KARAR İNCELEMELERİ A. GÖREVLİ YARGI YERLERİNE İLİŞKİN KARARLAR 1. GÖREVLİ YARGI YERİ DANIŞTAY 5. DAİRESİ, E. 2009/2933, K. 2009/4783, T. 17.9.2009 OLAY: Davalı idare Adana İl Müdürlüğü'nde sözleşmeli mühendis olarak görev yapmakta iken, özelleştirme nedeniyle 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesi uyarınca MTA Doğu Akdeniz Bölge Müdürlüğü emrine atanan davacı,T. Telekom tarafından düzenlenen maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işleminin iptali ile yeni görevine başladığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere maaş farkının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ: Telekomünikasyon A.Ş.'ne satılmış olduğunun görülmesi karşısında; idari yargı denetiminin Türk Telekom hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştirildiği tarihten önce tesis edilen işlemlerden doğan uyuşmazlıklarla sınırlı olacağı, bu tarihten sonra tesis edilen işlemlerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün adli yargı mercilerinin görev alanına gireceği, hisse devir tarihinden sonra tesis edilmiş olan dava konusu işlemden doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görev alanında bulunmadığı, adli yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilmiştir. DANIŞTAY 5D.: Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı hazineye ait bulunan hisselerden %55'i Bakanlar Kurulu'nun 25.7.2005 günlü, 2005/9146 sayılı kararı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile ... Telekomünikasyon A.Ş.'ye satılmış olup bunun sonucunda Türk Telekom A.Ş.'nin bu tarih itibariyle kamu kuruluşu niteliğinin sona erdiği açıktır. Ancak, 406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin hükümleri uyarınca, kamu kurumuna nakil hakkı bulunan personelden hizmet sözleşmesi feshedilenlerin 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesi uyarınca yeniden kamu personeli statüsüne girdiğinde kendilerine ödenecek ücretin hesaplanması görevinin idari nitelik taşıdığı, bu hesaplama konusunda Telekomünikasyon A.Ş.'nin görevli kılındığı, anılan şirketin belirlediği atamaya esas ücrete göre personele atandığı kurumda ödenecek maaşın tespit edilecek olması dolayısıyla Telekomünikasyon A.Ş. tarafından düzenlenen maaş nakil ilmühaberinin kamu görevlisi olan kişinin hukukunu etkilemesi, öte yandan davacının kamu kurumuna atanmasıyla kamu personeli statüsüne girmesi karşısında, kamu görevlisinin maaşının hatalı hesaplandığı iddiasına dayandırılan ve bu nedenle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin bir idari uyuşmazlık yarattığı kuşkusuz olup bu nedenle bu işlemin iptali ile parasal hak istemiyle açılan davanın görülmesi ve çözümlenmesi görevi idari yargıya aittir. Bu durumda, uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddi yolundaki Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Adana 2. İdare Mahkemesi'nce verilen kararın bozulmasına ve yukarıda hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere Mahkeme'ye gönderilmesine karar verildi. D A N I Ş T A Y, 15D. E. 2016/1482, K. 2016/3809 OLAY: Davacıların miras bırakanı ........'ın trafik kazasında ölümü davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bakım ve sorumluluğunda olan karayolunda yeterli tedbir alınmadığından bahisle hizmet kusuru bulunduğundan davacılar için 1.000,00-TL maddi, 50.000,00-TL manevi, tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır. ANTALYA 4. İDARE MAHKEMESİ: 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, 2918 sayılı Yasa uyarınca, uyuşmazlığın çözümü İdari Yargı'nın görevinde olduğundan, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünmekte ve Antalya 4. İdare Mahkemesi'nin 28/10/2015 günlü, E:2015/459; K:2015/104 sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. DANIŞTAY 15D: 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a göre, kamu tüzel kişiliğine sahip özel bütçeli bir kamu kuruluşu olan, karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmasını sağlamak, karayollarını onarmak, işletmek, işlettirmekle görevli ve yetkili bulunmaktadır. Karayolu yapım, bakım ve işletilmesi şeklindeki kamu hizmetinin, idare hukuku ilke ve kurallarına göre yürütüleceği; anılan Genel Müdürlüğün idari işlem ve eylemlerinden doğan uyuşmazlıkların da Anayasanın 125. maddesi ve 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesine göre idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği konusunda duraksama bulunmamaktadır. 2918 sayılı Kanun'un 19.1.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile değişik "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önleme…." kuralı yer almaktadır. Anılan Kanun hükmünde, Devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların karıştığı kazalar nedeniyle araç işleticisi sıfatıyla kamu idareleri ve kuruluşlarına karşı açılacaklar da dahil bütün araç sahibi ve işleticilerine karşı açılan davaların görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girmektedir. Fakat kamu idareleri ve kuruluşlarının, trafik güvenliği ve düzenini sağlamak amacıyla gerek kendi kuruluş kanunları, gerekse 2918 sayılı Karayolları Trafik kanununa göre yürüttükleri hizmetlerin, kamu hizmeti niteliğini taşımaları ve 2918 sayılı Kanunda da görevlendirilen kamu idare ve kuruluşlarının sorumluluklarının ayrıca düzenlenmemiş olması karşısında; trafik düzeni ve güvenliği hizmetlerinden kaynaklandığı öne sürülen zararların tazmini istemiyle, ilgili idarelere karşı açılan davaların görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir. SONUÇ: Sonuç olarak 'nün kuruluş kanununda belirlenen, 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürüttüğü kamu hizmetinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; bu sebeple açılacak tam yargı davalarının da idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesi'nce uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, görev yönünden davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir. B. UYUŞMAZLIK TÜRLERİNE İLİŞKİN KARARLAR 1. OLUMLU GÖREV UYUŞMAZLIĞI UYUŞMAZLIK MAHKESİ HUKUK BÖLÜMÜ, E. 2015 / 758, K. 2015 / 775, T : 30.11.2015 OLAY: Davacı mülkiyeti davalı Belediye’ye ait bulunan Gebze, Mustafa Paşa Mah. 81 pafta, 321 ada 70 parsel sayılı çalılık niteliğindeki taşınmaz üzerinde tek katlı yığma konut inşa ederek ikamet etmekte iken, 24.02.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun gereğince tapu veya tapu tahsis belgesi almak için gerekli başvurularda bulunmuş, müracaat masrafı ve taşınmazın vergilerini ödemiştir. Ancak davalı idare davacıya Tapu Tahsis Belgesi vermesine rağmen taşınmazı davacı adına tescil etmemiştir GEBZE 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 21.2.2014 gün ve E:2013/264, K:2014/120 sayı ile, açılan davada davacının elindeki tapu tahsis belgesine dayanarak davalı Belediye Başkanlığı aleyhine tapu iptali ve tescil talebinde bulunduğu, bu halde davacının 2981 sayılı Yasa'da belirlenen şekilde hak sahipliği esasına dayandığı konusunda ihtilaf bulunmadığı; 2981 sayılı Yasa'dan kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle; dava dilekçesinin görev- yargı yolu yönünden reddine karar vermiştir. Davacı, Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir. YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ: 21.1.2015 gün ve E:2014/9050, K:2015/653 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin düzenlendiği; somut olaya bakıldığında; davacının, tapu tahsis belgesine dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş olduğu; davada, idari bir işlem ve kararın iptali istenmediğinden uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiğinden bahisle; temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulmasına karar vermiştir. GEBZE 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.5.2015 gün ve E:2015/193 sayı ile, “Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 21/01/2015 tarih 2014/9050 Esas, 2015/653 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar vermiştir. Davalı İdare, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçe üzerine; dilekçe, dava dosyasının onaylı bir örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir. DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin, hak sahibi olduğu saptanan kişilere tapu vermek, şartları taşımayanların tapularını resen iptal etmek konusundaki yetkisinin idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanılması ve bu yolla kurulan mülkiyetin de Medeni Kanun hükümleri dışında idari bir işlemin icrası niteliğini taşıması karşısında, uyuşmazlığın bu uygulama işlemlerinin dayanağı olan 2981 sayılı Yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Sonuç olarak, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ : 2981 sayılı Yasa hükümlerine göre, idarenin hak sahiplerine "tapu vermek" ya da 10. maddesinin b bendinde belirtildiği gibi hak sahibi olmadıkları anlaşılanlara verilmiş olan "tapuları resen iptal etmek" şeklindeki bu yetkilerini idari nitelik taşıyan uygulama işlemlerinin doğrudan bir sonucu olarak kullanması ve ayrıca bu şekilde kurulan mülkiyet, Medeni Kanun hükümleri dışında ve özel bir kanun hükmü gereğince idari tescile dayandığı gibi tapuya yapılan tescilin de, bu idari işlemin icrası niteliğinde olması karşısında, uyuşmazlığın sözü edilen uygulama işlemlerinin dayanağı olan yasal düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği açıktır. Bu duruma göre, davacının taşınmaz üzerindeki iddiası, gayrimenkul mülkiyetinin iktisap yollarına ilişkin Medeni Kanun hükümlerine değil, 2981 sayılı Yasa’da öngörülen hak sahipliği esasına dayandığı, hak sahipliğinin tespiti ve geri alınmasının idari usul ve esaslar çerçevesinde belirlendiği göz önüne alındığında, uyuşmazlığa konu işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 2981 sayılı Yasa’ya dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasının görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girmektedir. S O N U Ç: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin -görevsizlik kararının Yargıtay tarafından bozulması üzerine, bozma kararına uyulmak suretiyle- 27.5.2015 gün ve E:2015/193 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 2. OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI UYUŞMAZLIK MAHKESİ HUKUK BÖLÜMÜ, E. 2015 / 79, K. 2015 / 811, T. 30.11.2015 OLAY: Safranbolu Belediyesi operatör kadrosunda sürekli işçi olarak çalışan davacı, Karabük İl Müdürlüğü’ne atanmasına ilişkin İl Mahalli İdareler Müdürlüğü işlemini; kendisinin vasıfsız işçi veya büro elemanı değil, kepçe operatörü olduğu, verimli olduğu mesleğinin dışında bir kısım işler yapmak zorunda bırakıldığını ileri sürerek söz konusu işlemin iptali istemiyle İdari yargı yerinde dava açmıştır. ZONGULDAK İDARE MAHKEMESİ: E:2011/2364, K:2012/179 sayılı kararında özetle; davada adli yargı yerinin görevli olduğundan bahisle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Bu karar üzerine davacı vekili, aynı istemle bu kez Safranbolu Belediye Başkanlığı’nı davalı olarak göstermek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır. SAFRANBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İş Mahkemesi Sıfatıyla): 17.09.2012 gün ve E:2012/153, K:2012/318 sayı ile özetle, davacının Karabük İl Müdürlüğü’ne atanmasına ilişkin İl Mahalli İdareler Müdürlüğü işleminin hukuka uygun olduğuna karar vererek davayı esastan reddetmiştir. Davacı vekili Safranbolu Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ : 23.12.2013 gün ve E:2013/6598, K:2013/23064 sayılı ilamı ile özetle; “Davacı hakkında tesis edilen ve iptali talep edilen işlemin sürekli bir görevlendirme olduğu, davanın niteliği, talep ve 6111 sayılı Yasanın 166.maddesi hükmü dikkate alındığında talebin 6111 sayılı Yasa'nın 166. Maddesi kapsamında bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmekte olup bu değerlendirmeyi yapacak adli yargı yeri değil idari yargı yeridir. Yargı yolu, dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınmalıdır. Bu durumda mahkemece davaya bakmaya adli değil idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin HMK. 'nün 115. maddesi' gereğince yargı yolu yanlışlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmesi ve davanın iki ayrı görevsizlik kararı nedeniyle Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. SAFRANBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İş Mahkemesi Sıfatıyla): Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 09.04.2014 gün ve E:2014/279, K:2014/256 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve Dosyayı Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ: 13..02.2011 tarih ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 166 inci maddesine göre; “(1) İl özel idarelerinin sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına, belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadroları ile sürekli işçi norm kadro dâhilinde olmak üzere ihtiyacı bulunan mahalli idarelere atanır” hükmü yer almaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “İstihdam Şekilleri” başlıklı 4 üncü maddesinde, kamu hizmetlerinin; 1. memurlar, 2. sözleşmeli personel, 3. geçici personel ve 4. işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş ve bu suretle kamuda tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle sürekli işçi çalıştırma esası öngörülmüştür. Davacının da bu kapsamda evvelce Safranbolu Belediyesi operatör kadrosunda 4857 sayılı İş Kanuna tabi sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiği anlaşılmaktadır. Kamu kuruluşlarında çalışan geçici ve daimi kadrolu işçilerin, diğer kamu kuruluşlarına nakli kadro ve unvan değişiklikleri ile ilgili tasarrufların idarenin işleyişinden kaynaklanan kamu gücü kullanılarak ve tek taraflı olarak tesis edilmeleri itibariyle idari nitelikte işlemler olduğu, bu işlemlere ilişkin denetimlerin de idare hukuku kurallarına göre idari yargı yerinde yapılması gerektiği açıktır. Somut olayda yukarıda açıklanan mevzuat değişikliğinden kaynaklanan uyuşmazlığa konu davacının atanmasına ilişkin işlem, kamu gücüne dayalı, re’sen ve tek yanlı olarak tesis edilen idari işlem niteliğini taşıdığından, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde sayılan iptal davaları kapsamında görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde idari yargı görevli olduğundan Zonguldak İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Zonguldak İdare Mahkemesince verilen 24.02.2012 gün ve E:2011/2364, K:2012/179 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 3. HÜKÜM UYUŞMAZLIĞI UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ: E.2013/1148, K.2014/314, T. 01.04.2014 OLAY: Davacı “Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Sektörel Rekabet ve Tüketici Hakları Daire Başkanlığı’nın 22.7.2011 gün ve B.62.0.TDK.0.10.00.00 sayılı yazısı ile, kurumdan satış belgesi alarak Trabzon İlinde tütün ve alkol piyasası sektöründe perakende ve/veya toptan tütün mamulü ve/veya alkollü içki ile açık alkollü içki satıcısı olarak faaliyet göstermekte iken, 2011 yılı süre uzatım işlemi yapmadıkları gerekçesiyle satış belgesi “iptal” olmuştur. Ancak davacı dilekçe EK kısmında T.C. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından düzenlenen, “Tütün mamulü alkol ve alkollü içki perakende satış belgesi” nin incelenmesinde, belge sahibinin S.Y. olduğu ve belge uyarınca S.Y.’un “Abant Tekel Büfesi” unvanlı, 61012537P kurum sicil numarası ile, tütün mamulü, alkol ve alkollü içki satın almaya ve satmaya yetkili kılındığına ilişkin satış belgesinin olduğu ve Ziraat Bankası A.Ş.’ye ait banka dekontundan, kurum hesabına 26.1.2011 işlem tarihi ile, TAPDK süre uzatım işlemi/sicil no 61012537 S.Y. Abant Tekel Büfesi adıyla 159 TL yatırıldığı anlaşılmıştır. TRABZON 3. SULH CEZA MAHKEMESİ:, S.Y. adına verilen satış belgesinin halen geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle, S.Y. adına kesilen para cezasının iptali ile kaldırılmasına karar vermiştir. , TRABZON İDARE MAHKEMESİ: S.Y.’un tütün mamulü ve alkollü içki satışı için 2011 yılına ilişkin olarak süre uzatım talebinde bulunmadığı, dolayısıyla 2011 yılı için tütün mamulü ve alkollü içki satış yetkisinin bulunmadığı ve yapılan denetimde tütün mamulünü satışa arz ettiğinin tespiti üzerine idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar vermiştir. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ: 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin beşinci fıkrası (j) bendi uyarınca; yetkisiz olduğu halde satışa sunulan tütün mamulleri arz ambalajlarını bozmak veya bunları bölmek suretiyle satanlara idari para cezası verileceği ve maddenin 10 uncu fıkrası uyarınca; bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı idari yargı yerine başvuruda bulunulacağı belirtilmiştir. Yukarıda izah edilen tüm mevzuat ve dosyada bulunan belgeler birlikte incelendiğinde, S.Y.’un yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca kendisinden beklenen mali yükümlülüğü süresinde yerine getirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, adli yargı yerince verilen kararın sonucu (hüküm kısmı) hukuka uygunluk arzetse de, 4733 sayılı Kanunun 8 nci maddesinin 10 uncu fıkrası uyarınca, bu Kanundan doğan idari para cezalarına karşı yapılacak itirazlarda açıkça idari yargı yerinin görevli kılınması karşısında; görevsiz mahkemece verilmiş bir kararın varlığı gözetildiğinde, Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği izahtan varestedir. Trabzon İdare Mahkemesi söz konusu idari para cezasına yapılan itirazda görevli mahkeme ise de; yukarıda izah edilen nedenlerle, bu mahkemece verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, bu kararın da kaldırılması gerekmektedir. Bu saptama uyarınca, her iki kararın da kaldırılması zorunluluğu gözetilerek, “hakkın yerine getirilmesi” fiilen mümkün olamayacağından; 2247 sayılı Kanunun 25 nci maddesindeki “Hukuk alanındaki hüküm uyuşmazlıklarında Uyuşmazlık Mahkemesi, Danıştay Yargılama Usulünün bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerini uygulamak suretiyle anlaşmazlığın esasını da karara bağlar.” şeklindeki amir hüküm uyarınca, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesisi yoluna gidilmesi ve hukuka aykırı bulunan idari para cezasının iptaline karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1. Trabzon 3. Sulh Ceza Mahkemesinin tarihsiz ve D.İş:2011/136 sayılı kesinleşen kararı ile Trabzon İdare Mahkemesinin 22.10.2012 gün ve E:2011/1994, K:2012/1184 sayılı kesinleşen kararının KALDIRILMASINA, 2. Sebep unsuru yönünden hukuka aykırı bulunan S.Y. adına verilen 29.11.2011 gün ve 11/1584 sayılı 1232 TL. idari para cezasının İPTALİNE, 2577 sayılı Kanunun 31 inci md. uyarınca yargılama giderlerinin davalı Trabzon Valiliği üzerinde bırakılmasına, 3. Mevcut hüküm uyuşmazlığının bu suretle giderilmesine, 01.04.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi”