6. 1. KOROZYON OLAYININ TABİATI Paslandırıcı etki, malzeme ve arasında ilişki kurulan çevre ile arasındaki arayüzdeki kimyasal reaksiyonun sonucudur. En basit şekilde o sistemin kararlılığını belirleme bakımından oluş için sürücü kuvveti saplayan tesir edicilerin termodinamik aktivitesi ve reaksiyon için serbest enerji ile normal reaksiyon olarak kabul edilebilir. Paslanma reaksiyonu, büyük veya küçük reaktif türlerin etkili kümelenmesini ve çevrenin kimyasal tabiatı ile dikte edilir. Asitler ile paslanmanın bazı durumlarında oksijen varlığı gerekir ve sistemin havalandırma derecesi, korozyonun olup olmayacağını belirlemede kontrol edilebilir. Farklı paslandırıcı etki türlerini sınıflandırmak zordur. Genel olarak korozyon reaksiyonları "kuru - yaş" diye iki ana kısma ayrılır. Bu suyun varlığı veya yokluğu veya sulu karma ile belirlendi. Aşağıda olduğu gibi daha geniş rasyonel sınıflandırma Shreir [40] tarafından verilmiştir; 1- Metalin çevresi ile direkt kimyasal reaksiyonda olduğu yerde film - serbest kimyasal birbirini etkileme. Metal film-serbest olarak kalır ve yük transferi olmaz. 2. Elektrolit Sistemler a) Ayrılamayan anot/katot tipi. Anot ve katotların varlıkları teori ile bilinmesine rağmen deneysel yollarla ayırt edilemezler. b) Ayrılabilen anot/katot tipi. Metallerin belli alanları, bu alanların ayrılma mesafeleri milimetrenin kısımları kadar küçük olabilmesine rağmen anotsal - katotsal üstün gelme gibi deneysel olarak ayırt edilebilir. c) İki yüz arası anot/katot tipi. Bir tam arayüz anot ve öteki katot olur. Bu metal, metal oksit arayüz anot olarak kabul edilir ve metal oksit oksijen arayüzde katot olarak kabul edilebilir. Genel olarak 2 (a) ve 2 (b) normal olarak ıslak diye sınıflandırılan korozyon reaksiyonunu kapsar. 2 (c) ise kuru diye sınıflandırılanı kapsar. Katagori 2 (c) 'de ki gibi oksitlenme ile kuru korozyon olduğu takdirde, oluşan metal oksitler karakter olarak iyoniktir ve metal ile oksijen iyonları birlikte özel kristal kafes üzerinde düzenli olarak dizilir. Bu gibi kafesler anyon veya katyon eksikliğiyle normal olarak kusurludur ve iyonlar kafesdeki anyon veya katyon eksikliğiyle normal olarak kusurludur ve iyonlar kafesdeki bu boşluklar yoluyla oksitler boyunca yayılabilir. Oksit filmin büyümesi, iyonların ve elektronların hareketine bağlı olduğundan dolayı, oksidasyon reaksiyonu için enerjik kuvvete (Serbest enerji, AG) 'e bağlı oksijen, metal oksit, pil metal için potansiyel kontrolü altında (E) akım yoluna (i) benzetilebilir. Elektriksel direncin filmin kalınlığı ile direkt orantılı olduğunu farzederek A ile B sabittir, x filmin kalınlığının büyüme hızıdır. Bu parabolik kanun büyüme oranının değerleri kalınlıkla ters orantılı olan durumda birçok geniş sistem için deneysel olarak da bulunmuştur. Bu, eğer oksit film yüksek dirence sahipse oksidasyon oranı düşük olacağını ve deneysel olarak sağlanacağını gösterir. Yaş korozyon elektrokimyasal mekanizmalar ile meydana gelir. Korozyon metal bölgenin farklı oluşuna göre veya geri kalana göre özellikle anoda ait olan bölgelerdeki sonuca göre toplanır. Bu gibi anotlardan akım akarak anotlarda metal erimesinde sonuçlanır. M ? Mn+ + ne- (bir oksidasyon reaksiyonu) Fe ? Fe2+ + 2eElektrotun asiditesine veya alkaliliğine bağlı olduğu pil ile bazı olası olan katodik reaksiyonlar vardır. Bu reaksiyon H++ e- ? H H + H ? H2 Bunlar, her zamanki katodik reaksiyonlar için uygun olmayan oksijende veya yüksek derecede hidrojen iyonu içeren kuvvetli okside olmayan asid çözeltilerinde bulunur. O2 + 4H++ 4e- = 2H2O nötr çözeltilerde sık sık kullanılan katodik reaksiyon; O2 +2H2O + 4e- = 4OHolur, ve bu eğer oksitlenme seviyesi azsa oksijen gelişme reaksiyonuna yol verir. Alkali çözeltilerde H iyonu yoğunluğu az olmasına rağmen korozyon hidrojenin gelişmesi tekrar meydana gelir. Bu durumda katodik reaksiyon H2O + e- = OH +H olması mümkündür. Korozyon olurken durumun değişmesini kapsayan anot ve katot meydana gelen işleyiş, yük transferi, elde olma, elektrolitte iyonların hareketi anotsal ve katotsal alanın potansiyelini etkiliyen kendileri olacaktır. Max korozyon akımı (i), anot ve katotun herikisi birden devrede omik direnç almadığını kabul ederek aynı potansiyelle polarizlendiğinde olur. Şekil 6. 1. Daha kuvvetli elektrot reaksiyonları polarizlendiğinde, dik kutuplanma eğrileri, daha küçüğü ise max korozyon akımları olacaktır. Şekil 6. 1. Bir korozyon pili için polarizasyon diyagramı Elektrotların kutuplanması iki ana mekanizmadan çıkar. Aktivasyon kutuplanması, katı metal yüzeyden çözeltiye giren yüklenmiş iyonları tüketen enerjiden olur. Diğer mekanizma, türlerin elektrolitteki elektrotlardan veya elektrotlara kütle transferi ile ve özellikle yüzey ile birleştirilen durgun sınır tabası boyunca tesir eder. Yoğunluk kutuplanma ile en önemli örneklerden biri nötr elektrolitlerdeki katodik kutuplanmadır. Burada, katotta azaltılan oksijendeki oran, çözeltideki oksitlenmenin derecesine bağlı olacaktır. Şekil 6. 2.'de gösterildiği gibi bazı katodik polarizasyon potansiyelinin akım diyagramını yapar, burda katodik eğri çok dik olur ve katot akımı hemen hemen sınırlayıcı değer gibi varsayılır. Bazı elektrot reksiyonları belirli kirliliklerin varlığına karşı duyarlıdır; örneğin çelikteki katodik reaksiyon, verimli hidrojen, asit çözeltisindeki sülfür zerrelerinin varlığındaki demirin anodik bozulması gibi arseniğin varlığı kolaylaştırılır. Eğer oksijen çözeltiden hariç tutulursa, oksijen emme reaksiyonu imkansız olur ve katodik reaksiyon hidrojen iyonlarının hidrojene göre azalması gibi olabilir. Şekil 6. 2. Katodik kutuplaşmada oksijen konsantrasyonunun etkisi PASİFLEŞME Kuru oksidasyon da olduğu gibi metaldeki devam eden saldırı, daha çok oluşan oksit filmin yapısına ve devamlılığa bağlıdır, bundan dolayı sulu çözeltideki metal üzerinde saldırının sonucu ihmal edilebilir, saldırının oranını azaltan yüzeydeki fazla veya az gözenekli, azar azar çözülebilen filmi yapabilir. Bu pasifleşme diye tanımlanır. Şekil 6. 3.Sulandırılmış H2SO4 'de demir için polarizasyon diyagramı Şekil 6. 3.'te sulandırılmış sülfürik asitteki demirin anodik polarizasyon eğrisinin şekli gösterilmiştir. Eğer tersine çevrilebilen denge değerinden çıkarılabilen, örneğin potansiyeli yükselirse anodik akım akar ve korozyon meydana gelir. Bu 20A/dm² düzeyindeki sınırlayıcı akım yoğunluğu +600 mV olan noktaya ulaşan potansiyelin artışı ile devam eder. Potansiyelin daha fazla yükselmesinde korozyon oranını belirgin şekilde düşürür ve demirin pasif hale geldiği söylenebilir. Daha yüksek potansiyellerde filmin tabiatı değişir ve oksit ince gözenekli olmayan pasifleştirici tabaka oluşturur. Önceden hazır gözenekli katı FeSO4, çözeltide çok çabuk bozulur ve ayrıca korozyon oksit film boyunca hareket eden iyonlar ile kontrol edilir. Açıkça, ilgili metal ve çevreye bağlı olan pasifleşme için gereken film kalınlığı ile sulu çözeltilerde metaller için pasifleşmenin temeli anodik film oluşuma olduğundan oksijenin sisteme girmesi ile ilgili etkiler vardır. Düşük oksijen yoğunluklarında katodik ve anodik polarizasyon eğrileri, akıma (i) benzeyen korozyon veren (Şekil 6. 3) pasif bölgelerden ziyade aktif bölgelerde kesişir. Pasifleştirici filmi kısmen veya tamamen kaldırmayı oluşturan faktörler paslandırıcı etkileri tekrar başlatır. Pasifleştirici filmler özellikle metaldeki saldırı hızlı olduğunda metal kırıklardan veya deliklerden zayıflayabilir. Filmdeki kırıklarda etki hızlı olsada olmasada tesisatta meydana gelen kaçınılmaz mekanik zarardan etkilenmeyen kendini - düzelten filmlerin değerini vurgular. Noktasal Korozyon Bazen pasifleşmenin bozulması ile noktasal korozyon olur. Örneğin pasive olmamış Cl- anyonu içeren durgun çözeltide 18/8 paslanmaz çeliğin temiz yüzü noktasal korozyona uğrar. Tekrar ısıtma sırasında oksijen girişinde değişme olmadıkça noktasal korozyon tesadüfi olarak yayılır. Çatlakların olduğu yerde mesela noktasal korozyon etkileri bu çukurlarda yoğunlaşır. Noktasal korozyon, paslanma direnci için oksit filmin pasif tabiatına güvenen paslanmaz çeliklerin kullanımında önemlidir. Bir malzemenin muhtemel cevabı, herhangi bir çevre şartları altında oksitin noktasal korozyon potansiyeli veya bozulmanın ölçülmesi ile test edilir. Eğer aynı şartlar için, solusyonun redoks potansiyeli noktasal korozyon potansiyelinden daha pozitif ise uygun zamanda noktasal korozyon olur. Doğru tipi sicilirse, paslanmaz çelik noktasal korozyona karşı iyi direnç sağlar. Daha fazla krom, nikel ve molibdenin ilavesi noktasal korozyona karşı mukavemeti artırır. Heterojen Metal Sistemler Tamamıyla heterojen malzemenin korozyonu diferansiyel havalandırma gibi elektrolitin neden olduğu durumda, etki kendisinde metal sistemin farklı oluşuna göre normal şekilde olur. İki zıt metalin birbiri ile bağlandığı durumda biz iki maddeden biraraya gelmiş çiftten söz ederiz ve pilin iki üyesinin kutupları galvanik serideki durumları ile yararlı şekilde belirlenir (Tablo 6. 1) [42] Tablo 6. 1. Deniz suyundaki metal ve alaşımlar için galvanik seriler [4] Soy metaller Titanyum Monel (67% Ni, 30%Cu, 1.2%Mn, 1.2%Fe) artı C, Si. Pasif paslanmaz çelik (18%Cr, 8%Ni) oksit filmi ile kaplı Gümüş Inconel (80%Ni, 13%Cr, 6.5%Fe) Nikel Bakır pirinci (70%Cu, 30%Zn) / pirinci (60%Cu, 40Zn) Kalay Kurşun Aktif paslanmaz çelik (18%Cr, 8%Ni) oksit filmi tahrip edilmiş Dökme demir Yumuşak çelik Alüminyum Çinko Magnezyum Bazlar Seride uzakta bulunan metaller için çiftin temel reaktif üyesinin paslanacağı düşünülebilir. Kuvvetli şekilde kutuplanmış elektrot reaksiyonları aslında teorik denge bağıntısından kutuplanmanın ters çevrilebileceğini, şimdiye kadar korozyon başlangıcıyla elektrot potansiyelini değiştirir. Alüminyum elektrotunda ince, kararlı, yüksek mukavemetli oksit film, titanyum veya paslanmaz çelik bazı durumlarda çiftin daha reaktif üyesi olduğunda onu katod gibi yapar. Kompozit bileşim veya yapıda iki metalden meydana gelmiş çiftlerin varlığı, genellikle elektrokimyasal korozyon saldırısı sonucudur. Alüminyum ve magnezyumun her ikiside kuvvetli şekilde elektronegatifdir, fakat onların arasındaki pil potansiyeli aslında 0,71 volttur, yüzeyi yokmuş gibi davranan durumda ne olursa olsun korozyona mukavemeti olmayan malzeme olan magnezyumdaki takdir edilebilir kuvvetlendirme saldırısına neden olabilecek kadar son derece yeterlidir. Bu iki hafif alaşımı birlikte kullanmak için ortak bir eğilim olduğundan önemlidir, belki de magnezyum döküme bağlı dövülmüş Alüminyum alaşımı kısımları gibidir. Metal Mikroyapının Etkisi Metaldeki paslandırıcı etkiler metalin mikroyapısındaki değişmeler ile başlatılabilir. Genellikle, baştan başa korozyon tane sınırları, yapısal kusurlar (dislokasyonlar) ve hatta saf metallerdeki gibi yüksek enerji bölgelerinde daha hızlı olmaya yönelir. Alaşımlarda, safhalar içindeki alaşım elementlerinin segregasyonu veya değişen kimyasal bileşimlerinin ayrı fazlarının yakınlığı, anot bölgesinde etkilemeye götüren anot/katot sistemini yaratma ile korozyonu başlatır, yükseltir ve korozyonun yerini saptar. Tane sınırları, ikincil safha parçacıklarının çökmesi için sık sık bulunur ve çok zararlı olacak yerleşik paslandırıcı etki yapmaya yönelir. Paslanmaz çeliğin duyarlılığında, örneğin 425 - 600 °C civarında ısıtma ve soğutma süresince tane sınırlarındaki krom karbürlerinin çökmesi, kromda çokça çevrelenen matris 'i bitirir, bundan ötürü tam ve koruyucu pasif film çekmenin olması için yeteri kadar uzun olan kritik sıcaklık sınırı içinde bulunur. Bu saldırı "kaynak bozulması" diye bilinir. Krom karbürlerin çökmesini önleyen birçok metot vardır. Açıkça karbon içeriği ne kadar azalırsa daha az saldırı olacaktır. Tüm çözelti, tercih edilir şekilde daha fazla karbür oluşturacak çeliğe elementin eklenmesinde bulunur. Mesela Ti, Nb. Bu düşük karbonun (max 0,639) BS1449304S12 kaynak fabrikasyonu için (max 0,06% C içeren) BS1449304S15 'e önerilebilir. Çok etkili ortamlarda kullanılan kaynak elemanları için kullanılan çelik 5xC ile 0,7 % arasında titanyum içeren 321S12 olabilir. Alüminyum alaşımlarda elektrolit etki, yerleştirilen matrislerden farklı olan elektrot potansiyellerinin metallerarası bileşiklerin çökmesi ile olur. Gerilmeli Korozyon ve Yorulmalı Korozyon Gerilmeli korozyonu başlatabilecek birkaç mümkün mekanizma vardır. Bu yüksek enerji noktalarındaki film içinde veya üzerindeki özel iyonik türlerin tercih edilen yüze toplama veya emilmesi boyunca oksit filmdeki gerilme konsantrasyonu noktasındaki konsantrasyonu ikinci - safha parçacıkların varlığı veya sigma fazı, karbürler, martenzit, metal olmayan kalıntılar gibi bölgeler ile bağlantılı olabilir. Gerilmeli korozyon çatlaması, iç veya aşırı taneli yolu takip edilirse dislokasyon miktarı yerine matris özelliklere, segragasyona ve ikincil faz parçacıklara bağlı olacaktır. Ostenit paslanmaz çelikleri genellikle klorür çevrelerinin geniş bir kısmına karşı direnir ve korozyon bu durumda geri kalır. Özellikle gerilmeli korozyonu, ostenit paslanmaz çeliklerde 60 °C 'nin üstündeki klorür çevrelerinde gerilmeler altında kullanıldığında meydana gelir. Gerilme, basınç kaplarındaki gibi servis durumlarından veya soğuk iş gibi fabrikasyon metodundan kalan iç gerilmelerden ortaya çıkar. Alüminyum-magnezyum alaşımı, soğuk iş veya uygulanan gerilimle önemle belirtilen kristallerarası korozyona bağlıdır. Alüminyum içinde magnezyum çözünürlüğünün hızlı şekilde düşüşünün anlamı, kullanışlı alaşımlarda [S5 - 7%Mg gibi] fazı (Mg2 Al3) 100 °C sınırında ısıtma ile tane sınırlarındaki film gibi hazırlanır. Örneğin kaynaktaki sıcaklıktan etkilenmiş bölgenin özellikle gerilmeler altında etkiye ve yorulmaya maruz kalması gibi. Çevrimsel gerilmeli, korozyon ve yorulmanın birlikte etkisi, verilen bir yükte sadece yorulmalı durumdan daha az sayıda yüklemeyle kırılmaya yol açar ve normal yorulma sınırı uygulanmaz. (Şekil 6. 4.) Bir çok aşındırıcı araçta korozyonlu yorulma olur. Bir çok hususta korozyon yorulmasında artırılan çatlak büyümesi mekanizması, gerilme korozyon çatlaması için tartışılanlarla ilgili olabilir. Şekil 6. 4. Yorulma davranışı üzerinde korozyon etkisi Çarpma ve Erozyon Gerilmeli korozyon ve korozyon yorulması yukarıda çatlamanın başladığı ve yayıldığı noktada onu kaplayan oksit filmdeki metal ile mekanik gerilme sisteminin etkisi ile önemli olarak kontrol edilen diye tanımlandı. Korozif araçların büyük ölçüdeki hareketiyle kuvvetler kullanılabilir ve bunlar koruyucu filme veya bu oluşuma yönelen durumlara zararlı olabilir. Durumlar ne kadar çok durgun olursa ilgili yerel etki o kadar kötü olur. Eğer sıvı hızı yükselirse katodik ve anodik kutuplanma artan korozyon ile anot ve katot elektrot reaksiyonları ürünleri boyunca azalır. Diğer bir yandan eğer sıvı hareketi oksijen varlığını artırırsa paslanmaz çelik gibi bazı malzemelerin pasifliği daha çok elde edilir ve korozyon mukavemeti gelişir. Dalgalı akış durumlarında yüksek akış hızlarında erozyon korozyonu olabilir. Çözelti karşılayıcısı ve ürünlerin hızlı nakledilmesine ilaveten dalgalı akış hızlarında erozyon korozyunu olabilir. Çözelti olarak metal yüzeyden korozyon ürünlerini uzaklaştırdığı yerde bu, çarpma saldırısının formunu alır. Bu mekanik hareket, çarpışan sıvıya giren katı partiküller veya hava kabarcıkları tarafından daha kötü yapılır, çok yüksek harici akış hızlarında, sıvıdaki kavitasyon yüzeyde olmalıdır. Sonraki çarpma ve hava kabarcıklarının yeniden oluşu korozyon etkisini sürdüren ve pasifleştirilmiş oksit film yüzeyine zarar veren mekanik kuvveti oluşturur.