Biz bu filmi ve karikatürleri 823 yıl önce görmüştük

advertisement
Biz bu filmi ve karikatürleri 823 yıl önce görmüştük
Açıklama: Günlerden beri bütün dünyada; Müslümanları kışkırtmak amacıyla ABDde
çevrilenMüslümanların Masumiyetiadlı fitne filmi ve yapılan protestolar, çıkan olaylar konuşuldu,
yazıldı, çizildi. Ben bunlara değinmeyeceğim. Ancak bu tip olaylara yaniHaçlı zihniyetlilerin
Müslümanlara ve onların en hassas noktaları olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) e hakaret
etmeleri meselesine değineceğim
Kategori: SANAT-TARİH- YAZI DİZİ
Eklenme Tarihi: 30 Eylül 2012
Geçerli Tarih: 18 Temmuz 2017, 20:07
Site: BAĞIMSIZHABERLER.COM
URL: http://www.bagimsizhaberler.com/haber_detay.asp?haberID=3199
MÜSLÜMANLARIN MASUMİYETİ ÜZERİNE
Günlerden beri bütün dünyada; Müslümanları kışkırtmak amacıyla ABD’de çevrilen
‘Müslümanların Masumiyeti’ adlı fitne filmi ve yapılan protestolar, çıkan olaylar konuşuldu, yazıldı,
çizildi. Ben bunlara değinmeyeceğim. Ancak bu tip olaylara yaniHaçlı zihniyetlilerin Müslümanlara
ve onların en hassas noktaları olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e hakaret etmeleri
meselesine değineceğim. Biliyor musunuz, Haçlı zihniyeti taşıyan bazı medeni (?) Batılıların
Peygamberimiz (s.a.v.)’e hakaretvari film yapmaları, karikatür çizmeleri ilk değil, bu Haçlı zihniyeti
onlarda olduğu müddetçe son da olmayacak! İlk değil derken son yıllarda olanları kastetmiyorum.
Kastettiğim 823 yıl öncesi.
(İslâm minyatürlerinde büyük komutan Selâhaddin Eyyûbî)
Kudüs Patriği Çizdirdiği Karikatürle Asker Topluyor
Kudüs, büyük komutan, Şark’ın Sevgili Sultanı Selâhaddin Eyyûbî tarafından 1187 yılında
fethedilmişti. Ancak bu fetih Haçlılarca bir türlü hazmedilememişti. 1189 yılında, Papazlar, rahipler
ve meşhur şövalyeler karalar giyinmiş, halk arasında dolaşarak onları Kudüs’ün intikamını almaya
davet ediyorlardı. Kudüs patriği ise Hz. İsa’yı bir Arap tarafından dövülürken gösteren resimler
yaptırıp dağıtmaya başlamıştı bile. Hz. İsa’nın kanlar içinde kalmış resimlerini çizerek, “İşte bu
resim, Müslümanların peygamberi Hz. Muhammed’in Hz. İsa’yı dövdüğünü, yaralayıp
öldürdüğünü göstermektedir”diye propoganda yapmaktaydı. Bu resimlerden o kadar çok
çizmişlerdi ki gezdikleri her yerde halka gösterip, isteyenlere veriyorlardı. Resmi gören dindar
Hristiyan halk ağlıyor, feryadı figan edip, Hz. İsa’nın yasını tutuyor, Peygamberimiz (s.a.v.)’e
kinleniyor ve Müslümanlara karşı bu kinlerini bileyerek, öfke kusuyorlardı..Bu söylemlerle çevre
kasaba ve köylerde dolaşan patrik de her defasında bunun meyvelerini toplayıp, çok fazla yiyecek ve
altınla geri dönüyordu… Böylece şövalyeler, papazlar ve rahipler çok uzak yerlerden gelen
Haçlılar’ın dinî duygularını harekete geçiriyor, büyük bir infial yaratıyorlardı. Kışkırtmalar öyle bir
vaziyet almış ki yapılması planlanan Haçlı seferine katılamayanlar yerine başka bir adam kiralayıp
gönderecek ve mukabilince para verecek kadar galeyana gelmişti! Bu günkü gibi bir teknolojinin
hayalinin bile kurulamadığı o zamanlar düşünün ki Haçlı zihniyetine mensup insanlar nelerin
hayalini kuruyorlarmış? Fitne ve kışkırtma ta o zamanlardan başlamış. Karikatür, resim çizerek
Peygamberimiz (s.a.v.)’e hakaret de…
Tek fark var, o günlerde Hristiyan halktı kışkırtılıp galeyana getirtilen, günümüzde ise
Müslümanlar!
Galeyana getiriyorlar ki Müslümanları kışkırtıp, harekete geçirmek, sonra da dünyaya: “Görün
bakın Müslümanlar ne kadar vahşi… Terörist… Biz boşa mı onlarla mücadele etmekteyiz? Biz
davamızda haklıyız. Bakın yaptıkları vahşete!” diyebilmek. Böylece haklı konuma geçebilmek
için… Böyle bir fitneyi düşünse düşünse Haçlı ruhlular düşünür. İşte onların eline böyle koz
vermemek için galeyana gelmeyelim. Onların oyununa gelmeyelim. 823 yıl önce Müslümanlara
savaş açmak için Haçlı ordusu toplamak amacıyla Hristiyanları galeyana getirenler bu gün de aynı
amaçlarla Müslümanları galeyana getirmekteler ne yazık ki… Acaba diyorum ne toplamaktalar?
(Haçlılar’ınAkka’yı kuşatması)
Selâhaddin Eyyûbî Müslümanların Savaşa Karşı
Duyarsızlığını Halifeye Şikâyet Ediyor
Patriğin bu şekilde asker toplamasından rahatsız olan Sultan Selâhaddin, halifeye yazdığı bir
mektupta durumu şöyle anlatmıştı: “Davaları uğrunda ölümü hiçe sayan, bu uğurda
vatanlarından ve ailelerinden isteyerek ayrılan, azgın denizde yolculuk ederek canlarını tehlikeye
atan Frenkler’le İslâm’ın başı dertte. Onlar bunları papazlarına itaat etmek ve peygamberlerinin
kabri uğrunda ölmek için yapıyorlar. İhtiyaçları olduğu halde mal istemiyorlar, bütün
zahmetlerine rağmen de bu inançlarından vazgeçmiyorlar. Aksine pervaneler gibi kılıçların
üzerine atılıyorlar. Öyle ki kadınlar bile ülkelerinden deniz yoluyla geliyorlar. Nice Frenk
kadınları zırh giyip savaşmak için kalkanlar ve mızraklar taşıyorlar. Yapılan çarpışmalarda bu
kadınlardan bazıları ölü olarak bulundu. Müslümanlar ise tam aksine sızlanıyorlar, sabır
göstermiyorlar. Bölük bölük oluyorlar, toplanmıyorlar. Sıvışıp gidiyorlar, dönmüyorlar.
Kalırlarsa para verilince kalıyorlar, gelirlerse de kalplerinde birlik olmadan geliyorlar.” Daha
birkaç yıl önce Hıttin’de birlik ve beraberlik içinde kazanılan Kudüs Zaferi’nden sonra,
Müslümanların gevşeyip lâkaytlaşması karşısında sultanın böyle bir yakınışı ne kadar
acıdır!…Bundan daha da acısı Sultan Selâhaddin Eyyûbî sanki o günleri değil de bu günleri tasvir
ediyor gibi…
Fazla söze bilmem ki gerek var mı?
(Kudüs’ün fethi. Kudüs Kralı Gui’ninHıttin Savaşından sonra Selâhaddin Eyyûbî’ye esir düşmüş ve
Selâhaddin Eyyûbî’nin huzurunda.)
Selâhaddin Eyyûbî Dinine Hakaret Edenlere Merhamet
Etmezdi
Selâhaddin, başka dinlere saygılı olduğu gibi, İslâm’a hakaret edenlere de oldukça öfkeli
olabiliyordu. KerekPrinkepsiRenauld de Chatillon, sultan ile yapılan ticaret kervanlarının serbestçe
dolaşması antlaşmasına uymayarak, kendi bölgesinden geçen kervanlara saldırıp mallarını
gasbetmiş, kervancılara işkence edip zindanlara kapatmıştı. Kendisinden esirleri serbest bırakması
istenilince de verdiği cevap, “Muhammed’i çağırın,bu durumdan sizi o kurtarsın” olmuştu. Bu
olay Selâhaddin’e ulaşınca “Eğer, Allah, o adamı ele geçirmeyi bana nasip ederse onu kendi
ellerimle öldüreceğim”diye yemin etmişti. Üstelik KerekPrinkepsiRenauld de Chatillon, Mekke ve
Medine’ye saldırmakistemişti. Bu gaye ile içinde Sultan Selâhaddin’in akrabalarının da bulunduğu
hac kervanına, Kerek’ten geçerken baskın yapmış, sultanın akrabalarını ve hacıları öldürmüştü.
Bunun üzerine sultan da onu ele geçirdiğinde öldüreceğine dair ikinci defa yemin etmişti. Savaş
sonucunda esir düşen Kudüs Kralı De Guive Chatillon’uile diğer ileri gelenleri Selâhaddin’in
otağına götürdüler. Selâhaddin esirlerini güler yüzle karşıladı. Kudüs kralını yanına oturttu. Ona kar
ile soğutulmuş bir sürahi gül suyu ikram etti. Gui, sudan içtikten sonra sürahiyi Chatillon’a uzattı.
(Kerek Prinkepsi Renauld de Chatillon’un idamı Kaynak 15. yy. resimli yazması. Bunu çizerken
bile Müslümanları nasıl da vahşi göstermeye çalışmaktalar!)
Arap âdetlerine göre bir esire yiyecek ve içecek vermek, onu bağışlamak anlamına geliyordu
Arap âdetlerine göre bir esire yiyecek ve içecek vermek, onu bağışlamak anlamına geldiğinden
Selâhaddin, tercümanı vasıtasıyla krala dönerek, “Krala söyle, bu adama su veren kendisidir, ben
değilim” dedi. Belki de Chatillon, Arap âdetlerini bildiği için sürahiyi Gui’nin elinden çekip almıştı.
Sonra Renauld’a dönerek ihanetlerini ve işlediği cinayetlerini bir bir yüzüne sayarak, onu
öldüreceğine dair iki defa yemin ettiğini hatırlattı. Kendisine, “Sen benim Peygamberim
Muhammed Aleyhisselâm’a hakaret ettin. Üstelik bunu da Müslümanların yüzüne karşı söyledin.
Böyle yapmamalıydın” dedi. Chatillon, Selâhaddin’e diklenerek, aksi bir cevap verince sultan
kılıcını çekerek onu kendi elleriyle öldürdü. Kudüs kralı sıranın kendisine geldiğini düşünerek
korkudan titremeye başlamış. Sultan onu şu sözlerle teskin etti: “Bir hükümdar diğer bir
hükümdarı öldürmez. Ancak bu adamın alçaklığı ve utanmazlığı, dinîme ve kutsal saydığım
şeylere yaptığı hakaretler haddini aşmıştı, bu yüzden ölümü hak etti. Ne yaparsan, karşılığını
bulursun” sonra da etrafındakilere dönerek, kral ve maiyetindekilerin esaretleri sırasında
incitilmemeleri ve onlara saygılı davranılarak rahat ettirilmeleri emrini verdi.
Son söz, dinimize ve Peygamberimiz (s.a.v.)’e hakaret edenlere elbette müsamahalı davranmayalım,
ama provakatif amaçlı oyun ve kışkırtmalara da gelmeyelim… Galeyana getiriyorlar ki
Müslümanları kışkırtıp, harekete geçirmek, sonra da dünyaya: “Görün bakın Müslümanlar ne
kadar vahşi… Terörist… Biz boşa mı onlarla mücadele etmekteyiz? Biz davamızda haklıyız.
Bakın yaptıkları vahşete!” diyebilmek. Böylece haklı konuma geçebilmek için… Böyle bir fitneyi
düşünse düşünse Haçlı ruhlular düşünür. İşte onların eline böyle koz vermemek için galeyana
gelmeyelim. Onların oyununa gelmeyelim. 823 yıl önce Müslümanlara savaş açmak için Haçlı
ordusu toplamak amacıyla Hristiyanları galeyana getirenler bu gün de aynı amaçlarla Müslümanları
galeyana getirmekteler ne yazık ki… Acaba diyorum ne toplamaktalar?
FATMA TOKSOY
KAYNAKLAR
v Cemal Toksoy-Fatma Toksoy, Selâhaddin Eyyûbi’nin Liderlik Sırları, İstanbul: Okumuş Adam
Yayıncılık, 2008, s. 220.
v İbnü’l-Esir, el-Kamil fi’t-Tarih Tercümesi (trc. Ahmed Ağırakça, Abdülkerim Özaydın),
İstanbul, 1987, c. XII, s.s. 38-39.
Kısa URL: http://www.alemiislam.com/?p=13153
Download