MODERN SAMSUN’UN EFSANEVÎ (MİTOLOJİK) GEÇMİŞİ ∗ Hülya ALTUNYA “Anadolu’nun kuzeydoğusunda geziye çıkıyoruz. O yerlerde Anadolu’nun efsanevî halkından yurttaşlarımız 1 Amazonlar oturuyorlardı.” Bazı şehirler vardır ki; devletleri doğurmuşlardır, medeniyetlere beşiklik yapmışlardır ya da kanlı savaşlara sahne olmuşlardır ve böylece tarih kitaplarının sahifeleri arasına hatıralarıyla girmişlerdir. Bazıları da vardır ki; edebiyat ve sanat eserlerinde hayat bulmuşlardır ya da mitik bir öykünün yaşandığı efsanevî şehirler olarak dilden dile aktarılmışlardır. Gerçekte böyle şehirler var mıdır, burada insanlar yaşamışlar mıdır yoksa kitaplarda anlatılanlar sadece efsane midir, bilinmez. Ancak bilinen şey; yüzyıllar boyunca nesilden nesile anlatılan öykülerdir. Üstelik tarihî olaylar ile mitik öyküler arasındaki ilişki, İngilizce’deki “history” ve “story” terimlerinin yakınlığı dikkate alınarak düşünüldüğü zaman, hangi bilgilerin gerçek tarih ve hangilerinin mitik öykü olduğunu ayırt etmek kolay olmasa gerektir. Açıkçası tarih kitaplarında mitsel öğelere rastlanamayacağını ya da efsanelerde tarihî gerçekliklerin bulunamayacağını iddia etmek yahut geçmişe ait bilgilerde mitin nerede başlayıp, nerede sona erdiğini tam olarak tespit etmek mümkün gözükmemektedir. Bu bağlamda Antik Çağ kaynaklarında Terme Çayı kenarında şehir kurdukları ve burada yaşadıkları anlatılan Amazonların gerçekte var olup olmadıklarından daha çok önemli olan husus; onlara dair bize aktarılan öyküler, resimler, heykeller ve benzeri sanat eserleridir. Doğrusunu söylemek gerekirse, şehir efsanelerinin hakikatini araştırma işi, tarihçilere ve arkeologlara bırakılıp, geçmişten bugüne getirdiğimiz kıymetli hazineleri nasıl anlamlandırdığımız sorgulanmalıdır. Acaba yazılı ve sözlü metinlerde yer alan Amazon mitleri, sadece gerçek dışı öykülerdir denilerek dilden dile aktarılmakla yetinilmeli midir? Yoksa bu efsanelerin, mitsel sınırlarını aşarak kendi gerçekliklerinin anlamlarını modern dünyamıza katmalarına izin mi verilmelidir? Eğer mitsel öykülerin, günümüz insanının bilincinde yeniden anlamlandırılmasının ve yorumlanmasının gerekliliği kabul edilecek olursa, bu durumda hangi metotlarla Amazon mitlerine yeni hayatların bahşedileceği ∗ 1 Arş. Gör., Süleyman Demirel Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Isparta. Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri, Bilgi Yay., IX. B. Ankara, 1998, s. 19. 601 kararlaştırılmalıdır. Ve son olarak; Amazonlara dair motiflerin günümüz dünyasında nasıl pragmatik amaçlarla kullanılabileceği belirlenmelidir. Antik Çağlarda yazılmış coğrafya, tarih ve mitoloji kitaplarında Amazonlarla2 ilgili çeşitli bilgiler yer almaktadır. Tarih olarak Amazonların İsa’dan önce XX. yüzyıl ile XII. yüzyıl arasında varlıklarını sürdürdükleri anlaşılmaktadır.3 Efsanevî kadın savaşçılar Amazonların nerede yaşadıkları hakkında ise Anadolu, Libya, Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan ve Rusya4 gibi farklı isimler verilmesine rağmen kaynaklarda en fazla adı geçen yer; o dönemde “Amisos” denilen Samsun yakınlarındaki Thermodon (Terme Çayı) kıyısında bulunan Terme (Themiskyra) kentidir. Terme’nin Amazonların ülkesi ya da başkenti olarak kabul edilmesinin nedeni; Antik Çağın ünlü coğrafyacısı Strabon’un verdiği haber ve son dönem bazı tarihçilerin ve mitologların Amazonlara dair elde ettikleri bilgilerdir.5 Bunlara ilave olarak Karadeniz’de yaşamış İskitlerin muharip kadınlarına “Amazonlar” denildiği ile ilgili tarihi bilgiler de mevcuttur.6 Ancak tarihçi Heredot’a (yaklaşık M.Ö.490-425) göre, İskit (Skyth) dilinde Oiorpata yani Yunanca karşılığı erkek öldürenler anlamına gelen Amazonlar, İskitlerle savaşan kadın savaşçılardır.(2002:230)7 Heredot’un Amazonları, İskitlerin topraklarına saldıran ve onları yağmalayan kan dökücü vahşi kadınlardır. Ne var ki İskitler, kendileri ile savaşanların kadın olduğunu anlayınca onları öldürmektense, bu cesur kadınlardan çocuk sahibi olmaya karar verirler. Korkusuzca savaşan çocuklarının olmasını isteyen İskitler, içlerinden seçtikleri delikanlıları, kadınların yanlarına gönderirler. Çadırlarını Amazonların yakınına kuran İskit delikanlıları, onların dostluğunu kazanmayı başardıkları gibi çocuk sahibi de olurlar. Fakat Amazon kadınları, İskitlerle birlikte yaşamak istemedikleri için erkeklerini, ailelerinden paylarına düşenleri alarak başka topraklarda yaşamaya ikna ederler. Heredot Amazonların, Tanasi adlı yerin doğusundan yaya üç günlük mesafede 2 “Amazon” kelimesinin Yunanca anlamı; iyi ok atabilmek için göğüslerinin birini kesmeleri ya da dağlamalarından dolayı “memesiz” demektir. Kelimenin diğer anlamı ise Ermenice’de; “moon-women” yani “ay kadın”dır. Bak. Robert Graves, The Greek Myths, Penguin Books, c.1, I. B., Edinburgh, 1955, s. 355. 3 Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri, s. 20. 4 Merlin Stone, Tanrılar Kadınken, çev. Nilgün Şarman, Payel Yay., I. B., İstanbul, 2000, s. 35. 5 Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yay., III. B., İstanbul, 1993, s. 16; Gerhard Fink, Antik Mitolojide Kim Kimdir, çev. Ümit Öztürk, Kabalcı Yay., İstanbul, 1995, s. 37; Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, İnkılâp Kitabevi, IV. B., İstanbul, s. 172; Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri, s. 19. 6 Şemsettin Günaltay, Tarih I, Maarif Matbaası, Ankara, 1941, s. 45. 7 Herodotos, Herodot Tarihi, çev. Müntekim Ökmen, Türkiye İş Bankası Yay., I. B., İstanbul, 2002, s. 230. 602 bulunan topraklara yerleştiklerini ve hala kocaları birlikte ya da tek başlarına ata bindiklerini, savaşa gittiklerini ve avlandıklarını anlatır. Ayrıca Amazonların, hiçbir zaman tam olarak öğrenemeseler de İskit dilini konuştuklarını söyleyen Heredot’a göre, onların hala devam eden törelerinden birisi; kızların bir düşman öldürmeden asla evlenememeleridir.8 Amazonlar hakkında ilgi çekici savaş hikayeleri anlatan Antik Çağ mit yazarları, özellikle üç büyük savaşçının Amazonlarla yaptıkları mücadelelerinden söz etmektedirler. Herakles, Theseus ve Akhilleus adlı savaşçılar, adeta kahramanlıklarını tescil ettirmek istercesine, kendileri ile denk savaşlar çıkartan Amazonların ülkesine giderek, büyük harpler yaptıktan sonra onları mağlup etmektedirler. Amazonlarla Yunanlılar arasında gerçekleşen savaşlardan ilki; Amazonların kraliçesi Hıppolyte’ye Harp Tanrısı Ares tarafından hediye edilen kıymetli ve sanatkârane işleri olan kemerin, Eurystheos’un kızı Admete tarafından istenmesi nedeniyle yapılmıştır. Eurystheos, savaşçı Herakles’i çağırmış ve ondan kemeri alıp getirmesini istemiştir. Herakles, Yunan gençlerinden oluşan bir ordu ile Çanakkale ve İstanbul boğazlarını geçerek Themiskyra’ya gelmiştir. Efsaneye göre kraliçe Hıppolyte, kemerini Herakles’e vermeyi kabul etmiştir ancak Herakles’in düşmanı altın tahtlı Hera, Amazon kılığında Olympos’tan inerek Amazon savaşçı kadınları kandırmış ve böylece iki ordu arasında müthiş kanlı bir savaşı başlatmıştır. Kraliçe Hıppolyte dahil pek çok Amazon savaşçı kadın, savaş meydanında öldürülmüş ve Herakles de, kraliçenin kemerini Admete’ye götürmüştür.9 Denilebilir ki savaşçı Herakles, Amazonları savaşta yenerek kahramanlığını taçlandırmak istemiştir. Amazonlarla savaşan bir başka mitolojik kahraman ise Theseus’tur. Atina şehrinin kralı olan babası ansızın ölünce Theseus, babasının yerine geçmiş ancak kral değişikliği esnasında meydana gelen kargaşayı sona erdirmenin yolunu, Terme’de bulunan Amazonlara savaş açmakta bulabilmiştir. Uzun bir deniz yolculuğundan sonra Theseus ve ordusu Themiskyra’ya ulaşmıştır. Mitolojiye göre, Theseus ve askerlerinden etkilenen Amazonlar, onları hediyelerle karşılamışlar ve Theseus da, kadınları gemisine davet etmiştir. Atinalıların davetini kabul eden bir kısım Amazonlar, onların gemilerine binmişlerdir. Bu arada Theseus, Amazonlar arasında bulunan Antiope ismindeki çok güzel bir kadınla evlenmiştir. Ne var ki Theseus, Amazonlardan habersiz Karadeniz’e yelken açarak, onların dostluğuna ihanet etmiştir. Atinalıların hile ile arkadaşlarını kaçırmasına kızan Amazonlar, Theseus’tan öç almak için Atina’ya kadar gelmişler ve aylarca süren bir savaş yapmışlardır. Theseus’un karısı Antiope, bu savaşta kocasıyla birlikte çarpışmış ve savaş meydanında ölmüştür. Amazonları 8 Heredotos, Herodot Tarihi, s. 231-232. Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s. 172; Derman Bayladı, Tanrıların Öyküsü, Say Yay., IV. B., İstanbul, 2002, s. 168. 9 603 yenemeyen Theseus ise onlarla anlaşmak zorunda kalmıştır.10 Bu öyküde Theseus, ülkesindeki düzensizliği ortadan kaldırmak ve halkını zaferleriyle mutlu etmek için savaşa çıkmış ancak hem kendisine dostane yaklaşan Amazonları kandırmış hem de savaşta onları yenememekle amacına ulaşamamıştır. Antik Çağ klasik kaynaklarında yer alan Amazonlarla ilgili son mitik öykü; Akhilleus’in Amazonlarla yaptığı savaştır. Atinalılarla Amazonlar arasındaki üçüncü ve son savaş, ne Yunanistan’da ne de Terme’de olmuştur. İşte Anadolu’daki pek çok kavimin katıldığı bu son savaş; Helena’nın kaçırılması ile başlayan ve yıllarca süren Truva savaşıdır. Akhilleus’in Hektor’u öldürmesine, onun ölüsünü arabasının arkasında sürümesine ve Truva’lılara zulmedilmesine üzülen Amazonlar, kraliçeleri Penthesilea komutasında Karadeniz’den kalkıp Çanakkale boğazına gelmişlerdir. Güzel, kuvvetli ve yiğit olan Penthesilea, cesur savaşçıları ile birlikte savaşmaya başlayınca Yunanlılar büyük bir şaşkınlık yaşamışlardır. Savaş meydanında Amazonların başarısı, Truvalıların moralini düzeltmiştir. Üzerindeki parlak zırhı ve hilâl şeklindeki kalkanı ile kraliçe Penthesilea, Amazonların değil, Truvalıların başkomutanı gibi savaşmıştır. Amazonların yardımıyla Truvalılar, Yunanlıları bozguna uğratmışlar ve kaçan Yunanlıları takip etmeye başlamışlardır. Savaşın kaderinin değiştiği safhada, savaşçı Akhilleus ve Aias’ın savaşa katılması, Yunanlıların toparlanıp yeniden savaşmaya başlamasına neden olmuştur. Yunanlıların güçlü saldırıları karşısında Truvalılar yenilmiştir. Ancak Akhilleus ile Amazon kraliçesi Penthesilea arasında geçen ikili muharebe, savaşın en unutulmaz anı olmuştur. Penthesilea’yı öldüren Akhilleus, düşmanının silahlarını almak için yanına gittiğinde, uyuyan Artemis’e benzeyen Penthesilea’yı görmüş ve onun güzelliği karşısında yaptığına çoktan pişman olarak dinî bir saygıyla onun önünde eğilmiştir.11 Diyebiliriz ki Amazonlarla ilgili anlatılan her üç mitte de Yunanlılar, Anadolu’nun efsanevî cesur savaşçı kadınları Amazonları savaşmaktaki maharetlerinden dolayı uzun uzun övmektedirler. Halikarnas Balıkçısı adıyla meşhur Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın da ifade ettiği gibi Amazonlar, Anadolu topraklarında yaşamış,12 şehirler kurmuş, savaşlar yapmış ve kahramanlığı dillere destan olmuş kadınlardır. Dolayısıyla onlarla ilgili her türlü bilgiyi ve sanat eserini kendi mitsel kültürümüzün öğeleri olarak değerlendirmemiz gerekmektedir. Burada mitin kültür içindeki oluşturucu ve birleştirici rolünün sorgulanmaya ve yorumlanmaya ihtiyacı vardır. Günümüzde tarihsel bilginin doğruluğu ve geçerliliği üzerinde oluşmuş bir ön yargı varken, mitlerin anlatılmasına ve 10 Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s. 190; Robert Graves, The Greek Myths, s. 352-353. 11 Şefik Can, Klasik Yunan Mitolojisi, s. 303-305. 12 Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri, s. 19. 604 böylece korunmasına niçin gerek duyulmaktadır? Mitleri, kültürün yaratıcı güçleri olarak niteleyen Nietzsche, bu sağlıklı yaratıcı güçlerden mahrum kalmanın kendi kültürel gücünü yitirmek anlamına geldiği düşüncesindedir. Nietzsche’nin perspektifinde kültürel hareketlilik, mitlerin oluşturduğu ufuk tarafından tamamlanmakta ve birleştirilmektedir. Mitsel imgelerin her yerde bulunması, çocukların ve gençlerin kendi kültürlerine aşina olmalarına, olgunlaşmalarına ve insanın hayat karşısında verdiği mücadeleleri yorumlamalarına yardımcı olmaktadır. Miti bir yuva ve ana rahmi olarak gören Nietzsche, modern kültürün muazzam tarih ihtiyacı duymasını tatminsizlikle suçlayarak, sayısız kültürün tek bir kültür etrafında toplanmaya çalışılmasını, kültürlerin yok edilmesi şeklinde değerlendirmektedir.13 (2002: 195-196) Yüzyıllar boyu anlatıla gelmiş mitik hikayelerin ve onlarla ilgili sanat eserlerinin yerli kültürümüzün ve yerli varlığımızın devamlılığı açısından önemi gayet açıktır. Savaşçılıkta gösterdikleri başarı ile bilinen Amazonlardan, bugüne ulaşan her ne varsa sahip çıkılarak titizlikle korunmalıdır. Tarih boyunca savaş yapmanın erkeklere ait bir özellik olarak kabul edildiği ve neredeyse tüm savaşların da erkekler arasında gerçekleştiği düşünülecek olursa, Amazonların insanlık tarihi içindeki özel yeri ortaya çıkacaktır. Mitlerin babası sayılan Homeros İlyada adlı eserinde, Amazonlar için şöyle demektedir: “Amazonlar gelmişti hani, erkek gibi, işte o gün.”14 (Homeros: 2002, 120) Gerçekten erkek gibi savaşan Amazonların, Yunanlıların büyük savaşçılarını kimi zaman dize getirmeleri, kimi zaman da uzun mücadelelerden sonra mağlup edilebilmeleri, onlardaki savaşçı kimliğin araştırılmasını hak etmektedir. Mitolojiye göre Amazonların savaşçılıkları, savaş tanrısı Ares ile uyum perisi Harmonia’nın (veya Aphrodite) kızları olmalarından kaynaklanmaktadır.15 Ataerkil toplum yapısına sahip Yunanlıları, Amazonların hem anaerkil yapıya sahip olmaları hem de iyi savaşmaları hayran bırakmıştır. Ayrıca Amazonların at üstünde savaşmaları, atı sadece arabada kullanan Yunanlılar için etkileyici bir savaş tekniği olmuştur.16 Amazonların savaşlarda kullandıkları silahlar ise ok ve yay, mızrak, çift yüzlü hafif balta, yarım kalkan ve tolgadır.17 Özellikle Girit’te ve Hitit kabartmalarında rastlanan çift yüzlü balta (labrys), Amazonlara ait bir silah olarak bilinmektedir. Amazonların çok iyi savaşmaları ve kadınların oluşturduğu bir topluluk olmaları, erkek düşmanı 13 Friedrich Nietzsche, Tragedyanın Doğuşu, çev. İsmet Zeki Eyüboğlu, Say Yay., VI. B., İstanbul, 2002, s. 195-196. 14 Homeros, İlyada, çev. Azra Erhat, A. Kadir, Can Yay., XIV. B., İstanbul, 2002, s. 120. 15 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, VIII. B., İstanbul, 1999, s. 32. 16 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 32. 17 AnaBritannica, c.1, Ana Yay. A.Ş. ve Encyclopedia Britannica, Inc., XV. B., 2004, İstanbul, s. 540. 605 ilan edilmelerine ya da kan dökücü bir vahşi kabile şeklinde gösterilmelerine neden olmuştur. Tarihçi Heredotos bile onların adlarının İskit dilinde “erkek öldüren” anlamına geldiğini ve kadınlara özgü işlerden hiçbir şey anlamadıklarını söylerken (2002: 230)18, erkek egemen toplumda yaşamış olmanın verdiği ön yargılarla konuşmaktadır. Amazonların erkek düşmanı olduklarına dair bir başka itham ise doğan erkek çocuklarını öldürmeleri ya da sakat bırakarak babalarına vermeleridir. Ne var ki Amazonlara yapılan tüm ithamlar, onların erkekler karşısında iyi savaşmış olmalarından kaynaklanabilir. Amazonların bilinen diğer bir özellikleri ise şehirler kurmalarıdır. Amazon kraliçelerinin adlarının verildiği şehirler arasında, Myrine, Mitylene, Cyrene, Sinope, Marpesia, Hippo, Lampado, Araea, Elaea, Gryneia, Smyrna, Kyme, Ephesus, Pitane, Magnesia, Halikarnassos, Xanthos ve Pyrrichos bulunmaktadır. Onların kurdukları bu şehirlerde tanrılar adına yapılmış tapınaklar da yer almaktadır.19 Amazon tanrıçası Myrina’nın Lesbos (Midilli) adasına göçüp Mytilene şehrini orada kurduğu hakkında bilgiler vardır.20 Antik Grek felsefesinin büyük filozoflarından Platon, Kratylos adlı diyalogunda, adların kaynağı tartışmasını yaparken Myrina’dan bahsetmektedir.21 Mezarı Truva’daki bir tepede bulunan Myrine bu savaş sırasında ölmüştür. İyi bir savaşçı olan Myrine, yüksekten atlamada başarılı olduğundan dolayı kendisine “yüksekten atlayan” adı verilmiştir. Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyısındaki pek çok şehrin kurucuları sayılan Amazonların, bu yönünün de ayrıca araştırılması gerekmektedir. Günümüzde Amazonlardan kalan sanat eserlerinden çok, onları anlatan mitler ve resimler bulunmaktadır. Amazonlarla Yunanlar arasında yapılan savaşların anlatıldığı ilk dönem resimlerinde, onlar zeka tanrıçası Athena şeklinde tasvir edilmektedir. Daha sonraki dönemlerde bereket tanrıçası Artemis’e benzer biçimde resmedilmektedirler. Üzerlerindeki diz kapaklarına kadar inen hafif giysileri, savaşlarda hızlarını engellememesi için kemerle bağlanmaktadır. En son dönemlerde yapılan vazo resimlerinde ise Amazonların giysileri belirgin biçimde Perslerin giysilerine benzetilmektedir.22 Bu resimlerde Amazonlar, hareketli, sıçrayacakmış gibi ayakta duran, cesaretli, heyecanlı ve mahirane biçimde ata binmiş olarak görünmektedirler. Amazon savaşlarının resmedildiği Bassai Tapınağı ile Halikarnasos Mausoleumu’nun kabartma frizleri bugün British Museum’da bulunmaktadır. Ayrıca Polykletes’in ünlü “Yaralı Amazon” (M.Ö.430’lar) 18 Heredotos, Heredot Tarihi, s. 230. Carla Osborne, http://www.amazonation.com/Origins&Geo.html. (çev. Hülya Altunya); Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 33. 20 Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 33. 21 Platon, Kratylos, çev. Cenap Karakaya, Sosyal Yay., İstanbul, 2000, s. 26. 22 AnaBritannica, c.1, s. 540. 19 606 adlı heykelinin mermer bir kopyası Roma’da (Musei Capitolini)dır. Yeni ve Yakınçağ tabloları arasında ise Peter Paul Rubens’in Münih, Alte Pinakothek’taki (1620) ve Anselm Feuerbach’ın Stadtische Kunstsammlungen Nürnberg Opera Binası’ndaki (1873) Amazon savaşlarını resmeden tabloları önemlidir.23 Sonuç olarak denilebilir ki; Samsun’un geçmişinde yer alan Amazon kadınları hakkındaki efsanevî (mitolojik) öyküler, modern Samsun’un dünya kültürlerine tanıtılmasında rol oynayabilir. Antik Grek mitolojisinde anlatılan öykülerin dışında, Samsun ve çevresinde onlarla ilgili anlatılan efsaneler bulunabilir. Bu yüzden halk edebiyatçıları tarafından yapılacak ciddi alan araştırmaları, şayet hala mevcutsa Amazonlarla ilgili efsane, şiir, bilmece ya da manilerin derlenmesini sağlayabilir. Günümüzde Amazon kadınlarının ya da tanrıçalarının adları, yaşam biçimleri, kullandıkları silahlar ve dinlerine dair bilgiler mevcuttur. Dolayısıyla yapılacak derleme çalışmaları ile bunlar arasında karşılaştırmalara gidilerek benzerlikler ve farklılıklar ortaya çıkartılabilir. Bunların dışında son dönemde dünyada yoğun ilgi gören tarihi filmler arasına, Samsun ve çevresinde çekilecek ve Amazonları anlatan filmler de katılabilir. Sadece Antik Çağ mitolojilerinde anlatılan Amazon hikayeleriyle sınırlı kalmak yerine Samsun’da yapılacak derlemelerden elde edilen efsaneler, filmler için malzeme oluşturabilir. Ayrıca tarihsel ve mitolojik açıdan Amazon kadınlarını konu edinen bir kültürel turistik mekanı Samsun’un doğal alanları içinde oluşturmak mümkündür. Amazon kadınlarını resim, heykel, müzik gibi sanat türleri ve haklarında yapılan akademik ve mitolojik çalışmalar içinde ele alabilecek bu özel ziyaret yeri, Samsun’un efsanevî ve tarihî geçmişinin diğer unsurlarını da bir şekilde sergileyebilecek ve Samsun Mitoloji Parkı şeklinde adlandırılabilecek bir yerde konumlandırılabilir. Eski ev biçimlerini, yaşam tarzlarını, meşhur tarihsel figürleri bir şekilde yansıtabilecek bu mitoloji parkının dünya kültürlerinin ilgisini çekmesi oldukça muhtemeldir. 23 Gerhard Fink, Antik Mitolojide Kim Kimdir, s. 38. 607 Kaynakça Ana Britannica, (2004). İstanbul Ana Yay. A.Ş. ve Encyclopedia Britannica, Inc.. BAYLADI, Derman, (2002). Tanrıların Öyküsü. İstanbul Say Yayınları. CAN, Şefik, (trhsz). Klasik Yunan Mitolojisi. İstanbul İnkılâp Kitabevi. ERHAT, Azra, (1999). Mitoloji Sözlüğü, (1972). İstanbul Remzi Kitabevi. FİNK, Gerhard, (1995). Antik Mitolojide Kim Kimdir, çev. Ümit Öztürk. İstanbul Kabalcı Yayınları. GRAVES, Robert, (1955). The Greek Myths. Edinburgh Penguin Books. GÜNALTAY, Şemsettin, (1941). Tarih I. Ankara Maarif Matbaası. Herodotos, (2002). Herodot Tarihi, çev. Müntekim Ökmen. İstanbul Türkiye İş Bankası Yayınları. Homeros, (2002). İlyada, çev. Azra Erhat, A. Kadir. İstanbul Can Yayınları. KABAAĞAÇLI, Cevat Şakir, (Halikarnas Balıkçısı) (1998). Anadolu Efsaneleri (1954). Ankara Bilgi Yayınları. NİETZSCHE, Friedrich, (2002). Tragedyanın Doğuşu. (1963), çev. İsmet Zeki Eyüboğlu. İstanbul Say Yayınları. OSBORNE, Carla. http://www.amazonation.com/Origins&Geo.html. Platon, (2000). Kratylos, çev. Cenap Karakaya. İstanbul, Sosyal Yayınları. STONE, Merlin, (2000). Tanrılar Kadınken, çev. Nilgün Şarman. İstanbul Payel Yayınları. Strabon, (1993). Antik Anadolu Coğrafyası, çev. Adnan Pekman. İstanbul Arkeoloji ve Sanat Yayınları. 608