1.merkantilizm - SABİS

advertisement
Sakarya Üniversitesi
İKTİSADİ DÜŞÜNCE
TARİHİ
ÜÇÜNCÜ HAFTA
MERKANTİLİZM
VE
FİZYOKRASİ
Doç. Dr. Ömer Karaoğlu
2015
2
Sakarya
Üniversitesi
Üçüncü Hafta
Merkantilizm
Ve
Fizyokrasi
Hedefler
Bu bölümü çalıştıktan sonra.
 Merkantilizmin türleri, temsilcilerini ve temel yaklaşımlarını öğreneceksiniz
 Fizyokratların iktisadi düşüncelerini açıklayacak ve temsilcilerini tanıyacaksınız
Temel Kavramlar






bullionism
colbertism
kammeralizm
Doğal düzen
Laisses faire
Net hasıla
Sakarya Üniversitesi
İçindekiler
Hedefler ................................................................................................................. 2
Temel Kavramlar................................................................................................... 2
GİRİŞ…………………………………………………………………………….4
1.MERKANTİLİZM ............................................................................................... 5
1.1. Merkantilizm türleri .................................................................................... 6
1.2. Merkantilist Politikaların Çöküşü ve İktisadi Düşünceye Katkısı ............. 8
. 2. FİZYOKRASİ…………………………………………………………………...9
Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… ................................................................ 11
Değerlendirme Soruları ........................................................................................ 12
Yararlanılan Kaynaklar ....................................................................................... 12
Sakarya Üniversitesi
GİRİŞ
XV. yüzyılın ortalarından XVIII. yüzyılın başlarına kadar Batı Avrupa ülkelerinde
uygulanan ekonomik sistem ve ekonomi politikalarının tümüne merkantilizm adı
verilmektedir.
Ortaçağın kapanması ve Yeni Çağın başlaması ile Batı Avrupa ülkelerinde önemli
yenilikler meydana gelmiştir. Coğrafi keşifler sonucu uluslararası ticaret genişlemiş;
feodalite yıkılarak merkezi krallıklar kurulmaya başlamış, Rönesans ve Reform
hareketleri sonucu rasyonel düşünce gelişmiş.
Bu gelişmeler yeni dünyanın iktisadi hayatına Merkantilizm adı verilen ekonomik
sistem ve politikaları getirdi.
Batı ülkelerinde nüfusun ve işbölümünün artması başka ülkeleri de bu ticarete teşvik
etti. İtalyanlardan başka uluslar Ceneviz ve Venediklilerin ellerinde tuttuğu ticareti
paylaşmak istediler.
Hindistan'a giden en kısa yolların Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesi, deniz yolu
ile Hindistan'a gitme arzusunu artırdı. Pusulanın bulunması da deniz yolculuğunu
kolaylaştırmıştı.
Deniz yolu ile Hindistana gitme girişimleri başladı; Afrika’nın güneyindeki Ümit
Burnu geçilerek, Hindistan’a ulaşıldı; Amerika kıtası bulundu.
Sonuç olarak ticaret yolları yön değiştirdi; Avrupa'da yeni ticaret merkezleri kuruldu,
iskenderiye, Cenova, Venedik ve Marsilya gibi eski ticaret merkezlerinin nisbi önemi
azalırken, Londra, Lizbon, Amsterdam, Bordo gibi kentler önemli ticaret merkezleri
haline geldiler.
Yeni bulunan ülkelerden Avrupa'ya büyük ölçüde altın girmeye başladı; altın para
enflâsyonu baş gösterdi.
Fiyatların yükselmesi ekonomik faaliyetlerin gelişmesine yol açtı. Ticaret ve para
ekonomisinin gelişmesi tüketim için üretim yanında para için üretimi hızlandırdı
1.MERKANTİLİZM
XVI ncı yüzyılın yarısından itibaren feodalite ve serflik düzeni çözülmeye, zengin ve
nüfuz sahibi bir ticaret burjuva sınıfı doğmaya; feodalite yıkılarak krallıklar güçlenmeye
başladı.
Bu gelişme ulus ve ulusal ekonomi düşüncesinin gelişmesine yol açtı. Ulusal ekonomiyi
diğer ulusal ekonomiler aleyhine geliştirme fikri gelişti.
Merkantilistler ferdi zenginlik ile ulusal zenginliği bir görüyorlardı. Onlara göre bir
fert ne kadar altın ve gümüşe sahip ise, o kadar zengin sayılıyorsa, ulus için de durum
aynı idi.
Bu arada düşünce, sanat, teknoloji alanında bazı önemli gelişmeler yaşanıyordu. Eski
Yunan filozoflarının düşüncelerinin Avrupa'da öğrenilmesi ile sanat ve düşünce eserleri
üretildi.
Matbaanın bulunması, kralların ve senyörlerin sanat eserlerine karşı ilgi duymaları ve
onları korumaları da bu gelişmeyi kolaylaştırdı
Dinde eski düşünceler yumuşamaya başladı. Hıristiyan dini eski bütünlüğünü yitirdi;
Katolik Kilise yanında Protestan ve Anglikan kiliseleri meydana geldi.
Luther ve Calvin tarafından başlatılan dinde reform hareketi iktisadi düşüncelerde
önemli bir değişim meydana getirdi. Almanlar zerindeki etkisi belirgin olan Luther
ortaçağ adil fiyat ve faiz anlayışına yakın olsa da faiz vb. uygulamaların kararını devlete
ait olduğu görüşünü belirtir. Fransız Calvin, kazanmanın-zenginliğin hem bu dünya hem
öte dünya için Tanrı’nın sevgisinin göstergesi olduğunu ileri sürer. Faiizi ise meşru
görür.
Orta Çağda geçerli olan adil fiyat düşüncesi önemini yitirmeye; kazanç meşru
görülmeye; faiz, kredi kurumları, sanayi gelişmeye başladı
Bütün bu gelişmeler Merkantilizm denilen ekonomi politikasının gelişmesinde etkili
oldu.
6
Sakarya
Üniversitesi
Devletin gücü ülkenin zenginliği ile artar. Ülkenin zenginliği sahip olduğu kıymetli
madenlerle ölçülür. Bir ülke ne kadar altın ve gümüşe sahip ise, o kadar zengin
olur.
Ülkede altın ve gümüş miktarını artırmak için, sömürgeler elde edilmeli, ticaret
bilançosu lehe çevrilerek, aradaki farkı ülkeye kıymetli maden olarak kazandırılmalı,
sanayii geliştirerek, dışarıya sanayi malları satarak altın ve gümüş kazanmalı, nüfus
artışını teşvik etmeli, altın ve gümüşün ülkeden dışarıya çıkması yasaklanmalıdır.
Bu doktrinin devletin çıkarlarıyla yeni tüccar kapitalistin çıkarlarını özdeş kıldığı
söylenebilir. Bir ülkenin tüccarının diğer tüccarlarla menfaat çatışmaları karşısında
kendi devletinin desteğini arayarak veya devlet politikalarına etki ederek geliştirdiği bir
doktrindir.
16.-17. Yüzyıllarda anonim şirketler düzenindeki ayrıcalıklı şirketler (kumpanyalar) ve
yöneticilerinin etkin olduğu görülür. Doğu Hindistan Şirketi (East Indian Company) en
etkin olanıdır. İktisadi düşüncenin sözcülüğünü yapan bu girişimci ve yöneticiler
parlamentolarına ve bürokrasilerine dayatmalarda bulunurlar.
Daha önceki dönemlerin din adamı, filozof, toprak sahibi asilleri veya hukukçular
yerine Merkantilist dönemin aktörleri “tüccarlar ve devlet memurları”dır. Tüccarın karı
devletin çıkarını temsil eder.
O halde merkantilizm:
1-Müdaheleci (dış ticaret görüşleri)
2-Milliyetçi (ulus zenginliği)
3-Metalist (altın-gümüş zenginliği)
4- Kolonyalist (sömürgeci) dir.
1.1. Merkantilizm türleri
Merkantilizm çeşitli ülkelerde farklı biçimde uygulanmıştır:
a-İspanya Amerika’daki sömürgelerinden gelen altın ve gümüşün ispanya'dan
çıkmasını yasaklayan, altın ve gümüşü İspanya'ya çekmeye yönelik bir politika
izlemiştir.
Bullionism (Külçecilik) adı verilen bu politika, İspanya'da fiyat düzeyinin
yükselmesine, ihracatın azalarak, ithalatın artmasına sebep olmuş, altın ve gümüşün
İspanya'dan çıkışını yasaklayan önlemlere rağmen, altın ve gümüşün dış ülkelere
akması önlenememiş, çelişkilerle dolu olan müdahale politikası sanayi ve tarımın
ilerlemesini engellemiştir.
b-İngiltere'de ticaret ve deniz taşımacılığı geliştirilerek ülkeye altın ve gümüş
girmesine yönelik bir politika izlenmiştir.
Cromwell tarafından çıkartılan «Navigation Act» —Deniz Taşımacılığı Kanunu—
İngiliz merkantilizminin deniz taşımacılığına verdiği büyük önemi göstermektedir.
İngiltere ile sömürgeleri arasında mal taşımacılığı İngiliz gemicilerinin tekeline verilmiş
İngiltere ile diğer ülkeler arasında alınıp satılan malların ya İngiliz gemileri, ya da ilgili
ülkelerin gemileri ile taşınması kabul edilmiş, üçüncü bir ülkenin, özellikle Hollanda'nın
gemileri ile taşınması yasaklanmıştır;
Bu politika XIX uncu yüzyıldaki İngiliz deniz hakimiyetini sağlamakta etkili olmuştur.
c-Fransa'da kral Henri IV'ün maliye bakanı Sully ve Colbert sanayinin geliştirilmesine
yönelik tedbirler almışlar; imtiyaz vermek, devlet eli ile sanayi kurmak suretiyle
sanayi geliştirilmeye çalışılmıştır. (Colbertizm adıyla anılmıştır)
Çünkü dış ticaret konusu olan mallar daha çok sanayi malları idi. Sanayinin
geliştirilmesi için alınan başlıca tedbirler; hammadde ithalini teşvik etmek, işlenmiş mal
ithalini güçleştirmek, yiyecek malları ve hammadde ihracını güçleştirmek,
ürünlerinin ihracını kolaylaştırmak,
sanayi
8
Sakarya
Üniversitesi
d-Almanya'da bu dönemde feodal devletler hakimdi.
XVI ncı yüzyıldan sonra bu devletlerde Fransa'dakine benzer yönetim sistemleri
geliştirilmeye çalışılarak, prens ve kralların hazinelerini yöneten memur ve danışmanlar
alındı.
Almanca hazine anlamına gelen Kammer ile ilgileri dolayısıyla bu memur ve
danışmanlara halk dilinde kameralist deniyordu.
Büyük ölçüde bu memur ve danışmanlar tarafından XVI-XV inci yüzyıllar arasında
Almanya'da geliştirilen merkantilist düşünceye ise, Kameralizm denmektedir. Alman
merkantilizmi bir maliye bürokratları merkezli sayılabilir. Sektörleri eşit önemde
görür.
1.2.Merkantilist Politikaların Çöküşü ve İktisadi düşünceye Katkıları
Merkantilist politikalar sonucu dış ticaret fazlasının sürekli aynı ellerde toplanması o
ülkelerdeki kıymetli maden (yani para) stokunu artırmış, bu da enflasyona yol açmıştır.
Para stoku ile mal miktarı arasındaki denge bozulmuştur.
Zenginliğin aynı ellerde toplanması ticari partnerlerin yoksullaşması anlamına
geleceğinden bu tür bir dış ticaret politikası sürdürülebilir olamamaktadır.
Böylelikle merkantilist politikaların yüksek enflasyona yola açtığı ve sürdürülebilir bir
politika olamadığı görülecek, eleştiriler ve yeni arayışlar ortaya çıkacaktır.
Buhar makinesi ve dokuma, metalurji sanayinde yaşanan teknik buluşlar 18. Yüzyılda
İngiltere’de sanayi devrimine giden süreci hazırlamaktaydı. Bundan böyle ticari
kapitalizmden sanayi kapitalizmine geçiş devresi başlar.
Sanayileşmede öncü ülke
İngiltere’yi Fransa izleyecekti.
Merkantilizmin iktisadi politikası ticari kapitalizmin talepleri doğrultusunda şekillenmiş
ve devletçi-müdaheleci-milli bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştı. İktisadi analize “dış
ticaret bilançosu” kavramını katmışlardır. Bugün ticaret bilançosu ödemeler
bilançosunun dış ticaretle ilgili bölümüdür.
Yine Jean Bodin (1530-1596) adlı düşünürle paranın miktar teorisinin ilkel anlamda
ifade edildiği görülmektedir. Fiyatlardaki yükselişin Avrupa’ya akan değerli
madenlerden kaynaklandığı fark edilmiştir
Ayrıca Fransa örneğinde olduğu gibi tarım sektörü ihmal edilmiş ve rahatsızlıklar
artmıştır.
10
Sakarya
Üniversitesi
. 2. FİZYOKRASİ
Zenginliğin tek kaynağını para olarak gören Merkantilizme karşı çıkmış Fransız
düşünürlerinin temsil ettiği ekoldür. En önemli temsilcileri Dr. François Quesnay,
Robert J. Turgot, Mirebau, Baudeau, Dupont de Nemours, Riviere sayılabilir. En
meşhurları öncü olan Quesnay ve Turgot olmuştur.
18. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da gelişen bu akım1760-1770 arası kısa bir devre
gündem olur. 1780’lerde unutulur. Adam Smith’e felsefi etkisi olduğu söylenebilir.
Colbert’in sanayileşme çabaları ile geri kalan tarım, Fransız reformcularını tarımsal
üreticinin sıkıntıları ile ilgilenmeye ve dönem içinde en önemli faaliyetin
İngiltere’den farklı olarak tarım olması nedeniyle bu alana yöneltti.
Temel düşünceleri:
1- Zenginliğin kaynağı doğadır ve tek verimli (üretken) sektör tarımdır. Tüketilenden
fazlasını yaratan sadece tarımdır. Bu fazlalığa “net hasıla” derler (milli gelir anlamına
gelmektedir). Ticaret ve sanayi ise kısır sektörlerdir. Tacir, esnaf, memur vb. kısır
sınıftır, net hasıla üretmezler.
2-Tek üretken sektör tarım olduğu için tek vergi de tarımdan alınmalıdır.
3-İktisadi hayatta gelir dağılımı teorisi (ekonomik tablo) işler. Bu şema, XV. Luis’nin
doktoru olan Dr. Quesnay (1694-1774) tarafından ortaya konmuştur. Bu tabloya göre
toplum toprak sahipleri, ticaret ve diğer kısır meslekliler (sanayi, hizmet vb.) olarak üçe
ayrılmıştır.Bu yapı içinde üretilen net hasılanın (gelir) nasıl dağıldığını ve dolaştığını
anlatır. O iktisadi hayatta nedensellik ve düzenlilik ilkesi aramaya yönelir. Gelir
bölüşümü problemini tıpkı bir fizik ya da anatomik işleyiş olarak ele almaktadır. 18.
Yüzyıl doğa bilimlerinin etkisi açıkça görülmektedir.
Örneğin üretici sınıf (tarım) 5 milyar liralık ürün versin. Bunun 2 milyarını kendi
tüketimi ve gelecek yılın tohum vb. İçin ayırır. Bu gelir tedavülden çekilmiş olur. Net
hasılası 3 milyar olur. Bunun 2 milyarını kira olarak toprak sahiplerine, 1 milyarını da
kısır sınıfa sanayi malları için öder.
Bu kez toprak sahipleri ellerine geçen 2 milyarın 1 milyarını kendi gıdalrına harcar.
Böylece bu 1 milyar başlangıç adresine döner.
Diğer kısır sınıf ise 1 milyarı toprak sahiplerinden, 1 milyarı da üretken sınıftan almış
ve bunları besin maddeleri ve hammaddelere yatırmış olur. Böylelikle tarım kesimini
ürettiği 5 milyar lira üç sınıf arasında el değiştirir 1 milyar ise sanayi kesimine aktarılır
4- Natüralist felsefeye dayalı tabii (doğal) düzen düşüncesine sahiptirler. Doğal yani
ilahi düzen idealdir. Pozitif düzen ise insanların yaptığı yasalardır. Sapmaların doğal
düzenle farklılıklardan kaynaklandığını, doğal düzene uyumun sağlanması
gerektiğini ileri sürerler. Bu nedenle devlet müdahelesine karşı çıkarlar. Onlara
göre “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ilkesi ile doğal düzen ekonomiyi en iyi
şekilde düzenler (laisses faire).
İktisadi düşünceye katkıları bakımından ileride milli gelir analizinde gayrısafi ve safi
kavramlarını ifade etmeleri, üretimle gelir arasındaki özdeşliği anlamaları
kaydedilebilir. Ayrıca ekonomik tablo ile bir tür denge analizi öncülüğü yaptıkları
söylenebilir. Üretim kesimleri arası akım ve ilişkilere dikkat çekmiş öncüler
sayılabilirler.
Net ürün kavramı ileride artı-değer teorisini geliştirecek olan Marks’a da ilham
kaynağı sayılabilir.
12
Sakarya
Üniversitesi
Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak…
Bu derste öğrendiklerimiz aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
1. Ortaçağın kapanması ve Yeni Çağın başlaması ile Batı Avrupa ülkelerinde
önemli yenilikler meydana gelmiştir. Coğrafi keşifler sonucu uluslararası
ticaret genişlemiş; feodalite yıkılarak merkezi krallıklar kurulmaya başlamış,
Rönesans ve Reform hareketleri sonucu rasyonel düşünce gelişmişti.
2. XVI. yüzyılın yarısından itibaren feodalite ve serflik düzeni çözülmeye, zengin
ve nüfuz sahibi bir ticaret burjuva sınıfı doğmaya; feodalite yıkılarak krallıklar
güçlenmeye başladı. Deniz yolu ile Hindistana gitme girişimleri başladı.
Afrika’nın güneyindeki Ümit Burnu geçilerek, Hindistan’a ulaşıldı; Amerika
kıtası bulundu. Sonuç olarak ticaret yolları yön değiştirdi;
3. Ülkenin zenginliği sahip olduğu kıymetli madenle ölçülür. Bir ülke ne kadar
altın ve gümüşe sahipse, o kadar zengin olur. Bu anlayışla dış ticarette fazla
vermek için devlet müdahelesi gerekir.
4. Merkantilizm ülkeden ülkeye farklı tür ve vurgular içerdi. İspanyollar altıngümüşü artırmak (para) vurgusu ile «büllionist (külçeci), İngilizler ticari,
Fransızlar
Colbert’le
sanayici
(Colbertizm)
ve
Almanlar
maliye
(kammer/hazine) vurgusu ile kameralist tipleri oluşturmuştur. Merkantilizm
para-mal dengesini bozarak enflasyona sebep olmuştur.
5. Fizyokratlar Dr.Quesnay ve Turgot başta olmak üzere net gelir(hasıla) yaratan
tek sektörün tarım olduğunu ve “doğal düzen” felsefesini kabul ederler.
Sloganları “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” olmuş, iktisadi hayata
müdahele etmemek gereğini işaret etmişlerdir. Tarımın net fazla yaratan tek
sektör olduğunu diğer kesimlerin kısır olduğunu ileri sürerler.
Değerlendirme Soruları
1.Merkantilizmin doğuran gelişmeleri belirterek temel yaklaşımını açıklayınız.
2. Meşhur merkantilistleri ve farklı merkantilist yaklaşımları özetleyiniz.
3. Merkantilizmin iktisadi düşünceye katkıları nelerdir? Bu akım neden çökmüştür?
3.Fizyokratların görüşleri ve öne çıkan temsilcileri ile iktisadi düşünceye
katkılarını belirtiniz.
Yararlanılan Kaynaklar
Vural Fuat Savaş-İktisadın Tarihi, Liberal Düşünce Topluluğu,İstanbul 1997
Gülten Kazgan, İktisadi Düşünce veya Politik İktisadın Evrimi, Remzi kitabevi,
İstanbul 2012
Ali Özgüven, İktisadi Düşünceler-Doktrinler ve Teoriler, Filiz kitabevi, İstanbul 1992
Download