Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, FEF Tarih Bölümü refikarikan

advertisement
_____________________________________________________________________________________
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date
22.03.2017
Yayınlanma Tarihi / The Publication Date
12.05.2017
Prof.Dr. Nurfeddin KAHRAMAN
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, FEF Coğrafya Bölümü,
[email protected]
Yrd.Doç.Dr. Refik ARIKAN
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi, FEF Tarih Bölümü
[email protected]
İSTANBUL’U ANADOLU’YA BAĞLAYAN KADİM YOL ÜZERİNDE TARİHİ
BİR YAPI: “LEFKE RÜSTEMPAŞA KERVANSARAYI”
Öz
MS. 330 yılında İstanbul’un kuruluşu ile birlikte Anadolu yol ağı önemli değişikliklere
uğramıştır. İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan güzergâh; aynı zamanda “Diagonal Yol”
adı ile Avrupa ve Asya’yı da kavuşturan ana arter haline gelmiştir. Medeniyetin ve iktidarın başta gelen araçlarından olan yollar aynı zamanda ticaretin de belirleyicisi olmuşlardır. Yollarla birlikte güvenliği ve ticaret erbâbının ihtiyaçlarını sağlayan tesisler de
ortaya çıkmışlardır. Anadolu Selçukluları zamanında Anadolu ticaretinin gelişmesinde
bu yapılardan “Kervansaraylar”ın önemi büyüktür. Bu yapılar Osmanlı döneminde de
bir takım mimari değişikliklerle varlıklarını devam ettirmişlerdir. Çalışmamıza konu
olan kervansarayda da olduğu gibi; Osmanlı Devleti’nde hanedan ailesi başta olmak
üzere devlet erkânı, gelirlerinin önemli bir kısmını hayır işlerine vakfetmişlerdir. Bu sayede İstanbul başta olmak üzere Osmanlı coğrafyası mimari eserlerle bezenmiştir. İstanbul dışında, imar faaliyeti için seçilen yerlere bakıldığında, özellikle “Hac Yolu”,
“Ordu ve Ticaret Yolları” gibi yoğun şekilde kullanılan güzergâhların tercih edildiği görülür. Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı ve damadı Rüstem Paşa da ardında cami,
kervansaray ve hamam gibi onlarca eser bırakmıştır. Çalışmamıza konu olan kervansaray dışında, Lefke’de (Osmaneli) bir cami ve hamam da yaptıran Rüstem Paşa, aynı
bölgede biri Sapanca ve diğeri de İznik-Pazaryeri arasında Akbıyık mevkiinde olmak
üzere kervansaraylar inşa ettirmiştir. Bunların yanında, Rüstem Paşa tarafından yol güzergâhında başka yapılar ve yatırım aracı olarak değirmenler de yaptırılmıştır.
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Rüstem Paşa tarafından inşa ettirilen Lefke Kervansarayı, İstanbul-İznik-Eskişehir
güzergâhında yer almaktadır. Bilecik’in Osmaneli ilçesinin İznik tarafından girişinde ve
halâ Bağdat Yolu olarak adlandırılan tarihi yol üzerinde bulunan kervansaray’dan günümüze sadece doğu ve güney duvarları sağlam olarak ulaşabilmiştir. Bu çalışma ile
bugüne kadar herhangi bir müstakil çalışmaya konu olmayan bu yapının teknik özellikleri ve ulaşım ağındaki yeri üzerinde durulacaktır.
Anahtar kelimeler; Rüstem Paşa, Kervansaray, Osmaneli (Lefke), Osmanlı Yol
Ağı, İstanbul, Roma Yolları
LEFKE RUSTEMPAŞA CARAVANSARY: A PLACE CONNECTED ISTANBUL
TO ANATOLIA ON THE HISTORICAL ROAD
Abstract
Together with the establishment of Istanbul in 330 AD, the Anatolian road system had
very important changes. The road connected Istanbul to Anatolia, also known as “Diagonal Road” had become main arterial road which united Europe with Asia. The roads
were a crucial symbol of civilization and government at the power, and at the same time
determinant of the trade. When the roads had became that much important the facilities
which provide needs of traders on the road started to be appear. The “Caravansaries”
during Anatolian Seljuk time were very important to improve trade in Anatolia. These
buildings besides some architectural changes continued to be available at the Ottoman
era as well. As Lefke Caravansary we have examined; in Ottoman State initially the dynastic family and all the other high state officials consecrated their important part of incomes for charities. By this means foremost in Istanbul and the other parts of the Ottoman geography had important the architectural works. When we have a look chosen for
zoning outside the Istanbul, it is easily seen that the travellers had preferred to use mostly “Pilgrim Road”, “Army and Trade Road”. Rustem Pasha who was grand vizier of
Suleyman the Magnificent and his groom had left his behind many mosques, caravansary and public baths. Outside the caravansary we have subjected, Rüstem Pasha had had
one mosque and one public bath in Lefke (Osmaneli), and also and he had another caravansaries at the Akbıyıklar location in between Iznik-Pazaryeri. Besides all these on the
route of roads some other public buildings and mills as investment tool had constructed
by Rustem Pasha. The caravansary constructed by Rüstem Pasha in Lefke is on the
route of İznik-Eskişehir/Ankara. It is available on the entrance of Osmaneli which is a
district of Bilecik from İznik side and named still Baghdad Road. Its south walls were
reached today. With this work we are going to examine the technical specialties and the
role of transport system of the caravansary which no work had done specially about it
until now.
Keywords: Rüstem Pasha, Caravansary, Osmaneli (Lefke), Ottoman Road System,
Istanbul, Roman Roads.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
224
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Giriş
Konaklama ve ticarî amaçla inşa edilen kervansaraylar, tarihi yollar üzerindeki en önemli yapılardandır. Han ya da ribât olarak da adlandırılan bu yapılarda güvenlik ön planda olduğundan,
mimarî yapıları askeri binaları andırır. Genelde kesme taş kullanılarak inşa edilen bu yapıların;
dar pencereleri, yüksek duvarları, tek giriş kapısı gibi aynı mimari özelliklere sahip oldukları
görülür. Kervansarayların ait oldukları döneme göre karakteristik özellikleri de değişmektedir.
Osmanlı devrinde, genellikle yerleşim merkezlerinin ticari alanlarına ya da yol üzerinde, menzil
külliyeleri dâhilinde inşe edilmişlerdir. Kare ya da dikdörtgen planlı olan Osmanlı Kervansarayları, açık bir avlu ve kapalı bölümlerden oluşmuşlardır. Yolcuların konakladığı bölümde peykeler ve ocaklar bulunurken, avlunun çevresinde ise ahır, depo gibi birimler yer alırdı1.
Menzil külliyeleri 16. yüzyılda ortaya çıkmış olup, İstanbul’u Anadolu ve Rumeli’ye bağlayan
ordu, kervan, hac ve ulak yolları üzerinde inşa edilmişlerdir. Kuruluş gayeleri “Derbent Teşkilatı” ile yakından ilgili olan bu külliyelerin ilk örnekleri Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.
Sultan, sadrazam ya da diğer vezirler tarafından inşa ettirilen bu yapıların, zengin vakıflar ile
yaşamaları da temin edilmiştir2.
Lefke Rüstem Paşa Kervansarayı
Kervansaray, Osmaneli’nin İznik tarafından girişinde, Cami-i Cedit Mahallesi 416. Sokakta
bulunmaktadır. Kervansarayın bulunduğu mevkii “Hanönü” olarak bilinmektedir3. Kervansaray
büyük ölçüde harap olmuştur. Günümüze sadece güney ve doğu duvarları ulaşmıştır. Batı duvarının olduğu yere iki katlı betonerme bir konut yer almaktadır. Her iki duvarda da aşağıda ölçüleri verilmiş olan ocaklar görülmektedir.
Menzil Külliyeleri mimari açıdan; cami odaklı, arasta odaklı ve odaksız olarak üç kısımda değerlendirilirler. Herhangi bir yapının ön plana çıkarak diğerleri ile ilişki içerisine girmediği
menzil külliyeleri odaksız grubuna dâhildirler4. Lefke Rüstempaşa Kervansarayı da bu tarz bir
külliyenin parçasıdır. Aynı dönemde yapılan hamam, kervansarayın doğusunda Çiftehamam
Sokakta yer almaktadır. Külliyenin günümüze sağlam bir şekilde ulaşan ve hala kullanılan parçası olan Rüstem Paşa Camii5 ise hamamın doğusunda Sakarya Caddesi üzerindedir.
Şebnem Akalın (2002), “Kervansaray”, DİA, c.25, s.299-302.
Mehmet Fatih Müderrisoğlu (1993), 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda İnşa Edilen Menzil Külliyeleri,
Hacettepe üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktara Tezi, c.I, s.35; Sultan Murat Topçu (2016),
“Sivas Yıldızeli Kemankeş Mustafa Paşa Menzil Külliyesi”, Asos Journal, Sayı 36, Elazığ, s.109.
3 Osmaneli Belediyesi’nden Remzi Öner’in 8 Ağustos 2016 tarihinde Gadil Göçen (d. 1935) ile yaptığı mülakattan
alınmıştır. Aynı mülakatta Göksu Taş Köprü’den Osmaneli’ne kadar olan yolun taş döşeli olduğu ancak yeni yol
çalışmaları ile atıl kalan döşemelerin tahrip edildiği de yer almaktadır.
4 Mehmet Fatih Müderrisoğlu (1993), s. 93-94.
5 Rüstem Paşa’nın VGMA’da bulunan vakıf kayıtlarında bu camiye dair bilgi bulunmamaktadır. Tamir kitabesi 1779
tarihli olup, şehir eşrafından Keskinzade Hacı Ali Ağa tarafından bu tamirâtın yapıldığı görülmektedir.
1
2
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
225
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Resim 1. Kervansarayın Kuzeybatıdan güney ve doğu duvarları.
Rüstem Paşa’nın vakfiyesinde Lefke yapılan kervansarayın müessesât-ı hayriye olarak bina
edildiği görülmektedir. Rüstem Paşa aynı cümleden olmak üzere 12 tane Kervansaray inşa ettirmiştir. Bunların tamamı ana güzergâhlar üzerinde bulunmaktadır. Bu kervansarayların bulundukları yerler; Tekirdağ Rodosçuk, Kırklareli Büyükkarışdıran, Filipe, Üsküp, Sapanca, Bolu
Dibek, İnegöl Akbıyık, Eskişehir İnönü, Afyon Bolvadin, Eskişehir ve Yalova Samanlı’dadır.
Vakfiyenin ilgili kısmında bunların hayrat olduğuna dair şu ifade bulunur:6
“Cem'an, oniki mevzi'in herbirinde bunyad-ı muhkem ve vaz'-ı nihadı mustahkem
esas ve tertibinde hurdebîn ve kıyas terkibinde fikr-i metin gayret bîni birer karbansaray-ı âli bina buyurmuşlardır ki, varidîn ve musafirîn izinsiz ve ücretsiz nazil ve sakin olalar”
Rüstem Paşa’nın Lefke’deki diğer eserleri ise Karasu üzerine yapılan beş değirmen 7 ve bir hamamdır8. Rüstem Paşa vakıf ve eserlerinin bulunduğu yerlerde malî işleri takip etmek üzere
cabilikler tesis etmiştir. Nitekim Lefke’deki eserleri için onbirinci cabilik bölgesi içerisinde
cabinin 6 akçe ve kâtibinin 4 akçe günlük ücret aldığı görevliler vardır9.
6
VGMA, Defter 635/2, no:13, s.137.
Bu değirmenlerden bir tanesine ait kitabe Osmaneli Rüstem Paşa Camiinde bulunmaktadır. Kitabenin Türkçe
karşılığı şu şekildedir:
“Nihayet bu dünya, değirmendeki buğday tanesi gibidir.
Sana bu feleğin gidişatının kadrini bilmek düşer.
Bu taş değirmen gönlü hoş Rüstem’in hatırasına yapıldı.
“Felek değirmenin anısı” ibaresi bu esere tarih olarak söylendi.”
Kitabe Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Akkuş tarafından tercüme edilmiştir.
Kitabenin son mısrasındaki tarih düşürmeden anlaşılacağı üzere değirmenin inşa tarihi olarak H.943 (1536) tarihi
görülmektedir.
8 VGMA, Defter 635/2, no:13, s.137.
9 Hacı Ahmet Aslantürk (2011), Bir Bürokrat ve Yatırımcı Olarak Kanuni Sultan Süleyman’ın Veziriazamı Rüstem
Paşa, Basılmamış Doktara Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s.166.
7
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
226
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Resim 2. 1930’lu yıllara ait hava görüntüsü. (Kırmızı okla işaretli alan kervansarayı işaret etmektedir.)
Kervansaray’ın kullanıldığı döneme dair elimizde bilgi yoktur. Yapılışından yaklaşık 100 yıl
sonra 1648 yılında İznik’ten gelip Lefke’den geçen Evliya Çelebi, şehir hakkında bir takım bilgiler verir. Kaleden bahseden Evliya, şehrin 600 haneli, 5 camili, 4 hanlı ve hamamlı olduğunu
söyler. Burada bahsi geçen hanlardan bir tanesi muhtemelen Rüstem Paşa Kervansarayı’dır.
Ancak detaylı bilgi yoktur10.
William Leake, 1800 yılı başında İstanbul’dan Konya’ya yolculuğunda Lefke’den geçer. İznik’ten yolculukları 6 saat sürer. Buradan Vezirhan’a geçerler ve bu yolculukları da 4 saat sürer.
Yolculuk sürelerine bakıldığında menzil listeleri ile uyumluluk gösterir. Leake, Lefke’ye girmeden Göksu üzerindeki köprüden geçişlerinden bahseder. Ardından Lefke ile ilgili ilk yorumu
tuğladan inşa edilmiş yapıları ile düzenli bir şehir olmasıdır. Diğer taraftan bu bölgedeki tarımın
Avrupa’nın en gelişmiş ülkeleri ile aynı düzeyde olduğunu ifade eder. Tarla ve bitkilerle ilgili
ayrıntılı bilgiler veren Leake’nin şehirden sadece bir cümlede bahsetmesi Lefke’ye girmediklerini ve yoldan geçip gittiklerini göstermektedir. Nitekim çalışmamıza konu olan kervansaray ile
ilgili malumat yer almamaktadır11.
Kervansaray ile ilgili yapılmış müstakil bir çalışma bulunmamaktadır. Menzil konulu bazı çalışmalar ile Hacı Ahmet Aslantürk’ün doktara tezinde Rüstem Paşa’nın yaptırdığı eserler arasında listelenmektedir. Diğer taraftan Kervansaray Bilecik İl Kültür Müdürlüğü tarafından yapılan envanter çalışmasında da yer almamıştır12.
Evliya Çelebi (1999), Seyahatname, Yay. Haz. Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, c. III, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul, s. 10.
11 William M. Leake (1824), Journal Of A Tour In Asia Minor, London, s. 12-14.
12 Bilecik İl Kültür Envanteri (2006), Bilecik Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yayınları, Bilecik.
10
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
227
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Kervansarayın Mimari Durumu:
Lefke Rüstem Paşa Kervansarayı, yukarıda da belirttiğimiz gibi metruk durumdadır. Kalıntılar
yapının dikdörtgen planlı olduğunu göstermektedir. 19.8 x 33.5 ölçüleri ile yaklaşık 600 m2’lik
bir alanı kaplamaktadır. Kervansarayın duvar kalınlığı 1 metredir. Yolun geliş istikametine göre
düşünüldüğünde kapısının kuzey duvarında, orta kısımda olması uygun görülmektedir. Vezirhan’da bulunan Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı da diktörtgen planlı ve ortadan girişlidir.
Duvarları tuğla ve taşla almaşık olarak örülmüştür. Güney duvarının batı başında üç sıra tuğla
bir sıra taş dizimi net olarak görülmektedir. Ancak diğer taraflarda bozulmadan dolayı bu özellik kaybolsa da aralarda tuğla malzemeye rastlanmaktadır. Taş duvarlarda malzeme olarak yöreye özgü kumlu kalker kullanılmıştır.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
228
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
229
Resim 2. Ocaklardan Ayrıntı.
Kervansarayın iç duvarlarında ocak yerleri hala durmaktadır. Ocaklar hala bir sanat eseridir.
Traverten taşı kullanılarak basık kemer şeklinde inşa edilmiştir. Ocaklar 160 x 90 cm boyutundadır. Doğu duvarında bulunan dört ocak düzenli olarak yerleştirilmiştir. Güney duvarında yer
alan ilk dört ocak aynı ölçülerde yerleştirilmişken, batı yönünde yer alan üç ocak ise düzensiz
ve daha fazla aralıklalarla duvardaki yerlerini almışlardır. Buradan bu bölümde odalar olduğu
varsayılabilir. Diğer taraftan ocakların yerden yüksekliği 1 metreden fazladır ve ocakların hemen altında yolcuların konakladıkları peykeler olması gerekir ki bu yükseltiden de günümüze
bir kalıntı ulaşmamıştır.
Binanın örtü sistemi ile ilgili de günümüze ulaşan bir kalıntı mevcut değildir. Vezirhan’daki
Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı örneğinde görüldüğü üzere ahşap çatılı olması muhtemeldir.
Kervansarayı İçine Alan Yol Ağı:
Bizans devrinde İstanbul’dan (Constantinopole) Anadolu içlerine giden en önemli yol İznik’ten
(Nikaia) geçerek Dorylaion’a varır ve oradan da birkaç kola ayrılırdı. Bizanslılar İznik’e gelişte
Romalılar tarafından kullanılan ve İzmit’i (Nikomedeia) dolaşan yolu terketmişler ve Dil İskelesi’nden (Aigialoi) Körfez’i (Astakos) geçmek suretiyle Hersek Burnu’na (Kibotos) çıkmışlar ve
buradan Dragon Vadisi’ni izleyerek İznik’e ulaşmışlardır. Diğer taraftan Bizans devrinde doğrudan İstanbul’dan gemilerle Hersek tarafına geçiş de tercih edilmiştir. Nitekim bu güzergâh
İmparator Justinian tarafından teşvik edildiğinden Gebze-İstanbul yolu tahrip olmuştur13.
İstanbul’dan Anadolu’ya giden başlıca yollar, Eskişehir veya Ankara üzerine yönlenmekteydi.
Kudüs Yolu ya da Hacılar Yolu (The Pilgrims’ Road) olarak adlandırılan yol Ankara’ya ulaşır-
13
W.M. Ramsey (1960), Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, MEB Basımevi, İstanbul, s.202-203.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
ken14; Bizans Askeri Yolu ise Eskişehir’e varmaktaydı15. Diğer taraftan Bursa’dan (Prousa)
Amasya’ya (Amasia) giden yol da Göksu Nehri’ni (Gallos) takip ederek İstanbul’dan gelen yol
ile birleşmekteydi16. Her iki yolun da üzerinde bulunan Osmaneli’nin eski adı Leuke ya da Leukai idi ve “Beyaz Şehir” anlamına gelmekteydi17. Lefke ismi 1914 yılında burayı feth eden Osman Gazi’nin hatırasına Osmaneli olarak değiştirilmiştir18.
Osmaneli Bizans devrinde Malagina havalisinde bir köydü. Malagina Eskişehir yolunda İznik’ten sonra ilk karargâh ve çok önemli bir merhale idi. Burası aynı zamanda Bizans Posta
Teşkilatının önemli noktalarındandı. Beylik ahırları olarak adlandırılan İmparatorluğun at ahırları burada bulunmaktaydı. Nitakim Araplar tarafından 798 yılında Malagina’ya yapılan baskınlarda çok sayıda at ele geçirildiği gibi Bizans İmparatorunun eğeri de Arapların eline geçmiştir19. Bu bilgiler bize Osmaneli ve çevresinin; Bizans’ın en mühim at tedarik alanı olduğunu
göstermekte ve bu durum bölgenin ehmmiyetini arttırmaktadır. Aynı bilgi İbn Hurdazbih tarafından da teyit edilmektedir. Burada atların yanında İmparatorluğun mal ve ağırlıklarının da bu
bölgede saklandığına dair20 bilgiler vardır ki; bu durum Malagina ve çevresinin önemini daha da
arttırmaktadır.
Osmaneli çevresindeki en önemli yerleşim yeri olarak Bizans kaynaklarında adı geçen Malagina’nın neresi olduğu net olarak belli değildir. Ancak buranın ordu yolu üzerindeki önemli bir
menzil olduğundan yola çıkarak, İstanbul-Eskişehir yolu hattında ya da çok yakınında olduğunu
söyleyebiliriz. Orduların toplanma yerlerinden olan bu noktalar; orduların kolaylıkla karargâh
kurabileceği genişlikte, asker ve hayvanların su ve gıda ihtiyacının karşılanabileceği ve çevredeki askeri birliklerin kolaylıkla gelebilecekleri merkezlerde olması iktiza eder21. Tüm bu şartlar
dikkate alındığında Osmaneli’nin kuzeyinde, Sakarya Nehri’nin karşı yakasında bulunan Karabağlar bölgesi düzlükleri bu ihtiyaçları karşılayacak düzeydedir.
Osmaneli, Roma ve Bizans dönemlerindeki yol ağı ve diğer sebeplerle çok önemli bir yere sahip
olduğu gibi Osmanlılar zamanında da bu hususiyetini devam ettirmiştir. Osmanlılar döneminin
en önemli yolu İstanbul’dan Suriye’ye uzanan “Diyagonal Yol”dur ve bu yol Üsküdar’dan başlayarak Anadolu’yu çaprazlama keserek güneye bağlantıyı sağlamakta ve Anadolu güzergâhının
bel kemiğini oluşturmaktadır22. Bu yolda İznik-Eskişehir arasında; Lefke (Osmaneli) ve Yenişehir üzerinden olmak üzere iki alternatif vardır. Yenişehir hattı erken dönemde daha fazla ter14
D. H. French (2013), Roman Roads And Milestones Of Asia Minor, Ankara, Turkey, British Institute
Publishing, s.22:
15
W. M. Ramsay, s.216-217; Yaptığımız arazi etütleri ve yürüttüğümüz projeler ile bu yolların Osmaneli
ile bağlantılarını tam olarak saptadık. Taşkesiği Roma Köprüsü’den Sakarya’yı geçen yollar (İlk olarak
Sakarya’yı Göksu’nun Sakarya’ya birleştiği noktanın 500 m kadar kuzeyinde bulunan ve harabeleri
Sakarya Nehrinde kısmen görülen Roma Köprüsü.) Medetli Köyü’ne kadar birlikte gitmekyeydi. Burada
Ankara yolu ayrılarak Gölpazarı’na yönelirken; Eskişehir Yolu ise Küçük Yenice Roma Köprüsü marifeti
ile Zobran-Söğüt-Eskişehir yolunu takip etmekteydi: Arıkan Refik, “Bilecik’in Tarihi Coğrafyası”,
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi BAP Projesi; Proje No: 2014-01.BİL.04-03, Bilecik 2016.
16
Bu Yol Göksu ve Sakarya’nın birleştiği yerde İstanbul’dan gelen yola birleşiyordu. Buradan ise Hacılar
Yolu ile aynı rotayı takip ederek Ankara’ya ulaşmaktaydı; W. M., s. 226.
17
Ramsay bu ismin alay maksadı ile ya da “Kara Şehir” manasına gelen Melaina’ya karşı kullanıldığını
ifade eder; W. M.Ramsay, s.226.
18
Aynı isimli başka kazaların da olması sebebiyle, Lefke’nin ismi 8 Nisan 1914’de Osmaneli olarak
değiştirilmiştir; Halim Demiryürek (2015), Ertuğrul Sancağı (1900-1918), Bilecik 2015, s 31.
19
W. M. Ramsey, s.223.
20
İbn Hurdazbih (2008), Yollar ve Ülkeler Kitabı, Kitabevi Yayınları, İstanbul, s. 97.
21
W. M. Ransey, 221-231.
22
Franz Taeschenner (2010), Anadolu Yol Ağı, Çev. Nilüfer Epçeli, Bilge Kültür Sanat yayınları,
İstanbul, s.126-138.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
230
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
cih edilirken XVII. yüzyılın ilk yarısında Osmaneli’den geçen yolun yerleşmesi ile birlikte daha
fazla tercih edilir olmuştur. Nitekim zaman içinde geliştirilen bu yol, 1660 yılında OsmaneliSöğüt arasında yer alan “Vezirhan”ın Köprülü Mehmed Paşa tarafından kurulması ile birlikte
önemini arttırmıştır23.
Yavuz Sultan Selim Çaldıran ve Mısır Seferlerinde; Kanuni 1534 ve 1548 yıllarındaki Irak Seferlerinde24 ve Sultan IV. Murad 1635 Revan ve 1638 Bağdat Seferleri’nde İznik-Pazaryeri rotasını kullanarak Anadolu içlerine girerler25. 1730 yılında doğuya yapılan seferde de aynı güzergâh kullanılmıştır26. Buradan da anlaşılacağı üzere Osmanlı Ordu Yolu Bizans’tan farklı bir
güzergâhı takip etmiştir. Bunun temel sebebi Rumeli askerlerinin Gelibolu tariki ile Yenişehir
Ovası’na gelip İstanbul’dan gelen orduya burada katılmaları sebebiyledir.
1756 Mayıs Ayı Anadolu tarafı ulak menzillerine bakıldığında Üsküdar-Gebze-İznik-LefkeSöğüt-Eskişehir-Akşehir-Konya yolunun kullanıldığı görülmektedir. Bu listeden de anlaşılacağı
üzere Lefke, İznik ve Söğüt arasında ulak menzili olarak görülmektedir ve burada 12 beygir
bulunmaktadır27. Kaynaklar o dönemde menziller arasındaki mesafeleri de vermektedir. Osmaneli’nin bir önceki menzil olan İznik ile arası 6 saat ve sonraki menzil olan Söğüt ile 12 saattir28.
Osmaneli-İznik arasındaki yol hala tarihi güzergâhı takip etmektedir ve 32 km’dir. Yaklaşık
saatte 5 km hız öngörülmektedir ki bu mesafe ölçümü yaya olarak yapılmıştır.
Evliya Çelebi 1648 Eylül’ünde Üsküdar’dan yola çıkarak, Dil İskelesi’nden Hersek’e geçmiş ve
Dragon Vadisini takiben İznik’e gelmiştir. İznik’ten ise Osmaneli’ye gelen Evliya, Göksu üzerindeki köprüden bahsetmez. Sadece Söğüt yolunda, Sakarya Nehri üzerinde ahşap bir köprü
var şeklinde anlatır ve buradan Söğüt’e geçer29. Evliya Çelebi’nin bu güzergâhı kullandığı tarih
henüz Vezirhan’ın inşası öncesindedir ve bu yolun kullanılması yukarıda da zikredildiği gibi
artık bu güzergâhın çalıştığının göstergesidir. Nitekim Vezirhan-Söğüt arasında Osmanlı Yolu’na ait kalıntılar, çalışmalarımız ile ortaya çıkarılmış ve litaratüre kazandırılmıştır30.
Nihayetinde Osmanlı Hac yolu olarak kullanılan ve Lefke üzerinden Söğüt’e uzanan bu yol 17.
yüzyılda ordu yolu dışında kullanılan tek güzergâhtır31. Sonuç olarak Lefke Rüstem Paşa Kervansarayı, Osmanlı yol ağı üzerinde çok önemli bir yapı olarak yer almıştır. Diğer taraftan bu
yapı Osmanlı iskân siyaseti içerisinde Lefke’nin kalkınmasında da önemli bir yere sahip olmuştur.
Franz Taeschenner (2010), Anadolu Yol Ağı, s.143-145.
Hans Dernschwam (1992), İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, s. 218223: Dernschawam, 1555 yılında İstanbul’dan Amasya’ya yaptığı seyahatte bu yolu kullanmış ve Akbıyık Rüstem
Paşa Kervansarayında konaklamıştır.
25 Matrakçı Nasuh (1979), Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, Yay. Haz. Hüseyin G. Yurdaydın, TTK Yayınları, Ankara, s. 60-62; Orhan Cezmi Tuncer (2007), Anadolu Kervan Yolları, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, s.43-59; Stephane (1991), Les Voyageurs Dans L’empire Ottoman (XIV-XVI. Siecles),
TTK, Ankara, s.130-132.
26 Osmanlı İmparatorluğu’nda Kollar Ulak ve İaşe Menzilleri (1966), Genelkurmay Basımevi, Ankara, s.37.
27 Osmanlı İmparatorluğu’nda Kollar Ulak ve İaşe Menzilleri (1966), s.11; Usha M. Luther (1989), Historical Route
Network Of Anatolia, TTK, Ankara, s.61: Yol İznik’ten Bilecik tarafına Lefke üzerinden gelir ve Vezirhan’a ulaşır;
Yusuf Halaçoğlu (2002), Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), PTT Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara,
s.54: Menzildeki beygir sayısı zaman zaman değişse de Lefke’nin 1671 tarihinde de menzil olarak kullanıldığı
görülmektedir.
28 Yusuf Halaçoğlu (2002), s.131.
29 Evliya Çelebi, s. 8-10.
30 Refik Arıkan, “Bilecik’in Tarihi Coğrafyası”, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi BAP Projesi; Proje No: 201401.BİL.04-03, Bilecik 2016; Nurfeddin Kahraman, Refik Arıkan, “Osmaneli-Bilecik ve Söğüt Arasındaki Tarihi
Yollar”, Tarih Boyunca Söğüt ve Kültürü, Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri Vakfı Başkanlığı Yayınları,
Söğüt 2015, s. 100-108.
31 Franz Taeschenner (2010), s. 144.
23
24
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
231
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
KAYNAKLAR
Arıkan Refik, “Bilecik’in Tarihi Coğrafyası”, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi BAP Projesi;
Proje No: 2014-01.BİL.04-03, Bilecik 2016.
Arslantürk Hacı Ahmet, Bir Bürokrat ve Yatırımcı Olarak Kanuni Sultan Süleyman’ın Veziriazamı Rüstem Paşa, Basılmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul 2011.
Bilecik İl Kültür Envanteri, Bilecik Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Bilecik
2006.
Demiryürek Halim, Ertuğrul Sancağı (1900-1918), Bilecik Şeyh Edebali üniversitesi Yayınları,
2015.
Dernschwam Hans, İstanbul ve Anadolu’ya Seyahat Günlüğü, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1992.
Evliya Çelebi, Seyahatname, Yay. Haz. Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, C. III, Yapı Kredi
Yayınları, İstanbul 1999.
French D. H., Roman Roads And Milestones Of Asia Minor, British Institute Publishing, Ankara, Turkey, 2013.
Halaçoğlu Yusuf, Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), PTT Genel Müdürlüğü
Yayınları, Ankara, 2002.
İbn Hurdazbih, Yollar ve Ülkeler Kitabı, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2008.
Kahraman Nurfeddin, Arıkan Refik, “Osmaneli-Bilecik ve Söğüt Arasındaki Tarihi Yollar”,
Tarih Boyunca Söğüt ve Kültürü, Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri Vakfı
Başkanlığı Yayınları, Söğüt 2015.
Leake William M., Journal Of A Tour In Asia Minor, London, 1824.
Luther Usha M., Historical Route Network Of Anatolia, TTK, Ankara, 1989.
Matrakçı, Beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, Yay. Haz. Hüseyin G.
Yurdaydın, TTK Yayınları, Ankara 1976.
Müderrisoğlu Mehmet Fatih, 16. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda İnşa Edilen Menzil Külliyeleri, Hacettepe üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktara Tezi, c.I,
Ankara, 1993.
Osmanlı İmparatorluğu’nda Kollar Ulak ve İaşe Menzilleri, Genelkurmay Basımevi, Ankara,
1966.
Öner Remzi, Mülakat, Gadil Göçen (d. 1935), 8 Ağustos 2016 Osmaneli.
Ramsey W.M.,Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, MEB Basım Evi, İstanbul 1960.
Taeschenner Franz, Anadolu Yol Ağı, Çev. Nilüfer Epçeli, Bilge Kültür Sanat yayınları, İstanbul
2010.
Topçu Sultan Murat , “Sivas Yıldızeli Kemankeş Mustafa Paşa Menzil Külliyesi”, Asos Journal, sayı 36, Elazığ, 2016, ss.108-130.
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
232
İstanbul’u Anadolu’ya Bağlayan Kadim Yol Üzerinde Tarihi Bir Yapı: “Lefke Rüstempaşa Kervansarayı”
Tuncer Orhan Cezmi, Anadolu Kervan Yolları, Vakıflar Genel Müdürlüğü yayınları, Ankara
2007.
Yerasimos Stephane, Les Voyageurs Dans L’empire Ottoman (XIV-XVI. Siecles), TTK, Ankara 1991
Şebnem Akalın (2002), “Kervansaray”, DİA, c.25.
VGMA, Defter 635/2, no:13, s.137.
233
The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 46, Mayıs 2017, s. 223-233
Download