Toprak

advertisement
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
1
T.C.
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ
EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU
Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi
Programı
Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK
0 505 772 44 46
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
2
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
3
4
Toprak Bilgisi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
5
KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır
Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık
yâ[email protected]
kara topraktır www.mucahitkivrak.com.tr
© zeytinist
01.11.2016
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
6
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sâdık yârim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır
Aşık Veysel ŞATIROĞLU
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
7
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
8
savaş borazanı barış borazanından önce çalar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
k. lorenz hayvanlarda türdaşlarını öldürmeye karşı ketleme olmasına karşın,
9
bundan yoksunluğuyla insanın yaratılıştan bir garabet ve sapkın olduğu
görüşündedir. savaş içgüdüsü, saldırganlık içgüdüsü, dövüşme içgüdüsü, yıkım
içgüdüsü, gibi çeşitli adlarla insanın türünden veya hayvan oluşundan gelen
başkasına zarar vermeyi ve öldürmeyi istediğini ileri süren bir akımdır bu.
haset, nefret, kin ve utkuyla dönüp duran savaş/barış ikiliğinin yerine dostluk,
sevecenlik, hoşgörü ve neşenin aldığı oyun tadında bir toplumsal durum onca kanlı
bir tarihin ardından acaba hala olanaklı mıdır? mustafa cemal savaş ve ilksel
toplumlar sanat ve hayat dergisi sayfa 38 sayı 3 kasım aralık 2002
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
10
günümüzde enerji bağımsızlığı, enerji güvenliği gibi kavramlara önem verdiğini iddia eden
endüstrileşmiş ülkelerin, sürdürülebilir enerji sistemlerine ilişkin tutumu ile petrol ve silah
şirketleriyle olan ilişkilerine bakıldığından ilginç bir çelişki ortaya çıkmaktadır. petrol uğruna savaş
makinelerini ve askerlerini dünyanın öbür ucuna gönderebilen abd'nin 1998 yılında enerji
araştırmalarına ayırdığı para 2 milyar dolarken, ileri silah sistemlerine ayırdığı paranın 35 milyar
dolar olması dikkat çekicidir.
21. yüzyılda ekolojik krizin boyutu alarm verici bir boyuttadır. savaş ve ekolojik yıkım ilişkisine
gelince, çok geniş alanları kaplayan askeri üslerin, yapılan manevraların taktik füze egzersizlerinin,
nükleer, kimyasal, biyolojik silah üretimi ve denemelerinin durumuna bakmak yeterlidir. savaşlarda
kullanılan teknolojik araç ve sistemler arttıkça çevresel etkileri de o oranda artmaktadır. savaş
endüstrisi, hem ekolojik dengeye bir tehdittir, hem de çevre koruma ya da başka yaşamı savunan
etkinlikler için ayrılabilecek paraların ölüm makinelerine harcanmasına yol açmaktadır.
bir f16 savaş uçağının bir saatten az bir uçuş için ortlama bir amerikan otomobilinin yıllık yakıt
harcamasının 2 katını harcadığı gerçeğidir. melda keskin sanat ve hayat dergisi sayfa 43 sayı 3 kasım
aralık 2002
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
11
Nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denirler, derin göller,
yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha
köyler mi? Bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak
parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… annemizin şefkati, babamızın
saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin
mezarlarıdır vatan… vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
12
Nice sözle söylenmiştir toprak üstüne…İnsanlığın belki de tek sırdaşıdır
o….Oradan gelinir ve yine oraya dönülür….Uğruna kanlar dökülür ve
“vatan” adını alır. Toprak yalnız inanlar için değil, üzerinde barındırdığı
tüm canlılar için vazgeçilmezdir.
Aynı zamanda köklerin yayıldığı, tohumların çimlendiği, su ve gerekli
besin maddelerinin bulunduğu, bitkilerin en önemli bir yaşam faktörüdür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Önemi
13
İnsanlar dünya üzerinde var olduklarından beri toprağa bağlı
kalmışlardır. İnsanların yaşamasında ve konforunun sağlanmasında
toprak birebir etkilidir. Yiyecek, giyecek, yakacak ve barınacak
gereksinimlerini karşılamak için doğrudan ya da dolaylı olarak
toprağa bağlıdırlar. Besin malzemesi için kullanılan tahıllar,
sebzeler ve meyveler toprakta yetiştirilmektedir. Hatta hayvansal
gıdaların elde edilmesi için hayvanların beslenmesinde yem
bitkilerinin üretiminde de toprak önemlidir. Bunun yanında
giyimde kullandığımız kumaşların ham maddesi olan pamuk ve
keten de bilindiği gibi toprakta yetişmektedir. Yine aynı şekilde
barınak amacıyla kullanılan materyallerden ahşabın oluşabilmesi
için ağaçların kullanıldığı unutulmamalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
14
Tanımı
Toprağı genel olarak tanımlarsak; üzerinde bitki yetişen ve herkese, her şeye
zemin oluşturan doğal bir madde olarak ele alabiliriz. Tarımsal açıdan
değerlendirdiğimizde ise Toprak; kayaların ve organik maddelerin, iklim,
organizmalar ve topoğrafyanın çok uzun süreli etkileri altında kalan, çeşitli
derecelerdeki fiziksel parçalanma, kimyasal ve biyolojik ayrışma ürünlerinden
meydana gelen, içinde geniş bir canlılar topluluğu barındıran, bitkilere
durak yeri ve besin kaynağı görevi yapan, içerisinde belli oranda su ve hava
içeren, aktif – dinamik üç boyutlu doğal bir maddedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
15
Kısacası toprak;
Bitkilerin gelişmesi için doğal bir ortamdır.
Üzerinde bitkilerin büyüdüğü, içerisinde mineral ve organik maddeler ile canlı
organizmalar bulunduran sürekli değişim halinde bir yapıdır.
Bitkilere durak görevi yapmaktadır.
Toprağın oluşumunda iklim, organizma ve zamanın etkisi büyüktür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
16
Yer küresinin yüzeyini ince bir tabaka halinde kaplayan,
kayaların ve organik maddelerin değişik ayrışma ürünlerinin
karışımından meydana gelen, içerisinde ve üzerinde geniş
bir canlılar alemi barındıran, bitkilere durak yeri ve besin
kaynağı olan, belli oranlarda su ve hava içeren üç boyutlu
canlı bir varlıktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
17
Ülkemiz topraklarının %76'sında organik madde miktarı
%2'nin altındadır. Bu kadar düşük olması, yıllarca uygulana
gelen monokültür tarım ve bitkilerin hasat sonrası tarlada
bırakılan ve anız olarak tanımlanan artıkların yakılmasının
bir sonucudur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
18
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
19
Toprak üzerinde tüm canlıların barınıp yaşadığı, insan ve
hayvan beslenmesi için gerekli ürünlerin yetiştiği yaşayan
canlı bir varlıktır ve yaşamın kaynağıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
20
Toprak, hava, su ve diğer doğal kaynaklar gibi insan yaşamı için önem taşıyan
kısıtlı bir değerdir. Toprak, doğal değişim döngüsü içinde atıkların emilmesini
sağlayan bir filtre, organizmalar için genetik bir rezervuar, madenler ve suyun
saklanması için bir depo ve sosyo-ekonomik faaliyetler için mekansal bir
temel, tarihi, kültürel mirasımızı gözeten bir unsur olarak yararlı bir çok
özelliğe sahiptir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
21
Toprağın doğal oluşum sürecini değiştirmek olanaksız olduğu gibi, teknolojik
usullerle yapay üretilmesi de mümkün değildir ve kaybedilmesi halinde
yerinde başka bir kaynak da kullanılamaz.
Yapılan araştırmalara göre bir parmak (2,5 cm) kalınlığındaki bir toprak
tabakasının oluşması için 300 ile 1000 yılın geçmesi gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İdeal Bir Tarım Toprağının Fiziksel Bileşimi
22
Gözenek %50
Hava
%25
(Sıvı ve Gaz Faz)
Su
%25
© zeytinist
[email protected]
Kısım %50
İnorganik Katı
(Mineral madde,
Madde Humus, Toprak
Canlıları)
% 45
Organik Madde %5
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
23
Toprak Oluş Faktörleri
İklim
Ana Materyal
(Yağış, Sıcaklık, Rüzgar)
(Kayalar, Mineraller, Org.Mat.)
Zaman
Organizma
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
(Bitkiler, Hayvanlar ve Diğer Canlılar)
Topoğrafya
(Yükseklik, Eğim, Yöney)
01.11.2016
24
Dünyamız bir ateş parçasıyken, aradan milyonlarca yıl geçti. Üstü
soğumaya başladı ve soğuya soğuğa sertleşti. Kabuk bağladı. Kalınlaştı ve
kayalar meydana geldi. Kayalar, ilk meydana geldikleri gibi kalmadılar.
Bunlar da zamanla, bazı doğa kuvvetlerinin etkisinde kaldılar. Aşırı ısınma
ve soğumanın neden olduğu yüksek sıcaklık farkları (fiziksel parçalanma)
ile ufalanarak; yağmur ve rüzgarın etkisiyle (kimyasal Parçalanma) eriyip
aşınarak toprağı oluşturdular.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
25
Aynı ana materyalden farklı özelliklerde topraklar oluşabileceği gibi,
çeşitli ana materyallerden benzer özelliklerde topraklar oluşabilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
26
Kayaların toprağa dönmesine toprak oluşumu denilmektedir. Burada kaya
terimi yerine “toprak ana materyali” terimi kullanılmaktadır. Aslında kaya ile
toprak ana materyali arasında fark vardır. Toprak oluşunda, önce kayalar
toprak ana materyaline dönüşmekte ve sonra da toprak ana materyalinden,
toprak meydana gelmektedir. Bu sırada fiziksel, kimyasal
ve biyolojik olaylar meydana gelir. Bu olayların etkisiyle kayalardan
toprakların meydana gelişi sırasında parçalanma ve ayrışma olmaktadır.
Parçalanma ve ayrışma sonucunda toprak ana materyalini oluşturan kayalar
ve mineraller daha küçük parçalara bölünür. Bu şekilde de yeni madddeler
oluşur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
27
Organik ana materyal: Bitki gelişmesinin fazla olduğu fakat su veya düşük ısı
derecesi sebebiyle ayrışmanın yavaş bulunduğu yerlerde kısmen ayrışmış organik
madde birikmeye başlar. Koşulların uygun olduğu her yerde meydana gelebilir.
Organik madde yatakları Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Rusya ve Norveç gibi
kuzey enlem derecelerindeki ülkelerde daha çok görülmektedir. Kısacası tundra
iklimine sahip yerlerde organik madde yataklarına sık rastlanır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
28
Organik maddenin bir yerde birikmesine yol açan temel koşullar şunlardır:
• Eksik veya tam havasızlık,
• Düşük sıcaklık derecesi,
• Ortamda besin elementlerinin düşük düzeyde bulunması,
• Su eksikliğidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
29
Organik madde yataklarının bir yerde birikmesinde fazla su etkilidir. Taban
suyunun yüzeye yakın olduğu yerler birikim için uygun koşullar oluşturur.
Burada yetişen bitkiler zaman içinde canlılıklarını kaybettiklerinde su
içerisine düşer. Bitki kalıntıları, su birikintileri içerisinde mantarlar, anaerobik
bakteriler, algler ve mikroskobik su canlıları tarafından ayrışmaları sağlanır.
Daha sonra tabaka halinde birikir. Organik toprak materyali peat (pit) ve
muck (mak) adı verilen organik toprakların oluşumunda rol oynar. Organik
topraklar % 50 – 80 peat ve % 20 – 50 muck içerir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
30
Organizma
Toprak oluşumunda organizmanın etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
31
Mikroorganizmalar: En önemli faaliyeti organik maddenin mineralizasyonudur.
Mineralizasyon; toprakta yaşayan çeşitli organizmaların aktiviteleri sonucu
bitkisel ve hayvansal organik materyallerin parçalanıp basit inorganik etmenlere
ya da bileşiklere dönüşmesidir.
Mikroorganizmalar, minerallere ve minerallerin bileşimindeki elementlere etki
ederek değişikler meydana getirir. Çeşitli organik ve inorganik asitler üretmek
suretiyle birçok minerali eritir. Liken ve algler gibi toprak organizmaları,
çıkardıkları asitlerle kaya ve mineraller üzerine etki ederek bunları ayrıştırır.
Diğer organizmalar ve minerallerin erime derecesini artırır. Bu şekilde kaya ve
minerallerin kimyasal ve fiziksel parçalanmaları daha kolaylaşır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
32
Hayvanlar: Hayvansal populasyonun toprak oluşumuna etkisi mekanik yolla
olmaktadır. Karıncalar, solucanlar, termitler ve roderntler toprağı birbiriyle
karıştırırlar.
Böylece mikrobiyal populasyonun toprak derinliği içinde düzenli dağılımı
sağlanmış olur.
Örneğin, işlenmemiş topraklarda hayvanların açtığı oyuklar toprağın
havalanmasına ve iyi bir drenajın sağlanmasına neden olur, bu da toprak
oluşumunu hızlandırır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
33
Bitki örtüsü: Mineral materyal özellikle kayalar üzerinde yaşayan ve organik
maddenin kaynağını oluşturan ilkel ve yüksek yapılı bitkiler, kayaların fiziksel
parçalanmasında etkilidir. Çıplak kayalar üzerine ilk önce liken sporları konar ve
çimlenerek kabuksu likenleri oluşturur. Kabuklu likenler salgıladıkları salgılar
aracılığıyla kayanın üzerini parçalayarak ince bir tabaka meydana getirir. Bu
tabaka toprağın oluşumunun başlangıcıdır. Toprak oluşmaya başladıktan sonra
yosunlar yaşamaya başlar ve yosunlar toprak oluşumunu daha ileri devreye
götürür. Yosun toprak tabakasının kalınlaşmasını sağlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
34
Kalınlaşan bu toprak tabakası üzerinde geniş yapraklı, kısa köklü, bir yıllık
otsu bitkiler yetişmeye başlar. Yetişen bu bitkilerin daha sonra kalıntıları toprak
için organik maddece zengin toprakların oluşmasını sağlar. Böylece kayalar
üzerinde organik maddece ve minerallerce zengin topraklar kalınlıklarını
artırmaya devam eder. Kayalar üzerinde otlar, çalılar ve ağaçlar gibi yüksek
bitkiler yetişmeye başlar. Bu bitkilerin kökleri kayalar üzerindeki çatlaklıklara
girerek fiziksel parçalanmalara neden olur. Kısacası, bitki örtüsü
hem fiziksel olarak hem de oluşturdukları organik artıklardan ileri gelen
etkilerinden dolayı toprak oluşumunu etkilemektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İnsanlar: Topraklarımızı hor kullanarak zaman içinde verimsiz olmasına neden
35
olmaktayız. Yapılan hatalı uygulamalar topraklarımızı kullanılamaz duruma
getirebilir.
Özellikle çok eğimli topraklarda, toprağın eğime paralel yönde sürülmesi,
ormanların tahribatı, hep aynı ortamda tek tip bitki yetiştirilmesi ya da anız
bozulması gibi işlemler topraklarımızın yıkanmasına ve kayba uğramasına neden
olabilir. Yağışlı bölgelerde yağan yağmur suları ile kurak bölgelerde esen rüzgârlar
toprakların verimliliklerini yitirmelerinde etkilidir. Toprak verimsizleşir.
İnsanlar gittikleri ortamda bitki örtüsü ve toprağın içerisinde yaşayan toprak
canlılarının doğal yapısını bozmuşlar doğadaki canlılar arasındaki dengenin
bozulmasına neden olmuşlardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Topografya
36
İklimin ve özellikle suyun etkilerini hızlandıran veya yavaşlatan arazi şekilleri
topoğrafya da etkilidir. Topoğrafya terim olarak; belli bir alandaki yükseklik
farklılıklarıdır.
Arazinin yatay, düşey, tepelik ya da dağlık oluşu ve eğimi bu dalda incelenir.
Aynı iklim koşulları altında, aynı ana materyal üzerinde oluşan topraklarda dik
eğimli arazilerde doğal erozyon ve yüzey akışları fazladır. Eğim arttıkça ve toprak
geçirgenliği azaldıkça erozyon şiddeti artar. Özellikle toprak yüzeyinin çıplak
olması, toprak geçirgenliğini azaltarak suyun eğim doğrultusunda akmasına ve
beraberinde önemli miktarda toprağın taşınmasına yol açar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
37
Toprak drenajı (toprakta fazla suyun ortamdan uzaklaştırılması) da toprak
oluşumunda önemli bir faktördür. Drenajın iyi olduğu ortamlarda
olgunlaşmış topraklar yer alır. Drenajı kötü olan topraklarda ise suya boğulan
bitki materyali ayrışamaz ve üst üste yığılır. Böylece toprak oluşumu geriler.
Arazi eğiminin yönü de toprak oluşumunda etkilidir. Kuzey yönleri güney
yönlerine oranla daha nemli ve serindir. Bunun sonucu olarak özellikle kurak
bölgelerde, kuzeye bakan yamaçlardaki bitkisel gelişme de daha zengin
olmaktadır. Nem fazlalığı ve farklı bitki örtüsü, kuzey yamaçlarla güney
yamaçlar arasındaki topraklarda farklılıklar yaratmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Zaman
38
Ana materyalin ayrışma süresi toprak oluşumunda önemlidir. İklim, organizma ve
topoğrafyanın benzer olması halinde uzun süre etkilenen toprak, kısa süre
etkilenmiş olanından daha olgundur. Ancak toprakların olgunluklarında geçen
süreden çok, toprak gelişimini etkileyen etmenler daha çok rol oynamaktadır.
Örneğin, nemli bir bölgede, uygun oluşum koşulları altında gelişmiş toprak kuru
bir bölgedekine oranla daha olgundur.
Herhangi bir toprak özelliği zamanla değişmiyorsa çevresiyle denge durumundadır.
Olgun topraklar bu şekildeki topraklardır. Toprakların olgunluğu veya yaşları genel
olarak horizonların farklılığı ile ölçülmektedir. Horizonların sayısı arttıkça ve
kalınlığı fazlalaştıkça toprak daha olgun kabul edilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
39
Toprak Oluşumunu Etkileyen Fiziksel Olaylar
Toprak oluşumunun ilk aşamasıdır. Materyalin fiziksel olarak ufalanmasını ve
dağılmasını ifade eder. Kayalar ve mineraller daha küçük parçalara ayrılır.
Parçalanma sonucu kimyasal değişiklik söz konusu değildir. Sadece
materyallerin boyutları küçülür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
40
Sıcaklık Değişmeleri
Bir yerin sıcaklığı mevsimlere ve günün saatine göre değişim gösterir. Havanın
sıcaklığındaki değişimler sonucu kayalar ısınır ve soğur. Bu değişimler kayalar
ve mineraller üzerinde parçalayıcı etki gösterir. Kayaları oluşturan minerallerin
ısındığı zaman uzama kat sayıları birbirinden farklıdır. Birbirini takip eden
ısınma ve soğumanın etkisinde kalan kayalarda, uzama kat sayısı fazla olan
mineral, ısınma sırasında hacmini daha çok artırır. Hacmi daha çok genişleyen
mineral etrafına basınç yaparak diğer kayanın çatlamasına ve dağılmasına neden
olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
41
Gündüz kayaların dış kısmı, içlerinden daha fazla ısınır, dolayısıyla
genişler. Akşamları ise kayaların kabuk kısımları hemen soğuyarak iç
kısımlardan daha çabuk büzülür ve küçük kalır. Böylece dış kısımlarda
çatlaklıklar ve dökülmeler görülür. Buralarda oluşan çatlaklara daha
sonraları su girer. Suyun donmasıyla parçalanma artmakta, ayrışma
meydana gelmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
42
Akarsu, Buzul ve Rüzgârın Etkisi
Akarsuların enerjileri vardır. Bu enerji sayesinde kayaları aşındırır. İçlerinde
taşıdıkları taş ve çakılları birbirlerine ve yataklarına sürtmek suretiyle
parçalanmayı artırır.
Aynı etkiyi denizlerde ve diğer su kaynaklarında da görebiliriz.
Şiddetli esen rüzgârlar, yerden kaldırdıkları kum parçalarını önüne çıkan
kayalara çarparak kayaların aşınmasına neden olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bitki, Hayvan ve İnsanlar
43
Toprakta oluşan ayrışma ve parçalanma olaylarında canlıların da önemli etkileri
vardır. Minerallerin ayrışmasında likenler, mantarlar ve bakterilerin etkisi
bilinmektedir.
Bakteriler yüksek bitkilerin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ortam
yaratmışlardır. Buradaki bitkilerin aktiviteleri hem toprak oluşumu aşamasında
hem de toprak oluştuktan sonra devam etmektedir. Yüksek bitkilerin de toprak
oluşumunda etkisi vardır. Bunların kökleri kayaların parçalanmasını
sağlamaktadır.
Solucanlar, böcekler ve kemirici hayvanlar toprak içinde devamlı hareket
ettiklerinden toprağın parçalanmasında etkilidir.
İnsanların kendi istekleri doğrultusunda toprağı işleyip tesviye yaptıkları,
sulama ve gübreleme yaptıkları düşünülürse toprağın oluşumu üzerinde
farklılıklar yaratıkları görülür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
44
Toprak Oluşumunu Etkileyen Kimyasal Olaylar
Ana kayanın kimyasal bileşimini değiştirmek amacıyla gerçekleşen faktörler
toprak oluşumunu etkileyen kimyasal olaylardır. Toprak ana materyalinden
toprağın oluşu sırasında kimyasal olayların gerçekleşmesinde en önemli etken
sudur. Bunun yanında hava ve sıcaklık da etki etmektedir. Kimyasal ayrışma
olayları sonucunda mineraller kısmen veya tamamen değişerek yeni mineraller
meydana getirir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
45
Oksidasyon
Oksijen yeryüzünde bol miktarda bulunan bir elementtir. Atmosferde % 21
oranında oksijen bulunur. Oksijenin diğer bir elementle birleşmesi ve o
bileşikteki oksijen miktarının artması olayına oksidasyon denir. Oksijen aktif
bir elementtir. Diğer birçok elementle serbest bileşikler oluşturma yeteneğine
sahiptir. Oksijenle bir elementin birleşmesi sonucunda artan oksijen miktarı
bileşiğin dayanıklılığını azaltır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
46
Redüksiyon
Oksidasyonun tersi olaydır. Oksijenin az olduğu ortamlarda meydana gelir. Bir
maddenin oksijen kaybetmesidir. Zayıf drenajlı topraklarda daha çok görülür.
Çünkü buralarda havalanma yetersizdir. Özellikle toprağın alt katmanlarında ,
toprak taneleri arasındaki boşlukların tamamen suyla birlikte olduğu
kısımlarda görülür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
47
Hidrasyon ve Dehidrasyon
Bir kısım mineral su ile temas ettiğinde suyu içine alarak değişikliğe uğrar. İşte
bu olaya hidrasyon denir. Hidrasyon mineraller üzerinde yumuşatıcı, gevşetici
etki yapar.
Mineraller içlerine suyu aldıklarından hacimlerinde genişleme olur. Minerallerin
ayrışmaya dayanıklıkları azalır.
Hidrasyon etkisinde kalan maddelerin kurudukları zaman eski hallerine
dönmesine ise dehidrasyon adı verilir. Kil mineralleri ve organik maddeler
hidrasyonun ve dehidrasyonun etkisinde çok kalır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
48
Hidroliz
Su, kimyasal olaylarda aktif bir maddedir. Su molekülleri hidrojen ve hidroksil
iyonlarına ayrılır. Hidrojen iyonları minerallerdeki bazı iyonlarla yer
değiştirerek minerallerin ayrışmasına neden olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
49
Çözünme
Toprakta meydana gelen kimyasal olaylarda su etkilidir. Suyun eritici etkisi
vardır.
Su, toprakta sadece kolay eriyen maddeleri değil, güç eriyen bileşikleri de
eritebilmektedir.
Toprak içerisindeki suyun karbondioksitle veya az miktardaki organik ve
inorganik asitlerle birleşmesi ve çeşitli tuzlar içermesi nedeniyle çözücülük
özelliği fazlasıyla artar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
50
Karbonatlaşma
Toprakta organik maddenin mikroorganizma faaliyeti ile ayrışması ve bitki
köklerinin solunumu sonucunda açığa çıkan karbondioksit, topraktaki bazlarla
birleşerek karbonatları meydana getirir. Bu da topraktaki minerallerin
ayrışmasında oldukça etkilidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
51
Toprak Oluşumunda Kimyasal ve Biyolojik Ayrışma
Oksidasyon………………………………Yükseltgenme, organik materyalde çürüme
Redüksiyon………………………………İndirgenme, organik materyalde kokuşma
Hidrasyon-Dehidrasyon…………………Su alma – salma
Hidroliz………………………………......Su ile kimyasal birleşme
Çözünme………………………………...Erime
Karbonatlaşma………………………….Kireç oluşumu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
52
Toprağı Oluşturan Ana Maddeler
Bir miktar toprak incelendiğinde, katı maddelerin yanında boşlukların var olduğu
görülmektedir. Toprağın hacimsel olarak yaklaşık yarısı katı maddeden ve yarısı
da boşluklardan oluşmuştur. Bu boşluklar içerisinde de havanın ve suyun var
olduğu tesbit edilmiştir. İşte topağın yapı unsurlarının değişik toprak tiplerine
göre farklı oranlarda bir araya gelmesi sonucu temel yaşam kaynağı olan toprak
ortaya çıkar. Toprağı oluşturan yapı unsurları temel olarak beş kısım altında
incelenmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
53
Toprağın İnorganik Yapı Maddeleri
İnorganik maddeler: Kimyasal yapı ve büyüklük bakımından değişiklik
gösteren mineraller ve kaya parçalarıdır.
Mineral maddeler: Doğal halde bulunan, düzenli atomik yapıya sahip homojen
inorganik bir maddedir.
Kayalar: Bir veya daha fazla mineralden oluşan doğal inorganik bir yapıdır. Bu
şekilde çok sayıda mineraller belli oranlarda bir araya gelmek suretiyle
kayaların temel bileşimlerini oluşturur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Organik Maddeleri
54
Organik maddeler bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana gelmiştir, en
önemli özelliği dinamik olmasıdır. Organik maddeler gerek toprak oluşumunda
gerekse toprak özellikleri üzerinde etkilidir, toprağa esmer rengini verirler. Toprak
organik maddesinin esas kısmını humus oluşturur. Humus, oldukça dayanıklı,
kahverengi olup bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana gelmiştir.
Organik maddelerin miktar ve özellikleri toprakların önemli karakterlerinden
biridir. Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerinde etkilidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
55
Toprağın Katmanları
“Bir tarla toprağı derinlemesine kazıldığı zaman toprağın görüntüsü ortaya
çıkar. Toprak görüntüsü toprağın dikine kesitinin yandan görünüşü demektir.
Toprak görüntüsünü şehirlerarası yolların çıplak yamaçlarında görebiliriz.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
56
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
57
A Katmanı
Toprağın en üst kısmındaki A katmanı toprağın yoğun olarak işlendiği
kısmıdır. Humusu çok olduğu için rengi koyudur (Kahverengiden siyaha
kadar). Bu katmanın üst kısmı taze organik maddece çok zengindir. A
katmanı içerisinde bolca bitki kökü ve çeşitli organizmalar bulunur.
Toprağın en aktif olan kısmı A katmanıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
58
B Katmanı
A katmanının altında yer almaktadır. B katmanı A katmanından daha açık
renktedir. Çünkü içinde fazla humus yoktur. Fazla bitki kökü ve canlı
bulunmaz. A horizonunun erozyonla kaybedilmesi nedeniyle ortaya çıkan bu
tabakada tarım yapılırsa fazla ürün elde edilemez. Bu iki katman; fiziksel
parçalanma, kimyasal ve biyolojik ayrışmalar sonucunda binlerce yılda ancak
oluşmuş esas toprağı meydana getirirler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
59
C Katmanı
B katmanının altında yer almaktadır. C katmanı henüz ayrışmaya yeni başlamış
olan ana materyaldir. Ana materyal toprağın oluştuğu ana maddedir. C
katmanında hiç organik madde ya da mikroorganizma yoktur. Bitki kökü ve
artıkları bulunmaz. Bu tabaka zamanla ayrışarak B katmanına dönüşür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
60
D Katmanı
Bazı topraklarda C katmanı altında D katmanı bulunabilmektedir. D
Katmanı toprağın oluştuğu ana kayadır. Ana kaya tamamen katı ve henüz
hiç ayrışmamıştır. Ana kaya zamanla parçalanıp, ayrışarak bazı
değişikliklere uğrar ve önce C katmanını oluşturur.
Ardından, süren değişikliklerle B katmanına ve en sonra da tarımsal
toprak olan A katmanına dönüşür. Ancak bu değişiklikler çok uzun
yıllarda gerçekleşmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
61
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
62
Arazi Yetenek Sınıfları
Eğim > % 20
Eğim % 10 - 20
Eğim % 0 - 10
Eğim % 0 - 2
Toplam: 77,8 Mil.Ha.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
63
Toprakların Sınıflandırılması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
64
Topraklar, katmanlarının sayısına ve çeşidine, içerdikleri çakıl, kum, kil
oranına, mineral miktarına, organik madde miktarına, tuz miktarlarına ve diğer
önemli görünümlerine göre incelenerek sınıflandırılabilir. Toprakları inceleyen
bilime pedoloji denir. Pedolojinin kökeni Rusça’dır. Ped; toprak , logy ise
bilim anlamı taşır. Toprakların kendi aralarındaki ilişkilerini anlamak için
onları gruplandırmalıyız.
Farklı koşullarda oluşan topraklar çeşitli özellikler gösterir. Toprak çeşitleri
benzer özelliklerine göre sınıflandırılmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
65
Toprakların sınıflandırılması;
toprakların önemli özelliklerini hatırlamamıza, onlar hakkındaki bilgilerimizi
birleştirmemize, bunların birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerini görmemize
yardım eder.
Belli bir bölgede ve belli koşullar altında oluşan toprakların genel özellikleri ,
aynı koşullara sahip olan başka bir bölgenin toprakları hakkında bize bilgi
verir. Böylece belli bölgede yapılan tarımsal çalışmalar, toprağın verimlilik ve
başka özellikleri hakkında elde edilen tecrübeler aynı sınıflandırmadaki
topraklar için bir ön bilgi verebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
66
Toprakların sınıflandırılmasında genel olarak iki sınıflama sistemi yaygın olarak
kullanılmaktadır.
I. Genetik sınıflama sistemi (Toprak oluş faktörleri esas alınarak yapılan
sınıflama)
II. Özelliklere göre sınıflama (Toprak özellikleri dikkate alınarak yapılan
sınıflama)
Genetik olarak sınıflama ilk olarak 1880 yılında Rusya’da ortaya konmuş daha
sonra Avrupa ve Amerika’da kullanılmıştır. Fakat son yıllarda ikinci grup
sınıflandırma daha çok kullanılmaya başlanmıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
67
Genetik sınıflandırma: Fiziksel , kimyasal ve biyoljik faktörlerin etkisi ile ana
materyalden oluşan topraklar, iklim, vegetasyon, ana materyal, topoğrafya
zaman şartları ve de bunların muhtelif kombinasyonlarının etkisi altında birçok
çeşitler oluşturmaktadır. Bu çeşitli topraklar bir sınıflandırma altında incelenir.
Bu sistemde en büyük kategoriye ordo ismi verilir. Topraklar üç ordoya
ayrılarak incelenmektedir.
• Zonal topraklar ordosu: Toprak oluşmalarında etkili olan iklim
faktörleri tarafından belirlenir. İklimin soğuk, sıcak, ılıman ya da kurak
oluşuna göre toprağın yapısında değişiklikler olmaktadır. Genellikle
geniş alanların sınıflandırılmasında kullanılır.
• Azonal topraklar ordosu: Dar alanlarda yayılan ve toprak oluşturan
olayların tam etkisini göstermediği bölgeler için kullanılır. Burada daha
çok ana materyalin özellikleri etkilidir.
• İntrazonal topraklar ordosu: Burada iklimden çok çevre koşulları
etkilidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
68
Özelliklerine göre sınıflandırma: Morfogenetik sınıflama olarak da bilinir.
İlk olarak 1975 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Tamamen arazide
gözlenebilen ve ölçülebilen toprak özelliklerine göre yapılmıştır. Yeni
sınıflama sisteminde altı grup oluşturulmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
69
Toprak ordosu: Topraklarda yer alan egemen toprak oluş süreçlerinin çeşidi ve
derecesine göre farklılık gösteren özellikler dikkate alınarak yapılır.
Toprak alt ordosu: İklim, ana materyal ve biyolojik aktiviteler ayırt edici özellik olarak
karşımıza çıkar.
Büyük grup: Ordo ve alt ordo düzeyinde belirlenemeyen ve mevcut süreçler üzerinde
ilave etkiler oluşturan toprak özelliklerine göre tanımlanmıştır.
Alt grup: Büyük grupların alt bölümleri olup büyük grubun esas kavramından olan
sapmaları belirtir.
Toprak familyası: Bu gruba giren topraklar, bitki gelişiminde önemli olan ve toprak
yönetimini ve kullanımını etkileyen fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu
özellikler genellikle toprak, su, hava ilişkilerini etkiler.
Toprak serisi: Farklı karakteristikler ve horizonların dizilişi bakımından aynı olan
topraklar topluluğudur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
70
Başlıca Toprak Özellikleri
Toprak oluşumu sırasında iklim, biyolojik faktörler, ana materyal, topoğrafya
ve zaman gibi çeşitli faktörlerin etkisi altında ortaya çıkan fiziksel ve kimyasal
etkiler toprak özelliklerinin belirlenmesini sağlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
71
Podzollaşma
Yağışlı, serin iklim koşulları altında kaba bünyeli ve geçirgen ana materyalin
bulunması durumunda demir, kil ve organik madde üst topraktan yıkanır.
Yıkanan maddeler toprağın alt kısımlarında birikir. Bu tip toprağın oluş işlemine
podzollaşma denir. Yağışlı bölgelerde görüldüğü için buralar ormanlık olarak
karşımıza çıkmaktadır. Ormanlık alanların organik madde içerikleri yüksektir.
Yıkanmanın sağlanması için kuvvetli yağış şarttır. Organik artıkların ayrışması
sonucu ortaya çıkan asitler, yağış suları ile alt katlara doğru süzülerek ortamdaki
karbonatları eritir. Üst toprak gri renk alır ve asitleşir. Üst kısımlardan yıkanan
karbonatlar ve kil parçaları ile çeşitli demir, alüminyum oksitleri ise alt
toprak katmanında birikir. İşte bu şekilde toprak oluş işlemi olan podzolllaşma
gerçekleşir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
72
Kalsifikasyon
Kurak bölgelerde yağışın az olması , kalsiyum ve diğer iki değerli katyonların
topraktan daha alt katmanlara yıkanmasına yeterli olmamaktadır. Ancak az
miktarda yıkanma söz konusudur. Az şekildeki yıkanma sonucu çeşitli toprak
derinliklerinde kireç birikimi olur. Bu olaya kalsifikasyon denir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
73
Laterizasyon
Tropik ve subtropik bölgelerde yağışın bol olması ve yüksek sıcaklık toprağın
ayrışmasını artırmaktadır. Kalsiyum, magnezyum gibi bazlar çok fazla yağış
nedeniyle topraktan hemen uzaklaşır. Topraktaki silisyum çözünürlüğü artar ve
alt katmanlara yıkanır.
Aynı zamanda organik madde de ayrışmaktadır. Ayrışma ve parçalanma
ilerledikçe alümünyum ve demir oksitlerce zengin , silisce fakir kırmızı renkli
laterit topraklar meydana gelir. Bu bölgelerde fazla yağış sebebi ile ayrışma ve
parçalanma çok derinlere kadar devam etmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
74
Tuzlulaşma
Toprakta fazla tuzun birikmesi olayıdır. Kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde
rastlanılır. Yağışlı bölgelerde toprakta bulunan tuzlar fazla yağışlarla yıkanarak
yeraltı suyu aracılığıyla akarsulara, göl ve denizlere taşınır. Kurak ve yarı kurak
bölgelerde ise minerallerin ayrışması sonucu açığa çıkan tuzların yıkanmaları ve
denizlere taşınmaları gerçekleşemez. Drenajı iyi olmayan yerlerde topraktaki su
buharlaştıkça toprak yüzeyine yakın kısımlarda tuz birikmeye başlar, tuzlu
topraklar oluşur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Gleyleşme
75
Taban suyu seviyesinin devamlı yüksek olduğu , drenaj şartlarının bozuk, suya
doygun sahalarda meydana gelen olaydır. Taban suyunun yüksek olması
ortamda oksijen azlığı yaratır. Bunun sonucunda da demir bileşikleri indirgenir.
Buna bağlı olarak toprakta boz mavimsi, yeşilimsi renkler oluşur. Taban suyu
seviyesinin düşmesi halinde ise bu defa oksitlenme ön plana geçer. O zaman da
toprakta sarımsı, kırmızımsı veya pas rengi lekeler ortaya çıkar. Bu olaya
gleyleşme denir. Gleyleşme sonucunda bataklık ve yarı bataklık topraklar,
turba toprakları ve alpin çayır topraklar oluşur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
76
Toprak Morfolojisi ve Toprak Profili
Ana materyal fiziksel , kimyasal ve biyolojik olaylarla toprağı oluştururken ,
toprakta belirli katmanlar oluşmaktadır. İklimin etkisinin daha fazla ve organik
madde birikiminin daha yüksek olduğu durumlarda katmanların belirginliği
artar. Toprakta yüzeyden başlayarak daha az değişime uğramış ana materyali
de içine alan kesit toprak profilini oluşturur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
77
Toprak profili; tüm toprak horizonlarını, ana materyali veya toprağın meydana
gelmesinde etki eden tabakaları içeren toprağın dikine kesitidir. Profili meydana
getiren tabakaların dizilişi, yapısı, kimyasal özelliği, rengi toprağın karakterini
belirler. Ele alınan toprağın tarımsal değerini anlatır. Örneğin, iyi gelişmiş bir
toprakta en az üç tabaka vardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
78
Toprak horizonu; toprak oluşumu işlemleri sonucunda meydana gelmiş,
yeryüzüne paralel, özellikleri alt ve üstte bulunan tabakalardan farklı olan
toprak katlarıdır. Profilde yer alan horizonlar harflerle simgelenir. Bitki kök
gelişimi açısından horizon sayısı önemlidir.
Toprak varlığının belli bir profil çerçevesinde tanımlanması ve horizoların
dikkatlice izlenmesi toprak morfolojisini oluşturur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
79
Toprak horizonlarını sırasıyla incelersek;
O Horizonu: Organik maddece zengin bir kattır.
A horizonu: O horizonunun altında yer alır. Mineral madde ile organik
maddece zengin koyu renkli kattır. Biyolojik aktivite fazladır.
B horizonu: A horizonundan kaybolan ve yıkanan maddeler burada
birikmektedir.
C horizonu: Toprak ana materyalinden oluşur. Gevşek ve dağılmış bir
yapıdadır.
R katmanı: Toprağın altında bulunan, ana materyal olmayan sert kayalardan
oluşmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
80
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
81
Toprak Oluşumu Süresi
1 cm toprak 200-1000 yıl ( ortalama 500 yıl )
40 cm Toprak = 20.000 Yıl
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
40 cm
01.11.2016
82
Toprak Oluşumuna Etki Eden Faktörler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
83
Ana materyalin ufalanıp ayrışması ve belli oranlarda organik madde ile
karışması sonucu meydana gelen genç toprak birçok faktörün etkisindedir.
Genel olarak ana materyal, iklim ve organizmalar, toprak oluşturan faktörler
olarak kabul edilir. Toprak, zamana bağlı olarak değişime uğrar ve belli bir
gelişme döneminden geçer. Bu sırada topoğrafya, özellikle erozyon ve su
düzenini etkilemek suretiyle toprak oluşumunda belirleyicidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
84
Ana Materyal
Toprağın meydana geldiği materyaldir. Toprak ana materyali olarak çoğu
bilginler C horizonunu göstermektedirler. Ama bu kesin bir yargı değildir.
Toprak ana materyali, toprak oluşumu ve toprak sisteminin başlangıç devresini
oluşturduğundan az çok ayrışmaya uğramış materyalden ibarettir. Materyalin
yapısına ve çeşidine bağlı olarak toprakların oluşumu yavaş veya hızlı ilerler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak ana materyali toprak oluşumuna etki eden bağımsız bir faktör olarak
85
kabul edilmemelidir. Ana materyalin etkisi iklim, topoğrafya, organizma ve
zaman faktörleri ile birlikte düşünülmelidir. Örneğin, çok fazla yağış alan
yerlerde toprak özellikleri temelde yağmura bağlıdır. İnsanların yoğun olduğu
yerlerde toprak oluşumunda organizma etkilidir.
Böylece aynı ana materyalden meydana gelmiş olan topraklar diğer faktörlere
bağlı olarak farklı özellikler gösterir.
Topraktaki bitki besin maddelerinin çoğu ana maddeden geçmektedir. Bitki besin
elementlerini bol miktarda içeren ana materyalden oluşan topraklar, benzer
koşullar altında, besin elementlerince fakir ana materyalden oluşan topraklara
oranla daha verimlidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
86
Toprak, temel olarak iki çeşit ana materyalden meydana gelmiştir.
Mineral ana materyal: Sert kaya ya da minerallerden oluşmuştur. Mineraller
de kendi aralarında yerli ve taşınmış materyal olarak iki kısıma ayrılır. Sert
kayaların yerinde ayrışması ile olgunlaşmış materyale yerli materyal, esas
oluştukları yerlerinden taşınmış ve başka yerlerde birikmiş olan çakıl, kum,
kil gibi materyallere taşınmış materyal denir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
87
Canlı Üst Toprak ve İçindekiler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
88
Toprağın Önemi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Yerkürenin İç yapısı ve Fiziksel Özellikleri
89
Astenosfer
Derinlik
(km)
Litosfer
Kabuk
0
35
100
400
700
1.900 ºC
Basınç KB
Üst Manto
260
2.900
1.350
3.700 ºC
Dış Çekirdek
Alt Manto
Yumuşak Küre
5.150
İç çekirdek
PROSFER
2,7
4,3
3,6
www.mucahitkivrak.com.tr
Taş Küre
BARİSFER
5,5
[email protected]
10,0
© zeytinist
12,3
13,6
6.371
13,3
4.500 ºC
Yoğunluk
(gr/cm³)
01.11.2016
90
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
91
İnsanlar dünya üzerinde var oldukları andan itibaren doğrudan
yada dolaylı olarak toprağa bağlı kalmışlardır.
Dünyanın büyük bir kısmında insanlar, enerji gereksinimlerini,
arz kabuğunun altında bulunan ve jeolojik devirlerde toprak
üzerinde yetişmiş bulunan bitkilerin değişim ürünleri olan
kömür, petrol veya gaz yakıtlarla karşılamaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
92
İnsanlığın devamı bundan sonra da toprakların
rasyonel bir şekilde kullanılmasına, uygun olarak
gübrelenmesine ve doğal kuvvetlerle taşınmasına karşı
alınacak önlemlere bağlı olacaktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
93
Arazi sahibi geçmişte ve hatta bugün de, toprağını arzu ettiği şekilde
kullanmaktadır. Artan nüfus karşısında birey başına düşen arazi birimindeki
azalmalar, toprağın aşırı derecede sömürülmesine yol açmakta ve erozyon
önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Toprakların verimlilik kapasitesi, aşırı derecede ürün üretimi ve ihmaller
sonucu gittikçe gerileyebileceği gibi, uygun önlemlerle mevcut durum
muhafaza edilebilir ve hatta bazı önlemlerle daha ileriye de götürülebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İnsanların yaşaması ve refahı toprağa bağlı olduğuna göre, toprağın bugünkü
94
sahipleri onları ileriki nesillere aynen teslim etmekle görevlidirler. Bunun için
toprağın geçici sahipleri verimliliğin devamlılığını sağlamak ve erozyonla
taşınmasına engel olmak için gerekli önlemleri almak zorundadır. Bu ulusal bir
görevdir.
Toprakların kabiliyetleri oranında en yüksek ürünü verebilmesi ve bunun
devamlılığının sağlanması, doğa kuvvetleri ile taşınmalarına engel olunması ve
gelecek nesillere üzerinde refah içinde yaşanabilir bir vatan teslim edilebilmesi
için alınacak önlemlerin uygulanmasında toprakların tanınması, özelliklerinin
bilinmesi birinci derecede önem taşımaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
95
Yeni üretim alanlarının oluşturulması ile ilgili dünya ölçeğinde
yapılan tüm çalışmalara rağmen en önemli üretim ortamı yine de
topraktır.
Toprağın üretkenliği çok yönlüdür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
96
Toprak meyve ağaçlarının büyümeleri, verimlilikleri, kalitesi ve depolama
özellikleri üzerine etkili olan bir faktördür. Genel olarak derin, nemli ve
geçirgenliği iyi olan kolay işlenebilir, humusça zengin olan topraklar en
uygun bahçe topraklarıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
97
Meyve bahçesi kurarken özellikleri yönünden üzerinde durulması gerekli
hususlar şunlardır:
Toprak tipleri
Toprak tipleri ve taban toprağının özellikleri
Taban suyunun yüksekliği
Toprak reaksiyonu (pH) ve tuzluluk
Toprak yorgunluğu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Tipleri
98
Kayalıklar: Meyveciliğe pek uygun değildir.
Taşlı ve çakıllı topraklar: Fazla toprak ihtiva ediyorlarsa iyi sulama ve kuvvetli
gübreleme ile meyvecilik yapılabilir.
Kumlu topraklar: Kolay işlenebilir, su tutmayan topraklarıdır. Tamamen
kumdan ibaret oldukları zaman meyveciliğe yaramazlar.
Killi topraklar: İyi drene edilen organik gübreleme ile meyvecilik yapılabilir.
Kireçli topraklar: Killi toprağın özelliklerine çok benzer, kireç oranına göre
farklı meyveler yetiştirilebilir.
Tınlı topraklar: Meyvecilikte en makbul topraklardır.
Humuslu topraklar: Kolay işlenebilirler. Meyveciliğe çok uygun topraklardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
99
Humuslu Toprak
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
100
Toprak derinliği ve taban toprağının özellikleri: Meyve ağaçlarının kökleri
tür ve çeşit özelliğine bağlı olarak 1-8 m arasında uzar. Ancak en az 1 m aynı
profile sahip toprak meyvecilik için gereklidir.
Taban suyu yüksekliği: Toprak yüzeyine yakın kök yapan meyve ağaçları
için 1 m, diğerleri için ise 2 m'den daha yukarı çıkması istenmez.
Toprak reaksiyonu ve tuzluluk: Toprak reaksiyonu pH ile gösterilir. Meyve
ağaçlarının önemli bir kısmı pH 6-8 arasında başarı ile yetiştirilirler. Tuzların
toprakta yığılmaları tuzlulaşmaya sebep olur.
Toprak yorgunluğu: Uzun yıllar aynı bahçede bir tek meyve türünün
yetiştirilmesi sonucu, her türlü teknik ve kültürel şartlar yerine getirilse de iyi
gelişmedikleri görülür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
101
Yer, coğrafi bölge içinde bağ ve bahçe kurmak amacıyla seçilen bir alanı
ifade etmektedir.
Bir yörenin dünya üzerinde bulunduğu yere göre belirli iklim özellikleri
vardır. Kuzey yarıkürede, kuzey bölgeler daha soğuk, güneye inildikçe
sıcaklık artmaktadır.
Deniz seviyesinden olan yükseklik, deniz, nehir, göl gibi geniş su
yüzeylerine olan mesafe, hakim rüzgarlar; genel iklim özelliklerini
değiştirebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
102
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
103
Yöney, eğimin yönünü belirtir. Genellikle güney ve doğu yöneyleri, daha
erken ısındığından erken sürme ve çiçeklenme ile ürünün erken
olgunlaşmasına sağlarlar. Erkencilik için güney yön seçilmelidir.
Güney yönde ilkbahar geç donlarından daha fazla zarar görülebilir. Fakat
arazinin hava akımı koşulları bunun şiddetini etkiler.
Güney yönde ağaçlarda güneş yanıkları ortaya çıkabilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
104
Kuzey yöney, çiçeklenmeyi geciktirir ve geç ilkbahar donlarından zararlanma daha
az olur. Yüksek ışık yoğunluğu olan yerlerde güneş yanıklarından korunmayı sağlar.
Hakim rüzgarlar kuzeybatıdan esiyorsa, kuzey ve batı yönleri en fazla soğuk
rüzgara maruz kalacaktır. Böyle yerlerde güney ve doğu yöneyler tercih edilmelidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
105
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
106
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
107
Mineral Toprakların Özellikleri
Toprak karmaşık bir yapıya sahiptir. Toprağın bitki gelişimi açısından iyi bir
fiziksel koşulda olması için, hava , su ve katı maddelerin uyumlu oranlarda
olması gerekir. Bitki yaşamını destekleyen toprak şu özellikte olmalıdır.
Toprak, uygun miktarda yağmur veya sulama suyunun girmesine izin verecek
oranda gözenekli olmalıdır.
Toprak içerisine giren sular, gözeneklerin fazla ve büyük olması durumunda
aşırı su ve besin maddesi kaybına neden olacağından gözeneklerin çok fazla ve
büyük olması istenmez.
Nemi, bitki köklerinin gereksinimlerini karşılayacak oranda tutmalıdır. Fazla
tutulması durumunda taban suyu yükselecek bu da bitki gelişimini olumsuz
etkileyecektir.
Bitki hücrelerinin yeterli derecede iyi havalanmasına olanak verecek oranda
oksijen içermeli, kökler nemli ortamdan etkilenmemelidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
108
Toprağın fiziği, suyun akış ve depolanmasından, havanın toprak içindeki
hareketinden, toprak tanelerinin büyüklüğünden, toprağın bünyesinden,
toprak sıcaklığından ve bunlarla ilgili olaylardan sorumlu bulunmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
109
Tane Büyüklüğü
Toprak parçacıkları, kimyasal özellikleri ve şekilleri dikkate alınmadan
yalnız boyutları esas alınarak gruplandırılır. Bu şekilde gruplandırılmaya
toprak fraksiyonları adı verilir. Toprağı oluşturan taneler büyüklüklerine
göre kum, silt ve kil olmak üzere üç temel fraksiyona ayrılır. Genel olarak
toprak fraksiyonlarının çap sınırları (mm) aşağıdaki şekildedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
110
Fraksiyon Adı Çap Sınırı (mm)
Kaba kum 2,0 – 0,2
İnce kum 0,2 – 0,02
Silt 0,02 – 0,002
Kil 0,002 ve bu değerden daha küçük
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
111
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
112
Kil fraksiyonu: Tane yapısının küçük olması, geniş yüzey toplamı, plastiklik
(uygulanan basınç altında şekil değiştirme ve kuvvet kaldırıldığında
kazanılmış olan şekli koruma yeteneği), su ve katyonları tutma gibi önemli
fizikokimyasal özellikleri nedeniyle toprağın kimyasal ve fiziksel aktif
grubunu oluşturmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
113
Silt fraksiyonu: Kum ile kil fraksiyonu arasında bir geçit oluşturur. Su
tutma kapasitesi açısından kile benzer. Bunun yanında mineral maddeleri
içermesi açısından kuma benzer.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
114
Kum fraksiyonu: Tane yapısının büyük olması, düşük yüzey toplamı,
plastiklik , su ve katyonları tutma özelliklerinin zayıf olması nedeniyle
toprağın kimyasal ve fiziksel olarak aktif olmayan kaba fraksiyonunu
oluşturur. Kum fraksiyonu kendi içerisinde kaba, ince, orta olmak üzere
gruplara ayrılmıştır.
Kaba yapıya sahip kum gözle rahatlıkla görülebilir. Su tutma kapasiteleri
oldukça düşüktür. Kumlar kendi arasında grup oluşturamaz. İnce kumlar ise
kendi aralarında birleştiğinde kütle oluşturabilir. Gözle fark edilemez. Su
tutma kapasiteleri yüksektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
115
Toprak Bünyesi (Toprak Tekstürü)
Toprak kütlesini oluşturan tanelerin büyüklük bakımından dağılış ve oranları
Toprak bünyesini ifade eder. Toprak içerisinde yer alan kum, silt, kil fraksiyonlarının
yüzde oranıdır. Toprağın oluşumda yer alan taneciklerin büyüklük dağılımını geniş
alanlarda değiştirmemiz zordur. Fakat daha dar kapsamlı çalıştığımızda toprak
bünyesinde oynamalar yapabiliriz.
Toprakta gerçekleşen fiziksel ve kimyasal reaksiyonlar, toprak bünyesi ve toprak
taneciklerinin toplam yüzeyi ile ilgilidir. Toprak tekstürü, toprağın fiziksel özellikleridir.
Genellikle kumlu toprakların geçirgenliğinin ve havalanmasının iyi olduğu, kolay
işlenebildiği ve besin maddelerince fakir olduğu bilinmektedir. Bunun yanında killi
topraklarda ise tersi özelliklere sahip olduğu ortaya konmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
116
Toprak tekstürünün toprak özellikleri üzerine yaptığı etkiler şunlardır.
Toprağın bitki besin maddeleri ve su tutma kapasiteleri
Toprağın, işlenebilme gücü
Toprağın, su ve erozyona karşı dayanıklılık derecesi
Toprağın, geçirgenliği
Toprağın, havalanması ve ısınma ısısı
Toprak, verimliliğine etkisi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
117
Toprak; kum, kil ve silt olarak üç grupta toplanırsa da daha sonra
Ayrıntılı sınıflandırma için on iki gruba bölünür. Kum, tınlı kum, tın,
kumlu tın, kumlu killi tın, siltli tın, silt, siltli killi tın, killi tın, kumlu kil,
siltli kil ve kil olarak ayrılmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
118
Toprak Yapısı (Toprak Strüktürü)
Kum, silt ve kil gibi toprak tanecikleri birleşerek gruplar halinde bir araya
gelir çeşitli şekil ve büyüklükte doğal kümeler oluşturur. Kum, silt, kil gibi
toprak taneciklerinin kendi aralarında oluşturdukları gruplara agregat (ped)
denir. Oluşan kümeler bir araya gelmesiyle de toprak strüktürü oluşur.
Toprak agregatların oluşmasında en önemli aşama, toprak taneciklerinin bir
araya gelmesidir. Toprak taneciklerinin bir araya gelmesi ise çeşitli
faktörlerin ve taneciklerin birbirine yapışması sonucu olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
119
Bitki gelişimi ve toprak verimliliği açısından toprakta hava, su ve katı
tanelerin devamlı olarak, uygun oranda bulunması gerekir.
Kumlu ve ağır killi toprakların strüktür durumları çok önemlidir. Kumlu
topraklar tek taneli strüktürsüz bir duruma sahip olduğundan suyu kolaylıkla
geçirir ve bitkilerin su gereksinimini karşılayamaz. Bitkiler kolaylıkla solma
noktasına gelir. Toprakların verimlilik durumlarını düzenlemek için hayvan
gübresi veya yeşil gübre ile toprağın organik madde miktarı artırılmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
120
Toprak strüktürü bakımından önemli olan diğer bir konu da suya dayanıklı
agregatların miktarıdır. Toprakta bu şekilde oluşum erozyon açısından
önemlidir. Suya dayanıklı agregatlar ıslandıklarında kolay dağılmaz. Bu
nedenle su ile birlikte başka yerlere taşınmaları zorlaşır.
Toprak strüktür oluşumunun mekanizması oldukça karışıktır. Toprak
taneciklerinin birbirine yapışmasında ve agregatlaşmada rol oynayan kil, demir
ve alüminyum oksitler ile organik madde strüktür oluşumunda önemli rol
oynar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
121
Strüktür oluşumuna etki eden faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz.
Organik madde: Organik maddelerin ayrışması sırasında ortaya çıkan yapıştırıcı
salgıları etkilidir.
Bitki kökleri: Topraktaki suyu emerek tanecikleri birbirine çeker, toprak taneciklerine
basınç yaparak yapışmayı artırır.
Ticarî gübreler: Hem bitki gelişimini hem de verilen gübre içindeki katyonlar agregat
oluşumu artırmasıdır.
Toprakta yaşayan organizmalar: Toprakta yaşayan canlılar çıkardıkları salgılar
aracılığıyla tanecikleri birleşimini arttırır.
Toprak işleme ve bitki yetiştirme sistemleri: Arazinin işlenmesi ile organik maddenin
ayrışma hızı artmakta, organik madde miktarı azalmakta, toprakta yıkanma ve yağmur
damlacıklarının üst toprağın sertleşmesi etkisini artırmaktadır. Bunun sonucunda
strüktür tahrip olur.
Toprak tekstürü: %12 – 35 kil bitki gelişimi için iyi, kil oranı %35 üzerinde ise bitki
gelişimi için uygun değildir.
İklim koşulları: Orta düzeyde yağış alan bölge topraklarında, az yağış alan bölgelere
göre agregat oluşumu daha fazladır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
122
Toprak strüktürünün bozulmasında etki eden faktörler ise şunlardır;
Rüzgâr
Topraktaki ıslanma ve şişme
Zirai alet ve makinelerin hatalı kullanılması
Şiddetli yağış
Gereksiz toprak işlemenin yapılması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
123
Toprak Ağırlıkları ve Porozite
Toprak, katı maddeler ile su ve havadan oluşmaktadır. Bu durumda iki türlü
yoğunluk ele alınmalıdır. Doğrudan doğruya toprağı meydana getiren
parçacıkların yoğunluğu hesap edilebilir ki, burada boşluklar hacmi hesaba
katılmaz. Bir diğer hesaplama şeklinde ise toprak parçaları arasındaki boşluklar
hacmi dikkate alınır.
Tane yoğunluğu g / cm3 olarak tanımlanır. Örneğin; düzgün küp biçimindeki
katı bir toprak tanesinin bir kenarı 1 mm, ağırlığı 2,65 mg ise bunun tane
yoğunluğu ya da özgül ağırlığı 2,65 olacaktır. Dünyada mineral toprakların tane
yoğunluğu 2,50 – 2,80 arasında değişmektedir. Fazla miktarda organik madde
içeren toprakların tane yoğunluğu 2,5’in altına düşmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
124
Toprak özgül ağırlığı: Belli bir miktar toprağın kuru ağırlığının , toprak
parçacıklarının kapladığı hacme oranıdır. Boşluklar hacmi hesaba katılmaz.
Toprak parçacıkları arasındaki hava ve su oranı toprağın özgül ağırlığını
etkilemez. Örneğin; 100 g toprak tartılır. Beş yüz santimetre küplük bir
silindirin yarısına kadar su konur. Taneler silindire boşaltılır iyice çalkalanıp
suyun yüzeyi yeni düzeyden eski düzey çıkarılır. Bunun değer olarak 40
olduğunu düşünelim. Buna göre tane yoğunluğu 100 / 40 = 2,5 olur. Bu işlem
tane yoğunluğu ölçmenin basit bir örneğini vermektedir. Tane yoğunluğu
toprağın kolay değişmeyen ve bu nedenle sabit sayılan bir özelliğidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
125
Toprak volüm ağırlığı: Doğal yapıdaki toprağın kuru ağırlığının kapladığı
hacme oranıdır. Burada toprak kitlesinin kapladığı hacme, hem toprak
parçacıklarının hacmi hem de boşluklar hacmi eklenir. Toprak parçacıkları
arasındaki hava ve su oranı burada etkilidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
126
Porozite: Belli hacimdeki bir toprakta, katı toprak parçacıkları tarafından işgal
edilmemiş olan boşlukların hacminin yüzde oranı olarak tanımlanır. Katı toprak
parçacıkları arasındaki boşluklara por adı verilir. Tarla koşullarında boşluklar su
ve hava ile doludur.
% POROZİTE =100 - Volüm Ağırlığı x 100
Özgül Ağırlığı
% POROZİTE= Tane yoğunluğu – hacim ağırlığı x 100
Tane yoğunluğu
POROZİTE = 1- Hacim ağırlığı
Tane yoğunluğu
Örneğin ; % 40 toplam gözenekliliğe sahip bir toprakta, 100’cm3’lük toprakta
40 cm3 boşluk olduğu anlaşılır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
127
Toprakların en önemli fiziksel özelliklerini oluşturan volüm ağırlığı ve
porozite, topraktaki çeşitli faktörler ve farklı toprak tekstür ve strüktürüne
bağlı olarak önemli farklılıklar gösterir. Örneğin toprak zerreleri arasındaki
boşluklar hacmi arttıkça volüm ağırlığı azalır. Porozite artar. Özgül ağırlık
etkilenmez. Toprak zerreleri arasındaki boşluklar hacminin azalması ise
volüm ağırlığını artırır. Poroziteyi azaltır. Strüktür oluşumu iyi olan
topraklarda boşluklar hacmi artmaktadır. Sıkışık yapıya sahip olan
topraklarda boşluklar hacmi azalmaktadır. Strüktür oluşumu iyi olan
topraklarda volüm ağırlığı düşük ancak porozite yüksektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
128
Toprakta kil mineralleri ve organik madde miktarının fazla olması toprakta
agregat oluşumunu artırmaktadır. Porozite artmaktadır. Bu durum da toprağı
strüktür bakımından iyileştirmektedir. Kısacası kil ve organik madde kapsamı
yüksek olan toprakların volüm ağırlığı düşük ve poroziteleri yüksektir.
Organik madde ve kil içerikleri düşük olan toprakların ise volüm ağırlığı
yüksek, porozitesi düşüktür.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Kıvamı ve Toprak Tavı
129
Toprak taneciklerinin gerek kendi kendisine yapışması (kohezyon) ve gerekse
başka cisimlerle yapışması (adezyon) nedeniyle dış baskılar karşısında kırılıp
dağılmaya ve ezilip büzülmeye karşı dayanıklılığını gösteren özelliğe toprağın
kıvamı denir. Kısacası, toprağın şekil değiştirme ve kopmaya karşı göstermiş
olduğu direnç toprak kıvamıdır. Toprak tavı, toprakların bitki yetişmesi ile ilgili
fiziksel özellikleri olarak tanımlanır. Toprak eğer tavında ise, gevşek ve yumuşak
bir yapı oluşturur, kolay işlenebilir. Toprak tavında olduğunda; tohum yatağı olarak
elverişlilik, fidelerin toprak yüzeyine daha kolay çıkışı, bitki köklerinin toprakta
rahat hareketleri en uygun şekilde sağlanır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
130
Kumlu topraklar yeterli bağlayıcı maddeye sahip olmadıklarından iyi bir
kümeleşme göstermez. Böyle topraklara organik madde ilave edilmesi, kum
tanelerinin birbirine bağlanmasını sağlar. Bu sayede toprağın tavı da
sağlanmış olur. Bol miktarda organik madde içeren ağır killi bir toprak
genellikle yumuşak, dağılabilir ve kolay işlenebilir durumdadır.
Topraklarda hava ve su kapasitesi, toprak işlenmesini ve bitki gelişimini
olumlu yönde etkileyecek düzeyde olmalıdır. Bu şekildeki topraklar için
“toprak tavında” terimi kullanılmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
131
Toprak Rengi
Toprağın ısınmasında etkili bir faktördür. Koyu renkli topraklar güneş ışınlarını
daha fazla çeker. Bu nedenle koyu renkli topraklar, açık renkli topraklara göre
daha fazla ısınır. Toprak renginin belirlenmesinde; toprağın drenaj durumu,
havalanma durumu, organik madde içeriği etkilidir. Organik madde içeriği
yüksek ve nemli bir yapıya sahip topraklar koyu renklidir. Organik madde
ayrışması arttıkça toprak rengi koyulaşmaktadır.
Toprağın rengi ayrıca topraktaki demir ve mangan bileşiklerinden de etkilenir.
Oksitlenmiş demir ve mangan bileşikleri kırmızı – kahverengi renkte toprak
oluştururken, demir bileşikleri ise yeşilimsi, sarımsı renkli topraklar oluşturur.
Bunun yanında sürekli su altında kalan toprak katmanlarında gri renk hakimdir.
Sürekli yıkanmaya maruz kalan topraklar ise açık gri renk alır. Kurak
bölgelerdeki topraklarda ise kalsiyum karbonat ve tuzlar biriktiği için beyaz
renktedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
132
Organik Toprakların Özellikleri
Topraklar bünyelerinde mineral madde, organik madde, hava ve su
içermektedir.
Yapılarında % 20’den fazla organik madde bulunan topraklara organik
topraklar denir. Bu oranın altında yer alan topraklar ise mineral toprak olarak
tanımlanır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
133
Organik Toprakların Oluşumu
Topraktaki organik madde bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana
gelmektedir.
Su fazlalığı nedeniyle havanın ve oksijenin azalması, düşük sıcaklıkla birlikte
mikroorganizmaların çalışmalarını sınırlayıcı etki yaparak bir yerde organik
maddenin birikmesine neden olur. Koşulların değişmesine paralel olarak
değişen bitki türlerinin bıraktığı artıklar, birbirleri üzerine dizilerek farklı
katmanlar halinde birikir. Bunlar zaman içinde toprak horizonlarını oluşturur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
134
Organik toprakların oluşumunda iki farklı işlem söz konusudur.
Jeogenetik işlemler: Organik ana materyalin birikimi su ile yoğun olan çevre
koşullarında olur. Organik materyalin birikiminde iklim, topoğrafya ve hidrolojik
koşullar etkilidir.
• İklim: Genellikle sıcaklık, yağış ve nemin etkisi altında gerçekleşir.
• Fazla yağış organik madde birikimini artırır. Çok uç noktalardaki sıcaklıklarda da
bitki yetişemiyeceğinden organik madde birikimi söz konusu olamaz.
• Topoğrafya: Düz vadi tabanları, göl yatakları ve su birikintilerinin bulunduğu
kısımlar organik maddenin oluşması için ideal yerlerdir. Buralarda drenaj kötü
olduğundan havasız ortamda organik madde ayrışması yavaşlamıştır.
• Hidrolojik koşullar: Havasız ve su ile doymuş yerlerde bitki yetişmesi sınırlıdır.
Örneğin bu bölgelerde yosun yetişmekte ve organik bileşik olarak asidik karakter
göstermektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
135
Pedogenetik işlemler: Ortamdan suyun çekilmesiyle birlikte bu işlemler başlar.
Fiziksel ve kimyasal olarak organik maddeler ayrışmakta ve C horizonu
oluşmaktadır. Organik ana materyalden suyun çekilmesiyle birlikte çatlaklar
oluşmakta ve bu çatlaklar arasına hava girmektedir. Çatlaklar arttıkça da
geçirgenlik artmaktadır. Bunun sonucunda havanın artmasıyla birlikte
oksidasyon da artmakta, karbonhidrat ve proteinler parçalanmaktadır. Organik
madde artık ileri derecede ayrışmakta ve yeni bileşikler oluşmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
136
Organik Toprakların Sınıflandırılması
Organik topraklar;
Bataklık topraklar
Turba topraklar olmak üzere ikiye ayrılır.
Bataklık topraklarda organik madde tamamen çürüyerek yığılma göstermiştir.
Ayrışma ileri derecede olduğu için organik maddenin kaynağı bilinemez.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
137
Organik toprakların % 50’den fazla organik madde içerenlerine turba adı
verilir.
Turba topraklarında organik madde kısmen ayrışarak yığılma gösterir.
Turbalar kendilerini oluşturan ana materyalin türüne bağlı olarak üç grupta
incelenir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
138
Çökelti turbalar: Tatlı su göllerinde, küçük canlılar ve su bitkilerinin
artıklarının birikmesi ile oluşur. Çıkarılmadan önce yeşilimsi renkte olur
daha sonra hava ile temas edince koyu gri rengi alır. Tarımsal değeri düşüktür.
Lifli turbalar: Sazlar, kamışlar ve yosunların gelişmeye başlamasından sonra
bunların artıkları lifli olur. Zamanla ayrışmasını ilerleterek tarımda
kullanılabilir.
Odunsu turbalar: Lifli turbalar üzerinde önce yapraklarını döken, sonra
da yapraklarını dökmeyen ağaç türleri gelişmeye başlar. Bunların artıklarından
oluşmuştur. Odunsu turbalar ıslak iken siyah renklidir. Tarımda
kullanılmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
139
Toprak Organik Maddesinin Bileşimi
Organik maddeler bitkisel ve hayvansal artıkların çeşidine ve ayrışma safhasına
bağlı olarak içerikleri değişebilir. Organik maddenin bileşiminde yer alan
başlıca maddeler şeker, nişasta, selüloz, karbonhidrat, lignin, tanin, yağlar,
mumlar, reçineler, proteinler, pigmentler, kalsiyum, fosfor, kükürt, demir,
magnezyum ve potasyum gibi elementlerdir.
Ancak bunların içerisinde toprak organik maddesinin en büyük bileşeni lignin
ve proteindir.
Topraklarda lignin ve protein yüzdesi yaklaşık 25 -50 arasındadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
140
Toprakta Organik Maddenin Ayrışma Ürünleri
Organik maddenin parçalanması sonucu ortaya çıkan en önemli madde
humustur. Çeşitli hayvan ve bitki artıkları toprağa karıştırıldığında
mikroorganizmaların (bakterilerin, mantarların, protozoa ve solucanların)
hücumuna uğrar. Mikroorganizmaların ayrıştırdığı bu maddelerden bir kısmı
gaz halinde uçarken bir kısmı da üreyen mikroorganizmaların oluşumunda
kullanılır.
Toprak organik maddesinin çok az bir kısmı canlı organizmadan oluşur.
Humus; aşırı derecede ayrışmaya uğramış organik maddeye denir. Koyu
renkli ve devamlı değişime uğrayan materyaldir. Humusun hangi organik
materyalden meydana geldiği anlaşılmaz.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
141
Organik Toprakların Başlıca Özellikleri ve Kullanım Alanları
Organik toprakların volüm ağırlığı düşüktür. Volüm ağırlıkları 0,20 – 0,30 g /
cm3 kadardır. Tarladaki toprakların genel olarak volüm ağırlığı 1,25 -1,45 g /
cm3 dür.
Organik toprakların su tutma kapasiteleri yüksektir. Organik topraklar kuru
ağırlığının 2 -3 katı suyu bünyelerine alabilir. Organik toprakların bu özelliği
fazla suya gereksinim duyan bitkiler için idealdir. Organik topraklar strüktür
bakımından bitki için elverişlidir. Gözenekli bir
yapıya sahiptir. Sebzecilikte rahatlıkla kullanılır.
Organik toprakların katyon tutma ve değiştirme kapasitesi yüksektir. Bu özellik
mineral topraklara göre daha iyidir.
Organik topraklar asit reaksiyonlu topraklardır.
Organik topraklar azot ve kükürtçe zengin, fosfor ve potasyumca fakirdir. Fakir
olan elementler gübreler aracılığıyla karşılanmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
142
Organik toprakların kalsiyum kapsamı da yüksektir.
Organik maddeler mineral yapıdaki topraklara ilave edilerek toprakların
fiziksel yapısını düzeltilir. Su tutma kapasitelerini artırır. Organik topraklar
daha çok fidanlıklar, seralar, çim ve golf sahalarında kullanılmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
143
Mineral Topraklar
Mineral maddelerden meydana gelen ve bünyesinde %10’dan daha az oranda
organik madde bulunduran topraklardır:
a. Taşlı ve çakıllı topraklar: İçinde %80 oranında taş ve çakıl, %20 oranında
ince toprak bulunur. Su tutma kapasitesi düşüktür. Besin maddesince de fakir
olan bu topraklarda eksikler tamamlanırsa; kayısı, armut, asma ve kiraz gibi
bahçe bitkileri yetiştirilebilir. Bu toprak tipinde %50 oranında toprak
bulunuyorsa, çabuk ısınmaları ve iyi havalanmaları nedeniyle erkenci
domates, hıyar, biber ve patlıcan yetiştiriciliğinde kullanılabilir. Bu tip
topraklara Akdeniz Bölgesinde Antalya taraflarında rastlanmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
144
Kayalıklar da, taşlı ve çakıllı topraklar kapsamında sayılır. Kayalıklar
arasındaki boşluklarda toprak bulunuyorsa, bu tip yerlerde Antep fıstığı,
badem, zerdali, alıç, armut, incir ve dut yetiştirilebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
145
b. Kumlu topraklar: Su tutma kapasitesi düşük, nispeten verimsiz ve çok asit
topraklardır. Yüksek oranlardaki kum; çabuk drenaj, havalanabilme ve organik
maddenin çabuk parçalanmasını sağlar. Kumlu topraklar çabuk ısınır ve çabuk
soğurlar. Ca ve Mg başta olmak üzere besin maddesi eksiklikleri görülür. Sık
sulama yapmak gereklidir. “Sulama + organik ve inorganik gübreleme” ile
fidancılık, erkenci sebze yetiştiriciliği için kullanılabilir. Kökleri yenen
sebzelerden havuç, turp, kereviz ve pancar bu topraklarda iyi ürün verirler.
Kumlu topraklarda filoksera böceği yaşayamadığından, Amerikan asma anacı
kullanmadan yerli bağcılık yapılabilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
146
c. Tınlı topraklar: Tarımda kullanılan topraklardır. Bahçe bitkileri yetiştiriciliği
açısından uygundur.
%50-80 kum + %20-50 mil, kil + %0.1-4.0 organik madde: Kumlu-tınlı toprak;
%20-50 kum + %20-30 kil + %20-60 mil + %1-8 organik madde: Killi-tınlı
toprak.
Kumlu-tınlı topraklar daha iyi drene olurlar, havalanmaları daha iyidir. Üzümsü
meyveler, şeftali, erik, sert kabuklu meyveler ve bütün sebzeler tınlı toprakları
sever. Mil ve kil miktarı arttıkça havalanması zorlaşır; bu topraklarda
konservelik domates, tatlı mısır yetiştirilebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
147
d. Killi topraklar: %50’den fazla kil içeren topraklardır. Çok küçük
parçacıklardan oluşurlar. Elde sıkınca top olur, yapışkandır. İlkbaharda zayıf
havalanma, gözenekli yapısı olmadığı için ısınamayan soğuk topraklardır. Yavaş
kurur, suyu tutar, geç tava gelen topraklardır. Yağmur ve sulama sonrasında
kaymak tabakası oluşur. Islak olarak işlendiğinde pulluk tabanı ve kesekli bir
yapı oluşur. Olumsuz özelliklerine rağmen, besin maddelerini tutmaları
açısından toprakta kil bulunması istenir. Organik madde karıştırılarak ıslah
edilen killi topraklarda lahana, pırasa, domates ve enginar gibi bol azot ve su
isteyen sebzeler yetiştirilebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
148
Kırmızı rengini bünyesindeki hematitten alan Terra Rosa topraklar
(Kırmızı Akdeniz Toprağı) da killi yapıya sahiptir.
Akdeniz bölgesinde kalkerli kayaçların üzerinde bulunur, hafif
alkalidir.
Organik madde miktarı arttıkça rengi koyu kahverengine döner.
Su tutma kapasitesi yüksektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
149
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
150
Killi topraklarda yüzlek köklü meyve ağaçları (erik, elma, ayva)
yetiştirilebilir. Çok nemli ve soğuk topraklarda sert çekirdekli
meyve türlerinde fizyolojik bir hastalık olan zamk hastalığı
olacağı unutulmamalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
151
Toprak kurumaya başladığı zaman su molekülleri kil parçalarının
arasından uzaklaşır. Suyun bu hareketi kil parçalarının bir
birlerine çok yaklaşmasına, hacimlerinin küçülmesine ve yüzeyde
çatlamalara neden olur. Yüzeyde görülen çatlamalar organik
madde eksikliği olan killi toprakların ortak özelliğidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
152
Ağır Ve Killi Toprak Yapısı
Bu tip topraklara hümik madde eklenmesi toprak yapısını iyileştirmektedir.
Hümik asit kil parçalarının arasına girerek kuru ve sıcak havalarda sıkı bir
şekilde birleşmelerini ve yapışmalarını engellemektedirler. Büyük hümik
asit molekülleri kil parçalarını ayrı ayrı tutabilmekte ve bunun sonucunda su
ve besin maddeleri kolaylıkla bu alanlara yerleşebilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Ağır Ve Killi Toprak Yapısı
153
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Killi Toprakların Hümik Maddeler ile yapısının iyileştirilmesi
154
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
155
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
156
Organik topraklar: %20-80 oranında organik madde bulunur. Kısmen veya
parçalanmış bitki artıklarından oluşmuştur. Renkleri kırmızımsı kahverengi
ve siyah arasındadır ve olgunlaşmaları devam eder. Koyu renkli olgunlaşmış
olanları bitki yetiştiriciliğinde kullanılmalıdır. Su tutma kapasiteleri yüksek,
havalanmaları iyi, azot yönünden zengindirler. Doğrudan kullanılmaz, diğer
toprakların yapılarını iyileştirmek için karıştırılır. Fide harçlarının
hazırlanmasında, örtü altı tarımında kullanılır. Sebzecilik için çok aranan
topraklardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
157
Turba (Peat) topraklar: Organik madde miktarı %50’nin üzerinde, hatta
bazen % 95 civarındadır. Oldukça fazla su tutma kapasitesine sahiptir. İyi
havalanır ve azot miktarı fazladır. Sebze ve süs bitkileri yetiştiriciliği için
uygundur. Soğan, patates, havuç, kabak, marul ve diğer tüm sebzeler bu
tür topraklarda iyi yetişir. Tohum çimlendirme, çelik köklendirme ve fidan
üretiminde, saksılı süs bitkisi yetiştiriciliğinde saf veya karışım halinde
kullanılır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Derinliği
158
Bahçe bitkilerinin özellikle çok yıllık olanlarının kökleri; genelde 1-5 m
derinlikteki toprak tabakası içinde geliştiklerinden toprak derinliği önemli
bir faktördür. Bu nedenle, toprağın geçirimsiz tabakalarının veya taban suyu
düzeyinin kök bölgesinden aşağıda olması istenir. Sebzelerde kök derinliği
daha yüzlek olduğundan (45-120 cm), daha az derinlikteki topraklar yeterli
olabilir. Pullukla sürekli aynı derinlikte işleme sonucunda oluşan ve “pulluk
tabanı” olarak adlandırılan sert ve geçirimsiz tabakanın 3-4 yılda bir,
“dipkazan” tipi aletlerle kırılması gerekir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
159
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
160
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
161
Toprak Taban Suyu
Bitki köklerinin gelişiminde toprağın havalanması ve sıcaklığı çok etkilidir.
İyi havalanan bir toprakta gözeneklerin %50’si hava ile doludur. Oksijen,
köklerden besin maddelerinin alınmasını kolaylaştırır.
Toprak tipleri içinde, en iyi havalanabilenleri çakıllı, kumlu; en kötü
havalananlar ise balçık ve killi topraklardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
162
Toprağın iyi havalanması için gerekiyorsa drenaj yapılmalıdır. Çok yıllık
bitkilerde 2 m, sebzelerde 1.5 m’nin üzerine çıkmayacak şekilde taban suyu
seviyesi kontrol edilmelidir.
Ağır bünyeli topraklarda organik gübreleme yapılmalıdır.
Pulluk tabanı kırılmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprakta Hava
163
Toprağın su ile dolu olmayan gözeneklerinin tamamına yakınında hava
bulunmaktadır. Yoğun şekilde sulamanın ardından topraktaki hava önemli
ölçüde azalacaktır. Havalanma, bitki gelişim ortamının uygunluğunun
belirlenmesinde kullanılır. Toprak havası atmosfer havasının bir devamı olup
atmosfer havası ile toprak havası arasında devamlı bir değişim söz konusudur.
Böylece toprak havası sürekli olarak yenilenmektedir. Toprak havasının bileşimi
atmosfer havasındakine benzemektedir. Ancak, toprak havasında atmosfer
havasındakinden yaklaşık 10 – 20 kat kadar fazla karbondioksit
bulunmaktadır. Çünkü, bitki kökleri ve mikroorganizmalar gelişirken
solunumlarında oksijen kullanılmakta ve bunu karbondioksit halinde geri
vermektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
164
Killi topraklarda bitkiler için yeterli havalanmanın sağlanması mümkün
değildir. Kil taneleri birbirleri ile sıkı bir şekilde birleştiklerinden havalanmayı
sağlayan boşluklar azalır.
Bunun sonucunda toprakta havalanma oranı düşer. Havalanma oranının
artırılması amacıyla organik madde, perlit, kum gibi gevşetici materyaller
eklenmelidir. Killi toprakların hava kapasitelerinin artırılmasında bitki
artıkları, ahır gübresi veya turba şeklindeki organik madde uygulamaları
yapılabilir. Bu şekildeki uygulamalar sonucunda boşlukların hacmi
artmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
165
Toprak havasının değişken olması iklim koşullarına ve toprak işleme sıklığına
bağlı olarak değişir. Uygun zamanda ve sıklıkta toprak işleme genellikle sıkı
yapılı toprakların hava kapasitesini artırır. Ancak çok sayıda yapılacak toprak
işleme, toprağın toz haline dönüşmesine neden olur. Bu da toprakta boşlukların
azalmasına yol açar. Ayrıca iklim olaylarında yağmur damlalarının etkisi de
önemlidir. Toprağa çarpan yağmur damlaları toprak taneciklerini küçültür.
Yüzeyde sıkışmaya böylecede hava kapasitesinin azalmasına neden olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
166
Toprak havasının en önemli bileşenleri azot, oksijen ve karbondioksittir.
Topraktaki bileşenler sabit olmayıp mevsime, sıcaklığa, toprak nemine,
toprak derinliğine, kök gelişimine, mikrobiyal aktiviteye ve toprak yapısına
bağlıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
167
Toprak Suyu
Toprağın sıvı fazını oluşturur. Toprağa düşen yağmur suları ve sulama sonucu
toprağın içine giren su, toprak içerisinde aşağı yukarı ve yanlara doğru
hareket eder. Toprak içine giremeyen su ise toprak yüzeyinden akıp gider ve
hatta yanında toprağın taşınmasına neden olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
168
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
169
Toprakta su oranı arttıkça toprak içerisindeki boşluklar su ile dolacağından
buralarda hava azalır. Bu nedenle toprakta bulunan su ve hava miktarının en
iyi bitki gelişimini ve diğer toprak canlılarının yaşamına olanak sağlayacak
tarzda dengelenmesi gerekir. Toprakta aşırı su noksanlığı ise bitki gelişimini
ve tarımı sınırlayıcı etki yapmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
170
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
171
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
172
İklim
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
173
Toprağın fiziksel özellikleri iklim koşullarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.
Genellikle yağışlı ve serin iklim kaba bünyeli, sıcak ve kurak iklim ise ince
bünyeli toprakların oluşmasına neden olur. Sıcak ve kurak iklim parçalanmayı
hızlandırmaktadır.
Böylece oluşan ince bünye, yağışın az olması sebebiyle yıkanamamaktadır.
Ancak yağışın fazla olduğu yörelerde ince parçacıklar kolayca yıkanarak
derinlere taşınmaktadır.
Yağış miktarı ile toprak parçacıklarının kümeleşmesi arasında oldukça yakın bir
ilişki vardır. Fazla yağış sonucu kil ve organik madde miktarı artmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
174
Suyun yapmış olduğu fiziksel etkiler (yüzeysel akışın yaptığı erozyon ve
donan suyun kayaları parçalaması) toprak oluşumunda etkilidir.
Toprağı örten bitki örtüsü, erozyona karşı toprağı korur. Kurak bölgelerde
bitki örtüsü olmadığından toprak rüzgârlar aracılığıyla taşınır. Ayrıca dik
eğimli olan yerlerde, çıplak tepelerde su çabucak sellere dönüşür.
Kısacası su erozyonu sıcak ve eğimli yerlerde daha fazladır. Rüzgâr
erozyonu ise düz ve kurak bölgelerde daha fazladır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
175
Kurak ve sıcak bölgelerde toprakta çözünme kolay olmakta ve çözünen
kısımlar kolayca üst üste yığılarak derin profiller oluşturmaktadır.
Toprağın en önemli inorganik unsurları iklime bağlı olarak değişim gösterir.
Toprak organik maddesi nemli ve serin bölgelerde kolayca ayrışmadığından
yığılmakta, sıcak ve kurak bölgelerde ise organik madde hızla ayrışarak
düşmektedir. Kısacası yağış ve sıcaklık miktarı arttıkça toprakta kil mineralleri
miktarı artmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
176
Toprağın kireç içeriği yağışlı bölgelerde yıkanma sonucu azalır. Kurak bölgelerde
ise toprakta kireç birikir. Yağışın fazla olduğu serin iklimlerde toprakta oluşan
tuzlar kolayca yıkanmakta, sıcak ve kurak iklimlerde ise tuzlar birikmektedir.
Farklı bitki örtüsü toprakların oluşumunda etkilidir. Fazla yağışlı sıcak bölgelerde
orman, kurak bölgelerde bozkır bitki örtüsünü görmekteyiz. Bu şekilde de farklı
toprak tipleri ortaya çıkmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
177
Toprakta mikroorganizmaların ve diğer toprak canlılarının tür, miktar ve
aktiviteleri de toprak oluşumunda önemlidir. İklimin bu etmenler üzerinde
etkisi sonucu toprak nemi, toprak reaksiyonu, bitki besin maddeleri ve organik
madde miktarında değişimler söz konusudur. İklimin uzun süreli etkileri
sonucu benzer iklimde oluşan topraklarda benzer özellikler meydana gelmekte,
buna karşın farklı iklimlerde farklı toprak tipleri ortaya çıkmaktadır.
Sıcaklığın toprak oluşumundaki rolü de önemlidir. Sıcaklıktaki her 10
derecelik artış topraktaki kimyasal olayların artışına neden olmakta, hızını 2-3
kat artırmaktadır. Topraktaki kimyasal reaksiyonların hızındaki azalma veya
artış toprak oluşumunu hızlandırmakta ya da geciktirmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Reaksiyonu (pH = -log (H+) )
178
• Toprak reaksiyonu (pH) toprakta serbest halde bulunan H+ iyonu
konsantrasyonunun eksi logaritmasını ifade eder. pH=7 olan topraklar nötr kabul
edilir. 7’nin altında olanlar asit, üzerinde olanlar bazik (alkali) topraklar
olarak değerlendirilir.
• pH=4 ve 9 değerleri sınır kabul edilir. Bu sınırların altında veya üstünde bitki
gelişimi ve büyümesi sıkıntılı olur. Topraktaki iyonların bitki tarafından alınımı
engellenir. Bitkiye toksik etki yapar.
• Buna rağmen çay ve yaban mersini, pH=3.5 olan topraklarda iyi gelişirler.
pH=8.5’un üzerinde olduğu alkali topraklarda da Antep fıstığı, asma, zeytin,
badem gibi bitkiler yetişebilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
179
Toprak Reaksiyonu
• Asit karakterli topraklara çok yağışlı ekolojilerde rastlanır. Asit toprakta
pH’yı artırmak için kireçleme yapılabilir.
• Alkali topraklardaki yüksek pH’yı düşürmek için ise, asit karakterli
gübreler ile gübreleme yapılmalıdır (amonyum sülfat ve üre).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
180
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Tuzluluğu
181
Toprak tuzluluğu, toprakta bulunan Sodyum (Na+), Klor (Cl-), Sülfat (SO4-2)
ve Karbonat (CO3-2) iyonlarından kaynaklanır.
Aşırı inorganik gübreleme, tuzlu sularla sulama, kurak bölgelerde hızlı
buharlaşma ile tuzlu yeraltı sularının toprağın üst tabaklarına taşınması, kötü
drenaj gibi nedenlerle tuzlanma meydana gelir.
Topraktaki aşırı tuz ve onun oluşturduğu ozmotik potansiyel nedeniyle bitkiler
topraktan suyu alamazlar ve fizyolojik kuraklık yaşarlar. Ayrıca bünyeye giren
aşırı sodyum ve klor iyonları toksik etki yapar. Sonuçta bitkide sararma ve
solma, verim ve kalite kayıpları ortaya çıkar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
182
Bahçe bitkilerinin büyük çoğunluğu toprak tuzluluğuna duyarlıdır.
• Meyve türleri arasında tuza en hassas olan tür limon, en yüksek tolerans
gösteren hurmadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
183
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
184
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
185
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
186
Tuzun zararından kaçınmak için;
Tuzlu topraklar, organik gübreleme yapılarak ıslah edilmeye çalışılabilir, ayrıca
sadece gerektiği kadar sulama yapılmalıdır (damla sulama gibi).
Örtü altı tarımında sera toprağının tuzlanan en üst katmanı (yaklaşık 5 cm
derinliğinde) uzaklaştırılıp yerine daha iyi kalitede toprak getirilebilir, ya da
topraksız tarım yöntemi kullanılarak tuzluluğun zararından korunma yoluna
gidilebilir.
Toprağın, drenaj kanalları açılarak bol su ile yıkanması da bir çözüm yolu
olabilir; fakat en etkili ve kalıcı yöntem, genetik olarak tuza toleransı yüksek
bitki tür ve çeşitlerinin yetiştirilmesidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
187
Toprak Yorgunluğu
• Toprak yorgunluğu, aynı toprakta arka arkaya yetiştirilen bazı kültür
bitkilerinin gelişmelerindeki yavaşlama veya değişik nedenlerle toprak
verimliliğinin azalması olarak tanımlanmaktadır.
• Uzun yıllar aynı toprak üzerinde yetişen çok yıllık bahçe bitkilerinde ortaya
çıkar. Sebzelerin de ardarda yetiştirilmeleri durumunda gelişmenin azalması,
hastalık ve zararlıların artması nedeniyle verim düşüklüğüne rastlanır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
188
Toprak yorgunluğu belirtileri
Vegetatif gelişme azalır, boğum araları kısalır, gövde kalınlığı azalır,
bodurlaşma başlar.
Yapraklarda rozetleşme, kök gelişmesinde azalma olur.
Sulama, gübreleme gibi kültürel uygulamalar yapılsa da belirtiler ortadan
kalkmaz.
Elma, kiraz, şeftali ve turunçgiller toprak yorgunluğuna karşı çok duyarlıdır.
Yani bu ağaçları uzun yıllar yetiştikleri araziden söktükten sonra aynı yere
yine aynı türün getirilmemesi gerekir. Getirilecekse de gerekli önlemler
alınmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
189
Toprak yorgunluğunun nedeni hakkında üç teori bulunmaktadır:
• Fakirleşme Teorisi:
Uzun yıllar aynı toprakta aynı bitkilerin yetiştirilmesi ile bu bitkiler hep
aynı tip besin maddelerini almaktadır. Toprak, tek yönlü sömürüldüğü için,
diğer besin maddeleri ile özellikle mikro iz elementleri arasındaki denge
bozulmakta ve verim düşmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
190
Toksin teorisi: Toprakta yaşayan bitkiler tarafından verilen veya toprakta kalan
bitki artıklarının mikroorganizmalar aracılığıyla parçalanması sonucu oluşan
toksik maddeler toprakta birikmekte, bu da yorgunluğa neden olmaktadır.
Şeftali, bu konuda bilinen en duyarlı türdür. Eski şeftali bahçesi
söküldüğünde toprakta kalan kök artıkları, yeni şeftali fidanlarının gelişmesini
engelleyici toksik etki yapar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
191
Mikroorganizma teorisi: Aynı yerde uzun yıllar aynı bitkinin
yetiştirilmesiyle bazı mikroorganizmaların gelişmesi uyarılmakta,
bazılarınınki ise engellenmektedir. Bunun sonucu olarak toprağın biyolojik
dengesi bozulmakta, toprak yorgunluğu ortaya çıkmaktadır.
• Bu teorilerin her biri gerçek ve haklı yönlere sahiptir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak yorgunluğunu ortadan kaldırabilmek için bazı önlemler alınabilir.
192
a. Toprak yorgunluğu görülen bahçelerde yaşlı ağaçlar sökülerek bahçe birkaç yıl
tarla tarımına ayrılarak dinlendirilebilir ve aynı bahçe toprağı aynı tür için 4-5 yıl
sonra yeniden kullanılır;
b. Ekim nöbeti denilen uygulama yapılabilir. Tek yıllık sebze türlerinde
kullanılabilen bu yöntemde, kök derinliği, topraktan kaldırdığı besin maddesi,
hastalık ve zararlıları dikkate alınarak aynı parsele farklı türler getirilebilir.
Örneğin domates yetiştirilen bir alana, ertesi yıl aynı familyaya giren biber ve
patlıcan değil; kabak, hıyar, fasulye gibi farklı familya üyeleri getirilebilir.
c. Fidanlık üretiminde de ekim nöbeti uygulanmalı, sökülen parselde dört yıl
boyunca tarla bitkisi veya sebze yetiştirilmelidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
193
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
194
Toprak Biyolojisinin Konusu, Önemi ve Gelişimi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bitkiler, mikroorganizmalar, omurgalı ve omurgasız toprak hayvanları bulundukları
195
ortam içinde son derece karmaşık ekolojik ilişkiler gösterirler. Toprak canlılarının kendi
aralarında ve toprak kütlesinin cansız kısmı ile bulundukları etkileşimler sonucu,
topraklar özellik kazanmakta ve gelişmektedirler. Organizmaların belirli bir çevre
içindeki davranışları temel olarak genel ekoloji kuralları ile açıklanabilir. Ancak toprak
içinde oluşan reaksiyonların karmaşıklığı, canlı türlerinin çok farklı özellikler
göstermesi nedeniyle toprak bilimi içinde mikrorganizma-fauna-bitki-toprak kütlesi
ilişkisinde süregelen karmaşık süreçlerin nasıl oluştuğunu açıklıkla ortaya çıkarmada
yeni araştırma yöntemlerine gerek göstermektedir. İşte bu yaklaşımı ortaya koyan
Toprak Biyolojisi, toprak organizmaları ve onların dünyasını hedef aldığından saf
biyolojiden ayrılmaktadır. Ünlü biyolog Ernst Haeckel (1843-1919) organizmalar ile
onların çevreleri aralarındaki ilişkileri tanımlayan bilim dalını “Ekoloji” olarak
tanımlamıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak biyolojisi genel karasal ekolojinin daha iyi anlaşılmasına yardım eder. Toprakta
196
yaşayan organizmaların birbirleriyle ve toprağın cansız (abiyotik) kısmı ile ilişkilerinin
araştırılması ile toprak biyolojisi, “botanik”, “mikrobiyoloji”, “zooloji” ve “toprak
bilimi” arasında bağlayıcı bir bilim dalıdır. Belirli bir yaşam ortamında (biyotop)
bulunan tüm organizmaların birliği “yaşam birliği” veya biyosonöz” olarak tanımlanır.
Karasal (terrestrial) ve sulara ait (aquatik) ekosistemler olarak tanımlanan yaşam
birlikleri bulunmaktadır. Yaşam birlikleri hiçbir zaman yalnız olarak bulunmaz,
mutlaka bir yaşam ortamı (biyotop) ile ekosisteme bağlı olarak bulunur. Yaşam birliği
ile yaşam ortamının bu ayrılmaz birlikteliği karasal bir ekosistem kavramında ele
alındığında, belirli toprak canlılarının yokluğu veya eksikliği halinde bazı toprak
özellikleri, madde değişimleri gibi oluşum ve çevrim olayları yürümeyecek ve sistem
bir noktada işlevini yitirecektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
197
Her bir yaşam birliği üç büyük ekolojik organizma grubundan
oluşmaktadır:
a. Üreticiler: Yeşil bitkiler. Organik maddenin oluşmasını sağlarlar.
b. Tüketiciler: Hayvan dünyası. Organik maddeler ile beslenirler.
c. Ayrıştırıcılar: Mikroorganizmalar. Organik maddeleri tekrar mineralize
ederler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
198
Toprak biyolojik sistemi ele alındığında çok karmaşık bir bileşim gösteren
toprak canlıları ile (edafon) ayrıştırıcılarının aktiviteleri baskın nitelik
göstermektedir. Bir ekosistem veya ekosistem parçalarında genel olarak
kapalı bir madde döngüsü söz konusudur. Çünkü böyle bir ekosistemde
üretici tüketici ve ayrıştırıcı gruplar büyük bir çeşitlilik içinde bir arada
bulunurlar. Çevresel bir faktör bu grupların birini veya fazlasını etkileyerek
aktivitelerini değiştirdiğinde veya türsel bileşimi değiştirdiğinde madde
döngüsü tamamlanamaz ve açık bir ekosistem yapısı ortaya çıkar. Örneğin
ekosistem parçasındaki ayrıştırıcıların sayısal değer ve aktivitelerinde
kuvvetli azalmaların olması, organik madde ayrışmamasına ve ortamda
birikmesine neden olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
199
Bir ekosistemde yaşam koşulları değişmediği sürece orada bulunan türler ve
bireylerin sayıları ortalama bir değerde dengede kalır. Buna “yaşam
beraberliği dengesi-biyosönetik denge”adı verilmektedir. Ancak bu denge
statik nitelikli değildir, dinamik karakter gösterir. Ekosistemdeki “yaşam
beraberliği”nin bileşimini o çevredeki:
besin maddeleri yarayışlılığı,
su
hava
sıcaklık gibi yaşam ortamı koşulları belirler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
200
Bu koşulların optimal nitelikte oluşu yaşam birliğinde büyük bir tür
çeşitliliğine neden olmaktadır. Çevre faktörlerinden biri veya bir kaçının
bozulması nedeniyle tür bileşimi bakımından fakir, bazı tür veya türlere
ilişkin popülasyonlarca zengin bir biyosönöz ortaya çıkar. Biyotopun belirli
özelliklerinin zaman içinde değişime uğraması ile buna adapte yeni yaşam
birlikleri oluşabilir. İnsanların çeşitli kullanma etkinliklerinden dolayı
değişime maruz kalan kültür topraklarında doğal biyosonözlere nadiren
rastlanır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
201
Çeşitli biyotopların kapsamındaki belirli toprak canlılarının nicel varlığı
üzerine çoğu kez tam bir tanımlama bulunmamaktadır. Fakat topraklarda
biyolojik olarak yönlendirilmiş değişim olayları yalnızca organizmaların
aktivitesine bağlı olup, günümüzde toprak biyolojisi araştırmaları biyokimyasal
ekolojiyi ön planda tutmaktadır. Toprak yalnızca kum, silt ve kil gibi mineral
fraksiyonlardan ve çeşitli ayrışma düzeyindeki organik maddelerden
oluşmamaktadır. Topraklarda hem mikroskobik boyutlarda ve hem de
makroskobik nitelikte karmaşık bir canlılar dünyası bulunmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
202
Çok sayıda bakteri, mantar, alg, virüs, protozoa gibi organizmalar yanında
mikroskobik büyüklükteki toprak omurgasızlarından omurgalı canlılara kadar
değişen toprak canlıları karmaşık bir etkileşim içinde toprakta bulunurlar.
Toprak bu canlıların çoğalmaları ve varlıklarını sürdürmeleri için iyi bir
gelişme ortamıdır. Bu canlı varlıklar, toprağın gelişmesinde, kimyasalfiziksel niteliklerinde ve verimliliği üzerinde büyük rol oynarlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
203
Topraktaki organizmaları ve bunların her türlü aktivitelerini Toprak Biyolojisi
bilim dalı inceler.
Toprağın bu biyolojik sistemi, toprak biliminin önemli bir bölümünü
oluşturmaktadır. Çünkü organizmalar olmadan toprağın oluşması ve işlevlerini
yerine getirmesi olası değildir. Mikroorganizmalar toprak faunasının işbirliği
ile çeşitli hayvan ve bitki kalıntılarını ayrıştırarak başlangıçtaki mineral
maddelerin açığa çıkmasında etken olurlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
204
Bu esnada üretmiş oldukları metabolitler ve ara ürünler ile toprağa yoğun bir
biyokimyasal nitelik kazandırırlar. aktiviteler sonucu oluşan son ürünlerden
çeşitli varlıklar, öncelikle bitkiler yararlanır. Böylelikle doğal yaşam süreçleri
işlevini sürdürür. Toprakların verimliliği, toprakta bulunan organizma
aktiviteleri ve oluşturdukları reaksiyonların yönü ile çok yakından ilgilidir.
Bitkilerin gereksinimi olan karbon, azot, fosfor, kükürt, demir, magnezyum v.b
elementler, mikroorganizmalar yolu ile çeşitli sentez ve analizler sonucunda
onlara yararlı şekle çevrilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
205
Mikroorganizmalar bu tür işlemleri kendi besin ve enerji gereksinimlerini sağlarken oluştururlar.
Örneğin mikroorganizmalar bitkilerin yararlanamadığı elementel azotu atmosferden tutarak
bitkilerin yararlanabileceği şekillere çevirirler. Veya karmaşık yapıdaki bitkisel ve hayvansal doku
kalıntılarının ayrıştırılması ile bünyede tutulan karbon C02 şeklinde açığa çıkarılır. Topraklardaki
çeşitli mikroorganizmalar bazı salgıları ve filamentleri ile toprak taneciklerinin daha iri kırıntılar
halinde bağlanmasına neden olurlar. Agregat adı verilen bu toprak parçacıkları toprak yaşamı ve
fiziksel koşullar bakımından çok önemli olup, toprağın erozyondan korunmasından, toprak
neminin korunmasına ve kimyasal reaksiyonların niteliklerine kadar bir seri toprak olayının
etkilenmesine neden olurlar. Uygun koşullarda bulunan topraklarda mikroorganizmalar ve diğer
bazı makroskobik canlılar, toprağın verimliliğini arttırdıklarından özellikle doğal ekosistemlerde
vejetasyonun güçlü olmasını sağladıklarından, toprağı rüzgar ve su aşınımından (erozyon)
korurlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Genel kanı toprak verimliliğinin toprak mikroflorasının olumlu gelişmesi ile doğru orantılı
206
olarak arttığı doğrultusundadır. Ancak, toprak organizmalarının büyük yararları yanında, kültüre
alınan topraklarda bitkilere zararlı olan canlıların barındığı gibi, topraklarda bulunan
mikroorganizmaların bir kısmı insan ve hayvan zararlısı olarak toprakta barınır ve uygun ortam
buldukları durumlarda hastalık etkeni olurlar. Toprakta yaşayan bazı mikroorganizmalar da,
diğer canlıların gelişmesini engelleyici rol oynayabilirler. Örneğin bazı mantar ve bakteri türleri
çıkardıkları antibiyotik, alkol ve organik asitler gibi maddeler ile çeşitli toprak bakterilerinin
üremelerini önleyebilirler. Topraklar hem zararlı hem de yararlı mikroorganizmaları bir arada
ve belirli bir denge içinde barındırırlar. Günümüzde modern tarım tekniği (toprak
biyoteknolojisi) toprağın yararlı mikroorganizmalardan daha fazla yararlanma ve zararlı
olanların olumsuz etkilerinden korunma amacına yönelmiştir. Toprak mikroorganizmalarının
ekosistem içindeki faaliyetlerinin daha iyi anlaşılabilmesi çabaları toprak biyolojisi içinde
“biyokimyasal ekoloji” araştırmalarına ağırlık verilmesine neden olmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprak Canlıları
207
Toprakta hayat vardır. Toprakta bulunan canlılar bitkisel canlılar ve hayvansal
canlılar olmak üzere iki grupta incelenir. Bitkisel canlılar içerisinde bakteriler,
mantarlar, aktinomisetler ve algler yer almaktadır. Hayvansal canlılar ise
protozoalar, nematodlar, solucanlar ve diğer canlılar adı altında gruplandırılır.
Toprak canlıları toprakta çok az bulunur. Ancak toprak oluşumu ve bitki
gelişimi açısından önemlidir. Çeşitli organik bileşikler ve salgılar üretmek
suretiyle toprakta sayısız dönüşüm olayı gerçekleştirir. Bu şekilde bitki besin
elementleri daha elverişli forma çevrilirken, bitki için en iyi toprak formu da
elde edilmiş olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
208
Toprak Biyolojisi ve İlgili Bilim Dallarının Gelişimi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
209
Toprak biyolojisi;
Mikrobiyoloji
Ekoloji (özellikle mikrobiyal ekoloji)
Zooloji
Toprak
Bilimlerinin çeşitli dallarının konuları ile yakın bir bütünlük oluşturan bir
bilim dalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
210
Ekoloji Biliminin Gelişmesi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
211
Ekoloji, biyoloji biliminin organizmalar ve onların çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bir
bilim dalıdır. Diğer bir deyimle ekoloji doğanın yapısını, işleme tarzını incelemektedir.
Yunanca oikos (ev) ve logos (bilim) kelimelerinden türetilen ekoloji teriminin bilimsel tanımı
yapılarak ilk kez 1869 yılında Alman biyoloğu Ernst Haeckel tarafından kullanılmıştır. Ancak
daha önceleri Fransız zooloğu Isodore Geoffroy St. Hilarie ekolojinin tanımını yaparak
ethology terimini kullanmıştır. 19. yüzyılda doğa ile ilgilenen araştırmacı ve bilim adamları
sayısında artış görülmektedir. Bu araştırmacılar genellikle kıtalar fauna ve florası ile çalışanlar
ve adalar biotası ile ilgilenenler olmak üzere iki grup oluşturmaktaydılar. Alexander von
Humboldt’un 1807 Güney Amerika kıtasının tropik ve ılıman kuşağında yapmış olduğu beş
yıllık araştırmaları 26 ciltlik dev bir eserde toplanarak, bitkilerin dağılım coğrafyası
konusunda çok önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bitki besleme ve toprak verimliliği konularında ismi ilk olarak geçen bilim adamlarından
212
Justus von Liebig (1840), gübre etkisi yapan bazı kimyasal elementlerin, bitki üretiminde
sınırlayıcı etkilerini ortaya koymuştur. Adalar ekolojisi üzerine çalışanların en ünlüsü Charles
Darwin’dir. Tahiti, Galapagos, Yeni Zelanda, St. Helen ve Azor adalarını inceledikten sonra
elde ettiği ekolojik kavramların ışığında ünlü Evrim Teorisi’ni açıklamıştır. İngiliz ekolojist
Charles Elton ekolojiyi “Doğa Tarihi Bilimi” olarak tanımlayıp “hayvanların sosyolojisi ve
ekonomisi” ilişkisini ortaya koymaktadır. Bir Amerikan bitki ekoloğu olan Frederick Clernents
ise ekolojiyi ‘birlik (kommünite) lerin bilimi”olarak tanımlamaktadır. Alman ekoloğu Karl
Friedericks “ çevre bilimi” tanımını uygun görmektedir. Çağdaş en önemli ekologlardan
Amerikalı ekolojist Eugene Odum ekolojiyi “ Doğanın yapı ve işlevlerinin bilimi” olarak
tanımlamaktadır. Bu tanımlara bakılarak ekolojinin çeşitli disiplinleri birbirine bağlayıcı ve
disiplinler arası özelliği fark edilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
213
Toprak Zoolojisinin Gelişmesi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
214
Bu bilim dalının tarihsel gelişimi bu konudaki öncü çalışmaları ile tanınan Ehrenberg ile
yaklaşık 120 yıl önce başlamıştır. Darwin’in 1882 de yazdığı ‘Solucanların Aktiviteleri Yolu ile
Tarla Topraklarının Etkilenmesi ve Bu Organizmaların Yaşam Tarzları Üzerine Gözlemler’dir.
Diğer doğal bilimlerdeki gelişmeler gibi toprak zoolojisi konusunda detaylı çalışmalar, bazı
inceleme yöntemlerinin de gelişmesi ile çağımızda derinlik kazanmıştır. 1930 yılında
Bornebusch’un “Orman Topraklarının Faunası” isimli tanınmış eserini takiben, 1936 yılında
Frenzel “Çayır Topraklarının Hayvanlar Dünyası Üzerine Bir Araştırma” konulu eserini
yayınlamıştır. Ancak toprak zoolojisi araştırmalarının asıl gelişme döneminin başlangıcı olarak
France’ın çalışmaları ve Edafon (Edaphon) kavramını belirlemesi gösterilmektedir. Yine 1
930’da Feriedrichs’in “Topraktaki Hayvanlar Dünyası, Etkileri ve Ekonomik Önemleri” ve
“Tarım ve Orman Zoolojisinin Ana Hatları” konulu eserleri ile bu konuda gelişmeler sağlandığı
görülmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
215
Benzer konulu bir çalışma da 1931 yılında Hoffman tarafindan yayınlanmıştır
(Önemli Toprak Hayvanlarınm Yaşamı ve Etkileri). Çağdaş çalışmaların içinde
ilk kez Wurmbach (1957) Toprak faunası üzerine özel bir bölüm ayırmıştır.
Kısa zaman araları ile Kevan (1962), Scahller (1962), Dunger (1964), Palissa
(1964) toprak zoolojisi dalında yeni eserler vermişlerdir. Çok sayıdaki değerli
yayınlar arasında Miller (1965)’in sayısız çalışmalarının özel bir yeri
bulunmaktadır. Bu yayınlarda Toprak Biyolojisinin üç önemli yan disiplinden
oluştuğu ve bunların toprak bakteriyolojisi, toprak mikolojisi ve toprak
zoolojisi oldukları. vurgulanmakta ve bu canlı yaşamlarının toprakta iklim,
fizik ve kimyasal faktörlerin etkisi altında oldukları
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
216
Biyolojik Sistemler, Basamakları ve Biyolojik Spektrum
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
217
Biyolojik sistemler incelendiğinde, bazı alt sistemlerin birleşerek bir üst
düzeydeki sistemi oluşturdukları görülür. Bu sistemler yelpazesinin bir
ucunda hücreyi oluşturan alt sistemler (gen sistemleri) bulunur. Hücreler
çeşitli şekillerde bir araya gelerek, bir üst düzeydeki sistemi yani dokuları
oluştururlar. Modern ekolojiyi iyi anlayabilmek için canlıların oluşturduğu
organizasyon derecesini göz önünde bulundurmak gerekir. Canlılar
organizasyon derecesine göre sıralanacak olursa Biyolojik Spektrum tanımı
ortaya çıkar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
218
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
219
Ekolojinin kapsamına giren en küçük birim organizmadır. Canlı dünya için
kullanılan terim biyosferdir. Ancak ekologlar biyosferin ekolojik bir sistem
olduğunu vurgulamak amacı ile ekosfer tanımını kullanmaktadırlar.
Ekosferdeki tüm canlı türleri çeşitli ekolojik ilişkiler ile birbirlerine
bağlıdırlar. Bu nedenle biyolojik spektrum içinde bulunan her düzeydeki
sistem, bir üst düzeye bağımlı olma niteliğini taşımaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
220
Ekolojik sistemlere kısaca ekosistem denmektedir. Ekosistemin
bir bütün olarak işleyişini incelemeden önce, ekosistemi oluşturan
öğeleri tanımak gerekmektedir. Tüm ekosistemler şu temel
öğelerden oluşmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
221
1 .Canlı (biyotik) öğeler
a. Üreticiler(Fotosentetik bitkiler)
b. Tüketiciler (Birincil tüketiciler: Herbivor organizmalar).
c. Ayrıştırıcılar (İkincil tüketiciler: Karnivor organizmalar).
2.Cansız (abiyotik) öğeler
a. Anorganik maddeler
b. Organik maddeler
c. Fiziksel (çevresel) koşullar
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bütün biyolojik sistemler gibi, ekosistemler de açık sistemlerdir.
222
Ekosistemin işlevini sürdürebilmesi için kendi dışından enerji
sağlamak durumundadır. Bu dış enerji kaynağı güneş (ışık) enerjisi
olmakla birlikte, bu şekli ile ekosistemler tarafından kullanılamaz.
Birinci! veya temel üreticiler olan fotosentetik bitkiler bu düzeyde
devreye girerek radyant enerjiyi kimyasal enerjiye çevirirler. Bir
ekosistemde ışık enerjisini fotosentez yolu ile sürekli olarak
kimyasal enerjiye dönüştüren yeşil bitkiler olmadığı takdirde, bu
tür bir sistem uzun süre bağımsız olarak varlığını sürdürme
yetisine sahip değildir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
223
Ekosistemi etkileyen ve canlı davranışlarını belirleyen fiziksel koşullar
şunlardır:
a. Isı
b. Işık
c. Yağış
d. Ortamdaki nem düzeyi
e. Hava ve su kütlelerinin genel hareketleri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
224
Ekosistemlerin İşlevleri
Tüm ekosistemlerde canlı ve cansız öğeler üç temel işlev ile birbirlerine
bağlanırlar. Bunlar;
a. Enerji akımı
b. Kimyasal madde döngüleri
c. Populasyon denetimleri’dir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Enerji akımı
225
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kimyasal madde döngüleri
226
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Populasyon denetimleri
227
Populasyon denetimi sistem içinde bulunan geri besleme mekanizmalarının
varlığı ile oluşmaktadır. Bu geri besleme mekanizmalarını oluşturan ilişkiler,
canlılar arasındaki simbiyoz, rekabet veya avcılık gibi ekolojik ilişkilerden
olduğu kadar canlı ve cansızlar arasındaki interaksiyonlardan da oluşmaktadır.
Ekosistemdeki enerji ve substrat yeterliliği halinde canlı populasyonu, diğer
çevre koşulları da uygun ise optimal bir gelişme gösterir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
228
Çevre koşullarındaki değişimler, besin arzının azalması, hastalık ve yaşam
alanındaki bozuklukların belirmesi ile sistem popülasyonunu daralmaya
yönlendirir. Bunun sonucunda bütün tür bireylerinin zarar görmesi yerine,
türün devamını sağlayabilecek düzeyde bir popülasyon dağılımı ile ekosistem
unsurları korunmuş olur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
229
TOPRAK ORGANİZMALARI
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
230
Toprak mikroorganizmalarının tümü edafon olarak tanımlanmaktadır.
Organizasyon nitelikleri göz önünde bulundurulmaksızın toprak biotası şu
alt bölümlere ayrılabilir:
a. Mikrobiota: Aig, protozoa, mantar ve bakteriler
b. Mezobiota: Nematodlar, küçük arthropodlar vb
c. Makrobiota: Yer solucanları, yumuşakcalar, arthropodlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
231
Makrobiota arasında bitki kökleri, kazıcı kemirgenler, sürüngen ve hem suda
hem de karada yaşayabilen hayvanlar yer alırlar. Edafonu oluşturan öğelerden
toprak florası terimi çok doğru bir terim olmamakla birlikte kullanıma
yerleşmiştir. Aslında toprak mikroorganizmaları (mikroflora) tam olarak ne
bitkiler ve ne de hayvanlar dünyasına ait değildir. Yüz yıl öncesinde canlıların
iki büyük aleme ayrılması bitki ve hayvanların şekil, yapı, beslenme
özelliklerindeki farklılıklara dayanmaktaydı. Mikrobiyoloji çalışmaları
ilerledikçe, bazı özellikleri ile bitkilere, diğer bazı özellikleri ile de
hayvanlara benzemeleri nedeniyle mikroorganizmaları ayrımlayan bir
sınıflama gereksinimi doğmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
232
Alemler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Moneralar
233
Tek hücreli, ribozom dışında hücre organeli bulunmaz, bazıları hareketli, ototrofheteretrof
Protistalar
Tek veya çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organelleri bulunur, bazıları
hareketli, ototrof-heteretrof
Mantarlar
Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organelleri bulunur, hareketsiz, heteretrof
Bitkiler
Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organeller bulunur, hareketsiz, ototrof
Hayvanlar
Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organeller bulunur, hareketli, heteretrof
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
234
Alemler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
235
Enzimler
Özellikleri
Topraktaki işlevleri
Mikrobiyel interaksiyonlar
Olumlu ilişkiler
Olumsuz ilişkiler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
ENZİMLER
236
Enzim = biyokatalizör (=org katalizör)
Protein yapısında, kollaidal, kompleks biyokatalizör.
APOENZİM
© zeytinist
+
KOENZİM
(inaktif,
(inaktif,
yüksek
düşük
molekül
molekül
ağırlığınd
ağırlığında,
a, protein
org.
yapısında
molekül
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
 HOLOENZİM
(Aktif)
01.11.2016
ENZİMLER
237
 B vitaminlerinin çoğu enzimlerin asıl yapısını oluşturur.
 Bazı enzimlerin yapısında Fe, Mg gibi metaller (=aktivatörler)
 Enzimlerin Görevi
 Büyük molekülleri küçük moleküllere parçalamak
 Reaksiyonun hızını artırmak
protein
aminoasit
Biyolojik yolla
Kimyasal yolla
(%3-5HCl, 4 saat)
(%20 HCl, 108OC, 24 saat)
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Hidrolazlar
238
I. Hidrolazlar
 Su yardımıyla hidrolitik parçalanmayı sağlarlar.
 C – O ve C – N bağlarını parçalarlar.
a. Esterazlar (lipazlar, fosfatazlar, sülfatazlar)
RCOOR + H2O
RCOOH + RCH
Ester
Asit
Alkol
lipaz
yağ
© zeytinist
yağ asitleri + gliserin
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Hidrolazlar
239
b. Karbohidrolazlar (maltaz, laktaz, sakkaraz, amilaz vb.)
amilaz
Nişasta + H2O
maltoz
maltaz
Maltoz + H2O
glukoz
c. Proteinazlar
Protein
© zeytinist
peptit ve aminoasitler
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Oksidoredüktazlar
240
II. Oksidoredüktazlar (oksidaz, dehidrogenaz)
 Oksitleyen, indirgeyen enzimlerdir, hidrojen ve elektron taşırlar.
 Solunum ve fermantasyonda önemli görevleri vardır.
Substrat H2 + koenzim
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
substrat + koenzim H2
01.11.2016
Transferazlar
241
III. Transferazlar (=Taşıyıcı enzimler)
 verici moleküldeki bir grubu alıcı moleküle taşırlar.
 Taşıdıkları gruba göre metil, karboksil ve amino transferazlar
olarak adlandırılırlar.
transfosforilaz
ATP + Glukoz
© zeytinist
[email protected]
Glukoz-6-fosfat + ADP
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Liyazlar
242
IV. Liyazlar
 Hidrolazlara benzer, ancak substratı parçalamak için H2O vb.
yardımcı maddeye ihtiyaç yoktur.
karboanhidrazlar
H2CO3
H2O + CO2
katalaz
H2O2
© zeytinist
2H2O + O2
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İzomerazlar - Ligazlar
243
V. İzomerazlar
 Organik bileşikleri izomerlerine dönüştürür.
IV. Ligazlar
 Bir çok biyolojik maddenin sentezlenmesini sağlarlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
244
Substrata bağımlılık yönünden sınıflama
 Konstitütif enzimler (bağımlı değil, üreaz)
 Adaptif (indüktif) (bağımlı, selülaz)
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Mikroorganizmaların Karşılıklı İlişkileri
245
Toprakta yaşamakta olan canlılar arasındaki karşılıklı etkileşimler
(interaksiyon) , canlıların birbirini teşvik etmesi şeklinde olumlu olabileceği
gibi parazit şeklinde olumsuz olabilir.
Mikroorganizmaların karşılıklı işikileri
1.
Olumlu ilişkiler
2. Olumsuz ilişkiler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Mikroorganizmalar Arası Olumlu İlişkiler
246
1. Mikroorganizmalar arasında olumlu ilişkiler
a. Komensalizm
Tek yönlü yararlanma
b. Mutualizm
Karşılıklı zorunlu yararlanma
c. Protokoperasyon
Zorunlu olmayan karşılıklı yararlanma
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Komensalizm
247
Bu ilişkide türlerden biri yarar sağlarken diğeri ilişkiden ne olumlu ne
olumsuz etkilenmez. Genellikle farklı türler arasında görülür.
Substrat sağlama
NH4
NO2
Nitrosomonas spp.
NO3
Nitrobacter spp.
Ortam sağlama
Aerobik mikroorganizmalar + O2
Solunum
Anaerobik ortam
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
(Clostridum spp.)
01.11.2016
Mutualizm
248
Bu ilişkide türler bir anlamda birbirine muhtaçtır. Mutualistik ilişki
toprak ekosisteminde beslenme açısından büyük öneme sahiptir.
Alg + Mantar
Liken
Alg mantara enerji kaynağı olabilecek karbon ve vitaminler sağlarken
mantar mineral madde ve su sağlar
Rhizobium + Baklagil
Rhizobium azot sağlarken baklagil karbon ve besin elementi sağlar.
Mikroriza
Mantar ve bitki ortak yaşamı
Mikoriza bitkiyi hastalık ve zararlılara karşı korur, bitkiye su ve besin
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
elmenti sağlar karşılığında bitki mikorizaya karbon sağlar.
01.11.2016
Protokoperasyon
249
Bu ilişkide, etkileşimde bulunan bireyler birbirlerinden
yararlanırlar ancak yaşamlarının devam etmesi için ilişki zorunlu
değildir.
a.
Rhizosfer bölgesinde yaşayan mikroorganizmaların bitkilerle
olan ilişkileri protokoperasyondur.
b. Azotobacter, toprakta selüloz ayrıştıran organizmaların
ayrışma ürünleri varlığında azot bağlamaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Mikroorganizmalar Arası Olumsuz İlişkiler
250
2. Mikroorganizmalar arasında olumsuz ilişkiler
a.
Rekabet
Sınırlı kaynaklar için yarış
b. Amensalizm - Antagonizm
Zararlı madde salgılama
c.
Parazitizm ve Predasyon
Asalak yaşam
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rekabet
251
Bu ilişki iki veya daha fazla organizmanın ışık, su, besin elementleri
veya gelişme alanı için yarış halinde olması durumudur. Zararlı
madde salgılaması gibi diğer organizmaya doğrudan zarar yoktur.
Genellikle aynı türün bireyleri arasında gerçekleşir.
Rekabet ihtiyaç duyulan substrat veya ortamın sınırlı olması
durumunda meydana gelir. Rekabet gücü düşük olan bir organizma
rekabet gücü yüksek olan bir organizmayla aynı ortama bırakılırsa
başlangıçta rekabet gücü düşük olan bakteri normal gelişim
gösterirken zaman içerisinde gelişmesi yavaşlar – durur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Amensalizm - Antagonizm
252
Salgılanan metabolitleri ile bir türün diğer türü engellemesi ile
sonuçlanan etkileşim amensalizm, etkileşim her iki türü de
olumsuz etkiliyorsa antagonizm olarak tanımlanır.
Antibiyotik oluşturma
Topraktan izole edilen bir çok mikroorganizma laboratuvar
koşullarında antibiyotik oluşturmaktadır.
Bakteriler
Pyocyanin
Aktinomistler
Streptomisin
Mantarlar
Penisilin
Asit oluşturma
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Parazitizm ve Predasyon
253
Bu ilişkide taraflardan biri yarar sağlarken diğeri zarara uğrar.
Bir organizmanın diğerini hem substrat hem de habitat olarak
kullanmasına parazitizm adı verilir.
Bir organizmanın diğerleri tarafından enerji ve madde kaynağı olarak
tüketilmesine predasyon adı verilir. Mikrobiyal dünyada yürüyen en
dramatik ilişkilerden birisidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
254
Döngüler
Karbon
Azot
Fosfor
Kükürt
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Döngüler
255
Gaz bileşikleri:
Karbon, Azot, Kükürt
Gaz bileşiği olmayan:
Fosfor
Daha kısıtlı bir ölçekte gerçekleşir, dolaşımın zaman ölçeği atom ve
moleküllerin yazgısına bağlıdır. Sediment ve kayalara bağlı kalırlarsa,
milyonlarca yıl organizmalar tarafından kullanılamazlar. Besin ağı
döngüsüne giren bileşikler hızlıca dolaşıp, uzun dönemli jeolojik
döngüye katılırlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Karbon döngüsü
256
Yaşamın tümü karbon kimyası üzerine kurulmuştur.
Organik karbonun depoları:
Atmosferdeki CO2 gazı (% 0,03 oranında)
Sudaki çözünmüş karbonat (CO32-) ve bikarbonat (HCO3-)
iyonları
Sedimenter kayaçlara bağlı olan inorganik karbonun, bu
depolarla etkileşimi yavaştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Karbon döngüsü
257
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Karbon döngüsü
258
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Karbon döngüsü
259
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Humifikasyon - Mineralizasyon
260
Organik madde: Toprağa düşmüş ÖLÜ bitkisel ve hayvansal artıklar.
Mineralizasyon
CO2 + H2O + Bitki Besin Elementleri (BBE)
ara
organik
bileşikler
ara
organik
bileşikler
Humin
maddeleri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Humifikasyon
Organik madde
01.11.2016
Azot döngüsü
261
Azotun ana kaynağı atmosferdir.
Baklagillerle simbiyotik yaşam süren rhizobium bakterileri tarafından
atmosfer azotunun fiksasyonu
Bitkilerden ayrı olarak toprakta serbestçe yaşayan mikroorganizmalar ile
fiksasyon
Atmosferde meydana gelen elektriksel boşalmalarla azotun oksitlerinden
biri bileşiminde fiksasyonu.
Endüstriyel fiksasyon (amonyak (NH3), amonyum NH4+, nitrat NO3-, üre
© zeytinist
[email protected]
H
2N-CO-NH2)
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Azot döngüsü
262
Yaşamsal bakımdan çok önemli bir element olan azotun toprakta bulunan
miktarı insanlarca fazlasıyla değiştirilmektedir.
Azot elementi, bitkilerin bileşiminde normal olarak % 1-5 oranlarında
(ağırlığa göre) bulunur.
Azot toprakta %95’den daha fazla oranda olmak üzere organik formda
bulunur ve toprakların organik azot kapsamı %0.1-0.3 kadardır.
Azot bitkiler tarafından birinci derecede nitrat ve amonyum formunda
alınır. Daha az oranlarda olmak üzere bitkiler üreyi de içeren diğer
bileşikleri de alabilmektedirler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Azot döngüsü
263
N2O diazot monooksit,
NO azot mono oksit, moleküler azot N2
Nitrifikasyon
NO3-
NH4+
Amonifikasyon
© zeytinist
[email protected]
Yıkanma
www.mucahitkivrak.com.tr
NO3-, NH4+,
Organik
Mineralizasyon
01.11.2016
Biyolojik azot fiksasyonu
264
ATP
N
2H+
2e-
HN
Fe+2
Mo+2
N
NH
2H+
2eH2N
NH2
2H+
2e-
ADP+Pi
2NH3
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Biyolojik Azot Fiksasyonu
265
Serbest yaşayanlar
Aerob
Azotobacter sp.
Obligat Anaerob
Clostridium sp.
Fotosentetik Mavi-Yeşil Bak.
Anabaena sp.
Simbiyotik yaşayanlar
© zeytinist
Baklagillerle
Rhizobium sp.
Baklagil Olmayanlarla
Frankia sp.
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rhizobium
266
Aerob,
Çubuk şeklinde,
0.5-0.9 x 1.2-3.0 mikron boyutunda
Spor oluşturmaz
Gram negatif
Hızlı büyüme kapasitesine sahip
Beyaz renkli koloni oluşturur
Her bitki için spesifik
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rhizobium Türleri
267
RhizobiumTürleri
Baklagil
Bradyrhizobium japonicum
Soya
Rhizobium leguminosarum
Bezelye , fiğ
Rhizobium meliloti
Yonca
Rhizobium phaseoli
Fasulye
Rhizobium lupini
Bakla
Rhizobium trifolii
Üçgül
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Tohum Aşılama
268
Aşılanmış soya tohumu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Aşılama
269
TOHUM AŞILAMA YÖNTEMLERİ
Kuru aşılama
Tohumu ıslatarak aşılama
Yapıştırıcı kullanarak aşılama
Peletleme
Sıvı kültür ile aşılama
TOHUM EKİMİ
Güneş ışığından korunmalı
Islatılarak aşılanan tohum 12 saat içerisinde ekilmeli
Tohumlar asit karakterli gübrelerle karıştırılmamalı
© zeytinist
Bitkinin
fosforluwww.mucahitkivrak.com.tr
gübre ihtiyacı karşılanmalıdır
[email protected]
01.11.2016
İnfeksiyon-1
270
1
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İnfeksiyon-2
271
2
4
3
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İnfeksiyon-3
272
5
8
7
6
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Nodül Oluşumu
273
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Sonuç
274
Simbiyotik azot fiksasyonu
Ekonomik,
Sürdürülebilir,
Çevre kirliliği oluşturmaz,
İnsan sağlığı yönünden tehlike oluşturmaz
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Azot mineralizasyonu
275
Organik azot
NH4+ + NO2- + NO3-
Toprak azotunun %95’inden fazlası organik formdadır.
Bitkiler organik azot formlarından yararlanamazlar.
Bitkiler azotu, amonyum, nitrit ve nitrat formunda alır.
Amonyum (+) yüklü olduğu için toprakta yıkanmaya uğramaz,
Nitrat (-) yüklü olduğu içi topraktan kolaylıkla yıkanarak uzaklaşır.
Yaprağı yenen sebzelerde nitrit-nitrat birikimi sağlığa son derece
zararlıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Nitrifikasyon
276
NH4 +
NO2 -
Nitrosomonas spp.
NO3 -
Nitrobacter spp.
İyi havalanan, ılıman topraklarda, amonyum hızla nitrata oksitlenir. Nitrat
bitkilerin azotla beslendiği ana formdur. (-) yüklü olduğu için kil minerallerinin
yüzeyinde tutulamaz, bu nedenle özellikle hafif bünyeli topraklardan
kolaylıkla yıkanarak uzaklaşabilir – taban suyu ve içme sularına bulaşabilir.
Azotun nitrat formu, çevre kirlenmesi açısından en kritik formdur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İmmobilizasyon
277
Mikroorganizmalar
Nitrat - Amonyum
Organik azot
Mikroorganizmalar, bitki artıklarını ayrıştırırken mineral azot
kullanırlar. Böylece mineral azot, canlı bünyesinde organik azota dönüşür. Bu
olaya “biyomasta immobilizasyon” adı verilir. Ayrışma tamamlandığında
mikroorganizmalar da ölür ve azot yeniden mineralizasyonla, amonyum, nitrit
ve nitrat formlarına dönüşür.
Biyomasta immobilizasyon olayında C/N oranı önemlidir. Bu oranın
20:1 olması ideal kabul edilebilir. Oran yüksekse, dengeleme azot
gübrelemesi yapılır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Denitrifikasyon
278
ADP+Pi
NO-3
ATP
NO-2
ATP
NO-
ATP
N2O
ATP
N2
NO3
NO2
NO
N2O
reduktaz
reduktaz
reduktaz
reduktaz
Toprakta yeterli oksijenin bulunmadığı durumlarda, mikroorganizmalar
ihtiyaç duydukları oksijeni nitratın oksijeninden karşılarlar. Oluşan gazlar
atmosfere döner ve bitkiler bu gaz formlarından yararlanamazlar.
İyi havalanmayan topraklara uygulanan nitrat azotundan 2-3 gün
içerisinde önemli kayıplar meydana gelebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Greenhouse Gases
279
Other gases
13%
Nitrous oxide
6%
CO2
49 to 50%
CFC’s
14%
Methane
18%
The main ‘greenhouse gases’ - relative contributions to the
‘greenhouse effect’ in the mid 1980s, (Barrow, 1994).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Volatilizasyon
280
Toprak pH’sının 7,5’in üzerinde olduğu durumlarda amonyum
azotunun amonyak formuna dönmesi ve atmosfere gitmesi olayına
volatilizasyon adı verilir.
Bunu önlemek için katı amonyumlu gübreler kullanılabilir. Özellikle
nemli topraklarda uygulanan azot toprağın altında kalacak şekilde toprağa
karıştırılmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Fosfor döngüsü
281
Fosfor, fosfolipitlerin, nükleik asitlerin ve ATP’nin yapısında bulunur
Asıl fosfor deposu sedimenter kayaçlar.
Yerkürede fosfor, suda, toprakta ve sedimentlerde bulunur.
Diğer elementlerden farklı olarak fosfor atmosferde gaz formlarında bulunmaz.
Fosfor doğada genellikle kaya fosfatı şeklinde bulunur.
Toprak fosforunun yaklaşık %5’i organiktir.
pH’sı yüksek topraklarda çoğunlukla çözünmez Ca-fosfatlar şeklinde bulunur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Fosfor döngüsü
282
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Fosfor döngüsü
283
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kükürt
284
Kükürdün çoğu kaya ve minerallerde bağlanmış durumdadır
Canlılar için nadiren sınırlayıcı bir etmendir
Toprakta S’ün reaksiyonları, N’unkilere çok benzer olup, bu daha çok toprakta
organik veya mikrobiyal fraksiyonda yaygın olarak görülür.
Kükürt, bitki kökleri tarafından tamamına yakını sülfat iyonu (SO4=) formunda alınır.
Toprakta bulunan S’ün temel kaynağı, kayaların bileşimlerinde bulunan metal
sülfitlerdir.
Bugün kültür altında bulunan topraklarda, S organik maddenin bileşiminde organik
formda, toprak çözeltisinde sülfat formunda ve değişim komplekslerinin yüzeyinde
adsorbe
edilmiş
sülfat iyonlarıwww.mucahitkivrak.com.tr
formlarında bulunur.
© zeytinist
[email protected]
01.11.2016
Kükürt döngüsü
285
Kükürt
emisyonu
gübreleme
Bitki alımı
S oksidasyonu
mineralizasyon
Organik
madde
© zeytinist
[email protected]
SO4
adsorpsiyon
01.11.2016
www.mucahitkivrak.com.tr
immobilizasyon
yıkanma
286
Toprak işleme tekniği
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
287
Yüzlek kökler, toprak işleme derinliğini sınırlar.
Toprağı devirerek işleyen alet makinelerin,
kök sisteminde zarara yol açma riski vardır.
Zeytinliklere önerilecek toprak işleme ile şu gerekler
karşılanmalıdır:
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
288
Toprak işleme derinliğinin, köke zarar vermeden
uygulanması,
Yağmur suyundan en iyi biçimde yararlanılması,
Toprağın yüzey akışlarıyla sürüklenmesine (erozyon)
karşı önlem alınması,
Sürüm işlemleriyle hasadın kolaylaştırılması.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
289
Tek yönlü sürüm işi yarıya düşürmektedir.
Toprak işlemede toprak muhafaza tedbirleri alınmalıdır.
Ağaç gövdesi ve köklerine zarar verilmemelidir.
Pulluk yerine toprak yapısına uygun diskaro, kültüvatör gibi
yüzeysel işleyen aletler tercih edilmelidir.
Yaz aylarında toprak işleme yerine yabancı otları biçerek olduğu
yerde toprağa karışması sağlanmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
290
Hastalıkların da temeli olan kök yaralanmalarını önlemek için
zeytinliklerde toprağı “dikey” doğrultuda işleyen kuyruk milinden
hareketli tırmıkların (rototiller gibi) kullanılması daha uygundur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
291
Zeytinin geleneksel toprak işlemesinde; yağmurların üst yüzeyden
aşağılara sızmasını kolaylaştırma ve ot savaşı için yaylı tırmık ve
kültivatör kullanılmaktadır. 15-20 cm’deki bu işleme yüzlek
kalırken, diskaro ilkbaharda ot savaşı için derin işlemektedir. Bu
durumdaysa toprakta su tutma amacına ulaşılamamaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
292
Yazın topraktaki suyun buharlaşarak yitirilmesini önlemek üzere toprak
yüzeysel sürülmektedir. Otlanmanın hasadı zorlaştırmaması için hasat
öncesinde ot ilaçları kullanılabilir. Hasadı kolaylaştırmak üzere de merdane
çekilerek toprak bakım işlemi yapılmaktadır. Suyun, kök derinliğine geçişini
iyileştiren bir yöntem, ilkbaharda toprağa karıştırılmak üzere yüzeyde bitki
örtüsü (malç) bırakılmasıdır. Bu uygulama, erozyonun sınırlanmasına da
hizmet eder.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
293
Toprak canlıdır. Her canlı gibi toprağın havaya, neme ve ısıya ihtiyacı vardır.
Tekniğine uygun olarak işlenmemiş tarladan; istediğimiz verimi değil, sadece
toprağın verdiği kadarını alabiliriz. Toprağımızı tekniğine uygun olarak
işlemek suretiyle ısı, nem ve havalanmayı sağlamanın yanı sıra, toprağın
yapısının da düzeltilerek, bitki kök sisteminin gelişmesine ve yayılmasına
uygun bir ortam hazırlanması da gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
294
Erozyon
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
295
Erozyon, başta toprak ve kayaç materyalleri olmak üzere yer küre
üzerindeki çeşitli yüzey maddelerinin dağlık ve tepelik arazilerden
eğimler boyunca, yer kabuğundan ayrılması ve doğal etkenlerle
başka bölgelere taşınması olayıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
296
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
297
Bitki örtüsünün olmaması veya tahrip edilmesi
nedeniyle ,yağmur, su ve rüzgâr etkisiyle;
v
e
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
BİRİKMESİ
olayıdır.
01.11.2016
298
Her Yıl 1 Milyar 400 Milyon Ton
Toprağımızı Kaybediyoruz
Bunun 500 Milyon Tonu Tarım Toprağı
600.000 Ton Buğday
25 cm
2 milyon dekar Toprak 30.000 Kamyon
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
299
Toprakların, doğal ya da dış kuvvetlerin etkisiyle, oluştukları yerlerden
aşındırılıp taşınması ve başka yerlerde biriktirilmesine "erozyon" denir. Eski
çağlardan ben kendi kuralları içerisinde kesintisiz olarak süregelmekte olan bu
olay, insanların erozyonu hızlandırmaları sonucunda birçok uygarlıkların
çökmesine, göçlere, işgallere ve savaşlara neden olmuştur. Özellikle son yüzyılda
nüfusun ve dolayısıyla besin maddeleri ihtiyacının hızla artması, erozyon
nedeniyle toprakların kaybolmasına, üretkenliklerini kaybetmesi sonucunda
üretimin azalmasına, uygun olup olmadığına bakılmaksızın yeni arazilerin tarıma
sokulmasına ve tarım alanlarının genişletilmesine yol açmıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
300
Erozyon, dünya var olduğundan itibaren başlamış ve bugün de devam
etmekte olan bir olaydır. İnsanın yeryüzündeki faaliyetlerine başlamasına
kadarki devirlerde doğal bir süreç ve olay olan erozyon, insanların
doğayı ve toprakları kullanmaya başlamasından sonra bu doğal süreç
özelliğini kaybetmiş ve farklı bir boyut kazanmıştır. Bu nedenle erozyon, bu
iki farklı süreç için ayrı ayrı ele alınarak incelenebilir. Erozyon olgusundaki
bu iki süreçten ilki “doğal erozyon”, ikincisi ise “hızlandırılmış erozyon” dur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
301
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
302
Bu durumda insanlar, özellikle eğimli arazilerdeki doğal meraları bozarak
ve orman örtüsünü kaldırarak yeni tarım alanları kazanmaya çalışmışlardır.
Pulluk altına alınan bu topraklar, yağışlı bölgelerde yağmur suları ile kurak
bölgelerde ise esen rüzgarlarla kısa sürede erozyona uğrayarak aşınıp taşınmış
ve işe yaramaz hale gelmişlerdir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
303
İnsan eliyle hızlandırılmış olan bu erozyon, "Doğal Erozyon'dan kat kat
daha fazla ve zararlı olmuştur. Yanlış kullanım ve hatalı işleme nedeniyle
toprağın yerinden oynatılması, doğal yapısının ve ekolojik dengesinin
bozularak erozyona maruz kalmasına neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
304
Ülkemizde
erozyonun
şiddetli
şekilde
cereyan
etmesinde
öncelik
topografyanın aşırı derecede engebeli olması, doğal bitki örtüsünün
niteliğinin zayıf olması ve tarım alanlarında uygulanan tarım sistemlerinin
düzensizliği sayılabilir.
Tarım alanlarında bilinçsiz arazi kullanımı, yanlış toprak işleme ve özellikle
sorunlu yörelerde bitki örtüsünün tahribi toprak muhafazasında önlenemez
sorunları gündeme getirmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
305
İyi bir toprak muhafazası için araziyi niteliğine uygun bitki örtüsü ile
örtmeyi sağlamak ve bunu devamlı kılmak, toprakta daha fazla su tutmayı
sağlayacak tekniği öne çıkarmak ve bitki yetiştiriciliğinin uygun kültürel
yöntemlerini yerine getirmek gerekir. Oysa ülkemiz tarım alanlarında su kaybı
ile toprak erozyonunun şiddetli derecede seyretmesine neden olan şu hatalı
uygulamalar halen devam etmektedir.
• Mutlak mera alanları toprak işlemeli tarıma dönüştürülmekte,
• Meralar zamansız ve aşırı bir şekilde otlatılmakta
• Tarım sistemlerinin bozukluğu halen devam etmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
306
Aşırı otlatma sonucu bitki örtülen bozulan veya çok zayıf bitki örtüsü olan
meralarda, yağmur şeklinde düşen damlalar, öncelikle doğrudan toprak yüzeyine
çarparak toprak kümelerinin kırılmasına ve primer tanelerin etrafa yayılmalarına
neden olur.
Daha sonra, toprakların sıkışmasını doğurur. Toprak yüzeyindeki sıkışıklık
nedeniyle, toprağın su emme gücü zayıflar. Aynı zamanda bitki kökleri, toprağın
derinliklerine nüfuz edemez. Uygun tarım sistemi, doğal kaynakları koruyan
düzen içinde, yörenin ekolojik özelliklerine uygun bitkilerin yetiştirilmesini içerir
Bu nitelikli sistemde işlenen tarım alanlarında, önce ekim nöbeti uygulanır ekim
nöbetinde de yem bitkileri zorunlu olarak yer alır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
307
Sonuçta, bitkiler tarafından tutulamayan ve derinlere nüfuz edemeyen
yağış suları, yüzey akışı haline geçerek toprak ve su erozyonuna sebep olur.
Bitki örtüsü, toprak ve su korumayı belirleyen ana unsurdur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
308
Toprak Erozyonu Çeşitleri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
309
1. TEMEL EROZYON ÇEŞİTLERİ
a. Jeolojik Erozyon
b. Hızlandırılmış Erozyon
2. EROZYONU OLUŞTURAN DOĞAL KUVVETLERE GÖRE
a. Su Erozyonu
b. Rüzgâr Erozyonu
c. Kitle Erozyonu
3. SUYUN AŞINDIRMA VE TAŞIMA ŞEKİLLERİNE GÖRE
a. Damla Erozyonu
b. Yüzey Erozyonu
c. Oluk (Çizgi) Erozyonu
d. Oyuntu Erozyonu
e. Akarsu Kıyı ve Yatak Erozyonu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
310
Doğal Erozyon
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
311
Jeolojik erozyon adını da alan bu erozyon türü, arzu edilen, olması gereken bir
erozyon türüdür ve doğanın kendi dengesi ve kuralları içerisinde meydana
gelmektedir.
Bu erozyon türü sayesinde aşınma ve taşınma alanlarında (yüksek arazilerde)
yer alan topraklar ve araziler kendi kendilerini yenileyebilmekte ve
gençleşebilmektedirler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
312
Diğer bir deyişle, yüksek arazilerde yer alan topraklar bir taraftan alttaki
anakayanın (jeolojik materyallerin) doğal yollarla ayrışması sonucunda gövde
(profil) kalınlıklarını arttırmakta iken, diğer taraftan da erozif güçler, toprak profillerinin üst
kısmındaki katmanları belli bir hızla taşımaktadırlar. Bu yolla üstte yer alan daha yaşlı yorgun
toprak materyalleri erozyonla aşındırılıp taşınırken, alttan da yeni ve genç toprak materyalleri
kazanılmaktadır. Söz konusu bu doğal erozyon sürecinde, üstten erozyonla taşınan toprak
miktarı ile alttan anakayanın ayrışması ile oluşan toprak miktarı arasında dinamik bir denge
vardır ve söz konusu bu denge doğal erozyon olayında her zaman, toprak oluşumunun
lehindedir. Yüksek arazilerden doğal erozyonla taşınan materyallerin, daha alçak kesimlerdeki
alanlara çok uzun yıllarda depolanmaları ve burada olgunlaşmaları sonucunda ise oldukça
verimli yeni araziler oluşmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
313
Oluşan bu yeni araziler, sahip oldukları özellikleri nedeniyle tarımsal üretimde
başarı ile kullanılabilecek, son derece kıymetli arazilerdir.
Sözü edilen bu araziler, gerek Türkiye’de ve gerekse tüm dünyada, canlı
beslenmesinde gerekli olan bitkisel ve hayvansal besinlerin büyük bir
bölümünün üretildiği “alüviyal ova”lardır ve bu kıymetli ovalar binlerce yıldır
süregelen doğal erozyon süreçleri sonucunda oluşmuşlardır. Son derece yavaş
oluşan, hatta farkına dahi varılamayan doğal erozyon, tüm doğal dengeler ve
tüm ekosistemler açısından da son derece yararlı bir olaydır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
314
Doğal erozyon neden zararlı bir olay değildir?
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
315
Hızlandırılmış Erozyon
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Doğanın kendi dengesi içerisinde, kendine özgü kurallarla sürdürdüğü erozyon
316
bölgelerine insan elinin değmesi veya insanların yerleşik düzene geçip tarım
yapmaya ve arazileri kullanmaya başlaması ile ortaya çıkan ve giderek tamiri
mümkün olmayan doğa tahribatlarına yol açan, zaman zaman da sel baskınları ile
önemli miktarda can ve mal kayıplarına neden olan diğer erozyon türü ise
hızlandırılmış erozyon olarak isimlendirilmektedir. Hızlandırılmış Erozyonla
oluşan toprak taşınmaları, daha önceki bölümde tanımlanmış olan toprak
profilinin üst katmanlarında başlamakta ve bu yolla binlerce, hatta milyonlarca
yılda oluşmuş bulunan toprakların önce üst katmanları ve daha sonra ise alt
katmanları taşınarak, toprak profilleri giderek sığlaşmakta ve bitki yetiştirmeye
yarayan gerçek toprak, erozif güçler tarafından zamanla yok edilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Buradan da anlaşılacağı üzere, toprağı kökleri ve gövdeleriyle (toprak altı ve
317
toprak üstü aksamıyla) yerinde tutan arazi örtüsünün (orman, maki, fundalık,
çayır ve meraların) yok edilmesi, toprak işlemeli tarıma uygun ancak eğimli olan
arazilerinde toprak ve tarım uzmanlarının önerdiği yöntemlerin dışında tarım
yapılması ve toprak işlemeli tarıma uygun olmayan dik ve çok dik arazilerin de
tarım arazisi olarak kullanılması (hatalı ve yanlış arazi kullanımı),
hızlandırılmış erozyonun ortaya çıkmasında etkili olan en önemli olaylardır.
Önceki bölümde de ifade edildiği gibi, toprağın belli bir oluşma süresi vardır ve
bu oluşumun hızı, toprak oluşum faktörlerinin (iklim, vejetasyon, topoğrafya, ana
materyal ve zaman) etki derecelerine göre değişmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
318
Hızlandırılmış erozyonla kaybedilen toprak miktarı ise, toprak oluşum
proseslerince çeşitli anakayaların ayrıştırılması ile oluşturulan toprak miktarından
her zaman daha fazladır. Bu nedenle hızlandırılmış erozyon sürecinin yaşandığı
bölgelerde toprak derinliğinin, zaman içerisinde azalacağı ve giderek bu alanlarda
toprakların tamamen yok olacağı ve geriye çıplak taşlık ve kayalık alanlardan
başka hiç bir şeyin kalmayacağı bilinmelidir. Topraksız bir ortamda da bitki
yetiştirilmesi mümkün değildir ve hatta doğal olarak gelişen otsu bitkiler ve en
ilkel mikro canlılar dahi böyle alanlarda varlıklarını sürdüremeyeceklerdir.
Görüleceği üzere, hızlandırılmış erozyon olayı sadece toprak kayıpları ile sınırlı
olmayıp, o toprak ortamında yetişebilen, gelişebilen ve yaşayabilen pek çok bitki
türü ve toprak içerisinde belli bir ekosistem oluşturmuş bulunan makro ve mikro
canlıların da yok olmasına neden olmaktadır. Diğer bir deyişle hızlandırılmış
erozyon aynı zamanda “gen kaynaklarının” ve "biyolojik çeşitliliğin" yok
olmasına çevre kavramı içerisinde yer alan bütün ekosistemlerin dengelerinin
bozulmasına neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
319
Su Erozyonu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
320
Su Erozyonu
İklimsel özelliklere bağlı olarak herhangi bir ortama veya bölgeye düşen yağış
sularının bir kısmı toprak tarafından emilerek toprakların derinliklerine
iletilirler. Geriye kalan yağış suları ise eğimler boyunca yüzey akışına geçerek
daha aşağıdaki arazilere doğru akarlar. Her bir farklı toprağın infiltrasyon
kapasiteleri de birbirinden önemli farklılıklar göstermektedir. Söz konusu bu
farklılıklar, önceki bölümlerde kısa açıklamaları yapılmış olan, toprakların
sahip oldukları morfolojik, fiziksel, kimyasal, mineralojik ve biyolojik
özellikleri ile birlikte arazinin eğimine, ortamın bitki örtüsüne ve söz konusu
arazilerin kullanım biçimlerine (tarım ve tarım dışı kullanımlar) bağlıdır.
Kısacası, bir ortama yağan yağış sularının ne kadarının yüzey akışa geçerek
erozyona ve dolayısıyla toprak kayıplarına neden olacağı, yağış özellikleri
ile birlikte arazi ve toprak özellikleri tarafından kontrol edilmektedir. Aşağıda,
bir toprak ortamındaki yağış, infiltrasyon ve yüzey akış ilişkileri bir grafik
halinde verilmiştir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
321
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
322
Su erozyonu nasıl meydana gelir?
Su erozyonu, özellikle bitki örtüsünden yoksun eğimli arazilerde yağmur ve
eriyen kar sularının, toprakların infiltrasyon kapasitesinin aşılması neticesinde
yüzey akışına geçerek toprağı aşındırıp taşıması olayıdır. Oluşacak erozyonun
şiddeti, toprağa düşen su miktarı, suyun akış hızı, arazinin sahip olduğu eğim
özellikleri, toprağın yapısı ve infiltrasyon kapasitesi, bitki örtüsü ve arazi
kullanım şekli tarafından kontrol edilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
323
Dünya nüfusundaki hızlı artış ve buna bağlı olarak besin maddelerine daha
fazla gereksinim duyulması, yeryüzünde mevcut olan tarım arazilerine ek
olarak, orman ve çayır-mera gibi doğal bitki örtüsü ile kaplı bulunan ve sahip
oldukları toprak ve arazi özellikleri nedeniyle de bu doğal bitki örtüsünün
mutlaka korunması gereken pek çok alanın, insanlar tarafından tahrip edilerek
yeni tarım arazilerine dönüştürülmesine neden olmuştur. Söz konusu bu
alanlarda yer alan topraklar ise bu tahripkar uygulamalar sonucunda tamamen
erozyona açık yüzeyler haline gelmekte ve en basit bir yağış veya yüzey akışı
neticesinde de bu topraklar aşındırılıp taşınmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
324
Diğer taraftan çayır ve mera alanlarının aşırı ve bilinçsizce otlatılması ve
ayrıca uzmanların belli toprak koruma metodlarını uygulamak kaydıyla tarım
yapılmasına izin verdiği eğimli arazilerde tekniğine uygun olmayan tarım
metodlarının uygulanması gibi olaylar neticesinde de topraklar, erozyona
karşı dirençlerini süratle kaybetmekte ve bu topraklar arazi üzerine düşen
yağmur suları tarafından oluşturulan yüzey akışları ile kısa sürelerde
aşındırılıp taşınmaktadırlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Hızlandırılmış erozyon, insan elinin değdiği bütün arazilerde meydana gelmekle
325
birlikte, erozyonun en ciddi ve büyük boyutlarda ortaya çıktığı alanlar “tarım
arazileridir”.
Tarım arazilerinde meydana gelen su erozyonu ile en fazla ve en önce genellikle
ince toprak materyalleri (organik madde, kil ve silt mineralleri) taşınmaktadır. İnce
materyalleri taşınan toprak ortamında ise geriye yüksek oranda kum ve çakıl
gibi kaba materyalleri içeren verimsiz bir toprak yapısı kalmaktadır. Söz konusu
bu süreç devam ettiğinde ve artık taşınacak ince toprak materyalleri kalmadığında,
yağışların ve yüzey akışların şiddet derecesine bağlı olarak bu defa arta kalan kaba
taşlı çakıllı materyaller de taşınmaya başlayacak ve nihayet bu bölgeler, topraktan
tamamen yoksun bir halde, çıplak taşlık ve kayalıklar haline dönüşecektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
326
Erozyonla taşınan kaba taşlı çakıllı materyallerin depolanma bölgelerinde ise
(daha çok düz ve düze yakın tarım arazilerinin bulunduğu bölgelerdir),
kıymetli tarım arazilerinin yüzeyleri, taşınarak getirilen bu kaba taşlı-çakıllı
materyaller ve molozlar tarafından örtülmekte ve daha önce son derece
verimli ve üretken olan bu taban arazi toprakları da tarımsal üretimde
kullanılamaz hale gelmektedir. Dolayısıyla hızlandırılmış erozyon olayı hem
yüksek arazilerde ve hem de taban arazilerde meydana getirdiği tahribat
nedeniyle canlı yaşamını tehdit eden en önemli çevre sorunudur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
327
Gerek aşınım bölgelerinde ve gerekse depolanma bölgelerindeki toprak ve
arazi yapılarının süratle bozulmasına neden olan su erozyonu; yağmur
damlası erozyonu, tabaka (yüzey) erozyonu, parmak erozyonu ve sel
yarıntısı (oyuntu) erozyonu olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır.
Aşağıda bu erozyon türleri hakkında kısa açıklamalar yer almaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Yağmur Damlası Erozyonu;
328
Bu erozyon türü, çoğunlukla bitki örtüsünden yoksun çıplak toprakların yüzeyine
yağmur damlalarının şiddetle çarpması sonucu oluşmaktadır. Yağmur damlalarının
çarpma etkisiyle toprakların kümeli yapıları (toprakların strüktürü=toprakların
fiziksel bir özelliği) bozulmakta ve dağılan agregatlardan (kümeli yapılardan) açığa
çıkan küçük parçacıklar toprakların yüzeyden başlayarak bütün profilleri boyunca
devam eden gözeneklerinin tıkanmasına neden olmaktadır. Gözenekleri tıkanan
toprakların infiltrasyon yetenekleri azalmakta ve giderek tamamen kaybolmaktadır.
İnfiltrasyon yeteneğini kaybeden toprakların yüzeyine düşen yağış sularının
büyük bir kısmının ise artık toprağın derinliklerine (profillerine) sızamayarak,
yüzey akışına geçmesine neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bu aşamadan sonra da yağmur damlalarının toprak yüzeyine çarpması sonucunda
329
koparılan ve dağıtılan toprak parçacıkları, yüzey akışa geçmiş olan su ile birlikte
taşınmaktadır. Bu haliyle yağmur damlaları, basit gibi görünmekle birlikte, su
erozyonunun oluşması için gerekli olan ilk olumsuz koşulların ortaya çıkmasına
neden olan en önemli olay olmaktadır. Zira özellikle sağanak halinde yağan
yağmurlar sırasında arazi yüzeylerinde meydana gelen irili ufaklı sellerin temel
nedeni, tamamen yağmur damlası ve bunun ortaya çıkardığı erozyondur. Yapılan
bilimsel araştırmalara göre, ortalama 32 km/h’lik hızla yere düşen bir yağmur
damlasının toprağa çarpması sonucunda, bir tarlada bulunan toprak tanecikleri 60
cm dikey (yukarıya) ve 100-150 cm yatay bir hareket yapabilmektedir. Bu yolla,
yani yağmur damlalarının çarpması ile 1 yılda 1 dekarlık (1000 m2 ) arazide yer
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
değiştiren toprak miktarının 25 ton ve daha fazla olduğu belirtilmektedir.
01.11.2016
330
Diğer bir belirlemeyle, eğer gerekli önlemler alınmaz ise, erozyona uygun
alanlarda sadece yağmur damlaları ile 1 dekar araziden yılda yaklaşık 25 ton
toprak kaybedilebilmektedir. Toprak işleme derinliğinde (ortalama 20 cm’lik
toprak tabakası) yaklaşık 250 ton toprak bulunduğu dikkate alınacak olursa,
sadece yağmur damlalarının neden olduğu erozyonla kaybedilen toprak
miktarının hiç de azımsanamayacak boyutlarda olduğu anlaşılacaktır.
Dolayısıyla yağmur damlalarının neden olduğu erozyonu önleyebilmek için ilk
yapılacak işlem, toprak yüzeyinin çıplak bırakılmaması ve toprakların kümeli
yapı özelliklerinin bozulmasına neden olacak hatalı tarım tekniklerinin
uygulanmasından vazgeçilmesi gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
331
Tabaka (yüzey) Erozyonu;
Tabaka erozyonu, hafif ve/veya orta derecede eğimli ve infiltrasyon yeteneklerini
kaybetmiş arazilerde, yüzey akışları ile arazi yüzeyindeki ince toprak
materyallerinin bir tabaka halinde daha aşağıda yer alan diğer arazilere, küçük
dereciklere ve akarsulara taşınması olayıdır. Tabaka erozyonu, infiltrasyon düzeyi
düşük arazilerde görülür ve son derece yavaş seyreden bir erozyon türüdür. Son
derece yavaş oluştuğu için de kolayca fark edilemez. Pek çok kişinin, özellikle
tarımsal üretimle uğraşan çiftçilerimizin ve hatta pek çok toprak uzmanlarının
dahi farkına varamayacağı bu erozyon türü, toprakları sinsice yok etmektedir.
Tabaka erozyonu ancak, koyu renkli verimli üst toprak katmanı götürülüp, daha
açık renkli alt toprak katmanları açığa çıktıktan sonra fark edilebilir. Tabaka
erozyonu daha çok tarım topraklarında meydana gelen bir olaydır. Bu nedenle,
gerek çiftçilerimizin ve gerekse tarım ve toprak uzmanlarının tabaka erozyonu
konusunda çok dikkatli olmaları ve özellikle tarım arazilerinde gerekli önlemleri
mutlaka almaları gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
332
Parmak Erozyonu;
Bütün eğimli arazilerde yağışlarla ve yağmur damlalarının çarpma etkisi ile
toprakların yüzey özellikleri bozulmakta, infiltrasyon kapasiteleri zayıflamakta
ve yağış sularının önemli bir kısmı yüzey akışa geçmektedir. Hatalı ve yanlış
tarımsal uygulamalar da bu akışı hızlandırmaktadır. Yüzey akışa geçen sular,
zaman içerisinde arazi yüzeyinde çok sayıda irili ufaklı kanallar oluşturmakta ve
oluşan yüzey sularının önemli bir kısmı da bu kanallarda akmaya başlamaktadır.
Söz konusu bu kanallarda akmaya başlayan su, eğimin neden olduğu ivme ile,
kendi etrafında dönerek (türbülans) belli bir koparma, oyma ve taşıma enerjisi
kazanmaktadır. Suyun bu dönme hareketi, toprak kümelerini gevşeterek onları
dağıtmakta yerlerinden koparmakta ve kopan toprak parçacıkları akış halindeki
su ile birlikte aşağı doğru hareket etmektedir. Sonuçta, arazinin yüzeyinde
derinlikleri birkaç santimetreyi bulan sayısız oluklar ve kanallar meydana
gelmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
333
Toprakların bu şekilde aşındırılması ve taşınması olayına parmak erozyonu
veya oluk erozyonu adı verilmektedir.
Parmak erozyonu, arazi üzerindeki tipik görüntüleri ile tabaka erozyonundan
daha çabuk fark edilebilmektedir. Ancak parmak erozyonu, yüzey
erozyonunun ilerlemiş bir safhasıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
334
Bu nedenle parmak erozyonunun fark edildiği anda topraklar zaten en önemli
özelliklerini ve en verimli üst katmanlarını kaybetmiş durumda
olacaklardır. Bu erozyon türü ile arazi üzerinde 5-10 cm'lik oyuklar meydana
gelmekte ve oyuntu miktarı kadar toprak, orijinal yerlerinden koparılarak
başka alanlara taşınmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
335
Sel Yarıntısı (oyuntu, gully) Erozyonu;
Bir önceki parmak erozyonu ile arazi yüzeyinde ortaya çıkan birkaç
santimetrelik oluklar, erozyona karşı gerekli önlemler alınmadığı taktirde,
zamanla derinleşip genişleyerek sel yarıntıları şeklini almaktadırlar. Sel
yarıntılarının büyüklükleri, yağışın miktarına, şiddetine, sıklığına, toprağın
erozyona olan direncine, toprağın derinliğine, arazinin eğimine, toprak altındaki
sert ve geçirimsiz katmanlarının toprak yüzeyine yakınlığına, alt toprağın
gevşekliğine ve yüzey akış suyunun taşıdığı materyalin cins ve miktarına
bağlıdır. Sel yarıntısı erozyonu ile araziler birkaç metre ile onlarca metre
genişliğinde ve derinliğinde oyulabilmekte ve böylece önemli miktarda
toprak ve arazi kayıpları meydana gelebilmektedir. Ayrıca sel yarıntısı erozyonu
ile yüksek arazilerden taşınan materyaller, aşağı kısımlardaki verimli toprakların
üzerini de örterek onların da değerlerini azaltmakta ve üretim kapasitelerini
düşürmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
336
Rüzgar Erozyonu
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
337
Rüzgar Erozyonu
Rüzgar erozyonu, toprağın rüzgar kuvveti ile aşındırılıp taşınması olayıdır.
Özellikle kurak iklim bölgelerinde (İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi)
meydana gelen bu erozyon türü, genellikle tarım arazileri üzerinde etkili
olmaktadır. Toprak materyallerinin rüzgarlar tarafından gerek taşındığı ve gerekse
taşınan bu materyallerin depolandığı alanlardaki arazilerin özellikleri hızla
bozulmakta ve üretim kapasiteleri düşmektedir. Bunun bir sonucu olarak da
rüzgar erozyonu ile çok ciddi arazi ve ürün kayıpları meydana gelmektedir. Yine
dünya ve topraklar var olduğundan itibaren başlayan ve günümüzde de devam
eden rüzgar erozyonu, özellikle insanların doğaya ve topraklara müdahalelerinin
arttığı 2000’li yıllarda pek çok ülkede ciddi bir doğa ve çevre sorunu haline
gelmiştir. Bunun aksine, doğal yollarla oluşan rüzgar erozyonu, özellikle
depolanma bölgelerinde “lös” adı verilen ve üretim kapasiteleri birbirinden farklı
olan arazileri oluşturabilmiştir. Çin’deki lös topraklar ile Amerika’nın Missisipi
ve Missouri nehirleri civarında uzanan lös yığıntıları, böyle arazilere örnek olarak
verilebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Söz konusu bu araziler eski çağlara ait tipik rüzgar erozyonu örnekleridir.
338
Ülkemizdeki rüzgar erozyonu ise hatalı ve yanlış arazi kullanımlarına bağlı
olarak ortaya çıkmakta ve gerek İç Anadolu ve gerekse Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde ciddi çevre sorunları arasında yer almaktadır.
Özellikle İç Anadolu bölgesinde yer alan Karapınar yöresi, yakın bir geçmişte
rüzgar erozyonu felaketini yaşamış bir bölgemiz olması nedeniyle ülkemiz
için tipik bir örnek oluşturmaktadır. Karapınar yöresindeki rüzgar
erozyonunun bir alandan kaldırdığı toprak materyallerini yaklaşık 70-80 km
mesafedeki başka alanlara taşımış olduğu yapılan çalışmalarla saptanmış
durumdadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rüzgar erozyon hangi bölgelerde daha çok görülür?
339
Rüzgar erozyonu, arazi yüzeyinin genellikle kuru ve bitki örtüsünden yoksun
bulunduğu kurak ve yarı kurak bölgelerde çok aktiftir. Rüzgar erozyonunun
oluşmasına ve hızına iklim özellikleri, bitki örtüsü ve tarımsal üretim modelleri,
toprak özellikleri, arazinin eğimi ve insanların arazilere müdahalesi gibi faktörler
etki etmektedir.
Söz konusu bu faktörlerin etkisi altında oluşan rüzgar erozyonunun neden
olduğu toprak taşınması ise üç tip hareketle meydana gelmektedir. Özellikle
rüzgarın hızı ve arazi yüzeyindeki toprak parçacıklarının iriliğine bağlı olarak
ortaya çıkan bu üç tip toprak taşınması “sıçrama”, “hava akımları ile uçma
(süspansiyon)” ve “yüzeyde sürüklenme” şeklindedir. Aşağıda bu üç çeşit
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
hareketle toprak taşınması hakkında kısa bilgiler verilmiştir.
01.11.2016
340
Sıçrama
Sıçrama, 0.1-0.5 mm çapındaki toprak parçacıklarının arazinin yüzeyinden
rüzgarın etkisi ile yukarıya doğru hareket ettirilmesi olayıdır. Sıçrama hareketiyle
1 m'ye kadar yukarıya kaldırılan toprak parçaları daha sonra rüzgarın estiği
doğrultuda ileriye doğru hareket ettirilir ve nihayet bu parçacıklar, rüzgar hızının
azaldığı veya sona erdiği alanlara yer çekiminin etkisi ile tekrar aşağıya, yani
toprak yüzeyine düşerler.
Zaman içerisinde sürekli olarak hareketlerine devam eden toprak materyalleri,
bulundukları yerlerden koparılarak başka yörelere depolanırlar.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
341
Hava akımları ile uçma (süspansiyon)
Çapları 0.1 mm den daha küçük olan toprak parçacıkları, rüzgarların
oluşturduğu hava akımları içerisinde süspansiyon haline gelirler ve bu yolla
rüzgarların hızının sona erdiği bölgelere kadar taşınırlar. Sıçrama ile hareket
eden toprak parçacıkları yere düşünce 0.1 mm den daha küçük toprak
parçacıklarını da harekete geçirirler ve bunları süspansiyon halinde rüzgarlarla
çok yükseklere çıkarırlar. Söz konusu bu toprak parçacıkları rüzgarın hızına
bağlı olarak çok uzaklara kadar taşınırlar. Taşınma mesafesi yüzlerce
kilometrelere kadar ulaşabilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Yüzeyde sürüklenme
342
Çapları 0.5-1.0 mm arasında olan toprak parçacıkları, sıçrama ile hareket
ettirilebilmek için ağırdır. Fakat bunlar sıçrama ile hareket eden parçacıkların
çarpması sonucunda yüzeyde sürüklenirler. Bu yolla arazi yüzeylerinde yer alan
önemli miktardaki toprak materyalleri taşınarak yer değiştirebilmektedir. Söz
konusu sürüklenme sırasında birbirine ve toprak yüzeyine çarpan parçacıklar,
daha küçük parçalara bölünerek gerek sıçrama ve gerekse süspansiyon ile toprak
taşınmasına da hizmet ederler.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
343
Taşınmış materyaller de taşıyıcı etmenlere bağlı olarak kendi aralarında;
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
344
Su ile taşınmış materyal: Allüviyal ana materyal, dar ve düzgün olmayan şeritler
halinde akarsuların kıyısında yer almıştır. Yapıları ince kilden, büyük kayalara
kadar değişmektedir. İnce materyal su toplama havzasındaki arazinin yüzünden
erozyonla aşınarak vadiye taşınır. Suyun akışı fazla olursa taşınma gücü fazladır.
Fakat eğimin az olduğu yerlerde suyun hızı azaldıkça hem kaba materyal hem de
ince materyal çökelir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
345
Rüzgârla taşınmış materyal: Çeşitli büyüklükte kumların, rüzgarın
etkisiyle dik yamaçlara çarpması ve buralarda birikmesi sonucu olur.
Kumullar özellikle tarım toprakları üzerinde fazla miktarda biriktiğinde,
verimli tarım alanlarının üstünü örtmesi nedeniyle zararlı olabilir. Ama
bunun yanında çukur alanları kapatmaları nedeniyle zaman zaman olumlu
etki yapabilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Buzullarla taşınmış materyal: Çok eski zamanlarda kıtaların büyük kısımları buz
346
istilalarına uğramıştır. Bu buz istilasının nedeni sıcaklığın değişmesi ve yağıştaki
değişimdir. Bu süre içinde sıcaklık düşmüş yağış artmıştır. Yazın sıcağı, kışın
yağan kar birikimini eritmeye yeterli olamamış ve kar birikmiştir. Karın
kalınlığının artmasıyla basınç artmış ve yaz sıcağının etkisi ile karların kısmen
erimesi sonucunda kar buza dönüşmüştür. Buzullar büyük merkezlerden etrafa
itilmeğe başlanmış ve özellikle güney doğrultusunda hareket ederek geniş alanları
örtmüştür. Buzlar hareketleri sırasında gerek oluştukları gerekse geçtikleri yollar
üzerindeki materyali beraberinde taşımışlardır. Zamanla buzulların erimesiyle
birlikte, taşıdıkları materyal belirli yerlerde terkedilmiş ve
toprak oluşumunda etkili olmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
347
Yer çekimi etkisi ile taşınan materyal: Tepelerin yüksek kesimlerinden kopan
kaya parçaları ve taşlar yer çekiminin etkisiyle aşağıya doğru hareket eder.
Tepelerin eteklerinde birikir. Yer çekimi etkisi ile taşınan materyale kollüviyal
materyal denir. Bu tip materyaller genellikle kaba yapılıdır ve homojen değildir.
Kimyasal ayrışmadan çok burada fiziksel ayrışma söz konusudur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bitki Örtüsü - Erozyon İlişkisi
348
Oltu - Narman Yöresi
bitki örtüsünden yoksun topraklarda şiddetli erozyon
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
349
Toprak Erozyonunun Oluşumu
Toprak erozyonunun oluşumuna etkide bulunan etmenler, genel bir yaklaşımla
doğal etmenler ve insandan kaynaklanan etmenler olmak üzere iki ana grup
altında incelenebilir. Doğal etmenler içerisinde; iklim özellikleri, toprak
özellikleri, topoğrafik yapı ve engebelik ile bitki örtüsünün özellikleri yer
almaktadır.
İnsanlardan kaynaklanan etmenler ise sosyo-ekonomik etmenler olup; arazilerin
yeteneklerine uygun bir şekilde kullanılmaması, yanlış toprak işleme, geniş
alanlarda hatalı nadas uygulamalarının yapılması, uygun bir bitki münavebesinin
yeterince uygulanmaması, ormanların tahrip edilmesi ve orman arazisi nitelikli
(böyle alanların üzerinde bir tek ağaç dahi bulunmasa teknik anlamda orman
arazidir) arazilerin tarım arazileri haline dönüştürülmesi, çayır-meraların
düzensiz, kontrolsüz ve ağır bir biçimde otlatılması ve özellikle tarım arazilerinde
gerekli toprak muhafaza tedbirlerinin yeterince alınmaması gibi nedenlerdir.
Özellikle insandan kaynaklanan etmenler, erozyona neden olan doğal etmenlerin
toprakları tahrip etme hızını ve gücünü arttırması bakımından son derece
önemlidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
350
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İklim Özellikleri (yağış ve karakteristikleri)
351
Yağış, sıcaklık, rüzgar, nemlilik gibi iklim koşulları erozyonun oluşmasında etkili
olan en önemli iklimsel parametrelerdir. Bunlar arasında sıcaklık ve rüzgarın
bitki ve topraktan olan terleme ve buharlaşma üzerindeki etkileri çok belirgindir.
Söz konusu bu iki iklimsel parametre, özellikle su eksikliği çekilen kurak
alanlarda, yetişen bitkilerde aşırı terleme yoluyla ciddi su kayıplarına neden
olarak bitkilerin sağlıklı gelişmelerini engellemekte ve dolayısıyla sağlıksız
gelişen bitki örtüsünün de erozif güçlere karşı toprağı koruyamayacağı bir
ortamın yaratılmasına neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
352
Yine bu iki iklimsel parametrenin toprakta meydana getirdiği aşırı buharlaşma
da gerek toprak tarafından bitkilere verilmesi gereken suyun kaybolmasına ve
gerekse bazı toprak özelliklerinin bozulmasına neden olmaktadır.
İklimsel parametreler içerisinde erozyonun oluşmasında en çok etkili olanı
yağıştır.
Yağışın türü, miktarı, şiddeti, süresi ve mevsimlere göre dağılışı erozyonun
oluşumu açısından son derece önemlidir. Özellikle kurak ve yarı kurak
bölgelerde sağanak şeklinde oluşan yağış, erozyonun oluşmasında etkili olan
bir yağış şeklidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
353
Toprak erozyonun meydana gelmesinde etkili olan yağış ve karakteristikleri
• Yağışın yoğunluğu
• Yağışın süresi
• Yağışın toplam miktarı
• Damlaların büyüklüğü ve hızı
• Yağışların mevsimlere göre dağılımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
354
Yağışın Yoğunluğu mm/h Erozyonla İlişkisi
0 - 6 Hafif
6 - 12 Orta
12 - 50 Şiddetli
50'den fazla Çok şiddetli
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Yüzey veya Toprak Özellikleri
355
Herhangi bir ortamda toprak yüzeyine düşen yağış sularından ne kadar fazlası
toprağa nüfuz ederse, toprak yüzeyinde akışa geçecek su miktarı da o oranda
azalacaktır.
Bu durum, yani yağış sularının ne kadarının topraklar tarafından emileceği ve
ne kadarının yüzey akışa geçeceği hususu, toprak ve arazi özellikleri ile çok
yakından ilişkilidir. Söz konusu bu ilişki, üst toprak katmanlarında toprak
oluşturan doğal faktörlerin etkisi sonucunda ortaya çıkan ve her bir toprak
çeşidinde de farklılıklar gösteren “toprakların strüktür stabilitesine,
gözenekliliğine, gözeneklerin büyüklüklerine ve gözeneklerin toprak profili
içerisindeki devamlılığına bağlıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Yeterli nitelik ve nicelikte gözenek oluşturamamış topraklarla, mevcut gözenek
356
sistemleri herhangi bir nedenle (insanlar tarafından bilinçsiz ve aşırı toprak
işleme, otlatma zamanının uygun seçilmemesi nedeniyle toprak yüzeyinin
hayvanlar tarafından bozulması, erozyonla yüzey topraklarının taşınması vb)
bozulmuş olan toprak ortamlarında yağış sularının çok az bir kısmı toprağa
infiltre olabilmekte, geriye kalan yağış suları ise arazi yüzeyinde eğimler
boyunca yüzey akışa geçerek, özellikleri zaten bozulmuş olan toprakların hızla
erozyona uğramasına neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
357
İdeal özelliklerine sahip olmaları halinde toprakların erozyona karşı
dirençlerinin yüksek olmasına, ideal özelliklerinin bozulması halinde de
toprakların erozyona karşı dirençlerini kaybetmelerine neden olan toprak ve
yüzey özelliklerinden bazıları aşağıda verilmiştir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
358
Strüktür oluşumu, agregatlaşma
Agregatların suya dayanıklılığı
Özgül ağırlık
Gözenek hacmi, gözenek çapları ve gözeneklerin devamlılığı
Kil minerallerinin miktarı ve tipi
Organik madde miktarı
Değişebilir katyonların cinsi ve miktarı
Mikroorganizma faaliyetinin düzeyi
Toprakların potansiyel verimliliği
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
359
Topoğrafik Yapı ve Engebelilik
Özellikle dağlık araziler, yüksek derecede eğime sahip sarp ve geniş yamaçlar
erozyonu arttıran yeryüzü şekilleridir. Genel bir yaklaşımla, arazinin bitki örtüsü
ve toprak özellikleri ne olursa olsun, herhangi bir arazide eğimin başladığı
noktadan itibaren yüzey akışı ve dolayısı ile erozyon da başlamaktadır. Böyle
ortamlarda yağışın karakteristikleri ve yüzey-toprak özelliklerinin de olumlu
veya olumsuz etkileri ile birlikte toprağın aşınma riskini, eğimin derecesi
(diklik), eğimin uzunluğu ve eğimin şekli gibi özellikler belirlemektedir. Söz
konusu bu topoğrafik özelliklerin erozyonla olan ilişkileri aşağıda verilen bazı
örneklerle ortaya konulabilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
360
Herhangi bir arazide, eğimin bir kat artması ile, örneğin arazi eğimi %2 iken, bu
eğim oranı %4’e çıktığında, erozyonla taşınan toprak materyali miktarı 2.8 kat
artmaktadır.
Yapılan bir araştırmaya göre, pamuk ekili topraklarda hektar başına yıllık
ortalama toprak kayıpları; eğimi bulunmayan düz bir arazide 9.33 ton, %1 eğime
sahip bir arazide 19.9 ton, %2 eğime sahip bir arazide 27.4 ton ve %3 eğime
sahip bir arazide ise 28.0 ton olarak bulunmuştur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
361
Eğim uzunluğu ile erozyon arasında doğrusal bir ilişki vardır ve eğim
uzunluğu arttıkça erozyonla oluşan toprak kayıpları da artmaktadır. Eğim
uzunluğunun artışına bağlı olarak ortaya çıkan toprak kayıplarının bazen 13
katına kadar artabildiği saptanmıştır.
Arazilerin sahip olduğu eğim derecesi ile erozyonun şiddeti arasındaki
ilişkiyi gösteren bir araştırma sonucu ise yine aşağıda verilmiştir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
362
% 0-4 eğimli bir arazide erozyon YAVAŞ
% 4-7 eğimli bir arazide erozyon FAZLA
% 8- > eğimli bir arazide erozyon ÇOK FAZLA bir şekilde meydana
gelmektedir.
Toprakların tekstürel (bünye= kum, silt, kil oranları) özellikleri ile
eğim arasındaki ilişkinin erozyona olan duyarlılık yönünden
incelenmesini kapsayan bir araştırma sonucu da aşağıdaki gibidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
363
4 dekarlık bir alanda yapılan araştırma sonuçlarına göre;
Killi bir toprakta : % 2 eğimde yılda erozyonla 7.8 ton toprak kaybı
% 4 eğimde yılda erozyonla 20.6 ton toprak kaybı
Tınlı bir toprakta : % 4 eğimde yılda erozyonla 20 ton toprak kaybı
% 8 eğimde yılda erozyonla 52 ton toprak kaybı
meydana geldiği saptanmıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
364
Bitki Örtüsünün Özellikleri
Bitki örtüsü, erozyonu önleyen ve engelleyen etkin bir doğal faktördür.
Toprağın ot, çalı, ağaç vb. çeşitli bitki örtüsü ile kaplı bulunması, erozyonun
oluşmasında etkide bulunan iklim, toprak ve topoğrafya faktörlerinin etkisini
önemli derecede azaltmaktadır.
Arazi yüzeylerinde oluşan yüzey akış miktarını azaltan ve toprakların
erozyonla kaybını önemli derecede engelleyen bitki örtüsünün işlevleri,
aşağıdaki gibi özetlenebilir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Toprağa dik olarak düşen yağmur damlalarının hızını azaltır ve suyun toprak
365
yüzeyine daha yavaş ulaşmasının sağlar. Böylece kinetik enerjilerinin büyük
bir kısmını kaybeden yağmur damlalarının, toprak agregatlarını parçalaması
ve bu parçaların toprakların gözeneklerini tıkaması engellenir ve yağış sularının
önemli bir kısmı toprak tarafından daha kolayca emilirler.
• Bitkilerin toprak üstü aksamları yüzey akışa geçen suların hızını azaltır ve suyun
arazi yüzeyindeki ana akış yollarını bölerek toprakları taşıma enerjilerini azaltır.
• Bitki kökleri vasıtasıyla toprak kohezyonu arttırılarak toprakların su etkisi
ile dağılıp parçalanmaları engellenir. Erozyonla oluşacak toprak kayıplarının
engellenmesi, bitkilerin sıklığı, çeşidi, ömrü ve yetişme dönemi özellikleri ile de
doğrudan ilişkilidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
366
İnsanlar
Yeryüzünde görüldükleri andan itibaren canlılar, özellikle insanlar bilerek ve/veya
bilmeyerek üzerinde yaşadıkları arazilerin bitki örtüsünü sürekli olarak tahrip
etmişler ve etmektedirler. Çağımızda da insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için
tarım ve hayvancılık yapmak zorundadırlar. Bu husus ise sürekli olarak
yeryüzündeki bitki ve toprak varlıklarının tahrip edilmesine yol açmaktadır. Doğal
denge koşulları içerisinde, en azından doğal güçlerin taşıdığı toprak miktarı kadar
yeniden toprak oluşumu esastır. Söz konusu bu denge, insanların doğayı
kullanmaya başladıkları döneme kadar devam etmiş ve insanların doğaya ve
araziye müdahaleleri ile birlikte ise bu denge toprakların aleyhine olarak tersine
dönmüştür. İnsanların sürekli olarak bitki örtüsünü tahrip etmesi ve uygun
özelliklere sahip olmayan toprakları tarıma açması, erozyona ortam
hazırlamaktadır. Bunların yanı sıra arazi ve toprakların oluşurken kazandıkları
yeteneklerine uygun olmayan kullanım biçimleri altında işletilmeleri ve hatalı ve
yanlış tarım yöntemleri uygulanarak kullanılmaları da erozyon zararının
beklenilenden fazla olmasına neden olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
367
İnsanların erozyon üzerindeki etkilerini daha açık bir şekilde ortaya
koyabilmek için erozyonu oluşturan bütün faktörler ışığında, Türkiye’deki
arazi ve toprak varlığının ne kadar olduğu, bu arazilerin hangi yetenek
düzeylerinde bulunduğu ve insanlarımızın arazi ve toprakları kullanma biçim
ve alışkanlıklarının nasıl ve neler olduğu yönünden incelenmesi
gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
368
Erozyonun Nedenleri
Doğal etmenler
Toprak ve arazi amenajmanı
ile ilgili etmenler
Sosyo-ekonomik etmenler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
369
Doğal Etmenler
İklim
Topografya
Toprak özellikleri
Türkiye’de her üçü de erozyonu
teşvik eder niteliktedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
370
Toprak ve Arazi Amenajmanı ile
İlgili Etmenler
Arazinin kullanıma uygun olması
Nadas alanlarının azaltılması
(Nadas yıllarında yem bitkilerinin yetiştirilmesi)
Bitki ekim nöbeti
Gübreleme
Örtü bitkileri ve yeşil gübre uygulaması
Mer’alarda kontrollü otlatma yapılması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Uygun sürüm yöntemlerinin seçilmesi
01.11.2016
371
Sosyo - Ekonomik Nedenler
İmkansızlıklar nedeniyle
orman ve mer’a tahribi
Miras yoluyla arazilerin çok
küçük
parçalara ayrılması
Kiracılık ve yarıcılık
Eğitim ve bilgi noksanlığı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
372
Erozyonun Nedenleri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
373
Doğu Anadolu da kuru tarım yapılan alanların %21.7 si marjinal
alanlara taşmıştır. Yanlış kullanım sonucu açığa çıkan ana kaya
oranı 1 milyon Ha. dır
Toplam tarım alanının % 41’ini küçük işletmeler oluşturmaktadır.
Türkiye tarımsal işletme büyüklüğü ortalama 51.6 Ha.
Kuru koşullarda geçimi sağlayabilecek en küçük işletme büyüklüğü,
Adana’da 116, Konya’da 253 da. dır.
Tarım nüfusunun % 82 si bir aileyi geçindirecek
büyüklükte değildir.
Aktif tarım nüfusunun toplam nüfusa oranının %15
olması arzu edilir.
Türkiye’nin ideal kırsal kesim nüfusunun 10 milyon
dolayında olması gerekmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Bitki Örtüsünün Tahribi (Meralar)
374
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
375
Toprak Taşıyan Bir Nehir
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
376
Barajların Dolması
Keban Barajı Girişi, Ekim 1997
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
377
Yanlış arazi kullanımı
yetenek sınıflarına uygun kullanmamak
amaç dışı kullanım
hatalı tarım teknikleri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Arazi Kullanım Planlaması
378
Arazi ve toprakların, gösterdikleri
fiziksel, kimyasal ve biyolojik
özellikleri ile birlikte
çevresel, ekonomik ve sosyal
değerlendirme sonucunda
en iyi kullanım türlerine ayrılması
(tahsis edilmesi) işlemine
AKP (Arazi Kullanım Planlaması) denir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
379
Arazinin Sosyal Üniteleri
Ürün Yetiştirme
Çayır – Mer’a (Otlakçılık)
Ormancılık
Rekreasyon Alanları
Hammadde Kaynak Alanları
Yerleşim Alanları
Halk Hizmetleri
Doğal Hayatı Koruma ve Devam Ettirme Alanları
Koruma Alanları
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
380
Yetenek Sınıflarına
Uygun Olmayan Kullanım
Ormandan Tarım İçin Açılan Araziler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
381
Yanlış Arazi Kullanımı
Ormandan Açılan Tarım Arazileri
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
382
Amaç Dışı Arazi Kullanımı
Tarım Alanlarına Sanayi Kurulması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
383
Amaç Dışı Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
384
Amaç Dışı Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
385
Amaç Dışı Arazi Kullanımı
Tarım Alanlarına Konut Yapımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
386
Amaç Dışı Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Akkuyu
387
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Akkuyu
388
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Akkuyu
389
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Akkuyu
390
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
391
Hatalı Tarım İşletmeciliği; Eğime Paralel
Toprak İşleme - Erozyon İlişkisi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
392
Yanlış Arazi Kullanımı
Eğime Paralel Sürüm
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Hatalı Tarım Tekniği
393
Gördes – Demirci Arası (MANİSA)
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
394
Doğru Tarım Tekniği
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
395
Teraslı Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
396
Taş Setlerle Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
397
Bitkisel Setlerle Arazi Kullanımı
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Biyolojik Önlemlerden Malçlama (Mısır)
398
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Mısır tarımında malçlama ile erozyonun azaltılması
01.11.2016
Biyolojik Önlemlerden Yeşil Kuşak
399
Yonca, fiğ, yaz veya kış buğdayı yeşil kuşakları
erozyonu azaltır
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rüzgar Erozyonuna Karşı Rüzgar Perdeleri
400
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rüzgâr Erozyonu KARAPINAR (Karapınar’ın Dünü)
401
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
402
KARAPINAR’da Rüzgâr Erozyonu ile
Mücadele ( Karapınar’ın Bugünü )
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
403
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
404
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
405
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
406
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
407
ANIZ YAKMAYA ALTERNATİF ÇÖZÜM :
KORUMALI TOPRAK İŞLEME
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Anız yakma, bu eylemin gerçekleştirenleri tarafından kısa sürede faydalı olduğu iddia
408
edilecek kadar düşünülmeden gerçekleştirilen felaket ve gerçek bir çevre sorunudur.
Özellikle ülkemizde makineli tarım ve beraberinde gelen ikinci ürün elde etme isteği
ile nadası ortadan kaldıran münavebe sistemi gibi son 50 -60 yılda gerçekleşen
tarımdaki yapısal değişiklikler ile yakın geçmişte gündeme gelmiştir. Bu nedenle hasat
artığı sap ve köklerin doğal yollardan toprağa karışması veya çürüyerek humusa
dönüşmesi için gereken süre ortadan kaldırılmak istenmektedir. Daha çok
biçerdöverlerle hasat yapılan alanlarda biçim boyunun yüksek tutulması, bu aletin
kullanıldığı bütün alanları potansiyel tehlike alanı yapmaktadır. Kuşkusuz bütün anız
yangınlarının tek nedeni işletme sahiplerinin istekli tutumları değildir. Buna iş
makinelerinin çıkardığı kıvılcımlar, bilinçsizce yakılan ve kontrol altına alınmadan
terk edilen piknik ateşleri, söndürülmemiş sigara izmaritleri gibi. çok az bir dikkatle
önlenebilecek davranışların onlarcasını eklemek mümkündür. Burada asıl önemli olan
zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
husus, ©nedenlerden
çok sonuçlarının
önemini vurgulamaktır (Bulut, 2005).
01.11.2016
409
Anızı yakma neticesinde gerek tarımsal ekosistem ve gerekse doğal
ekosistem tahrip edilmektedir. Özellikle topraktaki Karbon (C) ve
Azot (N) dengesi yok olmakta ve tarlalar verimsizleşmektedir. Anız
yakmanın neden olduğu olumsuzluklar aşağıdaki şekilde
özetlenebilir (Cerit, 2001; Avşar ve Kamburoğlu, 1996; Anonim,
1999). Bunlar:
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
410

Organik madde miktarı azalır,

Mikrobiyolojik aktivite geriler,

Omurgasızlar yok olur,

Toprağın su tutma kapasitesi azalır,

Toprak verimliliği düşer,

Erozyon riski yükselir,

Biyolojik denge bozulur,

Fiziksel ve kimyasal yapı zarar görür,

Çevre kirliliği artar,

Orman vb. yangınlar artar,

Telefon ve enerji iletim hatları zarar görür,

Trafik kazası ihtimali yükselir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
411
Toprak için gerekli organik maddenin önemli bir kaynağı bitki
artıklarıdır. Buğdaygil hasadından sonra tarlada kalan anızın toprağa
karıştırılması işlemi, tarımın başlangıcından beri süregelmektedir. Bu
yolla toprağa karıştırılan kuru madde, koşullara göre 2500 4000
kg/ha arasında değişmektedir (Özbek ve ark., 1993).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
412
Yurdumuzda buğdaygil ekimi yapılan arazi miktarı 1999 istatistiklerine göre
13.441.500 ha'dır. Buğdaygil hasadından sonra çoğu yıllarda buğdaygil
sapları balyalandıktan sonra kalıntıları (anız) yakılmaktadır. Bu koşularda
birim alanda, yakma ile yok edilen buğdaygil kalıntısı miktarını net olarak
ifade etmek oldukça güçtür. Ülkemiz koşullarında, anızla birlikte sapların da
yakılması durumunda ortalama 3500 kg/ha, sadece anızın yakılması
durumunda ise anızın biçilme yüksekliğine bağlı olarak ortalama 1000 kg/ha
buğdaygil kalıntısı yakıldığı belirtilmektedir. Genel bir ortalama vermek
gerekirse, yakılan buğdaygil anız ve sapları ile hektardan ortalama 1500 2000
kg/ha sap, saman, ot, v.b. şeklindeki bitkisel materyalin yakıldığı söylenebilir.
Buğdaygil alanlarının (13.441.500 ha) %30'unun yakıldığı kabul edilirse,
yaklaşık 4 milyon hektar anız tarlasında 6.000.000 8.000.000 ton anızın
yakıldığı söylenebilir. Yakılan anız alanı tüm anızların %20'sini oluştursa
dahi, her yıl 2.68 milyon hektardan daha fazla anız yakılmakta veya
4.020.000 5.360.000 ton sap-saman gibi artıklar organik madde olmadan
yakılmaktadır(Sayın, 1989).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
413
Anızın yakılması ile mikrobiyel humus oluşumu için
toprağa verilen organik madde (besleyici humus) miktarı
azalmaktadır. Bu durum; topraktaki mikroorganizmaları,
kalıcı humusu parçalamaya yönlendirmekte ve sonuçta
topraktaki humus bütçesinde azalma olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
414
Uygun iklim ve toprak özelliklerine sahip bölgelerimizde yılda birden
fazla ürün alma imkanı mevcuttur. Yılda iki ürün alınan bölgelerde
genellikle ilk ürün hasadından sonra toprak üstünde kalan anız,
toprağa karıştırılmamakta ve yaklaşık %92 oranında yakılmaktadır.
Buğday hasadından sonra anız yakılmadan gölge tavında sürüm
yapılmış parsellerde yıllık ortalama toprak kaybı 1160 kg/ha iken,
hasattan sonra anızı yakılmış hemen sürülmüş parselde yıllık
ortalama 2730 kg/ha toprak kaybı olduğu bulunmuştur (Avşar ve
Kamburoğlu, 1996).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
415
Anızın
yakılmaksızın
sürümle
toprağa
verilmesi
durumunda
mikroorganizmaların sağladığı enzimler ile sapın önemli bir bölümünü
(%40 60) içeren selülozun parçalanarak C/N oranının düzeltildiği
bilinmektedir. Bu arada, toprakta organik maddenin artışına bağlı olarak
meydana gelen humin maddeleri, toprak zerrelerinin arasında bağlayıcı
rol oynamak sureti ile erozyonu azaltmaktadır. Organik maddenin
artması ayrıca, kurak dönemde toprağın su tutma kapasitesini artırmakta
ve dolayısıyla verimde artış sağlamaktadır (Avşar ve Kamburoğlu, 1996;
Mc Kenney, 1993; Sağlam, 1994).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
416
Yakmaya Alternatif Sistemler
Ülkemizdeki verimli tarım alanlarında entansif tarım uygulana gelmektedir.
Bilinçsiz sulama, gübreleme, tarımsal mücadele ve mekanizasyon
uygulamaları göze çarpmaktadır. Bu uygulamalar neticesinde giderek
çoraklaşan ve yoğun hastalık, zararlı ve yabancı ot problemini gündeme
getiren bir bitkisel üretim faaliyeti sürdürülmektedir. Bu problemlere zaten
yorgun ve bitkin düşen toprağın üzerindeki atıkların yakılması
eklendiğinde daha da ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle Mayıs
Haziran aylarında buğday hasadının arkasından tarlaların yakılması
maalesef bütün engellemelere rağmen önlenememektedir. Bu noktada
çiftçilerimizin zamandan kazanmak ve toprağı daha kolay işlemek
düşüncesi ile yakma uygulamalarına çevre dostu ve ekosistemi koruyan bir
alternatifin sunulmadığı da unutulmamalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
417
1960'lı yıllardan sonra dünyada tarımsal kaynaklarda sürdürülebilirlik
kavramı içerisinde yeni uygulamalar arasında korumalı tarım ve bu
tarım sisteminin ilk işlemi olan korumalı toprak işleme ilk sırada yer
almaktadır. Korumalı toprak işlemede amaç; toprağı, suyu, enerjiyi ve
daha da önemlisi çevreyi korumak temel hedeflerdir. Toprağın ve suyun
korunmasına yönelik uygulamalar aşağıdaki şekilde olabilmektedir
(Anonim, 1998a). Bunlar:
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
418

Toprak yüzeyini ürün artıkları veya yetiştirilen bitkilerle korumak,

Toprak yüzeyindeki kaba yapıyı artırmak,

Toprak geçirgenliğini iyileştirmek veya

Bunları birlikte uygulamak.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
419
Ekimden sonra toprak yüzeyinde bırakılması gereken ön bitkiye ait
artıkların, yüzey alanının en az %30'unu kaplaması gerekir. Bu
nedenle, korumalı toprak işlemede toprak işleme ve ekim işlemi
birlikte planlanmak durumundadır. Son yıllarda korumalı toprak
işleme kavramı yerine bilinçli olarak, Ürün Artık İşletmeciliği
kavramı kullanılmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
420
Korumalı toprak işleme sistemleri; a) Toprak işlemesiz sistem, b) Sırta
ekime yönelik toprak işleme ve c) Nem engelli (malçlı) toprak işleme
olarak alt gruplara ayrılmaktadır(Anonim, 1998a; 1998d). Sistemlerin
avantajları ve dezavantajları bulunmakta ise de genel olarak aşağıdaki
faydaları sağladıkları bilinmektedir (Anonim, 1998b; 1998c). Bunlar;
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
421

Daha az iş gücü,

Zamandan tasarruf,

Daha az mekanik aşınma,

Yakıt tasarrufu,

Yüksek toprak nemi,

Toprak erozyonunda azalma,

Su infilitrasyonunun artması,

Organik maddenin artması,

Sıkışmanın azalması,

Yaban hayatın gelişmesi,

Hava kirliliğinin azalması.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
422
a) Toprak İşlemesiz Sistem
Toprak işlemesiz sistemde toprak; hasattan ekime ve ekimden de hasada
kadar işlenmeden bırakılır. Toprak; sadece doğrudan ekim makinası olarak
adlandırılan makinaların artık parçalayıcı ve gömücüleri (coulter) veya
diskli, çapa vb. tip çizi açıcıları (furrow opener) tarafından dar bir şerit
şeklinde işlenir. Bu nedenle doğrudan
ekim makinaları; artıkları
kesebilmeli ve işlenmemiş toprağa çizi açabilmelidir. Yabancı ot kontrolü;
ekim öncesi, çimlenme öncesi ve çimlenme sonrası herbisit uygulaması ile
sağlanmaktadır.
Herbisit
uygulama
şekli
ve
zamanı,
yabancı
yoğunluğuna ve iklim koşullarına bağlıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
ot
423
b) Sırta Ekime Yönelik Toprak İşleme
Sırta ekime yönelik toprak işlemede; toprak genellikle gübre uygulamaları dışında, hasattan
ekime kadar işlenmeden bırakılır. Bitkiler, önceki yetiştirme döneminde yapılmış sırtlara
ekilir veya dikilirler. Sırtlar genellikle, yıllık olarak bakım esnasında, karık usulü sulama da
veya sırt/çukur oluşturularak yapılır. Sırtlar; sırta yönelik toprak işleme sistemi hemen
başladığında veya bakım işlemleri sırasında nemli toprağın sırtların oluşturulmasını önlediği,
hasattan hemen sonra yapılabilir. Ancak, sırtların hasattan hemen sonra yapılması, çizilerdeki
yetersiz artıkların aşırı erozyona sebep olacağı ve sırtlarda yabancı otların gelişmesine izin
vereceği gerekçesiyle tavsiye edilmemektedir. Hasattaki sırt yüksekliğinin; 15 20 cm olması,
erozyon riski yüksek olan bölgelerde ekimden sonra çiziden en az 8 cm daha yüksekte olması
önerilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
424
c) Nem Engelli (Malçlı) Toprak İşleme
Malçlı toprak işleme; toprak işlemesiz ve sırta ekime yönelik toprak
işleme dışında bir korumalı toprak işleme sistemidir. Toprak işleme; çizel
pulluğu, diskli aletler, tarla kültivatörleri, kesme pulluklar veya ot
yolucularla yapılmaktadır. Yabancı otlar, herbisit uygulaması ve/veya
ürünün çapalanması ile kontrol altına alınmaktadır. Uygulama sayısı;
erozyon kontrolünü sağlayacak yeterli artığın yüzeyde bırakılmasının
sağlanmasıyla sınırlı olmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
425
3. Doğrudan Ekim Teknolojisi
Toprak işlemesiz sistemin bir diğer karşılığı olan doğrudan ekim; daha
önce belirtildiği gibi önceki yılın ürün artığının tamamının veya
çoğunluğunun toprak yüzeyinde bırakıldığı, toprak içerisinde dar toprak
işleme ünitelerinin veya çizi açıcıların açtığı çiziye tohumun bırakılarak
daha sonra üzerinin kapatıldığı, tek bir geçişte tarlanın işlendiği
uygulamadır. İşlenmemiş toprakta doğrudan ekimin yapılabilmesi için ya
özel tasarımlı ekim makinalarına veya mevcut ekim makinaları üzerinde
amaca uygun bazı değişikliklerin yapılmasına gereksinim vardır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
426
Doğrudan ekim makinası geleneksel ekim makinasına göre iki yönden
farklılık göstermektedir. Bunlar; 1) Parçalayıcı ve gömücü ünite, 2) Ek
ağırlıktır. Bu makinaların satın alma bedelleri; tipine, modeline ve
özelliklerine bağlı olarak yaklaşık 10.000-40.000 USD gibi oldukça
yüksektir. Mısır gibi pahalı tohumların ekilmesi için halen çiftçinin elinde
bulunan yeni ve kullanılabilir durumdaki ekim makinalarının yerine,
böylesine pahalı makinaların satın alınması ekonomik açıdan doğru ve
uygulanabilir bir tercih olarak gözükmemektedir. Bunun yerine mevcut
makinalarda gerekli düzenlemelerin yapılması daha akılcı bir yol olabilir.
Bu amaçla, mevcut ekim makinalarında sap kıyma ve parçalama ile
makinanın toprağa girişini sağlayacak ağırlık konularının çözümlenmesi
yeterlidir. Anız üzerine yapılan ekim sonucunda bitkinin anız içerisindeki
çıkışını görülmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
427
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
428
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
429
Geleneksel Ekim Makinesinde Yapılması Gerekli Değişiklikler
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
430
Parçalayıcı ve Gömücü Üniteler
Doğrudan ekimde, tohumun tarlada bulunan artıklar içerisine toprak
nemi ile teması da sağlanacak şekilde yerleştirilebilmesi için Şekil
3'de görünen parçalayıcı ve gömücü ünitelerden birinin ekim makinası
üzerine
yerleştirilmesi
gerekmektedir.
Parçalayıcı
ve
gömücü
ünitelerin birincil görevi, toprağı işlemeksizin artıkları kesmektir. Bu
ünitelerin; tohumun yerleştirileceği yerdeki toprak havasının serbest
kalmasını önlemek ve toprağı kurutabilecek hava torbacıklarının
oluşmasını engellemek amacıyla tohumun yerleştirildiği derinlikten
daha az derinde çalıştırılması uygun görülmektedir (Anonim, 1997).
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
431
Ek ağırlık
Doğrudan ekimde toprağın sert olmasından dolayı parçalayıcı ve gömücü
ünitelerin karşılaşacağı direncin yüksek olması nedeniyle, ekici ünite başına
düşen ağırlığın artırılması gerekmektedir. Ekim makinası üzerine metal
ağırlıklar veya su tankları yerleştirilerek söz konusu ünitelerin toprağa
penetrasyonu iyileştirilmektedir. Toprak işlemesiz uygulamalar için parçalayıcı
ve gömücü ünite başına 175-250 kg'lık ağırlık önerilmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
432
Sonuç
Doğal kaynakların geçmişten bizlere miras kalmadığı gelecek nesillerden ödünç
alındığı bilinç çerçevesinde kaynakların korunması ve sürdürülebilir tarım için anız
yakma gibi çağdışı uygulamalara son verilmesi, çiftçiye yeni önerilerinin
sunulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda çözüm olarak önerilen mevcut ekim
makinalarının amaca uygun biçimde değişikliğe tabi tutulması gerekir. Bu çerçevede
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümünde tamamlanan
bir doktora çalışması mevcuttur. Üniversite Sanayi İşbirliği kapsamında bir ArGe
faaliyeti şeklinde yürütülen bu çalışmada, çalışmanın uygulamaya aktarılma şansını
arttırmak için makinada yapılacak değişikliklerin mümkün olduğunca dar kapsamda
olmasına özen gösterilmiştir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
433
KÜRESEL ISINMA VE
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
434
Konunun Tanıtımı
Küresel Isınma
İnsanların çeşitli aktiviteleriyle sera gazlarının
atmosferde yoğun bir şekilde birikmesi sonucunda,
yeryüzü ile yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarına ait
sıcaklığın artması sürecidir.
Küresel İklim Değişimi
Küresel ısınmaya bağlı olarak, diğer iklim
elemanlarının da (nem, yağış, hava hareketleri)
değişmesi sürecidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Sera Gazlarının Küresel Isınmadaki Payları
435
Yüzde (%)
Gazlar
Karbondioksit
50
Halokarbonlar(CFC,HCFC,HFC)
17
Metan
13
Ozon
7
Azot oksitler
5
© zeytinist
[email protected]
Kaynak: Dialog-Zeitschr-3/1995, s.9
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
436
Küresel Isınma Sürecine İlişkin Kanıtlar
Güney Kutbundan (Antarktika’dan) 12 Bin yıllık olduğu
tahmin edilen Larsen-B adlı 3.250 km²’lik 200 m
derinliğindeki Buz Dağı ana parçadan ayrıldı.
(20 Mart 2002)
Mayorka Adası kadar büyük (3.400 km²) Buz Dağı koptu.
(22 Mart 2002)
Dünyanın en büyük karasal buzullarından İzlanda’daki
buzul erimeye başlamıştır.
Son 50 yılda Antarktika’da 2,5 °C’lik sıcaklık artışı ölçüldü.
1998 yılında Dünya sıcaklık ortalaması, 1961 – 1990 yılları
arasındaki ortalama dünya sıcaklığından 0,57ºC fazla
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
437
Güney Kutbundan Kopan
Son 30 Yılın En Büyük Buzdağı
© zeytinist
[email protected]
Hürriyet, 20 MART 2002
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Blomstrandbreen Buzulu
438
1918
2002
Kuzey Kutbu yakınlarındaki Blomstrandbreen
buzulunun 1918 ve 2002’de çekilen fotoğrafları,
küresel ısınmanın boyutlarını açıkça gösteriyor.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Cumhuriyet
Gazetesi
25.01.2005 (Foto: Reuters)
01.11.2016
Klimanjaro Dağı’ndaki Kar ve Buz Örtüsü
439
Klimanjaro Dağı’ndaki Kar ve Buz Örtüsü (1993)
© zeytinist
Klimanjaro
Dağı’ndaki
Kar ve Buz Örtüsü (2000)
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Kaynak: Bergkamp, G. Orlando, B. And Burton I. (2003). Change. Adaptation of water management to
climate change. IUCN, Gland, Switzerland and Cambridge, UK. page.3
01.11.2016
440
Güney Amerika-Patagonya Buzullarının
1928-2004 Yıllarına İlişkin Görünümleri
1928
Patagonya’da her yeri kaplayan buzulların 1928 yılında çekilmiş fotoğrafı(üstte) ve
aynı bölgenin 2004’te çekilen fotoğrafı (Altta) Bilimadamları dünyadaki buzulların
2070’e kadar tamamen eriyeceğini söylüyor. Vatan Gazetesi 30.01.2005
© zeytinist
[email protected]
01.11.2016
www.mucahitkivrak.com.tr
2004
441
Yüksek Dağlarda Buzulların Erimesi
5.300 Yıllık 14 kg ağırlığındaki Buz Adam “Ötzi”
1991 son baharında, Güneybatı Alpler’in Avusturya ile
İtalya sınırına yakın bölümünde dağcılar, bir buzuldan
dışarı sarkan bozulmamış
bir erkek cesedi buldular.
5.300 yıl önce bir fırtınada
hızla kar ve buzla kaplandığı
tahmin edilen bu insanın
Foto: Cumhuriyet Gazetesi 13.12.2004 Bilim –Teknik Eki
vücudu şaşırtıcı derecede bozulmadan kalmıştı.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kaynak: Dünyanın Durumu 2000 s.5
İsviçre Alpleri’nde Morteratsch Buzullarının Erimesi
442
© zeytinist
Foto : N.ÇEPEL, 1957
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
443
Küresel Isınma Nedenleri
1 Doğrudan Etkili Faktörler
Sera Gazlarının Hızla Artışı
2 Dolaylı Etkiler
Ormansızlaşma
Bitkisel Planktonların Tahribi
Çarpık Kentleşme
© zeytinist
Hızlı Sanayileşme
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
444
Sera Gazlarına Ait Sera Etkisinin
Şematik Açıklaması
Atmosfer
Sera Gazları
Güneş Işığı
Yansıma
Dalga Boyları
300 – 1.500 mµ
Yeryüzü
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
CO2 Miktarı 1995 – 2005 Arasında Yıllık Ortalama 1.9 ppm
artarak, 2005 Yılında Toplam 379 ppm’e Yükselmiştir.
Mauna Loa, Hawaii
CO 2 birikimi (ppmv)
380
Nisan 1999
371.2
370
360
350
340
330
320
310
1958 1963
1968
1973
1978
1983
1988
1993
1998
Yıl
Sıcaklık Değişimi °C
446
Atmosfer Sıcaklığının 1860 – 1990 Yılları
Arasındaki Değişimi
0,4
0,2
0
-0,2
-0,4
- 0,6
© zeytinist
1860
[email protected]
01.11.2016
www.mucahitkivrak.com.tr
1900
1940
1980
YILLAR
Küresel Isınmanın Ekolojik Sonuçları
447
Daha Fazla Kuraklık
Daha Sık ve Şiddetli Kasırgalar ve Fırtınalar
Seller
Aşırı Sıcaklıklar ve Yangınlar
Ekosistemlerin Değişmesi
Biyolojik Çeşitliliğin Yok Olması
Küresel Gıda Üretim Düzeninin Bozulması
Daha Fazla Yoksulluk
Daha Fazla Hastalık
Deniz Seviyelerinin Yükselmesi
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
( Dünya nüfusunun 1/3’ü kıyılara 55 km mesafedeki kuşakta yaşamaktadır.)
01.11.2016
448
Küresel Isınma ve Sel Afetleri
Almanya - Elbe Nehri Taşkını (Ağustos 2002 )
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Kaynak : Deutschland Zeitschr. 5/2002, s. 9
01.11.2016
Türkiye’de Sel Afeti (İstanbul-Alibeyköy 2004)
449
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
450
Kürsel Isınmanın Ekolojik Sonuçları:
Kuraklık-Türkiye İçin Öngörülen Senaryo
© zeytinist
[email protected]
Kaynak : 2023 Dergisi, 15.08.2004
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
451
Küresel Isınmanın Ekolojik Sonuçları:
Ürün Veriminin Düşüşü, Açlık
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kasırgalar
452
2005 yılı Katrina ve Wilma, 2007 yılı Florida Kasırgaları
ile ABD, tarihinin en şiddetli kasırgalarını yaşamıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Foto : Iowa / ABD : 2004 yılında yaşanan 1.727 kasırgadan biri
01.11.2016
453
İklim Değişikliğine Karşı Alınabilecek Hükümetlerarası Önlemler:
I. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
1 Yürürlüğe Girme Süreci
1992 yılında Rio- Kalkınma Konferansı’nda imzaya
açıldı. 2 yıl içinde 188 ülke yetkilileri tarafından
imzalandı.
1994 Mart ayında yürürlüğe girdi.
Türkiye 189. ülke olarak 29 Mayıs 2004 tarihli TBMM
Kararı ile bu sözleşmeye taraf oldu.
2 Sözleşmenin Bazı Temel İlkeleri
Geçmişte, iklim değişimine en çok katkıda bulunan
ülkeler, bu sorunun çözümünde başı çekmelidir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Temel İlkelerin Devamı
454
İklim değişikliğine karşı alınabilecek önlemlerde
ulusların ortak, ancak farklı sorumlulukları vardır.
(I. Sanayileşmiş, II. Sanayileşmekte olan ülkeler)
Taraf ülkelerin hepsi, sözleşmeyi uygulamak ve
yaptıkları faaliyetleri BM’nin ilgili kurumlarına bildirme
konusunda taahhüde girerler
Anlaşmayı imzalayan ülkeler, gönüllü olarak 2000
yılında sera gazları salınımlarını 1990 yılı düzeyine
indirmeyi hedefleyecekler ve diğer ülkelere teknik ve
mali destek vereceklerdir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Kaynak: Dunn and Flavin, 2002
01.11.2016
Hükümetlerarası Alınabilecek Önlemler
455
II. 1997 Kyoto Protokolü’nün Bazı Temel Hükümleri
1
Sanayileşmiş ülkelerin her biri, kendileri için
belirlenmiş sera gazı salınımlarının sınırları üstüne
çıkmayacaklar.
2
İklim değişimini önlemeye dönük politikalar
geliştirilecek ve bunlar uygulamaya konulacaktır.
3
Sera gazlarının atmosfere karışmasını önleyecek
tesisler ve ormanlar korunacaktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Hükümetlerarası Alınabilecek Önlemler
456
II. 1997 Kyoto Protokolü’nün Bazı Temel Hükümleri Devamı
4
Özellikle sanayileşmiş ülkeler zararlı sera gazı
salınımlarını 2012 yılında % 5.2 oranında azaltmış
olacaklar, böylece bu gazların 1990 yılındaki salınım
düzeyine indirilmesini sağlayacaklar.
5
Protokole taraf ülkeler amaca ulaşmayı engelleyecek
her türlü aktiviteleri ortadan kaldıracaklardır.
6
Bu protokol, 1990 yılı zararlı sera gazı salınımlarının
% 55’inden sorumlu olan en az 55 hükümet tarafından
imzalandıktan sonra bütün dünyada yürürlüğe
girebilecektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kyoto Protokolü’nün Yürürlüğe Girişi
457
Rusya, AB’den Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne
üyeliğini destekleme sözü aldıktan sonra 2004
yılında Kyoto Protokolü’ne taraftar oldu.
Bu, % 55 oranı koşulunun sağlanması anlamına
geldiği için Kyoto Protokolü 28 Şubat 2005
tarihinde bütün dünyada yürürlüğe girmiş oldu.
Böylece 8 yıllık gecikme ile tüm dünya ulusları
rahat bir soluk aldı.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
458
Küresel Isınmaya Karşı Alınabilecek
Koruyucu Önlemler
Sera Gazları Emisyonunun Azaltılması
Fosil Yakıt Kullanımının Sınırlandırılması
Enerji Tasarrufu Sağlanması
Alet ve Gereçlere Ait Standartların
Geliştirilmesi
Çarpık Kentleşmeye Son Verilmesi
Ormanların Korunması ve Miktarının Arttırılması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
459
Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 2
Motorlu Araç Sayısının Azaltılması
1
Sera gazlarının, özellikle azot oksitlerin büyük bir
kısmı (2/3’ü) araçların egzozlarından çıkan gazlardan
kaynaklanmaktadır.
2
1950 yılında 50 milyon olan motorlu araç sayısı,
günümüzde 500 milyonun çok üzerine çıkmıştır.
3
Ülkemizde son 5 yıl içinde (1998- 2002) motorlu araç
sayısı 6.2 milyondan 7.4 milyona ulaşmıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
460
Türkiye’de Motorlu Araç Sayısının
Beş Yıllık ( 1998 – 2002 ) Gelişimi
Araç sayısı
(Milyon)
9.0
Kaynak : DİE Yıllığı, 2003
Toplam Araç Sayısı
Yolcu Taşıtları
Yük Taşıtları
Diğerleri
7.0
5.0
3.0
1.0
© zeytinist
[email protected]
1998
01.11.2016
www.mucahitkivrak.com.tr
1999
2000
2001
2002
461
Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 3
Yenilenebilir enerji Kaynağı, Rüzgâr Enerjisinden Yararlanma
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Kaynak: Deutschland-Zeitschrift, Nr.5, 2000, s. 48
01.11.2016
Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 4
462
Alman Yapımı Güneş Enerjisi İle Çalışan 100 Kişi Yolcu Kapasiteli Gemi
© zeytinist
[email protected]
Kaynak: Dialog-Zeitschr, 3/2000
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
463
Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 5
Çarpık Kentleşmeyi Engelleme
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
464
Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 6
Ormanların Korunması (BOLU/Gölcük)
© zeytinist
[email protected]
01.11.2016
www.mucahitkivrak.com.tr
Foto : A.Aydemir
465
İklim Değişikliği Konusunda Yapılan Uluslararası
Toplantıların Kronolojisi (1979 – 2007)
1979 :
Cenevre Meteoroloji Kongresi’nde konunun ilk olarak gündeme
alınıp tartışılması.
1988 :
BM’nin, “İklim Değişikliği İnsanlığın Ortak Kaygısıdır” şeklindeki
45/53 nolu kararı alması ve ilk hükümetlerarası iklim değişikliği
paneli (IPCC) toplantısı yapılarak, konu ile ilgili bir rapor
hazırlanması
1990 :
BM hükümetlerarası İklim Değişikliği I. Değerlendirme Raporunun
bütün dünyaya açıklanması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kronolojik Bilgilerin Devamı
466
1992 :
Raporun, “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi”ne
dönüştürülerek Rio de Jeneioro Çevre ve Kalkınma
Konferansı’nda imzaya açılması
1994 :
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 188 ülke tarafından
imzalanması sonucunda 1994 Mart ayında yürürlüğe girmesi.
1995 :
BM - IPCC II. Değerlendirme Raporunun Bütün Dünyaya
Açıklanması
1997 :
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin “Kyoto Protokolü” adı
altında, tüm dünya hükümetlerine sorumluluklar ve yaptırımlar
yükleyen bir belge olarak imzaya açılması
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Kronolojik Bilgilerin Devamı
467
2000 :
Lahey Kenti’nde “II. Dünya İklim Konferansı” düzenlenmiş, ancak
ABD ile AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle bu
konferans kesintiye uğramıştır.
2001 :
ABD’nin katılmadığı, diğer ülkelerden 178 devlet temsilcisinin
katıldığı Bonn’daki toplantıda BM – IPCC III. Değerlendirme
Raporu açıklanmıştır.
2007 Şubat :
Paris’te toplanan ve binlerce bilim insanının yaptığı araştırmaları
değerlendiren 600 uzman ve bilim adamı, BM – IPCC IV.
Değerlendirme Raporu’nu bütün dünyaya açıklamıştır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
468
IV. Değerlendirme Raporunun Tanıtımı
I. Raporun İçeriği
Bu rapor, binlerce bilim insanı ve uzmanın uzun
yıllardan beri yaptığı araştırma, ölçüm ve analizlerden
elde ettiği sonuçları açıklamaktadır.
Verilerin değerlendirilmesinde çok karışık veri analizleri
ile, özel bilgisayar programları, çeşitli simülasyon
modelleri kullanılmıştır. Ayrıca III. Değerlendirme
Raporu’ndan geniş ölçüde yararlanılmıştır.
Raporda küresel ısınma, yağışların değişimi, kuraklık,
denizlerin su seviyelerinin yükselmesi, sera gazlarının
artımı konularında geniş bilgiler bulunmaktadır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Raporun İçeriğinin Devamı
469
İklim değişiminin canlı ve cansız çevrede yapacağı
çeşitli etkiler üzerinde durulmuş, 100 yıllık
projeksiyonlarla insanlığın gelecekte karşılaşacağı
açlık, susuzluk, göç gibi sorunlar ile ekonomik ve
sosyolojik değişimler ekolojik olarak değerlendirilmiştir.
Rapor şöyle özetlenmiştir: “Bilimsel anlamda çok etkin
bir durumla karşı karşıyayız. Bu bir senaryo değil,
karşılaşılacak dramatik sonuçların uzak olmadığı
gerçeğidir.”
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
II. Raporun Değerlendirilmesinde Güdülen Amaçlar
470
Kamuoyuna, iklim değişikliği konusunda bilgilenmenin
geleceğimiz için son derece önemli olduğunu anlatmak.
Artık farklı bir yaşam tarzı gerektiğini kamuoyuna ve
çocuklarımıza açıklamak.
Önlemlerin, eylemlere nasıl dönüştürülebileceğini, bu hususta
yapılacak eylem plânlarının neler olabileceğini ve bunların
uygulanması gereğini bütün dünyaya anlatmak.
Kampanyaların açılmasını ve uluslar arası eylem planlarının
yapılmasını sağlamak.
Küresel iklim değişimi ve ısınmanın, % 90 insandan
kaynaklandığına dikkat çekmek.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İklim Değişikliğine İlişkin Bazı Sayısal Veriler
471
Atmosferdeki CO2 : 650 bin yıl öncesindeki sınır değer
olan 180 ppm’den bugün (2005) 379 ppm’e yükselmiştir.
1995-2005 ölçümlerine göre CO2 miktarı ortalama olarak
yıllık 1.9 ppm artmaktadır.
Sanayileşmiş 41 ülkenin sera gazı salınımları 2000- 2005
yılları arasında % 4 oranında artmıştır.
Bütün dünya ülkelerinden atmosfere salınan toplam
CO2 miktarı yılda 21 milyar tondur.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Sayısal Verilerin Devamı
472
Sıcaklık Artışı : Meteoroloji kayıtlarının başladığı 1860
yılından günümüze kadar sıcaklık 0,6 °C – 0,8 °C
artmıştır. Son 10 yılda bu artış miktarı 0,10 °C – 0,16 °C
arasında değişmektedir. Bu miktar son 100 yıldaki
artışın yaklaşık 2 katıdır. Bu artış miktarının 2100 yılında
1,8 °C – 4.0 °C ‘yi bulacağı bildirilmektedir. Kötümser
senaryoya göre bu artış için 2,4 °C – 6,4 °C tahmin
edilmektedir.
1961 yılından beri yapılan ölçümlere göre denizlerde de
3000 m derinliğe kadar sıcaklık artışı belirlenmiştir.
Çünkü denizler iklim sistemindeki sıcaklığın % 80’ini
absorbe etmektedir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
473
Sayısal Verilerin Devamı
Buzulların Çözülmesi : 1978 yılından beri alınan uydu fotoğraflarına göre
Antarktika’daki buzulların üst tabakalarında, 1980’li yıllarda sıcaklık, ortalama
3 °C artmıştır. Bu nedenle buzullar ortalama olarak 10 yılda % 2,7 oranında
küçülmüştür. Sadece 2004 yılında eriyen buzul kitlesi 340 bin km²’dir. Buna
bağlı olarak iyimser senaryoya göre denizlerdeki su seviyesi 18-38 cm,
kötümser senaryoya göre 26-59 cm arasında bir yükseliş gösterecektir.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Rapordaki Bilgilerin Ekolojik Değerlendirilmesi
474
Atmosferdeki CO2 küresel ısınmadan % 50 oranında
sorumlu olduğundan ve ömrünün 100 -150 yıl gibi çok
uzun sürmesinden dolayı CO2 salınımı bugün
durdurulsa bile, dünyamız daha 100 – 150 yıl ısınmaya
devam edecektir.
Isınmadan kaynaklanan çok sayıda fırtına ve kasırgalar
meydana gelecek, kuraklık afeti birçok bölgede etkili
olacaktır.
Sıcaklık arttıkça kutuplardaki buzullar eriyecek, su
baskınları afeti artacaktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
Ekolojik Değerlendirmenin Devamı
475
Deniz düzeylerinin yükselmesi ile birçok yerler su
altında kalacaktır. Örneğin 2030 yılında Endonezya’nın
en azından 2000 adasının sular altında kalacağı tahmin
edilmektedir.
2100 yılına kadar İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye
gibi Akdeniz Ülkelerinde çölleşme süreci gittikçe
hızlanacaktır.
2100 yılında 1-3 milyar insanın susuz kalacağı ve
hayvan türlerinin yarısının yok olacağı tahmin
edilmektedir.
Afrika’da 20 yıl sonra 400 milyon insan kuraklık
nedeniyle aç kalacaktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
476
Rapora Dayanarak İnsanlığın Geleceğini
Yargılayan Düşünceler
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques CHIRAC
İklimsel intikamın kontrol edilemeyeceği gün yaklaşıyor. Geri
dönülmez olanın eşiğinde bulunuyoruz. Bilinç, ekonomi ve
Siyasal Eylem Devrimlerinin zamanı geldi.
Hollanda Çevre Bakanı Pieter Van GEEL
100 yıl içinde Hollanda’da sular 85 cm yükselecek, sular altında
kalacağız.
İngiltere Çevre Bakanı David MILIMAND
Bu rapor, dünyaya verilen en ciddi uyarıdır. Kendi sonumuzu
hazırladık.
İngiltere Eğitim Bakanı Alan JOHNSON
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
Orta okul müfredatında küresel ısınma zorunlu ders olacak.
01.11.2016
Yargılamaların Devamı
477
Yeşil Barış Örgütü (Greenpeace)
2001 yılındaki III. Değerlendirme Raporu bir uyarı ise, 2007 Raporu
bir alarm sinyalidir.
Arizona Üniversitesi Öğr. Üy. Jonthon OVERPECK
Sera gazları artımını durduramayacağımıza göre, yarattığımız bu
farklı gezegende yaşamak zorundayız. Ancak, dünya liderlerinin
bu mesajı yanlış algılayacağından korkulmaktadır. Şu gerçeği hiç
unutmamalıyız: “Bir şeyler yapmamızın etkileri, hiçbir şey
yapmamamızdan daha büyük olacaktır.”
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
İklim Değişikliğine İlişkin Türkiye’ye Ait Öngörüler
478
Türkiye atmosfere yılda 294 milyon ton CO2 salmaktadır.
Bu miktarın 2010 yılında 400 milyon tona çıkacağı
öngörülmektedir.
Türkiye, dünyayı en çok kirleten ülkeler arasında 20.
sırada yer almaktadır. 1990 – 2004 yılları arasında CO2
salınımı % 72,6 oranında artmıştır. Bu artış hızı
yüksekliği bakımından dünyada 1. sırayı almış
durumdayız.
Ülkemizde sıcaklık her on yılda 0,3 °C artmaktadır.
Gelecek 100 yıl içinde Karadeniz ve Marmara Bölgesi
dışında 5 bölgede çölleşme yaşanacaktır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
479
Öngörülerin Devamı
Londra Üniversitesi ilgili biriminin diğer ülkelerle birlikte Türkiye için internette
yayımladığı bilgilere göre 2007 yılı bahar aylarında batı kesimde “az” kuraklık
düzeyi, yazın ise batı ve kuzeybatı (İstanbul dahil) ve Güney Anadolu
bölgelerinde “Had Safhada Kuraklık” (büyük yeşil alanların kuruması, ürün
veriminin azalması); İç Anadolu’da “az-orta”, Doğu Anadolu’da “orta” şiddette
kuraklık olacaktır.
* Az kuraklık: Kısa süreli su açığı.
** Orta derecede kuraklık: Nehirler, göller veya kuyularda düşük derecede su
eksikliği yaratan iklim koşulları)
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
480
Sonuç
Hükümetlerarası İklim Değişikliği IV. Değerlendirme Raporu
sonuçlarına göre diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerekli eylem
planlarının yapılmasına derhal başlanmalıdır.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
481
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
482
DERS NOTLARI SÜREKLİ YENİLENMEKTEDİR.
LÜTFEN DAHA ÖNCE İNDİRDİĞİNİZ DERS
NOTU VAR İSE
ONUN İLE SAYFADAKİ
DERS NOTUNUN TARİHLERİNİ
KARŞILAŞTIRINIZ VE
YENİ TARİHLİ OLAN DERS NOTUNU TERCİH
EDİNİZ.
NOTLARDA HATALI ve
EKSİK BİR YER GÖRDÜĞÜNÜZDE LÜTFEN
BİLDİRİNİZ.
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
483
T.C.
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ
EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU
Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi
Programı
Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK
0 505 772 44 46
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
© zeytinist
[email protected]
www.mucahitkivrak.com.tr
01.11.2016
484
Download