roma hukuku 2 - profdrabdullahdemir.net

advertisement
ROMA HUKUKU 2
ROMA DEVLETİ’NİN TARİHİ VE ROMA HUKUKU'NUN
DÖNEMLERİ
PROF.DR.ABDULLAH DEMİR
§ 2. GENEL OLARAK ROMA DEVLETİ’NİN
TARİHİ VE ROMA HUKUKU'NUN DÖNEMLERİ
 Roma Hukuku ile ilgili açıklamalara geçmeden önce, Roma Devleti'nin
tarihi ve Roma Hukuku'nun geçirdiği aşamaların bilinmesi
gerekmektedir.
 Çünkü bir hukuk sisteminin öğrenilebilmesi için, öncelikle o hukuku
yapan ve uygulayan devletin tanınması, devlet yapısının bilinmesi ve
toplumun özellikleri hakkında az çok fikir sahibi olunması gerekir.
 Roma Hukuku gibi bugün yürürlükte olmayan bir hukuk ve Roma Devleti
gibi yüzlerce yıl önce tarih sahnesinden silinmiş bir devlet söz konusu ise,
bu zaruret daha açık bir biçimde kendisini gösterir.
2. GENEL OLARAK ROMA DEVLETİ’NİN TARİHİ
VE ROMA HUKUKU'NUN DÖNEMLERİ
 Öte yandan Roma Hukuku, Roma Devletinde yaklaşık olarak
1300 yıl tatbik edilmiştir. Bu kadar uzun süre uygulanan bir
hukukta zaman içinde bazı önemli değişikliklerin olması
kaçınılmazdır.
 Roma Hukuku'nda da zaman içinde önemli değişmeler ve
gelişmeler olmuştur. Bu gelişmelere paralel olarak Roma
Hukuku, tarihî açıdan belli dönemlere ayrılmıştır.
 Bu bölümde önce Roma Devleti'nin tarihi ve Devletin yapısı
üzerinde durulmuş, daha sonra Roma Hukuku'nun
dönemleri ve bu dönemlerde hukukun genel özellikleri
incelenmiştir.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Roma Devleti'nin kuruluşuna ilişkin bilgiler yeterince sağlıklı değildir. Bu
bilgilerin bir kısmı efsanelere ve rivayetlere dayanmaktadır.
 Efsaneye göre, Albalonga'nm son kralı Numitor, Kardeşi Amulius
tarafından tahttan indirilir ve kızı Rea Silvia, Vesta mabedinde rahibelik
yapmaya zorlanır. Ancak, manastıra kapatılan Rea Silvia, Mars ile ilişkiye
girer ve bu ilişkiden, Remus ve Romulus adı verilen ikiz çocuklar dünyaya
gelir. Kral Amilius, olayı duyunca çok sinirlenir, çocukları bir beşik içine
koyarak Tiber Nehri’ne atar, annelerini de diri diri toprağa gömerek
öldûrür.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Çocukların beşiği, bir süre aktıktan, sonra, nehrin kenarındaki incir
ağacına takılır ve bir dişi kurt onları bularak emzirir.
 Daha sonra çocukları bir çoban bularak büyütür. Remııs ve
Romulus büyüdükten, sonra Amulius'u öldürürler ve büyük
babalan Numitor'u tekrar kral, yaparlar.
 Remus ve Romulus daha sonra Aifoalonga'dan ayrılarak, beşiğin
Tiber Nehri’nde ağaca takıldığı yere gelir ve burada yeni bir şehir
kurmak isterler. Fakat aralarında anlaşmazlık çıkar. Bunun üzerine
Romulus, Palatln tepesinin üzerine bir şehir kurar ve şehrin
sınırlarım çizer. Daha sonra, sının geçen kardeşi Remus'u öldürür2,
Romulus, kurduğu bu şehre Roma adını verir, Efsane her ne kadar
böyle olsa da, eldeki, tarihî bilgiler bu efsaneyi, pek
doğrulamamaktadır.
 Mevcut bilgilere göre Roma Devleti, "gens” adı verilen
toplulukların birleşmesinden oluşmuştur3. Geııs’ler, aynı
atadan geldiklerine inanan ailelerin oluşturdukları daha,
büyük topluluklardı. Yani gens'in temeli aileydi.
 Roma toplumunda aile tıpkı bir devlet gibi örgütlenmişti.
Başında aile babası (Pater familias) vardı. Aile babasının
hâkimiyeti altında ise aile evlâtları, (filius familias)
bulunuyordu. Bunlar, aile babasının, karısı, çocukları,
torunları, çocuklarının ve toraıılarınin karıları, hatta köleleri
ve hizmetçileriydi.
 Aile babasının aile evlâtları üzerinde sınırsız ve mutlak
yetkileri vardı. Öyle ki, bir aile evlâdını dilerse cezalandırır,
dilerse köle olarak satar ya da öldürebilirdi.
 Pater familiasın bu otoritesi ölümüne kadar devam eder,
öldükten sonra aile, erkek evlât sayısınca yeni ailelere
bölünürdü. Bu, ailelerin başına ise erkek, çocuklar geçerdi.
 Aile babasının ölümüyle birlikte kız çocuklar baba
hâkimiyetinden kurtulurlar fakat ayrı bir aile kurarak aile
babası olamazlardı, Pater familias olma hakkı sadece
erkeklere aitti.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Zamanla, aynı atadan geldiklerine inanan aileler birleşerek gens
denilen daha büyük toplulukları oluşturdular, Gens'ler, bazı
yabancı unsurların da katılmasıyla zamanla büyüdüler ve böylece
aynı gens’e mensup iki sosyal sınıf ortaya çıktı.
 1.Patriciler (Asiller): Bunlardan birincisi, o gens'i oluşturan ve aynı
soydan geldiklerine inanılan ailelerin fertleriydi ki bunlara asilzade
sınıfı anlamına gelen, "patroni, patricius ya da patricii" denilmiştir.
 2.Clients : Diğer grup ise gensin hâkimiyeti altında bulunan
ailelerdi. Bunlar, patriciusTlann hâkimiyeti ve korumasında
bulunan ve onlara hizmet eden kimselerdi.
 Patricius'lann sahip oldukları hakların hemen hiçbirine sahip
olmayan bu gruba da "cliens ya da client” adı verilmekteydi,
 Her gens'in kendine ait arazisi, dini ve sınırlı da olsa siyasî
müesseseleri bulunmaktaydı.
 Gens’in başında dinî, askerî ve kazaî (yargısal) alanda yetkili
olan ve "Dux ya da Princeps" olarak anılan şefler
bulunmaktaydı.
 CURIA:Zamanla gens'ler birleşerek daha büyük topluluklar
oluşturdular. Bu topluluklara ”curia" adı verilmiştir.
 TRIBUS: Curia’lar da birleşerek "tribus" denilen birlikleri
oluşturdular.
 CIVITAS (ŞEHİR): Tribus'lar ise cîvltas (şehir, medine)'ı
meydana getirdi.
 Böylece, aileden gens'e, gens’ten curia ve tribus’a ve
ondan da civitas'a doğra bir gelişme kaydedilmiştir.
 Ancak clvitas’ın ortaya çıkmasıyla gens’ler ortadan
kalkmamış, aile de yukarıda ifade edilen yapısını
muhafaza etmiştir.
Şekil 1. Roma şehrinin oluşumu. Aileler gemleri gensler curia’yı, curia’lar tribus’u, tribus’lar ise
şehri oluşturmuştur. Roma’nın 3 tribus; her tribusta 30 curia, her curia’da 10 gens olmak üzere
300’e yakın, gensten oluştuğu rivayet edilmektedir.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Civitas'm ortaya çıkması, müstakil bir devletin kurulması için
yeterli olmadı. Gens'ler kendi içlerinde bağımsızlıklarını
muhafaza etmekteydiler.
 PLEP (AVAM): Civitas’ın ortaya çıkmasından sonra kaynağı
tam olarak bilinemeyen pek çok yabancı halk Roma ve
çevresine yerleşmeye başladı. Bunlara plep (avam) adı
verilir.
 Böylece kendilerine "pleb" (avam) adı verilen ve gens'lere
mensup olan patricii’lerin sahip oldukları hakların hiçbirine
sahip olmayan yeni bir sosyal sınıf ortaya çıktı.
 Pleb'ler, soy, dil, din ve örf - âdet bakımından homojen
olmayan bir topluluktu.
 Plepler her türlü siyasî haktan mahrum olmakla birlikte,
civitas tarafından kendilerine bazı imtiyazlar tanınmıştı.
 Bunun nedeni, patricii'lerin, pleb'lerin işgücüne ve daha
sonraki yıllarda ise askerî gücüne ihtiyaç duymalarıdır.
 ETRÜSKLER: Civitas şeklinde örgütlenmiş olan halkın
devlet olarak ortaya çıkması ise, Etrüskler’in İtalya'nın
değişik bölgelerine gelerek yerleşmelerinden sonra
gerçekleşti.
 Bu bölgede yaşayan halka nazaran daha ileri bir
medeniyete sahip olan Etrüskier’in, Orta Asya'dan
geldiklerine ve aslen Türk olduklarına düşünülmektedir.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 ETRÜSKLER: Etrüskler'in ataları, M.Ö. 4000’li yıllarda Mezopotamya'ya
yerleşmiş, 2000 yıl kadar sonra (M.Ö. 1700'ler) güneyden gelen
kavimlerin baskısı sonucu bazı kolları Anadolu'ya göçmeye
başlamışlardır.
 Orta Anadolu'ya ve Ege kıyılarına yerleşenler Ön-Etrüskleri
oluşturmuşlardır. M.Ö. 1520 sıralarında Girit Adası civarında eşine az
rastlanır bir deprem yaşanmış ve Ege kıyıları büyük hasar görmüştür.
 İkinci Etrüsk göçü ise M.Ö. 1100 - M.Ö. 900 yılları arasında olmuştur. Göç
eden bu kol, Lemnos adasında bir süre kaldıktan, sonra., bugünkü
Tirhenia denizini kuzeye doğra takip ederek İtalya'nın, bugünkü Tuskana
vadisinde yurt tutmuşlardır. Tarihteki ünlü Etrüskler bunlardır.
 İlk yerleşim yerleri İtalya'nın kuzey batı bölgesi, Tiber Nehri'nin kuzeyidir.
Bu bölgelere yerleşen Etrüskler dağınık olmalarına rağmen, ilke! köylü
toplulukları halinde yaşayan Lâtin'ler ve diğer topluluklarla başetmekte
ve bulundukları bölgenin büyük bir kısmım fethedip onlara egemen
olmakta zorluk çekmemişlerdir.
 M.Ö. 750’de ise Tiber Nehri'nin güney kıyısına da geçen bir grup
Etriisk (efsaneye göre, bebekken suya salınıp karaya vuran, daha
sonra Asena adlı dişi kurt tarafından bulunup emzirilen ve
büyütülen) ikiz Prens Remus ve Romulus önderliğinde Roma şehrini
kurmuşlardır.
 M.Ö. 500'İere kadar Roma’yı Etriisk kralları (Tartanlar) yönetmiş,
M.Ö. 6. yüzyılda çıkan isyan sonucu Etriisk hakimiyetine son verilmiş
ve Lâtin Roma tarihi başlamıştır.
 Lâtin Roma, İmparatorluk olma yolunda ilerlerken, batıda
yaşamaya devanı eden Etriisk site devletleriyle başa çıkmakta hayli
zorlanmış, Roma Etriisk mücadelesi yaklaşık 300 yıl devam etmiştir.
 M.Ö. 265'd.e Volsimi şehrinin Romalılar tarafından zaptıyla Etriisk
çağı kapanmıştır
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Etrüskler Roma'da siyasî bir birlik meydana getirmeden, evvel, bu.
bölgede pek çok kavim dağınık olarak yaşamaktaydı. Bunlar
anlaşarak aralarında bir çeşit konfederasyon oluşturmuşlarsa da,
devlet olarak örgütlenememişlerdi.
 Bu dağınıklıktan da istifade eden Etrüskler, kısa zamanda bölgeyi
ele geçirdiler ve dağınık kavimleri birleştirmek suretiyle yeni bir
site (civitas) kurdular.
 Roma şehrinin bulunduğu bölge önceden, bataklık bir arazi ve yedi
tepe üzerine dağılmış köylerden ibaretken, bataklıklar kurutularak
burada bir şehir kuruldu.
 Yeni bir medeniyetin başlangıcı olan bu şehre, "Irmak Şehri"
anlamına gelen "Rumon" adı verildi.
 Daha sonra Etriisk krallarından Servius Tullius zamanında,
düşmanlardan korunmak amacıyla şehrin etrafı surlarla
çevrildi.
 Bu gelişmeler, Roma'yı bir cazibe merkezi haline getirdi.
Göçlerle nüfusu hızla çoğalan Roma, zamanla büyük bir
şehir haline geldi.
 Etrüskler’in kurmuş olduğu bu devlet yıllarca krallıkla idare
edildi.
 Krallık dönemi adı verilen M.Ö. 754 (753) ile M.Ö. 509 (bazı
tarihçilere göre 510) yılları arasında yedi kral krallık yaptı.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 M.Ö. 509 (veya 510)'da son kral Tarquinus Sııperbııs
Yunanlıların da desteklediği bir ayaklanma ile devrildi ve
Roma'dan kovuldu Bu ayaklanma aynı zamanda Etrüsk hâkimiyetinin de sonu
oldu. Ayaklanma ile sadece kral görevden uzaklaştırılmadı.
Aynı zamanda devletin yönetim tarzında da önemli bir
değişiklik yapıldı.
 CUMHURİYET DÖNEMİ (M.Ö. 510-27): Bu tarihten itibaren,
bugünkü cumhuriyete tam olarak benzememekle birlikte,
adına cumhuriyet denilen ve bir kral yerine iki consul'ün bir
yıl süre ile magistra'lık yaptığı yeni bir yönetim biçimi
benimsendi.
 Cumhuriyet Dönemi, devletin güçlendiği ve Roma'nm
sınırlarının önemli ölçüde genişlediği bir dönemdir.
 Bu dönemde önce komşu şehirleri hâkimiyeti altına alan
Roma, zamanla tüm İtalya'yı zaptederek hem nüfus, hem
de toprak olarak küçümsenemeyecek bir güce ulaştı.
 Bu mücadeleler esnasında Romalılar oldukça güç dönemler
de yaşadılar. Hatta bir ara Galya'lılar Roma şehrini işgal
ederek yağma ettiler (M.Ö. 390).
 Fakat daha sonra tekrar toparlanan Romalılar eski
güçlerine yeniden kavuşarak fetihlerine devam ettiler.
 Roma'nm batısına yerleşmiş olan Etrüskler'le giriştikleri
savaşları kazanarak sınırlarını batıya doğru genişlettiler.
 Daha sonra Yunanlıların işgali altında bulunan bölgelere
yönelerek buraların bir kısmını ele geçirdiler.
 Artan nüfusu besleyebilmek için önemli bir zahire
ambarı olan Sicilya Adası'm Kartacalılar'dan aldılar.
 Bu fetih, Roma ile Kartaca arasında daha evvel
başlamış olan barışçıl ilişkileri savaşa dönüştürdü.
 Tarihe Pön Savaşları olarak geçen bu savaşlar M.Ö.
264'de başlayıp, M.Ö. 146'ya kadar devam etmiştir5.
 Pön savaşlarının sonunda Kartacalılan mağlup ederek
siyasî hâkimiyetine son veren Romalılar, başta Akdeniz
çevresindeki memleketler olmak üzere pek çok yeri
topraklarına kattılar.
 Bu arada Yunanlılarla da savaşa tutuşan Romalılar,
önce Makedonya'yı, daha sonra asıl Yunanistan'ı işgal
ettiler
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Yunanistan’ın işgali Romalılara Anadolu ve Orta Doğunun
kapılarım açtı.
 Önce Balkan yarımadasını, daha sonra Hazar Denizi’ne kadar
Anadolu’yu, Suriye’yi, Mısır’ı ve Filistin'i fethettiler.
 Bu arada batıda da Fransa ve Ispanya’yı fethetmiş, hatta
Büyük Britanya adalarının bir kısmını işgal etmiş, kuzeyde ise
sınırlarını Ren boylarına kadar genişletmişlerdir.
 Böylece, Avrupa'nın önemli bir kısmı ile, Anadolu, Kafkasların
ve Orta Doğunun bir bölümü ve kuzey Afrika’yı egemenlikleri
altına alan Romalılar, Akdeniz’i bir Roma gölü haline
çevirerek büyük bir Roma İmparatorluğu kurmaya muvaffak
oldular.
 Ancak bu uzun mücadeleler zamanla sosyal ve
ekonomik sıkıntıların baş göstermesine sebep oldu.
 Bu sıkıntılar devleti iç savaşlar ve ihtilâllere sürükledi.
 M.Ö. I. yüzyıl, adeta bir ihtilâller ve iç savaşlar devri
oldu. Cumhuriyetin müesseseleri yıprandı ve bu
müesseselerle devlet idaresi güçleşti.
 Önceleri görev süreleri bir yıl olan Consul'ler,
diktatörlüklerini ilân etmeye başladılar.
 Böyle bir dönemde, ihtilâl yaparak (M.Ö. 49) kendisini ikinci
kez Consul tayin ve diktatör ilân ettiren Caius ItıMus
Caesar, Roma’da monarşik bir rejim tesis etme gayreti içine
girdi.
 Aslında yaradılış itibariyle istibdada müsait olan ve
cumhuriyetin prensiplerini içine hiç sindiremeyen Caesar'm
düşünceleri halk ve düşünürler arasında da taban
bulmaktaydı.
 Öyle ki, devrin en önemli simalarından biri olan Marcus
Tullius Ciceronis (Cicero), De Republica adlı eserinde,
muhtelif yönetim şekilleri arasında en tercihe şayan
olanının monarşi olduğunu ifade ediyordu.
 Devletin içinde bulunduğu şartlar da bu fikirleri destekliyordu. Bu
kadar geniş bir imparatorluğun, köhnemiş cumhuriyetin
müesseseleri ile idaresi adeta, imkânsız bir hal almıştı.
 Böyle bir yönetim, tarzı ile, devletin, güçlenmesi şöyle dursun,
savunması, bile oldukça güç görülüyordu. Bu nedenle Caesar,
mutlak bir idare tesis etmek istiyor fakat Roma'nm yerleşik
geleneklerini de bir çırpıda değiştiremiyordu.
 Bu nedenle, cumhuriyetin prensiplerine uygun olarak kendisi ile
birlikte ikinci bir consul daha, seçiliyor fakat yeniden consul
olabilmek için gerekli olan on yıllık bekleme süresi
uygulanmıyordu.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Caesar, M.Ö. 45 yılında dördüncü kez consul seçildiğinde tek başına bu
göreve getirildi. Kendisi ile birlikte İkinci bir consul seçilmedi.
 Aynı yıl, Senatus tarafından kendisine daimî, olarak "imparator" unvanı
verildi.
 M.Ö. 44 yılında beşinci kez consul. seçildiğinde daimi, diktatörlük hakkını
elde etti. Bu arada yetkilerini de alabildiğine genişletti.
 Bununla beraber Caesar, cumhuriyetin eski müessese ve organlarına
dokunmadı. Fakat bunların yetkilerini önemli ölçüde kısıtladı.
 Caesar'ın kurduğu sistem tam bir mutlakıyet değildi..
Fakat adını adım mutlakıyete doğru gidiliyordu. .
 Nitekim bu amaçla Caesar, bir Senatus kararıyla
kendisinden sonra yerine geçecek kişiyi seçme
yetkisini de elde etti.
 Kız kardeşinin küçük çocuğu Octavius'u evlât edinerek
bir vasiyetname ile kendisine varis ve halef yaptı.
 Nihayet Caesar, M.Ö. 15 Mart 44 tarihi için Senatus'u
toplantıya çağırarak kendisinin, kral ilân edilmesi
amacıyla bir teklif hazırlattı.
 Fakat Caesar’ın bu davranışlarını nefretle karşılayan
cumhuriyet yanlıları buna fırsat vermediler.
 Başta en yakın dostlarından biri olan Marcus Iunius
Brutus olmak üzere bir grup cumhuriyet yanlısı,
Senatus'un toplanacağı gün bir suikast düzenleyerek
Caesar'ı öldürdüler.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Caesar'm ölümü cumhuriyeti geri getirmedi. Onun ölümü ile
iktidar mücadeleleri yeniden başladı.
 Bu mücadelelerden galip çıkan Caesar’m evlâtlığı Gaius
Octavius, henüz on dokuz yaşında iken kendisini, consul
seçtirdi (M.Ö. 43).
 Daha sonra Augustus adını alacak olan Octavius,
cumhuriyetçilere karşı giriştiği mücadeleyi kazanarak, Brutus
başta olmak üzere pek çok cumhuriyetçiyi ortadan kaldırdı.
 İLK İMPARATORLUK DÖNEMİ
 Böylece cumhuriyet yönetimi sona erdirilmiş oldu. Fakat
tam bir mutlakıyet rejimi de kurulmadı.
 Octavius, cumhuriyetin bazı müesseselerini korumakla
birlikte, daha önce Senatus ve halk meclislerine ait olan
yetkileri önemli ölçüde kendisinde topladı
 Octaviııs'tan sonra gelen magistra'lar da yetkilerini giderek
arttırdılar.
 Böylece Octavius, Principatus (ilk imparatorluk) dönemi adı
verilen yeni bir dönemi başlatmış oldu (M.Ö. 27).
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 M.S. 284 yılma kadar devam eden bu dönem, dünya tarihinin en.
fazla barış içinde geçen dönemi olarak bilinir.
 Yaklaşık ikiyüz yıl devam eden sulh ve sükûn, Roma
müesseselerinin kuvvetlenmesini ve kökleşmesini sağlamıştır.
 Ünlü Roma hukukçusu Schwarz'm dediği gibi, "bütün beşeri
büyüklükler nefislerinde daima kendi inhitatlarının tohumlarını
taşırlar". Roma'da da öyle oldu.
 Dönemin sonlarına doğru dış baskılar ve dahilî
buhranlar tekrar başladı. İktidar mücadeleleri devleti
yıprattı, zayıflattı.
 Devleti idare eden princeps'ler nüfuzlarını
arttırabiimek için diğer devlet organlarına ait olan tüm
yetkileri kendilerinde toplamaya başladılar.
 Böylece Roma'da mutlakıyete doğru hızlı bir gidiş
başladı.
 Roma'da Son İmparatorluk (Dominatus) Bönemi'ni
başlatan İmparator Diocletianus oldu (M.S. 284).
 Diocletianus, dış baskılar ve iç karışıklıklar sebebiyle
can çekişen imparatorluğu kurtarabilmek için önce
müstebit bir idare tesis etti.
 Daha sonra başkenti doğuya nakletmek gerektiğini
düşündü. Bunu da gerçekleştirdi.
 Batıda imparator olarak Maximianus'u bıraktı. Kendisi
ise Doğu’ya geçti.
 Böylece İmparatorluk, doğu ve batı olmak üzere ikiye
bölünmüş oldu.
 Doğu ve Batı Roma, Diocletianus'tan sonra tahta çıkan
Constantinııs (M.S. 306-337) tarafından bir kez daha
birleştirildi.
 Fakat bu birlik de uzun ömürlü olmadı.
 Constantinus, Hıristiyanlığı devletin resmî dini olarak kabul
etti.
 Boğazın kenarında, Constantinopolis’i kurdu ve bu şehri
kendisine başkent yaptı.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Bu arada Batı Roma, kavimler göçü ve Cermen akımlan ile
sarsılıyordu.
 Sonunda bu baskılara dayanamayan Batı Roma. İmparatorluğu,
M.S. 476'da tarihe karıştı.
 Doğu Roma ise her geçen, gün. gücünü biraz daha tüketmekle
birlikte, eski azametini yaklaşık: bin. yıl daha devam, ettirdi.
 Fakat, İmparatorluğu’nun kültürü, hukuku, toplumun, örf ve
adetleri, Helen kültürünün etkisiyle giderek, bozuldu, yozlaştı, ve
kokuşmaya başladı.
 İçten içe çürümeye başlayan İmparatorluk:, XV. yüzyıla
gelindiğinde artık yeni sahibini aramaya başlamıştı.
 Nihayet, Söğüt’te doğup, Bursa'da boy atan Osmanlı
Devleti'nin genç padişahı Sultan Mehmet Han., bir mucizeyi
gerçekleştirdi. Karadan yürüttüğü gemileri Haliç'e indirerek
alınamaz denilen. İstanbul’u fethetti.
 1.453 yılının 29 Mayıs günü Türk bayrakları surlarda
dalgalanırken İstanbul, tıpkı eski efendisi olan Roma
İmparatorluğu gibi, üç kıtada, hüküm, sürecek yeni bir
devlete ve yeni bir medeniyete başkentlik: etmeye
hazırlanıyordu7.
 Roma İmparatorluğu yıkılsa da, "Roma İmparatorluğu
fikri" batıda uzun şiire devanı etti.
 M.S. 800’de, Roma İmparatoru unvanı ile taç giyen.
Şarlman'dan sonra bütün Alman. İmparatorları 1804'e
kadar "Roma İmparatoru" unvanını muhafaza ettiler.
 M.S. 962'de I. Otto, ’’Kutsal Roma - Cermen
İmparatoru” adıyla taç giydi.
 Bu şekilde kurulan Roma - Cermen İmparatorluğu, XIX.
yüzyıl başlarına kadar varlığını devam ettirdi.
 Roma İmparatorluğu yıkılsa da, özellikle Roma
Hukuku ve Roma Kilisesi., bütün Avrupa'yı, manevî
alanda etkilemeye devam etti.
ROMA DEVLETİNİN KURULUŞU, GELİŞMESİ VE
ROMA TOPLUMUNUN YAPISI
 Bazı tarihçiler, İstanbul’un fethedilip başkent ya.pilmassn.dan.
sonra Bizans müesseselermiîi Osmanlı Devletini önemli, ölçüde
etkilediğini ve OsmanlI'ların özellikle İdarî ve askerî alanda pek.
çok. müesseseyi Bizans’tan aldıklarını iddia etmektedirler.
 Oysa
son
zamanlarda
yapılan araştırmalar,
Osmanlı
müesseselerinin Bizans’tan etkilenmediğini, bu müesseselerin
çoğunun kökeninin orta. Asya’ya kadar uzandığım ortaya,
Download