El Kaide`den `Osmanlı konsepti`ne dönüş ve küresel

advertisement
El Kaide'den 'Osmanlı konsepti'ne
dönüş ve küresel cihat çağrısı
El Kaide lideri Eymen ez Zevahiri, ulus-devlet anlayışını eleştirerek Osmanlı
döneminde hakim olan konsepte dönülmesi gerektiğini söyledi.
10.06.2017 / 17:18
El Kaide'nin medya kolu Es Sahab, dün Eymen ez Zevahiri'ye ait "Muzaffer Ümmete
Kısa Mesajlar" başlıklı video serisinin yedinci bölümü yayınlandı. "Tek Ümmet, Farklı Cephelerde Tek Savaş" başlıklı video İngilizce altyazılı olarak da
sunuldu. Videoda Zevahiri, 'cihat gruplarının temel anlayış olarak belirlemesi gereken,
Osmanlı döneminde uygulansa dahi bugün yitirilen bir anlayışa' dikkat çekti:
"Cihat, kafirler İslam topraklarına ayak bastığında ve Müslümanların hakları tecavüze
uğradığında tüm dünyadaki Müslümanlar için dini bir yükümlülüktür."
Video, Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan el Benna, Hamas'ın askeri kanadına
ismini veren Suriyeli ilim adamı İzzeddin el Kassam, El Kaide'nin 'fikir babası' ve
modern dönem cihat gruplarının teorisyeni olarak bilinen Abdullah Azzam, El Kaide
kurucusu Usame bin Ladin, küresel cihat teorisyenlerinden Ebu Musab es Suri,
Türkistan İslam Partisi kurucusu Ebu Muhammed el Turkistani, Taliban kurucu
lideri Molla Muhammed Ömer'in fotoğraflarının yer aldığı bir slayt ile başlıyor. Videoda fotoğrafları sunulan bu isimler ortak cihat geleneğini bir parçası olarak lanse
ediliyor.
"Ümmetimiz küresel bir savaştadır"
El Kaide'nin propaganda kolu Es Sahab, Müslümanlara karşı "Haçlı-Siyonist" ittifakının
kurulduğu iddiasını temellendirmek için çok sayıda görsel ve yazılı döküman
paylaşmıştı.
Konuşmasının başlarında Zevahiri bu ittifaka değinerek, zaman zaman karşı karşıya
gelen hükümet ve grupların aynı amaç -yani İslam'a karşı savaş amacı- ile bir araya
gelebildiğini ileri sürüyor: "Ümmetimiz bugün Batılı ve Doğulu Hristiyanlar, Çinliler, Hindular, Safevi Rafıziler ve
laik milliyetçilere karşı, bunların ortak olduğu bir küresel savaştadır. İslam âleminde
Mağrib kıyılarından Doğu Türkistan’a kadar saldırganlık, işgal, baskı, bombardımanla
yüz yüze kalan pek çok yer bulabilirsiniz ve uluslararası ittifaklar, önde gelen
mücrimlerin çıkarları için çalışan İslam dairesinden çıkmış bağımlı rejimler ile el eledir."
2. Dünya Savaşı sonrası yeni dünya düzeni
'Terörizm'le savaş' adı altında İslam'a karşı savaş açıldığını iddia eden Zevahiri, 2.
Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni dünya düzeninde, İslam dünyasının servetini
paylaşmak amacıyla 'son derece zekice' bir planın devreye sokulduğunu ifade ediyor:
"Bazı özellikleri bakımından ele aldığımızda bir bölgenin diğeri ile ufak tefek
farklılıkları bulunur. Ancak bunun yanında farklı bölgeler arasında son derece açık
ortak noktalar da bulunmaktadır. Bu ortak noktalar (maalesef) terörizm ile savaş adı
altında İslam ile savaş ve 2. Dünya Savaşı'nın galipleri arasında dünyanın, özellikle de
İslam dünyasının servetini paylaşmak ve çalmak için son derece zekice kurulmuş
(çerçevesi çizilmiş) uluslararası sisteme kölelik hususudur."
"Amerika hala ana düşman"
El Kaide lideri Zevahiri, ABD'nin Müslümanlar için hala temel bir düşman olduğunu
ifade ederek sözlerine şu ifadelerle devam ediyor:
"Bu mücrim ittifakta en büyük rolün Amerika’ya ait olduğunu görürsünüz, sonra bu
roller kuvvet ve çıkara göre farklılık gösterir."
"Müslümanlar nasıl karşı koyacak?"
Zevahiri, Müslümanlar arasındaki 'karşı konulamaz' ihtilaflara rağmen birlik olmayı
telkin ederken, Kuran'da geçen "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın.
Parçalanıp bölünmeyin." ayetine atıfta bulunuyor.
Tecrübeli cihat yanlısı lider, "Müslümanlar kendisine karşı ittifak etmiş düşmana
nasıl karşı koyacak" sorusuna ise şu şekilde cevap veriyor:
"Şer’i bakımından bu mesele çözülmüştür. Hak Subhanehu ve Teâlâ “Müminler ancak
kardeştir” buyurmuştur ve şöyle söylemektedir “Allah’ın ipine hep birlikte sımsıkı
sarılın ve ayrılığa düşmeyin” ve demektedir ki “Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir
kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah
yanında en üstün olanınız Allah'tan en çok korkanınızdır.” Ve Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Mü’minlerin kanı
eşittir. Onlar kendilerinden başkalarına karşı tek bir el gibidirler. Onlar içlerinden
birinin verdiği eman hepsini bağlar (ilgilendirir)”."
Osmanlı dönemine kadar devam eden anlayış
İslam alimleri ve fıkıhçıların, uzun zaman önce Müslümanların bulunduğu toprakların
tek bir ülke olduğuna hükmettiğini ifade eden Zevahiri, bu anlayışın Osmanlı
dönemine kadar devam ettiğini ancak günümüzde yok olduğunu ifade ederek ortak
mücadele ve müdafaa çağrısında bulundu:
"Onlar -fakihler- (Allah onlara rahmet etsin) arasında bir ittifak vardır ki eğer kâfir bir
düşman Müslüman beldelerinden bir beldeyi işgal ederse, bu belde sakinlerine bu
toprağı müdafaa etmek bir vücubiyet haline gelir. Şayet onlar bundan aciz olurlarsa,
bu vücubiyet tüm Müslümanlara varıncaya kadar genişler. (tüm Müslümanlar üzerinde
bir vücubiyet olur)"
"Ameli açıdan, Müslümanlar millet ve ırk gözetmeksizin tarih boyunca beldelerini
korumak için ayağa kalkmıştır. Bu, İslam topraklarını 5 asır müdafaa eden Osmanlı
Devleti’nin yıkılışına kadar genel geçer bir düstur olarak kalmıştır."
Osmanlı sonrası kurulan ulus devletler ve 'tek
ümmet' anlayışı
'Ulus devlet' felsefesinin İslam beldelerinin bağımsızlığını elinden alan temel
sebeplerden biri olduğunu vurgulayan Zevahiri, Suriyeli İzzeddin el Kassam'ın
Filistin'deki, Filistinli Abdullah Azzam'ın Afganistan'daki savaşının ve Mısırlı Hasan el
Benna'nın Filistin için mücadelesinin 'ümmeti uyandıran' gelişmeler olduğunu ileri
sürdü:
"Osmanlıların yıkılışının ardından, sınırları işgalci kâfirler tarafından çizilmiş ulus
devletler anlayışı ortaya çıkmış ve Müslümanlar arasından da bu anlayışı
benimseyenler olmuştur. İslami uyanış davetçilerinin bu anlayışla, ulus devlet
olgusuyla savaşının sebebi budur. Mısırlı Hasan el Benna (Allah ona rahmet etsin) bu
yüzden Filistin’i özgürleştirmek için tugaylar organize etmiştir. Suriyeli İzzeddin el
Kassam Filistin’de cihad etmiştir. Bu yüzden Filistinli Abdullah Azzam, Afganistan’ı
müdafaa etmek için ümmeti uyandırmış, ayağa kaldırmış ve cihadın, Endülüs’ün
kâfirlerin eline düşüşünden beri tartışmasız şekilde (ulusal sınırlar olmaksızın) farz-ı
ayn (tüm Müslümanlar üzerine bir sorumluluk) olduğunu ilan etmiştir."
"Sonra Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganlar ile muhacir kardeşleri ona biat
ettiler. Arap olan Usame bin Ladin, Ebu Musab es Suri ve Ebu Muhammed etTürkistani, Afgan Molla Muhammed Ömer’e biat ettiler (Allah hepsine rahmet etsin).
Allah bu öncülere hayırla karşılık versin ki onlar kâfir düşmanla savaşan birleşik bir
ümmetin manasını (ruhunu) dirilttiler. "
"Kimin çıkarı için?"
Müslümanları ulusal sınırlara hapseden anlayışa karşı çıkan Zevahiri, "Pakistan
Pakistanlılarındır, Suriye Suriyelilerindir, Filistin Filistinlilerindir, kimin çıkarları için?"
ifadesini kullandı. El Kaide lideri konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
"Allah’ım gücümüzü bir araya getir, kalplerimizi yakınlaştır, saflarımızı birleştir,
günahlarımız sebebiyle bizi zaferinden mahrum etme. Dualarımızın sonu âlemlerin Rabbine hamd, Peygamber efendimize, aline ve ashabına
salat ve selamdır."
Kaynak: Mepa News
© 2015 Mepa News Tüm Hakları Saklıdır!
Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz!
Tasarım ve Yazılım: Mepanews
Download