Bir Olgu Sunumu Eşliğinde REM Uykusu Davranış Bozukluğuna

advertisement
Olgu Sunumları / Case Reports
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi 2012;25:78-83
DOI: 10.5350/DAJPN2012250111
Bir Olgu Sunumu Eşliğinde
REM Uykusu Davranış
Bozukluğuna Bağlı Suç İşleme
ve Suçun Adli Psikiyatrik
Olarak Değerlendirilmesi
F. Süheyla Aliustaoğlu1,
Gökşen Yüksel2, Sefa Saygılı3,
Gökhan Oral4
Adli Tıp Uzmanı, Adli Tıp Kurumu, 4. İhtisas Dairesi,
İstanbul - Türkiye
2
Psikiyatrist, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi,
2. Psikiyatri Kliniği, İstanbul - Türkiye
3
Prof. Dr., Psikiyatri Uzmanı, Adli Tıp Kurumu, Gözlem
İhtisas Dairesi, İstanbul - Türkiye
4
Prof. Dr., Adli Tıp Uzmanı, İstanbul Üniversitesi,
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı
İstanbul - Türkiye
1
ÖZET
Bir olgu sunumu eşliğinde REM uykusu davranış bozukluğuna bağlı suç işleme ve suçun adli
psikiyatrik olarak değerlendirilmesi
Kişinin uykudayken kendine veya çevresine verdiği zararlar, uykuyla ilişkili şiddet davranışı olarak değerlendirilmektedir. Uykuda ortaya çıkan şiddet davranışlarının gerçek prevalansı bilinmemekle birlikte, erkeklerde
kadınlara göre daha fazla görüldüğü bilinmektedir ve en sık REM uykusu davranış bozukluğu şeklinde karşımıza çıkmaktadırlar. Kişi, kendisine saldırılması, kendisinin saldırması veya kaçmaya çalıştığı şeklinde kabusu sabah
en ince detayına kadar hatırlar. Bu yazıda, psikiyatrik anamnezinde özellik olmayan, ‘kasten adam öldürmeye
teşebbüs’ iddiası ile yargılanırken, adli psikiyatrik yönden değerlendirilen ve bu suçu, REM uykusu davranış
bozukluğuna bağlı olarak işlediğine karar verilen hastanın, TCK’nın 34. maddesi kapsamında değerlendirilmesi
tartışılmıştır
Anahtar kelimeler: REM uykusu bozukluğu, uykuyla ilişkili davranış bozukluğu
ABSTRACT
A crime case which took place during REM sleep disorder and the evaluation of the case
by the forensic psychiatry
Sleep-related behavior disorders are the disturbing behaviors which occur during sleep, targeting himself or
others. Although the exact prevalence is still unknown, it is clear that they are more frequent in males than
females and mostly appear to be a REM sleep disorder. The patient remembers his/her dream in a detailed
way assuming as if he/she was attacked, he/she attacked someone else or tried to run away from the
situation. In this case report, we are presenting a patient with REM sleep disorder, without any
psychopathology in his psychiatric history, who was evaluated by forensic medicine during his court trial in
which he was being accused of deliberate attempt to kill a man.
Key words: REM sleep disorder, sleep related behavior disorder
GİRİŞ
K
işinin uykudayken kendine veya çevresine verdiği
zararlar, terminolojide, ‘uykuyla ilişkili şiddet davranışı’ olarak değerlendirilmektedir (1). Uluslararası
Uyku Bozuklukları Sınıflaması’na göre uyku bozuklukları, ‘dissomniya’ ve ‘parasomniya’ olarak temelde ikiye
ayrılır. Dissomniya, uykunun miktarı, kalitesi, zamanlamasında değişmelerle giden fazla uyuma, uykunun başlaması ya da devamına ilişkin bozukluklar olarak tanımlanır. Parasomniya ise, uykuda, uyku dönemiyle eşzamanlı, davranışsal ve fizyolojik alanlardaki değişmeleri
ve bozulmaları ifade etmek için kullanılmaktadır (2).
78
Yazışma adresi / Address reprint requests to:
Psikiyatrist, Gökşen Yüksel, Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları Hastanesi, 2. Psikiyatri Kliniği,
İstanbul - Türkiye
Telefon / Phone: +90-212-543-6565/1311
Elektronik posta adresi / E-mail address:
[email protected]
Geliş tarihi / Date of receipt:
07 Mart 2011 / March 07, 2011
Kabul tarihi / Date of acceptance:
19 Mayıs 2011 / May 19, 2011
Birincil parasomniyalar, hem Non-REM (uyku terörü, uyurgezerlik) hem de REM (kabuslar, uyku paralizisi, REM uykusu davranış bozuklukları) döneminde
görülebilirler. İkincil parasomniyalar ise, başka sistem
bozukluklarına bağlı olarak gözlenen uyku davranış
bozukluklarıdır. Parasomniyaların hangi dönem oldukları, tedavi yaklaşımlarının farklı olması nedeni ile önem
arz etmektedir (3).
Uykuyla ilişkili şiddet davranışlarının en sık nedenlerine bakıldığında;
1. Non-REM uykusundan uyanma bozuklukları
(uyurgezerlik, uyku terörü, konfüzyonel uyanma),
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
F. S. Aliustaoğlu, G. Yüksel, S. Saygılı, G. Oral
2. REM uykusu davranış bozuklukları,
3. Overlap sendromu (REM uykusu davranış
bozukluğuna eşlik eden Non-REM parasomnileri),
4. Noktürnal nöbetler,
5. Psikojenik noktürnal dissosiyatif bozukluklar,
6. Uyku sırasındaki seksüel saldırganlık,
7. Münchausen sendromu,
8. Temaruz sayılabilir.
Birleşik Devletler’de 1846 senesinde, sevgilisini
ekmek bıçağı ile yaralayıp, çalıştığı yeri ateşe veren
Albert Tirrell’in avukatının, müvekkilinin ‘uyurgezer’
olmasına dayandırdığı davayı kazanmasından sonra,
dünyanın dört bir yanındaki davalarda, ‘uykudaki şiddet davranışları’ gündeme gelmiştir.
Uyku bozukluklarının tanı ve teşhisinde kullanılan
materyallerin artması, adli psikiyatrik açıdan da adımlar
atılmasını sağlamıştır. Uykuda ortaya çıkan şiddet davranışlarının gerçek prevalansı bilinmemekle birlikte,
yaşlılarda ve erkeklerde, kadınlara göre daha fazla görüldüğü bilinmektedir ve en sık olarak REM uykusu davranış bozukluğu şeklinde karşımıza çıkarlar. Uykuda rüya
ile ilişkilendirilebilecek davranışlar vardır. Bunların arasında amaçsız el kol hareketleri, bağırma, küfür etme,
yumruk atma, tekmelemeler bulunabilir. Bu davranışlar,
kişinin kendisinde veya birlikte uyuduğu kişilerde yaralanma ile sonuçlanabilir. Bu davranışlar, büyük oranda
kişinin premorbid kişilik özellikleri ile uyumsuzdur.
Tanı, detaylı anamnez ve 2005 Uyku Bozuklukları
Sınıflamasına göre mutlaka polisomnografik (PSG) tetkik ile konulur (4).
Bu yazıda, anamnezinde psikiyatrik psikopatoloji
öyküsü olmayan ve ‘kasten adam öldürmeye teşebbüs’
iddiası ile yargılanırken adli psikiyatrik olarak değerlendirilen bir parasomniya hastası tartışılmıştır.
OLGU
A.N., altmış bir yaşında, 1981’de eşini kaybettiğinden beri yalnız yaşayan erkek hastaydı. ‘Kasten adam
öldürmeye teşebbüs’ suçundan yargılandığı sırada, şuur
ve hareket serbestisini azaltacak ya da tamamen ortadan
kaldıracak nitelikte ve 5237 sayılı TCK’nın 32. maddesi
anlamında bir akıl hastalığı veya zayıflığının bulunup
bulunmadığı yönünde rapor düzenlenmesi amacıyla,
adli psikiyatrik muayeneye gönderilmişti.
A.N.’nin yapılan adli psikiyatrik muayenesinde, kişi
yaşında gösteriyordu, özbakımı orta düzeydeydi, göz
teması kuruyordu, görüşmeye istekliydi. Bilinci açık,
koopere, yer, zaman ve kişi oryantasyonu tamdı.
Konuşma hızı ve miktarı doğaldı. Duygudurumu depresif, duygulanımı ise üzüntülüydü. Çağrışımları düzgündü, amaca yöneliyordu. Sanrı saptanmadı. Varsanı tariflemiyordu. Test muhakemesi, soyut düşünce, bilgi
dağarcığı, davranış planlaması yaşına ve sosyokültürel
yapısına uygundu. Dikkatinin hafif azaldığı, yürütücü
işlemlerde hafif yetersizliğin mevcut olduğu; kognitif
becerilerinde, fiili ehliyetini etkileyecek düzeyde araz
veya aktif psikotik semptomun olmadığı görüldü.
Öyküsünde, 1981’de eşi vefat eden ve o zamandan
beri yalnız yaşayan, çevresinde saygı duyulan bir kişiliğe sahip 61 yaşındaki A.N., bir tanıdığının düğünü için
gittiği kasabada, eski bir arkadaşının evine misafir
olmuştu. Düğün sonrası gittiği bu evde arkadaşı ile
akşam yemeklerini yemişler, sakin bir şekilde televizyon seyredip herhangi bir sorun olmadan kağıt oynamışlardı. Ev sahibi olan arkadaşı ile aynı odada karşılıklı yataklarda uykuya dalmışlardı. Aradan bir süre geçtikten sonra A.N., arkadaşına önce bastonu ile daha sonra
da sobanın üstünde duran su güğümü ile vurmaya başlamıştı. Gürültüye uyanan ev sahibinin çocukları A.N.’yi
etkisiz hale getirip jandarmaya teslim etmişlerdi.
A.N. suç tarihinde verdiği ifadede; 3-4 yıldır geceleri
kendisine saldırıldığını gördüğü kabuslardan muzdarip
olduğunu, olay anında da yine böyle bir kabus esnasında kendisine saldırıldığını gördüğünü, ancak kesinlikle
mağdura vurduğunu hatırlamadığını, ilçe jandarma
karakolunda kendine geldiğini, arkadaşına karşı da herhangi bir husumetinin olmadığını belirtmişti. Şaşkın ve
korkmuş hali dikkati çekmiş ve görevliler tarafından
olay günü olan durumu dava dosyasına not edilmişti.
Özgeçmişine bakıldığında; kendi ifadesine göre miadında ve spontan vajinal yolla doğan ve gelişim öyküsünde herhangi bir patoloji tariflemeyen hastanın tıbbi
özgeçmişinde hipertansiyon, hiperkolesterolemi ve
yaşa bağlı prostat hipertrofisi dışında bilinen bir özellik
yoktu. Hasta, 3-4 yıldır geceleri kendisine saldırıldığını
gördüğü kabusları dışında, herhangi bir psikiyatrik
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
79
Bir olgu sunumu eşliğinde REM uykusu davranış bozukluğuna bağlı suç işleme ve suçun adli psikiyatrik olarak değerlendirilmesi
durum tariflememekteydi. Alkol madde kullanım öyküsü bulunmamaktaydı. Ailesinde psikiyatrik veya nörolojik bir hastalık tarif etmedi.
Parasomnia düşünülerek yapılan detaylı polisomnografik değerlendirmeye göre; hastanın uyku öncesi ile
sonrası uyanıklık ve uyku süresince alınan EEG kayıtlarında patolojik aktivite gözlenmemiş, temel biyoelektrik
aktivite normal olarak değerlendirilmiştir. Uykunun fazları ayırt edilebilmiştir. Tetkik süresince, patolojik biyoelektrik veya motor aktivite gözlenmemiştir. Sırt üstü
REM uykusunda iken ortaya çıkan, patolojik düzeyde
bulunmayan seyrek obstrüktif tipte apne ve hipopneler
saptanmıştır. Uykuda, ortalama O2 satürasyonu %9394 olarak ölçülmüştür. Bacak EMG kayıtlarında, REM
uykusu sırasında da devam eden, tetkikin ilk seansında
belirgin, saatte 30 sıklığında periyodik bacak hareketleri
saptanmıştır. REM uyku dönemlerindeki yüzeyel EMG
kayıtlarında, tonik aktivitenin yüksek seyrettiği ve fazik
aktivitenin arttığı atonisiz REM izlenmiştir. EKG kayıtları normal sınırlarda değerlendirilmiştir. Uykunun
makro organizasyonu incelendiğinde, derin yavaş uyku
süresi normal olarak değerlendirilmiş, REM uyku fragmantasyonu dikkat çekmiştir.
Sanık değerlendirilirken, adli tahkikat dosyasında
belirtilen suçun şekli ve işleniş tarzı, sanığın motivasyonu, kendini savunma mantığı, suç öncesi ve sonrası
tutum ve davranışları, sanık ve tanık ifadeleri gibi tüm
adli psikiyatrik hususlar göz önüne alınır.
Genel Kurulda da tekrar görüşülen vakanın, laboratuvar tetkikleri ve uyku EEG’si sonucunda, suç tarihinde ceza sorumluluğunu ortadan kaldıracak mahiyet ve
derecede olan ‘parasomniya’sı olduğuna kanaat getirilerek, A.N.’nin sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğu olmadığı yönünde 5237 sayılı TCK’nın 34. maddesinin tatbikinin uygun olduğuna oybirliği ile karar
verilip, ilgili mahkemeye bildirilmiştir.
TARTIŞMA
Uykunun pasif bir dinlenme dönemi olduğuna dair
genel kanaat, özellikle Moruzzi ve Magoun tarafından
uyanıklığın açıklanması ile yeni bir boyut kazanmıştır.
Uyku, çeşitli hayvan deneyleri sayesinde, ‘geri döndürülebilir bir şekilde, uyanıklıkla beş duyu dönemi arasın-
80
da periyodik geçişler’ olarak tanımlanmıştır (5).
Bu dönemlerden birisi REM (rapid eye movement),
diğerleri de Non-REM olarak adlandırılmaktadır. NonREM uykusu da kendi içinde iki bölümde değerlendirilir: a. Yüzeyel uyku (1. ve 2. dönem), b. Derin uyku (3.
ve 4. dönem).
Yüzeyel uyku, uyku–uyanıklık arası geçiş dönemi
olup, uyuyan kişi bu dönemde kolaylıkla uyandırılabilir. Derin uyku ise uyuyanın daha zor uyandırıldığı,
daha fazla uyaran verilmesi gereken bir dönemdir.
Büyüme hormonunun salgılanmasındaki ve protein
sentezindeki artış metabolizmada yavaşlamaya neden
olurken, fizyolojik aktivitelerde de genel olarak azalma
görülmektedir. Bedensel dinlenme bu dönem içerisinde
olmaktadır.
REM uykusu ise, Non-REM uykusunun aksine,
yoğun aktiviteler ile tanımlanmaktadır. Rüyaların
%80’inin bu dönemde görüldüğü bilinmektedir. Bu
dönemde, solunum ve göz kasları dışındaki kaslarda
atoni (tonus kaybı) olmaktadır. REM ile beraber fazik ve
tonik değişiklikler birbirini izlemekte, bilişsel ve fizyolojik aktivitelerde artış olmaktadır. REM uykusu dönemlerinin süresi, çoğu sabah kalkmadan önce olacak şekilde,
gece ilerledikçe artar. Bir başka ifade ile REM uykusu
‘paralize bedende aktif beyindir’ (6).
Uykunun geç dönemlerinde, REM uykusunda olması gereken atoninin geçici kaybı ile ortaya çıkan motor
aktiviteler ile tanımlanan bir bozukluktur. Bu sendrom
erkeklerde daha sıklıkla görülmektedir (%90). 50 yaş
üstü bir rahatsızlık olarak kabul edilmesine rağmen, herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir (7,8). Narkolepsi çocuk
ve ergenlerde REM uykusu davranış bozukluğuna sebep
olabilir. Literatürde narkolepsi ve REM uykusu davranış
bozukluğu birlikteliği, %7-36 arasında değişmektedir.
Gene Parkinson hastalığı, multisistem atrofi, Lewy
cisimcikli demans gibi nörodejeneratif hastalıkların bu
duruma yol açtığı bilinmektedir (8).
REM uykusu davranış bozukluğu bulunan kişinin
epizot esnasında gözleri kapalıdır ve kişi, o esnada
bulunduğu ortama göre değil, rüyasındaki çevre ve eyleme göre davranır. Kovalandığı, dövüldüğü veya saldırıya uğradığı şeklindeki rüyalara kişi, bağırma, küfretme,
yatak arkadaşına vurma, tekme atma, amaçsız el ve kol
hareketleri yapma şeklinde yanıt verebilir (8).
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
F. S. Aliustaoğlu, G. Yüksel, S. Saygılı, G. Oral
Aşırı hareket ve saldırgan davranışların gözlendiği
REM uykusu davranış bozukluklarında, yaralanma veya
yaralama gibi suç unsuru sayılabilecek durumlar ortaya
çıkabilir. Uykudan uyanıklığa geçiş hızlıdır ve rüya tam
olarak hatırlanır. Gün içerisinde şiddet içeren davranış
örüntülerine rastlanılmaz (8). REM uykusu davranış
bozukluğu tanısı için yapılan değerlendirmelerde;
- Polisomnografide yavaş dalga uykusunda yaşa
göre artış,
- REM’de atoni kaybı,
- REM yoğunluğunda artış,
- REM ve Non-REM’de periyodik ve periyodik
olmayan ekstremite hareketleri beklenmektedir.
Dorsal orta beyin ve ponsun yapı veya fonksiyonundaki anormallikler patofizyolojik olarak suçlanmışsa da, halen net bir sonuç elde edilememiştir.
Schenck ve Mahowald’ın (9) 2005 tarihli gözden
geçirmelerinde de belirttikleri üzere, REM uykusu davranış bozuklukları akut ve kronik olarak 2 alt grupta
incelenebilir:
Akut ve geçici formu, sıklıkla ilaç tedavileri (örn.
SSRI ve monoaminooksidaz inhibitörlerinin de olduğu
birçok antidepresanlar ve Alzheimer hastalığında kullanılan kolinerjik tedaviler) veya mevcut kullanımın (alkol,
barbitüratlar veya meprobomat yoksunluğu gibi) kesilme semptomu olarak ortaya çıkabilir.
Kronik REM uykusu davranış bozukluğu ise, vakaların %25-60’ında idiopatiktir, geri kalan vakaların ise,
Parkinson hastalığı, olivopontoserebellar dejenerasyon
gibi dejeneratif hastalıklar, subaraknoid kanama, iskemi
gibi vasküler patolojiler, posterior fossada kitle gibi nörolojik durumlarda görüldüğü kabul edilmekle birlikte, hastalığın patofizyolojisi halen anlaşılabilmiş değildir (9-11).
Polisomnografi (somnus, Latincede uyku tanrısının
adıdır; Yunancada hypnos olarak adlandırılır), uyku
süresince birden fazla parametrenin (beyin dalgaları,
çene elektromiyografisi ve göz hareketleri) senkron olarak kaydedilmesidir ve ilk olarak 50 sene önce kullanılan yöntem, halen uyku bozukluklarını ortaya koymak
için sıklıkla kullanılmaktadır.
Amerikan Uyku Tıbbı Akademisi’nin (American
Academy of Sleep Medicine) 2007 yılındaki ‘Uyku ve
Uyku ile İlişkili Olayları Skorlama Kılavuzu’na göre,
REM uykusu davranış bozukluklarının polisomnografik
olarak tanımlanması şu şekildedir:
1. REM uykusu sırasında, bir epokun %50’sinden
fazlasında çene EMG tonusunda artış,
2. 30 saniyelik epok, 3 saniyelik mini epoklara
bölündüğünde, en az 5 mini epok süresince 0.15.0 saniye süreli, temel EMG aktivitesinden 4 kat
daha yüksek amplitüdlü kas aktivitesi boşalımları (fazik aktivite) görülmelidir (12).
Uyku bozuklukları genel tıpta, ama özellikle psikiyatri ve nörolojide giderek daha fazla üstünde durulan,
hakkında gittikçe artan sayıda çalışmanın yapıldığı, toplantılar düzenlenerek detaylı tartışılır hale gelen bir başlıktır. Uyku bozukluklarını ve bunun amnezi ile ilişkisini irdelemeden önce, uyku ve uyanıklığın temel mekanizmalarının gözden geçirilmesinde fayda vardır.
REM Uykusu Davranış Bozukluğu Tanı
Kriterleri; ICSD-2 (13,14)
A. Atoninin eşlik etmediği REM uykusu: Submental
EMG tonusunda devamlı veya aralıklı artış veya
fazik submental veya (üst veya alt) ekstremite
EMG seyirmeleri.
B. Aşağıdakilerden en az biri olmalı;
i. Anamnezde uykuyla ilişkili zararlı, potansiyel
olarak zararlı veya yıkıcı davranışlar,
ii. Polisomnografi monitörizasyonu sırasında
dokümente edilen anormal REM uykusu davranışları.
C. REM uykusu davranış bozukluğunun REM
uykusuyla ilişkili nöbetle birlikteliğinin tam olarak ayırt edilebildiği durumlar dışında, REM
uykusunda EEG’de epileptiform aktivitenin
olmaması.
D. Başka bir uyku bozukluğu, tıbbi veya nörolojik
bozuklukla, mental bozuklukla, ilaç kullanımı
veya madde kullanımıyla açıklanmamalı.
Adli olguların psikiyatrik değerlendirmesinde suçun
niteliği, işleniş şekli gibi, kişinin genel durumu, yaşam
koşulları ve psikiyatrik geçmişi de önem arz etmektedir.
Adli vakalarda iki soruya yanıt aranmaktadır:
1. Kompleks ve uzun bir davranışın uykuda bilinçli
bir uyanıklık gelişmeden gerçekleşmesinin mümkün
olup olmaması,
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
81
Bir olgu sunumu eşliğinde REM uykusu davranış bozukluğuna bağlı suç işleme ve suçun adli psikiyatrik olarak değerlendirilmesi
2. Adli olayın gerçekleşme şekli.
Mahowald ve Schenck’e göre ayırıcı tanıya gidilirken, özellikle adli psikiyatrik değerlendirmede hekimi
REM davranış bozukluğuna yönlendiren, hastada daha
önceden benzeri atakların olduğuna dair anamnezinin
olmasıdır. Ansızın ortaya çıkan ve mantıklı bir açıklaması olmayan bu ataklarda, saldırıya uğrayan kişiye dair
husumet yoktur ve saldıran kişinin bilinen karakteri ile
uyuşmayan bir durum vardır. Tanımlanan bu ataklar
kısa sürelidir ve hasta kendiliğinden uyanabilir veya
uyandırılabilir. Hastanın bu atak esnasında genellikle
gözleri kapalıdır. Kişinin bilinci yerine geldiğinde, şaşkınlık ve korku, olaya bir anlam verememe hali gözlenir
(1,11).
Kişinin kendisi de bu duruma bir anlam veremez,
mevcut olayla ilgili bilinçli kaçma, delil saklama veya
karartma eylemine girişmez, sıkıntı ve vicdani rahatsızlık duyar. Sözkonusu vakamızda, psikiyatrik bir anamnez olmamakla birlikte, suçun ortaya çıkma şekli ve
suçun atfedildiği kişinin olay esnasında ve sonrasındaki
davranışları değerlendirildiğinde, tablonun parasomniya tanısı ile örtüştüğü gözlenmiştir. Sanık olan vakamızın, olayı daha önceden planladığına dair bir bulgu yoktur.
REM uykusu davranış bozukluğunun ayırıcı tanısı
için yapılan EEG incelemesinde hiçbir epileptiform aktiviteye rastlanmaması gerekmektedir. Polisomnografi
süresince gözlenen REM uykusu davranış bozuklukları
yol göstericidir. Uyku apnesi veya periyodik ekstremite
hareketleri bozukluğu, gastroözefageal reflu, noktürnal
kasılmalar, posttravmatik stres bozukluğu, noktürnal
panik bozukluğu ve dissosiyatif bozukluklar ayırıcı tanı
esnasında gözönünde bulundurulmalıdır (15).
Bütün bunların yanında kişi, bahsi geçen olgu sunumunda olduğu gibi, aşırı hareket ve saldırgan davranışların yaralanma veya yaralama gibi suç unsuru sayılabilecek adli bir süreç ile de karşımıza gelebilir. Temaruz,
ayırıcı tanıda unutulmaması gereken bir durumdur.
Adli psikiyatride sıklıkla üstünde tartışılan konu ise,
parasomnilerin TCK’nın hangi maddesine göre değerlendirilmeleri gerektiğidir (1). TCK 32-1’e bakıldığında,
bu maddede akıl hastalığı nedeni ile kişinin olaya dair
sorumlu tutulamayacağından, ilgili kişi hakkında da
güvenlik tedbirleri alınması gerektiğinden bahseder.
82
Hangi hastaların bu madde kapsamında değerlendirileceği detaylandırılmamıştır. Ceza sorumluluğunun tayini hekime bırakılmıştır.
Parasomniyanın bir akıl hastalığı olmadığı, suçun
atfedildiği kişide ‘fiille ilgili hukuki anlam ve sonuçları
değerlendirmedeki kaybın geçici olduğu’ dikkate alınır
ise, mevcut durumu değerlendirme adına TCK 34’ün
uygulanması gerekir. Bu maddeye bakıldığında, ‘geçici
bir nedenle, işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını
algılayamayan’ ifadesinin kullanıldığı görülür (8).
Zihinsel işlevleri geçici olarak bozan durumlara parasomniyalar, deliryuma yol açan durumlar, kişinin kendi
bilgisi ve rızası dışında içirilen alkol veya uyuşturucu
madde alımının yol açtığı geçici tablolar sayılabilir.
Mevcut olgudaki parasomniya tanısı, işlenen suçun
anlam ve sonuçlarının değerlendirilmesini geçici olarak
ortadan kaldıran bir durum olarak ele alınmış ve TCK 34
dikkate alınmıştır. Kişinin cezai sorumluluğu yoktur.
Olgumuz, 61 yaşında bir erkektir ve sosyodemografik olarak literatüre uymaktadır. Mağdur ile arasında
yaralamaya sebebiyet verecek bir problem olmaması,
dostça geçirdikleri bir günün gecesinde suçun ortaya
çıkması, sanığın daha ilk ifadesinde bile REM uykusu
davranış bozukluğu tanımına uyan doğrultuda bilgiler
vermesi, bu rahatsızlık için belirleyici olan polisomnografik tetkikte; REM uyku dönemlerindeki yüzeyel EMG
kayıtlarında tonik aktivitenin yüksek seyretmesi ve fazik
aktivitenin arttığı atonisiz REM bulunması, suçun
hemen ardından olayın şaşkınlığı içerisinde olması gibi
unsurlar bir arada değerlendirildiğinde, şahsın TCK’nın
34. maddesine uyduğuna dair karar verilmiştir.
TCK’nın 34. maddesi adli psikiyatride son derece
nadir kullanılır. Bahsi geçen olgu, işlenilen suçun uyku
esnasında olması nedeni ile adli psikiyatri tarafından
değerlendirilmiş, TCK’nın 34. maddesine uygun nadir
olgulardan olması nedeniyle de sunulmuştur.
TCK madde 34-1: Geçici bir nedenle ya da irade
dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan
veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme
yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
TCK madde 34-2: İradî olarak alınan alkol veya
uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
F. S. Aliustaoğlu, G. Yüksel, S. Saygılı, G. Oral
birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
REM uykusu davranış bozukluklarında tedavi yaklaşımı çok yönlü olmalıdır. En önem arz eden yaklaşım,
kişinin kendisine ve yakınlarına bu rahatsızlık ile ilgili
detaylı bilgi verilmesi ile başlanmasıdır. Stres, uyku
deprivasyonu, alkol ve hipnotik kullanımının REM
uykusu davranış bozukluğu için tetikleyici olabileceği,
belirtilmelidir (12). İlaçlardan özellikle venlafaksin,
selektif serotonin geri alım inhibitörleri ve mirtazapin
kullanımı, gene REM uykusu davranış bozukluğu ile
karşımıza çıkabilir. Selegilinin de Parkinson hastalarında
bu durumu tetiklediği bilinmektedir (8).
Hastanın kendisine veya başka birine zarar verme
riski önemle vurgulanmalı, gerekli önlemlerin alınması
(uyunan odada delici kesici alet bulundurulmaması,
pencereye ulaşımın engellenmesi veya pencerenin kilitli tutulması vs.) istenmeli, detaylı psikiyatrik ve nörolojik değerlendirmenin ardından REM uykusu davranış
bozukluğuna yol açabileceği düşünülen özgül bir
durum saptanmasa bile, özellikle yaşlılarda, dejeneratif
hastalıklar açısından takibe devam edilmesi esastır.
Hastaya, yatmadan yarım saat önce 0.25-2 mg klonazepam verilmesi yüz güldürücü olmakta ve ömür
boyu kullanılabilmektedir (4). Diğer alternatif tedaviler,
karbamazepin, L-dopa ve dopamin agonistleridir. Bu
ajanların etkinlikleri, klonazepama göre daha azdır.
KAYNAKLAR
1. Yılmaz H. Uyku Bozukluklarının Toplumsal Etkileri ve Hukuksal
Boyutu: İçinde Kaynak H, Ardıç S (Editörler). Uyku Fizyolojisi ve
Hastalıkları. Türk Uyku Tıbbı Derneği Yayını, 2011, 129-142.
2. Reite M, Weissberg M, Ruddy J (editors). Parasomnias. In:
Clinical Manual for Evaluation and Treatment of Sleep Disorders.
Arlington: American Psychiatric Publishing, 2009, 147-170.
3. Zucconi M, Oldani A, Ferini-Strambi L, Smirne S. Arousal
fluctuations in non-rapid eye movement parasomnias: the role of
cyclic alternating pattern as a measure of sleep instability. J Clin
Neurophysiol 1995: 12;147-154.
4. Karadeniz D. Yaşlılığa özgü bir parasomni: REM uykusu davranış
bozukluğu. Geriatri ve Geriatrik Nöropsikiyatri 2009; 1:32-37.
5. Yetkin S, Özgen F. Uyku ve Uykuda Psikofizyoloji: İçinde
Köroğlu E, Güleç C (editörler). Psikiyatri Temel Kitabı. 2. Baskı.
Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 2007, 453-459.
6. Yetkin S, Özgen F. Uyku Bozuklukları: İçinde Köroğlu E, Güleç
C (editörler). Psikiyatri Temel Kitabı. 2. Baskı. Ankara: Hekimler
Yayın Birliği, 2007, 460-473.
7. Özgen F. Parasomniler: İçinde Çelikol A (editör). Uyku
Bozuklukları. Ege Psikiyatri Sürekli Yayınları, 1996, 53-68.
9. Schenck CH, Mahowald MW. Rapid eye movement sleep
parasomnias. Neurol Clin 2005; 23:1107-1126.
10. Schenck CH, Mahowald MW. Parasomnias. Managing bizarre
sleep-related behavior disorders. Postgrad Med 2000; 107:145156.
11. Kaynak H, Benbir G. Uyku tıbbında yenilikler: Yeni uyku ve
ilişkili olayları skorlama klavuzu. Klinik Aktüel Tıp NöroPsikiyatri
Forumu 2009; 3:38-44.
12. Kaynak D, Kaynak H, Değirmencioğlu N, Gözükırmızı E.
Uykuda ortaya çıkan şiddet ve zarar verici davranışlar. Klinik Adli
Tıp Dergisi 2002; 2:60-64.
13. Tuncel D. Parasomniler. Türkiye Klinikleri Neurological-Special
Topics 2010; 3:76-86.
14. American Academy of Sleep Medicine. The International
Classification of Sleep Disorders: Diagnostic and Coding Manual,
2nd edition (ICSD-2). Westchester, IL: American Academy of
Sleep Medicine, 2005.
15. Aydın H. Uyku ve Bozuklukları. 2. Basım. Ankara: Hekimler
Yayın Birliği, 2008.
8. Taşçılar N, Karadeniz D. Rem uykusu davranış bozukluğu
(RDM) ve mediko-legal yaklaşım. Türk Nöroloji Dergisi 2008;
14:81-91.
Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, Cilt 25, Sayı 1, Mart 2012 / Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, Volume 25, Number 1, March 2012
83
Download