Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Osmanlı; Bir Dünya Devleti : Osmanlı Devleti 1299 yılında Söğüt ve Domaniç çevresinde kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’dir. Osmanlılar, Balkanlarda fethedilen topraklarda dil, din, ırk ve mezhep ayrım yapmadan halka hizmet etmişlerdir. Kimsenin toprağını elinden almamış ve devletin toprağını, toprağı olmayan halka dağıtmışlardır. Gittikleri her yerde hanlar, hamamlar, camiler, medreseler, kervansaraylar, köprüler ve çeşmeler yaparak fethettikleri yerlerin kalkınmasında önemli bir rol oynamışlardır. 1. İstanbul’un Fethi: Fetihten önce İstanbul, Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli topraklarının arasında yer almaktaydı. İstanbul daha önce de defalarca alınmak istenir ama istenilen sonuca ulaşılamaz. Çünkü şehrin etrafı surlarla ve denizle çevrilidir. Fakat Osmanlı padişahı II. Mehmet kafasına koymuştur;” Ya İstanbul onu alacaktır; ya da o İstanbul’u” Hazırlıklarını tamamlayan II. Mehmet, 6 Nisan 1453’te karadan ve denizden İstanbul’u kuşatır. Karadan yapılan saldırılar pek sonuç vermez. Haliç girişi zincirle kapalı olduğu için donanma faydalı bir şekilde kullanılamaz. 21 Nisan’ı 22 Nisan’a bağlayan gece II. Mehmet 72 parça gemiyi, karada kızaklar üstünde kaydırarak Haliç’e indirir. 29 Mayıs 1453’te Ulubatlı Hasan’ın surlara diktiği Osmanlı sancağı İstanbul’un fethedildiğinin işareti olur. İstanbul' un fethinin, Türk ve dünya tarihi açısından önemli sonuçları olmuştur : •Bu fetihle Anadolu ve Rumeli toprakları birleştirilmiş ve Osmanlı çok büyük bir devlet hâline gelmiştir. •Dünyanın en büyük imparatorluklarından olan Doğu Roma İmparatorluğu yıkılmıştır. •II. Mehmet’e “Fatih Sultan Mehmet” denmiştir. •Orta Çağ kapanmış, Yeni Çağ başlamıştır. Kısaca Osmanlı Devleti: 1299 Osmanlı Devleti kuruldu. 1320 Osman Bey ilk Osmanlı parasını bastırdı. 1389 I. Murat, I. Kosova Savaşı’nı yaptı. 1448 II. Murat, II. Kosova Savaşı’nı yaptı. 1453 İstanbul fethedildi. 1517 Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethetti. 1529 Kanuni Sultan Süleyman Viyana’yi kuşattı. 1535 Kanuni Sultan Süleyman Fransa’ya kapitülasyonları verdi. 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk toprak kaybı başladı. 1839 Tanzimat Fermanı ilan edildi. 1876 I. Meşrutiyet ilan edildi TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne 2. Osmanlı’da Kültür ve Medeniyet : Tarihî kaynaklara göz attığımızda Osmanlı kültürünün Avrupa kültürünü, Avrupa kültürünün de Osmanlı kültürünü ne kadar etkilediğini görürüz. Fatih Sultan Mehmet, Bellini ve Costanzo gibi pek çok sanatçıyı ülkesine davet etmiştir. Leonardo da Vinci Sultan II. Bayezit’e gönderdiği mektubunda Haliç’in iki yakasını bağlayacak yüzer köprü teklifinde bulunmuştur. Viyana kuşatması sırasında Avusturyalılar Türklerin yaşam tarzını ve günlük kullandıkları eşyaları yakından görmüşler ve bu tarzı günlük yaşamlarında kullanmışlardır. Hatta bu etki o kadar büyüktür ki Schwetzinger (Şivetzinger) Sarayı’nın bahçesine cami yapılmıştır. Bu cami kubbesiyle, minaresiyle, motifleriyle Osmanlıya olan hayranlığın ifadesidir. 3. Birinci Dünya Savaşı ve Çanakkale Cephesi a) Birinci Dünya Savaşı başında Avrupa : Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan olay 28 Haziran 1914 günü Avusturya-Macaristan veliahdı Arşidük Ferdinand’ın Saraybosna’da bir Sırplı tarafından öldürülmesidir. Bu olay karşısında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Sırbistan’a savaş ilan etti. Rusya Sırbistan’ın; Almanya da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yanında yer aldı. Bu durum Avrupa’yı bir hafta içinde dünya çapında bir savaşa sürükledi. b) Osmanlı Kimin Yanında? Osmanlı Devleti, iki bloğa ayrılmış Avrupa’da yalnızlıktan kurtulmak için birtakım ittifak teşebbüslerinde bulunmuştur. Osmanlı Devleti savaş karşısında tarafsızlığını ilan etmekle beraber, kaybedilen toprakları geri alma düşüncesi ve Almanya'nın da çabalarıyla savaşa sürüklenmiştir. İngiliz donanmasının takibinde olan iki Alman gemisi Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını açıklamış, gemilere Yavuz ve Midilli isimlerini vermiştir. Ancak bu gemilerin Rus limanlarını bombalamaları üzerine Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kalmıştır. c) Dünya Savaşı’nda taraflar : İtilaf Devletleri •İngiltere •Belçika •Fransa •Amerika •Rusya •Japonya •Italya •Yunanistan •Sırbistan •Karadağ İttifak Devletleri •Alman İmparatorluğu •Avusturya-Macaristan Imparatorluğu •Bulgaristan •OsmanlıDevleti TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne d) Çanakkale Geçilmez : Çanakkale, yıl 1915 İtilaf Devletleri, büyük bir çoğunluğunu Avustralya, Hindistan ve Cezayir’den topladıkları askerlerden oluşturdukları donanmalarıyla Çanakkale Boğazı’na geldiler. Amaçları İstanbul’u işgal etmek, Rusya’ya yardım sağlamak ve savaşı kısa zamanda sonlandırmaktı. 18 Mart’ta deniz harekâtında başarısız olurlar ve 25 Nisan’da Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarırlar. Savaşlar hem denizde hem de karada devam eder. e) Birinci Dünya Savaşı'nm sonuçları : Osmanlı Devleti ile Galip Devletler arasında savaşı sona erdiren ve çok ağır şartlar içeren Mondros Ateşkes Anlaşması 30 Ekim 1918’de imzalandı. Bu anlaşmaya göre askerler silah bırakacak, ordular dağıtılacak ve Galip Devletler güvenlikleri açısından tehlikeli gördükleri yerleri işgal edebileceklerdi. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan Birinci Dünya Savaşı sonucunda, üç imparatorluk yıkıldı (Avusturya-Macaristan, Çarlık Rusya ve Osmanlı Devleti). Ulusal nitelikli devletler kuruldu (Çekoslovakya, Letonya, Polonya, Ukrayna...). 4. Türk Milleti, Millî Mücadele ve Atatürk : 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı 1918 yılında sona erdi. Osmanlı Devleti yenik devletler arasındaydı. Galip devletlerle Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı. Bu anlaşma maddelerine dayanılarak yurdumuz işgal edildi. Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince ordularını dağıtmıştı. Bu yüzden işgalcilere müdahale edecek düzenli bir ordu yoktu. Buna rağmen bazı bölgelerde halk kendi imkânlarıyla işgalcilerle mücadeleye başladı. İtilaf Devletlerinin kendi aralarında yaptıkları paylaşma planı gereğince 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’e ayak bastılar. a) Atatürk Samsun’da : İzmir’in işgalinden sonra 16 Mayıs 1919’da Bandırma isimli vapurla yola çıkan Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun'a gelerek “Ya istiklal, ya ölüm!” parolasıyla Millî Mücadele çalışmalarına başladı: Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla Kurtuluş Savaşı başladı. Samsun’dan Amasya’ya geçen Mustafa Kemal burada bir genelge yayımladı. Bu genelgede; vatanın işgal edildiğini, İstanbul hükûmetinin görevini yerine getiremediğini ve vatanı yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracağını belirtti. Amasya’dan sonra Erzurum ve Sivas kongreleri yapılarak halk Millî Mücadele konusunda bilinçlendirildi. Ankara’da milleti temsil edecek ve Millî Mücadele’yi yönetecek yeni bir meclisin açılmasına karar verildi. TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne b) Cepheler : Atatürk ve arkadaşlarının çabalarıyla eldeki imkânlardan faydalanılarak bir ordu kuruldu. Çıkarılan Ulusal Yükümlülükler’le Türk halkı orduya her türlü yiyecek, içecek, giyim, kuşam yardımı yaptı. Bu ordu vatanın işgale uğramış her yerinde düşmanla savaştı, zaferler kazandı. 1. Güney Cephesi : I. Dünya Savaşı sonunda işgal edilen Urfa, Antep ve Maraş'ta halk kendi imkânlarıyla harekete geçti.Ummadıkları bir direnişle karşılaşan işgalciler bulundukları yerlerden çıktılar. Yöre halkının kahramanca mücadelelerini hiç unutmamak ve takdir etmek amacıyla Büyük Millet Meclisi tarafından Antep’e “Gazi”, Urfa’ya “Şanlı” ve Maraş'a “Kahraman” unvanları verildi. 2. Doğu Cephesi : Ermeniler yıllar boyunca dillerinde, dinlerinde ve kültürlerinde özgür olarak Türklerle iç içe yaşadılar. Fakat özellikle İngilizler ve Ruslar, Osmanlı Devleti’ni zayıflatmak için Ermenileri kışkırttılar. Bundan cesaret alan Ermeniler harekete geçti. Doğu Anadolu'da Kâzım Karabekir komutasındaki Türk ordusu Ermenilere karşı mücadele etti. Ermeniler Gümrü Antlaşması’yla Anadolu’dan toprak isteklerinden vazgeçtiler. 3. Batı Cephesi :15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgaliyle açılan Batı Cephesi’nde, gazeteci Osman Nevres Bey (Hasan Tahsin) işgale ilk karşı koyan kişi oldu. Daha sonra İsmet Bey komutasındaki Türk ordusu I. İnönü ve II. İnönü savaşlarını kazandı. Mustafa Kemal Paşa komutanlığında Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz ve Başkumandan Meydan Muharebesi ile Batı Anadolu’nun tamamı işgalden kurtarıldı (18 Eylül 1922). Böylece, Anadolu’nun sonsuza kadar Türk vatanı olarak kalacağı kanıtlandı. 5. TBMM' nin Açılışı ve Cumhuriyet’in İlanı : Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul 16 Mart 1920’de işgal edilmişti. Padişah işgalci güçlerin baskısı altındaydı ve görevlerini yerine getiremiyordu. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı ve başkanlığına Mustafa Kemal getirildi. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı ile millî egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuş oldu. Bu yeni devletin 20 Ocak 1921 tarihinde kabul edilen ilk anayasası devletin dayandığı esasları şöyle özetliyordu; • Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. • Yasama ve yürütme yetkisi milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisine aittir. • Türkiye devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir ve hükûmeti de “Büyük Millet Meclisi Hükûmeti” adını almıştır. TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Anayasa bu maddelerle egemenliğin bir kişiye, bir aileye, bir zümreye değil millete ait olduğunu en açık şekilde belirtmiştir. Önce Türkiye Büyük Millet Meclisini açan Atatürk, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan etti. Yeni devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” oldu. Ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Mustafa Kemal meclisteki tüm milletvekillerinin oyunu alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı oldu. Cumhuriyet beraberinde halkı yönetimde söz sahibi yapan demokrasiyi getirdi. Kurulan devletin sonsuza kadar yaşaması, gelişip kalkınması için önemli inkılaplar yapıldı. a) Atatürk ilkeleri : Mustafa Kemal’in yaptığı inkılapların temelinde Atatürk ilkeleri vardır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devletçilik ve inkılapçılık olarak bilinen Atatürk ilkeleri, Türk ulusunu aklın ve bilimin aydınlığında çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmayı amaçlamıştır. Cumhuriyetçilik : Cumhuriyet bir yönetim şeklidir. Halkın kendini yönetecek olanları kendisinin seçmesidir. “Ey yükselen yeni nesil! Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizsiniz.” diyerek cumhuriyeti korumak ve yaşatmak görevini Türk gençliğine vermiştir. Milliyetçilik :Milliyetçilik, kendi ulusunu sevip onu yüceltmek, ulusu için her türlü fedakârlığı göze almaktır. Atatürk milliyetçiliğinde ırkçılık yoktur. Atatürk’e göre dili, dini ne olursa olsun kendini Türk bilen herkes Türk’tür. Atatürk, Milliyetçilik ilkesi doğrultusunda Türk Tarih Kurumunu ve Türkçeyi geliştirmek için Türk Dil Kurumunu kurdurmuştur. Halkçılık :Bir ülkede yaşayan ve o ülkeyi vatan bilen insanlara halk denir. Halkçılık ilkesine göre ulusal egemenliğin dayanağı halktır. Herkes kanunlar önünde eşittir ve devlet hizmetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. Devletçilik :Devletçilik ilkesi ekonomik kalkınmanın nasıl olacağını belirler. Bu ilkenin temel amacı Türk milletinin kalkınmasını, mutluluğunu ve huzurunu sağlamaktır. Laiklik :Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Devlet işlerinin akla, mantığa ve bilime dayandırılmasıdır. Laiklikte, insanların dinî inanışlarını serbestçe yerine getirebilmesi temel esastır. Devlet bütün inançlara aynı mesafede durarak onların özgürce yaşamalarını sağlar. Laiklik, bütün dinlere bağlı kişilerin inançlarına saygı göstermek anlamını taşır. İnkılapçılık :İnkılap; toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim ve reformdur. TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Bir toplumun gelişmesi ancak zamanın getirdiği yeniliklere ayak uydurmakla mümkündür. b) İnkılaplar : Atatürk’ün Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için yaptığı inkılaplardan bazıları şunlardır: Medeni Kanunun Kabulü, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi :Atatürk Türk kadınına büyük önem vermiştir. Gerçekleştirilen Atatürk inkılaplarının bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir. Türk Medeni Kanunu, İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak, 4 Ekim 1926’da TBMM’de kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu ile: • Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı. • Evlilikte resmî nikâh zorunluluğu getirildi. • Tek eşle evlilik esası getirildi. • Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı. • Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hâle getirildi. Siyasal Alanda Kadınlara Tanınan Haklar : • 1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı • 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı • 1934’te milletvekili seçme ve seçebilme hakkı Kılık Kıyafette Yapılan Yenilikler :Kıyafet devrimi ile birlikte, kadın ve erkekler çağdaş kıyafetler giymeye başladılar. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması :Çağdaş ve ileri bir millet olma amacı olan halkımız için tekke ve zaviye gibi görevini tamamlamış, halkın dinî inançlarını kötüye kullanan kurumların kaldırılması zorunluydu. Çıkarılan kanunla tekke ve zaviyelerin kapatılması kabul edilmiş ve bazı geleneksel unvanların (derviş, molla, şeyh...) kullanılması yasaklanmıştır. Eğitim Öğretimin Birleştirilmesi (Tevhidi Tedrisat Kanunu) :Osmanlı Devleti'nde medreselerin yanında modern okullar ve azınlık okulları kurulmuştu. Her okulun kendine ait bir eğitim sistemi vardı. Eğitimdeki bu farklılıkları kaldırmak gerekiyordu. Tevhidi Tedrisat Kanunu’yla, bütün okullar kurulan Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı. Uluslararası Ölçülerin Kabulü :Cumhuriyet’in ilanından sonra bu zorlukları ortadan kaldırmak için 26 Aralık 1925’te miladi takvim ve çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edildi. Batı’dan alınan zaman ölçüsü ile bir gün 24 saate bölünüp günlük hayat düzene sokuldu. 24 Mayıs 1928 yılında yapılan bir değişiklikle milletlerarası rakamlar kabul edildi. 1931’de kabul edilen bir kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr Kitap: 6-7. Sınıflar / Türk Kültürü Ünite No: 2 Ünite Adı: Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne değiştirildi. Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı. Soyadı Kanunu :21 Haziran 1934’te “Soyadı Kanunu” kabul edildi. Soyadı Kanunu’ndan sonra, her Türk kendi adından başka ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadı aldı. 24 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen bir kanunla da Mustafa Kemal’e TBMM tarafından “Atatürk” soyadı verildi. Harf İnkılabı :Yeni Türk harflerinin kabulüyle bu güne kadar kullanılan Arap alfabesinin yerine, Latin alfabesinin Türkçeye uyarlanmış bir biçimi kabul edildi (1 Kasım 1928). 6. Türk Kültürüne Hizmet Edenler : Eserleriyle ve çalışmalarıyla Türk kültürüne hizmet edenlerden bazıları şunlardır: Yunus Emre (1240-1321) :Günümüzden yaklaşık olarak 700 yıl önce yaşamıştır. 1991 yılı UNESCO tarafından tüm dünyada “Yunus Emre Sevgi Yılı” olarak kabul edilmiştir. Yunus Emre şiirlerinde sevgiden, kardeşlikten, hoşgörüden, birlik ve beraberlikten bahseder. Mevlana (1207-1273) :Mevlana’nın hayat anlayışı insan sevgisi, hoşgörü ve birlik üstüne kurulmuştur. Bu anlayışla insanlar arasındaki dil, din, ırk, renk ayrılıklarını kaldırmış, tüm dünyada sevginin, barışın, kardeşliğin ve hoşgörünün sembolü olmuştur. 2007 yılı UNESCO tarafından “Dünya Mevlana Yılı” olarak ilan edilmiştir. Hacı Bektaş Veli (1209-1271) :Hayatını birlik, beraberlik ve hoşgörü üstüne kuran bir Türk büyüğüdür. Türk kültürünün yayılmasında, Türkçenin ve Türk kültürünün yabancı etkilere karşı korunmasında önemli hizmetleri olmuştur. Mimar Sinan (1490-1588) :Kapıkule’den Türkiye’ye girdiğimizde karşımızda gördüğümüz Edirne Selimiye Camisi, İstanbul’daki Süleymaniye Camisi, Bosna’daki mücadelenin sembolü olan Mostar Köprüsü onun eseridir. Mimar Sinan, başta camiler olmak üzere mescit, medrese, türbe, hastane, su yolu, köprü, kervansaray, saray ve hamam gibi geride yüzlerce eser bırakmıştır. Evliya Çelebi (1611-1682) :Osmanlı döneminde yaşamış bir gezgindir. Gezip gördüğü yerleri Seyahatname adlı eserinde toplamıştır. Âşık Veysel (1894-1973) :Aşık Veysel Sivas’ın Sivrialan köyünde dünyaya gelmiştir. Cumhuriyet dönemi saz şairlerimizdendir. Daha yedi yaşındayken geçirdiği hastalık sonucu bir gözünü kaybeden Veysel, talihsiz bir şekilde diğer gözünü de kaybeder. TC Bern Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği, Lombachweg 33, 3006 Bern Tel:0313522328; e-mail: [email protected], İnternet: bern.meb.gov.tr