El Kaide`den `Osmanlı konsepti`

advertisement
El Kaide'den 'Osmanlı konsepti'ne dönüş ve küresel cihat çağrısı
El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri, ulus-devlet anlayışını eleştirerek Osmanlı
döneminde hakim olan konsepte dönülmesi gerektiğini söyledi.
El Kaide'nin medya kolu Es Sahab, dün Eymen ez Zevahiri'ye ait
"Muzaffer Ümmete Kısa Mesajlar"
başlıklı video serisinin yedinci bölümü yayınlandı.
"Tek Ümmet, Farklı Cephelerde Tek Savaş" başlıklı video İngilizce altyazılı olarak da sunuldu.
Videoda Zevahiri,
'cihat gruplarının temel anlayış olarak belirlemesi gereken, Osmanlı döneminde uygulansa
dahi bugün yitirilen bir anlayışa'
dikkat çekti:
"Cihat, kafirler İslam topraklarına ayak bastığında ve Müslümanların hakları tecavüze uğradığında
tüm dünyadaki Müslümanlar için dini bir yükümlülüktür."
Video, Müslüman Kardeşler'in kurucusu
Hasan el Benna
, Hamas'ın askeri kanadına ismini veren Suriyeli ilim adamı
İzzeddin el Kassam
, El Kaide'nin 'fikir babası' ve modern dönem cihat gruplarının teorisyeni olarak bilinen
Abdullah Azzam
, El Kaide kurucusu
Usame bin Ladin,
küresel cihat teorisyenlerinden
Ebu Musab es Suri
, Türkistan İslam Partisi kurucusu
Ebu Muhammed el Turkistani
, Taliban kurucu lideri
Molla Muhammed Ömer
'in fotoğraflarının yer aldığı bir slayt ile başlıyor.
Videoda fotoğrafları sunulan bu isimler ortak cihat geleneğini bir parçası olarak lanse ediliyor.
"Ümmetimiz küresel bir savaştadır"
El Kaide'nin propaganda kolu Es Sahab, Müslümanlara karşı "Haçlı-Siyonist" ittifakının kurulduğu
iddiasını temellendirmek için çok sayıda görsel ve yazılı döküman paylaşmıştı.
Konuşmasının başlarında Zevahiri bu ittifaka değinerek, zaman zaman karşı karşıya gelen hükümet
ve grupların aynı amaç -yani İslam'a karşı savaş amacı- ile bir araya gelebildiğini ileri sürüyor:
"Ümmetimiz bugün Batılı ve Doğulu Hristiyanlar, Çinliler, Hindular, Safevi Rafıziler ve laik
milliyetçilere karşı, bunların ortak olduğu bir küresel savaştadır. İslam âleminde Mağrib kıyılarından
Doğu Türkistan’a kadar saldırganlık, işgal, baskı, bombardımanla yüz yüze kalan pek çok yer
bulabilirsiniz ve uluslararası ittifaklar, önde gelen mücrimlerin çıkarları için çalışan İslam dairesinden
çıkmış bağımlı rejimler ile el eledir."
2. Dünya Savaşı sonrası yeni dünya düzeni
'Terörizm'le savaş' adı altında İslam'a karşı savaş açıldığını iddia eden Zevahiri, 2. Dünya Savaşı
sonrası kurulan yeni dünya düzeninde, İslam dünyasının servetini paylaşmak amacıyla 'son derece
zekice' bir planın devreye sokulduğunu ifade ediyor:
"Bazı özellikleri bakımından ele aldığımızda bir bölgenin diğeri ile ufak tefek farklılıkları bulunur.
Ancak bunun yanında farklı bölgeler arasında son derece açık ortak noktalar da bulunmaktadır. Bu
ortak noktalar (maalesef) terörizm ile savaş adı altında İslam ile savaş ve 2. Dünya Savaşı'nın
galipleri arasında dünyanın, özellikle de İslam dünyasının servetini paylaşmak ve çalmak için son
derece zekice kurulmuş (çerçevesi çizilmiş) uluslararası sisteme kölelik hususudur."
"Amerika hala ana düşman"
El Kaide lideri Zevahiri, ABD'nin Müslümanlar için hala temel bir düşman olduğunu ifade ederek
sözlerine şu ifadelerle devam ediyor:
"Bu mücrim ittifakta en büyük rolün Amerika’ya ait olduğunu görürsünüz, sonra bu roller kuvvet ve
çıkara göre farklılık gösterir."
"Müslümanlar nasıl karşı koyacak?"
Zevahiri, Müslümanlar arasındaki 'karşı konulamaz' ihtilaflara rağmen birlik olmayı telkin ederken,
Kuran'da geçen "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin." ayetine
atıfta bulunuyor.
Tecrübeli cihat yanlısı lider, "
Müslümanlar kendisine karşı ittifak etmiş düşmana nasıl karşı koyacak"
sorusuna ise şu şekilde cevap veriyor:
"Şer’i bakımından bu mesele çözülmüştür. Hak Subhanehu ve Teâlâ “Müminler ancak kardeştir”
buyurmuştur ve şöyle söylemektedir “Allah’ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin” ve
demektedir ki “Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi
milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız Allah'tan en çok korkanınızdır.”
Ve Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Mü’minlerin kanı eşittir. Onlar
kendilerinden başkalarına karşı tek bir el gibidirler. Onlar içlerinden birinin verdiği eman hepsini
bağlar (ilgilendirir)”."
Osmanlı dönemine kadar devam eden anlayış
İslam alimleri ve fıkıhçıların, uzun zaman önce Müslümanların bulunduğu toprakların tek bir ülke
olduğuna hükmettiğini ifade eden Zevahiri, bu anlayışın Osmanlı dönemine kadar devam ettiğini
ancak günümüzde yok olduğunu ifade ederek ortak mücadele ve müdafaa çağrısında bulundu:
"Onlar -fakihler- (Allah onlara rahmet etsin) arasında bir ittifak vardır ki eğer kâfir bir düşman
Müslüman beldelerinden bir beldeyi işgal ederse, bu belde sakinlerine bu toprağı müdafaa etmek bir
vücubiyet haline gelir. Şayet onlar bundan aciz olurlarsa, bu vücubiyet tüm Müslümanlara varıncaya
kadar genişler. (tüm Müslümanlar üzerinde bir vücubiyet olur)"
"Ameli açıdan, Müslümanlar millet ve ırk gözetmeksizin tarih boyunca beldelerini korumak için ayağa
kalkmıştır. Bu, İslam topraklarını 5 asır müdafaa eden Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar genel
geçer bir düstur olarak kalmıştır."
Osmanlı sonrası kurulan ulus devletler ve 'tek ümmet' anlayışı
'Ulus devlet' felsefesinin İslam beldelerinin bağımsızlığını elinden alan temel sebeplerden biri
olduğunu vurgulayan Zevahiri, Suriyeli İzzeddin el Kassam'ın Filistin'deki, Filistinli Abdullah Azzam'ın
Afganistan'daki savaşının ve Mısırlı Hasan el Benna'nın Filistin için mücadelesinin 'ümmeti uyandıran'
gelişmeler olduğunu ileri sürdü:
"Osmanlıların yıkılışının ardından, sınırları işgalci kâfirler tarafından çizilmiş ulus devletler anlayışı
ortaya çıkmış ve Müslümanlar arasından da bu anlayışı benimseyenler olmuştur. İslami uyanış
davetçilerinin bu anlayışla, ulus devlet olgusuyla savaşının sebebi budur. Mısırlı Hasan el Benna
(Allah ona rahmet etsin) bu yüzden Filistin’i özgürleştirmek için tugaylar organize etmiştir. Suriyeli
İzzeddin el Kassam Filistin’de cihad etmiştir. Bu yüzden Filistinli Abdullah Azzam, Afganistan’ı
müdafaa etmek için ümmeti uyandırmış, ayağa kaldırmış ve cihadın, Endülüs’ün kâfirlerin eline
düşüşünden beri tartışmasız şekilde (ulusal sınırlar olmaksızın) farz-ı ayn (tüm Müslümanlar üzerine
bir sorumluluk) olduğunu ilan etmiştir."
"Sonra Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganlar ile muhacir kardeşleri ona biat ettiler. Arap olan
Usame bin Ladin, Ebu Musab es Suri ve Ebu Muhammed et- Türkistani, Afgan Molla Muhammed
Ömer’e biat ettiler (Allah hepsine rahmet etsin). Allah bu öncülere hayırla karşılık versin ki onlar kâfir
düşmanla savaşan birleşik bir ümmetin manasını (ruhunu) dirilttiler. "
"Kimin çıkarı için?"
Müslümanları ulusal sınırlara hapseden anlayışa karşı çıkan Zevahiri, "Pakistan Pakistanlılarındır,
Suriye Suriyelilerindir, Filistin Filistinlilerindir, kimin çıkarları için?" ifadesini kullandı.
El Kaide lideri konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
"Allah’ım gücümüzü bir araya getir, kalplerimizi yakınlaştır, saflarımızı birleştir, günahlarımız
sebebiyle bizi zaferinden mahrum etme.
Dualarımızın sonu âlemlerin Rabbine hamd, Peygamber efendimize, aline ve ashabına salat ve
selamdır."
Kaynak: Mepa News
Mepa News, 2017-06-10 17:18:53
Download