1 YazanTarih @yazantarih yazantarih YazanTarih

advertisement
1
YazanTarih
@yazantarih
yazantarih
YazanTarih
yazantarih
yazantarih.com
————————————————
Bizden Size———————————————–———
KIġ 2017
DÜNYANIN KALBĠ KUDÜS
Yazan Tarih Ekibi olarak birinci sayımızda Ankara
SavaĢı‘nı ele almaya çalıĢtık. ―Tarih Yazıldığı Sürece Var
Olur‖ sloganıyla yola koyulduk ve ikinci sayımızda harika
konuları ele almaya çalıĢtık. Üç ayda bir yayınlamayı düĢündüğümüz dergimiz bazı özel durumlardan dolayı aksaklıklara uğradı ve kısa bir süreliğine ara vermek zorunda kaldık. Yazan Tarih Dergisi yayına tam hızla devam edecektir.
Dünya‘nın kalbi Kudüs ve aynı zamanda üç dinin
kutsal Ģehri olan Kudüs ile ilgili uzun yıllardır çalıĢmalar
yapıldı. Hakkında bir sürü filmler çekilmiĢ, bir sürü belgeseller çekilmiĢ, bir sürü Ģiirler yazılmıĢ ve sayısız makalelere konu olmuĢtur. ġimdi de sıra YYÜ Tarih Bölümü öğrencilerinde.
Bu çalıĢmalar neticesinde lisans öğrencileri olarak
ikinci sayımızın Eskiçağın Anahtarı alanında ―Kutsal Kitaplara Göre Süleyman Mabedi‖ni bize Mazlum ġahin Demir ele alırken, düĢünce alanında Leyla ÖziĢçi ise
―Descartes‘in Tarih AnlayıĢını‖ ele aldı. Kapak dosyasında
ise ―Kudüs ‗ün Üç Semavi Din için Önemi ve Müslümanlar
Tarafından Fethi‖ konusunu Ebru Alan, ―Selahaddin
Eyyûbî ve Arslan Yürekli Richard‖ konusunu da Sevim
Güler ―Kudüs‘ün Fethinden Sonraki GeliĢmeler‖ konusunu
Muhammed Oflas- Nurgül Oral, bizim için ele aldı. Kültür
Mozaiği alanında Sinan Erginoğuz ―Fransız Ġhtilali‘nin
Toplumsal Etkilerini‖ ele aldı. Manevîyatın Tohumları alanında Cihat Yatçı ve Bahar Bilmez ―Hz. Muhammed‘in
Hicreti‖ni ele aldı. Ayrıca bu sayımızda özel dosya açtık.
Özel dosya alanında da Türk-Ġslâm Dünyasında evlilikleri
ele aldık. ―Osmanlı Devleti‘nde Evlilik‖ konusunu Semra
ġeker, ―Büyük Selçuklu Devletinde Hanedan Evlilikleri
konusunu Nursel Akgün ele aldı. Tarihi yansıtanlar alanında ―Ġbnü‘l-Esir‘in Hayatı Edebi KiĢiliği ve Eserleri‖ Murat
Genç kaleme aldı.
Bu sayımızda emeği geçen ve aynı zamanda bizi her
zaman araĢtırmaya yazmaya teĢvik eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ bilim
dalında Yrd. Doç. Dr. Abdurrahim Tufantoz hocamıza teĢekkürü bir borç biliriz.
Yazan Tarih Dergisi elektronik alanda yayın hayatına devam ediyor. Temmuz ayında üçüncü sayımızda buluĢmak dileği ile.
Kitapla kalın.
NURSEL ABUL
Tarih Yazıldığı Sürece Var Olur
Genel Yayın Yönetmeni
MAZLUM ġAHĠN DEMĠR
Yazı ĠĢleri Müdürü
MUHAMMED OFLAS
Editör
NURSEL ABUL
CĠHAT YATCI
Editör Yardımcıları
EBRU ALAN
SEVĠM GÜLER
LEYLA ÖZĠġÇĠ
NURGÜL ORAL
Sosyal Medya Sorumlusu
MURAT GENÇ
NURSEL AKGÜN
Ulakbim Yöneticisi
SĠNAN ERGĠNOĞUZ
Projeler Direktörü
ÖZCAN EVRENSEL
Grafik-Tasarım
MAZLUM ġAHĠN DEMĠR
DanıĢma Kurulu
Yrd. Doç. Dr. ABDURRAHĠM TUFANTOZ
Doç. Dr. CAVĠD QASĠMOV
Yrd. Doç. Dr. NEVZAT KELEġ
ĠletiĢim
[email protected] / yazantarih.com
Dağıtım
[email protected]
SAYI:2 KIġ 2017
Abonelik
Ücretsiz e-dergimize abone olmak için iletiĢim adreslerimize baĢvuru yapabilirsiniz.
EDĠTÖR
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
2
————————————————
Ġ
Ç
Ġ
N
D
E
K
Ġ
L
E
R
Ġçindekiler———————————————–———
40
56
73
27
07
16
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
3
————————————————
Ġ
Ç
Ġ
N
D
E
K
Ġ
L
E
R
Ġçindekiler———————————————–———
61
35
77
68
85
05
GÜNCEL
93 GÖZÜME TAKILANLAR
105 TARĠHTEN KURGUYA
110
MĠZAH
111
ACEMĠ OCAĞI
112
OKU!
113
AYIN SORUSU
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
4
————————————————
Güncel ———————————————–———
Amerika‘nın yeni baĢkanı Donald Trump‘ın
Ġsrail'e Kudüs‘ü baĢkent yapma sözü vermesine tepki-
Trump‘tan Ortadoğu‘ya
ler çığ gibi büyüyor. Ortadoğu Tarihi Uzmanı Prof. Dr.
Cengiz Tomar ―Kudüs‘ün Ġsrail‘in baĢkenti olması
atom bombası
Ortadoğu‘ya atılacak bir atom bombası gibi. Bu durumda dünyada radikal terörizm artar ve medeniyetler
29.01.2017, YeniĢafak Ga-
çatıĢması yaĢanır‖ diyor.
Üç ilahi din için de kutsal kabul edilen Kudüs
zetesi, Pazar Eki
Ģehri, yıllardır Ġsrail kuĢatması altında varlığını sürdürüyor. Ġsrail hükümeti, Filistinli Müslümanları hukuksuzca yerlerinden ederek Yahudi yerleĢim yerlerini
gün geçtikçe büyütüyor. Bölgedeki nüfuzunu arttırmak
isteyen Ġsrail, Kudüs üzerinde tek baĢına söz sahibi
olmaya çalıĢırken Donald Trump'dan da bu kutsal Ģehri baĢkent yapma sözü aldı. Trump, her ne kadar baĢkan seçildikten sonra verdiği bu sözü unutmadığını
söylese de Beyaz Saray'dan ―Henüz net verilmiĢ bir
Radikal terörist akımlar yükselir. Terörizm bütün dün-
kararımız yok" açıklaması yapıldı. Kudüs'ün baĢkent
yada artar. Zaten istikrarsız olan Ortadoğu'da savaĢlar
yapılması için verilen bu söz Ġsrail'i sevindirirken
artabilir. Dünyadaki tüm dengeler değiĢir. ABD karĢıtlı-
Müslümanları ve Hristiyanları oldukça tedirgin etti.
ğı artar. Türkiye, Ġran, Arap ve Ġslam ülkelerinin Ameri-
Uzmanlara göre ise Kudüs'ün baĢkent yapılması dün-
ka ile iliĢkileri bozulur. Müslüman ve Hristiyanların
yadaki siyasi dengeyi bozacak ve bu yüzden mümkün
yanı sıra siyonist olmayan Yahudiler bile bu duruma
değil. Ortadoğu'da yanan ateĢin Kudüs'ün baĢkent ol-
tepki gösterir. Siyasi arenada Türkiye-Ġsrail iliĢkileri
masıyla daha da alevleneceğini söyleyen uzmanlara
yeniden kopabilir ve Amerika ile zaten iyi olmayan iliĢ-
göre Trump, Ortadoğu konusunda yeterli bilgiye sahip
kilerimiz daha da kötüye gidebilir."
değil. Trump'ın bir anlık gaflette bu sözü verdiğine
KUDÜS KĠMSEYE MAL EDĠLEMEZ
inanan uzmanlar, Kudüs'ün baĢkent olmasının bir ha-
Dinler Tarihi Profesörü Ömer Faruk Harman
yal olduğu konusunda hem fikir.
ise üç ilahi din için de kutsal sayılan Kudüs'ün Müslü-
MEDENĠYETLER ÇATIġMASI YAġA-
manlar, Hristiyanlar ve Yahudiler açısından önemini
NIR
Ģöyle anlatıyor: "Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs,
Trump'ın Kudüs'ü Ġsrail'in baĢkenti olarak
bizim üçüncü haremimiz. Peygamber Efendimiz'in Ġsra
tanımasını Ġsrail'in bile beklemediği bir hamle olduğu-
ve Miraç mucizesinin burada gerçekleĢmiĢ olması hayli
nu belirten Marmara Üniversitesi Ortadoğu AraĢtırma-
önemli. Kudüs aynı zamanda Hristiyanların da kutsal
ları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Cengiz Tomar, ―Trump
Ģehri. Onların inancında Tanrının oğlu diye kabul edilen
seçim çalıĢmaları esnasında bunu söylerken Ortadoğu
Hz.Ġsa Kudüs'te çarmıha gerildi, musalla taĢına yatırıldı
ve Ġslam dünyası hakkında bilgisi muhtemelen çok
ve burada defnedildi. Ayrıca Hz.Ġsa Kudüs'ten semaya
zayıftı. ġimdi alacağı brifinglerle bu kararını değiĢtire-
yükseldi. Dolayısıyla Ģimdi o mekanın olduğu yerde
bilir. ġayet bu söylemi gerçekten bilerek yaptıysa bu
DiriliĢ Kilisesi var. O da Hristiyanlar için çok kıymetli.
hamle medeniyetler çatısması tezini destekler ve bu
Hz. Ġsa'nın annesi Hz. Meryem hayatını Kudüs'te geçirdi
durum çok tehlikeli sonuçlar doğurur" diyor ve ekli-
ve kabri de Zeytin Dağı ile Harem-i ġerif arasında. Ku-
yor: ―Bu Ortadoğu'ya atom bombası atmaya benzer.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
5
————————————————
Güncel ———————————————–———
düs aynı Ģekilde Yahudiler için de kutsaldır. ġöyle ki
Filistin halkına zulüm artar
Musevilik inancına göre Süleyman mabedinin Mescid-
Kudüs'ün Ġslam egemenliği dıĢında baĢka hiç-
i Aksa'da yer alıyor inancı Yahudileri Kudüs'e bağlı-
bir dinin egemenliğine bırakılmaması gerektiğini söyle-
yor. Yahudilere göre yeryüzünün en kutsal bölgesi
yen Kudüs tur rehberi Musa Biçkioğlu, ―Çünkü Kudüs'-
Filistin. Filistin'in en kutsal yeri de Kudüs. Dolayısıyla
te Ġslam egemenliği yoksa diğer dinler yok edilir. Bunun
üç din açısından çok kutsal olan bir yerin sadece bir
pratiğini iki kere yaĢadık. Haçlı seferleri döneminde ve
devletin baĢkenti olması ve bir devlete mal edilmesi
1948'den baĢlayıp günümüze kadar gelen Yahudi iĢgali
doğru bir Ģey değildir. Amerika, diğer ilahi din men-
bunun en açık göstergesi. Bu iĢgalde sadece Müslüman-
suplarının inancına saygı duymak zorunda".
lar değil Hristiyanlar da canından bezdi" diyerek sözle-
Elimizi taĢın altına koyalım
rine Ģöyle devam ediyor: ―1980'den itibaren zaten Ġsrail
Amerika'ya hangi baĢkan gelirse gelsin her
fiilen baĢkent olarak kullanıyor. Sadece Amerika'nın
zaman Ġsrail'in yanında olduğunu belirten Prof.Dr.
tanıyıp tanımaması konusuyla tepki ortaya konmamalı,
Ömer Faruk Harman, ―Ġsrail, Amerika'nın Ortadoğu'-
Kudüs'teki mevcut duruma da tepki gösterilmeli." Ku-
daki bir karakolu gibi. BaĢkan Trump, bu süreçte dü-
düs'ün Ġsrail'in baĢkenti olması halinde Filistinli Müslü-
Ģünmeden vaatte bulundu ama devlet baĢkanı olarak
manlara zulmün daha da artacağını belirten Biçkioğlu,
Ģimdi bir sorumluluğu var. Dolayısıyla devlet politika-
―Ġsrail Yahudi bayramlarında krizler çıkarır. TaĢkınlık
sının gereğini yapacaktır. Seçimden önceki vaatlerinin
yaparak eğlenirler. Filsitinlilerin tepki göstereceğini
gerçekleĢeceğini sanmıyorum. Yani Amerika Ġsrail'i
bildiklerinden önceden operasyonlara çıkarak genç, yaĢ-
desteklemeye devam edecek ama uluslararası iliĢkiler
lı, çocuk demeden halka azap çetirir. Avrupa Birliği de
açısından biraz daha ılımlı olarak orta yol bulacaktır"
bu durumu kabul etmez. Hiçbiri Tel Aviv'den büyükel-
diyor. Ġslam dünyasının Ģuurlu olmasıyla Kudüs'ün
çiliğini Kudüs'e taĢımaz. Amerika'ya uydu olan ülkele-
hiçbir zaman baĢkent olmayacağını da sözlerine ekle-
rin dıĢında oraya hiçbir ülkenin büyükelçilik açacağını
yen Harman, ―Müslümanların bu konuda vebali çok.
sanmıyorum" ifadelerini kullanıyor.
Neden Filistin'e sadece CumhurbaĢkanımız sahip çıkıyor. Müslümanlar kendine gelmeli, değerlerine sahip
çıkmalı. Müslümanlara Mescid-i Aksa, Kubbet-üs
Sahra ne diye sorsanız yeterince bilgileri var mıdır?
Bunları onlara ne kadar öğretebiliyoruz. Bu konuda
elimizi taĢın altına koymalıyız" diye konuĢuyor.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
6
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
KUTSAL KĠTAPLARA
GÖRE
SÜLEYMAN MABEDĠ
Kudüs‘ün ve dünya tarihinin tarihine damga vuran bir
mekan Süleyman Mabedi. Bu
mabedi açıklamaya çalıĢacağız.
Yahudilerin Tevrat ve Zebur‘u da
yayı oluĢturur. Bu taĢın adı Even Şatiah,
kapsayan kutsal kitabı Tanah, Kudüs‘ü, ―
―Nirengi TaĢı‖ olup dünyanın merkezi, gözbe-
Yahve‘nin yani Tanrı‘nın seçtiği Ģehir‖ ola-
beği veya göbeği olarak nitelendirilir. Yahve
rak niteler ve ―ulusların tam ortası‖ yani dün-
bu taĢın düĢtüğü yerde kullarına Kudüs Ģehrini
yanın bir nevi merkezi olarak tanımlar. Ġnanç-
kurmasını emretmiĢ ve ―ĠĢte Kudüs, onu dün-
larına göre yeryüzünün merkezi olan Kudüs,
yanın merkezine yerleĢtirdim‖ demiĢtir.2 Yahu-
dünyadan önce yaratılmıĢ göksel Kudüs‘ün
di düĢünürlerine göre, yeryüzünün merkezi
tam hizasında yer alır. Kutsal sayılan Yahudi
Kudüs, onun da merkezi bu taĢ yani Even
dini metinlerinin tefsirinde oluĢan rabbani
Şatiah üzerine inĢa edilen Kutsal Tapınak yani
literatürde Kudüs oldukça vurgulu Ģekilde
Süleyman Mabedi‘dir.
anlatılır. Çünkü Yahve dünyayı yaratırken
YeĢaya Süleyman Mabedi‘ni Rab‘bin
güzelliği on parçaya taksim etmiĢ, bunun do-
Tapınağı‘nın kurulduğu dağ olarak niteler.3
kuzunu Kudüs‘e, birini dünyanın geri kalanı-
Yahudiler için Kudüs ne kadar önemliyse ―Ey
na vermiĢtir.1 Tevrat‘ın mistik yorumundan
Yeruşalim, seni unutursam, sağ elim kurusun.
oluĢan Zohar kitabında nakledilen bir efsane-
Seni anmaz, Yeruşalim‟i en büyük sevincimden
ye göre, Yahve dünyayı yarattığı zaman gök-
üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın!”4 ,
lerdeki muhteĢem tahtının altından, kıymetli
aynı zamanda Mabed de Yahudiler için çok
bir taĢ alıp boĢluğa fırlatır. Bir tarafıyla
önemlidir. Çünkü orda Yahve‘nin tahtı arala-
Yahve‘nin tahtına bağlı olan bu taĢ yeryüzü-
rındaydı. Özellikle 70 yılında Mabed‘in yıkıl-
ne iner, sularda sağa sola hareket ederek dün-
ması sonucu Yahudiler Mabed‘in yeniden in-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
7
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
Ģası için dualarını eksik
lendirdi.9 Tapınağın te-
etmediler. Amidah, adı
melleri
verilen
dualarında
krallığının
Mabed‘i
anımsadılar.
yılında atıldı; yedi yıl
Çünkü
Mabed
olmasa
S ü l e ym a n
birlikte olmayacaktı.
önemli
olan,
dördüncü
sonra da tamamlandı.10
Tanrıları Yahve onlarla
Yahudiler
Süleyman‘ın
Mabed‘i krallık döneiçin
minde, kutsallığının kir-
Tanrıları
letildiği ve yeniden eski
Yahve ile birlikte bir yaĢam idi. Nitekim
haline döndürüldüğü birkaç dönemden geçti.
Yahve de bunu istiyordu. Yahudiler kendi
Kral Rehavam‘ın döneminde, Mısır Kralı
ulusları için bir Kral istiyorlardı.5 Fakat
ġiĢak tarafından yağma edildi11 ve Kral Asa
Yahve buna karĢı idi. Çünkü Yahve onların
tarafından yeniden onarılarak donatıldı.12 Bir
sonsuza dek Kral‘ı durumunda idi, fakat Yahudiler bunu fark edemediler. Yahudilerin
Kral isteğine Yahve karĢılık verdi ve
Benyamin oymağından Saul‘u onlar için Kral
seçti.6 Saul‘un krallığında belli baĢlı baĢarılardan sonra Golyat‘ı küçük bir sabanla yere
sermiĢ bir çoban olan ve aynı zamanda
Saul‘un damadı olan Davud Yahudilerin kralı
oldu.7 Davud Kral olduktan sonra en büyük
amacı Tanrısı Yahve için bir tapınak inĢa etmek idi. Fakat Yahve Bu tapınağı oğlu Süleyman‘ın yapacağını Davud‘a bildiriyordu.
Tapınağın
ilk
örneği,
Tanrı‘nın
baĢka putperestlik ve ruhsal çöküĢ döneminin
Horev‘de çölde yaĢarlarken Ġsrail halkına
ardından Kral YoaĢ, Süleyman Mabedi‘ni bir
yapmasını buyurduğu BuluĢma Çadırı‘ydı.8
kez daha onardı.13 Daha sonra, Kral Ahaz siya-
Ġsrail halkı vaat edilen Kenan ülkesine girdik-
sî çıkarlar için tapınağın eĢyalarını alıp Asur
ten sonra, taĢınabilen bu tapınağı Kral Süley-
Kralı‘na gönderdi ve tapınağın kapılarına kilit
man‘ın dönemine dek kullanmaya devam etti.
vurdu.14 Ahaz‘ın oğlu Hizkiya ise, kendi döne-
Süleyman, krallığının ilk yıllarında Rab‘bin
minde Süleyman Mabedi‘ni onarıp arındırdı ve
Tapınağı‘nın inĢası için binlerce insanı görev-
kapılarını yeniden açtı.15 Ancak tapınak, HizkiYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
8
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
ya‘nın oğlu Kral ManaĢĢe‘nin putperest uy-
yaptı. Tanrısı RAB`bin gözünde kötü olanı yaptı”20
gulamal arı yla
kirletildi. 1 6
“Yehoyakin on sekiz yaşında kral oldu ve Yeruşalim`de
ManaĢĢe‘nin torunu YoĢiya, tapınağı onaran
üç ay on gün krallık yaptı. O da RAB`bin gözünde kötü
yeni den
,
olanı yaptı”21, “Sidkiya yirmi bir yaşında kral oldu ve
son Yahuda kralıydı.17 Onun ardından gelen
Yeruşalim`de on bir yıl krallık yaptı. Tanrısı RAB`bin
krallar döneminde putperestlik sürdürüldü ve
gözünde kötü olanı yaptı”22, Yahudi krallar Yahve‘nin
Yahve en sonunda M.Ö. 587 yılında Babil
gözünde kötü olanı yaparlarken Yahve‘nin sözlerini
Kralı Nebukadnessar‘ın tapınağı tümüyle yık-
unutmuĢ olmalılar. “Ama Tanrınız RAB`bin sözünü din-
masına izin verdi.18
lemez, bugün size ilettiğim buyrukların, kuralların hepsine uymazsanız, şu lanetler üzerinize gelecek ve size
Süleyman Mabedi M.Ö. 587 yılında
ulaşacak: Kentte de tarlada da lanetli olacaksınız. Se-
Babillerin eline geçti. ġehir ve Tapınak yerle
petiniz ve hamur tekneniz lanetli olacak. Rahminizin
bir edildi. ġehir halkı Babil‘e sürüldü. Babil
meyvesi, toprağınızın ürünü, sığırlarınızın buzağıları,
sürgünü elli yıl sürdü. Bu sürede Yahudiler
sürülerinizin kuzuları lanetli olacak. İçeri girdiğinizde
anayurtlarını asla unutmadılar ve acı dolu
lanetli olacaksınız; dışarı çıktığınızda da lanetli olacaksınız. RAB`be sırt çevirmekle yaptığınız kötülükler yü-
mezmurlarla bunu dile getirdiler.19
zünden el attığınız her işte O sizi lanete uğratacak, şaş-
Aslında mabedin yıkılması Yahudi
kına çevirecek, paylayacak. üzerinize yıkım gelecek ve
kralların itaatsizliği sonucu olmuĢtu. Çünkü
çabucak yok olacaksınız. RAB, mülk edinmek için gide-
Yahudi krallar Tanrıları Yahve‘nin gözünde
ceğiniz ülkede sizi yok edinceye dek salgın hastalıkla
kötü olanı yapıyorlardı. ―Yehoyakim yirmi beş
cezalandıracak. Veremle, sıtmayla, iltihapla, yakıcı sıcaklıkla, kuraklıkla, samyeliyle, küfle cezalandıracak.
yaşında kral oldu ve Yeruşalim`de on bir yıl krallık
Siz yok oluncaya dek bunlar sizi kovalayacak. Başınızın
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
9
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
üstündeki gök tunç, ayağınızın altındaki yer demir
derilecekler. Bütün ağaçlarınızı, toprağınızın ürününü
olacak. RAB siz yok oluncaya dek gökten yağmur yeri-
çekirgeler yiyecek. Aranızdaki yabancılar yükseldikçe
ne ülkenize toz ve kum yağdıracak. RAB sizi düşmanla-
yükselecek, sizse alçaldıkça alçalacaksınız. O sana
rınızın önünde bozguna uğratacak. Onlara bir yoldan
ödünç verecek, ama sen ona ödünç vermeyeceksin. O
saldıracak, ama önlerinden yedi yoldan kaçacaksınız.
baş, sen kuyruk olacaksın. Bütün bu lanetler başınıza
Yeryüzündeki bütün uluslar için dehşet verici bir örnek
yağacak. Yok oluncaya dek sizi kovalayacak ve size eri-
olacaksınız. Ölüleriniz bütün kuşlara, yabanıl hayvan-
şecek. Çünkü Tanrınız RAB`bin sözünü dinlemediniz,
lara yem olacak; onları korkutup kaçıran kimse olma-
size verdiği buyrukları, kuralları yerine getirmediniz.
yacak. RAB sizi iyileşemeyeceğiniz Mısır çıbanıyla,
Bu lanetler siz ve soyunuz için sonsuza dek bir belirti,
urlarla, kaşıntıyla, uyuzla vuracak. RAB sizi delilikle,
şaşılası bir olay olarak kalacak. Madem bolluk zama-
körlükle, şaşkınlıkla cezalandıracak. Öğle vakti körle-
nında Tanrınız RAB`be sevinçle, hoşnutlukla kulluk et-
rin karanlıkta el yordamıyla yürüdüğü gibi yürüyecek-
mediniz, RAB`bin üzerinize göndereceği düşmanlara
siniz. Yaptığınız her şeyde başarısız olacak, sürekli
kölelik edeceksiniz. Aç, susuz, çıplak kalacaksınız; her
sıkıştırılacak, yağmalanacaksınız. Sizi kurtaran olma-
şeye gereksinim duyacaksınız. RAB sizi yok edinceye
yacak. Bir kızla nişanlanacaksınız, ama başka biri
dek boynunuza demir boyunduruk vuracak”.23
onunla yatacak. Ev yapacak ama içinde oturmayacak-
Bu lanetlerle birlikte Yahve kendi ulusunu yani
sınız. Bağ dikecek ama üzümünü toplamayacaksınız.
Yakupoğulları‘nı Ģu sözleri uyarıyor ve sürgünden yak-
Öküzünüz gözünüzün önünde kesilecek ama etini ye-
laĢık 900 yıl önce yazılan Yasanın Tekrarı bölümünde
meyeceksiniz. Eşeğiniz zorla sizden alınacak, geri geti-
sürgünden bahsediyordu. “RAB uzaktan, dünyanın öbür
rilmeyecek. Davarlarınız düşmanlarınıza verilecek.
ucundan bir ulusu -dilini bilmediğiniz bir ulusu, yaşlıla-
Sizi kurtaran olmayacak. Oğullarınız, kızlarınız gözle-
ra saygı, küçüklere sevgi beslemeyen acımasız bir ulusu
rinizin önünde başka bir ulusa verilecek. Her gün on-
- birden çullanan bir kartal gibi başınıza getirecek. Siz
ları gözlemekten gözlerinizin gücü tükenecek. Eliniz-
yok oluncaya dek hayvanlarınızın yavrularını, toprağı-
den bir şey gelmeyecek. Tanımadığınız bir halk topra-
nızın ürününü yiyip bitirecekler. Size ne tahıl, ne şarap,
ğınızın ürününü ve bütün emeğinizi yiyecek. Sürekli
ne zeytinyağı, ne sığırlarınızın buzağılarını, ne de sürü-
sıkıştırılacak, ezileceksiniz. Gözlerinizle gördükleriniz
lerinizin kuzularını bırakacaklar; ta ki, siz ortadan kal-
sizi çıldırtacak. RAB dizlerinizi, bacaklarınızı tepeden
kıncaya dek. Güvendiğiniz yüksek, dayanıklı surlar yerle
tırnağa iyileşmeyen ağrılı çıbanlarla vuracak. RAB
bir oluncaya dek ülkenizdeki bütün kentlerde sizi kuşa-
sizi ve başınıza atayacağınız kralı sizin de atalarınızın
tacaklar. Tanrınız RAB`bin size verdiği ülkedeki bütün
da bilmediği bir ulusa sürecek. Orada ağaçtan, taştan
kentleri kuşatacaklar. Kuşatma sırasında düşmanınızın
yapılmış başka ilahlara tapacaksınız. RAB`bin sizi
vereceği sıkıntıdan rahminizin meyvesini, Tanrınız
süreceği bütün uluslar başınıza gelenlerden dehşete
RAB`bin size verdiği oğulların, kızların etini yiyeceksi-
düşecek; sizi aşağılayacak, sizinle eğlenecekler. Çok
niz. Aranızdaki en yumuşak, en duyarlı adam bile öz
tohum ekecek, ama az toplayacaksınız. Çünkü ürünü-
kardeşine, sevdiği karısına, sağ kalan çocuklarına acı-
nüzü çekirge yiyecek. Bağlar dikecek, bakımını yapa-
mayacak; yediği çocuklarının etini onların hiçbiriyle
cak, ama şarap içmeyecek, üzüm toplamayacaksınız.
paylaşmayacak. Çünkü düşmanın kuşatma sırasında sizi
Onları kurt yiyecek. Ülkenizin her yerinde zeytinlikle-
sıkıştırması yüzünden kentlerinizde hiç yiyecek kalma-
riniz olacak, ama zeytinyağı sürünmeyeceksiniz. Zeytin
yacak. Aranızda en yumuşak, en duyarlı kadın yumuşak-
ağaçlarınız ürününü yere dökecek. Oğullarınız, kızla-
lığından ve duyarlılığından ayağının tabanını yere bas-
rınız olacak, ama sizinle kalmayacaklar, sürgüne gön-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
10
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
mak istemeyen kadın- bile sevdiği kocasından, öz oğ-
bakmaktan yorulmuş gözler verecek. Sürekli can kaygısı
lundan, kızından, plasentayı ve doğuracağı çocukları
içinde yaşayacaksınız. Gece gündüz dehşet içinde ola-
esirgeyecek. Çünkü kuşatma sırasında düşmanın kent-
caksınız. Yaşamınızın güvenliği olmayacak. Yüreğinizi
lerinizde size vereceği sıkıntıdan, yokluktan onları
kaplayan dehşet ve gözlerinizin gördüğü olaylar yüzün-
gizlice yiyecek. Bu kitapta yazılı yasanın bütün sözleri-
den, sabah, `Keşke akşam olsa!, akşam, `Keşke sabah
ne uymaz, Tanrınız RAB`bin yüce ve heybetli adından
olsa! diyeceksiniz. Bir daha görmeyeceksiniz dediğim
korkmazsanız, RAB sizi ve soyunuzu korkunç belalar-
yoldan RAB sizi gemilerle Mısır`a geri gönderecek.
la, büyük ve sürekli belalarla, ağır, iyileşmez hastalık-
Orada erkek ve kadın köle olarak kendinizi düşmanları-
larla vuracak. Sizi ürküten Mısır`ın bütün hastalıkları-
nıza satmaya kalkışacaksınız; ama satın alan olmaya-
nı yeniden başınıza getirecek; size yapışacaklar. Siz
cak”.24
yok oluncaya dek RAB bu Yasa Kitabı`nda yazılmamış
Bu acı dolu sürgün Yahudi ulusunu
her türlü hastalığı ve belayı da başınıza getirecek.
baya yıpratmıĢtı. Nitekim Yahudiler sürgünde
Gökteki yıldızlar kadar çok olan sizler, sayıca az bıra-
iken her zaman dualarında Mabed‘i ve kutsal
kılacaksınız. Çünkü Tanrınız RAB`bin sözüne kulak
vermediniz. Size iyilik yapmak, sizi çoğaltmak RAB`bi
Ģehir olan Kudüs‘ü anımsadılar. Fakat Yahve
nasıl sevindirdiyse, sizi yıkmak ve yok etmek de öyle
bu çıkmazdan yaklaĢık 150 yıl önce YeĢaya
sevindirecektir. Mülk edinmek için gideceğiniz ülkeden
peygamberin bildiğine göre Yahudi ulusunun
sökülüp atılacaksınız. RAB sizi dünyanın bir ucundan
kurtuluĢunu KoreĢ ismine bağlıyordu. “RAB
öbür ucuna, bütün halklar arasına dağıtacak. Orada
meshettiği kişiye, Sağ elinden tuttuğu Koreş`e sesleni-
sizin de atalarınızın da tanımadığı, ağaçtan ve taştan
yor. Uluslara onun önünde baş eğdirecek, Kralları si-
yapılmış başka ilahlara tapacaksınız. Bu uluslar ara-
lahsızlandıracak, bir daha kapanmayacak kapılar aça-
sında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz ola-
cak. Ona şöyle diyor: Senin önünsıra gidip Dağları düz-
cak. Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
11
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
Tunç kapıları kırıp Demir sürgülerini parçalayacağım.
kadın dışarı çıkamaz. Adam parayı verirken şöyle deme-
Seni adınla çağıranın Ben RAB, İsrail`in Tanrısı oldu-
lidir: “Senin şahsında Mylitta‟yı çağırıyorum”. Mylitta,
ğumu anlayasın diye Karanlıkta kalmış hazineleri,
Aphrodite‟nin Assur dilindeki karşılığıdır. Kadının ada-
Gizli yerlerde saklı zenginlikleri sana vereceğim. Sen
mı kabul etmeme gibi bir şansı yoktur. Bu, dinen yasak-
beni tanımadığın halde Kulum Yakup soyu ve seçtiğim
tır. Çünkü verilen para kutsaldır. Kadın kendisine para
İsrail uğruna Seni adınla çağırıp onurlu bir unvan
atan ilk adamla gider”.27
vereceğim. RAB benim, başkası yok, Benden başka
Yahudileri bu iğrençliklerinden kurta-
Tanrı yok. Beni tanımadığın halde seni güçlü kılaca-
racak kiĢi Kyros (KoreĢ) idi. Kyros dedesi
ğım. Öyle ki, doğudan batıya dek Benden başkası olmadığını herkes bilsin. RAB benim, başkası yok. Işığı
Medli Astyages‘in birliklerini dağıtarak, Med
biçimlendiren, karanlığı yapan, Esenliği ve felaketi
Krallığı‘na son veren ve bir Pers krallığı olan
yaratan, Bütün bunları yapan RAB benim. Ey gökler,
AhamemiĢ Krallığı‘nın ilk kralıdır.28 Nitekim
yukarıdan doğruluk damlatın, Ey bulutlar, doğruluk
Kyros Yahudi ulusunu Babillilerin elinden
yağdırın. Toprak yarılsın, kurtuluş meyvesi versin,
kurtarıp Süleyman Mabed‘ini yeniden inĢasını
Onunla birlikte doğruluk yetiştirsin. Bunları yaratan
RAB benim”.25 Daha
sağlayacaktır. “Pers Kralı Koreş şöyle diyor:
sonra Yahve KoreĢ‘in Ya-
`Göklerin Tanrısı RAB yeryüzünün bütün krallıklarını
hudileri kurtarıĢını dile getiriyor. “Koreş`i doğ-
bana verdi. Beni Yahuda`daki Yeruşalim Kenti`nde ken-
rulukla harekete geçirecek, Yollarını düzleyeceğim.
disi için bir tapınak yapmakla görevlendirdi”.29 Tapı-
Kentimi o onaracak, Sürgünlerimi ücret ya da ödül
almadan o özgür kılacak. Böyle diyor Her Şeye Ege-
nağın temeli atıldığı zaman ki Yahudilerin se-
men RAB”.26
vincini Ezra Ģöyle dile getiriyor: “RAB`bin Tapı-
Babil, iğrençliklerin merkezi duru-
nağı`nın temeli atıldığı için herkes yüksek sesle RAB`bi
munda idi. Ġsrail ulusu Ģeriatı yani yasayı ya-
övmeye başladı. Eski tapınağı görmüş birçok yaşlı kâhin, Levili ve boy başı tapınağın temelinin atıldığını
Ģayan ve uygulayan bir millet olarak düĢünür-
görünce hıçkıra hıçkıra ağladılar. Birçokları da sevinç
sek, Babil sürgünü onlar için büyük bir kâbus
olduğunu
tahmin
edebiliriz.
çığlıkları attı. Sevinç çığlıkları ağlama sesinden ayırt
Nitekim
edilemiyordu. Çünkü halk avaz avaz bağırıyordu. Ses
uzak yerlerden bile duyuluyordu”.30
Herodotos‘un Historiai adlı eseri Babil‘in iğ“Fakat
Tapınağın yapımı II. Kambyses zama-
Bayblonialıların çok kötü bir gelenekleri de vardır.
nında duraksadı, fakat I. Darios zamanında
Her kadın hayatında bir defa da olsa Aphrodite Tapı-
M.Ö. 520 yılında tekrar yapımına devam edil-
nağı‟nda oturup yabancı bir erkekle sevişmelidir. As-
di. “Böylece Tanrı`nın Yeruşalim`deki Tapınağı`nın
rençliklerini
kanıtlar
nitelikte.
lında parası olan kadınlar kalabalığın arasına karış-
yapımı, Pers Kralı Darius`un krallığının ikinci yılına
mazlar. Arabayla tapınağa gidip hizmetçileriyle bera-
dek askıda kaldı”.31
ber yabancı erkeği beklerler. Ancak çoğunluk şöyle
Tapınak yapım çalıĢmaları,
yapar: Aphrodite Tapınağı‟nda başlarında kurdeleler
temelin atılmasından yirmi bir yıl sonra M.Ö.
olan kadınlar oturur. Erkekler etrafta dolaşırlar. Birisi
516 yılında sona erdi. “Tapınak Kral Darius‟un
çıkar, başka birisi gelir. İstedikleri kadınları seçerler.
krallığının altıncı yılı, Adar ayının üçüncü günü tamam-
İçeride olan kadın yanına bir erkek gelip dışarıda se-
landı”.32 Fakat
Yahuda tarihinde bilinmeyen bir
vişmek için dizleri üzerine çöküp para vermedikçe
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
12
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
zamanda kaybolduğu sanılan ve içinde iki taĢ
Rivayete göre Romalılar Kudüs‘ü al-
levha bulunan AntlaĢma Sandığı yeni tapı-
dıklarında tapınağı çevreleyen dört duvarın her
nakta yer almıyordu.
birinin yıkımı dört ayrı kumandana verilmiĢtir.
Tapınak yeniden inĢa edildikten son-
Duvarların üçü tamamen yıkılır ancak dördün-
ra, bölge Büyük Ġskender‘in iĢgali ile Make-
cü kumandan görevini yerine getiremez. Ġmpa-
don hâkimiyetine, daha sonra ise Mısırlıların
rator sorguya çekince Ģöyle der: “Ey kralım! Eğer
ve Helen krallığı Seleukosların eline geçti.33
ben de diğer kumandanların yaptığı gibi bu duvarı yık-
IV. Antiochus Epifanus, Süleyman Mabedi‘-
saydım, bizden sonra gelecek milletlerin hiçbiri yıktığınız bu eserin ne denli muhteşem olduğunu görüp anla-
ne Yunan ilahlarının heykellerini yerleĢtire-
yamayacaktı. Bu duvar ayakta kaldığı sürece gelecek
rek Yahudileri onlara tapmaya zorladı. Halk
nesiller ona bakacak ve Titus ne muazzam bir zafer elde
buna büyük tepki gösterdi ve Makkabi isyan-
etti ve bakın neler yıktı diyebilecektir”.36
Kumanda-
ları çıktı. Ya-
nın yıkamadığı
hudi dini ye-
bu duvar batı
niden hayata
duvarıdır.
geçirildi
ve
Diğer
H aĢ m on ai m
bir
sülalesi ege-
göre Kral Sü-
men oldu.
leyman, Bet ha
efsaneye
Böl-
MikdaĢ‘ı inĢa
Roma
ettirmeye karar
hakim olunca
verdiğinde Tanrı‘nın meleklerinden biri rüya-
Yahudi kralı Herod mabedi geniĢletti ancak
sında görünür ve Ģöyle der: “Ey İsrail Kralı David
M.S. 70 yılında Roma ordusu, Titus komuta-
Hameleh‟in oğlu Şlomo! Tanrı‟nın adını onurlandırmak
sında Kudüs‘ü kuĢattı. ġehir düĢtü ve Tapı-
için yapacağın tapınağa, tüm halkının kendi imkanları
nak yıkıldı.34
dahilinde katılımını sağlayacaksın”.
geye
Kral ġlomo yani Süleyman tüm tebaa-
Tapınağın asıl büyük felaketi Roma
sını, her sınıftan insanı sarayına davet etmiĢ,
Ġmparatoru Hadrianus zamanında yaĢandı.
saray erkânı, yöneticiler, Kahinler, din adamla-
Yahudilere göre o dönemde Mesih olabilece-
rı ve halk toplanmıĢtır. Kral her kesimi bir iĢle
ği düĢünülen Bar Kohba‘nın çıkarttığı ayak-
görevlendirmiĢtir. Saray erkanı ve yöneticilere
lanma Hadrianus‘un büyük öfkesine neden
tapınağın kubbelerinin, sütunlarının ve basa-
oldu. Hadrianus tapınağı bugün bile izi kal-
maklarının inĢasını, kahinlere ve Levililere
mayacak Ģekilde yok etti. Bununla da yetin-
Ahit Sandığı‘nın bulunduğu kutsal bölümün
meyip adı Judea olan bu bölgenin adını
yapımını, güçlü ve varlıklı sınıfa tapınağın do-
Palestin (Filistin) olarak değiĢtirdi.35
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
13
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
etmiĢtir.37
Yahudiler batı duvarını Süleyman Ma-
ğu bölümünün inĢasını, fakir ve muhtaç kesime de batı bölümünün inĢasını vermiĢtir. Yö-
bedi‘nden bir kalıntı olarak kabul ettikleri için
neticiler ve zenginler ellerindeki ziynetleri
kutsal bir mekân sayarlar. Mabedin yıkılıĢ yıl-
değerlendirerek gerekli inĢaat malzemelerini
dönümü baĢta olmak üzere çeĢitli vesilelerle
almıĢ, Tir ve Sidon halkından iĢçiler ve usta-
duvar önünde ibadet eder, Kudüs‘ün ve Süley-
baĢları getirterek güçlü ekipler kurmuĢ, kısa
man Mabedi‘nin yıkılıĢını, Ģehir ve mabedden
sürede görevlerini tamamlamıĢtır.
uzak kalıĢlarını yâd ederler. Mabedin Kral
Fakir halkın payına düĢen batı bölümü
ise en son biten
kısım
olmuĢtur.
Süleyman
tarafın-
ĠnĢaat tamamlanıp
dan yaptırıldığı gibi
da Bet ha MikdaĢ
yeniden
bütün haĢmetiyle
arzular, bunun için
ortaya
çıkınca
dua ederler. Yahu-
Tanrı bu müthiĢ
diliğin en büyük
eseri
hedefi bu mabedi
inceleyip
bakıĢlarını
duvarı
inĢasını
batı
yeniden
yapmak-
üzerinde
tır.38
Ancak
durdurarak ―Fakir
Torah‘da
nakledi-
ve muhtaç halkın el emeği ve alınteri benim nazarımda
len Bet ha MikdaĢ‘ın eski ölçülerine göre yeni-
en değerli olanıdır. Bu duvarı ebediyen kutsuyorum”
den yapılması, bugünkü Kubbet-üs Sahra‘nın
demiĢ ve ilahi bir ses “Tanrı‟nın kutsal varlığı
batı duvarını ebediyen terk etmeyecektir”
yıkılmasına bağlıdır. Gerek kazılar gerekse
diye nida
yürütülen politikalar ve söylemler gizli emelleYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
14
————————————————
Eskiçağın Anahtarı———————————————–——
rinin ipuçlarını her geçen gün daha fazlasıyla
vermektedir.
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1
2
Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, Kudüs’ün Gizemli Tarihi, İstanbul: Destek Yayınları, 2016, 14-15.
Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 14.
20 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:5, 591.
21 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:9, 591.
22 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:11-12, 591.
3
Yeşaya 2:2, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 882.
4
Mezmurlar 137:5-6, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 795.
5
Samuel’in Birinci Kitabı 8:4-6, Yeni Yaşam Açıklamalı
Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 367.
6
Samuel’in Birinci Kitabı 10:17-27, 370. ,
7
Samuel’in İkinci Kitabı 2:4, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 399
8
Mısırdan Çıkış 25:1-39-27:1-21, Yeni Yaşam Açıklamalı
Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 137140.
23 Yasanın Tekrarı 28:15-48, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 274-275.
24 Yasanın Tekrarı 28:48-68, 275-276.
25 Yeşaya 45:1-8, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 938-939.
26 Yeşaya 45:13, 939.
27 Herodotos, Tarih, Çev: Furkan Akderin, İstanbul: Alfa
Yayınları, 2007, 111-112.
28 Josef Wiesehöfer, Antik Pers Tarihi, Çev: Mehmet Ali İnci,
9
İstanbul: Telos Yayınları, 2003, 20.
29 Ezra 1:2, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul:
Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 596.
Kralların Birinci Kitabı 5:13-18, Yeni Yaşam Açıklamalı
Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 437.
30 Ezra 3:11-13, 600.
31 Ezra 4:24, 601.
10 Kralların Birinci Kitabı 6:37-38, 438.
32 Ezra 6:15, 603
11 Tarihlilerin İkinci Kitabı 12:9, Yeni Yaşam Açıklamalı
Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 567.
33 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 50.
34 Simon Baker, Eski Roma, Çev: Ekin Duru, İstanbul: Say
12 Tarihlilerin İkinci Kitabı 15:8, 569.
Yayınları, 2015, 285.
13 Tarihlilerin İkinci Kitabı 24:4-14, 577.
35 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 51.
14 Tarihlilerin İkinci Kitabı 28:21-24, 581.
36 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 51.
15 Tarihlilerin İkinci Kitabı 29:1-19, 582.
37 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 52.
38 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 56.
16 Tarihlilerin İkinci Kitabı 33:1-7, 587.
17 Tarihlilerin İkinci Kitabı 34:1-13, 588.
18 Kralların İkinci Kitabı 25:13-17, Yeni Yaşam Açıklamalı
Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 507508; Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:18-19, 592.
19 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 50.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
15
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
ĠSLAM ÖNCESĠ ARABĠSTAN
VE
ARAPLARDA
SOSYAL, EKONOMĠK
VE
DĠNĠ DURUM
Bu çalıĢmam Ġslam Öncesi Arabistan
zaman Yahudilik, Hıristiyanlık, Mecusilik Put-
ve Araplarda Sosyal, Ekonomik ve Dini hayat
perestlik vb. dinlerin mevcut olduğunu gör-
üzerindedir.
mekteyiz. Fakat ağırlıklı olarak putperestlik
Konuyu iyice kavramamız için Arap
ağır basmaktaydı. Arapların genel durumuna
Yarımadasının coğrafi konumuna bakalım.
baktığımız zaman Cahiliye dönemi mevcuttu.
Arabistan‘ın coğrafi konumuna baktığımız
Buna bağlı olarak dini bilgilerden, vicdandan
zaman Kuzeyde Ürdün ve Irak, kuzeydoğuda
ve ahlaktan yoksun kendi arzularına göre vah-
Kuveyt, doğuda Basra Körfezi, Katar ve Bir-
Ģice bir hayat tarzı yaĢamıĢlardır. Yıldızlara,
leĢik Arap Emirlikleri, güneydoğuda Uman,
güneĢe vb. nesnelere taparlardı.
güneyde Yemen, batıda Kızıldeniz‘le çevrili-
Araplar arasında kabilecilik mevcut-
dir. Arap Yarımadası Asya, Afrika ve Avrupa
tu,kabileler kan bağına dayanmaktadır. Birçok
kıtalarının kesiĢme noktasında yer almıĢtır.
kabile arasında sürekli kan davaları yer almak-
Buda coğrafi konumu bakımında önemli bir
taydı. SavaĢlar genelde iki kiĢi arasında tartıĢ-
yere sahip olmuĢtur. Aynı zamanda bu bölge-
mayla baĢlar sonra da tüm kabileye sıçrardı.
de Mekke ve Medine‘nin yer alması, bu böl-
Araplarda cinsiyet bakımında erkekler
geyi hem ekonomik açıdan hem de dini açı-
kadınlara göre daha üstün konumundaydılar
dan önemli kılmıĢtır. Ekonomik hayata bak-
hatta kız çocuğuna sahip olmak onlar için yüz
tığımız zaman hayvancılık, tarım ve ticarete
kızartıcı, utandırıcı bir durumdu. Bazen bu du-
dayanmaktaydı.
rumdan kurtulmak için kimileri kız çocuklarını
Arabistan‘ın dini yapısına baktığımız
diri diri toprağa gömerler, kimisi de köle olaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
16
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
rak satardı.
azaba itileceklerdir.‖2
SOSYAL HAYAT
Hadarilik ise, yerleĢik hayatı benimse-
Cahiliye toplumu yaĢayıĢ tarzına göre
yerek yiyecek, giyecek gibi tabii ihtiyaçlarda
genelde ‗bedevi‘ ve ‗hadari‘ olmak üzere iki
zaruri olanın üzeri Ģartlarda yaĢamak, üstelik
kısımda incelenir.
hayatın imkânlarını çoğaltmak, çeĢitlendirmek
Bedeviler, genel olarak çöl ve vaha-
ve güzelleĢtirmek demektir. Ġklim ve tabiatın
larda develeriyle birlikte konargöçer olarak
bir gereği olarak Arap Yarımadası‘nın kuzey
yaĢarlar. Deve ve keçi yününden yapılmıĢ
sakinlerinin büyük bir kısmı bedevi, güneyde-
olan, hafif, çabuk kurulup toplanabilen ve
kiler ise, hadari olarak kabul edilir. Bundan
kolayca taĢınılabilen çadırlarda yaĢamıĢlardır.
dolayı Kuzeyliler ile Güneylilerin dünya gö-
Bedeviler, çadırı sadece yurt amaçlı değil,
rüĢleri, kültürleri ve hayat tarzları arasında
aynı zamanda depo olarak da kullanmıĢlardır.
farklılıklar oluĢmuĢtur. Her Ģeyden önce Ku-
Çünkü çadırın içinde aynı zamanda; silahlar,
zeyliler, himaye ve asabiyetle idare edilen top-
ailenin ve hayvanların yiyecek ve içecekleri,
luluklar iken, buna karĢı Güneyliler ise kurum-
kaplar ve koĢum aletleri yer almaktaydı. Be-
sal yönetimler altında yaĢamıĢlardır. Arap Ya-
deviler genelde deveye binerlerdi; fakat akın-
rımadası‘nda kabilelerin büyük bir kısmı bede-
larda çevikliğinden dolayı ata da binerlerdi.
vi iken, Yemen ve çevresinde, Sasani ve Bi-
Bedeviler, geçimlerini hayvancılık, avcılık,
zans sınırlarında krallıklar kurmuĢ olan kabile-
ticaret ve baskın yaparak geçinirlerdi. Temel
ler ile Mekke, Medine ve Taif‘te hadaridirler.
besin maddeleri; hurma, et, süt ve süt ürünle-
Arap toplumunda hadariler, köy ve Ģehirlerde
ridir, bunun yanında takas usulüne dayanan
yerleĢik bir hayat sürerek geçimlerini zira-
ticareti de yapmıĢlardı: Yağ, yün, kumaĢ, ha-
at ,ticaret ve el sanatlarıyla temin etmiĢlerdir.3
lı, deri tulumu, ip ve hasır gibi kendi ürettik-
Cahiliye Dönemi
leri malzemeleri vererek , karĢılığında tahıl,
Arapların Ġslâm‘dan önceki hayatları
hurma, elbise ve kap kacaklar almıĢlardır.1
Bedevilik
aynı
genel olarak Cahiliye Dönemi olarak ele alı-
zamanda
nır. Cahiliye kelimesinin köküne baktığımızda
Kur‘an‘da“bedv‖ olarak geçmektedir. Bunun
‗chl‘ kökünden türetilmiĢ olup bilgisizlik anla-
yanı sıra Kur‘an‘da geçen ―el-A‟rab‖ kelime-
mına gelmektedir. Fakat bazı çağdaĢ araĢtır-
si de bedeviler için kullanılmıĢlar.
macılar ise bu kavrama farklı anlamlar yükle-
“Çevrenizdeki bedevilerden birtakım
miĢtir. ―Cehl‖ ilmin zıddı olarak kullanmakla
münafıklar vardır. Medine halkından da
birlikte bu kelimenin ikinci anlamı ise, azgın,
Münafıklıkta direnenler var ki sen onları bil-
arzuların esiri olan, hayvani hislerin peĢinde
mezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa
koĢan ve vahĢi gibi anlamlarına gelmektedir.4
azap edeceğiz. Sonra da ondan büyük bir
Cahiliye devri, mal çokluğuna ve kabile nüfu-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
17
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
suna dayanan, ensab ilminin geliĢtiği bir or-
olan Ġbrahim ve Ġsmail Peygamberden ve ye-
tamda nesebi karma karıĢık eden uygulamala-
ni Peygamberlerden yüz çevirmekte ve düĢ-
rın yer aldığı bir dönemdir. Kocası ölen ka-
manca tavırlar sergilemektedirler.5
dınlarının, üvey oğullarına miras kaldığı bir
Arapların Ġslâm‘dan önceki tarihlerinin
düzendir. Kız çocuklarının diri diri toprağa
Cahiliye Dönemi olarak ele alınmasının temel
gömüldüğü bir dönemdir. DiĢileri Allah‘a
sebepleri: Arapların yaĢam tarzı olarak bedevi-
bırakıp erkekleri kendilerine ayıran, çeĢitli
liğin hâkim olması, çevrelerinde yaĢayan in-
vesilelerle hayvanları himaye edip, kutsallaĢ-
sanlara göre medeniyet bakımında geri kalma-
tırıp ortaya salan, diğer yandan yetimlerin,
ları, bilgisizlik ve gaflet içerisinde göçebe ve
güçsüzlerin ve kölelerin haklarını korumayan,
yarı göçebe hayatı yaĢayan kabile toplulukla-
hüküm ve karar merci olarak kendilerini gö-
rından oluĢmaları, kayda değer önemli ve belli
ren bir yapının hâkim olduğu bir dönemdir.
bir tarihe sahip olmamaları, puta tapan, kötü-
Hem Allah‘a inanıp hem de putlara tapınıyor-
lük yapmalarını engelleyen bir dine, bir Pey-
muĢ gibi yapıp aslında kendi hevalarını gök-
gambere ve kutsal ve semavi bir kitaba sahip
lere çıkartan bir dönemdir. Hem Allah‘a ina-
olmayan insanlar olmaları gibi hususlardır.
nıp hem de putlara tapınıyormuĢ gibi yapıp
Fakat ―Cahiliye‖ kavramı her ne kadar Ġslâ-
aslında kendi hevalarını göklere çıkartan bir
miyet
dönemdir. Pek çok çeliĢkiyi kendi içerisinde
da,Ġslam‘a aykırı olan bazı düĢünce ve yaĢayıĢ
barındıran bu cahiliye dönemi toplumları,
tarzlarının Ġslâm sonrasındaki bazı davranıĢları
kendilerini köklü bir geleneğin sahibiymiĢ
ifade ettiği de söylenebilir. Hz. Peygamber bir
gibi göstermekte, buna dayanak olarak da ata-
hadiste, ―Ümmetimin içinde Cahiliye Döne-
larının dininin arkasına saklanmaktadır. Fakat
minden kalma dört adet vardır ki bunlar(dan
gerçek ve hak ataları olan Ġbrahim ve Ġsmail
sakınınız): Asaletle övünmek, başkalarının so-
Peygamber onlara hatırlatıldığında ise, ataları
yuna dil uzatmak, yıldızları vesile edinerek
Öncesi
dönem
için
kullanılmıĢsa
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
18
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
yağmur beklemek ve ölünün arkasından yük-
di içlerinden seçerlerdi. Liderlerine veya baĢ-
sek sesle ağlamak” buyurmaktadır.6
kanlarına ‗Ģeyh‘ lakabını kullanırlardı. Bu baĢ-
Cahiliye çağında Araplarda sosyal
kanlık, çoğu zaman babadan oğula geçen bir
yapı; köle, mevali ve hür olmak üzere sınıf
sistemdi ve her defa ayrı bir sınama ile yeni-
sistemine dayanıyordu. Bunun doğal sonucu
den kazanılması lazımdı. Genel toplantılarda
olarak da üstünlük ve aĢağılık psikolojisi taĢı-
ve konuĢmalarda her ne kadar en çok bu baĢ-
yan insanlara rastlanmaktaydı. Hatta bu psi-
kanlar öncülük edip bu baĢkanlar dinlenilirdiy-
koloji birçok zaman insanların kiĢiliklerinde
se de, bunların özel bir ayrıcalıkları yoktu.
hastalık derecesinde komplekslere neden olu-
Böyle olduğu halde bunlara yüklenen ağır yük-
yordu. Doğal olarak hayatı ve olayları değer-
ler vardı: Herkes onların, savaĢlarda, kavgalar-
lendirmede bir acziyet ve körü körüne bağ-
da hayatlarını, barıĢta da zenginliklerini ortaya
lanma veya Ģiddetle reddetme gibi eğilimler
koymayı beklerlerdi. Bu baĢkanlarının çadırla-
ortaya çıkmasına neden oluyordu. Kur‘an‘ın
rının yanına ‗harbe=mızrak‘ dikilirdi. Bu har-
tespitine göre ise, bu durum insanlarda aĢırı
be, kabilenin veya aĢiretin egemenlik alameti
gurur ve kibir oluĢturmuĢtur. Diğer taraftan
sayılırdı. Her ne kadar kabile baĢkanlığı baba-
kibir, insanı, diğer insanları küçük görme ve
dan oğula geçmiĢse de, hiçbir vakit veraset
aĢağılama ve hatta illeri gidilerek üstün ırk
sistemine dönüĢmemiĢtir. Bu baĢkanlık siste-
anlayıĢına sahip olma gibi anlayıĢlara sürük-
mi kabilenin isteğine bağlı olup baĢka bir süla-
leyen bir illet olarak görülebilir.7
leye mensup olan bir kiĢiyi de kabile baĢkanlı-
Kabile Yapısı
ğına getirebilirlerdi. Bu baĢkanların görevleri;
Kabile, aynı soydan gelen Ģahısların
savaĢa veya barıĢa ait konuĢmaları yapmak,
oluĢturduğu ve fertlerin birbirine kan ve ne-
kabilesini düĢmana karĢı korumak, savaĢ sıra-
sep yoluyla bağlandıkları topluluktur. Kabile,
sında çadır kuracak yerleri tespit etmek yani
daha çok erkek soyundan gelen akrabalık ba-
yurt bulmak ve konukları ağırlamaktan ibaret-
ğına dayanmaktadır.8 Arabistan coğrafyasında
ti; bununla beraber bu iĢleri yapmak için yine
sadece bir erkek, bir kadın ve birkaç çocuktan
kabilesine danıĢır ve onların istekleri doğrultu-
aile hayatı sürdürmek mümkün olmadığı için,
sunda hareket ederdi. BaĢkanın çadırı daima
insanlar ancak kan bağına dayalı kabile veya
kabilenin çadırlarının kurulduğu giriĢ nokta-
aĢiret denilen birlikler halinde yaĢamlarına
sında yer almaktaydı.10
devam etmek zorunda kalmıĢlardır.9
Araplar arasında asırlar boyunca hük-
Arabistan coğrafyasında her kabilenin
münü icra eden kabile, esasında rastgele mey-
baĢında,‗kabile baĢkanı‘ bulunurdu. Kabile-
dana gelmiĢ düzensiz bir topluluk değildir. Bu
ler ve klanlar Ģahsi meziyetlerinden ve zen-
kurumunda kendine göre kuralları ve bütünlük
ginliklerinden dolayı kendi baĢkanlarını ken-
içerisinde tutarlığı olan bir düzeni vardı. Aynı
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
19
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
zamanda kabileye mensup olan bir kiĢi, kabi-
en büyük güce sahip olmak ve kendi güvenlik-
lesi için kendi menfaatini, hatta hayatını feda
leri korumak için farklı kabilelerle ―hilf‖ yani
etmeye her zaman hazır olmuĢtur. Çünkü bil-
ittifaklar yapmıĢlardır. Bu ittifak antlaĢmaları
mektedir ki, o hayat hakkı baĢta olmak üzere,
cahiliye döneminde çok büyük bir öneme sa-
sahip olduğu bütün hakları kabilesi sayesinde
hipti, aynı zamanda bu ittifaktan dönmek çok
elde etmiĢtir. Kabile kurallarının dıĢına çıkan
büyük bir suç sayılıp, aĢağılık bir davranıĢ ola-
üyeler, ―hal‘‖ veya ―tard‖ denilen ve kabile-
rak kabul edilirdi. Bu ittifaklar genelde ortak
nin himaye garantisinin iptal edilmesi anlamı-
menfaatleri devam ettirdiği sürece geçerli ol-
na gelen uygulamayla, toplum dıĢına atılmak-
muĢtur. Menfaatler sona erdiğinde veya kabi-
tadır. Bu tür Ģahıslar kabileden uzaklaĢtırıl-
leden biri baĢka bir kabileyle ittifak antlaĢması
mıĢ, kovulmuĢ ve lanetlenmiĢtir.11 Ayrıca bu
yaptığında bu antlaĢma bozulurdu.13
durum, bir kiĢinin baĢına gelebilecek en kötü
Kabile SavaĢları
dönem olarak kabul edilmektedir. Bu kiĢiler
kendilerini güvende hissedemezler ve çok zor
Arabistan coğrafyasında kabileler ara-
durumda kalırlardı. Eğer kendilerini koruya-
sında çıkan kabile savaĢları toplumu olumsuz
cak bir Ģahıs veya bir kabile bulamazlarsa,
yönde etkilemiĢtir. Kabile hayatın da kan da-
kendi güvenlikleri için kendi durumunda
vaları, merkezi bir devlet teĢkilatı olmadığı
olanlarla bir araya gelerek yol kesip, kervan
için çok yaygındı. Kabile savaĢları genellikle
soyarlardı.12
Ģahıslar ve kabileler arasında meydana gelen
Kabileler her ne kadar baba ve anne
bir tartıĢmayla baĢlar, daha sonra savaĢa dönü-
tarafından akrabalarıyla göçlerini artırmaya
Ģür ve bütün kabilenin davası haline gelirdi.
çalıĢmıĢsılarda çöl ortamında mümkün olan
Bu savaĢlarda genellikle asıl gaye intikam alYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
20
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
maktı.14 Bu intikam alma duygusundan dolayı
lerini ancak sahip oldukları erkek çocukları
kabileler arasında kanlı çarpıĢmalar meydana
sayesinde kazanmıĢlardır. Bunun içindir ki,
gelmiĢtir.
Herhangi bir öldürme olayında,
bedevi kadınlarının öncelikli görevleri erkek
―kan, ancak kanla temizlenir‖ anlayıĢı mev-
çocuk doğurmak ve onu büyütmekti.17 Bunun
cuttu. Bu anlayıĢtan dolayı, öç alma duygusu
yanı sıra develeri sağmak, devenin yönünden
ön plana çıkıyor ve kısas sistem‘iyle katilin
elbise dokumak, hurma lifinden hasır yapmak,
öldürülmesi gerekiyordu. Yakını öldürülen
savaĢlarda kabilenin erkeklerine yardım etmek
taraf intikamını alıncaya kadar yas tutulur, bu
ve onları savaĢa teĢvik etmek gibi görevleri de
süreç içerisinde zırhını çıkarmayacağına, Ģa-
vardı.18
rap içmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve
Arap ailelerinde mutlak hâkimiyet er-
kadınlara yaklaĢmayacağına dair yemin eder-
keğe aitti. Dolayısıyla Araplar arasında erke-
lerdi. Bazen öç almak için yıllar geçmekte ve
ğin tartıĢılmaz üstünlüğü mevcuttu. Çünkü çöl
bu durum öç alıncaya kadar o kabile için bir
ortamında kabilenin en önemli dayanağı savaĢ-
leke olarak görülmekteydi. Fakat öldürülen
çı olan erkeklerdi. Bu da, kabilede erkeğe veri-
kiĢinin yakınlarının kısas yerine katilin yakın-
len değerin kadınlara oranla daha fazla olması-
ları tarafından verilecek ‗diyet‘e (bedele) razı
nı sağlıyordu. Arap toplumunda kadınlar ise
olmaları bazen ‗zillet‘ olarak değerlendirili-
hor görülürdü. Kadının pek fazla değeri yok-
yordu. Bu savaĢlar Orta Arabistan tarihinde
tu, hatta kız çocuğuna sahip olmaktan duyduk-
önemli bir yer tutar. Bu savaĢlar; kan davala-
ları
rı, sürüler, otlaklar ve su kaynakları gibi ne-
rahatsızlık,
Kur‘an‘da
anlatılmıĢtır.19
“Aralarından birinin bir kızı olduğu müjdelen-
denlerden dolayı çıkmıĢtır. Bekir b. Vail ve
diği zaman gamla dolarak yüzü siyah kesilir.
Tağlib b. Bekir kabileleri arasındaki Besüs
Kendisine verilen kötü müjde yüzünden halk-
Harbi, Abs ve Zübyan kabileleri arasındaki
tan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun
Baus Harbi ve Ficar Harpleri en meĢhur kabi-
mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hük-
le savaĢlarıdır.15
mediyorlar.”20 Özellikle göçebe Araplar arasında kızların aileye yük olduğu düĢüncesi
Aile
yaygındı. Zira kadının, kabileyi koruyabilecek
Kabilede en küçük birim ailedir. Aile
gücü bulunmadığı gibi, onun esir duruma düĢ-
ya aynı ev veya çadırda oturanda, oğulları,
mesi soyun zarar görmesine de sebep olabili-
torunları ve bunların çocuklarından oluĢan
yordu.21 Kadınlar, hür ve cariye diye ikiye ayrı-
geniĢ aile, ya da anne–baba ve çocuklardan
lırdı. Cariyelerin Araplar nazırında develerden
oluĢan dar aile Ģeklinde olurdu.16 Aileler
farkı yoktu. Onu da devesi gibi alır satardı.
mümkün olduğu kadar fazla erkek çocuğa
Fakat hür kadınlar farklıydı. Bunlar erkeklere
sahip olmak istemiĢlerdir. Çünkü onlar, güçYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
21
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
denk tutulmamakla birlikte, cariyeler gibi de
kabilesinden Evs b. Hucr bunları ayıplamıĢ-
kabul edilmezlerdi. Genel olarak kadınlar in-
tır. Kur‘an‘da, Ġslam‘dan önce bu tür evlilikle-
sani haklara layık görülmezler,
miras ala-
rin yapıldığına iĢaret eden ve bunu yasaklayan
mazlardı. Fakat her ne kadar kadınlar değer-
bir ayet yer almaktadır. ―Geçmişte olanlar ha-
siz olmuĢ olsalar da çölün zor Ģartlarında er-
riç, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla ev-
kek kadar olmasa da kadının çalıĢmasına da
lenmeyiniz. Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç
ihtiyaç duyulmaktaydı. Kadın yemek yapar,
idi, o ne fena bir adetti.” BoĢanma için de bel-
çocuklara bakar, develeri sağar, yakacak top-
li bir sınır yoktu. Bir erkek karısını istediği
lar ve çadır onarımı gibi iĢlerle uğraĢırlardı.22
zaman boĢayabilir ve iddetini tamamladıktan
sonra onu tekrar geri alabilirdi. Kimi erkekler,
Arap toplumunda kadının iĢgal ettiği
iyi geçinemedikleri eĢlerine sırf eziyet etmek
mevki çok aĢağı seviyede idi. AĢk Ģiirlerinde
için onlara anne gözüyle baktıklarını söylerler-
ifade edilen sevgi gerçek hayata pek yansımı-
di. Bu durumda kadının evliliği fiilen sona er-
yordu. Çok evlilik yaygındı ve erkeklerin ev-
mekle birlikte resmen boĢanmıĢ olmadığı için
lenebileceği kadın sayısı için belli bir sınır
baĢkasıyla evlenemezdi.23
yoktu. Ġslâmiyet bu sınırsız evlenmeyi yasaklamıĢ, bir erkeğin zorunlu hallerde ve isterse
Arap kabilelerinde boĢanma yaygındı
en fazla dört kadınla evlenebilmesine izin
ve boĢanma yetkisi erkeğe aitti. Ancak bazı
vermiĢtir. ġüphesiz bu sınırlama dahi o za-
kadınlar boĢanma hakkının kendilerine veril-
man için çok ileri bir adımdı. Dahası
mesini Ģart koĢabilirlerdi. BoĢanan kadın baĢka
Kur‘an‘da tavsiye edilen tek eĢle evlilikti.
biriyle evlenebilmek için bir yıl beklemek zo-
Arap toplumunda fuhuĢ sanki bir meslek imiĢ
rundaydı. Aynı zamanda kadın ancak çocuk
gibi icra ediliyordu. Sahipleri tarafından köle
doğurduktan sonra aileye dâhil olabiliyorlardı.
kadınlar bu yolla para kazanmaya zorlanabili-
Çocuksuz kadın diyet ödemek zorunda kalırsa,
yordu. Kadın, babasının, kocasının veya akra-
diyeti kocası değil kadının ailesi öderdi.24
basının mirasından bir pay alamıyordu..Çok
EKONOMĠK HAYAT
kötü bir gelenek olarak çoğul, babasından
Arabistan‘ın ekonomik hayatı coğrafi
boĢanmıĢ veya onun ölümüyle dul kalmıĢ
Ģartlardan dolayı genellikle hayvancılık, tarım
olan üvey annesiyle evlenebilirdi. Bu Ģekilde
ve ticarete dayanmaktadır. Hayvancılık, özel-
evlilik yapanlara ‗dayzen‘ adı verilirdi. An-
likle bedevilerin temel geçim kaynağı olup,
cak bu türevlilik bazı Arap kabileleri tarafın-
besledikleri deve, koyun ve keçi gibi hayvan-
dan pek hoĢ karĢılanmıyordu. Nitekim Beni
lardan farklı Ģekillerden faydalanmıĢlardır. Bu
Kays kabilesinden bazı kimseler, ölmüĢ ba-
hayvanların etlerinden yer, sütlerinden içer ve
balarının hanımı ile evlenmiĢlerdi. Temim
yünlerinden çeĢitli elbiseler ve çadırlar yaparYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
22
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
lardı. Tarım ve ticaretle uğraĢan hadarilerde,
Suriye ve Yemen arasında önemli bir ticaret
Bedeviler kadar olmasa da kervanlar için ge-
merkezi haline getirmiĢlerdir. Bölgedeki ticari
rekli olan deve, koyun ve az sayıda at ve sığır
faaliyetler, Kâbe‘ye yapılan hac ve umre ziya-
beslerlerdi.
ekonomisindeki
retlerinin yapıldığı aylarda daha da yoğunlaĢı-
önemli ikinci etken tarımdır. Yemen toprak-
yordu Ġnsanların hem dini hem de ticari amaç-
ları, düzenli yağıĢ alan bölgeler arasında yer
la yaptıkları bu yolculukların rağbet görmesi
aldığı için tarım geliĢmiĢtir ve toprakları ve-
için güvenlik meselesine önem vermiĢlerdir.27
Arabistan‘ın
rimlidir. Bundan dolayı Yemen‘e ‗YeĢil
Arap yarımadasındaki ekonomik yapı,
Toprak‘ denilirdi. Buğday üretimi ile meĢhur
mevcut sınıflı sosyal düzene göre farklılık gös-
olan Yemenin yanı sıra Taif, Medine, Necid
teriyordu. Servet ve mal, belli aĢiret ve kabile-
ve Hayber gibi önemli bölgeler. Verimli ve
lerin elindeydi. Nimet ve servet içinde yaĢayan
ziraata elveriĢli topraklara sahipti.25
bir aristokrat zümre vardı ve mafyacılık,
Arabistan‘ın ekonomisindeki önemli
tefecilikve sömürü yollarıyla yarımadanın eko-
üçüncü etken ise ticarettir. Coğrafi Ģartlardan
nomisini
dolayı tarıma elveriĢli olmayan Mekke Ģehri,
KureyĢ‘in, Yesrib‘de de Yahudilerin durumu
ekonomik hayatını ticarete dayandırmıĢtır.
böyleydi. Buna karĢılık köleler, cariyeler ve
Mekke‘de ‗sûk‗ adı verilen önemli çarĢı ve
mevaliler ise fakir topluluklardı.28
pazar yerleri mevcuttu. Bunların en eskisi ve
elinde
tutuyorlardı.
Mekke‘de
DĠNĠ HAYAT
en büyüğü ―Hazvere ÇarĢısı‖ olup Ģehrin baĢ-
Ġslâm Öncesi Arap yarımadasında çok
lıca ticaret merkeziydi.26 Aynı zamanda Mek-
çeĢitli dinler vardı. Bunlar, Yahudilik, Hıristi-
keliler, Ģehirlerinin, sahip bulunduğu dini ve
yanlık, Mecusilik, Sabiilik, Haniflik ve Put-
coğrafi konumunu iyi değerlendirmiĢler ve
perestlikti.
orayı M. VI yüzyıldan itibaren HabeĢistan,
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
23
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
Hıristiyanlığın, Rabia, Gassan ve Kudaa‘nın
Bu bakımdan Arapların Allah konusundaki
bazı
Himyer,
anlayıĢları ve dini uygulamaları, çok çeĢitlilik
Kinane, Haris b. Ka‘b ve Kinde kabilelerin-
arz etmekteydi. Arapların Ġslâm‘dan önceki
de;
dönemde Allah‘a inandıkları Ģu ayetlerden de
kollarında;
Mecusiliğin
Yahudiliğin,
Temim
kabilesinde;29
Sabiiliğin, Beni Lahm, Beni Tay, Beni Kays,
anlaĢılmaktadır:
Beni Esed kabilelerinde30 yayıldığı söylen-
“De ki: „Eğer biliyorsanız, bu dünya ve
mekteyse de, Araplarda bu dinlere mensup
onun
olanların sayısı putperestlerden çok azdı.31
içinde
bulunanlar
kimindir?‟
„Allah‟ındır‟ diyecekler. „Öyleyse siz düşün-
Çünkü Arap yarımadasında en yaygın din
müyor musunuz?‟ de. „Yedi kat göğün ve bü-
putperestlikti. Bundan dolayı yarımada farklı
yük Arş‟ın Rabbi kimdir? „diye sor. „Allah‟tır‟
dinlerin ve inanıĢ biçimlerin etkisi altındaydı.
diyecekler. O halde siz, Allah‟ın azabından
GeçmiĢte de böyle olduğu içindir ki, Peygam-
korkmuyor musunuz?‟ de. „ Biliyorsanız söyle-
berlerin bu bölgeden çıkmıĢ ve buradaki ka-
yin.‟„Her şeyin mülk ve yönetimi kendisinin
vimlere gönderilmiĢtir. Yemen halkına Hut
elinde olan her şeyi koruyup kollayan, fakat
Peygamber, Semud kavmine Salih Peygam-
kendisi buna muhtaç olmayan kimdir?‟ diye
ber, Hicaz ve Filistin bölgelerine Ġbrahim ve
sor. „Allah‟tır „ diyecekler. „O halde nasıl olur
Ġsmail ile ġuayıp ve Ġshak Peygamber gönde-
da kandırılırsınız?‟ „Onlara: Kim gökten suyu
rilmiĢtir.32
indirip de ölmüş olan yeri onunla diriltir?‟
Fakat Hicaz halkı, Hz. Ġbrahim‘in ve
diye sorsan,„Allah‟ derler. De ki,„Hamd Allah-
onun oğlu Ġsmail‘in getirdiği dine belli bir
‟a layıktır.‟ Fakat onların çoğu düşünmez-
süre bağlı kaldıktan sonra, zamanla bu dini
ler”.33
unutarak putlara tapmaya baĢlamıĢlardır.
Putperestlik
Çünkü Ġsmail Peygamber‘den sonra Hz Muhammed‘e kadar Hicaz‘a herhangi bir pey-
Arabistan yarımadasının genelin de
gamber gelmemiĢtir. MüĢrik Araplar putlara
putperestlik mevcuttu. Yarımadanın çeĢitli
tapmakla birlikte, her Ģeyi yaratan, yağmuru
bölgelerinde put evleri denilebilecek tapınaklar
yağdıran ve evrenin mutlak hâkimi olan yüce
yer almaktaydı. Bunlara genellikle ‗Beyt‘, kü-
Allah‘ın varlığına da inanmıĢlardır. Fakat
bik Ģeklinde olanlara da ‗Kâbe‘ denilmekteydi.
gerçek kulluğun nasıl yapılacağını onlara öğ-
Putperestlik ve çok tanrıcılığın yaygın olduğu
retecek veya hatırlatacak bir peygamberleri
cahiliye döneminde kabilelerin kendilerine ait
yoktu. Dolayısıyla Allah‘a nasıl ibadet ede-
putları vardı. Bazı kabileler de ortak putlara
ceklerini bilemiyorlardı, aynı zamanda ibadet
taparlardı.34
etmek için özel bir ibadethaneleri de yoktu.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
24
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
ibadet etmelerini emretti.35 Arapları putlara
tapmaya sürükleyen baĢka bir etken ise Mekke‘den herhangi bir sebeple ayrılan kimseler,
Kâbe‘ye duydukları saygılarından dolayı buradan bir taĢ alarak kendileriyle birlikte götürürlerdi; konakladıkları yerlerde bu taĢı yere
koyarak tavaf ederlerdi. Bu davranıĢları zamanla onları, hoĢlarına giden nesnelere tapma
aĢamasına götürdü.36 Cahiliye döneminde baĢ-
Araplar baĢlangıçta tek yaratıcının
lıca tapınma Ģekillerine baktığımızda müĢrik-
varlığını kabul ediyorlardı. Ancak zamanla
ler, put evlerinde dua, secde ve tavaf ederler,
tefekkür ve araĢtırmayı terk edince yaratıcı-
adakta bulunurlar, kurban keserler, sadaka
nın heybeti karĢısında ona ancak bazı aracılar
verirlerdi. Bu tür ibadetlerin baĢlıca amaçları
vasıtasıyla yaklaĢabileceklerini düĢüncesiyle;
ise sağlık, afiyet, servet kazanmak, savaĢlarda
esnam, evsan, ensab denilen putlar, heykeller
zafer elde etmek ve erkek çocuk sahibi olmak,
ve dikili taĢlar gibi nesnelere tapmaya baĢla-
putların ilgi, yardım ve Ģefaatine nail olmaktı.
mıĢlardır. Hicaz‘a ve Mekke ‗ye putperestli-
Görüldüğü gibi putlara karĢı yaptıkları bu ta-
ğin Ģehrin yönetimini üstlenen Huzaalılar za-
pınmalar ve saygılar dünyevi maksatlara yöne-
manında getirildiği söylenilmektedir. Nitekim
likti. Çünkü müĢriklerin bir kısmı ahirete inan-
kabilenin reislerinden biri olan Amr b.
mazlardı. Fakat az sayıda ahirete inananlar da
Luhay, ticaret amacıyla gittiği ġam bölgesin-
vardı.37 Araplar bir taraftan putlara taparken bir
de
yaĢayan
taraftan da iĢlerine gelmediği zaman onlara
Amalikalıların putlara taptıklarını görmüĢ.
saygısızlık etmekten de geri durmamıĢlardı.
Onlara bu putlara tapmanın sebeplerini sordu-
Ünlü Ģair Ġmruu‘l-Kays, babası Esed oğulları
ğunda kendisine Ģu cevabı vermiĢlerdir:“Bu
tarafından öldürüldüğü vakit, o zamanki gele-
putlar, yüce heykeller ve beşer suretinde ya-
neğe uyarak babasının intikamını alıp almama
pılmış tanrılardır. Bunlara ibadet ediyoruz.
konusunda Zu‘l-Halasa Putunun önünde fal
―
Maab‖
denilen
yerde
Çünkü ne zaman yağmur istersek yağdırırlar.
Her konudaki taleplerimizi karşılarlar.‖ Bunun üzerine Amr b. Luhay kendisine de bir
put verilmesini talep eder. O, kendisine hediye olarak verilen ‗Hübel‘ isimli putu alarak
Kâbe‘ye götürüp Zemzem kuyusunun üst tarafına yerleĢtirdi, ardından da halkına bu puta
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
25
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
oklarına baĢvurdu. ġöyle ki: birinin üzerinde
Ev halkından birisi bir yolculuğa çıkacağı za-
‗evet‘ anlamına gelen ‗neam‘ diğerinin üze-
man elini ve yüzünü bu puta sürerdi. Bu, onun
rinde ‗hayır‘ anlamına gelen ‗la‘ ve üçüncüsü
yola çıkmadan önce en son yaptığı iĢ olurdu.
yazısız olan üç tane oku eline aldı ve putun
Yolculuktan döndüğü zaman da yine o puta
önünde bu üç oktan birini kur‘aile çekmek
elini yüzünü sürer, bu iĢ de o adamın döndük-
istedi. Ancak sonuç her defasında olumsuz
ten sonra ailesini görmeden yaptığı ilk iĢ olur-
çıktı. Bunun üzerine sinirlenen Ġmruu‘l–
du. Dolayısıyla her ev bir tapınak gibiydi.
Kays, okları putun üzerine atarak ona: “Sefil!
Arap yarımadasının diğer yerlerindeki kabile-
Öldürülen kendi baban olsaydı, intikamını
ler de, taĢ, ağaç ve madenden yaptıkları çeĢitli
almaktan beni men etmezdin”diye bağırdı.
putları bölgelerine ve evlerine dikmeye baĢla-
Sonra da Esedoğulları üzerine saldırarak ba-
mıĢlardır. KureyĢ mensupları hac için Kâbe‘yi
basının intikamını aldı.38
ziyarete gelen kabilelerden istifade etmek ve
ilgilerini çekmek için baĢka kabilelerin putları-
Bedevi Araplar, çadırdan tapınak ya-
nı da Kâbe çevresine dikmiĢlerdi.39 Nuh kav-
parlardı. Ayrıca her aile bir put edinip, evine
minin de taptıkları bir takım putları vardı. Bu
koyarak ona taparlardı.
putların hikâyesi Kur‘an‘da anlatılmaktadır.40
———————————————————————————————————————————
DĠPNOTLAR
1 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, Ankara: Grafiker Yayınları, 2014,
60.
2 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul: Ensar Yayınları, 2014, 72.
3 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü,
İstanbul: Ensar Yayınları, 2012, 114.
4 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 65.
5 Ramazan Altıntaş, Bütün Yönleriyle Cahiliye: İstanbul: Pınar
yayınları, 2007, 54.
6 Adnan Demircan, “Cahiliye Kavramı”, Cahiliye Toplumundan
Günümüze Hz. Muhammed, Konya 2007, 45.
7 Vehbi İmamoğlu, “Cahiliye Devri Arap Toplumunun Yapısı”, Mekke Putperestlerinin İslâm’la Yüzleşmesi, 308.
8 İbrahim Sarıçam, 61.
9 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 74.
10 Neşet Çağatay, İslâmdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı,
Ankara: Ankara Üniv. İlahiyat Fakültesi Yayınları: 1957, 87.
11 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 74.
12 Sami Kilinçli, “Kabilecilik”, İslâm Öncesi Arap Toplumunda Kabileler Arası Rekabetin İslâm Davetine Yansımaları, 59.
13 İbrahim Sarıçam, 63.
14 İbrahim Sarıçam, 64.
15 Casim Avcı, “Arap Kabileleri ve Kabile Yapısı”,İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda Dini-Sosyo-Kültürel Hayat, Eskişehir 2013, 18.
16 İbrahim Sarıçam, 65.
17 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 83.
18 Adnan Demircan, “Kadın”, Cahiliye toplumundan Günümüze Hz.
Muhammed, Konya 2007, 58.
19 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul 2014, 83.
20 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü,
İstanbul 2012, 149.
21 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul 2014, 84.
22 İbrahim Sarıçam, 65.
23 Ali Aktan, İslâm Tarihi, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2013,
53.
24 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, 65.
25 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, 77.
26 Casim Avcı, “Ekonomik Hayat”, İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda Dini-Sosyo-Kültürel Hayat, Eskişehir 2013, 16.
27 Ali Aktan, 45.
28 Sabri Hizmetli, İslam Tarihi, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2009,
124.
29 Adnan Demircan, “Dini Hayat”, Cahiliye toplumundan Günümüze
Hz. Muhammed, Konya 2007, 60
30 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü,
252.
31 Adnan Demircan, “Dini Hayat”, Cahiliye toplumundan Günümüze
Hz. Muhammed, 60.
32 Sabri Hizmetli, 136.
33 Ali Aktan, 46.
34 Casim Avcı, “Dini Hayat”, İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda
Dini- Sosyo- Kültürel Hayat, 14.
35 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü,
272.
36 Adnan Demircan,“Dini Hayat”Cahiliye toplumundan Günümüze
Hz. Muhammed, 62.
37 İbrahim Sarıçam, 75.
38 Ali Aktan, 48.
39 İbrahim Sarıçam, 75.
40 İbn Hişam, Hz Muhammedin Hayatı, Çev: İzzet Hasan-Neşet Çağatay, Ankara 1971, 48.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
26
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
HZ. MUHAMMED‘ĠN
HĠCRETĠ (622)
Hicri takvimin baĢlangıcını
oluĢturacak olan bu önemli olayı
değerlendirmeye çalıĢacağız.
geleceğine dair gerek peygamberler olsun ge-
Hicret‘i anlayabilmek için mutlaka
rek de çeĢitli dine mensup aydın kiĢiler olsun,
peygamber efendimizin, doğumundan ve ha-
çoğu kiĢinin zikrinde yer tutmuĢtur. Gelecek
yatını gözden geçirmemiz gerekir. Efendimiz
olan son peygamber ile alakalı müjdeler, Hz
ve ümmetinin çektiği onca meĢakkatli ve sı-
Ġbrahim‘den ibaret değildi. Hz Âdem ve daha
kıntılı dönemi bilmeden Hicret‘i tam mana-
sonrasında gelen peygamberlerin çoğu onu
sıyla anlamak mümkün değildir.
müjdelemiĢtir. Onun ile ilgili bilgiler sadece
Hicret konusunu ele alan yazarlarımı-
peygamberlerin dilinde değil, onlara inanmıĢ
zın çoğu görünüĢte kalmıĢtır. Hicret‘in mahi-
âlim kiĢiler tarafından da dile getiriliyordu. Hz
yetinden çok oluĢum evresi ve süreci hakkın-
Muhammed‘in dünyaya geleceği hicaz bölge-
da bilgiler verilmiĢtir. Bu sebeple Hicret sa-
sinde onun geleceği zaman ve vasıflarına dair
dece Hz Muhammed‘in 622 yılında yaptığı
bilgiler daha çok veriliyordu. Varaka Ġbn
yolculukta takılıp kalmıĢtır. Ali ġeriati tarzı
Nevfel onun geleceğine dair bilgileri ile son
gibi de ele alınması gerekir. Yazarlarımız düz
peygamberin geleceği müjdeleniyordu.1
mantıktan sıyrılıp olaya biraz düĢünsel açıdan
Hz Muhammed gelmeden önce Mekke
bakmaları gerekiyor. Hicret ne zaman yapıl-
huzursuzluğun ve karanlığın en dibini yaĢıyor-
dı? Hicret nereye yapıldı? Sorularından çok
du. Hz Âdem‘den bu yana peygamberlerin sü-
Hicret‘in Ġslâm alemi için mahiyeti nedir?
rekli uğradığı bu bölge tamamen benliğini kay-
Hicret kavramı düĢünsel açıdan nasıl açıkla-
betmiĢ, insanların yaĢamasının zor hale geldiği
nabilir? Soruları sorulmalıdır.
bir yer halini almıĢtı. Kadınların satıldığı, kö-
Hz Muhammed gelmeden önce onun
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
27
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
lelik sisteminin en azgın bir Ģekilde yaĢandı-
kurbanlar kesmiĢlerdi. Onlara uzun bir ara tek
ğı, zenginin fakiri ezdiği bir halle bürünmüĢ-
tanrı dininin bir öğreticisi gelmemiĢti. Putpe-
tü.2 Hz Ġbrahim‘in öğrettiği haç Ģekli değiĢmiĢ
restlik dıĢında Hicaz bölgesinde Yahudilik,
Kâbe‘nin etrafını putlar sarmıĢtı. Onun doğ-
Hıristiyanlık, Sâbîilik ve Hanîflik dinleri mev-
duğu sıralarda hemen hemen bütün Arabistan
cuttu.5
çok tanrılı bir dine bağlı idi Kâbe‘de 360‘a
AnlaĢıldığına göre Kamerî yılın her
yakın put vardı.3
günü için, Mekkeliler ayrı bir puta taparlardı.
Diğer büyük merkezlerde de baĢka putlar var-
Araplar, Hz. Ġbrahim neslinden gel-
dı. Böylece çok tanrılı din Arabistan‘ın her
diklerine inanırlardı. Hazreti Ġbrahim‘in tek
tarafına yayılmıĢtı. Aralarında dil kültürüne
tanrılı bir dinin öğreticisi olduğunu biliyorlar-
karĢı eğilimlerde vardı. Dillerine çok bağlı ve
dı. Soyları Hz Ġsmail‘e kadar dayanır.4 Buna
onu geliĢtirmeye çok istekliydiler. Lâkin geniĢ
rağmen, çok tanrılı bir dinleri vardı ve bu tan-
emelleri ve hevesleri kıttı. Tarih, coğrafya,
rılara tapıyorlardı. Bu hareketlerinin doğrulu-
matematik hakkında hiçbir Ģey bilmiyorlardı.
ğuna delil olmak üzere, bazı insanların tanrı
Fakat bir çöl kavmi olduklarından ve çölde
ile temasa geçmekte baĢkalarından üstün ol-
hiçbir yol niĢanı ve alâmeti olmaksızın yolları-
duğunu ileri sürerlerdi. Bu çeĢit insanların
nı bulmaya mecbur kaldıklarından, astronomi-
baĢkaları hakkındaki Ģefaati, o zamanki Arap-
ye karĢı keskin bir alâka peyda etmiĢlerdi. Bü-
lara göre tanrı katında makbul olurdu. Tanrı-
tün Arabistan‘da tek bir okul yoktu. Rivayete
ya yaklaĢmak alelade insanlar için güçtü. Bi-
göre, Mekke‘de ancak birkaç kiĢi okuma yaz-
naenaleyh, tanrının hoĢnutluğunu ve yardımı
ma biliyordu.
kazanmak için baĢkalarını Ģefaatçi olarak kul-
Özetle dünya, kurtarıcısını bekliyordu.
lanmak gerekti. Böylece, Hz Ġbrahim‘ e karĢı
Siyaha boyanmıĢ Mekke, kalbinde Allah lafsı-
olan saygılarını kendi çok tanrılı inançlarıyla
nın unutulduğu insanlık efendisine susamıĢ
uzlaĢtırıyorlardı. Hz. Ġbrahim‘in kutsal bir
tüm benliğiyle onu istiyordu. Her haliyle dün-
insan olduğunu kabul ediyorlardı. O, kimse-
ya ona hazırlanıyordu. Hidayet‘e aç insan ve
nin Ģefaatine muhtaç olmadan Allah‘a yakla-
karanlıktan baĢka rengi görmeyen gözler, be-
Ģabilirdi. Fakat kendileri, yani alelade Mek-
yaza hasret kalmıĢtı. Bu dönemde Ebrehe
keliler, bunu yapamazlardı.
adında bir melik, Kâbe‘yi yıkmak için gelmiĢ
Mekke halkı, kutsal ve salih insanla-
lakin Allahın gazabıyla hezimete uğramıĢtı.6
rın suretlerini ve heykellerini yapıp onlara
Hz Muhammed Rebîuevvel ayının
tapmıĢlar ve bu putlar vasıtasıyla tanrıyı hoĢ-
12‘si Pazartesi gününde dünyaya gözlerini aç-
nut kılmak için onlara hediyeler sunmuĢlar,
tı. Doğumuyla beraber karanlığın hükmü bit-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
28
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
miĢ yeni döneme kapı aralanmıĢtı. Doğumuy-
yerde övülmesini istedim" cevabını vermiĢtir.
la beraber olan olaylar onun ne kadar büyük
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in bir diğer meĢhur
bir vazifeyle Ģereflendirildiğini gösteriyordu.
ismi de Ahmed'dir. Araplar arasında Muham-
Fars hükümdarının endiĢesinde haklılığı, bin
med ve Ahmed isminde bazı Ģahıslar bulunu-
yıl yanan ateĢin sönmesi zülum döneminin
yordu. Kaynaklarda bu adı taĢıyan bazı kiĢile-
bittiği bu kutlu doğumla beraber müjdeleni-
rin adları kayıtlıdır. Meselâ ensardan Muham-
yordu. Amine, doğumdan sonra hemen kayın
med b. Mesleme meĢhurdur. ġu kadar var ki
babası Abdulmuttalip'e haber göndererek to-
bu isimler yaygın olarak kullanılmıyordu.8
rununun
dünyaya
geldiğini
bildirdi.
Büyüyüp olgunlaĢan peygamber efen-
Abdülmuttalib geldiğinde Âmine, hamile
dimiz Mekke‘de sevilen ve güvenilen bir kiĢi
iken gördüğü bir rüyada çocuğa "Ahmed"
haline geldi. Hz. Muhammed yirmi yaĢında
veya "Muhammed" adının verilmesinin söy-
olduğu sırada Hilfü‘l-fudûl adı verilen antlaĢ-
lendiğini hatırlattı. Abdülmuttalib çocuğu ku-
ma için yapılan toplantıya katıldı. Toplantı
cağına alarak Kâbe'ye götürdü, Allah'a Ģük-
Mekke‘ye hac ve ticaret için gelen zayıf ve
retti ve ona Muhammed adını verdi.7
güçsüz kimselere yapılan haksızlıklar, ayrıca
Doğumunun yedinci gününde Mekke-
sık sık ortaya çıkan kabileler arası savaĢlar
lilere ziyafet verdi. Hz. Peygamber'in sünnetli
karĢısında Hz. Peygamber‘in amcası Zübeyr b.
olarak dünyaya geldiği rivayet edildiği gibi,
Abdülmuttalib‘in giriĢimiyle Mekke‘nin en
dedesi tarafından doğumunun yedinci günün-
zengin, yaĢlı ve nüfuzlu kabile reisi durumun-
de
sö ylenir.
daki Abdullah b. Cüd‗ân et-Teymî‘nin baĢkan-
arasında
lığında yapıldı. ―Erdemli insanların yemini‖
―Muhammed‖ adıyla anılan bir kimseye rast-
anlamına gelen bu hareket içinde yer alanlar,
lanmadığı hatırlatılıp torununa bu ismi ver-
yerli veya yabancı olsun haksızlığa uğrayan
mesinin sebebi sorulduğunda "Onun gökte ve
herkesi koruyacaklarına, hakkı verilinceye ka-
sünnet
ettirildiği
A b d ü l m u t t a l i b 'e ,
ataları
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
29
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
dar tek bir el gibi hareket edeceklerine ve bir-
Bir yerden baĢka bir yere göç etmek demektir.
birlerine maddî yardımda bulunacaklarına
Lâkin hicret etmek, göç etmekten daha geniĢ
yemin etmiĢlerdi.
manalı bir kavramdır. Peygamberimizin Mek-
HaĢimoğulları,
Abduluzzaoğlu
ke‘den Medine‘ye 622 yılında hicret etmesi
Muttaliboğulları,
Esedoğulları,
sadece hicri takvimin baĢlaması anlamına gel-
Kilaboğlu
mez. Bu sıradan bir mekân değiĢtirme olayı da
Zühreoğulları, Murreoğlu Teymoğulları .
değildir. Mekân değil tarih ve zihniyet değiĢi-
Bunlar Mekke halkından veya diğer kimseler-
mini anlatır. Hicret kuru bir göç değildir, kötü-
den Mekke'ye gelen herhangi bir kimseye
lüklerden iyiliklere, yanlıĢlardan doğrulara,
karĢı zulüm edildiği takdirde bu zulüm göre-
zulümden adalete, Ģerden hayra, nefretten sev-
nin tarafını tutmayı, zulüm görenin hakkı geri
giye, inançsızlıktan imana giden bir kervandır.
alınıncaya kadar zulüm yapana karĢı kendi-
Ġnançsızlığın gölgesinden Ġslâm‘ın yükseliĢine
siyle birlikte olmayı kararlaĢtırdılar. KureyĢ
olan yolculuktur.11
kabilesi bu antlaĢmaya el-Fudül (haklar) adını
Hicret olgusunun her toplumun ya da
verdiler.9
Hz.
dinin tarihinde olumlu ya da olumsuz önemli
Muhammed‘in
nübüvvetinden
sonuçlar husûle getirdiği bilinen bir hakikâttir.
sonra hayatı ve düĢüncesi Allah tarafından
Bu hicretlerin bir kısmı, Yahudilik örneğinde
verilen ve insanlara anlatılacak olan ilâhi ka-
olduğu gibi o dinin zayıflamasına sebep olur-
nunlara göre Ģekillenmeye baĢladı. Önce aile-
ken Hıristiyanlık ve Ġslâmiyet örneklerinde
sinden baĢlayarak çevresine ve bütün dünya-
olduğu gibi bu dinlerin farklı ortamlarda geliĢ-
ya anlatacağı Ġslâm‘ın temellerini sağlam ve
mesine zemin teĢkil etmiĢtir.12
ilâhi kanunlara göre kuvvetlendiriyordu. Çe-
―Hicret‖ olayının tüm boyutlarını kuĢa-
kilecek onca zorluk ve iĢkenceye rağmen da-
tıcı ve açıklayıcı bir zemine oturtmuĢlardır. Bu
vasından dönmeyecek ve üstlendiği bu ilâhi
nokta-i nazardan konuya baktığımız ve derinli-
görevi hakkıyla yapmak için her türlü zorluğa
ğine indiğimiz zaman, Hicret‘in anlamı ve
ve haksızlığa göz yumacaktı. Artık vakit ta-
kapsamı daha iyi anlaĢılmıĢ olacaktır.13
mamlanmıĢtı,
yolculuk
zamanı
gelmiĢti.
Hicret medeniyettir. Çünkü kültürel
Ahiret ile dünya arasındaki çizginin bitimi
değerleri ve göç ettikleri toplumun sahip oldu-
gelmiĢti.10
ğu tarihi ve kültürel değerleri bir süzgeçten
geçirerek yeni bir inanç, düĢünce, kültür ve
HĠCRET
gelenek oluĢtururlar. Yani bir kaç kültür de-
Hicret kavramı
ğerleri bir araya gelince hepsinden farklı daha
canlı, dinamik bir tarz ortaya çıkarırlar. 622
Hicret kelimesi Arapça bir kelimedir.
yılındaki Hz. Muhammed‘in hicreti tarih içeriYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
30
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
Hz Muhammed‘in Hicret‘i ve Önemi
―Ġnananlar, hicret edenler ve Allah yo-
sinde çok farklı bir yere sahiptir. Medine, Ġslâm dini ve medeniyetinin Ģekillendiği bir
lunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umar-
mekân olmuĢtur. Hicretten sonra Olumlu po-
lar. Allah bağıĢlar ve merhamet eder.15
zitif değerlere dayalı ve insanın yüksek men-
―Rableri
faati düĢünülerek yeni bir insan, toplum, Ģehir
mam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çı-
adalet, yardımlaĢma ve dayanıĢmanın hâkim
karılanların, yolumda ezaya uğratılanların, sa-
olduğu kutlu bir merkez haline gelmiĢtir.
vaĢan ve öldürülenlerin günahlarını elbette ör-
Hicret, Ġslâm‘da yeri iman ile cihat
teceğim. And olsun ki, Allah katından bir ni-
arasında bulunan büyük bir esas ve hüküm-
met olarak, onları içlerinden ırmaklar akan
dür. Yani Ġslâm‘da üç ana esas vardır: Ġman,
cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah
cihat, hicret‘tir. Hicret çeĢitlenebilir mesela
katındadır.16
bir zulme ve karanlığa düĢmüĢ bilinçli bir
Kur‘ân-ı Kerîm‘de hicret kelimesi yer
insanın çıkar yol bulunmayan bir ortamdan
almamakla birlikte otuz bir yerde ―hecr‖ kö-
kaçması da kiĢinin kaçması da kendisi için bir
hicret
ile
ilgili
etti:
olsun, kadın olsun, iĢ yapanın iĢini boĢa çıkar-
Ģehirden merhamet, Ģefkat, kardeĢlik, sevgi,
Bu
kabul
"Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek
oluĢmuĢtur. Ġlkelliğin ve cehaletin kol gezdiği
hicrettir.
dualarını
künden gelen çeĢitli türevlerin geçtiği görülür.
örnekler
Kur‘ân da birçok yerde hicret ile ilgili ayetler
Kur‘ân‘da da mevcuttur, Ashab-ı -Keyf‗in
geçmektedir. Ayetlerden de anlaĢılacağı üzere
hicreti buna en büyük örnektir. Eğer insanlık,
hicret Ġslâm ehli için önemli bir noktadır. Ġslâ-
iman ve hakka dair bir Ģey kalmamıĢsa Ģeref-
miyet dininden önce ki dönemlerde de hicret
lerini korumak için bir çıkar yol bulunmamıĢ-
örnekleri mevcuttur. BaĢta Peygamberlerin
sa hicret yapması Ģarttır.14
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
31
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
hicretleri olmak üzere bunun örnekleri fazla-
olan HabeĢistan‘a hicreti tavsiye etmiĢti.18
sıyla bulunmaktadır. Kitâb-ı Mukaddes‘te de
Emân hakkının Cahiliye dönemi kabile
Hz. Ġbrâhim‘in ve Lût‘un hicretleriyle Hz.
sisteminde ne kadar mühim bir rol oynadığı
Mûsâ‘nın Ġsrailoğulları‘nı Firavun‘un zul-
genelde araĢtırmacıların gözünden kaçmakta-
münden kurtarıĢı hikâye edilmektedir.17
dır. Kabile sistemine göre emân sadece dıĢarıdan gelenlere verilen bir güvence değil, bilakis
HABEġĠSTAN HĠCRETĠ
kabilede yaĢayabilmenin en önemli Ģartı idi.
Tebliğin baĢlangıcının ilk zamanların-
Tarih kaynaklarında, baĢlangıçta Müs-
da kendisine inananlarla gizli toplantılar dü-
lümanların sığınacak bir yer aradıklarını ve
zenleyerek Ġslâm‘ın yayılıĢını gerçekleĢtirebi-
HabeĢistan‘a hicret edenlerin Ġslâmiyet‘i yay-
liyordu. Bunu fark eden müĢrikler Hz Mu-
mak için oraya gitmediklerini çok açık bir Ģe-
hammed‘in etrafında bulunanlara eziyet ve
kilde göstermektedir. HabeĢistan‘ın Hıristiyan
iĢkence yapmaya baĢladılar. Bu zulmün sonu
kralı, kendi ülkesine hicret etmek zorunda ka-
yoktu bu yüzden Efendimiz Müslümanların
lan bir grup Müslümanlara kanat germiĢ, onla-
maruz kaldığı bu iĢkenceleri önlemek için
ra can ve mal güvenliği vermiĢ, dinlerini rahat-
HabeĢistan‘a Hicret etmelerini tavsiye etti.
ça yaĢayabilme imkânını sunmuĢtur. Muhacir-
Bu hicretten 1 yıl sonra HabeĢistan‘a ikinci
lerin HabeĢistan‘a sığınmaları, onların sadece
hicret yapıldı. Hicret‘in HabeĢistan‘a yapıl-
din hürriyetini elde etmeleri imkânıyla sınırlı
masının temel sebebi NecâĢi Ashame‘nin
kalmamıĢ, Ġslâmiyet‘in Hıristiyan bir ülkede
semâvî bir dine mensup olması ve Arapça
tanınmasına da zemin oluĢturmuĢtur. Bu hicret
bilmesi bir sebeptir.
hareketi, Ġslâmiyet‘in bir yandan Hıristiyanlıkla, diğer yandan da Arap Yarımadası dıĢında
M.S. IV. asrın ortalarından itibaren
Afrika kıtasıyla temas kurmasına imkân tanı-
Hıristiyanlık dinî altında bulunan HabeĢis-
mıĢtır.19
tan‘da daha çok Ġskenderiye Kilisesi‘nin etki-
MEDĠNE HĠCRETĠ
si altındaydı Buna bağlı olarak Müslümanlar
Hicretle ortaya çıkan en önemli durum
hicret etmeden önce HabeĢ Kilisesi, Hz
muhakkak ki Müslümanların bir yurt elde et-
Ġsâ‘da tek ilâhi özellik gören Monofizit
miĢ olmalarıdır. Uğradıkları zulüm baskılar
(Yakubî) inancına mensup Hıristiyanlardan
oluĢmakta
idi.
Bununla
birlikte
yüzünden daha önce HabeĢistan‘a göç eden
HabeĢ
Müslümanlar bu defa ana yurtlarıyla tamamen
NecâĢîsi Ashame, Aryanî inanca mensup
ayrılarak Medine‘ye hicret etmiĢlerdi. Hicret-
olanların varlığı da bilinmekteydi. Hz. Pey-
ten önce siyasî bir organizasyona sahip bulun-
gamber, aĢırı baskılar neticesinde emân hak-
mayan Müslümanların siyasî iktidarlarının hâ-
kını kaybeden tâbilerine Hıristiyan bir ülke
kimiyet ve faaliyet alanı olacak bir yurtları
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
32
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
yoktu. Hicretin hemen ardından ise devlet
mensup Medineli Müslümanlar için kullanıl-
kurma imkânına kavuĢtukları gibi bu devletin
mıĢtır.21
hâkimiyet alanını meydana getiren bir ülkeye
Sonuç
de sahip olmuĢlardı.
Hz. Peygamber Efendimizin hayatındaki bütün yaĢananlar Müslümanlar için önemli-
Ġlk ve ikinci akâbe biatlarından sonra
dir. Ama hicret, Müslümanlar için çok büyük
Medine‘ye hicret baĢlanmıĢtı. Daha önceden
önem arz eder. Her asırda Müslümanların hic-
de hicret amacıyla giden Müslümanlar vardı
ret olayından alacakları çok dersler vardır.
ama ikinci akâbe biatından sonra hicret ciddi
Çünkü hicret, cemaatten devlete geçiĢtir. Dev-
manada baĢlanmıĢtı. Müslümanlar küçük
letini, saltanatını, gücünü, birliğini ve beraber-
gruplar halinde hicret ediyorlardı. Mekkeliler
liğini kaybeden asrımız Müslümanlarının hic-
ellerinden geldiğince engel olmaya çalıĢıyor-
ret olayını ve Hz. Peygamber'in bu olayda ta-
lardı fakat bu ilâhi yolculuk durdurulamaz-
kip ettiği taktik ve metodu iyi okumaları gere-
dı.20
kir. Bu olayda hem müĢrikler hem de MüslüMuhacirler canlarını, mallarını ve va-
manlar, canlarını diĢlerine takmıĢlar ve son
tanlarını, dinleri uğruna feda ederek çıktıkları
kozlarını
bu kutlu yolculukta, umduklarının çok ötesin-
özellikle Hz. Peygamber'i ellerinden kaçırmak
de geniĢlik, güzellik ve büyük lütuflarla kar-
istemeyen ve dolayısıyla Medine Ġslâm Devle-
ĢılaĢmıĢlardı.
ti'nin kurulmasını engellemeye çalıĢan müĢrikler, olanca gayretlerine karĢı mağlup olmuĢlar-
Ensar da bunlara kucak açarak bu güzelliklerden
nasibini
aldı.
Muhacir
oynamıĢlardır. Müslümanları ve
dır.22
ve
Hicret‘in temel amacı iĢkence ve sıkıntılar-
Ensardan oluĢan güçlü ve imanlı bir Ġslâm
dan kurtulmak değildi. Görünen amaç bu olsa bile
ordusu kuruldu. Hz. ÂiĢe (r.a.)‘nin deyimiyle;
yargılamamak gerekir. Çünkü Ġslâm‘da hem dünya
―Herkes dinini kurtarmak için kaçıyordu.‖
hem ahiret hayatında iyilik, mutluluk ve güzellik
Sonuçta onlar dinlerini kurtarmakla hem can-
esastır. Medine‘ye olan Hicret‘in temel amacı Ġs-
larını hem de mallarını kurtardıkları gibi va-
lâm‘ın orada parlak geçeceğidir. Yoksa Müslüman-
tanlarını da kurtarmıĢ oldular Ensar kelimesi,
lar Medine‘de de çeĢitli zulümlere maruz kalmıĢ-
―yardım etmek‖ anlamındaki nasr kökünden
lardır.
türeyen nasır veya nasır sıfatının çoğulu olup
Hicret olayında Müslümanlar için yeni bir
ismi mensubu ensarîdir. Ġslâm da ensar, Hz.
süreç baĢlamıĢtır. Bu süreç içersinde küçük bir topluluktan büyük bir devlet halini alacaktı. Kökleri
Peygamber‘i ve muhacirleri yurtlarında ba-
Arabistan‘dan baĢlayıp dünyayı çevreleyecekti.
rındırmak ve korumak suretiyle onlara büyük
Yeni ve sağlam bir medeniyetin temelleri atılacak-
yardımda bulunan Evs ve Hazrec kabilelerine
tı.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
33
————————————————
Manevîyatın Tohumları———————————————
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1
Reşit Haylamaz, EFENDİMİZ, İZMİR: Muştu yayınları,
13 Hizbullah HakverdÎ, FERT’TEN CEMÂÂT’E, CEMÂÂT’TEN
2012, 7-10.
DEVLET’E GEÇİŞİN İLK ADIMI HİCRET, Konya: Emvac yayınları,
2 Âdem Apak, ANA HATLARI İLE İSLÂM TARİHİ 1, İSTAN-
2013,4.
BUL: Ensar yayınları, 2016, 54
14 Ali Şeriati, İbrahim’le Buluşma, çev: Murat Demirkol, AN-
3 İbrahim Sarıçam, “Hz Peygamber Dönemi”, İSLÂM TARİHİ,
KARA: Fecr yayınları, 2013, 158-162.
ANKARA: Grafiker yayınları, 2012, 7.
15 Kur’ân-I Kerîm, Bâkârâ, 208 Ayet.
4 Âdem Apak, 64.
16 Kur’ân-I Kerîm. Âl-i İmrân 195 Ayet.
5 Âdem Apak, 64.
17 Ahmet Önkal, “Hicret”, DİA, XVII, İSTANBUL: Diyanet vakfı,
6 Reşit Haylamaz, 13.
, 1998, 458.
7 Reşit Haylamaz, 14-15.
18 Levent, 10.
8 Âdem Apak, 123-124.
19 Levent, 10-12.
9
20 Ahmet Özel, “Hicret”, DİA, İSTANBUL: Diyanet vakfı, 1998,
İbn-i Hişam, Es-Siret'ün-Nebeviyye, Çev: İzzet Hasan-
Neşet Çağatay, ANKARA: AÜİF YAYINLARI, 1971, 83.
XVII, 462-466.
10 Reşit Haylamaz, 599-600.
21 Hüseyin Algül, “Ensar”, DİA, XI, İSTANBUL: Diyanet Vakfı
11 Âdem Apak, 222.
Yayınları, 1998, 251-252.
12 Levent Öztürk, “İSLÂMİYET’İN YAYILMASINDA HİCRETİN
22 Mustafa Ağırman, HZ. PEYGAMBER'İN (SAS) MEKKE'DEN
ÖNEMİ: HABEŞİSTAN HİCRETLERİ ÖRNEĞİ”, Sakarya Üniver-
MEDİNE'YE HİCRETİ, 21.
sitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 4, SAKARYA:2001,7.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
34
————————————————
Marjinal Kimlikler———————————————–——
Selâhaddin Eyyûbî
(1138-1193)
Kudüs Fatihi.
yardım etmesi karĢılığında Mısır'da söz sahibi
Selâhaddin, 1138‘de ailesi Tikrit‘ten
olması
ayrıldığı gece dünyaya gelmiĢtir. YetiĢtiği
kararlaĢtırıldı.
Nûreddin
Mahmud
Zengî 1164 yılında ġirkûh'u bir birliğin baĢın-
dönemde Arapça, Ģiir, tarih ve dini bilgiler
da Mısır'a gönderirken yanına yardımcı olarak
öğrendi. Çocukluğunun ilk yılını Musul‘da
yeğeni Selâhaddin'i verdi. Bu sefer sırasında
geçirdi. 1151 yılında Selâhaddin DımaĢk‘taki
Mısır'ın sahip olduğu zenginlikleri gören
babasının yanından ayrılarak Halap‘e amcası-
ġirkûh buranın kolaylıkla ele geçirilebileceğini
nın yanına gitti. Nûreddin, Selâhaddin‘i kabul
düĢündü. ġirkûh üç yıl sonra Mısır'a bir sefer
ederek kendisine iĢ verdi. O bütün konularda
daha yaptı, fakat baĢarısızlığa uğradı.1
Nûreddin Mahmud b. Zengî‘nin takipçisi,
Haçlıların Mısır'ı iĢgale teĢebbüs etme-
onun baĢladığı eserin tamamlayıcısı olmuĢtur.
leri üzerine 1168-1169‘da Fatımî Halifesi
Kendi devrinde bu sahalarda zirveye ulaĢmıĢ-
Adıd-Lidinillâh ve veziri ġâver, Nûreddin
tır. Selâhaddin döneminde Eyyûbîler en par-
Zengî ile ġirkûh'tan yardım istediler. Büyük
lak dönemini yaĢamıĢtır.
çoğunluğu Türklerden oluĢan 7000 civarındaki
Eyyûbîlerin tarih sahnesindeki önemli
süvari birliğiyle Mısır'ın yardımına giden
rolleri 1164-1169 yıllarında yapılan Mısır
ġirkûh Mısır'da idareyi ele geçirdi ve 18 Ocak
seferleriyle baĢladı. Bu sırada Mısır'da vezir-
1169 tarihinde Fatımî Halifesi Adıd- Lidinillâh
likten uzaklaĢtırılan Fatımî Veziri ġâver b.
tarafından vezir tayin edildi. Ġki ay sonra da
Mücir, Nûreddin Mahmud Zengî'den yardım
hunnak hastalığına yakalanarak öldü (23 Mart
istemek için DımaĢk'a geldi. Ġki taraf arasında
1169). Bunun üzerine yeğeni Selâhaddin ordu
yapılan müzakerelerde Zengî'nin ġâver'e yar-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
35
————————————————
Marjinal Kimlikler———————————————–——
kumandanları tarafından baĢkumandan seçil-
yılında Mısır‘a daha yakın bulunan ġevbek
di. Ayrıca Halife Adıd-Lidinillâh onu amcası-
kalesini kuĢattı. Diğer yandan Nûreddin
nın
Böylece
DımaĢk‘tan yola çıkarak Kerek kalesini kuĢat-
Selâhaddin, 26 Mart 1169 tarihinde hem Fatı-
tı. Fethe ilk önce bu kalelerden baĢlanmasının
mî veziri hem de Nüreddîn Zengî'nin Mısır
birinci sebebi, en yakın mesafede bulunmaları;
ordusu baĢkumandan oldu. Ancak tabi olduğu
ikinci sebebi ise, stratejik konumda bulunan bu
asıl hükümdar Nûreddin Zengî idi.2
iki kalenin Mısır-Suriye yolunun üzerinde bu-
yerine
vezir
tayin
etti.
Aldığı siyasî ve idarî tedbirlerle kısa
lunuyor olmaları sebebiyle kervanların geçiĢle-
zamanda kabiliyetini gösteren Selâhaddin
rine engel oluĢturmalarıydı.
önce Fatımî ordusunu ve taraftarlarını idare-
Onun için evvela bu kalelerin alınıp
den uzaklaĢtırdı. 1169 yılı sonlarında Dim-
yolun açılması gerekiyordu. Aksi halde Suriye
yat'ı kuĢatan Bizans-Haçlı kuvvetlerini baĢa-
Mısır arasındaki bağlantının kurulabilmesi
rısızlığa uğrattı. Nûreddin Zengî'nin teĢvikiy-
mümkün değildi. Amaury‘nin Mısır‘a hareket
le 1169-1171 yılları arasında Mısır'daki Fatı-
ettiğini haber alan Selâhaddin kuĢatmayı yarı-
mî rejimini yavaĢ yavaĢ etkisiz hale getirmeyi
da keserek Kahire‘ye vardı. 1173 yılında
baĢardı. Daha sonra Fatımî hilafetini ortadan
Selâhaddin, Nûreddin‘e götüreceği hediyeleri
kaldırıp Mısır'da Abbasîler adına hutbe okut-
yanına alarak Kerek-ġevbek Prinkepsliği‘ne
tu (13 Eylül 1171). Bu arada Kudüs Haçlı
ikinci bir sefer düzenledi. Ancak bu defa da
Krallığı'na karĢı baĢarılı seferler tertip etti ve
babasının ölümü ve Fatımîlerin bazı karıĢıklık-
Eyle'yi aldı. Daha sonra Nübe (Kuzey Su-
lar çıkaracağı duyumunu aldığı için geri dön-
dan), Yemen ve Libya'ya seferler düzenledi
mek zorunda kaldı.4
ve bu ülkeleri Nûreddin Zengî'nin devletine
bağladı
(1173-1174).
Nûreddin
Selahâddin, bir yandan Fatımî taraftar-
Zengî,
larının komplosu, Sicilya donanmasının Ġsken-
1174‘te Anadolu‘ya bir sefer düzenledi ve
deriye'ye saldırması (Temmuz 1174), ardından
DaniĢmentlileri kendine bağlayıp DımaĢk‘a
Yukarı Mısır'da çıkan Kenzüddevle isyanı ile
döndü. Ardından hastalanarak 6 Mayıs 1174
meĢgul olurken öte yandan Suriye'deki geliĢ-
tarihinde DımaĢk‘ta öldü.3
meleri
takip
ediyordu.
El-Melikü's-Salih
1173 yılına kadar Selâhaddin Mısırda
Nûreddin Ġsmail adına hutbe okutan ve onun
adaletli, cömert bir yönetim sergileyerek hal-
atabegliğinin kendi hakkı olduğunu düĢünen
kın ve askerlerin memnuniyetini kazandı. Ay-
Selâhaddin, DımaĢk'tan gelen davet üzerine 12
nı yıl Selâhaddin ve Nûreddin Mısır ġam yo-
Ekim 1174 tarihinde Mısır'dan Suriye'ye hare-
luna hâkim bir arazide bulunan Kerek ve
ket etti. DımaĢk, Humus, Hama gibi önemli
ġevbek Prinkepsliği‘ne müĢterek bir sefer
merkezleri kolaylıkla ele geçirdi. Fakat Musul-
yapmayı kararlaĢtırdılar. Selâhaddin 1173
lularla iĢ birliği halinde olan Halepliler
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
36
————————————————
Marjinal Kimlikler———————————————–——
Selâhaddin ile anlaĢmaya yanaĢmayıp Frenk-
El-Melikü's-Salih Nûreddin ismail'in
ler (Haçlılar) ve HaĢhaĢîlerle iĢ birliği yapa-
elinde ancak Halep ile birkaç kale kaldı. Daha
rak onu Suriye'den atmak için savaĢtılar. An-
sonra HaĢhaĢîler üzerine bir sefer düzenleyip
cak bu savaĢlar Selâhaddin'in galibiyetiyle
onları itaat altına alan Selâhaddin Yemen'e ön-
neticelendi.5
ce büyük kardeĢi Turan ġah'ı, daha sonra da
Selâhaddin etrafındaki bazı önemli
diğer
kardeĢi
Tuğtegin‘i,
Hama'ya
kaleleri alıp Halep'i kuĢattı. Sonunda Abbasî
Takıyyüddin Ömer, Ba'lebek'e Ferruh ġah,
Halifesi Müstazi-Bîemrillâh'ın da yardımıyla
Humus'a Nâsırüddin Muhammed adlı yeğenle-
iki taraf arasında bir antlaĢma imzalandı. Bu
rini göndererek buralarda da idareyi eline aldı.
antlaĢmaya göre tarafların o sırada ellerinde
Böylece Eyyûbîler'in Hama, Humus, Ba'lebek
bulundurdukları yerlere hâkim olmaları ka-
kolları kurulmuĢ oldu.7
rarlaĢtırıldı. AntlaĢmanın ardından 6 Mayıs
14 Kasım-9 Aralık 1177 tarihleri ara-
1175 tarihinde Abbasî halifesinin Mısır, Suri-
sında Mısır'dan Gazze-Askalan istikametinde
ye, el-Cezire üzerinde Selâhaddin'in hâkimi-
bir akın yapan Selâhaddin Franklar'ın baskını-
yetini tanıdığına dair taklidi geldi. Bunun
na uğrayarak geri çekildi. Bu yenilginin olum-
üzerine Selâhaddin bağımsızlığını ilân edip
suz sonuçları, ancak 9 Haziran 1179 tarihinde
kendi adına hutbe okutmaya baĢladı. Halepli-
kazanılan Merci Uyun zaferi ve 24 Ağustos
ler ve Musullular Selâhaddin'e tekrar savaĢ
1179 Beytelahzan Kalesi'nin fethiyle telafi edi-
açtılarsa da yenildiler. Mücadele tarafların
lebildi. Haçlılara asıl darbeyi vuracağı sırada
kesin olarak anlaĢmalarıyla sona erdi (25 Ha-
Halep-Musul meselesi yeniden alevlendi. 29
ziran
ile
Haziran 1180 tarihinde Musul hâkimi II.
Artukluların da katıldığı bir antlaĢma imza-
Seyfeddin Gazi, 4 Aralık 1181 el-Melikü's-
landı.6
Salih Nûreddin Ġsmail öldü. Bunun üzerine
1176).
Anadolu
Selçukluları
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
37
————————————————
Marjinal Kimlikler———————————————–——
Selâhaddin, bu bölgede kendisine karĢı yeni
Trablus Kontloğu topraklarının bir kısmını
bir ittifakın meydana gelmesine imkân ver-
zaptetti. Hıttin zaferi ile Kudüs 2 Ekim
memek ve el-Melikü's-Salih'in mirasını Mu-
1187‘de teslim alındı. Haçlıların ellerindeki
sullulara kaptırmamak için Mısır'dan Suriye'-
toprakların büyük kısmının geri alınması Av-
ye döndü.8
rupa'da büyük bir tepkiye sebep oldu. Avrupa
Daha sonra I. ġark Seferi'ne çıktı
Katolik dünyası ayaklandı. Bütün Avrupa hü-
(1182). Bu sefer esnasında el-Cezire bölgesi-
kümdarları yeni bir Haçlı seferine katılmaya
ni ve Sincar'ı, 29 Nisan 1183‘te Amid'i
karar verdiler.10
(Diyarbakır) ardından ll Haziran 1183 Halep'i
Bunlar arasında, Avrupa'nın en büyük
aldı. Halep'in zaptı Selâhaddin'in gücünü da-
üç hükümdarı Almanya Ġmparatoru Friedrich
ha da arttırdı. Bu olaydan sonra Kudüs Haçlı
Barbarossa, Fransa Kralı Philippe Auguste,
Krallığı üzerine baĢarılı seferler düzenledi.
Ġngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard‘da vardı.
1185-1186 yıllarında çıktığı II. ġark Seferi'n-
Ġslâm dünyasının Selâhaddin'i yalnız bırakma-
de Meyyâfarikin (Silvan) ve ġehrizor yöresini
sına rağmen Selâhaddin bu muazzam güce kar-
aldı. Musul'u kendi idaresine bağladı. Ahlât-
Ģı direndi. Onun Sûr-Yafa arasındaki sahil Ģe-
‘ın durumu üzerinde Azerbaycan Atabegi
ridini Haçlılara bırakmasına karĢılık Haçlılar
Pehlivan ile anlaĢtı. Selâhaddin böylece
Kudüs'ü
Nûreddin Zengî'nin devletini daha kuvvetli
Selâhaddin'e bırakmaya razı oldular. 1 Eylül
ve geniĢ bir Ģekilde idaresi altında toplamıĢ
1192 üç yıl sekiz ay süreli, karada ve denizde
oluyordu.9
geçerli bir antlaĢma imzalandı. Ancak Haçlılar
ve
fethedilen
diğer
toprakları
Selâhaddin, Bizans ile iyi iliĢkiler
daha sonra Eyyûbîler arasındaki anlaĢmazlık-
içinde olduğu 1186 yılında Kerek-ġevbek
lardan faydalanarak kaybettikleri toprakların
Prinkepsi Renaud de Chatillon Mısır'dan
bir kısmını geri aldılar. BarıĢın ardından ülke-
ġam'a gelen bir kervanı vurdu. Bunun arala-
sinin savunma tedbirlerini almakla meĢgul
rındaki anlaĢmaya aykırı olduğunu söyleyip
olan ve daha sonra devlet yönetimini yeniden
tazminat isteyen Selâhaddin olumlu cevap
düzenlemek isteyen Selâhaddin 4 Mart 1193
alamayınca Kudüs Haçlı Krallığı topraklarına
tarihinde DımaĢk'ta vefat etti. Bu sırada devle-
bir sefer yapmaya karar verdi. 3-4 Temmuz
tin sınırları Trablusgarp'tan Hemedan ve Ah-
1187 tarihinde cereyan eden Hıttin SavaĢı'nda
lât‘a, Yemen'den Malatya'ya kadar uzanıyor-
Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı. Bir yıl-
du.11
dan kısa bir zaman içinde Sûr dıĢındaki bütün
Kudüs Haçlı Krallığı topraklarını ele geçirdi.
Antakya Prinkepsliği topraklarının çoğunu ve
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
38
————————————————
Marjinal Kimlikler———————————————–——
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1 Cemâl Toksoy- Fatma Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin
6 Ramazan Şeşen. “Eyyûbîler 1169-1260”, İstanbul: İslam
Liderlik Sırları”, İstanbul: Okumuş Adam Yayınları, 2008, 57;
Yayınları, 2012, 47; C. Toksoy-F.Toksoy, 118; M. Gül, 122; C.
Ali Beyyuni, Çev: Abdulhadi Timurtaş, “Kuruluş Döneminde
Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”,
Eyyübiler Seladdin’in Devleti” İstanbul: Nûbihar Yayınları,
117.
2015, 81; Cemal Toksoy- Fatma Toksoy, “Şarkın En Sevgili
7 R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 48-49; R. Şeşen, 67.
Sultanı Selâhaddîn Eyyûbî”, İstanbul: Şule Yayınları, 2015,
8
62; Muammer Gül, “Selahaddin Şark’ın En Sevgili Sultanı”,
Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, 131; M. Gül, 149-150;C. Toksoy-F.
İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları, 2015, 76; Ramazan
Toksoy, 125.
Şeşen, “Kudüs Fatihi Salâhaddin Eyyûbî”, İstanbul: Yeditepe
9 R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”,52; M. Gül, 173; R. Şeşen,
Yayınevi, 2013, 29.
84.
2 M. Gül, 91; A. Beyyumi-A. Timurtaş, 137; C. Toksoy- F.
10 Ramazan Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 44-45; R. Şeşen,
Toksoy, 83; C. Toksoy- F. Toksoy, ”Selâhaddin Eyyûbî’nin
91; M. Gül, 195.
Liderlik Sırları”, 89.
11 M. Gül, 293-305; R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 65; R.
3 Osman Gürbüz, “İktidara Uzanan Yolda Eyyûbî Ailesinin
Şeşen, 207; C. Toksoy-F. Toksoy, 296.
Serüveni”, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum
2012, 399 ; C. Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin
Liderlik Sırları”, 109; M. Gül, 109.
4 O. Gürbüz, 402.
5
M. Gül, 118; R. Şeşen, 55; C. Toksoy-F. Toksoy,
“Selâhaddin Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, 114.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
39
R. Şeşen, 69-70; C. Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
KUDÜS‘ÜN ÜÇ SEMAVÎ
DĠN ĠÇĠN ÖNEMĠ
VE
FETHĠ
Kudüs neden ilgi odağı? Öğrenmek
Ġster misiniz?
“Zannederiz ki, silahın icadıdır başla-
olmuĢtur. Bu Ģehirlerden biri ise önemi kadar
tan savaşları. Oysa insan oluşunun başından
etkisinin de büyük olduğu Kudüs‘dür. Üç se-
beri varlığını sürdürmek için mücadeleye
mavî din için önemli olan bu kutsal Ģehir bü-
muhtaçtı. Bir kere yemek zorundaydı, en te-
yük mücadelelere sahne olmuĢtur.
mel ihtiyaçlarından biri olarak. Yemek için
Ortadoğu‘da bulunan, Dünya‘nın en
de, ya öldürmek zorundaydı bir hayvanı ya-
eski Ģehirlerinden biri olan Kudüs, Filistin‘in
hut işlemek zorundaydı toprağı; her ikisinin
orta bölgesinde yer almaktadır. ġehir doğu ve
de kalbini deşmek için en azından ucu sivril-
batı olarak iki kısımdan oluĢur. ġehrin asıl kıs-
tilmiş bir sopa gerekti Âdemoğluna. Ne za-
mı Doğu Kudüs (eski Kudüs)‘tür. Eski Kudüs-
man bir insanoğlu çıkıp da dalından kopar-
‘ün kurulduğu yer dağlık bir bölgeden oluĢu-
madığı bir ürün ya da avlamadığı bir hayvan
yordu. Mescid-i Aksa ve Kubbetü‘s-Sahra
için, o ucu sivri çubuğu doğrulttu bir başka
Moriya Dağı‘nda (seçilmiĢ dağ) kurulmuĢtur.
insanoğluna, kendi türdeşine, işte odur ilk
Kudüs coğrafi olarak da stratejik bir konuma
bozan huzurumuzu…‖1
sahiptir ve önemi büyüktür. Bunun nedeni Kudüs Ģehrinin bölgenin yüksek olan bir tümse-
Net bir kavram olarak ifade edemedi-
ğin üzerinde bulunması ve dağların tepesinde
ğimiz savaĢ insanlık tarihinin hiçbir aĢama-
kurulmasındandır. Surlarla çevrili olan Kudüs-
sında sevilmemiĢ ancak hiçbir zamanda vaz-
‘ün aynı zamanda yedi tane giriĢ kapısı bulun-
geçilmemiĢtir. Birde konu devletler açısından
maktadır. Bunlar; Halil Kapısı, Amud Kapısı,
paylaĢılamaz ve bir o kadarda önemli bir top-
Cedid Kapısı, Sahire Kapısı, Megaribe Kapısı,
rak, yer ise haliyle büyük savaĢlar kaçınılmaz
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
40
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
Esbat Kapısı ve Davud Kapısıdır.2
ra ait Mısır metinleri olduğu söylenmektedir.
Kutsal Ģehir olan Kudüs‘ün tarih bo-
Milâttan önce XIV. yüzyıla ait Tell Amarna
yunca aldığı isimlere değinecek olursak yer
mektuplarında ise Ģehrin adı Urusalim diye
adları bir yönüyle üzerinde barındırdıkları
geçmektedir.4
kültür ve medeniyetlerin bir ifadesidir. Bir
Kudüs'ün üç ilâhi din için önemini, ta-
Ģehir, tarih içinde uğradığı istilalar sonucu
rihsel olarak en eski geçmiĢe sahip olduğundan
birçok farklı kültür ve medeniyetin dili ile
dolayı söze Yahudiliği anlatmakla baĢlamak
tanımlansa bile bazen mana olarak önemli
daha uygun olur.
farklılıklar arz etmez. Bunun en güzel örneği
Yahudi Kutsal Kitab‘ı Tevrat'a göre
ise Kudüs Ģehridir. Üç semavî dinin kutsal
Yahudiliğin doğuĢu, M.Ö. II. binyıl baĢlarında,
dinin kutsal Ģehri kabul edilen Kudüs tarih
Patrikler dönemi olarak adlandırılan, Ġbrahim,
boyunca birden çok isim almıĢtır. Ġlk olarak
Ġshak ve Yakup'un yaĢadığı zamana kadar gö-
ise kuruluĢu M.Ö. 3000-1200 yıllarında
türülmüĢtür.
Hz. Ġbrahim'in soyundan olan Ġbraniler,
Kenanîler dönemine kadar giden Kudüs, o
dönemde en büyük tanrı olarak kabul edilen
Yahudi
―Salem‖ adını almıĢtır. Daha sonraları Ģehir;
Sarah'dan doğan çocuğu Ġshak'ın soyu Tanrı tara-
Yerushalayim,
fından kutsanmıĢ idi. Nitekim önceki adı Avram
Ursalem,
Yerusalim,
Yebus,
Sion,
Hierusalem,
Ir-Davud,
ulusunun
atalarıdır.
Ġbrahim'in
kısır
olan Ġbrahim'e Tanrı tarafından bir vaat verilmiĢti.
Ilya,
Bu vaat Ġbrahim'in soyunu göklerdeki yıldızlar ka-
Medinetü Beyti‘l Mukaddes, Beytü‘l-Makdis,
dar çoğaltacağını söylemiĢ idi. Fakat Ġbrahim'in eĢi
Daru‘s-Salem, el-Kuds gibi isimleri almıĢtır.3
Sarah kısır olduğundan dolayı Ġbrahim Tanrı'nın bu
Bir diğer kaynakta ise tarihi oldukça eski olan
vaadine güvenmemiĢ idi. Bundan dolayı Sarah
Kudüs Ģehrinin adının geçtiği bilinen en eski
kendi cariyesi olan Hacer'i Ġbrahim'e eĢ olarak
belge milâttan önce XIX. ve XVIII. yüzyıllaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
41
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
aldı. Hacer ile evlenen Ġbrahim'in Ġsmail
Tevrat ve Zebur'u kapsayan kutsal kitabı
adında bir oğlu oldu. Araplar Ġbrahim'in oğlu
Tanah, Kudüs'ü, "Tanrı'nın seçtiği Ģehir" ola-
Ġsmail'i günümüzde kendi ataları olarak bel-
rak nitelemiĢtir ve "ulusların tam ortası" yani
lerler.
dünyanın bir nevi merkezi olarak tanımlamıĢ-
Fakat
Tanrı
Ġbrahim'in
soyunun
Sarah'dan doğacak olan Ġshak ile devam etti-
tır.
receğini vaat etmiĢ idi. Daha sonra ise dünya
Kudüs'ün Yahudilere göre tanrı tarafın-
tarihinde Yahudi ulusu olarak anılacak bu
dan seçilmiĢ olması burayı en yüce değerleri-
ulus doğdu.
nin ve ümitlerinin simgesi kılmıĢtır. Kudüs'ün
Ġbrahim'in oğlu Ġshak oğlu Yakup'un
kutsallığı ise Hz. Davud ile baĢlamıĢtır. Hz.
oğulları olan Yahudiler on iki oymağa ayrılır.
Musa
Yakup'un diğer adı ise Ġsrail‘dir. "Tanrı Zafe-
Ġsrailoğullarının bu Ģehre herhangi bir ilgisi
ri" anlamına gelen Ġsrail, Torah rivayetine
olmamıĢtır. Kudüs'ün Ġsrailoğullarının bir par-
göre Yakup'un Tanrı ile güreĢirken Tanrı'yı
çası olması Davud'un burayı almasıyla gerçek-
yenmesi sonucu bu anlamı kazanmıĢtır.
leĢmiĢ ve Yahudiler için önemi bundan sonra
Yahudiler ulus vaadine sonunda ka-
döneminden
Hz.
Davud'a
kadar
baĢlamıĢtır.
vuĢmuĢlardı. Ama diğer vaat için beklemek-
Kudüs veya Yahudi kutsal metinlerinde
teydiler. Bu vaat ise toprak vaadiydi. Bu vaa-
ki adıyla YeruĢalayim ya da YeruĢalim, Yahu-
de Mısır sürgününden dörtyüz yıl sonra kavu-
dilerin kıblesi konumunda olan Süleyman Ma-
Ģacaklardı. Nitekim Musa-YeĢu-Kalev gibi
bedi'ni içinde barındırdığından dolayı dinî
önderler bugün Kudüs diye andığımız kente
yönden de kutsal bir sayılmaktadır. Yeryüzün-
Yahudileri getirmiĢlerdir. Yahudiler gelme-
deki en kutsal yer olarak adlandırdıkları ve
den önce ise burada Kenanlılar yaĢamaktaydı.
"kutsallar kutsalı" dedikleri bölümde Kudüs'te-
Kudüs, Yahudilerin buraya gelmesiyle onla-
ki mabedin içinde yer almaktadır.
rın mekânı olmuĢtur. BaĢka bir kaynağa göre
Ġsrailoğullarının tarihi ile özdeĢleĢen
ise; Yahudiler kentin adının ilk kez Tevrat'ta
Kudüs, Hıristiyanlar için Hz. Ġsa‘nın çarmıha
geçmesiyle kutsallığı ve ebediliğinin Kral
gerilmesi ile sonuçlanan hayatının hatıralarını
Dâvud ve Süleyman'ın (Salomon) yönetimiy-
barındırır.6 Ayrıca onlar için Kudüs mahĢerin
le bağlantılı olduğuna inanmıĢlardır. Tevrat'ta
ve diriliĢin mekânıdır.7
ve Ġncil'de Kudüs Ģiir gibi ince duygularla
Yedinci yüzyıldaki Ġslâm Ģoku, Hıristi-
tanımlanmıĢtır. Örneğin, Mezmur'un bir ye-
yan âleminin çehresini sonsuza dek değiĢtir-
rinde (48:3/2) "tüm dünyanın sevinci", baĢka
miĢtir. Ġslâm, Akdeniz ülkelerinin kültürel bir-
bir yerinde ise (50:2) "kusursuz güzellik" di-
liğine son vermiĢ ve onların kuzeydeki ileri
ye geçmektedir. Aynı zamanda Yahudilerin
karakollar üzerinde her zaman uyguladıkları
hâkimiyetini kırmıĢtır. Ġran, Suriye ve Mısır‘ı
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
42
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
lerde bulunmaktadır. Sonuç olarak Papa II.
Urbanus‘un 1095 yılında Fransa‘nın Clermont
kasabasında topladığı konsülde, Müslümanlar
üzerine tüm Hıristiyanların katılımıyla düzenlenecek ve asıl gayesi kutsal toprakların ve
Doğu Hıristiyanlarının Müslümanlardan kurtarılması olacak bu harekâtın yapılmasına çağrıda bulunmuĢtur. Kilisenin yaptığı bu çağrı çok
geçmeden Avrupalı Hıristiyanlar tarafından
geniĢ ölçüde kabul görmüĢ ve beklenilenin üstünde bir katılım sağlanmıĢtır.9
alarak beĢ Patrikten üçünü (Antakya, Kudüs
Godfroide Bouillon, Toulouse kontu
ve Ġskenderiye) Partibus Ġnfidelium olarak
Raymond de St. Gilles, Fransa kralının kardeĢi
çalıĢmak zorunda bırakmıĢtır. Hıristiyanların
Hugues de Vermandois öncülüğünde gerçek-
kutsal toprak olan Kudüs‘ü ele geçirme çalıĢ-
leĢtirilen Birinci Haçlı Seferi (1096-1099) Ku-
malarına değinecek isek, bu saplantı iki yüz
düs‘ün ele geçirilmesini sağladı.10 Ancak yola
yıl sürmüĢ ve baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır.
çıkan Haçlı kafilelerinin daha kendi toprakla-
1096 ile 1921 yılları arasında yedi büyük
rında iken disiplinsiz davranıĢlar sergilemeleri
Haçlı Seferi ve sayısız küçük seferler düzen-
ve yol üzerindeki halka zulmetmeye baĢlama-
lemiĢlerdir.8
ları bu seferin amacından sapmaya baĢladığı
Tarihe ―Haçlı Seferleri‖ olarak geç-
izlemini vermiĢtir. Bu izlenime kapılanlar ara-
miĢ olan hareket ise Hıristiyan Avrupa‘nın
sında Bizans Ġmparatoru Aleksios‘da yer al-
XI. asrın sonlarında, Kudüs‘ü ve zulüm gör-
maktadır. Tekrar yapılan anlaĢmalarla Haçlı-
düklerine inandıkları Doğu Hıristiyanlarını
Müslüman âleminin hâkimi durumundaki
Türklerin elinden kurtarmak amacıyla baĢlatılan askerî harekâttır. 1071 yılında Türklere
karĢı ağır bir yenilgi alan Doğu Hıristiyanlarının hükümdarı I. Aleksios Kommenos‘un,
Papa II.Urbanus‘tan yardım istemesi I. Haçlı
Seferi‘nin düzenlenmesine sebep olmuĢtur.
Ancak Avrupalı Hıristiyanları bu sefere iten
çok çeĢitli siyasî ve sosyo-ekonomik neden-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
43
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
Bizans ittifakı seferin geleceğini garanti altı-
yer alan el-Mescidü‘l-Aksa‘nın Kudüs‘teki
na almıĢ ve Konstantinopolis üzerinden Ana-
Süleyman Mabedi, dolayısıyla Kudüs olduğu
dolu‘ya geçen Haçlı Kumandanları, Türker
kabul edilir. Böylece Kudüs Ģehrine içinde ba-
üzerindeki siyasal üstünlüklerini savaĢ mey-
rındırdığı mabedin kutsiyetine binaen Mescid-i
danına yansıtarak Anadolu‘yu istila etmiĢler-
Aksa denildiği bilinmektedir.16
dir ve 1099 yılında da Fatımîlerin elinde bu-
Kudüs Ģehri Müslümanların ilk kıblesi
nan Kudüs‘ü iĢgal etmiĢlerdir. Ancak bu Hı-
ve Hz. Muhammed‘in Miracı‘nın gerçekleĢtiği
ristiyanlar nazarında kutsal bir görev, gerçek-
yerdir. Bütün bunlar Müslümanlar açısından
te ise tarihin gördüğü en büyük kıyamlardan
Kudüs‘ün fethinin dinî Ģartlarını oluĢturmuĢ-
birine sahne olmuĢtur.11 BarıĢ Akidesi Zafe-
tur. Hiçbir Ģehrin fethine doğrudan iĢtirak et-
ri‘ni, kadınlar ve çocuklarda dahil tüm tutsak-
meyen Hz. Ömer‘in Kudüs‘ün fethine ve tes-
ları dehĢet verici bir katliamdan geçirerek
lim alınmasına bizzat iĢtirak etmesini de bu
kutlamıĢlardır.12 BaĢka bir kaynakta ise yet-
Ģehrin semavî dinler açısından taĢıdığı role ve
miĢ bin kiĢiyi soğukkanlılıkla öldürdükleri
bu süreci tamamlayan Ġslâm dininin yaptığı
zikredilmektedir. Bu seferlerin etkisi çok bü-
vurguya dayandırmak gerekir. Hz. Muhammed
yük oldu. Haçlılar için Kudüs ise Mesih‘in
döneminde Arap Yarımadasını aĢan Müslüman
geri geldiği düĢsel selâmet kenti, ―yoksulların
orduları Hz. Ebû Bekir devrinin baĢında hicre-
kurtuluĢunun‖ esiniydi. Kudüs‘te kurulan La-
tin XIII. (634) yılında Filistin‘in güneyinde
tin Krallığı (1099-1167) ise ilk ―DenizaĢırı
Bizans ve yerli Hıristiyan kuvvetleri ile
Avrupa‖ deneyimiydi.13 Ancak Latin kilisesi
Ecnadeyn denilen yerde yapılan savaĢta Müs-
reisleri hiçbir zaman sevilmemiĢtir. Fakat
lümanlar galip gelmiĢtir. Henüz Kudüs üzerine
yerli Ortodoks manastırlar varlıklarını ser-
bir
bestçe korumuĢlardır.14
Sophronios‘un aynı yıl Noel gecesindeki vaa-
munasara
yokken,
Kudüs
patriği
Haçlı Seferleri uzun bir süre Avrupa-
zında Müslümanların fütuhatına dikkat çekme-
lıların hayal gücünde atalarının Ġslâmiyet‘le
si çanların kimin için çalındığına haber ver-
mücadelesi Ģeklinde yer etmiĢtir. Papalık ta-
miĢtir.
rafından bu seferlerde yer alanların önemli
H. XV. (636) yılında Ġslâm orduları
manevî kazançlara sahip olacağı ve ölenlerin
Filistin‘in kuzeyinde Yermûk denilen yerde
Ģehit mertebesine ulaĢacakları da söylenmiĢ-
Bizans ordusunu ikinci kez yenmiĢlerdir. Böy-
tir .15
lece Kudüs kuzeyden de tam bir kuĢatma altıKudüs, Yahudiler ve Hıristiyanlar için
na alınmıĢtır. Artık Bizans ve bunlara bağlı
kutsal olduğu gibi Müslümanlar içinde kutsal
Ģehirler Müslümanlara karĢı bir meydan muha-
bir Ģehirdir. Adı her ne kadar Kuran‘da geç-
rebesini göze alamamıĢlardır. Bunun sonucu
mese de, Ġsrâ mucizesi dolayısıyla Kuran‘da
olarak da Filistin‘deki Ģehirler bir bir MüslüYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
44
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
manlara teslim olmuĢ ancak Kudüs‘ün hangi
lında Haçlılar Kudüs‘ü istila ederken Müslü-
tarihte fethedildiği net olarak bilinmemekte-
man ve Yahudilerin hemen hemen tamamını
dir. Aynı zamanda Kudüs‘ün fethi ile ilgili
katletmiĢlerdir.17
rivayetler Ģehrin teslimi noktasında karĢımıza
Birinci Haçlı Seferi‘nden sonraki yarım
çıkmaktadır. Belâzurî, ahitname için kısa ve
yüzyıl boyunca Müslümanlar, Hıristiyanların
genel bir hüküm Ģeklinde bu bilgiyi vermiĢtir:
kutsal toprakları fethine karĢı önemli, birleĢik
"Ilya (Kudüs) halkı, diğer Şam şehirleri ile
ya da kararlı bir tepki sergilememiĢlerdir.
yapılan antlaşmalar gibi cizye ile haraç öde-
Müslümanlar için Mekke ve Medine‘den sonra
mek ve diğer şehirlerin halkına verilen Zerin
en kutsal kent olan Kudüs, Latinlerin elinde
aynısı karşılığında ondan emân vermesini ve
kalmıĢtır. Bir taraftan da sünnî Irak ile Ģiî Mı-
sulh yapılmasını; ayrıca antlaşmanın bizzat
sır arasındaki ayrıĢma devam ederken Müslü-
Ömer b. Hattab tarafından imzalanmasını
manların ara sıra kazandıkları zaferler, özellik-
istediler.”
le 1119‘daki Kanlı Tarla SavaĢı dıĢında XII.
Cizye karĢılığı can, mal, kilise ve iba-
yüzyılın baĢları Frankların geniĢlemesi ve sal-
det emniyeti Ģeklinde ki genel hüküm Müslü-
dırıları ile devam etmiĢtir. Zengî‘nin Edessa‘
man ve Hıristiyan kaynaklarca da zikredil-
yı ele geçiriĢi Ġslâmiyet için bir zaferdi; bir
mektedir. Hz. Ömer Ģehirdeki bütün insanlara
Müslüman tarihçi bunu ―zaferlerin zaferi‖ ola-
din, mezhep, çalıĢma ve seyahat hürriyeti ta-
rak tanımlamıĢtır. Çünkü Edessa‘nın fethi Kut-
nımıĢ ve bugünkü anlamda insan temel hak
sal Kent‘in kurtarılmasında atılan ilk adımdı.
ve hürriyetlerinin genel çerçevesini çizmiĢtir.
Ġbn el-Kayseranî, ―Edessa‘nın fethi
Bu anlayıĢ 1187 yılında Selâhaddin Eyyûbî
açık deniz ise, Kudüs ve Sahil onun kıyısıdır‖
tarafından da tekrarlanmıĢtır. Oysa 1099 yıYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
45
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
diye ifade etmiĢtir.18
Selahaddin propaganda yöntemlerinden
Selâhaddin Eyyûbî‘ye değinecek olur-
yararlanmaya devam etmiĢtir. Er-Rebayî‘nin
sak 1174‘te Mısır‘dan ayrılarak 1175‘te istik-
Fezâilü‘l-Kuds eseri Selâhaddin‘e bağlı kuv-
lalini ilân etmiĢtir ve ardından adına hutbe
vetlerin Kudüs‘ün alınmasıyla noktalanacak
okutup para bastırmıĢtır. Böylece kendisinin
harekâta hazırlandığı Nisan 1187‘de halkın
ve kurucusu olduğu Eyyûbî Devleti‘nin siyasî
önünde okunmuĢtur. Fiilen Kudüs‘ü aldığında,
geleceği yeni bir dönüm noktasına girmiĢtir.19
daha önceki bütün giriĢimlerini geçmiĢe dönük
Aynı zamanda bir ulu mücahit ve Müslüman
bir bakıĢla tamamen bu gayeye yönelikmiĢ gi-
birliğinin mimarı olan Selâhaddin önceki dö-
bi anlatmıĢtır. Kudüs stratejik bakımdan önem-
nemde çok baĢarılı olduğu görülen çeĢitli
li değildi; ama Selâhaddin‘in biraz gecikmeli
propaganda
olarak giriĢtiği cihat harekâtının odağı haline
yöntemlerinden
yararlanmayı
sürdürmüĢtür.20
Selâhaddin‘in
gelmiĢtir ve kutsal Ģehri ele geçirmek Ģart olönceliklerinden
biri
muĢtur. Selâhaddin‘e yürekten destek veren
Anadolu‘da Selçuklu Sultanı II. Kılıç Aslan-
maiyeti ve ulema, Kudüs‘e dönük derin bir
‘ın artan güç ve nüfusunu etkisizleĢtirmekti.
duygusal yoğunluk ve özlem havasını sonuna
Kılıç Aslan 1176‘da Karamıkbeli‘nde Bi-
kadar kullanmıĢtır. 1187‘de Ģehri ele geçiril-
zanslıları yendiğinden bu yana kendine çok
mesiyle, Kudüs teması doruğuna ulaĢmıĢtır.
güvenmekte ve Ġslâmi cihadın asıl önderi ol-
AltmıĢ kadar mektup, bir düzine Ģiir ve çeĢitli
duğunu ileri sürmekteydi. Selâhaddin Selçuk-
hutbeler bu zafer anına değinmiĢtir.23 Kudüs-
lu liderini karalama kampanyası baĢlatarak
‘ün fethinden sonra Selâhaddin çok az bir fid-
onun Müslüman birliğinin karĢısında olduğu-
ye ödemek Ģartıyla halkın Ģehri terk etmesine
nu iddia etmiĢtir. Selâhaddin 1180‘de Kudüs-
izin vermiĢtir ancak para bulamayan binlerce
lü Franklarla yaptığı anlaĢmanın gerekçesini
kiĢide serbest bırakılmıĢtır.24
Bağdat‘taki halifeye açıklarken aynı anda
Sonuç olarak Kudüs tarih boyunca bü-
hem Kılıç Aslan hem de Latin Hıristiyanlar
yük istila ve katliamlara sahne olmuĢtur ve
tarafından yönetilen tehditleri karĢılayamaya-
bazen Ģehrin tamamının yakılıp yıkılması ve
cağını belirtmiĢtir.21
insanların tamamının sürgününe sahne olmuĢ-
Selâhaddin Eyyûbî‘nin Kudüs‘ü fethi-
tur. Bazen de Ģehir tahrip edildikten sonra ibret
ne değinecek olursak da; Kudüs Haçlı Krallı-
olması için Mabed‘in sadece bir duvarı bırakıl-
ğına ilk büyük seferini 14 Kasım–dokuz Ara-
mıĢtır ya da Haçlıların yaptığı gibi Ģehirdeki
lık 1177‘de gerçekleĢtirmiĢtir. YaklaĢık ola-
bütün insanlar katledilmiĢtir. Kudüs bütün
rak on yıldır hasretle beklediği zafer anını
bunları tarih boyunca fazlası ile yaĢamıĢtır.
1187 tarihinde Hıttin‘de yakalamıĢtır.22
Aynı zamanda Kudüs‘e hangi toplum hâkim
olursa olsun Ģehrin adı ―barıĢ‖ ve ―kutsal‖ sıfaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
46
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
tı ile birlikte ifade edilmiĢtir. Oysa Kudüs,
Bu barıĢın ruhuna uygun barıĢ anlayıĢı
Hz. Ömer‘in gerçek fethi ile tarihinde pek de
Eyyûbîler, Memlûklar ve özellikle Osmanlılar
rastlanılmadığı bir barıĢ sürecine girmiĢtir.
döneminde devam etmiĢtir.25
DĠPNOTLAR
1 Emir Yener, “ Dünya Savaş Tarihi, Haçlı Seferleri, Selçuklu-
13 Norman Davies, 387.
lar, Eyyubîler ve Osmanlılara Karşı, 1097-1444”, V, Tarih
14 Steven Runcıman, “Kral Baudouin I”, Haçlı Seferleri Tarihi,
İnceleme Dergisi, I, İstanbul: Timaş Yayınları, 2012, 222.
II, Çev: Fikret Işıltan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2008, 71.
2 www.mirasimiz.org.tr. Erişim Tarihi: 02.12.2016
15 J. M. Roberts, 216.
3 Muammer Gül, “Kudüs ve Tarih İçinde Aldığı İsimler”,
16 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, “Kudüs Müslümanlar İçin
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XII/2, Elazığ 2001,
Neden Kutsal”, 132.
305.
17 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, 47.
4 Ömer Faruk Harman, “Kudüs”, Diyanet İslâm Ansiklopedi-
18 Thomas Asbrıdge, Haçlı Seferleri, Çev: Ekin Duru, İstanbul:
si, XXVI, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2002, 323.
Say Yayınları, 2014, 237.
5 Pelin Çift: 13.
19 M. İsmail Çolak, “Kudüs’ün Fatih’i Selahaddin Eyyubi”,
6 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, Kudüs’ün Gizemli Tarihi,
Yeni Dünya Dergisi, İstanbul 2002, 104.
İstanbul: Destek Yayınları, 2016, 7.
20 Carole Hillenbrand, “Selahaddin ve Kudüs”, Müslümanla-
7 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, Harran
rın Gözünden Haçlı Seferleri, Çev: Nurettin Elhüseyni, İstan-
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, II, Şanlıurfa 2001, 47.
bul: Alfa Yayınları, 2015, 204.
8 Norman Davies, Avrupa Tarihi, Ankara: İmge Yayınları,
21 Thomas Asbrıdge, “İslâm’ın Sultanı”, 324.
2006, 296.
22 M. İsmail Çolak, 106.
9 Özgür Türker-S. Serkan Ükten, “Haçlılar, Moğollar ve Or-
23 Carole Hillenbrand, 204.
tadoğu’da Haçlı-Moğol Münasebetleri”, Ankara Üniversite-
24 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 196.
si Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Ankara 2014,
25 Muammer Gül, 53.
321.
10 Norman Davies, 386.
11 Özgür Türker-S. Serkan Ütken, 322.
12 J. M. Roberts, “Haçlılar”, Avrupa Tarihi, Çev. : Fethi
Aytuna, İstanbul: İnkılâp Kitapevi, 2015, 213.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
47
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
SELÂHADDÎN EYYÛBÎ
ve
ARSLAN YÜREKLĠ
RĠCHARD
ELĠMĠZDEN GELDĠĞĠNCE AÇIKLAMAYA ÇALIġACAĞIZ.
edecek ve adına hutbe okutup para bastıracak-
Selâhaddin Eyyûbî 1167' de amcası
tı. Böylelikle kendisinin ve kurucusu olduğu
Sirkuh'un (Musul Atabeyi Nureddin Mahmud
Eyyûbî Devleti‘nin siyasî geleceği yeni bir dö-
b. Zengi'nin önemli bir komutanı) ile beraber
nüm noktasına girecekti.1
ġiî Fatımî hâkimiyetine son vermek amacıyla
GerçekleĢtirdiği ulvi gazalarında ne
çıkılan Mısır seferinde, onun yardımcısı sıfa-
kendisinin ne de kılıcının yüzü dönmemiĢti
tıyla kendini ilk kez tarih sahnesinde göster-
Selâhaddin Eyyûbî'nin. Kudüs-i ġerif'i Haçlı-
miĢti. 1169'da Mahmud Zengî büyük bir or-
lardan geri almıĢtır. Selâhaddin Eyyûbî adalet-
duyla Kâhire'yi fethedip idareyi vezir tayin
li, cömert yaradılıĢlı, kararlı, basiretli, Ģevkatli
ettiği Sirkuh'a bırakacaktı. Ancak Sirkuh çok
ve birçok yüksek niteliklerin tümünü kiĢiliğin-
yaĢamayacaktır. Yerine 26 Mart 1169'da itti-
de toplamıĢtı. Onun devrinde batılıların Ġslâm
fakla Selâhaddin Eyyûbî getirilecektir. Aynı
ülkelerinde gördükleri ümran ve medeniyet
zamanda Nureddin'in ordu komutanı da ola-
eserleri Avrupalıların medenileĢmesine sebep
caktır. ĠĢte bu tarihten sonra Selâhaddin ken-
olmuĢtur.
disinden tarihin beklediği esas rolleri ifa et-
Haçlı Seferi' nde Selâhaddin'in rakibi
meye baĢlayacaktır.
olarak bilinen Ġngiltere Kralı I. Richard kuvvet
Selâhaddin hep Nureddin'in adına ha-
ve cesareti, özellikle haĢarılığıyla Ģöhret bul-
reket ediyor ve tabiiyetini sürdürüyordu. 15
muĢtu. Arslan Yürekli Richard denilen bu hü-
Mayıs 1174'te Nureddin ölünce devlette sal-
kümdar, Haçlıların üçüncü seferi esnasında o
tanat kavgası baĢ göstermiĢti. Selâhaddin
kadar kibir ve böbürlenme göstermiĢtir ki müt-
ġam'dan gelen davet üzerine Ekim 1174' te
tefikleri adını nefretle anmıĢlardır. Richard
Mısır'dan ayrılacaktı. Muhaliflerin saf dıĢı
zalimlikleri ve kötülükleri ile ünlü bir hüküm-
ettikten sonra 6 Mayıs 1175'te istiklâlini ilân
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
48
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
dardı.2
Seferin hazırlanmasını tetikleyen Ģevk, kendiIII. Haçlı Seferi 1187'de Selâhaddin
liğinden geliĢtiyse de, seferberlik bir pazarlık
Eyyûbî'nin Kudüs'ü alması ile baĢlamıĢtır. Bu
meselesi haline geldi.
sefer Ortaçağ Avrupası' nın en büyük askerî
Aslında III. Haçlı Seferi, Hıristiyanla-
harekâtıydı ve baĢarısızlıkla sonuçlandı. Kut-
rın ve Müslümanlar arasında kısa sürede Ak-
sal ġehirin elden çıkması bütün Hıristiyanlık
deniz'e yayılıp Avrupa‘ya dek uzanacak olan
âleminde dinî duyguları körükledi. Papazlar
yenidünya savaĢına yol açan büyük buhranlar-
yedi yıl boyunca Tanrısal Mütareke çağrısın-
dan biriydi.
da bulundular. Halk oruç tuttu ve geniĢ katı-
Askerî bir giriĢim olarak büyük ka-
lımlı dua ayinleri düzenlendi. Papa III.
zançlar sağladı. Arslan Yürekli Richard'ın yi-
Clement ve dönemin Alman Ġmparatoru
ğitlikleri ile renklenen büyük bir gösteri oldu.
Frederick Barbarossa bunu ilk yapan kiĢilerdi.
Köln'deki
bir
toplantıda
Selâhaddin tek bir arzuyla yanıp tutuĢuyordu:
Frederick
Kudüs'ü geri almak. Nihayetinde bu, Müslü-
Barbarossa, Ġsa'nın aralarında olduğunu söy-
manların kutsal savaĢı cihad idi. Peki neden
leyerek baĢkanlığı reddetti. Cenova bile Pisa
son baĢarı kazanılamadı?
ile barıĢ yapmıĢtı. Hıristiyanlık âlemi büyük
Bu uzun ve ilginç bir hikâyedir. Akka
ölçüde seferberliğe katılmıĢtı. Sefer yüz yıl
önceki kadar büyük bir kalabalıkla baĢladı.
ve
Askalan
alındı,
savaĢlar
kazanıldı,
Hedef aynı idi "Kudüs'ü ele geçirmek." Peki
Selâhaddin Eyyûbî neredeyse kaynaklarının
ya fark neydi?
sonuna geldi ve bir antlaĢma yapıldı. Nihaye-
III. Haçlı Seferi, sıradan halkın geniĢ çap-
tinde Selahaddin kazandı ve istilacılar bir daha
lı bir hareketi olmak yerine, mutlak iktidar sahip-
Kudüs surlarını Ģehrin içinden göremediler.
lerinin ortak giriĢimiydi. Diplomasi bu seferde
Arslan Yürekli Richard muhteĢem bir savaĢ-
önemli rol oynadı. Yola çıkmadan önce anlaĢma-
çıydı. Onun eĢsiz kiĢisel yiğitliği bütün Haçlı
lar yapıldı, "entente cordiale" (Samimi anlaĢma/
Seferi'ne damgasını vurdu. Sonuç tartıĢmalı bir
iki ya da daha fazla ülkenin karĢılıklı dostluk ve
gecikme ile belirsizlik ve nihayet zafer umudu
politik uzlaĢma imzalaması) sağlandı. Akdeniz'e
kalmayınca
yayılıp Avrupa‘ya dek uzanacak olan yenidünya
anlaĢma
ile
tamamlanmıĢtı.
Richard, Ģövalyelere has bir maceralığa düĢ-
savaĢına yol açan büyük buhranlardan biriydi.
müĢ ve uğrunda savaĢtığı davayı kaybetmiĢti.3
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
3 Harold Lamb, Haçlı Seferleri Demir Adamlar ve Azizler,
İstanbul: İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2010, 314.
1 M. İsmail Çolak, Selahaddin Eyyubi, Kudüs ve Haçlılar,
İstanbul: Yeni Dünya, 2002, 1.
2 Walter Scott, Selahaddin Eyyubi ve Arslan Yürekli Richard,
İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2012, 7.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
49
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
KUDÜS‘ÜN FETHĠNDEN
SONRAKĠ
GELĠġMELER
Hıttin SavaĢın sonrası geliĢmeleri gözler önüne seriyoruz.
Yerküremiz üzerinde siyasî, dinî, kül-
oğullarının tarihi ile adeta özdeĢleĢen Kudüs,
türel ve ekonomik olarak hemen her devirde
Hıristiyanlar için Hz. Ġsa‘nın kısa ve çarmıha
dünyanın ağırlık merkezi olmuĢ coğrafyalar
gerilmesi ile sonuçlanan hayatının hatıralarını
vardır. Ancak hiçbir coğrafya dünyanın mad-
barındırırken3, Müslümanların ilk kıblesi ve
dî ve manevî açıdan merkezi olan Kudüs ka-
Hz. Muhammed‘in miracının gerçekleĢtiği yer
dar ehemmiyet arz etmemiĢtir. Onun bu husu-
olmuĢtur. 4 Ayrıca
siyeti tarih boyunca büyük istilaları üzerine
Aksa‘nın bulunduğu mahal ve çevresi mukad-
çekmiĢ ve bu kutsal Ģehrin insanlarını bütün
des topraklar olarak zikredildiği5, gibi Kudüs‘e
Filistin ile birlikte büyük felaketlere boğmuĢ-
dair hadiselerin varlığı da bu Ģehri Müslüman-
tur. Bu çerçevede, kutsal kitaplara, efsanelere
ların nazarında Mekke ve Medine‘den sonra
ve tarihe mal olan ilkçağlardan günümüze
üçüncü önemli bir Ģehir yapacaktır. Hz. Ömer-
kadar gelen süreçteki bütün bu istila hareket-
‘in Kudüs‘ün fethinde ortaya koyduğu bu anla-
leri göz önüne alındığında, Müslümanların
yıĢ 1187 yılında Selâhaddin Eyyûbî tarafından
Kudüs‘ü fethi daha önceki ve daha sonraki
tekrarlanacaktır.
Kur‘ân‘da
Mescid-i
istilaların tamamından farklı bir mahiyet arz
2 Ekim 1187 tarihinde Selâhaddin
ettiği gibi bilhassa dinî ve insanî değerler açı-
Eyyûbî‘nin Müslümanların; peygamberin gece
sından da büyük bir mânâ ifade etmektedir.1
vakti Kudüs‘ten miraca çıkıĢını kutladıkları
Peygamberler Ģehri olan Kudüs2, Ya-
gün
yani
Miraç
Kandili‘nde
Selâhaddin
hudiler ve Hıristiyanlar için olduğu kadar
Eyyûbî törenle kutsal kente, Kudüs‘e girer.
Müslümanlar içinde kutsal bir Ģehir idi. Ġsrail-
Emîrleri ve askerleri çok kesin emirler almıĢYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
50
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
tır: Ġster Frenk ister Doğulu olsun hiçbir Hı-
Âdil, Selâhaddin‘den bin yoksul tutsağı fidye
ristiyan rahatsız edilmeyecektir. Gerçekten de
almadan bırakmasını ister. Bunu haber alan
ne katliam yaĢanır ne de yağma. Birkaç fana-
Frenk piskoposu yedi yüz, Balian‘da beĢ yüz
tik Frenklerin zulmüne misilleme olarak Kut-
tutsağı daha bırakmasını isterler. Hepsi bırakı-
sal Kabir Kilisesi‘nin yıkılmasını talep eder,
lır. Sonra sultan kendi üstünlüğü ile yaĢlı in-
ama Selâhaddin onlara hadlerini bildirir. Bu-
sanların fidye ödemeden gidebileceklerini,
nun sonucunda ibadet yerlerindeki güvenlik
hapsedilmiĢ aile babalarının da serbest bırakı-
önlemlerini arttırırdı ve Frenklerin de istedik-
lacaklarını duyurur. Frenk dullarına ve yetim-
leri zaman hacca gelebileceklerini duyururdu.
lerine gelince; onları fidyeden muaf tutmakla
Kubbetü‘s-Sahra‘ya yerleĢtirilmiĢ Frenk haçı
kalmaz, serbest bırakmadan önce her birine
haliyle kaldırılır ve kiliseye dönüĢtürülmüĢ
armağanlar verir. Selâhaddin‘in hazinedarları
Mescidü‘l-Aksa‘da duvarları gülsuyu ile yı-
umutsuzluktan ne yapacaklarını ĢaĢırmıĢlardır.
kandıktan sonra yeniden Müslümanların iba-
Bari en yoksullar fidyesiz bırakıldığına göre,
detine açılır. Selâhaddin, etrafında silah arka-
zenginlerin fidyesi arttırılsa ya! Devletin bu
daĢlarından bir kalabalık olduğu halde, ağla-
dürüst hizmetkârları, Kudüs piskoposu yanın-
yarak dua ederek ve namaz kılarak bir mabet-
da altın, halı ve her türlü değerli eĢya yüklü
ten diğerine geçerken Frenklerin çoğu Ģehirde
arabalarla Ģehirden çıkınca, öfkeden çıldıracak
kalmıĢtır.6
hale gelirler. Gerçekten de piskopos Ģehirden
Zenginler Ģehri terk etmeden önce ev-
çıkarken herkes gibi on dinar ödeyecek hatta
lerini, dükkânlarını veya mobilyalarını sat-
kazasız belasız Sûr‘a ulaĢabilmesi için yanına
makla meĢguldü. MüĢterilerin çoğu ise Ģehir-
bir de muhafız bölüğü katılacaktır. Selâhaddin
de
Yakubî
Kudüs‘ü altınları istif etmek veya intikam al-
hıristiyanlardır. Öteki mallar daha sonra,
mak için fethetmemiĢtir. Kendi açıklamasına
Selâhaddin‘in Kudüs‘e yerleĢtireceği Yahudi
göre, Allah‘a ve imanına karĢı ödevini yerine
ailelere satılacaktır. Balian ise en yoksulların
getirmeye çalıĢmıĢtır. Onun asıl zaferi Kutsal
fidyesini ödeyebilmek için para denkleĢtirme-
Kent‘i istilacıları boyunduruğundan fazla kan
ye uğraĢmaktadır. Aslında fidye çok yüklü
dökmeden, yıkıma yol açmadan, kin uyandır-
sayılmaz. Olağan koĢullarda prenslerin fidye-
madan kurtarmasıdır.7
kalan
Ortodoks
veya
si on binlerce dinarı bulurdu, kimi zaman yüz
Kudüs‘ü Haçlıların elinden geri alması
bin dinarı bile geçerdi. Ama yoksullar için
ile hem Hıristiyan dünyasında hem de Ġslâm
aile baĢına yirmi dinar bir veya iki yıllık ge-
Âleminde büyük yankı uyandırdı. Avrupa‘da
lirleri demektir. Binlerce zavallı, Ģehir kapıla-
büyük bir infiale yol açtı. Zaten hasta olan Pa-
rının önüne toplanmıĢ birkaç metelik dilen-
pa III. Urbanus, haberler kendisine ulaĢınca
mektedir. En az kardeĢi kadar duyarlı olan el-
kahrından öldü. Yerine VIII. Gregorius seçildi,
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
51
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
Selçuklu Devleti‘nin baĢkenti Konya‘ya ulaĢtı.
Bu sırada Selçuklu Devleti siyasî birliğini kaybetmiĢ, oğulları arasında taht mücadeleleri
baĢlamıĢ ve II. Kılıç Arslan da Konya‘da oğlu
MelikĢah‘ın elinde esir düĢmüĢtü.11 Haçlı ordusu daha Edirne‘de iken II. Kılıç Arslan‘ın
mektubunu Frederick‘e sunmuĢlardı. Elçiler
ile Almanlar arasında, ordunun Anadolu‘dan
serbestçe geçmesi ve kendi paraları ile erzak
fakat birkaç ay sonra o da ölünce III.
vb. ihtiyaç maddelerini satın alabilmelerini
Clemens, papalık makamına seçildi.8 Katolik
sağlayan bir antlaĢma yapıldı. Selâhaddin
kilisesi, Avrupa krallarından yeni bir ordu
Eyyûbî‘nin haçlıları imhası ve Kudüs‘ü fethi
kurmalarını istedi. Yapılacak sefere kaynak
üzerine harekete geçen III. Haçlı ordusu Ala-
olması içinde 1188‘de ―Selâhaddin öĢrü‖ adı
Ģehir ve Denizli havalisinden geçerek, Ulubor-
ile bir vergi koydurdu.9 Ġngiltere ve Fransa‘da
lu civarında, Türk topraklarına girdi. Haçlı or-
ki ruhban sınıfları hariç herkes bütün gelirle-
dusunun yolu üzerindeki Türkmenler, baĢlan-
rinin ve servetinin onda birini verecekti. Bu
gıçta yollardan uzaklaĢarak dağlara çekildi-
vergi zengin yoksul herkesten alınacak vergi
ler.12 II. Kılıç Arslan bunlarla savaĢa giriĢmedi;
vermeyenler aforoz edilecekti. Bu vergi bü-
ordunun peĢine takılıp askerleri rahatsız et-
yük oranda Avrupa‘nın bütün devletlerinde
mekle yetindi. Ancak bu etkili bir taktik oldu.
toplandı. Fakat Ġskoçya kralı William The
Açlık, susuzluk ve Türklerin baskını Almanla-
Liyon baronlarını bu vergiyi ödemeye ikna
ra ağır kayıplar verdirmeye baĢladı. Frederick,
edemedi. Papanın davetine ilk icabet eden
Kılıç Arslan tarafından boĢaltılmıĢ olan Kon-
yaĢlı Roma-Germen imparatoru Frederick
ya‘ya girdiyse de burada fazla kalmadı ve or-
Barbarossa oldu. Barbarossa, Mainz‘den
dusunu Toros geçitlerinden Silifke‘ye doğru
1189‘da yola çıktı. 15.000 Ģövalye, 60.000
yürüttü.
süvari ve 100.000 piyadeden oluĢan bu büyük
ordunun Akdeniz‘den deniz yoluyla gitmesi
mümkün değildi.10
Almanlar, Bizans üzerinden Anadolu‘ya oradan da Antakya‘ya varmayı planlıyorlardı. Alman Ġmparatoru Barbarossa, Bizans Ġmparatorluğu‘yla bir çatıĢmaya girmemek için ordusunu Çanakkale‘den geçirerek
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
52
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
10 Haziran 1190 tarihinde ordu Silif-
Latin Krallığı‘nın baĢkenti olarak tarihinde
ke ovasına vardı. Ancak Frederick‘in Silifke
baĢka bir sayfa açılıyordu artık.14
çayını geçerken boğulması morali bozulan
ordunun
dağılmasına
yol
açtı.
Akka‘nın
yeniden
fethedilmesinden
Oğlu
çok kısa bir süre sonra Kral Philipp ülkesine
Frederick‘in idaresinde küçük bir ordu Sûr‘a
döndü. Artık Richard‘ın komutasında devam
ulaĢabildi.13 Böylece Doğu‘daki haçlıların
eden Haçlı Seferi‘nin ikinci evresi baĢlıyordu.
ümitle beklediği yardım kaybolup gitti. Kav-
Richard‘ın öncelikli hedefi, kıyı bölgelerini
gacı tabiatlarıyla tanınan ve karĢılıklı küskün-
Müslüman kuvvetlerden temizlemekti. Kudüs-
lükleri olan diğer iki müttefik Philipp ve
‘ü geri alabilmenin ön koĢulu idi. Haçlılar
Richard, sırasıyla 1191‘in nisan ve haziran
Akka‘dan güneye doğru ilerlerken yer yer
aylarında deniz yoluyla Filistin‘e ulaĢtılar.
Selâhaddin‘in birlikleri ile çarpıĢmalar oldu ve
Richard yolda Kıbrıs‘ı da fethetti ve adada
Arsuf‘da Müslümanların yenilmesinden sonra
kendi kendini Bizans Ġmparatoru ilan etmiĢ
Richard 10 Eylül 1191 tarihinde Yafa‘yı aldı.
olan Ġsaakios Komnenos‘un hâkimiyetine son
Richard burayı üs olarak kullanıp iki kez Ku-
verdi. III. Haçlı Seferi‘nin ilk elden hedefi
düs tepelerine doğru saldırıya geçti ama ikisin-
Akka idi ve oradaki Müslüman garnizonu, bir
de de kente birkaç kilometre kala Beyt
daha Selâhaddin‘e karĢı silaha sarılmayacağı-
Nuba‘da durdurulunca geri çekilmek zorunda
na yemin ettikten sonra serbest bırakılan Kral
kaldı.15
Guy tarafından kuĢatılmıĢtı. Guy‘de 1189
Yerel baronlar ile askeri tarikatlara
yazının sonlarından beri Selâhaddin‘in kuĢat-
bağlı Ģövalyeler, Kudüs‘ün bir tuzak olabilece-
ması altında idi. Kralların geliĢi ile haçlı kuv-
ği konusunda sağlam ve hazin tavsiyelerde bu-
vetleri iyice güçlendi ve sonunda Franklar,
lundular krala. Her iki taraf içinde çok daha
Akka‘da zafer kazandılar. 1191 yılında kent
büyük
teslim oldu. Bir sonraki yüzyıl boyunca yeni
Selâhaddin‘in Mısırla irtibatını sağlayan hatlar
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
53
stratejik
önem
taĢıyan
kent,
————————————————
Kapak Dosyası———————————————–———
üzerindeki Askalan‘dı. Haçlılar ilerledikçe
Tarih boyunca Kudüs‘e hangi toplum
Selâhaddin Askalan‘ı yakıp yıktı; Richard
hâkim olursa olsun Ģehrin adı barıĢ ve kutsal
çok geçmeden kenti yeniden tahkim etti. Her
sıfatı ile birlikte ifade edilmiĢtir. Oysa Kudüs
iki lider de akıllıca davranıp bir açmaza dü-
ancak Hz. Ömer‘in fethi ile tarihinde pek de
Ģüldüğünü kabul ettiler. Zaten Yafa‘nın alın-
alıĢık olmadığı bir barıĢ sürecine girecektir. Bu
masından sonra müzakereler baĢlamıĢtı ve bu
barıĢın ruhuna uygun idare anlayıĢı Eyyûbîler,
süreçte Selâhaddin‘i Frankların ―Saphadin‖
Memlûkler ve özellikle Osmanlılar döneminde
adıyla tanıdığı kardeĢi el-Âdil Seyfeddin tem-
devam edecektir. Uluslararası siyasal ağırlık
sil etmekteydi. Uzun pazarlıklardan sonra
merkezi olma konumu ile Kudüs bugün de
1192 tarihinde üç yıllık bir ateĢkes antlaĢması
dünyanın gündemindedir. Her gün kan kaybe-
imzalandı. Latin krallığı Yafa‘ya kadar olan
den bu bölgenin barıĢı için uluslararası plat-
kıyı bölgesini elinde tutacak, ama tahkimatla-
formlarda Osmanlı modelinin konuĢulması
rı yıkılmıĢ durumdaki Gazze ile Askalan
oldukça dikkat çekicidir. Gerçekten kalıcı bir
Selâhaddin‘in denetimine geçecekti. Haçlı
barıĢ için bugün bu Ģartlarda Müslüman, Hıris-
seferi bitince baĢ aktörleri de sahneden çekil-
tiyan ve Yahudilerin birlikte yaĢayacakları ve
di. Richard ateĢkes antlaĢmasından bir hafta
bu birlikteliği sağlayacak bir idare anlayıĢının
sonra bölgeden ayrıldı. Selâhaddin ise 4 Mart
uygulanması gerekmektedir.17
1193 tarihinde ġam‘da öldü.16
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
54
Kapak Dosyası
————————————————
———————————————–———
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, Harran
8 J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, İstanbul: İnkılâp Kitapevi Ya-
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, II, 2001, 47.
yınları, 2015, 214-215.
2 Samuel’in Birinci Kitabı 7:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal
9 Cemal Toksoy-Fatma Toksoy, Selâhaddîn Eyyûbî, İstanbul:
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 366; Nehemya 11:1,
Şule Yayınları, 2015, 243.
Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 627; Yeşaya 3:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstan-
10 Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, III, Ankara: TTK
bul: Yeni Yaşam Yayınları, 883-884; Yeremya 2:1-4, Yaşam
Yayınları, 2008, 14.
Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 975;
Hezekiel 4:1, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni
11 Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, İstan-
Yaşam Yayınları, 1063; Hoşea 4:1, Yaşam Açıklamalı Kutsal
bul:Yeditepe Yayınları, 2009, 130.
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1151; Amos 2:1, Ya-
12 Jon Von Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, I, İstanbul: Sabah
şam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları,
Yayınları, 1996, 45-46; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I,
1175; Ovadya 1:20-21, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İs-
Ankara: TTK, 2011, 2; Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günü-
tanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1189; Mika 1:12, Yaşam Açık-
müze İslâm Tarihi, VIII, İstanbul: Çağ Yayınları, 1992, 257.
lamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1198;
Sefanya 3:14, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni
13 Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Anka-
Yaşam Yayınları, 1222; Hagay 1:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal
ra: TTK Yayınları, 2014, 552.
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1225; Zekeriya 8:3,
14 P.M. Holt, Haçlılar Çağı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınla-
Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayın-
rı, 1999, 59-60.
ları, 1236; Malaki 1:5, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1247.
15 Thomas Asbridge, Haçlı Seferleri, İstanbul: Say Yayınları,
3 Matta 27:41-50, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap,
2014, 482-483.
İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1318; Markos 15:25:41, Yeni
16 P. M. Holt, 60.
Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1357; Luka 23:26-49, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal
17 Muammer Gül, “Kudüs ve Tarih İçinde Aldığı İsimler”, Fırat
Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1415-1416; Yuhanna
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XI, Elazığ, 2001, 45.
19:17-37, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul:
Yeni Yaşam Yayınları, 1460.
4 Elmalılı M. Hamdi Yazır, İsra 1, Kur’an-ı Kerim Yüce Meali,
İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 130.
5 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Bakara 58, Kur’an-ı Kerim Yüce
Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 6; Elmalılı M. Hamdi
Yazır, Maide 21, Kur’an-ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge
Yayınevi, 2008, 50; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Araf 161, Kur’an
-ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 78.
6 Amin Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2016, 184.
7 Amin Maalouf, 185.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
55
————————————————
DüĢünce———————————————–———
DESCARTES‘ĠN TARĠH
ANLAYIġI
DüĢünce alanında Descartes‘in
tarih yorumunu açıklamaya çalıĢacağız.
René Descartes (31 Mart 1596-11 ġu-
sının kitaplarda anlatıldığından çok daha çeĢit-
bat 1650) Fransız matematikçi, bilim adamı
li ve çeliĢkilerle dolu olduğunu öğretti. Emin
ve filozoftur. Batı düĢüncesinin son yüzyılla-
olabileceğimiz, kesin olarak bilebileceğimiz
rındaki en önemli düĢünürlerinden biridir.
bir Ģey olup olmadığı sorusu kafasına böyle
Skolâstik düĢünceden ayrılıĢını bir baĢka de-
takıldı. Hollanda‘ya yerleĢti. O sırada Hollan-
yiĢle Modern Felsefe ile baĢladığı kabul edi-
da Avrupa‘nın en geniĢ ifade özgürlüğüne sa-
lir. Descartes, 1628'den itibaren, 15 yıl süren
hip ülkesiydi. Descartes, araĢtırmalarını felse-
geziler, savaĢlar ve serüvenlerden sonra yer-
fe, matematik ve bilim alanlarında sürdürerek
leĢtiği Hollanda'da, batı düĢüncesini altüst
insan düĢüncesinin temellerini incelemeye bu-
eden bir felsefe sistemi kurmuĢtur. Öğrendi-
rada giriĢti. Kabaca 1629-1649 arasında niteli-
ğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının
ği çok yüksek özgün eserler verdi. Felsefede
hepsini birden büsbütün silerek, her Ģeyden
en
kuĢkulanmaya baĢladı. Yalnız tek bir Ģeyden
―Yöntem Üzerine KonuĢmalar‖ ile 1641‘de
emindi: ―DüĢüncenin varlığına‖. Buradan ha-
yayımlanan ―Meditasyonlar‖‘dır. 1649‘da Ġs-
reketle, evrenin açıklamasını yaptı .1
veç Kraliçesi Cristina, kendisine felsefe öğret-
önemli
eserleri,
1637‘de
yayımlanan
Eğitimini tamamlamak için orduya
mesi için Descartes‘i Stockholm‘e davet etti.
katılır ama hiçbir savaĢa tanık olmamakla
Ġsveç‘in sert kıĢları yüzünden ciğerlerinden
birlikte Avrupa‘yı bir asker olarak köĢe bu-
hastalanan Descartes 1650‘de öldü.2
cak dolaĢır. Bu yolculuklar ona insanın dünya
Descartes; ―Hiçbir Ģey keĢfedilemeye-
-
cek kadar uzak olamaz sözünü‖ hayatına uyarYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
56
————————————————
DüĢünce———————————————–———
lamıĢ ve yaptığı bütün çalıĢmaların peĢinden
kadar yanlıĢ bilginin kaynağı akıl olamaz.
bu söz doğrultusunda koĢarak sonuca ulaĢ-
Böylece Descartes, insanların yanlıĢa düĢmele-
mıĢtır. Yaptığı çalıĢmalar ile baĢarı basamak-
rinin tek nedeninin doğru bir yönteme sahip
larında zirveye çıkmayı baĢaran Descartes, bu
olmamaları olduğu sonucunu çıkarır.3
baĢarılı ve tarihte hep kendinden bahsettire-
Latince
cek çalıĢmalarında yer vermiĢtir.
yazdığı
bir
müzik
özeti
(Compendium musicae,1618); gene Latince
Modern felsefenin ve analitik geomet-
yazdığı; ancak tamamlayamadığı ve ölümün-
rinin kurucusu olan Descartes için de,
den sonra yayımlanan ―Aklın Ġdaresi‖ Ġçin Ku-
Bacon'da olduğu gibi, amaç doğayı egemen-
rallarıdır. 1628'e doğru Galileo'nun, Papalık
lik altına almaktır. Çünkü insan ancak o za-
tarafından mahkûm edildiğini öğrenince ya-
man mutlu olabilir. Fakat doğa, skolâstiğin
yımlamaktan vazgeçtiği Dünya ya da IĢık Üze-
sağladığı bilgilerle egemenlik altına alına-
rine Ġnceleme ve Aklını iyi kullanmak ve bi-
maz. Böylece Descartes‘in da skolâstiğin in-
limlerde doğruyu aramak için bir yöntem araĢ-
sanı yanlıĢa götürdüğünü düĢündüğü anlaĢıl-
tırmasına giriĢti. Ġnsan bilgilerinin oratik bir
maktadır. Ona göre, bunun iki nedeni vardır:
temeli bulunduğuna inanan Descartes, matematik kesinliği tüm bilgi alanlarına yaymak ve
1. Skolastiğin kavramlarının açık seçik ol-
bir evrensel matematik (Mathesis Universalis)
madığıdır.
kurmak istemiĢtir.4
2. Bu yöntem doğru bilgi elde etmeye uygun
Descartes‘in kısa yaĢam öyküsünden
değildir.
sonra Ģimdi de tarih anlayıĢına değinelim. Ta-
Böylece Descartes yeni bir yönteme
rih felsefesi yaparken, hem tarihi yaĢanmıĢ
gereksinim olduğunu belirtir. Çünkü ona göre
geçmiĢ olarak bir bütün halinde kavramaya ve
doğruyu yanlıĢtan ayırt etme gücü, yani akıl
insan yaĢamının anlamlandırmada tarihsel var-
(sağduyu) eĢit olarak dağıtılmıĢtır. O halde bu
lık alanının yerini ve konumunu belirlemeye,
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
57
————————————————
DüĢünce———————————————–———
hem de bu yaĢanmıĢ geçmiĢte olup bitenlerin
anlattığı yazılı yapıtların doğru, nesnel, bilimsel vb. bilgi verme özelliğine sahip olması
için sağlanması gerekir.
―Tarih Felsefesi‖ bir çalıĢma alanının
adı olarak ilkin XVIII. yüzyılda telaffuz edilmiĢtir. Collingwood‘a göre bu terimi ilk kullanan düĢünür Voltaire olmuĢtur. Voltaire bu
terimi-tarihçinin eski kitaplarda bulduğu hikâyeleri tekrar etmekte kendi düĢüncelerini
geliĢtirmeye çalıĢtırdığı bir tarih düĢünürlüğü
sistem kurucu filozof ve modern felsefenin
kastederek-eleĢtirel ya da bilimsel tarih anla-
kurucusu olarak yer alır. Rasyonalizme verile-
mında kullanılmıĢtır. Yani insanlık tarihinin
cek en büyük değeri verme göreviyle, bütün
eleĢtirel bir bakıĢla ele alınmasının ve ilkele-
felsefi uğraĢında ―mutlak‖ı bulmayı amaçla-
rinin belirlenmesini amaçlayan bir çalıĢmaya
mıĢtır. Öyle ki, nefes alan ve düĢünen bir canlı
bakılarak bir söyleyiĢle, geleneksel tarih anla-
olan insanın, bu evrende yolunu, aklını kulla-
yıĢından kopmaya duyma gereksinim ancak
narak ve kesin bilgiye ulaĢarak bulması gere-
XVIII. yüzyılda ortaya çıkmıĢtır. Öyleyse,
kir. Bu bağlamda Descartes, kendi bilgi kura-
tarih felsefesini tarih düĢüncesinden ayıran
mını oluĢtururken düĢünceden yola çıkacak,
temel ölçütün ne ya da neler olduğu sorusuna
varlığa zihinde temsil edilmenin sonucunda
yanıt aramak kaçınılmaz görünmektedir.5
nesnellik atfedecek, gerçeğe ise zihinde temsil
Descartes pozitivizmin etkisiyle doğa
edilenin kesinliğini bağıĢlayacaktır. Diğer bir
bilim çalıĢmalarının baĢarısına öykünen beĢe-
deyiĢle, Descartes‘e kadar bilgiye ulaĢılmaya
ri bilimlerin (tarih ve sosyoloji baĢta olmak
çalıĢılırken, varlıktan özneye doğru gidilmiĢti,
üzere) bir takım yöntem arayıĢ içerisine girdi.
yani nesneyi araĢtırmak ve onun özünü bulmak
Çabaları yanı sıra beĢeri bilimleri özellikle
ve onu anlamak bilgiyi oluĢturmaya yetiyordu.
tarih baĢta olmak üzere gerçekliğin bir resmi
Zira kuĢkucuların argümanları da nes-
olmanın çok uzağında umutsuz bir vaka ola-
nenin, kesin bir bilgiye ulaĢılacak kadar bile-
rak nitelendirenlerin tartıĢmaları yöntem ve
nemeyeceği yönündeydi. Descartes ise bu teh-
bilgi güvenilirliği açısından oldukça verimli
likeyi savuĢturma ve de devrim niteliğindeki
bir tablo ortaya çıkartmıĢtır.
bir projeyle, düĢünen bilgi nesnesinin bilgisine
ulaĢmayı göze aldı. Bu kesin bilgiye ulaĢma
Renê Descartes felsefe tarihinde ilk
amacında ise kendisine yöntemler belirledi ve
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
58
————————————————
DüĢünce———————————————–———
onlara sıkı sıkıya uyarak hakikate ulaĢacağını
Ģın doğa bilimleri kendi alanlarında bile doğru-
düĢünmüĢtü. Bilgilerin kesinliklerine ulaĢtı-
yu ele geçirmekten uzaktır.
ğını doğruladığında ise, bütün bilimlerin üs-
Sosyal bilimler alanında doğal bilim-
tüne kurmayı hedeflediği evrensel bilimini
lerdekine benzer bir kesinlikte bilginin veya
icat edecekti. Zira ona göre, bütün bilimler
yöntemin imkânlarının sorgulandığı ve sosyal
temellerinde birbirleriyle iliĢkiliydi fakat in-
bilimlerde yöntembilim tartıĢmaları için büyük
sanlık bu iliĢkiyi çözemiyordu. Burada yapı-
bir imkânı içeren Vico‘nun bu iddialarının
lacak Ģey, düĢüncenin etkinliğiyle çıkarımlar
özellikle Descartes tarih karĢıtlığına karĢı olan
yapmak ve bütün bilimleri matematik çatısı
yönlerinin incelenmesi özellikle bu açıdan çok
altında birleĢtirmekti.6
önemlidir.
Comte, Marx, ve Hegel baĢta olmak
üzere tarihin ve toplumun belli doğal yasalar
XVII. yüzyılın düĢünce dünyası kendi-
çerçevesinde değiĢmez iliĢkilerle anlaĢılabile-
ni doğa bilimlerinin sorunlarına verdi ve tarih
ceği fikri ve kendilerinin bu yasaları bulduk-
sorunlarını bir yana bıraktı. Çünkü hâkim dü-
ları iddiası aslında yeni değildir. Onlardan
Ģünce kesin ve güvenilir olan gerçek bilginin
çok zaman önce Ġbn Haldun bunu müjdeler-
imkânını bulmaktı. Descartes‘e göre tarih ne
ken bir baĢka ardılı Giambattista Vico (1668-
kadar ilginç ve öğretici olursa olsun bu niteliğe
1744), Scienza Nuova (Yeni Bilim) adlı yapı-
sahip bir bilgiyi bize vermeye uzak görünüyor-
tında bunu tarih bilimine bakıĢın doğa bilim-
du. Bu yüzden Descartes tarihin bir bilgi disip-
lerinden farkını anlatırken ortaya koymaya
lini olabileceğine ihtimal vermiyordu.
çalıĢmıĢtır. Kitabının yayımlandığı ilk za-
Descartes burada tarihe iliĢkin olarak
manlar beklenen yankıyı yapmayan bu çalıĢ-
birbirinden ayrılmasını istediği dört noktayı
ma, yüz yıl sonra Almanca ve Fransızcaya
vurguluyor:
çevrilmiĢtir.
1.Tarihsel
Vico, zamanının doğal ve beĢeri bi-
kaçakçılık: Tarihçi,
yurdundan
limlere yaklaĢımını bu eseriyle tersine çevir-
uzakta yaĢayarak kendi çağına yabancılaĢan
miĢtir. O‘na göre, doğru bilginin türeyeceği
bir gezgindir.
olgular akılcılarını ve deneyimcilerin sandık-
2. Tarihsel pyrhonculuk: Tarihsel anlatılar
ları gibi doğal olgular değil, tarihsel ve top-
geçmiĢe iliĢkin güvenilir açıklamalar değildir.
lumsal olgulardır. Çünkü doğanın aksine tarih
3.Faydacılığa
ve toplum bizzat bizim yaptığımız ve neden
mı: Güvenilmez anlatılar gerçekte neyin ola-
olduğumuz dolayısıyla doğrudan tanıma ola-
naklı olduğunu anlamamıza, dolayısı ile Ģimdi-
nağına sahip olduğumuz bir Ģeydir; buna kar-
de etkin bir biçimde eylememize yardımcı ola-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
59
karĢı
tarih
tasarı-
————————————————
DüĢünce———————————————–———
de etkin bir biçimde eylememize yardımcı
Bu anlayıĢı benimseyen ekole Descartes‘çi
olamaz.
tarih okulu da denebilir.
4.DüĢ kurma olarak tarih: Bu da, en iyi ta-
Descartes‘çi Tarih okulunun genel eği-
rihçilerin bile, olduğundan daha görkemli
limi keskin bir biçimde tarih dıĢıydı. Bu durum
göstererek geçmiĢi çarpıtmalarıdır.
Descartesçiliğin tarih kuramını çökerten gerek-
Böylelikle Descartes ile ifadesini bu-
çelerin baĢı olmuĢtur. Tarihselci düĢünce hare-
lan tarihe karĢı güven duymayan kuĢkuculuk,
keti de diyebileceğimiz bu ekolün varlığı bile
tarihçilerin cesaretlerini kırmaya dönük bir
Descartesçiliğin sonunu müjdeler gibiydi. An-
iĢlevi deruhte ediyordu. Ancak, bir takım ta-
cak Descartesçi düĢüncesine keskin bir Ģekilde
rihçiler bunu bir meydan okuma olarak algı-
ilkeler bazında gerçek saldırı Vico ile baĢlar.7
layıp eleĢtirel tarihçiliğin imkânını gösterme
denemelerine soyundular, bu minvalde yeni
Descartesçiler böyle söylüyorlar. Bu anlayıĢı
benimseyen ekole Descartesçi tarih okulu da
denebilir.
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1
http://www.felsefe.gen.tr/ (Erişim Tarihi: 01\12
\2016).
5
Cengiz İskender Özkan, Tarih Felsefesi, Eskişehir:
AÖF Yayınları, 2012, 9.
2
http://felsefekulubu.pau.edu.tr (Erişim Tarihi: 05
\12\2016).
6
www.mufredat.wordpre.com(Erişim Tarihi: 20\12
\2016).
3
http://bilim-adami.com
\2016).
7
www.derindusunce.org(Erişim Tarihi: 21\12\2016).
4
http://www.dersimiz.com(Erişim
\2016).
(Erişim Tarihi: 05\12
Tarihi:
05\12
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
60
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
Selçuklularda Hanedan
Evlilikleri
Selçuklu devletinin devletlerarası iliĢkilerini açıklamada çok önemli bir veri durumundadır. Selçukluların yaptığı evlilikleri siyasi Ģartları göz
önüne alarak açıklamaya çalıĢılan yapılan evliliklerin asıl
gayelerinin neler olduğu sorusuna cevap arayacağız.
Selçuklu Devleti 1037 yılında devlet
Gazneli hanedanlıklar ile evlilik yolu ile iliĢki-
haline gelerek bağımsızlığını ilan etmiĢ
lerini geliĢtirmek istedikleri görülmektedir.
NiĢâbur kentini baĢkent yaparak önce Mezo-
Fakat bunlar arasında Ġslâm aleminin manevî
potamya sonrasında Anadolu ve Ġç Asya boy-
temsilcisi konumdaki Abbasîler ile yapılan
larına kadar sınırlarını geniĢleterek dönemin
evlilikler Selçuklular için özel bir öneme sa-
en büyük Türk devleti haline gelmiĢtir. 1092
hiptir. Ġlk dönemlerde özellikle Karahanlılar ve
yılında iç karıĢıklıklar neticesinde bölünerek
Gazneliler ile evlilik yoluyla yakınlık kurmayı
dört parçaya ayrılmıĢ daha sonrasında ise
isteyen taraf Selçuklular iken siyasî açıdan
beyliklere bölünerek Osmanlı Ġmparatorluğu-
güçlü bir konuma geldikleri yaklaĢık bir asır
nu tarih sahnesine çıkartan süreci meydana
sonrası dönemde kendileriyle evlilik yapılmak
getirmiĢtir.
istenen taraf haline geldikleridir. ĠĢte kaçının
Selçukluların,
Horâsan
bölgesinde
değindiği evliliklerin siyasi kazanımlar elde
varlık göstermeye baĢladıkların 11. Asrın ilk
etme gayesi taĢıyarak gerçekleĢtirildi görüĢünü
yarısının baĢlarından devletin yıkıldığı tarih
destekler mahiyettedir. Selçuklular her zaman
olarak kabul edilen 1157 senesine kadarki
kendinden daha güçlü devletlerle siyasi evlilik
süreçte Abbasîler ile Karahanlı ve Gazneli
yapmıĢ demek doğru olmaz. Çünkü Selçuklu-
devletleri bölgedeki en güçlü devletler olarak
lar güç bakımından kendinden daha zayıf du-
kabul edilmektedir. Selçukluların siyasî açı-
rumda olan Ukayliler gibi civardaki mahalli
dan konumlarının güçlendirmek amacıyla ilk
hanedanlar ile de evlilik yaptıkları bakidir. Fa-
dönemlerinde isimleri Karahanlı, Abbasî ve
kat bu evlilikten Ģu sonuca ulaĢılmak kolaydır.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
61
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
Selçuklulardan güç bakımında daha düĢük bu
belirtmeye çalıĢalım.
beylikler Selçuklularla yaptıkları siyasî sağla-
Tuğrul beyin münasebete giriĢtiği ilk
mayı hedefledikleri anlaĢılmaktadır.
devl etlerde
birisi
Büve yhîl er
idi.
Selçuklularda ki evliliklerin çoğu si-
Büveyhîlerden Ġmadeddin Ebu Kalicar (1024-
yasî açıdan yapılmamıĢ siyasî açıdan destek
1048) yaklaĢan Selçuklu istilası karĢısında sul-
kazanma gayesi olmaksızın yaptıkları evlilik-
tan Tuğrul Bey‘e barıĢ teklif etti. Bu barıĢ
lerinde var olduğunu açıklamak gerekir. Sel-
Ģartlarına göre, Tuğrul Bey‘in Ebu Kalicar‘ın
çuklu hükümdarlarının cariyelerle yaptıkları
kızı ile Çağrı Bey‘in kızının da Ebu Kalicar‘ın
evlilikleri örnek gösterdi. Sonuç olarak Sel-
oğlu Ebu Mansur Fuad ile evlenmesi kararlaĢ-
çuklu hanedanının yaptıkları evliliklerde bü-
tırılmıĢtı.
yük çoğunlukla devletin çıkarları gözetilerek
ġerefüddevle Müslim b. KureyĢ (öl.1085)
hareket edildi ve bu amacında büyük ölçüde
Çağrı Bey‘in kızı Safiye Hatun ile evlenmiĢti.
gerçekleĢtirildiği söylenebilir.
Müslim‘in ölümünden sonrada kardeĢi Ġbrahim
Öte
yandan
Ukaylilerden
Siyasî evlilikler Selçukluların siyase-
aynı hatun ile evlendi. Safiye hatun Ukayliler
tinde önemli bir rol oynamıĢtı. Halifeler ile
ile ilgili siyasî olaylarda yer aldığı gibi zaman
yapılan siyasî evliliklerin yanı sıra birçok ma-
zaman bu hanedan onun sayesinde Selçuklu-
halli hanedanlar ile de aynı Ģekilde bağlar ku-
lardan yardım görmüĢ ve bir Ģeyler koparabil-
rulmuĢtu. Nitekim Ukayliler, Büveyhiler ve
miĢti. Ayrıca sultan MelikĢah da kız kardeĢi
Kakuyiler ve öteki mahalli hanedanlar evli-
Zeliha hatun ile ġerefüddevle‘nin oğlu Ebu
likler yoluyla Selçuklulara bağlanmıĢ veya bu
Abdullah Muhammedi ile evlendirmiĢti. Çağrı
hanedanlarla iyi dostluk münasebetleri kurul-
Bey‘in
muĢtur. Tespit edebildiğimiz bazı kısımları
Kakuyilerden Alaeddevle Ali ile MelikĢah‘ın
kızı
Arslan
hatunu
daha
sonra
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
62
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
kızlarından Sitare hatunun da aynı aileden
Terken hatun bu düğün için çok ağır
Alaeddevle Abukalicar GerĢasb ile evlendiği-
bir çeyiz ile birlikte bin Türk köle ve cariye
ni tespit edebiliyoruz. Sultan Sencer de kız
getirmiĢti. MelikĢah 1055 yılında doğduğuna
kardeşlerinden birini Âl-i Burhan ailesinden
göre evlilik için bu sıradaki yaĢının küçük ol-
Abdulaziz b. Ömer ile evlendirdi ve eniĢtesi
duğuna iĢaret edebilir. Ancak siyasî evlilikler-
el-Sadr ünvanı ile Buhârâ halifelerinin baĢına
de yaĢ söz konusu değildir. Yine siyasî evlilik-
getirdi (1102).
lerde çeyiz olarak köle, toprak, para ve değerli
Büyük hanedanlar ve Selçuklular ara-
eĢya istenirdi. Osmanlı gibi devletlerde olduğu
sında siyasî evliliklere gelince sultan Alpars-
gibi sosyal hayatın yanında hukuk kurallarında
lan Karahanlılardan Yusuf Kadir Han‘ın kızı
evli olmayanlar vergisi (resm-i mücerret) ev-
ġah Hatun (Melik) ile Alparslan‘ın kızı AyĢe
lenme vergisi (resm-i aruz) diğer evliliklerden
ise ġemsülmülk Nasr ile ve daha önce belirt-
ve bekar olanlardan böylece çeĢitli vergiler
tiğimiz üzere Melik ġah terken hatun ile ev-
alınırdı. Halkın evlilik, boĢanma, bekAr du-
lenmiĢti. Bu düğün 1064 yılında yapılmıĢ ve
rumlarından dolayı devlete kanunen vergi veri-
Merv Ģehri baĢtan aĢağı bu düğün münasebe-
lirdi.
tiyle donatılmıĢtı.
———————————————————————————————————————————————-
KAYNAKÇA
1
http://www.kadinlarportali.com
(Erişim
Tarihi:
2 Kaçın, Bülent, Büyük Selçuklu Devletinde Hanedan evlilik-
23.10.2016)
leri, Bilim ve Sanat Vakfı Yayınları, 2007.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
63
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
munda aile kurumu toplumun temel taĢı olarak
OSMANLI DEVLETĠ‘NDE
EVLĠLĠK
görüldüğü, ancak Osmanlı‘nın son dönemindeki yenileĢme hareketinden aile kurumunun da
etkilendiği sonucuna varılmıĢtır.1
Türk-Ġslâm devletlerinde
evlilik özel dosyasında Osmanlıları ele aldık.
Evlilik, bir erkek ile bir kadının beraberliği neticesini doğuran bir akid ile yer almaktadır. Memlûkler zamanında kâdıların
nezâreti altında akkâdü‘l-enkiha denen nikâh
SEMRA ġEKER
kıyma memurları vardı. Bu devirde nikâhların
Tarih Bölümü III. Sınıf Öğrencisi
mutlaka kâdı huzurunda kıyılması mecburiyetinin bulunmadığı; ancak zamanla halk arasında kâdı veya resmî vazifeli huzurunda nikâh
kıyma âdetinin yayıldığı anlaĢılmaktadır. Os-
Aile, toplumu oluĢturan en küçük bi-
manlılarda da bu gelenek devam etmiĢtir.. Bu-
rim, toplum yapısının en temel öğesidir. Önce
na nikâh akdi denir. Nikâh, insanlık tarihinin
eĢlerle baĢlayan daha sonra çocuk ve diğer
en eski müesseselerinden birisidir. Hemen her
akrabalarla büyüyen aile, toplumu oluĢtur-
cemiyette, Ģartları ve neticeleri farklı da olsa
maktadır. Toplumda insanın kalbi konumun-
nikâh mevcuttur. Nikâhsız birleĢmeler (zinâ)
da olan aile, karĢılıksız sevgi ile fedakârlığın
suç sayılmıĢtır. ġer‘î hukukun evliliğe dair hü-
ilk ve en yoğun hissedildiği, bilgi ve görgü-
kümleri, fıkıh kitaplarında teferruatıyla tanzim
nün, örf ve adetlerin yakın biçimde öğrenildi-
olunmuĢtur.
ği, millî, manevî ve ahlakî değerlerin aktarılarak kodlandığı, toplumda önemli bir değere
sahip olan sevgi, saygı ve hoĢgörü gibi temel
tutumların yerleĢtirildiği önemli bir kurumdur. Bu nedenle aile ile ilgili araĢtırmalar
yapmak ve aile sorunlarına çözüm aramak
sağlıklı bir toplumsal oluĢum için kaçınılmazdır. Bu düĢünceden hareketle, Türk toplumunun aile kurumuna bakıĢını Osmanlı döneminden günümüze kadar inceleyerek, zaman
içinde aile yapısındaki değiĢimin değerlendirilmesi yapılmıĢtır. AraĢtırmada Türk topluYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
64
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
Nikâhın, sıhhati ve lüzumu için bir takım
Fakat denginden baĢkasıyla veya mehr-i misl
Ģartlar vardır. Nikâhın ilk Ģartı, icap ve kabul-
denilen emsallerinin aldığı mehirden aĢağıya
dür. Ġcap ve kabul, açık veya evlenmeye delâ-
evlenmiĢse, velisi durumu öğrendikten itibaren
let eden her çeĢit söz ile olur. Hanefî mezhe-
kadının hamileliğine kadar mahkemeye müra-
binde akıllı ve bulûğa ermiĢ erkek veya ka-
caat ederek bu nikâhı feshettirebilir. Erkeğin
dın, kimsenin iznine ihtiyaç duymaksızın ser-
soyda, malda, dinde, meslekte ve hürriyette,
best iradeleri ile bizzat veya vekil ve velileri
kadına denk olması gerekmektedir . Ġslâm dev-
vâsıtasıyla evlenebilir. Ancak Hanefîlerden
letlerinde de nikâhların kâdı tarafından kıyıldı-
Ġmam Muhammed, bâliğa kadının velisinin
ğı veya nikâh için kâdıdan izin alındığı söyle-
iznini arar. Diğer üç mezhep ise bâliğa kadı-
nebilir. Selçuklu Devleti zamanında verilen
nın velisinin bizzat nikâhta buluması ve kız
kâdı beratlarında da bu konular yer almaktadır.
nâmına icap veya kabulde bulunmuĢ olmasını
Memlûkler zamanında kâdıların nezâreti altın-
nikâhın sıhhati için Ģart görür. Osmanlı Dev-
da akkâdü‘l-enkiha denen nikâh kıyma me-
leti‘nde XVI. asrın ilk yarısında, kız kaçırma-
murları vardı. Bu devirde nikâhların mutlaka
ların önüne geçmek maksadıyla, Ġmam Mu-
kâdı huzurunda kıyılması mecburiyetinin bu-
hammed‘in kavli kanunlaĢtırılmıĢtı.2
lunmadığı; ancak zamanla halk arasında kâdı
Hanefî mezhebine göre, bulûğa ermiĢ
veya resmî vazifeli huzurunda nikâh kıyma
akıllı kadın velisiz evlenebilir ve kendisine
âdeti yayılmıĢtır. Osmanlılarda da bu gelenek
birini vekil yapabilir.
devam etmiĢtir.3
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
65
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
Osmanlı zamanında, erkek tarafı ev-
rülüyordu. Bir yerde islâmi mehir toplumun
lenmek istediği kızın ailesine namzetlik akça-
bütün tabakalarında uygulamamıĢ her Ģeyden
sı veya mehir adı altında bir para öderdi.
önce Osmanlı Kadısı, standart bir hukuku ıs-
Ġslâmdan önce mehir, kadının satıĢ bedeliydi.
rarla uygulamaktan çok, mahalli örf ve adetle-
Ġslâm dini bu adeti bazı yeni düzenlemeler ve
re uymayı tercih ettiği görünmektedir. Ayrıca
yasaklara bağlamıĢ, özellikle mehir'i kadının
Osmanlıda çok eĢliliğe pek rastlanmadığı gibi
almasını emrederek kız babalarının veya ak-
namzedlik denen bir evlenme geleneğinin ge-
rabalarının almasını Ģiddetle yasaklamıĢtı.
niĢ ölçüde uygulandığına dair kayıtlara rastlan-
Ġslâm hukukuna göre, mehir'in muhakkak ve-
maktadır. Kız çocuk, daha küçük yaĢlarda ba-
rilmesi ve nikâh sırasında zikredilmesi gerek-
bası tarafından birine vaat edilmekte ve karĢılı-
mektedir. Osmanlı Devletinde Mehir zevcin
ğında para veya mal almaktaydı Bu para baba
vefatı halinde terekede önceliği olan alacaklar
tarafından kullanılır ve kız yaĢı eriĢince
arasında idi. Mehir'in miktarı tespit edilmedi-
namzed olduğu gence verilirdi.Osmanlı Devle-
ği veya üzerinde Ģüpheye düĢüldüğü takdirde,
ti‘nde eĢlerin ayrı yaĢaması veya ortak yaĢam-
kızın emsal ve akranına bakarak Mehir‘in
larının bitiĢi için zindegâne olmama tabiri kul-
miktarının tespiti gerekliydi. Buna mehr-i mis
lanılırdı. Bilinenin tersine bazı yerlerde kadın
denirdi ve özellikle vefat halinde baĢvurulan
kocasının evini terk edince dönmesi istenmez-
iĢlemdi.4
di. Bu durumlarda zevce mehir-i muaccel ve
Osmanlı da BaĢlık dediğimiz gelenek
nafaka hakkından vazgeçerdi. Zevci tarafından
ise o devirlerde mevcut Ģer'i hükümlere aykırı
boĢ olduğu söylenen kadın yeniden evlenmek
da olsa süregelmekteydi. Bu çağda Anadolu'-
için üç ay beklemesi genel bir uygulama idi.
da mehirin hükümleri dıĢında kalan, bugünkü
Nafaka, sırf boĢanma halinde değil, eĢin evi
baĢlık uygulaması tipinde evlenmeler de gö-
terk etmesi veya masrafları karĢılamaması haYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
66
————————————————
Özel Dosya———————————————–———
linde de, zevce mahkemeye baĢvurabilmek-
Zinanın tespiti için dört erkek Ģahit gerekiyor-
teydi. Bütün geleneksel toplumlarda olduğu
du. Buna rağmen kadın, yemin ve inkar yoluna
gibi XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunda da ev-
saparsa kurtulabilirdi. Bu hüküm Osmanlı hu-
lilik dıĢı iliĢkiler, gayr-ı sahih çocuk doğur-
kukunda kabul edilmiĢtir. Kadı'lar, «zinanın
mak gibi olaylar tepki ile karĢılanırdı. Ancak
tespit ettiği hükmüne» hiç varmamıĢlardır.
bu konuda XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunun
Mahalleli uygunsuz iliĢki kuran insanların evi-
eski doğu toplumlarının katı ceza uygulama-
ne baskın yapıp onları teĢhir ve alayla mahke-
sını terk ettiği görülmektedir. Ġslâm hukukuna
meye getirdiklerinde cezaları kürek ve hapis
göre, zina yaptığı sabit olan kadın, eski Ġbrani
cezası Ģeklindeydi. Osmanlı Devleti‘nde bir
hukukunda geçen recm hükmüyle taĢlanır.
kere verilmiĢ ve uygulanmıĢ, ancak hiç hoĢ
Ancak daha ilk dönemde bu cezanın uygulan-
karĢılanmadığı için bir daha tekrarlanmamıĢ-
ması pek hoĢ karĢılanmıĢtır.
tır.5
DĠPNOTLAR
1 www.johschool.com (Erişim Tarihi 07.12.2016).
4 İlber Ortaylı, Osmanlı Araştırmaları, İstanbul 1980, 35-36.
2 www.ekrembugraekinci.com (Erişim Tarihi 07.12.2016).
5 İlber Ortaylı, 38-39.
3 www.ekrembugraekinci.com (Erişim Tarihi 07.12.2016).
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
67
————————————————
Kültür Mozaiği———————————————–———
FRANSIZ ĠHTĠLÂLĠ‘NĠN
TOPLUMSAL
ETKĠLERĠ
Çoğu akımın çıkma noktası olan
ihtilal sonrası geliĢmeleri ele alacağız.
Fransa‘nın içine düĢtüğü toplumsal,
lenmesini sağlayan ilk adım oldu. Tüm Avrupa
siyasal ve ekonomik bunalımlarla gelen öz-
ülkelerinde olduğu gibi Fransa‘da da Mutlak
gürlük, eĢitlik, kardeĢlik ve milliyetçilik gibi
MonarĢi egemendi. Fransa Kralı da yetkilerini
kavramlar sadece Fransa‘yı değil tüm dünya-
Tanrı‘dan aldığını iddia ediyordu ve dayanağı
yı etkiledi. Ġhtilâlden sonra bu akımlar
soylular, ruhban sınıfıydı. Halk ise krala itaatle
ihtilâlciler tarafından özgürlüklerini elde et-
yükümlüydü. XVIII. yy.da devlet kurumlarının
mek isteyen halklara barıĢ ve kardeĢlik gibi
büyük bir kısmı kralın elindeydi. Buna paralel
kavramlarla yaydırılmaya çalıĢıldı. Ancak
olarak XIV. Louis ―devlet benim‖ ifadesini
Avrupa ve diğer topluluklardaki aristokrat
kullandı. XV. Louis ise buna benzer ifadelerle
sınıf bunu önlemek için büyük bir çaba sarf
kendini tanımlamıĢtır. MonarĢiyse XVIII. yy.
ettilerse de bu hedeflerine ulaĢamadılar.
da iflasın eĢiğine geldi. XVI. Louis devrinde
Özellikle XIX. yy. da Ġhtilâlin doğurduğu bu
devletin çözülmesi iyice belirginleĢti özellikle
ilkeler Avrupa‘da kanlı toplumsal ve ekono-
Amerika SavaĢı‘nın neden olduğu büyük bir
mik olaylara neden oldu.1
borç yükü ve kralın harcamalarında hiçbir kısıtlamaya gitmemesi Versailles Sarayı‘nda
Ġhtilâlin çıkmasına yol açan nedenlerin baĢlangıcI 5 Mayıs
Generaux‘un
toplanması
lüks hayatına devam etmesi gibi geliĢmeler
1789‘da Etats
ve
kral
halkla sarayın arasındaki uçurumların büyüme-
XVI.
sine neden oldu. Aristokratlar devletin tüm
Louis‘in kabul edilemez istekleri fitilin ateĢ-
makamlarına
atanmıĢlardı.
1780‘lerde
ise
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
68
————————————————
Kültür Mozaiği———————————————–———
orduda subaylık alabilmek için dört soylu ai-
siyasal iktidarı ele geçirmeye çalıĢtılar, buda
leyle akraba olmak lazımdı. Ekonomik ve
Ġhtilâlin
toplumsal bir güç haline gelen burjuvalılarsa
XVIII. yy. boyunca süren savaĢlar ve aĢırı tü-
halkın hoĢnutsuzluğunu kullanarak yönetim-
ketim malî ve ekonomik yapıyı tümüyle çö-
de yer edinmek istediler. DüĢünce alanınday-
kertti. Sanayi alanındaki geliĢmelerde ekono-
sa Montesquei (1689-1755), Voltaire(1694-
mik dengesizliği attırarak yeni sorunların oluĢ-
1778), Diderot(1713-1784) ve J.J. Rousseau
masına neden oldu. Köylerden kentlere göçler
(1712-1778) gibi düĢünürler yönetimin kay-
olmuĢ ve salgın hastalıklar çıkmaya baĢlamıĢtı.
nağını tanrısal olmaktan çıkararak akla ve
Bu dönemde Burjuva ortaya çıkmıĢ ve halkı
bilime yöneltmeye çalıĢıyordu. Ġhtilâlden ön-
örgütlemeye baĢlamıĢtır. ABD‘nin yayınladığı
ce Fransa‘da asiller, rahipler ve Tiers Etat
1776 yılındaki ABD Bağımsızlık Bildirgesi ve
(üçüncü sınıf)
vardı. Asiller devletin tüm
1783‘te Ġngilizlere karĢı bağımsızlığını ilan
yüksek memuriyetlerini ele geçiren ve vergi-
etmeleri Fransızlarca hoĢ karĢılanarak bu dü-
den bağıĢık olan bu sınıfın gelir kaynağı köy-
Ģünce halka aĢılanmıĢtır. Fransa‘nın ABD‘ye
lülerin ödediği vergilerdi. Sayıları 350 bin
yardım etmesi ekonomik çalkantıyı hızlandır-
kadardı ve 4 bin kadarı sarayda kralın
dı.3 Fransa Kralı XVI. Louis‘in çağrısı üzerine
yanunda yaĢıyordu. Bunların iktisadî faaliyet-
5 Mayıs 1789‘da toplanan Etats Generaux‘da
lerde bulunmaları yasaktı. Bu nedenle sürekli
300 ruhban sınıf, 300 asil ve 600 de halk tem-
borçlanan asiller bunun acısını köylülerden
silcisi vardı. Kralın sadece malî isteklerde bu-
çıkarıyordu. Buda köylülerin onlardan nefret
lunması ve asillerin eski oy sistemini istemele-
etmesine yol açtı. Rahiplerse en ayrıcalıklı
ri hoĢnutsuzları beraberinde getirdi. Yapılan
sınıftı. Kendi meclisleri vardı ve 5 yılda bir
toplantılar sonucu meclisin adı 17 Haziran
toplanarak kendilerini ilgilendiren konuları
1789‘da ―Ulusal Meclis‖ olarak değiĢtirildi.4
görüĢürlerdi. Üçüncü sınıfsa asiller ve rahip-
Ruhbanların halka katılmasını asiller isteme-
ler dıĢında kalan ve tüm ayrıcalıksız unsurlar-
yince kral salonu kapatarak meclisin toplan-
dan oluĢan baĢlayarak tüm sınıflara karĢı yü-
masını engellemek istedi. Buna karĢın üyeler
kümlülükleri vardı. Birçok alanda vergi ödü-
20 Haziran‘da Jeu de Paume Salonu‘nda ye-
yorlardı. Bu olaylar yeni bir düzen için hare-
min ettiler. Anayasa isteyerek monarĢinin de-
kete geçmelerine neden oldu.2
ğiĢtirilmek istenmesiyle bu meclis ihtilâlci bir
belirleyici
özelliklerinden
oldu.
niteliğe büründü ve Fransa‘da Ġnsan ve YurttaĢ
Burjuva ise aynı haklardan yoksun
Hakları Bildirgesi yayınlandı. Yasama meclisi
ancak zengin bir sınıftı ve XVIII. yy.dan iti-
anayasayı yaptıktan sonra kendini feshederek
baren lonca sistemiyle çatıĢmaya baĢlayarak
Konvansiyon Meclisine dönüĢtü. Bu meclis 21
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
69
————————————————
Kültür Mozaiği———————————————–———
Ocak 1792‘de krallığı kaldırdı. Kral ihtilâl
karĢıt olmaya zorluyordu. Kralın idamından
hazırlıklarıyla suçlanarak 21 Ocak 1793‘te,
sonra bir süre Paris‘e elçi atamadı. Ġhtilâlin
Kraliçe Marie Antoinette ise 16 Ekim 1793‘te
etkisi Balkanlarda, özellikle Sırplar ve Rumlar
Ġdam edildiler. Avrupalı devletlerse ilk baĢta
arasında görüldü. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde
Fransa‘nın zayıf düĢeceği tahminiyle bu olayı
bazı etkenlerle bir ulusçu patlama ardından
desteklediler ancak oluĢan akımların kendi
özerklik ve bağımsızlık inlemeleri duyuldu.
düzenlerini tehdit etmesiyle bundan vazgeçe-
Bunu tetikleyen nedenlerden bazıları, burjuva-
rek korunma yollarına gittiler ve 1792‘den
nın geliĢimi ve edebî bir çevre oluĢturması,
1815‘e kadar Koalisyon SavaĢları veya Ġhtilâl
Avrupa müdahalesi ve XVIII. yy. da doruğa
SavaĢları adı veriler savaĢlarla kendi düzenle-
ulaĢan imparatorluktaki Âdemi MerkezileĢme
rini korumaya çalıĢtılar.5
sürecidir. Osmanlı‘daki yabancı tüccarların bu
fakirleri taĢıması da bu grupları etkiledi. Avru-
Geleneksel olarak Avusturya ve Rus-
pa‘nın gözündeyse hasta adamıydı. 1908‘de II.
ya‘yı Orta ya da Batı Avrupa‘da meĢgul eden
MeĢrutiyetle II. Abdülhamid‘in tahttan indiril-
her Ģey Osmanlılar için sevindiriciydi. Çoğu
mesi, Mısır‘da Kavalalı Mehmet Ali PaĢa‘nın
kez bu iĢlevi Fransa gördüğü için genelde bu
orduları 1832-33‘te Osmanlı‘ya karĢı isyan
ülkeyle dostane iliĢkiler olmaktaydı. 1789‘da
ettiler ve Ġngilizlerin yardımıyla durduruldular.
tahta çıkan III. Selim, Fransa‘ya yakınlık du-
1827‘de Mektebî Tıbbîye, 1834‘te Mektebî
yan biriydi.6 Daha veliahtken XVI. Louis ile
Harbîye kuruldu. 1859‘da Mektebî Mülkiye
gizlice mektuplaĢtı. Ama Ģartlar onu ihtilâle
Kuruldu. 1839‘da Tanzimat Fermanı 1856‘da
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
70
————————————————
Kültür Mozaiği———————————————–———
Islahat Fermanı bu akımın zorlamasıyla oldu.
Fransız devriminden önce görülen ay-
Osmanlı‘da Namık Kemal gibi aydınlar bu
dınlanma doktrinleri 1770‘lerden sonra Yuna-
ideolojiyi halka aĢılamaya çalıĢtı. Yeni Os-
nistan‘da da ortaya çıkmaya baĢladı. Devrimin
manlılar demokratik idealler adına hükümetle
ardından Balkanlar daha çok Yunanistan kü-
mücadeleye giriĢtiler ve eĢitliği benimsediler.
çük bir burjuvazinin ortaya çıkmasına yol aç-
Tanzimat, dinleri ne olursa olsun tüm Osman-
mıĢtır.8 Burada da yeni okullar açılmıĢtır.
lı uyruklarını eĢit ilân ediyordu. 1864‘te Vila-
XVIII. yy. sonunda Osmanlı-Rus çatıĢması,
yet Nizamnânesi gereğince halka seçim hakkı
Küçük Kaynarca AntlaĢması ve aynı sıralarda
veriliyordu. Sarayın lüzumsuz harcamaları
olan VatandaĢlık Hakları Bildirgesi Yunan
devleti iflasın eĢiğine getirdi ve Duyûnî
Milliyetçiliği‘nin doğuĢunda etkili oldu. Yu-
Umumiye(dıĢ borçlanma)ya gidilmesine ne-
nan aydınları Aydınlanma ve devrim doktrin-
den oldu. 1875‘te Osmanlı Maliyesi iflas etti.
lerini özümsemeleri ve halklarına kabul ettir-
Borçların ancak yarısı ödenebildi ve bu du-
meleridir. XVIII. yy. da modern Yunan aydın-
rum Abdülaziz‘in tahtına mâl oldu. Bu olay
ları ortaya çıktı. Bunlar din adamı olmadığı
Avusturya ve Rusya ile savaĢta olan Osmanlı
halde dinî elbiseler giyiyorlardı. Bu kiĢiler dinî
Devleti‘ni uzun süre etkilemedi. 1791-92
kisve altında çökmekte olan Osmanlı Devle-
ZiĢtovi ve YaĢ AntlaĢmalarıyla biraz ilgilense
ti‘nde ilerini rahatça yürütüyorlardı. Bu çalıĢ-
de sonra pek de ilgilenmedi. Osmanlı bu ola-
malar eğitimin yeni kökenli olmasında etkili
yı ancak 1717‘de Fransa‘nın Yedi Adalara el
oldu. Bu gibi geliĢmeler devrimin ve aydınlan-
koyarak Yunanlıları kıĢkırtmasıyla anlayabil-
ma döneminin önemini azaltmakla beraber
di. Osmanlı‘da ihtilâl yanlıları kahvehaneler-
Yunan aydınları üstünde olumsuz etkileri oldu
de broĢür dağıtıyorlardı. Hak, eĢitlik vb. bah-
ve
sediyorlardı. 1793‘te Fransa Osmanlı‘ya ola-
―Medhodios ve Antrakidis‖ kitaplarını yakmak
ğanüstü elçilikler kurarak yeni rejimini tanıt-
zorunda
maya çalıĢıyordu. 1798‘de Mısır‘ı iĢgal eden
―Dimetki‖ adı verilen halk dilinin oluĢmasında
Fransızlar Osmanlılarla arası açıldı ve Fran-
etkili oldu. Bu konuda Katartzi-Phodiati ve
sızlar Kölemenleri Osmanlılara karĢı kıĢkırt-
Rhigaz Phezior‘u örnek verebiliriz. 1821 önce-
tılar. Bir süre sonra Gayri Müslim halk baĢta
sinde Yunan ekonomisinin yeniden oluĢumu
olmak üzere Müslüman halkta devlete isyan
yeni geliĢmeler doğurdu. Bunlar, yeni politik
etti. 24 Temmuz 1923‘e gelindiğinde bu
ve sosyal ol sebep oldu. Bağımsızlık öncesi
akımdan en çok zarar gören devlet olduğu
Yunan aydınlarının ihtilâlden etkilenmiĢ etkin
görülür.7
bir örneği de Tselyalı Rhigar Phezaior‘dur.
Ġyonya
gibi
kültür
kaldı. 9 Tüm
merkezi
bunlara
olan
rağmen
Ġnsanların dine ve soya bağlı olmaksızın eĢit
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
71
————————————————
Kültür Mozaiği———————————————–———
olması gereğini savunmuĢtur. Balkan Konfe-
Bu etkilenmeden bin sekiz yüz yirmi
derasyonuna bağlı, demokratik bir yapıyı ta-
beĢ Dekololoristlerin reform hareketleri patlak
sarlayan ilk kiĢidir ve Propaganda bildirileri
verdi. Fransız Devrimi dolaylı veya dolaysız
ve ilk Yunan gazetesi Viyana‘da basıldı. Ha-
birçok devlete kabul ettirilmiĢken Yunanlılar
zırladığı Anayasa ve marĢ Fransız Devrimi‘-
umutla bunu kabul ettiler. Genel olarak sosyal
nin dizelerinden çıktı. Napolyon‘la temasa
ve politik teorilerin oluĢması, çağdaĢ edebiya-
girmek istemiĢ ancak baĢaramamıĢtır. Hazır-
tın doğuĢu, eğitim sisteminin geliĢmesi ve ba-
ladığı anayasa Yunan rahiplerince kınandı ve
ğımsızlık
Ortodokslara göre anlaĢılmasının zor olduğu
Ġhtilâli‘nin etkilerini yansıtmaktadır. Yunan
belirtildi. 1821 Yunan Devrimi‘ni hazırlayan
Bağımsızlık SavaĢı‘nın önde gelen liderleri
Philiki Etairia(Dostluk Derneği)‘nin kurucu-
Thedodoras Kolokotzonis, bu büyü olayın in-
ları son dönemde oryaya çıkan Yunan burju-
sanın gözünü açtığını söylemiĢti. Yunan Dev-
vazisine mensuptur.
rimi ve belli yönleriyle Fransız Ġhtilâli sosyo-
öncesi
yaĢam
biçimi
Fransız
ekonomik amaçları gerçekleĢtirmede baĢarısız
olduğunu söylemek mümkündür.
———————————————————————————————————————————
DĠPNOTLAR
1 Kemal Yakut, Fransız İhtilali, Eskişehir: AÖF Yayınla-
6 Sina Akşin, Fransız İhtilali’nin II. Meşrutiyet Öncesi Osman-
rı, 2011, 68-69.
lı Devleti Üzerindeki Etkileri Üzerine Bazı Görüşler, Ankara:
2 Mustafa Daş, Yakınçağ Avrupa Tarihi, Eskişehir:
Siyasal Bilimler Fak. Yayınları,2014, 25.
7 İsmail Soysal, Türk-Fransız İlişkileri, DİA, XIII, İstanbul: Diya-
AÖF Yayınları, 10.
net Vakfı Yayınları, 182.
3 Hüsnü Öndül, 1789 Fransız Devrimi ve Etkileri, An-
8 Uğur Demir, Ortaçağ-Yeniçağ Avrupa Tarihi, Eskişehir: AÖF
kara: Ankara Barosu Dergisi Yayınları, 1989, 688.
4
Yayınları, 2011, 183-184.
Saadet Altay, Devrimler Ansiklopedisi, İstanbul:
9 Dmitris Loules, Fransız Devriminin Yunanistan Üzerindeki
Milliyet Yayınları, 37.
Etkisi, Çev: Selda Kılıç, Ankara: AÜDTCD, XV, 1992, 291.
5 George Rude, Fransız Devrimi, Çev: Ali İhsan Dalgıç,
İstanbul: İletişim Yayınları, 2015, 203.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
72
————————————————
Tarihi Yansıtanlar———————————————–———
ĠBNÜ‘L-ESĠR‘ĠN
HAYATI, EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ VE ESERLERĠ
Ortaçağ‘ın ana kiĢiliği
olan bu önemli alimi anlatmaya çalıĢacağız.
Ġbnü‘l-Esîr 4 Cemaziyelevvel 555‘te
miyle yakından ilgilenmek ve onların iyi bir
(12 Mayıs 1160) Cizre‘de dünyaya geldi.
eğitim alması için önemli ilim ve kültür mer-
Cezeri nisbesiyle, babasının Esîrüddin lâkabı-
kezi olan Musul‘a gitmiĢtir. Bölgedeki önemli
nı taĢımasından dolayı da Ġbnü‘l-Esîr künye-
hocalardan olan Ebü‘l-Fazl Abdullah et-Tûsî,
siyle anılır. Ġlk Ġslâm fetihleri sırasında Irak‘a
Ebu‘l-Ferec Yahya es-Sekafi, Ebû Mansur
yerleĢen ve IV/X yüzyılda ġehrizor‘da yaĢar-
Müslim es-Sihî gibi hocalardan, çeĢitli alanlar-
ken Büveyhi Hükümdarı Adudüddevle‘nin
da ilim almıĢlardır.1
baskısıyla Cizre‘ye giden Bekir b. Vail kabi-
Ġbnü‘l-Esîr, tahsiline Musul‘da baĢla-
lesinin ġeybanoğulları kolundan bir aileye
yıp ġam, Kudüs ve Halep‘te devam etmiĢtir.
mensuptur. Ġbnü‘l-Esîr‘in yazdıklarına baktı-
Daha sonra Bağdat‘a gelerek burada çeĢitli
ğımız zaman babası Ebu‘l-Kerem, Musul
âlimlerden dil, hadis, edebiyat ve tarih alanla-
Atabeği olan Ġmadüddin Zengî döneminde
rında da çeĢitli dersler alarak kendini geliĢtir-
1127-1146 yılları arasında dönemin veziri
miĢtir. Bağdat‘taki tahsilini tamamladıktan
olan Cemaleddin‘in Cizre‘deki naibiliğini,
sonra Musul‘a geri dönerek burada tarihle uğ-
1149-1170 yılları arasında ise Mevdüd b.
raĢmaya baĢladı. Kudüs‘ün fethinden sonra
Ġmadüddin Zengî döneminde Cizre Divanü‘l-
584‘te (1188) DımaĢk‘ta Selâhaddin Eyyûbî
Harac reisliğini yapmıĢtır. Bunun yanı sıra
ile görüĢen ve Hıttin SavaĢı‘nın cereyan ettiği
ticaret ve tarımla da uğraĢmıĢtır. Ebu‘l-
alanı gezen Ġbnü‘l-Esîr, aynı yıl hükümdarın,
Kerem
oğulları
Antakya Prinkepsliği‘ne karĢı düzenlendiği
Mecdüddin, Ġzzeddin ve Ziyâeddin‘in öğreni-
sefere, Musul askerlerinin yanında, tarihçi ola-
Esîrüddin,
âlim
olan
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
73
————————————————
Tarihi Yansıtanlar———————————————–———
rak katılmıĢtır.2 Tahsil hayatının son yılların-
(6 Haziran1233) Musul‘da vefat etmiĢtir.
da Musul Atabeyi‘nin önemli mesajlarını ha-
ESERLERĠ
lifeye iletmek için birkaç defa Bağdat‘a git-
el-Kâmil fi't-Târîh
miĢti.3
Ġbnü‘l-Esîr‘e Orta Çağın en büyük ve
Ġbnü‘l-Esîr, üstlendiği diplomatik gö-
en güvenilir tarihçilerinden biri olma özelliğini
rev ve çeĢitli vesilelerle Bağdat ve Suriye‘ye
kazandıran ve aynı zamanda umumî tarih kita-
seyahatlerde bulunmanın yanında hac görevi
bı olan bu eser ilk defa C. Johannes Turnberg
için Arabistan‘da da bulundu. Ġbnü‘l-Esîr,
tarafından yayımlanmıĢtır.6 ÇeĢitli baskıları
1233 yılında ölünceye kadar hayatının en
yapılan bu eser, Prof. Dr. Mertol Tulum‘un
önemli yıllarını Musul‘da geçirdi. Seyahatleri
editörlüğünde Türkçeye çevrilmiĢtir.7 Bu eser,
dolayısıyla bulunduğu Ģehirlerin âlimlerinden
dünyanın yaratılıĢından baĢladığı tarih anlatı-
ve onların kütüphanelerinden faydalanmayı
mına, Peygamberler tarihi ve arkasından ka-
ihmal etmeyen yazar, aynı Ģekilde Bağdat‘ta
dim imparatorluklar ve Arapların tarihiyle de-
da önemli âlimlerle görüĢmenin yanında on-
vam eder. Hz. Muhammed‘in ataları, doğumu
ların kütüphanelerinden de faydalandı.4 Ġbnü‘l
ve Peygamber oluĢundan baĢlayarak hicretten
-Esîr, kuvvetli bir hafıza ile zeki ve mütevazi
itibaren 628/1230 yılı sonuna kadar meydana
bir kiĢiliğe sahipti. Hadiste hafızlık derecesi-
gelen olayları kronolojik sırayla anlatır.8
ne ulaĢmıĢ, usül-i hadis, siyer, edebiyat,
Bu eser ana hatlarıyla siyasi ve askeri
ensab ve eyyamü‘l-Arap‘ta da üstad sayılmıĢ-
bir Ġslâm tarihidir. Eserin önemini ve değerini
tır. Evi her zaman alim ve ediplerle dolup ta-
artıran en önemli nedenlerden biri de, eserin
Ģardı. Asla makam ve mevkiye itibar etme-
içeriğinde Batı Ġslâm dünyasına dair birçok
miĢtir.5 Kendisine itibar gösteren Zengîlerin
bilgiler yer almasıdır. Çünkü Ġbnü‘l-Esîr zama-
ve Eyyûbîlerin yaptıkları bütün teklifleri geri
nında doğuda yetiĢmiĢ tarihçiler Batı Dünyası
çevirmiĢtir. ―el-Kâmil‖ adlı eserinde de
hakkında hiç söz etmemiĢ veya çok az bilgi
önemli mevkilere çıkmıĢ nice devlet adamı-
vermiĢlerdir. Eser, aynı zamanda Batı ilim
nın hiç beklenmediği anda periĢan bir hale
dünyasında da referans kabul edilmiĢ, ilim
düĢtüğünü dile getirdikten sonra geçimini
dünyasının en çok müracaat edilen eserlerden
sağlayacak geliri olan bir insanın resmi gö-
bir tanesi olmuĢtur.9 Ġbnü‘l-Esîr bu eserini yaz-
revde bulunmamasını tavsiye etmiĢtir. Ġbnü‘l-
mak için güvenilir kaynaklardan istifade et-
Esîr ömrünün son yıllarında kendini hadis
miĢtir. Ġslâm dünyasında seyahat eden tüccar
ilmine vakfederek ilerlemiĢ yaĢına rağmen bu
ve bilginlerin ağzından çıkan sözleri, onların
alanda öğrenci yetiĢtirip özellikle sahabe bi-
yazmıĢ olduğu bilgileri ve kendi gezilerinden
yografilerine ve hadis râvilerinin nisbelerine
de elde ettiği gözlemlerini toplamıĢ, bunları
dair
birbiriyle karĢılaĢtırmıĢ ve ondan sonra eserini
eserler
verdi.
ġaban
630‘da
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
74
————————————————
Tarihi Yansıtanlar———————————————–———
yazmaya baĢlamıĢtır.
dir.12
Bu eser, biri Ġslâm öncesi ve diğeri
Bu eser genelde el-Kâmil fi't-Târîh adlı
Ġslâm sonrası olmak üzere iki bölümden mey-
eser ile uyuĢmaktaysa da, zaman zaman ters
dana gelmiĢ ve XII cilt halinde düzenlenmiĢ-
düĢmektedir. el-Kâmil fi't-Târîh adlı eserde
tir. Eserin bir ve ikinci bölümünde baĢlarda
verilmeyen bazı bilgiler, bu eserde mevcuttur.
Türk tarihinin ilk dönemleri hakkında bilgiler
Mesela Ġmadüddin Zengî‘nin, babası öldürül-
verilmektedir. Eserin Ġslâmî döneme ait Türk
dükten sonra küçük yaĢta Musul emirleriyle
Tarihi açısından en önemli bölümü, özellikle
birlikte savaĢlara katıldığı anlatılarak onun sa-
Selçuklulara ait bilgilerin bulunduğu X., XI.
vaĢ ve siyaset konusundaki baĢarısının sebep-
ve XII. ciltlerde yer almaktadır.10
lerine dikkat çekilmiĢ, bunun yanı sıra
et-Târîhu'l-Bâhir
Zengiler devrindeki ilmi ve idari müesseseler,
fi'd-Devleti'l-
Atâbekiyye (Târîhu'd-Devleti'l-Atâbekiyye
onların
fi'l-Mevsıl)
Ġmadüddin Zengî ve Nüreddin Mahmud
Ġbnü‘l-Esîr bu eserini yazmasının
Musul‘a
yaptıkları
hizmetler,
Zengî‘nin Haçlılar karĢısında gösterdikleri
amacı, Zengilerin Ġslâm‘a, Müslümanlara,
kahramanlıklar dile getirilmiĢtir.13
ailesine ve Ģahsına yaptıkları iyilikleri ve fe-
Üsdü'l-Gâbe
dakârlıkları dile getirmek, onların isimlerini
Sahâbe (Ahbârü's-Sahâbe)
fî
Ma-rifeti‘s-
sonsuzlaĢtırmak ve onları dünyaya örnek bir
Sahabelerin hayatlarıyla ilgili, örnekle-
hanedan olarak tanıtmaktır.11 Eser, yazarın
ri arasında önemli bir eserdir.14 Eser ilk defa
bizzat kendi müĢahedeleri, görgü tanıkları ve
Mısır'da yayınlanmıĢ (1863-1869), daha sonra
baĢka eserlerden de elde edilen bilgilerle ka-
çeĢitli baskıları yapılmıĢtır.15
leme alınmıĢtır. Zengî Hanedanlığı hakkında
el-Lübâb fî Tehzîbi'l-Ensâb
önemli bilgilerin yanı sıra dönemin sosyal ve
Semanî‘nin Kitabu‘l-Ensab‘ının ilaveli
bilim hayatı hakkında da bilgiler içermekte-
ve tashihli muhtasarıdır. Üç cilt halinde tertip
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
75
————————————————
Tarihi Yansıtanlar———————————————–———
ettiği bu kitabın mukaddimesinde, telif esna-
Ġbn Hallikan‘ın, kendi zamanında çok
sında göz önüne aldığı kuralları dokuz madde
yaygın olarak kullanıldığını belirttiği eser, Ġs-
halinde sıralamıĢtır. Sahasındaki önemli mü-
lâm toplumunun sosyal yapısı açısında zengin
racaat kitaplarındandır. Wüstenfeld tarafın-
malzeme içermektedir. Suyuti de kitabı,
dan 1835 yılında Göttingen‘de, 1358/1356
Lübbü‘l-Lübâb fî‘t-Tarihi‘l-Ensab adıyla ihti-
yılında Kahire‘de daha sonra Beyrut‘ta olmak
sar etmiĢtir. Ġbnü‘l-Esîr‘in, bunlardan baĢka
üzere defalarca yayınlanmıĢtır.16 Bu eser aynı
Tarihu‘l-Mevsıl adlı tamamlanmamıĢ bir çalıĢ-
zamanda sahabe biyografilerini de içermekte-
ması bulunmakta, ayrıca ona ait olmayan diğer
dir.17
bazı eserler de ona nispet edilmektedir.18
———————————————————————————————————————————————-
DĠPNOTLAR
1 Abdülkerim Özaydın, “İbnü’l-Esîr, İzzeddin”, DİA, XXI, İs-
10 Afşin Ünal, İbnü’l-Esir’in “el-Kamil fi’t-Tarih” Adlı Eseri’-
tanbul 2000, 26-27.
nin “Selçuklu Kültür ve Medeniyeti” Bakımından Bir Değer-
2 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
lendirilmesi, 115.
3 Abdülkerim Özaydın, 26-27.
11 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
4 Hacı Mehmet Altuntaş, İbnü’l-Esir’in (160-1232) el-Kamil
12 Hacı Mehmet Altuntaş, 8.
Fi’t-tarih Adlı Eserine Göre Haçlı Seferleri, Şanlıurfa 2007, 6.
13 Abdülkerim Özaydın, 26-27.
5 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
6 Abdülkerim Özaydın, 26-27.
14 Hacı Mehmet Altuntaş, 8.
7 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
8 Hacı Mehmet Altuntaş, 7.
15 Abdülkerim Özaydın, 26-27.
9 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
16 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016)
17 Hacı Mehmet Altuntaş, 8.
18 Özaydın, 26-27.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
76
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
CEMAL TOKSOY
FATMA TOKSOY,
ġARKIN EN SEVGĠLĠ SULTANI SELÂHADDÎN
EYYÛBÎ
Eseri tanıtmaya çalıĢacağız.
Cemal
Toksoy-
Fatma
Toksoy,
Bağdat‘a gelip yönetimi ele geçirdiler.
―ġarkın En Sevgili Sultanı Selâhaddîn
Selçuklu
Eyyûbî‖, Ġstanbul: ġule Yayınları, 2015, 447
Sultanı
Tuğrul
Bey,
Büveyhîlerin halife üzerindeki etkisini sona
Sayfa, Kaynaklar, Açıklamalı Lügatçe, Di-
erdirmek için Bağdat‘a girdi. Büveyhîlerin
zin‘den oluĢmaktadır.
karĢısında halifenin yanında yer alan Selçuklu-
Selâhaddîn Eyyûbî‘nin YetiĢtiği Dönem
lar, Sünnî mezhebine sıkı sıkıya bağlıydılar.
Kısaca Siyasî Görünümü
Bundan ötürü ġiî mezhebini her yerden silme
Selâhaddîn‘in yetiĢtiği ve bütün mü-
çabasını gösterdiler. Selçuklular, ilk olarak
cadelelerin geçtiği topraklar, Abbasîlerin hâ-
1070‘te DımaĢk‘ı ele geçirdiler. DımaĢk‘taki
kimiyetindeydi. Abbasîler halifelerinin fiilî
Fâtimî hâkimiyetine son verdikten sonra, Mı-
olarak otoriteleri çok zayıftı. Ancak manevî
sır‘daki Fâtimî iktidarına son vermek için sal-
olarak son derece güçlü bir etkiye sahiptiler.
dırsalar da baĢarılı olamadılar. (22-23)
(21)
DımaĢk ile yetinmek zorunda kalan
Abbasî döneminin sonlarına doğru
Selçuklular, bu bölgeyi atabeglerine ikta ola-
hilafet makamı, siyasî olarak zayıflamıĢ, bir-
rak verip burayı kendilerine bağladılar. Sel-
çok devletçik kurulmuĢtu. Topraklarını geniĢ-
çuklular, Bağdat‘a hâkim oldukları müddetçe
letmek için sürekli savaĢ durumundaydılar.
merkezi bir devlet oluĢturmadılar. 1092 yılında
Hilafetin merkezi olan Bağdat, ġiîlerin ve
Sultan MelikĢah‘ın vefatıyla oğulları ve kar-
Sünnîlerin hâkimiyet mücadelelerine sahne
deĢleri arasında taht kavgaları baĢladı. Bundan
olmuĢtur. ġiî, Ġsmâilî, Büveyhîler, Sünnîler
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
77
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
dolayı merkezî otorite zayıfladı. Haçlı saldırı-
mına sahip oldular. Bizans kıralı Aleksios,
larına karĢı durmaya çalıĢtı. Selçukluların
Türkleri bu bölgeden kovmanın güçlü bir ordu
içinde bulunduğu karıĢıklıktan iki türlü tehli-
ile mümkün olabileceğini düĢünüyordu. Bun-
ke arasında kaldı. Ġlki, iktalar verilen
dan dolayı Batı‘dan ücretli askerler temin et-
atabeglerin tamamı bağımsız birer hükümdar
mek için Papa II. Urbanus‘tan izin istiyordu.
gibi hareket etmeleri ikincisi ise, Selçuklula-
Katolik Kilisesi‘nin düĢüncesine göre,
rın devlet otoritesinin zayıflamasında yararla-
Arabistan‘ın tümü Mısır, Afrika‘nın büyük bir
nan Haçlılar, Trablus, Kudüs, Antakya ve Ur-
bölümü ve Ġspanya‘yı ellerinde bulunduran
fa‘da dört Latin emirliğini kurmalarıdır. (23-
Müslüman Araplar, Bizans ve Avrupa için teh-
24)
likeli idi. Bizans, 1054 yılında papa tarafından
Fâtimîler ise siyasî bir tavırla, mezhep
aforoz edilip papalığın dıĢında bırakılmıĢtı. Bu
propagandasından baĢka bir amaç gütmüyor-
nedenle 1071‘de Alparslan ile karĢılaĢıp Avru-
du. Bundan dolayı baĢta Selçuklular olmak
pa‘dan yardım almamıĢlardı.
üzere diğer, Sünnî devletlere düĢman gözüyle
Katolik Papa II. Urbanus; 1095 yılında
bakıyorlardı.
Clermont Konsili‘nin sona ermesi nedeniyle
Suriye‘yi hâkimiyeti altında bulundu-
bir çok soylu, Ģövalye ve derebeylerinin hazır
ran Zengîler de Fâtimîler ve Selçuklular ara-
bulunduğu törende ―Kudüs ve Filistin‘e kutsal
sında sıkıĢıp kalmıĢtı. Ġmâdüddin Zengî‘den
sefer düzenleme‖ çağrısında bulundu. Bu çağrı
baĢlayarak bütün Zengî sultanları Haçlılar ile
halktan çok Ģövalyeler üzerinde etkili oldu.
yapılan mücadelelerin lideri olarak göze çarp-
Papa II. Urbanus‘un dediği gibi; ―Doğuda
maktadır. (24-25)
Müslümanlar tarafından öldürülen, köle yapı-
Avrupalılara Göre Haçlı Seferlerinin Se-
lan ve kendilerine yardım bekleyen kardeĢleri-
bepleri
ne‖ koĢmak mecburiyetindeydiler.
Herkes bunu ilâhî bir emir olarak kabul
Hz. Ömer Kudüs‘ü fethettiğinde Ģehri
ederek, Doğu‘yu yeni bir gelecek ve kurtuluĢ
yakıp yıkmadı. Ortaçağ‘da çizilen haritalarda
kapısı olarak gördü. Bu baĢlangıçta Haçlı sefe-
Kudüs dünyanın merkezi olarak gösterilir. Üç
rinin yapılmasına, daha sonra da Ġslâm‘ı yok
semavî dinin ortak merkezi olan bu Ģehir hu-
etme fikrinin temelinin atılmasına sebep oldu.
zur ve barıĢ içinde olmamıĢtır. (27-29)
(30-31)
1071‘de Bizans orduları, Malazgirt
I. Haçlı Seferi (1096-1099)
savaĢından sonra Selçuklular tarafından boz-
Papa II. Urbanus ve keĢiĢ Pierre
guna uğratılınca, Türkler Ġstanbul kapılarına
L‘ermite dinî duygularını öne sürerek, Avru-
dayandılar. Anadolu ve Mezopotamya‘da bu-
pa‘daki kıtlığa çare bulmak ve toprak kazan-
lunan Müslüman topraklarının büyük bir kıs-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
78
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
mak için Ġslâm ülkelerine sefer yapılmasını
rada kurdular (1097-1098). Daha sonra Antak-
istiyordu. Hıristiyan olmayan bütün Ģehirler
ya‘yı
yağmalandı. Kral Aleksios askeri bir amacı-
Prenkepsliğini kurarak Kudüs‘e yöneldiler.
nın olmadığını gördükten sonra bu gruba Ġs-
(39-41)
iĢgal
edip
1098‘de
Antakya
tanbul‘da kalmalarını söyledi. Fakat hiç kim-
1099‘da Kudüs‘e gelen Haçlılar yol
se bu tavsiyeye uymadı önlerine çıkan bütün
üzerindeki köy ve kasabaları yağmalamaya
kasabaları yağmaladı. Türkler ise daha fazla
devam ettiler. Açlıktan sayıları iyice azaldı.
dayanmayıp Dorylaion yakınlarında Drakon
ĠĢgalden sonra Haçlılar, Kudüs Haçlı Krallığı-
savaĢında onları yok etiler.
nı ilân ettiler. Gedofroi‘yi kral yaptılar. Böyle-
Düzensiz halk seferlerinden sonra 80
ce Kudüs zor bir döneme girdi. 1118‘de Trab-
binden oluĢan Ģövalyelerden düzenli Haçlı
lus‘u iĢgal edip Benî Ammar Emîrliğin son
orduları farklı yollardan ilerleyerek Ġstanbul‘a
vererek Trablus kontluğunu kurdular. (41-44)
ulaĢtı. Bizans Ġmparator‘u Aleksios daha ön-
II. Haçlı Seferi (1147-1149)
ce Türkler tarafında ellerinden alınan Bizans
Urfa Haçlı Kontluğu Horasan‘dan Ana-
Topraklarının geri verilmesi Ģartıyla anlaĢma
dolu‘ya Türklerin geçiĢine engel oluyordu. Ur-
imzaladı. Bizans‘ın her türlü desteğini alan
fa‘nın fethi Haçlıları telaĢlandırdı. ġehrin tek-
ordu, Selçukluların baĢkenti Ġznik‘i kuĢattı.
rar Müslümanların eline geçmesinin ardından
Korkan Ġznik halkı direnmeden Ģehri teslim
Halep ve ġam da Nureddin tarafından alınınca,
etti. Haçlılar herhangi bir direniĢle karĢılaĢ-
hedefin Antakya ve Kudüs‘ün olduğunu anla-
madan ve Ermenilerin de desteği ile ilk önce
yan Kudüs kralı, Papa‘dan yardım istedi.
Ruha‘yı kuĢattılar. Ġlk Haçlı Kontluğunu buYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
79
-————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
II. Haçlı seferinin vaizi Bernard, hal-
manı oldu.
ka; ―eğer akılı bir tüccarsanız, eğer bu dünya
1149‘da
Üner‘in
ölümüyle
yerine
mallarına sahip olmak istiyorsanız size fevka-
Tuğtekin‘in torunu Anık geçti. DımaĢk‘ın bü-
lade pazarlar gösteriyorum, bu fırsatı kaçır-
tün iĢlerini Necmeddin Eyyûb yönetmeye baĢ-
mayın‖ diyerek seferi cazip bir hale getiriyor.
ladı. 1151 yılında Selâhaddin, Halep‘e amcası-
Alman imparatoru III. Conrad ve Fransa kralı
nın yanına gitti. Amcası onu Nûreddîn ile ta-
VII. Louis asker toplayarak Anadolu‘ya hare-
nıĢtırdı. 18 yaĢındaki Selâhaddin‘i DımaĢk
ket ettiler.
ġurta emîrliğine getirdi.
Bizans imparatoru, Selçuklu ordusu-
Selâhaddin‘in
kendisini
göstermesi
nun gücü, yiyecek bulmanın zor olduğunu
Fâtimîler üzerine yapılan seferde olmuĢtur.
bildiğinden Conrad‘a Ege ve Akdeniz sahilini
Mısır‘da halifenin etkisi azalmıĢ, ülkeyi
takip ederek Kudüs‘e gitmelerini tavsiye etti.
―Sultan‖ unvanını taĢıyan vezirler yönetmeye
Conrad hayatının hatasını yaparak en kısa
baĢlamıĢtı.(60-64)
yoldan Ġznik‘ten Doğu‘ya yöneldi. Selçuklu
Nureddin, 1164‘te ġîrkûh‘u Mısır‘a
Sultanı I. Mesud yol boyunca vur kaç takti-
gönderdi. Selâhaddîn‘i de onun yardımcısı ve
ğiyle Alman ordusun büyük kayıplara uğrattı.
öncü kuvvetlerin komutanlığı ile görevlendir-
Alman
olarak
di. Selâhaddin ġarkîye‘yi alarak, burayı koru-
Miryokefalon‘da yapılan savaĢta bozguna
mak amacıyla Billâs‘i kuĢattı. Burada yapılan
uğradı. (59).
savaĢı ġîrkûh‘un ordusu kazandı. Kudüs kralı
Ġmparatoru
son
Kudüs krallığı askerlerinin de katılmasıyla
DımaĢk‘ı
büyüyen,
kuĢattı.
üç
devletin
Seyffeddin
Amaury, Nûreddîn Zengî‘nin ordularını Mı-
ordusu
Gazi
sır‘dan kovmak için harekette geçtiyse de ba-
ve
Ģarılı olamadı. ġâver Haçlılar ile iĢ birliği için-
Nureddin ordularını toplayarak Üner‘e yar-
deydi.
dım etmek istedi. Yardım isteklerini kabul
Nureddin Zengî 1174‘te Anadolu‘ya
etmeyen Üner, Ģehri ele geçirmelerinden kor-
sefer düzenledi. DaniĢmentlileri kendine bağ-
kuyordu. Haçlılar ile anlaĢma yoluna gitti.
ladıktan sonra hastalanıp öldü. Nureddin öldü-
Antakya Prensliğine yardım etmek ve
ğü zaman, Selâhaddin Mısır ve çevresine hâ-
Urfa Kontluğunu yeniden kurmak için baĢla-
kim olmuĢtu. Selâhaddin Sultan‘ın ölümünü
yan sefer hüsran ile sonuçlandı. I. Haçlı seferi
Frenklerden öğrendi. Ġnanmak istemedi.
sırasında Anadolu‘da kurulan küçük Ģehir
devletleri
Selçuklular
tarafından
Kudüs kralı, Nureddin‘in ölümünden
yıkıldı.
sonra oğulları arasındaki çekiĢmeyi fırsat bile-
Nûreddîn Zengî‘nin Suriye‘deki hâkimiyeti
rek Banyas kalesini kuĢattı. Burada hâkimiye-
artı. Nûreddîn ve Mahmud Zengî‘den sonra
tini ilân eden Ġbnü‘l-Mukaddem kuĢatmaya on
Selâhaddîn Eyyûbî‘de onların en büyük düĢ-
beĢ gün dayandı. Haçlı esirlerini serbest bırakYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
80
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
mak, Selâhaddîn‘e karĢı birlikte hareket et-
Mardin ve Hasankeyf elçilerini esir aldı.
mek gibi Ģartlarla Kudüs kralı ile anlaĢıp ku-
1177‘de Selâhaddîn Haçlılar üzerine yürüdü.
Ģatmadan kurtuldu. Sultan Selâhaddîn, Ġbnü‘l
Selâhaddîn‘in son anda yolunu değiĢtirerek
- Mukaddem’in Frenkler ile yaptığı bu anlaş-
Askalân‘a yönelmesi hayatına mal olmak üze-
maya karĢı çıktı.
reydi. Etrafındaki güçlü komutanlar ve Mem-
Nureddin‘in ölümünden sonra 1174‘te
lûk askerlerinin üstün gayretiyle ölmekten kur-
Kudüs Kralı Amoury öldü. Yerine oğlu IV.
tulup geri çekildiler. Kudüs Kralı IV. Baudoin
Bauldoin, geçti. Nûreddîn gibi Amaury de
bir zafer olarak algılasa da tam anlamıyla bir
arkasında mirasına sahip çıkacak kimseyi bı-
zafer olmadı. Selâhaddin daha sonra Haçlı ka-
rakmamıĢ. Selâhaddin Mısır‘da vezir olarak
lelerini bir bir düĢürüyordu. (150)
bulunduğu birkaç yıl içinde çevre ülkelerle
Sultan Selâhaddin Eyyûbî 1185 yılında
barıĢı sağlayacak iliĢkiler kurmaya dikkat et-
hastalandı. Hastalığını kimseye belli etmeme-
ti.
ye çalıĢıyordu. ġiddetlenen ağrılarından dolaSelâhaddin Eyyûbî Nureddin‘in mira-
yı Haran‘a gidip istirahata çekildi. Müslüman-
sını korumak için uygun bir fırsat bekliyor.
lar üzülüyor, kâfirler ise oldukça sevinçliydi.
Mütevazi kiĢiliğinden dolayı DımaĢk‘ta çıkan
Ölüyor korkusuyla sultandan vasiyetini yap-
karıĢıklıklar onun çocuklarından herhangi
masını istediler.
birine taraftar gözükmemek için müdahale
Sultan kardeĢi Âdil Ebû Bekir ile kar-
etmedi. Entrika üstüne entrika duyuyordu.
deĢinin oğlu Takıyyüdin Ömer ve oğulları
Mukaddem‘in
efendisi
Aziz Osman ve Efdal Ali‘yi kastederek
Nureddin‘in evinin haklarına göz diktiğini
―Geriye Ebubekir, Ömer, Osman, Ali‘yi bıra-
söyleyerek propagandalar yaptı. (115)
kıyorum bu yüzden hiçbir endiĢem yoktur, ―
Selâhaddin‘i
Nureddin, çocukları iktidar peĢinde
dedi ve topraklarını aralarında bölüĢtürdü.
(183)
koĢuyorlardı. Bunu fark eden Selâhaddin
1174‘te Abbasî halifesine mektup göndererek
Uzun bir zaman sonra sultan ağır hasta-
hâkimiyetini tanımasını istedi. Selâhaddin
lığından kurtuldu. Selâhaddin hasta yatarken
artık el-Melikü‘s-Sâlih‘in vasisi olmadığını
yanında amcası Nasıruddin b. ġîrkûh vardı.
ilân etti. Zengî ailesi, Selâhaddin‘in bağım-
Hıms ve Rahbe ġehirleri onun iktasıydı. Eğer
sızlığını kabul edecek Sultan denilen yerde
Selâhaddin ölürse bu Ģehrin kendisine teslim
yapılan savaĢta Seyfeddin Gazi komutasında-
etmesini istedi. DımaĢk‘ı zapt edecekti. Ġstedi-
ki itilaf kuvvetlerini yendi.
ği olmadı. Selâhaddin iyileĢti. Kurban bayramı
gecesi öldü.
1177‘de Kudüs Kralı IV. Baudoin,
telkinlerle 1175‘te yapılan saldırmazlık anlaĢ-
Haçlılar cephesinde olayların ardı arka-
masını bozarak, Mısır‘a Selâhaddin için gelen
sı kesilmiyordu. Kerek Prinkepsi Renaud de
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
81
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
Chattillion baĢlı baĢına bir sorundu. Kerek
Ģehri kılıç zoruyla alacağına yemin ettiğini‖
Prinkepsi, ticaret kervanlarını serbestçe do-
söyleyerek elçiyi geri gönderdi. (212)
laĢması anlaĢmasına uymayarak toprakların-
Kudüs, 1187‘de Mirac gecesi günü
dan geçen bir kervana el koydu. Peygamber
Selâhaddin‘e teslim edilmiĢti. Müslümanlara
Efendimiz‘e hakarete bulundu.
yapılan bütün kötü muamelelere karĢılık,
Selâhaddin, Kudüs Kralı Gui‘ye elçi
Selâhaddin oldukça Ģefkatli davranıyordu. Bü-
göndererek esirlerin serbest bırakılmasını is-
tün esirleri fidye karĢılığında serbest bırakmıĢ-
tedi. Fakat Gui, krallığı ele geçirirken Kerek
tır.
Prinkeps‘i çok yardım etmiĢti. Ondan dolayı
Prinkepsliği‘ne sığınmak üzere yola çıkan Hı-
Sultan‘ın elçilerini kabul etmedi. 1187‘de
ristiyanlar
anlaĢma hükümleri bozulmuĢ ve Selâhaddin
Selâhaddin, Kudüs‘e yerleĢmelerine izin ver-
Mısır, Suriye, Anadolu ve Irak‘tan asker top-
di.
ladı. Orduyu Saffûriye ve Akka üzerine gön-
Kudüs‘ün
fethinden
kabul
sonra
edilmedikten
Antakya
sonra
Selâhaddin Eyyûbî‘nin Kudüs‘ü feth
derdi. Ordusu Nisan 1187‘de Saffûriye‘de
ettikten sonra Haçlı kalelerini bir bir teslim
Haçlı ordusunun en seçkin birliğinin saldırısı-
aldı. Papa III. Urbanus üzüntüden öldü. Erine
na uğradı. Bu seçkin birlik ağır bir yenilgiye
VIII. Gregorius seçildi birkaç ay sonra
uğradı. (189)
Gregorius öünce yerin III.
Clemens gel-
Kudüs‘te savaĢçı olarak Haçlı Ģöval-
di.katolik klisesi, Avrupa‘dan yeni bir ordu
yelerinden Balian ve Patrik Heraklios‘tan
kurmalarını istedi. Papa‘nın davetine ilk gelen
baĢka Ģehri savunacak asker kalmamıĢtı.
Alman Ġmparatoru Fredrick Barbarossa oldu.
Bundan dolayı Balion çocukları Ģövalye ilan
II. HAÇLI SEFERĠ
ederek halkı heyecanlandırmaya çalıĢtı. Ço-
III. Seferinde sadece güç savaĢmadı.
cuklara kılıç dağıttı. Zaten baĢka seçeneği de
Ģövalyeleri,
Müslüman âlimler ordugâhta gezerek askerleri
Hıttin‘de ve daha sonradan alınan kalelerde
motive etmeye çalıĢıyorlardı. Alman Ġmparato-
ya öldürmüĢ ya da esir almıĢtı. Selâhaddin
ru Barbarossa‘nın Kudüs‘ü geri almak için ha-
Kudüs‘ü büyük bir orduyla iĢgal ediyor. ġehri
reket ettiğini duyan Sultan durumun ciddiyeti-
savunacağını
Patrik
ni anladı. Abbasî halifesine haber gönderdi.
Heraklios Selâhaddin‘e Ģehri teslim edeceğini
halife sarayını terk etmeyip biraz mal gönder-
fakat kimseye zarar gelmeyeceğine dair elçi
di. Halifeye farz olan bu savaĢı bizzat yönet-
gönderiyor. Sultan teklifi kabul etmedi.
mesi gerekiyorken sarayında kalmayı tercih
―Onların daha önceki barıĢ görüĢmelerinden
etti. Hıristiyanlar yaĢanan onca hezimetlere
gururlanarak çekildiklerini, kendisinin ise
rağmen direnmeye devam ediyorlardı. Batı
yoktu.
Çünkü
Selâhaddin
anlayan
Balion
ve
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
82
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
Avrupa, ġam topraklarına gönderdiği yardımı
kesmedi. Üstelik savaĢ meydanına o günkü
Avrupa‘nın en büyük kralları gelmek üzere
yola çıktı. Fransız Kralı Philiph Ougust, Ġngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard 1191‘de
Akka‘ya ulaĢtı.
KuĢatma sırasında Hıristiyan ordugâhında, Richard, Philiph ve Leopold savaĢ ganimetlerini paylaĢma konusunda anlaĢamadılar. Conrad ve Gui arasında ise Akka‘da
―Ġkinci Krallık‖ adı ile kurulacak devletin
kralı kim olacak konusunda anlaĢamadılar.
(267)
mıĢtı.
Hemen her gün Haçlıların hücumuna
uğrayan, buna karĢılık Müslümanların da ku-
Haçlı seferlerine büyük emellerle katı-
Ģatmayı yarma giriĢimleri oluyor. Bir haberci
lan Ġngiltere Kralı Richard, Kudüs‘ü alamaya-
Selâhaddin‘e gelerek, eğer yardım gelmezse
cağını kutsal topraklardan çekilmek zorunda
Akka‘nın daha fazla dayanamayacağını söy-
kaldığını hissetmiĢti. Selâhaddin‘e, Kudüs‘ü
ledi. Ali b. MeĢtûb‘un Frenklerin Ģartlarını
ve Kutsal Haçı kendilerine bırakılması Ģartıyla
kabul ederek anlaĢmaya hazır olduğunu da
barıĢ yapabileceğini bildirdi. Selâhaddin ise
söyledi. Yapılacak bir Ģeyin olmadığını anla-
―bu mübarek beldeyi bir Hıristiyan‘a teslim
yan Selâhaddin, anlaĢmaya uydu. Ordusunu
etmektense canını vermeyi tercih edeceği ve
alıp ġefriâmm‘a gitti.
bu beldenin asla bir putperest Ģehir olmayacağını,‖ söyledi. (285)
Akka‘ya giren Haçlılar bütün halkı
esir aldı. Camileri kiliseye çevirerek ilk anda
Haçlılar bu seferden de baĢarı elde ede-
Ģartlara uymayacağını gösterdi.
medi. Kıbrıs‘ın alınması Ġngiltere için bir kazanç oldu. Haçlılar hemen buralarda sökülüp
Haçlılar arasında Ģehrin paylaĢılması
atılabilecekken Akka‘yı ve kıyı bölgelerinde
konusunda tartıĢmalar baĢladı. Önce Richard
bazı kaleleri ellerinde bulundurarak yüzyıl da-
ile Avusturya dükü aynı zaman da Alman ku-
ha kalma Ģansını yakaladılar.
mandanı Leopald arasında bayrak yeri anlaĢmazlığı baĢladı. Daha sonra ise Kudüs Kralı
Birçok devlet baĢkanı gibi iĢlerin yo-
Gui ve Conrad arasında taht kavgası baĢla-
ğunluğu ve güvenlik sebebiyle Hac farzını ye-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
83
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
rine getirmemiĢ. Hac farzını yerine getiren
Otoritelerini pekiĢtirmek için Hıristi-
hacıları büyük bir sevinçle kabul etti.
yanları kıĢkırtarak seferler düzenleten Kilise
DımaĢk‘a döndükten 4 ay sonra da sıtma bir
ve din adamları halkın kendilerine olan güveni
rivayete göre de menenjit hastalığına yaka-
sarstılar. Skolastik düĢünce zayıflayarak insan-
landı.
lar üzerindeki etkisini yitirdi. BaĢlangıçta kaSon günlerini yaĢadığını anlayan Sul-
zanılan baĢarılar Papalığın gücünü arttırmıĢtır.
tan Selâhaddin bütün yetkileri oğlu el-
Daha sonraki baĢarısızlıklar Kilisenin, halkın
Melikü‘l-Efdal‘e bıraktı. Selâhaddin Kur‘an
ve yöneticilerin nazarındaki prestijini aldı.
ve Hadis‘e çokça düĢkün, edebiyata, tarih ve
Müslümanlar ise bu seferden onarılma-
coğrafyaya tutkuluydu. Oldukça cömertti.
yacak yaralar aldılar. Doğu‘nun zengin ticaret
Selâhaddin Eyyûbî‘nin ölümünden
merkezinden, Anadolu‘nun birçok Ģehri eko-
sonra Haçlı seferleri devam etti. 1202-1204
nomik bakımdan zarar gördü. Bizans ve Ege
yılları arasında IV. Haçlı seferi oldu. Bu sefer
kıyılarındaki bazı topraklar ele geçirildi. Ġslâm
her ne kadar Müslümanlar için düzenlendiyse
dünyası Moğol saldırıları karĢısında daha da
de hedefini ĢaĢırarak Ġstanbul‘un iĢgali ile
zayıflamıĢ bir Ģekilde çıkmak zorunda kaldı.
sınırlı kaldı. 1217-1221 yılları arasında V.
Haçlı seferi oldu. 1212‘de Fransa ve Almanya‘dan hareket eden binlerce çocuk, kutsal
toprakları kurtarmak için Marsilya limanından hareket ettiler. Fırtınada gemileri batınca
birçoğu öldü. 1228‘de VI. Haçlı Seferi 12481250 yılları arasında VII. Haçlı Seferi,
1270‘de
VIII.
Haçlı
seferi
yapıldı.
Selâhaddin‘in ölümünden sonra yapılan bütün Haçlı Seferleri baĢarısız olmuĢtur.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
84
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
NEVZAT KELEġ,
ġEDDÂDÎLER (951-1199)
ORTAÇAĞDA BĠR
KÜRT HANEDANI
Eseri Tanıtmaya çalıĢacağız.
Nevzat KeleĢ, ġeddâdîler (951-1199)
tu. Bundan dolayı halifelerin eyaletlere tayin
Ortaçağda Bir Kürt Hanedanı, Bilge Kütür
ettiği valiler bağımsızlığını ilân etmeye baĢla-
Sanat Yayınları, Ġstanbul 2016, 318 Sayfa,
mıĢtır.
Bibliyografya, Ġndeks, haritalardan oluĢmak-
Arrân, Emevîler döneminde Müslü-
tadır.
manların hâkimiyetine girmiĢtir. Bu bölgenin
Bu eser bir önsöz, ġeddâdîler‘e dair
yönetimi yıllık haraç karĢılığında Sâsânîler‘in
kaynaklar, giriĢ ve dört bölümden oluĢmakta-
soyundan geldiğini söyleyen Mihrânî prensle-
dır. Her bölümün kendi alt baĢlıkları vardır.
rine bırakılmıĢtır. Son Arrân prensi Vara Trdat
Bu
aldığımızda
idi. Varaz‘ın öldürülmesiyle Arrân ve ġekî,
ġeddâdîler kimdir, kurucuları kimdir, nereler-
Ermeni valisi Sehl b. Simbat‘ın hâkimiyetine
de hâkimiyetini sürmüĢtür, hangi coğrafyada
girmiĢtir.
eseri
değerlendirmeye
kurulmuĢ gibi soruların cevabını buluyoruz.
Simbat, Abbâsî halifeleriyle iliĢkilerini
ġeddâdîler‘e dair kaynaklara (syf 15-42) de-
korumak için Babek‘i yakalayıp halife el-
ğinilmiĢ ve coğrafyasından (43-56) bahsedil-
Mu‘tasım‘a teslim etti.
miĢtir.
ġirvânĢâhlar‘ın ilk atası eĢ-ġeybânî idi.
Eserin ilk bölümünde ―ġeddâdîler‘in
KuruluĢu‖
Ailenin ġirvânĢâh unvanıyla bağımsız bir hale
(syf 57-118) adlı baĢlıkla
gelmesiyse el-Mütevekkil‘in öldürülmesinden
ġeddâdîler‘in kuruluĢunu anlatıyor.
sonra torunu Haysem b. Halid dönemine rast-
Abbâsî merkezi yönetiminin siyasî
lanmaktadır. Bu tarihten sonra ġirvânĢâhlar
gücünü yitirmiĢ eyaletler hilafetten kopmuĢ-
daha çok ġirvân ve el-Bâb bölgesinde faaliyet
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
85
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
göstermiĢtir.
Hamdanî ve ed-Dabbî ile Dvin‘e gelme ihtimalidir. Ġkinci ihtimal ise Muhammed b.
Sâciler, Abbâsî halifeliğinin dağılması
sürecinde
Azerbaycân,
Arrân
ġeddâd‘ın, Deysem‘in himayesinde ve onun
ve
görevlendirilmesiyle Ģehre yerleĢmesidir. Mu-
Ermîniyye‘nin Abbâsîler sonrası siyasî tarihi-
hammed‘in Dvin‘de kontrolü ele geçirmesin-
nin Ģekillenmesinde önemli rol oynamıĢtır.
den sonra Merzubân adına Azerbaycân ve
Aslen Türk kökenli bir ailedir. Ġslâm devleti
Arrân‘ı idare etmeye çalıĢan oğlu Merzubân
hizmetinde görev yapan ilk üyesi Ebü‘s-Sac
ile yaptığı mücadelelerden Musâfiriler‘le bir
Divdâd b. Yusuf Divdest‘tir. Ebü‘s-Sac‘ın
bağının olmadığını ortaya çıkarıyor.
869‘da ölümü üzerine oğlu Muhammed el-
Rüknüddevle,
AfĢin, Abbâsî Devleti idaresinde çeĢitli gö-
Musâfirî
Emîri
Merzubân‘ı esir aldıktan sonra Fars‘taki
revler yapmıĢtır. Ġktidarı yıllarında Arrân
Sumeyrem Kalesine hapsetti. Daha sonra
coğrafyasını kendi hâkimiyetine almıĢtır.
Abdurrezak‘ı Azerbaycân üzerine gönderdi.
Sacî iktidarının son bulunmasıyla
Merzubân‘ın kardeĢi, Kürtlerin bağlılı-
Azerbaycân, bir daha Abbâsî halifelerinin
ğından dolayı Tarım Kalesinde bulunan Dey-
müdahalesine maruz kalmamıĢtı.
sem b. Ġbrahim‘i serbest bırakıp Hil‘at giydir-
Vasıf
el-ġirvânî
ve
Muflih
di. Ġbn Abdurrezak ise Berdea civarında bulu-
el-
nan Kürtleri hezimete uğrattı.
Yusufî‘den sonra iktidara Deysem b. Ġbrahim
Deysem‘in Abdurrezak ile mücadelesi-
el-Kürdî geldi. Ordusu Kürtlerden oluĢuyor-
ni fırsat bilen el-Hamdanî ve Ġbrahim b. ed-
du ve kontrolü elinde tutmuĢtu. Deysem‘in
Dabbî de NeĢve ve Dvin‘i ele geçirdiler. Dey-
veziri Ebü‘l Kasım Ali b. Câfer, Merzuban‘ı
sem
ve Azerbaycân‘ı alması için onu kıĢkırtmıĢ
bu
olanlara
seyirci
kalmadı.
Abdurrezak‘ın Azerbaycân‘dan ayrılmasından
onun için ordu toplamıĢtır. Daha sonra ordu-
sonra NeĢve ve Dvin‘e yönelip burada bulu-
sunun taraf değiĢtirmesiyle kaçmak zorunda
nanları bertaraf etti. Uzun bir süreden sonra
kalmıĢtır.
kendi otoritesini kurdu.
Ġslâm kaynaklarında ―Beni ġeddât ve
Dvin‘de tüm bunlar olurken Ermeni
ġeddâdîyan‖ Ermeni kaynaklarında ise ―ġatatik‖
Kralı I. Apas öldü ve yerine oğlu III. AĢot geç-
Ģeklinde geçiyor. Bilinen ilk üyesi Muhammed b.
ti. Ülkesinin birliğini yeniden kurduktan sonra
ġeddâd Kurtak‘tır. Kurtak‘ın kim olduğu ve ner-
büyük bir ordu kurdu. Babası krallığın baĢken-
den geldiği bilinmiyor.
tini Kars‘a yöneltmesine rağmen AĢot gözünü
Muhammed b. ġeddâd‘ın tarih sahnesine
Dvin‘e yöneltti. 30.000 kiĢilik ordusu ile Dvin‘e
çıkıĢıyla ilgili iki ihtimal bulunmaktadır. Bunlar-
doğru hareket etti. Muhammed b. ġeddâd‘ın,
ilki, Muhammed b. ġeddâd‘ın el-
Veyzur-Deyrmus hâkiminin ve Merzubân‘ın güç-
dan
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
86
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
lü ordusuyla baĢ edemeyip 961 yılında Ani‘yi
kendisine baĢkent yaptı.
Eserin
ikinci
bölümünde
―Gence
ġeddâdîler‘i‖ adlı baĢlık altında (109-210)
Gence ġeddâdîler‘in siyasî hareketlerinden
bahsetmektedir.
Gence reisleriyle yaptıkları iĢbirliği
sonucunda, ġeddâdîler Ģehre hâkim oldu ve el
-Leşkerî Gence tahtına oturdu. Emîr Fadl,
tahta oturan büyük kardeĢi el-LeĢkerî‘ye sesini çıkartmayıp onun tahta oturmasına razı
oldu.
LeĢkerî, Gence‘yi ele geçirdiği zaman
Merzubân, Erdebil‘de bulunmaktaydı. 968-
ġirvânĢâhlar‘a kaptırmıĢtı. Bu baĢarısızlıklar
969 Sâlâr Ġbrahim yılında, ġîrvân tahtında
Merzubân‘ı
Ahmed b. Muhammed ve kardeĢi Heysem b.
lunuyordu. Fadl, ġervîn‘i tutukladıktan sonra
Heysem ise Sâlâr Ġbrahim‘in yanından kaçaEmîr
Ahmed
Fadl,
Merzubân‘a vekâleten ġervîn b. Merzubân bu-
kadar uzanan bir sefer yaptı. Berdea‘ya geldi.
hâkimi
etti.
deki hâkimiyeti almak için harekete geçti.
Heysem, Ġbrahim‘e sığındı. ġirvân el-Bâb‘a
el-Bâb
sevk
Merzubân‘ı öldürerek Gence ve diğer Ģehirler-
Muhammed arasında taht mücadelesi vardı.
rak
öldürmeye
Ģehrin yönetimini ele geçirdi. ġehrin yönetimi-
b.
ni ele geçirdikten sonra ilk iĢi ġeddâdîler‘in
Abdülmelik‘e gidiyor. Sâlâr Ġbbrahim‘in Er-
egemen olduğu bölgeleri ve kalelerin hâkimi-
debil‘e geçmesi ġeddâdiler‘in Gence‘yi alma-
yetine alarak otoritesini güçlendirdi. Daha son-
sını kolaylaĢtırdı.
ra Berdea‘ya yürüdü.
el-LeĢkerî‘nin ölümü üzerine tahta karde-
Fadl, Arrân‘ın güney ve batı bölgele-
Ģi Merzubân geçti. Ancak LeĢkerî Arrân‘daki hâ-
rinde bulunan Hıristiyan prensliklerin üzerine
kimiyetinin mimarı olan Fadl‘ın tahta çıkmasını
yürüdü. Fadl, gittikçe güçlendi ve Sevardik
istiyordu. Merzubân oldukça güçsüz, tecrübesiz,
bölgesine egemen oldu.
dar görüĢlü ve tedbirsizdi. Bundan dolayı
Sevardik bölgesine egemen olan Fadl,
ġeddâdîler oldukça sıkıntılı günler yaĢamıĢtı.
TaĢir-Dzoroget Bagratunî Krallığı ile hemsınır
LeĢkerî‘nin ele geçirmiĢ olduğu bazı yerleri kaybetmiĢ,
Musafirîler‘den
aldığı
oldu. Bagratunî Kralı II. Simbat devrinde kar-
Berdea‘yı
deĢi Gürgen bağımsızlığını ilân etti. Gürgen
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
87
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
ölünce yerine oğlu Davit Anhoğin geçti.
Gürcistan‘ın merkezinde Tiflis‘in Müslüman emîri, Ebü‘l Fadl Ca‘fer b. Ali‘nin ken-
Davit Anhoğin, Tiflis‘in, Ca‘fer‘î
disine dost olacak hânedan olan ġeddâdîler ile
emîrine baskısı, Severdik-TavuĢ mıntıkasın-
iliĢkileri pek iyi değildi. Gürcü krallığına tâbi
daki faaliyetlerinden dolayı Fadl ile karĢı kar-
olması, Kartli ve Heretli aristovları arasında
Ģıya gelmiĢtir. Davit‘in hızlı bir Ģekilde güç-
iyi bir siyasî denge kurması baĢlıca nedeni ka-
lenmesinden endiĢelenen Fadl, Davit‘e saldır-
bul edilir.
dı. Kur Nehri yakınlarında meydana gelen
Gence ġeddâdîler‘i birçok sefere katıl-
savaĢta Davit sağlam bir orduyla sağlam bir
mıĢtır. Sefer yaparken baĢkent Gence‘ye de
direniĢ gösterip Fadl‘ı mağlup etti.
birçok sefer düzenlemiĢlerdir. Bizans impara-
Fadl, Davit Anhoğin‘e karĢı aldığı
toru Nicephoros, Gence‘yi kuĢatmıĢ fakat Ģehri
yenilgiye rağmen, harekâta devam etti. Pasin-
alamamıĢtır. ġeddâdî-ġirvânĢâh iliĢkileri Fadl
ler bölgesinde Gürgen ve oğlu III. Bagrad
döneminden itibaren dostane bir Ģekilde geliĢ-
hüküm sürüyordu. Gürgen‘in ölmesiyle oğlu
miĢtir.
III. Bagrad Pasinler‘deki siyasî bölünmüĢlüğe
Selçuklu sultanı, Tuğrul Bey öldükten
son verdi.
sonra yerine Alparslan geçmiĢtir. Alparslan
1064 Rey‘den hareketle Azerbaycân‘a yürüdü.
Fadl‘ın dönemi, ġeddâdî tarihi açısın-
Azerbaycân‘a yürüyen Sultan Alparslan ordu-
dan önemlidir. Onun yönetiminde, ġeddâdî
sunu ikiye ayırdı. Kendisi Gürcistan‘a yürür-
hâkimiyetinin Arrân coğrafyasına yayılıp yer-
ken oğlu MelikĢâh ve Nizâmülmülk‘ün baĢın-
leĢmesini sağladı. Kırk yedi yıl iktidarda kal-
da bulunduğu ordu da ġeddâdî arazisinde iler-
dı ve Kasım 1031‘de vefat etti.
ledi.
Vefat eden Fadl‘ın yerine oğlu ve
Gürcü Kralı II. Giorgi ile Kaheti Kralı
veliahtı Ebü‘l-Fetih Musa geçti. Bu döneme
Ağsortan, ülkelerine karĢı artan Selçuklu akın-
dair, iktidarın kısa sürmesinden çok az bilgi
ları karĢısında Ġsfahân‘da bulunan Sultan‘a
mevcuttur.
itaatlerini bildirdi. Belli Ģartlarda itaatlerini
kabul eden Sultan, akınları durdurdu.
Azerbaycân‘daki mirasın üzerine ku-
Sultan MelikĢâh Ekim 1086‘da Suriye
rulan Revvâdîler‘in, ġeddâdîler ile iliĢkileri
seferine çıktı. Bu sefer esnasında ġîrvanĢâh
iyi baĢlamamıĢtı. Fadl döneminde, uzun yıllar
Ferîburz, Sultan‘a bağlılığını bildirdi. Daha
Revvâdî, Dulefî ve Bagratunîler‘in üzerinde
sonra Ġsfahân‘a dönen Sultan, Urfa‘yı ele geçi-
hâkimiyet kurmaya çalıĢtıkları Dvin‘in fethi
ren emîrlerinden Bozan‘ı, Gence‘de isyan et-
ile ġeddâdîler‘in nehrin güney ve doğu bölge-
miĢ olan ġeddâdî emîri, II. Fadl‘ın üzerine yol-
leri üzerindeki niyeti açıkça belli olmuĢtur.
landı. Bozan, Gence‘ye doğru yürüdü ve buraYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
88
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
egemenliği
son
buldu.
Ebü‘l
Heyca,
Musâfirîler‘den Ebü‘l Heyca b. Ġbrahim‘i mağlup etti. Daha sonra eĢ-ġeybanî‘ye saldırdı. eĢġeybanî‘yi hezimete uğratan Ebü‘l Heyca
Nahcıvân‘ı istilâ etti ve Dvin‘e ilerledi. Böylece her iki Ģehri ele aldı. Ebü‘l Heyca
Vaspurakan seferi sırasında öldü. Yerine oğlu
Memlân geçti. Memlân, eĢ-ġeybanî‘nin Dvin‘i
almasına engel olamadı. Dvin‘deki hâkimiyetini sağlamlaĢtırmak isteyen eĢ-ġeybanî, II.
Simbat ile anlaĢma yaptı.
II. Simbat, Nahcıvân emîri eĢ-ġeybanî
yı zapt etti.
ile yaptığı anlaĢmaya rağmen Stephones
Asogik‘in iĢaret ettiği üzere eĢ-ġeybanî‘yi za-
Fadl, Selçuklu ordusuna direnmeye
yıflatmak ve Dvin‘i almak için harekete geçti.
çalıĢsa da esir düĢtü. Gence emîri bir süre tu-
Aynı politikayı yerine geçen kardeĢi I.
tuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ser-
Gagik‘te sürdürdü.
best bırakıldıktan sonra Dicle kenarında çileli
Dvin dâhil bölgedeki öteki Ermeni
bir hayat sürüp yokluk içinde ölmüĢtür.
prensliklerini de kendisine tâbi kılan I. Gagik,
Bu eserin III. bölümünde ise ―Dvin
1003-1004‘te Parisos ve Gerdman‘ı elinde tu-
ġeddâdîler‘i‖ adlı baĢlıkla Dvin ġeddâdîler‘in
tan Haçen- Artsah Krallığına ait toprakları
siyasî hareketlerinden bahsedilmiĢtir (211-
ġeddâdî Emîri I. Fadl ile aralarında bölüĢtüler.
233).
I.Gagik‘in ölümünden sonra oğulları
ġeddâdîler‘in
siyasî
Houhannes, III. Simbat ve IV. AĢot arasında
kariyerlerinin
yaĢanan
baĢladığı yer (954-955), Sâlâr Merzubân b.
iktidâr
mücadelesi,
I.
Fadl‘ın,
Arrân‘ın ve Sevan Gölü‘nün güneyine yayıl-
Muhammed tarafından iĢgâl edilmiĢ, haneda-
masını kolaylaĢtırdı.
nın kurucusu Muhammed b. ġeddâd aĢiretiyle
Çağrı
birlikte buradan sürülmüĢtür.
Vaspurakan
Dvin ve çevresi Ebü‘l Heyca‘nın elin-
Senekerim‘in
Bey‘in
seferi
topraklarına
oğlu
Davit
giren
esnasında
Oğuzlar,
komutasındaki
de bulunuyordu. Ebü‘l Heyca, eĢ-ġeybanî ile
Vaspurakan ordusunu mağlup etti. Nahcıvân
giriĢtiği savaĢta esir düĢünce Dvin baĢta ol-
mevkisinde kendilerini karĢılamaya gelen Li-
mak üzere Ermîniyye‘deki topraklarını Ebû
parit Orbelian‘ın birliklerini püskürten Çağrı
Dulef‘e kaptırdı. Musâfirîler‘in Dvin‘deki
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
89
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
Bey, daha sonra Nig bölgesine girdi.
1053 yılından beri Dvin‘i yönetmekte
Oğuzlar, Bizans ve Ermeniler arasın-
olan Ebu Nasr Ġskender, 1105 yılında Türk-
da yaĢanan bu askerî ve siyasî geliĢmelerle I.
men Hâkimi Kızıl Arslan tarafından öldürüldü.
Fadl, ġeddâdîler‘in devletleĢme yolundaki ilk
Böylece ġeddâdîler‘in Dvin kolu son buldu.
tecrübelerini yaĢadıktan sonra Dvin‘e yürüdü.
Bu
I. Fadl devrinde 1021 yılında ġeddâdîler‘in
IV.
bölümünde
―Ani
ġeddâdîleri‖ adlı baĢlıkla ġeddâdîler‘in Ani
ilk mülkleri olan Dvin‘e kadar bütün toprak-
kolunun siyasî hayatından bahsetmektedir (237
lar Çağrı Bey‘in hâkimiyetine girdi. Dulefî
-317).
Hanedanı üzerindeki Bagratunî egemenliğine
Bizans‘ın 1045‘te Ermeni Bagratunî
son verilmiĢtir.
Dvin
eserin
ġeddâdîler‘in
ilk
Krallığının baĢkenti Ani‘yi ele geçirdi. Bütün
yöneticisi
Ebü‘l Esvâr ġavur‘dur. I. Fadl‘ın üç oğlundan
Bagratunî
toprakları
biri olan Ebü‘l Esvâr‘ın Dvin‘deki idaresini
Themalığına eklendi. Ani‘ye atanan ilk vali
kabul edersek Dvin‘i de zapt ettiğini söyleye-
Ġberya Theması Michael Lasites oldu. Ordu
biliriz. Ebü‘l Esvâr özellikle batı istikametin-
kumandanı olarak da Parakimomenos seçildi.
de Ermeni Krallıkları ve Bizans‘a karĢı yapı-
Ancak baĢarısız olan Dvin seferinden Michael
lan seferlerin yürütücüsü olmuĢtur.
Lasites
yerine
Parakimomenos
ġeddâdîler‘in ana kolu olan Gence
Bizans‘ın
Katakalan
yerinede
Ġberya
Kekamenos,
Hetairiarkhes
Kontantinos atandı.
ġeddâdî Emîri el-LeĢkerî‘nin vefatı üzerine
yerine oğlu geçti. Henüz çocuk yaĢta olan
oğlu ÂnûĢirvân‘ın geçmesi huzursuzlukları
da beraberinde getirdi. Dvin Emîri Ebü‘l
Esvâr ġâvur yeğenini idareden uzaklaĢtırarak
Gence tahtına oturdu.
Böylelikle ġeddâdî
hanedanının merkezi Gence oldu. Dvin ise
kısa bir süreliğine vali ile idare edildi. Daha
sonra Ebü‘l-Esvâr ġâvur oğlu Ebu Nasr Ġskender b. ġâvur‘u Dvin‘e yönetici olarak atadı. Ebu Nasr Ġskender b. ġâvur hakkında çok
az bilgi bulunmuĢtur.
Dvin ġeddâdîler‘i, Selçuklular ile iyi
bir iliĢki kurmuĢ Ermîniyye ve Gürcistan‘a
yönelik seferlerde Selçuklu ordusu ile hareket
etmiĢtir.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
90
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
Kekaumenos, Büyük Zap Suyu kena-
Haçlı Seferleri Kral IV. Davit‘e Gürcistan‘da
rında Selçuklu ordusunu mağlup etti. Melik
hâkimiyetini sağlanmasına olanak sağladı.
Hasan‘ın öldürülmesinde, Vaspurakan valisi
Kral Davit aynı dönemde kendi konumunu
Bulgar Aaron ile birlikte hareket ettiler. 18
güçlendirmek için kız kardeĢini ġîrvânĢâh III.
Eylül 1048‘te Hasankale önünde Ġbrahim
Menûcehr ile evlendirilmiĢtir. Kendisi de
Yınal komutasındaki Selçuklu ordusuna yine
Kıpçaklar‘dan kız almıĢtır. Böylelikle iliĢkile-
Aaron ve Gürcü Liparit ile karĢı koymuĢtu.
rini olumlu yönde geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır.
Sultan Alparsan‘ın 1064‘te baĢlattığı
Gürcü tehlikesi ġeddâdî hâkimiyetindeki Ani‘-
Ermîniyye seferinde Nahcıvân‘dan itibaren
ye kadar geldi.
ġavĢati, Klarceti Jahavati, Tao bölgelerini
Ani ve çevresi Gürcüler ve Türkmen
içine alan bir harekât yaptı. Daha sonra TaĢir-
Beyleri tarafından sık sık saldırıya uğramıĢ
Dzoreget Ermeni Krallığı ve Gürcü Kralı IV.
bundan dolayı ġeddâdî emîri Ebü‘l-Esvâr II.
Bagratî kendisine tâbi kıldı.
ġavur‘un Ani‘yi satma giriĢimi Ermenilerde
Bizans
Ġmparatoru
Konstantinos
paniğe sebep olmuĢtur. Gürcü Kralı IV. Davit
Monomakhos‘un uzun süren mücadelesine
herhangi bir direniĢle karĢılaĢmadan Ani‘yi ele
rağmen Ani‘yi alamadı. Selçuklu ordusunun
geçirdi.
en Ģiddetli ve kuĢatma savaĢına sahne olan
Gürcülerin Ani‘yi alması buradaki
yerlerden biri olan Ani, Sultan Alparslan ta-
ġeddâdî hâkimiyetini ilk kesintisi olmuĢtur.
rafından 16 Ağustos 1064‘te fethedildi. Ar-
Kral IV. Davit‘in Ani‘yi almasıyla Emîr Ebü‘l
dından Ani Katedrali‘nin tepesindeki haçı
-Esvâr çocukları ve akrabalarıyla Gürcistan’a
indirip camiye çevirdi. Gence ġeddâdiler‘in
gitti. Yalnızca bir oğlu kurtuldu. Kurtulan bü-
ortadan kaldırılmasını takip eden ve onların
yük oğlu Fadlûn idi. Fadlûn Ani‘nin alındığını
hüküm sürdüğü Arrân coğrafyası Muhammed
duyunca geri almak için ġeddâdî ordusu ve
Tapar tarafından yönetilmeye baĢlamıĢtı.
Sultan Sencer‘den aldığı orduyla hareket etti.
KardeĢi Berkyaruk ile üç savaĢın ardından
Fadlûn öncelikle Gürcü Kralı‘nı Ani‘ye vali
varılan anlaĢmaya göre Gence ve çevresi,
tayin ettiği kiĢiden Ģehri geri istediyse de ala-
Azerbaycân, Diyarbekir ve Musul‘u içine
madı. Daha sonra Ani‘yi kuĢattı. KuĢatma bir
alan Muhammed Tapar‘a bırakılmıĢtır.
yıl sürmüĢ. Bir yıl boyunca aralarında Ģiddetli
Gürcü Kralı IV. Giorgi‘nin 1089‘da
çarpıĢmalar yaĢandı. Açlık ve kıtlık nedeniyle
oğlu IV. Davit lehine tahtan çekilmesiyle
Gürcü Krallığı Ani‘yi Fadl‘a teslim etmek zo-
Gürcü Siyasî tarihinde yeni bir süreç baĢla-
runda kalmıĢtır.
mıĢtır. Selçuklu Sultanı MelikĢah‘ın ölümüy-
IV. Fadl, Ani ġeddâdî tahtına oturduk-
le ardından gelen melikler arasında çıkan taht
tan sonra ġeddâdî iktidarı yeniden dirildi. Ani
kavgaları ve 1096 yılından sonra baĢlayan
Ģehri daha sonra da birkaç kez Gürcü Krallığı-
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
91
————————————————
Kitap Tanıtımı———————————————–———
nın iĢgâline uğradı. Ancak ġeddâdîler hiçbir
951 yılında Dvin‘de tarih sahnesine
Ģekilde iĢgâlcilere geçit vermediler.
çıkarak 1199‘a kadar Gence, Dvin ve Ani merkezli olarak Arrân ve Ermenistan‘da yaklaĢık
248 yıl hüküm sürmüĢtür. Bu Kürt Hanedanı‘nı yine bir Kürt Gürcü BaĢkomutanı Zakaria
Mkhargrdzeli tarafından ortadan kaldırılmıĢtır.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
92
————————————————
Gözüme Takılanlar———————————————–——
(Mevlânâ‘dan Özlü Sözler) IĢığın
Kalbi, Haz: M. Said Türkoğlu, Ġstanbul: Gelenek Yayınları, 2004.
-Kalem bir gaddarın elinde oldu mu şüphe
-Akıllı kişi, işin sonunu gönlüyle önceden gö-
yok ki Mansur, darağacına çekilir.(17)
rür, bilgisi az kiĢi ise iĢin sonunda o iĢ olup
-İnatçı kişi, kendisini suçlu bilmedikçe gö-
bitince görür. (26)
zünden nerden gözyaĢı akacak? (21)
-Akıllılar, önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin
-Ahmaklar baş olmuşlardır da akıllılar, bu
sonunda baĢlarını vururlar. (26)
yüzden baĢlarını kilim altına çekmiĢlerdir.
-Aldanış terzisi, ömür atlasını ayların makasıy-
(22)
la parça parça keser. (28)
-Ahmaklığın, bilgisizliğin yırttığı şey, artık
-Oğul, bütün dünyayı testi bil; hem de ağzına
yama tutmaz; ey öğütçü oraya hikmet tohu-
dek bilgiyle, güzellikle dopdolu bir testi. (32,
munu pek ekme. (23)
49)
-Ahmağın rüyası aklıncadır; onun rüyası da
-İnat etme, inat kutsuz bir şeydir. (32)
kendisi gibi değersizdir, hiçbir Ģeye yaramaz.
-Deniz, şüphe yok ki sellerin vardığı, kavuştu-
(23)
ğu yerdir. (34)
-Akıl gemisi battı mı insan, gök kubbeye gü-
-Allah birisinin perdesini yırtmak isterse, gön-
neĢ kesilir. (24)
lüne temiz kiĢileri kınama isteği verir. (38)
-Akıllı birinden gelen cefa, bilgisizlerin vefa-
-Öküzle eşeğe şekerden ne fayda var? Her ca-
sından iyidir. (24)
nın baĢka gıdası var. (38)
-Akıllı kişi aza çoğa bakmaz; çünkü ikisi de
-Aydın mum, yakanı olmadan mı yanar, yoksa
bir sel gibi akar gider. (25)
bir bilgi sahibi yakan olunca mı? (39)
-Dostu, yarın senden tiksinir görmek istemez-
-İster yavaş gitsin, ister tez koşsun arayan bu-
sen, bir akıllı kiĢiyle, bir akılla dost ol. (25)
lur. Ġki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan. (45)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
93
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Zahitlik, tohum ekmeye çalışmaktır; marifet-
-Bilgi; sınırı, kıyısı olmayan bir denizdir; bilgi
se ekilmiĢ tohumun bitmesidir. (46)
dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Binler-
-Gönül bahçesinden bir çöp bile eksilse akıllı
ce yıl ömrü olsa gene de araĢtırmaya doymaz.
kiĢinin gönlüne binlerce gam dolar. (49)
(68)
-Âşığa gündüz de sevgilidir, gece de. (52)
-Öğrenilmiş bilgiyi yeter buluyorsun; gözünü,
-Âşıklık, sonra da sabredebilmek… Bu müm-
baĢkasının mumuyla aydınlatmıĢsın. (69)
kün değil cancağızım! (52)
-Soru da bilgiden doğar, cevap da; hani dike-
-Kimin aşka meyli yoksa kanatsız bir kuşa
döner; eyvahlar olsun ona. (55)
-Nice irfansız bilginler vardır ki bilgiyi ezber-
nin de balçıktan, gülün de balçıktan bitmesi
gibi. (69)
-Bilgi güneşi bir yerden bir yere göçmez. (70)
lemiĢtir; fakat bilgi sevgisi yoktur onlarda.
-Taklitten doğan bilgi satış içindir; bu bilginin
(56)
sahibi müĢteri buldu mu bir hoĢça satar bilgisi-
-Ben bulut gibi bir yelle gelmedim ki bir toz-
ni. (70)
la bu eĢikten döneyim. (57)
-Bilgisiz kişi, seninle gönüldeşlik etse bile so-
-Bir ziyana uğramak, birçok ziyanı giderir.
(61)
nunda bilgisizliğinden yaralar seni. (70)
-Çevren ne kadarsa dünyayı o kadar görür-
-Uykuya dalmış bilgisize öğüt vermek, çorak
sün. (61)
yere tohum ekmektir. (70)
-Bilginim ama kendi bilgimle bilginim. (61)
-Bilgisizlik kısmeti teper; ehil olmak da kısme-
-Yalnız içinde bulunduğu zamanı gören; bil-
ti tepmez, arttırır. (70)
gisizliktedir, ziyandadır, Ģüphededir. (63)
-A gönül dedim, tümü gösterir bir ayna ara;
-Leş, bize göre rezildir; ama domuza, köpeğe
denize git, ırmaktan bir iĢ gelmez. (71)
Ģekerdir, helvadır. (63)
-Bütüne, külle âşık olanlar, parça buçuğa âşık
-Gül solup gül bahçesi harap olduktan sonra
olmazlar. Parça buçuğa âĢık olanlar onu özle-
gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gül su-
yenlerse külden mahrum kalırlar. (71)
yundan, dediler. (67)
-Hayvanî can, cüz’î akıl, vehim, hayal, ayrana
-Körün gözü de, noksansız bir güneşin doğ-
benzer; ölümsüz cansa, bu ayranda gizli olan
duğunu, hararetinden anlar. (67)
yağa benzer. ÇalıĢmakta bir gayret gerek ki o
-Testinin içinde ne varsa dışına o sızar. (67)
yağın ayranı gönülden ayrılsın. (74)
-Öküzün rengini dışında ara, insanın rengini
-İç gerek ki tohum ağaç olsun. İçi olmayan
içinde. (67)
çekirdek hiç fidan olur mu? (76)
-Bilgi mülkü, güzellik mülkünden daha üstün,
-“Korkmayın” sözü, korkanlara sunulan ye-
daha fazla beğenilir, övülmeye değer bir Ģey.
mektir; bu yemek, korkanların harcı olan bir
(68)
yemektir. (79)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
94
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Cömertlik, yoksul gibi, yoksullara muhtaçtır.
-Dostlarla oturan kişi, külhanda bile olsa gül
(80)
bahçesinde oturuyor sayılır. Fakat bir yerde,
-Terazide arpa, altınla yoldaş olur ama bu,
düĢmanla oturan kiĢi, bağda, bahçede bile olsa
arpanın da altın gibi değerli olmasından de-
külhandır. (94)
ğildir. (86)
-Herkes, kendi zannınca dost oldu bana; içim-
-Eşlerin bir birine benzemesi gerek; iki ayak-
deki sırlarımıysa kimse aramadı. (95)
kabına, iki meste bak da gör. Ayakkabının bir
-Kötü dostla buluşmak, belâya bulaşmaktır.
teki, ayağa dar geldi mi, öbürü de iĢine yara-
(95)
maz. Kapının bir kanadı küçük, öbürü büyük
-Gönül, dostun yüzüyle aydınlanır. (95)
olur mu? Deveye yüklenen hurcun bir gözü-
-Ham kişiyi ayrılık ateşinden başka ne pişire-
nün bomboĢ, öbürünün dopdolu olması doğru
bilir; iki yüzlülükten ne kurtarabilir? (96)
değildir. (87-88)
-Nazlanmak, şekerden de tatlıdır ama az çiğne.
-Kim daha uyanıksa daha dertlidir o, kim ger-
(98)
çeği daha iyi anlamıĢsa beti benzi daha sarıdır
-Bir büyücü karı olan dünya, pek bilgiç bir
onun. (88)
kadındır; onun büyüsünü çözmek, halkın harcı
-Ruhun tortulardan kurtulması, anlayışlı bir
değil. Akıllar, onun düğümünü çözebilseydi
hale gelmesi için birçok belâlar çekmesi, zah-
Allah, peygamberleri yollar mıydı hiç? (99)
metlere düĢmesi gerek. (88)
-Bu dünya bir dağdır, yaptıklarımızsa ses; ses,
-“Erlerin
güzelliği
dillerinde
yankılanır gene bize döner gelir. (99)
gizli-
dir.‖ (Hadis) (90)
-Her solukta dünya da yenilenir; fakat biz onu,
-İnsan, atın boynuna sarılırsa muradına ulaşır;
duruyor görürüz de bu yenilenmeden haberi-
ayağına sarılırsa çifteyi yer. (91)
miz bile olmaz. (100)
-Mecliste, bana söz söyletecek kişi bulursam,
-Düşmanlığa kalkışacaksan, kendine uygun
benden çayırlık, çimenlik gibi yüz binlerce
birine düĢman ol; çünkü olabilir ya, onu tutsak
gül biter; fakat söz öldüren bir kaltaban bulu-
olarak da tutabilirsin. Katre ummanla nasıl sa-
nursa nükteler gönülden hırsız gibi kaçar gi-
vaĢa giriĢebilir? GiriĢirse bu, onun ahmaklığı-
der. (93)
na delildir, sonunda kendi saçını baĢını yolar.
-Dost, gelişiyle yola kılavuzluk eder; Musta-
(101)
-“Düşmanların
fa, bu yüzden: ―Sahabem yıldızlara benzer,‖
en
çetini,
sizin
içinizde-
dir.‖ (Hadis) (101)
dedi. Yıldız, kumlu çölde de yol gösterir, de-
-Düşünce ona derler ki bir yol açsın; yol da
nizde de… Gözünü yıldıza dik, kılavuz odur.
ona derler ki karĢına bir padiĢah çıkagelsin.
(94)
(102)
-Dostlar gönül yurdu, eminlik ülkesidir. (94)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
95
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Her sanatın, her hünerin aslı, temeli hayal-
-Karınca bir buğday tanesini görüp harmanı
den, arazdan, düĢünceden baĢka nedir ki?
bilseydi, o bir tanenin üstüne mi titrerdi hiç?
Meyveler, önce gönül düĢüncesindedir; so-
(111)
nunda meydana çıkar, görünür. (102)
-Görünüşte geceyle gündüz, birbirine aykırı iki
-Düşüncen gülse gül bahçesisin; dikense kül-
düĢmandır; fakat ikisi de bir gerçeği örerler.
hana atılacak odunsun. (102)
(114)
-Gönüle vuran bilgi, adama yardım eder, dost
-Eşeğe katır boncuğuyla inci birdir; zati o
olur; fakat bedene vuran bilgi yük kesilir. (117)
eĢek, inciyle denizin varlığından da Ģüphe
-Gönül olmazsa beden konuşmayı ne bilsin?
eder. (103)
Gönül aramazsa beden, araĢtırmayı ne anlasın?
-Eşeklerde küpe gördün mü hiç? Eşeğin kula-
(118)
ğı da yeĢilliktedir, aklı fikri de. (103)
-Gönül güzelliği, geçmez güzelliktir. (119)
-Kimin hırsı fazlaysa onun yarası fazladır.
-İçinde gönül ışığı bulunmayan gönül, gönül
(105)
değildir; can olmadıktan sonra beden, toprak-
-Geçici işlere dalanların çabasını bir kazsan,
tan baĢka bir Ģey değildir. (119)
görürsün ki soğan gibi kat kattır; fakat her bir
-Katı taş olsan, mermer kesilsen bile bir gönül
katı, öbür kattan daha da içsizdir, daha boĢ-
sahibine ulaĢtın mı inci olursun. (119)
tur; gerçeklerin her iĢi, öbüründen daha da
-Gönül ehlinin bilgileri, kendilerini taşır; be-
özlüdür. (106)
den ehlinin bilgileriyse kendilerine yük olmuĢ-
-Kendine gel, gücün, kudretin, kâr elde ede-
tur. (119, 117?)
ceğin sermayedir; güçlü kuvvetli bulunduğun
-Duygu gözü, elin avucuna benzer ancak; insa-
zamanı gözet, fırsat kaçırma. (107)
nın avucu filin her yanını kavrayamaz ki! De-
-Nice kişiler vardır ki o kükremiş aslan gibi,
nizi gören göz baĢka, köpüğü gören göz baĢ-
avladığını yiyemeden dünyadan geçmiĢ git-
ka… Köpüğü bırak da denizi gören gözle bak!
miĢlerdir. (107)
-Kulağın duyuşu, huyları değiştirir, gözün apa-
-Kuş yücelerdedir; gölgesiyse aşağıda; gölge-
çık görüĢüyse özü değiĢtirir. (121)
si toprak üstünde kuĢ gibi uçar durur. Bir ah-
-Kem gözün ilacı iyi gözdür; iyi göz, iyi görüş,
mak da kalkar, o gölgeyi avlamaya giriĢir(...)
kem gözü ayağı altında ezer, yok eder gider.
Gölgeye ok atar da atar; bu atıĢ, bu arayıĢ yü-
(121)
zünden de okluğu bomboĢ kalır. (107-108)
-Her peygamber, kendi zıddına, kendi düşma-
- Cömertlik yolunda harca. Elinde kalan şu
nına üst olmuĢtur. (121)
kadarcık tohumu olsun, ek de Ģu iki solukluk
-Bir güzel, peşine bir çirkini takarsa, onunla
ömürden, uzun bir ömür bitsin. (108)
alay ediyor demektir. (124)
-Sonucu olmayan, bir iz bırakmayan delil
boĢtur; sen kendi sonucuna bak. (109)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
96
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Güzel yüz, aynaya âşıktır; güzel, cana cilâ-
akıllı kiĢinin aklı olur, canı olur, anlayıĢ kesilir
dır; gönüllere temizlik verir. (124)
ona. (141)
-Bu öğüdü, Gazneli Hâkim’den duy da eski
-Her bir kötü huyunu diken bil; dikenler kaç
bedeninde bir yenilik bul: ―Nazlanmak için
keredir ayağını yaraladı. (145)
gül gibi bir yüz sahibi olmak gerek; böyle
-Yaratılıştaki üstünlük, çalışmayla, düşünmey-
yüzün yoksa, bari kötü huylu olanın çevresin-
le elde edilen üstünlükten elbette daha iyidir,
de dönüp dolaĢma. Çirkin yüzlünün nazı da
daha hayırlıdır. (145)
çirkindir; gözün hem kör olması, hem de ağ-
-İnanmayanlar, inatta maymun huyludurlar;
rıması pek güçtür.‖ (124)
huy, adamın içinde bir âfettir. (145)
-Her günün sevinci bir başka çeşittir; her gü-
-A aya, göğe tüküren! Dudağın, boğazın, ağzın
nün düĢüncesinin, bir baĢka tesiri vardır. (126)
kesilseydi keĢke. O tükrük, göğe ulaĢmaz; Ģüp-
-Hasta hekime düşman olursa; çocuk kendisi-
he yok ki döner, tüküren yüzüne gelir. (145)
ni terbiye edene düĢmanlık ederse ikisi de
-Zaten ey oğul, o cefa sana değildir ki, sendeki
kendine zarar vermiĢ olur. (128)
kötü huyadır. Sopayla kilimi, halıyı döven
-Çarpık ayakkabı nasıl çarpık ayağa uyarsa, o
adam; kilimi, halıyı dövmez, tozunu silker.
Ģeytanın afsunu da eğri gönüllere gider, orada
(146)
yer bulur. (136)
-Güzel huylu kişi, kötü huylulara tahammül
-Hırs ejderhadır, küçük bir şey değil. (137)
eden, onların kötülüğünü söylemeyen kiĢidir.
-Hırs, çirkinleri bile güzel gösterir. (137)
(146)
-Ayın yüzünde ayıp görmeye kalkışıyorsun,
-Körlerin körlüğüne acınır; fakat hırs körlü-
bir cennette diken devĢirmeye giriĢiyorsun.
ğüne karĢı getirilecek bir özür yoktur. (138)
Sen ey diken arayan, cennete bile girersen ora-
-Peygamberlerin yapılarında hırs yok da o
da kendinden baĢka bir diken bulamazsın!
yüzden parlaklığı boyuna artıp duruyor. (138)
(146)
-Bize göre kâfirlik âfettir ama Allah’a göre
-Ayın ışığı, her iyiye, her kötüye vurur; ama
onda da bir hikmet var. (139)
hiçbir vakit kirlenir mi? (147)
-Firavun, ben Hakk’ım, dedi, alçaldı; Mansur,
-İnsanların uğradıkları belâ, düştükleri çetinlik,
ben Hakk‘ım, dedi, kurtuldu. (139)
iyice bil bunu, hep alıĢtıklarının tersine uğra-
-Hikmeti istediğin kadar söyle, sen ehil değil-
malarından ileri gelir. (150)
sen uzaktır o senden. (140)
-Düşman olmayınca savaşmanın imkânı yok-
-Buğdayı, toprağın altına atarlar ama sonra o
tur. (152)
topraktan baĢaklar devĢirirler. Sonra bir kere
-Allah, her sanata, her istenen şeye, önce ada-
daha değirmende öğütürler; değeri daha da
mın dudağını dokundurur; tadını tattırır o iĢin.
artar; ekmek olur, cana can katar. Derken ek-
Ondan tat aldılar da aramaya koyuldular mı
meği gene diĢler altında çiğnerler; bu kere,
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
97
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
ayaklarının önüne her gün yeni tuzak kurar,
-Erkek, Zaloğlu Rüstem olsa, yiğitlikte Ham-
yeni bir bağla bağlar ayakları. (152)
za‘yı geçse gene de kendi kadınının tutsağıdır.
-Doğru yolu aramayan, gerçeği bulmaya ça-
(162)
balamayan, kendi havasına uyup kötü bir yol
-Görünüşte kadına su gibi üstünsün ama iç
tutan, kötü bir töre koyan kiĢiyi de yel, Ad
yüzden ona mağlupsun, isteklisin. Böyle bir
toplumunu kaptığı gibi kapar, helâk eder gi-
hassa, ancak insanda vardır; sevgi, hayvanda
der. (153)
azdır, bu da onun noksan yaratılıĢındandır.
-Akıl da, tedbirler de, fikir de sana kul köle-
(163)
-Adam, güçlü kuvvetli bile olsa kader, gözünü
dir; ama sen, neden böylesin; niçin kendini
bağladı mı ĢaĢılıktan eĢek, gözüne keçi görü-
ucuza satarsın? (155)
nür. (167)
-Can taşıyan hayvan da semirir; ama otla,
-Yeryüzü, göğe düşmanlık ederse çorak kalır,
yemle semirir; insanın semirmesiyse yücelik-
ölür. (168)
le, üstünlükle olur. Ġnsan kulak yoluyla yüce-
-Arifin kıblesi kavuşma ışığıdır; filozoflaşmış
liğini duyup iĢitmekle geliĢir, hayvan yiyip
aklın kıblesi hayaldir. Zahidin kıblesi lütûf,
içmekle semirir. (155)
kerem sahibi Allah‘tır, tamahkârın kıblesi altın
-Öküzü, boyunduruğa gelmezse döverler;
torbası. (169)
ama uçmayan öküz, dövülür, horlanır mı?
(157)
-Anlam gözetenlerin kıblesi sabırdır, dayanç-
-Görüş körük gibidir, ateşten kıvılcım çıkarır.
tır; görünüĢe tapanların kıblesi, taĢtaki nakıĢ.
(158)
(169)
-Peygamber: Müftüler, sağlam fetvalar bile
-Eyvahlar olsun o kuşa ki; kanatları çıkmadan
verseler siz, gönüllere danıĢın, dedi. (158)
yücelere uçmaya kalkar da tehlikeye düĢer.
-İstekler, uyumuş köpeklere benzer; onlarda
Ġnsanın kolu kanadı akıldır; aklı yoksa baĢka
hayırlar, Ģerler gizlidir. (158)
bir aklı kılavuz edinmesi gerek. Ya üst ol, ya
-Aklın varsa, bir başka akılla dost ol da işleri-
bir üstünü ara; ya görüĢ sahibi ol, ya bir görüĢ
ni onunla danıĢarak yap. (159)
sahibini ara. (170)
-İşleri danışarak yapmak gerek ki sonundaki
-Kılavuzsuz yola düşene iki günlük yol, yüz
piĢmanlık azalsın. Ümmet, kiminle danıĢalım
yıllık yol olur. Ustasız bir sanat öğrenmeye
deyince, Peygamber, kendisine uyulan akıl-
giriĢen, Ģehirde de alay konusu olur, köyde de.
lar, dediler. (159)
(170)
-Kendini haset çarmıhına geren bağışlanmaz.
-Danışan akıllar, aydın kandillere benzer; yir-
(171)
mi kandil, elbette bir kandilden daha fazla
-Haset, pusuda gizlenmiş büyük bir kurttur.
aydınlık verir. (159)
(171)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
98
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Dil, tencerenin kapağına benzer; kıpırdadı da
-Kendi noksanını gören kişi, olgunlaşmaya on
kokusu duyuldu mu, ne yemek piĢiyor, anlar-
atla koĢar. (189)
sın. Aklı keskin kiĢi, tencerede tatlı yemek mi
-Ağırlıklar rahatın, esenliğin temelidir; acılar,
var, sirkeli, ekĢi yemek mi dumanından, ko-
nimetin önünde gelir. (190)
kusundan anlar. (173)
-Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış; oysa
-Koku almayan kişiye fışkı da bir, misk de.
önünde yüzlerce dağ var. Bu kadarcık tepeden
(173)
ürküp ölüye dönmüĢsün, önündeki dağ gibi
-Resim, ressama beni kusurlu yaptın diye söz
bayırları nasıl aĢacaksın? (190)
mü söyleyebilir? Ona o ayıbı, o hususu veren
-Putların anası, bir put olan nefsinizdir; çünkü
zaten ressamdır. (175)
put yılandır; nefis putuysa ejderha. (194)
-Kul istemeden ekmek vermek, Allah’ın âdeti
-Şunu bil ki safları yaran arslanla savaşmak
değil. (177)
kolaydır; Arslan odur ki nefsini alt eder. (194)
-Fıstığı, cevizi kırmadıkça ne içindekini gös-
-Yaya ancak doğru ok koyarlar; nefis yayının-
terir, ne yağını verir. (178)
sa tersine, eğri okları vardır. Ok gibi doğru ol
-Mayası kötü olana bilgi belletmek, sanat öğ-
da yaydan fırla; çünkü Ģüphe yok, yaydan her
retmek, yol kesen kiĢinin eline kılıç vermeye
doğru olan fırlar, uçar. (194)
benzer. Kötü kiĢilerin eline düĢen bilgi, mal,
-A ulular, bu dünya bir ağaca benzer; biz de o
mevki, buyruk, bir fitne kesilir. (179)
ağaçta yarı ham meyveleriz. Hamlar, dallara
-Ahmaklar baş olmuşlardır da akıllılar, bu
sımsıkı sarılırlar; çünkü hamken köĢke yara-
yüzden baĢlarını kilim altına çekmiĢlerdir.
maz onlar. (197)
(179)
-Öfke ile istek, insanı şaşı eder; canı doğruluk-
-Mal, yılana benzer, mevki ise ejderhadır;
tan ayırır. Garez geldi mi hüner örtülür, gönül-
erlerin gölgesi de bu ikisine karĢı zümrüttür.
den yüzlerce perde gelir de gözün önüne çeki-
(182)
liverir. (198)
-Bedendeki mânâsız can, kılıf içindeki tahta
-Öğüt miski kime fayda vermiyorsa o, mutlaka
kılıca benzer. Kılıfta durdukça değerlidir, kı-
kötü kokuya alıĢmıĢtır. (199)
lıftan çıkarıldı mı yakılmaya yarar ancak.
-Ölüm bakımından hepimiz de ölüp gidiyoruz,
(183)
bunda biriz; ama yarımız ziyandadır, yarımızsa
-Babanın sillesi, ananın helvasından yeğ. Ne-
padiĢahlar padiĢahı. (201)
fis anadır, üstün akılsa baba; akla uyan önce
-Ömür tohumlarını çorak toprağa ekmedesin;
daralır, ama sonu yüzlerce ferahlıktır. (184)
sonunda da helâk olup gideceksin. Böyle aziz,
-Meyve ağaçtan sonra meydana gelir ama
böyle değer biçilmez ömrü, her solukta hiçbir
evvel odur; çünkü ağaçtan maksat meyvedir.
karĢılık elde etmeden, niçin yitirirsin? Ey iĢ
(186)
eri, gül bahçesini veriyorsun da dikenliği alıYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
99
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
yorsun; bu, sence aldanma değil mi, ziyan
baĢlarsın. Az yersen huyun kötüleĢir, kabala-
etmiyor musun? (203)
Ģır, nobranlaĢırsın; çok yersen mide ekĢimesi-
-Ucu yanmakta olan bir sopayı eline alsan da
ne uğrarsın. (213)
tez tez sağa sola oynatsan göze, durup duran
AĢağılık adam, yüceliğe düĢmandır. (213)
upuzun ateĢ çizgisi görünür; ömür de pek tez
-Peygamberler de başlarına gelenlere sabretti-
akar gider de o yüzden duruyor gibi görünür.
ler de o belâlar sayesinde baĢlarını yücelttiler.
(203)
(214)
-Görünüşte dal, meyvenin temelidir; fakat iç
-Çocuk mektebe çırpınarak, kıvranarak, iste-
yüzde dal, meyve için var olmuĢtur. Meyve
meyerek gider; çünkü yaptığı iĢin karĢılığını
elde etmeyi dilemeseydi, meyveyi ummasay-
daha hiç görmemiĢtir. Fakat kesesine bir gün-
dı bahçıvan hiç ağaç diker miydi? Öyleyse,
delik girdi mi, o vakit geceyi, hırsız gibi uyku-
görünüĢte meyve ağaçtan doğmuĢsa da ger-
suz geçirir. (214)
çekte o ağaç, meyveden doğmuĢtur. (208)
-Hani çocukları zorla mektebe götürürler, çün-
-Peygamberlerin ışığı güneştir, bizim duygu
kü mektebin faydalarını görmez onlar, gözleri
ıĢığımızsa kandildir, mumdur, istir. Biri sö-
kördür. Fakat bu faydaları anladı mı; mektebe
ner, öbürü sabaha dek kalır; biri erir gider,
koĢarak gider. (215)
öbürü parladıkça parlar. (209)
-Hastalığın ilacını, hastanın alıştığı şeylerde
-Basra’nın yıkılmasından önce pişman olmak
ara. (215)
gerek, belki Basra da o yıkıntıdan kurtulur.
-Sabrın olsaydı, rızkın gelir, âşıklar gibi sana
(210)
sarılırdı. (215)
-Kimin ayağı varsa, bir rızk arar, ayağı olma-
-Şeker gibi söz söylemek istersen sabret, haris
yana da sen acı. (210)
olma, yeme Ģu helvayı. Aklı fikri eren kiĢilerin
-Nerede bir dert varsa, deva oraya gider. (210)
iĢtahları sabradır; helvayı çocuklar arzular.
-Tok kişi ekmek beklemez; yemek çabuk mu
Sabreden göğe ağar; helva yiyense geriledikçe
gelecek, sofra geç mi döĢenecek, umurunda
geriler. (215)
bile değildir. Ama yemeği, azığı olmayan, her
-Yavaşlığıyla, a ham tez canlı, der, o dama ba-
solukta yemek nerede, der; açlıkta yemeği
samak basamak, merdivenle çıkılır. Tencereyi
gözler durur. (213)
yavaĢ yavaĢ ustaca kaynatmak gerek, der; deli-
-Ey dayanılan, güvenilen er, dağ gibi sen de
ce kaynayan yemekte iĢ yok. (216)
baĢını yücelt de; güneĢin ilk ıĢığı vursun sa-
-Senin tasalanman, tezce gündüzün ışığına ka-
na. Çünkü o yerinde duran yüce dağ baĢı, se-
vuĢmak isteyen göz ıĢığının sabırsızlığından
her güneĢini beklemektedir. (213)
ileri geliyor. (216)
-Dünya yemeğinden az yersen karga gibi aç
-Ey akıllılar, sanatlar elde etmeye bakın, bu-
kalırsın, çok yersen miden ekĢir, seğirmeye
nun için yardımlaĢın; ama her sanatı ehli olan
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
100
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
temiz, büyük bir kiĢiden öğrenin. A kardeĢim,
Bu üç Ģeyin düĢmanı pek çoktur; bildi mi, pu-
inciyi sedefin içinde ara, hüneri sanat ehlin-
su kurar sana. Bir kiĢiye, iki kiĢiye söyledin
den iste. (217)
mi, o sırra veda et artık; iki kiĢiyi aĢan bütün
-Her sanatkârın âleti cansızdır; ama canlının
sırlar yayılır gider. (226)
da eĢidir, dostudur. (217)
-“Muhtaçları doyurun,” buyurmuş, şartsız bir
-Bahçıvan, fidan boy atsın, meyve versin diye
buyruk ama sen, onu, kazanç elde edin de son-
o kötü, o zararlı dalı budar, keser. (218)
ra muhtaçları doyurun, diye oku. (226)
-Savaştan önce yiğitlik yoktur. (218)
-Denizin suyu, ölüyü başında taşır; fakat adam
-Köpeklerin havlamasından kervan, yolundan
diriyse denizden nasıl, ne vakit kurtulur? (226)
kalır mı hiç? (219)
-At topallamaya başladı mı sırtından yükü alır-
-Herkes, yaradılışına göre bir işe koyulur.
lar. (227)
(219)
-Babanın yahut ananın surat asması, çocuğu
-Yel esti mi, toprağı tozuturu; toz toprak gö-
her türlü zarardan korur. (227)
rünür de yel görünmez. ĠĢi eğri gösterir yel,
-Büyüklerin söz verişleri, yürüyüp duran bir
tozu toprağı perde eder kendisine. (220)
definedir; ehil olmayanların söz veriĢleriyse
-Yazı yazılırken eli görmeyen kişi; yazı, kale-
akıp giden bir zahmettir, bir eziyettir. (228)
min oynamasıyla yazılıyor sanır. (221)
-Söz söyleyen olgun er, sofra döşemiş adama
-Öküz, ansızın Bağdat’a gelir; şehri baştan
benzer; sofrasında her çeĢit aĢ bulunur. Hiçbir
baĢa gezer, dolaĢır; bütün zevki, hoĢluğu, tadı
konuk aç kalmaz, azıksız kalmaz; herkes, ayrı-
-tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu
ca sevdiği yemeği bulur. (228)
görür. Öküzle eĢeğin seyrine lâyık Ģey, ya
-Erlerin güzelliği, dillerinde gizlidir. (228)
yola dökülen, saçılan samandır, yahut yollar-
-Söz, dinleyene göre söylenir; terzi elbiseyi
da biten otlar, çayır, çimen. (221)
adamın boyuna göre diker. (229)
-Dostların birbirlerine sundukları armağanlar
-Az söyleyen kişinin öz düşüncesi vardır; fakat
bile dostluğu belirten Ģeylerdir. (222)
kabuğa benzeyen söz çoğaldı mı öz yiter gider.
-Zahmete, eziyete dayanmak, sevgilinin ayrı-
Kabuk kalınlaĢtı mı iç arıklaĢır, azalır; ama iç
lığına dayanmaktan daha kolaydır. (223)
güzelleĢti, geliĢip irileĢti mi kabuk arıklaĢır.
-Bil ki yüce gökler, insanın anladığı şeylerin
(229)
ıĢığının vuruĢundan baĢka bir Ģey değildir.
-Her devirde söz söyleyen bulunur; evet, fakat
(225)
geçmiĢlerin sözleri, söz söyleyene yardım
-Aynanın berraklığını tutar da yüzüne karşı
eder. (229)
söylersen, ayna çabucak buğulanır, bizi gös-
-Gerçek söz aydındır, gönül yatışır o sözle.
termez olur. ġu üç Ģey için dudağını az oynat:
(229)
Gideceğin yol, para, bir de tuttuğun mezhep.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
101
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-İnce sözler, keskin kılıca benzer; kalkanın
-Kanadı çıkmamış kuş uçmaya kalkıştı mı her
yoksa geri dur. Kılıca kesmekten utanç gel-
yırtıcı kediye lokma olur. (241)
mez. (229)
-A ihtiyatlı kişi, köpeğe bile bir lokma ekmek
-Sözün coşup uzaması, dostluk alâmetidir;
atsan, önce koklar da sonra yer. O burnuyla
nutkun tutulması da uzlaĢmamaktan ileri ge-
koklar, bizse akılla. (241)
lir. (229)
-Ulu Allah, insanı azar azar, yavaş yavaş kırk
-Gizli, kapaklı sözü, gerçek olarak anlayıp
yılda tam adam haline koyuyor. (241)
bilen kiĢiye açık söz söylemeye hacet yok.
-Vaktinde yoksula vur silleyi; o sille, boynu-
(230)
nun vurulmasından kurtarır onu. Gerçekte ya-
-Her söz, bir hâlin belirtisidir; hâl ele benzer,
ralanan, kötü huydur; sopa kilime vurulmaz,
sözse vasıtaya, âlete. Kuyumcunun âleti, kun-
toza vurulur. Yarayı deĢmek gerek; deĢeceğin
duracının elinde kuma ekilmiĢ tohuma döner.
yerde, üstüne merhem korsan, yarayı pekiĢtir-
Kunduracının âleti de ekincinin karĢısında,
miĢ olursun. (243)
köpeğin önüne konmuĢ samana, eĢeğin önüne
-Ey
konmuĢ kemiğe benzer. (230)
―Cennetliklerin çoğu aptaldır,‖ dedi. Akıllılık,
-Şu diri dört kuşun başını kes de diriliği geçi-
fikirlilik, senin ululanmana benzer; senin toz,
ci olan Ģu halkı ölümsüzlüğe kavuĢtur. Bu
toprak koparan yelindir; aptal ol da gönlün dü-
dört kuĢ; kazdır, tavustur, kuzgundur, horoz-
zelsin, huzura ersin. Ama aptallık dediğim, iki
dur; bu dördünün insanlardaki örneği de dör
kat maskara olmak değil ha! (244)
huydur. Kaz, hırstır; horoz, Ģehvettir; mevki,
-Her meyvenin tohumu önce yerdedir. (245)
tavusa benzer; kuzgunsa dileğe. Kuzgunun
-Yükünü başkasına yükleme, kendin yüklen.
dileği Ģudur: Ümitlere düĢer, ölümsüzlüğü,
(245)
yahut da uzun bir ömür umar. (234)
-Gönlü, katılıkta taşın yüzüne dönmüş…
-Adam şekille insan olsaydı; Ahmed’le Ebû
Tövbe, oraya ekin ekmek için o taĢı nasıl ya-
Cehil bir olurdu. (235)
rar? (247)
-Gözün, aklın, kulağın arınmasını istiyorsan
-Söz söylemek için önce duymak, dinlemek
tamah perdesini yırt. (238)
gerek. (253)
-Terazide mala tamah etmek olsaydı, hâli
-Elbise, bir terzinin elindedir; yoksa kendili-
doğru olarak anlatabilir miydi? (238)
ğinden nasıl dikilir, biçilirdi? (253)
-Eğreti şey, sonunda kalmaz, yok olur gider.
-Çirkini, güzeli akılla ayırt edin; karadan, ak-
(239)
tan söz eden gözle değil! (255)
-Ay oğul, atılan ok bir daha geri dönmez; su-
-Vehimle, akıllı kişi bile delirir. (257)
yu baĢtan kesmek gerek. (241)
-Âşıkların eriyişi, gelişmektir; onlar, ay gibi
oğul,
işte
insanların
padişahı:
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
102
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
erimekle tazeleĢirler, güzel bir yüz elde eder-
kendi gücünü apaçık görür durursun. Gönlün
ler. (258)
hangi iĢe akmazsa, neyi istemezsen, o iĢte ken-
-Varlığımızda binlerce kurt, binlerce domuz;
dini cebrî yapar da bu, Allah‘tandır dersin.
temiz, pis; güzel, çirkin binlerce huy var.
(272)
(259)
-Irmağa elini daldırıp orada kuru kerpiç ara-
-Her sanat sahibi, sanatını göstermek için
mak beyhudedir. (272)
yokluğu arar. Mimar, yapılmamıĢ bir yer, yı-
-İhtiyar, çabuk adım atmasa bile, aklı iki kanat
kılmıĢ, tavanları çökmüĢ bir yurt arar. (260)
edinmiĢtir, yücelere uçar. (272)
-Bütün hastalıklar, açlıkla iyileşir. (262)
-İyi biniciler yarışa giriştiler, atlarını sürdüler;
-Boş karın, şeytanın zindanıdır, çünkü ekmek
koca kazlarsa pabuçlukta kalakaldılar. (272)
derdi, düzen kurmasına engeldir. (262-263)
-İyiler geçip gittiler; iyi âdetleri kaldı; kötüler-
-Perhizler ilaçların başıdır; kaşınmak uyuzlu-
den de zulüm kaldı, lânetler kaldı. Bil ki; kıya-
ğu arttırır. Perhiz gerçekten de ilacın temeli-
mete dek o kötülerin cinsinden gelen kiĢinin
dir; perhiz et de canındaki kuvveti seyret.
yüzü hep o kötülüklere yönelir. (272)
(263)
-Kalp altın, geceleyin ayarı tam altınla yan ya-
-Ey kardeş, sûfî,vaktin oğludur; yarın demek,
nadır; fakat altın gündüzü bekler. Hal diliyle,
yol Ģartından değil. (265)
hele dur a yalancı, der, her Ģeyin meydana çı-
-Alımsız kişi, meyvesiz bağdır; güz mevsimi,
kacağı gün bir gelsin! (273)
onu alt-üst eder. (270)
-Buğdayı olmadan değirmene giren kişi, saçını
-Aslana sığınırsan kebabın eksik olmaz, a til-
sakalını ağartmaktan baĢka bir Ģey elde ede-
ki, leĢe doğru az koĢ. (270)
mez. (273)
-Ateşin, gücü, içinde ırmak suyu olan tahta
-Kötü yılan bön kişinin canını alır; fakat kötü
testinin dıĢına yeter ancak. (270)
dost, insanı ateĢe atar, ateĢi yurt eder insana.
-Avcı yem saçarsa, bunu, acımasından, cö-
Ġnsan, o söylemezse bile kötü arkadaĢtan huy
mertliğinden saçmaz; kuĢ avlamak için saçar.
kapar; gönül, gizlice onun huyuyla huylanır. O
(270)
sermayesiz, sana gölge saldı mı, senin serma-
-Bir uluya, tasavvuf nedir, diye sordular:
yeni de alır gider. (273)
―Sıkıntı çağında gönülde geniĢlik bulmak,‖
-Kötü zanna düşenin işi gücü çirkindir hep.
dedi. (271)
(274)
-Dağ vardır, sesi iki kat arttırır; dağ vardır,
-Kötüye yoruş, insanda hiçbir gam yokken
sesi yüz kat arttırır. (271)
hasta eder insanı. Peygamber buyruğudur bu
-Yüz, gönüldekini söyler, kurulan düşünceyi
söz: ―Yalancıktan hastalanırsanız, sahiden has-
gösterir. (272)
ta olursunuz.‖ (274)
-Hangi işe gönlün akıyorsa o işi yapmada
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
103
—-——————————————-—
Gözüme Takılanlar———————————————–——
-Kulağın varsa kendi kulağınla işit; ahmakla-
-Öven kişinin gönlünde kin oldu mu, gönüller,
rın kulaklarına ne diye rehin oluyorsun? (274)
öven kiĢinin övgüsünden hoĢlanmaz. (274)
-Kuyuda, kara suyun içinde doğan, ovanın
-Tan yerinin kızıllığı, güneşi bildirir. (275)
güzelliğiyle kuyunun zahmetini ne bilsin!
-Ululanmak, aşağı kişilere karşı olursa iyidir.
(274)
(275)
-Mânâyı şiire sığdırmaya uğraşmak hiçbir şey
-Yol alan, durağa varan yol erleri, köpeklerin
yapmamaktır; mânâ sapan taĢına benzer, dile-
havlamalarına kulak vermiĢler midir hiç? (276)
diğin yere ulaĢtırmaya imkân yok, elinde değil. (274)
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
104
Tarihten Kurguya———————————————–——
—-—————————————–-—-—
CENNETĠN KRALLIĞI
Yönetmen: Ridley Scott
Yönetmenliğini Ridley Scott‘un yaptı-
Balian babasının topraklarını iĢleyerek
ğı film, temel olarak XII. yüzyıldaki Haçlı
yeni
bir
hayata
hazırlanırken,
Guy
de
Seferleri sonrası Kudüs'ün durumunu ele al-
Lusignan ve arkadaĢlarının Müslümanlara yap-
maktadır. Üç din için de kutsal sayilân top-
tığı bir saldırı ortalığı karıĢtırdı. Müslüman
raklarda filmdeki zaman çerçevesinde Hıristi-
lider Selâhaddin Eyyûbî ordularını toplar ve
yanlar egemen vaziyettedir. Bu arada Fransa'-
Kudüs'e yürür. IV. Baldwin, Selâhaddin Ku-
da demircilik yapmakta olan Balian'ı bir Ģö-
düs'e gelince onunla konuĢur ve barıĢın deva-
valye olan babası Godfrey ziyaret eder ve
mı için isyana katılanları cezalandırma sözü
Kudüs'de ki barıĢı koruması için onu kendi-
verir. Bu söze güvenen Selâhaddin geri çekilir.
siyle birlikte gelmeye davet eder. BaĢta çe-
Lepra hastalığından muzdarip olan ve maske
kingen olan Balian daha sonra babası ile yola
ile gezen IV. Baldwin ölümünün yaklaĢtığını
çıkar ancak karıĢık olan politik yapılar ve
anlayınca tahta Guy de Lusignan'ın geçmemesi
kargaĢa nedeni ile oluĢan çatıĢmada babası
amacı ile kız kardeĢinin ondan ayrılmasını ve
yaralanır ve Kudüs‘e varmadan ölür. Balian
Balian'la evlenerek onun kral olmasını teklif
ise Kudüs kralı IV. Baldwin ile tanıĢtı. Kral
eder. Balian bunu reddeder. Bir süre sonra da
barıĢı korumanın ellerinde olduğunu ve on-
kral ölür.
dan yardım etmesini ister. Ancak kralın kız
Yeni kral Guy de Lusignan savaĢ ilân
kardeĢi ile evli olan Guy de Lusignan'da Ģe-
etmekte gecikmez. Balian ile de geçimsizdir
hirde sözü geçen bir Ģövalyedir ve savaĢ yan-
ve ona bir suikast düzenler ve baĢarısız olur.
lısıdır.
Selâhaddin Eyyûbî'ye karĢı saldırıda bulunur
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
105
Tarihten Kurguya———————————————–——
—-—————————————–-—-—
ancak taktik hataları nedeni ile ağır bir yenil-
konaklamak için ormanlık bir alana geldiler.
gi alır. Kudüs'ün savunması artık Balian'a
Bu sırada yanında bulunan askerler kamp kur-
kalır. Uzun süren kuĢatma, taktik savaĢları
du ve yemek yediler. Bir iki saat geçtikten
sonrası Balian ve Eyyûbî anlaĢmaya varırlar
sonra saldırıya uğradılar. Bu saldırı sonucunda
ve kent Müslümanlara teslim edilirken Balian
Ġbelin Baronu Gotfrey, ağır bir Ģekilde yara-
ve Hıristiyanlar ülkelerine doğru yola çıkar-
landı.
lar. Yine demirciliğe dönmek üzere olan
Gotfrey, Balian ve rahip yola çıktılar.
Balian filmin sonunda yeni bir haçlı seferinin
Hacıların bulunduğu Messina kampına geldi-
Kudüs'ü geri almak için yola çıktığına Ģahit
ler. Messina kampı, ġövalyelerin buradan Ku-
olur.
düs‘e geçiĢ yoluydu. Messina‘da rahatsızlığı
Avrupa‘dan gelen Hıristiyan orduların
artan Gotfrey, oğlu Balian‘ın yanına çağırdı.
Kudüs‘ü ele geçirmesinden bu yana yüz yıl
Ona, Kudüs‘ü anlattı. Kudüs‘te kral ile
geçmiĢti. Avrupa‘da bulunan insanlar bu sa-
Selâhaddin Eyyûbî arasında barıĢ olduğundan
vaĢa çeĢitli nedenlerden dolayı katıldılar. Bir
bahsetti. Kudüs‘te Müslüman, Hıristiyan ve
Ģövalye oğlunu aramak için 1174 yılında yola
Yahudilerin barıĢ içinde yaĢadığını söyledi.
çıktı. Fransa‘ya gelen Ģövalye burada bir köy-
Gotfrey rahatsızlığı artınca Balian‘ın yanına
de durakladı. Burada Balian adında bir demir-
çağırdı tekrar ve bir odada onu Ģövalye etti.
ci vardı. Burada duran Ģövalye atlarının nalla-
Gotfrey, ona Kudüs‘e gidip kral‘a benim oğ-
rını değiĢtirmek ve yemek yemek için
lum olduğunu söylemesini istedi. Gotfrey bu
Balian‘a para verdi. Bu sırada Ģövalyenin ya-
sözlerinden sonra öldü. Bu arada Messina‘da
nında duran rahip, Ģövalye‘ye bu senin oğlun
bulunan diğer bir Ģövalye ise Guy de
dedi ve Ģövalye‘de onu hatırladı. Balian‘a sen
Lusignandı. Bu Ģövalye Kudüs‘te bulunan
benim oğlumsun dedi lâkin Balian bunu ka-
kral‘ın kız kardeĢi ile evliydi. Kral öldüğü za-
bul etmedi. Ġbelin Baronu Godfrey olduğunu
man tahtta o oturacaktı. Tam bir Müslüman
söyledi. ġövalye kendisi ile gelmesi için ısrar
düĢmanı ve Müslüman kanı akıtmaktan hoĢla-
etti lakin Balian ben bu topraklardan ayrıla-
nıyordu.
mam dedi bunun üzerine Gatfrey yola çıktı.
Messina‘da baĢlamıĢtı.
Balian
ile
arasındaki
husumet
Bu sırada Balian‘ın rahibi olan kiĢi Balian‘ın
Balian, Kudüs‘e gitmek için gemilerle
bu köyde kalmamasını söyleyen köylülerin
yola çıktı. Lâkin deniz aĢırı dalga olunca gemi
sözünü ona iletti. Çünkü Balian‘ın eĢi intihar
battı. Gemide bulunanların çoğu ölmüĢtü.
etmiĢti bu yüzden Balian lanetli sayılıyordu.
Balian ile sadece bir at hayatta kalmıĢtı. Kara-
Balian bu sözler üzerine kendini affetirmek
da onları bir adam gördü. Atın kendi toprakla-
için yola çıktı. Yolda babası olan kiĢi yani
rında olduğunu söyledi ve kendisine verilmesi-
Ġbelin Baronu Gotfrey ile buluĢtu. Geceleyin
ni istedi lakin Balian bunu kabul etmedi. BuYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
106
Tarihten Kurguya———————————————–——
—-—————————————–-—-—
nun üzerine iki kiĢi arasında yapılan dövüĢte
venliğinden sorumlu kiĢiydi. Bu sırada Guy de
Balian, adamı öldürdü. Yanındaki adam ise
Lusignan yine bir vukuat iĢledi. Serâzenleri
öldürülen adamın kölesiydi. Balian bu adama
öldürmüĢtü. Bir yemek esnasında Balian, Ku-
kendisini Kudüs‘e götürmesini söyledi. Ġkisi
düs‘ün kralı ile tanıĢmak istedi. Kralın kız kar-
birlikte Kudüs‘e geldi burada Balian adama
deĢi Sybilla, Balian‘ı kralın yanına götürdü.
atı vererek onu serbest bıraktı. Köle ise ona
Kral ile Balian tanıĢtı. Kudüs‘ün kralı IV.
öldürdüğün adamın Müslümanların önemli
Baldwin, Balian‘ı Ġbelindeki babasının bulun-
komutanlarından
duğu bölgeye gönderdi ve burada hacıların yo-
biri
olduğunu
söyledi.
Balian, Kudüs‘te Hz. Ġsa‘nın çarmıha gerildi-
lunu korumasını emretti.
ği yere gitti ve kendini bağıĢlaması için Tan-
Balian, Ġbelin‘e geldi. Ġbelin kurak bir
rı‘ya dua etti. Yolda gelirken bir adam ona bu
bölgeydi. Balian‘ın ilk yaptığı iĢ bu toprakları
kılıcın Ġbelin baronu GotFrey‘e ait olduğunu
su ile birleĢtirmek olacaktı ve öylede oldu.
söyledi. Balian da bu kılıcın babasına ait ol-
Balian, Ġbelin bölgesine geldikten sonra bu
duğunu söyledi. Bunun üzerine adam ona lor-
bölge sanki cennet bahçelerinden bir bahçe
dum dedi. Çünkü bu adamlar GotFrey‘in
olmuĢtu. Bu sırada kralın kız kardeĢi Sybilla,
adamlarıydı. Daha sonra Balian, askerler ile
Ġbelin‘e geldi ve burada birkaç gün kaldı. Bu-
Ġbelin‘e gittiler. Ġbelin bölgesi kral tarafından
rada Balian ile Sybilla arasında bir bağ oluĢtu.
GotFrey‘e verilmiĢti. Bu arada kralın kız kar-
Sybilla daha sonra Kudüs‘e döndü. Bu sırada
deĢi Sybilla, Ġbelin‘e gelerek onunla tanıĢtı.
Guy de Lusignan, yol üzerinde bir Müslüman
Daha sonra Kudüs‘te Tiberius ile tanıĢtı.
kervana saldırdı. Böylelikle Kudüs‘te Guy de
Tiberius, Ġbelin Baronu Gotfrey arkadaĢı ol-
Lusignan ile Kudüs‘ün valisi Tiberius arasında
duğunu söyledi. Tiberius ise Kudüs‘ün gü-
tartıĢma çıktı. Çünkü bu olay Selâhaddin ile
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
107
Tarihten Kurguya———————————————–——
—-—————————————–-—-—
Kudüs kralı IV. Baldwin arasındaki barıĢı
de Lusignan, kral olduktan sonra Ġbelin baronu
bozabilirdi. Bu sırada Selâhaddin Eyyûbî bu
Balian‘ı ortadan kaldırmak istedi lakin baĢarı-
haberi alınca 200 bin kiĢilik ordusu ile Ür-
sız oldu. Guy de Lusignan, bu sırada Müslü-
dün‘e doğru harekete geçti. IV. Baldwin ise
manlara
ordunun hazırlanmasını söyledi ve orduyu
Selâhaddin‘in kız kardeĢini öldürdü. Bu olay
yöneteceğini söyledi lakin kral bu sefer çıkar-
ise tarihte III. Haçlı seferi olarak bilinmekte-
sa ölebilirdi. Tiberius, buna karĢı çıktıysa da
dir. Guy de Lusignan ise orduyu harekete ge-
kral onu dinlemiyerek harekete geçti ve
çirmek için harekete geçti. Balian ordunun su-
Kerak‘a doğru yola koyuldu.
Bu sırada
dan uzak kalmamasını söyledi lâkin Guy de
serâzenler Kerak kalesini ele geçirmek için
Lusignan bunu kabul etmedi. Bunun üzerine
harekete geçti. Ġbelin baronu Balian ise bu
Balian ve Tiberius orduya katılmadı ve Ku-
sırada serâzenlere karĢı koymak için harekete
düs‘te kaldı. Hareket eden Haçlı ordusu sıcak
geçti. Ġki taraf arasında yapılan savaĢta Ġbelin
havanın etkisi ile dağıldı. Selâhaddin, geldiği
baronu Balian, serâzenlere esir düĢtü. Balian,
zaman haçlı ordusu dağınıktı ve bu Selâhaddin
çadıra getirildiğinde buradaki adamı tanıdı.
için kolay oldu ve savaĢı kazandı. Bu esnada
Bu adam Balian‘ın serbest bıraktığı adamdı.
Balian ise Kudüs‘ü savunmak için harekete
Balian, kendilerine ne olacağını sordu. Bu
geçti. ÇeĢit çeĢit önlemler alındı. Bu sırada
adam aslında Selâhaddin‘in komutanıydı.
Kudüs halkı korkmaya baĢladı. Lâkin Balian
Balian ve adamlarını serbest bıraktı. Bu sıra-
onlara moral verip cesaretlendirdi. Bu sırada
da iki orduda Kerak‘a geldi.
Selâhaddin Eyyûbî ise Kudüs‘ e geldi ve ordu-
Selâhaddin
ile
Kudüs
kralı
saldırdı
bu
saldırı
esnasında
IV.
sunu konuçlandırdı. Böylelikle kuĢatma baĢla-
Baldwin arasında geçen konuĢmadan sonra
dı günlerce süren çarpıĢmadan sonra Balian ile
Selâhaddin ordusunu geri çekerken, IV.
Selâhaddin bir görüĢme yaptı. Bu görüĢmeden
Baldwin ise Kerak kalesine gidip bu kalenin
sonra Selâhaddin Kudüs‘te bulunan insanların
sahibini cezalandırdı. Kral bu yolculuk sıra-
Avrupa‘ya geçiĢinin güvencesini verdi. Bunun
sında rahatsızlandı ve Kudüs‘e gitti. Kral IV.
üzerine Balian, Kudüs‘ü Selâhaddin‘e teslim
Baldwin, Balian‘i yanına çağırdı ve onunla
etti. Selâhaddin Eyyûbî, Kudüs‘e girdiği za-
konuĢtu. Kral ona kız kardeĢi Sybilla ile ev-
man hiç kimseye zarar verilmemesini emretti.
lenmesi ve bu krallığı yönetmesini istedi la-
Kudüs Kalesi‘nin gül suyu ile yıkanmasını em-
kin Balian bunu kabul etmedi. Bunun üzerine
retti.
Sybilla ile Balian arasında tartıĢma çıktı. Bir-
Sonuç olarak Kudüs ilâhi dinler açısın-
kaç gün geçtikten sonra Kral IV. Baldwin
dan önemlidir. Bu Ģehirde; Yahudiler, Müslü-
öldü. Guy de Lusignan, kralın kız kardeĢi ile
manlar ve Hıristiyanlar yaĢamaktadır. SavaĢ
evlendiği için Kudüs‘ün yeni Kralı oldu. Guy
sonucunda Kudüs kralının kız kardeĢi Sybilla
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
108
Tarihten Kurguya———————————————–——
—-—————————————–-—-—
ile birlikte de birçok Kudüs halkı Avrupa‘ya
Bundan sonra Kudüs‘ü ele geçirmek
gitti. Balian ise tekrar Fransa‘ya dönerek de-
için batılılar tekrar harekete geçti ve yeni haçlı
mircilik iĢi ile uğraĢtı. Selâhaddin‘in kazandı-
seferleri düzenlemeye baĢladılar.
ğı bu zafer, Ġslâm âleminde büyük bir yankı
buldu.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
109
————————————————
Mizah———————————————–———
HER ġEY ALLAH'TAN
ALDATMAK
BektaĢi'nin biri her gün kasabada 'Her
Meyhanelerden çıkmazdı hiç. Ġçkisini
Ģey Allah'tan', 'Her Ģey Allah'tan' diye mırıl-
içer, geç vakitte naralar atarak evinin yolunu
danarak dolaĢır dururmuĢ. Bir gün kasabanın
tutardı. Ne çocuğuna, ne eĢine, ne anasına, ba-
serseri delikanlılarından biri, yine böyle mı-
basına ve ne de çevresine hayrı dokunmamıĢtı.
rıldanarak dolaĢmakta olan BektaĢi'ye arka-
'AyyaĢ Hamdi' böyle bir yaĢamın sonunda rah-
sından sessizce yaklaĢmıĢ, ensesine okkalı bir
metli oldu. Cenaze namazı kılındıktan sonra
Ģaplak atmıĢ. Canı fena halde yanan BektaĢi'-
imam sordu
nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce
-Merhumu nasıl bilirsiniz?
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani
her Ģey Allah'tandı.
-İyi insandı... Kimseye kötülüğü olmadı...
Toprağı bol olsun... ve benzer cevapları duyan
-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da,
BektaĢi sabredemedi ve yanındakinin kulağına
ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.
fısıldadı
-Bizi neyse de, Allah’ı da aldatmaya yelteniyorlar.
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
110
————————————————
Acemi Ocağı———————————————–———
Ġbrahimî dinlerin ülkesi KUDÜS
RÜYA ġEHĠR:KUDÜS
Sezai Karakoç‘un söyleyiĢiyle, gökte yaratılıp yere
indirilen Ģehir.
Hz. Ġbrahim‘den gelen iki oluk: Ġsmail ve Ġshak.
SÜHEYLA HANÖNÜ
ĠSTANBUL
(Edb. Öğr.)
Ġsmail Peygamber‘den türeyen KureyĢ boyu Arap kabilesi; Filistin‘de yetiĢen Ġshak‘ın on iki oğlundan Ġsrail ( Allah‘ın kulu ) unvanını taĢıyan Yakup Peygamber
soyundan gelen Ġsrail oğulları.
Ġki kardeĢten gelen nesil, bitmeyen kavga…
Arapça ağıtlar, Ġbranice idealler…
Her yer nebiler kokusu…
Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler…
Ġran‘da tanınmıĢ Mecusi bir ailenin oğluyken evden
Üç dinin beĢiği Kudüs! Hangi evladın yalnız senin,
kaçıp hak dini arama yolunda ġam, Musul, Amiriye
hangi evlatların sapmıĢ?
( Sivrihisar‘a ) gibi birçok yere giden, Hz. Muhammed‘e
Maide suresi 51. ayet der ki ― Ey iman edenler! Yahu-
ulaĢma aĢkıyla Medine‘ye doğru yola çıkmıĢken aldatı-
dileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirleri-
lıp köle olan, bir yolunu bulup amacına ulaĢan ve son-
nin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse Ģüphe-
suz nuru arama yolunda ― Hakikat Merih yıldızında dahi
siz o, onlardan olur. ġüphesiz Allah, zalim kavmi doğ-
olsa Selman onu bulur. ― hadisine nail olan Selman-i
ru yola iletmez.‖
Farisi Hazretleri; büyük âlim Hasan Basri Hazretlerinin
dahi evlilik teklifini ― Bir yürekte ki sevgi olur
Yabusiler, Hz. Davut, Babil Kralı, Persler, Makedonya
mu? Ben Rabbimin aĢkıyla yanarken seni nereye koya-
Kralı Ġskender, Romalılar, Bizanslılar, Hz. Ömer, Haç-
yım. ‖diyerek reddeden Allah dostu, kadın evliyaların
lılar, Selahaddin Eyyubi, Memlukler, Osmanlı, Ġngiliz
piri, kız çocuklarımıza ismini verdiğimiz, Mısır direniĢi-
iĢgali, Siyonist güçler… Kimler geldi kimler geçti.
nin sembol meydanına adını verdiği Rabia Hazretleri…
Tarih boyunca nelere tanık oldun sen. Sana sahip olanlar, hükmetti dünyaya. Kimi adildi hükmederken kimi
Ne çok evliyalar kokusu…
zalimdi.
Deniz seviyesinden alçakta en büyük alçaklıkların ya-
Ey Kudüs! Ġzlerin ne kadar derin senin? Hz. Ġbrahim,
Ģandığı sapkın Sodom ve Gomore Ģehri, helak olan Lut
Hz. Ġshak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Ġsa, ÂĢığın Ma-
Kavmi, Lut Gölü, ibret merkezi.
Ģukuyla kavuĢtuğu Miraç‘ta ismi güzel kendi güzel
En çok çocuk bu topraklarda öldürüldü belki. Yetimlik,
Hz. Muhammed…
öksüzlük en çok bu coğrafyada paylaĢıldı belki de.
Anlatılacak ne çok yaĢanmıĢlığın var Kudüs. Nereden
baĢlamalı seni anlatmaya?
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
111
————-————————————————
Oku!———————————————–———–—
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
112
————————–—-————————
Ayın Sorusu————–-————Ayın Sorusu uygulamasında ilk üç doğru cevaba kitap
hediyemiz olacaktır. Bu sayıdaki hediyemiz Cemal ToksoyFatma Toksoy‘un ―ġarkın En
Sevgili Sultanı Selâhaddîn
Eyyûbî‖ adlı kitabı olacaktır.
Cevabınızı yerleĢim adresinizle
beraber aĢağıda bulunan iletiĢim adreslerine gönderebilirsiniz.
ĠLETĠġĠM ADRESLERĠ
[email protected]
[email protected]
BU SAYININ SORUSU
Kudüs'ün üç semavî din
için kutsal sayılan yerleri nelerdir ?
Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017
113
Download