keratit, diş
değişiklikleri
Malarya
Abortus
HSM, sarılık,
anemi
---
Nefrotik sendrom
Tryponosoma cruzi
(Chagas)
Abortus
SGA, anemi,
peteşi, kalp
yetmezliği,
ensefalit, HSM,
megaözofagus
Katarakt
Miyokardit,
akalazya, MMR
Lenfositik
koryomenenjitik
virüs
---
Retinit
Hidrosefali
M
Varicellazoster
Antibiyotik dozları minör hastalık için önerilen dozun 2-3 katı
4- Antiinflamatuvar tedavi
Steroidler (Alerjik bronkopulmoner aspergillozis), İbuprofen
SE
5-Endoskopi-lavaj
Yüksek kalorili diyet, Pankreas enzimleri, Vitamin (özellikle
A,D,E,K vitaminler) ve Eser element
53. Kabakulağın en sık komplikasyonu aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Menenjit
B) Orşit
C) Pankreatit
D) Miyokardit
E) Glomerülonefrit
TU
53 – A
KABAKULAK
İnkübasyon: 15-25 gün; Prodrom: Ateş, baş ağrısı, kusma (1-2 gün)
Uni/bilateral (%70) hassas parotit, kulak ağrısı, Ekşi ve asitli
gıda ağrıyı artırır.
Çene açısı kaybolur, kulak kepçesi dışa-yukarı kalkar. Şişlik 3
günde pik yapar, 10.gün iner, ateş 3-5 gün sürer. Submandibüler bez tutulabilir. Sternumda ödem olabilir. Stensen kanalının
ağzı kırmızı, ağrılıdır.
---
Tanı:
Serum amilaz(↑), lökopeni (lenfositoz), IgG titre artışı tanı
koyar.
52. Kistik fibrozisli bir çocuğun beslenme prensipleri ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?
Komplikasyon
A) Normal çocuklardan daha fazla kalori verilir.
Menenjit±Ensefalit (en sık); Transvers miyelit, aquaduktal stenoz, fasyal paralizi (nadir); Orşit (sık); Konjonktivit, optik nörit,
pnömoni, nefrit, pankreatit, miyokardit, artrit, tiroidit, trombositopeni (nadir)
B) Yağda eriyen vitaminler diyete eklenir.
C) Diyetle normal yağ oranları korunur.
D) Her öğün pankreas enzimleri verilir.
E) Tuz kısıtlaması yapılır
41
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
54. Aşağıdakilerden hangisi grup A beta hemolitik streptokok enfeksiyonu için risk faktörü değildir?
56. Aşağıdakilerden hangisi mikrositik anemi nedeni değildir?
A) Sideroblastik anemi
A) Varisella
B) Azotemi
B) Kronik osteomiyelit
C) Diabetes mellitus
D) HIV enfeksiyonu
C) Bakır eksikliği
E) İntravenöz ilaç kullanımı
D) Piridoksin eksikliği
E) Hemolitik üremik sendrom
54 – B
İnvaziv GAS enfeksiyonu risk faktörleri
56 – E
• Varisella (Aşılamadan önce birinci risk faktörü idi),
Mikrositik
• Diabet,
Rtc(↓/yetersiz)
Rtc(↑)
Rtc(↓/yetersiz)
 Demir
eksikliği
 Talasemi
minör
 Kronik
hastalık/inflamasyon
 Kurşun zehirlenmesi
 Sideroblastik anemi
 Bakır eksikliği
 B6 eksikliği
 Talasemi
send.
 Hemoglobin C
 Hemoglobin E
 Piropoikilositoz
 Folat eksikliği
 Diseritropo B12 eksikliği
etik anemi I
 Edinsel aplasve III
tik a.
 Aktif hemoliz
 Konj. aplastik a.
 Diamond-blackfan
 Fanconi anemisi
 Pearson sendromu
 İlaç aracılı (alkol,
zidovudin)
 Down sendromu
(genelde anemi
olmaz)
 Hipotiroidi
 Kr. KC hastalığı
 Orotik asidüri
 Lesch-Nyhan
 Tiamin responsif
MA
 B6 eksikliği
• İV ilaç kullanımı,
• Kronik akciğer ve karaciğer hastalıklarıdır.
SE
55. Aşağıdaki alerjik hastalıklardan hangisinde serum IgE
düzeyinin yüksek olma ihtimali diğerlerine göre daha
fazladır?
A) Atopik dermatit
B) Astım bronşiale
C) Alerjik konjonktivit D) Gıda alerjisi
E) İlaç alerjisi
55 – A
Normositik
• IgE düzeyinin alerjik hastalarda yüksek olmasının tanısal
değeri düşüktür. Alerjik hastaların %50’sinde düzeyi normal olabilir. Bir çok non-alerjik hastada düzeyi yüksektir.
TU
• Fizyolojik olarak yaşamın ilk yılları boyunca düzeyi artar,
ergenlikte pik yapar ve daha sonra giderek azalır.
• En çok atopik dermatitte yüksektir. Astımda da alerjik
rinite göre yüksektir.
• Alerjik bronkopulmoner aspergillozda
(>1000ng/dL) olması tanı kriteridir.
çok
yüksek
• Artmış IgE ile ilişkili non-alerjik hastalıklar:
Rtc(↓/yetersiz)
Rtc(↑)
 Kronik hastalık/inflamasyon
 Eritrosit aplazisi(TEC, infeksiyon, ilaçlar)
 Maligniteler
 Endokrinopatiler
 Böbrek yetmezliği
 Akut kanama
 Hipersplenizm
 Diseritropoetik anemi II
 Hemofagositik sendrom




Kanama
Ab aracılı hemoliz
Hipersplenizm
Mikroanjiopati (HÜS, TTP, DIC, Kasabach-Merritt)
 Membronopati (sferositoz, eliptositoz, ovalositoz)
 Enzimopati(G6PD, PK eksikliği)
 Hemoglobinopati (HBSS, SC)
57. On bir yaşındaki kız hasta ekimoz ve hemartroz şikayetleriyle başvurmuş. aPTT: 60 saniye, PT: 14 saniye
ve kanama zamanı: 5 dakika olan hastada en olası tanı
aşağıdakilerden hangisidir?
I. Paraziter (Askariyazis, kapillariyazis, fassiyaliyasis,
kancalı kurt, onkoserkozis, paragonomiyazis, şistomiyazistrişinöz, strongiloidozis, filaryaz, , ekinokokkoz,
visseral larva migrans
A) Hemofili A
II. Enfeksiyöz (koksikoidomikozis, alerjik bronkopulmoner aspergilloz, sistemik kandidiyaz, CMV, EBV, lepra)
B) Hemofili B
C) Hemofili C
III. İmmun (HiperIgE sendromu, Wiscott-Aldrich, selektif
IgA eksikliği, Nezelof sendromu, DiGeorge sendromu)
D) Faktör 7 eksikliği
E) Faktör 13 eksikliği
IV. Diğer (Hodgin, IgE miyelom, yanık, kistik fibroz, eritema nododum-streptokok, Guillain-Barre, pulmoner
hemosideroz, interstisyel nefrit, Kawasaki, KC hastalığı, büllöz pemfigus, infantil PAN, romatoid artrit)
www.tusem.com.tr
Rtc(↑)
M
• HIV,
Makrositik
57 – C
Hastanın aPTT’sinin uzun diğer rutin testlerin normal olması
ve hemartroz hemofili düşündürür. Kız olması otozomal kalıtılan hemofili C (Faktör 11 eksikliği) düşündürür.
42
Klinik Bilimler / T 41 - 8
58. İki yaşında karın şişliği, solukluk, gözlerin etrafında ekimoz, boyunda lenfadenopatiler saptanan bir çocukta tanıda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir?
60. Aşağıdakilerden hangisi Kawasaki hastalığında görülebilen bulgulardan biri değildir?
A) Nötropeni
A) Lenfoma B) Rabdomiyosarkom
B) Anterior üveit
C) Beyin tümörü
D) Nöroblastom
C) BCG skarının belirginleşmesi
E) Wilms tümörü
D) Üretrit
E) Safra kesesi hidropsu
58 – D
Beyin tümörü dışındakiler batında kitle yapabilirler. Ancak
anemi (solukluk) ve özellikle perorbital ekimoz olması nöroblastom düşündürmelidir.
60 – A
Kawasaki hastalığında klinik ve laboratuvar bulgular
Klinik bulgular
•
Kalsifiye batın kitle
Virchow nodülü
Hepatomegali ve asit
VCS sendromu
Horner sendromu
Heterokromia iridis
Propitoz-perorbital
(Rakun gözü)
Spinal kord basısı
ekimoz
•
•
•
•
•
•
Diğer klinik bulgular
En az 5 gün devam eden ateş
1.Polimorfik egzantem
2.Bilateral non-pürülan konjunktivit
3.Ağız mukozası bulguları
(dudaklarda kuruluk ve çatlak, çilek dili görünümü, ağız ve farinks
mukozasındaki
yaygın kızarıklık)
4.Unilateral > 1.5 cm LAP
5.El ve ayakta kızarıklık ve ödem;
2-3 hf sonra soyulma
KVS bulguları
KKY, myokardit, perikardit, kapak yetmezliği, koroner arter anomalileri, nonkoroner orta çaplı arter anevrizmaları,
Raynaud, periferik gangren
Solunum
intertisyel infiltrasyon, plörezi
İskelet-kas
Artrit, artralji
GİS
Diare, kusma, karın ağrısı, Safra kesesi
hidropsu, hepatit
MSS
İrritabilite, Aseptik menenjit, sağırlık
GÜS
Üretrit, meatit
Diğer
Otit,tonsillit , anterior üveit, kasıkta
dekuamasyonlu döküntü, BCG yerinde
eritem ve endürasyon
Opso-myoklonus
Diyare-hipopotasemi (VİP)
Hipertansiyon (VMA;HVA)
Kemik iliği yetmezliği
Kemik ağrısı
Tümör lizis sendromu ve DİC
SE
•
•
•
•
•
•
•
Klasik klinik tanı kriterleri
M
• En sık spontan regrese olan tümördür.
• Çocuklarda SSS dışında en sık solid tümördür.
• Ortamala görülme yaşı22ay, %90 < 5 yaş görülür.
• Kromozomal anomaliler
 N-myc amplifikasyonu
 1p, 11q, 14 q delesyonu, 17q kazanımı
 Trk-A gen ekspresyonu
Laboratuvar
-Lökositoz (nötrofili)
-Anemi
-Trombositoz (1.haftadan sonra)
-Hipoalbunemi
-ESH (↑)
-CRP (↑)
-AST-ALT (↑)
-GGT (↑)
TU
59. Aşağıdakilerden hangisi lupuslu bir annenin bebeğinde
görülmez?
A) Konjenital kalp bloğu
B) Periorbital makular rash
C) Hepatit
D) Trombositoz
E) Kardiyomiyopati
59 – D
NEONATAL LUPUS
61. Aşağıdaki konjenital kalp defekti ve eşlik ettiği hastalık
eşleştirmelerinden hangisi doğru değildir?
 Klinik bulguları yüz, boyun ve skalpta anüler vaya maküler
rash, sitopeni, hepatittir.
A) Turner- Biküspid aortik kapak
 En korkulan komplikasyon ise konjenital kalp bloğudur. İletim
bozuklukları PR uzamasından tam kalp bloğuna kadar değişir.
Nadiren progresif kardiyomiyopati gelişir. Non kardiak bulgular geçicidir ancak konjenital kalp bloğu kalıcıdır.
B) Noonan sendromu- Valvüler pulmoner stenoz
C) DiGeorge sendromu-Trunkus arteriosus
D) Kleinfelter sendromu- Hipertrofik kardiyomiyopati
 Temel olarak neonatal lupus anneden fetusa 16.haftadan itibaren geçen anti-Ro (anti SSA) ve anti-La (anti SSB) ilişkilidir.
E) Williams sendromu- Supravalvüler aort stenozu
43
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
61 – D
62 – C
PDA
Duktusun aortik ucu sol subklavyanın hemen distalinde, pulmoner ucu ise bifürkasyon hizasındadır.
Prematürelerde en sık kardiak sorundur. Prematür apnesine
neden olabilir.
Küçük PDA: Asemptomatik, Devamlı üfürüm (+) . Tele ve EKG (N)
Büyük PDA
• Kalp yetmezliği bulguları, gelişme geriliği, sık ASYE .
• Sıçrayıcı nabız. 2.İKA’da sol sternal, apex ve sol klavikulaya yayılan sistolik thrill ve sistolodiyastolik üfürüm. Mitral
odakta middiyastolik rulman
Tele Kardiyomegali(+), Pulmoner konusta belirginleşme ve AC
damarlanmasında (↑).
EKG sol aks ve sol VHT/biventriküler HT
Prognoz/Tedavi:
• En sık komplikasyonu KKY
• E. endokardit profilaksisi
• 3-4. günlerde kliniğin ağırlaştığı RDSli pretermlerde
PDA’da, indometazin verilir.
Kateter/cerrahi girişimle
Down S
Endokardial yastık,
ASD,VSD
Apert
VSD
Trizomi
18-13
VSD,ASD,PDA,
AoK,BiküspidAoVa
Ellis-VanCreveld
Tek Atrium, VSD
Turner
BiküspidAoVa, AoK,
AS
Holt Oram
ASD,VSD, 1.Blok
Noonan
PS, ASD, KMP
TAR
ASD,TOF
Kleinfelter
PDA, ASD
Williams
Supravalv.AS,
periferik PS
Alagille
Periferik PS, PS, TOF
SLE
TAM Konj.blok,
perikardit,
Libman- Sachs
endokardit,
Coroner arterit
DiGeorge
Ao kavsi, konotrunkal Kawasaki
anomali
Fragil X
MVP, Ao kökü dilatasyonu
Lyme
Aritmi myokardit
Crı du chat
VSD, PDA, ASD
Löeffler
Endomyokardial
hastalık
Konj.Rubella
PDA, Periferik PS
Pompe
Kısa PR, HT KMP,
Aritmi, KY
Maternal
FKÜ
VSD,ASD,PDA. AoK
Maternal
Diabet
HTKMP, VSD, konotrunkal anomaliler
,BAT
Fetal Hidantoin
VSD,ASD,PDA. AoK
Fetal Valproat
AoK,Hipoplastik
SK,AS,PA,VSD
Fetal Warfarin
PDA,PS
Retinoik asit
Konotrunkal anomaliler
Fetal Alkol
VSD,ASD
Lityum
Ebstein anomalisi
M
KARDİAK TUTULUMLA İLİŞKİLİ DURUMLAR
SE
Coroner anevrizma-tromboz, MI,
Myokardit,KY
Karnitin eksikliği
Dilate KMP
Homosistinüri
Coroner tromboz
Marfan
AY, MY, dissekan
AA, MVP
Ehlers-Danlos
MVP, dilate Ao
kökü
63. Aşağıdakilerden hangisi Crohn hastalığına oranla ülseratif kolitte daha sık görülür?
Friedrich ataksi HT KMP
HT KMP
Kearne-Sayre
Kalp Blok
Tuberoskleroz
Rabdomyom
C) Fistül
D) Sklerozan kolanjit
63 – D
62. Dört aylık bir bebek solunum sıkıntısı nedeniyle acil servise getiriliyor. Fizik muayenede taşikardi, takipne, sıçrayıcı
nabız, interkostal retraksiyonlar, Gallop ritmi, hepatome-
B) Oral ülser
E) Eritema nodosum
TU
Duchenne
A) Tromboz
KLİNİK-PATOLOJİ
Crohn
Kalın bağırsak hastalığı
%50-75
%100
İleal hastalık
Sık
Yok; backwash ileit hariç
Ülseratif kolit
Mide-özofagus hastalığı
Daha sık
Kronik gastrit görülebilir
Perianal hastalık
Sık
Az
Üniversal
Rektal hastalık
Seyrek
Devamsız (atlayan) lezyonlar
Sık
Yok
Transmural tutulum
Sık
Alışılmadık
Striktürler, Fissürler, Fistüller
Sık
Seyrek
Kript abseleri
Daha az yaygın
Sık
Granülomlar
Sık
Yok
Çizgisel ülserasyonlar
Seyrek
Sık
Toksik megakolon
Yok
Var
Kanser riski
Artmış
Çok artmış
gali ve sol klavikula altında devamlı üfürüm saptanıyor.
Rektal kanama
Bazen
Sık
Bu bebek için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
İshal, mukus, püy
Değişken
Sık
A) Pnömoni
B) Ventriküler septal defekt
Karın Ağrısı
Sık
Değişken
Karında kitle
Sık
Yok
Büyüme geriliği
Sık
Değişken
Piyoderma gangrenozum
Seyrek
Var
C) Patent duktus arteriosus
Sklerozan kolanjit
Daha az sık
Var
D) Atrial septal defekt
Kronik aktif hepatit
Daha az sık
Var
E) Fallot tetralojisi
www.tusem.com.tr
44
Ankilozan spondilit
Daha az sık
Var
Eritema nodozum
Sık
Daha az sık
Ağız ülserasyonu
Sık
Seyrek
Tromboz
Daha az sık
Var
Klinik Bilimler / T 41 - 8
64. Altı aylık bebek patlayıcı tarzda sulu ishal, karında şişlik
Ek tedaviler
şikayeti ile getiriliyor. Muayenesinde abdominal distan-
• Probiyotik: Lactobacillus rhamnosus GG çocukluk çağı
rotavirüs, Saccharomyces boulardii antibiyotik ilişkili,
C.difficile ishali ve kısmen rotavirüs ishalinin süresini ve
ciddiyetini azaltır.
siyon ve perianal ekskoriasyon saptanıyor.
Yukarıdaki hastada etyolojiye yönelik tarama için aşağıdakilerden hangisi öncelikli olarak planlanmalıdır?
• Antimotilite ajanları (loperamid) kontrendikedir ve antiemetik (fenotiazinler) yararı az, yan etkileri çok fazla olduğundan önerilmez. Önerilen ve tek doz kullanımı bile
dur. persistan kusmayı azaltarak ORS tedavisini artıran
antiemetik ondensetron (0.2 mg/kg p.o)
A) Fekal elastaz-1 düzeyi
B) Asid steatokrit testi
C) Gaitada redüktan madde
D) İnce barsak biopsisi
M
E) Gaitada α1- antitripsin
66. Aşağıdakilerden hangisi basit parsiyel epilepsinin özelliklerinden birisi değildir?
64 – C
Karbonhidratlar emilemedeğinde kolonda bakterilerce parçalanarak hidrojen gazı ve organik asitler ortaya çıkar. Osmotik
olduklarından sulu ishale, artan hidrojen gazından dolayı patlayıcı tarza ve belirgin abdominal distansiyona neden olurlar.
Hem artan hidrojen hemde organik asitler gaita pH’sını asidik
yapar. Asidik gaita anüs etrafında ekskoriasyona neden olur.
Karbonhidrat malabsorbsiyonu düşünüldüğünde tarama testi
olarak gaitada redüktan madde bakılır.
C) Jacksonian seyir
D) Todd paralizisi
66 – B
SE
B) Antiemetikler
B) Şuur bulanıklığı
E) Versiv nöbetler
65. Aşağıdakilerden hangisi çocuklarda akut gastroenteritin temel tedavi prensipleri arasında yer alır?
A) Antibiyotikler
A) Aura
1. Basit parsiyel nöbetler
2. Kompleks parsiyel nöbetler
•
•
•
•
•
•
•
•
Bilinç yerinde
Yüz, boyun ve ekstremiteleri tutmaya eğilimli olan (Jacksonian) asenkron, tonik ve klonik hareketler
Versiv nöbetler ve Todd paralizisi (+)
Otomatizma görülmez
Bazı hastalarda aura olur
Ortalama nöbet süresi 10-20 sn.
Tiklerle karışabilir
•
•
•
•
•
Şuur başta veya sonradan
bozulur
Hastaların çoğu aura yaşar
%50-75 vakada otomatizma
görülür
sekonder olarak jeneralize tonik klonik nöbete dönüşebilir.
Ortalama nöbet süresi 1-2 dk
EEG çoğunlukla temporal lobda
anormal deşarjları gösterir
C) Vitamin A suplementasyonu
TU
D) Vitamin C suplementasyonu
67. Baş ağrısıyla başvuran çocukta aşağıdaki durumların
hangisinde mutlak santral sinir sistemi görüntülenmesi
gerekmez?
E) Çinko suplementasyonu
65 – E
Temel tedavi
A) Öksürükle hissedilen kısa baş ağrısı
1-Oral Rehidratasyon Tedavisi
B) Migrene nöbetin eşlik etmesi
Dehidratasyon hızla değerlendirilmeli ve derecesine göre
4-6 saat içinde düzeltilmelidir. Şokta veya oral sıvıları tolere
edemeyen çok az sayıda çocuğa İ.V rehidratasyonla başlanır.
Tercih edilmesi gereken ORS dir. Ciddi dehidratasyonu olanlarda i.v rehidrasyonu gerektirebilecek riskler; 6 aydan küçük
olmak, prematürite, kronik hastalık, 3 aydan küçük ateşi > 38
C, 3-36 ay arası ateş> 39 C, kanlı ishal, persistan kusma, azalmış idrar çıkışı, çökük gözler ve şuur bulanıklığıdır.
C) Periyodik baş ağrısına nöbetin eşlik etmesi
D) Gerilim tipi baş ağrısı
E) Uyandıracak kadar şiddetli baş ağrısı
67 – D
Baş ağrısında görüntüleme endikasyonları
•
•
En etkili ORS litrede 75 mmol Na, 75 mmol glukoz içeren 245
mosm/L osmolaritesiolandır.
•
•
2-Çinko: AGE sırasında ve sonrasında gün çinko kullanımı hastalığın süresini ve ciddiyetini azaltır.
•
45
Anormal nörolojik bulgular
varsa
Baş ağrısına fokal nörolojik
bulgu eşlik ediyorsa
Auraya ağrısına fokal nörolojik
bulgu eşlik ediyorsa
Migren ve nöbet birlikteliği
varsa
Baziller yada hemiplejik aura
varsa akut sekonder baş ağrısı
•
•
•
•
Çocuk 6 yaşında küçük yada baş
ağrısını tarif edemiyorsa
Öksürükle hissedilen kısa baş
ağrısı
Uykudan uyandığında ya da
uykudan uyandıran baş ağrısı
Aile öyküsü olmayan çocukta
migrenöz baş ağrısı varsa
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
• 6 ay ve 1 yaş sonrası bakteriyel (S.pnömonia ve H.influenza)
otit, sinüzit, sepsis ve menenjit ve enksiyon sırasında nötropeni görülebilir. Viral hepatit ve echovirüs dışında viral ve
mantar enfeksiyonu nadirdir. Echovirüs myoziti juvenil dermatomyoziti taklit eder. Canlı polio aşısı sonrası paralizi sık.
Mycoplazma ve pnömosistis jiroveci pnömonisi görülebilir.
Büyüme hormonu eksikliğine yol açabilir.
68. Hematüri saptanan bir çocukta aşağıdaki fizik muayene bulgularından hangisinin varlığı kesin olarak Alport
sendromu tanısı koydudur?
A) Sensörinöral sağırlık
B) Anterior lentikonus
C) Maküler beneklenme
D) Korneal erozyon
• Serum IgG, IgA, IgM ,IgE düzeyleri yaş normallerinin %95
altındadır. Kesin tanı flowsitometri ile dolaşımda B lenfosit yokluğunun gösterilmesi ile konur. Tedavi: Ömür boyu
İVİG verilir.
E) Leiyomiyomatozis
68 – B
M
Anterior lentikonus patognomonik olduğundan tek başına
tanı koydurur.
69. Aşağıdakilerden hangisi minimal lezyon hastalığında
beklenen bir bulgu değildir?
B) Mikroskopik hematüri
C) Hipertansiyon
D) Hiperkolesterolemi
E) Tromboz
69 – C
A) Nazogastrik SE
A) Masif ödem
71. Kardiyopulmoner resusitasyon sırasında damar yolu
açılamaz ise ilk kullanılması gereken hızlı ve güvenli uygulama yolu aşağıdakilerden hangisidir?
B) İntraosseöz
C) İntratrakeal Minimal lezyon hastalığı çocuklarda en sık nefrotik sendrom
nedenidir. Dolayısıyla masif proteinüri, hipoalbuminemi,
mas,f ödem ve hiperlipidemi görülür. En sık iki komplikasyonu enfeksiyon ve trombozdur. Hastalarda başlangıçta böbrek
fonksiyonlarında bozulma, gros hematüri, hipertansiyon ve
kompleman düzeyinde düşüklük beklenmez. Hastaların %20
’sinde mikroskopik hematüri olabilir.
D) İntrakardiyak
E) İntraperitoneal
71 – B
TU
İlk anterior tibial yol denenir. Tuberositas tibianın 1-3 cm altından 16 veya 18 nolu kemik iliği iğnesi ile, yoksa mandrenli LP
iğnesi ile girilir. İlk 5 dakikada intravenöz veya intraosseöz yol
açılamıyorsa kullanılacak 3. Yol endotrakeal yoldur. Bu yolla
ilaçlar kullanılabilir. Kullanılabilen ilaçlar; Epinefrin Lidokain
VazopresinAtropin Naloksan
70. Tekrarlayan pnömoni ve otit nedeniyle başvuran 2 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde tonsil dokusu
ve lenfadenopatiye rastlanmıyor. Hastanın boyu %1 persantilin altında saptanıyor.
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bruton agamaglobulinemisi
B) Kistik fibrozis
72. Vitamin A eksikliğinde en erken gelişen göz bulgusu
aşağıdakilerden hangisidir?
C) Ağır kombine immun yetmezlik
D) Hiper IgE sendromu
A) Karanlığa adaptasyonda gecikme
E) Omenn sendromu
B) Fotofobi
C) Bitot lekeleri
70 – A
D) Keratomalazi
X geçişli AGAMAGLOBULİNEMİ (BRUTON)
E) Kseroftalmi
• B lenfosit gelişim defekti sonucu dolaşımda B lenfosit bulunmaz; ağır agamaglobulinemi; tonsil dokusu yok ya da
çok küçüktür. Lenf bezleri genellikle palpe edilemezler.
www.tusem.com.tr
72 – A
Gece körlüğü ilk ortaya çıkan klinik bulgudur.
46
Klinik Bilimler / T 41 - 8
73. Yirmi bir yaşındaki tartışma sonrası fenalaşan kadın
hasta eşi tarafından acil servise getiriliyor. Herhangi bir
ilaç kullanımı ya da hastalığı olmadığı anlaşılıyor. FM’de
hasta ajite, akciğerler dinlemekle doğal. Solunum sayısı 35/dk. Kan gazı analizi isteniyor. pH 7.52, paCO2 25
mmHg, Ac HCO3 23.5mmol/l, Std HCO3 25.5 mmol/l,
Baz Excess(BE) -1 mmol/l şeklindedir.
75. Multipl travmalı hastada aşağıdaki değişikliklerden
hangisi beklenmez?
A) Ötroid hasta sendromu gelişebilir.
B) IL 6 seviyeleri artmıştır.
C) İdrar nitrojen atılımı artmıştır.
D) Travma etkisi ile artan katekolaminler insülin direnci
yaratarak hiperglisemiye neden olurlar.
Bu hastadaki asit-baz tablosu aşağıdakilerden hangisidir?
E) Travmanın şiddeti, kortizol seviyelerinin yüksekliği
ile orantılıdır.
A) Metabolik alkaloz
B) Metabolik alkaloz+Respiratuvar kompanzasyonlu
75 – D
C) Respiratuar alkaloz
M
Travmalı hastalarda travmanın şiddetine bağlı olarak kortizol
seviyeleri yükselir; lipoliz, proteoliz ve glikojenolizi artırır. Ortaya çıkan substratlar ile glikoneogenez artırılır. Yıkılan protein
nedeniyle idrar nitrojen atılımı artar.
D) Respiratuvar asidoz+ Metabolik asidoz
E) Respiratuar alkaloz +Metabolik kompanzasyonlu
73 – C
T3 seviyeleri düşer, TSH genellikle normaldir, travmanın şiddeti ile zamanla T4 ve TSH seviyeleri de düşebilir. Bu duruma
hasta ötiroid sendromu denir.
Soruda pH, alkalozdaki bir hastayı göstermektedir.pCO2 seviyesi düşük, bikarbonat seviyesi normal, olayın respiratuvar
kökenli olduğunu göstermektedir.
Etyoloji:
Alveolar hiperventilasyon:
• Ağrı, anksiyete, travma, ateş. Katabolizmanın erken dönemi
• Salisilat zehirlenmesi
• Tirotoksikoz, hipermetabolizma, hipoksemi
Tedavi:
Dakikalık ventilasyonun azaltılması ve karbondioksit retansiyonu hedeflenir.
SE
IL 6 doku hasarı göstergesi olarak kabul edilir ve travmanın
şiddetiyle doğru orantılı olarak artar.
Hastalarda hiperglisemi hakimdir, bu erken saatlerde katekolaminlerin pankreastan insülin salınımını baskılaması, ilerleyen dönemlerde ise glukokortikoidlerin oluşturduğu insülin
direnci nedeniyle sağlanmaktadır.
C) Aldosteron salınımı artışı
76. Kırk yaşındaki erkek hasta acil servise bilinç bulanıklığı şikayeti ile getirilmiştir. Şuuru bulanık olan hastada
peritoneal irritasyon bulguları değerlendirilememiştir.
TA:90/50 mmHg, nabız /dk 110, Hb 10 g/dl. Hasta yakınları, hastanın 2 hafta önce trafik kazası geçirdiğini
ve 2 gün hastanede müşahade altında tutulup taburcu
edildiğini söylemiştir. Yapılan acil US’de, batın içinde ve
bağırsak ansları arasında yaygın sıvı saptanmıştır.
D) ADH (Anti diüretik hormon) salınımı artışı
TU
74. Dolaşan kan hacminde azalma sonucu aşağıdaki değişikliklerden hangisi görülmez?
A) ANP (Atrial natriuretik peptit) salınımı artışı
B) Splanknik alanda vazokonstriksiyon
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bağırsak perforasyonu
E) Renin salınımında artış
B) Gecikmiş dalak rüptürü
74 – A
C) Karaciğer laserasyonu
Dolaşan kan hacminde azalma sempatik sistem uyarısı ve
stres hormon salınımına yol açar. Homeostazisin sağlanabilmesi için kan volümünün uygun şekilde dağıtılması esastır.
Bu amaçla periferde (cilt, kas, GİS, renal sistemde vazokonstriksiyon olur) ADH özellikle GİS te vazokonstruksiyon, ve böbreklerden su tutulumu, yapar.
Azalmış renal akımı Renin aldosteron sistemini aktive eder ve
hastada Na tutulumu gerçekleşir.
ANP, volüm yüklenmesi durumlarında kalp (atrial) kaynaklı
polipeptit hormondur. Esas olarak Na ve su kaybına neden
olarak kan basıncında azalmaya neden olurlar.
D) Aort anevrizma rüptürü
E) Retroperitoneal hematom
76 – B
Soruda hipovolemi tablosu ile gelen bir hasta profili tanımlanmıştır. US intraperitoneal bir kanamadan bahsetmektedir.
Barsak perforasyonu, generalize peritonit bulguları ön planda
bir tablo olmalıydı, Retroperitoneal hematom için hastada
akut travma öyküsü bulunmamaktadır, bu tip hematomların
genel nedeni pelvik kırıklardır.
47
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
79. Aşağıdaki tümör belirteçlerinden hangisi tanı ve takipte kullanılabilir?
Soruda önceki travma hikayesi ile non operatif takip edilen bir
dalak travmasından bahsedilmektedir. Subkapsüler dalak hematomu olan hastalarda, ortalama 2 hafta sonra hematomun
açılması sonucu hipovolemi tablosu oluşabilir. Baudet’in latent
peryodu ile tanımlanan bu tablo gecikmiş dalak rüprtürüdür.
C) Pnömoni
D) Hiperglisemi
C) AFP
D) CA19.9
79 – C
Tümör belirteçleri genel olarak takip amaçlı kullanılmaktadır.
AFP, hepatosellüler karsinomlu hastaların tanı ve takibinde
kullanılabilen belirteçtir.
E) Gastrointestinal intolerans
80. Kırk dört yaşındaki bayan hasta rutin meme muayenesi
için başvurmuş. Meme muayenesinde patoloji tespit edilmemiştir. Tarama mamografisi sırasında sağ meme üst dış
kadranda 1 cm’lik kitle görünümü izlenmiş. Sağ memenin
diğer kesimleri ve sol meme normal olarak rapor edilmiş.
Hastaya yapılan kor biyopsinin sonucu DCIS (Duktal karsinoma in situ) komedo tip şeklinde rapor edilmiştir.
77 – E
Gastrointestinal intolerans en sık görülen komplikasyondur.
Diare, abdominal kramplar ve distansiyon görülür. Enteral
beslenme kesilmez, azaltılır.
Teknik komplikasyonlar: kateterin yanlış pozisyonu, perforasyon, aspirasyon ve pnömoni
Bu hastaya sonraki aşama için en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
SE
M
B) Aspirasyon
B) CEA
E) CA 125
77. Enteral beslenmenin en sık komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) CO2 retansiyonu
A) CA 15.3
Metabolik komplikasyonlar: dehidratasyon, elektrolit dengesizliği, hiperglisemi, hipoglisemi, hiperos-molar, non-ketotik
koma (hipernatremi de olabilir), azotemi.
A) Tamoksifen ile takip
B) Sağ MRM
C) Meme koruyucu cerrahi+sentinel lenf nodu işaretleme
D) Profilaktik bilateral mastektomi
E) Neoadjuvan tedavi
80 – C
78. Aşağıdakilerden hangisi masif kan transfüzyonu komplikasyonlarından değildir?
A) Hipopotasemi
TU
B) Hipokalsemi
Duktal karsinoma insitular eğer yaygın hastalığı düşündürür
bulgu yoksa meme koruyucu cerrahi ile tedavi edilebilirler.
İnvaziv karsinomların aksiller lenf nodlarına metastaz yapma
ihtimali çok düşüktür, bu yüzden rutin diseksiyon önerilmez.
Ancak özellikle komedo tipte bu risk fazla olduğu için öncelikle
sentinel lenf nodu değerlendirilmesi uygun olur. Hasta da yara
iyileşmesi sonrası RT mutlaka verilmelidir.
C) Trombositopeni
D) Amonyak birikimi
E) Kalp yetmezliği
78 – A
81. Aşağıdaki meme patolojilerinin hangisinde ağrı önemli
bir yakınmadır?
Beklemiş kanda oluşan değişikler ve bu ürünlerin masif transfüzyonu sonucu oluşan değişiklikler;
A) Paget hastalığı
B) Kistik hastalık
Eritrosit yaşam süresi kısalır.
C) Meme kanseri
D) İntraduktal papillom
Banka kanının oksijen taşıma kapasitesi azalır.
E) LCIS
pH düşmesi
81 – B
Banka kanında 24 saat sonra trombosit yok kabul edilir.
Fizik muayenede sınırları keskin olmayan, lastik kıvamında nodülarite ve bazen meme başı akıntısı ile gelir. Özellikle mens
öncesi dönemde memede ağrı, gerginlik, hassasiyet belirgindir. hastalık aslında meme dokusunda hormonal etki ile
oluşan benign karakterde dejenerasyondan ibarettir. Papillom
öncelikle meme başı akıntısı, meme kanseri ağrısız kitle, Paget
cilt bulguları ile başvururken, LCIS’da semptom yoktur.
Koagülasyon faktörleri azalır: FV ve FVIII labil faktörlerdir.
Depolamada azalırlar ve yok kabul edilir.
K seviyesi artar:
NH3 birikir
www.tusem.com.tr
48
Klinik Bilimler / T 41 - 8
82. Aşağıdakilerden hangisi Graves hastalığı tanısında en
değerlidir?
84. Hashimoto tiroiditiyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A) TSH reseptör ( anti TSab)
A) Primer tedavisi cerrahidir.
B) Anti tiroglobulin (anti TGab)
B) Hastaların çoğunda geçici bir hipotiroidi dönemi olur.
C) Anti tiroid peroksidaz (anti TPO ab)
D) Anti fosfolipit antikoru
C) RAI tedavisi cerrahi yapılamayan hastalarda tercih
edilmelidir.
E) Anti sitoplazmik antikor
D) Anti TPO antikor pozitifliği çoğu hastada tespit edilir.
E) Patolojik olarak Orphan Annie hücreleri tanı koydurucudur.
82 – A
Graves hastalığı tirotoksikozun en sık görülen formudur. Otoimmün bir hastalıktır.
M
84 – D
Hashimato hastalığı (kronik lenfositik tiroidit, lenfoadenoid
guatr, otoimmün tiroidit) tiroiditlerin en sık görülen şeklidir
ve hipotiroidinin en sık sebebidir. Kadınlarda erkeklere göre
10 kat daha sıktır. Genellikle kadınlarda 30-40 yaş civarında
görülür. Oto immün etyolojiye sahiptir ve diğer otoimmün
hastalıklarla birlikte görülme eğilimindedir hormonal durum
ilk aşamada hipertiroidi, sonra ötiroidi, son aşamada ise hipotiroidi şeklinde gelişir. Hastalığın gelişimi mutlaka bu sırayı
izler ve hipotiroidi kalıcıdır. Ata % 60 (+), antitpo antikor (ama)
(%95) ve tsh reseptör antikor (%60) pozitif bulunur. Tanı fizik
muayene, laboratuar ve tiroid otoantikorlarının gösterilmesi
ile konur. İİAB tanı ve ayırıcı tanıda faydalıdır. Spesifik bir tedavisi yoktur. Gerekirse hormon replasmanı ya da antitiroid
tedavi uygulanır. Cerrahi tedavi insidansı oldukça düşüktür.
hashimato tiroiditi zemininde lenfoma gelişme riski artar. bu
nedenle hastalar takip altında olmalı ve bezdeki büyüme mutlaka biyopsi ile değerlendirilmelidir.
Sıklıkla 40-60 yaş arası kadınlarda görülür.
Titotoksikoz, difüz guatr ve oftalmopati klasik triadıdır. Ancak
cilt bulguları, vitiligo, onikoliz gibi sistemik belirtilerle de ortaya çıkabilir.
SE
Göz bulguları karakteristiktir , Üst göz kapağında spazm ve
retraksiyon (Dalrymple bulgusu), eksternal oftalmopleji,
proptozis ve eksoftalmi, konjunktivanın ödem ve konjesyonu
(kemozis) görülür. Eksoftalminin sebebi orbitada göz küresi
arkasında mukopolisakkarit birikimidir ve tedavi sonrası da
geri dönmesi beklenmez.
TU
Laboratuarda serum T3 ve T4 yüksek, TSH ise baskılanmıştır.
ATA % 30 (+), TSI (TSH reseptör antikor) % 50-100 (+)’tir. Bezin
RAI tutulumu difüz olarak artmıştır.
83. Kırk iki yaşındaki bayan hasta tirotoksik yakınmalar ile
başvuruyor. Hastanın muayenesinde sol lobda 3 cm çapında nodül palpe ediliyor. Başkaca patoloji saptanmayan hastanın TSH düzeyleri baskılı, sT3 düzeyleri yüksek
tespit ediliyor.
85. Umblikal herniler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi
yanlıştır?
Bu hastaya yaklaşımda sonraki aşama aşağıdakilerden
hangisidir?
A) RAIU tekiki
B) Tiroid US
C) İİAB
D) Antitiroidal ajan vermek
A) Prematüre bebeklerde daha sık gelişir.
B) Konjenital hernilerde yüksek strangülasyon riski nedeniyle cerrahi endikasyon vardır.
E) Boyun BT
C) Asit, kitle, obezite gibi karın içi basınç artışı durumlarında gelişme ihtimali artar.
83 – A
D) Kadınlarda daha sık görülür.
Nodül sorularında öykü ve FM sonrası adım TSH bakılmasıdır.
Bu işlem sonucu nodüle yaklaşım belirlenecektir. Hastamızda
tirotoksik bir laboratuar mevcuttur, bu durumda nodülün hiperfonksiyone bir nodül olup olmadığını anlamak için öncelikli
tetkik sintigrafi olmalıdır.
E) Tüm fıtıkların %3-5’lik bir grubunu oluşturur.
85 – B
Konjenital umblikal herniler 4-5 yaşlarına kadar spontan kapanma ihtimaline karşı bekletilebilir.
49
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
86. Apendiks karsinoidlerinin en sık prezentasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
88 – E
Karaciğer trvamasını takiben gelişen sağ üst kadran ağrısı, sarılık, melena ve/veya hematemez triadı hemobilia için tipiktir.
Kesin tanısı anjiografi ile yapılabilirken aynı zamanda kateter
içinden hemostatik maddeler verilerek tedavi yapılabilir.
A) Karsinoid sendrom bulguları
B) Akut apandisit
C) İntestinal obstrüksiyon
D) Asit
89. Akalküloz kolesistit ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
E) Kanama
86 – B
A) Hastalar genelde ağır sistemik hastalığı olan kişilerdir.
Apendiks karsinoidleri genelde appendiks vermiformisin uç
kısmına yerleşirler ve a. apandisit tablosuyla tanınırlar. Appendiks vermiformisin en sık tümörüdür.
B) US’de duvar kalınlaşması görülür.
M
C) Medikal tedaviye yanıt taşlı kolesistite göre daha iyidir.
D) A.kolesistit olgularının yaklaşık %5’ini oluşturur.
2cm’yi aşmadıkları sürece malign dejenerasyon nadirdir. Metastatik olmayan vakalarda karsinoid sendrom görülmesi çok
nadirdir. Genellikle karaciğere metastaz yapmazlar.
E) Asıl patofizyoloji safra kesesinde gelişen stazdır.
89 – C
Tedavide 1.5cm’den büyük tümörlerde veya mezoappendikse
ilerleme varsa sağ hemikolektomi gereklidir. Diğer durumlarda apendektomi yeterlidir.
Akalküloz (Taşsız) Kolesistit:
SE
Akut kolesistit olgularının az bir kısmını oluşturur. Sistemik
hastalıklar, infeksiyonlar (tifo, aktinomikoz), kollajen doku
hasta lıkları, sepsis, dolaşım bozukluğu, şok, kalp cerrahisi
sonrasında, ateşli hastalıklar (kızıl) geçirenlerde taşsız kolesistit görülebilir. Taşlı kolesistite göre daha agresiftir. USG’de
duvar kalınlaşması görülür fakat taş izlenmez. Tedavide acil
kolesistektomi ya da interval kolesistektomi yapılır. Genel
anestezi alamayacak olan genel durumu bozuk hastalarda lokal anestezi ile kolesistostomi yapılabilir.
87. Aşağıdaki özofagus patolojilerinin hangisinde mutlak
cerrahi gerekir?
A) Paraözofageal herniler
B) Mallory Weis sendromu
C) Sliding herniler
D) Epifrenik divertiküller
E) Reflü özofajit
Sliding herniler reflü özofajit nedeniyle öncelikle medikal olarak tedavi edilirler.
90. Kırk beş yaşında kadın hasta sağ üst kadran ağrısı ile acil
servise geliyor. Son 2 yıldır genellikle yemeklerden sonra
olan ve birkaç saat içinde yatışan ağrıları olduğunu söylüyor. FM’de fazla kilolu olan hastada palpasyon bulgusuna rastlanmıyor.
Epifrenik divertiküller çoğunlukla asemptomatiktir.
87 – A
TU
Mallory Weis genellikle semptomatik tedaviye yanıt verir.
Paraözofagiyal herniler yüksek komplikasyon riskleri nedeniyle cerrahi olarak tedavi edilmelidir.
Öncelikle biliyer kolik düşünülen hastayı değerlendirmede en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) Abdominal BT
B) Abdominal US
C) ERCP
D) Endoskopi
E) Bu aşamada ileri tetkike gerek yoktur.
88. Altmış yaşındaki hastanın karaciğerindeki şüpheli lezyondan görüntüleme eşliğinde biyopsi alınmasını takiben 3. günde hastada; sağ üst kadranda ağrı, sarılık ve
melena gelişiyor.
90 – B
91. Kolelitiazis tanısı alan yukarıdaki hastada tedavi aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?
Bu hastada tanı ve tedavide öncelikli yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
A) MRCP
A) Laparoskopik kolesistektomi
B) Bilgisayarlı tomografi
B) Egzersiz ve diyet
C) ERCP
C) ERCP
D) Gastroduedonoskopi
D) Kenodeoksikolik asit
E) Anjiografi
E) Hastada kolesistit semptomları olmadığı için takip
www.tusem.com.tr
50
Klinik Bilimler / T 41 - 8
91 – A
92 – D
SAFRA TAŞI KLİNİĞİ
Gastrinoma Werner Sendromu (MEN-1)’nun bir parçası olabilir. Bu hastaların % 90’ında hiperparatiroidizm (genellikle
paratiroid hiperplazisi sonucu), % 50 – 55’inde gastrinoma, %
30’unda hipofiz adenomu ve % 30 – 50’sinde adrenokortikal
hiperplazi mevcuttur.
Hastaların çoğunluğu asemptomatiktir. Hafif bir distansiyon,
dispepsi ve gaz görülebilir. Sağ üst kadrandabir huzursuzluk hissi
duyulabilir. Taşların koledoka geçmesiyle şiddetli ağrılar görülür.
Asemptomatik kolelitiazis: ASEMPTOMATİK HASTALARDA
CERRAHİ TEDAVİ özel durumlar dışında GEREKMEZ.
93. Kolon volvulusu ile ilgili ifadelerden hangisi yanlıştır?
Cerrahi gereken asemptomatik Hastalar:
A) Volvulusun %65-80’i sigmoid kolonu, %15-30’u ise
sağ kolonu tutar.
Diyabetik ve yaşlılarda, tıbbi kurumlardan uzun süre uzak
kalacaklarda, porselen safra kesesi varlığında ve çocuk hastalarda Kanser şüphesi olması durumunda asemptomatik bile
olsalar kolesistektomi yapılmalıdır.
M
B) Yatağa bağımlı, immobil hastalarda risk daha fazladır.
C) Ani başlangıçlı bulantı, kusma, kolik tarzda karın ağrısı, asimetrik distansiyon başlıca kliniğidir.
Biliyer kolik:
Safra kesesinin (duktus sistikusun) geçici obktrüksiyonu sonucu
şiddetli, kıvrandırıcı tarzda ağrılar görülür. Özellikle akşam yemeğinden sonra ortaya çıkar. Ağrı epigastrium ve sağ üst kadrana lokalize olup, sağ skapulaya vurur. Bulantı-kusma ve geğirme
de görülebilir. Taş tekrar safra kesesi içine düşer yada koledoka
geçerse, semptomlar ortadan kalkar. Hastada tekrarlayıcı biliyer kolikler vardır. Ateş ve lökositoz olmaz. Karaciğer fonksiyon
testleri normaldir. Elektif şartlarda kolesistektomi yapılır.
D) Direkt karın grafilerinde kalın barsak ansları, bükülmüş iç lastik veya omega halkası şeklinde gözlenebilir.
SE
E) Mortaliteyi belirleyen en önemli faktör, erken cerrahi girişimdir.
93 – E
Volvulus, gastrointestinal sistemin uzun ekseni boyunca anormal katlanmasıdır. Kolon normalde fikse ve immobildir. Torsiyonu ancak aşırı hareketli bir segmentin varlığında oluşabilir.
Volvulusun %65-80’i sigmoid kolonu, %15-30’u ise sağ kolonu
tutar Transvers kolon ve splenik fleksurada oldukça seyrektir.
Safra kesesi hidropsu: Tıkanma sonucu eğer infeksiyon gelişmezse, safra kesesi içindeki safra absorbe olur ve kese içi
mukus salgı ile dolar. Buna hidropik safra kesesi denir. Safra
kesesi hidropsunda da tedavi kolesistektomidir.
Kolelitiazis komplikasyonları:
Etiyoloji: Yatağa bağımlı, immobilize, yaşlı hastalar, hipotiroidi, parkinson, MS, skleroderma, kronik konstipasyon, liften
fakir beslenme tarzı volvulus gelişme riskini artırır.
1. Akut Kolesistit (kolelitiazisin en sık görülen komplikasyonudur)
TU
Akut Sigmoid Volvulus: Sigmoid volvulus, sigmoid kolonun
uzun ve bol mezenterinin etrafında saate ters yönde dönmesiyle oluşur
2. Kronik Kolesistit
3. Koledokolitiazis (Kolanjit ve biliyer pankreatit riski artar)
Bulgular:Akut sigmoid volvulus ani bulantı, kusma, kolik tarzda
karın ağrısı ile başlar. Fizik muayenede karında aşırı duyarlılık vardır ve timpanik bir kitle palpe ve perküte edilir. Barsak sesleri önceleri hiperaktif, daha sonra hipoaktiftir. Direkt karın grafileri hastaların %40’ında tanı koydurucudur. Dilate kalın barsak ansları,
grafilerde bükülmüş iç lastik veya omega halkası şeklinde gözlenir. Volvule sigmoid ters U görüntüsündedir grafilerin %20’sinde
rektumla sigmoid arasında gaga biçiminde bir görüntü elde edilir.
Gangren şüphesi olan olgularda baryumlu grafi kontendikedir
4. Internal biliyer fistül ve safra taşı ileusu
5. Safra kesesi kanseri ? (Porselen safra kesesi)
92. Gastrinoma tespit edilen hastada aşağıdaki tetkiklerden hangisinin bakılması tedavi açısından önemlidir?
A) Serum Fe düzeyi
Yaşlı hastada, ani bulantı, kusma,kolik tarzda karın ağrısı, asimetrik distansiyon, direkt grafilerde bükülmüş iç lastik veya omega
halkası veya U görüntüsü Sigmoid volvulusu düşündürür.
B) Kalsitonin düzeyi
C) Katekolamin düzeyleri
Tedavi :Sigmoid volvuluslu hastada ÖNCE SİGMOİDOSKOPİ
yapılmalıdır. Sigmoidoskopi ile redüksiyon ve dekompresyon
olguların %85’inde mümkün olur. Sigmoidoskop ile dekomprese edilemeyen hastalarda acil cerrahi girişim gerekir.
D) Kan Ca düzeyi
E) Serum tiroglobulin düzeyi
51
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
Akut Sigmoid Volvulusta Acil Laparotomi Endikasyonları
96 – C
1. Dekompresyonun mümkün olmaması.
2. Sigmoidoskopi sırasında veya daha sonra mukoza nekrozunun tesbit edilmesi.
Leiomyoma ösefagusun iyi huylu tümörleri arasında en sık
görülenidir (>%50). Tüm GİS leimyomalarının % 10’unu oluşturur. Genellikle 20-50 yaş arasında görülür.
3. Sigmoidoskop veya rektal tüpten akıntının kanlı gelmesi.
Düz kas orijinli oldukları için 90% ı alt 2/3 özefagustadır.
4. Dekompresyondan sonra ateş ve lökositozun devam etmesi.
5. İntestinal iskeminin diğer bulgularının olması
Genellikle soliterdirler. Günümüzde bu tümörlerin çoğunun
GIST (gastrointestinal stromal tümör) olduğu ve c-kıt onkogen
mutasyonu sonucu olduğu kabul edilmektedir.
94. Elli yedi yaşındaki erkek hastada fekalüri ve pnömatüri
tespit ediliyor.
Disfaji, ağrı en sık bulgulardır. Kilo kaybı, retrosternal dolgunluk, nadiren de ülserasyon ve buna bağlı kanama olabilir.
Tanıda baryumlu grafiler yardımcıdır (şekil 22.5). Ancak karsinomu ekarte etmek için endoskopi yapılmalıdır. Lümene
doğru büyüyen, submukozal hareketli bir kitle olarak endoskopide değerlendirilir. Endoskopik biyopsi yapılmamalıdır.
M
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kolon divertikülozis B) Kolon karsinomu
C) Crohn hastalığı
D) Mesane karsinomu
E) Behçet hastalığı
Teşhis sonrası minimal malignite potansiyel olduğu için çıkarılmaları gerekir. Cerrahi yöntem olarak sıklıkla enükleasyon uygulanır.
94 – A
SE
Fekalüri ve pnömatüri, mesane ve GİS gibi içi boş lümenli organlar arasındaki fistüle işarettir.
Hastalarda en sık sebep, kolonun divertiküler hastalığıdır.
Tanıda sistoskopi, BT, kolonospi kullanılabilir.
Tedavisi cerrahi fistül onarımıdır.
97. Erken mide kanserlerinden Tip IIc aşağıdakilerden hangisidir?
A) Süperfisiyal varyant- deprese lezyon
B) Ekzofitik lezyon
95. Kırk yaşında Crohn hastalığı bulunan hastada, aşağıdaki durumların hangisinde öncelikli yaklaşım nonoperatif olmalıdır?
C) Çukur lezyonlar
D) Süperfisiyal varyant-eleve lezyon
E) Süperfisiyal varyant- düz lezyon
A) Tam barsak obstrüksiyonu
B) İleo vezikal fistül
97 – A
Erken mide kanseri 3 grupta incelenir.
D) İntraabdominal abse
1. Ekzofitik lezyonlar (en iyi)
E) İntestinal karsinom gelişmesi
2. Süperfisiyal varyant:
TU
C) Serbest intestinal perforasyon
95 – D
2a Eleve
Abse genellikle lokalize olmakta ve öncelikle görüntüleme eşliğinde perkütan drene edilebilmektedir. Diğer seçeneklerde
hastaya cerrahi müdahale gerekir.
2b Düz
2c Deprese (en sık)
3. Çukur lezyonlar (en kötü)
96. Özofagus leyomiyomları ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
98. Aşağıdakilerden hangisi konjenital işitme kayıplarındandır?
A) Malignite riski nedeniyle cerrahi önerilir.
B) Baryumlu özofagus grafisinde lümene doğru yer
kaplayan düzgün yüzeyli tipik görünüm saptanır.
A) Alport Sendromu
B) Waardenburg Sendromu
C) Kesin tanı endoskopik biyopsi ile konulur.
C) Hunter Sendromu
D) Özofagusun en sık görülen benign tümörüdür.
D) Alström Hastalığı
E) Genellikle düz kas içeren orta ve alt özefagusa lokalize olur.
www.tusem.com.tr
E) Klippel -Feil Sendromu
52
Klinik Bilimler / T 41 - 8
• Bu hastalar görültülü ortamda daha iyi duyar ( Willis parakuzisi) ( stapedial tip)
• Hasta kendi sesini kemik iletimi ile duyduğundan konuşmasının volümünü ayarlayamaz bu nedenle sessiz konuşurlar ( otofoni) ( stapedial tip)
• Hastaların sesleri ayırt etmesi normaldir (Speech diskriminasyon bozulmaz).
• Kohlear otosklerozda 2000 Hz de kemik yolunda düşme
olur (Chartcot çentiği)
• On- off belirtisi ( stapes refleksinin kaybolması) tipiktir.
• Tedavide; medikal olarak NaF veriliyor. Cerrrahi olarak stapedektomi yapılarak piston konur (cerrahi endikasyonları
rinne(-), weber hasta tarafa lokalize stapes refleksi (-) ve
30 dB fazla işitme kaybı varsa)
Konjenital işitme kayıpları
Genetik nedenli
1- Sadece işitme kaybı olanlar
a-Michel aplazisi
b-Mondini aplazisi
c-Scheibe Aplazisi
d-Alexander Aplazisi
2. Diğer Anomalilerle Birlikte
a) Waardenburg Sendromu →Otozomal dominant geçişlidir. Beyaz bir perçem lateral yerleşimlı medial kantus, irisin heterokromisi ve konjenitai işitme kaybı vardır.
b) Albinizm
c) Pendred Sendromu (En sık) →Triadı; kongenital işitme kaybı,guatr ve
patolojik perklorat testidir.
d) Jervell-Lange-Nielsen Sendromu ( Uzun QT )
e) Usher Sendromu ( Retinitis pigmentoza + vestiküler bozukluk )
f) Trisomi 13,18,21
Akkiz İşitme Kayıpları
Genetik Sebepli
1-Sadece İşitme Kaybı Olanlar
a) Familial Progressif SNİK
2- Diğer Anomalilerle Birlikte
a) Alport Sendromu
b) Hurler ve Hunter Sendromu
c) Fabry Hastalığı
d) Refsum Hastalığı
e) Alström Hastalığı
f) Richards -Rundle Hastalığı
g) Nörofibromatosis
h) Crouzon Hastalığı
ı) Klippel -Feil Sendromu
M
98 – B
100. Otuz yaşında erkek hasta ağrısız testis büyümesi ile doktora başvuruyor. Hastanın yapılan tetkiklerinde AFP ve
B-HCG negatif bulunuyor; ancak USG’de kitle saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
SE
A) Orşit
B) Testis torsiyonu
C) Klasik seminom
D) Spermatositik seminom
E) Testisin miks hücreli tümörü
99. Otoskleroz için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
100 – C
A) Otozomal dominant geçiş gösterir.
B) Miks tip işitme kaybı ortaya çıkar.
Hastanın tümör markırları negatif olduğundan seminom ve en
sık görülen tipi olan klasiktir.
C) Hastaların sesleri ayırt etmesi bozulmuştur.
Sınıflandırma
D) Görültülü ortamda daha iyi duyar
I. Germ hücreli tümörler:
a. Seminom
1. Klasik
2. Anaplastik
3. Spermatositik
b. Embriyonel karsinom
1. adult
2. juvenil
c. Teratokarsinom
d. Teratom
1. matür
2. immatür
e. Koryokarsinom
II. Gonadostromal Tümörler
a. Leyding
b. Sertoli
c. Gonadoblastoma
III. Metastatik tümörler ( sıklık sırasına göre)
a. Lenfoma/lösemi(En sık)
b. Prostat( En sık metaztaz yapan solid tümör)
c. Melanom
d. AC
TU
E) Kohlear otosklerozda 2000 Hz’de kemik yolunda
düşme olur.
99 – C
Otoskleroz
• Olgun kortikal kemik yapısında spongioz kemiğe dönüşümünde sonuçlanan osteolitik bir lezyonla başlar (Spongioz evre), bunun onarımı için başlayan osteoblastik aktivite
sonucunda oluşan ossifikasyon odakları ( Sklerotik evre)
ve ortaya çıkan enzimler semptomlardan sorumludur.
• Lezyon yeri genellikle oval pencerededir, bu nedenle stapes taban plağında fiksasyon meydana gelir.
• Genellikle bilateraldir.
• Otozomal dominant geçiş gösterir.
• Gebelikte hızlı progresyon gösterir.
• İşitme kaybı adelosan dönemde başlar. Hastalarda ilk dönemde iletim tipi işitme kaybı vardır ilerleyen dönemde
kemik yoluda etkilenerek miks tip işitme kaybı ortaya çıkar.
• Erken evrede venöz konjesyon olur zar altında pembe
renk görülür buna schwartze belirtisi denir( Kohlear tipte
görülmez).
53
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
Germinal tümörler (%95)
• Nornokrom-normositik aneminin eşlik etmesi karekteristikdir. Retinitis pigmentoza-hepatik fibrozis böbrek hastalığına eşlik edebilir
A- Tek germ tabakasından köken alanlar (germinallerin %40)
• Seminoma:
• 15-40 yaş arasında görülür.
102. Aşağıdakilerden hangisi aort yetmezliğinin cerrahi endikasyonlarından biri değildir?
• Over disgerminomasının homoloğudur
• En sık (%40) germinal tümörüdür.
A) Klinik semptomların bulunması (senkop, kalp yetmezliği angina)
• En sık bilateral primer testis tümörüdür. Hiçbir zaman
infantta görülmez, 40 yaşlarında sıktır. 65 yaşın üstünde
spermositik(prognozu daha iyidir) tipi en sık primer testiküler tümördür.
B) Diastolik tansiyonun 60 mmHg’den küçük olması
C) Nabız basıncının 100 mmHg’den fazla olması
• En sık görülen tipi klasik seminomdur.
M
D) Angiokardiografik olarak 3-4 derece kaçak olması
• En radyosensitif testis tümörüdür.
E) Sol ventrikül diastolik çapının artması
• En iyi prognozlu testis tümörüdür
102 – B
Teratokarsinoma:
Cerrahi endikasyonlar
• Birden fazla germ hücre tabakasından gelişir→ Teratom +
Embrionel CA
• Klinik semptomların bulunması (senkop, kalp yetmezliği
angina )
En fazla görülen tümördür
• Diastolik tansiyonun 50 mmHg’den küçük olması
Seminom
Teratom
Teratokarsinom
Embriyonel karsinom
Koryokarsinom
SE
Miks germinal hücreli tümörler (germinallerin %60’i)
Β- HCG
Α-FP
7
0
25
38
• Angiokardiografik olarak 3-4 derece kaçak olması
57
64
60
70
• Sol ventrikül diastolik çapının artması
100
0
• Nabız basıncının 100 mmHg’den fazla olması
103. Yarık damak ameliyatının amaçları arasında yer almayan aşağıdakilerden hangisidir?
101. On yaşında erkek çocuk gelişme geriliği ile başvuruyor.
Hastanın yapılan tetkiklerinde kreatin: 8,5 mg/dl, ayrıca
normokrom normositer anemisi de var. Fizik muayenesinde retinis pigmentoza saptanıyor.
A) Velofarengeal kompetansın sağlanması
B) İşitmenin korunması
C) Emmenin etkin hale getirilmesi
TU
Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?
D) Yüz büyümesinin korunması
A) Multikistik böbrek
E) Fonksiyonel oklüzyon
B) Otozomal resesif polikistik böbrek hastalığı
103 – C
C) Otozomal dominant polikistik böbrek hastalığı
DUDAK - DAMAK YARIKLARI
D) Medüller sünger böbrek
• En sık görülen majör anomalilerden biridir (Club foottan (pes
ekinovarus) sonra en sık görülen doğumsal deformitedir).
E) Familial jüvenil nefronofitizis
• Görülme sıklığı 700-1000 canlı doğumda biridir. Dudak damak yarıklarının % 21’i sadece dudak yarığı, % 46’sı hem
dudak hem damak yarığı % 33’ü sadece damak yarığıdır.
101 – E
Medüller Kistik Hastalık (Familial jüvenil nefronofitizis)
• OR geçiş gösterir.
• Irklar arasında görülme sıklığı değişkendir. En sık asya kökenli olanlarda görülür.
• En sık kalıtımsal böbrek hastalığıdır ve en sık ailesel böbrek yetmezliği nedenidir. Genellikle son dönem böbrek
yetmezliği gelişene kadar tanı atlanır.
• Erkeklerde dudak yarığı daha sıktır (solda). Kızlarda izole
damak yarığı daha sıktır.
• Renal tuz kaybı, poliüri, polidipsi, enüresis ile gider. Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği olabilir.
www.tusem.com.tr
• En sık birlikte görüldüğü genitoüriner anomali hipospadiasdır.
54
Klinik Bilimler / T 41 - 8
104. Yaşa bağlı kataraktlar ile ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi yanlıştır?
• Genç annelerin riski daha azdır.
• En sık görülen damak yarığı popülasyonun % 2’sinde görülen bifid uvuladır.
A) Anterior subkapsüler katarakt epitelin metaplazisyle
meydana gelir.
• Merkezi sinir sistemi malformasyonları, club foot (pes
ekinovarus) ve kardiak anomaliler dudak damak yarığına
en sık eşlik eden defektlerdir.
B) Posterior subkapsüler kataraktta özellikle yakın görme bozulmuştur.
• Gestasyonun 4-7. haftalarında gelişen yüzde nazofrontal
ve lateral fasiyal çıkıntılar arasında mezenkimal penetrasyon olmaması ve füzyonun gerçekleşmemesi sonucu
meydana gelir. İnsiziv foramen’in önündeki yapılarda defekt ortaya çıkar prepalatal alveol, maksilla, dudak, burun
ve bazen lakrimal kese şeklindedir.
C) Nükleer kataraktta özellikle yakın görme bozulmuştur.
104 – C
• Tek taraflı veya iki taraflı olabilir.
Senil katarakt:
Defektin derecesi değişkendir.
• Kataratın ve görme kaybının en sık nedenidir. 60 yaşından sonra sıktır.
D) Hipermür kataraktta ön kapsül kırışmıştır.
M
E) Morgagnian kataraktta korteks tümüyle likeifiye olmuştur.
• Komplet : Cilt, kas, mukoza, maksiller ve nazal kemikler,
nazal kartilaj
A) Kortikal katarakt (beyaz)
• İnkomplet: Bir deri adası (simonart bandı) ile karşı tarafla
ilişkili, minimal ayrışmış, sadece iz şeklindedir.
SE
• En sık katarakt tipidir. Lensin kapsülü ile nükleusu arasındaki korteksin kesifleşmesidir. Lens de vakuoller oluşur,
bunların da su ile şişmesi neticesinde lens fibrilleri parçalanır ve lens kesifleşir.
Dudak - damak yarıklı bebeklerde görülen problemler:
• Beslenme problemi
• Lens çok su ile şişerse entümesan kataraktan bahsedilir.
Entümesan katarakt hastanın görmesini ileri derecede bozar. Hipermetropi gelişebilir. Entümesan dönemde lensin
iris ile ilişkisinin relatif olarak artması nedeniyle sekonder
açı kapanması kompikasyonu ve buna bağlı akut göz içi
basınç artımı tablosu meydana gelebilir.
• İşitme ve konuşma problemleri
• Sık sık gaz yutma
• Otitis media
• Burundan gıda gelmesi
• Aspirasyon pnömonileri
• Gelişme geriliği
TU
• Psikolojik problemler (aile)
• Daha sonraki evre tüm lensin kesifleştiği ve sarı renk aldığı
mattur katarakt evresidir. İleri evrelerde korteks su kıvamına gelinceye kadar yumuşar ve nükleus dibe çöker, bu
tabloya morgagnien katarakt denir.
Dudak-damak yarığında tedavi planı ve zamanlama
Genel olarak “10”lar kuralına göre yapılır:
• Ağırlık 10 pound üzerinde (4500 gr)
• Lens proteinleri ve oluşan toksik ürünler dışarı çıkarak lense bağlı üveit (fakolitik glokom) oluşabilir.
• Hb 10 gr’ın üzerinde
B. Arka subkapsüller katarkt
• 10 hafta üzerinde
• Özel bir kortikal katarakt tipidir. Lensin arka korteksinde
başlayan kesafet disk şeklinde çevreye yayılır, ileride çekirdek ve tüm korteks tutulur. Kortizon tedavisi sonucunda
gelişmesi önemlidir. Ayrıca radyasyon, üveit, retina dekolmanı, retinitis pigmentoza da neden olabilir.
• Beyaz küre 10.000 altında ise ameliyat yapılabilir.
Zamanlama
6 hafta -3 ay → Ortodontik tedavi
3 ay
- 6 ay → Dudak onarımı
C. Nükleer (siyah)
9 ay - 12ay → Damak onarımı
4
-
7
- 12 yaş → Alveolar kemik grefti
Lens nükleusunda protein artıklarının birikmesi ile nükleus
sertleşir.
5 yaş → Culumella uzatılması
55
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
105. Yenidoğan klamidyal konjonktiviti ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
108. Aşağıdakilerden hangisi, femur başı avasküler nekroz
gelişimi için risk faktörü değildir?
A) Yenidoğan konjonktivitinin en sık sebebidir.
A) Caisson hastalığı
B) Doğum sırasında anneden bulaşır.
B) Orak hücreli anemi
C) Postnatal 5-19. günlerde ortaya çıkar.
C) Gaucher hastalığı
D) Foliküler reaksiyon gelişir.
D) Sistemik kortizon kullanımı
E) Topikal tetrasiklin kullanılabilir.
E) Pankreatit
105 – D
108 – E
Bebekler ilk 3 ay folikül oluşturamadığından bu dönemde foliküler reaksiyon oluşmaz. Papiller reaksiyon gelişir
Etiyoloji
M
İdiyopatik
Steroid kullanımı
Sistemik hastalıklar: Lupus, Lösemi, Gaucher
106. Aşağıdakilerden hangisi gelişimsel kalça displazisinin
hazırlayıcı nedenleri arasında yer almaz?
Alkol kullanımı
Hiperkoagulabilite durumları (Protein C ve S, Antitrombin
III eksikliği, yüksek homosistein..)
A) Ligament laksitesi
B) Makat gelişi
Etyolojide damar hastalıkları ön plandadır.
SE
C) Beslenme
D) Postnatal kalça pozisyonu (kundak uygulaması)
E) Irksal özellikler
106 – C
Etyoloji
Makat pozisyonu
Pozitif aile öyküsü
Kız cinsiyet
İlk çocuk olma
A) Serviks adenokarsinomu artar.
B) Endometrium kanseri azalır.
C) Gestasyonel trofoblastik hastalıklar azalır.
D) Overin epitelyal kanseri azalır.
E) Kolorektal kanser azalır.
109 – C
TU
Azalmış intrauterin alan
109. Kombine oral kontroseptif(KOK) ve kanser ilişkisi ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Gestasyonel trafoblastik hastalıklar ile arasında doğrudan bir
ilişki yoktur.Hatta bazı çalışmalarda KOK kullanımının parsiyel
mol gelişme riskini artırdığı bildirilmiştir.
Tip 1→ Epifiz ile metafiz birbirinden ayrılmıştır.
110. Aşağıdaki fetal bulgulardan hangisi anöploidilere eşlik
etmez?
Kundak; kalça extansiyon ve addüksiyonda tutulduğundan risk yüksektir.
KOK ve Kanser ilişkisi
107. Salter-Harris sınıflamasına göre fizis hattı boyunca ayrılmanın yanı sıra, metafizden bir parçanın koptuğu tip
kaçtır?
Endometrium ca
Riski azaltır
Over ca
Riski azaltır
Kolorektal kanser
Riski azaltır
A) Tip 1 B) Tip 2
Serviks kanseri
C) Tip 3
D) Tip 4
Tartışmalı (Serviksin villoglandüler papiller adenokarsinom riskini artırır)
Meme kanseri
•
E) Tip 5
•
107 – B
Tip 2→ Fizis hattı boyunca ayrılmanın yanı sıra, metafizden
bir parça kopar.
A) Omfalosel
Riski artırmaz. Fakat mevcut meme kanserinin
ilerlemesine neden olabilir.
KOK benign meme hastalıklarına(memenin fibrokistik hastalığı) karşı koruyucudur.
B) Yarık dudak-damak
Tip 3→ Fizisten başlayıp ekleme uzanan kırık hattı
C) Diyafragmatik herni D) Holoprosensefali
Tip 4→ Tip II+III İntraartiküler
E) Jejunal atrezi
Tip 5→ Kompresyon kırıklarıdır. Fizis hattı tam/kısmi kayıptır.
www.tusem.com.tr
56
Klinik Bilimler / T 41 - 8
110 – E
112 – A
Benzeri TUS’ta soru olarak karşımıza gelmiştir. Şekilde görüldüğü gibi Gastroşizis ve jejunal atrezinin anöploidleri predikte etme riski yoktur.
Yine benzeri TUS’ta sorgulanan beklediğimiz bir soru. Cinsel yolla bulaşan Şankroid(etkeni Haemophilus ducreyı) ve
HSV(herpes simplex virus) neden olduğu genital bölge ülserleri oldukça ağrılıdır. Diğer etkenlerin yaptığı ülser veya diğer
lezyonlar ağrısızdır.
Kromozomal anomaliler ile ilişkili major fetal anomaliler
Kromozom anormallik oranı %
İlişkili kromozomal
anormallikler
50
45X, 21,13, triploidy
Holoprosensephaly
40-60
13,18,21, triploidy
Dandy Walker complex
30-50
13,18,21, triploidy
Ompalocele (KC yoksa karyotip anomali riski daha fazla)
30-50
13,18,21, triploidy
Yarık damak-dudak
5-15
18,13
Kardiyak anomali
10-30
21,18,13,45X, 22q
mikrodelesyonu
Dudodenal atrezi
30-40
21
Clubfoot
5-20
18,13
Gastroşizis
-
-
Jejunal atrezi
-
-
Kistik higroma
113. Aşağıdaki patolojilerden hangisi histereskopik yöntem
ile tedavi edilemez?
A) Endometrial ablasyon
B) Endometrial polip
M
Anormallik
C) Uterin sineşi
D) Uterin septum rezeksiyonu
E) Tip 5 myom
113 – E
Histeroskopi TUS’ta sıkça sorulan bir cihaz. Kadın doğum pratiğinde hem tanı hem de tedavi için sıkça kullanılan bir yöntem.
Uterin kaviteden kaynaklı pek çok patolojide(polip,submüköz
myom,ablasyon,sineşi,yabancı cisim çıkartılması, septum gibi
konjenital durumlar) kullanılabileceği gibi histeroskopik olarak tubal blokaj da yapılabilir. Tip 0,1 ve 2 myomlar submüköz
myom olup tedavide histeroskopi kullanılabilir.Tip3 ve 4 intramural, Tip 5,6,7 subseröz myom grubunu temsil etmekte olup
tedavide histeroskopi kullanılmaz.
SE
111. Aşağıdakilerden hangisi adneksiyal kitleler için maligniteyi düşündüren ultrasonografik bulgulardan biri değildir?
A) Solid komponent
B) Abdominal asit varlığı
C) Mural nodül
D) Papiller uzantılar
E) Uniloküler yapı
111 – E
Benign USG bulguları
Malign USG bulguları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Multiloküle, septalı
Vejetasyon içeren
Nodülarite bulunduran
Solid komponenti olan
Yoğun internal ekolar içeren
Abdominal asit varlığı
Bilateral
Düzensiz konturlu
Dopplerde neovaskülarize alanlar olması
114.
I. Mekonyumlu amnion varlığı
TU
•
Uniloküle,septasız
İnternal ekolar içermemesi
veya zayıf içermesi
Solid komponent bulunmaması
8 cm’den küçük
Tek taraflı
Düzgün konturlu
•
•
•
II. Boyuna kordon dolanması
III. Oksiput posterior prezentasyon
IV. Makat prezentasyonu
112.
I. Şankroid
II. Kondiloma aküminatum
A) Yalnız IV
B) I,II ve III
C) Yalnız III
D) I,II,III ve IV
E) III ve IV
III. Şankr
Yukarıdaki durumlardan hangisi veya hangilerinde vajinal doğum mümkündür?
IV. Granüloma inguinale
114 – D
Yukarıdaki venereal hastalık veya lezyonlarından hangisi/hangileri ağrılıdır?
Yukarıdaki durumların hiçbiri mutlak sezaryen endikasyonu olmayıp, sezaryen obstetrik nedenlidir. Bu durumların hepsinde
vajinal doğum mümkündür. Mentum posterior geliş,transvers
prezentasyon, ayak geliş ve plasenta previa gibi durumlarda
vajinal doğum imkansızdır.
A) Yanlız I
B) I ve II
C) II,III ve IV
D) Yanlız III
E) I ve III
57
www.tusem.com.tr
Klinik Bilimler / T 41 - 8
115. Kolposkopik incelemede invaziv serviks kanserini en
sık düşündüren bulgu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ektropion
117. Otuz üç hafta, preterm erken membran rüptürü saptanan bir gebede uterin hassasiyet, yüksek ateş ve kötü
kokulu vajinal akıntı tespit ediliyor.
B) Asetobeyaz epitel
C) Atipik damarlanma D) Punktuasyon
A) Bebeğin akciğer matürasyonu için steroid uygulanıp
son dozdan 24 saat sonra doğumun gerçekleştirilmesi
E) Mozaik yapı
115 – C
B) Hastaya tokoliz uygulanması
Eversiyon ve ektropion Doğum, KOK kullanımı ve puberte ile
beraber olan fizyolojik bulgulardır.
C) Antibiyotik baskısı altında hastanın en kısa zamanda
doğurtulması
Anormal kolposkopi bulguları
D) Antibiyotik baskısı altında akciğer matürasyonu olana kadar gebeliğin devam edilmesi
M
Aseto-white alan
Mozaisizm
Punktuasyon
Atipik damarlanma*------İnvaziv kanser riskini en sık gösteren bulgu
Yetersiz kolposkopi
Lökoplaki
E) Steril şartlarda spontan doğumun beklenmesi
117 – C
Olguda koryoamnionit tablosu mevcut olup haftasına bakılmadan antibiyoterapi altında doğumun en kısa sürede yapılmalıdır.
SE
116. Tekrarlayan düşük etiyolojisinin araştırılmasında aşağıdaki tetkiklerden hangisinin tanısal değeri en azdır?
A) Serum HbA1c düzeyi
118. Gebelik sırasında aşısı kesin kontrendike olmasına
rağmen, maruziyet halinde immünglobulinler ile pasif
immunizasyon yapılabilecek olan infeksiyon aşağıdakilerden hangisidir?
B) Anti β2- glikoprotein-1 antikorları
C) Tiroid fonksiyon testleri
D) Romatoid faktör
E) Histerosalpingografi
116 – D
TU
Test
Karyotip(anne ve baba)
Abort materyali
Anatomik
HSG, sonoultrasonografi
Gerekir ise
MRI-IVP-renal usg
İmmünolojik
LAC
Antikardiyolipin antikoru
Anti Beta2 glikoprotein-1
Trombosit sayımı
İnfeksiyon
Çevresel
D) Tetanoz
Gebelikte
KE aşılar
Önerilmeyen
fakat
karşılaşma riski
varsa önerilen
Kızamık
Kızamıkcık
Kabakulak
Varicella
Sarı humma
Oral veya enjektabl polio
Gebelikte önerilen aşılar
Toksoid aşılar
Virus aşıları
Difteri-tetanoz İnfluenza
Kuduz
Hepatit B
Hepatit A
Bakteri aşıları
Pnömokok
Meningokok
119. Gebelikteki normal fizyolojik değişikliklerle ilgili olarak
aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Serum trigliserid düzeyi azalır.
TSH
Luteal faz süresi
AKŞ, HbA1c
Prolaktin
Over rezerv testi
Androjen ve LH seviyesi
B) Paratiroid hormon düzeyi artar.
C) Total protein artar.
D) İmmünglobulin M,G ve D artar.
Semptom varsa tara
E) Tidal volüm değişmez.
Anamnez
www.tusem.com.tr
C) Varisella
• Varicella(suçiçeği) ile temas durumunda anne ve yenidoğan Varicella zoster Ig (VZIG) yapılmalıdır.
• Olası durumlar ve istenebilecek tetkikleri TUS için önemlidir. Lütfen şekli ayrıntılı inceleyiniz
Genetik
B) Hepatit B
118 – C
• Anti nükleer antikor(ANA), Romatoid Faktör(RF),Anti paternal sitotoksik antikorlar, lenfosit kültürü ve HLA anormallikleri taranmaz.
Katagori
A) Hepatit A
E) Kuduz
• Habitüel abortus(tekrarlayan gebelik kaybı) sıklıkla idiopatiktir. Nedeni saptanan durumlar immünolojik,
endokrin,anatomik ,enfeksiyöz ve çevresel nedenler karşımıza çıkmaktadır
Endokrin
Bu hastada en uygun yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
58
Klinik Bilimler / T 41 - 8
119 – B
120 – C
• Gebelikte HPL hormonunun etkisiyle lipoliz olur ve serum
lipit (kolesterol, Trigliserit, LDL,VLDL,HDL,apolipoprotein)
düzeylerinde artış meydana gelir.
Benzeri Yandal sınavında çıkmış ve TUS’ ta sorulmasını beklediğimiz oldukça popüler bir konu ve prenatal taramada önemli bir gelişmedir.
• Gebelikte kalsiyum metabolizması önemlidir. İyonize kalsiyım değişmez,Total kalsiyum miktarı azalır.Buna bağlı
olarak serum PTH(Paratiroid hormon) düzeyi,kalsitonin,
1,25 dihidroksivitamin D3 artar.
Öncelikle maternal kanda Cell free DNA yüksek sensitivite ve
spesifiteye sahip bir TARAMA testi olduğunu bilmemiz lazım.
Tanı testi değildir. Bugün için özellikle Trizomi 21,18,13 , fetusta Rh genotipinin saptanmasında, fetal cinsiyet tespitinde
kullanılabilir. Yarı ömrü oldukça kısadır(1-2 saat). Özellikle
kana geçme fraksiyonu göz önüne alınarak 10. haftadan sonra
kullanılması önerilir (ideal 12. hafta). Maternal obesite kana
geçme fraksiyonunu azaltırken, sigara fraksiyonu artırır. Bundan dolayı obesite ve çoğul gebeliklerde testin güvenirliği azalır. Ayrıca 2’li ,3’lü ve 4’lü tarama testi sonucunda risk tespit
edilen olgularda skonder test olarakta kullanılmaktadır.
• Gebelikte bağlayıcı globülinler, Ig M,D artar. Ig G
azalır(plasentaya geçtiği için).
M
• Total protein,albumin üretimi artar. Fakat volüm yükü
daha fazla arttığı için serum düzeyleri düşer.
GEBELİKTE SOLUNUM SİSTEMİ DEĞİŞİKLİKLERİ
ARTANLAR
AZALANLAR
DEĞİŞMEYENLER
İnspiratuar kapasite
Ekspiratuar rezerv
volüm
Solunum hızı
Tidal volüm
pO2
Vital kapasite
IRV
AKC kompliyansı
SE
Dakikada ventile edilen hava Rezidüel volüm
miktarı
Fonksiyonel rezidüel
kapasite
Ölü boşluk hacmi
Total akciğer kapasitesi
TU
pCO2
120. Non-invaziv prenatal test(NİPT) olarak bilinen maternal kanda cell free DNA ve analizi ile ilgili aşağdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Trizomi 21,18 ve 13 saptamada kullanılabilir.
B) Maternal obesite ve çoğul gebeliklerde testin güvenirliği azalır.
C) Yüksek duyarlılığa sahip bir tanı testidir.
D) Yarı ömrü kısadır. Doğumdan 2-3 saat sonra maternal kanda tespit edilemez.
E) Sigara kullanan annelerde fraksiyonu azalır.
59
www.tusem.com.tr
TU
SE
M
Klinik Bilimler / T 41 - 8
www.tusem.com.tr
60
Download