*Ç RADYASYONDAN KORUNMA

advertisement
İÇ RADYASYONDAN KORUNMA
DR. M. Sedat OFLUOĞLU


Hepimizin bildiği gibi maddenin yapı taşı atomdur. Atom ise
proton ve nötronlardan oluşan bir çekirdek ve çekirdeğin
etrafında dönen elektronlardan oluşmaktadır. Eğer herhangi
bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı proton
sayısından fazla ise çekirdekte kararsızlık oluşur ve fazla
nötronlar parçalanır. Bu parçalanma sırasında ortaya alfa,
beta, gama adı verilen ve çıplak gözle görülmeyen ışınlar
çıkar. Bu ışınlara “radyasyon” denir.
Radyasyonlar genellikle doğal ve yapay olmak üzere iki grupta
değerlendirilir.Doğal radyasyonlar Dünya'nın kendi
yapısından, atmosfer ve Güneş’in yer aldığı uzaydan gelen
radyasyonlardır.İnsan yapımı araç, gereç ve sistemler
aracılığıyla elde edilen radyasyon üreten kaynaklar ise yapay
radyasyon olarak tanımlanmaktadır.

Radyasyonlar da kendi aralarında iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı
olmayan radyasyonlar olmak üzere iki grupta
incelenmektedir. İyonlaştırıcı radyasyonlar madde ile
etkileştiğinde elektrik yüklü parçacıklar veya iyonlar oluşturan
X-ışınları ile radyoaktif maddelerden yayılan alfa, beta, gama
ışınları gibi radyasyonlar iyonlaştırıcı radyasyon olarak
tanımlanır. İyonlaştırıcı radyasyonlar da kendi aralarında dalga
ve parçacık özelliğinden gösteren olmak üzere iki grupta
incelenmektedir. Dalga özelliği gösteren radyasyonlar X- ve
gama ışınlarıdır. Parçacık özelliği gösteren radyasyonlar ise
alfa ve beta parçacıklarıdır.Dalga özelliği gösteren X- ve gama
ışınları madde veya vücuttan rahatlıkla geçtikleri için iç
radyasyon tehlikeleri yoktur. Alfa ve beta parçacıkları da
kütleleri ağır olduğu için havada uzun bir yol kat edemezler
ve pratikte iç radyasyon tehlikesi oluşturmazlar. Ancak
solunum, sindirim veya yara yoluyla bu parçacıkların vücut
içerisine alınması ciddi iç radyasyon tehlikelerine neden
olabilir.

İyonlaştırıcı radyasyonların biyolojik etkileri, radyasyonun
doku içinden geçerken, dokuyu oluşturan veya dokuda
bulunan atomların uyarılması, iyonlaşması veya moleküler
yapıların bozulması sonucu ortaya çıkan
etkilerdir. Radyasyonun biyolojik açıdan iki tür etkisi
bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla Somatik ve Genetik
etkilerdir.Somatik etkiler, radyasyon ile etkileşen kişi veya
kişilerin bizzat kendisinde oluşan etkilerdir. Genetik etkiler
ise radyasyonla etkileşen kişi veya kişilerde değil de daha
sonraki nesillerinde ortaya çıkan etkilerdir.

Radyasyonlarla etkileşmelerde
etkileşim süreleri dikkate alındığında
ise iki tür radyasyon etkisinden söz
etmek mümkündür. Bunlar
radyasyonun aniden gelişen (Akut)
etkisi ve Kronik etkisidir. Tüm
vücudun veya büyük bir bölümünün
yüksek dozlarda radyasyona maruz
kalması sonucu ortaya çıkan etkiler
radyasyonun AKUT etkisi olarak
adlandırılır. Bu türde, maruz kalınan
radyasyon dozunun büyüklüğüne
bağlı olarak farklı etkiler
oluşabilir. Radyasyon
etkileşmelerinin canlı sistemlerde
oluşturabileceği olası zararlar için bir
de geç ortaya çıkan KRONİK etkiler
vardır. Bu etkiler genellikle birkaç
yıllık bir kuluçka döneminden sonra
ortaya çıkan etkilerdir.

Doğrudan Etki
Makro moleküllerde görülür. Makro moleküllerden enzimler gibi bir kısmının,
hücre içerisinde çok sayıda benzeri vardır. Işının etkisi ile yapısı değişen
molekülün işlevi, benzerleri tarafından yerine getirilir. Böylece hücrede ışına bağlı
bir değişiklik görülmez.
DNA gibi makro moleküllerden ise, hücre çekirdeğinde ancak gerektiği kadar
vardır, benzerleri bulunmaz. Bunlara “anahtar molekül” adı verilir. Işının anahtar
moleküllerde oluşturduğu değişiklik, doğrudan hücrenin yapısını etkiler.
Kromozomların yapısında bulunan ve kalıtsal karakterlerin geçişini saptayan
DNA’da meydana gelecek değişiklikler, derecesine göre genetik mutasyon veya
hücrenin ölümü ile sonuçlanır.
Dolaylı Etki
Su moleküllerinde görülür. Su molekülleri iyonize olur, serbest kökler açığa çıkar.
Bunların birleşmesiyle ortaya çıkan hidrojen peroksit, şiddetli oksidan bir
maddedir, hücre metabolizmasını bozabilir. Ayrıca, oluşan serbest kökler makro
moleküller ile birleşerek kimyasal yapılarını değiştirebilir.
Böylece, doğrudan etki ile oluşan değişiklikler, dolaylı olarak ortaya
çıkmış olur.

İç radyasyonla kirlenme (internal kontaminasyon),
radyoaktif maddelerin solunum, sindirim, mukozalar ya
da cilt bütünlüğünün bozulması yoluyla vücuda girmesi
ile oluşmaktadır. Vücuda giren bir radyoaktif madde,
vücutta bulunduğu süre boyunca ışınlama yapar. Bu
nedenle, iç radyasyon tehlikesinden korunmak için,
ortamın, giysilerin ve cildin radyoaktif madde ile
bulaşmasını, radyoaktif maddenin yiyecek ve solunum
yoluyla vücuda girmesini önleyici önlemler alınması
gereklidir. Bu önlemler arasında özel solunum
cihazlarının kullanılması, tam yüz maske ve filtrelerinin
kullanılması koruyucu elbiseler giyilmesi, imkan
olmaması durumunda mendil, havlu vb. ile solunum
yollarının kapatılması, kirlenen bölgedeki gıda ve suların
tüketilmemesi radyasyondan korunmada gereken
önlemlerdendir.
Ahmet SÖZER
Tıbbi Görüntüleme Teknikleri
102105028
Download