zor hastaya yaklaşım

advertisement
ZOR HASTAYA YAKLAŞIM
YARD. DOÇ. DR. SATı BOZKURT
ZOR HASTA
Sağlık profesyonelleri günlük
uygulamalarında
◦ kendilerini zor durumda bırakan,
◦ sinirlendiren,
◦ çaresizlik ve yetersizlik duygusu
yaşamalarına yol açan hastaya bu
nitelendirmeyi kullanır
Zor
hasta
%37
Herhangi bir hastanın zor hasta olarak
nitelenmesinin aslında bir damgalama
olduğu açıkça görülmektedir.
Bu tarz bir damgalama bazen yalnız belli
koşullarda uyumsuz davranışlar
gösteren bir kişinin yanlış bir konuma
yerleştirilmesine neden olmaktadır.
Günlük uygulamalarda, zor hasta olarak
niteledirilen hastaların hastadan
kaynaklanmayan nedenlerle haksız yere
damgalandığı gözlenmektedir.
kişilik
davranış
Tedavi edici ilişkideki güçlüğün tek
sorumlusunun hasta olduğunu çağrıştıran zor
hasta yerine daha çok belli bir ilişkiye vurgu
yapan bir nitelemenin kullanılması daha
yararlı olacaktır.
ZOR HASTA NİTELENDİRMESİ?
Sürekli isteklerde bulunan, çok soru soran,
ağlayan, öfkeli, tedaviyi reddeden, tepkisiz,
her şeyi kabul eden, ölümle ilgili konuşan,
ağrısı olan, cinsel davranışlarda bulunan, özel
durumundan dolayı iletişimi zor olan hastalar
için kullanılır.
Dikkat edersek bu kişiler aslında;
İçinde bulundukları beklenmeyen ve ani
durumdan dolayı şaşkınlık, öfke, korku
yaşayan paniklemiş,
Geçmişte veya şu anki algısı bozulmuş,
Psikolojik durumu bozulmuş; saldırmaya,
hakaret etmeye, suçlamaya yatkın,
Gerçekten çok acı çeken kişiler olabilir.
Hatta,
Korkmuş, paniklemiş,
Beklenti ve umutları tükenme
noktasına gelmiş,
Çaresizlik ve tükenmişlik duygusu
yaşayan,
Madde veya ilaç kullanan, bağımlı
hasta ve yakınları,
Özel durumundan dolayı (işitme
görme engelliler, bilinci kapalı
hastalar ve akli dengesi olmayan)
iletişim kuramıyor olabilir.
Hasta ile iletişimde yaşanan zorluğun
nedenleri
Çalışanlardan kaynaklı
‘uyumlu hasta beklentisi’,
‘aşırı iş yükü’,
‘iletişim becerilerinin yetersiz oluşu’,
‘danışmanlık konusunda bilgi ve beceri eksikliği’,
‘mesleki doyumun olmayışı’,
‘deneyimsizlik’,
‘stres yaşamaya yatkın kişilik yapısı’
‘hastanın yakınmalarındaki belirsizlik’
Aktarım Tepkisinin Gözlenmesi
Aktarım çocuklukta doyum yolu bulamamış
bilinç dışı gereksinimlerin, duygu ve
çatışmaların yetişkin yaşamda doyum ya da
çözüm kaynakları ve yolları aramasıdır.
Benlik, bazen bunları tekrar yaşayarak
bunlar üzerinde hâkimiyet kurmak ve
üstesinden gelmek amacındadır. Tedavi
sürecinin özellikleri ve tedavi edici ilişki bu
yinelemeyi uyaran koşulları taşır.
bakım ilişkisinde otorite olarak değerlendirilebilecek
profesyoneller aktarımın potansiyel nesneleridir.
Aktarım tepkisinin özellikleri;
◦ Aktarılan duygu ve davranışlar çocukluk çağında
önemli kişilerle ilişkide yaşanılmış olması
◦ Aktarım tepkilerinin şimdiki duruma uygun
olmaması,
◦ Geçmişteki bir ilişkiden yeni bir ilişkiye bir yer
değiştirme olması,
◦ Aktarım tepkileri genellikle bilinç dışı olarak
ortaya çıkması,
◦ Aktarım nesneleri herhangi bir kişi ya da nesne
olabilmesidir.
Aktarım olumlu veya olumsuz olabilir.
Olumlu aktarımlar; ilgi isteği, saygı, sevgi, güven, anlayış,
teslimiyet, hayranlık ve bağlanma gibi olabilir.
Olumsuz aktarımlar ise; düşmanlık duyguları, kıskançlık,
rekabet ve güvensizlik şeklinde olabilir.
Bir nesneye karşı hem olumlu hem de olumsuz aktarım bir
arada bulunabilir. Bu durumda çatışmalı duygular görülür.
Aktarım olgusunun somut göstergeleri; fazladan zaman ayırma talebi,
ikramlar, hediyeler, başka hastaları kıskanma şeklinde olabilir.
Karşı Aktarım
Hastanın aktarımına karşı, sağlık
profesyonelinin geliştirdiği bilinç dışı
duygusal tepkiler karşı aktarım olarak
tanımlanır.
Karşı aktarımın varlığını gösteren ipuçları
hastayla güç mücadelesi ve rekabete girme,
hasta hakkında olumsuz ya da saldırgan
düşünceler ve tartışma yaşamasıdır
ZOR HASTA ALGIS=SONUÇLAR
Klinik uygulamalarda fazla sorun
Gerektiği biçimde tedavi edici ilişki kuramama
 Bakımın etkili bir şekilde yürütülememesi
Çalışanda psikolojik tükenme
 Tedavinin gecikmesi
İki taraflı hoşnutsuzluk
Sağlık kuruluşlarının daha fazla kullanılması
Fazla ilaç yazılması, daha fazla laboratuvar tetkiki
Düşük kaliteli sağlık hizmeti, maliyet artışı
Tedavi reddi demektir.
Uygun bir tedavi edici ilişki
◦ Her iki tarafın memnuniyetini artırmakta,
◦ hastanın sağlık sonuçlarının daha iyi seyretmesini
sağlamakta,
◦ hastanın ve yakınlarının sağlık çalışanları
hakkında yakınmalarını azaltmaktadır.
Ne Yapılabilir / İlişkinin Yönetilmesi
Mesleksel ve etik sorumluluk
Sorunun kaynağı doğru saptanmalıdır.
Hastadaki psikopatoloji değerlendirilmelidir.
İlişkisinin dinamikleri çözümlenmelidir.
Tepkisel davranılmamalıdır
Vaka Örneği:
Bayan A. 67 yaşında, 10 yıldır diyalize giriyor.
Yaklaşık üç gün önce huzursuzluk, endişe, dikkat
dağınıklığı, uyku bozukluğu ve uyku esnasında
sayıklamalar gibi belirtiler göstermiştir.
Daha sonra, kâbuslarla birlikte artan
sayıklamalar, endişe halinde ciddi bir artış, baş
ağrısı, uyuşukluk, uyuyamama problemi
yaşamıştır.
hastanın genel durumunda, diğer farklı
psikolojik bozukluklara benzeyen
semptomlar görülmektedir.
Hastada, birbiriyle alakasız kelimelerin art
arda kullanılmasıyla anlamsız cümleler
kurulması, anlamsız konuşma, konuşma
esnasında konudan konuya geçme, amaca
yönelik konuşma yapamama, huzursuzluk,
yakın dönem bellek bozukluğu, şaşkınlık, ani
tepkiler verme, kelimeleri seçmekte zorluk
gibi belirtiler gözlenmiştir.
Bayan A’ya nasıl yaklaşmalıyız?
Deliryum Tipleri
1- Hiperaktif Tip: Halüsinasyonlar, sanrılar,
ajitasyon belirtileri ön plandadır.
2- Hipoaktif Tip: Depresyon belirtileri,
uyanıklık düzeyinde azalma belirtileri ön
plandadır. Hastalar yorgun görünümündedir.
3- Karışık Tip: Her iki tipin özelliklerini taşır.
Belirtiler sürekli ve hızlı olarak değişme
gösterir.
TEŞEKKÜRLER
Download