T.B.M.M. B : 98 7 . 6 . 1989 larının zorla Slav isimleriyle değiştirilmek­ te olduğu ve azınlığa karşı bir asimilasyon politikası uygulandığı yolunda haberler gelmeye başlamıştır. Bu haberler kısa sü­ rede artmış ve uluslararası basında da yankı bulmuştur. Bulgaristan, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki anlaşmaları, ulus­ lararası sözleşmeleri ve hatta kendi iç hu­ kukunu çiğneyerek, ülkesinde yaşayan 1,5 milyon Türk azınlığını topluca eritmeyi amaçlayan bir şiddet kampanyası başlat­ mıştır. Bulgar makamlarına göre, "Bul­ garistan'da, artık Türk yok, sadece Bulgar Müslümanları vardır." Türk azınlığı, 1,5 milyon kişilik bir kitle, böylece, bir çır­ pıda yok edilmek istenmiştir. Bulgar asimilasyon kampanyası sıra­ sında adlarının zorla değiştirilmesine karşı çıkan çok sayıda soydaşımız katledilmiş, yaralanmış, binlerce soydaşımız toplama kamplarına, cezaevlerine sevk edilmiştir. insanlara işkence yapılmış, yaşadıkları bölgelerden başka bölgelere sürgün uygu­ laması başlamıştır. Nihayet, zorla isim değiştirme kam­ panyası 1985 yılı başlarında, Bulgar res­ mî yetkililerinin ifadesiyle, başanyla ta­ mamlanmış ve bunu takiben, Türk azın­ lığının etnik, kültürel ve dinî benliğini yok etmeyi amaçlayan ağır yasaklar ve baskı­ lar uygulanmaya başlanmıştır. Türklerin ana dilleri olan Türkçeyi konuşmaları, ge­ leneksel giyim kuşamları, camilerde öz­ gürce ibadet etmeleri, dinî bayramlarını kutlamaları, oruç tutmaları, erkek çocuk­ larını sünnet ettirmeleri, Hacca gitmele­ ri, evlerinde Kur'an ve dinî kitaplar bu­ lundurmaları, ölülerini Türk - İslam usul­ lerine göre defnetmeleri yasaklanmıştır. Camilerin çoğu kapatılmış, bir kısmı yı­ kılmıştır. Müslüman Türk mezarlıkları tahrip edilmiştir. Türk azınlığı için o za­ mana kadar Türkçe çıkan yayın organla­ rı, Bulgarca çıkmaya başlamıştır. Sofya Radyosunun Türk azınlığına yönelik O : 1 Türkçe yayınlarına tamamen son verilmiş­ tir. Türklerin, Türkiye'deki yakınlarıyla, aile mensuplarıyla telefon ve posta yoluy­ la haberleşmeleri engellenmiş, sansüre ta­ bi tutulmuştur. Yasaklara uymayanlara ağır hapis ve para cezaları uygulanmıştır. Çok sayıda Türk, işinden atılmış veya da­ ha düşük ücretli işlerde çalışmaya mecbur tutulmuştur. Özetle, Müslüman Türk azınlığı için, dayanılmaz bir trajedi baş­ lamıştır. Sayın milletvekilleri, bu uygulamalar, o güne kadar fevkalade bir düzeyde sey­ reden Türk - Bulgar ilişkilerine ağır bir darbe vurmuştur. Çeşitli alanlardaki iliş­ kilerimiz, mümkün olan en asgarî düze­ ye indirilmiştir. Türkiye, bu asimilasyon kampanyasının uygulandığı tarihten itiba­ ren, hiçbir zaman, olaylara sessiz kalma­ mış, önce, bu meseleyi Bulgaristan'la ba­ rışçı yoldan çözümleyebilmek için Bulga­ ristan'ı müzakerelere davet etmiştir. Bul­ garistan'ın Türkiye ile bu meseleyi görüş­ meye yanaşmaması, hatta böyle bir soru­ nun varlığını dahi kabul etmemesi üzeri­ ne, Türkiye, zorunlu olarak meseleyi ulus­ lararası kuruluşlara, uluslararası forum­ lara taşımıştır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan İslam Konferansı Örgütüne kadar, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Kon­ feransından Avrupa Konseyine kadar bü­ tün uluslararası forumlara bu mesele ta­ rafımızdan götürülmüştür. Bulgaristan'ın günümüzde, belki de çağımızın en vahim insan hakları ihlalle­ rinden birisini teşkil eden bu asimilasyon politikasına karşı dünya basın-yayın or­ ganlarında da çeşitli yayınlar yapılmış, in­ san haklan alanında faaliyet gösteren ulus­ lararası ve ulusal kurulu şlann özel raporlanna da konu olmuştur. İslam Konferansı Örgütü, Müslüman Türk azınlığının du­ rumuna özel bir önem atfetmiştir. İlk de­ fa 1986 yılı Ocak ayında Fez'de yapılan — 281 —