bağımlı kişilik bozukluğu

advertisement
C TİPİ KİŞİLİK
BOZUKLUKLARI
ÇEKİNGEN (KAÇINGAN, AVODİANT)
KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Kaçıngan kişilik bozukluğu (KKB) önemli oranda sosyal yeti kaybına
yol açmasına, bireyin gelişimini ve üretkenliğini kısıtlamasına rağmen
tedavisi ve yeti kaybını önlemek diğer kişilik bozukluklarına ve birçok
psikiyatrik hastalığa oranla daha kolaydır.
Toplumda %1-10 arasında görülmektedir.
DSM-IV’de Çekingen kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı
ölçütleri şunlardır:
A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik
dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, toplumsal
ketlenmenin, yetersizlik duygularının ve olumsuz değerlendirilmeye aşırı
duyarlılığın olduğu sürekli bir örüntüdür.
1. Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak olma korkusuyla çok
fazla kişiler arası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınır,
2. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlarla ilişkiye girmek istemez,
3. Mahcup düşeceği yada alay konusu olacağı korkusuyla yakın ilişkilerde
tutukluk gösterir,
4. Toplumsal durumlarda eleştirileceği ya da dışlanacağı üzerine kafa
yorar,
5. Yetersizlik duyguları yüzünden yeni kişilerle aynı ortamda bulunduğu
durumlarda ketlenir,
6. Kendisini toplumsal yönden beceriksiz, kişisel olarak albenisi olmayan
biri olarak ya da başkalarından aşağı görür,
7. Mahcup düşebileceğinden ötürü kişisel girişimlerde bulunmak ya da
yeni etkinliklere katılmak istemez.
Özellikleri;
•Bu
kişiler, diğerlerine yakın olmak ve kendi entelektüel ve mesleki
potansiyellerine ulaşmak istedikleri halde, incinecekleri ve acı
çekecekleri korkusuyla ya da itilecekleri ve başarısız olacakları
korkusuyla, hem insanlardan hem de başarıdan uzak dururlar.
•Kabullenilmeye ihtiyaçları vardır
•Yakın arkadaşları pek yoktur.
•Aşağılık kompleksleri vardır.
•Anksiyete ve keder yaşamaya karşı toleransları çok düşük olduğu için,
kendilerini daha etkili biçimde ifade etmekten, utangaçlıklarını
yenmekten kaçınırlar.
•Çevrelerindeki
diğer insanları potansiyel olarak eleştirici, ilgisiz ve
emir verici olarak görürler.
•Kaçıngan kişilik bozukluğu olan kişilerin "Değersizim, hiç bir işe
yaramam." "Hoş olmayan duygulara dayanamam." "Sevilmeyecek
biriyim." "Tüm eleştiriler aynıdır. En ufak bir eleştiri ile en yoğun
eleştiri arasında fark yoktur." "Kendimi bir başka insanla kurulacak bir
ilişkiye adamadan önce beni kabul edeceğine dair koşulsuz bir garanti
alabilmeliyim." gibi şemaları vardır.
•Başarısızlık ve değerlendirilme korkusuyla iş ortamlarında yeni
sorumluluklar almamak, ilerlemek için uğraşmamak olarak
sıralayabiliriz
•Yakın ilişkilerden alacakları doyumdan ve başarının getireceği
mutluluktan uzak kaldıkları için, temel duyguları anksiyete ve keder
karışımıdır.
Sebepleri
•Genetik
ve sosyalleşememe
•Yakın akrabaları arasında C kümesi kişilik bozuklukları sıkça
görülmektedir
•Agorafobi ve depresyonla ÇKB arasında genetik bir bağ olduğu ileri
sürülmüştür.
•Çevresel etkenlerde önemli rol oynar.
Ayırıcı Tanı
Şizoid kişilik bozukluğu ve çekingen kişilik bozukluğunun bir arada
bulunması tanıyı zorlaştırmaktadır;
•Şizoid kişilik bozukluğunda da toplumdan uzaklaşma görülebilir. Ancak
çekingen kişilik bozukluğunda hasta, insan içine girmek ister fakat
sıkılganlık ve istenmeme korkusu yüzünden bunu yapmamaktadır
•Şizoid kişilik bozukluğunda hasta eleştirilere karşı kayıtsızdır ve
çekingen kişilik bozukluğunda görülen özgüven azlığı da genellikle
yoktur
Sosyal fobi ile çekingen kişilik bozukluğu;
•Sosyal fobi özellikle kronik ve yaygın olduğunda ÇKB’ndan ayırt
edilemeyebilir. Sosyal fobi daha sınırlı durumlarda ortaya çıkan bir
bozukluktur, anksiyete daha çok başkalarının gözü hastanın
üstündeyken ortaya çıkmaktadır.
Tedavi
Sosyal fobiklerin önemli bir kısmı ÇKB tanısı almaktadır. ÇKB’li olan
hastaların ise tamamı sosyal fobi tanısı alırlar. Bu nedenle bu iki
bozukluğun tedavisinde aynı ilaçlar ve aynı bilişsel davranışçı yaklaşımlar
kullanılabilir.
•Bu kişilerin tedavisinde etkin psikoterapide kullanılmaktadır.
•Zaman zaman bu hastalar psikoloğa ya da psikiyatriste başvurarak
terapiye kendi başlarına başvurabilirler, fakat bu durumlarda korkuları
öylesine yüksek boyuttadır ki terapi sırasında en ufak bir zorluk ile
karşılaştıklarında geri çekilmeye kalkabilirler. Pozitif yorumlara ve nazik
yaklaşımlara cevap verebilirler ama en ufak eleştiri bu kişiler için
dayanılmaz olur. Doktor ve hasta arasında pozitif bir ilişki kurulabilirse, kişi
kendisine sorun yaratan bazı savunma mekanizmalarından vazgeçebilir.
Dolayısıyla terapi oldukça faydalı olabilir. Bu kişiler genelde belli bir
dereceye kadar insanlarla iletişim kurma yeteneğine sahiptir, terapi ile bu
yetenekleri geliştirilebilir. Her hangi bir yardım alınmaz ise bu kişiler
yaşamdan tamamı ile kendilerini soyutlayabilir ve tamamı ile izole
olabilirler.
BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bağımlı kişilik bozukluğu ruh sağlığı kliniklerinde en sık karşılaşılan
kişilik bozukluğudur. Ancak çoğunlukla, bağımlı kişilik bozukluğu
nedeniyle değil, başka birinci eksen sorunları için başvururlar.
Tüm kişilik bozuklukları içinde %2,5 oranında görülür.
DSM-IV’de Bağımlı kişilik bozukluğu için daha özgül hale getirilen tanı
ölçütleri şunlardır:
A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik
dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, uysal ve
yapışkan davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak biçimde kendisine
bakılma gereksiniminin aşırı olmasıyla giden sürekli bir örüntü.
1. Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazsa gündelik kararlarını
vermekte güçlük çeker.
2. Yaşamının çoğu alanında sorumluluk almak için başkalarına gereksinim
duyar.
3. Desteğini yitireceği ya da kabul görmeyeceği korkusuyla başkaları ile
aynı görüşü paylaşmadığını söylemekte zorluk çeker.
4. Tasarıları başlatma, kendi başına iş yapma zorluğu vardır.
5. Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri
yapmayı isteyecek kadar aşırıya gider.
6. Kendine bakamayacağına ilişkin aşırı korku nedeniyle tek başına
kaldığında kendisini rahatsız veya çaresiz hisseder.
7. Yakın bir ilişki sonlandığında bir bakım ve destek kaynağı olarak derhal
başka bir ilişki arayışı içine girer.
8. Kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı üzerine gerçekçi olmayan
bir biçimde kafa yorar.
Özellikler
•Bağımlı
kişilik bozukluğu sergileyen kişiler, plan yapma, herhangi bir
projeye başlama konusunda yetersizdirler.
•Özgürlüklerinden ve girişimciliklerinden tamamen vazgeçerler.
•Diğerlerini verici, destekleyici ve yeterli olarak görürler.
•Bağımlı kişilikler, yakınlarında ulaşabilecekleri güçlü bir insan olduğu
sürece günlük işleyişlerini sürdürürler.
•Bu kişilerin "Yeterli biri yanımda olursa hayatımı sürdürebilirim. Eğer
terk edilirsem ölürüm.Var olabilmem için diğer insanlara, özellikle
güçlü insanlara ihtiyacım var. Mutluluğum böyle bir insana
ulaşabilmeme bağlıdır." Gibi fonksiyonel olmayan inançları vardır.
•Reddedilme ya da terk edilme ile ilgili ciddi korkuları vardır.
•Karşıdaki insanı mutlu ederek yakın ilişkiyi sürdürmeye çalışmaları
genel olarak gösterdikleri davranışlar arasındadır.
•Genellikle anksiyete ve depresyon yaşamaktadırlar. Gergin ilişkilerde
anksiyete; "o insan" yakınlarında olmayınca depresyon.
•Güvensizdirler, kendisinin çok aptal ve beceriksiz bir kişi olduğunu
söyleyebilir. Sorumluluk gerektiren işlerden kaçınırlar.Yalnızken
kendilerini aciz hissederler.
Sebepleri
•Aşırı
koruyucu, mükemmeliyetçi ve baskıcı ebeveynlerin
çocuğun özgüvenli ve insiyatif sahibi insanlar haline
gelmesini engellediği ileri sürülmüştür.
•Türk kültüründe kadına atfedilen geleneksel sosyal rolün
kadınları daha bağımlı insanlar haline getiriyor olması
mümkündür. Bu BKB’nun kadınlarda daha fazla görülmesini
açıklayabilir.
•Çocukluk çağındaki kronik fizik hastalık ya da ayrılma
anksiyetesi bozukluğu da BKB’na zemin hazırlayabilir.
Ayırıcı Tanı
•Borderline
kişilik bozukluğunda da yalnız kalmaktan korku ve
başkalarına yapışma görülebilir. Fakat bu hastalar terk edilmeye,
genellikle öfke ve manipülatif davranışlarla tepki verirler. Bağımlı kişilik
bozukluğundan farklı olarak kişilerarası ilişkileri kararsız ve
değişkendir.
• Majör depresyon ve anksiyete bozuklukları bağımlı davranışa neden
olabilir. Ancak bu davranış sonradan ortaya çıkmıştır. BKB’de ise
öteden beri vardır.
•Bağımlı kişilik bozukluğunda bağımlı olduğu kişiye karşı uzun süreli
ilişki vardır. Bağımlılık davranışı agorafobi durumlarında da olabilir ama
bu hastalarda panik ve anksiyete durumu da vardır.
•Ergen ve çocuklarda bağımlı davranış bu dönem için genellikle normal
olduğundan bu yaş grubundaki hastalara BKB tanısı koyarken dikkatli
olmak gerekir.
Tedavi
• Tedaviye
gerilim, depresyon ve vücutsal yakınmalarla
başvururlar.
•Davranışçı bir teknik olan girişkenlik eğitiminin yararlı
olduğu ileri sürülmüştür.
•Psikodinamik yönelimli bireysel ya da grup psikoterapisi
de yararlıdır
OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Obsesif – kompulsif kişilik bozukluğunun temel özelliği genç erişkinlik
döneminde başlayan ve çok değişik koşullar altında ortaya çıkan, aşırı
bir mükemmeliyetçilik, düzenlilik, kendini ve başkalarını denetleme
isteğidir. Bu özellikler hastanın esnek, açık ve verimli olmasını engeller.
Görülme sıklığının genel popülasyonda %1, psikiyatrik hastalar
arasında ise %3-10 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Erkeklerde
kadınlara göre iki misli daha fazla görülmektedir.
DSM-IV’de Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu için daha özgül hale
getirilen tanı ölçütleri şunlardır:
A. Aşağıdakilerden en az dördünün olması ile belirli, genç erişkinlik
dönemimde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan, esneklik,
açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmelliyetçilik, zihinsel ve
kişilerarası kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir
örüntü.
1. Asıl amacı unutturacak şekilde ayrıntılar, kurallar, listeler, sıralama,
organize etme ya da program yapma ile uğraşıp durur.
2. İşin bitmesini zorlaştıran mükemmeliyetçilik gösterir.
3. Etkinlik ve arkadaşlarından yoksun kalacak şekilde kendini işe adar.
4. Ahlak, doğruluk, değerler gibi konularda esneklik göstermez.
5. Özel bir değeri olmasa bile eski, değersiz şeyleri elden çıkaramaz.
6. Görev dağılımı yapmak ve başkaları ile birlikte çalışmak istemez.
7. Para harcama konusunda hem kendisine, hem de başkalarına karşı cimri
davranır.
8. Katı ve inatçıdır.
•Bu
Özellikleri
kişiler kendilerini yetersiz ve çaresiz olarak algılarlar. Çaresizlikle ilgili bu inançları yüzünden
kendilerini koruyamayacakları düşüncesiyle diye paniğe kapılır, işlevlerini yerine getiremez hale
gelirler.
•Diğerlerini
fazla rahat, sorumsuz, sadece kendileriyle uğraşan, yetersiz kişiler olarak görürler.
Kendilerini, kendilerinden ve diğerlerinden sorumlu olarak görürler. Kendilerinden ve diğer
insanlardan beklentileri çok fazladır. Mükemmeliyetçilikleri bazen işe yarasa da genel bir yaşam
stili haline geldiğinde fonksiyonel değildir.
•Obsesif
-kompulsif kişilik, yaşamak için çalışmak yerine çalışmak için yaşar.
•Hayatta
katı kurallar vardır ve bu kurallara hiç değiştirilmeden uyulmalıdır.
•İnsanları
tanımlayan yaptıkları iştir. Yaptığımız iş ne kadar iyi ise biz de o kadar iyi bir insan
sayılırız.
•"Düzenli
olmazsam, olan bitenle başa çıkamaz hale gelebilir, kontrolü kaybedebilirim." "Var
olmak için kurallara ve düzene ihtiyacım var." "Belli bir sistemim yoksa her şey mahvolur."
"Performansımdaki en küçük bir kusur bile büyüyüp, bir çığa dönüşebilir." "Eğer bu işte başarısız
olursam, bir insan olarak da başarısızım demektir." Gibi fonksiyonel olmayan düşünceleri vardır.
•"Kontrolü
elde tutmalıyım." "Her şeyi mükemmel yapmalıyım." "Neyin en iyi olduğunu bilirim."
"Her şey benim söylediğim şekilde yapılmalıdır." "Ayrıntılara dikkat edilmelidir." "İnsanlar
mutlaka daha iyiye doğru çabalamalıdır." Gibi stratejilerle hareket ederler.
•Standardın
altında performans beklentisi yüzünden anksiyete, gerçek ve ciddi başarısızlıklar
karşısında da depresyon yaşarlar.
Sebepleri
•Katı
tuvalet eğitimi gibi anal döneme saplanmaya yol açan etkenler,
titizlik, inatçılık ve düzenlilik gibi karakter hatalarının gelişmesine
neden olabilir. (Bu görüş aradan geçen zaman içinde gücünü bir
miktar yitirmişse de OKKB vakalarının bir bölümünde görülen tuvalet
ritüelleri bu görüşü destekler gibidir. )
•Çocuğun duygu, düşünce ve dürtülerin ifade edilişine ebeveynlerce
uygulanan aşırı kontrol ve takdirsizliğin çocukta bu yönde bir yapı
oluşturabileceği düşünülmektedir.
•OKKB olan hastaların ailelerinde depresyon ve diğer C kümesi kişilik
bozuklukları daha sık görülür.
Ayırıcı Tanı
•OKKB
bu adı taşımasına rağmen obsesyon ya da kompulsiyonların
olmayışı ile obsesif-kompulsif bozukluktan ayrılır. Ortak özellikler
gösterdiği diğer kişilik bozukluklarından ayırt edilmesi güç olabilir.
•Örneğin; NKB’nda da mükemmeliyetçilik ve başkalarının yaptığını
beğenmeme görülebilir. Fakat bunlardaki belirgin kendini beğenmişlik
OKKB’nda yoktur.
•Hasta birden çok kişilik bozukluğunun ölçütlerini karıştırıyorsa tüm
tanılar konulmalıdır.
Tedavi
•Diğer
C kümesi kişilik bozukluklarında olduğu gibi
hasta durumundan rahatsız olabilir ve tedavi için
başvurabilir. Ne varki terapi sürecini de denetlemek
ve kendi istediği biçime sokmak eğiliminde olacağı
için psikoterapi zor ve zaman alıcıdır.
•Eşlik eden depresif bulgular varsa ya da hastanın bazı
özellikleri obsesyon ya da kompulsiyon düzeyine
yaklaşıyorsa antidepresan ilaçlar denenebilir.
•Bireysel ve grup terapilerinden yararlanılabilir.
Hazırlayan;
N.Çağla KÜÇÜKTABAK
b080610036
Download