Mısır`da Kurulan Türk Devletleri

advertisement
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri:
MISIR’I YÖNETEN TÜRK DEVLETLERİ
TOLUNOĞULLARI (868-905)
İHŞİDİLER (AKŞİTLER) (935-969)
EYYÛBİLER (1174-1250)
MEMLÜKLER (1250-1517)
OSMANLILAR (1517-1881)
İslam Devleti topraklarına katıldıktan sonra eyalet hâline getirilen Mısır, merkezden gönderilen
valiler tarafından yönetiliyordu. Ancak zamanla Abbasi halifelerinin otoritesi zayıflayınca
eyaletlere tayin olan valiler merkezde kalarak, yerlerine naipler gönderdiler. Abbasi Devleti`ni
parçalanma sürecine girdiği sırada Mısır`a vali olarak görevli olan Tolunoğlu Ahmet'in burada
kendi devletini kurması ile birlikte 1000 yıl boyunca sürecek olan Türk egemenliği başlamış
oldu.
TOLUNOĞULLARI (868-905)
1 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Abbasiler Müslüman Türklere değer vermişler, Türkleri valilik, ordu komutanlığı gibi üst düzey
devlet görevlerine getirmişlerdi. Abbasi halifesinin takdirini kazanmış Türk komutanlardan biri
olan Tolunoğlu Ahmet üvey babasının yerine Mısır'a naip olarak gönderildi.
Tolunoğlu Ahmet babasının ölümü üzerine Bağdat'taki saltanat kavgalarında da yararlanarak
bağımsızlığını ilan etti ve Tolunoğulları Devleti'ni kurdu (868). Bu devlet aynı zamanda Mısır'da
kurulan ilk Türk devletidir. Devletin başkenti Fustatolup halkın çoğunluğu Arap, yöneticileri ise
Türk'tü.
Tolunoğlu Ahmet; Suriye, Lübnan, Filistin ve Bingazi'yi fethederek ülkesini genişletti. Anadolu'yu
elinde tutan Bizans ile iyi ilişkiler kurdu.
Ahmet ölünce (884) yerine, oğlu Humaraveyh geçti. Humaraveyh'in hükümdarlığını kabul
etmeyen bazı devlet adamları ve komutanlar ayaklandılar. Humaraveyh bu ayaklanmaları
bastırdı ancak bu olaylar sonucu kendisi de yıprandı. Daha sonra Tolunoğulları Devleti'nin
başına geçmek isteyenler arasında taht kavgaları başladı. Bu kavgalardan yararlanan
Abbasiler, Tolunoğulları Devleti'ne son vererek Mısır'ı tekrar ele geçirdiler.
TOLUNOĞULLARI DÖNEMİNDE MISIR
Tolunoğlu Ahmet, Mısır'ı sosyal ve ekonomik yönden kalkındırdı. Nil Nehri üzerinde bentler ve
su kanalları yaparak tarımı geliştirdi. Halkın refah seviyesini yükseltti. Ülkesinde din ayrımı
yapmadan herkese eşit davrandı. Tolunoğulları Döneminde Mısır, mimaride altın çağını
yaşamıştır. Bu dönemde yapılan Ulu Cami ve Tolunoğlu Ahmet Cami Kahire'deki en önemli
mimari eserlerdir. TolunoğluAhmet Cami'nin bitişiğinde hamam ve eczane de vardı. Tolunoğlu
Ahmet, kurmuş olduğu “Maristan” adını verdiği hastane ve eczane için 60.000 dinar ayırmıştı.
Hastaneye esir, asker, zengin veya fakir herkes alınır, hastalardan tedavi için herhangi bir ücret
alınmazdı.
Yılmaz Boyunağa, Tebliğinden Günümüze Kadar İslam Tarihi, s.482'den özetlenmiştir.
İHŞİDİLER (Akşitler) (935-969)
2 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Mısır'da kurulan ikinci Türk devletidir Kurucusu Abbasi Devleti tarafından Mısır'a vali olarak
tayin edilen Muhammed'dir Muhammed'in babası Togaç, Ferganalı bir Türk'tü ve Abbasilerin
Suriye valiliğini yapmıştı. Muhammed de çeşitli valiliklerde bulunduktan sonra 933'te Mısır
valiliğine tayin edildi. Abbasi Halifesi Er-Razi Billah, Muhammed'e Akşit unvanını verdi.
Muhammed Mısır'da bağımsızlığını ilan ederek başkenti Fustat olmak üzere İhşidiier Devleti'ni
kurdu (935).
Mısır'da adaletli bir yönetim uygulayan Muhammed, Suriye, Filistin ve Lübnan'ı ele
geçirdi.İslamiyetin kutsal şehirleri olan Mekke ve Medine'yi kendine bağladı.
Muhammed ölünce (946) yerine oğlu Unûçur geçti. Ancak çocuk yaşta olduğundan naipliğini
Ha-beşli Kâfur üstlendi. Kâfur, yıkılışına kadar devletin en etkili yöneticisi oldu. Daha sonra
kardeşler arasında çıkan taht kavgaları, karışıklıklara yol açtı. Bu karışıklıklardan usanan bazı
devlet adamları, batı komşuları olan Fatımîlerden yardım istediler Mısır'da gözü olan Fatımîler,
bu isteği kabul ederek Mısır'a girdiler ve İhşidiier Devleti'ne son verdiler(969).
EYYÛBİLER (1174-1250):
Eyyubî Devleti’nin Kuruluflu Filistin ve Mısır bölgesini elinde bulunduran Fa›mîler, bu bölgeleri
Haçlılara karşı iyi koruyamamışllar ve I. Haçlı Seferi sonunda Haçlılar Kudüs’ü ele geçirerek
Kudüs Krallığı’n›üı kurmuşlardı. Haçlılar ayrıca Mısır’a da saldırmaya kalkışlınca, Fatimî
vezirlerinden Şaver, Musul Atabeyi Nurettin Mahmut Zengi’den yardım istemişti. Nurettin
Mahmut Zengi’de etkinliğini artırmak ve Mısır’a hâkim olabilmek amacıyla komutanlarından
Şirkûh’u bir ordu ile Mısır’a göndermişti.Şrkuh’un yardımıyla yeniden vezir olan Şaver, daha
önce Nurettin Mahmut Zengi’ye verdiği sözü unutarak, bu sefer de Kudüs Krallığı ile ilişki kurup
onlardan yardım istemişti. Şirkûh’un ordusunda bulunan yeğeni Selâhaddin ve arkadaflları,
Şaver’i öldürerek yerineŞirkûh’u vezir yaptılar. Göreve gelişinden kısa bir süre sonra ölen
Şirkûh’un yerine Selâhaddin, Fatimî veziri olmuştur (1171).
3 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Musul Atabeyi Nurettin Mahmut Zengi, Selâhaddin’e haberciler göndererek Mısır’da okunan
hutbenin Abbasi halifesi adına okunmasını istemiştl, Selâhaddin’de bu isteğe uyarak hutbeyi
Abbasi halifesi adına okutmuştur. Şii olan Fatimî halkının büyük bir kısmı, zamanla kendi
istekleri ile Sünniliği benimsemişlerdir. Selâhaddin Mısır’da gittikçe güçlenmeye ve bağımsız bir
hükümdar gibi davranmaya bafllayınca, Musul Atabeyi Nurettin Mahmut Zengi ile arası
açılmıştır.Nurettin Mahmut, Mısır’a sefer hazırlığı içinde iken ölmüştür (1174). Bunun üzerine
serbest kalan Selâhaddin, Mısır’da bağımsızlığını ilan etmiştir. Merkezi Kahire olan bu devlete,
Selâhaddin’nin babası Necmeddin Eyyûb’den dolayı Eyyubî Devleti denilmiştir.
Selâhaddin Eyyubî Dönemi Selâhaddin Eyyubî, daha bağımsızlığını ilan etmeden önce kardeşi
Turan şah'ı Yemen'i fethetmesi için göndermişti. Turan şah' da 1176'da Yemen'i fethederek
burada 1228 yılına kadar siyasi yaşamını sürdürecek olan Yemen Eyyubî kolunu kurmuştur.
Selâhaddin Eyyubî hükümdar olur olmaz, önce Suriye'yi ele geçirmiş, daha sonra da Irak
topraklarının büyük bir kısmını fethetmiştir. İsteği üzerine Abbasi halifesi onun saltanatını
onaylayarak elindeki toprakların hâkimiyetini tanımıştır. Sınırlarını Fırat'a kadar genişleten
Selâhaddin' in asıl amacı Kudüs'ü Haçlıların elinden kurtarmaktı. Kudüs, 1099'da I. Haçlı Seferi
sonucunda Haçlılar tarafından ele geçirilmişti. Büyük bir ordu hazırlayan Selâhaddin Eyyubî,
Filistin'e girerek Taberiye şehrini ülkesinin topraklarına kattı. Daha sonra Kudüs Kralı ile
Hıttin'de yaptığı savaşı kazanan Selâhaddin, Kudüs'ü Haçlıların elinden kurtarmayı başardı
(1187). Böylece Eyyubîler, Hıttin zaferiyle Kudüs ve Filistin'i ele geçirmiş oldular. Kudüs ve
Filistin'nin fetihleri İslam dünyasında ve Batı'da Selâhaddin Eyyubî'ye büyük ün kazandırmıştır.
Kudüs'ün Müslümanların eline geçmesi üzerine Papa, Avrupa devletlerine bir çağrıda
bulunarak, kendi aralarındaki çatışmaları durdurup, Kudüs'ü kurtarmak için büyük bir Haçlı
ordusu kurmalarını istemiştir. Tarihte III. Haçlı Seferi (1189-1192) olarak bilinen bu sefere;
Alman İmparatoru Frederik Barbaros (Friedrich Barbarossa), Fransa Kralı Filip Ogüst (Philippe
Auguste) ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar (Richard) katılmışlardır. Alman İmparatoru
Frederik, Tarsus yakınlarında ölünce ordusu dağılmıştır. İngiltere ve Fransa kralları Akka
Kalesi'ni kuşattılar (1189). Uzun bir kuşatmadan sonra Akka Kalesi'ni almayı başaran Haçlılar,
Kudüs'ü ise alamadan geri dönmek zorunda kalmışlardır. İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar,
Selâhaddin Eyyubî ile bir antlaşma yaparak Avrupa'ya geri dönmüştür.
Antlaşmaya göre, Hristiyan Avrupalılar, Kudüs'ü silahsız olarak ziyaret edebilme hakkını elde
etmişlerdir. Selâhaddin Eyyûbî 1193 yılında öldü (Resim 4-2). Onun zamanı Eyyubî Devleti'nin
ekonomik, kültürel ve sanat alanlarında ileri gittiği bir dönem olmuştur. Selâhaddin, bilginleri ve
sanatçıları koruyarak ülkesinin kalkınmasına ve halkının mutlu olmasına gayret göstermiştir.
Ayrıca onun döneminde Doğu Anadolu'nun bir kısmı, Güneydoğu Anadolu'nun tamamı, Kuzey
Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin'in büyük bir bölümü, Ürdün, Hicaz, Yemen, Mısır ve Libya
fethedilerek Eyyubî Devleti'nin sınırları içine alınmıştı. Selâhaddin Eyyubî, Avrupa edebiyatında
Saladin adı ile tanınmış ve Orta Çağ İngiliz, Fransız ve İtalyan şiirlerine konu olmuş ayrıca
şövalyeliğin ve adaletin timsali olarak da kabul edilmiştir. Selâhaddin Eyyubî, sağlığında
ülkesini oğulları ve kardeşleri arasında paylaştırmıştı. Onun ölümüyle ülke topraklarında dört
ayrı devlet kurulmuştur. Kardeşi Turanşah Yemen'de, diğer kardeşi Melik Âdil Ürdün ve Kuzey
4 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Mezopotamya'da, Selâhaddin'in oğullarından el-Aziz Mısır'da, el-Zahir de Halep'te (Suriye)
kendi devletlerini kurmuşlardı.
Eyyubî Devleti'nin Yıkılışı Selâhaddin Eyyûbî'nin ölümü sonrasında, oğulları birbirleriyle
geçinemeyerek iktidar savaşına girmişlerdir. Bundan yararlanan Selâhaddin'in kardeşi Melik
Âdil, yeğenlerini etkisiz hale getirerek, tüm Eyyûbî topraklarına hâkim oldu. Ülkede birlik ve
düzeni sağlayan Melik Âdil, Haçlılara karşı da başarılı mücadelelerde bulunmuştur. Melik Âdil de
ülkeyi oğulları arasında paylaştırınca, küçüklü büyüklü birçok Eyyûbî devletleri ortaya çıkmıştır.
V. Haçlı Seferi'nde Eyyûbî ordusundaki düzensizlik yüzünden Haçlılar, Dimyat'ı ele geçirdikleri
sırada Melik Âdil öldü (1218).
Melik Âdil'in ölümünden sonra Eyyûbî Devleti birliğini koruyamadı. Mısır, Suriye ve Yemen'de
Eyyûbî devletleri kuruldu. Bunların içinde en önemlileri Mısır'a hâkim olan Kamil ile Şam'a hâkim
olan Eşrefin kurduğu devletlerdir. Bu devletlerin her biri kendi aralarında iktidar mücadelesi
yaptığı için Eyyûbî hükümdarlarından hiç biri Eyyubî birliğini tekrar sağlayamamışlardır.
Alman İmparatoru II. Frederik yeni bir Haçlı ordusuyla (VI. Haçlı Seferi) Akka'ya gelmişti.
Eyyûbîlerin içinde bulunduğu durumdan yararlanmak isteyen II. Frederik, Mısır Eyyubîlerinin
başında bulunan Kamil ile bir antlaşma yaptı. Bu antlaşmaya göre Haçlılar, savaşmadan
Kudüs'ü ele geçirdiler (1229). Ancak Eyyubî hizmetine giren Harzem Türklerinin de yardımıyla
Eyyubîler Kudüs'ü geri almışlardır. Eyyubîlerin arasındaki iç karışıklıkları fırsat bilen Haçlılar,
Kudüs'ü tekrar ele geçirebilmek için VII. Haçlı Seferini gerçekleştirdiler. Bu sırada Kamil ölmüş,
yerine oğlu Salih geçmişti. Salih, Eyyubî birliğini sağlamak için Kıpçak Türklerinden bir Memlûk
Ordusu kurdurdu. Fakat Salih, VII. Haçlı ordusunun başında bulunan Fransa Kralı Sen Louis'in
(Saint-Louis) , Dimyat'ı almasını önleyememiştir.
Salih'in ölümü sonrasında yerine oğlu Turanşah geçti. Turanşah, Kahire üzerine yürüyen Sen
Louis'i Mansure'de yenerek kralı esir aldı (1250). Kral Sen Louis'le anlaşma fırsatı yakalayan
Turanşah, Dimyat'ı geri almayı başardı. Ayrıca Sen Louis, Turanşah'a yüksek miktarda kurtuluş
fidyesi ödeyerek serbest kaldı. Turanşah'ın Haçlılarla antlaşma yapması ordu içinde
huzursuzluk çıkmasını sağladı ve Kıpçak Türklerinin harekete geçmesine neden oldu. Sonunda
Memlûk komutanı Aybek, Turanşah'ı öldürttü (1250). Bu olay Eyyubî Devleti'nin yıkılışı olarak
kabul edildi.
Türk Memlûklarının komutanı olan Aybek, Turanşah'ın annesiyle evlenerek Eyyubî saltanatına
son verdi ve Mısır'da Memlûk Devleti'ni kurdu (1250). Eyyubî Devleti'nin kolları olan Şam,
5 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Halep, Hama ve Meyyâfarıkin (Silvan) Eyyubîleri, Moğollar tarafından yıkılmıştır. Hısn-ı Keyfâ
Eyyûbîleri ise 1524 yılında Osmanlılar tarafından, Humus, Baalbek ve Kerek Eyyûbîlerine de
Memlûklar son vermişlerdir.
Selâhaddin Eyyubî, Fatımî Devleti'ne son vererek Müslümanlar arasındaki mezhep kavgalarını
büyük ölçüde önlemiş, İslam dünyasındaki birlik ve beraberliği tekrar sağlamıştı. Kudüs'ü
Haçlılardan geri alarak İslam dünyasına kazandırmıştır. Böylece Suriye ve Filistin üzerindeki
Hristiyan üstünlüğüne son vermiştir. Eyyubîler kültürleri ile de Haçlıları etkilemişlerdir. Avrupalı
şövalyeler, Eyyubî ordusunun kullandığı arma sistemini örnek alarak kendi armalarını
oluşturmuşlardır.
MEMLÛKLER (1250-1517)
Memlûk Devleti; 1250 yılından 1517 yılına kadar Mısır ve Suriye'de egemenlik kurmuş bir
devlettir. Bu devletin bir diğer ismi de Kölemenlerdir. Arapça bir kelime olan memlûk, mal
edinilmiş, satın alınmış köle anlamında kullanılmıştır.
Memlûk Devleti'nin Kuruluşu:
Türkler, memlûk olarak Arap dünyasında, Abbasi halifesi Harun Reşid'in oğulları zamanından
itibaren görülmeye başlamışlardır. Halife Memun, Samanoğulları Devleti'nden ödedikleri
verginin bir kısmının yerine Türk esirleri göndermesini istemiştir. Kardeşi Mutasım ise satın
alınan Türklerden güçlü bir ordu meydana getirerek, onlar için Türk ordugâh şehri olan
Samarra'yı kurdurmuştur. Bu ordu Mısır'da çıkan isyanların bastırılmasında büyük rol
oynamıştır. Asker olarak yetiştirilmek için köle olarak alınan bu Türk gençleri, askerî yetenekleri
sayesinde devlet kademeleri ile orduda önemli görevlere getirilmişlerdir. Tolunoğlu Devleti'nin
kurucusu olan Tolunoğlu Ahmet'te memlûk sisteminde yetişmiş bir asker idi.
6 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Eyyubîler de Abbasiler gibi Türklerden yararlanmışlardır. Eyyubî Sultanı Salih, Kafkasya'daki
Kıpçak Türklerini köle olarak satın almış ve bunları Nil Nehri üzerinde bulunan Ravza
adasındaki kışlada eğitilmelerini sağlamıştı. Eyyubîler, bu şekilde yetişen Türk askerlerine
memlûk (kölemen) adını vermişlerdir. Zamanla kişisel yeteneklerini göstererek azat da olabilen
memlûk askerleri, görevlerinde yükselerek devlet hizmetinde önemli görevlere gelebiliyorlardı.
Eyyubîlerin son zamanlarında memlûk komutanları, büyük güç kazanmışlar ve devlet idaresi ile
ordu da kontrolü tamamen ellerine geçirmişlerdi. İşte bu komutanlardan biri olan Aybek (Aybey),
Eyyubî sultanı Turanşah'ın öldürülmesinden sonra, Türk memlûk askerlerinin de desteğini
alarak Eyyubî Devleti'ne son vermiş ve Mısır'da Memlûk (Kölemen) Devleti'ni kurmuştur (1250).
Memlûk Devleti'nin siyasi tarihi iki bölümde incelenebilir: Birincisi 1250 kuruluş yılından 1382
yılına kadar geçen dönem Türk Memlûkleri (Bahri Memlûkler), ikincisi de 1382 yılından 1517
yılına kadar ki geçen dönem de Çerkez Memlûkleri olarak adlandırılır.
Türk Memlûk Devleti'nin Güçlenmesi:
Aybey, Mısır'daki yerini sağlamlaştırdıktan sonra Suriye ve Filistin civarında kurulmuş olan
Eyyubîler ve Haçlılarla savaşmıştır. Ülke içinde huzuru sağlayan Aybey, Memlûk
komutanlarından Aktay'ın giderek artan gücünden çekinerek onu öldürtmüştür (1254).
Aybey'in ölümü sonrasında tahta 15 yaşındaki oğlu Ali geçti. Ali'nin küçük yaşta olmasından
dolayı devleti, naibi olan Kıpçak Türkü Kutuz ile birlikte yönetmiştir. Bu sırada Memlûkler için en
büyük tehlike Moğollardı. Çünkü İlhanlı Moğollarından Hülâgü Han, Abbasi halifeliğine son
vererek Suriye şehirlerini işgale başlamıştı (1258). Yaklaşan Moğol tehlikesini bahane eden
emirler, Ali'yi tahtan indirip yerine saltanat naibi olan Kutuz'u hükümdar ilan etmişlerdir (1259).
Kutuz, Filistin'e giren İlhanlıları durdurmak amacıyla ordusunu toplayarak harekete geçti. Moğol
ve Memlûk orduları Ayn-Calud denilen yerde karşılaştılar (1260). Yapılan savaşın sonunda
Moğollar yenilmiş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Sultan Kutuz, Suriye ve Mısır'ı
Moğol istilâsından kurtarmış, ayrıca Moğolların Mısır'ı ele geçirerek Haçlılarla işbirliği
yapmalarını önlemiştir.
7 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Ayn-Calud zaferinin kazanılmasında önemli rol oynayan komutanlardan birisi de Baybars idi.
Kutuz, bu savaş sırasında yapacağı yardımlarına karşılık Baybars'a Halep valiliğini vaat etmişti.
Fakat savaş sonrası vaadini yerine getirmeyince Baybars, Sultan Kutuz'la siyasi mücadeleye
girmiştir. Sonunda mücadeleyi kazanan Baybars Memlûk tahtına oturmuştur (1260).
Baybars tahta çıktığında Memlûk Devleti zor durumda idi. Çünkü Moğol tehlikesi henüz
atlatılamamıştı. Suriye ve Filistin'deki Haçlı kalıntıları da Moğollarla işbirliği içinde idi. Ayrıca
küçük Eyyubî devletleri de Memlûklere karşı idiler. Baybars, ilk iş olarak Moğolların Bağdat
baskınından kaçarak Mısır'a sığınmış olan Abbasi halifesi el-Mustansır'ı Kahire'de Halife ilan
etti. Böylece Baybars, halifeyi Mısır'a getirmekle hem onun dinî nüfuzundan yararlanmak, hem
de hükümdarlığını meşrulaştırmak istemiştir. Hükümdarlığının Abbasi Halifesi tarafından
onaylanması, Baybars'a İslam dünyasında ün kazandırmıştır. Tahttaki yerini sağlamlaştıran
Baybars, Güney Anadolu ve Suriye'ye yönelerek buralardaki Haçlı varlığına son vermiştir. Bu
sırada Anadolu Selçukluları tamamen İlhanlı Moğollarının hâkimiyeti altına girmişti. Anadolu
beyleri, Moğollara karşı Memlûklerden yardım istemişlerdi. Bunun üzerine ordusuyla Anadolu'ya
geçen Baybars, 1277 yılında Elbistan'da Moğolları yenerek Kayseri'ye kadar ilerlemiş ve adına
hutbe okutturmuştur. Ancak kendisinden yardım isteyen Türk beylerinden gerekli yardım ve ilgiyi
göremeyen Baybars, Mısır'a geri dönmüştür. Sultan Baybars aynı yıl içinde de ölmüştür (1277).
Sultan Baybars iyi bir yönetici ve komutandı. Moğolların Mısır ve Suriye'yi ele geçirmelerini
engelleyen Baybars, Yakın Doğu'da yüzyıllarca süren Haçlı işgalini de sonlandırmış, ayrıca
1268 yılında da Antakya'yı Haçlı işgalinden kurtarmıştır.
Baybars'ın ölümünden sonra oğulları Memlûk sultanı olmuşlarsa da bu dönem kısa sürmüştür.
Tahtı ele geçiren Kalavun, Memlûk sultanı olmuştur (1279). Sultan Kalavun'da Haçlılarla
mücadeleye devam etmiş ve Haçlılarla birleşen Moğolları Humus yakınlarında yenilgiye
uğratmıştır (1282). Ayrıca Trablus'ta bulunan Haçlı Kontluğu'nu ortadan kaldıran Kalavun,
Kudüs Haçlı Krallığı'nın merkezi olan Akka Kalesi'ni de kuşatmıştır. Ancak bu kuşatma sırasında
ölmüştür (1290). Kalavun'dan sonra Memlûk tahtına oğlu Melik-ül Eşref Halil geçmiştir. Onun
zamanında Akka Kalesi alınarak, bütün Suriye sahili Haçlılardan temizlenmiştir (1291).
Memlûk ordusu içindeki emirler ancak kendi yetenekleri ve ordunun desteğiyle sultan
olabiliyorlardı. Bunun için Türk Memlûk Devleti'nde Kalavun'a kadar hanedanlık kurulamamıştır.
Daha sonraki yıllarda Kalavun'un soyundan gelenler, Ermenilerle mücadele ederek Kilikya'daki
Küçük Ermeni Krallığı'na son vermişlerdir. Fakat devlet içindeki taht kavgaları ülkenin
zayıflamasına neden olmuştur. Bu fırsattan yararlanmak isteyen Kıbrıs hâkimi I. Peter
donanmasıyla İskenderiye'ye gelerek bu kenti yağmalamıştır (1365). Sultan Kalavun, Türk
Memlûklerinin baskısından korunmak için Kafkasya'dan ve Güney Rusya'dan Çerkez çocuk ve
8 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
delikanlıları satın alarak, onlardan oluşan Kahire'de bir hassa ordusu kurdurmuştur. Eyyubî
ordusundaki Türk memlûkleri kendilerini yetiştiren Eyyubî Devleti'ni nasıl yıkmışlarsa, Türk
memlûklerinin yetiştirdiği Çerkez memlûkleri de Türk memlûklerinin egemenliğine son
vermişlerdir. Sonunda Berkuk adlı bir Çerkez, Türk Memlûk Devleti'nin hâkimiyetine son
vermiştir (1382).
Türk Memlûklerine son veren Berkuk, Suriye'de isyan eden valilerin ayaklanmalarını bastırmaya
çalışırken, Malatya ve Halep valilerinin kendisine karşı birleşmeleri üzerine mücadeleyi
kaybetmiş ve Kahire'den kaçmıştır. Daha sonra bu valilerin kendi aralarındaki mücadelelerinden
yararlanarak ikinci kez Memlûk tahtını ele geçirmiştir. Bu sırada İlhanlı Devleti yıkılarak Moğol
tehlikesi sona ermişti. Fakat bu seferde Timur tehlikesi ortaya çıkmıştı. Berkuk, Timur ile iyi
ilişkiler kurmaya özen göstermiştir. Timur'un Ankara Savaşı'nda Osmanlı hükümdarı Yıldırım
Bayezid'i yenmesi, Memlûkleri Osmanlı tehdidinden kurtarmıştır. Bir süre sonra da Timur'un
ülkesine dönüp 1405'de ölmesiyle Memlûkler, bu sefer de Timur tehlikesinden kurtulmuşlardır.
Memlûk Devleti'nin Yıkılması Sınırları Fırat Nehri'nden Bingazi'ye, Toros dağlarından da
Yemen'e kadar uzanan Memlûkler, Osmanlı Devleti ile de savaşmışlardır. Ankara Savaşı'ndan
(1402) sonra kısa bir sürede kendilerini toparlayan Osmanlılar, II. Mehmet'in de İstanbul'u
fethetmesiyle (1453), Memlûklere rakip bir güç haline gelmişti. Memlûklerin himayesinde olan
Dulkadıroğulları Beyliği, Memlûklerle Osmanlılar arasında tampon bir devlet durumunda idi.
Fatih'in hac yolu üzerindeki su bentlerini ve kuyularını tamir ettirme teklifi, Memlûk Sultanı
Kayıtbay tarafından iç işlerine müdahale olarak algılamış ve reddedilmişti. Böylece
Memlûk-Osmanlı ilişkileri ilk defa Fatih Sultan Mehmet döneminde bozulmuş oldu.
Memlûkler, II. Bayezid'in kardeşi Cem Sultan ile yaptığı taht kavgasında Cem Sultanı
desteklemişlerdi. Ayrıca Dulkadıroğulları Beyliği üzerinde iki tarafında söz sahibi olmak
istemeleri, gerginleşen ilişkileri savaşa dönüştürmüştür. II. Bayezid döneminde altı yıl süren
Osmanlı-Memlûk savaşları yapılmıştır (1485). Bu savaşlarda Osmanlılar, Tarsus ve Adana'yı
almışlarsa da, Dulkadıroğullarının Memlûklerin yanında yer almaları, Osmanlı kuvvetlerinin
yenilmesine neden olmuştur. Bu savaşların sonucunda her iki tarafta birbirlerine karşı bir
üstünlük sağlayamamışlar ve Tunus hükümdarının arabuluculuğu sayesinde barış yapılmıştır
(1491).
Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran Zaferi (1514) dönüşü Dulkadıroğulları Beyliğine son vermesi
(1515) ilişkilerin yeniden bozulmasına neden olmuştur. Mısır seferine çıkan Yavuz Sultan Selim,
Halep civarında Mercidabık denilen yerde, Memlûk Sultanı Kansu Gavri (Gurî)'nin ordusu ile
yaptığı savaşı kazanarak onu yenmiştir (1516). Bu savaş sırasında Kansu Gavri ölmüş, Halep
ve Şam da ele geçirilerek Suriye Osmanlı topraklarına katılmıştır.
9 / 10
Mısır'da Kurulan Türk Devletleri
Cumartesi, 28 Ocak 2012 16:21 - Son Güncelleme Pazar, 29 Kasım 2015 16:03
Ordusunu yeniden düzenleyen Yavuz Sultan Selim ertesi yıl tekrar Mısır seferine çıkmıştır. Bu
sırada Memlûk tahtında Tumanbay (Tomanbay) bulunuyordu. Kahire'nin doğusunda
Ridaniye'de yapılan savaşı yine Osmanlılar kazanmıştır (1517). Böylece Devlet-üt-Türkiye de
denilen Memlûk Devleti yıkılmıştır. Yapılan bu savaşın sonucunda Mısır toprakları Osmanlıların
eline geçmiştir.
10 / 10
Download