Kuraklık ve Su Yönetimi Toplantısı

advertisement
“KURAKLIK VE SU YÖNETİMİ TOPLANTISI”
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI PROF. DR. VEYSEL EROĞLU’NUN
AÇILIŞ KONUŞMA METNİ
15 Mayıs 2008 - ANKARA
Saygıdeğer Konuklar,
Değerli Basın Mensupları,
2009 yılında İstanbul’da gerçekleştireceğimiz 5. Dünya Su Forumu’na
hazırlık maksadıyla düzenlenen Yurtiçi Bölgesel Su Toplantıları’nın bir
başkası için biraraya gelmiş bulunuyoruz.
Toplantının ana başlığı, hem küresel hem bölgesel ölçekte en çok
tartışılan konulardan biri olan “Kuraklık ve Su Yönetimi”dir.
Hayatın başlangıcı olan su; insanlar için ihtiyaç duyduğu besinleri
yetiştirmek, enerji elde etmek, günlük faaliyetlerini devam ettirebilmek için
ikamesi olmayan eşsiz bir kaynaktır.
Rivayet ederler ki; eski bir zamanda suyun heykelini yapmak istemişler
ancak bazıları renksiz, kokusuz, elde bile tutulamayan şekilsiz bir madde için
bu uğraşa değmeyeceğini söyler. Çölü geçmiş bir insana ilk sunulan,
içimizdeki ve dışımızdaki yangınları söndüren suyun vazgeçilmezliğini
bilenlerse buna karşı çıkar. Ve derler ki, gökyüzünü muhteşem bir tablo gibi
yedi renge boyayan su, yağmur olup bütün canlılara varlığıyla bize hayat
bahşeder.
Gerçekten bu kadar muhteşem özelliklere sahip olan su, dünya
üzerindeki en küçük organizmadan en büyük canlı varlığa kadar bütün
biyolojik yaşamı ayakta tutan kaynaktır. İşte bu sebeple iyi korunması, her
damlasından istifade edilmesi şarttır.
1
Dünyamızın ve vücudumuzun büyük bölümünü teşkil eden suyun
korunması ve doğru kullanılması, bütün insanlığın ortak meselesidir. Bu
hedefe ulaşılması ve her insana hakkı olan temiz suyun temin edilmesi için
yapılması gerekenlerin tartışılacağı, bütün dünya ülke ve insanlarını açık bir
davetle bir araya getirecek olan 5. Dünya Su Forumu, bilindiği üzere
gelecek yıl ülkemizde yapılacaktır.
Forumun ana başlıklarından biri de “İklim Değişikliğine Uyum”
olarak belirlenmiştir. İklim değişikliği, kuraklık ve su kıtlığına yol
açabilecek bir hadisedir.
İklim değişikliğine bağlı kuraklık ve su kıtlığını 2 temel boyutta
incelemek mümkündür: Biri içmesuyu temini, diğeri de tarımsal sulamadır.
Küresel ısınma neticesinde Türkiye’nin kurak ve yarı kurak
alanlardaki ve şehirlerdeki su kaynakları problemlerine yenileri eklenebilir.
İklim değişikliği tarımda ise ürün verimleri, sulama suyu arzı, toprak nemi
ve verimliliği, hastalık ve zararlıların artışı, erozyon ve çölleşme gibi
neticelere yol açabilir.
İçme suyu tedbirlerinin başında su depolama tesisleri yani barajların
artırılması gelmektedir. Dev su hazneleri olarak düşünülebilecek barajlar,
suyu biriktirerek istenen zamanda kullanılabilmesini sağlar. Türkiye genel
olarak yarıkurak bir bölgede bulunması ve su zengini bir ülke olmamasına
rağmen, her yurttaşını sağlıklı içmesuyuna kavuşturma konusunda büyük
başarı sağlamıştır.
Ülkemizin dört bir yanında devam eden projelerle nüfusun büyük
bölümüne içmesuyu sağlanmış bulunmaktadır. Ayrıca herhangi bir
kuraklıkta şehirlerin susuz kalmaması için “Entegre Su Yönetimi”
uygulanmaktadır.
2
2000 yılında Hollanda’da toplanan 2. Dünya Su Forumu’nda etkin su
yönetiminin çerçevesi olarak belirlenen Entegre Su Kaynakları Yönetimi,
hidrolojik havza bazında katılımcı tabii kaynak yönetimidir. Mevcut su
kaynaklarının ekonomik, çevresel ve sosyal faydalar içinde en verimli
şekilde kullanımını hedeflemektedir. Bu çerçevede bazen de havzalar arası
su transferiyle su kaynakları beslenmektedir. Misal olarak Konya Ovası’na
su sağlayacak Mavi Tünel ile Beyşehir Gölü, Zamantı Tüneli ile de Sultan
Sazlığı yeniden hayat bulacaktır.
Yağışların ve su kaynaklarının bölge, zaman ve dağılım yönünden
farklılık gösterdiği ülkemizde, iklim değişikliğine yönelik tedbirlerin zirai
yönünü ise sulamada tasarruf sağlanması oluşmaktadır. Çünkü ülkemizde
suyun %70-75’i sulama için harcanmaktadır.
Erozyon, tuzlanma ve kaynak israfına yol açan aşırı sulama, özellikle
kurak dönemlerde ve iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık riski
düşünüldüğünde daha da önemli bir mesele haline gelmektedir.
Kuraklık, yalnızca fiziki bir hadise veya bir tabiat olayı olarak
görülmemelidir. İnsanların ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan ihtiyacı
sebebiyle toplum üzerinde çeşitli tesirleri vardır. Kuraklık sebebiyle tarımda
verim düşmekte, sulama yapılamamakta dolayısıyla; ürün çeşitliliğinde ve
ürün miktarında azalmaya sebep olmaktadır. Tarımsal kuraklığa karşı en
etkili yol ise su kaynaklarının iyi korunması ve işletilmesinden geçmektedir.
Bu konuda temel stratejimiz olan kapalı sulama sistemlerinin
yaygınlaştırılması ile su kaynaklarımızın çok büyük bir bölümünü
kullandığımız tarımda, önemli tasarruf sağlanacaktır. Buradan kazanılacak
suyun başka yerlerde kullanması mümkün olacaktır.
Başta çiftçilerimiz olmak üzere bütün vatandaşlarımızın bu konuda
bilinçli ve hassas hareket etmeleri de büyük önem taşımaktadır. Sulamayı
3
sadece ihtiyaç olduğunda yapmak, sık sulamadan kaçınmak ve suyun
yetersiz olduğu yerlerde ürün motifini kuraklığa dayanıklı ürünlerden
seçmek alınabilecek tedbirler arasında sayılabilir.
İklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki tesiri sadece kuraklık
olmayabilir. Bazen ani ve yoğun yağışlarla taşkınlar da meydana gelebilir.
Taşkın koruma tesislerinin yapılması ve dere yataklarının ıslahı kanunla
DSİ’ye verilmiş görevlerdendir. 2006 yılında ülkemizde taşkın yönetimi
çerçevesinde her aşamada yapılması gereken çalışmaların daha geniş bir
perspektif içinde eşgüdümlü olarak ele alınması için Taşkın Genelgesi
yayımlanmıştır.
Yanlış arazi kullanımının önüne geçerek, can ve mal kaybını
engellemek için alınması gerekli tedbirlerin başında gelen barajlar, hem
akarsu rejimlerinin düzenlenmesi ile taşkınların önlenmesi hem de içme ve
kullanma suyu ihtiyacının karşılanması açısından elzemdir.
Günümüzde bölgesel ve küresel bir mesele olarak bütün gündemlerin
ana maddesini teşkil eden kuraklık ve küresel ısınma konusunda Türkiye,
kendisini en kötü senaryoya göre hazırlamaktadır. Enerjiden ulaşıma, su
kaynakları yönetiminden şehir planlamacılığına kadar hemen her alandaki
mevcut çalışmalara yenileri eklenmektedir. Bu konuda herhangi bir
yükümlülüğü olmayan ülkemiz küresel ısınmaya yol açan sera gazı
emisyonlarının kontrol altına alınması için Çevre Kanunu, Enerji Verimliliği
Kanunu, Yenilenebilir Enerji Kanunu ve bunlara bağlı diğer alt mevzuatları
yürürlüğe koymuştur.
Küresel ısınma ve erozyonla mücadele kapsamında ağaçlandırma
çalışmalarına hız kazandırılan ülkemizde ayrıca, daha düşük karbondioksit
emisyonu sağlayan yakıtların kullanımı ile enerji sektöründe sera gazı
emisyonlarının kontrol altına alınması için çalışılmaktadır. Bu çerçevede
4
başta hidroelektrik olmak üzere temiz enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi
en önemli tedbirdir. Çünkü sera gazı emisyonlarının çok büyük bir bölümü
enerji üretimi faaliyetleri neticesinde gerçekleşmektedir.
Türkiye henüz üçte birini kullanabildiği hidroelektrik potansiyelinden
önümüzdeki dönem içinde azami şekilde faydalanmak için önemli bir adım
atmıştır. Su Kullanım Hakkı Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği 2003 yılı,
enerji üretiminde yeni bir başlangıç yani Milat’tır. Yönetmelik hidroelektrik
üretimini özel sektöre açarak, temiz bir enerji kaynağı olan suyun son
damlasına kadar kullanılması maksadını taşımaktadır.
Yap-İşlet-Devret modeli ile özel sektöre inşa ettirilecek bazı baraj ve
göletler çok maksatlı olabileceğinden, bu tesislerden zirai sulama yanında
taşkın koruma, balıkçılık, içme suyu temini, hidroelektrik enerji üretimi gibi
faydalar da temin edilebilecektir.
Küresel su problemlerine karşı tedbir ve tecrübelerin paylaşılacağı
5. Dünya Su Forumu’na hazırlık teşkil eden bu bölgesel toplantı; bildiri
sunumları, çalıştayları ve paneli ile kuraklık ve su yönetimi konusunda
önemli bir çalışma olacaktır. Forum öncesinde, su konusunda faaliyet
gösteren kamu, özel sektör, üniversite ve halk; kısaca suyu yöneten,
araştıran ve geliştiren, sudan faydalanan tarafları bir araya getirerek bilgi
alışverişi sağlayan bölgesel toplatılar büyük bir dinamizm getirmektedir.
Mini bir forum gibi düşünülebilecek bu ve bundan sonraki bölgesel
toplantılardan elde edilecek neticelerin, İstanbul’daki Foruma Türkiye’nin
aktif ve güçlü bir iştirakine de katkısı olacağına inanıyorum.
Bu vesileyle emeği geçenleri tebrik ediyor, toplantının ülkemiz için
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
5
Download