© zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 2 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 3 4 Toprak Bilgisi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 5 KARA TOPRAK Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sâdık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sâdık yârim kara topraktır Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sâdık yârim kara topraktır Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sâdık yârim kara topraktır Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sâdık yârim kara topraktır İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sâdık yârim kara topraktır Dileğin varsa iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sâdık yârim kara topraktır Âdem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yedirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sâdık yâ[email protected] kara topraktır www.mucahitkivrak.com.tr © zeytinist 01.11.2016 Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah'a Hakkın gizli hazinesi toprakta Benim sâdık yârim kara topraktır 6 Bütün kusurumuzu toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sâdık yârim kara topraktır Her kim ki olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sâdık yârim kara topraktır Aşık Veysel ŞATIROĞLU © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 7 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 8 savaş borazanı barış borazanından önce çalar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 k. lorenz hayvanlarda türdaşlarını öldürmeye karşı ketleme olmasına karşın, 9 bundan yoksunluğuyla insanın yaratılıştan bir garabet ve sapkın olduğu görüşündedir. savaş içgüdüsü, saldırganlık içgüdüsü, dövüşme içgüdüsü, yıkım içgüdüsü, gibi çeşitli adlarla insanın türünden veya hayvan oluşundan gelen başkasına zarar vermeyi ve öldürmeyi istediğini ileri süren bir akımdır bu. haset, nefret, kin ve utkuyla dönüp duran savaş/barış ikiliğinin yerine dostluk, sevecenlik, hoşgörü ve neşenin aldığı oyun tadında bir toplumsal durum onca kanlı bir tarihin ardından acaba hala olanaklı mıdır? mustafa cemal savaş ve ilksel toplumlar sanat ve hayat dergisi sayfa 38 sayı 3 kasım aralık 2002 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 10 günümüzde enerji bağımsızlığı, enerji güvenliği gibi kavramlara önem verdiğini iddia eden endüstrileşmiş ülkelerin, sürdürülebilir enerji sistemlerine ilişkin tutumu ile petrol ve silah şirketleriyle olan ilişkilerine bakıldığından ilginç bir çelişki ortaya çıkmaktadır. petrol uğruna savaş makinelerini ve askerlerini dünyanın öbür ucuna gönderebilen abd'nin 1998 yılında enerji araştırmalarına ayırdığı para 2 milyar dolarken, ileri silah sistemlerine ayırdığı paranın 35 milyar dolar olması dikkat çekicidir. 21. yüzyılda ekolojik krizin boyutu alarm verici bir boyuttadır. savaş ve ekolojik yıkım ilişkisine gelince, çok geniş alanları kaplayan askeri üslerin, yapılan manevraların taktik füze egzersizlerinin, nükleer, kimyasal, biyolojik silah üretimi ve denemelerinin durumuna bakmak yeterlidir. savaşlarda kullanılan teknolojik araç ve sistemler arttıkça çevresel etkileri de o oranda artmaktadır. savaş endüstrisi, hem ekolojik dengeye bir tehdittir, hem de çevre koruma ya da başka yaşamı savunan etkinlikler için ayrılabilecek paraların ölüm makinelerine harcanmasına yol açmaktadır. bir f16 savaş uçağının bir saatten az bir uçuş için ortlama bir amerikan otomobilinin yıllık yakıt harcamasının 2 katını harcadığı gerçeğidir. melda keskin sanat ve hayat dergisi sayfa 43 sayı 3 kasım aralık 2002 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 11 Nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denirler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası, ne su havzaları, ne ağaç silsilesi… annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak, ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan… vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 12 Nice sözle söylenmiştir toprak üstüne…İnsanlığın belki de tek sırdaşıdır o….Oradan gelinir ve yine oraya dönülür….Uğruna kanlar dökülür ve “vatan” adını alır. Toprak yalnız inanlar için değil, üzerinde barındırdığı tüm canlılar için vazgeçilmezdir. Aynı zamanda köklerin yayıldığı, tohumların çimlendiği, su ve gerekli besin maddelerinin bulunduğu, bitkilerin en önemli bir yaşam faktörüdür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Önemi 13 İnsanlar dünya üzerinde var olduklarından beri toprağa bağlı kalmışlardır. İnsanların yaşamasında ve konforunun sağlanmasında toprak birebir etkilidir. Yiyecek, giyecek, yakacak ve barınacak gereksinimlerini karşılamak için doğrudan ya da dolaylı olarak toprağa bağlıdırlar. Besin malzemesi için kullanılan tahıllar, sebzeler ve meyveler toprakta yetiştirilmektedir. Hatta hayvansal gıdaların elde edilmesi için hayvanların beslenmesinde yem bitkilerinin üretiminde de toprak önemlidir. Bunun yanında giyimde kullandığımız kumaşların ham maddesi olan pamuk ve keten de bilindiği gibi toprakta yetişmektedir. Yine aynı şekilde barınak amacıyla kullanılan materyallerden ahşabın oluşabilmesi için ağaçların kullanıldığı unutulmamalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 14 Tanımı Toprağı genel olarak tanımlarsak; üzerinde bitki yetişen ve herkese, her şeye zemin oluşturan doğal bir madde olarak ele alabiliriz. Tarımsal açıdan değerlendirdiğimizde ise Toprak; kayaların ve organik maddelerin, iklim, organizmalar ve topoğrafyanın çok uzun süreli etkileri altında kalan, çeşitli derecelerdeki fiziksel parçalanma, kimyasal ve biyolojik ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar topluluğu barındıran, bitkilere durak yeri ve besin kaynağı görevi yapan, içerisinde belli oranda su ve hava içeren, aktif – dinamik üç boyutlu doğal bir maddedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 15 Kısacası toprak; Bitkilerin gelişmesi için doğal bir ortamdır. Üzerinde bitkilerin büyüdüğü, içerisinde mineral ve organik maddeler ile canlı organizmalar bulunduran sürekli değişim halinde bir yapıdır. Bitkilere durak görevi yapmaktadır. Toprağın oluşumunda iklim, organizma ve zamanın etkisi büyüktür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 16 Yer küresinin yüzeyini ince bir tabaka halinde kaplayan, kayaların ve organik maddelerin değişik ayrışma ürünlerinin karışımından meydana gelen, içerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemi barındıran, bitkilere durak yeri ve besin kaynağı olan, belli oranlarda su ve hava içeren üç boyutlu canlı bir varlıktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 17 Ülkemiz topraklarının %76'sında organik madde miktarı %2'nin altındadır. Bu kadar düşük olması, yıllarca uygulana gelen monokültür tarım ve bitkilerin hasat sonrası tarlada bırakılan ve anız olarak tanımlanan artıkların yakılmasının bir sonucudur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 18 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 19 Toprak üzerinde tüm canlıların barınıp yaşadığı, insan ve hayvan beslenmesi için gerekli ürünlerin yetiştiği yaşayan canlı bir varlıktır ve yaşamın kaynağıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 20 Toprak, hava, su ve diğer doğal kaynaklar gibi insan yaşamı için önem taşıyan kısıtlı bir değerdir. Toprak, doğal değişim döngüsü içinde atıkların emilmesini sağlayan bir filtre, organizmalar için genetik bir rezervuar, madenler ve suyun saklanması için bir depo ve sosyo-ekonomik faaliyetler için mekansal bir temel, tarihi, kültürel mirasımızı gözeten bir unsur olarak yararlı bir çok özelliğe sahiptir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 21 Toprağın doğal oluşum sürecini değiştirmek olanaksız olduğu gibi, teknolojik usullerle yapay üretilmesi de mümkün değildir ve kaybedilmesi halinde yerinde başka bir kaynak da kullanılamaz. Yapılan araştırmalara göre bir parmak (2,5 cm) kalınlığındaki bir toprak tabakasının oluşması için 300 ile 1000 yılın geçmesi gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İdeal Bir Tarım Toprağının Fiziksel Bileşimi 22 Gözenek %50 Hava %25 (Sıvı ve Gaz Faz) Su %25 © zeytinist [email protected] Kısım %50 İnorganik Katı (Mineral madde, Madde Humus, Toprak Canlıları) % 45 Organik Madde %5 www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 23 Toprak Oluş Faktörleri İklim Ana Materyal (Yağış, Sıcaklık, Rüzgar) (Kayalar, Mineraller, Org.Mat.) Zaman Organizma © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr (Bitkiler, Hayvanlar ve Diğer Canlılar) Topoğrafya (Yükseklik, Eğim, Yöney) 01.11.2016 24 Dünyamız bir ateş parçasıyken, aradan milyonlarca yıl geçti. Üstü soğumaya başladı ve soğuya soğuğa sertleşti. Kabuk bağladı. Kalınlaştı ve kayalar meydana geldi. Kayalar, ilk meydana geldikleri gibi kalmadılar. Bunlar da zamanla, bazı doğa kuvvetlerinin etkisinde kaldılar. Aşırı ısınma ve soğumanın neden olduğu yüksek sıcaklık farkları (fiziksel parçalanma) ile ufalanarak; yağmur ve rüzgarın etkisiyle (kimyasal Parçalanma) eriyip aşınarak toprağı oluşturdular. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 25 Aynı ana materyalden farklı özelliklerde topraklar oluşabileceği gibi, çeşitli ana materyallerden benzer özelliklerde topraklar oluşabilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 26 Kayaların toprağa dönmesine toprak oluşumu denilmektedir. Burada kaya terimi yerine “toprak ana materyali” terimi kullanılmaktadır. Aslında kaya ile toprak ana materyali arasında fark vardır. Toprak oluşunda, önce kayalar toprak ana materyaline dönüşmekte ve sonra da toprak ana materyalinden, toprak meydana gelmektedir. Bu sırada fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar meydana gelir. Bu olayların etkisiyle kayalardan toprakların meydana gelişi sırasında parçalanma ve ayrışma olmaktadır. Parçalanma ve ayrışma sonucunda toprak ana materyalini oluşturan kayalar ve mineraller daha küçük parçalara bölünür. Bu şekilde de yeni madddeler oluşur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 27 Organik ana materyal: Bitki gelişmesinin fazla olduğu fakat su veya düşük ısı derecesi sebebiyle ayrışmanın yavaş bulunduğu yerlerde kısmen ayrışmış organik madde birikmeye başlar. Koşulların uygun olduğu her yerde meydana gelebilir. Organik madde yatakları Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Rusya ve Norveç gibi kuzey enlem derecelerindeki ülkelerde daha çok görülmektedir. Kısacası tundra iklimine sahip yerlerde organik madde yataklarına sık rastlanır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 28 Organik maddenin bir yerde birikmesine yol açan temel koşullar şunlardır: • Eksik veya tam havasızlık, • Düşük sıcaklık derecesi, • Ortamda besin elementlerinin düşük düzeyde bulunması, • Su eksikliğidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 29 Organik madde yataklarının bir yerde birikmesinde fazla su etkilidir. Taban suyunun yüzeye yakın olduğu yerler birikim için uygun koşullar oluşturur. Burada yetişen bitkiler zaman içinde canlılıklarını kaybettiklerinde su içerisine düşer. Bitki kalıntıları, su birikintileri içerisinde mantarlar, anaerobik bakteriler, algler ve mikroskobik su canlıları tarafından ayrışmaları sağlanır. Daha sonra tabaka halinde birikir. Organik toprak materyali peat (pit) ve muck (mak) adı verilen organik toprakların oluşumunda rol oynar. Organik topraklar % 50 – 80 peat ve % 20 – 50 muck içerir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 30 Organizma Toprak oluşumunda organizmanın etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 31 Mikroorganizmalar: En önemli faaliyeti organik maddenin mineralizasyonudur. Mineralizasyon; toprakta yaşayan çeşitli organizmaların aktiviteleri sonucu bitkisel ve hayvansal organik materyallerin parçalanıp basit inorganik etmenlere ya da bileşiklere dönüşmesidir. Mikroorganizmalar, minerallere ve minerallerin bileşimindeki elementlere etki ederek değişikler meydana getirir. Çeşitli organik ve inorganik asitler üretmek suretiyle birçok minerali eritir. Liken ve algler gibi toprak organizmaları, çıkardıkları asitlerle kaya ve mineraller üzerine etki ederek bunları ayrıştırır. Diğer organizmalar ve minerallerin erime derecesini artırır. Bu şekilde kaya ve minerallerin kimyasal ve fiziksel parçalanmaları daha kolaylaşır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 32 Hayvanlar: Hayvansal populasyonun toprak oluşumuna etkisi mekanik yolla olmaktadır. Karıncalar, solucanlar, termitler ve roderntler toprağı birbiriyle karıştırırlar. Böylece mikrobiyal populasyonun toprak derinliği içinde düzenli dağılımı sağlanmış olur. Örneğin, işlenmemiş topraklarda hayvanların açtığı oyuklar toprağın havalanmasına ve iyi bir drenajın sağlanmasına neden olur, bu da toprak oluşumunu hızlandırır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 33 Bitki örtüsü: Mineral materyal özellikle kayalar üzerinde yaşayan ve organik maddenin kaynağını oluşturan ilkel ve yüksek yapılı bitkiler, kayaların fiziksel parçalanmasında etkilidir. Çıplak kayalar üzerine ilk önce liken sporları konar ve çimlenerek kabuksu likenleri oluşturur. Kabuklu likenler salgıladıkları salgılar aracılığıyla kayanın üzerini parçalayarak ince bir tabaka meydana getirir. Bu tabaka toprağın oluşumunun başlangıcıdır. Toprak oluşmaya başladıktan sonra yosunlar yaşamaya başlar ve yosunlar toprak oluşumunu daha ileri devreye götürür. Yosun toprak tabakasının kalınlaşmasını sağlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 34 Kalınlaşan bu toprak tabakası üzerinde geniş yapraklı, kısa köklü, bir yıllık otsu bitkiler yetişmeye başlar. Yetişen bu bitkilerin daha sonra kalıntıları toprak için organik maddece zengin toprakların oluşmasını sağlar. Böylece kayalar üzerinde organik maddece ve minerallerce zengin topraklar kalınlıklarını artırmaya devam eder. Kayalar üzerinde otlar, çalılar ve ağaçlar gibi yüksek bitkiler yetişmeye başlar. Bu bitkilerin kökleri kayalar üzerindeki çatlaklıklara girerek fiziksel parçalanmalara neden olur. Kısacası, bitki örtüsü hem fiziksel olarak hem de oluşturdukları organik artıklardan ileri gelen etkilerinden dolayı toprak oluşumunu etkilemektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İnsanlar: Topraklarımızı hor kullanarak zaman içinde verimsiz olmasına neden 35 olmaktayız. Yapılan hatalı uygulamalar topraklarımızı kullanılamaz duruma getirebilir. Özellikle çok eğimli topraklarda, toprağın eğime paralel yönde sürülmesi, ormanların tahribatı, hep aynı ortamda tek tip bitki yetiştirilmesi ya da anız bozulması gibi işlemler topraklarımızın yıkanmasına ve kayba uğramasına neden olabilir. Yağışlı bölgelerde yağan yağmur suları ile kurak bölgelerde esen rüzgârlar toprakların verimliliklerini yitirmelerinde etkilidir. Toprak verimsizleşir. İnsanlar gittikleri ortamda bitki örtüsü ve toprağın içerisinde yaşayan toprak canlılarının doğal yapısını bozmuşlar doğadaki canlılar arasındaki dengenin bozulmasına neden olmuşlardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Topografya 36 İklimin ve özellikle suyun etkilerini hızlandıran veya yavaşlatan arazi şekilleri topoğrafya da etkilidir. Topoğrafya terim olarak; belli bir alandaki yükseklik farklılıklarıdır. Arazinin yatay, düşey, tepelik ya da dağlık oluşu ve eğimi bu dalda incelenir. Aynı iklim koşulları altında, aynı ana materyal üzerinde oluşan topraklarda dik eğimli arazilerde doğal erozyon ve yüzey akışları fazladır. Eğim arttıkça ve toprak geçirgenliği azaldıkça erozyon şiddeti artar. Özellikle toprak yüzeyinin çıplak olması, toprak geçirgenliğini azaltarak suyun eğim doğrultusunda akmasına ve beraberinde önemli miktarda toprağın taşınmasına yol açar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 37 Toprak drenajı (toprakta fazla suyun ortamdan uzaklaştırılması) da toprak oluşumunda önemli bir faktördür. Drenajın iyi olduğu ortamlarda olgunlaşmış topraklar yer alır. Drenajı kötü olan topraklarda ise suya boğulan bitki materyali ayrışamaz ve üst üste yığılır. Böylece toprak oluşumu geriler. Arazi eğiminin yönü de toprak oluşumunda etkilidir. Kuzey yönleri güney yönlerine oranla daha nemli ve serindir. Bunun sonucu olarak özellikle kurak bölgelerde, kuzeye bakan yamaçlardaki bitkisel gelişme de daha zengin olmaktadır. Nem fazlalığı ve farklı bitki örtüsü, kuzey yamaçlarla güney yamaçlar arasındaki topraklarda farklılıklar yaratmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Zaman 38 Ana materyalin ayrışma süresi toprak oluşumunda önemlidir. İklim, organizma ve topoğrafyanın benzer olması halinde uzun süre etkilenen toprak, kısa süre etkilenmiş olanından daha olgundur. Ancak toprakların olgunluklarında geçen süreden çok, toprak gelişimini etkileyen etmenler daha çok rol oynamaktadır. Örneğin, nemli bir bölgede, uygun oluşum koşulları altında gelişmiş toprak kuru bir bölgedekine oranla daha olgundur. Herhangi bir toprak özelliği zamanla değişmiyorsa çevresiyle denge durumundadır. Olgun topraklar bu şekildeki topraklardır. Toprakların olgunluğu veya yaşları genel olarak horizonların farklılığı ile ölçülmektedir. Horizonların sayısı arttıkça ve kalınlığı fazlalaştıkça toprak daha olgun kabul edilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 39 Toprak Oluşumunu Etkileyen Fiziksel Olaylar Toprak oluşumunun ilk aşamasıdır. Materyalin fiziksel olarak ufalanmasını ve dağılmasını ifade eder. Kayalar ve mineraller daha küçük parçalara ayrılır. Parçalanma sonucu kimyasal değişiklik söz konusu değildir. Sadece materyallerin boyutları küçülür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 40 Sıcaklık Değişmeleri Bir yerin sıcaklığı mevsimlere ve günün saatine göre değişim gösterir. Havanın sıcaklığındaki değişimler sonucu kayalar ısınır ve soğur. Bu değişimler kayalar ve mineraller üzerinde parçalayıcı etki gösterir. Kayaları oluşturan minerallerin ısındığı zaman uzama kat sayıları birbirinden farklıdır. Birbirini takip eden ısınma ve soğumanın etkisinde kalan kayalarda, uzama kat sayısı fazla olan mineral, ısınma sırasında hacmini daha çok artırır. Hacmi daha çok genişleyen mineral etrafına basınç yaparak diğer kayanın çatlamasına ve dağılmasına neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 41 Gündüz kayaların dış kısmı, içlerinden daha fazla ısınır, dolayısıyla genişler. Akşamları ise kayaların kabuk kısımları hemen soğuyarak iç kısımlardan daha çabuk büzülür ve küçük kalır. Böylece dış kısımlarda çatlaklıklar ve dökülmeler görülür. Buralarda oluşan çatlaklara daha sonraları su girer. Suyun donmasıyla parçalanma artmakta, ayrışma meydana gelmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 42 Akarsu, Buzul ve Rüzgârın Etkisi Akarsuların enerjileri vardır. Bu enerji sayesinde kayaları aşındırır. İçlerinde taşıdıkları taş ve çakılları birbirlerine ve yataklarına sürtmek suretiyle parçalanmayı artırır. Aynı etkiyi denizlerde ve diğer su kaynaklarında da görebiliriz. Şiddetli esen rüzgârlar, yerden kaldırdıkları kum parçalarını önüne çıkan kayalara çarparak kayaların aşınmasına neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bitki, Hayvan ve İnsanlar 43 Toprakta oluşan ayrışma ve parçalanma olaylarında canlıların da önemli etkileri vardır. Minerallerin ayrışmasında likenler, mantarlar ve bakterilerin etkisi bilinmektedir. Bakteriler yüksek bitkilerin yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ortam yaratmışlardır. Buradaki bitkilerin aktiviteleri hem toprak oluşumu aşamasında hem de toprak oluştuktan sonra devam etmektedir. Yüksek bitkilerin de toprak oluşumunda etkisi vardır. Bunların kökleri kayaların parçalanmasını sağlamaktadır. Solucanlar, böcekler ve kemirici hayvanlar toprak içinde devamlı hareket ettiklerinden toprağın parçalanmasında etkilidir. İnsanların kendi istekleri doğrultusunda toprağı işleyip tesviye yaptıkları, sulama ve gübreleme yaptıkları düşünülürse toprağın oluşumu üzerinde farklılıklar yaratıkları görülür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 44 Toprak Oluşumunu Etkileyen Kimyasal Olaylar Ana kayanın kimyasal bileşimini değiştirmek amacıyla gerçekleşen faktörler toprak oluşumunu etkileyen kimyasal olaylardır. Toprak ana materyalinden toprağın oluşu sırasında kimyasal olayların gerçekleşmesinde en önemli etken sudur. Bunun yanında hava ve sıcaklık da etki etmektedir. Kimyasal ayrışma olayları sonucunda mineraller kısmen veya tamamen değişerek yeni mineraller meydana getirir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 45 Oksidasyon Oksijen yeryüzünde bol miktarda bulunan bir elementtir. Atmosferde % 21 oranında oksijen bulunur. Oksijenin diğer bir elementle birleşmesi ve o bileşikteki oksijen miktarının artması olayına oksidasyon denir. Oksijen aktif bir elementtir. Diğer birçok elementle serbest bileşikler oluşturma yeteneğine sahiptir. Oksijenle bir elementin birleşmesi sonucunda artan oksijen miktarı bileşiğin dayanıklılığını azaltır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 46 Redüksiyon Oksidasyonun tersi olaydır. Oksijenin az olduğu ortamlarda meydana gelir. Bir maddenin oksijen kaybetmesidir. Zayıf drenajlı topraklarda daha çok görülür. Çünkü buralarda havalanma yetersizdir. Özellikle toprağın alt katmanlarında , toprak taneleri arasındaki boşlukların tamamen suyla birlikte olduğu kısımlarda görülür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 47 Hidrasyon ve Dehidrasyon Bir kısım mineral su ile temas ettiğinde suyu içine alarak değişikliğe uğrar. İşte bu olaya hidrasyon denir. Hidrasyon mineraller üzerinde yumuşatıcı, gevşetici etki yapar. Mineraller içlerine suyu aldıklarından hacimlerinde genişleme olur. Minerallerin ayrışmaya dayanıklıkları azalır. Hidrasyon etkisinde kalan maddelerin kurudukları zaman eski hallerine dönmesine ise dehidrasyon adı verilir. Kil mineralleri ve organik maddeler hidrasyonun ve dehidrasyonun etkisinde çok kalır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 48 Hidroliz Su, kimyasal olaylarda aktif bir maddedir. Su molekülleri hidrojen ve hidroksil iyonlarına ayrılır. Hidrojen iyonları minerallerdeki bazı iyonlarla yer değiştirerek minerallerin ayrışmasına neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 49 Çözünme Toprakta meydana gelen kimyasal olaylarda su etkilidir. Suyun eritici etkisi vardır. Su, toprakta sadece kolay eriyen maddeleri değil, güç eriyen bileşikleri de eritebilmektedir. Toprak içerisindeki suyun karbondioksitle veya az miktardaki organik ve inorganik asitlerle birleşmesi ve çeşitli tuzlar içermesi nedeniyle çözücülük özelliği fazlasıyla artar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 50 Karbonatlaşma Toprakta organik maddenin mikroorganizma faaliyeti ile ayrışması ve bitki köklerinin solunumu sonucunda açığa çıkan karbondioksit, topraktaki bazlarla birleşerek karbonatları meydana getirir. Bu da topraktaki minerallerin ayrışmasında oldukça etkilidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 51 Toprak Oluşumunda Kimyasal ve Biyolojik Ayrışma Oksidasyon………………………………Yükseltgenme, organik materyalde çürüme Redüksiyon………………………………İndirgenme, organik materyalde kokuşma Hidrasyon-Dehidrasyon…………………Su alma – salma Hidroliz………………………………......Su ile kimyasal birleşme Çözünme………………………………...Erime Karbonatlaşma………………………….Kireç oluşumu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 52 Toprağı Oluşturan Ana Maddeler Bir miktar toprak incelendiğinde, katı maddelerin yanında boşlukların var olduğu görülmektedir. Toprağın hacimsel olarak yaklaşık yarısı katı maddeden ve yarısı da boşluklardan oluşmuştur. Bu boşluklar içerisinde de havanın ve suyun var olduğu tesbit edilmiştir. İşte topağın yapı unsurlarının değişik toprak tiplerine göre farklı oranlarda bir araya gelmesi sonucu temel yaşam kaynağı olan toprak ortaya çıkar. Toprağı oluşturan yapı unsurları temel olarak beş kısım altında incelenmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 53 Toprağın İnorganik Yapı Maddeleri İnorganik maddeler: Kimyasal yapı ve büyüklük bakımından değişiklik gösteren mineraller ve kaya parçalarıdır. Mineral maddeler: Doğal halde bulunan, düzenli atomik yapıya sahip homojen inorganik bir maddedir. Kayalar: Bir veya daha fazla mineralden oluşan doğal inorganik bir yapıdır. Bu şekilde çok sayıda mineraller belli oranlarda bir araya gelmek suretiyle kayaların temel bileşimlerini oluşturur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Organik Maddeleri 54 Organik maddeler bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana gelmiştir, en önemli özelliği dinamik olmasıdır. Organik maddeler gerek toprak oluşumunda gerekse toprak özellikleri üzerinde etkilidir, toprağa esmer rengini verirler. Toprak organik maddesinin esas kısmını humus oluşturur. Humus, oldukça dayanıklı, kahverengi olup bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana gelmiştir. Organik maddelerin miktar ve özellikleri toprakların önemli karakterlerinden biridir. Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerinde etkilidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 55 Toprağın Katmanları “Bir tarla toprağı derinlemesine kazıldığı zaman toprağın görüntüsü ortaya çıkar. Toprak görüntüsü toprağın dikine kesitinin yandan görünüşü demektir. Toprak görüntüsünü şehirlerarası yolların çıplak yamaçlarında görebiliriz. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 56 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 57 A Katmanı Toprağın en üst kısmındaki A katmanı toprağın yoğun olarak işlendiği kısmıdır. Humusu çok olduğu için rengi koyudur (Kahverengiden siyaha kadar). Bu katmanın üst kısmı taze organik maddece çok zengindir. A katmanı içerisinde bolca bitki kökü ve çeşitli organizmalar bulunur. Toprağın en aktif olan kısmı A katmanıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 58 B Katmanı A katmanının altında yer almaktadır. B katmanı A katmanından daha açık renktedir. Çünkü içinde fazla humus yoktur. Fazla bitki kökü ve canlı bulunmaz. A horizonunun erozyonla kaybedilmesi nedeniyle ortaya çıkan bu tabakada tarım yapılırsa fazla ürün elde edilemez. Bu iki katman; fiziksel parçalanma, kimyasal ve biyolojik ayrışmalar sonucunda binlerce yılda ancak oluşmuş esas toprağı meydana getirirler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 59 C Katmanı B katmanının altında yer almaktadır. C katmanı henüz ayrışmaya yeni başlamış olan ana materyaldir. Ana materyal toprağın oluştuğu ana maddedir. C katmanında hiç organik madde ya da mikroorganizma yoktur. Bitki kökü ve artıkları bulunmaz. Bu tabaka zamanla ayrışarak B katmanına dönüşür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 60 D Katmanı Bazı topraklarda C katmanı altında D katmanı bulunabilmektedir. D Katmanı toprağın oluştuğu ana kayadır. Ana kaya tamamen katı ve henüz hiç ayrışmamıştır. Ana kaya zamanla parçalanıp, ayrışarak bazı değişikliklere uğrar ve önce C katmanını oluşturur. Ardından, süren değişikliklerle B katmanına ve en sonra da tarımsal toprak olan A katmanına dönüşür. Ancak bu değişiklikler çok uzun yıllarda gerçekleşmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 61 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 62 Arazi Yetenek Sınıfları Eğim > % 20 Eğim % 10 - 20 Eğim % 0 - 10 Eğim % 0 - 2 Toplam: 77,8 Mil.Ha. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 63 Toprakların Sınıflandırılması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 64 Topraklar, katmanlarının sayısına ve çeşidine, içerdikleri çakıl, kum, kil oranına, mineral miktarına, organik madde miktarına, tuz miktarlarına ve diğer önemli görünümlerine göre incelenerek sınıflandırılabilir. Toprakları inceleyen bilime pedoloji denir. Pedolojinin kökeni Rusça’dır. Ped; toprak , logy ise bilim anlamı taşır. Toprakların kendi aralarındaki ilişkilerini anlamak için onları gruplandırmalıyız. Farklı koşullarda oluşan topraklar çeşitli özellikler gösterir. Toprak çeşitleri benzer özelliklerine göre sınıflandırılmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 65 Toprakların sınıflandırılması; toprakların önemli özelliklerini hatırlamamıza, onlar hakkındaki bilgilerimizi birleştirmemize, bunların birbirleri ve çevreleri ile olan ilişkilerini görmemize yardım eder. Belli bir bölgede ve belli koşullar altında oluşan toprakların genel özellikleri , aynı koşullara sahip olan başka bir bölgenin toprakları hakkında bize bilgi verir. Böylece belli bölgede yapılan tarımsal çalışmalar, toprağın verimlilik ve başka özellikleri hakkında elde edilen tecrübeler aynı sınıflandırmadaki topraklar için bir ön bilgi verebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 66 Toprakların sınıflandırılmasında genel olarak iki sınıflama sistemi yaygın olarak kullanılmaktadır. I. Genetik sınıflama sistemi (Toprak oluş faktörleri esas alınarak yapılan sınıflama) II. Özelliklere göre sınıflama (Toprak özellikleri dikkate alınarak yapılan sınıflama) Genetik olarak sınıflama ilk olarak 1880 yılında Rusya’da ortaya konmuş daha sonra Avrupa ve Amerika’da kullanılmıştır. Fakat son yıllarda ikinci grup sınıflandırma daha çok kullanılmaya başlanmıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 67 Genetik sınıflandırma: Fiziksel , kimyasal ve biyoljik faktörlerin etkisi ile ana materyalden oluşan topraklar, iklim, vegetasyon, ana materyal, topoğrafya zaman şartları ve de bunların muhtelif kombinasyonlarının etkisi altında birçok çeşitler oluşturmaktadır. Bu çeşitli topraklar bir sınıflandırma altında incelenir. Bu sistemde en büyük kategoriye ordo ismi verilir. Topraklar üç ordoya ayrılarak incelenmektedir. • Zonal topraklar ordosu: Toprak oluşmalarında etkili olan iklim faktörleri tarafından belirlenir. İklimin soğuk, sıcak, ılıman ya da kurak oluşuna göre toprağın yapısında değişiklikler olmaktadır. Genellikle geniş alanların sınıflandırılmasında kullanılır. • Azonal topraklar ordosu: Dar alanlarda yayılan ve toprak oluşturan olayların tam etkisini göstermediği bölgeler için kullanılır. Burada daha çok ana materyalin özellikleri etkilidir. • İntrazonal topraklar ordosu: Burada iklimden çok çevre koşulları etkilidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 68 Özelliklerine göre sınıflandırma: Morfogenetik sınıflama olarak da bilinir. İlk olarak 1975 yılında kullanılmaya başlanmıştır. Tamamen arazide gözlenebilen ve ölçülebilen toprak özelliklerine göre yapılmıştır. Yeni sınıflama sisteminde altı grup oluşturulmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 69 Toprak ordosu: Topraklarda yer alan egemen toprak oluş süreçlerinin çeşidi ve derecesine göre farklılık gösteren özellikler dikkate alınarak yapılır. Toprak alt ordosu: İklim, ana materyal ve biyolojik aktiviteler ayırt edici özellik olarak karşımıza çıkar. Büyük grup: Ordo ve alt ordo düzeyinde belirlenemeyen ve mevcut süreçler üzerinde ilave etkiler oluşturan toprak özelliklerine göre tanımlanmıştır. Alt grup: Büyük grupların alt bölümleri olup büyük grubun esas kavramından olan sapmaları belirtir. Toprak familyası: Bu gruba giren topraklar, bitki gelişiminde önemli olan ve toprak yönetimini ve kullanımını etkileyen fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu özellikler genellikle toprak, su, hava ilişkilerini etkiler. Toprak serisi: Farklı karakteristikler ve horizonların dizilişi bakımından aynı olan topraklar topluluğudur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 70 Başlıca Toprak Özellikleri Toprak oluşumu sırasında iklim, biyolojik faktörler, ana materyal, topoğrafya ve zaman gibi çeşitli faktörlerin etkisi altında ortaya çıkan fiziksel ve kimyasal etkiler toprak özelliklerinin belirlenmesini sağlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 71 Podzollaşma Yağışlı, serin iklim koşulları altında kaba bünyeli ve geçirgen ana materyalin bulunması durumunda demir, kil ve organik madde üst topraktan yıkanır. Yıkanan maddeler toprağın alt kısımlarında birikir. Bu tip toprağın oluş işlemine podzollaşma denir. Yağışlı bölgelerde görüldüğü için buralar ormanlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ormanlık alanların organik madde içerikleri yüksektir. Yıkanmanın sağlanması için kuvvetli yağış şarttır. Organik artıkların ayrışması sonucu ortaya çıkan asitler, yağış suları ile alt katlara doğru süzülerek ortamdaki karbonatları eritir. Üst toprak gri renk alır ve asitleşir. Üst kısımlardan yıkanan karbonatlar ve kil parçaları ile çeşitli demir, alüminyum oksitleri ise alt toprak katmanında birikir. İşte bu şekilde toprak oluş işlemi olan podzolllaşma gerçekleşir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 72 Kalsifikasyon Kurak bölgelerde yağışın az olması , kalsiyum ve diğer iki değerli katyonların topraktan daha alt katmanlara yıkanmasına yeterli olmamaktadır. Ancak az miktarda yıkanma söz konusudur. Az şekildeki yıkanma sonucu çeşitli toprak derinliklerinde kireç birikimi olur. Bu olaya kalsifikasyon denir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 73 Laterizasyon Tropik ve subtropik bölgelerde yağışın bol olması ve yüksek sıcaklık toprağın ayrışmasını artırmaktadır. Kalsiyum, magnezyum gibi bazlar çok fazla yağış nedeniyle topraktan hemen uzaklaşır. Topraktaki silisyum çözünürlüğü artar ve alt katmanlara yıkanır. Aynı zamanda organik madde de ayrışmaktadır. Ayrışma ve parçalanma ilerledikçe alümünyum ve demir oksitlerce zengin , silisce fakir kırmızı renkli laterit topraklar meydana gelir. Bu bölgelerde fazla yağış sebebi ile ayrışma ve parçalanma çok derinlere kadar devam etmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 74 Tuzlulaşma Toprakta fazla tuzun birikmesi olayıdır. Kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde rastlanılır. Yağışlı bölgelerde toprakta bulunan tuzlar fazla yağışlarla yıkanarak yeraltı suyu aracılığıyla akarsulara, göl ve denizlere taşınır. Kurak ve yarı kurak bölgelerde ise minerallerin ayrışması sonucu açığa çıkan tuzların yıkanmaları ve denizlere taşınmaları gerçekleşemez. Drenajı iyi olmayan yerlerde topraktaki su buharlaştıkça toprak yüzeyine yakın kısımlarda tuz birikmeye başlar, tuzlu topraklar oluşur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Gleyleşme 75 Taban suyu seviyesinin devamlı yüksek olduğu , drenaj şartlarının bozuk, suya doygun sahalarda meydana gelen olaydır. Taban suyunun yüksek olması ortamda oksijen azlığı yaratır. Bunun sonucunda da demir bileşikleri indirgenir. Buna bağlı olarak toprakta boz mavimsi, yeşilimsi renkler oluşur. Taban suyu seviyesinin düşmesi halinde ise bu defa oksitlenme ön plana geçer. O zaman da toprakta sarımsı, kırmızımsı veya pas rengi lekeler ortaya çıkar. Bu olaya gleyleşme denir. Gleyleşme sonucunda bataklık ve yarı bataklık topraklar, turba toprakları ve alpin çayır topraklar oluşur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 76 Toprak Morfolojisi ve Toprak Profili Ana materyal fiziksel , kimyasal ve biyolojik olaylarla toprağı oluştururken , toprakta belirli katmanlar oluşmaktadır. İklimin etkisinin daha fazla ve organik madde birikiminin daha yüksek olduğu durumlarda katmanların belirginliği artar. Toprakta yüzeyden başlayarak daha az değişime uğramış ana materyali de içine alan kesit toprak profilini oluşturur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 77 Toprak profili; tüm toprak horizonlarını, ana materyali veya toprağın meydana gelmesinde etki eden tabakaları içeren toprağın dikine kesitidir. Profili meydana getiren tabakaların dizilişi, yapısı, kimyasal özelliği, rengi toprağın karakterini belirler. Ele alınan toprağın tarımsal değerini anlatır. Örneğin, iyi gelişmiş bir toprakta en az üç tabaka vardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 78 Toprak horizonu; toprak oluşumu işlemleri sonucunda meydana gelmiş, yeryüzüne paralel, özellikleri alt ve üstte bulunan tabakalardan farklı olan toprak katlarıdır. Profilde yer alan horizonlar harflerle simgelenir. Bitki kök gelişimi açısından horizon sayısı önemlidir. Toprak varlığının belli bir profil çerçevesinde tanımlanması ve horizoların dikkatlice izlenmesi toprak morfolojisini oluşturur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 79 Toprak horizonlarını sırasıyla incelersek; O Horizonu: Organik maddece zengin bir kattır. A horizonu: O horizonunun altında yer alır. Mineral madde ile organik maddece zengin koyu renkli kattır. Biyolojik aktivite fazladır. B horizonu: A horizonundan kaybolan ve yıkanan maddeler burada birikmektedir. C horizonu: Toprak ana materyalinden oluşur. Gevşek ve dağılmış bir yapıdadır. R katmanı: Toprağın altında bulunan, ana materyal olmayan sert kayalardan oluşmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 80 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 81 Toprak Oluşumu Süresi 1 cm toprak 200-1000 yıl ( ortalama 500 yıl ) 40 cm Toprak = 20.000 Yıl © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 40 cm 01.11.2016 82 Toprak Oluşumuna Etki Eden Faktörler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 83 Ana materyalin ufalanıp ayrışması ve belli oranlarda organik madde ile karışması sonucu meydana gelen genç toprak birçok faktörün etkisindedir. Genel olarak ana materyal, iklim ve organizmalar, toprak oluşturan faktörler olarak kabul edilir. Toprak, zamana bağlı olarak değişime uğrar ve belli bir gelişme döneminden geçer. Bu sırada topoğrafya, özellikle erozyon ve su düzenini etkilemek suretiyle toprak oluşumunda belirleyicidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 84 Ana Materyal Toprağın meydana geldiği materyaldir. Toprak ana materyali olarak çoğu bilginler C horizonunu göstermektedirler. Ama bu kesin bir yargı değildir. Toprak ana materyali, toprak oluşumu ve toprak sisteminin başlangıç devresini oluşturduğundan az çok ayrışmaya uğramış materyalden ibarettir. Materyalin yapısına ve çeşidine bağlı olarak toprakların oluşumu yavaş veya hızlı ilerler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak ana materyali toprak oluşumuna etki eden bağımsız bir faktör olarak 85 kabul edilmemelidir. Ana materyalin etkisi iklim, topoğrafya, organizma ve zaman faktörleri ile birlikte düşünülmelidir. Örneğin, çok fazla yağış alan yerlerde toprak özellikleri temelde yağmura bağlıdır. İnsanların yoğun olduğu yerlerde toprak oluşumunda organizma etkilidir. Böylece aynı ana materyalden meydana gelmiş olan topraklar diğer faktörlere bağlı olarak farklı özellikler gösterir. Topraktaki bitki besin maddelerinin çoğu ana maddeden geçmektedir. Bitki besin elementlerini bol miktarda içeren ana materyalden oluşan topraklar, benzer koşullar altında, besin elementlerince fakir ana materyalden oluşan topraklara oranla daha verimlidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 86 Toprak, temel olarak iki çeşit ana materyalden meydana gelmiştir. Mineral ana materyal: Sert kaya ya da minerallerden oluşmuştur. Mineraller de kendi aralarında yerli ve taşınmış materyal olarak iki kısıma ayrılır. Sert kayaların yerinde ayrışması ile olgunlaşmış materyale yerli materyal, esas oluştukları yerlerinden taşınmış ve başka yerlerde birikmiş olan çakıl, kum, kil gibi materyallere taşınmış materyal denir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 87 Canlı Üst Toprak ve İçindekiler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 88 Toprağın Önemi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Yerkürenin İç yapısı ve Fiziksel Özellikleri 89 Astenosfer Derinlik (km) Litosfer Kabuk 0 35 100 400 700 1.900 ºC Basınç KB Üst Manto 260 2.900 1.350 3.700 ºC Dış Çekirdek Alt Manto Yumuşak Küre 5.150 İç çekirdek PROSFER 2,7 4,3 3,6 www.mucahitkivrak.com.tr Taş Küre BARİSFER 5,5 [email protected] 10,0 © zeytinist 12,3 13,6 6.371 13,3 4.500 ºC Yoğunluk (gr/cm³) 01.11.2016 90 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 91 İnsanlar dünya üzerinde var oldukları andan itibaren doğrudan yada dolaylı olarak toprağa bağlı kalmışlardır. Dünyanın büyük bir kısmında insanlar, enerji gereksinimlerini, arz kabuğunun altında bulunan ve jeolojik devirlerde toprak üzerinde yetişmiş bulunan bitkilerin değişim ürünleri olan kömür, petrol veya gaz yakıtlarla karşılamaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 92 İnsanlığın devamı bundan sonra da toprakların rasyonel bir şekilde kullanılmasına, uygun olarak gübrelenmesine ve doğal kuvvetlerle taşınmasına karşı alınacak önlemlere bağlı olacaktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 93 Arazi sahibi geçmişte ve hatta bugün de, toprağını arzu ettiği şekilde kullanmaktadır. Artan nüfus karşısında birey başına düşen arazi birimindeki azalmalar, toprağın aşırı derecede sömürülmesine yol açmakta ve erozyon önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Toprakların verimlilik kapasitesi, aşırı derecede ürün üretimi ve ihmaller sonucu gittikçe gerileyebileceği gibi, uygun önlemlerle mevcut durum muhafaza edilebilir ve hatta bazı önlemlerle daha ileriye de götürülebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İnsanların yaşaması ve refahı toprağa bağlı olduğuna göre, toprağın bugünkü 94 sahipleri onları ileriki nesillere aynen teslim etmekle görevlidirler. Bunun için toprağın geçici sahipleri verimliliğin devamlılığını sağlamak ve erozyonla taşınmasına engel olmak için gerekli önlemleri almak zorundadır. Bu ulusal bir görevdir. Toprakların kabiliyetleri oranında en yüksek ürünü verebilmesi ve bunun devamlılığının sağlanması, doğa kuvvetleri ile taşınmalarına engel olunması ve gelecek nesillere üzerinde refah içinde yaşanabilir bir vatan teslim edilebilmesi için alınacak önlemlerin uygulanmasında toprakların tanınması, özelliklerinin bilinmesi birinci derecede önem taşımaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 95 Yeni üretim alanlarının oluşturulması ile ilgili dünya ölçeğinde yapılan tüm çalışmalara rağmen en önemli üretim ortamı yine de topraktır. Toprağın üretkenliği çok yönlüdür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 96 Toprak meyve ağaçlarının büyümeleri, verimlilikleri, kalitesi ve depolama özellikleri üzerine etkili olan bir faktördür. Genel olarak derin, nemli ve geçirgenliği iyi olan kolay işlenebilir, humusça zengin olan topraklar en uygun bahçe topraklarıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 97 Meyve bahçesi kurarken özellikleri yönünden üzerinde durulması gerekli hususlar şunlardır: Toprak tipleri Toprak tipleri ve taban toprağının özellikleri Taban suyunun yüksekliği Toprak reaksiyonu (pH) ve tuzluluk Toprak yorgunluğu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Tipleri 98 Kayalıklar: Meyveciliğe pek uygun değildir. Taşlı ve çakıllı topraklar: Fazla toprak ihtiva ediyorlarsa iyi sulama ve kuvvetli gübreleme ile meyvecilik yapılabilir. Kumlu topraklar: Kolay işlenebilir, su tutmayan topraklarıdır. Tamamen kumdan ibaret oldukları zaman meyveciliğe yaramazlar. Killi topraklar: İyi drene edilen organik gübreleme ile meyvecilik yapılabilir. Kireçli topraklar: Killi toprağın özelliklerine çok benzer, kireç oranına göre farklı meyveler yetiştirilebilir. Tınlı topraklar: Meyvecilikte en makbul topraklardır. Humuslu topraklar: Kolay işlenebilirler. Meyveciliğe çok uygun topraklardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 99 Humuslu Toprak © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 100 Toprak derinliği ve taban toprağının özellikleri: Meyve ağaçlarının kökleri tür ve çeşit özelliğine bağlı olarak 1-8 m arasında uzar. Ancak en az 1 m aynı profile sahip toprak meyvecilik için gereklidir. Taban suyu yüksekliği: Toprak yüzeyine yakın kök yapan meyve ağaçları için 1 m, diğerleri için ise 2 m'den daha yukarı çıkması istenmez. Toprak reaksiyonu ve tuzluluk: Toprak reaksiyonu pH ile gösterilir. Meyve ağaçlarının önemli bir kısmı pH 6-8 arasında başarı ile yetiştirilirler. Tuzların toprakta yığılmaları tuzlulaşmaya sebep olur. Toprak yorgunluğu: Uzun yıllar aynı bahçede bir tek meyve türünün yetiştirilmesi sonucu, her türlü teknik ve kültürel şartlar yerine getirilse de iyi gelişmedikleri görülür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 101 Yer, coğrafi bölge içinde bağ ve bahçe kurmak amacıyla seçilen bir alanı ifade etmektedir. Bir yörenin dünya üzerinde bulunduğu yere göre belirli iklim özellikleri vardır. Kuzey yarıkürede, kuzey bölgeler daha soğuk, güneye inildikçe sıcaklık artmaktadır. Deniz seviyesinden olan yükseklik, deniz, nehir, göl gibi geniş su yüzeylerine olan mesafe, hakim rüzgarlar; genel iklim özelliklerini değiştirebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 102 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 103 Yöney, eğimin yönünü belirtir. Genellikle güney ve doğu yöneyleri, daha erken ısındığından erken sürme ve çiçeklenme ile ürünün erken olgunlaşmasına sağlarlar. Erkencilik için güney yön seçilmelidir. Güney yönde ilkbahar geç donlarından daha fazla zarar görülebilir. Fakat arazinin hava akımı koşulları bunun şiddetini etkiler. Güney yönde ağaçlarda güneş yanıkları ortaya çıkabilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 104 Kuzey yöney, çiçeklenmeyi geciktirir ve geç ilkbahar donlarından zararlanma daha az olur. Yüksek ışık yoğunluğu olan yerlerde güneş yanıklarından korunmayı sağlar. Hakim rüzgarlar kuzeybatıdan esiyorsa, kuzey ve batı yönleri en fazla soğuk rüzgara maruz kalacaktır. Böyle yerlerde güney ve doğu yöneyler tercih edilmelidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 105 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 106 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 107 Mineral Toprakların Özellikleri Toprak karmaşık bir yapıya sahiptir. Toprağın bitki gelişimi açısından iyi bir fiziksel koşulda olması için, hava , su ve katı maddelerin uyumlu oranlarda olması gerekir. Bitki yaşamını destekleyen toprak şu özellikte olmalıdır. Toprak, uygun miktarda yağmur veya sulama suyunun girmesine izin verecek oranda gözenekli olmalıdır. Toprak içerisine giren sular, gözeneklerin fazla ve büyük olması durumunda aşırı su ve besin maddesi kaybına neden olacağından gözeneklerin çok fazla ve büyük olması istenmez. Nemi, bitki köklerinin gereksinimlerini karşılayacak oranda tutmalıdır. Fazla tutulması durumunda taban suyu yükselecek bu da bitki gelişimini olumsuz etkileyecektir. Bitki hücrelerinin yeterli derecede iyi havalanmasına olanak verecek oranda oksijen içermeli, kökler nemli ortamdan etkilenmemelidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 108 Toprağın fiziği, suyun akış ve depolanmasından, havanın toprak içindeki hareketinden, toprak tanelerinin büyüklüğünden, toprağın bünyesinden, toprak sıcaklığından ve bunlarla ilgili olaylardan sorumlu bulunmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 109 Tane Büyüklüğü Toprak parçacıkları, kimyasal özellikleri ve şekilleri dikkate alınmadan yalnız boyutları esas alınarak gruplandırılır. Bu şekilde gruplandırılmaya toprak fraksiyonları adı verilir. Toprağı oluşturan taneler büyüklüklerine göre kum, silt ve kil olmak üzere üç temel fraksiyona ayrılır. Genel olarak toprak fraksiyonlarının çap sınırları (mm) aşağıdaki şekildedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 110 Fraksiyon Adı Çap Sınırı (mm) Kaba kum 2,0 – 0,2 İnce kum 0,2 – 0,02 Silt 0,02 – 0,002 Kil 0,002 ve bu değerden daha küçük © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 111 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 112 Kil fraksiyonu: Tane yapısının küçük olması, geniş yüzey toplamı, plastiklik (uygulanan basınç altında şekil değiştirme ve kuvvet kaldırıldığında kazanılmış olan şekli koruma yeteneği), su ve katyonları tutma gibi önemli fizikokimyasal özellikleri nedeniyle toprağın kimyasal ve fiziksel aktif grubunu oluşturmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 113 Silt fraksiyonu: Kum ile kil fraksiyonu arasında bir geçit oluşturur. Su tutma kapasitesi açısından kile benzer. Bunun yanında mineral maddeleri içermesi açısından kuma benzer. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 114 Kum fraksiyonu: Tane yapısının büyük olması, düşük yüzey toplamı, plastiklik , su ve katyonları tutma özelliklerinin zayıf olması nedeniyle toprağın kimyasal ve fiziksel olarak aktif olmayan kaba fraksiyonunu oluşturur. Kum fraksiyonu kendi içerisinde kaba, ince, orta olmak üzere gruplara ayrılmıştır. Kaba yapıya sahip kum gözle rahatlıkla görülebilir. Su tutma kapasiteleri oldukça düşüktür. Kumlar kendi arasında grup oluşturamaz. İnce kumlar ise kendi aralarında birleştiğinde kütle oluşturabilir. Gözle fark edilemez. Su tutma kapasiteleri yüksektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 115 Toprak Bünyesi (Toprak Tekstürü) Toprak kütlesini oluşturan tanelerin büyüklük bakımından dağılış ve oranları Toprak bünyesini ifade eder. Toprak içerisinde yer alan kum, silt, kil fraksiyonlarının yüzde oranıdır. Toprağın oluşumda yer alan taneciklerin büyüklük dağılımını geniş alanlarda değiştirmemiz zordur. Fakat daha dar kapsamlı çalıştığımızda toprak bünyesinde oynamalar yapabiliriz. Toprakta gerçekleşen fiziksel ve kimyasal reaksiyonlar, toprak bünyesi ve toprak taneciklerinin toplam yüzeyi ile ilgilidir. Toprak tekstürü, toprağın fiziksel özellikleridir. Genellikle kumlu toprakların geçirgenliğinin ve havalanmasının iyi olduğu, kolay işlenebildiği ve besin maddelerince fakir olduğu bilinmektedir. Bunun yanında killi topraklarda ise tersi özelliklere sahip olduğu ortaya konmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 116 Toprak tekstürünün toprak özellikleri üzerine yaptığı etkiler şunlardır. Toprağın bitki besin maddeleri ve su tutma kapasiteleri Toprağın, işlenebilme gücü Toprağın, su ve erozyona karşı dayanıklılık derecesi Toprağın, geçirgenliği Toprağın, havalanması ve ısınma ısısı Toprak, verimliliğine etkisi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 117 Toprak; kum, kil ve silt olarak üç grupta toplanırsa da daha sonra Ayrıntılı sınıflandırma için on iki gruba bölünür. Kum, tınlı kum, tın, kumlu tın, kumlu killi tın, siltli tın, silt, siltli killi tın, killi tın, kumlu kil, siltli kil ve kil olarak ayrılmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 118 Toprak Yapısı (Toprak Strüktürü) Kum, silt ve kil gibi toprak tanecikleri birleşerek gruplar halinde bir araya gelir çeşitli şekil ve büyüklükte doğal kümeler oluşturur. Kum, silt, kil gibi toprak taneciklerinin kendi aralarında oluşturdukları gruplara agregat (ped) denir. Oluşan kümeler bir araya gelmesiyle de toprak strüktürü oluşur. Toprak agregatların oluşmasında en önemli aşama, toprak taneciklerinin bir araya gelmesidir. Toprak taneciklerinin bir araya gelmesi ise çeşitli faktörlerin ve taneciklerin birbirine yapışması sonucu olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 119 Bitki gelişimi ve toprak verimliliği açısından toprakta hava, su ve katı tanelerin devamlı olarak, uygun oranda bulunması gerekir. Kumlu ve ağır killi toprakların strüktür durumları çok önemlidir. Kumlu topraklar tek taneli strüktürsüz bir duruma sahip olduğundan suyu kolaylıkla geçirir ve bitkilerin su gereksinimini karşılayamaz. Bitkiler kolaylıkla solma noktasına gelir. Toprakların verimlilik durumlarını düzenlemek için hayvan gübresi veya yeşil gübre ile toprağın organik madde miktarı artırılmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 120 Toprak strüktürü bakımından önemli olan diğer bir konu da suya dayanıklı agregatların miktarıdır. Toprakta bu şekilde oluşum erozyon açısından önemlidir. Suya dayanıklı agregatlar ıslandıklarında kolay dağılmaz. Bu nedenle su ile birlikte başka yerlere taşınmaları zorlaşır. Toprak strüktür oluşumunun mekanizması oldukça karışıktır. Toprak taneciklerinin birbirine yapışmasında ve agregatlaşmada rol oynayan kil, demir ve alüminyum oksitler ile organik madde strüktür oluşumunda önemli rol oynar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 121 Strüktür oluşumuna etki eden faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz. Organik madde: Organik maddelerin ayrışması sırasında ortaya çıkan yapıştırıcı salgıları etkilidir. Bitki kökleri: Topraktaki suyu emerek tanecikleri birbirine çeker, toprak taneciklerine basınç yaparak yapışmayı artırır. Ticarî gübreler: Hem bitki gelişimini hem de verilen gübre içindeki katyonlar agregat oluşumu artırmasıdır. Toprakta yaşayan organizmalar: Toprakta yaşayan canlılar çıkardıkları salgılar aracılığıyla tanecikleri birleşimini arttırır. Toprak işleme ve bitki yetiştirme sistemleri: Arazinin işlenmesi ile organik maddenin ayrışma hızı artmakta, organik madde miktarı azalmakta, toprakta yıkanma ve yağmur damlacıklarının üst toprağın sertleşmesi etkisini artırmaktadır. Bunun sonucunda strüktür tahrip olur. Toprak tekstürü: %12 – 35 kil bitki gelişimi için iyi, kil oranı %35 üzerinde ise bitki gelişimi için uygun değildir. İklim koşulları: Orta düzeyde yağış alan bölge topraklarında, az yağış alan bölgelere göre agregat oluşumu daha fazladır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 122 Toprak strüktürünün bozulmasında etki eden faktörler ise şunlardır; Rüzgâr Topraktaki ıslanma ve şişme Zirai alet ve makinelerin hatalı kullanılması Şiddetli yağış Gereksiz toprak işlemenin yapılması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 123 Toprak Ağırlıkları ve Porozite Toprak, katı maddeler ile su ve havadan oluşmaktadır. Bu durumda iki türlü yoğunluk ele alınmalıdır. Doğrudan doğruya toprağı meydana getiren parçacıkların yoğunluğu hesap edilebilir ki, burada boşluklar hacmi hesaba katılmaz. Bir diğer hesaplama şeklinde ise toprak parçaları arasındaki boşluklar hacmi dikkate alınır. Tane yoğunluğu g / cm3 olarak tanımlanır. Örneğin; düzgün küp biçimindeki katı bir toprak tanesinin bir kenarı 1 mm, ağırlığı 2,65 mg ise bunun tane yoğunluğu ya da özgül ağırlığı 2,65 olacaktır. Dünyada mineral toprakların tane yoğunluğu 2,50 – 2,80 arasında değişmektedir. Fazla miktarda organik madde içeren toprakların tane yoğunluğu 2,5’in altına düşmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 124 Toprak özgül ağırlığı: Belli bir miktar toprağın kuru ağırlığının , toprak parçacıklarının kapladığı hacme oranıdır. Boşluklar hacmi hesaba katılmaz. Toprak parçacıkları arasındaki hava ve su oranı toprağın özgül ağırlığını etkilemez. Örneğin; 100 g toprak tartılır. Beş yüz santimetre küplük bir silindirin yarısına kadar su konur. Taneler silindire boşaltılır iyice çalkalanıp suyun yüzeyi yeni düzeyden eski düzey çıkarılır. Bunun değer olarak 40 olduğunu düşünelim. Buna göre tane yoğunluğu 100 / 40 = 2,5 olur. Bu işlem tane yoğunluğu ölçmenin basit bir örneğini vermektedir. Tane yoğunluğu toprağın kolay değişmeyen ve bu nedenle sabit sayılan bir özelliğidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 125 Toprak volüm ağırlığı: Doğal yapıdaki toprağın kuru ağırlığının kapladığı hacme oranıdır. Burada toprak kitlesinin kapladığı hacme, hem toprak parçacıklarının hacmi hem de boşluklar hacmi eklenir. Toprak parçacıkları arasındaki hava ve su oranı burada etkilidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 126 Porozite: Belli hacimdeki bir toprakta, katı toprak parçacıkları tarafından işgal edilmemiş olan boşlukların hacminin yüzde oranı olarak tanımlanır. Katı toprak parçacıkları arasındaki boşluklara por adı verilir. Tarla koşullarında boşluklar su ve hava ile doludur. % POROZİTE =100 - Volüm Ağırlığı x 100 Özgül Ağırlığı % POROZİTE= Tane yoğunluğu – hacim ağırlığı x 100 Tane yoğunluğu POROZİTE = 1- Hacim ağırlığı Tane yoğunluğu Örneğin ; % 40 toplam gözenekliliğe sahip bir toprakta, 100’cm3’lük toprakta 40 cm3 boşluk olduğu anlaşılır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 127 Toprakların en önemli fiziksel özelliklerini oluşturan volüm ağırlığı ve porozite, topraktaki çeşitli faktörler ve farklı toprak tekstür ve strüktürüne bağlı olarak önemli farklılıklar gösterir. Örneğin toprak zerreleri arasındaki boşluklar hacmi arttıkça volüm ağırlığı azalır. Porozite artar. Özgül ağırlık etkilenmez. Toprak zerreleri arasındaki boşluklar hacminin azalması ise volüm ağırlığını artırır. Poroziteyi azaltır. Strüktür oluşumu iyi olan topraklarda boşluklar hacmi artmaktadır. Sıkışık yapıya sahip olan topraklarda boşluklar hacmi azalmaktadır. Strüktür oluşumu iyi olan topraklarda volüm ağırlığı düşük ancak porozite yüksektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 128 Toprakta kil mineralleri ve organik madde miktarının fazla olması toprakta agregat oluşumunu artırmaktadır. Porozite artmaktadır. Bu durum da toprağı strüktür bakımından iyileştirmektedir. Kısacası kil ve organik madde kapsamı yüksek olan toprakların volüm ağırlığı düşük ve poroziteleri yüksektir. Organik madde ve kil içerikleri düşük olan toprakların ise volüm ağırlığı yüksek, porozitesi düşüktür. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Kıvamı ve Toprak Tavı 129 Toprak taneciklerinin gerek kendi kendisine yapışması (kohezyon) ve gerekse başka cisimlerle yapışması (adezyon) nedeniyle dış baskılar karşısında kırılıp dağılmaya ve ezilip büzülmeye karşı dayanıklılığını gösteren özelliğe toprağın kıvamı denir. Kısacası, toprağın şekil değiştirme ve kopmaya karşı göstermiş olduğu direnç toprak kıvamıdır. Toprak tavı, toprakların bitki yetişmesi ile ilgili fiziksel özellikleri olarak tanımlanır. Toprak eğer tavında ise, gevşek ve yumuşak bir yapı oluşturur, kolay işlenebilir. Toprak tavında olduğunda; tohum yatağı olarak elverişlilik, fidelerin toprak yüzeyine daha kolay çıkışı, bitki köklerinin toprakta rahat hareketleri en uygun şekilde sağlanır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 130 Kumlu topraklar yeterli bağlayıcı maddeye sahip olmadıklarından iyi bir kümeleşme göstermez. Böyle topraklara organik madde ilave edilmesi, kum tanelerinin birbirine bağlanmasını sağlar. Bu sayede toprağın tavı da sağlanmış olur. Bol miktarda organik madde içeren ağır killi bir toprak genellikle yumuşak, dağılabilir ve kolay işlenebilir durumdadır. Topraklarda hava ve su kapasitesi, toprak işlenmesini ve bitki gelişimini olumlu yönde etkileyecek düzeyde olmalıdır. Bu şekildeki topraklar için “toprak tavında” terimi kullanılmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 131 Toprak Rengi Toprağın ısınmasında etkili bir faktördür. Koyu renkli topraklar güneş ışınlarını daha fazla çeker. Bu nedenle koyu renkli topraklar, açık renkli topraklara göre daha fazla ısınır. Toprak renginin belirlenmesinde; toprağın drenaj durumu, havalanma durumu, organik madde içeriği etkilidir. Organik madde içeriği yüksek ve nemli bir yapıya sahip topraklar koyu renklidir. Organik madde ayrışması arttıkça toprak rengi koyulaşmaktadır. Toprağın rengi ayrıca topraktaki demir ve mangan bileşiklerinden de etkilenir. Oksitlenmiş demir ve mangan bileşikleri kırmızı – kahverengi renkte toprak oluştururken, demir bileşikleri ise yeşilimsi, sarımsı renkli topraklar oluşturur. Bunun yanında sürekli su altında kalan toprak katmanlarında gri renk hakimdir. Sürekli yıkanmaya maruz kalan topraklar ise açık gri renk alır. Kurak bölgelerdeki topraklarda ise kalsiyum karbonat ve tuzlar biriktiği için beyaz renktedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 132 Organik Toprakların Özellikleri Topraklar bünyelerinde mineral madde, organik madde, hava ve su içermektedir. Yapılarında % 20’den fazla organik madde bulunan topraklara organik topraklar denir. Bu oranın altında yer alan topraklar ise mineral toprak olarak tanımlanır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 133 Organik Toprakların Oluşumu Topraktaki organik madde bitkisel ve hayvansal kalıntılardan meydana gelmektedir. Su fazlalığı nedeniyle havanın ve oksijenin azalması, düşük sıcaklıkla birlikte mikroorganizmaların çalışmalarını sınırlayıcı etki yaparak bir yerde organik maddenin birikmesine neden olur. Koşulların değişmesine paralel olarak değişen bitki türlerinin bıraktığı artıklar, birbirleri üzerine dizilerek farklı katmanlar halinde birikir. Bunlar zaman içinde toprak horizonlarını oluşturur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 134 Organik toprakların oluşumunda iki farklı işlem söz konusudur. Jeogenetik işlemler: Organik ana materyalin birikimi su ile yoğun olan çevre koşullarında olur. Organik materyalin birikiminde iklim, topoğrafya ve hidrolojik koşullar etkilidir. • İklim: Genellikle sıcaklık, yağış ve nemin etkisi altında gerçekleşir. • Fazla yağış organik madde birikimini artırır. Çok uç noktalardaki sıcaklıklarda da bitki yetişemiyeceğinden organik madde birikimi söz konusu olamaz. • Topoğrafya: Düz vadi tabanları, göl yatakları ve su birikintilerinin bulunduğu kısımlar organik maddenin oluşması için ideal yerlerdir. Buralarda drenaj kötü olduğundan havasız ortamda organik madde ayrışması yavaşlamıştır. • Hidrolojik koşullar: Havasız ve su ile doymuş yerlerde bitki yetişmesi sınırlıdır. Örneğin bu bölgelerde yosun yetişmekte ve organik bileşik olarak asidik karakter göstermektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 135 Pedogenetik işlemler: Ortamdan suyun çekilmesiyle birlikte bu işlemler başlar. Fiziksel ve kimyasal olarak organik maddeler ayrışmakta ve C horizonu oluşmaktadır. Organik ana materyalden suyun çekilmesiyle birlikte çatlaklar oluşmakta ve bu çatlaklar arasına hava girmektedir. Çatlaklar arttıkça da geçirgenlik artmaktadır. Bunun sonucunda havanın artmasıyla birlikte oksidasyon da artmakta, karbonhidrat ve proteinler parçalanmaktadır. Organik madde artık ileri derecede ayrışmakta ve yeni bileşikler oluşmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 136 Organik Toprakların Sınıflandırılması Organik topraklar; Bataklık topraklar Turba topraklar olmak üzere ikiye ayrılır. Bataklık topraklarda organik madde tamamen çürüyerek yığılma göstermiştir. Ayrışma ileri derecede olduğu için organik maddenin kaynağı bilinemez. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 137 Organik toprakların % 50’den fazla organik madde içerenlerine turba adı verilir. Turba topraklarında organik madde kısmen ayrışarak yığılma gösterir. Turbalar kendilerini oluşturan ana materyalin türüne bağlı olarak üç grupta incelenir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 138 Çökelti turbalar: Tatlı su göllerinde, küçük canlılar ve su bitkilerinin artıklarının birikmesi ile oluşur. Çıkarılmadan önce yeşilimsi renkte olur daha sonra hava ile temas edince koyu gri rengi alır. Tarımsal değeri düşüktür. Lifli turbalar: Sazlar, kamışlar ve yosunların gelişmeye başlamasından sonra bunların artıkları lifli olur. Zamanla ayrışmasını ilerleterek tarımda kullanılabilir. Odunsu turbalar: Lifli turbalar üzerinde önce yapraklarını döken, sonra da yapraklarını dökmeyen ağaç türleri gelişmeye başlar. Bunların artıklarından oluşmuştur. Odunsu turbalar ıslak iken siyah renklidir. Tarımda kullanılmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 139 Toprak Organik Maddesinin Bileşimi Organik maddeler bitkisel ve hayvansal artıkların çeşidine ve ayrışma safhasına bağlı olarak içerikleri değişebilir. Organik maddenin bileşiminde yer alan başlıca maddeler şeker, nişasta, selüloz, karbonhidrat, lignin, tanin, yağlar, mumlar, reçineler, proteinler, pigmentler, kalsiyum, fosfor, kükürt, demir, magnezyum ve potasyum gibi elementlerdir. Ancak bunların içerisinde toprak organik maddesinin en büyük bileşeni lignin ve proteindir. Topraklarda lignin ve protein yüzdesi yaklaşık 25 -50 arasındadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 140 Toprakta Organik Maddenin Ayrışma Ürünleri Organik maddenin parçalanması sonucu ortaya çıkan en önemli madde humustur. Çeşitli hayvan ve bitki artıkları toprağa karıştırıldığında mikroorganizmaların (bakterilerin, mantarların, protozoa ve solucanların) hücumuna uğrar. Mikroorganizmaların ayrıştırdığı bu maddelerden bir kısmı gaz halinde uçarken bir kısmı da üreyen mikroorganizmaların oluşumunda kullanılır. Toprak organik maddesinin çok az bir kısmı canlı organizmadan oluşur. Humus; aşırı derecede ayrışmaya uğramış organik maddeye denir. Koyu renkli ve devamlı değişime uğrayan materyaldir. Humusun hangi organik materyalden meydana geldiği anlaşılmaz. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 141 Organik Toprakların Başlıca Özellikleri ve Kullanım Alanları Organik toprakların volüm ağırlığı düşüktür. Volüm ağırlıkları 0,20 – 0,30 g / cm3 kadardır. Tarladaki toprakların genel olarak volüm ağırlığı 1,25 -1,45 g / cm3 dür. Organik toprakların su tutma kapasiteleri yüksektir. Organik topraklar kuru ağırlığının 2 -3 katı suyu bünyelerine alabilir. Organik toprakların bu özelliği fazla suya gereksinim duyan bitkiler için idealdir. Organik topraklar strüktür bakımından bitki için elverişlidir. Gözenekli bir yapıya sahiptir. Sebzecilikte rahatlıkla kullanılır. Organik toprakların katyon tutma ve değiştirme kapasitesi yüksektir. Bu özellik mineral topraklara göre daha iyidir. Organik topraklar asit reaksiyonlu topraklardır. Organik topraklar azot ve kükürtçe zengin, fosfor ve potasyumca fakirdir. Fakir olan elementler gübreler aracılığıyla karşılanmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 142 Organik toprakların kalsiyum kapsamı da yüksektir. Organik maddeler mineral yapıdaki topraklara ilave edilerek toprakların fiziksel yapısını düzeltilir. Su tutma kapasitelerini artırır. Organik topraklar daha çok fidanlıklar, seralar, çim ve golf sahalarında kullanılmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 143 Mineral Topraklar Mineral maddelerden meydana gelen ve bünyesinde %10’dan daha az oranda organik madde bulunduran topraklardır: a. Taşlı ve çakıllı topraklar: İçinde %80 oranında taş ve çakıl, %20 oranında ince toprak bulunur. Su tutma kapasitesi düşüktür. Besin maddesince de fakir olan bu topraklarda eksikler tamamlanırsa; kayısı, armut, asma ve kiraz gibi bahçe bitkileri yetiştirilebilir. Bu toprak tipinde %50 oranında toprak bulunuyorsa, çabuk ısınmaları ve iyi havalanmaları nedeniyle erkenci domates, hıyar, biber ve patlıcan yetiştiriciliğinde kullanılabilir. Bu tip topraklara Akdeniz Bölgesinde Antalya taraflarında rastlanmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 144 Kayalıklar da, taşlı ve çakıllı topraklar kapsamında sayılır. Kayalıklar arasındaki boşluklarda toprak bulunuyorsa, bu tip yerlerde Antep fıstığı, badem, zerdali, alıç, armut, incir ve dut yetiştirilebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 145 b. Kumlu topraklar: Su tutma kapasitesi düşük, nispeten verimsiz ve çok asit topraklardır. Yüksek oranlardaki kum; çabuk drenaj, havalanabilme ve organik maddenin çabuk parçalanmasını sağlar. Kumlu topraklar çabuk ısınır ve çabuk soğurlar. Ca ve Mg başta olmak üzere besin maddesi eksiklikleri görülür. Sık sulama yapmak gereklidir. “Sulama + organik ve inorganik gübreleme” ile fidancılık, erkenci sebze yetiştiriciliği için kullanılabilir. Kökleri yenen sebzelerden havuç, turp, kereviz ve pancar bu topraklarda iyi ürün verirler. Kumlu topraklarda filoksera böceği yaşayamadığından, Amerikan asma anacı kullanmadan yerli bağcılık yapılabilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 146 c. Tınlı topraklar: Tarımda kullanılan topraklardır. Bahçe bitkileri yetiştiriciliği açısından uygundur. %50-80 kum + %20-50 mil, kil + %0.1-4.0 organik madde: Kumlu-tınlı toprak; %20-50 kum + %20-30 kil + %20-60 mil + %1-8 organik madde: Killi-tınlı toprak. Kumlu-tınlı topraklar daha iyi drene olurlar, havalanmaları daha iyidir. Üzümsü meyveler, şeftali, erik, sert kabuklu meyveler ve bütün sebzeler tınlı toprakları sever. Mil ve kil miktarı arttıkça havalanması zorlaşır; bu topraklarda konservelik domates, tatlı mısır yetiştirilebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 147 d. Killi topraklar: %50’den fazla kil içeren topraklardır. Çok küçük parçacıklardan oluşurlar. Elde sıkınca top olur, yapışkandır. İlkbaharda zayıf havalanma, gözenekli yapısı olmadığı için ısınamayan soğuk topraklardır. Yavaş kurur, suyu tutar, geç tava gelen topraklardır. Yağmur ve sulama sonrasında kaymak tabakası oluşur. Islak olarak işlendiğinde pulluk tabanı ve kesekli bir yapı oluşur. Olumsuz özelliklerine rağmen, besin maddelerini tutmaları açısından toprakta kil bulunması istenir. Organik madde karıştırılarak ıslah edilen killi topraklarda lahana, pırasa, domates ve enginar gibi bol azot ve su isteyen sebzeler yetiştirilebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 148 Kırmızı rengini bünyesindeki hematitten alan Terra Rosa topraklar (Kırmızı Akdeniz Toprağı) da killi yapıya sahiptir. Akdeniz bölgesinde kalkerli kayaçların üzerinde bulunur, hafif alkalidir. Organik madde miktarı arttıkça rengi koyu kahverengine döner. Su tutma kapasitesi yüksektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 149 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 150 Killi topraklarda yüzlek köklü meyve ağaçları (erik, elma, ayva) yetiştirilebilir. Çok nemli ve soğuk topraklarda sert çekirdekli meyve türlerinde fizyolojik bir hastalık olan zamk hastalığı olacağı unutulmamalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 151 Toprak kurumaya başladığı zaman su molekülleri kil parçalarının arasından uzaklaşır. Suyun bu hareketi kil parçalarının bir birlerine çok yaklaşmasına, hacimlerinin küçülmesine ve yüzeyde çatlamalara neden olur. Yüzeyde görülen çatlamalar organik madde eksikliği olan killi toprakların ortak özelliğidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 152 Ağır Ve Killi Toprak Yapısı Bu tip topraklara hümik madde eklenmesi toprak yapısını iyileştirmektedir. Hümik asit kil parçalarının arasına girerek kuru ve sıcak havalarda sıkı bir şekilde birleşmelerini ve yapışmalarını engellemektedirler. Büyük hümik asit molekülleri kil parçalarını ayrı ayrı tutabilmekte ve bunun sonucunda su ve besin maddeleri kolaylıkla bu alanlara yerleşebilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Ağır Ve Killi Toprak Yapısı 153 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Killi Toprakların Hümik Maddeler ile yapısının iyileştirilmesi 154 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 155 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 156 Organik topraklar: %20-80 oranında organik madde bulunur. Kısmen veya parçalanmış bitki artıklarından oluşmuştur. Renkleri kırmızımsı kahverengi ve siyah arasındadır ve olgunlaşmaları devam eder. Koyu renkli olgunlaşmış olanları bitki yetiştiriciliğinde kullanılmalıdır. Su tutma kapasiteleri yüksek, havalanmaları iyi, azot yönünden zengindirler. Doğrudan kullanılmaz, diğer toprakların yapılarını iyileştirmek için karıştırılır. Fide harçlarının hazırlanmasında, örtü altı tarımında kullanılır. Sebzecilik için çok aranan topraklardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 157 Turba (Peat) topraklar: Organik madde miktarı %50’nin üzerinde, hatta bazen % 95 civarındadır. Oldukça fazla su tutma kapasitesine sahiptir. İyi havalanır ve azot miktarı fazladır. Sebze ve süs bitkileri yetiştiriciliği için uygundur. Soğan, patates, havuç, kabak, marul ve diğer tüm sebzeler bu tür topraklarda iyi yetişir. Tohum çimlendirme, çelik köklendirme ve fidan üretiminde, saksılı süs bitkisi yetiştiriciliğinde saf veya karışım halinde kullanılır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Derinliği 158 Bahçe bitkilerinin özellikle çok yıllık olanlarının kökleri; genelde 1-5 m derinlikteki toprak tabakası içinde geliştiklerinden toprak derinliği önemli bir faktördür. Bu nedenle, toprağın geçirimsiz tabakalarının veya taban suyu düzeyinin kök bölgesinden aşağıda olması istenir. Sebzelerde kök derinliği daha yüzlek olduğundan (45-120 cm), daha az derinlikteki topraklar yeterli olabilir. Pullukla sürekli aynı derinlikte işleme sonucunda oluşan ve “pulluk tabanı” olarak adlandırılan sert ve geçirimsiz tabakanın 3-4 yılda bir, “dipkazan” tipi aletlerle kırılması gerekir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 159 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 160 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 161 Toprak Taban Suyu Bitki köklerinin gelişiminde toprağın havalanması ve sıcaklığı çok etkilidir. İyi havalanan bir toprakta gözeneklerin %50’si hava ile doludur. Oksijen, köklerden besin maddelerinin alınmasını kolaylaştırır. Toprak tipleri içinde, en iyi havalanabilenleri çakıllı, kumlu; en kötü havalananlar ise balçık ve killi topraklardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 162 Toprağın iyi havalanması için gerekiyorsa drenaj yapılmalıdır. Çok yıllık bitkilerde 2 m, sebzelerde 1.5 m’nin üzerine çıkmayacak şekilde taban suyu seviyesi kontrol edilmelidir. Ağır bünyeli topraklarda organik gübreleme yapılmalıdır. Pulluk tabanı kırılmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprakta Hava 163 Toprağın su ile dolu olmayan gözeneklerinin tamamına yakınında hava bulunmaktadır. Yoğun şekilde sulamanın ardından topraktaki hava önemli ölçüde azalacaktır. Havalanma, bitki gelişim ortamının uygunluğunun belirlenmesinde kullanılır. Toprak havası atmosfer havasının bir devamı olup atmosfer havası ile toprak havası arasında devamlı bir değişim söz konusudur. Böylece toprak havası sürekli olarak yenilenmektedir. Toprak havasının bileşimi atmosfer havasındakine benzemektedir. Ancak, toprak havasında atmosfer havasındakinden yaklaşık 10 – 20 kat kadar fazla karbondioksit bulunmaktadır. Çünkü, bitki kökleri ve mikroorganizmalar gelişirken solunumlarında oksijen kullanılmakta ve bunu karbondioksit halinde geri vermektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 164 Killi topraklarda bitkiler için yeterli havalanmanın sağlanması mümkün değildir. Kil taneleri birbirleri ile sıkı bir şekilde birleştiklerinden havalanmayı sağlayan boşluklar azalır. Bunun sonucunda toprakta havalanma oranı düşer. Havalanma oranının artırılması amacıyla organik madde, perlit, kum gibi gevşetici materyaller eklenmelidir. Killi toprakların hava kapasitelerinin artırılmasında bitki artıkları, ahır gübresi veya turba şeklindeki organik madde uygulamaları yapılabilir. Bu şekildeki uygulamalar sonucunda boşlukların hacmi artmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 165 Toprak havasının değişken olması iklim koşullarına ve toprak işleme sıklığına bağlı olarak değişir. Uygun zamanda ve sıklıkta toprak işleme genellikle sıkı yapılı toprakların hava kapasitesini artırır. Ancak çok sayıda yapılacak toprak işleme, toprağın toz haline dönüşmesine neden olur. Bu da toprakta boşlukların azalmasına yol açar. Ayrıca iklim olaylarında yağmur damlalarının etkisi de önemlidir. Toprağa çarpan yağmur damlaları toprak taneciklerini küçültür. Yüzeyde sıkışmaya böylecede hava kapasitesinin azalmasına neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 166 Toprak havasının en önemli bileşenleri azot, oksijen ve karbondioksittir. Topraktaki bileşenler sabit olmayıp mevsime, sıcaklığa, toprak nemine, toprak derinliğine, kök gelişimine, mikrobiyal aktiviteye ve toprak yapısına bağlıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 167 Toprak Suyu Toprağın sıvı fazını oluşturur. Toprağa düşen yağmur suları ve sulama sonucu toprağın içine giren su, toprak içerisinde aşağı yukarı ve yanlara doğru hareket eder. Toprak içine giremeyen su ise toprak yüzeyinden akıp gider ve hatta yanında toprağın taşınmasına neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 168 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 169 Toprakta su oranı arttıkça toprak içerisindeki boşluklar su ile dolacağından buralarda hava azalır. Bu nedenle toprakta bulunan su ve hava miktarının en iyi bitki gelişimini ve diğer toprak canlılarının yaşamına olanak sağlayacak tarzda dengelenmesi gerekir. Toprakta aşırı su noksanlığı ise bitki gelişimini ve tarımı sınırlayıcı etki yapmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 170 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 171 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 172 İklim © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 173 Toprağın fiziksel özellikleri iklim koşullarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Genellikle yağışlı ve serin iklim kaba bünyeli, sıcak ve kurak iklim ise ince bünyeli toprakların oluşmasına neden olur. Sıcak ve kurak iklim parçalanmayı hızlandırmaktadır. Böylece oluşan ince bünye, yağışın az olması sebebiyle yıkanamamaktadır. Ancak yağışın fazla olduğu yörelerde ince parçacıklar kolayca yıkanarak derinlere taşınmaktadır. Yağış miktarı ile toprak parçacıklarının kümeleşmesi arasında oldukça yakın bir ilişki vardır. Fazla yağış sonucu kil ve organik madde miktarı artmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 174 Suyun yapmış olduğu fiziksel etkiler (yüzeysel akışın yaptığı erozyon ve donan suyun kayaları parçalaması) toprak oluşumunda etkilidir. Toprağı örten bitki örtüsü, erozyona karşı toprağı korur. Kurak bölgelerde bitki örtüsü olmadığından toprak rüzgârlar aracılığıyla taşınır. Ayrıca dik eğimli olan yerlerde, çıplak tepelerde su çabucak sellere dönüşür. Kısacası su erozyonu sıcak ve eğimli yerlerde daha fazladır. Rüzgâr erozyonu ise düz ve kurak bölgelerde daha fazladır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 175 Kurak ve sıcak bölgelerde toprakta çözünme kolay olmakta ve çözünen kısımlar kolayca üst üste yığılarak derin profiller oluşturmaktadır. Toprağın en önemli inorganik unsurları iklime bağlı olarak değişim gösterir. Toprak organik maddesi nemli ve serin bölgelerde kolayca ayrışmadığından yığılmakta, sıcak ve kurak bölgelerde ise organik madde hızla ayrışarak düşmektedir. Kısacası yağış ve sıcaklık miktarı arttıkça toprakta kil mineralleri miktarı artmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 176 Toprağın kireç içeriği yağışlı bölgelerde yıkanma sonucu azalır. Kurak bölgelerde ise toprakta kireç birikir. Yağışın fazla olduğu serin iklimlerde toprakta oluşan tuzlar kolayca yıkanmakta, sıcak ve kurak iklimlerde ise tuzlar birikmektedir. Farklı bitki örtüsü toprakların oluşumunda etkilidir. Fazla yağışlı sıcak bölgelerde orman, kurak bölgelerde bozkır bitki örtüsünü görmekteyiz. Bu şekilde de farklı toprak tipleri ortaya çıkmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 177 Toprakta mikroorganizmaların ve diğer toprak canlılarının tür, miktar ve aktiviteleri de toprak oluşumunda önemlidir. İklimin bu etmenler üzerinde etkisi sonucu toprak nemi, toprak reaksiyonu, bitki besin maddeleri ve organik madde miktarında değişimler söz konusudur. İklimin uzun süreli etkileri sonucu benzer iklimde oluşan topraklarda benzer özellikler meydana gelmekte, buna karşın farklı iklimlerde farklı toprak tipleri ortaya çıkmaktadır. Sıcaklığın toprak oluşumundaki rolü de önemlidir. Sıcaklıktaki her 10 derecelik artış topraktaki kimyasal olayların artışına neden olmakta, hızını 2-3 kat artırmaktadır. Topraktaki kimyasal reaksiyonların hızındaki azalma veya artış toprak oluşumunu hızlandırmakta ya da geciktirmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Reaksiyonu (pH = -log (H+) ) 178 • Toprak reaksiyonu (pH) toprakta serbest halde bulunan H+ iyonu konsantrasyonunun eksi logaritmasını ifade eder. pH=7 olan topraklar nötr kabul edilir. 7’nin altında olanlar asit, üzerinde olanlar bazik (alkali) topraklar olarak değerlendirilir. • pH=4 ve 9 değerleri sınır kabul edilir. Bu sınırların altında veya üstünde bitki gelişimi ve büyümesi sıkıntılı olur. Topraktaki iyonların bitki tarafından alınımı engellenir. Bitkiye toksik etki yapar. • Buna rağmen çay ve yaban mersini, pH=3.5 olan topraklarda iyi gelişirler. pH=8.5’un üzerinde olduğu alkali topraklarda da Antep fıstığı, asma, zeytin, badem gibi bitkiler yetişebilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 179 Toprak Reaksiyonu • Asit karakterli topraklara çok yağışlı ekolojilerde rastlanır. Asit toprakta pH’yı artırmak için kireçleme yapılabilir. • Alkali topraklardaki yüksek pH’yı düşürmek için ise, asit karakterli gübreler ile gübreleme yapılmalıdır (amonyum sülfat ve üre). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 180 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Tuzluluğu 181 Toprak tuzluluğu, toprakta bulunan Sodyum (Na+), Klor (Cl-), Sülfat (SO4-2) ve Karbonat (CO3-2) iyonlarından kaynaklanır. Aşırı inorganik gübreleme, tuzlu sularla sulama, kurak bölgelerde hızlı buharlaşma ile tuzlu yeraltı sularının toprağın üst tabaklarına taşınması, kötü drenaj gibi nedenlerle tuzlanma meydana gelir. Topraktaki aşırı tuz ve onun oluşturduğu ozmotik potansiyel nedeniyle bitkiler topraktan suyu alamazlar ve fizyolojik kuraklık yaşarlar. Ayrıca bünyeye giren aşırı sodyum ve klor iyonları toksik etki yapar. Sonuçta bitkide sararma ve solma, verim ve kalite kayıpları ortaya çıkar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 182 Bahçe bitkilerinin büyük çoğunluğu toprak tuzluluğuna duyarlıdır. • Meyve türleri arasında tuza en hassas olan tür limon, en yüksek tolerans gösteren hurmadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 183 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 184 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 185 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 186 Tuzun zararından kaçınmak için; Tuzlu topraklar, organik gübreleme yapılarak ıslah edilmeye çalışılabilir, ayrıca sadece gerektiği kadar sulama yapılmalıdır (damla sulama gibi). Örtü altı tarımında sera toprağının tuzlanan en üst katmanı (yaklaşık 5 cm derinliğinde) uzaklaştırılıp yerine daha iyi kalitede toprak getirilebilir, ya da topraksız tarım yöntemi kullanılarak tuzluluğun zararından korunma yoluna gidilebilir. Toprağın, drenaj kanalları açılarak bol su ile yıkanması da bir çözüm yolu olabilir; fakat en etkili ve kalıcı yöntem, genetik olarak tuza toleransı yüksek bitki tür ve çeşitlerinin yetiştirilmesidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 187 Toprak Yorgunluğu • Toprak yorgunluğu, aynı toprakta arka arkaya yetiştirilen bazı kültür bitkilerinin gelişmelerindeki yavaşlama veya değişik nedenlerle toprak verimliliğinin azalması olarak tanımlanmaktadır. • Uzun yıllar aynı toprak üzerinde yetişen çok yıllık bahçe bitkilerinde ortaya çıkar. Sebzelerin de ardarda yetiştirilmeleri durumunda gelişmenin azalması, hastalık ve zararlıların artması nedeniyle verim düşüklüğüne rastlanır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 188 Toprak yorgunluğu belirtileri Vegetatif gelişme azalır, boğum araları kısalır, gövde kalınlığı azalır, bodurlaşma başlar. Yapraklarda rozetleşme, kök gelişmesinde azalma olur. Sulama, gübreleme gibi kültürel uygulamalar yapılsa da belirtiler ortadan kalkmaz. Elma, kiraz, şeftali ve turunçgiller toprak yorgunluğuna karşı çok duyarlıdır. Yani bu ağaçları uzun yıllar yetiştikleri araziden söktükten sonra aynı yere yine aynı türün getirilmemesi gerekir. Getirilecekse de gerekli önlemler alınmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 189 Toprak yorgunluğunun nedeni hakkında üç teori bulunmaktadır: • Fakirleşme Teorisi: Uzun yıllar aynı toprakta aynı bitkilerin yetiştirilmesi ile bu bitkiler hep aynı tip besin maddelerini almaktadır. Toprak, tek yönlü sömürüldüğü için, diğer besin maddeleri ile özellikle mikro iz elementleri arasındaki denge bozulmakta ve verim düşmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 190 Toksin teorisi: Toprakta yaşayan bitkiler tarafından verilen veya toprakta kalan bitki artıklarının mikroorganizmalar aracılığıyla parçalanması sonucu oluşan toksik maddeler toprakta birikmekte, bu da yorgunluğa neden olmaktadır. Şeftali, bu konuda bilinen en duyarlı türdür. Eski şeftali bahçesi söküldüğünde toprakta kalan kök artıkları, yeni şeftali fidanlarının gelişmesini engelleyici toksik etki yapar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 191 Mikroorganizma teorisi: Aynı yerde uzun yıllar aynı bitkinin yetiştirilmesiyle bazı mikroorganizmaların gelişmesi uyarılmakta, bazılarınınki ise engellenmektedir. Bunun sonucu olarak toprağın biyolojik dengesi bozulmakta, toprak yorgunluğu ortaya çıkmaktadır. • Bu teorilerin her biri gerçek ve haklı yönlere sahiptir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak yorgunluğunu ortadan kaldırabilmek için bazı önlemler alınabilir. 192 a. Toprak yorgunluğu görülen bahçelerde yaşlı ağaçlar sökülerek bahçe birkaç yıl tarla tarımına ayrılarak dinlendirilebilir ve aynı bahçe toprağı aynı tür için 4-5 yıl sonra yeniden kullanılır; b. Ekim nöbeti denilen uygulama yapılabilir. Tek yıllık sebze türlerinde kullanılabilen bu yöntemde, kök derinliği, topraktan kaldırdığı besin maddesi, hastalık ve zararlıları dikkate alınarak aynı parsele farklı türler getirilebilir. Örneğin domates yetiştirilen bir alana, ertesi yıl aynı familyaya giren biber ve patlıcan değil; kabak, hıyar, fasulye gibi farklı familya üyeleri getirilebilir. c. Fidanlık üretiminde de ekim nöbeti uygulanmalı, sökülen parselde dört yıl boyunca tarla bitkisi veya sebze yetiştirilmelidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 193 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 194 Toprak Biyolojisinin Konusu, Önemi ve Gelişimi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bitkiler, mikroorganizmalar, omurgalı ve omurgasız toprak hayvanları bulundukları 195 ortam içinde son derece karmaşık ekolojik ilişkiler gösterirler. Toprak canlılarının kendi aralarında ve toprak kütlesinin cansız kısmı ile bulundukları etkileşimler sonucu, topraklar özellik kazanmakta ve gelişmektedirler. Organizmaların belirli bir çevre içindeki davranışları temel olarak genel ekoloji kuralları ile açıklanabilir. Ancak toprak içinde oluşan reaksiyonların karmaşıklığı, canlı türlerinin çok farklı özellikler göstermesi nedeniyle toprak bilimi içinde mikrorganizma-fauna-bitki-toprak kütlesi ilişkisinde süregelen karmaşık süreçlerin nasıl oluştuğunu açıklıkla ortaya çıkarmada yeni araştırma yöntemlerine gerek göstermektedir. İşte bu yaklaşımı ortaya koyan Toprak Biyolojisi, toprak organizmaları ve onların dünyasını hedef aldığından saf biyolojiden ayrılmaktadır. Ünlü biyolog Ernst Haeckel (1843-1919) organizmalar ile onların çevreleri aralarındaki ilişkileri tanımlayan bilim dalını “Ekoloji” olarak tanımlamıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak biyolojisi genel karasal ekolojinin daha iyi anlaşılmasına yardım eder. Toprakta 196 yaşayan organizmaların birbirleriyle ve toprağın cansız (abiyotik) kısmı ile ilişkilerinin araştırılması ile toprak biyolojisi, “botanik”, “mikrobiyoloji”, “zooloji” ve “toprak bilimi” arasında bağlayıcı bir bilim dalıdır. Belirli bir yaşam ortamında (biyotop) bulunan tüm organizmaların birliği “yaşam birliği” veya biyosonöz” olarak tanımlanır. Karasal (terrestrial) ve sulara ait (aquatik) ekosistemler olarak tanımlanan yaşam birlikleri bulunmaktadır. Yaşam birlikleri hiçbir zaman yalnız olarak bulunmaz, mutlaka bir yaşam ortamı (biyotop) ile ekosisteme bağlı olarak bulunur. Yaşam birliği ile yaşam ortamının bu ayrılmaz birlikteliği karasal bir ekosistem kavramında ele alındığında, belirli toprak canlılarının yokluğu veya eksikliği halinde bazı toprak özellikleri, madde değişimleri gibi oluşum ve çevrim olayları yürümeyecek ve sistem bir noktada işlevini yitirecektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 197 Her bir yaşam birliği üç büyük ekolojik organizma grubundan oluşmaktadır: a. Üreticiler: Yeşil bitkiler. Organik maddenin oluşmasını sağlarlar. b. Tüketiciler: Hayvan dünyası. Organik maddeler ile beslenirler. c. Ayrıştırıcılar: Mikroorganizmalar. Organik maddeleri tekrar mineralize ederler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 198 Toprak biyolojik sistemi ele alındığında çok karmaşık bir bileşim gösteren toprak canlıları ile (edafon) ayrıştırıcılarının aktiviteleri baskın nitelik göstermektedir. Bir ekosistem veya ekosistem parçalarında genel olarak kapalı bir madde döngüsü söz konusudur. Çünkü böyle bir ekosistemde üretici tüketici ve ayrıştırıcı gruplar büyük bir çeşitlilik içinde bir arada bulunurlar. Çevresel bir faktör bu grupların birini veya fazlasını etkileyerek aktivitelerini değiştirdiğinde veya türsel bileşimi değiştirdiğinde madde döngüsü tamamlanamaz ve açık bir ekosistem yapısı ortaya çıkar. Örneğin ekosistem parçasındaki ayrıştırıcıların sayısal değer ve aktivitelerinde kuvvetli azalmaların olması, organik madde ayrışmamasına ve ortamda birikmesine neden olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 199 Bir ekosistemde yaşam koşulları değişmediği sürece orada bulunan türler ve bireylerin sayıları ortalama bir değerde dengede kalır. Buna “yaşam beraberliği dengesi-biyosönetik denge”adı verilmektedir. Ancak bu denge statik nitelikli değildir, dinamik karakter gösterir. Ekosistemdeki “yaşam beraberliği”nin bileşimini o çevredeki: besin maddeleri yarayışlılığı, su hava sıcaklık gibi yaşam ortamı koşulları belirler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 200 Bu koşulların optimal nitelikte oluşu yaşam birliğinde büyük bir tür çeşitliliğine neden olmaktadır. Çevre faktörlerinden biri veya bir kaçının bozulması nedeniyle tür bileşimi bakımından fakir, bazı tür veya türlere ilişkin popülasyonlarca zengin bir biyosönöz ortaya çıkar. Biyotopun belirli özelliklerinin zaman içinde değişime uğraması ile buna adapte yeni yaşam birlikleri oluşabilir. İnsanların çeşitli kullanma etkinliklerinden dolayı değişime maruz kalan kültür topraklarında doğal biyosonözlere nadiren rastlanır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 201 Çeşitli biyotopların kapsamındaki belirli toprak canlılarının nicel varlığı üzerine çoğu kez tam bir tanımlama bulunmamaktadır. Fakat topraklarda biyolojik olarak yönlendirilmiş değişim olayları yalnızca organizmaların aktivitesine bağlı olup, günümüzde toprak biyolojisi araştırmaları biyokimyasal ekolojiyi ön planda tutmaktadır. Toprak yalnızca kum, silt ve kil gibi mineral fraksiyonlardan ve çeşitli ayrışma düzeyindeki organik maddelerden oluşmamaktadır. Topraklarda hem mikroskobik boyutlarda ve hem de makroskobik nitelikte karmaşık bir canlılar dünyası bulunmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 202 Çok sayıda bakteri, mantar, alg, virüs, protozoa gibi organizmalar yanında mikroskobik büyüklükteki toprak omurgasızlarından omurgalı canlılara kadar değişen toprak canlıları karmaşık bir etkileşim içinde toprakta bulunurlar. Toprak bu canlıların çoğalmaları ve varlıklarını sürdürmeleri için iyi bir gelişme ortamıdır. Bu canlı varlıklar, toprağın gelişmesinde, kimyasalfiziksel niteliklerinde ve verimliliği üzerinde büyük rol oynarlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 203 Topraktaki organizmaları ve bunların her türlü aktivitelerini Toprak Biyolojisi bilim dalı inceler. Toprağın bu biyolojik sistemi, toprak biliminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Çünkü organizmalar olmadan toprağın oluşması ve işlevlerini yerine getirmesi olası değildir. Mikroorganizmalar toprak faunasının işbirliği ile çeşitli hayvan ve bitki kalıntılarını ayrıştırarak başlangıçtaki mineral maddelerin açığa çıkmasında etken olurlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 204 Bu esnada üretmiş oldukları metabolitler ve ara ürünler ile toprağa yoğun bir biyokimyasal nitelik kazandırırlar. aktiviteler sonucu oluşan son ürünlerden çeşitli varlıklar, öncelikle bitkiler yararlanır. Böylelikle doğal yaşam süreçleri işlevini sürdürür. Toprakların verimliliği, toprakta bulunan organizma aktiviteleri ve oluşturdukları reaksiyonların yönü ile çok yakından ilgilidir. Bitkilerin gereksinimi olan karbon, azot, fosfor, kükürt, demir, magnezyum v.b elementler, mikroorganizmalar yolu ile çeşitli sentez ve analizler sonucunda onlara yararlı şekle çevrilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 205 Mikroorganizmalar bu tür işlemleri kendi besin ve enerji gereksinimlerini sağlarken oluştururlar. Örneğin mikroorganizmalar bitkilerin yararlanamadığı elementel azotu atmosferden tutarak bitkilerin yararlanabileceği şekillere çevirirler. Veya karmaşık yapıdaki bitkisel ve hayvansal doku kalıntılarının ayrıştırılması ile bünyede tutulan karbon C02 şeklinde açığa çıkarılır. Topraklardaki çeşitli mikroorganizmalar bazı salgıları ve filamentleri ile toprak taneciklerinin daha iri kırıntılar halinde bağlanmasına neden olurlar. Agregat adı verilen bu toprak parçacıkları toprak yaşamı ve fiziksel koşullar bakımından çok önemli olup, toprağın erozyondan korunmasından, toprak neminin korunmasına ve kimyasal reaksiyonların niteliklerine kadar bir seri toprak olayının etkilenmesine neden olurlar. Uygun koşullarda bulunan topraklarda mikroorganizmalar ve diğer bazı makroskobik canlılar, toprağın verimliliğini arttırdıklarından özellikle doğal ekosistemlerde vejetasyonun güçlü olmasını sağladıklarından, toprağı rüzgar ve su aşınımından (erozyon) korurlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Genel kanı toprak verimliliğinin toprak mikroflorasının olumlu gelişmesi ile doğru orantılı 206 olarak arttığı doğrultusundadır. Ancak, toprak organizmalarının büyük yararları yanında, kültüre alınan topraklarda bitkilere zararlı olan canlıların barındığı gibi, topraklarda bulunan mikroorganizmaların bir kısmı insan ve hayvan zararlısı olarak toprakta barınır ve uygun ortam buldukları durumlarda hastalık etkeni olurlar. Toprakta yaşayan bazı mikroorganizmalar da, diğer canlıların gelişmesini engelleyici rol oynayabilirler. Örneğin bazı mantar ve bakteri türleri çıkardıkları antibiyotik, alkol ve organik asitler gibi maddeler ile çeşitli toprak bakterilerinin üremelerini önleyebilirler. Topraklar hem zararlı hem de yararlı mikroorganizmaları bir arada ve belirli bir denge içinde barındırırlar. Günümüzde modern tarım tekniği (toprak biyoteknolojisi) toprağın yararlı mikroorganizmalardan daha fazla yararlanma ve zararlı olanların olumsuz etkilerinden korunma amacına yönelmiştir. Toprak mikroorganizmalarının ekosistem içindeki faaliyetlerinin daha iyi anlaşılabilmesi çabaları toprak biyolojisi içinde “biyokimyasal ekoloji” araştırmalarına ağırlık verilmesine neden olmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprak Canlıları 207 Toprakta hayat vardır. Toprakta bulunan canlılar bitkisel canlılar ve hayvansal canlılar olmak üzere iki grupta incelenir. Bitkisel canlılar içerisinde bakteriler, mantarlar, aktinomisetler ve algler yer almaktadır. Hayvansal canlılar ise protozoalar, nematodlar, solucanlar ve diğer canlılar adı altında gruplandırılır. Toprak canlıları toprakta çok az bulunur. Ancak toprak oluşumu ve bitki gelişimi açısından önemlidir. Çeşitli organik bileşikler ve salgılar üretmek suretiyle toprakta sayısız dönüşüm olayı gerçekleştirir. Bu şekilde bitki besin elementleri daha elverişli forma çevrilirken, bitki için en iyi toprak formu da elde edilmiş olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 208 Toprak Biyolojisi ve İlgili Bilim Dallarının Gelişimi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 209 Toprak biyolojisi; Mikrobiyoloji Ekoloji (özellikle mikrobiyal ekoloji) Zooloji Toprak Bilimlerinin çeşitli dallarının konuları ile yakın bir bütünlük oluşturan bir bilim dalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 210 Ekoloji Biliminin Gelişmesi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 211 Ekoloji, biyoloji biliminin organizmalar ve onların çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Diğer bir deyimle ekoloji doğanın yapısını, işleme tarzını incelemektedir. Yunanca oikos (ev) ve logos (bilim) kelimelerinden türetilen ekoloji teriminin bilimsel tanımı yapılarak ilk kez 1869 yılında Alman biyoloğu Ernst Haeckel tarafından kullanılmıştır. Ancak daha önceleri Fransız zooloğu Isodore Geoffroy St. Hilarie ekolojinin tanımını yaparak ethology terimini kullanmıştır. 19. yüzyılda doğa ile ilgilenen araştırmacı ve bilim adamları sayısında artış görülmektedir. Bu araştırmacılar genellikle kıtalar fauna ve florası ile çalışanlar ve adalar biotası ile ilgilenenler olmak üzere iki grup oluşturmaktaydılar. Alexander von Humboldt’un 1807 Güney Amerika kıtasının tropik ve ılıman kuşağında yapmış olduğu beş yıllık araştırmaları 26 ciltlik dev bir eserde toplanarak, bitkilerin dağılım coğrafyası konusunda çok önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bitki besleme ve toprak verimliliği konularında ismi ilk olarak geçen bilim adamlarından 212 Justus von Liebig (1840), gübre etkisi yapan bazı kimyasal elementlerin, bitki üretiminde sınırlayıcı etkilerini ortaya koymuştur. Adalar ekolojisi üzerine çalışanların en ünlüsü Charles Darwin’dir. Tahiti, Galapagos, Yeni Zelanda, St. Helen ve Azor adalarını inceledikten sonra elde ettiği ekolojik kavramların ışığında ünlü Evrim Teorisi’ni açıklamıştır. İngiliz ekolojist Charles Elton ekolojiyi “Doğa Tarihi Bilimi” olarak tanımlayıp “hayvanların sosyolojisi ve ekonomisi” ilişkisini ortaya koymaktadır. Bir Amerikan bitki ekoloğu olan Frederick Clernents ise ekolojiyi ‘birlik (kommünite) lerin bilimi”olarak tanımlamaktadır. Alman ekoloğu Karl Friedericks “ çevre bilimi” tanımını uygun görmektedir. Çağdaş en önemli ekologlardan Amerikalı ekolojist Eugene Odum ekolojiyi “ Doğanın yapı ve işlevlerinin bilimi” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlara bakılarak ekolojinin çeşitli disiplinleri birbirine bağlayıcı ve disiplinler arası özelliği fark edilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 213 Toprak Zoolojisinin Gelişmesi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 214 Bu bilim dalının tarihsel gelişimi bu konudaki öncü çalışmaları ile tanınan Ehrenberg ile yaklaşık 120 yıl önce başlamıştır. Darwin’in 1882 de yazdığı ‘Solucanların Aktiviteleri Yolu ile Tarla Topraklarının Etkilenmesi ve Bu Organizmaların Yaşam Tarzları Üzerine Gözlemler’dir. Diğer doğal bilimlerdeki gelişmeler gibi toprak zoolojisi konusunda detaylı çalışmalar, bazı inceleme yöntemlerinin de gelişmesi ile çağımızda derinlik kazanmıştır. 1930 yılında Bornebusch’un “Orman Topraklarının Faunası” isimli tanınmış eserini takiben, 1936 yılında Frenzel “Çayır Topraklarının Hayvanlar Dünyası Üzerine Bir Araştırma” konulu eserini yayınlamıştır. Ancak toprak zoolojisi araştırmalarının asıl gelişme döneminin başlangıcı olarak France’ın çalışmaları ve Edafon (Edaphon) kavramını belirlemesi gösterilmektedir. Yine 1 930’da Feriedrichs’in “Topraktaki Hayvanlar Dünyası, Etkileri ve Ekonomik Önemleri” ve “Tarım ve Orman Zoolojisinin Ana Hatları” konulu eserleri ile bu konuda gelişmeler sağlandığı görülmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 215 Benzer konulu bir çalışma da 1931 yılında Hoffman tarafindan yayınlanmıştır (Önemli Toprak Hayvanlarınm Yaşamı ve Etkileri). Çağdaş çalışmaların içinde ilk kez Wurmbach (1957) Toprak faunası üzerine özel bir bölüm ayırmıştır. Kısa zaman araları ile Kevan (1962), Scahller (1962), Dunger (1964), Palissa (1964) toprak zoolojisi dalında yeni eserler vermişlerdir. Çok sayıdaki değerli yayınlar arasında Miller (1965)’in sayısız çalışmalarının özel bir yeri bulunmaktadır. Bu yayınlarda Toprak Biyolojisinin üç önemli yan disiplinden oluştuğu ve bunların toprak bakteriyolojisi, toprak mikolojisi ve toprak zoolojisi oldukları. vurgulanmakta ve bu canlı yaşamlarının toprakta iklim, fizik ve kimyasal faktörlerin etkisi altında oldukları © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 216 Biyolojik Sistemler, Basamakları ve Biyolojik Spektrum © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 217 Biyolojik sistemler incelendiğinde, bazı alt sistemlerin birleşerek bir üst düzeydeki sistemi oluşturdukları görülür. Bu sistemler yelpazesinin bir ucunda hücreyi oluşturan alt sistemler (gen sistemleri) bulunur. Hücreler çeşitli şekillerde bir araya gelerek, bir üst düzeydeki sistemi yani dokuları oluştururlar. Modern ekolojiyi iyi anlayabilmek için canlıların oluşturduğu organizasyon derecesini göz önünde bulundurmak gerekir. Canlılar organizasyon derecesine göre sıralanacak olursa Biyolojik Spektrum tanımı ortaya çıkar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 218 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 219 Ekolojinin kapsamına giren en küçük birim organizmadır. Canlı dünya için kullanılan terim biyosferdir. Ancak ekologlar biyosferin ekolojik bir sistem olduğunu vurgulamak amacı ile ekosfer tanımını kullanmaktadırlar. Ekosferdeki tüm canlı türleri çeşitli ekolojik ilişkiler ile birbirlerine bağlıdırlar. Bu nedenle biyolojik spektrum içinde bulunan her düzeydeki sistem, bir üst düzeye bağımlı olma niteliğini taşımaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 220 Ekolojik sistemlere kısaca ekosistem denmektedir. Ekosistemin bir bütün olarak işleyişini incelemeden önce, ekosistemi oluşturan öğeleri tanımak gerekmektedir. Tüm ekosistemler şu temel öğelerden oluşmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 221 1 .Canlı (biyotik) öğeler a. Üreticiler(Fotosentetik bitkiler) b. Tüketiciler (Birincil tüketiciler: Herbivor organizmalar). c. Ayrıştırıcılar (İkincil tüketiciler: Karnivor organizmalar). 2.Cansız (abiyotik) öğeler a. Anorganik maddeler b. Organik maddeler c. Fiziksel (çevresel) koşullar © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bütün biyolojik sistemler gibi, ekosistemler de açık sistemlerdir. 222 Ekosistemin işlevini sürdürebilmesi için kendi dışından enerji sağlamak durumundadır. Bu dış enerji kaynağı güneş (ışık) enerjisi olmakla birlikte, bu şekli ile ekosistemler tarafından kullanılamaz. Birinci! veya temel üreticiler olan fotosentetik bitkiler bu düzeyde devreye girerek radyant enerjiyi kimyasal enerjiye çevirirler. Bir ekosistemde ışık enerjisini fotosentez yolu ile sürekli olarak kimyasal enerjiye dönüştüren yeşil bitkiler olmadığı takdirde, bu tür bir sistem uzun süre bağımsız olarak varlığını sürdürme yetisine sahip değildir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 223 Ekosistemi etkileyen ve canlı davranışlarını belirleyen fiziksel koşullar şunlardır: a. Isı b. Işık c. Yağış d. Ortamdaki nem düzeyi e. Hava ve su kütlelerinin genel hareketleri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 224 Ekosistemlerin İşlevleri Tüm ekosistemlerde canlı ve cansız öğeler üç temel işlev ile birbirlerine bağlanırlar. Bunlar; a. Enerji akımı b. Kimyasal madde döngüleri c. Populasyon denetimleri’dir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Enerji akımı 225 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kimyasal madde döngüleri 226 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Populasyon denetimleri 227 Populasyon denetimi sistem içinde bulunan geri besleme mekanizmalarının varlığı ile oluşmaktadır. Bu geri besleme mekanizmalarını oluşturan ilişkiler, canlılar arasındaki simbiyoz, rekabet veya avcılık gibi ekolojik ilişkilerden olduğu kadar canlı ve cansızlar arasındaki interaksiyonlardan da oluşmaktadır. Ekosistemdeki enerji ve substrat yeterliliği halinde canlı populasyonu, diğer çevre koşulları da uygun ise optimal bir gelişme gösterir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 228 Çevre koşullarındaki değişimler, besin arzının azalması, hastalık ve yaşam alanındaki bozuklukların belirmesi ile sistem popülasyonunu daralmaya yönlendirir. Bunun sonucunda bütün tür bireylerinin zarar görmesi yerine, türün devamını sağlayabilecek düzeyde bir popülasyon dağılımı ile ekosistem unsurları korunmuş olur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 229 TOPRAK ORGANİZMALARI © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 230 Toprak mikroorganizmalarının tümü edafon olarak tanımlanmaktadır. Organizasyon nitelikleri göz önünde bulundurulmaksızın toprak biotası şu alt bölümlere ayrılabilir: a. Mikrobiota: Aig, protozoa, mantar ve bakteriler b. Mezobiota: Nematodlar, küçük arthropodlar vb c. Makrobiota: Yer solucanları, yumuşakcalar, arthropodlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 231 Makrobiota arasında bitki kökleri, kazıcı kemirgenler, sürüngen ve hem suda hem de karada yaşayabilen hayvanlar yer alırlar. Edafonu oluşturan öğelerden toprak florası terimi çok doğru bir terim olmamakla birlikte kullanıma yerleşmiştir. Aslında toprak mikroorganizmaları (mikroflora) tam olarak ne bitkiler ve ne de hayvanlar dünyasına ait değildir. Yüz yıl öncesinde canlıların iki büyük aleme ayrılması bitki ve hayvanların şekil, yapı, beslenme özelliklerindeki farklılıklara dayanmaktaydı. Mikrobiyoloji çalışmaları ilerledikçe, bazı özellikleri ile bitkilere, diğer bazı özellikleri ile de hayvanlara benzemeleri nedeniyle mikroorganizmaları ayrımlayan bir sınıflama gereksinimi doğmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 232 Alemler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Moneralar 233 Tek hücreli, ribozom dışında hücre organeli bulunmaz, bazıları hareketli, ototrofheteretrof Protistalar Tek veya çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organelleri bulunur, bazıları hareketli, ototrof-heteretrof Mantarlar Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organelleri bulunur, hareketsiz, heteretrof Bitkiler Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organeller bulunur, hareketsiz, ototrof Hayvanlar Çok hücreli, hücrelerde çekirdek ve diğer organeller bulunur, hareketli, heteretrof © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 234 Alemler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 235 Enzimler Özellikleri Topraktaki işlevleri Mikrobiyel interaksiyonlar Olumlu ilişkiler Olumsuz ilişkiler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 ENZİMLER 236 Enzim = biyokatalizör (=org katalizör) Protein yapısında, kollaidal, kompleks biyokatalizör. APOENZİM © zeytinist + KOENZİM (inaktif, (inaktif, yüksek düşük molekül molekül ağırlığınd ağırlığında, a, protein org. yapısında molekül [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr HOLOENZİM (Aktif) 01.11.2016 ENZİMLER 237 B vitaminlerinin çoğu enzimlerin asıl yapısını oluşturur. Bazı enzimlerin yapısında Fe, Mg gibi metaller (=aktivatörler) Enzimlerin Görevi Büyük molekülleri küçük moleküllere parçalamak Reaksiyonun hızını artırmak protein aminoasit Biyolojik yolla Kimyasal yolla (%3-5HCl, 4 saat) (%20 HCl, 108OC, 24 saat) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Hidrolazlar 238 I. Hidrolazlar Su yardımıyla hidrolitik parçalanmayı sağlarlar. C – O ve C – N bağlarını parçalarlar. a. Esterazlar (lipazlar, fosfatazlar, sülfatazlar) RCOOR + H2O RCOOH + RCH Ester Asit Alkol lipaz yağ © zeytinist yağ asitleri + gliserin [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Hidrolazlar 239 b. Karbohidrolazlar (maltaz, laktaz, sakkaraz, amilaz vb.) amilaz Nişasta + H2O maltoz maltaz Maltoz + H2O glukoz c. Proteinazlar Protein © zeytinist peptit ve aminoasitler [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Oksidoredüktazlar 240 II. Oksidoredüktazlar (oksidaz, dehidrogenaz) Oksitleyen, indirgeyen enzimlerdir, hidrojen ve elektron taşırlar. Solunum ve fermantasyonda önemli görevleri vardır. Substrat H2 + koenzim © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr substrat + koenzim H2 01.11.2016 Transferazlar 241 III. Transferazlar (=Taşıyıcı enzimler) verici moleküldeki bir grubu alıcı moleküle taşırlar. Taşıdıkları gruba göre metil, karboksil ve amino transferazlar olarak adlandırılırlar. transfosforilaz ATP + Glukoz © zeytinist [email protected] Glukoz-6-fosfat + ADP www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Liyazlar 242 IV. Liyazlar Hidrolazlara benzer, ancak substratı parçalamak için H2O vb. yardımcı maddeye ihtiyaç yoktur. karboanhidrazlar H2CO3 H2O + CO2 katalaz H2O2 © zeytinist 2H2O + O2 [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İzomerazlar - Ligazlar 243 V. İzomerazlar Organik bileşikleri izomerlerine dönüştürür. IV. Ligazlar Bir çok biyolojik maddenin sentezlenmesini sağlarlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 244 Substrata bağımlılık yönünden sınıflama Konstitütif enzimler (bağımlı değil, üreaz) Adaptif (indüktif) (bağımlı, selülaz) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Mikroorganizmaların Karşılıklı İlişkileri 245 Toprakta yaşamakta olan canlılar arasındaki karşılıklı etkileşimler (interaksiyon) , canlıların birbirini teşvik etmesi şeklinde olumlu olabileceği gibi parazit şeklinde olumsuz olabilir. Mikroorganizmaların karşılıklı işikileri 1. Olumlu ilişkiler 2. Olumsuz ilişkiler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Mikroorganizmalar Arası Olumlu İlişkiler 246 1. Mikroorganizmalar arasında olumlu ilişkiler a. Komensalizm Tek yönlü yararlanma b. Mutualizm Karşılıklı zorunlu yararlanma c. Protokoperasyon Zorunlu olmayan karşılıklı yararlanma © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Komensalizm 247 Bu ilişkide türlerden biri yarar sağlarken diğeri ilişkiden ne olumlu ne olumsuz etkilenmez. Genellikle farklı türler arasında görülür. Substrat sağlama NH4 NO2 Nitrosomonas spp. NO3 Nitrobacter spp. Ortam sağlama Aerobik mikroorganizmalar + O2 Solunum Anaerobik ortam © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr (Clostridum spp.) 01.11.2016 Mutualizm 248 Bu ilişkide türler bir anlamda birbirine muhtaçtır. Mutualistik ilişki toprak ekosisteminde beslenme açısından büyük öneme sahiptir. Alg + Mantar Liken Alg mantara enerji kaynağı olabilecek karbon ve vitaminler sağlarken mantar mineral madde ve su sağlar Rhizobium + Baklagil Rhizobium azot sağlarken baklagil karbon ve besin elementi sağlar. Mikroriza Mantar ve bitki ortak yaşamı Mikoriza bitkiyi hastalık ve zararlılara karşı korur, bitkiye su ve besin © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr elmenti sağlar karşılığında bitki mikorizaya karbon sağlar. 01.11.2016 Protokoperasyon 249 Bu ilişkide, etkileşimde bulunan bireyler birbirlerinden yararlanırlar ancak yaşamlarının devam etmesi için ilişki zorunlu değildir. a. Rhizosfer bölgesinde yaşayan mikroorganizmaların bitkilerle olan ilişkileri protokoperasyondur. b. Azotobacter, toprakta selüloz ayrıştıran organizmaların ayrışma ürünleri varlığında azot bağlamaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Mikroorganizmalar Arası Olumsuz İlişkiler 250 2. Mikroorganizmalar arasında olumsuz ilişkiler a. Rekabet Sınırlı kaynaklar için yarış b. Amensalizm - Antagonizm Zararlı madde salgılama c. Parazitizm ve Predasyon Asalak yaşam © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rekabet 251 Bu ilişki iki veya daha fazla organizmanın ışık, su, besin elementleri veya gelişme alanı için yarış halinde olması durumudur. Zararlı madde salgılaması gibi diğer organizmaya doğrudan zarar yoktur. Genellikle aynı türün bireyleri arasında gerçekleşir. Rekabet ihtiyaç duyulan substrat veya ortamın sınırlı olması durumunda meydana gelir. Rekabet gücü düşük olan bir organizma rekabet gücü yüksek olan bir organizmayla aynı ortama bırakılırsa başlangıçta rekabet gücü düşük olan bakteri normal gelişim gösterirken zaman içerisinde gelişmesi yavaşlar – durur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Amensalizm - Antagonizm 252 Salgılanan metabolitleri ile bir türün diğer türü engellemesi ile sonuçlanan etkileşim amensalizm, etkileşim her iki türü de olumsuz etkiliyorsa antagonizm olarak tanımlanır. Antibiyotik oluşturma Topraktan izole edilen bir çok mikroorganizma laboratuvar koşullarında antibiyotik oluşturmaktadır. Bakteriler Pyocyanin Aktinomistler Streptomisin Mantarlar Penisilin Asit oluşturma © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Parazitizm ve Predasyon 253 Bu ilişkide taraflardan biri yarar sağlarken diğeri zarara uğrar. Bir organizmanın diğerini hem substrat hem de habitat olarak kullanmasına parazitizm adı verilir. Bir organizmanın diğerleri tarafından enerji ve madde kaynağı olarak tüketilmesine predasyon adı verilir. Mikrobiyal dünyada yürüyen en dramatik ilişkilerden birisidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 254 Döngüler Karbon Azot Fosfor Kükürt © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Döngüler 255 Gaz bileşikleri: Karbon, Azot, Kükürt Gaz bileşiği olmayan: Fosfor Daha kısıtlı bir ölçekte gerçekleşir, dolaşımın zaman ölçeği atom ve moleküllerin yazgısına bağlıdır. Sediment ve kayalara bağlı kalırlarsa, milyonlarca yıl organizmalar tarafından kullanılamazlar. Besin ağı döngüsüne giren bileşikler hızlıca dolaşıp, uzun dönemli jeolojik döngüye katılırlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Karbon döngüsü 256 Yaşamın tümü karbon kimyası üzerine kurulmuştur. Organik karbonun depoları: Atmosferdeki CO2 gazı (% 0,03 oranında) Sudaki çözünmüş karbonat (CO32-) ve bikarbonat (HCO3-) iyonları Sedimenter kayaçlara bağlı olan inorganik karbonun, bu depolarla etkileşimi yavaştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Karbon döngüsü 257 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Karbon döngüsü 258 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Karbon döngüsü 259 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Humifikasyon - Mineralizasyon 260 Organik madde: Toprağa düşmüş ÖLÜ bitkisel ve hayvansal artıklar. Mineralizasyon CO2 + H2O + Bitki Besin Elementleri (BBE) ara organik bileşikler ara organik bileşikler Humin maddeleri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Humifikasyon Organik madde 01.11.2016 Azot döngüsü 261 Azotun ana kaynağı atmosferdir. Baklagillerle simbiyotik yaşam süren rhizobium bakterileri tarafından atmosfer azotunun fiksasyonu Bitkilerden ayrı olarak toprakta serbestçe yaşayan mikroorganizmalar ile fiksasyon Atmosferde meydana gelen elektriksel boşalmalarla azotun oksitlerinden biri bileşiminde fiksasyonu. Endüstriyel fiksasyon (amonyak (NH3), amonyum NH4+, nitrat NO3-, üre © zeytinist [email protected] H 2N-CO-NH2) www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Azot döngüsü 262 Yaşamsal bakımdan çok önemli bir element olan azotun toprakta bulunan miktarı insanlarca fazlasıyla değiştirilmektedir. Azot elementi, bitkilerin bileşiminde normal olarak % 1-5 oranlarında (ağırlığa göre) bulunur. Azot toprakta %95’den daha fazla oranda olmak üzere organik formda bulunur ve toprakların organik azot kapsamı %0.1-0.3 kadardır. Azot bitkiler tarafından birinci derecede nitrat ve amonyum formunda alınır. Daha az oranlarda olmak üzere bitkiler üreyi de içeren diğer bileşikleri de alabilmektedirler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Azot döngüsü 263 N2O diazot monooksit, NO azot mono oksit, moleküler azot N2 Nitrifikasyon NO3- NH4+ Amonifikasyon © zeytinist [email protected] Yıkanma www.mucahitkivrak.com.tr NO3-, NH4+, Organik Mineralizasyon 01.11.2016 Biyolojik azot fiksasyonu 264 ATP N 2H+ 2e- HN Fe+2 Mo+2 N NH 2H+ 2eH2N NH2 2H+ 2e- ADP+Pi 2NH3 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Biyolojik Azot Fiksasyonu 265 Serbest yaşayanlar Aerob Azotobacter sp. Obligat Anaerob Clostridium sp. Fotosentetik Mavi-Yeşil Bak. Anabaena sp. Simbiyotik yaşayanlar © zeytinist Baklagillerle Rhizobium sp. Baklagil Olmayanlarla Frankia sp. [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rhizobium 266 Aerob, Çubuk şeklinde, 0.5-0.9 x 1.2-3.0 mikron boyutunda Spor oluşturmaz Gram negatif Hızlı büyüme kapasitesine sahip Beyaz renkli koloni oluşturur Her bitki için spesifik © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rhizobium Türleri 267 RhizobiumTürleri Baklagil Bradyrhizobium japonicum Soya Rhizobium leguminosarum Bezelye , fiğ Rhizobium meliloti Yonca Rhizobium phaseoli Fasulye Rhizobium lupini Bakla Rhizobium trifolii Üçgül © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Tohum Aşılama 268 Aşılanmış soya tohumu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Aşılama 269 TOHUM AŞILAMA YÖNTEMLERİ Kuru aşılama Tohumu ıslatarak aşılama Yapıştırıcı kullanarak aşılama Peletleme Sıvı kültür ile aşılama TOHUM EKİMİ Güneş ışığından korunmalı Islatılarak aşılanan tohum 12 saat içerisinde ekilmeli Tohumlar asit karakterli gübrelerle karıştırılmamalı © zeytinist Bitkinin fosforluwww.mucahitkivrak.com.tr gübre ihtiyacı karşılanmalıdır [email protected] 01.11.2016 İnfeksiyon-1 270 1 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İnfeksiyon-2 271 2 4 3 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İnfeksiyon-3 272 5 8 7 6 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Nodül Oluşumu 273 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Sonuç 274 Simbiyotik azot fiksasyonu Ekonomik, Sürdürülebilir, Çevre kirliliği oluşturmaz, İnsan sağlığı yönünden tehlike oluşturmaz © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Azot mineralizasyonu 275 Organik azot NH4+ + NO2- + NO3- Toprak azotunun %95’inden fazlası organik formdadır. Bitkiler organik azot formlarından yararlanamazlar. Bitkiler azotu, amonyum, nitrit ve nitrat formunda alır. Amonyum (+) yüklü olduğu için toprakta yıkanmaya uğramaz, Nitrat (-) yüklü olduğu içi topraktan kolaylıkla yıkanarak uzaklaşır. Yaprağı yenen sebzelerde nitrit-nitrat birikimi sağlığa son derece zararlıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Nitrifikasyon 276 NH4 + NO2 - Nitrosomonas spp. NO3 - Nitrobacter spp. İyi havalanan, ılıman topraklarda, amonyum hızla nitrata oksitlenir. Nitrat bitkilerin azotla beslendiği ana formdur. (-) yüklü olduğu için kil minerallerinin yüzeyinde tutulamaz, bu nedenle özellikle hafif bünyeli topraklardan kolaylıkla yıkanarak uzaklaşabilir – taban suyu ve içme sularına bulaşabilir. Azotun nitrat formu, çevre kirlenmesi açısından en kritik formdur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İmmobilizasyon 277 Mikroorganizmalar Nitrat - Amonyum Organik azot Mikroorganizmalar, bitki artıklarını ayrıştırırken mineral azot kullanırlar. Böylece mineral azot, canlı bünyesinde organik azota dönüşür. Bu olaya “biyomasta immobilizasyon” adı verilir. Ayrışma tamamlandığında mikroorganizmalar da ölür ve azot yeniden mineralizasyonla, amonyum, nitrit ve nitrat formlarına dönüşür. Biyomasta immobilizasyon olayında C/N oranı önemlidir. Bu oranın 20:1 olması ideal kabul edilebilir. Oran yüksekse, dengeleme azot gübrelemesi yapılır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Denitrifikasyon 278 ADP+Pi NO-3 ATP NO-2 ATP NO- ATP N2O ATP N2 NO3 NO2 NO N2O reduktaz reduktaz reduktaz reduktaz Toprakta yeterli oksijenin bulunmadığı durumlarda, mikroorganizmalar ihtiyaç duydukları oksijeni nitratın oksijeninden karşılarlar. Oluşan gazlar atmosfere döner ve bitkiler bu gaz formlarından yararlanamazlar. İyi havalanmayan topraklara uygulanan nitrat azotundan 2-3 gün içerisinde önemli kayıplar meydana gelebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Greenhouse Gases 279 Other gases 13% Nitrous oxide 6% CO2 49 to 50% CFC’s 14% Methane 18% The main ‘greenhouse gases’ - relative contributions to the ‘greenhouse effect’ in the mid 1980s, (Barrow, 1994). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Volatilizasyon 280 Toprak pH’sının 7,5’in üzerinde olduğu durumlarda amonyum azotunun amonyak formuna dönmesi ve atmosfere gitmesi olayına volatilizasyon adı verilir. Bunu önlemek için katı amonyumlu gübreler kullanılabilir. Özellikle nemli topraklarda uygulanan azot toprağın altında kalacak şekilde toprağa karıştırılmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Fosfor döngüsü 281 Fosfor, fosfolipitlerin, nükleik asitlerin ve ATP’nin yapısında bulunur Asıl fosfor deposu sedimenter kayaçlar. Yerkürede fosfor, suda, toprakta ve sedimentlerde bulunur. Diğer elementlerden farklı olarak fosfor atmosferde gaz formlarında bulunmaz. Fosfor doğada genellikle kaya fosfatı şeklinde bulunur. Toprak fosforunun yaklaşık %5’i organiktir. pH’sı yüksek topraklarda çoğunlukla çözünmez Ca-fosfatlar şeklinde bulunur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Fosfor döngüsü 282 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Fosfor döngüsü 283 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kükürt 284 Kükürdün çoğu kaya ve minerallerde bağlanmış durumdadır Canlılar için nadiren sınırlayıcı bir etmendir Toprakta S’ün reaksiyonları, N’unkilere çok benzer olup, bu daha çok toprakta organik veya mikrobiyal fraksiyonda yaygın olarak görülür. Kükürt, bitki kökleri tarafından tamamına yakını sülfat iyonu (SO4=) formunda alınır. Toprakta bulunan S’ün temel kaynağı, kayaların bileşimlerinde bulunan metal sülfitlerdir. Bugün kültür altında bulunan topraklarda, S organik maddenin bileşiminde organik formda, toprak çözeltisinde sülfat formunda ve değişim komplekslerinin yüzeyinde adsorbe edilmiş sülfat iyonlarıwww.mucahitkivrak.com.tr formlarında bulunur. © zeytinist [email protected] 01.11.2016 Kükürt döngüsü 285 Kükürt emisyonu gübreleme Bitki alımı S oksidasyonu mineralizasyon Organik madde © zeytinist [email protected] SO4 adsorpsiyon 01.11.2016 www.mucahitkivrak.com.tr immobilizasyon yıkanma 286 Toprak işleme tekniği © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 287 Yüzlek kökler, toprak işleme derinliğini sınırlar. Toprağı devirerek işleyen alet makinelerin, kök sisteminde zarara yol açma riski vardır. Zeytinliklere önerilecek toprak işleme ile şu gerekler karşılanmalıdır: © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 288 Toprak işleme derinliğinin, köke zarar vermeden uygulanması, Yağmur suyundan en iyi biçimde yararlanılması, Toprağın yüzey akışlarıyla sürüklenmesine (erozyon) karşı önlem alınması, Sürüm işlemleriyle hasadın kolaylaştırılması. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 289 Tek yönlü sürüm işi yarıya düşürmektedir. Toprak işlemede toprak muhafaza tedbirleri alınmalıdır. Ağaç gövdesi ve köklerine zarar verilmemelidir. Pulluk yerine toprak yapısına uygun diskaro, kültüvatör gibi yüzeysel işleyen aletler tercih edilmelidir. Yaz aylarında toprak işleme yerine yabancı otları biçerek olduğu yerde toprağa karışması sağlanmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 290 Hastalıkların da temeli olan kök yaralanmalarını önlemek için zeytinliklerde toprağı “dikey” doğrultuda işleyen kuyruk milinden hareketli tırmıkların (rototiller gibi) kullanılması daha uygundur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 291 Zeytinin geleneksel toprak işlemesinde; yağmurların üst yüzeyden aşağılara sızmasını kolaylaştırma ve ot savaşı için yaylı tırmık ve kültivatör kullanılmaktadır. 15-20 cm’deki bu işleme yüzlek kalırken, diskaro ilkbaharda ot savaşı için derin işlemektedir. Bu durumdaysa toprakta su tutma amacına ulaşılamamaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 292 Yazın topraktaki suyun buharlaşarak yitirilmesini önlemek üzere toprak yüzeysel sürülmektedir. Otlanmanın hasadı zorlaştırmaması için hasat öncesinde ot ilaçları kullanılabilir. Hasadı kolaylaştırmak üzere de merdane çekilerek toprak bakım işlemi yapılmaktadır. Suyun, kök derinliğine geçişini iyileştiren bir yöntem, ilkbaharda toprağa karıştırılmak üzere yüzeyde bitki örtüsü (malç) bırakılmasıdır. Bu uygulama, erozyonun sınırlanmasına da hizmet eder. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 293 Toprak canlıdır. Her canlı gibi toprağın havaya, neme ve ısıya ihtiyacı vardır. Tekniğine uygun olarak işlenmemiş tarladan; istediğimiz verimi değil, sadece toprağın verdiği kadarını alabiliriz. Toprağımızı tekniğine uygun olarak işlemek suretiyle ısı, nem ve havalanmayı sağlamanın yanı sıra, toprağın yapısının da düzeltilerek, bitki kök sisteminin gelişmesine ve yayılmasına uygun bir ortam hazırlanması da gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 294 Erozyon © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 295 Erozyon, başta toprak ve kayaç materyalleri olmak üzere yer küre üzerindeki çeşitli yüzey maddelerinin dağlık ve tepelik arazilerden eğimler boyunca, yer kabuğundan ayrılması ve doğal etkenlerle başka bölgelere taşınması olayıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 296 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 297 Bitki örtüsünün olmaması veya tahrip edilmesi nedeniyle ,yağmur, su ve rüzgâr etkisiyle; v e © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr BİRİKMESİ olayıdır. 01.11.2016 298 Her Yıl 1 Milyar 400 Milyon Ton Toprağımızı Kaybediyoruz Bunun 500 Milyon Tonu Tarım Toprağı 600.000 Ton Buğday 25 cm 2 milyon dekar Toprak 30.000 Kamyon © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 299 Toprakların, doğal ya da dış kuvvetlerin etkisiyle, oluştukları yerlerden aşındırılıp taşınması ve başka yerlerde biriktirilmesine "erozyon" denir. Eski çağlardan ben kendi kuralları içerisinde kesintisiz olarak süregelmekte olan bu olay, insanların erozyonu hızlandırmaları sonucunda birçok uygarlıkların çökmesine, göçlere, işgallere ve savaşlara neden olmuştur. Özellikle son yüzyılda nüfusun ve dolayısıyla besin maddeleri ihtiyacının hızla artması, erozyon nedeniyle toprakların kaybolmasına, üretkenliklerini kaybetmesi sonucunda üretimin azalmasına, uygun olup olmadığına bakılmaksızın yeni arazilerin tarıma sokulmasına ve tarım alanlarının genişletilmesine yol açmıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 300 Erozyon, dünya var olduğundan itibaren başlamış ve bugün de devam etmekte olan bir olaydır. İnsanın yeryüzündeki faaliyetlerine başlamasına kadarki devirlerde doğal bir süreç ve olay olan erozyon, insanların doğayı ve toprakları kullanmaya başlamasından sonra bu doğal süreç özelliğini kaybetmiş ve farklı bir boyut kazanmıştır. Bu nedenle erozyon, bu iki farklı süreç için ayrı ayrı ele alınarak incelenebilir. Erozyon olgusundaki bu iki süreçten ilki “doğal erozyon”, ikincisi ise “hızlandırılmış erozyon” dur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 301 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 302 Bu durumda insanlar, özellikle eğimli arazilerdeki doğal meraları bozarak ve orman örtüsünü kaldırarak yeni tarım alanları kazanmaya çalışmışlardır. Pulluk altına alınan bu topraklar, yağışlı bölgelerde yağmur suları ile kurak bölgelerde ise esen rüzgarlarla kısa sürede erozyona uğrayarak aşınıp taşınmış ve işe yaramaz hale gelmişlerdir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 303 İnsan eliyle hızlandırılmış olan bu erozyon, "Doğal Erozyon'dan kat kat daha fazla ve zararlı olmuştur. Yanlış kullanım ve hatalı işleme nedeniyle toprağın yerinden oynatılması, doğal yapısının ve ekolojik dengesinin bozularak erozyona maruz kalmasına neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 304 Ülkemizde erozyonun şiddetli şekilde cereyan etmesinde öncelik topografyanın aşırı derecede engebeli olması, doğal bitki örtüsünün niteliğinin zayıf olması ve tarım alanlarında uygulanan tarım sistemlerinin düzensizliği sayılabilir. Tarım alanlarında bilinçsiz arazi kullanımı, yanlış toprak işleme ve özellikle sorunlu yörelerde bitki örtüsünün tahribi toprak muhafazasında önlenemez sorunları gündeme getirmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 305 İyi bir toprak muhafazası için araziyi niteliğine uygun bitki örtüsü ile örtmeyi sağlamak ve bunu devamlı kılmak, toprakta daha fazla su tutmayı sağlayacak tekniği öne çıkarmak ve bitki yetiştiriciliğinin uygun kültürel yöntemlerini yerine getirmek gerekir. Oysa ülkemiz tarım alanlarında su kaybı ile toprak erozyonunun şiddetli derecede seyretmesine neden olan şu hatalı uygulamalar halen devam etmektedir. • Mutlak mera alanları toprak işlemeli tarıma dönüştürülmekte, • Meralar zamansız ve aşırı bir şekilde otlatılmakta • Tarım sistemlerinin bozukluğu halen devam etmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 306 Aşırı otlatma sonucu bitki örtülen bozulan veya çok zayıf bitki örtüsü olan meralarda, yağmur şeklinde düşen damlalar, öncelikle doğrudan toprak yüzeyine çarparak toprak kümelerinin kırılmasına ve primer tanelerin etrafa yayılmalarına neden olur. Daha sonra, toprakların sıkışmasını doğurur. Toprak yüzeyindeki sıkışıklık nedeniyle, toprağın su emme gücü zayıflar. Aynı zamanda bitki kökleri, toprağın derinliklerine nüfuz edemez. Uygun tarım sistemi, doğal kaynakları koruyan düzen içinde, yörenin ekolojik özelliklerine uygun bitkilerin yetiştirilmesini içerir Bu nitelikli sistemde işlenen tarım alanlarında, önce ekim nöbeti uygulanır ekim nöbetinde de yem bitkileri zorunlu olarak yer alır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 307 Sonuçta, bitkiler tarafından tutulamayan ve derinlere nüfuz edemeyen yağış suları, yüzey akışı haline geçerek toprak ve su erozyonuna sebep olur. Bitki örtüsü, toprak ve su korumayı belirleyen ana unsurdur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 308 Toprak Erozyonu Çeşitleri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 309 1. TEMEL EROZYON ÇEŞİTLERİ a. Jeolojik Erozyon b. Hızlandırılmış Erozyon 2. EROZYONU OLUŞTURAN DOĞAL KUVVETLERE GÖRE a. Su Erozyonu b. Rüzgâr Erozyonu c. Kitle Erozyonu 3. SUYUN AŞINDIRMA VE TAŞIMA ŞEKİLLERİNE GÖRE a. Damla Erozyonu b. Yüzey Erozyonu c. Oluk (Çizgi) Erozyonu d. Oyuntu Erozyonu e. Akarsu Kıyı ve Yatak Erozyonu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 310 Doğal Erozyon © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 311 Jeolojik erozyon adını da alan bu erozyon türü, arzu edilen, olması gereken bir erozyon türüdür ve doğanın kendi dengesi ve kuralları içerisinde meydana gelmektedir. Bu erozyon türü sayesinde aşınma ve taşınma alanlarında (yüksek arazilerde) yer alan topraklar ve araziler kendi kendilerini yenileyebilmekte ve gençleşebilmektedirler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 312 Diğer bir deyişle, yüksek arazilerde yer alan topraklar bir taraftan alttaki anakayanın (jeolojik materyallerin) doğal yollarla ayrışması sonucunda gövde (profil) kalınlıklarını arttırmakta iken, diğer taraftan da erozif güçler, toprak profillerinin üst kısmındaki katmanları belli bir hızla taşımaktadırlar. Bu yolla üstte yer alan daha yaşlı yorgun toprak materyalleri erozyonla aşındırılıp taşınırken, alttan da yeni ve genç toprak materyalleri kazanılmaktadır. Söz konusu bu doğal erozyon sürecinde, üstten erozyonla taşınan toprak miktarı ile alttan anakayanın ayrışması ile oluşan toprak miktarı arasında dinamik bir denge vardır ve söz konusu bu denge doğal erozyon olayında her zaman, toprak oluşumunun lehindedir. Yüksek arazilerden doğal erozyonla taşınan materyallerin, daha alçak kesimlerdeki alanlara çok uzun yıllarda depolanmaları ve burada olgunlaşmaları sonucunda ise oldukça verimli yeni araziler oluşmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 313 Oluşan bu yeni araziler, sahip oldukları özellikleri nedeniyle tarımsal üretimde başarı ile kullanılabilecek, son derece kıymetli arazilerdir. Sözü edilen bu araziler, gerek Türkiye’de ve gerekse tüm dünyada, canlı beslenmesinde gerekli olan bitkisel ve hayvansal besinlerin büyük bir bölümünün üretildiği “alüviyal ova”lardır ve bu kıymetli ovalar binlerce yıldır süregelen doğal erozyon süreçleri sonucunda oluşmuşlardır. Son derece yavaş oluşan, hatta farkına dahi varılamayan doğal erozyon, tüm doğal dengeler ve tüm ekosistemler açısından da son derece yararlı bir olaydır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 314 Doğal erozyon neden zararlı bir olay değildir? © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 315 Hızlandırılmış Erozyon © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Doğanın kendi dengesi içerisinde, kendine özgü kurallarla sürdürdüğü erozyon 316 bölgelerine insan elinin değmesi veya insanların yerleşik düzene geçip tarım yapmaya ve arazileri kullanmaya başlaması ile ortaya çıkan ve giderek tamiri mümkün olmayan doğa tahribatlarına yol açan, zaman zaman da sel baskınları ile önemli miktarda can ve mal kayıplarına neden olan diğer erozyon türü ise hızlandırılmış erozyon olarak isimlendirilmektedir. Hızlandırılmış Erozyonla oluşan toprak taşınmaları, daha önceki bölümde tanımlanmış olan toprak profilinin üst katmanlarında başlamakta ve bu yolla binlerce, hatta milyonlarca yılda oluşmuş bulunan toprakların önce üst katmanları ve daha sonra ise alt katmanları taşınarak, toprak profilleri giderek sığlaşmakta ve bitki yetiştirmeye yarayan gerçek toprak, erozif güçler tarafından zamanla yok edilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Buradan da anlaşılacağı üzere, toprağı kökleri ve gövdeleriyle (toprak altı ve 317 toprak üstü aksamıyla) yerinde tutan arazi örtüsünün (orman, maki, fundalık, çayır ve meraların) yok edilmesi, toprak işlemeli tarıma uygun ancak eğimli olan arazilerinde toprak ve tarım uzmanlarının önerdiği yöntemlerin dışında tarım yapılması ve toprak işlemeli tarıma uygun olmayan dik ve çok dik arazilerin de tarım arazisi olarak kullanılması (hatalı ve yanlış arazi kullanımı), hızlandırılmış erozyonun ortaya çıkmasında etkili olan en önemli olaylardır. Önceki bölümde de ifade edildiği gibi, toprağın belli bir oluşma süresi vardır ve bu oluşumun hızı, toprak oluşum faktörlerinin (iklim, vejetasyon, topoğrafya, ana materyal ve zaman) etki derecelerine göre değişmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 318 Hızlandırılmış erozyonla kaybedilen toprak miktarı ise, toprak oluşum proseslerince çeşitli anakayaların ayrıştırılması ile oluşturulan toprak miktarından her zaman daha fazladır. Bu nedenle hızlandırılmış erozyon sürecinin yaşandığı bölgelerde toprak derinliğinin, zaman içerisinde azalacağı ve giderek bu alanlarda toprakların tamamen yok olacağı ve geriye çıplak taşlık ve kayalık alanlardan başka hiç bir şeyin kalmayacağı bilinmelidir. Topraksız bir ortamda da bitki yetiştirilmesi mümkün değildir ve hatta doğal olarak gelişen otsu bitkiler ve en ilkel mikro canlılar dahi böyle alanlarda varlıklarını sürdüremeyeceklerdir. Görüleceği üzere, hızlandırılmış erozyon olayı sadece toprak kayıpları ile sınırlı olmayıp, o toprak ortamında yetişebilen, gelişebilen ve yaşayabilen pek çok bitki türü ve toprak içerisinde belli bir ekosistem oluşturmuş bulunan makro ve mikro canlıların da yok olmasına neden olmaktadır. Diğer bir deyişle hızlandırılmış erozyon aynı zamanda “gen kaynaklarının” ve "biyolojik çeşitliliğin" yok olmasına çevre kavramı içerisinde yer alan bütün ekosistemlerin dengelerinin bozulmasına neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 319 Su Erozyonu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 320 Su Erozyonu İklimsel özelliklere bağlı olarak herhangi bir ortama veya bölgeye düşen yağış sularının bir kısmı toprak tarafından emilerek toprakların derinliklerine iletilirler. Geriye kalan yağış suları ise eğimler boyunca yüzey akışına geçerek daha aşağıdaki arazilere doğru akarlar. Her bir farklı toprağın infiltrasyon kapasiteleri de birbirinden önemli farklılıklar göstermektedir. Söz konusu bu farklılıklar, önceki bölümlerde kısa açıklamaları yapılmış olan, toprakların sahip oldukları morfolojik, fiziksel, kimyasal, mineralojik ve biyolojik özellikleri ile birlikte arazinin eğimine, ortamın bitki örtüsüne ve söz konusu arazilerin kullanım biçimlerine (tarım ve tarım dışı kullanımlar) bağlıdır. Kısacası, bir ortama yağan yağış sularının ne kadarının yüzey akışa geçerek erozyona ve dolayısıyla toprak kayıplarına neden olacağı, yağış özellikleri ile birlikte arazi ve toprak özellikleri tarafından kontrol edilmektedir. Aşağıda, bir toprak ortamındaki yağış, infiltrasyon ve yüzey akış ilişkileri bir grafik halinde verilmiştir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 321 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 322 Su erozyonu nasıl meydana gelir? Su erozyonu, özellikle bitki örtüsünden yoksun eğimli arazilerde yağmur ve eriyen kar sularının, toprakların infiltrasyon kapasitesinin aşılması neticesinde yüzey akışına geçerek toprağı aşındırıp taşıması olayıdır. Oluşacak erozyonun şiddeti, toprağa düşen su miktarı, suyun akış hızı, arazinin sahip olduğu eğim özellikleri, toprağın yapısı ve infiltrasyon kapasitesi, bitki örtüsü ve arazi kullanım şekli tarafından kontrol edilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 323 Dünya nüfusundaki hızlı artış ve buna bağlı olarak besin maddelerine daha fazla gereksinim duyulması, yeryüzünde mevcut olan tarım arazilerine ek olarak, orman ve çayır-mera gibi doğal bitki örtüsü ile kaplı bulunan ve sahip oldukları toprak ve arazi özellikleri nedeniyle de bu doğal bitki örtüsünün mutlaka korunması gereken pek çok alanın, insanlar tarafından tahrip edilerek yeni tarım arazilerine dönüştürülmesine neden olmuştur. Söz konusu bu alanlarda yer alan topraklar ise bu tahripkar uygulamalar sonucunda tamamen erozyona açık yüzeyler haline gelmekte ve en basit bir yağış veya yüzey akışı neticesinde de bu topraklar aşındırılıp taşınmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 324 Diğer taraftan çayır ve mera alanlarının aşırı ve bilinçsizce otlatılması ve ayrıca uzmanların belli toprak koruma metodlarını uygulamak kaydıyla tarım yapılmasına izin verdiği eğimli arazilerde tekniğine uygun olmayan tarım metodlarının uygulanması gibi olaylar neticesinde de topraklar, erozyona karşı dirençlerini süratle kaybetmekte ve bu topraklar arazi üzerine düşen yağmur suları tarafından oluşturulan yüzey akışları ile kısa sürelerde aşındırılıp taşınmaktadırlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Hızlandırılmış erozyon, insan elinin değdiği bütün arazilerde meydana gelmekle 325 birlikte, erozyonun en ciddi ve büyük boyutlarda ortaya çıktığı alanlar “tarım arazileridir”. Tarım arazilerinde meydana gelen su erozyonu ile en fazla ve en önce genellikle ince toprak materyalleri (organik madde, kil ve silt mineralleri) taşınmaktadır. İnce materyalleri taşınan toprak ortamında ise geriye yüksek oranda kum ve çakıl gibi kaba materyalleri içeren verimsiz bir toprak yapısı kalmaktadır. Söz konusu bu süreç devam ettiğinde ve artık taşınacak ince toprak materyalleri kalmadığında, yağışların ve yüzey akışların şiddet derecesine bağlı olarak bu defa arta kalan kaba taşlı çakıllı materyaller de taşınmaya başlayacak ve nihayet bu bölgeler, topraktan tamamen yoksun bir halde, çıplak taşlık ve kayalıklar haline dönüşecektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 326 Erozyonla taşınan kaba taşlı çakıllı materyallerin depolanma bölgelerinde ise (daha çok düz ve düze yakın tarım arazilerinin bulunduğu bölgelerdir), kıymetli tarım arazilerinin yüzeyleri, taşınarak getirilen bu kaba taşlı-çakıllı materyaller ve molozlar tarafından örtülmekte ve daha önce son derece verimli ve üretken olan bu taban arazi toprakları da tarımsal üretimde kullanılamaz hale gelmektedir. Dolayısıyla hızlandırılmış erozyon olayı hem yüksek arazilerde ve hem de taban arazilerde meydana getirdiği tahribat nedeniyle canlı yaşamını tehdit eden en önemli çevre sorunudur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 327 Gerek aşınım bölgelerinde ve gerekse depolanma bölgelerindeki toprak ve arazi yapılarının süratle bozulmasına neden olan su erozyonu; yağmur damlası erozyonu, tabaka (yüzey) erozyonu, parmak erozyonu ve sel yarıntısı (oyuntu) erozyonu olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. Aşağıda bu erozyon türleri hakkında kısa açıklamalar yer almaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Yağmur Damlası Erozyonu; 328 Bu erozyon türü, çoğunlukla bitki örtüsünden yoksun çıplak toprakların yüzeyine yağmur damlalarının şiddetle çarpması sonucu oluşmaktadır. Yağmur damlalarının çarpma etkisiyle toprakların kümeli yapıları (toprakların strüktürü=toprakların fiziksel bir özelliği) bozulmakta ve dağılan agregatlardan (kümeli yapılardan) açığa çıkan küçük parçacıklar toprakların yüzeyden başlayarak bütün profilleri boyunca devam eden gözeneklerinin tıkanmasına neden olmaktadır. Gözenekleri tıkanan toprakların infiltrasyon yetenekleri azalmakta ve giderek tamamen kaybolmaktadır. İnfiltrasyon yeteneğini kaybeden toprakların yüzeyine düşen yağış sularının büyük bir kısmının ise artık toprağın derinliklerine (profillerine) sızamayarak, yüzey akışına geçmesine neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bu aşamadan sonra da yağmur damlalarının toprak yüzeyine çarpması sonucunda 329 koparılan ve dağıtılan toprak parçacıkları, yüzey akışa geçmiş olan su ile birlikte taşınmaktadır. Bu haliyle yağmur damlaları, basit gibi görünmekle birlikte, su erozyonunun oluşması için gerekli olan ilk olumsuz koşulların ortaya çıkmasına neden olan en önemli olay olmaktadır. Zira özellikle sağanak halinde yağan yağmurlar sırasında arazi yüzeylerinde meydana gelen irili ufaklı sellerin temel nedeni, tamamen yağmur damlası ve bunun ortaya çıkardığı erozyondur. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, ortalama 32 km/h’lik hızla yere düşen bir yağmur damlasının toprağa çarpması sonucunda, bir tarlada bulunan toprak tanecikleri 60 cm dikey (yukarıya) ve 100-150 cm yatay bir hareket yapabilmektedir. Bu yolla, yani yağmur damlalarının çarpması ile 1 yılda 1 dekarlık (1000 m2 ) arazide yer © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr değiştiren toprak miktarının 25 ton ve daha fazla olduğu belirtilmektedir. 01.11.2016 330 Diğer bir belirlemeyle, eğer gerekli önlemler alınmaz ise, erozyona uygun alanlarda sadece yağmur damlaları ile 1 dekar araziden yılda yaklaşık 25 ton toprak kaybedilebilmektedir. Toprak işleme derinliğinde (ortalama 20 cm’lik toprak tabakası) yaklaşık 250 ton toprak bulunduğu dikkate alınacak olursa, sadece yağmur damlalarının neden olduğu erozyonla kaybedilen toprak miktarının hiç de azımsanamayacak boyutlarda olduğu anlaşılacaktır. Dolayısıyla yağmur damlalarının neden olduğu erozyonu önleyebilmek için ilk yapılacak işlem, toprak yüzeyinin çıplak bırakılmaması ve toprakların kümeli yapı özelliklerinin bozulmasına neden olacak hatalı tarım tekniklerinin uygulanmasından vazgeçilmesi gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 331 Tabaka (yüzey) Erozyonu; Tabaka erozyonu, hafif ve/veya orta derecede eğimli ve infiltrasyon yeteneklerini kaybetmiş arazilerde, yüzey akışları ile arazi yüzeyindeki ince toprak materyallerinin bir tabaka halinde daha aşağıda yer alan diğer arazilere, küçük dereciklere ve akarsulara taşınması olayıdır. Tabaka erozyonu, infiltrasyon düzeyi düşük arazilerde görülür ve son derece yavaş seyreden bir erozyon türüdür. Son derece yavaş oluştuğu için de kolayca fark edilemez. Pek çok kişinin, özellikle tarımsal üretimle uğraşan çiftçilerimizin ve hatta pek çok toprak uzmanlarının dahi farkına varamayacağı bu erozyon türü, toprakları sinsice yok etmektedir. Tabaka erozyonu ancak, koyu renkli verimli üst toprak katmanı götürülüp, daha açık renkli alt toprak katmanları açığa çıktıktan sonra fark edilebilir. Tabaka erozyonu daha çok tarım topraklarında meydana gelen bir olaydır. Bu nedenle, gerek çiftçilerimizin ve gerekse tarım ve toprak uzmanlarının tabaka erozyonu konusunda çok dikkatli olmaları ve özellikle tarım arazilerinde gerekli önlemleri mutlaka almaları gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 332 Parmak Erozyonu; Bütün eğimli arazilerde yağışlarla ve yağmur damlalarının çarpma etkisi ile toprakların yüzey özellikleri bozulmakta, infiltrasyon kapasiteleri zayıflamakta ve yağış sularının önemli bir kısmı yüzey akışa geçmektedir. Hatalı ve yanlış tarımsal uygulamalar da bu akışı hızlandırmaktadır. Yüzey akışa geçen sular, zaman içerisinde arazi yüzeyinde çok sayıda irili ufaklı kanallar oluşturmakta ve oluşan yüzey sularının önemli bir kısmı da bu kanallarda akmaya başlamaktadır. Söz konusu bu kanallarda akmaya başlayan su, eğimin neden olduğu ivme ile, kendi etrafında dönerek (türbülans) belli bir koparma, oyma ve taşıma enerjisi kazanmaktadır. Suyun bu dönme hareketi, toprak kümelerini gevşeterek onları dağıtmakta yerlerinden koparmakta ve kopan toprak parçacıkları akış halindeki su ile birlikte aşağı doğru hareket etmektedir. Sonuçta, arazinin yüzeyinde derinlikleri birkaç santimetreyi bulan sayısız oluklar ve kanallar meydana gelmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 333 Toprakların bu şekilde aşındırılması ve taşınması olayına parmak erozyonu veya oluk erozyonu adı verilmektedir. Parmak erozyonu, arazi üzerindeki tipik görüntüleri ile tabaka erozyonundan daha çabuk fark edilebilmektedir. Ancak parmak erozyonu, yüzey erozyonunun ilerlemiş bir safhasıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 334 Bu nedenle parmak erozyonunun fark edildiği anda topraklar zaten en önemli özelliklerini ve en verimli üst katmanlarını kaybetmiş durumda olacaklardır. Bu erozyon türü ile arazi üzerinde 5-10 cm'lik oyuklar meydana gelmekte ve oyuntu miktarı kadar toprak, orijinal yerlerinden koparılarak başka alanlara taşınmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 335 Sel Yarıntısı (oyuntu, gully) Erozyonu; Bir önceki parmak erozyonu ile arazi yüzeyinde ortaya çıkan birkaç santimetrelik oluklar, erozyona karşı gerekli önlemler alınmadığı taktirde, zamanla derinleşip genişleyerek sel yarıntıları şeklini almaktadırlar. Sel yarıntılarının büyüklükleri, yağışın miktarına, şiddetine, sıklığına, toprağın erozyona olan direncine, toprağın derinliğine, arazinin eğimine, toprak altındaki sert ve geçirimsiz katmanlarının toprak yüzeyine yakınlığına, alt toprağın gevşekliğine ve yüzey akış suyunun taşıdığı materyalin cins ve miktarına bağlıdır. Sel yarıntısı erozyonu ile araziler birkaç metre ile onlarca metre genişliğinde ve derinliğinde oyulabilmekte ve böylece önemli miktarda toprak ve arazi kayıpları meydana gelebilmektedir. Ayrıca sel yarıntısı erozyonu ile yüksek arazilerden taşınan materyaller, aşağı kısımlardaki verimli toprakların üzerini de örterek onların da değerlerini azaltmakta ve üretim kapasitelerini düşürmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 336 Rüzgar Erozyonu © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 337 Rüzgar Erozyonu Rüzgar erozyonu, toprağın rüzgar kuvveti ile aşındırılıp taşınması olayıdır. Özellikle kurak iklim bölgelerinde (İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi) meydana gelen bu erozyon türü, genellikle tarım arazileri üzerinde etkili olmaktadır. Toprak materyallerinin rüzgarlar tarafından gerek taşındığı ve gerekse taşınan bu materyallerin depolandığı alanlardaki arazilerin özellikleri hızla bozulmakta ve üretim kapasiteleri düşmektedir. Bunun bir sonucu olarak da rüzgar erozyonu ile çok ciddi arazi ve ürün kayıpları meydana gelmektedir. Yine dünya ve topraklar var olduğundan itibaren başlayan ve günümüzde de devam eden rüzgar erozyonu, özellikle insanların doğaya ve topraklara müdahalelerinin arttığı 2000’li yıllarda pek çok ülkede ciddi bir doğa ve çevre sorunu haline gelmiştir. Bunun aksine, doğal yollarla oluşan rüzgar erozyonu, özellikle depolanma bölgelerinde “lös” adı verilen ve üretim kapasiteleri birbirinden farklı olan arazileri oluşturabilmiştir. Çin’deki lös topraklar ile Amerika’nın Missisipi ve Missouri nehirleri civarında uzanan lös yığıntıları, böyle arazilere örnek olarak verilebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Söz konusu bu araziler eski çağlara ait tipik rüzgar erozyonu örnekleridir. 338 Ülkemizdeki rüzgar erozyonu ise hatalı ve yanlış arazi kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkmakta ve gerek İç Anadolu ve gerekse Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ciddi çevre sorunları arasında yer almaktadır. Özellikle İç Anadolu bölgesinde yer alan Karapınar yöresi, yakın bir geçmişte rüzgar erozyonu felaketini yaşamış bir bölgemiz olması nedeniyle ülkemiz için tipik bir örnek oluşturmaktadır. Karapınar yöresindeki rüzgar erozyonunun bir alandan kaldırdığı toprak materyallerini yaklaşık 70-80 km mesafedeki başka alanlara taşımış olduğu yapılan çalışmalarla saptanmış durumdadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rüzgar erozyon hangi bölgelerde daha çok görülür? 339 Rüzgar erozyonu, arazi yüzeyinin genellikle kuru ve bitki örtüsünden yoksun bulunduğu kurak ve yarı kurak bölgelerde çok aktiftir. Rüzgar erozyonunun oluşmasına ve hızına iklim özellikleri, bitki örtüsü ve tarımsal üretim modelleri, toprak özellikleri, arazinin eğimi ve insanların arazilere müdahalesi gibi faktörler etki etmektedir. Söz konusu bu faktörlerin etkisi altında oluşan rüzgar erozyonunun neden olduğu toprak taşınması ise üç tip hareketle meydana gelmektedir. Özellikle rüzgarın hızı ve arazi yüzeyindeki toprak parçacıklarının iriliğine bağlı olarak ortaya çıkan bu üç tip toprak taşınması “sıçrama”, “hava akımları ile uçma (süspansiyon)” ve “yüzeyde sürüklenme” şeklindedir. Aşağıda bu üç çeşit © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr hareketle toprak taşınması hakkında kısa bilgiler verilmiştir. 01.11.2016 340 Sıçrama Sıçrama, 0.1-0.5 mm çapındaki toprak parçacıklarının arazinin yüzeyinden rüzgarın etkisi ile yukarıya doğru hareket ettirilmesi olayıdır. Sıçrama hareketiyle 1 m'ye kadar yukarıya kaldırılan toprak parçaları daha sonra rüzgarın estiği doğrultuda ileriye doğru hareket ettirilir ve nihayet bu parçacıklar, rüzgar hızının azaldığı veya sona erdiği alanlara yer çekiminin etkisi ile tekrar aşağıya, yani toprak yüzeyine düşerler. Zaman içerisinde sürekli olarak hareketlerine devam eden toprak materyalleri, bulundukları yerlerden koparılarak başka yörelere depolanırlar. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 341 Hava akımları ile uçma (süspansiyon) Çapları 0.1 mm den daha küçük olan toprak parçacıkları, rüzgarların oluşturduğu hava akımları içerisinde süspansiyon haline gelirler ve bu yolla rüzgarların hızının sona erdiği bölgelere kadar taşınırlar. Sıçrama ile hareket eden toprak parçacıkları yere düşünce 0.1 mm den daha küçük toprak parçacıklarını da harekete geçirirler ve bunları süspansiyon halinde rüzgarlarla çok yükseklere çıkarırlar. Söz konusu bu toprak parçacıkları rüzgarın hızına bağlı olarak çok uzaklara kadar taşınırlar. Taşınma mesafesi yüzlerce kilometrelere kadar ulaşabilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Yüzeyde sürüklenme 342 Çapları 0.5-1.0 mm arasında olan toprak parçacıkları, sıçrama ile hareket ettirilebilmek için ağırdır. Fakat bunlar sıçrama ile hareket eden parçacıkların çarpması sonucunda yüzeyde sürüklenirler. Bu yolla arazi yüzeylerinde yer alan önemli miktardaki toprak materyalleri taşınarak yer değiştirebilmektedir. Söz konusu sürüklenme sırasında birbirine ve toprak yüzeyine çarpan parçacıklar, daha küçük parçalara bölünerek gerek sıçrama ve gerekse süspansiyon ile toprak taşınmasına da hizmet ederler. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 343 Taşınmış materyaller de taşıyıcı etmenlere bağlı olarak kendi aralarında; © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 344 Su ile taşınmış materyal: Allüviyal ana materyal, dar ve düzgün olmayan şeritler halinde akarsuların kıyısında yer almıştır. Yapıları ince kilden, büyük kayalara kadar değişmektedir. İnce materyal su toplama havzasındaki arazinin yüzünden erozyonla aşınarak vadiye taşınır. Suyun akışı fazla olursa taşınma gücü fazladır. Fakat eğimin az olduğu yerlerde suyun hızı azaldıkça hem kaba materyal hem de ince materyal çökelir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 345 Rüzgârla taşınmış materyal: Çeşitli büyüklükte kumların, rüzgarın etkisiyle dik yamaçlara çarpması ve buralarda birikmesi sonucu olur. Kumullar özellikle tarım toprakları üzerinde fazla miktarda biriktiğinde, verimli tarım alanlarının üstünü örtmesi nedeniyle zararlı olabilir. Ama bunun yanında çukur alanları kapatmaları nedeniyle zaman zaman olumlu etki yapabilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Buzullarla taşınmış materyal: Çok eski zamanlarda kıtaların büyük kısımları buz 346 istilalarına uğramıştır. Bu buz istilasının nedeni sıcaklığın değişmesi ve yağıştaki değişimdir. Bu süre içinde sıcaklık düşmüş yağış artmıştır. Yazın sıcağı, kışın yağan kar birikimini eritmeye yeterli olamamış ve kar birikmiştir. Karın kalınlığının artmasıyla basınç artmış ve yaz sıcağının etkisi ile karların kısmen erimesi sonucunda kar buza dönüşmüştür. Buzullar büyük merkezlerden etrafa itilmeğe başlanmış ve özellikle güney doğrultusunda hareket ederek geniş alanları örtmüştür. Buzlar hareketleri sırasında gerek oluştukları gerekse geçtikleri yollar üzerindeki materyali beraberinde taşımışlardır. Zamanla buzulların erimesiyle birlikte, taşıdıkları materyal belirli yerlerde terkedilmiş ve toprak oluşumunda etkili olmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 347 Yer çekimi etkisi ile taşınan materyal: Tepelerin yüksek kesimlerinden kopan kaya parçaları ve taşlar yer çekiminin etkisiyle aşağıya doğru hareket eder. Tepelerin eteklerinde birikir. Yer çekimi etkisi ile taşınan materyale kollüviyal materyal denir. Bu tip materyaller genellikle kaba yapılıdır ve homojen değildir. Kimyasal ayrışmadan çok burada fiziksel ayrışma söz konusudur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bitki Örtüsü - Erozyon İlişkisi 348 Oltu - Narman Yöresi bitki örtüsünden yoksun topraklarda şiddetli erozyon © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 349 Toprak Erozyonunun Oluşumu Toprak erozyonunun oluşumuna etkide bulunan etmenler, genel bir yaklaşımla doğal etmenler ve insandan kaynaklanan etmenler olmak üzere iki ana grup altında incelenebilir. Doğal etmenler içerisinde; iklim özellikleri, toprak özellikleri, topoğrafik yapı ve engebelik ile bitki örtüsünün özellikleri yer almaktadır. İnsanlardan kaynaklanan etmenler ise sosyo-ekonomik etmenler olup; arazilerin yeteneklerine uygun bir şekilde kullanılmaması, yanlış toprak işleme, geniş alanlarda hatalı nadas uygulamalarının yapılması, uygun bir bitki münavebesinin yeterince uygulanmaması, ormanların tahrip edilmesi ve orman arazisi nitelikli (böyle alanların üzerinde bir tek ağaç dahi bulunmasa teknik anlamda orman arazidir) arazilerin tarım arazileri haline dönüştürülmesi, çayır-meraların düzensiz, kontrolsüz ve ağır bir biçimde otlatılması ve özellikle tarım arazilerinde gerekli toprak muhafaza tedbirlerinin yeterince alınmaması gibi nedenlerdir. Özellikle insandan kaynaklanan etmenler, erozyona neden olan doğal etmenlerin toprakları tahrip etme hızını ve gücünü arttırması bakımından son derece önemlidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 350 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İklim Özellikleri (yağış ve karakteristikleri) 351 Yağış, sıcaklık, rüzgar, nemlilik gibi iklim koşulları erozyonun oluşmasında etkili olan en önemli iklimsel parametrelerdir. Bunlar arasında sıcaklık ve rüzgarın bitki ve topraktan olan terleme ve buharlaşma üzerindeki etkileri çok belirgindir. Söz konusu bu iki iklimsel parametre, özellikle su eksikliği çekilen kurak alanlarda, yetişen bitkilerde aşırı terleme yoluyla ciddi su kayıplarına neden olarak bitkilerin sağlıklı gelişmelerini engellemekte ve dolayısıyla sağlıksız gelişen bitki örtüsünün de erozif güçlere karşı toprağı koruyamayacağı bir ortamın yaratılmasına neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 352 Yine bu iki iklimsel parametrenin toprakta meydana getirdiği aşırı buharlaşma da gerek toprak tarafından bitkilere verilmesi gereken suyun kaybolmasına ve gerekse bazı toprak özelliklerinin bozulmasına neden olmaktadır. İklimsel parametreler içerisinde erozyonun oluşmasında en çok etkili olanı yağıştır. Yağışın türü, miktarı, şiddeti, süresi ve mevsimlere göre dağılışı erozyonun oluşumu açısından son derece önemlidir. Özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde sağanak şeklinde oluşan yağış, erozyonun oluşmasında etkili olan bir yağış şeklidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 353 Toprak erozyonun meydana gelmesinde etkili olan yağış ve karakteristikleri • Yağışın yoğunluğu • Yağışın süresi • Yağışın toplam miktarı • Damlaların büyüklüğü ve hızı • Yağışların mevsimlere göre dağılımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 354 Yağışın Yoğunluğu mm/h Erozyonla İlişkisi 0 - 6 Hafif 6 - 12 Orta 12 - 50 Şiddetli 50'den fazla Çok şiddetli © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Yüzey veya Toprak Özellikleri 355 Herhangi bir ortamda toprak yüzeyine düşen yağış sularından ne kadar fazlası toprağa nüfuz ederse, toprak yüzeyinde akışa geçecek su miktarı da o oranda azalacaktır. Bu durum, yani yağış sularının ne kadarının topraklar tarafından emileceği ve ne kadarının yüzey akışa geçeceği hususu, toprak ve arazi özellikleri ile çok yakından ilişkilidir. Söz konusu bu ilişki, üst toprak katmanlarında toprak oluşturan doğal faktörlerin etkisi sonucunda ortaya çıkan ve her bir toprak çeşidinde de farklılıklar gösteren “toprakların strüktür stabilitesine, gözenekliliğine, gözeneklerin büyüklüklerine ve gözeneklerin toprak profili içerisindeki devamlılığına bağlıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Yeterli nitelik ve nicelikte gözenek oluşturamamış topraklarla, mevcut gözenek 356 sistemleri herhangi bir nedenle (insanlar tarafından bilinçsiz ve aşırı toprak işleme, otlatma zamanının uygun seçilmemesi nedeniyle toprak yüzeyinin hayvanlar tarafından bozulması, erozyonla yüzey topraklarının taşınması vb) bozulmuş olan toprak ortamlarında yağış sularının çok az bir kısmı toprağa infiltre olabilmekte, geriye kalan yağış suları ise arazi yüzeyinde eğimler boyunca yüzey akışa geçerek, özellikleri zaten bozulmuş olan toprakların hızla erozyona uğramasına neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 357 İdeal özelliklerine sahip olmaları halinde toprakların erozyona karşı dirençlerinin yüksek olmasına, ideal özelliklerinin bozulması halinde de toprakların erozyona karşı dirençlerini kaybetmelerine neden olan toprak ve yüzey özelliklerinden bazıları aşağıda verilmiştir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 358 Strüktür oluşumu, agregatlaşma Agregatların suya dayanıklılığı Özgül ağırlık Gözenek hacmi, gözenek çapları ve gözeneklerin devamlılığı Kil minerallerinin miktarı ve tipi Organik madde miktarı Değişebilir katyonların cinsi ve miktarı Mikroorganizma faaliyetinin düzeyi Toprakların potansiyel verimliliği © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 359 Topoğrafik Yapı ve Engebelilik Özellikle dağlık araziler, yüksek derecede eğime sahip sarp ve geniş yamaçlar erozyonu arttıran yeryüzü şekilleridir. Genel bir yaklaşımla, arazinin bitki örtüsü ve toprak özellikleri ne olursa olsun, herhangi bir arazide eğimin başladığı noktadan itibaren yüzey akışı ve dolayısı ile erozyon da başlamaktadır. Böyle ortamlarda yağışın karakteristikleri ve yüzey-toprak özelliklerinin de olumlu veya olumsuz etkileri ile birlikte toprağın aşınma riskini, eğimin derecesi (diklik), eğimin uzunluğu ve eğimin şekli gibi özellikler belirlemektedir. Söz konusu bu topoğrafik özelliklerin erozyonla olan ilişkileri aşağıda verilen bazı örneklerle ortaya konulabilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 360 Herhangi bir arazide, eğimin bir kat artması ile, örneğin arazi eğimi %2 iken, bu eğim oranı %4’e çıktığında, erozyonla taşınan toprak materyali miktarı 2.8 kat artmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre, pamuk ekili topraklarda hektar başına yıllık ortalama toprak kayıpları; eğimi bulunmayan düz bir arazide 9.33 ton, %1 eğime sahip bir arazide 19.9 ton, %2 eğime sahip bir arazide 27.4 ton ve %3 eğime sahip bir arazide ise 28.0 ton olarak bulunmuştur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 361 Eğim uzunluğu ile erozyon arasında doğrusal bir ilişki vardır ve eğim uzunluğu arttıkça erozyonla oluşan toprak kayıpları da artmaktadır. Eğim uzunluğunun artışına bağlı olarak ortaya çıkan toprak kayıplarının bazen 13 katına kadar artabildiği saptanmıştır. Arazilerin sahip olduğu eğim derecesi ile erozyonun şiddeti arasındaki ilişkiyi gösteren bir araştırma sonucu ise yine aşağıda verilmiştir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 362 % 0-4 eğimli bir arazide erozyon YAVAŞ % 4-7 eğimli bir arazide erozyon FAZLA % 8- > eğimli bir arazide erozyon ÇOK FAZLA bir şekilde meydana gelmektedir. Toprakların tekstürel (bünye= kum, silt, kil oranları) özellikleri ile eğim arasındaki ilişkinin erozyona olan duyarlılık yönünden incelenmesini kapsayan bir araştırma sonucu da aşağıdaki gibidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 363 4 dekarlık bir alanda yapılan araştırma sonuçlarına göre; Killi bir toprakta : % 2 eğimde yılda erozyonla 7.8 ton toprak kaybı % 4 eğimde yılda erozyonla 20.6 ton toprak kaybı Tınlı bir toprakta : % 4 eğimde yılda erozyonla 20 ton toprak kaybı % 8 eğimde yılda erozyonla 52 ton toprak kaybı meydana geldiği saptanmıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 364 Bitki Örtüsünün Özellikleri Bitki örtüsü, erozyonu önleyen ve engelleyen etkin bir doğal faktördür. Toprağın ot, çalı, ağaç vb. çeşitli bitki örtüsü ile kaplı bulunması, erozyonun oluşmasında etkide bulunan iklim, toprak ve topoğrafya faktörlerinin etkisini önemli derecede azaltmaktadır. Arazi yüzeylerinde oluşan yüzey akış miktarını azaltan ve toprakların erozyonla kaybını önemli derecede engelleyen bitki örtüsünün işlevleri, aşağıdaki gibi özetlenebilir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Toprağa dik olarak düşen yağmur damlalarının hızını azaltır ve suyun toprak 365 yüzeyine daha yavaş ulaşmasının sağlar. Böylece kinetik enerjilerinin büyük bir kısmını kaybeden yağmur damlalarının, toprak agregatlarını parçalaması ve bu parçaların toprakların gözeneklerini tıkaması engellenir ve yağış sularının önemli bir kısmı toprak tarafından daha kolayca emilirler. • Bitkilerin toprak üstü aksamları yüzey akışa geçen suların hızını azaltır ve suyun arazi yüzeyindeki ana akış yollarını bölerek toprakları taşıma enerjilerini azaltır. • Bitki kökleri vasıtasıyla toprak kohezyonu arttırılarak toprakların su etkisi ile dağılıp parçalanmaları engellenir. Erozyonla oluşacak toprak kayıplarının engellenmesi, bitkilerin sıklığı, çeşidi, ömrü ve yetişme dönemi özellikleri ile de doğrudan ilişkilidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 366 İnsanlar Yeryüzünde görüldükleri andan itibaren canlılar, özellikle insanlar bilerek ve/veya bilmeyerek üzerinde yaşadıkları arazilerin bitki örtüsünü sürekli olarak tahrip etmişler ve etmektedirler. Çağımızda da insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için tarım ve hayvancılık yapmak zorundadırlar. Bu husus ise sürekli olarak yeryüzündeki bitki ve toprak varlıklarının tahrip edilmesine yol açmaktadır. Doğal denge koşulları içerisinde, en azından doğal güçlerin taşıdığı toprak miktarı kadar yeniden toprak oluşumu esastır. Söz konusu bu denge, insanların doğayı kullanmaya başladıkları döneme kadar devam etmiş ve insanların doğaya ve araziye müdahaleleri ile birlikte ise bu denge toprakların aleyhine olarak tersine dönmüştür. İnsanların sürekli olarak bitki örtüsünü tahrip etmesi ve uygun özelliklere sahip olmayan toprakları tarıma açması, erozyona ortam hazırlamaktadır. Bunların yanı sıra arazi ve toprakların oluşurken kazandıkları yeteneklerine uygun olmayan kullanım biçimleri altında işletilmeleri ve hatalı ve yanlış tarım yöntemleri uygulanarak kullanılmaları da erozyon zararının beklenilenden fazla olmasına neden olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 367 İnsanların erozyon üzerindeki etkilerini daha açık bir şekilde ortaya koyabilmek için erozyonu oluşturan bütün faktörler ışığında, Türkiye’deki arazi ve toprak varlığının ne kadar olduğu, bu arazilerin hangi yetenek düzeylerinde bulunduğu ve insanlarımızın arazi ve toprakları kullanma biçim ve alışkanlıklarının nasıl ve neler olduğu yönünden incelenmesi gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 368 Erozyonun Nedenleri Doğal etmenler Toprak ve arazi amenajmanı ile ilgili etmenler Sosyo-ekonomik etmenler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 369 Doğal Etmenler İklim Topografya Toprak özellikleri Türkiye’de her üçü de erozyonu teşvik eder niteliktedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 370 Toprak ve Arazi Amenajmanı ile İlgili Etmenler Arazinin kullanıma uygun olması Nadas alanlarının azaltılması (Nadas yıllarında yem bitkilerinin yetiştirilmesi) Bitki ekim nöbeti Gübreleme Örtü bitkileri ve yeşil gübre uygulaması Mer’alarda kontrollü otlatma yapılması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Uygun sürüm yöntemlerinin seçilmesi 01.11.2016 371 Sosyo - Ekonomik Nedenler İmkansızlıklar nedeniyle orman ve mer’a tahribi Miras yoluyla arazilerin çok küçük parçalara ayrılması Kiracılık ve yarıcılık Eğitim ve bilgi noksanlığı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 372 Erozyonun Nedenleri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 373 Doğu Anadolu da kuru tarım yapılan alanların %21.7 si marjinal alanlara taşmıştır. Yanlış kullanım sonucu açığa çıkan ana kaya oranı 1 milyon Ha. dır Toplam tarım alanının % 41’ini küçük işletmeler oluşturmaktadır. Türkiye tarımsal işletme büyüklüğü ortalama 51.6 Ha. Kuru koşullarda geçimi sağlayabilecek en küçük işletme büyüklüğü, Adana’da 116, Konya’da 253 da. dır. Tarım nüfusunun % 82 si bir aileyi geçindirecek büyüklükte değildir. Aktif tarım nüfusunun toplam nüfusa oranının %15 olması arzu edilir. Türkiye’nin ideal kırsal kesim nüfusunun 10 milyon dolayında olması gerekmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Bitki Örtüsünün Tahribi (Meralar) 374 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 375 Toprak Taşıyan Bir Nehir © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 376 Barajların Dolması Keban Barajı Girişi, Ekim 1997 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 377 Yanlış arazi kullanımı yetenek sınıflarına uygun kullanmamak amaç dışı kullanım hatalı tarım teknikleri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Arazi Kullanım Planlaması 378 Arazi ve toprakların, gösterdikleri fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri ile birlikte çevresel, ekonomik ve sosyal değerlendirme sonucunda en iyi kullanım türlerine ayrılması (tahsis edilmesi) işlemine AKP (Arazi Kullanım Planlaması) denir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 379 Arazinin Sosyal Üniteleri Ürün Yetiştirme Çayır – Mer’a (Otlakçılık) Ormancılık Rekreasyon Alanları Hammadde Kaynak Alanları Yerleşim Alanları Halk Hizmetleri Doğal Hayatı Koruma ve Devam Ettirme Alanları Koruma Alanları © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 380 Yetenek Sınıflarına Uygun Olmayan Kullanım Ormandan Tarım İçin Açılan Araziler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 381 Yanlış Arazi Kullanımı Ormandan Açılan Tarım Arazileri © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 382 Amaç Dışı Arazi Kullanımı Tarım Alanlarına Sanayi Kurulması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 383 Amaç Dışı Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 384 Amaç Dışı Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 385 Amaç Dışı Arazi Kullanımı Tarım Alanlarına Konut Yapımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 386 Amaç Dışı Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Akkuyu 387 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Akkuyu 388 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Akkuyu 389 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Akkuyu 390 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 391 Hatalı Tarım İşletmeciliği; Eğime Paralel Toprak İşleme - Erozyon İlişkisi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 392 Yanlış Arazi Kullanımı Eğime Paralel Sürüm © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Hatalı Tarım Tekniği 393 Gördes – Demirci Arası (MANİSA) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 394 Doğru Tarım Tekniği © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 395 Teraslı Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 396 Taş Setlerle Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 397 Bitkisel Setlerle Arazi Kullanımı © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Biyolojik Önlemlerden Malçlama (Mısır) 398 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Mısır tarımında malçlama ile erozyonun azaltılması 01.11.2016 Biyolojik Önlemlerden Yeşil Kuşak 399 Yonca, fiğ, yaz veya kış buğdayı yeşil kuşakları erozyonu azaltır © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rüzgar Erozyonuna Karşı Rüzgar Perdeleri 400 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rüzgâr Erozyonu KARAPINAR (Karapınar’ın Dünü) 401 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 402 KARAPINAR’da Rüzgâr Erozyonu ile Mücadele ( Karapınar’ın Bugünü ) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 403 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 404 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 405 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 406 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 407 ANIZ YAKMAYA ALTERNATİF ÇÖZÜM : KORUMALI TOPRAK İŞLEME © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Anız yakma, bu eylemin gerçekleştirenleri tarafından kısa sürede faydalı olduğu iddia 408 edilecek kadar düşünülmeden gerçekleştirilen felaket ve gerçek bir çevre sorunudur. Özellikle ülkemizde makineli tarım ve beraberinde gelen ikinci ürün elde etme isteği ile nadası ortadan kaldıran münavebe sistemi gibi son 50 -60 yılda gerçekleşen tarımdaki yapısal değişiklikler ile yakın geçmişte gündeme gelmiştir. Bu nedenle hasat artığı sap ve köklerin doğal yollardan toprağa karışması veya çürüyerek humusa dönüşmesi için gereken süre ortadan kaldırılmak istenmektedir. Daha çok biçerdöverlerle hasat yapılan alanlarda biçim boyunun yüksek tutulması, bu aletin kullanıldığı bütün alanları potansiyel tehlike alanı yapmaktadır. Kuşkusuz bütün anız yangınlarının tek nedeni işletme sahiplerinin istekli tutumları değildir. Buna iş makinelerinin çıkardığı kıvılcımlar, bilinçsizce yakılan ve kontrol altına alınmadan terk edilen piknik ateşleri, söndürülmemiş sigara izmaritleri gibi. çok az bir dikkatle önlenebilecek davranışların onlarcasını eklemek mümkündür. Burada asıl önemli olan zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr husus, ©nedenlerden çok sonuçlarının önemini vurgulamaktır (Bulut, 2005). 01.11.2016 409 Anızı yakma neticesinde gerek tarımsal ekosistem ve gerekse doğal ekosistem tahrip edilmektedir. Özellikle topraktaki Karbon (C) ve Azot (N) dengesi yok olmakta ve tarlalar verimsizleşmektedir. Anız yakmanın neden olduğu olumsuzluklar aşağıdaki şekilde özetlenebilir (Cerit, 2001; Avşar ve Kamburoğlu, 1996; Anonim, 1999). Bunlar: © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 410 Organik madde miktarı azalır, Mikrobiyolojik aktivite geriler, Omurgasızlar yok olur, Toprağın su tutma kapasitesi azalır, Toprak verimliliği düşer, Erozyon riski yükselir, Biyolojik denge bozulur, Fiziksel ve kimyasal yapı zarar görür, Çevre kirliliği artar, Orman vb. yangınlar artar, Telefon ve enerji iletim hatları zarar görür, Trafik kazası ihtimali yükselir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 411 Toprak için gerekli organik maddenin önemli bir kaynağı bitki artıklarıdır. Buğdaygil hasadından sonra tarlada kalan anızın toprağa karıştırılması işlemi, tarımın başlangıcından beri süregelmektedir. Bu yolla toprağa karıştırılan kuru madde, koşullara göre 2500 4000 kg/ha arasında değişmektedir (Özbek ve ark., 1993). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 412 Yurdumuzda buğdaygil ekimi yapılan arazi miktarı 1999 istatistiklerine göre 13.441.500 ha'dır. Buğdaygil hasadından sonra çoğu yıllarda buğdaygil sapları balyalandıktan sonra kalıntıları (anız) yakılmaktadır. Bu koşularda birim alanda, yakma ile yok edilen buğdaygil kalıntısı miktarını net olarak ifade etmek oldukça güçtür. Ülkemiz koşullarında, anızla birlikte sapların da yakılması durumunda ortalama 3500 kg/ha, sadece anızın yakılması durumunda ise anızın biçilme yüksekliğine bağlı olarak ortalama 1000 kg/ha buğdaygil kalıntısı yakıldığı belirtilmektedir. Genel bir ortalama vermek gerekirse, yakılan buğdaygil anız ve sapları ile hektardan ortalama 1500 2000 kg/ha sap, saman, ot, v.b. şeklindeki bitkisel materyalin yakıldığı söylenebilir. Buğdaygil alanlarının (13.441.500 ha) %30'unun yakıldığı kabul edilirse, yaklaşık 4 milyon hektar anız tarlasında 6.000.000 8.000.000 ton anızın yakıldığı söylenebilir. Yakılan anız alanı tüm anızların %20'sini oluştursa dahi, her yıl 2.68 milyon hektardan daha fazla anız yakılmakta veya 4.020.000 5.360.000 ton sap-saman gibi artıklar organik madde olmadan yakılmaktadır(Sayın, 1989). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 413 Anızın yakılması ile mikrobiyel humus oluşumu için toprağa verilen organik madde (besleyici humus) miktarı azalmaktadır. Bu durum; topraktaki mikroorganizmaları, kalıcı humusu parçalamaya yönlendirmekte ve sonuçta topraktaki humus bütçesinde azalma olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 414 Uygun iklim ve toprak özelliklerine sahip bölgelerimizde yılda birden fazla ürün alma imkanı mevcuttur. Yılda iki ürün alınan bölgelerde genellikle ilk ürün hasadından sonra toprak üstünde kalan anız, toprağa karıştırılmamakta ve yaklaşık %92 oranında yakılmaktadır. Buğday hasadından sonra anız yakılmadan gölge tavında sürüm yapılmış parsellerde yıllık ortalama toprak kaybı 1160 kg/ha iken, hasattan sonra anızı yakılmış hemen sürülmüş parselde yıllık ortalama 2730 kg/ha toprak kaybı olduğu bulunmuştur (Avşar ve Kamburoğlu, 1996). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 415 Anızın yakılmaksızın sürümle toprağa verilmesi durumunda mikroorganizmaların sağladığı enzimler ile sapın önemli bir bölümünü (%40 60) içeren selülozun parçalanarak C/N oranının düzeltildiği bilinmektedir. Bu arada, toprakta organik maddenin artışına bağlı olarak meydana gelen humin maddeleri, toprak zerrelerinin arasında bağlayıcı rol oynamak sureti ile erozyonu azaltmaktadır. Organik maddenin artması ayrıca, kurak dönemde toprağın su tutma kapasitesini artırmakta ve dolayısıyla verimde artış sağlamaktadır (Avşar ve Kamburoğlu, 1996; Mc Kenney, 1993; Sağlam, 1994). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 416 Yakmaya Alternatif Sistemler Ülkemizdeki verimli tarım alanlarında entansif tarım uygulana gelmektedir. Bilinçsiz sulama, gübreleme, tarımsal mücadele ve mekanizasyon uygulamaları göze çarpmaktadır. Bu uygulamalar neticesinde giderek çoraklaşan ve yoğun hastalık, zararlı ve yabancı ot problemini gündeme getiren bir bitkisel üretim faaliyeti sürdürülmektedir. Bu problemlere zaten yorgun ve bitkin düşen toprağın üzerindeki atıkların yakılması eklendiğinde daha da ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Özellikle Mayıs Haziran aylarında buğday hasadının arkasından tarlaların yakılması maalesef bütün engellemelere rağmen önlenememektedir. Bu noktada çiftçilerimizin zamandan kazanmak ve toprağı daha kolay işlemek düşüncesi ile yakma uygulamalarına çevre dostu ve ekosistemi koruyan bir alternatifin sunulmadığı da unutulmamalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 417 1960'lı yıllardan sonra dünyada tarımsal kaynaklarda sürdürülebilirlik kavramı içerisinde yeni uygulamalar arasında korumalı tarım ve bu tarım sisteminin ilk işlemi olan korumalı toprak işleme ilk sırada yer almaktadır. Korumalı toprak işlemede amaç; toprağı, suyu, enerjiyi ve daha da önemlisi çevreyi korumak temel hedeflerdir. Toprağın ve suyun korunmasına yönelik uygulamalar aşağıdaki şekilde olabilmektedir (Anonim, 1998a). Bunlar: © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 418 Toprak yüzeyini ürün artıkları veya yetiştirilen bitkilerle korumak, Toprak yüzeyindeki kaba yapıyı artırmak, Toprak geçirgenliğini iyileştirmek veya Bunları birlikte uygulamak. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 419 Ekimden sonra toprak yüzeyinde bırakılması gereken ön bitkiye ait artıkların, yüzey alanının en az %30'unu kaplaması gerekir. Bu nedenle, korumalı toprak işlemede toprak işleme ve ekim işlemi birlikte planlanmak durumundadır. Son yıllarda korumalı toprak işleme kavramı yerine bilinçli olarak, Ürün Artık İşletmeciliği kavramı kullanılmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 420 Korumalı toprak işleme sistemleri; a) Toprak işlemesiz sistem, b) Sırta ekime yönelik toprak işleme ve c) Nem engelli (malçlı) toprak işleme olarak alt gruplara ayrılmaktadır(Anonim, 1998a; 1998d). Sistemlerin avantajları ve dezavantajları bulunmakta ise de genel olarak aşağıdaki faydaları sağladıkları bilinmektedir (Anonim, 1998b; 1998c). Bunlar; © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 421 Daha az iş gücü, Zamandan tasarruf, Daha az mekanik aşınma, Yakıt tasarrufu, Yüksek toprak nemi, Toprak erozyonunda azalma, Su infilitrasyonunun artması, Organik maddenin artması, Sıkışmanın azalması, Yaban hayatın gelişmesi, Hava kirliliğinin azalması. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 422 a) Toprak İşlemesiz Sistem Toprak işlemesiz sistemde toprak; hasattan ekime ve ekimden de hasada kadar işlenmeden bırakılır. Toprak; sadece doğrudan ekim makinası olarak adlandırılan makinaların artık parçalayıcı ve gömücüleri (coulter) veya diskli, çapa vb. tip çizi açıcıları (furrow opener) tarafından dar bir şerit şeklinde işlenir. Bu nedenle doğrudan ekim makinaları; artıkları kesebilmeli ve işlenmemiş toprağa çizi açabilmelidir. Yabancı ot kontrolü; ekim öncesi, çimlenme öncesi ve çimlenme sonrası herbisit uygulaması ile sağlanmaktadır. Herbisit uygulama şekli ve zamanı, yabancı yoğunluğuna ve iklim koşullarına bağlıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 ot 423 b) Sırta Ekime Yönelik Toprak İşleme Sırta ekime yönelik toprak işlemede; toprak genellikle gübre uygulamaları dışında, hasattan ekime kadar işlenmeden bırakılır. Bitkiler, önceki yetiştirme döneminde yapılmış sırtlara ekilir veya dikilirler. Sırtlar genellikle, yıllık olarak bakım esnasında, karık usulü sulama da veya sırt/çukur oluşturularak yapılır. Sırtlar; sırta yönelik toprak işleme sistemi hemen başladığında veya bakım işlemleri sırasında nemli toprağın sırtların oluşturulmasını önlediği, hasattan hemen sonra yapılabilir. Ancak, sırtların hasattan hemen sonra yapılması, çizilerdeki yetersiz artıkların aşırı erozyona sebep olacağı ve sırtlarda yabancı otların gelişmesine izin vereceği gerekçesiyle tavsiye edilmemektedir. Hasattaki sırt yüksekliğinin; 15 20 cm olması, erozyon riski yüksek olan bölgelerde ekimden sonra çiziden en az 8 cm daha yüksekte olması önerilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 424 c) Nem Engelli (Malçlı) Toprak İşleme Malçlı toprak işleme; toprak işlemesiz ve sırta ekime yönelik toprak işleme dışında bir korumalı toprak işleme sistemidir. Toprak işleme; çizel pulluğu, diskli aletler, tarla kültivatörleri, kesme pulluklar veya ot yolucularla yapılmaktadır. Yabancı otlar, herbisit uygulaması ve/veya ürünün çapalanması ile kontrol altına alınmaktadır. Uygulama sayısı; erozyon kontrolünü sağlayacak yeterli artığın yüzeyde bırakılmasının sağlanmasıyla sınırlı olmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 425 3. Doğrudan Ekim Teknolojisi Toprak işlemesiz sistemin bir diğer karşılığı olan doğrudan ekim; daha önce belirtildiği gibi önceki yılın ürün artığının tamamının veya çoğunluğunun toprak yüzeyinde bırakıldığı, toprak içerisinde dar toprak işleme ünitelerinin veya çizi açıcıların açtığı çiziye tohumun bırakılarak daha sonra üzerinin kapatıldığı, tek bir geçişte tarlanın işlendiği uygulamadır. İşlenmemiş toprakta doğrudan ekimin yapılabilmesi için ya özel tasarımlı ekim makinalarına veya mevcut ekim makinaları üzerinde amaca uygun bazı değişikliklerin yapılmasına gereksinim vardır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 426 Doğrudan ekim makinası geleneksel ekim makinasına göre iki yönden farklılık göstermektedir. Bunlar; 1) Parçalayıcı ve gömücü ünite, 2) Ek ağırlıktır. Bu makinaların satın alma bedelleri; tipine, modeline ve özelliklerine bağlı olarak yaklaşık 10.000-40.000 USD gibi oldukça yüksektir. Mısır gibi pahalı tohumların ekilmesi için halen çiftçinin elinde bulunan yeni ve kullanılabilir durumdaki ekim makinalarının yerine, böylesine pahalı makinaların satın alınması ekonomik açıdan doğru ve uygulanabilir bir tercih olarak gözükmemektedir. Bunun yerine mevcut makinalarda gerekli düzenlemelerin yapılması daha akılcı bir yol olabilir. Bu amaçla, mevcut ekim makinalarında sap kıyma ve parçalama ile makinanın toprağa girişini sağlayacak ağırlık konularının çözümlenmesi yeterlidir. Anız üzerine yapılan ekim sonucunda bitkinin anız içerisindeki çıkışını görülmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 427 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 428 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 429 Geleneksel Ekim Makinesinde Yapılması Gerekli Değişiklikler © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 430 Parçalayıcı ve Gömücü Üniteler Doğrudan ekimde, tohumun tarlada bulunan artıklar içerisine toprak nemi ile teması da sağlanacak şekilde yerleştirilebilmesi için Şekil 3'de görünen parçalayıcı ve gömücü ünitelerden birinin ekim makinası üzerine yerleştirilmesi gerekmektedir. Parçalayıcı ve gömücü ünitelerin birincil görevi, toprağı işlemeksizin artıkları kesmektir. Bu ünitelerin; tohumun yerleştirileceği yerdeki toprak havasının serbest kalmasını önlemek ve toprağı kurutabilecek hava torbacıklarının oluşmasını engellemek amacıyla tohumun yerleştirildiği derinlikten daha az derinde çalıştırılması uygun görülmektedir (Anonim, 1997). © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 431 Ek ağırlık Doğrudan ekimde toprağın sert olmasından dolayı parçalayıcı ve gömücü ünitelerin karşılaşacağı direncin yüksek olması nedeniyle, ekici ünite başına düşen ağırlığın artırılması gerekmektedir. Ekim makinası üzerine metal ağırlıklar veya su tankları yerleştirilerek söz konusu ünitelerin toprağa penetrasyonu iyileştirilmektedir. Toprak işlemesiz uygulamalar için parçalayıcı ve gömücü ünite başına 175-250 kg'lık ağırlık önerilmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 432 Sonuç Doğal kaynakların geçmişten bizlere miras kalmadığı gelecek nesillerden ödünç alındığı bilinç çerçevesinde kaynakların korunması ve sürdürülebilir tarım için anız yakma gibi çağdışı uygulamalara son verilmesi, çiftçiye yeni önerilerinin sunulmasını zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda çözüm olarak önerilen mevcut ekim makinalarının amaca uygun biçimde değişikliğe tabi tutulması gerekir. Bu çerçevede Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümünde tamamlanan bir doktora çalışması mevcuttur. Üniversite Sanayi İşbirliği kapsamında bir ArGe faaliyeti şeklinde yürütülen bu çalışmada, çalışmanın uygulamaya aktarılma şansını arttırmak için makinada yapılacak değişikliklerin mümkün olduğunca dar kapsamda olmasına özen gösterilmiştir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 433 KÜRESEL ISINMA VE KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 434 Konunun Tanıtımı Küresel Isınma İnsanların çeşitli aktiviteleriyle sera gazlarının atmosferde yoğun bir şekilde birikmesi sonucunda, yeryüzü ile yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarına ait sıcaklığın artması sürecidir. Küresel İklim Değişimi Küresel ısınmaya bağlı olarak, diğer iklim elemanlarının da (nem, yağış, hava hareketleri) değişmesi sürecidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Sera Gazlarının Küresel Isınmadaki Payları 435 Yüzde (%) Gazlar Karbondioksit 50 Halokarbonlar(CFC,HCFC,HFC) 17 Metan 13 Ozon 7 Azot oksitler 5 © zeytinist [email protected] Kaynak: Dialog-Zeitschr-3/1995, s.9 www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 436 Küresel Isınma Sürecine İlişkin Kanıtlar Güney Kutbundan (Antarktika’dan) 12 Bin yıllık olduğu tahmin edilen Larsen-B adlı 3.250 km²’lik 200 m derinliğindeki Buz Dağı ana parçadan ayrıldı. (20 Mart 2002) Mayorka Adası kadar büyük (3.400 km²) Buz Dağı koptu. (22 Mart 2002) Dünyanın en büyük karasal buzullarından İzlanda’daki buzul erimeye başlamıştır. Son 50 yılda Antarktika’da 2,5 °C’lik sıcaklık artışı ölçüldü. 1998 yılında Dünya sıcaklık ortalaması, 1961 – 1990 yılları arasındaki ortalama dünya sıcaklığından 0,57ºC fazla © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 437 Güney Kutbundan Kopan Son 30 Yılın En Büyük Buzdağı © zeytinist [email protected] Hürriyet, 20 MART 2002 www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Blomstrandbreen Buzulu 438 1918 2002 Kuzey Kutbu yakınlarındaki Blomstrandbreen buzulunun 1918 ve 2002’de çekilen fotoğrafları, küresel ısınmanın boyutlarını açıkça gösteriyor. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Cumhuriyet Gazetesi 25.01.2005 (Foto: Reuters) 01.11.2016 Klimanjaro Dağı’ndaki Kar ve Buz Örtüsü 439 Klimanjaro Dağı’ndaki Kar ve Buz Örtüsü (1993) © zeytinist Klimanjaro Dağı’ndaki Kar ve Buz Örtüsü (2000) [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Kaynak: Bergkamp, G. Orlando, B. And Burton I. (2003). Change. Adaptation of water management to climate change. IUCN, Gland, Switzerland and Cambridge, UK. page.3 01.11.2016 440 Güney Amerika-Patagonya Buzullarının 1928-2004 Yıllarına İlişkin Görünümleri 1928 Patagonya’da her yeri kaplayan buzulların 1928 yılında çekilmiş fotoğrafı(üstte) ve aynı bölgenin 2004’te çekilen fotoğrafı (Altta) Bilimadamları dünyadaki buzulların 2070’e kadar tamamen eriyeceğini söylüyor. Vatan Gazetesi 30.01.2005 © zeytinist [email protected] 01.11.2016 www.mucahitkivrak.com.tr 2004 441 Yüksek Dağlarda Buzulların Erimesi 5.300 Yıllık 14 kg ağırlığındaki Buz Adam “Ötzi” 1991 son baharında, Güneybatı Alpler’in Avusturya ile İtalya sınırına yakın bölümünde dağcılar, bir buzuldan dışarı sarkan bozulmamış bir erkek cesedi buldular. 5.300 yıl önce bir fırtınada hızla kar ve buzla kaplandığı tahmin edilen bu insanın Foto: Cumhuriyet Gazetesi 13.12.2004 Bilim –Teknik Eki vücudu şaşırtıcı derecede bozulmadan kalmıştı. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kaynak: Dünyanın Durumu 2000 s.5 İsviçre Alpleri’nde Morteratsch Buzullarının Erimesi 442 © zeytinist Foto : N.ÇEPEL, 1957 [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 443 Küresel Isınma Nedenleri 1 Doğrudan Etkili Faktörler Sera Gazlarının Hızla Artışı 2 Dolaylı Etkiler Ormansızlaşma Bitkisel Planktonların Tahribi Çarpık Kentleşme © zeytinist Hızlı Sanayileşme [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 444 Sera Gazlarına Ait Sera Etkisinin Şematik Açıklaması Atmosfer Sera Gazları Güneş Işığı Yansıma Dalga Boyları 300 – 1.500 mµ Yeryüzü © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 CO2 Miktarı 1995 – 2005 Arasında Yıllık Ortalama 1.9 ppm artarak, 2005 Yılında Toplam 379 ppm’e Yükselmiştir. Mauna Loa, Hawaii CO 2 birikimi (ppmv) 380 Nisan 1999 371.2 370 360 350 340 330 320 310 1958 1963 1968 1973 1978 1983 1988 1993 1998 Yıl Sıcaklık Değişimi °C 446 Atmosfer Sıcaklığının 1860 – 1990 Yılları Arasındaki Değişimi 0,4 0,2 0 -0,2 -0,4 - 0,6 © zeytinist 1860 [email protected] 01.11.2016 www.mucahitkivrak.com.tr 1900 1940 1980 YILLAR Küresel Isınmanın Ekolojik Sonuçları 447 Daha Fazla Kuraklık Daha Sık ve Şiddetli Kasırgalar ve Fırtınalar Seller Aşırı Sıcaklıklar ve Yangınlar Ekosistemlerin Değişmesi Biyolojik Çeşitliliğin Yok Olması Küresel Gıda Üretim Düzeninin Bozulması Daha Fazla Yoksulluk Daha Fazla Hastalık Deniz Seviyelerinin Yükselmesi © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr ( Dünya nüfusunun 1/3’ü kıyılara 55 km mesafedeki kuşakta yaşamaktadır.) 01.11.2016 448 Küresel Isınma ve Sel Afetleri Almanya - Elbe Nehri Taşkını (Ağustos 2002 ) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Kaynak : Deutschland Zeitschr. 5/2002, s. 9 01.11.2016 Türkiye’de Sel Afeti (İstanbul-Alibeyköy 2004) 449 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 450 Kürsel Isınmanın Ekolojik Sonuçları: Kuraklık-Türkiye İçin Öngörülen Senaryo © zeytinist [email protected] Kaynak : 2023 Dergisi, 15.08.2004 www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 451 Küresel Isınmanın Ekolojik Sonuçları: Ürün Veriminin Düşüşü, Açlık © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kasırgalar 452 2005 yılı Katrina ve Wilma, 2007 yılı Florida Kasırgaları ile ABD, tarihinin en şiddetli kasırgalarını yaşamıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Foto : Iowa / ABD : 2004 yılında yaşanan 1.727 kasırgadan biri 01.11.2016 453 İklim Değişikliğine Karşı Alınabilecek Hükümetlerarası Önlemler: I. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 1 Yürürlüğe Girme Süreci 1992 yılında Rio- Kalkınma Konferansı’nda imzaya açıldı. 2 yıl içinde 188 ülke yetkilileri tarafından imzalandı. 1994 Mart ayında yürürlüğe girdi. Türkiye 189. ülke olarak 29 Mayıs 2004 tarihli TBMM Kararı ile bu sözleşmeye taraf oldu. 2 Sözleşmenin Bazı Temel İlkeleri Geçmişte, iklim değişimine en çok katkıda bulunan ülkeler, bu sorunun çözümünde başı çekmelidir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Temel İlkelerin Devamı 454 İklim değişikliğine karşı alınabilecek önlemlerde ulusların ortak, ancak farklı sorumlulukları vardır. (I. Sanayileşmiş, II. Sanayileşmekte olan ülkeler) Taraf ülkelerin hepsi, sözleşmeyi uygulamak ve yaptıkları faaliyetleri BM’nin ilgili kurumlarına bildirme konusunda taahhüde girerler Anlaşmayı imzalayan ülkeler, gönüllü olarak 2000 yılında sera gazları salınımlarını 1990 yılı düzeyine indirmeyi hedefleyecekler ve diğer ülkelere teknik ve mali destek vereceklerdir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Kaynak: Dunn and Flavin, 2002 01.11.2016 Hükümetlerarası Alınabilecek Önlemler 455 II. 1997 Kyoto Protokolü’nün Bazı Temel Hükümleri 1 Sanayileşmiş ülkelerin her biri, kendileri için belirlenmiş sera gazı salınımlarının sınırları üstüne çıkmayacaklar. 2 İklim değişimini önlemeye dönük politikalar geliştirilecek ve bunlar uygulamaya konulacaktır. 3 Sera gazlarının atmosfere karışmasını önleyecek tesisler ve ormanlar korunacaktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Hükümetlerarası Alınabilecek Önlemler 456 II. 1997 Kyoto Protokolü’nün Bazı Temel Hükümleri Devamı 4 Özellikle sanayileşmiş ülkeler zararlı sera gazı salınımlarını 2012 yılında % 5.2 oranında azaltmış olacaklar, böylece bu gazların 1990 yılındaki salınım düzeyine indirilmesini sağlayacaklar. 5 Protokole taraf ülkeler amaca ulaşmayı engelleyecek her türlü aktiviteleri ortadan kaldıracaklardır. 6 Bu protokol, 1990 yılı zararlı sera gazı salınımlarının % 55’inden sorumlu olan en az 55 hükümet tarafından imzalandıktan sonra bütün dünyada yürürlüğe girebilecektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kyoto Protokolü’nün Yürürlüğe Girişi 457 Rusya, AB’den Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliğini destekleme sözü aldıktan sonra 2004 yılında Kyoto Protokolü’ne taraftar oldu. Bu, % 55 oranı koşulunun sağlanması anlamına geldiği için Kyoto Protokolü 28 Şubat 2005 tarihinde bütün dünyada yürürlüğe girmiş oldu. Böylece 8 yıllık gecikme ile tüm dünya ulusları rahat bir soluk aldı. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 458 Küresel Isınmaya Karşı Alınabilecek Koruyucu Önlemler Sera Gazları Emisyonunun Azaltılması Fosil Yakıt Kullanımının Sınırlandırılması Enerji Tasarrufu Sağlanması Alet ve Gereçlere Ait Standartların Geliştirilmesi Çarpık Kentleşmeye Son Verilmesi Ormanların Korunması ve Miktarının Arttırılması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 459 Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 2 Motorlu Araç Sayısının Azaltılması 1 Sera gazlarının, özellikle azot oksitlerin büyük bir kısmı (2/3’ü) araçların egzozlarından çıkan gazlardan kaynaklanmaktadır. 2 1950 yılında 50 milyon olan motorlu araç sayısı, günümüzde 500 milyonun çok üzerine çıkmıştır. 3 Ülkemizde son 5 yıl içinde (1998- 2002) motorlu araç sayısı 6.2 milyondan 7.4 milyona ulaşmıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 460 Türkiye’de Motorlu Araç Sayısının Beş Yıllık ( 1998 – 2002 ) Gelişimi Araç sayısı (Milyon) 9.0 Kaynak : DİE Yıllığı, 2003 Toplam Araç Sayısı Yolcu Taşıtları Yük Taşıtları Diğerleri 7.0 5.0 3.0 1.0 © zeytinist [email protected] 1998 01.11.2016 www.mucahitkivrak.com.tr 1999 2000 2001 2002 461 Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 3 Yenilenebilir enerji Kaynağı, Rüzgâr Enerjisinden Yararlanma © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Kaynak: Deutschland-Zeitschrift, Nr.5, 2000, s. 48 01.11.2016 Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 4 462 Alman Yapımı Güneş Enerjisi İle Çalışan 100 Kişi Yolcu Kapasiteli Gemi © zeytinist [email protected] Kaynak: Dialog-Zeitschr, 3/2000 www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 463 Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 5 Çarpık Kentleşmeyi Engelleme © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 464 Küresel Isınmaya Karşı Koruyucu Önlemler - 6 Ormanların Korunması (BOLU/Gölcük) © zeytinist [email protected] 01.11.2016 www.mucahitkivrak.com.tr Foto : A.Aydemir 465 İklim Değişikliği Konusunda Yapılan Uluslararası Toplantıların Kronolojisi (1979 – 2007) 1979 : Cenevre Meteoroloji Kongresi’nde konunun ilk olarak gündeme alınıp tartışılması. 1988 : BM’nin, “İklim Değişikliği İnsanlığın Ortak Kaygısıdır” şeklindeki 45/53 nolu kararı alması ve ilk hükümetlerarası iklim değişikliği paneli (IPCC) toplantısı yapılarak, konu ile ilgili bir rapor hazırlanması 1990 : BM hükümetlerarası İklim Değişikliği I. Değerlendirme Raporunun bütün dünyaya açıklanması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kronolojik Bilgilerin Devamı 466 1992 : Raporun, “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi”ne dönüştürülerek Rio de Jeneioro Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılması 1994 : İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 188 ülke tarafından imzalanması sonucunda 1994 Mart ayında yürürlüğe girmesi. 1995 : BM - IPCC II. Değerlendirme Raporunun Bütün Dünyaya Açıklanması 1997 : İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin “Kyoto Protokolü” adı altında, tüm dünya hükümetlerine sorumluluklar ve yaptırımlar yükleyen bir belge olarak imzaya açılması © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Kronolojik Bilgilerin Devamı 467 2000 : Lahey Kenti’nde “II. Dünya İklim Konferansı” düzenlenmiş, ancak ABD ile AB ülkeleri arasındaki anlaşmazlık nedeniyle bu konferans kesintiye uğramıştır. 2001 : ABD’nin katılmadığı, diğer ülkelerden 178 devlet temsilcisinin katıldığı Bonn’daki toplantıda BM – IPCC III. Değerlendirme Raporu açıklanmıştır. 2007 Şubat : Paris’te toplanan ve binlerce bilim insanının yaptığı araştırmaları değerlendiren 600 uzman ve bilim adamı, BM – IPCC IV. Değerlendirme Raporu’nu bütün dünyaya açıklamıştır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 468 IV. Değerlendirme Raporunun Tanıtımı I. Raporun İçeriği Bu rapor, binlerce bilim insanı ve uzmanın uzun yıllardan beri yaptığı araştırma, ölçüm ve analizlerden elde ettiği sonuçları açıklamaktadır. Verilerin değerlendirilmesinde çok karışık veri analizleri ile, özel bilgisayar programları, çeşitli simülasyon modelleri kullanılmıştır. Ayrıca III. Değerlendirme Raporu’ndan geniş ölçüde yararlanılmıştır. Raporda küresel ısınma, yağışların değişimi, kuraklık, denizlerin su seviyelerinin yükselmesi, sera gazlarının artımı konularında geniş bilgiler bulunmaktadır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Raporun İçeriğinin Devamı 469 İklim değişiminin canlı ve cansız çevrede yapacağı çeşitli etkiler üzerinde durulmuş, 100 yıllık projeksiyonlarla insanlığın gelecekte karşılaşacağı açlık, susuzluk, göç gibi sorunlar ile ekonomik ve sosyolojik değişimler ekolojik olarak değerlendirilmiştir. Rapor şöyle özetlenmiştir: “Bilimsel anlamda çok etkin bir durumla karşı karşıyayız. Bu bir senaryo değil, karşılaşılacak dramatik sonuçların uzak olmadığı gerçeğidir.” © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 II. Raporun Değerlendirilmesinde Güdülen Amaçlar 470 Kamuoyuna, iklim değişikliği konusunda bilgilenmenin geleceğimiz için son derece önemli olduğunu anlatmak. Artık farklı bir yaşam tarzı gerektiğini kamuoyuna ve çocuklarımıza açıklamak. Önlemlerin, eylemlere nasıl dönüştürülebileceğini, bu hususta yapılacak eylem plânlarının neler olabileceğini ve bunların uygulanması gereğini bütün dünyaya anlatmak. Kampanyaların açılmasını ve uluslar arası eylem planlarının yapılmasını sağlamak. Küresel iklim değişimi ve ısınmanın, % 90 insandan kaynaklandığına dikkat çekmek. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İklim Değişikliğine İlişkin Bazı Sayısal Veriler 471 Atmosferdeki CO2 : 650 bin yıl öncesindeki sınır değer olan 180 ppm’den bugün (2005) 379 ppm’e yükselmiştir. 1995-2005 ölçümlerine göre CO2 miktarı ortalama olarak yıllık 1.9 ppm artmaktadır. Sanayileşmiş 41 ülkenin sera gazı salınımları 2000- 2005 yılları arasında % 4 oranında artmıştır. Bütün dünya ülkelerinden atmosfere salınan toplam CO2 miktarı yılda 21 milyar tondur. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Sayısal Verilerin Devamı 472 Sıcaklık Artışı : Meteoroloji kayıtlarının başladığı 1860 yılından günümüze kadar sıcaklık 0,6 °C – 0,8 °C artmıştır. Son 10 yılda bu artış miktarı 0,10 °C – 0,16 °C arasında değişmektedir. Bu miktar son 100 yıldaki artışın yaklaşık 2 katıdır. Bu artış miktarının 2100 yılında 1,8 °C – 4.0 °C ‘yi bulacağı bildirilmektedir. Kötümser senaryoya göre bu artış için 2,4 °C – 6,4 °C tahmin edilmektedir. 1961 yılından beri yapılan ölçümlere göre denizlerde de 3000 m derinliğe kadar sıcaklık artışı belirlenmiştir. Çünkü denizler iklim sistemindeki sıcaklığın % 80’ini absorbe etmektedir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 473 Sayısal Verilerin Devamı Buzulların Çözülmesi : 1978 yılından beri alınan uydu fotoğraflarına göre Antarktika’daki buzulların üst tabakalarında, 1980’li yıllarda sıcaklık, ortalama 3 °C artmıştır. Bu nedenle buzullar ortalama olarak 10 yılda % 2,7 oranında küçülmüştür. Sadece 2004 yılında eriyen buzul kitlesi 340 bin km²’dir. Buna bağlı olarak iyimser senaryoya göre denizlerdeki su seviyesi 18-38 cm, kötümser senaryoya göre 26-59 cm arasında bir yükseliş gösterecektir. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Rapordaki Bilgilerin Ekolojik Değerlendirilmesi 474 Atmosferdeki CO2 küresel ısınmadan % 50 oranında sorumlu olduğundan ve ömrünün 100 -150 yıl gibi çok uzun sürmesinden dolayı CO2 salınımı bugün durdurulsa bile, dünyamız daha 100 – 150 yıl ısınmaya devam edecektir. Isınmadan kaynaklanan çok sayıda fırtına ve kasırgalar meydana gelecek, kuraklık afeti birçok bölgede etkili olacaktır. Sıcaklık arttıkça kutuplardaki buzullar eriyecek, su baskınları afeti artacaktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 Ekolojik Değerlendirmenin Devamı 475 Deniz düzeylerinin yükselmesi ile birçok yerler su altında kalacaktır. Örneğin 2030 yılında Endonezya’nın en azından 2000 adasının sular altında kalacağı tahmin edilmektedir. 2100 yılına kadar İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye gibi Akdeniz Ülkelerinde çölleşme süreci gittikçe hızlanacaktır. 2100 yılında 1-3 milyar insanın susuz kalacağı ve hayvan türlerinin yarısının yok olacağı tahmin edilmektedir. Afrika’da 20 yıl sonra 400 milyon insan kuraklık nedeniyle aç kalacaktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 476 Rapora Dayanarak İnsanlığın Geleceğini Yargılayan Düşünceler Fransa Cumhurbaşkanı Jacques CHIRAC İklimsel intikamın kontrol edilemeyeceği gün yaklaşıyor. Geri dönülmez olanın eşiğinde bulunuyoruz. Bilinç, ekonomi ve Siyasal Eylem Devrimlerinin zamanı geldi. Hollanda Çevre Bakanı Pieter Van GEEL 100 yıl içinde Hollanda’da sular 85 cm yükselecek, sular altında kalacağız. İngiltere Çevre Bakanı David MILIMAND Bu rapor, dünyaya verilen en ciddi uyarıdır. Kendi sonumuzu hazırladık. İngiltere Eğitim Bakanı Alan JOHNSON © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr Orta okul müfredatında küresel ısınma zorunlu ders olacak. 01.11.2016 Yargılamaların Devamı 477 Yeşil Barış Örgütü (Greenpeace) 2001 yılındaki III. Değerlendirme Raporu bir uyarı ise, 2007 Raporu bir alarm sinyalidir. Arizona Üniversitesi Öğr. Üy. Jonthon OVERPECK Sera gazları artımını durduramayacağımıza göre, yarattığımız bu farklı gezegende yaşamak zorundayız. Ancak, dünya liderlerinin bu mesajı yanlış algılayacağından korkulmaktadır. Şu gerçeği hiç unutmamalıyız: “Bir şeyler yapmamızın etkileri, hiçbir şey yapmamamızdan daha büyük olacaktır.” © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 İklim Değişikliğine İlişkin Türkiye’ye Ait Öngörüler 478 Türkiye atmosfere yılda 294 milyon ton CO2 salmaktadır. Bu miktarın 2010 yılında 400 milyon tona çıkacağı öngörülmektedir. Türkiye, dünyayı en çok kirleten ülkeler arasında 20. sırada yer almaktadır. 1990 – 2004 yılları arasında CO2 salınımı % 72,6 oranında artmıştır. Bu artış hızı yüksekliği bakımından dünyada 1. sırayı almış durumdayız. Ülkemizde sıcaklık her on yılda 0,3 °C artmaktadır. Gelecek 100 yıl içinde Karadeniz ve Marmara Bölgesi dışında 5 bölgede çölleşme yaşanacaktır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 479 Öngörülerin Devamı Londra Üniversitesi ilgili biriminin diğer ülkelerle birlikte Türkiye için internette yayımladığı bilgilere göre 2007 yılı bahar aylarında batı kesimde “az” kuraklık düzeyi, yazın ise batı ve kuzeybatı (İstanbul dahil) ve Güney Anadolu bölgelerinde “Had Safhada Kuraklık” (büyük yeşil alanların kuruması, ürün veriminin azalması); İç Anadolu’da “az-orta”, Doğu Anadolu’da “orta” şiddette kuraklık olacaktır. * Az kuraklık: Kısa süreli su açığı. ** Orta derecede kuraklık: Nehirler, göller veya kuyularda düşük derecede su eksikliği yaratan iklim koşulları) © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 480 Sonuç Hükümetlerarası İklim Değişikliği IV. Değerlendirme Raporu sonuçlarına göre diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerekli eylem planlarının yapılmasına derhal başlanmalıdır. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 481 © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 482 DERS NOTLARI SÜREKLİ YENİLENMEKTEDİR. LÜTFEN DAHA ÖNCE İNDİRDİĞİNİZ DERS NOTU VAR İSE ONUN İLE SAYFADAKİ DERS NOTUNUN TARİHLERİNİ KARŞILAŞTIRINIZ VE YENİ TARİHLİ OLAN DERS NOTUNU TERCİH EDİNİZ. NOTLARDA HATALI ve EKSİK BİR YER GÖRDÜĞÜNÜZDE LÜTFEN BİLDİRİNİZ. © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 483 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr © zeytinist [email protected] www.mucahitkivrak.com.tr 01.11.2016 484