Tedarik zinciri yönetimini firmaların ihtiyaçlarına göre modellendirip

advertisement
1
GİRİŞ
Yeni ekonomi; yeni iş modelleri, yeni iş kuralları, yeni müşteri profilleri ve başta
tedarikçiler olmak üzere müşterilerle yeni ilişkileri gündeme getirmiştir. Yeni pazarlama
stratejileri tamamen müşteri odaklı olup, işletmeler müşterileriyle sürekli ve dinamik olarak
etkileşim içinde olmak zorundadırlar.
Global pazarda işletmelerin var olabilmesi, dinamik pazar taleplerinin istenen zamanda
karşılanmasıyla mümkündür. Dinamik talep yönetimi ise geleneksel satın almadan çok daha
fazlasını gerektirmekte ve tedarik zincirinin karmaşık yapısı daha da karmaşıklaşmaktadır.
İşletmelerin pazar taleplerinin karşılanmasında; toptancı, perakendeci, dağıtım merkezi, 3.
parti lojistik işletmeleri gibi birçok faktör yer almaktadır. İşletmeler bir yandan pazara erişim
zamanını ve maliyetleri düşürmeyi planlarken, diğer yandan da karlılığın ve etkinliğin
artmasını istemektedirler.
Dolayısıyla günümüz şartları, firmaların ürün fiyatlarını, dolayısıyla maliyetlerini ve
verimliliklerini daha iyi kontrol etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bunu gerçekleştirmek sadece
şirket içi süreçleri iyileştirmekle olmamakta aynı zamanda tedarik zincirinin parçası olan
satıcı, müşteri, dağıtımcı ve nakliyeci ile karşılıklı güvene dayalı bir işbirliğine gidilmesini
gerektirmektedir.
Tedarik zincirini oluşturan halkaların, zincir ortaklarının birbiriyle
iletişimde olması, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunarak alınan kararlardan haberdar
olabilmesi çok daha etkin çalışılmasını sağlayacaktır.
Tedarik zinciri yönetimini firmaların ihtiyaçlarına göre modellendirip, günümüz koşullarına
uygun halde sunmak büyük önem taşımaktadır. Tedarik zincirinde tüm halkaları hızlı, verimli
ve karlı bir şekilde yönetmek, düşen maliyetler, artan verimlilik ile açığa çıkan insan
kaynaklarının başka şekillerde kullanımının sağladığı kalite artışı ve zamanında gerçekleşen
üretim, depolama, nakliye, dağıtım ve perakende; firmaların rekabet güçlerini arttırıp, pazar
paylarını genişletmeleri için “farklılık yaratan” bir avantaj haline gelmiştir.
Bu gelişmelerin sonucu olarak; gerek teorik ve gerekse uygulama alanında yeni tedarik zinciri
yönetimi yaklaşım ve yöntemleri geliştirilmektedir. Literatürde ve uygulamada firmaların
karşısına çok sayıda ortaklaşa planlama, tedarik zinciri analizi ve yeniden tasarımı
yaklaşımları, tedarik zinciri yönetimi yazılımları, zincir optimizasyonu modelleri çıkmaktadır
(Şen, 2006:2).
2
Tedarik zinciri yönetiminde unutulmaması gereken bir konuda, tedarik zincirinin birçok
aşamasında lojistik süreçlerin bulunması ve bu lojistik süreçlerin etkin bir şekilde yönetilmesi
tedarik zinciri yönetiminin başarılı bir şekilde gerçekleşmesine önemli derecede katkıda
bulunacaktır.
1. LOJİSTİK
1. 1. Lojistik ve Lojistik Yönetimi Kavramı
Genel olarak askeri bir terim olarak hatırlanan lojistik kavramı geniş bir içeriğe sahip
olmakla birlikte ülkemizde tam ve doğru olarak anlaşılamayan bir kavram durumundadır.
Lojistik, nokta/noktaları arasındaki malzeme, bilgi ve hizmetlerin iki yönlü akışı” ifade
etmektedir.
Daha genel bir tanım yapılacak olursa; lojistik, müşterilerin ihtiyaçlarını
karşılamak üzere, her türlü ürün, hizmet, bilgi akışı ve hammaddenin başlangıç noktasından,
ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli
bir şekilde, her iki yöne doğru taşınması ve depolanması, planlanması, uygulanması ve
kontrol edilmesi sürecidir (CLM - Council of Logistics Management).
Teknoloji, iletişim ve ticaret alanında birbirine giderek yakınlaşan ekonomiler, aynı zamanda
üretim ve pazarlamanın uluslararasılaşması arenasında, zorlu bir rekabet ortamında
bulunmaktadırlar. Günümüzde ulusal ve uluslararası işletmeler, üretim ve dağıtımdaki
başarılarının yanı sıra bu iki kavramın önemli arayüzü olan lojistik hizmetlerle de daha fazla
rekabet gücü elde edebilmektedirler (Babacan, : 8).
İçinde bulunduğumuz global koşullar, bir ürünün üretimiyle satın alımı arasında yer alan ve
şirketin kârlılığını doğrudan etkileyen lojistik süreçlerinin önemini daha da artırmıştır.
Geçmişte birçok şirket, pazarlama, finans ve üretim odaklı stratejiler geliştirmekteydi. Bu
yaklaşım ürünün üretilmesi ve satın alınması arasında gelişen sürecin bilincinde
olunmamasından kaynaklanıyordu. Bugün şirketler üretim aşamasında maliyetleri düşürmek
yerine doğru lojistik süreçlerini uygulayarak nakit akışlarını ve karlılıklarını artırmayı
hedeflemektedir ( (http://www.btinsan.com/133/04.asp) den alan Babacan sf 9 ).
Lojistik hizmetler, tedarik zinciri içindeki tüm lojistik faaliyetlerin tek bir sorumlu firmada
toplanmasını sağlayarak firmaların ana faaliyet alanlarına odaklanmalarına yardımcı olur.
Sabit yatırım gerektiren yüksek maliyetli lojistik alt yapısı oluşturmak yerine üretime kaynak
3
ayırmalarına yardım ederek aynı zamanda depolama, trafik ve güvenlik açısından firmanın
yükünü hafifletir (Babacan, 2004:9).
Son yıllardaki, küreselleşmeye paralel olarak şirketlerin de uluslar arası yatay veya dikey
bütünleşmeleri lojistik yönetimini öne çıkarmıştır. Lojistik yönetimi ise yukarıda lojistik
tanımı içerisinde sayılabilecek faaliyetlerin ve süreçlerin yönetilmesi, organize edilmesi
demektir.
2. TEDARİK ZİNCİRİ
2. 1. Tedarik Zincirinin Tarihsel Gelişimi
1950’lerden sonraki dönemde, çoğu üreticiler birim üretim maliyetlerini minimize
etmek amacıyla, temel operasyonel strateji olarak çok az ürün ve süreç esnekliği ile kitle
üretim sistemleri üzerinde yoğunlaşmışlardı. Bu dönemde, yeni ürün geliştirme yavaş ve
tamamen firma içi teknoloji ve kapasiteye bağlı idi. Darboğaz faaliyetleri, dengeli bir hat
akışını devam ettirebilmek için stoklarla karşılanmakta ve bu da sonuçta yarı mamul
stoklarına büyük yatırımlar yapılması sonucunu ortaya çıkarmaktaydı. Bu dönemde teknoloji
ve uzmanlığın müşterilerle veya tedarikçilerle paylaşılması çok riskli ve kabul edilemez
olarak görülüyordu. Aynı şekilde, işletmeler arası işbirliği ve alıcı-tedarikçi ortaklığı üzerine
ilginin de çok az olduğu görülmekte idi ( Özdemir, 2004: 87-96 ).
1990’lardan sonra ise durum çok farklılaşmıştır. İşletme kararlarının tam merkezinde artık
müşteri vardır ve firmalar müşterilerini tatmin edebilmek için yer aldıkları değer zinciri
içindeki bütün üyelerle (tedarikçi, üretici, perakendeci vb.) işbirliği yollarını geliştirmeye
çalışmaktadırlar. Dolayısıyla bu işbirliği sürecinde tüm üyelerin oluşturduğu değer zinciri de
tedarik zinciri olarak literatüre geçmiştir.
2. 2. Tedarik Zinciri Kavramı
Literatürde tedarik zinciri ile ilgili birçok tanım bulunmaktadır. Son yıllarda, kavram
popüler hale geldikçe, çeşitli tedarik zinciri tanımları yapılmıştır. Quinn tedarik zincirini
şöyle tanımlamaktadır: “Hammadde evresinden başlayarak son kullanıcıya kadar malların
hareketi ile ilgili olan aktivitelerin tümü. Bunlar, kaynak ve tedarik, üretim planlama, sipariş
süreci, envanter yönetimi, nakliyat, depolama ve müşteri hizmetlerini içermektedir. Daha da
4
önemlisi, bu aynı zamanda tüm aktivitelerin gözlenmesi için gereken bilgi sistemlerini de
kapsamaktadır.”
Bir başka kaynağa göre, tedarik zinciri, materyal akışının gerçekleştiği kurumlar ağı olarak
tanımlanmaktadır. Bu kurumlar tedarikçileri, nakliyecileri, üretim tesislerini, dağıtım
merkezlerini, perakende satıcıları gibi öğeleri içermektedir.
Tedarik Zinciri Konseyi ise şu tanımı kullanmaktadır: “Tedarik zinciri, tedarikçidentedarikçiye aşamasından müşterinin-müşterisi aşamasına kadar olan ve nihai ürünün üretimi
ve teslimi için gereken tüm çabaları kapsamaktadır (Council of Logistics Management).
Genel bir tanım yapacak olursak tedarik zinciri; müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere
hammaddelerin siparişi ve elde edilmesinden, mamullerin üretilmesine ve müşteriye dağıtım
ve ulaştırılmasına kadar olan, çok safhalı, birden fazla görevi olan ve birçok işletmeyi içeren,
faaliyetler dizisi ve yapılar şebekesidir.
Tedarik zinciri yalnızca tedarikçilerden ve
imalatçılardan oluşmaz: Nakliyeciler, depolar ve müşteriler de tedarik zincirini oluşturan
unsurlardır. Örneğin, Carrefour mağazalar zincirinin taşıma ve depolama faaliyetlerini
gerçekleştiren Horoz nakliyat ve Carrefour mağazalarından alışveriş yapan müşteriler,
Carrefour tedarik zincirinin parçasıdır. Herhangi bir işletmeye ait tedarik zinciri müşteri
isteklerini yerine getirmek için gerekli tüm fonksiyonları içerir. Bu fonksiyonlar arasında yeni
ürün geliştirme, pazarlama, imalat, dağıtım, finans ve müşteri hizmetleri de yer alabilir
(http://web.sakarya.edu.tr/~ukula/ders2_tzy.pdf).
Migros mağazasına deterjan almak için gelen bir müşteri düşünelim. Tedarik zinciri,
mağazaya gelen müşteri ve bu müşterinin deterjan ihtiyacı ile başlar. Bu tedarik zincirinde bir
sonraki aşama müşterinin geldiği Migros mağazasıdır. Migros kendisine ait ya da
Procter&Gamble (P&G) gibi bir dağıtımcıya ait depodan kamyonlar ile taşıdığı deterjanları
mağaza raflarında stoklar. P&G’nin imalatı gerçekleştirdiği fabrika ise hammaddeleri birçok
farklı tedarikçiden sağlar. Bu alt düzey tedarikçiler de kendi hammaddelerini başka
tedarikçilerden sağlıyor olabilirler. Örneğin, paketleme malzemeleri Tetrapaktan geliyor
olabilir. Tetrapak ise paketleme malzemelerinin üretiminde kullandığı malzemeleri diğer
tedarikçilerden sağlıyor olabilir (Şekil 1). Dolayısıyla tüm bunların bir arada bulunduğu yapı
tedarik zincirini oluşturur (http://web.sakarya.edu.tr/~ukula/ders2_tzy.pdf).
5
Şekil 1: Bir Deterjan tedarikçisinin Aşamaları
Kaynak: http://web.sakarya.edu.tr/~ukula/ders2_tzy.pdf
Tedarik zinciri satılacak mal için gerekli satın alma ve elde etme ile başlar. Ardından,
satışların desteklenmesi amacıyla envanter yönetimi ve depo yönetimine yönelir. Ürünlerin
müşterilere teslimatıyla son bulur. Tedarik zincirinde malzemeler hammadde kaynaklarından,
bu hammaddeleri yarı mamullere dönüştüren bir üretim seviyesine geçer. Bu yarı mamuller
daha sonra tamamlanmış ürünleri meydana getirmek üzere bir sonraki seviyede
birleştirilecektir. Elde edilen ürünler dağıtım merkezlerine ve buralardan da satıcılar ve
müşterilere aktarılır (Çizmeci, Sf 10).
2. 3. Tedarik Zincirinin Özellikleri
Tedarik zinciri tedarikçilerden nihai tüketicilere giden malzemelerin, parçaların ve
ürünlerin planlanması, koordinasyonu ve kontrolü ile ilgili diğer faaliyetler dizisinin bağlantılı
yapısıdır.
Tedarik zincirinin 4 temel özelliği vardır (http://erp.karmabilgi.net/tedarik-zinciri-nedir/):
1. Tedarik zinciri özerk fonksiyonlar dizisi değil bütünleşiktir.
2. Stratejik karar verme ile doğrudan bağlantılıdır.
3. Tedarik zinciri üzerindeki envanterler arasındaki dengesizlikleri tespit etme ve
6
uygun çözümler (düzeltme, elimine etme, ayıklama v.b.) getirme ana
konularıdır.
4. Zincir boyunca sistem entegre edilmiştir.
Şekil 2: Genel Bir Tedarik Zinciri Örneği
Kaynak: Mehmet Tanyaş / Sunum Notları
2. 4. Tedarik Zincirinde Mal, Para ve Bilgi Akışı
Tedarik zincirinde üç akış vardır: Mal akışı, parasal akış, bilgi akışı. Bu iç akış
oldukça iç içe geçmiştir. Mal akışı tek yönlü olarak tedarikçiden müşteriye doğru hareket
ederken, bilgi akışı karşılıklı olarak hareket etme özelliğine sahiptir (Şekil 3).
7
Şekil 3: Tedarik Zincirinde Mal, Para ve Bilgi Akışı
Kaynak : ŞEN, Esin; “Kobi’lerin Uluslar arası Rekabet Güçlerini Arttırmada Tedarik Zinciri
Yönetiminin Önemi”, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,
2006:12.
2. 5. Tedarik Zinciri Çeşitleri
Tedarik zincirini; “Temel Tedarik Zinciri”, “Genişletilmiş Tedarik Zinciri” ve “Üst
Seviye Tedarik Zinciri” olmak üzere üçe ayırmak mümkündür. Temel tedarik zincirinde
yalnız firma, müşteri ve tedarikçi varken, üst seviye tedarik zincirine üçüncü parti tedarikçi,
müşteri ve sağlayıcılar da dahil olmuştur (Şekil 4).
8
Şekil 4: Tedarik Zinciri Çeşitleri
Kaynak: www.kaliteofisi.com
Bir tedarik zinciri; ürünlerin, tedarikçiler, üreticiler, toptancılar, dağıtımcılar, perakendeciler
ve nihai olarak da tüketiciler arasındaki hareketini sağlayan ilişkiler ve bağlantılar bütünüdür.
Mal ve hizmetlerin tedarik aşamasından, üretimine ve nihai tüketiciye ulaşmasına kadar
birbirini izleyen tüm halkaları kapsar. Tedarik zincirinin halkaları ise farklı bileşenlerden
oluşabilir. Genel bir tedarik zincirinin sıklıkla görülen bileşenleri aşağıdaki unsurlardan
oluşur:
-
Müşteriler
-
Perakendeciler
-
Toptancılar/Dağıtımcılar
-
İmalatcılar
-
Yarımamül/Hammadde Tedarikçileri
9
Her tedarik zincirinin yukarıda sayılan bileşenlerden oluşması gerekmez. Uygun tedarik
zinciri tasarımı, müşteri ihtiyaçlarına ve her bir tedarik zinciri aşamasının yüklendiği role
bağlıdır. Tedarik zincirleri; iş ortakları, tedarikçiler, imalatçılar, perakendeciler ve müşteriler
arasında; iletişim, projeleri ortak bir alan üzerinden takip etme ve yönetme, müşteri
isteklerinin en etkin ve verimli bir şekilde karşılanabilmesi, kaynakları en etkin bir biçimde
kullanmak, verimliliği artırmak, maliyetleri azaltmak, planlı, hızlı ve esnek bir tedarik, üretim
ve dağıtım zincirini ortaya çıkarabilmek ve gerçekleştirmek temelleri üzerine ortaya çıkmış
bir kavramdır.
Bir şirketin tedarik zinciri; hammadde üreticileri, hammadde ve yarı
mamulleri işlenmiş ürüne dönüştürmesi yani imalat işlemleri sırasında tedarik işleri ile
uğraşanlar ve bunun ardından bitmiş ürünleri dağıtım kanallarında nihai tüketiciye kadar
ulaştırılması sırasında değer yaratan bütün unsurlardır (Gökalp, www.bilgiyönetimi.org).
Örneğin dünyanın en büyük bilgisayar üreticilerinden olan Dell, en büyük pazarı olan
ABD’de siparişe göre üretim yapmakta, yani üretimi müşteri siparişleri başlatmakta,
perakendeci,
toptancı
ya
da
dağıtımcı
kullanmamaktadır
(http://web.sakarya.edu.tr/~ukula/ders2_tzy.pdf).
3. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ (SUPPLY CHAİN MANAGEMENT)
3. 1. Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramının Tarihsel Gelişimi
İşletme yönetimi ve lojistik kavramının gelişimi ile birlikte 1900’lü yılların başlarında
“üretim” ağırlıklı olan iş anlayışı ve Pazar yapısı, 1930’lardan sonra “satış” ve 1950’li yıllarla
birlikte “pazarlama” merkezli bir yönelim göstermiştir. 1980’li yıllardan itibaren hizmet
anlayışı hızla gelişirken, müşteri odaklılık ve Pazar merkezli hareketler değer kazanmıştır.
Lojistik kavramının tarihsel gelişimi içerisinde hammaddeden nihai müşteriye ulaşan tüm akış
zinciri, 1960’lı yıllardaki parçalı yapıdan 1980’lerde entegrasyon aşamasına ve nihayet
günümüzde “Tedarik Zinciri Yönetimi” anlayışına geçmiştir (Erdal ve Çancı, 2003:49).
10
Şekil 5: Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramının Tarihsel Gelişimi
Kaynak: Erdal ve Çancı, “Lojistik Yönetimi” 2003:49
3. 2. Tedarik Zinciri Yönetimi Kavramı
Artan global ticaretin etkisi her türden ve her büyüklükteki işletmeyi etkilemeye
devam etmektedir. Tedarik zincirlerindeki karmaşıklık da buna paralel olarak her geçen gün
artmaktadır. Düşük üretim maliyetlerini yakalamak için yapılan çalışmalar tedarik
zincirindeki depolama, nakliye vb. diğer bileşenlerin maliyetlerinin artmasına neden
olabilmekte ve böyle bir ortamda üretim maliyetlerindeki azalmanın tedarik zinciri
maliyetlerindeki artışın üstünde olmasını sağlayabilmek önem kazanmaktadır. Bu dengeyi
koruyabilmenin yolu de karmaşık yapıdaki tedarik zincirlerini en etkin ve en verimli şekilde
yönetebilmekten geçmektedir. Günümüz koşullarında kalite, tedarik süresi ve maliyetleri
kontrol altında tutabilmek için tedarik zincirindeki tek bir halkayı verimli yönetmeye çalışmak
yerine tüm zinciri entegre halde ele alıp toplam etkinlik ve verimliliği hedeflemek gerekir.
Tedarik zincirinin tamamını yönetmeye çalışmak da farklı paydaşların kontrolü altında olan
ve sürekli değişebilen süreçlerin dinamik olarak yönetilmesini gerektirir.
Tedarik zinciri yönetimi (TZY), tedarik zinciri içinde yar alan tedarikçi, üretici ve müşteri
başta olmak üzere tüm şirketlerin uzun vadeli performanslarını arttırmak amacıyla, söz
konusu şirketlere ait işletme fonksiyonlarının, süreçlerin ve planların, zincirdeki tüm şirketleri
kapsayacak şekilde, stratejik ve sistematik yönetimidir. Bir başka deyişle TZY, ürünlerin
11
hammadde evresinden son kullanıcılara ulaşmalarına kadar olan dönüşüm ve hareketleri ile
ilgili tüm faaliyetlerin eşgüdümünün sağlanması, bütünleştirilmesi ve yönetilmesi demektir
(Büyüközkan, “Tedarik Zinciri Yönetimi”).
Ellram ve Cooper da tedarik zinciri yönetimini bir bütünleştirme felsefesi olarak
tanımlamaktadırlar. Bütünleşik Tedarik Zinciri Yönetimi; müşteriyi merkeze koyarak yatay
bir yolla müşteriye değer sağlayacak gerekli tüm süreçlerin yönetimi olarak tanımlamaktadır
(Özdemir, 2004:87-96).
Dolayısıyla tedarik zinciri yönetimini baştan sona tek uzmanlık alanı olarak algılamak
yanlıştır. Bir satın alma prosesi ile gelen malın şirket içinde nasıl sirküle edileceği prosesi
farklı bir iştir. Üretilmiş malın depolanması ile depodan malın alınıp tüketiciye ulaştırılması
da farklı bir süreçtir. Her biri kendi içinde iyi bilinmesi gereken iş süreçleridir. Ama hepsi de
birbirine bir zincirin halkaları kadar iyi kenetlenmiştir. Tüm halkaların sağlamlığı söz konusu
olduktan sonra, zincirin sağlamlığından söz edilebilmektedir (Eymen, 2007:9).
3. 3. Tedarik Zinciri Yönetiminin Zorlukları
Bir işletmede temin süresinin kısaltılması, tasarım, satın alma, üretim ve dağıtım
sürelerinin düşürülmesi ile mümkündür. Tedarik zinciri içinde yer alan satın alma, üretim,
dağıtım, perakendeci ve son kullanıcı arasında istenen düzeyde iletişimin, faaliyetlerde
etkinlik, verimlilik ve performans içinde yeni bir arayış yaratmaktadır. Yaşanan yoğun
rekabet ortamında pazar paylarını kaybetmek istemeyen üreticiler; geniş bir alana dağılan
müşterilerine daha yakın olmak, ürün teslim ve servis sürelerini daha da kısaltıp, daha iyi
hizmet verebilmek amacıyla bölgesel pazarlama ve bölgesel dağıtım merkezleri kurma yoluna
gitmişlerdir. Bu tip işletmeler üretim merkezleri dışında pazarlama, bölgesel dağıtım ve
servis merkezleri ağlarına da önem vererek üretimin dışındaki dağıtım ve servis merkezlerini
de kontrol altına alma gereği duymuşlardır. Netice olarak Tedarik zinciri, bir işin akışını bilgi
yönetimi ve bilgi teknolojileri ile yoğurarak yine teknoloji altyapısı üzerinden yönetmeyi
gerektirmektedir.
Bu konuya örnek vermek için tekstil sektörünü ele alacak olursak. Tekstil sektöründe
doğrudan üretim yapan ve pazarlayan işletmeler olduğu gibi, aracı kurumlar ile çalışan
işletmelerde mevcuttur. Aracı kurum burada üretici ile alıcı arasındaki iletişimi sağlamakla
12
beraber işin tüm süreçlerinden sorumludur.
Bu sektördeki üreticiler genelde ürünlerinin
tamamını kendileri üretmezler. Ortaya çıkacak olan ürün şayet bir gömlek ise bu ürünün elde
edilebilmesi için, Kumaşının dokunması, boyanması, ilik açılması, düğme dikilmesi, etiket
basılması, ütülenmesi, paketlenmesi v.b gibi birçok elden geçmesi gerekmektedir.
Bu
işlemlerin her birinin farklı işletmelerde yapıldığını düşünürseniz doğru ürünün ortaya
çıkabilmesi ve zamanında teslim edilebilmesi için bu işletmelerin her birinin diğeri ile iletişim
kurması ve proje üzerinde beraber çalışması gerekmektedir. İşlemlerden birinin aksaması
veya bir üretim hatası diğer tüm işlemleri etkileyecektir. Netice olarak ürün 4 farklı işletme
tarafından yapılacak ayrı üretimler neticesinde ortaya çıkacaksa, bir üreticinin yaptığı üretim
hatası veya gecikme diğerlerini etkileyecektir. Ortada bir tedarik zinciri yönetimi sistemi
yoksa yapılan hatalar ve bilgi eksikliği belki de ürünün gecikmesine veya problemli ve yanlış
üretilmesine sebebiyet verir. Bu da çok büyük bir zaman kaybı ve maliyet artması sonucunu
doğurur. Alıcı ise zamanında teslim alamadığı ürün için üreticiye maliyet yansıtır/ceza keser
veya yanlış üretilmiş ürünü satamaz. Veya üretici malı alıcıya zamanında teslim edebilmek
için hava kargo ile sevk eder ve karı azalır/zarar eder (Gökalp, “Tedarik Zinciri Yönetimi”).
Tüm bu sonuçlarla ortaya çıkan ve web tabanlı çalışan yazılımlar; firmalar arası bütün
ilişkileri, haberleşmeyi, üretimin projelendirilmesini ve ürün bilgilerinin yönetilmesini,
tedarikçiler ve alıcılar arasındaki koordinasyonu, işin süreçlerinden tüm üreticilerin
tedarikçilerin ve alıcının haberdar olmasını, projelere olası durumlar karşısında yeni yönler
tayin edebilmeyi, kaynak ve zaman planlamasını sağladılar.
Kısacası bu sistemler sayesinde ürünler zamanında teslim edilebilir ve istenilen standartlarda
üretilebilir oldu, maliyetler azaldı, planlı, hızlı ve esnek bir tedarik, üretim ve dağıtım zinciri
ortaya çıktı.
3. 4. Tedarik Zinciri Yönetiminin İşletmeye Katkıları
Tedarik zinciri yönetimi ile müşteri istekleri daha kısa sürede ve istenilen şekilde
yerine getirilir ve maliyetler, katma değer yaratmayan faaliyetler ve gerekli olmayan
malzemelerin eliminasyonu ile azaltılmaktadır. Sonuçta etkin bir tedarik zinciri yönetimi,
stokların azaltılmasına, daha düşük operasyonel maliyetlere, ürünlerin uygun zamanda
müşterilere ulaştırılması sonucu müşteri tatmininin artmasına yol açacaktır (Eymen, 2007:9).
13
Tedarik
zinciri
yönetiminin
faydalarını
sayacak
olursak
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Tedarik_zinciri_y%C3%B6netimi):

Teslimat performansını iyileştirir.

Envanterin azaltılmasını sağlar.

Sipariş karşılama oranını yükseltir.

Talep tahminlerinin doğruluğunu arttırır.

Tedarik çevrim süresini kısaltır.

Lojistik masraflarını azaltır.

Verimlilik ve kapasite artışı sağlar.

Müşteri memnuniyetini arttırır.

Girdilerin teminini garantileyerek, üretimin devamlılığını sağlar.

Tüketici taleplerini en iyi şekilde karşılayarak kaliteyi arttırır.

Toplam maliyetleri azaltır.

Pazardaki değişikliklere daha kısa zamanda cevap verilmesini sağlar.
4. TEDARİK ZİNCİRİ YAZILIMLARI
4. 1. Tedarik Zinciri Yönetimi Yazılımlarının Tarihsel Gelişimi
1998 öncesi: Bu tarihe kadar altı çeşit temel planlama ve gerçekleştirme yazılımı
bulunmaktaydı. Bunlar Kurumsal Kaynak Planlaması (Enterprise Resource Planning, ERP),
Tedarik Zinciri Planlaması (Supply Chain Planning, SCP), Sipariş Yönetimi Sistemleri (Order
Management Systems, OMS), Depolama Yönetim Sistemleri (Warehouse Management
Systems, WMS), Üretim Uygulama (Manufacturing Execution Systems, MES) ve Nakliye
Yönetim Sistemleri’dir (Transportation Management Systems, TMS). Her biri kendi açısından
tedarik zinciri ile ilgilidir ve diğer çeşitlerle çok az bağlantısı bulunur.
1998-2001: Güncel geliştirme çalışmaları söz konusu altı yazılım tipinin bağlanması
ve bütünleştirilmesi üzerine yoğunlaşmıştır. Amaç bağımsız safhalar yerine bütün olarak
tedarik zinciri ile ilgili çalışan paket programlar oluşturmaktır. Son zamanlara kadar
WMS’nin TMS paketleri ile bağlanması üzerinde durulmaktaydı. Bir sonraki safha ise OMS
ile WMS arasında bağlantı inşa edilmesi olacaktır. Bu çabalar rağmen, altı yazılımın her biri
de özelliklerini korumaktadır.
14
2001-2004: Bu altı güncel yazılım tipi ilk olarak bütünleştirildikten sonra, isimleri
hala kullanılıyor. Bu kısmen, gerçekte elde edilen bütünleşme seviyesini yansıtıyor. Bu ayrıca
da çeşitli paket programların göreli gücünün sonucu olacaktır.
2004 sonrası: Temel hedef tam olarak bütünleşmiş tedarik zinciri yönetimi paket
programlarının üretilmesidir. Bunlar, tedarik zincirinde zaman, maliyet ve işçilere ihtiyaç
duyulmaması için gerekli bütün planlama ve uygulama fonksiyonlarını gerçekleştirecektir.
Bunlar karmaşık ve maliyetli olacaktır ve bazı kimseler bu gün ERP’de olduğu gibi
kurulmasının güç olacağını düşünecektir. Ancak, lider işletmeler pazardaki konumlarının
muhafaza edilmesi veya iyileştirilmesi için önemli oldukları kanaatine varacaktır.
Gelecekteki tedarik zinciri yönetimi yazılım paketlerinin temel altı bileşeni iki önemli
fonksiyonu yerine getirecektir. Bunlardan biri planlama (tahmin ve çizelgeler) ve diğeri de
plana dayalı uygulamadır (faaliyetlerin dinamik bir biçimde yönetimi).
4. 2. ERP’nin Gelişimi (Kurumsal Kaynak Planlaması)
ERP’nin tarihsel gelişimine bakacak olursak ERP’nin ortaya çıkış sebeplerini ve
öncülerini araştırmamız gerekecektir.
Bu öncüler sırasıyla MRP (Malzeme İhtiyaç
Planlaması) ve MRP II’dir (Üretim Kaynak Planlaması). Bazı araştırmacılar araya DRP
(Dağıtım Kaynak Planlaması) ve CIM’i (Bilgisayar Bütünleşik Üretim) eklemektedirler.
Ancak asıl öncüler MRP ve MRP II’dir. 1980’lerden sonra üretim fenomeni oturduktan sonra
1990’ların başından itibaren ERP ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra kısıtlı finans
entegrasyonu, insan kaynaklarından yoksunluk ve sistemler arası kolay olmayan entegrasyon
sorunları, MRP II’nin sonunu hazırlamıştır. Organizasyon ayrı ayrı bilgisayar sistemleri
kullanmak istemiyor ve “hepsi bir arada” sistemlere talep duyuyorlardı. Aksi taktirde farklı
üretim planlama, satınalma, muhasebe, finans vb. sistemler birbirleriyle entegre etmeye
çalışmaktaydılar. Veri hiçbir zaman uygulamayı yansıtmıyordu. Her gece sistemden sisteme
veri atmalar sonra bunları raporlamalar, daha sonra raporları dolayısıyla veri tutarlılığını test
eden birimlerin oluşturulması olağan süreçler sayılmaktaydı. Çalışanlar, birim işlerinden çok
sistemleri doğru beslemek için uğraş vermekteydiler.
O zamandan başlayan yanlış
organizasyon denemeleri 2000’li yıllarda bilgi işlem bölümlerinin sonunu hazırladı.
Bu
hatalardan ders alanlar iş sistemleri bölümlerini hayata geçirerek bilgi teknolojilerini amaç
olmaktan çıkarıp araç haline getirdiler (Erkan, 2008:30).
15
ERP’nin tanımını yapacak olursak; özetle bir organizasyondaki anlık para ve mal
akışını gösteren sistemdir.
Genel bir tanımla; bir şirkette süregelen tüm bilgi akışının
entegrasyonunu sağlayan ticari yazılım paketleridir.
ERP ve SCP, planlama kategorisine girerken, MES, WMS ve TMS uygulama
kısmındadır. OMS iki kategorinin arasındadır, çünkü planlamanın son adımını ve
uygulamanın da ilk adımını oluşturmaktadır.
ERP ile planlamaya başlanır. ERP bir
işletmenin kurumsal kapsamda finansı, insan kaynakları, satın alma, sipariş verilmesi ve ilgili
idarî fonksiyonlar üzerine yoğunlaşmıştır.
Birçok paket program ayrıca üretime yönelik modüller bulundurmaktadır. Gerçekte,
ERP genel olarak eski malzeme ihtiyaç planlaması (MRP) ve üretim kaynak planlaması (MRP
II) paket programlarının bir ileri safhası olarak düşünülmüştür. ERP seçenekleri arasına bazı
sipariş ve nakliye yönetimi imkanı dışında depolama kontrolü de eklenmiştir. Buna karşın,
sonuçta geleceğin bütünleşik yapısı oluşmamıştır. Bunun yerine söz konusu yazılım ERP
tedarikçileri dışındaki şirketler tarafından yazılmış ve temel yapıya eklenmiştir.
ERP’nin genel olarak farkına varılan güçlü olduğu konu, ortaklık finanslarının tahmin
ve yönetimi olmuştur. Bu, ERP’nin gelecekte avantajı olacaktır. Finansal açıdan etkili olmak
için maliyet, gelir, depolama ve üretim araçları gibi mallar ve envanterler de dahil olmak
üzere pasifleri içeren veritabanlarına ihtiyaç vardır. Bu veritabanları siparişlerin ve bunları en
yüksek seviyede yerine getirilmesinin ne kadara mal olacağının analizi ve değerlendirilmesi
için gerekli bilgileri sağlayacaktır. ERP, bir siparişin yerine getirilmesinin maliyetini verebilir,
tedarik seçeneklerini belirleyebilir ve siparişlerin kârlılığını gösterebilir.
4. 3. Tedarik Zinciri Yazılımlarının Fonksiyonları
SCP (Supply Chain Planning- Tedarik Zinciri Planlaması) yazılım paketleri sipariş
talebi ile başlayan ve bu talebin ne şekilde ve ne zaman karşılanabileceğini belirleyen analitik
araçlardır. Kurumsal seviyede veya birimler seviyesinde planlama yaparlar. Bu belirlemeleri
yapmak için, bilgilerin bir kısmı bir ERP sisteminden veya başka bir merkezî veritabanından
gelebilir.
Son zamanlarda tedarik zinciri planlaması birçok yeni forma dönüşmüştür. SCP
orijinal olarak imalathane tabanına odaklanmıştır ve ileri seviyede planlama ve çizelgeleme
olarak bilinmektedir. Envanter planlaması, tedarik zinciri şebeke tasarımı, üretim planlaması,
16
talep planlaması gibi birçok modülden meydana gelmiştir. Her bir modülün SCP içinde kendi
bir yeri vardır ve planlama verimliliğini arttırmak için hepsi bütünleşmiştir (Çizmeci, sf. 20).
SCP’nin operasyonel verimlilikte çeşitli şekilde önemli etkisi vardır. Önde gelen SCP
tedarikçilerinden Manugistics aşağıdaki üç örneği sunmaktadır:

Kimya devi Rohm & Haas, zamanında teslimatları %85’ten &96’ya yükseltmiştir.

Yoğurt üreticisi Dannon envanter çevrimlerini %30 arttırmış ve envanter
seviyelerini %20 azaltmıştır.

Glaxo Wellcome müşteri servis seviyelerini %97’den %99,5’e yükseltmiştir.
İyi bir tedarik zinciri yönetimi, süreç içerisinde var olan tüm oyunculara takip şansı
sunduğundan, gelen siparişlere karşı harekete geçme insiyatifi verir. Web teknolojisi
sayesinde, zincirde rol alan tüm oyuncular aynı anda stok yönetimi ve üretim programının
kontrolünü yaparak, siparişin tam istenen vakitte istenen şekilde müşteriye ulaşmasını sağlar.
Tedarik zinciri yazılımları üretimden, dağıtıma, bir ürün veya hizmeti müşteriye ulaşması için
gerçekleştirilen farklı işlerde kullanılan teknolojilerin bir bütünüdür. Büyük ve entegre SCM
(Tedarik Zinciri Yönetimi) yazılımları tedarik zinciri ile ilgili bilgilerin tüm departmanlar
tarafından kolaylıkla ulaşabilir ve paylaşılabilir olmasını sağlamak amacıyla, kullanılan farlı
teknolojileri tek bir yazılıma dönüştürür (Özdemir, 2004:87-96).
Tedarik zinciri yönetiminde, zinciri oluşturan tüm fonksiyonlar bütünleşmiş olmalıdır.
Ürünlerin, tedarikçiden son kullanıcıya ulaşmasında bir dizi fonksiyon belirli görevleri, temel
hedefler doğrultusunda yerine getirir. Bunlar, talep ve sipariş yönetimi, planlama, stok
yönetimi, depo yönetimi ve sevkiyat olarak özetlenebilir.
4. 3. 1. Talep ve Sipariş Yönetimi
Müşteri kayıplarının en büyük sebeplerinden biri sipariş gecikmeleri ve yok
satmalardır. Talep ve sipariş yönetiminde temel amaç müşteri siparişlerinin etkin ve entegre
işleyen bir süreçte, hızla cevaplanmasıdır. Bunun için oluşturulacak sistemin temel özellikleri
şunlardır: müşteriye ait tüm bilgiler ortak bir bilgi havuzunda toplanmalıdır, müşteri
siparişleri ve üretim kapasitesi ile entegre geliştirilmiş planlama sistemleri kullanılmalıdır,
müşteri talebini tedarik zincirinin üst halkalarına hızla ve otomatik bir şekilde iletebilmek için
17
gereken altyapı kurulmalıdır, üretim ve yeni ürün geliştirme faaliyetleri talebe göre hızla
şekillendirilmelidir, organizasyonda talep planlaması sorumluluğu tanımlanmalıdır, otomatik
sipariş dağıtımı fonksiyonu devreye alınmalıdır, sistem üzerinde sipariş optimizasyonu
yapılabilmelidir, işlem hacminin büyük olduğu müşterilerle elektronik bağlantılar kurularak
siparişler elektronik ortamda alınıp, kaydedilmelidir.
4. 3. 2. Satın Alma
Müşteri siparişlerini zamanında, kaliteli ve uygun maliyetle karşılayacak malzeme ve
ürünlerin optimum maliyet, kalite ve hızda temini fonksiyonudur. Satın almadaki temel
gereklilikler şunlardır: satın alma stratejileri şirket stratejileri ile uyumlu olmalıdır, satıcılarla
stratejik ortaklıklar kurulmalıdır, tedarikçi performansları sürekli takip edilmelidir, merkezi ve
dağınık satın alma yapısı oluşturulmalıdır, tedarikçilerle birlikte entegre bilgi sistemleri
kurulmalıdır, satıcının kendi mallarının stokunu işletme deposunda yönetebileceği sistem
altyapıları oluşturulmalıdır.
4. 3. 3. Planlama
Müşteri siparişlerinin zamanında karşılanması amaçlı üretim planları, malzeme alım
programları oluşturmak, bunları dinamik bir yapıda revize ederek yönetmek, aynı zamanda
üretim ve diğer işletme maliyetlerini ve kısıtlarını etkin bir şekilde yönetmek planlama
fonksiyonunun görevidir. Gerekli özellikler: müşteri talepleri ve satış trendleri doğrultusunda
sistematik planlar oluşturulmalıdır, uzun dönemli planlar baz alınarak kısa dönemli
programlar ve tezgah yüklemeleri hazırlanmalıdır, satın alma ile entegre tedarik sistemi
kurulmalıdır, ürün tasarımı planlama kısıtlarının optimizasyonuna göre gözden geçirilip
değerlendirilmelidir, üretimde beklemeler arası geçiş ve hazırlık süreleri azaltılmalıdır.
4. 3. 4. Stok Yönetimi
Üretim planına uygun, şirket stok hedeflerine göre ürün ve malzeme stok seviyelerinin
belirlenmesi ve stokların verimli yönetimi fonksiyonudur. Temel özellikler: stok takip entegre
bir sistem üzerinde yapılmalıdır, tüm stok hareketleri sistem üzerinde tanımlanmalı ve kayıt
edilmelidir, gerçekçi talep planlaması ile stok seviyeleri minimuma düşürülmelidir, tedarik
zinciri boyunca stok takibi sistemleri kullanılmalıdır, stok yönetim maliyetlendirme ile
entegre çalışmalıdır.
18
4. 3. 5. Depo Yönetimi
Stokların uygun şartlarda, uygun maliyetlerle, hızlı hareket sağlayacak altyapılarla ve
nerelerde depolanacağı kararları tedarik zincirinde depo yönetiminin görevleridir. Temel
gereklilikler: depo yönetimi, satın alma, planlama ve stok yönetimi fonksiyonları entegre
çalışmalıdır, merkezi ve dağınık depolama operasyonları şirket kaynakları dikkate alınarak
dengeli bir şekilde gerçekleştirilmelidir, depo yerleşimi malzeme karakteristiklerine uygun
olmalıdır, depo otomasyonu araçlarından hız ve maliyet avantajı sağlayacak şekilde
yararlanılmalıdır.
4. 3. 6. Sevkiyat ve Dağıtım
Satışa hazır ürünün depolardan müşterilerin istedikleri noktalara dağıtımı amacıyla
yapılan aktivitelerin bütünüdür. Gerekli nitelikler: dağıtım kanalları, şirket iş yapma
şekillerine uygun olarak fayda/maliyet analizine göre belirlenmelidir, sevkiyat planlaması
entegre bir sistem üzerinde otomatik sistemlerle yapılmalıdır, sevkiyatlar siparişlere göre
filolara en optimum şekillerde dağıtılmalıdır, rota tanımları doğru yapılmalıdır, sistem
destekli filo yönetimi uygulamalarından yararlanılmalıdır, sevkiyat ve dağıtım performansı
sürekli ölçülmeli ve iyileştirme uygulamalar ona odaklanılmalıdır, nakliye şirkete katma değer
sağlamıyor ise dış kaynak kullanımı yoluna gidilmelidir.
5. TEDARİK ZİNCİRİ KARARLARI
Tedarik zinciri için verilen kararlar iki geniş kategoride sınıflandırılmaktadır: Stratejik
ve operasyonel kararlar. Stratejik kararlar uzun bir zaman ufkunda verilmektedir. Bunlar,
işletmenin stratejisiyle sıkı sıkıya bağlıdır (bazen bu kararlar, işletmenin stratejisinin
kendisidir) ve bir tasarım perspektifinden tedarik zinciri politikalarını yönlendirir. Diğer
taraftan operasyonel kararlar kısa vadelidir ve günlük faaliyetlerde yoğunlaşmaktadır. Bu çeşit
kararlardaki çaba, “stratejik” tedarik zincirindeki mamul akışının etkin ve verimli bir biçimde
yönetilmesidir (Çizmeci, sf.23-27).
Tedarik zinciri yönetiminde temel dört karar alanı bulunur:
1. Yerleşim
2. Üretim
19
3. Envanter ile
4. Nakliye (dağıtım)
Her bir karar alanı hem stratejik hem de operasyonel öğeler içerir.
5. 1. Yerleşim Kararları
Üretim merkezlerinin, stok noktalarının ve kaynak noktalarının coğrafî olarak
yerleşimi, bir tedarik zincirinin oluşturulmasında doğal olarak ilk adımdır. Bunların boyutu,
sayısı ve konumu belirlendikte sonra ürünlerin nihaî müşteriye kadar akabileceği mümkün
güzergahlar da belirlenebilir. Bu kararlar, müşteri pazarlarına erişimin temel stratejisini temsil
ettiği ve gelir, maliyet ve hizmet seviyesinde önemli bir etkisi olduğu için bir firma için büyük
önem taşır. Bu kararlar üretim maliyetleri, vergiler, üretim sınırlamaları, ve buna benzerlerini
göz önüne alan bir optimizasyon rutini tarafından belirlenmelidir. Yerleşim kararları temel
olarak stratejik olsa da, operasyonel bir seviyeyle de ilişkilidir.
5. 2. Üretim Kararları
Stratejik kararlar, hangi mamullerin hangi imalathanelerde üretileceğini, tedarikçilerin
imalathanelere, imalathanelerin dağıtım merkezlerine, dağıtım merkezlerinin müşteri
pazarlarına tahsisini kapsar. Bir önceki gibi, bu kararların da işletmelerin gelir, maliyet ve
müşteri hizmet seviyelerine büyük etkisi vardır. Bu kararlar üretim araçlarının varlığını farz
eder, ancak bu araçlara doğru ve araçlardan olan akışın kesin güzergahını belirler. Kritik
başka bir konu ise üretim araçlarının kapasiteleridir. Bu, büyük bir oranla işletme içindeki
dikey bütünleşmenin derecesine bağlıdır. Operasyonel kararlar detaylı üretim çizelgelemesi
üzerinde yoğunlaşır. Bu kararlar temel üretim çizelgelerinin oluşturulması, makinelerdeki
üretimin çizelgelenmesi ve ekipman bakımını kapsar. Diğer hususlar ise, iş yükünün
dengelenmesi ve bir üretim merkezindeki kalite kontrol ölçütleridir.
5. 3. Envanter Kararları
Bu kararlar envanterlerin ne şekilde yönetileceğini kapsar. Envanterler, hammadde
veya yarı mamul veya tamamlanmış mamul olarak tedarik zincirinin her safhasında bulunur.
Temel amaçları tedarik zincirinde bulunabilecek herhangi bir belirsizliğin azaltılmasıdır.
Envanterlerin bulundurulması, değerlerinin %20’si ilâ %40’ı arasında bir değere mal
olabileceği için tedarik zinciri işlemlerinde etkili yönetilmeleri önemlidir. Stratejik açıdan
20
hedefler üst yönetim tarafından belirlenmelidir. Ancak birçok araştırmacı envanter yönetimine
operasyonel bir açıdan yaklaşmıştır.
Bu kararlar dağıtım stratejilerini ve sipariş miktarlarının ve yeniden sipariş
noktalarının belirlenmesi ve her bir stok noktasındaki güvenli stok seviyesinin ayarlanması
olan kontrol politikalarını kapsar. Söz konusu seviyeler, müşteri hizmet seviyelerinin temel
belirleyicisi oldukları için kritiktir.
5. 4. Nakliye Kararları
Bu kararlarla ilgili yöntem seçme konuları daha stratejiktir. Bunlar envanter
kararlarıyla yakından bağlantılıdır, çünkü en iyi yöntem seçimi genellikle belli bir nakliye
yöntemi kullanılması maliyetinin bu yöntemle ilgili envanterin dolaylı maliyetinin analizi ile
bulunur. Hava nakliyatı hızlı, güvenli olması ve daha az güvenlik stoku sağlamasıyla beraber
pahalıdır. Bununla beraber, deniz veya tren yolu ile nakliyat daha ucuzdur, ancak belirsizliğin
azaltılması için nispeten büyük miktarlarda envanterin bulundurulmasını gerektirir. Bu
yüzden müşteri hizmet seviyeleri ve coğrafi konum, bu kararlarda önemli rol oynamaktadır.
Nakliye, lojistik maliyetlerinin %30’undan fazlasını oluşturduğu için, verimli bir şekilde
çalışılması ekonomik olarak faydalı olacaktır. Nakliye miktarları, güzergahların belirlenmesi
ve ekipmanın çizelgelenmesi, bir işletmenin nakliye stratejisinin etkili yönetimi için temel
konulardır.
6. TEDARİK ZİNCİRİ MODELLEME YAKLAŞIMLARI
6. 1. Scor Modeli – Supply Chain Operations Reference Model
“Scor modeli” (Supply Chain Operations Reference Model), Tedarik Zinciri
Konseyine (Supply Chain Council) üye şirketlerin çalışmaları sonucu ilk defa 1996’da
geliştirilmiştir. Endüstride daha kolay ve etkin uygulanabilmesi amacıyla 12 yılda dönem
dönem güncellenerek ve ayrıntılandırılarak bugünkü 9. sürümü yayınlanmıştır. Bu model
tedarik zinciri yönetimi için endüstriler arası standart olarak kabul edilmiş dünyadaki ilk ve
tek referans model olma özelliği taşımaktadır.
Türkçe açılımı ile “Tedarik Zinciri Çalışma – Operasyonları – Referans Modeli” ya da
“Tedarik Zinciri Süreç Olgunluk Modeli” olarak tanımladığımız SCOR modeli, sektörlerden
21
bağımsız olarak tüm tedarik zinciri yapılarını “planlama”, “tedarik”, “üretim”, “dağıtım”, ve
“iade” olmak üzere beş temel süreç ile tanımlamaktadır. Planlama süreci, tedarik, üretim ve
teslimat gereksinimlerin karşılanabilmesi için toplam talep ile arzın dengelenmesini amaçlar.
Tedarik süreci, planlanmış ve/veya güncel talebin karşılanması için gerekli kaynakları
sağlamaya ve programlamaya odaklanır. Üretim süreci ise sipariş ve/veya talep tahminlerine
göre üretimin gerçekleştirilmesini ve programlanmasını içerir. Dağıtım süreci temel olarak
ürünlerin müşteri ve/veya tüketicilere teslim edilmesini kapsar.
Talep yönetimi, sipariş
yönetimi, depo yönetimi, taşıma yönetimi, yükleme ve dağıtım yönetimi gibi faaliyetler
dağıtım süreci içerisinde yer alırlar.
İade süreci ise, tedarikçiye hammadde iadeleri ile
üreticiye bitmiş ürünlerin iadelerini kapsamaktadır. SCOR modeli temel olarak aşağıdaki
maddeleri kapsamaktadır (Büyüközkan, “Tedarik Zinciri Yönetimi”) :

TZY süreç ve faaliyetlerinin standart tanımları.

Süreçlerin performanslarının takibi için kullanılacak standart ölçütler.

Süreçlerin oluşturulmasında kullanılacak ortak yöntem ve terminoloji.

Değişik sektörlerdeki başarılı uygulama örnekleri.

Faaliyetlerin etkinliğini arttırmak üzere uygun destek araçları ve yazılımlar.

Sınıfında en iyi performansı elde etmek için olası iyileştirme çalışma örnekleri.
Bu doğrultuda SCOR modelini uygulayacak şirketler öncelikle iş süreçlerinin mevcut
durumunu analiz ederek ve modelin önerdiği beş süreci temel alarak iş süreçlerini yeniden
yapılandırmalıdır. İkinci aşama, modelin detaylı bir şekilde tanımlandığı standart performans
ölçütleri ile “benchmarking” (kıyaslama) çalışmalarının yapılmasıdır.
Son aşamada ise
modelin içerdiği en başarılı uygulamalar bölümünden faydalanarak olası iyileştirmelerin
belirlenmesi ve bunların hayata geçirilmesi ile tedarik zinciri performansının arttırılması
mümkün olacaktır.
İşletmelere hedeflerine erişmek için gereken bilgiyi ve karşılaştırma yapma imkanı sağlayan
SCOR modeli, gelişmiş bir tedarik zinciri yönetimi için başlangıç noktasıdır. Dünya da bir
çok uygulaması bulunan SCOR modelinin Türkiye’de de yaygın olarak kullanılması, daha
çevik ve yalın tedarik zincirlerinin oluşturulmasını ve bu sayede firmaların rekabet edebilme
gücünün arttırılmasını mümkün kılacaktır.
22
7. BAŞARILI TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ UYGULAMALARI
Günümüz ekonomisinde tedarik zincirlerini başarıyla planlayan, yöneten ve sonuçları
bağlamında rakipleri ile rahatlıkla karşılaştırabileceğimiz birçok örnek bulunmaktadır.
Örneğin Walmart mükemmel bir tedarik ve dağıtım zinciri kurarak iki büyük ortağını
dünyanın ilk on zengini arasına sokmuş bir perakende satış firmasıdır. Walmart'ın tedarik
zinciri o kadar mükemmel işlemektedir ki, marketteki raflardan elma aldığınızda, Walmart'ın
tedarikçilerinden olan çiftçi de bahçesindeki ağaçtan elmayı kopartmaktadır. Bu tabiki bir
metafordur ama başarılı bir tedarik zinciri uygulamasının nelere kadir olabileceğini göstermek
açısından da önemlidir. Walmart böyle bir yapı sayesinde en büyük rakibi K-MART'ı
piyasadan silmiştir (Türkan, http://www.portakalofis.com).
Bir diğer örnek ise DELL’dir. Şu anda DELL’in web sitesine girdikten sonra, son
teknoloji bir PC konfigürasyonu yapıp, iki gün içinde evinize gelmesini beklemek
mümkündür. Bu yapının mimarı ve DELL'in kurucusu Micheal Dell'in de dünyanın en zengin
on kişisi arasında bulunduğunu belirtelim. Bu arada Çok daha genç olan DELL'in PC
pazarının devleri olan HP ve Compaq'ı da sollaması da bu stratejinin sonucudur (Türkan,
http://www.portakalofis.com).
23
KAYNAKLAR
I – Kitaplar
ÇANCI, Metin ve ERDAL Murat; “ Lojistik Yönetimi”, Utikad Yayınları, İstanbul, 2003.
KOBU, Bülent; “Üretim Yönetimi”, Avcıol Basım Yayın, İstanbul, 2003.
ERKAN, Turan. E; “Kurumsal Kaynak Planlaması”, Atılım Üniversitesi Yayınları, Ankara,
2008.
II – Makaleler ve Diğer Kaynaklar
ÖZDEMİR, A. İhsan; “Tedarik Zinciri Yönetimi”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 23, Temmuz-Aralık 2004, ss. 87-96.
ŞEN, Esin; “Kobi’lerin Uluslar arası Rekabet Güçlerini Arttırmada Tedarik Zinciri
Yönetiminin Önemi”, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd
Merkezi, 2006.
BABACAN, Muazzez; “Lojistik Sektörünün Ülkemizdeki Gelişimi ve Rekabet Vizyonu”,
Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Meslek Yüksekokulu Pazarlama Programı, İzmir, 2004.
BÜYÜKÖZKAN, Gülçin; “Tedarik Zinciri Yönetimi”, Galatasaray Üniversitesi Endüstri
Mühendisliği Bölümü.
EYMEN, U. Erman, “Tedarik Zinciri Yönetimi”, Kalite Ofisi Yayınları, No:14, Şubat 2007.
ÇİZMECİ, Fevzi; “Tedarik Zinciri Yönetimi”, 2002
GÖKALP, Ziya; “Tedarik Zinciri Yönetimi”, Servus A.Ş Network ve Güvenlik Çözümleri.
TÜRKAN, Ahmet; “Tedarik Zinciri”, http://www.portakalofis.com.
24
ERDAL,
Murat;
“Tedarikçi
İlişkileri
Yönetimi
ve
Tedarikçi
Seçimi”,
www.meslekiyeterlilik.com.
“Tedarik
Zinciri
Faaliyetleri
ve
Maliyet
Unsurları”,
http://web.sakarya.edu.tr/~ukula/ders2_tzy.pdf
http://supply-chain.org
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tedarik_zinciri_y%C3%B6netimi
http://erp.karmabilgi.net/tedarik-zinciri-nedir/
http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=8889
http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=8874
Ders
Notları,
Download