RÖNESANS Geleneksel anlamda Rönesans, Orta Çağ ve Reformasyon arasındaki tarihi dönem olarak anlaşılır. 15. yüzyıldaki İtalyan Rönesansı batı ile klasik antikite arasındaki bağın tekrar kurulmasını sağlamıştır. Arap bilimi — özellikle matematik— alınmış, deneyselliğe geri dönülmüş, yaşamın önemi hakkında yoğunlaşılmış (örneğin Hümanizm), matbaanın bulunmasıyla ve sanat, şiir ve mimari'de ortaya çıkan yeni tekniklerle bilgi yayılabilmiş, böylece radikal bir değişim başlamıştır. Bu çağ uzun zamandır geriye düşmüş olan Avrupa'nın ticaret ve keşiflerle yükselişinin öncüsü olmuştur. İtalyan rönesansı bu dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Günümüz tarihçileri yukarıdaki tanıma kuşkuyla yaklaşmaktadır. Rönesans Rönesans "Yeniden doğuş" anlamına gelen bir süreçtir. 15. yüzyılda başlayan bir süreç, aynı yüzyıl içinde bütün Avrupa'ya yayıldı. Bu yenilikte, Roma ve Grek başarılarının yeniden cezalandırılması istemi vardır. Rönesans şu temel anlayışlara dayanıyordu. 1. 2. 3. 4. Yeryüzü ilgi çekici ve araştırılmaya değer bir yerdir, İnsan güçlüdür ve bu gücüyle büyük başarılar elde edebilir, İnsanın sürekli faal olması şerefli birşeydir ve Gerçek güzeldir. Bu anlayışlara bağlı olarak da yaşadığımız dünya o kadar ilgi çekici bir yerdir ki, başka dünyaları düşünmenin hiçbir anlamı yoktur anlayışı hakimdir. Rönesans döneminin yaratıcılığının esas yürütücü gücü tüccarlardır. Bunlar en karlı ticaretin hangi alanda olduğunu araştırdılar ve bu yoldan sağladıkları zenginlikleri. sanat ve endüstri yeniliklerine yatırdılar. Rönesans; Floransa.Venedik, İngiltere, Portekiz, Hollanda gibi küçük kent-devletlerinde ya da metropollerde doğmuştur. Nihayet 11. yüzyılın sonundan itibaren başlayan Haçlı Seferleri sırasında Avrupalılar Müslüman ülkelerdeki parlak medeniyetle ilk defa karşı karşıya geldiler. Daha sonra bu medeniyet Endülüs Emevileri vasıtasıyla Avrupa’ya geçti. İslam alimlerinin fen sahasında verdiği eserler Avrupa dillerine çevrildi ve okutuldu. Böylece batıda ilmi sahada ilerleme ve teknik gelişmelerin temeli atılmış oldu. Avrupa’da sanat ve bilimin geliştirilmesi, canlandırılması için girişilen ve daha sonra Rönesans adı verilen asıl hareket ise 1453’te İstanbul’un fethini müteakip ilk defa ciddi bir şekilde İtalya’da ortaya çıktı. Hareketin öncülüğünü İtalya’nın yapmasının en önemli sebepleri şunlardır: 1. 2. 3. 4. 5. Fatih Sultan Mehmed İstanbul’u fethettikten sonra, isteyen. bilim adamlarının İtalya’ya gidebileceklerini bildirmesi: İslam medeniyeti ve ilmi hareketleri hakkında en fazla bilgiye sahip bulunan bu Bizanslı alimlerin bilim ve sanat alanında yaptıkları çevirmeler ve yazdıkları eserlerin yayınlanması sonunda İtalya’da yaşayan insanların bilgi ufukları genişledi ve derinleşti.(Tabi bu noktada,Rönesansın temellerinin, İstanbul'un fethinden çok daha öncesinden atıldığını ve İstanbul'un fethinin sadece pastaya krema olduğunu belirtmek gerekir) Doğu dünyası ile en çok İtalya gemicilerinin münasebette bulunmaları ve bunların İslam ülkelerindeki zenginlik, refah, nizam, intizam, adalet ve iman hürriyetini her vesileyle dile getirmeleri. Ortaçağ Avrupa’sında en zengin memleketin İtalya olması: İtalya’da bulunan Cenova, Venedik, Piza ve Floransa şehirleri Haçlıları barındırmaktan ve baharat ticaretini ellerinde tutmaktan dolayı dünyanın en zengin şehirleri haline gelmişlerdi. Zamanla bu şehirlerde devlet idaresi tüccar prenslerin veya sadece tüccarların eline geçti. Bu zenginler de aynen İslam ülkelerinde şahit oldukları uygulamalara benzer olarak şairleri, sanatkarları, fikir adamlarını himayeye ve teşvik etmeye başladılar. Bir antik çağ hazinesinin,Roma İmparatorluğu'nun başkentinin; Roma'nın, İtalya'da bulunması(zaten Rönesans eserlerinin çoğunun Antik Çağ'dan izler taşıdığı inkar edilemez bir gerçektir) İtalya'nın o dönemde hiç bir ülkeyle savaş halinde olmaması Rönesans üzerinde derin araştırmalar yapan Burkhard: “Rönesans insanın keşfedilmesidir.” demektedir. Gerçekten de ortaçağda Avrupa’da insanın hiçbir kıymeti yoktu. Engizisyon mahkemelerinde yüzbinlerce insan haksız yere ve çok defa sırf servetlerini ele geçirebilmek için öldürüldü. Papazlar çeşitli menfaatler karşılığında günahları affediyorlardı. Hatta Cennetten yerler satıyorlardı. Mantık ve insani esaslar kaybolmuştu. İslam alimlerinin kitaplarını okuyarak dünyanın döndüğünü ilan eden Galile ve daha pekçok düşünür çeşitli işkenceler görmüş pekçoğu öldürülmüştür. Bu itibarla Rönesans hareketi ilim ve teknikteki ilerlemenin yanısıra insan ve tabiat sevgisini de beraberinde getirdi. Rönesansın öncüleri, sanat faaliyetlerinin yanısıra edebiyat, tarih ve arkeolojiye de önem verdiler. Resim ve tasvir anlayışı gelişti. Mimaride gotik tarzı terk edilerek barok ve rokoko üslubu geliştirildi. Rönesans mimarlığının başlıca özellikleri ölçü, sadelik ve tabiiliktir. Bu şekilde İtalya’da başlayan Rönesans hareketi kısa zamanda bütün Avrupa’da yayıldı. Rönesans daha ziyade Fransa’da sanat; Almanya’da dini tablo ve resimler; İngiltere’de edebiyat; İspanya’da resim ve edebiyat alanında gelişti. İtalya’daki rönesans hareketinde eski Yunan ve Roma ediplerinden Tacitus, Sophokles, Domosten, Platon, Çiçeron ve Virgil’in eserleri tekrar ortaya çıkarıldı. İtalyan fikir adamı ve yazarlarından Machiavel (1469-1530), Ariosto (1474-1535), Tasso (1544-1595) yetişip eserler verdiler. Machiavel’in Hükümdar adlı eseri meşhurdur. Ressamlardan Rafael (1483-1520) aynı zamanda heykeltraş, mimar ve edebiyatçı da olan Leonardo da Vinci (1452-1591), Mikelanj (1475-1564) bu devirde İtalya’da yetişen sanatkarlardır. Fransa, edebiyat ve fikir sahalarında İtalya’yı geçerek; Ronsard (1525-1585), Montaigne (1533-1592), Rabelais (1495-1555), mimarlıkta Louvre Sarayını yapan Pierre Loscot, Tuileries Sarayını yapan Jean Bullant, resimde de François Clouet yetiştiler. Fransız krallarından I. François (1515-1547) zamanında Collège de France kuruldu. Almanya’da daha çok dini alanda değişiklikler oldu. Almanya’da hümanizm akımında Erasmus (1467-1536), Röklen (1452-1522), Luther (1483-1546), resimde Albrecht Dürer (1471-1528) yetişti. İngiltere’de tiyatro sahasında eserleriyle tanınan Shakespeare (1564-1610), İspanya’da Donkişot yazarı Cervantes (1547-1616), ressam Velasquez (1599-1660), Hollanda’da ressam Rembrand (1607-1669), Polonya’da İslam alimlerinden sonra Avrupa’da ilk defa dünyanın güneş etrafında döndüğünü söyleyen Kopernik (1473-1543) yetiştiler. Rönesans devrinde yapılan eserler Avrupa’da hala mevcuttur. Ressam ve heykeltraşların tablo ve heykelleri müzelerde bulunmaktadır. Ayrıca rönesansdan sonra sanatta dini konuların yerini insani konular almıştır. Yani artık dini konularla alaklı kitaplar yazılmıyordu, resimler çizilmiyordu, tek sesli müzik yapılmıyordu, artık müzikte bir çok müzik aleti kullanılıp, çok hareketli müzikler yapılıyordu, resimde artık insan resimleri yapılıyordu, kitaplar artık insanları aydınlatacak konuda yazılıyordu, ayrıca artık feodolitenin dediklerine güvenilmiyordu. Bu yüzden artık insanlar bilim hakkında araştırmalar yapıyordu, yani dünya hakkında araştırmalarını kendileri yapıyordu. Diğer Avrupa ülkelerinde Rönesans [değiştir] Fransa’da Rönesans’a krallar öncülük etti. Piyer Lesko en önemli Rönesans sanatçısıdır. Almanya’da Rönesans Hümanizim ile başladı. Martin Luther (Luther) ve Erasmus dinsel konuları incelediler. Albert Dürer dini tablolar yaptı. İngiltere’de Şekspir (Shakespeare), İspanya’da Servantes ünlü eserler yazdılar Rönesans’ın sonuçları Skolastik görüş ( Kilisenin dar görüşü ) yıkılmıştır. Yerine pozitif ( Bilimsel ) düşünce hakim olmuştur. Reform hareketlerini hazırlamıştır. Bilim ve teknikteki gelişmeler hızlanmıştır. Avrupa’da sanattan zevk alan aydın ( Burjuva ) sınıf ve halk sınıfı oluşmuştur. Din adamlarının ve kilisenin halk üzerindeki otoritesi sarsılmıştır. Avrupa’nın her yönden gelişmesine ve güçlenmesine öncülük etmiştir. Reform Reform, 15. ve 17. yüzyıl boyunca önce Almanya'dan sonra tüm Avrupa'yı etkileyen dinsel bir harekettir. Bu hareket Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşmasına karşı gelişmiş ve hristiyanlığın en büyük 3 mezhebinden protestanlığın oluşmasını sağlamıştır. İlk defa Almanya’da görülür, sonrasında ise Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur. Orta Çağ boyunca zenginleşen ve gücünü artıran kilise ile papalık, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlamış reform öncesinde birçok din adamının tepkisini çekmiştir. Reform hareketleri ilk defa Almanya’da Martin Luther ile başladı. Alman imparatoru Şarlken, Luther’i ve taraftarlarını 1529’da protesto ettiği için Almanya’da yeni oluşan bu mezhebe Protestanlık denir. Protestanlar ve Katolikler arasında mücadeleler Ogsburg Antlaşması ile sona erdi (1555).Buna göre; Protestanlık mezhebi ve kilisesi kesin olarak kabul edilmiştir. Alman prensleri istedikleri mezhebi seçme ve kendi topluluklarına kabul ettirme konusunda serbest oldular. Prensler, kendi ülkelerinde din işlerinin mutlak hakimi haline geldiler. Prenslerin mezheplerini kabul etmeyen Almanların başka yerlere göç etmesine izin verildi. Almanya'da başlayan Reform hareketleri İngiltere, Fransa, İsveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelere de yayılmıştır. Fransa’da ise Reform hareketlerini başlatan Jean Calven’dir. 1598 yılında Kalvenizm ve diğer mezhepler Fransa’da serbest bırakılmıştır. Reform'un Nedenleri Katolik Kilisesi'nin bozulması ve ıslahat fikrinin yayılması. Hümanizm sayesinde Hıristiyanlığın kaynaklarına inilmesi, İncil'in millî dillere çevrilerek temel ilkelerin ortaya konulması. Matbaanın yaygınlaşması ile okuma-yazma bilenlerin artması üzerine Katolik Mezhebi'nin sorgulanmaya başlanması. Endüljans sorununun ortaya çıkması, para karşılığında kilisenin günahları affetmesi. Rönesans hareketlerinin etkisi. Reform hareketlerinin ilk defa başladığı Almanya'da siyasal birlik olmaması ve Almanya'daki prenslerin dinde yenilik isteyenleri desteklemesi. Reform'un Sonuçları Avrupa'da mezhep birliği bozuldu. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıktı, mezhepler arasında çatışmalar başladı. Din adamları ve kilise, eski itibarını kaybetti. Katolik Kilisesi, kendisini yenilemek ve düzenlemek zorunda kaldı. Eğitim-öğretim faaliyetleri kiliseden alınarak laik bir eğitim sistemi kuruldu. Katolik Kilisesi'nden ayrılan ülkelerde kilisenin mallarına ve topraklarına el koyuldu. Papa ve kilisenin Avrupa Ülkelerinin kralları üzerindeki etkisi sona erdi ve Avrupa'da siyasal bölünmeler yaşandı. Çünkü Ortaçağ'da Papa, Avrupa krallarına taç giydirerek onların krallıklarını onaylıyor ve yönlendirebiliyordu. Papanın bu gücü kaybetmesi, Haçlı Seferleri'nin düzenlenmesini engellemiştir. Katolik kalan ülkelerde yeni mezheplerle mücadele etmek amacıyla Engizisyon Mahkemeleri kuruldu. Protestan krallar ve prensler, din işlerinin mutlak hakimi oldular. Reform hareketleri, Avrupa'yı siyasi yönden zarara uğratmıştır. Şarlken'in Osmanlı Devleti üzerine yapmayı planladığı Haçlı Seferi bölünmelerden dolayı gerçekleşmemiştir. Mezhep savaşları, Osmanlı Devleti'nin Avrupa'da ilerlemesini kolaylaştırmıştır.