PARASAL AKTARIM MEKANİZMALARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Mert DERELİ* Trakya Üniversitesi / Edirne Tel: 0 554 371 7076 e-mail: [email protected] * Sorumlu yazar ÖZET Ekonomi politikası denince akla para ve maliye politikaları gelmektedir. Para politikası merkez bankalarının finansal istikrar gibi amaçlara ulaşmak için kullandığı araçlardan ibarettir. Maliye politikaları ise hükümetlerin yaptığı ve büyüme gibi hedeflere ulaşmak amacıyla gelir toplama ve harcama yöntemleri toplamından oluşmaktadır. Para politikalarının ekonomiyi etkilediği kanallar parasal aktarım mekanizmalarıdır. Bu kanallar geleneksel faiz oranı kanalı, varlık fiyatları kanalı, beklentiler kanalı ve kredi kanalı olarak değerlendirilmektedir. Parasal aktarım mekanizması hakkındaki bilgiler para politikalarının başarısı açısından oldukça önemlidir. Bu çalışmada öncelikle parasal aktarım mekanizması kanalları incelenmiştir. Her bir parasal aktarım mekanizması kanalının işleyişi ve temel noktalarına değinilmiştir. Daha sonraki bölümde ise Türkiye’de hangi parasal aktarım mekanizmalarının etkin olduğu ve üretim ve fiyatlar seviyesini nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Ayrıca bu çalışmada 2001 krizi sonrasında ve 2008 krizi gibi küresel anlamda tüm dünyayı etkisi altına almış bir kriz sonrasındaki TCMB tarafından geliştirilen para politikaları incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Parasal Aktarım Mekanizması, Para Politikası, Türkiye 2 GİRİŞ Ülkelerdeki para politikalarını uygulayacak kurum olan merkez bankaları belirlediği hedeflere ulaşmak için farklı para politikası araçları kullanmaktadır. Merkez bankalarının politikaları ekonomik faaliyetleri parasal aktarım mekanizması kanalları ile etkilemektedir. Aktarım mekanizma kanallarının önemi veya para politikalarının ekonomiyi nasıl etkilediği konusu çeşitli değişkenlere göre ve ülkeden ülkeye değişmektedir. Ayrıca zaman içinde de değişiklik gösterebilmektedirler. Mishkin (1995) aktarım kanallarını; faiz kanalı, döviz kuru kanalı, varlık fiyatları kanalı, kredi kanalı seklinde ayırmıştır. Para politikasında beklentilerin önemli olması nedeniyle beklenti kanalı da bu kanallar arasında sayılmaktadır.1 Bazı çalışmalara göre ise para görüşü geleneksel faiz kanalı ve kredi kanalı olmak üzere ikili bir ayrım yapılmıştır. Bu çalışmada da parasal aktarım mekanizmaları ayrıntılı olarak incelenmiştir. Parasal aktarım mekanizmasına ilişkin görüşlere de yer verilmiştir. Parasal aktarım mekanizmasını etkileyen faktörlerden bahsedilip, Türkiye’de hangi parasal aktarım mekanizması kanalının etkili olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. 1.Parasal Aktarım Mekanizmaları Günümüzde genelde merkez bankaları fiyat istikrarını sağlamak amacıyla ve enflasyonla mücadele etmek için para politikası araçlarını kullanmaktadır. Bu politikaların reel ekonomi üzerindeki etkisi ise parasal aktarım mekanizması olarak gerçekleşmektedir. Parasal aktarım mekanizması genel olarak iki adımda tanımlanabilir. Birinci adım, para politikası uygulamalarındaki değişimlerin piyasa faiz oranları, varlık fiyatları ve döviz kuru gibi finansal piyasa koşullarına aktarımını belirler. _kinci adım ise finansal piyasa şartlarındaki değişmelerin üretim seviyesi ve enflasyonu nasıl değiştirdiğini gösterir (Çiçek, 2005). 1 (Nolte, 2003: 150-151). 3 Kısa vadeli faiz oranına ilişkin alınan kararlar; faiz, varlık fiyatları, kredi, döviz kuru ve beklentiler, yoluyla tüketici ve üreticilerin harcama, tasarruf ve yatırım kararlarını şekillendirmekte ve bu süreç toplam talebi, dolayısıyla da ekonomik faaliyetleri ve enflasyonu etkilemektedir (TCMB, 2007). 2.Parasal Aktarım Mekanizması Kanalları Merkez bankalarının politika kararları ekonomik faaliyeti ve enflasyonu esas olarak dört kanal aracılığıyla etkilemektedir. Parasal aktarım mekanizması kanallarını kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün olmamakta, kanalların birbirini etkilediği veya tamamladığı kabul edilmektedir. 2.1.Faiz Kanalı Parasal aktarım mekanizması kanalları arasında en geleneksel olanı faiz kanalıdır. Hatta sık sık çoğu yerde geleneksel faiz kanalı olarak geçmektedir. Keynesyen parasal aktarım mekanizması kanalı olarak da ifade edilmektedir. Geleneksel faiz kanalı Keynesyen görüşe dayalı olarak IS-LM modelini içermektedir. Keynes’te sadece yatırımlar uyarılmaktadır. Bu kanal dikkate alındığında, para otoritesi borç paranın marjinal maliyetini değiştirerek; Tüketicilerin nakit akımlarını ve tüketim kararlarını, Üreticilerin ise yatırım ve harcama kararlarını etkilemekte ve ekonomideki toplam talebi değiştirmektedir. Faiz kanalının işleyişi, kısa vadeli faiz oranında bir değişiklikle başlamakta ve bu değişikliğin finansal piyasalardaki arz ve talep mekanizmaları aracılığıyla orta ve uzun dönem faiz oranlarına yansımasıyla sonuçlanmaktadır. 2000’li yıllardan itibaren ise para politikası araçlarında çeşitliliğin arttığı ve özellikle 2008 küresel finansal krizinin ardından farklı politika araçlarının devreye alındığı göze çarpmaktadır. 4 2.2. Varlık Fiyatları Kanalı Ekonomi üzerinde para politikasının etkilerini analiz eden IS-LM modelinin, diğer varlık fiyatlarını dikkate almayarak sadece bir varlık fiyat üzerine odaklanması Monetaristler tarafından eleştirilmiştir. Monetarist görüşe göre, diğer nispi varlık fiyatları ve reel varlık transferleri kanalıyla ekonomi üzerinde etki yaratılmaktadır.2 Varlık fiyatları kanalı da kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlar hisse senedi ve döviz kuru kanalları olarak literatürde geçmektedir. 2.2.1. Kredi Kanalı Para politikasının uzun vadeli varlıklara yapılan harcamalar üzerindeki etkisini açıklayan faiz oranı kanalıyla ilintili geleneksel yaklaşımların açıklayıcı bulunmaması sebebiyle finansal piyasalardaki asimetrik bilgiyi temel alan kredi kanalları ile ele alınmaktadır. Kredi kanalı, büyük firmalardan ziyade sermaye ve para piyasalarından fon ihtiyaçlarını karşılayamayan ve banka kredilerine bağımlı olan küçük ve orta ölçekli firmaların yatırım harcamalarını etkilemektedir 2.2.2.Hisse Senedi Kanalı Tobin tarafından geliştirilen q teorisi hisse senedi kanalı içinde en çok kabul gören aktarım mekanizmasıdır. Teori, hisse senedi fiyatlarındaki değişmelere bağlı olarak firmaların piyasa değerinde meydana gelen değişmelerin yatırım düzeyini etkileyebileceğini ileri sürmektedir. Eğer elde edilen q değeri yüksek ise, işletmelerin piyasa değeri sermaye yenileme maliyetine kıyasla daha da yükselmekte ve yeni fabrika ve teçhizat maliyeti işletmelerin piyasa değerine göre nispi olarak ucuzlamaktadır. Dolayısıyla, işletmeler, satın aldıkları fabrika ve teçhizat maliyetinden daha yüksek fiyatla ihraç ettikleri hisse senetlerini satabilmektedirler. Hipoteze göre tüketim harcamaları; beşeri sermaye, reel sermaye ve finansal servetten oluşan yasam boyu kaynaklar tarafından belirlenmektedir. Bunlardan finansal servet içerisinde hisse senetleri önemli bir yer tutmaktadır. Uygulanan para 2 Bkz. Ladenson (2007). 5 politikası hisse senedi fiyatlarındaki değişme yoluyla tüketim harcamalarını etkilemektedir. 2.3.Döviz Kuru Kanalı Döviz kurundaki değişikliklerin üretim ve fiyatları etkileme süresinin ve ölçüsünün para politikasının başarısını etkilemesi, döviz kuru kanalının anlaşılmasının önemini arttırmaktadır (Smets ve Wouters, 1999: 489- 490). Döviz kuru kanalı daha çok kapalı ekonomilerde değil de esnek döviz kuru benimsemiş açık ekonomilerde etkin olarak kullanılabilir. Uluslararası sermaye hareketlerinin büyük ölçüde serbestleştiği ve sermaye hareketlerinin faiz elastikiyetinin yüksek olduğu bir ortamda uygulanan para politikası faiz oranlarını değiştirerek döviz kuru üzerinde güçlü etkiler meydana getirmektedir (Sandte, 2000: 926). 2.4. Beklentiler Kanalı Beklenti yönetimi, para otoritesinin başlıca sorumluluklarındandır.3 Zaten bu amaçla yapılan değişiklikler ekonominin geleceği ile ilgili olan beklentileri etkilemektedir. Bu anlamda para politikası kararları, faizlerdeki gelişime dair bir yol çizip bunu piyasaya aktararak uzun vadeli oranları etkileyebilir.4 Para politikası, beklentiler üzerinde etkide bulunarak fiili beklentileri değiştirebilmektedir. Uygulanacak politikanın önceden bildirilmesi de yine beklentileri değiştirebilmektedir. Para politikası ile ilgili beklentiler ve önceden bildirilen politikaya karsı duyulan güven, para politikasının etkinliğinin değerlendirilmesinde esas alınması gereken önemli noktalardır.5 Öte yandan para politikasının beklentiler kanalıyla yaratacağı etki gerek konjonktüre, gerekse Merkez Bankası’nın kredibilitesine bağlı olarak farklı boyutlarda gerçekleşebilir. Bu bağlamda merkez bankalarının, bağımsızlık, şeffaflık ve 3 Michael Woodford, Interest and Prices, (Princeton University Press, Princeton, N.J: 2003) Tobias Adrian, Hyun Song Shin, “Prices and Quantities in the Monetary Policy Transmission Mechanism”, Federal Reserve Bank of New York Staff Reports, No. 396. (2009) 5 European Central Bank, 2000: 46- 47 4 6 güvenilirlik ilkelerini tesis ve korumaları, kanalın etkin bir şekilde işlemesi açısından önem taşıyan unsurlardır. 3.Parasal Aktarım Mekanizmasına İlişkin Görüşler 3.1.Keynesyen Görüş 1930’lu yıllarda yaşanan ve Büyük Buhran olarak adlandırılan ekonomik krizle birlikte, iktisadi düşüncede maliye politikalarının ekonomik faaliyeti etkilemekte para politikalarından daha etkili olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. John Maynard Keynes’in öncülüğünde şekillenen bu yaklaşım politika yapıcılar tarafından genel kabul görmüş, enflasyon ve işsizlik sorunlarının önlenmesinde 1970’li yıllara kadar oldukça başarılı olmuştur. Keynesyen görüşe göre para politikasının en önemli aracı faiz oranlarıdır.6 Keynesyen iktisatçılar, paranın ekonomiye etkisini, tüketici ve firmaların davranışlarını tanımlayan ve ekonominin işleyişini gösteren yapısal modellerle açıklamaya çalışırlar. Yapısal kanıt modellerinde, bir değişkenin diğer bir değişkene etkisi, bu etkiyi oluşturan kanalları anlatan modeller yoluyla açıklanır. Keynesyenler tarafından kullanılan yapısal kanıt modelleri, ekonominin çalışma düzenini anlamakta oldukça yararlıdır. Ancak yapısal kanıt modellerinin ekonominin çalışma düzeni hakkında doğru bilgi vermesi, bu modellerin para ve maliye politikalarının ekonomiyi etkileyen aktarım kanallarının hepsini içermesine bağlıdır. Modellerde aktarım kanallarının tam ve doğru olarak tanımlanamaması, paranın ekonomi üzerindeki etkisini belirlerken önemli yanılgılara sebep olabilir (Mishkin, 1998). 3.2.Parasalcı Görüş 1960’lı yıllarda “Parasalcılar” olarak adlandırılan başta Milton Friedman olmak üzere bir grup iktisatçı, para politikasının toplam talep üzerindeki etkilerini sadece faiz oranları ve yatırım harcamaları arasındaki ilişki ile açıklamanın yetersiz olduğunu ve para politikasının faiz oranları dışında birçok kanalla toplam talebi 6 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları 7 etkilediğini ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte, Keynesyen görüşün aksine nominal faiz oranları ile yatırım harcamaları arasında zayıf bir ilişki olduğunu, borçlanma ve yatırım kararlarının nominal yerine reel faiz oranları göz önünde bulundurularak belirlendiğini savunmuşlardır.7 Parasalcı analiz, gelişmiş finansal piyasaları olan ya da olmayan bütün ülkelere uygulanabilir. Çünkü parasalcı görüşe göre, para politikası değişmelerinin çıktı ve fiyatlar seviyesine olan uzun dönemli etkileri, hazine bonosu, tahviller ya da ticari borçlanma senetleri olmasa bile mevcuttur (Meltzer, 1995). 4.Parasal Aktarım Mekanizmasının İşleyişi Parasal aktarım mekanizmasının işleyişi ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Mekanizmaya yönelik belirsizlikler daha çok gelişmekte olan ekonomilerde görülmektedir. Yüksek kur geçişkenliği, varlık ve yükümlülük dolarizasyonu, banka ve şirket bilançolarındaki vade ve kur uyumsuzluğu, dış finansman kısıtları ve mali baskınlık dışa açık gelişmekte olan ekonomilerin genelinde gözlenen temel sorunlardır. Bu doğrultuda kredi ve toplam talep kanalları faiz oranındaki değişimlere gelişmiş ülkelerde gözlenen şekilde tepki vermeyebilmektedir. Sonuç olarak, bu ekonomilerde faiz kanalının işleyişi geleneksel aktarım mekanizması işleyişinden farklılaşabilmektedir. Enflasyon ve üretim düzeyinde birçok belirlendiğinde, ilk adım, politika değişikliğinin gerekli olup olmadığına karar vermektir. Bu karar verilirken, nominal faiz oranlarının değişmediği varsayıldığında, reel faiz oranlarındaki değişmeye bakmak gerekir. Reel faiz oranlarındaki düşüş, enflasyonun hedeflenen düzeyden daha yüksek oranda gerçekleşmesinin beklendiği, reel faiz oranlarındaki artış ise enflasyonun hedeflenen düzeyden daha düşük seviyede gerçekleşmesinin beklendiği anlamına gelir. Böyle bir durumda para otoritesinin, para politikası değişikliğine gitmesi beklenir (Mahadeva ve Sinclair, 2001). 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları 8 Şekil 1: Basitleştirilmiş Parasal Aktarım Mekanizması KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizması 9 5.Parasal Aktarım Mekanizmasını Etkileyen Faktörler Parasal aktarım mekanizması kanalları, farklı değişkenleri farklı hızlarda ve yoğunluklarda etkilerler. Bu sebeple, para politikalarının reel sektöre etkileri araştırılırken, aktarım kanallarının etkilerinin tüm ekonomilerde aynı olup olmadığı veya ekonomilerin hangi özelliklerinin aktarım mekanizması kanallarının çalışmasını ve göreli önemini belirlediği sorularının cevaplanması önem kazanır (Loayza ve Hebbel, 2002). Yükselen piyasa ekonomilerinde finansal sistemin derinleşmesi, finans dışı özel sektörlerin bilançolarının çeşitlenmesine ve parasal aktarım sürecinde varlık fiyatları kanalının, özellikle de döviz kuru kanalının öneminin artmasına neden olmuştur (Kamin ve diğerleri, 1998). Bu çerçevede, parasal aktarım kanallarının işleyişini etkileyen faktörler sekiz kategoride incelenmiştir. 1. Resmi Müdahaleler 2. Ekonomideki Fiyatlama Mekanizması 3. Finansal Sistemin Yapısı 4. Finansal Sözleşmelerin Vade Yapısı 5. Bankacılık Sisteminin Finansal Durumu 6. Sermaye Hareketleri 7. Finansman Kaynakları 8. Hanehalkı ve Firmaların Yapıları 6.Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması 6.1. 2001 Yılı Öncesi 2001 yılı öncesi, Türkiye’de krizlerin ve yapısal kırılmaların çok sık yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemde Türkiye’de parasal aktarım mekanizmasının işleyişi açısından diğer gelişmekte olan ülkelere benzer bir süreç görülmektedir. Enflasyonun kontrolü ve finansal istikrarın sağlanması amacıyla temel politika aracı olarak nominal döviz kurunun kullanıldığı bu dönemde, sabit veya yönetilen döviz kuru rejimine dayalı bir para politikası uygulanmıştır. 10 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından Türkiye ekonomisi yapısal bir değişim sürecine girmiştir. 6.2.2001 Krizi Sonrası Parasal Aktarım Mekanizması Krizden sonra uygulamaya konulan kapsamlı ekonomik program, Türkiye ekonomisi açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Program, bankacılık ve kamu sektörünün yeniden yapılandırılması ile enflasyon ve ülke riski gibi tarihsel süreç içinde ortaya çıkan önemli sorunları ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalarla ekonominin kırılganlığını büyük ölçüde azaltmıştır. Yapısal dönüşüm sürecinin temel ayaklarından birini 25 Nisan 2001 tarihinde TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikler oluşturmuştur.8 Dalgalı kur rejimine geçilmesi ve enflasyon hedeflemesine geçiş ile birlikte kısa vadeli faiz oranlarının politika aracı olarak kullanılmaya başlanması döviz kurlarını daha oynak bir hale getirmiş ve döviz kuru enflasyonun seyrine yönelik olarak ekonomik birimlerin referans aldıkları bir değişken olma özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. 7. Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması 2008 yılının son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finansal kriz Türkiye ekonomisini de etkilemiş, bu doğrultuda alternatif politika arayışları gündeme gelmiştir. Bu çerçevede TCMB, makro finansal riskleri sınırlamak amacıyla 2006 yılından itibaren uygulamakta olduğu enflasyon hedeflemesi rejiminin çerçevesini genişleterek yeni bir para politikası bileşimi uygulamaya koymuştur. Türkiye’de krizin olumsuz etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik olarak TCMB piyasalara likidite desteğini artırmış, aynı zamanda hızlı ve önden yüklemeli faiz indirimlerine giderek finansal sistemin ve kredi piyasalarının işlerliğini korumayı amaçlamıştır. TCMB tarafından alınan tedbirlerin de katkısıyla krizin en derin dönemlerinin atlatılmasının ardından Türkiye ekonomisi iç talep öncülüğünde bir canlanma sürecine girmiştir. 8 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Parasal Aktarım Mekanizmaları 11 Şekil 2: Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İhracatın büyüme hızı ithalat artış oranının oldukça gerisinde kalmıştır. Artan risk iştahı nedeniyle yoğunlaşan kısa vadeli sermaye girişleri krediye erişimi kolaylaştırarak tüketimi hızlandırmış, bunun yanı sıra Türk lirasının değerlenmesine yol açarak iç ve dış talep arasındaki ayrışmayı daha da belirgin hale getirmiştir.9 Şekil 3: Yeni Parasal Aktarım Mekanizması KAYNAK: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası E. Başçı ve H. Kara, “Finansal İstikrar ve Para Politikası”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışma Tebliği, No: 11/08, (2011). H. Kara, “Küresel Kriz Sonrası Para Politikası”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışma Tebliği Çalışma Tebliği, No: 12/17, (2012). 9 12 SONUÇ Para politikasının ekonomik konjonktürü etkilemede önemli bir araç olduğu teorik çalışmalarda kabul edilmekle birlikte, öngörülen sonuçların gerçekleşmesi için makroekonomik değişkenlerin verdiği tepkinin büyüklüğünün ve zamanlamasının tespiti önem kanallarının kazanmaktadır. hangisinin Dolayısıyla, daha etkin olduğu parasal aktarım sorunsalının mekanizmasının ülkesel bakımdan çözümlenmesi önem kazanmaktadır. Bu çalışmada da Türkiye dönemsel olarak incelenmiştir. 2008 yılı sonlarında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel finansal kriz, alışılmadık sorunları beraberinde getirmiş ve bu sorunların çözülmesine yönelik olarak merkez bankalarını alışılmışın dışında araçlar kullanmaya itmiştir. Bu arayışlar çerçevesinde TCMB, sermaye kontrollerine başvurmaksızın sermaye akımlarında istikrar sağlanabileceği görüşünü destekleyen politikalar uygulamıştır.10 Bu doğrultuda TCMB, uygulamakta olduğu enflasyon hedeflemesi rejimini 2010 yılının sonlarından itibaren finansal istikrarı da gözetecek şekilde gözden geçirmiş, bu çerçevede araç kümesini de çeşitlendirmiştir. TCMB kullandığı farklı para politikası araçları ile kur ve kredi kanallarını farklı yollardan etkileyerek fiyat istikrarından ödün vermeden finansal istikrarı da desteklemeyi amaçlamıştır. Y. Akçelik, E. Başçı, E. Ermişoğlu ve A. Oduncu, “The Turkish Approach to Capital Flow Volatility”, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Çalışma Tebliği, No: 13/06, (2013). 10 13 KAYNAKÇA ARAT, Kürşad (2003), “Türkiye’de Optimum Döviz Kuru Rejimi Seçimi ve Döviz Kurlarından Fiyatlara Geçiş Etkisinin İncelenmesi”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB, Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Ankara. BAŞÇI, Erdem, ÖZEL, Özgür ve Çağrı SARIKAYA (2007), “The Monetary Transmission Mechanism in Turkey: New Developments”, CBRT Research and Monetary Policy Department Working Paper, No: 07/04, 1-28. CENGİZ, Vedat; (2006), “Teorik ve Ampirik Analizler Çerçevesinde Para Politikasının Etkinliği ve Aktarım Mekanizmaları”, İ. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 35, ss. 125-144. KASAPOĞLU, Özgür. (2007), “Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye İçin Uygulama”, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, TCMB, Piyasalar Genel Müdürlüğü, Ankara. Meltzer, A. H. (1995). Monetary, Credit (and Other) Transmission Processes: A Monetarist Perspective. Journal of Economic Perspectives, IX, 4, 49- 72. MISHKIN, S. Frederic (1995), “Symposium on the Monetary Transmission Mechanism”, The Journal of Economic Perspectives, 9(4), 3-10. MISHKIN, Frederic S. (1996), “The Channels of Monetary Transmission: Lesson For Monetary Policy”, National Bureau Of Economic Research (NBER) Working Series, Working Paper No. 5464, 1-27. TCMB (2007), Başkan Yılmaz’ın Bakanlar Kuruluna Yaptığı Sunum, TCMB Bülten, Sayı 6, Haziran. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası internet sitesi, www.tcmb.gov.tr Türkiye İstatistik Kurumu internet sitesi, www.tuik.gov.tr