Döviz Kuru Kanalı

advertisement
Parasal Aktarım
Mekanizmaları
MERT DERELİ
İÇİNDEKİLER
 Para Politikası
 Parasal Aktarım Mekanizması
 Parasal Aktarım Mekanizması Kanalları
 Parasal Aktarım Mekanizmasına İlişkin Görüşler
 Parasal Aktarım Mekanizmasını Etkileyen Faktörler
 Türkiye’de Parasal Aktarım Mekanizması
 Yeni Para Politikası ve Parasal Aktarım Mekanizması
 Para Politikası Açısından Çıkarılabilecek Sonuçlar
 Sonuç
Para Politikası
Para politikası, paranın miktarını, maliyetini ve
firmalar ile hanehalklarının bekleyişlerinin etkileyerek
temel amaçlara ulaşmaya yönelik olarak oluşturulan
stratejiler bütünü olarak tanımlanabilir.
Parasal Aktarım Mekanizması
Parasal aktarım mekanizması, para politikası ile reel
ekonomi arasındaki etkileşimi, yani parasal değişimlerin
toplam talep ve üretimi hangi yollarla ve ne ölçüde
etkilediğini gösteren mekanizmadır.
Parasal aktarım mekanizması, para politikasına
ilişkin alınan kararların reel ekonomi ve fiyatları hangi
kanallar üzerinden ne kadar bir gecikmeyle ve ne ölçüde
etkilediğini ifade etmektedir. Aktarım kanallarının önemi
ve para politikasının hangi gecikmeyle ekonomiyi
etkilediği konusu ekonominin yapısına, büyüklüğüne ve
açıklığına bağlı olarak ülkeden ülkeye farklılık
göstermekte ve zaman süreci içerisinde değişebilmektedir.
Parasal aktarım mekanizması genel olarak üç
aşama ile açıklanmaktadır. Birinci aşama, para politikası
uygulamalarındaki değişikliklerin faiz oranları, varlık
fiyatları, beklentiler ve döviz kuru gibi değişkenlere
aktarımını belirlemektedir. İkinci aşamada söz konusu
değişkenler yurt içi ve ithal mallara olan talebi
etkilemekte, üçüncü aşamada ise toplam talep ve yurt içi
fiyatlama davranışları belirlenmekte ve yurt içi fiyatlar
ile ithalat fiyatları enflasyonu şekillendirmektedir.
Bunlara ek olarak, faiz oranlarının enflasyon; döviz
kurlarının ise ithal mallara olan talep ve yerel para
cinsinden ithalat fiyatları üzerinde doğrudan etkileri
bulunmaktadır.
Parasal Aktarım Mekanizması Kanalları
Merkez bankalarının politika
kararları ekonomik faaliyeti ve
enflasyonu esas olarak dört kanal
aracılığıyla etkilemektedir. Parasal
aktarım mekanizması kanallarını
kesin çizgilerle birbirinden ayırmak
mümkün olmamakta, kanalların
birbirini etkilediği veya tamamladığı
kabul edilmektedir.
1.Faiz Kanalı
Parasal aktarım mekanizmalarında en geleneksel aktarım
kanalı olan faiz kanalı, Keynesyen standart parasal aktarım kanalı
olarak da ifade edilmektedir. Bu kanal dikkate alındığında, para
otoritesi borç paranın marjinal maliyetini değiştirerek;
• Tüketicilerin nakit akımlarını ve tüketim kararlarını,
• Üreticilerin ise yatırım ve harcama kararlarını etkilemekte ve
ekonomideki toplam talebi değiştirmektedir.
Faiz kanalının işleyişi, kısa vadeli faiz oranında bir
değişiklikle başlamakta ve bu değişikliğin finansal piyasalardaki
arz ve talep mekanizmaları aracılığıyla orta ve uzun dönem faiz
oranlarına yansımasıyla sonuçlanmaktadır. Para otoritesinin kısa
vadeli nominal faiz oranlarında yaptığı değişiklik, fiyatların
katılığı varsayımı altında, kısa ve uzun vadeli reel faiz oranlarını
da etkilemektedir. Bir başka ifadeyle, fiyatların kısa vadeli olmak
üzere seçtikleri görülmektedir.
2000’li yıllardan itibaren ise para politikası araçlarında
çeşitliliğin arttığı ve özellikle 2008 küresel finansal krizinin
ardından farklı politika araçlarının devreye alındığı göze
çarpmaktadır.
2. Varlık Fiyatları Kanalı
Merkez bankalarının faiz oranında yaptığı değişiklikler,
yurtiçi varlıkların fiyatlarını da etkiler. Nitekim faiz değişimiyle
yeniden şekillenen varlık fiyatları, ekonomideki harcamalara
yansıyarak toplam talep üzerinde rol oynayan bir aktarım kanalı
olarak çalışır.
Bu kanalın işleyişine örnek olarak hisse senetleri
verilecek olursa; öncelikli olarak faiz ve ilgili varlık fiyatı
arasındaki negatif ilişkiye dikkat çekmek gerekir. Nitekim
Merkez Bankası’nın faizi düşürmesi durumunda hisse senetlerine
olan talepte artış beklenir. Bu ise, söz konusu varlıklarda fiyat
artışına sebep olur. Hisse senedindeki fiyat artışının firmaların
değerini yükselteceği göz önüne alındığında, yatırımların artması
da muhtemel bir sonuç olarak ortaya çıkar.
3. Beklentiler Kanalı
Beklentiler kanalı, ekonomik birimlerin gelecek
dönemlere ilişkin başta enflasyon olmak üzere ekonomik
şartlarda yaşanmasını bekledikleri değişimler aracılığıyla çalışan
aktarım kanalıdır.
Para politikasının beklentiler kanalıyla yaratacağı etki
gerek konjonktüre, gerekse Merkez Bankası’nın kredibilitesine
bağlı olarak farklı boyutlarda gerçekleşebilir. Bu bağlamda
merkez bankalarının, bağımsızlık, şeffaflık ve güvenilirlik
ilkelerini tesis ve muhafaza etmeleri, kanalın etkin bir şekilde
işlemesi açısından önem taşıyan unsurlardır.
4. Döviz Kuru Kanalı
Faiz değişiklikleri, aktarım mekanizmasında döviz kuru
üzerinde de etkin bir rol oynayarak toplam talebi etkiler. Bunun
arkasında yatan temel neden, reel faiz oranlarının, söz konusu
ülkede yapılan portföy yatırımlarının ana belirleyicilerinden
olmasıdır. Zira bir ülkede yatırımların getirisinin ne ölçüde cazip
olduğu, o ülkeye giriş-çıkış yapan yabancı sermayeye yön verir.
Bu çerçevede, faiz indiriminin getirilerde bir düşüşe sebep
vermesi halinde, ülkeden sermaye çıkışı görülür. Bunun
sonucunda ise, ulusal paranın değeri düşerek yabancı mal ve
hizmetlerin yurt içindekilere kıyasla daha pahalı olmasına sebep
olur.
Döviz kuru kanalının ekonomiyi etkilemesi hususunda iki
faktörün önemli olduğu ifade edilebilir. Bunlardan biri, söz
konusu ekonomide kurların faiz hareketlerine ne ölçüde duyarlı
olduğudur. Bir diğeri ise, ilgili ekonominin büyüklüğü ve dışa
açıklık derecesidir.
Bunun yanı sıra, faizin döviz kurunu etkileyerek toplam
talebe ulaşma zincirinde yer alan bir diğer unsurun da, bireylerin
ve firmaların borç ve varlıklarındaki yabancı para düzeyi
olduğunu belirtmek gerekir. Nitekim buna bağlı olarak, faiz
değişimi sonucu kurlarda yaşanacak bir hareket, net varlıkların
değerini etkileyerek harcamalar üzerinde rol oynar.
Parasal Aktarım Mekanizmasına İlişkin Görüşler
1.Keynesyen Görüş
1930’lu yıllarda yaşanan ve Büyük Buhran olarak
adlandırılan ekonomik krizle birlikte, iktisadi düşüncede maliye
politikalarının
ekonomik
faaliyeti
etkilemekte
para
politikalarından daha etkili olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.
Keynes’in öncülüğünde şekillenen bu yaklaşım politika yapıcılar
tarafından genel kabul görmüş, enflasyon ve işsizlik sorunlarının
önlenmesinde 1970’li yıllara kadar oldukça başarılı olmuştur.
Keynesyen görüşe göre para politikasının en önemli aracı faiz
oranlarıdır. Para politikası uygulamaları, faiz oranlarını
etkileyebildiği ölçüde talep üzerinde etkili olacaktır.
Keynesyen görüşte parasal aktarım mekanizması dolaylı
aktarım mekanizması olarak da nitelendirilmiştir. Buna göre para
arzındaki değişmeler önce para piyasasına yansıyarak faiz
oranlarını değiştirmekte ve mekanizma faiz oranlarındaki bu
değişmelerin yatırımlar üzerindeki etkisi yoluyla işlemektedir.
Para politikası araçlarının değişmesi sonucunda nominal
para arzı da değişecektir. Geleneksel Keynesyen modele göre,
bu değişim sonucunda likidite etkisi nominal faiz oranı üzerinde
olmaktadır. Faiz oranındaki değişim, istenilen reel yatırımlarda
değişmeye neden olmakta ve reel gelir dengesinde bir değişme
meydana gelmektedir.
2. Parasalcı Görüş
1960’lı yıllarda “Parasalcılar” olarak adlandırılan başta
Milton Friedman olmak üzere bir grup iktisatçı, para politikasının
toplam talep üzerindeki etkilerini sadece faiz oranları ve yatırım
harcamaları arasındaki ilişki ile açıklamanın yetersiz olduğunu ve
para politikasının faiz oranları dışında birçok kanalla toplam
talebi etkilediğini ileri sürmüşlerdir. Bununla birlikte, Keynesyen
görüşün aksine nominal faiz oranları ile yatırım harcamaları
arasında zayıf bir ilişki olduğunu, borçlanma ve yatırım
kararlarının nominal yerine reel faiz oranları göz önünde
bulundurularak belirlendiğini savunmuşlardır.
3.Yeni Klasik Parasalcı Okulda Para Aktarım
Mekanizması
Para arzı değişmelerinin orta dönemde gelir düzeyini
etkilemesinin ancak göreli fiyat hareketlerindeki yanlış tahmin
söz konusu olabileceği iddia edilmiştir.
Friedman’ın öngördüğü gibi, uzun dönemde para, reel
geliri etkilemeyip, sadece fiyatları etkilemektedir. Bu yaklaşım da
aktif para politikalarının göreli fiyat gelişmelerinde yanılgı
yaratabileceği ve böylece istikrarı bozabileceği görüşünde olup
para arzının Friedman’ın tavsiyesi paralelinde belirli bir oranda
arttırılmasından yanadır.
Daha sonra Yeni Klasik Parasalcı Yaklaşım, beklentiler
teorisi ile takviye edilmiştir. Parasalcı görüşlerin tümü para
politikasının ekonomide istikrar sağlamak amacı ile
kullanılmamasını tavsiye etmektedir.
Parasal Aktarım Mekanizmasını
Etkileyen Faktörler
1.Resmi Müdahaleler
Resmi otoriteler tarafından uygulanan
● Finansal piyasalara ilişkin doğrudan müdahaleler,
● Faiz oranı kontrolleri,
● Banka kredileri limitleri,
● Belli bölgelere sağlanan kredi imkânları başlıca resmi
müdahaleler olarak sıralanabilir.
Resmi otoritelerin piyasa işleyişine yönelik almış
oldukları kararlar ve/veya tedbirler aktarım mekanizmasındaki
kanalların etkinliğini ve işleyişini doğrudan etkilemektedir.
2. Ekonomideki Fiyatlama Mekanizması
Fiyat katılıkları, temel olarak bazı fiyatların
piyasa koşullarındaki değişikliklere geç uyum
göstermesi anlamına gelmektedir. Fiyat katılıklarının
olduğu bir ekonomide aktarım kanallarının göreli hızı,
önemi ve yoğunluğu değişmekte, ekonomik faaliyetlere
etkisi farklılaşmaktadır.
3. Finansal Sistemin Yapısı
Merkez bankalarının doğrudan etkileyebildiği kısa vadeli
faiz oranlarındaki değişimler ve borç-tasarruf kararlarını
etkileyen faiz oranlarına olan duyarlılık, parasal aktarım sürecini
etkilemektedir. Finansal piyasaların derinliği ve gelişmişliği,
alternatif finansman kaynaklarının varlığı, borçlanma kısıtları,
bankacılık sektöründeki rekabet ve hukuk sisteminin etkinliği
gibi etmenlerden oluşan finansal sistemin yapısı, bu duyarlılığın
derecesini belirlemektedir.
4.Finansal Sözleşmelerin Vade Yapısı
Finansal sözleşmelerin vade yapısı, para politikasının
etkileyebilme gücü ile doğrudan ilişkilidir. Başka bir ifadeyle,
vadenin kısa olması, kredi ve mevduat sözleşmelerinin daha sık
yenilenmesini sağlayarak kredi ve mevduat sözleşmelerinin para
politikası otoritesi tarafından güncellenmiş olan faiz oranları ile
yenilenmesini temin etmektedir.
5.Bankacılık Sisteminin Finansal Durumu
Bankacılık sisteminin finansal durumu, banka kredilerinin
arzını ve maliyetini belirleyen önemli bir faktördür.
6. Sermaye Hareketleri
Sermaye kontrollerinin olmadığı bir ekonomide para
politikasının etkililiği, ülkede uygulanan döviz kuru rejimi ile
yerli ve yabancı finansal varlıklar arasındaki ikame derecesine
göre belirlenmektedir. Yerli ve yabancı varlıklar arasındaki ikame
derecesi ne kadar fazla ise para politikası uygulamalarının
tetikleyeceği faiz oranı değişikliklerine döviz kurunun vereceği
karşılık ve döviz kuru kanalının etkisi de o kadar büyük olacaktır.
7.Finansman Kaynakları
Finansal aracılık işlemlerinin az geliştiği ve yatırımların iç
kaynaklarla finanse edildiği ülkelerde, para politikası
değişikliklerinin toplam talep üzerinde yaratacağı etkinin daha
düşük olması beklenmektedir.
8.Hanehalkı ve Firmaların Yapıları
Hanehalkı ile firmaların borçlanma ve harcama
davranışları, parasal aktarım mekanizmasının işleyişinde ve etki
düzeyinde farklılıklara neden olabilmektedir. Örneğin, finansal
piyasaların gelişmediği ekonomilerde, hanehalkları ve firmalar
tasarruflarını menkul kıymetlerde değerlendirmemekte ve bu
nedenle varlık fiyatları kanalı etkili işleyememektedir.
Türkiye’de Parasal Aktarım
Mekanizması
2001 Yılı Öncesi
2001 yılı öncesi, Türkiye’de krizlerin ve yapısal
kırılmaların çok sık yaşandığı bir dönemdir. Bu
dönemde Türkiye’de parasal aktarım mekanizmasının
işleyişi açısından diğer gelişmekte olan ülkelere benzer
bir süreç görülmektedir.
Enflasyonun kontrolü ve finansal istikrarın
sağlanması amacıyla temel politika aracı olarak nominal
döviz kurunun kullanıldığı bu dönemde, sabit veya
yönetilen döviz kuru rejimine dayalı bir para politikası
uygulanmıştır. 2001 yılında yaşanan ekonomik krizin
ardından Türkiye ekonomisi yapısal bir değişim
sürecine girmiştir.
2001 Krizi Sonrası Parasal
Aktarım Mekanizması
Krizden sonra uygulamaya konulan kapsamlı
ekonomik program, Türkiye ekonomisi açısından önemli bir
dönüm noktası olmuştur. Program, bankacılık ve kamu
sektörünün yeniden yapılandırılması ile enflasyon ve ülke
riski gibi tarihsel süreç içinde ortaya çıkan önemli sorunları
ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalarla ekonominin
kırılganlığını büyük ölçüde azaltmıştır. Yapısal dönüşüm
sürecinin temel ayaklarından birini 25 Nisan 2001 tarihinde
TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikler oluşturmuştur.
TCMB, 2002 yılından itibaren döviz kuru yerine fiyat
istikrarına odaklanan ‘Örtük Enflasyon Hedeflemesi Rejimi’ni’
uygulamaya koymuş, bu doğrultuda kısa vadeli faiz oranlarını
politika aracı olarak kullanmaya başlamıştır. 2002 – 2005 yılları
arasındaki dönemde açık enflasyon hedeflemesine geçiş için gerekli
olan altyapı çalışmaları tamamlanarak 2006 yılından itibaren “açık
enflasyon hedeflemesi rejimi” uygulamasına geçilmiştir.
Dalgalı kur rejimine geçilmesi ve enflasyon hedeflemesine
geçiş ile birlikte kısa vadeli faiz oranlarının politika aracı olarak
kullanılmaya başlanması döviz kurlarını daha oynak bir hale
getirmiş ve döviz kuru enflasyonun seyrine yönelik olarak
ekonomik birimlerin referans aldıkları bir değişken olma özelliğini
büyük ölçüde yitirmiştir.
Yeni Para Politikası ve Parasal
Aktarım Mekanizması
2008 yılının son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkisi
altına alan küresel finansal kriz Türkiye ekonomisini de
etkilemiş, bu doğrultuda alternatif politika arayışları gündeme
gelmiştir. Bu çerçevede TCMB, makro finansal riskleri
sınırlamak amacıyla 2006 yılından itibaren uygulamakta olduğu
enflasyon hedeflemesi rejiminin çerçevesini genişleterek yeni bir
para politikası bileşimi uygulamaya koymuştur.
TCMB politika aracı olarak kullanmakta olduğu kısa
vadeli faiz oranlarının yanı sıra, zorunlu karşılıklar, faiz koridoru,
likidite yönetimi ve rezerv opsiyonu mekanizması gibi birbirini
tamamlayıcı farklı politika araçlarını da kullanmaya başlamıştır.
Söz konusu araçların kullanılmaya başlanması, parasal aktarım
mekanizmasında özellikle kredi ve döviz kuru kanallarının öne
çıkmasına ve bu kanalların işleyişinde bir takım değişikliklere yol
açmıştır. Aşağıdaki bölümde kredi ve döviz kuru kanallarının
işleyişinin yeni politika çerçevesinde nasıl değiştiği ortaya
konulmaktadır.
Yeni Para Politikası Çerçevesinde Parasal
Aktarım Mekanizması
Kredi Kanalı
Geleneksel enflasyon hedeflemesi rejiminde politika
faizine ilişkin kararlar parasal duruşu belirleyerek bankaların
kredi faizlerine ve koşullarına etki etmektedir. Yeni para politikası
çerçevesinde de kredi kanalı benzer şekilde işlemektedir.
Ancak geçmişten farklı olarak TCMB, piyasaya çeşitli
kanallardan sağladığı kısa vadeli fonların ortalama maliyetini,
günlük olarak gözden geçirerek bir kontrol değişkeni olarak
kullanmaktadır. Bu çerçevede, TCMB likidite açığı olan
bankaların marjinal kredi maliyetlerini yüksek frekansta
etkileyebilmektedir.
Kredi kanalının finansal istikrar ile olan ilişkisine
bakıldığında ise kredilerin cari denge ve makro finansal
riskler ile doğrudan etkileşim halinde olduğu
görülmektedir. Örneğin kredilerdeki hızlanma, dayanıklı
tüketim gibi ithal bileşeni yüksek mallara yönelik
harcamaları diğer harcamalara göre daha fazla
artırmakta, ayrıca kısa vadede tasarruf oranlarında
düşüşe neden olarak cari dengeyi bozucu etki
yaratmaktadır.
Döviz Kuru Kanalı
Yeni para politikası uygulaması çerçevesinde TCMB kısa
vadeli faizleri günlük frekanslarda ayarlayarak sermaye
hareketleri ve döviz kuru oynaklığını yumuşatabilmektedir.
Örneğin, küresel risk iştahında yaşanan bir düşüşe bağlı olarak
sermaye çıkışı olduğu dönemlerde TCMB, sermaye hareketinin
döviz kuru üzerinde oluşturacağı etkiyi hafifletmek için gerekli
gördüğünde fonlama miktarını piyasanın ihtiyacından daha az
yapabilmektedir.
Döviz kurundaki ani değişimler makro finansal risklerle
de yakın ilişki içindedir. Kurlardaki aşırı değerlenme doğrudan
ithal mallara olan göreli talebi hızlandırarak cari dengeyi bozucu
etki yapmaktadır. Bunun yanı sıra, kurların aşırı değerlenmesi
sermaye hareketlerindeki ani değişimlere karşı ekonomiyi
kırılgan hale getirebilmektedir. Bu nedenle, döviz kurundaki
değişimler de makro finansal risklere ilişkin önemli bir sinyal
olarak görülmektedir.
YENİ PARA POLİTİKASI ÇERÇEVESİNDE
PARASAL AKTARIM MEKANİZMASI
Para Politikası Açısından
Çıkarılabilecek Sonuçlar
1. Para politikasını, kısa vadeli nominal faiz oranlarını düşürmek
veya arttırmakla gevşetmek veya sıkılaştırmak her zaman
tehlikededir. Para politikasının ekonomiye aktarılmasında
önemli olan nominal faiz oranı değil reel faiz oranıdır.
2. Kısa vadeli borçlanma araçlarının dışındaki diğer varlıkların
fiyatları da para politikasının durumu konusunda önemli
bilgiler taşımaktadır. Çünkü söz konusu fiyatlar para
politikasının aktarma mekanizmaları açısından önemli unsurlar
içermektedir. Kısa vadeli faiz oranları dışındaki
diğer
varlıkların fiyatlarının da para politikasının yürütülmesinde
önemli etkisinin bulunduğu görüşü geniş kabul görmektedir.
3. Kısa vadeli faiz oranları sıfıra inmiş olsa bile, zayıf bir
ekonominin canlandırılmasında para politikası son derece
etkin olabilir. Ekonomideki likiditeyi arttırmayı hedefleyen
genişletici para politikası açık piyasa alımları ile yürütülebilir
ve alımların hepsi kısa vadeli kamu menkul kıymetleri ile
yürütülmek zorunda değildir.
4. Fiyat düzeyinde beklenmedik dalgalanmalardan kaçınılması
para politikasının önemli bir hedefidir. Bu da para
politikasının uzun dönemdeki temel hedefinin fiyat istikrarı
olması için ilave bir gerekçe sunmaktadır.
Parasal aktarım mekanizmaları, fiyat istikrarının
neden önemli olduğu konusunda önemli bir gerekçe
sunmaktadır. Parasal aktarım mekanizmalarının
anlaşılması, gelecekteki fiyatlar konusundaki belirsizliği
azalttığı için fiyat istikrarının istenen bir hedef olduğunu
açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
SONUÇ
2008 yılı son çeyreğinde tüm dünyayı etkisi altına alan
küresel finansal kriz, alışılmadık sorunları beraberinde getirmiş,
ve bu sorunların bertaraf edilmesine yönelik olarak merkez
bankalarını alışılmışın dışında araçlar kullanmaya itmiştir. Bu
kapsamda gelişmiş ülke merkez bankaları parasal genişleme
politikaları uygulamaya başlamışlardır. Parasal genişleme
politikalarının Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte
olan ülke ekonomileri üzerinde önemli yansımaları olmuştur.
Parasal aktarım mekanizmasına ilişkin temel hususlar
bu çerçevede olmakla birlikte, sistemin işleyişinin ülkeden
ülkeye farklılıklar arz ettiğini ve özellikle gelişmekte olan
ekonomilerdeki belli başlı gürültülerden etkilendiğini de
vurgulamakta yarar var.
Kur geçişkenliği, dolarizasyon ve rezervler gibi söz
konusu sürtüşmelerin yanı sıra, kontrol dışı şokların da
mekanizmanın etkinliği üzerinde yansımalar gösterdiğini
unutmamak gerekir. Dolayısıyla, politika değişikliklerinin
nihai sonucunun, tüm bu parametrelerin de rol oynadığı
entegre bir mekanizmaya bağlı olduğu ortadadır.
Tüm bunlar ise, gerek para politikasının
işleyişindeki gürültüleri azaltarak daha etkin sonuçlar
elde etmek, gerekse ekonominin orta ve uzun vadede
sürdürülebilir bir büyüme dinamiğine kavuşmasını
sağlamak adına, yapısal reformlara daha çok
odaklanılması gerektiğine işaret etmektedir.
Beni Dinlediğiniz İçin
Teşekkür Ederim.
Download