FİZİK TERİMLER SÖZLÜĞÜ

advertisement
FİZİK TERİMLER SÖZLÜĞÜ
AArchimedes' principle-Archimides prensibi
Bir sıvının kaldırma kuvveti yer değiştiren sıvı miktarı ile orantılıdır.
Avogadro's number-Avagadro sayısı
1 mol maddedeki molekül sayısıdır. 6.02x1023 molekül.
Aberration-aberasyon
Bir aynadaki arıza veya ışınların lensten geçtikten sonra bir noktada toplanamaması,
odaklanamaması.
Absolute temperature scale-mutlak sıcaklık skalası
Sıcaklığın sıfır olduğu nokta. Sıcaklık derecedeki bölmelendirilmiştir. Birimi Kelvin.
Absolute zero-Mutlak sıfır
En düşük sıcaklık değeri; 0 K, -273!C, or -459!F.
Absorption spectrum-soğurma spektrumu
Bazı dalga boylarının gaz ortamları tarafından soğurulması.
Acceleration-ivme
Hızın zamana göre değişimi.
Activity-aktiflik
Bir çekirdeğin zaman bağlı olarak bozunması.
Alloy-Alaşım
Metallerin karışımı.
Alpha (a) radiation-Alfa radyasyonu
Bir çekirdeğin ortama alfa parçacıkları (helyum çekirdekleri) salması/
Alpha particle-Alfa parçacığı
Çekirdeğinde 2 proton ve 2 nötron bulunduran parçacık.
Ampere-Amper
SI bbirimlerinde elektrik akım birimi, saniyedeki 1 coulomb luk yük akışı.
Amplitude-Genlik
Periyodik bir harekette denge konumundan maksimum uzaklık.
Angular momentum-Açısal momentum
Dönme momentumu. Bir nokta veya eksen etrafında dönen bir cismin açısal
momentumu, çizgisel momentumunun dönme noktasına olan uzaklığı ile çarpımıdır.
Dönen cisim bir hacime sahipse eylemsizlik momenti ile dönme hızının çarpımıdır.
Antinode-antinode
Duran bir dalganın bir hali, dalga girişimlerinin maksimum yerdeğiştirmeyi
yapması:genlik.
Antiparticle-antiparçacık
A subatomic particle with the same-size properties as those of the particle although
some may have the opposite sign. The positron is the antiparticle of the electron.
Astigmatism-Astigmatizm
Bir aynadan yansıyan veya lensten geçen ışık demetinin, ayna veya lensteki bir
hatadan dolayı genişlemesi.
Atom
Bir elementin tüm özelliklerini taşıyan en küçük birim elemanı. Atom bir çekirdek ve
onu çevreleyen elektron bulutundan oluşur.
Atomic mass-Atomik kütle
Atomik kütle biriminde atomun kütlesi, atomun çekirdeğindeki proton ve nötronların
kütlelerini toplamı.
Atomic mass unit-Atomik kütle birimi
Atom ağırlıklarının nötr durumdaki karbonun atomunun ağırlığının yani nötron ve
protonların toplam ağırlıklarının 1/12.
Atomic number-Atom numarası
Bir atomun çekirdeğindeki toplam proton sayısı veya atomun nötr durumundaki
toplam elektron sayısı. Bu numarası atomun periyodik çizelgedeki yerini tanımlar.
Average speed-Ortalama hız
alınan toplam yolun toplam zamana oranı.
BBernoulli's principle-Bernoulli prensibi
Bir sıvının akış hızı artıkça uygulayacağı basıncın azalacağını ifade eder.
British thermal unit-İngiliz ısı birimi
1 pound suyun sıcaklığını 1 Fahrenheit artırmak için gerekli olan ısı miktarı.
baryon-baryon
Spinleri 1U2, 3U2, 5U2, . . . nin katları şeklinde olan hadronlardır. Yaygın olarak
bilinen hadronlar proton ve nötrondur.
beats-girişim
Frekansları birbirine yakın iki dalganın genliklerinin üst üste gelmesi durumudur. Üst
üste binen dalgaların ortak frekansı iki frekans arasındaki değişim kadardır.
beta (b) radiation-beta ışıması
Çekirdeğin ortama elektron veya pozitron salarak yaptğı birtip ışımadır
(antielectronlar).
beta particle-beta parçacığı
Radyoaktif bir maddenin ortama salmış olduğu elektron.
binding energy-bağlanma enerjisi
Çekirdeği parçalamak için gerekli olan enerji veya Bir sisteme bağlı olan parçacağın
sistemden ayıracak olan enerjidir.
black hole-kara delik
Kütlesel çekim kuvvetinin çok büyük olduğu hatta ışığı bile kendine çekebilen çok
küçük kütleli sönmüş yıldızlardır.
bottom
The flavor of the fifth quark.
buoyant force
The upward force exerted by a fluid on a submerged or floating object. See
Archimedes' principle.
CCelsius temperature-Celcius sıcaklığı
Suyun donma ve kaynama noktaları arasının 100 eşit parçaya bölünmesini ifade
eden sıcaklık skalası.
Coercitive-Zorlama
Malzemenin, magnetik alandan etkilenerek içindeki magnetik momentlerini dış
magnetik alana paralel hale getirmeye zorlanması.
Coriolis force
Dönen referans çerçevesinde ortaya çıkan hayali bir kuvvet. Hortum içindeki rüzgarın
yönünü belirleyen kuvvettir.
calorie-kalori
1 gram suyun sıcaklığını 1 Celcius artırmak için gerekli olan ısı miktarı.
camera obscura-kamera deliği
Sanatçılar tarafından görüntüler elde etmek için bir duvarında küçük bir delik olan
oda.
cathode ray-katot ışınları
Havası alınmış bir tüp içinde negatif elektrottan hareket eden elektron.
center of mass-kütle merkezi
Bir nesnenin kütle denge noktası.
centi-santi
1/100 birimidir. 1 santimetre=1m/100
centrifugal force-merkezkaç kuvvet
Dönen sistemlerde, sistem içindekileri etkileyen sanki kuvvet. Dönen sistem içindeki
bir cisme etki eden kuvvet dönme eksenine dik ve yarıçap doğrultusundadır.
centripetal-merkezcil
merkeze doğru olan anlamındadır.
centripetal acceleration-merkezcil ivme
Bir daire çevresinde dönen nesnelerin merkeze doğru yönelmiş olan ivme. r yarıçaplı
daire çevresinde dönen cisim sabit bir çizgisel hıza sahipse merkeze yönelmiş olan
ivmenin büyüklüğü v2/r dir.
centripetal force-merkezcil kuvvet
Bir nesnenin yönünü değiştiren kuvvet. Çizgisel hızı sabit olan daire çevresinde
dönen cisme etki eden merkeze doğru olan kuvvet mv2/r.
chain reaction-zincirleme reaksiyon
Parçalanan bir çekirdeğin diğer çekirdeklerin parçalanmasına neden olması.
change of state or phase-durum veya faz değişmesi
Maddenin bir durumdan diğer duruma geçmesidir. Katı halden sıvı hale veya sıvı
halden gaz haline geçiş.
charge-yük
Birbirleri ile elektriksel etkileşmeyi sağlayan nicelik.
charged-yüklü
Pozitif veya negatif yüklü olma durumu.
charm-çekici
Dördüncü kuarkın rengi.
chromatic aberration-kromatik hata
Işığın farklı renklerinin (dalga boyları) değişik şekilde odaklanmasına neden olan
lenslerdeki bir hata.
coherent-uyumlu
Birden fazla kaynaktan çıkan dalgaların aynı dalga boyuna ve faza sahip olmaları
durumu.
complementarity principle-tamamlayıcı yasalar
Atomik düzeydeki özelliklerin tam olarak verilmesi. Elektron veya foton hem dalga
hemde parçacık özelliği göstermesidir.
complementary color-tamamlayıcı renk
Beyaz rengi oluşturacak renklerin karışımı.
complete circuit-tam devre
Bir bataryanın bir ucundan diğer ucuna kadar akımın akmasının sağlanması.
compound-bileşik
Kimyasal elementlerin karıştırılması ile oluşan özellikleri elementlerin özelliklerinden
farklı olan madde.
conduction, thermal-ısı iletimi
Atomların veya moleküllerin birbirleri ile çarpışması sonucunda ortaya çıkan ısısal
enerjinin yerdeğiştirmesi.
conductor-iletken
İçinde elektrik yükünün veya ısının kolayca hareket edebildiği malzemeler. Metaller
iyi bir iletkendirler.
conservation of angular momentum-Açısal momentumun korunumu
Bir sistemin net dış dönme momenti sıfır ise sistemin açısal momenti değişmezdir.
conservation of charge-yük korunumu
İzole edilmiş bir sistemin toplam yükü korunumludur.
conservation of energy-enerji korunumu
İzole edilmiş bir sistemin enerjisi değişmez.
conservation of mass-kütlenin korunumu
Kapalı bir sistem içinde toplam kütle kimyasal olaylar olsa dahi değişmez.
conservation of momentum-momentumun korunumu
Bir sisteme etki eden dış kuvvetlerin toplamı sıfır ise toplam çizgisel momentum
korunur.
conserved-korunumlu
Fiziksel bir niceliğin çeşitli çerçeveler içinde değişmez olduğunu tanımlar.
convection, thermal-ısısal taşınma
sıvılar içindeki ısısal enerjinin taşınması, sıvının bir kısmının soğuması diğer kısmının
ise sıcaklğılının artması ile olur.
coulomb
elektrik yükünün SI(Standart de Internationale) birim sistemindeki değeri 6.24x1018
protons.
covalent bonding-kovalent (eş)bağlanma
Atomların birbirlerine, elektronlarını paylaşarak bağlanmalarıdır.
crest-tepe
Bir dalganın bozunmasında ortaya çıkan pik.
critical angle-kritik açı
Yansıyacak bir yüzeye gelen ışının yüzey içinde kalmadan yüzeyden yansıyabileceği
açı değeri.
critical chain reaction-kritik zincirleme reaksiyon
Peşpeşe parçalanma olayının başlayabilmesi için nötronun diğer parçaları etkileyerek
parçalanmalarını etkileyeceği reaksiyon.
critical mass-kritik kütle
Reaksiyonun bitmemesi için gerekli olan minimum kütle miktarı.
crystal-kristal
Atomların veya moleküllerin üç boyutta periyodik yerleşim gösterdikleri malzemeler.
curie
Saniyede 3.7x1010 tane parçacığın yokolduğu bir radyoaktif birimi.
Curie temperature-Curie sıcaklığı
Magnetik malzemelerin ferromagnetik fazdan paramagnetik faza geçtikleri sıcaklık.
current-akım
Birimi (SI) Amper olan elektrik yüklerinin hareketidir.
cycle-tekrarlanım
Aynı hareketin tekrar yapıldığı durumları açıklamak iiçin kullanılır.
DDispersion-bozulma
Işığın renk spektrumuna ayrılması. Işığın frekansından veya dalgaboyundan dolayı
hızının değişmesi.
Doppler effect-Doppler etkisi
Periyodik bir dalganın, gözleyici, kaynak veya her ikisinin birden hareketinden dolayı
frekansındaki değişim.
daughter nucleus-evlat çekirdek
Bir çift çekirdeğin radyoaktif bozunmasından dolayı ortaya çıkan çekirdekler.
definite proportions, law of-oran yasası
İki veya daha fazla elementin, kütleleri oranları sabit olmak üzere birleşik
oluşturulması.
density-yoğunluk
Malzemelerin, kütlelerinin hacmine oranını veren bir tür özelliği.
diaphragm-diyafram
Bir lensten geçen ışığın miktarının ayarlandığı açılır-kapanır bir kapı.
diffraction-kırınım
Dalganın bir kapıdan veya bir engel çevresinden geçerken saçılmasıdır.
diffuse reflection-değişmiş yansıma
Pürüzlü bir yüzeyden ışınların yansımasıdır. Yansıyan ışın geldiği açıdan farklı açıda
yansır.
diopter-diopter
Bir ayna veya lensin odaklama ölçüsü, odaklamanın tersinin uzunluğu metre
cinsinden verilir.
disordered system-düzensiz yerleşmiş sistem
Diğerlerine göre yerleşiminde farklılaşmalar olan bir sistem.
displacement-yerdeğiştirme
Dalga hareketinde (veya titreşicide) kaynaktan (veya nesneden) denge konumundan
olan uzaklık.
Eefficiency-etkinlik
Enerji girişine göre yapılan iş oranıdır. İdeal ısı makinesinde Carnot etkinliği 1 - Tc/
Th.
elastic-elastik
Bir çarpışma veya etkileşme sonucunda kinetik enerjinin korunumudur.
electric field-elektrik alanı
Bir yükün çevresinde oluşan ve bu yükün alanındaki yüklü parçacıklara etki eden
kuvvettir.
electric potential-elektriksel potansiyel
Elektriksel potansiyel enerjinin yüke oranına denir. 1 Coulomb luk pozitif yükü
referansın sıfır olduğu bir noktadan herhangi bir noktaya getirilmesi esnasında
yapılan iştir.
electric potential energy-elektriksel potansiyel enerji
Yüklü bir parçacığı uzayın bir noktasından başka bir noktasına götürmek için yapılan
iştir..
electromagnet-elektromagnet
Demir çekirdeği saran telden oluşan bir magnettir. Elektromagnet, demir çekirdeği
saran iletkene akım verilerek kullanılabilir.
electromagnetic wave-elektromagnetik dalga
Elektrik ve magnetik alanların titreşiminden ortaya çıkan bir dalga. Elektromagnetik
dalga boşlukta ışık hızıyla hareket eder.
electron-elektron
Atomun temel parçacığı, bir leptondur.
electron capture-elektron yakalanması
Bir atomun iç kabuklarındaki bir elektronun çekirdek tarafından yakalanarak yok
olmasıdır. Oluşan evlat çekirdek nükleon ile aynı sayıda fakat bir proton eksiktir.
electron volt-elektron volt
Potansiyel farkı 1 volt olan bir gerilim bölgesine düşen elektron veya protonun sahip
olduğu enerjidir. 1.6 x 10-19 joule.
element-element
Farklı kimyasal özellikleri olmayan en küçük madde.
emission spectrum-yayınım spektrumu
Atomun ısı veya elektrik akımı verilerek ortama değişik dalga boylarını yaymasıdır.
entropy-entropi
Bir sistemin derecesini belirten bir ölçü. Termodinamiğin ikinci yasası izole edilmiş bir
sistemin entropisinin artacağını belirtir.
equilibrium position-denge konumu
Cismin üzerindeki net kuvvetin sıfır olduğu konumdur.
equivalence principle-özdeşlik yasası
Uniform çekim alanındaki sabit ivme.
ether-eter
Işığın yayıldığı hipotez ortamı.
exclusion principle-dışarlama ilkesi
İki tane elektronun kuantum sayılarınından en azından birinin farklı olmasıdır. Bu ilke
proton, nötron ve baryonlara uygulanır.
FFahrenheit temperature-Fahrenheit sıcaklığı
Suyun donma ve kaynama noktalarını 32 ve 212 değeleri arasında 180 bölmeye
ayıran sıcaklık skalası.
field-alan
Uzay içeisinde belili bir yerin değerinin olması. Elektrik, yerçekim ve manetik
alanlarına bakınız.
first postulate of special relativity-özel göreliliğin birinci yasası
Eylemsiz gözlem çerçevesinde fiziğin bütün yasaları değişmezdir.
fission-ayrışma
Ağır bir çekirdeğin hafif iki veya daha fazla çekideğe ayrılması.
flavor-tip/renk
quark ın tipi: yukarı, aşağı, acayip, renk, aşağı, alt veya üst.
fluorescence-fluoresans
Malzemenin morötesi ışığa maruz kalması durumunda görünür ışık yayması olayı.
focal length-odaklama uzunluğu
Ayna veya lensten odaklama noktasına olan uzaklık.
focal point-odaklama noktası
Ayna veya lensin optik eksenine paralel olarak ışınları odaklamasıdır.
force-kuvvet
İtme veya çekme. İzole edilmiş nesnelerin ivmeye sahip olmaları durumu. Birimi SI
birim sisteminde Newton dur.
frequency-frekans
Belirli bir zaman diliminde tekrarlanan olayların sayısıdır. Periyodun tersidir. Birimi
Hertz dir.
fundamental frequency-temel frekans
Bir sistemin salınım yapabileceği minimum fekans değeri.
fusion-birleşme
Hafif iki veya daha fazla çekirdeğin biraraya gelerek daha ağır çekirdek oluşturmaları.
GGalilean principle of relativity-Göeliliğin Galileo yasası
Eylemsiz sistem içerisindeki hareketler için yasaların değişmez olduğunu
belirtmesidir.
gamma (g) radiation-gama ışını
Radyoaktif ışınımın yüksek enerjili ışık şeklinde yayınlanması. Oluşan çekirdek,
oluşturan çekirdek ile aynıdır. Frekansı X-ışınlarının ötesindedir.
gas-gaz
Belirli bir şekli veya hacmi olmayan malzemeler.
gauss-gauss
CGS birim isteminde magnetik alanın birimi. 10-4 tesla.
general theory of relativity-göreliliğin genel teorisi
Yerçekimi konusunu içine alan görelelilik teorisi.
geocentric model-jeocentrik model
Dünyayı merkez kabul eden evren.
gluon-gluon
Kuaklar arasındaki kuvvetlerden sorumlu olan değiş-tokuş parçacığı. Sekiz tane
gluon vadır ve renkleine göre ayırım yapılır.
gravitational field-yerçekim alanı
Yerçekimi kuvvetinin bir nesneyi saran uzayının içerisinde birim kütleye uygulanan
kuvvettir.
gravitational mass-yerçekim kütlesi
Bir parçacığın diğer parçacıklar arasında onların kütlesel çekim kuvvetlerinden
etkilenmesi.
gravitational potential energy-yerçekimi potansiyel enerjisi
Bir parçacığın yüksek bir noktadan potanmsiyelin sıfır kabul edildiği bir noktaya
düşmesi için yerçekiminin yaptığı iştir.
gravitational redshift-yerçekiminden dolayı kırmızıya kayma
Yerçekimi alanından dolayı elektromagnetik dalgaların fekansının azalması.
graviton-graviton
Yerçekimi kuvvetinden sorumlu tutulan değiş-tokuş paçacıkları.
gravity wave-yeçekim dalgası
Bir kütlenin ivmeli hareketinden dolayı ortaya çıkan dalga.
ground state-temel durum
Kuantum mekaniğinde bir sistemin sahip olabileceği minimum enerji değeri.
grounding-topraklama
Nesneleri elektrik yükü açısından nötralize/yüksüz hale getirmek için yapılan bağlantı
Hhadrons-hadronlar
The family of particles that participate in the strong interaction. Baryons and mesons
are the two subfamilies.
half-life-yarı ömür
The time during which one-half of a sample of a radioactive substance decays.
halo-halo
A ring of light that appears around the Sun or Moon. It is produced by refraction in ice
crystals.
harmonic-harmonik
A frequency that is a whole-number multiple of the fundamental frequency.
heat-ısı
Sıcaklık farkından dolayı enerji akışının olması.
heat engine-ısı makinesi
Isıyı mekanik enerjiye çeviren makine
heat pump-ısı pompası
Kışın fırın olarak yazın ise hava düzenleyici olarak kullanılabilen dönüştürülebilir ısı
makinesi.
heliocentric model-heliosentrik model
Merkezinde güneş olan evren.
hologram-hologram
görünebilir bilginin üç boyutlu olarak kayıt edilmesi.
holography-holografi
üç boyutlu görüntünün fotografa işlenmesi.
hyperopia-hiperopya
Yakını görememe durumu. görüntüler retinanın arkasına düşmesi durumu.
Iideal gas
An enormous number of very tiny particles separated by relatively large distances.
The particles have no internal structure, are indestructible, do not interact with each
other except when they collide, and all collisions are elastic.
ideal gas law
PV = cT, where P is the pressure, V is the volume, T is the absolute temperature,
and c is a constant that depends on the amount of gas.
impulse
The product of the force and the time during which it acts. This vector quantity is
equal to the change in momentum.
in phase
Two or more waves with the same wavelength and frequency that have their crests
lined up.
index of refraction
An optical property of a substance that determines how much light bends upon
entering or leaving it. The index is equal to the ratio of the speed of light in a vacuum
to that in the substance.
inelastic
A collision or interaction in which kinetic energy is not conserved.
inertia
An object's resistance to a change in its velocity. See inertial mass.
inertia, law of
See Newton's first law of motion.
inertial force
A fictitious force that arises in accelerating (noninertial) reference systems. Examples
are centrifugal and Coriolis forces.
inertial mass-eylemsiz kütle
Bir nesnenin hızının değişmesini engelleyen nicelik. Birimi kilogram
inertial reference system-eylemsiz referans sistemi
Eylemsizlik yasasının geçerli olduğu referans sistemi (Newton un hareketle ilgili ilk
yasası).
instantaneous speed
The limiting value of the average speed as the time interval becomes infinitesimally
small. The magnitude of the velocity.
insulator-izolatör
Elektrik yüklerinin hareketini engelleyen veya ısı enerjisinin yayılamadağı zayıf
iletkenler veya yalıtkanlar. Seramikler iyi bir izolatördür.
interference-girişim
dalgaların üstüste gelmesi.
intermediate vector bosonsThe exchange particles of the weak nuclear interaction: the W +, W -, and Z0
particles.
internal energy-iç enerji
Bir nesnenin toplam mikroskobik enerjisisi. Bu enerji atom ve moleküllerin
ötelenmelerinlerinden, dönmelerinden, titreşim yapmalarından ve moleküler bağlarda
saklanan enerjilerden oluşur.
inverse proportionality
A relationship in which a quantity is related to the reciprocal of a second quantity.
inverse-square
A relationship in which a quantity is related to the reciprocal of the square of a
second quantity. Examples include the force laws for gravity and electricity; the force
is proportional to the inverse-square of the distance.
intrinsic magnetization-yapıya has magnetizasyon
Domainler içerisindeki magnetizasyon.
ion
An atom with missing or extra electrons.
ionic bonding
The binding together of atoms through the transfer of one or more electrons from one
atom to another.
ionization
The removal of one or more electrons from an atom.
isotope
An element containing a specific number of neutrons in its nuclei. Examples are 12 6
C and 14 6 C, carbon atoms with six and eight neutrons, respectively.
Jjoule-Joule
SI birim sisteminde enerji, bir cismin 1 Newton luk kuvvet altında 1 metrelik hareket
etmesi/yerdeğiştirmesi için gerekli olan enerji
KKelvin temperature-Kelvin sıcaklığı
Sıcaklığın mutlak sıfırda sıfır olduğu sıcaklık ölçüsü ve bölmelendirilmesi Celsius ile
aynıdır. Mutlak sıcaklık ölçeği olarak adlandırılır.
kilo-kilo
1000 akamını temsil eden ve ön ek olarak kullanılan bir sayı.
kilogram-kilogram
Kütlenin SI sistemindeki birimi, 1 litre suyun yaklaşık olarak kütlesi Dünya üzerinde 1
kilogram 2.2 pound a eşittir.
kilowatt-hour-kilowattsaat
Enejinin birimi, 3,600,000 joules. Bir makinenin 1 saat boyunca 1000 watt lık enerjiyi
bir biçiminden diğer biçime dönüştürülmesi kilowattsaat olarak isimlendirilir.
kinetic energ-kinetik enerji
Bir cisminm hareketinden dolayı oluşan enerji, (1/2)mv2, birimi Joule dur.
LSysteme International d'Units-Uluslararası Birim Sistemi
Metrik ölçüm sisteminin fransızca adı. System International, Biim Sistemi
laser-lazer
Işınımın yayılması esnasında ışığın şiddetinin yükseltilmesi.
latent heat
The amount of heat required to melt (or vaporize) 1 gram of a substance. The same
amount of heat is released when 1 gram of the same substance freezes (or
condenses).
lepton-lepton
Elektron, muon, tau ve bunlarla ilgili olan notrinolardan oluşan temel parçacık ailesi.
light ray-ışın doğultusu
ışığın hareket ettiği doğrultu, yol.
line of stability-kararlılık çizgisi
kararlı çekideklerin grafiğinde nötronların protonlara göre çizilmesi sonucu elde edilen
çizgisel bağıntı.
linear momentum-çizgisel momentum
Bir cismin kütlesinin hızı ile çarpımından elde edilen vektörel bir nicelik.
liquid-sıvı
İçinde bulunduğu kabın şeklini alan bir hacme sahip cisim.
liquid crystal-sıvı kristal
Atomlarının yeleşimin geometrik bir düzenlenimi olan sıvı.
longitudinal wave-boyuna dalga
Dalganın içinde bulunduğu ortamın titreşiminin dalganın yayılma doğrultusu ile aynı
doğrultuda olması.
Mmacroscopic-makroskopik
Kütle, boyut ve sıcaklık gibi özellikleri dikkate değer nicelikler.
magnetic field-magnetik alan
Bir pusula veya benzeri bir cihazın iğnelerini döndürebilecek, etkiye sahip magnetik
nesnelerin kapladığı uzay. Alan güney kutbundan kuzey kutbuna doğrudur.
magnetic monopole-magnetik tekkutup
Hipotez olarak kabul edilen magnetik tek kutup.
magnetic pole-magnetik kutup
Elektrik yüklerinde olduğu gibi bir magnetik kutuplarından herbiri.
magnitude-genlik
Bir vektörel niceliğin büyüklüğü. Sürat vektörel nicelik hızın genliğidir.
mass-kütle
Eylemsizlik kütlesine, yerçekim kütlesine, kritik kütleye ve kütle merkezine bakınız.
matter-wave amplitude-madde-dalga genliği
Atomik ve alt atomların parçacıklarına Schrödinger denkleminin dalga çözümü.
MAdde-dalga karesi parçacığın karesi parçacığın bulunmasının olasılığını verir.
mechanical energy-mekanik enerji
Yerçekim ve elastik potansiyel enerjiler gibi kinetik ve potansiyel enerjilerin
toplamıdır.
meson-mezon
Spinin birimlerini içeren bir çeşit hadronlara ait tüm sayılar. Bu tür aileler pion, kaon,
ve eta yı içerir.
metallic bonding-metalik bağlanma
Malzeme içerisindeki atomların bir arada tutulması için elektronların atomlar
tarafından ortak olarak kullanılmasıdır.
meter-metre
SI birim sisteminde uzunluk, 39.37 inche veya 1.094 yard aeşittir.
microscopic-mikroskopik
Atomik hızlar gibi malzemelerin gözle görülemeyen özellikleri. Properties not visible
to the naked eye such as atomic speeds.
milli-mili
Binde bir anlamında kullanılan bir önek. 1/1000, 10-3 şeklinde yazılabilir. 1 milimetre
10-3 metre dir.
mirage-ilüzyon
Bir çeşit optik etkiden oluşan su yüzeyinden veya bir yüzeyden ışınlarının
yansıtılması sonucun oluşan görüntü,
moderator-yönlendirici
Bir nükleer reaktör içindeki nötronları yavaşlatmak için kullanılan malzeme.
molecule-molekül
İki veya daha fazla atomdan meydana gelen atomla grubu.
momentum-momentum
Genellikle çizgisel momentum için kullanılır. Açısal momentum, çizgisel momentum
ve momentum korunumuna bakınız.
muon-müon
Ağır elektron için kullanılan bir çeşit lepton.
myopia-miyop
Yakını görememezlik. Cisimlerin görüntülerin retinanın ön kısmında oluşmasıdır.
N-
Newton's first law-Newton un birinci yasası
Bir cisme etki eden kuvvetlerin toplamı sıfır ise cisim sabit hızla hareklet ediyorsa
sabit hızl hareketine devam eder veya hareketsiz ise bulunduğu yerde kalır.
Newton's second law-Newton un ikinci yasası
Fnet = m a; bir cisme eden net kuvvet cismin kütlesi ve ivmesinin çarpımına eşittir.
Newton's third law-Newton un üçüncü yasası
Bir cisme etki eden bir kuvvet varsa cisim tarafından etki eden kuvvete aynı
büyüklükte ve ters yönde bir etki kuvveti ortaya çıkar.
neutrino-nötrino
Nötrol lepton; yüklü leptonlardan herbiri ((elektron, müon, ve tau).
neutron-nötron
Çekirdekteki yüksüz parçacık. Elementer parçacıklar ailesinin baryon ve hadron
üyesi.
newton-newton
SI birim sistemindeki kuvvetin birimi. 1 kg lık kütlenin 1 m/s2 ivmeyle hareket
ettirmesi gereket kuvvet 1 newton dur.
node-nod
Duran dalganın konumlarından herbiri veya dalgaların etkileşmesi sonucunda
hareketsizliğin ortaya çıkması ve genliğin sıfır olması.
noninertial reference system-Eylemli gözlem çerçeve
Eylemsizlik yasalarının (Newton un birinci yasası) geçerli olmadığı ivmeli hareket
eden gözlem çerçevesi.
normal-dik
bir yüzeye veya eğriye dik olan doğrultu.
nucleon-nükleon
Poton veya nötronlardan herbiri.
nucleus-çekirdek
proton ve nötronların bulunduğu atomun merkezi.
OOhm's law-Ohm yasası
Bir nesnenin elektrik akıma The resistance of an object is equal to the voltage across
it divided by the current through it.
ohm
The SI unit of electrical resistance. A current of 1 ampere flows through a resistance
of 1 ohm under 1 volt of potential difference.
optic axis
A line passing through the center of a curved mirror and the center of the sphere from
which the mirror is made. A line passing through a lens and both focal points.
ordered system
A system with an arrangement belonging to a group with the smallest number
(possibly one) of equivalent arrangements.
oscillation
A vibration about an equilibrium position or shape.
Ppair production
The conversion of energy into matter in which a particle and its antiparticle are
produced. This usually refers to the production of a electron and a positron
(antielectron).
parallel circuit
An arrangement of resistances (or batteries) on side-by-side pathways between two
points.
parent nucleus
A nucleus that decays into a daughter nucleus.
particle accelerator
A device for accelerating charged particles to high velocities.
penumbra
The transition region between the darkest shadow and full brightness. Only part of
the light from the source reaches this region.
period
The shortest length of time it takes a periodic motion to repeat. It is equal to the
inverse of the frequency.
periodic wave
A wave in which all the pulses have the same size and shape. The wave pattern
repeats itself over a distance of 1 wavelength and over a time of 1 period.
phosphorescence
The property of a material whereby it continues to emit visible light after it has been
illuminated by ultraviolet light.
photoelectric effect
The ejection of electrons from metallic surfaces by illuminating light.
photon
A particle of light. The energy of a photon is given by the relationship E = hf, where f
is the frequency of the light and h is Planck's constant. The exchange particle for the
electromagnetic interaction.
pion
The least massive meson. The pion has three charge states: + 1, 0, and - 1.
plasma
The fourth state of matter in which one or more electrons have been stripped from
the atoms forming an ion gas.
polarized
A property of a transverse wave when its vibrations are all in a single plane.
polymer
A material produced by linking carbon-hydrogen molecules to form very long
macromolecules.
positron
The antiparticle of the electron.
pound
The unit of force in the British system. The weight of 0.454 kilogram on Earth.
power
The rate at which energy is converted from one form to another. Measured in joules
per second, or watts.
powers-of-ten notation
A method of writing numbers in which a number between 1 and 10 is multiplied or
divided by 10 raised to a power.
pressure
The force per unit area of surface. Measured in newtons per square meter, or
pascals.
projectile motion
A type of motion that occurs near the surface of the Earth when the only force acting
on the object is that of gravity.
proton
The positively charged nucleon in nuclei. A member of the baryon and hadron
families of elementary particles.
Qquantum (pl., quanta)-kuantum
Aynı özellik taşıyan en küçük bir grup. Buna bağlı olarak proton yükü kuantumlanmış
yük olarak kabul edilir.
quantum mechanics-kuantum mekaniği
Atomik veya alt atomik düzeydeki parçacıkların davranış kuralları.
quantum number-kuantum sayısı
Kuantumlanmış niceliklerin özelliklerini belirleyen rakamlardır. Buna bağlı olarak, bir
elektronun atom içindeki açısal momentumu bi kuantum sayısı ile tanımlanabilir.
quark-kuark
Hadronların bileşimi. Kuarklar altı çeşittir ve herbirini üç rengi vardır. Üç kuark
baryonları oluştururken bir kuark ve antikuark mezonları oluşturur.
Rrad-rad
Alınan veya soğurulan dozla ilgili birim. Bir rad, bir malzemenin kilogramında 1U100
joule enerji bulundurur.
radiation-ışınım
Enerjinin elektromagnetik dalgalarla taşınmasıdır. Parçacıklar elektromagnetik dalglar
yayarak yok olurlar.
real image-gerçek görüntü
Işığın birleşimi ile meydana gelen görüntü.
reference system-referans sistemi
Birbirine göre hareket etmeyen nesnelerin oluşturduğu ve böylece diğer nesnelerin
hareketlerinin kolayca takip edilebildiği bir sistem. Eylemsiz ve eylemli refereans
sistemlerine bakınız.
reflecting telescope-yansıtmalı teleskop
Objektif olarak aynaların kullanıldığı teleskoplar
SSaturation-doyum
Magnetik bir malzemenin magnetizasyonun artık değişmediği bölge.
second postulate of special relativity-özel göreliliğin ikinci postülası
Boşlukta ışığın hızı, kaynağın veya gözlemcinin bulunduğu çerçeveden bağımsız
olarak değişmezdir.
series circuit-seri devre
Dirençlerin (veya güç kaynaklarının) bir uçlarının diğer elemanın bir ucuna
bağlanması ile oluşturulan ve içinden tek akım geçen devredir.
shell
A collection of electrons in an atom that have approximately the same energy.
shock wave
The characteristic cone-shaped wave front that is produced whenever an object
travels faster than the speed of the waves in the surrounding medium.
short circuit
A pathway in an electric circuit that has very little resistance.
sliding friction-kayma sürtünmesi
Göreli harekette birbirine temas eden yüzeyler arasında sürtünme kuvveti.
solid-katı
Şekli ve hacmi olan maddelere bu ad verilir.
sonar-sonar
Su içerisindeki ses dalgaları.
spacetime-uzay zamanı
Uzay ve zaman arasındaki bağıntının kurulduğu zaman ve üç boyutlu koordinat
sisteminin oluşturduğu sistem.
special theory of relativity-Göeliliğin özel teorisi
Hızın çok büyük değerlerinde Newton mekaniğinin yerine kulanılan zaman ve yer
kavramlarının birlikte kullanıldığı bir teori.
specific heat-öz ısı
1 gram malzemenin sıcaklığını 1 derece artırmak için gerekli olan ısı.
spherical aberration-küresel bozulma
Bir lensteki yüzey üzerindeki bozulma veya küresel aynaların küresellikten sapması.
spring constant-halka sabiti
Birim uzunluğundaki halkaları birarada tutan kuvvet. Metre başına Newton olarak
birimlendirilir.
stable equilibrium-kararlı denge
Bi cismin denge konumundan veya pozisyonundan saptırıldığınmda tekrar denge
konumuna dönmek istemesidir.
standing wave-duran dalga
Birbirine karşı hareket eden fekansları ve genlikleri aynı olan iki dalganın yaptığı
girişim olayıdır. Sonuç dalgası nodal ve antinodal bölgeler olarak sınıflandırılır.
static friction-statik sürtünme
Durgun yüzeyle arasında oluşan sürtünme kuvveti.
stimulated emission-eşdeğer salınım
Atoma gelen bir foton yüzünden atomun foton salması olayıdır. Geln fotonun enerjisi
ile çıkan fotonun enejisi aynıdır.
strange-acayip
Üçüncü kuark çeşidi.
strange particle-acayip parçacık
Acaiplik değei sıfırdan farklı olan parçacıklar için kullnılır. Kuark modelinde bir veya
birden fazla kuarkın acayiplik kuantum sayısına sahip olması durumudur.
strong force-baskın kuvvet
Çekirdeklerin içinde bulunan nükleonları birarada tutan kuvvet.
subcritical-kritikaltı
Her parçalanma sonucunda ortalama birden az nötronun ortaya çıkması olayıdır.
supercritical-süperkritik
Zincirleme reaksiyon sonucunda birden fazla nötronun çıkması ile reaksiyonun
artarak devam etmesi. Atom bombasının patlaması iyi bir örnektir.
superposition-süperpozisyon
İki veya daha fazla dalganın uzayda bir yerde üstüste gelmesi olayıdır.
T-
terminal speed
The speed obtained in free fall when the upward force of air resistance is equal to the
downward force of gravity.
tesla
The SI unit of magnetic field.
thermal energy
Internal energy.
thermal equilibrium
A condition in which there is no net flow of thermal energy between two objects. This
occurs when the two objects obtain the same temperature.
thermal expansion
The expansion of a material when heated.
thermodynamics-termodinamik
Fiziğin, ısı ve diğer enerjiler arasındaki ilişkisini inceleyen dalıdır.
thermodynamics, first law of-termodinamiğin birinci yasası
Bir sistemin iç enerjisi, sisteme aktarılan ısı artı sistem üzerine yapılan iş ile
artırılabilir.
thermodynamics, second law of-termodinamiğin ikinci yasası
Üç özdeş form vardır : (1) Çevresine ısı yaymayan ve mekanik iş ile çalışan bir ısı
makinesi yapılamaz. (2) Düşük sıcaklıktan daha yüksek sıcaklığa ısı transferi
yaparak elde edilen soğutucular ancak mekanik iş kullanılarak yapılabilir. (3) Bir
sistemin entropisi daima artma eğilimindedir.
thermodynamics, third law of-termodinamiğin üçüüncü yasası
Mutla sıfıra deneysel olarak yaklaşılabilir fakat ulaşılamaz.
thermodynamics, zeroth law of-termodinamiğin sıfırıncı yasası
A ve B nesneleri C nesnesi ile termodinamik dengede ise A ve B kendi başlarına da
termodinamik dengededir.
top-üst
TAltıncı kuark çeşidir.
torque-moment
Kuvvetin döndürücü etkisi. Kuvvetle yarıçapın (etrafında dönmenin olduğu noktaya
olan uzaklık) çarpımıdır. Sıfırdan farklı bir moment (net moment) bir cismin açısal
momentumunu değiştirir.
total internal reflection-toplam iç yansıma
Kırılma indisi yüksek olan bir ortamdan kırılma indisi küçük ortama geçen dalganın
kritik açının hemen altındaki açılarda yansımalar yapmasıdır.
translational-dönüştürülebilir
Dönme doğulusunun değiştirilmesi durumudur.
transverse wave-yansıyan dalga
Bir ortam içinde titreşen dalganın titreşimlerinin bu ortam içindeki ilerleme
doğrultularına dik olma durumudur.
trough-yarık
bozulan dalganın içinde oluşan vadi.
Uumbra-umbra
Işık kaynağının ulaşamadığı bir gölgenin en karanlık kısmı.
uncertainty principle-belisizlik ilkesi
Bir cismin, aynı doğultuda olan konumunun ve momentumunun (skaler) çarpımları
Planck sabitinden daima büyüktür. Dpx Dx >= h. Belirsizlik ilkesi eneji ve zamana da
uygulanabilir.
universal gravitation, law of-evrensel çekim yasası
F = G M1M2/ r2, denklemdeki F evrendeki bir cisme etki eden kuvvet, G evrensel
çekim sabiti, M1 ve M2 etkileşen kütleleri, r ise kütle merkezleri arasındaki uzaklığı
göstermektedir.
unstable equilibrium-kararsız denge durumu
Denge konumu civarında sebest bırakıldığında denge konumundan uzaklaşılma
olaydır.
Vvan der Waals bonding-van de Waals bağı
Atom veya molküller arasındaki elektrik etkileşmelerinden otaya çıkan zayıf
bağlanma.
vector-vektö
Büyüklüğü ve doğrultusu olan bir nicelik.
velocity-hız
Bir cismin süratinni ve yönünü belli eden vektörel bir nicelik.
vibration-titeşim
Denge konumu veya şekli etrafında hareket etme.
virtual image-sanal görüntü
Görüntüden bulunduğu yerden gelen ışık ile oluşan görüntü.
viscosity-akışkanlık
Sıvı içerisindeki sütünme.
volt-volt
SI sisteminde elektriksel potansiyelin birimi. 1 volt luk gerilim, 1 ohmluk direnç
üzerinden 1 ampelik akımın geçmesini sağlar.
Wwatt-watt
Gücün SI sistemindeki birimi, 1 Joule/watt The SI unit of power, 1 joule per second.
wave-dalga
Enerjinin bir aracı malzeme olmadan bir yerden başka bir yere aktarılması.
wavelength-dalgaboyu
Peiyodik bir dalganın tekrarlanan en kısa uzunluğudur. Bu dalganın bir tepesinden
diğe tepesine olan uzaklıktır.
weak force-zayıf kuvvet
Beta sönümüne neden olan kuvvet. Bu kuvvet W ve Z0 parçacıkları arasındaki
değişimden kaynaklanır. Lepton ve hadronların hepsi bu tür kuvvetler etkileşirler.
weight-ağırlık
Bir referans sistemine göre durgun olan nesneye etki eden kuvvet. Bazı eylemsiz
sistemler için bir nesneyi çeken çekici kuvvet. W = mg.
work-iş
Bi cismi bir yerden başka bir yere hareket ettiren kuvvetin harcadığı enerji. Enerji
birimindedir. Joule olarak tanımlanır.
XX ray-X-ışını
Yüksek enerjili fotonlar, katot ışınlarından türetilebilir veya atomlardaki elektronların
üst enerji seviyelerinden daha alt enerji seviyelerine düşmesinden elde edilebilir. Xışınlarının frekansı mor ötesi ve gamma ışınları arasındadır.
YY" ile başlayan terim yok.
Z"Z" ile başlayan terim yok.
Download