yakın gelecekte yaşayacağımız zorluklar

advertisement
ANALİZ / KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜRKİYE
Prof. Dr.
İbrahim Ortaş
kuraklık
e
v
yakın gelecekte
Çukurova Üniversitesi
Öğretim Üyesi
[email protected]
yaşayacağımız zorluklar
Dünyada ve ülkemizde meydana gelen iklim değişikliğinin
göstergelerinden biri olarak artan hava sıcaklıkları dikkat çekiyor.
İklim değişikliği, deniz seviyesinin yükselmesi,
iklim kuşaklarının yer değiştirmesi, şiddetli hava olaylarının
artmasına sebep oluyor.
B
Doğanın dengesinin bozulması taşkınların ve sellerin daha sık görülmesi ve
etkilerinin kuvvetlenmesi, çölleşme, salgın hastalıklar, vahşi yaşam
türleri ile birlikte insan sağlığının bozulmasına neden oluyor. Bu durum
sosyoekonomik sektörleri ve ekolojik sistemleri doğrudan etkiliyor.
eklenen normal seyrinde ilerlememesi sonucu son baharda ekilen buğday tohumları ya
çimlenmedi, ya da çimlenenlerde toprak neminin ye tersiz olması ne deniyle kurudu.
Şubat ayının sonu itibarıyla halen Konya
Ovası, Güneydoğu’da geniş miktarda çimlenmemiş buğday ekli alanların olması, var olanlarında yetersiz büyümemesi nedeniyle bu yıl
buğday veriminde ciddi düşüşler yaşanacak.
Ayrıca diğer bitkilerde de gerek yetersiz toprak nemi ve gerekse sulama suyunun yetersiz
olacağı öngörüsü ile ciddi bir verim düşüne
neden olacak. Yağışların beklenenin altında
yüzde 40 düzeylerinde gerçekleşmesi baraj
ve göletlerin kapasitelerinin altında dolması
önümüzdeki birkaç ciddi su sorunu yaşayacağımızı şimdiden gösteriyor. Bitkilerde değil,
hayvancılık, balıkçılık hepsi temiz su tüketimine dayalı geliştiği için verim ve kalite düşüşleri yaşanacak. Bu da gıdaların fiyatlarının
ciddi biçimde artacağını gösteriyor.
İklim bilimcisi değilim ancak toprak bilimcisi olarak iklim değişimlerinin önemli nedenlerinden biri toprak yönetimine bağlı geliştiği
için konuya sürülebilir tarım ve karbon yönetimi ekseninde soruna bütünsel bakabiliriz.
88
EKOV‹TR‹N MART 2014
EKOV‹TR‹N MART 2014
89
ANALİZ / KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜRKİYE
T
ürkiye, bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız şekilde kurak bir
dönem geçiriyor. Yağışın beklenen normal seyrinde ilerlememesi
sonucu son baharda ekilen buğday tohumları ya çimlenmedi, ya da çimlenenlerde toprak neminin yetersiz
olması nedeniyle kurudu. Şubat ayının sonu itibarıyla halen Konya
Ovası, Güneydoğu’da geniş miktarda çimlenmemiş buğday ekli alanların olması, var olanlarında yetersiz
büyümemesi nedeniyle bu yıl buğday
veriminde ciddi düşüşler yaşanacak.
Ayrıca diğer bitkilerde de gerek yetersiz toprak nemi ve gerekse sulama
suyunun yetersiz olacağı öngörüsü ile
ciddi bir verim düşüne neden olacak.
Yağışların beklenenin altında yüzde
40 düzeylerinde gerçekleşmesi baraj
ve göletlerin kapasitelerinin altında
dolması önümüzdeki birkaç ciddi su
sorunu yaşayacağımızı şimdiden gösteriyor. Bitkilerde değil, hayvancılık,
balıkçılık hepsi temiz su tüketimine
dayalı geliştiği için verim ve kalite düşüşleri yaşanacak. Bu da gıdaların fiyatlarının ciddi biçimde artacağını
gösteriyor.
İklim bilimcisi değilim ancak toprak bilimcisi olarak iklim değişimlerinin önemli nedenlerinden biri toprak yönetimine bağlı geliştiği için
konuya sürülebilir tarım ve karbon
yönetimi ekseninde soruna bütünsel
bakabiliriz.
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
ÖNLENMEZSE
FELAKETLER GELİR'
Son yıllarda çoğumuzun ilgisini
çeken sıra dışı şiddetli yağış, fırtına ve
diğer atmosferik etkilerin sayısının artığı görülüyor. Kasım 2013 içinde
Suudi Arabistan’da aşırı yağış nedeniyle kent içindeki tünel ve alt geçitlerin su basması nedeniyle trafik
duru. Çok sayıda ölü olduğu belirtildi.
Birçok evin alt katlarını su bastı.
İtalya’nın Sardunya Adası’nı vuran
“Kleopatra” kasırgasından dolayı en
az 16 kişi yaşamını yitirirken bölgede nehir yataklarındaki yapılaşma ayrıca çok sayıda ev işyeri ve arabanında
90
EKOV‹TR‹N MART 2014
KURAKLIK VE
GIDA GÜVENLİĞİ
YANIT BEKLEYEN SORULAR...
• Neden yağışlar azaldı?
• Yağışların düzensiz olmasının nedeni nedir?
• Kuraklığın pratik karşılığı ve anlamı nedir?
• Verim düşüşüne neden olacak doğal olaylara
karşı ne tür önlemler alınabilir?
• İklim değişimleri ile yağış düzensizliği
arasında bir ilişki var mı?
zarar görmesine neden oldu. 1 Kasım
2013’te Haiyan tayfununun saate
310 km hızla Filipinleri vurması ile 20
binden fazla kişinin ölmesi ve kaybolması bir milyondan fazla insanın
evsiz kalması gerçeği bir kez daha ikil
değişimlerinin insan ve doğa üzerinde ciddi etki yaratığını hissettik.
Dünyada sıcaklığın artığı, denizler üzerindeki sıcaklığın daha
fazla olduğu, atmosferde daha fazla su buharının bulunduğu bunun sonucu ani yağışların ve sellerin artığı istatistiksel olarak artıyor.
Uzmanlar okyanuslar ve denizler
üzerinde yaşanan sıcaklık farkının
fırtınalara neden olduğu ve gittikçe
de sık sık fırtınaların yaşanacağını
belirtiyorlar.
En azından Afrika kaynaklı yüksek basınç etkili iklim değişimleri
Türkiye’de sellere, hortuma neden
oluyor buna bağlı erozyon ve çölleşme riski artıyor. Kuraklığa, erozyona
ve çölleşme tehlikesine açık bir ülke
olarak ülkemizin bu konudaki mekanizmaları temel bilimler ekseninde çalışması gerekiyor. Bu konuda
daha çok bilimsel araştırmanın yapılması kaçınılmaz.
Dünya, iklim değişimlerinden
olumsuz yönde etkilenecek
Dr. Rajendra Kumar Pachuari, iklim değişikliği
önlenemezse, birçok felaketin gelecekte dünyayı
olumsuz etkileyeceğini ifade ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi'nin 150. yıl
etkinlikleri kapsamında Hükümetler
Arası İklim Değişikliği Paneli
(Intergovernmental Panel on Climate
Change, IPCC) Başkanı ve Teri
Üniversitesi Rektörü 2007 yılında
Nobel Barış ödülünün sahibi olan Dr.
Rajendra Kumar Pachuari, İklim
Değişikliği, Enerji-Çevre adlı panele katılarak açıklamalarda bulundu.
Dr. Pachuari, iklim değişikliği önlenemezse, birçok felaketin gelecekte
dünyayı olumsuz etkileyeceğini ifade
etti.
Dr. Pachauri, konuşmasının ana
temasını Ghandi'nin "Yanlış yolda
ilerliyorsan hızının hiçbir önemi yoktur" sözü oluşturuyor. Bu söz, "Doğru
yolda ilerliyorsan, hızın önemlidir” diyebiliriz. Günümüzün en önemli
sorunu iklim değişikliği ve doğanın insan eliyle sonunun hazırlanması. Dr.
Pachuari, iklim değişiklilerinin olumsuz etkilerinde insan faktörlerinin fazla olduğunu söyledi. Pachuari, "İklim
değişikliğiyle karbondioksit artacak
ve bu fotosentez için çok önemlidir.
Tarım üzerine olumsuz etkisi olacaktır.
Afrika'nın bir takım ülkelerinde
tarımsal verimlilikte yüzde 20 oranında bir düşüş yaşanacak. Tarımsal
etkinlik azalırsa insanlar gerekli gıdayı bulamayacaklar. Diğer bir etkisi de gıda güvenliğidir. Gıda güvenliği tehdit altına girebilir. Dünya nüfusu bugün 7 milyar en kötü projeksiyonla 2050 yılında 9.5-10 milyar olacağı (Ortaş, 2013) ve bu durumda bugün ki gıda üretiminin yüzde 70 daha fazla üretilmesi gerekecektir.
Milyonlarca insan sel felaketleriyle
karşı karşıya kalacaktır. Bir takım
sektörler iklim değişikliğinden etki-
Deniz seviyelerinin artması deniz kıyılarında (nüfusun yüzde70
kadarı kıyılarda yaşıyor) yaşayan
milyonlarca insan sel felaketiyle
karşı karşıya kalacak ve yeni göçlerin başlayacağı mesajını da oluşturuyor. Güney Avrupa gerçekten de tarımsal ürünlerde çok büyük sorunlarla karşılaşacak. Bugün
yaşadığımız kuraklık ve önümüzdeki dönemde yaşayacağımız gıda
güvenliği sorunu bugünde sinyal
vermeye başladı. Patates, pirinç,
mercimek ve sebzelerin şimdiden
fiyatları katlanmış gözüküyor.
lenecek. Nem ve fırtınalar özellikle
turizm sektörünü etkileyecektir. İklim
değişiklilerinin olumsuz etkilerinde
insan faktörlerinin etkisi fazla." şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin olumsuz özelliklerini azaltma hakkında da bilgi veren Pachuari, "Yenilenebilir enerji bizi kurtarabilir. Yenilenebilir enerji ile
çalışan araba üretmek içi yatırım
yapmamız lazım. Alt yapımızı geliştirmemiz lazım. Bunun için de politikalar üretmeliyiz.
NEDEN BU KADAR ÇOK
İTHALAT YAPIYORUZ?
Türkcell’in davetlisi Türkiye gelen
Eski ABD Başkan yarımcısı Al Gore
toplantıda yaptığı konuşmasında global ekonomi ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Gore’e göre
“Türkiye ekonomisi çok iyi durumda
EKOV‹TR‹N MART 2014
91
ANALİZ / KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜRKİYE
ama cari açık sizin için ciddi bir tehlike. Neden bu kadar çok ithalat yapıyorsunuz anlamıyorum” diyor.
Türkiye’nin enerjiye çok para harcadığını ve bunun cari açık olarak geri
döndüğünü belirten Gore, “Güneş
enerjisini değerlendirmek açısından
eşsiz nimetlere sahipsiniz. Rüzgâr
enerjisi potansiyeliniz bazı bölgelerde çok yüksek” olduğunu belirtiyor.
Günümüzde deniz suyunun ısınıyor
olması kuzey yarım kürede buzulların erimesi okyanusların su seviyesinin yükselmesi sıcaklık derecelerinin
yükselmesi artık an be an ölçülüyor.
27 Eylül 2013 tarihli basına yansıyan
ilgiler Birleşmiş Milletler Hükümetler
Arası İklim Değişikliği Paneli'nin
(IPCC) 2013 raporuna göre küresel
ısınmanın temel nedeninin, "insan"
faktörü olduğunun belirtildiği raporda küresel ısınmanın "tartışmasız"
varlığına dikkat çekiliyor. İsveç'in
başkenti Stokholm'de bir hafta süren
ve bilim insanları yanında 195 ülkeden hükümet temsilcilerinin katıldığı konferansta 1950'den bu yana küresel ısınmanın temel nedeni olarak
"yüzde 95 kesinlikle" insan faaliyetlerinin etkisi özellikle altı çiziliyor.
HEPİMİZ BU DURUMDAN
SORUMLUYUZ
İklim değişimleri ile ölüm oranları da artacak. Çünkü insanlar felaketlerle karşılaşacak. Dünyada iklim
değişimleri son 150 yılda etkinliğini
iyice hissettirmeye başladı. Kuraklık,
sel, yangınlar bütün hepsi iklim değişimlerinin doğrudan ve dolaylı et-
Atmosfer sıcaklığı son
200 yılda 0,8 °C arttı
IPCC raporu, 1950'lerden bu yana iklimde
gözlenen değişikliklerin birçoğunun "görülmemiş
seviyede" olduğunu ve son 30 yılda dünya
yüzeyindeki sıcaklığın giderek arttığını belirtiyor.
2013 yılında yayınlanan IPCC raporunda, sera gazı salınımının devam
etmesinin daha fazla küresel ısınmaya ve iklim sisteminde çok yönlü
değişime yol açacağına dikkat çekiliyor. ICPP 2013 özet raporda deniz
seviyesinde görülecek yükselmenin
son 40 yılda kaydedilenden daha fazla olacağına dikkat çekiyor.
92
EKOV‹TR‹N MART 2014
Sera gazı emisyonları arışı son
yıllarda gelişiş aletler ile an be an ölçülüyor ve görülüyor ki atmosferdeki
karbondioksit miktarı artıyor. Bu değişimin insan ve doğa üzerinde ciddi bir etkisi var. IPCC raporu,
1950'lerden bu yana iklimde gözlenen değişikliklerin birçoğunun "görülmemiş seviyede" olduğuna ve son
kileri olabilir. Ancak iklim değişimlerinin etkileri artık durulamayacak
boyuta ve bazı önlemler ile etkisi azaltılabilir. Etkinin devam etmesi durumunda ileride geniş insan kitlelerinin hareketliliği yaşanabilir.
Yaşana bütün gelişmeler ve doğanın bozunumu hepimizi sorumluluğa davet ediyor. Yaşananlardan ve
ICPP 2013 raporunda belirttiği gibi
yüzde 95 oranından insan sorumlu ve
dünyayı daha fazla kirletme hakkımız
30 yılda dünya yüzeyindeki sıcaklığın
giderek arttığı ve 1850'den bu yana
-hatta muhtemelen son 1400 yılda
kaydedilenden daha yüksek olduğu
belirtiliyor. Scientific American dergisinde edinilen bilgiye göre son
200 yıldan bu yanan atmosfer sıcaklığı 0.8 °C arttı.
Artan iklim değişimleri anı ve
ağır yağışların yaşanmasına sellerin
aniden oluşması berberinde sosyal ve
ekonomik sorunlara yol açıyor. Bu
durumda küresel anlamda gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor. Ekim 2013 başında
Hollanda’da toplanan gıda güvenliği toplantısında bilim insanları artan
nüfus artışı ve iklim değişikliğinin yaratığı baskı sonucu gıda güvenliği belirsizliğin artığını ve gelecek ile ilgili daha çok kaygılı olduklarını belirtmişlerdi.
olmadığını düşünüyorum. Bilim dünyasının sık sık tekrarladığı gibi üretim
ilişkilerini tarımsal yönetimi ve üretim yanında yaşam alışkanlığımız ve
tavırlarımız tekrar gözden geçirmeniz
gerekiyor. Dr. Pachauri iklim değişimlerindeki kırılma noktasına yavaş
yavaş geldiğini belirti ve "İklim değişikliği geleceğin değil şimdinin sorunu" olduğunu belirtiyor ve diyor ki,
"Bunun tek sorumlusu da insan."
Yani hepimiz sorumluyuz bu durumdan diyor. Dr. Pachauri’ye göre
atmosferdeki karbondioksit emisyonunun 1970-2004 yılları arasında yüzde 80 seviyelerinde arttığı yönünde.
Yapılması gereken fosil yakıtların
kullanımının sınırlandırılması, yeşil
alanlarının
genişletilmesi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanılması önerilebilir. Ancak ne yazık ki Tüketici ve İklim Koruma
Derneği başkan yarımcısı Önder
Algedik’in basına yansıyan demecinde bilimsel olarak kişi başına atmosfer salınması gereken sera gazının
1990- 2011 yılları arasında 2 tondan
5.65 tona çıktığını bununda kömür,
Kuraklık ve su sorunu canlılığı zorluyor
Sonuç olarak ülkemizde her şey
çok şiddetli bir süreçten geçiyor.
Kuraklık, su sorunu bir bütün olarak canlılığı zorluyor. Önümüzdeki
dönemlerin beklenenden daha zor
geçeceğini gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde bu konular bilimin en sıcak
tartışma ve araştırma konuları. Çok
doğalgaz ve petrole dayalı enerji politikasından kaynaklandığını belirtti.
KÜRESEL ANLAMDA
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Norveçli bilim insanı Jorgen
Randers küresel anlamda sürdürülebilirlik konularını uzun zamandır
Dünya çapında yazarak anlatıyor.
En son yazdığı “Gelecek 40 yıl için
küresel bir öngörü” adlı kitabında geleceğe yönelik olarak küresel anlamda ekonomi ve zenginlik üzerinde değil insanının mutluluğunu gün-
yoğun olarak çiftçilerden konuya
ilişkin açıklama bekleniyor. Açıkçası
söylenecek tek konu, tarım bakanlığının şimdiden ciddi bir planlamaya gidilmesi. Ancak öyle gözüküyor ki şimdilik ülkemizde siyasetin ısısı doğanın ısınmasından daha
etkili görülüyor.
deme alan bir sürülebilir yaşamı
öneryor. Sanırım amacımız artık para pula dayalı kalkınma rakamlarından çok insan ve doğa eksenli bir yaşamı öngörmemiz daha geçekçi olacaktır. İnsanlığın ve dünyanın sürdürülebilir sağlığı için doğal kaynaklan korumak ve doğru yönetmek
ve geleceği kaybetmemek için çevre
ve iklim değişimlerine daha fazla
bütçe ayırmak zorundayız. Hatta askeri harcamadan önce hepimizin geleceğini düşünmek zorundayız. Yoksa
her şeyimizi kaybedebiliriz.
Sera gazının kullanılması
Küresel iklim değişimlerinin temelde fosil kaynaklarının yakılması ve
tarımsal toprakların dönüşümü ve
işlenmesi olarak görülüyor. Tarımsal
etkinliklerin doğru yönetilmesi son yıllarda bir kez daha öne çıkmıştır.
Tarımın önemi daha da önemli olmaya başlandı. Hatta tarımın yeniden
üretim sisteminin şekillenmesi tartışmaya açılması gerekir. Tarımın iklim değişimlerinden etkilenmesi ve tarımsal üretimin azalırsa, hem geçim
hem hayatın devamlılığı açısında sakıncalı ve ciddi sosyoekonomik etkiler yaratacaktır. İklim değişimi yer yer
karasal iklim, kuraklık ve erozyonu tetikleyecektir. Sık sık belirtildiği üzere doğada kar örtüsünün azaldığı ve
bunun su eksikliği yaşanacağı düşü-
nülüyor. Önümüzdeki yıllarda bugün oluşturduğumuz ortamın olumsuz meyvelerini topluyor olacağız.
Sera gazının kullanılmasının da azalması lazım. İklim değişimlerine neden
olan etkenlerin azaltılması için geniş
çaplı bir farkındalık yaratılmalı veya
artırılabilir. Dr. Pachuari, özellikle
kuzey ülkelerinde fırtınaların atacağını ve su kaynaklarımızın azalacağını işaret ediyor Su kaynaklarının
azalması insan sağlığını derinden etkileyecektir. Dünyada 1 milyardan
fazla insanın açlık ve yetersiz beslenme sorunu yaşaması, 2 milyar insanın sağlıklı olmayan su tüketmesi
nedeniyle gıda ve su güvenliği sorununu yeniden gündemde tutacak ve
daha fazla sorunlar yaşanacak.
EKOV‹TR‹N MART 2014
93
ANALİZ / KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜRKİYE
ANALİZ / KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TÜRKİYE
“BİR DAMLA SUYUN, BİR DİLİM
EKMEĞİN KIYMETİNİ BİLELİM”
“TÜRKİYE SU FAKİRİ
ÜLKELER SINIRINDA”
Türkiye’de tarımsal kuraklık riskinin arttığını söyleyen Reis Gıda Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Reis, önlem alınmadığı takdirde, gelecek yıllarda
susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden; kuraklık ve artan fiyatlardan
bugünkünden daha sık ve çaresizlikle bahsedileceğine dikkat çekiyor.
D
ünyada, küresel iklim değişikliğinin büyük problem olmaya devam ettiğine dikkat
çeken Reis Gıda Yönetim
Kurulu Başkanı Mehmet Reis, her
geçen gün, su ve gıda yetersizliğinin
tehdit boyutunun artmakta olduğunu vurguladı.
Tarımsal kuraklık riskinin ciddi
boyutta artmakta olduğunu anlatan
Mehmet Reis, “Toprağın korunması, suların temiz ve doğru kullanılması
ve üretiminin teşvik edilmesi için
uzun vadeli düşünmek gerekiyor.
Önlem alınmadığı takdirde, gelecek
yıllarda susuzluk ve temel gıda maddelerinin eksikliğinden, kuraklık ve
artan fiyatlardan; bugünkünden daha sık ve çaresizlikle bahsedeceğiz.
En azından kişisel olarak, bir damla
suyun, bir dilim ekmeğin kıymetini bilelim” dedi.
ÇİFTÇİLER UMUTLA
YAĞMURU BEKLİYOR
Çiftçi; ürün alamama riski ile
karşı karşıya kalmamak için mart
ve nisan ayında yağmur bekliyor.
Uzun zamandır dünyada gıda kaynakları yetersizliğine neden olan kuraklığın, son aylarda Türkiye’yi etkisi altına aldığına değinen Mehmet
Reis şunları söyledi, “Ülkemiz genelinde yağışların mevsim normallerinin altında, sıcaklıkların mevsim
normallerinin üzerinde seyretmesi
üreticilerimizi endişelendiriyor.
Türkiye’nin buğday, arpa ve kırmızı
mercimek ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılayan Güney Doğu
Anadolu bölgesinde Ekim, kasım ve
aralık aylarında ekim yapıldı.
94
EKOV‹TR‹N MART 2014
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Yusuf Demir, Türkiye’nin ciddi bir kuraklık
riski altında olduğunu söyledi.
Buğday, ülkemiz için stratejik bir
üründür. Güney Doğu ve İç Anadolu
bölgesinin en önemli gelir kaynaklarından biridir” şeklinde konuştu.
Ülkemizin tahıl ambarı olarak bilinen
İç Anadolu bölgesinde de aynı dönemde buğday ekimi yapıldı. Her iki
üretim bölgesinde ocak ve şubat ayı
başındaki yağışlarla durumun iyiye
gittiği düşünülse de mahsulün alınabilmesi için mart ve nisan aylarında
da yağmurun yağması gerekiyor. Her
ne kadar çimlenme dönemi iyi geçse de kuruma ve çürüme riski ile kalite problemi yaşanmaması ve verim
kaybı olmaması için beklenen yağmurun yağmasını çiftçiler umutla ve
heyecanla bekliyor. Mayıs ayında
çeltik, fasulye ve nohut ekimi yapılacak bölgelerdeki üreticilerde ürün
ekememe riski ile karşı karşıya kalmamak için merakla Nisan yağmurunu bekliyor.
Buğdayda Türkiye’nin iç tüketim
rakamı yaklaşık 19 milyon tondur.
“TARIMSAL ÜRETİME VE
ÇİFTÇİLERE İHTİYAÇ VAR”
Dünya nüfusunun 1 milyarı açlıkla karşı karşıya olduğunu, dünya
nüfusunun hızla arttığını ve 50 yıl sonra dünya nüfusunun yüzde 25 artacağının tahmin edildiğini hatırlatan
Mehmet Reis, konuşmasına şöyle
devam etti: “Nüfus artışına paralel
olarak, ivedilikle üretimin artmasına
yönelik programlar geliştirilip hayata geçirilmesi gerekiyor. Üretim
için toprak, su ve insana ihtiyaç vardır. Oysa dünyada tarım yapılacak
araziler, giderek azalıyor. Tarım alanları amaç dışında kullanılıyor veya
erozyonla verimli topraklar denizlere gidiyor.
Kimyasal ilaçlama ve yanlış sulama ile toprak verimsizleşiyor. Yer üstü ve yer altı sularının kirlenmesinin
önüne geçilemiyor. İnsanlar toprakla uğraşmayı daha riskli ve zahmetli
buldukları için çiftçilik yapmak istemiyor. Son yıllarda tarım sektöründe yaşanan tarımsal kuraklığın üretimdeki riski arttırması ile beraber
özellikle genç nüfus gün geçtikçe
getirisi daha çok ayrıca daha az emek
isteyen işlere yöneliyor. Nitekim bu
arada; nüfus yoğunluğu fazla, su
kaynakları az olan bazı ülkeler; başka ülkelerden tarım arazileri satın
alabiliyor. Daha az suya ihtiyaç duyan
ve kuraklığa dayanıklı tohum çeşitleri
tercih ediliyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Bizim çocuklarımızı ve torunlarımızı bekleyen tehlike budur” dedi.
O
ndokuz Mayıs Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Tarımsal
Yapılar ve Sulama Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, bir
ülkenin su zengini sayılabilmesi için
kişi başına yıllık düşen su miktarının
8 bin metreküpten fazla olması gerektiğini fakat Türkiye’de kişi başına
düşen su miktarının bin 300 metreküp olduğunu kaydetti.
TÜRKİYE KURAKLIK
RİSKİ ALTINDA
Türkiye’nin su zengini değil, su fakiri sınırında bir ülke olduğunun altını çizen Demir, “Bir ülke kişi başına bin metreküpün altına düşmüşse
su fakiri sayılır. Bu hızla devam ettiği takdirde yapılan hesaplamalara göre 2050 yılında 54 ülkenin su fakirliği çeken ülkeler arasına gireceği ve
yaklaşık 3.76 milyar insanın su sıkıntısı çekeceği hesaplanıyor. Yani
dünyanın yüzde 40’ının su sıkıntısı ile
karşı karşıya kalacağı hesaplanıyor.
TÜRKİYE 19 MİLYAR
METREKÜP SUYU BOŞA
HARCIYOR
Türkiye’nin su varlığı toplamının
112 milyar metreküp olduğunu ifade
eden Demir, “Bunun 14 milyar metreküpü yer altında, 98 milyar metreküpü de yer üstündedir. Türkiye’de
toplam kullandığımız şu anda 45
milyar metreküptür. 2003 yılında 40
milyar metreküptü, şu anda 45 milyar metreküpe çıktı. Bunun 33 milyar metreküpünü tarımda kullanıyoruz. Tarımda 33 milyar metreküpün
tamamından yararlanamıyoruz.
Maalesef 19 milyar metreküp su boşa gidiyor. Doğru sulama yapmadığımız için, doğru yöntem kullanmadığımız için sulama randımanları
yüzde 40’larda kaldığı için her yıl 19
milyar metreküp su boşa gidiyor.
Bu 19 milyar metreküp bizim şu anda evde ve sanayide kullandığımız suyun 2 katına eşittir. Biz eğer şu anda
tarımda kullanılacak suda tedbir alsak evde ve sanayide sıkıntı çekmeyiz” şeklinde konuştu.
“HIZLA KURAKLIĞA
DOĞRU GİDİYORUZ”
Türkiye’nin ciddi bir şekilde kuraklık riski altında olduğunu dile getiren Prof. Demir şunları söyledi:
“Son zamanlarda veriler kuraklıkların arttığını gösteriyor. Bu gidişle
biz kainata bu kadar zarar verirsek,
iklim ve çevre ile bu kadar oynarsak,
hızla bir şekilde kuraklığa doğru gidiyoruz. Karadeniz Bölgesi’nin dışındaki bütün bölgeler kuraklık tehdidi ile karşı karşıyadır. Biz biraz şanslıyız. Çünkü Karadeniz Bölgesi’nde
kişi başına düşen su miktarı 4 bin-4
bin 500 metreküp civarlarındadır. Bu
sene farklı bir kuraklık yaşıyoruz.
2013 yılında ülkemizin aldığı yağış
miktarı uzun yıllık ortalamaların
yaklaşık yüzde 13 altında gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise yapılan hesaplamalarda düşmesi beklenen yağıştan yüzde 25 daha az yağış bekliyoruz. Bizim su kaynağımız yağmurdur.
Türkiye’nin önümüzdeki süreç
içerisinde ciddi bir kuraklık riski altında olduğunu söylememiz mümkündür. Yavaş yavaş yaz dönemi geliyor. Sulama geliyor. Suyu doğru
kullanalım, suyu bilinçli kullanalım
ve o 19 milyar metreküp suyu çöpe
atmayalım. Nasıl bir dilim ekmeği çöpe atmak israf ve haram ise, o suyu
çöpe atmak aynı derecede israftır.
Bir dakikada 50 - 60 damla su damlatan bir muslukta bir aylık israfı tam
bin 500 litredir. Yani 1.5 tondur.
Evde harcanan suyun yüzde 10’u
mutfakta, günlük kullandığımız suyun yüzde 40’ı banyoda ve geriye kalan suyu da araç yıkama, kapı yıkama gibi yerlerde harcıyoruz. Su değerlidir, akıp gitmesin. Her şey bizim
elimizdedir.”
EKOV‹TR‹N MART 2014
95
Download