El Kaide lideri 'siyasi oyunlara' dikkat çekti: Amerika'yı kim kışkırtıyor? Eymen ez Zevahiri, ''Benim Müslüman Ümmetim! Amerika karşısında geri adım atanlar neyi başardı? Mahmud Abbas neyi başardı? Gannuşi neyi başardı?'' dedi. 05.10.2017 / 09:33 El Kaide lideri Dr. Eymen ez Zevahiri, örgütün medya kolu Es Sahab Medya aracılığıyla yeni bir video mesaj yayınladı. Konuşmasında ABD ve müttefiklerinin cihat hareketlerini bitiremede başarısız olduğunu vurgulayan Zevahiri, Usame bin Ladin'in "cihat yanlısı hareketlerin tek bir amaç etrafında kenetlenmeleri, ümmete gerçek düşmanın kim olduğunun gösterilmesi ve tüm cihat gruplarının Afganistan İslam Emirliği sancağı altında toplanması" konusunda önemli adımlar attığını ileri sürdü. Küresel amaçlara sahip olmadan, 'bölgesel bir cihat' yürütmesi halinde ümmetin uyanışına vesile olunamayacağını ileri süren Zevahiri, "Şeyh (bin Ladin), insanları davet ve teşvik ettiği ve de uğrunda çalıştığı şeyin gayet doğal olarak ve beklenilen bir şekilde başına açtığı cefaya aldırmadı." ifadelerini kullandı. 'Küresel küfre ve yerel kuklalara karşı savaş' El Kaide'nin 'küresel küfrün başı ABD' ile ve aynı zamanda yerel kukla rejimlere karşı savaştığını belirten Zevahiri, ."..zira bu savaş tek eksenli bir savaştır, bahsedilen konuların birbirinden ayrı olarak ele alınması gerektiğini ancak durumu doğru bir şekilde algılayamayan kişiler kendi hayal dünyalarında savunur." dedi. Bazı İslamcı grupların düşman ile karşılaşmaktan kaçtığını ve barışçıl bir muhalefet yürüttüüğünü ifade eden Zevahiri, bu grupların daha sonra 'acı gerçekle' yüzleşmek zorunda kaldığını belirtti. "Sisi'nin Selefileri, dirhem ve riyalin Selefileridir" Zevahiri, Mısır'daki Müslüman Kardeşler ve Selefiler tecrübesi hakkında şu ifadeleri kullandı: "Fedakarlığın ağır ve gerçeklerle karşılaşmanın çok acı geldiği belirli gruplar, kendilerine direkt olarak tehdit oluşturan düşman ile yüzleşmekten kaçmaya çalıştı. Bizler, Mısır hapishanelerinde Hüsnü Mübarek’i “Müslümanların lideri” olarak görenlere şahit olduk. Bizler, Sisi’nin “selefiyesine” şahit olduk ki onlar ancak dirhemin ve riyalin selefiyesidir. Bizler, Hüsnü Mübarek’in hüküm sürdüğü zamanlarda, dostçul bir muhalefet rolünü oynamakta ısrar edenlere şahit olduk. Bunlar daha sonra Askeri Konsey ile müttefik olup, 5 seçim ve referandumun ardından Muhammed Mursi’yi manası olan yetkilerden uzak olarak Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na oturttular. Sonrasında ise, başından beri kaçıp durdukları acı gerçek ile yüzleşmek zorunda kaldılar." "Amerikalıları El Kaide mi kışkırttı?" Mısır'daki tecrübenin tekrar edilmek istediğini ve ABD'ye yakın bir siyaset izleyerek hükümet kurmak isteyen grupların olduğunu iddia eden Zevahiri, bu tarz projelerin asla başarılı olamayacağını söyledi. "Bugün yine, Amerika’yı istedikleri gibi bir oyuna getireceğine inanarak – ki bu mümkün değildir--, gerçeklerden kaçıp daha önce yapılan hataları tekrarlayarak iktidar koltuğuna –ister Kahire’de ister Şam’da olsun—oturmak için uğraşanlara şahit oluyoruz. Bu çerçevede bazı şeyler duyuyoruz; “Amerikalılara bizden şüphelenmeleri için fırsat vermeyin.” Sanki Amerikalılar son 50 senedir bizden şüphelenmiyor ve bize öfke duymuyorlar! Amerikalılardan önce, İslam ile savaşanlar İngilizler, Fransızlar ve de Ruslardı, hepsi de Osmanlı Devletini kendi aralarında bölüşmek için çalıştı. İngilizler neden Cebelitarık’tan Hindistan’a sayısız Müslüman topraklarını işgal ettiler? Ruslar neden asırlardır Müslüman olan Kafkasları ve de Orta Asya’daki toprakları işgal ettiler? Çin neden Doğu Türkistan’ı işgal etti? Fransa neden İslami Mağrib’i ve de Şam diyarını işgal etti? Amerika neden yarım yüzyıl önce Müslüman dünyasının kalbinde İsrail’i kurma kararı aldı ve bölgedeki petrol kaynaklarını tekeline aldı? Bunu El-Kaide Amerikalıları kışkırttığı için mi yaptılar? Suriye'deki El Kaide 'sorunu' El Kaide'nin Suriye'deki varlığının 'sorun' oluşturduğu ve küresel güçleri tahrik ettiği yönündeki eleştirilere de cevap veren Zevahiri, şu ifadeleri kullandı: Suriye’de yok eden, bombalayan, öldüren, hem orduları hem de paralı askerleriyle savaşan kimdir? Bizleri bölmek ve bizlere hükmetmek için kirli oyununu oynayan kimdir? Oralarda, Mücahidlerin en hayırlılarını kim bombaladı? Suriye’de Amerika’yı kışkırtan El-Kaide miydi? El-Kaide, Allah’ın yardımı ve bereketiyle, Şam’daki ehlimizin cihadını ilk günden itibaren tam bir destekle desteklemiştir. Ribat ve Cihad diyarı Şam’daki Mücahidlere kalbini açmış ve onlara yardım elini uzatmıştır. Şerefli Şeyh, Ebu Halid el-Suri’yi Şam diyarında yükselen en büyük problemin çözülmesi adına temsilcisi olarak seçen El-Kaide’dir. Bu şartların zuhur etmeye zorladığı bir durum mudur yoksa Amerika ve bölgedeki ajanlarının dikte etmesi midir?" "Fedakarlıklar siyasi oyunlarla zayi olmasın" Suriye'deki cihat gruplarına da seslenen El Kaide lideri, "Yaptığınız muazzam fedakarlıkların ve takdim ettiğiniz tertemiz kanlarınızın siyasi oyunlar ve tezgahlarla zayi olmasından korkuyoruz." diyerek daha önce yaşanan tecrübelere işaret etti: "Şam diyarındaki ehlimiz, kardeşlerimiz ve bize sevgili olanlar! Yeniden doğuşun ve de mü’minlerin kalesi olan topraklardaki Müslüman Ümmetimiz! Ey Beytü’l Makdis’in eteklerine yaklaşanlar! Ey en muazzam şekillerde fedakarlıklar ederek tarihi hayretler içinde bırakan kahramanlık öyküsünü yazanlar! Size olan tavrımız ne siyasetten ne de hislerden kaynaklanır; size olan tavrımız imanımız gereği şer’i(dini) bir duruştur. Sizler bizim din ve cihad kardeşlerimizsiniz. Sizler tağutlarla yüzleşen ve uluslararası Şeytani ittifaka karşı ayağa kalkanlarsınız. Yaptığınız muazzam fedakarlıkların ve takdim ettiğiniz tertemiz kanlarınızın siyasi oyunlar ve tezgahlarla zayi olmasından korkuyoruz. Daha önceden, liderlerin denge siyaseti izlemesi ve kendi dar görüşlü çıkarlarına öncelik vermesi sonucunda verilen emeklerin nasıl zayi olduğuna şahitlik ettik. Rusların çekilmesinden sonra Afgan Cihadının kaderini gördük (İslam Emirliğinin kurulmasından önce). Yemen, Mısır ve Tunus’taki devrimlerin acı sonlarına şahitlik ettik." "Çekişip birbirinize düşmeyin" Suriye'deki cihat gruplarının birleşmesi ve uyum içinde çalışması yönündeki telkinlerini tekrarlayan Zevahiri, ayrılığın güçlerini tüketeceğini iddia etti: "Allah’ın yeryüzündeki sünneti hiç kimseden yana işlemez. O halde, birlik olunuz ve birbirinizle uyum içinde çalışınız. Birbirinizle iletişime geçiniz, bağlar kurunuz ve tüm Müslüman diyarlarındaki Müslüman kardeşlerinize yardım elini uzatınız. Bu zafere giden en emin yoldur. Allah (svt) buyuruyor ki; “Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Allah'ı çokça zikredin. Umulur ki kurtuluş (felah) bulursunuz. Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”" ABD ile yakınlaşan muhaliflere IŞİD benzetmesi Zevahiri, Suriyeli muhaliflerin daha fazla destek görmesi ve mültecilere yardım eli uzatılması açısından ABD ile ortak çalışma arayışında olanların durumunu IŞİD'e benzetti. IŞİD'in de kendi durumunu meşrulaştırmak için şeriat hükümlerini 'eğip büktüğünü' ifade eden Zevahiri, bu durumun kontrolsüz-ilkesiz bir siyasete dönüşebileceği uyarısında bulundu. El Kaide lideri şu ifadeleri kullandı: "Amerikan Devlet Bakanlığı çalışanları kendileriyle anlaşma yapmaya mutabık olanları ziyaret ediyor, onlara elindeki sopayı göstererek havuç vaad ediyor. İşin para kısmında çalışanlar da harekete geçtiler, tuzaklar kurarak diyorlar ki; “Biz size yardım etmek istiyoruz, bunun için bize zorluk çıkartmayın.” Bazılarının fetvaları ve şüpheler bu vaadlerin hemen ardından ortaya çıkıyor. Şer’i siyaset bir anda –bazılarının gözünde— kontrolsüz bir siyasete dönüşüyor. Adnani dedi ki; “Bizim onlara verdiğimiz biat saygıdan ve sevgiden ötürüydü; dış işlerimizde onlara uyduk, iç işlerimizde ise onlara itaat etmedik!” Başka birisi bunun adını “mecburi (gereklilikten ötürü) biat” koydu, üçüncüsü dedi ki; “bu biat sadece bazı belirli yerlerde geçerlidir”, dördüncü birisi kendini haklı çıkartmak için; “değişmeyenler ve değişkenler” dedi. Bizler, verilen biat beraberinde Şer’i yükümlülükler getirir, bağlayıcıdır ve bozulması yasaktır. Rabbimiz buyuruyor; “Ey iman edenler, verdiğiniz sözleri yerine getiriniz.” Bizler verdiğimiz yemini yerine getireceğiz, asla yorulmayacak asla vazgeçmeyeceğiz." Kendilerini ayırma muradında olanlar diyor ki; “Bombalanmaktan muaf olmak istiyoruz, bizi terörist olarak tanımlamalarını istemiyoruz, eğer bizler de terörist olarak tanımlanmak istemiyorsak, bize para verenler Amerika’nın hoşlanmadıklarından uzaklaşmamızı, bize şart koştular. Mültecilere uzatılan yardımların kesilmesini istemiyoruz, eğer kendi kabuğumuza çekilirsek birleşmekte muvaffak olamayacağız.” Sanki, hem Batı hem Doğu, Haçlılar, Rafıziler, laikler, Rus ateistleri ve Çinliler üzerimize birlik olup gelmiyormuş gibi, insanlar “bölgecilik” bayrağını kaldırmakta bir an bile tereddüt etmiyor. " Suriyeli muhaliflere Taliban örnekliği: 'ABD'ye rağmen yollarına devam ediyorlar' Taliban lideri Molla Muhammed Ömer'in ABD'nin "Usame bin Ladin'i bize teslim edin" teklifini emirliğin bir yıkıma uğraması tehlikesine rağmen reddettiğine vurgu yapan Zevahiri, buna rağmen İslam Emirliği'nin bugünlere kadar gelmesine ve savaşına devam etmesine vurgu yaptı. Suriyeli muhalif gruplara Taliban'ın örnekliğini sunan El Kaide lideri, "Onlar ümmetlerini kandırmadılar. Onlar Amerikalıların hışmından ve mücrim doğasından korkmadılar. O halde onları taklit ediniz ve onların ayak izlerini takip ediniz." dedi: "Bugünlerde, İslam Emirliği’nin ve Allah’a sonuna kadar güvenen bir mü’minin imanı ile Molla Muhammed Ömer’in; “Usame meselesi kişisel bir mesele değildir, burada söz konusu olan İslam’ın şerefidir. Eğer ben bugün Usame’yi teslim edersem, yarın da siz beni teslim edersiniz” diyerek gösterdiği duruşu daha da açık hale geliyor. Molla Ömer, bu dünya lükslerinden hiçbirine sahip olmadan, zahid birisi olarak hakkın rahmetine kavuştuktan sonra yerine Molla Ahtar Muhammed Mansur seçilmişti ve o da İslam Emirliğine olan biatından dolayı El-Kaide’ye teşekkür etmiştir. Kararın beraberinde getirdiği bedeli tam olarak bildiği halde bu fakir kulu ismiyle zikretmiştir. İşte böyle İslam Emirliğinin mübarek bugünlere gelmiş ve hala devam etmektedir. Emirlik, inananlara ve muhacirlere sadakat üzere yoluna devam etmektedir. " "Ayrışma mağlubiyetin ilk adımıdır" Müslümanlara karşı "Haçlılar, ateist Rusya, Çin, Rafıziler, laikler ve hain yöneticilerin tek safta birleştiğini" iddia eden Mısırlı lider, yaşanan ayrılıkların mağlubiyetin ilk adımı olduğunu söyledi. Geri adım atanların ve demokratik siyaseti yolunu tercih edenlerin somut bir başarı elde edemediğini savunan Zevahiri, Arap Baharı sonrası "ümmetin düşmanlarının eskisinden daha kuvvetli, eskisinden daha da Amerika’ya bağlı bir şekilde geri döndüğünü" ileri sürdü. Zevahiri şu ifadeleri kullandı: "Bu saldırıyla baş edebilmemiz için tek çaremiz saflarımızı birleştirmektir. Harekete geçelim, görevleri ve sorumlulukları aramızda pay edelim ve hep beraber düşmanın gayretini boşa çıkaralım. Ancak bu gruplaşma, birbirimizle olan bağların kopartılması, saflarımız arasındaki uzaklık ve ayrılık, eğer mağlubiyet değilse de mağlubiyetin ilk adımıdır. Allah buyuruyor ki; “Kendi aranızda ayrılığa düşmeyin yoksa başarısız olur ve gücünüzü kaybedersiniz.” Bütün hamdlerin sahibi diyor ki; “Muhakkak ki Allah, kendi yolunda sağlamlaştırılmış bir duvar gibi savaşanları sever.” O halde gelin, bir ucu Doğu Türkistan’dan İslami Mağrib’e, diğer ucu Kafkaslardan Orta Afrika’ya uzanan sağlam bir duvar olalım. Birlik olmak zafere giden yol olduğu için, Amerika ve onun İslam ve Arap dünyasındaki kukla rejimlerinin en önemli amaçlarından bir tanesi her zaman Cihadi toplanmayı parçalarına ayırmak olmuştur. Onlar bağları sökmek, ortak bağlantıları kırmak, Ümmetin cihadını bölgesel bir cihada çevirmek, daha sonra her bölgedeki Mücahidlerin arasında fitne tohumları ekerek farklı gruplara ayrılmasını sağlamak en niyahetinde de ortak amaçlarına ulaşamamalarını sağlamak ve öylece güçten düşüp yok olmalarını isterler. Benim Müslüman ve Mücahid kardeşlerim, Amerikalıların baskısı karşısında geri adım atmak bir fayda getirmeyecektir. Amerika, tam bir kölelik hariç hiçbir sonuçtan memnun olmaz. Kur’an bu gerçeğe şehadet eder; “Yahudiler ve Hristiyanlar, siz onların yoluna uymadıkça sizden razı olmazlar”. Benim Müslüman Ümmetim: Amerika karşısında geri adım atanlar neyi başardı? Mahmud Abbas neyi başardı? Gannuşi neyi başardı? Bizler ayağa kalkmalı ve bu savaşın bizden gerektirdiği şekilde davranmalıyız. Bizler kendi aramızda bölünmüşlük içerisindeyken düşmanlarımız bizlere tek yumruk halinde saldırıyor ki kolayca emellerine kavuşabilsinler. Bizim Müslüman Ümmetimiz, Arap Baharı artık umutsuz bir başarısızlık noktasına geldi ve Ümmetin düşmanları eskisinden daha kuvvetli, eskisinden daha da Amerika’ya bağlı bir şekilde geri döndüler." "Halkların öfkesi heba edildi" Arap Baharı sürecinde Müslüman halkların Amerika ve müttefiklerine karşı bir öfke biriktirdiğini söyleyen Zevahiri, bu potansiyelin bazı siyasetçiler tarafından değerlendirilemediğini ve heba edildiğini ileri sürdü: "O halde halkların öfkesini ziyan eden kimdi? Bunu yapanlar, zayıf ve teslim olmaya dünden hazır, her şeyden hatta dininin değişmez kurallarından dahi taviz veren sonucunda da hem bu dünyayı hem de öbür dünyayı kaybeden liderlerdir. Anayasada kanun yapılması için tek kaynağın Şeriat olmasını dahi başaramadılar. Gannuşi, -mezarda ölü bir ceset olan- Burkiba tarafından yürürlüğe konulan kanunları feshetmedi. Onun yerine, Batı’ya yakın kalmayı tercih ederek ve bunun bedeli olarak taviz ardına taviz vererek, en sonunda kendisi de mükemmel bir laik oldu. Böylelikle tüm yozlaşmış halleriyle birlikte Mısır ve Tunus eski durumlarına geri döndürüldü. Ümmetim! Sizler aşağılanmaktan, boyun eğmişlikten, zulümden ve yozlaşmadan uzun bir Cİhad sürecine girmeden asla kurtulamayacaksınız. Bu cihada liderlik edenlerin de kararlı, bilge olmasının yanı sıra, girişilen cihadın akidesini terk etmeyecek, dini söz konusu olduğunda pazarlık etmeyecek ve Ümmetin haklarını satmayacak kişiler olması gerekir." "Ümmetin özgürlüğüne kendimizi adadık" "Mücahitlerin dünyanın dört bir köşesinde ümmetin özgürlüğü ve zaferi için kendini feda etmeye devam ettiğini" ifade eden Zevahiri, video kaydının son bölümünde şu ifadeleri kullandı: "Benim Müslüman Ümmetim, El-Aksa acılar içinde kıvranmakta ve her geçen gün yaralarından kanlar akmaya devam etmektedir. O halde oğullarınızı İslam dininin bize öğrettiği üzere cömert olmaya, fedakar olmaya ve sabit olmaya hazırlayınız. Allah yolunda Cİhad’dan gayrı, El-Aksa’mızı özgürleştirecek, topraklarımızı işgalcilerden temizleyecek, devletlerimizden tağutları, hırsızları ve de apaçık mücrimleri söküp atacak başka bir yol yoktur. Müslüman Ümmetimiz! 11 Eylül’den 16 yıl sonra, sizin evlatlarınızın ayakları hala yollarında sabit ve kararlıdır. Kaşgar’dan Timbuktu’ya, Dhaka’dan Mombasa’ya, Filpinler’den Aures Dağlarına, Grozni’den Aden Abyan’a bu yiğitler kanlarını sunmakta, sevdikleri ne varsa Allah rızasını kazanmak için hepsini feda etmektedirler… sizin zaferiniz için alçak gönüllü bir adak ve de sizin özgürlüğünüz için ufak bir bedel olarak. O halde onlara güveniniz. Onlara destek olunuz. Onlarla olunuz. Onlara öğüt veriniz. Onlara yol gösteriniz. Eğer hata ederlerse onları düzeltiniz zira onlar Allah’ın izni ile yaklaşmakta olan dönemdir, sizin yüzünüze gülen gün doğumudur, raşid Halifeliğinizin müjdeleridir. " Kaynak: Mepa News © 2015 Mepa News Tüm Hakları Saklıdır! Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz! Tasarım ve Yazılım: Mepanews