ETKİLİ İLETİŞİM

advertisement
ETKİLİ İLETİŞİM
İLETİŞİM ÖĞELERİ
VE ÖZELLİKLERİ
İLETİŞİM

Nitelikleri ne olursa olsun,
iki sistem arasındaki bilgi
alış verişidir.
İletişim Süreci



İletişimin gerçekleşmesi için bir dizi
davranışın gerçekleşmesi gerekir. Bu
anlamda iletişim bir süreçtir.
İletişim sürecinin incelenmesinde dikkate
alınması gereken beş öğeden söz
edilebilir.
Bu öğeler gönderici, alıcı, ileti, kanal ve
dönüttür.
İletişim Süreci
İLETİŞİM SÜRECİ VE TEMEL BİLEŞENLERİ
MESAJ
KAYNAK
KANAL
GERİ BİLDİRİM
HEDEF
İletişim
Kim
Kaynak
***
Ne Söyledi
Hangi Yolla
Mesaj
Kanal
***
Ne Etkisi Oldu
Geri Bildirim
*** Gürültü
***
Kime
Alıcı
***
KAYNAK
(Gönderici, Gönderen)
iletişimi başlatandır.
Kaynak, mesajı iletilmek üzere
veren,
iletiler zinciri üretendir.
Kaynak (Gönderici, Gönderen)
Kaynak, bir konuşmada
konuşmacıyı,
bir tebliğde sunanı, eserde yazarı,
şiirde şairi, kitle iletişim sürecinde ise
yayının veya mesajın üretimine katkıda
bulunan kişi veya gurubu kapsar.
İkna olayının olabilmesi için kaynağın bir
takım özellikleri taşıması
gerekmektedir.
Bunlar; güvenirlilik, sosyo-demografik
özellikler, empati gibi özellikler
sayılabilir.
Kaynak (Gönderici, Gönderen)




İletişim sürecinin başarısı,önemli ölçüde
göndericinin bilgi, yetenek ve özelliklerine bağlıdır.
Gönderici başkasıyla paylaşan bilgisi olan kaynak
ya da kişidir.
Gönderici alıcıya göndereceği iletiyi hazırlarken
alıcının ilgi alanına giren iletileri seçmeli ve
bunların alıcı tarafından tanınan ifade ve semboller
kullanılarak göndermeye özen göstermelidir.
Soyut ifade ve sembollerden çok somut ifade ve
sembolleri kullanmalıdır.
HEDEF (Alıcı)



Gönderici tarafından yollanan iletiyi alan
kişidir.
Başarılı bir iletişim gönderici tarafından
yollanan iletinin alıcı tarafından alınarak ona
bir anlam verildiği ve bunun davranışlarla
gösterildiği zaman oluşmaktadır.
İletişimin başarısında, hem gönderici hem de
alıcının iletişim bakımından yeterlilikleri
iletişim konusundaki tutumları ve istekleri
önemli ölçüde etkilidir.
HEDEF (Alıcı)
Vericinin mesajını algılayan kişi alıcıdır. Alıcının
işlevi vericinin karşıtıdır.
Alıcının gelen mesajı alabilmesi için, mesajı
almaya hazır olması gerekir.
Alıcının örneğin;yüz yüze iletişimde dinlemesi,
telefonu veya faksı açması, televizyon veya
radyonun düğmesini çevirerek mesajı almaya
hazır olması gerekir.
Mesajın algılanmasında alıcının içinde
bulunduğu psikolojik durumun, vericiye ait
ön yargılarının, eşik değerlerinin ve
şablonlarının da rolü vardır.
MESAJ (İleti)

İletişim süreci içinde kaynak ile
alıcı arasında aynı anlamı
taşıyan sembollerle ifade edilen
duygu düşünce ve bilgilerdir.
İleti yazı, söz veya işaretle
iletilebilir.
MESAJ (İleti)
• Mesaj;”Konuşmacı ile dinleyici veya kaynak ile
hedef arasındaki ilişkiyi sağlayan unsurdur.
• Harf, rakam, renk, ses, ses tonu, yüz ifadesi (jest
ve mimik) her türlü görsel ve işitsel işaretler, her
türlü sözlü ve yazılı ifadeler kaynağın alıcıya
ulaştırmak istediği duygu, düşünce ve davranışların
kodlanmış halidir.
• Bir mesajın istenilen amaca ulaşabilmesi ya da
hedef kitle tarafından verilmek istenilen şekilde
anlaşılabilmesi için şu özellikleri taşıması gerekir.
1.
2.
3.
4.
Mesaj,hedef kitlenin dikkatini ekecek şekilde
kurgulanmalı ve sunulup dağıtılmalıdır.
Mesaj; anlamı bozmadan aktarabilecek
şekilde hem kaynağı, hem hedef kitlenin
ortaklaşa sahip oldukları yaşam
deneyimlerini ifade eden işaretlerle
verilmelidir.
Mesaj, hedefte ihtiyaç uyandırmalı ve bu
ihtiyaçların karşılanıp giderilmesi için bir
şeyler önermeli ve yol gösterici olmalıdır.
İhtiyaçların giderilmesinde ileti ile önerilen
yol bireyin içinde bulunduğu grup normuna
uygun düşmelidir.

YA ÜMİTSİZSİNİZ

YA

YA ÇARESİZSİNİZ

YA ÇARE SİZSİNİZ
ÜMİT SİZSİNİZ
KANAL (Yol)
Kanal kaynakla alıcı arasındaki mesajın
aktarılmasını,geçmesini sağlayan yoldur.
Bu kavramın içine ışık ve ses dalgalarından
iletişim araçlarına kadar mesajı aktaran tüm
yollar girer.
İletişimde kanal, önemli işlevi olan
unsurlardan biridir.
Kanal olmadan iletişimin olması mümkün
değildir.
Yüz yüze iletişimde kişinin bedeni, yüzü,
giysileri ve sesi kanal olarak
nitelendirilirken, kitle iletişiminde ise gazete,
radyo ve televizyon birer kanaldır.
Geridönüt (Geribildirim, Dönüt,
Feedback)
Geri besleme ya da yansıma olarak ta ifade
edilebilen Geridönüt iletişim sürecinin son
aşamasıdır.
Geridönüt, kaynağın gönderildiği mesaja karşılık
hedef kitlenin verdiği cevap mesaj olarak
tanımlanabilir.
Geribildirimler birkaç şekilde olabilir.
 Karşıdakine bakış şekli
 Kişinin beden hareketleri
 Kişinin sözlü olarak söyledikleri
 Bütün bunların hepsinin beraber ortaya konması
Geridönüt (Geribildirim, Dönüt,
Feedback)



Gönderici tarafından gönderilen iletiyi alan ve
onu yorumlayan alıcı artık kendisi bir kaynak
durumuna dönüşür ve tepkisini göndericiye
aktarır.
Dönüt, göndericinin iletisinin alınıp
alınmadığının öğrenilmesini sağlar.
Bu tepkileri değerlendiren gönderici gerek
duyarsa daha sonraki iletilerinde değişikliğe
gidebilir
Dönüt almanın, alıcının tepkilerini
ölçüp ona göre iletiler
düzenlemek yanında alıcının
gönderici tarafından tepkilerinin
değerlendirildiğini görmesinin,
önemsendiğinin ve iletişim
sürecine katıldığına inanmasının
onun kendisine gönderilen iletileri
benimsemesini kolaylaştırması
gibi katkıları vardır.
İLETİŞİM ENGELLERİ
İLETİŞİM ENGELLERİ
Kaynak (Gönderici) tan kaynaklanan
iletişim engelleri
 Hedef (Alıcı)den kaynaklanan iletişim
engelleri
 Kanaldan kaynaklanan iletişim
engelleri
 Mesajdan kaynaklanan iletişim
engelleri

İLETİŞİM ENGELLERİ
Örnek bir telefon görüşmesi…
 Lütfen bu örnekte karşınıza çıkan
iletişim engellerini maddeler
halinde yazınız.
 Dinlediğiniz bu örnekte iletişim
engellerini ortadan kaldırmak için
siz olsanız ne yapardınız?

Göndericiden kaynaklanan
iletişim engelleri
Göndericiden Kaynaklanan
Engeller







Kaynağın alıcıyı tanımaması,
Yeterli alan bilgisine sahip olmaması,
Doğru kanalı kullanmaması,
Göndericinin gönderdiği iletinin açık, net
ve anlaşılır olmaması,
Göndercinin tutarlı ve güvenilir olmaması,
İletileri alıcının ilgi duyacağı şekilde
hazırlamaması,
Dönüt almaya özen göstermemesi.
Alıcıdan kaynaklanan iletişim
engelleri
Alıcıdan kaynaklanan engeller





Alıcı psikolojik durumu,
Mesajla ilgili önbilgisinin olmaması,
Alıcının kaynaktan kaçınması,
Alıcının önyargılı olması,
Alıcının yeterli dinleme becerisine
sahip olmaması
KAYNAK VE HEDEFİN İLETİŞİM
ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ
KORKULAR
Toplum Önüne Çıkma Korkusu:
Toplum karşısında, mikrofon veya kamera
karşısında konuşurken yüzleştiğimiz en
büyük engel korku ve heyecandır.
Korkunun nedenleri:
1. Baskı dolu çocukluk
2. Sürekli stres ve hastalıklar
3. Asosyal bir iş ortamı
4. Başarısızlık inancı
5. Söylenecek bir sözün olmaması
ÖN KABÜLLER :
Yerleşmiş fikir ve inançlardır (şimdiye kadar hep
başarısız oldum v.b.).
Eğer “ben yapamam” diyorsanız o zaman
bilmelisiniz ki yapmak istemiyorsunuz.
Yani “ben yapmak istemiyorum” demek
istiyorsunuzdur.
DUYARSIZLIK:
Çoğu zaman başkalarının duygu ve düşüncelerini
dikkate almayı bir fazlalık olarak görmekteyiz.
Özellikle hayatımızın akışı bazı zamanlar yoğun
bir tempo içerisinde koşturmak durumunda
kalmamız nedeniyle sadece kendi işimize
odaklaşmış olabiliriz.
İSİM TAKMA
İsim takmak kişilerin benlik imajları üzerinde olumsuz
etki yapar.
Kişiye takılan özellikle kötü anlam ifade eden isimler,
lakaplar kişilerin kendilerini bulundukları ortamdan
soyutlamalarına sebep olabilir.
ALINGANLIK: Alıngan kişi sürekli olarak, iletişim
kurduğu kişi tarafından kendisine yönelik bir
olumsuzluk arar ve bulduğunu düşünür.
Böylece kendisi ve diğer insanlarla iletişim ağının
arasına duvar örer, bunun sonucu olarak ta sağlıklı
iletişim kuramaz.
BEN MERKEZCİLİK
Her konuda kendini öne çıkarma, sürekli
kendinden bahsetme, hep kendisi
hakkında konuşma ve öteki insanlardan
daha önemli ve değerli olduğunu ön plana
çıkarma haline ben merkezcilik denir.
Ben merkezci biriyle iletişim sürecinde birey
çok kısa bir süre sonra kendini önemsiz,
değersiz ve varlığının dikkate alınmadığını
hissetmeye başlayacaktır.
Sağlıklı bir iletişimde her iki tarafında eşit ve
dengeli bir biçimde yer almaları
gerekmektedir.
KARARSIZLIK
Kişiler, karşılarındaki insana kendilerini
ifade edebilmek için öncelikle
kendilerinden emin olmalıdırlar.
Kendisinden emin olmayan kişi
düşüncelerini ifade etmekte zorlanır
ve anlatmak istediklerini de
anlatamaz.
Buda doğal olarak sağlıklı iletişimi
engeller.
Mesaj (İleti) dan kaynaklanan
iletişim engelleri
Mesajdan kaynaklanan engeller




Mesajın uzun olması,
Mesajın karmaşık (içeriğinin fazla)
olması,
Mesajın alıcının bilgi düzeyinin çok
üstünde yada çok altında olması,
Mesajın açık, net ve anlaşılır
olmaması,
İletiden Kaynaklanan Engeller
ÖRNEK
Öğrenci ders esnasında cep telefonunu
açık bırakarak mesaj sesinin
duyulmasına izin veriyor. Öğrenci
öğretmenin ve diğer öğrencilerin
dikkatini dağıtmış, ortamda sorun
yaratmıştır. Böyle bir durumda
öğretmenin göndereceği iletişim
engelleri şunlardır:
1-Çözüm İletileri
a)Emir vermek, yönlendirmek:
.
“Telefonu derhal kapat ve çantana koy!”

b)Uyarmak, gözdağı vermek:
 “Telefonunu kapatmazsan elinden alırım.”
c)Ahlâk dersi vermek:
 “Bir üniversite öğrencisi derste ne yapılıp yapılmayacağını bilir.”
d)Öğretmek, mantık yürütmek:
 “Telefon dikkat dağıtmak için icad edilmedi.”
e)Öğüt vermek, çözüm getirmek:
 “Dersin düzenini bozmaya hakkın yok, yerinde olsam o telefonu
kaldırırdım.”
 Çözüm iletileri öğretmenin gereksinimlerini yansıtmadığı için
öğrencide olumsuz etki bırakmaktan öte gidemez.“Sınıfta
otorite benim, benim dediğim olur” iletisi içerir.
2-Bastırıcı İletileri
a)Yargılamak, eleştirmek, suçlamak:
“Her derste sorun yaratmasan olmaz.sanki.”

b)Ad takmak, alay etmek:

“Sınıfın şarlatanı olmak zorunda mısın?”
c) Yorumlamak, tanı koymak:

“Dikkat çekmek için yapıyorsun.”
d)Övmek, olumlu değerlendirme yapmak:

“Bu yaptığın senin gibi akıllı bir öğrenciyle bağdaşmıyor.”
e)Güven vermek, desteklemek, duygularını paylaşmak:

“Anlıyorum alacağın mesaj şu an seni dersten daha çok ilgilendirdiğine göre
önemli olmalı.”
f)Sınamak, sorguya çekmek:

“İlgini bütünüyle derse vermedikçe dersi nasıl anlayacaksın?”
Bastırıcı iletiler de çözüm iletileri gibi sorun hakkında bilgi iletmediği ve
öğrencide utanma ve yetersizlik duyguları yaratacağı için sorunu çözmeye
katkıda ulunamaz.“Sorun öğretmenin kendisinde” iletisi içerir.
3. Dolaylı İletiler
 Dolaylı iletiler alay etme,
iğneleme ve
.
utandırmayı amaçlar. Aynı örnek
durumda: “Oyuncağınla evde oynarsın.”
Çözüm iletileri ve bastırıcı iletiler kadar
doğrudan olmadığı için daha az incitici
olduğu kanısıyla kullanılan bu iletiler
öğretmenin sinsi ve güvenilmez olduğu
iletisine neden olur.
Kanaldan kaynaklanan iletişim
engelleri
Kanal kaynaklanan engeller



Mesaj için uygun kanal
kullanılmaması,
Kanaldaki parazitler,
Kanalın alıcı tarafından bilinmemesi
İletişimin Etkinliği






İletişimin etkinliğinin ölçütü, bir iletişim sürecinde
karşımızdakine ya da hedef kitleye yönelttiğimiz
bildirinin karşılığında, amaçladığımız sonucun alınıp
alınmamasıdır.Bu etkinin sağlanabilmesinin:
1. İletinin alıcının dikkatini çekecek biçimde
kodlanması ve açık olması
2. İletiyi kodlayan simgeler konusunda alıcı ve
vericinin ortak bilgisinin bulunması
3. İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek
nitelikte olması
4. Alıcının temel değerlerinin, tutumlarının
tanınması
gibi bazı koşulları vardır.
Örnek olay

Albay, binbaşıya :
Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman
görülen bir olay değildir. Erleri talim elbiseleri ile
alayın talim meydanına getirin de olayı görsünler.
Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi
vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey
göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı olan
talimgaha götürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya :
Albayın emri ile yarin sabah dokuzda güneş
tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir.
Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir.
Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta talim
elbisesiyle yapılacaktır.

Örnek
olay
Yüzbaşı, teğmene :
Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim
elbisesi ile güneş tutulmasının açılış
merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur
yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay
değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli
bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa :
Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa,
talim kıyafeti ile albay tutulacak. kapalı
talimgahta yağmur yağarsa, alayın
meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu
her zaman görülen bir olay değildir.
Örnek olay


Başçavuş, askere :
Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta
Albayı tutacağız. sabah hepiniz talim
teçhizat ile hazır olun. Çünkü bu her zaman
görülen bir olay değildir.
Askerler kendi aralarında :
Yarın sabah bizim başçavuş Albayı
tutuklayacakmış. Çünkü bu her
zaman görülen bir olay değilmiş.
Sonuç
İLK EMİR;
GÜNEŞ TUTULMASI
SON GÖRÜŞ;
ALBAYIN TUTUTLANMASI
Ne olacak şimdi Albay tutuklanacak
mı?
Sen Dili


Kabul edilmezlik alanında yer alan bir
sorun karşısında duygularımızı
açıklamadan oluşturacağımız
tümceler “sen” ikinci kişi adılıyla
biçimlenen tümceler olacaktır.
Örn: “Terbiyesizlik ediyorsun.”
Duygularımızı dile getirerek
oluşturacağımız tümceler ise birinci
kişi adılı, yani ben’li tümceler
olacaktır. Örn: “Dikkatim dağıldı,
rahatsız oldum.”
Sen Dili

Sen’li tümcelerde sorun, kaynağın
engelleme duygusunun
sorumluluğunu almayıp, alıcıyı
suçlaması, yargılamasıdır. Bu tür
tümceler kullanıldığında karşı tarafa
genellikle olumsuz, savunmacı bir
tutum oluşur. Yargılayıcı, denetleyici,
üstünlük bildiren bu tutum karşısında
öğrenci iç dünyasını kapatır.
Sen Dili







1. Suçlayıcıdır.
2. Davranıştan çok kişiliğe yöneliktir.
3. Kişiye anlaşılmadığını hissettirir.
4. Yeniden konuşma isteğini engelleyicidir.
5. Neye kızıldığının anlaşılmamasına neden olur.
6. Kişiyi incitir, kırar.
7. Kişinin direnmesine, yani savunucu iletişime
neden olur. Savunucu iletişim ise iletişimin içerik
düzeyinden ilişki düzeyine geçmesine, ilişkinin bir
savaş, bir kazanma sorununa dönüşmesine neden
olacağı için öğretimin asıl amacına ulaşmasını
engelleyecektir.
Sen Dili
Örnekler:
 “Yeterince açık
konuşmuyorsun.”
 “Derse hep geç giriyorsun.”
 “Çok fazla gürültü ediyorsun.”
 “Dikkatini derse vermiyorsun.”
 “Arkadaşlarına haksızlık
ediyorsun.”

Ben Dili







1. Savunmaya itmez.
2. Suçluluk hissettirmez.
3. Duygunun nedeni anlaşıldığı için
iletişim sağlıklı olur.
4. Ben iletisi alan kişi başkalarını
düşünmeyi de öğrenir.
5.Yakınlaşmayı sağlar.
6. Anlaşmazlıkları azaltır.
7. Konuşan kişiyi rahatlatır.
Ben Dili






Bir örnek:
1. Yüksek sesle konuştuğunuz zaman
dikkatim dağılıyor. Böyle olunca da
gerginleşiyorum.
Burada üç durum var;
1. Yüksek sesle konuştuğunuz zaman
2. dikkatim dağılıyor
3. Böyle olunca da gerginleşiyorum.
Ben Dili

Bir örnek:
1. Yüksek sesle konuştuğunuz
zaman (davranışın yargılamadan
tanımlanması)
 dikkatim dağılıyor (davranışın
somut etkisi).
 Böyle olunca da gerginleşiyorum
(duygunun ifadesi).

İletişimin Zorluğu
Düşündüğünüz,
 Söylemek istediğiniz,
 Söylediğinizi sandığınız,
 Söylediğiniz,
 Karşınızdakinin duymak istediği,
 Duyduğu,
 Anlamak istediği,
 Anladığını sandığı,
 Anladığı.......
 Arasında farklar vardır.
Dolayısıyla, insanların birbirini yanlış anlaması için en az 9
neden var.




En uzak mesafe
ne Afrika’dır ne
Çin,
Ne gezegenler, ne
de geceleri
ışıldayan yıldızlar
En uzak mesafe ki kafa
arasındaki mesafedir …
İLETİŞİMİ ETKİLEYEN TEMEL
FAKTÖRLER
ALGILARIN ROLÜ
DUYGULARIN ROLÜ
KÜLTÜRÜN ROLÜ
KİŞİSEL ÖZELLİKLERİN ROLÜ
1-CİNSİYET
2-FİZİKSEL GÖRÜNÜM
3-KİŞİLİK YAPILARI
4- GEÇMİŞ DENEYİMLER
EĞİTİMİN ROLÜ
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ROLÜ
ALGILARIN ROLÜ
ALGILARIN ROLÜ
Algılarımız bize dış dünyadaki olaylar, nesneler ve
insanlarla ilgili bilgi sağlar. İnsan organizması dış
dünyadan gelen mesajları duyu organlarıyla alır ve
beynin ilgili bölgesine iletir. Farklı algılamalar
insanların birbirleri ile ilişkilerini belirler.
Örneğin:”Dikkatli ol” mesajının algılanması kimden
geldiğine göre (annesinden, doktorundan, amirinden,
rakibinden) değişir.
Alıcı,kendisine ulaşan sözcükleri, gördüğü hareketleri ve
olayları kendi değer yargılarının ve çevre baskılarının
etkisi altında kalır. Aynı mesaj, bir aile toplantısında
başka, cenazede başka algılanabilir.



İnsanların algılama sürecine etkisi olan bir
diğer süreç onlara ilişkin yaptığımız
kategorize etmemizdir. Diğer insanları
onların algıladığımız çeşitli özelliklerine
bağlı olarak (yaş, cinsiyet, giyim tarzı,
duruşu, konuşması) belli sınıflara sokarız.
İletişim kurarken sahip olunan bu önyargılar
iletişime yön verir.
Algılama ile ilgili olarak sözü edilmesi
gereken bir diğer faktör hale etkisidir
(yaygınlaştırma eğilimi).
Hale etkisi bir kişinin diğer bir kişi veya olayı
tek bir olumlu özelliğinden dolayı tümden
olumlu veya tek bir olumsuz özelliğinden
dolayı tümden olumsuz
değerlendirilebilmesidir.
DUYGULARIN ROLÜ
DUYGULARIN ROLÜ
Duygular yaşamımızda büyük yer tutar çünkü dış
dünyayı algılama biçimimizi ve ona nasıl tepkide
bulunacağımızı belirler.
 ÖRNEK: Depresyon da olan biri etrafında olan bitene
olumsuz yönden bakar ve ortamdaki işaretleri yanlış
değerlendirebilir.
 Sevinçli olduğumuz bir günde başımıza gelen
tersliklere daha hoşgörülü bakabiliriz.
 Çok sevdiğimiz birinin hatalarını görmeyebiliriz.
 Mutluysak mutlu olmanın işaretlerini sergileriz,
örneğin, gülümseriz, sosyal etkileşime girmek isteriz.
 Verici ve alıcının içinde bulunduğu duygusal durum
mesajın verilmesini etkilediği gibi yorumlanmasını da
etkiler. Özelikle korku ve kızgınlık duyguları vericinin
ses tonu ve beden dilini kullanmada farklı vurgulara
neden olacağı gibi,alıcının da mesajları gereksiz yere
tehdit edici mahiyette algılayıp yorumlanmasına sebep
olabilir.
KÜLTÜRÜN ROLÜ
İletişim söz konusu olduğu zaman, kültürler
arasında büyük farklılıklar oluşur. Bu nedenle
vericinin mesajları farklı anlamlara ve yorumlara
yol açabilir.
 Anlamla ilgili engeller: Sözcükler farklı kültürdeki
insanlara farklı anlamlar ifade edebilir.
 Örneğin Türkçede birbirine yakın iki insanın
karşılıklı konuşmayı başlattığı ”Ne var ne yok”
cümleciğinin karşılığı İngilizce de yoktur.
 Algılama farklılıklarıyla ilgili engeller: Farklı
dillerde konuşan insanların dünyayı algılaması da
farklı olur.Bir ülke insanı,kullandığı çevre ile ilgili
bir çok farklı sözcükler üretir ki bu sözcüklerin
diğer kültürlerde yeri yoktur.
KİŞİSEL ÖZELLİKLERİN ROLÜ
1-CİNSİYET
Sosyal etkileşimlerde karşımızdaki
kişinin kadın veya erkek oluşuna bağlı
olarak onlara farklı biçimlerde tepkide
bulunabilir veya onlardan farklı davranış
beklentiler içinde olabiliriz.
 Kadınların beden diline yönelik olarak,
örneğin daha fazla gülümsedikleri, daha az
kişisel alan kullandıkları, daha fazla göz
teması kurdukları saptanmıştır. Ayrıca
kadınlar daha açık, ifade edici ve yakın
davranmaktadır.
2-FİZİKSEL GÖRÜNÜM:
Diğer insanların fiziksel görünümü onlara karşı
davranışlarımızı ve iletişim kurma biçimlerimizi
etkileyebilir.
Genel kanı fiziksel yönden çekici olmanın ilişkiler
üzerinde olumlu etkisi olduğudur.
Kısacası,fiziksel görünüm birbirini hiç tanımayan
kişilere olan ilk tutumları olumlu yönde etkileme
özelliği olsa bile,diğer özeliklere kıyasla (bilgi
düzeyi,kişilik,sosyal beceriler vb,)uzun vadeli
ilişkileri olumlu yönde etkileme özelliği sınırlı
görünmektedir.
3-KİŞİLİK YAPILARI
3-KİŞİLİK YAPILARI
Kişilik yapıları üzerinde sürdürülen çalışmalarda kişilerarası
iletişimi etkileyebilecek önemli boyutlar arasında nevrotiklik
ve içe dönüklük alınabilir.
Her insan nevrotik olma ve olmama uçları arasında kalan bir
çizgi üzerinde belli bir yerde bulunur.
Önceden gördüğümüz üzere algı, iletişimi etkileyen önemli
faktörlerden birisidir. Nevrotik bireylerin insanlarla olan
etkileşimlerinde olumsuzluklara odaklanmaları olasıdır.
Yüksek düzeyde nevrotik bireylerin daha fazla kişisel çatışma
yaşadıkları gözlenmiştir.
Kişilerarası iletişimde etkisi olabilecek diğer bir kişilik özelliği
dışa dönüklük/içe dönüklüktür.
İçe dönükler iz bırakabilecek olayları (bir araba kazası,bir
arkadaş toplantısında yaşanan utandırıcı bir durum, sarhoş
olma gibi) daha fazla hatırlar ve etkisinden kurtulamayabilirler.
Dışa dönükler ise bu tür olayları daha çabuk unutup, kolayca
yaşamlarına devam edebilirler.


Bazı insanlar bir şey sorulmadıkça
konuşmayı başlatmaz veya
olabildiğince kısa keserler.
Bazıları ise sadece belli ortamlar da
konuşurlar. Kişi ne derece içe
dönükse iletişim kurmaya o derece az
ihtiyaç duyarlar veya iletişime o
derece az önem verirler.
Nevrotik davranışların kökeninde kaygı
yatar. hatta nevrotik tepkilerin çoğuna
davranış bozuklukları da denir.
Kişide kaygı genellikle kuruntu, korku,
huzursuzluk durumu olarak belirlenir.
Nevrotik insanların çoğu Kaygılarının
farkındadırlar.
Bazı durumlarda kaygı öyle şiddetlenir ki
dışarıdaki bir kişi tarafından
gözlemlenebilir.
Nevrotik bozuklukların temelinde endişe
yatar.
Nevrotik bireylerin özellikleri;
Aşırı şefkat isterler ve diğer kişilere
bağımlıdırlar.
Güvensizlik duyarlar.
Plan yapamazlar.
Saldırgan ve düşmanca tutum içindedirler.
Anormal cinsel davranışları vardır.
Kaygı bozuklukları vardır.
Duygusal bozukluklar vardır.
4- GEÇMİŞ DENEYİMLER
4- GEÇMİŞ DENEYİMLER
Kişiler duymak istedikleri şeyleri duyarlar.
Geçmişteki tecrübeleri yüzünden, benzer
durumlarda aynı mesajları duymayı veya
mesajı veren kişi olarak verdikleri aynı
mesajın daha önceki gibi algılanmasını
beklerler.
Örneğin, yaptığı iş sürekli olarak tenkit
edilen bir insan bir defasında yaptığı iş
karşısında, samimi bir övgü bile alsa bile
inanmakta güçlük çeker, alay edildiğini
sanabilir.
5-DAVRANIŞ BİÇİMLERİ
Kişiler birbirleri ile iletişim kurmada
farklı davranış şekillerini benimserler.
İletişim kurma sürecinde insanlarda üç
çeşit davranış ortaya çıkar.
1. Güvenli (assertive)
2. Saldırgan (agresif)
3. Pasif (nonassertive)
GÜVENLİ DAVRANIŞ BİÇİMİ
GÜVENLİ DAVRANIŞ BİÇİMİ

Güvenli davranan kişi aktiftir.
Hareketleri dolaysız ve dürüsttür.
Kendine ve başkasına karşı
saygılıdır. Güvenli davranan kişi
istekler, ihtiyaçlar ve doğruluk
konusunda diğer insanlarla her
zaman eşit olmayı teşvik eder.
Dinleyerek, müzakere ederek, ilişkiler
kurarak daima “kazan-kazan ”
ilişkisini benimser.
GÜVENLİ DAVRANAN KİŞİNİN BEDEN
DİLİ









Bedeni diktir fakat rahat bir duruş sergiler.
Omuzlar diktir fakat az hareketlidir.
Oturuşta bacaklar bitişiktir.
Eller açık ve az hareketlidir.
Başla tasdik gerektiğinde yapar.
Düşünceli bir duruşu vardır.
Bakışları karşısındakini önemser niteliktedir.
Ses akıcıdır,rahattır,alçalmalar ve yükselmeler
yoktur.
Komik olaylarda yerinde güler.
PASİF DAVRANIŞ BİÇİMİ
PASİF DAVRANIŞ BİÇİMİ
Pasif davranışın verdiği mesaj aşağılık
duygusudur.
Güvenli olmayanlar başkalarının istek,ihtiyaç
ve doğrularının kendininkinden daha
önemli olduğu görüşünü benimser.
Bu tarz davranış çıkar ilişkisi açısından
”kaybet-kazan” olarak açıklayabiliriz.
Anne ve çocuk arasındaki ilişki buna örnek
gösterilebilir.
PASİF DAVRANAN KİŞİNİN BEDEN
DİLİ












Hem pasif hem de dolaylı davranır.
Başkalarının istek ve duygularını ön plana alır.
Vücudu yığılmış gibi durur.
Yüz hatları uzamış gibi ve çene sarkıktır.
Bacaklar rasgele bırakılmıştır.
Eller devamlı hareketlidir.
Omuzlar çekmiş gibidir.
Ses tonunda huzursuzluk vardır.
Sinirli bir gülüş sergiler.
Genelde vurguyu cümlenin sonuna koyar.
Soru sorar gibi konuşular.
Alt dudağını ısırırlar.
SALDIRGAN DAVRANIŞ BİÇİMİ
SALDIRGAN DAVRANIŞ BİÇİMİ
Saldırgan davranış oldukça karmaşık bir tablo
gösterir.
Bu kişiler aktif veya pasif yolla saldırgan
olabilirler.
Bu davranışın üstünlük duygusu veya saygın
olmayan bir ifadesi vardır.
Uyumlu davranamazlar. Diğer insanların
doğrularını(yararlarını) ön plana
çıkarmaz,”kazan-kaybet” ilişkisini
hedeflerler.
SALDIRGAN DAVRANAN
KİŞİNİN BEDEN DİLİ









Beden duruşu dik ve gergindir.
Omuzlar arkaya çekik ve hareketlidir.
Dudaklar gergindir.
Oturuş, gergin, öne doğru eşik ve
hareketlidir.
Başla tasdik etme keskin ve hızlı olur.
Kaşlar çatıktır.
Bakışlar öfkeyi ifade eder.
Yüz aşırı kızarır.
Ses tonu emir verir gibidir.
EĞİTİMİN ROLÜ
EĞİTİMİN ROLÜ
İnsan doğduğunda itibaren önce çevresi onunla
sonra da o çevresiyle iletişim kurar. Bu iletişim
süreci içinde yaşamla ilgili birçok konuda eğitilir.
İçinde bulunduğu toplumun kurallarını, değer
yargılarını çevre ile kurduğu iletişim içinde
öğrenir.
İletişim eğitimle elde edilmiş dil ve terminolojiyle
sürdürülür. Bireyin ait olduğu ortam ve toplumun
geçerli dili, konuşma tarzı, şakaları, takdim tarzı,
beden dili tamamen içinde yaşanan toplum
tarafından öğretilmiş veya bireyin yaşarken
öğrendiği nitelikler olup iletişim kurmada önem
kazanır.
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ROLÜ
ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ROLÜ

Bir ortamın düzenlenişi,
oturma düzeni gibi
fiziksel çevre unsurları
da iletişimi etkiler.

Sözünü bilen kişinin
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözünü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Balla yağ ede bir söz
Yunus Emre
ÜÇ ŞEY
Hayatta bir kez gittiğinde
asla geri dönmeyen üç
şey:
Zaman, sözcükler ve
fırsattır.
Hayatta hiç bir
zaman kaybedilmemesi
gereken üç şey:
Barış, umut
ve dürüstlüktür.
Hayatta en değerli üç
şey:
Sevgi, kendine
güven ve
arkadaşlardır.
Hayatta hiç emin
olunamayacak üç şey:
Düşler, başarı ve
zenginliktir.
Hayatta insanı
geliştiren üç şey:
Çok çalışma,
samimiyet ve başarıdır.
Hayatta
insanı mahveden üç
şey:
Cesaretsizlik,
gurur ve öfkedir.
TEŞEKKÜRLER
Download