Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanılarak, Küresel Ölçekte Su Kıtlığı Yaşanan Bölgelerin Tespiti * Talha AKSOY**, Prof.Dr.Alper Çabuk *** *Anadolu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Coğ.Bil.Sis. ve Uz. Alg. Böl., 026100 Eskişehir/TÜRKİYE [email protected] [email protected] Özet Son 100 yıl içerisinde kara ve denizlerde ortalama sıcaklıkların 0.85 °C arttığı gözlenmiştir. Dünyada artan sera gazı salınımı, küresel anlamda ısınmayı artırması sonucu önümüzdeki 100 yıl içerisinde küresel sıcaklık 1 – 3,5 °C artacağı yapılan kestirimlerle ortaya konmuştur.[3] Bu çalışmada, yeryüzünü tehdit eden küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin yol açtığı, sezonluk yağış anomalileri, suya ulaşım güçlüğü ve kuraklık yaşanan bölgelerin verileri kullanılarak küresel anlamda suya bağlı problemlere çözüm önerileri üretmektir. Ayrıca dünya çapında çeşitli projelerde, tüm dünyadaki çöl ve/veya güneşe yoğun maruz kalan alanlarda güneş enerjisinden fotovoltaik paneller veya diğer enerji çevirim yöntemleri ile elektrik üretilmesi hedeflenmektedir. Bu kapsamında hedeflerin başında Sahra Çölü üzerine kurulacak enerji üretim tesisleri ile çeşitli Avrupa ülkelerine enerji transferi yapılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma bu anlamda hedeflenen çeşitli projelere altlık teşkil edeceği gibi küresel anlamda suya bağlı problem yaşanan alanların yakınında, elektrik üretimi ile tuzlu suyun tuzdan ayrıştırılarak tatlı su kaynakları oluşturma ve sürdürülebilir tarım yapabilme imkânını Coğrafi Bilgi Sistemleri aracılığı ile geliştirilmesi amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kuraklık, Su kıtlığı, Güneş enerjisi, Coğrafi Bilgi Sistemleri Determining Regions that Experiencing Water Scarcity Using GIS Abstract The average temperature in land and sea in the last 100 years has increased 0.85 ° C. The results of the world's global warming is projected global temperature will increase by 1 to 3.5 ° C over the next 100 years.[3] In this study, to develop solutions by data that seasonal precipitation anomalies, water scarcity and drought regions for sustainable development. With some projects, a lot of photovoltaic power plant will be established on the Sahara Desert with aimed to energy transfer to various European countries. This study can serve a support to the such projects to create clean water supply by electricity near the areas experiencing water scarcity problems and aimed to make the opportunity to develop sustainable agriculture through Geographic Information Systems.. Keywords: Drought, Water scarcity, Solar energy, Geographic Information Systems 1. GİRİŞ Gezegenimiz oluşumundan itibaren geçen 4,65 milyar yıl boyunca ısınma ve soğuma dönemleri geçirmiştir. Günümüzde yine hızlı bir ısınma periyoduna girmiştir ve bu kez oldukça fazla bir nüfus kitlesi bu etkiye maruz kalacaktır.[1] Küresel ısınma sonucu su kaynaklarında azalma, orman yangınları ve bunlara bağlı ekolojik bozulmalar olacaktır. Akarsu havzalarındaki yıllık akımlarda oluşabilecek azalma sonucu kentlerde su sıkıntıları başlayacak, su gereksinimi artacaktır. İklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarındaki azalma tarımsal üretimde olumsuz etki yapacaktır. Kurak ve yarı kurak alanların genişlemesine ek olarak yıllık ortalama sıcaklığın artması çölleşme, tuzlanma ve erozyonu arttıracaktır. [2] Türkeş ve ark.(2000) bildirdiğine göre IPCC’nin İkinci Değerlendirme Raporu’n da(IPCC, 1996a): Sera gazlarının yanı sıra aerosollerdeki artışların gelecekteki etkilerini de içeren, orta vadeli emisyon senaryosu için, küresel ortalama yüzey sıcaklığında 2100 yılına kadar 1990'a oranla yaklaşık 2 C°'lik bir artış öngörülmektedir. Düşük ve yüksek kestirme değerleri de dikkate alındığında, küresel ortalama sıcaklıkta 2100 yılına kadar 1 ile 3.5 C° arasında bir artış olması beklenmektedir. Bu öngörülere göre, küresel ortalama sıcaklıklar, küresel iklim sisteminin korunması açısından en olumlu ya da en iyimser koşullar gerçekleşse bile, her 10 yılda en az yaklaşık 0.1 C° kadar artacaktır. En iyi kestirme değerlerine göre, küresel ortalama deniz seviyesinde 2100 yılına kadar yaklaşık 50 cm'lik bir yükselme öngörülmektedir. [3] Yönten (2007)’ye göre deniz seviyesinde görülecek yükselme, birçok kıyı bölgesi yerleşimini olumsuz yönde etkileyecektir. Örneğin deniz seviyesinde meydana gelecek 100 cm’lik bir artışla Hollanda’nın %6’sı, Bangladeş’in %17,5’i ve birçok adanın ya tümü ya da büyük bölümü sular altında kalacaktır. Denizlerdeki yükselme kıyı ekosistemlerinde büyük değişiklikler yaratacak, denizlere yakın alçak düzlüklerde yeni bataklıklar meydana gelecektir. Denizlerin karalar üzerinde ilerlemesi ile oluşacak arazi kayıplarının yanında kıyı erozyonlarında da artışlar görülecektir. [1] 2. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ve BULGULAR Küresel ısınmayla birlikte, su zengini ülkeler arasında yer alan birçok ülke su fakiri ülkeler arasında yer almaya başlayacaktır. Su kaynaklarının giderek kurumaya başlaması, susuzluk tehlikesini artıracaktır [4, 2]. Karaman (2014)’ın bildirdiğine göre su kaynağı sıkıntısının birkaç göstergesi vardır. Kişi başına mevcut su miktarı, potansiyel olarak mevcut su hacmi/kullanım için çekilen su hacmi oranı buna dâhildir. Çekilen miktarlar, toplam yenilenebilir kaynakların %20’sini aştığında, su sıkıntısı kalkınmayı sınırlayan unsur olmaktadır. Çekilen su hacmi, bunun % 40’ını aşarsa büyük sıkıntı bulunmaktadır. Aynı şekilde bir ülke veya bölge kişi başına 1700 m3/yıl’lık su miktarına sahip değilse, su sıkıntısı sorunu olabilmektedir [5, 2]. Türkeş (2000) bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için yılda ortalama kişi başına 10 000 m3 su potansiyeline sahip olması gerektiğini bildirmiştir. Su potansiyeli 1000 m3 ’ten az ülkeler su fakiri ülkeler olarak kabul edilmektedir [6, 2]. Dünyada kişi başına su tüketimi yılda 800 m3 olup, 1,3 milyar insan yani nüfusun yaklaşık üçte biri temiz sudan, yaklaşık 2 milyar insan temiz su varlığına bağlı yeterli ve sağlıklı yaşam koşullarından yoksun yaşamaktadır. Çoğu Ortadoğu ve Afrika’da bulunan 19 ülke su kıtlığı çeken ya da su stresi yaşayan ülkeler sınıflandırılmasında yer almaktadır. İklim değişikliği ve nüfus artışına bağlı olarak bu sayının 2025’te 5 milyara yükseleceği tahmin edilmektedir. Ancak iklim değişikliği olmasa da, nüfus artışı ve ekonomik büyümeden kaynaklanan talepteki artışlar, bu sayının 2025’e kadar ikiye katlanmasına neden olacaktır [7, 2]. Kuraklık problemi yaşanan yerlerden Afrika ve Ortadoğu ülkeleri yıllık güneşlenme süresi fazla olan coğrafi konumdadırlar. Güneş ışıklarının yol açtığı yüksek buharlaşma problemin büyümesine katkı yapmaktadır. Aynı zamanda bu ve bu konuma benzer konumlardaki ülkeler için fotovoltaik panelleri elektrik enerjisi elde etmek için kullanılması, üretilen elektrik ile deniz suyunun veya kullanılamayan suyun, temiz içme suyu haline getirilmesi gerekmektedir. Bu sayede kuraklık problemiyle yüzleşen ülkelerde sürdürülebilir kalkınma hedeflenmektedir. Coğrafi bilgi sistemlerinden faydalanarak küresel anlamda bölgelerin tespiti amaçlanmıştır. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden elde edilen veriler, küresel anlamda uygun yer seçimi için altlık olarak kullanılabilir. Bu veri grupları ise, a. Mevcut Su Dengesi Haritası Şekil 1. Mevcut Su Dengesi Haritası (Orijinal, 2015) Mevcut su dengesi haritasında verinin özgünlüğü baz alınarak yeniden sınıflandırma işleminde yüksek değerler korunmuştur ve 5 sınıf oluşturulmuştur. Yüksek piksel değerlerinin anlamı suya ulaşım güçlüğünü gösterir ve koyu kırmızı renk ile gösterilmiştir. Haritayı incelediğimizde Kuzey Amerika orta kesimleri, Güney Batı Amerika, Sahra Afrika’sı ve Güney Afrika’nın batı kısmı Orta Doğu, Orta Asya ve Avusturalya’nın iç kesimlerinde su dengesinin kritik durumda olduğu gözükmektedir (Şekil 1). b. Kuraklık Haritası Şekil 2. Kuraklık Haritası (Orijinal, 2015) Kuraklık haritasında, verinin özgünlüğü baz alınarak yapılan sınıflandırma işleminde yüksek değerler korunmuştur ve 5 sınıf oluşturulmuştur. Yüksek değerlerin anlamı kuraklığın şiddetini göstermekte ve en şiddetli kuraklık yaşanan bölgeler koyu kırmızı renk ile gösterilmiştir. Haritayı incelediğimizde Kuzey Amerika orta kesimleri, Güney Batı Amerika ve Orta Asya Sahra Afrika’sı ve Güney Afrika’nın batı kısmı Orta Doğu, Orta Asya ve Avusturalya’nın iç kesimlerinde su dengesinin kritik durumda olduğu gözükmektedir (Şekil 2). c. Memba Depolama Haritası Şekil 3. Memba Depolama Haritası (Orijinal,2015) Memba depolama haritasında yüksek puanlar kaynakların bolluğunu simgelemektedir. Bu sebeple düşük puanları yükseklerle yer değiştirilmesi yapılarak analiz yapılabilecek hale getirilmiştir. Oluşturulmuş yeni haritada koyu kırmızı renkler kaynak azlığını göstermektedir. Haritada genel itibariyle büyük akarsu çevreleri ve dahil bulundukları havzalar incelenmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin verileri bulunmaktadır. (Şekil 3). d. Taban Suyu Stresi Haritası Şekil 4. Taban Suyu Stresi Haritası (Orijinal, 2015) Taban suyu stresi haritasında çekilen suyun yerine koyulup koyulmadığının oranını ölçmektedir. Bu sebeple 1 değerinin üzerinde olan alanlar puanlamada anlam ifade etmektedirler. Sınıflandırma işlemi yapılırken 1 üzerine sırası ile 3-4-5 puanları verilmiştir. Taban suyu stresinin en yoğun olduğu alan koyu kırmızı renk ile gösterilmiştir. Küresel anlamda veri yetersizliğinden tam anlamıyla tüm ülkeler temsil edilememiştir. İran, Suudi Arabistan, Hindistan ve Kuzey Amerika’nın güneyi için anlamlı olabilecek veri grupları mevcuttur. (Şekil 4). e. Akış-Dönüş Oranı Haritası Şekil 5. Akış-Dönüş Oranı Haritası (Orijinal,2015) Akış dönüş oranı haritasında, düşük değerler kalitesiz su ve tüketimi, politika eksikliği vb. olguları temsil etmektedir. Bu sebeple yüksek puanlar düşük puanlarla yer değiştirilmişlerdir. Politika eksikliğinin ve benzeri unsurların yoğun yaşandığı alanlar harita üzerinde koyu kırmızı renk ile gösterilmiştir. Gelişmiş ekonomiye sahip ülkeler ve az gelişmiş gelişmekte olup bol yağış alan ülkelerde düşük değerler gözükmektedir. Diğer bölgeler için hem yağış azlığı, hem de su politikaları yüzünden yüksek değerler mevcuttur (Şekil 5). f. Suya Erişim Haritası Şekil 6. Suya Erişim Haritası (Orijinal, 2015) Suya erişim haritasında yüksek değerler insanların suya ulaşabilmek için verdikleri mücadelenin şiddetini göstermektedir ve koyu kırmızı renk ile gösterilmektedir. Haritada gösterilen verinin çözünürlüğü ülke bazındadır. İlgili haritada Cezayir ve Suudi Arabistan’ın verileri bulunmamaktadır sayısallaştırma işlemi sırasında bu ülkelere veri girişi komşuları ile ortalaması alınarak sağlanmıştır. Ve bölgesel olarak Afrika kıtası, ekvatora yakın bölgeler nispeten yüksek değerler olarak gözükmektedir (Şekil 6). g. Tehdit Altındaki Tatlısu Amfibilerinin Bölgesel Haritası Şekil 7. Tehdit Altındaki Tatlısu Amfibilerinin Bölgesel Haritası (Orijinal, 2015) Tehdit Altındaki Tatlısu Amfibilerinin Bölgesel Haritasında yüksek değerler kırılgan ekosistemleri göstermektedir. Bu sebeple alanların korunması amaçlanarak düşük puanlandırma yapılmış, kırılgan olmayan ekosistemler çevresinde yerleşim yapımına uygun olması düşünüldüğünden yüksek puanlar verilmiştir. Haritada kırılgan ekosistem varlığı sayılı birkaç ülkede bulunmaktadır. Diğer bölgeler (Dünya geneli) yüksek puanlıdır (Şekil 7). h. NASA Dünyaya düşen Güneş radyasyonu haritası Şekil 8. NASA Dünyaya düşen Güneş radyasyonu Haritası (Nasa, 2015) [9]. NASA güneşlenme haritasında, yoğun güneş ışığı alan alanlar yüksek puan almıştır. Ayrıca 9 sınıf olan gruplama 5 sınıfa indirgenmiştir. Yoğun ışık alan bölgeler koyu kırmızı renk ile gösterilmiştir. Ekvatora yakın ve Güney Yarım Küre yoğun radyasyon alan bölgeler olarak görülmektedir (Şekil 8). i. Ülkelerin Gayri Safi Milli Hasıla Haritası Şekil 9. Ülkelerin Gayri Safi Milli Hasıla Haritası Ülkelerin gayri safi milli hasılaları haritası yüksek gelir grubundan az gelir grubuna doğru sıralanmış ve fakir ülkeler koyu renk ile temsil edilmişlerdir. Dünya Bankasından elde edilen veriler güncel 2014 yılına ait ülkelerin kişi başına düşen gayri safi milli hasılalarının dolar kuru olarak gösterimi şeklinde sayısallaştırılmıştır. Haritada tüm ülkeler birbirleri ile etkileşimi fakir ülkelere göre zengin ve daha zengin şeklinde ayrım söz konusudur (Şekil 9). 3. ARAŞTIRMA SONUÇLARI Haritalarda bahsi geçen veriler küresel anlamda ölçülmüş ve hazırlanmıştır. Fakat çeşitli haritalarda bölgesel veri eksikliği mevcuttur. Bölgesel veri yokluğu beyaz renkle gösterilmiştir. Suya erişim haritasında Cezayir ve Suudi Arabistan’a ait veri eksikliği yakın komşuların ortalaması alınarak haritaya eklenmiştir. Bunun dışında ki tüm haritalarda orijinal veri kullanılmıştır. Bu çalışmada hedeflenen ilk konu başlığı su ile ilişkili olan harita gruplarının küresel anlamda birbirleri ile olan ilişkilerini ortaya çıkartmaktır. Bunun yapılabilmesi için her bir veri grubunda benzer sınıflandırma yöntemleri yapılarak, tarım için, en az kullanılabilir suyun bulunduğu fakat güneşlenme için yüksek verimli alanları çıkartmaktır. Ayrıca küresel olarak yaşanan çeşitli suya bağlı problemlerin ortak bir paydada toplanmasını sağlamak böylece alan belirleyerek, belirlenmiş alanlar üzerinde çözüm önerileri geliştirmektir. Senaryo uyarınca suya bağlı problemler işlenmiş ve ESRI Arcgis Programı kullanılarak Overlay_1 isimli raster dosyasında katsayılar uyarıca ağırlıklandırılmış çakıştırma işlemi yapılmış; Bws_S X 0.30 (Mevcut su dengesi haritası) Dro_S X 0.15 (Kuraklık haritası) Stor_S X 0.05 (Memba depolama haritası) Gw_S X 0.10(Taban suyu stresi haritası) Wri_S X 0.20 (Akış dönüş oranı haritası) Wcg_S X 0.17 (Suya erişim haritası) Eco_V_S X 0.03 (Tehdit Altındaki Tatlısu Amfibilerinin Bölgesel Haritası) ile çarpılmış ve sonuç haritası kayıt altına alınmıştır. Şekil 10. Overlay_1 haritası Sonuç dosyası güneşlenme verisi % 50 oranında çakıştırılmış ve sonuç Overlay_2 olarak kaydedilmiştir. Şekil 11. Overlay_2 haritası Elde edilen bu harita ülkelerin GSMH haritası ile çakıştırılmış ve Overlay_3 no’lu harita oluşturulmuştur. Çakıştırma ağırlıklandırılmış çakıştırma yöntemi kullanılarak iki haritaya %50 oran verilmiştir. Şekil 12. Overlay_3 haritası 4. TARTIŞMA ve ÖNERİLER Sonuç haritasında çıkan verilere bakıldığında Koyu yeşil ve yeşil bölgeler uygun alanları (Su kıtlığı yaşanan bölgeler – güneşlenme süresi uzun – GSMH düşük) sarı renkle gösterilen alanlar orta uygun ve kırmızı renk ile gösterilen alanlar uygun olmayan alanları ve beyaz bölgeler veri yokluğunu göstermektedir. Temel amaçlardan olan suya bağlı problemi çözmek için güneşin yoğun olarak bulunduğu alanlar temelde gün ışığından enerji eldesi ile problemli bölgelerde kalkınma amaçlanmıştır. Üretilecek olan enerji ile suyun temizlenmesi ve içme suyu eldesi, sürdürülebilir tarım uygulamaları vb. hedefler amaçlanmıştır. Akboğa (2012)’nin bildirdiğine göre dünya üzerinde planlanmış çeşitli yenilenebilir enerji projeleri; AB’nin şu anki emisyon azaltımını ve enerji arz güvenliğini sağlayabilmeyi amaçlamaktadır. Akdeniz Birliği projesi olan Akdeniz Güneş Planı ile Kuzey Afrika çöllerinde 20 GW’lık bir kapasite oluşturularak, Akdeniz havzasında yer alan ülkelerin yenilenebilir enerji payının artırılması ve böylece enerji taleplerinin karşılanması düşünülmüştür. Bu tür devasa projelerin geliştirilmesi ile düşük karbonlu bir hayata geçmek, kirletilen dünyayı kirlenmekten koruyabilmek ve atmosfere salınan sera gazlarını sınırlandırarak, sıcaklık artışlarının önüne geçmek pekâlâ mümkündür. Aksi takdirde fosil yakıtlara dayalı ülke ekonomileri ve enerji arz açıkları düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi hep engelleyecektir.[8] Bu çalışma ile çeşitli yeşil enerji planlarına, sürdürülebilir tarım penceresinden, küresel olarak bakılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca dünya üzerinde yeni uygun alanlara güneşe dayalı enerji üretimi planına benzer projeler geliştirilmesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda fotovoltaik panellerin yerleşimi için düz alanların ve deniz seviyesine yakın alanların makro ölçekte seçilimi yapılarak ovarlay_3 haritası uyarınca kalkınma planlaması için uygun bulunan ülkelerde* elektrik üretimi ile kalkınma sağlanabileceği gibi, elde edilen elektrik ile sahil şeridine yakın ise deniz suyunun tuzdan arındırılması sağlanabilir. Üretilecek kullanılabilir su tarımda ve şehir şebekesinde kullanılabilir. Bu sayede az gelişmiş ve gelişmekte olan gün ışığı uyarınca zengin ve su kıtlığı yaşanan bölgeler için alternatif kalkınma planları uygulanabilir. *Uygun Ülkeler Listesi: En uygundan en az uygun olmak üzere sıralanmıştır. Moritanya, Nijerya, Çad, Mali, Afganistan, Haiti, Zimbabve, Nepal, Madagaskar, Batı Sahra, Tanzanya, Tacikistan, Etiyopya, Kenya, Somali, Cibuti, Yemen, Sudan, Hindistan, Moğolistan, Paraguay, Meksika, Fransız Gine, Mozambik, Orta Afrika Cumhuriyeti, Malavi, Kamerun, El Salvador, Papua Yeni Gine, Honduras. 5. KAYNAKLAR 1. Atalık A., Erişim: 10.12.2014 "Küresel ısınma, su kaynakları ve tarım üzerine etkileri", TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, İstanbul, (http://www.zmo.org.tr/resimler/ekler/ce6d3c8830d27ec_ek.pdf). 2. Karaman S. Erişim: 10.12.2014 "Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Su Kaynakları Üzerine Etkileri", Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi 3, Tokat, (http://www.nobel.gen.tr/Makaleler/TABAD-Issue%201-9-2011.pdf). 3. Türkeş, M., Sümer, U. M. ve Çetiner, G., 2000" Küresel iklim değişikliği ve olası etkileri", Çevre Bakanlığı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Seminer Notları, İstanbul. 4. Yönten, A., 2007 .Küresel Isınmanın Azaltılması Politikaları ve Stratejileri-Türkiye için bir Yaklaşım (Y. Lisans Tezi), Dokuz Eylül Üniv. SBE, Kamu Yönetimi ABD, İzmir, 170 s. 5. Falkenmark, M., Lindh, G., 1976 Water for a Starving World, Westview Press, Boulder, USA. 6. Türkes, M.,, 1997 Hava ve İklim Kavramları Üzerine, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, 355, 36-37, Ankara. 7. Anonymous, 2001 Climate Change, Impacts, Adaptation and Vulnerability, Contribution of Working Group II to the Third Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change, Cambridge. 8. Akboğa, S. A., Sav, M., 2012 " Düşük karbon ekonomisi", Enerji Piyasası Bülteni, İstanbul. 9. NASA Surface meteorology and Solar Energy Erişim 2015, https://eosweb.larc.nasa.gov/sse/