bulgar ortodoks kġlġsesġne bağlı önemlġ manastırlar

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
FELSEFE VE DĠN BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI
DĠNLER TARĠHĠ BĠLĠM DALI
BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNE BAĞLI ÖNEMLĠ
MANASTIRLAR
Yüksek Lisans Tezi
Hazırlayan
Sabit Salihov TOPCHĠYSKĠ
DanıĢman
Prof. Dr. Hidayet IġIK
Konya 2011
1
ÖNSÖZ
Manastır, bir başrahip ya da baş rahibenin yönetiminde bir arada yaşayan rahip
veya rahibeler topluluğunu barındıran binadır. Manastır kavramı ve kurumu 3. yüzyılın
sonunda ve 4. yüzyılın başında Hıristiyanlık‘a girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar
manastır nedir bilmiyorlardı. Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356) adlı
bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk
manastırı kurmuştur.
Hıristiyanlık‘ta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir. İlk
manastır yaşantıları, Mısır‘da görülmüş daha sonra bu manastır kültürü Anadolu‘ya,
Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.
Bugün, Balkanların önde gelen devletlerinden biri olan Bulgaristan‘da
Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edilişinden itibaren günümüze kadar yüzlerce
manastır kurulmuştur. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı bu manastırların bir çoğu yok
olmuştur. Günümüzde Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne bağlı yüzelli üzerinde faaliyet
gösteren manastır bulunmaktadır. Biz çalışmamızda bu manastırlardan sadece en
büyük, en meşhur, en çok faaliyet gösteren ve stavropigial (Bölge Piskoposluğunun
emri altında değil, doğrudan Bulgar Ortodoks Kilisesinin Yüksek Ruhani Meclisinin
himayesinde bulunan manıstırlar) olanları incelemeye çalıştık. Çalışmamızın konusu
olan manastırlar şunlardır: Rila ―Aziz İvan Rilski‖, Baçkov ―Azize Meryem‖ ve
Troyan ―Uspenie Bogorodiçno‖ manastırlardır.
Bulgaristan‘da I. Boris‘in (852-889) ileri görüşlü bilge politikası sayesinde 865
yılında Hıristiyanlık devletin resmi dini olmuş ve Bulgar halkının tarihi ve kültürel
gelişiminde
önemli rol oynamıştır. Bu andan itibaren Boris‘in emriyle o dönem
Bulgaristan topraklarına kilise ve manastırlar yoğun bir şekilde kurulmaya başlamıştır.
Tarihî verilere göre bu Bulgar hükümdarı, devletin yedi köşesinde birer manastır inşa
etmiştir.
Eski başkentleri Pliska ve Preslav çevresindeki kiliseler ile birlikte kuzeydoğu
Bulgaristan‘da ve ülkenin güneybatı kesimlerinde ilk manastırlar da kurulmuştur.
Todor Doksov‘un kopyasına göre Preslav‘ın yakınlarında, nehir Tiça kıyısında, güzel
kırsal Patleyna bölgesinde I. Boris ―Sveti Panteleymon‖ manastırı kurmuştur. I. Boris,
2
ilk Slav öğretmenleri Kiril ve Medodyi‘nin ilk öğrencisi Kliment‘i, Kutmiçevitsa
bölgesine eğitim faaliyetleri organize ve yönetmesi için gönderdiğinde orada bir
manastır inşa etmiştir.
Bulgaristan topraklarında X-XI. yüzyıllarında, manastırların sayısı hızla
artmıştır. Bu asırlarda Rila, Zograf, Sarandopor, Aziz Dimitrii manastırları ve daha
birçok manastır kurulmuştur. Çar I. İvan Asen ve II. İvan Asen dönemlerinde (1213.yy) manastır kültürü zirveye ulaşmıştır. Hatta Sliven civarında o kadar çok manastır
kurulmuştur ki oradaki tepelerden bir tanesine ―Küçük Kutsal Ormanı‖ ismi
verilmiştir. Burada eski manastırlardan Baçkov, Kilifor, Troyan, Dryanov, Veliko
Tırnovo‘da ―Sv. Troica‖ manastırlarının isimlerini zikretmemiz yerinde olacaktır.
Türkiye‘de yapılan Dinler Tarihi çalışmalarından ele alınmamış bir konu olan
―Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne Bağlı Önemli Manastırlar‖ çalışması hakkında
kullandığımız kaynaklar Bulgarca ve Rusça kaynaklardır. Bu konu hakkında
sunduğumuz bu bilgiler, Türkiye‘de belirli bir boşluğu dolduracağını ve Dinler Tarihi
çalışmalarına bir katkı olacağına ümit ediyoruz.
Kaynakların temini için Sofya‘da bulunan ―Sofya Milli‖ Kütüphanesi‘nden ve
―Sveti Kliment Ohridski‖ Üniversite Kütüphanesi‘nden yararlandık.
Çalışmamız bir giriş, üç bölüm ve iki ekten meydana gelmektedir. Giriş
bölümünde Bulgaristan‘ın kuruluşu, topraklarının uzandığı sınırlar, geçirdiği târihî
serüven, Bizans ve Osmanlı hâkimiyetlerindeki durumu, Bulgar Ortodoks Kilisesinin
tarihçesi, Bulgaristan‘da manastırların oluşumu ve son olarak da günümüzdeki hâli ile
ilgili genel bilgiler yer almaktadır.
Birinci bölümde, manastıra adını veren kurucusu Aziz İvan Rilski‘nin hayatı,
keşişliği kabul edişi, vefatı, ondan kalan kutsal emânetlerin durumu, Azizin Bulgar
halkı için önemi, Rila manastırının kuruluşu, gelişmesi, Osmanlı dönemindeki ve
bugünkü durumu hakkında bilgi verilmeye çalışılmaktadır.
İkinci bölümde ise Grigoryi Pakuryan‘ın hayatı, Baçkov manastırının kuruluşu,
Grigoryi‘nin yazdığı manastır tüzüğü, Farklı asırlarda Baçkov manastırının durumu ve
son olarak da günümüzdeki durumundan bahsedilmektedir.
3
Çalışmamızın son bölümünü teşkil eden üçüncü bölümde de Troyan
manastırının mahal durumu, geçmişten günümüze manastırın tarihçesi ve manastırda
gelişen kültürel ve devrimci faaliyetler hakkında bilgi verilmektedir.
Ek kısmında ise merak edenler için Alfabetik sırasına göre Bulgar Ortodoks
Kilisesi‘nin manastır isimleri sıralanmış ve bazı manastırların resimleri örnek olarak
gösterilmektedir.
Bu çalışma boyunca bana yol gösteren, yardımlarını esirgemeyerek destek olan
çok kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Hidayet IŞIK‘a teşekkür etmeyi bir borç
bilirim. Aynı zamanda çalışmamın sıkıntılı dönemlerinde desteğini esirgemeyen
değerli eşim Nurcihan EMİN‘e şükranlarımı sunuyorum. Bulgarca kaynaklara ulaşma
konusunda bana yardımcı olan değerli arkadaşım Salih SALİH‘e de ayrıca teşekkür
ederim.
Sabit Salihov TOPCHİYSKİ
Konya 2011
4
ÖZET
Yazar
Üniversite
Anabilim Dalı
Bilim Dalı
Tezin Niteliği
Sayfa Sayısı
Mezuniyet Tarihi
Tez Danışmanı
: Sabit Salihov TOPCHİYSKİ
: Selçuk Üniversitesi
: Felsefe ve Din Bilimleri
: Dinler Tarihi
: Yüksek Lisans Tezi
: x + 138
: / / 2011
: Prof. Dr. Hidayet IŞIK
BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNE BAĞLI ÖNEMLĠ MANASTIRLAR
Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Günümüzde de
manastırlar, Hıristiyanlığın en önemli kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa
ya da onun ilk izleyicileri olan Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni
Ahit denilen bölümünde de Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.
Manastır kavramı ve kurumu 3. yüzyılın sonunda ve 4. yüzyılın başında
Hıristiyanlık‘a girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar manastır nedir bilmiyorlardı.
Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356) adlı bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs
Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk manastırı kurmuştur.
Hıristiyanlık‘ta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir. İlk
manastır yaşantıları, Mısır‘da görülmüş daha sonra bu manastır kültürü Anadolu‘ya,
Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.
Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından
hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı
Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında Çar Boris
tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur.
Bulgarlar, Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul edilişinden itibaren günümüze
kadar yüzlerce manastır kurmuştur. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı bu manastırların
bir çoğu yok olmuştur. Günümüzde Bulgar Ortodoks Kilisesi‘ne bağlı yüzelli üzerinde
faaliyet gösteren manastır bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Manastır, Bulgar Orodoks Kilisesi, Hıristiyanlık, Keşiş.
5
ABSTRACT
MAJOR PRIORIES WHICH ARE AFFILIATED WITH BULGARIAN
ORHODOX CHURCH
In the Christendom, priories carried a lot of weight and meaning with people. In
addition, they have important place in Christian society nowadays. Neither priory life
was not preached by Jesus and his apostles nor was not written in the New Testament
of the Bible.
Priory concept was acquired by Christianity at the end of the third and at the
beginning of the fourth centuries. Before these centuries, Christians did not know
anything about priories; Saint Antonius (251-356) was the founder of first priory in a
city called Keranis in the Nile river delta.
In Christianity, priory creation had some differences in accordance with regions;
fist priory living modes were seen in the Egypt, this culture spread over Anatolia.
From Anatolia, it came fast to Europe by way of Balkan.
The creation of the priories in the Bulgaria began right after the evangelization
of this region. The evangelization movement of Bulgaria was implemented in the era
of Czar Boris in 864 and at the beginning of IX. Century, several priories were
founded in the seven border cities.
Since the acceptance of Christianity as official religion, many priories were
founded in this region. However most of the have vanished from many reasons.
Nowadays in Bulgaria, there are more than one hundred and fifty priories which are
affiliated with the Bulgarian Orthodox Church…
Keywords: Priory, Bulgarian Orthodox Church, Christianity, Priest
6
KISALTMALAR
a.e.
Aynı eser
a.g.e.
Adı geçen eser
a.g.m.
Adı geçen makale
a.g.md.
Adı geçen madde
a.g.y.
Adı geçen yer
ak.
Aktaran
bkz.
Bakınız
c.
Cilt
çev.
Çeviren
der.
Derleyen
D.İ.A.
Diyanet İslam Asiklopedisi
dip.
Dipnot
Hz.
Hazreti
M.Ö.
Milattan Önce
M.S.
Milattan Sonra
s.
Sayfa
ö.
Ölümü
y.y.
Yüzyıl
7
GĠRĠġ
A. BULGARLAR’IN GENEL TARĠHĠ
1. Büyük Bulgar Devletinin KuruluĢu
Bulgarları Avar hâkimiyetinden kurtaran Kurt (Kubrat) Han, 635 yılında ilk
bağımsız Büyük Bulgar Devleti‘ni kurmuştur. Bu devletin sınırları Dineper‘den
Kafkaslara kadar uzanmaktaydı. Ancak Bulgar devleti çok uzun yaşamamıştır. Kurt
Han‘ın 665 yılında ölümü üzerine beş oğlu arasında çıkan iktidar mücâdelesi ve
Hazarların baskısı sonucu Büyük Bulgar Devleti parçalanmış ve ülkeden göçler
başlamıştır.1
Kurt‘un oğullarından Batbayan, On-Ogurların başında Hazarlara bağlı kalarak
Don ile Kuban nehri arasında, Kafkasya‘daki yurtta kalmıştır. Kurt‘un ikinci oğlu
Kotrak (Votrak), VII. yüzyılın ikinci yarısında Otuz-Ogurların başında kuzeye giderek,
1236 yılında Moğollar tarafından yıkılacak olan İtil (Volga) Bulgar Devleti‘ni
kurmuştur. Oğullarından dördüncüsü Patomiya Macaristan‘a, beşincisi Ançeka kuzey
İtalya topraklarına maiyetindeki Ogur boylarıyla yerleşmiştir.2
2. Slav-Bulgar Devletinin KuruluĢu
Üçüncü oğul Esperüh (Asparuh) (679-702) ise, 681 yılında, Güney Slavlarla
Orta Asya kökenli Protobulgarları Balkan Yarımadası‘nın yerli unsuru Traklar ile
birleştirerek Avrupa‘nın en eskileri arasında yer alan Slav-Bulgar Devleti‘ni
kurmuştur. Protobulgarların hanı Asparuh (İsperih) önderliğinde oluşturulan bu
devletin ilk başlardaki sınırları kuzeyde Karpatlar, güneyde Koca Balkan Dağları,
doğuda Karadeniz, kuzeydoğuda Dinyester ve batıda Tisa nehirleri kıyılarına kadar
uzanan geniş bir coğrafyayı kapsamaktaydı. Önceki devirlerde İskitler ve Hunların
1
Mithat Aydın, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 2002, Sayı: 11, s. 117.
2
Türker Acaroğlu, ―Bulgaristan Türklerinin Dünü–Bugünü-Yarını‖, X.Türk Tarih Kongresi, Ankara
1993, IV, 1488. İtalya‘ya göç eden, Panoniya Bulgarları da denilen bu Ogur boyları yabancı halklar
arasında eriyerek dillerini kaybetmişler ve asıllarını unutmuşlardır.
8
akın ettikleri bu sahaya (şimdiki Deliorman ve Dobruca), o çağlarda ―Küçük İskitya‖
denirdi.3
Bizans imparatoru IV. Konstantin Pagonatus‘un Tuna‘nın güneyine sarkmalarını
önleyemediği Bulgarlar, 681‘de yaptıkları bir antlaşma ile de Bizans‘ı vergi verir
konuma düşürmüşlerdir. Aynı zamanda bu antlaşma yeni Bulgar Devleti‘nin Bizans
tarafından fîlen tanınması anlamına gelmiştir.4
681 yılında Esperüh‘ün temellerini attığı Tuna Bulgar Devleti bir süre sonra
Balkanlar‘da ve Orta Avrupa‘da çok önemli bir varlık haline gelmeye başlamıştır. O
tarihte Bulgar Türk Devleti‘nin sahası, Baserabya ve Dobruca‘dan başka bütün kuzey
Bulgaristan‘a, doğuda Karadeniz‘e, güneyde Balkan dağlarının geçitlerine ve batıda
İsker Nehri‘ne kadar uzanırdı. Devletin kuzeydoğu sınırının kesin olmamasına rağmen,
açık olarak bilinen şey Tuna ötesi bölgelerin devletin sınırları içinde kalıyor
olmasıdır.5
Esperüh‘ün ölümünden sonra yerine geçen Tervel zamanında (701-718) Tuna
Bulgar Devleti‘nin dış politikasında Bizans ile ilişkiler ön plana çıkmıştır. Bu dönemde
Bulgar hanı Tervel, Bizans‘ın içişlerine açık bir şekilde müdahale ederken, Bizans
imparatoru II. Justinianos ise iç karışıklıklar ve dış tehditler karşısında sürekli olarak
Bulgarların desteğini aramıştır. Hatta bu desteği sürekli hale getirmek için kız
kardeşini Tervel ile evlendirmiş ve onunla bir antlaşma yapmıştır.6
Tervel Han‘ın ölümünden (718) sonra birbirini takip eden Bulgar hanları
zamanında Bulgarlar, çoğu zaman iç karışıklıklar ve Bizans saldırıları ile karşı karşıya
kalmışlardır. Bu durum aşağı yukarı VIII. yüzyıl sonlarına kadar devam etmiştir.
Bulgarları bu kötü durumdan kurtaran ve ülkeye birlik ve düzeni getiren kişi
Kardam Han (777-804) olmuştur. Hatta o, 791 ve 792‘de Bizans İmparatoru VI.
Konstantinos‘u yenilgiye uğratarak Bizans İmparatorluğu‘ndan eskiden alınan vergiyi
3
Bulgar Devleti‘nin kuruluşuyla ilgili, bkz. Petır Mutafçiev, Vera Mutafçieva, „„İstoriya na bılgarskiya
narod‟‟, Sofya, 1995; Vasil Zlatarski, „„İstoriya na bılgarskata dırjava prez srednite vekove‟‟, Sofya,
1918.
4
Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, Sofya 1963, s. 26.
5
Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 26.
6
Nikolay Todorov, Bılgarska İstoria, (çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi), İstanbul 1979, s. 14.
9
yeniden vermesini istemiştir. Bu isteğinin yerine getirilmemesi durumunda ise bütün
Trakya‘yı tahrip edeceği tehdidinde bulunmuştur.7
3. Bulgarlar’ın Hıristiyanlığın Ortodoks Mezhebinin Kabulü
Tuna Bulgar Türkleri için bir dönüm noktası olarak kabul edilen devir,
Pressian‘dan sonra Bulgar tahtına oturan çar8 I. Boris (852-889) zamanıdır. I. Boris
(Mihail)‘in özellikle politik nedenlerle Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebini resmen
kabul etmesiyle Bulgarların tamamıyla Slavlaşması ve Bizans kültür dairesine girmesi
süreci başlamıştır. Slavca resmi dil haline gelmiş ve üst düzey yönetici Bulgar sınıf
arasında gittikçe yayılmıştır. I. Boris‘ten sonra Türkçe isimler ve ünvanlar bile
atılmıştır.9
Yine bu yıllarda Kiril ile Metodyi kardeşler kilisenin gereksinimlerini
karşılamak için Slav-Bulgar alfabesini oluşturarak (855), Bulgar kültür tarihinde yeni
bir sayfanın açılmasını sağlamışlardır. Bununla beraber zamanla bir Slav edebiyatı
teşekkül etmiştir. Slavların devlet yönetiminde eşit olarak söz sahibi olması ve
Bulgarlarla yerli Slav halk arasındaki evlilik ilişkilerinin artması, Bulgar devletinin
Slavlaşmasını hızlandırmıştır. Bir süre sonra Bulgaristan, Slav kültürünün ilk büyük
merkezi olmuş ve Bulgarlar bir asır sonra Slavca konuşan bir millet haline gelmiştir.10
Bugün bile Bulgarlar, I. Borisi‘i Bulgar ulusunun gerçek kurucusu olarak
görmektedirler.
Boris‘in Hıristiyanlığı kabulü ve Bizans‘tan gelen papazların Bulgar halkını
yoğun bir şekilde Hıristiyanlığa sokmaya başlamaları üzerine pek çok Bulgar boyarı
(ülke ileri gelenleri), Boris‘in tavrını ihânet ve ―büyük bedel ödeyen‖ Bulgar
devletinin, can düşmanı olan Bizans İmparatorluğu‘na boyun eğmesi olarak
düşünmüştür. Bu nedenle Bulgar boyarları Boris‘e karşı genel bir ayaklanma
7
Géza Fehér, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1984, s. 52.
Çar – Bulgar ve Rus hükümdarlarına verilen bir unvandır. Latince kökenli ‗caesar‘ sözcüğünden
türetilmiş olup, ‗hükümdar‘ anlamını taşır. Bkz. Sovetskiy entsiklopediçeskiy slovar, s. 1459, Moskova,
1985.
9
Mithat Aydın, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, s. 121.
10
Mehmet Şeref, Bulgarlar ve Bulgar Devleti, Ankara 1934, s. 4.
8
10
başlatmışlardır. Fakat Boris bu ayaklanmayı demir yumruğu ile ezmiş ve elli iki boyarı
aileleri ile birlikte (acımasızca) idam ettirmiştir.11
Öte taraftan Boris, Bizans‘ın Bulgaristan‘da nüfuz edinmesinden de endişe
etmiştir. Bu nedenle bir taraftan Bizans‘a karşı Frank kralı Germen Louis ile bir ittifak
oluştururken, diğer taraftan Papa ile Bizans imparatoru arasındaki rekabetten
yararlanıp Bizans‘a Bulgar kilisesinin bağımsızlığını tanıtmak istemiştir. Sonuçta
Bizans‘ın ağır basmasıyla 870‘de İstanbul‘daki kiliseler toplantısında, Ortodoks
Patrikliği‘ne bağlı bir Bulgar piskoposluğunun ihdâs edilmesi ve başına bir piskoposun
getirilmesi kararlaştırılmıştır.12
Hıristiyanlık, I. Boris‘in oğlu I. Simeon zamanında (893-927) Bulgaristan‘da
kesin olarak yerleşmiştir. Buna paralel olarak Bulgar devletinin Slavlaşma süreci
tamamlanmıştır. Ülkede Slav-Bulgar edebiyatı oldukça gelişerek diğer Slav milletleri
arasında yayılmış ve bütün Slav memleketlerinde önemli bir kültürel etki yapmıştır.13
Simeon‘un güçlü yönetiminden sonra krize giren Bulgar Devleti kendini
toparlayamamış ve çar Samuil‘in (976–1014) çırpınışlarına rağmen, daha sonra
Bulgaroktonos (Bulgarkıran) takma adıyla tarihe geçecek II. Basileios (963–1025)
döneminde Bizans egemenliğine (1018) girmekten kurtulamamıştır. II. Basileios‘un
tutsak edilen 15 bin Bulgar askerinin gözlerinin oyulmasını emretmesi 14, Bulgar
toplumu üzerinde, yüzyıllar geçmesine rağmen silinemeyecek derin bir travmaya
neden olmuştur. Böylece Birinci Bulgar Devleti‘nin sonu gelmiştir.
Bizans egemenliği yaklaşık 170 yıl kadar sürmüş ve 1186‘da Tırnovalı boyar
kardeşler
Asen
ile
Petır
yönetimindeki
ayaklanma
sonucunda,
Bulgarlar
bağımsızlıklarına kavuşarak İkinci Bulgar Devleti‘nin tarihini başlatmışlardır. İkinci
Bulgar Çarlığı, 200 yıl kadar bağımsız olarak yaşamıştır. Fakat sonra, daha büyük ve
kalıcı bir gücün etkisi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu güç, Osmanlı Devletidir. Osmanlı
Devleti ile Bulgaristan arasındaki ilk ilişkiler, XIV. yüzyılda Osmanlı‘nın Rumeli‘ye
11
Vasil Vasiliev, Bılgaria prez 13 vek, Sofya 1979, s. 29.
Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 38.
13
Türk Ansiklopedisi, “Bulgaristan‖ , Maarif Basımevi, Ankara 1956, VIII, 390.
14
Dimitır Kosev, H. Hristov, D. Angelov, , Kratka İstoria na Bılgaria, s. 60; Vasil Vasiliev, Bılgaria
prez 13 vek, s. 46; N. Todorov, Bılgarska İstoria, (çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi), s. 28.
12
11
geçip, Edirne ve Filibe‘yi alması üzerine başlamıştır. Edirne ve Filibe‘nin alınması
üzerine bu bölgelerle sınırı olan Bulgarlar‘la temasa geçilmiştir. Bulgar Çarı İvan
Aleksander‘in ölümü üzerine Bulgaristan parçalanmış ve fethi de kolaylaşmıştır.15
Bulgaristan, Osmanlı Devletine bir eyalet olarak katılmıştır. Anadolu‘dan çeşitli
sebeplerden dolayı gelen Türkler, burada yeni şehirler kurmuşlar, bunun yanı sıra
mevcut şehirlerin bazılarını da Türkleştirmişlerdir. Bu bölgelerde yaşayan Bulgar
halktan İslâmiyet‘i kabul edenler dahi olmuştur. Bulgarlara hoşgörüyle davranılmış,
din ve mezhep işleri bakımından ise Fener-Rum patrikhanesine bağlanmıştır. Türk
idâresi, Bulgaristan‘da, anarşiye, keyfi yönetime son vermiştir. Ayrıca buralarda
kânunnâmeler uygulanmıştır. Bulgaristan‘daki idârenin âdil ve ileri düzeyde olmasına
rağmen zamanla kânunnâmelere yapılan saygısızlık yüzünden, burada uygulanan
toprak rejimi başka bir hal almıştır. Bulgaristan‘daki topraklar çoğunlukla Müslüman
ve Hıristiyanların tasarrufuna girmiştir.16
Nitekim Osmanlı Devleti, her ne olursa olsun, idâresinde yaşayan Bulgarlara ve
diğer azınlıklara geniş imtiyazlar vermiş, tüccarlarına haklar tanımış, Bulgaristan‘ın
sadece zirâî olarak değil, ticâri olarak da, her açıdan gelişmesini sağlamıştır. Bu
şekilde Bulgarlar 500 yıl, XIX. y.y.‘a kadar Osmanlı hâkimiyeti altında yaşamışlardır.
Nitekim yaşadıkları barış ortamı içerisinde benliklerinden hiçbir şey kaybetmeden
varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Osmanlı Devleti için XIX. yy. hâkimiyeti altında bulunan Hıristiyan milletlerin,
ya bağımsızlıklarını elde etmek ya da yarı müstakil bir hale gelmek sûretiyle devlet
idâresinden ayrıldıkları dönemdir. Yunanlar, Sırplar, Romenler, Karadağlılar ve
Bulgarlardan meydana gelen bu milletleri istiklal mücadelesine sevk eden birinci
sebep, kendi millî uyanışları olmuş ise, ikincisi de Ortodoks mezhebine mensup
milletlerin haklarının korunması ile başlayıp, daha sonra bütün Slavların himâyesini
gaye edinen, Rusya‘nın Panslavizm siyâseti olmuştur.17
Osmanlı Devleti'nin gerilemeye başlaması ve Çarlık Rusyası'nın da desteğiyle,
Balkanların tümünde olduğu gibi Bulgaristan'da da ulusal kurtuluş hareketi alevlenmiş,
15
Yusuf Halaçoğlu, ―Bulgaristan -Osmanlı Dönemi‖, DİA, İst. 1992, VI, 396.
Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, Veliko Tırnovo 2000, s. 45-50.
17
Geniş bilgi için bkz. Yusuf Halaçoğlu, “Bulgaristan- Osmanlı Dönemi”, DİA, VI, 397-398.
16
12
93 Harbi'nden yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, Bulgaristan'ı 1878 yılında içişlerinde
bağımsız prenslik olarak, 1908 senesinde ise tam bağımsız çarlık olarak tanımıştır.18
4. Günümüz Bulgar Devletinin Durumu
II. Dünya Savaşı‘ndan bu yana Bulgaristan‘dan ülke dışına nüfus göçleri olmuş,
Yahudi nüfusun büyük bölümü İsrail‘e, Ermenilerin önemli bir bölümü Ermenistan‘a,
Türklerin de mühim bir kısmı değişik zamanlarda Türkiye‘ye göç etmişlerdir. Bulgar
yönetiminin ülkedeki azınlıkları Bulgarlaştırma ve bir saf Slav-Bulgar milleti meydana
getirme politikasını uygulamaya koyması ile 1972 yılında Pomaklar‘ın ve 1980‘de
Çingeneler‘in
Müslüman
isimlerinin
devlet
zoruyla
Slav-Bulgar
isimleriyle
değiştirilmesinden sonra, 1984 yılında sıra Türklerin isimlerine gelmiştir. Bir yıl
içerisinde Müslüman isimlerin Slav-Bulgar isimleriyle değiştirilmesi ülkede büyük
huzursuzluklara ve karışıklıklara sebep olmuş ve 1989 yılında Bulgar yönetiminin
zorunlu pasaport vererek ülkeden çıkardığı 340.000 Türk, Türkiye‘ye göç etmiştir.
1989 yılı sonlarına doğru Bulgar yönetiminin iktidardan düşmesi ve ülkede çok partili
demokratik bir rejimin kurulmasıyla 1990 yılında Müslümanlara kendi milli-dini
isimlerini taşıma hürriyeti verilmiştir.19
Günümüzdeki Bulgaristan devletinin durumuna gelince, ülke, Güneydoğu
Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nda bulunmaktadır. Batıda Sırbistan ve Makedonya
Cumhuriyeti, doğuda Karadeniz, kuzeyde Romanya, güneyde Yunanistan ve Türkiye
ile çevrilidir. Yüzölçümü 110.912 kilometrekare, başkenti Sofya, resmi dili Bulgarca,
para birimi ise Lev‘dir. Bulgaristan devleti 1 Ocak 2007 yılında Avrupa Birliği'ne
katılmıştır.
1 Mart 2001 tarihli nüfus sayımında Bulgaristan'ın toplam nüfusu (7.928.901)
olup, Ortodoks: 6.552.751, Katolik: 43.811, Protestan: 42.308, Müslüman: 966.978,
Diğerleri: 14.937 olarak kaydedilmiştir.20 Ancak Bulgaristan‘da sayısı 1.5 milyon
olarak tahmin edilen ve genel nüfusun yaklaşık % 13.5-14‘ünü oluşturan bir
Müslüman nüfusu yaşamaktadır.
18
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan 02.04.2009, 13:02
Geniş bilgi için bkz. Nazif Kuyucuklu , “Bulgaristan- Nüfüs ve Etnik Durum‖, DİA, VI, 392-393.
20
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan. 02.04.2009, 17:13
19
13
B. BULGAR ORTODOKS KĠLĠSESĠNĠN TARĠHÇESĠ
1. Bağımsız Bulgar Patriklik Çabaları
1.1 Doğu Kilisesinin Tavrı
Hıristiyanlaşma Bulgaristan için sadece kültürel gelişme bakımından büyük bir
ilerleme anlamına gelmekle kalmamış, genç devletin Slavlaşmasını ve bununla etnik
bakımdan Slav ve Eski Bulgar unsurlarının kaynaşmasını da sağlamıştır.21 Gerçekte,
Bulgarların Hıristiyanlığı kabul etmeleri hem dini hem siyasi açıdan önem arz
etmiştir. Artık Bulgarlar‘ın etrafı Hıristiyan ülkeleri ile çevrilidir.22
Ülkenin Hıristiyanlaşması ve Slavlaşması aleyhine ayaklanan eski Bulgar asalet
sınıfının muhalefetini Boris (Mihail) bastırarak Boyar‘lardan 52‘sinin boynunu
vurdurmuştur. Ancak Bulgar devletinin kültürel yükselmesi ve içindeki unsurların
birbirleriyle kaynaşması bakımından Hıristiyanlaştırmanın sağladığı avantaj ne kadar
büyük olursa olsun, Hıristiyanlığı yeni kabul etmiş olan hükümdar kısa zamanda hayal
sukutuna uğramıştır.23
Bizans-devletinin maksadı Bulgar kilisesini bir Grek piskoposunun idaresinde
İstanbul patrikliğine bağlamak idi. Bulgaristan‘ın Hıristiyanlığı Bizans vasıtasıyla
kabul etmesi, Bizans‘ın kilise ve iç politikasına bağlı olması demekti. Bu politika ise
Bulgar devletinin çıkarlarına karşı idi. Bizans için Bulgaristan‘ın Hıristiyan dinini
benimsemesi sadece dini kalıba bürünmesi anlamına gelmemektedir. Bundan daha
önemlisi, siyasi egemenliktir. Bu da ancak Bulgar yöneticinin Hıristiyanlığı kabul
ederek ―yöneticiler ailesine‖ girerek gerçekleşir. Bu ailenin başı Bizans imparatordur.24
Bizans
geleneklerine
İmparatorunun sadece,
göre
Bulgar
yöneticisi
vaftiz
gücüyle
Bizans
kendisi tarafından Hıristiyanlaştırılan ve Hıristiyan ismi
verilen ―dini oğlu‖ değil, aynı zamanda kilise ve siyasi yöneticiler ailesinin ―dini
21
Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), Ankara 1999, s. 215.
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, İstanbul 1984, s. 40.
23
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler Enstitüsü,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2009, s. 24.
24
Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 215.
* Patrik: Kelime olarak “kabile reisi”, “aile başkanı‖ gibi anlamlara gelir. Ortodoks Kiliselerde en
yüksek dini makam olan “Patriklik‖ makamının sahibidir ve Patriklik seviyesindeki kiliselerin de
başıdır. Patrikler, piskopos rütbesindeki ruhaniler arasından seçilirler. (Salih İnci, Dinler Tarihi
Açısından Heybeliada Ruhban Okuluna Genel Bir Bakış, s. 136)
22
14
Oğlu‖dur. O Zamanki İstanbul (Tsarigrad) Patriği* Fotiy‘e göre, bir milletin veya
barbar kavmin Hıristiyanlaştırılması, Bizans‘a karşı itaatsizliğin ve düşmanlığın
bertaraf edilmesinin en güçlü metodudur.25
Vaftizden sonra Boris, Patrik Fotiy‘den bir Başpiskopos, piskoposlar ve bir dinî
hiyerarşi istemiş, ancak Patrik Fotiy, belki Bulgarların Hıristiyan kültüründen yoksun
olduklarına inandığından veya durumu kavrayamadığından bu istekleri ciddiye
almayarak Boris'e ancak birkaç misyoner ve iltifatkâr bir mektup yollamakla
yetinmiştir.26
Boris – Mihail‘in isteğiyle 864'de Bulgaristan'a gelen Yunan Papazları, halkı
vaftiz etmeye başlamışlar. Boris, putperestliğe bağlı kalmak isteyenleri demir elle
yok ederken, Bizans'a Bulgar kilisesinin istiklalini tanıtmaya gayret edip bunun iyi
karşılanmadığını görünce 866'da Papa‘ya müracaat etmiştir.27
Bizans Devletinin maksadı Bulgar kilisesini bir Grek piskoposunun idaresinde İstanbul patrikliğine bağlamak olmasına rağmen, Boris‘in hedefi genç kilisesinin
bir Bulgar patriği idaresinde tam bir bağımsızlık elde etmesiydi. İsteklerine
uyulmayınca Bizans'a sırt çevirerek Roma'ya dönmüştür.28
1.2 Batı Kilisesinin Tavrı
Bulgaristan‘ın tamamen Hıristiyanlaştırılması ve Bulgaristan‘da Hıristiyan
kilisesinin kurulması için tek yol Alman Krallığıyla siyasi ittifakın yenilenmesi ve
Roma Kilisesiyle ilişki kurulmasıydı. Bu yüzden 29 ağustos 866 yılında Roma‘ya
Bulgar elçileri gelmişlerdir. Boris‘in akrabası Petır ve Bolyarları Yoan ve Martin‘dir.29
Papa I. Nikolay Bulgar elçilerini ağırlayarak Knyaz‘ın yönelttiği soruların
cevaplarını hazırlamaya yönelmiştir. Ancak o zaman Bulgarların resmi dili Yunanca
olduğundan, sorular da Yunanca yazılmıştır. Dolayısıyla soruların ilk önce Latinceye
çevrilmesi gerekmiştir. Bu görevi ―Santa Maria Trastevere‖ manastırın rahibi
25
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), Bılgarska Akademi ana
Naukite yayınevi, Sofya 1981, II, 219.
26
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 40.
27
Ceza Feher, Bulgar Türkler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1984, s. 56.
28
Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), s. 215.
29
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 26.
15
Anastasiy üstlenmiştir. Papanın direktiflerine göre rahip, Papa I. Nikolay‘ın
cevaplarını hazırlamıştır. 115 soruya 106 cevap verilmiştir. Bu sorular, Bulgaristan‘da
Hıristiyanlaştırma sürecinde yaşanan kargaşayı, Bulgar yöneticisinin karşılaştığı
zorlukları, devletteki sosyal ve siyasi ilişkileri, idari ve askeri yapıyı yansıtmaktadır.
Bulgarların sorularında Hıristiyan dogmalarına sızma ve onları benimseme gibi
gayretler bulunmamaktadır, daha fazla Hıristiyan merasimlerin yapıları ve kaidelerini
içermektedir. Bulgarlar, Hıristiyan dinini daha çok içerik olarak değil de, şekil olarak
kabul etmektedirler.30
866 yılının Kasım ayının sonunda Papa‘nın Bulgaristan‘a gönderdiği elçiler,
Boris tarafından sevinçle karşılanmıştır. Roma elçileri, Papa‘nın kendilerine verdiği
öğütleri göz önünde bulundurarak misyonlarına başlamışlardır. Onlar bütün
Bulgaristan‘ı dolaşarak Hıristiyanlığı yaymışlar, Bizans dini anlayışına göre yapılan
bazı merasimlere karşı çıkmışlar, yeni Hıristiyanlığı kabul edenleri yeniden
Hıristiyanlaştırmışlar ve yeni yapılan mabetleri kutsamışlardır.31
Boris Piskopos Formoza'ya her türlü yetkiyi vererek millî-dinî hiyerarşiyi
kurmasını istemiş. Bunun üzerine Bulgaristan'daki Alman ve Grek misyonerler
ülkelerine dönmüştür. Formoza, Bulgar ülkesini Hıristiyanlaştırmayı başarmıştır.
Bunun üzerine, Boris, Papa I. Nicolay'dan, Formozayı başpiskopos atamasını
istemiştir. Ancak Papa bu öneriyi kabul etmeyerek Formoza'yı 13 Kasım 867'de geri
çağırmıştır. Formoza ayrılınca Boris diakonos Martin'i başpiskoposluğa önermiş ise de
kabul edilmemiştir.32
Papa, yeni misyonun başına Dominik Trivenski ve Grimuald Polimartiyski‘yi
getirmiştir. Knyaz Boris‘e Bulgar kilisesinin başına bu iki Piskopos ve Pavel
Populonski arasında seçim hakkı verilmiştir. Bulgarlarla ilişkisinde papa I. Nikolay‘ın
Formoza‘yı Bulgar kilisesinin başpiskoposu olarak tayin etmemesi Batı Kilisesi adına
olumsuzlukla sonuçlanmıştır.33
30
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), s. 220.
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 27.
32
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 40.
33
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 224.
31
16
Boris, Papa‘ya yeni bir mektup göndermiştir. Ancak bu sefer mektupta Boris‘in
tavrı sert olmuş ve kesinikle başpiskoposun ya Marin ya da Formoza‘nın olmasını dile
getirmiştir. Papa II. Adrian, Bulgar devletinin Roma kilesesinin hâkimiyetinden çıkma
yolunda olduğunu anladığı için, mektubun cevabında Bulgar hükümdarının önerdiği
başpiskopos adayını onaylayacağını açıklamıştır.34
1.3 Sekizinci Ġstanbul Konsili ve Bulgar Kilisesinin Durumu
5 Ekim 869 yılında İstanbul‘da sekizinci konsil toplantısı başlayıp 28 şubat 870
yılında sona ermiştir. Sekizinci genel konsil olacak olan bu konsilin ilk oturumu
sadece on iki Piskopos tarafından takip edilmiş (5 Ekim 869) ve son oturumda ise (28
Şubat 870) yüz iki Piskopos hazır bulunmuştu.35 Bu toplantıya Roma kilisesine bağlı
Kudüs, İskenderiye ve Antakya kilise temsilcileri de katılmıştır. Ayrıca bu toplantıya
Bulgar elçileri Stazis, Sondoke, İliya, Presiyan ve Aleksiy Hunol da katılmıştır.36
4 mart 870 yılında imparator I. Vasilius sarayına bütün Hıristiyan kiliselerin
elçilerini davet etmiştir. Toplantıya Bulgar elçileri de katılmıştır. Onların başında ise
Boris‘in akrabası, Roma‘dan yeni gelen Petır vardır. Petır konuşmasında şunu
söylemiştir: ― Bugüne kadar putperest idik ve kısa bir süre önce Hıristiyanlık diniyle
şereflendik. Ancak bilmek istediğimiz bir şey vardır, bizim hangi kiliseye tabi
olmamız gerekir?‖ Petır bu konuşmasıyla toplantıda Bulgar kilisesinin konumunu
tartışmaya açmış ve problemin çözümünü istemiştir.37
Papanın elçileri bunun bir oyun olduğunu hissederek Bulgar kilisesi sorununun
bu toplantıda tartışılmasını ve problemin çözülmesini engellemek istemişlerdir. Çünkü
bu problem, toplantıda konuşulacak ve tartışılacak hususlar arasında yer almamaktadır.
Ayrıca onlara Papalık tarafından da böyle bir vazife verilmemiştir.38
Ancak daha sonra Roma temsilcilerinin ve üç Doğu Kilisesi Patriğinin
huzurunda Roma delegelerinin bütün itirazlarına rağmen, Bulgar kilisesinin
Konstantiniye Kilisesine bağlanması kararlaştırılmıştır. Gerekçe olarak da Bulgar
34
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 29.
Mehmet Aydın, Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan Konsili, s. 25.
36
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 225.
37
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 27.
38
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 226.
35
17
istilâsından önce Bulgaristan topraklarının Bizans'a ait olduğu ve Bulgarlardan önce bu
topraklarda Grek din adamlarının bulunduğu ileri sürüldü.39
Konsil toplantısı sona erdiğinde, Bulgar elçilerine Yunanca‘ya yazılmış bir
mektup verilmiştir. Bu mektupta Bulgarların İstanbul Kilisesine tabi olmaları ve
uymaları gerektiği yazılı idi.40 Bunun üzerine Boris, Latin Ruhban sınıfını Bulgar
topraklarından kovmuştur. Onların yerine Başpiskopos Yosif ve on iki Grek Piskoposu
ile Patrik İğnatios adına resmen Bulgar Kilisesinin yönetimini ele almıştır.41
Boris, Papa III. Adrian‘a bir mektup göndererek Bulgarların İstanbul Kilisesinin
nüfuzuna geçmelerini kendisinin istemediğini, ancak İstanbul konsilinde alınan kararın
böyle olduğunu açıklamıştır.42
1.4 Boris Yönetiminin Son Dönemi ve Bulgar Kilisesinin Özerkliği
Uzun müddet ağır tacı taşıdığından dolayı Boris yorulmuş, kendi isteği üzerine
888 yılında tahttan çekilmiş ve idareyi oğlu Vladimir'e (888-893) bırakarak bir manastıra
kapanmıştır. 43
Vladimir, babasının izlediği politikayı bırakarak Frank Kralıyla tekrar anlaşma
yoluna gitmiştir. Boris'in Hıristiyanlaşma politikasına karşı olan bir takım boyarlar da
Vladimir'in etrafında toplanmışlardır. Bunların amacı Hıristiyanlaşmayı durdurmak ve
ataların inancına tekrar dönmekti. Çünkü bu boyarlara göre Hıristiyanlaşma hem ataların
dininden uzaklaşma, hem de Bizans'a tabi olmak anlamına geliyordu. Neticede
Bulgaristan‘da büyük bir isyan patlak verir. Asiler devletin başkenti Pliska'ya yürüyerek
Knez Boris'i öldürmek ve Hıristiyanlaşmaya da son vermek isterler. Ancak kısa sürede
Knez Boris, idareyi tekrar ele geçirmiş, isyana son vermiş ve ele başı saydığı elli iki boyan
aileleri dâhil kılıçtan geçirtmiştir. Boris, Vladimir'in gözlerine mil çektirerek tahttan
39
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 42.
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 31.
41
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 42.
42
Dimitır Angelov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 227.
43
Osman Karatay -Bilgehan A. Gökdağ, Balkanlar El Kitabı, I, 120.
40
18
indirtmiş ve yerine de diğer oğlu Simeon'u (893-927) geçirmiştir. 44 Boris, yine manastıra
çekilmiş ve 2 Mayıs 907 senesinde aziz olarak ilan edilmiştir. 45
Simeon, küçük bir çocukken Bizans sarayına gönderilmiş olmasına ve orada
Bizans kültürü almasına rağmen hiçbir zaman kendi milliyetini unutmamıştı.
46
Babası oğlunun papaz olmasını istemişti ve Doğu âleminin başkentinde yetişen
oğlunun yardımı ile yurdunda Hıristiyan teşkilâtını kurmak ve geliştirmek hedefini
gütmüştü.47
Simeon, babasının yolunda ilerlemiş, Edirne ve Konstantiniye'yi birkaç kez kuşatmış ve 924 yılında İmparator Romanos Lacapenis'i kendisini Çar ve Bulgar
Kilisesini de düzelterek Özerk bîr Patrikhane olarak tanımaya zorlamıştır48
Çar Boris'in oğlu Simeon (893—927) saltanatı zamanı Bulgar tarihininin
umumiyetle en parlak devrini teşkil eder. Gayet enerjik bir şahıs olan Simeon, Bizans'a
karşı bir çok sefer açmış, Balkanlarda tam bir Bulgar hegemonyası kurmuştur.49
Modern tarihçiler onun hükümdarlığını Bulgar edebiyatının altın çağı olarak
nitelendirmişlerdir.50 Bunun sebebi de savaş zaferleri değildir, devletinin temellerini
sağlamlaştıran kültürel ilerleyiştir. Ayrıca Simeon dönemi Bulgar Kilisesinin de altın
çağıydı. O, Çar unvanını aldıktan sonra Bulgaristan‘ın prestiji ve itibarı yükselmiştir.
O dönemde Bizans‘ın ideolojisinde devletle din arasında sıkı bir bağlantı vardı: “
Çarlık olan yerde Patrikliğin de olması gerekir”. Bulgar devleti bu ideolojiye
yaslanarak 919 yılında alınan kararlara göre Bulgar Kilisesi bağımsız ilan edilmekle
beraber bir Patriklik* olmuştur.51
44
Georgi Markov, Balgarskata İstoria Vkratse (İhtisarlı Bulgar Tarihi), s. 40.
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 33.
46
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43.
47
Ceza Feher, Bulgar Türkler, s. 57.
48
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43.
49
İslam Ansiklopedisi (İslam âlemi tarih, coğrafya ve biyografya lügatı), Bulgaristan, Milli Eğitim
Basımevi, İstanbul 1979, II, 798.
50
Georges Castellan (Çev.Ayşegül Yaraman Başbuğu), Balkanların Tarihi,s. 37.
51
Georgi Markov, Balgarskata İstoria Vkratse, s. 43.
45
19
1.5 Bulgar Devletinin ve Kilisenin Zayıf DüĢmesi
Simeon, ilk varisi olan oğlu Mihail‘i bilinmeyen sebeplerden dolayı mahrum
bırakmış ve tahtına ikinci oğlu Petır‘ı (927-968) oturtmuştur. Simeon'un ölümünden
sonra Balkan yarımadasında bütün durum birden değişmiştir. Simeon dönemindeki
Bulgaristan‘ın gücünü tadan ve şahit olan bütün kabileler ve devletler (Sırplar,
Macarlar, Peçenekler ve diğerleri) Bulgaristan‘a karşı tavır almışlardır. Simeon'un
büyük gayreti ve mücadele ruhu oğlu ve halefi Petır için tamamıyla yabancı kavramlar
idi. Yönetiminin ilk yıllarında Petır‘ın müsteşarı ve devlet yönetiminde söz sahibi olan
dayısı Georgi Sursuvul, Bizans‘la barışçıl ve ılımlı politika yürütülmesi taraftarıydı.
Petır ve dayısı Bizans imparatoru Roman Lakapin‘le gizli müzakereler yürütmüşler ve
927 yılında iki devlet arasında 40 yıllık barış anlaşılması yapılmıştır.52
Petır Bizans ile barış anlaşması yapmakta müsaraat göstermiş, Bulgar çarı
olarak tanınmış ve imparator Romanos'un torunu, onun oğlu Khristophoros'un kızı
Prenses Maria Lakapene ile evlendirilmiştir. Ayrıca Bizans, Bulgar Kilisesi
Başpiskoposu Damyan'ı da Patrik olarak tanınmıştır.53
Bulgaristan
tamamıyla
Bizans'ın
büyüsüne
kapılmıştır.
Hıristiyanlaşma
oluşumundan beri süratle ilerlemekte olan Bulgar devletinin kültürel bakımdan
Bizanslılaşması en yüksek noktasına ulaşmıştır. Ancak Bulgar ülkesi siyasi olduğu gibi
ekonomik bakımdan da, Simeon devrinin bitip tükenme bilmeyen savaşlarıyla
yorulmuş, yerlere serilmiştir. Son on yılların süratli kalkınmasını burada bir bunalımlar
devresi izlemiştir. Bizzat Bizans'ta da olduğu gibi Bulgaristan'da da kuvvetlice sosyal
tezatlar kendini göstermeye başlamıştır. Dünyevi büyük arazi sahipliği müessesesi
yanında ruhani büyük arazi mülkiyeti de gittikçe büyümüştür.
Çünkü ülkenin
Hıristiyanlaştırılmasından beri kilise ve bilhassa manastır tesisleri gerek Bulgaristan'da
ve gerekse ona ilhak edilmiş bulunan Makedonya'da bütün hızıyla almış yürümüştür.
Resmî kilise tarafından teşvik gören manastır hayatı yanında ise, özellikle buhranlı
devrelerde tatmin edilmemiş ruhlar ve gayri memnun düşünceliler için bilhassa büyük
52
53
Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria (Bulgaristan‘ın İhtisarlı Tarihi) , s. 65.
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 43.
20
bir çekici güce sahip bulunan kilise düşmanı tarikat cereyanları parlak bir devre idrak
etmektedir.54
Boris ve Simeon zamanında dini, ahlakı ve eğitimi halk arasında yayan Kliment,
Konstantin, Yoan Ekzarh gibi gençler görülmektedir. Ancak Petır‘ın zamanında dünya
hayatına ve lükse daha fazla önem verilmiştir. Bu yüzden bazıları eğitimden ve sosyal
hayattan uzak dağlara ve ormanlara çıkarak inzivaya çekilmişlerdir. Onların en ünlüsü
İvan Rilski‘dir.55
2. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Osmanlı Döneminde Bağımsızlık Çabaları
2.1 Bulgar Kilisesinin Bağımsızlık Faaliyetleri
Bulgar Kilisesi İstanbul Patrikliğine bağlanması Bulgarlar üzerinde Yunan
Kültürü nüfuzunun artmasına sebep olmuştur. Patrikhane Arhiereyleri Aparhiya
yönetiminde Yunancayı uygulamışlardır. Ayrıca din adamları yetiştirmek için Yunan
okulları açılmış ve bu okullar genç Bulgar neslini cezp etmeye başlamışlardır. Kilise
ve okul yoluyla Bulgarlar üzerinde Yunan kültürünün nüfuzu daha da kolay
olmuştur. Ticaret adamlarının arasına bile Yunan kültürü nüfuz etmeye başlamıştır.
Bazı Bulgarlar, kendilerini Yunan olarak görmeye başlamış, bazıları ise kendi Bulgar
Milli şuurunu muhafaza etmiş ve eğitimde, sanatta ve sosyal hayatta aydın Bulgarlar
yetiştirmişlerdir.56
Yunan kültürünün Bulgarlar arasına nüfuz etmeye başlaması Bulgar milleti
için şüphesiz büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Bu tehlikenin ilk farkına varan ve
onu bertaraf etmenin yollarını arayan kişi Paisiy Hilendarski‘dir.57 O, Bulgar
milletinin Osmanlı egemenliğinden ayrılmasının yollarını arayan ilk kişidir.
Paisyi 1761 yılında bir takım manastır işleri için Karlovçaya, Avusturya
toplantılarına gitmiştir. Orada Rusça bazı kitaplar elde etmiş ve kendisine Rus
misyonerleri tarafından yeni bazı fikirler aşılanmıştır. Paisiy döndüğü vakit Hilendar
manastırını bırakıp 1762 senesinde Zoğraf manastırına giderek orada manastır
54
Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 250.
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 36.
56
Raşel Angelova ve diğerleri, Istoria na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi); Sofya 1985, V, 305-306.
57
Raşel Angelova ve diğerleri, Istoria na Bılgaria, V, 306-307.
55
21
kütüphanelerinde Makedonya‘da, Bulgaristan‘da, Sırbistan‘da ve Karlofça‘da
öğrendiklerini, bellediklerini toplayarak bir Bulgar tarihi yazmıştır.58
Böylece 1762 yılında Slav-Bulgar Tarihi kitabının telifini tamamlamıştır. Bu
kitap, o ana kadar yazılan kitaplardan farklıdır, çünkü Paisiy Bulgarları
vatanseverliğe davet etmektedir. Ayrıca Bulgarların milli şuurunu uyandırmayı ve
Osmanlı‘ya karşı direnmeyi de telkin etmektedir.
Daha kitabın başında Paisiy, okuyucularını kendi dilini, vatanını ve Bulgar
ismini sevmeye davet ediyor ve Bulgar oldukları için utanmamalarını söylüyor.
Paisiy‘e göre her Bulgar, Bulgarcayı bilmesi ve onunla gurur duyması gerekir.
Ayrıca Paisiy kitabında devrim yapmanın yollarını da çizmektedir. Paisiy‘in temel
hedefi Bulgar milletinin dini ve siyasi bağımsızlığıdır.59
2.2 Kırım SavaĢından Sonra Bulgar Ortodoks Kilisesinin Bağımsızlık
Mücadelesi
Kırım savaşından (1853-1856) sonra Bulgar toplumunda, Bulgar kilisesinin
İstanbul Patrikliğinden ayrılma ve Bulgar Kilisesinin tamamen bağımsız olma fikri
filizlenmiştir. Bu toplumun temsilcilerinin temel hedefi Osmanlı iktidarının güvenini
kazanmak, hatta İstanbul Patrikhanesi ile aralarını açmak ve Bulgar Aparhiyalarında*
Patrikhanenin hâkimiyetini zayıflatmak olmuştur.60 Bütün bunları esas alarak
Bulgarlar, İstanbul Patrikhanesiyle bağımsız Bulgar Kilisesi için mücadelesini
tamamen legal yollarla yapmak istemişlerdir. Bu yüzden Gülhane Hattı-Hümayun**
onlar için çok önemli bir fırsat olmuştur.61
Hattı-Hümayun, Bulgarların ayrı bir millet olarak kiliselerinin bağımsızlığının
tanınmasına bir ışıktır.62 Çünkü Sultanın 16 Şubat 1856 yılında ilan ettiği HattıHümayuna göre dinler ve milletler arası eşitliğin, din ve vicdan özgürlüğün
58
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 49.
Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria (Bulgaristan‘ın İhtisarlı Tarihi), s. 159-160.
60
Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria(Bulgaristan Tarihi), Sofya 1987, VI, 124.
* Aparhiya: Bir mitropolit yönetimindeki ruhani nüfuz bölgesine verilen addır.
** Gülhane Hatt-ı Hümayun, Osmanlı împaratorluğu'nda, padişah sarayında toplanan ve şimdiki
Bakanlar kurulu gibi memleketin önemli işlerini gören, bu arada müracaat dilekçelerini de kabul ederek
bir çeşit yüksek mahkeme vazifesi de gören kurumdur.
61
Aleksandır Fol ve diğerleri, Kratka İstoria na Balgaria, s. 172.
62
Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 124.
59
22
sağlanmasını; karışık mahkemelerin kurulmasını; devlet ve askeri görevlere
Hıristiyanların atanmasını ve devlet kuruluna Hıristiyan temsilcilerin girebilmesini
öngörmektedir. Ayrıca Hattı-Hümayuna göre kilise reformları da vardır.63
İstanbul‘da Bulgar toplumunun bağımsız Bulgar Kilisesi isteğine o dönem aktif
bir şahsiyet olan Nayden Gerov da katılmıştır. O bu hedefin gerçekleşmesi için Rus
siyasi ve dini liderlerinin dikkatini çekmeye çalışmıştır.
Rusların yakın doğudaki politikasını göz önünde bulunduran Gerov, Ruslara
Ortodoks Kilisesinin birliğine karşı olmadıklarını göstermek istemiş, ancak İstanbul
Patrikhane‘nin Bulgarlara karşı sergilediği davranışı ve uyguladıkları politikayı
hazmedemediklerini ve daha fala sabredemeyeceklerini de dile getirmiştir. Ayrıca
Bulgarlar, Osmanlı iktidarından Bulgar milletinin tanınmasını istemektedirler.
Bulgarlar, o dönem Osmanlı iktidarı her gayri-Müslim toplumla o toplumun
kendisinden olan temsilci aracılığı ile diyalog kurup, problemleri çözdüğü gibi, Bulgar
toplumu ile de kendi toplumundan olan ve Patriğe bağlı olmayan bir temsilci aracılığı
ile diyalog kurması ve Bulgar toplumunun sorunlarının bu şekilde çözülmesi
gerektiğini savundular. Gerov, aynı istekleri Bulgarların dostları olan Herson
Başpiskoposu İnokentiy ve Knyaz V.İ.Vasilçikov‘a iletmiştir.64
2.3 Bulgar Kilisesi’nin Fener Rum Patrikhanesi’nden Kopması
İlarion‘nun Piskoposluğa atanmasından sonra vuku bulan olaylardan sonra,
Bulgar Kilisesi ile Fener Rum Kilisesi arasındaki ilişkiler bozulmaya devam etti ve
düzelemeyecek bir hale geldi. Buna rağmen bir süre daha Bulgar Kilisesi, Fener Rum
Patrikhanesi‘ne bağlı kaldı. Ancak iki millet arasında gittikçe artan anlaşmazlık ve
Rum Patrikhanesi‘nin baskısı 3 Nisan 1860‘taki büyük kopmayla sonuçlandı.65
İlarion, Bulgar Kilisesi‘nin Rum Kilisesi‘nden mutlaka ayrılması gerektiğine
sonucuna varmıştır. Kendisi gibi düşünen iki Metropoliti daha bularak 1860 senesi
Paskalyasında ayin yaparken okunması adet olan Rum Patriğinin adını okumamıştır.
Onun yerine o zaman Osmanlı tahtında oturan Sultan Abdülmecid‘in adını okuyup
63
Konstantin İreçek, İstoria na Bılgarite (Bulgarların Tarihi), s. 582.
Jeço Atanasov ve diğerleri, İstoria na Bılgaria, s. 124-125.
65
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s. 70.
64
23
ona dua etmiştir. Tuna vilayetindeki Bulgar Kiliselerinin birçoğu İlarion‘a uyarak
duada hep Sultanın adını okuyup ona dua etmişlerdir.66
Bulgaristan‘da Sveti Kiril ve Metodiy günü olan 11 Mayıs 1860‘da 32 Bulgar
şehrinde, Patrik‘in adı kaldırılarak yerine İlarion‘un adı okunmaya başlanmış. Bu
arada 9 Nisan 1860‘da Patrikhane Sen Sinod Meclisi toplanarak İlarion‘u hareketini
açıklamaya davet edip İlarion, hesap vermeye gitmeyi reddetmiştir. Bizzat Patrik‘in
çağrısı üzerine, kendisini ziyarete gittiğinde İlarion bu hareketi cemaatin arzusu
üzerine yaptığını belirtmiştir. Bundan birkaç gün sonra Patrikhane, İlarion‘un
cezalandırılması için Babıâli nezdinde girişimde bulunmuş. 24 Nisan 1860‘da İlarion,
yine Patrikhane‘den izin almadan Fener‘deki Sveti Stefan Bulgar Kilisesinde ayin
düzenlemiş. Patrikhane, Babıâli nezdinde şikâyetini tekrarlamış, ancak Osmanlı
hükümeti olaya karışmamayı tercih etmiştir.67
3. XX-XXI. Yüzyıllarda Bulgar Ortodoks Kilisesinin Durumu
Bulgar Ekzarhlığı‘nın* idari merkezi 1913 yılına kadar Bağımsız Bulgar
topraklarında bulunmayışı Bulgar Kilisesini olumsuz etkilemiştir. Bu yüzden 1918
yılında Kilise tamamen devletten ayrılmıştır. Ancak başbakan Stamboliyski‘ye göre
Kilise bir sağlık merkezi gibidir. Bulgaristan‘ın savaştan sonra kaybettiği manevi
değerleri onun gözünde Kilise yeniden inşa edip ahlaki ve fikri bozuklukları
düzeltecektir. Ancak diğer taraftan Başbakan, Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinoduy‘la
Kilise mülkü, Sofya Papaz okulu ve başka şeyler için anlaşmazlığa girmiştir.68
XX. yüzyılın 20‘ci yıllarında her ne kadar Kilise Devletten ayrı olsa bile Bulgar
anayasasındaki yeri güçlüdür. Ancak Ekzarhlık dönemiyle kıyaslandığında Kilise,
toplumsal ve siyasi açıdan güçsüzdür. Bulgar medyası her dakika, her an Bulgarların
dinden uzaklaştıklarını, kiliselerin boşaldığını ve kilise otoritesinin düştüğünü
vurgulamaktadır.69
66
Osman Nuri Peremeci, Tuna Boyu Tarihi, s. 199.
Pars Tuğlacı, Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, s.70-71.
*Ekzarh: Patrikhanenin altında Metropolitliğin üzerinde bir makamdır. 28 Şubat 1870 yılında Sultan
Abdülaziz döneminde kurulan Ekzarhlık, Balkanlarda Patrikhanenin etkisini azalmıştır.
68
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 68-69.
69
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 69.
67
24
Dini liderlerin Eylül ayaklanmasına karşı sert tavır almaları ve 16 Nisan 1925
yılında ―Aziz Nedelya‖ kilisesinde düzenlenen suikast, Bulgar Ortodoks Kilisesini
olayların merkezi noktasına taşımıştır. Bu olaydan sonra Tanrı‘nın mabedine
(kilisesine) el uzattıkları için toplumda ateistlere karşı negatif bir tavır alınmış ve
Kiliseye
önem
verilmeye
başlanmıştır.
İnsanlar,
dine
sempati
duymaya
başlamışlardır.70
1950 yılında Bulgar Ortodoks Kilisesinin tüzüğü hazırlanmış ve bu tüzük,
Bulgar Patrikliğinin yeniden inşa edilmesine yol açmıştır. Tüzüğün birinci bendinde
Bağımsız Bulgar Ortodoks Kilisesi ―Patriklik‖ olduğu belirtilmiştir. 3 Ocak 1953
yılındaki Bulgar Ortodoks Kilisesi‘nin Sinodun toplantısında, Bulgar Patrikliğinin
yeniden inşa edilmesi ve Patrik seçilmesi için 8 Mayıs‘ta Yerel Milli Kilise Konsil
toplantısı yapılması kararlaştırılmıştır.71
Bulgar Ortodoks Kilise Sinodu‘nun* kararlaştırdığı 8 Mayıs tarihinde Konsil
toplantısı gerçekleşmiş ve Bulgar Ortodoks Kilisesi bu Konsilde ―Patriklik‖ statüsünü
elde etmiştir. 10 Mayıs‘ta Filibe Mitropoliti Kiril Plovdivski Bulgar Patrikliğinin
Patriği seçilmiştir.72 Aslında Bulgar Ortodoks Kilise Sinodu bu Patriklik makamına
Paisiy Vidinski‘yi teklif etmiş, ancak o zaman iktidarda olan komünist partisi bu teklifi
reddederek bu makama Kiril Plovdivski‘yi uygun görmüştür.73
Patrik Kiril 7 Mart 1971 yılında vefat etmiş ve 4 Temmuz 1971 yılında Lofça
Metropoliti Maksim Bulgar Patrikliğin Patriği seçilmiş ve günümüze kadar bu
makamda kalmıştır. Bulgar Patrikliği de günümüze kadar aynı statüde varlığını
sürdürmüştür.74
Bulgar Ortodoks Kilisesi Bulgar toprakları dışında her zaman Bulgar Devletinin
menfaatlerini savunmuş, devletten ayrı bir kurum olarak düşünülmemiş, ancak Bulgar
70
http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm, 18.08.2009, 11:25
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 71.
* Sinod kelimesi, Yunancadaki Sunodus kelimesinden gelmektedir. Sunodus ise, yol almak anlamına
gelmektedir. Sinod, cemaatin işlerini tartışmak için davet edilmiş dini şeflerin toplantısına verilen bir
addır. Bizans usulünce ayin yapan Ortodoks kiliselerinin de bir kutsal Sinodları vardır. (Mehmet Aydın,
Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya 2005, s. 346
72
http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm, 18.08.2009, 11:40
73
Ginyo Ganev, Dırjava i Tsırkva – Tsırkva ı Dırjava v Bılgarskata İstoria , s. 459.
74
Muhamed Aguş, Bulgar Ortodoks Kilisesi, s. 71.
71
25
Devleti sınırları içinde Kilise seküler bir vasıf taşımıştır. Bugün de Bulgar Ortodoks
Kilisesinin görevi Bulgar Devleti sınırları içinde toplum fertlerinin manevi ve ahlaki
duygularını muhafaza etmektedir. Hatta Devlet o kadar ileri gitmiştir ki, din dersini
okullarda zorunlu olarak yapmak istemiştir.75
C.MANASTIRLAR VE OLUġUM SÜREÇLERĠ
Manastır, bir başrahip ya da baş rahibenin yönetiminde bir arada yaşayan rahip
veya rahibeler topluluğunu barındıran binadır. Bunlar kilise kurallarına göre
örgütlenirdi. Manastır, kendi mülkü olan bir arazi üzerinde kurulur ve manastır
rahipleri sahip oldukları araziyi işletirlerdi. Arazilerden elde edilen ürünlerle kapalı bir
ekonomi içinde yaşarlardı. Manastır, son derece farklı ve karmaşık yapısı olan bir
kurumdu. Başrahipten başka; keşişler, ayin eşyası muhafızı, hastabakıcı, vekilharç ve
konuk ağırlayıcı personel bulunurdu.76
Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Bir tür çilehâne
olan manastırlar, tarihte olduğu gibi günümüzde de Hıristiyanlığın en önemli
kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa ya da onun ilk izleyicileri olan
Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni Ahit denilen bölümünde de
Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.77
Biraz daha yakından bakınca, manastır hayatının gerisinde birçoklarının arzu
ettikleri bir hikmet ve bir yaşama sanatı keşfedilir. Bu yaşama sanatı ve bu hikmet,
özellikle bir kültür dünyasında tebcil edilmiştir. Orada ölümle ülfet, göksel sitenin
rahat bekleyişi yer değiştirecek, yaşama taşkınlığı dengeli ve gerekli bir disiplin altında
uslanmayı öğrenecektir. Yine orada, yeryüzünün çalışma köleliği tartışılacak ve
hamdin günlük ahengiyle muhteşemleşecektir.78
Manastır kavramı ve kurumu 3. Yüzyılın sonunda ve 4. Yüzyılın başında
Hıristiyanlığa girmiştir. Daha önceki Hıristiyanlar manastır nedir bilmiyorlardı.
75
http://www.segabg.com/online/article.asp?issueid=2618&sectionid=16&id=0000101, 18.08.2009,
16:06
76
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri,
Basılmamış Y.L. Tezi, 1995, s. 38.
77
Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, Anahtar Kitaplar Yay., İstanbul 1995, s. 36.
78
Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi” Mehmet Aydın, Din Fenomeni, Din Bilimleri Yay., Konya 2000
içinde, s. 162.
26
Manastır kurucularının ilki Aziz Antonios (251-356)79 adlı bir Hıristiyan‘dır. Bu şahıs
Mısır‘ın Nil deltasındaki Keranis şehri yakınlarında ilk manastırı kurmuştur. Aziz
Antonios, şehirdeki yaşamdan uzaklaşıp dininin öngördüğü tarzda tamamen yoksul bir
şekilde ve doğa ile baş başa yaşayarak dua edebilmek için çöle sığınmıştır. Yıllarca
çölde kendi başına yaşayan Aziz Antonios‘a özenen başkaları da çıkınca ilk çöl
manastırı kurulmuştur. Sonraları kurulan Kıpti Kilisesi de başlangıcını buna
dayandırmıştır.80
Hıristiyanlıkta manastırcılık akımı işte bu Aziz Antonios ile başlamış bir
akımdır. Zaman zaman papalarla tartışan manastırcıların en ünlüsü Aziz Asisi‘dir.
Fransiskan mezhebinin kurucusu olan bu aziz, Müslüman sultanlarla konuşup
görüşmüş ve Hıristiyanlık ile Müslümanlık arasında arabuluculuk yapmıştır. Özellikle
13. yüzyıldan itibaren yaygınlaşan manastırcılık, papaların ve patriklerin kilise
öğretilerden çok farklı bir yönde gelişme göstermiştir. Kiliseler ve papalar, otorite
kavramını
öne
çıkartıp,
bu
otoriteye
dayandırarak
standartlar
koyarlarken,
manastırcılıkta standartları belirleyen otorite değil, gelenek olmuştur. Dolaysıyla
manastır papazlarına, kilise papazlarından ayrı olarak keşiş denilmiştir.81
Erken Ortaçağda, manastır kültürü zenginleşmiş. Çoğu kez derebeylik merkezi
olarak kullanılmış. Bazıları piskoposluk bölgesi yapılmıştır. Manastırların önemi,
şehirlerin ve üniversitelerin gelişmesiyle birlikte azalmaya başlamıştır.
Avrupa‘da manastırların, 13. yüzyıldan sonra önemi azalmaya başlarken,
Doğu‘da tam tersi bir gelişme tezâhür etmiştir. Ortodoks manastırlar, Rum cemaati
üzerinde etkili birer kurum haline gelmiştir. Manastırlarda klasik eğitim müfredatı
devam etmiştir.
79
Aziz Antonios: Mısırda Hıristiyan zühd hareketinin kurucularından biridir. M.S. 251 yılında Mısır‘da
doğmuş ve 356‘da ölmüştür. Çoğu zaman Hıristiyan sanatında ve edebiyatında tasvir edilmiştir. Bkz.
Albert M. Besnard, ―Katolik Mezhebi- Aziz Antonios‖, Mehmet Aydın, Din Fenomeni, s. 193.
80
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 39.
81
Aytunç Altındal, Türkiye ve Ortodokslar, s. 36.
27
Günümüz Avrupa‘sında özellikle Katolik ve Ortodoks Kiliseleri‘ne bağlı
manastırlar, Hıristiyanlığı kendi anladıkları tarzda uygulamakta ve çeşitli mezhep ve
tarikatların ―Ruhban Yetiştirme Yurtları‖ olarak görev yapmaktadırlar.82
1. Bulgaristan’da Manastırların OluĢumu
Hıristiyanlıkta manastırların oluşumu bölgelere göre farklılıklar arz etmiştir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi ilk manastır yaşantısı, Mısır‘da keşişliğin kurucusu
kabul edilen Hıristiyan Aziz Antonios tarafından belli bir düzene bağlanmıştı. Bu,
manastır yaşamı açısından ilk teşebbüslerden biri olarak kabul edilmiştir.83
Mısır‘da başlayan bu manastır kültürü, sonraki dönemlerde Anadolu‘ya,
Anadolu‘dan Balkanlar‘a, Balkanlar‘dan ise Avrupa‘ya hızla yayılmıştır.
Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından
hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı
Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında Çar Boris
tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur. Çar Boris,
kendi isteği üzere 888 yılında tahttan çekilmiş ve devlet yönetimini oğlu Vladimir‘e
bırakarak Preslav84 yakınlarında bulunan bir manastıra kapanmıştır. Hayatının son
yıllarını, bu manastırda ibadet ederek ve eski kitapları temize çekerek geçirmiştir.
Rivayetlere göre bugün Makedonya sınırları içinde, Ohrid gölünün güney-doğusunda
bulunan ―Aziz Naum‖ manastırı da Çar Boris tarafından kurulmuştur.85
Güçlü Bizans ve Roma dini etkisine karşı, yeni kurulan Bulgar halkını korumak
ve merkezi hükümeti güçlendirmek için Güneydoğu ve Orta Avrupa ardından, diğer
büyük Hıristiyan ülkeler ile birlikte uygar bir ülke olarak devletin uluslararası
saygınlığını artırmak için Hıristiyanlığı kabul edilmesi, bağımsız bir Bulgar kilisesi
82
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 40.
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 41.
84
Preslav: Bulgaristan‘nın kuzey-doğusunda bulunan bir şehirdir. 893-971 yılları arasında Birinci
Bulgar Çarlığının ikinci başkenti seçilir.
85
H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, V.Tırnovo
1926, s. 5-6.
83
28
kurulması ve kendine özgü bir Slav edebiyatı ve kültürü oluşturması zorunlu hale
gelmiştir.86
893 yılında çar Simeon Kliment‘i piskopos olarak tâyin ettiğinde başka bir Kiril
ve Metodyi‘nin öğrencisi olan Naum‘u eğitim etkinlik liderliğini üstlenmesi için
görevlendirilmiştir. Naum‘un eserlerinden I. Borıs ve oğlu çar Simeon‘un isteği ve
yardımı ile Naum da bir manastır kurduğu anlaşılmaktadır.87
Bulgar manastırları kuruluşlarından itibaren ibadet faaliyetleri ile birlikte eğitim
kültür ve edebiyat merkezleridir. Slav alfabesinin ve Bulgar edebiyatının yaratıcıları
manastırlarda çalışmaya başlamıştır. I. Boris ülkenin yönetiminde en yakın
yardımcıları, Bulgar edebiyatında Çernorizets Doks ismiyle meşhur kardeşini ve yeğni
Tudor Doksov‘u edebi faaliyetleri yönlendirmek ve kendileri de katılmak için Preslav
yakınlarında bulunan ―Sveti Panteleymon‖ manastırına göndermiştir. İstanbul
üzerinden Bulgaristan‘a gelen Kiril ve Metodyi‘nin genç öğrencilerini ve onlarla
beraber İstanbul‘daki ―Magnaurska‖ okulundan mezun olduktan sonra keşişliği kabul
eden I. Boris‘in üçüncü oğlu Simeon‘u da buraya yerleştirilmiştir. Boris ve özellikle
çar Simeon (893-927) zamanında Patleyna‘daki manastır çok geniş edebi faaliyetler
geliştirmiştir. Burada Naum ve Kilment gözetiminde kuzeydoğu Bulgaristan‘da ilk
eski Bulgar edebi okulu ―Preslav Edebiyat Okulu‖ kurulmuştur.88
Birinci Bulgar Çarlığı zamanında ülkenin daha uzak bölgelerinde de manastırlar
kurulmaya başlamıştır. Bunların birçoğu ilk başta feodal kalelerin civarında bağımsız
kilise veya paraklis olarak çıkmıştır. İvan Rilski uzlet hayatına çekilmeden, eğitim için
belli bir vakit geçirdiği Ruen zirvesinin eteğinde bulunan ―Aziz Dimitrii‖ manastırı da
o dönemlerde kurulmuştur. X. yüzyılın ikinci yarısında Rila manastırı, sonraki yıllarda
ise Kurilov ―Aziz İvan Rilski‖, Germanski ―Aziz İvan Rilski‖ ve Pernik ―Sveti
Panteleymon‖ manastırları kurulmuştur.89
1018 yılında Bizanslılar Bulgaristan‘ı işgal ettiğinde manastırların bir kısmını ve
özellikle başkentleri Pliska ve Preslav civarındakileri tahrip etmişlerdir. Diğerlerine ise
86
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Sofya, 2000, s. 87.
Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Sofya, 1992, s. 39.
88
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006, s. 53.
89
K. Tuleşkov, Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988, s. 57.
87
29
Yunan din adamları yerleştirilmiştir. Sistematik olarak Bulgar edebi değerleri, kültürel
ve sanat anıtları imha edilmeye başlanmış ve Yunan etkisi telkin edilmiştir. Ancak bazı
manastırlar muhafaza edilerek edebiyat ve kültür merkezleri geleneği gizli bir şekilde
devam ettirmiştir.90
Bizans egemenliğinden kurtulduktan sonra (1185) ve özellikle XIII-XIV.
yüzyıllarda Bulgaristan‘da manevi hayatın gelişmesi için yine uygun koşullar
oluşturulmuştur. Bulgar çarları ve bireysel insanlık desteği ile Stara Planina, Rila,
Vitoşa ve Rodoplar‘ın en güzel yerlerinde, özellikle Veliko Tırnovo ve civarında
manastırlar kurulmuştur. Tırnovo civarındaki manastırların kuruluşu çar Asenler ve
halefleri ile ilişkilidir. Yantra nehrinin geçitinde Çarevets ve Trapeznitsa arasında
―Velikata lavra sveti 40 mıcenitsi‖, ―Sveta gora‖ tepesinde ―Sveta Bogoroditsa
Pıtevoditelka‖, Trapeznitsa‘da ―Sveti İvan Rilski‖, Yantra nehrinin kıyısında ―Aziz
Marko‖ ve Çarevets‘in karşısında ―Sveta Bogoroditsa Temniçka‖ manastırları buna
örnektir. Elenski Balkan‘da Tırnovo‘un güneyinde Kapinovski ―Sveti Nikola‖,
Plakovski ―Sveti İliya‖, Merdan ―Sveti 40 Mıçenitsi‖ ve başka manastırlar ortaya
çıkmıştır. Sofya civarında da pek çok manastır kurulmuştur. Daha sonra burada Bistra
―Sveti Georgi‖ manastırı öncülüğnde ondört manastır birleşerek ―Sofya Kutsal
ormanı‖ adı ile bir manastır grubu şekillemiştir. Bunun gibi manastır grubu ―Küçük
Kutsal Orman‖ adı ile Sliven civarında da şekillenmiştir.91
―İkinci Altın Çağ‖ olarak adlandırılan bu dönem (13-14 yy) sırasında Bulgar
edebiyatı, kültürü ve sanatı özellikle manastırlarda gelişmiştir. Bu nedenle Bulgar
hükümdarları tarafından haklı olarak manastır hakları altın damgalı özel sertifika ile
onaylanmış ve çömertce ödüllendirilmiştir.92
Manastırlar en yüksek ruhsal gelişimine İkinci Bulgar Çarlığı sırasında Çar İvan
Aleksandır (1331-1371) ve onun halefi Çar İvan Şişman (1371-1393) yönetiminde
ulaşmıştır. Bununla beraber İkinci Bulgar Devleti‘nin manastırlarında ortaçağ Bulgar
resim sahnesi de olmuşmaya başlamıştır. O dönemde ünlü ―Tırnovo Resim Okulu‖
kurulmuştur. Ancak o dönem kültür ve sanat anıtlardan günümüze kadar ulaşan çok az
90
H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 7.
Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, s. 40.
92
Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, 1957, s. 216.
91
30
eser bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi 1259 yılında inşa edilen Boyana
kilisesi‘dir. Daha sonra Rusçuk İvanovo köyünün civarında bulunan kaya manastırının
freskleri (13-14 yy.), Rila manastırında Hrelyo kulesinde ―Sveti Yoan Predteça‖
paraklisindeki resimler (14 yy.), Zemen manastırın ana kilisesinde duvar resimleri
(1354) ve Baçkov manastırında bulunan ―Kostintsa‘daki bazı freskler (14 yy.) bunlar
arasındadır. 93
Balkan Dağlar‘ında bulunan ―Rakoviş‖, Ciprovski ―Sveti İvan Rilski‖,
Cerepişki ―Uspenie Bogorodiçno‖, Çikotinski ―Sveti Arhangel Mihail‖, Karlukovski,
Etropole ―Kutsal Teslis‖ ve Batoşevski manastırları da İkinci Bulgar Çarlığı
döneminde kurulmuştur. O dönemin Bulgar hükümdarları sadece yeni manastırların
kuruluşu ile yetinmemiş, onlar eski manastırların restoresini de üstlenmiştir. 1344
yılında çar İvan Aleksandır Baçkovo bölgesini Bulgaristan‘a dahil ettiğinde Baçkov
―Uspenie Bogorodiçno‖ manastırını restore etmiş ve ona çeşitli mülkiyetler hibe
etmiştir.94
Yukarıdan anlaşıldığı gibi İkinci Bulgar Çarlığı döneminde çarlar bizzat
manastırlarla ilgilenmiş Osmanlı döneminde ise Bulgar halkı manastırların restore
edilmesini ve yenilenmesini üstlenmiştir. Sofya ve civarında yetenekli, ünlü Bulgar
ressam Pimen Zografski (Sofiyiski) onarım çalışmaları devam edip Kurilovski,
Seslavski, Eleşnişki, Çerepişki, Dragalevski ve başka manastırlar yenilemiş ve
fresklerle süslemiştir.95
Germanski, Seslavski ve özellikle Eleşnik manastırları yaygın edebi faaliyetler
göstermiştir. O zaman Stara planinanın kuzeyinde en büyük edebi merkezi
―Varovitets‖ ismile de anılan Etropole manastırıdır. Burada Baycho, Yoan, Rafail,
Daniel Etropolski, Vasilyi Sofiyanin gibi Bulgar yazarlar çok eski el yazmaların
kopyalarını yazmış ve ülke çapında dağıtılan orijinal yazılar yazmışlardır. XVIII- XIX.
yüzyıllarda Güney Bulgaristan‘nın edebiyat ve eğitim merkezi Kuklen ―Sveti
93
Aleksandır Teodorov, Tremı, Sofya 1921, s. 114.
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, s. 89.
95
Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 121.
94
31
Vraçove‖ manastırıdır. Orada dilbilgisi ve güzel sanatlar için özel bir okul açılmıştır.
Mezun olan Krıstyu Gramatik, Ananyi ve Sidor‘un isimleri meşhurdur.96
Yine İkinci Bulgar Çarlığı döneminde Teodosyi Tırnovski çar İvan
Aleksandır‘ın yardımı ile Kilifarevski ―Rojdestvo Bogorodiçno‖ manastırı kurmuş,
sonra ise meşhur ―Kilifarevska Edebiyat Okulu‘nu‖ kurulmuştur. Burada ünlü Bulgar
bilim adamları ve dönemin pedagogları Evtimii, Kiprian, Dionisyi ve başkalar eğitim
almışlardır. Daha sonra yine çar İvan Aleksandır‘ın desteği ile Tırnovo‘un kuzeyinde
―Kutsal Teslis‖ daha sonra Patriarşeski ismi ile adlandıran manastırı kurulmuştur.
Onun şöhreti Evtimii‘nin edebi ve eğitim faaliyetleri ile bağlıdır. Evtimii Patrik
olmadan önce burada ―Tırnovo Edebiyat Okulu‖ kurmuştur. Burada eski Bulgar
yazarlar Grigoryi Tsamblak, Konstantin Kosteneçki ve Kiprian gibileri eğitim
görmüştür.97
Bulgar halkı için uzun zamanlar manastırlar tek okul, rahipler ise tek öğretmen
olmuşlar, manastırlarda okuma yazma eğitimi veren okullar açılmıştır. Büyük ve
zengin manastırlar birkaç okulun harçını temin etmiştir. Rila manastırın çeşitli kasaba
ve köylerinde 52 tane okulun masraflarını karşılamıştır. Manastırların tüm bu çok
taraflı faaliyetleri, Bulgar Rönesans faktörüne dönüşmüştür.98
Osmanlı hakimiyetinden bu yana Bulgaristan‘daki manastırlar sanatsal anıtların
temsilleridir. Dragalev ve Kremikovtsi manastırların eski duvar resimleri (15 yy.) ,
özellikle bağışçıların portreleri Tırnovo Resim Okulu‘nun gerçekçi bir sanat ruhunu
göstermektedir. Kurilovski, Seslavski, Eleşnik, İliyen, Trın, Vidin ve Baçkov
manastırlarında XVI-XVII. yüzyıllarda çizilen freskler asıl sanatın gerçek bir
delilidir.99
XVIII. yüzyılın sonlarında ve XIX. yüyılın başlarında bu sanatın zirve noktasına
ulaşılmıştır. O dönemde Tryavna, Debır, Samokov, Bansko- Razlog ve başka
ikonografi okulları şekillenmiş ve kendi faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Onların en
dikkate değer temsilcileri bazı önemli manastır kiliselerinin duvarlarını ve kubbelerini
96
Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, s. 218.
H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 12.
98
Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, s. 45.
99
Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, s. 224.
97
32
resimlerle süslemiştir. İvan Rilski, Evtimii Tırnovski, Teodosyi Tırnovski, Gavril
Lesnovski, İlarion Maglenski, Kiril ve Metodyi, Kliment Ohritski ve diğer bazı Bulgar
azizler ve eğitimcilerin porterleri çizilmeye başlanmış, bu da ulusal bilincin uyanışının
delilidir.100
Rakoviş, Muldavski, Baçkov, Kapinov, Preobrajen, Sokolski, Troyan,
Arapovski ve başak bir çok manastırların kiliselerinde Koyu Tsonuv, Krıstyu Zahariev,
Zahari Zograf, Nikola Obrazopisov, Georgi Dançov, Toma Vişanov ve Stanislav
Dospevski gibi yetenekli Bulgar sanatçılar çalışmıştır. Bu duvar resimlerle beraber
bazı manastırlarda ahşap oymacılığı harika eserler de yapılmıştır. Rojen, Troyan,
Çiprovski, Baçkov, Çikotinski, Lopuşanski, Preobrajen ve özellikle Rila manastırının
ikonostası Bulgar ahşap oymacılığının sanat şaheserlerindendir.101
Ayrıca manastırların uzun tarihi, Bulgar halkının çeşitli egemen güçleri
karşısındaki mücadelesi ile bağlantılıdır. Ulusal kurtuluş hareketleri sırasında onlar
popüler ayaklanmalar ve isyan merkezleri, isyancılara ve devrimcilere sığınak
olmuştur. Manastır hücrelerden sadece aydın insanlar değil, aynı zamanda İgnatyi
Levski, Rahip Matey Preobrajenski, papaz Sergey, papaz Zotik ve papaz Hariton gibi
devrimci ruhlu insanlar da çıkmıştır.102
2. Manastırlarda KeĢiĢlik ve Azizlik
Azizler, Hıristiyan geleneğinde kilise tarihinde önemli bir yere sahip olan ermiş
kişilerdir. Azizler kültü, Hıristiyanlıkta önemli bir yer tutar. Özellikle Hıristiyan
Kilisesi‘nde azizlerin resim ve kabartmalarından oluşan ikonalar dua etmek ve
tapınmak amacıyla da kullanılmıştır. İkonalara tapınma kabul edilmemekle birlikte
Katolisizm‘de de azizleri tazim etmeye dayalı azizler kültüne yer verilmiştir.
Hıristiyanlıkta aziz, kutsallığından dolayı tanrıya yakın olan kişi ve kişinin duasına
icabet eden bir figür, bir başka deyimle bir çeşit aracı varlık olarak görülür.103
100
Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 340-341.
Vasil Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 126.
102
H. Jekov, Vıznikvane na Manastirite v Bıldaria i Kulturno-Nacionalnoto im Zna4enie, s. 22.
103
Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, ―Aziz‖, Ankara 1998, s. 52.
101
33
Keşiş ise, tek başına ya da kendisi gibi olan diğer keşişlerle birlikte bir
manastırda yaşamayı ilke edinen dindar kişidir. Keşişlik, bir yaşama tarzını ve dînî
kuruluşları ifade eder. Bu kuruluşlara göre, erkekler ve kadınlar tâatin, fakirliğin,
iffetin çetin kurallarını kabul ederek, kendilerini Allah‘a vakfederler. Neticede, ya
tarik-i dünya olarak; ya da tam teşkilatlı manastır cemaati içinde kendilerini,
murakabeye ve duaya verirler. Keşişlik, özellikle Ortodoks Kilisesi içinde çok büyük
rol oynamıştır ve hala da oynamaktadır.104
Genellikle keşişlerin uymakla yükümlü oldukları kurallar, fakirlik, bekâret ve
keşişlik kurallarına mutlak itaattir. Keşişlikle, asketik yaşantı arasında sıkı bir ilişki söz
konusudur. Asketik davranışlar hem keşişin kendi günahları, hem de diğer insanların
günahları için bir kefaret olarak değerlendirilir.105
Bazı manastırların kent içinde kurulu olmasına karşın, keşiş olabilmek için
genellikle kent terk edilir. Köylerin Hıristiyanlaştırılmasında keşiş ve münzevilerin
önemli bir payı vardı, çünkü çoğunlukla kent ağırlıklı ilk resmi kilise sistemi bu iş için
hazırlıksızdı. Kilisenin belirlediği papazlık bölgelerine bağlı din adamlarının
yokluğunda, keşiş, din ve ahlak işlerinde öğüt almak için başvurulan kişi konumunda
olurdu. Dinsel etkinliği nedeniyle kısa bir süre içinde aziz konumuna yükseltilir ve
kendisine mûcizevi güçler atfedilirdi. Ölümünden sonra, bazen de ölümünden önce,
kurmuş olduğu manastır bir hac yeri gibi ziyaret edilirdi; mezarında dua okunurdu;
terekesi kutsal emanete dönüşürdü. 106
Sık sık manastırları terk eden gezgin keşişler kara giysileriyle hemen
tanınırlardı. Bu kılık azizliğin göstergesi sayılırdı. Bununla birlikte VIII. yüzyıla dek
kapalı kurumlar olarak kalan manastırlar pek varlıklı sayılmazlardı. Keşişler ruhani
işlerle ilgilenmekten gelir gider işlerine zaman ayırmazlar, tüm giderler bir kutsal
emanete ya da çok özel bir ikonaya saygı sunmaya gelen inananların el açıklığıyla
karşılanırdı.107
104
Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi”, Mehmet Aydın, Din Fenomeni içinde, s. 174.
Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, ―Keşiş‖ s. 218.
106
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 43.
107
Ahmet Türkan, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın Hıristiyanlıktaki Yeri, s. 44.
105
34
Roma Kilisesi bazı insanlara ―saint‖ unvanını vermektedir. 993‘te ilk olarak bir
kişi, Papa tarafından bu unvanı almıştır. Bütün insani kurumlarda olduğu gibi, keşişler
müessesesinin de bir gerileme ve ıslahat dönemine varis olduğunu, tarih kabul
etmektedir. Bugün ise dünyada, 12000 kadar erkek Benedict‘in ve farklı tarikatlara
bağlı bir o kadar da kadın Benedictine vardır. Yine 30000 kadar Keşiş ve 20000 de
muhtelif tarikatların manastırlarına bağlı Rahibenin olduğu tahmin edilmektedir. Fakat
bu rakamlara, sayıları oldukça fazla olan ve keşişin murakabe hayatı kendileri için
önemli olmayan dini cemaatlerin üyeleri, dâhil değildir.108
108
Albert M. Besnard, “Katolik Mezhebi”, Mehmet Aydın, Din Fenomeni, s. 174-175.
35
I. BÖLÜM
AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ MANASTIRI
A. AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ’NĠN HAYATI
1. Aziz Ġvan Rilski’nin Doğumu ve Gençliği
X. yüzyıldan günümüze kadar Bulgaristan topraklarında yaşamış, en meşhur
azizlerden olan Aziz İvan Rilski 876 yılında Dupnica şehri civarında bulunan Skrino
köyünde doğmuştur. Bulgarların Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmelerinden
birkaç yıl sonra doğan Aziz İvan Rilski, Hıristiyan kanunlarına göre vaftiz edilmiştir.
Ailesi de Skrino köyünde doğmuş ve çok iyi bir Hıristiyan eğitimi görmüştür.
Dolaysıyla İvan Rilski daha küçükken ailesi ona iyi bir Hıristiyan eğitimi vermiş,
Tanrı ve kiliseyi sevmeyi öğretmiştir.109
İvan Rilski‘nin gençlik yılları çar Boris (852-889) ve çar Simeon (893-927)
dönemlerine rastlamaktadır. Bilindiği gibi bu dönemlerde Kiril ve Metodiy kardeşler
tarafından Slav alfabesi icat edilmiş ve Bulgar edebiyatının gelişmesi için çok çaba
sarf edilmiştir. Böyle bir dönemde yaşamış olan İvan Rilski daha küçükken okuma
yazma ve Yunanca öğrenmiştir. Gençliğinden beri Aziz Rilski kendisini keşişlik
hayatına ve Tanrı‘nın yoluna adamak istemiştir.110
2. Ġvan Rilski’nin KeĢiĢliği Kabul EdiĢi
İvan Rilski, ailesinin vefâtından sonra Skrino köyünden bazı uyuşuk ve kıskanç
insanlar tarafından ―bu hayata uygun olmayan insan‖ sıfatıyla vasıflandırılmıştır. Bu
ifâdeler kendisini çok usandırmış ve ailesinden kalan mirası fakirlere dağıtıp Ruen
tepesinde bulunan ―Aziz Dimitrii‖ manastırına sığınmıştır. Bu manastırda İvan Rilski
ilahiyat eğitimi almış, kutsal kitapları talim etmiş ve 25 yaşındayken keşişliği kabul
etmiştir.111
Keşişliği kabul ettikten sonra ilk görevi ―Aziz Dimitrii‖ manastırında başlamış,
kendini perhiz ve ibâdete vermiş, daha sonra ise Struma vadisinde bulunan manastırları
109
Arhimandrit Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, Sofya 1942, s. 5.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, Veliko Tırnovo 2000, s. 11.
111
İvan, Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, Sofya 1960, s. 7.
110
36
dolaşmaya başlamış ve en sonunda Rila Dağı‘nın en yüksek ve ıssız tepelerine
yerleşmiştir.112
3. Ġvan Rilski’nin Rila Issızlıktaki Hayatı
İvan Rilski, Rila Dağı‘nın yüksek tepelerine çıkarak ilk önce bir kuru ağacın
gövdesine, daha sonra ise bir mağaraya yerleşerek, mahlûkātı ve ilâhi hikmeti
düşünmek üzere inzivâya çekilmiştir. Orada münzevi bir hayat yaşamış, günümüzde de
Rila dağında çokça bulunan yabani ahududu, yabani çilek, mantar ve başka birçok
yabani meyveyle geçinmiştir. İvan Rilski bu mağarada on iki sene inzivâya çekilerek,
kendini ibâdete ve ilâhi hikmeti araştırmaya vermiştir. Ancak bu inzivâya çekilişi, Rila
dağındaki sürülerini otlatan çobanların onu tesadüfen bulmasıyla sona ermiştir.113
Bulgar halkı arasında dolaşan rivayetlere göre Aziz İvan Rilski, olağanüstü
şeyler gösterip çeşitli yemeklerle çobanları doyurmuş, kendisine gelen çok hasta bir
insanı Tanrı‘nın izniyle iyileştirmiştir. Böylece şöhreti kısa bir zamanda bütün Bulgar
devletinde yayılmıştır. Bir rivayete göre çar Petır bir Sofya seferinde bizzat Rila
münzevisiyle görüşmek için yaklaşık 120 km bir mesâfe katetmiştir. Çar Petır Rila
münzevisine hediyeler ve bir kese altın sunmuştur. Ancak İvan Rilski sadece
hediyeleri kabul edip, altınları ihtiyaç duymadığı gerekçesiyle reddetmiştir.114
İvan Rilski‘nin şöhreti yayıldıkça birçok insan meşhur zâhidin talebesi olmak
üzere Rila Dağı‘na gelerek kaldığı mağara civarında kulübe yapıp yerleşmiştir. Rila
münzevisi, talebelerine ilâhî hikmeti ve kutsal kitapları öğretmeye başlamıştır. Ancak
müntesipleri çoğaldıkça, bu mekânda Aziz İvan ve talebeleri bir manastır inşâ etmiş ve
İvan Rilski, manastırın başpapazı olmuştur.115
4. Aziz Ġvan Rilski’nin Ölümü
Aziz Rilski 941 yılına kadar manastırda başpapaz olarak görevini sürdürmüştür.
941 yılında yerine Grigorii adında bir papazı bırakıp manastırı terk etmiş ve daha önce
kaldığı mağaraya gitmiştir. Aziz Rilski bu mağarada talebelerine ―Zavet‖ adında bir
112
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 11.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 6-7.
114
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 7.
115
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7.
113
37
vasiyetnâme yazmıştır. Bu vasiyetnâmesiyle Aziz Rilski talebelerine Allah‘ın
rahmetini ve merhametini kazanmaları için nasıl bir keşiş hayatı yaşamaları gerektiğini
açıklamıştır.116
Aziz İvan Rilski 18 Ağustos 946 yılında vefât etmiş ve yaşadığı mağaranın
civarına defnedilmiştir. Bu mağara ve ―Starata Postnica‖ (İvan Rilski‘nın mezarı)
günümüzdeki Rila manastırının bulunduğu mekândan yaya olarak bir saat uzaklıkta
bulunmaktadır.117
5. Aziz Ġvan Rilski’den Kalan Kutsal Emânetlerin Durumu
Aziz İvan Rilski‘nin şöhreti vefat ettikten sonra da yayılmaya devam etmiş ve
Bulgar devletinin dört bir yanından insanlar Rila Dağı‘na gelip kendisine duâ ederek
kutsal emânetlerde hastalıklarına şifa aramışlardır. X. yüzyılın sonlarına doğru Bizans,
Bulgar Devleti‘ni işgâl etmiş, Yunan din adamları ibâdet ve törenlerin Slavca olarak
yapılmasına karşı bir tavır göstermiştir. Ancak Aziz Rilski, manastırında ibadetleri
Slavca, vaazları ise Bulgarca olarak yapmaya devam ettiği için devletin dört bir
yanından insanlar oraya gelmişlerdir.
5.1 Kutsal Emânetlerin Sofya’ya TaĢınması
Kutsal emânetlerin, Aziz İvan Rilski‘nin vefâtından yaklaşık 10-12 yıl sonra,
Çar Petır‘ın emriyle Sredec118 şehrine taşındığı ve ilk önce ―Sveti Evangelist Luka‖
kilisesine konulduğu düşünülüyordu.119 Ancak tarihçi, arkeolog ve epigraf olan Prof.
Dr. Vasil Zlatarski120 bu görüşü kabul etmemektedir. Ona göre İvan Rilski‘nin kutsal
emânetleri Çar Petır‘ın (927-964) emriyle değil, Bulgar Devleti‘nin Bizans esâreti
altında olduğu sırada, yaklaşık 1075 yılında Bizans kilisesin ısrarıyla Sredec‘e taşınmış
116
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 8.
118
Günümüz Sofyası‘nın eski Slavca ismidir.
119
http://bg.wikipedia.org/wiki/%D0%98%D0%B2%D0%B0%D0%BD_%D0%A0%D0%B8%D0BB%
D1%81%D0%B8 07.04.2009.
120
Vasil Zlatarski: XX. Yüzyılda yaşamış, uzun yıllar Sofya Üniversitesinde tarih hocası olarak
çalışmış, 1913-1914 ve 1924-1925 yıllarında Üniversitenin Rektörü olmuştur.
117
38
ve ilk önce ―Sveti Evangelist Luka‖ kilisesine konulmuştur. Maksatları ise Rilski
Manastırı‘nın Bulgar halkı üzerindeki etkisini azaltmaktır.121
Bizans tarihçisi Gyorgi Skilica, o dönemde Bizans İmparatoru olan Manuil
Komnin‘in, ellerinin derisini yıpratan bir hastalığa yakalandığı ve Sofya‘da iken Aziz
İvan Rilski‘nin kutsal emanetlerinde yanan kandilin yağından ellerine sürerek iyileştiği
bilgisini aktarmaktadır.122
5.2 Kutsal Emânetlerin Macaristan’a TaĢınması
1183 yılında Macarlar ile Bizanslılar arasındaki savaşta Macarlar galip gelmiş
ve Sofya‘yı işgal etmişlerdir. Macar kralı Bela III., İvan Rilski‘nin kutsal
emanetlerinin Macaristan‘daki Gran (Estergom)123 şehrine taşınmasını emretmiştir.
Nedeni ise Aziz Rilski‘nin hayattayken pek çok olağanüstü şeyler gösterdiğini,
öldükten sonra da kutsal emânetlerden birçok insanın hastalıklarına şifâ bulduğunu
işitmiş olmasıdır.124
Macar halkı Aziz Rilski‘nin kutsal emanetlerinin Gran‘a getirildiğini anlayınca
devletin dört bir yanından insanlar gelip duâ etmiş ve dertlerine derman aramıştır.
Bunu gören Gran piskoposu kıskanmaya başlayıp halkın onu ziyaret etmesine engel
olmaya çalışmıştır. Azizleri çok iyi tanıdığını bildirmiş, ancak Aziz İvan Rilski adında
bir aziz tanımadığını söylemesiyle dili tutulmuştur. Daha sonra Gran piskoposu, Aziz
Rilski‘nin kutsal emânetlerini ziyaret edip duâ etmiş ve yine konuşmaya başlamıştır.
Bunu işiten Macar kralı Bela III., İvan‘ın tabutunun altın ve gümüşle süslenerek 1187
yılında yine Sofya‘ya götürülmesini emretmiştir.125
5.3 Kutsal Emanetlerin Veliko Tırnovo’ya TaĢınması
Çar İvan Asen I, 1190 yılında Bulgar Devleti‘ni Bizans esâretinden kurtarıp
Veliko Tırnovo şehrini ikinci Bulgar çarlığının başkenti ilân etmiştir. İvan Asen I.
başkenti yüceltmesi için 1195 yılında patrik Vasili‘yi ve bütün kilise ekibini Sofya‘ya
121
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 10-11.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 11.
123
Gran şehri günümüzde de Tuna nehrinin sahilinde, Budapeşte yakınlarında bulunmaktadır.
124
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 12.
125
http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/St_ivan_rilski_jitie_bg.htm 07.04.2009, 22:04
122
39
gönderip Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emânetlerini Veliko Tırnovo‘ya getirmelerini
emretmiştir. Bu arada çar İvan Asen ―Trapeznica‖da kutsal emânetlerin konulması için
yeni bir kilise inşâ ettirmiştir.126 Trapeznica‘da yakın zamanlarda yapılmış olan
arkeolojik kazılarda bu kilisenin temelleri bulunmuştur.
5.4 Kutsal Emanetlerin Rila Manastırına Ġâde EdiliĢi
1393 yılında Ali Paşa Osmanlı ordularıyla, Bulgar Devleti‘nin başkenti olan
Valiko Tırnovo‘nun ―Carevec‖ ve ―Trapeznica‖ kalelerini tahrip ederek başkenti ele
geçirmiştir. Ancak Osmanlılar Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emânetlerinin bulunduğu
kiliseye hiç zarar vermeden halkın ziyâret edebilmesi için onu açık bırakmışlardır.
Daha sonra, İvan Rilski‘nin emânetleri, daha güvenli bir yer olan Veliko Tırnovo
Mitropolithane‘ye götürülmüştür.127
Rila manastırın başkeşişi olan David, Aziz Rilski‘nin kutsal emanetlerinin
Tırnovo Mitropolithanesi‘nde bulunduğunu Filibeli Yakov isimli bir ziyâretçiden
öğrendikten sonra Rila keşişlerinden oluşan bir heyeti Tırnovo‘ya göndermiş, ancak
Tırnovo halkı, Azizin kutsal emanetlerini Rila Manastırı‘na iâde etmeleri talebini
reddetmiştir. Bu nedenle Rila keşişleri Sultan II. Murad‘ın dul kalan Kalo Maria 128 adlı
eşinden yardım talep etmişlerdir. O da eşinin tahtta olan oğlu Fâtih Sultan Mehmet‘ten,
Tırnovo amirine, Aziz İvan‘nın kutsal emanetlerinin Rila Manastırı‘na iâde edilmesini
belirten bir mektup yazmasını talep etmiştir.129
Fâtih Sultan Mehmet bu talebe icâbet etmiştir. İvan‘ın kutsal emânetleri, 1469
yılında Rila Manastırı‘na iâde edilerek, yeni yapılan ―Sveti Apostoli Petır i Pavel‖
kilisesine konulmuştur. İvan Rilski‘nin kutsal emânetleri o vakitlerden günümüze
kadar manastırın kilisesinde bulunmaktadır. Bulgar Kilisesi her sene 1 Temmuzda
kutsal emânetlerin manastıra iâde edilişini kutlamaktadır.130
126
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 7; Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz
İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 13.
127
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 13.
128
Maria‘nın tam ismi Mara Branković, Sırbistan Despotu George Bronkoviç‘in kızıdır. II. Murad‘ın
eşlerinden biridir.
129
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 33.
130
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 14.
40
6. Bulgar Halkı Ġçin Aziz Ġvan Rilski’nin Önemi
Aziz İvan Rilski, Bulgar Devletinin topraklarında ilk Aziz olarak ilan edilmiştir.
X. y.y‘dan günümüze kadar Bulgar halkının en çok değer verip hürmet ettiği zât olarak
tanınır. Çünkü Aziz Rilski; kalbindeki Allah sevgisi ve yaşadığı, dine uygun, sade
hayatıyla, Bulgar halkına, Allah‘ı sevmeleri ve dinden ayrılmamaları gerektiği
hususunda örnek olmuştu. O, etrafındaki talebeleri birleştirerek aralarında kardeşlik
kurmuş, daha sonra ise bir manastır inşâ etmiştir. Bu manastır, Bizans ve Osmanlı
hakimiyetlerinde önemli rol oynayarak zor ve sıkıntılı anlarda Bulgar halkının teselli
bulabileceği birkaç mekândan biri olmuştur.131
İvan Rilski, Bulgar Keşişliğinin kurucusu ve Bulgar halkını himaye eden kişidir.
Bulgarlara göre Aziz İvan Rilski, her an kendileri için Allah‘a duâ eder. Onlar,
kıyâmet gününde Aziz‘in Bulgar halkını savunacağına inanırlar. Ayrıca hayatta iken
pek çok insan kendisinden mânevi yardım ve destek aldığını söylemiştir. O, hastaları
iyileştirdiğine; hatta vefat ettikten sonra da bıraktığı kutsal emanetler vasıtasıyla pek
çok insanın hastalıklarına şifâ bulduğuna inanılmıştır.132
Çar III. Boris‘in (1918-1943), vahim ve devlet yönetiminin kaderini
değiştirebilecek durumlarda Rila Manastırı‘na gelerek Aziz İvan‘ın kutsal emanetlerini
ziyaret ettiği ve Aziz Rilski‘den devlet problemlerinin hayırlısı ile çözülmesini
Allah‘tan istemesini talep ettiği söylenmiştir.133
B. “AZĠZ ĠVAN RĠLSKĠ” MANASTIRI
Bulgaristan‘da orta çağdan ve daha önceki dönemlerden kalma pek çok
arkeolojik, tarihi, mimari bina ve heykel bulunmaktadır. Ancak Aziz Rilski manastırı
gibi asırlarca önce kurulmuş, varlığını on asırdan fazla sürdürebilmiş ve günümüzde de
yaşamaya devem eden çok az bina ve heykel bulunur. Rila Manastırı, Bulgar
topraklarının en güzel bucaklarından olan Rila dağında kurulmuştur. İnsan eseri olan
bu manastır doğanın güzelliği ve zarafeti ile birleşmiş ve cennet gibi bir yer olmuştur.
131
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 15.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 15.
133
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 16.
132
41
Bu konuda Bulgar milli yazarı ve şairi İvan Vazov134 şöyle söylemektedir. “Zarif Rila
dağında ve Aziz Rilski manastırında gezmek, insanın tasavvur edebileceği en hayran
edici seyahattır. ”135
Aziz Rilski manastırı yerleşik
mekânlardan
Sofya‘dan
uzakta
122
km,
bulunur.
Stanke
Dimitrov‘dan (Dupnica) 52 km ve
Rila köyünden 20 km uzaklıkta
bulunur. Günümüzde Rila köyünü
manastırı ile bağlayan çok konforlu
ve kullanışlı bir yol mevcuddur.
Ancak bu yol bir asır öncesine kadar
çok yokuşlu, dar ve kullanışsızmış. Böylece asırlar boyunca manastır diğer yerleşik
mekânlardan ve ana yollardan uzak kalmak sûretiyle eşkıyalar ve düşman istilasından
bir dereceye kadar korunabilmiştir.136
Büyük ve Küçük Ribno gölünden gelen Rila çayı, manastırın güneyinden
akmakta ve Suho gölünden gelen Marinkovica ve Suhoezerska çayları Rila çayına
akmaktadır. Manastırın bulunduğu yerden Rila tepelerinden ―Popova Şapka‖ (2704
m.), ―Elena‖ (2654 m.) ve ―Malovica‖ (2730 m.); manastırın güneybatısında ise
―Çarev vrıh‖ tepeleri gözükmektedir.137
1. Rila Manastırının KuruluĢu ve GeliĢmesi
Rila manastırı 927-941 yılları arasında Aziz İvan Rilski ve otuz civarında
talebesi tarafından, zahit Rilski‘nin yaşadığı ve vefat ettikten sonra da defnedildiği
mağaranın yanında kurulmuştur. Manastır ilk kurulduğunda küçüktü ve ahşaptan
yapılmıştı. Bu ilk manastırdan günümüze hiç bir şey kalmadığını belirtmemiz gerekir.
134
Ulusal Bulgar edebiyatının ‗ulu çınarı‘ sayılan İvan Vazov, 1850 yılında Koca Balkan‘ın güney
eteklerinde bulunan şirin Sopot kasabasında doğmuştur. 1921 yılında Sofya‘da vefat etmiştir.
135
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 3.
136
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 3.
137
Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 5.
42
Ayrıca ilk yıllarda Bulgar çarları tarafından manastıra Razlog ve Melnik kasabalarına
kadar uzanan geniş topraklar, çayırlar ve ormanlar bağışlanmıştır.138
X-XIV. asırlarda İvan Rilski‘nin kutsal emanetleri hakkındaki bilgiler teferruatlı
bir şekilde bize anlatılmıştır. Ne var ki, bu asırlardan ―Aziz İvan Rilski‖ manastırı
hakkında bize ulaşan bilgiler çok yüzeyseldir. Ancak şunları söylemek yerinde
olacaktır. X. asrın ortalarına doğru Rila manastırı yeterince yetkinleştirilmiştir.
Manastır daha kuruluşunun ilk yıllarında edebiyat ve eğitim faaliyetleri veren bir
merkez seviyesine yükselmiştir. O dönemlerden el yazmaları hemen hemen hiç
muhafaza edilememiştir. Daha geç dönemlerde yazılmış bir el yazmasının sayfaları
arasında X. asrın sonlarında veya XI. asrın başlarında Rila Manastırı‘nda yazılmış bir
el yazmasının sayfaları bulunmuştur. Bu el yazma sayfaları günümüzde Eski Bulgar
Edebiyatının ve bütün Eski Slav Edebiyatının en değerli malzemesi olarak
bilinmektedir.139
Ayrıca XI. yüzyılın başlarında, IV. yüzyılda yaşamış Suriyeli meşhur kilise
yazarı olan Aziz Efrem Siriec‘in ―Parenezis‖ adlı eseri Glagolitik alfabesiyle 140 eski
Bulgarcaya tercüme edilmiştir. Ancak bu eserden günümüzde sadece birkaç varak
muhafaza edilmiştir. Altı varak Vasil Grigoroviç tarafından bulunmuştur ve Saint
Petersburg ―Rus Akademisi İlimleri‖ kütüphanesinde № 24.4.15 numarayla kayıtlı
bulunmaktadır. İki varak da XV. yüzyılda yazılmış bir el yazmasının varakları arasında
Yordan İvanov tarafından bulunmuş ve ―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı‘nın
kütüphanesinde (№ 3/6 (14)) numarayla kayıtlıdır.141
Aziz İvan Rilski‘nin kutsal emanetleri Sredec‘e (Sofya) taşındıktan sonra Rila
Manastırı‘nın halk üzerindeki etkisi azalmıştı. Bu nedenle keşişlerin birçoğu yakın ve
uzak bölgelere kaçıp daha sonra Rila Manastırı‘nın güneybatısında ve batısındaki
dağlarda yeni manastırlar kurmuşlardı. Bu faaliyetleri üstlenmiş olanlar arasında Aziz
Rilski‘nin talebelerinden Aziz Prohor Pşinski, Gavriil Lesnovski ve Yoakim
138
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 17.
Duycev, İvan, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s.12.
140
Glagolitik alfabesi 855 yılında Kiril ve Metodi kardeşlerin tarafından geliştirilmiştir. Günümüzde ise
bu alfabeye ―Kiril alfabesi‖ denir.
141
B. Hristova, D. Karadjova, A. İkonomova, Bılgarski Rıkopisi ot X do XVIII vek, Zapazeni v Bılgaria, 1982,
s. 19-20.
139
43
Sarandoporski‘nin (Osogovski) isimleri zikredilebilir. Ayrıca Bulgar Devleti Bizans
istilasında iken, keşişliğin yeniden canlanması ve yayılmasında bu yeni azizmünzeviler büyük rol oynamıştır.142
Çar İvan Asen II (1218-1241) ve oğlu çar Kaloman (1241-1246) tarafından
―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı‘na bağış namelerle desteklenmiş büyük bağışlar
yapıldığı, o dönemde yazılan kitaplardan anlaşılmaktadır. XII. ve XIII. yüzyıllarda
yapılan bu bağışlar, manastırın bu dönemlerde de varlığını devam ettirdiğini
göstermektedir.143
2. Stefan Hrelyo ve “Rila” Manastırının ġimdiki Yerine TaĢınması
XIV. yüzyılın başlarında keşiş kardeşliği çoğalmış ve manastır dar gelmeye
başlamıştır. Bunun için daha geniş bir yer bulunmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Manastırın
günümüzdeki
yerine
taşınması,
Hrelyo
Dragovol‘un
şahsiyetiyle
bağlantılıdır. Bu dönemde yaşamış olan yazar Dimitır Kantakuzin‘in yazdığı ―Aziz
İvan Rilksi‘nin Hayatı‖ adlı eserden, Hrelyo Dragovol‘un adının Stefan olduğu
anlaşılmaktadır.144
Prof. Yordan İvanov‘a göre, XIV. yüzyılın ortalarında Rila bölgesi, ilk önce Sırp
kralı Stefan Duşan‘ın (1331-1355) emirlere bağlı olan, daha sonra Strumska
Makedonya‘nın bağımsız (feodal) hükümdarı olan Stefan Hrelyo Dragovol‘un
himayesine girmiştir.145
Yeni manastırın kurulması için günümüzde manastırın bulunduğu mera ile
―Duşlyavica‖ ve ―Manastirska‖ çaylarının birleştiği yer seçilmiştir. Manastırın
yapılması için gereken malzemeler, Stefan Hrelyo tarafından sağlanmıştır. Bu
malzemelerle günümüzün manastırına benzeyen bir şekilde, yani dörtgen şeklinde
142
Pavel Stefanov, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/,
07.04.2009
143
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 13.
144
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 18.
145
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 18; Pavel Stefanov, İstoria
na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/, 07.04.2009
44
ancak daha küçük ve ahşaptan bir manastır binası yapılmıştır. Manastırda ise horosan,
nehir taşları ve tuğladan bir kule ve kilise yapılmıştır.146
1334 yılında Stefan Hrelyo tarafından inşa edilen kilise, 1833 yılında çıkan bir
yangından sonra sağlam kalmıştır. Ancak bu kilise, gelen cemaate dar geldiği için
manastır yönetimi, manastırın yenilenişi esnasında kilisenin yıkılmasını ve yerinde
daha geniş bir kilise inşa edilmesine karar vermiştir. Bu, 1834 yılında yeni kilisenin
kurulması esnasında kilisenin doğu duvarına konulmuş bir yazıdan anlaşılmaktadır.147
1834 yılına kadar tam beş asır varlığını devem ettiren bu kilise hakkında birkaç grafik
tasviri ve keşiş Neofit Rilski‘den kalan bir tasvir bulunmaktadır. Neofit Rilski‘nin
anlattığına göre bu kilise iki kubbeli olarak, Hilandar tipi mimarisiyle yapılmıştır.148
Stefan Hrelyo kilise ile beraber günümüze kadar muhafaza edilmiş bir savunma
kulesi de inşâ ettirmiştir. Bu kule muhteşem bir mimariye sahiptir ve manastır üzerine
yapılacak bir saldırı esnasında keşişlerin ve manastır personelinin saklanabileceği bir
kale şeklinde yapılmıştır. Bina dörtgen şeklinde, yüksekliği yaklaşık 25 metre ve
tamamı taş, tuğla ve horosan ile inşa edilmiştir. Ayrıca kule beş kattan ibarettir. Birinci
katta manastır hapishanesi, en üst katta ise ―Sveti Preobrajenie‖ adında küçük bir kilise
mevcuddur.149
Kulenin güney duvarında tuğla ile yazılmış şu yazı bulunmaktadır. “M.S 13341335 yıllarında Kral Stefan Duşan hükümranlığında, Hrelyo, büyük çaba sarfederek
Aziz İvan Rilski ve “Osnovnica” diye adlandıran Hz. Meryem şereflerine bu kuleyi
inşa ettirdi”.150
Stefan Hrelyo, bağımsızlığını koruyabilmek için Bizans İmparatoru Yuan
Kantakuzin ile birlik kurmuştur. Ancak 1342 yılında Yuan Kantakuzin ve Stefan
Duşan bir anlaşma yapmışlar ve Hrelyo yine Sırp kralının hükümranlığını tanımaya
zorlanmıştır. Daha sonra ise Hariton ruhâni ismiyle keşişliği kabul etmek zorunda
kalmıştır. Ancak entrikalarına devam etmesi üzerine, 1343 yılında Stefan Duşan‘ın
146
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 18.
Emil Sprostranov, Materiali po istoria na Rilskia manastir. Zbornik za narodni umotvorenia, s. 196.
148
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006, s. 47.
149
Geniş bilgi için bkz. L. Zaharieva, Srednovekovnata kula v Rilskia manastir. Arhitektura, Sofya 1981,
147
s. 14-16.
150
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s.48.
45
gönderdiği katiller tarafından öldürülmüştür. Eşi, mezar taşının üzerine gönül yakan
bir yazı yazdırmıştır. Günümüzde bu mezar taşı, parçalanmış ve yazısı bozulmuş bir
şekilde Rila Manastırı müzesinde muhafaza edilmektedir.151
Stefan Hrelyo‘nun öldürülüşünden çok geçmeden Rila bölgesi yine Bulgar
Devleti‘nin himayesine girmiştir. 1378 yılında çar İvan Şişman, Sredec‘e (Sofya) gelip
―Dragalevski‖ manastırını ziyaret etmiş ve keşişlere bir bağış şehâdetnâmesi yazmıştır.
Daha sonra ―Aziz Rilski‖ manastırının keşişleri de kendisine giderek bağış talep
etmişler ve 21 Eylül 1378 yılında çar onlara meşhur ―Rila Bağışnamesi‖ni yazmıştır.
Çarın imzası ve altın mührüyle desteklenmiş olan bu meşhur bağışname, günümüzde
manastır müzesinde muhafaza edilmektedir.152
Bu bağışname Bulgar Devleti‘nin ortaçağından korunabilmiş tek resmi evrak
olarak bilinmektedir. Çar İvan Şişman, bu bağışnamede manastıra bağışladığı sahaları
ve ona ait olan toprakları tasdik etmiştir. Bağışnamede zikredilen bölgelerin ve bazı
yerleşik mekânların isimlerinden hareket ederek XIV. asrın sonunda manastıra ait
sahalar çok net bir şekilde görülebilir. Bu isimleri göz önünde bulundurarak XIV. asrın
sonunda manastırın topraklarının sadece Rila bölgesinde değil, günümüzün Stanke
Dimitrov, Blagoevgrad, Razlog, Melnik ve hatta Sofya bölgelerine kadar yayıldığı
anlaşılmaktadır.153
3. Osmanlı Dönemi’nde “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı
1382 yılında Sofya şehri Osmanlı orduları tarafından ele geçirilmiştir. 1389
yılında ise Sultan I. Murad, Samokov, Köstendil ve Kosovo Pole seyahatinde iken
bütün Rila keşişleri Sultanın ordusuyla Dupnica civarında karşılaşıp Sultandan ―Aziz
Rilski‖ Manastırı‘na bir zarar vermemesini talep etmişlerdir. Bu talep üzerine Sultan I.
Murad, Rila Manastırı‘nın ve sahip olduğu toprakların muhafaza edilmesini bir
fermanla bildirmiştir.154
151
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s.17; Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez
Vekovete, s. 48.
152
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 49.
153
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 20.
154
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 19.
46
Daha sonra tahta geçen sultan I. Bayazid (1389-1402) ve sultan I. Mehmet
(1413-1421) de manastırın haklarını garanti eden, özel fermanlar çıkarmışlardır.
Anlaşıldığı gibi bu dönemlerde sultanlar ve paşalar, Rila Manastırı‘na çok saygı
göstermişler ve hatta büyük mumlar ve başka hediyeler göndermişlerdir.155
Ancak XV. yüzyılın ilk yarısında sultan II. Murad (1421-1451) döneminde
―Aziz Rilski‖ manastırı belirsiz bir eşkıya grubu tarafından soyulmuş ve yıkılmıştır.
Bu olaylar o dönemde yaşamış olan Vladislav Gramatik ve Dimitır Kantakuzin
tarafından doğrulanmıştır. Onlara göre keşişlerin bir kısmı öldürülmüş, bir kısmı ise
Sveta gora, Krupnik, Sırbistan, Romanya ve Rusya‘ya kaçarak kurtuluşu bulmuşlardır.
Bu manastırdan sadece Hrelyo‘nun taştan yapmış olduğu kule ve kilise kalmıştır.156
Sultan II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) (1451-1481) döneminde, manastır
tekrar eski haklarını elde etmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Yenileyici olarak ―Granica‖
köyünde yaşayan, Krupnik Episkop‘un oğulları Yoasaf, David ve Teofan çıkmıştır. Bu
üç keşiş 1460 yılına kadar kendi imkânları ve halktan topladıkları bağışlarla manastırı
yenilemişlerdir.157
Yenilenmiş manastırın baş keşişi olarak en büyük kardeş Yoasaf seçilmiştir. O,
sultan II. Mehmet ile görüşerek manastırın hiçbir vergi ödememesini sağlamıştır.
Yoasaf 1463 yılında vefat edince, yerine diğer kardeş David seçilmiştir. O muhtemel
bir işgalde manastırın değerlerini muhafaza edebilmeleri için Sveta Gora‘da bulunan
Rus ―Aziz Panteleymon‖ manastırıyla eski bağlantılarını yenilemiş ve iki manastır
arasında 1466 yılında anlaşma imzalanmıştır.158
Bu anlaşmanın metni bugün, Rila Manastırı‘nın kütüphanesinde bulunmaktadır.
1479 yılında David‘in ölümünden sonra yerine en küçük kardeş Teofan seçilmiştir.
Kardeşler arasında en okumuş ve en aydın olan, Teofan‘dı. Vladislav Gramatik onun
hakkında şöyle yazmıştır. “Çok yetenekli ve akıllı biri, 1480 yılından sonra bizzat
manastır yazarlarının faaliyetlerini yönetiyordu. ‖159
155
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 50.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 31.
157
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 22.
158
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 32.
159
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 53.
156
47
Önceki sultanlar tarafından Aziz Rilski Manastırı‘na verilen haklar, XV.
yüzyılın sonlarında da sultan II. Bayazid (1481-1512) tarafından doğrulanmıştır. 20
Ağustos 1493 tarihinde sultan II. Bayazid özel bir ferman yazarak, Küstendil
sancağının sorumlusuna göndermiştir. Bu fermanın yazılış nedeni, bazı Osmanlı
askerlerinin manastıra gelip keşişlere eziyet etmesi, ücretini ödemeden kendilerine
yiyecek ve içecek vermelerini istemeleridir. Bu fermanla Sultan, suçluların
mahkemeye sevk edilmesini ve suçlu olduklarının ispatlanması durumunda, onlara
çetin bir ceza verilmesini ve bir daha manastıra girmemelerini emretmiştir.160
Yavuz Sultan Selim (1512-1520), 1 Şubat 1516 ve 12 Nisan 1519 tarihlerinde
yazdığı iki ferman ile manastırın haklarını garanti altına almış ve bazı vergileri
kaldırmıştır. Daha sonra tahta geçen Osmanlı padişahı Kanûnî Sultan Süleyman (15201566) 12 Aralık 1520 senesinde Rila keşişlerinin talebi üzerine manastırın
mülkiyetlerini savunan bir ferman yazmıştır.161
27 Mart 1640 tarihinde, Sultan İbrahim (1640-1648) tarafından yazılan bir
fermandan, Müsli Ağa‘nın Aziz Rilski manastırından yasa dışı, ağır vergiler almaya
çalıştığı anlaşılır. Sultan IV. Mehmet (1648-1687) döneminde de bazı Osmanlı
askerleri manastırdan yasa dışı vergiler almaya çalışmışlardır. Bundan dolayı 27 Mart
1685 tarihinde, sultan, manastıra yeni bir ferman yazmıştır. Sultan bu fermanı Sofya,
Küstendil ve Dupnica kadılarına gönderip karışıklıkları ve adaletsizlikleri çözmelerini
emretmiştir.162
Görüldüğü gibi asırlar boyunca manastıra ve sahip olduğu topraklara yapılan
hücumlara, Osmanlı Sultanları, fermanlarla müdahale etmişler ve Bulgarların
Hıristiyan dinine mensup olmalarına rağmen, onların inançlarına ve hayatlarına
karışmamışlardır. Ancak XVIII. yüzyılda Osmanlı hâkimiyeti zayıfladığı sırada farklı
Arnavut ve Türk eşkıya grupları tarafından manastıra pek çok hücum yapılmıştır.
1778 yılında Arnavut bir çete manastıra saldırmıştır. Bu olayı, o dönemde yaşamış
olan keşiş Teodosii, Vladislav Gramatiğin ―Rilski Panegrik‖ adlı eserine bazı sayfalar
ekleyerek anlatmıştır. Teodosii‘ye göre 1778 yılında bir Arnavut grubu manastıra
160
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 45.
Geniş bilgi için bkz. Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 56-57.
162
Geniş bilgi için bkz. Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 46-48.
161
48
saldırmış, keşişlerin birkaçını öldürmüş, manastırı yağma ettikten sonra onu ateşe
vermiştir. Manastırdan sadece Hrelyo zamanında taş ve tuğladan yapılmış kule ve
kilise sağlam kalabilmiştir.163
Manastır, XVIII. yüzyılın sonuna kadar bu durumda kalmıştır. Yenilenmesi,
Bulgar halkının maddi yardımları ve keşiş Serapion‘un Rusya‘da topladığı yardımlar
ile olmuştur. Manastır yönetimi çıkabilecek yeni bir yangından manastırın
korunabilmesi için duvarların taştan yapılmasını kararlaştırmıştır.164 Rila köyünden
olan usta Aleksii Daskalov, birkaç sene içerisinde, manastırın üç duvarını inşa etmiştir.
1816 yılında manastırın kuzey duvarı, 1817 yılında doğu duvarı, 1819 yılında ise batı
duvarı inşa edilmiştir. Doğu ve batı duvarlarına demirle bürünmüş iki büyük kapı
konmuş ve bunlara ―Samokovska‖ ve ―Dupnişka‖ adları verilmiştir.165
Bu yenilenişinden çok vakit geçmeden, 13 Ocak 1833 tarihinde manastırda
çıkan büyük bir yangında, manastırın ahşap yapıları ve usta Aleksii‘nin yaptığı üç
duvardan bir kısmı tahrip olmuştur. XIV. yüzyılda Hrelyo‘nun yaptığı kule ve kilise
yine sağlam bir şekilde kalmıştır. Bu olaydan sonra Rila dağında heybetli bir inşa
hareketi başlamış ve seneler sonra netice olarak günümüz manastırının şekli ortaya
çıkmıştır. Yangından 14 sene evvel usta Aleksii tarafından yapılan doğu, batı ve kuzey
duvarlarının, yangından sonra kimin tarafından yenilendiği kesin bir şekilde
bilinmemekle beraber, tarihçilerin çoğu, yine meşhur usta Aleksii Daskalov ve birçok
yardımcı usta tarafından yenilendiğini söylenmektedir.166
1834 yılında manastır yönetimi, Hrelyo zamanından kalan kilisenin cemaati
alamadığı nedeniyle yıkılmasını ve onun yerine daha büyük bir kilise inşa edilmesini
kararlaştırmıştır. Yeni ―Sv. Bogordodiça‖ kilisesinin inşası 1 Ekim 1834 tarihinde
başlayıp, 26 Ekim 1837 tarihinde bitmiştir. Kilisenin duvarında bulunan bir yazıdan
kurucusunun Krimin köyünden usta Pavel Yovanoviç olduğu anlaşılmaktadır.167
163
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 49.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 21-22.
165
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 30.
166
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
167
Pavel Stefanov, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg/content/view/10595/58/,
07.04.2009
164
49
1845 yılında, ilkbahar mevsiminde güney duvarının inşasına başlanmıştır.
Radomir köyünden usta Milenko iki senede güzel binalar yapmıştır. Bu binalarda keşiş
odaları, yemekhane, klinik, kütüphane ve depolar bulundurmuştur. Usta Milenko‘nun
neler inşa ettiği, güney duvarında bulunan bir yazıda görülmektedir. Böylece manastır
günümüzdeki şeklini almıştır.168
4. “Aziz Ġvan Rilski” Manastırın Edebi Hayatı ve Rila Manastır Okulu
Geçmiş yüzyıllarda en kaliteli Bulgar din adamları, öğretmenleri, yazarları ve
eğitimcileri Rila manastır okulunda yetiştirilmiştir. Burada Bulgar dili ve edebiyatı,
ulusal karakter, ahlak, gelenek ve ibadetleri bin yıl boyunca korunmuştur. Bulgar
devleti, çeşitli güçlerin hakimiyeti altındayken Rila rahipleri, Bulgar halkına maddi va
manevi destek olmuşlardır.
Manastırın yenilişinden sonra aday rahiplar, diğer rahiplerin yönetimi altında
yaşamaya kararlaştırılmıştır. Rahiplerin görevi takipçilerini eğitmek ve öğretmektir. 12
Şubat 1385 yılında başrahip Dometian Aziz İvan Rilski‘nin orijinal ―Vasiyetname‖
eserinin kopyasını yazarken Varlaam Pustinika‘nın öğrencisi olduğunu yazmıştır.
―Vasiyetname‖ eserinin sonraki yazarı Savatyi kendini başrahip Dometian‘nın
öğrencisi olarak vasıflandırmıştır. Rafael, rahip Sevastian‘nın, Veneamin ve Joseph ise
başrahip Gerasim‘in öğrencisidir.169
Rahipler, öğrencilerine okuma yazma öğretme, kilise şarkıları söyleme, Kutsal
kitapların metinlerini yorumlama ve ayinlerin nasıl yapıldığını öğretme işleriyle
meşgul olmuşlar, Azizlerin hayatlarını anlatmışlar ve onların doğruluk yaşamını taklit
etmeyi önermişlerdir.170
Neofit Rilski, manastırın eski bir geleneğine göre manastırın bütün sakinleri
eğitilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu nedenle, manastırda okuma yazma gibi basit
eğitim veren zayıf eğitim halkaları ve rahip olmak isteyenler için daha ağır bir eğitim
veren yüksek eğitim halkaları oluşturulmuştur.171
168
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 31.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 51.
170
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 53.
171
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 52.
169
50
XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıllarda ―Rila‖ manastırında edebi yaşamı gelişmeye
devam etmiştir. 1602 yılında keşiş Nikifor Aziz İvan Rilski‘nin hayatı ve hizmetleri ile
ilgili bir kitabın kopyasını yazmıştır. XVII. yüzyılda, başrahip Joseph döneminde dört
İncil kopyası yazılmıştır. 1656 yılında başrahip Arsenyi döneminde, Aziz Rilski‘nin
kanunlarını derlenmiş, başrahip Visarion döneminde ise bir hizmet tutanağı
yazılmıştır.172
XVII. ve XVIII. yüzyılda Rila Manastır Okulun‘da Yosif Bradati, Nikifor
Rilski, Serafim Bosnenski, Yeroteyi, keşiş Roman, papaz Todor, Teofan Rilski ve
Sevastiyan, XIX. yüzyılda ise Yosif Bataşki, Kiril, Nikifor, Neofit Rilski, Hristaki
Pavloviç, papaz Stoyan, Sinesiyi Skopski, hacı Agapyi, Avksenti Veleşki, Vasil
Çolakov, Siçan Nikolov ve başkalar eğitim görmüştür. Daha sonra çeşitli Bulgar
kasaba ve köylerinde öğretmen olarak çalışan bazı rahipler de bu okulda hazırlık
görmüştür. Örnek olarak şu rahiplerin isimleri verilebilir: Gavril Rileç, Pafhutyi Rilski,
keşiş Kesaryi ve Neofit Rilski Gabrovo‘da, Averki papaz Stoyanov, Damaskin ve
papaz Petrov Küstendil‘de, Nikifor Sevlievo‘da, Paisyi Rilski Baldjilare köyünde,
İgnatyi Rilski Samokov‘da, Hariton Rilski Zmeevo köyünde (Stara Zagora) 1831
yılında Chirpan‘a taşınarak eğitim çalışmalarını orada devam etmiştir.173
1816 yılında okula Yunanca dersi vermeye bir Yunan öğretmen getirilmiştir.
Meşhur Neofit Rilski ondan iki yıl ders almıştır. Yunan öğretmen, İstanbul
Patrikhanesi ile rahatça mektuplaşma yapabildiği için, manastırda sekreter olarak da
çalışmıştır. Ancak 1821 yılında Yunan ayaklanması patlak verdiğinde, Yunan
öğretmen manastırı terk edip isyancılara katılmıştır.174
Neofit Rilski 1839 yılının sonunda Koprivshtiça‘dan ―Rila‖ manastırına
dönmüştür. Manastır kardeşliği, manastır okulunu ona teslim etmiştir. Başlangıçta o,
ilk okulu tamamlayan ve daha yüksek eğitim almak için gelen on öğrenci ile meşgul
olmuştur. Neofit Rilski onlara Slav, Fransız, Yunan ve Bulgar dilleri, kilise tarihi ve
172
İvan Duycev, Rilskiyat Sveteç i negovata obitel, Sofya, 1947, s. 79.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 52.
174
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 56.
173
51
aritmetika öğretmeye başlamıştır. Dolaysıyla kısa zamanda öğrencilerin sayısı çokça
artmıştır.175
Aydin ve inisiyatifli başrahip Yosif, 1833 yılındaki yangından sonra manastırı
restore etmiş, eğitim çalışmalarının gelişmesi için çaba sarfetmiş ve ―Rila‖
manastırının Bulgar miletinin edebiyat ve eğitim merkezi olması için büyük gayretler
göstermiştir. Bu amaçla o, Rusya‘dan destek talep etmiş ve 1851 yılında iki manastır
keşişi orada bağış toplaması için göndermiştir. Bu bağışlarla başrahip Yosif, Bulgar
öğrenciler yetiştirilmesi için yeni bir manastır okulu, her branştan kitap içeren bir
kütüphane ve Bulgar diline kitap basılması için bir tipografi inşa etmek istemiştir.176
Toplanmış para miktarı bir Rus bankasına yatırılmıştır. Ancak Krım savaşı
patlak verdiğinde başrahip Yosif‘in planları engellenmiştir.
Başrahip Yosif‘in 16
Ekim 1859 yılında, vefatından sonra manastır kardeşliği tekrar manastırda bir okul
açılması için gayret etmiş, ancak müsade edilmemiştir. Böyle bir okul 1874 yılında
―Rila‖ manastırında ve Samokov‘da açılmıştır.177
Okul programına daha çok dini dersler konulmuştur. Ancak bu eğitim sadece
iki, üç yıl devam etmiş, Osmanlı-Rus savaşından sonra ise şehirlerdeki halk için üç
yıllık okulların programıyla manastırda da üç yıl eğitim veren bir okul açılmıştır. 1911
yılında bu okul ―Özel Papaz Okulu‘na‖ dönüşmüştür. Okulun maksadı ülkede aydın
rahipler hazırlamaktır. Daha sonra, okulun eğitimi dört yıllık olup her yıl 10-15
öğrenci alınmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bu okul kapanmıştır.178
1920-1923 yıllarda Sofya‘daki papaz okulu ―Aziz İvan Rilski‖ manastırına
taşınması için bir proje geliştirilmiştir. Bu amaçla manastıra kadar yolların ve bazı
manastır binalarının tamiri yapılmıştır. Ancak bu proje gerçekleştirilememiştir.179
Bulgaristan‘ın bağımsızlığından sonra, şehirlerde birçok kültürel ve eğitim
merkezler açılması ile Rila manastır okulu önderliğini kaybetmiştir.
175
İvan Duycev, Rilskiyat Sveteç i negovata obitel, s. 84.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 53.
177
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 54.
178
K. İrecek, Bılgarski dnevnik, Sofya, 1994, c. I, s. 232-233.
179
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 55.
176
52
5. “Aziz Ġvan Rilski” Manastırının Ġkonografisi
―Aziz İvan Rilski‖ manastırın duvar süsü, XIX. yüzyılın ilk yarısında Bulgar
ressamların çizdiği en kapsamlı ve en önemli sanatsal eserlerdir. Burada, o dönemki
Samokov ve Bansko-Razlog ikonografi okulların en meşhur temsilcileri çalışmıştır.
1805 yılında Mihail ve Radoitsa ustaları tarafından inşa edilen ―Pokrov
Bogorodiçen‖ paraklisinin duvarlarını süslemesi için 1881 yılının baharında, BanskoRazlog ikonografi okulun kurucusu Toma Vişanov Molera, iki yardımcısı, oğlu
Dimitır ve Nikola Benin ile birlikte manastıra gelmişlerdir. Toma Vişanov kuzey
duvarına İncil‘den sahneler ve bazı Azizlerin simalarını çizmiştir. Azize Meryem‘in
hastaları ziyaret eden, gezginlere sığınak veren, fakirleri giyidiren, açları doyuran,
zayıflara destek veren yedi sıfatı tasvir eden yedi kompozisyonu çok ilginçtir.180
Sanatçı, doğu duvarının üst tarfında ―Teslis‖ onun yanında ―Ana Meryem‘in
himayesi‖ ve ―Ana Meryem‘in taçı‖ kompozisyonları ortak bir gök ile birleşmiş
şeklinde tasvir etmiştir. Toma Vişanov, ilginç bir yüz ile Aziz İvan Rilski‘nin
portresini de çizmiştir. Ayrıca parakliste ―İsa‘nın Doğumu‖, Thomas‘ın İmansızlığı‖,
―Lazar‘ın Canlaması‖ ve bir taht üzerinde oturmuş sol elinde kitap tutan İsa gibi
kompozisyonları da yer almaktadır.181
Toma Vişanov‘un oğlu Dimitır Tomov Molerov /1780-1868/, babasının yanında
bu sanatı öğrenmiş ve olağanüstü eserler bırakmıştır. O, 1834 yılında ―Pçelino‖
bölgesinde bulunan ―Uspenie Bogorodiçno‖ kilisesinin freskleri, 1835 yılında batı
kanadının üçüncü katta bulunan ―Sveti Arhangeli‖ paraklisin duvar resimleri
resmetmiştir. Ayrıca katedral kilisesindeki merkez ikonostasın büyük ikonaların bir
kısmı ve 1837-1843 yılları arasında manastırda başka ikonalar da çizmiştir. Ressam
―Sveti Arhangeli‖ paraklisinde bütün duvar üzerinde ―Havarilerin toplantısı‖
kompozisyonu, diğer duvarında ise Kıyamet günü temalarından biri ―Meleklerin
mertebeleri‖ kompozisyonu tasvir etmiştir. Sanatçının çalışmalarında oğlu Simeon
Molerov /1817-1902/ yardımcı olmuştur.182
180
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 134.
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
182
Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, 1956, s. 340-341.
181
53
XIX. yüzyılda yaşamış dikkate sayan her ressam ―Aziz İvan Rilski‖
manastırında çalışmıştır. Samokov‘da ilk ikonografi okulun kurucusu Hristo Dimitrov
Dospevski /1746-1819/ Aton ve Viyana‘da ressim okullarını bitirdikten sonra
manastıra gelip çeşitli yerlerde resim çizmiştir. O, manastırın batı kanadında bulunan
―Aziz Arhangeli‖ paraklisinde ―Kraliyet kapıları‖ kompozisyonu resmetmiştir.
Paraklisin ikonostasta 1768 yılında resmedilen ―İsa‖ ve ―Ana Meryem‘in‖ ikonaları
ressam Hristo Dimitrov‘a atfedilmektedir. Prof. Dr. Asen Vasilev‘e göre manastır
mezarlığın yanında bulunan ―Vıvedenie Bogorodiçno‖ kilisesi ve ―Aziz Luka‖
paraklisindeki resimlerinin bir kısmını, sanatçı Hristo Dimitro‘un eserleridir.183
Ayrıca katedral kilisesinin çeşitli yerlerinde ―Apokalipsis‖, ―Adem ve
Havva‘nın yaratılışı‖, ―Havva‘nın günah işleyişi‖, ―İmanın sembolü‖ ve ―Kabil ve
Habil‖ kompozisyonlarından bazı sahneler, ―Kıyamet günü‖, ―Salih kulun ölümü‖ ve
―Zenginin canına işkence eden melek Mikail‖ gibi dini kompozisyonları da
resmetmiştir.184
Ressam Hristo Dimitrov‘un oğlu Dimitır Hristov Dospevski /1796-1860/
manastırın merkez kilisesinin kuzey ve batı iç duvarları fresklerle süslemiştir. Ayrıca
batı kubbesini ve güney paraklisini resmedilmesi için yardımcı olmuştur. Kilisenin
açık narteksindeki resimlerinin büyük bir kısmı yine Dimitır Hristov‘un eserleridir.
Sanatçı 1842 yılından 1846 yılına kadar ―Rila‖ manastırında çalışmış, Petersburg
Güzel Sanatlar Akademisi‘ni bitiren oğlu Stanislav Dospevski ona yardımcı
olmuştur.185
Sanatçı Dimitır, Aziz İvan Rilski‘ye adanmış güney paraklisin, manastırın doğu
kanadında ―Azizler Sava ve Simeon‖ ve ―Aziz Yoan Bogoslov‖ paraklislerin
süslemesine katılmıştır. 1833 yılındaki yangından sonra ressam zarar gören freskleri
yeniden çizmiştir. Merkez kilisesinde ise sanatçı Bulgar çarın David, Aziz İvan Rilski,
Aziz Prorok Pçinski, Aziz Yoakim Osogovski‘nin portrelerini, İncil etkinlikler ve Ana
Meryem‘in hayatı hakkında bazı efsaneler resmetmiştir.186
183
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 32.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 138.
185
Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 343.
186
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
184
54
Samokov‘da ikinci ikonografi okulunun kurucusu İvan Nikolov Obrazopisov,
hemşeresi ve ressam Hristo Dimitrov‘un talebesi Kosta Petroviç Valyov ile manastırın
ana kilisesinin sunağını fresklerle boyamışlardır. Bu amaçla 10 mayıs 1841 yılında
başrahip Pamfilyi, epitrop Samuil ve aralarında Neofit Rilski olmak üzere şahit olarak
dört belirgin rahip ressamlarla bir sözleşme imzalamışlardır. Sanatçılar yaptığı işin
karşılığında 7500 kırş almışlardır.187
Prof. Dr. Lyben Praşkov ―Sanat eserleri‖ kitabında ―Ana Meryem‖ ikonasının
ressam İvan Nikolov tarafından çizildiğini yazmıştır. Prof. Dr. Asen Vasilev Aziz İvan
Rilski‘nin mezarının yanındaki paraklisin freskleri İvan Nikolov tarafından
resmettiğini tahmin etmektedir. Prof. Dr. Nikola Mavrodinov ―Stenopisite na paraklisa
İvan Bogoslov‖ makalesinde Samokov kapısının üstünde bulunan ―İvan Bogoslov‖
paraklisinin fresklerinin İvan Nikolov tarafından boyandığını yazmıştır.188
Büyük Bulgar ressam Zahari Zograf 1843 yılından 1847 yılına kadar, dört yıl
boyunca ―Rila‖ manastırında çalışmıştır. Merkez kilisesinin ilk güney penceresinin
duvar oyuğunda, Yoasif‘in resminin yanında ressam Zahari aşağıdaki yazıtı
bırakmıştır. “Kilisenin ana kubbesi, etrafındaki diğer dört kubbe ve kilise şarkıları
söylendiği odanın sağ tarafını 1844 yılında ressam Zahari Hristoviç Zograf
resmetti”.189
Sanatçı Zahari, merkez kubbesinin ortasında göksel hiyerarşiye göre
derecelendirilmiş dokuz meleğin mertebelerini kompozisyonu ile çevirili Teslisin
unsurlarını çizmiştir. Bütün bunları neşeli ve mutlu insan simaları ile tasvir etmiştir.
Kubbenin pencereleri arasında ressam on iki havarinin portrelerini resmetmiştir.190
Sanatçı mabedin iki kuzey kubbesinde İsa ve Yoan Predteca, güney
kubbelerinde ise İsa meleklere tavsiyede bulunurken ve Aziz İvan Rilski‘nin portresini
187
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 137.
Nikola Mavrodinov, Stenopisite na paraklisa “İvan Bogoslov”, Çırkovno spisanie, 2002, say. 76, s.
6-9.
189
Asen Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 344.
190
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 141.
188
55
çizmiştir. Güney duvarında ellerinde anatomi bıçağı, tıbbi haplar ve tozlarla dolu
kutular taşıyan Aziz şifacılar Kozma ve Damyan‘ı resmetmiştir.191
Ressam batı duvarında o dönem için tipik geniş kollu cübeler giyinmiş İvan
Rilski, Georgi Sofiyski ve Nikola Sofiyski Bulgar Azizlerin resimlerini çizmiştir.
Onların üstünde aşağıdaki İncil sahnelerini tasvir etmiştir. ―Celileli Kana‘nın düğünü‖,
―İsa‘nın doğumu‖, ―Herodes‘in ziyafeti‖ ve ―Hanan‘ın kızları iyileştiren İsa‖. Bütün
bu figürlerin yüzleri tapınağın iç tarafına bakarken resmedilmiştir.192
Duvarları ince sıva ile sıvalayan sıvacılar ressamlara yardımcı olmuştur. Ana
kilisesinin duvar resimleri kuru fresk-tempra ile yapılmış, boyaların eriticisi olarak
yumurta emülsiyonu kullanılmıştır.193
6. Günümüzde Aziz Rilski Manastırı’nın Durumu
―Aziz İvan Rilski‖ Manastırı, Rila dağında, deniz seviyesinden 1147 metre
yükseklikte, güzel koku yayan iğne yapraklı ormanlar arasında yerleştirilmiştir.194 Rila
köyünden 22 km, Dupnica‘dan 52 km, Sofya şehrinden ise 122 km uzaklıkta
bulunmaktadır.195
Bugün gördüğümüz manastır binaları, 1833 yılında çıkan yangından sonra
yapılmış
ve
günümüze
kadar
kalmıştır.
Manastırın
bütünlüğünü
oluşturan
ibadethaneler, kütüphane, yemekhane, Hrelyo kulesi, yaşama ve işletme mekânlarının
toplam ölçüsü, 5500 metrekare ve manastırın sahip olduğu bütün mülkiyetin ölçüsü
8800 metrekaredir. Manastır, benzeri olmayan, orijinal bir mimariye sahiptir. En alt
katı taştan, üst katlar ve sütunlar tuğladan en üst katı ağaçtan, dış duvarları ise 24 metre
yüksekliğinde taştan yapılmıştır. Manastır, dışarıdan bakıldığında bir kaleye benzer ve
intizamsız bir dörtgen şeklindedir.196
191
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 33.
193
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 143.
194
Margarita Koeva, İstoria i Obşta İnformacia, http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/Home_page_bg.htm
192
25.04.2009
195
196
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 26.
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 31.
56
Rila Manastırı, Bulgaristan‘daki en eski ve en büyük manastırdır. Manastıra
güney tarafından ―Dupneşka‖, doğu tarafından ise ―Samokovska‖ kapılarından girilir.
Ayrıca dördü görünen kat olmak üzere toplam beş kattan oluşmaktadır. Zemin katta
manastır müzesi ve yemekhanesi, diğer katlarda ise kütüphane, kalem odaları, eczane,
klinik, depolar ve misafirhaneler bulunmaktadır.197
Manastırda 126 küçük mutfakla bitişmiş toplam 139 yatakhane bulunmaktadır.
Bu yatakhanelerden 58 tanesi keşişler, öğrenciler ve diğer manastır personeli için, 77
yatakhane ise misafirler için ayrılmıştır. Misafir yatakhanelerinden 52 tanesi küçük
olup 146 kişi barındırır, 25 tanesi ise büyüktür ve 1000 kişi barındırabilir. Bu odalar
dışında mutfak, yemekhaneler, depolar, özel kalemler ve eczane için 51 oda
ayrılmıştır. Ayrıca manastırda yedi, manastırın dışında ise altı küçük kilise
bulunmaktadır.198
Manastırın yenilenmesinden sonra, farklı şehir ve köylerden insanlar kendi
imkânlarıyla bazı misafirhaneleri donatmışlardır. Dolaysıyla oda № 3 Cirpan, № 5
Kopriştica, № 8 Pazarcık, № 10 Köstendil, № 13 Sofya, № 14 Samokov, № 17
Panagürişte, № 33, 34 Gabrovo ve oda № 98 Karlovo onların şerefine yaşadıkları
mekânın adiyle isimlendirilmiştir.199
Manastır kardeşliği 35 kişiden oluşmaktadır. Bunlardan dokuzu yüksek okulu
bitirmiş, ikisi ―Bogoslovski‖ Fakültesi‘nde okumakta, ikisi Sofya Papaz Okulu‘nda
ders vermekte, sekizi manastırda ve manastır dışında bulunan küçük kiliselerde görev
yapmakta, yedisi ise yetmiş yaşın üzerinde yaşlı keşişlerdir. Ayrıca manastırda 19
memur ve görevli bulunmakta, bunlar sekreterlik, kasadarlık, muhasebecilik ve
elektroteknik gibi görevlerle meşgul olmaktadır ve otuz civarında aşçı ve hizmetçi
bulunmaktadır.200
197
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 61.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 26.
199
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 61.
200
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 27.
198
57
Yaz mevsimde Aziz Sinod‘un kursa gönderdiği talebeler için manastırda
bulunan iki mutfakta 250-300 kişilik yemek ve manastır fırınında ekmek yoğrulup
pişirilir.201
Aziz İvan Rilski manastırı 1961 yılında ulusal müze, 1976 yılında ise ulusal
tarihi rezervatı olarak ilan edilmiştir. Manastırın ismi 1983 yılından itibaren UNESCO
listesinde bulunmaktadır.202
6.1 Hrelyo Kulesi
XIV. asırda Hrelyo tarafından inşa edilen manastırdan günümüze sadece Hrelyo
kulesi kalmıştır. Bu kule muhteşem bir mimariye sahiptir ve bir kale şeklinde
yapılmıştır. Bina beş katlı, tamamı taş, tuğla ve horosan ile yapılmış dörtgen şeklinde,
yüksekliği yaklaşık 25 metredir. Birinci katta manastır hapishanesi, en üst katta ise
―Sveti Preobrajenie‖ adında küçük bir kilise mevcuddur.203
Kulenin katları, iç duvarlara çevirilmiş taşlı bir merdivenle birbirine bağlanır.
Dışarıya bakılması ve ışık girmesi için duvarlarda ince ve dar delikler bırakılmıştır. En
yukarıdaki teras her taraftan demir dişlerle çevrilmiştir. Kapı ise meşe ağacından
yapılmış ve dış tarafı demir şerite bürünerek o zamana göre içeriye girilmesi imkânsız
kılınmıştır.204
Kulenin güney duvarında tuğla ile yazılmış olan şu yazı bulunmaktadır. “M.S
1334-1335 yıllarında, Kral Stefan Duşan hükümranlığında, Hrelyo, büyük çaba sarf
ederek Aziz İvan Rilski ve “Osnovnica” diye adlandıran Hz. Meryem şereflerine bu
kuleyi inşa ettirdi‖.205
Kulenin iç duvarlarında hiçbir süs ve yazı bulunmamaktadır. Sadece üst katta
bulunan küçük kilise duvarlarında, rutubetin çokluğu sebebiyle zamanla bozulan
201
202
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 28.
Svetlana Alacem, Rilski Manastir “Sv. İvan Rilski” http://www.pravoslavieto.com/manastiri/rilski/
25.04.2009
203
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 28.
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 47.
205
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 15.
204
58
birkaç duvar resminin izleri görünmektedir. Batı duvarında XIV. yüzyıldan kim olduğu
bilinmeyen bir ressamın, çeşitli müzik aletleri çalan insanlar çizdiği anlaşılmaktadır.206
6.2 “Rojdestvo Bogorodiçno” Kilisesi
XIV. yüzyılda Hrelyo tarafından inşa edilen kilise, 1833 yılında çıkan
yangından sonra da sağlam kalabilmiştir. Ancak manastırın yenilenişinden sonra, kilise
bayramlarda gelen cemaati sığdıramadığı için manastır yönetimi onun yerine daha
büyük bir kilise inşa edilmesini kararlaştırmıştır. 1834 yılında Hrelyo kilisesi yıkılmış
ve üç senede Krimin köyünden olan usta Pavel tarafından günümüzdeki kilise inşa
edilmiştir.207
Usta Pavel‘in inşa ettiği kilise üç gemili, beş kubbeli ve doğu tarafından üç
absidlidir. Beş kubbeden ve etraftaki pencerelerden kiliseye bolca ışık girmektedir.
Kilisenin ön tarafında edebi işlenmiş bir ikonostas bulunmaktadır.208
Kilisenin süslemesi, 1840 yılından 1872 yılına kadar devam etmiştir. Kilisedeki
duvar resimleri Razlog, Bansko ve Samokov resim sanat okullarının zengin eserlerinin
galerisini temsil etmektedir. Bu resimleri çizen en meşhur ressamlar arasında
Samokovo‘dan Zahari Zograf, Dimitır Zograf ve oğulları Hristo Zograf ve Stanislav
Dospevski, Banskolu Simeon Molerov, Samokovlu İvan Obrzopisov oğulları Nikola
ve Dimitır, Kosta Petrov, İvan Nikolov ve başka pek çok ressamın isimleri
zikredilebilir.209
Merkez kilisedeki ikonostas, Samokov oymacılık okulunun şaheserleri
arasındadır. Solun ustası oymacı Atanas Teladur ve Petır Garka bu ikonostas üzerinde
1839 yılından 1844 yılına kadar çalışmıştır. Bu iki usta ikonostas üzerine, üzüm bağı,
çiçekler ve kuşlar arasına azizlerin ve meleklerin suretlerini oymuştur. Usta Atanas ve
öğrencileri Stoiço Fandıkov, Petır Georgi Daşin oymalarıyla sadece merkez kilisesini
206
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 15.
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 29.
208
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 32.
209
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
207
59
süslemekle kalmamış, manastırın doğu ve batı duvarında bulunan dört küçük kilisede
de süslemeler yapmışlardır.210
XII. yüzyılda sultan II. Murad‘ın eşi Kalo Maria tarafından manastıra hediye
edilen Hz. Meryem‘in ikonası, günümüzde manastır ana kilisesinde muhafaza
edilmektedir. Kilisenin girişinin sağ tarafında Hrelyo‘nun tahtı bulunmaktadır. Bu taht
XIV. yüzyılda yapılmış ve eski Bulgar oymasıyla süslenmiştir. Ayrıca kilisenin güney
duvarının yanında Neofit Rilski‘nin211 mezarı bulunur, 1908 yılında da mezarına bir
heykel dikilmiştir.212
6.3 Manastır Müzesi
Manastır binasının güney duvarının zemin katı, müze olarak kullanılmaktadır.
Müzede çok çeşitli antik ve değerli eşya bulunmaktadır. Bu değerli eşya arasında XIV.
yüzyılda manastırı yenileyen Stefan Hrelyo‘nun mezar taşı, eski kilisenin giriş kapısı,
beş anahtarla kilitlenen manastırın eski kasası, XVI. yüzyılda sultan III. Murat
tarafından hediye edilen büyük bir mum, sultan III. Selim‘in 1801 yılında yazdığı ve
manastırın haklarını savunduğu fermanı, 1378 yılında Çar İvan Şişman‘ın manastıra
gönderdiği bağışname, eskiden top yerinde kullanılan yaklaşık 25 kg. ağırlığında
büyük bir tüfek ve Neofit Rilski tarafından elle yapılmış yer küre bulunmaktadır.
Ayrıca manastırda XV- XVIII yüzyıllar arasında yazılmış pek çok el yazmaları, haçlar,
eski silahlar ve kıymetli eşyalar bulunmaktadır.213
6.4 Manastır Kütüphanesi
Asırlar boyunca eğitim-öğretim ve edebiyat faaliyetlerine merkezlik yapan
―Aziz Rilski‖ Manastırı‘nda Bulgarca ve diğer Slav dilleriyle yazılmış el
yazmalarından oluşan zengin bir koleksiyon bulunmaktadır. Bu el yazmalarının bir
kısmı çok eski, bir kısmı ise içerik bakımından çok enteresandır. Manastır
210
Georgi Neşev, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, s. 60.
Neofit Rilski: 1793 yılında Bansko doğumlu, en meşhur Rila keşişlerdendir ve 1881 yılında ―Aziz
Rilski‖ manastırında vefat etmiştir.
212
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 30-31.
213
Geniş bilgi için bkz. Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 31-37.
211
60
kütüphanesinde iyi bir şekilde dizilmiş 15.000 kitap ve birkaç yüz arşiv belgesi
bulunmaktadır. Bu kitaplar genellikle, vefat eden keşişlerden kalmadır.214
6.5 Aziz Ġvan Rilski’nin Mezarı
Aziz İvan Rilski‘nin mezarı, manastırdan yürüyerek yaklaşık bir saat uzaklıkta
bulunmaktadır. Orada Aziz İvan‘ın hayatının son beş (941-946) yılını geçirdiği ve
öldükten sonra da öğrencileri tarafından defnedildiği mağara bulunmaktadır. Daha
sonra Rila münzevisi şerefine ―Uspenie na Sveti İvan Rilski‖ adına bir kilise kurulmuş,
1820 yılında ise bu kilise temelden yenilenmiştir.215
Mağaranın birkaç dakika uzağında, azizin su içtiği ayazma bulunur. Oraya giden
ziyaretçiler ilk önce mağaraya girer, daha sonra ayazmoya uğrayarak su içip
ziyaretlerini tamamlarlardır.216
6.6 Manastır Mezarlığı
Manastır mezarlığı, manastırdan beş dakika uzaklıkta bulunur. Genelde bu
mezarlığa manastır keşişleri ve manastır personeli defnedilir. Belirli bir zaman sonra
ölülerin kemikleri çıkarılarak 1795 yılında yapılmış ―Vıvedenie Bogorodicno‖
kilisesinin deposunda muhafaza edilir.217
6.7 Manastırın ĠĢletme Sahaları
Manastır, Rila ve Dupnica civarlarında geniş sahalara, ormanlara, dağlara, mera,
vadi, tarla ve çayırlara sahiptir. ―Pcelino‖ manastır binası, manastırın aşağısında 3 km
uzaklıkta bulunmakta aynı zamanda da manastır işletmesinin merkezi konumundadır.
Merkezde bir idareci keşiş, bir tarım mühendisi, bir özel kalem, 45 tane sürekli işçi ve
çayırları biçme, otları toplama ve koyunları kırkma gibi sezon işlerinde çalışan 40-80
işçi görev yapmaktadır. Bu merkezde 1950 yıllarında yaklaşık 1670 koyun, 220 koç,
1400 kuzu, 260 keçi ve teke, 60 inek ve öküz, 55 at, 60 domuz, 230 tavuk ve horoz
214
İvan Duycev, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, s. 36.
Yanco Yanev, Rilski Manastir Prez Vekovete, s. 14.
216
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 40.
217
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 38.
215
61
bulunmakta ayrıca bu merkezin civarında 105 dekar tarla, 2833 dekar çayır, 36 dekar
sebze bahçesi, 27 dekar meyve bahçesi ve 200 kovan arı bulunmaktadır.218
―Pcelino‖ merkez binasına bağlı üç işletme binası mevcuttur. Bunlar Rila
köyünün civarında ―Orlica‖ binası, Rila köyündeki bina ve Dupnica şehrindeki
binalardır. Bu işletme binaları da pek çok tarla, çayır meyve ve sebze bahçesine
sahiptir.219 Manastırın ormancılık dairesi hemen ―Pcelino‖ merkezinin yanında
bulunmaktadır. Bu dairenin yöneticileri bir orman müfettişi ile bir orman memurudur.
Ormancılık dairesine bağlı 85,448 dekar orman bulunmaktadır. Bunların 40,373 dekarı
iğne yapraklı, 22,575 dekarı kayın ağaçlı orman; 8,701 dekarı meşe ağaçlı orman ve
13,798 dekarı karışık ormanlardır.220
218
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 41.
Geniş bilgi için bkz. Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 43-44.
220
Kliment Rilec, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoria na Rilskia Manastir, s. 42.
219
62
II. BÖLÜM
BAÇKOV MANASTIRI “AZĠZE MERYEM”
A. MANASTIRIN KURUCUSU GRĠGORYĠ PAKURĠYAN’IN HAYATI
1. Grigoryi Pakuriyan’ın Soyu
Baçkov manastırı ―Azize Meryem Petriçka‖nın kurucusu, Gürcü soyundan,
soylu bir aileden gelen Grigoryi Pakuriyan‘dır. Anna Komnine göre (Bizans
İmparatoru Aleksii Komnin‘nin kızı) Grigoryi Pakuriyan kısa boylu, olağandışı
Ermeni bir gençtir. Ancak bu görüş doğru değildir. Çünkü Grigoryi yazdığı manastır
tüzüğünde kendini Gürcü olarak tanıtmış ve şöyle demiştir: ―Babam arhontların en
büyüğü idi ve doğudan gelen Gürcülerin şanlı soyundan gelmiştir”.221
Babasının adı Pakuriyandı, çok zengin ve muhtemelen çarlık soyundan
gelmiştir. Pakuriyan aniden vefat ettikten sonra ikinci hanımı miras kalan serveti,
kızlarının hayatlarını düzenlenmek için harcamıştır. Dolaysıyla Grigoryi ve kardeşi
Apasiya babasının mirasından yoksun kalmışlardır.222
2. Grigoryi Pakuriyan’ın YetiĢkinlik Dönemi
Yetim ve mirassız kalan Grigoryi geçimini sağlayabilmek için uzun zamanlar
Ermenistan, Gürcistan, Suriye ve Romanya beldelerinde dolaşmıştır. Kimsenin
yardımı olmadan kendi inisiyatifi, cesareti ve çalışkanlığı sayesinde Bizans
İmparatorluğunda çok önemli ve ağır sorumluluklar taşıyan makamlara yükselmiştir.
Asya‘da Kars ve Erzurum, Avrupa‘da ise Ksanti‘nin kuzeyinden Plovdiv‘e kadar ve
Smolan bölgesinin yöneticisi olmuştur.223
Grigoryi bir süre İstanbul‘da bulunmuş ve Aleksyi Komnin‘e o zamanki Bizans
İmparatoru III. Nikifor‘u tahtan indirmesinde ve kendine imparator ilân etmesinde
yardımcı olmuştur. Ödül olarak 1081 yılında Aleksyi Komnin onu Avrupa‘daki Bizans
ordularının başkomutanı olarak tâyin etmiştir.224
221
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, 1929, s. 20.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, Stanimaka 1922, s. 6.
223
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, Sofya 1950, s. 8.
224
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, Sofya 1928, s. 114.
222
63
Grigoryi‘nin bütün hayatı görkemli ve tehlikeli askeri başarılar ile doludur.
Bizans İmparatorun emri ile Franklar, Peçenekler ve Kumanlar‘a karşı savaşmıştır.
Bunun karşılığında imparator tarafından cömertçe ödüllendirilmiştir. Bu şekilde
kazanmış olduğu bütün serveti ve mülkiyeti, 1083 yılında onun tarafından kurulmuş
olan Baçkov manastırı ―Azize Meryem Petriçka‖ya armağan etmiştir.225
3. Grigoryi Pakuriyan’ın Ölümü
Manastırın inşası ve düzenlenmesinden sonra Grigoryi başkomutan makamında
kalmıştır. Peçenekler 1086 yılının bahar mevsiminde Bizans İmparatorluğuna saldırıda
bulunmuştur. İmparator Aleksyi Komnin, Grigoryi‘ye onların işgalini durdurmasını
emretmiştir. Grigoryi Sredna Gora‘da bulunan Belyatovo köyünde Peçeneklerle
savaşırken hayatını kaybetmiştir.226
Grigoryi, manastırın 500 metre doğusunda bulunan manastır türbesinde
gömülmüştür.227
B. BAÇKOV MANASTIRI “AZĠZE MERYEM”
1. Manastırın Mahal Durumu
Bulgaristan‘da
önem
bakımından ―Aziz İvan Rilski‖
manastırdan sonra, ikinci sırada
―Baçkov‖
manastırı
almaktadır.
yer
Manastıra,
kurucusunun milliyetine nispeten
İver
veya
bölgeden
Gürcü,
dolayı
bulunduğu
Petriç
adı
verilmiştir. Günümüzde ise manastırın 1 km. uzaklığında bulunan Baçkov köyüne
nispeten, Baçkov manastırı adyla isimlendirilmiştir. ―Baçkov‖, ―Aziz İvan Rilski‖ ve
―Troyan‖ manastırları stavropigial‘dırlar. Yani bölge Piskoposluğunun emri altında
225
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 22.
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 116.
227
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 9.
226
64
değil, doğrudan Bulgar Ortodoks Kilisesinin Yüksek Ruhani Meclisinin himayesinde
bulunmaktadırlar.228
―Baçkov‖ manastırı, 30 km. Filibe‘nin güneydoğusunda, 10 km. Stanimaka‘nın
güneyinde, görkemli Rodop dağlarının ortasında, Filibe- Chepelare yolunda, küçük bir
çayır üzerinde yükselmektedir. Yola paralel olarak temiz ve hızla akan Çay nehri
bulunmaktadır. Nehrin sağ tarafında manastırın çayırları, bahçesi ve üzüm bağları
bulunmaktadır. Üzüm bağlarının arkasında ise güzel meşe ve çam ormanları
yükselmektedir.229
Manastırın çevresinde senede bir defa ibâdet yapılan çok küçük paraklis (küçük
kilise) bulunmakta, güneybatısında ise bir saat uzaklığında hârikulâde güzel ―Kluviya‖
bölgesi bulunmaktadır. Üçyüz metre doğusunda bir kaya üzerinde kilise-türbe veya
―Kostniça‖ (ölülerin kemiklerini muhâfaza edilen yer) adıyla anılan bina inşa
edilmiştir. Bu bina Grigoryi‘nin inşa ettiği manastırdan hayatta kalan tek binadır.230
2. “Baçkov” Manastırının KuruluĢu
―Baçkov‖ manastırı ―Aziz İvan Rilski‖ manastırından sonra en eski manastırdır.
O, Bulgaristan Bizans esareti altındayken, 1083 yılında Grigoryi Pakuriyan tarafından
inşa edilmiştir. Manastır tüzüğünde Grigoryi‘nın şunları söylediği yazılıdır: “Daha
doğudayken bir manastır, içinde günahkar kemiklerimin konulması için bir Kostniça
ve keşişler için oda ile çevrili bir kilise inşa etmek isterdim. Ancak bu lütuf bana ileri
yaşlarımdayken verildi”.231
Grigoryi manastırın kuruluş amacını, yazdığı tüzüğün önsözünde belirterek
şöyle der: “Bu manastır, benim kalıntılarımın kurtuluşu, günahlarımın bağışlanması
için hizmet vermelidir. Çünkü pek çok soygun, onursuzluk ve cinayetler benim emrimle
yapılmıştır”.232
Büyük ihtimalle Grigoryi yukarıda söz edilen manastırın kuruluş amacı ile
beraber şu amaçları da göz önünde bulundurmuştur: Bizans ordularının Başkomutanı
228
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 113-114.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 3.
230
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 3-4.
231
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 24.
232
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 10.
229
65
iken toplamış olduğu zenginliğin, beceriksiz tabâlarına teslim ettikten sonra ne kadar
hızlı harcandığını kendi gözleriyle görmüştür. Kendi servetini büyük ızdıraplar
çekerek topladığı için bu ona ağır gelmiştir. Bu nedenle manastırı kurduktan sonra
servetini muhafaza etmek için kendi etrafında aydınlanmış, mânevi bir hayat yaşayan
bir kardeşlik toplumu oluşturmuştur.233
3. Grigoryi’nin Yazdığı Manastır Tüzüğü
3.1 Manastır tüzüğü hakkında genel bilgi
Grigoryi manastırı inşa ettikten sonra, 1084 yılında Yunan, Gürcü ve Ermeni
dillerinde hazırlanmış özel bir manastır tüzüğü yazmıştır. Tüzüğünde şunu belirten bir
not düşmüştür: ―Manastır işlerinde bazı anlaşmazlıklar çıktığında sadece Yunanca
metni tam bir yetkiye sahip olacaktır”.234
Tüzüğünde manastırda yapılacak bütün görevleri, maaş ve ücretleri, görevlerde
ihmal ve yerine getirmeme durumunda uygulanacak cezaları ayrıntılı bir şekilde
anlatmaktadır.235
Bu tüzüğün özelliklerinden biri, bütün dünyevi ve manevi güçlerden manastırın
bağımsızlığını ilân etmiş olmasıdır. Onu devlet içinde devlet haline getirmiştir. Bu
aşağıdaki cümlelerinden anlaşılmaktadır: ―Manastırın özerk olmasını ve kendi kendini
idare etmesini, hiç bir Çarlık, Patriklik ve Piskoposluk gücünün altında
bulunmamasını ve özellikle manastırın idaresinin hiç bir zaman Filibe Mitropolitinin
himayesine düşmemesini kararlaştırıyorum”.236
Grigoryi, manastırın yetkisini almak isteyen İstanbul Patriğinin son umudunun
dayıkılıp ümidini tamamen kesilmesi için yazdığı tüzüğü patriğe sunmamıştır. Çünkü
Grigoryi‘ye göre yeni yazılan tüzük daha üstün bir kilise gücü tarafından
imzalanmalıdır. İmparator Aleksii Kudüs Patriği Evtimii, Franklarla barış müzakereler
yapması için Selanik‘e gönderdiğinde, Grigoryi onu Filibe‘deki malikhâneye davet
233
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 10.
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 30.
235
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 11.
236
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, 1925, bölüm V, s. 16.
234
66
edip yeni yazılan manastır tüzüğünü imzasına sunmuştur. Patrik Evtimii, tüzüğü
Yunanca olarak imzalamış ve ona Patrikhane tasdiği vermiştir.237
Manastırın bağımsızlığını daha çok belirlemesi için, Grigoryi hayatta olduğu
sürece manastırın başrahibi seçme hakkını kendi yetkisine tutmuştur. İlk baş rahibi
olarak Grigoryi adına, kendine yakın, sâdık bir kişi tayin etmiş ve tüzüğün ihlâli
durumunda manastırdan kovulacağını belirtmiştir.238
Ölümünden sonra ise görev başında olan başrahip ölüm zamanı yaklaştığını
hissedince, halefi olarak kimi seçtiğini kardeşlere göstermesi gerekmektedir. Ancak
başrahip halefini göstermeden aniden vefat ederse, en şerefli kardeşler toplanıp
aralarında bir kişi seçtikten sonra, onu başrahip ilân etmektedirler. Bu dışardan hiç bir
gücün başrahibi seçme hakkı olmadığı anlamına gelmektedir.239
Orijinal tüzüğü uzun yıllar ―Baçkov‖ manastırın kütüphanesinde muhafaza
edilimiş ama 1889-1890 yıllarda çalınmıştır. Todor Stoyanov “Ustavıt na Baçkovskiya
Manastir; Kıde e originalıt?” makalesinde, manastır tüzüğü hakkında çok ilginç bilgi
vermektedir. O şöyle diyor: ―Grigoryi Pakuriyan tarafından yazılmış ve Kudüs Patriği
Evtimii tarafından onaylanmış orijinal tüzüğü 1894 yılından ittibaren İstanbul
Patrikhanesinde bulunmaktadır. Onu 1890 yılları civarında Grigoryi adına Filibe
yunan mitropoliti, Gyorgi Museos tarafından yeni yunan diline
yapılan çevirisi
karşılaştırma gerkçesiyle manastır kütüphanesinden çalmıştır”.240
3.2 Manastır tüzüğünün içeriği
Manastır tüzüğü 33 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde manastırın
kullanımı, yönetim, yaşam, gıda, giyim ve kardeş sayısı gibi konularda teferuatlı
bilgiler verilmiştir.
Tüzüğün ilk bölümünde Grigoryi kendini iyi işlerden yoksun, günahkâr bir kul
olarak anlatmış, ama hala Gürcü geleneğinin buyurduğu gibi kendinde temiz, kutsal
bir Ortodoks inancını muhâfaza ettiğini söylemiştir. Yapmış olduğu günahları itiraf
237
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 114.
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, sonuç s. 16.
239
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXX, s. 34-35.
240
Todor Stoyanov, Ustava na Baçkovskiya Manastir: Kıde e originalıt?, vestnık Mir, br. 9536, 1928.
238
67
eder ve yer yer dolaştığı için kalbindeki bir yerde manastır inşa etme arzusunu
gerçekleştiremediğini vurgulamıştır. Sonunda burada Philipopolis‘in kuzeyinde, gür
dağ nehrin yanında, büyük bir arzu içinde, kilise, manastır ve içinde rahipler için
hücreler inşa etmeye başardığını söylemiştir. Binaların, çalınmış veya şiddetle el
konulmuş para ile değil, onun dürüst işçiliği ile kazandığı parayla inşa ettiğini
belirtmiştir.241
İkinci bölümde Grigoryi onun tarafından manastıra hibe ettiği mülkiyetleri
açıklamış ve bu bağışları çarlık kararnamelerle tasdik edildiğni belirtmiştir.242
Üçüncü bölümde manastırın herhangi bir vergiye tâbi tutulmamasını ifade
ettikten sonra, kutsal kilise, barınaklar ve hücreler her açıdan bağımsız olması, taşınır
ve taşınmaz malların dokunlumazlığını, herhangi bir İmparatorluk veya Patriklik
vergisinden bağımsız olmasını sağlamıştır. Dolaysıyla Grigoryi, herhangi bir manevi
kurumu veya sivil memurları hatta akrabalarından bile manastıra vergi koyma yetkisini
kaldırmıştır.243
Altıncı bölümü ise çok kısadır. Manastırın başında bilgili, sağduyulu, erdemli ve
Tanrı sevgisi ile dolu bir başrahip yanında, keşişlerin sayısı her zaman 50 olması
gerektiğini belirtilmiştir. Ayrıca Philipopolis ve Mosynopolis bölgelerinde her zaman
iki keşiş, müdür, piskopos gardiyanı ve milletvekillerin manastırın çıkarlarını koruması
için görevlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.244
Sekizinci bölümde, Grigoryi dikkatini masanın hazırlanmasına çevirmiştir.
Beslenme ve içme ölçüsünü belirlemiş, hizmet veren ve beslenenlerin nasıl
davranılması gerektiğini açıklamıştır. Mütevelli cimriliği veya misafir bahanesiyle
ekmek, şarap ve günlük yemeklerine değişiklik yapılmamasını önermiştir. Yemeklerin
günde üç kez verilmesini, her keşiş başına 4 bardak şarap, ekmek ve peynir; Perhiz‘in
40 günü boyonca ise haftanın dört gününde sunulmasını, Paskalya gününde sofra daha
zengin olması gerektiğini belirtmiştir.245
241
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm I, s. 8-9.
Geniş bilgi için bkz., Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm II, s. 11-12.
243
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 114.
244
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 11.
245
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm VIII, s. 16.
242
68
Başrahibin veya kardeşlerinin tanıdıkları manastıra ziyaretlerine geldiklerinde
üç gün misafir olmaları, dördüncü günü ise yolculuk için onlara erzak verilip
gönderilmeleri, misafirin hastalanma durumu olursa iyileşene kadar ona hizmet
verilmesi, manıstırda ölürse nâşının defnedilmesi gerektiğini bildirilmiştir.246
Dokuzuncu bölümde başrahip Grigoryi, kardeşlerine nasıl giyim, ayakkabı ve
para dağıtılacağını tarif etmiştir. Mâliyeti yüksek olmasına rağmen her keşişe maaş
sağlanması ile yapılmalıdır. Bu maaş her keşişin sınıfına göre senede iki kez
verilmelidir. Maaş alma konusunda kardeşler üç sınıfa ayrılmalıdır. Birinci sınıf 15
rahipten oluşur, başrahip 36 nomizmi(para birikimi), mütevelli, ikonom ve seçilmiş
kardeşler 20 nomizmi almaktadır. İkinci sınıfın sayısı yine 15 olması gerekir ve
onbeşer nomizmi almaktadır. Üçüncü sınıf ise 20 kişiden oluşması gerekir ve onar
nomizmi almaktadır. Bu maaş bir kez Büyük Pazar bayramında verilmektedır. Çünkü
o gün manastırda panayır düzenlenmekte ve keşişler oradan gereken herşeyi satın
alabilmektedirler.247
Ondokuzuncu bölümde manastır kurucusu, manastıra zarar vermek isteyen
insanlardan korunaklı olmasını istemektedir. Kimsenin manastırı tahrip etmemesi ve
ondan en küçük bir şey dahi almaması gerektiğini söylemiştir.248
Grigoryi‘nin
vefatından sonra, yakınlarından birinin manastırın gelirinden
zengin olmak istemesi halinde lanetlenmesini ve kaderinin Judas Iscariot gibi olmasını
istemiştir. Eğer başrahiplerinden biri tüzüğünde yazılan buyuruklardan bir kısmını
değiştirirse veya gelen bağışlardan çalarsa mahkum edilmesi ve hâin olarak
manastırdan kovulması gerektiğini yazmıştır.249
Tüzüğünün yirminci bölümde Grigoryi, kardeşi ve tarftarlarının anma gününü
belirlemiştir. O gün zengin bir sofra kurulmalı ve ziyadeten her keşiş için ikişer bardak
şarap verilmelidir. Manastırda görev yapan tüm rahipler ve köylülerin Tanrı‘ya
246
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm VIII, s. 17.
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm IX, s. 20.
248
Arhimandrit Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XIX, s. 46.
249
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XIX, s. 47.
247
69
hediyeler sunması ve anma törenine katılanlara dörder altın dağıtılması gerektiğini
söylemiştir.250
Kardeşinin anma gününün nasıl olacağını belirledikten sonra Grigoryi kendi
anma günüyle devam etmiştir. O zaman yine zengin bir sofra kurulmasını ve törenden
sonra katılanlara yirmi dörder altın dağıtılması gerektiğini belirtmiştir. Kalan
yemeklerin ise fakirlere dağtılması gerektiğini söylemiştir. Ayrıca Büyük Perşembe‘de
zengin bir sofra ile babasına da anma töreni yapılmasını istemiştir.251
Grigoryi yirmi dördüncü bölümünde ―Baçkov‖ manastırına Yunan rahip
alınmasını kesin olarak yasaklamıştır. O şöyle demiş: “Manastırın bütün sakinlerine
sert bir tavırla manastırımda hiç bir zaman yunan rahip veya keşiş alınmamasını,
sadece sekreter için istisna yapılabilir. Çünkü sekreter yerel müdürleri ile irtibata
geçebilmesi, başrahibin kararları onlara iletebilmesi ve onlardan talimat alabilmesi
için yunanca okuma yazma bilmesi zorunludur. Bunu bazı açgözlü ve kurnaz
yunanlıların, başrahipliği elde ettikten sonra manastıra zarar vermesi endişesiyle
yapıyorum. Bizim gürcü kabilenin saflığı sebebiyle başımıza bu tür olaylar çok
geldi.”252
Grigoryi bu ruhla sonraki yirmi beşinci bölümde de devam etmiştir. Orada aynı
kabileden keşiş rütbesine ulaşmak isteyenlerin manastıra nasıl kabul edileceğini bahis
konusu etmiştir. Rahip rütbesi verilmiş, tecrübe ve sağduyu ile tanınan ve bu nedenle
manastıra yarar sağlayabilecek Gürcüler, yabancılardan önce tercih edilmesi
gerektiğini belirtilmiştir. Ancak erdemli olmayan, uygunsuz ve rahipliğinden uzak
olanlara görev verilmemelidir. Grigoryi manastırı bütün yabancılardan uzak tutmak
istemektedir.253
Yirmi altıncı bölümde Pakuriyan, manastır yönetim şefaflığından bahis etmiştir.
İdare memuru ve papaz yardımcılarının başrahip önünde, başrahibin ise bütün manastır
kardeşliği önünde hesap vermesi gerektiğini söylemiştir. Bu hesap Eylül ayında ve
Paskalya bayaramında yılda iki kez olmak üzere belirli dokümalar ile yapılması
250
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XX, s. 52.
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XX, s. 53.
252
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 31-32.
253
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXV, s. 63.
251
70
gerekmektedir. Kim parayı yalnış harcarsa onu iâde ettikten sonra görevden alınır,
kilisenin gelirinden kalırsa o kilisenin yararına kullanılmalıdır. Daha iyi yönetim için
manastırda her zaman 10 lira bulunması gerekir, ihtiyaç anında ihtiyaçları karşılanması
ve kalan miktar ile manastıra mal alınması gerektiğini belirtmiştir.254
Yirmi dokuzuncu bölümde Grigoryi‘nin üç hanı hakkındaki kararları
bildirilmiştir. Stanimaka köyünün altında bulunan handa, her gün yolculara ve
yoksullara buğday, şarap, kuru ya da pişmiş gıda dağıtılmasını, değirmenlerden bir
tanesinin ise bağış için buğday öğütmesini emretmiştir. Köyden bir şahıs handa tüm
gereken hizmetleri yapması ve yoksulların yemeklerini dağıtabilmesi için diğer bütün
görevlerden muaf tutulmuştur. Bütün bunları Allah korkusuyla yapması gerektiğini ve
üçüncü dereceden bir keşiş gibi maaş alacağını belirtmiştir. Böylece Pakuriyan
yoksullar için ayrılan malzemelerden köylünün çalma hissini engellemiş olmaktadır.255
Grigoryi handa barınacak kişiler için yatak ve şömine bulunması, yolcu
hastalanırsa üç gün kalma süresi verilmesini, o zaman da tam iyileşmemişse sağlığına
kavuşana kadar dinlenmesini tavsiyede bulunmuştur.256
Grigoryi kardeşi Apasya‘nın günahlarının affedilmesi için Marmarion hanını
kurmuş, denizin yanındaki ve manastırın yanındaki hanları ise yolculara hizmet
sağlanması için kurmuştur ve başrahibine manastır hanlarında hiç birşeyin eksik
bırakılmamasını öğütlemiştir. Manastırın gelirinin çoğalması durumunda, hanların
düzeninin geliştirilmesini, bu sosyal eserin başarısı için hanlara yakın köylere de özen
gösterilmesini ve onlara günlük buğday, şarap ve sebze temin edilmesi gerektiğini
belirtmiştir.257
Otuz birinci bölümde Grigoryi Pakuriyan kalenin yanında olan Aziz Nikolay
manastırının, geleceğin rahiplerini eğitmesi için hazırlanması, öğrencilerin altı kişiden
az olmamaları kaydıyla, büyüyünceye kadar hikmetli, yaşlı ve erdemli bir rahip
tarafından eğitilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Lâyık olanlar sakalı büyüyünce rahip
olacak, lâyık olmayanlar ise manastırdan uzaklaştıracaktır. Bu ifadeler daha Grigoryi
254
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXVI,
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX,
256
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX,
257
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXIX,
255
71
s. 66.
s. 71.
s. 72.
s. 73.
döneminde manastırda, manastır okulunun mevcut olduğunu göstermektedir. Büyük
ihtimalle bu okul manastırın varlığı boyunca hep bulunmuştur.258
Otuz üçüncü bölümünde Pakuriyan, tüzüğünün mevcut metninin güvenilir bir
yerde tutulmasını, içindeki buyurukların değiştirilmemesini ve emirlerinin kısmi
yorumlarla yorumlanılmamasını belirtmiştir. Kim tüzüğünden bir hece bile silmek
veya değiştirmek isterse görevden alınmasını ve manastırdan aforoz edilmesini beyân
etmiştir.259
Manastır tüzüğü Grigoryi Pakuriyan ve o dönem Kudüs Patriği olan Evtimii‘nin
imzalarıyla sona ermektedir.
4. Manastıra Hibe Olarak Verilen Yerler
4.1 Grigoryi tarafından verilen yerler
Grigoryi Pakuriyan sadece manastırın inşası ve tüzüğünü yazmakla yetinmemiş,
manastırın bakımını da üstlenmiştir. Bu amaçla Rodop Dağlar‘ından, Ege Deniz‘inden,
Filibe bölgesinden Selaniğe kadar, arsa, köyler, hanlar, değirmenler, ormanlar ve üzüm
bağları gibi büyük gayrimenkul malları manastıra hibe etmiştir.260
Bunun yanında Petriç kalesi, manastırın inşa edildiği ―Yanovo‖ bölgesi,
―Baçkovo‖, ―Bursey‖, ―Lalkovo‖ ve ―Avrovo‖ bölgeleri, ―Stanimaka‖ köyü (bugün
Asenovgrad) Grigoryi tarafından inşa edilen iki kale, ―Aziz Varvara‖, ―Aziz Nikola‖,
―Aziz İliya‖ ve ―Aziz Georgi‖ bölgelerini armağan etmiştir. Ayrıca ―Voden‖ adına
kendi kalesini, ―Vanist‖ kalesi, ―Gelovo‖ köyünü, ―Zauça‖ bölgesini ve ―Aziz Georgi‖
manastırının üzüm bağlarını, bahçelerinı ve bütün gayrimenkul mallarını hibe
etmiştir.261
Bunlarla birlikte Grigoryi manastıra ―Baniça‖ kalesi, menşesi, çevre köyleri,
çiflikler ve ormanları ile birlikte, bütün çevresi ile Topolniçada ―Elovo‖ köyünü ve
258
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 12.
Paisyi, Ustav na Grigoryi Pakuriyan, bölüm XXXIII, s. 82.
260
Stanimir Stanimirov, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, s. 11.
261
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 26-27.
259
72
orada bulunan tüm kiliseleri bağşlamıştır. Ayrıca at, kısrak, eşek, manda, inek, öküz,
sığır, boğa, koyun, koç ve keçi gibi birçok hayvan hibe etmiştir.262
Son olarak Grigoryi manastıra bazı ikinalar, incil, mutfak eşyaları, kandelalık,
haçlar ve diğer tüm ihtiyaçları hediye etmiştir. Ne yazık ki bunların çoğu günümüze
kadar ulaşmamıştır ve nereye kaybolduğu sadece tahmin edilmektedir.263
4.2 KardeĢi Apasya tarafından verilen yerler
Grigoryi‘nin bildirdiğine göre kardeşi Apasiya‘nın vasiyetinde kardeşiyle aynı
mezara gömülmesi ve ruhunun kurtuluşuna mezarlık inşa edilmesi için ―Prilonkii‖
köyünü hediye etmiştir. Grigoryi Allah‘ın yardımıyla bir manastır ve kilise kurduktan
sonra, kardeşi Apasya‘nın kemiklerini getirtip manastır mezarlığına yerleştirmiştir.
Kardeşinin vasiyeti doğrultusunda ―Prilonkii‖ köyü, kaleleri, hanları ve bütün
toprakları hibe olarak verir ve ayinlerde onun için sürekli dualar yapılmasını istemiştir.
Kardeşinin manevi kurtuluşu için vasiyet etiği tüm yerleri manastıra armağan
etmiştir.264
Bunun yanında Apasiya Kurtarıcı İsa ve bütün azizleri tasvir eden ikonalar,
haçlar ve değerli çiçekler, inci ve altın süslerle süslenmiş Yunanca ve Gürcüce İnciller
bağışlamıştır. Ayrıca tüm kilise ve mutfak gerekçeleri, değerli dikilmemiş kumaşlar,
ahşap ikona, şamdanlar ve başka birçok değerli eşyalar manastıra hediye edilmesini
vasiyet etmiştir.265
5. Farklı Asırlarda Baçkov Manastırın Tarihi
5. 1 XIII-XIV. yüzyıllarda manastırın durumu
Üçüncü Haçlı Seferinin (1189-1192) vakanüvist olan kanonik Ansbert‘in kısa
notlarından, manastırın varlığının devem ettiğini görülmektedir. Onun notlarına göre,
haçlılar manastırın Gürcü kökenli başrahibini yakalayıp kampın yöneticisi olan
iparator Fridrih Barbarosa‘nın huzuruna götürmüştür.266
262
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 9-10.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 11.
264
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 10.
265
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 27-28 .
266
Ansbert, İstoria na pohoda na imperator Fridrih, çev. E. Dobrovski, 1827, s. 47-48.
263
73
Yukarıdaki satırlardan manastırın kuruluşundan yüz sene sonra bile, manastırın
başrahibinin Gürcü kökenlı olduğunu anlaşılmaktadır. Bu büyük bir ihtimalle 1280
yılına kadar, diğer bazı tarihçilere göre XIV yüzyıla kadar devem etmiştir. Haçlı
Seferlerin zamanında manastır hem Yunanlıların hem de Frankların hakimiyeti altında
girmiştir. Manastır 1199 yılında Bizans tarafından
Plovdiv ve Rodoplar‘ın valisi
olarak tâyin edilen Bulgar Boyarı İvanko eline geçmiştir.267
1205 yılında Edirne‘de Haçlıları mağlup ettikten sonra 1206 yılında Stanimaka
kalesi ve civarını almıştır. Dolaysıyla çar Kaloyan yönetiminde ―Baçkov‖ manastırı
İkinci Bulgar Çarlğının sınrları içine alınmıştır. 1207 yılında Selanik kuşatmasında
Kaloyan öldürülmüştür. Despot Aleksii Slav, Rodop bölgesinin yöneticisi çar
Kaloyan‘nın yeğeni olan Boril‘i tanımayarak bağımsız feodal olarak ayrılmıştır. Daha
sonra İstanbul‘daki Bizanslıların vasalı olmuştur.268
Klokotnitsa yanında olan efsanevi savaştan sonra (1230) II çar İvan Asen
Stanimaka bölgesini ―Baçkov‖ manastırı ile beraber tekrar geri almıştır. ―Asen‖
kalesinin kitabesi, Yunanlılar tarafından tahrip edilmiş olmasına rağmen transkript
olarak korunmuştur. Bu kitabeye göre II Çar İvan Asen bölgenin yöneticisi olarak
sevast Aleksii tayin etmiştir. Yönetici manastıra özen gösterip sonra tamir ettirmiş,
büyük ihtimalle kiliseyi de yenilemiştir. Ancak çar ve yönetici manastıra bağışta
bulunduğuna dair veriler bulunmamaktadır.269
―Baçkov‖ manastırı ve ―Asen‖ kalesi 1246 yılına kadar İkinci Bulgar Çarlığının
hakimiyetindedir. Daha sonra imparator III Yoan Vataçi tarafından işgal edilmiştir.
Vataçi‘nin (1254) vefatından sonra Bulgar Çarı II Mihail Asen manastırı ve ―Asen‖
kalesini tekrar devletinin sınırları için almıştır. Ancak iki yıl sonra Regin barış
anlaşmasına göre onları II Teodor Laskaris‘e bırakmıştır. Çar Konstantin Asen Tih
(1255-1277) yönetiminde Stanimaka bölgesi tekrar geri kazandırılmıştır. 1263 yılında
267
Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 12.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 14.
269
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 15.
268
74
imparator III Mihail Paleolog Bizans devletini islah edip söz konusu olan bölgeyi
seksen yıl zarfında devletine katmıştır.270
1344 yılında Bizans İmparatoriçesi Anna Savoyska, Yoan Kantakuzin ile
mücadelesinde Bulgarlar‘ın desteğini arayarak Stanimaka bölgesini armağan olarak çar
İvan Aleksandır‘a vermiştir. Lâlâ Şahin Paşa başkanlığındaki Osmanlı ordusu 1364
yılında Plovdiv, Stanimaka ve çeşitli Rodop kaleleri ele
geçirmiştir. Dolaysıyla
―Baçkov‖ manastırı o yıla kadar Bulgar devleti içinde kalmıştır. 1402 yılında Ankara
savaşında Osmanlı Sultanı Beyazıd‘ın Timur tarafından yakalanmasından sonra
Beyazıd‘ın oğulları taht için savaşmaya başlamıştır. Oğullarından Musa Çelebi
Plovdiv‘i ve çok sayıda Rodop köylerini tahrip ederek Başpiskopos Damyanı
öldürmüştür. Arhimandrit Panaret hikayesinde o dönem ―Baçkov‖ manastırı
Osmanlılar tarafından tamamen tahrip edildiğini söylenmiştir.271 Ancak onbeşinci
yüzyılın başlarında Patrik Evtimii‘nin bazı öğrencileri, görevden alındıktan sonra
kendisinin de manastırda yaşadığını ispatlanmışlardır. Arhimandrit Panaret‘in
söyledikleri doğru olsaydı bu yıllarda manastır ıssız kalmış olması gerekecekti.
5.2 XV. yüzyılda manastırın durumu
1380 yılında Plovdiv Kostenets köyünde doğan Bulgar yazar Konstantin
Kostenecki Patrik Evtimii‘den ders alma niyetiyle XV yüzyılın başında manastıra
gelmiş ama patrik vefat etmiştir. Konstantin Evtimii‘nin öğrencisi olan Androniğin
(Andrey) yanında ders almaya başlamıştır. Ondan Yunan dili ve Tırnovo Edebiyat
Okulunun temel ilkelerini öğrenmiştir. Eğitimini tamamladıktan sonra Konstantin
Kostenecki Plovdiv piskoposunun yanında bir süre hizmet vermiştir. Ama Trakya‘da
yaşanan trajik olaylar onu Bulgar topraklarını terk etmeye mecbur bıraktığından dolayı
Sırbistan‘a giderek oraya yerleşmiştir. Despot Stefan Lazareviç‘in (1389-1427)
Belgrad‘daki yayın evinde tanınmış yazar olmuştur. Konstantin on beşinci yüzyılın
üçüncü on yılında vefat etmiştir.272
270
S. Stanimirov, Backovskiyat manastir ot 1086 do 1402 godina, Duhovna kultura 1938, , № 7-8, s.
238-251.
271
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 13-14.
272
Konstantin Kostenecki, Sıçinenia i skazania za bukvite, der. M. Totomanova, 1993, s. 75.
75
Fransız tarihçisı ve arkeologu Louis Petit, ―Baçkov‖ manastırını XV yüzyıldaki
tarihi Konstantinopol Patriği I Simeon Trapezundski ile bağlamıştır. I Simeon ilk kez
1470 yılından 1473 yılına kadar patrik olarak görev yapmış ve sonra görevden
alınmıştır. 1478 yılında ikinci kez Patriklik tahtına çıkmayı başarmış ve iki buçuk yıl
yani 1481 yılına kadar Patrik olarak kalmıştır. 1484 yılında ahlaksızlıkla suçlanmış ve
sadece Patrikhaneyi değil İstanbulu da terk etmeye mecbur kalmıştır. ―Manuel
Gideon‖ büyük kilisesinin eski hartofilaksa göre Patrik I Simeon yaptığı kötü şöhretin
yüzünden Aton‘a değil Stanimaşki manastırına yerleşmiştir. Louis Petit bu manastırın
Baçkov manastırı olduğunu savunmuştur.273 Ama büyük ihtimalle Asenovgrad
kasabasının yakınlarındaki manastırlardan birine gelmiştir. Çünkü ―Baçkov‖ manastırı
hiç bir zaman ―Stanimaşki‖ adıyla anılmamıştır.
XV. yüzyılda Maharebeli Okrokmaydze‘nin isteği üzerinde Grigol adına iki
gürcü
büyük bir el yazmasının kopyasını yazmışlardır. Kopyanın içindeki
karalamalardan bu anıtın daha sonra Gürcistan‘a götürüldüğü anlaşılmıştır.
Günümüzde bu kopya Tiflis‘teki ―K. S. Kekelidze‖ Elyazmaları Enstitüsünde
muhafaza edilmektedir. Sofya‘daki ―Aziz Kiril ve Metodyi‖ Milli Kütüphane‘sinde
―Baçkov‖ manastırından gelen bir gürcü elyazısı bulunmaktadır. Bu el yazmasının bir
kağıdında 1311 yılından kalan ikonada bulunan yazısının çevirisi bulunmaktadır.274
Baçkov manastırında Edebiyat faaliyetleri on beşinci yüzyıl boyunca kesintisiz
devam etmiştir. Yunan keşiş Paul Fostiniat Yunan dram yazarlarından Sofokıl ve
Evripid‘in eserlerinin kopyasını yazmıştır. O, onların üzerinde uzun süre çalışmıştır.
Manastır kodeksinde 1460 ve 1465 yıllarından iki el yazması tespit edilmiştir.275
5.3 XVI. ve XVII. yüzyıllarda manastırın durumu
İvan Goşev ―Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir”
eserinde bu dönemde manastırda en büyük şahısın Daniel olduğunu söylemektedir.
XVI ve XVII yüzyıllarından kalan iki anma kitabında, Daniel‘in ismi göze çarpan bir
yerde yazılmış, hatta akrabalarının isimleri de sıralanmıştır. O İstanbul patriği II
Jeremiah döneminde manastırda başrahiplik yapmıştır. Yeni bir ana kilisenin inşası
273
İvan Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, 1931, s. 346-347.
A. Şanidze, Gruzinski manastir v Bılgaria i negovia tipik, Tbilisi 1971, s. 48.
275
Stanimir Stanimirov, Baçkovskiyat manastir prez XV vek, 1928, s. 129.
274
76
için gereken para toplanması üzere Daniel Balkan ülkelerine keşişler göndermiştir.
Daha sonra 1589 yılında Plovdiv Mitropoliti olarak atanmış ve ölümüne kadar (1595)
bu görevde kalmıştır.276
1595 yılında büyük bir yangın manastırın kuzey kanadını harap etmiştir. On
yedinci yüzyılın ortasına kadar ahşaplı bir yapı ―çardaklı salon‖ şekliyle yeniden inşa
edilmiştir.277
Onaltıncı yüzyılın sonunda ve onyedinci yüzyılın başlarında Osmanlı
İmparatorluğu‘nun durumu stabilize edilir ve Hıristiyan nüfusu için ekonomik ve
kültürel etkinlikler canlanmıştır. Bu dönemde Hıristiyanlar tarafından eski kiliselerin
onarımı yapılmış ve yeni kiliseler, manastırlar inşa edilmiştir. Ancak bu yapıların
boyutları küçük, mimarisi ise basit yapılardan oluşmuştur. 1601 yılında ―Baçkov‖
manastırının kuzey avlusundaki, güney kanadı inşa edilmiştir. Orada manastırın aşevi,
deposu ve yirminci yüzyılın son yıllarında Bulgar işadamı İliya Pavlov tarafından
yenilenmiş büyük mermer yemek masası bulunmaktadır. ―Baçkov‖ manastırının
merkez kilisesi ―Azize Meryem‖ 1604 yılında başrahip Partenii döneminde, Bulgar
başusta Nikola tarafından inşa edilmiştir ve Rönesans öncesi Bulgar topraklarında en
büyük kilisedir.278
Onaltıncı yüzyılın ortasında İstanbul Patrikhanesi Baçkov manastırının hayatına
müdahale etmeye başlamıştır. 15 Şubat 1628 yılında İstanbul Patriği Kiril Lukas
―Baçkov‖ manastırının hakları ile igili bir sertifika çıkarıp Stanimaka bölgesinde
bulunan ―Aziz Dimitır‖, ―Aziz Vaftizci Yahya‖, ―Aziz Arhangeli‖, ―Aziz Elijah‖,
―Aziz Georgi‖ ve ―Azize Meryem‖ kiliselerinin ona tâbi olmalarını emretmiştir.279
Merkezi kilisede, onyedinci yüzyılın başlarında yapılmış, Bulgar topraklarında
en eski ahşap oyma ikonostası korunmaktadır.280
276
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 346-347.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 18.
278
K. Tuleşkov, Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988, s. 55.
279
Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, Plovdiv 1983, s. 94.
280
Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XIV-XV vek, htpp://www.dveri.bg/content/view/8613/125,
20.03.2010 14:45.
277
77
Merkez kilisesinde bulunan bir yazıdan, kilise duvarlarının 1643 yılında fresk ile
süslendiği
anlaşılmaktadır.
Burada
Eski
Ahit‘ten
çok
nâdir
sahneler
ölümsüzleştirilmiştir. Batı duvarındaki kapının üzerinde ―Aziz Efrayim Sirieç‘in
Başarısı‖ adına başka bir nâdir sahne çizilmiştir. Onun yanında Teslis‘in imajı altında,
30 Temmuz 1643 tarihli anıt yazıtı bulunmaktadır.281
5.4 XVIII. yüzyılda manastırın durumu
1706 yılında Fransız gezgin Pol Lülas ―Baçkov‖ manastırını ziyaret etmiştir.
Lükas o dönemde manastır, kilise ve keşişlerin konuk binalardan oluşan, üç kapılı bir
kale şeklinde olduğunu, orada yüz rahibin yaşadığını, manastırın çevresinde başka bir
bina bulunmadığını, manastır kütüphanesinde ise 103 el yazması ve 253 eskibasılı
kitap bulunduğunu belirtmiştir.282
İstanbul‘daki Avusturya büyükelçisinin sekreteri Gerard Kornelius Driş 17181719 yılları arasında Belgrad-Sofya-Filibe-Edirne-İstanbul yolculuğu esnasında
―Baçkov‖ manastırını ziyaret etmiştir.283 Ona göre manastır bir dağın zirvesine inşa
edilmiştir ve yaprak ve meyvelerle beslenen çok sayıda Ortodoks keşiş bulunmuştur.
İlginç olan Gerard Driş‘in manastır kütüphanesinden hiç bahsetmemesidir.
―Baçkov‖ manastırı 1720 yılında ünlü Kudüs Patriği Hrisant Notara tarafından
ziyaret edilmiştir. Patrik Notara Patrikhanenin büyük borçlarını ödemesi için Bulgar
topraklarında para toplama kampanyası düzenlemiştir. O, Kutsal Hafta boyunca
manastırda kalıp Paskalya‘da Filibe‘nin eski piskoposu Damaskin ile ayinleri
yürütmüştür.284 1601 yılında kış paraklisi olarak inşa edilen ―Vse Svetii‖ kilisesi, 1719
yılında Damaskin tarafından verilen parayla freskle süslenmiştir.285
1732 yılından itibaren manastırın başrahibi olarak Hristofor adında bir keşiş
seçilmiştir. 1741 yılında başrahip Hristofor, bazı keşişler ve Stanimaka bölgesinin ileri
gelenlerinden Hacı Primo, İstanbul Patrikhanesine mukavemet göstermek ile
suçlanmıştır. Suçlamalardan sonra, Hristofor görevden alınmış ama sadece bir yıl
281
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 19.
A. Çvetkova, Frenski pıtepisi za Balkanite XV-XVIII vek, 1975, s. 271.
283
P. Yonov, Nemski i Avstriiski pıtepisi za Balkanite XVII- sredata na XVIII vek, 1986, s. 261.
284
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 363-364.
285
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 364.
282
78
sonra Prizren piskoposu olarak atanmıştır. 1750 yılında Hristofor yine manastırın
başrahibı olarak atanmıştır. Başrahip görevinden alındığından tekrar bu göreve atanana
kadar manastırın başrahiplik görevini keşiş Natanail sürdürmüştür. 1762 yılında
Patrikahne ve Filibe piskoposunun onayı ile Hristofor Stanimaka‘nın (Asenovgrad)
piskoposu olarak tayın etmiştir. Manastırın tarihi ve bu olaylar için 1740 ve 1741
yıllarından Patriğin iki mektubu delil olarak gösterilmiştir.286 Bu ani değişmeler çok
zor açıklanabilir. İstanbul Patrikhanesinin anayasasına göre ―Baçkov‖ manastırı
bağımsızdır ama bu tutumlarla onun iç işlerinde açıkça müdahale edildiği
görülmektedir.
XVIII. yüzyılda ―Baçkov‖ manastırı, bazı azledilmiş Yunan piskoposları için
toplanma yeri olmuştur. 1733 yılında Koh Kiril, 1797 yılında ise Yoasaf manastırda
ikamet etmiştir. Yoasaf 1752 yılından 1763 yılına kadar Tırnovo Piskoposluğunun
başında olup sonra Athos dağına keşiş olarak yerleşmiş, daha sonra da Baçkovo
manastırına yerleşmiştir.287
5.5 XIX. yüzyıllarda manastırın durumu
Gördüğümüz gibi XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ―Baçkov‖ manastırı çokça
gelişmiştir. Bu dönemlerde ―Azize Meryem‖ ana kilisesi ve manastırın güneybatı
köşesinde bulunan diğer kilise inşa edilmiştir. Bu tür inşaat çalışmaları 1830-1860
yılları arasında daha yoğun olarak devam etmiştir.288
Bu dönemlerde ―Baçkov‖ manastırı Yunanlılar tarafından yönetilmesine
rağmen, XIX yüzyılın ilk yarısında, onların etkisi zayıflarken Bulgarlar‘ın ise
güçlenmiştir. Bu katkıyı tanınmış, iki zengin Bulgar Vılko ve Stoyan Çalıkovi
kardeşler sağlamıştır. Sürekli bağışta bulunarak manastırın servetini artırmışlardır. Aile
ve bireysel bağışlar dışında, bütün esnaf dernekleri adına manastıra bağış almışlardır.
Manastır müzesinde muhafaza edilen değerli bir kutu üzerinde bulunan bir yazı (“Bu
286
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 366-369.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 22.
288
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 370.
287
79
kutuyu 3 Ağustos 1803 yılında Sviştov‟tan esnaf Kümdjiiski ve Gavriil manastıra
hediye etmiştir”) bunun delilidir.289
Aydınlanma döneminde ―Baçkov‖ manastırının gelişimi büyük Bulgar ressamı
Zahari Zograf‘ın şahsiyeti ile yakından ilişkilidir. O 1810 yılında Samokov‘da
doğmuştur. Babası Hristo Dimitrov Samokov Sanat okulunun kurucusudur. Zahari
dokuz yaşındayken annesini kaybetmiş, on yedi yaşında rahip Neofit Rilski‘nin
öğrencisi olmuştur. Kardeşi Dimitır yanında ressamlık okumuştur.290
Zahari Zograf rahip Neofit Rilski‘ye gönderdiği mektupları Prof. Dr. İvan
Şişmanov tarafından yayınlanmıştır. Bu mektuplarda Zahari‘nin enerji ile dolu yılmaz
kişiliğe sahip olduğu, dini ayinlerin Bulgar diline empoze edilmesini istediği, Bulgar
çocuklarının aydınlanması için bir basım evi oluşturulmasını ve memleketinde bir
kitebevi açılması fikrini savunduğu anlaşılmaktadır.291
Zahari Zograf‘ın eserleri, Bulgar Aydınlanmasının genel ruhunu yansıtmaktadır.
O, 25 yıl aktif çalışmıştır. 1835 yılından itibaren Filibe ve çevresinde çalışmıştır. 18381841 yılları arasında Asenovgrad‘taki ―Aziz Georgi‖ ve ―Azize Meryem‖ kiliselerinde,
Gornovoden manastırı ―Aziz Kiril ve Yulita‖* ve ―Baçkov‖ manastırında zengin
freskli kompozisyonlar çizmiştir.292
Eylül 1829 yılında Rusya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında Edirne Barışı
imzalanmasından sonra Hıristiyanlar yeni tapınaklar inşa etme hakkı kazanmıştır.
Giderek artan Hıristiyan inananlarının ihtiyaçlarını karşılamak için, ―Baçkov‖
manastırının rahipleri, manastırın güney bahçesinde yeni bir kilise inşa etmeyi
kararlaştırmışlardır. Yeni kilise Teslis onuruna dikilmiş ve Aziz Nikolay
Mirlikiyski‘ye adanmıştır. Bu kilise 1834 yılında Slivenli Bulgar başrahip Ananiyi
döneminde başlatılmış ve 1837-1838 yıllarında tamamlanmıştır. Kilisenin masrafları
cömert bağışçı Vılko Kurtoviç Çalıkov tarafından karşılanmıştır. Vılko Çalıkov,
Zahari ailesinin kadın tarafından akrabası olup genç ressamı, yeni yapılan kilisenin
289
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 369.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 22.
291
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 25.
* Günümüzde uluslararası Mimarlık okulu.
292
Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XVI-XVIII vek,
htpp://www.dveri.bg/content/view/8616/125, 23.04.2010 16:50.
290
80
süslenmesi için manastır kardeşliğine tavsiye etmiştir. Bu şekilde Zahari yeni yapılan
―Aziz Nikolay‖ kilisesinin duvar resimlerinin ressamı olmuştur.293
20 Nisan 1840 yılında Zahari, Neofit Rilski‘ye yeni yapılan kilisedeki resim
işleri için şunları yazmıştır: ”Allah sağlık verirse sonbahara kadar çizim işini
bitireceğim.” Aynı
yıl 10 Eylül
ayında:
“ En yakın zamanda işlerimi
tamamlayacağım” ifadesi ile durumu bildirmiştir.294
Aziz Nikolay‖ kilisesindeki freskler yumurta temperası ile yapılmıştır. Freskler,
kubbe, mihrap, narteks ve sunağın tamamını kapsamıştır. Zahari Zograf ayrı veya
kompozisyonlar şeklinde 600 sima ve suret çizmiştir. Bunların 135 tanesi narteks, 319
tanesi tapınağın orta kesiminde ve 75 civarında sunakta bulunmaktadır. Kubbenin
ortasında İsa, Teslis ve dokuz meleğin rütbesinin suretlerini çizmiştir. On iki uzamış
pencereler arasında peygamberlerin simalarını tasvir etmiştir. Kubbenin daha
aşağısında dört evanjelist, insan, aslan, buzağı ve kartal sembolleri ile birlikte
çizmiştir.
Ressam
―Son
akşam
yemeği‖,
―Müjde‖
ve
―Elçilerin
Vaftizi‖
kompozisyonları, kilise sunağında tasvir etmiş, onların altında bazı aziz ve rahiplerin
suretlerini çizmiştir.295
Kilise duvarlarında çokça Yunanca ve nâdiren Slavca yazıtlar bulunmaktadır.
Tapınak Aziz Nikolay Mirilikiyski‘ye adanmış olduğundan dolayı, Zahari onun
hayatından
bazı
efsanevi
sahneleri
kompozisyon
şeklinde
çizmiştir.
Kompozisyonlarının bazılarında Zahari sadece eski gravürlerde gördüğü İspanyol
kadırgaları ile deniz manzaraları sunmuştur.296
293
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 371.
Vasil Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, 1957, s. 46.
295
Pavel Stefanov, Baçkovskiya manastir prez XVI-XVIII vek,
htpp://www.dveri.bg/content/view/8616/125, 28.04.2010 13:00.
296
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.
294
81
Güney duvarında bir barok tahtı üzerinde oturan İsa Mesih simasını çizmiştir.
Üst tarafının boş alanlarını melek tasvirleri ve çiçek demetlerle doldurmuştur. Zahari
Zograf ve iki yardımcı usta tarafından ―Aziz Nikolay‖ kilisesinin freskleri kısa bir süre
içinde oluşturulmuştur. Bu nedenle bazı görüntüler telaş ve beceriksizlik izleri
taşımaktadır. Zahari yaptığı işler için narteks kapının iç tarafına bir yazı yazmıştır.
Yazının metni şöyledir: “Bu kilise 15 Ekim 1840 yılında, Eski Zagralı Matey
başrahipliğinin zamanında, Teslis‟in şânı ve Aziz Nikolay onuru için resimle süslendi.
Resimler
Samokovlu
mütevazi
ressam
Zahari
Hristoviç
Zograf‟ın
eliyle
freskler
daha
resmedilmiştir.”297
Narteksteki
dikkatli ve büyük bir beceri ile
yapıldığına
dikkat
çekmektedir.
Renklerin tazeliği günümüze kadar
tamamen korunmuştur. Sütunların
üzerindeki panellere Eski Ahit‘ten
―Adem ve Havva‘nın Yaratılışı‖,
―Günah
Kovuluşu‖,
İşleyişi‖,
―Kabil
―Cenneten
ve
Habil‘in
kurban sunu‖, ―Kabil‘in kardeşini
öldürüşü‖ ve ―Adem ve Havva‘nın günah işleyişinden sonraki dünya hayatı‖ gibi
sahneleri tasvir etmiştir.298
Zahari açık narteksin dış duvarının tamamını çok suretli olan ―Kıyamet Günü‖
kompozisyonu ile resmetmiştir. O, bu komopzisyona bir grup çağdaş günahkar kadını
dahil edip cehennemde işkence
gördüklerini tasvir ederek cesur davranmıştır. 20
Nisan 1843 yılında Nikola Hristoviç, rahip Neofit Rilski‘ye mektup yazarak bu
kompozisyondan dolayı Filibelilerin ressama kızdıklarını söylemiştir. Onun üstünde
ressam, Slivenli başrahip Ananyi, Eski Zagralı yardımcısı Mateyi ve kendi portresini
297
298
V. Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 50.
V. Zahariev, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, s. 56.
82
çizmiştir. Zahari kilisede kendi portresini çizerek yeni bir geleneğe öncülük
yapmıştır.299
1841 yılında Zahari, merkez tapınağının açık narteksin duvarları resimler ile
süslemiştir. Narteks Azizler‘in figürleri ve Yeni Ahit‘ten çok suretli sahnelerle dekore
etmiştir. Zahari Zograf ―Zengin adamın ölümü‖ kompozisyonunda melek Azrâil‘i can
alıcı olarak değil, zıpkın ile şeytan olarak tasvir etmiştir. Bu sahnenin sosyal etkisi
çoktur. Bu faaliyetin masraflarını Asenovgrad ve Eski Zagra köylerinden bazı
Bulgarlar karşılamıştır. Manastırın ana tapınağının batı kapısı üzerinde Teslis suretinin
altında ―1841 yılı‖ yazılıdır.300
Daha sonraki yıllarda Zahari Zograf Rila, Troyan, Preobrajenski manastırlarında
ve Aton‘daki merkez kilisesinin narteksi duvar resimlerle resmetmiştir. O yaratıcı
yeteneklerinin zirvesindeyken 14 Haziran 1853 yılında vefat etmiştir.301
1846 yılında muhtemelen Asenovgred‘tan bilinmeyen bir ressam, yemekhanenin
dış duvarına Baçkov manastırının panoramasını çizmiştir. Bu panorama ―Azize
Meryem‘in‖ ikonası ile birlikte dini bir ayine katılan rahipler, hayranlar ve manastır
bağışçılarının simalarını içermektedir. Bunun dışında ressam, manastırın çevresinde
bulunan birtakım paraklis ve kutsal yerlerin görüntülerini sunmaktadır. Nikolay
Mavradinov‘a göre manastır yemekhanesinin üzerinde bulunan fresklerin Zahari
Zograf ve kardeşi Dimitır‘a atfedilmesi oldukça yalnış bir şeydir.302
Eski manastırın bahçesinin arka tarafında 1902 yılındaki yangına kadar konut
binalar bulunurdu. Yangından sonra sadece doğu duvarı sağlam kalıp, 1927 yılında o
da yıkılmıştır. Yıkılan duvarın üzerinde 1846 yılında Neguşlu Aleksi Atanasov
tarafından tasvir edilen Bayramlar ve Elçilerin görüntüleri bulunrdu. Muhtemelen
Yoan Mosh aynı yılda ―Aziz Arhangeli‖ kilisesinin duvarlarını süslemiştir. Ancak
Yoan Mosh‘un sanatsal becerilerinin sanaat düzeyinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Çünkü çizdiği kompozisyonların renk gamı soğuk ve düz, figürlerin oranları beceriksiz
299
İ. Goşev, Zaharii Zograf ot Samokov i negoviya stenopis ―Straşniya sıd‖ v Baçkovskiya manastir,
Rodina 1939, s. 208-209.
300
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 23.
301
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28.
302
Nikolay Mavradinov, İskustvo na Bılgarskoto Vızrajdane, 1957, 211-214.
83
kalmıştır. Duvar resimleri, baş meleklerin amelleri ile alakalı sahneleri ve Athos‘ta
bulunan ―Dohiar‖ manastırında vuku bulan bir mucizenin görüntülerini içermektedir.
Bu mucize baş meleklerin konuşmasında geçtiği için ve Ortaçağ‘da Damaskin
koleksiyonun içinde yer aldığı için oldukça meşhurdur.303
Merkez kilisesinde bulunan bir anıt yazıttan, 1848 yılında kuzey duvarının bir
kısmı resimle süslendiği anlaşılmaktadır. 1850 yılında Edirneli Yunan ressam Mosko,
ana kilisesinin alt kemerlerinde, 1643 yılından kalan duvar resimlerini silip onların
yerine başka resimler çizdikten sonra resimlerin altına bu değişmeler yapıldığına dair
bir yazı bırakmıştır. Tapınağın batı duvarında ise başrahip Kiril‘in tam boy portresini
tasvir etmiştir.304
27 Şubat 1870 yılında Sultan Abdulaziz‘in fermanıyla Bulgar Ekzarhlığı
kurulmuştur. Bu dönemde Filibe bölgesi Yunanlılar‘ın elinde bulunduğu için fermanda
şöyle yazılmıştır: “Kurulmuş olan Bulgar Ekzarhlığa Rusçuk, Silistre, Şumnu, Tırnıvo,
Sofya, Vratsa, Lovech, Vidin, Niş, Pirot, Küstendil, Samokov, Velesh, Varna
Piskoposlukları (sakinleri bulgar olmayan yaklaşık yirmi köy hariç Varna kasabası ve
Karadeniz boyunca Küstence‟ye kadar), Anhialo ve Mesemvria kasabaları olmaksızın
Sliven sancağı, deniz boyu köyleri hariç Sozopol kazası, Filibe kasabası, Kuklen,
Voden, Arnautköy, Panagia, Novo selo, Lyaskovo, Ahlan, Baçkovo, Belaştiça köyleri
ve “Baçkov”, “Aziz Bezsrebırniçi”, “Azize Peraskeva” ve “Aziz Georgi” manastırları
hariç Filibe Piskoposluğuna bağlanmıştır.”305
Dolaysıyla ―Baçkov‖ manastırı, İstanbul Patrikhanesi‘nin yetkisinin altında
kalarak onun anti-Bulgar politikasını bastırmaya devam etmiştir. Bu manastır, diğer
birçok manastırın aksine, devrimci hareketlerine katılmamıştır. Halbuki her zaman bir
eğitim merkezi olmuş ve 1870 yılında orada bir papaz okulu açılarak bu geleneğini
yenilemiştir. Bu okul ―Aziz Nikolay‖ kilisesinin yanında kurulup dört yıl eğitim
vermiştir.
Başarılı
mezunlar
ağırlıklı
olarak
303
kırsal
bölgelere
S. Stanimirov, Baçkovskiyat manastir prez XIX vek, Rodina, II, 1939, s. 56-57.
A. Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 340-341.
305
Hristo Hristov, N. Gencev, Bılgarsko vızrajdane, Sofya, 1969, s. 212-214.
304
84
rahip
olarak
gönderilmiştir. Ayrıca ―Baçkov‖ manastırı kiliselere, Rodop dağlarındaki okullara ve
toplum merkezlerine çeşitli yardımlarda bulunmuştur.306
Asenovgrad bölgesinde efsanevi lider Angel‘in grubu 1833 yılından 1866 yılına
kadar Bulgar nüfüsünün haklarını korumaya çalışmıştır. O, bir kez manastıra
uğradığında keşişlerin yemeklerini eski kazanlarda pişirdiğini görmüş ve onlara yeni
büyük bir kazan hediye etmiştir. Bu kazan günümüzde manastır müzesinde muhafaza
edilmektedir.307
XIX. yüzyıl boyunca manastırın inşaat faaliyetleri, nehir üzerindeki eski
Osmanlı tipi köprünün kuruluşu ile devam etmiştir. Bu köprünün maliyeti 300.000 kırş
civarinda olup 1866-1867 yıllarında tamamen manastır imkanlarıyla inşa edilmiştir.
Günümüzede bu köprüden, nehrin sol kıyısında sadece kalıntıları durmaktadır.308
Kilise mücadelesi sırasında Yunanlılar manastırdaki tesirlerini güçlendirmek
için büyük çabalar sarfetmişlerdir. Yukarıda belirtiğimiz gibi bununla beraber, onun
sistematik
yağmaları
da
sürdürülmüştür.
Bulgarlar,
―Baçkov‖
manastırını
Yunanlılar‘ın işgalinden ancak 1894 yılında kurtarmayı başarmışlardır. Manastır
kardeşliği 5 Mayıs 1894 tarihli bir mektupla İstanbul Patrikhanesinin dairesinden
vazgeçerek, Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod Meclisine başvurarak manastırı kendi
koruması altına almasını talepte bulunmuştur. 20 Aralık aynı yıl № 429 mektupla
Sinod meclisi bu yasal ve adil talebine hak vererek manastırı kendi dairesi içine
aldığına dair manastır kardeşliğine haber göndermiştir. Manastırın yeni başrahibi
olarak Akakyi adında bir rahip seçilmiştir.309
Bu değişiklikten memnun olmayan bazı Stanimakalı Yunanlılar ―Asen‖ kalesine
kadar gürültülü bir protesto yürüyüşü yapmışlardır. Buna karşılık olarak manastır
kardeşliği ―Azize Meryem‘in‖ ikonası ile Asenovgrad‘a kadar yürüyüş yapmışlardır.
Bu hareketle günümüze kadar gelen ve senede bir kez yapılan bir gelenek
uygulanmaktadır. 8 Haziran 1906 tarihli ―Drujba‖ gazetesi, 1895 yılından sonra Sinod
meclisi tarafından birçok Yunan keşişin manastırdan kovulduğunu yazıp bazı
306
Sl. Kisyov, Baçkovskiya manastir, Sofya, 2005, s. 12.
Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 196.
308
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 25.
309
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.
307
85
keşişlerin hayatlarının sefâlet içinde sona erdiğini, bazılarının ise cübbelerini çıkarıp
dünyevi işlerle meşgul olmak zorunda kaldığını belirtmiştir.310
Manastır en çok 15 Ağustos‘ta olan ―Hramov‖ bayramında ziyaret edilmektedir.
26 Ağustos 1880 tarihli ―Mariça‖ gazetesinin 114. sayısında bir yazıya göre ―Hramov‖
bayramında manastıra 155 koyun, yedi buzağı, 200 kg. bakır, 18 000 kg. buğday ve
40 000 kırş para hediye edilmiştir.311
5.6 XX. yüzyılda manastırın durumu
1899 yılında Asenovgradlı ressam Radoslav Bılgarov, ―Aziz Kiril‖ ve
―Metodyi‘nin‖ portresini (50 x 30 sm) çizmiştir. Bu eser günümüzde ―Baçkov‖
manastırının müzesinde korunmaktadır. Manastırda, Yunan hegemonyası zamanında
bu iki Slav azizin suretlerini resmetmek imkansız olmasına rağmen, ressamın böyle
eser bırakması takdire şayandır. Radoslav Bılgarov, Asenovgrad Hvoyna köyünde
(1901) ve Smolyan Şiroka Lıka köyünde (1902) başka eserler de bırakmıştır.312
1905 yılında Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod meclisi tarafından bir yıl
öğretim ile ―Kilise Ses Sanatı‖ okulu açılmıştır. Ancak açılış maksadını yerine
getirmediği için 1919-1920 yılının sonunda kapatılmıştır. 1910-1911 öğretim yılında
yine Sinod meclisinin tarafından üç yıllık öğretimle manastırda bir ―Rahip Okulu‖
açılmıştır. Bu okul lise statüsünde olup kilisenin umudunu haklı çıkarmıştır. 1949
öğretim yılında okulda altı öğretmen tarafından eğitilen yüz yetmiş öğrenci
bulunmuştur.313
Amerika‘dan ithal edilmiş ―filoksera‖ adına bir meyva biti, manastırın üzüm
bağlarının büyük bir kısmını 1903- 1910 yılları arasında yok etmiştir. Dolaysıyla
manastır, gelirlerden büyük bir rakam kaybetmiştir. Devlet tarafından, manastırın
60 000 dönümlük mülkiyetine el konulmuştur. Üstelik 1902 yılında manastırın batı
kanadı ve Asenovgrad‘taki en karlı değirmeni yanmıştır. Ayrıca manastır yönetiminin
cehaletinden dolayı başka bir manastır değirmenin aleyhine olacak bir sözleşme
310
Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 156.
Nikolay Haytov, Asenovgrad v minaloto, s. 148.
312
A. Vasilev, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, s. 637- 638.
313
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 17.
311
86
imzalayıp daha sonra ona iki milyon leva ceza ödemek zorunda kalmıştır. Stefan
Çankov‘a göre bu gerçekler kötü yönetim ve denetleme noktasının yokluğunu
göstermektedir.314
1 Ocak 1937 yılında ―Baçkov‖ manastırının yıllık geliri 1 587 000 leva, gideri
ise 1 580 037 levadır. Onun toplam mal ve mülkünün değeri 13 230 000 levadır . Bu
miktar şunları içermektedir:
1. Nakit para - 20 000 lev;
2. Gayri menkul kapalı mülkiyetler: 9 440 000 lev toplam tutarında, beş
değirmen, 20 dükkan, Asenovgrad‘da iki katlı bina, çiftlikteki binalar ve manastır
binaları;
3. Gayri menkul açık mülkiyetler: toplamı 3 700 500 leva değerinde olup, 1 770
dönüm işletme arazi, 1 285 dönüm orman, 150 dönüm üzüm bağ, 68 dönüm çayır, 68
dönüm bahçe ve 147 dönümlük işletilmemiş arazi ve boş alanlar;
4. Toplam 50 000 leva değerinde; 6 öküz ve inek, on beş at ve katır, 150 koyun
gibi evcil hayvanlardır.315
1928 yılındaki büyük Chirpan depreminde, manastırın doğu kanadı çok zarar
görmüştür. Ertesi yıl bu kanat yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Onun içinde turistler
ve ziyaretçiler için oda yapılmıştır. Üzerinde ise manastırın dokuz çanlı çan kulesi
bulunmaktadır.316
1943 yılında Plovdiv papaz okulu manastırın güney avlusuna tahliye edilmiştir.
Onun kütüphanesi İstanbul papaz okulunun tahsisatı ile değerli el yazmaları ve eski
basılı kitaplar içermektedir. 10 Aralık gecesi 1947 yılında büyük bir yangın, tüm güney
kanadı ve içerisindeki nesneleri harap etmiştir. Bina 1971 yılından sonra restore
edilmiş ve içerisine sadece küçük manastır müzesi ve konferans salonu tertip
edilmiştir.317
314
Stoyan Çankov, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes, 1936, s. 310.
Stoyan Çankov, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes, s. 311.
316
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 7.
317
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 8.
315
87
1902 yılında yangın tarafından harap edilen manastırın batı kanadı 1949 yılında
restore edilmiştir. Onun içine manastır hücreleri ve manastır kütüphanesi
yerleştirilmiştir. XVII. yüzyılda inşa edilen kuzey kanadı zamanla yıpranarak, 1956
yılında yıkılmış ve restore edilmiştir. Orada onurlu misafirler için odalar, manastır
mutfağı, yemek odası ve sergi için bir salon bulunmaktadır.318
6. Günümüzde Baçkov manastırının durumu
Rodop dağlarının eteğinde, Chepelare nehrinin (Chaya nehri olarak da bilnir)
vadisinin yakınında, 10 km. Asenvgrad‘ın güneyinde, Plovdiv‘e 30 km, Smolyan‘a 90
km ve Baçkovo köyüne 1 km. uzaklıkta, Balkan Yarımadası‘nın en eski
manastırlarından biri olan
―Baçkov‖ manastırı (―Sveta Bogoroditsa Petriçka‖)
bulunmaktadır. Bu manastır 1083 yılında Gürcü Grigoryi Pakuriyan tarafından
kurulmuştur. Manastır, Bizans, eski Gürcü ve Bulgar kültürlerini barındırmaktadır.
―Baçkov‖ manastırı Bulgaristan‘da şan ve büyüklük bakımından ikinci sırada
bulunmakla beraber ―Aziz İvan Rilski‖ ve ―Troyan‖ manastırlarında olduğu gibi
stavropigial olup bölge Piskoposluğundan bağımsız olarak Bulgar Ortodoks Kilisesinin
Sinod meclisine bağlıdır.319
Baçkov manastırı 927 yıllık bir geçmişe sahip olup, Bulgaristan, Bulgar
Ortodoks Kilisesi, Ortodoks dünyası ve dünya medeniyet tarihi ve kültürü için paha
biçilmez bir önemi vardır. Bu manastır varlığının onuncu yüzyılına girmiş olmasına
rağmen kendinde hala onun mirasından önemli boyutlar saklamaktadır. Yeni başrahip
Boris
önderliğinde
manastırın
kaybettiği
ihtişamına
yeniden
bulmasını
beklenmektedir.320
Manastırın mimarisi ve binaları, diğer Bulgar manastırlarında sıkça görülen
basit tiplidir. Taş kaldırmla döşeli bir avluya, kocaman ağır demir kapılardan girilir,
avlu kare şeklinde olup ortasında, üzerine yüksek ağçlar eğilmiş ana kilisesi
318
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 8 .
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 9.
320
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 21.
319
88
dikilmiştir. Avlunun etrafında ahşaptan yapılmış bir üst katla birlikte üç katlı binalar
bulunmaktadır.321
Manastır kalın duvarlarla çevirilidir ve köşelerinde küçük gözlem kuleleri
görülmektedir. 1924 yılnda yapılmış doğu duvarı dışında, diğer duvarlar XI- XII.
yüzyıllardan kalmıştır. Kalın demir plakalar ile çivili iki kapı yüzyıllar boyunca olduğu
gibi bügün de akşam kilitienip sabah erken açılmaktadır.322
Manastır kompleksi, kuzey ve güneyden olmak üzere iki bölümden
oluşmaktadır. Kuzey bölümü eski manastır olarak da adlandırılmaktadır. Onun içinde
―Azize Meryem‖ ikonası ile övülen merkez kilisesi ―Sveta Bogoroditsa‖ ve ―Aziz
Arhangeli‖ kilisesi bulunmaktadır. Fransız gezgin Pol Lukas‘a göre ―Aziz Arhangeli‖
kilisesi Bizans İmparatoru Aleksii Komnin tarafından XIII. yüzyılda inşa edilmiştir.
Yeni manastır olarak adlandırılan güney bölümünde ise ―Aziz Nikola‖ kilisesi
bulunmaktadır. O, 1834-1837 yılları arasında inşa edilmiş ve ünlü sanatçı Zahari
Zograf tarafından 1841 yılında fresklerle süslenip günümüze kadar korunmuş
olmasından dolayı insanları çokça etkilemektedir. Dikkate değer ―Kıyamet günü‖
kompozisyonunda Zahari, bütün tüccarlar, zenginler ve üst düzey din adamlarının
cehennemde eziyet gördüklerini tasvir etmiştir.323
Manastırın kuzey avlusunda ―Sveta Bogoroditsa‖ kilisesinin yanında Deospyres
lotos subtropikal bir ağaç bulunmaktadır. Meyveleri olgunlaştığı zaman mavi olup
büzücü bir tada sahiptir. Yerel halk bu ağcı cincif adıyla adlandırmaktadır. Efsaneye
göre bu ağacın meyveleri kısır kadınların gebe kalmasına yardımcı olmaktadır.324
―Baçkov‖ manastırı pekçok paraklis ve kutsal yerlere sahiptir. ―Kluviyata‖,
―Ayazmoto‖, ―Sveti Arhangeli‖, ―Sveti Georgi‖, ―Sveti 12 Apostoli‖, ―Sveti Teodor‖,
ve ―Sveti Yoan Krıstitel‖ paraklisleri manastırın çevresinde bulunmaktadır. Diğer
paraklisler ―Bulgar Kudüsü‖ olarak bilinen Asenovgrad çeversine dağılmıştır.
Mütevazi dindar insanlar tarafından kurulmuş XI. yüzyılından ―Aziz Yoan Krıstitel‖,
―Asen‖ kalesinde XIII. yüzyılından ―Uspenie Bogorodiçno‖, XI. yüzyılından ―Aziz
321
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 29.
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 11.
323
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 13.
324
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 6.
322
89
Georgi‖, ―Aziz Dimitır‖, ―Aziz Nikolay‖, ―Aziz Atanasii‖, ―Aziz Efiromeni‖ ve ―Aziz
İliya‖ paraklislerinde manastır kardeşliği liturji uygulamaktadır.325
―Baçkov‖ manastırı kültür abidesi olarak ilan edilmiştir ve 200 yatak
kapasitesine sahiptir. Manastır avlusunda cincifil, cennet elması, manolya, çin çamı ve
defne ağcı gibi çok nadir rastlanan bitki ve ağaç türleri görülmektedir.
Bugün manastır binaları ve kiliselerin mimarisi büyük bir sanatsal ve tarihsel
ilgi görmektedirler. Bu nedenle kısaca onlardan bahsetmemiz yerinde olacaktır.
6.1 Kilise- Mezar binası (Kostnitsa)
Kilise- mezar binası üç yüz
metre manastırın doğusunda dik
bir kaya üzerine kurulmuştur. Bu
bina
―Kostnitsa‖
adı
ile
anılmaktadır. Kostnitsa, ölülerin
kemiklerinin muhafaza edildiği yer
anlamına gelmektedir. Bu bina,
manastırın
günümüze
kuruluşundan
kadar
varlığını
sürdürmüş ve günümüzde manastır tesisindeki en eski binadır. O dönem bu tür kilisemezar binalarının bütün Bizans manastırlarında inşa edildiği bilinmektedir. Bugün
oldukça yıkılmış olmasına rağmen bu kilise- mezar binası fevkalade sanatsal ve
tarihsel yönden ilgi görmektedir. Bu bina, Bulgaristan‘da eski dönemdeki gerçek
Bizans mimari ve resim tasvirlerini içeren tek binadır.326
Yukarıda belirtiğimiz gibi bu bina manastırın kuruluşundan günümüze kadar
ulaşan en eski binadır. Manastır tüzüğünde şunlar yazılıdır: “Ben Grigoryi Pakuriyan
Avrupa‟daki Bizans orduların başkomutanı, içinde keşişler için hücreler içeren bir
manastır, kilise ve öldükten sonra kemiklerim konulması için bir kilise- mezar binası
325
326
Arhimandrit Yoana, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, s. 16.
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 11.
90
inşa etmek istiyorum.” Grigoryi Kostnitsa‘yı manastırın doğusunda ―Kluviya‖
bölgesinde inşa etmiştir.327
Bu bina iki katlı olup opus mixtum tekniği ile yatay satırlar halinde dizilmiş taş,
bigor ve ince tuğla ile inşa edilmiştir. Üst kat kilise, alt kat ise mezarlıktır. Bina
cephesi profilli kör kemerler ile içe doğrudur. Bu Bizans mimarisinin yeni bir fenomen
olayıdır. Kostnitsa tek gemili, tek absidli küçük pençerelerle iki katlı bir binadır. Her
iki katında da batı yönünde antre bulunmaktadır. Kilise- mezar binasının alt katında
mezarlık odası bulunmaktadır. Bu nedenle Kostnitsa‘nın planlanması Balkan
yarımadası için yabancı bir tür olup muhtemelen örneği Kafkaslardan alınmıştır.
Mezarlık odasında ondört mezar kazılmıştır. Dolayısıyla bu binanın sadece Pakuriyan
ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için inşa edilmiş olduğunu göstermektedir.328
Narteks kare planlı, her yönü açık olmakla beraber, beş yarım daire kemerli
planlıdır. Kuzey ve güney taraflarında ikişer, batı tarafında ise bir tanedir ve giriş için
kulanılmaktadır. Zemin dikdörtgen döşeme taşla
döşenmiştir. Kilise dörtgen
şeklindedir. Bir tonoz ve takviyeli üç eğri kemerle kapalı olup dört küçük pençere ile
aydınlanmaktadır.329
Gürcü sanatçı Yoan İveropulets XI. yüzyılda kilise- mezar binasındaki
narteksinin antresinde duvar resimleri çizmiştir. Alt katın orta kesimine götüren bu
antrenin kapısının üstünde şu cümleleri içeren bir yazıt bulunmaktadır. “Bu abidenin
birinci ve ikinci katı Yoan İveropulets‟in eliyle resmedildi. Bu yazıyı okuyan sizler,
benim için dua edin”. Sanatçı nartekste Azize Meryem‘i bir taht üzerinde oturarak
kollarını açmış vaziyette resmetmiş, sol tarafında Hz. İbrahim‘in, sağ tarafında ise
ihtiyatlı soyguncunun suretlerini çizmiştir.330
Narteksin kuzey duvarında sanatçı, Grigoryi ve Apasya Pakuriyan kardeşlerin
portrelerini resmetmiştir. Grigoryi‘nin kafası üzerinde “Grigoryi, Pakuriyanların çarı
ve manastırın kurucusudur.” yazılmıştır. Apasyanın kafasını üzerinde ise “Apasya,
magister ve kurucunun kardeşi” yazısı bulunmaktadır. İkisi aynı kıyafeti giyinmiştir.
327
Ustav na Grigoryi Pakuriyan, çev. Arhimandrit Paisyi, bölüm XX, s. 53.
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 12.
329
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 31.
330
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 12.
328
91
Farklılık tamamen dekoratif olup bir kardeşin mantosu kırmızı, pantalonu mavi renkli
diğerin ise tam ters resmedilmiştir. Diğer duvarda XIV. yüzyıldaki baba ve oğul
bağıçıların resimleri çizilmiştir. Alt rafında ise ―Georgi ve oğulu Gavril‖ yazısı
bulunmaktadır.331
Muhtemelen bütün birinci katın duvarları resimlerle süslenmiştir. Ne yazık ki
rutubetten dolayı günümüze ulaşamamıştır. Geçmişte Kostnitsa‘nın üst katına batı
tarafından bir ahşap merdiven aracılığıyla çıkılırmış.332 Şimdi ise giriş güney
tarafındandır.
Çar İvan Aleksandır (1331-1371), yönetimi sırasında ―Baçkov‖ manastırını
tekrar Bulgaristan topraklarına katarak ona zengin topraklar hibe etmiştir. O dönemde
kilise- mezar binası da restore edilmiştir. Kuzey duvarındaki kemerli niş içinde tam
boy şeklinde çar İvan Aleksandır‘ın portresi tasvir edilmiştir. Portrenin iki tarafında şu
ifadeleri içeren bir yazı bulunmaktadır. “İvan Aleksandır Bulgarlar‟ın ve Yunanlılar‟ın
çarıdır.”333
Çar İvan Alekasndır‘ın tasviri büyük ilgi görmektedir. Çarın kafasındaki tacı iki
melek tarafından tutulmuş vaziyette, sağ elinde de kenarında bir haç bulunan
hükümdar asası, sol elinde ise göğüsüne doğru bir kıvrık kağıt pozu ile portre
edilmiştir. Kıvrık kağıdın üzerindeki Yunanca yazılar, o dönemde Bizans etkisinin
Bulgaristan‘da ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesidir. Çarın elbisesi, Bizans
İmparatorların elbiselerinin en küçük detaylara kadar taklit edilmiştir. Çar İvan
Aleksandır değerli taşlarla süslü şatafatlı bir elbise ile aynen Paris İncilinde VI. Yoan
Kantakuzin minyatüründe olduğu gibidir.334
Kostnitsa binası, Komniler zamanından Ortodoks dünyasına kalan bir anıtıdır.
Son yıllarda ―Leventis‖ Vakfı sayesinde Kostnitsa‘daki duvar resimleri restore edilmiş
ve ziyaretçilere açılmıştır.335
331
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 13.
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 14.
333
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 15.
334
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 15.
335
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 18.
332
92
6.2 “Sveti Arhangeli” Kilisesi
―Sveti
manastırın
Arhangeli‖
kuzey
bulunmakla
kilisesi,
bölümünde
beraber,
manastır
tesisindeki en eski binalardan biridir.
Fransız gezgin Pol Lukas‘a göre bu
kilise
yüzyılında
XIII.
İmparatoru
Bizans
Aleksii
Komnin
tarafından inşa edilmiştir. Kilise,
yıkılmış
tapınağın
batı
duvarına
yapışmış, büyük kemerlerle bağlanarak dört ağır sütün üzerine inşa edilmiştir. Böylece
diğer binaların seviyesine yükseltilmiştir.336
Kilisenin iç tarafı dörtgen şeklinde olup yarım yuvarlak kemerlerle
güçlendirilmiş silindirik bir tonoz ile örtülüdür. Kubbenin altı penceresinden kiliseye
ışık girmektedir. Sunak ise yıkılmış tapınağın batı duvarında kısmen oturmuştur.
Kilise, bigor ve tuğla ile inşa edilmiş çatısı ise kiremit ile örtünmüştür. 337
6.3 “Sveta Bogoroditsa Petriçka” Kilisesi
―Sveta
Bogoroditsa‖
kilisesi 1604 yılında temelden
inşa
edilmiş
ve
manastırın
kuzey bölümünde bulunmaktadır. Pakuriyan‘ın inşa ettiği eski
kilise yıkılmış, küçük ―Sveti
Arhangeli‖
kilisesi
ise
çok
sayıdaki cemaatı için yeterli
olmadığından
336
337
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 13.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 34.
93
dolayı,
XVII.
yüzyılın başlarında, manastır yönetimi günümüze kadar muhafaza edilen bu kilisenin
inşaatını karalaştırmıştır.338
Kilisenin iç tarafı, geniş narteks, tapınağın dörtgen şekli orta bölümü ve yarım
yuvarlak bir absidli uzun sunak olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Narteks,
dörtgen şeklindedir. Yarım yuvarlak dört kemer üzerinde yatan bir yarım küreli kubbe
bulunmaktadır. Kubbenin iki yanından iki silindirik tonoz geliştirilmiştir.339
Tapınağın orta kısmı kare şeklindedir. Dört mermer sütün üzerinde silindirik bir
kubbe yükselmektedir. Orta bölümünün her iki tarafında kilise şarkıları söylenebilecek
iki yarım yuvarlak absid çıkarılmıştır.340
Tapınak, iki dikey satır şeklinde yapılmış yirmi pençeresinden bol ışık
almaktadır. Böylece kilisenin dışarısından bakıldığında iki katlı bina izlenimi
vermektedir. Katedral kilisesinin muhteşem pencereleri ve mimari şekliyle insanlarda
derin bir etki bırakmaktadır.341
6.4 “Aziz Nikolay” Kilisesi
―Aziz Nikolay‖ kilisesi 1840 yılında yapılmıştır. Kilise binası küçük, bir katlı
olup taş ve tuğla ile inşa edilmiştir. İç tarafında kireçle sıvanmış, dışında ise ―Azize
Bogoroditsa‖ kilisesi gibi mermer bloklarla kaplanmıştır.342
Bina, kalın duvarlı dikdörtgen narteks ve dikdörtgen uzamış şekilli orta kısmı
olmakla beraber iki bölümden oluşmaktadır. Kilise inşaat ve mimari şekliyle
Ortaçağ‘daki eski kilise binalarına benzemektedir. Bina dört simetrik yan kemer ile
geliştirilmiş, üzerinde ise uzun pencereli silindirik bir kubbe yatmaktadır.343
338
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 34.
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 18.
340
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 35.
341
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 19.
342
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 36.
343
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 36.
339
94
6.5 Manastırın Yemek Salonu
Manastır
Yemekhanesi,
manastırın güney bölümünde yer
almaktadır.
O,
yüzyılın
XVII.
başında ana kilise ile aynı anda inşa
edilmiştir.
Bina
yarı
silindirik,
tonoz, dikdörtgen şekilli olup batı
duvarında bir apsis bulunmaktadır.
Orijinal mermer masası muhafaza
edilmiştir. Üzerinde bulunan bir
yazıta göre 1601 yılında Baçkovo köyünden olan usta Nikolay tarafında yapıldığı
anlaşılmaktadır.344
1622 yılında yemek odasının devamı olarak bir mutfak odası ilave edilmiştir. Bu
odanın çatısı dayanıklı bir tonoz ile örtünmüştür. Hemen yanında ise büyük yuvarlak
kubbe ile örtülmüş, kubbenin ortasına çıkan geniş bir baca bulunan, dikdörtgen bir oda
bulunmaktadır. Bu oda muhtemelen yemek salonunun hizmetindedir. Yemek
salonunun doğusunda, dikdörtgen, duvarları taş ile örülü, çatısı ise kalın meşe kirişlerle
örtülü bir mahzen bulunmaktadır. Yemek salonunun üzerinde taş ve tuğla ile örülmüş
sağlam bir kat inşa edilmiştir. Bu kat, küçük bir paraklis, başrahibin odası, müze ve
kütüphaneden oluşmaktadır.345
1643
yılında
yemek
salonu
fresklerle
süslenmiştir.
―Kıyamet
günü‖
kompozisyonu ve azizlerin simalarının yanında, Ortodok dogmaların tarihçesini
gösteren sahneler bulunmaktadır. Bu sahnelerde sapkınların kınanıp kanunlarla inancın
saflığının korunduğu görülmektedir.346
344
Pavel Stefanov, Baçkovskiyat manastir prez XVI-XVIII vek, s. 22.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 35.
346
B. Penkova, Stenopisite v baçkovskata trapezariya i atonskata tradiçiya, Sofya, 1989, s. 49.
345
95
Ayrıca Aristophanes, Odoneristos, Diyojen, Ariklos, Kliomian, Sokrates, Sibila,
Platon, Plutarch, Hokiar, Aristo ve Galen gibi bazı filozof, yazar ve düşünürlerin
portreleri bulunmaktadır.347
Yemek salonunun dış duvarında 1843 yılından kalan büyük bir duvar resmi
muhafaza edilmiştir. Bu resim çok gerçekçidir ve bütün detayları ile ilkbaharda ―Azize
Meryem‘in‖ ikonasının dağa götürülmesi sahnesi tasvir edilmiştir. Ayrıca manastır
kurucusu Grigoryi, kardeşi Apasya, ikinci bağışcıları olan Gavril ve Georgi ve İparator
Aleksii Komnin‘in portreleri resmedilmiştir.348
6.6 Manastır Kütüphanesi
Manastır kütüphanesi Bizans, eski Bulgar ve hatta eski Gürcü kitaplarıyla
meşhurdur. Başlangıcını, manastırın kurucusu Grigoryi Pakuriyan‘ın 1083 yılında 30
el yazmasını hediye ederek koyması oluşturmuştur. Bu el yazma eserler gelecekte
zengin manastır kütüphanesinin ana çekirdeğini oluşturmuştur.349
Grigoryi bu otuz el yazma eseri manastır
tüzüğünün son bölümünde sıralamıştır. Günümüzde
kütüphanede bulunan en eski el yazmaları şunlardır:
X-XI. yüzyıl değerli kapaklı İncil, Aziz Vasil
Veliki‘nin el yazması ve XI. yüzyıl Aziz Grigoryi
Bogoslov‘un el yazmaları, XI. yüzyıl sonundan
İstanbul‘daki ―Everget‖ manastırın kanunnamesi
bulunmakatadır. XII. yüzyıla ait iki Yunan el
yazması, Kudüs tüzüğü ve bir Bizans müziğin el
yazması muhafaza edilmiştir. XIII. yüzyıla ait bir
Yunan el yazması, XV. yüzyıla ait Slav başlığıyla bir Yunan el yazması, XVI. yüzyıla
ait on altı kitap, XVII. yüzyıla ait yirmi kitap, XVIII. yüzyıla ait on yedi kitap ve XIX.
yüzyıla ait üç kitap ve yetmiş üzerinde araştırılmamış defter bulunmaktadır.350
347
B. Penkova, Stenopisite v baçkovskata trapezariya i atonskata tradiçiya, s. 50.
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 16.
349
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 343.
350
İ. Goşev, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir, s. 344-348.
348
96
Manastırın eski el yazmaları ve eski basımlı kitapları günümüzde Sofya‘daki
―Tsarkovnoistoriçeski‖
Enstitüsünün
arşivinde
muhafaza
edilmektedir.
Basılı
kitapların sayısı 148 tanedir. Hepsinin Venedik‘teki Yunan tipografilerinde basılması
dikkat çekmektedir. Onlar genelde litürjik karaktere sahiptir. Ancak Damaskin
Studit‘in ―Hazinesi‖ ve Kliment Rimski‘nin apokrif ―Havarilerin çağrısı‖ eserleri gibi
kitaplar da bulunmaktadır.351
6.7 “Ana Meryem” ikonası
Baçkov manastırı, dini cazibesini
―Ana
Meryem‘in‖ ünlü antik ikonasına borçludur. Onun
yapımı için kesin tarihsel veriler bulunmamaktadır.
Sanatsal açıdan bu ikona Gürcü sanatının şaheserini
oluşturmaktadır. Bu ikona 1311 yılında gümüş ve
altın örgü ile kaplandığı bilinmektedir. İkona
üzerinde Yunanca ve Gürcüce olmak üzere iki yazıt
görünmektedir. Yunanca yazıt şöyledir. ―Allah‟ın
Annesi ve İsa Mesih”. Gürcüce yazıtı Gürcü
bağışcılar tarafından yerleştirilmiştir. Altın- gümüş
örgüyü iki Gürcü kardeş Atanasyi ve Okropir tarafından hediye edildiği bu yazıttan
anlaşılmaktadır. Bu olay Yunan Çarları Andronik Mihail ve Andronik dönemlerinde,
Gürcü önderlerin Konstantin ve Dimitriyi‘nin dönemelerinde gerçekleşmiştir.352
1921 yılında bilimsel amaçlarla manastırı ziyaret eden Gürcü Sovyet
akademisyenler, eski Gürcü dil uzmanı Prof. Akakyi Gavrilovich Şanidze ve Gürcü
tarih ve arkeolojisinin uzmanı Prof. Nikolay Aleksandovich Berzenşvili
Gürcüce
yazıtın yeni ve daha doğru bir çevirisini yapmışlardır.
Yazıtın çevirisi şöyledir:
a.
İkonanın sol tarafında: “Bu “Ana Meryem‟in” ikonası Taolu Gürcü
İgnatius‟un oğulları Atanasyi ve Okropir tarafından altın – gümüş örgü ile
kaplanmıştır”.
351
352
М. Stoyanov, Stari grıtski knigi v Bılgaria, Sofya, 1978, s. 24.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 26.
97
b.
İkonanın sağ tarafında: “İkona, Dünyanın kuruluşundan Yunan yıl
sayımına göre 6819 yılında, Gürcü yıl sayımına göre ise 6915 yılında Andronik Mihail
ve Andonik Yunan çarları döneminde, Gürcistan‟da ise Konstantin ve Dimitryi
Bagratidi egemeliğinin döneminde altın – gümüş örgü ile kaplanmıştır”.353
XIV. yüzyılın başlarında, ikonanın üzerindeki altın –gümüş örğüsü ortaya
çıkmasıyla beraber ―Aziz Luka‖ tarafından çizildiği gibi bazı Bizans efsaneleri ortaya
çıkmıştır. Araştırmacılara göre bu efsaneler iki nedenden dolayı insanlar arasında
yaygın hale gelmiştir. Birincisi, ikona manastırda ve çevresinde çizilmiş değildir,
uzaktan gelişi onun olağanüstü kökeni fikrini doğurmuştur. İkincisi ise manastır
çevresindeki nüfüsün, onun mucizevi etkilerini hissetmesidir.354
6.8 “Asen” Kalesi
Manastırın
doğusunda,
2
uzaklığından,
8
km.
eski
km.
kuzey
Stanimaka‘nın
―Asen‖
kalesinin
kalıntıları yükselmektedir. Bu kale XIII.
yüzyılın başlarında Çar II. İvan Asen
tarafından
Bizans
İmparatoru
Todor
Komnin üzerindeki zaferi anmak için ve
kardeşi Aleksii Rodoplar‘a vali olarak
atamasından
dolayı
inşa
edilmiştir.
Ayrıca ―Asen‖ kalesi Tuna nehrinden Ege Denizi‘ne giden en kısa yolun güvenlğini
sağlamak hedefi ile kurulmuştur.355
Kalenin yanında bir mermer kayanın üzerinde çar II. İvan Asen‘in meşhur yazıtı
kazınmıştır. Yazıtın metni şöyledir: ―Dünyanın yaratılışından 6730 yılında ve Miladi
1231 yılında Tanrı tarafından tahta
çıkarılan çar İvan Asen, Bulgarların ve
Yunanların çarıdır. Bu bölgenın yöneticisi olarak kardeşi Aleksii tâyin edip bu kaleyi
inşa etmiştir.” Bu yazıtın metni asırlar boyunca muhafaza edilmiştir. 1712 yılında
Fransız gezgin Pol Lukas, manastır ziyareti sırasında bu yazıtı fark edip bir kopyasını
353
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28.
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 28-29.
355
K. Zahariev, Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, s. 5.
354
98
almıştır. 1883 yılında Stanimakalı bazı fanatik Yunanlılar bu yazıtın
Pol Lukas
tarafından bir kopye alındığını sezmeden yazıtın metnini silmişlerdir. Ancak 1889
yılında Prof. Vasil Zlatarski Pol Lukas‘ın kopyasına göre orijinal metnin az aşağısına
yeniden yazmıştır.356
6.9 Patrik Evtimii Tırnovski’nin Mezarı
Son Tıronovo Patriği Aziz Evtimii nerede ve nezaman vefat ettiğinin, mezarının
nerede
olduğunun
üzerinde
anlaşmazlığa,
günümüzde
de
çözülemediğini
görülmektedir. Bu tartışma XX. yüzyılın başlarında ―Baçkov‖ manastırında bulunduğu
iddia edilen mezarda yapılan kazılardan ve basın bültenlerinde çıkan sayısız
yayınlardan sonra alevlenmiştir.
Şimdiye kadar bu konu üzerinde en kapsamlı
çalışmayı İvan Bogdanov yapmış ve bunu daha sonra “Grobıt na patriarh Evtimiinatsionalna svetlina” adıyla özel bir kitap halinde yayınlamıştır. Yazar Patrik
Evtimii‘nin mezarı ile alakalı daha once yapılmış araştırmaların argümanlarını ve
sonuçlarını sistematık bir şekilde verdikten sonra bazı önemli deliller sunarak kitabını
tamamlamıştır.
Aziz Evtimiin, ―Baçkov‖ manastırının çevresinde öldüğüne ve defnedildiğine
dair şüphe yoktur. XV. yüzyıldaki Lovech koleksiyonunda (şimdi kayıp) açıkça şunlar
ifade edilmiştir: “Son Tırnovo Patriği Aziz Evtimii, Stanimaka bölgesine sürgün
edilmiştir ve orada pek çok edebi eser bıraktıktan sonra orada yaşamı sona ermiştir.357
XV. yüzyılın başlarında Bulgar yazarı Konstantin Kostenecki,
Patrik
Evtimii‘den ders almak için ―Baçkov‖ manastırına gelmiştir. Ancak Aziz Evtimii vefat
etmiştir. Bunun üzerinde Konastantin Evtimii‘nin öğrencisi olan Andronik‘ten
(Andreyi) ders almaya başlamıştır. Andronik‘ten Yunan dili ve Tırnovo Edebiyat
Okulunun temel ilkelerini öğrenmiştir. Eğitimini tamamaladıktan sonra bir süre
Plovdiv piskoposu yanında hizmet vermiştir. Andronik hakkında günümüze kadar
ulaşan bilgiler çok sınırlıdır. Ama ―Baçkov‖ manastırdan sonra Sırbistan‘a gitiği ve
orada Stefan Lazareviç‘in emektaşı olduğu kesin olarak bilinmektedir. 1425 yılında
Andronik 33 eseri ihtiva eden büyük bir Panegerik kopyalamıştır. Bu Panegerik
356
357
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 60-62.
İvan Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, Sofya, 1987, s. 37.
99
günümüzde Sofya Tarihi Kilise Müzesinde (№ 182) numarası altında muhafaza
edilmektedir. Bu eserlerden üçü Aziz Evtimii, biri Aziz Kilimen Ohridski, biri de
Teofilakt Ohridski‘ye, kalanları ise Yoan Zlatoust ve Yoan Damaskin gibi eski kilise
babalarına atfedilmektedir.358
Yerel efsaneye göre Patrik Evtimii‘nin mezarı ―Azize Meryem‖ tapınağının batı
girişindeki güney direğinin yanında bulunmakatadır. Orada 1870 yılına kadar
sönmeyen bir kandil yanarmış. Ancak Bulgar ve Yunan kiliselerinin çekişmesi
sırasında bu uygulama kaldırılmıştır.359
20 Kasım 1905 yılında manastırın başrahibi Paisii, Aziz Sinod‘un haberi
olmaksızın ve uzman varlığı bulunmaksızın söz konusu olan yerde kazılar yaptırarak
bir mezar bulmuştur. Açılan mezarda iskelet olmaksızın piskopos manto kalantıları ve
bir asa bulunmuştur. Aynı yıl 8 Aralığında kazılar devam etmiş ve birinci mezarın
hemen yanında ikinci bir mezar daha bulunmuştur. İkinci mezarda bir iskelt, keşiş
giyisi kalıntıları ve şu Yunanca yazısı ile haddelenmiş kurşunlu bir kağıt bulunmuştur.
“Muazzam şehri Tırnovo‟nun piskoposu ve Bulgar Patriği Evtimii‟nin kutsal
emanetleri.” Yazıttaki harflerin düzenlenişinden SIRONA mısrası oluşmuştur.
Kenarlarda rakamlı anlamlar ile harfler yazılmıştır. Prof. Vasil Zlatarski‘ye göre
SIRONA mısrasının okuyuşu ―1404 4 Nisan‖dır.360
Başrahip Paisii yeni keşifler için Aziz Sinod Meclisine bildirilmiştir. Sinod
Meclisi papaz Neofit, papaz Grigorii ve prof. Vasil Zlatarski‘den oluşan bir heyeti
keşifleri yerinde incelemesi için göndermiştir. Heyetin raporu 23 Aralık 1905 yılında
―Kilise Journal‖ gazetesinin 50. sayısında beş gazete sayfası halinde yayınlanmıştır.
Raporda mezarların bulunuşu ayrıntılı bir şekilde açıklandıktan sonra ikinci mezarın
açılışında başrahip, tüm kardeşler ve hizmetkarlar mezardan güzel bir koku yayıldığını
bildirmişlerdir. Heyet de 11 Aralıkta mezarın açılışında aynı kokunun yayıldığını
bildirmiştir.361
358
Vasil Pandurski, Panegrikıt na dqk Andrey ot 1425 godina, Sofya, 1974, c. I, s. 225-241.
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 51.
360
İ. Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, s. 59.
361 Vasil Zlatarski, Tsırkoven vestik, 1905, sayı 51.
359
100
Ancak 2 Ocak 1906 yılında Üsküp eski mitropoliti ve ―Baçkov‖ manastırının
eski başrahibi Teodosiyi buna karşı basında bir antitez ile çıkmıştır. Onun yazısı 13
Ocak 1906 yılında ―Kilise Journal‖ gazetesinde yayınlanmış ve aynı sayıda Prof. Vasil
Zlatarski ona karşı makale-cevap yazarak Teodosiyi‘nin salahiyetini tartışmış ve onun
argümanlarını yalanlanmıştır. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Sinod Meclisi de 22
Haziran 1906 tarihli bir mektupla Teodosiyi‘nin antitezine itiraz etmiştir. Bu arada
manastırın başrahibi Paisii‘e karşı iki kez saldırı yapılmıştır. Bu saldırıların sebebi
belki de patriğin mezarının bulunmasının başrahip tarafından yalan olarak ortaya
sunulduğunun düşünülmesidir.362
1911 yılında Sinod Meclisi olayın açıklığa kavuşturulması için Ulusal Müzesi
Müdürü Dr. Bogdan Filov ve Prof. Yordan İvanov‘dan oluşan ikinci bir heyet
göndermiştir. Bu heyet mezarların 1604 yılından daha eski olmadığını ve bulunan
kurşunlu kağıdın Aziz Evtimii döneminden olmadığını tesbit etmiştir. Sanki B. Filov
ve Prof. J. İvanov‘un en mantıklı sonuçu, bulguların Patrik Evtimii‘nin mezarı
olmadığıdır.
Şimdiye kadar söylenenlerden iki sonuç çıkarılabilir.
1.
Bu mezar son Tırnovo Patriğinin mezarı olmadığıdır. Büyük olasılıkla
bu hipotez bazı yurtseverlerin aldatmasıdır.
2.
Veya bu mezar Aziz Evtimii‘nin mezarıdır. Ancak birinci mezarı değil
ikinci mezarıdır.
Bu iki hipotez o dönemde ciddi argümanlarla ispatlanmış değildir. Saygın bilim
adamları Bogdan Filov ve Yordan İvanov‘un raporu, doğrudan suçlama yapmadan
sanki bu olayın bir aldatma olduğunu söylemektedir. Ülkemizde sık sık olduğu gibi bu
olay da sonuna kadar incelenmemiş ve belirsizlikler içinde kalmıştır. Günümüzde de
insanlar bunun gerçekten Aziz Evtimii‘nin mezarı mı yoksa bir aldatmaca mı?
sorusunun cevabını aramaktadırlar. Manastırın XVI. yüzyılda yıkılmış ve yağmalanmış
olduğu bilinmektedir. Büyük ihtimalle Patriğinin mezarı da soyulmuş ve tahrip
edilmiştir. XVI. yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın başlarında manastır Yunan
362
Pavel Stefanov, Ustavıt na Grigoryi Pakuriyan, http://www.dveri.bg/content/view/8463/125,
15.10.2010, 15:45.
101
rahipler tarafından yeniden inşa edildikten sonra son Bulgar patriğin mezarı da restore
edilmiş ve kalıntılar da içine konulmuştur.363
Dolaysıyla XVI. yüzyılın sonunda ve XVII. yüzyılın ilk yarısında manastır
yeniden inşa edildiğinde, Aziz Evtimii‘nin mezarı da restore edilmiş veya yeniden
yapılmış olmasının ihtimali yüksektir.364
7. Günümüzde Manastırın Sahip Olduğu Yerler
Manastır kurucusunun ve bağışçılarının, manastıra yaptıkları bağışlardan ve
yüzyıllar boyunca büyüyen manastırın zenginliğinden günümüzde sadece 2500
dönümlük tarla, 550 dönümlük pirinç tarlaları, çayırları, bahçeleri, 1000 dönümlük
orman, ―Katırliyi‖ köyünde bir çiftlik, biri elektrik tahrikli, altısı su ile olmak üzere
yedi değirmen ve 25 dükkan kalmıştır. Manastır tüzüğünde zikredilen hanlardan
günümüzde hiçbiri bulunmamaktadır. Bazılarına göre Asenovgrad‘daki han, eski
Pakuriyan hanının yerine inşa edilmiştir. Handa ‖Aziz Georgi‖ adına küçük bir kilise
ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak için odalar bulunmaktadır.365
Günümüze
kadar
aşağıdaki
manastır
paraklisleri
iyi
korunmuştur.
Asenovgrad‘ın yanında ―Azize Meryem‖, ―Çaya‖ nehrinin kıyısında, ―Aziz Kosmos ve
Damyan‖, manastırın doğusunda ―Aziz Georgi‖, ―Aziz Dimitır‖ ve ―Teslis‖, 1862
yılında manastırın üzüm bağına yapılmış olan ―Aziz Todor‖, üzüm bağının biraz daha
yukarısında ―Aziz Petır ve Pavel‖ ve ―Aziz Atanasiyi‖ paraklisleri bulunmaktadır.366
363
İ. Bogdanov, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, s. 76.
Georgi Todorov, Koncinata i grobıt na patriarh Evtimii, http://www.iskoni.com/
besedi_statii_sv_Etimij _ grob. html., 20.11.2010, 10:30.
365
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 58-59.
366
R. Lıvakov, Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, s. 62.
364
102
III. BÖLÜM
TROYAN MANASTIRI “USPENĠE BOGORODĠÇNO”
1. Manastırın Mahal Durumu
mimari
Bulgaristan‘da
acıdan,
ve
sanatsal
kültür
bakımından en dikkate değer
anıtlardan
biri
olan
büyüklük
ve
bakımından
ülkemizde üçüncü
büyük
manastır olarak şöhret kazanan
Troyan
Bogorodiçno‖
―Uspenie
manastırıdır.
Troyan manastırı 400 metre deniz seviyesinden yükseklikte, Cherni Osam nehrinin
güzel vadisine inşa edilmiş, Cherni Osam ve Oreşak köyleri arasında yer almakta ve
Troyan kasabasına 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır.367
Manastırın erken tarihi için yeterli veri bulunmamaktadır ve bu manastırın
Ortaçağda var olup olmadığı ispatlanmamıştır. Ancak çağdaş araştırmacıların büyük
bir kısmı daha sonraki dönemlerden gelen bilgilere dayanarak Troyan manastırının
XVII. yüzyılın başında başkeşiş Kalistrat tarafından inşa edildiğini kabul etmektedir.
Gelenek manastırın kurucusu Aton‘dan gelen ve şöhreti olmayan bir keşiş olduğunu ve
başlangıçta
Osam nehrinin yanında küçük bir ahşap kilise inşa ettiğini
anlatmaktadır.368
Troyan manastırı stavropigial olup yani yerel piskoposluğuna bağlı değil, direkt
Bulgar Patrikhanesinin hükmü altında olmaktadır. Bulgaristan‘da onun gibi iki
manastır (Rila ve Baçkov manastırları) daha vardır.
367
Danela Brankova, Troyanski Manastir, http://troyan-monastery.hit.bg/troyanski-manastir-mesto.htm.
11. 07. 2009, 05.01.2011.
368Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, Sofya, 2000, s. 81.
103
2. Manastırın Tarihçesi
1835 yılında oluşan bir manastır kroniğinde şunlar kayıtlıdır: “Troyan
manastırı, Bulgar krallığı düştükten yıllar sonra inşa edilmiştir. Adı bilinmeyen Bulgar
bir keşiş Aton‟dan tek öğrencisi ile gelip dağ çölünde yerleşmiştir. Kendileri için bir
kulübe ve küçük bir ahşap kilise inşa edip uzun yıllar geçtikten sonra keşiş o bölgedeki
insanlar arasında şöhret kazanmıştır”.369
Efsaneye göre söz konusu kroniği yazan Tırnova mitropoliti olan Ognyanoviç‘in
sekreteridir. Bu kroniği yazan, Aton‘dan iki keşişin gelip
manastırı 1600 yılları
civarında inşa etmeğe başladığını başka yerlerde de belirtmiştir. Bir süre sonra
beraberinde ―Azize Meryem Troeruchitsa‖(üç elli) mucizevi ikonasını taşıyan başka
bir Aton keşişi Romanya‘ya gitmek üzere yeni inşa edilen manastıra uğramıştır. Aynı
efsaneye göre yolununa devam etmek istediğinde ikona bilinmeyen bir şekilde
manastıra dönermiş. Sonunda Aton keşişi ―Azize Meryem Troeruchitsa‖ ikonasını
bırakıp yoluna devam etmiştir. Bu değerli ikona günümüzde de ―Troyan‖ manastırında
muhafaza edilmektedir.370
Tüm bu efsanevi olaylar yeni rahipleri cezbetmiş ve bunun sonucu olarak
manastır hızla büyümüştür. En kısa zamanda ―Azize Meryem‘e‖ adanmış bir ahşap
kilise, keşişlerin hücrelerini içeren bir kanat ve küçük bir han binası inşa edilmiştir.
Ancak kısa bir süre sonra Lovechli başkeşiş Kalistryi zamanında bir grup eşkıya
manastıra saldırıda bulunarak başkeşişi yaralamışlardır.371
XVIII. yüzyılın ilk yarısında manastır müessesesi biraz daha genişletilmiş ve
ekonomik olarak çok zenginleşmiştir. Aynı dönemde manastırda bir kilise okulu açılıp
1765 yılında öğretmen Nikola Varbanov tarafından devralındıktan sonra daha büyük
bir şöhret kazanmıştır. Yine aynı yüzyılda Sopot doğumlu başrahip Hristofor
manastırın ilk büyük inşaatnı yaptırmıştır. O bazı yeni binalar yapmış, ahşap kilisesini
onarmış ve 1771 yılında su kanalizayonu temin etmiştir. 1780 yılında Pahomyi adına
369
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, Sofya, 2003, s. 78.
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 81.
371
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 81.
370
104
başka bir Sopotlu başrahip, yeni taşlı katedrel bil kilisesinin inşasını organize
etmiştir.372
XIX. yüzyılın başında manastır oldukça büyütülmüştür. Avlunun etrafını
çeviren konut gövdeleri iki hatta üç katlı olup o dönem için son derece nadir bir
yapıdır. Manastırın kuzeybatı köşesinde bir savunma kulesi inşa edilmiştir.
Bu
binaların çoğu 1785 yılından itibaren 32 yıl boyunca manastırda başrahipliğini yapan
başrahip Paisii tarafından inşa ettirilmiştir. Manastırın doğusunda bulunan ve XVIII.
yüzyıldan kalma ―Aziz Nikola‖ iskiti(skit) de başrahip Paisii‘nin eseridir. Sonraki
başrahiplerden biri olan Partenii 1820 yılında yeni bir çit duvarı inşa ettirmiştir. Ancak
Vidinli Derviş Paşa onu bir kale kurmakla suçlayıp Lovech hapishanesine atmış ve
partenli aylarca içerde kalmıştır.373
Ciddi çalışmaların sonucu yıllar sonra 1830 yılında ―Troyan‖ manastırı Lovetch
Yunan piskoposların vesayetinden kurtulmak için önemli ve belirliyici adımlar
atmıştır. Aynı yıl manastırın başrahibi, manastırın idari ve ekonomik bağımsızlığını ve
özerkliğini İstanbul Patriğinin tanıması talebiyle İstanbul Patrikhanesine bir heyet
göndermiştir. 4 Aralık 1830 tarihli ekümenik patrik Kostandyi tarafından imzalanmış
bir özel sertifika ile ―Troyan‖ manastırı stavropigial olarak tanınmış ve doğrudan
İstanbul Patrikhanesine bağlanmıştır. Manastırın yeni dini duruma uygun olarak ciddi
inşaat hazırlıkları başlanmıştır.374
2.1 “Uspenie Bogorodiçno” kilisesi
Aralık
1830
yılında
yeni
bir
katedral kilisesi inşa etmek için bağışlar
toplanıp hemen inşaat malzemeleri satın
alınmış,
şartları
belirlenmiştir.
ve
Bu
usta
ücretleri
teşebbüsün
gerçekleşmesi için Koprivshtitaslı Stoyan
Çalıkoğlu Beylikchi, Tryavnalı Penco
372
Lyuben Praşkov, Elka Bakalova, Stefan Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir,
Sofya, 1992, s. 36.
373
K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, Loveç, 1903, s. 11.
374
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82.
105
Popoviç ve Tetevenli Haci Mihael büyük rol oynamışlardır.375
Bu inşaatın gerçekleşmesi için Padişah fermanı Stoyan Beylikchi‘nin yardımıyla
ancak Mart 1835 yılında temin edilmiştir. İnşaat hemen başlayıp Temmuz ayında
tamamlanmış ve Ağustos ayında Veliko Tırnovo Piskoposu Hilarion kutsal tapınağı
―Azize Meryem‖ adına kutsamıştır. Yeni katedral kilise ünlü Peşteralı usta Konstantin
tarafından yapılmıştır. İnşaat eski kilisesnin yirmi metre kuzeyinde, manastır
mezarlğının arazisi üzerinde yapılmıştır.376
Katedral kilisesi Athos tipidir, geniş bir haç kubbeye sahip, bir narteks ve açık
eksonarteksten oluşmaktadır. Ayrıca geniş bir sundurma ve kuzeybatı duvarlarının
çevresinde açık bir galeri bulunmaktadır. Kilise çok iyi işlenmiş kare taşlar, satır arası
değişen tuğla ve kemerli nişlerle inşa edilmiştir. Kilisenin ortra kesimi kare şeklinde
olup her köşesinde birer taş sütünü bulunmaktadır. Sütünlar arasında yay şeklinde
kemerler yükselmiş, onların üzerinde ise kilise kubbesi yerleştirilmiştir. Kilisenin damı
yüzey ince taşlarla örtülmüştür. İçerisi 1889 yılında mermer döşeme taşlar, 1907
yılında ise açık narteksteki mermerler yaptırılmıştır.377
1871 yılında Macaristanlı gezgin Felix Kanitz ―Troyan‖ manastırını ziyarete
geldiğinde, katedral kilisesinin izlenimi onu hayrete bırakmıştır. Aynı yılda yazdığı
―Dunavska Bılgaria i Balkanite‖ (Tuna Bulgaristan ve Balkanlar) kitabında manastırın
resmini çizerek onun güzelliğinden bahsetmiştir.378
Günümüze kadar muhafaza edilen doğu, kuzey ve batı konut binalar, 1835
yılında inşa edilmiştir. Manastırın güney tarafında eski kilisenin yerine ―Aziz
Meryem‖ adına küçük bir ahşap paraklis yapılmıştır. Başrahip Filoteyi döneminde
manastır avlusunda 1843 yılında han binaları, 1845 yılında ise kilisenin güneyinde
rahip hücreleri ihtiva eden bir kanat inşa edilmiştir.379
375
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 79.
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 84.
377
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 79-80.
378
Felix Kanitz, Dunavska Bılgaria i Balkanite,1891, s. 49
379
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 86.
376
106
2.2 Kilisenin duvarlarının resimlerle süslenmesi
Yeni
inşa
edilen
kilisenin
süslenmesi için Troyan rahipleri, 1847
yılında en meşhur Rönesans sanatçısı olan
Zahari
Zografı
etmişlerdir.
manastıra
Sanatçının
çizdiği
davet
duvar
resimleri kilisenin bütün iç duvarlarını
kapsamaktadır. Hz. İsa, Dokuz melek
mertebesi,
peygamberler,
misyonerler,
bayramlar, İsa‘nın mucizeleri, savaşçılar
ve
azizlerin
birlikte,
geleneksel
sanatçı
sunağın
portreleriyle
karşısında
merkezi bir yerde Aziz Kiril ve Metodyi,
aziz
Mihail
Bolgarin
(muhtemelen
Patukslu Mihael Voin) ve Sofya şehitleri Aziz Georgi Novi ve Aziz Nikola
Sofiiski‘nin resimlerini çizmiştir. Bunlarla birlikte sanatçı Zahari Zograf pencerelerin
nişlerinde Petır Balüv, Spas Marinov, Hristo Petkov, Angel Stoykov eşlerile birlikte,
Haci Vasilyi, Dimitryi ve Baço, annesi Teodora ile birlikte manastır bağışçıların
portrelerini, ve sonunda başrahip Filotey ile birlikte kendi portresini tasvir etmiştir.380
Sanatçı kilisenin batı duvarının narteksinde vatansever galerisini çar Trivelyi,
çar Mihael (Boris I), David, çar Yoan Vladimir ve Paraskeva Ternovsa‘nın tasvirleri
ile devam etmiştir. Güney duvarında Zahari Zograf patrik Yoan, Aziz İvan Rilski, Aziz
Dimitryi Besarabovski ve Aziz Teodosyi Tırnovski‘nin resimlerini çizip ―Bolgare‖
(Bulgarlar) sıfatıyla göstermiştir. Kuzey duvarında ise sanatçı şehit Aziz Onufryi
Gabrovski, başpiskopos Nikolay Ohridski, Aziz Sava, Aziz Simeon Srıbski, Yoakim
Sarandoporski, Gavril Lesnovski ve Debel Del köyünden Aziz Lazar‘ın portrelerini
resmetmiştir.381
380
381
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 88.
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80.
107
Zahari Zograf Rönesans‘taki
popüler
olan
―Apokalipsis‖
temasından
birçok
sahneyi
açık
galerisinin tonozunda tasvir etmiştir.
Galerinin duvarlarında ise sanatçı,
ibret
veren
―Kıyamet
günü‖ ve
―Hayat tekerleği‖ kopmpozisyonlarını
resmetmiştir.
Sanatçı
―Hayat
tekerleği‖ eseriyle insanlara dünyevi
hayatın geçici olma felsefesini telkin etmektedir. Zahari Zograf bütün resimlerini
iyimser bir duyguyla ve parlak renkleri kullanarak çizmiştir.382
Zahari Zograf açık galerisinde ―Kıyamet günü‖ ve ―Hayat tekerleği‖ eserleriyle
Hıristiyan inananlar için bir ahlaki şifre oluşturmaktadır. Bu mevzular sanatçının
sonraki eserlerinde en sevdiği temalar olmuştur. Bu ibret verici resimlerinin bir
bölümü, dekorasyonun geç tamiri nedeniyle yakın zamana kadar ziyarete kapalıydı.
Ancak son yıllarda bu bölümler restore edildikten sonra orijinal biçimini alıp ziyarete
açılmıştır.383
Batı girişin üstünde 1848 yılından kalma Zahari Zograf‘ın anma yazısı şu
sözlerle sona ermektedir. “... bu resimleri sanatçı Zahari Hristoviç Zograf 1848
yılında kendi eliyle resmetmiştir”.384
Çan kulesinin dış duvarları da dekoratif anıtsal resimlerle süslüydü. Ancak 1987
yılındaki çan kulesinin restore edilişi sırasında bu resimlerin yerinde, ilginç süslü
kompozisyonlar, Başmelekler ve Azizlerin figürleri resmedilmiştir. Bu freskler,
manastır avlusundaki atmosfere bayram havası katmaktadır. Bazı araştırmacılar bu
eserlerin Troyanlı sanatçı Petko Naydenov tarafından çizildiğini düşünmektedirler. 385
382
L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 37.
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 90.
384
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80.
385
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 90-91.
383
108
2.3 Manastırın Çan Kulesi
Manastırın
görünümünün
günümüz
yaratılması
etkileyici
XIX.
yüzyılın
sonuna kadar devam etmiştir. Usta Petır
tarafından inşa edilen batı kanadın yanında,
1865 yılında Mlecevo‘dan usta İvan benzersiz
dört katlı bir çan kulesi inşa etmiştir. Çan
kulesinin üst katları zamanla yıkılmış daha
sonra
1987
yılında
yeniden
yapılmıştır.
Kulenin birinci kat, kapların muhafaza edildiği
yer olarak kullanılır, ikinci katta Aziz Kiril ve
Metodyi‘ye adanmış bir paraklis ve kulenin en
üst
bulunmaktadır.
katında
bir
çan
mehanizmi
386
Troyan manastırın ikamet amaçlı binaları, Rönesans tarzı, derin çardaklı, resimli
köşkler ve konuklar için aydınlı odalar ihtiva eden iki, üç ve dört katlıdır. Binalar
farklı zamanlarda ve farklı ustalardan inşa edilmesine rağmen bir mimari uyum
içerisindedir. Konut binalar ve hücreler manastırı batı, doğu ve kuzeyden çevrilir ve
manastır avlusunu, çiftlikten ayırmaktadır.387
2.4 Manastırda Oyma Sanat Eserleri
Troyan manastırında oyma sanatı son derece zengindir. Özellikle ana kilisede,
―Aziz Nikola‖ ve Zelenikoveç‘teki ―Aziz Yoan Predteca‖ iskitlerin kiliselerindeki
ikonostaslar çok dikkat çekicidir. En eski oymalar ―Aziz Nikola‖ iskitindeki
ikonostasa bulunmaktadır. Bu oymalar erken Tryavna üslup unsurları taşımaktadır. Bu
ikonostasın çar resimleri stil ve gelişmişliği açısından farklılık gösterir ve 1794
yılından keşiş Kiprian‘ın yazısını taşımaktadır. ―Aziz Yoan Predteca‖ iskitinin
386
387
K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, s. 15.
L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 38.
109
ikonostasındaki ―Çarskite dveri‖ (Kraliyet kapısı) XVIII. yüzyıldan ilginç oyma
eserlerdendir.388
Ancak en kapsamlı oyma eseri
ana kilisesinde bulunan altın kaplı
ikonostastır.
Kompozisyon,
plastik
vücut parçalar ve yapı bakımından
―Tryavna‖ oyma okulun eserlerine
benzemektedir. Onun sıralarında yatay
kornişler, örülü dalları, çiçekler, kuşlar,
yapraklar
esnekliğini
ve
üzümlerde
ve
Rönesans
ciddiyetini
hissettirmektedir. İkona altındaki panellerde çok simalı görüntüler bulunmaktadır.
Macaristanlı gezgin Felix Kanitz, bu ikonostasın 1839- 1840 yılında ―Novo selo‖
köyünden oymacı Nikola Mateev tarafından yapıldığını bildirmektedir.389
Kilisedeki ikonostasın ikonaları içeride bayram havası oluşturmaktadır. Bir
kısım uzman bu ikonalar Zahari Zograf tarafından resmedildiğini, diğer bir kısım ise
kardeşi Dimitır Zograf tarafından çizildiğini söylemektedir. Her durumda bu ikonalar
Samokov okulunun tipik özelliklerini taşımaktadır.390
2.5 Manıstırda bulunan ikonalar
Manastırın zengin ikona koleksiyonunda ―Tryavna‖ okuluna ait pek çok ikona
bulunmaktadır. Bunların arasında manastırın en değrli ve mucizevi ikonası olarak
bilinen ―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonası da bulunmaktadır. Daha sonra ―Azize
Meryem Troerutcitsa‖ ikonası hakkında geniş bilgi verilecektir. Müzede muhafaza
edilen ―İsa‘nın doğumu‖ ikonası muhtemelen Vitanovtsi ailesinden birinin eseridir.
XIX. yüzyılın ilk on yılında Tryavnalılar ve batı ikonografisini iktibas ederek
kendilerine özgü yeni bir tür ikona oluşturmuşlardır. Buna örnek olarak Koyu
388
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 80.
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 91.
390
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 91.
389
110
Tsanuv‘un 1825 yılında ―Üzgün Meryem‖ ve ―Çile çeken İsa‖, 1828 yılında ise oğlu
Teodosi‘in ―Aziz Georgi‖ ve ―Aziz Dimitır‖ çalışmaları verilebilir. Ayrıca 1836
yılında Tsanyu Zahariev adına başka bir Tryavna sanatçı ―Aziz İvan Rilski‖ ve ―Aziz
Dimitır‖ ikonaları resmetmiştir.391
Bu ressamlık eserlerin yanı sıra, Troyan manastırının müze koleksiyonunda bir
gümüş incil kaplaması, XIX. yüzyıldan gümüş bir sandık ve usta Gencho tarafından
yapılmış muhteşem bir şarap kâsesi gibi uygulamalı birçok sanat eseri muhafaza
edilmektedir. Ayrıca XVIII. yüzyılında en çok Athon manastırlarında oluşturulan
ilginç, minyatür bir oyma ile kaplanmış bir haç dikkat çekmektedir. Onun değerli
taşlarla süslenmiş kaplaması çok yetenekli bir ustanın eseridir. Troyan manastırında
pekçok tarihi ve sanatsal değerler mevcuttur. Bu nedenle Troyan manastırı bugün
Bulgaristan‘da en çok ziyaret edilen manastırlardan biridir.392
2.6 Troyan manastırının “Aziz Nikolayi” iskiti
―Aziz Nikolayi‖ iskiti 1785 yılında başrahip Paisyi tarafından kurulmuş, 1812
yılında ise restore edilmiştir. İskit, kilise, konut binalar ve suyu devalı olan kutsal bir
kaynaktan olşan bir müessesedir. Kilise 1812 yılında, yeni konut binaları ise 19501960 yıllarında Yosif Minkov tarafından inşa edilmiştir. On dokuzuncu yüzyılının ilk
yarısında bu müessesede ―Troyan‖ manastırına bağlı bir manastır okulu bulunuyordu.
Bahçede, yaralarından dolayı 1848 yılında ölen Şumnulu Velko çetecinin mezarı
bulunmaktadır.393
İskit manastırın 1 km. güneydoğusunda, Troyan dağın İvan (1046 m.) zirvesinin
batı yamacında bulunmaktadır. Şu anda iskit periyodik olarak ziyarete açık ve kültürel
anıt olarak ilan edilmiş durumdadır.394
1832 yılında Parteniyi ―Vaftizci Yahya‖ adına adanmış ikinci bir iskit inşa
etmiştir. Daha sonra inşa edilmiş olduğu alanın ―Zelenikovets‖ adını almıştır.395
391
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 92-93.
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 82.
393
K. Danov, İstoriyata na Troyanski manastir, s. 19.
394
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82.
395
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 83.
392
111
3. “Azize Meryem Troerutcitsa” ikonası
Manastır kilisesinde merkezi bir yerde
―Troyan‖ manastırının en eski, en değerli
―Azize
Meryem
Troerutcitsa‖
mucizevi
ikonası bulunmaktadır. Bu paha biçilmez
mukaddesât, demir çengellerle bir sütüne
pekiştirilmiş, önünde ise bir kandil asılıdır.
Rahipler
―Azize
Meryem
Troerutcitsa‖
ikonasını gözleri gibi korumakta ve 15
Ağustos‘ta
olan
―Manastırın
kuruluşu‖
bayramı sırasında, yılda sadece bir kez olmak
üzere dışarıya çıkarmaktadır. Gelenek, bu
ikonanın
yapılışının
mucizevi
olduğunu
söylemektedir. Bu nedenle her 15 Ağustos‘ta binlerce Hıristiyan inanan ―Uspenie
Bogorodiçno‖ kilisesinden ―Mogilata‖ bölgesinde bulunan bir paraklisine kadar
―Azize Meryem Troerutcitsa‖ mucizevi ikonası ile birlikte bir yürüyüş yapmaktadır.
Elbette yürüyüş yolu tesadüfi değildir. Efsaneye göre ikona baştan bu küçük paraklise
getirilmiş ve Bulgar topraklarında kalmaya kendisi karar vermiştir.396
―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonası, adını VIII. yüzyılda Bizans İmparatoru
III. Lıv İsavar‘ın ikonaların yasaklanması faaliyetine öncülük ettiği dönemlerde
almıştır. O sırada Suriye‘de Şam halifesinin üst düzey ruhani lideri olan Yuhanna
Dımaşkî halifenin sarayının bahçesinde yaşardı. Dımaşkî ikonaları ayıplayanlara karşı
üç tez yazmış ve Bizans‘a gönderdiği mektuplarla oradaki sapkınları kınamıştır. Bu
yazılar ikona düşmanı III. Lıv İsavar‘ı öfkelendirmiştir. Ancak yazar Bizans vatandaşı
olmadığı için onu doğrudan cezalandıramamıştır. Bizans İmparatoru, Şam halifesine
sahte bir mektup göndererek Dımaşkî‘yi Şam‘ı Bizanslılara teslim etmek istediği
iftirasında bulunmuştur.397
396
Aleksandra Mihailova, Çırkoven Vestnik, 2007, say. 9, http://www.pravoslavieto.com /manastiri/
troyanski/ index.htm, 10.02.2011, 11:35
397
L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 41.
112
Öfkeli halife Dımaşkî‘nin sağ elini bileğine kadar kestirip ibret için kasabanın
merkezinde asılmasını emretmiştir. Aynı günün akşamı Dımaşkî kesilmiş elini alıp
―Ana Meryem‖ ikonasının önünde dizlerine çöküp elinin iyileşmesi için yalvarmıştır.
Uzun bir yalvarıştan sonra, Dımaşkî uyuklayıp rüyasında Ana Meryem ona şöyle
söylediğini görmüş: “Elin iyileşti, Tanrı‟nın yüceliği için özenle çalış!” Dımaşkî
uyandığında elinin iyileştiğini görmüştür.398
Teşekkür olarak Yuhanna Dımaşkî ―Azize Meryem‖ ikonasına kesilmiş elin
gümüş bir görüntü eklenmesini emretmiştir. Böylece ikona ―Troerucitsa‖ (üç elli)
ismini almıştır. Kısa bir süre sonra Dımaşkî ―Meryem Troerucitsa‖ ikonasını da alıp
―Sava Osveshteni‖ manastırına geçmiştir.399
İkona sekizinci yüzyılda Dımaşkî‘nin elini iyileştirdikten sonra, beş yüzyıl
boyunca ―Sava Osveshteni‖ manastırında muhafaza edilmiştir. Onüçüncü yüzyılda
―Hilandar‖ manastırına taşınmıştır. Üç yüz yıl sonra Romen bir rahip, ikonyı da
beraberinde alarak Kutsal ormandan Romanya‘ya giden meşhur Roma Via Trayana
yoluna koyulmuştur. Troyan kasabasının 10 km. güneydoğusundan geçtikten sonra
―Mogilata‖ bölgesinde istirahat etmek için durmuştur. Ertesi gün yola çıktığında
ikonayı taşıyan atın bacağı kırılmıştır. Bir gün sonra başka bir at olmasığına ramğen
aynı olay tekrarlanmıştır. Rahip bu olayın Tanrı‘nın bir işareti olduğunu anımsarmış ve
―Azize Meryem Troerutcitsa‖ ikonasını orada bırakması gerektiğini anlamıştır.
Günümüze kadar bu ikona XVII. yüzyılın başlarında başrahip Kalistrat tarafından inşa
edilen ―Troyan‖ manastırı süslemektedir.400
4. “Troyan” manastırında kültürel ve devrimci faaliyetler
Manastır manevi rolü ile birlikte büyük Bulgar yazarlar, öğretmenler,
çevirmenler ve Bulgaristan tarihi (1792) ile ilgili ikinci kitabın yazarı keşiş Spiridon
gibi tarihçiler yetiştirmiştir. Diğer manastırlarda olduğu gibi, Troyan manastırı da
devrimici Vasil Levski‘ye sığınak olmuştur. Vasil Levski Troyan kasabasında olduğu
gibi ―Troyan‖ manastırında da devrimci komiteler oluşturmuştur. Keşiş Makaryi‘nin
398
Danov K., İstoriyata na Troyanski manastir, s. 17.
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 83.
400
Aleksandra Mihailova, Çırkoven Vestnik, 2007, say. 9, http://www.pravoslavieto.com /manastiri/
troyanski/ index.htm, 11.02.2011, 14:20
399
113
yürütüğü manastırın gizli komitesinin sayısını seksen rahip civarindadı. O dönmede
(XIX. yüzyıl) kitap yazma faaliyetleri azalmıştır, çünkü keşişler silah toplama
kampanyasını yürütmüşlerdir. Osmanlı-Rus savaşı sırasında keşiş Makaryi manastırı
Rus askerleri için hastaneye dönüştürmüş ve Rus ordusunun her türlü yardımını
sağlamıştır.401
XIX. yüzyılın sonlarında Troyan manastırının keşişleri kültürel faaliyetlere
devam etmişlerdir. Bulgar edebiyatının canlandırması ve yayılması için Spiridon,
Ruvim, Manasyi, Kalinik, Panaret, Yosif Sokolski ve öğretmen Todor Pirodopski gibi
yazarlar önemli çabalar sarfetmişlerdir. Manastır okulu, Osmanlı-Rus savaşından sonra
da eğitime devam etmiştir.402
―Troyan‖ manastırı varlığı boyunca manevi eğitim ve okuma-yazma faaliyetleri
yürüten yerel bir merkez durumundaydı. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda yerel rahiplar
tarafından çok sayıda el yazması yazılmış ve derlenmiştir. XVIII. yüzyılın ortalarında
manastırda bir manastır okulu faaliyet göstermiştir. Yosif Sokolski, Onufryi Gabrovski
gibi pek çok aydın din adamları bu manastır okulunda eğitim almışlardır. XIX.
yüzyılın başında meşhur rahip ressam Lekityi manastır okulunda ders vermiştir.403
20 Ocak 1872 yılında Vasil Levski başrahip Makaryi liderliğinde bir gizli
devrimci rahipler komitesi düzenlemiştir. Nisan ayaklanmasının patlak verdiğinde
manastırda Panayot Volov, Georgi İkonomov ve Toma Hitrov liderleri için yönetim
merkezi açılmıştır. Bugün bile devrimci konuların tartışıldığı bu odalar aslına uygun
korunmuştur ve ziyarete açıktır.404
Troyan manastırı Bulgar tarihinin en kötü dönemlerinde bile Bulgar ulusal
bilincin önemli temel taşlarından biri olmuştur.
401
L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 43.
Krasimira Mutafova, Troyanski Manastir, s. 84.
403
L. Praşkov, E. Bakalova, S. Boyadjiev, Manastirite v Bılgaria, Troyanski Manastir, s. 47.
404
Georgi Çavrıkov, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, s. 82.
402
114
SONUÇ
Hıristiyan âleminde manastırların özel bir yeri ve anlamı vardır. Günümüzde de
manastırlar, Hıristiyanlığın en önemli kurumları arasındadır. Manastır hayatı, Hz. İsa
ya da onun ilk izleyicileri olan Havariler tarafından vaz edilmiş değildir. İncil‘in Yeni
Ahit denilen bölümünde de Hıristiyanlardan manastır kurmaları istenmemiştir.
Bulgaristan‘da manastırların oluşumu, Bulgarların Hıristiyanlaştırılmasından
hemen sonra tezâhür etmeye başlamıştır. Hıristiyanlaştırma hareketi Bulgar hükümdarı
Çar Boris döneminde, 864 yılında gerçekleştirilmiştir. IX. yüzyılın başında çar Boris
tarafından devletin sınırlarını belirleyen yedi şehirde manastır kurulmuştur. Ayrıca
Bulgaristan topraklarında özellilke
X-XI. yüzyıllarında, manastırların sayısı hızla
artmıştır. Bu asırlarda ―Rila‖, ―Zograf‖, ―Sarandopor‖, ―Aziz Naum‖, ―Aziz Dimitrii‖
manastırları ve daha birçok manastır kurulmuştur.
889 yılıda I. Boris yaşlındığında Slav edebiyatın oluşmasını yakından yönetmek
için ―Sveti Panteleymon‖ manasırına çekilmiştir. Preslav Edebiyat Okulu‘nun adı,
Kliment, Naum, Çernorizets Doks, Tudor Doksov, Konstantin Preslavski, Yoan
Ekzarh ve Çernorizets Hrabır gibi en önde gelen yazarlar, akademisyenler ve
eğitimcilerin faaliyetleri ile bağlıdır. Burada Bulgar tarihinin onbir yüzyıl boyunca
Bulgar toprakları üzerinde nesilden nesile ve diğer manastırlara da iletilen, canlı bir
edebiyat geleneği oluşturulmuştur.
Manastırlar en yüksek ruhsal gelişimine İkinci Bulgar Çarlığı sırasında Çar İvan
Aleksandır (1331-1371) ve onun halefi Çar İvan Şişman (1371-1393) yönetiminde
ulaşmıştır. Özellikle 13-14 yüzyılda İkinci Bulgar Devleti‘nin manastırlarında ortaçağ
Bulgar resim sahnesi olmuşmaya başlamıştır. O dönemde ünlü ―Tırnovo Resim
Okulu‖ kurulmuştur. Ancak o dönem kültür ve sanat anıtlardan günümüze kadar
ulaşan çok azdır. Bunlardan en önemlisi 1259 yılında inşa edilen Boyana kilisesi‘dir.
Daha sonra Rusçuk İvanovo köyünün civarında bulunan kaya manastırının freskleri
(13-14 yy.), Rila manastırında Hrelyo kulesinde ―Sveti Yoan Predteça‖ paraklisindeki
resimler (14 yy.), Zemen manastırın ana kilisesinde duvar resimleri (1354) ve Baçkov
manastırında bulunan ―Kostintsa‘daki bazı freskler (14 yy.) bunlar arasındadır.
115
İkinci Bulgar Çarlığı döneminde çarlar bizzat manastırlarla ilgilenmiş Osmanlı
döneminde ise manastırların restore ve yenilenmesini Bulgar halkı üstlenmiştir.
Çeşitli egemenliklerin zamanında, Bulgar milletin korunması için manastırlar
büyük rol oynamıştır. Onların edebi, kültürel ve aydınlama faaliyetleri olmasaydı
Bulgar halkı asimile tehlikesine maruz kalacaktı. Georgi Dimitrov ―Sıçinenie‖ eserinde
şöyle yazmıştır: “Bizim manastırlar milli duyguları, milli umutları ve Bulgarlar‟ın
ulusal gururunu muhafaza etmiş ve Bulgar miletini yok olma tehlikesinden
kurtarmıştır.”
Bulgar manastırları, edebi ve kültürel değerlerin hazinesi, milletin muhafızası ve
Bulgar ruhunun destekçisi haline dönüşmüştür. Özellikle Rila, Kuklen, Çerepiş,
Botoşev, Dragalev daha sonra ise Etropole, Troyan ve Eleşnik manastırların
arşivlerinde Bulgar halkının tarihini ve kültürünü ihtiva eden değerli el yazmaları
korunmuştur. Onlar sadece manevi değerleri korumakla kalmayıp yenileşimi canlı
tutarak çogalmış ve ülke geneline yayılmıştır. XV. yüzyılda Baçkov manastırına
sürgün edilen Bulgar patriği Evtimii Tırnovski‘nin öğrencilerinin yardımı ile Tırnovo
Edebiyat Okulu‘nun geleneğini sürdürmüşlerdir. Rila manastırında, Vladislav
Gramatik (15 yy.), Yosif Bradati (1690-1757) gibi yetenekli yazarlar çalışmıştır. XVIXVII. yüzyllarda Dragalev manastırı başta olmak üzere faaliyetlerini gelşitiren Sofya
Edebiyat Okulu kurulmuştur.
Bulgar Devleti‘nin; Bizans, Yunan ve Osmanlı egemenlikleri altında olduğu
dönemlerde de bu manastırlar; halkı irşad etme, Bizans ve Yunan kültüründen gelen
cahilliğini giderme, eğitim-öğrenim yapma gibi faaliyetler göstermiştir. Bu
dönemlerde Bulgar halkın aydınlatılabilmesi için tek öğretici keşişler; tek kurum ise
manastırlar ve kiliselerdi. Manastır kurallarına göre hiçbir keşişin câhil kalmaması
gerekiyordu. Bundan dolayı yaşlı olan keşişler yeni gelen keşişlere ve sivil halka
okuma ve yazma öğretirlerdi. Daha büyük ve kalabalık olan manastırlara bağlı okullar
bulunurdu. Bu okullarda okuma yazmanın yanı sıra, Azizlerin yazmaları, tarih,
coğrafya ve birçok bilim öğretilirdi. Bu şekilde manastır okullarında geleceğin
keşişleri, kilise papazları ve devlet yöneticileri yetiştirilirdi. Bunun en bâriz örnekleri
Çar Simeon (893-927) zamanında görülür. Simeon dönemi Bulgar kültürünün ve
edebiyatının altın asrı sayılıp Bizans ve Latin edebiyatlarından daha aşağı sayılmazdı.
116
Ayrıca Rakoviş, Muldavski, Baçkov, Kapinov, Preobrajen, Sokolski, Troyan,
Arapovski ve başak bir çok manastırların kiliselerinde Koyu Tsonuv, Krıstyu Zahariev,
Zahari Zograf, Nikola Obrazopisov, Georgi Dançov, Toma Vişanov ve Stanislav
Dospevski gibi yetenekli Bulgar sanatçılar sanat dalındaki ustalığını göstermişlerdir.
Bu manastırlar kurtuluş savaşları esnasında reformcu hareketlere her türlü
yardımda bulunmuşlardır. Bazı manastırlar bu reformcuları barındırır, bazıları onlara
toplantı yapılacak ve önemli kararlar alınacak yer verir, bazı manastırlar ise yetiştirdiği
kadroları bu hareketlerin yöneticisi olarak gönderird.i Manastırlarda yetişen ve daha
sonra bu hareketlerin başına geçen Dyakonıt İgnatii Vasil Levski, papaz Matei
Preobrajenski, papaz Hariton ve başka birçok isim zikredilebilir. 1876 yılında Nisan
Ayaklanması (Aprilsko Vastanie) esnasında Troyan, Baçkov ve Batoşev manastırları
isyancılara her türlü maddi ve manevi yardımda bulunmuştur. Ulusal şair İvan Vazov
manastırlar hakkında şöyle yazmıştır: “Bulgar manastırları bizim için çok değerlidir.
Onlarda Bulgar ruhu canlılığını korumuş ve direniş gücünü bulmuştur. Onlardan
Bulgar aydın kişiler çıkıp Bulgar ulusal bilincini uyandırmışlardır. Onlar görkemli
olduğu kadar o kadar da karanlık uzun dönemlerin canlı ve heyecanlı bir tarihine
sahiptir.”
117
EKLER
EK 1. Alfabetik Sırasına Göre Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin Manastırları
1.
Rila “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı: Sofya‘dan 120 km. uzaklıkta olup
Rila dağında bulunmaktadır. Manastır Çar Petır (927–968) zamanında X. yüzyılda
Aziz İvan Rilski tarafından temellerini atılmıştır. Bu çalışmamızın ilk bölümünde bu
manastır incelenmiştir.
2.
Baçkov “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Bulgaristan‘da ikinci
büyük manastırdır. Asenovgrad‘tan 10 km. uzaklıkta, Çaya nehrinin vadisinde
bulunmaktadır. 1083 yılında Bizans Ordu komutanı, Gürcü asıllı Grigoryi Pakuryani
tarafından inşa edilmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde bu manastır incelenmiştir.
3.
Troyan “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Troyan şehrinden 10 km
uzaklıkta bulunmaktadır. 1600 yılında Rahip Kalistrat tarafından yapılmıştır.
Çalışmamızın üçüncü bölümünde bu manastır incelenmiştir.
4.
Alaca Manastırı: XII. yüzyılda inşa edilmiştir. Varna şehrine 16 km.
uzaklıkta bulunmaktadır.
5.
Aleksandryiski “Aziz Prorok Ġliya” Manastırı: Aleksandriya
köyünün yanında, Kruşari‘den 10 km., Dobriç‘ten ise 40 km. uzaklıkta bulunmaktadır.
Çar İvan Aleksandır (1331-1371) döneminin sırasında inşa edildiği düşünülmektedir.
6.
Arapovski Manastırı: XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir. Asenovgrad‘dan
8 km. Uzaklıkta bulunmaktadır.
7.
ArbanaĢki rahibe “Azize Meryem” Manastırı: Veliko Tırnovo‘dan 5
km. uzaklıkta, Arbanasi köyünde bulunmaktadır.
8.
Asenovgrad “Azize Nedelya” Manastırı: 1856 yılında inşa edilmiştir. Bu
manastır, Osmanlı hâkimiyeti zamanında inşa edilen tek manastırdır. Asenovgrad
şehrinden 8 km. uzaklıktadır.
9.
Aydemir “Pokrov bogorodiçen” Manastırı: 1996 yılında inşa
edilmiştir. Rusçuk şehri cihetinde bulunan Aydemir şehrine 3 km. uzaklıkta
bulunmaktadır.
10.
BakaciĢki “Aziz Spas” Manastırı: 1878 yılında inşa edilmiştir.
Yambol şehrinin yakınlarında bulunmaktadır.
118
11.
BalĢenski “Aziz Teodor Stratilat” Manastırı: Balşa köyünden 2 km.,
Novi İskar‘dan ise 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Balşa insanları burada daha XII.
yüzyılda bir manastır bulunduğu anlatmaktadırlar.
12.
BatoĢev Manastırı: Batoşevo köyünün yanında, Sevlievo‘dan 10 km.
uzaklıkta, Rositsa nehrinin kıysında bulunmaktadır. Batoşevo Müzesi‘nde muhafıza
edilen bir mermer levha üzerindeki kitabeye göre manastır çar Mihail Asen döneminde
1250 yılında inşa edilmiştir.
13.
Batulya “Aziz Nikolay Çudotvorets” Manastırı: Svoge‘den 14 km.,
Rebrovo‘dan 4 km., Batulya köyünden 1 km. uzaklıkta, Batulyiska nehrinin kıyısında
bulunmaktadır. Manastırın ilk yapılışı hakkında veri bulunmamakla birlikte İkinci
Bulgar Çarlığı sırasında inşa edildiği tahmin edilmektedir.
14.
Besarabovski “Aziz Dimitryi” Manastırı: Rusçuk‘tan 10 km.
uzaklıkta bulunan Rusenski Lom nehrinin vadisinde bulunmaktadır. İsmini yakın
köyünden almıştır. Manastırın varlığı hakkında en eski tarihsel kayıtlar XV. yüzyıdan
kalmadır.
15.
BelaĢtin “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Filibe‘den 10 km.
uzaklıkta, Belaştitsa köyün yanında bulunmaktadır. Bizans ordu komutanı Nikifor
Skifi tarafından 1014 yılı civarında inşa edilmiştir.
16.
Bılgarevo Manastırı: Kavarna şehrine yakın Bılgarevo köyünde
bulunmaktadır. Manastır yeni yapılmış, kilisesi ise 2008 yılında takdis edilmiştir.
17.
Bilintsi “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Pernik ilinde bulunan
Breznik şehrinden 16 km., Bilintsi köyünden 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XVI.
yüzyılda inşa edilmiş ve 1855 yılında restore edilmiştir.
18.
Bistritsa “Azize Petka” Manastırı: Sofya‘dan 15 km. uzaklıkta,
Bistritsa köyünün kırsalında bulunmaktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir.
19.
Botevgrad “Zelinski” Manastırı: Botevgrad‘tan 2.5 km. uzaklıkta
bulunan Zelin tatil bölgesinde bulunmaktadır. XIV. yüzyılda inşa edilmiş, bugünkü
şekli 1926 yılında almıştır.
20.
Bukorovtsi “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Godetc‘ten 8
km., Sofya‘dan 50 km. uzaklıkta, Bukorovtsi köyünün yakınlarında bulunmaktadır.
Bulgaristan‘da beş kiliseli tek manastırdır.
119
21.
Buhovo “Maria Magdalena” Manastırı: Sofya yakınlarında bulunan
Buhovo kasabasından 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XVI. yüzyılda inşa edilmiştir.
22.
Çekotin “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Botevgrad‘tan 20 km.,
Pravets kasabasındaan 10 km. uzaklıkta, Malık iskır nehrinin kıyısında bulunmaktadır.
XII. yüzyılın sonunda ve XIII. Yüzyılın başlarında inşa edilmiştir.
23.
Çepin “Grigoryi Bogoslov” Manastırı: Sofya‘nın semti olan
Çepintsi‘de bulunmaktadır. Kuruluş tarihi bilinmemektedir.
24.
ÇerepiĢki “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Vratsa şehrinden 29 km
uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığ zamanında çar İvan Şişman yönetiminde
(1371-1393) inşa edilmiştir.
25. Çintulovo “Aziz Ġliya” Manastırı: 1829-1830 yılında inşa edilmiştir.
Manastır Sliven ilçesinin Çintulovo köyünde bulunmaktadır.
26.
Çiprov “Aziz Yoan Rilski” Manastırı: Çiprovtsi şehrinden 4 km
uzaklıktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir. Birinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilen
30 manastırdan biridir.
27.
Çirpan “Aziz Atanasyi” Manastırı: Çirpan şehrinden 15 km
uzaklıktadır. 344 yılında Aziz Atanasyi tarafından inşa edilmiştir. Bu manastır Avrupa
kıtasının en eski manastırı olarak kabul edilmektedir. Bunun kuruluşundan kısa bir
süre sonra İskoçya‘da 360 yılında ―Kandida kasa‖ manastırı kurulmuştur.
28.
DebrıĢtin“Azizler Flor ve Lavır” Manastırı: Plovdiv civarında
bulunmaktadır. Kuruluş tarihi bilinmemektedir.
29.
Divotin “Kutsal Teslis” Manastırı: Divotino köyünden 10 km.,
Bankya şehrinden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Aziz İvan Rilski‘nin ölümünden
sonra yüz yıl, 1046‘da inşa edilmiştir.
30.
Dragalev Manastırı: Sofya semti Dragalevtsi‘den 3 km. uzaklıkta
bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı, İvan Aleksandır (1331-1371) döneminde 1345
yılında kurulmuştur.
31.
Dryanovo “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Manastır Dryanovo
şehrinden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIV. yüzyılda Tırnovolu kardeşler Asen ve
Petır tarafından yapılmıştır.
32.
EleĢnitsa “Azize Meryem” Manastırı: Sofya‘ya yakın, Eleşnitsa
köyünden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1499 yılında inşa edilmiştir.
120
33.
Erulski “Kutsal Teslis” Manastırı: Pernik Şehrine yakındır. 1892
yılında yapılmıştır.
34.
Etropole “Kutsal Teslis” Manastırı: Etropole şehrinden 5 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığında inşa edilmiştir.
35.
Germanski “Aziz Ġvan Rilski” Manastırı: Sofya‘dan 15 km., German
köyünden ise 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Aziz İvan Rilski‘nin ölümünden kısa bir
süre sonra, X. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır.
36.
Gigintsi “Azizler Kozma ve Damyan” Manastırı: Breznik‘ten 16
km., Gigintsi köyünden 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Konumu nedeniyle
Tsırnogorski veya Çernogorski ismiyle de anılmaktadır. Manastırın en eski binalar XIXII yüzyılarda yapılmıştır.
37.
Glojen Manastırı: İsmine rağmen manastır, Glojene köyünden Malık
izvor köyüne daha yakındır. Efsaneye göre XIII. yüzyılda inşa edilmiştir.
38.
Godeç “Aziz Duh” Manastırı: Godeç şehrine yakındır. İnşa ediliş
tarihi bilinmemektedir.
39.
Golyambukov “Aziz Jivotopriemen istoçnik” Manastırı: Strandja
dağında çalışan tek manastırdır. Golamo Bukovo‘dan 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır.
Gelene göre XII. yüzyılda inşa edilmiştir.
40.
Gornabanya “Azler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Lyulinski
manastırı olarak da bilinmektedir. Sofya semti Gorna Banya‘dan 5-6 km. uzaklıkta
bulunmaktadır. XV. yüzyılda inşa edilmiştir.
41.
Gornobogrov “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Sofya
yakınında Gorni Bogrov köyünde bulunmaktadır. XIX. yüzyılda kurulmuştur.
42.
Gornobreznik “Aziz Ġliya” Manastırı: Kresna şehrinden 5 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. 1992 yılında yapılmıştır.
43.
Gornovoden “Aziz Kiril ve Azize Yulita” Manastırı: Asenovgrad
şehrinden 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XIV. yüzyılda inşa edilmiş ondan sonra
birçok kez yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.
44.
Gornoezerov “Azize Meryem” Manastırı: Burgas şehrine yakınında
bulunmakatadır. XII. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmekte, şimdiki halini ise 1982
yılında almıştır.
121
45.
GradeĢ Manastırı: Vratsa‘dan 38 km., Montana‘dan 36 km.,
Gradeşnitsa köyünden 1.5 km. ve Ogosta nehrinin 2 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XI.
yüzyılda bina edilmiştir.
46.
Ġvanov Kaya Manastırı: Rusçuk‘tan 12 km. uzaklıkta bulunmaktadır.
Bulgaristan‘da değer korunmuş manastır müesseselerden çok farklıdır. XIII. yüzyılda
inşa edilmiştir.
47.
Ġliyentsi “Aziz Ġliya” Manastırı: Sofya‘nın İliyentsi semtinde
bulunmaktadır. Bazı rivayetlere göre XII., bazılarına gore ise XVI. Yüzyılın sonunda
ve XVII. yüzyılın başında inşa edilmiştir.
48. Jablyan “Aziz Yoan Krıstitel” Manastırı: Manastırın inşa ediliş tarihi
bilinmemektedir. Ancak XVIII. yüzyılda yenilenmiştir. Batı Bulgaristan Jablyan
köyünden 2 km uzaklıktadır.
49.
Kabilenski “Ana Meryem’in Doğumu” Manastırı:
Yambol
şehrinden 6 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1944 yılında yapılmıştır. Şu anda rahibe
manastırdır.
50.
Kazanlık “Vıvedenie Bogorodiçno” Manastırı: Kazanlık şehrinde
bulunmaktadır. 1828 yılında Susana Gençeva tarafından inşa edilmiştir.
51.
Kalofer “Vıvedenie Bogorodiçno” Manastırı (kadınlar için): Kalofer
şehrinde bulunmaktadır. XVIII. yüzyılda inşa edilmiştir.
52.
Kalofer “Aziz Rojdestvo Bogorodiçno” Manastırı (Erkekler için):
Kalofer şehrinnden 7 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1640 yılında inşa edilmiş, 1819
yılında ise restore edilmiştir.
53.
Kamentsi “Vıznesenie Gospodne” Manastırı: Silistre ilinin Kamentsi
köyünde bulunmaktadır. 1906 yılında yapılmıştır.
54.
Kapinov “Aziz Nikola” Manastırı: Veliko Tırnovo şehrinden 18 km.
uzaklıkta, Veselina nehrinin yanında bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı II. İvan
Asen döneminde kurulmuştur.
55.
Karanvırbov “Azize Marina” Manastırı: Rusçuk‘tan 53 km., Dve
Mogili kasabasından 23 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Manastırın ilk kuruluşu, İkinci
Bulgar Çarlığı döneminde olmuştur.
56.
Kırcali “Aziz Yoan Predteçe” Manastırı: Kırcali şehrinin Veselcane
semtinde bulunmaktadır. Verilere göre IX. yüzyılda inşa edilmiştir.
122
57.
Kilifarev “Azize Rojdestvo Bogorodiçno” Manastırı: Kilifarevo
kasabasından 4 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1348-1350 yılları arasında Bulgar rahip
Teodosyi tarafından kurulmuştur.
58.
KladniĢ “Aziz Nikolay Mirlikiyiski Çudotvorets” Manastırı:
Sofya‘dan 30 km. uzaklıkta, Kladnitsa köyüne yakınlarında bulunmaktadır.
59.
Klisur “Azizler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Vırşets şehrine
yakınında bulunmaktadır. 1240 yılında İkinci Bulgar Çarlığı döneminde inşa
edilmiştir.
60.
Klisur ―Azize Petka Paraskeva” Manastırı: Sofya ilinde bulunur,
Bankya şehrine yakınında bulunmaktadır. 1896-1978 yılları arasında yaşamış olan
Rahibe Mariya Magdalena tarafından inşa edilmiştir.
61.
Kokalyan “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Kokalyane köyünden 4
km., Jeleznitsa köyünden 6 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Çar Samuil yönetiminde XI.
yüzyılda inşa edilmiştir.
62.
Koprivets
“Prepodobna
Petka
Bılgarska”
Manastırı:
Byala
şehrinden 16 km., Popovo kasabasında ise 34 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci
Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir.
63.
Kremikov
“Aziz
Georgi”
Manastırı:
Sofya
ilçesi
olan
Kremikovci‘den 3 km uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında, İvan
Aleksandır yöneteminde inşa edilmiştir.
64.
Kuklen ―Azizler Kozma ve Damyan” Manastırı: Ayrıca ―Aziz Vratç‖
ismiyle de bilinmektedir. Asenovgrad şehrinden 8 km., Kuklen köyünden 2 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. XI. yüzyılda yapılmıştır.
65.
Lozen “Aziz Spas” Manastırı: Lozen köyünü yakınında bulunmakdır.
XI-XII yüzyıllarda yapılmış, XIV. yüzyılın sonunda
yıkılmış ve XVII. yüzyılda
Kutsal orman yarımadısından (Yunanistan) gelen bir rahip tarafından yeniden inşa
edilmiştir.
66.
LopuĢan “Aziz Yoan Predteça” Manastırı: Montana bölgesinde
bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında inşa edilmiştir.
67.
Merdan “Sveti Çetirideset Mıçenitsi” Manastırı: Veliko Tırnovo
bölgesinin Merdanya köyünde bulunmaktadır. II. İvan Asen zamanında inşa edildiği
tahmin etmektedir..
123
68.
Mıglij “Aziz Nikola” Manastırı: Mıglij şehrineden 2 km., Stara
Zagora‘dan 33 km., Kazanlık‘tan 13 km. uzaklıkta bulunmaktadır. 1197-1207 yılları
arasında Çar Kaloyan‘ın zamanında yapılmıştır.
69.
Montana “Azizler Kiril ve Metodyi” Manastırı: Kuzey-Batı
Bulgaristan bölgesinin Montana ilinde bulunmaktadır. XIII. yüzyılda yapılmış, bir çok
kez yıkılmış ve XIX. yüzyılın sonunda yeniden yapılmıştır.
70.
Novosel “Kutsal Teslis” Manastırı (Rahibeler için): Aprilltsi şehrinin
Novo Selo semptinde bulunmaktadır. Manastır bir aile manastırı olarak 1830 yılında
inşa edilmiştir.
71.
Obradov “Aziz Velikomıçenik Mina” Manastırı: Sofya şehrinin
Obradovtsi semtinde bulunmaktadır. Yöre halkı tarafından anlatılan efsaneye göre
manastır geç Roma döneminde kurulmuştur.
72.
OdraniĢ “Azizler Petır ve Pavel” Manastırı: Zemen ilçesinde bulunan
Odranitsa köyünden 2-3 km., Zemen‘den 30 km. uzaklıkta bulunmaktadır.
73.
OsenovlaĢ “Sedemte Prestola Sveta Bogorodica” Manastırı: Koca
Dağın kuzeyinde Sofya‘dan 86 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı
zamanında inşa edilmiştir.
74.
Pançerev “Aziz Nikolay Letni Çudotvorets” Manastırı: Pançarevo
köyünden 5 km. uzaklıkta bulunur, İskır nehrinin sağ kıyısında inşa edilmiştir.
Manastırın kuruluş tarihi hakkında bilgi günümüze kadar ulaşmamıştır.
75.
Pasarel “Sveti Petır ve Pavel” Manastırı: Pasarel köyünden
(Samokov) 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Muhtemelen XV. yüzyılda inşa edilmiştir.
76.
PatriarĢeski “Kutsal Teslis” Manastırı: Eski Bulgar başkenti Veliko
Tırnovo civarında bulunan ―Tsarevets‖ kalesi‘nden 10 km. uzaklıkta bulunmaktadır.
1368 yılında kurulmuştur.
77.
Petropavlov “Azizler Petır ve Pavel” Manastırı: Laskovski ismi ile
de meşhurdur. İkinci Bulgar Çarlığı (XII.-XIV.yy) döneminde Veliko Tırnovo
civarında inşa edilen 14 manastırarından biridir. Veliko Tırnovo kasabasından 6 km.
uzaklıkta bulunmaktadır.
78.
Plakov “Aziz Ġliya” Manastırı: Veliko Tırnovo kasabasından 18 km.
uzaklıkta, Plakovo köyünün yanında bulunmaktadır. Manastır İkinci Bulgar Çarlığı
döneminde kurulmuştur.
124
79.
Pomoriye “Aziz Georgi Pobedonosets” Manastırı: Pomorie şehrinden
20 km. uzaklıktadır. VII. yüzyılda yapılmış daha sonra yıkılmış ve 1856 yılında
yeniden yapılmıştır.
80.
PraveĢ “Aziz Teodor Tiron” Manastırı: Pravets kasabasından 2-3 km.
uzaklıkta bulunmaktadır.
81.
Preobrajen Manastırı: Tsarevets kalesinden 10 km. uzaklıktadır XIV.
yüzyılda yapılmıştır.
82.
Resilov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Resilovo köyünden 1.5
km. uzaklıkta, Rila dağın eteklerinde bulunmaktadır. Manastır 1932 yılında kurulmuş,
1995 yılında ise genişletilmiş ve restore edilmiştir.
83.
Rojen “Meryem Ana Doğumu” Manastırı: Melnik kasabasından 5
km. uzaklıktadır. 890 yılında inşa edilmiştir.
84.
Ruen “Aziz Yoan Rilski” Manastırı: Boboşevo şehrine yakındır.
Ruen manastırı en yeni Bulgar manastırlardan olup 2002 yılında yapılmıştır.
85.
Samokov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Samokov şehrinde
bulunmaktadır. 1772 yılında yapılmış, Mitropolit kilisesinin kokdeksinde 1872 yılında
resmen tescil edilmiştir.
86.
Seslav “Aziz Nikolay Mirlikiyiski” Manastırı: Sofya‘dan 21 km.
uzaklıkta, Seslavtsi köyün civarında bulunmaktadır. XVI. yüzyılda inşa edilmiştir.
87.
Skraven “Aziz Nikolay” Manastırı: Botevgrad ilinde bulunan
Skravena köyü civarında bulunmaktadır.
88.
Sokol “Uspenie Bogorodiçno” Manastırı: Gabrovo‘dan 15 km.
uzaklıkta, Sokolova peştera bölgesinde bulunmaktadır. Manastırın ilk başrahibi Yoasif
Sokolski, manastıra vermiş ve 1833 yılında inşa etmiştir.
89.
Sopot “Aziz Spas” Manastırı: Sopot şehrine 1 km. uzaklıkta
bulunmaktadır. XIII. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir.
90.
Sopot
“Vıvedenie
Bogorodiçno”
Manastırı:
Sopot
şehrinin
merkezinde bulunmaktadır.
91.
SviĢtov “Pokrov Bogorodiçen” Manastırı: Sviştov şehrinden 5 km.
uzaklıktadır. Yapılış tarihi bilinmemektedir.
92.
Syanovo “Azize Marina” Rahibe Manastırı: Tutrakan ilinde bulunan
Syanovo köyünde bulunmaktadır. 1911 yılında kurulmuştur.
125
93.
ġipka
“Rojdestvo
Hristovo”
Manastırı:
Balkan
Dağlar‘nın
eteklerinde, Şipka kasabasının civarında kurulmuştur. Manastır Osmanlı-Rus savaşın
(1877-1878) sırasında ölen Rus askerler ve Bulgar gönüllerin anasına inşa edilmiştir.
94.
ġiyakov
“Aziz
Arhangel
Mihail”
Manastırı:
Sofya
ilinde
bulunmaktadır.
95.
ġumski “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Lopuşnen ismi ile de
anılmaktadır. Godeç‘ten 6 km., Şuma köyünden 1 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XI.
yüzyılda inşa edilmiştir. Yıkılış ardından XIX. yüzyılda yeniden yapılmıştır.
96. Teteven “Aziz Ġliya” Manastırı: Bulgaristan‘ın Osmanlı hâkimiyetine
girmeden önce inşa edilmiştir. Teteven şehrinde bulunmaktadır.
97.
TırjiĢ/StrupeĢ/ “Aziz Ġliya” Manastırı: İskır nehrinin kıyısında
bulunmaktadır. XVI. yüzyılda kurulmuştur.
98.
Trın “Aziz Arhangel Mihail” Manastırı: Trın kasabasından 2 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. XIII. Yüzyılda ınşa edilmiş, XVI. Yüzyılın sonunda ise
restore edilmiştir.
99.
Ustrem “Kutsal Teslis” Manastırı: Vakıfski ve Hayduşki isimleri ile
de meşhurdur. Ustrem köyünden 3 km. uzaklıkta bulunmaktadır. XV. yüzyılda ismini
Osmanlı arşivlerinde yer almaktadır.
100. Varna “Aziz Konstantin ve Azize Elena” Manastırı: Varna‘dan 8 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. XVI. yüzyılda yapılmış, ancak daha sonra yıkılmıştır. 1972
yılında ise yeniden inşa edilmiştir.
101. Vladeya “Azize Petka” Manastırı: Sofya‘nın Vladeya semtinde
bulunmaktadır. X. yüzyılda inşa edilmiştir.
102. VraçeĢ “Sveti Çetirideset Mıçenitsi” Manastırı: Botevgrad‘tan 5 km.,
Vraçeş köyünden de 5 km. uzaklıkta bulunmaktadır. İkinci Bulgar Çarlığı zamanında
inşa edilmiştir.
103. Zelenikov “Aziz Yoan Krıstitel” Manastırı: Troyan manastırından 8 km.,
Cerni Osam köyünden 5 km.
uzaklıkta bulunmaktadır. 1832 yılında Troyan
manastırının başrahibi Partenyi tarafından inşa edilmiştir.
126
104. Zemen ―Aziz Yoan Bogoslov” Manastırı: Zemen şehri civarı, Struma
nehri yakınlarında bulunmaktadır. XI. yüzyılda inşa edilmiştir.
105. Zograf “Aziz Georgi” Manastırı: 980 yılında Ohrili 3 Bulgar kardeş
Moisey, Aron ve İvan Selima tarafından inşa edilmiştir. Kuzey Yunanistan‘ın Aton
(Sveta Gora) yarımadasında bulunmaktadır.
Geniş bilgi için bkz. http://www.bulgarianmonastery.com
127
EK 2. Bulgar Ortodoks Kilisesinin Manastırlarının Resimleri
Rila Manastırı (Rila Dağı)
Aziz Georgi Zograf Manastırı (Kuzey Yunanistan)
Troyan Manastırı (Troyan)
Baçkov Manastırı (Asenovgrad)
128
Azize Petka Paraskeva Manastırı (Bankya)
Aziz Kirik ve Azize Yulita Manastırı
(Asenovgrad)
Aziz Kiril ve Aziz Metodiy Manastırı
Aziz Kozma ve Aziz Damyan Manastırı
(Montana)
(Asenovgrad)
129
Aziz Yoan Krıstitel Manastırı (Jablyan)
Aziz Yoan Bogoslov Manastırı (Zemen)
Azize Nedelya Manastırı (Asenovgrad)
Yedi Taht Meryem Manastırı (Koca Dağ)
130
Uspenie Bogorodiçno Manastırı (Vratsa)
Alaca Manastırı (Varna)
Azize Meryem Ana Manastırı (V. Tırnovo)
Aydemir Manastırı: (Aydemir-Ruse)
131
BistriĢ (Azize Petka) Manastırı (Sofya)
Botevgrad-Zelin Manastırı (Botevgrad)
Maria Magdalena Manastırı (Buhovo)
Bılgarev Manastırı (Bılgarevo)
132
Aziz Konstantin ve Azize Elena Manastırı
Vladay (Azize Petka) Manastırı (Sofya)
(Varna)
Sveti Çetirideset Mıçenitsi (40 Eziyet GörmüĢ
Azizler) Manastırı (Botevgrad)
133
Aziz Duh (Ruh) Manastırı (Godeç)
Golyambukov Manastırı (Golyamo Bukovo)
Gornobanya (Aziz Kiril ve Aziz Metodiy)
Manastırı (Gorna Banya)
Gornobogrov Manastırı (Gorni Bogorov)
134
GornobrezniĢ Manastırı (Kresna)
GradeĢ Manastırı (Vratsa)
Gorno Ezerovo (Azize Meryem Ana)
Manastırı (Burgas)
Dragalev Manastırı (Sofya)
Divotin (Kutsal Teslis) Manastırı (Bankya)
135
Dryanovo Manastırı (Aziz Arhangel Mihail)
Manastırı (Dryanovo)
EleĢniĢ (Azize Meryem Ana) Manastırı
(Sofya)
Erul (Kutsal Teslis) Manastırı (Pernik)
Etropol (Kutsal Teslis) Manastırı
(Etropole)
136
Zelenikov (Aziz Yoan Krıstitel) Manastırı
Ġliyen (Aziz Ġliya) Manastırı (Sofya)
(Troyan)
Kazanlık Manastırı (Kazanlık)
Kabilen (Meryem Ana’nın Doğumu)
Manastırı (Yambol)
137
Mıglij (Aziz Nikola) Manastırı (Mıglij)
Kırcali (Aziz Yoan Predteçe) Manastırı
(Kırcali)
Glojen Manastırı (Yablanitsa)
Rojen Manastırı (Melnik)
138
BĠBLĠYOGRAFYA
Acaroğlu, Türker, ―Bulgaristan Türklerinin Dünü–Bugünü-Yarını‖, X. Türk
Tarihi Kongresi, c. IV, Ankara 1993
AguĢ, Muhamed, Bulgar Ortodoks Kilisesi, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler
Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2009
Alacem,
Svetlana,
Rilski
Manastir
“Sv.
İvan
Rilski”
http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ rilski/ 25.04.2009
Albert M. Besnard ―Katolik Mezhebi‖ Aydın, Mehmet, Din Fenomeni içinde,
Din Bilimleri Yay., Konya 2000, s.133-196
Altındal, Aytunç, Türkiye ve Ortodokslar, Anahtar Kitaplar Yay., İstanbul
1995
Angelov, Dimitır, İstoria Na Bılgaria (Bulgaristan Tarihi), Bılgarska Akademi
na Naukite Yay., Sofya, 1981
Ansbert, İstoria na pohoda na imperator Fridrih, çev. E. Dobrovski, 1827
Aydın, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, ―Aziz Antonios‖ Din Bilimleri
Yay., Konya 2005, s.33-34
Aydın, Mithat, Tuna Bulgarları Tarihine Genel Bir Bakış, Pamukkale
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2002, Sayı:11
Bogdanov, İvan, Grobıt na patriarh Evtimii- natsionalna svetinya, Sofya, 1987
Brankova,
Danela,
Troyanski
Manastir,
http://troyan-
monastery.hit.bg/troyanski-manastir -mesto.htm. 11. 07.2009, 05.01.2011
Çankov, Stoyan, Bılgarskata pravoslavna çırkva ot Osvobojdenieto do dnes,
1936
Çavrıkov, Georgi, Bılgarski manastiri, Troyanski Manastir, Sofya, 2000
139
Çvetkova, A., Frenski pıtepisi za Balkanite XV-XVIII vek, 1975
Danov, K., İstoriyata na Troyanski manastir, Loveç, 1903
Duycev, İvan, Rilski Manastir İstoricesko Minalo i Pametnici, Sofya 1960
Fehér, Géza, Bulgar Türkleri Tarihi, Ankara 1984
Ganev, Ginyo, Dırjava i Tsırkva – Tsırkva i Dırjava v Bılgarskata İstoria, Sveti
Kliment Ohridski Yay., Sofya, 2006
GoĢev, İvan, Novi danni za istoriyata i arheologiyata na Baçkovskiya manastir,
1931
GoĢev, İvan, Zaharii Zograf ot Samokov i negoviya stenopis “Straşniya sıd” v
Baçkovskiya manastir, Rodina, 1939
Gündüz, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara 1998, Vadi Yayınları
Halaçoğlu, Yusuf, ―Bulgaristan- Osmanlı Dönemi‖ DİA, VI, İstanbul 1992,
s.396-399
Haytov, Nikolay, Asenovgrad v minaloto, Plovdiv 1983
Hristov, Hristo, N. Gencev, Bılgarsko vızrajdane, Sofya, 1969
Hristova, B., Karadjova, D., Ġkonomova, A., Bılgarski Rıkopisi ot X do XVIII
vek, Zapazeni v Bılgaria, 1982
Ġnci, Salih, Dinler Tarihi Açısından Heybeliada Ruhban Okuluna Genel Bir
Bakış, Selçuk Üniversitesi Sоsyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Konya 2007
Ġrecek, Konstantin, Bılgarski dnevnik, Sofya, 1994, c. I.
Jekov, H., Vıznikvane na Manastirite v Bılgaria i Kulturno-Nacionalnoto im
Zna4enie, V.Tırnovo 1926
Kanitz, Felix, Dunavska Bılgaria i Balkanite,1891
140
Kisyov, Sl., Baçkovskiya manastir, Sofya, 2005
Koeva, Margarita, İstoria i Obşta İnformacia, http://www.rilamonastery.pmgblg.com /Home_page_bg.htm 25.04.2009
Kosev, D., Hristov, H., Angelov, D., Kratka İstoria na Bılgaria, Sofya 1963
Kostenecki, Konstantin, Sıçinenia i skazania za bukvite, der. M. Totomanova,
1993
Kuyucuklu, Nazif, ―Bulgaristan- Nüfüs ve Etnik Durum‖ DİA, VI, İstanbul
1992, s.392-393
Lıvakov, R., Baçkovskiya Manastir v minaloto i dnes, Sofya, 1929
Mavradinov, Nikola, İskustvo na Bılgarskoto bızrajdane, 1957
Mavrodinov, Nikola, Stenopisite na paraklisa “İvan Bogoslov”, Çırkovno
spisanie, 2002, say. 76
Mihailova,
Aleksandra,
Çırkoven
Vestnik,
2007,
say.
9,
http://www.pravoslavieto.com /manastiri/ troyanski/ index.htm, 10.02.2011, 11:35
Mutafçiev, Petır, Mutafçieva, Vera, „‟İstoriya na bılgarskiya narod‟‟, Sofya,
1995
Mutafova, Krasimira, Troyanski Manastir, Sofya, 2003
NeĢev, Georgi, Bılgarski Manastiri Prez Vekovete, Sofya 2006
Ostrogorsky, Georg, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. Fikret Işıltan), Türk Tarihi
Kurumu, Ankara, 1999
Paisyi, Arhimandrit, çev. Ustav na Grigoryi Pakuriyan, Stanimaka, 1925
Pandurski, Vasil, Panegrikıt na dqk Andrey ot 1425 godina, Sofya, 1974, c. I
Penkova, B., Stenopisite v Baçkovskata trapezariya i Atonskata tradiçiya,
Sofya, 1989
141
PraĢkov, Lyuben, Bakalova, Elka, Boyadjiev, Stefan, Manastirite v Bılgaria,
Troyanski Manastir, Sofya, 1992
Rilec, Arhimandrit Kliment, Jivotıt na Aziz İvan Rilski i İstoriq na Rilskiq
Manastir, Sofya 1942
Stanimirov, Stanimir, Backovskiyat manastir ot 1086 do 1402 godina, Duhovna
kultura 1938, № 7-8
Stanimirov, Stanimir, Baçkovskiyat manastir prez XIX vek, Rodina, II, 1939
Stanimirov, Stanimir, Baçkovskiyat manastir prez XV vek, 1928
Stanimirov, Stanimir, İz istoriyata na Baçkovskiya Manastir, Sofya 1928
Stefanov, Pavel, Baçkovskiya manastir prez XIV-XV vek, htpp://www.dveri.bg
/content/ view/8613/125, 20.03.2010 14:45
Stefanov, Pavel, İstoria na Rilskia Manastir, http://www.pravoslavie.bg
/content/view/ 10595/58/, 07.04.2009
Stefanov, Pavel, Ustavıt na Grigoryi Pakuriyan, http://www.dveri.bg/content
/view/ 8463/125, 15.10.2010, 15:45
Stoyanov, Todor, Ustava na Baçkovskiya Manastir: Kıde e originalıt?, vestnık
Mir, sy. 9536, 1928
Stoyanov, М., Stari grıtski knigi v Bılgaria, Sofya, 1978
ġanidze, A., Gruzinski manastir v Bılgaria i negovia tipik, Tbilisi 1971
ġeref, Mehmet, Bulgarlar ve Bulgar Devleti, Ankara 1934
Teodorov, Aleksandır, Tremı, Sofya 1921
Todorov,
Georgi,
Koncinata
i
grobıt
na
patriarh
Evtimii,
http://www.iskoni.com/ besedi_statii_sv_Etimij _ grob. html., 20.11.2010, 10:30
142
Todorov, N., Bılgarska İstoria, çev. Veysel Aytaman, Bulgaristan Tarihi,
İstanbul 1979
Tuğlacı, Pars, Bulgaristan ve Türk Bulgar İlişkileri, İstanbul, 1984
TuleĢkov, K., Arhitektura na bılgarskite manastiri, Sofya, 1988
Türk Ansiklopedisi, ―Bulgaristan‖, c.VIII, Maarif Basımevi, Ankara 1956, s.
383-396
Türkan, Ahmet, Trabzon‟da Hıristiyanlık Tarihi ve Sümela Manastırı‟nın
Hıristiyanlıktaki Yeri, (Basılmamış Y.L. Tezi) 1995
Vasilev, Asen, Bılgarski vızrojdenski maistori, jivopisçi i rezbari, Sofya, 1956
Vasiliev, Vasil, Bılgaria prez 13 vek, Sofya 1979
Yanev, Yanco, Rilski Manastir Prez Vekovete, V. Tırnovo 2000
Yoana, Arhimandrit, Baçkovski Manastir kratık istoriçeski oçerk, Sofya 1950
Yonov, P., Nemski i Avstriiski pıtepisi za Balkanite XVII- sredata na XVIII vek,
1986
Zahariev, K., Straniçi iz minaloto na Baçkovskiya Manastir, Stanimaka 1922
Zahariev, Vasil, Zaharii Zograf hudojnik vızrojdeneç 1810-1853, 1957
Zaharieva, L., Srednovekovnata kula v Rilskia manastir. Arhitektura, Sofya
1981
Zlatarski, Vasil, “İstoriya na bılgarskata dırjava prez srednite vekove‟‟, Sofya,
1918
Zlatarski, Vasil, Tsırkoven vestik, 1905, sayı 51
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan 02.04.2009
http://www.bulgarianmonastery.com
143
http://www.pravoslavieto.com/books/history_bpc/index.htm
http://www.rilamonastery.pmg-blg.com/St_ivan_rilski_jitie_bg.htm 07.04.2009
http://www.segabg.com/online/article.asp?issueid=2618&sectionid=16&id=000
0101
144
ÖZGEÇMĠġ
Sabit Salihov Topchiyski 10. 07. 1982 yılında Bulgaristan‘nın Razgrad ilinde
dünyaya geldi. İlkokulunu doğup büyüdüğü Sinya Voda köyünde tamamladı. Orta
tahsilini Loznitsa‘daki Hıristo Botev okulunda yaptı. 2000 yılında ―Aleksandır
Stanboliyiski‖ Meslek Lisesini bitirdikten sonra dokuz ay askerlik yaptı.
Eyup Sultan Kur‘an Kursunda yaklaşık bir yıl eğitim aldıktan sonra 2004‘de
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine kayıdını yaptırdı. 2008 yılında ise buradan
mezun oldu. Aynı yıl Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne kayıdını
yaptırdı.
2009 yılında Kırcaali‘nin Mestanlı ilçesinde bulunan Mestanlı İmam Hatip
Lisesi‘nde eğitimci olarak göreve başlayan Sabit Salihov TOPCHİYSKİ, halen aynı
yerde görevine devam etmektedir.
145
Download