1 YazanTarih @yazantarih yazantarih YazanTarih yazantarih yazantarih.com ———————————————— Bizden Size———————————————–——— KIġ 2017 DÜNYANIN KALBĠ KUDÜS Yazan Tarih Ekibi olarak birinci sayımızda Ankara SavaĢı‘nı ele almaya çalıĢtık. ―Tarih Yazıldığı Sürece Var Olur‖ sloganıyla yola koyulduk ve ikinci sayımızda harika konuları ele almaya çalıĢtık. Üç ayda bir yayınlamayı düĢündüğümüz dergimiz bazı özel durumlardan dolayı aksaklıklara uğradı ve kısa bir süreliğine ara vermek zorunda kaldık. Yazan Tarih Dergisi yayına tam hızla devam edecektir. Dünya‘nın kalbi Kudüs ve aynı zamanda üç dinin kutsal Ģehri olan Kudüs ile ilgili uzun yıllardır çalıĢmalar yapıldı. Hakkında bir sürü filmler çekilmiĢ, bir sürü belgeseller çekilmiĢ, bir sürü Ģiirler yazılmıĢ ve sayısız makalelere konu olmuĢtur. ġimdi de sıra YYÜ Tarih Bölümü öğrencilerinde. Bu çalıĢmalar neticesinde lisans öğrencileri olarak ikinci sayımızın Eskiçağın Anahtarı alanında ―Kutsal Kitaplara Göre Süleyman Mabedi‖ni bize Mazlum ġahin Demir ele alırken, düĢünce alanında Leyla ÖziĢçi ise ―Descartes‘in Tarih AnlayıĢını‖ ele aldı. Kapak dosyasında ise ―Kudüs ‗ün Üç Semavi Din için Önemi ve Müslümanlar Tarafından Fethi‖ konusunu Ebru Alan, ―Selahaddin Eyyûbî ve Arslan Yürekli Richard‖ konusunu da Sevim Güler ―Kudüs‘ün Fethinden Sonraki GeliĢmeler‖ konusunu Muhammed Oflas- Nurgül Oral, bizim için ele aldı. Kültür Mozaiği alanında Sinan Erginoğuz ―Fransız Ġhtilali‘nin Toplumsal Etkilerini‖ ele aldı. Manevîyatın Tohumları alanında Cihat Yatçı ve Bahar Bilmez ―Hz. Muhammed‘in Hicreti‖ni ele aldı. Ayrıca bu sayımızda özel dosya açtık. Özel dosya alanında da Türk-Ġslâm Dünyasında evlilikleri ele aldık. ―Osmanlı Devleti‘nde Evlilik‖ konusunu Semra ġeker, ―Büyük Selçuklu Devletinde Hanedan Evlilikleri konusunu Nursel Akgün ele aldı. Tarihi yansıtanlar alanında ―Ġbnü‘l-Esir‘in Hayatı Edebi KiĢiliği ve Eserleri‖ Murat Genç kaleme aldı. Bu sayımızda emeği geçen ve aynı zamanda bizi her zaman araĢtırmaya yazmaya teĢvik eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ bilim dalında Yrd. Doç. Dr. Abdurrahim Tufantoz hocamıza teĢekkürü bir borç biliriz. Yazan Tarih Dergisi elektronik alanda yayın hayatına devam ediyor. Temmuz ayında üçüncü sayımızda buluĢmak dileği ile. Kitapla kalın. NURSEL ABUL Tarih Yazıldığı Sürece Var Olur Genel Yayın Yönetmeni MAZLUM ġAHĠN DEMĠR Yazı ĠĢleri Müdürü MUHAMMED OFLAS Editör NURSEL ABUL CĠHAT YATCI Editör Yardımcıları EBRU ALAN SEVĠM GÜLER LEYLA ÖZĠġÇĠ NURGÜL ORAL Sosyal Medya Sorumlusu MURAT GENÇ NURSEL AKGÜN Ulakbim Yöneticisi SĠNAN ERGĠNOĞUZ Projeler Direktörü ÖZCAN EVRENSEL Grafik-Tasarım MAZLUM ġAHĠN DEMĠR DanıĢma Kurulu Yrd. Doç. Dr. ABDURRAHĠM TUFANTOZ Doç. Dr. CAVĠD QASĠMOV Yrd. Doç. Dr. NEVZAT KELEġ ĠletiĢim [email protected] / yazantarih.com Dağıtım [email protected] SAYI:2 KIġ 2017 Abonelik Ücretsiz e-dergimize abone olmak için iletiĢim adreslerimize baĢvuru yapabilirsiniz. EDĠTÖR Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 2 ———————————————— Ġ Ç Ġ N D E K Ġ L E R Ġçindekiler———————————————–——— 40 56 73 27 07 16 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 3 ———————————————— Ġ Ç Ġ N D E K Ġ L E R Ġçindekiler———————————————–——— 61 35 77 68 85 05 GÜNCEL 93 GÖZÜME TAKILANLAR 105 TARĠHTEN KURGUYA 110 MĠZAH 111 ACEMĠ OCAĞI 112 OKU! 113 AYIN SORUSU Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 4 ———————————————— Güncel ———————————————–——— Amerika‘nın yeni baĢkanı Donald Trump‘ın Ġsrail'e Kudüs‘ü baĢkent yapma sözü vermesine tepki- Trump‘tan Ortadoğu‘ya ler çığ gibi büyüyor. Ortadoğu Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Tomar ―Kudüs‘ün Ġsrail‘in baĢkenti olması atom bombası Ortadoğu‘ya atılacak bir atom bombası gibi. Bu durumda dünyada radikal terörizm artar ve medeniyetler 29.01.2017, YeniĢafak Ga- çatıĢması yaĢanır‖ diyor. Üç ilahi din için de kutsal kabul edilen Kudüs zetesi, Pazar Eki Ģehri, yıllardır Ġsrail kuĢatması altında varlığını sürdürüyor. Ġsrail hükümeti, Filistinli Müslümanları hukuksuzca yerlerinden ederek Yahudi yerleĢim yerlerini gün geçtikçe büyütüyor. Bölgedeki nüfuzunu arttırmak isteyen Ġsrail, Kudüs üzerinde tek baĢına söz sahibi olmaya çalıĢırken Donald Trump'dan da bu kutsal Ģehri baĢkent yapma sözü aldı. Trump, her ne kadar baĢkan seçildikten sonra verdiği bu sözü unutmadığını söylese de Beyaz Saray'dan ―Henüz net verilmiĢ bir Radikal terörist akımlar yükselir. Terörizm bütün dün- kararımız yok" açıklaması yapıldı. Kudüs'ün baĢkent yada artar. Zaten istikrarsız olan Ortadoğu'da savaĢlar yapılması için verilen bu söz Ġsrail'i sevindirirken artabilir. Dünyadaki tüm dengeler değiĢir. ABD karĢıtlı- Müslümanları ve Hristiyanları oldukça tedirgin etti. ğı artar. Türkiye, Ġran, Arap ve Ġslam ülkelerinin Ameri- Uzmanlara göre ise Kudüs'ün baĢkent yapılması dün- ka ile iliĢkileri bozulur. Müslüman ve Hristiyanların yadaki siyasi dengeyi bozacak ve bu yüzden mümkün yanı sıra siyonist olmayan Yahudiler bile bu duruma değil. Ortadoğu'da yanan ateĢin Kudüs'ün baĢkent ol- tepki gösterir. Siyasi arenada Türkiye-Ġsrail iliĢkileri masıyla daha da alevleneceğini söyleyen uzmanlara yeniden kopabilir ve Amerika ile zaten iyi olmayan iliĢ- göre Trump, Ortadoğu konusunda yeterli bilgiye sahip kilerimiz daha da kötüye gidebilir." değil. Trump'ın bir anlık gaflette bu sözü verdiğine KUDÜS KĠMSEYE MAL EDĠLEMEZ inanan uzmanlar, Kudüs'ün baĢkent olmasının bir ha- Dinler Tarihi Profesörü Ömer Faruk Harman yal olduğu konusunda hem fikir. ise üç ilahi din için de kutsal sayılan Kudüs'ün Müslü- MEDENĠYETLER ÇATIġMASI YAġA- manlar, Hristiyanlar ve Yahudiler açısından önemini NIR Ģöyle anlatıyor: "Müslümanların ilk kıblesi olan Kudüs, Trump'ın Kudüs'ü Ġsrail'in baĢkenti olarak bizim üçüncü haremimiz. Peygamber Efendimiz'in Ġsra tanımasını Ġsrail'in bile beklemediği bir hamle olduğu- ve Miraç mucizesinin burada gerçekleĢmiĢ olması hayli nu belirten Marmara Üniversitesi Ortadoğu AraĢtırma- önemli. Kudüs aynı zamanda Hristiyanların da kutsal ları Enstitüsü'nden Prof. Dr. Cengiz Tomar, ―Trump Ģehri. Onların inancında Tanrının oğlu diye kabul edilen seçim çalıĢmaları esnasında bunu söylerken Ortadoğu Hz.Ġsa Kudüs'te çarmıha gerildi, musalla taĢına yatırıldı ve Ġslam dünyası hakkında bilgisi muhtemelen çok ve burada defnedildi. Ayrıca Hz.Ġsa Kudüs'ten semaya zayıftı. ġimdi alacağı brifinglerle bu kararını değiĢtire- yükseldi. Dolayısıyla Ģimdi o mekanın olduğu yerde bilir. ġayet bu söylemi gerçekten bilerek yaptıysa bu DiriliĢ Kilisesi var. O da Hristiyanlar için çok kıymetli. hamle medeniyetler çatısması tezini destekler ve bu Hz. Ġsa'nın annesi Hz. Meryem hayatını Kudüs'te geçirdi durum çok tehlikeli sonuçlar doğurur" diyor ve ekli- ve kabri de Zeytin Dağı ile Harem-i ġerif arasında. Ku- yor: ―Bu Ortadoğu'ya atom bombası atmaya benzer. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 5 ———————————————— Güncel ———————————————–——— düs aynı Ģekilde Yahudiler için de kutsaldır. ġöyle ki Filistin halkına zulüm artar Musevilik inancına göre Süleyman mabedinin Mescid- Kudüs'ün Ġslam egemenliği dıĢında baĢka hiç- i Aksa'da yer alıyor inancı Yahudileri Kudüs'e bağlı- bir dinin egemenliğine bırakılmaması gerektiğini söyle- yor. Yahudilere göre yeryüzünün en kutsal bölgesi yen Kudüs tur rehberi Musa Biçkioğlu, ―Çünkü Kudüs'- Filistin. Filistin'in en kutsal yeri de Kudüs. Dolayısıyla te Ġslam egemenliği yoksa diğer dinler yok edilir. Bunun üç din açısından çok kutsal olan bir yerin sadece bir pratiğini iki kere yaĢadık. Haçlı seferleri döneminde ve devletin baĢkenti olması ve bir devlete mal edilmesi 1948'den baĢlayıp günümüze kadar gelen Yahudi iĢgali doğru bir Ģey değildir. Amerika, diğer ilahi din men- bunun en açık göstergesi. Bu iĢgalde sadece Müslüman- suplarının inancına saygı duymak zorunda". lar değil Hristiyanlar da canından bezdi" diyerek sözle- Elimizi taĢın altına koyalım rine Ģöyle devam ediyor: ―1980'den itibaren zaten Ġsrail Amerika'ya hangi baĢkan gelirse gelsin her fiilen baĢkent olarak kullanıyor. Sadece Amerika'nın zaman Ġsrail'in yanında olduğunu belirten Prof.Dr. tanıyıp tanımaması konusuyla tepki ortaya konmamalı, Ömer Faruk Harman, ―Ġsrail, Amerika'nın Ortadoğu'- Kudüs'teki mevcut duruma da tepki gösterilmeli." Ku- daki bir karakolu gibi. BaĢkan Trump, bu süreçte dü- düs'ün Ġsrail'in baĢkenti olması halinde Filistinli Müslü- Ģünmeden vaatte bulundu ama devlet baĢkanı olarak manlara zulmün daha da artacağını belirten Biçkioğlu, Ģimdi bir sorumluluğu var. Dolayısıyla devlet politika- ―Ġsrail Yahudi bayramlarında krizler çıkarır. TaĢkınlık sının gereğini yapacaktır. Seçimden önceki vaatlerinin yaparak eğlenirler. Filsitinlilerin tepki göstereceğini gerçekleĢeceğini sanmıyorum. Yani Amerika Ġsrail'i bildiklerinden önceden operasyonlara çıkarak genç, yaĢ- desteklemeye devam edecek ama uluslararası iliĢkiler lı, çocuk demeden halka azap çetirir. Avrupa Birliği de açısından biraz daha ılımlı olarak orta yol bulacaktır" bu durumu kabul etmez. Hiçbiri Tel Aviv'den büyükel- diyor. Ġslam dünyasının Ģuurlu olmasıyla Kudüs'ün çiliğini Kudüs'e taĢımaz. Amerika'ya uydu olan ülkele- hiçbir zaman baĢkent olmayacağını da sözlerine ekle- rin dıĢında oraya hiçbir ülkenin büyükelçilik açacağını yen Harman, ―Müslümanların bu konuda vebali çok. sanmıyorum" ifadelerini kullanıyor. Neden Filistin'e sadece CumhurbaĢkanımız sahip çıkıyor. Müslümanlar kendine gelmeli, değerlerine sahip çıkmalı. Müslümanlara Mescid-i Aksa, Kubbet-üs Sahra ne diye sorsanız yeterince bilgileri var mıdır? Bunları onlara ne kadar öğretebiliyoruz. Bu konuda elimizi taĢın altına koymalıyız" diye konuĢuyor. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 6 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— KUTSAL KĠTAPLARA GÖRE SÜLEYMAN MABEDĠ Kudüs‘ün ve dünya tarihinin tarihine damga vuran bir mekan Süleyman Mabedi. Bu mabedi açıklamaya çalıĢacağız. Yahudilerin Tevrat ve Zebur‘u da yayı oluĢturur. Bu taĢın adı Even Şatiah, kapsayan kutsal kitabı Tanah, Kudüs‘ü, ― ―Nirengi TaĢı‖ olup dünyanın merkezi, gözbe- Yahve‘nin yani Tanrı‘nın seçtiği Ģehir‖ ola- beği veya göbeği olarak nitelendirilir. Yahve rak niteler ve ―ulusların tam ortası‖ yani dün- bu taĢın düĢtüğü yerde kullarına Kudüs Ģehrini yanın bir nevi merkezi olarak tanımlar. Ġnanç- kurmasını emretmiĢ ve ―ĠĢte Kudüs, onu dün- larına göre yeryüzünün merkezi olan Kudüs, yanın merkezine yerleĢtirdim‖ demiĢtir.2 Yahu- dünyadan önce yaratılmıĢ göksel Kudüs‘ün di düĢünürlerine göre, yeryüzünün merkezi tam hizasında yer alır. Kutsal sayılan Yahudi Kudüs, onun da merkezi bu taĢ yani Even dini metinlerinin tefsirinde oluĢan rabbani Şatiah üzerine inĢa edilen Kutsal Tapınak yani literatürde Kudüs oldukça vurgulu Ģekilde Süleyman Mabedi‘dir. anlatılır. Çünkü Yahve dünyayı yaratırken YeĢaya Süleyman Mabedi‘ni Rab‘bin güzelliği on parçaya taksim etmiĢ, bunun do- Tapınağı‘nın kurulduğu dağ olarak niteler.3 kuzunu Kudüs‘e, birini dünyanın geri kalanı- Yahudiler için Kudüs ne kadar önemliyse ―Ey na vermiĢtir.1 Tevrat‘ın mistik yorumundan Yeruşalim, seni unutursam, sağ elim kurusun. oluĢan Zohar kitabında nakledilen bir efsane- Seni anmaz, Yeruşalim‟i en büyük sevincimden ye göre, Yahve dünyayı yarattığı zaman gök- üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın!”4 , lerdeki muhteĢem tahtının altından, kıymetli aynı zamanda Mabed de Yahudiler için çok bir taĢ alıp boĢluğa fırlatır. Bir tarafıyla önemlidir. Çünkü orda Yahve‘nin tahtı arala- Yahve‘nin tahtına bağlı olan bu taĢ yeryüzü- rındaydı. Özellikle 70 yılında Mabed‘in yıkıl- ne iner, sularda sağa sola hareket ederek dün- ması sonucu Yahudiler Mabed‘in yeniden in- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 7 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— Ģası için dualarını eksik lendirdi.9 Tapınağın te- etmediler. Amidah, adı melleri verilen dualarında krallığının Mabed‘i anımsadılar. yılında atıldı; yedi yıl Çünkü Mabed olmasa S ü l e ym a n birlikte olmayacaktı. önemli olan, dördüncü sonra da tamamlandı.10 Tanrıları Yahve onlarla Yahudiler Süleyman‘ın Mabed‘i krallık döneiçin minde, kutsallığının kir- Tanrıları letildiği ve yeniden eski Yahve ile birlikte bir yaĢam idi. Nitekim haline döndürüldüğü birkaç dönemden geçti. Yahve de bunu istiyordu. Yahudiler kendi Kral Rehavam‘ın döneminde, Mısır Kralı ulusları için bir Kral istiyorlardı.5 Fakat ġiĢak tarafından yağma edildi11 ve Kral Asa Yahve buna karĢı idi. Çünkü Yahve onların tarafından yeniden onarılarak donatıldı.12 Bir sonsuza dek Kral‘ı durumunda idi, fakat Yahudiler bunu fark edemediler. Yahudilerin Kral isteğine Yahve karĢılık verdi ve Benyamin oymağından Saul‘u onlar için Kral seçti.6 Saul‘un krallığında belli baĢlı baĢarılardan sonra Golyat‘ı küçük bir sabanla yere sermiĢ bir çoban olan ve aynı zamanda Saul‘un damadı olan Davud Yahudilerin kralı oldu.7 Davud Kral olduktan sonra en büyük amacı Tanrısı Yahve için bir tapınak inĢa etmek idi. Fakat Yahve Bu tapınağı oğlu Süleyman‘ın yapacağını Davud‘a bildiriyordu. Tapınağın ilk örneği, Tanrı‘nın baĢka putperestlik ve ruhsal çöküĢ döneminin Horev‘de çölde yaĢarlarken Ġsrail halkına ardından Kral YoaĢ, Süleyman Mabedi‘ni bir yapmasını buyurduğu BuluĢma Çadırı‘ydı.8 kez daha onardı.13 Daha sonra, Kral Ahaz siya- Ġsrail halkı vaat edilen Kenan ülkesine girdik- sî çıkarlar için tapınağın eĢyalarını alıp Asur ten sonra, taĢınabilen bu tapınağı Kral Süley- Kralı‘na gönderdi ve tapınağın kapılarına kilit man‘ın dönemine dek kullanmaya devam etti. vurdu.14 Ahaz‘ın oğlu Hizkiya ise, kendi döne- Süleyman, krallığının ilk yıllarında Rab‘bin minde Süleyman Mabedi‘ni onarıp arındırdı ve Tapınağı‘nın inĢası için binlerce insanı görev- kapılarını yeniden açtı.15 Ancak tapınak, HizkiYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 8 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— ya‘nın oğlu Kral ManaĢĢe‘nin putperest uy- yaptı. Tanrısı RAB`bin gözünde kötü olanı yaptı”20 gulamal arı yla kirletildi. 1 6 “Yehoyakin on sekiz yaşında kral oldu ve Yeruşalim`de ManaĢĢe‘nin torunu YoĢiya, tapınağı onaran üç ay on gün krallık yaptı. O da RAB`bin gözünde kötü yeni den , olanı yaptı”21, “Sidkiya yirmi bir yaşında kral oldu ve son Yahuda kralıydı.17 Onun ardından gelen Yeruşalim`de on bir yıl krallık yaptı. Tanrısı RAB`bin krallar döneminde putperestlik sürdürüldü ve gözünde kötü olanı yaptı”22, Yahudi krallar Yahve‘nin Yahve en sonunda M.Ö. 587 yılında Babil gözünde kötü olanı yaparlarken Yahve‘nin sözlerini Kralı Nebukadnessar‘ın tapınağı tümüyle yık- unutmuĢ olmalılar. “Ama Tanrınız RAB`bin sözünü din- masına izin verdi.18 lemez, bugün size ilettiğim buyrukların, kuralların hepsine uymazsanız, şu lanetler üzerinize gelecek ve size Süleyman Mabedi M.Ö. 587 yılında ulaşacak: Kentte de tarlada da lanetli olacaksınız. Se- Babillerin eline geçti. ġehir ve Tapınak yerle petiniz ve hamur tekneniz lanetli olacak. Rahminizin bir edildi. ġehir halkı Babil‘e sürüldü. Babil meyvesi, toprağınızın ürünü, sığırlarınızın buzağıları, sürgünü elli yıl sürdü. Bu sürede Yahudiler sürülerinizin kuzuları lanetli olacak. İçeri girdiğinizde anayurtlarını asla unutmadılar ve acı dolu lanetli olacaksınız; dışarı çıktığınızda da lanetli olacaksınız. RAB`be sırt çevirmekle yaptığınız kötülükler yü- mezmurlarla bunu dile getirdiler.19 zünden el attığınız her işte O sizi lanete uğratacak, şaş- Aslında mabedin yıkılması Yahudi kına çevirecek, paylayacak. üzerinize yıkım gelecek ve kralların itaatsizliği sonucu olmuĢtu. Çünkü çabucak yok olacaksınız. RAB, mülk edinmek için gide- Yahudi krallar Tanrıları Yahve‘nin gözünde ceğiniz ülkede sizi yok edinceye dek salgın hastalıkla kötü olanı yapıyorlardı. ―Yehoyakim yirmi beş cezalandıracak. Veremle, sıtmayla, iltihapla, yakıcı sıcaklıkla, kuraklıkla, samyeliyle, küfle cezalandıracak. yaşında kral oldu ve Yeruşalim`de on bir yıl krallık Siz yok oluncaya dek bunlar sizi kovalayacak. Başınızın Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 9 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— üstündeki gök tunç, ayağınızın altındaki yer demir derilecekler. Bütün ağaçlarınızı, toprağınızın ürününü olacak. RAB siz yok oluncaya dek gökten yağmur yeri- çekirgeler yiyecek. Aranızdaki yabancılar yükseldikçe ne ülkenize toz ve kum yağdıracak. RAB sizi düşmanla- yükselecek, sizse alçaldıkça alçalacaksınız. O sana rınızın önünde bozguna uğratacak. Onlara bir yoldan ödünç verecek, ama sen ona ödünç vermeyeceksin. O saldıracak, ama önlerinden yedi yoldan kaçacaksınız. baş, sen kuyruk olacaksın. Bütün bu lanetler başınıza Yeryüzündeki bütün uluslar için dehşet verici bir örnek yağacak. Yok oluncaya dek sizi kovalayacak ve size eri- olacaksınız. Ölüleriniz bütün kuşlara, yabanıl hayvan- şecek. Çünkü Tanrınız RAB`bin sözünü dinlemediniz, lara yem olacak; onları korkutup kaçıran kimse olma- size verdiği buyrukları, kuralları yerine getirmediniz. yacak. RAB sizi iyileşemeyeceğiniz Mısır çıbanıyla, Bu lanetler siz ve soyunuz için sonsuza dek bir belirti, urlarla, kaşıntıyla, uyuzla vuracak. RAB sizi delilikle, şaşılası bir olay olarak kalacak. Madem bolluk zama- körlükle, şaşkınlıkla cezalandıracak. Öğle vakti körle- nında Tanrınız RAB`be sevinçle, hoşnutlukla kulluk et- rin karanlıkta el yordamıyla yürüdüğü gibi yürüyecek- mediniz, RAB`bin üzerinize göndereceği düşmanlara siniz. Yaptığınız her şeyde başarısız olacak, sürekli kölelik edeceksiniz. Aç, susuz, çıplak kalacaksınız; her sıkıştırılacak, yağmalanacaksınız. Sizi kurtaran olma- şeye gereksinim duyacaksınız. RAB sizi yok edinceye yacak. Bir kızla nişanlanacaksınız, ama başka biri dek boynunuza demir boyunduruk vuracak”.23 onunla yatacak. Ev yapacak ama içinde oturmayacak- Bu lanetlerle birlikte Yahve kendi ulusunu yani sınız. Bağ dikecek ama üzümünü toplamayacaksınız. Yakupoğulları‘nı Ģu sözleri uyarıyor ve sürgünden yak- Öküzünüz gözünüzün önünde kesilecek ama etini ye- laĢık 900 yıl önce yazılan Yasanın Tekrarı bölümünde meyeceksiniz. Eşeğiniz zorla sizden alınacak, geri geti- sürgünden bahsediyordu. “RAB uzaktan, dünyanın öbür rilmeyecek. Davarlarınız düşmanlarınıza verilecek. ucundan bir ulusu -dilini bilmediğiniz bir ulusu, yaşlıla- Sizi kurtaran olmayacak. Oğullarınız, kızlarınız gözle- ra saygı, küçüklere sevgi beslemeyen acımasız bir ulusu rinizin önünde başka bir ulusa verilecek. Her gün on- - birden çullanan bir kartal gibi başınıza getirecek. Siz ları gözlemekten gözlerinizin gücü tükenecek. Eliniz- yok oluncaya dek hayvanlarınızın yavrularını, toprağı- den bir şey gelmeyecek. Tanımadığınız bir halk topra- nızın ürününü yiyip bitirecekler. Size ne tahıl, ne şarap, ğınızın ürününü ve bütün emeğinizi yiyecek. Sürekli ne zeytinyağı, ne sığırlarınızın buzağılarını, ne de sürü- sıkıştırılacak, ezileceksiniz. Gözlerinizle gördükleriniz lerinizin kuzularını bırakacaklar; ta ki, siz ortadan kal- sizi çıldırtacak. RAB dizlerinizi, bacaklarınızı tepeden kıncaya dek. Güvendiğiniz yüksek, dayanıklı surlar yerle tırnağa iyileşmeyen ağrılı çıbanlarla vuracak. RAB bir oluncaya dek ülkenizdeki bütün kentlerde sizi kuşa- sizi ve başınıza atayacağınız kralı sizin de atalarınızın tacaklar. Tanrınız RAB`bin size verdiği ülkedeki bütün da bilmediği bir ulusa sürecek. Orada ağaçtan, taştan kentleri kuşatacaklar. Kuşatma sırasında düşmanınızın yapılmış başka ilahlara tapacaksınız. RAB`bin sizi vereceği sıkıntıdan rahminizin meyvesini, Tanrınız süreceği bütün uluslar başınıza gelenlerden dehşete RAB`bin size verdiği oğulların, kızların etini yiyeceksi- düşecek; sizi aşağılayacak, sizinle eğlenecekler. Çok niz. Aranızdaki en yumuşak, en duyarlı adam bile öz tohum ekecek, ama az toplayacaksınız. Çünkü ürünü- kardeşine, sevdiği karısına, sağ kalan çocuklarına acı- nüzü çekirge yiyecek. Bağlar dikecek, bakımını yapa- mayacak; yediği çocuklarının etini onların hiçbiriyle cak, ama şarap içmeyecek, üzüm toplamayacaksınız. paylaşmayacak. Çünkü düşmanın kuşatma sırasında sizi Onları kurt yiyecek. Ülkenizin her yerinde zeytinlikle- sıkıştırması yüzünden kentlerinizde hiç yiyecek kalma- riniz olacak, ama zeytinyağı sürünmeyeceksiniz. Zeytin yacak. Aranızda en yumuşak, en duyarlı kadın yumuşak- ağaçlarınız ürününü yere dökecek. Oğullarınız, kızla- lığından ve duyarlılığından ayağının tabanını yere bas- rınız olacak, ama sizinle kalmayacaklar, sürgüne gön- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 10 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— mak istemeyen kadın- bile sevdiği kocasından, öz oğ- bakmaktan yorulmuş gözler verecek. Sürekli can kaygısı lundan, kızından, plasentayı ve doğuracağı çocukları içinde yaşayacaksınız. Gece gündüz dehşet içinde ola- esirgeyecek. Çünkü kuşatma sırasında düşmanın kent- caksınız. Yaşamınızın güvenliği olmayacak. Yüreğinizi lerinizde size vereceği sıkıntıdan, yokluktan onları kaplayan dehşet ve gözlerinizin gördüğü olaylar yüzün- gizlice yiyecek. Bu kitapta yazılı yasanın bütün sözleri- den, sabah, `Keşke akşam olsa!, akşam, `Keşke sabah ne uymaz, Tanrınız RAB`bin yüce ve heybetli adından olsa! diyeceksiniz. Bir daha görmeyeceksiniz dediğim korkmazsanız, RAB sizi ve soyunuzu korkunç belalar- yoldan RAB sizi gemilerle Mısır`a geri gönderecek. la, büyük ve sürekli belalarla, ağır, iyileşmez hastalık- Orada erkek ve kadın köle olarak kendinizi düşmanları- larla vuracak. Sizi ürküten Mısır`ın bütün hastalıkları- nıza satmaya kalkışacaksınız; ama satın alan olmaya- nı yeniden başınıza getirecek; size yapışacaklar. Siz cak”.24 yok oluncaya dek RAB bu Yasa Kitabı`nda yazılmamış Bu acı dolu sürgün Yahudi ulusunu her türlü hastalığı ve belayı da başınıza getirecek. baya yıpratmıĢtı. Nitekim Yahudiler sürgünde Gökteki yıldızlar kadar çok olan sizler, sayıca az bıra- iken her zaman dualarında Mabed‘i ve kutsal kılacaksınız. Çünkü Tanrınız RAB`bin sözüne kulak vermediniz. Size iyilik yapmak, sizi çoğaltmak RAB`bi Ģehir olan Kudüs‘ü anımsadılar. Fakat Yahve nasıl sevindirdiyse, sizi yıkmak ve yok etmek de öyle bu çıkmazdan yaklaĢık 150 yıl önce YeĢaya sevindirecektir. Mülk edinmek için gideceğiniz ülkeden peygamberin bildiğine göre Yahudi ulusunun sökülüp atılacaksınız. RAB sizi dünyanın bir ucundan kurtuluĢunu KoreĢ ismine bağlıyordu. “RAB öbür ucuna, bütün halklar arasına dağıtacak. Orada meshettiği kişiye, Sağ elinden tuttuğu Koreş`e sesleni- sizin de atalarınızın da tanımadığı, ağaçtan ve taştan yor. Uluslara onun önünde baş eğdirecek, Kralları si- yapılmış başka ilahlara tapacaksınız. Bu uluslar ara- lahsızlandıracak, bir daha kapanmayacak kapılar aça- sında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz ola- cak. Ona şöyle diyor: Senin önünsıra gidip Dağları düz- cak. Orada RAB size titreyen yürekler, umutsuzluk ve Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 11 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— Tunç kapıları kırıp Demir sürgülerini parçalayacağım. kadın dışarı çıkamaz. Adam parayı verirken şöyle deme- Seni adınla çağıranın Ben RAB, İsrail`in Tanrısı oldu- lidir: “Senin şahsında Mylitta‟yı çağırıyorum”. Mylitta, ğumu anlayasın diye Karanlıkta kalmış hazineleri, Aphrodite‟nin Assur dilindeki karşılığıdır. Kadının ada- Gizli yerlerde saklı zenginlikleri sana vereceğim. Sen mı kabul etmeme gibi bir şansı yoktur. Bu, dinen yasak- beni tanımadığın halde Kulum Yakup soyu ve seçtiğim tır. Çünkü verilen para kutsaldır. Kadın kendisine para İsrail uğruna Seni adınla çağırıp onurlu bir unvan atan ilk adamla gider”.27 vereceğim. RAB benim, başkası yok, Benden başka Yahudileri bu iğrençliklerinden kurta- Tanrı yok. Beni tanımadığın halde seni güçlü kılaca- racak kiĢi Kyros (KoreĢ) idi. Kyros dedesi ğım. Öyle ki, doğudan batıya dek Benden başkası olmadığını herkes bilsin. RAB benim, başkası yok. Işığı Medli Astyages‘in birliklerini dağıtarak, Med biçimlendiren, karanlığı yapan, Esenliği ve felaketi Krallığı‘na son veren ve bir Pers krallığı olan yaratan, Bütün bunları yapan RAB benim. Ey gökler, AhamemiĢ Krallığı‘nın ilk kralıdır.28 Nitekim yukarıdan doğruluk damlatın, Ey bulutlar, doğruluk Kyros Yahudi ulusunu Babillilerin elinden yağdırın. Toprak yarılsın, kurtuluş meyvesi versin, kurtarıp Süleyman Mabed‘ini yeniden inĢasını Onunla birlikte doğruluk yetiştirsin. Bunları yaratan RAB benim”.25 Daha sağlayacaktır. “Pers Kralı Koreş şöyle diyor: sonra Yahve KoreĢ‘in Ya- `Göklerin Tanrısı RAB yeryüzünün bütün krallıklarını hudileri kurtarıĢını dile getiriyor. “Koreş`i doğ- bana verdi. Beni Yahuda`daki Yeruşalim Kenti`nde ken- rulukla harekete geçirecek, Yollarını düzleyeceğim. disi için bir tapınak yapmakla görevlendirdi”.29 Tapı- Kentimi o onaracak, Sürgünlerimi ücret ya da ödül almadan o özgür kılacak. Böyle diyor Her Şeye Ege- nağın temeli atıldığı zaman ki Yahudilerin se- men RAB”.26 vincini Ezra Ģöyle dile getiriyor: “RAB`bin Tapı- Babil, iğrençliklerin merkezi duru- nağı`nın temeli atıldığı için herkes yüksek sesle RAB`bi munda idi. Ġsrail ulusu Ģeriatı yani yasayı ya- övmeye başladı. Eski tapınağı görmüş birçok yaşlı kâhin, Levili ve boy başı tapınağın temelinin atıldığını Ģayan ve uygulayan bir millet olarak düĢünür- görünce hıçkıra hıçkıra ağladılar. Birçokları da sevinç sek, Babil sürgünü onlar için büyük bir kâbus olduğunu tahmin edebiliriz. çığlıkları attı. Sevinç çığlıkları ağlama sesinden ayırt Nitekim edilemiyordu. Çünkü halk avaz avaz bağırıyordu. Ses uzak yerlerden bile duyuluyordu”.30 Herodotos‘un Historiai adlı eseri Babil‘in iğ“Fakat Tapınağın yapımı II. Kambyses zama- Bayblonialıların çok kötü bir gelenekleri de vardır. nında duraksadı, fakat I. Darios zamanında Her kadın hayatında bir defa da olsa Aphrodite Tapı- M.Ö. 520 yılında tekrar yapımına devam edil- nağı‟nda oturup yabancı bir erkekle sevişmelidir. As- di. “Böylece Tanrı`nın Yeruşalim`deki Tapınağı`nın rençliklerini kanıtlar nitelikte. lında parası olan kadınlar kalabalığın arasına karış- yapımı, Pers Kralı Darius`un krallığının ikinci yılına mazlar. Arabayla tapınağa gidip hizmetçileriyle bera- dek askıda kaldı”.31 ber yabancı erkeği beklerler. Ancak çoğunluk şöyle Tapınak yapım çalıĢmaları, yapar: Aphrodite Tapınağı‟nda başlarında kurdeleler temelin atılmasından yirmi bir yıl sonra M.Ö. olan kadınlar oturur. Erkekler etrafta dolaşırlar. Birisi 516 yılında sona erdi. “Tapınak Kral Darius‟un çıkar, başka birisi gelir. İstedikleri kadınları seçerler. krallığının altıncı yılı, Adar ayının üçüncü günü tamam- İçeride olan kadın yanına bir erkek gelip dışarıda se- landı”.32 Fakat Yahuda tarihinde bilinmeyen bir vişmek için dizleri üzerine çöküp para vermedikçe Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 12 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— zamanda kaybolduğu sanılan ve içinde iki taĢ Rivayete göre Romalılar Kudüs‘ü al- levha bulunan AntlaĢma Sandığı yeni tapı- dıklarında tapınağı çevreleyen dört duvarın her nakta yer almıyordu. birinin yıkımı dört ayrı kumandana verilmiĢtir. Tapınak yeniden inĢa edildikten son- Duvarların üçü tamamen yıkılır ancak dördün- ra, bölge Büyük Ġskender‘in iĢgali ile Make- cü kumandan görevini yerine getiremez. Ġmpa- don hâkimiyetine, daha sonra ise Mısırlıların rator sorguya çekince Ģöyle der: “Ey kralım! Eğer ve Helen krallığı Seleukosların eline geçti.33 ben de diğer kumandanların yaptığı gibi bu duvarı yık- IV. Antiochus Epifanus, Süleyman Mabedi‘- saydım, bizden sonra gelecek milletlerin hiçbiri yıktığınız bu eserin ne denli muhteşem olduğunu görüp anla- ne Yunan ilahlarının heykellerini yerleĢtire- yamayacaktı. Bu duvar ayakta kaldığı sürece gelecek rek Yahudileri onlara tapmaya zorladı. Halk nesiller ona bakacak ve Titus ne muazzam bir zafer elde buna büyük tepki gösterdi ve Makkabi isyan- etti ve bakın neler yıktı diyebilecektir”.36 Kumanda- ları çıktı. Ya- nın yıkamadığı hudi dini ye- bu duvar batı niden hayata duvarıdır. geçirildi ve Diğer H aĢ m on ai m bir sülalesi ege- göre Kral Sü- men oldu. leyman, Bet ha efsaneye Böl- MikdaĢ‘ı inĢa Roma ettirmeye karar hakim olunca verdiğinde Tanrı‘nın meleklerinden biri rüya- Yahudi kralı Herod mabedi geniĢletti ancak sında görünür ve Ģöyle der: “Ey İsrail Kralı David M.S. 70 yılında Roma ordusu, Titus komuta- Hameleh‟in oğlu Şlomo! Tanrı‟nın adını onurlandırmak sında Kudüs‘ü kuĢattı. ġehir düĢtü ve Tapı- için yapacağın tapınağa, tüm halkının kendi imkanları nak yıkıldı.34 dahilinde katılımını sağlayacaksın”. geye Kral ġlomo yani Süleyman tüm tebaa- Tapınağın asıl büyük felaketi Roma sını, her sınıftan insanı sarayına davet etmiĢ, Ġmparatoru Hadrianus zamanında yaĢandı. saray erkânı, yöneticiler, Kahinler, din adamla- Yahudilere göre o dönemde Mesih olabilece- rı ve halk toplanmıĢtır. Kral her kesimi bir iĢle ği düĢünülen Bar Kohba‘nın çıkarttığı ayak- görevlendirmiĢtir. Saray erkanı ve yöneticilere lanma Hadrianus‘un büyük öfkesine neden tapınağın kubbelerinin, sütunlarının ve basa- oldu. Hadrianus tapınağı bugün bile izi kal- maklarının inĢasını, kahinlere ve Levililere mayacak Ģekilde yok etti. Bununla da yetin- Ahit Sandığı‘nın bulunduğu kutsal bölümün meyip adı Judea olan bu bölgenin adını yapımını, güçlü ve varlıklı sınıfa tapınağın do- Palestin (Filistin) olarak değiĢtirdi.35 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 13 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— etmiĢtir.37 Yahudiler batı duvarını Süleyman Ma- ğu bölümünün inĢasını, fakir ve muhtaç kesime de batı bölümünün inĢasını vermiĢtir. Yö- bedi‘nden bir kalıntı olarak kabul ettikleri için neticiler ve zenginler ellerindeki ziynetleri kutsal bir mekân sayarlar. Mabedin yıkılıĢ yıl- değerlendirerek gerekli inĢaat malzemelerini dönümü baĢta olmak üzere çeĢitli vesilelerle almıĢ, Tir ve Sidon halkından iĢçiler ve usta- duvar önünde ibadet eder, Kudüs‘ün ve Süley- baĢları getirterek güçlü ekipler kurmuĢ, kısa man Mabedi‘nin yıkılıĢını, Ģehir ve mabedden sürede görevlerini tamamlamıĢtır. uzak kalıĢlarını yâd ederler. Mabedin Kral Fakir halkın payına düĢen batı bölümü ise en son biten kısım olmuĢtur. Süleyman tarafın- ĠnĢaat tamamlanıp dan yaptırıldığı gibi da Bet ha MikdaĢ yeniden bütün haĢmetiyle arzular, bunun için ortaya çıkınca dua ederler. Yahu- Tanrı bu müthiĢ diliğin en büyük eseri hedefi bu mabedi inceleyip bakıĢlarını duvarı inĢasını batı yeniden yapmak- üzerinde tır.38 Ancak durdurarak ―Fakir Torah‘da nakledi- ve muhtaç halkın el emeği ve alınteri benim nazarımda len Bet ha MikdaĢ‘ın eski ölçülerine göre yeni- en değerli olanıdır. Bu duvarı ebediyen kutsuyorum” den yapılması, bugünkü Kubbet-üs Sahra‘nın demiĢ ve ilahi bir ses “Tanrı‟nın kutsal varlığı batı duvarını ebediyen terk etmeyecektir” yıkılmasına bağlıdır. Gerek kazılar gerekse diye nida yürütülen politikalar ve söylemler gizli emelleYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 14 ———————————————— Eskiçağın Anahtarı———————————————–—— rinin ipuçlarını her geçen gün daha fazlasıyla vermektedir. ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 2 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, Kudüs’ün Gizemli Tarihi, İstanbul: Destek Yayınları, 2016, 14-15. Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 14. 20 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:5, 591. 21 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:9, 591. 22 Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:11-12, 591. 3 Yeşaya 2:2, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 882. 4 Mezmurlar 137:5-6, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 795. 5 Samuel’in Birinci Kitabı 8:4-6, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 367. 6 Samuel’in Birinci Kitabı 10:17-27, 370. , 7 Samuel’in İkinci Kitabı 2:4, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 399 8 Mısırdan Çıkış 25:1-39-27:1-21, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 137140. 23 Yasanın Tekrarı 28:15-48, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 274-275. 24 Yasanın Tekrarı 28:48-68, 275-276. 25 Yeşaya 45:1-8, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 938-939. 26 Yeşaya 45:13, 939. 27 Herodotos, Tarih, Çev: Furkan Akderin, İstanbul: Alfa Yayınları, 2007, 111-112. 28 Josef Wiesehöfer, Antik Pers Tarihi, Çev: Mehmet Ali İnci, 9 İstanbul: Telos Yayınları, 2003, 20. 29 Ezra 1:2, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 596. Kralların Birinci Kitabı 5:13-18, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 437. 30 Ezra 3:11-13, 600. 31 Ezra 4:24, 601. 10 Kralların Birinci Kitabı 6:37-38, 438. 32 Ezra 6:15, 603 11 Tarihlilerin İkinci Kitabı 12:9, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 567. 33 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 50. 34 Simon Baker, Eski Roma, Çev: Ekin Duru, İstanbul: Say 12 Tarihlilerin İkinci Kitabı 15:8, 569. Yayınları, 2015, 285. 13 Tarihlilerin İkinci Kitabı 24:4-14, 577. 35 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 51. 14 Tarihlilerin İkinci Kitabı 28:21-24, 581. 36 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 51. 15 Tarihlilerin İkinci Kitabı 29:1-19, 582. 37 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 52. 38 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 56. 16 Tarihlilerin İkinci Kitabı 33:1-7, 587. 17 Tarihlilerin İkinci Kitabı 34:1-13, 588. 18 Kralların İkinci Kitabı 25:13-17, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları: 2009, 507508; Tarihlilerin İkinci Kitabı 36:18-19, 592. 19 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 50. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 15 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— ĠSLAM ÖNCESĠ ARABĠSTAN VE ARAPLARDA SOSYAL, EKONOMĠK VE DĠNĠ DURUM Bu çalıĢmam Ġslam Öncesi Arabistan zaman Yahudilik, Hıristiyanlık, Mecusilik Put- ve Araplarda Sosyal, Ekonomik ve Dini hayat perestlik vb. dinlerin mevcut olduğunu gör- üzerindedir. mekteyiz. Fakat ağırlıklı olarak putperestlik Konuyu iyice kavramamız için Arap ağır basmaktaydı. Arapların genel durumuna Yarımadasının coğrafi konumuna bakalım. baktığımız zaman Cahiliye dönemi mevcuttu. Arabistan‘ın coğrafi konumuna baktığımız Buna bağlı olarak dini bilgilerden, vicdandan zaman Kuzeyde Ürdün ve Irak, kuzeydoğuda ve ahlaktan yoksun kendi arzularına göre vah- Kuveyt, doğuda Basra Körfezi, Katar ve Bir- Ģice bir hayat tarzı yaĢamıĢlardır. Yıldızlara, leĢik Arap Emirlikleri, güneydoğuda Uman, güneĢe vb. nesnelere taparlardı. güneyde Yemen, batıda Kızıldeniz‘le çevrili- Araplar arasında kabilecilik mevcut- dir. Arap Yarımadası Asya, Afrika ve Avrupa tu,kabileler kan bağına dayanmaktadır. Birçok kıtalarının kesiĢme noktasında yer almıĢtır. kabile arasında sürekli kan davaları yer almak- Buda coğrafi konumu bakımında önemli bir taydı. SavaĢlar genelde iki kiĢi arasında tartıĢ- yere sahip olmuĢtur. Aynı zamanda bu bölge- mayla baĢlar sonra da tüm kabileye sıçrardı. de Mekke ve Medine‘nin yer alması, bu böl- Araplarda cinsiyet bakımında erkekler geyi hem ekonomik açıdan hem de dini açı- kadınlara göre daha üstün konumundaydılar dan önemli kılmıĢtır. Ekonomik hayata bak- hatta kız çocuğuna sahip olmak onlar için yüz tığımız zaman hayvancılık, tarım ve ticarete kızartıcı, utandırıcı bir durumdu. Bazen bu du- dayanmaktaydı. rumdan kurtulmak için kimileri kız çocuklarını Arabistan‘ın dini yapısına baktığımız diri diri toprağa gömerler, kimisi de köle olaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 16 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— rak satardı. azaba itileceklerdir.‖2 SOSYAL HAYAT Hadarilik ise, yerleĢik hayatı benimse- Cahiliye toplumu yaĢayıĢ tarzına göre yerek yiyecek, giyecek gibi tabii ihtiyaçlarda genelde ‗bedevi‘ ve ‗hadari‘ olmak üzere iki zaruri olanın üzeri Ģartlarda yaĢamak, üstelik kısımda incelenir. hayatın imkânlarını çoğaltmak, çeĢitlendirmek Bedeviler, genel olarak çöl ve vaha- ve güzelleĢtirmek demektir. Ġklim ve tabiatın larda develeriyle birlikte konargöçer olarak bir gereği olarak Arap Yarımadası‘nın kuzey yaĢarlar. Deve ve keçi yününden yapılmıĢ sakinlerinin büyük bir kısmı bedevi, güneyde- olan, hafif, çabuk kurulup toplanabilen ve kiler ise, hadari olarak kabul edilir. Bundan kolayca taĢınılabilen çadırlarda yaĢamıĢlardır. dolayı Kuzeyliler ile Güneylilerin dünya gö- Bedeviler, çadırı sadece yurt amaçlı değil, rüĢleri, kültürleri ve hayat tarzları arasında aynı zamanda depo olarak da kullanmıĢlardır. farklılıklar oluĢmuĢtur. Her Ģeyden önce Ku- Çünkü çadırın içinde aynı zamanda; silahlar, zeyliler, himaye ve asabiyetle idare edilen top- ailenin ve hayvanların yiyecek ve içecekleri, luluklar iken, buna karĢı Güneyliler ise kurum- kaplar ve koĢum aletleri yer almaktaydı. Be- sal yönetimler altında yaĢamıĢlardır. Arap Ya- deviler genelde deveye binerlerdi; fakat akın- rımadası‘nda kabilelerin büyük bir kısmı bede- larda çevikliğinden dolayı ata da binerlerdi. vi iken, Yemen ve çevresinde, Sasani ve Bi- Bedeviler, geçimlerini hayvancılık, avcılık, zans sınırlarında krallıklar kurmuĢ olan kabile- ticaret ve baskın yaparak geçinirlerdi. Temel ler ile Mekke, Medine ve Taif‘te hadaridirler. besin maddeleri; hurma, et, süt ve süt ürünle- Arap toplumunda hadariler, köy ve Ģehirlerde ridir, bunun yanında takas usulüne dayanan yerleĢik bir hayat sürerek geçimlerini zira- ticareti de yapmıĢlardı: Yağ, yün, kumaĢ, ha- at ,ticaret ve el sanatlarıyla temin etmiĢlerdir.3 lı, deri tulumu, ip ve hasır gibi kendi ürettik- Cahiliye Dönemi leri malzemeleri vererek , karĢılığında tahıl, Arapların Ġslâm‘dan önceki hayatları hurma, elbise ve kap kacaklar almıĢlardır.1 Bedevilik aynı genel olarak Cahiliye Dönemi olarak ele alı- zamanda nır. Cahiliye kelimesinin köküne baktığımızda Kur‘an‘da“bedv‖ olarak geçmektedir. Bunun ‗chl‘ kökünden türetilmiĢ olup bilgisizlik anla- yanı sıra Kur‘an‘da geçen ―el-A‟rab‖ kelime- mına gelmektedir. Fakat bazı çağdaĢ araĢtır- si de bedeviler için kullanılmıĢlar. macılar ise bu kavrama farklı anlamlar yükle- “Çevrenizdeki bedevilerden birtakım miĢtir. ―Cehl‖ ilmin zıddı olarak kullanmakla münafıklar vardır. Medine halkından da birlikte bu kelimenin ikinci anlamı ise, azgın, Münafıklıkta direnenler var ki sen onları bil- arzuların esiri olan, hayvani hislerin peĢinde mezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa koĢan ve vahĢi gibi anlamlarına gelmektedir.4 azap edeceğiz. Sonra da ondan büyük bir Cahiliye devri, mal çokluğuna ve kabile nüfu- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 17 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— suna dayanan, ensab ilminin geliĢtiği bir or- olan Ġbrahim ve Ġsmail Peygamberden ve ye- tamda nesebi karma karıĢık eden uygulamala- ni Peygamberlerden yüz çevirmekte ve düĢ- rın yer aldığı bir dönemdir. Kocası ölen ka- manca tavırlar sergilemektedirler.5 dınlarının, üvey oğullarına miras kaldığı bir Arapların Ġslâm‘dan önceki tarihlerinin düzendir. Kız çocuklarının diri diri toprağa Cahiliye Dönemi olarak ele alınmasının temel gömüldüğü bir dönemdir. DiĢileri Allah‘a sebepleri: Arapların yaĢam tarzı olarak bedevi- bırakıp erkekleri kendilerine ayıran, çeĢitli liğin hâkim olması, çevrelerinde yaĢayan in- vesilelerle hayvanları himaye edip, kutsallaĢ- sanlara göre medeniyet bakımında geri kalma- tırıp ortaya salan, diğer yandan yetimlerin, ları, bilgisizlik ve gaflet içerisinde göçebe ve güçsüzlerin ve kölelerin haklarını korumayan, yarı göçebe hayatı yaĢayan kabile toplulukla- hüküm ve karar merci olarak kendilerini gö- rından oluĢmaları, kayda değer önemli ve belli ren bir yapının hâkim olduğu bir dönemdir. bir tarihe sahip olmamaları, puta tapan, kötü- Hem Allah‘a inanıp hem de putlara tapınıyor- lük yapmalarını engelleyen bir dine, bir Pey- muĢ gibi yapıp aslında kendi hevalarını gök- gambere ve kutsal ve semavi bir kitaba sahip lere çıkartan bir dönemdir. Hem Allah‘a ina- olmayan insanlar olmaları gibi hususlardır. nıp hem de putlara tapınıyormuĢ gibi yapıp Fakat ―Cahiliye‖ kavramı her ne kadar Ġslâ- aslında kendi hevalarını göklere çıkartan bir miyet dönemdir. Pek çok çeliĢkiyi kendi içerisinde da,Ġslam‘a aykırı olan bazı düĢünce ve yaĢayıĢ barındıran bu cahiliye dönemi toplumları, tarzlarının Ġslâm sonrasındaki bazı davranıĢları kendilerini köklü bir geleneğin sahibiymiĢ ifade ettiği de söylenebilir. Hz. Peygamber bir gibi göstermekte, buna dayanak olarak da ata- hadiste, ―Ümmetimin içinde Cahiliye Döne- larının dininin arkasına saklanmaktadır. Fakat minden kalma dört adet vardır ki bunlar(dan gerçek ve hak ataları olan Ġbrahim ve Ġsmail sakınınız): Asaletle övünmek, başkalarının so- Peygamber onlara hatırlatıldığında ise, ataları yuna dil uzatmak, yıldızları vesile edinerek Öncesi dönem için kullanılmıĢsa Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 18 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— yağmur beklemek ve ölünün arkasından yük- di içlerinden seçerlerdi. Liderlerine veya baĢ- sek sesle ağlamak” buyurmaktadır.6 kanlarına ‗Ģeyh‘ lakabını kullanırlardı. Bu baĢ- Cahiliye çağında Araplarda sosyal kanlık, çoğu zaman babadan oğula geçen bir yapı; köle, mevali ve hür olmak üzere sınıf sistemdi ve her defa ayrı bir sınama ile yeni- sistemine dayanıyordu. Bunun doğal sonucu den kazanılması lazımdı. Genel toplantılarda olarak da üstünlük ve aĢağılık psikolojisi taĢı- ve konuĢmalarda her ne kadar en çok bu baĢ- yan insanlara rastlanmaktaydı. Hatta bu psi- kanlar öncülük edip bu baĢkanlar dinlenilirdiy- koloji birçok zaman insanların kiĢiliklerinde se de, bunların özel bir ayrıcalıkları yoktu. hastalık derecesinde komplekslere neden olu- Böyle olduğu halde bunlara yüklenen ağır yük- yordu. Doğal olarak hayatı ve olayları değer- ler vardı: Herkes onların, savaĢlarda, kavgalar- lendirmede bir acziyet ve körü körüne bağ- da hayatlarını, barıĢta da zenginliklerini ortaya lanma veya Ģiddetle reddetme gibi eğilimler koymayı beklerlerdi. Bu baĢkanlarının çadırla- ortaya çıkmasına neden oluyordu. Kur‘an‘ın rının yanına ‗harbe=mızrak‘ dikilirdi. Bu har- tespitine göre ise, bu durum insanlarda aĢırı be, kabilenin veya aĢiretin egemenlik alameti gurur ve kibir oluĢturmuĢtur. Diğer taraftan sayılırdı. Her ne kadar kabile baĢkanlığı baba- kibir, insanı, diğer insanları küçük görme ve dan oğula geçmiĢse de, hiçbir vakit veraset aĢağılama ve hatta illeri gidilerek üstün ırk sistemine dönüĢmemiĢtir. Bu baĢkanlık siste- anlayıĢına sahip olma gibi anlayıĢlara sürük- mi kabilenin isteğine bağlı olup baĢka bir süla- leyen bir illet olarak görülebilir.7 leye mensup olan bir kiĢiyi de kabile baĢkanlı- Kabile Yapısı ğına getirebilirlerdi. Bu baĢkanların görevleri; Kabile, aynı soydan gelen Ģahısların savaĢa veya barıĢa ait konuĢmaları yapmak, oluĢturduğu ve fertlerin birbirine kan ve ne- kabilesini düĢmana karĢı korumak, savaĢ sıra- sep yoluyla bağlandıkları topluluktur. Kabile, sında çadır kuracak yerleri tespit etmek yani daha çok erkek soyundan gelen akrabalık ba- yurt bulmak ve konukları ağırlamaktan ibaret- ğına dayanmaktadır.8 Arabistan coğrafyasında ti; bununla beraber bu iĢleri yapmak için yine sadece bir erkek, bir kadın ve birkaç çocuktan kabilesine danıĢır ve onların istekleri doğrultu- aile hayatı sürdürmek mümkün olmadığı için, sunda hareket ederdi. BaĢkanın çadırı daima insanlar ancak kan bağına dayalı kabile veya kabilenin çadırlarının kurulduğu giriĢ nokta- aĢiret denilen birlikler halinde yaĢamlarına sında yer almaktaydı.10 devam etmek zorunda kalmıĢlardır.9 Araplar arasında asırlar boyunca hük- Arabistan coğrafyasında her kabilenin münü icra eden kabile, esasında rastgele mey- baĢında,‗kabile baĢkanı‘ bulunurdu. Kabile- dana gelmiĢ düzensiz bir topluluk değildir. Bu ler ve klanlar Ģahsi meziyetlerinden ve zen- kurumunda kendine göre kuralları ve bütünlük ginliklerinden dolayı kendi baĢkanlarını ken- içerisinde tutarlığı olan bir düzeni vardı. Aynı Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 19 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— zamanda kabileye mensup olan bir kiĢi, kabi- en büyük güce sahip olmak ve kendi güvenlik- lesi için kendi menfaatini, hatta hayatını feda leri korumak için farklı kabilelerle ―hilf‖ yani etmeye her zaman hazır olmuĢtur. Çünkü bil- ittifaklar yapmıĢlardır. Bu ittifak antlaĢmaları mektedir ki, o hayat hakkı baĢta olmak üzere, cahiliye döneminde çok büyük bir öneme sa- sahip olduğu bütün hakları kabilesi sayesinde hipti, aynı zamanda bu ittifaktan dönmek çok elde etmiĢtir. Kabile kurallarının dıĢına çıkan büyük bir suç sayılıp, aĢağılık bir davranıĢ ola- üyeler, ―hal‘‖ veya ―tard‖ denilen ve kabile- rak kabul edilirdi. Bu ittifaklar genelde ortak nin himaye garantisinin iptal edilmesi anlamı- menfaatleri devam ettirdiği sürece geçerli ol- na gelen uygulamayla, toplum dıĢına atılmak- muĢtur. Menfaatler sona erdiğinde veya kabi- tadır. Bu tür Ģahıslar kabileden uzaklaĢtırıl- leden biri baĢka bir kabileyle ittifak antlaĢması mıĢ, kovulmuĢ ve lanetlenmiĢtir.11 Ayrıca bu yaptığında bu antlaĢma bozulurdu.13 durum, bir kiĢinin baĢına gelebilecek en kötü Kabile SavaĢları dönem olarak kabul edilmektedir. Bu kiĢiler kendilerini güvende hissedemezler ve çok zor Arabistan coğrafyasında kabileler ara- durumda kalırlardı. Eğer kendilerini koruya- sında çıkan kabile savaĢları toplumu olumsuz cak bir Ģahıs veya bir kabile bulamazlarsa, yönde etkilemiĢtir. Kabile hayatın da kan da- kendi güvenlikleri için kendi durumunda vaları, merkezi bir devlet teĢkilatı olmadığı olanlarla bir araya gelerek yol kesip, kervan için çok yaygındı. Kabile savaĢları genellikle soyarlardı.12 Ģahıslar ve kabileler arasında meydana gelen Kabileler her ne kadar baba ve anne bir tartıĢmayla baĢlar, daha sonra savaĢa dönü- tarafından akrabalarıyla göçlerini artırmaya Ģür ve bütün kabilenin davası haline gelirdi. çalıĢmıĢsılarda çöl ortamında mümkün olan Bu savaĢlarda genellikle asıl gaye intikam alYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 20 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— maktı.14 Bu intikam alma duygusundan dolayı lerini ancak sahip oldukları erkek çocukları kabileler arasında kanlı çarpıĢmalar meydana sayesinde kazanmıĢlardır. Bunun içindir ki, gelmiĢtir. Herhangi bir öldürme olayında, bedevi kadınlarının öncelikli görevleri erkek ―kan, ancak kanla temizlenir‖ anlayıĢı mev- çocuk doğurmak ve onu büyütmekti.17 Bunun cuttu. Bu anlayıĢtan dolayı, öç alma duygusu yanı sıra develeri sağmak, devenin yönünden ön plana çıkıyor ve kısas sistem‘iyle katilin elbise dokumak, hurma lifinden hasır yapmak, öldürülmesi gerekiyordu. Yakını öldürülen savaĢlarda kabilenin erkeklerine yardım etmek taraf intikamını alıncaya kadar yas tutulur, bu ve onları savaĢa teĢvik etmek gibi görevleri de süreç içerisinde zırhını çıkarmayacağına, Ģa- vardı.18 rap içmeyeceğine, koku sürünmeyeceğine ve Arap ailelerinde mutlak hâkimiyet er- kadınlara yaklaĢmayacağına dair yemin eder- keğe aitti. Dolayısıyla Araplar arasında erke- lerdi. Bazen öç almak için yıllar geçmekte ve ğin tartıĢılmaz üstünlüğü mevcuttu. Çünkü çöl bu durum öç alıncaya kadar o kabile için bir ortamında kabilenin en önemli dayanağı savaĢ- leke olarak görülmekteydi. Fakat öldürülen çı olan erkeklerdi. Bu da, kabilede erkeğe veri- kiĢinin yakınlarının kısas yerine katilin yakın- len değerin kadınlara oranla daha fazla olması- ları tarafından verilecek ‗diyet‘e (bedele) razı nı sağlıyordu. Arap toplumunda kadınlar ise olmaları bazen ‗zillet‘ olarak değerlendirili- hor görülürdü. Kadının pek fazla değeri yok- yordu. Bu savaĢlar Orta Arabistan tarihinde tu, hatta kız çocuğuna sahip olmaktan duyduk- önemli bir yer tutar. Bu savaĢlar; kan davala- ları rı, sürüler, otlaklar ve su kaynakları gibi ne- rahatsızlık, Kur‘an‘da anlatılmıĢtır.19 “Aralarından birinin bir kızı olduğu müjdelen- denlerden dolayı çıkmıĢtır. Bekir b. Vail ve diği zaman gamla dolarak yüzü siyah kesilir. Tağlib b. Bekir kabileleri arasındaki Besüs Kendisine verilen kötü müjde yüzünden halk- Harbi, Abs ve Zübyan kabileleri arasındaki tan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun Baus Harbi ve Ficar Harpleri en meĢhur kabi- mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hük- le savaĢlarıdır.15 mediyorlar.”20 Özellikle göçebe Araplar arasında kızların aileye yük olduğu düĢüncesi Aile yaygındı. Zira kadının, kabileyi koruyabilecek Kabilede en küçük birim ailedir. Aile gücü bulunmadığı gibi, onun esir duruma düĢ- ya aynı ev veya çadırda oturanda, oğulları, mesi soyun zarar görmesine de sebep olabili- torunları ve bunların çocuklarından oluĢan yordu.21 Kadınlar, hür ve cariye diye ikiye ayrı- geniĢ aile, ya da anne–baba ve çocuklardan lırdı. Cariyelerin Araplar nazırında develerden oluĢan dar aile Ģeklinde olurdu.16 Aileler farkı yoktu. Onu da devesi gibi alır satardı. mümkün olduğu kadar fazla erkek çocuğa Fakat hür kadınlar farklıydı. Bunlar erkeklere sahip olmak istemiĢlerdir. Çünkü onlar, güçYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 21 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— denk tutulmamakla birlikte, cariyeler gibi de kabilesinden Evs b. Hucr bunları ayıplamıĢ- kabul edilmezlerdi. Genel olarak kadınlar in- tır. Kur‘an‘da, Ġslam‘dan önce bu tür evlilikle- sani haklara layık görülmezler, miras ala- rin yapıldığına iĢaret eden ve bunu yasaklayan mazlardı. Fakat her ne kadar kadınlar değer- bir ayet yer almaktadır. ―Geçmişte olanlar ha- siz olmuĢ olsalar da çölün zor Ģartlarında er- riç, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla ev- kek kadar olmasa da kadının çalıĢmasına da lenmeyiniz. Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç ihtiyaç duyulmaktaydı. Kadın yemek yapar, idi, o ne fena bir adetti.” BoĢanma için de bel- çocuklara bakar, develeri sağar, yakacak top- li bir sınır yoktu. Bir erkek karısını istediği lar ve çadır onarımı gibi iĢlerle uğraĢırlardı.22 zaman boĢayabilir ve iddetini tamamladıktan sonra onu tekrar geri alabilirdi. Kimi erkekler, Arap toplumunda kadının iĢgal ettiği iyi geçinemedikleri eĢlerine sırf eziyet etmek mevki çok aĢağı seviyede idi. AĢk Ģiirlerinde için onlara anne gözüyle baktıklarını söylerler- ifade edilen sevgi gerçek hayata pek yansımı- di. Bu durumda kadının evliliği fiilen sona er- yordu. Çok evlilik yaygındı ve erkeklerin ev- mekle birlikte resmen boĢanmıĢ olmadığı için lenebileceği kadın sayısı için belli bir sınır baĢkasıyla evlenemezdi.23 yoktu. Ġslâmiyet bu sınırsız evlenmeyi yasaklamıĢ, bir erkeğin zorunlu hallerde ve isterse Arap kabilelerinde boĢanma yaygındı en fazla dört kadınla evlenebilmesine izin ve boĢanma yetkisi erkeğe aitti. Ancak bazı vermiĢtir. ġüphesiz bu sınırlama dahi o za- kadınlar boĢanma hakkının kendilerine veril- man için çok ileri bir adımdı. Dahası mesini Ģart koĢabilirlerdi. BoĢanan kadın baĢka Kur‘an‘da tavsiye edilen tek eĢle evlilikti. biriyle evlenebilmek için bir yıl beklemek zo- Arap toplumunda fuhuĢ sanki bir meslek imiĢ rundaydı. Aynı zamanda kadın ancak çocuk gibi icra ediliyordu. Sahipleri tarafından köle doğurduktan sonra aileye dâhil olabiliyorlardı. kadınlar bu yolla para kazanmaya zorlanabili- Çocuksuz kadın diyet ödemek zorunda kalırsa, yordu. Kadın, babasının, kocasının veya akra- diyeti kocası değil kadının ailesi öderdi.24 basının mirasından bir pay alamıyordu..Çok EKONOMĠK HAYAT kötü bir gelenek olarak çoğul, babasından Arabistan‘ın ekonomik hayatı coğrafi boĢanmıĢ veya onun ölümüyle dul kalmıĢ Ģartlardan dolayı genellikle hayvancılık, tarım olan üvey annesiyle evlenebilirdi. Bu Ģekilde ve ticarete dayanmaktadır. Hayvancılık, özel- evlilik yapanlara ‗dayzen‘ adı verilirdi. An- likle bedevilerin temel geçim kaynağı olup, cak bu türevlilik bazı Arap kabileleri tarafın- besledikleri deve, koyun ve keçi gibi hayvan- dan pek hoĢ karĢılanmıyordu. Nitekim Beni lardan farklı Ģekillerden faydalanmıĢlardır. Bu Kays kabilesinden bazı kimseler, ölmüĢ ba- hayvanların etlerinden yer, sütlerinden içer ve balarının hanımı ile evlenmiĢlerdi. Temim yünlerinden çeĢitli elbiseler ve çadırlar yaparYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 22 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— lardı. Tarım ve ticaretle uğraĢan hadarilerde, Suriye ve Yemen arasında önemli bir ticaret Bedeviler kadar olmasa da kervanlar için ge- merkezi haline getirmiĢlerdir. Bölgedeki ticari rekli olan deve, koyun ve az sayıda at ve sığır faaliyetler, Kâbe‘ye yapılan hac ve umre ziya- beslerlerdi. ekonomisindeki retlerinin yapıldığı aylarda daha da yoğunlaĢı- önemli ikinci etken tarımdır. Yemen toprak- yordu Ġnsanların hem dini hem de ticari amaç- ları, düzenli yağıĢ alan bölgeler arasında yer la yaptıkları bu yolculukların rağbet görmesi aldığı için tarım geliĢmiĢtir ve toprakları ve- için güvenlik meselesine önem vermiĢlerdir.27 Arabistan‘ın rimlidir. Bundan dolayı Yemen‘e ‗YeĢil Arap yarımadasındaki ekonomik yapı, Toprak‘ denilirdi. Buğday üretimi ile meĢhur mevcut sınıflı sosyal düzene göre farklılık gös- olan Yemenin yanı sıra Taif, Medine, Necid teriyordu. Servet ve mal, belli aĢiret ve kabile- ve Hayber gibi önemli bölgeler. Verimli ve lerin elindeydi. Nimet ve servet içinde yaĢayan ziraata elveriĢli topraklara sahipti.25 bir aristokrat zümre vardı ve mafyacılık, Arabistan‘ın ekonomisindeki önemli tefecilikve sömürü yollarıyla yarımadanın eko- üçüncü etken ise ticarettir. Coğrafi Ģartlardan nomisini dolayı tarıma elveriĢli olmayan Mekke Ģehri, KureyĢ‘in, Yesrib‘de de Yahudilerin durumu ekonomik hayatını ticarete dayandırmıĢtır. böyleydi. Buna karĢılık köleler, cariyeler ve Mekke‘de ‗sûk‗ adı verilen önemli çarĢı ve mevaliler ise fakir topluluklardı.28 pazar yerleri mevcuttu. Bunların en eskisi ve elinde tutuyorlardı. Mekke‘de DĠNĠ HAYAT en büyüğü ―Hazvere ÇarĢısı‖ olup Ģehrin baĢ- Ġslâm Öncesi Arap yarımadasında çok lıca ticaret merkeziydi.26 Aynı zamanda Mek- çeĢitli dinler vardı. Bunlar, Yahudilik, Hıristi- keliler, Ģehirlerinin, sahip bulunduğu dini ve yanlık, Mecusilik, Sabiilik, Haniflik ve Put- coğrafi konumunu iyi değerlendirmiĢler ve perestlikti. orayı M. VI yüzyıldan itibaren HabeĢistan, Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 23 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— Hıristiyanlığın, Rabia, Gassan ve Kudaa‘nın Bu bakımdan Arapların Allah konusundaki bazı Himyer, anlayıĢları ve dini uygulamaları, çok çeĢitlilik Kinane, Haris b. Ka‘b ve Kinde kabilelerin- arz etmekteydi. Arapların Ġslâm‘dan önceki de; dönemde Allah‘a inandıkları Ģu ayetlerden de kollarında; Mecusiliğin Yahudiliğin, Temim kabilesinde;29 Sabiiliğin, Beni Lahm, Beni Tay, Beni Kays, anlaĢılmaktadır: Beni Esed kabilelerinde30 yayıldığı söylen- “De ki: „Eğer biliyorsanız, bu dünya ve mekteyse de, Araplarda bu dinlere mensup onun olanların sayısı putperestlerden çok azdı.31 içinde bulunanlar kimindir?‟ „Allah‟ındır‟ diyecekler. „Öyleyse siz düşün- Çünkü Arap yarımadasında en yaygın din müyor musunuz?‟ de. „Yedi kat göğün ve bü- putperestlikti. Bundan dolayı yarımada farklı yük Arş‟ın Rabbi kimdir? „diye sor. „Allah‟tır‟ dinlerin ve inanıĢ biçimlerin etkisi altındaydı. diyecekler. O halde siz, Allah‟ın azabından GeçmiĢte de böyle olduğu içindir ki, Peygam- korkmuyor musunuz?‟ de. „ Biliyorsanız söyle- berlerin bu bölgeden çıkmıĢ ve buradaki ka- yin.‟„Her şeyin mülk ve yönetimi kendisinin vimlere gönderilmiĢtir. Yemen halkına Hut elinde olan her şeyi koruyup kollayan, fakat Peygamber, Semud kavmine Salih Peygam- kendisi buna muhtaç olmayan kimdir?‟ diye ber, Hicaz ve Filistin bölgelerine Ġbrahim ve sor. „Allah‟tır „ diyecekler. „O halde nasıl olur Ġsmail ile ġuayıp ve Ġshak Peygamber gönde- da kandırılırsınız?‟ „Onlara: Kim gökten suyu rilmiĢtir.32 indirip de ölmüş olan yeri onunla diriltir?‟ Fakat Hicaz halkı, Hz. Ġbrahim‘in ve diye sorsan,„Allah‟ derler. De ki,„Hamd Allah- onun oğlu Ġsmail‘in getirdiği dine belli bir ‟a layıktır.‟ Fakat onların çoğu düşünmez- süre bağlı kaldıktan sonra, zamanla bu dini ler”.33 unutarak putlara tapmaya baĢlamıĢlardır. Putperestlik Çünkü Ġsmail Peygamber‘den sonra Hz Muhammed‘e kadar Hicaz‘a herhangi bir pey- Arabistan yarımadasının genelin de gamber gelmemiĢtir. MüĢrik Araplar putlara putperestlik mevcuttu. Yarımadanın çeĢitli tapmakla birlikte, her Ģeyi yaratan, yağmuru bölgelerinde put evleri denilebilecek tapınaklar yağdıran ve evrenin mutlak hâkimi olan yüce yer almaktaydı. Bunlara genellikle ‗Beyt‘, kü- Allah‘ın varlığına da inanmıĢlardır. Fakat bik Ģeklinde olanlara da ‗Kâbe‘ denilmekteydi. gerçek kulluğun nasıl yapılacağını onlara öğ- Putperestlik ve çok tanrıcılığın yaygın olduğu retecek veya hatırlatacak bir peygamberleri cahiliye döneminde kabilelerin kendilerine ait yoktu. Dolayısıyla Allah‘a nasıl ibadet ede- putları vardı. Bazı kabileler de ortak putlara ceklerini bilemiyorlardı, aynı zamanda ibadet taparlardı.34 etmek için özel bir ibadethaneleri de yoktu. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 24 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— ibadet etmelerini emretti.35 Arapları putlara tapmaya sürükleyen baĢka bir etken ise Mekke‘den herhangi bir sebeple ayrılan kimseler, Kâbe‘ye duydukları saygılarından dolayı buradan bir taĢ alarak kendileriyle birlikte götürürlerdi; konakladıkları yerlerde bu taĢı yere koyarak tavaf ederlerdi. Bu davranıĢları zamanla onları, hoĢlarına giden nesnelere tapma aĢamasına götürdü.36 Cahiliye döneminde baĢ- Araplar baĢlangıçta tek yaratıcının lıca tapınma Ģekillerine baktığımızda müĢrik- varlığını kabul ediyorlardı. Ancak zamanla ler, put evlerinde dua, secde ve tavaf ederler, tefekkür ve araĢtırmayı terk edince yaratıcı- adakta bulunurlar, kurban keserler, sadaka nın heybeti karĢısında ona ancak bazı aracılar verirlerdi. Bu tür ibadetlerin baĢlıca amaçları vasıtasıyla yaklaĢabileceklerini düĢüncesiyle; ise sağlık, afiyet, servet kazanmak, savaĢlarda esnam, evsan, ensab denilen putlar, heykeller zafer elde etmek ve erkek çocuk sahibi olmak, ve dikili taĢlar gibi nesnelere tapmaya baĢla- putların ilgi, yardım ve Ģefaatine nail olmaktı. mıĢlardır. Hicaz‘a ve Mekke ‗ye putperestli- Görüldüğü gibi putlara karĢı yaptıkları bu ta- ğin Ģehrin yönetimini üstlenen Huzaalılar za- pınmalar ve saygılar dünyevi maksatlara yöne- manında getirildiği söylenilmektedir. Nitekim likti. Çünkü müĢriklerin bir kısmı ahirete inan- kabilenin reislerinden biri olan Amr b. mazlardı. Fakat az sayıda ahirete inananlar da Luhay, ticaret amacıyla gittiği ġam bölgesin- vardı.37 Araplar bir taraftan putlara taparken bir de yaĢayan taraftan da iĢlerine gelmediği zaman onlara Amalikalıların putlara taptıklarını görmüĢ. saygısızlık etmekten de geri durmamıĢlardı. Onlara bu putlara tapmanın sebeplerini sordu- Ünlü Ģair Ġmruu‘l-Kays, babası Esed oğulları ğunda kendisine Ģu cevabı vermiĢlerdir:“Bu tarafından öldürüldüğü vakit, o zamanki gele- putlar, yüce heykeller ve beşer suretinde ya- neğe uyarak babasının intikamını alıp almama pılmış tanrılardır. Bunlara ibadet ediyoruz. konusunda Zu‘l-Halasa Putunun önünde fal ― Maab‖ denilen yerde Çünkü ne zaman yağmur istersek yağdırırlar. Her konudaki taleplerimizi karşılarlar.‖ Bunun üzerine Amr b. Luhay kendisine de bir put verilmesini talep eder. O, kendisine hediye olarak verilen ‗Hübel‘ isimli putu alarak Kâbe‘ye götürüp Zemzem kuyusunun üst tarafına yerleĢtirdi, ardından da halkına bu puta Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 25 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— oklarına baĢvurdu. ġöyle ki: birinin üzerinde Ev halkından birisi bir yolculuğa çıkacağı za- ‗evet‘ anlamına gelen ‗neam‘ diğerinin üze- man elini ve yüzünü bu puta sürerdi. Bu, onun rinde ‗hayır‘ anlamına gelen ‗la‘ ve üçüncüsü yola çıkmadan önce en son yaptığı iĢ olurdu. yazısız olan üç tane oku eline aldı ve putun Yolculuktan döndüğü zaman da yine o puta önünde bu üç oktan birini kur‘aile çekmek elini yüzünü sürer, bu iĢ de o adamın döndük- istedi. Ancak sonuç her defasında olumsuz ten sonra ailesini görmeden yaptığı ilk iĢ olur- çıktı. Bunun üzerine sinirlenen Ġmruu‘l– du. Dolayısıyla her ev bir tapınak gibiydi. Kays, okları putun üzerine atarak ona: “Sefil! Arap yarımadasının diğer yerlerindeki kabile- Öldürülen kendi baban olsaydı, intikamını ler de, taĢ, ağaç ve madenden yaptıkları çeĢitli almaktan beni men etmezdin”diye bağırdı. putları bölgelerine ve evlerine dikmeye baĢla- Sonra da Esedoğulları üzerine saldırarak ba- mıĢlardır. KureyĢ mensupları hac için Kâbe‘yi basının intikamını aldı.38 ziyarete gelen kabilelerden istifade etmek ve ilgilerini çekmek için baĢka kabilelerin putları- Bedevi Araplar, çadırdan tapınak ya- nı da Kâbe çevresine dikmiĢlerdi.39 Nuh kav- parlardı. Ayrıca her aile bir put edinip, evine minin de taptıkları bir takım putları vardı. Bu koyarak ona taparlardı. putların hikâyesi Kur‘an‘da anlatılmaktadır.40 ——————————————————————————————————————————— DĠPNOTLAR 1 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, Ankara: Grafiker Yayınları, 2014, 60. 2 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul: Ensar Yayınları, 2014, 72. 3 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, İstanbul: Ensar Yayınları, 2012, 114. 4 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 65. 5 Ramazan Altıntaş, Bütün Yönleriyle Cahiliye: İstanbul: Pınar yayınları, 2007, 54. 6 Adnan Demircan, “Cahiliye Kavramı”, Cahiliye Toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, Konya 2007, 45. 7 Vehbi İmamoğlu, “Cahiliye Devri Arap Toplumunun Yapısı”, Mekke Putperestlerinin İslâm’la Yüzleşmesi, 308. 8 İbrahim Sarıçam, 61. 9 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 74. 10 Neşet Çağatay, İslâmdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara: Ankara Üniv. İlahiyat Fakültesi Yayınları: 1957, 87. 11 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 74. 12 Sami Kilinçli, “Kabilecilik”, İslâm Öncesi Arap Toplumunda Kabileler Arası Rekabetin İslâm Davetine Yansımaları, 59. 13 İbrahim Sarıçam, 63. 14 İbrahim Sarıçam, 64. 15 Casim Avcı, “Arap Kabileleri ve Kabile Yapısı”,İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda Dini-Sosyo-Kültürel Hayat, Eskişehir 2013, 18. 16 İbrahim Sarıçam, 65. 17 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, 83. 18 Adnan Demircan, “Kadın”, Cahiliye toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, Konya 2007, 58. 19 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul 2014, 83. 20 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, İstanbul 2012, 149. 21 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi, İstanbul 2014, 84. 22 İbrahim Sarıçam, 65. 23 Ali Aktan, İslâm Tarihi, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık, 2013, 53. 24 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, 65. 25 İbrahim Sarıçam, İslâm Tarihi, 77. 26 Casim Avcı, “Ekonomik Hayat”, İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda Dini-Sosyo-Kültürel Hayat, Eskişehir 2013, 16. 27 Ali Aktan, 45. 28 Sabri Hizmetli, İslam Tarihi, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2009, 124. 29 Adnan Demircan, “Dini Hayat”, Cahiliye toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, Konya 2007, 60 30 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, 252. 31 Adnan Demircan, “Dini Hayat”, Cahiliye toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, 60. 32 Sabri Hizmetli, 136. 33 Ali Aktan, 46. 34 Casim Avcı, “Dini Hayat”, İslâm Öncesi Arabistan ve Araplarda Dini- Sosyo- Kültürel Hayat, 14. 35 Adem Apak, Ana Hatlarıyla İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Kültürü, 272. 36 Adnan Demircan,“Dini Hayat”Cahiliye toplumundan Günümüze Hz. Muhammed, 62. 37 İbrahim Sarıçam, 75. 38 Ali Aktan, 48. 39 İbrahim Sarıçam, 75. 40 İbn Hişam, Hz Muhammedin Hayatı, Çev: İzzet Hasan-Neşet Çağatay, Ankara 1971, 48. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 26 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— HZ. MUHAMMED‘ĠN HĠCRETĠ (622) Hicri takvimin baĢlangıcını oluĢturacak olan bu önemli olayı değerlendirmeye çalıĢacağız. geleceğine dair gerek peygamberler olsun ge- Hicret‘i anlayabilmek için mutlaka rek de çeĢitli dine mensup aydın kiĢiler olsun, peygamber efendimizin, doğumundan ve ha- çoğu kiĢinin zikrinde yer tutmuĢtur. Gelecek yatını gözden geçirmemiz gerekir. Efendimiz olan son peygamber ile alakalı müjdeler, Hz ve ümmetinin çektiği onca meĢakkatli ve sı- Ġbrahim‘den ibaret değildi. Hz Âdem ve daha kıntılı dönemi bilmeden Hicret‘i tam mana- sonrasında gelen peygamberlerin çoğu onu sıyla anlamak mümkün değildir. müjdelemiĢtir. Onun ile ilgili bilgiler sadece Hicret konusunu ele alan yazarlarımı- peygamberlerin dilinde değil, onlara inanmıĢ zın çoğu görünüĢte kalmıĢtır. Hicret‘in mahi- âlim kiĢiler tarafından da dile getiriliyordu. Hz yetinden çok oluĢum evresi ve süreci hakkın- Muhammed‘in dünyaya geleceği hicaz bölge- da bilgiler verilmiĢtir. Bu sebeple Hicret sa- sinde onun geleceği zaman ve vasıflarına dair dece Hz Muhammed‘in 622 yılında yaptığı bilgiler daha çok veriliyordu. Varaka Ġbn yolculukta takılıp kalmıĢtır. Ali ġeriati tarzı Nevfel onun geleceğine dair bilgileri ile son gibi de ele alınması gerekir. Yazarlarımız düz peygamberin geleceği müjdeleniyordu.1 mantıktan sıyrılıp olaya biraz düĢünsel açıdan Hz Muhammed gelmeden önce Mekke bakmaları gerekiyor. Hicret ne zaman yapıl- huzursuzluğun ve karanlığın en dibini yaĢıyor- dı? Hicret nereye yapıldı? Sorularından çok du. Hz Âdem‘den bu yana peygamberlerin sü- Hicret‘in Ġslâm alemi için mahiyeti nedir? rekli uğradığı bu bölge tamamen benliğini kay- Hicret kavramı düĢünsel açıdan nasıl açıkla- betmiĢ, insanların yaĢamasının zor hale geldiği nabilir? Soruları sorulmalıdır. bir yer halini almıĢtı. Kadınların satıldığı, kö- Hz Muhammed gelmeden önce onun Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 27 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— lelik sisteminin en azgın bir Ģekilde yaĢandı- kurbanlar kesmiĢlerdi. Onlara uzun bir ara tek ğı, zenginin fakiri ezdiği bir halle bürünmüĢ- tanrı dininin bir öğreticisi gelmemiĢti. Putpe- tü.2 Hz Ġbrahim‘in öğrettiği haç Ģekli değiĢmiĢ restlik dıĢında Hicaz bölgesinde Yahudilik, Kâbe‘nin etrafını putlar sarmıĢtı. Onun doğ- Hıristiyanlık, Sâbîilik ve Hanîflik dinleri mev- duğu sıralarda hemen hemen bütün Arabistan cuttu.5 çok tanrılı bir dine bağlı idi Kâbe‘de 360‘a AnlaĢıldığına göre Kamerî yılın her yakın put vardı.3 günü için, Mekkeliler ayrı bir puta taparlardı. Diğer büyük merkezlerde de baĢka putlar var- Araplar, Hz. Ġbrahim neslinden gel- dı. Böylece çok tanrılı din Arabistan‘ın her diklerine inanırlardı. Hazreti Ġbrahim‘in tek tarafına yayılmıĢtı. Aralarında dil kültürüne tanrılı bir dinin öğreticisi olduğunu biliyorlar- karĢı eğilimlerde vardı. Dillerine çok bağlı ve dı. Soyları Hz Ġsmail‘e kadar dayanır.4 Buna onu geliĢtirmeye çok istekliydiler. Lâkin geniĢ rağmen, çok tanrılı bir dinleri vardı ve bu tan- emelleri ve hevesleri kıttı. Tarih, coğrafya, rılara tapıyorlardı. Bu hareketlerinin doğrulu- matematik hakkında hiçbir Ģey bilmiyorlardı. ğuna delil olmak üzere, bazı insanların tanrı Fakat bir çöl kavmi olduklarından ve çölde ile temasa geçmekte baĢkalarından üstün ol- hiçbir yol niĢanı ve alâmeti olmaksızın yolları- duğunu ileri sürerlerdi. Bu çeĢit insanların nı bulmaya mecbur kaldıklarından, astronomi- baĢkaları hakkındaki Ģefaati, o zamanki Arap- ye karĢı keskin bir alâka peyda etmiĢlerdi. Bü- lara göre tanrı katında makbul olurdu. Tanrı- tün Arabistan‘da tek bir okul yoktu. Rivayete ya yaklaĢmak alelade insanlar için güçtü. Bi- göre, Mekke‘de ancak birkaç kiĢi okuma yaz- naenaleyh, tanrının hoĢnutluğunu ve yardımı ma biliyordu. kazanmak için baĢkalarını Ģefaatçi olarak kul- Özetle dünya, kurtarıcısını bekliyordu. lanmak gerekti. Böylece, Hz Ġbrahim‘ e karĢı Siyaha boyanmıĢ Mekke, kalbinde Allah lafsı- olan saygılarını kendi çok tanrılı inançlarıyla nın unutulduğu insanlık efendisine susamıĢ uzlaĢtırıyorlardı. Hz. Ġbrahim‘in kutsal bir tüm benliğiyle onu istiyordu. Her haliyle dün- insan olduğunu kabul ediyorlardı. O, kimse- ya ona hazırlanıyordu. Hidayet‘e aç insan ve nin Ģefaatine muhtaç olmadan Allah‘a yakla- karanlıktan baĢka rengi görmeyen gözler, be- Ģabilirdi. Fakat kendileri, yani alelade Mek- yaza hasret kalmıĢtı. Bu dönemde Ebrehe keliler, bunu yapamazlardı. adında bir melik, Kâbe‘yi yıkmak için gelmiĢ Mekke halkı, kutsal ve salih insanla- lakin Allahın gazabıyla hezimete uğramıĢtı.6 rın suretlerini ve heykellerini yapıp onlara Hz Muhammed Rebîuevvel ayının tapmıĢlar ve bu putlar vasıtasıyla tanrıyı hoĢ- 12‘si Pazartesi gününde dünyaya gözlerini aç- nut kılmak için onlara hediyeler sunmuĢlar, tı. Doğumuyla beraber karanlığın hükmü bit- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 28 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— miĢ yeni döneme kapı aralanmıĢtı. Doğumuy- yerde övülmesini istedim" cevabını vermiĢtir. la beraber olan olaylar onun ne kadar büyük Hz. Muhammed (s.a.v.)'in bir diğer meĢhur bir vazifeyle Ģereflendirildiğini gösteriyordu. ismi de Ahmed'dir. Araplar arasında Muham- Fars hükümdarının endiĢesinde haklılığı, bin med ve Ahmed isminde bazı Ģahıslar bulunu- yıl yanan ateĢin sönmesi zülum döneminin yordu. Kaynaklarda bu adı taĢıyan bazı kiĢile- bittiği bu kutlu doğumla beraber müjdeleni- rin adları kayıtlıdır. Meselâ ensardan Muham- yordu. Amine, doğumdan sonra hemen kayın med b. Mesleme meĢhurdur. ġu kadar var ki babası Abdulmuttalip'e haber göndererek to- bu isimler yaygın olarak kullanılmıyordu.8 rununun dünyaya geldiğini bildirdi. Büyüyüp olgunlaĢan peygamber efen- Abdülmuttalib geldiğinde Âmine, hamile dimiz Mekke‘de sevilen ve güvenilen bir kiĢi iken gördüğü bir rüyada çocuğa "Ahmed" haline geldi. Hz. Muhammed yirmi yaĢında veya "Muhammed" adının verilmesinin söy- olduğu sırada Hilfü‘l-fudûl adı verilen antlaĢ- lendiğini hatırlattı. Abdülmuttalib çocuğu ku- ma için yapılan toplantıya katıldı. Toplantı cağına alarak Kâbe'ye götürdü, Allah'a Ģük- Mekke‘ye hac ve ticaret için gelen zayıf ve retti ve ona Muhammed adını verdi.7 güçsüz kimselere yapılan haksızlıklar, ayrıca Doğumunun yedinci gününde Mekke- sık sık ortaya çıkan kabileler arası savaĢlar lilere ziyafet verdi. Hz. Peygamber'in sünnetli karĢısında Hz. Peygamber‘in amcası Zübeyr b. olarak dünyaya geldiği rivayet edildiği gibi, Abdülmuttalib‘in giriĢimiyle Mekke‘nin en dedesi tarafından doğumunun yedinci günün- zengin, yaĢlı ve nüfuzlu kabile reisi durumun- de sö ylenir. daki Abdullah b. Cüd‗ân et-Teymî‘nin baĢkan- arasında lığında yapıldı. ―Erdemli insanların yemini‖ ―Muhammed‖ adıyla anılan bir kimseye rast- anlamına gelen bu hareket içinde yer alanlar, lanmadığı hatırlatılıp torununa bu ismi ver- yerli veya yabancı olsun haksızlığa uğrayan mesinin sebebi sorulduğunda "Onun gökte ve herkesi koruyacaklarına, hakkı verilinceye ka- sünnet ettirildiği A b d ü l m u t t a l i b 'e , ataları Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 29 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— dar tek bir el gibi hareket edeceklerine ve bir- Bir yerden baĢka bir yere göç etmek demektir. birlerine maddî yardımda bulunacaklarına Lâkin hicret etmek, göç etmekten daha geniĢ yemin etmiĢlerdi. manalı bir kavramdır. Peygamberimizin Mek- HaĢimoğulları, Abduluzzaoğlu ke‘den Medine‘ye 622 yılında hicret etmesi Muttaliboğulları, Esedoğulları, sadece hicri takvimin baĢlaması anlamına gel- Kilaboğlu mez. Bu sıradan bir mekân değiĢtirme olayı da Zühreoğulları, Murreoğlu Teymoğulları . değildir. Mekân değil tarih ve zihniyet değiĢi- Bunlar Mekke halkından veya diğer kimseler- mini anlatır. Hicret kuru bir göç değildir, kötü- den Mekke'ye gelen herhangi bir kimseye lüklerden iyiliklere, yanlıĢlardan doğrulara, karĢı zulüm edildiği takdirde bu zulüm göre- zulümden adalete, Ģerden hayra, nefretten sev- nin tarafını tutmayı, zulüm görenin hakkı geri giye, inançsızlıktan imana giden bir kervandır. alınıncaya kadar zulüm yapana karĢı kendi- Ġnançsızlığın gölgesinden Ġslâm‘ın yükseliĢine siyle birlikte olmayı kararlaĢtırdılar. KureyĢ olan yolculuktur.11 kabilesi bu antlaĢmaya el-Fudül (haklar) adını Hicret olgusunun her toplumun ya da verdiler.9 Hz. dinin tarihinde olumlu ya da olumsuz önemli Muhammed‘in nübüvvetinden sonuçlar husûle getirdiği bilinen bir hakikâttir. sonra hayatı ve düĢüncesi Allah tarafından Bu hicretlerin bir kısmı, Yahudilik örneğinde verilen ve insanlara anlatılacak olan ilâhi ka- olduğu gibi o dinin zayıflamasına sebep olur- nunlara göre Ģekillenmeye baĢladı. Önce aile- ken Hıristiyanlık ve Ġslâmiyet örneklerinde sinden baĢlayarak çevresine ve bütün dünya- olduğu gibi bu dinlerin farklı ortamlarda geliĢ- ya anlatacağı Ġslâm‘ın temellerini sağlam ve mesine zemin teĢkil etmiĢtir.12 ilâhi kanunlara göre kuvvetlendiriyordu. Çe- ―Hicret‖ olayının tüm boyutlarını kuĢa- kilecek onca zorluk ve iĢkenceye rağmen da- tıcı ve açıklayıcı bir zemine oturtmuĢlardır. Bu vasından dönmeyecek ve üstlendiği bu ilâhi nokta-i nazardan konuya baktığımız ve derinli- görevi hakkıyla yapmak için her türlü zorluğa ğine indiğimiz zaman, Hicret‘in anlamı ve ve haksızlığa göz yumacaktı. Artık vakit ta- kapsamı daha iyi anlaĢılmıĢ olacaktır.13 mamlanmıĢtı, yolculuk zamanı gelmiĢti. Hicret medeniyettir. Çünkü kültürel Ahiret ile dünya arasındaki çizginin bitimi değerleri ve göç ettikleri toplumun sahip oldu- gelmiĢti.10 ğu tarihi ve kültürel değerleri bir süzgeçten geçirerek yeni bir inanç, düĢünce, kültür ve HĠCRET gelenek oluĢtururlar. Yani bir kaç kültür de- Hicret kavramı ğerleri bir araya gelince hepsinden farklı daha canlı, dinamik bir tarz ortaya çıkarırlar. 622 Hicret kelimesi Arapça bir kelimedir. yılındaki Hz. Muhammed‘in hicreti tarih içeriYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 30 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— Hz Muhammed‘in Hicret‘i ve Önemi ―Ġnananlar, hicret edenler ve Allah yo- sinde çok farklı bir yere sahiptir. Medine, Ġslâm dini ve medeniyetinin Ģekillendiği bir lunda cihad edenler Allah'ın rahmetini umar- mekân olmuĢtur. Hicretten sonra Olumlu po- lar. Allah bağıĢlar ve merhamet eder.15 zitif değerlere dayalı ve insanın yüksek men- ―Rableri faati düĢünülerek yeni bir insan, toplum, Ģehir mam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çı- adalet, yardımlaĢma ve dayanıĢmanın hâkim karılanların, yolumda ezaya uğratılanların, sa- olduğu kutlu bir merkez haline gelmiĢtir. vaĢan ve öldürülenlerin günahlarını elbette ör- Hicret, Ġslâm‘da yeri iman ile cihat teceğim. And olsun ki, Allah katından bir ni- arasında bulunan büyük bir esas ve hüküm- met olarak, onları içlerinden ırmaklar akan dür. Yani Ġslâm‘da üç ana esas vardır: Ġman, cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah cihat, hicret‘tir. Hicret çeĢitlenebilir mesela katındadır.16 bir zulme ve karanlığa düĢmüĢ bilinçli bir Kur‘ân-ı Kerîm‘de hicret kelimesi yer insanın çıkar yol bulunmayan bir ortamdan almamakla birlikte otuz bir yerde ―hecr‖ kö- kaçması da kiĢinin kaçması da kendisi için bir hicret ile ilgili etti: olsun, kadın olsun, iĢ yapanın iĢini boĢa çıkar- Ģehirden merhamet, Ģefkat, kardeĢlik, sevgi, Bu kabul "Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek oluĢmuĢtur. Ġlkelliğin ve cehaletin kol gezdiği hicrettir. dualarını künden gelen çeĢitli türevlerin geçtiği görülür. örnekler Kur‘ân da birçok yerde hicret ile ilgili ayetler Kur‘ân‘da da mevcuttur, Ashab-ı -Keyf‗in geçmektedir. Ayetlerden de anlaĢılacağı üzere hicreti buna en büyük örnektir. Eğer insanlık, hicret Ġslâm ehli için önemli bir noktadır. Ġslâ- iman ve hakka dair bir Ģey kalmamıĢsa Ģeref- miyet dininden önce ki dönemlerde de hicret lerini korumak için bir çıkar yol bulunmamıĢ- örnekleri mevcuttur. BaĢta Peygamberlerin sa hicret yapması Ģarttır.14 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 31 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— hicretleri olmak üzere bunun örnekleri fazla- olan HabeĢistan‘a hicreti tavsiye etmiĢti.18 sıyla bulunmaktadır. Kitâb-ı Mukaddes‘te de Emân hakkının Cahiliye dönemi kabile Hz. Ġbrâhim‘in ve Lût‘un hicretleriyle Hz. sisteminde ne kadar mühim bir rol oynadığı Mûsâ‘nın Ġsrailoğulları‘nı Firavun‘un zul- genelde araĢtırmacıların gözünden kaçmakta- münden kurtarıĢı hikâye edilmektedir.17 dır. Kabile sistemine göre emân sadece dıĢarıdan gelenlere verilen bir güvence değil, bilakis HABEġĠSTAN HĠCRETĠ kabilede yaĢayabilmenin en önemli Ģartı idi. Tebliğin baĢlangıcının ilk zamanların- Tarih kaynaklarında, baĢlangıçta Müs- da kendisine inananlarla gizli toplantılar dü- lümanların sığınacak bir yer aradıklarını ve zenleyerek Ġslâm‘ın yayılıĢını gerçekleĢtirebi- HabeĢistan‘a hicret edenlerin Ġslâmiyet‘i yay- liyordu. Bunu fark eden müĢrikler Hz Mu- mak için oraya gitmediklerini çok açık bir Ģe- hammed‘in etrafında bulunanlara eziyet ve kilde göstermektedir. HabeĢistan‘ın Hıristiyan iĢkence yapmaya baĢladılar. Bu zulmün sonu kralı, kendi ülkesine hicret etmek zorunda ka- yoktu bu yüzden Efendimiz Müslümanların lan bir grup Müslümanlara kanat germiĢ, onla- maruz kaldığı bu iĢkenceleri önlemek için ra can ve mal güvenliği vermiĢ, dinlerini rahat- HabeĢistan‘a Hicret etmelerini tavsiye etti. ça yaĢayabilme imkânını sunmuĢtur. Muhacir- Bu hicretten 1 yıl sonra HabeĢistan‘a ikinci lerin HabeĢistan‘a sığınmaları, onların sadece hicret yapıldı. Hicret‘in HabeĢistan‘a yapıl- din hürriyetini elde etmeleri imkânıyla sınırlı masının temel sebebi NecâĢi Ashame‘nin kalmamıĢ, Ġslâmiyet‘in Hıristiyan bir ülkede semâvî bir dine mensup olması ve Arapça tanınmasına da zemin oluĢturmuĢtur. Bu hicret bilmesi bir sebeptir. hareketi, Ġslâmiyet‘in bir yandan Hıristiyanlıkla, diğer yandan da Arap Yarımadası dıĢında M.S. IV. asrın ortalarından itibaren Afrika kıtasıyla temas kurmasına imkân tanı- Hıristiyanlık dinî altında bulunan HabeĢis- mıĢtır.19 tan‘da daha çok Ġskenderiye Kilisesi‘nin etki- MEDĠNE HĠCRETĠ si altındaydı Buna bağlı olarak Müslümanlar Hicretle ortaya çıkan en önemli durum hicret etmeden önce HabeĢ Kilisesi, Hz muhakkak ki Müslümanların bir yurt elde et- Ġsâ‘da tek ilâhi özellik gören Monofizit miĢ olmalarıdır. Uğradıkları zulüm baskılar (Yakubî) inancına mensup Hıristiyanlardan oluĢmakta idi. Bununla birlikte yüzünden daha önce HabeĢistan‘a göç eden HabeĢ Müslümanlar bu defa ana yurtlarıyla tamamen NecâĢîsi Ashame, Aryanî inanca mensup ayrılarak Medine‘ye hicret etmiĢlerdi. Hicret- olanların varlığı da bilinmekteydi. Hz. Pey- ten önce siyasî bir organizasyona sahip bulun- gamber, aĢırı baskılar neticesinde emân hak- mayan Müslümanların siyasî iktidarlarının hâ- kını kaybeden tâbilerine Hıristiyan bir ülke kimiyet ve faaliyet alanı olacak bir yurtları Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 32 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— yoktu. Hicretin hemen ardından ise devlet mensup Medineli Müslümanlar için kullanıl- kurma imkânına kavuĢtukları gibi bu devletin mıĢtır.21 hâkimiyet alanını meydana getiren bir ülkeye Sonuç de sahip olmuĢlardı. Hz. Peygamber Efendimizin hayatındaki bütün yaĢananlar Müslümanlar için önemli- Ġlk ve ikinci akâbe biatlarından sonra dir. Ama hicret, Müslümanlar için çok büyük Medine‘ye hicret baĢlanmıĢtı. Daha önceden önem arz eder. Her asırda Müslümanların hic- de hicret amacıyla giden Müslümanlar vardı ret olayından alacakları çok dersler vardır. ama ikinci akâbe biatından sonra hicret ciddi Çünkü hicret, cemaatten devlete geçiĢtir. Dev- manada baĢlanmıĢtı. Müslümanlar küçük letini, saltanatını, gücünü, birliğini ve beraber- gruplar halinde hicret ediyorlardı. Mekkeliler liğini kaybeden asrımız Müslümanlarının hic- ellerinden geldiğince engel olmaya çalıĢıyor- ret olayını ve Hz. Peygamber'in bu olayda ta- lardı fakat bu ilâhi yolculuk durdurulamaz- kip ettiği taktik ve metodu iyi okumaları gere- dı.20 kir. Bu olayda hem müĢrikler hem de MüslüMuhacirler canlarını, mallarını ve va- manlar, canlarını diĢlerine takmıĢlar ve son tanlarını, dinleri uğruna feda ederek çıktıkları kozlarını bu kutlu yolculukta, umduklarının çok ötesin- özellikle Hz. Peygamber'i ellerinden kaçırmak de geniĢlik, güzellik ve büyük lütuflarla kar- istemeyen ve dolayısıyla Medine Ġslâm Devle- ĢılaĢmıĢlardı. ti'nin kurulmasını engellemeye çalıĢan müĢrikler, olanca gayretlerine karĢı mağlup olmuĢlar- Ensar da bunlara kucak açarak bu güzelliklerden nasibini aldı. Muhacir oynamıĢlardır. Müslümanları ve dır.22 ve Hicret‘in temel amacı iĢkence ve sıkıntılar- Ensardan oluĢan güçlü ve imanlı bir Ġslâm dan kurtulmak değildi. Görünen amaç bu olsa bile ordusu kuruldu. Hz. ÂiĢe (r.a.)‘nin deyimiyle; yargılamamak gerekir. Çünkü Ġslâm‘da hem dünya ―Herkes dinini kurtarmak için kaçıyordu.‖ hem ahiret hayatında iyilik, mutluluk ve güzellik Sonuçta onlar dinlerini kurtarmakla hem can- esastır. Medine‘ye olan Hicret‘in temel amacı Ġs- larını hem de mallarını kurtardıkları gibi va- lâm‘ın orada parlak geçeceğidir. Yoksa Müslüman- tanlarını da kurtarmıĢ oldular Ensar kelimesi, lar Medine‘de de çeĢitli zulümlere maruz kalmıĢ- ―yardım etmek‖ anlamındaki nasr kökünden lardır. türeyen nasır veya nasır sıfatının çoğulu olup Hicret olayında Müslümanlar için yeni bir ismi mensubu ensarîdir. Ġslâm da ensar, Hz. süreç baĢlamıĢtır. Bu süreç içersinde küçük bir topluluktan büyük bir devlet halini alacaktı. Kökleri Peygamber‘i ve muhacirleri yurtlarında ba- Arabistan‘dan baĢlayıp dünyayı çevreleyecekti. rındırmak ve korumak suretiyle onlara büyük Yeni ve sağlam bir medeniyetin temelleri atılacak- yardımda bulunan Evs ve Hazrec kabilelerine tı. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 33 ———————————————— Manevîyatın Tohumları——————————————— ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 Reşit Haylamaz, EFENDİMİZ, İZMİR: Muştu yayınları, 13 Hizbullah HakverdÎ, FERT’TEN CEMÂÂT’E, CEMÂÂT’TEN 2012, 7-10. DEVLET’E GEÇİŞİN İLK ADIMI HİCRET, Konya: Emvac yayınları, 2 Âdem Apak, ANA HATLARI İLE İSLÂM TARİHİ 1, İSTAN- 2013,4. BUL: Ensar yayınları, 2016, 54 14 Ali Şeriati, İbrahim’le Buluşma, çev: Murat Demirkol, AN- 3 İbrahim Sarıçam, “Hz Peygamber Dönemi”, İSLÂM TARİHİ, KARA: Fecr yayınları, 2013, 158-162. ANKARA: Grafiker yayınları, 2012, 7. 15 Kur’ân-I Kerîm, Bâkârâ, 208 Ayet. 4 Âdem Apak, 64. 16 Kur’ân-I Kerîm. Âl-i İmrân 195 Ayet. 5 Âdem Apak, 64. 17 Ahmet Önkal, “Hicret”, DİA, XVII, İSTANBUL: Diyanet vakfı, 6 Reşit Haylamaz, 13. , 1998, 458. 7 Reşit Haylamaz, 14-15. 18 Levent, 10. 8 Âdem Apak, 123-124. 19 Levent, 10-12. 9 20 Ahmet Özel, “Hicret”, DİA, İSTANBUL: Diyanet vakfı, 1998, İbn-i Hişam, Es-Siret'ün-Nebeviyye, Çev: İzzet Hasan- Neşet Çağatay, ANKARA: AÜİF YAYINLARI, 1971, 83. XVII, 462-466. 10 Reşit Haylamaz, 599-600. 21 Hüseyin Algül, “Ensar”, DİA, XI, İSTANBUL: Diyanet Vakfı 11 Âdem Apak, 222. Yayınları, 1998, 251-252. 12 Levent Öztürk, “İSLÂMİYET’İN YAYILMASINDA HİCRETİN 22 Mustafa Ağırman, HZ. PEYGAMBER'İN (SAS) MEKKE'DEN ÖNEMİ: HABEŞİSTAN HİCRETLERİ ÖRNEĞİ”, Sakarya Üniver- MEDİNE'YE HİCRETİ, 21. sitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 4, SAKARYA:2001,7. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 34 ———————————————— Marjinal Kimlikler———————————————–—— Selâhaddin Eyyûbî (1138-1193) Kudüs Fatihi. yardım etmesi karĢılığında Mısır'da söz sahibi Selâhaddin, 1138‘de ailesi Tikrit‘ten olması ayrıldığı gece dünyaya gelmiĢtir. YetiĢtiği kararlaĢtırıldı. Nûreddin Mahmud Zengî 1164 yılında ġirkûh'u bir birliğin baĢın- dönemde Arapça, Ģiir, tarih ve dini bilgiler da Mısır'a gönderirken yanına yardımcı olarak öğrendi. Çocukluğunun ilk yılını Musul‘da yeğeni Selâhaddin'i verdi. Bu sefer sırasında geçirdi. 1151 yılında Selâhaddin DımaĢk‘taki Mısır'ın sahip olduğu zenginlikleri gören babasının yanından ayrılarak Halap‘e amcası- ġirkûh buranın kolaylıkla ele geçirilebileceğini nın yanına gitti. Nûreddin, Selâhaddin‘i kabul düĢündü. ġirkûh üç yıl sonra Mısır'a bir sefer ederek kendisine iĢ verdi. O bütün konularda daha yaptı, fakat baĢarısızlığa uğradı.1 Nûreddin Mahmud b. Zengî‘nin takipçisi, Haçlıların Mısır'ı iĢgale teĢebbüs etme- onun baĢladığı eserin tamamlayıcısı olmuĢtur. leri üzerine 1168-1169‘da Fatımî Halifesi Kendi devrinde bu sahalarda zirveye ulaĢmıĢ- Adıd-Lidinillâh ve veziri ġâver, Nûreddin tır. Selâhaddin döneminde Eyyûbîler en par- Zengî ile ġirkûh'tan yardım istediler. Büyük lak dönemini yaĢamıĢtır. çoğunluğu Türklerden oluĢan 7000 civarındaki Eyyûbîlerin tarih sahnesindeki önemli süvari birliğiyle Mısır'ın yardımına giden rolleri 1164-1169 yıllarında yapılan Mısır ġirkûh Mısır'da idareyi ele geçirdi ve 18 Ocak seferleriyle baĢladı. Bu sırada Mısır'da vezir- 1169 tarihinde Fatımî Halifesi Adıd- Lidinillâh likten uzaklaĢtırılan Fatımî Veziri ġâver b. tarafından vezir tayin edildi. Ġki ay sonra da Mücir, Nûreddin Mahmud Zengî'den yardım hunnak hastalığına yakalanarak öldü (23 Mart istemek için DımaĢk'a geldi. Ġki taraf arasında 1169). Bunun üzerine yeğeni Selâhaddin ordu yapılan müzakerelerde Zengî'nin ġâver'e yar- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 35 ———————————————— Marjinal Kimlikler———————————————–—— kumandanları tarafından baĢkumandan seçil- yılında Mısır‘a daha yakın bulunan ġevbek di. Ayrıca Halife Adıd-Lidinillâh onu amcası- kalesini kuĢattı. Diğer yandan Nûreddin nın Böylece DımaĢk‘tan yola çıkarak Kerek kalesini kuĢat- Selâhaddin, 26 Mart 1169 tarihinde hem Fatı- tı. Fethe ilk önce bu kalelerden baĢlanmasının mî veziri hem de Nüreddîn Zengî'nin Mısır birinci sebebi, en yakın mesafede bulunmaları; ordusu baĢkumandan oldu. Ancak tabi olduğu ikinci sebebi ise, stratejik konumda bulunan bu asıl hükümdar Nûreddin Zengî idi.2 iki kalenin Mısır-Suriye yolunun üzerinde bu- yerine vezir tayin etti. Aldığı siyasî ve idarî tedbirlerle kısa lunuyor olmaları sebebiyle kervanların geçiĢle- zamanda kabiliyetini gösteren Selâhaddin rine engel oluĢturmalarıydı. önce Fatımî ordusunu ve taraftarlarını idare- Onun için evvela bu kalelerin alınıp den uzaklaĢtırdı. 1169 yılı sonlarında Dim- yolun açılması gerekiyordu. Aksi halde Suriye yat'ı kuĢatan Bizans-Haçlı kuvvetlerini baĢa- Mısır arasındaki bağlantının kurulabilmesi rısızlığa uğrattı. Nûreddin Zengî'nin teĢvikiy- mümkün değildi. Amaury‘nin Mısır‘a hareket le 1169-1171 yılları arasında Mısır'daki Fatı- ettiğini haber alan Selâhaddin kuĢatmayı yarı- mî rejimini yavaĢ yavaĢ etkisiz hale getirmeyi da keserek Kahire‘ye vardı. 1173 yılında baĢardı. Daha sonra Fatımî hilafetini ortadan Selâhaddin, Nûreddin‘e götüreceği hediyeleri kaldırıp Mısır'da Abbasîler adına hutbe okut- yanına alarak Kerek-ġevbek Prinkepsliği‘ne tu (13 Eylül 1171). Bu arada Kudüs Haçlı ikinci bir sefer düzenledi. Ancak bu defa da Krallığı'na karĢı baĢarılı seferler tertip etti ve babasının ölümü ve Fatımîlerin bazı karıĢıklık- Eyle'yi aldı. Daha sonra Nübe (Kuzey Su- lar çıkaracağı duyumunu aldığı için geri dön- dan), Yemen ve Libya'ya seferler düzenledi mek zorunda kaldı.4 ve bu ülkeleri Nûreddin Zengî'nin devletine bağladı (1173-1174). Nûreddin Selahâddin, bir yandan Fatımî taraftar- Zengî, larının komplosu, Sicilya donanmasının Ġsken- 1174‘te Anadolu‘ya bir sefer düzenledi ve deriye'ye saldırması (Temmuz 1174), ardından DaniĢmentlileri kendine bağlayıp DımaĢk‘a Yukarı Mısır'da çıkan Kenzüddevle isyanı ile döndü. Ardından hastalanarak 6 Mayıs 1174 meĢgul olurken öte yandan Suriye'deki geliĢ- tarihinde DımaĢk‘ta öldü.3 meleri takip ediyordu. El-Melikü's-Salih 1173 yılına kadar Selâhaddin Mısırda Nûreddin Ġsmail adına hutbe okutan ve onun adaletli, cömert bir yönetim sergileyerek hal- atabegliğinin kendi hakkı olduğunu düĢünen kın ve askerlerin memnuniyetini kazandı. Ay- Selâhaddin, DımaĢk'tan gelen davet üzerine 12 nı yıl Selâhaddin ve Nûreddin Mısır ġam yo- Ekim 1174 tarihinde Mısır'dan Suriye'ye hare- luna hâkim bir arazide bulunan Kerek ve ket etti. DımaĢk, Humus, Hama gibi önemli ġevbek Prinkepsliği‘ne müĢterek bir sefer merkezleri kolaylıkla ele geçirdi. Fakat Musul- yapmayı kararlaĢtırdılar. Selâhaddin 1173 lularla iĢ birliği halinde olan Halepliler Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 36 ———————————————— Marjinal Kimlikler———————————————–—— Selâhaddin ile anlaĢmaya yanaĢmayıp Frenk- El-Melikü's-Salih Nûreddin ismail'in ler (Haçlılar) ve HaĢhaĢîlerle iĢ birliği yapa- elinde ancak Halep ile birkaç kale kaldı. Daha rak onu Suriye'den atmak için savaĢtılar. An- sonra HaĢhaĢîler üzerine bir sefer düzenleyip cak bu savaĢlar Selâhaddin'in galibiyetiyle onları itaat altına alan Selâhaddin Yemen'e ön- neticelendi.5 ce büyük kardeĢi Turan ġah'ı, daha sonra da Selâhaddin etrafındaki bazı önemli diğer kardeĢi Tuğtegin‘i, Hama'ya kaleleri alıp Halep'i kuĢattı. Sonunda Abbasî Takıyyüddin Ömer, Ba'lebek'e Ferruh ġah, Halifesi Müstazi-Bîemrillâh'ın da yardımıyla Humus'a Nâsırüddin Muhammed adlı yeğenle- iki taraf arasında bir antlaĢma imzalandı. Bu rini göndererek buralarda da idareyi eline aldı. antlaĢmaya göre tarafların o sırada ellerinde Böylece Eyyûbîler'in Hama, Humus, Ba'lebek bulundurdukları yerlere hâkim olmaları ka- kolları kurulmuĢ oldu.7 rarlaĢtırıldı. AntlaĢmanın ardından 6 Mayıs 14 Kasım-9 Aralık 1177 tarihleri ara- 1175 tarihinde Abbasî halifesinin Mısır, Suri- sında Mısır'dan Gazze-Askalan istikametinde ye, el-Cezire üzerinde Selâhaddin'in hâkimi- bir akın yapan Selâhaddin Franklar'ın baskını- yetini tanıdığına dair taklidi geldi. Bunun na uğrayarak geri çekildi. Bu yenilginin olum- üzerine Selâhaddin bağımsızlığını ilân edip suz sonuçları, ancak 9 Haziran 1179 tarihinde kendi adına hutbe okutmaya baĢladı. Halepli- kazanılan Merci Uyun zaferi ve 24 Ağustos ler ve Musullular Selâhaddin'e tekrar savaĢ 1179 Beytelahzan Kalesi'nin fethiyle telafi edi- açtılarsa da yenildiler. Mücadele tarafların lebildi. Haçlılara asıl darbeyi vuracağı sırada kesin olarak anlaĢmalarıyla sona erdi (25 Ha- Halep-Musul meselesi yeniden alevlendi. 29 ziran ile Haziran 1180 tarihinde Musul hâkimi II. Artukluların da katıldığı bir antlaĢma imza- Seyfeddin Gazi, 4 Aralık 1181 el-Melikü's- landı.6 Salih Nûreddin Ġsmail öldü. Bunun üzerine 1176). Anadolu Selçukluları Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 37 ———————————————— Marjinal Kimlikler———————————————–—— Selâhaddin, bu bölgede kendisine karĢı yeni Trablus Kontloğu topraklarının bir kısmını bir ittifakın meydana gelmesine imkân ver- zaptetti. Hıttin zaferi ile Kudüs 2 Ekim memek ve el-Melikü's-Salih'in mirasını Mu- 1187‘de teslim alındı. Haçlıların ellerindeki sullulara kaptırmamak için Mısır'dan Suriye'- toprakların büyük kısmının geri alınması Av- ye döndü.8 rupa'da büyük bir tepkiye sebep oldu. Avrupa Daha sonra I. ġark Seferi'ne çıktı Katolik dünyası ayaklandı. Bütün Avrupa hü- (1182). Bu sefer esnasında el-Cezire bölgesi- kümdarları yeni bir Haçlı seferine katılmaya ni ve Sincar'ı, 29 Nisan 1183‘te Amid'i karar verdiler.10 (Diyarbakır) ardından ll Haziran 1183 Halep'i Bunlar arasında, Avrupa'nın en büyük aldı. Halep'in zaptı Selâhaddin'in gücünü da- üç hükümdarı Almanya Ġmparatoru Friedrich ha da arttırdı. Bu olaydan sonra Kudüs Haçlı Barbarossa, Fransa Kralı Philippe Auguste, Krallığı üzerine baĢarılı seferler düzenledi. Ġngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard‘da vardı. 1185-1186 yıllarında çıktığı II. ġark Seferi'n- Ġslâm dünyasının Selâhaddin'i yalnız bırakma- de Meyyâfarikin (Silvan) ve ġehrizor yöresini sına rağmen Selâhaddin bu muazzam güce kar- aldı. Musul'u kendi idaresine bağladı. Ahlât- Ģı direndi. Onun Sûr-Yafa arasındaki sahil Ģe- ‘ın durumu üzerinde Azerbaycan Atabegi ridini Haçlılara bırakmasına karĢılık Haçlılar Pehlivan ile anlaĢtı. Selâhaddin böylece Kudüs'ü Nûreddin Zengî'nin devletini daha kuvvetli Selâhaddin'e bırakmaya razı oldular. 1 Eylül ve geniĢ bir Ģekilde idaresi altında toplamıĢ 1192 üç yıl sekiz ay süreli, karada ve denizde oluyordu.9 geçerli bir antlaĢma imzalandı. Ancak Haçlılar ve fethedilen diğer toprakları Selâhaddin, Bizans ile iyi iliĢkiler daha sonra Eyyûbîler arasındaki anlaĢmazlık- içinde olduğu 1186 yılında Kerek-ġevbek lardan faydalanarak kaybettikleri toprakların Prinkepsi Renaud de Chatillon Mısır'dan bir kısmını geri aldılar. BarıĢın ardından ülke- ġam'a gelen bir kervanı vurdu. Bunun arala- sinin savunma tedbirlerini almakla meĢgul rındaki anlaĢmaya aykırı olduğunu söyleyip olan ve daha sonra devlet yönetimini yeniden tazminat isteyen Selâhaddin olumlu cevap düzenlemek isteyen Selâhaddin 4 Mart 1193 alamayınca Kudüs Haçlı Krallığı topraklarına tarihinde DımaĢk'ta vefat etti. Bu sırada devle- bir sefer yapmaya karar verdi. 3-4 Temmuz tin sınırları Trablusgarp'tan Hemedan ve Ah- 1187 tarihinde cereyan eden Hıttin SavaĢı'nda lât‘a, Yemen'den Malatya'ya kadar uzanıyor- Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı. Bir yıl- du.11 dan kısa bir zaman içinde Sûr dıĢındaki bütün Kudüs Haçlı Krallığı topraklarını ele geçirdi. Antakya Prinkepsliği topraklarının çoğunu ve Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 38 ———————————————— Marjinal Kimlikler———————————————–—— ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 Cemâl Toksoy- Fatma Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin 6 Ramazan Şeşen. “Eyyûbîler 1169-1260”, İstanbul: İslam Liderlik Sırları”, İstanbul: Okumuş Adam Yayınları, 2008, 57; Yayınları, 2012, 47; C. Toksoy-F.Toksoy, 118; M. Gül, 122; C. Ali Beyyuni, Çev: Abdulhadi Timurtaş, “Kuruluş Döneminde Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, Eyyübiler Seladdin’in Devleti” İstanbul: Nûbihar Yayınları, 117. 2015, 81; Cemal Toksoy- Fatma Toksoy, “Şarkın En Sevgili 7 R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 48-49; R. Şeşen, 67. Sultanı Selâhaddîn Eyyûbî”, İstanbul: Şule Yayınları, 2015, 8 62; Muammer Gül, “Selahaddin Şark’ın En Sevgili Sultanı”, Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, 131; M. Gül, 149-150;C. Toksoy-F. İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınları, 2015, 76; Ramazan Toksoy, 125. Şeşen, “Kudüs Fatihi Salâhaddin Eyyûbî”, İstanbul: Yeditepe 9 R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”,52; M. Gül, 173; R. Şeşen, Yayınevi, 2013, 29. 84. 2 M. Gül, 91; A. Beyyumi-A. Timurtaş, 137; C. Toksoy- F. 10 Ramazan Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 44-45; R. Şeşen, Toksoy, 83; C. Toksoy- F. Toksoy, ”Selâhaddin Eyyûbî’nin 91; M. Gül, 195. Liderlik Sırları”, 89. 11 M. Gül, 293-305; R. Şeşen, “Eyyûbîler 1169-1260”, 65; R. 3 Osman Gürbüz, “İktidara Uzanan Yolda Eyyûbî Ailesinin Şeşen, 207; C. Toksoy-F. Toksoy, 296. Serüveni”, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Erzurum 2012, 399 ; C. Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, 109; M. Gül, 109. 4 O. Gürbüz, 402. 5 M. Gül, 118; R. Şeşen, 55; C. Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin Eyyûbî’nin Liderlik Sırları”, 114. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 39 R. Şeşen, 69-70; C. Toksoy-F. Toksoy, “Selâhaddin ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— KUDÜS‘ÜN ÜÇ SEMAVÎ DĠN ĠÇĠN ÖNEMĠ VE FETHĠ Kudüs neden ilgi odağı? Öğrenmek Ġster misiniz? “Zannederiz ki, silahın icadıdır başla- olmuĢtur. Bu Ģehirlerden biri ise önemi kadar tan savaşları. Oysa insan oluşunun başından etkisinin de büyük olduğu Kudüs‘dür. Üç se- beri varlığını sürdürmek için mücadeleye mavî din için önemli olan bu kutsal Ģehir bü- muhtaçtı. Bir kere yemek zorundaydı, en te- yük mücadelelere sahne olmuĢtur. mel ihtiyaçlarından biri olarak. Yemek için Ortadoğu‘da bulunan, Dünya‘nın en de, ya öldürmek zorundaydı bir hayvanı ya- eski Ģehirlerinden biri olan Kudüs, Filistin‘in hut işlemek zorundaydı toprağı; her ikisinin orta bölgesinde yer almaktadır. ġehir doğu ve de kalbini deşmek için en azından ucu sivril- batı olarak iki kısımdan oluĢur. ġehrin asıl kıs- tilmiş bir sopa gerekti Âdemoğluna. Ne za- mı Doğu Kudüs (eski Kudüs)‘tür. Eski Kudüs- man bir insanoğlu çıkıp da dalından kopar- ‘ün kurulduğu yer dağlık bir bölgeden oluĢu- madığı bir ürün ya da avlamadığı bir hayvan yordu. Mescid-i Aksa ve Kubbetü‘s-Sahra için, o ucu sivri çubuğu doğrulttu bir başka Moriya Dağı‘nda (seçilmiĢ dağ) kurulmuĢtur. insanoğluna, kendi türdeşine, işte odur ilk Kudüs coğrafi olarak da stratejik bir konuma bozan huzurumuzu…‖1 sahiptir ve önemi büyüktür. Bunun nedeni Kudüs Ģehrinin bölgenin yüksek olan bir tümse- Net bir kavram olarak ifade edemedi- ğin üzerinde bulunması ve dağların tepesinde ğimiz savaĢ insanlık tarihinin hiçbir aĢama- kurulmasındandır. Surlarla çevrili olan Kudüs- sında sevilmemiĢ ancak hiçbir zamanda vaz- ‘ün aynı zamanda yedi tane giriĢ kapısı bulun- geçilmemiĢtir. Birde konu devletler açısından maktadır. Bunlar; Halil Kapısı, Amud Kapısı, paylaĢılamaz ve bir o kadarda önemli bir top- Cedid Kapısı, Sahire Kapısı, Megaribe Kapısı, rak, yer ise haliyle büyük savaĢlar kaçınılmaz Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 40 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— Esbat Kapısı ve Davud Kapısıdır.2 ra ait Mısır metinleri olduğu söylenmektedir. Kutsal Ģehir olan Kudüs‘ün tarih bo- Milâttan önce XIV. yüzyıla ait Tell Amarna yunca aldığı isimlere değinecek olursak yer mektuplarında ise Ģehrin adı Urusalim diye adları bir yönüyle üzerinde barındırdıkları geçmektedir.4 kültür ve medeniyetlerin bir ifadesidir. Bir Kudüs'ün üç ilâhi din için önemini, ta- Ģehir, tarih içinde uğradığı istilalar sonucu rihsel olarak en eski geçmiĢe sahip olduğundan birçok farklı kültür ve medeniyetin dili ile dolayı söze Yahudiliği anlatmakla baĢlamak tanımlansa bile bazen mana olarak önemli daha uygun olur. farklılıklar arz etmez. Bunun en güzel örneği Yahudi Kutsal Kitab‘ı Tevrat'a göre ise Kudüs Ģehridir. Üç semavî dinin kutsal Yahudiliğin doğuĢu, M.Ö. II. binyıl baĢlarında, dinin kutsal Ģehri kabul edilen Kudüs tarih Patrikler dönemi olarak adlandırılan, Ġbrahim, boyunca birden çok isim almıĢtır. Ġlk olarak Ġshak ve Yakup'un yaĢadığı zamana kadar gö- ise kuruluĢu M.Ö. 3000-1200 yıllarında türülmüĢtür. Hz. Ġbrahim'in soyundan olan Ġbraniler, Kenanîler dönemine kadar giden Kudüs, o dönemde en büyük tanrı olarak kabul edilen Yahudi ―Salem‖ adını almıĢtır. Daha sonraları Ģehir; Sarah'dan doğan çocuğu Ġshak'ın soyu Tanrı tara- Yerushalayim, fından kutsanmıĢ idi. Nitekim önceki adı Avram Ursalem, Yerusalim, Yebus, Sion, Hierusalem, Ir-Davud, ulusunun atalarıdır. Ġbrahim'in kısır olan Ġbrahim'e Tanrı tarafından bir vaat verilmiĢti. Ilya, Bu vaat Ġbrahim'in soyunu göklerdeki yıldızlar ka- Medinetü Beyti‘l Mukaddes, Beytü‘l-Makdis, dar çoğaltacağını söylemiĢ idi. Fakat Ġbrahim'in eĢi Daru‘s-Salem, el-Kuds gibi isimleri almıĢtır.3 Sarah kısır olduğundan dolayı Ġbrahim Tanrı'nın bu Bir diğer kaynakta ise tarihi oldukça eski olan vaadine güvenmemiĢ idi. Bundan dolayı Sarah Kudüs Ģehrinin adının geçtiği bilinen en eski kendi cariyesi olan Hacer'i Ġbrahim'e eĢ olarak belge milâttan önce XIX. ve XVIII. yüzyıllaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 41 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— aldı. Hacer ile evlenen Ġbrahim'in Ġsmail Tevrat ve Zebur'u kapsayan kutsal kitabı adında bir oğlu oldu. Araplar Ġbrahim'in oğlu Tanah, Kudüs'ü, "Tanrı'nın seçtiği Ģehir" ola- Ġsmail'i günümüzde kendi ataları olarak bel- rak nitelemiĢtir ve "ulusların tam ortası" yani lerler. dünyanın bir nevi merkezi olarak tanımlamıĢ- Fakat Tanrı Ġbrahim'in soyunun Sarah'dan doğacak olan Ġshak ile devam etti- tır. receğini vaat etmiĢ idi. Daha sonra ise dünya Kudüs'ün Yahudilere göre tanrı tarafın- tarihinde Yahudi ulusu olarak anılacak bu dan seçilmiĢ olması burayı en yüce değerleri- ulus doğdu. nin ve ümitlerinin simgesi kılmıĢtır. Kudüs'ün Ġbrahim'in oğlu Ġshak oğlu Yakup'un kutsallığı ise Hz. Davud ile baĢlamıĢtır. Hz. oğulları olan Yahudiler on iki oymağa ayrılır. Musa Yakup'un diğer adı ise Ġsrail‘dir. "Tanrı Zafe- Ġsrailoğullarının bu Ģehre herhangi bir ilgisi ri" anlamına gelen Ġsrail, Torah rivayetine olmamıĢtır. Kudüs'ün Ġsrailoğullarının bir par- göre Yakup'un Tanrı ile güreĢirken Tanrı'yı çası olması Davud'un burayı almasıyla gerçek- yenmesi sonucu bu anlamı kazanmıĢtır. leĢmiĢ ve Yahudiler için önemi bundan sonra Yahudiler ulus vaadine sonunda ka- döneminden Hz. Davud'a kadar baĢlamıĢtır. vuĢmuĢlardı. Ama diğer vaat için beklemek- Kudüs veya Yahudi kutsal metinlerinde teydiler. Bu vaat ise toprak vaadiydi. Bu vaa- ki adıyla YeruĢalayim ya da YeruĢalim, Yahu- de Mısır sürgününden dörtyüz yıl sonra kavu- dilerin kıblesi konumunda olan Süleyman Ma- Ģacaklardı. Nitekim Musa-YeĢu-Kalev gibi bedi'ni içinde barındırdığından dolayı dinî önderler bugün Kudüs diye andığımız kente yönden de kutsal bir sayılmaktadır. Yeryüzün- Yahudileri getirmiĢlerdir. Yahudiler gelme- deki en kutsal yer olarak adlandırdıkları ve den önce ise burada Kenanlılar yaĢamaktaydı. "kutsallar kutsalı" dedikleri bölümde Kudüs'te- Kudüs, Yahudilerin buraya gelmesiyle onla- ki mabedin içinde yer almaktadır. rın mekânı olmuĢtur. BaĢka bir kaynağa göre Ġsrailoğullarının tarihi ile özdeĢleĢen ise; Yahudiler kentin adının ilk kez Tevrat'ta Kudüs, Hıristiyanlar için Hz. Ġsa‘nın çarmıha geçmesiyle kutsallığı ve ebediliğinin Kral gerilmesi ile sonuçlanan hayatının hatıralarını Dâvud ve Süleyman'ın (Salomon) yönetimiy- barındırır.6 Ayrıca onlar için Kudüs mahĢerin le bağlantılı olduğuna inanmıĢlardır. Tevrat'ta ve diriliĢin mekânıdır.7 ve Ġncil'de Kudüs Ģiir gibi ince duygularla Yedinci yüzyıldaki Ġslâm Ģoku, Hıristi- tanımlanmıĢtır. Örneğin, Mezmur'un bir ye- yan âleminin çehresini sonsuza dek değiĢtir- rinde (48:3/2) "tüm dünyanın sevinci", baĢka miĢtir. Ġslâm, Akdeniz ülkelerinin kültürel bir- bir yerinde ise (50:2) "kusursuz güzellik" di- liğine son vermiĢ ve onların kuzeydeki ileri ye geçmektedir. Aynı zamanda Yahudilerin karakollar üzerinde her zaman uyguladıkları hâkimiyetini kırmıĢtır. Ġran, Suriye ve Mısır‘ı Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 42 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— lerde bulunmaktadır. Sonuç olarak Papa II. Urbanus‘un 1095 yılında Fransa‘nın Clermont kasabasında topladığı konsülde, Müslümanlar üzerine tüm Hıristiyanların katılımıyla düzenlenecek ve asıl gayesi kutsal toprakların ve Doğu Hıristiyanlarının Müslümanlardan kurtarılması olacak bu harekâtın yapılmasına çağrıda bulunmuĢtur. Kilisenin yaptığı bu çağrı çok geçmeden Avrupalı Hıristiyanlar tarafından geniĢ ölçüde kabul görmüĢ ve beklenilenin üstünde bir katılım sağlanmıĢtır.9 alarak beĢ Patrikten üçünü (Antakya, Kudüs Godfroide Bouillon, Toulouse kontu ve Ġskenderiye) Partibus Ġnfidelium olarak Raymond de St. Gilles, Fransa kralının kardeĢi çalıĢmak zorunda bırakmıĢtır. Hıristiyanların Hugues de Vermandois öncülüğünde gerçek- kutsal toprak olan Kudüs‘ü ele geçirme çalıĢ- leĢtirilen Birinci Haçlı Seferi (1096-1099) Ku- malarına değinecek isek, bu saplantı iki yüz düs‘ün ele geçirilmesini sağladı.10 Ancak yola yıl sürmüĢ ve baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır. çıkan Haçlı kafilelerinin daha kendi toprakla- 1096 ile 1921 yılları arasında yedi büyük rında iken disiplinsiz davranıĢlar sergilemeleri Haçlı Seferi ve sayısız küçük seferler düzen- ve yol üzerindeki halka zulmetmeye baĢlama- lemiĢlerdir.8 ları bu seferin amacından sapmaya baĢladığı Tarihe ―Haçlı Seferleri‖ olarak geç- izlemini vermiĢtir. Bu izlenime kapılanlar ara- miĢ olan hareket ise Hıristiyan Avrupa‘nın sında Bizans Ġmparatoru Aleksios‘da yer al- XI. asrın sonlarında, Kudüs‘ü ve zulüm gör- maktadır. Tekrar yapılan anlaĢmalarla Haçlı- düklerine inandıkları Doğu Hıristiyanlarını Müslüman âleminin hâkimi durumundaki Türklerin elinden kurtarmak amacıyla baĢlatılan askerî harekâttır. 1071 yılında Türklere karĢı ağır bir yenilgi alan Doğu Hıristiyanlarının hükümdarı I. Aleksios Kommenos‘un, Papa II.Urbanus‘tan yardım istemesi I. Haçlı Seferi‘nin düzenlenmesine sebep olmuĢtur. Ancak Avrupalı Hıristiyanları bu sefere iten çok çeĢitli siyasî ve sosyo-ekonomik neden- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 43 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— Bizans ittifakı seferin geleceğini garanti altı- yer alan el-Mescidü‘l-Aksa‘nın Kudüs‘teki na almıĢ ve Konstantinopolis üzerinden Ana- Süleyman Mabedi, dolayısıyla Kudüs olduğu dolu‘ya geçen Haçlı Kumandanları, Türker kabul edilir. Böylece Kudüs Ģehrine içinde ba- üzerindeki siyasal üstünlüklerini savaĢ mey- rındırdığı mabedin kutsiyetine binaen Mescid-i danına yansıtarak Anadolu‘yu istila etmiĢler- Aksa denildiği bilinmektedir.16 dir ve 1099 yılında da Fatımîlerin elinde bu- Kudüs Ģehri Müslümanların ilk kıblesi nan Kudüs‘ü iĢgal etmiĢlerdir. Ancak bu Hı- ve Hz. Muhammed‘in Miracı‘nın gerçekleĢtiği ristiyanlar nazarında kutsal bir görev, gerçek- yerdir. Bütün bunlar Müslümanlar açısından te ise tarihin gördüğü en büyük kıyamlardan Kudüs‘ün fethinin dinî Ģartlarını oluĢturmuĢ- birine sahne olmuĢtur.11 BarıĢ Akidesi Zafe- tur. Hiçbir Ģehrin fethine doğrudan iĢtirak et- ri‘ni, kadınlar ve çocuklarda dahil tüm tutsak- meyen Hz. Ömer‘in Kudüs‘ün fethine ve tes- ları dehĢet verici bir katliamdan geçirerek lim alınmasına bizzat iĢtirak etmesini de bu kutlamıĢlardır.12 BaĢka bir kaynakta ise yet- Ģehrin semavî dinler açısından taĢıdığı role ve miĢ bin kiĢiyi soğukkanlılıkla öldürdükleri bu süreci tamamlayan Ġslâm dininin yaptığı zikredilmektedir. Bu seferlerin etkisi çok bü- vurguya dayandırmak gerekir. Hz. Muhammed yük oldu. Haçlılar için Kudüs ise Mesih‘in döneminde Arap Yarımadasını aĢan Müslüman geri geldiği düĢsel selâmet kenti, ―yoksulların orduları Hz. Ebû Bekir devrinin baĢında hicre- kurtuluĢunun‖ esiniydi. Kudüs‘te kurulan La- tin XIII. (634) yılında Filistin‘in güneyinde tin Krallığı (1099-1167) ise ilk ―DenizaĢırı Bizans ve yerli Hıristiyan kuvvetleri ile Avrupa‖ deneyimiydi.13 Ancak Latin kilisesi Ecnadeyn denilen yerde yapılan savaĢta Müs- reisleri hiçbir zaman sevilmemiĢtir. Fakat lümanlar galip gelmiĢtir. Henüz Kudüs üzerine yerli Ortodoks manastırlar varlıklarını ser- bir bestçe korumuĢlardır.14 Sophronios‘un aynı yıl Noel gecesindeki vaa- munasara yokken, Kudüs patriği Haçlı Seferleri uzun bir süre Avrupa- zında Müslümanların fütuhatına dikkat çekme- lıların hayal gücünde atalarının Ġslâmiyet‘le si çanların kimin için çalındığına haber ver- mücadelesi Ģeklinde yer etmiĢtir. Papalık ta- miĢtir. rafından bu seferlerde yer alanların önemli H. XV. (636) yılında Ġslâm orduları manevî kazançlara sahip olacağı ve ölenlerin Filistin‘in kuzeyinde Yermûk denilen yerde Ģehit mertebesine ulaĢacakları da söylenmiĢ- Bizans ordusunu ikinci kez yenmiĢlerdir. Böy- tir .15 lece Kudüs kuzeyden de tam bir kuĢatma altıKudüs, Yahudiler ve Hıristiyanlar için na alınmıĢtır. Artık Bizans ve bunlara bağlı kutsal olduğu gibi Müslümanlar içinde kutsal Ģehirler Müslümanlara karĢı bir meydan muha- bir Ģehirdir. Adı her ne kadar Kuran‘da geç- rebesini göze alamamıĢlardır. Bunun sonucu mese de, Ġsrâ mucizesi dolayısıyla Kuran‘da olarak da Filistin‘deki Ģehirler bir bir MüslüYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 44 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— manlara teslim olmuĢ ancak Kudüs‘ün hangi lında Haçlılar Kudüs‘ü istila ederken Müslü- tarihte fethedildiği net olarak bilinmemekte- man ve Yahudilerin hemen hemen tamamını dir. Aynı zamanda Kudüs‘ün fethi ile ilgili katletmiĢlerdir.17 rivayetler Ģehrin teslimi noktasında karĢımıza Birinci Haçlı Seferi‘nden sonraki yarım çıkmaktadır. Belâzurî, ahitname için kısa ve yüzyıl boyunca Müslümanlar, Hıristiyanların genel bir hüküm Ģeklinde bu bilgiyi vermiĢtir: kutsal toprakları fethine karĢı önemli, birleĢik "Ilya (Kudüs) halkı, diğer Şam şehirleri ile ya da kararlı bir tepki sergilememiĢlerdir. yapılan antlaşmalar gibi cizye ile haraç öde- Müslümanlar için Mekke ve Medine‘den sonra mek ve diğer şehirlerin halkına verilen Zerin en kutsal kent olan Kudüs, Latinlerin elinde aynısı karşılığında ondan emân vermesini ve kalmıĢtır. Bir taraftan da sünnî Irak ile Ģiî Mı- sulh yapılmasını; ayrıca antlaşmanın bizzat sır arasındaki ayrıĢma devam ederken Müslü- Ömer b. Hattab tarafından imzalanmasını manların ara sıra kazandıkları zaferler, özellik- istediler.” le 1119‘daki Kanlı Tarla SavaĢı dıĢında XII. Cizye karĢılığı can, mal, kilise ve iba- yüzyılın baĢları Frankların geniĢlemesi ve sal- det emniyeti Ģeklinde ki genel hüküm Müslü- dırıları ile devam etmiĢtir. Zengî‘nin Edessa‘ man ve Hıristiyan kaynaklarca da zikredil- yı ele geçiriĢi Ġslâmiyet için bir zaferdi; bir mektedir. Hz. Ömer Ģehirdeki bütün insanlara Müslüman tarihçi bunu ―zaferlerin zaferi‖ ola- din, mezhep, çalıĢma ve seyahat hürriyeti ta- rak tanımlamıĢtır. Çünkü Edessa‘nın fethi Kut- nımıĢ ve bugünkü anlamda insan temel hak sal Kent‘in kurtarılmasında atılan ilk adımdı. ve hürriyetlerinin genel çerçevesini çizmiĢtir. Ġbn el-Kayseranî, ―Edessa‘nın fethi Bu anlayıĢ 1187 yılında Selâhaddin Eyyûbî açık deniz ise, Kudüs ve Sahil onun kıyısıdır‖ tarafından da tekrarlanmıĢtır. Oysa 1099 yıYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 45 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— diye ifade etmiĢtir.18 Selahaddin propaganda yöntemlerinden Selâhaddin Eyyûbî‘ye değinecek olur- yararlanmaya devam etmiĢtir. Er-Rebayî‘nin sak 1174‘te Mısır‘dan ayrılarak 1175‘te istik- Fezâilü‘l-Kuds eseri Selâhaddin‘e bağlı kuv- lalini ilân etmiĢtir ve ardından adına hutbe vetlerin Kudüs‘ün alınmasıyla noktalanacak okutup para bastırmıĢtır. Böylece kendisinin harekâta hazırlandığı Nisan 1187‘de halkın ve kurucusu olduğu Eyyûbî Devleti‘nin siyasî önünde okunmuĢtur. Fiilen Kudüs‘ü aldığında, geleceği yeni bir dönüm noktasına girmiĢtir.19 daha önceki bütün giriĢimlerini geçmiĢe dönük Aynı zamanda bir ulu mücahit ve Müslüman bir bakıĢla tamamen bu gayeye yönelikmiĢ gi- birliğinin mimarı olan Selâhaddin önceki dö- bi anlatmıĢtır. Kudüs stratejik bakımdan önem- nemde çok baĢarılı olduğu görülen çeĢitli li değildi; ama Selâhaddin‘in biraz gecikmeli propaganda olarak giriĢtiği cihat harekâtının odağı haline yöntemlerinden yararlanmayı sürdürmüĢtür.20 Selâhaddin‘in gelmiĢtir ve kutsal Ģehri ele geçirmek Ģart olönceliklerinden biri muĢtur. Selâhaddin‘e yürekten destek veren Anadolu‘da Selçuklu Sultanı II. Kılıç Aslan- maiyeti ve ulema, Kudüs‘e dönük derin bir ‘ın artan güç ve nüfusunu etkisizleĢtirmekti. duygusal yoğunluk ve özlem havasını sonuna Kılıç Aslan 1176‘da Karamıkbeli‘nde Bi- kadar kullanmıĢtır. 1187‘de Ģehri ele geçiril- zanslıları yendiğinden bu yana kendine çok mesiyle, Kudüs teması doruğuna ulaĢmıĢtır. güvenmekte ve Ġslâmi cihadın asıl önderi ol- AltmıĢ kadar mektup, bir düzine Ģiir ve çeĢitli duğunu ileri sürmekteydi. Selâhaddin Selçuk- hutbeler bu zafer anına değinmiĢtir.23 Kudüs- lu liderini karalama kampanyası baĢlatarak ‘ün fethinden sonra Selâhaddin çok az bir fid- onun Müslüman birliğinin karĢısında olduğu- ye ödemek Ģartıyla halkın Ģehri terk etmesine nu iddia etmiĢtir. Selâhaddin 1180‘de Kudüs- izin vermiĢtir ancak para bulamayan binlerce lü Franklarla yaptığı anlaĢmanın gerekçesini kiĢide serbest bırakılmıĢtır.24 Bağdat‘taki halifeye açıklarken aynı anda Sonuç olarak Kudüs tarih boyunca bü- hem Kılıç Aslan hem de Latin Hıristiyanlar yük istila ve katliamlara sahne olmuĢtur ve tarafından yönetilen tehditleri karĢılayamaya- bazen Ģehrin tamamının yakılıp yıkılması ve cağını belirtmiĢtir.21 insanların tamamının sürgününe sahne olmuĢ- Selâhaddin Eyyûbî‘nin Kudüs‘ü fethi- tur. Bazen de Ģehir tahrip edildikten sonra ibret ne değinecek olursak da; Kudüs Haçlı Krallı- olması için Mabed‘in sadece bir duvarı bırakıl- ğına ilk büyük seferini 14 Kasım–dokuz Ara- mıĢtır ya da Haçlıların yaptığı gibi Ģehirdeki lık 1177‘de gerçekleĢtirmiĢtir. YaklaĢık ola- bütün insanlar katledilmiĢtir. Kudüs bütün rak on yıldır hasretle beklediği zafer anını bunları tarih boyunca fazlası ile yaĢamıĢtır. 1187 tarihinde Hıttin‘de yakalamıĢtır.22 Aynı zamanda Kudüs‘e hangi toplum hâkim olursa olsun Ģehrin adı ―barıĢ‖ ve ―kutsal‖ sıfaYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 46 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— tı ile birlikte ifade edilmiĢtir. Oysa Kudüs, Bu barıĢın ruhuna uygun barıĢ anlayıĢı Hz. Ömer‘in gerçek fethi ile tarihinde pek de Eyyûbîler, Memlûklar ve özellikle Osmanlılar rastlanılmadığı bir barıĢ sürecine girmiĢtir. döneminde devam etmiĢtir.25 DĠPNOTLAR 1 Emir Yener, “ Dünya Savaş Tarihi, Haçlı Seferleri, Selçuklu- 13 Norman Davies, 387. lar, Eyyubîler ve Osmanlılara Karşı, 1097-1444”, V, Tarih 14 Steven Runcıman, “Kral Baudouin I”, Haçlı Seferleri Tarihi, İnceleme Dergisi, I, İstanbul: Timaş Yayınları, 2012, 222. II, Çev: Fikret Işıltan, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2008, 71. 2 www.mirasimiz.org.tr. Erişim Tarihi: 02.12.2016 15 J. M. Roberts, 216. 3 Muammer Gül, “Kudüs ve Tarih İçinde Aldığı İsimler”, 16 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, “Kudüs Müslümanlar İçin Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XII/2, Elazığ 2001, Neden Kutsal”, 132. 305. 17 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, 47. 4 Ömer Faruk Harman, “Kudüs”, Diyanet İslâm Ansiklopedi- 18 Thomas Asbrıdge, Haçlı Seferleri, Çev: Ekin Duru, İstanbul: si, XXVI, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2002, 323. Say Yayınları, 2014, 237. 5 Pelin Çift: 13. 19 M. İsmail Çolak, “Kudüs’ün Fatih’i Selahaddin Eyyubi”, 6 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, Kudüs’ün Gizemli Tarihi, Yeni Dünya Dergisi, İstanbul 2002, 104. İstanbul: Destek Yayınları, 2016, 7. 20 Carole Hillenbrand, “Selahaddin ve Kudüs”, Müslümanla- 7 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, Harran rın Gözünden Haçlı Seferleri, Çev: Nurettin Elhüseyni, İstan- Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, II, Şanlıurfa 2001, 47. bul: Alfa Yayınları, 2015, 204. 8 Norman Davies, Avrupa Tarihi, Ankara: İmge Yayınları, 21 Thomas Asbrıdge, “İslâm’ın Sultanı”, 324. 2006, 296. 22 M. İsmail Çolak, 106. 9 Özgür Türker-S. Serkan Ükten, “Haçlılar, Moğollar ve Or- 23 Carole Hillenbrand, 204. tadoğu’da Haçlı-Moğol Münasebetleri”, Ankara Üniversite- 24 Pelin Çift-Ömer Faruk Harman, 196. si Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Ankara 2014, 25 Muammer Gül, 53. 321. 10 Norman Davies, 386. 11 Özgür Türker-S. Serkan Ütken, 322. 12 J. M. Roberts, “Haçlılar”, Avrupa Tarihi, Çev. : Fethi Aytuna, İstanbul: İnkılâp Kitapevi, 2015, 213. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 47 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— SELÂHADDÎN EYYÛBÎ ve ARSLAN YÜREKLĠ RĠCHARD ELĠMĠZDEN GELDĠĞĠNCE AÇIKLAMAYA ÇALIġACAĞIZ. edecek ve adına hutbe okutup para bastıracak- Selâhaddin Eyyûbî 1167' de amcası tı. Böylelikle kendisinin ve kurucusu olduğu Sirkuh'un (Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Eyyûbî Devleti‘nin siyasî geleceği yeni bir dö- b. Zengi'nin önemli bir komutanı) ile beraber nüm noktasına girecekti.1 ġiî Fatımî hâkimiyetine son vermek amacıyla GerçekleĢtirdiği ulvi gazalarında ne çıkılan Mısır seferinde, onun yardımcısı sıfa- kendisinin ne de kılıcının yüzü dönmemiĢti tıyla kendini ilk kez tarih sahnesinde göster- Selâhaddin Eyyûbî'nin. Kudüs-i ġerif'i Haçlı- miĢti. 1169'da Mahmud Zengî büyük bir or- lardan geri almıĢtır. Selâhaddin Eyyûbî adalet- duyla Kâhire'yi fethedip idareyi vezir tayin li, cömert yaradılıĢlı, kararlı, basiretli, Ģevkatli ettiği Sirkuh'a bırakacaktı. Ancak Sirkuh çok ve birçok yüksek niteliklerin tümünü kiĢiliğin- yaĢamayacaktır. Yerine 26 Mart 1169'da itti- de toplamıĢtı. Onun devrinde batılıların Ġslâm fakla Selâhaddin Eyyûbî getirilecektir. Aynı ülkelerinde gördükleri ümran ve medeniyet zamanda Nureddin'in ordu komutanı da ola- eserleri Avrupalıların medenileĢmesine sebep caktır. ĠĢte bu tarihten sonra Selâhaddin ken- olmuĢtur. disinden tarihin beklediği esas rolleri ifa et- Haçlı Seferi' nde Selâhaddin'in rakibi meye baĢlayacaktır. olarak bilinen Ġngiltere Kralı I. Richard kuvvet Selâhaddin hep Nureddin'in adına ha- ve cesareti, özellikle haĢarılığıyla Ģöhret bul- reket ediyor ve tabiiyetini sürdürüyordu. 15 muĢtu. Arslan Yürekli Richard denilen bu hü- Mayıs 1174'te Nureddin ölünce devlette sal- kümdar, Haçlıların üçüncü seferi esnasında o tanat kavgası baĢ göstermiĢti. Selâhaddin kadar kibir ve böbürlenme göstermiĢtir ki müt- ġam'dan gelen davet üzerine Ekim 1174' te tefikleri adını nefretle anmıĢlardır. Richard Mısır'dan ayrılacaktı. Muhaliflerin saf dıĢı zalimlikleri ve kötülükleri ile ünlü bir hüküm- ettikten sonra 6 Mayıs 1175'te istiklâlini ilân Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 48 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— dardı.2 Seferin hazırlanmasını tetikleyen Ģevk, kendiIII. Haçlı Seferi 1187'de Selâhaddin liğinden geliĢtiyse de, seferberlik bir pazarlık Eyyûbî'nin Kudüs'ü alması ile baĢlamıĢtır. Bu meselesi haline geldi. sefer Ortaçağ Avrupası' nın en büyük askerî Aslında III. Haçlı Seferi, Hıristiyanla- harekâtıydı ve baĢarısızlıkla sonuçlandı. Kut- rın ve Müslümanlar arasında kısa sürede Ak- sal ġehirin elden çıkması bütün Hıristiyanlık deniz'e yayılıp Avrupa‘ya dek uzanacak olan âleminde dinî duyguları körükledi. Papazlar yenidünya savaĢına yol açan büyük buhranlar- yedi yıl boyunca Tanrısal Mütareke çağrısın- dan biriydi. da bulundular. Halk oruç tuttu ve geniĢ katı- Askerî bir giriĢim olarak büyük ka- lımlı dua ayinleri düzenlendi. Papa III. zançlar sağladı. Arslan Yürekli Richard'ın yi- Clement ve dönemin Alman Ġmparatoru ğitlikleri ile renklenen büyük bir gösteri oldu. Frederick Barbarossa bunu ilk yapan kiĢilerdi. Köln'deki bir toplantıda Selâhaddin tek bir arzuyla yanıp tutuĢuyordu: Frederick Kudüs'ü geri almak. Nihayetinde bu, Müslü- Barbarossa, Ġsa'nın aralarında olduğunu söy- manların kutsal savaĢı cihad idi. Peki neden leyerek baĢkanlığı reddetti. Cenova bile Pisa son baĢarı kazanılamadı? ile barıĢ yapmıĢtı. Hıristiyanlık âlemi büyük Bu uzun ve ilginç bir hikâyedir. Akka ölçüde seferberliğe katılmıĢtı. Sefer yüz yıl önceki kadar büyük bir kalabalıkla baĢladı. ve Askalan alındı, savaĢlar kazanıldı, Hedef aynı idi "Kudüs'ü ele geçirmek." Peki Selâhaddin Eyyûbî neredeyse kaynaklarının ya fark neydi? sonuna geldi ve bir antlaĢma yapıldı. Nihaye- III. Haçlı Seferi, sıradan halkın geniĢ çap- tinde Selahaddin kazandı ve istilacılar bir daha lı bir hareketi olmak yerine, mutlak iktidar sahip- Kudüs surlarını Ģehrin içinden göremediler. lerinin ortak giriĢimiydi. Diplomasi bu seferde Arslan Yürekli Richard muhteĢem bir savaĢ- önemli rol oynadı. Yola çıkmadan önce anlaĢma- çıydı. Onun eĢsiz kiĢisel yiğitliği bütün Haçlı lar yapıldı, "entente cordiale" (Samimi anlaĢma/ Seferi'ne damgasını vurdu. Sonuç tartıĢmalı bir iki ya da daha fazla ülkenin karĢılıklı dostluk ve gecikme ile belirsizlik ve nihayet zafer umudu politik uzlaĢma imzalaması) sağlandı. Akdeniz'e kalmayınca yayılıp Avrupa‘ya dek uzanacak olan yenidünya anlaĢma ile tamamlanmıĢtı. Richard, Ģövalyelere has bir maceralığa düĢ- savaĢına yol açan büyük buhranlardan biriydi. müĢ ve uğrunda savaĢtığı davayı kaybetmiĢti.3 ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 3 Harold Lamb, Haçlı Seferleri Demir Adamlar ve Azizler, İstanbul: İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, 2010, 314. 1 M. İsmail Çolak, Selahaddin Eyyubi, Kudüs ve Haçlılar, İstanbul: Yeni Dünya, 2002, 1. 2 Walter Scott, Selahaddin Eyyubi ve Arslan Yürekli Richard, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2012, 7. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 49 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— KUDÜS‘ÜN FETHĠNDEN SONRAKĠ GELĠġMELER Hıttin SavaĢın sonrası geliĢmeleri gözler önüne seriyoruz. Yerküremiz üzerinde siyasî, dinî, kül- oğullarının tarihi ile adeta özdeĢleĢen Kudüs, türel ve ekonomik olarak hemen her devirde Hıristiyanlar için Hz. Ġsa‘nın kısa ve çarmıha dünyanın ağırlık merkezi olmuĢ coğrafyalar gerilmesi ile sonuçlanan hayatının hatıralarını vardır. Ancak hiçbir coğrafya dünyanın mad- barındırırken3, Müslümanların ilk kıblesi ve dî ve manevî açıdan merkezi olan Kudüs ka- Hz. Muhammed‘in miracının gerçekleĢtiği yer dar ehemmiyet arz etmemiĢtir. Onun bu husu- olmuĢtur. 4 Ayrıca siyeti tarih boyunca büyük istilaları üzerine Aksa‘nın bulunduğu mahal ve çevresi mukad- çekmiĢ ve bu kutsal Ģehrin insanlarını bütün des topraklar olarak zikredildiği5, gibi Kudüs‘e Filistin ile birlikte büyük felaketlere boğmuĢ- dair hadiselerin varlığı da bu Ģehri Müslüman- tur. Bu çerçevede, kutsal kitaplara, efsanelere ların nazarında Mekke ve Medine‘den sonra ve tarihe mal olan ilkçağlardan günümüze üçüncü önemli bir Ģehir yapacaktır. Hz. Ömer- kadar gelen süreçteki bütün bu istila hareket- ‘in Kudüs‘ün fethinde ortaya koyduğu bu anla- leri göz önüne alındığında, Müslümanların yıĢ 1187 yılında Selâhaddin Eyyûbî tarafından Kudüs‘ü fethi daha önceki ve daha sonraki tekrarlanacaktır. Kur‘ân‘da Mescid-i istilaların tamamından farklı bir mahiyet arz 2 Ekim 1187 tarihinde Selâhaddin ettiği gibi bilhassa dinî ve insanî değerler açı- Eyyûbî‘nin Müslümanların; peygamberin gece sından da büyük bir mânâ ifade etmektedir.1 vakti Kudüs‘ten miraca çıkıĢını kutladıkları Peygamberler Ģehri olan Kudüs2, Ya- gün yani Miraç Kandili‘nde Selâhaddin hudiler ve Hıristiyanlar için olduğu kadar Eyyûbî törenle kutsal kente, Kudüs‘e girer. Müslümanlar içinde kutsal bir Ģehir idi. Ġsrail- Emîrleri ve askerleri çok kesin emirler almıĢYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 50 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— tır: Ġster Frenk ister Doğulu olsun hiçbir Hı- Âdil, Selâhaddin‘den bin yoksul tutsağı fidye ristiyan rahatsız edilmeyecektir. Gerçekten de almadan bırakmasını ister. Bunu haber alan ne katliam yaĢanır ne de yağma. Birkaç fana- Frenk piskoposu yedi yüz, Balian‘da beĢ yüz tik Frenklerin zulmüne misilleme olarak Kut- tutsağı daha bırakmasını isterler. Hepsi bırakı- sal Kabir Kilisesi‘nin yıkılmasını talep eder, lır. Sonra sultan kendi üstünlüğü ile yaĢlı in- ama Selâhaddin onlara hadlerini bildirir. Bu- sanların fidye ödemeden gidebileceklerini, nun sonucunda ibadet yerlerindeki güvenlik hapsedilmiĢ aile babalarının da serbest bırakı- önlemlerini arttırırdı ve Frenklerin de istedik- lacaklarını duyurur. Frenk dullarına ve yetim- leri zaman hacca gelebileceklerini duyururdu. lerine gelince; onları fidyeden muaf tutmakla Kubbetü‘s-Sahra‘ya yerleĢtirilmiĢ Frenk haçı kalmaz, serbest bırakmadan önce her birine haliyle kaldırılır ve kiliseye dönüĢtürülmüĢ armağanlar verir. Selâhaddin‘in hazinedarları Mescidü‘l-Aksa‘da duvarları gülsuyu ile yı- umutsuzluktan ne yapacaklarını ĢaĢırmıĢlardır. kandıktan sonra yeniden Müslümanların iba- Bari en yoksullar fidyesiz bırakıldığına göre, detine açılır. Selâhaddin, etrafında silah arka- zenginlerin fidyesi arttırılsa ya! Devletin bu daĢlarından bir kalabalık olduğu halde, ağla- dürüst hizmetkârları, Kudüs piskoposu yanın- yarak dua ederek ve namaz kılarak bir mabet- da altın, halı ve her türlü değerli eĢya yüklü ten diğerine geçerken Frenklerin çoğu Ģehirde arabalarla Ģehirden çıkınca, öfkeden çıldıracak kalmıĢtır.6 hale gelirler. Gerçekten de piskopos Ģehirden Zenginler Ģehri terk etmeden önce ev- çıkarken herkes gibi on dinar ödeyecek hatta lerini, dükkânlarını veya mobilyalarını sat- kazasız belasız Sûr‘a ulaĢabilmesi için yanına makla meĢguldü. MüĢterilerin çoğu ise Ģehir- bir de muhafız bölüğü katılacaktır. Selâhaddin de Yakubî Kudüs‘ü altınları istif etmek veya intikam al- hıristiyanlardır. Öteki mallar daha sonra, mak için fethetmemiĢtir. Kendi açıklamasına Selâhaddin‘in Kudüs‘e yerleĢtireceği Yahudi göre, Allah‘a ve imanına karĢı ödevini yerine ailelere satılacaktır. Balian ise en yoksulların getirmeye çalıĢmıĢtır. Onun asıl zaferi Kutsal fidyesini ödeyebilmek için para denkleĢtirme- Kent‘i istilacıları boyunduruğundan fazla kan ye uğraĢmaktadır. Aslında fidye çok yüklü dökmeden, yıkıma yol açmadan, kin uyandır- sayılmaz. Olağan koĢullarda prenslerin fidye- madan kurtarmasıdır.7 kalan Ortodoks veya si on binlerce dinarı bulurdu, kimi zaman yüz Kudüs‘ü Haçlıların elinden geri alması bin dinarı bile geçerdi. Ama yoksullar için ile hem Hıristiyan dünyasında hem de Ġslâm aile baĢına yirmi dinar bir veya iki yıllık ge- Âleminde büyük yankı uyandırdı. Avrupa‘da lirleri demektir. Binlerce zavallı, Ģehir kapıla- büyük bir infiale yol açtı. Zaten hasta olan Pa- rının önüne toplanmıĢ birkaç metelik dilen- pa III. Urbanus, haberler kendisine ulaĢınca mektedir. En az kardeĢi kadar duyarlı olan el- kahrından öldü. Yerine VIII. Gregorius seçildi, Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 51 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— Selçuklu Devleti‘nin baĢkenti Konya‘ya ulaĢtı. Bu sırada Selçuklu Devleti siyasî birliğini kaybetmiĢ, oğulları arasında taht mücadeleleri baĢlamıĢ ve II. Kılıç Arslan da Konya‘da oğlu MelikĢah‘ın elinde esir düĢmüĢtü.11 Haçlı ordusu daha Edirne‘de iken II. Kılıç Arslan‘ın mektubunu Frederick‘e sunmuĢlardı. Elçiler ile Almanlar arasında, ordunun Anadolu‘dan serbestçe geçmesi ve kendi paraları ile erzak fakat birkaç ay sonra o da ölünce III. vb. ihtiyaç maddelerini satın alabilmelerini Clemens, papalık makamına seçildi.8 Katolik sağlayan bir antlaĢma yapıldı. Selâhaddin kilisesi, Avrupa krallarından yeni bir ordu Eyyûbî‘nin haçlıları imhası ve Kudüs‘ü fethi kurmalarını istedi. Yapılacak sefere kaynak üzerine harekete geçen III. Haçlı ordusu Ala- olması içinde 1188‘de ―Selâhaddin öĢrü‖ adı Ģehir ve Denizli havalisinden geçerek, Ulubor- ile bir vergi koydurdu.9 Ġngiltere ve Fransa‘da lu civarında, Türk topraklarına girdi. Haçlı or- ki ruhban sınıfları hariç herkes bütün gelirle- dusunun yolu üzerindeki Türkmenler, baĢlan- rinin ve servetinin onda birini verecekti. Bu gıçta yollardan uzaklaĢarak dağlara çekildi- vergi zengin yoksul herkesten alınacak vergi ler.12 II. Kılıç Arslan bunlarla savaĢa giriĢmedi; vermeyenler aforoz edilecekti. Bu vergi bü- ordunun peĢine takılıp askerleri rahatsız et- yük oranda Avrupa‘nın bütün devletlerinde mekle yetindi. Ancak bu etkili bir taktik oldu. toplandı. Fakat Ġskoçya kralı William The Açlık, susuzluk ve Türklerin baskını Almanla- Liyon baronlarını bu vergiyi ödemeye ikna ra ağır kayıplar verdirmeye baĢladı. Frederick, edemedi. Papanın davetine ilk icabet eden Kılıç Arslan tarafından boĢaltılmıĢ olan Kon- yaĢlı Roma-Germen imparatoru Frederick ya‘ya girdiyse de burada fazla kalmadı ve or- Barbarossa oldu. Barbarossa, Mainz‘den dusunu Toros geçitlerinden Silifke‘ye doğru 1189‘da yola çıktı. 15.000 Ģövalye, 60.000 yürüttü. süvari ve 100.000 piyadeden oluĢan bu büyük ordunun Akdeniz‘den deniz yoluyla gitmesi mümkün değildi.10 Almanlar, Bizans üzerinden Anadolu‘ya oradan da Antakya‘ya varmayı planlıyorlardı. Alman Ġmparatoru Barbarossa, Bizans Ġmparatorluğu‘yla bir çatıĢmaya girmemek için ordusunu Çanakkale‘den geçirerek Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 52 ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— 10 Haziran 1190 tarihinde ordu Silif- Latin Krallığı‘nın baĢkenti olarak tarihinde ke ovasına vardı. Ancak Frederick‘in Silifke baĢka bir sayfa açılıyordu artık.14 çayını geçerken boğulması morali bozulan ordunun dağılmasına yol açtı. Akka‘nın yeniden fethedilmesinden Oğlu çok kısa bir süre sonra Kral Philipp ülkesine Frederick‘in idaresinde küçük bir ordu Sûr‘a döndü. Artık Richard‘ın komutasında devam ulaĢabildi.13 Böylece Doğu‘daki haçlıların eden Haçlı Seferi‘nin ikinci evresi baĢlıyordu. ümitle beklediği yardım kaybolup gitti. Kav- Richard‘ın öncelikli hedefi, kıyı bölgelerini gacı tabiatlarıyla tanınan ve karĢılıklı küskün- Müslüman kuvvetlerden temizlemekti. Kudüs- lükleri olan diğer iki müttefik Philipp ve ‘ü geri alabilmenin ön koĢulu idi. Haçlılar Richard, sırasıyla 1191‘in nisan ve haziran Akka‘dan güneye doğru ilerlerken yer yer aylarında deniz yoluyla Filistin‘e ulaĢtılar. Selâhaddin‘in birlikleri ile çarpıĢmalar oldu ve Richard yolda Kıbrıs‘ı da fethetti ve adada Arsuf‘da Müslümanların yenilmesinden sonra kendi kendini Bizans Ġmparatoru ilan etmiĢ Richard 10 Eylül 1191 tarihinde Yafa‘yı aldı. olan Ġsaakios Komnenos‘un hâkimiyetine son Richard burayı üs olarak kullanıp iki kez Ku- verdi. III. Haçlı Seferi‘nin ilk elden hedefi düs tepelerine doğru saldırıya geçti ama ikisin- Akka idi ve oradaki Müslüman garnizonu, bir de de kente birkaç kilometre kala Beyt daha Selâhaddin‘e karĢı silaha sarılmayacağı- Nuba‘da durdurulunca geri çekilmek zorunda na yemin ettikten sonra serbest bırakılan Kral kaldı.15 Guy tarafından kuĢatılmıĢtı. Guy‘de 1189 Yerel baronlar ile askeri tarikatlara yazının sonlarından beri Selâhaddin‘in kuĢat- bağlı Ģövalyeler, Kudüs‘ün bir tuzak olabilece- ması altında idi. Kralların geliĢi ile haçlı kuv- ği konusunda sağlam ve hazin tavsiyelerde bu- vetleri iyice güçlendi ve sonunda Franklar, lundular krala. Her iki taraf içinde çok daha Akka‘da zafer kazandılar. 1191 yılında kent büyük teslim oldu. Bir sonraki yüzyıl boyunca yeni Selâhaddin‘in Mısırla irtibatını sağlayan hatlar Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 53 stratejik önem taĢıyan kent, ———————————————— Kapak Dosyası———————————————–——— üzerindeki Askalan‘dı. Haçlılar ilerledikçe Tarih boyunca Kudüs‘e hangi toplum Selâhaddin Askalan‘ı yakıp yıktı; Richard hâkim olursa olsun Ģehrin adı barıĢ ve kutsal çok geçmeden kenti yeniden tahkim etti. Her sıfatı ile birlikte ifade edilmiĢtir. Oysa Kudüs iki lider de akıllıca davranıp bir açmaza dü- ancak Hz. Ömer‘in fethi ile tarihinde pek de Ģüldüğünü kabul ettiler. Zaten Yafa‘nın alın- alıĢık olmadığı bir barıĢ sürecine girecektir. Bu masından sonra müzakereler baĢlamıĢtı ve bu barıĢın ruhuna uygun idare anlayıĢı Eyyûbîler, süreçte Selâhaddin‘i Frankların ―Saphadin‖ Memlûkler ve özellikle Osmanlılar döneminde adıyla tanıdığı kardeĢi el-Âdil Seyfeddin tem- devam edecektir. Uluslararası siyasal ağırlık sil etmekteydi. Uzun pazarlıklardan sonra merkezi olma konumu ile Kudüs bugün de 1192 tarihinde üç yıllık bir ateĢkes antlaĢması dünyanın gündemindedir. Her gün kan kaybe- imzalandı. Latin krallığı Yafa‘ya kadar olan den bu bölgenin barıĢı için uluslararası plat- kıyı bölgesini elinde tutacak, ama tahkimatla- formlarda Osmanlı modelinin konuĢulması rı yıkılmıĢ durumdaki Gazze ile Askalan oldukça dikkat çekicidir. Gerçekten kalıcı bir Selâhaddin‘in denetimine geçecekti. Haçlı barıĢ için bugün bu Ģartlarda Müslüman, Hıris- seferi bitince baĢ aktörleri de sahneden çekil- tiyan ve Yahudilerin birlikte yaĢayacakları ve di. Richard ateĢkes antlaĢmasından bir hafta bu birlikteliği sağlayacak bir idare anlayıĢının sonra bölgeden ayrıldı. Selâhaddin ise 4 Mart uygulanması gerekmektedir.17 1193 tarihinde ġam‘da öldü.16 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 54 Kapak Dosyası ———————————————— ———————————————–——— ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 Muammer Gül, “Müslümanların Kudüs’ü Fethi”, Harran 8 J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, İstanbul: İnkılâp Kitapevi Ya- Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, II, 2001, 47. yınları, 2015, 214-215. 2 Samuel’in Birinci Kitabı 7:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal 9 Cemal Toksoy-Fatma Toksoy, Selâhaddîn Eyyûbî, İstanbul: Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 366; Nehemya 11:1, Şule Yayınları, 2015, 243. Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 627; Yeşaya 3:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstan- 10 Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, III, Ankara: TTK bul: Yeni Yaşam Yayınları, 883-884; Yeremya 2:1-4, Yaşam Yayınları, 2008, 14. Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 975; Hezekiel 4:1, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni 11 Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, İstan- Yaşam Yayınları, 1063; Hoşea 4:1, Yaşam Açıklamalı Kutsal bul:Yeditepe Yayınları, 2009, 130. Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1151; Amos 2:1, Ya- 12 Jon Von Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, I, İstanbul: Sabah şam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, Yayınları, 1996, 45-46; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 1175; Ovadya 1:20-21, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İs- Ankara: TTK, 2011, 2; Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günü- tanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1189; Mika 1:12, Yaşam Açık- müze İslâm Tarihi, VIII, İstanbul: Çağ Yayınları, 1992, 257. lamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1198; Sefanya 3:14, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni 13 Ali Sevim-Erdoğan Merçil, Selçuklu Devletleri Tarihi, Anka- Yaşam Yayınları, 1222; Hagay 1:3, Yaşam Açıklamalı Kutsal ra: TTK Yayınları, 2014, 552. Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1225; Zekeriya 8:3, 14 P.M. Holt, Haçlılar Çağı, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınla- Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayın- rı, 1999, 59-60. ları, 1236; Malaki 1:5, Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1247. 15 Thomas Asbridge, Haçlı Seferleri, İstanbul: Say Yayınları, 3 Matta 27:41-50, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, 2014, 482-483. İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1318; Markos 15:25:41, Yeni 16 P. M. Holt, 60. Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1357; Luka 23:26-49, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal 17 Muammer Gül, “Kudüs ve Tarih İçinde Aldığı İsimler”, Fırat Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1415-1416; Yuhanna Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XI, Elazığ, 2001, 45. 19:17-37, Yeni Yaşam Açıklamalı Kutsal Kitap, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları, 1460. 4 Elmalılı M. Hamdi Yazır, İsra 1, Kur’an-ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 130. 5 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Bakara 58, Kur’an-ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 6; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Maide 21, Kur’an-ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 50; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Araf 161, Kur’an -ı Kerim Yüce Meali, İstanbul: Bilge Yayınevi, 2008, 78. 6 Amin Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2016, 184. 7 Amin Maalouf, 185. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 55 ———————————————— DüĢünce———————————————–——— DESCARTES‘ĠN TARĠH ANLAYIġI DüĢünce alanında Descartes‘in tarih yorumunu açıklamaya çalıĢacağız. René Descartes (31 Mart 1596-11 ġu- sının kitaplarda anlatıldığından çok daha çeĢit- bat 1650) Fransız matematikçi, bilim adamı li ve çeliĢkilerle dolu olduğunu öğretti. Emin ve filozoftur. Batı düĢüncesinin son yüzyılla- olabileceğimiz, kesin olarak bilebileceğimiz rındaki en önemli düĢünürlerinden biridir. bir Ģey olup olmadığı sorusu kafasına böyle Skolâstik düĢünceden ayrılıĢını bir baĢka de- takıldı. Hollanda‘ya yerleĢti. O sırada Hollan- yiĢle Modern Felsefe ile baĢladığı kabul edi- da Avrupa‘nın en geniĢ ifade özgürlüğüne sa- lir. Descartes, 1628'den itibaren, 15 yıl süren hip ülkesiydi. Descartes, araĢtırmalarını felse- geziler, savaĢlar ve serüvenlerden sonra yer- fe, matematik ve bilim alanlarında sürdürerek leĢtiği Hollanda'da, batı düĢüncesini altüst insan düĢüncesinin temellerini incelemeye bu- eden bir felsefe sistemi kurmuĢtur. Öğrendi- rada giriĢti. Kabaca 1629-1649 arasında niteli- ğinin, gördüğünün, duyduğunun, inandığının ği çok yüksek özgün eserler verdi. Felsefede hepsini birden büsbütün silerek, her Ģeyden en kuĢkulanmaya baĢladı. Yalnız tek bir Ģeyden ―Yöntem Üzerine KonuĢmalar‖ ile 1641‘de emindi: ―DüĢüncenin varlığına‖. Buradan ha- yayımlanan ―Meditasyonlar‖‘dır. 1649‘da Ġs- reketle, evrenin açıklamasını yaptı .1 veç Kraliçesi Cristina, kendisine felsefe öğret- önemli eserleri, 1637‘de yayımlanan Eğitimini tamamlamak için orduya mesi için Descartes‘i Stockholm‘e davet etti. katılır ama hiçbir savaĢa tanık olmamakla Ġsveç‘in sert kıĢları yüzünden ciğerlerinden birlikte Avrupa‘yı bir asker olarak köĢe bu- hastalanan Descartes 1650‘de öldü.2 cak dolaĢır. Bu yolculuklar ona insanın dünya Descartes; ―Hiçbir Ģey keĢfedilemeye- - cek kadar uzak olamaz sözünü‖ hayatına uyarYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 56 ———————————————— DüĢünce———————————————–——— lamıĢ ve yaptığı bütün çalıĢmaların peĢinden kadar yanlıĢ bilginin kaynağı akıl olamaz. bu söz doğrultusunda koĢarak sonuca ulaĢ- Böylece Descartes, insanların yanlıĢa düĢmele- mıĢtır. Yaptığı çalıĢmalar ile baĢarı basamak- rinin tek nedeninin doğru bir yönteme sahip larında zirveye çıkmayı baĢaran Descartes, bu olmamaları olduğu sonucunu çıkarır.3 baĢarılı ve tarihte hep kendinden bahsettire- Latince cek çalıĢmalarında yer vermiĢtir. yazdığı bir müzik özeti (Compendium musicae,1618); gene Latince Modern felsefenin ve analitik geomet- yazdığı; ancak tamamlayamadığı ve ölümün- rinin kurucusu olan Descartes için de, den sonra yayımlanan ―Aklın Ġdaresi‖ Ġçin Ku- Bacon'da olduğu gibi, amaç doğayı egemen- rallarıdır. 1628'e doğru Galileo'nun, Papalık lik altına almaktır. Çünkü insan ancak o za- tarafından mahkûm edildiğini öğrenince ya- man mutlu olabilir. Fakat doğa, skolâstiğin yımlamaktan vazgeçtiği Dünya ya da IĢık Üze- sağladığı bilgilerle egemenlik altına alına- rine Ġnceleme ve Aklını iyi kullanmak ve bi- maz. Böylece Descartes‘in da skolâstiğin in- limlerde doğruyu aramak için bir yöntem araĢ- sanı yanlıĢa götürdüğünü düĢündüğü anlaĢıl- tırmasına giriĢti. Ġnsan bilgilerinin oratik bir maktadır. Ona göre, bunun iki nedeni vardır: temeli bulunduğuna inanan Descartes, matematik kesinliği tüm bilgi alanlarına yaymak ve 1. Skolastiğin kavramlarının açık seçik ol- bir evrensel matematik (Mathesis Universalis) madığıdır. kurmak istemiĢtir.4 2. Bu yöntem doğru bilgi elde etmeye uygun Descartes‘in kısa yaĢam öyküsünden değildir. sonra Ģimdi de tarih anlayıĢına değinelim. Ta- Böylece Descartes yeni bir yönteme rih felsefesi yaparken, hem tarihi yaĢanmıĢ gereksinim olduğunu belirtir. Çünkü ona göre geçmiĢ olarak bir bütün halinde kavramaya ve doğruyu yanlıĢtan ayırt etme gücü, yani akıl insan yaĢamının anlamlandırmada tarihsel var- (sağduyu) eĢit olarak dağıtılmıĢtır. O halde bu lık alanının yerini ve konumunu belirlemeye, Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 57 ———————————————— DüĢünce———————————————–——— hem de bu yaĢanmıĢ geçmiĢte olup bitenlerin anlattığı yazılı yapıtların doğru, nesnel, bilimsel vb. bilgi verme özelliğine sahip olması için sağlanması gerekir. ―Tarih Felsefesi‖ bir çalıĢma alanının adı olarak ilkin XVIII. yüzyılda telaffuz edilmiĢtir. Collingwood‘a göre bu terimi ilk kullanan düĢünür Voltaire olmuĢtur. Voltaire bu terimi-tarihçinin eski kitaplarda bulduğu hikâyeleri tekrar etmekte kendi düĢüncelerini geliĢtirmeye çalıĢtırdığı bir tarih düĢünürlüğü sistem kurucu filozof ve modern felsefenin kastederek-eleĢtirel ya da bilimsel tarih anla- kurucusu olarak yer alır. Rasyonalizme verile- mında kullanılmıĢtır. Yani insanlık tarihinin cek en büyük değeri verme göreviyle, bütün eleĢtirel bir bakıĢla ele alınmasının ve ilkele- felsefi uğraĢında ―mutlak‖ı bulmayı amaçla- rinin belirlenmesini amaçlayan bir çalıĢmaya mıĢtır. Öyle ki, nefes alan ve düĢünen bir canlı bakılarak bir söyleyiĢle, geleneksel tarih anla- olan insanın, bu evrende yolunu, aklını kulla- yıĢından kopmaya duyma gereksinim ancak narak ve kesin bilgiye ulaĢarak bulması gere- XVIII. yüzyılda ortaya çıkmıĢtır. Öyleyse, kir. Bu bağlamda Descartes, kendi bilgi kura- tarih felsefesini tarih düĢüncesinden ayıran mını oluĢtururken düĢünceden yola çıkacak, temel ölçütün ne ya da neler olduğu sorusuna varlığa zihinde temsil edilmenin sonucunda yanıt aramak kaçınılmaz görünmektedir.5 nesnellik atfedecek, gerçeğe ise zihinde temsil Descartes pozitivizmin etkisiyle doğa edilenin kesinliğini bağıĢlayacaktır. Diğer bir bilim çalıĢmalarının baĢarısına öykünen beĢe- deyiĢle, Descartes‘e kadar bilgiye ulaĢılmaya ri bilimlerin (tarih ve sosyoloji baĢta olmak çalıĢılırken, varlıktan özneye doğru gidilmiĢti, üzere) bir takım yöntem arayıĢ içerisine girdi. yani nesneyi araĢtırmak ve onun özünü bulmak Çabaları yanı sıra beĢeri bilimleri özellikle ve onu anlamak bilgiyi oluĢturmaya yetiyordu. tarih baĢta olmak üzere gerçekliğin bir resmi Zira kuĢkucuların argümanları da nes- olmanın çok uzağında umutsuz bir vaka ola- nenin, kesin bir bilgiye ulaĢılacak kadar bile- rak nitelendirenlerin tartıĢmaları yöntem ve nemeyeceği yönündeydi. Descartes ise bu teh- bilgi güvenilirliği açısından oldukça verimli likeyi savuĢturma ve de devrim niteliğindeki bir tablo ortaya çıkartmıĢtır. bir projeyle, düĢünen bilgi nesnesinin bilgisine ulaĢmayı göze aldı. Bu kesin bilgiye ulaĢma Renê Descartes felsefe tarihinde ilk amacında ise kendisine yöntemler belirledi ve Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 58 ———————————————— DüĢünce———————————————–——— onlara sıkı sıkıya uyarak hakikate ulaĢacağını Ģın doğa bilimleri kendi alanlarında bile doğru- düĢünmüĢtü. Bilgilerin kesinliklerine ulaĢtı- yu ele geçirmekten uzaktır. ğını doğruladığında ise, bütün bilimlerin üs- Sosyal bilimler alanında doğal bilim- tüne kurmayı hedeflediği evrensel bilimini lerdekine benzer bir kesinlikte bilginin veya icat edecekti. Zira ona göre, bütün bilimler yöntemin imkânlarının sorgulandığı ve sosyal temellerinde birbirleriyle iliĢkiliydi fakat in- bilimlerde yöntembilim tartıĢmaları için büyük sanlık bu iliĢkiyi çözemiyordu. Burada yapı- bir imkânı içeren Vico‘nun bu iddialarının lacak Ģey, düĢüncenin etkinliğiyle çıkarımlar özellikle Descartes tarih karĢıtlığına karĢı olan yapmak ve bütün bilimleri matematik çatısı yönlerinin incelenmesi özellikle bu açıdan çok altında birleĢtirmekti.6 önemlidir. Comte, Marx, ve Hegel baĢta olmak üzere tarihin ve toplumun belli doğal yasalar XVII. yüzyılın düĢünce dünyası kendi- çerçevesinde değiĢmez iliĢkilerle anlaĢılabile- ni doğa bilimlerinin sorunlarına verdi ve tarih ceği fikri ve kendilerinin bu yasaları bulduk- sorunlarını bir yana bıraktı. Çünkü hâkim dü- ları iddiası aslında yeni değildir. Onlardan Ģünce kesin ve güvenilir olan gerçek bilginin çok zaman önce Ġbn Haldun bunu müjdeler- imkânını bulmaktı. Descartes‘e göre tarih ne ken bir baĢka ardılı Giambattista Vico (1668- kadar ilginç ve öğretici olursa olsun bu niteliğe 1744), Scienza Nuova (Yeni Bilim) adlı yapı- sahip bir bilgiyi bize vermeye uzak görünüyor- tında bunu tarih bilimine bakıĢın doğa bilim- du. Bu yüzden Descartes tarihin bir bilgi disip- lerinden farkını anlatırken ortaya koymaya lini olabileceğine ihtimal vermiyordu. çalıĢmıĢtır. Kitabının yayımlandığı ilk za- Descartes burada tarihe iliĢkin olarak manlar beklenen yankıyı yapmayan bu çalıĢ- birbirinden ayrılmasını istediği dört noktayı ma, yüz yıl sonra Almanca ve Fransızcaya vurguluyor: çevrilmiĢtir. 1.Tarihsel Vico, zamanının doğal ve beĢeri bi- kaçakçılık: Tarihçi, yurdundan limlere yaklaĢımını bu eseriyle tersine çevir- uzakta yaĢayarak kendi çağına yabancılaĢan miĢtir. O‘na göre, doğru bilginin türeyeceği bir gezgindir. olgular akılcılarını ve deneyimcilerin sandık- 2. Tarihsel pyrhonculuk: Tarihsel anlatılar ları gibi doğal olgular değil, tarihsel ve top- geçmiĢe iliĢkin güvenilir açıklamalar değildir. lumsal olgulardır. Çünkü doğanın aksine tarih 3.Faydacılığa ve toplum bizzat bizim yaptığımız ve neden mı: Güvenilmez anlatılar gerçekte neyin ola- olduğumuz dolayısıyla doğrudan tanıma ola- naklı olduğunu anlamamıza, dolayısı ile Ģimdi- nağına sahip olduğumuz bir Ģeydir; buna kar- de etkin bir biçimde eylememize yardımcı ola- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 59 karĢı tarih tasarı- ———————————————— DüĢünce———————————————–——— de etkin bir biçimde eylememize yardımcı Bu anlayıĢı benimseyen ekole Descartes‘çi olamaz. tarih okulu da denebilir. 4.DüĢ kurma olarak tarih: Bu da, en iyi ta- Descartes‘çi Tarih okulunun genel eği- rihçilerin bile, olduğundan daha görkemli limi keskin bir biçimde tarih dıĢıydı. Bu durum göstererek geçmiĢi çarpıtmalarıdır. Descartesçiliğin tarih kuramını çökerten gerek- Böylelikle Descartes ile ifadesini bu- çelerin baĢı olmuĢtur. Tarihselci düĢünce hare- lan tarihe karĢı güven duymayan kuĢkuculuk, keti de diyebileceğimiz bu ekolün varlığı bile tarihçilerin cesaretlerini kırmaya dönük bir Descartesçiliğin sonunu müjdeler gibiydi. An- iĢlevi deruhte ediyordu. Ancak, bir takım ta- cak Descartesçi düĢüncesine keskin bir Ģekilde rihçiler bunu bir meydan okuma olarak algı- ilkeler bazında gerçek saldırı Vico ile baĢlar.7 layıp eleĢtirel tarihçiliğin imkânını gösterme denemelerine soyundular, bu minvalde yeni Descartesçiler böyle söylüyorlar. Bu anlayıĢı benimseyen ekole Descartesçi tarih okulu da denebilir. ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 http://www.felsefe.gen.tr/ (Erişim Tarihi: 01\12 \2016). 5 Cengiz İskender Özkan, Tarih Felsefesi, Eskişehir: AÖF Yayınları, 2012, 9. 2 http://felsefekulubu.pau.edu.tr (Erişim Tarihi: 05 \12\2016). 6 www.mufredat.wordpre.com(Erişim Tarihi: 20\12 \2016). 3 http://bilim-adami.com \2016). 7 www.derindusunce.org(Erişim Tarihi: 21\12\2016). 4 http://www.dersimiz.com(Erişim \2016). (Erişim Tarihi: 05\12 Tarihi: 05\12 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 60 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— Selçuklularda Hanedan Evlilikleri Selçuklu devletinin devletlerarası iliĢkilerini açıklamada çok önemli bir veri durumundadır. Selçukluların yaptığı evlilikleri siyasi Ģartları göz önüne alarak açıklamaya çalıĢılan yapılan evliliklerin asıl gayelerinin neler olduğu sorusuna cevap arayacağız. Selçuklu Devleti 1037 yılında devlet Gazneli hanedanlıklar ile evlilik yolu ile iliĢki- haline gelerek bağımsızlığını ilan etmiĢ lerini geliĢtirmek istedikleri görülmektedir. NiĢâbur kentini baĢkent yaparak önce Mezo- Fakat bunlar arasında Ġslâm aleminin manevî potamya sonrasında Anadolu ve Ġç Asya boy- temsilcisi konumdaki Abbasîler ile yapılan larına kadar sınırlarını geniĢleterek dönemin evlilikler Selçuklular için özel bir öneme sa- en büyük Türk devleti haline gelmiĢtir. 1092 hiptir. Ġlk dönemlerde özellikle Karahanlılar ve yılında iç karıĢıklıklar neticesinde bölünerek Gazneliler ile evlilik yoluyla yakınlık kurmayı dört parçaya ayrılmıĢ daha sonrasında ise isteyen taraf Selçuklular iken siyasî açıdan beyliklere bölünerek Osmanlı Ġmparatorluğu- güçlü bir konuma geldikleri yaklaĢık bir asır nu tarih sahnesine çıkartan süreci meydana sonrası dönemde kendileriyle evlilik yapılmak getirmiĢtir. istenen taraf haline geldikleridir. ĠĢte kaçının Selçukluların, Horâsan bölgesinde değindiği evliliklerin siyasi kazanımlar elde varlık göstermeye baĢladıkların 11. Asrın ilk etme gayesi taĢıyarak gerçekleĢtirildi görüĢünü yarısının baĢlarından devletin yıkıldığı tarih destekler mahiyettedir. Selçuklular her zaman olarak kabul edilen 1157 senesine kadarki kendinden daha güçlü devletlerle siyasi evlilik süreçte Abbasîler ile Karahanlı ve Gazneli yapmıĢ demek doğru olmaz. Çünkü Selçuklu- devletleri bölgedeki en güçlü devletler olarak lar güç bakımından kendinden daha zayıf du- kabul edilmektedir. Selçukluların siyasî açı- rumda olan Ukayliler gibi civardaki mahalli dan konumlarının güçlendirmek amacıyla ilk hanedanlar ile de evlilik yaptıkları bakidir. Fa- dönemlerinde isimleri Karahanlı, Abbasî ve kat bu evlilikten Ģu sonuca ulaĢılmak kolaydır. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 61 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— Selçuklulardan güç bakımında daha düĢük bu belirtmeye çalıĢalım. beylikler Selçuklularla yaptıkları siyasî sağla- Tuğrul beyin münasebete giriĢtiği ilk mayı hedefledikleri anlaĢılmaktadır. devl etlerde birisi Büve yhîl er idi. Selçuklularda ki evliliklerin çoğu si- Büveyhîlerden Ġmadeddin Ebu Kalicar (1024- yasî açıdan yapılmamıĢ siyasî açıdan destek 1048) yaklaĢan Selçuklu istilası karĢısında sul- kazanma gayesi olmaksızın yaptıkları evlilik- tan Tuğrul Bey‘e barıĢ teklif etti. Bu barıĢ lerinde var olduğunu açıklamak gerekir. Sel- Ģartlarına göre, Tuğrul Bey‘in Ebu Kalicar‘ın çuklu hükümdarlarının cariyelerle yaptıkları kızı ile Çağrı Bey‘in kızının da Ebu Kalicar‘ın evlilikleri örnek gösterdi. Sonuç olarak Sel- oğlu Ebu Mansur Fuad ile evlenmesi kararlaĢ- çuklu hanedanının yaptıkları evliliklerde bü- tırılmıĢtı. yük çoğunlukla devletin çıkarları gözetilerek ġerefüddevle Müslim b. KureyĢ (öl.1085) hareket edildi ve bu amacında büyük ölçüde Çağrı Bey‘in kızı Safiye Hatun ile evlenmiĢti. gerçekleĢtirildiği söylenebilir. Müslim‘in ölümünden sonrada kardeĢi Ġbrahim Öte yandan Ukaylilerden Siyasî evlilikler Selçukluların siyase- aynı hatun ile evlendi. Safiye hatun Ukayliler tinde önemli bir rol oynamıĢtı. Halifeler ile ile ilgili siyasî olaylarda yer aldığı gibi zaman yapılan siyasî evliliklerin yanı sıra birçok ma- zaman bu hanedan onun sayesinde Selçuklu- halli hanedanlar ile de aynı Ģekilde bağlar ku- lardan yardım görmüĢ ve bir Ģeyler koparabil- rulmuĢtu. Nitekim Ukayliler, Büveyhiler ve miĢti. Ayrıca sultan MelikĢah da kız kardeĢi Kakuyiler ve öteki mahalli hanedanlar evli- Zeliha hatun ile ġerefüddevle‘nin oğlu Ebu likler yoluyla Selçuklulara bağlanmıĢ veya bu Abdullah Muhammedi ile evlendirmiĢti. Çağrı hanedanlarla iyi dostluk münasebetleri kurul- Bey‘in muĢtur. Tespit edebildiğimiz bazı kısımları Kakuyilerden Alaeddevle Ali ile MelikĢah‘ın kızı Arslan hatunu daha sonra Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 62 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— kızlarından Sitare hatunun da aynı aileden Terken hatun bu düğün için çok ağır Alaeddevle Abukalicar GerĢasb ile evlendiği- bir çeyiz ile birlikte bin Türk köle ve cariye ni tespit edebiliyoruz. Sultan Sencer de kız getirmiĢti. MelikĢah 1055 yılında doğduğuna kardeşlerinden birini Âl-i Burhan ailesinden göre evlilik için bu sıradaki yaĢının küçük ol- Abdulaziz b. Ömer ile evlendirdi ve eniĢtesi duğuna iĢaret edebilir. Ancak siyasî evlilikler- el-Sadr ünvanı ile Buhârâ halifelerinin baĢına de yaĢ söz konusu değildir. Yine siyasî evlilik- getirdi (1102). lerde çeyiz olarak köle, toprak, para ve değerli Büyük hanedanlar ve Selçuklular ara- eĢya istenirdi. Osmanlı gibi devletlerde olduğu sında siyasî evliliklere gelince sultan Alpars- gibi sosyal hayatın yanında hukuk kurallarında lan Karahanlılardan Yusuf Kadir Han‘ın kızı evli olmayanlar vergisi (resm-i mücerret) ev- ġah Hatun (Melik) ile Alparslan‘ın kızı AyĢe lenme vergisi (resm-i aruz) diğer evliliklerden ise ġemsülmülk Nasr ile ve daha önce belirt- ve bekar olanlardan böylece çeĢitli vergiler tiğimiz üzere Melik ġah terken hatun ile ev- alınırdı. Halkın evlilik, boĢanma, bekAr du- lenmiĢti. Bu düğün 1064 yılında yapılmıĢ ve rumlarından dolayı devlete kanunen vergi veri- Merv Ģehri baĢtan aĢağı bu düğün münasebe- lirdi. tiyle donatılmıĢtı. ———————————————————————————————————————————————- KAYNAKÇA 1 http://www.kadinlarportali.com (Erişim Tarihi: 2 Kaçın, Bülent, Büyük Selçuklu Devletinde Hanedan evlilik- 23.10.2016) leri, Bilim ve Sanat Vakfı Yayınları, 2007. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 63 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— munda aile kurumu toplumun temel taĢı olarak OSMANLI DEVLETĠ‘NDE EVLĠLĠK görüldüğü, ancak Osmanlı‘nın son dönemindeki yenileĢme hareketinden aile kurumunun da etkilendiği sonucuna varılmıĢtır.1 Türk-Ġslâm devletlerinde evlilik özel dosyasında Osmanlıları ele aldık. Evlilik, bir erkek ile bir kadının beraberliği neticesini doğuran bir akid ile yer almaktadır. Memlûkler zamanında kâdıların nezâreti altında akkâdü‘l-enkiha denen nikâh SEMRA ġEKER kıyma memurları vardı. Bu devirde nikâhların Tarih Bölümü III. Sınıf Öğrencisi mutlaka kâdı huzurunda kıyılması mecburiyetinin bulunmadığı; ancak zamanla halk arasında kâdı veya resmî vazifeli huzurunda nikâh kıyma âdetinin yayıldığı anlaĢılmaktadır. Os- Aile, toplumu oluĢturan en küçük bi- manlılarda da bu gelenek devam etmiĢtir.. Bu- rim, toplum yapısının en temel öğesidir. Önce na nikâh akdi denir. Nikâh, insanlık tarihinin eĢlerle baĢlayan daha sonra çocuk ve diğer en eski müesseselerinden birisidir. Hemen her akrabalarla büyüyen aile, toplumu oluĢtur- cemiyette, Ģartları ve neticeleri farklı da olsa maktadır. Toplumda insanın kalbi konumun- nikâh mevcuttur. Nikâhsız birleĢmeler (zinâ) da olan aile, karĢılıksız sevgi ile fedakârlığın suç sayılmıĢtır. ġer‘î hukukun evliliğe dair hü- ilk ve en yoğun hissedildiği, bilgi ve görgü- kümleri, fıkıh kitaplarında teferruatıyla tanzim nün, örf ve adetlerin yakın biçimde öğrenildi- olunmuĢtur. ği, millî, manevî ve ahlakî değerlerin aktarılarak kodlandığı, toplumda önemli bir değere sahip olan sevgi, saygı ve hoĢgörü gibi temel tutumların yerleĢtirildiği önemli bir kurumdur. Bu nedenle aile ile ilgili araĢtırmalar yapmak ve aile sorunlarına çözüm aramak sağlıklı bir toplumsal oluĢum için kaçınılmazdır. Bu düĢünceden hareketle, Türk toplumunun aile kurumuna bakıĢını Osmanlı döneminden günümüze kadar inceleyerek, zaman içinde aile yapısındaki değiĢimin değerlendirilmesi yapılmıĢtır. AraĢtırmada Türk topluYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 64 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— Nikâhın, sıhhati ve lüzumu için bir takım Fakat denginden baĢkasıyla veya mehr-i misl Ģartlar vardır. Nikâhın ilk Ģartı, icap ve kabul- denilen emsallerinin aldığı mehirden aĢağıya dür. Ġcap ve kabul, açık veya evlenmeye delâ- evlenmiĢse, velisi durumu öğrendikten itibaren let eden her çeĢit söz ile olur. Hanefî mezhe- kadının hamileliğine kadar mahkemeye müra- binde akıllı ve bulûğa ermiĢ erkek veya ka- caat ederek bu nikâhı feshettirebilir. Erkeğin dın, kimsenin iznine ihtiyaç duymaksızın ser- soyda, malda, dinde, meslekte ve hürriyette, best iradeleri ile bizzat veya vekil ve velileri kadına denk olması gerekmektedir . Ġslâm dev- vâsıtasıyla evlenebilir. Ancak Hanefîlerden letlerinde de nikâhların kâdı tarafından kıyıldı- Ġmam Muhammed, bâliğa kadının velisinin ğı veya nikâh için kâdıdan izin alındığı söyle- iznini arar. Diğer üç mezhep ise bâliğa kadı- nebilir. Selçuklu Devleti zamanında verilen nın velisinin bizzat nikâhta buluması ve kız kâdı beratlarında da bu konular yer almaktadır. nâmına icap veya kabulde bulunmuĢ olmasını Memlûkler zamanında kâdıların nezâreti altın- nikâhın sıhhati için Ģart görür. Osmanlı Dev- da akkâdü‘l-enkiha denen nikâh kıyma me- leti‘nde XVI. asrın ilk yarısında, kız kaçırma- murları vardı. Bu devirde nikâhların mutlaka ların önüne geçmek maksadıyla, Ġmam Mu- kâdı huzurunda kıyılması mecburiyetinin bu- hammed‘in kavli kanunlaĢtırılmıĢtı.2 lunmadığı; ancak zamanla halk arasında kâdı Hanefî mezhebine göre, bulûğa ermiĢ veya resmî vazifeli huzurunda nikâh kıyma akıllı kadın velisiz evlenebilir ve kendisine âdeti yayılmıĢtır. Osmanlılarda da bu gelenek birini vekil yapabilir. devam etmiĢtir.3 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 65 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— Osmanlı zamanında, erkek tarafı ev- rülüyordu. Bir yerde islâmi mehir toplumun lenmek istediği kızın ailesine namzetlik akça- bütün tabakalarında uygulamamıĢ her Ģeyden sı veya mehir adı altında bir para öderdi. önce Osmanlı Kadısı, standart bir hukuku ıs- Ġslâmdan önce mehir, kadının satıĢ bedeliydi. rarla uygulamaktan çok, mahalli örf ve adetle- Ġslâm dini bu adeti bazı yeni düzenlemeler ve re uymayı tercih ettiği görünmektedir. Ayrıca yasaklara bağlamıĢ, özellikle mehir'i kadının Osmanlıda çok eĢliliğe pek rastlanmadığı gibi almasını emrederek kız babalarının veya ak- namzedlik denen bir evlenme geleneğinin ge- rabalarının almasını Ģiddetle yasaklamıĢtı. niĢ ölçüde uygulandığına dair kayıtlara rastlan- Ġslâm hukukuna göre, mehir'in muhakkak ve- maktadır. Kız çocuk, daha küçük yaĢlarda ba- rilmesi ve nikâh sırasında zikredilmesi gerek- bası tarafından birine vaat edilmekte ve karĢılı- mektedir. Osmanlı Devletinde Mehir zevcin ğında para veya mal almaktaydı Bu para baba vefatı halinde terekede önceliği olan alacaklar tarafından kullanılır ve kız yaĢı eriĢince arasında idi. Mehir'in miktarı tespit edilmedi- namzed olduğu gence verilirdi.Osmanlı Devle- ği veya üzerinde Ģüpheye düĢüldüğü takdirde, ti‘nde eĢlerin ayrı yaĢaması veya ortak yaĢam- kızın emsal ve akranına bakarak Mehir‘in larının bitiĢi için zindegâne olmama tabiri kul- miktarının tespiti gerekliydi. Buna mehr-i mis lanılırdı. Bilinenin tersine bazı yerlerde kadın denirdi ve özellikle vefat halinde baĢvurulan kocasının evini terk edince dönmesi istenmez- iĢlemdi.4 di. Bu durumlarda zevce mehir-i muaccel ve Osmanlı da BaĢlık dediğimiz gelenek nafaka hakkından vazgeçerdi. Zevci tarafından ise o devirlerde mevcut Ģer'i hükümlere aykırı boĢ olduğu söylenen kadın yeniden evlenmek da olsa süregelmekteydi. Bu çağda Anadolu'- için üç ay beklemesi genel bir uygulama idi. da mehirin hükümleri dıĢında kalan, bugünkü Nafaka, sırf boĢanma halinde değil, eĢin evi baĢlık uygulaması tipinde evlenmeler de gö- terk etmesi veya masrafları karĢılamaması haYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 66 ———————————————— Özel Dosya———————————————–——— linde de, zevce mahkemeye baĢvurabilmek- Zinanın tespiti için dört erkek Ģahit gerekiyor- teydi. Bütün geleneksel toplumlarda olduğu du. Buna rağmen kadın, yemin ve inkar yoluna gibi XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunda da ev- saparsa kurtulabilirdi. Bu hüküm Osmanlı hu- lilik dıĢı iliĢkiler, gayr-ı sahih çocuk doğur- kukunda kabul edilmiĢtir. Kadı'lar, «zinanın mak gibi olaylar tepki ile karĢılanırdı. Ancak tespit ettiği hükmüne» hiç varmamıĢlardır. bu konuda XVI. yüzyıl Osmanlı toplumunun Mahalleli uygunsuz iliĢki kuran insanların evi- eski doğu toplumlarının katı ceza uygulama- ne baskın yapıp onları teĢhir ve alayla mahke- sını terk ettiği görülmektedir. Ġslâm hukukuna meye getirdiklerinde cezaları kürek ve hapis göre, zina yaptığı sabit olan kadın, eski Ġbrani cezası Ģeklindeydi. Osmanlı Devleti‘nde bir hukukunda geçen recm hükmüyle taĢlanır. kere verilmiĢ ve uygulanmıĢ, ancak hiç hoĢ Ancak daha ilk dönemde bu cezanın uygulan- karĢılanmadığı için bir daha tekrarlanmamıĢ- ması pek hoĢ karĢılanmıĢtır. tır.5 DĠPNOTLAR 1 www.johschool.com (Erişim Tarihi 07.12.2016). 4 İlber Ortaylı, Osmanlı Araştırmaları, İstanbul 1980, 35-36. 2 www.ekrembugraekinci.com (Erişim Tarihi 07.12.2016). 5 İlber Ortaylı, 38-39. 3 www.ekrembugraekinci.com (Erişim Tarihi 07.12.2016). Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 67 ———————————————— Kültür Mozaiği———————————————–——— FRANSIZ ĠHTĠLÂLĠ‘NĠN TOPLUMSAL ETKĠLERĠ Çoğu akımın çıkma noktası olan ihtilal sonrası geliĢmeleri ele alacağız. Fransa‘nın içine düĢtüğü toplumsal, lenmesini sağlayan ilk adım oldu. Tüm Avrupa siyasal ve ekonomik bunalımlarla gelen öz- ülkelerinde olduğu gibi Fransa‘da da Mutlak gürlük, eĢitlik, kardeĢlik ve milliyetçilik gibi MonarĢi egemendi. Fransa Kralı da yetkilerini kavramlar sadece Fransa‘yı değil tüm dünya- Tanrı‘dan aldığını iddia ediyordu ve dayanağı yı etkiledi. Ġhtilâlden sonra bu akımlar soylular, ruhban sınıfıydı. Halk ise krala itaatle ihtilâlciler tarafından özgürlüklerini elde et- yükümlüydü. XVIII. yy.da devlet kurumlarının mek isteyen halklara barıĢ ve kardeĢlik gibi büyük bir kısmı kralın elindeydi. Buna paralel kavramlarla yaydırılmaya çalıĢıldı. Ancak olarak XIV. Louis ―devlet benim‖ ifadesini Avrupa ve diğer topluluklardaki aristokrat kullandı. XV. Louis ise buna benzer ifadelerle sınıf bunu önlemek için büyük bir çaba sarf kendini tanımlamıĢtır. MonarĢiyse XVIII. yy. ettilerse de bu hedeflerine ulaĢamadılar. da iflasın eĢiğine geldi. XVI. Louis devrinde Özellikle XIX. yy. da Ġhtilâlin doğurduğu bu devletin çözülmesi iyice belirginleĢti özellikle ilkeler Avrupa‘da kanlı toplumsal ve ekono- Amerika SavaĢı‘nın neden olduğu büyük bir mik olaylara neden oldu.1 borç yükü ve kralın harcamalarında hiçbir kısıtlamaya gitmemesi Versailles Sarayı‘nda Ġhtilâlin çıkmasına yol açan nedenlerin baĢlangıcI 5 Mayıs Generaux‘un toplanması lüks hayatına devam etmesi gibi geliĢmeler 1789‘da Etats ve kral halkla sarayın arasındaki uçurumların büyüme- XVI. sine neden oldu. Aristokratlar devletin tüm Louis‘in kabul edilemez istekleri fitilin ateĢ- makamlarına atanmıĢlardı. 1780‘lerde ise Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 68 ———————————————— Kültür Mozaiği———————————————–——— orduda subaylık alabilmek için dört soylu ai- siyasal iktidarı ele geçirmeye çalıĢtılar, buda leyle akraba olmak lazımdı. Ekonomik ve Ġhtilâlin toplumsal bir güç haline gelen burjuvalılarsa XVIII. yy. boyunca süren savaĢlar ve aĢırı tü- halkın hoĢnutsuzluğunu kullanarak yönetim- ketim malî ve ekonomik yapıyı tümüyle çö- de yer edinmek istediler. DüĢünce alanınday- kertti. Sanayi alanındaki geliĢmelerde ekono- sa Montesquei (1689-1755), Voltaire(1694- mik dengesizliği attırarak yeni sorunların oluĢ- 1778), Diderot(1713-1784) ve J.J. Rousseau masına neden oldu. Köylerden kentlere göçler (1712-1778) gibi düĢünürler yönetimin kay- olmuĢ ve salgın hastalıklar çıkmaya baĢlamıĢtı. nağını tanrısal olmaktan çıkararak akla ve Bu dönemde Burjuva ortaya çıkmıĢ ve halkı bilime yöneltmeye çalıĢıyordu. Ġhtilâlden ön- örgütlemeye baĢlamıĢtır. ABD‘nin yayınladığı ce Fransa‘da asiller, rahipler ve Tiers Etat 1776 yılındaki ABD Bağımsızlık Bildirgesi ve (üçüncü sınıf) vardı. Asiller devletin tüm 1783‘te Ġngilizlere karĢı bağımsızlığını ilan yüksek memuriyetlerini ele geçiren ve vergi- etmeleri Fransızlarca hoĢ karĢılanarak bu dü- den bağıĢık olan bu sınıfın gelir kaynağı köy- Ģünce halka aĢılanmıĢtır. Fransa‘nın ABD‘ye lülerin ödediği vergilerdi. Sayıları 350 bin yardım etmesi ekonomik çalkantıyı hızlandır- kadardı ve 4 bin kadarı sarayda kralın dı.3 Fransa Kralı XVI. Louis‘in çağrısı üzerine yanunda yaĢıyordu. Bunların iktisadî faaliyet- 5 Mayıs 1789‘da toplanan Etats Generaux‘da lerde bulunmaları yasaktı. Bu nedenle sürekli 300 ruhban sınıf, 300 asil ve 600 de halk tem- borçlanan asiller bunun acısını köylülerden silcisi vardı. Kralın sadece malî isteklerde bu- çıkarıyordu. Buda köylülerin onlardan nefret lunması ve asillerin eski oy sistemini istemele- etmesine yol açtı. Rahiplerse en ayrıcalıklı ri hoĢnutsuzları beraberinde getirdi. Yapılan sınıftı. Kendi meclisleri vardı ve 5 yılda bir toplantılar sonucu meclisin adı 17 Haziran toplanarak kendilerini ilgilendiren konuları 1789‘da ―Ulusal Meclis‖ olarak değiĢtirildi.4 görüĢürlerdi. Üçüncü sınıfsa asiller ve rahip- Ruhbanların halka katılmasını asiller isteme- ler dıĢında kalan ve tüm ayrıcalıksız unsurlar- yince kral salonu kapatarak meclisin toplan- dan oluĢan baĢlayarak tüm sınıflara karĢı yü- masını engellemek istedi. Buna karĢın üyeler kümlülükleri vardı. Birçok alanda vergi ödü- 20 Haziran‘da Jeu de Paume Salonu‘nda ye- yorlardı. Bu olaylar yeni bir düzen için hare- min ettiler. Anayasa isteyerek monarĢinin de- kete geçmelerine neden oldu.2 ğiĢtirilmek istenmesiyle bu meclis ihtilâlci bir belirleyici özelliklerinden oldu. niteliğe büründü ve Fransa‘da Ġnsan ve YurttaĢ Burjuva ise aynı haklardan yoksun Hakları Bildirgesi yayınlandı. Yasama meclisi ancak zengin bir sınıftı ve XVIII. yy.dan iti- anayasayı yaptıktan sonra kendini feshederek baren lonca sistemiyle çatıĢmaya baĢlayarak Konvansiyon Meclisine dönüĢtü. Bu meclis 21 Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 69 ———————————————— Kültür Mozaiği———————————————–——— Ocak 1792‘de krallığı kaldırdı. Kral ihtilâl karĢıt olmaya zorluyordu. Kralın idamından hazırlıklarıyla suçlanarak 21 Ocak 1793‘te, sonra bir süre Paris‘e elçi atamadı. Ġhtilâlin Kraliçe Marie Antoinette ise 16 Ekim 1793‘te etkisi Balkanlarda, özellikle Sırplar ve Rumlar Ġdam edildiler. Avrupalı devletlerse ilk baĢta arasında görüldü. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Fransa‘nın zayıf düĢeceği tahminiyle bu olayı bazı etkenlerle bir ulusçu patlama ardından desteklediler ancak oluĢan akımların kendi özerklik ve bağımsızlık inlemeleri duyuldu. düzenlerini tehdit etmesiyle bundan vazgeçe- Bunu tetikleyen nedenlerden bazıları, burjuva- rek korunma yollarına gittiler ve 1792‘den nın geliĢimi ve edebî bir çevre oluĢturması, 1815‘e kadar Koalisyon SavaĢları veya Ġhtilâl Avrupa müdahalesi ve XVIII. yy. da doruğa SavaĢları adı veriler savaĢlarla kendi düzenle- ulaĢan imparatorluktaki Âdemi MerkezileĢme rini korumaya çalıĢtılar.5 sürecidir. Osmanlı‘daki yabancı tüccarların bu fakirleri taĢıması da bu grupları etkiledi. Avru- Geleneksel olarak Avusturya ve Rus- pa‘nın gözündeyse hasta adamıydı. 1908‘de II. ya‘yı Orta ya da Batı Avrupa‘da meĢgul eden MeĢrutiyetle II. Abdülhamid‘in tahttan indiril- her Ģey Osmanlılar için sevindiriciydi. Çoğu mesi, Mısır‘da Kavalalı Mehmet Ali PaĢa‘nın kez bu iĢlevi Fransa gördüğü için genelde bu orduları 1832-33‘te Osmanlı‘ya karĢı isyan ülkeyle dostane iliĢkiler olmaktaydı. 1789‘da ettiler ve Ġngilizlerin yardımıyla durduruldular. tahta çıkan III. Selim, Fransa‘ya yakınlık du- 1827‘de Mektebî Tıbbîye, 1834‘te Mektebî yan biriydi.6 Daha veliahtken XVI. Louis ile Harbîye kuruldu. 1859‘da Mektebî Mülkiye gizlice mektuplaĢtı. Ama Ģartlar onu ihtilâle Kuruldu. 1839‘da Tanzimat Fermanı 1856‘da Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 70 ———————————————— Kültür Mozaiği———————————————–——— Islahat Fermanı bu akımın zorlamasıyla oldu. Fransız devriminden önce görülen ay- Osmanlı‘da Namık Kemal gibi aydınlar bu dınlanma doktrinleri 1770‘lerden sonra Yuna- ideolojiyi halka aĢılamaya çalıĢtı. Yeni Os- nistan‘da da ortaya çıkmaya baĢladı. Devrimin manlılar demokratik idealler adına hükümetle ardından Balkanlar daha çok Yunanistan kü- mücadeleye giriĢtiler ve eĢitliği benimsediler. çük bir burjuvazinin ortaya çıkmasına yol aç- Tanzimat, dinleri ne olursa olsun tüm Osman- mıĢtır.8 Burada da yeni okullar açılmıĢtır. lı uyruklarını eĢit ilân ediyordu. 1864‘te Vila- XVIII. yy. sonunda Osmanlı-Rus çatıĢması, yet Nizamnânesi gereğince halka seçim hakkı Küçük Kaynarca AntlaĢması ve aynı sıralarda veriliyordu. Sarayın lüzumsuz harcamaları olan VatandaĢlık Hakları Bildirgesi Yunan devleti iflasın eĢiğine getirdi ve Duyûnî Milliyetçiliği‘nin doğuĢunda etkili oldu. Yu- Umumiye(dıĢ borçlanma)ya gidilmesine ne- nan aydınları Aydınlanma ve devrim doktrin- den oldu. 1875‘te Osmanlı Maliyesi iflas etti. lerini özümsemeleri ve halklarına kabul ettir- Borçların ancak yarısı ödenebildi ve bu du- meleridir. XVIII. yy. da modern Yunan aydın- rum Abdülaziz‘in tahtına mâl oldu. Bu olay ları ortaya çıktı. Bunlar din adamı olmadığı Avusturya ve Rusya ile savaĢta olan Osmanlı halde dinî elbiseler giyiyorlardı. Bu kiĢiler dinî Devleti‘ni uzun süre etkilemedi. 1791-92 kisve altında çökmekte olan Osmanlı Devle- ZiĢtovi ve YaĢ AntlaĢmalarıyla biraz ilgilense ti‘nde ilerini rahatça yürütüyorlardı. Bu çalıĢ- de sonra pek de ilgilenmedi. Osmanlı bu ola- malar eğitimin yeni kökenli olmasında etkili yı ancak 1717‘de Fransa‘nın Yedi Adalara el oldu. Bu gibi geliĢmeler devrimin ve aydınlan- koyarak Yunanlıları kıĢkırtmasıyla anlayabil- ma döneminin önemini azaltmakla beraber di. Osmanlı‘da ihtilâl yanlıları kahvehaneler- Yunan aydınları üstünde olumsuz etkileri oldu de broĢür dağıtıyorlardı. Hak, eĢitlik vb. bah- ve sediyorlardı. 1793‘te Fransa Osmanlı‘ya ola- ―Medhodios ve Antrakidis‖ kitaplarını yakmak ğanüstü elçilikler kurarak yeni rejimini tanıt- zorunda maya çalıĢıyordu. 1798‘de Mısır‘ı iĢgal eden ―Dimetki‖ adı verilen halk dilinin oluĢmasında Fransızlar Osmanlılarla arası açıldı ve Fran- etkili oldu. Bu konuda Katartzi-Phodiati ve sızlar Kölemenleri Osmanlılara karĢı kıĢkırt- Rhigaz Phezior‘u örnek verebiliriz. 1821 önce- tılar. Bir süre sonra Gayri Müslim halk baĢta sinde Yunan ekonomisinin yeniden oluĢumu olmak üzere Müslüman halkta devlete isyan yeni geliĢmeler doğurdu. Bunlar, yeni politik etti. 24 Temmuz 1923‘e gelindiğinde bu ve sosyal ol sebep oldu. Bağımsızlık öncesi akımdan en çok zarar gören devlet olduğu Yunan aydınlarının ihtilâlden etkilenmiĢ etkin görülür.7 bir örneği de Tselyalı Rhigar Phezaior‘dur. Ġyonya gibi kültür kaldı. 9 Tüm merkezi bunlara olan rağmen Ġnsanların dine ve soya bağlı olmaksızın eĢit Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 71 ———————————————— Kültür Mozaiği———————————————–——— olması gereğini savunmuĢtur. Balkan Konfe- Bu etkilenmeden bin sekiz yüz yirmi derasyonuna bağlı, demokratik bir yapıyı ta- beĢ Dekololoristlerin reform hareketleri patlak sarlayan ilk kiĢidir ve Propaganda bildirileri verdi. Fransız Devrimi dolaylı veya dolaysız ve ilk Yunan gazetesi Viyana‘da basıldı. Ha- birçok devlete kabul ettirilmiĢken Yunanlılar zırladığı Anayasa ve marĢ Fransız Devrimi‘- umutla bunu kabul ettiler. Genel olarak sosyal nin dizelerinden çıktı. Napolyon‘la temasa ve politik teorilerin oluĢması, çağdaĢ edebiya- girmek istemiĢ ancak baĢaramamıĢtır. Hazır- tın doğuĢu, eğitim sisteminin geliĢmesi ve ba- ladığı anayasa Yunan rahiplerince kınandı ve ğımsızlık Ortodokslara göre anlaĢılmasının zor olduğu Ġhtilâli‘nin etkilerini yansıtmaktadır. Yunan belirtildi. 1821 Yunan Devrimi‘ni hazırlayan Bağımsızlık SavaĢı‘nın önde gelen liderleri Philiki Etairia(Dostluk Derneği)‘nin kurucu- Thedodoras Kolokotzonis, bu büyü olayın in- ları son dönemde oryaya çıkan Yunan burju- sanın gözünü açtığını söylemiĢti. Yunan Dev- vazisine mensuptur. rimi ve belli yönleriyle Fransız Ġhtilâli sosyo- öncesi yaĢam biçimi Fransız ekonomik amaçları gerçekleĢtirmede baĢarısız olduğunu söylemek mümkündür. ——————————————————————————————————————————— DĠPNOTLAR 1 Kemal Yakut, Fransız İhtilali, Eskişehir: AÖF Yayınla- 6 Sina Akşin, Fransız İhtilali’nin II. Meşrutiyet Öncesi Osman- rı, 2011, 68-69. lı Devleti Üzerindeki Etkileri Üzerine Bazı Görüşler, Ankara: 2 Mustafa Daş, Yakınçağ Avrupa Tarihi, Eskişehir: Siyasal Bilimler Fak. Yayınları,2014, 25. 7 İsmail Soysal, Türk-Fransız İlişkileri, DİA, XIII, İstanbul: Diya- AÖF Yayınları, 10. net Vakfı Yayınları, 182. 3 Hüsnü Öndül, 1789 Fransız Devrimi ve Etkileri, An- 8 Uğur Demir, Ortaçağ-Yeniçağ Avrupa Tarihi, Eskişehir: AÖF kara: Ankara Barosu Dergisi Yayınları, 1989, 688. 4 Yayınları, 2011, 183-184. Saadet Altay, Devrimler Ansiklopedisi, İstanbul: 9 Dmitris Loules, Fransız Devriminin Yunanistan Üzerindeki Milliyet Yayınları, 37. Etkisi, Çev: Selda Kılıç, Ankara: AÜDTCD, XV, 1992, 291. 5 George Rude, Fransız Devrimi, Çev: Ali İhsan Dalgıç, İstanbul: İletişim Yayınları, 2015, 203. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 72 ———————————————— Tarihi Yansıtanlar———————————————–——— ĠBNÜ‘L-ESĠR‘ĠN HAYATI, EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ VE ESERLERĠ Ortaçağ‘ın ana kiĢiliği olan bu önemli alimi anlatmaya çalıĢacağız. Ġbnü‘l-Esîr 4 Cemaziyelevvel 555‘te miyle yakından ilgilenmek ve onların iyi bir (12 Mayıs 1160) Cizre‘de dünyaya geldi. eğitim alması için önemli ilim ve kültür mer- Cezeri nisbesiyle, babasının Esîrüddin lâkabı- kezi olan Musul‘a gitmiĢtir. Bölgedeki önemli nı taĢımasından dolayı da Ġbnü‘l-Esîr künye- hocalardan olan Ebü‘l-Fazl Abdullah et-Tûsî, siyle anılır. Ġlk Ġslâm fetihleri sırasında Irak‘a Ebu‘l-Ferec Yahya es-Sekafi, Ebû Mansur yerleĢen ve IV/X yüzyılda ġehrizor‘da yaĢar- Müslim es-Sihî gibi hocalardan, çeĢitli alanlar- ken Büveyhi Hükümdarı Adudüddevle‘nin da ilim almıĢlardır.1 baskısıyla Cizre‘ye giden Bekir b. Vail kabi- Ġbnü‘l-Esîr, tahsiline Musul‘da baĢla- lesinin ġeybanoğulları kolundan bir aileye yıp ġam, Kudüs ve Halep‘te devam etmiĢtir. mensuptur. Ġbnü‘l-Esîr‘in yazdıklarına baktı- Daha sonra Bağdat‘a gelerek burada çeĢitli ğımız zaman babası Ebu‘l-Kerem, Musul âlimlerden dil, hadis, edebiyat ve tarih alanla- Atabeği olan Ġmadüddin Zengî döneminde rında da çeĢitli dersler alarak kendini geliĢtir- 1127-1146 yılları arasında dönemin veziri miĢtir. Bağdat‘taki tahsilini tamamladıktan olan Cemaleddin‘in Cizre‘deki naibiliğini, sonra Musul‘a geri dönerek burada tarihle uğ- 1149-1170 yılları arasında ise Mevdüd b. raĢmaya baĢladı. Kudüs‘ün fethinden sonra Ġmadüddin Zengî döneminde Cizre Divanü‘l- 584‘te (1188) DımaĢk‘ta Selâhaddin Eyyûbî Harac reisliğini yapmıĢtır. Bunun yanı sıra ile görüĢen ve Hıttin SavaĢı‘nın cereyan ettiği ticaret ve tarımla da uğraĢmıĢtır. Ebu‘l- alanı gezen Ġbnü‘l-Esîr, aynı yıl hükümdarın, Kerem oğulları Antakya Prinkepsliği‘ne karĢı düzenlendiği Mecdüddin, Ġzzeddin ve Ziyâeddin‘in öğreni- sefere, Musul askerlerinin yanında, tarihçi ola- Esîrüddin, âlim olan Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 73 ———————————————— Tarihi Yansıtanlar———————————————–——— rak katılmıĢtır.2 Tahsil hayatının son yılların- (6 Haziran1233) Musul‘da vefat etmiĢtir. da Musul Atabeyi‘nin önemli mesajlarını ha- ESERLERĠ lifeye iletmek için birkaç defa Bağdat‘a git- el-Kâmil fi't-Târîh miĢti.3 Ġbnü‘l-Esîr‘e Orta Çağın en büyük ve Ġbnü‘l-Esîr, üstlendiği diplomatik gö- en güvenilir tarihçilerinden biri olma özelliğini rev ve çeĢitli vesilelerle Bağdat ve Suriye‘ye kazandıran ve aynı zamanda umumî tarih kita- seyahatlerde bulunmanın yanında hac görevi bı olan bu eser ilk defa C. Johannes Turnberg için Arabistan‘da da bulundu. Ġbnü‘l-Esîr, tarafından yayımlanmıĢtır.6 ÇeĢitli baskıları 1233 yılında ölünceye kadar hayatının en yapılan bu eser, Prof. Dr. Mertol Tulum‘un önemli yıllarını Musul‘da geçirdi. Seyahatleri editörlüğünde Türkçeye çevrilmiĢtir.7 Bu eser, dolayısıyla bulunduğu Ģehirlerin âlimlerinden dünyanın yaratılıĢından baĢladığı tarih anlatı- ve onların kütüphanelerinden faydalanmayı mına, Peygamberler tarihi ve arkasından ka- ihmal etmeyen yazar, aynı Ģekilde Bağdat‘ta dim imparatorluklar ve Arapların tarihiyle de- da önemli âlimlerle görüĢmenin yanında on- vam eder. Hz. Muhammed‘in ataları, doğumu ların kütüphanelerinden de faydalandı.4 Ġbnü‘l ve Peygamber oluĢundan baĢlayarak hicretten -Esîr, kuvvetli bir hafıza ile zeki ve mütevazi itibaren 628/1230 yılı sonuna kadar meydana bir kiĢiliğe sahipti. Hadiste hafızlık derecesi- gelen olayları kronolojik sırayla anlatır.8 ne ulaĢmıĢ, usül-i hadis, siyer, edebiyat, Bu eser ana hatlarıyla siyasi ve askeri ensab ve eyyamü‘l-Arap‘ta da üstad sayılmıĢ- bir Ġslâm tarihidir. Eserin önemini ve değerini tır. Evi her zaman alim ve ediplerle dolup ta- artıran en önemli nedenlerden biri de, eserin Ģardı. Asla makam ve mevkiye itibar etme- içeriğinde Batı Ġslâm dünyasına dair birçok miĢtir.5 Kendisine itibar gösteren Zengîlerin bilgiler yer almasıdır. Çünkü Ġbnü‘l-Esîr zama- ve Eyyûbîlerin yaptıkları bütün teklifleri geri nında doğuda yetiĢmiĢ tarihçiler Batı Dünyası çevirmiĢtir. ―el-Kâmil‖ adlı eserinde de hakkında hiç söz etmemiĢ veya çok az bilgi önemli mevkilere çıkmıĢ nice devlet adamı- vermiĢlerdir. Eser, aynı zamanda Batı ilim nın hiç beklenmediği anda periĢan bir hale dünyasında da referans kabul edilmiĢ, ilim düĢtüğünü dile getirdikten sonra geçimini dünyasının en çok müracaat edilen eserlerden sağlayacak geliri olan bir insanın resmi gö- bir tanesi olmuĢtur.9 Ġbnü‘l-Esîr bu eserini yaz- revde bulunmamasını tavsiye etmiĢtir. Ġbnü‘l- mak için güvenilir kaynaklardan istifade et- Esîr ömrünün son yıllarında kendini hadis miĢtir. Ġslâm dünyasında seyahat eden tüccar ilmine vakfederek ilerlemiĢ yaĢına rağmen bu ve bilginlerin ağzından çıkan sözleri, onların alanda öğrenci yetiĢtirip özellikle sahabe bi- yazmıĢ olduğu bilgileri ve kendi gezilerinden yografilerine ve hadis râvilerinin nisbelerine de elde ettiği gözlemlerini toplamıĢ, bunları dair birbiriyle karĢılaĢtırmıĢ ve ondan sonra eserini eserler verdi. ġaban 630‘da Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 74 ———————————————— Tarihi Yansıtanlar———————————————–——— yazmaya baĢlamıĢtır. dir.12 Bu eser, biri Ġslâm öncesi ve diğeri Bu eser genelde el-Kâmil fi't-Târîh adlı Ġslâm sonrası olmak üzere iki bölümden mey- eser ile uyuĢmaktaysa da, zaman zaman ters dana gelmiĢ ve XII cilt halinde düzenlenmiĢ- düĢmektedir. el-Kâmil fi't-Târîh adlı eserde tir. Eserin bir ve ikinci bölümünde baĢlarda verilmeyen bazı bilgiler, bu eserde mevcuttur. Türk tarihinin ilk dönemleri hakkında bilgiler Mesela Ġmadüddin Zengî‘nin, babası öldürül- verilmektedir. Eserin Ġslâmî döneme ait Türk dükten sonra küçük yaĢta Musul emirleriyle Tarihi açısından en önemli bölümü, özellikle birlikte savaĢlara katıldığı anlatılarak onun sa- Selçuklulara ait bilgilerin bulunduğu X., XI. vaĢ ve siyaset konusundaki baĢarısının sebep- ve XII. ciltlerde yer almaktadır.10 lerine dikkat çekilmiĢ, bunun yanı sıra et-Târîhu'l-Bâhir Zengiler devrindeki ilmi ve idari müesseseler, fi'd-Devleti'l- Atâbekiyye (Târîhu'd-Devleti'l-Atâbekiyye onların fi'l-Mevsıl) Ġmadüddin Zengî ve Nüreddin Mahmud Ġbnü‘l-Esîr bu eserini yazmasının Musul‘a yaptıkları hizmetler, Zengî‘nin Haçlılar karĢısında gösterdikleri amacı, Zengilerin Ġslâm‘a, Müslümanlara, kahramanlıklar dile getirilmiĢtir.13 ailesine ve Ģahsına yaptıkları iyilikleri ve fe- Üsdü'l-Gâbe dakârlıkları dile getirmek, onların isimlerini Sahâbe (Ahbârü's-Sahâbe) fî Ma-rifeti‘s- sonsuzlaĢtırmak ve onları dünyaya örnek bir Sahabelerin hayatlarıyla ilgili, örnekle- hanedan olarak tanıtmaktır.11 Eser, yazarın ri arasında önemli bir eserdir.14 Eser ilk defa bizzat kendi müĢahedeleri, görgü tanıkları ve Mısır'da yayınlanmıĢ (1863-1869), daha sonra baĢka eserlerden de elde edilen bilgilerle ka- çeĢitli baskıları yapılmıĢtır.15 leme alınmıĢtır. Zengî Hanedanlığı hakkında el-Lübâb fî Tehzîbi'l-Ensâb önemli bilgilerin yanı sıra dönemin sosyal ve Semanî‘nin Kitabu‘l-Ensab‘ının ilaveli bilim hayatı hakkında da bilgiler içermekte- ve tashihli muhtasarıdır. Üç cilt halinde tertip Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 75 ———————————————— Tarihi Yansıtanlar———————————————–——— ettiği bu kitabın mukaddimesinde, telif esna- Ġbn Hallikan‘ın, kendi zamanında çok sında göz önüne aldığı kuralları dokuz madde yaygın olarak kullanıldığını belirttiği eser, Ġs- halinde sıralamıĢtır. Sahasındaki önemli mü- lâm toplumunun sosyal yapısı açısında zengin racaat kitaplarındandır. Wüstenfeld tarafın- malzeme içermektedir. Suyuti de kitabı, dan 1835 yılında Göttingen‘de, 1358/1356 Lübbü‘l-Lübâb fî‘t-Tarihi‘l-Ensab adıyla ihti- yılında Kahire‘de daha sonra Beyrut‘ta olmak sar etmiĢtir. Ġbnü‘l-Esîr‘in, bunlardan baĢka üzere defalarca yayınlanmıĢtır.16 Bu eser aynı Tarihu‘l-Mevsıl adlı tamamlanmamıĢ bir çalıĢ- zamanda sahabe biyografilerini de içermekte- ması bulunmakta, ayrıca ona ait olmayan diğer dir.17 bazı eserler de ona nispet edilmektedir.18 ———————————————————————————————————————————————- DĠPNOTLAR 1 Abdülkerim Özaydın, “İbnü’l-Esîr, İzzeddin”, DİA, XXI, İs- 10 Afşin Ünal, İbnü’l-Esir’in “el-Kamil fi’t-Tarih” Adlı Eseri’- tanbul 2000, 26-27. nin “Selçuklu Kültür ve Medeniyeti” Bakımından Bir Değer- 2 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) lendirilmesi, 115. 3 Abdülkerim Özaydın, 26-27. 11 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) 4 Hacı Mehmet Altuntaş, İbnü’l-Esir’in (160-1232) el-Kamil 12 Hacı Mehmet Altuntaş, 8. Fi’t-tarih Adlı Eserine Göre Haçlı Seferleri, Şanlıurfa 2007, 6. 13 Abdülkerim Özaydın, 26-27. 5 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) 6 Abdülkerim Özaydın, 26-27. 14 Hacı Mehmet Altuntaş, 8. 7 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) 8 Hacı Mehmet Altuntaş, 7. 15 Abdülkerim Özaydın, 26-27. 9 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) 16 www.siyerinebi.com (Erişim Tarihi: 15.11.2016) 17 Hacı Mehmet Altuntaş, 8. 18 Özaydın, 26-27. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 76 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— CEMAL TOKSOY FATMA TOKSOY, ġARKIN EN SEVGĠLĠ SULTANI SELÂHADDÎN EYYÛBÎ Eseri tanıtmaya çalıĢacağız. Cemal Toksoy- Fatma Toksoy, Bağdat‘a gelip yönetimi ele geçirdiler. ―ġarkın En Sevgili Sultanı Selâhaddîn Selçuklu Eyyûbî‖, Ġstanbul: ġule Yayınları, 2015, 447 Sultanı Tuğrul Bey, Büveyhîlerin halife üzerindeki etkisini sona Sayfa, Kaynaklar, Açıklamalı Lügatçe, Di- erdirmek için Bağdat‘a girdi. Büveyhîlerin zin‘den oluĢmaktadır. karĢısında halifenin yanında yer alan Selçuklu- Selâhaddîn Eyyûbî‘nin YetiĢtiği Dönem lar, Sünnî mezhebine sıkı sıkıya bağlıydılar. Kısaca Siyasî Görünümü Bundan ötürü ġiî mezhebini her yerden silme Selâhaddîn‘in yetiĢtiği ve bütün mü- çabasını gösterdiler. Selçuklular, ilk olarak cadelelerin geçtiği topraklar, Abbasîlerin hâ- 1070‘te DımaĢk‘ı ele geçirdiler. DımaĢk‘taki kimiyetindeydi. Abbasîler halifelerinin fiilî Fâtimî hâkimiyetine son verdikten sonra, Mı- olarak otoriteleri çok zayıftı. Ancak manevî sır‘daki Fâtimî iktidarına son vermek için sal- olarak son derece güçlü bir etkiye sahiptiler. dırsalar da baĢarılı olamadılar. (22-23) (21) DımaĢk ile yetinmek zorunda kalan Abbasî döneminin sonlarına doğru Selçuklular, bu bölgeyi atabeglerine ikta ola- hilafet makamı, siyasî olarak zayıflamıĢ, bir- rak verip burayı kendilerine bağladılar. Sel- çok devletçik kurulmuĢtu. Topraklarını geniĢ- çuklular, Bağdat‘a hâkim oldukları müddetçe letmek için sürekli savaĢ durumundaydılar. merkezi bir devlet oluĢturmadılar. 1092 yılında Hilafetin merkezi olan Bağdat, ġiîlerin ve Sultan MelikĢah‘ın vefatıyla oğulları ve kar- Sünnîlerin hâkimiyet mücadelelerine sahne deĢleri arasında taht kavgaları baĢladı. Bundan olmuĢtur. ġiî, Ġsmâilî, Büveyhîler, Sünnîler Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 77 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— dolayı merkezî otorite zayıfladı. Haçlı saldırı- mına sahip oldular. Bizans kıralı Aleksios, larına karĢı durmaya çalıĢtı. Selçukluların Türkleri bu bölgeden kovmanın güçlü bir ordu içinde bulunduğu karıĢıklıktan iki türlü tehli- ile mümkün olabileceğini düĢünüyordu. Bun- ke arasında kaldı. Ġlki, iktalar verilen dan dolayı Batı‘dan ücretli askerler temin et- atabeglerin tamamı bağımsız birer hükümdar mek için Papa II. Urbanus‘tan izin istiyordu. gibi hareket etmeleri ikincisi ise, Selçuklula- Katolik Kilisesi‘nin düĢüncesine göre, rın devlet otoritesinin zayıflamasında yararla- Arabistan‘ın tümü Mısır, Afrika‘nın büyük bir nan Haçlılar, Trablus, Kudüs, Antakya ve Ur- bölümü ve Ġspanya‘yı ellerinde bulunduran fa‘da dört Latin emirliğini kurmalarıdır. (23- Müslüman Araplar, Bizans ve Avrupa için teh- 24) likeli idi. Bizans, 1054 yılında papa tarafından Fâtimîler ise siyasî bir tavırla, mezhep aforoz edilip papalığın dıĢında bırakılmıĢtı. Bu propagandasından baĢka bir amaç gütmüyor- nedenle 1071‘de Alparslan ile karĢılaĢıp Avru- du. Bundan dolayı baĢta Selçuklular olmak pa‘dan yardım almamıĢlardı. üzere diğer, Sünnî devletlere düĢman gözüyle Katolik Papa II. Urbanus; 1095 yılında bakıyorlardı. Clermont Konsili‘nin sona ermesi nedeniyle Suriye‘yi hâkimiyeti altında bulundu- bir çok soylu, Ģövalye ve derebeylerinin hazır ran Zengîler de Fâtimîler ve Selçuklular ara- bulunduğu törende ―Kudüs ve Filistin‘e kutsal sında sıkıĢıp kalmıĢtı. Ġmâdüddin Zengî‘den sefer düzenleme‖ çağrısında bulundu. Bu çağrı baĢlayarak bütün Zengî sultanları Haçlılar ile halktan çok Ģövalyeler üzerinde etkili oldu. yapılan mücadelelerin lideri olarak göze çarp- Papa II. Urbanus‘un dediği gibi; ―Doğuda maktadır. (24-25) Müslümanlar tarafından öldürülen, köle yapı- Avrupalılara Göre Haçlı Seferlerinin Se- lan ve kendilerine yardım bekleyen kardeĢleri- bepleri ne‖ koĢmak mecburiyetindeydiler. Herkes bunu ilâhî bir emir olarak kabul Hz. Ömer Kudüs‘ü fethettiğinde Ģehri ederek, Doğu‘yu yeni bir gelecek ve kurtuluĢ yakıp yıkmadı. Ortaçağ‘da çizilen haritalarda kapısı olarak gördü. Bu baĢlangıçta Haçlı sefe- Kudüs dünyanın merkezi olarak gösterilir. Üç rinin yapılmasına, daha sonra da Ġslâm‘ı yok semavî dinin ortak merkezi olan bu Ģehir hu- etme fikrinin temelinin atılmasına sebep oldu. zur ve barıĢ içinde olmamıĢtır. (27-29) (30-31) 1071‘de Bizans orduları, Malazgirt I. Haçlı Seferi (1096-1099) savaĢından sonra Selçuklular tarafından boz- Papa II. Urbanus ve keĢiĢ Pierre guna uğratılınca, Türkler Ġstanbul kapılarına L‘ermite dinî duygularını öne sürerek, Avru- dayandılar. Anadolu ve Mezopotamya‘da bu- pa‘daki kıtlığa çare bulmak ve toprak kazan- lunan Müslüman topraklarının büyük bir kıs- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 78 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— mak için Ġslâm ülkelerine sefer yapılmasını rada kurdular (1097-1098). Daha sonra Antak- istiyordu. Hıristiyan olmayan bütün Ģehirler ya‘yı yağmalandı. Kral Aleksios askeri bir amacı- Prenkepsliğini kurarak Kudüs‘e yöneldiler. nın olmadığını gördükten sonra bu gruba Ġs- (39-41) iĢgal edip 1098‘de Antakya tanbul‘da kalmalarını söyledi. Fakat hiç kim- 1099‘da Kudüs‘e gelen Haçlılar yol se bu tavsiyeye uymadı önlerine çıkan bütün üzerindeki köy ve kasabaları yağmalamaya kasabaları yağmaladı. Türkler ise daha fazla devam ettiler. Açlıktan sayıları iyice azaldı. dayanmayıp Dorylaion yakınlarında Drakon ĠĢgalden sonra Haçlılar, Kudüs Haçlı Krallığı- savaĢında onları yok etiler. nı ilân ettiler. Gedofroi‘yi kral yaptılar. Böyle- Düzensiz halk seferlerinden sonra 80 ce Kudüs zor bir döneme girdi. 1118‘de Trab- binden oluĢan Ģövalyelerden düzenli Haçlı lus‘u iĢgal edip Benî Ammar Emîrliğin son orduları farklı yollardan ilerleyerek Ġstanbul‘a vererek Trablus kontluğunu kurdular. (41-44) ulaĢtı. Bizans Ġmparator‘u Aleksios daha ön- II. Haçlı Seferi (1147-1149) ce Türkler tarafında ellerinden alınan Bizans Urfa Haçlı Kontluğu Horasan‘dan Ana- Topraklarının geri verilmesi Ģartıyla anlaĢma dolu‘ya Türklerin geçiĢine engel oluyordu. Ur- imzaladı. Bizans‘ın her türlü desteğini alan fa‘nın fethi Haçlıları telaĢlandırdı. ġehrin tek- ordu, Selçukluların baĢkenti Ġznik‘i kuĢattı. rar Müslümanların eline geçmesinin ardından Korkan Ġznik halkı direnmeden Ģehri teslim Halep ve ġam da Nureddin tarafından alınınca, etti. Haçlılar herhangi bir direniĢle karĢılaĢ- hedefin Antakya ve Kudüs‘ün olduğunu anla- madan ve Ermenilerin de desteği ile ilk önce yan Kudüs kralı, Papa‘dan yardım istedi. Ruha‘yı kuĢattılar. Ġlk Haçlı Kontluğunu buYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 79 -———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— II. Haçlı seferinin vaizi Bernard, hal- manı oldu. ka; ―eğer akılı bir tüccarsanız, eğer bu dünya 1149‘da Üner‘in ölümüyle yerine mallarına sahip olmak istiyorsanız size fevka- Tuğtekin‘in torunu Anık geçti. DımaĢk‘ın bü- lade pazarlar gösteriyorum, bu fırsatı kaçır- tün iĢlerini Necmeddin Eyyûb yönetmeye baĢ- mayın‖ diyerek seferi cazip bir hale getiriyor. ladı. 1151 yılında Selâhaddin, Halep‘e amcası- Alman imparatoru III. Conrad ve Fransa kralı nın yanına gitti. Amcası onu Nûreddîn ile ta- VII. Louis asker toplayarak Anadolu‘ya hare- nıĢtırdı. 18 yaĢındaki Selâhaddin‘i DımaĢk ket ettiler. ġurta emîrliğine getirdi. Bizans imparatoru, Selçuklu ordusu- Selâhaddin‘in kendisini göstermesi nun gücü, yiyecek bulmanın zor olduğunu Fâtimîler üzerine yapılan seferde olmuĢtur. bildiğinden Conrad‘a Ege ve Akdeniz sahilini Mısır‘da halifenin etkisi azalmıĢ, ülkeyi takip ederek Kudüs‘e gitmelerini tavsiye etti. ―Sultan‖ unvanını taĢıyan vezirler yönetmeye Conrad hayatının hatasını yaparak en kısa baĢlamıĢtı.(60-64) yoldan Ġznik‘ten Doğu‘ya yöneldi. Selçuklu Nureddin, 1164‘te ġîrkûh‘u Mısır‘a Sultanı I. Mesud yol boyunca vur kaç takti- gönderdi. Selâhaddîn‘i de onun yardımcısı ve ğiyle Alman ordusun büyük kayıplara uğrattı. öncü kuvvetlerin komutanlığı ile görevlendir- Alman olarak di. Selâhaddin ġarkîye‘yi alarak, burayı koru- Miryokefalon‘da yapılan savaĢta bozguna mak amacıyla Billâs‘i kuĢattı. Burada yapılan uğradı. (59). savaĢı ġîrkûh‘un ordusu kazandı. Kudüs kralı Ġmparatoru son Kudüs krallığı askerlerinin de katılmasıyla DımaĢk‘ı büyüyen, kuĢattı. üç devletin Seyffeddin Amaury, Nûreddîn Zengî‘nin ordularını Mı- ordusu Gazi sır‘dan kovmak için harekette geçtiyse de ba- ve Ģarılı olamadı. ġâver Haçlılar ile iĢ birliği için- Nureddin ordularını toplayarak Üner‘e yar- deydi. dım etmek istedi. Yardım isteklerini kabul Nureddin Zengî 1174‘te Anadolu‘ya etmeyen Üner, Ģehri ele geçirmelerinden kor- sefer düzenledi. DaniĢmentlileri kendine bağ- kuyordu. Haçlılar ile anlaĢma yoluna gitti. ladıktan sonra hastalanıp öldü. Nureddin öldü- Antakya Prensliğine yardım etmek ve ğü zaman, Selâhaddin Mısır ve çevresine hâ- Urfa Kontluğunu yeniden kurmak için baĢla- kim olmuĢtu. Selâhaddin Sultan‘ın ölümünü yan sefer hüsran ile sonuçlandı. I. Haçlı seferi Frenklerden öğrendi. Ġnanmak istemedi. sırasında Anadolu‘da kurulan küçük Ģehir devletleri Selçuklular tarafından Kudüs kralı, Nureddin‘in ölümünden yıkıldı. sonra oğulları arasındaki çekiĢmeyi fırsat bile- Nûreddîn Zengî‘nin Suriye‘deki hâkimiyeti rek Banyas kalesini kuĢattı. Burada hâkimiye- artı. Nûreddîn ve Mahmud Zengî‘den sonra tini ilân eden Ġbnü‘l-Mukaddem kuĢatmaya on Selâhaddîn Eyyûbî‘de onların en büyük düĢ- beĢ gün dayandı. Haçlı esirlerini serbest bırakYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 80 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— mak, Selâhaddîn‘e karĢı birlikte hareket et- Mardin ve Hasankeyf elçilerini esir aldı. mek gibi Ģartlarla Kudüs kralı ile anlaĢıp ku- 1177‘de Selâhaddîn Haçlılar üzerine yürüdü. Ģatmadan kurtuldu. Sultan Selâhaddîn, Ġbnü‘l Selâhaddîn‘in son anda yolunu değiĢtirerek - Mukaddem’in Frenkler ile yaptığı bu anlaş- Askalân‘a yönelmesi hayatına mal olmak üze- maya karĢı çıktı. reydi. Etrafındaki güçlü komutanlar ve Mem- Nureddin‘in ölümünden sonra 1174‘te lûk askerlerinin üstün gayretiyle ölmekten kur- Kudüs Kralı Amoury öldü. Yerine oğlu IV. tulup geri çekildiler. Kudüs Kralı IV. Baudoin Bauldoin, geçti. Nûreddîn gibi Amaury de bir zafer olarak algılasa da tam anlamıyla bir arkasında mirasına sahip çıkacak kimseyi bı- zafer olmadı. Selâhaddin daha sonra Haçlı ka- rakmamıĢ. Selâhaddin Mısır‘da vezir olarak lelerini bir bir düĢürüyordu. (150) bulunduğu birkaç yıl içinde çevre ülkelerle Sultan Selâhaddin Eyyûbî 1185 yılında barıĢı sağlayacak iliĢkiler kurmaya dikkat et- hastalandı. Hastalığını kimseye belli etmeme- ti. ye çalıĢıyordu. ġiddetlenen ağrılarından dolaSelâhaddin Eyyûbî Nureddin‘in mira- yı Haran‘a gidip istirahata çekildi. Müslüman- sını korumak için uygun bir fırsat bekliyor. lar üzülüyor, kâfirler ise oldukça sevinçliydi. Mütevazi kiĢiliğinden dolayı DımaĢk‘ta çıkan Ölüyor korkusuyla sultandan vasiyetini yap- karıĢıklıklar onun çocuklarından herhangi masını istediler. birine taraftar gözükmemek için müdahale Sultan kardeĢi Âdil Ebû Bekir ile kar- etmedi. Entrika üstüne entrika duyuyordu. deĢinin oğlu Takıyyüdin Ömer ve oğulları Mukaddem‘in efendisi Aziz Osman ve Efdal Ali‘yi kastederek Nureddin‘in evinin haklarına göz diktiğini ―Geriye Ebubekir, Ömer, Osman, Ali‘yi bıra- söyleyerek propagandalar yaptı. (115) kıyorum bu yüzden hiçbir endiĢem yoktur, ― Selâhaddin‘i Nureddin, çocukları iktidar peĢinde dedi ve topraklarını aralarında bölüĢtürdü. (183) koĢuyorlardı. Bunu fark eden Selâhaddin 1174‘te Abbasî halifesine mektup göndererek Uzun bir zaman sonra sultan ağır hasta- hâkimiyetini tanımasını istedi. Selâhaddin lığından kurtuldu. Selâhaddin hasta yatarken artık el-Melikü‘s-Sâlih‘in vasisi olmadığını yanında amcası Nasıruddin b. ġîrkûh vardı. ilân etti. Zengî ailesi, Selâhaddin‘in bağım- Hıms ve Rahbe ġehirleri onun iktasıydı. Eğer sızlığını kabul edecek Sultan denilen yerde Selâhaddin ölürse bu Ģehrin kendisine teslim yapılan savaĢta Seyfeddin Gazi komutasında- etmesini istedi. DımaĢk‘ı zapt edecekti. Ġstedi- ki itilaf kuvvetlerini yendi. ği olmadı. Selâhaddin iyileĢti. Kurban bayramı gecesi öldü. 1177‘de Kudüs Kralı IV. Baudoin, telkinlerle 1175‘te yapılan saldırmazlık anlaĢ- Haçlılar cephesinde olayların ardı arka- masını bozarak, Mısır‘a Selâhaddin için gelen sı kesilmiyordu. Kerek Prinkepsi Renaud de Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 81 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— Chattillion baĢlı baĢına bir sorundu. Kerek Ģehri kılıç zoruyla alacağına yemin ettiğini‖ Prinkepsi, ticaret kervanlarını serbestçe do- söyleyerek elçiyi geri gönderdi. (212) laĢması anlaĢmasına uymayarak toprakların- Kudüs, 1187‘de Mirac gecesi günü dan geçen bir kervana el koydu. Peygamber Selâhaddin‘e teslim edilmiĢti. Müslümanlara Efendimiz‘e hakarete bulundu. yapılan bütün kötü muamelelere karĢılık, Selâhaddin, Kudüs Kralı Gui‘ye elçi Selâhaddin oldukça Ģefkatli davranıyordu. Bü- göndererek esirlerin serbest bırakılmasını is- tün esirleri fidye karĢılığında serbest bırakmıĢ- tedi. Fakat Gui, krallığı ele geçirirken Kerek tır. Prinkeps‘i çok yardım etmiĢti. Ondan dolayı Prinkepsliği‘ne sığınmak üzere yola çıkan Hı- Sultan‘ın elçilerini kabul etmedi. 1187‘de ristiyanlar anlaĢma hükümleri bozulmuĢ ve Selâhaddin Selâhaddin, Kudüs‘e yerleĢmelerine izin ver- Mısır, Suriye, Anadolu ve Irak‘tan asker top- di. ladı. Orduyu Saffûriye ve Akka üzerine gön- Kudüs‘ün fethinden kabul sonra edilmedikten Antakya sonra Selâhaddin Eyyûbî‘nin Kudüs‘ü feth derdi. Ordusu Nisan 1187‘de Saffûriye‘de ettikten sonra Haçlı kalelerini bir bir teslim Haçlı ordusunun en seçkin birliğinin saldırısı- aldı. Papa III. Urbanus üzüntüden öldü. Erine na uğradı. Bu seçkin birlik ağır bir yenilgiye VIII. Gregorius seçildi birkaç ay sonra uğradı. (189) Gregorius öünce yerin III. Clemens gel- Kudüs‘te savaĢçı olarak Haçlı Ģöval- di.katolik klisesi, Avrupa‘dan yeni bir ordu yelerinden Balian ve Patrik Heraklios‘tan kurmalarını istedi. Papa‘nın davetine ilk gelen baĢka Ģehri savunacak asker kalmamıĢtı. Alman Ġmparatoru Fredrick Barbarossa oldu. Bundan dolayı Balion çocukları Ģövalye ilan II. HAÇLI SEFERĠ ederek halkı heyecanlandırmaya çalıĢtı. Ço- III. Seferinde sadece güç savaĢmadı. cuklara kılıç dağıttı. Zaten baĢka seçeneği de Ģövalyeleri, Müslüman âlimler ordugâhta gezerek askerleri Hıttin‘de ve daha sonradan alınan kalelerde motive etmeye çalıĢıyorlardı. Alman Ġmparato- ya öldürmüĢ ya da esir almıĢtı. Selâhaddin ru Barbarossa‘nın Kudüs‘ü geri almak için ha- Kudüs‘ü büyük bir orduyla iĢgal ediyor. ġehri reket ettiğini duyan Sultan durumun ciddiyeti- savunacağını Patrik ni anladı. Abbasî halifesine haber gönderdi. Heraklios Selâhaddin‘e Ģehri teslim edeceğini halife sarayını terk etmeyip biraz mal gönder- fakat kimseye zarar gelmeyeceğine dair elçi di. Halifeye farz olan bu savaĢı bizzat yönet- gönderiyor. Sultan teklifi kabul etmedi. mesi gerekiyorken sarayında kalmayı tercih ―Onların daha önceki barıĢ görüĢmelerinden etti. Hıristiyanlar yaĢanan onca hezimetlere gururlanarak çekildiklerini, kendisinin ise rağmen direnmeye devam ediyorlardı. Batı yoktu. Çünkü Selâhaddin anlayan Balion ve Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 82 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— Avrupa, ġam topraklarına gönderdiği yardımı kesmedi. Üstelik savaĢ meydanına o günkü Avrupa‘nın en büyük kralları gelmek üzere yola çıktı. Fransız Kralı Philiph Ougust, Ġngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard 1191‘de Akka‘ya ulaĢtı. KuĢatma sırasında Hıristiyan ordugâhında, Richard, Philiph ve Leopold savaĢ ganimetlerini paylaĢma konusunda anlaĢamadılar. Conrad ve Gui arasında ise Akka‘da ―Ġkinci Krallık‖ adı ile kurulacak devletin kralı kim olacak konusunda anlaĢamadılar. (267) mıĢtı. Hemen her gün Haçlıların hücumuna uğrayan, buna karĢılık Müslümanların da ku- Haçlı seferlerine büyük emellerle katı- Ģatmayı yarma giriĢimleri oluyor. Bir haberci lan Ġngiltere Kralı Richard, Kudüs‘ü alamaya- Selâhaddin‘e gelerek, eğer yardım gelmezse cağını kutsal topraklardan çekilmek zorunda Akka‘nın daha fazla dayanamayacağını söy- kaldığını hissetmiĢti. Selâhaddin‘e, Kudüs‘ü ledi. Ali b. MeĢtûb‘un Frenklerin Ģartlarını ve Kutsal Haçı kendilerine bırakılması Ģartıyla kabul ederek anlaĢmaya hazır olduğunu da barıĢ yapabileceğini bildirdi. Selâhaddin ise söyledi. Yapılacak bir Ģeyin olmadığını anla- ―bu mübarek beldeyi bir Hıristiyan‘a teslim yan Selâhaddin, anlaĢmaya uydu. Ordusunu etmektense canını vermeyi tercih edeceği ve alıp ġefriâmm‘a gitti. bu beldenin asla bir putperest Ģehir olmayacağını,‖ söyledi. (285) Akka‘ya giren Haçlılar bütün halkı esir aldı. Camileri kiliseye çevirerek ilk anda Haçlılar bu seferden de baĢarı elde ede- Ģartlara uymayacağını gösterdi. medi. Kıbrıs‘ın alınması Ġngiltere için bir kazanç oldu. Haçlılar hemen buralarda sökülüp Haçlılar arasında Ģehrin paylaĢılması atılabilecekken Akka‘yı ve kıyı bölgelerinde konusunda tartıĢmalar baĢladı. Önce Richard bazı kaleleri ellerinde bulundurarak yüzyıl da- ile Avusturya dükü aynı zaman da Alman ku- ha kalma Ģansını yakaladılar. mandanı Leopald arasında bayrak yeri anlaĢmazlığı baĢladı. Daha sonra ise Kudüs Kralı Birçok devlet baĢkanı gibi iĢlerin yo- Gui ve Conrad arasında taht kavgası baĢla- ğunluğu ve güvenlik sebebiyle Hac farzını ye- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 83 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— rine getirmemiĢ. Hac farzını yerine getiren Otoritelerini pekiĢtirmek için Hıristi- hacıları büyük bir sevinçle kabul etti. yanları kıĢkırtarak seferler düzenleten Kilise DımaĢk‘a döndükten 4 ay sonra da sıtma bir ve din adamları halkın kendilerine olan güveni rivayete göre de menenjit hastalığına yaka- sarstılar. Skolastik düĢünce zayıflayarak insan- landı. lar üzerindeki etkisini yitirdi. BaĢlangıçta kaSon günlerini yaĢadığını anlayan Sul- zanılan baĢarılar Papalığın gücünü arttırmıĢtır. tan Selâhaddin bütün yetkileri oğlu el- Daha sonraki baĢarısızlıklar Kilisenin, halkın Melikü‘l-Efdal‘e bıraktı. Selâhaddin Kur‘an ve yöneticilerin nazarındaki prestijini aldı. ve Hadis‘e çokça düĢkün, edebiyata, tarih ve Müslümanlar ise bu seferden onarılma- coğrafyaya tutkuluydu. Oldukça cömertti. yacak yaralar aldılar. Doğu‘nun zengin ticaret Selâhaddin Eyyûbî‘nin ölümünden merkezinden, Anadolu‘nun birçok Ģehri eko- sonra Haçlı seferleri devam etti. 1202-1204 nomik bakımdan zarar gördü. Bizans ve Ege yılları arasında IV. Haçlı seferi oldu. Bu sefer kıyılarındaki bazı topraklar ele geçirildi. Ġslâm her ne kadar Müslümanlar için düzenlendiyse dünyası Moğol saldırıları karĢısında daha da de hedefini ĢaĢırarak Ġstanbul‘un iĢgali ile zayıflamıĢ bir Ģekilde çıkmak zorunda kaldı. sınırlı kaldı. 1217-1221 yılları arasında V. Haçlı seferi oldu. 1212‘de Fransa ve Almanya‘dan hareket eden binlerce çocuk, kutsal toprakları kurtarmak için Marsilya limanından hareket ettiler. Fırtınada gemileri batınca birçoğu öldü. 1228‘de VI. Haçlı Seferi 12481250 yılları arasında VII. Haçlı Seferi, 1270‘de VIII. Haçlı seferi yapıldı. Selâhaddin‘in ölümünden sonra yapılan bütün Haçlı Seferleri baĢarısız olmuĢtur. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 84 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— NEVZAT KELEġ, ġEDDÂDÎLER (951-1199) ORTAÇAĞDA BĠR KÜRT HANEDANI Eseri Tanıtmaya çalıĢacağız. Nevzat KeleĢ, ġeddâdîler (951-1199) tu. Bundan dolayı halifelerin eyaletlere tayin Ortaçağda Bir Kürt Hanedanı, Bilge Kütür ettiği valiler bağımsızlığını ilân etmeye baĢla- Sanat Yayınları, Ġstanbul 2016, 318 Sayfa, mıĢtır. Bibliyografya, Ġndeks, haritalardan oluĢmak- Arrân, Emevîler döneminde Müslü- tadır. manların hâkimiyetine girmiĢtir. Bu bölgenin Bu eser bir önsöz, ġeddâdîler‘e dair yönetimi yıllık haraç karĢılığında Sâsânîler‘in kaynaklar, giriĢ ve dört bölümden oluĢmakta- soyundan geldiğini söyleyen Mihrânî prensle- dır. Her bölümün kendi alt baĢlıkları vardır. rine bırakılmıĢtır. Son Arrân prensi Vara Trdat Bu aldığımızda idi. Varaz‘ın öldürülmesiyle Arrân ve ġekî, ġeddâdîler kimdir, kurucuları kimdir, nereler- Ermeni valisi Sehl b. Simbat‘ın hâkimiyetine de hâkimiyetini sürmüĢtür, hangi coğrafyada girmiĢtir. eseri değerlendirmeye kurulmuĢ gibi soruların cevabını buluyoruz. Simbat, Abbâsî halifeleriyle iliĢkilerini ġeddâdîler‘e dair kaynaklara (syf 15-42) de- korumak için Babek‘i yakalayıp halife el- ğinilmiĢ ve coğrafyasından (43-56) bahsedil- Mu‘tasım‘a teslim etti. miĢtir. ġirvânĢâhlar‘ın ilk atası eĢ-ġeybânî idi. Eserin ilk bölümünde ―ġeddâdîler‘in KuruluĢu‖ Ailenin ġirvânĢâh unvanıyla bağımsız bir hale (syf 57-118) adlı baĢlıkla gelmesiyse el-Mütevekkil‘in öldürülmesinden ġeddâdîler‘in kuruluĢunu anlatıyor. sonra torunu Haysem b. Halid dönemine rast- Abbâsî merkezi yönetiminin siyasî lanmaktadır. Bu tarihten sonra ġirvânĢâhlar gücünü yitirmiĢ eyaletler hilafetten kopmuĢ- daha çok ġirvân ve el-Bâb bölgesinde faaliyet Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 85 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— göstermiĢtir. Hamdanî ve ed-Dabbî ile Dvin‘e gelme ihtimalidir. Ġkinci ihtimal ise Muhammed b. Sâciler, Abbâsî halifeliğinin dağılması sürecinde Azerbaycân, Arrân ġeddâd‘ın, Deysem‘in himayesinde ve onun ve görevlendirilmesiyle Ģehre yerleĢmesidir. Mu- Ermîniyye‘nin Abbâsîler sonrası siyasî tarihi- hammed‘in Dvin‘de kontrolü ele geçirmesin- nin Ģekillenmesinde önemli rol oynamıĢtır. den sonra Merzubân adına Azerbaycân ve Aslen Türk kökenli bir ailedir. Ġslâm devleti Arrân‘ı idare etmeye çalıĢan oğlu Merzubân hizmetinde görev yapan ilk üyesi Ebü‘s-Sac ile yaptığı mücadelelerden Musâfiriler‘le bir Divdâd b. Yusuf Divdest‘tir. Ebü‘s-Sac‘ın bağının olmadığını ortaya çıkarıyor. 869‘da ölümü üzerine oğlu Muhammed el- Rüknüddevle, AfĢin, Abbâsî Devleti idaresinde çeĢitli gö- Musâfirî Emîri Merzubân‘ı esir aldıktan sonra Fars‘taki revler yapmıĢtır. Ġktidarı yıllarında Arrân Sumeyrem Kalesine hapsetti. Daha sonra coğrafyasını kendi hâkimiyetine almıĢtır. Abdurrezak‘ı Azerbaycân üzerine gönderdi. Sacî iktidarının son bulunmasıyla Merzubân‘ın kardeĢi, Kürtlerin bağlılı- Azerbaycân, bir daha Abbâsî halifelerinin ğından dolayı Tarım Kalesinde bulunan Dey- müdahalesine maruz kalmamıĢtı. sem b. Ġbrahim‘i serbest bırakıp Hil‘at giydir- Vasıf el-ġirvânî ve Muflih di. Ġbn Abdurrezak ise Berdea civarında bulu- el- nan Kürtleri hezimete uğrattı. Yusufî‘den sonra iktidara Deysem b. Ġbrahim Deysem‘in Abdurrezak ile mücadelesi- el-Kürdî geldi. Ordusu Kürtlerden oluĢuyor- ni fırsat bilen el-Hamdanî ve Ġbrahim b. ed- du ve kontrolü elinde tutmuĢtu. Deysem‘in Dabbî de NeĢve ve Dvin‘i ele geçirdiler. Dey- veziri Ebü‘l Kasım Ali b. Câfer, Merzuban‘ı sem ve Azerbaycân‘ı alması için onu kıĢkırtmıĢ bu olanlara seyirci kalmadı. Abdurrezak‘ın Azerbaycân‘dan ayrılmasından onun için ordu toplamıĢtır. Daha sonra ordu- sonra NeĢve ve Dvin‘e yönelip burada bulu- sunun taraf değiĢtirmesiyle kaçmak zorunda nanları bertaraf etti. Uzun bir süreden sonra kalmıĢtır. kendi otoritesini kurdu. Ġslâm kaynaklarında ―Beni ġeddât ve Dvin‘de tüm bunlar olurken Ermeni ġeddâdîyan‖ Ermeni kaynaklarında ise ―ġatatik‖ Kralı I. Apas öldü ve yerine oğlu III. AĢot geç- Ģeklinde geçiyor. Bilinen ilk üyesi Muhammed b. ti. Ülkesinin birliğini yeniden kurduktan sonra ġeddâd Kurtak‘tır. Kurtak‘ın kim olduğu ve ner- büyük bir ordu kurdu. Babası krallığın baĢken- den geldiği bilinmiyor. tini Kars‘a yöneltmesine rağmen AĢot gözünü Muhammed b. ġeddâd‘ın tarih sahnesine Dvin‘e yöneltti. 30.000 kiĢilik ordusu ile Dvin‘e çıkıĢıyla ilgili iki ihtimal bulunmaktadır. Bunlar- doğru hareket etti. Muhammed b. ġeddâd‘ın, ilki, Muhammed b. ġeddâd‘ın el- Veyzur-Deyrmus hâkiminin ve Merzubân‘ın güç- dan Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 86 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— lü ordusuyla baĢ edemeyip 961 yılında Ani‘yi kendisine baĢkent yaptı. Eserin ikinci bölümünde ―Gence ġeddâdîler‘i‖ adlı baĢlık altında (109-210) Gence ġeddâdîler‘in siyasî hareketlerinden bahsetmektedir. Gence reisleriyle yaptıkları iĢbirliği sonucunda, ġeddâdîler Ģehre hâkim oldu ve el -Leşkerî Gence tahtına oturdu. Emîr Fadl, tahta oturan büyük kardeĢi el-LeĢkerî‘ye sesini çıkartmayıp onun tahta oturmasına razı oldu. LeĢkerî, Gence‘yi ele geçirdiği zaman Merzubân, Erdebil‘de bulunmaktaydı. 968- ġirvânĢâhlar‘a kaptırmıĢtı. Bu baĢarısızlıklar 969 Sâlâr Ġbrahim yılında, ġîrvân tahtında Merzubân‘ı Ahmed b. Muhammed ve kardeĢi Heysem b. lunuyordu. Fadl, ġervîn‘i tutukladıktan sonra Heysem ise Sâlâr Ġbrahim‘in yanından kaçaEmîr Ahmed Fadl, Merzubân‘a vekâleten ġervîn b. Merzubân bu- kadar uzanan bir sefer yaptı. Berdea‘ya geldi. hâkimi etti. deki hâkimiyeti almak için harekete geçti. Heysem, Ġbrahim‘e sığındı. ġirvân el-Bâb‘a el-Bâb sevk Merzubân‘ı öldürerek Gence ve diğer Ģehirler- Muhammed arasında taht mücadelesi vardı. rak öldürmeye Ģehrin yönetimini ele geçirdi. ġehrin yönetimi- b. ni ele geçirdikten sonra ilk iĢi ġeddâdîler‘in Abdülmelik‘e gidiyor. Sâlâr Ġbbrahim‘in Er- egemen olduğu bölgeleri ve kalelerin hâkimi- debil‘e geçmesi ġeddâdiler‘in Gence‘yi alma- yetine alarak otoritesini güçlendirdi. Daha son- sını kolaylaĢtırdı. ra Berdea‘ya yürüdü. el-LeĢkerî‘nin ölümü üzerine tahta karde- Fadl, Arrân‘ın güney ve batı bölgele- Ģi Merzubân geçti. Ancak LeĢkerî Arrân‘daki hâ- rinde bulunan Hıristiyan prensliklerin üzerine kimiyetinin mimarı olan Fadl‘ın tahta çıkmasını yürüdü. Fadl, gittikçe güçlendi ve Sevardik istiyordu. Merzubân oldukça güçsüz, tecrübesiz, bölgesine egemen oldu. dar görüĢlü ve tedbirsizdi. Bundan dolayı Sevardik bölgesine egemen olan Fadl, ġeddâdîler oldukça sıkıntılı günler yaĢamıĢtı. TaĢir-Dzoroget Bagratunî Krallığı ile hemsınır LeĢkerî‘nin ele geçirmiĢ olduğu bazı yerleri kaybetmiĢ, Musafirîler‘den aldığı oldu. Bagratunî Kralı II. Simbat devrinde kar- Berdea‘yı deĢi Gürgen bağımsızlığını ilân etti. Gürgen Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 87 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— ölünce yerine oğlu Davit Anhoğin geçti. Gürcistan‘ın merkezinde Tiflis‘in Müslüman emîri, Ebü‘l Fadl Ca‘fer b. Ali‘nin ken- Davit Anhoğin, Tiflis‘in, Ca‘fer‘î disine dost olacak hânedan olan ġeddâdîler ile emîrine baskısı, Severdik-TavuĢ mıntıkasın- iliĢkileri pek iyi değildi. Gürcü krallığına tâbi daki faaliyetlerinden dolayı Fadl ile karĢı kar- olması, Kartli ve Heretli aristovları arasında Ģıya gelmiĢtir. Davit‘in hızlı bir Ģekilde güç- iyi bir siyasî denge kurması baĢlıca nedeni ka- lenmesinden endiĢelenen Fadl, Davit‘e saldır- bul edilir. dı. Kur Nehri yakınlarında meydana gelen Gence ġeddâdîler‘i birçok sefere katıl- savaĢta Davit sağlam bir orduyla sağlam bir mıĢtır. Sefer yaparken baĢkent Gence‘ye de direniĢ gösterip Fadl‘ı mağlup etti. birçok sefer düzenlemiĢlerdir. Bizans impara- Fadl, Davit Anhoğin‘e karĢı aldığı toru Nicephoros, Gence‘yi kuĢatmıĢ fakat Ģehri yenilgiye rağmen, harekâta devam etti. Pasin- alamamıĢtır. ġeddâdî-ġirvânĢâh iliĢkileri Fadl ler bölgesinde Gürgen ve oğlu III. Bagrad döneminden itibaren dostane bir Ģekilde geliĢ- hüküm sürüyordu. Gürgen‘in ölmesiyle oğlu miĢtir. III. Bagrad Pasinler‘deki siyasî bölünmüĢlüğe Selçuklu sultanı, Tuğrul Bey öldükten son verdi. sonra yerine Alparslan geçmiĢtir. Alparslan 1064 Rey‘den hareketle Azerbaycân‘a yürüdü. Fadl‘ın dönemi, ġeddâdî tarihi açısın- Azerbaycân‘a yürüyen Sultan Alparslan ordu- dan önemlidir. Onun yönetiminde, ġeddâdî sunu ikiye ayırdı. Kendisi Gürcistan‘a yürür- hâkimiyetinin Arrân coğrafyasına yayılıp yer- ken oğlu MelikĢâh ve Nizâmülmülk‘ün baĢın- leĢmesini sağladı. Kırk yedi yıl iktidarda kal- da bulunduğu ordu da ġeddâdî arazisinde iler- dı ve Kasım 1031‘de vefat etti. ledi. Vefat eden Fadl‘ın yerine oğlu ve Gürcü Kralı II. Giorgi ile Kaheti Kralı veliahtı Ebü‘l-Fetih Musa geçti. Bu döneme Ağsortan, ülkelerine karĢı artan Selçuklu akın- dair, iktidarın kısa sürmesinden çok az bilgi ları karĢısında Ġsfahân‘da bulunan Sultan‘a mevcuttur. itaatlerini bildirdi. Belli Ģartlarda itaatlerini kabul eden Sultan, akınları durdurdu. Azerbaycân‘daki mirasın üzerine ku- Sultan MelikĢâh Ekim 1086‘da Suriye rulan Revvâdîler‘in, ġeddâdîler ile iliĢkileri seferine çıktı. Bu sefer esnasında ġîrvanĢâh iyi baĢlamamıĢtı. Fadl döneminde, uzun yıllar Ferîburz, Sultan‘a bağlılığını bildirdi. Daha Revvâdî, Dulefî ve Bagratunîler‘in üzerinde sonra Ġsfahân‘a dönen Sultan, Urfa‘yı ele geçi- hâkimiyet kurmaya çalıĢtıkları Dvin‘in fethi ren emîrlerinden Bozan‘ı, Gence‘de isyan et- ile ġeddâdîler‘in nehrin güney ve doğu bölge- miĢ olan ġeddâdî emîri, II. Fadl‘ın üzerine yol- leri üzerindeki niyeti açıkça belli olmuĢtur. landı. Bozan, Gence‘ye doğru yürüdü ve buraYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 88 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— egemenliği son buldu. Ebü‘l Heyca, Musâfirîler‘den Ebü‘l Heyca b. Ġbrahim‘i mağlup etti. Daha sonra eĢ-ġeybanî‘ye saldırdı. eĢġeybanî‘yi hezimete uğratan Ebü‘l Heyca Nahcıvân‘ı istilâ etti ve Dvin‘e ilerledi. Böylece her iki Ģehri ele aldı. Ebü‘l Heyca Vaspurakan seferi sırasında öldü. Yerine oğlu Memlân geçti. Memlân, eĢ-ġeybanî‘nin Dvin‘i almasına engel olamadı. Dvin‘deki hâkimiyetini sağlamlaĢtırmak isteyen eĢ-ġeybanî, II. Simbat ile anlaĢma yaptı. II. Simbat, Nahcıvân emîri eĢ-ġeybanî yı zapt etti. ile yaptığı anlaĢmaya rağmen Stephones Asogik‘in iĢaret ettiği üzere eĢ-ġeybanî‘yi za- Fadl, Selçuklu ordusuna direnmeye yıflatmak ve Dvin‘i almak için harekete geçti. çalıĢsa da esir düĢtü. Gence emîri bir süre tu- Aynı politikayı yerine geçen kardeĢi I. tuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ser- Gagik‘te sürdürdü. best bırakıldıktan sonra Dicle kenarında çileli Dvin dâhil bölgedeki öteki Ermeni bir hayat sürüp yokluk içinde ölmüĢtür. prensliklerini de kendisine tâbi kılan I. Gagik, Bu eserin III. bölümünde ise ―Dvin 1003-1004‘te Parisos ve Gerdman‘ı elinde tu- ġeddâdîler‘i‖ adlı baĢlıkla Dvin ġeddâdîler‘in tan Haçen- Artsah Krallığına ait toprakları siyasî hareketlerinden bahsedilmiĢtir (211- ġeddâdî Emîri I. Fadl ile aralarında bölüĢtüler. 233). I.Gagik‘in ölümünden sonra oğulları ġeddâdîler‘in siyasî Houhannes, III. Simbat ve IV. AĢot arasında kariyerlerinin yaĢanan baĢladığı yer (954-955), Sâlâr Merzubân b. iktidâr mücadelesi, I. Fadl‘ın, Arrân‘ın ve Sevan Gölü‘nün güneyine yayıl- Muhammed tarafından iĢgâl edilmiĢ, haneda- masını kolaylaĢtırdı. nın kurucusu Muhammed b. ġeddâd aĢiretiyle Çağrı birlikte buradan sürülmüĢtür. Vaspurakan Dvin ve çevresi Ebü‘l Heyca‘nın elin- Senekerim‘in Bey‘in seferi topraklarına oğlu Davit giren esnasında Oğuzlar, komutasındaki de bulunuyordu. Ebü‘l Heyca, eĢ-ġeybanî ile Vaspurakan ordusunu mağlup etti. Nahcıvân giriĢtiği savaĢta esir düĢünce Dvin baĢta ol- mevkisinde kendilerini karĢılamaya gelen Li- mak üzere Ermîniyye‘deki topraklarını Ebû parit Orbelian‘ın birliklerini püskürten Çağrı Dulef‘e kaptırdı. Musâfirîler‘in Dvin‘deki Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 89 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— Bey, daha sonra Nig bölgesine girdi. 1053 yılından beri Dvin‘i yönetmekte Oğuzlar, Bizans ve Ermeniler arasın- olan Ebu Nasr Ġskender, 1105 yılında Türk- da yaĢanan bu askerî ve siyasî geliĢmelerle I. men Hâkimi Kızıl Arslan tarafından öldürüldü. Fadl, ġeddâdîler‘in devletleĢme yolundaki ilk Böylece ġeddâdîler‘in Dvin kolu son buldu. tecrübelerini yaĢadıktan sonra Dvin‘e yürüdü. Bu I. Fadl devrinde 1021 yılında ġeddâdîler‘in IV. bölümünde ―Ani ġeddâdîleri‖ adlı baĢlıkla ġeddâdîler‘in Ani ilk mülkleri olan Dvin‘e kadar bütün toprak- kolunun siyasî hayatından bahsetmektedir (237 lar Çağrı Bey‘in hâkimiyetine girdi. Dulefî -317). Hanedanı üzerindeki Bagratunî egemenliğine Bizans‘ın 1045‘te Ermeni Bagratunî son verilmiĢtir. Dvin eserin ġeddâdîler‘in ilk Krallığının baĢkenti Ani‘yi ele geçirdi. Bütün yöneticisi Ebü‘l Esvâr ġavur‘dur. I. Fadl‘ın üç oğlundan Bagratunî toprakları biri olan Ebü‘l Esvâr‘ın Dvin‘deki idaresini Themalığına eklendi. Ani‘ye atanan ilk vali kabul edersek Dvin‘i de zapt ettiğini söyleye- Ġberya Theması Michael Lasites oldu. Ordu biliriz. Ebü‘l Esvâr özellikle batı istikametin- kumandanı olarak da Parakimomenos seçildi. de Ermeni Krallıkları ve Bizans‘a karĢı yapı- Ancak baĢarısız olan Dvin seferinden Michael lan seferlerin yürütücüsü olmuĢtur. Lasites yerine Parakimomenos ġeddâdîler‘in ana kolu olan Gence Bizans‘ın Katakalan yerinede Ġberya Kekamenos, Hetairiarkhes Kontantinos atandı. ġeddâdî Emîri el-LeĢkerî‘nin vefatı üzerine yerine oğlu geçti. Henüz çocuk yaĢta olan oğlu ÂnûĢirvân‘ın geçmesi huzursuzlukları da beraberinde getirdi. Dvin Emîri Ebü‘l Esvâr ġâvur yeğenini idareden uzaklaĢtırarak Gence tahtına oturdu. Böylelikle ġeddâdî hanedanının merkezi Gence oldu. Dvin ise kısa bir süreliğine vali ile idare edildi. Daha sonra Ebü‘l-Esvâr ġâvur oğlu Ebu Nasr Ġskender b. ġâvur‘u Dvin‘e yönetici olarak atadı. Ebu Nasr Ġskender b. ġâvur hakkında çok az bilgi bulunmuĢtur. Dvin ġeddâdîler‘i, Selçuklular ile iyi bir iliĢki kurmuĢ Ermîniyye ve Gürcistan‘a yönelik seferlerde Selçuklu ordusu ile hareket etmiĢtir. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 90 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— Kekaumenos, Büyük Zap Suyu kena- Haçlı Seferleri Kral IV. Davit‘e Gürcistan‘da rında Selçuklu ordusunu mağlup etti. Melik hâkimiyetini sağlanmasına olanak sağladı. Hasan‘ın öldürülmesinde, Vaspurakan valisi Kral Davit aynı dönemde kendi konumunu Bulgar Aaron ile birlikte hareket ettiler. 18 güçlendirmek için kız kardeĢini ġîrvânĢâh III. Eylül 1048‘te Hasankale önünde Ġbrahim Menûcehr ile evlendirilmiĢtir. Kendisi de Yınal komutasındaki Selçuklu ordusuna yine Kıpçaklar‘dan kız almıĢtır. Böylelikle iliĢkile- Aaron ve Gürcü Liparit ile karĢı koymuĢtu. rini olumlu yönde geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır. Sultan Alparsan‘ın 1064‘te baĢlattığı Gürcü tehlikesi ġeddâdî hâkimiyetindeki Ani‘- Ermîniyye seferinde Nahcıvân‘dan itibaren ye kadar geldi. ġavĢati, Klarceti Jahavati, Tao bölgelerini Ani ve çevresi Gürcüler ve Türkmen içine alan bir harekât yaptı. Daha sonra TaĢir- Beyleri tarafından sık sık saldırıya uğramıĢ Dzoreget Ermeni Krallığı ve Gürcü Kralı IV. bundan dolayı ġeddâdî emîri Ebü‘l-Esvâr II. Bagratî kendisine tâbi kıldı. ġavur‘un Ani‘yi satma giriĢimi Ermenilerde Bizans Ġmparatoru Konstantinos paniğe sebep olmuĢtur. Gürcü Kralı IV. Davit Monomakhos‘un uzun süren mücadelesine herhangi bir direniĢle karĢılaĢmadan Ani‘yi ele rağmen Ani‘yi alamadı. Selçuklu ordusunun geçirdi. en Ģiddetli ve kuĢatma savaĢına sahne olan Gürcülerin Ani‘yi alması buradaki yerlerden biri olan Ani, Sultan Alparslan ta- ġeddâdî hâkimiyetini ilk kesintisi olmuĢtur. rafından 16 Ağustos 1064‘te fethedildi. Ar- Kral IV. Davit‘in Ani‘yi almasıyla Emîr Ebü‘l dından Ani Katedrali‘nin tepesindeki haçı -Esvâr çocukları ve akrabalarıyla Gürcistan’a indirip camiye çevirdi. Gence ġeddâdiler‘in gitti. Yalnızca bir oğlu kurtuldu. Kurtulan bü- ortadan kaldırılmasını takip eden ve onların yük oğlu Fadlûn idi. Fadlûn Ani‘nin alındığını hüküm sürdüğü Arrân coğrafyası Muhammed duyunca geri almak için ġeddâdî ordusu ve Tapar tarafından yönetilmeye baĢlamıĢtı. Sultan Sencer‘den aldığı orduyla hareket etti. KardeĢi Berkyaruk ile üç savaĢın ardından Fadlûn öncelikle Gürcü Kralı‘nı Ani‘ye vali varılan anlaĢmaya göre Gence ve çevresi, tayin ettiği kiĢiden Ģehri geri istediyse de ala- Azerbaycân, Diyarbekir ve Musul‘u içine madı. Daha sonra Ani‘yi kuĢattı. KuĢatma bir alan Muhammed Tapar‘a bırakılmıĢtır. yıl sürmüĢ. Bir yıl boyunca aralarında Ģiddetli Gürcü Kralı IV. Giorgi‘nin 1089‘da çarpıĢmalar yaĢandı. Açlık ve kıtlık nedeniyle oğlu IV. Davit lehine tahtan çekilmesiyle Gürcü Krallığı Ani‘yi Fadl‘a teslim etmek zo- Gürcü Siyasî tarihinde yeni bir süreç baĢla- runda kalmıĢtır. mıĢtır. Selçuklu Sultanı MelikĢah‘ın ölümüy- IV. Fadl, Ani ġeddâdî tahtına oturduk- le ardından gelen melikler arasında çıkan taht tan sonra ġeddâdî iktidarı yeniden dirildi. Ani kavgaları ve 1096 yılından sonra baĢlayan Ģehri daha sonra da birkaç kez Gürcü Krallığı- Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 91 ———————————————— Kitap Tanıtımı———————————————–——— nın iĢgâline uğradı. Ancak ġeddâdîler hiçbir 951 yılında Dvin‘de tarih sahnesine Ģekilde iĢgâlcilere geçit vermediler. çıkarak 1199‘a kadar Gence, Dvin ve Ani merkezli olarak Arrân ve Ermenistan‘da yaklaĢık 248 yıl hüküm sürmüĢtür. Bu Kürt Hanedanı‘nı yine bir Kürt Gürcü BaĢkomutanı Zakaria Mkhargrdzeli tarafından ortadan kaldırılmıĢtır. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 92 ———————————————— Gözüme Takılanlar———————————————–—— (Mevlânâ‘dan Özlü Sözler) IĢığın Kalbi, Haz: M. Said Türkoğlu, Ġstanbul: Gelenek Yayınları, 2004. -Kalem bir gaddarın elinde oldu mu şüphe -Akıllı kişi, işin sonunu gönlüyle önceden gö- yok ki Mansur, darağacına çekilir.(17) rür, bilgisi az kiĢi ise iĢin sonunda o iĢ olup -İnatçı kişi, kendisini suçlu bilmedikçe gö- bitince görür. (26) zünden nerden gözyaĢı akacak? (21) -Akıllılar, önceden ağlarlar; bilgisizlerse işin -Ahmaklar baş olmuşlardır da akıllılar, bu sonunda baĢlarını vururlar. (26) yüzden baĢlarını kilim altına çekmiĢlerdir. -Aldanış terzisi, ömür atlasını ayların makasıy- (22) la parça parça keser. (28) -Ahmaklığın, bilgisizliğin yırttığı şey, artık -Oğul, bütün dünyayı testi bil; hem de ağzına yama tutmaz; ey öğütçü oraya hikmet tohu- dek bilgiyle, güzellikle dopdolu bir testi. (32, munu pek ekme. (23) 49) -Ahmağın rüyası aklıncadır; onun rüyası da -İnat etme, inat kutsuz bir şeydir. (32) kendisi gibi değersizdir, hiçbir Ģeye yaramaz. -Deniz, şüphe yok ki sellerin vardığı, kavuştu- (23) ğu yerdir. (34) -Akıl gemisi battı mı insan, gök kubbeye gü- -Allah birisinin perdesini yırtmak isterse, gön- neĢ kesilir. (24) lüne temiz kiĢileri kınama isteği verir. (38) -Akıllı birinden gelen cefa, bilgisizlerin vefa- -Öküzle eşeğe şekerden ne fayda var? Her ca- sından iyidir. (24) nın baĢka gıdası var. (38) -Akıllı kişi aza çoğa bakmaz; çünkü ikisi de -Aydın mum, yakanı olmadan mı yanar, yoksa bir sel gibi akar gider. (25) bir bilgi sahibi yakan olunca mı? (39) -Dostu, yarın senden tiksinir görmek istemez- -İster yavaş gitsin, ister tez koşsun arayan bu- sen, bir akıllı kiĢiyle, bir akılla dost ol. (25) lur. Ġki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan. (45) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 93 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Zahitlik, tohum ekmeye çalışmaktır; marifet- -Bilgi; sınırı, kıyısı olmayan bir denizdir; bilgi se ekilmiĢ tohumun bitmesidir. (46) dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Binler- -Gönül bahçesinden bir çöp bile eksilse akıllı ce yıl ömrü olsa gene de araĢtırmaya doymaz. kiĢinin gönlüne binlerce gam dolar. (49) (68) -Âşığa gündüz de sevgilidir, gece de. (52) -Öğrenilmiş bilgiyi yeter buluyorsun; gözünü, -Âşıklık, sonra da sabredebilmek… Bu müm- baĢkasının mumuyla aydınlatmıĢsın. (69) kün değil cancağızım! (52) -Soru da bilgiden doğar, cevap da; hani dike- -Kimin aşka meyli yoksa kanatsız bir kuşa döner; eyvahlar olsun ona. (55) -Nice irfansız bilginler vardır ki bilgiyi ezber- nin de balçıktan, gülün de balçıktan bitmesi gibi. (69) -Bilgi güneşi bir yerden bir yere göçmez. (70) lemiĢtir; fakat bilgi sevgisi yoktur onlarda. -Taklitten doğan bilgi satış içindir; bu bilginin (56) sahibi müĢteri buldu mu bir hoĢça satar bilgisi- -Ben bulut gibi bir yelle gelmedim ki bir toz- ni. (70) la bu eĢikten döneyim. (57) -Bilgisiz kişi, seninle gönüldeşlik etse bile so- -Bir ziyana uğramak, birçok ziyanı giderir. (61) nunda bilgisizliğinden yaralar seni. (70) -Çevren ne kadarsa dünyayı o kadar görür- -Uykuya dalmış bilgisize öğüt vermek, çorak sün. (61) yere tohum ekmektir. (70) -Bilginim ama kendi bilgimle bilginim. (61) -Bilgisizlik kısmeti teper; ehil olmak da kısme- -Yalnız içinde bulunduğu zamanı gören; bil- ti tepmez, arttırır. (70) gisizliktedir, ziyandadır, Ģüphededir. (63) -A gönül dedim, tümü gösterir bir ayna ara; -Leş, bize göre rezildir; ama domuza, köpeğe denize git, ırmaktan bir iĢ gelmez. (71) Ģekerdir, helvadır. (63) -Bütüne, külle âşık olanlar, parça buçuğa âşık -Gül solup gül bahçesi harap olduktan sonra olmazlar. Parça buçuğa âĢık olanlar onu özle- gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gül su- yenlerse külden mahrum kalırlar. (71) yundan, dediler. (67) -Hayvanî can, cüz’î akıl, vehim, hayal, ayrana -Körün gözü de, noksansız bir güneşin doğ- benzer; ölümsüz cansa, bu ayranda gizli olan duğunu, hararetinden anlar. (67) yağa benzer. ÇalıĢmakta bir gayret gerek ki o -Testinin içinde ne varsa dışına o sızar. (67) yağın ayranı gönülden ayrılsın. (74) -Öküzün rengini dışında ara, insanın rengini -İç gerek ki tohum ağaç olsun. İçi olmayan içinde. (67) çekirdek hiç fidan olur mu? (76) -Bilgi mülkü, güzellik mülkünden daha üstün, -“Korkmayın” sözü, korkanlara sunulan ye- daha fazla beğenilir, övülmeye değer bir Ģey. mektir; bu yemek, korkanların harcı olan bir (68) yemektir. (79) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 94 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Cömertlik, yoksul gibi, yoksullara muhtaçtır. -Dostlarla oturan kişi, külhanda bile olsa gül (80) bahçesinde oturuyor sayılır. Fakat bir yerde, -Terazide arpa, altınla yoldaş olur ama bu, düĢmanla oturan kiĢi, bağda, bahçede bile olsa arpanın da altın gibi değerli olmasından de- külhandır. (94) ğildir. (86) -Herkes, kendi zannınca dost oldu bana; içim- -Eşlerin bir birine benzemesi gerek; iki ayak- deki sırlarımıysa kimse aramadı. (95) kabına, iki meste bak da gör. Ayakkabının bir -Kötü dostla buluşmak, belâya bulaşmaktır. teki, ayağa dar geldi mi, öbürü de iĢine yara- (95) maz. Kapının bir kanadı küçük, öbürü büyük -Gönül, dostun yüzüyle aydınlanır. (95) olur mu? Deveye yüklenen hurcun bir gözü- -Ham kişiyi ayrılık ateşinden başka ne pişire- nün bomboĢ, öbürünün dopdolu olması doğru bilir; iki yüzlülükten ne kurtarabilir? (96) değildir. (87-88) -Nazlanmak, şekerden de tatlıdır ama az çiğne. -Kim daha uyanıksa daha dertlidir o, kim ger- (98) çeği daha iyi anlamıĢsa beti benzi daha sarıdır -Bir büyücü karı olan dünya, pek bilgiç bir onun. (88) kadındır; onun büyüsünü çözmek, halkın harcı -Ruhun tortulardan kurtulması, anlayışlı bir değil. Akıllar, onun düğümünü çözebilseydi hale gelmesi için birçok belâlar çekmesi, zah- Allah, peygamberleri yollar mıydı hiç? (99) metlere düĢmesi gerek. (88) -Bu dünya bir dağdır, yaptıklarımızsa ses; ses, -“Erlerin güzelliği dillerinde yankılanır gene bize döner gelir. (99) gizli- dir.‖ (Hadis) (90) -Her solukta dünya da yenilenir; fakat biz onu, -İnsan, atın boynuna sarılırsa muradına ulaşır; duruyor görürüz de bu yenilenmeden haberi- ayağına sarılırsa çifteyi yer. (91) miz bile olmaz. (100) -Mecliste, bana söz söyletecek kişi bulursam, -Düşmanlığa kalkışacaksan, kendine uygun benden çayırlık, çimenlik gibi yüz binlerce birine düĢman ol; çünkü olabilir ya, onu tutsak gül biter; fakat söz öldüren bir kaltaban bulu- olarak da tutabilirsin. Katre ummanla nasıl sa- nursa nükteler gönülden hırsız gibi kaçar gi- vaĢa giriĢebilir? GiriĢirse bu, onun ahmaklığı- der. (93) na delildir, sonunda kendi saçını baĢını yolar. -Dost, gelişiyle yola kılavuzluk eder; Musta- (101) -“Düşmanların fa, bu yüzden: ―Sahabem yıldızlara benzer,‖ en çetini, sizin içinizde- dir.‖ (Hadis) (101) dedi. Yıldız, kumlu çölde de yol gösterir, de- -Düşünce ona derler ki bir yol açsın; yol da nizde de… Gözünü yıldıza dik, kılavuz odur. ona derler ki karĢına bir padiĢah çıkagelsin. (94) (102) -Dostlar gönül yurdu, eminlik ülkesidir. (94) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 95 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Her sanatın, her hünerin aslı, temeli hayal- -Karınca bir buğday tanesini görüp harmanı den, arazdan, düĢünceden baĢka nedir ki? bilseydi, o bir tanenin üstüne mi titrerdi hiç? Meyveler, önce gönül düĢüncesindedir; so- (111) nunda meydana çıkar, görünür. (102) -Görünüşte geceyle gündüz, birbirine aykırı iki -Düşüncen gülse gül bahçesisin; dikense kül- düĢmandır; fakat ikisi de bir gerçeği örerler. hana atılacak odunsun. (102) (114) -Gönüle vuran bilgi, adama yardım eder, dost -Eşeğe katır boncuğuyla inci birdir; zati o olur; fakat bedene vuran bilgi yük kesilir. (117) eĢek, inciyle denizin varlığından da Ģüphe -Gönül olmazsa beden konuşmayı ne bilsin? eder. (103) Gönül aramazsa beden, araĢtırmayı ne anlasın? -Eşeklerde küpe gördün mü hiç? Eşeğin kula- (118) ğı da yeĢilliktedir, aklı fikri de. (103) -Gönül güzelliği, geçmez güzelliktir. (119) -Kimin hırsı fazlaysa onun yarası fazladır. -İçinde gönül ışığı bulunmayan gönül, gönül (105) değildir; can olmadıktan sonra beden, toprak- -Geçici işlere dalanların çabasını bir kazsan, tan baĢka bir Ģey değildir. (119) görürsün ki soğan gibi kat kattır; fakat her bir -Katı taş olsan, mermer kesilsen bile bir gönül katı, öbür kattan daha da içsizdir, daha boĢ- sahibine ulaĢtın mı inci olursun. (119) tur; gerçeklerin her iĢi, öbüründen daha da -Gönül ehlinin bilgileri, kendilerini taşır; be- özlüdür. (106) den ehlinin bilgileriyse kendilerine yük olmuĢ- -Kendine gel, gücün, kudretin, kâr elde ede- tur. (119, 117?) ceğin sermayedir; güçlü kuvvetli bulunduğun -Duygu gözü, elin avucuna benzer ancak; insa- zamanı gözet, fırsat kaçırma. (107) nın avucu filin her yanını kavrayamaz ki! De- -Nice kişiler vardır ki o kükremiş aslan gibi, nizi gören göz baĢka, köpüğü gören göz baĢ- avladığını yiyemeden dünyadan geçmiĢ git- ka… Köpüğü bırak da denizi gören gözle bak! miĢlerdir. (107) -Kulağın duyuşu, huyları değiştirir, gözün apa- -Kuş yücelerdedir; gölgesiyse aşağıda; gölge- çık görüĢüyse özü değiĢtirir. (121) si toprak üstünde kuĢ gibi uçar durur. Bir ah- -Kem gözün ilacı iyi gözdür; iyi göz, iyi görüş, mak da kalkar, o gölgeyi avlamaya giriĢir(...) kem gözü ayağı altında ezer, yok eder gider. Gölgeye ok atar da atar; bu atıĢ, bu arayıĢ yü- (121) zünden de okluğu bomboĢ kalır. (107-108) -Her peygamber, kendi zıddına, kendi düşma- - Cömertlik yolunda harca. Elinde kalan şu nına üst olmuĢtur. (121) kadarcık tohumu olsun, ek de Ģu iki solukluk -Bir güzel, peşine bir çirkini takarsa, onunla ömürden, uzun bir ömür bitsin. (108) alay ediyor demektir. (124) -Sonucu olmayan, bir iz bırakmayan delil boĢtur; sen kendi sonucuna bak. (109) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 96 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Güzel yüz, aynaya âşıktır; güzel, cana cilâ- akıllı kiĢinin aklı olur, canı olur, anlayıĢ kesilir dır; gönüllere temizlik verir. (124) ona. (141) -Bu öğüdü, Gazneli Hâkim’den duy da eski -Her bir kötü huyunu diken bil; dikenler kaç bedeninde bir yenilik bul: ―Nazlanmak için keredir ayağını yaraladı. (145) gül gibi bir yüz sahibi olmak gerek; böyle -Yaratılıştaki üstünlük, çalışmayla, düşünmey- yüzün yoksa, bari kötü huylu olanın çevresin- le elde edilen üstünlükten elbette daha iyidir, de dönüp dolaĢma. Çirkin yüzlünün nazı da daha hayırlıdır. (145) çirkindir; gözün hem kör olması, hem de ağ- -İnanmayanlar, inatta maymun huyludurlar; rıması pek güçtür.‖ (124) huy, adamın içinde bir âfettir. (145) -Her günün sevinci bir başka çeşittir; her gü- -A aya, göğe tüküren! Dudağın, boğazın, ağzın nün düĢüncesinin, bir baĢka tesiri vardır. (126) kesilseydi keĢke. O tükrük, göğe ulaĢmaz; Ģüp- -Hasta hekime düşman olursa; çocuk kendisi- he yok ki döner, tüküren yüzüne gelir. (145) ni terbiye edene düĢmanlık ederse ikisi de -Zaten ey oğul, o cefa sana değildir ki, sendeki kendine zarar vermiĢ olur. (128) kötü huyadır. Sopayla kilimi, halıyı döven -Çarpık ayakkabı nasıl çarpık ayağa uyarsa, o adam; kilimi, halıyı dövmez, tozunu silker. Ģeytanın afsunu da eğri gönüllere gider, orada (146) yer bulur. (136) -Güzel huylu kişi, kötü huylulara tahammül -Hırs ejderhadır, küçük bir şey değil. (137) eden, onların kötülüğünü söylemeyen kiĢidir. -Hırs, çirkinleri bile güzel gösterir. (137) (146) -Ayın yüzünde ayıp görmeye kalkışıyorsun, -Körlerin körlüğüne acınır; fakat hırs körlü- bir cennette diken devĢirmeye giriĢiyorsun. ğüne karĢı getirilecek bir özür yoktur. (138) Sen ey diken arayan, cennete bile girersen ora- -Peygamberlerin yapılarında hırs yok da o da kendinden baĢka bir diken bulamazsın! yüzden parlaklığı boyuna artıp duruyor. (138) (146) -Bize göre kâfirlik âfettir ama Allah’a göre -Ayın ışığı, her iyiye, her kötüye vurur; ama onda da bir hikmet var. (139) hiçbir vakit kirlenir mi? (147) -Firavun, ben Hakk’ım, dedi, alçaldı; Mansur, -İnsanların uğradıkları belâ, düştükleri çetinlik, ben Hakk‘ım, dedi, kurtuldu. (139) iyice bil bunu, hep alıĢtıklarının tersine uğra- -Hikmeti istediğin kadar söyle, sen ehil değil- malarından ileri gelir. (150) sen uzaktır o senden. (140) -Düşman olmayınca savaşmanın imkânı yok- -Buğdayı, toprağın altına atarlar ama sonra o tur. (152) topraktan baĢaklar devĢirirler. Sonra bir kere -Allah, her sanata, her istenen şeye, önce ada- daha değirmende öğütürler; değeri daha da mın dudağını dokundurur; tadını tattırır o iĢin. artar; ekmek olur, cana can katar. Derken ek- Ondan tat aldılar da aramaya koyuldular mı meği gene diĢler altında çiğnerler; bu kere, Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 97 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— ayaklarının önüne her gün yeni tuzak kurar, -Erkek, Zaloğlu Rüstem olsa, yiğitlikte Ham- yeni bir bağla bağlar ayakları. (152) za‘yı geçse gene de kendi kadınının tutsağıdır. -Doğru yolu aramayan, gerçeği bulmaya ça- (162) balamayan, kendi havasına uyup kötü bir yol -Görünüşte kadına su gibi üstünsün ama iç tutan, kötü bir töre koyan kiĢiyi de yel, Ad yüzden ona mağlupsun, isteklisin. Böyle bir toplumunu kaptığı gibi kapar, helâk eder gi- hassa, ancak insanda vardır; sevgi, hayvanda der. (153) azdır, bu da onun noksan yaratılıĢındandır. -Akıl da, tedbirler de, fikir de sana kul köle- (163) -Adam, güçlü kuvvetli bile olsa kader, gözünü dir; ama sen, neden böylesin; niçin kendini bağladı mı ĢaĢılıktan eĢek, gözüne keçi görü- ucuza satarsın? (155) nür. (167) -Can taşıyan hayvan da semirir; ama otla, -Yeryüzü, göğe düşmanlık ederse çorak kalır, yemle semirir; insanın semirmesiyse yücelik- ölür. (168) le, üstünlükle olur. Ġnsan kulak yoluyla yüce- -Arifin kıblesi kavuşma ışığıdır; filozoflaşmış liğini duyup iĢitmekle geliĢir, hayvan yiyip aklın kıblesi hayaldir. Zahidin kıblesi lütûf, içmekle semirir. (155) kerem sahibi Allah‘tır, tamahkârın kıblesi altın -Öküzü, boyunduruğa gelmezse döverler; torbası. (169) ama uçmayan öküz, dövülür, horlanır mı? (157) -Anlam gözetenlerin kıblesi sabırdır, dayanç- -Görüş körük gibidir, ateşten kıvılcım çıkarır. tır; görünüĢe tapanların kıblesi, taĢtaki nakıĢ. (158) (169) -Peygamber: Müftüler, sağlam fetvalar bile -Eyvahlar olsun o kuşa ki; kanatları çıkmadan verseler siz, gönüllere danıĢın, dedi. (158) yücelere uçmaya kalkar da tehlikeye düĢer. -İstekler, uyumuş köpeklere benzer; onlarda Ġnsanın kolu kanadı akıldır; aklı yoksa baĢka hayırlar, Ģerler gizlidir. (158) bir aklı kılavuz edinmesi gerek. Ya üst ol, ya -Aklın varsa, bir başka akılla dost ol da işleri- bir üstünü ara; ya görüĢ sahibi ol, ya bir görüĢ ni onunla danıĢarak yap. (159) sahibini ara. (170) -İşleri danışarak yapmak gerek ki sonundaki -Kılavuzsuz yola düşene iki günlük yol, yüz piĢmanlık azalsın. Ümmet, kiminle danıĢalım yıllık yol olur. Ustasız bir sanat öğrenmeye deyince, Peygamber, kendisine uyulan akıl- giriĢen, Ģehirde de alay konusu olur, köyde de. lar, dediler. (159) (170) -Kendini haset çarmıhına geren bağışlanmaz. -Danışan akıllar, aydın kandillere benzer; yir- (171) mi kandil, elbette bir kandilden daha fazla -Haset, pusuda gizlenmiş büyük bir kurttur. aydınlık verir. (159) (171) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 98 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Dil, tencerenin kapağına benzer; kıpırdadı da -Kendi noksanını gören kişi, olgunlaşmaya on kokusu duyuldu mu, ne yemek piĢiyor, anlar- atla koĢar. (189) sın. Aklı keskin kiĢi, tencerede tatlı yemek mi -Ağırlıklar rahatın, esenliğin temelidir; acılar, var, sirkeli, ekĢi yemek mi dumanından, ko- nimetin önünde gelir. (190) kusundan anlar. (173) -Yoldaki bir tepecik seni bunaltmış; oysa -Koku almayan kişiye fışkı da bir, misk de. önünde yüzlerce dağ var. Bu kadarcık tepeden (173) ürküp ölüye dönmüĢsün, önündeki dağ gibi -Resim, ressama beni kusurlu yaptın diye söz bayırları nasıl aĢacaksın? (190) mü söyleyebilir? Ona o ayıbı, o hususu veren -Putların anası, bir put olan nefsinizdir; çünkü zaten ressamdır. (175) put yılandır; nefis putuysa ejderha. (194) -Kul istemeden ekmek vermek, Allah’ın âdeti -Şunu bil ki safları yaran arslanla savaşmak değil. (177) kolaydır; Arslan odur ki nefsini alt eder. (194) -Fıstığı, cevizi kırmadıkça ne içindekini gös- -Yaya ancak doğru ok koyarlar; nefis yayının- terir, ne yağını verir. (178) sa tersine, eğri okları vardır. Ok gibi doğru ol -Mayası kötü olana bilgi belletmek, sanat öğ- da yaydan fırla; çünkü Ģüphe yok, yaydan her retmek, yol kesen kiĢinin eline kılıç vermeye doğru olan fırlar, uçar. (194) benzer. Kötü kiĢilerin eline düĢen bilgi, mal, -A ulular, bu dünya bir ağaca benzer; biz de o mevki, buyruk, bir fitne kesilir. (179) ağaçta yarı ham meyveleriz. Hamlar, dallara -Ahmaklar baş olmuşlardır da akıllılar, bu sımsıkı sarılırlar; çünkü hamken köĢke yara- yüzden baĢlarını kilim altına çekmiĢlerdir. maz onlar. (197) (179) -Öfke ile istek, insanı şaşı eder; canı doğruluk- -Mal, yılana benzer, mevki ise ejderhadır; tan ayırır. Garez geldi mi hüner örtülür, gönül- erlerin gölgesi de bu ikisine karĢı zümrüttür. den yüzlerce perde gelir de gözün önüne çeki- (182) liverir. (198) -Bedendeki mânâsız can, kılıf içindeki tahta -Öğüt miski kime fayda vermiyorsa o, mutlaka kılıca benzer. Kılıfta durdukça değerlidir, kı- kötü kokuya alıĢmıĢtır. (199) lıftan çıkarıldı mı yakılmaya yarar ancak. -Ölüm bakımından hepimiz de ölüp gidiyoruz, (183) bunda biriz; ama yarımız ziyandadır, yarımızsa -Babanın sillesi, ananın helvasından yeğ. Ne- padiĢahlar padiĢahı. (201) fis anadır, üstün akılsa baba; akla uyan önce -Ömür tohumlarını çorak toprağa ekmedesin; daralır, ama sonu yüzlerce ferahlıktır. (184) sonunda da helâk olup gideceksin. Böyle aziz, -Meyve ağaçtan sonra meydana gelir ama böyle değer biçilmez ömrü, her solukta hiçbir evvel odur; çünkü ağaçtan maksat meyvedir. karĢılık elde etmeden, niçin yitirirsin? Ey iĢ (186) eri, gül bahçesini veriyorsun da dikenliği alıYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 99 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— yorsun; bu, sence aldanma değil mi, ziyan baĢlarsın. Az yersen huyun kötüleĢir, kabala- etmiyor musun? (203) Ģır, nobranlaĢırsın; çok yersen mide ekĢimesi- -Ucu yanmakta olan bir sopayı eline alsan da ne uğrarsın. (213) tez tez sağa sola oynatsan göze, durup duran AĢağılık adam, yüceliğe düĢmandır. (213) upuzun ateĢ çizgisi görünür; ömür de pek tez -Peygamberler de başlarına gelenlere sabretti- akar gider de o yüzden duruyor gibi görünür. ler de o belâlar sayesinde baĢlarını yücelttiler. (203) (214) -Görünüşte dal, meyvenin temelidir; fakat iç -Çocuk mektebe çırpınarak, kıvranarak, iste- yüzde dal, meyve için var olmuĢtur. Meyve meyerek gider; çünkü yaptığı iĢin karĢılığını elde etmeyi dilemeseydi, meyveyi ummasay- daha hiç görmemiĢtir. Fakat kesesine bir gün- dı bahçıvan hiç ağaç diker miydi? Öyleyse, delik girdi mi, o vakit geceyi, hırsız gibi uyku- görünüĢte meyve ağaçtan doğmuĢsa da ger- suz geçirir. (214) çekte o ağaç, meyveden doğmuĢtur. (208) -Hani çocukları zorla mektebe götürürler, çün- -Peygamberlerin ışığı güneştir, bizim duygu kü mektebin faydalarını görmez onlar, gözleri ıĢığımızsa kandildir, mumdur, istir. Biri sö- kördür. Fakat bu faydaları anladı mı; mektebe ner, öbürü sabaha dek kalır; biri erir gider, koĢarak gider. (215) öbürü parladıkça parlar. (209) -Hastalığın ilacını, hastanın alıştığı şeylerde -Basra’nın yıkılmasından önce pişman olmak ara. (215) gerek, belki Basra da o yıkıntıdan kurtulur. -Sabrın olsaydı, rızkın gelir, âşıklar gibi sana (210) sarılırdı. (215) -Kimin ayağı varsa, bir rızk arar, ayağı olma- -Şeker gibi söz söylemek istersen sabret, haris yana da sen acı. (210) olma, yeme Ģu helvayı. Aklı fikri eren kiĢilerin -Nerede bir dert varsa, deva oraya gider. (210) iĢtahları sabradır; helvayı çocuklar arzular. -Tok kişi ekmek beklemez; yemek çabuk mu Sabreden göğe ağar; helva yiyense geriledikçe gelecek, sofra geç mi döĢenecek, umurunda geriler. (215) bile değildir. Ama yemeği, azığı olmayan, her -Yavaşlığıyla, a ham tez canlı, der, o dama ba- solukta yemek nerede, der; açlıkta yemeği samak basamak, merdivenle çıkılır. Tencereyi gözler durur. (213) yavaĢ yavaĢ ustaca kaynatmak gerek, der; deli- -Ey dayanılan, güvenilen er, dağ gibi sen de ce kaynayan yemekte iĢ yok. (216) baĢını yücelt de; güneĢin ilk ıĢığı vursun sa- -Senin tasalanman, tezce gündüzün ışığına ka- na. Çünkü o yerinde duran yüce dağ baĢı, se- vuĢmak isteyen göz ıĢığının sabırsızlığından her güneĢini beklemektedir. (213) ileri geliyor. (216) -Dünya yemeğinden az yersen karga gibi aç -Ey akıllılar, sanatlar elde etmeye bakın, bu- kalırsın, çok yersen miden ekĢir, seğirmeye nun için yardımlaĢın; ama her sanatı ehli olan Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 100 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— temiz, büyük bir kiĢiden öğrenin. A kardeĢim, Bu üç Ģeyin düĢmanı pek çoktur; bildi mi, pu- inciyi sedefin içinde ara, hüneri sanat ehlin- su kurar sana. Bir kiĢiye, iki kiĢiye söyledin den iste. (217) mi, o sırra veda et artık; iki kiĢiyi aĢan bütün -Her sanatkârın âleti cansızdır; ama canlının sırlar yayılır gider. (226) da eĢidir, dostudur. (217) -“Muhtaçları doyurun,” buyurmuş, şartsız bir -Bahçıvan, fidan boy atsın, meyve versin diye buyruk ama sen, onu, kazanç elde edin de son- o kötü, o zararlı dalı budar, keser. (218) ra muhtaçları doyurun, diye oku. (226) -Savaştan önce yiğitlik yoktur. (218) -Denizin suyu, ölüyü başında taşır; fakat adam -Köpeklerin havlamasından kervan, yolundan diriyse denizden nasıl, ne vakit kurtulur? (226) kalır mı hiç? (219) -At topallamaya başladı mı sırtından yükü alır- -Herkes, yaradılışına göre bir işe koyulur. lar. (227) (219) -Babanın yahut ananın surat asması, çocuğu -Yel esti mi, toprağı tozuturu; toz toprak gö- her türlü zarardan korur. (227) rünür de yel görünmez. ĠĢi eğri gösterir yel, -Büyüklerin söz verişleri, yürüyüp duran bir tozu toprağı perde eder kendisine. (220) definedir; ehil olmayanların söz veriĢleriyse -Yazı yazılırken eli görmeyen kişi; yazı, kale- akıp giden bir zahmettir, bir eziyettir. (228) min oynamasıyla yazılıyor sanır. (221) -Söz söyleyen olgun er, sofra döşemiş adama -Öküz, ansızın Bağdat’a gelir; şehri baştan benzer; sofrasında her çeĢit aĢ bulunur. Hiçbir baĢa gezer, dolaĢır; bütün zevki, hoĢluğu, tadı konuk aç kalmaz, azıksız kalmaz; herkes, ayrı- -tuzu görmez de göre göre karpuz kabuğunu ca sevdiği yemeği bulur. (228) görür. Öküzle eĢeğin seyrine lâyık Ģey, ya -Erlerin güzelliği, dillerinde gizlidir. (228) yola dökülen, saçılan samandır, yahut yollar- -Söz, dinleyene göre söylenir; terzi elbiseyi da biten otlar, çayır, çimen. (221) adamın boyuna göre diker. (229) -Dostların birbirlerine sundukları armağanlar -Az söyleyen kişinin öz düşüncesi vardır; fakat bile dostluğu belirten Ģeylerdir. (222) kabuğa benzeyen söz çoğaldı mı öz yiter gider. -Zahmete, eziyete dayanmak, sevgilinin ayrı- Kabuk kalınlaĢtı mı iç arıklaĢır, azalır; ama iç lığına dayanmaktan daha kolaydır. (223) güzelleĢti, geliĢip irileĢti mi kabuk arıklaĢır. -Bil ki yüce gökler, insanın anladığı şeylerin (229) ıĢığının vuruĢundan baĢka bir Ģey değildir. -Her devirde söz söyleyen bulunur; evet, fakat (225) geçmiĢlerin sözleri, söz söyleyene yardım -Aynanın berraklığını tutar da yüzüne karşı eder. (229) söylersen, ayna çabucak buğulanır, bizi gös- -Gerçek söz aydındır, gönül yatışır o sözle. termez olur. ġu üç Ģey için dudağını az oynat: (229) Gideceğin yol, para, bir de tuttuğun mezhep. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 101 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -İnce sözler, keskin kılıca benzer; kalkanın -Kanadı çıkmamış kuş uçmaya kalkıştı mı her yoksa geri dur. Kılıca kesmekten utanç gel- yırtıcı kediye lokma olur. (241) mez. (229) -A ihtiyatlı kişi, köpeğe bile bir lokma ekmek -Sözün coşup uzaması, dostluk alâmetidir; atsan, önce koklar da sonra yer. O burnuyla nutkun tutulması da uzlaĢmamaktan ileri ge- koklar, bizse akılla. (241) lir. (229) -Ulu Allah, insanı azar azar, yavaş yavaş kırk -Gizli, kapaklı sözü, gerçek olarak anlayıp yılda tam adam haline koyuyor. (241) bilen kiĢiye açık söz söylemeye hacet yok. -Vaktinde yoksula vur silleyi; o sille, boynu- (230) nun vurulmasından kurtarır onu. Gerçekte ya- -Her söz, bir hâlin belirtisidir; hâl ele benzer, ralanan, kötü huydur; sopa kilime vurulmaz, sözse vasıtaya, âlete. Kuyumcunun âleti, kun- toza vurulur. Yarayı deĢmek gerek; deĢeceğin duracının elinde kuma ekilmiĢ tohuma döner. yerde, üstüne merhem korsan, yarayı pekiĢtir- Kunduracının âleti de ekincinin karĢısında, miĢ olursun. (243) köpeğin önüne konmuĢ samana, eĢeğin önüne -Ey konmuĢ kemiğe benzer. (230) ―Cennetliklerin çoğu aptaldır,‖ dedi. Akıllılık, -Şu diri dört kuşun başını kes de diriliği geçi- fikirlilik, senin ululanmana benzer; senin toz, ci olan Ģu halkı ölümsüzlüğe kavuĢtur. Bu toprak koparan yelindir; aptal ol da gönlün dü- dört kuĢ; kazdır, tavustur, kuzgundur, horoz- zelsin, huzura ersin. Ama aptallık dediğim, iki dur; bu dördünün insanlardaki örneği de dör kat maskara olmak değil ha! (244) huydur. Kaz, hırstır; horoz, Ģehvettir; mevki, -Her meyvenin tohumu önce yerdedir. (245) tavusa benzer; kuzgunsa dileğe. Kuzgunun -Yükünü başkasına yükleme, kendin yüklen. dileği Ģudur: Ümitlere düĢer, ölümsüzlüğü, (245) yahut da uzun bir ömür umar. (234) -Gönlü, katılıkta taşın yüzüne dönmüş… -Adam şekille insan olsaydı; Ahmed’le Ebû Tövbe, oraya ekin ekmek için o taĢı nasıl ya- Cehil bir olurdu. (235) rar? (247) -Gözün, aklın, kulağın arınmasını istiyorsan -Söz söylemek için önce duymak, dinlemek tamah perdesini yırt. (238) gerek. (253) -Terazide mala tamah etmek olsaydı, hâli -Elbise, bir terzinin elindedir; yoksa kendili- doğru olarak anlatabilir miydi? (238) ğinden nasıl dikilir, biçilirdi? (253) -Eğreti şey, sonunda kalmaz, yok olur gider. -Çirkini, güzeli akılla ayırt edin; karadan, ak- (239) tan söz eden gözle değil! (255) -Ay oğul, atılan ok bir daha geri dönmez; su- -Vehimle, akıllı kişi bile delirir. (257) yu baĢtan kesmek gerek. (241) -Âşıkların eriyişi, gelişmektir; onlar, ay gibi oğul, işte insanların padişahı: Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 102 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— erimekle tazeleĢirler, güzel bir yüz elde eder- kendi gücünü apaçık görür durursun. Gönlün ler. (258) hangi iĢe akmazsa, neyi istemezsen, o iĢte ken- -Varlığımızda binlerce kurt, binlerce domuz; dini cebrî yapar da bu, Allah‘tandır dersin. temiz, pis; güzel, çirkin binlerce huy var. (272) (259) -Irmağa elini daldırıp orada kuru kerpiç ara- -Her sanat sahibi, sanatını göstermek için mak beyhudedir. (272) yokluğu arar. Mimar, yapılmamıĢ bir yer, yı- -İhtiyar, çabuk adım atmasa bile, aklı iki kanat kılmıĢ, tavanları çökmüĢ bir yurt arar. (260) edinmiĢtir, yücelere uçar. (272) -Bütün hastalıklar, açlıkla iyileşir. (262) -İyi biniciler yarışa giriştiler, atlarını sürdüler; -Boş karın, şeytanın zindanıdır, çünkü ekmek koca kazlarsa pabuçlukta kalakaldılar. (272) derdi, düzen kurmasına engeldir. (262-263) -İyiler geçip gittiler; iyi âdetleri kaldı; kötüler- -Perhizler ilaçların başıdır; kaşınmak uyuzlu- den de zulüm kaldı, lânetler kaldı. Bil ki; kıya- ğu arttırır. Perhiz gerçekten de ilacın temeli- mete dek o kötülerin cinsinden gelen kiĢinin dir; perhiz et de canındaki kuvveti seyret. yüzü hep o kötülüklere yönelir. (272) (263) -Kalp altın, geceleyin ayarı tam altınla yan ya- -Ey kardeş, sûfî,vaktin oğludur; yarın demek, nadır; fakat altın gündüzü bekler. Hal diliyle, yol Ģartından değil. (265) hele dur a yalancı, der, her Ģeyin meydana çı- -Alımsız kişi, meyvesiz bağdır; güz mevsimi, kacağı gün bir gelsin! (273) onu alt-üst eder. (270) -Buğdayı olmadan değirmene giren kişi, saçını -Aslana sığınırsan kebabın eksik olmaz, a til- sakalını ağartmaktan baĢka bir Ģey elde ede- ki, leĢe doğru az koĢ. (270) mez. (273) -Ateşin, gücü, içinde ırmak suyu olan tahta -Kötü yılan bön kişinin canını alır; fakat kötü testinin dıĢına yeter ancak. (270) dost, insanı ateĢe atar, ateĢi yurt eder insana. -Avcı yem saçarsa, bunu, acımasından, cö- Ġnsan, o söylemezse bile kötü arkadaĢtan huy mertliğinden saçmaz; kuĢ avlamak için saçar. kapar; gönül, gizlice onun huyuyla huylanır. O (270) sermayesiz, sana gölge saldı mı, senin serma- -Bir uluya, tasavvuf nedir, diye sordular: yeni de alır gider. (273) ―Sıkıntı çağında gönülde geniĢlik bulmak,‖ -Kötü zanna düşenin işi gücü çirkindir hep. dedi. (271) (274) -Dağ vardır, sesi iki kat arttırır; dağ vardır, -Kötüye yoruş, insanda hiçbir gam yokken sesi yüz kat arttırır. (271) hasta eder insanı. Peygamber buyruğudur bu -Yüz, gönüldekini söyler, kurulan düşünceyi söz: ―Yalancıktan hastalanırsanız, sahiden has- gösterir. (272) ta olursunuz.‖ (274) -Hangi işe gönlün akıyorsa o işi yapmada Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 103 —-——————————————-— Gözüme Takılanlar———————————————–—— -Kulağın varsa kendi kulağınla işit; ahmakla- -Öven kişinin gönlünde kin oldu mu, gönüller, rın kulaklarına ne diye rehin oluyorsun? (274) öven kiĢinin övgüsünden hoĢlanmaz. (274) -Kuyuda, kara suyun içinde doğan, ovanın -Tan yerinin kızıllığı, güneşi bildirir. (275) güzelliğiyle kuyunun zahmetini ne bilsin! -Ululanmak, aşağı kişilere karşı olursa iyidir. (274) (275) -Mânâyı şiire sığdırmaya uğraşmak hiçbir şey -Yol alan, durağa varan yol erleri, köpeklerin yapmamaktır; mânâ sapan taĢına benzer, dile- havlamalarına kulak vermiĢler midir hiç? (276) diğin yere ulaĢtırmaya imkân yok, elinde değil. (274) Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 104 Tarihten Kurguya———————————————–—— —-—————————————–-—-— CENNETĠN KRALLIĞI Yönetmen: Ridley Scott Yönetmenliğini Ridley Scott‘un yaptı- Balian babasının topraklarını iĢleyerek ğı film, temel olarak XII. yüzyıldaki Haçlı yeni bir hayata hazırlanırken, Guy de Seferleri sonrası Kudüs'ün durumunu ele al- Lusignan ve arkadaĢlarının Müslümanlara yap- maktadır. Üç din için de kutsal sayilân top- tığı bir saldırı ortalığı karıĢtırdı. Müslüman raklarda filmdeki zaman çerçevesinde Hıristi- lider Selâhaddin Eyyûbî ordularını toplar ve yanlar egemen vaziyettedir. Bu arada Fransa'- Kudüs'e yürür. IV. Baldwin, Selâhaddin Ku- da demircilik yapmakta olan Balian'ı bir Ģö- düs'e gelince onunla konuĢur ve barıĢın deva- valye olan babası Godfrey ziyaret eder ve mı için isyana katılanları cezalandırma sözü Kudüs'de ki barıĢı koruması için onu kendi- verir. Bu söze güvenen Selâhaddin geri çekilir. siyle birlikte gelmeye davet eder. BaĢta çe- Lepra hastalığından muzdarip olan ve maske kingen olan Balian daha sonra babası ile yola ile gezen IV. Baldwin ölümünün yaklaĢtığını çıkar ancak karıĢık olan politik yapılar ve anlayınca tahta Guy de Lusignan'ın geçmemesi kargaĢa nedeni ile oluĢan çatıĢmada babası amacı ile kız kardeĢinin ondan ayrılmasını ve yaralanır ve Kudüs‘e varmadan ölür. Balian Balian'la evlenerek onun kral olmasını teklif ise Kudüs kralı IV. Baldwin ile tanıĢtı. Kral eder. Balian bunu reddeder. Bir süre sonra da barıĢı korumanın ellerinde olduğunu ve on- kral ölür. dan yardım etmesini ister. Ancak kralın kız Yeni kral Guy de Lusignan savaĢ ilân kardeĢi ile evli olan Guy de Lusignan'da Ģe- etmekte gecikmez. Balian ile de geçimsizdir hirde sözü geçen bir Ģövalyedir ve savaĢ yan- ve ona bir suikast düzenler ve baĢarısız olur. lısıdır. Selâhaddin Eyyûbî'ye karĢı saldırıda bulunur Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 105 Tarihten Kurguya———————————————–—— —-—————————————–-—-— ancak taktik hataları nedeni ile ağır bir yenil- konaklamak için ormanlık bir alana geldiler. gi alır. Kudüs'ün savunması artık Balian'a Bu sırada yanında bulunan askerler kamp kur- kalır. Uzun süren kuĢatma, taktik savaĢları du ve yemek yediler. Bir iki saat geçtikten sonrası Balian ve Eyyûbî anlaĢmaya varırlar sonra saldırıya uğradılar. Bu saldırı sonucunda ve kent Müslümanlara teslim edilirken Balian Ġbelin Baronu Gotfrey, ağır bir Ģekilde yara- ve Hıristiyanlar ülkelerine doğru yola çıkar- landı. lar. Yine demirciliğe dönmek üzere olan Gotfrey, Balian ve rahip yola çıktılar. Balian filmin sonunda yeni bir haçlı seferinin Hacıların bulunduğu Messina kampına geldi- Kudüs'ü geri almak için yola çıktığına Ģahit ler. Messina kampı, ġövalyelerin buradan Ku- olur. düs‘e geçiĢ yoluydu. Messina‘da rahatsızlığı Avrupa‘dan gelen Hıristiyan orduların artan Gotfrey, oğlu Balian‘ın yanına çağırdı. Kudüs‘ü ele geçirmesinden bu yana yüz yıl Ona, Kudüs‘ü anlattı. Kudüs‘te kral ile geçmiĢti. Avrupa‘da bulunan insanlar bu sa- Selâhaddin Eyyûbî arasında barıĢ olduğundan vaĢa çeĢitli nedenlerden dolayı katıldılar. Bir bahsetti. Kudüs‘te Müslüman, Hıristiyan ve Ģövalye oğlunu aramak için 1174 yılında yola Yahudilerin barıĢ içinde yaĢadığını söyledi. çıktı. Fransa‘ya gelen Ģövalye burada bir köy- Gotfrey rahatsızlığı artınca Balian‘ın yanına de durakladı. Burada Balian adında bir demir- çağırdı tekrar ve bir odada onu Ģövalye etti. ci vardı. Burada duran Ģövalye atlarının nalla- Gotfrey, ona Kudüs‘e gidip kral‘a benim oğ- rını değiĢtirmek ve yemek yemek için lum olduğunu söylemesini istedi. Gotfrey bu Balian‘a para verdi. Bu sırada Ģövalyenin ya- sözlerinden sonra öldü. Bu arada Messina‘da nında duran rahip, Ģövalye‘ye bu senin oğlun bulunan diğer bir Ģövalye ise Guy de dedi ve Ģövalye‘de onu hatırladı. Balian‘a sen Lusignandı. Bu Ģövalye Kudüs‘te bulunan benim oğlumsun dedi lâkin Balian bunu ka- kral‘ın kız kardeĢi ile evliydi. Kral öldüğü za- bul etmedi. Ġbelin Baronu Godfrey olduğunu man tahtta o oturacaktı. Tam bir Müslüman söyledi. ġövalye kendisi ile gelmesi için ısrar düĢmanı ve Müslüman kanı akıtmaktan hoĢla- etti lakin Balian ben bu topraklardan ayrıla- nıyordu. mam dedi bunun üzerine Gatfrey yola çıktı. Messina‘da baĢlamıĢtı. Balian ile arasındaki husumet Bu sırada Balian‘ın rahibi olan kiĢi Balian‘ın Balian, Kudüs‘e gitmek için gemilerle bu köyde kalmamasını söyleyen köylülerin yola çıktı. Lâkin deniz aĢırı dalga olunca gemi sözünü ona iletti. Çünkü Balian‘ın eĢi intihar battı. Gemide bulunanların çoğu ölmüĢtü. etmiĢti bu yüzden Balian lanetli sayılıyordu. Balian ile sadece bir at hayatta kalmıĢtı. Kara- Balian bu sözler üzerine kendini affetirmek da onları bir adam gördü. Atın kendi toprakla- için yola çıktı. Yolda babası olan kiĢi yani rında olduğunu söyledi ve kendisine verilmesi- Ġbelin Baronu Gotfrey ile buluĢtu. Geceleyin ni istedi lakin Balian bunu kabul etmedi. BuYazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 106 Tarihten Kurguya———————————————–—— —-—————————————–-—-— nun üzerine iki kiĢi arasında yapılan dövüĢte venliğinden sorumlu kiĢiydi. Bu sırada Guy de Balian, adamı öldürdü. Yanındaki adam ise Lusignan yine bir vukuat iĢledi. Serâzenleri öldürülen adamın kölesiydi. Balian bu adama öldürmüĢtü. Bir yemek esnasında Balian, Ku- kendisini Kudüs‘e götürmesini söyledi. Ġkisi düs‘ün kralı ile tanıĢmak istedi. Kralın kız kar- birlikte Kudüs‘e geldi burada Balian adama deĢi Sybilla, Balian‘ı kralın yanına götürdü. atı vererek onu serbest bıraktı. Köle ise ona Kral ile Balian tanıĢtı. Kudüs‘ün kralı IV. öldürdüğün adamın Müslümanların önemli Baldwin, Balian‘ı Ġbelindeki babasının bulun- komutanlarından duğu bölgeye gönderdi ve burada hacıların yo- biri olduğunu söyledi. Balian, Kudüs‘te Hz. Ġsa‘nın çarmıha gerildi- lunu korumasını emretti. ği yere gitti ve kendini bağıĢlaması için Tan- Balian, Ġbelin‘e geldi. Ġbelin kurak bir rı‘ya dua etti. Yolda gelirken bir adam ona bu bölgeydi. Balian‘ın ilk yaptığı iĢ bu toprakları kılıcın Ġbelin baronu GotFrey‘e ait olduğunu su ile birleĢtirmek olacaktı ve öylede oldu. söyledi. Balian da bu kılıcın babasına ait ol- Balian, Ġbelin bölgesine geldikten sonra bu duğunu söyledi. Bunun üzerine adam ona lor- bölge sanki cennet bahçelerinden bir bahçe dum dedi. Çünkü bu adamlar GotFrey‘in olmuĢtu. Bu sırada kralın kız kardeĢi Sybilla, adamlarıydı. Daha sonra Balian, askerler ile Ġbelin‘e geldi ve burada birkaç gün kaldı. Bu- Ġbelin‘e gittiler. Ġbelin bölgesi kral tarafından rada Balian ile Sybilla arasında bir bağ oluĢtu. GotFrey‘e verilmiĢti. Bu arada kralın kız kar- Sybilla daha sonra Kudüs‘e döndü. Bu sırada deĢi Sybilla, Ġbelin‘e gelerek onunla tanıĢtı. Guy de Lusignan, yol üzerinde bir Müslüman Daha sonra Kudüs‘te Tiberius ile tanıĢtı. kervana saldırdı. Böylelikle Kudüs‘te Guy de Tiberius, Ġbelin Baronu Gotfrey arkadaĢı ol- Lusignan ile Kudüs‘ün valisi Tiberius arasında duğunu söyledi. Tiberius ise Kudüs‘ün gü- tartıĢma çıktı. Çünkü bu olay Selâhaddin ile Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 107 Tarihten Kurguya———————————————–—— —-—————————————–-—-— Kudüs kralı IV. Baldwin arasındaki barıĢı de Lusignan, kral olduktan sonra Ġbelin baronu bozabilirdi. Bu sırada Selâhaddin Eyyûbî bu Balian‘ı ortadan kaldırmak istedi lakin baĢarı- haberi alınca 200 bin kiĢilik ordusu ile Ür- sız oldu. Guy de Lusignan, bu sırada Müslü- dün‘e doğru harekete geçti. IV. Baldwin ise manlara ordunun hazırlanmasını söyledi ve orduyu Selâhaddin‘in kız kardeĢini öldürdü. Bu olay yöneteceğini söyledi lakin kral bu sefer çıkar- ise tarihte III. Haçlı seferi olarak bilinmekte- sa ölebilirdi. Tiberius, buna karĢı çıktıysa da dir. Guy de Lusignan ise orduyu harekete ge- kral onu dinlemiyerek harekete geçti ve çirmek için harekete geçti. Balian ordunun su- Kerak‘a doğru yola koyuldu. Bu sırada dan uzak kalmamasını söyledi lâkin Guy de serâzenler Kerak kalesini ele geçirmek için Lusignan bunu kabul etmedi. Bunun üzerine harekete geçti. Ġbelin baronu Balian ise bu Balian ve Tiberius orduya katılmadı ve Ku- sırada serâzenlere karĢı koymak için harekete düs‘te kaldı. Hareket eden Haçlı ordusu sıcak geçti. Ġki taraf arasında yapılan savaĢta Ġbelin havanın etkisi ile dağıldı. Selâhaddin, geldiği baronu Balian, serâzenlere esir düĢtü. Balian, zaman haçlı ordusu dağınıktı ve bu Selâhaddin çadıra getirildiğinde buradaki adamı tanıdı. için kolay oldu ve savaĢı kazandı. Bu esnada Bu adam Balian‘ın serbest bıraktığı adamdı. Balian ise Kudüs‘ü savunmak için harekete Balian, kendilerine ne olacağını sordu. Bu geçti. ÇeĢit çeĢit önlemler alındı. Bu sırada adam aslında Selâhaddin‘in komutanıydı. Kudüs halkı korkmaya baĢladı. Lâkin Balian Balian ve adamlarını serbest bıraktı. Bu sıra- onlara moral verip cesaretlendirdi. Bu sırada da iki orduda Kerak‘a geldi. Selâhaddin Eyyûbî ise Kudüs‘ e geldi ve ordu- Selâhaddin ile Kudüs kralı saldırdı bu saldırı esnasında IV. sunu konuçlandırdı. Böylelikle kuĢatma baĢla- Baldwin arasında geçen konuĢmadan sonra dı günlerce süren çarpıĢmadan sonra Balian ile Selâhaddin ordusunu geri çekerken, IV. Selâhaddin bir görüĢme yaptı. Bu görüĢmeden Baldwin ise Kerak kalesine gidip bu kalenin sonra Selâhaddin Kudüs‘te bulunan insanların sahibini cezalandırdı. Kral bu yolculuk sıra- Avrupa‘ya geçiĢinin güvencesini verdi. Bunun sında rahatsızlandı ve Kudüs‘e gitti. Kral IV. üzerine Balian, Kudüs‘ü Selâhaddin‘e teslim Baldwin, Balian‘i yanına çağırdı ve onunla etti. Selâhaddin Eyyûbî, Kudüs‘e girdiği za- konuĢtu. Kral ona kız kardeĢi Sybilla ile ev- man hiç kimseye zarar verilmemesini emretti. lenmesi ve bu krallığı yönetmesini istedi la- Kudüs Kalesi‘nin gül suyu ile yıkanmasını em- kin Balian bunu kabul etmedi. Bunun üzerine retti. Sybilla ile Balian arasında tartıĢma çıktı. Bir- Sonuç olarak Kudüs ilâhi dinler açısın- kaç gün geçtikten sonra Kral IV. Baldwin dan önemlidir. Bu Ģehirde; Yahudiler, Müslü- öldü. Guy de Lusignan, kralın kız kardeĢi ile manlar ve Hıristiyanlar yaĢamaktadır. SavaĢ evlendiği için Kudüs‘ün yeni Kralı oldu. Guy sonucunda Kudüs kralının kız kardeĢi Sybilla Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 108 Tarihten Kurguya———————————————–—— —-—————————————–-—-— ile birlikte de birçok Kudüs halkı Avrupa‘ya Bundan sonra Kudüs‘ü ele geçirmek gitti. Balian ise tekrar Fransa‘ya dönerek de- için batılılar tekrar harekete geçti ve yeni haçlı mircilik iĢi ile uğraĢtı. Selâhaddin‘in kazandı- seferleri düzenlemeye baĢladılar. ğı bu zafer, Ġslâm âleminde büyük bir yankı buldu. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 109 ———————————————— Mizah———————————————–——— HER ġEY ALLAH'TAN ALDATMAK BektaĢi'nin biri her gün kasabada 'Her Meyhanelerden çıkmazdı hiç. Ġçkisini Ģey Allah'tan', 'Her Ģey Allah'tan' diye mırıl- içer, geç vakitte naralar atarak evinin yolunu danarak dolaĢır dururmuĢ. Bir gün kasabanın tutardı. Ne çocuğuna, ne eĢine, ne anasına, ba- serseri delikanlılarından biri, yine böyle mı- basına ve ne de çevresine hayrı dokunmamıĢtı. rıldanarak dolaĢmakta olan BektaĢi'ye arka- 'AyyaĢ Hamdi' böyle bir yaĢamın sonunda rah- sından sessizce yaklaĢmıĢ, ensesine okkalı bir metli oldu. Cenaze namazı kılındıktan sonra Ģaplak atmıĢ. Canı fena halde yanan BektaĢi'- imam sordu nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce -Merhumu nasıl bilirsiniz? -Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her Ģey Allah'tandı. -İyi insandı... Kimseye kötülüğü olmadı... Toprağı bol olsun... ve benzer cevapları duyan -Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, BektaĢi sabredemedi ve yanındakinin kulağına ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum. fısıldadı -Bizi neyse de, Allah’ı da aldatmaya yelteniyorlar. Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 110 ———————————————— Acemi Ocağı———————————————–——— Ġbrahimî dinlerin ülkesi KUDÜS RÜYA ġEHĠR:KUDÜS Sezai Karakoç‘un söyleyiĢiyle, gökte yaratılıp yere indirilen Ģehir. Hz. Ġbrahim‘den gelen iki oluk: Ġsmail ve Ġshak. SÜHEYLA HANÖNÜ ĠSTANBUL (Edb. Öğr.) Ġsmail Peygamber‘den türeyen KureyĢ boyu Arap kabilesi; Filistin‘de yetiĢen Ġshak‘ın on iki oğlundan Ġsrail ( Allah‘ın kulu ) unvanını taĢıyan Yakup Peygamber soyundan gelen Ġsrail oğulları. Ġki kardeĢten gelen nesil, bitmeyen kavga… Arapça ağıtlar, Ġbranice idealler… Her yer nebiler kokusu… Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler… Ġran‘da tanınmıĢ Mecusi bir ailenin oğluyken evden Üç dinin beĢiği Kudüs! Hangi evladın yalnız senin, kaçıp hak dini arama yolunda ġam, Musul, Amiriye hangi evlatların sapmıĢ? ( Sivrihisar‘a ) gibi birçok yere giden, Hz. Muhammed‘e Maide suresi 51. ayet der ki ― Ey iman edenler! Yahu- ulaĢma aĢkıyla Medine‘ye doğru yola çıkmıĢken aldatı- dileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirleri- lıp köle olan, bir yolunu bulup amacına ulaĢan ve son- nin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse Ģüphe- suz nuru arama yolunda ― Hakikat Merih yıldızında dahi siz o, onlardan olur. ġüphesiz Allah, zalim kavmi doğ- olsa Selman onu bulur. ― hadisine nail olan Selman-i ru yola iletmez.‖ Farisi Hazretleri; büyük âlim Hasan Basri Hazretlerinin dahi evlilik teklifini ― Bir yürekte ki sevgi olur Yabusiler, Hz. Davut, Babil Kralı, Persler, Makedonya mu? Ben Rabbimin aĢkıyla yanarken seni nereye koya- Kralı Ġskender, Romalılar, Bizanslılar, Hz. Ömer, Haç- yım. ‖diyerek reddeden Allah dostu, kadın evliyaların lılar, Selahaddin Eyyubi, Memlukler, Osmanlı, Ġngiliz piri, kız çocuklarımıza ismini verdiğimiz, Mısır direniĢi- iĢgali, Siyonist güçler… Kimler geldi kimler geçti. nin sembol meydanına adını verdiği Rabia Hazretleri… Tarih boyunca nelere tanık oldun sen. Sana sahip olanlar, hükmetti dünyaya. Kimi adildi hükmederken kimi Ne çok evliyalar kokusu… zalimdi. Deniz seviyesinden alçakta en büyük alçaklıkların ya- Ey Kudüs! Ġzlerin ne kadar derin senin? Hz. Ġbrahim, Ģandığı sapkın Sodom ve Gomore Ģehri, helak olan Lut Hz. Ġshak, Hz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Ġsa, ÂĢığın Ma- Kavmi, Lut Gölü, ibret merkezi. Ģukuyla kavuĢtuğu Miraç‘ta ismi güzel kendi güzel En çok çocuk bu topraklarda öldürüldü belki. Yetimlik, Hz. Muhammed… öksüzlük en çok bu coğrafyada paylaĢıldı belki de. Anlatılacak ne çok yaĢanmıĢlığın var Kudüs. Nereden baĢlamalı seni anlatmaya? Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 111 ————-———————————————— Oku!———————————————–———–— Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 112 ————————–—-———————— Ayın Sorusu————–-————Ayın Sorusu uygulamasında ilk üç doğru cevaba kitap hediyemiz olacaktır. Bu sayıdaki hediyemiz Cemal ToksoyFatma Toksoy‘un ―ġarkın En Sevgili Sultanı Selâhaddîn Eyyûbî‖ adlı kitabı olacaktır. Cevabınızı yerleĢim adresinizle beraber aĢağıda bulunan iletiĢim adreslerine gönderebilirsiniz. ĠLETĠġĠM ADRESLERĠ [email protected] [email protected] BU SAYININ SORUSU Kudüs'ün üç semavî din için kutsal sayılan yerleri nelerdir ? Yazan Tarih Sayı: 2 KIġ 2017 113