can hareket azlığının zararları

advertisement
CAN
HAREKET AZLIĞININ ZARARLARI
Uygar yaşantı dediğimiz, sürekli teknolojik ve endüstriyel gelişim içerisinde olan, kent
yaşamında kırsal yaşantının dinlendirici, güç verici görüntü ve ortamı kaybolur. Bir beton
yığını şekline dönüşmüş evler, yeşile hasret alanlar. Sanayi artıkları kirlentileri, dumanları,
gürültüleri ile dolu bir yaşantı. Korna, daktilo, telefon sesleri, çığlıklar, bağırışlar. Dar ve
pislik kokuları ile sokaklar. Konserve kutusu gibi taşarcasına doldurulmuş ulaşım araçları.
Asık suratlı insanların, hızlı adımlarla dolaştığı caddeler. Geçim derdi, işini kaybetme
korkusu. Ve bunlara benzer sıralayabileceğimiz, çeşitli nedenlerle oluşan psiko-sosyal
baskılar. Hareket azlığına bir de bu tip psiko-sosyal baskılar eklenince, organizmanın
duyarlılığı artmakta, dayanma gücü azalmaktadır.
İnsan organizmasının ruhsal dengesi Merkezi Sinir Sistemi adını verdiğimiz bir sistem
tarafından düzenlenir. Bu sistem dışarıdan gelen bir etkiye karşı organizmanın tepkisini
ayarlar. İnsana gelen rahatsız edici bir stres karşısında insanda, anksiyete adını verdiğimiz bir
davranış biçimi oluşur.
Yine hareket azlığından kaslar atrofiye (zayıflamaya) uğrarlar. Eklemlerin fleksibilitesi
(esnekliği) azalır. Kasları yöneten sinirler aktivitelerini azaltır.
Postür bozuklukları, kireçlenmeler, şeker hastalıkları gibi rahatsızlıklarda egzersiz
noksanlığından oluşmaktadır.
Amerika’ da yapılan istatistiklerle ölümlerin %55’ inin kalp-damar rahatsızlıklarından olduğu
ortaya çıktı. Bu hastalıkların tedavisi için yılda milyonlarca dolar harcanmaktadır.
B. Almanya’ da 1954 yılında bu yana yapılan grevlerle kaybolan iş günü, kalp
hastalıklarından kaybedilen iş gününün yanına bile yaklaşamamaktadır.
Ülkemizde ise kalp-damar hastalıklarının insanlarımız üzerine etkileri şöyle:
Türkiye’ de 4 milyonun üzerinde kalp hastası bulunmaktadır. Bu nedenle üretici iş gücü
büyük azalma göstermektedir. Bu oran yılda 300 milyon iş gününü buluyor. Ayrıca, bu
hastalıklardan oluşan zarar yılda 15-20 milyarı buluyor. Bunların dışında hipertansiyona bağlı
kalp hastalarının sayısı 300 bine yaklaşıyor. İki aileden bir kişi, 13 kişiden biri, özet olarak
nüfusumuzun %10’ a varan bir bölümü kalp hastasıdır.
Bu rakamları kalp hastalığı üzerinde araştırma yapan, ülkemizin yararlı derneklerinden Türk
Kalp Vakfı’ nın broşürlerinden veriyoruz.
Kalp hastalıklarının insanlar üzerindeki öldürücü etkisi yukarıda verdiğimiz rakamlarla açıkça
görülmektedir.
Konumuzun hareketsizlikten oluşan rahatsızlıklara, karşı hareket ile mücadele etmek
olduğuna göre, Tıbbın babası diyebileceğimiz ünlü Yunan bilgin Hipokrat’ ın bir deyişini
hatırlatmadan geçemiyoruz.
Hipokrat şöyle demişti:
“Kullanılan gelişler, kullanılmayan kaybolur. ”
Daha önceki satırlarda vermeye çalıştığımız bilgiler, açıkça Hipokrat’ ın ünlü deyişini
kanıtlamaktadır.
Bu hastalıklardan tek kurtuluş yolumuz var. O da HAREKET etmektir. Sürekli sağlıklı
kalmak istiyorsak, haraket etmeliyiz. İlk ve tek parolamız, “Sağlıklı yaşam için HAREKET’
tir. ”.
Şimdi ilerideki sayfalarda sizlere egzersizin yararlı ve zararlı yönlerini anlatmaya çalışacağız.
Ondan sonra egzersiz çeşitleri ve enerji oluşum yollarını bulacaksınız. Kısada olsa bu
konulara değinmek zorundayız.
Özetlemeye çalıştığımız gibi, psiko-sosyal streslerden ve emosyonel (heyecansal) streslerden
kurtulabilmemizin çarelerinden biri hareket etmek, spor yapmaktır. Gün geçtikçe daha büyük
rakamlarla uyuşturucu madde ve alkole düşkünlüğü bu stresler sonucu artan insanlarımızın
tek kurtuluş çaresi hareketlilik, tekdüze yaşantıdan kurtulmaktır.
Evde bu stresi ailemize taşıyacağımız yerde, yarım saatimizi spor için ayırabilirsek, hem
fiziksel sağlığımız, hem de ruhsal sağlığımızı düzene sokmuş oluruz.
Yukarıdaki satırlarda fiziksel aktivitenin insanın ruhsal yapısı ve sağlığı üzerinde yaptığı
olumlu etkilerini anlatmaya çalıştık.
BALKE VE COOPER’IN ARAŞTIRMALARI
Kuzey Amerika’nın Wisconsin Üniversitesi Biyodinamik Laboratuvarlarında 1967 yılında bir
araştırma yapıldı. Araştırmanın konusu “Koroner damar hastalıklarından koruyucu
egzersizler” di. Bu projeyi üniversitenin hastahanesi kalp uzmanları, biyodinamik
laboratuarlarının doktorları, beden eğitimi bilim doktorları ve uzmanlar yürüttüler. Projenin
başında ise spor Fizyolojisi bilgini prof. Dr. Bruno Balke vardır. İşte, dünyadaki sağlık için
spor konusunda yapılan ilk geniş kapsamlı bilimsel bu çalışmada bir de Türk bilim adamı
vardı. 1964 yılında kazandığı burs ile ABD’ye giden ve bilim uzmanlığı çalışmasını orada
yapan ve daha sonra doktora çalışması için 1965 yılında Wisconsin Üniversitesi’ne geçen Dr.
Necmettin Erkan bu önemli çalışmada bulunan bilim adamlarından birisiydi. Erkan doktora
çalışmasını orada “Koroner Damar Hastalıkları’nın erken teşhisinde hipoksik egzersizler”
araştırması ile tamamladı. Futbol ile uğraşanlar Balke testini bilirler. Bu test Dr. Balke
tarafından geliştirilmiştir. Balke “Maksimal egzersiz testleri” ile tanınmış beden eğitimi ve
hekim diplomalarına sahip bir kişidir. Koroner damar hastalıklarını erken tanımı konusunda
testler geliştirmiştir.
Araştırma önce üniversitenin 359 profesörü arasında yapıldı. Ve koroner damar hastalıklarına
yakalanma olasılığı fazla olan, iki yada daha fazla risk gösteren 101 profesör seçtiler. Bu
seçilenler 45-59 yaşları arasında, yavaş yaşantıları olan, ağır bilimsel çalışma ve araştırma
yapmak zorunda kalan kişilerdi. Koroner damar hastalıklarında risk faktörleri olarak aşağıdaki
faktörler göz önüne alındı:
1) Yavaş yaşantı fiziksel güçsüzlük
2) Yüksek düzeyde kolesterol bulgusu
3)
4)
5)
6)
7)
8)
Hipertansiyon
Yüksek kan-yağ düzeyi
Aşırı şişmanlık
Ağır sigara alışkanlığı
Zorlu sorumluluk dolu bir iş yaşantısı
EKG’ de şüpheli bulgular
Bu 101 profesör iki deney, bir de kontrol grubuna ayrıldılar. Daha sonra çeşitli egzersiz
programlarına alındılar. İlk grup yürü-koş grubuydu. İkinci gruba sportif oyunlar oynatıldı.
Son grup ise kontrol grubuydu.
Birinci gruba haftanın üç günü 30-45 dakika koşu –yürüyüş yaptırılıyordu. Bir süre sonra bu
grup tempolu bir koşuyu 30-45 dakika sürdürebilecek duruma geldi. Oyun grubu ise haftanın
3 günü 45-50 dakika süreli oyun derslerini bir lider denetiminde görüyorlardı. Basit koşmaca,
basketbol, voleybol gibi oyunlar öğretildi. Kontrol grubu ise ancak haftada bir 35-40
dakikalık bir yürüyüş yapıyordu.
Her 3 grupta her 3ayda bir muayeneden geçiriliyorlardı. Sonuçta bu orta yaşların oluşturduğu
gruplarda şaşırtıcı bulgulara rastlandı. İlk iki deneysel gruptaki profesörler kilo kaybetmeye
ve 2-2. 5 ayda normal fiziksel görünüm almaya başladılar. Altı ay sonunda fazla kilolu kimse
kalmamıştı. Kalp ve damar hastalıklarında önemli bir tehlike nedeni olan hipertansiyonları
kalmamıştı. EKG’ lerinde önemsiz bazı anormallikler olan profesörlerin bu anormalliklerinin
tamamen ortadan kalktığı gözlendi. Kan, kolesterol ve yağ düzenlerinde kişiden kişiye
değişen değişiklikler görülmekle beraber bunların normale doğru yavaş yavaş indiği görüldü.
Yukarıda Kuzey Amerika’ nın Wisconsin üniversitesinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarını
verdik. Sonuçlardaki insan sağlığının lehine olan gelişmeler açıkça görülmektedir. Bu
programlara 1973 yılında toplam 40 kişinin kaydolduğunu yazmakta yarar görüyoruz.
Spor ile uğraşanların yakından bildiği bir test vardır. Bu test “Cooper Testi” dir. Bu testin
bulucusu Dr. Cooper 1968 yılında ABD hava kuvvetlerinde büyük bir araştırma yaptı. 10. 000
kadar kadro personelin katıldığı araştırma sonunda meşhur”Aerobic” programlarını yayınladı.
O tarihten bu yana her yaşta milyonlarca kişi bu programları uygulamaktadır.
Cooper’ ın bu programları ABD Hava Kuvvetleri’ nde 800 bin havacının katıldığı “Egzersiz
yolu ile dinç kalma” programları haline geldiler. Bu programları diğer ülkelerin silahlı
kuvvetleri de kullanmaya başladılar. İlerideki bölümlerde açıklayacağımız gibi, aerobik,
temelde, kalp ve akciğerlerin çalışmalarını artıran kamçılayan ve yararlı değişiklikler yapan
bir egzersiz sistemidir. Bu çalışmalar ileride belirttiğimiz gibi Aerobik yolla enerji üretimini
gerçekleştirir. Kişinin aerobik kapasitesi artar, yani fizyolojik kondisyon dediğimiz
kondisyonu artar. Gerek günlük işlerde, gerekse acil çıkan eforları rahat yapmasını,
yorumlamasını sağlar.
Aerobik programlarda verilen egzersizler arasında yürüyüşler, koşular, bisiklet turları ve
yüzme gibi hareketleri sıralayabiliriz. Bu tip hareketlerin tümü insanların aerobik
kapasitelerini geliştirir.
Bu tip egzersizlerin insanlar arasında büyük bir hızla yayılmasının, ilgi görmesinin ve yaşlı
insanlar arasında yayılmasının tek bir nedeni vardır. Bu nedende yaşam boyu sporun bir çeşit
“Hayat Sigortası” olmasıdır.
Egzersiz programları kalp kasını güçlendirir, sonuçta kalbin atım sayısı azalır. Bunun nedeni
ise kalp kasının güçlenmesi sonucu kalbin pompalama gücünün, arttığı kan miktarının
artmasıdır. Ayrıca, kaslardaki kılcal damar sayısı da artar. Sonuç olarak koroner damar
hastalıklarına yakalanma olasılıklarını azaltır.
Ayrıca, pulmoner(akciğer) anfizem durumlarında hastaların bazılarının tedavisinde önemli bir
etken oluşturur. Bu hastalık akciğerlerinin gücünü azaltır. Amerika Birleşik Devletleri’nde
anfizem adeta bir salgın haline gelmiştir.
Aerobik çalışmalar akciğerlerin inspirasyon(soluk alma) ve ekspirasyon yeteneğini de
geliştirir. Dolayısıyla vücudun her bir yanına daha fazla oksijen gitmesi sağlanır. Anfizem’ de
geride kalan sağlam akciğer dokusunun en iyi şekilde kullanılmasını sağlar.
Aerobik egzersizler dört temel yaş grubuna göre ayarlanmıştır. Bu yaş grupları; 30 yaş ve
aşağısı, 30-39 yaş, 40-49 yaş ve 50 yaş yukarısıdır.
Download