ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 21. yüzyıl, dünya ortalama sıcaklık rekorlarının hemen her yıl yenilendiği bir zaman dilimi oldu. Sıcaklık sanayi devriminden günümüze kadar 0,85 derece arttı. Eğer hiçbir önlem alınmazsa, yüzyıl sonuna kadar 6 derece daha artacak. Dünya’daki tüm buzulların erimesi durumunda, okyanus seviyesi 65 m yükselecek, yalnızca halen incelmekte olan Grönland buzulları bile seviyeyi 6 m yükseltiyor. 2015 Paris İklim Değişikliği Konferansı kararlarında, Dünya ortalama sıcaklık artışının 1,5 derecede sınırlandırılmasını oy birliğiyle kararlaştırdı. Bunun için her ülke, karbon emisyonlarının giderek yok edilmesi konusunda taahhütte bulundu. Ancak süresi 2012 yılında biten Kyoto Protokolü’ndeki taahhütler yerine getirilmedi, anlaşmaların bir yaptırımı yoktu. Sanayi ülkelerinde kullanılan fosil yakıtlar sonucu atmosferde oluşan sera gazlarının neden olduğu iklim değişikliği en başta yoksul ülkeleri vuran bir dizi felaket oluşturuyor; Kuraklık, seller, orman yangınları, çölleşme, açlık, susuzluk, hastalıklar, savaşlar, göçler, vb. 1,4 milyar insan yeterli içme suyundan yoksun, 2,3 milyar insan sağlıklı suya hasret, Her gün 14 – 30 000 kişi suyla ilgili engellenebilir bir hastalıktan dolayı yaşamını yitirmektedir, 2025 yılında 3 karşılaşabilir, milyardan fazla insan su kıtlığı ile 2050 yılında 9,4 milyar insanın % 40’ının su sıkıntısı çekeceği öngörülüyor. Dünyada su kıtlığının nedenleri; 1. a) yenilenebilir kaynak miktarı kıttır, Yaşanabilecek iklim değişikleri dışında dünyadaki yenilenebilir su kaynakları miktarı sabittir. Yenilenebilir su potansiyelinden daha fazla suyun tüketilmesi durumunda yer altı su rezervleri tüketilmeye başlanmakta ve kullanılabilir su kaynakları azalmaktadır. Dünya’nın belli bölgelerinde (Afrika’nın büyük bölümü, Orta Doğu, Çin’in kuzeyi, Meksika ve Kaliforniya’da) su rezervleri tükeniyor. 1. b) su kullanımı yanlış yönetiliyor, Sulak alanlar, tıpkı ormanlar gibi, kıyılar gibi, kendine özgü flora ve faunasıyla çok değerli yaşam alanlarıdır. Özellikle sığ sular, burada yaşayan yeşil bitkilerin ürettiği oksijenden dolayı yeryüzünün akciğerinden sayılıyor. Ekoloji açısından çok değerli olan bu alanlar, yanlış olarak bataklık sayılarak yok edilmiştir. Örneğin Amik gölünün yok edilmesi, Beyşehir gölünün, su çekimin fazlalığından yitmekte olması böyledir. Akdeniz bölgesinin yağış miktarında, son on yıldaki yüzde yirmi azalıma rağmen sel felaketleri yaşanmaktadır. Konya ovasında göller kurudu, Akşehir gölü yok oldu. Türkiye çölleşiyor, az olan su kaynakları akılcı yönetilemiyor 1. c) yüksek nüfus artışının kişi başına düşen kaynakları azalıyor. 2. yüzyıl boyunca dünya nüfusu, 19. yüzyıl sonuna göre üç kat artarken, su kaynaklarının kullanımı altı kat artmıştır. 1. d) şehirler plansız büyüyor. Şehir alanı içerisinde asfalt ve beton su geçirmeyen zeminler önemli bir sorundur. Şehirleşme oranı arttıkça yağmur sularının yeraltına sızması azalmakta, ya yüzeyde birikmekte, ya da ani akışlarla taşkınlara neden olmaktadır. Şehir alanları arttıkça su geçirmeyen zemin oranı da artmaktadır. Bu gibi yerlerde, yeraltına yağmur sularının süzülme oranının azalmasıyla yeraltı su seviyesi de düşmektedir. İstanbul metropolitan alanın kapladığı alan 1950 yılında 334 km2 iken, 2000 yılında bu rakam 2819 km2’ye ulaşmıştır. Yine aynı yıllarda yeraltı su seviyesi 55 m’den 270 m’ye düşmüştür. 1. e) küresel ısınma iklimleri değiştiriyor. Küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulamanın etkisiyle yurt genelindeki birçok su kaynağı kururken, barajlardaki su seviyesi de düştü. bazı nehir ve Akdeniz bölgesinin yağış miktarında, son on yıldaki yüzde yirmi azalıma rağmen sel felaketleri yaşanmaktadır. İç Anadolu giderek Afrika’ya benzeyecek. Küresel ısınmanın Türkiye’deki etkilerini görmek için buzullara bakmak bile yeterli. Türkiye’nin buzulları son 40 yılda yarı yarıya azaldı. Kayseri kent merkeziyle yakın çevresi içme suyunu Erciyes Dağı`na yağan kar ve yağmur sularının biriktiği yer altı havzalarından sağlanıyor, ancak kuraklık nedeniyle yeraltı su seviyesinde düşme yaşanıyor, su çıkarma maliyetleri artıyor. Ege Bölgesinde yeraltı sularının aşırı kullanımından dolayı su çekim kotu bazı yerlerde 750 m’ye kadar indi. Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler çölleşme tehditi altındalar. Suriye’de Fırat havzasında, 2008-2012 yıllarında yaşanan kuraklık ve göçler iç savaşı tetikleyerek uluslararası hale getirmiştir. Yeryüzündeki canlı yaşamın temel öğesi olan ve giderek kıt bir kaynak haline dönüşen su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. Su fakiri ülke kullanılabilir su miktarı 1 000 m3/kişi ’den az olan ülkeler Su azı ülke m3/kişi ‘den az olan ülkeler Su zengini ülke fazla olan ülkeler 1940 yılı 2 000 8 000 m3/kişi ’den Dünya su tüketimi 1000 km3/yıl 2000 km3/yıl 1960 yılı 1990 yılı 4130 km 3 /yıl Türkiye yılında kişi başına düşen kullanabilir su 1990 4000 m 3 iken 2015 yılında 1400 m3 2030 yılında 1000 m3’ün altına düşebilir. Kanada 94000 m 3/yıl Yeni Zelanda 86000 m 3 / y ı l Kuveyt 10 m3/yıl B.A.E 58 m3/yıl Libya 113 m3/yıl Suudi Arabistan 118 m3/yıl Singapur 149m3/yıl Ürdün 200 m 3/yıl İsrail 200 m 3/yıl