“ARSLAN PENÇESİNDEN BELLİ OLUR -2-” İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Eylül 1926 günü yapılan yargılama neticesi Fransız kaptan Jean Demons, 2 ay 10 gün ağır hapis ve 23 lira para cezasına, Bozkurt gemisi süvarisi Hasan Kaptan 4 ay ağır hapis ve 23 lira para cezasına "dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi ölüme neden olmaktan" mahkum olur. Fransız Kaptan Demons’un Avukatı son savunmasında Türk Mahkemeleri’nin yargılamada yetkisiz olduğuna ilişkin iddiasını tekrarlar. Yargılama neticelenmesine karşın hangi mahkemenin yetkili olacağına ilişkin iki devlet arasında bu konuda karşılıklı görüşmeler yapılır. Tarafların aralarında yaptıkları görüşmeler sonucu her iki devlet 12 Ekim 1926 günü Cenevre’de hakemlik sözleşmesi imzalayarak, olayı Lahey Adalet Divanı’na götürmeye karar verirler. Olayın Lahey Adalet Divanı önüne götürülmesi fikrini Atatürk ve İnönü’de desteklemektedirler. Mahmut Esat, Atatürk ve İnönü ile yaptığı toplantıda kendilerine hitaben; "Olayın Lahey Adalet Divanı’na götürülmesinden yana olduğunu, kimin haklı olduğunun burada ortaya çıkması gerektiğini, eğer dava kaybedilecek olursa bir daha memlekete dönmeyeceğini..." belirtir. Bu sözler üzerine Atatürk, Mahmut Esat’a hitaben; - “Güle güle git kazanacaksın, kazanmasan da memleket seni bağrına basacaktır" der. Yargılama 7 Eylül 1927 günü mahkemenin çoğunluk kararı ile Türkiye lehine neticelenir. Lahey Uluslararası Adalet Divanı, Türkiye’nin uluslararası hukuka, Lozan Barış Konferansı’nın 28 ve İkamet ve Adli Yetki Sözleşmesi’nin 15. maddelerine aykırı hareket etmediğini belirterek; "Türkiye’nin Türk kaptan ile Fransız kaptan hakkında ceza kovuşturması yapması Lozan Antlaşması’nın 28. maddesinin dayandığı uluslararası hukuk ilkesine aykırı değildir. Ortada hukuka aykırı bir işlem bulunmadığına göre Fransız Hükümetinin ileri sürdüğü, Türk Hükümetinin Fransız kaptan lehine tazmin hususunda bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır." gerekçesi ile karar verir. Bazı kaynaklar davanın Türkiye’nin lehine neticelenmesinden sonra, davayı Atatürk’ün duyarlılıkla izlediğini ve çok önem verdiğini belirterek, mahkeme kararından sonra Fransız Basınının Atatürk’ü ve Mahmut Esat Bozkurt’u kastederek; "ARSLAN PENÇESİNDEN BELLİ OLUR" başlığı ile haber geçtiklerini yazarlar. Genç Cumhuriyet’in ilk yıllarında Fransa’ya karşı davanın kazanılması tüm yurtta heyecan ve sevinç uyandırır. Atatürk Mahmut Esat Bey’e tüm hizmetlerinin karşılığı olarak "ATEŞ EDEN ADAM" soyadını vermek ister. Mahmut Esat, Atatürk’ten af dileyerek Bozkurt - Lotus davasındaki Türk gemisi Bozkurt ismini soyadı olarak almak istediğini belirtir ve kazandığı üstün başarı nedeniyle Mahmut Esat Bey’e BOZKURT soyadı verilir. Aradan yıllar geçtikten sonra, Genç Cumhuriyetin pençelerini söktüklerini düşünenler, şimdilerde kirletilmeye çalışılan CUHURİYET MİNTGLERİNİ anımsadıklarında; CUMHURİYETİN SAHİPSİZ OLMADIĞINI, SAHİPSİZ KALMAYACAĞINI ANLAYACAKLARDIR.