Sakarya Üniversitesi İKTİSADİ DÜŞÜNCE TARİHİ SEKİZİNCİ HAFTA MONETARİST İKTİSAT Doç. Dr. Ömer Karaoğlu 2013 2 Sakarya Üniversitesi Sekizinci Hafta Monetarist İktisat Hedefler Bu bölümü çalıştıktan sonra. Monetarist iktisat akımının temsilcileri (özellikle Freidman) ve Monetarizmin temel ekonomi yaklaşımlarını, Monetarist iktisadın önerilerini göreceksiniz. Temel Kavramlar monetarizm Para arzı Para talebi Sürekli gelir modern miktar teorisi Phillips eğrisi Para politikası Sakarya Üniversitesi İçindekiler Hedefler ................................................................................................................. 2 Temel Kavramlar................................................................................................... 2 İçindekiler .............................................................................................................. 3 GİRİŞ:MONETARİST İKTİSADIN DOĞUŞU .................................................. 4 1.MONETARİZMİN ÖZELLİKLERİ ..................................................................... 5 2.MONETARİZM VE EKONOMİDE DENGE ...................................................... 6 3..MONETARİST MİKTAR TEORİSİ YORUMU .................................................. 8 4.ÖNERİLERİ ...................................................................................................... 10 Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… ................................................................ 12 Değerlendirme Soruları ........................................................................................ 13 Yararlanılan Kaynaklar ....................................................................................... 14 Sakarya Üniversitesi GİRİŞ: MONETARİST İKTİSADIN DOĞUŞU Keynes’in Genel Teori adlı eseri sonrasından1940 ve1950’li yıllara giden süreç, Keynesyen devrim etkisi altında uygulanan maliye politikalarının başarısıyla krizden çıkılmış ve Keynes’in teorisi prestijli bir konum kazanmıştır. Ne var ki 1970’lere varmadan sanayi ülkelerinde işsizlik ve enflasyonun görülmesiyle Keynesyen politikalar tartışılmaya başlanmıştır. Neo-klasiklerin yaklaşımların yeniden liberal yaklaşıma dönüş için analize katkılarına rağmen para teorisi yeterli ilgiyi görmemişti. Keynesyen yaklaşıma tepkileri etkisiz kalan serbest piyasa yanlılarının aradığı destek bu kez Chicago okulundan Milton Friedman ve arkadaşlarından gelecektir. Maliye politikalarındaki değişmelerin ve ucuz para politikasının ekonomik istikrarı olumsuz etkilediğine dair yorumlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Para merkezli eleştirilerin odağı Monetarist iktisatçılardan geldi. Paracılık veya “modern miktar teorisi” olarak anılan bu akımın en güçlü ismi Friedman’dı Keynes’te devlet harcamaları, vergiler, borçlanma ve bütçe daha öncelikli araçlardı. Keynes’in makro analizleri, ekonomiye devlet müdahelesi gerektiğini söylüyordu. 1958 yılında Phillips eğrisi olarak bilinen ve işsizlik ve enflasyon arasında ters yönlü bir ilişki bulunduğu düşüncesi Keynesyen yaklaşıma bir destekti. Oysa liberallere göre Keynesyen yaklaşım, işsizlikle mücadele politikaları sebebiyle enflasyona yol açmaktaydı. Açık bütçe ve borçlanmalardan ötürü bu politikalar istikrarı olumsuz etkiliyordu. Keynesyen iktisada tepki olarak ortaya çıkan yaklaşımın en önemli ismi olan Milton Friedman ile diğer isimler arasında Karl Brunner, Becker, Schwartz, Walter, Meltzer , Lucas sayılabilir. Brunner monetarizm kavramını ilk kez kullanan iktisatçıdır. Monetarist Chicago okulu, 1968 yılında Brunner’in eseriyle adını almış oldu. Giriş: İktisadi Düşünce Tarihi, İlk Çağlar. Antik Yunan 5 Friedman Studies in the Quantity Theory of Money adlı kitabın editörüydü. Bu eserde kendisinin ve diğer iktisatçılar makaleleri vardı. Diğer bir eseri “Kapitalizm ve Özgürlük” adını taşır. Friedman yoksul bir göçmen Yahudi ailesinin dört çocuğunun en küçüğüdür ve New York’ta doğmuştur. 1932’de Chicago Üniversitesi’ne girmiş ve Viner, Shultz, Knight gibi hocalardan ders almıştır. II. Dünya savaşı yıllarında ABD Hazine’sinde çalışmış ve Chicago’dan doktorasını almıştır (1946).Matematik ve istatistik bilgisi ile teorisine ve neo-klasik teoriye önemli katkılar yapmıştır. Liberal yaklaşımı güçlendiren ve savunan bir yaklaşım ortaya koymuştur. 1.MONETARİZMİN ÖZELLİKLERİ Monetaristler, genel olarak klasik ve neo-klasik teoriden besleniyordu. Aslında liberal ekonomi ve özgürlükten yanaydılar ve paranın miktar teorisini merkeze alarak yeniden yorumluyorlardı. Friedman’a göre ekonomi esasında istikrarlıdır ve kendi haline bırakılmalıdır. Aksaklık ve sorunların temelinde çoğunlukla para politikası müdaheleleri ve yanlış maliye politikaları vardır. Monetaristlere göre 1929’de yaşanan büyük krizin temel nedeni para arzının yeterli miktarda ve zamanında artırılmamasıdır. 1973’te yaşana kriz ise para arzının ihtiyaçtan fazla artırılması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Friedman ekonomi biliminin fizik bilimleri gibi incelenebilir olduğunu, normatif değil pozitif karakteri öne çıkarmak gereğini işlemiştir. Geleceği öngörmek ve geçmişi açıklamak için varsayımlar ve kuramlar oluşturulmalıdır. Monetaristler geleneksel iktisadın genelde takipçileri ve devamı sayılabilir. İktisat biliminin değer yargılarından arındırılması gerektiğini ve modeller oluşturmak suretiyle gerçek hayatı açıklamaya yönelmesini önerirler. Ekonomideki istikrarsızlıkların temel sebebi ise izlenmekte olan hatalı para politikalarıdır. Ekonominin kendiliğinden dengesini bozan temel etken devletin yanlış para uygulamalarıdır. Ekonomide para stoğunda meydana gelen değişmeler temel 6 Sakarya Üniversitesi belirleyicidir. Maliye politikaları ise gerçekte etkin olmayan politikalardır. Devlet temel hizmetler dışında ekonomiye müdahele etmemelidir. Devlet küçültülmeli ve ekonomik istikrar için “istikrarlı bir para politikası” ve denk bütçe hedeflenmelidir. Friedman’a göre ekonomide etkin olamayan piyasa değil devletlerdir. Devlet yöneticileri kamu talebini değil kendi özel eğilimlerini izlerler. Serbest rekabeti aksatan temel neden devletin ekonomiye müdaheleleridir. Monopol benzeri durumlarda bile bu tür piyasalar, uzun vadede devlet desteği olmadan var olamazlar. Devlet müdahelesiyle her türlü kurumsal düzenleme, pazar fiyatlarını ve serbest rekabetin dengeleyici rolünü bozacaktır. Para otoritesi bireyler ve firmalar arasında farklılık yaratan bu tür müdahelelerden uzak durmalıdır. Monetaristler Keynesyen analizin zaman yaklaşımına da eleştiri getirmiştir. Para arzındaki bir artışın fiyatlar ya da nominal gelir üzerindeki etkisini izleyebilmek için belirli zamanların beklenmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Monetaristler, Keynesyen maliye politikasının etkin olmadığını ileri sürerler Vergi indirimi etkin olamaz, çünkü Keynesyenlerin tüketimi harcanabilir gelire bağlama düşüncesi yanlıştır. Çünkü tüketim sürekli gelirin bir fonksiyonudur. Sürekli gelir ise geçmiş, şimdiki ve gelecekte umulan gelirlerin ortalamasıdır. Şimdiki (cari) gelirin etkisi bu ortalamada önemsiz sayılır ve bunun tüketime etkisi azdır. Bu nedenle maliye politikası ekonomide etkinlik kuramayacaktır. Özetle Monetaristlere göre ekonomi istikrarlıdır. Devlet temel hizmetler dışında ekonomiye müdahele etmemelidir. Devlet küçültülmeli ve istikrar için “istikrarlı bir para politikası” ve denk bütçe hedeflenmelidir. Para arzı artışı ilk aşamada milli gelir ve istihdamı artırsa da uzun dönemde sadece fiyatları yükseltmiş olacak 2. MONETARİZM VE EKONOMİDE DENGE Klasiklerde ekonomi tam istihdamda dengeye gelecektir. Üretim faktörleri piyasasında faktör fiyatları aşağı ve yukarı doğru esnekti ve bu nedenle tüm faktörler üretimde yer alacaktı. Eksik istihdam sözkonusu değildi ve işsizlik varsa bu, isteyerek (iradi) olurdu. Mal ve hizmet piyasasında da fiyatlar esnekti ve durum aynı idi. Paranın yeri para Giriş: İktisadi Düşünce Tarihi, İlk Çağlar. Antik Yunan 7 miktarı ile fiyatlar genel düzeyi ilişkisinde idi. Para miktarı ne zaman artarsa fiyatlar artardı. Devletin müdahelesi (mali politika) gerekmezdi. Keynes’e göre ise ücretler aşağı doğru rijitti ve klasiklerin dediği gibi aşağı düşerek ekonomiyi tam istihdam dengesine taşıyamazdı. Uzun dönemde mümkün olabilirse de Keynesyen analizde bunun yeri yoktu. O halde Keynes’e göre devletin talebi desteklemesi gerekliydi. Para arz ve talebinin faizi, faizin de yatırımları belirlemesi ile milli geliri artırabileceği görüşündeydi. Ancak bazen yatırımların faiz esnekliğinin sıfır olacağı ve likidite tuzağı durumundan dolayı maliye politikası gerekliydi. Harcama (talep) artışı fiyatları artırsa da milli gelir artışı ile bu küçük artışlar önemsenmedi. Keynesyen yaklaşım enflasyonla işsizlik arasındaki ilişkiyi kabul etmekteydi ve “biri olunca diğeri olmaz” anlayışı vardı. Monetaristler, maliye politikaları yoluyla toplam talebi artırmanın, para arzı sabitken piyasadan borçlanarak devletin özel sektörün kredibilitesini olumsuz etkileyeceğini, ayrıca para arzı sabitken bunun reel para arzını düşüreceğini (faizleri yükseltip) yatırımları azaltacağını söylerler ki buna “dışlama etkisi” denir. O halde para (basma) politikası gereklidir. Toplam talebi artıracak olan ancak para politikası olacaktır. Aksi halde Keynesyen çarpan mekanizması işlemeyecektir. Para politikası tam istihdamı yine de sağlamayacaktır Çünkü ekonomide para arzı artınca elinde fazla para bulunan ekonomik ajanlar tahvil alımına yönelecek, tahvil fiyatları yükselirken faizler düşecektir. Bu durum tüketim mallarını görece ucuzlatmış olacaktır. Talep artışı yatırımları cazip kıldığı için daha fazla işçi istihdam edilmeye başlanacak ancak ücretler bunu izleyemeyecek (para aldanması durumu-gecikmeli algılama nedeniyle). Ne var ki gecikmeli de olsa ücretler artacak ve maliyetler yükselecek. Arz yeniden azalacaktır. Enflasyon beklentisi de buna eklenecektir. Ücretleri artırma talebi ile uzun dönemde arz azalmaya başlayacak ve geri dönüş yaşanacaktır. Sonuç olarak; monetarist yaklaşıma göre para arzı artışı ilk aşamada milli gelir ve istihdamı artıracak olsa da uzun dönemde sadece fiyatları yükseltmiş olacaktır. 8 Sakarya Üniversitesi 3. MONETARİST MİKTAR TEORİSİ YORUMU Monetaristlere göre para üretimle irtibatlı olmalıdır. Friedman, klasik miktar teorisini yeniden gündeme getirerek yorumlamıştır. Friedman’a göre “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur”.Para arzı artışının, fiyatlar genel düzeyini aynı yönde ancak daha fazla artıracağını ileri sürmekteydi. Keynes’e göre para arzındaki artış faizleri, faizler para talebini ve para talebi artışı da paranın dolanım hızını (V) değiştirir. Ancak likidite tuzağı nedeniyle para politikası etkin olamaz. Friedman’a göre maliye politikası, para politikası ile desteklense bile dışlama etkisi ve enflasyona uyumlu (adaptif) beklentiler nedeniyle ücret artışları gelecek ve istihdam artmayacak fiyatlar artmış olacaktır. Miktar teorisini yeniden yorumlayarak durumu şöyle destekler: Para aslında nötrdür. Reel piyasaları etkilemez. Para arzını artırmak sadece enflasyona yol açacaktır. Para arzındaki artış faizleri etkilese de para talebini ve paranın dolaşım hızını (V) etkilemeyecektir. Friedman reel para talebini sabit ve istikrarlı olduğunu ileri sürmektedir. Friedman’da reel para talebi önemlidir. Nominal artış önemli değildir. Ve reel para talebi öncelikle sürekli gelire bağlıdır. Bireylerin bankada para tutmanın getirisine(faiz) bakarak da elde para tutabileceğini söyler. Kişiler geçmişte, bugün ve gelecekteki gelirlerinin ortalamasına bakarak “servet”e dikkat çekmiştir. Hisse senetlerinden beklenen gelirler, tahvilden beklenen gelirler, elde faiz için para tutmanın (banka gelirleri) ve beklenen enflasyon oranı ile para taleplerini (ve V=dolanım hızını) değiştirebileceklerini ileri sürmüştür. Bireyler, sürekli gelirlerine bakarak (uzun dönemli gelir ortalaması) para talebini değiştireceklerdir. Bireyler bu getirileri karşılaştırarak karar verirler. Friedman hisse senetleri, tahviller ve banka getirilerinin para talebinde etkili olamayacağını ifade eder. Tahvil ve hisse senetlerine yönelişe karşı bankaların faizleri yükselterek dengeleyici bir cevap üreteceğini söyler. Faiz oranları ise enflasyona eşit ya da üzerinde bir seviyede belirlenecektir. Giriş: İktisadi Düşünce Tarihi, İlk Çağlar. Antik Yunan 9 Yani paranın dolanım hızı sürekli gelire bağlı olarak değişir. Sürekli gelir arttıkça dolanım hızı düşer, azaldıkça artar. Gelirde görülen bir artış para talebinde daha büyük bir artışa sebep olur (para talebinin gelir esnekliği 1’den büyük kabul edilir). Friedman’a göre paranın dolanım hızı böylece kısa dönemde değişebilir ve reel değişkenleri etkileyebilirken uzun dönemde sabit ve istikrarlı olmakta ve reel değişkenlere etkisi kalmamaktadır. Monetaristlere göre para arzında meydana gelen artış kısa dönemde milli geliri (reel değişkenleri etkileyerek) artırırken, uzun dönemde ise yalnızca fiyatlar genel seviyesini artırmış olacaktır. Para arzının Milli gelire etkisi 5-9 aylık bir dönemde fiyatlara ise 12-18 aylık bir dönemde yansır. Klasik ve modern miktar teorisini karşılaştırmak gerekirse; klasik miktar teorisine göre para arzındaki bir artış, fiyatlar genel seviyesinde aynı oranda artışa yol açarken, modern miktar teorisinde aynı yönde ama daha yüksek oranda artırır. Şu halde Monetaristlere göre halkın kısa dönemli para arzı artışı karşısında para talepleri değişmeyecektir. Para arzında meydana gelen artış kısa dönemde reel değişkenleri etkileyerek milli geliri artırırken, uzun dönemde ise yalnızca fiyatlar genel seviyesini artırmış olacaktır. Para arzı artışları ekonominin genişlemesi ile orantılı olmalı ve başka amaçlarla kullanılmamalıdır. Ticaret ve üretim artışına paralel bir para miktarı hedeflenmelidir. Öyleyse devlet olabildiğince küçültülmeli ve istikrar için “istikrarlı bir para politikası” ve denk bütçe hedeflenmelidir. Bunu para otoritesi (Merkez Bankası) denetlemelidir. Aksi halde iç borçlanma faizleri artırırken emisyon (ölçüsüz para basma) enflasyonun başlıca sebeplerinden olmaktadır. 10 Sakarya Üniversitesi 4. ÖNERİLERİ Serbest piyasa ekonomisi ve liberal görüş taraftarı olan Friedman ve diğer monetaristler, para talebi ve tüketimin istikrarlı olduğunu, para arzının gereğinden az ya da çok olması yönünde devletin yapacağı müdahelelerin ekonomiyi dengesizliğe sevkedeceğini ileri sürmüşlerdir. Monetaristler paranın miktar teorisini ve para talebini yeniden yorumladıkları gibi enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkiyi de yeniden ele almışlardır. Phillips eğrisini reddetmezlerse de enflasyonla işsizlik arasındaki ilişkinin kısa dönemde işleyeceğini ancak uzun dönemde ekonomik aktörlerin geçmişte gerçekleşen enflasyon ile mevcut enflasyonun ortalamasına dayalı bir beklenti içinde olacağını, fiyat artışlarına ücretlerin tepkisi gibi nedenlerle toplumun bu beklentisinden dolayı işsizliğin azalmayacağı ve enflasyonla işsizliğin aynı anda görülebileceği ileri sürülmüştür. Monetaristlere göre para arzında meydana gelen artış kısa dönemde milli gelirde artış sağlasa da, uzun dönemde yalnızca fiyatlar genel seviyesini (enflasyon) artıracaktır. Para talebi belirli değişkenlere bağlıdır. En önemli değişken ise sürekli gelirdir. Faiz oranı ise para talebini belirlemede önemli değildir. Para ile diğer finansal aktifler arasında ikame ilişkisi zayıftır ve bu nedenle para talebinin faiz esnekliği düşüktür. Para talebi ile para arzı eşitliğinin sağlanabilmesi için milli gelir seviyesinin değişmesi gerekir. Kısa dönemde para politikası önlemleriyle istikrar sağlamak oldukça zordur. Ekonomik ve politik özgürlük yanlısı Friedman, para sisteminin Merkez Bankası aracılığıyla denetlenmesini ve böylece para arzının popülist operasyonlara konu olmamasını önermektedir. Para otoritesi para arzını %3-5 gibi sınırlı bir artış ilkesine bağlamalıdır. Ona göre para miktarı ancak ekonominin reel üretimine bağlı olarak artırılması veya azaltılmalıdır. Şu halde GSMH artışlarına paralel bir para arzı artışı sağlanmalıdır. Monetarizmin bu yaklaşımları bazı eleştirilere konu olmuştur. Para talebinin faiz oranlarıyla ilişkisi birçok kanıtla ortaya konmuştur. Ayrıca para arzının da faiz Giriş: İktisadi Düşünce Tarihi, İlk Çağlar. Antik Yunan 11 oranlarıyla doğru yönlü bir ilişkisi olduğu belirtilmektedir. Böylece para arz ve talebini biribirinden ayrı düşünmek tutarlı bir açıklama değildir görüşü kaydedilmiştir. Tüm tartışmalara rağmen Friedman, Adam Smith’in özgürlük sistemine bir dönüş anlamı taşımıştır. Bir serbest piyasa ekonomisinde, tam istihdam denge durumu ilke olarak kabul edilmiştir. Keynesyen makro iktisadın kalıcı bir başarı ve kanıtlanmışlık ifade etmediği konusunda yaygınlaşan bir kanaat oluşturmuştur. Bir kısım iktisatçı tarafından Friedman’ın bu girişimi bir karşı devrim girişimi olarak nitelenmektedir. 12 Sakarya Üniversitesi Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… Bu derste öğrendiklerimiz aşağıdaki şekilde özetlenebilir; 1. Monetarist iktisat okulu, 1960’lar sonrası Keynesyen iktisada tepki olarak ortaya çıkan yaklaşımın en önemli isimleri olarak Milton Friedman ve Karl Brunner’le tanınmıştır. Brunner monetarizm kavramını ilk kez kullanan iktisatçıdır. 2. Monetarizmin sözcüsü olarak tanınan Friedman’a göre ekonomiyi etkileyen temel faktör parasal değişmelerdir. Para arzındaki değişmeler, toplam talebi, üretimi, istihdamı ve fiyatlar genel düzeyini belirler. 3. Monetaristlere göre ekonomi esasında istikrarlıdır ve piyasa kendi haline bırakılmalıdır. Dengesizlik ve sorunların temelinde çoğunlukla devletin para politikası müdaheleleri ve yanlış maliye politikaları vardır. 4. Para arzı artışı ilk aşamada milli gelir ve istihdamı artırsa da uzun dönemde sadece fiyatları yükseltmiş olacaktır. Friedman’ın “enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” sözü ünlüdür. 5. Para otoritesi (Merkez Bankası) ekonominin üretim ve GSMH’na paralel bir para miktarı artışını izlemelidir. 6. Monetaristler, klasik okulun serbest piyasa ekonomisi yaklaşımını farklı bir yorumla yeniden gündeme getirmiş oldular ve Keynesyen yaklaşımın son dönemlerdeki eleştirilerinden birisini oluşturdular. Giriş: İktisadi Düşünce Tarihi, İlk Çağlar. Antik Yunan 13 Değerlendirme Soruları 1. Monetaristler hangi okulu eleştirmişlerdir? Neden? 2. Friedman’a göre para için ne söylenebilir? Para talebi yaklaşımında hangi unsur dikkate alınmıştır? açıklayınız. 3. Monetaristlerin ekonomiye bakışları nasıldır? Ekonomik istikrar için teklifleri nedir? 14 Sakarya Üniversitesi Yararlanılan Kaynaklar Mark Skousen, Modern İktisadın İnşası, Liberte yayınları, Ankara 2003 Abdullah M. Küçükkalay, İktisadi Düşünce Tarihi, Beta yayınları, İstanbul 2011 Vural Fuat Savaş-İktisadın Tarihi, Liberal Düşünce Topluluğu, İstanbul 1997 Todd G. Bucholz-Ölü İktisatçılardan Yeni Fikirler, Modern Ekonomik Düşünceye Giriş, Adres yayınları Ankara 2005