Jack Sparrow Yusuf Reis çıktı - Kafekampüs.com

advertisement
Jack Sparrow Yusuf Reis çıktı
Açıklama: Karayip Korsanları filminin başrolünde yer alan ünlü denizci Kaptan Jack
Sparrow'un, Yusuf Reis olduğu ortaya çıktı.!
Kategori: Kültür
Eklenme Tarihi: 04 Mart 2013
Geçerli Tarih: 19 Temmuz 2017, 00:45
Site: Kafekampüs.com-Üniversite Haberleri-Üniversitesi
URL: http://kafekampus.com/haber_detay.asp?haberID=817
Karayip Korsanları filminin başrolünde yer alan ünlü denizci Kaptan Jack Sparrow'un, Yusuf Reis
olduğu ortaya çıktı.
İlki 2003 yılında seyirciyle buluşan Karayip Korsanları'nın, iyi gişe yapması üzerine peş peşe yenilerinin
çekildiğini biliyorsunuz. O kadar ki, şimdilerde filmin beşincisi bekleniyor. Filmin başarısının ardında
Johnny Deep'in canlandırdığı çılgın kaptan Jack Sparrow karakterinin olduğuna ne şüphe!
Senaristlerin ve korsanlık tarihi danışmanı Stuart Beattie'nin, Kaptan Hector Barborssa karakterini
yazarken Avrupa'da Barbarossa (Kızıl Sakal) lakabıyla meşhur Oruç Reis ve kardeşi Barbaros Hayreddin
Paşa'yı göz önünde tuttuklarını tahmin etmişsinizdir. Peki Jack Sparrow'a John Ward, nam-ı diğer Yusuf
Reis adlı Türk korsanının ilham verdiğini biliyor muydunuz? Cevabınız 'Hayır'sa acayip bir korsan
hikayesine yelken açmak üzeresiniz, haberiniz olsun!
JOHN WARD'DAN YUSUF REİS'E
İspanyolların Yahudi ve Müslümanları sürdükleri, Fransız Katolikler'in Protestanlar'ı katlettikleri, İngiliz
Protestanlar'ın İrlandalılar'a soykırım uyguladıkları ve yeni kıta Amerika'da beyazların yerli ırklara üstünlük
kurdukları Rönesans devrinin sonlarındayız. Çoğu Avrupa devleti gibi İngiltere de, Osmanlı İmparatorluğu
ile sıkı ticari münasebetler kurmuştur. Derin Tarih dergisinden Hasan Bulut'un araştırmasına
göre, İngiltere, Kıbrıs ve İzmir gibi limanlardan pamuk, ipek ve yün alıyor; Manchester, Wiltshire,
Gloucester, Essex ve Suffolk gibi sanayi merkezlerinde işleyerek sömürgelerine ihraç ediyordu. Denizaşırı
ticari faaliyetlerinin dörtte birini oluşturan Osmanlı toprakları ile İngiltere arasında gemiler gidip geliyordu.
Kuzey Afrika’da yerleşmiş olan ( ve serinin üçüncü filmindeki Türkçe konuşan korsanlara çok da
benzemeyen) Türk korsanlar, Akdeniz’de dolaşan bu Avrupalı gemileri basıyor, mallarına el koyuyor ve
mürettabatını esir alıyorlardı. Ekseriyetini denizci, gemi aşçısı, miço, tacir, balıkçı ve askerlerin
oluşturduğu bu Hıristiyan esirleri çeşitli sebeplerle gruplar halinde Müslüman oluyor ve Türk korsanlara
katılıyorlardı. Hatta kral II. Charles, kaptan Hamilton’u esir düşen bazı İngilizleri fidye ödeyerek kurtarması
için Kuzey Afrika’ya göndermiş, fakat kaptan, esirlerin istemediği için İngiltere’ye eli boş dönmek zorunda
kalmıştı. Avrupa’daki Hıristiyan korsanlar da Akdeniz’e gelerek buraların hakimi Türklere katılıyor ve
dindaşlarına korku salıyorlardı.
Akdeniz korsanların çekişmeleriyle çalkalanadursun, güneydoğu İngiltere’nin sahil şehri Faversham’da bir
müstakbel korsan, John Ward gelir dünyaya. Gençliğini balıkçılık yaparak geçiren Ward, 1558’de
İspanyolların İngiltere’yi işgale kalkışması üzerine kraliçenin izniyle korsanlığa başlar. İlginç de bir lakabı
vardır; Kaptan Jack Birdy, yani kuş Jack. Bu isimle yıllarca korsanlık yapar. 1602’de Katolik rehinelerle
dolu Danimarkalı bir gemiyi yağmaladığı için Karayipler'de hapse atılır. 1603’te tahta çıkan I. James
İspanya ile barış ilan edince ordudan ayrılan John, adamlarıyla limandan çaldığı küçük bir gemiyle büyük
bir Fransız gemisini ele geçirir. Ona da tıpkı kendisininki gibi ironik bir isim takamadan duramayacaktır.
“Little John” adını koyar gemisine, yani “Küçük John”
Adamları tarafından kaptan seçilen John, baskı altında olduğu memleketini terk ederek, Küçük John’la
Katolik gemilerini yağmalamak üzere Akdeniz’e açılır. Burada Osman Dayı adında, kendisi gibi aslen
İngiliz olan başka bir korsanla tanışır. Bir süre sonra da mürettebatıyla beraber Müslüman olur. Yusuf
adını alan John, başındaki şapkayı çıkarır ve yerine filmdeki gibi olmasa da – Müslüman alameti olan
sarık sarar. Korsanımızın samimi bir Müslüman olduğunu ve evvelden bağımlısı olduğu şarabı artık
içmediğini, kendisini Tunus’ta ziyaret eden İskoç seyyah William Lithgow’un hatıralarından öğreniyoruz.
Lithgow’un anlattığına göre bu ziyarette Yusuf Reis’le arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:
-
Görüyorsun dostum. Küçük bir kuşun aşkıyla büyüdüm.
-
Hadi canım! Adı ne? Onu haberdar etmeli miyim sizce?
-
Hayır, seni sandal faresi! Minnacık, küçücük bir kuş bu.
-
Küçük bir kuş? Kaptan Jack, bir serçeden mi bahsediyorsunuz yoksa?
Tam burada serçenin İngilizcesinin ‘sparrow’ olduğunu hatırlatmamız gerek. Büyük ihtimalle senaristler
konuşmanın devamını okumamışlar; zira Yusuf Reis, Lithgow’a çocukken serçeleri değil, civcivleri çok
sevdiğinden bahsetmektedir. Aksi takdirde filmdeki adı Jack Sparrow değil, Jack Chick olmalıydı.
DÜNYAYA KORKU SALAN KORSAN
1606 yılında Tunus’a yerleşen Yusuf Reis, kendisinden evvel Hızır Reis’in nam-ı diğer Barbaros
Hayreddin Paşa’nın yaptığı gibi Tunus beyi Kara Osman’ın himayesinde korsanlığa başlar. Sadece üç yıl
içinde Türkler ve İngilizler'den oluşan adamlarının sayısı 500’ü geçer. Aralarında Kaptan Samson,
Anthony Johnson, Yarmouth Piskoposu Richard ve Southamptonlu James Procter gibi meşhurlar da
vardır.
Yusuf Reis Avrupa limanlarına akınlar yapar ve ele geçirdiği ganimetlerle çok zenginleşir, hatta bir
seferinde Reinera e Soderina adında iki milyondan fazla Düka altını taşıyan Venedikliler'e ait bir gemiyi
ele geçirir. Tunus’ta kendisine mermerden ve kaymak taşından muhteşem bir saray inşa ettirir. Kendisi
gibi sonradan Müslüman olan Jessimina adında Sicilyalı bir hanımla evlense de, İngiltere’de kalan
karısına para göndermeye devam ettiğini biliyoruz.
SPARROW'UN BAŞLIĞINDAN SARKAN AY YILDIZ
Jack Sparrow'un başlığından sarkan ay-yıldız işlemeli aksesuarın yapımcılar tarafından kaptanın
Osmanlı vatandaşı bir Türk ve Müslüman oluşuna atfen kullanıldığı tahmin ediliyor.
Neredeyse Orta Akdeniz’in tek hakimi haline gelen Yusuf Reis’in gücü öyle bir seviyeye ulaşmıştır ki, eski
kralı I. James kendisine geri dönmesi için 30 bin altın kron teklif eder. Cevabı ‘Hayır’ olur. Nâmı artık terk
ettiği memleketinde de duyulmuştur ve adına şu tarza şarkılar yazılmaktadır:
Danseker ile Kaptan Ward’ı
Ve her gün başlarından geçen gurur verici meceraları
Tüm dünyada
Duymayan kalmadı…
Osmanlı İmparatorluğu’ndan oldukça uzak bulunmasına rağmen John gibi binlerce İngiliz'in Müslüman
olması ve korsanlık yaparak kendi ülkelerinin ticaretini baltalaması İngiltere’de bir korku havası
yaratmıştır. İnsanları İslamiyet'ten soğutmak için o zamanın gazetesi demek olan tiyatro sahnelerinde
Müslüman olanları Tanrı’nın cezalandırdığı, Türkleri vahşi ve şeytanî varlıklar gibi gösterenoyunlar tertip
edilmeye başlandı.
Müslüman olduktan sonra zenginleşip meşhur olan, bu yüzden birçok Hıristiyan'a kötü (!) örnek teşkil
eden John Ward da bu oyunlardan nasibini alacaktı. 1612 yılında Robert Daborne tarafından "Türk olan
bir Hıristiyan" veya iki meşhur korsanın, Ward ile Danisker’in Tirajik Hayatları ve Ölümleri adlı bir oyun
sahnelendi. Oyunda Ward, ruhunu Türkler'e satıp Müslüman oluyor ve tehditlere rağmen eski dinine
dönmüyordu. Ancak perde kapanırken cezasını buluyor, paramparça edilip denize atılıyordu. Londra’da
bu oyun sahnelenirken, gerçek John, yani Yusuf Reis Akdeniz’de akınlarına devam ediyordu.
70 YAŞINDA VEBADAN ÖLDÜ
Yusuf Reis 1622 yılında Tunus’ta vebadan öldü. 70 yaşındaydı. Günümüzde memleketi İngiltere’de
kimileri onu hain bir korsan olarak görürken, özellikle Müslüman İngilizler'in gözünde Türkler'e korsanlığı
öğreten, alçakgönüllü, korkusuz ve büyük İngiliz denizcidir Yusuf Reis.
Ensonhaber
Download