ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 5 ENFLASYON Enflasyon, toplam talebin toplam arzı aşması sonucu fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve anlamlı bir şekilde yükselmesi olarak tanımlanmakta ve fiyat endeksi ile ölçülmektedir. Aslında enflasyon çözülmesi gereken bir ekonomik sorun değil; ekonomik sorunların sonucudur. Tıpkı soğuk algınlığı yaşayan birisinin vücut ısısının yükselmesinde olduğu gibi; ateşi düşürmek yerine hastalığı iyileştirmeye uğraşmak daha anlamlı olur. Bu nedenle enflasyonun çözümü için değil, enflasyona yol açan nedenlerin ortadan kaldırılması gerekir. Enflasyonun Kriterleri Her fiyat yükselmesi enflasyon değildir.fiyat yükselmelerinin enflasyon sayılabilmesi için 3 kriter olmalıdır. Bunlar: 1. Fiyat yükselmeleri genelde bütün mallar için geçerli olmalıdır. Her toplumda sınırsız sayıda ve birimde mal ve hizmet bulunduğu için , fiyatlar genel düzeyinin artıp artmadığını görmek istediğimizde, bütün mal ve hizmetlerin birim fiyatlarının dikkate alınması gerekir. Bunun için TÜFE, ÜFE ve milli gelir deflatörü olan genel indeks ile ölçüm yapılır. Enflasyonun Kriterleri 2. Fiyat yükselmeleri sürekli olmalıdır. Eğer bir toplumda fiyatlar bir kez artıp daha sonra durağan bir hale geliyorsa,bir defalık fiyat yükselmesine enflasyon denilmesi doğru olmayacaktır. Enflasyon bir anlık değişimi değil; belirli bir süreci ifade eden kavramdır. 3. Fiyat yükselmeleri anlamlı düzeyde olmalıdır. Hiper enflasyon için 20. yy da “üç rakamlı olarak yaşanan enflasyon” olarak betimlenirken 2000’li yıllarda “%50’yi aşan enflasyon” olarak tanımlanmıştır. Enflasyoncu Ekonomi Politikası Uygulama Nedenleri Enflasyon aslında ekonomik bir sorun değil, ekonomik sorunların varlığının bir göstergesi olmaktadır. II. Dünya savaşından sonra bir çok ülkede enflasyondan korkulmamasının; hatta bazı ülkelerde uygulanan ekonomi politikalarıyla enflasyonun belirli ölçüde teşvik edilmesinin 3 önemli nedeni vardır: 1. Enflasyonun tasarruf ve yatırım eğilimleri üzerinde olumlu etkisi 2. Enflasyonun girişimcilere beklenen etkileri 3. Enflasyonun borç stoku üzerine beklenen etkileri 1. Enflasyonun Tasarruf ve Yatırım Eğilimleri Üzerinde Olumlu Etkisi Demokratik bir ortamda yurt içi tasarrufları artırmanın temel ve en kısa çözüm yolu, tasarruf eğilimi yüksek olan kesimlerin yaratılan milli gelirden daha fazla pay almalarını sağlamaktır. Enflasyon ılımlı bir düzeyde olsa bile, gelir dağılımındaki dengesizliği artırır. Gelirin giderek daha büyük bir kısmının tasarruf eğilimi yüksek kesimlere geçmesi ile ülkenin ortalama tasarruf eğilimi yükselerek, yatırımlar için iç kaynak oluşumu artar. Ancak böyle bir mekanizmanın işleyebilmesi için enflasyonun ılımlı bir düzeyde kalması gerekir. 2. Enflasyonun Girişimcilere Beklenen Etkileri Artan fiyatlar piyasa koşullarını canlı tutarak girişimcilerin yatırım yapma hevesini de artırır. Kuşkusuz böyle bir sonucun ortaya çıkabilmesi için de,şiddetlenen bir enflasyon olgusu yaşanmamış olmalıdır. Türkiye’de yaşanan enflasyon öngörülebildiği sürece, yatırımları engelleyici bir faktör olarak nitelendirilmemiştir. Yani firmalar kar edebileceklerini ifade ederler. 3. Enflasyonun Borç Stoku Üzerine Beklenen Etkileri Gelişmekte olan ülkelerde genellikle kronik bütçe açıkları süreklilik kazanmaktadır. Böylece kamu kesimi borçlanma gereği ortaya çıkmaktadır. Eğer borçlanma iç piyasadan belirli bir faiz karşılığında temin ediliyorsa, faiz oranını aşan düzeyde bir enflasyon oluşması durumunda, iç borç miktarı reel olarak küçülmüş olur. Tersine enflasyon, temin edilen iç borcun faiz oranının altında kalacak düzeyde gerçekleşirse, iç borcun reel değeri artar. Türkiye’de Enflasyonun Tarihsel Gelişimi Toplumumuzda enflasyonla mücadele kültürü yerine enflasyonla yaşama kültürü yaygınlaşmıştır. 1975-1984 yılları arasında yüksek kamu açıkları ve bu açıkların Merkez Bankası kaynaklarınca finanse edilmesi nedeniyle hız kazanmıştır. 1990’lı yıllarda kamu açıklarının Merkez Bankası kaynaklarınca finanse edilmesine devam edilmiş öte yandan enflasyonu düşürme programlarında başarısızlıklar yaşanmıştır. Ayrıca bütçe açıklarının finansmanında iç borçlanmaya ağırlık verilmesi nedeniyle artan reel faizler de enflasyonu körüklemiştir. Tablo 1 Tablo 2 1995 yılından sonra para ikamesi olgusunun hız kazanması devalüasyon ile enflasyon arasındaki bağı güçlendirmiştir. Döviz kurlarında ortaya çıkan bir yükselme en geç iki ay içerisinde enflasyonu etkiler hale gelmiştir. Grafik 1 2000 yılında uygulamaya konulan istikrar önlemleri ile %40’ın altına inen enflasyon 2001 krizi nedeniyle yeniden %70’lere çıkmıştır. Sonraki yıllarda para politikası yanında sıkı maliye politikalarının da uygulanması sonucu enflasyon oranı istikrarlı biçimde düşmeye devam etmiştir. Türkiye’de Enflasyonun Temel Kaynakları Türkiye’de Enflasyonun Parasal Nedenler Kamu açıkları Banka mevduat ve kredilerinde yaşanan artışlar Dış ödemeler dengesinde yaşanan fazlalıklar Hızlı nüfus artışı Türkiye’de Enflasyonun Reel Nedenleri Maliyet artışlarına neden olan etkenler (KİT ürünlerine yapılan zamlar, Ücret artışları, Faizlerin yüksekliği, Devalüasyonlar ve kur ayarlamaları, İthal edilen enflasyon) Verim düşüklüğü Ekonomik darboğazlar Tekelci eğilimlerin varlığı ve rekabet yetersizliği Türkiye’de Enflasyonun Psikolojik Nedenler Türkiye’de Enflasyonun Parasal Nedenler Miktar Teorisi’ne göre bir toplumda para miktarının artmasına bağlı olarak paranın değerinin düşmesi kaçınılmazdır. A. Kamu açıkları: Kamu kesimi gelirleriyle harcamalarını karşılayamadığı takdirde kamu borçlanma gereği ortaya çıkar. Kamu açıklarının kapatılması için borçlanma yoluna gidilmesi şarttır. Kamu açıklarının kapatılmasında ilk yöntem TCMB’dan Hazinenin kısa vadeli banknot çekmesidir. Diğer yöntemler ise iç ve dış borçlanmadır. Ancak iç borçlarla ilgili faiz ve geri ödeme işlemlerinin enflasyonist etki oluşturacağı kesindir. Dış borçlanma sonucu sağlanan dövizlerin ise ister ulusal paraya çevrilsin ister çevrilmesin, ekonomiye dahil olması sonucu doğrudan enflasyonist etki oluşturur. Türkiye’de Enflasyonun Parasal Nedenler B. Banka mevduat ve kredilerinde yaşanan artışlar: Bankaların mevduat yoluyla yarattıkları krediler de banka parası olarak ekonomide ek satın alma gücüne yol açar. C. Dış ödemeler dengesinde yaşanan fazlalıklar: Dış ödemeler bilançosu fazlalık veren bir ülkedeki döviz rezervi artar. Buna bağlı olarak ülkedeki satın alma gücü de artmış olur. Bu şekilde piyasada artan para hacminin enflasyonist baskısı ancak TCBM’nin müdahalesiyle önlenebilir. D. Hızlı nüfus artışı: Hızlı nüfus artışı bir yandan üretken alanlara yapılan yatırımları daraltarak toplam arzın azalmasına yol açar, diğer yandan da tüketim kesiminin hızla çoğalarak toplam talebi artırır. Türkiye’de Enflasyonun Reel Nedenleri A. Maliyet artışlarına neden olan etkenler: KİT ürünlerine yapılan zamlar: Bu durumda bir çok firma açısından girdi veya ara malı olarak kullanılan KİT ürünler, onları kullanan firmaların maliyetlerinin artmasına yol açmaktadır. Ücret artışları: Eğer bir ülkede reel ücret artışları emeğin verimliliğindeki artışları aşacak düzeyde olursa; o zaman birim başına işçilik giderleri ve dolayısıyla maliyetler reel anlamda artar ve böylece enflasyonu destekleyen bir etki doğar. Faizlerin yüksekliği: ülkemizde yüksek enflasyon, sıcak para politikası ve kamu açıklarının kapatılması amacıyla iç borçlanmaya ağırlık verilmesi sonucu yükselen piyasa faiz oranları, kredi maliyetlerinin de yükselmesine yol açmaktadır. Bunun sonucu olarak yatırımlar hem pahalanmakta hem de cezbedici olmaktan çıkmaktadır. Türkiye’de Enflasyonun Reel Nedenleri Devalüasyonlar ve kur ayarlamaları: Türkiye’de özellikle enflasyon nedeniyle paranın dış değeri de azalmaktadır. Eğer bir ülkede dış ödemeler bilançosu açık vermişse, döviz rezervi azalacağı için, o dönemde yabancı paralar enflasyondan daha hızlı değer kazanır. Yapılan devalüasyon ve kur ayarlamaları neticesinde ithal edilen malların fiyatı yabancı para cinsinden değişmese bile, milli para cinsinden pahalanmış olur. Bu durumda girdilerin belirli kısmını yurt dışından ithal eden firmalar için maliyet artışı ortaya çıkar. İthal edilen enflasyon: Enflasyon sadece bize özgü bir olay değildir. Az da olsa diğer ülkelerde de yaşandığı için ithal edilen girdilerin ayrıca döviz cinsinden fiyatları da zamanla yükselmektedir. Türkiye’de Enflasyonun Reel Nedenleri Verim düşüklüğü: Türkiye’deki firmaların çoğunluğu küçük ölçeklidir. Bu da maliyetlerin daha da yüksek olmasına yol açmaktadır. Ayrıca teknolojik bilgi yetersizliği ve tecrübe azlığı söz konusu olduğu için üretim yeterince artırılamamaktadır. Ekonomik darboğazlar: Günümüzde en önemli dar boğaz olarak enerji darboğazıdır. Enerji sıkıntısına düşmemek amacıyla bir çok firma kojenarasyon sistemi ile elektrik üretebilmek için ek harcama yapmakta, bu da birim başına maliyetleri yükseltmektedir. Tekelci eğilimlerin varlığı ve rekabet yetersizliği: bir ekonomide rekabet koşullarının gelişmesine bağlı olarak üretimin artacağı ve dolayısıyla birim başına maliyet ve fiyatların düşeceği bilinen bir gerçektir. Bu nedenle rekabet ortamının pek yaygınlaşamadığı mal ve hizmetlerin, fiyatlarının kolaylıkla yükselmesi ve yükselen fiyatların enflasyonu beslemesi buna bağlıdır. Türkiye’de Enflasyonun Psikolojik Nedenler A. Enflasyon beklentisine bağlı olarak arz talep dengesizliği daha da artmaktadır. Çünkü enflasyon beklentisi talebi artırırken, arzın kısılmasına yol açacak ve sonuçta piyasada fiyatlar kendiliğinden yükselecektir. B. Enflasyon beklentisi, geleceğe ait harcamaların bugünden yapılması isteğini kamçılayarak satın alma aracı olarak paraya olan talebi artırır. C. Enflasyon beklentisi ile paraya olan talep artacağı için, piyasadaki para miktarı artsın veya artmasın; paranın dolanım hızı artar. Böylece ekonomide para miktarı artmış gibi talebi artıran bir baskı unsuru devreye girmiş olur. D. Enflasyon beklentisi, sürüp giden enflasyonu sürekli olarak besler. Türkiye’de Enflasyonun Psikolojik Nedenler Ayrıca rant getirisi ve bunun gibi enflasyonist , kolay ve spekülatif kazanç sağlayanların harcama eğilimi genelde yüksek olmaktadır. Ülkemizde enflasyonu besleyen diğer bir psikolojik etken de harcama ile övünen bir ulus oluşumuzdur. Toplumumuzda tutumlu insanlar genelde yerilmekte; buna karşılık müsrif insanlar “bonkör”, “ağa”, “eli açık” vb. deyimlerle anılmaktadır. Türkiye’de Enflasyonu Önlemeye Yönelik Alınabilecek Önlemler Bir kere merkezi bütçe açıklarının giderilmesi şarttır. Bunun için her şeyden önce faiz giderlerini karşılayacak ek gelire ihtiyaç vardır. Dışarıdan sağlanacak uzun vadeli ve önemli miktarda bir borç veya özelleştirme geliri sağlanmalıdır. Eğer bütçe açıkları faizsiz veya düşük faizli kaynaklarla kapatılabilirse, iç borçlanmanın ortadan kalkmasına bağlı olarak, bir yandan faizler aşağı doğru çekilmiş olacak, diğer yandan da özel sektörün yatırıma yönlendirebileceği kaynaklara devletin el koyması önlenmiş olacaktır. Türkiye’de Enflasyonu Önlemeye Yönelik Alınabilecek Önlemler Sıcak para politikasından vazgeçilip cari işlem dengesindeki açıklara daha kalıcı yöntemlerle çözüm aranmalıdır. Bunu için yabancı sermayenin, turizm ve işçi döviz girişlerinin özendirilmesi ve ihraç olanağı olan malların üretimine ağırlık verilmesi gerekmektedir. Temel ve tekel mal niteliğinde üretimde bulunan KİT ürünlerinde daha gerçekçi bir fiyat politikası uygulanmalı ve KİT’ler rekabet ortamına hazırlanarak onların kendi aralarındaki özel girişimcilerle daha rasyonel bir fiyat yarışına girmeleri sağlanmalıdır. Halkın öncelikle enflasyon hedeflerinin tutturulacağına yeniden yeniden inandırılması konusuna önem verilmelidir. SON